TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
26ncı Birleşim
29 Kasım 2022 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN
KAĞITLAR
III.-YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Düzce
Milletvekili Fahri Çakırın, 23 Kasımda yaşanan Düzce
depremine ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, 1 Aralık 1954
tarihinde il olan Adıyamana ilişkin gündem dışı
konuşması
3.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Piroğlunun, engellilerin
yaşadığı sorunlara ilişkin gündem dışı
konuşması
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Düzce Milletvekili Fahri
Çakırın gündem dışı yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
2.- Mersin
Milletvekili Cengiz Gökçelin, Mersin Milletvekili Zeynep Gül
Yılmazın yaptığı açıklaması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
3.- Tokat
Milletvekili Mustafa Arslanın, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
4.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklaması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
5.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklaması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
6.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
İstanbul Milletvekili Turan Aydoğanın 365 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesi üzerinde verilen önerge
hakkında yaptığı konuşması sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine sataşma nedeniyle konuşması
7.-
İstanbul Milletvekili Turan Aydoğanın, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşma nedeniyle konuşması
8.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
İstanbul Milletvekili Turan Aydoğanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşma nedeniyle konuşması
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.- Mersin
Milletvekili Hacı Özkanın, Pençe-Kilit Harekâtında şehit
düşen askerlere ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın
Bakanlar Kurulu toplantısından sonra verdiği müjdelere
ilişkin açıklaması
2.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın,
Cumhurbaşkanının sözleşmeli personelle ilgili
yaptığı açıklamaya ilişkin açıklaması
3.-
Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalanın, kadınların
İranı, Türkiyeyi ve dünyayı özgürleştirme mücadelesine
ilişkin açıklaması
4.- Adana
Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, Özel Güney Adana Hastanesine ilişkin
açıklaması
5.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, Uludağın alan
başkanlığı yapılmasıyla ilgili yasa teklifine
ilişkin açıklaması
6.- Mersin
Milletvekili Olcay Kılavuzun, sokak köpekleri sorununa ilişkin
açıklaması
7.- Kütahya
Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, Kütahyada yapımına söz
verilen bor karbür fabrikasına ilişkin açıklaması
8.- Muğla
Milletvekili Süleyman Girginin, yaz saati uygulamasına ilişkin
açıklaması
9.- Adana
Milletvekili Ayhan Barutun, Balıkesirin Bandırma ilçesinde verimli
tarım arazileri üzerine kurulmaya çalışılan organize sanayi
bölgesine ilişkin açıklaması
10.- Mersin Milletvekili
Ali Cumhur Taşkının, Sağlık
Bakanlığının Resmî Gazetede yayımlanan personel
alım ilanına ilişkin açıklaması
11.- Manisa
Milletvekili Bekir Başevirgenin, Manisaın Turgutlu ilçesi
Dağmarmara bölgesinde yaşanan orman katliamına ilişkin
açıklaması
12.- Mersin
Milletvekili Alpay Antmenin, Cumhurbaşkanının sözleşmeli
personelin kadroya alınmasıyla ilgili açıkladığı
şartlara ilişkin açıklaması
13.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Cumhurbaşkanının
sözleşmeli personelin kadroya alınmasıyla ilgili
açıkladığı şartlara ilişkin açıklaması
14.- Gaziantep
Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğanın, Küçük Ölçekli Sulama
İşleri Programına ilişkin açıklaması
15.-
İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, obeziteye ilişkin
açıklaması
16.- Mersin
Milletvekili Zeynep Gül Yılmazın, CHPli Mersin Büyükşehir
Belediyesine ilişkin açıklaması
17.- Çanakkale
Milletvekili Özgür Ceylanın, yaz saati uygulamasına ilişkin
açıklaması
18.- Kocaeli
Milletvekili İlyas Şekerin, 23 Kasımda Düzcede yaşanan
depreme ilişkin açıklaması
19.- Osmaniye
Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, Cumhurbaşkanının
Kabine toplantısı sonrası verdiği müjdelere ilişkin
açıklaması
20.-
Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçalın, bayrak
olayının 103üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
21.- Gaziantep
Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, Hayvanları Koruma Kanununun
tümüyle uygulanması gerektiğine ilişkin açıklaması
22.- Gaziantep
Milletvekili İrfan Kaplanın, uzman öğretmenlik
sınavına giremeyen öğretmenlere ilişkin açıklaması
23.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Pençe-Kilit
Operasyonu bölgesinde şehit düşen Teğmen Duabey Onur Öztürkmen,
Piyade Er İsmail Ünal, Piyade Er Eyüp Uğurlu, Uzman Çavuş
Mustafa Yıldız, Piyade Er Mehmet Demir, Uzman Çavuş Mustafa
Işık, Piyade Er Hakan Köroğlu ile Uzman Çavuş Halil
İbrahim Yiğite, partili Cumhurbaşkanlığı
sistemine, yolcu garantili havalimanlarına ve Konya Büyükşehir
Belediyesine ait Sahipsiz Hayvan Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkezindeki
olaya ilişkin açıklaması
24.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde
şehit olan askerlerimiz Duabey Onur Öztürkmen, İsmail Ünal, Mustafa
Yıldız, Eyüp Uğurlu, Mehmet Demir, Mustafa Işık, Hakan
Köroğlu ile Halil İbrahim Yiğite, Türkiyenin terörle mücadelesine,
Yunanistan Başbakanı Miçotakisin Londrada yaptığı
açıklamalara ve Yunanistanın kuruluşundan bu yana emperyalist
devletlerin piyonluğunu yaptığına ilişkin
açıklaması
25.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, 25 Kasım
Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Gününde yaşanan olaylara ve
TJAnın Türkiyede kadınların özgürlük ve eşitlik
mücadelesini yürüten bir platform olduğuna, üniversitelerde gençlere
yönelik saldırıların tertip edildiğine, OECDnin Türkiyede
çocukların yüzde 22sinin yoksulluk içinde büyüdüğüne dair
açıklamasına ve Konya Büyükşehir Hayvan Rehabilitasyon
Merkezinde yaşanan vahşeti kınadıklarına ilişkin
açıklaması
26.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde şehit olan
Teğmen Duabey Onur Öztürkmen, Uzman Çavuş Mustafa Yıldız,
Piyade Er Eyüp Uğurlu, Piyade Er İsmail Ünal, Piyade Er Mehmet Demir
ile Piyade Er Hakan Köroğluna, Aladağ Komisyonu Raporuna,
Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçinin katledilişinin
7nci yıl dönümüne, Sivas İmranlı Belediye Başkanı
Murat Açılın vefatının seneidevriyesine, özel sektörde
çalışan işçilerin promosyon sorununa, Konya Büyükşehir
Belediyesi ve Mamak Belediyesine ait barınaklara ve bu
barınakların denetlenmesine ilişkin açıklaması
27.-Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Pençe-Kilit Operasyonunda
hafta sonu ve devamında şehit olan askerlere, terörle mücadeleye, AK
PARTİ teşkilatında görev yapan Celal Erdoğanın
vefatına, AK PARTİ İstanbul il teşkilatlarının
düzenlediği toplantıya, Cumhurbaşkanının Kabine sonrası
yaptığı açıklamaya, öğrenci kredilerine ve Genel Kurul
gündemine ilişkin açıklaması
28.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Mustafa Şentop ve beraberindeki Parlamento heyetinin ziyaretine dair
tezkereye ilişkin açıklaması
29.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
30.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın, AK PARTİ teşkilatında görev
yapan Celal Erdoğanın vefatına ilişkin
açıklaması
31.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Tokat Milletvekili
Mustafa Arslanın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
32.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili
Meral Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
33.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Tokat Milletvekili Mustafa Arslanın HDP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
34.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Tokat Milletvekili
Mustafa Arslanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
35.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
36.-
Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslanın, Nevşehirin
Kozaklı ilçesinin ısınma sorununa ilişkin
açıklaması
37.- Hatay
Milletvekili Suzan Şahinin, 29 Kasım Hatayın
bağımsızlık statüsünün yürürlüğe girdiği tarihe
ilişkin açıklaması
38.- Kayseri
Milletvekili Dursun Ataşın, 2023 yılı yeniden
değerleme oranına ilişkin açıklaması
39.- Edirne
Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, Edirnenin Uzunköprü ilçesinin
Çöpköy Mahallesindeki ağaç katliamına ilişkin
açıklaması
40.-Aydın
Milletvekili Süleyman Bülbülün, ziraat mühendislerinin kamuda istihdamına
ilişkin açıklaması
41.-Adana
Milletvekili Orhan Sümerin, muhtarların sorunlarına ve
muhtarlık binalarına ilişkin açıklaması
42.-
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, Afyonkarahisardaki 2.
Belediye Şehir Çarşısının yıkım ihalesine
ilişkin açıklaması
43.- Antalya
Milletvekili Feridun Bahşinin, Kapıkuleden geçişte Bulgaristan
tarafındaki analiz laboratuvarlarının kapalı
olmasının yarattığı mağduriyete ilişkin
açıklaması
44.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, sarmalık tütüne
ilişkin açıklaması
45.-
Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneşin, Tahir Elçinin
katledilişinin 7nci yılına ilişkin açıklaması
46.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
47.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
48.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
49.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
İstanbul Milletvekili Turan Aydoğanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Güney Doğu
Avrupa İş Birliği Süreci Parlamenter Asamblesi (GDAÜPA) Türk
Grubunda, İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdunun istifasıyla
boşalan üyelik için Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
Başkanlığınca aday gösterilen İzmir Milletvekili Mahir
Polatın üyeliğinin Başkanlık Divanı kararıyla
uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/2170)
2.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop ve beraberindeki
Parlamento heyetinin Avusturya Meclis Başkanı Wolfgang
Sobotkanın vaki davetine icabetle 28-29 Kasım 2022 tarihlerinde
Avusturyaya bir ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/2171)
3.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, İstanbul
Milletvekili Ravza Kavakcı Kanın Finlandiya Dışişleri
Bakanlığı tarafından 29-30 Kasım 2022 tarihlerinde
Finlandiyanın Turku şehrinde düzenlenecek olan Helsinki Forumu
Kadın Parlamenterler Ağı Toplantısına
katılmasına ilişkin tezkeresi (3/2172)
B) Önergeler
1.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, (2/1915) esas numaralı 5510
Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/194)
VIII.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkanı Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, vaki
davetlere iştirak edildikten sonra ilgili tezkerenin Meclisin tasviplerine
sunulabildiğine ama bu konuda Başkanlık Divanının daha
dikkatli olması gerektiğine ilişkin konuşması
IX.-
ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Antalya Milletvekili Feridun Bahşi ve 19
milletvekili tarafından, yabancılara yapılan mülk
satışı ve kiralamaların etkilerinin değerlendirilerek
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 24/11/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 29 Kasım 2022 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP
Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş ve Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluç tarafından, Tahir Elçi cinayetinin tüm
boyutlarıyla araştırılması amacıyla 29/11/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 29 Kasım 2022 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP
Grubunun, Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal ve arkadaşları
tarafından, enflasyonun ve zamların vatandaş üzerindeki etkileri
ve bu konuda alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
17/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 29 Kasım 2022 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4.- AK
PARTİ Grubunun, gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında bulunan 369, 367, 258 ve 313
sıra sayılı Kanun Tekliflerinin aynı kısmın
sırasıyla 2nci, 3üncü, 4üncü ve 5inci sıralarına
alınmasına ve bu kısımda bulunan diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun 1
Aralık 2022 Perşembe günkü birleşiminde denetim konularının
görüşülmeyerek Gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında yer alan işlerin
görüşülmesine; Genel Kurulun çalışma saatlerine ve 369 sıra
sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
X.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Teklifleri
1.- Bursa
Milletvekili Osman Mesten ve 66 Milletvekilinin Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol
Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4672) ve
Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 365)
XI.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Tunceli
Milletvekili Alican Önlü'nün, son on yılda Türkiye genelinde ve Tunceli
ilinde yaşanan intihar vakalarına ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın
cevabı (7/73803)
2.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Harran Üniversitesi'ne ait
tarım arazilerine,
Harran
Üniversitesi'nin peyzaj bakım işlerine,
İlişkin
soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktay'ın cevabı (7/73804), (7/73805)
3.-
Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç'un, mesleki eğitim
programı kapsamında yer alan metal teknolojisi alanından
tarım alet ve makineleri dalının çıkarılması
nedeniyle mağduriyet yaşayan işletmelere,
- Kocaeli
Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, devlet kurumlarından
alacaklı olanlara uygulanan kanuni faiz oranının
artırılması talebine,
-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Bakanlığın
merkez ve taşra teşkilatında görev yapan öğretmenlerin
promosyon anlaşmasına,
- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba'nın, mesleki eğitim merkezi
programı kapsamında öğrencilerin bir zincir markette
çalışmasına,
- Giresun
Milletvekili Necati Tığlı'nın, direksiyon usta
öğreticilerine sınav ücreti verilmesi talebine,
İlişkin
soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in cevabı
(7/73911), (7/73913), (7/73916), (7/73924), (7/73925)
4.- Tunceli
Milletvekili Polat Şaroğlu'nun, Tunceli Hozat İlçe Millî
Eğitim Müdürlüğünün ücretli öğretmen görevlendirmesi ile ilgili
bazı iddialara,
- İzmir
Milletvekili Tacettin Bayır'ın, İzmir'in Selçuk ilçesinde
meydana gelen deprem nedeniyle yıkılan bazı okulların
tekrar inşa edileceği tarihe,
- Muğla
Milletvekili Suat Özcan'ın, Van'ın Çaldıran ilçesinde
taşımalı eğitimde yaşanan sorunlara,
Taşımalı
eğitim ihalelerine ve ulaşım sorununun giderilmesine,
- Hatay
Milletvekili İsmet Tokdemir'in, 2022-2023 eğitim öğretim
yılında Hatay'da dağıtılan tablet ve bilgisayar
sayısına,
İlişkin
soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in cevabı
(7/73912), (7/73917), (7/73918), (7/73919), (7/73923)
5.- Karabük
Milletvekili Hüseyin Avni Aksoy'un, Filyos Limanı Projesi'ne ilişkin
sorusu ve Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank'ın cevabı
(7/73937)
6.-
İstanbul Milletvekili Zeynel Özen'in, Çorum'un Alaca ilçesine bağlı
Mazıbaşı köyü ve çevre köylerin ulaşım sorununa,
Kahramanmaraş'ın
Dulkadiroğlu ilçesine bağlı bazı mahallelerin
ulaşım sorunlarına,
İlişkin
soruları ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil
Karaismailoğlu'nun cevabı (7/74171), (7/74175)
29
Kasım 2022 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Necati
TIĞLI (Giresun), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
26ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, 23 Kasımda yaşanan Düzce depremi
hakkında söz isteyen Düzce Milletvekili Fahri Çakır'a aittir.
Buyurun
Sayın Çakır.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Düzce Milletvekili Fahri Çakırın, 23 Kasımda
yaşanan Düzce depremine ilişkin gündem dışı
konuşması
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
23 Kasım sabah 04.08de vaki olan depremden
mütevellit bir kere daha Düzceli hemşehrilerimize geçmiş olsun
temennilerimi iletmek istiyorum. Allah'a çok şükür ki can
zayiatının olmadığı bir deprem daha geride kaldı
ancak tabii ki depremin açtığı yaralar, depremin
açtığı tahribat hiç şüphesiz devletimiz tarafından,
Hükûmetimiz tarafından sarılmaya anbean devam ediyor.
Dolayısıyla şunu özellikle ifade etmem gerekir ki Sayın
Cumhurbaşkanımızın özellikle gösterdiği hassasiyete
Ve
Sayın Bakanlarımız, başta İçişleri Bakanı,
Çevre Bakanı, Gençlik ve Spor Bakanı, Millî Eğitim Bakanı,
Adalet Bakanı ve tüm Bakan Yardımcıları, bürokratlar
anında Düzce'mize yetişerek, gerekli temaslarda bulunarak tüm
yaraları sarma gayretinde bulunmaya devam ettiler ve devam ediyorlar hâlen.
Dolayısıyla AFAD başta olmak üzere,
hiç şüphesiz, Yapı İşleri Genel Müdürlüğü bu depremin
ağır yükünü taşıyan birimlerden bir tanesi. Bütün
çalışanlarıyla birlikte kendilerini bir kere daha tebrik ediyor
ve teşekkür ediyorum.
Tabii ki çok şükür -elhamdülillah diyoruz,
hamdediyoruz- can kaybımız yok. Tabii ki yaralananlar oldu. Toplam
349 yaralının hepsi tedavi olarak taburcu oldu, sadece 2si; 1inin
kırık münasebetiyle hastanede tedavisi devam ediyor, diğeri de
entübeydi, yoğun bakımdan çıktı ve serviste.
Değerli milletvekilleri, tabii ki bu musibetten
nasihatler çıkarmak lazım. Biz, 1999 depremini iliklerine kadar
yaşayan bir iliz. 1999 depreminden kazandığımız
tecrübelerin bize bugün fayda temin ettiğini, birlikte beraberce müşahede
ettik. Dolayısıyla bir deprem bilinci oluştu ama en önemlisi
yapı stoklarıyla alakalı kısım; yenilenmesi sebebiyle
bizde can zayiatı olmadı, hasar alan binaların neredeyse
tamamı eski yapılardan oluşuyor. Düzce ili, 1999dan bu tarafa
binaların yüzde 75ini yenileyerek, yeni yönetmeliğe uygun binalar
imal ederek, dolayısıyla depreme hazırlık konusunda örnek
bir yer, örnek bir yerleşim bölgesi olarak bugün, üç dört gün evvel olan,
23 Kasım sabahı olan depreme en az hasarla giren il oldu.
Dolayısıyla bu depremin iki tane çıktısını
söylemek mümkün: Bir tanesi sistemin getirdiği hızlı karar
verme, hızlı organize olma, birimler arasında koordinasyonda çok
etkin bir şekilde karar verme mekanizması başkanlık sistemi
sebebiyle ve özellikle başkanlık sisteminin hızlı karar
alma mekanizmasıyla birlikte çalıştırılarak hızlı
karar vatandaşın imdadına yetişti.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bravo!
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Dolayısıyla,
bir diğer çıktısı da mutlaka, yapı
stoklarının elden geçirilerek yenilenmesinden, kitabın, defterin
yazdığı gibi binaları imal etmekten geçiyor ki jeolojik
etütlerle birlikte yerleşim alanlarını iyi seçerek -özellikle
yerel yönetimlere seslenmek istiyorum ki- bunlara dikkat ederek yapı stokları
bundan sonra mutlaka yönetmeliğe uygun olmalı, jeolojik etütler
mutlaka, harfiyen yerine getirilerek tetkik edilmeli ve özellikle
yönetmeliğe riayet edilerek yüksek katlı yerine daha düşük
katlı, dikey mimari yerine yatay mimari şekli tercih edilerek
insanlarımız bu tür felaketlerden korunmalı diyorum.
Tabii ki bu depremin mutlaka maddi hasarı oldu.
Bu maddi hasar çok şükür sarılıyor. Ciddi bir şekilde,
Hükûmetimizin bu konudaki hassasiyeti fevkalade yüksek; 87 milyon acil
yardım ödeneğiyle birlikte başlayan maddi ödemeler devam
etmekte. Özellikle, daha evvel 7,2; 7,4leri gördüğümüz Düzce'mizde, hiç
şüphesiz, deprem bilinciyle birlikte, bu konuyla alakalı takvimin
nasıl çalışacağına ilişkin tecrübelerimiz var. Bu
tecrübeler ışığında çadırlar, konteynerler, hasar
tespitleri, hepsi eş zamanlı olarak birbirine ilişkin,
ardışık bir şekilde devam etmekte.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yalnız,
çadırların altına çakıl konulmuyor; şu anda hâlen
ısınma yok, su da yok, tuvalet de yok.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Yapma ya!
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Sayın Mahmut Tanal,
kesinlikle
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yok işte!
Çadırların sisteminde çakıl yok!
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Sayın Mahmut
Tanal, siz, Düzce'ye normal zamanda çok gelip giden birisiydiniz ama depremde
sizi Düzce'de hiç görmedik.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Milletvekilleri
oradaydı, CHPli milletvekilleri oradaydı.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Sizin
şahsınızdan bahsediyorum. Düzcede depremi yaşayan
bizleriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
Düzce'de depremi yaşayan biziz, buradan da
oraya, Düzce'ye laf yetiştiren sizsiniz Sayın Tanal. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Maalesef, bu,
doğru bir yaklaşım değil. Bakınız, bu
anlattığım birimler, devletin ve Hükûmetimizin birimlerinin
Düzcede bu kısa sürede yapmış olduğu hizmete
bakınız; 83.847 bağımsız bölüm, 30.320 adet bina
bizzat tespit edilmiş, hasar az mı çok mu, ne kadar diye ve bu kayda
geçmiş.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Bu,
başarı değil ya Vekilim; Vekilim başarı, bu değil
ya!
FAHRİ
ÇAKIR (Devamla) Dün itibarıyla söylüyorum, bunların içerisinden 450
tane konut ağır hasarlı olarak tespit edilmiş, bunun
yanında 3.462 tanesi hafif hasarlı olarak tespit edilmiş.
Dolayısıyla 28 tane ahır ve 35 tane dükkân hasarları tespit
edilerek devamı sağlanıyor. Dolayısıyla şunu
söylüyorum: Bir taraftan hasar tespiti devam ediyor, diğer taraftan
ödemeler devam ediyor, bu taraftan bütün yardım hizmetleri koordineli bir
şekilde
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
FAHRİ
ÇAKIR (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Verdim, ilave sürenizi verdim.
Teşekkür
ediyorum.
FAHRİ
ÇAKIR (Devamla) Peki, çok çok teşekkür ediyorum.
Allah böyle
felaketleri bir daha göstermesin inşallah diyor, saygılar sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Sayın Başkanım, hatip konuşması
sırasında Sayın Mahmut Tanala Sayın Tanal, sen normal
zamanlarda Düzceye çok gelip gidersin, deprem günü gelmedin. Sonra
devamında da İyi günde laf yetiştirmeyi biliyorsun, kötü günde
gelmiyorsun. diyerek tutanak altında
Sayın Vekilimizin -ki Düzceden
sorumlu milletvekilimizdir kendisi- şahsına sataşmada
bulunmuştur, İç Tüzük 69a göre cevap hakkı talep ediyoruz.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Tanal. (CHP sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Düzce Milletvekili
Fahri Çakırın gündem dışı yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Değerli Başkanım, değerli
milletvekilleri; Allah bir daha bu depremi ülkemizin hiçbir köşesinde
göstermesin. Öncelikle, geçmiş olsun, yaralılara acil şifa,
ölenlere Allahtan rahmet diliyorum ben.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, Düzcede, Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Merkezimizin depremin olduğu ilk gün, ilk saatlerde görevlendirmesi
nedeniyle şu anda huzurumuzda bulunan Sayın Tutdere ve 4 milletvekili
arkadaşımız alandaydı, Grup Başkan Vekilimiz Engin
Özkoç da bir sonraki gün yine oradaydı. Yani Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olarak deprem alanında, deprem sahasında ve tüm
vatandaşlarımızın sorunlarıyla bire bir ilgilenildi.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Mehmet Göker, Meclis İdare Amirimiz, ilk gün
MAHMUT TANAL
(Devamla) Mehmet Göker Bey -aynı zamanda İdare Amirimiz- o da yine
oradaydı. Yani Cumhuriyet Halk Partisi en üst düzeyde, depremdeki
yaraları sarmak için bölgedeydi.
Şimdi,
tabii ki devlet bunu yapmak zorunda ama yapılması gereken deprem
olmadan önce bu tedbirlerin alınması lazım. Tedbirlerin
alınmaması bir ihmalkârlıktır. Bir, şu anda
çadırlar kuruluyor mu? Kuruluyor. Çadır kurulmuyor. diyen kimse yok
Değerli Vekilim. Çadır kurulurken onun alt zeminine çakılın
dökülmesi lazım. Çakıl dökülmüyor, bunu söylüyoruz. İki, şu
anda o çadırların kurulduğu yerde ısınma cihazı
yok, tuvalet yok. Örnek mi dersiniz? Çavuşlardaki TOKİye gidin.
Örnek mi istersiniz? Çay Mahallesinde Işık İlk okulu var, onun
alanındaki yerlere gidin bakın. Tabii ki burada yapılması
gerekenin en iyisini, en idealini söylüyoruz değerli kardeşim. Yani
bunu söylediğimiz zaman Yok efendim, neredesiniz, ne yapıyorsunuz?
Vatandaşımız birinci sınıf hizmeti hak ediyor, birinci
sınıf hizmeti vereceğiz. Hâlen geçmişteki, 2019 selindeki o
Esmahanım köyünün yol bağlantılarındaki köprüler daha
yapılmadı ya; yıl 2019, yıl 2022.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
(Devam)
2.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, 1 Aralık
1954 tarihinde il olan Adıyamana ilişkin gündem dışı
konuşması
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
1 Aralık 1954 tarihinde il olan Adıyaman hakkında söz isteyen
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdereye aittir.
Buyurun Sayın Tutdere. (CHP
sıralarından alkışlar)
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, televizyonları
başında bizleri izleyen kıymetli yurttaşlar; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 1 Aralık 1954
tarihinde Adıyamanımız, bu yüce Mecliste alınan kararla
Malatyadan ayrılarak il olmuştur. O kararı alan, o sürece
katkı veren herkese bir kez daha teşekkür ediyorum,
yaşamını yitirenlere de Allahtan rahmet diliyorum.
Milletin Meclisinden şunu açıkça ifade
ediyorum: Adıyaman için bugüne kadar taş üstüne taş koyan
herkesten Allah razı olsun, hepsine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
Adıyamanımız, Mezopotamyanın bereketli topraklarında,
hilalin tam göbeğinde, uzun süre birçok medeniyete ev sahipliği
yapmış, verimli ovaları, maden yüklü dağları, mert,
onurlu insanlarıyla Güneydoğunun ve Türkiyenin parlayan bir
güneşidir. Biz buradan, milletin Meclisinden selam olsun diyoruz:
Fıratı selamlayan kanyonlarıyla, doğal güzellikleriyle
gerçekten, Adıyamanımızın incisi olan Gergere; selam
olsun, balıyla, mert insanlarıyla, yiğitleriyle Sincik ilçemize;
selam olsun, Nemrut Millî Parkına ev sahipliği yapmış,
Kommagenenin tarihsel ve sanatsal bütün şaheserlerini bağrında
barındıran Kahtamıza; selam olsun, sahabe şehri
Samsatımıza, narıyla, bademiyle ünlü Samsatımıza;
Selam olsun, tütünüyle nam salmış, yüzen adalarıyla tarih incisi
Çelikhanımıza diyoruz. Selam olsun, yamaç paraşütleriyle,
şifa olan kuru dutuyla bütün Türkiyenin göz bebeği Tut ilçemize
diyoruz. Selam olsun, Gölbaşı Millî Parkıyla, doğal
güzellikleriyle, kuru üzümüyle, hurmasıyla bütün Türkiyenin göz
bebeği ve Adıyamanımızın da parlayan
yıldızı olan Gölbaşı ilçemize diyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar) Selam olsun, Besniye, tarihiyle,
çalışkan ve Türkiyeye katma değer sağlayan
çalışkan insanlarıyla, verimli ovalarıyla birçok insana
yaşam kaynağı olan Besnimize, fıstığın ve
kuru üzümün başkenti olan Besnimize diyoruz. Selam olsun, Perre Antik
Kentine, Abuzer Gaffari, Mahmut el-Ensari, Abdurrahman Erzincani, Ulu Baba,
Aziz Dede gibi er ve evliyaları bağrına basan
Adıyamanımıza diyoruz. Selam olsun, bütün Türkiyede
kardeşliğin, barışın ve huzurun şehri olan
Adıyamanımıza diyoruz.
Sayın milletvekilleri,
Adıyamanımız değişik kültürlerin, inançların,
farklılıkların bir arada, kardeşçe
yaşadığı demokrasi beşiği bir kent.
Adıyamanda şu an Aleviler, Sünniler, Kürtler, Türkler,
gayrimüslimler uzun süreden beri birlik beraberlik içerisinde, kardeşlik
içerisinde yaşıyorlar. Hepimize şu görev düşüyor: Bu
kardeşliği, bu birlikteliği sonsuza kadar yaşatmak. Biz bu
kardeşliğimizin, bu birlikteliğimizin Adıyamanımızın
gelişmesi için, büyümesi için üzerimize ne düşüyorsa bugüne kadar
yaptık bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz.
Adıyaman'ımız gerçekten
insanıyla, doğasıyla Türkiye'nin en büyük açık hava
müzesine sahip. Değerli milletvekilleri, özellikle Kommagene
Krallığı'nın Türkiye'deki merkezi olan Adıyaman'da UNESCO'nun,
gerçekten, dünya insanlık mirasına kaydettiği Kommagene
Krallığı'nın, tanrıların bulunduğu Nemrut
Tümülüsüyle Türkiye'de ve dünyada güneşin en iyi doğduğu,
güneşin en güzel battığı bir şehir. Hepinizi bu
şehre bekliyoruz. Adıyaman'ımızın lezzetlerinden tatmaya
bekliyoruz. Adıyaman, gerçekten, çiğ köftesiyle, yemekleriyle,
tatlılarıyla da nam salmış bir şehir; hepinizi orada
misafir etmekten büyük bir onur duyarız, hepinizi orada
ağırlamaktan büyük bir şeref duyarız. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın sözlerinizi.
ABDURRAHMAN
TUTDERE (Devamla) Buradan, Meclisin kürsüsünden önce Hükûmete çağrı
yapıyoruz: Adıyaman'ımızın kamu
yatırımlarını bir an evvel bitirin. Özel teşebbüse
çağrı yapıyoruz: Gelin Adıyaman'ımıza,
barış kentine yatırım yapın diyoruz. Buradan bütün insanlığa,
Türkiye Cumhuriyetinin bütün 85 milyon vatandaşına çağrı
yapıyorum: Adıyaman'ı, gelin, gezin, görün ve Adıyaman'dan
gerçekten çok mutlu bir şekilde ayrılacaksınız diyorum.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
VELİ
AĞBABA (Malatya) Adıyaman seninle gurur duyuyor!
BAŞKAN
Gündem dışı üçüncü söz, engellilerin
yaşadığı sorunlar hakkında söz isteyen İstanbul
Milletvekili Musa Piroğlu'na aittir.
Buyurun
Sayın Piroğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili Mustafa Piroğlunun, engellilerin
yaşadığı sorunlara ilişkin gündem dışı
konuşması
MUSA PİROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü yaklaşırken dün
İzmir İLKSES gazetesinde Çağla Geniş imzalı bir
röportaj çıktı. Röportaj otizm aileleriyle yapılmış
durumda ve aileler adına konuşan otizmli bir bireyin annesinin
lafı Artık çocuklarımıza bizden sonra ne olacak
kaygısıyla yaşamak istemiyoruz. 3 Aralık geliyor ve
aileler, otistik çocukların ailelerinin hepsi temel bir sorunla
yaşamaya devam ediyor: Kendileri hayatlarını kaybettikten sonra
çocuklarına ne olacak? Çünkü çocuklarının ortada
kalacağını gündelik hayatın içinde görüyorlar. Eğitim
alamıyorlar. Hükûmetin verdiği eğitim ödeneği sekiz saat,
oysa kırk sekiz saat eğitim almaları gerekiyor ve bu çocuklar
düzgün ve bilimsel bir eğitim alabilirlerse hayata katılacaklar.
Engellilerin bir sürü sorunu var. Biz bunları
Plan ve Bütçe Komisyonunda gündeme getirdik. Çalışma
Bakanlığına sorduk örneğin, o da cevaplarını
verdi. Biz dedik ki: Kotanın yüzde 10a çıkarılması
konusunda ne yapıyorsunuz? O bize uzun bir cevap vermiş: Yüzde 3
kotamız var, neredeyse dolu. Biz her şeyi yapıyoruz, engellileri
istihdama kazandırmak için elimizden geleni yapıyoruz. Biz
demişiz ki: Engellilerin sakatlık durumunu ölçen cetvelinizde sorun
var. Bir sürü insanın emeklilik maaşı kesildi. O demiş ki:
Biz raporu güncelledik. Bu sayede de kavram kargaşasına son verdik.
Doğru, kavram kargaşasını kaldırmış,
binlerce emekli olmuş engellinin emekliliğini elinden almış,
ortaya, ölüme terk etmiş. Biz demişiz ki: Engellilere, bakıma
muhtaç engellilere bakan aileler, özellikle annelerin gelecek sorunu var,
çalışamıyorlar, okuyamıyorlar; onları sigortalı
yapmayı düşünüyor musunuz? O cevap vermiş: Kendi
paralarını yatırırlarsa emekli olurlar. Bu iktidarın
engelliler konusunda yaptığı tek şey bu.
Bir sıkıntımız daha var,
yaptığı her şeyi de lütuf gibi sunuyor. Ben, buradan bu
iktidara ya da gelecek iktidarlara sesleniyorum: Engelliler konusunda
yapılan hiçbir iş lütuf değil, bu bir görevdir, devletin
görevidir ve devlet bu görevinin binde 1ini henüz yapmıyor. Peki,
engelliler ne istiyor? Engelliler önlerindeki engellerin
kaldırılmasını talep ediyor. Bugün, engellilerin büyük bir
kısmı çok büyük bir yoksullukla boğuşuyor; kur yükseldikçe,
alım gücü düştükçe engellilerin hayata tutunma imkânları ortadan
kalkıyor. Ben basit şeyler söyleyeyim; gündelik hayatlarını
sürdürecek alt bezi almakta zorlanıyorlar, sondayı almakta zorlanıyorlar,
medikal araçlara ulaşmakta zorlanıyorlar hatta çoğu
alamıyor, hastalıkla boğuşuyorlar ve yoksulluğun
içinde debeleniyorlar ve temel bir talep, bütün medikal malzemelerin ve ihtiyaç
malzemelerinin kamu tarafından ücretsiz karşılanmasını
istiyorlar. Engelliler ne mi istiyorlar? Yapılan EKPSS sınavının
sonuçlarının uygulanmasını ve atamaların
yürürlüğe girmesini talep ediyorlar, kamudaki kotanın yüzde 10a
çıkarılmasını istiyorlar, engelliler hayata girmek
istiyorlar, çalışmak istiyorlar. Engelliler ne mi istiyorlar? Asgari
ücretin bile dibinde olan, açlık sınırının en dibinde
olan engelli ödeneklerinin asgari ücret seviyesine
çıkarılmasını, insanca yaşayacak bir ücret hâline
getirilmesini istiyorlar. Engelli anneleri sigortalı olmayı, emeklilik
hakkının kendilerine verilmesini istiyorlar. Engelliler, otomobil
ÖTVsinin düzenlenmesini ve alabilecek bir seviyeye getirilmesini istiyorlar.
Engelliler, ayrımcılığın sona erdirilmesini,
engellilere karşı devletin üstüne düşenleri yapmasını
bekliyorlar. Yani sözün özü engelliler, toplumsal hayata eşit yurttaşlar
olarak katılmayı, bunun önündeki devletin koyduğu engellerin
kalkmasını, devletin bir sosyal devlet hâline gelerek engelliler
konusunda adım atmasını istiyorlar. Bu bütçe döneminde herkese
gülücük dağıtan bu iktidardan engelliler kendi paylarına
düşen payı istiyorlar. Bütçedeki engelli payının yüzde 2
gibi komik rakamlardan doğru düzgün rakamlara çekilmesini ve engellilerin
önündeki engellerin en azından buradan kaldırılmasını
talep ediyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MUSA PİROĞLU (Devamla) Burada benim bir
başka sözüm, bu iktidardan bunların hepsini talep edebiliriz, ben
ettim, Plan ve Bütçe Komisyonunun tamamında ettim; 4
bakanlığın bütçe görüşmelerine girdim, hepsinde ettim ama
biz bilmeliyiz ki ricayla, taleple geleceğimiz yer bana verilen bu
cevaptan ötesi değil: Biz her şeyi yaptık, siz bundan memnun
olmuyorsunuz. Bu cevap bu anlama geliyor. Ben diyorum ki engelli örgütlerine,
ben diyorum ki otistik çocukların annelerine, ben diyorum ki SMAlı
çocukların annelerine, ben diyorum ki bütün engellilere
örgütlenmediğimiz sürece, mücadele etmediğimiz sürece,
haklarımızın peşine düşmediğimiz sürece hiçbir
şey kazanamayacağız. Rica ve minnetle geleceğimiz yer
sefalet, sürünme ve bu devletin engellerine toslamaktan başka bir şey
olmayacak. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim.
Sayın Özkan
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, Pençe-Kilit
Harekâtında şehit düşen askerlere ve Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğanın Bakanlar Kurulu toplantısından
sonra verdiği müjdelere ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Pençe-Kilit Harekâtında şehit düşen
kahraman askerlerimize Allahtan rahmet; ailelerine, kahraman silah
arkadaşlarına ve aziz milletimize başsağlığı
ve sabırlar diliyorum.
Bakanlar Kurulu sonrası açıklamalarda
bulunan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın verdiği müjdeler gerçekten sahada
vatandaşlarımızda mutluluk etkisi yarattı. Bu müjdelerin
başında kadroya geçmeyi hak eden 424 bin sözleşmeli
personelimizin ve daha önceki kadro düzenlemesinin dışında
tutulan 227 bin kişinin doğrudan kadroya geçme hakkı olacak;
kamu personelimize ve ailelerine hayırlı olsun.
Yeni Türkiye Yüzyılında emin
adımlarla ilerleyen güçlü Türkiye'nin mimarı Sayın Recep Tayyip
Erdoğana teşekkürlerimi sunuyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan
2.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın,
Cumhurbaşkanının sözleşmeli personelle ilgili
yaptığı açıklamaya ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, Anayasamıza göre devletin daimî hizmetleri devlet
memurları aracılığıyla yürütülür. Esas istihdam
şekli devlet memurluğudur. Esas işlerden sayılmayan
hizmetler için veya geçici olarak ihtiyaç duyulan kişilerin ise
sözleşmeli olarak istihdam edilmesi usuldendir. Bu kapsamda, Sayın
Cumhurbaşkanımızın esas hizmetten sayılan hizmetlerde
sözleşmeli olarak hizmet veren kişilerin devlet memurluğu
kadrosuna geçirileceğiyle ilgili açıklamasını memnuniyetle
karşılıyor ve destekliyoruz. Kamu kuruluşlarında
devletin daimî hizmetlerini veren sözleşmeli veya devlet memuru statüsünde
olmayan kişiler de vardır. Sağlık hizmeti veren vekil ebe,
hemşire, sağlık memurları; okullarda ders ücreti
karşılığı çalışan öğretmenler; Aile
Bakanlığında ders ücreti karşılığı
çalışan personeller; vekil imamlar; fahri Kur'an kursu
öğreticileri gibi kamu personelleri de vardır. Bu kişilerin
durumlarının da ele alınmasında, pozisyonlarına karar
verilmesinde fayda vardır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Öcalan
3.- Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalanın,
kadınların İranı, Türkiyeyi ve dünyayı
özgürleştirme mücadelesine ilişkin açıklaması
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) Kadınlar
(*) sloganıyla İranı,
Türkiyeyi ve dünyayı özgürleştirmek için mücadeleyi yükselttikçe
İran ve Türkiye ortak bir karar almış gibi bu haklı
mücadeleyi şiddet, gözaltı ve tutuklamalarla durdurmaya çalışıyor.
Bu sabah 14 kentte 50 kadın hakkında gözaltı kararı
verilmesi de bu anlayışın yansımasıdır. Bütün bu
çabaların aynı zamanda HDPnin kapatılmasına yönelik bir
operasyon olduğunu da biliyoruz. Ancak bütün bu çabalar beyhudedir çünkü
siz 50 kadını gözaltına aldığınızda
kadınlar mücadeleyi bırakmıyor, bırakmayacak; aksine, giden
50 kadının yerine 500 kadın, 5 bin kadın yer alıyor
çünkü HDP bir tabela değil, bir fikriyattır. Değil 1 defa, 50
defa da kapatsanız kadınların öncülüğünde her
defasında mücadelenin çıtasını daha da yükselterek yeni
HDPler kurmaya devam edeceğiz.
BAŞKAN Sayın Şevkin
4.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, Özel Güney Adana
Hastanesine ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sağlık Bakanlığına
çağrımızdır: Devlet hastanesi bulunmayan ve 500 bin
insanın sağlığa erişemediği bir bölgede yer alan
Özel Güney Adana Hastanesi ne yazık ki kapandı.
Çalışanların çaresizliğinin yanı sıra pandemi
öncesi süreci ve sonrasında özellikle dar gelirli insanların ilk
sağlık kapısı artık yok. Hastane sahibi ağır
koşullara dayanamamış ve hastaneyi kapatmak zorunda
kalmıştır. Bölgedeki tek hastanenin kapanması,
çalışanlarla birlikte Seyhan ve Yüreğire bağlı 20den
fazla orta ve dar gelirli mahallelinin sağlığa erişimini
güçleştirmiştir. Bu tesisin yeniden sağlık kuruluşu
olarak hizmetini sürdürmesi kamu yararı ve toplum
sağlığı açısından son derece önemlidir.
Sağlık Bakanının acilen konuya el atmasını
diliyoruz.
BAŞKAN
Sayın Aydın
5.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, Uludağın
alan başkanlığı yapılmasıyla ilgili yasa
teklifine ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN
(Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Uludağın
alan başkanlığı yapılmasıyla ilgili yasa teklifi
Meclise ulaştı. Baktığımızda sadece oteller
bölgesi değil, millî parklar, Uludağ ormanları ve çok geniş
bir alanın bu teklif kapsamına alındığını
görüyoruz. Kapadokyada Alan Başkanlığı yaptınız
ki o zaman desteklemiştik ancak gördük ki yüz binlerce yılda
oluşan peri bacalarına Ne olacak 4 tanesi yıkılsa?
diyerek yol açtınız. Milyonlarca turistin geldiği bölgeyi kendi
rant ve çıkarlarınız için âdeta inşaat alanına
çevirdiniz. Aynı şeyin biz Uludağda da
tekrarlanmasını istemiyoruz. Orası milyonlarca yılda
oluşmuş Bursanın su kaynağı, hava kaynağı,
nefes kaynağı ve turizm kaynağı.
Keşmekeşi
gerekçe göstererek bir tek kişiye yetki verip buraların talan
edilmesine ve birilerine peşkeş çekilmesine karşı
duracağımızı bildirir ve bu yanlıştan bir an önce
dönün derim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Kılavuz
6.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, sokak köpekleri sorununa
ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Konyada insanlıktan ve manevi değerlerden
nasibini almamış şahısların Allahın emaneti olan
masum canlılara yönelik kürek ve sopayla yaptıkları cinayet
vicdanlarımızı yaralamıştır. Köpeklere
karşı böylesine vahşice gerçekleştirilen
saldırılar girişimini nefretle kınıyorum. Can
dostlarımız, masum canlılarımızı korumak ne kadar
önemliyse başıboş köpeklerin insanlarımızın
sağlığına ve hayatına zarar vermesini engelleyecek
tedbirler almak da o kadar önemlidir. Nitekim, 2022 yılı boyunca 27
vatandaşımız köpek saldırıları sonucu
hayatını kaybetmiş, çocuklarımız, engellilerimiz,
yaşlılarımız, insanlarımız bu
saldırıdan özellikle etkilenmiştir. Hem insan hem de hayvanların
sağlığı ve yaşama hakkı doğrultusunda
bakanlıkların ve belediyelerin iş birliğiyle sokak
köpekleri sorununun mutlak çözüme kavuşturulması gerekiyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kasap
7.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, Kütahyada
yapımına söz verilen bor karbür fabrikasına ilişkin
açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Kütahyaya 4 seçimdir söz verilen bor karbür
fabrikası hâlâ yapılmadı. 5 seçimdir söz verilen hızlı
tren yerinde yok. Kütahyaya 2015-2018 seçimlerinde söz verilen start yok.
Bütçe görüşmelerinde, Plan ve Bütçe Komisyonunda bunlarla ilgili 2023
yılında herhangi bir yatırım emaresi yok. Şehir
hastanesi yaklaşık 10 seçimdir -3 başbakan değiştirdi-
hâlâ yerinde yok ve bitmedi. Sizin Kütahyaya yaptığınız
tek şey her seçim öncesi gelip 4-5 seçimdir değişik vaatlerde
bulunup gitmek, oy toparlayıp gitmek ama tek şey yapabildiniz,
Kütahyada bir doğal gaz dağıtım şebekesi vasıtasıyla
garip gurebayı, fakirleri soyduruyorsunuz.
Teşekkürler Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Girgin
8.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin, yaz saati
uygulamasına ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığına; kalıcı yaz saati uygulamasında
hiçbir bilimsel ve maddi gerekçe olmamasına rağmen inat edilmesi
artık tam bir eziyete dönüştü. Akıl ve mantık çoktan
iktidarın kararlarını terk etti de bari vicdanlar konuşsun.
Yazıktır, sabahın köründe, kör karanlıkta yarı uykulu
yollara dökülüyor çocuklar. Çocukların ve anne-babaların bu çilesi
bitecek mi? Gün ışığıyla uyanmak vücut
sağlığı için gereklidir. Biyolojik ritmimizin
bozulması hastalıklara neden oluyor. Genel
Başkanımızın dediği gibi: Saraylıların her
şeyden korkmasına alışmıştık da gün
ışığından korkmaları neyin nesidir? 85 milyona
gün yüzü göstermemeye yemin mi ettiniz? Az kaldı, zifiri
karanlığı bitireceğiz, Türkiyenin sabahları
aydınlık olacak.
BAŞKAN Sayın Barut
9.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, Balıkesirin Bandırma
ilçesinde verimli tarım arazileri üzerine kurulmaya
çalışılan organize sanayi bölgesine ilişkin
açıklaması
AYHAN BARUT
(Adana) Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Balıkesir
Bandırmada verimli tarım arazileri üzerine kurulmaya
çalışılan organize sanayi bölgesine sahip çıktı.
Türkiye, arazi zengini bir yer değil ama yine de elimizden geleni
yapıyoruz. Sanayimizin gelişmesini kim istemez ki? diyen Bakan
Kirişci, gazetecilerin sorusu üzerine O arazinin yerine Bandırmada
başka bir yerde daha 8 bin dekar alanda sera çiftlikleri kurduk. dedi.
Şaşırdık mı? Hayır. Bakanın sözleri çok
vahim. Sanayiye elbette karşı değiliz; alternatif alan
gösterilmişken o arazi korunması gereken bir gelecek
mirasıdır; burayı korumak anayasal ve yasal zorunluluktur;
verimli tarım alanlarını, meraları, ormanları
koşulsuz olarak korumak, en başta Tarım ve Orman
Bakanının asli görevidir. Anayasaya ve kanuna aykırı
kararlar alan, asli görevini yerine getirmeyen Bakanı uyarıyoruz:
Topraklarımıza sahip çıkarak görevinizi yerine getiriniz.
BAŞKAN
Sayın Taşkın
10.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının,
Sağlık Bakanlığının Resmî Gazetede
yayımlanan personel alım ilanına ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
AK PARTİ olarak Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın güçlü liderliğinde,
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.
anlayışıyla ülke genelinde uygulamaya koyduğumuz
sağlık yatırımları ve projelerle tüm
vatandaşlarımızı ihtiyaç duydukları anda etkin ve
kaliteli sağlık hizmetiyle buluşturduk. Sağlık
Bakanlığımız sayısı 1 milyon 360 bine varan
sağlık ailesini her geçen gün daha da güçlendiriyor. Resmî Gazetede
yayımlanan ilana göre, Sağlık Bakanlığına
toplamda 42.500 personel alımı gerçekleştirilecek; 30 bin
sözleşmeli sağlık personeli, 1.183 sözleşmeli personel ve
taşra teşkilatında istihdam edilmek üzere 11.317 sürekli
işçi alımı yapılacaktır. Seçim bölgem Mersinde
sürekli işçi kadrosunda değişik branşlarda 155 işçi
alınacaktır. Alımlar, atamalar, mülakat
yapılmaksızın doğrudan noter kurasıyla
gerçekleştirilecektir.
Atama ilanının adaylarımıza
şimdiden hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Başevirgen
11.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgenin, Manisaın
Turgutlu ilçesi Dağmarmara bölgesinde yaşanan orman katliamına
ilişkin açıklaması
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AKP iktidarı döneminde, 500 bin hektardan
fazlası tahrip edilen orman alanlarımız, bir de endüstriyel
üretim tehdidi altında. Odun endüstrisine ham madde yetiştirmek
amacıyla seyreltme ve bakım çalışmaları adı
altında Manisa Turgutlunun Dağmarmara bölgesinde büyük bir orman
katliamı yaşanıyor. Ormanlık alanlar bakım ve
seyreltme çalışması adı altında tamamen
tıraşlanıyor. Dağmarmara bölgesinde yaşayanlar
yapılan ağaç katliamına isyan ediyor. Manisa Orman
İşletme Müdürlüğü yetkilileri ise konuyla ilgili olarak orman
varlığını sağlıklı bir yapıya
kavuşturmak amacıyla sadece yaşlı ve hastalıklı
ağaçların kesildiğini söylüyor. Ancak
yaptığımız incelemelerde genç-yaşlı,
hasta-sağlıklı demeden bütün ağaçların
kesildiğini, köklerinin dahi söküldüğünü gördük. İktidara
sesleniyoruz: Dağ köylülerimizin isyanına kulak verin ve bu
kıyımı bir an önce durdurun.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Antmen
12.- Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, Cumhurbaşkanının
sözleşmeli personelin kadroya alınmasıyla ilgili
açıkladığı şartlara ilişkin açıklaması
ALPAY ANTMEN (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üç
yıllık sözleşmeli personellerin bir yıllık
adaylıktan sonra memur kadrosuna alınacağını söyledi.
Buradan Cumhurbaşkanına sesleniyorum: KPSSyle göreve başlayan,
memur sendikasına üye olan idari hizmet sözleşmeli personeller var;
İHSlilerin günahı ne? Başta PTTde çalışan
İHSli emekçiler olmak üzere, bütün İHSli personelin başka hiçbir
şart aranmadan devlet memuriyetine geçirilmesi gerekiyor. Özellikle bu
arkadaşlarımız 2018 yılında KPSSyle göreve
başladılar. Başta PTT emekçileri olmak üzere, İHSli
personel de haklarını istiyorlar, ben de Cumhurbaşkanından
İHSli personellerin haklarını teslim etmesini bir kez daha
buradan talep ediyorum.
BAŞKAN Sayın Fendoğlu? Yok.
Sayın Gürer
13.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
Cumhurbaşkanının sözleşmeli personelin kadroya
alınmasıyla ilgili açıkladığı şartlara
ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanının sözleşmeli
personelin kadroya alınmasıyla ilgili şartları
açıklaması ve sözleşmeli personelin tamamının kadroya
girmemesi önemli bir ayrımcılık olmuştur.
AKP iktidarları, her seçim sürecinde oy
uğruna yapar gibi yapıp yarım bıraktığı, çok
kişiyi mağdur ettiği uygulamalarına devam etmektedir.
Yıllardır sözleşmeli çalışanların bir daha, bir
yıl daha aday memuru yapılması nedendir? Tüm
çalışanların, taşeronda olanların doğrudan
kadroya alınması haklarıdır; yıl şartı ve
aday memurlukla ilgili beklentileri dört yıl daha ötelenmeden
çalışanların hepsi bir an önce kadroya
alınmalıdır. Sözleşmeli KİT personeli, sözleşmeli
sanatçı, Meclis danışmanı, sağlık yöneticisi,
tamamı sözleşmeli kurum çalışanları, sözleşmeli
askerî ve akademik personelin de kapsam dışı
bırakılması doğru bir uygulama değildir.
Çalışanların mağduriyeti ortadan kaldırılacaksa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Taşdoğan
14.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğanın,
Küçük Ölçekli Sulama İşleri Programına ilişkin
açıklaması
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, tarımda
Gaziantepin ürün kalitesini ve verimliliğini artıracak önemli bir
sulama projesi olan Küçük Ölçekli Sulama İşleri Programına 75
milyon TLlik desteği kapsayan protokol geçtiğimiz günlerde
imzalandı. Bu protokolle birlikte, Nizip, Oğuzeli ve Şahinbey
ilçelerimizin sulama altyapısının yenilenmesi sağlanarak
122 bin metre sulama şebekesi rehabilitasyonuyla 103 bin dekar alan suyla
buluşturulacak ve üretime kazandırılacak. Böylece, tarım
sektöründe yaklaşık 12.500 kişinin istihdam edilmesine olanak
sağlanmış olacak.
Projenin faaliyete geçmesinde emeği bulunan
herkese ayrı ayrı teşekkür eder, hemşehrilerimize
hayırlı olmasını temenni ederim.
BAŞKAN Sayın Arkaz
15.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, obeziteye
ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Obezite, vücut sağlığını
bozacak ölçüde aşırı yağ birikmesidir. Dünyanın,
özellikle de Türkiyenin geleceğini tehdit eden obezite çok ciddi bir halk
sağlığı sorunudur. Yaygın bir hastalık olan
obezitenin nedenleri hareketsizlik, dengesiz beslenme, genetik faktörler,
stres, bol miktarda karbonhidrat ve nişasta tüketimi, şeker ve
şekerli yiyecekler, alkol ve alkollü içeceklerdir. Obezite hipertansiyona,
diyabete, kalp ve akciğer hastalıklarına, romatizmal
hastalıklara, organ yetmezliğine, erken yaşlanmaya ve daha
birçok hastalığa neden olur. Obeziteden korunmak için dengeli
beslenmeli, hayat boyu spor yapılmalı, Akdeniz mutfağı ve
sebze ağırlıklı yiyecekler tercih edilmelidir diyorum,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
16.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmazın, CHPli Mersin
Büyükşehir Belediyesine ilişkin açıklaması
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin) Yerel seçimlerden sonra
4 bin civarında belediye personelini işten çıkaran CHPli Mersin
Büyükşehir Belediyesinin İçişleri Bakanımız Sayın
Süleyman Soylunun yaptığı açıklamayla terör örgütü
destekçilerine açıldığı bir kez daha görülmüştür.
Yapılan incelemede terör örgütleriyle irtibatı tespit edilen 54
belediye personelinden 30unun PKK ve FETÖ üyesi, 24ünün ise teröristlerin
birinci ve ikinci derece akrabası olduğu
anlaşılmıştır. Adli soruşturmalarda PKK terör
örgütü ve teröristbaşını öven, propagandasını yapan,
sözde bayrağını sosyal medyadan paylaşan ve eleman temin
eden toplam 28 belediye personeli gözaltına alınmış, Mersin
Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın Halkla İlişkiler
Daire Başkanıyla birlikte 4 kişi tutuklanmıştır.
Ne yazık ki bu tablo CHPnin hem Mersinimiz hem de ülkemiz için bir millî
güvenlik sorunu olduğu gerçeğini bir kez daha tescil etmiştir.
ORHAN SÜMER (Adana) Kapatın o zaman komple
Cumhuriyet Halk Partisini!
BAŞKAN Sayın Ceylan
17.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, yaz saati
uygulamasına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
2016 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla geçtiğiniz sabit yaz
saati uygulamasına toplumun tüm kesimlerinin tepkisine rağmen devam
ediyorsunuz. Biyolojik saat, sadece bir zaman algısından ibaret
değil, karanlıkta uyanma ve güne başlama, ruh
sağlığından beden sağlığına,
iştahtan dikkate kadar birçok alanda insanı olumsuz etkiliyor.
Amaçlandığı gibi bir tasarruf sağlamadığı
ortadayken, kayda değer hiçbir bilimsel veri
sunamadığınız uygulamayla ilgili bu inadın gerekçesi
nedir? Gün ışımadan, gecenin kör karanlığında
çocuklarımızı bir gözü açık şekilde okula
gönderiyoruz; veli mutsuz, çocuk mutsuz. Bu uygulamayla, velilerin de
çocukların da psikolojisini bozdunuz. Aydınlıktan
korkmayın, son verin şu karanlığa. Millet
İttifakı iktidarında bu değişiklik hayata geçecek ve
Türkiye'nin sabahları aydınlık olacak.
BAŞKAN Sayın Şeker
18.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, 23 Kasımda
Düzcede yaşanan depreme ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bilim insanları
diyor ki: İnsanı öldüren deprem değil, depreme
dayanıksız yapılmış yapılardır. 23
Kasımda Düzce'de yaşadığımız 5,9 büyüklüğündeki
depremde ağır hasarlı konut sayımız 369 civarında
olurken, Allah'a şükür can kaybımız olmadı. Geçmişte
benzer büyüklükteki depremlerde yüzlerce can kaybı, binlerce
ağır hasarlı binalar olurken,
yaşadığımız Düzce depreminde can kaybının
olmaması binaların büyük bir kısmının depreme
dayanıklı olarak yenilenmiş olmasındandır yani kentsel
dönüşüm.
99 depremi ülkemiz için milat olurken, bu tarihten
sonra yapılan yasal düzenlemelerle depreme dayanıklı binalar
yapılmaya başlandı. 99 öncesi yapılmış olan
binaların riskli olma ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyorum,
mutlaka kontrol edilmeli. Canın yongası olan mal, canın Azraili
olmasın diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
19.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun,
Cumhurbaşkanının Kabine toplantısı sonrası
verdiği müjdelere ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan liderliğinde iktidarı
devraldığımız günden bugüne her zaman milletimizin
yanında durduk, tüm hizmetleri vatandaşlarımıza sunmak için
gece gündüz çalıştık, çalışmaya da devam ediyoruz.
Bunun en son örneğini dün Cumhurbaşkanımızın Kabine
toplantısı sonrası milletimize verdiği müjdelerle bir kez
daha görmüş olduk. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızca
yürütülen kamudaki sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesiyle kamu
çalışanlarının önemli bir sorununu daha çözmüş
olacağız, en kısa sürede Gazi Meclisimize sunularak hayata
geçirilmesini sağlayacağız. Bu düzenlemenin tüm
çalışanlarımıza hayırlı olmasını
temenni ediyorum.
Türkiye, AK PARTİ hükûmetleriyle son yirmi yılda
her alanda olduğu gibi çalışma hayatında da çok önemli
mesafe katetmiştir. İnşallah Türkiye Yüzyılı
vizyonumuzla çalışmalarımıza devam edeceğiz diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Öçal
20.- Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçalın, bayrak
olayının 103üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Maraş
halkı yüz üç yıl önce emsali görülmemiş bir direniş
destanı yazmıştır. Kalesinde bayrağı
dalgalanmayan ülkede cuma namazı kılınmaz. düsturuyla,
işgalci güçlerin bayrağını kalesinde gören kahraman
ecdadımız, kıyama kalkmış ve al
bayrağımızı yeniden ait olduğu yere asmıştır.
Kahramanmaraş halkımız kutsiyetinin ayaklar altına
alınmasına, bayrağının indirilmesine, hürriyetinin
kısıtlanmasına asla müsaade etmemiştir. Bayrak olayı
tarihte hiçbir millete nasip olmamış büyük bir cesaret örneği,
milletin bağımsızlık mücadelesinin ateşlendiği,
diriliş ruhunun canlandığı bir destandır. Bu yönüyle
Maraş, hürriyetçiliğin, bayrak ve millet sevgisinin,
kahramanlığın timsalidir.
Yüz üç yıl önce şanlı
bayrağımızı ait olduğu göndere çekerek istiklal ruhunu
sonsuza dek yüreklerimizde taşıyacak nesillere aktaran Rıdvan
Hoca ve Millî Mücadele kahramanlarını rahmetle anıyorum.
BAŞKAN Sayın Filiz
21.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, Hayvanları
Koruma Kanununun tümüyle uygulanması gerektiğine ilişkin
açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Üç gün önce Konya Büyükşehir Belediyesi Hayvan
Barınağındaki köpeklere yapılanları şiddetle
kınıyorum. Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 3üncü
maddesine göre, hiçbir hayvana kötü davranılamaz, acımasız ve
zalimce işlem yapılamaz. Peygamberimiz Merhamet edene Allah da
merhamet eder. Yerdekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin.
buyuruyor.
Hayvanları öldürmeyi bırakın,
onların yaradılış amacına aykırı biçimde
zorlanmasını yasaklayan, sırtına binilen ve yük
taşımada kullanılan hayvanlara ağır yük yüklenmemesini
emreden; hayvanlara hakaret edilmesinin, başlarına vurularak
dövülmelerinin, yüzlerine damga basılmasının, hayvanlar
arasında güreş ve dövüş tertiplenmesinin
yasaklandığı bir inanca ve geleneğe sahip bir toplum idik.
Son zamanlarda bu anlayışlardaki erozyonun önlenmesi için Hayvanları
Koruma Kanunu tümüyle uygulanmalıdır diyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kaplan
22.- Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplanın, uzman
öğretmenlik sınavına giremeyen öğretmenlere ilişkin
açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Haftalarca sınava hazırlanıp,
eğitim videolarını izleyip, bütün eğitimleri eksiksiz
tamamlayıp, tüm başvuru şartlarını
taşıyıp uzman öğretmenlik sınavına başvuran
ancak Millî Eğitim Bakanlığı sistemindeki hata nedeniyle
sınava giremeyen binlerce mağdur öğretmenimiz var. Bu sistem
hatası nedeniyle binlerce öğretmenimiz soruları oldukça basit,
formaliteden sayılacak bu sınava giremedi. Sınav giriş
belgesine ulaşamadığı için aylardır
hazırlandığı sınava girememiş öğretmenlerin
mağduriyeti acilen giderilmeli ve telafi sınavı bir an önce
yapılmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Şimdi Sayın Grup Başkan
Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
o kısma geçmeden önce, biraz önce konuşma yapan Mersin Milletvekili
Zeynep Gül Yılmaz konuşmasında Cumhuriyet Halk Partisine mensup
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanımızın teröristleri
işe aldığı gibi yakışıksız bir ifade
kullandı, ayrıca cümlenin sonunda da partimize hakaret etti
Cumhuriyet Halk Partisi bir güvenlik sorunu, millî güvenlik sorunudur. dedi.
Bu konu hakkında İç Tüzükün 69uncu maddesine göre grubumuz olarak
cevap hakkını kullanmak isteriz.
Grubumuz adına Mersin Milletvekilimiz Cengiz
Gökçel söz hakkını kullanacak.
BAŞKAN Sayın Gökçel, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
2.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, Mersin Milletvekili Zeynep
Gül Yılmazın yaptığı açıklaması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, gerçekten bu
konuşmayı yapmaktan bir milletvekili olarak utanıyorum.
Büyükşehir belediyeleri, özellikle hizmetleri sağlıklı
yapabilmek için elbette ki kadrosuna yeni çalışanları
alıyor. Çalışanların belediyeye ya da herhangi bir kuruma
işe alınmasıyla ilgili öncelikle bir arşiv
araştırması yapılıyor, güvenlik soruşturması
yapılıyor, adliyelerden adli sicil kaydı alınıyor;
arşiv ve güvenlik soruşturması da valilikler kanalıyla,
ilgili valilikler vasıtasıyla yapılıyor. Adliyeden,
savcılıklardan da adli sicil kaydı alınıyor. Mersin
Büyükşehir Belediyesi ve bütün büyükşehir belediyeleri, bu
şekilde, çalıştıracaklarını raporu aldıktan
sonra işe başlatıyor.
Size şu örneği vereyim: Otobüs
işletmesinde şoför olarak çalıştırılmak üzere
A.Ş. isimli bir bayan arkadaşımız işe girmek için
müracaat ediyor. Belediyemiz 21 Eylülde arşiv araştırması
ve güvenlik soruşturması için Mersin Valiliğine yazı
yazıyor. Bu soruşturma neticesinde o tarihten sonra A.Ş.nin
herhangi bir terör örgütüyle bağı, iltisakı, ilgisi
olmadığı yönünde rapor geliyor. Dolayısıyla, Mersin
Büyükşehir Belediyesi A.Ş.yi işe alıyor, sonra bir terör
soruşturması kapsamında A.Ş.yi gözaltına
alıyorlar. A.Ş.nin, mahkeme sonucunda A.Ş.nin hiçbir suç
örgütüyle ilişkisi, terör örgütüyle ilişkisi olmadığı
anlaşılıyor ve A.Ş. beraat ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Yani burada
kumpasçı bir Bakanın ve Bakanlığın baskısı
var, bütün CHPli belediyeleri bu anlamda suçlamak için bunu yapıyorlar.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
ORHAN SÜMER (Adana) Nerede, söz sahibi nerede?
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Söz sahibi kaçtı.
ORHAN SÜMER (Adana) Onu da söyle.
BAŞKAN Evet, süre tamamlandı Sayın Gökçel.
Sayın Dervişoğlu
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
23.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun,
Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde şehit düşen Teğmen Duabey Onur
Öztürkmen, Piyade Er İsmail Ünal, Piyade Er Eyüp Uğurlu, Uzman
Çavuş Mustafa Yıldız, Piyade Er Mehmet Demir, Uzman Çavuş
Mustafa Işık, Piyade Er Hakan Köroğlu ile Uzman Çavuş Halil
İbrahim Yiğite, partili Cumhurbaşkanlığı
sistemine, yolcu garantili havalimanlarına ve Konya Büyükşehir
Belediyesine ait Sahipsiz Hayvan Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkezindeki
olaya ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Yüce Meclise başarılı bir
çalışma haftası temenni ediyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde son dört gün
içinde 8 Mehmetçikimiz şehit düşmüştür. Teğmen Duabey Onur
Öztürkmen, Piyade Er İsmail Ünal, Piyade Er Eyüp Uğurlu, Uzman
Çavuş Mustafa Yıldız, Piyade Er Mehmet Demir, Uzman Çavuş
Mustafa Işık, Piyade Er Hakan Köroğlu, Uzman Çavuş Halil
İbrahim Yiğit; şehit olan 8 kahraman evladımıza
Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum, kederli ailelerine sabır temenni
ediyorum, büyük milletimize de başsağlığı diliyorum.
Buna sebep olan -adı ne olursa olsun, PKK-YPG/PYD, FETÖ- tüm terör
örgütlerini ve destekçilerini nefretle lanetliyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, İYİ
Parti olarak biz siyaseti saraylarda ve salonlarda değil, Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşenerin önderliğinde
memleketimizi ilmik ilmik dokuyarak; il, il; ilçe, ilçe vatandaşımızla
hemhâl olarak icra ediyoruz. Milletimizle her zaman yan yana ve omuz
omuzayız. Bu kapsam içerisinde, Genel Başkanımız Sayın
Meral Akşenere Giresun ziyareti esnasında çiçek veren bir
öğretmenimiz ilk önce maaş kesintisi, daha sonra da sürgünle
cezalandırılmıştır. Partili Cumhurbaşkanlığı
sisteminde yalnızca Cumhurbaşkanı partili değil, maalesef
bürokrasi partili, adalet müessesesi partili, mevzuat ve uygulamalar da partili
duruma düşmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Parti devleti oluşturma hevesiyle tüm bürokratik
kurumları âdeta enfekte ettiniz. Kendi siyasi mitingleriniz için memurlara
katılımı zorunlu tutuyorsunuz ancak yalnızca çiçek takdimi
ve Hoş geldiniz. ifadesini siyasi faaliyet olarak değerlendirip
cezalandırıyorsunuz. Tüm toplumsal kesimler üzerine tahkim etmeye
çalıştığınız korku iklimiyle Türkiyeyi idare
edemeyeceğinizi aklınızdan çıkarmayın. Bizden olanı
terfi ettiririz, bizden olmayanı da sürgün ederiz.
anlayışıyla devlet yönetmeye devam edemezsiniz. Liyakat ve
gayret yerine sadakat ve itaati ödüllendiren bu ucube sistem, nereden
bakarsanız bakınız bir zulüm düzenidir.
İktidar sahiplerini uyarıyor ve
hatırlatıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim.
Kamu kaynaklarını kendi
çıkarlarınız için acımasızca
kullandığınız, devlet imkânlarını
vatandaşın refahı ve adaletin tecellisi için değil, kendi
siyasi ajandanız için seferber ettiğiniz bu düzen ilk seçimle
birlikte son bulacaktır.
Saygıdeğer milletvekilleri, milyarlarca
lira harcanarak ihtiyaca bakılmaksızın saray ve çeperindeki rant
odaklarını ihya etmek için yapıldığını
defaaten gündeme getirdiğimiz yolcu garantili havalimanlarına yönelik
resmî veriler açıklanmıştır. Bu veriler göstermektedir ki
adına yap-işlet-devret denilen ancak esas itibarıyla
yap-işlet-sömür olan kamu-özel iş birliği girişimleri
memleketimizdeki yolsuzluğun ve israfın metodu hâline gelmiştir.
Garantili projelerle Türkiye'de zenginliğin ve rantın dolaylı
yollarla iktidar destekçisi sermayeye aktarıldığı bu
mekanizma, milletimize ağır bedeller ödetti, ödetmeye de devam
ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın sözlerinizi.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ortada çok yüksek maliyetler var, ihtiyacın çok üzerinde
yolcu garantisi var, müteahhitlere yolcu garantisi var ama maalesef yolcu yok.
Yıllık 3 milyon yolcu garantisiyle inşa edilen ve
Cumhurbaşkanı Erdoğanın Uçaklar boş, doldurun.
talimatıyla gündeme gelen Rize-Artvin Havalimanını altı
ayda kullanan yolcu sayısı kapasitenin yalnızca yüzde 12sinde
kaldı. Toplam 2 milyon yolcu garantisi bulunan Tokat Havalimanı ise
mart-ekim döneminde yalnızca 61.629 yolcuyu ağırlayabildi.
Devlet Hava Meydanları İşletmesi bütçesinden şirketlere
yapılan garanti ödemesi sadece 2021 yılında 172,6 milyon dolara
ulaştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi, buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir)
Böylece Cumhurbaşkanı Erdoğanın Devletin
kasasından bir kuruş çıkmıyor. ifadesi ile gerçekler
arasındaki tezat bir kez daha kanıtlanmış oldu. Bir türlü
önce millet demeyi beceremiyorsunuz; göreceksiniz, bu yüzden de
kaybedeceksiniz.
Sayın milletvekilleri, geçtiğimiz günlerde
Konya Büyükşehir Belediyesi Sahipsiz Hayvan Bakımevi ve
Rehabilitasyon Merkezindeki görevlinin elindeki kürekle bir köpeği
öldürdüğü görüntülerini vicdanımız sızlayarak izledik. Aynı
dünyada birlikte yaşadığımız evcil hayvanlara
karşı davranışlarımız, insan ve toplum olarak
nerede durduğumuzun ve bulunduğumuzun da bir göstergesidir. 21inci
yüzyılda sokaklarda öldürülen hayvanların yanı sıra devlete
ait hayvan bakımevlerinde gerçekleşen dehşet verici görüntüleri
vicdanı olan her insan gibi elbette ki kabul etmemiz mümkün değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bitiriyorum.
İYİ Parti olarak, Kabahatler Kanunundan
çıkarılıp Türk Ceza Kanunu kapsamına alınan hayvana
şiddet yasalarının en ağır şekilde
uygulanmasını ve kendinden başka canlılara saygı
duymayan bir zihniyetin eseri olan bu eylemlerin cezasız kalmamasını
bekliyoruz.
Bu vesileyle hepinize teşekkür ediyor ve Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Akçay
24.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Pençe-Kilit Harekâtı
bölgesinde şehit olan askerlerimiz Duabey Onur Öztürkmen, İsmail
Ünal, Mustafa Yıldız, Eyüp Uğurlu, Mehmet Demir, Mustafa
Işık, Hakan Köroğlu ile Halil İbrahim Yiğite,
Türkiyenin terörle mücadelesine, Yunanistan Başbakanı Miçotakisin
Londrada yaptığı açıklamalara ve Yunanistanın
kuruluşundan bu yana emperyalist devletlerin piyonluğunu
yaptığına ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
25-28 Kasım tarihleri arasında Pençe-Kilit
Harekâtı bölgesinde terör örgütü PKK tarafından düzenlenen hain
saldırılarda askerlerimiz Duabey Onur Öztürkmen, İsmail Ünal,
Mustafa Yıldız, Eyüp Uğurlu, Mehmet Demir, Mustafa
Işık, Hakan Köroğlu ve Halil İbrahim Yiğit şehit
olmuşlardır. Şehitlerimize Allahtan rahmet, ailelerine ve
yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Milletimizin başı sağ olsun.
Sayın Başkan, Türkiye, küresel bir sorun
olan terörle mücadelede ara-bul-yok et parolasıyla destan yazmaya devam
etmektedir. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı
ve Bahar Kalkanı Harekâtlarıyla Suriyenin kuzeyinde terörle
mücadeledeki başarılarımız, Irakın kuzeyinde icra
edilen Pençe seri operasyonlarıyla perçinlenmiştir. 27 Mayıs
2019da Pençe-1le başlatılan operasyonlar Pençe-2, Pençe-3,
Pençe-Kartal, Pençe-Kaplan, Pençe-Şimşek,
Pençe-Yıldırım ve Pençe-Kilit Kara ve Hava Operasyonlarıyla
devam etmiştir. 20 Kasım 2022de Pençe-Kılıç Hava
Operasyonuyla terör yuvaları imha edilmiştir. Pençe seri
operasyonlarına 2019dan bu
yana 1.400den fazla terörist enterne edilmiş, mühimmatları yok
edilerek lojistik bağlantıları kesilmiştir. Türkiye,
uluslararası hukuktan doğan meşru hakları
doğrultusunda terörle mücadele etmekte ve sorumluluğunu yerine
getirmektedir. Türkiye, terörün küresel bir sorun olduğunu her
fırsatta dile getirmekte ve terörle mücadeledeki
kararlığını her zaman ispat etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu kararlı
duruşumuz, Türkiyenin öncülüğünde İsveç ve Finlandiyanın
katılımıyla Madrid Zirvesinde imzalanan üçlü muhtırayla da
tescillenmiştir. Bazı Batılı ülkelerse başta
PKK-YPG/PYD olmak üzere terör örgütlerini açıkça desteklemeye devam
etmektedirler. Çeşitli kisveler altında eğit donat
faaliyetleriyle teröristleri besleyenlerin farkındayız. Savunma
bütçelerinden ayırdıkları milyar dolarlık paylarla terör
örgütlerini finanse edenleri iyi biliyoruz. Türkiye, son terörist imha edilene
kadar kararlı ve etkin bir şekilde terörle mücadeleye devam
edecektir.
Sayın Başkan, Türkiye
karşısında saf tutan bazı odakların başka
ülkelerin başkentlerinde ülkemiz aleyhinde demeç vermeleri âdeta bir
gelenek hâline getirilmiştir. Yunanistan Başbakanı Miçotakis 28
Kasımda İngilterenin başkenti Londrada yaptığı
açıklamalarla ülkemizi hedef alarak organize ve senkronize
provokasyonlarını sürdürmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Miçotakis, Türkiyeyi
emperyalist olmakla itham etmiş, göçmen meselesinde ülkemizi suçlamaya
tevessül etmiştir. Miçotakisin emperyalist görmek istiyorsa
kulağına sufle veren ABD ve Batılı ülkelere bakması
yeterlidir.
Batının şımarık
çocuğu Yunanistan, kuruluşundan bu yana emperyalist devletlerin
piyonluğunu yapmaktadır. Yunanistanın
sınırlarımızın yanı başındaki Girit ve
Dedeağaç başta olmak üzere muhtelif bölgelerde ABDye askerî güçler
kurdurması bunun en açık göstergesidir. Yunanistan, Adalar Denizinin
gayriaskerî statüsünü ihlal etmekte, uluslararası hukuku çiğneyerek
Türkiyenin egemenliğini tehdit etmektedir; sınır
kapılarında mültecilere yönelik sistematik saldırı ve
kıyımlarını sürdürmektedir. Yunanistan, Doğu Akdenizde
ve Adalar Denizinde gerilimi tırmandıran mütecaviz tutumlardan vazgeçmeli,
Türkiye'nin hukuktan kaynaklanan meşru haklarını kabul
etmelidir. Yunanistan mülteci ve göçmenlere yönelik insanlık ve hukuk
dışı eylemleri nedeniyle yargılanmalı ve
cezalandırılmalıdır.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
25.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Gününde yaşanan
olaylara ve TJAnın Türkiyede kadınların özgürlük ve
eşitlik mücadelesini yürüten bir platform olduğuna, üniversitelerde
gençlere yönelik saldırıların tertip edildiğine, OECDnin
Türkiyede çocukların yüzde 22sinin yoksulluk içinde büyüdüğüne dair
açıklamasına ve Konya Büyükşehir Hayvan Rehabilitasyon
Merkezinde yaşanan vahşeti kınadıklarına ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, 25 Kasım Kadına Yönelik
Şiddetle Mücadele Günü'nü geride bıraktık ama 25 Kasım
Türkiye'nin her tarafında sokağa çıkan kadınlara korkunç
şiddet görüntüleriyle hafızalarımıza kazındı.
Devletin, devletin kolluk gücünün kadınlara şiddetini,
işkencesini, ters kelepçesini, kol kırmasını, bacak
kırmasını canlı canlı hepimiz izledik; hem de
Türkiye'nin, bugünün ilanında, altında imzası var. Ak
kadınlar ya da Cumhurbaşkanı salon toplantılarında
istedikleri etkinlikleri yaparken gerçek anlamda kadın hakları
mücadelesi verenlerin sokakta yürümesine, konuşmasına, tepki
göstermesine izin verilmedi. 25 Kasımda Amed'de, Van'da,
Ağrı'da, Siirt'te, Şırnak'ta, İstanbul'da ve daha
birçok ilde, çok ağır bir polis şiddetiyle, barikatlarla
kadınların şiddete dair sözleri ve tepkileri engellenmek
istendi. Öyle bir hâle geldi ki 200 kadın İstanbul'da gözaltına
alındı, Şırnak'ta 23 kadın gözaltına
alındı ve burada şiddeti savunan, şiddeti sadece
savunmayan, uygulayan iktidarın gerçek yüzünü gördük. Bu iktidar sadece
şiddeti savunmuyor, sadece İstanbul Sözleşmesi'nden çekilerek,
çekildiğini ilan ederek Kadınlara şiddet uygulayabilirsiniz.
demiyor, kadınlara uygulanan şiddeti teşvik ediyor, şiddet
uygulayanları koruyor, yargılama aşamasına gelenleri de
cezasızlıkla ödüllendiriliyor ve failleri koruyor. Biz bu tutumu, 25
Kasımda kadınlara gösterilen bu şiddeti, işkenceyi,
gözaltıları en ciddi şekilde kınıyoruz ve
kadınları asla teslim alamayacaklarını, bu iktidarın
sonunun kadınlar eliyle geleceğini bir kez daha ilan ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu
kapsamda, bu sabah çok farklı illerde -14 farklı ilde- yine bir
operasyon başlatıldı. Yine, tabii ki adına terör dediler;
TJAlı Kürt kadınları, Kürt kadın hareketi, Türkiyeli
kadınlar sabah saatlerinde gözaltına alındı. Kürt
düşmanlığı artık zaten herkes tarafından
biliniyor, Kürt kadınlara düşmanlık da katmerli bir şekilde
devam ettiriliyor. Kime göre terör, kime göre terörist? İktidar istediğine
terörist istemediğine makbul vatandaş deme hak ve yetkisine sahip
değil. Tevgera Jinen Azad yani TJA, Türkiye'de kadınların
özgürlük ve eşitlik mücadelesini yürüten bir platformdur -her yerde tek
çalışma alanı var- kadınların gerek evde gerek sokakta
gerek iş yerinde devlet şiddetine dair sözlerini, mücadelesini
yükselten bir platformdur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu hedef
almayı anlıyoruz çünkü iktidar kadınlardan korkuyor. TJAlı
arkadaşlarımızı bir an önce serbest bırakın demek
istiyorum ve bu gözaltılarla hiçbir yere varamazsınız, bugüne
kadar da varamadınız.
Sayın Başkan, üniversitelerde gençlere
yönelik çok özel saldırılar tertip ediliyor ve bunlar örgütlü güçler
tarafından yapılıyor. Son dönemlerde kendilerini milliyetçi ve
ülkücü olarak adlandıran birtakım gruplar, kampüslerde sol,
sosyalist, demokrat öğrencilere yönelik fiziki saldırıda
bulunuyorlar. En son bize yapılan başvuruda, 24 Kasım tarihinde
İstanbul Üniversitesinde 20 kişilik bir grup, öğrencilere
saldırdı. Bu saldırının birçok özelliği var,
eğitim hakkı zaten ihlal ediliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Özel
güvenlik görevlileri ve polisler de bu saldırganlara destek oluyor,
saldıranlara müdahale etmiyor ama saldırıya maruz kalanları
olay yerinden uzaklaştırıp hiçbir gözaltı işlemi de
yapmıyor. Öğrenciler, saldırgan grupların içinde bulunan
birçok kişinin de üniversite öğrencisi olmadığını,
dışarıdan getirildiğini tespit etmiş durumda. Biz, bu
saldırıların nereden organize edildiğinin ortaya
çıkması gerektiğini ve bunun peşini bırakmayacağımızı
ifade etmek istiyoruz. Yeni paramiliter güçler mi oluşturuluyor? Bu,
açıkça üniversitelerde -1980li yıllarda olduğu gibi-
ateşle oynamaktır. Hiç kimsenin eğitim hakkına müdahale
etme yetkisi olmadığı gibi devlet eliyle korunan
saldırganların bu şekilde teşvik edilmesi de bir kaosa
kapı aralamaktır, buna izin vermeyeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, OECD Türkiyede çocukların yüzde 22sinin
yoksulluk içinde büyüdüğünü söyledi yani Türkiye OECD 2ncisi ve en yüksek
olduğu ülkelerden biri. 100 çocuktan 22si yoksulluk içinde büyüyor ve
maalesef bu verilerden ziyade yaşadıklarımızı
biliyoruz. Su ve ekmekle okula giden, beslenme alamayan çocukların
boyları uzamadığı için hastanelere başvuran velilerin
varlığını hepimiz çevremizden biliyoruz. Yani buna yürek,
vicdan ya da başka bir şey demeyeceğim; bu, sözün bittiği
noktadır. Bir ailenin, ebeveynin çocuğuna beslenme veremeyeceği,
açlıktan sağlık sorunlarını
yaşadığı bir dönemde yaşıyoruz. Bütçede bunu
düzenlersek herhâlde kimsenin itibarı zedelenmez; en büyük itibar
çocukların aç kalmamasıdır, çocukların
karınlarının doymasıdır. İtibar zedelenecekse de
bununla varsın zedelensin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz bu
çocuklarla ilgili, yoksul çocuklarla ilgili ücretsiz olarak bir öğün
verilmesine dair kanun teklifi de sunduk, önergeler de verdik ve bu konudaki
mücadelemiz devam edecek.
Son olarak, Konya Büyükşehir Hayvan
Rehabilitasyon Merkezinde yaşanan vahşeti kınıyoruz.
Hayvanlara olan ilginin, yaklaşımın bir insanın, bir
toplumun aynı zamanda özellikle kişiliğini, ruhunu ortaya
koyduğunu da söylemek isterim; sevgiyi ancak böyle ölçebiliriz ama sadece
bunu söylemek için katliam olması gerekmiyor, köpeklerin
kafasının ezilmesi gerekmiyor. Bu şekilde yapılanları
kınamakla birlikte, her yerde hayvanlara şiddet olduğunu, bunun
karşısında hep birlikte durmamız gerektiğini de ifade
etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özel...
26.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Pençe-Kilit Operasyonu
bölgesinde şehit olan Teğmen Duabey Onur Öztürkmen, Uzman Çavuş
Mustafa Yıldız, Piyade Er Eyüp Uğurlu, Piyade Er İsmail
Ünal, Piyade Er Mehmet Demir ile Piyade Er Hakan Köroğluna, Aladağ
Komisyonu Raporuna, Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçinin
katledilişinin 7nci yıl dönümüne, Sivas İmranlı Belediye
Başkanı Murat Açılın vefatının seneidevriyesine,
özel sektörde çalışan işçilerin promosyon sorununa, Konya
Büyükşehir Belediyesi ve Mamak Belediyesine ait barınaklara ve bu
barınakların denetlenmesine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, hafta sonu peş
peşe acı haberler aldık, acı haberlerle kahrolduk.
Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde teröristlerin açtığı
ateşle şehit olan Teğmenimiz Duabey Onur Öztürkmen; Uzman
Çavuşlarımız Mustafa Yıldız, Eyyüp Uğurlu;
Sözleşmeli Erlerimiz İsmail Ünal, Mehmet Demir, Hakan Köroğlu
şehit oldu. Kendilerine Allahtan rahmet, ailelerine ve milletimize
başsağlığı diliyoruz. Pençe-Kilit Operasyonu 18 Nisan
günü başladı, yedi ay tamamlandı, terörle mücadele konusunda
Mehmetçiki, Silahlı Kuvvetleri destekliyoruz ancak yedi ayın sonunda
arka arkaya gelen şehit haberleri ve operasyon sürecine ilişkin bu
Parlamentonun bir bilgilendirmeye ihtiyaç duyduğu da açık. Bu konuda
yürütme organının sürece ilişkin bir bilgi vermesinin, gerekirse
Parlamentoda bir kapalı oturum yapılmasının son derece
önemli olduğunu düşünüyoruz.
Aladağda bir tarikat yurdunda çıkan
yangında 11i öğrenci 12 kişi yaşamını
yitirmişti, 11 kız öğrencimiz yaşamını
yitirmişti; bugün bunun 6ncı yılındayız.
Yargılama nihayet temmuzda bitti, ceza alanlar oldu ama kamu görevlileri
ihmalleri yönünden sorgulanmadılar, yargılanmalarına izin
verilmedi. Ayrıca, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Aladağ Komisyonu
tam 526 sayfalık bir rapor yazdı, o rapor bu Meclisin gündemine
getirilmedi. Bu Mecliste neler görüşülüyor, kimlere neler
yapılıyor, hangi iltimaslar belli çevrelere geçiliyor, bütün milletin
gözü önünde oluyor ama bu Meclisin kurduğu, 5 siyasi partinin mensuplarından
oluşan Aladağ Komisyonunun Raporu gündemde bir yer bulamıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu, gerçekten çok önemli bir
sorundur. Bunu iktidar partisine, iktidar partisinin gündem önerilerine destek
veren Milliyetçi Hareket Partisine hatırlatmak isteriz; Aladağ Raporu
bu Meclisin gündemine getirilmiyor.
Dün, insan hakları savunucusu, Diyarbakır
Barosu Başkanı Tahir Elçinin katledilişinin 7nci yıl
dönümüydü. Soruşturma sürecine yönelik ciddi soru işaretleri var.
Cevaplandırılmayan sorulara açıklık getirilmesi, öncesinde
ve sonrasında yaşanan sürecin izah edilebilmesi için Parlamento
üzerine düşeni yapmalıdır.
Geçen yıl elim bir trafik kazasında
kaybettiğimiz Sivas İmranlı Belediye Başkanımız
Murat Açıl'ı vefatının seneidevriyesinde bir kez daha
sevgiyle saygıyla, rahmetle anıyoruz. Biz kendisini
dürüstlüğüyle, samimiyetiyle ve başarılı hizmetleriyle
hatırlayacağız. Ruhu şad olsun, mekânı cennet olsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bir
süredir ülkenin gündeminde bir konu var: Mesele önce çağrı merkezi
çalışanlarından grubumuza iletildi; kamuoyuna duyurduk. Tahmin
ediyorum birçok milletvekilimiz aynı şikâyetleri alıyorlar,
sonra da özel sektörün bambaşka alanlarından Bizde de aynı
sorun var. yakınmaları geliyor. 3 Grup Başkan Vekili olarak
özel sektörde çalışan işçilerin promosyonlarının
bankalar tarafından doğrudan çalışana ödenmesine yönelik
bir kanun teklifi verdik. Bu teklifimiz İş Kanunu'nda bir
değişiklik öngörüyor ve bu konuda bütün parti gruplarını bu
kanun teklifini desteklemeye ya da kendi tekliflerini sunarak bu soruna bir
çözüm getirmeye davet ediyorum.
Sayın Başkan, Konya Büyükşehir
Belediyesi ve Mamak Belediyesine ait barınaklardan hafta sonu çok kötü
görüntüler yansıdı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum.
Bu konu, Parlamentomuzun üzerinde titizlikle
durduğu bir konu. Bir araştırma komisyonu kurulmuştu, bu
konuda kanuni düzenlemeler yapılmıştı ancak bu
barınakların her türden denetiminin titizlikle yapılıyor
olması lazım. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim Parlamentoya
önerimiz -ki bunu yazılı bir hâle de getiriyoruz- Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonunda bir alt komisyon kurularak bu
barınakların Parlamento tarafından tüm Türkiyede etkin ve
hızlı bir şekilde denetlenmesi, hem haberli hem habersiz
denetimler yapılması; bu konuda Tarım Orman ve Köyişleri
Komisyonunun bir alt komisyonunun olması önemlidir.
Ayrıca, 9 Temmuz 2021de bu Parlamentoda
yapılan düzenlemeye göre eğer Orman Bakanlığı il veya
ilçe müdürlüğü cumhuriyet başsavcılığına
yazılı başvuruda bulunmazsa bu kanunun ilgili maddesine göre
soruşturma açılamıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, 9
Temmuz 2021de yapılan düzenlemeye göre bu türden iddiaların
soruşturabilmesi için Tarım ve Orman Bakanlığının
il ve ilçe müdürlüklerinin cumhuriyet başsavcılığına
yazılı başvurusu gerekiyor. Biz bunu Anayasa Mahkemesine
götürdük, o gün buradan da söyledik, bu,
caydırıcılığı ortadan kaldırır,
birtakım kayrılmaları, haberdar edilmeleri gündeme getirir
dedik, dinletemedik ama kanunun bu maddesinin Meclis tarafından ele
alınması lazım, savcılar sosyal medyadan bu tip
görüntülerde resen harekete geçebilmeliler, herhangi bir vatandaşın
şikâyeti üzerine harekete geçebilmeliler. Bu konudaki iddiamızı
ve uyarımızı tekrar etmek isterim.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
27.-Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Pençe-Kilit Operasyonunda hafta sonu ve
devamında şehit olan askerlere, terörle mücadeleye, AK PARTİ
teşkilatında görev yapan Celal Erdoğanın vefatına, AK
PARTİ İstanbul il teşkilatlarının düzenlediği
toplantıya, Cumhurbaşkanının Kabine sonrası
yaptığı açıklamaya, öğrenci kredilerine ve Genel Kurul
gündemine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, hepinizi hürmetle
selamlıyorum.
Hafta sonu ve devamında Pençe-Kilit
Operasyonunda PKKlı teröristlerce yapılan saldırı
sonucunda hayatını kaybeden bütün şehitlerimizi rahmetle,
minnetle yâd ediyorum; Cenab-ı Hak, Peygamber Efendimizin şefaatine
nail kılsın.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Âmin!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bütün ailelerine geçmiş olsun diyorum, bütün
milletimizin başı sağ olsun.
Tabii ki bu konuda terörle mücadelemiz
amasız, fakatsız, sonuna kadar devam edecek ve bütün
teröristlerin başları ezilmeye, milletimizin güvenliğinin
sağlanmasına devam edilmeye durmadan, yorulmadan
çalışılacaktır. Bu konudaki kararlılığımızı
da ifade etmek isterim. Bunu, terörün kökünü kurutmada, inlerini
başlarına yıkmada bütün dünya da görmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün bir başka acılı haberimiz daha söz
konusu. Özellikle, İstanbul AK PARTİ il teşkilatımızda
uzun yıllar Teşkilat Başkanı olarak görev yapan değerli
dava arkadaşımız Celal Erdoğan Beyin de Hakkın
rahmetine kavuştuğu bilgisi geldi. Kendisine Allahtan rahmet,
ailesine sabrıcemil niyaz ediyorum. Camiamızın,
teşkilatlarımızın başı sağ olsun. Bu konu
da
Tabii, pazar günü hep beraber İstanbul
teşkilatımızın muhteşem bir
toplantısındaydık, aynı zamanda onu da ifade etmek isterim.
Burada bütün teşkilat mensuplarımızla bir araya geldik.
Coşkulu, heyecanlı bir şekilde 2023 seçimlerinin işaret
fişeğinin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) 2023 seçimleriyle ilgili İstanbul il
teşkilatlarımızın bir araya geldiği, on binlerin
sahaya sığmadığı bu toplantıda 2023 seçimlerinin
işaret fişeğinin atıldığını gördük.
Türkiye Yüzyılını yüzyılın lideriyle
İstanbul'dan taçlandırmak noktasında
teşkilatlarımızın da dinamik bir şekilde bu süreçlere
dâhil olduğuna şahit olmanın da
bahtiyarlığını bir taraftan yaşadık. Bu konuda
hakikaten çok güzel bir pankartı bütün kamuoyunun da bilgisine sunmak
istiyorum, teşkilatlarımız en güzel şekilde
özetlemişler: Öyle bir kazanacağız ki hiç kimse kaybetmeyecek.
Bu sonucun oluşması noktasında da hep beraber gayret
göstereceğimizin bilinmesini isterim.
Dün Kabine sonrasında Sayın
Cumhurbaşkanımızın önemli bir açıklaması
vardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
Buyurun, devam edin.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hakikaten, 424 bin sözleşmeli personelimizin
isteğe bağlı olarak kadroya geçebilme hakkını
inşallah yasal düzenlemeyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine
taşıyacağız. Akabinde de hemen EYTli kardeşlerimizin
durumlarının düzeltilmesiyle ilgili yasa teklifimizi de
neticelendireceğiz. Bu manada, geçici personelle ve taşerondan kalan
diğer toplum kesimleriyle ilgili çalışmalarımızın
da devam ettiğini ifade etmek isterim.
Bu bağlamda, geçen hafta yaklaşık 1,5
milyona yakın öğrenci kardeşimizin, genç kardeşimizin
öğrenci kredileriyle ilgili -faizlerinin silinmesi, enflasyon
farkının ortadan kaldırılmasıyla ilgili-
çalışma da neticelenmiş oldu. Her zaman gençlerimizle beraberiz,
beraber olmaya devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Tabii, bu haftaki planlamamız tütün mamulleriyle
ilgili geçen haftadan kalan çalışmaların devam ettirilmesine
dönük.
Aynı zamanda, gerçekten önemli bir kanun
teklifimiz daha söz konusu, o da yüce Meclisin iradesine sunuldu. Antalya
Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifimiz inşallah burada
görüşülecek. Tabii, bu teklif çok önem arz ediyor. Bundan sonra,
insanlığın gözünün kulağının Davostan ziyade
Antalyaya yöneleceğinin bir kanuni altyapısını da hep
beraber oluşturmuş olacağız.
Ukrayna ve Rusyanın bir araya getirildiği
bu süreçlerle ilgili Türkiyenin aktif, proaktif dış politika
yaklaşımlarının ete kemiğe bürünmesiyle ilgili bir
süreklilik arz edecek bu kanun teklifimizin de inşallah hayırlara
vesile olmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Güney Doğu Avrupa İş
Birliği Süreci Parlamenter Asamblesi (GDAÜPA) Türk Grubunda, İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdunun istifasıyla boşalan üyelik için
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Başkanlığınca aday gösterilen
İzmir Milletvekili Mahir Polatın üyeliğinin Başkanlık
Divanı kararıyla uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi
(3/2170)
25/11/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdunun
istifasıyla boşalan Güney Doğu Avrupa İş Birliği
Süreci Parlamenter Asamblesi (GDAÜPA) Türk Grubu üyeliği için 28/3/1990
tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 2nci maddesine
göre Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Başkanlığınca aday
gösterilen İzmir Milletvekili Mahir Polatın üyeliği mezkûr
Kanunun 12nci maddesi uyarınca 3/11/2022 tarihli ve 92 sayılı
Başkanlık Divanı Kararıyla uygun bulunmuştur.
Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının 2 tezkeresi vardır, ayrı
ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Mustafa Şentop ve beraberindeki Parlamento heyetinin
Avusturya Meclis Başkanı Wolfgang Sobotkanın vaki davetine
icabetle 28-29 Kasım 2022 tarihlerinde Avusturyaya bir ziyarette
bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/2171)
25/11/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Sayın Prof. Dr. Mustafa Şentop ve beraberindeki Parlamento heyetinin
Avusturya Meclis Başkanı Wolfgang Sobotkanın vaki davetine
icabet etmek üzere 28-29 Kasım 2022 tarihlerinde Avusturyaya resmî bir
ziyarette bulunması hususu 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 6ncı maddesi uyarınca Genel
Kurulun tasviplerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN - Öncesinde bir yoklama talebi
vardır, öncelikle onu yerine getireceğim.
Sayın Özel, Sayın Sümer, Sayın Gürer,
Sayın Aydoğan, Sayın Bülbül, Sayın Köksal, Sayın
Karadeniz, Sayın Özer, Sayın Aydın, Sayın Hakverdi,
Sayın Kaya, Sayın Gökçel, Sayın Karabat, Sayın Emir,
Sayın Zeybek, Sayın Demirtaş, Sayın Gaytancıoğlu,
Sayın Barut, Sayın Özkan, Sayın Kılınç.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.21
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 16.42
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Sevda
ERDAN KILIÇ (İzmir), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 26ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tezkeresinin oylamasından önce, istem
üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN Pusula veren sayın
milletvekilleri lütfen Genel Kuruldan ayrılmasınlar.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, pusula
kontrolü yapacağım.
Sayın Emine Zeybek? Burada.
Sayın Mustafa Açıkgöz? Yok.
Sayın Selman Özboyacı? Yok.
Sayın Hüseyin Yayman? Burada.
Mükerrerlik kontrolünü yapalım bu iki
şeyle ilgili olarak arkadaşlar, bir bakalım, müsaade edin.
Ayrılmayalım Genel Kuruldan lütfen.
Sayın Mehmet Habip Soluk? Burada.
Evet, Divanla beraber toplantı yeter
sayısı vardır.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
A) Tezkereler (Devam)
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Mustafa Şentop ve beraberindeki Parlamento heyetinin
Avusturya Meclis Başkanı Wolfgang Sobotkanın vaki davetine icabetle
28-29 Kasım 2022 tarihlerinde Avusturyaya bir ziyarette bulunmasına
ilişkin tezkeresi (3/2171) (Devam)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tezkeresini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Tezkere kabul edilmiştir.
Sadece şunu söyleyeyim arkadaşlar: Divanla
beraber sayıyı bulduk, mümkünse arkadaşlarımız Genel
Kuruldan ayrılmasınlar lütfen, sık sık yoklama olacak.
Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bir
söz talebim var.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Mustafa Şentop ve beraberindeki Parlamento heyetinin
ziyaretine dair tezkereye ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, biraz
önce Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
sırasında bir tezkere okundu ve oylamasını yaptık.
Sizin de iştirak ettiğiniz 200 kişi burada olduğu için
kabul edildi. Neye oy verdik arkadaşlar? Mustafa Şentop ve
beraberindeki heyetin 28 ve 29 Kasım 2022 tarihlerinde Avusturyada
bulunmasına, bunun Genel Kurulun tasviplerine sunulmasına. Tasvip
ederseniz, onaylarsanız gidecekler. Şentop gitti arkadaşlar,
Şentop Avusturyada şu anda. Ben, basın özetlerinde hiç de
üzerine vazife olmayan değerlendirmelerini falan okuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, bu tip
işlerin Parlamentoya saygılı yapılması lazım. Siz
onaylarsanız gidecek; gidiyor, sonra onaya sunuluyor; bu, Parlamentoya
saygısızlık. Atanmış bakanlara Parlamentoya
saygılı olun. diyoruz, söylüyoruz; ya, içimizden seçilen
Başkan, Parlamentonun onayını almadan gidiyor Sonra
nasılsa bizimkiler onay verir... Bu, hepimize yapılmış bir
haksızlıktır. Heyette her partiden de milletvekili olur
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bizden
yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
ama bu işi yapmak Meclis
Başkanlığının görevidir ve bu, bize karşı
büyük bir saygısızlık; bunun tekrar etmemesini ümit ediyoruz.
(CHP sıralarından alkışlar)
VIII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkanı Vekili Süreyya Sadi
Bilgiçin, vaki davetlere iştirak edildikten sonra ilgili tezkerenin
Meclisin tasviplerine sunulabildiğine ama bu konuda Başkanlık
Divanının daha dikkatli olması gerektiğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, zaman
zaman, çok kısa aralıklarla vaki davetler oluşabiliyor. Bu
davetlere iştirak edildikten sonra zaman zaman Meclisin onayına,
tasviplerine sunuluyor ama bu konuda Başkanlık Divanı olarak
daha dikkatli olalım diyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başkanım, mikrofonu
açar mısınız, ben de kayda
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başkanım,
nezaketinize teşekkür ederiz.
Bu durumlarda, böyle bir şey olduğunda hiç
değilse -mutlaka önceden olmalı ama- gelen evraka
Başkanlık Divanı şu aciliyetten, şu zorunluluktan
şu şekilde karar vermiştir; gidilmiştir. Giderlerinin
karşılanmasının uygun görülmesi
falan diye
yazılırsa o zaman Parlamentoya karşı bir
saygısızlık olmamış olur.
Çok teşekkür ediyorum, sağ olun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu
arada, Sayın Başkan, başka bir
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlunun söz
talebi var, önce ona söz vereyim.
Buyurun Sayın Akbaşoğlu.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, hepimiz biliyoruz ki
uygulamada, bu tür konularda, teamül olarak, bahsettiğiniz bazı acil
durumlarda bu şekilde bir uygulamaya dönük yaklaşım
sergilenegelmiştir. Bunu kendi bağlamında ve mehabetinde
değerlendirmek daha doğru olur kanaatindeyim.
Teşekkür ederim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Vazgeçtim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Beştaş.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
A) Tezkereler (Devam)
3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının,
İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı Kanın Finlandiya
Dışişleri Bakanlığı tarafından 29-30
Kasım 2022 tarihlerinde Finlandiyanın Turku şehrinde düzenlenecek
olan Helsinki Forumu Kadın Parlamenterler Ağı
Toplantısına katılmasına ilişkin tezkeresi (3/2172)
BAŞKAN Diğer tezkereyi okutuyorum:
28/11/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
İstanbul
Milletvekili Ravza Kavakcı Kan, Finlandiya Dışişleri
Bakanlığı tarafından 29-30 Kasım 2022 tarihlerinde
Finlandiyanın Turku şehrinde düzenlenecek olan Helsinki Forumu
Kadın Parlamenterler Ağı Toplantısına davet
edilmektedir.
3620
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 9uncu maddesi
uyarınca, İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı Kanın
anılan toplantıya katılımı hususu Genel Kurulun
tasviplerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın Turan, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, AK PARTİ
teşkilatında görev yapan Celal Erdoğanın vefatına
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yirmi yıl kadar önce AK PARTİnin
İstanbuldaki kuruluş çalışmalarında İstanbul
Teşkilat Başkanı olarak görev yaptım. O dönemde Ümraniye
Teşkilat Başkanımız -en
çalışkanlarımızdan birisi, en uyumlularımızdan
birisi, en bilinci yükseklerinden birisi, hep mütebessim, hep
çalışkan bir arkadaşımız- Celal Erdoğan,
ardından Ümraniye İlçe Başkanı oldu, ardından İstanbul
İl Başkan Yardımcısı oldu ancak dün genç yaşta
-51 yaşında- emanetini Rabb'ine teslim etti. Çok iyi bir
insandı, Allah hepimize ardından iyi insan deme imkânını
nasip etsin. Ben bu vesileyle ailesine sabırlar diliyorum, kendisine
rahmet diliyorum, tüm teşkilatımıza da
başsağlığı diliyorum Başkanım.
BAŞKAN - Allah rahmet eylesin.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine görev verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Antalya Milletvekili Feridun
Bahşi ve 19 milletvekili tarafından, yabancılara yapılan
mülk satışı ve kiralamaların etkilerinin
değerlendirilerek alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla 24/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 29
Kasım 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
29/11/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 29/11/2022 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasına saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Antalya Milletvekili Feridun Bahşi ve 19
milletvekili tarafından, yabancılara yapılan mülk
satışı ve kiralamaların etkilerinin değerlendirilerek
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 24/11/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 29/11/2022 Salı günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir
BAŞKAN - Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına Sayın Feridun Bahşi.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FERİDUN
BAHŞİ (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İYİ Parti olarak verdiğimiz grup önerisinin
gerekçelerini açıklamak üzere söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, son yıllarda
giderek artan yabancı nüfus, özellikle Antalya ilinde çok önemli
sorunların kaynağı olmaya başlamıştır.
Yılda 10 milyondan fazla turist ağırlayan Antalya, Türk
vatandaşlar için yaşanılmaz hâle gelmiştir. Şu an,
sadece Antalyada ikamet izni verilen yabancı sayısı 180 bini
aşmıştır. TÜİK verilerine göre bile Antalyada her 3
konuttan 1i yabancılara satılmıştır. Konut alanlar
sırasıyla Rusya, Ukrayna, başta Suriye ve İran olmak üzere
Orta Doğu ülkeleri, Afrika ve Asya ülkeleridir. İnsan sabah
Konyaaltı sahilinde yürüyüş yaparken âdeta yabancı bir ülkede
yaşıyormuş hissini taşımaktadır.
Değerli milletvekilleri, yabancıların
konut alımları -vatandaşlık koşullarının
değişmesi- Türkiye genelinde düşerken Antalyada geçen yıla
göre yüzde 52,6 oranında artış göstermiştir. Durum öyle bir
hâl almıştır ki özellikle Konyaaltı ilçesinde yasal
sınırlamalara rağmen yabancıların konut alma
oranı yüzde 40lara ulaşmış, bazı emlakçılar
sadece yabancılara mülk satmaya başlamışlardır. Konut
fiyatları da iki yılda, özellikle Rusya-Ukrayna savaşıyla
birlikte 5, hatta 10 kata ulaşmıştır. Ayrıca, son bir
yılda ülke genelinde kiralar yüzde 100 artarken Antalyada en az yüzde 500
artmıştır; bu da şehirde yaşayanların başka
şehirlere göç etmesini hızlandırmıştır.
Bırakın asgari ücretliyi, normal memuru; doktorlar, öğretim
üyeleri, hatta hâkim ve savcılar bile konut kiralarını
karşılayamadıkları için atama isteyip Antalyadan
taşınma telaşına düşmüşlerdir. Gecekondu türü
evlerde bile en düşük kira 7 ila 10 bin arasındadır, normal
apartman dairelerinin kiraları ise 15 binin üzerinde olup deniz
kenarındaki apartman daireleri -villadan söz etmiyorum arkadaşlar,
sadece apartman daireleri- 100 ila 150 bin lira arasında
değişmektedir.
Yine, kira artışlarından etkilenen ve
kalifiye elamanlarını kaybetme tehlikesiyle karşı
karşıya kalan bir başka grup ise turizm sektörüdür. Turizm
sektöründe çalışan elemanların bu durumda kirayla ev
tutması imkânsız hâle gelmiştir. Otel sahipleri sezonda ne
yapacaklarını kara kara düşünmeye
başlamışlardır. Kalifiye eleman bulamayan sektör ise bu
açığı kaçak göçmen işçilerle karşılama
mecburiyetinde kalacaktır, bu durum da turizm sektörüne büyük bir darbe
vuracaktır.
İktidar ise tüm bu yaşananlara rağmen
yabancıların konut alımını teşvik etmeye devam
etmekte, hatta Afrika ülkelerinin tirajlı gazetelerine tam sayfa ilanlar
vermektedir; bunu kabul etmek mümkün değildir. Adına sessiz istila
denilen bu göç ve gayrimenkul edinme durumu, aslında, içinde demografik
yapının bozulmasını da barındıran,
bağıra bağıra gelen sesli bir istilaya
dönüşmüştür. Biz bu durumu, ülkenin demografik
yapısının bozulması, kendini yerli ve millî ilan eden
iktidarın ulus devlet düşmanlığı, BOP Eş
Başkanının BOP projesini gerçekleştirme girişimi
olarak görüyoruz. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Zaman kısıtlılığı sebebiyle
bu konuya daha fazla giremiyorum ancak bu sözümüzün de kayıtlarda
bulunması talebiyle burada konuşuyorum.
Değerli milletvekilleri, giderek artan Rus,
Ukrayna, İran, Irak, Suriye ve bazı Afrika vatandaşlarına
karşı halkımızda öfke duyguları oluşmaya
başlamakta, kendilerini psikolojik olarak değersiz hissettirmektedir.
Bu durum ileride toplumda tehlikeli kamplaşmalara sebep olabilecektir ki
zaman zaman küçük çapta örneklerini de şimdiden yaşıyoruz. Bu
sebeple, Mecliste grubu bulunan tüm partilerle birlikte önergemiz lehine oy
kullanıp konunun araştırılması için komisyon kuralım
diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) Dile
getirdiğimiz bu konuların çok yönlü ve titizlikle
değerlendirilmesini; ilgili izleme, denetleme ve karar alma
mekanizmalarınca öncelikli olarak vatandaşlarımızın çıkarları
ön planda tutularak ivedilikle tedbir alınmasının
sağlanmasını ve alınacak her türlü tedbiri birlikte
kararlaştıralım diyoruz. Vatandaşlarımızın
bizden yoğun bir şekilde isteği budur.
Araştırma önergemize desteklerinizi
bekliyor, bu vesileyle Gazi Meclisi ve büyük Türk milletini saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Kemal Bülbül. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın
Başkan, Değerli Genel Kurul; evet, şimdi, bu mültecilik sorunu
mültecilerin kendilerinin bir seçeneği değil. Mültecilik sorunu,
bütün dünyanın ve özellikle dünyanın odak noktasında bulunan
Türkiye'nin ve Türkiye Hükûmetinin, ilgili kurullarının çok ciddi bir
şekilde değerlendirmesi gereken bir konu. Ve zaten mülteci sorunu,
bölge barışı, savaş, uluslararası çatışma,
Türkiye'nin sınır ötesi operasyonları; Suriye'ye dönük usulsüz,
gayrimeşru hareketler
Bütün bunların Yurtta barış,
dünyada barış. politikası ölçeğinde değerlendirilmesi
gerekiyor. Yurtta barış, dünyada barış. cumhuriyetin
kurucu aklı tarafından herhâlde süslü bir vecize olsun diye
söylenmedi. Bu Yurtta barış, dünyada barış.
politikası kavram olarak okullara, resmî dairelere yazılıyor ama
yurtta barış ne demek, dünyada barış ne demek? Bununla
ilgili gidilip örneğin Zelenskiyle görüşülüyor, Putin'le
görüşülüyor, Çin'le görüşülüyor -zaten Çin'e benzedi ülke giderek;
Çin Devlet Başkanına, Putin'e benzemeye başladı
Cumhurbaşkanı, böyle bir özdeşlik oluşuyor- herkesle
görüşülüyor, sıra Kürte geldiği zaman onunla görüşmek
yasak. Neden? Kürt teröristtir. de onun için. Böyle bir ülke politikası,
böyle bir bölge politikası olursa ülkenin içerisi böyle yangın yerine
döner.
Dolayısıyla, burada asıl
konuşulması gereken şey şu: Konut sorunu ve kira sorunu
AKPnin yanlış ekonomi politikasından kaynaklıdır.
Konut sorunu bir, öğrenciler için; iki, tarım emekçileri için; üç,
turizm emekçileri için; dört, yoksullar için had safhaya çıkmış
ve yoksullar ve bu saydığım kesimler açıkta
kalmıştır. Dolayısıyla biz, Madrid Zirvesinden
uluslararası operasyonlara kadar mülteci sorununu Avrupayla pazarlık
yapmaktan Türkiyedeki mültecileri ucuz iş gücü olarak kullanmaya kadar
Sayın Özhaseki bir parti aktivistiniz, parti ileri geleniniz olarak itiraf
etmişti, Mülteciler olmazsa ekonomimiz batar. demişti.
Şimdi, bu mülteciler hangi koşullarda
çalışıyor, ekonomik hakları nedir, sigortaları var
mıdır, nerede yaşarlar, nerede barınırlar? İkide
bir mültecilere dönük ırkçı saldırılar, mültecilere dönük
ev yakmalar, mültecilere dönük linç hareketleri varken bu sorunun sadece kira
boyutuyla ele alınması doğru bir yaklaşım
değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Dolayısıyla bu sorunun bir, mülteci
hakları; iki, mültecilerin Türkiyede karşı karşıya
kaldığı sorunlar; üç, beslenme, barınma, ulaşım,
iletişim ve benzeri gibi bütün konularda dikkate alınması
gerekiyor, bu ölçekte değerlendirilmesi gerekiyor.
Bitirirken bugün Diyarbakırda ve Ankarada
kadınlara yönelik yapılan saldırının hukuku kullanmak
suretiyle oluşturulmuş bir faşizm olduğunu; kadına,
kadının temel hak ve özgürlüklerine karşı
işlenmiş bir suç olduğunu; bu talimatı veren
savcının suç işlediğini ve bu suçtan derhâl geri dönmesi
gerektiğini belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Erkan Aydın. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
İYİ Parti grup önerisi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu grup önerisi -benim de daha önce verdiğim
grup önerisi- yabancılara satılan mülklerle, tarlalarla,
bağlarla, bahçelerle ilgili. Bakın, yirmi yılda, AKP
iktidarında toplam 25 milyon metrekare arazi, arsa, dükkân, daire
satılmış, 280 bin taşınmaz da yabancılara
verilmiş.
Şimdi gelelim, tarihsel gelişmeye
bakalım. Atatürk, 1925 yılında yani cumhuriyet ilk kurulur
kurulmaz Köy Kanununda değişiklik yaparak sadece şehir
merkezlerinde 300 metrekareyi geçmeyecek kadar alanın
satışına izin vermiş, belediye olmayan yerlerde yani
tarlada, bağda bahçede ise satışa asla izin vermemiş; 1934
yılında çıkardığı Tapu ve Kadastro Kanunuyla da
bunu güçlendirmiş. Peki, neoliberal, emperyalist dedikleri
yabancılar, kapitalistler ne yapmışlar? 24 Ocak
Kararlarından sonra ilk defa 1984te Özalla bunu gevşetmeye
çalışmışlar, çok başarılı
olamamışlar; ta ki AKP iktidarı tek başına iktidara
geldiğinde, hemen 2003 yılında bu kanunda değişiklik
yapmış ve yabancılara mal mülk satışını
kolaylaştırmış. Biz Anayasa Mahkemesine götürmüşüz,
2005 yılında Anayasa Mahkemesi bunu iptal etmiş, o iki
yıllık süreçte -sizin tabirinizle- atı alan Üsküdarı
geçmiş; 2005 yılı sonunda bir düzenleme daha yaparak iyice önünü
açmışsınız.
Arkadaşlar, tarih tekerrürden ibarettir.
Osmanlı, kendi bünyesindeki
Ya, İngilizlerden aldığı
paralara karşılık, oradan aldığı altınlara
karşılık gitti, Osmanlının birçok idaresini,
toprağını ipotek ettirdi. Bugün de Dünya Bankası, IMF,
Avrupa Birliği Katılım Ortaklığı bu kanunu,
aynı koşullarla -daha siz göreve gelir gelmez; kasımda geldiniz,
altı ay sonra- çıkarttırdı sizlere. Niye? Ülkenin en acil
meselesi o muydu? Hayır. Çünkü yüz yıl önce Lozanda
yapamadıklarını, masabaşında
yaptıramadıklarını
Lord Curzon o zaman söyledi:
Şimdi birtakım kazanımlar sağladınız ama bizim
paramız var. Bir gün işgal edip de
yapamadıklarımızı masabaşında ve parayla, pulla
yapacağız. dedi. Ve siz bu kanunu getirerek ülkede 25 milyon
metrekarenin -ki hâlâ devam ediyor- 280 bin taşınmazın
satışının önünü açtınız.
Varlık Fonu, Sayıştay denetimine tabi
değil. Türkiye'nin en değerli kurumlarını içine koydunuz ve
onu ipotek göstererek sadece İstanbul Finans Merkezinde o ipoteğe
karşılık 2 milyar euro para kullandınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AYDIN (Devamla) Toparlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ERKAN AYDIN (Devamla) Ne yaptınız o
parayı? Gittiniz, Ağaoğlunu kurtardınız, onun
borçlarını ödediniz ve Türkiye'nin en güzide kurumlarını da
âdeta yabancılara -yarın bu paralar ödenmediğinde el
koyacağı bir biçimde- ipotek yaptırdınız. Atatürk
O
dönem -Osmanlının yaşadığı- gelen paralarla
saraylar yaptırılıp -ki bu dönem de aynı- o borç paralarla
zevküsefanın sürüldüğü, daha sonra ödeyemeyince Osmanlının
topraklarına el konulduğu süreci yaşamış bir toplum,
maalesef bugün aynı süreci yaşıyor. O yüzden diyoruz ki sizin bu
yanlıştan dönme şansınız yok, gördük ancak çok
değil altı ay sonra yapılacak olan ilk seçimde bu
yanlışlığı düzelteceğiz ve tam
bağımsız Türkiye'yi tekrar kuracağız.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Atay Uslu konuşacak.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ATAY USLU (Antalya) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri ve Genel Kurulu
saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.
Göç ve yabancılar konusunda şunu ifade
edeyim: Terimler, kavramlar, sayılar birbirine
karışmış durumda. Yabancı göçmen
sığınmacı mülteci geçici koruma vize ikamet
düzensiz göçmen bunların hepsi birbirinden farklı terimler
olmasına rağmen birbirlerine
karıştırılmış durumda. Göç hukukunun bir
terminolojisi var, bir dili var. Bu kavramlar bazen bilerek bazen de isteyerek
karıştırılıyor ama bu göç yönetimine zarar veren bir
davranış, siyasete uygun olmayan bir tavır. İşte,
bakıyorum, bir sabah kalkılıyor
Sığınmacıları geri yollayacağız. deniyor,
ertesi gün düzensiz göçmenler ile sığınmacılar
karıştırılıyor. Bunların hepsi birbirinden
farklı terimler arkadaşlar. Mesela, düzensiz göçmenlerin geri
gönderilmesi, sınır dışı edilmesi her egemen devletin
bir tavrıdır; doğru bir tavırdır ama
sığınmacıların geri gönderiliyor olması
yanlıştır çünkü onlar için gönüllü ve güvenli dönüş
kavramının kullanılması gerekiyor.
Bakın Yaşam hakkının ihlaliyle
göç etmek zorunda kalan her insan sığınma hakkına sahiptir.
Sığınma hakkı bir insan hakkıdır. Siyasi
görüşü, milliyeti yüzünden tehlikeye düşecek topraklara hiç kimse
sınır dışı edilemez. Çok güzel cümleler; bunları
ben CHPnin hazırladığı rapordan aldım ama bu ifadeler
ile buradaki davranışların farklı olduğunu görüyorum.
Aynı şekilde, sayılar konusunda da
çarpıtmalar görüyorum. Bir bakıyorum, Türkiyede 10 milyon göçmen
var, ertesi gün 15 milyon; herkes bir açık artırmaya
çıkmış durumda. İstanbulun Belediye Başkanı
diyor ki: İstanbulda 3 milyona yakın sığınmacı
var, göçmen var, düzensiz göçmen var, kaçak göçmen var. İçişleri
Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı
açıklıyor, diyor ki: Bakın, 500 bin Suriyeli, 700 bin de ikamet
izniyle kalan var; 1 milyon 200 bin. Bu, bir gecede 2,5 milyona
çıkıyor. Nasıl çıkıyor? Bu sayılar üzerinde
oynanıyor.
Türkiyede geçici koruma rejimiyle kalan 3 milyon
650 bin Suriyeli var arkadaşlar, bir de 300 bin farklı statülerde,
uluslararası koruma statüsüne sahip sığınmacı
bulunuyor. Bunların hepsi ülkelerindeki can güvenliği nedeniyle
ülkemize gelmiş durumdalar. Bir de işin düzensiz göç boyutu var.
Düzensiz göçle de her türlü mücadeleyi yapıyoruz.
Bakın, Türkiyede ikamet rejimiyle kalanlar
belli bir sağlık güvencesine sahipler; kendi ülkelerinden, kendi
ceplerinden ödüyorlar. Yine ikamet rejimiyle kalanların gelir düzeyi var.
Bunların içinde yabancı öğrenciler var, aile ikametiyle kalanlar
var, sporcular var, misyon şefleri var, iş insanları var.
Bunların toplam nüfusu yaklaşık 1 milyon 300 bin.
Şimdi, bazı bölgelerde iskânla ilgili
mekânsal yoğunlaşmadan dolayı İçişleri
Bakanlığımızın çalışmaları var.
İstanbulda 10 ilçe bu ikamete tamamen kapatılmış durumda,
tamamen.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul)
Yer
kalmadı.
ATAY USLU (Devamla) Türkiyede 52den fazla il,
binden fazla mahalle nüfusun yüzde 20si yabancı
sınırını geçtiği için ikamete
kapatılmış durumda.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Yer mi kaldı ki
açacaksın?
ATAY USLU (Devamla) Yine, Antalyada,
Konyaaltında, Alanyada, Muratpaşada, Döşemealtında
10dan fazla mahalle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Uslu.
ATAY USLU (Devamla) Teşekkür ederim
Başkanım.
Antalyada 10dan fazla mahalle
yabancıların oturumuna kapalı. Bu bir iskân politikası, bu
göç yönetimi arkadaşlar.
Sahada gördüğü her yabancıyı göçmen
zanneden, düzensiz göçmen zanneden, kamuoyu oluşturmaya çalışan
bir siyasi yapı var Türkiyede. Bakın, Antalyaya 13 milyon turist
gelmiş bu yıl, İstanbula 13 milyon turist gelmiş. Sahada
gördüğünüz herkes göçmen, kaçak göçmen değil. Bir turistin on
beş gün kaldığını düşünürseniz, geçen ay
İstanbula 2 milyon turist gelmiş; bu ne demektir biliyor musunuz?
Anlık olarak, İstanbulda her an 1 milyon turist var, bunların
hepsini düzensiz göçmen gibi kabul etmek turizme zarar vermektir. Bu
sayılarla, bu rakamlarla ilgili açık artırmaya
çıkılmış. Bunların hepsiyle ilgili Göç İdaremiz
her türlü düzenlemeyi yapıyor, İçişleri
Bakanlığımız her türlü düzenlemeyi yapıyor.
Sığınmacılar üzerinden, göçmenler üzerinden siyasi pozisyon
almak ya da nefret dilini kullanmak yanlıştır arkadaşlar.
Irkçı öfkenin kabartılmasından geriye sadece tarihsel utanç
sayfaları kalır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
İYİ Parti grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzük'ün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, Tahir Elçi cinayetinin
tüm boyutlarıyla araştırılması amacıyla
29/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 29 Kasım 2022 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
29/11/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 29/11/2022 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
29 Kasım 2022 tarihinde Siirt Milletvekili,
Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili, Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından
(22671 grup numaralı) Tahir Elçi cinayetinin tüm boyutlarıyla
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 29/11/2011 Salı günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önergenin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Hüseyin
Kaçmaz. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HÜSEYİN KAÇMAZ
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 28
Kasım 2015 tarihinde yani yedi yıl önce Tahir Elçi katledildi. Bu
kürsüden kullanacağım hiçbir ifade, kuracağım hiçbir söz
Tahir Elçinin kızı Nazeninin babasının cenazesindeki
çığlığının ve feryadının insanın
beynini, bedenini soktuğu öfkeyi ve duygu hâlini anlatmaya yetmeyecektir.
Yine, bu kürsüden kullanacağım hiçbir ifade, Selahattin
Başkanın Tahir Elçinin cenazesinde kullandığı Tahir
Elçiyi öldüren devlet değil devletsizliktir. sözü kadar hakikatin
ağırlığını taşımıyor.
Tahir Elçi ismini ta çocukluğumdan beri
biliyordum. En karanlık dönemlerde bile işkenceye, gözaltındaki
kayıplara, faili meçhul cinayetlere karşı korkusuzca mücadele
eden cesur bir insan hakları savunucusu olarak bilirdik Tahir Elçiyi.
Yaşamı boyunca hukuksuzluk karşısında mücadele
etmiş, yaşamını barışa adamış
değerli bir hukukçu olarak bilirdik Tahir Elçiyi ve Tahir Elçi, son
nefesine kadar, hedef gösterilip, linç edilip katledilene kadar kendine
yakıştığı gibi yaşadı; hukuksuzluğa,
haksızlığa, adaletsizliğe karşı korkusuzca
mücadele etti. Kendisini meslek hayatımın ilk dönemlerinde, Silopide
93 yılında gözaltında katledilen 6 hemşehrimin duruşmasında
bire bir tanıma imkânım olmuştu ve yine, sonrasında da
faili meçhul cinayetlerin dosyalarında, Roboski katliamında ve
bölgede sokağa çıkma yasaklarından sonraki hukuksuzluklara
karşı hukuk mücadelesinde defalarca gördüm ve bire bir tanıma
şansına eriştim. Nerede bir hukuksuzluk ve zulüm varsa oraya
gelmeyi ve hukuki destek sunmayı bir görev bilirdi ama Tahir Elçi, yedi
yıl önce hedef gösterilerek katledildi ve hâlen katilleri yargı
eliyle korunuyor. Tahir Elçinin mücadele ettiği faili meçhul cinayet dosyaları
gibi, kendi dosyası da faili meçhuller listesine terk edilmek isteniyor.
Tahir Elçi -hatırladığınız
üzere- 2015 yılında katıldığı bir televizyon
programında kullandığı ifadeler sebebiyle hedef
gösterilmiş, linç edilmiş ve yargı eliyle de bir hınçla
gözaltına alınıp bu linç ve hedef gösterme durumu devam
etmişti. Ama tüm bu hedef göstermelere ve linç durumuna rağmen Tahir
Elçi, tam da kendisine yakıştığı gibi, korkusuzca
hukuksuzluğun, haksızlığın, çatışmanın
ve savaşın karşısında durmaya devam etti ve 28
Kasım 2015 tarihinde -önceki gün- çatışmanın ve
savaşın devamı sonrasında, beş yüz on beş
yıllık tarihî Dört Ayaklı Minarenin ayaklarına gelen
kurşunlara karşı yaptığı basın
açıklaması sonrasında katledildi. Dönemin Başbakanı,
dönemin Başbakan Yardımcısı ve birçok yetkili net bir
şekilde Tahir Elçi siyasi bir cinayete kurban gitti. şeklinde
ifadeler kullandı. Ancak o gün bugündür Tahir Elçi cinayeti
açığa çıkarılmış değil, katilleri
açığa çıkarılmış değil.
Tabii, o dönemde, aslında cinayetin faillerinin
ortaya çıkarılmamasının istendiğini gördük çünkü olay
yerine hemen su sıkılmıştı ve yine, olaydan üç buçuk
ay sonra olay yeri inceleme yapılabilmişti, iddianame ise dört
yıl altı ay sonra kabul edilmişti, ilk duruşma ise beş
yıl sonra yapılmıştı. İki yılda 6
duruşma yapılmış ama son celse her ne hikmetse sekiz ay
sonrasına ertelenmiş. Aslında bu sekiz ay sonrasına
ertelenme durumu da adil bir yargılanmanın
olmadığını ve dosyanın sürüncemede
bırakılarak faili meçhul listesine Tahir Elçi dosyasının da
eklenmek istenildiğini bize net bir şekilde göstermekte. Yine, heyet
bu dosyayı -dediğimiz gibi- faili meçhul bırakmak istiyor;
duruşmaya birkaç gün kala, daha önceki celsede Ahmet Davutoğlu'nun
tanık olarak dinlenilmesine karar verilmişken her ne hikmetse bir ara
kararla bu kararından vazgeçiyor ve Ahmet Davutoğlu'nu dinlemekten
vazgeçiyor. Bu da bize aslında birilerinin bu dosyaya müdahale
ettiğini, iktidar eliyle bu dosyanın sürüncemede bırakılmak
istendiğini ispat eder niteliktedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla)
Hatırlatırım, olay yerinde onlarca kamera olmasına
rağmen, her ne hikmetse olay anını kaydeden bir görüntü
olmadığına ilişkin bilgi var dosyada. Yine, bir iş
yerinin 4 kamerası var; 3 kamera çalışıyor, tam da cinayet
açısını gösteren kamera her ne hikmetse
çalışmıyor o dönemde. Yine, olay anını çeken polis
memuruna ait kamerada da on iki saniyelik bir kayıp var. O on iki saniye
de tam da cinayetin işlendiği ana ve açıya ait olan bir
durumdur.
Buradan, tabii, bu dosyaya ilişkin birçok
şey söylenmesi gerekebiliyor ama şunu defaatle söyledik ve söylemek
istiyoruz: Türkiye'de toplumsal barışın sağlanması
için cezasızlık politikalarının son bulması ve yine,
onurlu bir barış için Tahir Elçiyi katledenlerin
yargılanması gerekiyor. Demokrasiden, insan haklarından yana
olmanın turnusolü budur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) Bu sebeple önerimize
evet demenizi bekliyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle
sevgili dostum, çalışma arkadaşım Tahir Elçiyi bir kez
daha, buradan rahmetle anıyorum, anısı önünde saygıyla
eğiliyorum.
Değerli arkadaşlar, burada çok
konuşuldu. Ben cinayetin nasıl gerçekleştiğini falan
anlatmayacağım ama sizin siyasal sorumluluğunuza ve bu
cinayetteki ortaklığınıza dikkat çekeceğim.
Bu cinayet işlenmeden önce siz
iktidardaydınız, işlendiği sırada
iktidardaydınız ve şimdi de iktidardasınız.
Değerli milletvekilleri, özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi
milletvekilleri; bakın, 2015 yılının Ekim ayında Tahir
Elçi gözaltına alındı, Bakırköy Cumhuriyet
Başsavcı Vekili bu talimatı verdi; talimatı verirken
şu cümleyi kurmuş: Tüm aramalara rağmen Elçiye ulaşılamadığı
ve tebligatın yapılamayacağı
anlaşıldığından hakkında yakalama kararı
çıkarıldı. Şimdi, bu savcı Diyarbakır Barosu
Başkanı hakkında eğer bu gerekçeyle, bakın, bu yalan
gerekçeyle yakalama kararı çıkarıyorsa aynı zamanda bu, bir
infaz kararıdır, bir infaz kararıdır. Bakın, bu
savcıyı biliyoruz, bu savcı aynı zamanda, aynı tarihlerde
benimle ilgili de fezleke hazırladı; kim olduğunu biliyoruz.
Onlardan ve sizlerden hesabını soracağız. Bu cinayet o
süreçle başladı.
İkinci olarak, soruşturma dört buçuk
yıl sürdü, deliller toplanmadı; dört buçuk yıl, deliller
karartıldı. Dört buçuk yıl sonra bir dava açıldı, iki
yıldır sürüyor. Tümünü izledim, bak, tümünü izledim. Abdullah, sen de
avukatsın, sen de dinle. Niye dinleyeceksin biliyor musun? Avukatsın,
elini vicdanına koy. Geçen duruşmadaydım, duruşma
yapılıyor -öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı-
Türkiye Barolar Birliği Başkan Vekili ve 20 baro başkanı
var. Gel, o Başkanı SEGBİSten izle. Bir avukat olarak, Adalet
Komisyonu Başkanı olarak senin vicdanın el veriyorsa ben
mesleği bırakacağım, avukatlık mesleğini
bırakacağım. Bir baro başkanına Otur yerine. deyip
salonu terk eden bir mahkeme başkanı olabilir mi, olabilir mi? Bu
yargı ortamı içerisinde, Tahir Elçinin
yargılandığı davanın duruşması 23
Kasımdan 5 Temmuz 2023e, sekiz ay hangi gerekçeyle ertelenebilir?
Bakın, eğer siyasal ortağı değilseniz o Başkandan
hesap soracaksınız; Gel, defterini getir, bir bakalım.
diyeceksiniz, Hangi duruşmayı sekiz ay ertelemişsin
kardeşim, hangi duruşmayı? diyeceksiniz, Neden Adli
Tıptan bu dosyayı istemedin? diye soracaksınız, eğer
sormuyorsan sorumlusun aynı zamanda.
Sen, Ahmet Davutoğlunun duruşmada
dinlenmesine karar vermişsin, sonra Başsavcılığın
talimatı üzerine celse açmışsın, eylül ayında
duruşmasız bu ara kararından oy çokluğuyla
vazgeçmişsin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) -
Soracaksın, sen soracaksın: Hele gel kardeşim, hangi
motivasyonla sen bu kararı geri aldın? Hangi motivasyonla?
Başsavcıya soracaksın, savcıya soracaksın: Kim seni
telkin etti? Nereden geldi bilgi? diye.
O nedenle, bakın, bir kez daha söylüyorum:
Siyasal sorumlusu siz olmasanız, o savcılık makamı,
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcı Vekili böyle bir şey yazamaz,
Baro Başkanının adresi belli değil. diyemez,
Diyarbakırdan İstanbula götüremez, bu soruşturma dört buçuk
yıl sürmez, bu Başkan böyle pervasızlık yapmaz, yapamaz;
siz hesap sormadığınız için
Niye hesap sormuyorsunuz?
Sorumlusunuz, bu kadar basit.
Ben bir kez daha sevgili dostumun anısı
önünde saygıyla eğiliyorum ve söz veriyorum, hem siyasal
sorumlularından hem de yargı sorumlularından hesap
soracağız. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Mustafa Arslan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ARSLAN (Tokat) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerine
söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
28 Kasım 2015 tarihinde Diyarbakır Sur'da
teröristlerin saldırısı sonucu 2 polis memurumuz şehit
olmuştur. Saldırı sonrası teröristler Diyarbakır Baro
Başkanı Tahir Elçi'nin basın açıklaması
yaptığı alana doğru kaçmış ve bu alanın
güvenliğini sağlayan polis memurları ile kaçan teröristler
arasında çatışma yaşanmıştır. Yaşanan
çatışma sırasında Tahir Elçi, maalesef, kaynağı
belli olmayan bir kurşunun isabet etmesi sonucu vefat etmiştir.
Teröristlerin saldırısı sırasında çıkan
çatışmada hayatını kaybeden Tahir Elçi'ye,
çatışmada şehit olan kahraman polis memurlarımız Ahmet
Çiftaslan ve Cengiz Erdur'a Allah'tan rahmet diliyorum.
Olayın hemen akabinde Diyarbakır
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından
soruşturma başlatılmıştır. Olay yerinde inceleme
yapan cumhuriyet savcılarına ve diğer görevlilere terör örgütü
tarafından yapılan saldırılar nedeniyle olay yeri
incelemesi ve delillerin toplanması bir hafta devam etmiştir.
Zorluklarla tamamlanan olay yeri incelemesi sonucunda elde edilen bulgular Adli
Tıp Kurumu tarafından incelenmiş, basın mensuplarına
ve iş yerlerine ait kamera kayıtları izlenmiştir. Merhum
Tahir Elçinin avukatları tarafından Londra Üniversitesine gönderilen
deliller üzerine de raporlar hazırlanmıştır. Tüm bu
raporlar sonunda, Tahir Elçinin ölümüne neden olan kurşunun hangi
silahtan çıktığı tespit edilememiştir. Kamuoyunun
görebileceği bir açıklıkla tamamlanan soruşturma
sonrasında açılan davada 21 Ekim 2020 tarihinde ilk duruşma
yapılmıştır. Davanın 23 Kasım 2022 tarihli 7nci
oturumunda da terörist sanık Uğur Yakışırın
yakalama emrinin yerine getirilmesinin beklenmesine, diğer
sanıkların adli kontrol hükümlerinin devamına karar
verilmiş, çevrede bulunan bir iş yerine ait -kamerada tespit
edilemeyen- 4 no.lu kameranın görüntülerinin TÜBİTAK tarafından
incelenmesinin tamamlanması için duruşma ileri bir tarihe
ertelenmiştir; yargı süreci devam etmektedir.
Diyarbakır Baro Başkanı olarak
barışçı kimliğiyle tanınan, hendek siyasetine ve
hendek terörüne karşı olan Tahir Elçi, öldürülmeden kısa süre
önce bölgede silah ve çatışmaya karşı olduğunu
açıkça ifade etmiştir.
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Kirli savaşa da
karşıydı.
MUSTAFA ARSLAN (Devamla) Terör, Türküyle,
Kürtüyle bir millete diz çöktürmektir. Daha çok bir olacağız,
beraber olacağız, teröre asla boyun eğmeyeceğiz.
ifadesiyle barışçı bir insan olduğunu tekrar ifade
etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
MUSTAFA ARSLAN (Devamla) Biz, Sayın Tahir
Elçinin vefatından büyük üzüntü duyuyoruz. Devletimiz büyük, milletimiz
güçlüdür. Nereden gelirse gelsin, PKK-PYD, DEAŞ, FETÖ hiç fark etmez,
terörün kökünü kazıyacağız.
Bu vesileyle, son günlerde Pençe-Kilit
Operasyonundaki -Silahlı Kuvvetlerimize ait- kahraman şehitlerimize
Allah'tan rahmet diliyorum; gazilerimize hayırlı şifalar
diliyorum.
Yeniden, Tahir Elçi'nin vefatı nedeniyle bölge
halkına ve aziz Türk milletimize başsağlığı
diliyorum.
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Bölge halkı kim, bölge
halkının adı ne? Bölge halkının adını söyle,
bir şey olmaz ki. Ayıp ya!
MUSTAFA ARSLAN (Devamla) İnşallah, bu
terörün kökünü hep birlikte kazıyacağız.
Saygılar.(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Beştaş,
yerinizden bir dakika...
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Tokat Milletvekili Mustafa Arslanın HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, iktidar grubu adına konuşan hatibin
konuşmasına sözüm -yani ne diyeyim bilmiyorum- timsah
gözyaşlarını inandırıcı kılamazsınız.
Siz, dört buçuk yıl sonra davayı zorla açtıran,
açtırdığımız... Diyor ki: Olay günü savcılar
gitti, teröristler saldırdı. Yalan, ben olay günü morgun önündeydim.
Biz, baro yönetim kurulu üyelerini ve avukatları görevlendirdik, olay
yerine gittiler ve oradaki kolluk ile savcılık bir mizansenle olay
yerinden uzaklaştılar çünkü olay yerindeki delilleri toplamak
istemediler. Bugüne kadar da Diyarbakır Cumhuriyet
Savcılığı da şu anda yargılamayı yapan
mahkeme de asla hakikati aramıyor, adalet aramıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi son kez
açıyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Tahir
Elçi'nin katiline ceza vermek gibi bir düşüncesi yok, olmadı.
Boşuna boşuna başsağlığı dileyerek şu
öldürdü, bu öldürdü demeyin. Kim öldürdüyse çıkarın dedik, ilk gün
söyledik. Bir de barışçıl bir insanmış;
doğrudur, barışçıl bir insandı. CNN Türk'te
konuştuktan sonra sizin gazetelerinizin onu nasıl linç ettiğini
ve ölümle tehdit ettiğini de biliyoruz. O zaman onu da terörist ilan
ettiniz. Ya, insan yalan atar da biraz usturuplu atar ya! Bizim arkadaşımızı
katlettiniz ve şu anda da davayı cezasızlığa
götürüyorsunuz; bunun başka bir izahı yok. Tahir Elçinin katilini
bilerek ve isteyerek koruyorsunuz. 2 polis memuru neden cezaevinde değil?
Polislerden çıkan kurşunla öldürüldü, onların silahından
çıkan kurşunla öldürüldü; balistik raporları var, Londra
merkezli raporlar var. Neden gerçeği halktan saklıyorsunuz ya! Neden?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
32.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Biraz evvel Grup Başkan Vekilinin ortaya
koymuş olduğu suçlamaları, iddiaları tamamen
reddettiğimizi ifade etmek isterim.
Biraz evvel grup önerisiyle ilgili grubumuz
adına konuşan değerli milletvekilimiz olayın
safahatlarını anlatmış ve bu konuyla ilgili kanaatlerini
net ve açık bir şekilde paylaşmıştır. Mesele
tarafsız ve bağımsız yargının önünde,
yargılama devam etmektedir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sorun
orada zaten, yargı sizin yargınız.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bu konuyla ilgili suçlamaların hiçbirinin hakikatle
uzaktan yakından alakası yoktur.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Yargı sizin, sizin!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Maddi gerçekliği, hükmü verecek olan
bağımsız ve tarafsız yargı ortaya koyacaktır.
Teşekkür ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ortada
bağımsız, tarafsız bir yargı yok. Hayret bir şey
ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bir
dakika, bir cümle bir şey söyleyeceğim müsaade ederseniz.
BAŞKAN Buyurun.
33.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Tokat Milletvekili Mustafa
Arslanın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, aslında
şöyle: Yani iktidar partisinin sayın hatibi konuştu; hani, bir
bağımsız konuşmacı olarak, mesela iktidar partisinden
bu yaşananlardan sonra ayrılmış bir siyasetçi olarak
konuşsa ben gideceğim, konuşmasını tebrik
edeceğim ama şöyle bir şey var ya: Bu ülkede her gün birimiz
terörist olabiliyoruz ya, o günlerde Tahir Elçiyi sizin partiniz terörist ilan
etmişti. Yeni Şafak ne manşetler atıyordu, Sabah gazetesi
neler yazıyordu, hiç baktınız mı? Bu, içinde
bulunduğunuz, işine geldiğinde herkesi terörist ilan edebilen
vicdansız rejim ve onun aygıtları Tahir Elçiyi hedef
gösteriyordu. Şimdi siz çıkıp bu konuşmayı
yaptınız, şahsınızı partinizden
arındırıyorsanız ben size teşekkür edeyim ama o parti
Tahir Elçiyi terörist ilan etmişti; bunu hiçbirimiz unutmadık.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Grup Başkan Vekilleri,
her çıkan milletvekili, her Grup Başkan Vekilinin ya da diğer
milletvekillerinin tasvip edeceği ya da beğeneceği şekilde
konuşmak zorunda değil. İçeriğe müdahale etme
şansımız yok ama asıl şimdi Sayın Arslan söz
talebi isterse ben sataşmadan dolayı kürsüden söz vermek
zorundayım çünkü yalan söylemekle itham ettiniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tabii, hak eder, hak eder.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Doğru, doğru; bilerek ve isteyerek sataştım zaten.
BAŞKAN - Sataşmadan söz istiyor musunuz?
MUSTAFA ARSLAN (Tokat) İstiyorum.
BAŞKAN Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
3.- Tokat Milletvekili Mustafa Arslanın, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın yaptığı
açıklaması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MUSTAFA ARSLAN (Tokat) Şimdi, evvelemirde,
Anayasanın 138inci maddesine göre devam eden bir yargılamayla
ilgili konunun Meclis gündemine gelmesi doğru değil yani Meclis
gündeminde devam eden bir yargılamayla ilgili görüşme yapılamaz,
soru sorulamaz, bu şekilde araştırma önergesi verilemez.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Rabia Naz Komisyonunu duydunuz
mu, Rabia Naz Komisyonu nasıl kuruldu?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Musa Anter de devam ediyordu, zaman aşımına
uğradı.
MUSTAFA ARSLAN (Devamla) Dinleyin lütfen, lütfen
Şimdi, mahkeme büyük bir şeffaflıkla
soruşturmayı tamamlamış, soruşturma süresinde de
soruşturmanın devamında da müdahil avukatları ve aile
soruşturmayı çok yakından takip etmişler, soruşturmadaki
şeffaflıktan dolayı memnuniyetlerini de ifade etmişlerdir.
(HDP sıralarından gürültüler)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Kime
ettiler? Kime ettiler? Ya, doğru konuşun ya!
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Ya, Adalet
istiyoruz. dediler, yapmayın Mustafa Bey. Yok böyle bir şey!
MUSTAFA ARSLAN (Devamla) Toplanan delillerden,
Tahir Elçiyi öldüren kurşunun hangi silahtan çıktığı
gerek Türkiyede yapılan gerek Londra Üniversitesinde yapılan
tetkiklerde ortaya çıkmamıştır.
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa)
Başkasının silahından çıksaydı şimdi
yayınlamıştınız,
yayınlamıştınız; siz biliyorsunuz kimin
silahından çıktığını.
MUSTAFA ARSLAN (Devamla) Burada Tahir Elçinin
vefatına üzüldüğünüz kadar sizin de o gün orada şehit olan 2
polis memurunun isimlerini bir defa olsun anmanız gerekirdi.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Şimdi bana sataşmadı mı?
YUSUF BAŞER (Yozgat) Bir şey
yapmadı, ne sataştı ya!
BAŞKAN Sataşma değil canım
Polislerin adını ağzınıza almadınız. dedi
yani.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Aldın mı?
Almadın. Yalan mı söylüyor, doğru söylüyor işte.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Almadım, evet.
YUSUF BAŞER (Yozgat) Almadın. Hani
insancıldın sen? Hani temel hak ve hürriyetleri savunuyordun?
BAŞKAN Tamam, almadıysanız mesele
yok yani almadıysanız sataşma da yok demek ki.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Konumuz
oradaki çatışma değil. Konumuz oradaki bir baro
başkanının
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Almadığı
için özür dileyecekse konuşsun Başkanım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sayın
Başkan, sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Beştaş,
sataşma yok. Bakın, adlarını ağzınıza
almış olsaydınız polislerin,
almadığınızı iddia etseydi bu bir sataşmaydı
ama siz zaten Almadım. diyorsunuz yani.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Haklısınız.
BAŞKAN Onun için
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, yerimden, bir dakika
BAŞKAN Yerinizden bir dakika vereyim lütfen,
bu sataşma değil.
Buyurun Sayın Beştaş.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Tokat Milletvekili Mustafa Arslanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, biz her yıl Tahir Elçinin davasıyla ilgili
önerge getiriyoruz.
YUSUF BAŞER (Yozgat) Şehitlere gel,
oradaki polislere de gel bir ya! Polislere de gel bir!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir
kere, burada, Türkiye tarihinde ilk defa, bir baro başkanı canlı
yayındayken yüzlerce polisin olduğu bir ortamda öldürüldü. Bunun
başka bir açıklaması yok.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Ya, hiçbir şey yok
muydu, o nasıl çıktı ya! Teröristlerle çatışma yok
muydu o gün orada? Hiçbir şey yok muydu ortada, bir anda mı oldu?
YUSUF BAŞER (Yozgat) Gıkı
çıkmıyor ya! Oradaki polislere şehit diyemiyor, gıkı
çıkmıyor!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ve bu
grup, iktidar grubu Tahir Elçiyi haftalarca hedef gösterdi; televizyonlarda,
gazetelerde, her yerde linç etti, linç ettirdi ve nedense Tahir Elçi
katledildikten sonra timsah gözyaşları dökmeye başladılar
çünkü katili tanıyorlar çünkü katili biliyorlar.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Bir anda mı oldu
bu, nasıl oldu olay ya? Teröristler neredeydi o ara?
YUSUF BAŞER (Yozgat) Sen biliyorsun herhâlde!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Teröristler neredeydi o
ara, teröristler?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ve AK
PARTİ döneminde, Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde -tarihe geçsin-
bir baro başkanı katledildi ve katilleri koruyorlar; bu, onlara
yeter.
YUSUF BAŞER (Yozgat) Hadi oradan be!
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
kifayetimüzakere diyelim, son kez açayım.
35.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Bakın, çok açık bir şekilde bu bir iftiradır. Hiç
kimsenin bir katili, teröristi koruması söz konusu olmamalıdır,
olmayacaktır. Bu konuda olay net bir şekilde ortaya konulmuştur,
polislerimizin teröristlerle olay mahallindeki çatışması
sırasında maalesef Tahir Elçinin vefatı söz konusudur.
Dolayısıyla, Tahir Elçinin vefatını bir siyasi istismar
vesilesi kılmak doğru değildir.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Ya, ne istismarı, siyasi cinayet!
OYA ERSOY (İstanbul) İstismar
değil, cinayet.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Tarafsız ve bağımsız yargı
gerekli kararı mutlaka verecektir, bundan hiç kimsenin şüphesi
olmasın diyorum.
Teşekkür ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, siyasi istismar meselesinde sataşma var.
BAŞKAN Var.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
4.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklaması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Akbaşoğlu, siyasi istismarı eğer
öğrendiysek sizden öğreniyoruz, görüyoruz daha doğrusu.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Hadi be, hadi! Hadi
oradan!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
İstismar nasıl yapılır? Ölümler üzerinden, tabutlara el
konularak, Kuran-ı Kerim dağıtılarak, hatta seçimlere özgü
Kürtçe Kuran-ı Kerim basılarak nasıl
dağıtıldığı ve bunun nasıl siyasi istismar
konusu edildiğiyle ilgili herhâlde siz ders verebilecek
konumdasınız. Bize asla Tahir Elçi cinayeti, suikastı üzerinden
istismar iddiasında bulunamazsınız. Bunu katiyen kabul edemeyiz
zaten, bunu düşünmeniz bile korkunç bir şey. Bunu
kınıyorum, sizin bu yaklaşımınızı kınıyorum,
iyi niyetli bulmuyorum. Tahir Elçi benim de Sezgin Tanrıkulunun da üyesi
olduğu baronun başkanıydı ya. Bizim
arkadaşımızdı, biz birlikte yıllarca
çalıştık, onunla beraber davalara girdik. Nasıl bir insan
hakları savunucusu olduğunu ben gayet iyi biliyorum, on yıllarca
tarihiyle biliyorum Ve Tahir Elçi'nin şu anda, katledildiği davada
-siz tarafsız ve bağımsız yargı diyorsunuz ya-
nasıl işi sürüncemede bıraktığını,
adaletsizliği hüküm kılmaya çalıştığını
ve kolluk aşamasında da soruşturma aşamasında da
delilleri bulmamak için, karartmak için kılı kırk
yardığını iddia etmiyorum, biliyorum; o davaya giren bütün
avukatlar bunu biliyor. Siz Tahir Elçi'yi hedef gösterdiniz. Ve bizi niye
polislerle, diğer şahıslarla kıyaslatıyorsunuz? Biz
arkadaşımızın, bir hukukçunun gün ortasında
katledilmesini konuşuyoruz. Devletin koruma görevi yok mu? Orada
basın açıklaması yapıyor ya. Basın
açıklaması yapanı koruma görevi sizindir. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, açıkça sataşmada
bulunduğu aşikârdır. Ben de sataşmadan dolayı söz
istiyorum.
BAŞKAN Ne dedi, sataştı? En son
orayı kaçırmışım ben.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Siyasi istismarı sizden öğrendik. Sizi
kınıyorum. dedi, evet.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Kınadım, evet.
BAŞKAN Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
5.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklaması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
hürmetle selamlıyorum.
Hiçbir hususu siyasi istismar konusu yapmamak
lazım, hiçbir hususu istismar konusu yapmamak lazım hiçbir konuda.
OYA ERSOY (İstanbul) Aynaya bak, aynaya.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Siz,
istismarı istismar ediyorsunuz şu anda.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Her meselenin hakikatini araştırmak lazım.
OYA ERSOY (İstanbul) Akbaşoğlu,
ayna, ayna
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) Bir
hukukçuya, hakikati aramaktan ve bir milletvekiline, hakikati ortaya
çıkarmak için söz söylemekten daha doğru bir yaklaşım
olamaz. Ancak siz, bizim grubumuzu ilzam ederek, iftira atarak Katili
sizsiniz. dediniz. Bu, olayın hakikatini araştırmak
mıdır, siyasi bir suçlama mıdır? Siyasi bir istismar
değil de nedir?
Bakın, bu kadar, dilin kemiği olmadan, iftiraya
dayalı siyasi suçlamalarla siyasi olayları değerlendirerek
bağımsız ve tarafsız yargının ortaya koyduğu
deliller üzerine yargılama süreçlerini etkilemeye çalışmak
Anayasayı açıkça çiğnemek demek.
OYA ERSOY (İstanbul) Onu sizin Genel
Başkanınız yapıyor, bizim değil.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Bunlarla ilgili tam tersine bir durum söz konusu; biz, hakikat ortaya
çıksın istiyoruz. Değerli arkadaşımız grubumuz
adına geldi, olayın oluş şeklini anlattı ve o esnada,
polisler ile teröristler arasındaki çatışma esnasında,
maalesef, Tahir Elçi'ye bir kurşunun isabet ettiği ortaya
çıkıyor. Bunlar, hepsi hepimizin bildiği hakikatler
olmasına rağmen siz bu olayı hukuki bir değerlendirmeden
tamamen siyasi bir değerlendirmeye intikal ettirerek birtakım
suçlamalarda bulunuyorsunuz; bizim buna itirazımız var. Şunu
ifade ediyorum: Biz, her zaman, her olayda hak ve hakikatin yalın bir
şekilde ortaya çıkmasından tarafız; bu konuda en ufak bir
endişemiz de söz konusu değildir.
Hepinizi hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluç tarafından, Tahir Elçi cinayetinin tüm
boyutlarıyla araştırılması amacıyla 29/11/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 29 Kasım 2022 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal ve
arkadaşları tarafından, enflasyonun ve zamların
vatandaş üzerindeki etkileri ve bu konuda alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla 17/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 29
Kasım 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
29/11/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 29/11/2022 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal ve
arkadaşları tarafından, enflasyonun ve zamların
vatandaş üzerindeki etkileri ve bu konuda alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla 17/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (3775 sıra
no.lu) Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin
önüne alınarak görüşmelerinin 29/11/2022 Salı günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Burcu Köksal.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çarşıdan,
pazardan, manavdan, bakkaldan, marketten, mağazadan bihaber, emeklinin,
işçinin, memurun, çiftçinin, esnafın, öğrencinin neler
çektiğini bilmeyen, A Haber'de kendi yarattığı Dünya bizi
kıskanıyor. algısına kendisi inanan Adalet ve
Kalkınma Partisi milletvekilleri ve yöneticilerine milletin hâlini,
enflasyon karşısında nasıl ezildiğini anlatmak için
söz almış bulunmaktayım.
Enflasyon nedir? Paranın satın alma
gücünün kaybıyla oluşan sonuç. Enflasyon, özellikle alt gelir
gruplarında hissedilen hayat pahalılığıdır. Peki,
sebep ne? Yanlış yönetim, dışa bağımlılık,
ithalata yönelme. Üretim kalemlerine baktığımızda; tohumda,
ilaçta, gübrede, araç gereçte, makinelerde dövize
bağımlılık maliyeti artırıyor. Eskiden kendi
kendine yetebilen bir ülkeyken tarımda âdeta ithalat yuvasına döndük.
Hani, hep diyorsunuz ya Ce-Ha-Pe dönemi şu oldu. yok Ce-Ha-Pe dönemi bu
oldu. diye, iktidarınız boyunca, o Cumhuriyet Halk Partisinin
yapmış olduğu fabrikaları sata sata bitiremediniz ama yerli
üretimi bitirdiniz.
E, tabii, düşmez enflasyon. Fabrika dumanı
tütmeyen ülkede enflasyon da olur, pahalılık da bitmez. 100 milyon
nüfusa koşar adım giden ülkemizde vatandaşın
maaşı eriyor, işsizlik zirve yapmış durumda, millet
temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor. Artık
Uçuyoruz, kaçıyoruz. yok Dünya bizi kıskanıyor.
palavralarınızı da bu millet yemiyor. Onun için, şimdi de
yok Dünyada gıda krizi var. yok Amerika'da enflasyon yüksek. yok
Avrupa'da benzin kuyrukları bitmiyor. gibi argümanları söylemeye
başladınız. Bakın, orta gelir grubundaki
vatandaşlarımız bile artık ev, araba alamıyor; halk
yoksullaşıyor.
Enflasyon için, aylardır, yıllardır
yok Bu ay inecek. yok Gelecek ay inecek. dediniz durdunuz ama inen tek
şey vatandaşın alım gücü oldu. Enflasyonu yüzde 85
açıkladınız fakat her şey yüzde 300 zamlandı. Sahi, bu
enflasyonu, fiyat artışına göre değil de neye göre
hesaplıyorsunuz? TÜİK'e, ısmarlama rakamlara göre mi servis
ettiriyorsunuz? Merak ediyorum çünkü enflasyonun yüzde 85 olduğuna siz
bile inanmıyorsunuz. Mesela, geçen yıl 1 koli yumurtanın
fiyatı 30 liraydı, bu yıl 60 liranın üstüne
çıkmış. Bakın, burada bir salça var; bu salça haziran
ayında 9 liraymış, bugün, kasımda 45 liraya yükselmiş
yani beş ayda 5 katı artmış. Salça
Artık insanlar
yemeklerine de kullanamıyor sizin yüzünüzden. Ve kömür yüzde 595
artmış; eskiden sobasına tonla kömür alan gariban, bugün
torbayla kömür alamaz hâle gelmiş. Şeker yüzde 500 artmış;
e, tabii, şeker fabrikalarını peşkeş çekmenin
kazığıdır bu. Doğal gaz yüzde 310 zamlanmış;
vatandaş artık kombiye dokunamaz hâle geldi. Elektrik yüzde 280
artmış; milletin bir ışığı vardı, onu
da söndürdünüz. Elektrik demişken bugün gelen bir fatura; seçim bölgem
Afyonkarahisarın Dinar ilçesinden bir pastane işletmecisi diyor ki:
33 bin liralık fatura gönderdiler; ben poğaça, simit, pasta satarak
bu elektrik faturasını nasıl ödeyeceğim? Bunu neye göre
hesaplıyorlar, hiç mi vicdanları yok? (CHP sıralarından
alkışlar) Mazot yüzde 240 zamlandı; mazota gelen zam bütün
maliyetleri etkiliyor çünkü her şey ulaşımla,
taşımayla geliyor. Fakirin ekmeğine katık ettiği
peynir yüzde 229 zamlandı; bakın, Türkiye tarihinde ilk defa
kaşarlı pide kuşbaşılı pideyi fiyat olarak geçti,
artık bu bile vatandaşa lüks oldu. Dedim ya, aslında hesap
ortada. Enflasyonun yüzde 85in çok üzerinde olduğunu pekâlâ siz de
biliyorsunuz. Biliyorsunuz ki harçtan trafik cezasına kadar yüzlerce
işlem için yüzde 122 oranında artış yaptınız.
Trafik sigortası, kasko fiyatları yüzde 300-400 arttı.
Şimdi de bu kadar artışa, hayat pahalılığına
sebep olarak esnafı gösterdiniz. Küçük esnafı, manavı
bitirdiniz; kendi ellerinizle büyüttüğünüz zincir marketleri
suçluyorsunuz. Bu işin tek bir sorumlusu var, o da sizsiniz, Adalet ve
Kalkınma Partisidir; ülkenin bu hâlde olmasının tek sebebidir.
(CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
BURCU KÖKSAL (Devamla)
Kırdığınız rekorlara da doymuyorsunuz bu arada.
Rekorlar mı? Sefalet Endeksinde rekor kırdınız; dolarda,
euroda, altında artışta rekor kırdınız; yoksullukta,
işsizlikte rekor; benzin, mazot zammında rekor; elektrik, doğal
gaz zammında rekor; köprü, otoyol zamlarında rekor; vergi
artışında rekor; göçmenlerde rekor. Velhasıl,
yoksullaşan güzel ülkemi Avrupalıya yazlık, mülteciye
Avrupanın giriş bileti hâline getirdiniz. İnsanlar artık
harcamak için değil, borç ödemek için çalışıyorlar. Ben
bugünlere bakınca rahmetli Demirelin şu sözünü daha çok
anıyorum: Tencerenin götüremeyeceği iktidar yoktur. demişti.
Çok doğru, mutfağın götüremeyeceği hükûmet yok. Mutfağı
yangın yerine dönmüş bu millet sizi sandıkta yakacak.
Genel Kurula saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
HALİL ETYEMEZ (Konya) Onu CHP'ye
söylemişti, CHP'ye; Demirel onu CHPye söylemişti.
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Sayın Zeki Hakan Sıdalı. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN
SIDALI (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; cumhuriyetimizin
en önemli kazanımlarından biri olan fırsat eşitliği
sayenizde kayboldu. Derin yoksulluğun
sıradanlaştığı bir dönemin içinden hep beraber
geçiyoruz. Plansızlık, öngörüsüzlük ve istikrarsızlık bu
dönemin artık güncel kelimeleri hâline geldi. Mesela, Merkez Bankası
yıl sonu enflasyon hedefini güncelleyerek yüzde 65,2ye çıkardı.
Oysaki 2022 tahmini neydi? Yüzde 9,8. Şu anda gerçekleşen ise yüzde
85,5. Tabii, bu da sizin makyajlı TÜİK rakamlarınıza göre.
Yani geçen yıl 10 dediniz, sonra 65e bağladınız, en
sonunda 85te tutturdunuz. Yani ne yılbaşında hedeflediği
oranları ne de tutmadığı için güncellemek zorunda
kaldığı oranları tutturabilen bir ekonomi yönetimiyle
karşı karşıyayız. Sizinkiler ekonomik tahmin
değil, sadece ve sadece ekonomik temenni. Buna rağmen, özür dilemek
yerine Biz enflasyonu dünyadaki gibi algılamıyoruz, insan temelli
bir yaklaşımımız var. diyecek kadar da rahatsınız.
Gelin, bu insan temelli yaklaşımın vatandaşlarımızdaki
yansımalarına hep beraber bir bakalım. Anadoluda çok güzel bir
dua var: Allah kimseyi gördüğünden geri koymasın. derler. Ancak
sizin bilim dışı ekonomi politikalarınız neticesinde,
istikrarlı bir şekilde, gördüğümüzden geri kalıyor, kaybediyoruz.
Yapılan bir araştırma 10 kişiden 8inin alım gücünün
sizin döneminizde, bu dönemde düştüğünü ortaya koyuyor. Artık
her 100 haneden 36sı gelirinden daha fazlasını harcamak zorunda
kalıyor yani sadece hayatta kalabilmek için borçlanıyor, borçlanamazsa
da aç kalıyor. Mesela, vatandaşlar gıdaya her geçen ay daha
fazla para ayırıyor ama yine de aynı miktarı, aynı
markayı alamıyor. Sizler Yoksulluğu bitireceğiz. vaadiyle
gelip halkın yüzde 80ini yaşadığından,
gördüğünden, algıladığından, aldığından
geriye düşürdünüz. Yetmedi, bir de derin yoksulluk sarmalının
içine ittiniz. Herkes bir kupon peşinde; sizin şanslı
seçilmişleriniz kupon arazi peşinde, gariban vatandaş ise
indirim kuponu peşinde. Bunun neresi insan temelli yaklaşım?
Bunun neresi fırsat eşitliği?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Tamamlıyorum
Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayınız.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Bu ayın
başında Dünya Sefalet Endeksi açıklandı. 2021
yılında 156 ülke arasında 21inci sıradaymışız,
şimdi ise 93,3 puanla lideriz. Bu öyle bir liderlik ki 3üncü, 4üncü ve
5incinin puanlarını toplasak sizin skorunuza erişemiyor.
Görmezden geliyorsunuz ama meşhur insan temelli yaklaşımınızın
insanlarımızı içine düşürdüğü hazin tablo bundan ibaret:
İnsan temelli sefalet. Gelin, millete ziyan bu yaklaşımları
bir kenara bırakın. Market, depo basıp tanzim satış
yapmak yerine, bilimin ve istişarenin ışığında
hareket edin. Mevcut durumdan da anlaşılıyor ki bunu tek
başınıza başaramıyorsunuz. Alınacak önlemlere
birlikte karar verelim ki hiç olmazsa vatandaşlarımız
iktidarınızda geçirecekleri son kışta rahat etsin.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Serpil Kemalbay. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ
(İzmir) İşçileri, emekçileri, EYTlileri, emeklileri, sevgili
kadınları, çiftçileri, dar geliriyle geçinmeye çalışan
değerli halklarımızı saygıyla selamlıyorum.
Türkiyeyi büyük bir ekonomik buhranın içine
sokan AKP saray iktidarının bilinçli bir şekilde izlediği
enflasyonist politikalar nedeniyle halkın ekmek alacak gücü
kalmamıştır. Küresel gıda fiyatları altı aydan bu
yana aralıksız olarak düşüyor, Türkiyede ise aralıksız
olarak fiyatlar yükseliyor. Sayın vekiller, enflasyon, pahalılık
işçiden alır ve şirketlere, sermayeye aktarır; Türkiyede
iktidar eliyle yapılan da budur. Erdoğan, işçi ücretlerini
bastırarak sözde ihracatı patlatacaktı ama patlata patlata
dış ticaretin açığını patlattı. Her geçen
gün emeğin gelirleri düşerken şirketler kâr patlaması
yaşıyor, bankalar bayram ediyor. Yarattığınız
asgari ücret toplumunda kimse geleceğini göremiyor. Cepler, dolaplar
boş; kaygılar, korkular zirve yapmış durumda. Süt içemeyen
çocukların vebalini nasıl ödeyeceksiniz? Protein alamayan, okula aç
giden çocukların hesabını nasıl vereceksiniz?
İşsizlik sigortasını dahi patronlara peşkeş
çekiyorsunuz, işsizin hakkını nasıl ödeyeceksiniz?
Yoksulun açlığını unutturmak,
kendi bekanızı kurtarmak için hâlâ savaş peşindesiniz, hâlâ
yıkım peşindesiniz. Önlem almadınız,
durdurmadınız ya da başka şey ama Suruç'u, 10 Ekimi kana
buladığınız gibi kendi bekanız için İstiklal
Caddesi'ni de kana buladınız, sahte savaş gerekçeleri
yarattınız. Oysa halkımızın mermiye değil,
ekmeğe ihtiyacı var; bombaya değil, süte ihtiyacı var.
Yoksulluk sınırının 30 bin lirayı aştığı
bu koşullarda asgari ücretin en az 12.500 lira olmasına ihtiyacı
var. Enflasyona karşı asgari ücretliyi ezdirmemek için her üç ayda
bir asgari ücretin artırılmasına ihtiyacı var. Ama sizin
halka sunacağınız, savaştan, sömürüden başka bir
şey kalmadı. İnsanlar ev kirasını nasıl
ödeyeceğini düşünürken sizin bakanlarınız hâlâ deniz
manzaralı arazi kapatma peşinde.
Gelin bu önergeyi oylayalım, birlikte
araştıralım diyeceğiz ama yapmazsınız.
Zamları durduracağımız, şirketlerin
kârlarını sınırlandıracağımız,
okullarda çocuklara ücretsiz nitelikli yemek sunacağımız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
halkımıza insana yakışır bir yaşam
standardı sağlayacağımız günler için mücadele
ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz. Bu böyle gitmez. diyenler, direnenler,
kuru ekmeğe muhtaç ettiğiniz işçiler, emekçiler, EYTliler,
kadınlar, esnaf elbet ayağa kalkacak ve size kapıyı
gösterecek; bundan hiç kuşkunuz olmasın. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Cemal Öztürk.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA CEMAL ÖZTÜRK (Giresun)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunca verilen araştırma önergesi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, özellikle son
yıllarda, başta pandemi olmak üzere, Rusya-Ukrayna savaşı,
vekâlet savaşları, bölgesel çatışmalar, göç, enerji krizi,
yüksek ham madde fiyatları nedeniyle dünyanın dengesi fena hâlde
bozulmuş durumda. Dünyayı sömüren Batı ülkeleri bile bu
bozulmada, dengelerini yitirmiş, bu bozulan denge
karşısında sorunlarını çözmek için gece gündüz
çalışıyorlar. Avrupa'da ardı ardına krizler
patlıyor, bunu hepimiz yakinen izliyoruz.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Avrupa
bizi kıskanıyor(!)
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) Tabii, biz de böyle
dikensiz gül bahçesinde yaşamıyoruz. Dünyanın bu genel
istikrarsızlığından payımıza düşeni
aldık maalesef. Yüksek enflasyon dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın
belini büküyor. Bu sıkıntılara ek olarak bir de içeride ve
dışarıda terörle mücadele ediyoruz. Daha dün 8 askerimizi
şehit verdik ki bunlardan birisi de, bu canlardan birisi de benim
hemşehrim İsmail Ünal'dı; şu anda, yeni geldim, kendisini
defnettik. Başta İsmail olmak üzere, bütün askerlerimize rahmet
diliyorum.
Değerli milletvekilleri, tabii, Hükûmet
boş durmuyor, birçok tedbir alıyor. Bu tedbirlerden birçoğunu
ben burada dile getiremem ama özellikle temel gıda maddelerinde yüzde 8
olan KDV'nin yüzde 1e indirilmesi; ocak ve temmuz aylarında asgari ücretin
yüzde 95, memur ve emekli maaşlarının yüzde 86, Sosyal
Sigortalar Kurumu ve BAĞ-KUR emeklilerinin maaşlarının
yüzde 78 artırılması; 5,3 milyon memuru ilgilendiren ek gösterge
sorununun çözülmesi; 3 milyon 127 bin gencimizin üzerindeki 26 milyarlık
Kredi Yurtlar Kurumu kredisi yükünün kaldırılması ve 6 milyon
civarındaki vatandaşımızın 30 milyar icra borcunun
devlet tarafından karşılanması; mesken abonelerinin yüzde
81inin elektrik faturalarının düşük tarife dilimine
alınması; elektrik ve doğal gaz faturalarına
yaklaşık 165 milyar liralık sübvansiyon sağlanması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla)
çiftçinin gelir
vergisinden muaf tutulması; asgari ücretin gelir vergisinden muaf tutulması,
850 bin küçük esnafın ticari kazançlarının vergi
istisnasına alınması gibi birçok tedbir, Hükûmetimiz
tarafından alınmıştır. Biz tabii ki bu süreçte refah
kaybı yaşayan dar ve orta gelir grubuna mensup
vatandaşlarımıza yönelik Hükûmetimizin aldığı bu
tedbirlerin giderek devam edeceğine inanıyoruz. Özellikle dar gelirli
ve sabit gelirlilerin refahının artırılması için
önümüzdeki süreçte desteklere devam edileceğini Hükûmet yetkilileri de
açıkladı. Bu hususta özellikle Sayın
Cumhurbaşkanımıza güveniyoruz ve önerinin aleyhinde
olduğumuzu ifade ederek hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
4.- AK PARTİ Grubunun, gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan
369, 367, 258 ve 313 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin aynı
kısmın sırasıyla 2nci, 3üncü, 4üncü ve 5inci
sıralarına alınmasına ve bu kısımda bulunan
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine; Genel Kurulun 1 Aralık 2022 Perşembe günkü
birleşiminde denetim konularının görüşülmeyerek Gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; Genel Kurulun
çalışma saatlerine ve 369 sıra sayılı Kanun Teklifinin
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 29/11/2022 Salı günü
(bugün) toplanamadığından İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Muhammet
Emin Akbaşoğlu
Çankırı
AK
PARTİ Grubu
Başkan
Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmında bulunan 369, 367, 258 ve
313 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin aynı kısmın
sırasıyla 2'nci, 3'üncü, 4'üncü ve 5inci sıralarına
alınması ve bu kısımda bulunan diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun 1 Aralık 2022 Perşembe günkü
birleşiminde denetim konularının görüşülmeyerek Gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesi,
29 Kasım 2022 Salı günkü (bugün)
birleşiminde 365 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
30 Kasım 2022 Çarşamba günkü
birleşiminde 369 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
1 Aralık 2022 Perşembe günkü
birleşiminde 127 sıra sayılı Kanun Teklifine kadar olan
işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
Çalışmalarını sürdürmesi;
369 sıra sayılı Kanun Teklifinin
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve
bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması,
Önerilmiştir.
369
Sıra Sayılı Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu
Teklifi (2/4708) |
||
Bölümler |
Bölüm
Maddeleri |
Bölümdeki Madde Sayısı |
1. Bölüm |
1 ila 5inci Maddeler |
5 |
2. Bölüm |
6 ila 10uncu Maddeler, Geçici
Madde 1 dâhil |
6 |
Toplam Madde
Sayısı |
11 |
BAŞKAN Evet, öneri üzerinde ilk söz,
İYİ Parti Grubu adına Sayın Fahrettin Yokuşun.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN
YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK
PARTİ grup önerisi üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Son dört günde Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde 8
Mehmetçikimizi şehit vermiş bulunmaktayız. Şehitlerimize
Allahtan rahmet, milletimize başsağlığı diliyorum.
PKK-PYD ve bütün terör örgütlerini bir kez daha yandaşlarıyla beraber
buradan lanetliyorum.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi,
geçtiğimiz günlerde Konyamızda maalesef hayvanlara yönelik
şiddetin acı bir tablosunu yaşadık. Konya Büyükşehir
Belediyemize bağlı Hayvan Bakım Merkezinde maalesef çirkin
görüntüler, başta Konyalılar olmak üzere bütün
halkımızı derinden üzmüştür. Burada yaşananlar,
gerçekten sadece o videoda görünen değil maalesef. Bu hayvan
barınağının doğru dürüst denetlenmediği, yeterli
ilginin gösterilmediği hayvanların hatta doğru dürüst
beslenmedikleri ortaya çıkmıştır. Nasıl
çıkmıştır? Başka video görüntüleri var ki yürek
dayanması mümkün değil. Ölmüş hayvanları başka
hayvanlar yiyor ve barınağın içinde yiyor. Bu barınak güya
Türkiyemizin en önemli, en güzel, en mükemmel hayvan barınağı.
Şimdi, düşününüz ki Türkiye'nin en muhteşem hayvan
barınağında ölmüş hayvanları diğer hayvanlar
yiyorsa, insanlıktan çıkmış birkaç adam hayvanları
acımasızca öldürüyorsa, yine, o belediyenin hayvan taşıma
aracında paketlerin içinde, poşetlerin içinde canlı canlı
kedilerimiz, hayvanlarımız varsa, hayvanseverlerin müdahalesiyle
kurtarılıyorsa elimizi vicdanımıza koyup düşünmemiz
lazım hepimizin. Bu mesele parti marti meselesi değil.
Sonunda, bizim Tarım
Bakanlığımız oraya güya görevli gönderiyor, veterinerler
gönderiyor. İlginçtir, veterinerler açıklama yapıyorlar,
diyorlar ki: Buradaki denetimlerimizde biz hukuksuz bir şey göremedik. Bizim
veteriner hukukçu olmuş! Kardeşim, bu hayvanların
sağlığını, bu hayvanların beslenmesini, bu
hayvanların barınma alanlarını yani buradaki şeyleri
görmüyor, böyle açıklama yapıyor. Tarım
Bakanlığımız da benzer şekilde aklama yapan bir
açıklama yapıyor, diyor ki: Her şey mükemmel. Ya, kardeşim,
her şey mükemmelse neden ölmüş hayvanları diğer hayvanlar
yiyor? Açlıktan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Eğer her
şey mükemmelse kediler poşetlerin içinde niye
taşınıyor? Yani sormak lazım ama sorduğumuz zaman
deniliyor ki Siz siyaset yapıyorsunuz. Hayır.
İşin daha acısı, Konya
Büyükşehir Belediyesinin Sayın Başkanı açıklama
yapıyor hiçbir şey olmamış gibi Gerekli şeyler
yapılacak. diye. Zaten yapılacak tabii, kanun var ortada. Yahu bir
özür dile, Konyanın adına Hoşgörü şehri
Konyamızdaki bu görüntülerden dolayı ben Büyükşehir Belediye
Başkanı olarak mahcubiyet duydum. Konyalılar başta olmak
üzere bütün milletimizden özür dileriz. demek size çok mu zor geliyor? Ama diyemezsiniz
çünkü siz hiçbir zaman kusuru, eksiği kendinizde görmezsiniz, her zaman
yaptığınız gibi başkalarının üstüne
atarsınız. Ben o görüntülerden dolayı bir Konyalı olarak
bütün milletimizden özür diliyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Meral Danış Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulda
çok sık konuştuğumuz bir konu var: Hapishanelerde yaşanan
hak ihlalleri. Size birkaç örnek vereceğim ve özellikle iktidar grubu
içindeki vicdanlı vekillere seslenmek istiyorum yani herkes insan,
şüphesiz ilgi duyar.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Senden vicdan dersi
mi alacağız be! Saygısız!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Size
değil Oya Hanım, vicdanı olanlara sesleniyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Ama
özel olarak insan haklarıyla ilgilenen, bu ihlallere karşı en
azından kendilerinin de çaba göstermesi için dikkatlerine sunmak
istiyorum.
Garibe Gezer; geçen yıl burada bütçe
görüşmelerinde Adalet Bakanlığı görüşülürken bize bir
haber geldi Kandıra Cezaevinde bir kadın mahpus intihar etti. diye,
cenazesi çıkarıldı, sonra bir soruşturma
başlatıldı. Garibe Gezerin beyanları kamuoyuna
yansıdı; işkence gördüğünü ve birçok istismar, tecavüz,
tacize maruz kaldığını anlattığı yönünde
beyanları çıktı. Geçenlerde 22 Kasımda -biz 9 Aralıkta
ifade etmiştik- takipsizlik kararı verildi; savcılık dedi
ki: Garibe Gezerin ölümüne dair soruşturmada ben kovuşturmaya yer
olmadığına karar verdim. Aynı dönemde kamuoyuna görüntüler
yansıdı; bu görüntülerde Garibe Gezerin infaz koruma memurları
tarafından yerlerde sırtüstü sürüklendiğini, süngerli odaya
götürüldüğü ve copların içeri devredildiği görüldü; takdiri size
bırakıyorum. Böyle bir dosyada takipsizlik kararı verilebilir
mi? Lütfen Garibe Gezer video diye girin, hepiniz o videoları
göreceksiniz sosyal medyada.
Diğer bir hasta mahpus var: Özge Özbek;
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Bölümünden mezun; Diyarbakır
Valiliğinde memur idi, sosyal hizmetler uzmanı. Üniversite
öğrencisi olduğu yıllarda hakkında bir dava
açılmıştı; sonra altı yıl üç ay ceza aldı.
Buraya kadar bir anormallik yok görünüyor ama Özge açık beyin
ameliyatı geçirmişti dışarıdayken, tümör vardı
beyninde, genç bir kadın. Gebze Kadın Cezaevinde kalıyor ve
şu anda her an ölümle yüz yüze çünkü tedavisi yapılamıyor.
Cezaevinde kaldığı her gün tümörlerin arttığına
dair doktor raporları var; şu anda yüzde 70 işitme kaybı
var Özgede. Genç bir kadın ve tedavisinin devlet hastanelerinde
yapılması mümkün değil, doktorlar öyle diyor, özel ya da
üniversite hastanelerinde yapılması gerekiyor; gencecik bir
kadın ölümle yüz yüze. Öğrencilikte katıldığı
demokratik bir protestodan dolayı altı yıl üç ay ceza
almış.
Gıyasettin Sevmiş; bu vatandaş da Van
Yüksek Güvenlikli Cezaevinde ve birçok hastalığı var,
saymayacağım, Wilson hastalığı diye toparlayayım
ama karaciğer sirozu da var, beyin, birçok şeyi var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Tedavisi yapılamadığı için günden güne durumu
ağırlaşıyor ve hastalığının tedavisi
için Metalcaptase isimli bir ilaca ihtiyacı var ve bunu cezaevi
koşullarında bulamıyor, kendisine temin edilemiyor. Şu anda
da tek kişilik hücrede tutuluyor. Ailesi her yere başvuruyor; Van
Bölge Hastanesine götürüldü en son, orada Başka bir yere götürülemez.
dendi. Başka bir cezaevine sevk edilmesi ve tedavi edilmesi lazım.
Devlet Hastanesinin Cezaevinde kalamaz. diye bir raporu da var.
Size sadece 3 örnek verdim, 3ü de ölümle yüz yüze,
ölümle; her an yaşamlarını yitirebilirler. Bu, büyük bir
yaşam hakkı ihlali olur; bu, normal bir ölüm olmaz; bunu söylüyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Sayın Özgür Özel. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi neyi
öncelediklerini, neyi çalışmak istediklerini tarif ediyor, biraz önce
anlattılar, konuşuldu ama bu ülkenin çok yakıcı
sorunları var, onlara kulak tıkanmış durumda. 3 Grup
Başkan Vekili olarak partimiz adına verdiğimiz birkaç kanun
teklifini burada bütün partilerin dikkatlerine bir kez daha sunmak isteriz.
Bir tanesi, gelir vergisine yönelik; 2018e kadar
Bakanlar Kurulu, 2018den beri Cumhurbaşkanı yeniden değerleme
oranında artış yapması gerekirken o yetkinin Yüzde 50 az
kullanılabilir. kısmındaki yetkilerini kullandıkları
için ücretliler çok hızlı şekilde yüksek dilime geçiyorlar.
Yeniden değerleme uygulansa 81 bin lira olacakken 32 bin lirada
kalmış. Asgari ücretlinin bile beş ay sonra vergi dilimine
girdiği bir süreç yaşandı. Biz bu ilk dilimin 80 bin, ikinci
dilimin 200 bin lira olarak güncellenmesini ve brüt 11 bin lira maaş alan
bir çalışanın boşu boşuna 16 bin lira fazla vergi
vermemesini öneriyoruz. Önerimiz burada.
Diğer taraftan, özel sektör, özellikle
çağrı merkezi çalışanlarının promosyonlarına
el konuluyor. Meclis, çalışanının promosyonuna el koymazken
özel sektörde bunu yapanlar varsa bir yasal düzenleme öneriyoruz promosyon
banka tarafından ücretlinin kendisine ödensin diye.
Diğer taraftan, toplu konut önerisi
Gazeteciler ilk sorduğunda 5 milyon kişi başvurur.
demiştim, burada da söylemiştim; insanların başka bir umudu
kalmadı. Aslında, bunlar sosyal konut ama buna başta
peşinat almak, sonra Hem kira hem bunu öde
Bakan diyor ki: Bir
yerlerden bulsunlar. Biz diyoruz ki: Eve geçtikten üç ay sonra,
taşınma masrafları da bittikten, kiradan kurtulduktan sonra
ödemeler başlasın, sabit ödeme olsun, peşinat olmasın,
müteahhide de kişiye de devlet güvencesi olsun. Kanun teklifimiz burada.
Diğer yandan, bu Meclisin bir Kamu
Başdenetçisi var. Başdenetçi, kamu denetçileri raporunu
çıkarmış, kanunda yazan zamanda da yollamış.
İlgili komisyon yani Dilekçe ve İnsan Hakları Komisyonları
üyelerinden oluşan karma komisyon nisan ayında bize
yollamış. Kanunun ilgili maddesi diyor ki: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Kamu Başdenetçi raporunu ivedilikle görüşür. Üstünden yedi
ay geçmiş, görüşülmedi. Hatırlayın, üç yıllık
rapor birikmişti -söyleye söyleye dilimizde tüy bitti- bir günde üç
yıllık raporu geçirdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Sayın
Başkanım, müsaadenizle toparlayayım.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Tutanak altında söz
verdiniz, dediniz ki: Bundan sonraki seneler yıl içinde
görüşeceğiz. Bakın, bütçe geldi, yıl bitiyor, hâlen daha
bu kadar kritik ve bu Meclisin içinden seçilen Kamu Başdenetçiliğinin
raporunu görüşmüyorsunuz; bu raporda dilleri döndüğünce, sistem
elverdiğince -yeterince bağımsız olmadıkları için
ama- tespitler var, bu tespitlerin bir an önce burada görüşülmesi
lazım.
Bu da biraz önce bahsettiğim Aladağ
Raporu. Kız çocuklarımız cayır cayır yandı orada,
bir tarikat yurdunda. Bu Meclisin oluşturduğu bu rapor bu Meclis
tarafından görüşülemedi; bu konuda da gruplar bir irade koyarlarsa
hiç olmazsa bu Aladağ Raporu görüşülür, bir daha böyle kötü olaylar
ülkede başımıza gelmez diye bir kez daha
hatırlatıyoruz. Sizin gündeminizi değil, milletin gündemini
hatırlatmaya devam edeceğiz.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler
1.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, (2/1915) esas
numaralı 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/194)
BAŞKAN İç Tüzükün 37nci maddesine göre
verilmiş bir doğrudan gündeme alınması önergesi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(2/1915) esas numaralı 5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifimin
İç Tüzükün 37nci maddesi uyarınca doğrudan Genel Kurul
gündemine alınmasını arz ve talep ederim. 09/3/2020
Saygılarımla.
Ömer
Fethi Gürer
Niğde
BAŞKAN Önerge üzerinde teklif sahibi olarak
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer konuşacaktır.
Buyurun Sayın Gürer.
Süreniz beş dakikadır. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifimiz emeklilerimizin
bayram ikramiyeleriyle ilgili. Sayın Genel Başkanımız Kemal
Kılıçdaroğlu'nun önerisi doğrultusunda, iktidar
tarafından Kurban ve Ramazan Bayramlarında bayram ikramiyesi
verilmeye başlandı. 2018 yılında başlayan bayram
ikramiyesi uygulaması 1.000 lira civarındayken şimdi 1.100
liraya getirildi.
Ekonomik krizin varlığı ve
yaşanan olumsuzluklar da dikkate alındığında emekliler
için bunu kökten çözecek önerimiz var. Bayram ikramiyeleri asgari ücrete
eşitlensin. diyoruz ve bundan sonra asgari ücret neyse Kurban ve Ramazan
Bayramlarında emeklilerimize bu ikramiye verilsin istiyoruz çünkü
emeklilerimiz ekonomik krizden en çok etkilenen kesim. Esasında en
düşük emekli aylığının asgari ücret olması
gerekiyor çünkü 2008 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarları döneminde aylık bağlama oranı
katsayısı yüzde 70ten yüzde 35e indirilmeseydi, bugün en düşük
emekli aylığı asgari ücret olacaktı. Onun için de daha önce
kanun teklifi vermiştik, bununla ilgili de tekrar hatırlatma
yapalım ki bu ülkede en düşük emekli maaşı asgari ücret
olmalı.
Ayrıca, 2000 yılından önceki gibi
intibak düzenlemesiyle emeklilerin maaşları iyileştirilmeli.
Emekliler için ek ödeme yüzde 4ten yüzde 10a taşınmalı ve
emeklilerin ekonomik anlamda yaşadıkları
sıkıntıların, sorunların kısmi olarak bertaraf
edilmesi gerçekleştirilmeli.
Ayrıca, biliyorsunuz, emeklilerin çoğu
yaşlı; bir ayakları hastanede, bir ayakları eczanede.
Bunlardan ilaç katkı payı alınması da
kaldırılmalı. Aileleriyle birlikte emeklilerin ilaç katkı
payının kaldırılması da zaruri bir ihtiyaç durumunda;
bunu da siyasi iktidarın dikkatine bir kez daha sunuyoruz.
Ayrıca, emeklilerin sendikalaşma talepleri
var. Herkesin örgütlü olmasının bir hak olduğu anayasal
hakkın emeklilere de tanınması lazım ve emeklilerimizin
sendikalarında kendi hakları için mücadelelerini
gerçekleştirmeleri gerekiyor.
Emeklilerimiz için gerek ben gerek Cumhuriyet Halk
Partili milletvekili arkadaşlarımız onların durumunu
iyileştirecek kanun tekliflerini farklı dönemlerde Meclise sunduk.
Örneğin, bir emekli eğer ekonomik krizin etkisiyle geçim
sıkıntısı yaşıyorsa, kira ödemesinde sorunlarla
karşılaşıyorsa bu emekliler için kira yardımı,
yakacak yardımı yapılmalı. Her gün gelen zamlar emeklinin
yaşamını gerçekten zorlaştırdı. Emekli, bugün
oduna, kömüre para verdiğinde maaşını diğer yerlerde
harcayabilecek olanaklara sahip değil. Giyim, gıda,
sağlıklı yaşamın gerekliliği olan ihtiyaçlarını
bir emeklinin karşılayabilmesi için en azından açlık
sınırının üzerinde bir ücret alması lazım. Bugün
emeklilerin aldığı ücretlerle geçinebilmeleri bir mucize.
Esasında, bu ülkede emeklinin birini Maliye Bakanı yapmalı ki
ülkede bu emekli maaşıyla nasıl geçiniyorsa bu ülkenin
sorunlarına da bu bağlamda çözüm üreten olmalı çünkü emekliye
reva görülen bu durum gerçekten acı bir tabloyu da beraberinde
yansıtıyor çünkü gençliğinin en güzel yıllarını
kurumlarında çalışarak geçirmiş, emekli olmuş,
ailesiyle iyi bir hayat yaşamayı hak etmiş insanları bizim
bu duruma düşürmemizin büyük bir haksızlık olduğunu
düşünüyorum. Bu ülkede 14 milyon emekli var, emekliler de kendi
haklarına sahip çıkmalı ve kendilerini savunanların
yanında yer almalı.
Bu bağlamda, Türkiyede siyasi iktidarı
belirleyecek güce sahip emeklilere sesleniyorum: Biz, sizler için en düşük
maaşın asgari ücret olmasını, ayrıca da Ramazan ve
Kurban Bayramlarında asgari ücret tutarında Kurban Bayramı ve
Ramazan Bayramı ikramiyesi verilmesini bir kez daha Meclis gündemine getirdik.
Biraz sonra oylanacak Meclisteki bu teklifimiz doğrultusunda kimin
nasıl oy verdiğine de bakın, ona göre durumu değerlendirin
diyoruz. Her gün akaryakıtına, elektriğine, doğal
gazına, suyuna, ekmeğine, yediğine, içtiğine zam gelen emeklinin
maaşlarında esasen seyyanen artış da sağlanmalı,
TÜİK gibi emeklinin maaşlarının belirleneceği süreçte
belirlediği torbadakilerle emeklinin az ücret almasının yolunu
açan kurumların da hakkaniyetle bu süreci doğru yönetmelerini talep
ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talebi
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ama öncesinde bir yoklama talebi var, onu yerine
getireceğim.
Sayın Özel, Sayın Tüzün, Sayın Sümer,
Sayın Gökçel, Sayın Şevkin, Sayın Gaytancıoğlu,
Sayın Bülbül, Sayın Emecan, Sayın Kaplan, Sayın Antmen,
Sayın Şahin, Sayın Köksal, Sayın Köse, Sayın
Kılınç, Sayın Özkan, Sayın Sarıbal, Sayın Ünver,
Sayın Zeybek, Sayın Şaroğlu, Sayın Gürer.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, pusula
veren arkadaşlar sisteme girmesinler, sisteme giren arkadaşlar pusula
vermesinler ve pusula veren arkadaşlar da lütfen Genel Kuruldan
ayrılmasınlar.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.25
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.41
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Necati
TIĞLI (Giresun), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 26ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN Niğde Milletvekili Ömer Fethi
Gürer'in İç Tüzükün 37nci maddesine göre vermiş olduğu
doğrudan gündeme alınması önergesinin oylamasından önce,
istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler
(Devam)
1.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, (2/1915) esas
numaralı 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/194) (Devam)
BAŞKAN Doğrudan gündeme
alınması önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Bursa Milletvekili
Osman Mesten ve 66 Milletvekilinin Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol
Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Bursa Milletvekili Osman Mesten ve 66 Milletvekilinin Tütün, Tütün
Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/4672) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 365) (*)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
24 Kasım 2022 tarihli 25inci Birleşimde
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 365
sıra sayılı Kanun Teklifinin maddelerine geçilmesi kabul
edilmişti.
Şimdi birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 6ncı maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde ilk söz, İYİ Parti
Grubu adına Sayın Hasan Subaşının.
Sayın Subaşı, buyurun. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HASAN
SUBAŞI (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. 365 sıra sayılı
Yasa Teklifinin birinci bölümü hakkında konuşmak için partim
adına söz aldım.
Teklifin gerekçesine
bakıldığında tütün, tütün mamulleri ve alkollü içkilerin
yoğun bir şekilde kaçakçılığa ve kayıt
dışı üretime konu edildiğinden, vergi kaybına neden
olduğundan, kalitesiz ürünlerin toplum sağlığını
tehdit etiğinden söz edilmektedir. Yine, gerekçede, mali ve teknik
mevzuata uygun, şeffaf ve eşitlikçi bir piyasa tesisinin
hedeflendiği belirtilmiştir. İktidar sözcüsü de teklifin
sunumunda benzer ifadeleri tekrar ederek kaçakçılık ve kayıt
dışılık nedeniyle devletin 30 milyar TL civarında
vergi kaybı olduğundan söz etmiştir. Oysa on yıl önce 24
milyar TL olan tütün ve alkol piyasasından elde edilen vergiler 24 milyar
TLden son yıllarda 100 milyar Türk lirasına
ulaşmıştır.
Ülkemizde tütün kullanımının
yoğunluğu ve büyük bir pazar oluşturması, buna
karşılık kaliteli ve marka değeri yüksek yerli tütün
üretimimiz eskiden beri uluslararası piyasaların dikkatini çekmiştir.
Osmanlının borçlarını ödemekte zorlandığı
Düyun-ı Umumiye döneminde kurulan Reji isimli yabancı şirket
tütün alımı, satımı ve düzenlemesini 1930 yılına
kadar kırk yılı aşkın süre üstlenmiş ve
yönetmiştir. Cumhuriyet Döneminin ilk yıllarında, 1930
yılında 1701 sayılı Tütün İnhisarı Kanunu, 30
Mayıs 1969da 1177 sayılı Kanun çıkarılmış;
tütün üretimi, devlet alımları ve desteğiyle yaygın hâle
getirilmiş, üretim ve ihracat artmıştır. Yine, Türkiyenin
borçlu döneminde, 2002 yılında IMF önerisiyle 4733 sayılı
Kanun çıkarılmış, destekleme alımları
kaldırılarak sözleşmeli üretim uygulamasına
geçilmiştir.
Osmanlı Döneminden itibaren yüz elli yıla
yakın dönem içinde piyasanın düzenlenmesine dönük tüm bu kanunlarda
tütünün önemi ve stratejik ürün olması nedeniyle piyasanın
düzenlenmesi amacıyla yasa dışı alım satımlarda
para cezaları ve ürüne el koyma gibi uygulamalarla piyasa denetimi
sağlanmıştır. Yasakları kaldıracağız.
iddiasıyla iktidara gelen, yerli ve millî olduğunu her fırsatta
tekrarlayan AK PARTİ iktidarı nihayet, bu konuyu düzenlemek
adına, 2017 yılında konuya el atmıştır. Hukuksuz,
ilkesiz ve orantısız cezalarla konunun çözüme
kavuşacağını zannederek belgesiz tütün alımı,
satımı kaçakçılık suçu kapsamına
alınmıştır. Kaçakçılık suçunun kanunda
karşılığı bir yıldan üç yıla hapis
olmasına rağmen tütün üreticisi için kaçakçılık suçunun
cezası ise üç yıldan altı yıla hapis olarak takdir
edilmiştir. Züccaciye dükkânına fil girmiş gibi; kanun, hukuk,
üretici ve yurttaşın hakları, hepsini kırıp dökerek
Ben yaptım, oldu. diyorsunuz ama olmuyor. Oysa 21 Mart 2007 tarihli 5607
sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda suç
tanımı açıkça yapılmıştır; esas olarak Bir
eşyanın, gümrük işlemlerine tabi tutulmaksızın ülkeye
sokulması. olarak tanımlanır ve kaçakçılık
devletler için önemli bir suç kavramıdır. Kendi tarlasında kendi
ürettiği ürünün satışına yasak konmuş olsa bile
üreticinin bu eylemini kaçakçılık suçu saymak üreticiye olduğu
kadar yasama organı Türkiye Büyük Millet Meclisine de
haksızlıktır. İktidar olmanız size kanunları
dilediğiniz şekle sokma yetkisi vermez; istemediğiniz fiillere
dilediğiniz gibi suç uyduramazsınız.
Sonuç olarak, tepkiler üzerine ceza
uygulamasını 1 Ocak 2027ye kadar ertelediniz. Bu defa
görüşmekte olduğumuz 365 sıra sayılı Yasa Teklifiyle
ceza alt ve üst sınırları iki ila beş yıl olarak
belirlenmişse de konuya hiçbir çözüm getirilmiş olmuyor. Yine,
uydurma bir suç ve ceza yerli yerinde duruyor. Bu kanun teklifi
yasalaşırsa yabancı şirketlere bu piyasa terk edilmiş
olacak, yerli üretim ve ihracatı sekteye uğratacak, gittikçe
sayısı azalan tütün üreticisi dikim yapmaktan vazgeçecektir.
Gerekçede yazan, şeffaf ve eşitlikçi bir piyasa tesisinden amaç bu
mudur? 2018 yılında yabancı tütün ithalatında fonu
sıfırladınız, yabancı sigaraya teşvik verdiniz,
bu mudur eşitlikçi piyasa tesisinden amacınız? Tütün halk
sağlığı için zararlıdır, gerekli önlemleri
almalıyız, gençleri korumalıyız. derken neden yabancı
tütünün ithalinde fonları sıfırlayıp ithalatı
kolaylaştırıyorsunuz? Adıyaman, Muş, Malatya, Batman,
Siirt, Bitlis, Samsun, Hatay gibi daha birçok il ve ilçemizde dünya
piyasalarında marka değeri olan kaliteli tütün
yetiştirilmekteydi. Geçtiğimiz yıllarda 400 bine yakın
üreticimiz son yıllarda 50 binler seviyesine düşmüştür; yüzde 40ın
üzerinde yerli tütün kullanım oranı yüzde 12 seviyesine
gerilemiş, yine 350-400 bin ton civarındaki yerli tütün üretimimiz
son yıllarda 70 bin ton seviyesine düşmüştür. Geçmişte
Düyun-ı Umumiye, IMF gibi kurumların baskısıyla yüksek para
cezaları uygulanırken bugün yerli ve millî olduğunu iddia eden
AK PARTİ iktidarının politikalarıyla yüksek para
cezaları, ürüne el koyma ve ağır hapis cezaları getirilmek
suretiyle uluslararası yabancı firmaların isteği yerine
getirilmiş, yerli üretim ortadan kalkmış olacaktır.
Gençleri tütün ve alkolden koruyabilmek adına piyasanın denetlenip
düzenlenmesi, belirli oranda vergilerin uygulanması yanlış
değildir ancak orantısız cezalar -kanun tekniğinden ve
hukuk mantığından uzaklaşarak- her alanda tahribata neden
olmaktadır, kurumların tahribatına, insanımızın
da mağduriyetine neden olmaktadır. Yüksek vergiler, hayat
pahalılığı, yoksulluk nedeniyle alkol ve tütün
kullananların önemli bir bölümü merdiven altı ucuz içkiye
yönelmiştir, ölüm vakaları artmıştır, tek
başına içim özelliğine sahip sarmalık yerli tütün
kullanımı da doğal olarak artmıştır. Egede bir
tütün üreticisi yurttaşın tütün kullanan komşusuna peyderpey
ucuz sarmalık tütün vermesi, büyük mağduriyetlere ve hapis
cezası almasına neden olabilir. Bunu üreten insanlar vergi ödememek,
kayıt dışı kalmak iddiasında değildir. Devletin
görevi, hayatın olağan akışında engellenemeyecek olan
faaliyetlere büyük cezalar vererek yurttaşının mağduriyetine
neden olmak değil, onları kayıt altına almak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN SUBAŞI (Devamla) Bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HASAN SUBAŞI (Devamla)
ticaretine imkân
sağlayabilmek, kooperatifçiliği teşvik ederek kurulmasına
yardımcı olmaktır. Anayasada tarif edildiği gibi, devlet, yurttaşın
huzur ve refahını sağlamakla görevlidir.
Yurttaşımızı ağır cezalarla terbiye etmek, yola
getirmek, onları potansiyel suçlu görmek yaklaşımınız
yüzünden en çok yatırım alanınız olan cezaevleri de
korkarım yeterli olmayacaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Halil Öztürk. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA HALİL ÖZTÜRK
(Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 365 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci
bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri
izleyenleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yasa
dışı ticaret, kamu için gelir kaybı olmak
dışında hem haksız rekabete yol açmakta hem de kamu
sağlığı için de önemli tehlikeler arz etmektedir.
Ayrıca, yasa dışı ticaretten elde edilen kirli para
yeraltı ekonomisini de büyütmektedir. Tüm bu sebepler yüzünden her ülkede
yasa dışı ticaret faaliyetleri yasaklanmıştır.
Tarihsel şartlar ve Türkiye'nin coğrafi konumu nedeniyle
sınır ötesi ticaret ve kaçakçılık Türkiye'de her zaman
önemli gündem başlıklarından biri olagelmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri, Ticaret
Bakanlığı verilerine göre bu yılın ocak-ekim döneminde
2 milyon 387 bin 303 paket sigara, 7.515 paket puro, 42 bin paket kaçak tütün
yakalanmıştır. Yaklaşık 65 milyon TL'lik maddi bir
rakam söz konusudur. Sigara kâğıdı ve filtresini de bu hesaba kattığımızda
100 milyon TL'lik bir kaçaktan bahsedilmektedir. Tütün ve tütün mamulleri
kaçakçılığı konusunda Emniyet Genel Müdürlüğünün 2021
yılı istatistikleri incelendiğinde, 2020 yılına göre
olay sayısında yüzde 28lik, şüpheli sayısında da
yüzde 30luk bir artış meydana gelmiştir. Yine son yıllarda
başarılı ve gayretli çalışmalara imza atan
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele
Başkanlığının verilerine göre bu yılın
ocak-eylül döneminde 6.115 operasyon yapılmış; 4,7 milyon paket
kaçak sigara; 1,3 milyar adet boş ve 425 milyon adet doldurulmuş
makaron, 273 ton tütün mamulü ile 329 bin adet puro ele geçirilmiştir. 323
adet yasa dışı doldurulmuş makaron imalathanesi
deşifre edilerek yapılan başarılı operasyonlar
sayesinde 625 milyon lira vergi kaybının önüne geçilmiştir. Bu
vesileyle, KOM Başkanımızı ve ekibini kutluyor,
başarılı ve gayretli çalışmalarının da
devamını diliyorum. Bu bakımdan kaçakçılığın
ülkemize verdiği çok boyutlu zararlara engel olabilmek adına
yapacağımız mevzuat düzenlemelerini de oldukça önemli
bulduğumuzu ifade etmek isterim.
Saygıdeğer milletvekilleri,
görüşmekte olduğumuz teklifle tütün, tütün mamullerine ürün izleme
sistemi getirilmesi, yaprak sigara kâğıdı ve sigara filtresi
üretmek isteyenler için yıllık 2 milyar adet üretim kapasitesine
sahip tesis kurma zorunluluğu getirilmesi, bir yıl boyunca kesintisiz
sinyal alınamayan cep telefonlarının IMEIlerinin pasife
alınması gibi kaçakçılık ve mevzuat dışı
uygulamalar hakkında önemli düzenlemeler bulunmaktadır.
Kaçakçılık tedbirleriyle ilgili
konuşmuşken Milliyetçi Hareket Partisi olarak da şu
önerilerimizi dikkatlerinize arz etmek isterim: Kaçakçılık
suçlarının tamamında hapis cezası alt
sınırının bir yılın üzerine
çıkarılması -ki bu, hapis cezasının adli para
cezasına veya diğer yaptırım çeşitlerine
dönüştürülmesini önlemeye katkı sunabilecektir- yine, adli para
cezasının alt sınırının daha
caydırıcı seviyelerde belirlenmesi ve üst
sınırının artırılması, ödül
miktarlarının artırılması, ihbarcılara yasal
güvenlik sunulması, ikramiye sisteminin etkin bir şekilde
kullanılması, bulunan kaçak ürünün miktarına ve değerine
göre cezaların farklılaştırılması gibi önlemler
de kaçakçılıkla mücadelede etkinlik sağlayabilecek önlemler
arasında sayılmaktadır.
Saygıdeğer milletvekilleri,
malumlarınız olduğu üzere, hepimiz burada bir yandan yasama
faaliyetlerimize devam ederken diğer yandan da seçim bölgelerimizin
ihtiyaçlarını, yatırımlarını ve taleplerini takip
etmekteyiz. Bu anlamda geçmişten bu yana devam edegelen
Kırıkkale sevdamızla gerek yeni yatırım gerekse de
tevsi yatırımlar konusunda çalışmalarımız
hız kesmeden devam etmektedir çünkü bugün, Kırıkkale, eskiye
oranla sahip olduğu sanayi birikimi, coğrafi konumu, büyüyen
ekonomisi, lojistik merkezi olma potansiyeli, sektörel ve bölgesel teşvikleriyle
yatırımcılar için bir cazibe merkezi konumundadır. Çünkü
bugün, rekabet gücünü belirleyen önemli unsurlardan biri lojistiktir ve
ulaşımdır. Kırıkkale, ulaşım
açısından tam bir kavşak konumunda 43 ili kesen bir
noktadadır. Bu bakımdan Devlet Demiryolları Genel
Müdürlüğünün yürüttüğü çalışmalarda 25 lojistik merkez
kurma konusunda Kırıkkalemizi mutlaka kapsam içine alması
gerektiğine inanıyoruz. En azından Kırıkkale'mizin
2019 yılından bu yana değerlendirmeyi beklediği sektör
tabanlı lojistik merkezi müracaatı da nihayete erdirilmelidir.
Diğer taraftan, Kırıkkale'de
faaliyetlerini sürdüren ve kuruluş mevzuatında değişiklik
yaptığımız Makine ve Kimya kurumunda da
çalışanlarımızın yüzü gülerken kurumun teknolojik
altyapısı ve modernizasyonu tüm hızıyla devam etmektedir.
Yeri gelmişken Makine ve Kimya kurumunda
çalışanların taleplerinin birkaç tanesini de ifade etmek
isterim: Taşeron çalışanlarımızın kurum
bünyesinde çalışması için bir çalışma
yapılması, askerî fabrikalarda olduğu gibi işe
devamlılık primi adı altında ek ödenek
sağlanması, eğitim durumlarına göre sicil
değerlendirmesi yapılması gibi taleplerin de dikkate
alınması gerektiğini dile getirmek isterim.
Kırıkkaleliler olarak Makine ve Kimya Endüstrisi kurumunda işe
alımlarda Kırıkkalede ikamet edenlere öncelik
tanınması da yine bizim taleplerimiz arasında
varlığını sürdürmektedir. Buradan, güzide kuruluşumuz
Makine ve Kimyanın, bazı yan, ara mamullerini Kırıkkale
sanayisinde ürettirmesi kentimizin ekonomisine önemli katkılar sunacaktır
diye düşünmekteyiz. Tam bu noktada, gerek Makine ve Kimya Endüstrisinin
yeni yatırımları gerekse ROKETSANın yaklaşık 10
milyar TLlik yeni fabrika yatırımı projeleri
Kırıkkale ticaretine can suyu olacağı gibi millî savunma
sanayimize de önemli bir katkı sunacaktır diyor ve bunu da önemli
bulduğumuzu da buradan ifade etmek istiyorum.
Ancak Kırıkkalemizin bu güzide
yatırımlarla sınırlı kalmaması gerektiğine
de inanmaktayız çünkü bozkırın incisi olma hedefine ancak bu
kamu ve özel yatırımlarla kavuşacaktır. Bu bakımdan,
savunma sanayisi ve AR-GE faaliyetleri projelerinde Kırıkkalenin
önceliklendirilmesini, Makine ve Kimya Endüstrisi kurumunun yeni modernizasyon
ve yatırımlarının desteklenmesini, ROKETSAN, ASELSAN,
HAVELSAN ve diğer savunma kurumlarımızın da
Kırıkkaleye yeni yatırım yapmalarının
sağlanmasını Kırıkkalelilerin hassaten beklemekte
olduğunu özellikle de ifade etmek istiyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, 2023
yılı içinde bitkisel ve hayvansal üreticilerimizin yeni desteklerle
desteklenmesi, tüm çiftçilerimizin Tarım Kredi Kooperatiflerine ve Ziraat
Bankasına olan mevcut borçlarının şartsız bir
şekilde, faizsiz, masrafsız yapılandırılması veya
ötelenmesiyle elektrik ve su borçlarının da affedilmesi büyük önem
taşımaktadır. Diğer taraftan, yeni yıl öncesi esnaf ve
sanatkârımızın başta prim ve vergi borçları yeniden
ele alınarak uzun vade ve düşük faizle
yapılandırılmalı, kullandıkları elektrik,
doğal gaz, su gibi maliyetleri sübvanse edilerek bu kesime de bir nebze
olsun soluk olabilmeliyiz diye düşünüyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak görüşmekte
olduğumuz kanun teklifini desteklediğimizi, yapıcı ve
destekleyici katkılarımızı Genel Kurul
aşamasında, bu aşamada sunacağımızı
belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyor, saygılar
sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Mahmut Celadet Gaydalı.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, partim ve grubum
adına görüşülmekte olan 365 sıra sayılı Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerine söz almış bulunmaktayım.
Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, bugün Tütün Yasa
Teklifini görüşüyoruz. Tütünüyle tanınan bir il olan Bitlisin
milletvekili olarak yerli tütün üretiminin ve tütün üreticisinin içinde
bulunduğu durumu görmek gerçekten beni en fazla üzen konulardan biridir.
Türkiye'de ilk ve tek özel sigara fabrikası Bitlis'te kuruldu; hatta
Turgut Özal Bitlis tütünüyle yapacağımız bu sigaraya hiçbir
yabancı sigara rakip olamaz. demişti fakat yönetim kurulu
zaafından faydalanan Rothmans, British American Tobacco Company
ortağı olan firma allem etti, kallem etti fabrikayı
kapattırdı. Kâr marjı bu kadar yüksek bir malın
fabrikasının zarar gerekçesiyle kapatılması akıl
almıyor. Bu uzun bir mesele, burada bunu anlatmaya da vaktim yok.
Hepinizin hatırlayacağı üzere, TEKEL
fabrikaları özelleştirilerek insanların bir gecede işsiz ve
aşsız kalmasına sebep olundu. Maalesef AKP iktidarının
çok uluslu şirketlerin çıkarlarını koruyan
politikaları, tütünü hem ilimin hem de bu memleketin bağrından
sökmüş, tütün üretimiyle uğraşan emekçinin de
yaşadığı yerlerden göç etmesine sebep olmuştur. TEKEL
fabrikası özelleştirilirken tütün üreticisine de alternatif ürün
önerileceği ve alım garantisinin devlet tarafından
verileceği sözü verilmişti. Gerçek anlamda bir tarım
politikası olmadığından bu sözler de unutuldu.
Bakıldığı zaman, AKP'nin iktidara geldiği yıllarda
yıllık 350-400 bin ton tütün üretimi gerçekleşirken 2019a
doğru bu üretim 50 bin tona kadar düşmüştür. 2006
yılında 252 bin üreticisi olan tütünün 2019da üretici
sayısı 50 bine kadar gerilemiştir. Sadece Bitlis'te 26 bin aile
tütün üretimi gerçekleştiriyordu, Bitlis TEKEL Fabrikasında 600
kişi istihdam ediliyordu. 1925te başlayan Bitlis'in tütün üretimi,
AKP'nin ilk on yılında yerle bir edildi. Tabii, Bitlis özelinde
anlattığım husus, Türkiye genelinin makûs talihi hâline geldi.
Değerli milletvekilleri, 28/10/2020 tarihinde
yayımlanan 7255 sayılı Kanun ile 4733 sayılı Kanun'un
6ncı maddesine Tütün mamulü üreticilerinin, bir takvim yılı
içinde yurt içi piyasaya arz amacıyla ürettikleri ve ithal ettikleri;
sigara, nargilelik tütün mamulü sarmalık kıyılmış
tütün mamulü ve pipoluk tütün mamulü kategorilerinde kullandıkları toplam
tütünün, kategori bazında en az yüzde otuzunun Türkiyede üretilen tütün
olması zorunludur. Cumhurbaşkanı, bu oranı yüzde
kırkbeşe kadar artırmaya yetkilidir. hükmü eklenmişti. Ne
oldu bu maddeye? Yerli tütün yüzde 40lardan yüzde 10lara gerilemiş, kanunla
bile şirketlere söz geçiremiyorsunuz. 2022 yılı için yüzde 17,
2023 yılında yüzde 21, 2024 yılı için yüzde 25 yerli tütün
kullanması gereken şirketler ne kadarını kullanıyor ve
ne kadar kullanacak? Millî ve yerli narası atan Hükûmet, Türkiye tütünü,
geçmişte bütün dünyada ün yapmış bir üründü; British American
Tobacco karteline teslim olundu. Togg araba yapıyorsunuz da yerli sigara
mı yapamıyor, üretemiyorsunuz? Sigara üretmek araba üretmekten çok
daha kolay bir iştir. Araba üretimi için, dizaynı için
İtalyanların, motoru için Almanların, pili için Çinlilerin
kapısını çalmaya gerek yok. Bunu yaparak hem döviz transferini
önleyebilir, aynı zamanda ihracat yaparak da döviz girdilerini
artırabilirdiniz. Öyle yüzde 50sini dışardan getirmeye de gerek
yok; tamamı yerli üretim olur ama işinize gelmiyor. Her vesileyle
yakındığınız dış güçlerle ülke zararına
ekonomik iş birliği yapıyorsunuz. Şimdi de vergi
kaybını bahane ederek bu teklifi hazırlıyorsunuz. Bir
yandan vergi kaybından bahsediyorsunuz, diğer yandan sürekli artan
bir ÖTV söz konusu. Daha önce devlet tekelindeyken konulan yasaklar vergi
kaybı olarak görülüyordu, şimdi ise sigara kartellerinin gelir
kaybını önlemek için konulan yasaklar bunlar. İnsanlar ekonomik
olarak geçinemiyor, hayat pahalılığı altında
ezilmiş durumda; siz, hâlâ vergi kaybından bahsediyorsunuz. Sizin
büyük büyük rakamlarla anlattığınız vergi
kayıplarının binlerce katı Merkez Bankasında bir
gecede yok edildi. Yandaş firmaların yüzlerce milyon hatta
milyarlık vergi borçları siliniyor, affediliyor.
Uyguladığınız vergi politikalarıyla insanları
sigara almaktan değil, bandrollü sigara almaktan vazgeçiriyorsunuz.
Sigaraya pahalıya ulaşan insan, gidiyor, tütün almayı tercih
ediyor; bu durumun sebebi sizsiniz. Tütünü salt bir şekilde sağlık
ya da vergi olarak ele almak kadar yanlış bir yaklaşım da
olamaz.
Ekonomik açıdan da önemli bir tarım
ürününden bahsediyoruz. 2020 yılında 51.845 ton tütün ihracatı
yapılıyor fakat karşılığında 115 bin ton
tütün ithalatı gerçekleştiriliyor; sattığınızın
2 katı tütün alıyorsunuz. 279 milyon dolar kazanıyorsunuz, 562
milyon dolar ödüyorsunuz. Bu nasıl bir ticaret
anlayışıdır anlamak mümkün değil. Kendimizin
üretebileceği tütünü niçin ithal ediyoruz? Tütün ihracatı yapabilecek
bir ülkenin yerli tütün üretimi üzerinde uyguladığı despot
politikalar maalesef tütün ihracatını da olumsuz etkilemiştir.
2018 yılında 1 milyar doların üzerinde ihracat
yapıldı, 2019-2020 yıllarında 900 milyon dolar, 2021
yılında 783 milyon ve son olarak da 2022 yılının ilk
dokuz ayında 588 milyon dolarlık ihracat yapıldı. Üretimde
yaşanan düşüşün ihracattaki yansımaları görülüyor.
Tabii, bu üretimdeki düşüş politik tercihinizin
yansımasıdır.
Değerli milletvekilleri, bu işi bir
mantığa oturtmak lazım. Vergiler artsın; gençler, çocuklar
ulaşmasın. mantığı eksik bir mantıktır.
Zaten tütün mamullerinin 18 yaş altı insanlara satışı
yasak. Emin olun, bugün, gençler sigaraya ulaştığından daha
kolay uyuşturucu maddelere ulaşıyor.
Yerli tütün üretimini desteklemek lazım. Bunun
ticari bir faaliyet olduğu gerçeği düşünülerek ve bölgesel
olarak dünyanın en kaliteli tütününü yetiştirebilecek bir konumdayken
bunu yok saymak akıllıca değil, yerli üreticiyi
toprağından, tarlasından, işinden koparmak
mantıklı değil.
Özellikle, 3üncü ve 5inci maddelere de
değinmek istiyorum. Bu maddeler aslında tütün sektörüne
iktidarın vurduğu ve vurmak istediği darbenin bir
yansımasıdır.
3üncü maddeye göre, tütün mamulleri üretmek
isteyenlerden sigara, makaron, yaprak sigara kâğıdı ve sigara
filtresi için yıllık 2 milyar adet, diğer tütün mamulleri içinse
en az 15 ton üretim yapabilecek tütün hazırlama bölümleri dâhil tam ve
yeni teknoloji tesis kurmaları istenmektedir.
Yine, 5inci maddeyle de tütün mamulleri ve alkollü
içecek üreticilerinden 50 milyon TLye kadar teminat alınması
öngörülmektedir. Bu da bize şunu gösteriyor ki ya AKP tütün üreticisini
düşürdüğü durumun farkında değil ya da üretimi baltalamak
amacıyla kanunları bir sopa olarak kullanıyor.
Artık Türkiyede borçlanmadan hiçbir üretim
faaliyetinde bulunamazsınız. Hele ki tütün gibi baskılanan bir
ürünün üreticisinden böylesine bir teminat beklemek -deyim yerindeyse- bir
aymazlıktır. Özellikle, tütün mamulleri üretmek isteyenlerden
beklenen, yeni teknoloji tesisi duyarlılığı, açıkça
Üretme. demenin bir şeklidir. İşsizlikle, yoksullukla,
yolsuzlukla savaşacağınıza emekçiyle, üreticiyle savaşıyorsunuz.
Küçük aile işletmesi olan tütün üreticileri kendilerine pazar da buluyorsa
bunu niye kısıtlıyorsunuz? İşsizlik oranı bu
kadar yüksek bir ülkede üreten, emek veren, para kazanan insanları
durdurmak değil, teşvik etmeniz gerekir. Bu kanun teklifinin, tütün
kartellerine teslimiyetten, onların taleplerini yerine getirmekten
başka bir anlam taşımadığı açık ve
ortadadır.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Tufan Köse. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TUFAN KÖSE (Çorum) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifine girmeden evvel birkaç şeyden
bahsetmek istiyorum. Değerli arkadaşlar, öncelikle, Pençe-Kilit
Operasyonunda şehit olan askerlerimize Allahtan rahmet diliyorum.
Tahir Elçinin ölüm yıl dönümü, Diyarbakır
Barosu Başkanımız, barış elçimiz. Süreci çok
konuşuldu burada, yıllardır da konuşuluyor, Cumhuriyet Halk
Partisi milletvekilleri konuştu, Halkların Demokratik Partisi
milletvekilleri konuştu, o konuya girmeyeceğim ama bir garabeti
burada sizlerle paylaşmak istiyorum, Türkiyede adaletin geldiği
noktayı. Kasım ayında olan duruşma temmuz ayına
erteleniyor, yaklaşık sekiz ay; gecikmiş adalet, asla adalet
değildir. Buradan şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Eğer
sizin, Adalet ve Kalkınma Partisinin adalete bakışı bu
kadar çarpık olursa, beş gün Yargıtay üyeliği yapan, bir
tek dosyanın altında, bir tek kararın altında imzası
olmayan bir vatandaşı, bir hâkimi siz Anayasa Mahkemesine, en yüksek
mahkemeye yargıç yaparsanız Diyarbakır Baro
Başkanımızın davasının hâkimi de
duruşmayı sekiz ay gönül rahatlığıyla erteleyebilir.
Adaletteki çarpıklığı en can alıcı şekilde
gösteren bir durum, sekiz ay ertelenmiş.
Bir taraftan da tabii, 28 Şubatın
aslında faili olmayan ama mahkûmu olan, yaşları 90
civarında 11 general var. Biri benim hemşehrim, Ahmet Çörekçi; çok
saygıdeğer bir isim, onur duyuyorum onunla hemşehri olmaktan.
Diğer isimleri saymayacağım, 11 kişi; 4 orgeneral var,
korgeneraller var ve ortalama yaşları 80-85 civarında. 2012
yılında FETÖcü savcıların oluşturduğu dosyayla
önce bir süre tutuklu kalan, devamında da hapis cezası alan 90
yaş civarındaki insanlar bunlar. O FETÖcü savcılardan birisi
kaçtı gitti, birisi de şu anda mahkûm, cezaevinde yatıyor. Bu
insanlar 90 yaş civarındalar, bunları elektronik kelepçe yoluyla
yahut da evde hapis yoluyla cezaevlerinden çıkartmak mümkünken
iktidarın intikamcı bakış açısı nedeniyle
memleket için uzun yıllar hizmet eden, askerlik eden bu insanlar hâlen
cezaevindeler.
Kanun dışındaki son sözüm can
dostlarımızla ilgili. Konyada yaşanan vahşeti ben de
ağlayarak, gözlerim dolarak izledim maalesef yani kınamak filan
yetmez, en ağır şekilde cezalandırılmaları
gerekiyor onların. Can dostlarımız açlık, pislik ve
hakikaten zulüm altındalar, devletin mutlaka bu olaya el atması
lazım. 5 milyon ile 10 milyon arası olduğu da söylenen bir sokak
köpeği mevcudu var ama bunların
kısırlaştırılmaları, bunların rehabilite
edilmeleri çok mümkün; zaten ömürleri üç-üç buçuk yıl civarında.
Mutlaka sizlere de geliyordur, bana da çok geliyor;
her yıl 14.200 KPSS mağduru olduğunu söyleyen veteriner
hekimimiz var, genç bunların tamamı, her yıl da 3 bin kişi
bunlara ilave ediliyor. Bunlardan, hizmet alımı yoluyla olabilir,
sözleşmeli kapsamında değerlendirilerek olabilir,
kısırlaştırma işleminde ve bu can
dostlarımızın rehabilite edilmeleri konusunda mutlaka
yararlanılmalıdır. Onlar bizim hakikaten de söylediğimiz
gibi sevgi yumaklarımız.
Değerli arkadaşlarım, Tütün, Tütün
Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi için grubum adına söz aldım. Adalet Komisyonunda da bu kanun
teklifiyle ilgili bir kısım görüşmelerde bulunduk, orada da ben
konuşma yapmıştım. Şimdi, yine, tam bir AKP
klasiği, Adalet Komisyonuna gelen kanunların tamamı zaten torba
kanun şeklinde geliyor. İnşallah, iktidarımızda bu
torba kanunları da rehabilite etmek için ayrı bir komisyon
kuracağız ve bunları da belli bir düzene koyacağız.
Toplam 11 madde, 2 tanesi yürürlük ve yürütme maddesi; 1i yürürlük tarihi, 1i
yürütme... Bunlardan 4 madde tütün ve alkol piyasasını düzenliyor; 2
madde Vergi Usul Kanununda, 1 madde Özel Tüketim Vergisi Kanununda, 1 madde
Elektronik Haberleşme Kanununda, 1 madde de Kaçakçılıkla
Mücadele Kanununda düzenleme yapıyor arkadaşlar. Tarımsal bir
ürünün Kaçakçılıkla Mücadele Kanunuyla ne alakası var da
konuluyor, bunu da anlamak mümkün değil ama AK PARTİ
iktidarının tarıma bakışı da böyle maalesef. Bu
kanun teklifi geliyor mesela, Tarım Komisyonuna gelmiyor; örnek olsun.
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunu kaldıran kanun
gelmişti 2017de, yine Tarım Bakanlığının
herhangi bir fonksiyonu olmadı o kanunda da, yine Ticaret
Bakanlığının gözetimi altında kanun değişti;
çarpık bakışın bir yansıması. Yani köylünün 500
metrekarede, 1.000 metrekarede ektiği sarmalık tütünü sen
Kaçakçılık Kanununa koyuyorsun, iki yıldan beş yıla
kadar
Bir de Komisyondaki arkadaşlar diyorlardı ki: Ya, iki
yıla çektik ki cezayı denetimli serbestlikten yararlansın.
Kardeşim, iki yıla çektin ama adamın 300 kilo tütünü var, 50
kilo bir satıyor, 50 kilo bir satıyor, 100 kilo bir satıyor yani
4-5 seferde satsa neredeyse adam öldürmeye teşebbüsten, adam öldürmek
suçundan ceza almış kadar ceza alacak yani. Bu şekilde kurtaramazsınız,
bu çarpık vergilendirme anlayışını
değiştirmeniz gerekiyor. O küçük çiftçinin Adıyamanda,
Malatyada, Bitliste ektiği ve çoluğunu çocuğunu okuttuğu
-sarmalık tütüne diyorum, bakın, başka bir şeye demiyorum-
sarmalık tütüne eğer siz 180 lira vergi koyarsanız onlara da
yapacak başka bir yol bırakmazsınız. Belki zaman
kalırsa biraz sonra bu konuya tekrar değineceğim.
Şimdi, kanun teklifinde hâkim olan bir
anlayış var, bir yaklaşım var, AKPnin
çıkardığı bütün kanunlarda benzer anlayışı
ben on iki yıldır görüyorum. Emekçileri ve yoksul
halkımızı bir kere hep karşısına alıyor,
karşıtı. Onlara ancak yardım etmeyi ve sadaka vermeyi
istiyorlar; halkımız hep böyle yardıma muhtaç kalsın,
çalışarak bileğinin hakkıyla kazansın istemiyorlar.
Bakış açısı bu, emekçi ve halk karşıtı.
Adaleti yok sayıyor, uluslararası tekellerin ve şirketlerin
çıkarlarını odak noktası olarak alıyor, merkezine
koyuyor, çiftçinin ve tütün üreticimizin çıkarlarını hor
görüyor, onlara yanlış bakıyor; kâr ve rant temelli bir
yaklaşım yani bu düzenleme, toplamda, yoksul halkımızın
geleceğini karartarak onları mutsuz edecek bir düzenleme değerli
arkadaşlarım. Niye böyle diyoruz? Bakın, 2002den beri,
yaklaşık yirmi yıldır zaman zaman tütünle ilgili düzenlemeler
yapılıyor -az evvel söyledim- Tarım
Bakanlığının yetkilileri filan da hiç burada olmuyor,
genelde Adalet Komisyonu üyeleri, Ticaret Bakanlığının
yetkilileri
Son yirmi yılda yerli tütünün sigaralarda kullanım
oranı -hep söylendi burada, benim de tekrar etmemde bir beis yok- yüzde 40lardan
yüzde 12lere inmiş yani Virginia tütünü içsin. diyorlar, Virginia
tütünü içeceğiz. Orhan Pamuk'un da bir kitabında vardı, bir
teröriste sorgu yapıyorlar, Niye Marlboro içiyorsun? diye soruyorlar,
Ben Virginia tütününden vazgeçemiyorum. diyor. AKP iktidarı da Virginia
tütününden vazgeçemiyor maalesef, maalesef.
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Biz hiç sigara içilmesin istiyoruz.
TUFAN KÖSE (Devamla) Ya, biz de istemiyoruz sigara
içilmesini ama içiliyor maalesef, yapacak bir şey yok. Komisyonda da
konuşmuştuk sizinle hatırlarsanız.
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Bu kadar kapsamlı kanunu biz getirdik.
TUFAN KÖSE (Devamla) Şimdi, 2002de -daha
eskiden daha da çok, yani 600 bin tonlara filan ulaşan bir üretim var- 400
bin tonlarda olan tütün üretimi gele gele 70-80 bin tonlara gelmiş, dönem
dönem 50 bin tonlara kadar düşmüş. Tütünden geçimini sağlayan
üretici sayısı da hakikaten 700-800 binlerden 400 binlere inmiş;
2002den sonra, bugünlerde de 70 binlere inmiş yani aileleriyle beraber
yaklaşık 1 milyon nüfus tütün üretiminden vazgeçmiş. Tütün
üretiminden vazgeçince ne yapıyorlar? Yani o tütünün üretildiği
yerlerde başka bir şey üretmek de çok mümkün değil, ne
yapıyorlar? İşte büyükşehirlere göçüyorlar; büyükşehirlerde
güvencesiz çalışan, efendim, sigortasız çalışan,
gelecekten kaygılı, mutsuz insanlar topluluğu
oluşturuyorlar.
Şimdi, yine 2006da, sizin döneminizde mesela
biz tütünde 497 milyon dolarlık ihracat yaparken, bu, 2020
yılında 258 milyon dolara kadar gerilemiş yani 239 milyon dolar
artıdayken 2020 yılında ihracatımız 279 milyon dolara
gerilemiş, ithalatımız 562 milyon dolara yükselmiş yani
aslında siz cari açığa da zarar vermişsiniz; toplam 283
milyon dolarlık bir eksi var ihracat- ithalat dengesinde. 2006dan 2020ye
söylüyorum, daha eskisine, o kadar da detaylı girmiyorum.
İktidarın geniş halk kitlelerini
ilgilendiren, çiftçiyi, esnafı, işçiyi, işsizi, emekliyi, memuru
ilgilendiren konularda her alanda izlediği politikalar gibi çarpık
politikasının en büyük yansıması da aslında tütün ve
alkol konusunda görülebilmekte. Tütün üretimi ile alkol tüketimini kişi
hak ve özgürlüklerini hiçe sayarcasına engeller koyan iktidar -buna da
sağlık bahanesini getiriyorlar, bence alakası yok, aslında
zaman olsa da ondan da bahsetseydim- iş vergilendirmeye gelince en yüksek
vergiyi tütünden ve alkolden alıyor.
Bakın, arkadaşlar, sadece ÖTV olarak, özel
tüketim vergisi olarak 100 milyar vergi almışlar. 2021
yılındaki toplam vergi gelirimiz 1 trilyon 100 milyar lira, bunun 100
milyarını özel tüketim vergisi olarak sigara ve alkolden
almışlar. Sigaranın oranı 2006da yüzde 24ken, 8,6
milyarken özel tüketim vergisindeki payı; 2021de 67 milyara
çıkmış, yüzde 32ye çıkmış.
Bakın, alkolde bu çok daha çarpıcı;
2006da yüzde 5,1 özel tüketim vergisi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Sağlık giderlerindeki payı ne peki sigara ile
alkolün, sağlık giderlerindeki payı? Kaç 67 milyar?
TUFAN KÖSE (Devamla) Onu da başka bir
şeyde konuşalım. Bu engellemiyor yani sonuçta
kaçakçılığı teşvik ediyorsunuz, herkesi kimyager
yaptınız, evlerinde herkes alkol üretiyor. Bakın, bu yoksullukta
da artık bir yerde
Yani o kadar vergi, yüzde 235 vergi oranı
Değerli arkadaşlarım, Alkolde çok
daha çarpıcı. dedim. Özel tüketim vergisi oran 2006da yüzde
5,1ken, 2021de tam 2 katına çıkmış, 11,1; 1,9 milyardan
22 milyara çıkmış. Bunun sonucu ne olmuş peki? Bunun
sonucu, kaçak tütün ve sahte alkol satışının ve
kullanımının gittikçe yaygınlaşması olmuş.
Şimdi, yılbaşı geliyor, yine,
duyacağız, bakın, bir an evvel önlem alsın,
İçişleri Bakanı falan bu işlere baksın; bu işler
Ticaret Bakanlığının işi değil. İşte,
Falan ilde kaçak alkol yakalandı. Filanca ilde kaçak alkolden 3
kişi öldü. 5 kişinin gözleri kör oldu. 15 kişi filan oldu
diye
Bu kadar vergi olursa yılbaşında yine bu haberleri hep
beraber alacağız gibi duruyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TUFAN KÖSE (Devamla) Bunun önleminin bir an evvel
alınması gerekiyor. Yani yasakçı zihniyetle,
aşırı vergi koyarak ne insanların, toplumun
sağlığını koruyabilirsiniz ne de onların içimine
engel olabilirsiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gruplar adına söz talepleri
karşılandı.
Şimdi şahıslar adına ilk söz
Sayın Fahrettin Yokuşun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Siyasi iktidarın uyguladığı
yanlış politikalarla tütün üreticilerimiz can çekişiyor,
binlerce TEKEL işçimiz perişan. Yılda yaklaşık 500
milyon dolar ihracat yapılırken şu an tütünde ithalata maalesef bu
bedele yakın para ödüyoruz. TAPDKnin kapatılmasıyla Tarım
ve Orman Bakanlığı iç piyasayı çok uluslu şirketlere
peşkeş çekmekten başka bir görev yapmamıştır.
Tütün, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan beri ihraç ürünlerimiz
kapsamındayken AK PARTİ döneminde maalesef ithal ürünlerimizin en
başında gelir hâle gelmiştir. 1988 yılında
yalnızca 600 ton olan tütün ithalatımız 2020 yılı
itibarıyla 115 bin tona çıkmıştır yani 191 kat
artmıştır. Diğer yandan, ülkemizde üretilen tütünün yüzde
75i ihraç ediliyordu, bu ihracattan 500 milyon dolar gelir elde ediliyordu.
Değerli milletvekilleri, TAPDKnın
özerkliğini alarak Tarım ve Orman Bakanlığına
bağlanması sonucu piyasayı bir iktidar tekeline
dönüştürdüler. Piyasadaki tek kamu kurumu olan TEKEL, sizin hükûmetinizce
özelleştirildi. Tütün üreticisi tüccarın yani özel sektörün
insafına bırakıldı. Yerli tütünü koruma anlamında en
önemli faktörlerden biri olan, ton başına 3 bin dolar ithalat vergisi
olan Tütün Fonu kaldırıldı. Bu durumda yurt
dışından çok daha ucuz ve daha fazla tütün temin etmenin önü
açılarak yerli tütün kullanımının azalmasına sebep
olundu. Ton başına alınan vergileri dış piyasa lehine
sıfırladınız, iç piyasada üretilen tütüne fahiş
vergiler koyarak hem satılmasını
zorlaştırdınız hem de tütün üreticilerimizi mağdur
ettiniz. İç piyasada üretilen sigaralarda kullanılan yerli tütün
oranını önce düşürdünüz, sonra ithal tütün oranını
yükselttiniz. Bu durum yıllarca böyle devam etti. Baktınız ki
yerli tütün yok oluyor, üretici perişan, tepkiler geliyor, üretici borç
batağında inliyor, traktörünü, tarlasını satıyor,
üretimi bırakıyor ve şehre taşınıyor; bu vahim
tablo karşısında sigaralarda kullanılan yerli tütün
oranını birazcık yükselttiniz, üreticinin gönlünü almaya
çalıştınız ama art niyetinizi, kötü niyetinizi zaten
üreticiler biliyordu, ne yapsanız nafile. Bugün, tütün üreticilerimiz
ürettikleri ürünü satabilmek için kooperatifleşmek zorunda; en az 250
üreticinin bir araya gelmesi şartını getirdiniz. Bu, büyük bir
garabettir. Üreticilerimizin önüne engeller koyarak tütün sektörünü
düzenleyemezsiniz.
AK PARTİ olarak Tütün ve Alkol Dairesi
Başkanlığını personel atamalarında tüm kamu
kurumlarında yaptığınız gibi siyasi
yandaşlarınıza peşkeş çektiniz. Kurum
bağımsızken kurul üyesi olan şahsı başkan
yardımcısı atadınız, Tarım ve Orman
Bakanlığına bağlanınca da aynı şahsı
daire başkanı olarak atadınız. Şimdilerde ise
psikoloji uzmanı bir yandaşı başkan yaptınız.
Allah aşkına kamuda bu işi yapacak liyakatli kişi
kalmadı mı? Psikoloji mezunu birini bu kurumun başına neden
getiriyorsunuz? Hükûmetiniz döneminde TAPDKde yolsuzluk, hırsızlık
almış başını gitmiştir. Olaylar
savcılıklara konu olmuştur ama hiçbir tedbir
almadınız, üzerine gitmediniz. TEKEL ortadan kalktıktan sonra
piyasadaki tek düzenleyici, denetleyici, bağımsız TAPDKyi de
kapatarak, yalnızca bir daire başkanlığına dönüştürerek
işlevsiz hâle getirdiniz. TAPDKyi Tarım ve Orman
Bakanlığına bağlamanızla birlikte memurların
maaş ve özlük haklarını da dondurarak onların da hak
kaybına sebep oldunuz. Değerli milletvekilleri, memurların
maaş ve özlük haklarındaki kayıpları gidermek için tekrar
düzenleme yapma gereği bile duymadınız. TAPDK
bağımsız kurul olarak tekrar eski hâline getirilmelidir.
Ülkemizde üretilen yerli tütün oranının en az yüzde 85e
çıkarılması, her türlü tütün ithalatında Tütün Fonunun ton
başına 3 bin dolar vergi, 4733 sayılı Tütün, Tütün
Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanuna
eklenmelidir. Eskiden dünyaca ünlü sigara markalarının üzerinde Ünlü
Türk tütününden üretilmiştir. diye yazardı, maalesef şimdi
Amerikan tütünü sloganları paketlerin üzerinde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Her zaman
yaptığınız gibi Yerli ve millîyiz. diyerek yerli ve millî
tüm varlıklarımızı yok ediyorsunuz. Sayın Genel
Başkanımız Meral Akşenerin de dediği gibi, Virginia
tütününün, Amerikan tütününün bu ülkede inşallah adını yok
edeceğiz; onun yerine, Türk tütününü ihya edeceğiz. Bunun yolu; tütün
üreticisine, çiftçimize, üreticimize, millî varlıklarımıza sahip
çıkmakla olur. İnşallah, o günlerin şafağı sökmek
üzeredir.
Biz buradan Adıyaman başta olmak üzere
bütün tütün üreticilerimize diyoruz ki: Az kaldı, sabrediniz.
İnşallah, iyi günlerde buluşacağız diyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına ikinci söz
Sayın Müşerref Pervin Tuba Durgutun.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Tütün,
Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifimiz üzerinde görüşmelere devam ediyoruz.
Bir tütün kontrolü savunucusu ve halk
sağlığı uzmanı olarak sözlerime tütünün hangi formda
tüketilirse tüketilsin öldürücü bir ürün olduğunu hatırlatarak
başlamak isterim. Önlenebilir ölüm ve hastalıkların en önde
gelen nedenlerinden olan tütün kullanımı, en büyük halk
sağlığı tehditlerinden biridir. Küresel bir salgın
olan tütün kullanımına bağlı hastalıklar sebebiyle
dünyada her yıl 8 milyon insan hayatını kaybetmektedir. Ne
yazık ki bu ölümler çoğunlukla çok uluslu sigara şirketlerinin
pazarlama taktikleri ve müdahalelerine yoğun bir şekilde hedef olan
düşük ve orta gelirli ülkelerde gerçekleşmektedir. Sadece kullananlar
için değil, sigara kullanmasa bile dumanına maruz kalanlar için de
ölümcül olan bir üründen bahsediyoruz. Her yıl 1 milyon 200 bin kişi
tütün dumanından pasif etkilenim sonucu hayatını kaybetmektedir.
Dünya Sağlık Örgütünün tahminlerine göre dünyadaki çocukların
yarısı ne yazık ki tütün dumanına maruz kalmaktadır ve
her yıl 65 bin çocuk sigara dumanının yol açtığı
hastalıklardan dolayı hayatını kaybetmektedir. Halk
sağlığı açısından bu kadar kritik bir ürünün denetimsiz
üretimi ve kaçakçılığı elbette ki göz yumulacak bir
şey değildir. Ticaret Bakanlığımızın
verilerine göre, alınan önlemler sayesinde 2014 yılında yüzde 21
oranında olan kaçak sigara oranı bugün yüzde 2 civarına
düşmüş görünüyor. Bu olumlu gelişme bizleri memnun etse de son
dönemde ülkemizde kaçakçılıkla mücadele kapsamında yapılan
çalışmalar makaron, sarmalık kıyılmış tütün
ve nargile tütünü gibi tütün mamullerinin usulsüz bir şekilde piyasaya
sürülmesinde ciddi artış olduğunu göstermiştir. Mesela,
2017 yılında 20 milyon kaçak makaron ele geçirilmişken bu
sayının 2022 yılında 2 milyar 400 milyon adede kadar
arttığını görüyoruz. Sormamız gereken, neden kaçak
sigara oranı azalırken makaron, sarmalık
kıyılmış tütün ve benzeri ürünlerde kaçakçılık
artmaktadır? Sigara için çok etkin bir denetim ve ürün izleme sistemi
varken söz konusu ürünler için sistemde bir aksaklık olduğu
aşikâr.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Çözün sistemi.
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (Devamla)
Tütün mamulleri ve yardımcı tütün ürünlerinin
kaçakçılığı sonucu oluşan vergi kaybı ve
haksız rekabet ortamı ülke ekonomisine zarar verirken piyasaya arz
edilen standart dışı ve kalitesiz ürünler, üretildiği
koşullar ve içerdiği maddeler sebebiyle çevre ve halk
sağlığını tehdit etmektedir. Vergi ödemeden piyasaya
kaçak olarak sunulan bu ürünler ucuz oldukları için çocuk ve gençlerin
erişimine açık hâle gelmekte ve halk sağlığı
açısından önemli bir sorun oluşturmaktadır. Bu ürünlerin
takip sistemiyle izlenmesi, denetlenmesi ve vergilendirilmesiyle özellikle
çocuk ve gençler arasında çok kolay ulaşılabilir, elde
edilebilir ürünler olmaktan çıkarmayı umuyoruz. Kanun teklifimiz
görüşülürken de vergilendirme ve fiyat artışının
kaçakçılığa sevk ettiğine dair itirazlar dile getirildi.
Bu, aslında çok uluslu sigara şirketlerinin bir
argümanıdır. Kaçakçılık bu tür sağlığa
zararlı ürünlerde vergileri azaltmakla değil, ancak etkin bir denetim
sistemiyle engellenebilir. Dünya Sağlık Örgütü tütünle mücadelede
vergilendirmeyi en etkili araç olarak tanımlıyor. Dünya
Sağlık Örgütü verileriyle tütün ürünlerinde yapılan yüzde 10luk
bir vergi artışı bile çocuk ve gençlerde tütüne başlamada
yüzde 15 gibi bir azalmaya yol açıyor. Kaçakçılığın
önüne geçilerek tütün ve yan mamullerinin vergilendirilmesinin
sağlayacağı ekonomik katkıya ilave olarak tütün
salgınıyla mücadelede elimizi güçlendireceğine inanıyor,
teklifimizin ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile
olmasını diliyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, birinci
bölüm üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.
Soru-cevap işlemi yok.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi bazı söz talebi olan
arkadaşlarımız var, onların söz taleplerini
karşılayacağım.
Sayın Faruk Sarıaslan, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslanın, Nevşehirin
Kozaklı ilçesinin ısınma sorununa ilişkin
açıklaması
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Teşekkür
ederim Başkanım.
Kozaklı ilçemizden üç saat önce geldim.
Mecliste yaklaşık on gün önce dile getirmiştim. Gittim gördüm ki
Kozaklı ilçemizin ısınma sorunu hâlâ devam ediyor; ilkokulda da
ortaokulda da kaloriferler yanmıyor, çocuklar soğuktan
sınıfa giremiyor, hocalar sınıfta ders anlatamıyorlar,
vatandaş evinde yorgana sarılı oturuyor. Bu işin sorumlusu
Bakanlık mı, belediye mi, AKP mi, bunu belirleyin bir an önce çözün.
Çözemiyorsanız bize söyleyin CHP'li belediyelerimize rica edelim, bir
hafta içerisinde çözsünler. Laf üreteceğinize iş yapın!
Kozaklıyı da kimsesiz, sahipsiz sanmayın! Sandıkta sizden
hesap sorulacağını hiçbir zaman unutmayın!
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Şahin
37.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, 29 Kasım
Hatayın bağımsızlık statüsünün yürürlüğe
girdiği tarihe ilişkin açıklaması
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Teşekkür
ederim.
Bugün 29 Kasım, Hatayın
bağımsızlık statüsünün yürürlüğe girdiği tarih.
Türkiye Montröde kazandığı uluslararası hukuk yoluyla hak
arama ve elde etme tecrübesini Hatay konusunda da çok iyi
değerlendirmiş, önce Hataya bağımsızlık verilip
Suriyeden koparılması, daha sonra ana vatana ilhak edilmesi
şeklinde cereyan eden iki aşamalı bir strateji izlenmiştir.
Milletler Cemiyeti çerçevesinde varılan uzlaşma sonucu imzalanan 1937
Anlaşmasıyla 29 Kasım 1937 tarihinde Hatay
bağımsızlığını ilan etmiştir.
Hatayı kendi şahsi davası hâline getirip yürüttüğü aktif
politikayla Hatayımızı önce bağımsız devlet
statüsüne, daha sonra ana vatana katılmasını sağlayan
başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve Hatayın ilk
Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmeni ve silah arkadaşlarını
rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Millet olmayı devlet olmaya
tercih eden Hataydan
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ataş
38.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın, 2023 yılı
yeniden değerleme oranına ilişkin açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Teşekkürler
Sayın Başkan.
2023 yılı yeniden değerleme
oranı yüzde 123 olarak Resmî Gazetede yayımlanmıştır.
Buna göre 2023 yılında ceza, harç ve bazı vergilere yüzde 123
zam gelecektir. Kendi alacağına şahin olan iktidar, iş
emekli, memur ve işçi maaş zamlarına gelince TÜİKin
gerçeği yansıtmayan uydurma rakamları üzerinden zam
yapmaktadır. Akıl dışı bu uygulama da kabul edilemez.
Ya maaşlara da yeniden değerleme oranında zam yapın ya da
yeniden değerleme oranını TÜİKin enflasyon rakamları
üzerinden yapın. Vatandaşın cebinden elinizi çekin. AKP
vatandaşa kaşıkla verip kepçeyle geri almaktadır ancak bu
düzen böyle gitmez, bu devran garibanın sırtına yüklediğiniz
vergilerle dönmez diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
39.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, Edirnenin
Uzunköprü ilçesinin Çöpköy Mahallesindeki ağaç katliamına
ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Tarım ve
Orman Bakanına soruyorum: Uzunköprü ilçemizin Çöpköy Mahallesinde
ağaç dikmek için ağaç katliamına niçin izin verdiniz? Arazi ve
ağaçlar kimindi? Çöpköyde yaşayanların. Peki, ne oldu? AKP gece
yarılarını çok sever, bütün sorunlu yasaları gece
yarısı çıkartır; bu da buna benzedi. Gece
yarısını iki geçe Çöpköydeki çok az bir kısmı
boş, önemli bir kısmı meşe ağacıyla kaplı
ormanlık alanı sözde ilan ederek köylüye değil bir firmaya
verdiniz. İlanı kimse görmedi yani kimsenin haberi yok. Haber
verseydiniz, Çöpköylüler oradaki boş araziye gelir getirici ceviz ve badem
dikerlerdi. Siz ne yaptınız? Orada yaşamayan, bir günlük bile
ikameti olmayan bir firmaya yanında göl de olan bu araziyi verdiniz. Bu
firma da ceviz dikmek için meşe ağaçlarını kesti.
Vatandaş haklı olarak soruyor: Benim arazimi benim haberim olmadan
nasıl talan edersiniz? (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bülbül
40.-Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, ziraat mühendislerinin
kamuda istihdamına ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ziraat mühendisleri Türkiye'de ikinci
sınıf muamelesi görmektedir. Her yıl mezun olan ziraat
mühendisleri kendi alanında değil, vale, garson, fabrika işçisi
gibi kendi işi dışında çalışmak zorunda
bırakılıyor. Verilere baktığımızda, ziraat
mühendislerinin son üç yıldaki kamu istihdamı yüzde 1,3ün
altında kalmıştır. Tarım en temel ihtiyaçları
karşılayan ve en önemlisi ülkemizin kalkınmasına en büyük
destek olan bir sektördür. Ziraat mühendisleri, tarım sektörünün hem insan
ve çevre sağlığına uygun olarak hem de sürdürülebilir
olarak gerçekleştirilmesi için kilit noktadadır. Bu kadar önemli bir
meslek grubunun göz ardı edilmemesi, gereken önemin verilmesi için en az
15 bin ziraat mühendisi ataması yapılmalıdır. AKP
iktidarı her alanda olduğu gibi burada da kulaklarını
tıkıyor. CHP olarak iktidara geldiğimizde bu atamaların
hepsi yapılacak, mağduriyet son bulacaktır.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Sümer
41.-Adana Milletvekili Orhan Sümerin, muhtarların
sorunlarına ve muhtarlık binalarına ilişkin
açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Demokrasinin temelde nasıl işlediğini
en güzel şekilde gösteren muhtarlarımız birçok zorlukla
karşı karşıyalar. Ekonomik kriz
muhtarlarımızı da hayli zorluyor. Kırsal ve
dağlık köylerde hizmet veren muhtarlarımız,
vatandaşın sorununu çözmek için ayda bir iki defa şehir
merkezine gidip geldiğinde ciddi sıkıntı yaşıyor.
Muhtarlık binalarının da çoğu eski ve giderlerini muhtarlar
ceplerinden karşılamak zorunda kalıyor. Kırsal bölgelerdeki
yerlerin muhtarlıklarıyla ilgili Adana Valiliğinin
Yatırım İzleme Başkanlığı tarafından en
ucuzu 463 bin liraya ihale edilmiş 4 adet muhtarlık
binasının yenileme işiyle ilgili belge var. Yıllar boyunca
dile getirdiğimiz muhtarlarımızın dertlerini duymayan,
elektriğini, suyunu kesen iktidar samimiyse, eğer bu konu da seçim
yatırımı değilse Adanada özellikle dağ köylerimizin
atıl durumda bulunan tüm muhtarlık binaları yenilenmeli,
ihtiyaçları giderilmelidir. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Köksal
42.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın,
Afyonkarahisardaki 2. Belediye Şehir Çarşısının
yıkım ihalesine ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, seçim bölgem Afyonkarahisar merkez 2. Belediye Şehir
Çarşısının yıkım ihalesi, iptal edildiği
söylendiği hâlde yangından mal kaçırır gibi
yapıldı. Esnafın dükkânları yıkılacak ama
metrekaresine 2.500-3.000 liradan fiyat biçildi. Şimdi, Afyonkarahisar
merkezde o fiyata kümes bile alamazsınız, mezarlık
fiyatlarının bile metrekaresi daha fazla. Çevresinde bulunan Saraçlar
Çarşısında, Bedestende dükkân fiyatları 5 milyon liradan
başlarken Belediye ve Bakanlık, 2. Belediye Şehir
Çarşısındaki dükkânlara büyüklüğüne göre 50 bin lira, 100
bin lira fiyat veriyor. Şimdi, tek kazancı o dükkânlar olan esnaf
ekmek kapısı elden gidince bu 50-100 bin liraya orada dükkân
alabilecek mi? Ne iş yapacak? Ya, bu kadar büyük bir mağduriyetin ve
vebalin altından nasıl kalkacaksınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Orada iş yeri
olan esnafı çağırın, konuşun, anlaşın,
helalleşin; bu iş başka türlü çözülmez.
BAŞKAN Sayın Bahşi
43.-Antalya Milletvekili Feridun Bahşinin, Kapıkuleden
geçişte Bulgaristan tarafındaki analiz laboratuvarlarının
kapalı olmasının yarattığı mağduriyete
ilişkin açıklaması
FERİDUN BAHŞİ (Antalya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye'nin Avrupaya açılan en önemli
sınır kapısı olan Kapıkuleden geçişte
Bulgaristan tarafında gıda ve benzeri bazı ürünlerin
analizlerinin yapıldığı laboratuvarların
kapatılarak analiz için malların sınıra
BAŞKAN Sayın Tutdere
44.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, sarmalık
tütüne ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman)
Teşekkürler Başkan.
Ocak 2021den bu yana tütün ticaretinde kaç
kişi hakkında işlem yapılmıştır? Kaç
kilogram sarmalık tütün yakalanmıştır? Ne kadar idari para
cezası kesilmiştir? Şu an sarmalık tütündeki vergi
oranı kaçtır? Mevcut mevzuata göre
BAŞKAN Sayın Özgüneş
45.- Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneşin, Tahir Elçinin
katledilişinin 7nci yılına ilişkin açıklaması
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak)
Teşekkürler Başkan.
Tahir Elçi hemşehrimizin katledilişinin
7nci yılındayız. Maalesef, biliyoruz ki 90lı
yıllarda 17.500 faili meçhul cinayet yaşandı. Söz konusu
muhalifler ya da Kürtler olunca özgürlükçü bir yargının
olmadığını, bağımsız bir yargının
olmadığını birçok dosyadan biliyoruz ama şunu söylemek
istiyoruz: Türkiye mutlaka bağımsız bir yargıya
kavuşacak, bunların hesabı sorulacak; biz de Tahir Elçi
yoldaşımızı demokrasi mücadelemizde sonsuza kadar
yaşatacağız ve bunların hesapları mutlaka
sorulacaktır.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Bursa Milletvekili Osman Mesten ve 66 Milletvekilinin Tütün, Tütün
Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/4672) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 365) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o maddeler üzerindeki
önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.49
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.17
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER:
Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 26ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
365 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
1inci madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 365 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin son cümlesinde geçen
sekiz ibaresinin altı olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Turan
Aydoğan Ömer
Fethi Gürer Özgür Özel
İstanbul Niğde Manisa
Abdurrahman
Tutdere Ahmet Kaya Hüseyin Yıldız
Adıyaman Trabzon Aydın
Ayhan
Barut
Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ömer Fethi Gürerin.
Buyurun Sayın Gürer. (CHP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tütün, ülkemizde tarıma vurulan
darbenin adıdır.
Şeker pancarı, tütün, pamuk, çay stratejik
ürünlerdir; ekim alanları, üretici, çiftçi sayıları,
üretimleriyle ilgili ülkemizin, tarımın lokomotif ürünleriydi. Yirmi
yıllık AKP iktidarları, tarımın stratejik ürünlerine
de büyük engeller yarattı; yabancı tekellere boyun eğildi,
tarım adım adım ithalatçı bir sürece savruldu, ülke kendi
kendine yeter olmaktan çıkarıldı, 21 üründe arz
açığı oluşturuldu.
Tütün, cumhuriyet süresince başlı
başına tarımdaki dönüşümün simgesidir. Cumhuriyet öncesi
Tütün Rejisi adıyla bir tür kapitülasyon olarak yabancı sermayenin
denetiminde olan tütün sektörü, cumhuriyet sonrası ekonomi ve istihdamda
önemli bir yer tutmuştur. Cumhuriyetin ilk yıllarında,
Türkiyenin toplam dış satım gelirinin yüzde 40ını
tütün oluşturuyordu.
Tütün otsu bir bitkidir. İnce, küçük
yapraklı, iyi yanan, aromalı, şark tipi tütün ülkemizde
yaygın yetiştiriliyordu. Sulama suyu sorun olan ülkemizde, şark
tipi tütünler kurak tip olmaları nedeniyle sulanmadan üretiliyordu. Ürün
bazında yapılan desteklemelerle üretici için ciddi bir gelir
kapısıydı. 2002 yılında çıkarılan 4733
sayılı Tütün Kanunuyla tütünde adım adım geriye gidiş
başlatıldı. Tütünde destekleme alımlarına son verildi,
tütün üretici sayısı düşerken tütün üretim miktarı da
düştükçe düştü. Tütün fiyatlarında artan girdi maliyetleri
karşısında üretici üretimden vazgeçme noktasına sürüklendi,
sözleşmeli üretim tüketici için mağduriyet yarattı.
Tütün üretimi emek yoğun bir faaliyet
gerektirdiği için tarımsal alanda geniş bir istihdam
olanağı sağlıyordu, binlerce tarım işçisi ve
fabrika işçisi işinden oldu. Çiftçinin kendi başına
dilediği gibi üretim yapması yasayla engellendi, küçük aile tipi
işletmeler bitirilip onların tütünden koparılmasıyla çok uluslu
şirketlerin her istediğine kapı aralandı. Son süreçte,
tütün üretimi yüzde 200, çiftçi sayısı yüzde 600 kayıplara
ererken ithalatta rekorlar kırılır noktaya gelindi. Düşük
kapasiteli ve yerli tütünden imal edilecek sigaraların
imalatlarının da önü kesilip pazar çok uluslu şirketlere teslim
edildi. Süreçte tütün ihracatı yapan ülkemiz artık dış
alımcı konuma getirildi. Tütünde serbest piyasa şartları
oluşacak, geliriniz daha çok artacak. diyen propagandaların içi
boş çıktı, olan çiftçiye oldu.
Dünya sektöründe önemli ve etkin olan çok uluslu
şirketler ülkemizi yol geçen hanına çevirdi. Tütün bahane, çok uluslu
şirketlerin kazancı ise şahane arttı. Yerli, millî
sigaralar yok olurken yabancı markalar sigaralarda piyasayı ele
geçirdi. Samsun, Birinci, Bafra, Yaka, Tokat, 2005 sigara markaları yok
oldu; yabancı markalar Türkiyenin her tarafında satılır
noktaya geldi. Kafayı tek tütüne takan iktidar vergi, ceza, baskı
yoluna da gitti. Amaç sağlık olsa yabancı tekeller neden
farklı markalarla cirit atıyor? Sigarayla mücadele diyerek ülke
tütünüyle mücadeleye geçildi. Sigara sağlığa zararlı ancak
insan sağlığına zararlı olan her şeyle iktidar
neden böyle mücadele etmiyor? Minareyi çalan kılıfını
hazırlar. atasözünü burada anmak istiyorum. AKP, alkol ve özellikle
tütünle mücadele ettiğini söyleyip tütün ürünleri ve alkol vergilerini
artırıyor. İnsan için yalnız alkol, sigara öldüren,
sağlığı bozan olsa çok haklılar da her zararlı
olana niye gerekli tepkiyi göstermiyorlar? Örneğin, bilim insanları
nişasta bazlı şurubun, sentetik
tatlandırıcının sağlığa zararlı
olduğunu söylüyorlar ama bunlar ülkemize AKP döneminde giriş
yaptı. GDO'lu yemlerle hayvanlar besleniyor, onların olumsuz etkisinin
ne olduğu konusunda hâlâ bir bilimsel açıklama raporu sunulmuyor. Asbestli
su boruları değiştirilmiyor, insanların oradan su içmesine
göz yumuluyor. Önemli tarım bölgelerinde, derelerde canlı
yetişmiyor, onlarla tarım alanları sulanıyor. Bu konularda
ise gereği yapılmıyor.
2002 yılında 405.882 olan tütün üreticisi
de 60 binlere geriledi. 2008 yılında TEKELin
özelleştirilmesiyle tütün alımı sona erdirilmişti, o günden
bu yana tütün üreticileriyle ilgili düzenlemeler de hep çiftçinin aleyhine
gerçekleşiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) Teşekkürler
Başkan.
Değerli arkadaşlar, bakınız,
alkol de sigara da insan sağlığına zararlı ama bundan
en çok faydayı kim sağlıyor? Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarları döneminde vergi artırılıyor. Bakana bir soru
önergesi verdim; 2019 yılında 14 milyar 7 milyon, 2020
yılında 16 milyar 5 milyon özel tüketim vergisi alınıp
kamudakilere maaş olarak dağıtılmış yani
sigaradan, alkolden vergi alıyorsunuz ama ondan elde ettiğiniz
gelirin de çalışanların maaşları olarak dağıtımını
sürdürüyorsunuz, bu ne yaman çelişki dedim. Yani bir yerde bitirme
noktasında olduğunuz üründen, mücadele ettiğinizi
söylediğiniz konuda sağladığınız vergi de
hazineye önemli bir gelir olarak giriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) Bu bağlamda,
çiftçi için, üretici için tütünle ilgili yapılması gereken destekler
yerine, onlara köstek olunuyor ve üretim ne yazık ki ülkemizde geriye
düşürülüyor diyor, herkesi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 365 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1nci maddesinin ikinci fıkrasında
yer alan sebebiyet verenler ibaresinin neden olanlar şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasan
Özgüneş Züleyha
Gülüm Serpil Kemalbay Pekgözegü
Şırnak İstanbul İzmir
Mahmut
Celadet Gaydalı Nusrettin
Maçin Kemal Bülbül
Bitlis Şanlıurfa Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Züleyha Gülüm'ün.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Evet, 25 Kasım,
bildiğiniz gibi, Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Mücadele Günü. Ama ne oldu? İktidar olayı
yanlış anlamış herhâlde, kadınlarla mücadele etti.
Kadınlara yönelik yoğun bir darp, şiddet görüntüsü ve
arkasından gözaltı yaşandı. Taksim'de 216, Cizre'de 23,
Ağrı'da 5, Ankara'da 7 ve ertesi gün Kadıköy'de yapılan
eylemde ise 116 kadın darbedildi ve gözaltına alındı.
Şimdi, bu darp ve gözaltı bir öncekilerden çok daha yoğun bir
şiddetle yaşandı, o yüzden buna dair örnekleri tek tek anlatmak
istiyorum.
Arkadaşımız Fulya Dağlı, amirin
talimatıyla hızlıca bir polis grubunun içerisine
alındı, yere düşürüldü; yüzüne, kafasına tekme darbeleri
aldı, diz darbeleri aldı, burnu kanamaya başladı. Yerde
darp edilirken bir polisin diziyle kafasını ve boynunu ezdiğini
anlattı. Kendi cümleleri şöyle, diyor ki: Nefes alamıyordum,
ağzım ve burnum kan doluydu; başımı yerde
eziyorlardı. Montum ve şalım arasında
sıkışmıştım. Kafama ve sırtıma inen
darbeler artık önemsizleşmişti, yalnızca ufak bir
aralık yaratıp nefes almaya çalışıyordum. Bir
kadın arkadaşımızın Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Mücadele Gününde sözü bunlar.
Arkasından da burnu kanamasına rağmen o hâliyle saatlerce ters
kelepçeyle gözaltı aracında tutuldu ve burnunu silmesine dahi izin
verilmedi. Yine, muayeneye götürüldüklerinde doktor gelerek araç içerisinde
muayene etmek istedi, itiraz üzerine yapamadı. Hani hep söyleyip
duruyorsunuz ya Darp, cebir izi yoktu; raporlarda bir şey yoktu. diye;
işte, söylediğiniz o raporlar polisin yanında böyle üstünkörü
alınan raporlar olduğu için darp, cebir izi göremiyorsunuz onlarda.
Yine, Taksim Karakoluna götürüldüklerinde 3 kadın
arkadaşımız, polis şöyle diyor: Pantolonunuzu
çıkarın ve eğilin. Kadınlar çıplak aramaya direnince
bir kadın polis diğer kadın polise şöyle diyor: O zaman
sen elini istediğin yere kadar götür, o zaman görsünler bakalım ne
olacak. İşte, iktidarın polisinin sözü bu.
Dilbent Türker aynı açıklamaya
katılmak istedi, polis arasına alındı, yere düşürüldü,
yerde özellikle bacağına ısrarla vuruldu ve iki yerinden
kırık şu an arkadaşımızın bacağı.
Kırıldıktan sonra gözaltı için hastaneye
götürüldüğünde doktor ısrarla diyor ki: Sevk yapılması
lazım. Ayağının üzerine basmaması gerekiyor, düz
biçimde tutulması gerekiyor. Polisin söylediği ne? Araçta yer yok,
düz tutma şansımız da yok. diye cevap veriyor ve bu
arkadaşımız muayeneye götürülürken de iki yerden kırık
ayağına rağmen sürüklenerek götürülüyor. Yine aynı
açıklamada gözaltına alınan 2 mülteci kadın
arkadaşımız ise şu an Selimpaşadaki Geri Gönderme
Merkezinde geri gönderilmek üzere tutuluyor. Niye? Kadın cinayetlerine
hayır. demek için açıklamaya katılmalarından
kaynaklı. Arkasından Kadıköyde benzer bir saldırı
yaşandı ve orada da çok sayıda kadın
arkadaşımız gözaltına alındı. Engelleyemediniz,
gözaltı ve şiddete karşı her yerden
(*)
sloganları yükseldi. Ama sadece gözaltı değildi sizin
saldırınız, her yeri kuşattınız, binlerce polis,
TOMA, Akreple sokakları kapattınız, parti binalarının
önlerine polis yığınağı yaptınız, zannettiniz
ki kadınlar baskılara boyun eğecek, istediğiniz
olmadı. Kadınlar her yerden seslendi ve bir kez daha
kadınların sesine olan tahamülsüzlüğünüzü göstererek 25
Kasımda size rağmen, erkek şiddetine, erkek devlet
şiddetine karşı Haklarımızdan, hayatlarımızdan
vazgeçmiyoruz.
(*) diyen
kadınları gece yarısı operasyonuyla gözaltına
aldınız; 14 ilden kadın özgürlük mücadelesi yürüten 14
TJAlı Kürt kadın arkadaşımız gözaltında.
Baskılarınız, sadece
dışarıda değil içeride de sürüyor. Garibe Gezer, cezaevinde
intihar etti. denilmişti. Zorunlu olarak soruşturma açılsa da
takipsizlik kararı verilerek cinayetin üstü örtülmüştü. Garibe,
haksızlığa itiraz eden bir kadındı, Kayseri
Cezaevinden Kandıra Cezaevine sevk edilirken çok ciddi işkenceye,
tacize, tecavüze maruz kalmıştı, bunları ailesine
anlattığı için de tekli hücrede tutulmuştu.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yalan söylüyorsun,
ben biliyorum, çıkar anlatırım.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Dinle,
dinle!
OYA ERONAT (Diyarbakır) Söylersem
utanırsınız, rezil olursunuz, rezil!
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Git bir
çorba iç, çorba.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) O kadar bir
düşmanlık vardı ki cenaze aracı dahi polis tarafından
engellenmiş, verilmemişti. Şimdi, hepimizin bilgisine sahip
olduğu görüntüler Garibe Gezer'in nasıl öldürüldüğünü,
işkenceyi göstermiyor mu? Bu görüntülere rağmen nasıl oluyor da
savcılık olayda takipsizlik kararı veriyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) Neden hep katiller korunuyor,
cezasızlıkla ödüllendiriliyor biliyoruz. Yeni cinayetler, işkenceler
ancak bir cezasızlık politikasıyla mümkün, o nedenle oluyor.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Garibenin niye
öldüğünü biliyorum; söylerim, utanırsınız!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Dinlerken saygılı ol saygılı, vekil var kürsüde!
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) Kadınların can
güvenliğini sağlamakla yükümlü siyasi irade ve kolluk kuvvetleri
kadınları sokak ortasında, evde, iş yerinde öldüren
erkeklerle suç ortaklığı yapıyor.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Utanırsınız, utanırsınız!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) O elini
indir!
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Utanırsınız, utanırsınız!
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) Biz, kadınlar her
türlü zulme, baskıya, hukuk tanımamazlığınıza
karşı sesimizi daha da yükselterek mücadeleye devam ediyoruz.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Garibeyi anlatırım,
utanırsınız!
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla)
Yığınaklarınız, gözaltılarınız bizi
durduramıyor.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sen de biliyorsun ne
olduğunu, sen biliyorsun ne olduğunu Garibeye!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ne
olmuş?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) O bir
yiğit, o bir şehit anası.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) Dünyanın neresinde
olursa olsun, gözü özgürlük arayan, dili özgürlük türküsünü söyleyen
kadınlarla baş edemeyeceksiniz. Kadınlar, dün olduğu gibi
bugün de susmuyor, korkmuyor, itaat etmiyor, vazgeçmiyor. Tüm
baskılarınıza rağmen her bir yerden
(*)
demeye devam ediyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Hikâye
ya!
OYA ERONAT (Diyarbakır) Siz de biliyorsunuz,
şimdi çeviriyorsunuz ha? Yok öyle bir şey!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Kayıtlara geçmesi açısından ifade ediyorum
Sayın Başkanım: Bütün temelsiz iddiaların hepsini
reddettiğimizi ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Kayıtlara geçmiştir.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Garibeyi annesine
bir sorun bakalım niye intihar etmiş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Neymiş? Neymiş Oya Eronat? Nedir derdin? Derdin ne?
OYA ERONAT (Diyarbakır) Anlatırım,
anlatırım şimdi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Anlat.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Anlatırım,
utanırsınız!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sen
görüntüleri gördün mü?
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yalan söyleyemezsiniz
burada, izin vermem.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yerde
nasıl sürüklendiğini gördün mü?
OYA ERONAT (Diyarbakır) Evet, dinledim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yalan
atıyorsun!
OYA ERONAT (Diyarbakır) Ben asla yalan atmam,
asla atmam!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Aç,
videoya bak!
OYA ERONAT (Diyarbakır) Asla atmam!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Aç,
videoya bak!
OYA ERONAT (Diyarbakır) Ya, video başka
ama niye intihar ettiğini siz biliyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sana
diyorum ki Garibe Gezer yaz, gir YouTubea bak, sadece videosuna bak.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Niye intihar
ettiğini biliyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Her
konuşmada müdahale ediyorsun ya! Senden korkan yok yani rahat ol!
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yok öyle iş!
Çıkar, basın açıklaması yaparım, görürsünüz o zaman!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yap ya,
istediğini yap, elinin uzandığı yere kadar git.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Helal
sana Oya Hanım, bravo!
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi'nin 1inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Hayrettin
Nuhoğlu Hasan
Subaşı
Konya İstanbul Antalya
Hüseyin
Örs İmam
Hüseyin Filiz Feridun
Bahşi
Trabzon Gaziantep Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Hüseyin Örsün. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 1inci maddesi üzerinde
İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve
ekranları başında bizi izleyen aziz milletimizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyle tütün,
tütün mamulleri ve alkol piyasalarında vergi güvenliğinin
sağlanması, kayıt dışı tütün mamulü üretiminin
engellenmesi ve vergi kaçakçılığıyla mücadele edilmesi
amaçlanmaktadır. Kanun teklifinin, kaçakçılığı ve
kayıt dışı üretimi ortadan kaldırma, haksız
rekabeti önleme hususlarını olumlu bulduğumuzu ifade etmek
isterim ancak artan enflasyon ve peş peşe gelen zamlar nedeniyle
ilgili ürünlerin yasal satışlarında büyük düşüş
yaşandığını, kaçak ürünlere yönelişin
arttığını da buradan söylemek durumundayım.
Değerli arkadaşlar, tütün ürünleri ve
alkollü içkiler sektörü Türkiye ekonomisine değişik kanallardan
katkı sağlayan bir sektördür, bunu biliyoruz. Bu sektörün en temel
ekonomik katkısının tütün ürünleri ve alkollü içkiler üzerinden
sağlanan vergi gelirleri olduğunu hepimiz biliyoruz ancak tütün ve
alkol ürünleri üzerinden alınan yüksek oranlı dolaylı vergiler
nedeniyle tüketicilerin vergilerden kaçınmak -tırnak içinde söyledim-
veya vergi kaçırmak maksadıyla bazı yasal olmayan tüketim
davranışlarına yöneldiğini de görmekteyiz. Tütün ve ve
alkol ürünleri üzerindeki dolaylı vergiler artsa bile toplam vergi
gelirlerinin artmadığını da müşahede etmekteyiz.
Vergilerin artışıyla, tütün ve alkol ürünleri
satışlarına ödenen tutarlar azalmakta, vergiden kaçınma
veya vergi kaçırma eylemleri artış göstermektedir. Artan
vergilerle birlikte, tüketiciler tüketim alışkanlıklarını
değiştirmekte, uluslararası satıştan yani
sınır ticaretinden faydalanma, vergisiz ürünler kullanma gibi
davranışlar içine girmektedirler. Değerli arkadaşlar, artan
vergilerle birlikte, vergisiz yani kaçak içki ve sigara tüketiminin
arttığını da görmekteyiz. Bu sebeple, her şeyden önce,
tütün ve mamullerinde kayıt dışı üretim ve tüketime engel
olacak düzenlemelerin yapılması gerektiğini burada ifade etmek
istiyorum.
Değerli arkadaşlar, TEKELin tütün
piyasalarından çekilmesi ve sigara fabrikalarının
satılması neticesinde, maalesef, piyasa tümüyle çok uluslu
şirketlerin hâkimiyetine girmiştir. Bu şirketlerin yerli
tütünden imal edilen sigaraları piyasaya yeterince sunmamaları
sonucu, 2000li yılların başında 36 il, 155 ilçede tütün
üretimi yapılırken şu an üretim birkaç ilimizde ancak
sürdürülebilmektedir. Mesela, kendi seçim çevrem Trabzon başta olmak
üzere, Giresun, Artvin, Sinop, Kocaeli, Sakarya, Düzce, Edirne,
Kırklareli, Tekirdağ, Hakkâri, Malatya, Adana, Mardin ve Burdur
illerimizde tütün üretimi kalmamıştır.
Değerli arkadaşlar, 2002
yılından önce 400 bin olan tütün üreticisi sayımız 60-70
bin seviyesine düşmüştür. Tütün üretimimiz, 2002 yılında
400 bin ton seviyesindeyken bugün 70-75 bin ton seviyelerine inmiştir. Bu
rakamlar bize şunu söylüyor arkadaşlar: AK PARTİnin yirmi
yıllık iktidarı döneminde tütün üretimi artan bir ivmeyle
azalmış, üretici sayımız hızlı bir şekilde
düşmüştür.
Bakın, kendi şehrimden bir örnek vermek
isterim: Trabzonda şehir merkezinde, Ataparkta bir TEKEL binamız
vardı ve TEKEL yüzlerce ailenin binlerce ferdinin ekmek kapısıydı;
orada, çoğunluğu kadın, Trabzonlu hemşehrilerim
çalışırdı. Şimdi o TEKELin yerinde bir AVM var,
alışveriş merkezi var. Niye TEKEL binası yerinde AVM var?
Çünkü tütün olmayınca TEKELe de gerek kalmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Aynı şekilde, Trabzonun Akçaabat ilçesi
de Akçaabat ilçemiz de bir tütün merkeziydi. İnsanlarımız,
tütünden geçinip çoluğunun çocuğunun okul masrafını buradan
karşılar, kızının çeyizini buradan dizer, askerdeki
oğluna harçlığını buradan gönderirdi; maalesef,
Akçaabat tütünü de bitti.
Değerli arkadaşlar, şimdi ne
yapmamız lazım? Şimdi yapılması gereken, tütün
üreticilerimize sahip çıkmaktır. Yapılması gereken, özellikle
pandemi dönemiyle birlikte stratejik bir sektör hâline gelen tarıma sahip
çıkmak; çiftçimizi, üreticimizi koruyup kollamaktır.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde 2si aynı mahiyette 3 adet
önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı mahiyette
olup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 365 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinde geçen şeklinde
ibaresinin biçiminde olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Turan
Aydoğan Özgür
Özel Ömer Fethi Gürer
İstanbul Manisa Niğde
Abdurrahman
Tutdere Ahmet Kaya Hüseyin Yıldız
Adıyaman Trabzon Aydın
Ayhan
Barut
Adana
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Hasan
Özgüneş Mahmut
Celadet Gaydalı Nusrettin
Maçin
Şırnak Bitlis Şanlıurfa
Kemal Bülbül FilizKerestecioğlu
Demir Serpil Kemalbay
Pekgözegü
Antalya Ankara İzmir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Sayın Turan Aydoğanın.
Sayın Aydoğan, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Diyarbakır ortasında vurulmuş
uzanırım/Ben bu kurşun sesini nerede olsa tanırım.
Meslektaşım Tahir Elçiyi özlemle anıyorum. Barış
mücadelesini, bıraktığı yerden eksiksiz devam
ettireceğimizi bu kürsüden herkese bildiriyorum.
Yine, İmranlı Belediye
Başkanımız -genç yaşta kaybettik- Murat Açıl
kardeşimi ölümünün 1inci yılında anıyorum,
yattığı yer incitmesin.
25 Kasımda bir zulüm yaşadık hep
beraber. Hani diyorsunuz ya Cennet, annelerin ayaklarının
altındadır. 25 Kasımda annelerin ayaklarının
altı cennete ulaşmadı; bırakın cenneti, Taksime,
Harbiyeye, Şişhaneye o ayak altları değmedi. Niye biliyor
musunuz? Sizin zalimliğiniz yüzünden, sizin mülki idare amirlerinizin
keyfî kararları yüzünden. 25 Kasım Kadına Karşı
Şiddetle Mücadele Gününde kadınlara şiddeti uygun gördünüz.
İstanbulda ve diğer kentlerle yüzlerce kadın dövüldü, yerlerde
sürüklendi, kolu kırıldı, vücudunda ezikler, yaralar oluştu
ve en utanılası ne biliyor musunuz? Bacağında
kırık olan bir hanımefendi hekime muayene ettirilirken
-artık hekimler de sizin şiddetinizin bir parçası hâline dönmüş-
Bu bacağı siz kırmış olabilirsiniz. dedi hekim.
Bacağının kırıldığı yerde bir buçuk,
iki saat boyunca o hanımefendi tutuldu; güvenlik görevlileri, o
bacağın kırılmasında aktif rol alanlar terse
dönmüş bacağı elleriyle düzelterek orada yatırdılar
bir kadını. Sizin kadınlara uygun gördüğünüz muamele 25
Kasımda bu oldu. Bırakın cenneti, cehennem yarattınız
bu ülkede ama ben sizi eleştirmeyeceğim, neden
eleştirmeyeceğimi de söyleyeyim: Siz aslında üç maymunu
oynuyorsunuz böyle muamelelerin olduğu yerde.
Akit yazarı, Özlem Hanım, Özlem Zengin
Hanımefendi Grup Başkan Vekiliniz olduğunda AK PARTİde
herkes bitti de bu karıya mı sıra geldi? dedi, siz izlediniz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Kim dedi
onu? Kim dedi onu?
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Nereden
biliyorsunuz izlediğimizi?
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Siz izlediniz;
Twitterda paylaştı, siz izlediniz.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Nereden
biliyorsunuz?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Kim dedi
onu ya?
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Nereden
biliyorsunuz, izlediğimizi nereden biliyorsunuz? Tepkimizi gösterdik.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Yazıklar olsun!
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Ne kadar
ayıp ya! Ne kadar ayıp ya!
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Üç maymunu
oynuyorsunuz!
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Sizin troller
yazmıştır!
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Kendi Grup
Başkan Vekiliniz atandığında bir kadına psikolojik
şiddet uygulayan bir alçaklığı sahaya süreni sustunuz,
izlediniz.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Sizin troller
yazmıştır! Yakışmıyor size, yazık ya!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Turancığım onu sizin troller yazmıştır!
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Sizin
arkadaşlar yazmıştır onu ya!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Onu sizin
troller yazmıştır ya!
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Biz tepkimizi
gösterdik.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Özlem Hanıma
kadın olduğu için bu muamele uygun görüldü; psikolojik şiddete,
muameleye tabi tutuldu.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Sizin troller
yazmıştır onu.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Şimdi, aynı
psikolojik şiddeti İstanbulda kadınların
saçlarını çeken Emniyet görevlileri de yaptı. Ceza Kanununun
94üncü ve 95inci maddesi açık; kadına sahip
çıkıyorsanız neden işletmiyorsunuz bu maddeleri? Neden
işkenceyi cezalandırmıyorsunuz? Saçı çekilen kadınlara
yapılan işkence değil mi?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
İnanmadan konuşuyorsun.
TURAN AYDOĞAN (Devamla)
İktidarınızın yarattığı iklime
karşı kadınlar sokağa çıkıyor, kamusal
hakları için çıkıyor; eşitlik açısından
mağdur edildikleri noktada çıkıyorlar, erkek şiddetine
karşı çıkıyorlar; her türlü haklarını, bedensel
haklarını aramak için çıkıyorlar; sosyolojik
haklarını aramak için çıkıyorlar çünkü
iktidarınız kadını yoksullaştırdı,
kadını istihdam alanından geri kıldı. Ben size
söyleyeyim: Bir yıl içerisinde 385 kadın seks işçiliğine
zorlandı sizin iktidarınızda; hiç yüzünüz kızarmıyor
mu?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Bu kadar
ayıp
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Ayıp ya!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Senin
yüzün
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Hiç yüzünüz
kızarmıyor mu?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ayıp
ayıp!
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Ayıp ya!
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Kadınlara ve
çocuklara zulüm iklimi yarattınız. Yoksul kadınlar, aç çocuklar,
haklarından mahrum edilmiş bir halk
Biz, halkımızla
beraber sizin zulmünüzün bedelini ödemek zorunda mıyız?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Yani tahrik
etmek için konuşuyorsun burada ya.
NECİP NASIR (İzmir) Ya, sen
inanıyor musun söylediklerine?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Yazıklar
olsun!
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Yazıklar size
olsun, yazıklar sizin yarattığınız iklime olsun
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Ya, şu
tavırlara bak. Temiz bir dile davet ediyoruz.
TURAN AYDOĞAN (Devamla)
kadının
üzerinde şiddeti uygulayan iktidarınıza olsun, zulmünüze olsun!
(CHP sıralarından alkışlar)
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Temiz bir dile
davet ediyorum.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Allah zulmünüzü
kahretsin!
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Çocuklar
seyrediyor bizi ya!
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Yazıklar
olsun! diyeceksek böyle diyelim.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Hadi oradan!
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Çocuklar
seyrediyor ya!
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Her 3 çocuğun
1i aç.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Bak, bak,
şuraya bak, şuraya.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Kadın
istihdamı yüzde 18e düştü iktidarınızda. Her türlü
geriliğin, her türlü gericiliğin odak noktası oldunuz.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) CHPde kaç
kadın milletvekili var, sen onu söyle!
TURAN AYDOĞAN (Devamla) O, İstanbulda
zulmettiğiniz yüzlerce kadına neden zulmediyorsunuz biliyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Kaç kadın
milletvekili var CHPde, kaç kadın milletvekili var?
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Korkuyorsunuz!
BAŞKAN Sayın Aydoğan,
tamamlayın sözlerinizi.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Korkuyorsunuz!
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Sen ne
yapıyorsun, onu anlat! Her şehrin bir kadın milletvekili var.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Bacaklarınız
titriyor
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Hadi oradan!
TURAN AYDOĞAN (Devamla)
çünkü Dominik
Cumhuriyetindeki faşist diktatörü, Trujilloyu kimse
hatırlamıyor; nefretle anılıyor ama Mirabal kardeşler
kadın mücadelesinin bayrağı oldu!
Unutmayın, Türkiye Cumhuriyetinde sizin Grup
Başkan Vekilinizin de hakkını arayacak kadar yürekli
kadınlar vardır.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) CHPde kadın
Grup Başkan Vekili var mı? AK PARTİnin var!
TURAN AYDOĞAN (Devamla) O kadınlar
Mirabal kardeşler gibi bayrak olacak, iktidarınızdan bu
hesabı alacak!
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Kendi partine bak!
CHPde kadın Grup Başkan Vekili bile yok, ne konuşuyorsun?
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Zulmünüzde
yanacaksınız, zulmünüzde boğulacaksınız!
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Hadi oradan!
TURAN AYDOĞAN (Devamla)
Hukuksuzluğunuzda boğulacaksınız!
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Hadi oradan!
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Hiçbir hesabı
veremeyeceksiniz!
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Kaç kadın
vekilin var CHPde?
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Her kadın sizin
karşınızda hak kaynağı, hak arayıcısı,
her türlü haksızlığın duruş abidesi olacak; bunu
sakın unutmayın!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) CHPde kadın
Grup Başkan Vekili bile yok! CHPde kadına yer verilmiyor!
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Kadınlara hesap
vereceksiniz, çocuklara hesap vereceksiniz, yoksullara hesap vereceksiniz!
BAŞKAN Sayın Aydoğan, süreniz
tamamlandı.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Zulmün hesabını vereceksiniz! (CHP
sıralarından alkışlar)
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) AK PARTİyi
örnek alın, 54 kadın milletvekili var; CHPde kaç kadın
milletvekili var?
VELİ AĞBABA (Malatya)
Alkışlayacağına laf atıyorsun ya! Turan Aydoğan
bütün kadınların hakkını savunuyor!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, biraz evvel kürsüde
konuşan hatip bütün grubumuzu hakikaten iftirayla suçlamak suretiyle
hepimize sataşmıştır, o nedenle söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, kürsüden iki dakika söz
veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
6.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Turan Aydoğanın
365 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesi üzerinde verilen
önerge hakkında yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşma nedeniyle
konuşması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi hürmetle, muhabbetle selamlıyorum.
Hakikatten uzak birtakım zırvaları
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) 250
kadını dövdünüz, hakikat bu!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı)
bir araya getirmek suretiyle böyle efelenerek
konuşmak mümkün olabilir ama gerçeği yansıtmıyor, hepsi
iftira. Sözlerinizi herhâlde aynada kendinize bakarak söylediniz, bu sözlerin
hepsi size ait, kendinizi görüyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Üfürme
Akbaşoğlu, üfürme!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Siz zulümle ilgili herhâlde kendi yaptıklarınızın, kendi
düşüncelerinizin, kendi yaklaşımlarınızın
karşılığı olarak o aynada kendi çirkin yüzünüzü
görerek onları kendinize ifade ediyorsunuz. Dolayısıyla, ben,
sadece ve yalnızca burada konuşmalarınızın bütün
içeriklerini aynen kendinize söylediğiniz gerçeğini ifade etmek
istiyorum.
Bununla beraber herkesin temiz bir dil kullanmak
suretiyle meseleleri kamuoyunun önünde anlatması esastır. Bu konuda
gerçekten bütün meseleleri bağlamından kopararak hakaretamiz bir
şekilde konuşmak ancak fikrî yetersizliğin ve bir acziyetin
yansıması olarak karşımıza çıkıyor. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Temiz dile bak,
temiz dile!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Dolayısıyla, kadınların bu ülkede hangi noktadan hangi
noktaya geldiği hususunu en fazla kadınlar Allah'ın izniyle
iftiharla ortaya koyuyor. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Malatya)
Akbaşoğlu, kim tutar seni Akbaşoğlu?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Dolayısıyla, bu konuda bizim bir problemimiz yok, sizin probleminiz
varsa bu size aittir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde...
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyurun.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Hatip
Zırvaladı." dedi bana.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Doğru dedi.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla)
Zırvaladın zaten! Başkanımız çok doğru söyledi.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Niye
rahatsız oluyorsun?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin,
Sayın Grup Başkan Vekilini duyamıyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
sayın mevkidaşımız yaptığı
konuşmasında İç Tüzükte düzenlendiği gibi hani cevap
hakkını bırakın, bilmiyorum, tabii, aranır mı, o
yol tercih edilir mi ama hakaret davalarına da konu olabilecek ifadeler
kullandı.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yok!
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Ne dedi ya!
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir)
Başkanım, bir şey söylemedi ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Buna İç Tüzük 69 kapsamında
cevap hakkımızı kullanmak istiyoruz.
BAŞKAN Yani mahkeme tarafını bilmem
ama söylediklerinizi herhâlde kendinize söylüyorsunuz siz de.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, Sayın
Başkanım.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Öyle dedim efendim.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Öyle dedi ya!
BAŞKAN Evet, sataşmadan söz
vereceğim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çirkin yüz denir mi ya?
BAŞKAN Aynı şey canım yani
aynı şey.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Olacak bir şey mi? Biz
diyor muyuz öyle bir şey!
BAŞKAN Efendim, kendilerine hakaret
ettiklerini söyledi, aynı şeye gelir.
Sataşmadan söz vereceğim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, Çirkiniz. falan
denmez yani o yanlış.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir)
Başkanım, Zırvaladı. da demedi Zırvaları bir
araya getirdi." dedi.
BAŞKAN Burada konu zırva değil
arkadaşlar.
Buyurun Sayın Aydoğan.
7.- İstanbul Milletvekili Turan Aydoğanın,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşma nedeniyle
konuşması
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) En zalim
yalanlar sessizlikle söylenir Sayın Grup Başkan Vekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
Ben İstanbul Milletvekiliyim, İstanbul
sokaklarını kadınlara yasaklarsanız hiç bakmam, bu kürsüde
bunu anlatırım. İstanbulda gece saat ikide Emniyete
alınmış, çoluğundan çocuğundan ayrı
tutulmuş, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasının
basit ihlalini bile bir teröriste muameleye çevirecek bir yapıya
çevirseniz bu ülkeyi gece saat ikide o Emniyete giderim; o konuyu da burada
gelir, gündeme getiririm.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Vay vay vay!
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Siz, 25 Kasım
günü kadınları dövmediniz mi?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Dövmedik.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Siz, bu ülkenin
çocuklarının üçte 1ini yoksul yaşatmıyor musunuz?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir)
Yaşatmıyoruz.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Demagoji yapma,
demagoji!
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Siz, bu ülkede
kadın istihdamını yüzde 18e düşürmediniz mi?
AHMET TAN (Kütahya) Hayır, hayır.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Siz bu ülkenin
çocuklarını beşikten mezara kadar rehin hâle getirmediniz mi?
(AK PARTİ sıralarından Hayır. sesleri) Her çocuk
doğduğunda 5 bin dolar borçla doğmuyor mu? (AK PARTİ
sıralarından Hayır. sesleri)
BAŞKAN Arkadaşlar, diyalog yok burada.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Siz, bu ülkenin
kadınlarını evinde tencere kaynatamaz hâle getirmediniz mi? (AK
PARTİ sıralarından Hayır. sesleri) Siz, Anayasanın
12nci maddesine göre, Anayasanın 34üncü maddesine göre bir hakkını
sahada aramaya çıkan kadınları sokaklara sokmayarak,
engelleyerek bir Anayasa ihlali yapmıyor musunuz? (AK PARTİ
sıralarından Hayır. sesleri)
BAŞKAN Arkadaşlar, sorulara cevap vermek
gerekmez.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Siz, Anayasanın
81inci maddesine göre bu Anayasadaki temel hak ve özgürlükleri
kullandırmak üzere yemin etmediniz mi?
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Kaç kadın
milletvekili var CHPde?
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Siz bu Parlamentonun
parçası değil misiniz?
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) CHPde ne zaman
kadın Grup Başkan Vekili olacak?
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Siz, bu ülkenin
milletvekili değil misiniz? Hangi hakla çıkıp buraya, daha üç
gün önce yaşattığınız zulmü yokmuş gibi
konuşuyorsunuz?
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) CHPde kadın
Grup Başkan Vekili olacak mı önümüzdeki dönem? Olacak mı CHPde?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Başkanım, her zırvayı muhatap almayın, lütfen.
BAŞKAN Arkadaşlar, Sayın Grup
Başkan Vekiliniz ayağa kalktı.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, bir müsaade edin.
Bakın, Sayın Başkan Vekilini dinleyemiyorum.
Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, biraz evvel kürsüde konuşan
hatip tekrar grubumuza, izam edici ve hakikaten bizle hiç alakası olmayan
soruları yöneltmek suretiyle sataşmada bulundu. O nedenle söz
istiyorum.
BAŞKAN Arkadaşlar da yerlerinden cevap
verdiler.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Doğru, onlar verdiler ama bu konuyla ilgili
Hayır. veya sadece
AHMET TAN (Kütahya) Kısa verdik
Başkanım, kısa.
BAŞKAN Yahu, lafın uzunu herkese
söylenmez arkadaşlar.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Şöyle
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Sayın Başkanım, lütfen muhatap olmayın ya!
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
8.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Turan Aydoğanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşma nedeniyle
konuşması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şunu ifade etmek isterim ki: Bir kere, ancak kendi döneminizde ifade
edilebilecek rehinelerden söz edilebilir. Hastanelerde senet imzalamak
suretiyle ölülerini rehin bırakmak eski Türkiye'de, bizden önceki
Türkiye'deydi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) MHP çıksın, cevap
versin.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Size diyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sağlık
Bakanlığı MHPdeydi.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Hayır, hayır, SSK
Kılıçdaroğluna söylüyor.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Ancak elhamdülillah, biz bütün bunların hepsini ortadan
kaldırdık, sessiz devrimleri gerçekleştirdik;
demokratikleşme ve özgürlükler ikliminde aynı zamanda kalkınma
modeliyle bu ikisini atbaşı olarak hizmet ve eser siyasetiyle ortaya
koyduk; rehineleri, hastanelerde rehin kalanları tarihe ilettik.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) MHPye söylüyorsunuz
onu, MHP iktidardı; MHPye, ortağınıza söylüyorsunuz onu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Sonuç itibarıyla onlar sizin yaklaşımlarınız olabilir.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Onu
ortağınıza söylüyorsunuz, MHP iktidardaydı.
VELİ AĞBABA (Malatya)
Akbaşoğlu, üfürme!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Bu konuda, Türkiye'de kadınlar AK PARTİ iktidarları döneminde
kendilerine nasıl pozitif ayrımcılık
yapıldığının, Anayasa'da bu konuda anayasal düzenleme
yapıldığının ve bu uygulamaların nasıl
hayata geçirildiğinin en büyük şahitleridir.
VELİ AĞBABA (Malatya) Çok, çok!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Ne demezsiniz!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Hadi ya,
hadi ya! Daha bugün kadın operasyonu yaptınız ya! 50
kadını gözaltına aldınız ya! Kadın
düşmanısınız!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Her gün öldürülüyor
kadınlar!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) O
konuda sizin söz söyleyebilecek en ufak bir hakkınız ve cüretiniz
olamaz, bunun şahidi aziz milletimizdir.
VELİ AĞBABA (Malatya) Kadına uzanan
eller kırılsın!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Bu konuda şunu ifade ediyorum: Bizim, hakikaten, grubumuzda kadın
milletvekillerimizin sayısından tutun, kadın kollarıyla
beraber teşkilatlarımızın dinamosu olan
kadınlarımızın
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ne
kadınlarımızı, kadınlar niye senin oluyor ya!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Kadınlarımızın değil kadınlar
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Türkiye'de bütün kadın hareketleriyle hemhâl bir şekilde
Türkiye'nin muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarılmasında
en büyük katkı kendilerinindir.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Kadınlarımızın değil kadınlar
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Bütün kadınlarımızı hürmetle ve muhabbetle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Kadınlar
diyeceksin!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Kadınlar sizin değil!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Kadınlar
diyeceksin!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Böyle
bir şey yok ya! Kadınlar onun değil.
BAŞKAN Sayın Beştaş, neye
itiraz ediyorsunuz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Durup
durup kadınlarımız diyor ya! Daha ilginci kim oluyor
kadınlarımız diyor?
BAŞKAN E, siz de erkeklerimiz deyin, ne
farkı var?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Demiyoruz, demiyoruz.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Onlar
kadınları dağa götürüyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN Evet, yerinizden vereceğim
Sayın Özel. Devam ederse de ara vereceğim.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Onlar
kadınları kabre gönderiyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Siz
nereye gönderiyorsunuz?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Biz
bürokrat yapıyoruz, vali yapıyoruz, genel müdür yapıyoruz,
milletvekili yapıyoruz, Bakan yapıyoruz.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Siz
DAİŞe gidiyorsunuz DAİŞ, DAİŞ. Senin
yoldaşın DAİŞtir, DAİŞ, o sakallı
DAİŞliler.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Nara
atma! Nara atma, otur!
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Otur yerine,
otur ya!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Nara
atma, otur!
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Başka
bir işin yok senin ya!
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
46.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğlunun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
şimdi, Sayın Akbaşoğlunun başlattığı
müzakereye benim cevap vermem lazım mı diye düşündüm. Aidiyet
ekiyle birlikte, iyelik ekiyle birlikte kullandığı
kadınlarımız lafına tepkiyi AK PARTİli kadın
milletvekillerine; Bizden önceki iktidar döneminde hastanede rehin kalanlar
var. derken rahmetli Osman Durmuşun, Sağlık Bakanı Osman
Durmuşun hakkını savunmayı da MHP Grup Başkan
Vekiline bırakıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Maddeye
geçelim Başkan, maddeye geçelim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hiç alakası olan bir durum değil.
Sayın Başkan, tamamen
bağlamımdan kopartıldığını ifade etmek
istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Müsaadenizle Sayın
Akbaşoğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Ya, biz dokuzdan önce konuşamıyoruz, bu ne ya!
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
47.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Efendim, Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Şimdi, CHP bu polemikte
sıkışınca cepheyi genişletmeye
çalışıyor. Bizi de dâhil etti.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Alakası yok, Sayın
Kılıçdaroğluyla ilgili. Sayın Kılıçdaroğlu
SSK Genel Müdürü
ERKAN AKÇAY (Manisa) Hâlbuki Sayın
Akbaşoğlunun bize atıfta bulunduğu falan yok, rahmetli
Osman Durmuşun Sağlık Bakanlığı
yaptığı dönemde de o tür hadiseler yaşanmamış.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayda!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Kılıçdaroğlu SSK
BAŞKAN Bir dakika
Sayın Grup Başkan Vekilleri, kusura
bakmayın, mevkidaşınız konuşuyor.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın
Akbaşoğlu Sayın Kılıçdaroğlunun SSK Genel Müdürü
olduğu zamanki SSK hastanelerini kastediyor.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Aynen, aynen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri ve
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, tamamladık
zannediyorum konuyu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir cümle, ben de onu
söyleyeyim: Kılıçdaroğlunun dönemi. diyorlar. Genel
Başkana şimdi bunu söyleyince
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
İtham etmedi.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Yanlış
bir şey söylemedi ki.
BAŞKAN Sayın Genel Başkan
yapmadı mı SSK Genel Müdürlüğü?
Peki, buyurun.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, Akbaşoğlu doğmamıştı daha.
BAŞKAN O kadar değil, o kadar
değil.
48.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
şimdi, Sayın Genel Başkanın bir iktidar dönemi yok ama
Sayın Genel Başkanın Genel Müdürlüğü yaptığı
dönemdeki açığı veya birtakım olumsuzlukları ifade
ediyorlar ya o zaman Duble yolları yaptık. diye övünmeyeceksiniz,
Karayolları Genel Müdürünü alkışlayacağız biz duble
yollar için. Eğer, bir işin vebali bürokrata yüklenecekse
sevabını duble yollar için Karayolları Genel Müdürüne ya da
köprüler için, Avrasya Tüneli için Biz yaptık, biz yaptık.
değil Bizim bir faydamız yok Karayolları Genel Müdürü
yaptırdı. demek, bunu görmek gerekiyor ama öyle bir iktidarla
karşı karşıyayız ki örneğin duble yolları
kendisi yapıyor, Oslo görüşmelerini devlete yaptıran bir
iktidarla karşı karşıyayız. Gerçekten bu seviyede müzakereye
zorlandığım için hicap duyuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Grup Başkan Vekilleri,
siz hakikaten bugün on buçukta tamamlamak mı istiyorsunuz yoksa devam
etmek mi istiyorsunuz?
İSMET TOKDEMİR (Hatay) Devam, devam!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) On buçukta da yoklama
isteyeceğiz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, son olarak
BAŞKAN Devam.
Buyurun Sayın Akbaşoğlu.
49.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Turan Aydoğanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şimdi, CHPli sayın
konuşmacının, hatibin hastanelerde rehinelerle ilgili bir
atfı söz konusu oldu
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Hastanelerde
demedim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Böyle bir durum söz konusu değil yani rehineyle
ilgili
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, onu demedi,
yanlış anlamışsın.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Anlamadı,
anlamadı.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
- Ancak Savaş Ayın, rahmetli Savaş Ayın o zaman A
Haberdeki vetireleri, programları herkesin hafızasında; oraya
bir atıftı, bu kadar.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) O zaman A Haber
yoktu, ATV vardı; yanlış söylüyorsun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sonuç itibarıyla söylediğimizi
bağlamından koparmanın da anlamı yok, ne söylediğimiz
ortadadır. Rehine dönemi de artık geride kalmıştır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Ama o zamanlarda A Haber yoktu galiba
da ATV vardı. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) ATV, evet.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Bursa Milletvekili Osman Mesten ve 66 Milletvekilinin Tütün, Tütün
Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/4672) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 365) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Filiz Kerestecioğlunun.
Sayın Kerestecioğu, sizden de aynı
performansı bekliyoruz.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Gerçekten yani
BAŞKAN - Siz de mi
sıkıldınız?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Biz de sıkıldık. Saat dokuz oldu, televizyon
kapanıyor, ne cezaevindekiler ne aileler izleyemiyorlar; öyle bir
sorunumuz var. Neyse
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İstanbul Valisi, İstiklal Caddesindeki bombalı
saldırı sonrası yayınladığı genel emirle
caddede sokak müzisyenliğini, stant, sergi açmayı, kültürel
etkinlikleri yasakladı. Yakında Uygun adım marş!
zorunluluğu getirecekler İstiklal Caddesinde ve mesele aslında
İstiklal Caddesinin ruhunu sömürmekmiş, bunu gördük ama böyle
yaşamayacağız; neşemizi, müziğimizi, coşkumuzu
söndürtmeyeceğiz; bunu bilesiniz.
Bu yıl 25 Kasım Kadına Yönelik
Şiddete Karşı Mücadele Gününde Taksim Tüneldeki eyleme
katılan, katılmayan, o an oradan geçen herkes polisten şiddet
gördü. 216 kadın ve LGBTİ işkence edilerek gözaltına
alındı. Kadın meclislerinin 27 Kasımda Kadıköyde
yaptığı eylemde ise 116 kişi gözaltına
alındı. Yani şiddete karşı günde, sadece
İstanbulda 332 kadın şiddet görerek gözaltına
alındı ve Türkiye'nin hemen her yerinde yasaklar ve polis
şiddetiyle karşılaştı kadınlar.
İstanbulda gözaltına alınan Avukat
Fulya Dağlının tanıklığını aktarmak
istiyorum. Evet, avukat diyorum, size bir şey ifade etmiyor, biliyorum
çünkü protesto eden herkes terörist sizin için ama o gün şiddet
uygulanmasına karşı çıkan avukatlar da gözaltına
alındılar. Şöyle anlatıyor meslektaşım:
Gözaltına alınırken 5-6 polis yerde beni bayağı linç
etti. Yani bu dayak değil, bu başka bir şey. Burnuma ve kafama
tekme ve diz darbeleri aldım, bedenimin geri kalanını saymıyorum
bile. Kafamı ayaklarının altına alıp yerde tuttular,
bir yandan döverken bir yandan nefes almaya, nefes dahi bırakmayacak kadar
sıkıştırdılar, kanlar içindeydim. Bir başka
tanıklık da şöyle: Her defasında şiddetin dozu
arttı; darp, saçlardan çekerek fırlatmalar, biz müdahale ettikçe
tehditler Size de sıra gelecek, bekleyin. demeler; kızın
sesini bile duyamadık çünkü boğazına
bastırmışlar. Bizi de aracın önünde dövdüler. 2 kadın
polis defalarca saçımı çekip kafama vurdu. Ettikleri küfürleri ise
gerçekten ilk defa duymuş olabilirim bu arada, polislerin ettikleri
küfürlerden bahsediyorum. Aracın içinde avukat arkadaşımı
gördüm, ağzı, burnu kıyafetleri, kan içindeydi; yüzünü
silmelerini istedik, önce mendili aldılar, sonra Silmiyoruz. dediler. Ve
yarın tüm kadınlar suç duyurusunda bulunacaklar. Bu olayın
peşini asla bırakmayacağız, bunu bilesiniz.
Polis, bir işçi kadını, Dilbent
Türkeri de gözaltına alırken bacağını kırdı
ve kendisi bir taşeron işçi, yeni işe girmiş Alçıyla
nasıl çalışacağım? diye düşünüyor. Ama siz, her
şeye rağmen, zafer işareti yapan genç kadınların
gözlerindeki ışığı söndüremeyeceksiniz; bunu da bilin.
Şimdi, 25 Kasımda kadınlar
şiddet görerek gözaltına alınırken bir kısım
KEFEK üyeleri, Birleşmiş Milletler Kadın Birimi ev
sahipliğinde Sapanca'da toplantıdaydı.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) - Evet, ne var?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) - O toplantıda, 25 Kasımda kadınlara uygulanan
şiddetle ilgili hangi sözler kuruldu?
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) - Gelseydiniz, HDP
olarak Komisyona gelseydiniz de konuşsaydınız. Yani hem
gelmiyorsunuz hem konuşuyorsunuz. Allah Allah! Gelseydiniz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) - Sadece KEFEK üyelerinin değil, Birleşmiş Milletler
temsilcilerinin de bu konuda bir çift laf edip etmediğini merak ediyorum
gerçekten.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) - CHPli vekiller
geldi. Gelseydiniz, niye gelmediniz Komisyona?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) - Bugün de TJAlı kadınlar operasyonuna uyandık.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Niye gelmediniz?
Hayır, gelseydiniz. CHPli vekiller geldi, MHPli vekiller geldi. Niye
gelmediniz?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) - Ama bilin, Türkiye'de, gerçekten, Kürt kadınları terörize
etme inadından vazgeçin artık çünkü bütün dünya haykırıyor
(*) diye.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Hem gelmiyorsunuz
hem konuşuyorsunuz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) - Evet, bu şiddeti uygulayan ve uygulama emrini verenler için
benim bir bedduam var, evet, bir bedduam var; aslında onlar için beddua
ama bizim içinse mükemmel bir dilek, şudur bedduam: Dilerim ki hepinizin
kızları, torunları feminist olur da sizden bir güzel hesap
sorarlar.
Evet, şiddet sadece kadınlara değildi
geçen hafta, aynı şekilde Endonezya'da Erdoğan'ın örnek
gösterdiği Konya'daki hayvan barınağında da katliam
yapıldığı ortaya çıktı ve bu, sosyal medya
sayesinde duyuldu. Ya duyulmasaydı ne olacaktı ve
duymadıklarımız neler? Gerçekten hayvanlara yapılanlar
hepimizi dehşete düşürdü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Göstermelik tutuklamalar yetmez, oraya STKleri almayarak delil
kararttılar aynı zamanda. Bunlara soruşturma
açacaksınız; net bu, o kadar. Çünkü gerçekten hayvanlar da
soruyorlar
Bu konuda da bir bedduam daha var size: İnsan insana bir
ölçüde karşılık verebilir ama korumasız hayvanlara
işkence, kötü muamele edenler asla ama asla gün yüzü görmesinler diyorum.
Onların da sesiyiz ve soruyorlar insanlara: Ne yaptık size biz?
diyorlar hayvanlar, Ne yaptık size biz? diyorlar.
Evet, görüşülen Tütün Kanunuyla ilgili sözüm
ise IŞİDden kurtarılınca sigarasını yakan bu
kadın gibidir. (HDP sıralarından alkışlar) Gerçekten,
yasaklar kâr etmez, IV. Muratlar. Tütün üreticilerini de tütün
kullananlarını da rahat bırakın, en fazla vergiyi biz
ödüyoruz bu ülkede.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz
Sapancaya 25 Kasımda gitmedik Vekilim, siz sordunuz ya.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Biz sokaktaydık, sokakta.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz
sokaktaydık.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Ha, biriniz
gelebilirdi, bir kadın vekil gelebilirdi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) O gün,
mücadele günü, dinlenme günü değil.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) O tercih meselesi,
siz tercih etmediniz, gelmemişsiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) O gün,
mücadele günü.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Ama gelen CHPli
vekiller var, MHPli vekiller var, bizler varız ve kadın da
konuşuldu, şiddet de konuşuldu.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz o
gün mücadele için alandaydık.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
dışarıya alayım sizi sohbete.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İletişim kuruyoruz.
BAŞKAN Sohbete alayım
dışarı zaten.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Estağfurullah
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tütün, Tütün Mamulleri ve
Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci
maddesinde yer alan değiştirilmiştir ibaresinin yeniden
düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
Fahrettin
Yokuş Hayrettin
Nuhoğlu Hasan
Subaşı
Konya İstanbul Antalya
İmam
Hüseyin Filiz Zeki
Hakan Sıdalı Feridun
Bahşi
Gaziantep Mersin Antalya
BAŞKAN Önergeye katılıyor mu
Komisyon?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Zeki Hakan Sıdalının.
Sayın Sıdalı, buyurun. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; iktidarın yirmi
yıllık tarım politikasızlığı neticesinde
çiftçiler artık tohum ekip dert ve borç biçiyorlar; bunu, tütünde, çayda,
fındıkta, pamukta, tahılda kısacası tarımsal her
üründe görüyoruz. Mesela, üretimde Mersinin 1inci olduğu narenciyeyi ele
alalım. Narenciyede küresel rekabetçilik eksikliğimizi ve dar pazara
sıkışıp kalmamızı konuşalım. Sayın
Tarım Bakanı, tarihî bir itirafta bulunarak Tarımda
başıboşluk bitecek, planlı üretim başlayacak.
demişti; demek ki şimdiye kadar ne diyorsak o. Narenciye üretimi ve
ihracatında ilk sırada yer alan bir kentin milletvekili olarak
Sayın Bakana çağrım, bu planlamayı ilk olarak narenciyeden
başlatması çünkü hem bu kadar büyük potansiyele sahip hem de
plansızlıktan dolayı bu kadar az gelir elde ettiğimiz
başka bir ürün yok.
Dünya genelinde 158 milyon ton narenciye üretiliyor;
ülkemiz 5,4 milyon tonla üretimde dünyada 8inci sırada, Avrupa'daysa 2ci
yani aslında iyi bir üretimimiz var. Son otuz yılda ülkemizin
narenciye üretimi istikrarlı bir şekilde artmış. Bugün,
verimli topraklarımız üzerinde 47 milyon ağaç var fakat aynı
ivmeyi gelirlerde göremiyoruz. Geçtiğimiz sezonda 940 milyon dolarlık
ihracat yapmışız. Bu, küresel rakiplerimizle
kıyaslandığımızda çok çok düşük bir miktar.
Mesela, son on yılda narenciye ihracatımızı yüzde 53
artırmışız, bu artışa rağmen ihracat
gelirlerimiz düşmüş. On yıl öncesine kıyasla
mandalinayı yüzde 34, limonu yüzde 38, portakalı ise yüzde 42 daha
ucuza ihraç ediyoruz; hem de gıda krizi varken üretim artıyorken
gelir düşüyor. Sizce bu işte bir gariplik yok mu?
Daha da somutlaştıracak olursak
Mandalinanın tonunu Çin 1.500 dolardan, İspanya 1.200 dolardan
satarken bizim satışımız neden 458 dolar? Portakalda da
durum farklı değil. Mısır 1.120 dolara, İspanya 921
dolara ihraç ederken bizim fiyatımız 400 dolar. Aynı ürünü
üretiyoruz ama en yakın rakibimiz bizden en az 2,5 kat daha pahalıya
satıyor.
Eğer siz bu alanda etkin bir şekilde
çalışıyor olsaydınız narenciye sektörü belirli
pazarlara hapsolmayacaktı. İhracatımızın yüzde 75ini
Rusya, Irak, Ukrayna ve Romanya gibi 4 pazara bağımlı
şekilde yaşayan bir narenciyenin hakkına alması maalesef
mümkün değil.
Çok uzağa gitmeye de gerek yok, burnumuzun
dibindeki Avrupa Birliğinin küresel narenciye talebi, tüm küresel
narenciye talebinin yüzde 40ını oluşturuyor. 8 milyar dolar
değerinde, 7 milyon ton hacmindeki bu pazardan biz neredeyse hiç pay
a-l-a-m-ı-y-o-r-u-z. Bu, üreticinin veya ihracatçının suçu
değil; bu, ticari diplomasiyi etkin bir şekilde kullanamayan ve
narenciyeyi dar bir pazara mahkûm eden iktidarın suçu.
Kıymetli milletvekilleri, yeni pazarlara
açılmanın ve küresel rekabetçiliğimizi güçlendirmenin temel
yollarından biri de o ürünün katma değerini artırmak. Hadi,
ürüne fiyat alamadınız, bari katma değerli ürün üretin; o da
yok. Dünya genelinde 10 milyar dolarlık bir endüstriyel narenciye
pazarı var ama bizim payımız yüzde 0,5 bile değil, binde 5
bile değil; yalnızca 44 milyon dolarlık bir pay alıyoruz.
Adamlarda üretim yok ama Belçika ve Hollanda bile bizim katbekat fazlamız
gelir elde ediyor. Ne kadar vizyon, o kadar ihracat; sizin vizyonunuz binde 5.
Üretici, narenciyenin başkenti Mersinde soğuk hava deposu
bulamayıp Ürgüpe götürüyorsa, dünyada bu kadar büyük bir pazara
rağmen ürününü dalda bırakıyorsa, rakiplerinin 2,5 katı az
bir fiyata satabiliyorsa Bakanlıklarınız neden var?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Tamamlıyorum
Başkanım.
Fakat bu iş böyle gitmez.
1) Küresel narenciye piyasasının talep
ettiği, hem sofrada hem de endüstride kullanılacak ürünler
yetiştirmeyi teşvik eden, ürün arzını yılın
tamamına yayan politikalar uygulayın yoksa biz
uygulayacağız.
2) Ticari diplomasiyi aktif bir şekilde yürütüp
pazar çeşitliliğini artırın yoksa biz yapacağız.
3) Narenciye sektörü, tarladan paketlemeye,
kullanım alanlarından pazarlamaya kadar yeniden planlanmalı ve
teşvik edilmeli; edin yoksa biz yapacağız.
Çiftçiler üzerine düşeni yapıp en zor
şartlarda bile üretime devam ediyorlar, siz de iktidar olarak üzerinize
düşeni yapın yoksa biz iktidar olacağız ve biz
yapacağız ve artık onların emeğini zayi etmeyin.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.(İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Arkadaşlar, elinizi kaldırmazsanız
ben oylamaları yapamıyorum. Rica ediyorum, lütfen.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Hafif bir de çoğunluk da aranıyor Sayın
Başkan.
BAŞKAN Çoğunluk aranır zaten, her
zaman bakıyoruz, arıyoruz onu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Katılıyorum zatıalinize.
BAŞKAN 3üncü madde üzerinde 2si aynı
mahiyette 3 adet önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge
aynı mahiyette olup birlikte işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 365 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin teklif metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Turan
Aydoğan Özgür
Özel Ömer Fethi Gürer
İstanbul Manisa Niğde
Abdurrahman
Tutdere Ahmet Kaya Orhan Sarıbal
Adıyaman Trabzon Bursa
Hüseyin
Yıldız Ayhan
Barut
Aydın Adana
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mahmut
Celadet Gaydalı Nusrettin
Maçin Hasan Özgüneş
Bitlis Şanlıurfa Şırnak
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Kemal
Bülbül
İzmir Antalya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Sayın Orhan Sarıbalın.
Buyurun.(CHP sıralarından
alkışlar)
ORHAN SARIBAL (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tütün meselesi aslında ülke
insanının meselesi, 80 milyon insanın meselesi. Çıkan kanun
teklifi, cezalar, denetim, vergi, şirket ve deyim yerindeyse sektörü
tehdit etmeye dönük bir kanun teklifi. Konuştuğum maddenin içi
Bir
fabrika yapmak istediğinizde 2 milyar sigara üretmek
zorundasınız ve yan mamul olarak da 15 ton işlemek
zorundasınız; bu birinci kıstas.
İki: Tütün kaçakçılığında
üç yıl ve altı yıl olan hapis cezasını, birini
ikiye, birini beşe çekiyorsunuz; bunu da bir kahramanlık, bir lütuf
gibi söylüyorsunuz.
Yine, başka bir şey
Bir şirket, bir
kurum şu anda tütünle ilgili ticaret yapıyorsa 50 milyon gibi teminat
getiriyorsunuz. Başka bir temel mesele, ortaya koyduğunuz bütün bu kanun
teklifiyle ilgili yapılanmalarda karşımıza çıkan temel
durum, içini iyi incelediğinizde
Bakın, burada Türk
Standartları Enstitüsünün yapmış olduğu bir
çalışma var. Bu çalışmaya göre, artık, 100
gramlık veya 50 gramlık paketler hâlinde Türkiyede tütünü pazarlamak
zorundasınız. Bu saydığım 5 maddenin 5i de tamamen
uluslararası şirketlerin isteği doğrultusunda iktidar
tarafından hazırlanmış. Aynen şu: Tütünün
fiyatını bu beyefendiler belirleyecekler, hangi çeşidin
ekileceğini bu beyefendiler belirleyecekler; iktidara da âdeta ev ödevi
vererek Böyle böyle kanun çıkaracaksınız. diyecekler.
İktidar, tamamen büyük tekellerin isteği
üzerine bir tütün politikasını hayata geçirmektedir aynen 1900lü
yıllarda Reji idaresinde olduğu gibi, Düyun-ı Umumiye Osmanlının
borçlarını ödeyemediği için tütün sektörünün bütününü
Fransız ve İtalyan şirketlere verdiği gibi; tam
aynısı, bir tane fark var, o fark şu: O gün devlet artık
vergi mergi alamıyordu, şimdi iktidar tütünden ve alkollü
içeceklerden âdeta inanılmaz bir vergi toplamaktadır. Bunlarla ilgili
çok açık bir şekilde bir örnek vermek lazım: Değerli
arkadaşlar, şu anda ne yazık ki içtiğiniz sigaranın
yüzde 88i yabancı tütün, yüzde 12si yerli tütün, bunu çok net görmek
lazım. Yine, 1986 yılında tütünün yaygınlaşması
ve üreticinin korunması adı altında 1 ton ithal tütüne 4 bin
dolar gümrük vergisi getirildi, 4 bin dolar. İktidar sürekli
değişiklikler yaparak
Şimdi, şu anda, bütün gümrük
vergileri sıfır. Peki, o günden bugüne ne oldu? AKP iktidarında
1 milyon 700 bin ton tütün ithal edildi. Eğer o 4 bin dolarlık
ithalat vergisi durmuş olsaydı ne kadar vergi alacaktık biliyor
musunuz? 5,1 milyar dolar yani iktidarın ithalat vergilerini
sıfırlayarak çok uluslu büyük şirketlere
kazandırdığı para 5,1 milyar dolar. Belki bizden sonra
iktidar milletvekilleri çıkıp diyecekler ki: Şu kadar
ihracatımız var. Merak etmeyin, o ihracatı yapanlar da yine
uluslararası tekeller yani nereye dönseniz akrabalarımız
uluslararası tekeller ve onların çıkarının bütünüyle
hayata geçmesini sağlayan ne yazık ki AKP ve saray iktidarı.
26 il, 113 ilçe, 2.301 köyde tütün üretimi
yapılmaktadır. Söylediğimiz şu: Neden 26 il
zorunluluğu var? Neden yaymıyoruz tütün üretimini bütün Türkiyeye?
Bu çok önemlidir, karşımızda durmaktadır. İkinci bir
talebimiz: Yerli tütün üretimindeki vergiler kaldırılsın;
ithalata vergi koyun, ithal tütüne vergi koyun. Daha önce vardı,
diğer iktidarlar yaptı, siz de rahatlıkla yapabilirsiniz.
Bir başka temel meselemiz, çok açık bir
şekilde gündeme gelen
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN SARIBAL (Devamla) Sayın
Başkanım, tamamlamak istiyorum.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ORHAN SARIBAL (Devamla) Çok teşekkür
ediyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
sözleşmeli tarım diye bir garabet var, sözleşmeli tarım.
Kim yapıyor sözleşmeyi? Uluslararası şirketler çiftçiyle
yapıyor. Böyle bir sözleşme modeli yok. Çiftçi mali müşavir mi?
Değil. Çiftçi avukat mı? Değil. Çiftçinin böyle bir yetkisi var
mı? Yok. Arkadaşlar, sözleşmeli tarım yapılacaksa
çiftçinin örgütüyle yapılmalı, çiftçinin kurumuyla
yapılmalı, kooperatifle yapılmalı, birlikle
yapılmalı.
Yine, burada çok konusu olan, bu Ticaret
Bakanlığında Bakan Yardımcısı olup daha önce bir
uluslararası şirketin CEO'su olan kişinin aslında denetimi
altında yapılan başka bir şey var. Kooperatif kurun.
diyorsunuz, kanun çıkardınız. Arkadaşlar, kooperatif 7
kişiyle kurulur. Şimdi, 250 çiftçi olacak ki kooperatif
kuracaksınız.
Bütün bu kararlara baktığımızda,
aslında temel mesele, şirketleri koruyan, kartelleri koruyan,
onların tütün piyasasında çalışmasını
sağlayan temel bir kanun olarak karşımıza gelmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ettim Sayın
Sarıbal.
ORHAN SARIBAL (Devamla) - Bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN - Ama bitti süreniz, ek süre de bitti.
ORHAN SARIBAL (Devamla) Yani, bu kanun çok uluslu
tekellerin kanunudur; çiftçinin kanunu değildir, tüketicinin kanunu
değildir, halkın kanunu değildir; tamamen sarayın, AKP'nin
halka ve tütüne zulüm kanunudur.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeler
üzerine ikinci söz talebi Sayın Hasan Özgüneş'in.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak)
(*)
Salâhaddin Eyyubînin çok güzel bir sözü var:
Dostlarıyla uğraşanlar düşmanlarıyla
savaşamazlar. Ne hazin ki geldiğimiz nokta itibarıyla AKP
Hükûmetinin dostları, yandaşları DAİŞ, El Kaide, El
Nusra, ÖSO vesaire vesaire olmuş. Oysaki şunu çok iyi biliyoruz: Bin
yıldır Türk halkı, Kürt halkı kader birliği
yapmıştır. Birinci Dünya Savaşı'nda yine,
çoğunlukla kader birliği yaptı. Serhat bölgesi dediğimiz
Bitlis, Van, Ağrıda Ruslara karşı savaş
yapıldı; Kahramanmaraşta, Urfada, Antepte Fransızlara
karşı ve -Şeyh Mahmut Berzenci- güney Kürdistanda ya da Kürt
federal bölgesinde İngilizlere karşı savaş
yapıldı. Peki, o savaşın öncesinde ne olmuştu? 17
milyon kilometrekare gitmişti. Anadolu da gitmişti ama Kürtün ve
Türk'ün kader birliği en azından 783 bin kilometrekareyi
kurtardı. Peki, ne sözler verilmişti? Kürtlerin ve Türklerin
yaşadığı coğrafya Misakımillî olacaktı.
Amasya Tamimnamesinde bu var, El Cezire Komutanına gönderilen belgede
var, gizli belgelerde var, Meclis tutanakları vesaire vesaire
Peki, ne yapıldı? Lozan öncesinde Rojava
Fransızlara peşkeş çekildi, Lozanda da güney Kürdistan
İngilizlere verildi. Şunu söylediler
Birinci Mecliste bile Kürtlere
özerklik vardı, her zaman Kürtler ile Türklerin eşitliği
savunuluyordu ama 1924 Anayasasıyla Kürtün ölüm fermanı
çıkarıldı; asimilasyon, sürgün ve isyanlar -işte, Demirel
29 isyan diyordu- yaşandı. Peki, son kırk yıldır
neyi yaşıyoruz? Bakın, Kenan Evrenden bu tarafa 15 Genelkurmay
Başkanı değişti, 17 Başbakan değişti,
Cumhurbaşkanı 18incidir Cumhurbaşkanı olarak. Hepsi ne
diyorlardı: Baldırı çıplaklar. Generaller 3-5
çapulcudur. Ha bitirdik, ha bitiriyoruz. diyordu. Şimdiki Savunma
Bakanı ne söylüyor? Son nefer kalana kadar mücadele edeceğiz.
diyor. Peki, Türkiyenin geldiği manzara nedir? Çoklu kriz, her taraf
içler acısı. Siz bin yıllık kardeşinize, dostunuza
ihanet edip ona savaş açarak sonuç alamazsınız. Kürtler bugün ne
yapıyorlar? Sizin Rojavayı sattığınız yerde
kendi statülerini, özgürlüklerini diğer halklarla birlikte kurmaya
çalışıyorlar; güney Kürdistanda aynı şekilde,
demokratik, özgürlükçü bir yapıyla barış içerisinde
yaşıyorlar. Siz daha önce şaki dediniz, siz daha önce
anarşist dediniz; şimdi terörö lafıyla her tarafı
terörize ederek sonuç alacağınızı söylüyorsunuz. Peki, ilk
başta kaç demiştiniz? 2 bin kişi, 3 bin kişi. Şimdi,
ne diyorsunuz? İranda 5 bin kişi, Irakta 5 bin kişi, Suriye
güney Rojavasında 100 bin kişi silahlı güçten bahsediyorsunuz.
Şimdi kara harekâtı diyorsunuz, bilmem, hava harekâtına
doyamadınız, beş günde siz güney Kürdistanı
bitirecektiniz. Ben burada açık söylüyorum -Meclis söylesin- rakamlar
gizleniyor, açıkça yalan söyleniliyor; verilen kayıplar o kadar
değildir. Yüreğimiz acıyor; Kürt genci de ölünce yüreğimiz
yanıyor, Türk genci de ölünce yüreğimiz yanıyor ama burada
Meclis neye dönüşmüş? Dervişler gibi dua okuma, bilmem,
başsağlığı dileme. Sizin göreviniz, dua okuma,
derviş tavrı değildir; bu Meclisin işi savaş ve
operasyon olmamalıdır. Yüz yıldır devam eden bir sorunu,
gelin, yiğitçe, demokratik bir zeminde, bu Mecliste çözelim. Kürt sorunu
çözülürse Türkiyenin bütün sorunları çözülür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Demokrasi ve Kürt
sorunu yapışık ikizler gibidir. Kürt halkıyla dost
olursanız Türkiye kurtulur, Türkiye Orta Doğunun öncüsü olur.
Tecridi kaldırın, biraz Öcalan konuşsun; Meclisi
konuşturalım ve bu sorunu çözelim; bu hâliyle yürümez. 10 bin
kişiyi de öldürseniz, 50 bin kişiyi de öldürseniz bu iş sonuca
gitmez. 1 milyon öldürün, Saddam öldürmedi mi? 182 bin kişi gitmedi mi
Enfalde? Sonuç aldı mı? Alamaz. Kimse öyle burada terane merane,
bilmem ne, hamaset yapmasın. Dolayısıyla bu mesele demokratik
ulus temelinde çözülmeli. Avrupalılar bunu gerçekleştirdiler, binbir
badireden ve bedelden sonra halkları özgürleştirdiler;
kadını, demokrasiyi, özgürlükleri, hukuku geliştirdiler, refah
ülkesi oldular.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Süreniz tamamlandı Sayın Özgüneş.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Selamlıyorum
herkesi. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
Sayın Başkan
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz
fazlayız Başkan, çok açık görülüyor ama.
BAŞKAN Kâtip Üyeler arasında farklı
itiraz var, o yüzden elektronik cihazla yapacağım.
Evet, iki dakika süre veriyorum ve oylamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ramazan
Can, koşma!
Başkan, iki dakikada getirecek hepsini, olmaz
ki.
BAŞKAN Otuz saniye veremiyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir
dakika verebilirsiniz.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tütün, Tütün Mamulleri ve
Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü
maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Hayrettin
Nuhoğlu Hasan
Subaşı
Konya İstanbul Antalya
İmam
Hüseyin Filiz Feridun
Bahşi İsmail
Koncuk
Gaziantep Antalya Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
İsmail Koncukun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. İYİ Parti Grubu adına Tütün, Tütün Mamulleri
ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun Teklifiyle ilgili
görüşlerimizi ifade etmek üzere söz almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, dün Sayın
Cumhurbaşkanı açıkladı sözleşmelilere kadro konusunu,
bugün Çalışma Bakanlığı bir açıklama yaptı.
Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanının açıklaması ile
bugün Çalışma Bakanlığının açıklaması
birbiriyle tamamen alakasız. Sayın Cumhurbaşkanı dedi ki:
Üç yıl ve bir yıl da adaylık dönemi olmak üzere dört
yılını tamamlamış olanları kadroya
alacağız. Ama bugün Çalışma Bakanlığı
yaptığı açıklamada diyor ki: Herhangi bir süre
şartı aranmaksızın kadroya alacağız. Tamamen
farklı bir açıklama; ya Sayın Cumhurbaşkanına eksik
bilgi verildi ya da Sayın Cumhurbaşkanının
açıklamasından sonra gösterilen tepkiler üzerine Çalışma
Bakanlığı ya da iktidar farklı bir düzenleme yapmak zorunda
kaldı. Bunu bilmiyoruz ama Çalışma
Bakanlığının açıklaması da kafa
karıştırıcı. Şöyle kafa
karıştırıcı; diyor ki: Üç artı bir modeline göre
istihdam edilen sözleşmeli öğretmenler, sağlık personeli ve
din görevlilerinin de süre aranmaksızın kadroya geçirilmesine
Bu,
227 bin kişi Çalışma Bakanlığının
açıklamasına göre. Bir de Bazı kurumsal sözleşmeli
personel ile mahallî idarelerde görev yapan yaklaşık 197 bin
sözleşmeli personelin süre aranmaksızın hemen kadroya
geçirilmesine
diye bir açıklama ama burada Bakanlık isimleri ifade
edilmemiş. Yani burada aklına şu soru gelebilir bu açıklamayı
okuyan kamu çalışanlarının: Süresiz sözleşmelilerin
tamamı süre şartına bağlı olmaksızın kadroya
geçiyor mu, geçmiyor mu? gibi bir soru akla gelebilir.
Değerli milletvekilleri, bu yönüyle düzenleme
kabul edilebilir ancak şöyle bir eksiklik var: Hem kadroya geçiriyorsunuz
hem de yer değiştirmek için ya da kurumlar arası nakil
yapabilmek için dört yıl çalışmış olma
şartını getiriyorsunuz. Ya, bu bir tenakuz, bu hukuki bir
problem doğurur. Yani siz bir sözleşmeliyi kadrolu
yaptığınızda o kadrolu yaptığınız
kişi ile diğer kadrolular arasında yine bir fark ihdas
etmiş oluyorsunuz. Bu, hukuken ölçülüp biçilmesi gereken bir durum. Böyle
arızalı bir durum var. Bu kanun teklifi Türkiye Büyük Millet
Meclisine gelmeden bu yönüyle düzeltilmeli yani kadroya geçtiği andan
itibaren kurum içi ve kurumlar arası yer değiştirme hakkına
sahip kılınmalı.
Tabii, 2011 yılında bir kanun
çıkartıldı ve sözleşmeliler kadroya geçirildi. Bu
düzenleme, Çalışma Bakanlığının
açıkladığı bu metne göre, 2011 yılının çok
gerisinde düzenleme. Mesela vekil ebeler, hemşireler, vekil imamlar yok;
daha birçok grup yok bunun içerisinde. Yarın İYİ Parti Grubu
olarak vereceğimiz Meclis araştırması önergesinde daha
detaylı olarak buradan anlatacağız. Bunun 2011
yılının çok gerisinde bir düzenleme olduğunu bilin ve 2011
yılında yapmış olduğunuz düzenlemeyi şöyle bir
açın, bir bakın. Öyle mi Sayın Bakanım? Bir açın
bakın, eski Çalışma Bakan Yardımcısı olarak bir
inceleyin ama eksik bir düzenleme.
Bir yönü de şu, diyorsunuz ki: Bundan sonra
kamuya alınacak olanlar üç artı bir yıl
çalıştıktan sonra kadroya geçirilecektir. Yani aynı zulmü
yaşayacak kitle değişiyor burada.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Sayın
Başkan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Dört
yıldır diyelim, 2011 yılından bu yana diyelim,
atadığınız sözleşmeli personeli kadroya
alıyorsunuz. Ama diyorsunuz ki: Ben bundan sonraki devlet kademelerine
yapacağım sözleşmeli öğretmen, sağlıkçı,
hemşire, vesaire atamalarda yine üç artı bir şartını
arayacağım. Bu bir tenakuz değil mi? Yani bir
yanlışlığı düzeltiyorsunuz ama akabinde, o
yanlışlığı yapmaya devam edeceğinizi ilan
ediyorsunuz.
Değerli AK PARTİliler, bu böyle olmaz. Bu
sözleşmelilik uygulamasının kökten değişmesi
lazım. Yarın İYİ Parti Grubu olarak taşeron konusunu,
belediyelerde aldatılan, güya kadroya alınanların konusunu ve
diğer kadrosuz çalışanların problemlerini burada
anlatacağız diyorum.
Saygılar sunuyorum. (İYİ Parti
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 365 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasan
Özgüneş Mahmut
Celadet Gaydalı Nusrettin
Maçin
Şırnak Bitlis Şanlıurfa
Kemal
Bülbül Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Antalya İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Serpil Kemalbay Pekgözegünün.
Sayın Kemalbay, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sayın Başkan, sayın vekiller; Adıyaman, Malatya, Bitlis,
Diyarbakır, Muş, Batman, Samsun, Ege Bölgesinde birçok ilde
geçinemeyen köylüler, üreticiler bir daha tarafınızdan darbelendi.
Karteller sizlerle ne kadar gurur duysa yeridir. Yabancı tütün
kartellerini ihya edecek, yerli üreticiyi, tütün üreticilerini darbeleyecek
olan bu kanun teklifiniz bir kez daha çiftçiye, üreticiye, geçimini sağlamaya
çalışan köylüye düşman bir kanun teklifidir. Bu böyle gitmez.
diyen bütün üreticiler size mutlaka kapıyı gösterecekler.
Sayın vekiller, bu sabah bir AKP klasiği
daha yaşandı ve Ankara merkezli olduğu söylenen bir operasyonla
14 ilde kadınların evleri basıldı. TJAlı kadınlara
terörö diyerek operasyonlar yapmanız, zor aygıtlarınızla
şafak vakti evleri basmanız, şifreleri çoktan çözülmüş
eylemlerinizden biridir.
Kadın mücadelesini kriminalize etmekten
artık vazgeçin diyoruz. Siz kimden korkuyorsanız, kimi
iktidarınıza tehdit olarak görüyorsanız, işte onları
hep terörö edebiyatıyla suçlu ilan ediyorsunuz, kriminalize etme
metoduyla da saldırıyorsunuz. Sayenizde Türkiyede terörö olmayan
kimse kalmadı. Bir kadın örgütü olan TJAya da bu nedenle
saldırdınız. TJAlı kadınlar emeklerine, bedenlerine,
kimliklerine sahip çıktıkları için hedefinizdedirler. Kürt
oldukları için; şiddetsiz, iktidarsız, eşit, özgür bir
toplumu inşa etmek istedikleri için hedefinizdedirler. Baskılarınız,
operasyonlarınız bugüne kadar kadınları yıldıramadı,
bundan sonra da yıldıramayacak. TJAlı yol
arkadaşlarımızı derhâl serbest bırakın.
Sayın vekiller, AKPnin otoriter iktidarı
giderek dünyadaki örneklerine daha çok benzemeye başlıyor çünkü
AKPnin halka zorbalıktan başka, şiddetten başka verebileceği
hiçbir şey kalmadı. Dikta rejimlerin uygulamalarını siz de
feministlere, muhaliflere, demokratik mücadele yürütenlere, devrimcilere
uyguluyorsunuz. İranda Mahsa Amininin saçlarının teliyle
tutuşturduğu özgürlük mücadelesi
(*) sloganlarıyla bütün dünyayı
kaplamıştır, bu topraklarda da
(*) çokça
attığımız sloganlardandır ve 21inci yüzyıl,
kadınların özgürlük ateşinin harlandığı
yüzyıldır. Bu uyanışı İranda molla diktatörleri
durduramadığı gibi AKP-MHP faşist bloku da durduramayacak.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Gününde Mardin,
Diyarbakır, Van, Taksimde 25 Kasım gösterilerini yasaklarken
şundan korktunuz: Rojavada yaşamlarını kurmuş olan
kadınların selamlanmasından korktunuz, Kobaniyle
dayanışmasını haykıracak olan kadınların sesinden
korktunuz, Düştü düşecek. denen Kobani için IŞİD ve
uzantılarına direnen kadınları selamlayanlardan korktunuz.
İstanbulda ve Ankarada, Vanda sözde aile
mitingi adı altında nefret mitingleri yapılırken nefret
söylemini destekliyorsunuz, onların yanında yer alıyorsunuz.
LGBT+lara yönelik tehdit, linç, nefret söylemi yine sizin
tarafınızdan sahipleniliyor ve yapılıyor, tekrar ediliyor.
25 Kasımda işte bu zihniyetle 300e yakın kadını gözaltına
aldınız; 27 Kasımda tekrar yapılan 25 Kasım eyleminde
de 40 kadını gözaltına aldınız ve orada
arkadaşlarımız söylediler, gerçekten burada tekrarlandı,
tekrarlamak istemiyorum ama örneğin, Tülay Korkutan şöyle diyor:
Saçlarımızdan çekilerek, yüzümüze, gözümüze yumruklar atılarak
cinsiyetçi küfürler ve tehditlerle gözaltı aracına bindirildik. Bir
arkadaşımızın eline tutam tutam saçları geldi. Bir
arkadaşımız polis şiddetine dayanamayarak
bayıldı. Daha çok şey anlatabilirim. Kadınların özgür
olması sizi korkutuyor ve bunun için saldırıyorsunuz.
Peki, dışarıda, meydanda, alanda
birçok avukat varken, birçok kadın varken bunca işkenceyi yapanlar
Garibe Gezere cezaevinde ne yapmışlardır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
İşte, bunu da aslında medyaya düşen son görüntülerde
görüyoruz. Garibe Gezeri cezaevinde siz öldürdünüz.
Baskılarınıza, işkencelerinize, boyun eğdirmenize
Garibe Gezer itiraz etti, boyun eğmedi. İşkenceyi, tecavüzü,
cezaevindeki cinsiyetçiliği örtbas etmeniz de özellikle AKP
sıralarındaki kadınlara sesleniyorum- kadın suçudur,
insanlık suçudur.
AKP-MHP despot iktidarına baş
eğmeyiz, faşizmi kurumsallaştırmak isteyenlere
kadınlar asla baş eğmezler. İşte Garibe Gezer
direndiği için katledildi; Garibe Gezerin sesi olmaya devam
edeceğiz. Biz kadınlar Dominikte diktatörlüğe direnen Mirabal
kardeşlerin bayrağını taşıyoruz ve
sokakları, alanları terk etmeyeceğiz. Azerbaycan
vatandaşı ve İtalya vatandaşı olan Saide ve
Delilayı da derhâl serbest bırakın. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 365 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesiyle değiştirilen 4733
sayılı Kanunun 8inci maddesinin sekizinci fıkrasının
ikinci cümlesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Abdurrahman
Tutdere Ahmet Kaya Ayhan Barut
Adıyaman Trabzon Adana
Hüseyin
Yıldız Okan
Gaytancıoğlu Özgür
Özel
Aydın Edirne Manisa
Turan
Aydoğan Ömer Fethi Gürer
İstanbul Niğde
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Okan Gaytancıoğlunun.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 4üncü madde, makaron ve sigara
üretim tesislerinde üretimi uygun şekilde yapmayanlara yüksek
cezaları öngörüyor. Ya, küçük üretici kooperatif de kursa nasıl
yapabilecek? Bu cezaları tabii ki almak zorunda kalacak. 50 milyon TL para
yatırması lazım, teminat vermesi lazım; bunu nereden buldu?
Hadi bunu buldu, 2 milyar sigara üretmesi lazım; bunu nasıl üretecek
arkadaşlar? Büyük firma olması lazım yani tekel olması
lazım yani emperyalist sistemin, sizin desteklediğiniz
şirketlerin sahibi olması lazım. Küçük çiftçi devre
dışı kalsın. Yerli sigara üreticilerini, küçük üreticileri
zaten bitirdiniz. İşletmede 15 ton sigara sarması lazım.
Ya, bu mümkün mü? Eşyanın tabiatına aykırı.
Hâlbuki, tütün bu toprakların ürünüydü, siz 26
ille sınırlıyorsunuz ya, bütün coğrafyamızda
Trakyadan Marmaraya, Karadeniz'de, Egede, Doğuda, Güneydoğuda,
İç Anadoluda, her yerde tütün dikilirdi; tütün türküleri söylenirdi;
tütün kolonyası vardı. Hatta Osmanlı kapitülasyonlara teslim
olduğu zaman bile Fransızlar bunu bırakmamıştı;
Lozandaki görüşmelerde tütün konusu, sigara tekeli, sigara
fabrikaları çok önemli hâle gelmişti. Ancak 1925te yerli ve millî
olabildik, Atatürk ve onun kurduğu cumhuriyet Reji idaresinden
aldığı kapitülasyonları yırttı attı Lozanla
birlikte. Kurtuluş Savaşını kazandık ama Atatürk ne
dedi: Kılıç önemli ama saban daha fazla önemli; üretmemiz lazım.
Tütün dikildi, sigara fabrikaları kuruldu. Kaç tane? 8 tane. Siz ne yaptınız?
Babalar gibi sattınız, 1 tane bıraktınız ama onu da
çalıştırmadınız, sattınız.
IMFyle çok sıkı
fıkıydınız, sonra dediniz ki: Biz IMFden borç
almıyoruz. Borç almıyorsunuz ama sürekli emir aldınız. O
fabrikaları Virginia tipi tütünle çalıştıracağız.
dediniz ve başarılı da oldunuz. Sadece Güneydoğu Anadolu
Bölgesinde Adıyamanda yüzde 6, yüzde 7 tütüne kota verildi; siz de bunu
onayladınız. Neden? Çünkü sigara fabrikalarını 1,7 milyar
dolara stoklarında 200 milyon dolarlık tütünle
satmıştınız.
2002de siz iktidara geldiğinizde tam 406 bin
tütün üreticisi vardı, süratle sayıyı indirdiniz, şimdi 40
bin civarında üretici var. Her 10 üreticiden 9u artık tütün
dikmiyor. Nereye geldi bu arkadaşlar? İstanbul, Ankara, İzmir,
Adana, Mersin gibi varoşlara yani sizin oy aldığınız
yerlere bunları gönderdiniz. 153 bin ton tütün üretiliyordu, o da
yarı yarıya geldi. 2 milyon dekar ekiliş vardı, o da
yarı yarıya geldi.
Şimdi, o yıllarda 500 milyon dolarlık
ihracat yapıyorduk, yerli ürünü yani yerli tütünü satarak bu işlemi
gerçekleştiriyorduk, şimdi içine Virginia tipi tütün de koydunuz,
yine ihracat yapıyoruz bunun yarısına kadar ama her yıl 500
milyon dolarlık ithalat yapıyoruz. Yirmi senedir iktidardasınız,
11 milyar dolarlık ithalat yaptık.
Yerli tütün üreticisini
cezalandırıyorsunuz, özellikle bu yasayla tamamen bitiriyorsunuz.
Hâlbuki sigara içenlerden vergiyi topluyorsunuz; bu da bir tezat. Yani
sigaranın yüzde 81i vergi, siz bunlardan parayı alıyorsunuz,
bütçe açıklarını kapatmaya çalışıyorsunuz ama onlara
yerli tütün içireceğinize yabancı tütün yani içinde sözde Virginia
tipi tütün bulunan sigarayı içiriyorsunuz. Eskiden Maltepe, Samsun, Bafra,
Birinci, İkinci gibi sigara çeşitlerimiz varken, TEKEL
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) O Tokat sigara
fabrikasını -ki teknolojisi çok yüksektir- kapattınız.
Geçen, Genel Başkanımızla Tokata gittik, o fabrikanın
yerinde moloz yığınları var, yerinde yeller esiyor. Böyle
görüntüleri biz görmek istemiyoruz ama az kaldı, artık gidiyorsunuz.
Bir sigara içimi zamanınız kaldı diyeceğim ama tabii, bir
sigara içmek o kadar değil.
Kaçak sigarayı da siz hortlattınız
yani bu kadar çok vergi aldığınız için -yüksek vergi,
vergiyi öldürür- her yerde kaçak sigaralar var. Türkiye,
kaçakçıların, uyuşturucuların cenneti hâline geldi.
Yaptığınızı beğenmeyin
arkadaşlar, bu yasayı geri çekin yani bir tütün üreticisi var, kendi
tütününü satmak istiyor, başka da bir şey istemiyor;
bırakın kazansın, bırakın yerli tütünümüz
yaşasın, Ege Ekici Tütün Piyasası, Akdeniz, Karadeniz, Doğu
Anadolu, Güneydoğu Ekici Tütün Piyasaları çalışsın.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel Fahrettin
Yokuş Hayrettin
Nuhoğlu
Aksaray
Konya İstanbul
Hasan
Subaşı Dursun
Müsavat Dervişoğlu İmam
Hüseyin Filiz
Antalya
İzmir
Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ayhan Erelin.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; 365 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 4üncü maddesi için verdiğimiz değişiklik
önergesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün 5 farklı
kanunda değişiklik öngören yeni bir torba yasa teklifiyle
karşı karşıyayız. Gerekçeye
baktığımızda haksız rekabetin önlenmesi, şeffaf
ve eşitlikçi bir piyasayı tesis etmek, güncel, etkin bir denetim
mekanizması kurmak, kaçakçılık meselesine
caydırıcılık sağlamak gibi gerekçeler görmekteyiz;
keşke bu idealist tavır gerçekten benimseniyor olsaydı. Oysa
2018 yılında hayata geçirilen, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi adı verilen, formatı bu topraklara uymadığı
apaçık belli olan sistem, iktidarın bu ülkeye dair bütün ülkülerini,
ideallerini yok etmiştir; kaldı ki teklifin içeriği de bu
gerçeği gözler önüne sermektedir.
Tütün diyorsunuz, bu teklifte tütün üreticilerinin
dertlerine derman bulmuyorsunuz. Haksız rekabet diyorsunuz, bu teklifte
yerli üreticinin korunmasına dair bir hüküm getirmiyorsunuz. Piyasa
diyorsunuz, art niyetli müdahaleleriniz sonucunda piyasada güvenin adı
dahi kalmadı. Peki, bu teklifte ne var diyorsanız büyük sermayeye
şirin gözükme telaşı ve heyecanı var; baskıyla,
zorlamayla caydırma isteği var. Gelişigüzel düzenlemelerle
sorunları çözmek bir yana, kronikleştirme girişimi var.
İşte, arkadaşlar, bir kez daha milletimizin aciliyetleri,
hassasiyetleri, ihtiyaçları göz ardı edilmektedir.
Değerli milletvekilleri, evet,
kaçakçılıkla mücadele etmek, devletin asli görevlerindendir; evet,
kamu sağlığını korumak, vatandaşa belli
standartları temin etmek devletin asli görevlerindendir. Bunlar
yapılmasın demiyoruz, diyemeyiz; bizim eleştirdiğimiz,
karşı çıktığımız noktalar
şunlardır: Yanlış vergi politikanızla,
kayırmacı tutumunuzla, sorunlara duyarsız rant odaklı
yaklaşımınızla, art niyetli özelleştirmelerinizle hem
kaliteyi hem denetimi hem vergilendirmeyi hem de kamu
sağlığını yerlere düşürdünüz. Alkole, sigaraya
zam üstüne zam yüklerken merdiven altı imalathanelerin önünü
açtınız. TEKELi elden çıkarıp, sektörü bütünüyle
yabancı sermayeye teslim ederken çiftçimizi, üreticimizi, işçimizi
perişan ettiniz. İnsanlar kaçak alkolden hayatını kaybederken
bütün uyarı ve ikazlarımıza rağmen sessiz ve seyirci
kaldınız.
Son on iki yılda alkol üzerinden alınan
ÖTV'de artış oranı 1.070 oranında. 2020 yılı
itibarıyla sigaradaki vergi yükü yüzde 63ü ÖTV olmak üzere yüzde 81
civarında. Bu, ne demek? Bu, şu demek: Siz vatandaşı göz
göre göre kaçakçılığa itiyorsunuz; vatandaşı göz göre
göre ölüme itiyorsunuz; insanların emeğini, alın terini büyük
kartellere peşkeş çekiyorsunuz. Şimdi sözde bir kanunla, güya,
piyasada nizam tesis edeceksiniz. Oysa bu gömleğin düğmeleri daha
baştan yanlış iliklidir.
Değerli arkadaşlar, teklifin 4üncü
maddesi, 4733 sayılı Kanunun 8inci maddesinde
değişikliler öngörmektedir. Böylece, ürün izleme sistemi
kurmaksızın makine ve ekipman çalışma testleri, ürün
denemeleri veya denetim üretimi yapanlara idari para cezası vereceksiniz.
Bu yasaklamalarla vatandaşın alım gücünü, vatandaşın
refah düzeyini artırmadan yaptığımız kanunların
amacına ulaşması mümkün değil. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde 2si aynı mahiyette 3
adet önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyette olup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 365 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Turan
Aydoğan Mahir
Polat Özgür Özel
İstanbul İzmir Manisa
Ömer
Fethi Gürer Abdurrahman
Tutdere Ahmet Kaya
Niğde Adıyaman Trabzon
Hüseyin
Yıldız Ayhan
Barut Aydın Adana
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Hasan
Özgüneş Mahmut
Celadet Gaydalı Kemal
Bülbül
Şırnak Bitlis Antalya
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Nusrettin
Maçin
İzmir Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz talebi Sayın Mahir Polatın.
Sayın Polat
(CHP sıralarından
alkışlar)
MAHİR POLAT (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 365 sıra sayılı
Yasanın 5inci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Anadolu topraklarında yetişen herhangi bir
ürün ya da üretilen herhangi bir emtiaya kaçak demek bir kere teknik olarak
baştan yanlış. Dolayısıyla eğer bir niteleme
yapmak istiyorsanız yasa dışı, yasalara uygun olmayan
ticaret yaklaşımında bulunabilirsiniz. Bu yasa dışı
ticaretin temel kaynağı uygulamaya koyduğunuz vergi
kanunları. Bir paket sigaranın 16 dalı vergiye giderse yoksul
Anadolu halkı bunun ticaretini de yapar, bunu içmekten başka da
çaresi olmaz değerli milletvekilleri.
Bakın, kaçakçılık nasıl olur,
bunu size bir iki örnekle anlatmak isterim. Mesela 2012 yılında 2924
sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla Türkiye Cumhuriyetinden
transit edilmek zorunda olan sigaranın üzerinde gideceği ülkenin
dilinde basılı olma zorunluluğu var idi. Bu, sizin
devriiktidarınızda oldu. Kaçakçılığı önlemek için
çıkarılan bu Bakanlar Kurulu kararı tam dokuz yıl sonra
4919 numaralı Cumhurbaşkanı Kararıyla ortadan
kaldırıldı. Bu yetmez, ithal edilen tütünlerin kıyım
tavına gelebilmesi için orada mutlaka ve mutlaka bir nemlendirme
işlemi yapılır. Dâhilde işleme rejimi kapsamında bu
nemin içerideki oranı hesaplanmadan dâhilde işlemedeki vergi
kaybı ortaya çıkar, kaçakçılık oradan yapılır.
Yine, tütün kartellerinden bir tanesi, en büyüğü fibeks denilen bir
yöntem uygular. O yöntemle sigaranın, tütünün külüne kadar, en ince tozuna
kadar kullanılır fakat dâhilde işleme rejimi kapsamında
buna yüzde 5,5 fireyi verirsiniz, kaçakçılığı buradan
yaparsınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bu kanun maddesiyle
yine, yeni kurulacak tütün işletmeleri için bir izin söz konusu; bu izni
alabilmek için 50 milyon lira bir teminat öngörülüyor. Yeni kurulacak ya da 5
tonluk bir ticaret yapacak şirketin bunu vermesi mümkün değil. Yine,
tütün kartellerinin bu yasa marifetiyle önünü açmış oluyorsunuz.
Türkiye'nin tütün üretimi ve ticaretinin
gelişmesiyle ilgili Bakanlıkla teşkil edilen, TEKELle yönetilen
bir tütün yönetimi varken bugün sadece Bakanlığın bir
koridorunda bir daire başkanlığına
sıkıştırılmış olan bir tütün yönetiminiz
var.
Yine, bu coğrafyada -dünyada hiçbir yerde
yoktur- tütün eksperliği fakültesi var. Ha, 1997den beri bunlar da kamuda
görevlendirilmiyor değerli arkadaşlar.
4733 sayılı Tütün Yasası,
devriiktidarınızda yirmi yıl önce çıkarıldı,
yirmi yıldır da siz iktidardasınız. Ne getirdi? Temel
amacı alkol, alkollü içki, tütün, tütün mamulleri piyasalarının
liberalize edilerek küresel güçlerin istediği biçimde yeniden
yapılması, TEKELin özelleştirilmesidir. TEKEL
özelleştirildi nitekim 2001 yılında. Bu kapsamdaki TEKELin
sigara birimi, 2008 yılında piyasa değerinin çok çok
altında özelleştirildi; yaprak tütün birimiyse 2010 yılında
kaldırıldı.
TEKELi sadece iktisadi bir teşekkül olarak düşünmemek
gerekiyor. TEKEL, fabrikalarının ya da ekim alanlarının
bulunduğu yerde aynı zamanda sosyal bir denge belirleyici ve Anadolu
insanının o bölgelerde kalmasını, o bölgelerde
doymasını sağlayan bir konuma sahipti. TEKEL sigara biriminin
özelleştirilmesi sonrasında tütün mamulleri sanayisinin yüzde 84,7si
yabancıların kontrolüne geçmiş; bir başka ifadeyle,
Türkiye'de artık tütün işini, sigara işini uluslararası karteller
yapmıştır. Anadolu insanının kırsaldaki
kalkınmasının önemli ürünlerinden bir tanesi olan bu Anadolu
tütüncülüğü, devriiktidarınızda, maalesef, bitirilmiş
değerli arkadaşlar.
Önümüzdeki süreçte ne yapmamız gerektiğini
şöyle özetlememiz gerekiyor: Siyasi popülizmden uzak, her türlü çıkar
etkisine kapalı, ilke ve esasları net olarak belirlenmiş bir
millî tütün politikasına bu toprakların acilen ihtiyacı var.
Bunu yapacak durumda olmadığınızı tütün kartellerinin
işini kolaylaştırarak gösteriyorsunuz sayın
milletvekilleri.
Yine, Türk tütününün hak edilmiş evrensel
itibarının korunması, tütün üreticilerimizin alın terinin
hak ettiği değere ulaşması ve tütün üretiminin kırsal
kalkınmanın önemli bir aracı olarak ülke ekonomisine
katkısının devam etmesi için tütün ve tütün mamulleri
piyasalarının yeniden ve kökten yapılandırılması
gerektiğini söylüyorum.
Bunu yapacak durumda değilsiniz, bizim
iktidarımızda olacak diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Nusrettin Maçinin.
Sayın Maçin, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
NUSRETTİN MAÇİN (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Tahir Elçi'nin
şahsında tüm demokrasi, barış, özgürlükler mücadelesini
veren; bu coğrafyada bu mücadelenin bedelini canlarıyla ödeyen bütün
şehitleri saygıyla anıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
Bu ülkenin temel bir meselesi var ve bu mesele yüz
yıllık bir meseledir. Bu meselenin temelinde yüz yıldır
izlenen strateji, Kürte düşmanlık üzerine yapılan bir strateji.
Bu stratejinin ayakları nelerdir? Öncelikle inkâr siyaseti, asimilasyoncu
siyaset, güvenlikçi siyaset. Şimdi, bu 3 ayağa, bu stratejilere
dayanan bu politikayla, gerçekten yüz yıldır hep gergin, hep kaos,
hep belirsizlik, hep gelecek kaygısıyla yaşayan 84 milyonluk bir
insan gerçekliğiyle karşı karşıyayız. Şimdi,
Türkiye'de sadece Kürtler değil, gerçeği ifade eden, Türkiye'nin belirli
bir azınlık kesiminin çıkarlarına ters düşen veya
aynı mahiyette uluslararası sermaye çıkarlarına veya
küresel sermaye güçlerine karşı farklı politika, farklı
ideoloji, farklı alternatif sunan herkes aslında bu yüz
yıldır bu rejimin hedefi hâlindedir. Dün de bu böyleydi, bugün de.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Tahir Elçi
ve onun gibi yüzlerce Kürt aydını, Kürt siyasetçisi, Kürt gazetecisi
bu ülkede katledildi. Bunların hepsi bir siyasi cinayettir. Bu cinayetler
neden işleniyor? Bu ülkede Kürt sorununun barışçıl,
demokratik çözümünü isteyen ve bunun için mücadele eden kesimlere yönelik bir
imha politikasıdır. Biz bunu 90 sonrası 17 bin faili
aslında meçhul değil -tırnak içinde- faili belli olan
cinayetlerden biliyoruz.
Şimdi, bugün yine Rojavaya yönelik, Rusyayla
dirsek temasa girerek Rojavadaki Kürtlerin kazanımları yok edilmeye
çalışılıyor. Şimdi, size söylüyorum, değerli
milletvekilleri, Rusya, Çeçenistanda, Afganistanda, Ukraynada kaybetti;
akıllı bir siyaseti olmuş olsaydı bugün Ukraynada bataklığa
saplanmazdı. Bunun için, bir kez daha bu Meclisi sağduyuya
çağırıyorum.
Bu ülkede 25-30 milyona yakın Kürt var. Bu
Kürtler kendi temel kolektif haklarını istiyorlar. Ne istiyorlar?
Eğer biz bu cumhuriyeti birlikte kurmuşsak Anayasayla
varlığımızın güvence altına alınmasını
istiyorlar. Ne istiyorlar? Çocuklarımız ilkokuldan üniversiteye kadar
kendi ana dillerinde eğitim görmek istiyorlar. Ne istiyorlar? Radyo,
televizyon, gazeteyi kendi dilinde çıkarmak istiyorlar. Yani bunları
istemek ülkeyi bölmek mi oluyor? Hayır, bunu aslında küresel güçler
de çok iyi biliyor, yerli sermaye grupları da çok iyi biliyor.
Ben size tarihten bir örnek vereyim, hem de
İttihat Terakkici Yakup İsmailden bahsedeyim. Birinci Dünya
Savaşında Almanlar yenilgiyle karşı karşıya
gelince Yakup İsmail bir şeyler öneriyor Talat Paşaya, diyor
ki: Almanya yeniliyor, biz İngilizlerle ayrıyeten bir
barış görüşmesi yapalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
NUSRETTİN MAÇİN (Devamla) Yakup
İsmail bunu söylediği için, bakın, sadece bunu söylediği için,
farklı bir görüş beyan ettiği için Yakup İsmaile ne
yapıldı? Kurşuna dizildi, hem de hiç ifadesi alınmadan.
Demek ki bu ülkede sadece Kürtler değil; küresel güçlere, yerli sermayeye
ve askerî bürokratik kesime karşı toplumun çıkarını
savunanlar her zaman hedef hâline gelmiştir.
Sevgili kardeşim, gerçekten ben Yakup
İsmailin hikâyesini okuduğum zaman, onun hikâyesi ile bizim
Gergerlioğlunun gözaltına alınma hikâyesinin aynı
olduğunu gördüm ve beş on dakika gülmekten kendimi tutamadım;
ya, yüz yıldır aynı hikâye devam ediyor.
Kimdir Yakup İsmail? Gerçekten birçok sahada
savaşmış, birçok cephede savaşmış
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NUSRETTİN MAÇİN (Devamla) Bir dakika
BAŞKAN Nusrettin Bey, süre tamamlandı.
Teşekkür ediyorum.
NUSRETTİN MAÇİN (Devamla) Tamam.
ve amacı bu ülkenin geleceği için
İngilizlerle ilişkiye geçip bir barış barış
yapmaktı ama Yakup İsmail zorla gözaltına alınıyor ve
BAŞKAN Sayın Maçin, süreniz
tamamlandı.
NUSRETTİN MAÇİN (Devamla) -
hiçbir
ifadesi, savunması yapılmadan kurşuna dizilerek katlediliyor.
Onun için, biz diyoruz ki: Bu cinayetlere son verelim.
BAŞKAN Sayın Maçin
Sayın Maçin
NUSRETTİN MAÇİN (Devamla) - Bu toplumun
Kürtüne de Türküne de Alevisine de Lazına da Çerkezine de yetecek kadar
kaynaklarımız vardır, zengin bir ülkeyiz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Sayın Başkanım, temelsiz ve mesnetsiz
iddiaların tümünü reddediyoruz.
NUSRETTİN MAÇİN (Şanlıurfa)
Yakup İsmailin hikâyesini oku.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 5inci maddesiyle, 4733 sayılı Kanuna eklenen 8/A
maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan
kooperatifleri ibaresinden sonra gelmek üzere ile yaprak tütün işletmeleri
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Fahrettin
Yokuş Hayrettin
Nuhoğlu Hasan
Subaşı
Konya İstanbul Antalya
İmam
Hüseyin Filiz İbrahim
Halil Oral Feridun
Bahşi
Gaziantep Ankara Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
İbrahim Halil Oralın.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Tütün, Tütün Mamulleri
ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun Teklifinin 5inci
maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri,
geçtiğimiz sene Mamakta bir esnafımızla
yaşadığımız konuşmayı sizlerle paylaşmak
istiyorum. Caddede tütün ve alkol mamulleri satan bir dükkâna girdik,
dertlerini sorduk, taleplerini dinledik. Dükkândan ayrılırken bize
dükkân sahibi şunları söyledi: Sayın Vekilim,
sattığımız ürünler en yüksek vergiyi içeren ürünlerdir.
Dolayısıyla, caddedeki dükkânlar arasında en çok vergiyi ben
ödüyorum. Ben ve benim gibilerin vergileriyle de bu ülkeye hizmet
yapılıyor ancak buraya kadar milletvekilleri, bakanlar
geldiğinde hep benim dükkânımı teğet geçiyorlar. Bizim
suçumuz vergi vermek mi? Neden bizi dinlemiyorlar? İşte,
iktidarın tütün ve alkol piyasasıyla alakalı en temel sorunu
budur. Bu ürünleri kullananları ve satanları ötekileştirip
onlara âdeta cizye alınması gereken insanlarmış muamelesi
yapılmaktadır. 1989da, 1994te, o günlerde belediye başkan
adayı olan Sayın Erdoğan meyhanelere, birahanelere girip oy
istememiş miydi? Ağır vergiler, cezalar ve
kısıtlamalarla alkol ve tütün kullanımını
engelleyemediğiniz ortadadır; aksine, bu ağır mali yük
insanımızı sahte ve kaçak ürünleri kullanmaya itmiştir;
halk sağlığını daha çok tehdit eden bu hâlle
karşı karşıya kalınmıştır, sahte
içkiden hayatını kaybeden insanlarımızın
sayısı yüzleri aşmıştır. Eğer
İslamın toplumsal mesajlarını yaymak ve insanlara kabul
ettirmek gibi bir hassasiyetiniz varsa bunun yolu iknadır,
irşattır ve tebliğdir, ağır vergiler koymak
değildir. İslamın metodu da Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz;
kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız.
hadisinde olduğu gibidir.
Saygıdeğer milletvekilleri, vergi
teminatı hususu Hükûmetin vergi toplama ve vergi koyma
politikalarının ne kadar çürümüş olduğunu göstermektedir.
Doğru vergilendirme yapmayan, yapamayan, vergi yükü altında toplumu
ezen iktidar, aynı zamanda vergi toplamaktan da acizdir. Seçim öncesi motorlu
taşıt sektöründen sonra tütün sektörüne getirilen bu teminat hususu,
bir seçim ekonomisi planlamasını da işaret etmektedir. AK
PARTİ iktidarı, tütün sisteminde ülkemizin üstünden bir silindir gibi
geçmiştir; kapatılan sigara fabrikaları, özelleştirilip yok
olan sigara markaları bunun örneklerinden biridir.
Adıyamanda, Bitliste, Muşta ve Egede
yetişen tütün bu toprakların, Anadolunun tütünüdür. Bu tütün, sizin
deyiminizle yerli ve millî bir üründür. Bugün bu ürünü güçlendirmek yerine,
teminatlarla, hapis cezalarıyla, hatalı özelleştirmelerle yok
etme noktasına getiriyorsunuz. Bitliste BEST sigara markası,
maalesef, yok olmuştur, TEKEL fabrikası
kapatılmıştır, yıllarca çok önemli bir yeri olan
Bitlis tütününün üretimi yerle bir olmuştur; bugün, doksan yedi
yıllık fabrika arazisi 26,7 milyon bedelle, maalesef,
satılığa çıkarılmıştır. Tütündeki
yıkım Bitlisten göçü de getirmiştir.
Adıyamanlıların, Bitlislilerin, Muşluların suçu nedir?
Yıllarca size en yüksek oyları veren bu şehirleri neden
cezalandırıyorsunuz? TÜİK verilerine göre bile en geri
kalmış, halkın en düşük gelire sahip olduğu illerimiz
arasında Bitlis ve Muş vardır; bu, sizi hiç
utandırmıyor mu?
Kıymetli milletvekilleri,
görüştüğümüz maddeyle, teminat noktasında üretici ile
ihracatçı aynı muameleyi görecektir. Ülkemize döviz kazandıran
ihracatçıdan vergi teminatı almak kolaydır ancak üretici neden
bu cendereye sokulmaktadır? Bu hususta, kanun teklifinin Komisyondaki
görüşmelerinde muhalefet tarafından verilen önergeler, yapılan
uyarılar neden kulak arkası edilmiştir? Ayrıca, teminat
bedellerindeki değişikliklerle alakalı Tarım ve Orman
Bakanlığına yetki verilmesi de konunun ruhuna
aykırıdır.
Kanun teklifiyle bedeller ve artışlar
belirlenmeli, Bakanlık da bunun icrasını
gerçekleştirmelidir.
Sonuç olarak, dünya markası olabilecek
tütünlerimiz, tütün markalarımız için çalışmak yerine ceza
vermeyi, vergi almayı ve seçim ekonomisi oluşturmayı
hedeflemektesiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
Sayın Başkanım
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) Bunun
hesabını da inşallah milletimiz size sandıkta
soracaktır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 365 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasan
Özgüneş Mahmut
Celadet Gaydalı Nusrettin
Maçin
Şırnak Bitlis Şanlıurfa
Kemal
Bülbül Serpil Kemalbay
Pekgözegü Musa Piroğlu
Antalya İzmir İstanbul
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Musa Piroğlu'nun.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
MUSA PİROĞLU (İstanbul) - Sayın
Başkan, Şanlıurfa'da, İstanbul'daki bir özel üniversitenin
rektörünün resmî plakalı arabasının içinden 74 kilo
uyuşturucu çıktı. Buna benzer olaylar daha önce de
yaşandı. Çakarlı bir araba Ankara'da yakalandı, içinden
uyuşturucu çıktı. Diplomatik pasaportla komşu bir devlete
geçen bir vatandaşın çantası arandı, içinden
uyuşturucu çıktı. İçişleri Bakanı geçen gün
açıklama yaptı, 3,5 ton uyuşturucu yakaladık. dedi.
Şu soruya cevap vermedi ama: 3,5 ton uyuşturucu bu ülkeye nasıl girdi,
kim getirdi? Sınırlarında kuş
uçurtmadığınız bu ülkenin içinde uyuşturucu tacirleri
nasıl bu kadar rahat cirit atıyor? Sırp uyuşturucu
baronları, İtalyan uyuşturucu baronları buralarda
nasıl geziyor? Şu sorulara cevap vermiyorsunuz: Söylüyorlar, gemiciklerle
Venezueladan, Kolombiyadan gelen uyuşturucular İzmirin, Mersinin,
İstanbulun kenar limanlarına taşınıyor, ülke bir
uyussşturucu şirketine, neredeyse bir uyuşturucu tarlasına
döndü, sokağa yayıldı; cevap yok.
Bu sahneler yeni değil ama 1993te de benzeri
olmuştu. Kürt halkına karşı amansız bir mücadelenin,
savaşın yürütüldüğü, azgın bir şovenizmin, azgın
bir inkârcılığın yürütüldüğü, binlerce köyün
yakıldığı, yıkıldığı, sokaklarda
insanların öldürüldüğü o 93 sürecinde panzerlerin içinden uyuşturucu
çıkıyordu, devlet görevlilerinin elinden uyuşturucu
çıkıyordu ve biz o zaman dedik ki o uyuşturucu parası, o
savaşı koordine etmek için kullanılıyor. Ben soruyorum:
Bugün gelen uyuşturucunun parası nereye gidiyor, hangi
savaşı koordine ediyor?
Savaş budur. Savaş, ülke
topraklarının uyuşturucu baronlarına, suç çetelerine
açılmasıdır. Savaş, insanların ölmesi, ülke
ekonomisinin yağmalanması, yoksulluğun doruk
yapmasıdır. Savaş, bu iktidarı, bu iktidar blokunu
birleştiren temel unsurdur. Bu iktidar bloku Kürt halkına
karşı düşmanlık siyaseti ve savaş politikaları
üzerinden yan yana geldi ve şimdi Amerikanın kapısında,
şimdi Putinin kapısında Rojava topraklarına yeni bir saldırı
için kulis yapıyor, dolanıyor.
Herkes şunu bilmek zorunda: Bu savaş, bu
iktidarın ayakta kalma savaşıdır. Eğer bu iktidardan
rahatsızsak, bu sömürü düzeninden, yolsuzluktan, bu çamura
batmışlıktan, bu suça bulaşmışlıktan
rahatsızsak, devlet raporlarıyla, Sayıştay
raporlarıyla ortaya çıkarılan suçun hesabını sormak
istiyorsak yani bu saltanatı yıkmak istiyorsak bunu var eden
savaşa karşı çıkmak zorundayız. Savaş, bütün
toplumun Kürt halkına karşı düşman olması; savaş,
aslında muhalefetin bilerek ya da bilmeyerek iktidarların
arkasına dizilmesi demektir çünkü savaş şovenizmdir, savaş
halka karşı düşmanlıktır. Bu iktidar bu savaştan
besleniyor.
Şimdi, Taksimde bomba patlıyor, kimse
üstüne gitmiyor; roketler atılıyor, kimse üstüne gitmiyor. Mesela,
kimse şunu hatırlamıyor: Bu ülkenin Millî İstihbarat
Başkanı -tapelerde açığa çıkıyor ki- Bir
yerlerden atarız 3-4 roket, savaş çıkarırız. diyor;
roketler atılıyor, kimse bu soruyu sormuyor, bunu
hatırlamıyor, hatırlamak istemiyor; savaş budur. Savaş
gözün kapanması, kulağın tıkanmasıdır ve ne
yazık ki savaş bu iktidarın var olduğu tek şeydir. Bu
iktidar batıyor, halka verecek hiçbir şeyi kalmadı; yolsuzluk,
yoksulluk ve zulüm dışında hiçbir şey vermiyor. Daha da
ötesine gidiyor; Kürt halkına karşı savaş İstanbulda
kadının bacağının kırılması olarak geri
dönüyor, Kürt halkına karşı savaş işçinin
hakkının alınması, işçinin kafasında copun
kırılması, işçinin biber gazına boğulması
olarak geri dönüyor, Kürt halkına karşı savaş batıda
zulüm ve zorbalık olarak geri dönüyor ve elbette, hiç kimse bunu böyle
tartışmak istemiyor çünkü ilkel bir şovenizmin arkasına
takılıyor herkes ve bu düşmanlığın bilerek ya da
bilmeyerek arkasında durmaya devam ediyor. Savaşa karşı
çıkmadan bu iktidara kimse karşı çıkamaz; bu savaş
politikalarının karşısında durmadan, adil bir
barışı savunmadan bu iktidarın karşısında
hiç kimse duramaz, durmayacak, sadece onu besleyecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MUSA PİROĞLU (Devamla) Bu iktidar
kaybediyor, bu iktidar bitiyor, yolsuzluğuyla bitiyor,
çürümüşlüğüyle bitiyor, bu ülkeyi batırdığı
çamuruyla bitiyor, o çamurda boğulmaya gidiyor. Ne savaş siyaseti ne
zorbalık ne baskı ne de yukarıdan aşağı bu ülkeyi
boğduğunuz nefes alamama durumu sizi kurtaramayacak. Yirmi
yılın sonuna geldiniz, ampul ısındı; o ampul
patlayacak, siz kaybedecek, siz biteceksiniz. (HDP sıralarından
alkışlar)
HALİL ETYEMEZ (Konya) Hadi oradan!
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 365
sıra sayılı Kanun Teklifi'nin çerçeve 6ncı maddesinde
geçen Sosyal Güvenlik Kurumundan temin edilir ibaresinin Sosyal Güvenlik
Kurumu tarafından düzenlenerek verilir şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Turan
Aydoğan Özgür
Özel Ömer Fethi Gürer
İstanbul Manisa Niğde
Ahmet
Kaya Abdurrahman
Tutdere Ayhan Barut
Trabzon Adıyaman Adana
Hüseyin
Yıldız Özcan
Purçu
Aydın
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Özcan Purçunun.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZCAN PURÇU (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Ben de biraz önceki hatibimizin konuşmasından
devam edeyim. Sayın Süleyman Soylu'nun gazete kupürü var burada, diyor ki:
2021 yılında rekor kırdık. Sizce bu ne rekoru
arkadaşlar? Esrar ve eroin rekoru. Cumhuriyet tarihinin rekorunu
kırdık; 22 ton
350 kişi ölüyor arkadaşlar, yılda 350
gencimiz ölüyor. Bakın, Hükûmet, bu Hükûmet sanki esrar kullananı,
satanı, eroin kullananı, uyuşturucu kullananı
destekliyormuş gibi. Hemen size rakam söyleyeyim: Arkadaşlar,
yılda 250 bin kişi Ben tedavi olmak istiyorum, uyuşturucu
bağımlısıyım. diyor; sadece 32 tane ilde 1.350 yatak
kapasiteli tedavi merkezi var. 250 bin nerede, 1.350 nerede? Sağlık
Bakanlığı, neredesin sen? Neredesin Sağlık
Bakanlığı? (CHP sıralarından alkışlar) Niye
görevini yapmıyorsun? Niye görevini yapmıyorsun arkadaş, 250 bin
uyuşturucu bağımlısıyla bizi yaşatıyorsun?
Bir şey daha söyleyeyim: Türkiye'de kadın cinayetlerini
işleyenlerin yüzde 90ı kim sizce arkadaşlar? Eroin ve esrar
kullananlar, kokain kullananlar. Buraya bakın, çoğunluğu bu
arkadaşlar. Şimdi, bir diğerini söyleyeyim size: Peki, bu eroin
ve esrarı -dedim ya- Hükûmet destekler gibi
Neden? 300 bin kişiye
yakın insan yakalanıyor, yılda; bu 300 bin kişinin yüzde
90ı salınıyor arkadaşlar. Ben içiciyim. diyor,
salınıyor, hâlbuki satıcı. Kanunlar yetersiz. Cumhuriyet
Halk Partisi olarak, muhalefet partileri olarak o kadar önerge verdik
Kanunları değiştirin. dedik. Niye
değiştirmiyorsunuz? Niye değiştirmiyorsunuz?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Baronlara ceza,
çoluk çocuğa değil.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Resmen, hakikaten
destekliyorsunuz uyuşturucu içenleri.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Uyuşturucu kaçakçılarına
ceza!
ÖZCAN PURÇU (Devamla) - Bakın, içiciler de ceza
almak zorunda. Eğer siz içicileri de yasak hâle getirmezseniz bu
uyuşturucu, esrar, eroin kullanan ve satanların miktarı artar.
Bunu defalarca söyledik. Kanunlar yetersiz. Yakalananların yüzde 90ı
salınıyor dedik kaç defa.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Baronları
kovalım, baronları!
ÖZCAN PURÇU (Devamla) - Dolayısıyla
şimdi, gençlerimizin çoğunluğu bu batağın içerisinde.
Ha, bir şey daha söyleyeyim size: Sizin iktidarınız bu milleti
yoksullaştırdı, fakirleştirdi, elinden eğitimi
aldı. Niye bunu söylüyorum? Uyuşturucu kullananların yüzde
90ı ilköğretim ve ortaöğretim mezunu ve yüzde 62si işsiz.
Yani sizin iktidarınızda işsiz kalan gençlerimizin yüzde 62si
uyuşturucuya, madde bağımlılığına, batağına
saplanıyor. Bu rakamları Emniyetten alıyorum ben, öyle kafamdan
sallamıyorum. Siz Hükûmet olarak bunu bilmiyor musunuz? Neden önlem
almıyorsunuz? Ülkedeki gençleri madde bağımlısı hâline
siz getirdiniz, önlemini de siz almıyorsunuz. Roman mahallelerine bir
gidin bakalım, İstanbul'a gidin, Tepecike bir uğrayın
bakalım. Gençlerimizin yüzde 99u işsiz -kimsenin
uğradığı yok- artı, yüzde 90ı da
bağımlı oldu. Sizin yüzünüzden, sizin yüzünüzden!
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Eskiden
nasıldı, eskiden?
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Eskiden bizim
mahallelerimizde uyuşturucu yoktu; sizin iktidarınız geldi,
uyuşturucu da bulaştı. (CHP sıralarından
alkışlar) Çünkü yoksul bıraktınız, aç
bıraktınız, bile bile işsiz bıraktınız, bize
Oduna, kömüre muhtaç olun. dediniz.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Ayıp
ediyorsun, ayıp!
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Ama Roman mahallelerine
giremeyeceksiniz, oy alamayacaksınız.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Cemal var,
Cemal.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Yüzünüz yok çünkü, yüzünüz!
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) - Cemal
Bekle burada.
BAŞKAN Arkadaşlar, Cemal Beyi devreye
katıp da işi uzatmayın.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Gelemezsiniz! Gelemezsiniz!
Cumhuriyet Halk Partisinin, Millet
İttifakının iktidarı gelsin de insana değer
nasıl veriliyormuş, bir görün bakalım. Madde
bağımlıları nasıl tedavi ediliyormuş, bir
bakın.
32 ilin dışında yatak tedavisi olan
bir iliniz yok ya, yok! Neden yok? Destekliyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Purçu, tamamlayın
sözlerinizi.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) - Kullansın
uyuşturucuyu, sokakta gezsin. Vallahi, gençler zombi gibi geziyor. Gelin
götüreyim sizi.
Sağlık Bakanlığı yok,
AMATEM yok arkadaşlar. Neden? Bu devletin, bu Hükûmetin AMATEM kurmaya
gücü yok mu? Var. Niye kurmuyorsunuz? Paranız mı yok? Her yere para
buluyorsunuz.
Bakın, burada sallamışsınız
rakamları; uyuşturucu bağımlılığıyla
mücadelede 2019da 1,5 katrilyon, 2020de 1,8 katrilyon, 2021de 2,3 katrilyon
lira para harcamışsınız; hepsi yalan. Bizim mahallemizde
uyuşturucu madde bağımlısı dolu. Gelin bakalım,
onları tedavi edin. Sağlık il müdürünü arıyorum; gelen yok,
giden yok.
Sayın Başkanım, izin verirseniz bir
duyuru daha yapmak istiyorum.
BAŞKAN Son on beş saniye
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Doğu Anadoluda
milletvekilliği yapan arkadaşlar, Doğu Anadoluda binlerce, yüz
binlerce Roman var; onları dışlamayın, onları ziyaret
edin, birçok sorunları var; yoksul, aç ve işsizler. Doğu
Anadoluda milletvekilliği yapan arkadaşlara sesleniyorum.
Çok teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Ayıp
ediyorsun ama ya
Özcan, bu kadarı da olmaz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Kim
dışlıyor ya? Özcan, başımızın üstünde
Romanlar.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tütün, Tütün Mamulleri ve
Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 6ncı
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hayrettin Nuhoğlu Hasan
Subaşı İmam
Hüseyin Filiz
İstanbul Antalya Gaziantep
Orhan Çakırlar Fahrettin
Yokuş
Edrine Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Fahrettin Yokuşun.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Hoş
geldiniz; sataşmayın bu saatten sonra.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Hoş
bulduk efendim.
Sayın Başkanım,
sataşıyorlar.
BAŞKAN Efendim, çok kibar
sataştılar ama.
Buyurun.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Evet, kibar
sataştılar.
Bugün son konuşma herhâlde bende. O zaman güzel
güzel konuşalım. Evet, biraz önce Adana Milletvekilimiz İsmail
Koncukun bahsettiği sözleşmeli personel mevzuatına ben de
kaldığı yerden devam edeyim.
Değerli milletvekilleri, dün Sayın
Cumhurbaşkanımızın açıklamasıyla aslında
sözleşmeli çalışanlar büyük bir hayal
kırıklığı yaşadı. Osmaniye Milletvekilimiz
de bu konuyu bilir. Neden yaşadı? Hatırlarsınız, 2011
yılında 300 bin civarında sözleşmeli personel kadroya geçirilmişti,
yine bir seçim vardı; doğru yapıldı, dedik ki: İyi
oldu. İnşallah, bundan sonra AK PARTİ iktidarı
sözleşmeli statülü çalışmaya son verir dedik o dönem ama devam
etti. Şu anda sayıları herhâlde 550 bine kadar vurdu.
Şimdi, efendim, bu niye böyle sıkıntılı? Siz iktidara
gelmeden önce kamuda sadece 20 bin civarında sözleşmeli istihdam
vardı. Öyle mi? 20 bin civarında. Dediniz ki: Biz bol bol
sözleşmeli personel istihdam edelim, güvence olmasın, bunları
istediğimiz yerde çalıştıralım ve beğenmediklerimizi
de işten atalım. Fakat 2011 yılında bu yanlıştan
döndünüz. Arzu ettik ki bir daha devam etmezsiniz; ettiniz. Şimdi ise yeni
düzenlemeyle diyorsunuz ki: Bu personele üç artı bir
Ne demek? Üç
yıl çalışacak, sonra bir yıl da stajyer memur yapacağız
yani aday memur olacak. Ya, Allah Allah! Ya, zaten bunlar memur, memur gibi
çalışıyor, 4/Alı kadrolularla yan yana beraber
çalışıyorlar, üç yıldır çalışıyorlar.
E, şimdi, diyorsunuz ki: Efendim, bir yıl daha aday memur olsun.
Kardeşim, bu yeni yaptığınız doğruysa 2011de
yaptığınız ne? Ya o yanlış, ya bu
yanlış. Ya, siz nasıl devlet yönetiyorsunuz? Acemiler
mangası gibisiniz. Hani yirmi yıldır yönetiyorsunuz ya
Yani
dedik ki hadi bunu iyi yapıyorsunuz, seçim öncesi kadroya geçirin,
eksiksiz geçirin bari. Bakıyoruz, Sayın Cumhurbaşkanı diyor
ki: 520 bin sözleşmeli personel var. Yani memur statüsüne yakın,
4/Bli diyebileceğimiz. E, ne olacak? Diyor ki: Bunun 424 binini
alacağız. Diğerleri ne olacak? Diğerleri yok. Niye
ayırıyorsunuz 100 binini? Ya, kardeşim, bir işi
yapıyorsanız, Allah aşkına, bir kere de şuradan düzgün
bir düzenleme çıkaralım. Yani Kamuda devlet memuru statüsüne uygun
çalışanların yani devletin sürekli ve devamlı işlerini
yapanların tamamını kadroya geçirdik, bu işi kapattık,
kamuda farklı farklı statüleri ortadan kaldırdık. deseniz
kıyamet mi kopar? Sayın Çalışma Bakanımız dedi
ki: 32 çeşit sözleşmeli istihdam var memura benzer 4/Bli kadrolu,
kadrosuz çalıştırılan. 32 çeşit sözleşme; ya, bu
nasıl bir iş? Sadece sağlıkta 7 çeşit sözleşmeli
statü var. Nasıl çıkacağız biz bunun içinden?
Şimdi, sözleşmeli denilince çok basit
bir ifadeyle şöyle anlaşılıyor
Ya, kim bu
sözleşmeliler? Bu sözleşmeli personel ne demek? Bir, iş
güvencesi yok demek. İki, bölünmüş aile demek, bakın, bölünmüş
aile demek. Yahu, aile mefhumu en kıymetli şey değil mi bizim
için? Üç, kurum içi nakil hakkı yok demek. Dahası kurum
değiştirme hakkı yok demek. Başka? Eş durumundan bir
yere gitme şansı yok demek. Başka? Kamuda çalışan
diğer memurlar gibi bunlar, KPSSye girer, sözlü sınava girer ve
istihdam edilirler. Allah Allah, iyi de o zaman niye ayrımcılık
yani niye ayrımcılık? Şimdi, öğretmen, 4/Alı,
4/Bli; ikisi de öğretmen. Adliye çalışanı, 4/Alı,
4/Bli sözleşmeli; ikisi de adliye çalışanı. İmam,
4/Alı, 4/Bli imam, sözleşmeli imam; hepsi imam. Bunlar hep devletin
asli ve sürekli işlerini yapıyor; yahu, niye ayırıyorsunuz?
Niye statülerini ayırıyorsunuz? (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Niye ücretlerini
ayırıyorsunuz?
Sözleşmeli çalışan terfi edemez yani
asla girdiği kadronun dışına çıkamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Yani şef
olamaz, uzman olamaz, daire başkanı olamaz, genel müdür olamaz,
girdiği kadroda kalır ama beraber girdiği, aynı okulu
bitirdiği, aynı tahsili yaptığı, aynı iş
yerinde yan yana çalıştığı arkadaşı -eskiden
müsteşarlık vardı, onu da kaldırdınız,
inşallah biz getireceğiz- genel müdürlüğe kadar gider ama o
yerinde sayar. Yahu, bu nasıl adalet? Şimdi, bunu düzeltirken bari
doğru dürüst getirin de biz de burada destek verelim. Vallahi, eksiksiz
yapın bunu, ben sizi burada ayakta alkışlayacağım hem
de burada döne döne alkışlayacağım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Ama siz bize, bu fırsatı bile vermezsiniz, vermiyorsunuz.
Onun için, buradan uyarıyorum, yasa geldiğinde bir daha, bir daha,
bir daha uyaracağım.
İnşallah bir kere olsun doğru bir
iş yaparsınız diyor, hepinize iyi akşamlar diliyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Birleşime bir dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.34
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 22.35
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Necati
TIĞLI (Giresun), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 26ncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
365 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir konu
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için 30 Kasım 2022 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.35
(*)Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(*) 365 S. Sayılı Basmayazı 24/11/2022 tarihli 25inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(*) Bu bölümlerde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(*) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(*) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(*) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(*) Bu bölümlerde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.