TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
39uncu
Birleşim
15
Aralık 2022 Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/286) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 362)
2.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/285), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli
Cetveller, 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile 2021 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 201 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2021 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2021 Yılı Mali İstatistikleri
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/2076) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 363)
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın,
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem
İmamoğlunun YSK üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla
yargılandığı davaya ilişkin açıklaması
2.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun,
Samsun Milletvekili Erhan Ustanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
3.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
4.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Türkiyenin demokratik bir hukuk devleti olduğuna ilişkin
açıklaması
5.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem
İmamoğlunun yargılandığı davada verilen karara
ilişkin açıklaması
6.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın,
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
7.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun,
Samsun Milletvekili Erhan Ustanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
8.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunçun açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
9.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun,
Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
10.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun,
İstanbul Milletvekili Abdul Ahat Andicanın 362 sıra
sayılı 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
15inci maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
11.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun,
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadeleri ile
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
12.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun,
Elâzığ Milletvekili Gürsel Erolun 363 sıra sayılı
2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5inci
maddesi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
13.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
14.- Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin
Nebatinin, bütçenin hayırlı olmasına, getirilmiş olan her
türlü öneriyle ilgili açıklamalarını yapacaklarına ve
milletvekilliğinin zahmetli ve onurlu bir meslek olduğuna
ilişkin açıklaması
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Haydar Akarın, Genel Kurul gündeminde görüşülecek 11 madde
olduğuna, kesintisiz çalışılırsa on dört saatte
biteceğine; bunun için kendisinin elinden gelen gayreti
göstereceğine, milletvekillerinin de aynı gayreti göstereceğini
umduğuna ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Haydar Akarın, ahmak sözcüğüyle eğer iki yıl hapis
cezası alınıyorsa ne burada bir siyasetçi ne de Türkiyede
sokakta yaşayan insan kalacağına, herkesin hapsedilmesinin
gerekeceğine ve bu kararın savunulacak bir durumunun
olmadığına ilişkin konuşması
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Haydar Akarın, söz istemenin iki türlü olduğunu, İç Tüzük 60a
göre kısa bir söz veya İç Tüzük 69a göre sataşmadan söz
alınabildiğini Grup Başkan Vekillerine hatırlatmak
istediğine ancak son zamanlarda Kayıtlara geçsin. Tutanaklara
geçirmek için konuşuyorum. gibi yeni bir usul oluşturulduğuna
ilişkin konuşması
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun,
Aydın Milletvekili Bülent Tezcanın 362 sıra sayılı
2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 12nci maddesi
üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
2.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunçun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun,
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunçun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
5.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun,
Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın 362 sıra sayılı
2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 14üncü maddesi
üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
6.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın,
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
7.- Rize Milletvekili Osman Aşkın
Bakın, Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet
ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
8.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın,
Rize Milletvekili Osman Aşkın Bakın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
9.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun,
İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil Sütlünün 362 sıra
sayılı 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
14üncü maddesi üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
10.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlünün, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
11.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Kastamonu
Milletvekili Metin Çelikin 363 sıra sayılı 2021 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde
şahsı adına yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
VII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir Milletvekili Özcan Purçunun,
2020-2022 yılları arasında intihar eden Bakanlık
personeline ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya
Yanıkın cevabı (7/74491)
2.- Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun,
sosyolog istihdamına ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanı Derya Yanıkın cevabı (7/74493)
3.- İzmir Milletvekili Kani Bekonun, bir
üniversite hastanesinin ilaç deposuyla ilgili iddialara ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/74725)
4.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
2023 seçimlerinde oy kullanacak sonradan Türk vatandaşlığı
kazanan kişi sayısına ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/74727)
5.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın,
YÖK 100/2000 Projesi kapsamında eğitimine devam eden öğrenci
sayısına ve ödenen burs miktarına ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı
(7/74732)
6.- İzmir Milletvekili Sevda Erdan
Kılıçın, Yalova ilinde son beş yılda meydana gelen
doğal afetlere,
Van ilinde son beş yılda meydana gelen
doğal afetlere,
Şırnak ilinde son beş yılda
meydana gelen doğal afetlere,
Siirt ilinde son beş yılda meydana gelen
doğal afetlere,
Rize ilinde son beş yılda meydana gelen
doğal afetlere,
Muş ilinde son beş yılda meydana
gelen doğal afetlere,
Mardin ilinde son beş yılda meydana gelen
doğal afetlere,
Kilis ilinde son beş yılda meydana gelen
doğal afetlere,
Kars ilinde son beş yılda meydana gelen
doğal afetlere,
Karabük ilinde son beş yılda meydana gelen
doğal afetlere,
Isparta ilinde son beş yılda meydana gelen
doğal afetlere,
Iğdır ilinde son beş yılda
meydana gelen doğal afetlere,
Hakkâri ilinde son beş yılda meydana gelen
doğal afetlere,
Gümüşhane ilinde son beş yılda
meydana gelen doğal afetlere,
Erzurum ilinde son beş yılda meydana gelen
doğal afetlere,
Erzincan ilinde son beş yılda meydana
gelen doğal afetlere,
Düzce ilinde son beş yılda meydana gelen
doğal afetlere,
Diyarbakır ilinde son beş yılda
meydana gelen doğal afetlere,
Çankırı ilinde son beş yılda
meydana gelen doğal afetlere,
Bitlis ilinde son beş yılda meydana gelen
doğal afetlere,
Bingöl ilinde son beş yılda meydana gelen
doğal afetlere,
Bolu ilinde son beş yılda meydana gelen
doğal afetlere,
Bayburt ilinde son beş yılda meydana gelen
doğal afetlere,
Batman ilinde son beş yılda meydana gelen
doğal afetlere,
Ardahan ilinde son beş yılda meydana gelen
doğal afetlere,
Aksaray ilinde son beş yılda meydana gelen
doğal afetlere,
Ağrı ilinde son beş yılda
meydana gelen doğal afetlere,
İzmir ilinde son beş yılda meydana
gelen doğal afetlere,
Türkiyede son beş yılda meydana gelen
doğal afetlere,
İlişkin soruları ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/74872), (7/74873), (7/74874), (7/74875), (7/74876), (7/74877),
(7/74878), (7/74879), (7/74880), (7/74881), (7/74882), (7/74883), (7/74884),
(7/74885), (7/74886), (7/74887), (7/74888), (7/74889), (7/74890), (7/74891),
(7/74892), (7/74893), (7/74894), (7/74895), (7/74896), (7/74897), (7/74898),
(7/74899), (7/74900)
7.- İzmir Milletvekili Sevda Erdan
Kılıçın, Yalova ilinde okul yapılması için
ayrılan kaynağa,
Van ilinde okul yapılması için
ayrılan kaynağa,
Şırnak ilinde okul yapılması
için ayrılan kaynağa,
Siirt ilinde okul yapılması için
ayrılan kaynağa,
Rize ilinde okul yapılması için
ayrılan kaynağa,
Muş ilinde okul yapılması için
ayrılan kaynağa,
Mardin ilinde okul yapılması için
ayrılan kaynağa,
Kilis ilinde okul yapılması için
ayrılan kaynağa,
Kars ilinde okul yapılması için
ayrılan kaynağa,
Karabük ilinde okul yapılması için
ayrılan kaynağa,
Isparta ilinde okul yapılması için
ayrılan kaynağa,
Iğdır ilinde okul yapılması için
ayrılan kaynağa,
Hakkâri ilinde okul yapılması için
ayrılan kaynağa,
Gümüşhane ilinde okul yapılması için
ayrılan kaynağa,
Erzurum ilinde okul yapılması için
ayrılan kaynağa,
Erzincan ilinde okul yapılması için
ayrılan kaynağa,
Düzce ilinde okul yapılması için
ayrılan kaynağa,
Diyarbakır ilinde okul yapılması için
ayrılan kaynağa,
Çankırı ilinde okul yapılması
için ayrılan kaynağa,
Bitlis ilinde okul yapılması için
ayrılan kaynağa,
Bingöl ilinde okul yapılması için
ayrılan kaynağa,
Bolu ilinde okul yapılması için
ayrılan kaynağa,
Bayburt ilinde okul yapılması için
ayrılan kaynağa,
Batman ilinde okul yapılması için
ayrılan kaynağa,
Ardahan ilinde okul yapılması için
ayrılan kaynağa,
Aksaray ilinde okul yapılması için
ayrılan kaynağa,
Ağrı ilinde okul yapılması için
ayrılan kaynağa,
İzmir ilinde okul yapılması için
ayrılan kaynağa,
Türkiye genelinde okul yapılması için
ayrılan kaynağa,
İlişkin soruları ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/74901), (7/74902), (7/74903), (7/74904), (7/74905), (7/74906),
(7/74907), (7/74908), (7/74909), (7/74910), (7/74911), (7/74912), (7/74913),
(7/74914), (7/74915), (7/74916), (7/74917), (7/74918), (7/74919), (7/74920),
(7/74921), (7/74922), (7/74923), (7/74924), (7/74925), (7/74926), (7/74927),
(7/74928), (7/74929)
8.- İzmir Milletvekili Sevda Erdan
Kılıçın, Yalova ilinde 2020den bu yana yasaklanan konser ve
festivallere,
Van ilinde 2020den bu yana yasaklanan konser ve
festivallere,
Şırnak ilinde 2020den bu yana yasaklanan
konser ve festivallere,
Siirt ilinde 2020den bu yana yasaklanan konser ve
festivallere,
Rize ilinde 2020den bu yana yasaklanan konser ve
festivallere,
Muş ilinde 2020den bu yana yasaklanan konser
ve festivallere,
Mardin ilinde 2020den bu yana yasaklanan konser ve
festivallere,
Kilis ilinde 2020den bu yana yasaklanan konser ve
festivallere,
Kars ilinde 2020den bu yana yasaklanan konser ve
festivallere,
Karabük ilinde 2020den bu yana yasaklanan konser ve
festivallere,
Isparta ilinde 2020den bu yana yasaklanan konser ve
festivallere,
Iğdır ilinde 2020den bu yana yasaklanan
konser ve festivallere,
Hakkâri ilinde 2020den bu yana yasaklanan konser ve
festivallere,
Gümüşhane ilinde 2020den bu yana yasaklanan
konser ve festivallere,
Erzurum ilinde 2020den bu yana yasaklanan konser ve
festivallere,
Erzincan ilinde 2020den bu yana yasaklanan konser
ve festivallere,
Düzce ilinde 2020den bu yana yasaklanan konser ve
festivallere,
Diyarbakır ilinde 2020den bu yana yasaklanan
konser ve festivallere,
Çankırı ilinde 2020den bu yana yasaklanan
konser ve festivallere,
Bitlis ilinde 2020den bu yana yasaklanan konser ve
festivallere,
Bingöl ilinde 2020den bu yana yasaklanan konser ve
festivallere,
Bolu ilinde 2020den bu yana yasaklanan konser ve
festivallere,
Bayburt ilinde 2020den bu yana yasaklanan konser ve
festivallere,
Ardahan ilinde 2020den bu yana yasaklanan konser ve
festivallere,
Aksaray ilinde 2020den bu yana yasaklanan konser ve
festivallere,
Ağrı ilinde 2020den bu yana yasaklanan
konser ve festivallere,
İzmir ilinde 2020den bu yana yasaklanan konser
ve festivallere,
Türkiye genelinde 2020den bu yana yasaklanan konser
ve festivallere,
Batman ilinde 2020den bu yana yasaklanan konser ve
festivallere,
İlişkin soruları ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/74930), (7/74931), (7/74932), (7/74933), (7/74934), (7/74935),
(7/74936), (7/74937), (7/74938), (7/74939), (7/74940), (7/74941), (7/74942),
(7/74943), (7/74944), (7/74945), (7/74946), (7/74947), (7/74948), (7/74949),
(7/74950), (7/74951), (7/74952), (7/74953), (7/74954), (7/74955), (7/74956),
(7/74957), (7/74958)
9.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün,
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Hastanesine alınan MR
cihazının kullanılamadığı iddiasına
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Fahrettin Kocanın
cevabı (7/75489)
15 Aralık
2022 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 11.01
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Emine Sare AYDIN
(İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 39uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri,
programa göre 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi üzerindeki
görüşmelere devam edeceğiz.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 362) (*)
2.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi
(1/285), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller, 2021
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Genel Uygunluk Bildirimi ile 2021 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 201 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2021 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2021 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/2076) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
363) (*)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Geçen birleşimde 2023
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 11inci maddesi kabul
edilmişti.
Şimdi 12nci maddesini
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkanım, İç Tüzük 60a göre bir söz isteyebilir
miyim?
BAŞKAN Tabii, tabii,
buyurun Sayın Usta.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlunun YSK
üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı
davaya ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlunun YSK
üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı
davanın duruşması dün görülmüştür. Sayın
İmamoğlu hakkında iki yıl yedi ay on beş gün hapis
cezası ve siyasi yasak anlamına gelen 53üncü maddenin
uygulanmasına karar verilmiştir. Bizim açımızdan bu karar
hukuki değil, siyasi saiklerle alınmış bir garabettir.
Mahkeme kararı Türk milletinin vicdanında kabul görmemiştir.
Yargının bağımsız karar alamadığı,
yürütmenin baskı ve egemenliği altında kaldığı
tekraren kanıtlanmıştır. 16 milyon İstanbullunun
iradesi gasbedilmiş, demokrasi bir kez daha ayaklar altına
alınmıştır.
Yıllar önce,
okuduğu bir şiirle mahkûm olan o günün mağdurları
yıllar sonra bugün, gücü ele geçirince mağrurlaşıyorsa
yirmi yıllık iktidarınızda bir arpa boyu yol
alamamışsınız demektir. Yarından korkan iktidar
sahipleri, bugün yasak koyarak yaklaşan millet iradesini
engelleyeceğini zannediyorsa çırpınışları
nafiledir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın İmamoğlu için alınan kararın arkasında
demokrasiye ve millet iradesine karşı duyulan büyük bir korku
vardır. Korku çoğaldıkça zulüm artar, ceza artar,
haksızlık artar. Siz korkabilirsiniz ama biz korkmuyoruz. Siz
muhalefet ve millet üzerinde korku iklimi yaratmaya çalıştıkça
biz daha gür sesle Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet! diye haykırmaya
devam ediyoruz.
Göreceksiniz ki korkunun
ecele faydası olmayacak. Yarattığınız yoksulluğu,
normalleştirdiğiniz yolsuzluğu ve keyfîleştirdiğiniz
yasakları da sizinle birlikte sandığın derinliklerine
mahkûm edeceğiz. Başta İstanbul halkı olmak üzere adalete
susamış, demokrasiye inancı tam büyük Türk milleti her zaman
olduğu gibi yine haksızlığa karşı dimdik duracak,
zulme gereken cevabı ilk sandıkta verecektir. Toplumun her kesimi
tarafından hukuksuzluğa ve adaletsizliğe karşı
yükselen tepki Türkiyenin geleceğine dair olan tüm umutlarımızı
katlayarak büyütmüştür. Şatafatlı hayatlarını devam
ettirmek için istibdat düzeni kurmaktan çekinmeyenlere karşı
sandıkta demokrasinin gücünü kanıtlayacağımız,
hatırlatacağımız o güne çok az kaldı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Samsun)
Bitiriyorum Sayın Başkan.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Niye seviniyorsunuz?
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun)
Milletle inatlaşarak iktidarlarını devam ettireceklerini
zannedenlerin hüsrana uğrayacakları o kutlu güne çok az kaldı.
Yüz yılı devirmiş Türkiye Cumhuriyeti devletinde hukuka ve
demokrasiye karşı gelinemeyeceğini, millet iradesine
karşı mücadele edilemeyeceğini anlayacağınız o
güne çok az kaldı. Bu şarkı burada bitmeyecek, güzel günler
gelecek, memleketin dört yanına sirayet edecek; güneş doğacak,
refah artacak. İktidarımızla birlikte cumhuriyetimizin 2nci
yüzyılında Türk devleti dünyada hak ettiği yeri alacaktır.
Çok teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Tunç
2.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, Samsun Milletvekili
Erhan Ustanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım, değerli milletvekillerimiz; bütçe
görüşmelerinde maddeler üzerindeki son görüşmeleri bugün
gerçekleştireceğiz. Tabii, öncesinde Sayın Usta İstanbul 7.
Asliye Ceza Mahkemesinin verdiği kararla ilgili yorum yaptı,
yorumunda kabul edemeyeceğimiz ifadeler kullandı.
Öncelikle, şunu ifade
edelim: İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesinin kararı, İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın İmamoğlunun
Yüksek Seçim Kurulu üyelerine yönelik Seçimi iptal edenler ahmaktır.
şeklindeki ifadeleri üzerine hakaret suçu gerekçesiyle verilen bir
mahkûmiyet kararı. Bu, ilk derece mahkemesinin verdiği bir karar,
kesin olmayan bir karar, istinaf süreci var, temyiz yolu açık olan bir
karar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Kesin olmayan bir karar üzerinden bir fırtına
koparılmasının, buradan bir mağduriyet algısı
oluşturmaya çalışmanın doğru olmadığı
kanaatindeyim. Kararın iktidarın talimatıyla verildiği
iddiası, bir kere, kabul edilemez, böyle bir durum kesinlikle söz konusu
olamaz; bu bir karalama siyasetidir. Yargı kararları
eleştirilebilir, bizim de eleştirdiğimiz kararlar var; ilk
derece kararlarını da yüksek mahkeme kararlarını da yeri
geliyor eleştiriyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devleti;
bağımsız ve tarafsız yargıya müdahale kesinlikle söz
konusu olamaz. Hele bu karar ve Sayın
Cumhurbaşkanımızın 1998 yılında Siirtte
okuduğu şiirle, orada aldığı mahkûmiyetle benzerlik
kurmak son derece yanlıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Tamamlıyorum Başkanım.
Sayın
Cumhurbaşkanımız Siirtte Ziya Gökalpin ders kitaplarında,
eğitim müfredatında olan bir şiirini okumuş ve o şiir
nedeniyle ceza almış ve hapse girmiştir. Burada ise Yüksek Seçim
Kurulu hâkimlerine ahmak dediği için hakaretten dolayı ceza alınan
bir durum söz konusudur. Biz Sayın Cumhurbaşkanımızı
1998de Pınarhisar Cezaevine gönderirken ağlayarak gönderdik, o
kararı üzülerek karşıladık ancak dünkü manzarayı
gördüğümüzde nasıl bu kararın sevinçle
karşılandığını, nasıl bayram edildiğini
de görüyoruz.
Süreci hep birlikte
bekleyelim; yargı süreci devam ediyor, bitmiş değil. Nasıl
iddianame kabul edildiğinde bayram havası
oluşturmamışsanız istinaf sürecini de bekleyelim,
Yargıtay sürecini de bekleyelim. Burada, hakaret suçunun maddi unsurlarının
gerçekleşip gerçekleşmediğine karar verecek olan biz
değiliz, Türkiye Büyük Millet Meclisi değil; yargı,
bağımsız yargı en doğru kararı verecektir.
Saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Özkoç
3.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunçun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Savunmanız gerçekten bu mudur?
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Savunma değil ya.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Yani siz böyle mi savunuyorsunuz bu meseleyi?
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Savunma değil.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Bu tam bir savunma.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Savunma değil.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Aynı zamanda, bir savunma yaparken de yakıştırmada
bulunuyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Yakıştırma?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Bu kadar çirkin bir yakıştırma olabilir mi! Ne demek
Seviniyorlar. Yani ne demek Bayram yapıyorlar. Ne demek Seviniyorlar,
bayram yapıyorlar.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sevinmediler mi?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
O sizin görüşünüz, sizin oradan bakış açınız.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Tamam, bu da sizin görüşünüz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Tepki gösteriyoruz, Türkiye'deki bütün örgütler tepki gösteriyor,
İstanbul'daki bütün insanlar tepki gösteriyor. Bunun bir dava konusu dahi
olamayacağını bildiğiniz hâlde, gerçekten milletin gözünün
içine baka baka söyleyebileceğiniz sözlerin tamamı bu mudur yani?
Yani ne demiş? Süleyman Soylu Bu bir ahmaklıktır. demiş;
o da Asıl ahmaklık budur. demiş. Bunun Yüksek Seçim Kuruluyla
ne alakası var? Yani buna verebilecek cevabınız bu kadar zayıf
mı?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
O yüzden, bir şeyi savunurken, arkasında dururken
Aynı, geri
geldiği zaman hâkim nasıl yasalara ve kanunlara ve vicdanına
sorarak bakıyor, biraz da insanların vicdanına bakması
lazım. Yani seçimle gelmiş birisini ilk önce aldınız,
dediniz ki
4 tane, sadece 1 zarfın içerisinde 4 tane oy pusulası
var; 1 tanesi için bir karar aldınız, millet size cevabını
verdi. Şimdi aynısını tekrar burada yapıyorsunuz.
Neymiş efendim? İstanbul Belediyesinde terör örgütleri var. Ne
oldu? Bir şey çıkmadı. İstanbul Belediyesinde usulsüzlük,
yolsuzluk var. Ne oldu? Bir şey çıkmadı. Hah, yakaladık;
Belediye Başkanı ahmak dedi. Yahu, yazıklar olsun! Yani
bırakın her şeyi, hangi hukuk burada siyasal vesayetin
altında değil!
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sizin İçişleri Bakanınız itirafta bulundu; Sezgin Baran
Korkmaz'ı kaçırırken Adalet Bakanlığındaki bütün
mahkemeleri biz kaldırttık. dedi, Yukarıdan
aşağı onu biz kaçırdık. dedi. Bunu biz
kanıtladık; İçişleri
Bakanlığınızın da bu konuyla ilgili
açıklaması var, itirafı var.
O yüzden biz, bir kere, Ekrem
İmamoğlu'nu kesinlikle Recep Tayyip Erdoğan'la aynı kefeye
koymuyoruz. Onu kim söyledi size? Recep Tayyip Erdoğan ile Ekrem
İmamoğlu'nu niye aynı kefeye koyalım?
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Erhan Bey söyledi ya!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
O, benzetmeyi yapıyor, aynı kefeye koyduğunu söylemiyor. Siz
bundan kendinize bir pay çıkarmayın.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Ben de Benzetme yapmayın. dedim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ekrem İmamoğlu onurlu, haysiyetli, kişilikli bir mücadele
veriyor. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Akçay
4.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Türkiyenin demokratik bir
hukuk devleti olduğuna ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye demokratik bir hukuk
devletidir. Ortada da çok tuhaf bir durum vardır. Mahkeme bir karar
vermiş ama istinaf ve temyiz yolu da açık. Tuhaflık şurada:
İktidar kanadı bu kararı daha çok üzüntüyle karşılıyor
fakat muhalefet âdeta bir kutlama yaparcasına bir sevinç medyada...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ya, Allah aşkına, böyle yakıştırmalarda
bulunmayın ya! Ne demek kutlama ya!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ya,
görüntüler öyle! Ne demek yani?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Yani bir cezayla ilgili kutlama mı yapılıyor orada?
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Özkoç, ben sizi dinledim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sizin daha önceden buna benzer tepkileriniz var. Böyle bir yaklaşım
olur mu!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ya,
işte tahammülsüzlük bu. Bakın, tane tane konuştunuz, dinledik.
Lütfen, ben de görüşlerimi ifade edeyim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yani
sizin istediğiniz gibi mi konuşmak lazım? Niye laf
atıyorsunuz? Yani söylediklerimde bir yanlışlık yok ki.
Mahkeme bir karar vermiş; istinaf yolu açık, temyiz yolu açık.
Ayrıca, bir şiir okumadan dolayı bir mahkûmiyetle
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Recep Tayyip Erdoğan size saldırırken kutlama mı
yapıyordunuz?
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Şimdi, boş boş laf atma Sayın Özkoç!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ya, bırak Allahını seversen!
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Boş boş laf atma!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Yani savunulacak şey var, savunulmayacak şey var.
BAŞKAN - Sayın
Özkoç
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Boş boş laf atma, ben görüşlerimi ifade ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Akçay, siz Genel Kurula konuşun, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Katılmayabilirsiniz, polemik yapmaya da gerek yok.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Polemik yapmıyorum, gerçekleri söylüyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tepki
gösterilmiyor, kutlama yapılıyor ve 6lı masanın
çekişmesinin yansımasıdır.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Hayır, kutlama yapılmıyor.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Ayrıca, sandık varsa istibdat yoktur bir ülkede. Türkiye demokratik
hukuk devletidir. Görüşlerim budur.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Hiç de değildir.
BAŞKAN Peki,
teşekkür ederim.
Sayın Oluç, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sizin
görüşlerinizi mi ifade edeceğim burada? Niye
bağırıyorsun ya! Bu kadar tahammülsüzlük olur mu!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Yeri geldiği zaman biz size karşı böyle davranmıyoruz.
BAŞKAN Sayın
Oluça söz verdim.
Sayın Özkoç...
Sayın Akçay
ERKAN AKÇAY (Manisa) Nasıl
davranıyorsunuz? Ha, işte ortada senin davranışın.
Daha nasıl davranacaksın bana!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Daha nasıl davranayım!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Daha
nasıl davranacaksın!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ya, hiç olmazsa bu konuda anlayış gösterin!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ne
anlayışı ya! Sen göstereceksin anlayışı.
Görüşlerini söylüyorsun sabah akşam, arada bir iki dakikalık bir
görüşümüze tahammül edemiyorsun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Yazıklar olsun ya! Biz böyle mi davranıyoruz!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sözümüzü
kesmeyin lütfen.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkan, yani sabah sabah gündeme başlarken Sayın
Ustanın bir girişine cevap verdik. Burada, Engin Beyin bizim
sözlerimizden rahatsız olmasına gerek yok.
BAŞKAN Evet,
Sayın Oluç, buyurun.
5.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem
İmamoğlunun yargılandığı davada verilen karara
ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yani bu kararın
demokrasi ve hukuk açısından büyük bir karanlık karar
olduğu çok açıktır herhâlde herkes için yani bu
tartışılmaz bir durum. Hukuk açısından
baktığımızda ortada hukuk diye bir şey yok, mahkeme
heyeti açısından baktığımızda, ortada mahkeme
heyeti diye bir şey yok; hazırlanmış bir planın
parçası gibi görünüyor ve büyük bir karanlık aslında.
Dolayısıyla, demokrasi ve hukuk olması gerektiğini
düşünen herkes için çok ciddi bir durumla karşı
karşıyayız; bunu söylemiş olayım.
Tabii, Türkiye'de böyle bir
durumla ilk defa karşılaşılmıyor yani biz her gün
karşılaşıyoruz böyle bir şeyle fakat herkesin bir kez
daha görmüş olduğu bir durumun yaşanmış olması,
hepimizin durup düşünmesi gereken bir şeydir; ona işaret etmek
istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Ve gerçekten yargının durumu vahimdir, içler
acısıdır. İktidarın bu kadar tahakkümü altında
davranan bir yargının doğru bir karar vermesi neredeyse mümkün
değildir artık. Her düzeyde böyledir bu; yerel mahkemeden üst
mahkemelere kadar böyle bir hâle gelmiştir. Dolayısıyla, yani
hukuk 1inci sınıf öğrencisi bile böyle bir karar vermez ama bu
kararın çıkacağını herkes bekliyordu zaten.
Kırmızı Pazartesi romanını biliyor musunuz? Bu
işte Kırmızı Pazartesi. Herkes bu kararın çıkacağını
biliyor, kimse kılını kıpırdatmadı birileri
dışında ve sonuçta bu karar çıktı,
karşımıza geldi. Demokrasi ve hukuk açısından içler
acısı bir durumdur; onu belirtmiş olayım.
BAŞKAN Şimdi,
Sayın Grup Başkan Vekilleri, birinci turu tamamladık Grup
Başkan Vekillerinin konuşmasında.
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkan
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar
Akarın, Genel Kurul gündeminde görüşülecek 11 madde olduğuna,
kesintisiz çalışılırsa on dört saatte biteceğine;
bunun için kendisinin elinden gelen gayreti göstereceğine,
milletvekillerinin de aynı gayreti göstereceğini umduğuna
ilişkin konuşması
BAŞKAN Yine söz
vereceğim, yalnız, bugün 11 tane madde var, yaklaşık da on
dört saatte; kesintisiz, arasız, nefes almadan çalışırsak
on dört saatte bitireceğiz. Ben elimden gelen gayreti göstereceğim,
umarım siz de aynı gayreti gösterirsiniz.
Sayın Usta, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
6.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunçun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Gerçekten Yılmaz Bey'in
değerlendirmeleri beni ciddi bir şekilde hayal
kırıklığına uğratmıştır. Yani bu
hukuk apaçık bir şekilde çiğnenmiştir, linç
edilmiştir; bunun nasıl arkasında durulur, buna nasıl bir
savunma mekanizması getirilir Yılmaz Bey, bunu anlamak mümkün
değil. Yani bu sizin vicdanınıza sığıyor mu,
içinize siniyor mu? Vicdani mi bu karar ya? Ahmak demiş
İçişleri Bakanına, o da ona Sen ahmaksın. diyor; ondan
sonra YSK üzerine alınıyor
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) İçişleri Bakanına mı demiş
ya? İçişleri Bakanıyla ne alakası var?
ERHAN USTA (Samsun)
ondan
sonra birileri mahkemeye müdahil oluyor; böyle bir şey yok ya! Ya, bu
memlekette kim kime neler dedi ya, bunun bin katı hakaretler
yapıldı. Keşke hiçbiri olmasa ama ilk söyleyen kim, ona bakmak
lazım; böyle bir şey olabilir mi ya! Bu siyasi bir karardır.
Siyasi kararı da bir hâkim kendiliğinden alır mı? Siyasi
kararın arkasında mutlaka bir siyasetçi vardır. Bu kadar basit
bunun mantığı.
Şimdi, böyle, orada
sevinç gösterisi
Ya, kim sevinç gösterisi yapıyor? İnsanlar, oraya
gelen kalabalıklar şunu söylüyor: Korkmuyoruz arkadaş, sizden
korkmuyoruz. Bunu haykırırken de hiçbir korku
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Kimse kimseyi korkutmak için hareket etmiyor.
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun)
olmadığı için siz onu bir kutlama zannediyorsunuz. Artık,
bundan sonra bütün korku perdeleri yıkılmıştır. Türk
milleti, bu millet sizin bu istibdadınızdan korkmuyor arkadaş,
Ne yaparsanız yapın korkmuyoruz. diyor. Siz bunu, o heyecanı,
insanlardaki o heyecanı bir kutlama zannediyorsunuz. Buna kutlama
denilebilir mi ya? Ya böyle bir yakıştırma olur mu? Bunu
nasıl kabul ediyorsunuz, bunu nasıl söyleyebiliyorsunuz ya?
Mantıklı bir insanın söyleyebileceği bir kelime mi bu
söylediğiniz sizin?
Bir de hele hele
Erdoğana verilen o günkü ceza ne kadar yanlışsa bunu da bugün o
kadar yanlış olarak görmeniz lazım. Şimdi, ona, O gün
şiirdi. diyorsunuz, buna başka bir şeydi demek; bunlar
anlaşılır şeyler değil.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Tunç.
7.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, Samsun Milletvekili
Erhan Ustanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım, burada kararı savunmak ya da savunmamak söz
konusu değil. Türkiye Büyük Millet Meclisi oturumu
açıldığında Sayın Usta konuyu gündeme getirdi ve
kararla ilgili değerlendirmelerimizi sunduk. Burada yerel mahkemenin, ilk
derece mahkemesinin tespiti, Yüksek Seçim Kurulu üyelerine ahmak
şeklindeki cümlenin hakaret kastıyla yapıldığı
yönünde. Bu karar, kesinleşmemiş bir karar, istinaf süreci var. Bu
kararın doğru olup olmadığına karar verecek olan
Sayın Usta değil, biz değiliz; istinaf mahkemesi. Onun
kararına da itiraz, Yargıtayda yapılabilir.
ERHAN USTA (Samsun) Ya, o,
ayrı bir konu. Bu kararı verdi mi bu mahkeme? Bu kararı bu
mahkemeye verdirdiniz mi arkadaş? Önemli olan o, önemli olan o.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Bu süreci beklemeden, karar kesinleşmeden bu karar üzerinden Bu karar
istibdat yönetiminin kararı. demek son derece yanlıştır.
ERHAN USTA (Samsun) Bunun
sonucunun ne olacağını ben biliyorum. Bu kararı verdirdiniz
bu mahkemeye.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir. Yargı kararlarına
saygı duymak zorundayız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Eleştirebiliriz
kararları ancak kararlar üzerinden, bu kararı sanki iktidarın
baskısıyla alınmış bir karar gibi göstermek
yanlıştır; bunu kabul edemeyiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ERHAN USTA (Samsun) Neyle
alınmış? Neyle alınmış bu karar? Hangi hukukçunun
vicdanına sığar bu karar ya! Kimin baskısıyla
alınmış?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Siz
niye eylem yaptınız Tayyip Erdoğana ceza verildiğinde?
Aynı mitingi siz de yaptınız.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özkoç.
8.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunçun açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
AKP Genel Başkanı, kendilerinin aleyhinde gördükleri davalarla ilgili
defalarca Bu hâkimlerin kararını, bu mahkemenin kararını
reddediyoruz, dinlemiyoruz, saymıyoruz. demiştir, defalarca bunu
söylemiştir.
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Siz ne yapmıştınız? Siz ne
yapmıştınız?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
İstediğiniz zaman öyle diyeceksiniz, istediğiniz zaman böyle
diyeceksiniz; bunun adına ikiyüzlülük denir.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar
Akarın, ahmak sözcüğüyle eğer iki yıl hapis cezası
alınıyorsa ne burada bir siyasetçi ne de Türkiyede sokakta
yaşayan insan kalacağına, herkesin hapsedilmesinin gerekeceğine
ve bu kararın savunulacak bir durumunun olmadığına
ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, ahmak sözcüğüyle eğer iki yıl hapis
cezası alınıyorsa burada ne bir siyasetçi kalır ne de
Türkiyede sokakta yaşayan insan kalır, herkesin hapsedilmesi
gerekir. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Evet.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Yargıyı bekleyelim bence; yani ona biz karar veremeyiz, ona
yargı karar veriyor.
BAŞKAN Yani bu kadar
da abartı olmaz. Bunun savunulacak bir durumu yok; iktidarıyla
muhalefetiyle de savunmamak lazım.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Aynen öyle.
BAŞKAN Evet,
yargı süreci devam ediyor ama hâkimlerin eline de bırakılmayacak
kadar önemli olduğunu düşünüyorum. Bunları düzeltmek, bu vazife
de Türkiye Büyük Millet Meclisine düşüyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Aynen öyle. İnsanlarda biraz vicdan olmalı bu konuda.
ERHAN USTA (Samsun) Ama
maalesef aynı tutumu, mahkemeye baskı yapan tutumlarını
burada devam ettiriyorlar Başkanım.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 362) (Devam)
2.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi
(1/285), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller, 2021
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Genel Uygunluk Bildirimi ile 2021 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 201 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2021 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2021 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/2076) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
363) (Devam)
BAŞKAN Şimdi
görüşmelere başlıyoruz arkadaşlar.
12nci maddeyi okutuyorum:
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli Hükümler
Hazine garantili imkân ve dış borcun ikraz limiti ile borç
üstlenim taahhüt limiti ve borçlanmaya ilişkin işlemler
MADDE 12- (1) 2023 yılında, 28/3/2002 tarihli ve 4749
sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hakkında Kanuna göre sağlanacak garantili imkân ve dış
borcun ikrazı limiti 4,5 milyar ABD dolarıdır.
(2) 1 inci maddenin birinci fıkrasının (a) bendi ile
belirlenen başlangıç ödeneklerinin yüzde 3üne kadar ikrazen özel
tertip Devlet iç borçlanma senedi ihraç edilebilir. Hazine ve Maliye
Bakanı ikrazen ihraç edilecek özel tertip Devlet iç borçlanma senetlerinin
kamu sermayeli bankalar ile kamu kurum ve kuruluşları arasındaki
dağılımını, senetlerin vade, faiz ve diğer
şartlarını belirlemeye yetkilidir.
(3) 2023 yılında 4749 sayılı Kanunun 8/A maddesi
çerçevesinde Hazine ve Maliye Bakanlığınca sağlanacak borç
üstlenim taahhüt limiti 4,5 milyar ABD dolarıdır.
BAŞKAN 12nci madde
üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz isteyen Mersin Milletvekili
Sayın Zeki Hakan Sıdalı.
Buyurun Sayın
Sıdalı. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türk demokrasisi adına tarihî ama bir o
kadar da karanlık bir güne dün hep beraber şahitlik ettik. Dün
yalnızca bir Belediye Başkanı değil, 16 milyon
İstanbulun iradesi, halk egemenliği mahkûm edilmeye
çalışıldı. Verilen bu karar demokrasi ve hukuk devleti
ilkesinin yok sayıldığının ve millet iradesinin
açık bir şekilde gasbedildiğinin göstergesi. 3Yyle mücadele
vaadiyle gelmiştiniz. Yolsuzluk ve yoksullukla ilgili karnenizi bütçe
boyunca konuştuk. Şimdi de yasaklar konusundaki maharetinizi
gösterdiniz. Artık net bir şekilde anlaşılıyor ki
tarih boyunca 3Yyle anılacaksınız. Adaletin elbet bir gün
yerini bulacağına olan inancımızla milletin iradesine
vurulan bu prangayı reddediyoruz.
Sayın milletvekilleri,
görüşmekte olduğumuz bu maddeyle hazine garantili dış borç
limitleri üzerine konuşuyoruz. Maliye Bakanlığının
paylaştığı son rakamlara göre hazine garantili
dış borç miktarı 16 milyar doları geçmiş durumda.
Çoğunlukla KÖİ projeleri için verilen bu hazine garantilerinin hem
borç hem de ödeme noktasında hazinemizde yarattığı
tahribatı defalarca bu kürsüden konuştuk. O sebeple ben bugün
şanslı seçilmişlerden olamayan; o sebeple, değil garanti,
destek bile alamayan vatandaşlarımızdan, çiftçilerimizden
bahsedeceğim.
Kıymetli
milletvekilleri, pandemi süreci ve sonrasında Rusya-Ukrayna
savaşı tarım ve gıdanın stratejik önemini ortaya
koydu. Bu dönemin mottosu kendine yeterlilik ve gıda
milliyetçiliğidir. Biz de aynı şekilde
tarımımızı korumalıyız. Çiftçimize
sırtınızı dönüp Paramız var ki ithal ediyoruz.
dediğinizde Yapmayın, tarım stratejiktir. demiştik.
Paranız olsa da ithal edemeyeceğiniz bir dönem gelebilir. dedik,
geldi. Tarımsal verimliliği yüksek, biyoçeşitliliği zengin
ve üretim teknolojisiyle birleştirebilen ülkeler yeni dönemin
belirleyicileri olacaktır. Bu durumla dalga geçen bakanlarınıza
rağmen artık petrol zengini ülkeler yok, gıda zengini ülkeler
var. Bunu görmemeniz bizim değil, sizin vizyon eksikliğinizdir. Tam
da bu vizyonla Atatürk Köylü velinimetimizdir, bu soylu unsurun
refahını düşüneceğiz. demişti ancak siz bu vizyonu
anlayamadığınız için bugün tarımda varlık içinde
yokluk yaşatıyorsunuz. Doyuyoruz ama beslenemiyoruz, üretiyoruz ama
kazanamıyoruz; buna daha fazla da tahammülümüz kalmadı.
Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşener il il
dolaşıyor; fakirliği, açlığı, çiftçinin,
esnafın sorunlarını, bodur ve obez çocukların acı
gerçeğini ülke gündemine taşıyor, çözüm önerilerini
sıralıyor, dinlemiyorsunuz.
Döneminizde nüfusumuz 25
milyon, açık kapı politikalarınızla
baktığımızdaysa nüfus 35 milyon arttı ancak bu verimli
topraklarda üretim sürekli azalıyor çünkü tarımda
sürdürülebilirliğimiz düştü ve tarım nüfusu da yüzde 16
geriledi. İktidarınızda çiftçi sayısı 500 binin
altına düştü, her geçen ay da azalmaya devam ediyor. Anadolu boşalıyor,
genç kalmadı, doğum oranı sıfır olan köylerimiz var,
köylerimize artık gelin gelmiyor. Ülkemizin en verimli tarım
arazilerine sahip olan şehrim Mersin bile çiftçilerin üretimi
bıraktığı iller arasında 3üncü sırada yer
alıyor. Bu da yetmedi, on beş yılda 3,5 milyon hektar tarım
arazisi bile isteye tarla vasfından çıkartıldı, göz göre
göre ranta kurban edildi yani. Çiftçilerimiz çaresizlikten elindekini
bırakıp şehirlere göçüyor. Bu durum tarımdaki iş gücü
eksikliğine, tarım alanlarının boşalmasına ve
hayvancılığın da azalmasına sebep oluyor. Diğer
yandansa kentlerdeki çarpık yerleşim işsizliği
arttırıyor. Ne köye ne kente, sadece müteahhide faydanız var.
Kırsalı kalkındıracağız. diye yola
çıkıp, köylerimizi üretim merkezi olmaktan çıkartıp küçük
ve orta ölçekli çiftçiyi gıdanın başladığı yere,
toprağa küstürdünüz.
Kıymetli
milletvekilleri, bugün tarımda küresel liderliği konuşacakken
biz OECD ülkelerinin arasında gıda enflasyonundaki liderliğimizi
konuşuyoruz; günlük artışları bile artık takip
edilemez hâle gelen girdi maliyetlerini, hibelerin kesilmesini, son dönemde
marketçiliğe soyunan Tarım Kredi Kooperatiflerinin
düzensizliğini, sadece sloganı çiftçi dostu olan Toprak Mahsulleri
Ofisinin üreticiyi yüzüstü bırakmasını, çiftçi
borçlarını ve azalan üretici sayısını, yaş
ortalaması 60a merdiven dayayan çiftçiyi konuşuyoruz. Bakın, bu
çok önemli bir sorun. Tekrar ediyorum: Kırsal nüfus gün geçtikçe
yaşlanıyor. Bu, tarımda iş gücü eksikliği demek,
tarlaların ekilmemesi, gıdaya erişimin azalması demek. Yeni
tarım düzeninde rakiplerimiz sürdürülebilir arz güvenliğine
yönelirken siz nihayet Tarımda başıboşluk bitecek.
diyorsunuz. Keşke ama nerede! Biz tarımı stratejik sektör, millî
güvenlik meselesi olarak görüyoruz. Köyleri yeniden bir yaşam ve üretim
merkezi hâline getirecek Atatürk Orman Çiftliği Tarım Bilimleri Akademisi
Projemiz de tam da bunun için.
Sorunların çözümüne
yönelik bütüncül yaklaşımın birinci adımıysa elbette
ki planlama. Bu iş, orasını burasını yamamakla
maalesef olmuyor. Bugüne kadar üretim planlamasını birbirinden kopuk proje
hazırlamaya indirgediğiniz için ülke, tarımsal proje
çöplüğüne dönmüş durumda. Başarısız projeler
arasında başarılı olabilecekler de maalesef yok olup
gidiyor. Üretim planlaması, ülke ihtiyaçlarını, tüketici,
çiftçi, sanayici, ihracatçı taleplerini göz önünde bulundurur. En önemli
öge veridir ancak iktidarınızda tarımda gerçek veriye
ulaşmak maalesef imkânsız; ilk buradan başlayacağız ve
Türkiye tarım büyük veri sistemini uygulamaya koyacağız. Bu
sayede, etkisiz ve işlevsiz destekleme modellerinin yerini etkin
desteklemeler alacak. Havza bazlı üretimle, etkin planlama, ürün deseninin
belirlenmesi, verimlilik artışı, biyoçeşitlilik ve su
kaynaklarının korunmasını sağlayacağız.
Tarıma sizin gibi palyatif çözümler aramıyor, tarım, gıda
ve kırsala ait bir toplam değer oluşturmaya odaklanıyoruz.
Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşenerin ısrarla dile
getirdiği Ulusal Tarım Master Planı çerçevesinde bilimsel ve
gerçekçi bir kırsal kalkınma hamlesini gerçekleştireceğiz.
Çiftçilerimizin borçla ekip daha büyük borçla hasat ettiği dönem artık
geride kalacak; yüksek gelir elde edecekleri, kazanç odaklı bir sistem
kuracağız. Sezon öncesinde ürün bazlı eşik fiyat
belirleyerek çiftçinin maruz kaldığı fiyat ve gelir
belirsizliğini de ortadan kaldıracağız; her çiftçimiz ne
ekeceğini, ne kazanacağını bilecek. Tarımsal
destekleri çiftçi tarlasını sürmeden vereceğiz.
Mersin Ziraat Odasında
Sayın Ayfer Yılmazla açıklamıştık.
İktidarımızda, ilk sene, çiftçiye mazot ve gübre bedava olacak.
Kuracağımız tarım organize sanayi bölgeleriyle, lojistik,
sanayi ve pazarlama faaliyetlerini entegre edeceğiz; böylece, endüstriyel
pazarda güçlü bir şekilde var olacağız. Mersinli ve Türkiyedeki
tüm üreticilerimiz bol bol üretip az az kazandığı narenciye,
şeftali, üzüm gibi ürünlerini hak ettiği fiyattan satacak. Mersin'imizin
ve ülkemizin yaylalarında yetişen tıbbi aromatik bitkilere
gereken teşvikler verilerek oluşturulan katma değerli ürünlerle
üretici kazanacak, Türkiye kazanacak. İyi tarım
politikalarımızla, sürdürülebilir ve iklim dostu tarım
uygulamalarıyla çağı yakalayacağız. Yeşil
tarım ekosistemleri geliştirilerek toprak ve fiyat verimliliğini
artıracağız, kırsal ve Sanayi 4.0 entegrasyonuyla da çok
güçlü bir kırsal altyapı kuracağız. Taşımalı
eğitimi kaldıracağız, evlatlarımız köylerinde
okullarına gidecekler. Mevsimlik tarım işçilerini sigorta
kapsamına alacağız, primlerini beş yıl boyunca
ödeyeceğiz. Köyler yeniden üretim ve cazibe merkezi hâline gelecek.
Tarımı kârlı ve gençler tarafından tercih edilen bir
iş kolu hâline getireceğiz. Her karış tarım arazisini
en verimli şekilde kullanacağız. Toprak çiftçide olduğu
gibi gelir de çiftçide olacak ve nihayetinde stratejik sektör olarak
gördüğümüz tarımda küresel oyuncu olacağız.
Ezcümle, buradan sabrın
ne olduğunu en iyi bilenlere, çiftçi kardeşlerime de seslenmek
istiyorum: Döktüğünüz helal alın terinin
karşılığında hak ettiğiniz gibi
yaşayacaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ZEKİ HAKAN SIDALI
(Devamla) Tamamlıyorum Başkanım, çok kısa.
BAŞKAN Tamamlayın
lütfen.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla)
Bu cennet topraklarda yokluğun içerisinde
bırakacağımız tek bir insanımız yok. Domatesleri
yollara döktüğünüz, limonunuzun dalda kaldığı, tohum ekip
dert biçtiğiniz, binbir emekle aldığınız traktörünüzü
hacze kaptırdığınız, hayvanlarınızın
icradan satıldığı günler bitecek. İyilerin
güneşiyle beslenen topraktan refah ve bolluk filizlenecek, çokça
kazanacak, hakça bölüşeceğiz ve birlikte büyüyeceğiz. Umudunuza
sahip çıkın çünkü çok az kaldı.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, konuşmacıdan önce açıkladığım
gibi, çok uzun bir maraton olacak. Genelde yönetimlerimde ekstra bir
dakikaları kullandırmak yönünde bir tavrım var ama asgari
müşterekte de milletvekili arkadaşlarım buna özen gösterir ve
konuşma süresi içerisinde konuşmalarını tamamlarlarsa
toplamda yaklaşık bir yetmiş dakika kazanmış oluyoruz,
hatta yetmiş yedi dakika kazanmış oluyoruz, 77
konuşmacı var. Ben de lafı çok uzatmayayım da zamandan
kazanalım. Yine, soru-cevaplarla ilgili bir yüz on dakikamız var, 11
madde var. Grup Başkan Vekilleri, kendi aranızda bunları
organize edebilirseniz ben de sizin almış olduğunuz karara göre
buradan, kürsüden yöneteceğim diyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Cemal Çetin. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA CEMAL
ÇETİN (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
12nci maddesi, hazine garantili imkân ve dış borcun ikrazı
limiti, borç üstlerinin taahhüt limiti ve borçlanmaya ilişkin
işlemler üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Her yıl bütçe kanununda
yer alan bu maddeyle hazine garantili imkân ve dış borcun ikrazı
limiti, sınırı belirlenmektedir. Hazine,
dışarıdan kendi nam ve hesabına borçlandıktan sonra
elde ettiği geliri içerideki kullanıcılara kredi olarak
vermektedir. 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
12nci maddesi 28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı
ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 5inci maddesinin bir
gereğidir. Bu kanunda, mali yıl içinde sağlanacak garantili
imkân ve dış borcun ikraz limitinin bütçe kanunuyla belirlenmesi
hüküm altına alınmıştır. Bu limitlerde, mali yıl
içinde ülkenin kalkınma hedefleri dikkate alınarak piyasalarda güven
ve istikrarın korunmasını, makroekonomik dengelerin
gözetilmesini temel yük olarak benimsemektedir. Aynı zamanda, devletin iç
ve dış borçlanmasından hibe almasına, hatta borç ve hibe
vermesine, nakit yönetiminin maliye ve para politikalarıyla koordineli bir
şekilde yürütülmesine varana kadar uyum içerisinde yürütüleceği
konusu kanun gereğidir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yine bu kanunda açıkça yer alan 5inci
maddenin ikinci fıkrasına göre, borçlanma limiti
değiştirilememektedir ancak borç yönetiminin ihtiyaçları ve
gelişimi dikkate alınarak bu limit yıl içinde en fazla yüzde 5
oranında artırılabilecektir. Bu hükümler çerçevesinde düzenlenen
2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 12nci maddesinde,
garantili imkân ve dış borcun ikrazı limiti 4,5 milyar ABD
doları olarak belirlenmiştir. Bu değerin 2023 yılı
merkezî yönetim bütçesi içerisindeki payı yüzde 2,3 kadarlık bir
değere karşılık gelmektedir, garantili imkân ve
dış borcun ikraz limitinin toplam borç stoku içerisindeki payı
da yüzde 1ler seviyesindedir.
Değerli milletvekilleri,
borçlanma bütün ülkeler için sorun olmaya devam etmektedir. Avrupa
Birliğinin yıllardır korumaya çalıştığı
Maastricht Kriterleri bu dönemde delik deşik olmuştur. Avrupa
Birliğinin yeni üye ülkeleri bir yana, güçlü ekonomileri de bu borç
rakamlarının baskısı altındadır, ülkeler
aşırı borç yükü altına girmiştir. AB tanımlı
genel yönetim borç stokuna baktığımız takdirde, Kasım
2022 tarihiyle borç stokunun gayrisafi yurt içi hasılaya göre AB
ortalaması yüzde 86,4; Yunanistan yüzde 182,1; İtalya yüzde 150,2;
Portekiz yüzde 123,4; Belçika yüzde 108,3; Fransa yüzde 113,1; Almanya yüzde
67,2; İspanya yüzde 116,1; Türkiye ise yüzde 39,3 olarak görülmektedir.
Türkiye büyük bir itidalle uygulamış olduğu politikalar
sonucunda Avrupa Birliğinin belirlemiş olduğu kriterlere uyum
sağlamış, garantili imkân ve dış borcun ikrazı
limiti de kontrol edilebilir ve yönetilebilir seviyededir.
Değerli milletvekilleri,
içerisinden geçtiğimiz pandemi süreci ve son dönemde Ukrayna-Rusya
arasında ortaya çıkan
gerilim devletlerin finansman ihtiyaçlarını daha da
artırmıştır. Ülkeler bu süreçte finansmana erişim
konusunda özellikle son dönemde bütün dünyada yaşanan yüksek faiz
politikaları sebebiyle de oldukça büyük bedeller öder hâle gelmiştir.
Borçlanmanın da zorunlu bir finansman aracı olduğunun
farkındayız. Özellikle işletmeler için son üç yılda
oluşan finansal zorlukların, petrol ve gıda krizi tabanlı
fiyat baskılarıyla henüz sarılamamış bir yara
olduğu gerçektir. Başta enerji ve gıda olmak üzere bütün
sektörlerde büyük dalgalanmalar yaşanmış ve yaşanmaya devam
etmektedir. Bu gibi dönemlerde devletin, vatandaşına yönelik
kolaylaştırıcı imkânlar sunması ise kamu borcunu
artırmaktadır. Covid-19 salgını ve yaşanan pandemi
sürecinde bütün dünya ekonomisinde durgunluk yaşanmış,
işletmeler zarar etmiş hatta iflaslar olmuştur; hâliyle
ekonomiler küçülmüş, işsizlik artmıştır. Devletlerin
borç yükü ve finansman ihtiyaçlarının artmasında da bu
yaşananlar etkili olmuştur.
Değerli milletvekilleri,
2021 Yılı Sayıştay Genel Uygunluk Bildiriminde
belirtildiği üzere yıl içerisinde imzalanan garanti
anlaşmaları tutarı 4 milyar 182 milyon 761 bin 708,35 sent ABD
dolarıdır. Bu tutar, belirlenen 4,5 milyar ABD dolarının
altındadır. Dolayısıyla MHP Grubu adına söz
almış bulunduğum 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu Teklifinin 12nci maddesi, hazine garantili imkân ve dış
borcun ikrazı limiti ve borç üstlenim taahhüttü limiti ve borçlanmaya
ilişkin işlemler üzerinde yer alan yetki ve düzenlemelerin ve
ayrıca borçlanma rakamları ve borç limitlerinin kanuni çerçeveye
uygun ve makul seviyelerde olduğu görülmektedir.
Değerli milletvekilleri,
dünyada yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen Türkiye'miz dimdik
ayaktadır. FETÖnün hain darbe girişimine rağmen, dünyada
yaşanan pandemi sürecinin getirdiği olumsuzluklara rağmen,
Ukrayna-Rusya savaşının meydana getirdiği krizlere
rağmen; ülkemize duyulan husumet, gizli veya açık ambargolara
rağmen -kaldı ki Türkiye bir Hollanda, Almanya değildir-
komşuları iç savaşta yangın yerine dönmüş, oralarda
yuvalanan hain terör örgütlerinin Türkiyeye yönelik terör
saldırılarına rağmen; bölücü, hain, bebek katili terör
örgütünün hain terör saldırılarına rağmen; Hükûmeti
yıkmak için çok acımasız, devlete zarar verecek muhalefete
rağmen dimdik ayaktadır. Bu da Cumhur İttifakı ve
Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi sayesinde olmuştur.
Önümüzde seçimler var,
yapılacak seçimlerde Allahın izni ve milletimizin teveccühüyle Milliyetçi
Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı kazanacaktır.
Cumhuriyetimizin yeni yüzyılı Türk ve Türkiye Yüzyılı
olacaktır. (MHP ve AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Bu duygu ve düşüncelerle
2023 yılı merkezî yönetim bütçesinin büyük Türk milletine ve ülkemize
hayırlar getirmesini diliyor, Genel Kurulu bir kez daha
saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Sayın
Hüseyin Kaçmaz.
Buyurun Sayın Kaçmaz.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HÜSEYİN
KAÇMAZ (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ekranları başında bizleri izleyen Türkiye
halklarını ve Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak, Sebahat
Tuncel, Leyla Güven, Ayla Akat Ata, Selahattin Demirtaş, Selçuk
Mızraklı ve İdris Baluken şahsında cezaevlerinde rehin
tutulan tüm yoldaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
Tabii, konuşmama
başlamadan önce İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanının aldığı hukuksuz cezaya ilişkin bir
gözlemimi de paylaşmak istiyorum. Dün akşamdan tabii gündemde olan
bir konu ama Twitter'da özellikle bir odak noktası vardı ve bir
tweet ilgimi çekmişti. Keşke Selahattin Demirtaş'ın,
Mithat Sancar'ın, Pervin Buldan'ın ve HDPlilerin gösterdiği
tepkiyi bizler zamanında onların belediyelerine kayyum atanırken
başta Selahattin Demirtaş olmak üzere, binlercesi tutuklanırken
gösterseydik muhtemelen bugünler yaşanmayacaktı. şeklinde bir
tweet vardı ve bunu defalarca söyledik, durum tam da bu. Bir yerdeki
adaletsizlik her yerdeki adalet için birer risktir. dediğimizde tam da
bunu söylüyorduk çünkü faşizm öyle bir şeydir ki her seferinde
cepheyi daha da genişletmeye, daha fazla hukuksuzluk, haksızlık
yapmaya ve daha fazla toplumu ele geçirmeye ve çürütmeye
çalışır. Tabii, demokrasi, demokrasinin öğrenilmesi,
kazanılması zordur, zahmetlidir ama öğrenilmesi için sürekli
mücadele edilmesi gerektiğini de paylaşalım.
2023 bütçesi, 3,8 trilyonu
halktan toplanan vergilerden, toplamda 4,5 trilyonluk devasa bir rakamdan
oluşuyor. Peki, bu bütçe kimlerden alınıyor? Elbette ki en çok
asgari ücretlilerden, dar gelirlilerden, yoksullardan ve emeklilerden
alınıyor. Peki, bu bütçe kimlere harcanıyor? Nereye
harcanıyor? Sermayeye, faize, yandaşlara ve savaşa
harcanıyor. Bu bütçe bir savaş bütçesidir; bunu sadece biz
değil, Sayın Nurettin Canikli de itiraf etti.
AKP iktidarına yine
seslenmek istiyorum: Köprü yaptınız, geçecek araç yok; yol
yaptınız, araca yakıt parası yok; hastane
yaptınız, içindeki doktorları kovdunuz; yandaşın
vergisini sildiniz; yoksulun tepesine bindiniz! Olsun; Suriyede etkiniz,
Libyada masadayız(!) Olsun; Kürt, anasını görmesin(!)
Mafya, çete, bürokrasi eliyle
hortumlanan milyonlar; atanmayan binlerce öğretmen; ilaçları
karşılanmayan SMAlı çocuklar; yoksulluktan ve umutsuzluktan
intihar eden yurttaşlar; ülkeyi terk etmek isteyen gençler;
yarattığınız ülke tam da bu. Ama olsun; Suriyede
sahadayız, Libyada masadayız(!) Olsun; Kürt, anasını
görmesin(!)
2017 referandumunda Verin
yetkiyi, görün etkiyi. dediniz. 31 milyar dolar olan dış ticaret
açığı bugün 100 milyar dolar. Yüzde 11 olan enflasyon bugün
yüzde 84 ki o da TÜİKin yani sizlerin açıkladığı
rakamlar ama gerçekte 170lere dayanan bir enflasyon gerçeği var. 2018de
4,5 olan dolar bugün 19 TL. 2018de 355 dolar olan asgari ücret bugün 295 dolar
oldu. Tabii, verildi yetki, görüldü etki(!) Ama olsun; Kürt, anasını
görmesin(!)
Ülke hiper enflasyon
batağında, resmen kavimler göçüyle boğuşuyor.
İstanbulda deprem olsa yüz binlerce insanın ölme riski var. Suç
fırlamış, kurumlara güven kalmamış ama olsun;
Suriyede etkiniz, Libyada masadayız(!) Olsun; Kürt, anasını
görmesin(!)
İktidarınızın
eseri, çocuğuna pantolon alamadı diye intihar eden babadır;
iktidarınızın eseri, yoksulluktan, çaresizlikten fön makinesini
açıp intihar eden annedir; iktidarınızın eseri, borç
altında ezildiği için banka önünde traktörünü yakan çiftçidir!
Ölmek bir şey
değil dostlar,
Her gün ölmek güç.
Açlık, o başka
ölüm.
Ne atom ne hidrojen ne de
yangın;
Dağları dümdüz
etmeye, dostlar,
Aç çocukların
çığlığı yeter.
Der Hasan Hüseyin Korkmazgil,
şiirinde. Sizin iktidarınız, okulda açlıktan bayılan,
okulu bırakıp çalışmak zorunda kalan; et, süt, yumurta
yiyemeyen, soğuktan dolayı titreyerek uyuyan ve 6 yaşında
istismara maruz bırakılan çocuktur. İktidarınızın
halka layık gördüğü düzen çalış, vergi öde, sorgulama ve
vasat yaşadır.
Kürt
düşmanlığının ve savaş politikasının bu
ülkeye kırk yıllık maliyeti 3 trilyon dolardır.
Aslında bahsettiğimiz bu yoksulluğun temel
kaynaklarının en başı, dediğimiz gibi, savaşta,
çatışmada, Kürt meselesinde çözümsüzlükte ısrardır.
Dediğimiz gibi, bugüne kadar, kırk yıllık maliyeti 3
trilyon dolardır. Tabii, bu, sadece maddi kayıplar;
hayatını kaybedenler, yaralananlar, hayatı yarım kalanlar,
sevdiğini kaybedenler, umudunu yitirenler ve bunların hepsi
aslında tüm topluma ödetilen bir bedel olarak karşımızda
duruyor.
Konuşmamın
başında da bahsettiğim gibi, yoksulluğun ve bu
umutsuzluğun temel kaynağı savaş politikasındaki
ısrardır. Kürt meselesinde çözümsüzlükte ısrar, tekçi ve
güvenlikçi akıl nedeniyle yoksulluk bugün Türkiye'de yapısal bir hâl
aldı. Bu bir savaş bütçesidir. Dediğimiz gibi, bunu sadece biz
değil, AKP Ekonomi İşleri Başkanı Nurettin Canikli de
söylüyor. Ne diyordu? Türkiye 3 ülkede toprak bütünlüğünü sağlamak
için bugün asker bulundurmak zorunda. Güvenlik için çok büyük paralar
harcanıyor, F-16lardan atılan akıllı mühimmatların
tanesi 400 bin dolardan 1,2 milyon dolara kadar çıkıyor. ve bu
şekilde de devam ediyor. Yani 1,2 milyon dolara kadar atılan bir
mühimmattan bahsediliyor ve kırk yıllık maliyeti de
dediğimiz gibi, 3 trilyon dolar olarak karşımızda duruyor.
1,2 milyon dolarlık bir bomba atılacağına -60 liradan bile
hesapladığımızda- 380 bin öğrenciye 1 öğün yemek
için kaynak yaratılabilir ama tercih ama savaşta ısrar ve
bütçedeki tercih bu durumun önüne geçiyor.
Tabii, dün basın
açıklaması da yaptım, yedi yıl önce 14 Aralık 2015
tarihinde Cizre ve Silopi ilçelerimizde sokağa çıkma yasakları
ilan edilmişti, o dönem çözüm sürecinin bitmesi sonrasında devam eden
ve başlayan çatışmalı süreç bu ülkeye çok kaybettirdi,
birçok cana mal oldu, aynı zamanda yaralananlar
O gün bugündür o dönem
yaralanan ve engelli kalan birçok yurttaş var.
Bu Mecliste şunu çok net
görüyorum: Tabii, geçen gün bir vekil arkadaşımız Kürtçe ana
dilinde eğitim talebinde bulunduğu için ve bunun için mücadele
ettiğini söylediği için bu Mecliste sarı torbayla tehdit edildi.
Arkadaşlar, size
söylüyorum: Kürtler Dersim'de, Zilan'da, Koçgiri'de, Roboskide katledildi.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Terörist PKKya söyledi onu, hatibe söylemedi.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla)
- Sayın Başkan, Sayın Grup Başkan Vekili, size şunu
söyleyeyim, size şunu net bir şekilde söyleyeyim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bana
söyleme, Genel Kurula söyle.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla)
- Madem siz sataşıyorsunuz, size de söyleyeyim, üstüne alınmak
isteyen de alınsın.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ben
sataşmıyorum, sataşan sensin.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla)
- O şehidin helvası evlerinizde kavrulmadığı için
tadı bu kadar tatlı geliyor; bu kadar kolay
başkalarının canı üzerinden kahramanlık
destanları anlatılabiliyor.
Bugün neler yaşanıyor
siz biliyor musunuz? O gün Cizrede neler yaşandı biliyor musunuz?
Taybet ananın cenazesi yedi gün yedi gece sokakta kaldı,
hafızalara kazındı bu. Cemilenin cenazesi bozulmasın diye
annesi tarafından buzdolabında saklandı, bu acıyı
hepimiz yaşadık. 1920li yılların aklıyla bugünün
Türkiyesini inşa edemezsiniz. Gönüllü birlikteliği
sağlamadığınız sürece bu toplum refaha, huzura eremez;
bunu artık kabul etmemiz gerekiyor. Dediğimiz gibi, 14 Aralıkta
ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında yüzlerce kayıp
yaşadık ve hâlen hafızalarda yerini koruyor ve bundan ders
çıkarıp bir daha
Ben bunları anlatırken de bir öfke
saikiyle bunları anlatmıyorum. Geçmişten ders
çıkaralım. Geçmişten ders çıkaralım, geçmişi
değiştiremeyiz ama anı yakalayıp geleceği inşa edebiliriz.
Bu konuda net bir şekilde artık politika
değişikliğinin gerektiğini belirtmek istiyorum.
Tabii, yine, Mecliste Kürtçe
konuşulmaya müsaade edilmediğinde neler oluyor, hep birlikte gördük.
Esra Erol ve daha önce Müge Anlı, Didem Arslan da böyle hadsiz bir eylemde
bulunmuştu, Kürtçe konuşulduğu için yayın kesilmişti.
Evet, bu ülkede Kürt sorunu yoktur; bu ülkede ırkçı, faşist,
etnik Türkçü bir zihniyet sorunu vardır. Bu faşist akıl mahkûm
edilmedikçe bu ülke huzura ve refaha eremez. Kürtler Türklerle ya da başka
halklarla kardeş olmak değil, eşit olmak istiyor.
Kardeşlik, eşitlik getirmez; eşitlik, kardeşlik getirir. Bu
arada net bir şekilde söyleyeyim, kardeş olmak zorunda değiliz.
Ben kendi adıma söyleyeyim, 14 kardeşiz, benim kardeşlerim bana
yeter.
Bizler HDP olarak
cumhuriyetin 2nci yüzyılında cumhuriyeti gerçek demokrasiyle
buluşturacağız. HDP halklar açısından umuttur, HDP
mücadele derinliğiyle, emek ve özgürlük ittifakıyla birlikte yeni
yaşamı kuracak ve halklarımıza emanet edecektir diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz talep eden Aydın Milletvekili Sayın
Bülent Tezcan.
Buyurun Sayın Tezcan.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BÜLENT TEZCAN
(Aydın) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bir bütçe görüşmesinde daha bir
aradayız. Normalde 2023 bütçesini görüşecektik ama Türkiyenin
gündemi öyle bir noktada ki artık bütçeyi görüşmek değil, her
gün demokrasiyi, hukuku yok eden otoriterleşmiş bir iktidarın
sonuçlarını konuşmaktan başka konuşacak konu
bulamıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Dün söyledik:
16 milyon İstanbullunun gönlünü kazanarak 2 seçimde İstanbul Belediye
Başkanı seçilmiş Ekrem İmamoğlunun Belediye
Başkanı seçilmesinden duyulan endişeye, iktidarın,
sarayın Belediye Başkanı seçilmiş olmasından
duyduğu endişeye geçen üç buçuk yıllık
başarılı Belediye Başkanlığındaki yüksek
performansın yarattığı ikinci bir endişe eklenmiş
olacak ki -eklendi- yine talimatlı hâkimlerle, bir saray-yargı
ittifakıyla, bir kumpas operasyonuyla karşı karşıya
kaldık.
Değerli arkadaşlar,
biz yargıya siyasetin müdahalesini ısrarla söylediğimizde
buradan, her seferinde, iktidar kulisinden bize söylenen bir söz vardı,
yeni değil on sene önceden: Bırakın, yargı işini
yapsın. Peki, biz de aynen bunu söylüyoruz: Bırakın, yargı
işini yapsın. Bırakın, müdahale etmeyin hâkimler özgürce
karar versin. Bırakın, müdahale etmeyin hâkimler vicdanlarıyla
karar versin; öyle yok. (CHP sıralarından alkışlar)
2011, 2012
yıllarında Silivri davalarında FETÖ kumpasları devam
ederken Ergenekon ve Balyozda, bu memleketin vatansever evlatları
cezaevlerine atılırken, cezaevlerine konulurken biz o kumpas
davalarında Bunlar mahkeme değil, Nemrut Mustafa divanı. diyorduk.
O zamanın Adalet Bakanı ve sizler çıkıp diyordunuz ki:
Bırakın yargı işini yapsın. Ne oldu? Ne oldu? On
sene geçti, ondan sonra FETÖyle koalisyon bozulduktan sonra koalisyonun bir
ortağı gitti, yöntem kaldı; kumpas yöntemi aynı
şekilde devam ediyor ve şimdi o hâkimlere FETÖcü demeye
başladınız, öyle mi; o hâkimler FETÖcü oldu? Peki, bugün ne
var? Bugün farklı olan ne var? Bugün başka bir şey var. Mesela,
o hâkimlerden işinize geleni rehin alma alışkanlığı
var, rehin alınan hâkimler var, sadece talimatla hareket eden değil.
Bakın, Man Adası
davasında karar veren hâkim, Ülkü Ergin; Sayın Genel
Başkanımızın aleyhine karar veren hâkim 16 Temmuz 2016
tarihinde Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından FETÖcü diye ihraç
edildi; dikkat edin. Yunanistana kaçarken sınırda yakalandı,
Edirnede. Ondan sonra tutuklandı, hapse girdi. Arkasından, serbest
bırakıldı, tekrar hâkimliğe alındı ve şimdi
kritik dosyaların hâkimi; Kemal Kılıçdaroğluyla ilgili
dosyaların hâkimi, Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleriyle ilgili
dosyaların hâkimi. Ne yapmak için orada hâkim? Hâkimlik yapmak için
değil, sarayın talimatıyla karar vermek için hâkim, rehin
alınmış hâkimler. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Bakın, sadece bir tane olsa
Bu
dünkü dosyada ya; gördük, bir ay önce duruşmadaydık, hâkim
koltuğunda rahat oturamıyordu, bir sağa dönüyor, bir sola
dönüyor; yakasını açıyor, kravatını çözüyor, eli bir
tarafa gidiyor. Niye? Baskı büyük. Baskı büyük, illa dün karar
verecek. Bakın, hukukçu olanlar bilir, meslekten avukat olanlar bilir;
esas hakkında savunma istediğiniz zaman her vicdanlı mahkeme bir
celse verir en azından ya, bir celse verir, der ki: Bir dahaki celseye
kadar esas hakkında savunmanı hazırla, getir. Dünkü duruşmada
şahit dinlenmiş, şahit ifadelerini değerlendirecekler,
avukatlar diyor ki: Peki, esas hakkında savunma için süre verin.
İki saat süre veriyor, öğleden sonra dörtte. İçinizde bir
vicdanlı avukat çıksın ve bu uygulamanın normal
olduğunu söylesin. Mümkün mü böyle bir şey? (CHP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
Tabii, o hâkim aslında
geçen duruşmada şunu çok net söylemişti, ne dedi? Dedi ki: Bu
sözlerin Süleyman Soyluya hitaben söylendiği çok açık. O sözler
neydi? Ahmak sözü. Süleyman soylu Ahmak! demiş, Ekrem İmamoğlu
da Aynen iade ediyorum. demiş. Ya, savcı tutanağa geçirdi, bir
ay önceki duruşmada Bu sözler Süleyman Soyluya söylenmiştir. diyen
hâkim, dün utanmadan sıkılmadan çıktı dedi ki: Bu sözler
Yüksek Seçim Kuruluna söylenmiştir. Bu kararı verebilmek için ya
vicdanın kurumuş olacak ya da yukarıdan çok büyük korku
altında hareket edeceksin. (CHP sıralarından alkışlar)
Rehin alınan hâkimlerin
olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Bakın, hoşuna gitmeyen
karar veren hâkim olursa sürgün ediliyor. Bundan önceki hâkim talimata
uymadı, bundan önceki hâkim döndü, ne dedi
Hüseyin Zengin önceki hâkim;
talimat verdiler, uymadı talimata Yargıtayı ayarladık.
dediler, İstinafı ayarladık. dediler, Hayır, benim
vicdanımı ayarlayamazsınız. dedi, uymadı, Samsuna
sürüldü.
Sürülen hâkimler sadece
bunlar değil. Bakın, eğer hoşunuza giden kararı,
sarayın istediği kararı veren hâkim varsa taltif ediliyor;
aksini veren hâkim varsa ya sürgüne ya da başka bir baskının
altında ezilmekle karşı karşıya. Bakın, Akın
Gürlek. Nedir şimdiki görevi? Adalet Bakanı
yardımcısı. Enis Berberoğlu davası başta olmak
üzere Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımamakla meşhur ve
maruf bir hâkim. Sarayın talimatına uydun. diye şimdi taltif
edilmiş Adalet Bakanı yardımcısı. Nimet Demir; hani
Kaşıkçı davası vardı ya, hani Erdoğan efelik
yapıyordu ya, yalancı pehlivan gibi çıkıyordu Sayın
Cumhurbaşkanı Suudi Arabistana kafa tutuyordu, dünyaya kafa
tutuyordu, ne oldu şimdi? 3 kuruşa muhtaç olup 3 kuruşun yüzü
suyu hürmetine söylediği bütün sözleri yedi. O Kaşıkçı
davası vardı ya, şimdi o Kaşıkçı davasındaki
dosyayı Suudi Arabistana gönderme kararı verdiler. Nimet Demir
mahkemede dedi ki: Ben buna muhalifim, bu karar doğru değil, bu
gönderme kararı Türkiyede hukukun katlidir. Götürdüler, Maraşa
sürdüler. Niye? Çünkü talimata uymadı. Talimata uymazsan ya Samsuna
sürülürsün ya Maraşa sürülürsün, talimata uyarsan ya Adalet Bakanı
Yardımcısı olursun ya da başka bir yere gidersin. Mesela,
başka birisi Savcı Hasan Yılmaz. Ne yapmış Savcı
Hasan Yılmaz? SBK dosyasında tedbirin kaldırılması
için müracaat etmiş. Hani İçişleri Bakanı, pardon suç
işleri bakanı diyordu ya Bir büyük devlet operasyonu yaptık.
diyordu SBK'yle ilgili. O büyük devlet operasyonunun elverişli malzemesi
olmuş ve gitmiş SBK'nin MASAK raporu olmadığı hâlde MASAK
raporu var. demişler, SBK'nin mal varlığı, Sezgin Baran
Korkmaz'ın mal varlığı üzerindeki tedbiri kaldırma
talebinde bulunmuş. Hâkim de Yasin Karaca. Ne yapmışlar? Bir gün
içerisinde tedbiri kaldırmışlar, ortada MASAK raporu yok, Sezgin
Baran Korkmaz'ı kaçırmışlar. Sarayın talimatıyla
hukuku katledip Türkiye'de birilerinin yurt dışına
kaçırılmasına aracılık edenler taltif edilip
Şimdi gelmiş, yine, bu beyefendi de Adalet Bakanı
Yardımcısı olarak görev yapıyor. Dünkü kararı veren
hâkimin boy boy fotoğrafları çıktı, sosyal medyada
dolaşıyor. Ben bunları tekrar tekrar anlatmayacağım
ama bunu herkes ayan beyan biliyor. Dünkü kararı veren hâkimin boy boy
fotoğrafları çıktı, dolandı, onun da iktidara ne kadar
yakın olduğu açıkça ortada. Ancak tekrar tekrar söylüyorum,
tekrar tekrar söylüyorum: Milletin vicdanında, gönlünde kaybettiğiniz
itibarı vicdanı kuruyan hâkimlerin gerekçesiz kararlarında
bulamayacaksınız, yeniden kazanamayacaksınız. Bu millet
koltuğunuzun altına dosyanızı verecek ve
tıpış tıpış gideceksiniz. Bu bütçeyi
uygulamayı göremeyeceksiniz, bu bütçeyi.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Tur sonunda
Sayın Tunç.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sataşma var yalnız.
BAŞKAN Ben ayrıca
sataşma görmedim ama yani tur sonunda değerlendiririz, şimdi
uzatmayalım konuyu.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın hatibin bütün kelimeleri, cümleleri sataşma teşkil ediyor
efendim.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay)
Baştan sona sataşma!
BAŞKAN Siyasi bir
eleştiri; o takdir bana ait.
İBRAHİM HALİL
ORAL (Ankara) Her şey olduğu gibi açık beyan. Ne var
sataşma?
BAŞKAN Şimdi,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz talep eden Konya
Milletvekili Ziya Altunyaldız.
Buyurun Sayın
Altunyaldız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
12nci maddesi üzerine Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve ekranları başında bizi
izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli
milletvekilleri, 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
12nci maddesi hazine garantili imkân ve dış borcun ikraz limiti ile
borç üstlenim taahhüt limiti ve borçlanmaya ilişkin işlemleri
düzenlemektedir. Sözlerimin hemen başında, aslında çoğu
arkadaşımız bunu biliyor ama mezkûr maddeyle düzenlenen
hususların daha iyi anlaşılması adına hazine garantisi
tanımının üzerinden kısaca geçmek istiyorum. 4749
sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun kapsamında hazine geri ödeme garantisiyle kamu
yatırım projelerinin desteklenmesini sağlamaktayız. Küresel
ajandada sürdürülebilir finansmana erişim bu denli önemliyken hazine geri
ödeme garantisi kamu yatırım projelerinin sağlıklı,
maliyet avantajlı ve rekabetçi bir şekilde finanse edilmesini
sağlıyor. Hazine geri ödeme garantisiyle yurt dışından
sağlanan uygun koşullu finansmanla, KOBİ'lerimizin
sürdürülebilir finansmanı, enerji verimliliği, rekabetçi reel sektör
projelerimizi destekliyor ve bunların önünü açıyoruz. Kamu
yatırım projelerinde finansman etkinliğini sağlayan hazine
geri ödeme garantili dış borç stokumuz 2022 yılı ikinci
çeyrek sonu itibarıyla 15,8 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.
Değerli arkadaşlar,
aslında, doğru bilinen yanlışları da burada ifade
etmek istiyorum. Bu konu, mecrasından da çok
uzaklaştırılmak suretiyle birtakım yanlış
bilgilerle kamuoyunda farklı algılara yol açabiliyor. Değerli
arkadaşlar, elimdeki tablo 2022 yılında hazine geri ödeme
garantisindeki üstlenim oranını gösteriyor yani toplam
itibarıyla 2002 yılında -özellikle ekrana göstermek istiyorum-
yüzde 51,9 olan hazine garantilerinden üstlenim oranı bugün itibarıyla
Bakın, burada yüzde 51,9, burada 1,2. Ne demek hazine garantili
finansmanda üstlenim oranı? Eğer finanse ettiğiniz, hazine
garantisiyle finanse ettiğiniz borçları ilgili kamu müesseseleri,
kamu kurumları, belediyeler ödemezse hazine ödüyor. 2002 yılında
bu üstlenim oranı yüzde 52yken bugün itibarıyla 1,2; neredeyse
yadsınamayacak kadar düşürülmüş ve artık üstlenim
oranı sıfıra doğru getirilmiş değerli
arkadaşlar.
Bunun yanında, 4749
sayılı Kanun kapsamında borç üstlenim oranı taahhüdü
mekanizması kamu-özel iş birliği modeliyle gerçekleştirilen
altyapı projelerine destek olmakta. Küresel, büyük ve
başarılı projelere baktığımızda, finansman
sürecini etkin ve sağlıklı bir şekilde yönetmeyi
başaran söz konusu sürecin maliyet avantajını
gerçekleştirmiş projeler olduğunu görüyoruz. İşte bu mekanizmayla,
ülkemizde önemli atılımları hayata geçirdiğimiz, büyük
projelerin etkin risk yönetimi, uygun maliyeti ve rekabetçi özelliği
güçlendirilmekte ve bunların hızlı bir şekilde sonuca
doğru yani projelerin bitimine doğru yol alması
sağlanmaktadır.
2022 yılı üçüncü
çeyreği itibarıyla, Hazine ve Maliye Bakanlığı
tarafından 8 proje için toplam 16,5 milyar dolar borç üstlenim taahhüdü
verilmiş. Burada da altını çizmek istiyorum değerli arkadaşlar.
Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgınına
rağmen söz konusu borç üstlenim taahhüdü kapsamında gerçekleşen
bir üstlenim veya -biraz önce üstlenimden bahsetmiştim- ödeme
bulunmamaktadır; üstlenim yok, ödeme yok. Bu veri, bize söz konusu
sistemin sağlıklı bir şekilde işletildiğine dair
çok önemli bir ipucu, çok önemli bir gösterge ve çok önemli bir
altını çizmeyi gösteriyor.
Değerli arkadaşlar,
AK PARTİ hükûmetlerimiz göreve geldiği günden bu yana kamu
finansmanında, enerji dönüşümünde, sanayi üretiminde, büyüme ve
istihdamda ülkemizde çağ atlatan bir dönem yaşandı. Elimdeki
grafik 2002den bu yana AB tanımlı genel borç stokumuzu gösteriyor.
Pek çok arkadaş bunu biliyor. Bakın, değerli arkadaşlar,
2002de, AB tanımlı borç stoku oranı yüzde 71,5ken, bir ara
yüzde 40ların üzerine çıkmış olmasına rağmen,
bugün geldiğimiz noktada yüzde 39,3e düşmüş. Evet, yüzde
71,5ten yüzde 39,3. Evet, şimdi, Avrupa'da durum ne, buna bakalım
değerli arkadaşlar. Avrupa'da duruma baktığımız
zaman, işte burada görüyorsunuz; Avrupada durum, avro bölgesinde yüzde
94, Avrupa Birliği bölgesinde yüzde 86. İtalyaya
baktığımızda yüzde 140, Yunanistana
baktığımızda yüzde 182; tabloda görüyorsunuz ve
aşağı doğru gidiyor. Türkiye burada, bakın, listenin
sonunda yüzde 30,3 değerli arkadaşlar. Dolayısıyla bütün
bunları gerçekten kamuoyunun bilmesini ve altını bir kez daha
çizmek istedim değerli arkadaşlar.
Bütün bunların
yanında, 2002den bu yana büyümede kırdığımız
rekorları tazelemeye devam ediyoruz. Şöyle
baktığımız zaman tüm dünyayı etkisi altına alan
2008 ekonomik krizini şurada, dışarıda
bıraktığımızda, burada bir küçülme var görüyorsunuz.
Niye dışarıda bırakıyorsun? diyorsunuz çünkü küresel
bir kriz var. Tüm dünya küçüldü, evet Türkiye de bu 2008 krizinde bizim
dışımızda gelişen küresel krizle küçüldü ancak bunu
dışarıda bıraktığımız zaman,
yıllar itibarıyla ortalama yüzde 6,4 büyüdüğümüzü görüyoruz veya
salgının etkilerinden hızla toparlanan ülkemiz 9 çeyrektir
kesintisiz büyümeye devam ediyor değerli arkadaşlar.
Türkiye güçlü ve kesintisiz
büyümesini sürdürürken aynı zamanda yeni istihdam imkânlarını da
aralıksız büyütmeye, geliştirmeye devam ediyor. Öyle ki son
açıklanan verilere göre salgın öncesi döneme kıyasla yani 2019
Ekim-2022 Ekim arasında 3 milyon 140 bin ilave istihdam oluşturmuşuz
değerli arkadaşlar. Dünyada örneğine zor rastlanan bir istihdam
yaratılmasıdır bu, istihdam genişletilmesidir,
istihdamı öncelemektir bu değerli arkadaşlar.
İşte, bütün
bunların yanında son bir yılda 1,6 milyon kişiye de ilave
istihdam sağladık değerli arkadaşlar. 1,6 milyon
kişiye, bir yılda 1,6 milyon ilave istihdam. Değerli
arkadaşlar, bütün bunlar, üretim genişlemesiyle, üretim iklimiyle,
özel sektör-kamu iş birliğiyle, sonuç odaklı
çalışmayla, üretimi, istihdamı, ihracatı öncelemeyle olan bir
şey. Hadise bu iken sanayi üretimimize baktığımız
zaman, üretim değerini 17 kat artırdığımızı
görüyoruz. 2021 yılı sonu itibarıyla 5 trilyon doları
aşan bir sanayi üretimi var. İşte bütün bunlar, yirmi
yıllık iktidarımız döneminde, üretimi önceleyen,
istihdamı önceleyen, ihracatı önceleyen, Türkiyenin gelişimini,
kalkınmasını ve refahını yaygın bir şekilde
önceleyen ekonomik politikaların sonucudur.
Şimdi,
ihracatımıza gelelim. Göreve geldiğimizde 36,1 milyar dolar olan
ihracatımız bugün 255 milyar dolarlara geldi.
Burada Strateji ve Bütçe
Başkanımız var, kendisiyle de bürokrasi döneminde ihracatın
geliştirilmesi için birlikte çalıştık, kendisine de buradan
teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar,
ihracatımız bu dönemde toplam hacimde 7 kat artmış durumda
ve yıllık ortalama itibarıyla da yüzde 11,2 artış var,
kesintisiz ihracat artışı.
ERHAN USTA (Samsun)
İthalat ne olmuş?
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Bütün bunlar, uyguladığımız politikaların
doğru politikalar olduğunu, Türkiyenin ihracatını,
istihdamını, üretimini önceleyen politikalar olduğunu bize net
bir şekilde ifade ediyor. Rakamlarla konuşuyoruz arkadaşlar; laf
etmiyoruz, laf üretmiyoruz, rakamların diliyle konuşuyoruz ve
istatistiklerle sizlere konuyu aktarmaya çalışıyoruz.
Ülkemizin, Sayın
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, şimdiye kadar
başardıklarından aldığı güçle, Türkiye
Yüzyılı hedeflerine de kararlılıkla yürümeye devam ediyor
değerli arkadaşlar.
Yerli ve millî yenilikçi ve
yeşil üretim ekonomisi anlayışıyla, millî teknoloji
hamlesinin desteğiyle her alanda rekabetçi gücümüzü artırmaya devam
edeceğiz. İleri teknolojiye dayalı, yüksek katma değerli,
nitelikli istihdamı artıran üretim gücümüzle, ülkemizin dünyanın
en büyük sanayi, ihracat ve lojistik merkezi olması yolundaki
çabalarını sürdürmeye devam edeceğiz. Türkiye
Yüzyılında Türkiyemizin gelişmiş ekonomiler arasında
ön sıralarda yer alması için gece gündüz çalışmaya devam
edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Bütün bu hedeflerimiz doğrultusunda Türkiye
Yüzyılımızın ilk bütçesi olan 2023 yılı merkezî
yönetim bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar; MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şahıslar adına ilk söz, Rize Milletvekili Sayın Muhammed
Avcıya aittir.
Buyurun Sayın Avcı.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHAMMED AVCI (Rize)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2023 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi üzerinde şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
AK PARTİ hükûmetleri döneminde tüm Türkiyede cumhuriyet tarihimizin en
büyük kalkınma hamlesi gerçekleştirilmiştir. Zira AK PARTİ
dönemi icraatları kendisinden önceki siyasi partilerle değil,
cumhuriyet tarihi boyunca yapılan yatırımlarla mukayese
edilmektedir ve açık ara bir icraat üstünlüğüne sahiptir. Tüm
illerimizde yaşanan bu icraat hamlesi Türkiyenin pek çok temel problemini
çözmüş, seçim bölgem olan Rizemiz de bu yatırım hamlesinden payına
düşeni almıştır. Hayal olarak kabul edilen pek çok proje bu
sayede hayata geçilmiştir.
Rize Lojistik Limanı
inşaat çalışmaları Hükûmetimiz tarafından
başlatılmış ve az önce bahsettiğim transit ticaret
yolunun denize açılan kısmına
konumlandırılmıştır, 2023 yılı sonunda ise
bitirilmesi planlanmaktadır.
Rize-Artvin
Havalimanımız, ilk altı ayda taşıdığı
yolcu sayısıyla rekorlar kırmış ve bölgedeki turizm
kabiliyetini önümüzdeki yıllarda çok daha yükseklere taşımak
için en önemli yatırımı teşkil eder hâle gelmiştir.
Rize Şehir Hastanesinin
dolgu çalışmaları bitme aşamasına gelmiş ve
yakın bir zamanda yapım ihalesini gerçekleştireceğiz. Bu
sayede Rizemizin kırk, elli yıllık hastane ihtiyacını
ortadan kaldırdığımız gibi hasta hizmetlerinin de çok
daha konforlu ve nitelikli hâle gelmesini temin edeceğiz.
Bu mega projelerin
yanında Rizeli hemşehrilerimizin yaşam konforunu artıran
yığınla yatırım iktidarlarımız döneminde
hayata geçirilmiştir. Bugün esas bahsetmek istediğim konu ise
Rizedeki kentsel dönüşüm çalışmalarımızdır. Tüm
Türkiyede olduğu gibi kimliği olan, modern şehirler
oluşturma ülküsü bağlamında, Rizede kimse yapamaz denilen
kentsel dönüşüm çalışmalarını cesaretle
gerçekleştiriyor ve vatandaşlarımızın hizmetine
sunuyoruz.
Deniz suyunun korozyona
uğrattığı sahil bandındaki
binalarımızın bir bölümü ve belediye blokları olarak
bilinen alanı bugün Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
eliyle dönüşüme tabii tuttuk ve Rize mimarisine uygun binalar yaparak çok
yakın bir zamanda halkımızın hizmetine sunacağız.
Salarha ve Muradiyede konut hareketini başlattık. Salarha
bölgesindeki konutlarımızı tamamladık, Muradiye bölgemizde
ise inşaatlarımız hızlı bir şekilde devam
etmektedir. Şehrimizin en önemli vadilerinden biri olan
Pehlivantaşı Vadisinde konut hareketini başlatabilmek için
uygun yer arayışımız devam etmektedir.
Yağlıtaş bölgesinde bir mahalleyi âdeta yeniden inşa
ediyoruz. Toplam 1.300 civarında konut üreteceğimiz bu bölgede,
Rizede gerçekleştireceğimiz tüm kentsel dönüşüm
çalışmalarını kolaylaştıracak bir rezerv alan
oluşturuyoruz. Çok yakın bir zamanda
açıklayacağımız yeni dönüşüm alanlarıyla ilgili
çalışmayı ise milletvekillerimiz ve Belediye
Başkanımızla birlikte takip etmeye devam ediyoruz.
Türkiye'nin en önemli turizm
destinasyonlarından biri olan Ayderde
başlattığımız çalışmayla birlikte Ayderi
asli kimliğine dönüştürmek hususunda bir irade ortaya koyduk ve
tedricen gerçekleştirilen bu dönüşüm çalışması bugün,
artık ete kemiğe bürünmüştür. Hemşehrilerimizle el ele
vererek yürüttüğümüz bu çalışma tamamlandığında,
Ayder sadece Türkiye'nin değil dünyanın en önemli turizm
merkezlerinden birisi hâline gelecektir. Hemşin ilçemizi bütünüyle kentsel
dönüşüme tabi tutarak ilçe merkezini âdeta yepyeni bir hüviyete
büründürdük, bu çalışmamız tam anlamıyla bittiğinde
Hemşini Türkiye'nin en önemli turizm merkezlerinden birisi hâline
getireceğiz. Güneysu ilçesinde kapsamlı bir kentsel dönüşüm
çalışması yaptık, şimdiyse yeni konutlarla birlikte
ilçemizin konut açığını kapatıyoruz. Yine, aynı
şekilde, Kalkandere ilçemizin en önemli problemlerinden biri olan konut
ihtiyacını karşılayabilmek için inşaat
çalışmalarına başladık ve sona doğru geliyoruz.
Rizemizin tarihî ilçesi Pazarda kentsel dönüşüm
çalışmalarını başlattık, Hemşin Deresinden
Jandarmaya kadar olan alanda dönüşüm projemizi oluşturduk ve çok yakın
bir zamanda eski binaların yıkımına
başlayacağız. Ardeşen ilçemizde 2 bölgede kentsel
dönüşümle ilgili proje hazırlığımız devam
etmektedir.
Öte yandan, Rize,
İyidere, Güneysu millet bahçelerinin yapımı Çevre ve
Şehircilik Bakanlığımız tarafından devam
etmektedir. Çayeli millet bahçesiyle ilgili proje
çalışmalarımız bir taraftan devam etmektedir. Bu
çalışmaların tamamında güçlü bir irade ortaya koyan ve bize
desteğini hiç esirgemeyen başta Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğana, Çevre ve Şehircilik Bakanımız
Sayın Murat Kuruma ve ekibine hemşehrilerim adına yürekten
teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Rizede yaşanan bu yatırım hamlesi
Türkiyemizin tamamında gerçekleştirildi. 2002 yılında
devraldığımız ülkenin âdeta çöken ekonomisi tedricen büyütülerek
bugünlere geldik. Dünya, 1929 Buhranı sonrası yaşanan en büyük
ekonomik felaketle karşı karşıya bugün.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUHAMMED AVCI (Devamla)
Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN Siz beni
dinlemediniz herhâlde.
Buyurun, devam edin.
MUHAMMED AVCI (Devamla) - Enerji
krizleri ve yüksek enflasyona dayalı ekonomik problemler dünyanın en
gelişmiş ekonomilerini dahi tasallut altına almış
durumdadır. Böyle bir ortamda, yerli otomobili vatandaşların
hizmetine sunuyor, yerli İHAlar, SİHAlar, yerli savunma sanayi
araçları üretip ülkemizin tüm güvenlik zafiyetlerini ortadan
kaldırıyoruz.
Dünyanın dev
ekonomilerinin resesyona girdiği, küçüldüğü bir dönemde,
cumhuriyetimizin 100üncü yılına girerken istikrarlı bir
şekilde ekonomisini büyütmeye devam eden bir ülkenin, Türkiye Cumhuriyeti
devletinin bütçesini yapıyoruz. Bütçemizin halkımıza,
milletimize, ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Bu duygu ve
düşüncelerle Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Teşekkür ediyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Şahıslar adına ikinci söz, Artvin Milletvekili Sayın
Uğur Bayraktutana aittir.
Buyurun Sayın
Bayraktutan. (CHP sıralarından alkışlar)
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Artvin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Rahmetli Demirele
sormuşlar Sandıktan ne çıkar? diye, rahmetli demiş ki:
Ne atarsan o çıkar. Sovyetler Birliğinin devlet
başkanına sormuşlar Seçimi kim alır? diye
Sandığı kimin saydığına bağlı.
demiş. Yüksek Seçim Kuruluna kapak olsun diye söylüyorum bu sözleri
değerli arkadaşlarım.
Şimdi, hukukçu olmak
nasıl bir şey? Bakın, ben Ankara Hukuk Fakültesi mezunuyum. 5
Kasım 1925te Ankara Hukuk Fakültesinin açılışında
Mustafa Kemal Atatürk demiş ki: Cumhuriyetin müeyyidesi olacak bu müessesinin
açılışında duyduğum saadeti dünyada hiçbir
teşebbüste duymadım. Yine, onun Adalet Bakanı Mahmut Esat
Bozkurt cumhuriyetin savcılarına demiş ki: Meriç
kıyılarında çalışan Türk köylüsünün kaybolan
sabanından tutunuz da bu vatanda yaşayanların uğrayacağı
en ufak haksızlıktan, hatta Bingöl dağlarının
ıssız kuytularında nafaka bekleyen öksüzlerin
gözyaşlarından siz sorumlusunuz. demiş. Kime demiş bunu?
Cumhuriyet savcılarına; cumhuriyetin avcılarına
dememiş arkadaşlar, cumhuriyetin savcılarına demiş.
(CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, ben bunları
niye söylüyorum değerli arkadaşlarım? Bakın, dünden beri
olağanüstü gelişmeler yaşanıyor. Bugün keyfi yerinde olan
bir kişi var: Sayın Maliye Bakanı. Kimse Maliye Bakanına
dokunmuyor, o internete bakmaya devam etsin; bizim işimiz Adalet
Bakanıyla, bizim işimiz Yargıtayla.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, çıkıp diyorsunuz ki: Efendim,
kimse yargıya müdahale etmiyor; yargı ayrı bir olay, yasama
organının konusu değil. Onu başkalarına anlatın.
Bakın, bizler hukukçuyuz, neyin ne olduğunu biliyoruz. Biraz önce
Bülent Tezcan Yargıtayın nasıl ele geçirildiğini, istinaf
mahkemelerine neler olduğunu burada ayrıntılı bir
şekilde anlattı değerli arkadaşlarım. Dün verilen
kararla alakalı olarak Filan asliye ceza mahkemesi karar verdi. filan
diye demeyin. Kararı veren Mehdi Komşuldur arkadaşlar, karar
onun tarafından verilmiştir. Bakın, dünden beri sayfa sayfa
fotoğraflar yayınlanıyor kamuoyunda; kararı veren bu ve onunla
ilişkili olarak Furkan Okudan diye de savcılık görevini yapan
birisi var. Bakın, kararı 2 kişi vermiş, ben mahkeme
filan demiyorum; hâkimlik savcılık bambaşka
kavramlardır. Dünkü kararla alakalı tartışılacak bir
olay yoktur. Biraz önce anlatmış olduğum cumhuriyet
savcısı tarifi, hâkim tarifi
Hâkimler kimdir? Vicdanlarıyla
karar verir. diyor. Bu kararın altında kalacaksınız
değerli arkadaşlar. Bu karar fecaat bir karardır. Bu
kararın anlatılacak bir tarafı yoktur, hukuki olarak bu kararı
burada tartışmanın bir anlamı da yoktur. Bu kararın
nereye gideceğini göreceğiz.
Dünden beri bakıyorum,
bazı yorumlar yapıyorlar, diyeceksiniz ki: Efendim, istinaf
mahkemesi aşaması vardır, Yargıtay aşaması
vardır. Arkadaşlar, Yargıtay eski Yargıtay değil.
İrfan Fidan
Ya, İrfan Fidanı kürsüde bir gün görev yapmadan
Yargıtaydan aldınız, getirdiniz, Anayasa Mahkemesine -en büyük
mahkemeye- üye yaptınız değerli arkadaşlarım.
Muhterem İnce diye bir Bakan Yardımcısı vardı; hangi
üstün niteliklerle onu Anayasa Mahkemesi üyesi yaptınız merak
ediyorum. Amerikada bir Anayasa Mahkemesi üyesi öldü diye ulusal yas ilan
ettiler. Bizimkilerine Allah uzun ömür versin, birisine bir şey olsa
vallahi kimse bunlara gidip taziye bile dilemez, bunların
yakınlarına. (CHP sıralarından alkışlar) Bunlar
mı yüksek mahkeme üyeleri, merak ediyorum yani. Bunlara mı
gideceğiz de kanunların Anayasa'ya uygunluğuna ilişkin,
yargısal denetimle alakalı şikâyette bulunacağız
değerli arkadaşlarım?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Gideriz canım biz, gideriz canım a!
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Devamla) Bunları kabul edebilmemiz mümkün değil. Burada büyük bir
yanlışlık var, böyle bir şeyi kabul etmiyoruz. Hukuk
hepimize lazım olacaktır, hukuk herkese lazım olacaktır.
Burada bakın geçmiş dönemde de sizi şikâyet ettim hukuka
ilişkin olarak. Yargılamalara ilişkin şikâyetlerde
bulundunuz, çok büyük hatalar yapılmıştır. Bu,
vicdanları kanatan bir yaradır değerli arkadaşlarım.
Dün mahkeme demiyorum bakın- Mehdi Komşul tarafından verilen
karar, bunu unutmayın. Arkadaşlarımdan da; Cumhuriyet Halk
Partisi Grubundaki arkadaşlarımdan da ve İYİ Partideki
saygıdeğer üyelerden de talebim şudur: Mahkeme filan demeyin,
karşınızda mahkeme filan yok, onlar eskidendi Sayın
Başkan, neyin mahkemesi? (İYİ Parti sıralarından
Doğru. sesleri) Özel görev verilmiş bir adama, demişler ki:
Bunun gereğini yap. Sayın Bülent Tezcan biraz önce mahkemedeki
hâkimin ruh hâline ilişkin olarak gözlemlerini aktardı; az bile
anlattı, böyledir bu işler. Mahkeme eğer esas hakkında
mütalaaya yönelik olarak, esas hakkında bir süre vermiyorsa savunmaya
yönelik, o bir ihsasıreydir. Açıkçası şudur: Sana ceza
vereceğim. demektir. Dün olağanüstü güvenlik önlemleri
alınmışsa
Yüreğim cız etti burada, dedim ki:
Cezayı verecekler buna ilişkin. Buna ilişkin kâhin olmaya,
kehanette bulunmaya gerek yok. Görev ve talimat verilmiştir, gereği
yapılmıştır. Biz, talimatı kimin verdiğini
biliyoruz. Bu talimat buradakiler tarafından verilmedi, talimat bir
kişi tarafından verildi, haklı olacak mı olmayacak mı
hep beraber göreceğiz; yanılacak mı yanılmayacak mı
hep beraber göreceğiz. O nedenle bugünler geçecektir, bütün bu
olumsuzluklara rağmen bu ülkeyi umudun ve özgürlüğün ülkesi,
hepimizin Türkiyesi yapacağız.
Ve Nazımın
sözleriyle bitiriyorum: Yok öyle umutları yitirip karanlıkta
savrulmak/Unutma aynı gökyüzü altında bir direniştir
yaşamak. diyorum, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şahıslar adına söz talepleri
karşılanmıştır, soru-cevap talebi bulunmuyor.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sataşmadan söz istemiştim Sayın Başkanım.
BAŞKAN 12nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sataşmadan söz istemiştim.
BAŞKAN Biliyorum
Sayın Tunç, acele etmeyin, maddeyi oyladım.
Sataşmadan söz
istiyorsunuz, nedenini sormayacağım, kürsüden iki dakika söz
veriyorum, kürsüye buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, Aydın
Milletvekili Bülent Tezcanın 362 sıra sayılı 2023
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 12nci maddesi üzerinde
CHP Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Tabii, oturuma başlarken
de İstanbul Asliye Ceza Mahkemesinin kararıyla ilgili
tartışmalarla başladık, arkadaşlarımız
değişik değerlendirmelerde bulundular. Tabii, bu karar yerel
mahkemenin vermiş olduğu kesin olmayan bir karar. İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanının Yüksek Seçim Kurulu
hâkimlerine yönelik Bu seçimi iptal edenler ahmaktır. sözünün yerel
mahkemece değerlendirilmesi sonucu hakaret suçunu teşkil ettiği
yönünde bir mahkûmiyet kararı verildi. Bunun istinaf süreci var, yedi
günlük süre içerisinde istinafa başvurulur, ardından da temyiz süreci
var. Şimdi, bu kararı veren hâkimlere yönelik ifadeler
kullanırken kararı eleştirelim ancak bir karar üzerinden Bu
karar talimatla verildi, sarayın yargısı. şeklindeki
ifadeler kesinlikle doğru değildir. Burada bir isnat vardır ve
bu isnadı mahkeme değerlendirmiştir, istinaf mahkemesinin
nasıl değerlendireceğini beklemek lazım.
Kesinleşmemiş bir karar üzerinden burada değerlendirmelerde
bulunarak ve bu karar üzerinden bir mağduriyet çıkarmaya
çalışmak doğru değildir; hele hele, 1998 yılında
Sayın Cumhurbaşkanımızın Siirtte okuduğu
şiirle ve o mahkûmiyet kararıyla benzerlik kurmak hiç doğru
değildir. Sayın Cumhurbaşkanımız, orada, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin müfredatında olan bir şiiri okumuştur ama
burada ise hâkimlere yönelik bir hakaret vardır. Bir mahkeme kararı
üzerinden
İSMAİL ATAKAN ÜNVER
(Karaman) Ahmaktan hakaret olur mu ya? Allah aşkına ya!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Ya, mahkeme tutanağına bir bak ya, mahkeme tutanaklarına bak
sen ya!
FARUK SARIASLAN
(Nevşehir) Varsayılan. deyin hiç olmazsa, Varsayılan.
deyin hiç olmazsa.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Bu zihniyet verdi o kararı. Suç var burada.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Siz her gün hakaret ediyorsunuz burada.
FARUK SARIASLAN
(Nevşehir) Varsayılan. demiyorsunuz, Vardır. diyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ (Devamla)
Dinleyin arkadaşlar
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Niye
rahatsız oluyorsunuz?
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Tunç.
YILMAZ TUNÇ (Devamla)
Tamamlıyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Buyurun
YILMAZ TUNÇ (Devamla)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Tunç, sataşmadan iki dakika
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Son
cümlemi söyleyeyim.
BAŞKAN Açarsam bundan
sonra bu sürekli hâle gelir. Son cümlenizi orada söyleyin lütfen.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Bir
mahkeme kararı üzerinden tüm yargıyı töhmet altında
bırakmak
İSMAİL ATAKAN ÜNVER
(Karaman) Tüm yargıyı töhmet altında bırakmıyoruz,
kim yapmışsa direkt söylüyoruz.
YILMAZ TUNÇ (Devamla)
ve
Sarayın yargısı. diye nitelendirmek doğru değildir.
ORHAN SÜMER (Adana)
İçişleri Bakanı ihbar etsin, 10 bin dolar alan siyasetçi
içinizde o zaman.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Bir
taraftan, 17-25 Aralık savcı ve hâkimlerine kahraman diyeceksiniz,
aynı hâkim ve savcılar Ergenekonu da yaptı; o zaman niye
susuyorsunuz? Aynı hâkim ve savcılar
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Onu da dedik.
YILMAZ TUNÇ (Devamla)
İlkeli olmak lazım.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) FETÖcüydü onlar, sizin yerleştirdiğiniz
FETÖcüydü; sizin yerleştirdiğiniz adamlar, o zaman da öyleydi.
YILMAZ TUNÇ (Devamla)
Burada bu mahkeme kararları üzerinden Sayın
Cumhurbaşkanımıza, iktidarımıza hakaret etmemeniz
lazım. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Ergenekonun savcısıyım. diyen kimdi?
BAŞKAN Sayın
Tunç, teşekkür ediyoruz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Efendim, sataşmada bulundu, söz istiyorum. İlkeli olmak lazım.
diyerek bizi ilkesizlikle suçladı.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
İlkeli olmak sataşmak değil Sayın Özkoç.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Niye? İlkeli olmak suç mu yani ilkeli olmak suç mu?
BAŞKAN İki
dakika
Buyurun.
2.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunçun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir yerinde 16 milyon nüfusu olan bir kentin
belediye başkanı sadece kendisine ahmak denildiği için cevaben
Bunu söyleyenler ahmaktır, bunu yapanlar ahmaktır. dedi diye ona
siyasi yasak getirilmez, ona dünyanın hiçbir mahkemesi, hiçbir
şekilde siyasi yasak getirip iki yıl on yedi ay on beş gün ceza
vermez. Bu ancak bir şekilde olur; diktatörlükle yönetilen ülkelerde
talimatla olur. (CHP sıralarından alkışlar) Bugün
yapılan şey, bu karar, hiçbir vicdana sığmayan
karardır. Bir kere daha bu mahkemeleri aslında savcıların
ve hâkimlerin yönetmediği açıkça ortaya
çıkmıştır.
Az önce Bülent Tezcan burada
konuşurken, Sezgin Baran Korkmaz davasında o kadar net ve açık
ki, üzerinde yurt dışına çıkamaz
Mal
varlığına el koydunuz adamın, kaldırttı
İçişlerinden Bakanlığından gelen talimatla Adalet
Bakanlığı, mahkeme kararıyla kaldırttınız,
yurt dışına kaçırdınız, yurt
dışına koyma kararını çıkardınız; bu
bile size yeter. Onun için övünmeyin yirmi bir yıldan beri
iktidardayız diye. Saddam da otuz yıldan beri iktidardaydı,
Esadda yirmi yıldan beri iktidardaydı; onlar neyse siz de osunuz.
(CHP sıralarından alkışlar)
(AK PARTİ
sıralarından Ayıp, ayıp! sesleri)
AHMET ARSLAN (Kars)
Örneğine baksana ayıp ya!
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım, burada
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Aynısınız aynı!
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım, sataşma var, 69a göre söz istiyorum.
AHMET ARSLAN (Kars)
Demokrasi diye yola çıkıyorsun, söylediğin örneğe bak!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ayıp esas sizin yaptığınız, ne demokrasisi
BAŞKAN Buyurun
Sayın Tunç, ne diye sataştı?
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Saddam gibisiniz. dedi; bu bir hakarettir.
BAŞKAN Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; buradaki
benzetmeleri reddediyoruz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Hiçbir şekilde reddetme!
YILMAZ TUNÇ (Devamla)
Saddam gibi
dediniz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Evet.
YILMAZ TUNÇ (Devamla)
Hakaret ediyorsunuz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Hakaret ediyorum.
YILMAZ TUNÇ (Devamla)
Sayın Cumhurbaşkanımız, yirmi yıldan bu yana 15 seçimi
kazanan, milletin gönlünde taht kuran bir liderdir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Hayır, hiçbir şekilde!
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Siz
kendinize bakın!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Hiçbir şekilde kurmamıştır!
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Siz
kendinize bakın!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
İşte, böyle mahkeme kararlarıyla, böyle yasalarla
ayaktadır.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Siz
yirmi yıldan bu yana 15 seçim kaybedecek, partinin başında,
koltuğunda oturacak, o diktatör değil ama milletin oylarıyla her
sandıkta açık ara birinci olacak, ona diktatör diyeceksiniz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Yirmi yıllık iktidarınız diktatörlüktür. Hiçbir
şekilde değildir. Kabul etmiyorum, reddediyorum, reddediyoruz.
Mahkemeleri kendi himayeniz altına aldınız. Reddediyorum!
YILMAZ TUNÇ (Devamla)
Yazıklar olsun size! Size yazıklar olsun!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sana yazıklar olsun!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Size yazıklar olsun! Size yazıklar olsun!
YILMAZ TUNÇ (Devamla)
Şu mahkeme kararını bir okuyun. Ne diyor burada?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Onların hepsi hava, yasaları kaldırdınız.
YILMAZ TUNÇ (Devamla)
Diyorsunuz ki
İçişleri Bakanına söyledi. diyorsunuz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Yasaları kendi adınıza çıkartıyorsunuz. İsraf
ediyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Ya,
akıl var mantık var, İçişleri Bakanı mı seçimi
iptal ediyor? 31 Martta seçimi iptal edenler ahmaktır. diyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Hiçbir şekilde kabul etmiyoruz.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Size
birisi
Sayın Özkoç, Sen ahmaksın. desek bana dava açar
mısın, açmaz mısın?
YILDIRIM KAYA (Ankara)
Açmaz.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Açmaz
mısın?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ben sana bir şey söyleyeyim mi?
YILMAZ TUNÇ (Devamla)
Açarsın.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ben sana dava açsam, ben sana Ahmaksın! dedin diye dava açsam, hâkim güler
Acaba nedir? diye.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Yine,
bütün siyasi parti liderleri, hatta hepinizin avukatları ortak biliyoruz,
15 bin, 20 bin
Hatta çok daha basit cümlelerle, basit kelimelerle
vatandaşların cümlelerine hakaret davası açan sizin liderleriniz.
(CHP sıralarından gürültüler)
YILDIRIM KAYA (Ankara) Bir
tane göster.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Ya,
bir bakın, liderlerinizin avukatlarıyla bir görüşün. Yani
madam kelimesini hakaret olarak kabul edip dava açan sizlersiniz.
YILDIRIM KAYA (Ankara) Suç
işleri bakanına niye açmadınız davayı?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Cumhurbaşkanına hakaretten tutuklamayı siz getirdiniz.
YILMAZ TUNÇ (Devamla)
Burada bir yargı kararı, kesinleşmemiş bir yargı
kararı var. Sevinmeyin, bu kararın üzerine hemen bayram etmeye
başladınız, buradan bir mağduriyet çıkmaz, bu karar
kesin değil, istinaf değerlendirecek bu kararı, biz
değerlendirmeyeceğiz, istinaf süreci var, temyiz süreci var. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum Sayın Tunç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan, Sizin liderlerinizdir... diyerek hakarette bulundu.
Söz istiyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Nasıl hakarette bulundum?
ERHAN USTA (Samsun)
Muhammet Akbaşoğlunu geçtin ya, helal olsun vallahi sana.
BAŞKAN Buyurun.
4.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunçun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ahmak dediğin için mi dava açarlar. Ben AKP Genel Başkanı
Recep Tayyip Erdoğanın söylediklerini söyleyeyim: Şerefsiz,
cibilliyetsiz, haysiyetsiz, namussuz, beceriksiz, sürtük, kadın
mısın, değil misin belli değil ahlaksız
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Demedi öyle bir şey, nerede dedi?
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla)
İlk önce dönüp aynada kendinize bakın. (CHP sıralarından
alkışlar) Yok, efendim, buradan hakaret edilir miymiş, edilmez
miymiş ilk önce bunlara bakın. Bunları Türk siyasi tarihinde
kürsüden söyleyen tek bir Genel Başkan vardır; adı Recep Tayyip
Erdoğandır. (CHP sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sen kendi genel başkanına bak. Söyledi mi, söylemedi mi? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 362) (Devam)
2.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi
(1/285), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller, 2021
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Genel Uygunluk Bildirimi ile 2021 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 201 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2021 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2021 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/2076) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
363) (Devam)
BAŞKAN Evet, 13üncü
maddeyi okutuyorum:
Gelir ve giderlere
ilişkin diğer hükümler
MADDE 13- (1) Türkiye
İhracat Kredi Bankası Anonim Şirketinin politik risk
kapsamında yapacağı tahsilatın ve Bankanın faaliyet
kârlarından Hazineye tekabül eden temettü tutarlarının ve olağanüstü
yedek akçelerinin tamamı veya bir kısmını, Bankanın
politik risk alacağına mahsup etmeye ve mahsup işlemlerini
mahiyetlerine göre ilgili Devlet hesaplarına kaydetmeye Hazine ve Maliye
Bakanı, bu işlemlere karşılık gelen tutarları bir
yandan bütçeye gelir, diğer yandan da ilgili tertiplere ödenek kaydetmeye
Cumhurbaşkanı yetkilidir.
(2) 2006 yılından önce katma bütçeli olan idarelerden 5018
sayılı Kanunla genel bütçe kapsamına alınanların
ilgili mevzuatında belirtilen kurum gelirleri, genel bütçe geliri olarak
tahsil edilir.
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına Erzurum Milletvekili Sayın Muhammet Naci Cinisli.
Buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, Sayın Bakan
Yardımcısı; sizleri ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Vallahi burada bütçe
konuşmak istiyoruz ama maalesef, konuşturmuyorsunuz. Şimdi,
düşünüyorum da kime söylendiği muğlak bu ahmak lafına
eğer üç seneye yakın hapis cezası, siyaset yasağı
getiriliyorsa Meclis Genel Kurulunda yapılan
eşkıyalığa ne verilmesi lazım, müebbet mi verilmesi
lazım; onu da merak ediyorum açıkçası. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Dünkü hukuk garabetinden de daha iyi
anlıyoruz ki AK PARTİ korkuyor. Kimden korkuyor? Milletin ta
kendisinden korkuyor. Yirmi senedir oynanan demokratlık tiyatrosunda da
maske fena hâlde düşmüş durumda. Bu kürsüden önceden de birkaç defa
dile getirdiğim gibi AK PARTİ ne millîdir ne muhafazakârdır ne
de demokrattır.
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Sen kimsin? Sen kimsin be?
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Devamla) Peki, nedir? AK PARTİ senin gibi
fırsatçıdır.
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Sen kimsin? Sen kendini tarif et, kendini tarif et!
ERHAN USTA (Samsun) Sessiz
ol, sessiz ol ya! Ne demek ya!
BAŞKAN Sayın
Güler
Sayın Güler
Sayın Cinisli, siz de
Genel Kurula hitap edin.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Devamla) Benim kim olduğumu herkes biliyor.
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Sen kendini tarif et! Hayret bir şey!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ne oldu, niye şey yapıyorsun? Ne var? Niye
bağırıyorsunuz?
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Devamla) Sen kendine bak, sen kendine bak! Ben
milliyetçi demokratım. Konuşma!
BAŞKAN Sayın
Cinisli, Genel Kurula hitap edin.
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Sen kendini tarif et! Allah Allah!
BAŞKAN Sayın
Güler, lütfen rica ediyorum.
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Devamla) Ben milliyetçi demokratım.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
O milletvekili! Kimsin? diye soramazsın!
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım, hatibi uyarır mısınız?
BAŞKAN Herkese
müdahale etmeyin oradan. İstediğini söyler o kürsüde, siz niye
müdahale ediyorsunuz?
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Devamla) Dünkü talihsiz karar da
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
O milletvekili, Sen kimsin? diyemezsin ona!
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Devamla) Sayın Özkoç, hiç müdahaleye gerek yok,
değmez!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
O milletvekili, o milletvekili.
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Devamla) Değmez, değmez, değmez!
Sayın Özkoç, değmez, değmez!
BAŞKAN - Sayın
Cinisli, Genel Kurula hitap edin lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
O kadar ağırına gidiyorsa onları söylettirme!
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Beni tarif edemez, kendini tarif etsin!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
O milletvekili, tarif eder. Sen tarif ediyorsun ya!
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Devamla) Bırakın, Sayın Özkoç
değmez.
ERHAN USTA (Samsun) Aynen
osunuz, üzerine çok alındığına göre en fazla da sen osun!
BAŞKAN Sayın Özkoç
Sayın Cinisli
Sayın Güler, lütfen
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım, konuşmacıyı ikaz edebilir
misiniz? Temiz bir dille Genel Kurula hitap etmesini söyler misiniz.
BAŞKAN Ya, Sayın
Tunç, siz de bana yol göstermeyin.
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Devamla) Değmez, iki gündür dayanamıyor
söylediklerime, biliyorum.
Dünkü talihsiz karar da
BAŞKAN 5 defa ikaz
ettim, oradan ayağa kalkıp benim nasıl yöneteceğimi bana
tarif etmeyin lütfen.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım
BAŞKAN - Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
12.35
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 12.48
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39uncu Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
2023 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
İYİ Parti Grubu
adına Sayın Cinislinin konuşması esnasında ara
vermiştik.
Buyurun Sayın Cinisli.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Kalan sürenizi
başlatıyorum.
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) Fakat
Sayın Başkanım, sürem
BAŞKAN Siz merak
etmeyin, biz gereken şeyi yaparız.
Buyurun.
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Devamla) Çok teşekkür ederim.
Umarım
konuşmamı tamamlayabilirim, AK PARTİli arkadaşlar tahammül
edebilirlerse.
Kaldığım
yerden devam edeyim, AK PARTİnin korktuğundan bahsediyordum, dünkü
talihsiz karar da bu korkuyu tescillemiştir. Zalimliğe, baskıya
hep itiraz etmiş olan aziz milletimiz AK PARTİyi tarihe gömecektir.
AK PARTİ bu kararla havlu atmıştır. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Her şey inceldiği yerden
kopar, zulüm en kalın olduğu yerden kopar; bunu da aziz milletimizle
paylaşmak istedim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2023 Yılı Bütçe Kanunu Teklifinin
maddelerine dönmem gerekirse, AK PARTİnin hiç değilse bu son, veda
bütçesinde bizlerin devlet ve millet menfaatini önceleyen eleştiri ve görüşlerini
dikkate almasını, kulak vermesini umarım; aksi hâlde, seçim
ekonomisi gibi günü kurtarmaya, seçim kazanmaya yönelik politikalarla millî
güvenlik sorunu hâline gelen ekonomimiz daha da zor durumlarda
bırakılmış olur.
Önceki yıllarda bütçe
tekliflerinin 13üncü maddesinde il özel idareleri ve belediyelerin borçlanma
sınırıyla ilgili kaydedilen hüküm bu yılın bütçe
teklifinde nedense yer almıyor Sayın Bakan Yardımcısı;
Sayın Bakan da demek isterdim ama burada yok anladığım
kadarıyla. Cumhurbaşkanınca onaylanan ileri teknoloji ve büyük
tutarda maddi kaynak gerektiren altyapı yatırımlarının
borçlanma limitine takılmadan gerçekleştirilmesi mümkün
kılınıyor. İYİ Parti olarak bizim endişemiz ise tam
seçim öncesinde borçlanma limitlerinin göz ardı edilerek elde edilen
finansmanın iktidar belediyelerince seçim çalışmalarında
kullanılabilmesidir. Son derece sakıncalı sonuçları
olacağını düşündüğümüz bu uygulamaya neden
gidildiğine ilişkin, Sayın Bakandan bu oturumun sonunda lütfen
açıklama bekliyorum.
Ayrıca, 2021 yılı
bütçesinin kesin hesabını da görüşüyoruz. 2021 yılı
kesin hesabı ayrı olarak görüşülmeli. Elindeki avucundaki her
şeyiyle, canından dahi vazgeçerek cumhuriyeti kuran bu aziz millete
vergileriyle finanse edilen her bir harcamanın hesabı kuruşu
kuruşuna verilmeli. 2021 yılı bütçe teklifi Meclisimizden 1
trilyon 346 milyar lira olarak kanunlaştı. Sayıştayın
uygunluk bildirimi raporunda ise 1 trilyon 619 milyar liralık bir yıl
sonu ödeneği olduğu belirtiliyor yani onaylanan bütçe ile
gerçekleşen rakamlar arasında 273 milyar liralık bir fark var,
haftalarca görüşüp kabul ettiğimiz rakamın yüzde 20
fazlası. Bir buçuk aylık çalışma sonrası bütçe teklifi
kanunlaşıyor. Ne bu çalışmamıza ne de milletin helal
parasının harcanması gibi bir emanete saygı gösterilmiyor.
Yüzde yirmilik fark, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilmeden, arka
kapıları dolaşarak ödenek artırımlarıyla
yapılmış. Kamu Malî Yönetimi Kanununa göre, genel bütçe
ödeneklerinin yüzde 2sine kadar yedek ödenek kullanılabiliyor; aktarma
yapmaya da Sayın Cumhurbaşkanı yetkili. Bu yüzde 2lik
sınırlamaya rağmen, bütçe kanun tekliflerine eklenen bir
maddeyle genel bütçenin yüzde 10unu aşmamak kaydı ve
Cumhurbaşkanı yetkisiyle idarelerin ihtiyaç fazlası
ödeneklerinin Strateji ve Bütçe Başkanlığı bütçesine
aktarılmasına imkân tanınmış.
2021 yılında
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe
Başkanlığına 96 milyar 404 milyon lira yedek ödenek
aktarımı yapılmış değerli milletvekilleri. Bu
tutar, 2021 bütçesinin yüzde 6sına denk. Ödeneklerin 62 milyar lirası
Millî Eğitim Bakanlığından, 19 milyar lirası Emniyet
Genel Müdürlüğünden, 11 milyar lirası Jandarma Genel
Komutanlığından Hazine ve Maliye Bakanlığına,
Sağlık Bakanlığına ve Karayolları Genel
Müdürlüğüne aktarılmış yani öğretmenden,
öğrenciden, polisten Ödenekler fazla. diyerek alınmış,
kur korumalı mevduata, garantili geçişlere, kamu-özel iş
birliğiyle yapılan şehir hastanelerine
aktarılmış. Çocuklar okula aç giderken, polisler intihar ederken,
öğretmenler atanamazken buna buna eliniz nasıl vardı; hakikaten
hayretler içindeyim. Çok üzüntü verici, vicdanlı bir yönetimin
yapmayacağı sorunlu bir siyasi karar olarak değerlendiriyorum.
2023 Yılı Bütçe
Kanunu Teklifinde bulunan başka bir maddeyle, gelirler ve giderler
arasındaki fark yani bütçe dengesi kaydediliyor. Her yıl yüz milyarca
lira borçlanmanın dayanağı da işte bu madde. Giderler
üzerinde tasarruf yapılmadan, katma değer üretmeden yapılan
harcamalarla aslında hem milletimizin hem de gelecek kuşaklarımızın
haklarından alınıyor. Uygun koşullarla devleti finanse
etmek tabii ki kabul edilebilir ama aslolan, sırf büyüme için acele,
pahalı borçlanmayı tercih etmek yerine, katma değerli üretimle
kalıcı bir refah ve kalkınmanın oluşmasıdır.
2023 yılında sadece
gelir ve giderleri dengelemek için asgari düzeyde borçlanılacak miktar
yaklaşık 661 milyar lira. Burada kesin hesap teklifindeki 2021
yılı borcunu da ifade etmeliyim. 2021 yılı
rakamlarıyla 2022 yılına aktarılan kesin borç
tutarımız 3 trilyon 22 milyar lira; bu rakama faiz ödemeleri ve 2022
yılında yapılan borçlar dâhil değil. Bu rakamın
devasalığını 2021 yılı bütçesinin
büyüklüğüyle kıyaslayabiliriz. 2021 yılı net bütçe gideri 1
trilyon 603 milyar lira yani 2021 yılında, 2021 yılı
bütçesinin 2 katı büyüklüğünde bir borcun içine
düşürülmüşüz.
Bütçe kanun teklifinde
bulunan maddelerle, bütçe düzenine ve uygulamasına ilişkin genel
çerçeve de çiziliyor. Teklifin 4üncü maddesinde, bağlanan cetvellerle
ödeneklerin dağılımı, kullanımı ve
harcanmasına ilişkin esaslar düzenleniyor Eğer AK PARTİ
iktidarı isteseydi, o madde içindeki ödenek
dağılımlarına milletimizin boğuştuğu
sorunların çözümleri için gerekli finansal kaynakları ekleyebilirdi;
tarımsal desteklemeler, üretim teşvikleri, KOBİlerin kaynak
aktarımı, yeşil ekonominin promosyonu gibi birçok alan düzenlenebilirdi;
emeklilikte yaşa takılanlara, asgari ücretlilere, emekli
maaşıyla geçinemeyenlere kaynak aktarılabilir ve milyonlar rahat
nefes alabilirdi.
Bakanlıkların bütçe
teklifleri görüşülürken İYİ Parti olarak milletimizin
karşılaştığı sorunların giderilmesi,
emeklilikte yaşa takılanların haklarına
kavuşmaları, esnafımıza destek olunması,
şehitliklerimizin ecdadımıza yaraşır bir hâle gelmesi,
çocuklara ücretsiz gıda verilmesi gibi birçok alanda düzenleme içeren 26
adet önerge verdik. Ayrıca, önergelerimiz arasında İklim
Değişikliği Başkanlığı ödeneklerinin
artırılması da bulunuyor. Ekolojik dengenin korunması ve
tabiatın doğal dengesinin esas alınarak bir politikanın benimsenmesini
önerdik. Ormanlarımızı koruyan ve ağaçlandırma
bilincini artıran bir anlayışın yerleşmesi ve
sürdürülebilir olması için yine teklifte bulunduk fakat önerilerimizin
hiçbiri kabul edilmedi. 2019 yılı Aralık ayında 100 bin
sosyal konut projesi açıklanmış ancak bir gelişme
yaşanmamıştı. En son, geçtiğimiz eylül ayında
duyurulan İlk Evim, İlk İşyerim Projesi'nin de aynı
akıbete uğramaması için kaynak aktarımı
yapılmasını teklif ettik, desteklenmedi. Hâlihazırda 2023
yılı için 1.400 olarak belirlenen eğitime hazırlık
ödeneğinin 5 bin liraya çıkarılması için önerge verdik,
reddedildi. 50 bin öğretmen atamasının gerçekleşmesi için
Millî Eğitim Bakanlığının bütçesinin 12 milyar 500
milyon liraya çıkarılmasını savunduk, karşı
çıkıldı. Sosyal devlet olma sorumluluğuyla
çocuklarımızın okullarına aç gitmemesi,
sağlıklı ve ücretsiz beslenme hakkına sahip olmaları
için önerge sunduk, yine kabul edilmedi.
Antalya Demre Belediyesinin
uyguladığı, İYİ Partimizin okul çocuklarına
ücretsiz gıda yardımı olan Rüzgârgülü Projesi bile Millî
Eğitim Müdürlüğü ve Kaymakamlık eliyle engellendi. Vicdanlar mühürlenmiş.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İnşallah, Rüzgârgülü adını verdiğimiz bu projemizi
iktidarımızda tüm Türkiye'de gerçekleştireceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme İdaresi
Başkanlığı bütçesinde de artırım teklif ettik.
Doğal gaz ve elektrik fiyatlarına ciddi zamlar yapıldı ve
KOBİ'lerimiz rekabet açısından sıkıntı
çekiyorlar. Sıkıntılarını bir miktar gidermek
amacıyla KOSGEB bütçesine 10 milyar lira doğal gaz ve enerji
desteği adı altında bir destek verilmesini teklif ettik. Bu
önergemiz de yine Cumhur İttifakı tarafından reddedildi.
Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı bütçesinde de artırım teklif ettik. Aileler
çocuklarına bakmakta zorlanıyor, çocuklarımızın
gelişimi ve sağlıklı büyümeleri açısından
yaklaşık 2 milyon aileye 20 milyar liralık destek sağlanması
için bir önergemiz vardı, bu da reddolundu. Allah'ın izniyle,
milletimizin takdiriyle iş başına geldiğimizde teklif
ettiğimiz bütün önerilerimizi iktidarımızda
gerçekleştireceğimizi kaydeder, Genel Kurulumuzu saygıyla
selamlarım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Arzu Erdem.
Buyurun Sayın Erdem.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ARZU ERDEM
(İstanbul) Değerli milletvekilleri, 2023 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 13üncü maddesi üzerine Milliyetçi Hareket
Partisi Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Gazi
Meclisimizi, ekranları başında bizi izleyen aziz Türk
milletimizi, Sayın Bakanlarımızı,
bürokratlarımızı saygılarımla selamlarken bizlerle
birlikte bütçe süresince emek sarf eden tüm danışman
kardeşlerimize, yine, aynı şekilde, stenograf
arkadaşlarımıza, polis kardeşlerimize, tüm servis
elemanlarına, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında
çalışan tüm kardeşlerimize ve emeği geçen herkese buradan
ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum; emeklerine, yüreklerine
sağlık diyorum.
Değerli milletvekilleri,
bütçemiz, aziz Türk milletinin ihtiyaçlarına odaklanarak her türlü
belirsizliklerden ve risklerden korumak adına her bir vatan
evladını kollayan bir mali altyapı oluşturmak hedefiyle
hazırlanmaktadır. İşçiden işverene, çiftçiden esnafa,
emeklilerimizden öğretmenlerimize, emniyet güçlerimize, gençlerimize,
yaşlılarımıza, tüm vatandaşlarımıza yani 85
milyonun ihtiyacını, beklentilerini, geleceğini ilgilendiren
2023 yılı bütçemizin vatanımıza, milletimize
hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Bütçe demek, millet demek;
bütçe demek, güçlü devlet demek; bütçe demek, birlik, beraberlik ve
dayanışma demektir. Devletimiz ve milletimiz bölünmez bir bütündür.
Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beyefendinin de ifade ettiği gibi,
canımızdan aziz bildiğimiz milletimizi, candan ileri
saydığımız vatanımızı,
canımızın cananı gördüğümüz devletimizi dünya durdukça
yaşatmaya ve yükseltmeye çabalamaktayız.
Değerli milletvekilleri,
bir devletin temelini millet oluşturmaktadır. Milletin omurgası
ise millî, manevi ve ahlaki değerlerimizdir. Bilişim teknolojilerinin
hızla gelişip çeşitlendiği günümüzde, bilişim
teknolojisi araçları hızlı evlerimize girmiştir.
Hayatımızın her alanında olduğu gibi özellikle
evlerimizde aile bireylerinin tamamı tarafından
kullanılmaktadır. Bu teknolojiler yapay zekâ, kodlama, robotik, sanal
gerçeklik, nesnelerin interneti, sosyal ağlar, dijital platformlar gibi
çeşitli alanlarda gelişim göstermektedir ve göstermeye de devam
edecektir. Bilişim teknolojileri her alanda hızla
yayılırken sağladığı yararların yanı
sıra aynı zamanda zararlarının mutlaka derince incelenmesi
gerekmektedir. Gençlerimiz ve çocuklarımız başta olmak üzere,
toplumumuzun bütün kesimlerinde teknoloji bağımlılığına
bağlı birçok sorun günbegün kendini göstermeye devam etmektedir, her
birimizin belki gündemindedir.
Bu uçsuz bucaksız
dünyada millî kültürümüze, manevi ve ahlaki değerlerimize, toplumsal
hassasiyetlerimize, aynı zamanda insanın doğasına
aykırı hatta düşmanca birçok içerik söz konusudur.
Türklüğe, Müslümanlığa düşman içerikleri mutlaka tespit
edip bunlarla ilgili çalışmaların yapılması
gerekmektedir. Gençliğin baş belası olan uyuşturucu ve
çeşitli madde kullanımları
sıradanlaştırılıp doğrudan ve dolaylı olarak
özendirilmektedir. Özellikle çocukların ve Türk gençliğinin
geleceğinin sağlıklı bir şekilde inşa edilmesi
açısından bu tür içerikler bulunduran yayınlarla mücadele
oldukça önemlidir. Gelecek nesillerin sağlıklı bir şekilde
devam etmesini engelleyen; toplumun temel yapı taşı olan aile
kurumunu yıpratmayı, yozlaştırmayı ve toplumun
yapısını bozmayı hedefleyen; fiziki ve ruhsal açıdan
sağlıklı bireylerin ve nesillerin yetişmesini engelleyen
her hususun önüne geçilmeli, her türlü oluşumla mücadele edilmeli ve
gerekenler yapılmalıdır. Bu mücadelede anne-babalar olarak
bizlere de elbette büyük sorumluluklar düşmektedir. Çocukların
internetteki ilgi alanlarına dikkat edilmeli; onları sosyal dünyada
sahipsiz bırakmamak adına üye oldukları ve takip ettikleri
siteler hakkında bilgi sahibi olunmalı; çocuklar faydalı
etkinliklere yönlendirilmeli; millî, manevi ve ahlaki değerlerimiz
çocuklarımıza örneklendirilerek aktarılmalıdır.
Ayrıca millî, manevi ve ahlaki değerlerimize sahip çıkmak,
korumak ve evlatlarımıza doğru bir şekilde aktarmak
adına devlet eliyle bir eğitim seferberliği
başlatılmalıdır. Eğitim materyallerimizde aziz Türk
milletimiz için olmazsa olmaz değerlerimize sıkça atıfta
bulunulmalı hatta okul öncesi eğitim döneminde
çocuklarımıza değerler eğitimi verilmelidir.
Bir diğer önemli husus,
çocuklarımızın ve gençlerimizin izleyebileceği saatlerde
yayınlanan programlar; psikolojik travmalara sebep olmaması için
ilgili bakanlıklar ve RTÜK tarafından denetlenmeli, programlarda yer
alan olumsuz içeriklerin gelecek nesiller açısından normal kabul
edilerek benimsenmesi engellenmeli, söz konusu programların
çocuklarımızın ve gençlerimizin psikolojisine nasıl
yansıdığı hususunda araştırmalar yapılarak
acilen önleyici tedbirler alınmalıdır. Programlarda yer alan
olumsuz davranışları normal kabul ederek, özellikle
bunların benimsenmesine müsaade etmememiz gerekmektedir; her birimizin
boynunun borcu, evlatlarımız için, geleceğimiz için,
çocuklarımız ve torunlarımız için bu hususta gerekli
önergeleri Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz olarak verdik, bundan sonra da
çalışmalarımıza devam edeceğiz. Özellikle televizyon
programlarına ilişkin denetlemelerin düzenli yapılması
gerektiğinin tekrar altını çizmek istiyorum. RTÜK Kanununda
gerekli düzenlemelerin tekrar gözden geçirilip yapılması
gerektiğini de vurgulamak istiyorum.
Türk aile yapısına,
gelenek, görenek, örf ve âdetlerimize uygun, çocuklarımıza ve
gençlerimize millî, manevi, ahlaki değerleri açık ve net şekilde
ifade edecek, örneklendirecek ilgi çekici yayınların mutlaka hayata geçirilmesi
gerekmektedir. Yerli filmler hazırlanırken kültürel
değerlerimizi öne çıkaracak senaryolar titizlikle incelenmeli ve
bunlar yayın hayatına geçirilmeli. Çizgi filmler de aynı amaçla
hazırlanmalı, çocukların zihinsel gelişimleri olumsuz etkilerden
uzak tutulmalıdır. Özellikle şiddet ve cinsellik içerikli
yayınlardan uzak, kaliteli ve eğitici filmler hazırlanmalı
ve yayınlanmalıdır. Kadim Türk devletinin şanlı
şerefli tarihi doğru içerikle yansıtılmalı, özellikle
millî, manevi ve ahlaki değerlerimizi güçlendirecek içerikleri
barındıran yayınlara yer verilmelidir. Ailelerimiz bu hususta
mutlaka eğitimlerle bilinçlendirilmelidir.
Değerli milletvekilleri,
cennet vatanımız, kadim devletimiz, ferasetiyle övündüğümüz
büyük Türk milletimiz daima yan yana, omuz omuza daha güçlü, daha müreffeh bir
Türkiye için, Türk birliği için, yükselen güç Türkiye için, Türkiye
Yüzyılı için yılmadan, bıkmadan, usanmadan, hiçbir
saldırıdan korkmadan yürümeye devam edecektir. Bu hedef, dünyaya
örnek olacak şekilde hamlelerle o kadar belirginleşmiştir ki
yurt dışında bunların yansımasını görüyoruz.
Avrupa ülkelerinde tahıl koridoru ve Rusya-Ukrayna savaşındaki
ara buluculuk rolümüz dillere destan hâle gelmiştir. Mavi
vatanımızda rızkımızı arayan ve hamdolsun bulan
devletimiz bundan sonra Türk milletinin refahı ve geleceği için
mücadelesini sürdürecektir. Hiç olmadığı kadar birlik ve
beraberlik içerisinde, hep birlikte, aş gibi, su gibi, ekmek gibi el ele
verip mücadele etmeye devam etmemiz gerekmektedir. Bugün buna çok fazla
ihtiyacımız var, kenetlenmeye, birliğe ve beraberliğe daha
fazla ihtiyacımız var. Haine, fitneye geçit vermeyeceğiz,
vatanımızı bölmek isteyene, bayrağımızı
indirmek isteyene, ezanımızı dindirmek isteyene en büyük
tokadı Türk milleti olarak atacağız ve nihayet bu itibarla
çocuklarımıza, torunlarımıza güçlü Türkiye emanetini teslim
edeceğiz. Bir gün değil, her gün ve gururla, ne mutlu Türküm diyene!
Milliyetçi Hareket Partisi,
Türk milletinin ruh kökü, tarihin kükreyen sesi, Türklüğün ebediyen
tütecek ocağıdır. Bizler her daim aziz milletimizin sesi olduk,
olmaya da devam edeceğiz. Yapmış olduğumuz
çalışmalar neticesinde yeşil kartlı olan
korucularımızın SGK primleri devlet eliyle ödenmektedir,
maaşları asgari ücrete endekslenmiştir, silah harç bedelleriyse
alınmamaktadır, malulen emeklilik hakkı da verilmiştir.
Korucularımızın maaşlarının minimum memur
maaşına endekslenmesi hususunda korucu kardeşlerimizin talepleri
vardır, buradan her birini selamlıyorum ve gözlerinden öpüyorum.
Muharip, Kore,
Kıbrıs, malul sayılmayan gazilerimiz
başımızın tacı. Gazilerimiz arasındaki
farklılıkların kaldırılması hususunda haklı
mücadelelerinin yerine getirilmesi için çalışmalarımız
sürmektedir. Terörle mücadele sırasında yaralanıp gazi
sayılmayanlara gazilik hakkının verilmesi hassasiyetimizdir.
Sözleşmeli, vekil,
ücretli öğretmenler arasında ayrımın kaldırılarak
tüm öğretmenlerimizin ve engelli öğretmenlerimizin
atamalarının yapılması yine zaruret arz etmektedir.
Kamu dışı aile
sağlığı çalışanı ebe, hemşire, acil
tıp teknisyenleri ve sağlık memurları kadro beklemektedirler.
Bakan Bey bu konuyla alakalı bir müjde verdi ancak sonuçlanması için
özellikle müjdenin devamını kamu dışı aile
sağlığı çalışanları da heyecanla
beklemekteler.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ARZU ERDEM (Devamla) Meclis
bünyesinde 4/D kadrosunda görev yapan kardeşlerimizin yevmiye
farklarının eşitlenmesi, görevden ayrılma ve statü
değişiminde işçi tazminatı almaları, refakatçi izin
hakkı verilmesi, sağlık kurulu raporlarının dikkate
alınması, hizmet yılına bağlı görevde yükselme ve
yer değişimi hakkına sahip olmaları, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve konfederasyonlar arasında
imzalanan Kamu Çerçeve Protokolünün maddelerinin tamamının
uygulanması hususunda yine bir talep bulunmaktadır.
Kamuda çalışan
taşeronların, mevsimlik orman işçilerinin, belediye şirket
işçilerinin, okul güvenliklerinin kadroya geçirilmesi hususunda yine talep
bulunmaktadır.
Elbette, aziz Türk
milletimizden gelen talepleri bizler Cumhur İttifakı olarak
değerlendirmekteyiz ve bu hususta gerekli gayreti ortaya koymaktayız.
Bugüne kadar yapılmış olan çalışmaların emin olun
ki 2023 yılı ve devamında da güçlü Türkiye hedefine doğru
devamı gelecektir.
Her birinizi
saygılarımla selamlıyorum ve teşekkür ediyorum. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden İstanbul Milletvekili
Züleyha Gülüm.
Buyurun Sayın Gülüm.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ZÜLEYHA GÜLÜM
(İstanbul) Halkımızı ve cezaevlerindeki
arkadaşlarımızı selamlıyorum.
Bütçe görüşmeleri
sürerken bir yandan da asgari ücret tartışması
yapılıyor. Milyonlarca insanı ilgilendiren bir mesele ama gelin
görün ki asıl olarak onların ihtiyaçlarını
karşılamak yerine yine bir seçim sürecine girdiğimiz için Acaba
seçimde nasıl oy alırım? kaygısıyla bu
tartışmalar yürütülüyor. Gerçek anlamda asgari ücretlinin,
milyonlarca emekçinin derdine çözüm üretecek bir adım atılma niyeti
olmadığını çok açık bir şekilde görüyoruz.
Nereden görüyoruz bu sözü? Hazine ve Maliye Bakanı diyor ki: Dar
gelirliye, fakir fukaraya vermek bereket getirir. Şimdi, hani bu cümlenin
neresinden tutsanız elinizde kalır. Bereket getirir. derken kime
bereket getirecek? Yine kendinize bereket getirmesi için herhâlde bir adım
atmayı düşünüyorsunuz. İki: Sadaka mı veriyorsunuz ya?
İşçinin, emekçinin hakkı olan şeyi vermenin kendisini -ki
siz gerçek anlamda o hakkı da vermiyorsunuz- sadaka olarak mı
görüyorsunuz ki vermekten bahsediyorsunuz? İşte sizin
anlayışınız bu çünkü halkın olanı, halkın
emeğiyle kazandığını, halkın var ettiği bu
ülkenin kaynaklarını siz kendi kaynağınız olarak
görüyorsunuz ve burada da E, işte, bir miktar, ufacık bir şey
de bunlara verelim. anlayışında olduğunuz için bu
cümleleri kullanıyorsunuz.
Ama mesele sadece asgari ücret
meselesi mi? O da değil; milyonlarca insan asgari ücretle
çalışıyor artık. Eskiden asgari ücretle çalışan
daha sınırlı bir sayıyken bugün artık öyle bir noktaya
geldi ki çalışanların büyük ağırlığı
asgari ücretle çalışmak zorunda bırakılıyor.
İnsanlar evlerinden çıkmaya korkar oldular, yol parası
bulamıyorlar; evlerde öğünler azaltılmış durumda;
çocuklar okullara gönderilirken yemek sepetlerine koyacak bir şey
bulamıyorlar ama siz hâlen bu ülkede her şeyin güllük
gülistanlık olduğunu anlatıyorsunuz ya, gerçekten hayret
ediyoruz, gerçekten hayret ediyoruz.
Sadece onlar mı?
Emekliler de benzer bir süreçle karşı karşıya. En az emekli
maaşı 3.500 lira. Bu ülkede yoksulluk sınırı 25 bin
lira civarında, açlık sınırı 7.700 lira civarında
ama emeklinin maaşı 3.500 lira. Ya, emekli dediğiniz, bu
ülkede yıllarca çalışmış, bedel ödemiş, hatta bu
uğurda sağlığını kaybetmiş ve bu ülkenin
üreteni insanlar. Emekli olduklarında siz onları açıktan ölüme
mahkûm ediyorsunuz, açlığa, yoksulluğa mahkûm ediyorsunuz ve
öbür yandan da yine fakir fukara diyerek de dalga geçiyorsunuz. Ama en büyük
dalgayı sizinle emekliler, emekçiler, bu ülkenin gerçek sahipleri geçecek;
sandıkta geçecek, mücadeleleriyle geçecek.
Bu da yetmiyor, grev
ertelemeleri geldi şimdi de. Tek adam kararıyla bin işçinin grev
hakkı engellendi. Bekaert İzmit ve Kartepe fabrikalarında
işçiler toplu iş sözleşmesi sürecinde anlaşamayınca
greve çıkmak istediler, siz ne dediniz? Millî güvenliği bozucu
nitelikte olduğu için altmış gün süreyle erteleme kararı
verdiniz. Nedir millî güvenliği bozan? İşçilerin
haklarını talep etmesi mi millî güvenliği bozuyor? Yoksa sizin
sermayeden yana politikalarınızı mı bozuyor? Bu açıkça
ortada. Siz bin işçinin alın terini hiçe saydınız,
sermayedarı korudunuz. İşçiler size söylüyor, İşçiler
açken patronlara huzur yok. diyor. Biz de bu sözü söyleyen işçilerin
yanındayız.
Sadece zulmünüz buralara
mı? KHKliler de diğer bir zulüm politikanızın sonucu
açlığa, yoksulluğa, sivil ölüme mahkûm edildiler. Darbe
bahanesiyle herhangi bir adli ve idari soruşturma olmadan yalnızca
İsimleri ekli listededir. denilerek yaklaşık 130 bin insan
ihraç edildi. Hayattan bir bütün olarak dışlandılar,
oluşturulan nefret siyaseti yüzünden iş bulamadılar,
ötekileştirildiler, yalnızlaştırıldılar.
İki yıllığına denilerek kurulan Komisyon altı
yıldır görevde, 124.234 başvurudan 106 binine ret, 17.265ine
kabul kararı verilmiş ancak hakkında hiçbir delil bulunmayanlar,
beraat edenler dahi işlerine iade edilmemişler; başta da
barış akademisyenleri. Anayasa Mahkemesinin verdiği karara
rağmen sizin komisyonlarınız bu kararı tanımadı
ve görevlerine iade etmedi. OHAL Komisyonu birçok kararını kurum
kanaati gerekçe göstererek verdi. Kurumların doğru bilgi
verdiğinin denetimi var mı, buna dair bir yargı kararı var
mı? Elbette ki yok ama siz hâlen KHK'lilere zulmetmeye devam ediyorsunuz.
Diğer bir
yarattığınız mağdur kesim, konut mağdurları.
İktidar sermayedarları korurken binbir yoksullukla Esenyurt'ta,
2008de ev alıp, taksitlerini ödeyen 30 bin konut mağdurunun tapusu
var ama evi yok. Bu iktidar, sermayedarların, müteahhitlerin halkı
dolandırmasını seyrediyor. Yargıya taşınabilen
konut dolandırıcılığı dosyalarında sonuç
yok. Ön ödemeli gayrimenkul satışı davaları zaman aşımına
uğratılıyor. Savcılar konuya ilişkin suç
duyuruları taleplerini geri çeviriyor, mağdurları muhatap
almıyor, inşaat firmalarının iktidar yandaşı
olması ve açıkça hak arama hakkının dahi engellenmesi
insanları hayatlarından bezdirmiş durumda. Sadece Esenyurt'ta
değil, Türkiye'de 300 bini aşkın kişi konut
dolandırıcılığı nedeniyle mağdur.
Mağdurlar 456 dilekçeyle Meclise başvuru yaptı, alt komisyon
kuruldu, Komisyon kararlar aldı ama ne oldu? Hiçbir şey. Çünkü siz
her zaman olduğu gibi göstermelik komisyonlar kurdunuz ama Komisyonun
söylediği çözüm yöntemlerini de hayata geçirmediniz.
Sadece burada mı? Yani
hayatın her alanına dair öyle politikalar izliyorsunuz ki gerçekten
insanın inanası gelmiyor. Şimdi, bir cinsel istismarla, istismar
davasıyla karşı karşıyayız, 6 yaşındaki
bir çocuğun cinsel istismarından bahsediyoruz. 2020de
öğrenmişsiniz -hadi daha önce öğrendiğiniz kısmı
geçiyoruz- hiçbir şey yapmamışsınız. Şimdi,
kamuoyunun baskısı gelince, artık üstünü örtemeyeceğiniz
bir hâl alınca hemen bir müdahalede bulunuyor Aile Bakanı: Bunun
üzerinden de propaganda yapıyorsunuz. Tutuklama talep ettik,
duruşmayı öne çektik. Siz sessiz kaldınız, uzun süre
üstünü örtmeye çalıştınız ama kamuoyu gündeme
taşıyınca, gazeteci arkadaşlarımız gündeme
taşıyınca mecbur kaldığınız için bütün bu
adımları atmak zorunda kalıyorsunuz; yargıyla birlikte siz
her zaman cinsel istismarcıları korumaya devam ediyorsunuz. Nereden
biliyoruz? Çocuklara yönelik cinsel istismarda bulunanlara af yasası
getirmeye çalıştınız; ısrarla ısrarla getirmeye
çalıştınız ama muhalefetin sayesinde, kadınların
sayesinde bu yasalarınızı hep geri çekmek zorunda
kaldınız.
Sadece bunlar mı?
İçeride, dışarıda bir söylediği bir söylediğini
tutmayan bir iktidar var maşallah. İsrail devletinin Filistin
halkına karşı insanlık dışı işgal
politika ve uygulamaları devam ediyor. Beş gün önce, 16
yaşındaki Diya Er-Rimavi ve 4 arkadaşına İsrail
askerleri ateş açtı ve Diya Er-Rimavi katledildi. İki gün önce
16 yaşındaki Filistinli Jena Zekarneh evinin terasında otururken
İsrailli keskin nişancılar tarafından vurularak katledildi.
Daha dün İsrail güçleri Filistinlilere ait 4 evi yaktı, hava
saldırıları, bombalamalar devam ediyor; İsrail güçleri
aralarında çocuk, kadın ve gazetecilerin de olduğu
Filistinlileri katletmeye devam ediyor. Halkı zorla evlerinden çıkarıyor,
Kudüse yönelik ilhak politikaları ise sürüyor.
Peki, bu manzara
karşısında, Filistin siyaseti yapan sizler, ha bire Din
kardeşlerimiz. deyip Biz, Filistinlilerin yanındayız.
diyenler şu an ne yapıyor? İsrail Hükûmetiyle normalleşme
adımları atıyor. One minute hani bir zamanlar vardı ya çok
propagandasını yaptığınız one minute tarihte
bir şov olarak kaldı.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan)
Yine var.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla)
İsrailin Filistine yönelik politikaları değişmezken sizin
için ne değişti de Türkiyeyle normalleşme sürecine girdiniz?
Cevabı İsrail Başbakanı Netanyahu vermiş, ondan
cevaplayalım: Türkiye'de işler kötüye gidince ilişkilerimiz
düzeldi. Erdoğan eskiden bana altı saatte bir Hitler derdi ama
artık demiyor. diyor. İşte, bu cümle bile sizin geldiğiniz
noktayı gösteriyor, çıkarlarınız gerektirdiğinde tüm
halkları sattığınız gibi, Filistin halkını
da sattığınızın göstergesi aslında.
Şimdi, mesele sadece bu
mu? Evet, İstanbul halkının iradesine bir darbe vurulmak
istendi, yargı kararıyla vurulmak istendi ama bu yeni mi? Değil
tabii ki. Kayyumlar eliyle belediye eş başkanlarımızın
yargı darbesiyle görevden alınmasıyla, partimize yönelik
açılan kapatma davasıyla, 450 arkadaşımıza istenen
siyaset yasağıyla aslında halk iradesine darbe çoktan
başlamıştı ve bu, HDPyle başlamış olsa da
Kürt halkıyla başlamış olsa da adım adım herkese
yayıldı, herkes bu halk iradesine darbeden nasibini almaya
başladı. Ama darbeyle işi çözemeyeceksiniz çünkü halk kendi
iradesine sahip çıkıyor, başta Kürt halkı olmak üzere bütün
ezilenler, bütün ötekileştirilenler, bütün yok sayılanlar ve
İstanbul halkı iradesine sahip çıkmaya devam edecek, size boyun
falan eğmeyecek. Demokratik siyasetle kazanamadığınız
belediyeleri, milletvekilliklerini darbeyle alamayacaksınız; vallahi,
boşuna uğraşmayın, gideceksiniz, gideceksiniz. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz talep eden Balıkesir Milletvekili Sayın
Ahmet Akın.
Buyurun Sayın Akın.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET AKIN
(Balıkesir) Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, hepinizi saygıyla selamlarım.
Önce en son söyleyeceğim
şeyi söyleyeyim: Değerli arkadaşlar, korkunun ecele faydası
yok. Bakın, yirmi yıl önce Yoksullukla, yolsuzlukla, yasaklarla
mücadele edeceğiz. diyerek iktidara gelen AK PARTİ iktidarı,
bugün, yolsuzlukların, yoksullukların, yasakların sebebi ve
sahibi olmuş durumdadır. Yolsuzluk deyince, yoksulluk deyince,
yasak deyince maalesef akla iktidar geliyor. Baktığınız
zaman, işte yaşadığımız son örneği,
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın
Ekrem İmamoğlu'na talimatla verilen hapis cezası ve siyasi yasak
kararı. Şimdi buradan soruyorum: Sizler, 16 milyon İstanbullunun
iradesine de mi yasak koyacaksınız? Yoksa Yetmez. deyip 84 milyon
vatandaşımızın iradesine de mi yasak
koyacaksınız? (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar) En büyük ahmaklık bu değil de nedir Allah
aşkına? Şuradan söyleyelim; bütün Cumhuriyet Halk
Partililerimiz, üyelerimiz, belediye başkanlarımız; inanın
hiçbir başkanımızı, hiçbir partilimizi size asla
yedirmeyiz, asla! (CHP sıralarından alkışlar) Hiç kimse de
ümitsizliğe kapılmasın. Genel Başkanımızın,
liderimizin, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun adalet
yürüyüşü aynen devam ediyor. Hak, hukuk, adalet için yürüdük, yürümeye devam
ediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Maltepe'deki, adalet
yürüyüşündeki toplantımızı sonu diye düşünenleri bugün
saat 16.00da Saraçhane'de adalet yürüyüşümüzün devamını görmeye
davet ediyorum.
Buradan sorarım AK
PARTİli milletvekillerine ve yöneticilerine: Siz bu olaydan rahatsız
değil misiniz? Bakın, böyle mi millî iradeyi savunuyorsunuz? Bu karar
karşısında tepki göstermeyenler darbeci zihniyete sahip
kişilerdir. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Bu karar ahmaklığın en büyüğüdür.
Bakın, daha önce seçimi
kaybedenler, efendim, işte, İstanbul seçimini hazmedemeyenler
altı ay sonra ne yapacaklar? Valla bilmek mümkün değil. Ama şunu
söyleyeyim, bu ülkeye ya adalet gelecek ya adalet gelecek. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Şimdi, Sayın
Başkan, milletvekili arkadaşlarım; adalet sadece orada
değil, baktığınız zaman enerjide de yok. Enerjiyi
yönetemeyen ülkeyi yönetemez. diye hep söylüyoruz ve yönetemiyorsunuz ancak
algıyla bir şeyler anlatmaya çalışıyorsunuz,
baktığınızda kazın ayağı öyle değil.
Bakın, burada bir fotoğraf var. Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığının resmî Twitter hesabında
paylaştığı bu görsel, yalanı açık, net ortaya
koyan bir fotoğraftır. Burada ne diyor Bakanlık? Elektrik ve
doğal gaz tüketim fiyatı asgari ücretin yüzde 45,7sinden yüzde
13,9una düşmüş, bir de baktığınız zaman bunu
ağustos ayında paylaşmış. Bitmedi, Sayın Bakan
geldi, burada gözümüzün içine baka baka rakamları anlattı, söyledi
gitti. Asgari ücretli aldığı maaşın yüzde 5,4ünü
elektrik için, yüzde 8,8ini doğal gaz için harcıyor. dedi.
Şimdi soruyorum: Ya, Allah aşkına, asgari ücretli şu anda
brüt ne kadar alıyor? 5.500 lira alıyor. E, neden hesapları
6.471den yaptınız; bir? İki; asgari elektrik tüketimi 240
kilovatsaat iken hesapları neden 200 kilovatsaatten yaptınız?
Üç; kış ayında bir aile
Bakın, değerli
arkadaşlar, çizdiğiniz tablolar burada. Vatandaşı enerji
yoksulu yaptığınız gerçeği burada. Bakın, burada
bir tablo var, bu tabloda da alım gücünün nasıl düştüğü
ortada. Çok geri gitmeyeceğim, 2021 Aralık ayında 2.853 lira
asgari ücretle 3.134 kilovatsaat elektrik alınıyordu; şimdi
5.500 lirayla 2.196 kilovatsaat elektrik alınıyor yani alım
gücünü elektrikte yüzde 30 erittiniz. Doğal gazda da aynı, doğal
gazda da erittiğiniz rakam yüzde 30. Şimdi, bakıyoruz, bu
kafayla
Yani zam olacak efendim, asgari ücret zamlanacak vesaire ama bu kafa
bu iktidarda olduğu sürece bu milletin alım gücü yükselmez, milleti
batırmaya devam edersiniz. Bir de büyük bir yalan var, bu yalan gerçekten
akıllara ziyan, diyor ki: Efendim, Avrupa bizi kıskanıyor.
Bizi kıskanan Avrupada neredeyiz bir bakın, görün, buradan size
göstereyim. 1inci sıradayız ama nerede? Yoksullukta,
pahalılıkta, enflasyonda açık ara 1inciyiz. Yani
arkadaşlar, Avrupada enerji enflasyonu yüzde 38,3; Türkiye'de yüzde 142,6
yani Avrupanın tam 3 katı; ayıp, yazık, günah
baktığınız zaman. Şimdi, Avrupada
vatandaşını koruyorlar, Türkiye'de siz zam üstüne zam
yapıyorsunuz, bir not edin çünkü biz ne yapacağız? Neredeyse
tamamı özelleştirilmiş enerjide kamu, inisiyatif alacak. Arz
güvenliği ve satın alma gücünü dikkate alarak yeşil
dönüşümle enerji politikalarını baştan aşağı
tekrar tasarlayacağız ve enerji bir tercih işidir, biz
tercihimizi sizin gibi yandaştan değil vatandaştan yana
kullanacağız ve vatandaşı müşteri gibi gören zihniyeti
yok edeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
soruyorum: Özelleştirince ucuzlayacak. dediğiniz elektrik neden
ucuzlamadı Allah aşkına, çok pahalı oldu, neden? Vatandaş
için çalışmadığınızdan dolayı. Bakın,
bu fotoğraf Isparta; altı-yedi gün vatandaşı
karanlıkta bıraktınız, utanıp biriniz istifa etmedi,
yazıklar olsun. (CHP sıralarından alkışlar) 21inci
yüzyılda, 500 bin nüfuslu koca kent karanlıkta kaldı. O zaman diyordu
partinizin Genel Başkanı Erdoğan: Efendim, işte, mum
vardı, o vardı, bu vardı. diye; vallahi mumu da yoksulluğu
da efendim, gaz lambasını da bu milletle siz
tanıştırdınız, yirmi yıllık AK PARTİ
iktidarının özetidir bu fotoğraf. (CHP sıralarından alkışlar)
Ayrıca,
BOTAŞ'ı batırdınız. Şimdi soruyorum ben:
BOTAŞ'ı batırdınız ancak seçimi finanse etmek için
BOTAŞ'ın Rusya'ya borcunu seçim sonrasına ertelediniz mi?
Eğer ertelediyseniz, Rusya'ya ödemeyecekseniz vatandaşın da
faturalarını bir yıl ötelemeyi düşünüyor musunuz? Peki, Bu
yıl, bu soğuklarda hiç kimse soğukta kalmayacak. diyebiliyor
musunuz? Ayrıca, 2024 yılındaki bütçeyi Millet
İttifakı olarak biz yapacağız, 2024 yılında ne kadar
para faiziyle Rusya'ya ödenecek? BOTAŞ'ı batırmanın
bedelini destek gibi söyleyip, vatandaşa bu zararı ödetip sonra da
100 milyar lira sübvanse ediyoruz. demek bu milletin aklıyla alay
etmektir.
Not edin, biz ne
yapacağız: Bakın, önce milletimizi doğal gaz
bağımlılığından kurtaracağız,
milletimizi ele muhtaç etmeyeceğiz. Enerji yoksulluğu çeken;
elektrik, doğal gaz faturalarını ödemekte zorlanan milletimizin,
çiftçimizin, esnafımızın ihtiyacını
karşılamak için sosyal enerji fonu yani SEFi kuracağız.
Ayrıca, iktidarımızın ilk üç yılında dar gelirli
olan vatandaşlarımızın ekonomik durumları düzelene
kadar aralık, ocak, şubat aylarında borcun ödenmemesinden
dolayı doğal gaz kesintisi olmayacak.
Değerli milletvekilleri,
güzel Allahımızın bize bir lütfu var, bu nedir? Güneş ve
rüzgâr ve bu konuda büyük potansiyelimiz var, buna karşın
dünyanın gerisindeyiz. Güneş değeri neredeyse bizim
yarımız olan Almanyayla aynı zamanda yenilenebilir enerjiye
başladık, güneş değeri bizim yarımız ama bizim 5
katımız daha yüksekte. Ülke kaynaklarını heba ediyorsunuz.
Enerji kooperatiflerini 2018 yılında kurduk, onların önüne engel
koydunuz. Eğer o enerji kooperatifleri devam etseydi vatandaş,
kamuda, enerjide daha çok söz sahibi olacaktı ama şunu söyleyeyim:
İktidarımızda, Türkiye'nin 7 bölgesinde enerji kooperatifleri
her yerde açılacak. Enerji Bakanı buraya geldi Efendim, biz
yenilenebilir enerjiyi yüzde 54e çıkardık. dedi. Allah
aşkına, 2002de iktidara geldiğinizde kurulu gücün, elektrik
kapasitesinin yüzde 39u zaten yenilebilir enerjideydi. Yirmi yılda
yaptığınız yüzde 15i, 54 gibi anlatmak size
yakışır! (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, cumhuriyet hükûmetlerinin kıt imkânlarıyla hayata
geçirdiği o kıymetli yatırımları -yanlış ve
bunları- dile getirmiyorsunuz.
Biz ne yapacağız?
Bakın, biz enerji politikalarını tasarladık; efendim,
enerji bir tasarım işidir ve tasarladık. Cumhuriyetin 2nci
yüzyılına girerken ülkemizi önce 2030, ardından 2050lere
taşıyacak olan enerji politikalarımızı 6 ilke, 6 tema,
6 sektör, 16 proje ve güçlü yönetişim vizyonuyla tasarladık;
hazırız ve iktidara geliyoruz. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
Bakın, sizin yirmi
yılda yapamadığınızı biz sadece yedi yılda
yapacağız. Nasıl yapacağız?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
AHMET AKIN (Devamla) Tamam.
2023-2030 yılları
arasında 18 bin megavatsaat rüzgâr, 35 bin megavatsaat güneşi
kuracağız; toplamda 56 bin megavatsaati ilave edeceğiz.
Bir de efendim şu var:
Ya, şu yaz-kış saati inadınız nedir? Ya, damattan
mı korkuyorsunuz? Allah aşkına elinizi vicdanınıza
koyun, İtibardan tasarruf olmaz. deyip sarayın
ışıkları şakır şakır yanıyor, siz
çıkıp burada diyorsunuz ki, bunu Bakan da söylüyor sizler de
korkudan, diyorsunuz ki efendim Tasarruf var. Nerede tasarruf? Yok. Rapor
var. Nerede rapor? Yok. Uluslararası araştırmalar, tam tersine,
bu işte zarar olduğunu söylüyor. Size şunu söyleyeyim: Bu
Türkiyede 2 tane Recep var, birisi tıkır tıkır işi
yolunda, şıkır şıkır lambaları yanan
saraydaki Recep; diğeri de kim? Vatandaş Recep. Yandım Allah!
diye bağırıyor milletimiz. Allah aşkına Tasarruf.
deyip milleti karanlıkta bırakmaya hakkınız da yok,
hukukununuz da yok. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Ama hiç merak etmeyin, en büyük tasarrufu milletimiz
sandıkta ampulü söndürerek yapacaktır. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Hasan Turan.
Buyurun Sayın Turan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
HASAN TURAN (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2023 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi üzerine grubumuz adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu bütçe, 2002 yılından bu yana Türkiyede birçok
yapılamazı yapan, hayalleri gerçeğe dönüştüren, devrim
niteliğinde yeniliklere ve hizmetlere imza atan Recep Tayyip Erdoğan
liderliğindeki AK PARTİ hükûmetlerimizin 21inci,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ise 5inci bütçesidir.
Bütçenin şimdiden ülkemize ve aziz milletimize hayırlı
olmasını diliyorum.
Yirmi yıldır
Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde her alanda
bağımsızlığımızı güçlendirecek
adımları kararlılıkla atıyoruz. Aynı bir
asır önce farklı cephelerde mücadele verdiğimiz gibi bugün de
farklı kulvarlarda ülkemizi güçlendirmenin mücadelesini veriyoruz.
Ülkemize uygulanan gizli ve
açık ambargolar neticesinde savunma sanayimizde
kullandığımız ürünlerimizi ikame ettik. Savunma sanayisinde
yüzde 20lerde olan yerlilik oranını yüzde 80lere
çıkarmış bir Türkiye var, birçok silahımızı da kendi
imkânlarımızla yapıyoruz artık. Türkiye'nin ilk
insansız savaş uçağı KIZILELMAyı da daha fazla yerde
tutamadık, elhamdülillah dün uçuşa geçti. İHA'larımız,
SİHA'larımız göklerde nazlı
bayrağımızın üstünde milletimizin gücünü teröristlerin
tepelerine demir yumruk gibi indirmektedir. Bütün bunların
yapılması kararlı, dirayetli bir duruşla ve millet
aşkıyla mümkündür. Ne demişler? Ayinesi iştir kişinin
lafa bakılmaz.
AK PARTİ
kuruluşundan bu yana milletimize hangi sözü vermişse onu yerine
getirmiştir, hatta sözünü vermediklerini de yerine getirmeye devam
etmektedir.
Değerli arkadaşlar,
bakın, 2002 yılında iktidara gelmeden önce Türkiyedeki
bölünmüş yol uzunluğu 6 bin kilometreydi, bugün gelinen nokta 30 bin
kilometre. Hızlı tren hattı yoktu, bugün gelinen nokta
KEMAL PEKÖZ (Adana) Zafer
de var orada.
HASAN TURAN (Devamla)
Değerli arkadaşlar, şehir hastanelerimizin 20ncisini -en son-
eylül ayında Ankarada açtık, 2 tanesinin projesi devam ediyor,
inşallah, 13 tane daha ilaveyle bu sayı 35e çıkacak. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
yaptığımız hastanelerle milletimizi hastane kuyruğunda
bekleyen insanlar olmaktan çıkarıp
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Eskişehir) Nerede, nerede?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Randevu alamıyorlar, randevu! Vatandaş randevu alamıyor.
HASAN TURAN (Devamla)
sadece -sağlık hizmetini karşılayan- milletimizin
sağlık hizmetini karşılayan ülke hâline getirmedik
ülkemizi, sağlık turizminin de merkezi hâline dönüştürdük;
elhamdülillah. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Eczanelerde ilaç yok, ilaç!
HASAN TURAN (Devamla)
Bugün, 150ye yakın ülkeden, dünyanın farklı ülkelerinden
ülkemize tedavi için insanlar geliyor hem de Avrupadan. Geçmişte biz
Avrupaya gıptayla bakar, özenirdik. Hasta olanlar, her ne kadar
duvarlarımızda Bizi hasta olduğumuzda Türk hekimlerine emanet
edin. diye yazsa da Avrupaya gitmeyi hayal ederlerdi ama bugün
Avrupanın bütün başkentlerinden Türkiyeye tedavi için uçaklar
kalkıyor, buraya geliyor. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
KEMAL PEKÖZ (Adana)
Sağlıkçıları bedava
çalıştırdığınızdan olmasın acaba?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Giderlerse gitsinler. diye kovduğunuz hekimlerden mi bahsediyorsunuz?
HASAN TURAN (Devamla)
Görmek isteyen gözler bunu görüyor arkadaşlar. Türkiye
düşmanlarının desteği ve yönlendirmesiyle değil, yirmi
yıldır olduğu gibi bundan sonra da
Cumhurbaşkanımıza ve bizlere desteklerini esirgemeyen aziz
milletimizin ferasetiyle yolumuza devam edeceğiz. Biz insanımıza
ve kendi potansiyelimize, kendi kaynaklarımıza güveniyoruz, biz
inanıyoruz ve dün olduğu gibi yarın da
başaracağız.
Değerli
arkadaşlarım, ülkemizi Türkiye Yüzyılına hazırlarken
bugüne kadar yaptıklarımızın üzerine koyarak hedeflerimizi
aşmakta kararlıyız. Türkiye için yine büyük düşünüyor, bir
kez daha devrim niteliğinde adımlar atacak olmanın hep beraber
heyecanını yaşıyoruz. Ülkemizi yarınlara daha
kararlı ve sağlam bir şekilde taşıyacak olan bütçemiz
Türkiye Yüzyılı bütçesidir, 100üncü yılımızın
bütçesidir; bütçemiz emekçiden işverene, çiftçiden esnafa, emekliye,
öğretmenlerimizden emniyet güçlerimize, KOBİlerimizden
esnafımıza, genci yaşlısı tüm bireylerimize 85
milyonun bütçesidir; bu toprağı kanlarıyla canlarıyla
sulayan şehitlerimizin aziz hatırasına sahip çıkarak terör
bataklıklarını kurutan Türkiye'nin bütçesidir; etrafında
olanı biteni tribünden seyretmek yerine krizlere müdahil olan, çözüm
getiren muktedir Türkiye'nin bütçesidir; milletimizin hülyası yerli ve
millî otomobili Toggu geliştirmekle yetinmeyip bataryasına kadar
millî imkânlarla üreterek ek adımları atabilen üretim ekonomimizin
bütçesidir; Doğu ile Batı arasında sıkışıp
kalan değil, sözü, ağırlığı olan, inşallah,
çok yakında kendi doğal gazını, petrolünü, madenini
keşfeden, çıkaran ve milletinin hizmetine sunan enerji
altyapımızın bütçesidir; kara yolu, hava yolu, deniz ve demir
yollarıyla ülkemizin her noktasını birbirine bağlayan,
ilinden ilçesine, köyüne kadar her yeri fiber ağlarla ördüğümüz
ulaştırma ve haberleşme altyapımızın bütçesidir;
tüm dünyanın gıptayla takip ettiği millî savunma sanayisi
ürünlerimizin, Millî Muharip Uçakın, KIZILELMAnın, yeni tip
denizaltılarımızın, Hızır Reisin ve Selman
Reisin, uzun menzilli hava savunma sistemimiz SİPERin, Türkiye'nin ilk
çıkarma gemisi TCG Anadolunun, TÜRKSAT 6Anın bütçesidir; ülkemizin
en yüksek, dünyada ise 5inci sırada olan Yusufeli Barajının
bütçesidir.
Değerli
arkadaşlarım, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan yirmi yıl içinde her alanda büyük bir değişim ve
dönüşüm yaparken muhalefetin anlayışında da
değişim gerçekleştirmiştir. Dün başörtüsü
düzenlemesinin iptali için Anayasa Mahkemesi önüne koşanları bugün
insan hakları savunucusu yapmıştır, daha ne yapsın,
daha ne yapsın arkadaşlar! (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Seksen altı yıl prangalı bir şekilde
duran Ayasofyayı asli hüviyetine dönüştürerek tekrar ibadethaneye
dönüştürmüştür. Yıllarca inançlı insanların ensesinde
bir boza gibi pişirilen ve kafasında sallandırılan Demoklesin
kılıçlarını kırmış, çöpe atmış; bu
ülkenin mütedeyyin insanlarına da eşit yurttaş
olduklarını her alanda hissettirmiştir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Demoklesin kılıcını siz şimdi muhalefete
sallıyorsunuz! Demoklesin kılıcını muhalefete
sallıyorsunuz!
HASAN TURAN (Devamla)
Demokrasiyi vesayet odaklarının tasallutundan kurtarmış,
millî iradeyi gerçek anlamda hâkim kılmıştır, milletin
iradesini güçlendirmiştir.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sizden âlâ vesayet mi olur!
HASAN TURAN (Devamla) 28
Şubat iklimini tekrar bu ülkeye yaşatmak isteyenlere
hatırlatıyoruz: O iklimi bu ülkeye yaşatmak isteyenler Bu
iklim, bin yıl sürecek. demişlerdi; milletimiz, o iklimin
sahiplerinden rövanşı beş yıl sonra AK PARTİyi iktidara
getirerek almış ve o kararları da buruşturup çöp sepetine
atmıştır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Aynen öyle! Bravo!
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
HASAN TURAN (Devamla)
Milletimize darbe yapmak isteyenler, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa
mahkemeler önüne çıkarılmış, tek tek hesap vermiş ve
millî iradeyi askıya alanlar cezaevlerinde hesap vermektedir ve yatmaktadır.
Değerli arkadaşlar
AHMET AKIN (Balıkesir)
Ya, millî iradeyi askıya alan
ORHAN SÜMER (Adana) Beraber
yol yürüdünüz, ıslandınız beraber, ne tez unuttun Hasan! Yirmi
yıldır iktidardasınız!
İBRAHİM HALİL
ORAL (Ankara) Onlar da yüzde 92yle geldiler!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Gel de bu hasret bitsin! diye kürsülerde bağıran biz
değildik!
HASAN TURAN (Devamla)
Tabii, burada ne kadar samimi olduğunuzu bu teklifimiz Meclis gündemine
geldiğinde göreceğiz.
Değerli
arkadaşlarım, sözlerimi burada tamamlarken milletimizin bugüne kadar
olduğu gibi bundan sonra da irfanı ve ferasetiyle önümüzdeki bu güzel
tablonun kendisine işaret ettiği farkı görerek Türkiye
Yüzyılı için en doğru kararı vereceğine yürekten
inanıyorum.
Bütçemizi hazırlayan
Hükûmetimize, otuz altı gün boyunca yoğun mesaiyle Komisyon
görüşmelerinin yapılmasında
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SALİH CORA (Trabzon)
Başkanım, bir dakika daha.
BAŞKAN Böyle bir
şey yok. Bir dakikaları iptal etmiştik, vermeye
başladık, şimdi 2nciyi istiyorsunuz.
Teşekkür ediyoruz.
HASAN TURAN (Devamla)
Cümlemi tamamlayayım Başkanım.
BAŞKAN Söyleyin,
tutanaklara geçsin.
HASAN TURAN (Devamla)
Görüşmelerin yapılmasında emeği geçen Değerli
Başkanımıza, bakanlarımıza, siyasi parti
ayrımı yapmadan bütün milletvekillerimize teşekkür ediyor, 2023
yılı bütçemizin ülkemize, milletimize hayırlı
olmasını diliyor, tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Konuşmacı arkadaşlardan bir kez daha rica ediyorum, bir dakika
konusunda zorlamasınlar lütfen çünkü çok uzun bir maraton bu akşam.
İşte, dün akşamdan da bize havale edilen işler var, hepsini
birlikte tamamlayacağız inşallah.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Katılıyoruz Başkan, katılıyoruz.
NEVZAT ŞATIROĞLU
(İstanbul) Destekliyoruz sizi.
BAŞKAN Bütün
arkadaşlara sesleniyorum: Lütfen, kendilerine verilen süre içerisinde
kalsınlar, bizi de burada zor durumda bırakmasınlar.
Şahıslar adına
ilk söz, Hatay Milletvekili Sayın Hüseyin Yaymanın.
Ben ilk Sayın Yaymandan
başlayacağını düşünüyorum bu işin.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, çok
değerli milletvekillerimiz, ekranları başında bizi izleyen
çok değerli vatandaşlarımız, çok değerli aziz
Hataylı hemşehrilerim; ben de sizleri saygıyla sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
2023 yılı bütçe
görüşmelerinde şahsım adına söz almış
bulunmaktayım.
2023 yılı bütçesi
aslında bir sene bütçesi değildir, bir yılın bütçesi
değildir; Türkiye Cumhuriyeti'mizin, milletimizin, devletimizin 2nci
yüzyılının bütçesidir. 2023 yılı bütçesi Türkiye
Yüzyılının başlangıcının bütçesidir. 2023
yılı bütçesi tam bağımsız ve küresel bir güç olma
yolunda hızla ilerleyen ve dünyanın merkezi olma yolunda hızla
mesafe alan ülkemizin bütçesidir. Yüzyılın sonunda
baktığımızda Türkiye dünyanın neresindedir? diye bir
soru sorduğumuzda ortaya çıkan bir tek hakikat vardır; sessiz
devrimler gerçekleştiren büyük lider Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde bir Türkiye mucizesi yaşanmaktadır. Cumhuriyetimizi
Gazi Mustafa Kemal Atatürk kurmuştur ama onu yollarla, otobanlarla,
savunma sanayiyle, şehir hastaneleriyle, adalet binalarıyla, kamu
binalarıyla ve İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.
anlayışıyla muasır medeniyet seviyesi düzeyine getiren
Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dır; kendisine milletimiz adına
şükranlarımızı sunuyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli
milletvekillerimiz, burada şunu belirtmek isteriz: Ceketi asmak için
duvarda asılı bir çivisi dahi olmayanlar bugün çıkmış
eleştirmektedirler. Biz bu eleştirileri demokratik olgunlukla
karşılamaktayız ama yaptığımız bütçe bir
2023 yılı bütçesi değildir, 21inci bütçedir; cumhuriyet tarihi
boyunca, Türk demokrasi tarihi boyunca hiçbir hükûmete, hiçbir Başbakana,
hiçbir lidere nasip olmamış tarihî bir adımdır.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Saddama oldu, Esada oldu!
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla)
Diğer taraftan, sadece Türk demokrasi tarihi bakımından
değil, Avrupa tarihi bakımından da dünya tarihi
bakımından da eşine az rastlanır bir bütçedir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Orta Doğuda var, Avrupada olmaz.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla)
Bu bütçeyi yapan AK PARTİdir, bu bütçeyi yapan AK PARTİ
hükûmetleridir, bu bütçeyi yapan dünya lideri Recep Tayyip
Erdoğandır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AHMET AKIN (Balıkesir)
Hah, komedi oldu bu!
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla)
Cumhuriyetimiz 1923 yılında kurulduğunda 35 bin köyümüzde
elektrik yoktu, yol yoktu, su yoktu, hastane yoktu, doktor yoktu, öğretmen
yoktu.
AHMET AKIN (Balıkesir)
Hava yoktu, hiçbir şey yoktu(!)
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla)
İşte, tam yüz yıl sonunda Türkiyeyi muasır medeniyet
seviyesi düzeyine getiren tabii ki başka hükûmetler oldu, başka
liderler oldu; onlara da teşekkür ediyoruz ama burada şu hususu belirtmemiz
lazım: Türkiye Cumhuriyeti devleti gerçekten sonsuza kadar payidar
olacaksa bu, güçlü yönetim, istikrarlı siyaset ve gerçekten güçlü bir
kalkınmayla olacak. İşte, Türkiye bugün dünyanın
16ncı büyük ekonomisiyse, Avrupanın 6ncı büyük ekonomisiyse
bu, Allah razı olsun, hükûmetlerimiz sayesinde olmuştur.
İSMAİL ATAKAN ÜNVER
(Karaman) Geçmişte kalmışsın sen Sayın Yayman,
geçmişte kalmışsın!
AHMET AKIN (Balıkesir)
Eyvah, karıştırdı!
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla)
Bu rakamları uzatmak mümkün. Burada şunu söylemek istiyorum: Demir
çelik üretiminde Avrupada 5inci, çimento üretiminde Avrupada 1inci,
müteahhitlik sektöründe Çinden sonra dünyada 2nci sırada; diğer
taraftan; turizm bakımından gelirler sıralamasında 11inci
sırada, gelen turist sayısı bakımından 6ncı sırada.
Aslında, bütün bu rakamlar şunu gösteriyor: Evet, Türkiye düne göre
çok iyi bir noktadadır; sorunlarımız vardır, bu
sorunları çözecek olan irade de AK PARTİdedir, AK PARTİ
hükûmetlerindedir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ORHAN SÜMER (Adana) Hüseyin
Başkan, iki sene önce emekli olan öğretmen 1 ev alıyordu, 1
araba alıyordu; şimdi, otuz sene yemese ev, araba alamaz! Nasıl
iyi durumdayız?
BAŞKAN
Tamamlayın, selamlayın.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla)
Teşekkür ederim Başkanım.
Sözlerime son vermeden önce,
Hataylı hemşehrilerimize de bir kez daha seslenmek istiyorum. Evet,
AK PARTİmiz, Türkiyede büyük bir sessiz devrim
gerçekleştirmiştir; Hatayımızda da Tahtaköprü Barajı,
Büyük Karaçay Barajı, Reyhanlı Barajı ve diğer
göletlerimizle sulama alanında çok büyük eserler meydana getirmiştir.
Diğer taraftan, Amanos Tüneli tüm Hataylı hemşehrilerimizin bir
talebi ve dileği olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın
önünde imzadır ve Cumhurbaşkanımızın, inşallah,
en kısa zamanda imzasını beklemekteyiz. Biz, Hatayda Cumhur
İttifakı vekillerimizle, il başkanlarımızla gece
gündüz çalışmak suretiyle 21inci yüzyılın Türkiyesini
kurmak ve Türkiye Yüzyılını gerçekleştirmek için
çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Bütçemizin milletimize,
ülkemize, vatanımıza hayırlı uğurlu olmasını
diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şahıslar adına son konuşmacı Konya Milletvekili
Sayın Fahrettin Yokuş.
Buyurun Sayın
Yokuş. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
2023 yılı
bütçesiyle ilgili düşüncelerimi söylemek istiyorum. Öncelikle şuradan
başlayayım: 2023 yılı bütçesinde maalesef emekli yok.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Slogan
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Asgari ücretli de yok, işçi zaten yok.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Hepsi var.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Memur, o da yok; esnaf, o da vallahi yok.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) O
da var.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan)
Yemin etmeden konuş.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Çiftçi zaten çoktandır yok, besici de yok.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Var, var.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) İstihdam da yok, atanamayan öğretmenler zaten yok,
taşeron çalışanlara kadro da yok. EYT zaten yok, sürüncemede,
devam ediyor. Öğrenci de yok burada, öğrenci de yok. Engelliler;
zaten o hep unutuldu, onlar hiç yok. Eğitim zaten yok biliyorsunuz, itiraf
da ediyorlar. Yatırım zaten hak getire, yatırım da yok
biliyorsunuz.
MEHMET HABİB SOLUK
(Sivas) Hepsi var, hepsi.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Refah zaten çoktandır unutuldu, o da yok. Adalet mi? Nerede
kaldı adalet? Adalet zaten sadece şu sıralarda kaldı,
başka yerde adalet yok.
Şimdi, bu bütçede ne
var? Yoklar, varlar bütçesi. Vallahi bol bol vergi var, vergi.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan)
Yemin etmeden konuş.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Ne var başka? Bol bol israf var, israf. Başka ne var?
İnanın ki Müslümanlar, bu bütçede nas yok, faiz var, faiz; Türkiye
Cumhuriyeti bütçelerinin içinde rekor üstüne rekor kıran faiz bu bütçede
var. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Bu
bütçede başka ne var? Vallahi yandaş var, yandaşlara
peşkeşler, her şey hazır; onlar her zaman var. Bu bütçede
başka ne var? Talan var, yani ormanlık alanlar, zeytin alanları,
yandaşlara ihaleler; bunlar zaten hep var. Başka ne var bu bütçede?
Çok önemli şeyler var. 5li çeteye garantili ödemeler, kıyaklar var
her zaman olduğu gibi. Bu bütçede başka ne var? Kur korumalı
mevduatla para babalarına var bu bütçe. Bak, varlar, yoklar
Ama en önemlisi,
bu bütçe saraya var, saraydakilere var ama halka bu bütçeden hiçbir şey
yok.
Değerli milletvekilleri,
tabii, bu varları, yokları aslında siz de biliyorsunuz,
bilmediğiniz bir şey var: Yirmi yıldır bu ülkeyi
yönetiyorsunuz, elbette iyi şeyler de yaptınız,
yaptığınız her iyi şey için vallahi alkış
tutarız, hiçbir sorun yok ama yapmadıklarınız
Mesela,
yahu, Allah aşkına, 2023e şurada ramak kaldı, hani on bir
yıl boyunca 2023 hedefi anlattınız hep beraber, yahu dut
yemiş bülbüle döndünüz, ben 2023 hedefini anlatan bir AK PARTİli
siyasetçi burada görmedim.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay)
21inci bütçeyi yaptık.
İBRAHİM HALİL
ORAL (Ankara) Bütün diktatörler 21inci bütçesini yaptılar.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) 2023 ne oldu? 2023 hayalleriniz suya düşünce yeni bir şey
uydurdunuz, dediniz ki: 2nci yüzyıl Allah Allah, ya, kardeşim, siz
2023te ne yaptınız da 2nci yüzyılda ne yapacaksınız?
Yapamayacaksınız.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya)
CHPnin söylemi 2nci yüzyıl bizimki Türkiye Yüzyılı
öğrenmeniz lazım; biz Türkiye Yüzyılını inşa
edeceğiz, merak etmeyin.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Fark etmiyor, adı: Türkiye Yüzyılı Peki,
düzelteyim; Türkiye Yüzyılı. Affedersiniz ya, yanlış
söyledim.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan)
Hızını alamadı, kendini eleştiriyor ya!
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Arkadaşlar beni çok seviyorlar, hepsi müdahale ediyorlar, onun
için beni de karıştırıyorlar.
BAŞKAN Genel Kurula
hitap edin lütfen.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan)
Yok, etmiyoruz; hızını alamadın, kendini de
eleştirdin.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sataşmayın arkadaşlar.
MUSTAFA ATAŞ
(İstanbul) Bizimle ilgili olarak söylediğin iddiaların hepsi
yalan!
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Buyur, sen konuş emmi oğlu; vallahi gel.
Buyurun, buyurun, sözü olan
gelsin buraya. Vallahi, otuz yedi saniye sürem kaldı, size
bırakıyorum bu süreyi. Buyurun
Buyurun
Gelmiyor musunuz? Yahu, niye
gelmiyorsunuz?
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay)
Sen millete anlat, millete.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Buyur Başkanım, sen gel.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan)
Sayın Yokuş, hep geliriz de karar organı sen değilsin ya.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Bak, şimdi yirmi iki saniyem kaldı, bu yirmi iki saniyeyi
de size bırakıyorum. Buyurun
E, gelen yok. Niye gelmiyorsunuz? Yoksa
söyleyecek sözünüz mü yok? (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar,
AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
Yokuş, o yetki bende, sizde değil.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) O
yetki Başkanda.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Sayın Başkanım, bu yetkimi kullanıyorum, onun
için diyorum ki: Az kaldı. Son söz bu.
Haydi hoşça kalın.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Öyle bir yetkin yok ki. Olmayan yetkiyi kullanıyor.
BAŞKAN Peki,
teşekkür ediyoruz.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya)
Yetkinin kimde olduğunu bilmelisiniz, yetki sizde değil
Başkanda, Meclis Başkanlığında.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan)
Hızını alamadı, kendisini de eleştirdi.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay)
İYİ Partili bir sonraki konuşmacı versin sözü.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan)
Yetki gasbı yaptı.
BAŞKAN 13üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
13üncü madde
kabul edilmiştir.
14üncü maddeyi okutuyorum:
Yetki
MADDE 14- (1)
Bu Kanunda ve diğer kanunlarda Cumhurbaşkanına veya
Cumhurbaşkanlığına bütçenin uygulanmasına yönelik
verilen yetkilerin kullanımı ve devrine ilişkin hususlar
Cumhurbaşkanı tarafından belirlenir.
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın
Hayrettin Nuhoğlu.
Buyurun Sayın
Nuhoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bütçe kanunu teklifinin 14üncü
maddesi üzerine İYİ Parti adına söz aldım.
Selamlarımı sunarım.
Bu madde bütçenin
uygulanmasına yönelik yetkilerin Cumhurbaşkanı tarafından
kullanılmasına ilişkin bir madde olduğu için ben
iktidarın icraatları üzerinde duracağım. Ülkemizi ekonomik,
siyasi, sosyal, hukuki ve ahlaki olarak tam bir çöküşün eşiğine
getiren iktidarın övündüğü icraatlara baktım. İlk Evim,
İlk İş Yerim adlı sosyal konut projesi kentsel
dönüşüm adına öne çıkan bir proje olmuştur. Kentsel
dönüşüm, uzun yıllardır devam eden çarpık
şehirleşme sonucu başta büyükşehirlerimiz olmak üzere
ülkemizin her yöresinde ihtiyaç duyulan acil yapılaşma demektir.
Bilhassa deprem ve sel gibi doğa olaylarının tehdidi
altındaki bölgelerden başlayarak huzur içinde yaşamaya uygun
güvenli yapılaşmanın sağlanması, esasen
Anayasanın ve yasaların iktidarlara yüklediği bir görevdir. Ne
yazık ki iktidarın göstermelik bazı projeler
dışında sosyal konut konusunda başarılı icraatlar
yaptığını söylemek mümkün değildir. İmar
değişikliklerinin ve ilan edilen rezerv yapı
alanlarının tamamına yakını şaibelidir. Algı
metotlarıyla başarı masalları anlatabilmek için sosyal
konut adına temel atma törenleriyle birlikte açıklanan projeleri
inceledik, incelemeye de devam ediyoruz. 2019da açıklanan 100 bin konutun
akıbeti ortadadır, şimdi açıklananların da
gerçekleşme ihtimali azdır. Aynı zamanda, ödeme takvimi ve
toplam bedeller dar gelirlilerin bütçelerine uygun değildir.
Değerli milletvekilleri,
sosyal konut ihtiyacının çözümü için neleri, nasıl
yapacağımızı açıklamak istiyorum. Biz İYİ
Parti olarak hazırız çünkü biz ihtiyacı da ihtiyaç sahiplerinin
durumunu da biliyoruz, ona göre hazırlandık; çünkü biz bilimsel
metotlarla çalışıyoruz; bilim insanlarıyla, mühendis
odalarıyla, mühendislerle, mimarlarla çalışıyoruz; çünkü
biz rantiyeci değiliz, milletle beraberiz. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Onun için, peşinat
miktarını ve taksit sayısını konut talep edenlerin
kendileri belirleyecektir. Zira hem kira hem taksit ödemek hiçbir dar gelirli
ailenin altından kalkacağı yük değildir; onun için,
aylık ödemeleri de konuta taşındıktan sonra başlatacağız.
Sosyal konutları deprem, heyelan, sel, çökme, kaya ve çığ
düşmesi gibi afet riski olan alanlardan uzakta, bütün sosyal
ihtiyaçları karşılayabilecek sorunsuz alanlarda
yapacağız. Belediyeler sosyal konut üretme yetkisine sahiptir;
sorumluluklarını yerine getirme konusunda bütün belediyeleri
teşvik ederek mali destek sağlayacağız.
Dar gelirliler için konut
üretme yollarından biri de kooperatifçilik sistemidir. Yapı
kooperatiflerini şeffaf bir yapıya kavuşturarak kredi
desteği sağlayacağız. Özel sektörü sosyal konut üretmesi
için teşvik edeceğiz. Arsa temini, altyapı hizmetleri ve finans
konularındaki desteklerle imkânlar sağlayacağız. İmar
durumu, ruhsat ve iskân işlemlerini kolaylaştıracağız.
TOKİ ve Emlak Konut gibi kuruluşlar ile belediyeler kâr amacı
gütmeyecek, sadece sosyal konut üretecektir.
Değerli milletvekilleri,
ülke yönetimi için de iyi hazırlandık. Artarak devam eden
sorunların çözüme kavuşturulabilmesi için partili
Cumhurbaşkanlığı sistemiyle birlikte kapatılan,
itibarsız hâle getirilen ve yıpratılan devlet kurumları
yeniden ihya edilecektir. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
Bununla birlikte,
hatırlatmak isterim ki ekonomi bir bilimdir ve kuralları vardır.
İlk önce kurumlar ve bozulan makroekonomik dengeler düzeltilecek, mali
disiplin sağlanacaktır. Ekonomik kararlara etki eden kurumlar
işler hâle getirilecektir. Kurumlar arasında ahenk
sağlanacaktır. Devlet Planlama Teşkilatı ve Hazine
başta olmak üzere müsteşarlıklar yeniden kurulacaktır.
Merkez Bankası, Sermaye Piyasası Kurulu, Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumu, TÜİK, Rekabet Kurumu, Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonu, Ekonomik ve Sosyal Konsey gibi kuruluşlar
liyakatli kadrolara teslim edilecektir. Denetime tabi olmayan Varlık Fonu
derhâl kapatılacak, yapılmış bütün işlemler didik
didik incelenecektir. Kamu-özel iş birliği ve yap-işlet-devret
yöntemleriyle yapılan köprü, tünel, otoyol, havalimanı, şehir
hastaneleri ve enerji üretim tesisleri gözden geçirilecek, kesin hesaplar
yeniden yapılacak, haksızlıklar ve yolsuzluklar tespit
edilecektir. Kamulaştırma dâhil her yol kullanılarak garanti
ödemeleri sonlandırılacak, bu kara delik kökünden
kapatılacaktır. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar) Sığınmacıların kişi
başı yıllık maliyetinin 3 bin dolara yakın olduğu
ifade edilmektedir; ciddiyetle ele alınarak kısa sürede çözüme
kavuşturulacaktır. Büyüme, enflasyon, faiz oranları, Merkez
Bankası rezervleri ve 128 milyar doların akıbeti gerçek neyse
olduğu gibi açıklanacaktır.
Değerli milletvekilleri,
2022 yılının son günlerine yaklaşırken 2023
yılının hem seçim yılı hem de cumhuriyetimizin
100üncü kuruluş yılı olması dolayısıyla
İYİ Parti olarak Genel Başkanımız Sayın
Akşenerin öncülüğünde büyük bir coşku ve inançla
çalışmaktayız. Bir taraftan kısa ve orta vadeli
projelerimizi ortaya koymakta, diğer taraftan uzun vadeli ve
kalıcı tedbirleri toplantılarla kamuoyuna
açıklamaktayız. Şu ana kadar açıklanan sosyal ve ekonomik
bazı projelerimizi başlıklar hâlinde hatırlatmak istiyorum.
Ulusal Ebeveynlik Projemiz,
yaş grubu olmadan, evlilik öncesi herkese yönelik ve ücretsiz olarak
uygulanacaktır. Okul öncesi eğitim projemiz, 3-5 yaş grubu bütün
çocuklarımızı kapsayacak ve ücretsiz olarak uygulanacaktır.
Rüzgârgülü Projemiz, devlet okullarında okuyan bütün öğrencilerimizi
kapsayacak şekilde bedava kahvaltı ve öğle yemeği verilerek
uygulanacaktır. Bu projeyle üretim ve istihdamda çok büyük
artışlar sağlayacağımızı öngörmekteyiz.
İYİ Yaşam Geliri Modeli projemizle, geliri olmayan yoksul
ailelerdeki kadınlarımıza yönelik aylık düzenli ödemeler
yapılacaktır. Kredi Yurtlar Kurumuna borcu olanlara yönelik
projemizle, sosyal sorumluluk projelerinde haftada sadece birkaç saat
çalışarak bu borçların ödenmesi sağlanmış
olacaktır. Yaşlı bakım merkezleri ve kreşlerin
çoğaltılması projemizle, her yaşlı vatandaşımızın
ve küçük çocuklarımızın faydalanabileceği merkezlerde,
aynı zamanda konuyla ilgili çok sayıda personelin istihdamı
sağlanmış olacaktır. Bolluk ve bereket anlamına gelen
Artagan Projemiz, geleceğe dönük nakitsiz topluma geçişi
sağlayacaktır, ekonomik gelişme sağlanarak işsizlik
önlenecek, kayıt dışı ticaret bitecek, yolsuzluklar da
önlenerek vergilerde adalet sağlanacaktır. Atatürk Orman
Çiftliği Tarım Akademisi Projemiz, Tarım 4.0ı yakalamak,
tarımda üretimi ve verimliliği artırmak için uygulayacağımız
bir projedir.
Kaynak nereden bulunacak?
diye soranlara sözümüz var: Bütçeye bir baksınlar, garanti ödemeleri, kur
garantili mevduat ödemeleri ve bilhassa 565 milyar liralık faiz
giderlerinin sadece bir kısmıyla hepsini yapabileceğimizi herkes
görecektir. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 21inci yüzyılı Türk yüzyılı
yapmaya yönelik hiçbir çözüm getiremeyen 2023 bütçesi hiçbir kesime umut
vermemektedir, Türk insanının refah seviyesini artırmaya yönelik
değildir, devletimizin güçlenerek ileriye gitmesini sağlayacak bir
planlaması ve yatırımları da yoktur. Ama biz İYİ
Parti olarak ülkemiz ve milletimiz için varız, hazırız ve
kararlıyız; sandığın kurulmasını bekliyoruz.
İyi ve aydınlık günlere milletimizin güçlü iradesiyle
kavuşacağımıza olan inancımızı belirtiyor,
saygılar sunuyorum.
Son söz olarak,
İstanbuldaki mahkeme kararıyla ilgili bir tepkimi ifade etmek
istiyorum. Hukuk katledildi ama bu hukuk katledilirken -dikkatli seçtim,
söylüyorum- eğer varsa talimat göndereni, eğer varsa talimatı
götürenleri, varsa talimatı uygulayanları, talimattan medet
umanları şiddetle kınıyor ve lanetliyorum.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Talimat yok.
BAŞKAN Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati:14.05
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 14.11
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39uncu Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
2023 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Söz sırası,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kırıkkale Milletvekili
Sayın Halil Öztürkte.
Buyurun Sayın Öztürk.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA HALİL
ÖZTÜRK (Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
14üncü maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve ekranları
başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, siyasi tarihimizdeki kısa ömürlü hükûmetler, koalisyon
partileri arasındaki kamplaşmalar, hükûmet kurulmasında
yaşanan pazarlıklar ve anlaşmazlıklar milletimizi âdeta
bezdirmiştir. Bakıldığında, 1950den günümüze
Türkiye'de 17si koalisyon ve 3ü darbe hükûmeti olmak üzere kısa süreli
48 hükûmet kurulmuştur. Söz konusu bu nahoş durum diğer
demokratik ülkelerle
karşılaştırıldığında Türkiye'deki eski
sistemin neden değiştirilmesi gerektiğini gözler önüne
sermiştir. Bakıldığında, aynı dönemde parlamenter
sistemle yönetilen İngiltere'de 15 hükûmet, Almanya'da ise 24 hükûmet
kurulduğu görülecektir. Türkiye'de sistemde yaşanan söz konusu
kırılganlık, durağanlık ve zaman kaybı
parlamenter sistemi işlemez hâle getirmiştir. Bunu sebep göstererek
yaşanan askerî darbeler neticesinde var olan kıt
kaynaklarımız boşa heba edilmiş, milletimizin hak
ettiği demokrasi ve kalkınma ödevlerinden
uzaklaşılmıştır.
Aziz Türk milleti, tarihî
tecrübesi ve parlamenter sistemden yılgınlığıyla
2018de tercihini güçlü bir şekilde Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminden yana kullanmıştır. Böylelikle Türkiye,
amacı güçlü devlet, etkin yönetim ve demokratik istikrar olan, millî
iradenin doğrudan tecelli ettiği bir yönetim yapısı olan
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçmiştir.
Cumhuriyetimizin temel nitelikleri Anayasamızda olduğu gibi net bir
şekilde güvence altına alınmış; Türk millî
kimliği, demokratik yaşam ve temel insan hakları gibi önemli
değerler yeni sistemin vazgeçilmez sınır çizgileri
olmuştur. Yeni hükûmet sistemi bir taraftan güçlü yönetim, etkin Meclis
için gereken şartları tesis ederken diğer taraftan ülkemizin
maruz kaldığı iç ve dış tehditlere daha güçlü bir
karşılık verilebilmesinin imkânını da
getirmiştir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle
devlet ve millet bütünleşmiş, millî şuur ve egemenlik siyasetin
tek belirleyicisi olmuş, yurt içinde ve yurt dışında PKK,
FETÖ, IŞİD ve diğer terörist yapılarla daha güçlü ve etkin
mücadele edilir hâle gelmiştir.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi sadece iç politikada
değil, dış politikada da Türkiyeye kazanım
sağlamıştır. Rejim probleminden uzak üniter
yapısını titizlikle koruyan millî irade, içeride ve
dışarıda güçlü devletin de teminatı konumuna
gelmiştir. Milletimizin beklentileri ve planlanan projeler süratle
gerçekleştirilme aşamasına gelmiştir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle idarede hızlı
karar alma ve uygulama döneminin ne kadar gerekli olduğunu Türkiye
yaşadığı tecrübelerle görmüştür. Bu bağlamda,
Türkiye, hem büyük bir salgınla hem de terörle mücadele etmiş,
ayrıca Suriye, Libya, Irak, Kafkaslar, Doğu Akdeniz, Ege ve
Karadenizde yaşanan gelişmeler karşısında egemenlik
haklarımızı koruma kararlılığı
göstermiş ve hâlâ göstermeye devam etmektedir. Türkiye'nin yoğun bir
şekilde maruz kaldığı ekonomik saldırılara,
baskı ve dayatmalara verdiği güçlü karşılık sürecinde
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi en önemli gücümüz
olmuştur. Bu nedenle, kim ne derse desin, millî stratejik gücümüz olan
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminden asla ve kata geri
dönüş olmayacaktır. Türkiyemiz ve dolayısıyla aziz
milletimiz parlamenter sistemin karanlık dehlizlerine tekrar mahkûm
edilmeyecek, Cumhur İttifakı birlikteliği içerisinde millî hedefler
doğrultusunda yoluna kararlılıkla devam edecektir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, Cumhur İttifakı, değişen hükûmet ve seçim
sisteminde kurulmuş olan bir birliktelikten çok daha ötedir; temelinde
adanmışlık, inanmışlık ve kararlılık vardır.
Bu minvalde, Türk milletini Atatürkün gösterdiği muasır medeniyetler
hedefinin üstüne taşımak öncelikli hedeflerimizden bir tanesidir.
Türklüğün engin güneşini dünya denilen imtihan yerinde hakkın
ve adaletin sesiyle ve aziz milletimizin güçlü desteğiyle yaymak istiyoruz.
Türk milleti şahittir ki Cumhur İttifakı genel müdürlük
mezadıyla veya ihale peşkeşi için bir araya gelenlerin aksine,
yalnızca Türk çocuğunun gözlerindeki gülümsemeye sebep olmak için
kavlükarar etmişlerin ittifakıdır. Cumhur İttifakının
banisi, hain FETÖcüleri ve darbecileri 15 Temmuzda tarihe gömen aziz Türk
milletidir. İşte bu sebeple Türk milletine karşı yüklü bir
borcumuz, ağır bir sorumluluğumuz vardır.
Saygıdeğer
milletvekilleri, ticaret savaşlarının ortaya
çıktığı, ekonomik operasyonların kur, faiz, sıcak
para üzerinden tetiklendiği bu dönemde ekonomik güvenliğimizin
önceliğe alınması gerektiğini düşünmekteyiz. Küresel
ve bölgesel ittifaklarda makyajların döküldüğü ve ülkemize müttefik
görünen ülkelerin terörist gruplarla dahi iş birliği
yaptığı bu süreçte yurt içinde millî birlik ve beraberliği
temin edip ilerletmek hepimiz için bir vatan görevidir. Cumhur
İttifakı, Türkiye'yi hedef alan saldırılar
karşısında parti çıkarları ve günlük siyaset
hesapları yapmaksızın ortak bir duruş koymaya ve Türkiye'yi
zayıflatarak uluslararası operasyonlara açık hâle getirmeye
yönelik her türlü faaliyetin karşısında yer almaya
kararlıdır. Bu kararlılık ve iş birliğiyle
ittifakımız Türkiye'yi bölgesel güç ve lider ülke yapacak 2023 hedeflerini
gerçekleştirmenin yanı sıra, İlayıkelimetullah
uğruna asırlarca dünya barışının ve adaletinin
teminatı, Türk İslam âleminin ve bütün mazlum milletlerin yegâne
ümidi olan Türkiye'yi küresel bir güç hâline getirecek 2053 ve 2071 vizyonunun
altyapısını adım adım inşa edecektir.
Millî birlik ve
beraberliğin ve de millî dirilişin sembolü olan Cumhur
İttifakı'nın kuruluşundan bu yana Türkiye, faiz lobilerine,
silah simsarlarına, petrol şirketlerine, çıkar odaklarına,
terör yapılanmalarına, Türkiye düşmanlarına boyun
eğmediği gibi her biriyle ayrı ayrı mücadele etmiştir.
Türkiye ve Cumhur İttifakı aleyhine faaliyetlerini yürüten ifade
ettiğim tüm bu odakların en büyük korkuları AK PARTİ ve
MHP'nin omuz omuza ortaya koyduğu birlik ve beraberlikten doğan
memleket sevdası ve sahiplenici azim ve
kararlılığıdır. Korkmakta haklılar, zira Türkiye,
Cumhur İttifakıyla 2023 sonrasında da tehditlere
aldırmadan, egemenlik haklarını ve millî
çıkarlarını korumak için her alanda olduğu gibi savunma ve
güvenlik alanında da etkin bir politika yürütmeye kararlıdır.
Biz inanıyoruz, cumhuriyetin
yeni yüzyılı Türk ve Türkiye Yüzyılı olacaktır, tarih
defterinde yeni bir sayfa açılacak, Türkiye Cumhuriyeti kıyamete
kadar baki kalacak, Türk milleti ve devleti yeni zamanın lideri ve öncüsü
olacaktır. Aziz milletimiz eğer tarih yolculuğunda azamet ve
kudret, hak ve hürriyet istiyorsa biz hazırız, Milliyetçi Hareket
Partisi hazır, Cumhur İttifakı hazır.
Varlığımızı armağan ettiğimiz Türk milleti
inşallah cumhuriyetimizin 100üncü yılı olan 2023te
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a, partimiz
Milliyetçi Hareket Partisine ve Cumhur İttifakı'na çok daha güçlü bir
şekilde, rekor oyla destek verecek ve istikbale daha güçlü bir
şekilde yürümeye devam edecektir.
Bu duygu ve
düşüncelerle, Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyor, 2023
yılı merkezî yönetim bütçesinin Türk devletine ve Türk milletine
hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
Saygılar sunarım.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Van Milletvekili Sayın Muazzez Orhan
Işık.
Sayın Işık,
buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MUAZZEZ ORHAN
IŞIK (Van) Halklarımızı ve cezaevlerinde hukuksuzca
tutulan tüm yoldaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Büyük bir ekonomik kriz
altında bölgesel eşitsizlikleri ve her türlü adaletsizliği
derinleştirerek savaş naralarıyla, tecrit ve ölüm siyasetiyle
cumhuriyetin 100üncü yıl bütçesini konuşuyoruz. Cumhuriyet tarihi,
kitlesel işsizliğin, yüksek enflasyonun, derin yoksulluğun,
iş cinayetleri ve katliamların tarihidir. Geride bıraktığımız
yüzyıl antidemokratik, ayrımcı ve haksızlık üzerine
inşa edilmiş bir cumhuriyettir. Neredeyse her on yılda bir
yapılan askerî ve siyasi darbelerle yönetilmektedir. Musa Anter'den Tahir
Elçi'ye, 33 Kurşundan Roboski'ye, Dersim, Zilan, Ağrıdan Vartinise,
Sivas'tan, Amed'ten, Suruç'tan 10 Ekime bu yüzyıl faili meçhuller ve
katliamlar yüzyılıdır. Sorun sadece siyasal bir eşitsizlik
değil, ayrıca bütün yurttaşların ve bölgelerin aynı
gelir ve refah düzeyine sahip olmamasıdır da.
Halkların hiçbir zaman
onaylamadığı savaş ve ayrımcılık siyasetinin
bütçeleri hep yapıldı. Şimdiye kadar yapılan tüm bütçeler
halkın çoğunluğunun lehine değil, belirli bir rantiyer ve
sermaye grubunun çıkarları için yapıldı.
Çıkardığınız yasalar gibi
hazırladığınız bu tecrit ve talan bütçesinden toplumun
yüzde 90ı yararlanamamaktadır. Bu bütçe 10 milyon engelli ve
ailesine yüzde 2nin altında pay, emekliye ise açlık
sınırının yarısından az maaş veriyor, asgari
ücreti açlık sınırının üzerine çıkarmıyor;
okullarını terk etmek zorunda kalan, barınamayan, geçinemeyen,
beslenemeyen çocuklara destek vermiyor; enflasyonla, kredi ve fatura
borçlarıyla varlık yokluk savaşı veren esnafa ve memura
umut vermiyor. Bu bütçe kuraklıkla, gübre, tohum, mazot zamlarıyla
ezilen çiftçiye emeğinin karşılığını
vermiyor. Bu bütçe hiçbir geliri olmayan 5 milyon işsize işsizlik
maaşı vermiyor. Bu bütçede kadınların adı bile yok. Bu
bütçe toplumun büyük bir kesimini yok sayan, sansürde ısrar eden, özgür
basını susturmak için gazetecileri tutuklayan, fikir ve ifade
özgürlüğüne düşmanlık bütçesidir. Bu bütçe yasakların,
hukuk dışı saldırıların, kadına
şiddetin, KHKlilerin, OHAL ve sıkıyönetimin, iş yerinde
sürgün ve mobbingin, cezaevlerinde ölüm ve işkencenin, özetle,
faşizmin bütçesidir.
60da, 80de, 97de, 2007de
devrede olan darbe mekaniği bu cumhuriyetin dehlizlerinde hep diri
tutuluyor. Altı yıl önce bu ülkenin Silahlı Kuvvetleri bu
Meclisi bombaladı. Silahlı Kuvvetler içinde yuvalanmış bir
çete tarafından yüzlerce insan hunharca katledildi, binlercesi yaralandı.
Bu çetenin başını çekenlerin Cizrede, Surda, Nusaybinde,
birçok yerde binlerce insanı öldürdüğü, yüz binlerce Kürtü göç
ettirdiği süreci 15 Temmuzdan önce yaşadık. Siz de tüm topluma
ve emekçilere saldırmak, OHALi kalıcılaştırmak için
15 Temmuzu Allahın lütfu olarak gördünüz. Hakkında herhangi bir
soruşturma yapılmadan, ifadeleri alınmadan hiçbir yargı
kararı olmayan 152 bin insanı bir gece ansızın işten
attınız. KHKlileri ve milyonlara varan ailelerini açlığa
ve sivil ölüme mahkûm ettiniz. Aradan altı yıl geçti, OHAL
Komisyonunun ve mahkemelerinin karar vermediği yüzbinlerce yaşamdan
bahsediyorum. Bu süreçte binden fazla kişi yaşamını
yitirdi, 130a yakını intihar etti. OHAL Komisyonu 20 kişiyi
öldükten sonra işine iade etti. İşte adaletiniz bu. Derhâl
lağvedilmesi gereken OHAL Komisyonu ve OHAL idare mahkemeleri için bütçe
ayırmak, bu ülkede adaletsizliği kurumsallaştırmak, ülkeyi
darbe kliğine teslim etmektir.
Değerli milletvekilleri,
ekonomik krizin etkilerini oldukça derin yaşayan, yaşam ve
sağlık haklarından olumsuz etkilenen diğer bir kesim de
engellilerdir. Başta bütçe olmak üzere yasalar, kurumlar ve internet
siteleri, mevzuat ve uygulama rehberleri -Resmî Gazete de dâhil- milyonlarca
engelliyi yok sayıyor. Enflasyon nedeniyle aldıkları ödenekler
her gün değer kaybeden engellilerin zorunlu kullandıkları
malzemelerin fiyatları fahiş oranda artmıştır. Birçok
üründe erişimde güçlük yaşamakta, SGK ödenekleri çok yetersiz
kalmaktadır. Engelliler için yaşamsal önemde olan bu haklarını
kullanabilmeleri, yoksul ve işsiz olmamalarına, tüm yaşam
alanlarının erişilebilir olmasına bağlıdır.
Engel sizsiniz, engel olmayın, gelin engellilerin temel
ihtiyaçlarını karşılayacak bütçeyi oluşturalım.
(HDP sıralarından alkışlar)
Bu bütçe sadece toplum
karşıtı, doğa karşıtı, Kürt
karşıtı değil; aynı zamanda kadın
karşıtı eril bir bütçedir. HDP olarak çözüm bütçemizdeki temel
ilkelerden biri de bütçelerin toplumsal cinsiyete duyarlı olması ve
tüm bütçeler için cinsiyet etki değerlendirmesi yapılmasıdır.
Peki, yapıyor musunuz? Hayır, bütçede cinsiyet etki
değerlendirmesi neden yapılmıyor? Ülke nüfusunun
yarısını oluşturan biz kadınların bu bütçedeki
payı nedir? Neden olduğunuz bu derin ekonomik krizde en çok
yoksullaşan kadınlardır.
Derin Yoksulluk
Ağının raporundan bazı örneklerle size yoksulluğun
kadınlaşmasını anlatayım, belki anlarsınız.
Her gün artan elektrik zamları nedeniyle tasarruf etmek için elektrik
süpürgesi yerine çalı süpürgesi kullananlar, çamaşırı elde
yıkayanlar, buzdolabı çalıştırmayanlar, kadın
pedi yerine atlet, kumaş parçası kullananlar, çocuk bezi yerine
poşet kullanıp çocuğa erken aylarda tuvalet öğretenler,
beslenme koyamadığı için çocuğunu okula gönderemeyenler ya
da aç gönderenler, pazarda akşam üzeri fiyatların ucuzlamasını
bekleyenler, pazar artıkları toplayanlar, her gün askıda ekmek
için fırın önlerinde belli saatleri bekleyenler, doğal gaz ve
kömür alamadığı için soğukta oturanlar, otobüse
binemediği için uzak mesafelere yürüyerek gidenler; hep kadınlar, hep
kadınlar. İşte tam da bu yüzden kadın düşmanı
eril bütçeniz ve yoksulluğun kadınlaşması diyoruz. (HDP
sıralarından alkışlar)
Ülkede her gün bir kadın
erkekler tarafından öldürülüyorken, şiddete, tacize, tecavüze
uğruyorken şiddeti önleyecek hiçbir şey
yapılmadığı gibi şiddeti meşrulaştıran
bu erkek devlet aklı kadınların bütçe ve yaşam hakkına
mı duyarlı olacak? Mama fiyatlarının yüzde 500
arttığı durumda bebekler ve çocuklar yetersiz beslenme riski
altındadır. Sermaye ve yandaşa vergi muafiyeti ve istisnaları
düzenleyen bu iktidar, çocukları ve bebekleri mi düşünecek?
Kadınların ve bebeklerin kullandığı temel
ihtiyaçlardan vergi mi almayacak? Kadınlara ücretsiz hijyen malzemesi,
bebeklere bez ve mama mı verecek?
Çocuk
istismarcıları hakkındaki davaları açtırmayanlardan,
Rızası var. Bir kereden bir şey olmaz. diyenlerden, çocuk
yaşta evlendirmelere ses çıkarmayanlardan çocukların aç
uyumaması, gençlerin ülkeyi terk etmemesi için bütçe
ayırmasını beklemiyoruz elbet. Çünkü bu erkek devlet
aklının önceliği ranttır, saltanattır; beslendiği
kaynak da savaştır. Savaşta ve tecrit politikalarında
ısrar eden bu iktidar, halkın bütçesini gasbetmektedir. Yaşanan
ekonomik krizin, hukuksuzlukların, eşitsizliklerin asıl nedeni
Kürt düşmanlığı ve savaştaki ısrardır.
Bütçenin büyük bir bölümünü savaşa aktaran AKP-MHP iktidarı derin yoksulluğa,
açlık ve işsizliğe mahkûm ettiği tüm toplumu
bastırmak, sesini kısmak için tecrit politikalarına
sarılmıştır. AKP-MHP iktidarının ilk seçimde
kaybedeceği artık sokakta ve her platformda konuşuluyor ancak
daha önceki tüm iktidarların gidişinde olduğu gibi sebep yine
sadece ekonomik kriz olarak ele alınmaktadır. Kimse bu büyük
krizlerin sebebi olan hükûmetlerin gidişini hızlandıran
asıl nedenin Kürt sorununun çözümsüzlüğü olduğunu görmek
istemiyor. İktidarda olanlar ya da gelecek tüm iktidarlar bilmelidir ki
inkârcı zihniyet değişmedikçe, Kürtlerin haklı talepleri
karşılanmadıkça ülkenin krizden çıkması
imkânsızdır. Çözüm ertelendikçe huzur, refah ve birlikte yaşam
da ertelenmektedir. Çatışma, savaş çözüm değildir, tek
çözüm müzakeredir; nihayetinde gelinecek yer de müzakere masasıdır.
Tüm Türkiye halklarına
sesleniyorum: Bu iktidarların beka diye sarıldıkları
koltuk savaşlarının bedelini bizler ödemek zorunda değiliz.
Eşit, özgür bir yaşam mümkün. Kararlıyız ve çok güçlüyüz,
bu kirli düzene son vereceğiz. Cumhuriyetin 2nci yüzyılı
Türkiye halklarının tek adam rejiminden kurtulduğu,
kadınların ve Kürtlerin temel haklarının
kazanıldığı bir yüzyıl olacak ve bizler bu yüzyılda
demokratik, ekolojik, cinsiyet özgürlükçü bir yaşamı inşa
edeceğiz.
(*) (HDP sıralarından
alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım, ithamları kabul etmiyoruz. Kürt
düşmanı PKKdır. Hep birlikte terörle mücadele etmeliyiz.
BAŞKAN Peki,
teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz talep eden Malatya Milletvekili Veli Ağbaba. (CHP
sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar)
CHP GRUBU ADINA VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
14 Aralık tarihi yeni
bir vesayet odağının, yeni bir darbe girişiminin adıdır.
14 Aralık darbe girişiminin sahibi saray vesayetidir. Kendisi
geçmişte gücünü millî iradeden alan bir siyasetçinin geldiği son
nokta millî iradeyi hiçe sayması ve 16 milyon İstanbullunun iradesine
açık bir darbe yapmasıdır. (CHP sıralarından
alkışlar) Bu kararı alanlar, talimatı verenler,
-açıkça söyleyelim- destekleyenler, mazeret üretenler, başta Mecliste
olmak üzere, onlar da darbecidir.
Değerli arkadaşlar,
darbe saraydan talimat alan yargıçların eliyle de yapılır.
Ha Türk Silahlı Kuvvetlerine talimat vermişsin, uçakları
uçurmuşsun, tankları yürütmüşsün ha da talimat verip ahmak
lafına hapis cezası, siyasi yasak getirmişsin, ikisi
arasında hiçbir fark yok. Tanklar halkın bedenini ezer, bu yaptığınız
halk iradesini, halk kararını, halk vicdanını ezmesidir.
(CHP sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar)
Demokrasilerde halkın bedenlerinin ezilmesi ile tercihlerin ezilmesi
arasında hiçbir fark yoktur. Siz, dün akşam 16 milyon
İstanbullunun bedeninin, kalbinin, kararının, iradesinin
üzerinden geçtiniz. Bu darbeyi yapanlar Oyunuzu Sisiye mi,
İmamoğlu'na mı vereceksiniz? diyenlerdir. Bu arada
hatırlatmak isterim Sayın Doğan Kubat, rabia gitti, rabia gitti.
(CHP sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar) Şimdi ne
oluyor? Sisi'yle el sıkışmayı diplomatik zafer olarak
gösteren bir siyasi manipülasyon ustası, bir siyasetçiyle karşı
karşıyayız.
Değerli arkadaşlar,
buradan açık ve net söyleyelim: Halkın oyuyla 2 defa seçilen Ekrem
İmamoğlu'na siyaset yasağını getirenler bugünün Kenan
Evrenleridir; bu kadar açık. (CHP sıralarından
alkışlar) O da sizsiniz. Bu darbenin emrini veren, kendi kendine
okuduğu bir şiir yüzünden siyasi yasak getirildiğini söyleyen ve
bunun ekmeğini yirmi beş yıldır yiyen Recep Tayyip
Erdoğan'dır. Dünün mağdurları bugün zalim
olmuşlardır.
Değerli milletvekilleri,
Ekrem İmamoğlu'na niye hapis cezası verildi? YSK'ye hakaret
ettiği için. İmamoğlu bu sözü YSK'ye değil Bakana
söylediğini söylüyor, YSK üyeleri Bu sözün muhatabı biz değiliz.
diyor ama İmamoğlu'na ceza veriliyor. Değerli arkadaşlar,
ben size söyleyeyim, İmamoğlu bunu kime söyledi: Sezgin Baran
Korkmaz'ın yurt dışına çıkışıyla ilgili
Devletin en tepesinden en aşağısına kadar bir önemli
organizasyon. diyerek kanunlara, Anayasaya meydan okuyan, hatta sizin Genel
Başkanınıza şantaj yapan kişiye ahmak dedi. (CHP
sıralarından alkışlar) İmamoğlu, mafya lideri
olduğu iddia edilen Sedat Peker'le barışmak için araya gazeteci
Özışık'ı sokan kişiye ahmak dedi. (CHP
sıralarından alkışlar) Milletin vekiline bazen komisyonda,
bazen bu kürsüden hakaret edenlere ahmak dedi. (CHP sıralarından
alkışlar) Hakaret arıyorsak değerli arkadaşlar, bir
arşivlere bakalım. Şu sözlere bir bakın: İsrail
dölü, adiler, cibilliyetsizler, zürriyetsiz, tezek, mankafa,
şerefsiz geri zekâlı, soysuz çakal, ölü sevici, çürük,
sürtük. Kim söylemiş? Recep Tayyip Erdoğan. Allah aşkına
ahmaktan iki yıl yedi ay hapis cezası çıkartanlar, milyonlarca
kadına sürtük, çürük diyenlere ne eder, bu sürtük ve çürük
lafının ederi ne? Ya da bir de hakaret edildiği iddia edilen
Soyluya bakalım, fotoroman Süleymana. Şerefsiz, onursuz,
tecavüzcü, namussuz, alçak, terörist, haysiyetsiz. Hatta utanarak
söylüyorum, Plan Bütçe Komisyonunda bir arkadaşımızın
ölmüş annesine küfretti, kulaklarımızla duyduk. Değerli
arkadaşlar, eğer İmamoğluna iki yıl yedi ay ceza
veriyorsan Soyluyu ya da Süleymanı siyasetten hatta insanlıktan
menetmen lazım. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu İstanbul kimyayı
bozdu, iki sebebi var. Birincisi: Ne diyordu Erdoğan? İstanbulu
kaybeden Türkiyeyi kaybeder. Genel Başkanımıza söylüyor. Bu
sözü şöyle çevirelim: İstanbulu kazanan Türkiyeyi kazanır.
İşte sorun burada. İkincisi: Yirmi beş yıldan beri
İstanbulu yönetenlerin arpalıklarının ellerinden gitmesi.
Değerli arkadaşlar, buradasınız, muhtemelen burada bulunan
birkaç vekil de İstanbul Büyükşehir Belediyesinin tahsis etmiş
olduğu araca binmiştir. Liste var, Allah aşkına
arkadaşlar, 827 tane araç, 827 tane araca AKP biniyor. Grup başkan
vekili var, il başkanı var, il gençlik kolları başkanı
var, tam 2,2 milyar yani eski parayla 2,2 trilyon acaba kimyanızı bu
bozmuş olmasın?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Katrilyon, katrilyon.
VELİ AĞBABA
(Devamla) 2,2 katrilyon. Bravo Burcu.
Arkadaşlar, başka?
Tirajı olmayan lağım medyasına, haram medyasına
kesilen ilanlar bitti değerli arkadaşlar.
Bir başka şey
değerli arkadaşlar, buradalar mı bilmiyorum, ben bu kürsüye
geldim söyledim. Burada AKP'li bir kadın kolları başkanı,
bir eski bakan, bir milletvekili burs değil, servet almış.
dedim, kanıtlarıyla sundum. 7,7 milyon TL ne kadar yapar bugünkü
parayla? 7 trilyon. Kabul ettiler ama ne yaptılar biliyor musunuz? Ravza
Kavakcı, ismini de söyleyeyim, belki sataşmadan söz alır; benim
hakkımda tam 400 bin liralık dava açtı, 400 bin lira. 7 milyon
yetmedi, bir de 400 bin liralık dava açtı. (CHP
sıralarından alkışlar) Ona da söylüyorum: Zehir olsun,
zıkkım olsun. İstanbulun nimetlerini, fakir fukaranın
hakkını yiyenlere zehir olsun, zıkkım olsun, haram olsun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, değerli
arkadaşlar, diyorlar ya AKP milletvekilleri: Yargı
bağımsız. Yesinler sizin bağımsız
yargınızı(!) Hele bir de Adalet Bakanı var, diyor ki:
Yargıya intikal etmiş konularda konuşmam. Kim? Bozdağ.
Ya, Sezen Aksuyla ilgili konuşup talimatı veren sensin. Sedef
Kabaşla ilgili konuşup talimatı veren sensin. Gülşenle
ilgili konuşup tutuklama talimatını veren sensin ama 6
yaşındaki iğrenç istismarda susan yine sensin. Konuşması
gereken yerde susan, susması gereken yerde konuşan Adalet
Bakanı. Vallahi billahi, FETÖden beter bir yargı düzeyiyle
karşı karşıyayız.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Susmadı ki.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Biliyoruz ki İmamoğlu ne ilk ne son, Ergenekonu
hatırlayın, diğer davaları hatırlayın, Geziyi
hatırlayın. Maalesef, yargı talimatla hareket ediyor.
Değerli arkadaşlar,
FETÖnün size yaptıklarını yapıyorsunuz, FETÖyle birlikte
bize geçmişte yaptıklarınızı yapıyorsunuz,
yetmiyor bir de üzerine koyuyorsunuz. Belediye başkanlarına kayyum
atıyorsunuz, siyaset yasağı koyuyorsunuz. Hakaret olup
olmadığı Yargıtayda bile tartışmalı olan bir
konuda İstanbul Belediye Başkanını
cezalandırıyorsunuz. AİHM kararlarını
uygulamıyorsunuz. Dün mazlum edebiyatı yapıyordunuz, bugün
zalimliğin âlâsını yapıyorsunuz. 6 Mayıs darbe
girişimi sonrası 23 Haziranda İstanbullunun tokadını
yediniz, şimdi, tüm Türkiye'nin tokadını yiyeceksiniz
değerli arkadaşlar, buna hiç kuşku duymuyoruz.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, bakın, bu karar, elbise kılıfıyla,
ayakkabı kutusuyla para alan, rüşvet aldığı kameralarına
yansıyan bakana uygulanmıyor, o ne oluyor? Büyükelçi oluyor. Ya da
saat alan bakanlara uygulanmıyor, açıkça, Rıza Sarraf gibi bir
ahlaksıza teslim olan siyasetçilere uygulanmıyor, kime
uygulanıyor? İmamoğlu'na uygulanıyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
her şey açık seçik. Siyaset yasağı, bu memleketin Türk
Bayrağını, millî değerlerini kendi pisliklerini örtmek
için kullanılan Rıza Sarraf'a ödül veren AK PARTİ Genel Başkan
Yardımcısına laf söylenmiyor ahmak diyenlere uygulanıyor.
Yazıklar olsun sizin yargı düzeninize! (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
bakın, trollere sorsan mağdur Recep Tayyip Erdoğan. O, her
şeyde mağdur, Birinci Dünya Savaşı'nda mağdur olan o,
İkinci Dünya Savaşı'nda mağdur olan o, hatta Beyazıt'ın
Timur'a esir düştüğü savaşta, Ankara Savaşı'nda
mağdur olan yine o! (CHP sıralarından alkışlar)
Başka? Bir de Korede mağdur olan da o, mağdur. Şimdi,
derse ki yarın
Yarın ölçer, kamuoyu tepkisi de anormal, herkes
-hukuku bilen değil Doğan Kubat- vicdanı olan herkes buna
karşı, anketlerde düşüyorsa çıkar der ki: Bu kararı
ben kabul etmiyorum. Der mi? Der. Örnekleri var mı? Var. Ancak buradan
söyleyeyim: O mağdur değil, bu işin failidir, failidir,
failidir. (CHP sıralarından alkışlar)
Arkadaşlar, örnek çok,
bakın, biri iki örnekle sözlerimi tamamlayayım. Sezen Aksu söz
söylediğinde Dilini keserler. diyen de o Ben o sözü Sezen Aksu'ya
söylemedim. diyen de o. Başka?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
VELİ AĞBABA (Devamla)
Dolmabahçe masasını kuran, Dolmabahçe masasında kimin nereye
oturacağına karar veren de o, oylar düşünce Dolmabahçe
masası olur mu? diyen de o. (CHP sıralarından
alkışlar) Ya, bu Bakanların -ne bileyim- Efkan Ala, Mahir Ünal,
Yalçın Akdoğan, senden habersiz tuvalete gider mi, gider mi? (CHP
sıralarından Gitmez sesleri) Gitmez. Ya da burada ne diyordu
-hepiniz böyle böyle yapıyordunuz; gitti rabia, gitti rabia- ne
diyordunuz? Rabia diyorlardı Mursi
Mursi
Mursi
diyorlardı. Ne
oldu? Mursi gitti, Sisi geldi. Daha önce söylemiştim, yakında Biz
bunu Mursi'yi, desteklemek için değil Sisi, sen dört dörtlük
adamsın. demek için yaptık. derse şaşmayın. (CHP
sıralarından alkışlar) Bu işin faili de o.
Göreceksiniz, İstanbul'da tokadı yediniz, Türkiye'de de tokadı
yiyeceksiniz. Kim halkın iradesine karşı gelmişse tarihte
görülmüştür ki o yok olmuştur, siz de yok olacaksınız. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Veli, halk onlara Bay bay hepiniz. diyecek.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım
MEHMET SAİT
KİRAZOĞLU (Gaziantep) Bu karara en çok CHP sevinmiş belli.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Tunç.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım, sayın hatip Darbeci zihniyete
mensupsunuz. diyerek hakaret etti, cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, iki
dakika. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
5.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, Malatya Milletvekili
Veli Ağbabanın 362 sıra sayılı 2023 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 14üncü maddesi üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; sayın hatibin
konuşmasındaki üslubu bir kere tasvip etmemiz mümkün değil yani
şu kürsü İç Tüzük gereği temiz bir dille konuşmayı
gerektiriyor. Her cümlesinde hakaret var, her cümlesinde saldırı var,
her cümlesinde hakikatleri ters yüz etmek var.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Ne gibi?
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Bir
kere, biz rabiadan vazgeçmeyiz; bizim bu rabiamız tek millet, tek vatan,
tek devlet, tek bayraktır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Bay bay hepiniz. diyor halk, Bay bay hepiniz. diyor.
YILDIRIM KAYA (Ankara)
Düzceye koyduğunuz rabia heykelini niye kaldırdınız?
Vazgeçtiniz!
YILMAZ TUNÇ (Devamla) -
Bundan vazgeçmemiz mümkün değildir. Bir kere, vesayetçi sistemi tarihe
gömen liderdir Recep Tayyip Erdoğan. Darbeci zihniyeti tarihe gömen
liderdir Recep Tayyip Erdoğan. (CHP ve HDP sıralarından
gürültüler)
OYA ERSOY (İstanbul)
Belediyelere kayyumları kim atadı? Kürt halkının iradesini
kim gasbetti?
YILMAZ TUNÇ (Devamla) -
Şimdi, İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesinin kararını
sabahtan bu yana tartıştık, bu kararın kesin bir karar
olmadığını söyledik, ilk derece mahkemesinden sonra bu
ifadelerin, Yüksek Seçim Kurulu üyelerine söylenen Ahmaktır. ifadesinin
hakaret suçu olup olmadığına karar verecek olan biz değiliz,
buna karar verecek olan yargı.
YILDIRIM KAYA (Ankara)
Sizin vicdanınızla karar verecek!
YILMAZ TUNÇ (Devamla) -
İlk derece mahkemesinin görüşü bu yönde; istinafı var, temyizi
var. Buradan, bu karardan, bu hareketlerden Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın 97-98deki mağduriyetini çıkarmanız mümkün
değil, çok farklı durumlar.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Ya, o çok mağdur ya(!) Elli yıl içeride kaldı,
zulme uğradı(!) Orada kebap, börek yoktu(!)
YILDIRIM KAYA (Ankara) Onu
milletvekili yapan da biziz ya!
YILMAZ TUNÇ (Devamla) -
Birisi şiir okuduğu için özgürlüğü kısıtlanıp
hapse atılmış, diğeri hakkında ise Yüksek Seçim Kurulu
hâkimlerine Bu seçimi iptal edenler ahmaktır. diyerek hakaret
ettiği iddiası var. Buna karar verecek olan yargı.
Dolayısıyla burada yargıya müdahale edilmesi vesaire,
bunların hepsini reddediyoruz, kabul etmiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Git, Kobani kumpas davasına bak,
yargının hâlini gör! Ne bağımsızlığı ne
tarafsızlığı! Git, Kobani kumpas davasındaki hâkimlere
bak! Bağımsızmış, tarafsızmış!
YILMAZ TUNÇ (Devamla)
Yargı kendi süreci içerisinde işleyecektir.
Teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sataşmadım Sayın Başkanım, sataşmadım.
BAŞKAN Sayın
Ağbaba
VELİ AĞBABA
(Malatya) Başkanım, gerçekleri ters yüz etmekle,
yalancılıkla suçladı Sayın Başkanım.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Hayır, siyasi değerlendirme yaptım.
BAŞKAN Hakaret
değil Sayın Ağbaba.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkanım, daha ne desin? Kürsüye
yakışmıyor konuştukları. diyor, Temiz bir dille
konuşsun. diyor.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) O
değerlendirmedir Sayın Başkanım.
BAŞKAN Temiz bir dille
konuşmadığınızı ifade etti, sizin şimdi
temiz bir dille cevap vermenizi bekliyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
İç Tüzükte var Sayın Başkanım.
ORHAN SÜMER (Adana) Veli
Beyin söyledikleri Cumhurbaşkanının tekrarıydı
Başkanım, Cumhurbaşkanının söylediklerini
tekrarladı, bir şey demedi ki.
BAŞKAN - Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
6.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın, Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunçun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
VELİ AĞBABA
(Malatya) Arkadaşlar, değerli AK PARTİli milletvekili
arkadaşlarım; sizin zorunuza gitmesinden, üzülmenizden daha
doğal bir şey yok çünkü Türkiye siyasi tarihinde değil dünya
siyasi tarihinde bu kadar çark yapan bir siyaset az gelir, az. Gömlek
değiştiren siz, dün Şerefsiz. dediğinizin bugün dizinin
dibinde oturan siz, size Aptal olma. diyen Amerikan Başkanı Trump
için seçim kampanyası yapan siz ama bu rabia önemli.
Bakın, Malatyada bizim
bir Belediye Başkanı vardı Yeşilyurtta, rabia heykeli
dikti, eski Düzce Belediye Başkanı rabia heykeli dikti; şimdi,
rabia heykeli yıkılıyor, vallahi de billahi de, siz de
rabiayı kullanamıyorsunuz.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Çaktırmadan söküyorlar.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Kim dedi Kullanamıyor. diye, neyi kullanamıyor?
VELİ AĞBABA
(Devamla) Çünkü dün, darbe yapıldığında Cumhuriyet Halk Partisi
Mısıra büyükelçilerden oluşan bir heyet gönderdi, sizlere dedi
ki: Kardeşim, sen darbeye karşı çık, eyvallah; Sisiye de
karşı çık, Mursinin haklarını savun ama bin
yıldır ilişkin olan Mısırla ilişkilerini kesme,
kesersen zarar edersin. Dinlemediler. Bize, Kemal
Kılıçdaroğluna ne dediler? Darbeci. Niye? Kemal
Kılıçdaroğlu Osman Korutürk ile Faruk Loğoğlunu
Mısıra göndermişti. Şimdi, siz barışmak için
kapının önünde kedi gibi bekliyorsunuz! (CHP sıralarından
alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Ne alakası var ya! Bak, bak Ağbaba! Bak buraya bak, buraya!
MÜŞERREF PERVİN
TUBA DURGUT (İstanbul) İkisi aynı şey mi ya!
VELİ AĞBABA
(Devamla) Ya, Mursi olduğu sürece masasına oturmam, yanına
yaklaşmam. diyen, Birleşmiş Milletlerin Genel Kurulunda
aynı masada oturmam. diyen ben, şimdi, el sıkışmaktan
diplomatik zafer çıkaran siz
Bu utancı
taşıyacaksınız, bunu söyleyeceğim, hiç zorunuza
gitmesin, söyleyeceğim.
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Utanacak bir şeyimiz yok, kendinize
bakın.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Bir başka şey
Yargı bağımsız.
diyorlar ya; ya, kim inanır? Yargı bağımsızsa Rahip
Brunsonu bir emirle niye gönderdiniz? Haksızca tutuklanmış
Deniz Yüceli Merkelin emriyle niye gönderdiniz? Yargı
bağımsızsa Demirtaşın talimatını veren siz,
Kavalanın talimatını veren siz, ne bileyim, o
İstanbuldaki insan hakları savunucularının
talimatını veren siz
Yargı bağımsız
mağımsız değil, yargı direkt saraya bağlı,
sarayın vesayeti var. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Ağbaba, teşekkür ediyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Kabul etmiyoruz Sayın Başkanım.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Bay bay hepiniz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Bak, bak, iyi bak; bak rabia burada.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Osman, asarlar seni Osman. Osman, atarlar seni, Osman.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Osman, çaktırmadan heykelleri söküyorlar vallahi, ha.
BAŞKAN Sayın
Tunç, müsaade ederseniz sataşmadan Sayın Aşkın Baka söz
vermek istiyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Tamam.
BAŞKAN Sayın Bak,
sataşmadan size söz vermek istiyorum. Yerinizden çok
bağırıyorsunuz, buyurun kürsüye, iki dakika söz veriyorum ben
size. Lütfen yerinizden bağırmayın.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Rabia yapacakmış Başkan.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Evet.
BAŞKAN Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
7.- Rize Milletvekili Osman Aşkın Bakın, Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şöyle ifade edeyim
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Heykeller ne oldu Osman?
OSMAN AŞKIN BAK
(Devamla) Bağırmanıza gerek yok arkadaşlar ya. Niye
bağırıyorsunuz? [CHP sıralarından alkışlar(!)]
Yargılama bitmedi ki.
Bakın, Grup Başkan Vekilimiz de ifade etti, yargılama bitmedi,
daha karar verilmedi; bunun istinafı var, Yargıtayı var. Sonra,
Moğultayları hatırlayın, Moğultayları hatırlayın
ya. Niye şey yapıyorsunuz ki? Moğultayları
hatırlayın. Siyasette
VELİ AĞBABA
(Malatya) Gel, gel, gel; bugüne gel, bugüne gel.
OSMAN AŞKIN BAK
(Devamla) Bakın, arkadaşlar, hiç şey yapmayın. Bence siz
var ya tercih yapın; Kılıçdaroğlu mu, İmamoğlu
mu? O tercihi bir yapın kendi aranızda.
VELİ AĞBABA (Malatya)
Sana ne, sana ne?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sana ne?
OSMAN AŞKIN BAK
(Devamla) Kılıçdaroğlu mu, İmamoğlu mu?
VELİ AĞBABA
(Malatya) Yok, Osman, İmamoğlu mu, Sisi mi; İmamoğlu mu,
Netanyahu mu?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Osman, CHPye oy mu vereceksin?
OSMAN AŞKIN BAK
(Devamla) O tercihleri yapın, siz kendi aranızda onları
düşünün, o tercihleri düşünün. Bakın, bakan
VELİ AĞBABA
(Malatya) Osman, İmamoğlu mu, Sisi mi; İmamoğlu mu
Netanyahu mu?
OSMAN AŞKIN BAK
(Devamla) Kim gitti erken?
BURCU KÖKSAL
(Afyonkarahisar) Osman CHPye oy mu vereceksin?
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Sen rabia yapıyordun, rabia.
OSMAN AŞKIN BAK
(Devamla) Bakın, madem mahkeme kararı verilecekti, Almanyaya niye
gitti? Rıfkıyı dinlemeye mi gitti?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sana ne!
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sana ne!
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Belki Kılıçdaroğlu oy verecek, İmamoğlu
OSMAN AŞKIN BAK
(Devamla) Rıfkıyı dinlemeye mi gitti? Rıfkıyı
mı dinlemeye gitti?
İSMAİL ATAKAN ÜNVER
(Karaman) Rabia yaparken çıkmadın mı oraya?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Rabiayı anlat, rabiayı.
OSMAN AŞKIN BAK
(Devamla) Dolayısıyla siz buradan bir şey
çıkartamazsınız. Kararınızı verin,
İmamoğlu mu, Kılıçdaroğlu mu?
Size başarılar
diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Rabia, rabia
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Rabiayı anlat!
İSMAİL ATAKAN ÜNVER
(Karaman) Rabiayı anlat, rabia yapıyordun.
CAVİT ARI (Antalya)
Rabiayı anlat, rabiayı. Sisiyi anlat, Sisiyi.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan, Osman
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sakin
arkadaşlar, sakin. Yerinden bağıran herkese sataşmadan söz
vereceğim kürsüden ona göre. Bağırmanıza gerek yok, talep
edene veririz.
Sayın Tunçu dinleyeyim,
ondan sonra size söz vereceğim.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Peki Başkanım.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Ama rabiadan söz etmedi.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Sayın Başkan, biz de istiyoruz.
BAŞKAN - Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
9.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, Malatya Milletvekili
Veli Ağbabanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkan, Sayın Ağbabanın Türkiye Cumhuriyeti
devletine yönelik söylediği o çirkin sözleri iade ediyoruz, şiddetle
reddediyoruz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Size söyledi.
CAVİT ARI (Antalya)
Devlete değil, size söyledi size! Siz devlet değilsiniz, siz
iktidarsınız, karıştırmayın kendinizi devletle.
İSMAİL ATAKAN ÜNVER
(Karaman) Devlet ayrı, iktidarlar ayrı.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Bize niye söylüyor ya! Rıfkıya söylesin. Bize
niye söylüyor?
CAVİT ARI (Antalya)
Sen devlet misin ya!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Rıfkıya söylesin.
CAVİT ARI (Antalya)
Sen devlet misin? İktidarsın.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Devlet bizim.
BAŞKAN Sayın
Arı
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkan, Yargıyla ilgili şunu söylemek istiyorum:
Geçmişte darbe mağdurlarını yargılayan bir yargı
vardı -ki onların savunduğu yargıydı- darbecileri
mağdur gösteren yargı vardı.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Şimdi de darbe var.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Şimdi ise darbecileri yargılayan bir yargı var ve darbe
mağdurları müşteki durumunda. Dolayısıyla arada çok
büyük fark var.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Hiçbir fark yok, hâlâ aynı laf!
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
15 Temmuz darbe girişiminde ilk soruşturmayı yapan
yargıdır. Yine, 28 Şubat darbecilerini, 12 Eylül darbecilerini
yargı önüne çıkaran ve yıllar sonra hesap sorduran bu yargı
sistemidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAVİT ARI (Antalya) O
hâkimleri oraya dolduran sizsiniz. Adliye koridorlarında
FARUK SARIARSLAN
(Nevşehir) Ben de bağırıyorum, konuşmak istiyorum.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Başkanım, Sayın Osman Baka verdiğiniz
aynı
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Başkanım birilerinin
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Tunç
bitirmedi.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Pardon.
BAŞKAN Buyurun,
tamamlayın sözlerinizi.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Bu nedenle bir yargı kararı üzerinden tüm yargı
mensuplarını töhmet altında bırakan bu sözleri kabul
etmemiz mümkün değildir.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Zaten tek yargı kararı, başka karar yok; hepsi çok
güzel!
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Bağımsız olanları
görevden alıyorsunuz, yerine atıyorsunuz, karar
aldırıyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Kaldı ki kesinleşmemiş bir yargı kararı üzerinden
İktidar yargıya talimat veriyor. şeklindeki ifadeleri de kabul
etmiyoruz. Yargı bağımsız ve tarafsızdır.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Kobani kumpas davasının hâkimi
çeteci çıktı, çeteci.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Türkiyede başka olumsuz karar mı var arkadaşlar?
Türkiyede başka olumsuz karar yok ki.
BAŞKAN Sayın
Ağbaba, buyurun.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Başkanım, Osman Aşkın Bakın istemiş
olduğu maddeden ben de söz istiyorum.
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Sayın Başkanım, biz şimdi ne yapıyoruz? Birilerinin
timsah gözyaşlarını mı burada görüyoruz? Nedir bu ya?
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Kobani kumpas davasının hâkimi
çeteci çıktı, çeteci, mafya çıktı.
BAŞKAN Sayın
Çilez, size de iki dakika söz vereceğim.
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Tamam, geliyorum.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Ağbaba.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Ne sataşması var ya, Başkan?
BAŞKAN Tercihlerini
sordun, şimdi açıklayacak Sayın Ağbaba.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
8.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın, Rize Milletvekili
Osman Aşkın Bakın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
VELİ AĞBABA
(Malatya) Değerli arkadaşlar, Sayın Osman Bak sordu,
Sayın Yıldız sordu, İdris Bey sordu. Şimdi,
İstanbul seçimlerinden duyduğumuz birkaç sloganı daha
hatırlayalım; kulaklarımız duydu. Netanyahu mu,
İmamoğlu mu? dediniz.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Öyle bir slogan yok.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Vallahi dediniz, billahi dediniz.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Öyle bir slogan yok ya.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Ne dediniz? Sisi mi, İmamoğlu mu? Bak, siyasi
çarklarınız çok. Ya, 3 tane çark anlatayım ben size.
İsrail, katil devlet. diyordunuz, şimdi İsraille kuzu
sarması oldunuz.
SALİH CORA (Trabzon)
Ya, çark sizin içinizde.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Gazzede ağıt yakıyorsunuz, Kudüste halay
çekiyorsunuz; böyle bir siyasetçisiniz siz. Suudi Arabistan domatesimizi
yasakladı, Türk mallarını yasakladı iki yıl. Ya, niye
yasakladı? Niye yasakladı? Kaşıkçıyla ilişkileri
kestiniz. Sonra ne yaptınız? Saraya girmek için ne yaptınız?
MÜŞERREF PERVİN
TUBA DURGUT (İstanbul) Yurt dışında herkes bizi
VELİ AĞBABA
(Devamla) Böyle, kedi gibi demeyeyim de ona benzer bir şey
yaptınız. Ya, niye küstünüz, niye barıştınız?
Birleşik Arap Emirliklerine niye şerefsiz dediniz? O millete
şerefsiz diyen İçişleri Bakanınız niye o
şerefsizlerin önünde diz çöktü, onun cevabını verin.
MÜŞERREF PERVİN
TUBA DURGUT (İstanbul) Gözünü kapayan kendini karanlıkta zanneder.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Arkadaşlar, siyasi çarkınız çok. Bir
çarkınızı daha söyleyeyim de belki zorunuza gider; 28
Şubat, 28 Şubat, 28 Şubat. 28 Şubatı o gün
destekleyen, bugün destekleyen en önemli siyasi parti kimdir? Vatan Partisi.
Vatan Partisi nerede? İttifakınızda. Şimdi, sizin akıl
hocanız Doğu Perinçek, akıl hocanız
SAHİL CORA (Trabzon)
Ne alakası var ya?
VELİ AĞBABA
(Malatya) Aynen alakası var. Yalan mı? Doğru.
MÜŞERREF
PERVİN TUBA DURGUT (İstanbul) Ne alaka arkadaşlar, ne
alaka?
VELİ AĞBABA
(Malatya) Arkadaşlar bakın, kumpas, darbe varsa Ergenekona
bakacaksınız, Balyoza bakacaksınız, askerî casusluğa
bakacaksınız; hatta, bu Meclisi bombalayanlar, sivil insanların
üzerine kurşun sıkanların nasıl paşa olduğuna
bakacaksınız.
MÜŞERREF
PERVİN TUBA DURGUT (İstanbul) Buna kim tiyatro diyorsa ona
bakacaksınız. 15 Temmuza kim tiyatro diyorsa ona bak.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Boğaz Köprüsünde sıkılan kurşunların
silaha verildiği gece 12 Eylül 2010dur. O paşaların,
albayların, FETÖcü albayların general olduğu gün 12 Eylül
2010dur; arıyorsanız bunlara bakacaksınız. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Ağbaba.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 362) (Devam)
2.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi
(1/285), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller, 2021
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Genel Uygunluk Bildirimi ile 2021 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 201 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2021 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2021 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/2076) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
363) (Devam)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Niğde Milletvekili Sayın Yavuz
Ergun.
Buyurun Sayın Ergun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
YAVUZ ERGUN (Niğde) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2023 yılı bütçesi üzerine Grubumuz adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Genel Kurulu ve Niğdeli
hemşehrilerimizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Konuşmamın
başında ben şunu belirtmek istiyorum: Bizler, Cumhur
İttifakı olarak her daim Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek
devlet. demeye sonuna kadar devam edeceğiz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
O, Sisiyle görüşünce bitti.
YAVUZ ERGUN (Devamla) AK
PARTİ hükûmetleri olarak hazırladığımız 21inci
bütçenin öncelikle aziz milletimize hayırlı olmasını
diliyorum.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Size tekrar rabiayı kullandıracağım. Tekrar
kullandıracağım Osman!
BAŞKAN Sayın
Ağbaba, kürsüde konuşmacı var lütfen.
Devam edin.
YAVUZ ERGUN (Devamla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütçe yapmak kendi
içerisinde bir disiplini barındırmaktadır. Bütçe yapmak bir
vizyondur, bütçe yapmak düşüncenin hayata geçmesidir, bütçe yapmak Türk
milletinin yarınlarına dair sorumluluk almaktır. Türkiye
Yüzyılının bütçesini yapmak AK PARTİ iktidarlarına
nasip olmuştur. Yirmi yıldır yaptığımız
bütçelerin sonucunda aziz milletimizin teveccühüyle iktidara gelmiş
İki günü birbirine denk olan ziyandadır. inancında olan ve her
gün aynı azimle çalışan, ilk günkü heyecanıyla iş
yapan ak kadroların milletimize bir borcudur; sürekli çalışmak,
sürekli çalışmak ve sürekli çalışmaktır.
Ülkemizde
yatırımlarla birlikte zihinsel bir dönüşüm de yaşandı.
Biz, aziz milletimize bu ülkeyi, bu milleti gerçekten seven insanlar devletin
kadrolarıyla buluştuğunda, gurbetten sılaya at
koşturan bir yiğidin hasretiyle, azmiyle nasıl
çalışıldığını ve bu çalışma
azminin bize neler kazandırdığının güvenini verdik.
2002 yılında devraldığımız ülkenin
şartlarında 100üncü yılımızı
kutlayacağımız bugünün hayallerini kuran ve bugüne dair planlar
yapan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan'ın ve o günden bugüne kadar hizmet etmiş olan dava
arkadaşlarımızın bir tek ortak hedefi vardı, o da
şudur ki: Varoşlarında dolaşmak zorunda bırakılan
büyük medeniyetinin çocuklarına hizmet edip, hak ettiği muasır
medeniyet seviyesine çıkarmaktır. Yolu olmayan, evi olmayan,
arabası olmayan ama bunlardan değil de hatırı
sorulmadığında dertlenen aziz milletimiz için yirmi
yılın sonunda yaptığımız bu bütçeler sayesinde
bugün, kendi uçağımızı yapacak noktaya geldik. Kendi
aracımızı, geleceğin teknolojisiyle yaptık.
İHA'lar, SİHA'lar artık gökyüzünde âdeta bayrak gibi
dalgalanıyor. KIZILELMA, dün ilk uçuşunu yaptı, bugün yarın
dünya semalarında düşmana korku salacak. Denizin altında
Marmaray'la kıtalar bağlandı. Çanakkale Zaferi tarihî bir
köprüyle taçlandı. Yıllarca bitirilmeyen GAP şimdi ovaları
suluyor. Yine, bitmeyen Bolu Dağı Tüneli uzakları yakın
etti. Avrupa'nın en büyük havalimanıyla dünyayı artık
birbirine bağlıyoruz. Yusufeli Barajıyla enerjide olan
dışa bağımlılığımızı
azalttık. Karadeniz'de bulduğumuz doğal gaz yatakları,
sağlıktaki dönüşümler, şehir hastaneleri,
yaptığımız birçok yatırımın sadece birkaç
tanesi, daha binlercesi işte bu ak kadroların sayesinde milletimize
hizmet olarak dönmüştür. Yakın zamanda tüm muhalefet partisi
milletvekillerimizin de içinde yer aldığı bir grupla beraber
Hatayda sınır birliklerimizi ziyaret etme şansımız
oldu. Bir kez daha gördük ve gururlandık ki Mehmetçiğimizin
üzerindeki elbiseden kullandığı tüm savaş teçhizatına
tamamen yerli ve millî teknolojinin ürünüdür. Savunma sanayisinde yapılan
yatırımlarla sınırlarımız daha güvenli ve
düşmana korku salacak bir güç hâline döndü. İşte, tüm bunlar
yirmi bir yıldır yaptığımız bütçelerin hizmete
nasıl dönüştüğünün bir kanıtıdır. Bugün Türkiye,
çöpü, çukuru değil; sanayiyi, üretimi, teknolojiyi
konuşmaktadır.
Seçim bölgemiz olan
Niğde için de birkaç örnek vermek istiyorum. İlimizde
yaptığımız yatırımlar sürekli artıyor,
gelişiyor ve devam ediyor. Bunların en başında, en son
açtığımız Ankara-Niğde otoyolu
Niğdemiz de AK
PARTİ dönemine kadar alamadığı hizmeti ve
yatırımı son yirmi yılda almıştır. Tabii ki
vatandaşımızın hizmetine sunulmuş ve sunulacak birçok
yatırımı da buradan sayabilirim hastaneler gibi, üst geçitler
gibi, sanayi yatırımları, sağlık
yatırımları ve daha nicesi. Artık saymaya
yetişemeyeceğimiz yatırımlar elbette çok önemli ancak
Niğdemiz için, Türkiyemiz için en önemlisi sanayi yatırımları;
bugün, Niğdemizde, Niğde merkezde bulunan organize sanayi bölgemiz,
şükürler olsun, şu anda tüm alanlarını doldurmuş
durumda ve genişleme çalışmalarına devam etmekteyiz
Üretim ve sanayi
yatırımlarının olmadığını iddia
edenlere karşı rakamlarla anlatmak istiyorum, yine Niğdeden
örnek vermek istiyorum: 2002 yılında, AK PARTİ iktidara gelmeden
önce, ilimizde sadece 30 tane sanayi yatırımı vardı ve
istihdam sayısı tam tamına 1.975 kişiydi; bugün
baktığımızda, Niğde ve Bor Organize Sanayi Bölgelerimizde
275 firmamız aktif olarak üretim yapmaya devam ediyor ve toplamda 8 binin
üzerinde kişi çalışıyor. Bu rakamlar yeterli mi? Tabii ki
yetmez. Şu anda organize sanayi bölgelerimiz âdeta bir şantiye
alanına döndü. Toplam 86 adet yeni fabrikamızın inşaatı
son hız devam ediyor, 35 firma da inşaat için ruhsat almayı
bekliyor. Bu yatırımlarımız tamamlandığında
ek 8 bine yakın insanımıza ekmek kapısı olacak. Yeni
tahsis edilen yerlerde yapılan sanayi
yatırımlarımızın toplam tutarı şu an için 17
milyar liranın üzerine çıkmış durumda. 2018den bugüne
kadar son beş yılda 52 firmamız yatırımını
tamamladı ve üretime son hız devam ediyor ve şu anda da bekleyen
sanayici ve yatırımcı sayımız yaklaşık 190
civarında. 2002 yılında boş olan 2 organize sanayi
bölgesinden bu yana kadar 3 yeni organize sanayi bölgemizi daha ekledik.
Birincisi Tarıma Dayalı Besi İhtisas Organize Sanayi Bölgesi,
diğeri Niğde merkezde yer alan 3. Organize Sanayi Bölgemiz ve
Güneş Enerji İhtisas Sanayi Bölgesi. Bu örnekler bile aslında
hizmetin yanında yatırımın da AK PARTİ döneminde
gerçekleştiğini anlatmaya yetiyor.
Sanayicimiz doğal gaz
istiyor, hemen geliyor; altyapı istiyor, tamamlanıyor. Tüm bu
anlattıklarım lafla olmuyor, organize sanayilerimizde yapılan
yatırımlarla oluyor, bütçeyle oluyor, AK PARTİyle oluyor, dünya
liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğanla oluyor.
Ömrümün en güzel
yılları diyebileceğim on dört yılımı
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
davasının bir neferi olarak Niğdemize ve ülkemize hizmet için çalışmayı
nasip eden Rabbime şükürler olsun diyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bu vesileyle 2023
yılı bütçesinin hazırlanmasında emeği geçen başta
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak
üzere, bakanlarımıza, bakan yardımcılarımıza,
bakanlıklarımızda bulunan tüm personelimize, kamu kurum ve
kuruluşlarımıza, aziz milletimize hayırlı
olmasını diliyor, sizleri en kalbî duygularımla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şahıslar adına ilk söz Karabük Milletvekili Sayın Hüseyin
Avni Aksoya aittir.
Buyurun Sayın Aksoy.
HÜSEYİN AVNİ AKSOY
(Karabük) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2023
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu üzerine söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu ve Türk milletini şahsım ve Memleket
Partisi adına saygıyla selamlıyorum.
Başta Mustafa Kemal
Atatürk'ü, millî kahramanlarımızı, şehitlerimizi ve de
yakamdaki İstiklal Madalyasının hak edeni, cephane nakliye
komutanı dedem Hüseyin Efendiyi saygı, rahmet ve minnetle anıyorum.
Bugün
halkımızın gerçek gündemi işsizlik, hayat
pahalılığı ve terörle mücadeledir. Eğitim
sistemimizdeki planlama hatası nedeniyle üniversite mezunlarımız
işsiz ve mağdur durumdadır, vasıflı işsizlik her
geçen gün artmaktadır. İşsizliğin bir diğer önemli
sebebi, sığınmacıların kayıt dışı,
ucuz işçi olarak çalıştırılmasıdır.
İşveren, hayat pahalılığı ve maliyet
yüksekliği nedeniyle sığınmacıları
çalıştırmaya mecbur kalmaktadır. Irak ve Suriye'deki iç
karışıklıklar nedeniyle ülkemize 5 milyon civarında
sığınmacı gelmiştir, vatandaşlarımız
sığınmacıların maliyetini karşılamak zorunda
kalmıştır. Sonuç, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları
işsizdir.
İkinci sorun hayat
pahalılığıdır. Pandemi bütün dünyada enflasyona sebep
olmuştur. Ülkemizde üretimin azalması da enflasyonun en temel
sebeplerinden biridir. Emperyalistler yüz yıldır
etrafımızdaki taşeron devletleri ve teröristleri
desteklemektedirler. Bunlara karşı yapılan mücadelenin ekonomik
maliyeti de enflasyonu arttırmaktadır. Biz, Memleket Partisi olarak
işsizliği sonlandırıp yoksulluğu bitireceğiz.
Terörü bitirip huzuru, barışı ve kardeşliği yeniden
sağlayacağız, sığınmacıları da insani
bir çözümle kendi topraklarına göndereceğiz.
Asgari ücret, başta
çalışanlarımız olmak üzere bütün kesimleri doğrudan
ilgilendirmektedir. İnsanları patates, soğan dahi alamayacak
kadar gelir seviyesine mahkûm etmekle enflasyon düşmez. Asgari ücretlinin
millî gelirden alacağı pay artırılmalı, öncesinde de
temel ihtiyaçlara gelebilecek zamlar önlenmelidir. Bugün resmî adıyla
enflasyon yüzde 85tir ancak gerçek rakamın yüzde 100ü geçtiğini
hepimiz biliyoruz. Cumhuriyetimizin 100üncü yılına girdiğimiz
bugünlerde gelin asgari ücreti 11 bin lira yapalım ve en düşük emekli
maaşını da bu tutara eşitleyelim. Gelin, sadece dinî
bayramlarda değil, millî bayramlarda da asgari ücret tutarında 6
bayram ikramiye verelim.
Bu onurlu kürsüden ilimiz
Karabük ve Batı Karadeniz Bölgemizden de bahsetmek istiyorum. İklim
değişikliği ve aşırı yağışlar
sonucu sık sık sellerle boğuşan Karabük, Zonguldak, Bartın,
Bolu, Düzce, Kastamonu ve Sinop illerimizin iklim koşullarına göre
yeniden imar edilmesi gerekmektedir. Dereler, çaylar, ırmaklar
halkımızın yaşam alanlarına dokunmadan yeniden
ıslah edilmelidir. Bu konuda gerekli yasa teklifim yüce Meclise
verilmiştir.
Zonguldakın Filyos
Limanı Projesiyle Boğazdaki deniz trafiğinin
azaltılması, nitelikli üretimin artırılması, ulusal ve
uluslararası taşımacılık ve ticaretin
geliştirilmesi hedeflenmektedir. Filyos Limanının bir bölümü
ihracat için konteyner limanı olarak ayrılmalı ve Karabük
iş dünyasının ihracatının da bu limandan
yapılması sağlanmalıdır. Ayrıca, Karabük
Eskipazar Organize Sanayi Bölgesine bir lojistik merkezi
kurulmalıdır. Yine son günlerde Kardemirin bir kısım
hisselerinin Türkiye Varlık Fonu tarafından alınmakta
olduğu bilgisi vardır. Kardemir Türkiyemizin ilk ağır
sanayi fabrikası olup Karabükümüzün kalbidir. Kardemir üzerinde
Karabükümüzün hayrına olmayan düşünceler varsa bunun
karşısında oluruz. Karabükte Kardemire Kardeş olarak
orman ürünleri ile et ve süt ürünleri üretim fabrikası kurulması için
gerekli yasa teklifleri tarafımdan verilmiştir.
Diğer taraftan
Karabükte depreme karşı güçlendirme ve yenileme yapılacak
okullarımız bulunmaktadır. Bu okullardan biri de
altmış sekiz yıllık Demir Çelik Lisesidir. Çok değerli
Karabüklülerin eğitim aldığı bu lisenin
yıkılmadan altyapı güçlendirilmesi ve restorasyon
çalışmasıyla tarihî yapısının korunması daha
uygun olacaktır. Ayrıca dünya mirası Safranbolu ilçemizin
gelişimine katkı sağlamak amacıyla Karabükümüze 2nci bir
üniversite olarak Safranbolu üniversitesi adında bir üniversite
kurulmalıdır, gerekli yasa teklifi tarafımdan verilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
bizim kültürümüzde Türk milleti kavgadan gürültüden bıkınca huzur
için kafa dinlemeye gider, memleketine giderler. Bu ittifaklar devamlı
kavga etmekteler. Türk milleti olarak sizlere düşen görev bu iktidarı
da bu muhalefeti de emekli edip memlekete göndermektir. Huzur arayan, esenlik
arayan herkesi Memlekete davet ediyorum, bu memleket hepimizin, başka
memleket yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
HÜSEYİN AVNİ AKSOY
(Devamla) Memleket isterim/Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı
olsun/Kuşların çiçeklerin diyarı olsun/Memleket isterim/Ne
başta dert, ne gönülde hasret olsun/Kardeş kavgasına bir nihayet
olsun/Memleket isterim/Ne zengin fakir, ne sen ben farkı
olsun/Kış günü herkesin evi barkı olsun/Memleket
isterim/Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun/Olursa bir şikâyet
ölümden olsun.
Yüce Meclisi ve Türk
milletini saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Söz
sırası İstanbul Milletvekili Sayın Sera Kadıgilde.
Buyurun Sayın
Kadıgil. (HDP sıralarından alkışlar)
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Sayın Başkan, kıymetli üyeler; 2023
bütçesi üzerine Türkiye İşçi Partisi adına söz almış
bulunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gerçi söz şahsım
adına, Türkiye İşçi Partisi adına değil ve HDP
Grubunun gösterdiği dayanışmayla ancak burada
konuşabiliyoruz çünkü TİP ya da grubu olmayan diğer partiler
adına koskoca bütçe süreci boyunca beş dakika bile söz verilmedi, bu
ayıbı da Meclis tutanaklarına geçirerek başlamak istiyorum.
O yüzden, size bu sene
maaşlarımızdan, aldığımız ekmekten, sütten
topladıkları vergileri nasıl çarçur edeceklerini anlatacak
zamanım yok. Sadece müthiş bir ahmaklığın kısa tarihini
anlatacağım izniniz olursa. Bir halkın ferasetini hileyle
hurdayla, zorbalıkla yok edebilirsem muktedir olurum. sanan ve tam da bu
yüzden asla muktedir olamayanların kadim hikâyesi bu. Muktedir
olamıyorlar çünkü ne yaparlarsa yapsınlar herkesi susturamıyor,
herkesi korkutamıyor, herkesi bir türlü kandıramıyorlar. Bazen
hâlâ satın alamadıkları bir gazeteci çıkıp bozuyor
oyunlarını, bazen eski bir iş birlikçileri, kimi zaman halk
tümden dikiliyor karşılarına, kimi zaman daha 15inde bir çocuk,
çoğu zamansa kadınlar; buna rağmen her fırsatta deniyor
işte şansını. Aynı şeyleri tekrar tekrar
yapıp farklı sonuç beklemek ahmaklıktır. diyor Einstein
ama bu iktidar tekrar tekrar aynı yöntemleri deneyerek herkesi
korkutabileceğini sanmaya ne yazık ki devam ediyor. Bakın,
mesela 70lik Mücella ablayı hapse tıkarsam kahkahasını,
gülüşünü çalarım. sanmak ne kadar aptalca değil mi, ahmakça
değil mi oysa? Can Atalayı esir alırsam bile bile ölüme yolladığım
madenciler avukatsız kalır. sanmak, Selçuk Kozağaçlıyı
bir yıl hapisle ehlileştirebileceğini ummak, padişah
Grevinizi yasak ettim. diye ferman çıkarttı diye Bekaert
işçilerinin size boyun eğeceğini sanmak ahmakça. 924
cumartesidir hiçbir iktidarın baş edemediği Cumartesi
Annelerini 2 TOMA, 3 davayla sustururuz. sanmak, Adliye önlerini dar edersek
Emine Şenyaşar, Mısra Öz, Gülsüm Elvan davalarından
vazgeçer. sanmak ahmakça. İstanbul Sözleşmesinden çıkarsak
kadınlar kırar dizini oturur, erkeklerin sözünden çıkmazlar,
katledilen kardeşlerinin hesabını sormazlar. sanmak,
Anayasaya sapkın diye yazarsak, LGBTİ+lar bir anda ortadan yok
olur. diye ummak, siyasal İslamın getirdiği anlayışa
boyun eğeriz sanmak bir hayli ahmakça arkadaşlar, ahmakça. Bir elektrik,
su parasıyla Alevilerin eşit yurttaşlık talebini satın
alabilirim. sanmak, kızına yakaran bir annenin dilini bile
sansürlerken o karanlık gündüz programlarınız, çıkıp
hâlâ bu ülkede Kürt sorunu yok. diye masal anlatmak ahmakça mesela. 6
yaşından beri bir kız çocuğunun yirmi yıl boyunca
sistematik tecavüze uğradığını bilen, tam iki yıl
boyunca bugüne kadar istismarcıların elini kolunu sallayarak
gezmesini seyreden, bir çocuk istismarcısıyla yaşayan 17
yaşındaki kız kardeşinin izini bile sürmeyen, buna
rağmen hâlâ koltuğunda oturan, bir de utanmadan bizden
alkış bekleyen bir Aile Bakanımız olması
bayağı ahmakça arkadaşlar. Bakın, daha bugün bir grup
sarıklı adliye önünde tecavüzcüsünü Size harcatmayız. diye
sahip çıkmak için eylem yapabilirken bunca şerefsizliğin
tarikatlarla ve cemaatlerle ilgili olmadığını savunmak
bence bayağı ahmakça arkadaşlar ya da mesela daha dün
yaşadığımız olay
Kendisinden önceki Bana, ceza ver
diye baskı yapıyorlar. Ben hukuka göre karar veririm. dediği
için Samsuna sürülen bir hâkimin yerine cübbe giyip de hâkim diye oturabilen
bir hâkim
Ne yaptı bu hâkim? İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanına, Süleyman Soyluya ahmak dediği için, YSK üyelerine
hakaretten ceza verdi. İstanbullunun oyuyla bir kez değil, iki kez
seçilen İmamoğluna siyasi yasak getirebilirim sandı.
Ahmaklık diyorduk ya
hani arkadaşlar, bakın, İstanbul seçimlerini Hiçbir şey
olmadıysa bile bir şeyler oldu. diye iptal ettirip bu vesileyle 800
bin oy fark yemenizin üstünden daha dört yıl geçmemişken, ya, sizin
reisiniz otuz yıldır bir şiir okuduğu için
yattığı o dört aylık hapsin ekmeğini hâlâ azimle
yerken İmamoğlunu hapse attırmaya çalışmak sizce de
çok ahmakça değil mi arkadaşlar? İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanını saray yargısı eliyle diskalifiye
ederim sanmak, sonra da bu halk oturup çekirdek çitleyerek bize izin verir diye
beklemek bence bayağı ahmakça çünkü arkadaşlar. Sandıkta
dizlerini titreteni yargı freniyle durdurabilirim sanmak, misal
Demirtaşın zekâsına, inadına, neşesine ket vururum
sanıp kâinat iletişim başkanlığınıza
karşı bir garip kettleın karşısında yenilmek
sonra da azimle aynı şeyleri denemek sizce de aptalca değil mi
arkadaşlar?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
SALİHA
SERA KADIGİL SÜTLÜ (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Hani
diyordu ya sevgili Ahmet Kaya Nereden baksan tutarsızlık, nereden
baksan ahmakça. arkadaşlar
Çok söz söyledik ama sözlerin en güzelini
yine atalarımız söylemiş; Ahmak çabalar, iş
olacağına varır. demiş. O yüzden siz ne yaparsanız
yapın, geleceğini, hayallerini çalmaya
kalktığınız bu ülkenin güzel insanları sizden de ucube
sisteminizden de reisinizden de illallah etti arkadaşlar, illallah etti. O
yüzden istediğiniz ahmaklıkta inat edin, istediğiniz kötülüğü
yapın, istediğiniz yalanı söyleyin; bu memleketi sizin kirli
ellerinize bırakmayacağız. Saray rejimini tarihin çöplüğüne
gömene dek bu ülkenin iyi insanları, dürüst, vicdanlı insanları
biz, birbirimizin elini bırakmayacağız arkadaşlar.
Az önce burada bir hatip dedi
ki: Seçin adayınızı; Kılıçdaroğlu mu,
İmamoğlu mu? Başka bir şey demiyorsunuz. Sadece şunu
diyeceğim Sayın Hatip: Değil İmamoğlunu, Kılıçdaroğlunu;
Pervin Buldanı, Akşeneri, Erkan Başı, beni ve tüm
siyasetçileri esir etseniz bile bu halk gerekirse ıslak bir banyo
terliğini aday gösterecek, sizi yine de ilk seçimde alaşağı
edecek diyorum.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan. (HDP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Kadıgil.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Zavallı!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Ancak banyo terliğine
yakışırsınız siz zaten.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın
Tunç, buyurun.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Size yakışan banyo terliği zaten!
BAŞKAN Sayın
Demirbağ, müsaade ederseniz Grup Başkan Vekilinizi dinlemek
istiyorum.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) E, ne diyor, Banyo terliği. diyor; bu, millete
hakarettir ya!
BAŞKAN Lütfen
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Banyo havlusu size yakışır!
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Grubumuza yönelik kirli eller diyerek sataşmada bulundu.
BAŞKAN Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
9.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, İstanbul
Milletvekili Saliha Sera Kadıgil Sütlünün 362 sıra sayılı
2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 14üncü maddesi
üzerinde şahsı adına yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım, değerli milletvekillerimiz; öncelikle,
sayın hatibin konuşmasını şiddetle reddediyoruz.
Burada ifade ettiği, bizimle uzaktan yakından ilgisi olmayan o kirli
yaklaşımlar bize izafe ediliyor; asıl, bu,
ahmaklıktır. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
ERKAN BAŞ
(İstanbul) Hakaret etmeden konuş!
YILMAZ TUNÇ (Devamla)
Bakın, sizin nasıl bir zihniyette olduğunuzu, nasıl bir
düşüncede olduğunuzu ben söylemeyeyim -sataşmada bulunmadan-
sizin attığınız ve kabul ettiğiniz sosyal medya tweetlerinde
neler yazdığınızı, toplum sizin hangi zihniyette
olduğunuzu bir kez daha görsün.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Görsün. Geçen sefer Elitaş beceremeyince size mi
kaldı görev? Elitaş okumayı beceremedi, sen mi okuyacaksın?
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Siz
bu tweetlerde ne diyorsunuz?
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Ben söz isteyeceğim Sayın Başkan.
YILMAZ TUNÇ (Devamla)
Bakın, ne diyorsunuz siz: Hayatta hiçbir laftan tiksinmedim
Şehitler ölmez, vatan bölünmez.den tiksindiğim kadar.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Aferin size.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Bu
lafı nasıl söyleyebiliyorsunuz?
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Anlatacağım şimdi.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Bunu
nasıl söyleyebiliyorsunuz?
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Şimdi anlatacağım gelip bekle.
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ
(Bursa) Neyini anlatacaksın?
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Bekle, anlatacağım şimdi.
YILMAZ TUNÇ (Devamla)
Bakın, ne demişsiniz: Kapıda oynayan çocuklardan rahatsız
olunca kızgın yağ dökem mi üstlerine? Ya da uykumdan
uyandıran ezan için camiyi basıp imam mı keseyim? Siz bu
zihniyettesiniz. Siz hangi kirli elden bahsediyorsunuz?
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Birazdan çok rezil olacaksın aynı böyle.
YILMAZ TUNÇ (Devamla)
Çocukları bile kesmekten, üzerine kızgın yağ dökmekten
bahsediyorsunuz.
ERKAN BAŞ
(İstanbul) Başını sonunu oku.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Birazdan çok rezil olacaksın. Birazdan çok rezil
olacaksın be.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Siz
O ezanlar ki demişsiniz, bakın, O ezanları ki
şehadetleri dinin temeli ama benim yurdumun üstünde ebedi inlemesin
artık ne olur ya! Resmen ağzıma ağzıma okunuyor her
sabah!! demişsiniz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Vah vah!
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Erdoğan ve Bahçeli bir oldu, beni tutukladı
bak o sözlerden, aynen; öğrenip çıksaydınız be.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Sizin
neyinize cevap vereceğiz biz? Siz bu zihniyette bir insansınız.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Yuh be!
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Geliyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Kadıgil.
10.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil Sütlünün,
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Şimdi öncelikle çok teşekkür ediyorum, ne
zaman bana bir sataşma olsa aynı şeylerle çıkıyorlar,
geçen sefer Sayın Elitaş becerip okuyamamıştı, bu
sefer size düşmüş görev; ağzınıza sağlık,
teşekkür ediyorum.
Gündeme getirdiğiniz
için teşekkür ediyorum çünkü bana her sinirlendiğinizde böyle bütün
trollerinizle aynı şeyi söylüyorsunuz. Ben bunlardan on sene önce
yargılandım, aklandığım için buradayım.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Kabul ediyor musunuz bunları?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Kabul ediyor musun?
MUSTAFA DEMİR
(İstanbul) Vicdanlarda aklanmak önemli.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (Devamla) O okuduğunuz bütün "tweet"lerin başı
sonu var. Mesela o bahsettiğiniz çocuklar "tweet"inde Tophane'de
bir sergiyi basan, ahlak polisi gibi sergi basan eli sopalıları
eleştirip Böyle saçmalık olur mu? diye verdiğim örnekler
Mahkeme bunu değerlendirdi ama ne mutlu bana ki Sayın Tunç
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Bunları kabul ediyor musunuz?
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (Devamla) Ne mutlu bana; bana bu kadar sinir oluyorsunuz da
hakkımda bir tane yolsuzluk, İBB'den usulsüz alınmış
bir tane burs, bir tane yakınıma haksız çıkar
sağladığımı başarıp da bu kürsüye
getiremiyorsunuz, ne mutlu bana.
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Çocukları kesmekten mi aklandın?
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (Devamla) Gelelim eski şeylere, fotoğraflara. Madem
fotoğraf konuşacağız, her burada çıkanı, bu
yargının aman efendim ne kadan da tarafsız ve
bağımsız olduğuna ikna etmeye
çalışıyorsunuz. O on senelik "tweet"leri okuyana kadar
AKP Grup Başkan Vekili olarak çıkıp şu fotoğrafa bir
açıklama yapmanızı beklerdim ben. Mesela, Ekrem
İmamoğlunu görevlendirerek atadığınız hâkim bu,
yanında da Hiranur Vakfının bağlı bulunduğu
Sancaktepe var ya, oradaki AKP il yöneticiniz var. Hani yargı çok
bağımsız, çok tarafsız ya; hani siz bu ülkenin bütün
çocuklarına, ahlakına, dinine, kitabına sahip
çıkıyorsunuz ya(!) Birazcık ahlakınız varsa gelin
buraya, bu fotoğrafı açıklayın. (HDP sıralarından
alkışlar) On sene önceki tweetlerden medet umacaksanız bir tekinizin
bile burada oturmaya yüzü olmaz çünkü Sayın Tunç.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Vah zavallı, vah!
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım, fotoğraflar üzerinden...
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (Devamla) FG plakalı arabalarla gezenleri buraya Grup
Başkan Vekili diye oturtmuş bir grupsunuz siz, gerçekten buradan size
ekmek çıkmaz! (HDP sıralarından alkışlar)
BARIŞ ATAY
MENGÜLLÜOĞLU (Hatay) Bravo!
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım, hatibin nasıl bir zihniyette
olduğunu...
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Gel tanışalım önce, ben kısaca
FG, haydi bakalım.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım...
BAŞKAN Evet,
dinliyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım, nasıl bir zihniyette olduğunu biraz
önce açıkladım.
BAŞKAN E, tamam,
söylediniz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Yani, bu fotoğraflar üzerinden burada birtakım ifadeler
kullanması, kimin kiminle fotoğrafının olduğunu da çok
iyi biliyoruz.
BAŞKAN Peki.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 362) (Devam)
2.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi
(1/285), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller, 2021
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Genel Uygunluk Bildirimi ile 2021 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 201 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2021 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2021 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/2076) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
363) (Devam)
BAŞKAN 14üncü madde
üzerinde soru-cevap talebi yoktur.
14üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 14üncü
madde kabul edilmiştir.
15inci maddeyi okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 15- (1) Bu Kanun
1/1/2023 tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 15inci madde
üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz talep eden İstanbul
Milletvekili Abdul Ahat Andican.
Buyurun Sayın Andican.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ABDUL AHAT ANDİCAN (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2017 yılında mühürsüz oyların
kullandırılmasıyla kabul edilen sözde Türk tipi başkanlık
sistemi Cumhur İttifakının Türkiyeye
yaşattığı en büyük talihsizlik olmuştur. Bu sistem
demokrasi, hukuk, insanca yaşam koşulları konularında
neredeyse yüzyıl boyunca elde edilen kazanımları
aşındırmakla kalmamış, Türkiyeyi bir yoksulluklar,
yolsuzluklar ve yasaklar ülkesi hâline getirmiştir. 2023 seçimlerine
giderken halka sunacak hiçbir hikâyesi kalmayan bu iktidar bir taraftan, halka
cek, cak hayalleriyle 2053 hayallerini satmaya çalışırken bir
taraftan da bu sistemin sembolü olan Sayın Erdoğanın bir dünya
lideri olduğu illüzyonunu yaratmaya çalışıyor. Bu
illüzyonda doğruluk payı var mı? Şimdi tarih
sırasına göre bazı sorular soralım.
Gerçek bir dünya lideri,
emperyalist Amerika Irakta kadın, erkek, çoluk çocuk demeden
Müslümanları bombalarken Amerikan gazetesi Wall Street Journala Cesur
Amerikan askerlerinin Iraktan en az kayıpla eve dönmeleri için dua
ediyoruz. diye mektup yazar mı? Gerçek bir dünya lideri, Amerikan
askerleri Irakın kuzeyinde Mehmetçiklerin başına çuval
geçirdiklerinde Nota verecek misiniz? diye sorulduğunda Ne notası,
müzik notası mı? diye cevap verir mi? Gerçek bir dünya lideri,
ayrılıkçı terör örgütü PKKyla Osloda bir üçüncü ülkenin
moderatörlüğünde masaya oturarak bu terör örgütüne uluslararası
arenada Türkiyenin muhatabı oluğu algısını
yaratır mı? (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Gerçek bir dünya lideri, 2004 Millî Güvenlik Kurulunda ülke
için tehlike olduğu raporu verilmiş bir sümüklü imama
yargısından askeriyeye, iç güvenliğinden eğitime devletin
kurumlarını teslim edip daha sonra da Aldatıldık, Rabbim
bizi affetsin. diyerek işin içinden sıyrılmaya
çalışır mı? Gerçek bir dünya lideri, bu sümüklü imamın
şürekâsına kozmik odaya girme iznini verip devletin en gizli
bilgilerinin yabancı ülkelerin eline geçmesine izin verir mi? Gerçek bir
dünya lideri, uluslararası anlaşmalarla Türk toprağı
olduğu kabul edilen Süleyman Şah Türbesini bir avuç çapulcu IŞİD
teröristinin tehdidi üzerine Türkiye sınırına
taşıyarak ülkemiz dışındaki tek Türk
toprağını terk eder mi? (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar) Gerçek bir dünya lideri, Katil
Esedi devireceğiz, Emevi Camisinde cuma namazı
kılacağız. palavralarıyla Suriye batağına girip
ensar muhacir sömürüsüyle açık kapı politikası uygulayarak
ülkesine milyonlarca sığınmacının girmesine izin verir
mi? (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Gerçek bir
dünya lideri, 3 milyar dolar para alacağım. diye Avrupa Birliğiyle
bir geri kabul anlaşması yaparak dış dünyada Türkiyeyi
para karşılığında bir göçmen deposu olarak
kullanabilecekleri izlenimini yaratır mı? Gerçek bir dünya lideri,
Rus uçağı düşürülünce Emri ben verdim. diye kahramanlık
gösterileri yapıp Rusya ambargo uygulamaya başlayınca da
arayı düzeltme rüşveti olarak sonra, daha sonra depolara
koyacağı S-400leri alır mı? Gerçek bir dünya lideri,
Türkiyenin NATO üyesi olduğu sürece kullanamayacağı S-400leri
iç politikada millî beka bağımsız politika emperyalizme
karşı dik duruş masallarıyla halka pazarlayıp
dış politikada ise Türkiyenin F-35 programından
çıkarılmasına ve ABD ambargosuna sebep olur mu? Daha sonra da
F-16 satın almak için Amerikanın kapısını
aşındır mı? Gerçek bir dünya lideri, ABD Başkanı
Trumpın Aptal olma, akıllı ol. diye hakaret dolu mektubunu
kamuoyundan gizleyerek Ziyarete gittiğimizde kendisine iade ettik. gibi
saçma sapan bir savunmayla Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan bu yana
yaşadığı en büyük utancı geçiştirmeye kalkar
mı? Gerçek bir dünya lideri, Bu can bu tende
oldukça o teröristi kimse alamaz. diye efelendikten sonra, Amerika Senin
ailenin mal varlığını araştırırız ha!
deyince hazır ola geçip Rahip Brunsonu aynı gün özel uçakla ülkesine
iade eder mi? (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Gerçek bir dünya lideri, İdlibte -kendisine yapılan bildirimlere
rağmen- Rusyanın 34 Mehmetçikimizi beş saat bombalamasına
göz yumarak, göz göre göre şehit etmesinden sonra, bu konuda Rusyaya
hesap sormak yerine Moskovaya gidip Putinin kapısında dakikalarca
beklemeye razı olur mu? Gerçek bir dünya lideri, Ege Denizinde Türk kara
sularında bulunun ve Türk Genelkurmayı tarafından
listelenmiş, aidiyeti belirsiz 154 adacık ve kayalıktan 20 adedinin
2004 yılından bu yana Yunanistan tarafından işgal
edilmesine, Yunan bayrağı çekilmesine; büyükçe olan adacıklara
da yapılaşma yapılmasına ve asker
çıkarılmasına göz yumar mı? Gerçek bir dünya lideri, sözde
Ermeni soykırımını resmen kabul eden ABD
Başkanından hesap soracağım havalarında girdiği
görüşmeden çıkıp Hamdolsun, hamdolsun, bu konu gündeme
gelmedi. der mi? Gerçek bir dünya lideri, darbeci Sisi katil Sisi
söylemleriyle Mısırla, One minute şovuyla da İsraille
diplomatik ilişkileri kestiğinde, bu ülkelerle Yunanistan ve Güney
Kıbrıs arasında Türkiyeye karşı siyasi ve ekonomik
bir birlikteliğin ortaya çıkacağını, Türkiyenin
Doğu Akdenizde yalnızlaşacağını,
dolayısıyla da ülkemizin uzun vadeli çıkarlarının
zarar göreceğini bilmez mi? Gerçek bir dünya lideri, FETÖ darbesini
finanse ettiler. veya Ülkemde kıtır kıtır adam kestiler.
diye suçladığı kabile devletleriyle, kabile devletleriyle 3-5
milyar dolar için kırmızı halılar sererek
kucaklaştığında Türklere para verdiğiniz sürece ne
yaptığınızın hiçbir önemi yoktur.
algısının doğacağını, bu algının
ise tarihin şafağından beri onlarca devlet kurmuş bu
şanlı milletin şerefini ve haysiyetini
yaralayacağını düşünmez mi? (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Gerçek bir dünya lideri, ekonomiden zerre kadar
anlamadığı hâlde ekonomist olduğunu iddia ederek bilim ve
akıl dışı uygulamalarla ülkesini enflasyon şampiyonu
yapar mı? Daha sonra da halkına dönüp Ekonomimiz şaha
kalkıyor. Amerika ve Avrupada raflar boş. gibi yalanlar söyler mi?
Gerçek bir dünya lideri, ülkesini bir ülkedeki enflasyon ve işsizlik
rakamlarının toplamıyla elde edilen Sefalet Endeksinde
Arjantini bile geride bırakacak şekilde dünya lideri, dünya
birincisi yapar mı? Gerçek bir dünya lideri, iki emekli
maaşının bile açlık sınırına
ulaşamadığı, çalışanların büyük bir kısmını
kapsayan asgari ücretin açlık sınırının çok
altında kaldığı bir ücret sistemini halkına reva görür
mü? Gerçek bir dünya lideri, bakanlardan danışmanlarına kadar
uzanan yolsuzluk ve rüşvet iddiaları ayyuka çıkmışken
bunların üzerini örtüp sanki hiçbir şey olmamış gibi
hayatına devam edebilir mi? Gerçek bir dünya lideri, vesayeti altına
aldığı yargıdaki hukuk değerlerine sahip olmayan
bazı görevlileri kullanarak FETÖ kumpaslarına benzer davalarla
sandıkta yenemediği siyasi rakiplerini tasfiye etmeye çalışır
mı?
Evet, değerli
milletvekilleri, bu sorulara daha yüzlercesini ekleyebiliriz ama on
dakikalık konuşma süremiz var; süremiz kısıtlı.
Bir siyasetçinin dünya lideri
olabilmesi için önce kendi halkının onu lider olarak kabul etmesi
gerekir. Yani kendi halkının lider olarak kabul etmediği
birisinin dünya lideri falan olma şansı yoktur. Kendisini ve
partisini devletin yerine koyarak uyguladığı politikaları
eleştirenleri neredeyse devlet düşmanı olarak tanımlamaya
çalışan; anayasal haklarını savunmaya çalışan
gruplara şükürsüzler nankörler sürtükler çürükler teröristler
gibi ifadelerle hakaret eden; milletin kaynaklarını hiçbir denetime
tabi olmaksızın yandaşlarına aktaran; devlet
kurumlarının içini boşaltarak bütün makamlara, liyakate
vesaireye bakmadan sadece benden diye bu yerlere kendi partililerini getiren;
milleti bizden olanlar ve olmayanlar diye kamplaştıran bir
siyasetçinin halkın gerçek lideri olması mümkün mü arkadaşlar?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SALİH CORA (Trabzon)
Dünya lideri. Mazlumların umudu, dünya lideri Recep Tayyip Erdoğan.
ABDUL AHAT ANDİCAN
(Devamla) Bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayın
lütfen.
ABDUL AHAT ANDİCAN
(Devamla) Halkın da gerçek lideri olamıyor çünkü bir halkın
lideri diyebilmek için o halkın ayrımsız, hepsinin o liderin
arkasında olması gerekir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Öyle zaten, öyle.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Öyle zaten. On beş dakikada anlatılmaz.
SALİH CORA (Trabzon)
Recep Tayyip Erdoğan, dünya lideri; Tayyip Erdoğan, dünyanın
çözüm merkezi; herkes ona danışıyor, size değil. Bütün
dünya liderleri Tayyip Erdoğanın yanına geliyor, siz
bakıyorsunuz.
ABDUL AHAT ANDİCAN
(Devamla) Türkiyede böyle bir şey yok.
O nedenle, değerli
dostlar, bu yandaşların ve AKPlilerin dünya lideri
çalışması, dünya lideri illüzyonu Edirnede bitmektedir.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon)
Siz hasetlikten dolayı kabul edemiyorsunuz, dünya kabul etmiş.
ABDUL AHAT ANDİCAN
(Devamla) Edirnede bitmektedir, onu söyleyelim. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon)
Korkaklığınızdan dolayı kabul edemiyorsunuz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Daha Türk Devletleri Konseyini bilmiyor. Konsey var, Konsey! Yıllarca
görev yaptınız!
ABDUL AHAT ANDİCAN
(Devamla) Az kaldı!
SALİH CORA (Trabzon)
Dünya lideri diyor, dünya lideri! Mazlumların umudu, kimsesizlerin
kimsesi Recep Tayyip Erdoğan! diyor.
ABDUL AHAT ANDİCAN
(Devamla) Az kaldı! 2023 seçimlerinde, yüce milletimiz bütün bu sorulara
cevap verecek ve bu sözde Türk tipi başkanlık sistemini bir daha
gelmemek üzere siyasetin tozlu raflarına fırlatıp
atacaktır.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon)
Siz kabul etmeseniz de dünya kabul ediyor. Rusyada, Amerikada, Orta Asyada
herkes biliyor onu.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Türk Devletleri Konseyi toplandı, siz de gördünüz liderleri. Siz de orada görev yaptınız!
ABDUL AHAT ANDİCAN
(İstanbul) Kervan yürüyor, kervan yürüyor!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Ha, tabii! Orada Bakanlık yaptınız!
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Eskişehir) İbretlik bir konuşmaydı Sayın Bakan.
ERHAN USTA (Samsun)
Anlayana!
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Gaziantep Milletvekili Sayın Ali Muhittin
Taşdoğan.
Buyurun Sayın
Taşdoğan. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ALİ
MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, ekranları başında bizleri takip
eden büyük Türk milleti; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, 2023 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 15inci maddesi üzerine söz
almış bulunmaktayım.
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak sağlık politikalarımızın temelinde, yaşam
kalitesini ve yaşama sevincini geliştiren, insan ömrünü uzatan,
vatandaşın ve hizmet sunanların memnuniyetini esas alan, hayatı
anlamlı ve değerli kılan bir sağlık sistemi tesis
edilmesi yer almaktadır.
Sağlıkta insan
merkezli yaklaşımla birey ve toplumun sağlık
hakkını en üst düzeyde korumak; sağlık sorunlarına
zamanında, uygun ve etkin çözümleri yüksek hizmet kalitesiyle sunmak;
nihai olarak da vatandaşlarımızın
sağlığını korumak, geliştirmek ve herkesin
hakkaniyet içinde, kaliteli sağlık hizmetine erişmesini
sağlamak sağlık hizmet politikasının temel amacı
olmalıdır.
2018 yılı seçim
beyannamemizde Sağlık başlığı altında yer
alan, sağlık hizmetlerinde sürekliliği ve
erişilebilirliği sağlamak amacıyla ülke genelinde dengeli
dağılımı da temin edecek bir istihdam uygulaması
sözümüz, hamdolsun, bugünlerde peyderpey gerçekleşmektedir. Bu istihdam
uygulamasıyla ilgili olarak Sağlık
Bakanlığımız tarafından 85 bin personel
alımının ilk etabı olan 42.500 personel alımına
ilişkin, KPSS 2022 Sağlık Bakanlığı
sözleşmeli personel pozisyonlarına yerleştirme sonuçları
geçtiğimiz gün açıklandı. Bu sonuçlara göre yerleşen 31.183
kardeşimize hayırlı olsun dileklerimizi iletiyoruz.
İŞKUR üzerinden alınacak diğer personele ilişkin kura
çekimlerinin de önümüzdeki haftalarda tamamlanarak bu sonuçların da belli
olmasını beklemekteyiz. Bu kuraların da hayırlara vesile
olmasını şimdiden temenni ediyorum.
Vatandaşlarımız
adına ikinci etap personel alımlarının ve engelli
sağlık personeli alımlarının müjdesini Sayın
Bakanımızdan yakın zamanda beklediğimizi de ifade etmek istiyorum.
Aynı zamanda, Sağlık Bakanlığımız bünyesinde
çalışan ve kadro düzenlemeleri dışında kalan
yardımcı hizmet sınıfları, 696 sayılı KHK'li
personel, kamu dışı çalışan aile
sağlığı çalışanları, kapsam
dışında bulunan tüm personelin istisnasız ve
şartsız bir biçimde kadroya geçirilmesinin yerinde olacağı
kanaatindeyiz. Ayrıca beyaz reform kapsamında yayınlanan
Sağlık Bakanlığı ek ödeme yönetmeliğinin
kapsamı dışında kalan Sağlık
Bakanlığının merkez teşkilatında
çalışanlar dâhil olmak üzere Adli Tıp, Çalışma
Bakanlığı, Aile Bakanlığı, cezaevlerinde görev
yapan hekimler gibi bütün devlet kurumlarında çalışan kurum
hekimleriyle ilgili olarak Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca,
Komisyonda, bir düzenleme hazırlığının olduğunu
müjdelemişti. Aynı işi yapmaları, aynı unvan ve
kademede bulunmalarına rağmen kadroları farklı kurumlarda
bulunduğu için mağduriyet yaşayan kurum hekimlerimizle ilgili
yapılacak olan düzenlemenin takipçisi ve destekçisi olduğumuzu ifade
ediyorum. Çalışmaların hızlandırılarak
tamamlanması kurum hekimlerimiz açısından büyük öneme sahiptir.
Sayın milletvekilleri,
ilaç temin konusuyla ilgili olarak, Sağlık Bakanımız en
önemli gündemleri arasında olduğunu ve çözüm için
çabaladıklarını ifade etmiştir. Sağlık
Bakanlığımıza ve Sayın Bakanımıza olan
güvenimiz bu konuda tamdır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak her
alanı kapsayan politikalarımız ve Genel
Başkanımız Sayın Devlet Bahçelinin lider ülke Türkiye
çerçevesinde öngörüleriyle hazırlanmış olan 2018 yılı
seçim beyannamemizin Sağlık başlığı
altındaki Yurt içinde ilaç, aşı, serum ve tıbbi cihaz
üretimini önceleyen, bunun için uygun AR-GE iklimi yaratan üretim süreçlerinin
kamu alım politikaları ve üretim teşvikleriyle
desteklendiği bütüncül bir ilaç ve tıbbi cihaz stratejisi
geliştirilmelidir. beyanını hatırlatmak isterim.
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak bu beyanımızı ve On Birinci Kalkınma Planında
yer alan yerelleşme politikalarını göz önünde
bulundurduğumuzda, ivedilikle hayata geçirilmesi önemli olan bir projeyi
sizlerle paylaşmak istiyorum. Ülkemizin yerli ilaç ve sağlık
endüstrisinin gelişmesine katkı sağlayacağı,
sağlık sektörünün millîleşmesine yönelik uzun soluklu bir
çalışma olacağı görüşünde olduğumuz,
desteklenmesi gereken bu projenin adı Türkiye İlaçta Yerelleşme
Projesidir. Ülkemizde özellikle son
beş yıl içerisinde birçok sektör ve sanayi kolunda yaşanan
millîleşme hamleleri kamuoyunun dikkatini çekmektedir, bizler de tüm bu
gelişmeleri yakından takip etmekteyiz. Türkiye'deki sağlık
sektörüne genel bakışla bir değerlendirme
yaptığımızda spesifik bir alan ve çalışma olarak
2004 yılında, Türkiye'de, Sağlıkta Dönüşüm
Programıyla beraber sağlık hizmetlerine ve tedaviye erişim
açısından çok büyük gelişmeler yaşanmıştır.
Özellikle 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında, Yenikapı
ruhuyla kurulan Cumhur İttifakının oluşturduğu millet
aklı, millî iklim ve On Birinci Kalkınma Planındaki
yerelleşme politikası göz önüne alındığında,
Türkiye İlaçta Yerelleşme Projesi Türk milletinin geleceği için
hayati öneme sahip bir çalışmadır. Ülke olarak bu
çalışmaları desteklemek, katkı vermek, projeksiyon
sağlamak millîleşmenin motivasyonu ve geleceği
açısından büyük önem arz etmektedir.
Değerli milletvekilleri,
son dönemlerde Sağlık Bakanlığımıza yapılan
eleştirilerden biri de aşıların olmadığı
yönündedir. Bu konuya ilişkin almış olduğumuz bilgi ve
verileri buradan sizlerle paylaşmak istiyorum. Türkiye'de koruyucu
sağlık hizmetlerinde kullanılan aşıların
tamamının temini ve vatandaşlarımıza soğuk
zinciri kırılmadan ulaşma işlemi Halk Sağlığı
Genel Müdürlüğü Aşı İle Önlenebilir Hastalıklar
Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülmektedir. Bu
Başkanlığımız tarafından, yıllık
yaklaşık 50 milyon aşı uygulaması, donanımlı
sağlık personelince Türkiye'nin en ücra köşesine kadar
ulaştırılmaktadır. Covid-19 pandemisinde, günlük 1,5
milyonun üzerinde, sorunsuz bir şekilde aşı
yapılmış olup bu yapılan aşı
uygulamalarının arka planında ise yine bu tecrübeli ve
donanımlı sağlık ekipleri bulunmaktadır. Türkiye'nin
bağışıklama konusunda gösterdiği atılım ve
başarı stratejilerinin aşılama oranları yüzde 95in
üzerine çıkmış ve hâlen dünya standartlarında
aşılama kalitesi devam etmektedir. 81 ilimize, üç ayda 1 yani
yılda 4 kez olacak şekilde dağıtımlar
planlanmaktadır. Aşı dağıtımlarında ise
herhangi bir sorun bulunmamaktadır, yıl sonuna kadar her ilimizde
yeterli miktarda aşı bulunmaktadır. Ülkemizde
vatandaşlarımıza uygulanması düşünülen her
aşı, yeniden analiz edilip etkinliğinden ve güvenliğinden
emin olunduktan sonra vatandaşlarımıza sunulmaktadır ve
uygulanmaktadır. Bu süreç ise aşı güvenliği için yerli
olarak geliştirilen yazılım olan Aşı Takip Sistemi
tarafından desteklenmektedir. Aşı Takip Sistemi, 70 binin
üzerinde sağlık personeli tarafından kullanılan ve aile
hekimlerinin en beğendiği, sahiplendiği, yerli olarak
geliştirilen bir Bakanlık otomasyon sistemidir; ayrıca, dünya
üzerinde hem sıcaklık hem de stok takibini yayan ilk sistemdir. Yurt
dışından yabancı sağlık bakanlığı
kafileleri aşı uygulamamızı ve bu sistemi yerinde görmek
için defalarca Bakanlığımıza ziyarette
bulunmuşlardır. Tüm bu bilgiler ışığında
şunu bilmek gerekir ki Türkiye'nin aşıyla ilgili bir sorunu
bulunmamaktadır. Halk Sağlığı Genel Müdürlüğümüz
her türlü bulaşıcı hastalığın günlük takiplerini
ve gerekli müdahale planlarını yapmaktadır. Ülkemizde koruyucu
sağlık hizmetleri sorunsuz bir şekilde sürdürülmektedir.
Sayın milletvekilleri,
özveriyle çalışan sağlık personelimizin ve bilinçli
vatandaşlarımızın desteğiyle Covid-19la
başarılı mücadelemiz sonrasında vaka
sayılarımız azalmıştır. Ancak içinde
bulunduğumuz kış mevsiminde grip
hastalığının yayılımı söz konusudur.
Sağlıklı insanlarda ortalama bir haftada geçmesine rağmen,
vücut direncini düşüren kronik hastalığı olan
kişilerde, yaşlılarda ve çocuklarda tedavi daha uzun
sürmektedir. Ayrıca, sanılanın aksine, antibiyotikler grip
tedavisinde etkin değildir. Grip virüs kaynaklı bir
hastalıktır ve antibiyotikler ancak virüs dışı
bakteriyel etkenler neden olduysa kullanılabilir. Bu durumun önlemini
önceden almak için vatandaşlarımız kapalı ortamlarda
mesafelerine dikkat etmeli, el hijyenlerine ekstra özen göstermeli ve risk grubundakiler
grip aşılarını muhakkak yaptırmalıdır.
Sözlerime son verirken
görüşmelerini tamamladığımız tüm bütçelerin
hayırlara vesile olmasını, devletimize ve milletimize bereketli
olmasını temenni ediyor, hepinize şifalı günler diliyorum.
Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden Şırnak
Milletvekili Sayın Hasan Özgüneş.
Buyurun Sayın
Özgüneş. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HASAN
ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Zindandaki
arkadaşlarımızı, halklarımızı ve Meclisi
selamlıyorum.
Bir Afrikalıya
sormuşlar: Özgürlük mü, ekmek mi istersin? diye, o da demiş ki
Özgürlük isterim. Niye? diye sormuşlar, Eğer özgürlüğüm
olmazsa ekmeğimin çalındığını nasıl
söyleyebilirim. diyor.
Evet, arkadaşlar, bugün
biz bütçeyi tartışıyoruz ama Fransız Devrimiyle
başlayan tekçi ulus anlayışı altmış
yıldır aşıldı, Avrupada aşıldı ama
hâlâ Türkiyede onun tapınma naralarını duyuyoruz. Bakın,
tek ulusa dayalı oligarşik, vahşi kapitalizmi sürdüren
devletlerin yapısında ne var? Bak, tekçidirler, darbe
mekaniğiyle kendisini var ediyor, inkârcı ve antidemokratiktir,
savaşçıdır, baskıcıdır, sömürücüdür,
sömürgecidir, karakterinde bu vardır. İdeolojisi ise milliyetçilik ve
dinciliktir. Bugün, yaşadığımız bütün sorunların
kaynağında bu çerçeve yatıyor.
Bu devlet, Mezopotamya ve
Anadolu halklarının gerçekliğine göre kurulmadığı
için halkları, inançları, kadınları, emekçileri,
doğayı yok sayıyor. Üstte bir avuç insanın devleti konumundadır,
altta modern köle konumunda tutulan yüzde 90lık bir toplumla kendisini
sürdürmeye çalışıyor. Toplumun ve ülkenin bütün rantı 5-6
milyonluk bir sermaye kesimine peşkeş çekiliyor, diğerleri
cehenneme tabi tutuluyorlar.
Tek ulusa dayalı devlet
darbecidir aynı zamanda. Bakın, 27 Mayıs 1960 darbesi, 12 Mart
darbesi, 12 Eylül 1980 darbesi, 28 Şubat 1997 darbesi, 15 Temmuz 2016 FETÖ
darbesi, sıkıyönetimler, OHALler vesaire. 60larda Adnan Menderes ve
arkadaşlarını idam ettiler, 70lerde Deniz Gezmişleri,
80lerde 50 devrimciyi, milliyetçiyi vesaire. O zaman başta kim
vardı? Kenan Evren. Kenan Evrenin ve Esat Oktayın zihniyeti
Diyarbakır Cezaevine tosladı. Orada bu zulme karşı
direnenler ne dediler?
(*)
Direnmek yaşamaktır. Evet, firavunlara karşı, Kenanist anlayışlara
karşı, ırkçı, milliyetçilere karşı demokrasi
güçleri, Kürtler, sosyalistler her zaman direndiler, bundan sonra da direnmeye
devam edeceklerdir.
90larda ne
yapıldı? Bu devletin uygulamaları: 17.500 faili meçhul cinayet.
Daha ne yapıldı? 4 bin köy boşaltıldı, milyonlarca
insan göç ettirildi ve FETÖ darbesine zemin hazırlandı. Şimdi,
burada kalkıyorlar FETÖ son yıllarda bizimle ters düştü.
falan
Evet, iktidarda sizinle ters düştü ama ben bir demokrat olarak, bir
öğretmen olarak, FETÖnün 80li yıllarda bu devletin içerisinde
örgütlendiğini ve devleti ele geçirmek istediğini çok iyi biliyorum.
Bunun üzerine kitaplar da yazıldı, siz niye bilmiyorsunuz?
Hesabınıza gelmiyor, değil mi?
Şimdi, bu tekçi, ulus
devlet ne yaptı? Koçgiri, Beytüşşebap isyanlarını
yarattı; Şeyh Sait isyanını, Dersim isyanını,
Ağrı isyanını
Bu milliyetçi hezeyanlar üzerinden slogan
atanlar ne dediler? Orada bir mezar yaptılar Kürt ve Kürdistan hayalleri
burada metfundur. yani saklıdır denildi. Peki, saklanabildi mi
gerçekten? Bugün aynı şeyleri tartışıyor muyuz
tartışmıyor muyuz? Tartışıyoruz. Ne
yapıyorsunuz? Bunlarla yetinmediniz; kırk yıldır bir
çatışma, bir savaş, kirli bir savaş sürdürülüyor.
Türkiye'nin içinde yetmedi Rojavaya, orası yetmedi güney Kürdistan
federal bölgesine, Mahmura, Şengale 50 uçakla, 70 uçakla, 70 bin askerle
gidiyorsunuz, ne diyorsunuz: Teröröyle savaşıyoruz, mücadele
ediyoruz. Ya, 70 uçak, 70 bin asker ne demek? Savaşlarda
kullanılır, doğruyu söyleyin. Kirli savaşta kimler
kullanıldı? Kontrgerillayı kullandınız
-yabancısı değiliz, biz o dönemleri yaşadık-
JİTEMi kullandınız, Özel Harp Dairesini kullandınız,
Hizbullahı kullandınız, itirafçıları kullandınız,
korucuları kullandınız. Kime karşı? Devrimci, demokrat
ve yurtsever halka karşı. Tecridi derinleştirerek Türkiyeyi
uçurama sürüklüyorsunuz, barış imkânı varken, Türkiyeyi bu
zindanlardan kurtarmak varken neden bu kadar ısrar ediyorsunuz? Her
tutuklunun ya da hükümlünün ailesiyle, avukatıyla görüşme hakkı
var. Siz kendi iç hukukunuzu da dinlemiyorsunuz, uluslararası hukuku da
dinlemiyorsunuz, dinî ahlakı ya da insani ahlakı da dinlemiyorsunuz.
Bugüne kadar zindanlarda son iki yılda 146 insan yaşamını
yitirdi, 1.605i çok ağır hasta.
Şimdi, ne
yaptınız? Bu zihniyet, bu darbeci, bu kontralarla hayatı devam
ettirmek isteyen anlayış bir bütçe hazırlamış, 3
trilyon 810 milyar liranın 3 trilyon 200 milyarını halktan vergi
olarak alıyor. Yani eliniz halkın cebinde ve boğazında, başka
bir gelir üretemiyorsunuz. Halktan aldığınız parayı
bir köprü yaptığınızda Bakın, biz bunu
yaptık... Ya, siz tapularınızı ya da
altınlarınızı satarak mı yaptınız
arkadaşlar? Halktan almışsınız, halka geri vermek
zorundasınız. Dolayısıyla bakın, zenginlerden
aldığınız vergi miktarı 639 milyar lira
olacakmış, 281 milyarını muaf ediyorsunuz. Peki,
tarımcıya niye muaf yok, işçiye niye yok, memura niye yok?
İşte, siz AKP Hükûmeti olarak bu rantçı, bu talancı, bu
sömürücü kene takımının hükûmetisiniz; onlarla ortaksınız.
Onlardan dökülen şeylerle siz de Acaba bize de bir şey düşer
mi
Şimdi, doları
1,5tan aldınız; 18,65e çıkardınız. Açlık
sınırı 7.552 lira, yoksulluk 26 bini geçti; toplam, Türkiye
toplumunun 76,5 milyonu yoksulluk sınırında arkadaşlar.
Peki, bu ülke bu halkın mı? Yok. Kimliği bizim; vergi
alırken bizim ama yerken, cennetin keyfini çıkarırken siz ve
yandaşlarınızın. Cehennemi yaşatırken topluma
yaşatıyorsunuz. İşte, rakamlar burada. Enflasyon 2002de
yüzde 29ken şimdi TÜİKe göre yüzde 85,51; farklı kurumlara
göre yüzde 170.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, işsizlik içler acısı, kadın sorunu had
safhada, gençliğin sorunları had safhada. Türkiye bir çürümeyi
yaşıyor; ahlaki yönüyle yaşıyor, ekonomik olarak
yaşıyor, dinî olarak da yaşıyor. Bakın, sizin
şeyhlerinizden biri -gidip elini ayağını öpenler de oluyor-
ne diyor? Diyor ki: Manisa'ya 3 kez deprem verilecekti, ben Allah'la
konuştum, Vana verdim. Şimdi, siz gidip gerçekten bunları
insan yerine koyuyor musunuz koymuyor musunuz? Bunlar Müslüman
mıdırlar değil midirler? İşte böyle bir zihniyeti
topluma mal ettiniz. Küçücük çocuklara tecavüz ediyorlar, sizin cübbesiz
dediğiniz Cübbeli Ahmet, cübbesiz olarak çıkıyor Çocuklarla
ilişki sağlanabilir, bizim dinimizde vardır. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla)
Yahu bu kadar insanlıktan çıkma olabilir mi? Buna niye müdahale
etmiyorsunuz? Her gün televizyonlara çıkıyor o ahlaksız insan.
Dolayısıyla, burada
tek çare şudur arkadaşlar: Demokratik ulusla, ikinci
yüzyılı demokratik ulusla buluşturmaktır. Bütün kimlikleri
özgürleştirmek, bütün inançları özgürleştirmek, kadın-erkek
eşitliği, doğayı korumak ve bu bütçeyi 5li çeteye
değil, halka vermek; demokratik bir anayasada halkın bütününün
kendisini yerel yönetimlerle ifade edebildiği, demokratik, hukuka
dayalı, özgürlüğe dayalı bir Türkiye. İşte biz, HDP,
bunu savunuyoruz, bunun için varız.
Selamlar. (HDP
sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım, konuşmacının sözleri
arasında sataşmalar var.
BAŞKAN Sonunda
Sayın Tunç, sonunda.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sonunda
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Asıl ırkçı, etnik bölücülük yapanlardır. Türkiye terörle
mücadele ediyor. Kirli savaş, PKKnın alçak ve kirli
saldırılarıdır.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Burdur Milletvekili Sayın Mehmet Göker.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET GÖKER
(Burdur) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 14 Aralık
2022 yani dünü siyaset tarihine geçmiş bir yargı darbesi olarak
lütfen not defterinize not edin ama şunu da unutmayın: Demokrasinin
kalbi Parlamentodur ve biz, Millet İttifakı'nda, Cumhuriyet Halk
Partisi iktidarında sizlere milletin iradesine nasıl sahip
çıkılır, nasıl yargılama yapılır
göstereceğiz ve buna siz de şahit olacaksınız. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, geçen mahkemede
ben de vardım, hâkim içeriye girdiğinde aynen şu ifadeleri
kullandı, tanığın ifadesine binaen, dedi ki: Bu ifade
Süleyman Soylu'ya söylenmiştir. Avukatlar müdahil oldu Bu söz
tutanağa geçsin. diye ve tutanağa geçirildi. Sonra
savcının mütalaası istendi. Savcı mütalaasını
vermek için bilgisayarını açtı, USB'sini taktı ve o
çıkardığı USB'sini kaleme vererek Kayıtlara geçirin.
dedi, mütalaa bile etmekten imtina etti. Sonrasında
avukatlarının itirazı devam ettiğinde hâkim şu cümleyi
net olarak kurdu ve tutanaklara da geçti, dedi ki:
İtirazınızı istinafa yaparsınız. Bu demektir ki
karar verilmiş, bu demektir ki karar önceden verilmiş. Peki, bu
kararı veren hâkim neydi?
Bakın, dün sosyal
medyaya fotoğrafları düştü. Sayın hâkim, sizin Sancaktepe
yönetiminizle birlikte çok güzel bir yemeğe davete gitmiş ve
Misafirlerimizi çok iyi ağırladık. diye bir teşekkür
beyanı var.
Peki, hukuksuz bir
şekilde tutukluluk ve ceza isteyen savcı kim? Canikli Belediye
Başkanınızın yeğeni. Şimdi, burada
çıkıyorsunuz, diyorsunuz ki Hukuk... Bizim adaletimiz özgür, bizim
adaletimiz tarafsız. Bırakın, geçin bu lafları. Bir
örnekle bunu tescillemek istiyorum: Bu ülkede yaşanabilecek en büyük
utançlardan biri yaşandı. 6 yaşındaki bir çocuğa
cinsel tacizde bulunuldu. 2020de Bakanlığın bunu bildiği
ve toplum bunun ne kadar farkında diye beklediği, bir başka
tercümeyle toplumun çok da umurunda değilse üstünü kapatalım geçsin
tarzı bir anlayışla bu çığlığa ses
vermediğini hepimiz burada gördük. Bakan kendisi itiraf etti, sonra ne
oldu? Toplumsal baskı, Cumhuriyet Halk Partisi ses yükseltti, muhalefet
ses yükseltti, bütün duyarlı insanlar ses yükseltti. Sizden ağız
dolusu bir tepki duymadık, duyamadık
ve mahkeme mayıs ayına ertelendi, sonra Genel
Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu sabahın
dokuzunda Adalet Bakanlığına yürüdü, dedi ki: Bunu içime
sindiremiyorum, bu bir vicdansızlıktır, bunun gereği
yapılmalıdır. (CHP sıralarından alkışlar)
Sonra ne oldu? Sonra ne olduğunu söyleyeyim: Derhâl, o tarafsız
dediğiniz yargı harekete geçti, mahkeme ocak ayına
alındı. Dün tutuklama kararıyla arama kararı
çıkarıldı. Bugün de o 2 şahıs tutuklandı,
sevsinler sizin tarafsızlığınızı! (CHP
sıralarından alkışlar) Bunu birkaç rakamla da özetlemek
isterim: Bakın, Hukukun Üstünlüğü Endeksine göre Türkiye 140 ülke
arasında 116ncı, insan hakları konusunda 140 ülke arasında
134üncü sırada. Yolsuzluk Algı Endeksinde -çok iyi biliyoruz- 180
ülkede 96ncı sırada ama eminim, bağımsız bir
şirket tarafından yüzsüzlük endeksi yapılsa 1inci
çıkarsınız. (CHP sıralarından alkışlar) Siz
liyakat sistemini ortadan kaldırdınız, yerine sadakat
getirdiniz. Siz Adalet mülkün temelidir. anlayışını
temelinden kopartıp AK PARTİli adayları hâkim olarak
atadınız, yargının en üst seviyesine kadar getirdiniz.
Burada sizin vicdanlarınıza seslenmek istiyorum: Bu Meclis çatısı
altında görev yaptığımız dört buçuk yıl
içerisinde Gelin, yolsuzlukları araştıralım. dedik,
Hayır. dediniz. Gelin, rüşveti araştıralım. dedik,
Hayır. dediniz. Gelin, çocuk istismarlarını
araştıralım. dedik, Hayır. dediniz. Gelin, uyuşturucu
ticaretini araştıralım. dedik, Hayır. dediniz.
Şimdi, bütçede buraya çıktığında birçok
arkadaşınız verilerle bu bütçenin ne kadar
başarılı, ne kadar yerli ve millî olduğunu anlatmaya
çalıştı ama bir şeyi unuttunuz, sizin yerli ve millî olarak
yapabildiğiniz tek proje Escobardır, onu da Bakan
yaptınız.
Gelelim, 2023 bütçesine
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2023 bütçesi 660 milyar
TL açık veren, 566 milyar lira da faize para harcayan bir bütçedir. 2021
yılı cari açık 13 milyar dolardan 2022de 47 milyar dolara
çıkmıştır. Gıda enflasyonu yüzde 50leri
aşmış, döviz kuru yüzde 304 artmış, iç borç 348 milyar
liradan -iyi durun, iyi dinleyin- 2 trilyon 564 milyar liraya
çıkmış. Burada bütçeyi takip edebildiğimiz kadarıyla,
2 konuşmacı çıktı, istihdamın çok yüksek verilerle
düzeldiğini ve artış gösterdiğini, işsizliğin
bittiğini söyledi. Arkadaşlar, bakın, biz demiyoruz, sizin özel
kurumunuz TÜİK söylüyor: 2018in ikinci çeyreğinde haftalık
çalışma saati 1 milyon 233 bin iken 2022nin üçüncü çeyreğinde
bu, 1 milyon 254 saate düşmüş. Nerede istihdam? İşçiler
çalışmıyor o zaman. Yine, çalışma çağına
ulaşmış 4,5 milyon insanımızdan sadece 872 binini
işe yerleştirebilmişsiniz yani bir başka deyişle yüzde
80i işsiz.
Gelelim seçim bölgeme: Bir
iki lafla da yapılmayanları anlatmak isterim. Burdurumuz, kendi beji
itibarıyla Burdur mermerinde dünya standartlarında bir il ama mermer
ocaklarının geriye bıraktığı alanları
rehabilite etmeyişi ve KDV üretecek sektörlere yeterince finansman
sağlanmaması sebebiyle KDV üretimi yapılmadan direkt ihraç
ediliyor; Burdura sadece tozu toprağı kalmış vaziyette.
Son zamanlarda Burdurumuzda
devam eden bir sorunumuz var, yaklaşık kırk yıldır
kimsenin çözemediği bir sorun, içme suyu sorunu ve bunu siyasete alet edip
belediyemize endekslemek son derece yakışıksız ve gerçekle
bağdaşmayan bir durumdur. Buradan hemşehrilerimize sözümüz
olsun: İçme suyunuz, Millet İttifakı döneminde ilk bir yıl
içinde gelecektir, o içme suyu barajı yapılacaktır. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bir diğeri Burdur
Gölümüz, benim milletvekili olmamdan itibaren,
hatırladığım kadarıyla sadece 5 tane
çalıştay yapıldı. Her çalıştayda karar
alındı, her çalıştayda Şunu yapacağız, bunu
yapacağız. denildi ama gölün 1/3ü kurudu. Ortada bir denetimsizliğe,
kaçak sondajlara ve etrafında suyu çok çeken bitkilerin
yetiştirilmesine nedense engel olunamadı.
Bir diğer sorunumuz ise
-burada beni dinleyen iktidar vekilimiz de var- Burdur-Fethiye yolumuz var
arkadaşlar; on yıldır bitirilmedi ya, on yıldır! Her
yaz bir kaza olur, her yaz birileri ölür. On yıldır bir yol bitmez mi
ya! Vallahi bitmedi, billahi bitmedi ya!
Tarım ve
hayvancılık kesimine gelirsek Burdur bu konuda marka şehirlerden
biri. Son yılda 2,5 milyon sığırımız kesime
gitti. Niye? Yeme para yetiştiremedikleri için. Niye? Sütleri para
etmediği için. Burada, çiftçilerimiz tarladan, hayvanlarından
vazgeçiyor. Geçen, köyleri gezdiğimde gördüm, açık olan kahvehaneler
dahi kapanmış. Yani çiftçimiz bir bardak çay içip iki hasbihâl edecek
ortamlarını da kaybetmiş vaziyette.
Bir diğer sorunumuz
Şeker Fabrikası. Pancarını biz üretiyoruz, şekerini
biz üretiyoruz ama ne hikmetse Burdur şekerini Burdur halkı
yiyemiyor. Şeker bazlı üretim yapan esnafımız ise
marketlerden kilo kilo şeker toplayıp -o da Ankara şekeri-
üretim yapmak zorunda kalıyor. Bu reva mıdır Burdura ya?
Şehri ortasından ikiye
bölen demir yolumuz var, sürekli söz veriyorsunuz; bir an önce yetki alıp,
bir an önce projelendirilip bunun şehir dışına çekilmesi
gerekiyor çünkü her sene bir canımızı o hemzeminden geçerken
kaybediyoruz.
Tarımda geldiğimiz
noktada ise çiftçilerimizin borcu ayyukta, toplam 250 milyar liraya ulaşan
bir borçları var. Tarımsal girdi enflasyonu yüzde 138leri geçti.
İktidarımız köylerde çiftçi bırakmadı. Oysa bunun
çözümü var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MEHMET GÖKER (Devamla)
Küçük ölçekli çiftçilerin borçları silinmeli, tarıma verilecek destek
gayrisafi millî hasılanın yüzde 2si olmalı, süt/yem paritesi
1,5 olarak açıklanmalıdır.
HÜSEYİN YILDIZ
(Aydın) Yüzde 1i versinler de ona da razıyız.
MEHMET GÖKER (Devamla)
Buradan şunu söylemek istiyorum, daha konuşmam vardı nasıl
bir bütçe istediğimize yönelik ama ezcümle şunu söylemek istiyorum:
Dil, din, ırk ve her türlü siyasal ayrımcılığın
yok edildiği, son bulduğu, kimsenin ötekileştirilmediği bir
ülkede tüm yurttaşlarımızla, hep birlikte, kardeşçe
yaşayabileceğimiz bir bütçe istiyoruz ve bunu da yapacağız.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Tahir
Akyürek.
Buyurun Sayın Tahir
Akyürek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
TAHİR AKYÜREK (Konya) Sayın Başkan, kıymetli milletvekili
arkadaşlarımız; 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifinin 15inci maddesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
15inci madde yürürlük
maddesi. Bütçe kanunu teklifinin hazırlanmasında ve bugünkü
aşamaya gelmesinde katkısı olan bütün
arkadaşlarımızı, Maliye Bakanımızı,
çalışma arkadaşlarını tebrik ediyoruz. Bütçemizin
hayırlı olmasını diliyoruz. Cumhuriyetimizin 100üncü
yıl bütçesi, aynı zamanda Türkiye Yüzyılının bir
manada hazırlık bütçesi. Bütçemizin büyük Türkiye hedefine
yürümemizde, ulaşmamızda katkı yapmasını diliyorum.
Tabii, bütçe kanunu teklifi
üzerinde görüşmeler devam ederken birçok tartışma oluyor hatta
bazı oturumlar biraz muhataralı geçiyor; bu da normal, meselelerin
tartışılması ama tabii, üsluba çok dikkat etmemiz
gerektiğini düşünüyorum. Hepimiz ülkemizin menfaati için, Türkiye'miz
için, insanımız için çalışıyoruz, görüşüyoruz,
görüşlerimizi beyan ediyoruz.
Hazreti Mevlâna'nın
diliyle farklı bir pencereden birkaç cümle söylemek istiyorum.
Şebiarus törenleri haftasındayız, Mevlâna
Haftası'ndayız. Konya'da şu anda 7-17 Aralık tarihleri
arasında icra edilen Şebiarus törenleri ve Mevlâna'yı anma
programlarını yaşıyoruz, yürütüyoruz. Hazreti Mevlâna
buyuruyor ki: Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguyu
paylaşanlar anlaşır. Yine Bir canım, belki yüz bin
bedenim var, canım canına karışmıştır; seni
inciten beni de incitir. buyuruyor. Şebiarus törenleri, aslında,
Hükûmetimizin döneminde özellikle her alanda olduğu gibi ülkemizin
kültürel kalkınması alanında da çok önemli bir göstergeyi
oluşturdu. AK PARTİ hükûmetlerinden önce evrensel bir program olan
Şebiarus törenleri Konya'mızda birkaç bin kişinin
izleyebildiği pota altlarında, spor salonlarında icra
ediliyordu. Büyükşehir Belediye Başkanlığı
yaptığımız dönemde Cumhurbaşkanımızın
da desteğiyle dünyadaki en büyük kapalı ve açık sema
alanına sahip Mevlâna Kültür Merkezini tamamladık, şu anda
programlar orada icra ediliyor. 2022 programları da yani Hazreti
Mevlâna'nın vefatının 749uncu yıl dönümü programları
da orada 100e yakın etkinlikle şu anda devam ediyor. Sergiler,
konferanslar, paneller, söyleşiler, sema ayinleriyle birlikte
dünyanın dört bir yanından gelen 100 bine yakın misafirimizi
şu anda orada ağırlıyoruz. Milletvekillerimizden bu
Şebiarus törenlerine, Mevlâna ihtifallerine, programlara bugüne kadar
katılmamış olan arkadaşımız varsa bu vesileyle
onları davet ediyorum; yine, tüm vatandaşlarımızın da
âdeta maneviyat sofrası olarak kabul ettiğimiz bu programlara
iştiraklerini diliyorum.
Hükûmetimiz döneminde UNESCO
tarafından İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel
Mirasları Listesine alınan sema programları, aynı zamanda
Mevlâna Yılı ilanıyla da dünyada 100den fazla şehirde,
Turizm Bakanlığımızın da desteğiyle icra edildi;
ülkemizin ve kültürümüzün tanıtımı noktasında da bizlere
büyük bir imkân hazırlamış oldu.
Hazreti Mevlâna'nın
diliyle, Hazreti Mevlâna'nın 7 öğüdüyle konuşmama son vermek
istiyorum. Diyor ki Hazreti Mevlâna: Akar su gibi ol, cömertlik ve yardım
etmede/Güneş gibi ol, şefkat ve merhamette/Gece gibi ol,
başkalarının kusurunu örtmede/Ölü gibi ol, hiddet ve
asabiyette/Toprak gibi ol, tevazu ve alçak gönüllülükte/Deniz gibi ol,
hoşgörülükte/Her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün ya
göründüğün gibi ol.
2023 bütçemizin ülkemiz,
milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyor, emeği
geçen tüm milletvekillerimize tekrar şükranlarımızı arz
ediyor, hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ ve
MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şahıslar adına ilk söz, Gaziantep Milletvekili Sayın Sermet
Atay'a aittir.
Buyurun Sayın Atay. (MHP
sıralarından alkışlar)
SERMET ATAY (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2023 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 15inci maddesi üzerinde konuşmak
üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Gaziantep; sanayisi,
ihracatı, turizmiyle sadece bölgenin parlayan yıldızı
olmakla kalmamış, ülkemizin bu anlamda lokomotifleri arasında
olmayı başarmış bir şehirdir.
Türkiye'nin en büyük organize
sanayi bölgesinin bulunduğu ilimize yapılan ulaştırma ve
altyapı yatırımları Gaziantep'i sanayi ve üretim
alanında cazibe merkezi hâline getirmiştir. Gaziantep Organize Sanayi
Bölgesi hem yüz ölçümü olarak Türkiye'nin en büyüğü hem de istihdamda 240
bini aşan sayıyla Türkiye'nin en çok istihdam sağlayan organize
sanayi bölgesidir.
Gaziantep, ihracatta, ocak ve
kasım ayı 2022 döneminde geçen yılın aynı dönemine
göre yüzde 5,6 oranında artışla 9 milyar 622 milyon 523 bin
dolar seviyesine ulaşmıştır.
Şehrimizde Organize
Sanayi Bölgesi ile küçük sanayi sitelerini birbirine bağlayan ve
şehir içi ulaşımı da ciddi anlamda rahatlatan Gaziray
Projesinin açılışını bir süre önce Sayın
Cumhurbaşkanımızın katılımıyla
gerçekleştirdik. Bu banliyö hattı, 6 organize sanayi bölgesi ile
şehrin merkezi arasında işçi transferine bağlı olarak
ortaya çıkan trafik yoğunluğunu hafifletmeye yönelik bir
yatırım olmakla beraber birçok bölgenin ulaşımına da
ciddi katkısı olan büyük bir projedir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şehrimiz, sanayisi ve turizmiyle yükselen
bir değer ve cazibe merkezidir. Sanayicimizin, Ticaret Odamızın
ve esnafımızın ortak bir talebi de Gaziantep'e yapılan uçak
seferlerinin artırılması yönündedir. Havaalanı terminal
binası yenilenmiş ve gazi şehrimize yakışır,
ihtiyaca cevap verecek modern bir terminal binasına
kavuşturulmuştur, ancak uçak seferi sayıları yeterli
olmadığı için çevre illerde bulunan havaalanlarını
kullanmak suretiyle ulaşımın sağlandığı
bilinmektedir. Uçak seferlerinin yetersiz olması, talep
miktarının arz edilen biletten çok fazla olması, bilet
fiyatlarının benzer havalimanlarından daha çok pahalı
olmasına sebebiyet vermektedir. Çevre illerden uçuşların
kullanılması zaman ve ekonomik kayıplara sebep olmaktadır.
Gazi şehrimizin bu taleplerinin göz önüne alınması ve uçak
seferlerinin artırılması samimi dileğimizdir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Gaziantep sanayi, ticaret, turizmin yanında
tarımsal ve hayvansal üretim alanlarında varlık gösteren bir
ilimizdir. Yıllık ortalama Antep fıstığı üretimi
diğer illerle beraber 180 bin tonun üzerindedir. Antep
fıstığı üretimi çevre illere dağılmış
olmasına rağmen Gaziantep, üretimin ve ürünün ticaretinin amiral
gemisidir. Antepfıstığı Araştırma Enstitüsü
1930lu yıllardan bu yana tarımsal araştırmalar ve
çalışmalarla süreci desteklemektedir. Antep
fıstığı üretiminde dünyanın en önemli üreticilerinden
olmamıza rağmen ürettiğimiz Antep
fıstığının ihracata giden oranı yüzde 15-20
civarında kaldığından ihracattaki payımız çok
düşüktür. Bunun sebebi, fiyatlandırma sürecinde yaşanan
aksaklıklardır. Karadeniz Bölgesinde üretilen fındık
devletimiz tarafından taban fiyat uygulamasıyla fiyat koruması
altına alındığından ihracat rakamları tatmin
edici seviyededir. Aynı taban fiyat uygulamaları ve piyasa denetimi
Antep fıstığı için de uygulanırsa sonucun
değişeceğini ve ihracatta istenilen seviyeye geleceğini
tahmin ediyoruz. Antep fıstığının destekleme
kapsamına alınarak taban fiyat uygulamasının
başlatılması üreticilerimizin ciddi beklentisidir.
Gaziantep ve Kilis illerinde
Antep fıstığı üretiminin yanında ciddi oranda zeytin
üreticiliği de gerçekleşmektedir. İlimizde yıllık
ortalama 33 bin ton, Kilis ilimizde ortalama 24 bin ton zeytin üretimi
gerçekleştirilmektedir. Üretilen zeytin genellikle yağlı olup
zeytinyağımız Türkiyede ve dünya pazarında rekabete uygun
bir şekilde kalitelidir. Bahsettiğimiz rakamlar resmî kayıtlara
giren üretimlerdir. İlimizde üretilen zeytin ve zeytinyağının
borsası olmadığından fiyatlandırmada bir belirsizlik
vardır. Zeytin borsasının olmayışı yüzünden
üretici pazara ürün ulaştırmakta zorlanmakta, çoğu üretici
eşe dosta satış yaparak üretimi devam ettirmeye
çalışmaktadır. Ürettiği ürün çok kaliteli olmasına
rağmen pazarda istediği yeri alamayan zeytin ve zeytinyağı
üreticilerinin yaptığımız saha
çalışmalarında birincil talepleri zeytin borsasının
kurulmasına yöneliktir. Bu hususta gereken adımlar
atılmalı, üreticinin önü açılmalıdır. Zeytin
borsasının açılması kayıt dışı üretimi
de azaltacak, üretimin ciddi bir şekilde artışını
sağlayacaktır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; GAPla devletimizin gündemine giren Barak
Ovası Sulama Projesi bir türlü istenilen seviyeye
ulaşmamıştır. Dünyanın en büyük su kaynaklarından
biri olan Fırat Nehri Barak Ovasının kenarından geçmesine
rağmen nehrin suyundan Barak Ovası faydalanamamaktadır. Yörede
bir deyim hâline gelen Fırat akar Barak bakar. söylemi, konunun özeti
gibidir. Kot farkından dolayı Fırat Nehrinden
faydalanamadığımız gerçek olmakla beraber yenilenebilir
temiz enerji kaynaklarıyla bu sorunun çözülmesi mümkündür.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
SERMET ATAY (Devamla)
Bitiriyorum Başkanım.
Yörenin en verimli
toprakları olan, avuç içi gibi düz Barak Ovasının su
problemleri giderilerek Türk tarımına kazandırılması,
üretimde hak ettiği yere gelmesi yöre çiftçisinin en büyük beklentisidir.
Bölgenin bir kısmının suya kavuşturulması beklenirken
Doğanpınar Barajının da isale hatlarıyla tamamlama
sürecinin hızlandırılması da yöre halkının
talepleri arasındadır.
2023 yılı
bütçesinin vatanımıza, milletimize, devletimize hayırlı
olmasını diliyor, Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şahıslar adına son konuşma Eskişehir Milletvekili
Sayın Arslan Kabukcuoğluna aittir.
Buyurun Sayın
Kabukcuoğlu. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Eskişehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,
televizyonları başında bizi seyreden kıymetli halkım;
2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 15inci maddesi
üzerinde grubum adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlarım.
Dün akşamdan bu tarafa
Türkiye ve dünya, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanına
verilen hukuksuz, adaletsiz bir siyasi kararın sonuçlarını
tartışıyor. Aslında tartışılan, AK
PARTİ Hükûmetinin içinde bulunduğu aczdir, çaresizliktir.
Eskişehirin
sorunlarını defalarca dile getirmiş olmama rağmen
şimdiye kadar bir sonuç alamadım, istedim ki bu bütçe nedeniyle de
Eskişehirin konularını bir miktar dile getireyim.
Eskişehir, raylı sistemlerin ulaşım merkezidir. Ulusal
Raylı Sistemler Test ve Araştırma Merkezinin temeline
Eskişehirde başlanılmıştır ama sadece bir temeli
atıldı, başka da hiçbir faaliyete geçilmedi. Hem ülke içi hem de
uluslararası raylı sistemler taşıma sisteminde
Eskişehir, ülke merkezi olacak durumdadır.
Entelektüel sermaye, ülke
olarak en büyük gücümüzdür. 3 yaşına kadar beyin gelişiminin
yüzde 85i, 5 yaşına kadar da yüzde 90ının
tamamlandığını biliyoruz. Pedagoglar 5 yaşına
kadar verilecek eğitimin, üniversitede verilen eğitimden daha da
önemli olduğunu dile getirmektedirler. Eskişehirde okul öncesi 3-5
yaş arası okullaşma oranı yüzde 51dir. Eskişehirliler
çocuklarının Batı ülkeleri seviyesinde eğitim
almasını istiyorlar. 50 binin üzerinde nüfusa sahip olan Emek ve 71
Evler semtinde hâlâ bir lise maalesef yapılamadı. Beş yıl
önce Eskişehirde ikili eğitim veren 28 okul varken bu sayı
günümüzde 34e çıkmıştır; maalesef durum gittikçe
kötüleşiyor.
Uyuşturucu ve kötü
alışkanlıkların ülkemiz için büyük bir sorun olduğunu
hepimiz biliyoruz. Eskişehirde okuyan 70 bin üniversite
öğrencisinden başka ortaokul ve lisede okuyan çocuklar da
vardır. Bu gençlerin vakit geçirebilecekleri spor tesisleri, gönüllü
faaliyetlere katılabilecekleri, sosyal becerilerini
artıracakları merkezlere ihtiyaç vardır. Yaşam becerilerini
geliştirecek kurslar açılması gerekiyor. Uyuşturucuyla
mücadelede yalnız arz güvenliği yetmez, aynı zamanda talep
güvenliğini de kontrol etmek gerekiyor.
Eskişehir il içi kara
yolu ulaşım sorunu çözümlenememiştir. Eskişehir
Seyitgazi-Afyon yolu, Eskişehir-Mihalıççık yolu,
Eskişehir-Sarıcakaya yolu, en az yirmi yıllık bitmeyen bir
hikâyedir. Bu yollarda kaza oranı yüksektir ve bu yolların derhâl
tamamlanması gerekir.
Eskişehirde 357 köyde
okul yoktur. Eskişehirlilerin köylerini terk etmelerinin en büyük
sebepleri; sağlık kurumlarının olmaması, yeterli
yolların olmaması, okulların olmaması ve internet
altyapısındaki yetersizliklerdir. Temmuz ve Ekim 2020 tarihlerinde
Ulaştırma Bakanlığına konuyla ilgili
müracaatlarım var ama maalesef hiçbirinden sonuç alamadık.
Eskişehir Organize
Sanayi Bölgesinde yılda 3 milyar dolar civarında ihracat vardır
ve 10 milyar dolar civarında bir ciro vardır. Organize Sanayi Bölgesi
demir yoluyla limana bağlanırsa Eskişehirli sanayiciler
yılda 58 milyon dolar tasarruf edeceklerini hesap ediyorlar. Bu demir
yolunun uzunluğu altı üstü toplam 10 kilometredir. Şehir merkezi
ile Organize Sanayi Bölgesi arasında 9 kilometrelik bir kara yolu var,
Organize Sanayi Bölgesinde 47 bin kişi çalışmaktadır,
şehirler arası ulaşım da bu yol üzerinden
yapılıyor. İşe başlama saatlerinde ve iş bitim
saatlerinde bu yollarda maalesef trafik tam bir kaostur; zaman kaybı
vardır, can kaybı vardır, mal kaybı vardır.
Eskişehir Güney Çevre Yolu konuya çözüm getirecektir.
Eskişehirli sanayiciler,
Eskişehirde bir serbest sanayi bölgesi kurulması konusunda her türlü
altyapıya ve çalışmaya sahiptirler; bu konuda Hükûmetten destek
bekliyorlar.
Eskişehir Sanayi
Odası Başkanlığı üyelerinin yaptığı
ankete göre bir kısım sorunlarını şöyle
sıralayabiliriz: EYT yasalaştığında Eskişehir
sanayisinde ortalama yüzde 20 seviyesinde iş gücü kaybı
olacağı hesap ediliyor. Eskişehir ölçeğinde tahminen 15 bin
kişi işten ayrılacak olup emeklilik tazminatları 1,5 milyar
Türk lirası civarındadır. İşletmelerde
çalışacak 45-55 yaş en yetkin iş grubunu
kapsayacaktır. Hazırda işletmelerde yüzde 80 kadar nitelikli
insan gücüne ihtiyaç duyuluyor. EYT düzenlemesinin bu ihtiyacı daha da
artıracağı aşikârdır, küresel rekabeti engelleyeceği
bellidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Devamla) Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Devamla) EYTyle iş gücü kaybı ve kıdem tazminatı
yükünün getireceği ek yük dikkate alınmalıdır.
Eskişehirli sanayicilerin yüzde 72si finansmana ulaşma zorluğu
yaşarken EYTnin çözümlenmesi ek finansman ihtiyacı getirecektir.
Emekli olmayıp çalışmaya devam edecek EYTliler için esnek
çözümler üretilmelidir. Eskişehir Organize Sanayi Bölgesinde kapanan
şirket sayısı bir önceki yıla göre yüzde 70 oranında
artmıştır. Krediye ulaşım sanayiciler için çok önemli
bir sorundur. Piyasada 250 milyar Türk lirası üzerinde Kredi Garanti Fonu
paketine ihtiyaç vardır; Eskişehirli sanayiciler bunu talep etmektedir.
Hepinizi saygıyla
selamlarım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN 15inci madde
üzerinde soru-cevap talebi yoktur.
15inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 15inci
madde kabul edilmiştir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım, ifadelerle ilgili sataşmadan söz
istemiştim.
BAŞKAN Peki,
yerinizden hemen söz vereyim.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
10.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, İstanbul
Milletvekili Abdul Ahat Andicanın 362 sıra sayılı 2023
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 15inci maddesi
üzerinde İYİ Parti Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Sayın Andican
konuşmasında Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik
Gerçek bir dünya lideri bunları yapar mı? şeklinde
birtakım sözler kullandı. Bir kere, öncelikle şunu ifade edelim:
Gerçek bir dünya liderine Sayın Andican değil, sayın milletimiz
karar vermiştir; ona millet karar verir, saygı duymak gerekir.
Milletimiz, yirmi yıldan bu yana görev yapan Sayın
Cumhurbaşkanımızı, on üç yıl, demokrasi tarihimizin en
uzun süre görev yapan Başbakanı ve parlamenter sistemin seçimle gelen
ilk Cumhurbaşkanı ve sonrasında yeni sistemin de yine seçimle
gelen ilk Cumhurbaşkanı yapmıştır. Halk
tarafından hem eski sistemde hem bu sistemde 2 kez büyük bir oy
çoğunluğuyla tekrar
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Tamamlıyorum.
Gerçek bir dünya lideri;
dünyanın eli kolu bağlıyken, sizler Rusyaya yaptırım
uygulayalım. diye sözler sarf ederken, Taraf olalım. diye sözler
sarf ederken ara bulucu rolüyle bütün dünyanın takdirini kazanan,
tahıl krizini çözen, esir takasını çözen ve hem
Birleşmiş Milletlerin hem bütün dünyanın takdirini kazanan bir
dünya lideridir. Suriye'de terör devletine müsaade etmeyen bir liderdir.
ERHAN USTA (Samsun)
Suriyede terör devleti kuruldu.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Mavi vatana sahip çıkan bir liderdir, Azerbaycanda otuz yıllık
işgali sona erdiren ve kardeşlerimize destek olan bir liderdir, Türk
Devletleri Teşkilatını kuran bir liderdir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Gerçek dünya lideri, ülkesini 3-4
kat büyüten ve halkın refahını arttıran bir liderdir. Vesayetçi
anlayışı, darbeci anlayışı sona erdiren bir
liderdir ve bugün 21inci bütçemizi yapıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Milletimiz, eğer Andicanın söyledikleri doğru olsaydı 21
kez bütçe yapma imkânı vermezdi.
Teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
16.23
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 16.37
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39uncu Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
2023 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 362) (Devam)
2.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi
(1/285), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller, 2021
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Genel Uygunluk Bildirimi ile 2021 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 201 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2021 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2021 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/2076) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
363) (Devam)
BAŞKAN Komisyon
yerinde.
16ncı maddeyi
okutuyorum:
Yürütme
MADDE 16- (1) Bu Kanun
hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
(2) Türkiye Büyük Millet Meclisi ile ilgili hükümlerini Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı, Sayıştay
Başkanlığı ile ilgili hükümlerini Sayıştay
Başkanı, düzenleyici ve denetleyici kurumlara ilişkin
hükümlerini kendi kurulları ve/veya kurum başkanları yürütür.
BAŞKAN 16ncı
madde üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz talep eden Gaziantep
Milletvekili Sayın İmam Hüseyin Filiz.
Buyurun Sayın Filiz.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2023 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Teklifinin 16ncı maddesi üzerine İYİ Parti Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve yüce Türk
milletini saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
on bir günden beri 2023 yılı bütçesini tartışıyoruz,
bu bütçede 659,4 milyar TL bütçe açığı var ve 565,6 milyar TL
faiz ödemesi yapılacak. Bu zamana kadar bütçe üzerinde birçok
konuşmacı teknik açıklamalar yaptılar; anlaşılan
odur ki sanki eksi dengeyle bütçeler yapmak, borçların faizini ödemek
kaderimiz hâline gelmiş, sürekli açık veren bir bütçemiz var. 31 Ekim
2022 tarihi itibarıyla hazinenin toplam borcu 3 trilyon 807,8 milyar
liraya yükselmiş bulunuyor. 2023 yılı bütçesinde Türkiyenin
borç ve faiz yükü katlanarak artmıştır. Böylelikle dünya ekonomi
liginde niçin 23üncülüğe düştüğümüz anlaşılıyor.
Enflasyon geçen yıl bu
tarihlerde yüzde 19 iken şimdi TÜİK tarafından ayar
verilmiş enflasyon yüzde 84, gerçek enflasyon ise yüzde 170lere
dayanmış. Pahalılık almış başını
gidiyor, mutfakta yangın var, tencereler kaynamıyor, işsizlik
had safhada, vatandaş markete gidemiyor. 2020 yılında Diyanet
İşleri Başkanlığı Ucuza alışveriş
için pazara akşam saatinde gidin. tavsiyesinde bulunuyordu, vatandaş
şimdi hiç gidemiyor, bazı gıda maddelerini unutmuş; yumurta
iptal, peynir iptal, et iptal edilmiş, süt yok sofralarda. Esnaf
çalışarak, çiftçi ekerek zarar ediyor; tarımda üreticiler
tüccarın insafına bırakılmış. İşçiler
asgari ücreti, emekli insanca yaşayabileceği ücreti, EYTliler
emekliliği bekliyor, öğretmenler atama bekliyor; paranın değeri
düşüyor, üniversite mezunları iş bulamıyor,
aldıkları eğitimin dışında iş bulanlar
asgari ücretle kasiyerlik, motokuryelik yapıyor; bu yüzden Dünya Sefalet
Endeksi'nde 156 ülke içinde 21inci, Avrupa ülkeleri içinde 1inci
sıralardayız.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye iyi yönetilmiyor, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin yürürlüğe girmesiyle yasama, yargı ve yürütmenin tek elde
toplandığı tek kişinin idaresine mahkûm
kalmıştır. Gazi Meclisin yasama yapma yetkisi dumura
uğratılmış, bütçe kanun teklifinin Komisyonda
görüşülmesi sırasında muhalefet milletvekillerinin
eleştirileri dikkate alınmamıştır.
Dolayısıyla, Türkiye'nin en prestijli kurumu Türkiye Büyük Millet
Meclisi asli görevi olan yasamayı ve denetlemeyi yapamamaktadır.
Eleştiriler lafta kalmakta, ben yaptım oldu anlayışı
devam etmektedir; bu yüzden Demokrasi Endeksi'nde 167 ülke arasında
103üncü sıradayız.
Değerli milletvekilleri,
aslında bizim yapmaya çalıştığımız şey,
tenkitlerimizle Hükûmeti yanlış yapmaktan alıkoymaktır.
Ülkenin lehine olduğuna inandığımız her konuyu
destekleriz, teşekkür ederiz. Hassasiyetimiz, yapılan işlerden
rant elde edilmesidir, devletin parası kimseye peşkeş çekilemez.
Yüce Allah Karşıma kul hakkıyla gelmeyiniz. buyuruyor,
dolayısıyla, halkın parası olduğu için bütçe harcanırken
maksimum hassasiyet gösterilmesini beklemekteyiz.
Bu arada, yapılan
yolsuzluklardan dolayı Yolsuzluk Algı Endeksi'nde de 180 ülke içinde
96ncı sırada olmamız tesadüf değildir.
Değerli milletvekilleri,
bütçe görüşmelerine 6 yaşında bir çocuğun istismar edilmesi
olayı damga vurmuştur. Şiddetle
kınadığımızı bu olay 2004 yılında
cereyan etmiş, daha sonra konu 2012 yılında adliyeye intikal
etmiş, suçlular hakkında takipsizlik kararı verilerek serbest
kalmışlardır. Bu çirkin olayın geçtiğimiz günlerde yeniden
gündeme gelmesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisinde ortak bir tavır
alınmış olması çok değerlidir. Örtülü hiçbir
noktanın kalmaması için konu bütün çıplaklığıyla
ele alınmalı ve unutturulan bu olayın hangi gerekçeyle örtbas
edildiği de ortaya çıkarılmalıdır. Bu ve benzeri
olaylarda çocukların taciz edilmelerine karşı Bir kereden bir
şey olmaz. Bu olay dünyanın her yerinde olabiliyor.
şeklindeki umursamaz değerlendirmeler milletimizin vicdanında
derin yaralar açmıştır.
Değerli milletvekilleri,
bu tür olayları siyasetin dışında değerlendirmemiz
gerekmektedir. Siyasi endişelerle olayların üzerine gidilmemiş
olması ya da basite indirgenmesi, toplumumuzda değerler erozyonunun
göstergesidir. Bu tür olaylara toplumun tümünün aynı şekilde tepki
vermesi de yeterli değildir. Adaleti temsil eden kurumlarımız
hiçbir etki altında kalmadan, yasalar ne diyorsa, hızlı bir
şekilde karara bağlayarak kamu vicdanını
rahatlatmalıdırlar. Bu skandalla ilgili olarak 22 Mayısta
görülecek davanın Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının
talebiyle 30 Ocağa çekilmesi adaletin daha erken tecelli etmesi
açısından önemlidir. Demek ki yönetimler istese 2012
yılında da konu böyle halledilebilirmiş.
Değerli milletvekilleri,
her konuda değerlendirme yaparken suçun şahsiliği esastır.
Kişilerin mensup oldukları yer, inanç vesaire avantaj ya da
dezavantaj olmamalıdır ancak insanların kutsal
inançlarını istismar ederek suç işleyenlere karşı
hiçbir şekilde müsamaha edilmemelidir.
Değerli milletvekilleri,
dün yeni gelişmeler yaşadık. Yüksek Seçim Kurulu üyelerine
hakaret suçunu işlediği gerekçesiyle İstanbul 7. Asliye Ceza
Mahkemesince Sayın Ekrem İmamoğlu'na iki yıl yedi ay on
beş gün hapis cezası verilmiş ve siyaset yasağı
konulmuştur. Sayın Erdoğana verilen ceza ne kadar
yanlış idiyse Sayın İmamoğluna verilen ceza da o
kadar yanlıştır. İşte bu yanlışlar Türkiyenin
Hukukun Üstünlüğü Endeksinde 140 ülke arasında 116ncı
sırada yer almasının tesadüf olmadığını
göstermektedir.
Değerli milletvekilleri,
termodinamikte entropi yani düzensizlik diye bir kavram vardır,
mühendis arkadaşlarım bilirler. Bütün sistemlerde düzensizlik artan
bir özellik gösterir, sosyal sistemlerde de düzensizlik artar ve toplumda düzen
sağlamanın yolu da değerler eğitiminden geçer.
Değerlerin erozyona uğraması bir ahlak sorunudur. Ülkemizde para
vererek ekmek çiğnetebildiğimiz insan sayısı yok denilecek
kadar azken bedavaya yalan söyleyen, insanları aldatan, riyakâr, dedikodu
yapan, yetim hakkı yiyen, iftira atan insanların çoğalması
biraz garip değil mi? Değerli milletvekilleri, yere düşen
ekmeği çiğnememek için gösterilen hassasiyet, biraz önce
saydığım; yalan söylememek, aldatmamak, iftira atmamak gibi
değerlerimiz çiğnenirken niçin kendini göstermiyor? Tam da bu noktada
Hazreti Mevlânanın Güzel sözleri söylemek kolaydır, önemli olan
güzel davranışlar sergilemektir. sözü ayrı bir önem arz
etmektedir.
Yönetimlerin yıllardan
beri yaptığı işlemlerde bilerek ve isteyerek
yandaşlığı, usulsüzlüğü esas almaları
değerler erozyonunda önemli bir etkendir ve maalesef erozyon yirmi
yıldan beri sistematik bir şekilde kurumlara yayılarak devam
etmektedir. Mülakatlarda eş dost, akraba, yandaşlara avantaj
tanınarak atama yapılması, adrese teslim ilanlar, devletin
imkânlarını kullanırken rant sağlamak erozyonun tipik
örnekleridir.
Değerli milletvekilleri,
üzerinde konuştuğumuz madde yürürlük olduğuna göre yürütmeden
beklenen özelliklerin ne olduğunu anlatmak istiyorum. Bir
araştırmacı, Yusuf Has Hacibin Kutadgu Biligini,
Nizamülmülkün Siyasetnamesini, Koçi Beyin Risalesini, Defterdar Sarı
Mehmet Paşanın Devlet Adamlarına Öğütlerini özetleyerek
şöyle bir sonuç çıkarmış, sizlerle paylaşmak
istiyorum: Bu eserlere göre devlet adamı ya da yönetici adil, bilgili,
akıllı, işleri ehline veren, sorumluluk ve tevazu sahibi,
dürüst, halkla sağlıklı etkileşim kuran, ölçülü, tedbirli,
uyanık, dikkatli, sabırlı, cömert, zulme ve
haksızlığa yer vermeyen, aceleci olmayıp düşünerek
karar veren, kontrolü elden bırakmayan, çevresini de bu değer ve
özelliklere sahip kişilerden oluşturan örnek bir insandır.
deniyor.
Değerli milletvekilleri,
Koçi Beyin Adalet ömrün uzunluğunu gösterir. sözü önemlidir.
Nizamülmülkün Âlim hangi dinden olursa olsun her bilgi ondadır. Lokman
Hekiminde İlim hazineden daha kıymetlidir; sen hazineyi korursun,
ilim seni korur. sözlerini paylaşmak istedim.
İşi ehline vermenin
yani liyakatin devlet yönetiminde en önemli hususlardan biri olduğundan
eserlerde çokça bahsedilmekte, bir işi çok kişiye vermenin ya da çok
işi bir kişiye vermenin de yanlışlığı
vurgulanmaktadır. Keşke kurum yöneticilerimiz ve özellikle de
üniversitelerimiz bu tavsiyeleri dinleseler.
Meşveret yani
danışma bu eserlerde çok bahsedilen bir konudur. Sarı Mehmet
Paşanın Her işte danışmayı unutmamak, her
işi de herkese danışmamak lazımdır. sözü
yöneticilerin kulaklarına küpe olmalıdır.
Danışmanların bilimsel gerçeklere göre yöneticiyi uyarması
beklenir ama bizde danışmanlar genellikle yöneticiye
danışırlar ve hatta yanlış yönlendirirler; 5-6
maaş alır, rahatlarına bakarlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Devamla) Bitiriyorum.
Değerli milletvekilleri,
liyakatli kadrolarla adaletli bir yönetim ve refah içinde bir Türkiye'yi biz
oluşturacağız diyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz talep eden Tokat Milletvekili Sayın Yücel
Bulut.
Buyurun Sayın Bulut.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA YÜCEL BULUT
(Tokat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu ve
ekranları başında bizleri izleyen değerli
vatandaşlarımızı ve özellikle hanımefendileri
saygıyla selamlıyorum çünkü bugün anlatacaklarım daha ziyade
hanımefendileri ilgilendiren bir konu.
Konuşmama başlarken
sizlere bir fotoğraf takdim etmek istiyorum, aslında hepinizin
bildiği bir fotoğraf. Bu görmüş olduğunuz fotoğraf
bundan yüz yıl önce çekilmiş ve yüz yıl önce Anadolu
kadınının Millî Mücadele saflarında vatan savunması
için cepheye mühimmat üretirken çekilmiş olan fotoğrafı. Bu
fotoğraf da görmüş olduğunuz gibi tam yüz yıl sonra Tokatta
çekildi ve bu fotoğrafta da yine bir vatan savunması için
sınır ötesinde görev yapan Mehmetçiklerin botunu üreten Tokat
Yeşilyurtlu kadınları görüyorsunuz. Yani yüz yıl sonra,
cumhuriyetin kuruluşunda var olduğu gibi cumhuriyetin 2nci
yüzyılını aralarken de Türk kadını, Anadolu
kadını vatan savunmasında yine en ön saflardaki görevini yapmaya
devam ediyor. (MHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, bu
fotoğrafları sizlere neden gösterdim, biraz daha detaylı bir
şekilde aktaracağım. Haklı olarak bu Parlamento çatısı
altında ya da değişik platformlarda kadını
tartışıyoruz, kadın haklarını
tartışıyoruz, kadının
yalnızlaştırılmasını tartışıyoruz,
kadının maruz kaldığı şiddeti ve kadın
cinayetlerini tartışıyoruz ve bunlar için çözüm üretmek için hep
birlikte gayret gösteriyoruz ama hepimiz, geldiğimiz nokta itibarıyla
şunu kabul etmek zorundayız ki: Kadını yalnızca
sözleşmeyle, kanunla ya da kanun maddeleriyle korumamız mümkün
değil. Bu, bir ahlak meselesi; bu, kültürel bir birikim meselesi ve
Anadolunun bin yıllık mirası da kadını baş
tacı eden bir kültürel birikime sahip. Hangi memlekete giderseniz gidin,
hangi köye giderseniz gidin, hangi haneye giderseniz gidin mutlaka ama mutlaka
kadın, anne olarak görülüyor; kadın, eş olarak görülüyor;
kadın, kız kardeş olarak görülüyor; kadın, bir figür olarak
görülüyor ve yüzyıllardır bu coğrafyada kıymet buluyor.
Dolayısıyla, bizim bugün ihtiyacımız olan şey,
Anadolunun özüne dönmesi ve bu kültürel birikimin eğitim yoluyla mutlaka
ama mutlaka sosyolojik bir zemine kavuşturulması.
Ve tabii ki bir şeyi
daha yapmamız gerekiyordu. O da neydi? Güçlü bir kadın profilini
ortaya çıkarmak yani kendi ayakları üzerinde durabilen, öz güven
sahibi, geleceğe güvenle bakabilen, çocuklarının hamisi ve kimseye
muhtaç olmayan, Anadolunun örfüne, âdetine uygun bir kadın profilini hep
birlikte inşa etmek zorundayız ve kadınları
yalnızlaştırmadan bir an önce uzaklaştırmak
durumundayız. Bu çerçevede, tabii ki bize yol gösterici Sayın Genel
Başkanımız oldular. 8 Mart 2018 tarihinde Dünya Kadınlar
Günü münasebetiyle Sayın Genel Başkanımız bir mesaj
yayınlamıştı ve bu sorunu şöyle özetlemişti,
demişti ki: En temel sorun, en bariz ayıp: Kadının bir
insan olduğu unutuluyor. Her kadın, her şeyden önce
insandır. Bunu dedikten sonra da büyük üstat Neşet Ertaşın
şu sözleriyle mesajını tamamlamıştı:
Kadınlar insandır, bizlerse insanoğlu.
Evet kadınlar insan ve
bizler de insanoğlu felsefesiyle, onların evladı olarak,
çocuğu olarak tekrar Anadolu kadınını ayağa
kaldıracak bir formül üzerinde kafa yorduk. Ve ne yaptık? Şunu
yaptık: Milliyetçi Hareket Partili belediyelerle Tokatta el ele verdik.
Sayın Maliye Bakanımız da burada, inşallah dinlerler,
inşallah Türkiye genelinde bu projenin yayılması için destek
verirler. Biliyorsunuz köylerde okullarımız kapatıldı ve
önemli bir kısmı maalesef çürümeye terk edildi; belde
belediyelerimizin bir kısmı kapatıldı ve belde
belediyelerimizin binaları da çürümeye terk edildi. Bizim
vicdanımız buna müsaade etmedi, bu binaları bir şekilde
daha elverişli hâle getirelim diye gayret gösterdik. Türkiyede köy nüfusu
yüzde 46dan yüzde 6lara kadar geriledi, dolayısıyla köy
hayatımız bitmek üzereydi; hem buna bir formül bulalım, köydeki
hayatı tekrar canlı tutalım hem de başta köylerden
başlamak suretiyle kadınlarımızı tekrar ayağa
kaldıralım istedik ve biz bu köy okullarını, terk
edilmiş köy okullarını devraldık. Belediye
başkanlarımızın olağanüstü gayretiyle ve iş
adamlarımızın bizi kırmayarak bu bölgelere
yatırım yapmasıyla birlikte köy okullarının
baştan sona tadilatını yaptık, tertemiz hâle getirdik ve
tekstil atölyelerine teslim ettik.
Şimdi, size bunları
göstermek istiyorum. Mesela bu bina Yeşilyurtun Kuşçu
kasabasında bir bina ve bu köyün nüfusu 765. 40 hanımefendi burada,
sosyal güvenceleri tam ve eksiksiz yatırılmak suretiyle, köylerinden
de ayrılmadan istihdam ediliyor durumda. Şimdi yine bir başka fotoğraf
göstereceğim. Burada hanımefendileri görüyorsunuz, burası
Çevreli kasabası, toplam nüfusu 2.400 ve biz bu atölyede, tekstil
atölyesinde 200 küsur hanımefendiyi, köyün hanımefendisini sosyal
güvenceleri yatırılmak suretiyle istihdam ediyoruz; kendi ayakları
üzerinde duruyorlar, kendi paralarını kazanıyorlar, kendi
gelirlerini elde ediyorlar. Yine eski ismi Firedökse olan, şimdiki
adı Ormandibi olan bir kasabamızda yine bir okul binasını
aldık, belediyelerimizin yardımıyla baştan sona
sıfırladık ve burada 40 hanımefendi tüm sosyal güvenceleri
eksiksiz yatırılmak suretiyle istihdam ediliyor,
çalışıyor.
Şimdi, değerli
hemşehrilerim, yine Türk Silahlı Kuvvetlerinin üretimini yapan
Yeşilyurtta -gördüğünüz gibi- onlarca tekstil atölyesi açtık;
Silahlı Kuvvetlerimizin askerî botlarının ve elbiselerinin bir
kısmını burada eski binaları tadilat yaparak ve
hanımefendileri istihdam ederek üretmekteyiz. Aynı zamanda, bu proje
kapsamında, Türkiyedeki bütün cezaevlerinin kantinlerinde satılan
soğuk mezeler yine Tokatlı hanımefendilerin gayretleriyle
üretiliyor; hayal olarak görülen bu proje hayata geçti, tüm cezaevlerinin
gıda ihtiyacını Tokatın bayanları hem
çalışarak hem de üreterek hayata geçiriyorlar ve cezaevlerine
ulaştırıyorlar.
Tabii, bunları yaparken
bizim esinlendiğimiz bir başka felsefe vardı, o da şu: 1994
yılında Tokatın Erbaa Belediyesini kazanmıştık,
Belediye Başkanımız Ahmet Yenihandı ve o günün
şartlarında Tokatın Erbaa ilçesinin nüfusu 33 bindi, şimdi
ise Tokatın ilçeleri arasında neredeyse nüfus kaybetmeyen tek
ilçemiz Erbaa oldu. Neden Erbaa oldu? Çünkü Ahmet Yenihanın
olağanüstü gayretleriyle 94 yılında kadın
istihdamını önceleyerek bir proje başlattık ve bugün
tekstil sektöründe birçoğunuzun giydiği kıyafetlerin
imzasını Tokat Erbaalı hanımefendiler taşıyor;
tam 4 bin bayanımızı, 4 bin hanımefendiyi, 4 bin
kadınımızı Erbaada istihdam ediyoruz. Erbaa Belediyesini
Milliyetçi Hareket Partisi yirmi yıl boyunca elinde tuttu, şu anda
Ahmet Yenihan çizgisini Ertuğrul Karagöl kardeşimiz sürdürüyor ve 33
bin nüfusla devralmış olduğumuz Erbaanın bugün merkez
nüfusu bu istihdamdan dolayı 75 bine ulaştı, köyleriyle birlikte
Erbaanın nüfusu 100 bine ulaştı. Demek ki istihdam, bizzat
yerinde inşa edilebilecek bir olgu; istihdam, bizzat kimseyi göçe zorlamadan,
göçe mecbur bırakmadan yapılabilecek bir durum. Erbaadaki tekstil
fabrikalarımızda ve atölyelerimizde şu anda 4 bin
hanımefendiyi bu şekilde istihdam ediyoruz. Bu istihdam modeli
aynı zamanda iş adamlarımız için de bir katkı.
Nasıl bir katkı? Birçok hanımefendi bizzat köyünde,
kasabasında, bulunduğu topraklarda çalışmak suretiyle
öğle yemeğini evinde yiyebiliyor, servis gideri gibi bir maliyet
iş dünyası üzerinde olmuyor, böylece iş adamlarımız
için de çok ciddi bir ekonomik kalemden iş dünyamızı
kurtarmış oluyoruz.
Şimdi, Tokatın 638
tane köyü var. Bu köylerden aşağı yukarı 100 tanesi nüfus
itibarıyla çok düşük sayıdalar. Elimizde kayda değer bir
nüfusu olan 450 köyümüz var ve hemen hemen her ay, hemen hemen her hafta yeni
bir köyde yeni bir yatırımı
Yeşilyurt Çıkrıkta
tekstil atölyesini kurduk, Kuşçuda kurduk; şimdi, önümüzdeki
günlerde Güryıldız kasabamızda kuracağız ve bu
hanımefendilerin bir sigortalı iş bulabilmek için şehir
merkezlerine göçünü bir nebze durdurmaya çalışıyoruz. Bu hâliyle
sadece 3 bölge için 6 bin hanımefendi şu anda sosyal güvenceleri
sağlanmış bir şekilde istihdam ediliyor ve elbette ki bu,
gelecekte şuna vesile olacak: Kendi gelirini elde eden, hanesindeki
rızkını kendi karşılayan, ayakları üzerinde
durabilen bir kadın profiliyle birlikte Anadolu kadını
aşama aşama -inşallah tüm Türkiye'ye yayılır- hak
ettiği değeri günbegün artıracak. Biz inanıyoruz ki
cumhuriyetin 1inci yüzyılında kurtuluş mücadelemizde
kadınlarımız vardı, kuruluş mücadelemizde
kadınlarımız vardı, cumhuriyetin ilk yüzyılı
boyunca kadınlarımız vardı; şimdi cumhuriyetin 2nci
yüzyılında lider ülke Türkiye vizyonuyla yeni bir periyodu
açıyoruz, Türkiye Yüzyılını açıyoruz. İnşallah
2023ten itibaren Türkiye Yüzyılında, bu yüzyıl
çocuklarımızın yüzyılı olacak, bu yüzyıl
gençlerimiz yüzyılı olacak, bu yüzyıl
kadınlarımızın yüzyılı olacak, Türk milletinin
yüzyılı olacak, bu yüzyıl tüm dünyadaki mazlum milletlerin
yüzyılı olacak, bu yüzyıl Anadolunun yüzyılı olacak,
Alevinin yüzyılı olacak, Sünninin yüzyılı olacak;
Anadoludaki bütün köklerin, kökenlerin, mezheplerin ve meşreplerin tek
millet olarak dünyaya kafa tuttuğu, tam bağımsız
Türkiyenin inşa edildiği bir yüzyıl olacak.
Hepinize dinlediğiniz
için teşekkür ediyorum, iyi günler diliyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Oya
Ersoy.
Buyurun Sayın Ersoy.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY
(İstanbul) Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Evet, yolun sonu göründü, en
geç altı ay sonra biz bu ülkede çok başka şeyler
tartışıyor olacağız. Mesela, sarayınızı
çocuk kreşi mi yapalım, yoksa kadın sığınmaevi mi
yapalım; onu konuşuyor olacağız. Bugün burada en fazla
bağıranlar o dönemde nerede olurlar, hani, kaçarlar mı,
saklanırlar mı bilmem.
BAHAR AYVAZOĞLU
(Trabzon) Sen kendine bak.
OYA ERSOY (Devamla) Ama
dediğim gibi, biz ülkenin gerçek gündemlerini konuşuyor
olacağız.
Evet, çok iyi biliyorsunuz,
bu bütçe yani 21inci bütçe teklifi artık sizin son bütçe teklifiniz; bu
kadar hırçınlaşmaya, bu kadar kavgalı bir Genel Kurula da o
neden oldu.
Onaylayacağınız
bütçeye göre 4,5 trilyon harcayacaksınız, bunun 600 milyar
lirasını borç alacakmışsınız; peki geri kalan
nereden? Geri kalan, bu ülke halklarının alın teri ve
emeğinden. Peki, siz bu ülkenin halklarına, her fırsatta yüce
Meclis dediğiniz bu mekânda, bu bütçeyi nerelere
harcadığınız konusunda herhangi bir hesap verdiniz mi;
denetlendiniz mi? Hayır, bunları yapmıyorsunuz. Tam da bu
sorulardan kaçmak için, halk gerçekleri öğrenmesin diye zaten bir
aydır her ortam provoke ediliyor; dezenformasyon yasasından tutun da
buradaki tehdit dolu konuşmalar -özellikle bakanların- tam da bu
yüzden.
En başta sözde
İçişleri Bakanı, özde suç işleri bakanının
Demokrat Partiden FETÖye, uyuşturucu baronlarının
masasından Birleşik Arap Emirliklerine kadar haysiyetini ayaklar
altına aldırmadığı hiçbir yer kalmadı.
Şimdi, bu adamı bu koltukta oturtmak, arkasında saf tutmak onun
suçlarına ortak olmak demektir; bu da övünülecek değil, tam tersi
hicap duyulacak, utanç duyulacak bir konudur. Söylediğiniz,
gösterdiğiniz işlerin hepsinin arkasında bir alavere ve bir
üçkâğıt var. Teknoloji Bakanınız buraya o çok övündüğünüz
yerli arabayla geliyor ama bagajı açıldığında ne
çıkıyor? Akrabalarına kıyak ihaleler çıkıyor.
Ulaştırma Bakanı hava yolu, tren yolu projeleri gösteriyor
herkese -dövizlerle geldi, burada gösterdi- ama beş yılda 5 bin yurt
dışı gezisini göstermiyor. Peki, bu gezilerin masrafları
nereden karşılanıyor? Bu halkların alın terinden,
emeğinden karşılanıyor; hiçbiri kendi cebinizden
karşılanmıyor.
Ve gelelim Aile
Bakanınıza; çocuk istismarını saptadığı için
alkış tuttuğunuz Bakan. Ülkede yer yerinde oynarken
açıklama yapmak için üç gün bekledi ve daha da önemlisi -burada itiraf
etti- davayı bilmesine rağmen iki yıl boyunca davaya müdahil
olmadı, müdahil olmak için iki yıl bekledi ve suçunu gizledi. Ve
suçunu gizlediği için de tam tersi bizlere, kadınlara ve burada
muhalefete höykürdü. Bu ülkenin kadınlarına, çocuklarına bir
nebze saygısı varsa derhâl istifa etmelidir. Ben Neden bu olayı
duyduğun anda açıklamadın? Neden davaya müdahil olmadın?
diye soruyorum. Senin koltuğun, on altı yıl boyunca her gün
tecavüze uğrayan bu kız çocuğundan daha mı önemli? Evet,
daha önemliyse, vallahi yıkılsın o koltuklarınız.
Şimdi tarikatları
savunanlar, bu erkek ordusu bugün, adliyede tutuklama kararı
çıktıktan sonra adliye önünde çocuk istismarcılarının
tutuklanmasına karşı eylem yaptılar.
MÜŞERREF PERVİN
TUBA DURGUT (İstanbul) Tutuklama kararı çıktı mı,
çıkmadı mı?
OYA ERSOY (Devamla)
Tutuklama kararına karşı eylem yaptılar ve bu eylemde
Azgın azınlığın baskısıyla siz tutuklama
kararı çıkardınız. dediler.
MÜŞERREF PERVİN
TUBA DURGUT (İstanbul) Hayda.
OYA ERSOY (Devamla)
Şimdi gelelim tarikatları savunanlara.
MÜŞERREF PERVİN
TUBA DURGUT (İstanbul) Tutuklama kararı var mı, yok mu?
OYA ERSOY (Devamla) Hangi
gerekçeyle savunuyorlar? Diyorlar ki: Tarikatlar Tanrıya kendine özgü
bir tarzda ulaşmanın yoludur. Peki, Tanrıya
ulaşmanın yolu nasıl oluyor da sürekli paradan ve ticaretten
geçiyor? Gelin, bütün tarikatları denetleyelim ve ellerindeki malı
mülkü de halka dağıtalım. Ayrıca, bu tarikatlar neden
özellikle çocukların eğitimine ve barınmasına bu kadar önem
veriyor acaba? Yine, bakın, burası çok önemli; neden her
tarikatın ayrı bir yurdu var? Neden hepsinin ayrı bir yurdu var?
Çünkü çocuklara, tüm toplumdan yalıtılmış, ayrı bir
sosyal yaşam kurmak istiyorlar ve o çocukların beynini yıkamak
istiyorlar da tam da o yüzden. Bu devlet âciz mi? Parası mı yok?
Yoksa laik değil mi? Bu devlet sosyal devlet değil mi? Anayasada bu
ikisi de yazıyor değil mi? Ve bu bütçede 4,5 trilyon da paramız
varmış. Peki, neden? Eğer gerçekten samimiyseniz, eğer
samimiyet Tanrıya ulaşmak ise parayı alalım,
çocukları alalım, halkın denetimine açalım; gerçekte kim,
neye ulaşmak istiyormuş çıksın ortaya.
Şimdi AKPli kadın
vekillere ve AKPye oy verecek kadınlara sesleniyorum: İstanbul
Sözleşmesi var ya savunduğumuz, her yerde söylediğimiz; tam da
bu noktada ayrımcılığa uğrayan, eşitsizliği
yaşayan, istismara uğrayan çocuklar ve kadınlar için vardı
ve kadınlar 25 Kasımda sadece kendileri için değil, sizler için
de kız çocuklarının ve tüm kadınların şiddete
uğramaması için sokaklara döküldü. Ve ne oldu? Sarayın
İçişleri Bakanı olan şahıs onlara şiddet uygulama
talimatı verdi ve kadınlar linç edilmeye kalkıldı.
Şimdi şunu söylemek
istiyorum: Evet, burada bütün gerçeklerin üstü örtülsün diye
bakanlarınız sürekli konuşma yaptı ama bu sefer öyle
olmadı; her şeyi elinize yüzünüze bulaştırdınız,
giderayak yaptınız bunu. O, 2009da söylenen yalanlar da yeniden
söylendi, hani Son kez oy isteme. diye. Vallahi, sadece onu değil bütün
yalanlarınızı da alın ve çöpe atın. Neymiş
efendim? Ukraynada savaş çıkmış, enflasyon o yüzden
azmış; tüm dünyada finansal kriz varmış, ekonomi o yüzden
kötüymüş; göçmen sorunu dış güçlerin sorunu yüzündenmiş!
Hayır, hepsi sizin yüzünüzden, bunu bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Genel Başkanınıza bu sefer o kadar güvenmeyin çünkü artık
şapkasında tavşan kalmadı, o bütün tavşanlar eskidi;
eskisi gibi ilgi çekmiyor.
Bu ülkede Erdoğan
kazanmak için ne yapar? diye kime sorsanız size hemen madde madde
sıralar: Alevilere, Kürtlere şirin gözükmeye çalışacak,
geçti o günler; Araba. diyecek, Uçak. diyecek, Doğal gaz bulduk.
diyecek; karşılığında ne verdiğini
açıklamadığı paralar bulacak; muhalefeti
karıştırmaya çalışacak; Cumhura transfer pazarı
açacak; halka uyguladığı şiddeti mutlaka artıracak;
elbette bombalardan, katliamlardan medet umacak ve ülkeyi savaş hâline
sokmak için komşu toprakları zorlayacak. Ama asıl korkulu
rüyası ne biliyor musunuz? Asıl korkulu rüyası HDP. Evet, HDPyi
ne yapacağına bir türlü karar veremiyor; kapatmasa bir dert ama
kapatsa on dert. Kapatsa Erdoğana oy verecek kaç Kürt bulabilir acaba?
HDPyi kapatmak, Kürt halkına Sizin siyasette yeriniz, işiniz yok;
siyaset yapmaya da hakkınız yok. demektir. Kürtlere siyaset
yasağı Erdoğana bir ömür boyu siyaset yasağına döner.
Kapatmazsa -şekilde görüldüğü gibi- diken üstünde oturmaya devam
edecekseniz. Ama boşuna heveslenmeyin, artık bitti, bilin ki bu sefer
saray oyunlarının başarı şansı yok.
Evet, hiçbiriniz, hiçbir
bakanınız koruma orduları olmadan sokağa
çıkamıyor. Artık bitti, evet. Şimdi, koruma
ordularıyla seçim çalışması yapmaya gideceksiniz ve
yalanlarla oy isteyeceksiniz. Sadece ve sadece gerçekleri söyleyin. Mesela,
Somaya gittiğinizde Biz madenleri üç beş yandaşımıza
peşkeş çektiğimiz için yüzlerce kardeşinizin canına
kıyıldı. deyin. Hataya gittiğinizde Bizim Suriye
politikamız işte tepenize bu bombaların düşmesine neden
oldu. deyin. Bartına gittiğinizde Aylar öncesinden gelen, bilgimiz
olan tehlike bulgularını dikkate almadık, 41 işçinin ölmesi
bizim yarattığımız özelleştirme politikalarının
sonucudur. deyin. Artvine gittiğinizde Arhavide, Cerattepede,
Yusufelinde şirketlerimizin çıkarı için yaylalarınıza
maden ocakları, derelerinize HESler kurdurduk ve doğayı biz tahrip
ettik. deyin. İzmire gittiğinizde Siz bizim için hâlâ gavur
İzmirsiniz ve Anadoluda tarihi sekiz bin beş yüz yıl öncesine
dayanan o Aliağada o siyanürlü, asbestli gemilerin sökümüne biz izin
verdik. deyin. Edirneye, Konyaya, Çoruma, Sivasa gittiğinizde
Gübreye yüzde 500 zam yaptık, mazotun fiyatını 24 liraya
çıkardık. Çeltik, buğday, arpa üretimini biz azalttık.
Besiciliğe, süt üreticiliğine biz darbe vurduk. deyin. Ve Orduya,
Giresuna gittiğinizde Fındığın kilosunu sizden 25
Türk lirasına alıyoruz ama 23 Amerikan dolarına biz
sattırıyoruz ve şirketlerin kâr etmesini sağlıyoruz.
deyin. Evet, gençlerle karşılaşırsanız Bize oy
verirseniz bu ülkede size gelecek yok. deyin. Ve doktorlara da Giderseniz
gidin. deyin çünkü reisiniz de zaten öyle diyor. İşçilere,
emekçilere deyin ki Sizi kölece çalıştırmaya devam
edeceğiz. Ama bilin ki bu ülkede umudu yok edemezsiniz,
dayanışmayı gasp edemezseniz; bu ülkede direnişi
kapatabileceğiniz kadar büyük bir cezaevi inşa edemezsiniz ve bu
ülkede mücadeleyi asla ve asla bitiremezsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım.
OYA ERSOY (Devamla) Evet,
bu kavga, faşizme karşı; bu kavga, hürriyet
kavgasıdır. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Sakarya Milletvekili Sayın Engin Özkoç.
Buyurun Sayın Özkoç.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ederim arkadaşlar.
Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; dün, 6 yaşında bir
çocuğun uğradığı adaletsizliği konuşuyorduk;
bugün, Türkiye'nin en büyük kentinin Belediye Başkanının
uğradığı adaletsizliği konuşuyoruz. Yirmi
yıldan beri yaşanan adaletsizlikleri aslında
hafızamızda çok gerilerde bırakıyoruz ama 6
yaşındaki bir çocuk acaba gerçekten kendi
yaşadıklarını unutabilecek mi? Bu yaşadıklarıyla
hayata tutunabilecek mi? Eğer adalet arayışı istendiği
gibi olmazsa, onun içini soğutmazsa bu yavru diğerleri için
verdiği mücadelede kanatlarını tekrar çırpabilecek mi?
Şimdi, adaletten
bahsederken kalplerin ne kadar soğuk olduğunu, bu yavrunun adalet
arayışında onun için haykıranlara Siyaset yapmayın.
deme cüretini gösterenlerin ne kadar bu evlatların acısının
üstünü örtbas etmek için çırpındıklarını görünce
gerçekten, gerçekten şaşkınlık içerisindeyim. Bunlar
konuşulurken gülümseyebiliyorlar, bunlar konuşulurken gerçekten laf
atabiliyorlar. Şöyle düşünün: Kıyamadığınız
bir yavrunuz, kıyamadığınız, üstelik de kız
evladınız annesi tarafından saçları taranarak
yaşı ondan katbekat büyük bir adama kadın olarak teslim ediliyor
ve dün yakalama kararı, bugün tutuklama kararı çıkarılan o
baba bunun böyle olmasını istiyor. Bunun konuşulmasından
rahatsız olanlar bunun yaşanmasından rahatsız
değiller, yaşanmasından rahatsız değiller. (CHP
sıralarından alkışlar) O evladın o eve
vardığı günden itibaren çaresizliğini düşünün, o
evladın korkusunu düşünün,
çırpınışlarını düşünün, o adamın
kendisini kadın olarak gördüğü saatleri düşünün, kendi
evlatlarımızı bir düşünün. Hiçbir baba, hiçbir anne, hiçbir
insan dünyada böyle bir şeyi vicdanına sığdırabilir mi
gerçekten? Ama sığdıranlar olmuş. Bundan tam iki yıl
önce, kendisi daha çocuk ama 17 yaşında dünyaya getirmek zorunda
olduğu için kucağındaki çocuğuyla, adalet
çırpıntısı içerisinde -vicdanlara seslenen bir evlat-
yasalara başvurmuş; bundan tam iki yıl önce. Aile Bakanlığı
sadece Onu korumaya aldık. diyor ve bugün Türkiye Büyük Millet
Meclisinde kadın olan bir Aile Bakanı Daha ne yapabilirdik ki?
diyor. Bugün yaptıklarınızı yapabilirdiniz. Suç duyurusunda
bulunabilirdiniz o evladımızla ilgili.
İktidarınızı kullanıp o savcının
aldığı karara itiraz edebilirdiniz. Çünkü savcı -bu
şikâyetle ilgili yirmi yıl önce- Adalet Bakanlığına
bağlı savcı, nasıl bir babadır bilmiyorum, nasıl
bir insandır bilmiyorum, nasıl bir vicdanı var bilmiyorum
Bununla ilgili kovuşturmaya gerek yoktur. demiş. Bu nasıl bir
adalet? Ne oldu Türkiyeye? Ne oldu vicdanımıza? Ne oldu
insanlığımıza?
Bu çocuk
Sağlık
Bakanlığının bir bölümünde kendisi 14 yaşında
olduğu hâlde 21 yaşında gösterebilmek için birileri
tarafından başka bir kadının o çocuğun yerine geçip de
kemik taraması yapılmasına Sağlık
Bakanlığı göz yummuş. Bugün, aradan iki yıl geçince
diyorlar ki: Hayır. O çocukla ilgili soruşturma açıyoruz
bakalım neymiş. O savcıyla ilgili açıyoruz bakalım
neymiş. Neden? Çünkü Timur Soykan denilen bir gazeteci o çocuğun
feryadını almış, tüm kamuoyuna duyurmuş. (CHP
sıralarından alkışlar) İşte, biz onun için
Bağımsız gazeteciler önemlidir. diyoruz. İşte, biz
onun için Basın güçler ayrılığının 4ncü
kuvvetli gücüdür. diyoruz. Timur Soykan'ın yazısı
kızın çığlığı olarak
kadınlarımız tarafından kucaklanmış, onlar
seslerini yükseltmişler. Daha sonra adalet yürüyüşünü Ankaradan
İstanbul'a sürdüren, o zamanki çıkışı akademisyenler,
siyasetçiler için olan ama bugün gelinen noktada utanç verici bir durumla
ilgili Kemal Kılıçdaroğlu arkadaşlarını
toplamış Biz, asla böyle bir şeyde suskun kalamayız,
birlikte Adalet Bakanlığına gidiyoruz. demiş, tüm dünyaya
duyurmak için, tüm dünyaya duyurmak için. (CHP sıralarından
alkışlar) Ve ne olmuş? Birden AKP iktidarı bununla ilgili
harekete geçmiş, savcılığa suç duyurusunda bulunulmuş.
Aile Bakanlığı, aklına gelmiş müdahil olmuş, iki
yıl aradan sonra müdahil olmuşlar. Şimdi, o babaya ve o kocaya,
nasıl baba ve nasıl kocaysa, bugün hâkimin karşısına
geçmek üzere haklarında işlem yapılıyor. Allah
şahidimdir, bugün burada ülkemin bütün insanlarına seslenerek diyorum
ki: Bugün Ekrem İmamoğlu için verdiğimiz mücadele, aslında
bir adalet mücadelesidir ama aslında kimsesiz, yoksun bırakılan,
çaresiz bırakılan Türkiye'nin çocukları içindir adalet
mücadelemiz. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Aslında, bugün Ekrem
İmamoğlu için verdiğimiz mücadele Ekrem İmamoğlu
içindir ama şiddete uğrayan kadınlarımız, hor görülen
kadınlar, evde her türlü şiddete uğrayan kadınlar içindir
adalet arayışımız. (CHP sıralarından
alkışlar) Allah şahidimiz olsun, bundan asla ama asla
vazgeçmeyeceğiz, hiçbir şekilde vazgeçmeyeceğiz, hiç
durmayacağız. İşte, tam da söylediğimiz budur.
Kemal
Kılıçdaroğlunun İstanbul'da yaptığı
toplantıda bir tek kelime geçiyor satırlar arasında,
insanlık onuru diyor. Biz iktidara geldiğimizde insanlık
onurunu koruyacağız, kişilerin onurunu koruyacağız.
Onlar, bu güzelim Türkiye'de, bu güzelim Anadolu topraklarında onurlu bir
şekilde, hak ettikleri bir yaşamla yaşayacaklar. Onun için, ilk
önce adaleti tesis edeceğiz. diyor. İlk önce adalet olacak ki bu
topraklarda, yavrular böyle şeylere muhatap olmasın; ilk önce adalet
olacak ki bu topraklarda, bu milletin seçimle getirdiği başkanlar,
bunlar siyasi kararlarla görevlerinden alınmasın. (CHP
sıralarından alkışlar)
Ama evladımıza
sesleniyorum buradan: Sen hiç merak etme. Sen sanıyor musun ki bu bir avuç
iktidar senin sesini kısabilir; geride koskoca Türkiye var,
kadınlarımız var, gençlerimiz var, vicdanı kanayan
insanlarımız var. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Sen hiç üzülme, sana hiçbir şey demiyorum Ekrem
İmamoğlu; sen zaten bu mücadeleyi veriyorsun, biz hep birlikte bu
mücadeleyi vereceğiz. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar; İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BURAK ERBAY (Muğla)
Hesabı sorulacak!
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına söz talep eden Bursa Milletvekili
Sayın Emine Yavuz Gözgeç.
Buyurun Sayın Gözgeç.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle, Pençe-Kilit Harekâtında yaralanarak tedavi
gördüğü hastanede şehit olan Bursalı kahraman askerimiz
Üsteğmen Tunahan Yavuza Allahtan rahmet, ailesine sabırlar
diliyorum, milletimizin başı sağ olsun.
Değerli milletvekilleri,
çok şükür ki milletimizin desteğiyle 21inci bütçeyi yapıyoruz.
Cumhuriyetimizin 100üncü yılında 22nci bütçemizi de milletimizin
desteği ve Rabbimizin izniyle yapacağız inşallah.
Geçtiğimiz günlerde, 5
Aralıkta, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin
88inci yıl dönümü
Birçok Avrupa ülkesinden çok daha önce kadınlara
seçme ve seçilme hakkını veren Gazi Mustafa Kemal Atatürkü
saygıyla anıyorum.
AK PARTİnin toplumun
tüm kesimlerini kucaklayan özgürlük anlayışıyla
başörtülü-açık ayrımı yapılmaksızın tüm
kadınlara seçilme hakkının yolunu açan Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğana
şükranlarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bugün hiçbir ayrımcılığa maruz kalmadan
Bursanın İsmetiye köyünden bakkal Mehmetin başörtülü
kızı olarak Gazi Mecliste görev yapmaktan onur duyuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Ancak, bugünlere bedeller
ödeyerek geldik. Başörtüsüne bez parçası denilmemiş gibi 411
El Kaosa Kalktı manşetleriyle, Meclisin kararını koşa
koşa Anayasa Mahkemesine götürmemiş gibi, başörtüsü zulmüne
Sayın Cumhurbaşkanımız son vermemiş gibi, ortada sorun
kalmamışken bir sabah kalkıp başörtüsü kanun teklifi vermek
tam anlamıyla siyasi bir istismar mış gibi bir siyaset
örneğidir. Bizler yaşatılan zulümleri, ikna odalarını
unutmadık, yasaklar yaşanırken kimin nerede durduğunu da
unutmadık.
Sayın
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yasakçı zihniyete
karşı kadınların önündeki engelleri bir bir biz
kaldırdık. Biz, tek bir kadının, tek bir erkeğin, tek
bir çocuğun dahi burnunun kanamaması için amasız, fakatsız
şiddetin her türlüsüyle mücadelede hep kararlı olduk. Çocuk
istismarına yönelik en ağır cezaları biz getirdik. Çocuk
istismarını lanetliyoruz, buna hiçbir kadının, hiçbir
annenin sessiz kalması zaten mümkün değildir ve bu konuda
kararlıyız, bizim kararlılığımız açıkça
ortada ama şunu da söylemek istiyorum ki, diğer yandan, kız
çocuklarını dağa kaçıran terör örgütlerine bir tek söz
söyleyemeyenlerin samimiyetsizliği de açıkça ortadadır. Zorla
dağa kaçırılan kız çocuğu anlatıyor 20-21
yaşıma geldiğimde utanıyordum
yaşadıklarımdan. 20sine varmadan yitirdiklerim o kadar çoktu ki
ancak şimdi dönüp baktığımda henüz çocuk olduğumu
görüyorum. diyor. Tunceli Ovacıkta PKK tarafından katledilen Ayaz daha
8 yaşındaydı, Nupelda 4 yaşında bir kız
çocuğu ama maalesef görüyoruz ki kadın katili, çocuk katili,
insanlık katili PKKya bu Meclisin kürsüsünden PKK terör örgütüdür. deme
cesareti maalesef gösterilemiyor. Şehit Aybüke Öğretmen şehit
olmadan önce söylediği türküde diyordu ya Beni öldürende yoktur din iman.
Gerçekten yok.
Değerli milletvekilleri,
bizim mücadelemiz, dünden bugüne, millet iradesini egemen kılma
mücadelesidir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle yüzde 50
artı 1i biz getirdik. Neden? Sandıktan çıkamayanların vesayet
odaklarını egemen kılma heveslerine karşı ipin ucu
milletin elinde olsun istedik. Bizim hedefimiz, daima milletin söz sahibi
olduğu, daha güçlü bir Türkiye hedefidir; ülkemizi yeni teknolojilerle
buluşturma hedefidir. Teknoloji vizyonu on-line bağlantıdan
ibaret olanlar Millet teknoloji görsün. diyor. Millet teknolojiyi
TEKNOFESTte görüyor; Bilişim Vadisinde, İHAlarda, SİHAlarda
görüyor; ASELSANda, TUSAŞta, HÜRKUŞta görüyor. Millet, teknolojiyi
Türkiye Yüzyılının ilk eseri Türkiye'nin otomobili Toggda
görüyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Hani
nerede? diyenler için Meclise de getirdik. Çok şükür ki insansız
savaş uçağımız KIZILELMA da artık semalarda.
Bütçe görüşmelerinde
maalesef talihsiz sözler sarf edildi. Millet iradesinin temsil edildiği
Gazi Meclise Bırakın bu Gazi Meclis ayaklarını!
diyenlere, inanıyorum ki, bu millet bütçe yapma fırsatı da
vermeyecektir. Bakmayın bu Vatan, millet, Sakarya! nidalarına
sözlerini de üzülerek işittik ama sonra Sakarya Meydan Muharebesinin
Sakaryada yapıldığını zanneden konuşmalar geldi
aklıma. Bizler Gazi Mustafa Kemal Atatürkün komutasında,
bağımsızlık mücadelesi verilen Sakarya Meydan
Muharebesinde vatan için canlarını veren şehitlerimizi anarak
Vatan, millet, Sakarya! demeye devam edeceğiz.
Bizim hikâyemiz bir diriliş
hikâyesidir; bu hikâyenin kahramanı da İman varsa imkân
vardır. diyen Sayın Cumhurbaşkanımız, Genel
Başkanımız Recep Tayyip Erdoğandır, asil
milletimizdir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ayasofyanın dirilişiyle, Müslümanlar ve tüm insanlık olarak
dünyaya yeni sözler söylemeye Daha adil bir dünya mümkün. demeye devam
edeceğiz; kadın-erkek omuz omuza Türkiye Yüzyılını
inşa edeceğiz diyor, saygılarımı sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şahıslar adına ilk konuşma Karabük Milletvekili Sayın
Hüseyin Avni Aksoya aittir.
Buyurun Sayın Aksoy.
HÜSEYİN AVNİ AKSOY
(Karabük) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2023
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 16ncı maddesi
üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi ve Türk milletini
saygıyla selamlıyorum.
Bu onurlu kürsüden
Kıbrısa, mavi vatana, can Azerbaycana, Batı Trakyaya,
Kerkük-Musuldaki soydaşlarımıza ve Türk Devletleri
Teşkilatına da sevgi ve selamlarımı gönderiyorum.
Sayın milletvekilleri,
Sevrle Osmanlıya giydirilmek istenen ateşten gömlek bugün de
Türkiye Cumhuriyetimize giydirilmek istenmektedir. Yüz yıl önce Rum
Pontus, Ermeni Taşnak-Hınçak, Kürk Teali, İslam Teali ve
İngiliz Muhipleri gibi zararlı cemiyetler siyasi paylaşım
hesaplarıyla Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasına karşı
çıkmışlardı. Bunların şimdiki
uzantıları da Sevr hayalleriyle, memleketimize karşı
emperyalistlerle iş birliği içindedirler. Büyük Önderimiz ise bir
avuç yurtsever arkadaşıyla Manda ve himaye kabul edilemez. diyerek
Türkiye Cumhuriyetini kurmuştu. Halkımız 1970li, 1980li
yıllarda ülkücü-devrimci ya da sağcı-solcu diyerek
kamplaştırılmıştı; bunu fırsat gören
pusudaki emperyalistler 12 Eylül darbesini yaptırarak demokrasinin önünü
kesip taşeron düşman Yunanistanı NATOya geri
almışlardır; sonuç ortadadır. Bugün de halkımız
suni olarak Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı
denilerek kamplaştırılmıştır; tam bu noktada,
emperyalistler ve yerli yandaşları hareket geçmiştir. Yüz
yıl önce manda ve himaye çözüm olmadığı gibi bugün de
halkımızı ayrıştıran yamuk ittifakların
vatanımız için çözüm olmayacağını görmeliyiz. Bu
kamplaşmanın getirdiği kritik nokta, kimlik ve mezhep siyaseti
hevesleridir; hâlbuki Büyük Önderimiz yüz yıl önce bu tehlikeleri görüp
laik Türkiye Cumhuriyetini kurmuştur. Ulus devlet, üniter yapı yani
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş ayarlarını daha da
sıklaştırarak, birbirimizin kardeş olduğunu unutmadan,
birbirimizi daha çok severek bu darboğazı aşabiliriz; yoksa, bu
kafayla, eski tas eski hamam. Bu siyaset sonsuza dek gitmez!
Sayın milletvekilleri ve
yüce Türk milleti; memleketimizi, Türk milletinin de gönlünden geçtiği
gibi, hastalıklı ayrık otlarından kurtarmak için Memleket
Partisiyle yeni bir başlangıç yapmalıyız. Kuvayımilliye
kuvvetlerimizin bugünkü torunları olarak bizler de emperyalistlere,
taşeronlarına ve de zararlı cemiyet artıkları olan
yerli iş birlikçilerine karşı ulusal ve millî konularda birlik
olalım.
Ulusal güvenlik, devletin,
sınırları içinde kamu düzenini, hukukun üstünlüğünü, toplumsal
güvenliği, devletin ve milletin tüm çıkarlarını,
uluslararası anlaşmalarla belirlenen haklarını her türlü
tehlikeye karşı koruyup kollamasıdır.
Türk Silah Kuvvetleri,
Türkiye Cumhuriyetinin sigortasıdır; milletimizi ve kendini korumaya
muktedirdir; kimsenin korumasına ihtiyacı yoktur. Terörle mücadelede
devletimizin yanındayız. Türk tarihine artık dünya
coğrafyası dahi dar gelmektedir, Misakımillî uyanmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti 1926da Ankara Anlaşması'yla Irak'ın toprak
bütünlüğü şartıyla Kerkük'ü ve Musulu terk etmiştir,
şartlar değişirse anlaşmanın gereği
yapılmalıdır.
Sayın milletvekilleri,
biz Memleket Partisi olarak doğruya doğru, eğriye eğri
demekteyiz. Söz gelimi, savunma sanayisini, SİHA yapımını,
mavi vatan, Libya ve Azerbaycan politikalarını destekliyoruz ancak
sığınmacıların misafirliği çok
uzamıştır, insani bir çözümle
sığınmacıları ülkelerine göndermeliyiz.
Atatürk Egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir. demiştir. Buna göre
halkımızın tercihleri Meclisimize doğrudan
yansımalıdır. Kırk bir yıllık bir hekim olarak
Meclisimizde gördüğüm tablo, birbirini alt etme ve kavga siyasetiyle
halkı kamplaştırarak mevcut durumlarını korumaktan
ibarettir. Bu ittifaklar ipi tutan benden, sonrası tufan
mantığıyla, yıllarca bu koltuklarda kalabilmek için Türk
milletini birbirine düşman etmişlerdir. Genel başkanlar baş
seçici durumundadır. Durum böyle olunca halkımızın özgür
iradesi Meclisimize tam olarak yansımamaktadır. Siyasi partiler ve
seçim kanunları değişmeli, Türk milletinin egemenliği önündeki
engeller kaldırılmalıdır.
Sayın milletvekilleri,
burada vurgulamak isterim ki Türkiye Cumhuriyeti hepimizindir ve hepimiz
cumhuriyetimizin eşit vatandaşlarıyız. Önce vatanım,
sonra partim ve daha sonra naçizane ben. demelisiniz; vatan ile parti arasında
çelişkiye düşerseniz Büyük Atatürk gibi vatanı tercih
etmelisiniz. Milletvekilliği bir meslek değildir, sadece seçilerek
gelinen temsil görevidir, vakti gelen emaneti şerefle bir sonrakine
devretmelidir.
Yüce Türk milletine
sesleniyorum: Beş senede bir önünüze gelen sandıkta
hakkınızı çok iyi kullanınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
HÜSEYİN AVNİ AKSOY
(Devamla) Gelin, hep birlikte bu kısır döngüden kurtulup yüce
Meclisi yenileyelim. Yıllardır Türkiye Büyük Millet Meclisinde
öbeklenmiş çok değerli arkadaşlarımıza da Artık
yeter, buraya kadar. diyerek teşekkür edelim; artık onlar için
huzur, sükûn, esenlik ve emeklilik vaktidir.
Son olarak, Memleket Partisi
ne sağda ne solda, doğrudan Atatürkün yolunda, Kuvayımilliye
ruhundadır. Ne Cumhur ne Millet, tek yol Memleket diyorum, yüce Meclisi ve
Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Şahıslar adına son konuşmacı Tunceli Milletvekili
Sayın Polat Şaroğlu.
Buyurun Sayın
Şaroğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
POLAT ŞAROĞLU
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın
Ekrem İmamoğlu hakkında verilen haksız ve hukuksuz karar
Türkiye demokrasi tarihine bir kara leke olarak geçmiştir. Her
fırsatta millî irade ve sandık lafını dilinden
düşürmeyenlerin İstanbul halkının iradesini gasbetmeleri bu
millet tarafından unutulmayacaktır.
Değerli milletvekilleri,
AKP hükûmetlerinin yirmi yıllık iktidarı sonunda Meclise
getirdikleri bu veda bütçesi, bir öncekiler gibi emekten, alın terinden,
eşitlikten ve adaletten yoksun, bir kısım yandaşa ve
çıkar gruplarına hizmet eden anlayışla
hazırlanmıştır. Geçmişte 3Yyle mücadele sözüyle
iktidara gelerek bugünün korkulu rüyası olmuşlardır çünkü
yoksullukla mücadele dediniz, insanları kuru ekmeğe muhtaç ettiniz;
çarşı, pazar yangın yeri Vatandaşı enflasyona
ezdirmeyeceğiz. dediniz, yoksul halka reva gördüğünüz 3
kuruşluk zam ceplerine girmeden pul oldu. 4 kişilik bir ailenin
açlık sınırı 7.787 lira, yoksulluk sınırı
25.364 liraya ulaştı. Yeni ekonomik modeliniz daha 1inci
yılında iflas etti. Sözde Türkiye uçacaktı ancak uçan borçlar
oldu, enflasyon oldu, cari açık ve işsizlik oldu. Yolsuzluğu
bitireceğiz. dediniz, usulsüz ihalelerden keyfî ve lüks harcamalara, vakıflara
akıtılan paralardan akrabaları işe doldurmalara kadar
birçok haksızlığa göz yumdunuz. (CHP sıralarından
alkışlar) Ülkeyi kara para trafiğinin merkezi, mafya
bozuntularının film platosu hâline getirdiniz. Yasakları
kaldıracağız. dediniz, bir dönem özgürlükten dem vurdunuz ama
gücü elinize aldıkça festivalleri, konserleri, sanat etkinliklerini
yasaklamaya başladınız. Yirmi yılın sonunda sansürle,
baskılarla ve yasaklarla anılır oldunuz. İnsanların
yaşam tarzına, giyim şekline, yeme içme kültürüne, inanç ve
değerlerine müdahale ederken istek şarkıları
çalınmadı diye müzisyeni katleden sicili bozuk bürokratlar
yarattınız. Tarikatların ve cemaatlerin dipsiz
karanlığında istismar edilen çocuklara sahip
çıkmadınız ve bu gerici yapılanmalara toz kondurmadınız.
Ülkenin dört bir yanında doğal yaşam alanlarını ranta
ve talanı açtınız. Çevre karşıtı
yatırım politikalarınızla doğanın yeşilini
değil doların yeşilini tercih ettiniz. Geçmişten ders
çıkarmak yerine, daha fazla kâr ve üretim hırsınız
sebebiyle depremlere, sel felaketlerine, maden facialarına davetiye
çıkardınız. Denetimden kaçırıp Sayıştay
raporlarını dikkate almadığınız Amasra'da 41
canın sorumluluğunu kadere bağladınız. Gelinen nokta
itibarıyla, insan canının hiçe sayıldığı,
ekonomik krizin her geçen gün derinleştiği, demokrasi ve
özgürlüklerin askıya alındığı ve tüm kararların
tek kişide toplandığı antidemokratik bir rejimi hâkim
kıldınız.
Değerli milletvekilleri,
bir karabasan gibi ülkemizin üzerine çöken bu süreçten seçim bölgem Tunceli de
nasibini aldı hiç şüphesiz. Sırf siyasi ikbalinize razı
gelmedi diye, yıllarca Tunceliye üvey evlat olarak baktınız,
yatırımlardan, istihdamdan ve devlet olanaklarından mahrum
bıraktınız. (CHP sıralarından alkışlar) Bu
sebepten, memleketimde iş bulamayan, gelecek göremeyen gençlerimiz,
umudunu yurt dışında aramaya başladı. Sadece son bir
sene içerisinde, başta Kanada olmak üzere yurt dışına
binlerce gencimiz göç etmek zorunda kaldı.
Bunun yanı sıra,
2020 yılında yaşanan Elâzığ depreminde bölgemizde,
köylerimizde ağır hasarlı evler oluştu.
Kışın ortasında evlerinden
çıkardığınız depremzedelere bir yıl içerisinde
teslim edilmek üzere konut sözü verdiniz. 3üncü kış kapıya
geldi, dayandı; ortada konut yok, verilen hiçbir söz yok.
2019 yılında 329
sosyal konut projesi yapılacağını
açıkladınız, aradan üç sene geçti; tek bir çivi dahi
çakılmadı, ihale yapılmadı, inşaat alanı
belirlenemedi, temel atılmadı.
İlimize bağlı
Pülümür, Nazımiye, Hozat ve Çemişgezek ilçelerimizin yol projeleri
yılan hikâyesine döndü. Projeler tamamlanmadı, vatandaşın
yol çilesi devam ediyor.
Bölgemizin kanayan
yarası hâline gelen Pertek köprüsü projesi yirmi yıllık
iktidarınızca hep görmezden gelindi. 5li çeteye, yandaşa
geçiş garantili yollar, köprüler yaptırıp bunları halka
fatura ettiniz ancak memleketimizin yıllardır
yaşadığı bu mağduriyeti gideremediniz.
Feribot önünde saatlerce
sıra bekleyen yurttaşlarımızın ahını
aldınız, ahını.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
POLAT ŞAROĞLU
(Devamla) Değerli milletvekilleri, tüm bu olumsuzluklara karşı
yeni bir başlangıcın tam zamanıdır. Cumhuriyetimizin
2nci yüzyılında yoksulluğun ortadan kalktığı,
sosyal adaletin sağlandığı, adalete ve liyakate dayalı
güçlü ve demokratik bir Türkiyeyi el birliğiyle inşa edeceğiz.
(CHP sıralarından alkışlar)
Cumhuriyet Halk Partisi
olarak hakça paylaşım ve insan onuruna yaraşır bir gelecek
için bu bütçeye hayır diyoruz ve şampiyonlar ligi kadromuzla
iktidara geliyoruz.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN 16ncı
madde üzerinde soru-cevap talebi bulunmuyor.
16ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
böylece, 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin maddeleri
kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylama,
yarınki birleşimde son konuşmalardan sonra
yapılacaktır.
Şimdi, program
uyarınca, 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin maddelerini sırasıyla görüşüp oylamalarını
yapacağız.
2021 Yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 1inci maddesini tekrar okuttuktan sonra
oylarınıza sunacağım.
1inci maddeyi okutuyorum:
2021
YILI MERKEZİ YÖNETİM
KESİN
HESAP KANUNU TEKLİFİ
Gider bütçesi
MADDE 1- (1) 19/12/2020
tarihli ve 7258 sayılı 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu ile 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve
Kontrol Kanununa ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki
kamu idarelerine 1.328.254.386.000 Türk Lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelere
119.877.971.000 Türk Lirası,
c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici
kurumlara 8.436.256.000 Türk Lirası,
ödenek verilmiştir.
(2) Kanunların verdiği yetkiye dayanarak yıl içerisinde
eklenen ve düşülen ödenekler sonrası 2021 yılı merkezi
yönetim kesin hesap gider cetvellerinde gösterildiği üzere, 5018
sayılı Kanuna ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki
kamu idarelerinin bütçe giderleri 1.576.863.007.942,69 Türk Lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin
bütçe giderleri 168.883.446.548,22 Türk Lirası,
c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici
kurumların bütçe giderleri 8.614.404.050,80 Türk Lirası,
olarak gerçekleşmiştir.
(3) 2021 yılı merkezi yönetim net bütçe gideri
1.603.545.135.913,74 Türk Lirasıdır.
BAŞKAN 1inci maddeyi
daha evvel kabul edilen cetvelleriyle birlikte oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkan, pardon, bir şey söyleyebilir miyim kayıtlara
geçmesi açısından?
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun)
Aslında bu oylamada madde reddedildi, kabul etmeyenlerin oyu çok daha
fazla yani artık bu 2023 bütçesinden -öyle anlaşılıyor ki-
AK PARTİ Grubunun da bir ümidi yok, bir beklentisi yok.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkan, çoğunluk kabul edenler zaten belli tablo.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Yok ki kimse, sıranız
bomboş.
ERHAN USTA (Samsun)
Herhâlde hazirandan sonra başka bir iktidarın uygulayacağı
bütçeyle niye biz uğraşalım diye böyle bir tavırları
var.
BAŞKAN Sayın
Usta, biz Kabul edenler
Etmeyenler
derken el kaldıranlara
bakıyoruz; tabii, fiziki olarak burada bulunmalarına bakmıyoruz.
ERHAN USTA (Samsun) Yok,
ben sizi eleştirme anlamında demedim, teamül olarak biz de buna bir
şey demiyoruz.
BAŞKAN El
kaldıran arkadaşlara baktığımız için
ERHAN USTA (Samsun) Yoksa
karar yeter sayısı da yok, hiçbir şey yok ama artık bu
kadarının da olmaması lazım. Yani muhalefet bunu sorun
etmiyor diye 10-15 kişiyle burada bütçe geçiriyorlar; böyle bir şey
olmaz.
NUSRETTİN MAÇİN
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, 45 kişiyle evet olmaz
ki. Toplam 45 kişi; 25 orada, 20 de burada, 45.
BAŞKAN 2nci maddeyi
okutuyorum:
Gelir bütçesi
MADDE 2- (1) 2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile 5018 sayılı Kanuna
ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçenin gelirleri 1.082.029.040.000
Türk Lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin
gelirleri 16.546.924.000 Türk Lirası öz gelir, 104.563.767.000 Türk
Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 121.110.691.000 Türk
Lirası,
c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici
kurumların gelirleri 8.267.484.000 Türk Lirası öz gelir, 168.772.000
Türk Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 8.436.256.000 Türk
Lirası,
olarak tahmin edilmiştir.
(2) 2021 yılı merkezi yönetim kesin hesap gelir cetvellerinde
gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçenin gelirleri
1.370.732.059.290,87 Türk Lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin
gelirleri 28.958.269.378,91 Türk Lirası öz gelir, 135.486.762.024,58 Türk
Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 164.445.031.403,49 Türk
Lirası,
c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici
kurumların gelirleri 8.972.459.685,05 Türk Lirası öz gelir,
165.806.000 Türk Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam
9.138.265.685,05 Türk Lirası,
olarak gerçekleşmiştir.
(3) 2021 yılı merkezi yönetim net bütçe geliri
1.402.038.111.395,26 Türk Lirasıdır.
BAŞKAN 2nci madde
üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz talep eden Samsun
Milletvekili Sayın Bedri Yaşar.
Buyurun Sayın
Yaşar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün akşamdan bu tarafa,
Türkiyede ve dünyada, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanına
verilen adaletsiz, hukuksuz bir siyasi kararın sonuçlarını
tartışıyoruz. Milletin kararıyla, milletin oylarıyla
seçilen bir Belediye Başkanına bu kadar kısa zaman dilimi
içerisinde -ki bugün Türkiyede herkesin birbirine söylediğini de dikkate
alırsanız- verilen cezanın çok orantısız olduğunu
düşünüyorum ve vicdanlarda bir yer bulmadığını
düşünüyorum.
Aynı şekilde, 6
yaşındaki bir evladımıza tecavüzü sonucu, mayıs
ayına ertelenen davanın ocak ayına çekilmesi; bugün de,
tutuklama kararıyla mahkemeye sevk edilmesini olumlu
karşılıyoruz ama iki yıl öncesinden meydana gelen bu
olayın bugünlere kadar beklemesinden duyduğumuz endişeyi de
ayrıca ifade etmek istiyoruz.
Dağa kaçırılan
evlatlarımızdan bahsetmişti; tabii ki, dağa
kaçırılan evlatlarımızın da dağda
kaçırılıp şehit edilen Aybüke öğretmenleri ve
Necmettin hocalarımızı da buradan ben rahmetle anıyorum ve
PKK ve onun yandaşlarını -adına ne derseniz deyin- buradan
lanetliyorum.
Yine, Doğu Türkistanda
tecavüze uğrayan soydaşlarımız var; onları da, bu
zulümleri duyduğunuz zaman eğer yüreklerinizde hiçbir şey
hissetmiyorsanız, sizin insanlığınızdan şüphe ederiz
diyorum. İnşallah, onların uğradığı zulüm de
bir an öce biter.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanununun 2nci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Bir defa,
2021 Yılı Kesin Hesap Kanununun, Sayıştay incelemesi ve
denetlemesi yapılmamıştır. Şimdi, şartlar ne olursa
olsun, eğer bir denetim varsa -devletin bugün Sayıştay diye bir
kurumu var, artılarıyla, eksileriyle bunu denetleyecek- bu denetimin
sonucunda ne olup bittiğine karar verilecek, ondan sonra Parlamentoya
gelmesi lazım. Onun için biz diyoruz ki: İktidar değiştiği
andan itibaren, özellikle bu denetim müesseselerinin başında bulunan
komisyon başkanları muhalefetten olmalı ki en azından
üçüncü göz olarak bu denetimleri yapsın; yoksa, burada, Parlamentoda, bu
kadar kısa zaman dilimi içerisinde bunları denetleme
şansımızın olmadığını hepimiz de
biliyoruz.
Yine, ihtiyaç fazlası
ödeneklerin Cumhurbaşkanlığı bütçesine
aktarılması var, bu merkezî yönetim bütçesinin yaklaşık
yüzde 10u, bu çok ciddi bir rakam yani neredeyse 8-10 tane
bakanlığın bütçesinden daha fazla bir rakamı
Cumhurbaşkanlığı üzerinden kullanmaya
çalışıyorsunuz.
Biz diyoruz ki, değerli
arkadaşlar -gerçekten tek adam rejimi- bunun için söylüyoruz, bir
kişinin bu kadar işin altından kalkması mümkün değil,
bir de artan ödeneklerin hangi kurum ve kuruluşlara hangi şekil
şart altında dağıtıldığına dair ancak
dönemin sonunda bilgi sahibi olabiliyoruz ki bu da doğru bir yöntem
değil, baştan hesabı, kitabı iyi yapmak lazım. Yani
kurum ve kuruluşların daha yılın başında
bütçesini hesap ederken en fazla yüzde 5, yüzde 10 yanılmasını
makul ve mantıklı buluruz. Ama maalesef sizin
yaptığınız bütçelerde bu 5leri, 10ları alıp
götürdünüz. Mesela 2022 yılı gelir hedefiniz 1 trilyon 472 milyar,
gider hedefiniz 1 trilyon 750 milyar TL'ye tekabül ediyordu; ne oldu? Daha
yıl bitmeden 1 trilyon 80 milyar ilave bütçe talep ettiniz. Bu ne demek?
Yüzde 73 oranında yanılma demektir. Hiçbir kurum, hiçbir
kuruluş, hiçbir işletme, hiçbir yatırım müessesesi bir
yıllık yatırım bütçesini hesap edip
Daha yılın
ikinci yarısında Ben yüzde 73 yanıldım, bana 1 trilyon 80
milyar bütçe gönderin. dediğiniz takdirde inanın o müesseselerin
kapısından içeri bile girme şansınız yok; ben bunu
buradan ifade ediyorum.
Yine, aynı şekilde,
2023 yılı bütçe hedeflerinizi orta yere koydunuz, o da 3 trilyon 810
milyar. Burada da 659 milyar açık öngörüyorsunuz. Sayın
Cumhurbaşkanımız da 2023 yılı sonu itibarıyla
yüzde 20 enflasyon hedefinin olduğunu orta yere koyuyor. Şimdi,
bunların 2022 yılı sonuçları gerçekleşmediğine
göre, orta yere bir hedef koymanız lazım. Sizin 2022 yılı
hedefinizin tutmadığı orta yerde. Onlar
tutmadığına göre demek ki 2023 yılındaki 659
milyarlık bütçe açığı da pek tutacak gibi durmuyor. Yine,
geleceksiniz yılın yarısında bununla ilgili ilave
taleplerde bulunacaksınız, artık tutmayan hesabın da bir
faturası yok, ne yaparsanız yapın, Rabb'im bizi affetsin,
millet bizi affetsin. deyip kurtuluyorsunuz ama artık az kaldı
diyoruz, nelerin değiştiğini hep beraber göreceğiz.
Yine, bütçe gelirleri
açısından bir şeyler söylemek istiyorum. Bütçe gelirlerine
baktığımız zaman 15 milyar 400 milyon -trafik kazası
yani trafik kazası dediğim- trafik cezalarından dolayı
bütçeye para koymuşsunuz. 15 milyar 400 milyon, bunun anlamı ne? Yani
polisler Allah'ınızı, kitabınızı severseniz ceza
yazın. 15 milyar 400 milyon ve bugünkü ceza rakamlarına da
baktığınız zaman, insanların geliriyle mukayese
ettiğiniz an bu mümkün değil.
Diğer taraftan ne
yapmışsınız? Tütün mamullerine 126 milyar, alkollü
içeceklere 55 milyar koymuşsunuz. Vallahi, sizin anladığınız
dilden diyeyim sizin bütçeyi kurtarırsa sarhoşlar ve ayyaşlar
kurtaracak, onun için ne kadar çok içerseniz o kadar iyi ama bunların
tamamının da... Şunu söyleyeyim: Gelirlerinizin azaldığını
göreceksiniz, bu otomatikman insanları yasa dışı yollara sevk
ediyor. Bugün merdiven altında üretilen alkollü içkilerin haddi
hesabı yok, ha bire ölümleri duyuyoruz. Yine, tütün mamullerindeki
kaçakçılık oranlarının çok ciddi oranlarda
arttığını sizler bizlerden daha iyi biliyorsunuz. Tabii,
önümüzde 2023 yılı var. Hiç demiyorsunuz ki Ya, biz 2002
yılında iktidara gelirken hedefler koymuştuk. Mesela 2023
hedefi, İbrahim ağabey, 25 bin dolardı, 2 trilyondu,
işsizlik yüzde 10un altındaydı, dolar 9,27ydi. Bakın,
şimdi bunları hiç konuşmuyorsunuz. Peki, bugün bunların
gerçekleşme oranına baktığımız zaman, enflasyon
hedefi yüzde 85, işsizlik yüzde 10,5, gençlerde yüzde 20.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Tabii, 2012den sonraki olayları unutuyorsun. O
aradaki olayları hep yutuyorsun, işine gelmiyor onlar. Uyanık!
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Yirmi yıldır bu ülkeyi idare ediyorsunuz,
bıçağınızın, kılıcınızın önü
de kesiyor, arkası da kesiyor. Gereğini yapın! Siz gereğini
yapma makamındasınız.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Gereğini yapıyoruz biz, gereğini
yapıyoruz.
BEDRİ YAŞAR (Devamla)
Mesela, şimdi, seçimde gittiniz, millete ne diyeceksiniz, ben merak
ediyorum. Hangi yetkiyi isteyeceksiniz ki yüzde 85 enflasyonu
aşağı indireceksiniz, 18,5luk kur hedefini daha
aşağılara çekeceksiniz, borçlanma CDS primini 800lerin
altına çekeceksiniz, ben bunu anlamıyorum yani neyi vadedeceksiniz?
Neyi yetersiz buluyorsunuz ki ilave yetkiler istiyorsunuz? Bugün bile bu
yetkiler elinizde; beklemeyin, kulanın, gereğini yapın.
Aynı şekilde,
tabii, güzel şeyleri hep söylüyorsunuz, işte, ihracat
rakamlarımız ilk on aylık 209 milyar dolar civarında. Gayet
tabii bunlar güzel şeyler ama bunun hemen yanı başında
ithalatımız var 300 milyar, 300 milyar dolar ithalatımız
var. Dolayısıyla biz mümkün olduğunca
İnşallah,
ileride zaman gelir, görürüz, sizin ihracatınızın ithalatı
geçtiğini de hep beraber görür ve de müşahede etmiş oluruz ama
şunu söyleyeyim: Üretime dayalı olmayan bir ekonomi
Siz ithal
ürünlerle dönüp ihracat yapmaya çalışıyorsunuz,
dolayısıyla buradaki oran oldukça az. Üretime dayalı olmayan
hiçbir ihracatın artması mümkün değil, bu aradaki rakamları
da kapatmanız zaten mümkün değil.
Yine, özellikle fiyatlardaki
artışlar
Elektrik fiyatları yüzde 184, doğal gaz
fiyatları yüzde 164, konutlarda düşük kademeli elektrik fiyatı
yüzde 89 artmış yani bu girdilerle insanların üretim
yapması zor. Eskiden bir yer kiralanırken insanlar sadece kira
üzerinden konuşurdu ama bugün inanın
Geçen Samsunda bir
arkadaşımızı ziyarete gittik, ne diyor, biliyor musunuz?
Diyor ki: Verdiğim kira 20 bin lira, ödediğim elektrik 50 bin.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Allah, Allah!
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Eskiden bunları biz hiç dikkate almazdık, hiç yani bir
yeri kiralarken elektrik, doğal gaz, su hiçbir zaman belirleyici
olmazdı ama bugün maalesef elektrik faturası, su faturası,
doğal gaz faturası kiranın önüne geçti, bu şartlar
altında tabii önüne geçmesi mümkün değil...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Tamamlıyorum Başkanım.
Değerli arkadaşlar,
asıl olan şu: Tabii, ciddi hedefler orta yere koymamız
lazım, tutarlı hedefler orta yere koymamız lazım. Her bakan
değiştiğinde yeni gelen bakan diyor ki: Yeni ekonomik program
veyahut orta vadeli program her gelen yeni deyince
Aslında burada çok
güzel bir fıkra anlatırdım ama zamanımız yok. Herkes
Bundan öncesini boş ver, yeni
diyor, siz de şimdi Bundan önceki
yüzyılı boş verin, yeni yüzyıla bakın. diyorsunuz ama
bundan önceki
İBRAHİM AYDIN
(Antalya) Türkiye Yüzyılı.
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Türkiye Yüzyılı deyin, tabii ki Türkiye
yüzyılı olacak. Sadece yüzyıl değil, Türkiyenin
binyılı olacak. Evlatlarımız, çocuklarımız, dünya
var oldukça yüce Türk milleti var olacaktır diyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz talep eden Sivas Milletvekili Sayın
Ahmet Özyürek.
Buyurun Sayın Özyürek.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA AHMET ÖZYÜREK
(Sivas) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 2nci maddesi
üzerinde grubum adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken,
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Beyefendinin 4 Eylül
Sivas Kongresinin 103üncü yılında söylemiş olduğu
ifadeleri bir kez daha hatırlatmak istiyorum: Cumhur İttifakı
tarlasındaki çiftçinin, tezgâhındaki işçinin, dairesindeki
memurun, dükkânındaki esnafın, yıllarca ülkesi için
çalışmış emeklinin, gariplerin, mazlum gönüllerin, dul ve
yetimlerin can beraberidir.
2023 yılı merkezî
yönetim bütçesi, cumhuriyetimizin 100üncü yılının bütçesi ve
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin 5inci bütçesidir.
Cumhuriyetimizin 100üncü yılının bütçesinin de toplumun her
kesimine hitap ederek ülkemizin birliğini ve beraberliğini koruyan ve
güvenliği, toplumsal refahı, iç barış ortamını
sağlam esaslara bağlayarak temin edecek şekilde olduğuna
inanıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte, hedeflenmekte
olan atılımların gerçekleştirilmesi ve öngörülen hedeflere
ulaşılabilmesi amacıyla temel alanlardaki yapısal sorunlara
hızlı ve etkin çözümler üretilmektedir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ruhuna uygun önlemlerin
alınmaya devam edilmesiyle ülkemiz ekonomisinde istihdamı destekleyen
yatırım, üretim ve ihracatı önceliklendiren yeni
adımların atılması mümkün olacak, üretimde önemli
artışlar gerçekleşecektir. 2021 yılında yüzde 11,4
büyüme oranıyla son elli yıl içerisindeki en büyük büyüme
oranını kaydeden Türkiye ekonomisi on iki yıldır kesintisiz
olarak büyüme sürecini devam ettirerek emsal ülkelerden olumlu yönde
ayrışmaktadır.
Diğer yandan, istihdam
alanındaki kazanımlarımız da benzer ekonomilere göre daha
olumlu bir ilerleyiş göstermektedir. 2021 yılında, bir önceki
yıla kıyasla toplam istihdam sayısı, salgın dönemi
sonrasında yaşanan güçlü toparlanmanın da etkisiyle 2 milyon 102
bin kişi, tarım dışı istihdam ise 1 milyon 890 bin
kişi artmıştır. İş gücü ve kaynakların
verimliliğini artıracak politikaların sürdürülmesi, güçlü ve
sürdürülebilir büyümenin potansiyel hızında seyretmesi amacıyla
para, maliye, gelirler politikalarının koordinasyon içerisinde
yürütülmeye devam etmesi ise elzemdir.
Geçtiğimiz dönemlerde
atılan önemli tarihî adımlardan biri olarak başlatılan
Millî Teknoloji Hamlesinin çıktıları da alınmaya
başlanmıştır. Öncelikle savunma sanayisi olmak üzere, gerek
enerji ve yazılımda gerekse ilaç ve medikal malzeme gibi birçok
alanda yerli ve millî üretim oranı artmıştır. Demokrasi,
insan hakları ve hukukun üstünlüğü esas alınarak gerek ekonomik
gerek ise sosyal alanda süratle yer alabilmemiz için atılan ve
atılacak reformist adımlarla ülkemiz ekonomisinin yapısal
sorunları çözülerek Türkiye'nin gücüne, Allah'ın izniyle, güç
katılacaktır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tarım, dünyadaki 7,9 milyardan fazla
insanın tabağına yiyecek koymasını sağlayan ve bu
yönüyle temel bir insan ihtiyacını karşılayan bir
sektördür. Salgın sürecinde yaşanan gelişmeler
sağlıkla birlikte tarımın da ne kadar stratejik olarak
önemli bir sektör olduğunu ve gıda güvenliğinin ise oldukça
önemli bir boyutunu oluşturduğunu göstermiştir bizlere. Vatanımız geniş arazi
ve su kaynaklarına, benzersiz ekolojik koşullara sahiptir. Tarım
sektörü ise gayrisafi yurt içi hasılaya ve ülkedeki genel istihdama önemli
ölçüde katkıda bulunmaktadır.
Geniş bir
coğrafyaya sahip Sivas'ımız tarım ve
hayvancılıkta bir başkent olma potansiyeline sahiptir ancak
bilindiği üzere, kuraklık ülkemiz genelinde sıklıkla
gözlenen bir iklimsel olaydır. Kuraklıktan önemli ölçüde ve ilk
etkilenen sektör olarak da tarımda ürün verimi azalmakta, çiftçilerimizin
ise işlenen veya hasat edilen arazileri daralmakta, bunlara
bağlı olarak da hayvancılık verimi düşmekte, yem,
sulama gibi üretim girdi maliyetleri ise maalesef artmaktadır. Çiftçimizin
her durumda üretime devam etmesi için önündeki engellerin
kaldırılması, faaliyetlerini yürütmesini mümkün kılacak
teşviklerin verilmesi ise hayati önemdedir. Bu nedenle, üretimi ve
çiftçimizin refahını artırıcı desteklerin etkin,
verimli bir şekilde sürdürülmesi gerekmektedir.
Sivas'ımızda da
Gürün ilçemizin bulunduğu Kayseri-Malatya şehirler arası D300
Kara Yolu üzerinde yer alan Pınarbaşı-Darende arası yolumuz
vardır. Bu yol sathi kaplamayla kaplıdır. Bu yüzden de bu durum,
yol güvenliği açısından tehlike oluşturmaktadır.
Özellikle Mazıkıran mevkisinde yaşanan, can ve mal kaybına
neden olan kazaların ise maalesef sayısı
artmıştır. Yol güvenliğinin sağlanması ve
kazaların önlenmesinde ise bahse konu yolun bitümle yani sıcak asfalt
karışımıyla kaplanması önem arz etmektedir.
Yine, Sivas ilimizin çok
güzel ilçelerinden Doğanşar ilçemiz vardır. Şehrimizin
doğası ve tarihî güzellikleriyle keşfedilmeyi bekleyen
Doğanşar ilçemiz Sivas merkeze yaklaşık
Bir diğer husus,
güneş enerjisi; dünyamız ve yaşam için hayati önemi haiz bir
enerji kaynağıdır. Pek tabii, ülkemiz coğrafi konumu
nedeniyle sahip olduğu güneş enerjisi potansiyeli açısından
birçok ülkeye göre daha şanslı durumdadır. Ek olarak, güneş
enerjisinin çevreye ve insan hayatına dost bir enerji türü olması,
önemini artırmaktadır. Ülkemizde, güneş enerjisi sektörü gerek
kamu gerekse özel sektör temsilcileri tarafından ilgi gören, büyüyen bir
sektör hâline gelmiştir; öyle ki özel sektör yanında, belediyeler
tarafından da güneş enerjisi santrali projeleri üretilmeye
başlamıştır. Sivas'ımızda da ilçe belediyelerimiz
tarafından Kendi enerjisini kendi üreten belediye.
anlayışıyla güneş enerjisi santrali projeleri
oluşturulmakta ve hem Sivas ekonomisine hem de ülke ekonomisine katkı
sağlamak amaçlanmaktadır burada.
Yine, tabii ki bizim
köylerimiz var; Sivas'ımızda yaklaşık 1.280in üzerinde
köyümüz var. Köylerimizde de su problemi olduğu için sularımız
depolanıyor ve depolandıktan sonra köydeki evlerimize veriliyor. Bu
süreçte de bir elektrik sarfiyatı var. Bunun için, köydeki
muhtarlarımız ve köylülerimiz, aynı şekilde, demin de
bahsettiğimiz gibi, güneş enerjisi panellerinden faydalanmak
istiyorlar; bunlar için önemli çünkü her depo dolduğunda, köylere su
verildiğinde bir elektrik sarfiyatı var, bu da ciddi bir maliyete mal
oluyor. Onun için, biz de diyoruz ki buradan muhtarlarımıza destek
olalım, en azından oradaki köylülerimiz güneş enerjisi
panellerinden faydalansın ve suları verilirken de rahat bir
şekilde, ekonomik anlamda zorlanmasınlar.
Yine, aynı şekilde,
GES projelerinde kamu yatırımı olarak belediyelerimizin
projelerine öncelik sağlanması ve desteklerinin
artırılmasını istiyoruz buradan. Bunun da gerekli
olduğunu görüyoruz çünkü böylece hem ülkemizin güneş enerjisi
kullanımı artacak hem de yerel yönetimlerimizin enerji
sorunlarının yenilenebilir enerji kaynaklarıyla çözümlenmesine
katkı sağlanacaktır inşallah.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
AHMET ÖZYÜREK (Devamla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütçe teklifini
desteklediğimizi belirterek 2023 yılı bütçesinin ülkemize,
milletimize hayırlı olmasını diliyor, Gazi Meclisimizi ve
yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Sayın Mehmet
Ruştu Tiryaki.
Buyurun Sayın Tiryaki.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET
RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, ekranları başında bizleri izleyen
değerli halklarımız ve cezaevlerinden mücadele
arkadaşlarım; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, konuşmama
geçmeden önce iki meseleyle ilgili görüşümü sizlerle paylaşmak
istiyorum. Birincisi şu: Batman Valiliğince Batman Çayı
kenarında birinci sınıf tarım arazisi üzerine organize
sanayi bölgesi yapılacağı yönünde bir duyum aldık.
Batman'da ciddi bir şekilde tartışılıyor bu. Son
olarak mimar mühendis odaları Valiliğe başvurdular, konuyla
ilgili bilgi istediler; Valilik henüz bir yanıt vermiş değil.
Birinci sınıf tarım arazisi Batman kent merkezinde, kentin
yaşamını doğrudan etkileyecek bir yerde Valilikçe OSB
açılması isteniyor. OSB açılabilir mi bir kentte? Tabii ki
açılabilir ama şehrin merkezinde, kenti, nehri, doğayı
tahrip edecek bir OSB kente yapılacak en büyük kötülük. Kaldı ki
Batmanda organize sanayi bölgesi yapılacak gerçekten atıl bölgeler
var. Örneğin, Batı Ramanda, zaten bir kısmı sanayi bölgesi
olan yerlerde bir organize sanayi bölgesi açılabilir. Lütfen, Batmana bir
kötülük daha yapmayın, bundan vazgeçin; emin olun, halk buna izin
vermeyecek.
İkincisi şu: KESK 17
Aralık Pazar günü Seçim bütçesi değil, geçim bütçesi. diyerek
Ankara Tandoğanda bir miting yapma kararı aldı, bunun için
Valiliğe başvurdular. Tandoğan Meydanı aslında
Valiliğin miting yapılacak yerler arasında
saydığı bir bölge. Tandoğan Meydanı için kamu
emekçileri başvuruda bulundular fakat Valilik Tandoğan
Meydanında bu mitingi yapmayın, gidin, Anıtpark konser
meydanında o mitingi yapın. diyor. Neden? Çünkü Tandoğan
Meydanında geniş, kitlesel katılımla bir miting
yapılmasına bile tahammül etmiyor. Aynı tarihte, 17 Aralık
Pazar günü, bu hafta sonu AKP Genel Başkanı Mardin Nusaybinde bir
miting yapacakmış. Bakalım, Mardin Valisi ne yapmış,
kaymakamlar ne yapmış, Millî Eğitim ve Sağlık
Müdürleri bununla ilgili ne yapmış? Bakın, Millî Eğitim
Müdürü bütün okul müdürlerini aramış ve demiş ki:
Öğretmenlerin bu mitinge katılması zorunludur, yoklama
alacaksınız. Sağlık Müdürü başhekimleri
aramış, Nöbetçi olmayan bütün sağlık personelinin o
mitinge katılması zorunludur. demiş. Kaymakamlıktan,
Valilikten bütün muhtarlar aranmış, Her biriniz bu kadar kişiyi
o mitinge getireceksiniz, eğer mitinge o kadar kişiyi getirmezseniz
hakkınızda soruşturma başlatır, yerinize kayyum
atarız. denilmiş. Bir yandan protesto için toplanan kamu
emekçilerinin kullanmak istedikleri yere yasak getireceksiniz, öbür taraftan
Genel Başkanınızın yapacağı mitinge bütün kamu
görevlilerinin katılmasını zorunlu tutacaksınız.
Şimdi, konuşmak
istediğim bir başka konu şu: Ayinesi iştir kişinin
lafa bakılmaz. Ne güzel söylemiş atalarımız. Bu özlü söz
hiç bugünkü kadar, bu siyasi iktidarın yaptıkları, söyledikleri
kadar doğrulanmamıştı. Şimdi, ne diyordu AKPli
arkadaşlarımız? Yolsuzluğa, yoksulluğa, yasaklara
karşıyız. Bunlar uzun uzun anlatıldı,
tartışıldı. Yolsuzluk Algı Endeksinde en üst, Sefalet
Endeksindeyse en alt sıradayız. Memleketin bütün kaynakları
milletin anasına açıkça küfreden kişinin de içinde yer
aldığı 5li çeteye peşkeş çekilmiş durumda, yirmi
yıllık bütçenin en az 2 tanesi bu 5li çeteye verilmiş durumda.
Darbe rejimiyle rekabet
edecek kadar yasaklama kararı aldınız; miting yasak, örgütlenme
yasak, toplantı yasak, her türlü protesto etkinliği yasak, hatta en
son, konserleri bile yasakladınız. En son bir şey daha söylediniz,
dediniz ki: Atanmışlar değil, seçilmişler karar verecek.
Doğru mu? Doğru. Peki, ne yaptınız? 4,5 milyon insanın
oylarıyla seçilmiş belediye başkanlarını görevden
uzaklaştırdınız, HDPli üyelerin çoğunlukta olduğu
belediye meclislerini de bir daha toplamadınız. Oysa, iktidara
gelirken ne demiştiniz? Atanmışlar değil, seçilmişler
karar verecek. Sonuçta anlaşıldı ki aslında, siz
yolsuzluğa karşı değilmişsiniz. Niye? Yolsuzluğu
sizinkiler yapmıyor diye üzülüyormuşsunuz. Siz yoksulluğa da
karşı değilmişsiniz, sizinkilerin zengin olmasıyla
ilgileniyormuşsunuz. (HDP sıralarından alkışlar) Siz
yasaklara karşı değilmişsiniz, siz yasakları koyan
tarafta olmak istiyormuşsunuz. Siz, halkın iradesiyle,
seçilmişlerin karar verici olmasıyla ilgilenmiyormuşsunuz; siz,
sizin atadıklarınızın, sizin atamış olduğunuz
İçişleri Bakanının, sizin atadığınız
valinin, sizin atadığınız polis amirinin, sizin
atadığınız bürokratın karar verici olmasını
istiyorsunuz. Yoksa, gerçekten seçilmişlerin karar vermesiyle
ilgilenmiyormuşsunuz; yoksa, kesinlikle halk iradesiyle ilgilenmiyorsunuz.
En son, 2 kez
kaybettiğiniz -önce 16 bin, daha sonra 800 bin oy farkıyla
kaybettiğiniz- İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığına göz diktiniz, hâlâ bir umudunuz var. Neden?
Mecliste çoğunluktayız. diyorsunuz, Bir biçimde Belediye Başkanına
verilecek cezayı kesinleştirerek görevden
uzaklaştırırsak bir biçimde o belediyeyi alabiliriz. diye
düşünüyorsunuz, umuyorsunuz. Gerçekten hayatınız kayyum; HDPli
belediyelere kayyum, Boğaziçine kayyum, derneklere kayyum için yasa
değişikliği; Türkiye Barolar Birliğine kayyum
görevlendirilmesi için yasa değişikliği, TTBye kayyum
görevlendirmek için yasa değişikliği; şimdi de
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına kayyum
için girişimde bulunuyormuşsunuz. Cevap veriyor, Grup Başkan
Vekilleriniz diyor ki: Bağımsız yargı.
Bağımsız yargıymış! Bakın, gördük
bağımsız yargınızı. Cemaatle iltisaklı diye
kaç hâkim ve savcıyı görevden aldınız? 2.047 hâkim, 1.189
savcı. Nerede altına Mercedes aldığınız
başsavcı? Kim bağımsız? Paraşütle Anayasa
Mahkemesi üyesi yaptığınız kişiler mi
bağımsız? Kobani kumpas davasına
atadığınız, daha sonra çete üyesi olduğu ortaya
çıkan Bahtiyar Çolak mı bağımsız? Kim bağımsız?
Adalet Bakan Yardımcısı yaptığınız hâkimler
mi gerçekten bağımsız? Terörle Mücadele Kanununun 10uncu
maddesi uyarınca kurulmuş mahkemelerde görevlendirdiğiniz
hâkimler mi bağımsızdı? CMK/250 uyarınca kurulmuş
mahkemelere görevlendirdiğiniz hâkimler mi bağımsızdı?
Hiçbirisinin bağımsız, hiçbirisinin tarafsız
olmadığını hepiniz en az bizim kadar biliyorsunuz.
Şimdi, yine
kurduğunuz özel yetkili bir mahkeme var, sulh ceza hâkimlikleri. Sizce,
yarın öbür gün, en az TMK 10uncu maddeyle görevli mahkemeler kadar, en az
CMK/250yle görevli mahkemeler kadar, en az devlet güvenlik mahkemeleri kadar,
en az sıkıyönetim mahkemeleri kadar tartışılmayacak
mı? Tartışılacak, bu Meclisteki milletvekillerinin büyük
bir bölümü buna tanık olacak. Üç yıl sonra, beş yıl sonra,
on yıl sonra sıkıyönetim mahkemelerinin yaptıkları
anlatılırken, devlet güvenlik mahkemelerinin yaptıkları
anlatılırken, emin olun, bu sıralarda olan vekiller sulh ceza
hâkimlerinin aldığı kararların bağımsız ve
tarafsız olmadıklarını anlatacak.
Şimdi, bu kayyumlarla
ilgili bir şey söylemek istiyorum; o tartışmada
İçişleri Bakanı özellikle söylüyordu, bizim belediye
başkanlarımızla ilgili diyordu ki: Yolsuzluktan,
hırsızlıktan falan yargılanan belediye başkanları
var. Tek tek saydı burada: Iğdır Belediye Başkanı,
Diyarbakır, Bismil, Yenişehir, Hazro, Silvan, Ergani, Hakkâri,
Yüksekova, Kızıltepe, Mazıdağı, Saray, Siirt,
Muş, Bulanık, Mardin, Derik -en son- Korkut Belediye
Başkanı. Dedi ki: Bu Belediye Başkanlarıyla ilgili
yolsuzluk, hırsızlık dosyaları var. En sonundan
başlayalım. Korkut Belediye Başkanlığını biz
hiçbir zaman kazanmadık yani varsa yolsuzluk kendi Belediye
Başkanınızın yolsuzluğu. Onun
dışındakilerle ilgili, bakın, elimde, bu klasörün
içerisinde resmî belgeler var, belediye başkanlarımızla ilgili
iddianameler var, belediye başkanlarımızla ilgili mahkeme
kararları var. Diyarbakır Cumhuriyet
Başsavcılığının Orhan Ayaz'la ilgili, Nusaybin
Belediye Eş Başkanımız Ferhat Kut'la ilgili, Erciş
Belediye Eş Başkanlarımız Yıldız Çetin ve Bayram
Çiçekle ilgili, Kars Belediye Eş Başkanımız Şevin
Alaca'yla ilgili
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla)
Van Başkale Belediye Eş
Başkanımız Şengül Polat'la ilgili, Orhan Çelebi'yle ilgili,
Kızıltepe ve Savur Belediye Başkanlarımızla ilgili,
Diyarbakır Sur Belediye Başkanımızla ilgili, Yüksekova
Belediye Eş Başkanımızla ilgili -hiçbirisinde- tek 1
kuruşluk yolsuzluk iddiası yok, 1 kuruşluk. Bütün
arkadaşlarımız örgüt üyeliğiyle suçlanıyor, bütün
arkadaşlarımız örgüt propagandası yapmakla
suçlanıyorlar. Dolayısıyla, İçişleri
Bakanının çıkıp bu belediyeleri arka arkaya
sıralaması gerçekten halkta böyle bir izlenim yaratmasın.
Sevgili halkımız, hiçbir belediye başkanımız
belediyenin tek 1 kuruşunu çalmadı, rüşvet almadı,
yolsuzluk yapmadı. (HDP sıralarından alkışlar) Bundan
şüphelendiklerimize -sizin onunla ilgili soruşturma
başlatmanıza gerek yok- emin olun, HDP yolsuzluğa
bulaşmış tek bir belediye başkanına saflarında
yer vermeyecek diyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz talep eden Bursa Milletvekili Sayın Orhan
Sarıbal.
Buyurun Sayın
Sarıbal. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ORHAN SARIBAL
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle,
çatışma sonucu hayatını kaybeden, şehit düşen Bursa
Mudanyadan Üsteğmen Tunahan Yavuza rahmet, ailesine ve sevenlerine
başsağlığı diliyorum.
Değerli arkadaşlar,
aslında İstanbul örneği elbette önemli ama her gün bu ülkede
hukuksuzluklar var, her gün adaletsizlik var. Artık, saray odaklı
açık faşizmin yaşandığı koşulları
yaşıyoruz, ortada açık bir faşizm var. Her türlü
baskı, her türlü zulüm toplumun üzerine ağır bir baskıyla
devam etmekte ve yürümekte. Bunun adı çok net, çok açık. Şunu
söylemek lazım: Bütün o baskılara karşı bizler mücadelemizi
sürdüreceğiz çünkü biliyoruz ki ferman padişahınsa bu topraklar,
bu ülke bizim ve bu ülkenin halkları, bu ülkenin demokratları,
aydınları, bu düzenden mağdur olan bütün herkes yan yana
gelecek, gücünü ortaya koyacak ve faşizm yıkılacak; onun yerine
demokrasi, özgürlük, adalet, eşit yurttaşlık gelecek. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, çok önemli bir süreçten geçiyoruz. Bugün TÜİK
açıkladı, her gün süt üretimi azalmakta, hem de hızlı bir
şekilde yani gıda ülkenin ve dünyanın en önemli konusu. Elbette
gıda önemli olunca tarım da önemli ve bu iktidar tarımı
büyütmek yerine, tarımda ilerlemek yerine, var olan bütün kaynakları
sattı, özelleştirdi, yağmaladı ve bugün de buraya
çıkıyor Bakan, pişkin pişkin, TÜİK üzerinden kendi rakamlarını
anlatmaya çalışıyor; keşke Bakan burada olsaydı ama
mutlaka dinleyecektir. Onun güzellemelerine karşılık
halkın, çiftçinin, toplumun gerçek rakamlarını bir bir
paylaşalım, bakın, diyor ki Bakan: Biz çiftçiyi desteklemek
için desteklemeleri 20 kat artırdık. 2002de 2 milyon 680 bin olan
çiftçi sayısı bugün 2 milyona düştü. Borcu 275,5 milyar, sadece
bankalara; Tarım Krediye yok, bayilere yem borcu yok, gübre borcu yok,
mazot borcu yok, ekipman borcu yok, enerji borcu yok, su borcu yok,
işçilik borcu yok, tarım ilacı borcu yok; sadece ve sadece
bankalara artan borç 113 kat. Onlar ne yapmıştı? 20 kat gibi bir
destek vermişlerdi.
Şimdi, tarımsal
desteklerin bütçedeki karşılığı olarak gübre
üzerindeki etkilerine bakalım. Çok açıktan şunu söyleyelim:
Bakın, beğenmedikleri iktidar döneminde yaptıkları
desteklemeyle amonyum sülfat -şeker gübre- 2002de bir yıllık
toplam desteklemeyle 10,5 milyon ton amonyum sülfat alıyor; 2022, AKP
iktidarının, saray iktidarının yaptığı
desteklerle 5,5 milyon ton; desteğin değeri yüzde 50
düşmüş. Yüzde 26 azotlu gübre, 2002de toplam yapılan
desteği oraya yatırdığınızda 9,7 milyon ton, 2022
5,2 milyon ton. Kaç kat? Ne yazık ki buna baktığımızda
yüzde 50 aşağıya düşmüş. Üre, 2002de Hükûmetin
yaptığı destekle 7,2 milyon ton alıyorsunuz, 2022de 2,9
milyon ton. Yine, aynı şekilde, diamonyum fosfat (DAP) en önemli
gübre, 2002de 4,8 milyon ton, 2022de 2,5 milyon ton. Nereden bakarsanız
bakın yüzde 50 azalmış. Bunu söylerken, amonyum sülfat 41 kat,
kalsiyum nitrat 39 kat, DAP 40 kat, Üre 51 kat artmış; bakana
duyurulur.
Yine, değerli
milletvekili arkadaşlarım, tarımsal desteklemelerdeki
alınan mazot
Çok yakın tarih, 2021 yılı arkadaşlar,
ödenen destek 24 milyar, tümünü mazota yatırsak 3,2 milyar litre mazot
alıyoruz, çiftçinin tüm mazot ihtiyacını
karşılıyor. 2022, aradan bir yıl geçmiyor bile, alınan
mazot miktarı 1,8 milyar, kayıp 1,4 milyar; yüzde 45, ödenecek para
39 milyar. Şimdi, gelin, bu iktidarın desteklemeleri
artırdığına dair söylediği sözlere inanalım (!)
Bir başka örnek, yine mazottan, hani bir başbakan şunu
söylemişti: Mazotun yarısı sizden, yarısı bizden.
Bakın, şimdi, mazota ayrılan parayla alınan mazot
miktarı: 2018de 328 milyon litre alınıyor yani destekleme
bütçesinden ayrılan parayla; 2019da 372 milyon litre, 2020de 478 milyon
litre, 2021de 363 milyon litre, 2022de 139 milyon litre. Yani bu neye
karşılık geliyor biliyor musunuz? O Yarısı sizden,
yarısı bizden. diyen o adama söylenir, 1.000 liralık mazotun 50
lirasını hükûmet vermiş, ne yazık ki 950 lirasını
halk cebinden ödemiş. Neye karşılık? Yüzde 5e
karşılık geliyor. Yani nerede yüzde 50, Yarısı
sizden, yarısı bizden?
Yine başka bir iktidar
hikâyesi. Değerli arkadaşlar, her gelen iktidar mensubu şunu
söylüyor: Diyor ki: Biz tarım ve gıdada ithalatçıyız? Ben
soruyorum, fındık daldan kopuyor da çikolata nereden
çıkıyor? Fabrikadan değil mi? Peki, buğday tarladan
çıkıyor da bisküvi, un nereden çıkıyor? Fabrikadan
değil mi? Bakın, çok açık, tarım ve
hayvancılıkta, bitkisel üretim ve hayvansal üretimde AKPnin karnesi,
yirmi yılda ithalat tam 141 milyar dolar, ihracat 96 milyar dolar; fark 45
milyar dolar. Çok açık bir netlikle -burada var- bütün rakamları
söyleyebilirim. Kaldı ki arkadaşlar, bu rakamların içerisinde 87
milyon ton ithal edilmiş buğday var, 25 milyar dolar ödenmiş. 60
milyar litre mazot var, 40 milyar dolar ödenmiş. 153 milyon ton yem var,
80 milyar dolar ödenmiş ve ne yazık ki 900 bin ton tohum var, 4
milyar dolar ödenmiş. Yani iktidar kendi işine geldiği gibi
TÜİKi de aracı ederek aynı Hitlerin Goebbelsi gibi rakamlarla
istediği gibi oynamaya çalışıyor; önce kendileri
inanıyor sonra da inanacak birilerini bulmak için çaba sarf ediyorlar.
Yine, değerli
arkadaşlar, et ve süt meselesine gelince şunu da söylemek lazım:
Süt-et paritesi denen bir kavram var. Bakın, değerli
arkadaşlar, 2002de 1 çiftçi
Yine et-yem paritesini
söyleyelim. 2002de 1 kilo et kestiren çiftçi
karşılığında
Bu söylediklerimizin bütününe
baktığımızda karşımıza şöyle bir
şey çıkıyor: Türkiye yabancı ülkelere ve yabancı
şirketlere muhtaç edilmiştir. Hani bugün Putinin kapısında
yalvararak Şu hububat koridorunu açalım. anlayışı
tam da oradan kaynaklanmaktadır.
HACI TURAN (Ankara) Ne
alakası var ya! Ne alakası var!
ORHAN SARIBAL
(Devamla) Türkiyenin ne yazık ki gıda egemenliği, gıda
güvenliği, gıda güvencesi yabancı çok uluslu şirketlerin
elindedir.
HACI TURAN (Ankara)
Buğday fazlamız var.
ORHAN SARIBAL (Devamla)
Bunların da sorumlusu bu iktidardır. Çünkü yaptıkları desteklemelerle
çiftçiyi desteklemek yerine yandaş ithalatçı şirketlerini,
yandaş gemicikleri olan grupları desteklediler. (CHP
sıralarından alkışlar)
HACI TURAN (Ankara)
Buğday fazlalığımız var, yanlış biliyorsun.
ORHAN SARIBAL (Devamla) Ve
bugün geldiğimiz noktada çiftçi borcunu ödeyemez, tarlalarına gidemez
durumda, çok net.
HACI TURAN (Ankara) Tam
tersi.
ORHAN SARIBAL (Devamla)
Bakın, 2002 yılında tarımsal desteklemelerin merkezî
bütçedeki payı 10,2ydi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ORHAN SARIBAL (Devamla)
Bugün geldiğimiz noktada yüzde 5,5 yani yüzde 50 azalmış.
İstihdam yüzde 35ti, 7,5 milyondu, bugün 5 milyon, 2,5 milyon insan
çıkmış ve en önemli şey, tarımsal olarak elde edilen
gelirin ya da bütçenin içerisindeki tarıma ayrılan payın
desteklemelere olan oranı 2002 yılında 1,6; şimdi, tarihin
en düşük olduğu dönem yüzde 1,2 ve bu rakamlarla siz tarımı
ayağa kaldıracaksınız, öyle mi? Geçen hafta
Afyondaydım, bir çiftçi aynen şöyle söyledi: 2002de geldiler,
dediler ki: Sizin dertlerinizi çözeceğiz. ama şimdi
başımıza dert oldular. Bu kadar açık, bu kadar net,
çiftçinin açık bir itirafıdır bu. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ORHAN SARIBAL (Devamla)
Elbette son söz şu: Çiftçimiz hiç merak etmesin, bunların faizcilere,
bunların tefecilere, bunların yandaş şirketlere verdikleri
garanti paraları biz çiftçimize, çiftçimizin üretimine vereceğiz ve
çiftçimizi ayağa kaldıracağız. Çiftçimiz
aydınlık, mutlu güzel günler görecek.
Saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına söz talep eden İzmir Milletvekili
Sayın Cemal Bekle.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
CEMAL BEKLE (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hadsiz işgal teşebbüsüne karşı
Kurtuluş Savaşını başlatan, nihai olarak 9 Eylülde
Kurtuluş Savaşını bitiren dünyadaki tek şehir, ülkemizin
incisi İzmir adına Gazi Meclisimize hürmetlerimi sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Birileri muhalefet olsun
diye her ne derse desin, bu bütçe alın teriyle tarlasını süren
çiftçimizin, işçimizin, esnafımızın,
sağlıkçılarımızın, emekçilerimizin, öğretmenlerimizin,
yaşlılarımızın, gençlerimizin, kadınların,
çocuklarımızın, kahraman emniyet güçlerimizin ve elbette ki,
tabii ki Romanların bütçesidir. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar) Bu bütçe yedi düvelin
karşısında elif gibi dimdik duran, haklı olanın güçlü
olduğu anlayışını şiar edinen, Dünya 5ten
büyüktür. diyerek emperyalist düzeni sorgulayan, Daha adil bir dünya mümkün.
diyerek tüm dünyaya insanlık ve adalet dersi veren dünya
mazlumlarının ve gönül coğrafyamızın umudu büyük ve
güçlü Türkiyenin bütçesidir. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar) Kadim ve zorlu bir coğrafyada
yaşıyoruz; bütün çabamız bu zorlu coğrafyada küresel aktör
olarak Türkiye Yüzyılını inşa etmek. Laf üretmeyi icraat
zannedenler, iftira atmayı gelenek hâline getirenler, Togg için Yerli ve
millî değil. deyip yurt dışından
başdanışman atayanlar, bizim vizyonumuzu anlayamadı,
anlayamayacaktır da. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar) Birileri lafta milliyetçilikten, vatanseverlikten
bahsederken biz gece gündüz demeden milletimize hizmet üretiyoruz. Yurt
dışına çıkıp ülkesini şikâyet etmekle vatansever
olunmaz; edenlerin adını siz koyun. Türkiyenin güvenliği için
çıkarılan tezkereye Hayır. diyenlerin adını siz
koyun. Güvenlik güçlerine Kimyasal silah kullanıyor.
iftirasını atanların adını siz koyun. PKKnın diliyle
konuşanlarla aynı çorbaya kaşık sallayarak
Atatürkçülük
bir de ha? Onun da adını siz koyun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Vatanseverlik bilim üretmekle, her
alanda yerleşme ve millîleşmeyle olur; ulaşımda,
iletişimde, altyapıda devrim yapmakla ve sosyal politikalarıyla
her alanda yurduna hizmet etmekle, sosyal konut projeleriyle, yaşlı
ve engelli yardımlarıyla, evde bakım hizmetleriyle, sosyal
destek projeleriyle, öksüz ve yetim yavrularımıza sahip çıkmakla
olur.
CAVİT ARI (Antalya)
Senin hakkından Purçu geliyor, Purçu!
CEMAL BEKLE (Devamla) -
Oklarınızdan birini unutmuşsunuzdur, hatırlatayım:
Milliyetçilik, ATAKlarla, ALTAY tanklarıyla, millî İHA ve millî
SİHAlarla, yerli füzeyle, millî otomobille ve yerli enerji hamleleriyle olur.
CAVİT ARI (Antalya)
Romanların hakkını gerçek savunan Purçudur.
CEMAL BEKLE (Devamla) -
Atatürkçülük, Rusya-Ukrayna savaşında ara bulucu olmakla, tahıl
krizini çözmekle ve mavi vatanda şanlı bayrağı
dalgalandırmakla olur. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Şikâyet etmekle vatansever olunmaz. Vatanseverlik
yürek işidir, sevgi işidir, aşk işidir; öyle her bedende de
bulunmaz. Vatanseverlik tüm sosyal gruplar için
uyguladığımız politikalarımızla olur.
Bakın, ben size Romanlar
için hayata geçirdiklerimizi anlatayım. Ben de Romanım. diyen
gacolara gelsin özellikle; onlar Romanın ne neşesini ne
acısını ne de müziğini anlarlar. Kalkınma
politikalarıyla 15 ilde tüm kırılgan gruplar gibi Roman kadınlarına
yönelik kooperatifler oluşturarak kadınların ekonomik hayata
katılımını destekledik. Spor, eğitim, istihdam, kültür
odaklı onlarca dernek çalışmasını destekleyerek
mahallelerimizde başlayıp şehre yayılan umut
ışığı olduk elhamdülillah. Tarım ve Orman
Bakanlığımız aracılığıyla ailelerimize
tarım ve hayvancılık alanında çalışma ve üretime
katılma imkânı sağladık. Okullarda kırtasiye,
kahvaltı, giysi destekleriyle her çocuğun eşit koşullarda
eğitim görmesini sağladık. Üniversite öğrencilerimizi,
yurtsuz, salonsuz, kütüphanesiz bırakmadık; bunların da
hiçbirini lütuf diye görmedik.
BURAK ERBAY (Muğla)
Romanlar aç, aç! Yiyecek bulamıyor Romanlar.
CEMAL BEKLE (Devamla) Bizim
anlayışımızın temelinde, hak temelli
anlayışımızın bir gereği olarak bunların
hepsini hayata geçirdik.
BURAK ERBAY (Muğla)
Evsiz barksızlar, çadırda yaşıyorlar hâlâ.
CEMAL BEKLE (Devamla)
Yenilikçi sosyal politikalarımızla, özel politika gerektiren tüm
kırılgan gruplar için strateji belgesi oluşturduk ve tüm
bakanlıklarımızı sosyal politikalarımızın
bir parçası hâline getirdik.
Buradan bir kez daha
müjdemizi duyurmak istiyoruz: Roman Vatandaşlara Yönelik Strateji Belgesi
ve Eylem Planımızı 2030a kadar uzattık. Ya, bunun
yarısını yapın, gelin, öpüp başıma
koyacağım.
BURAK ERBAY (Muğla)
Romanlar aç, aç!
CEMAL BEKLE (Devamla)
Bakın, bunun yarısını yapın, öpüp başıma
koyacağım.
Belgemizden
bahsetmişken, 8 Nisanın ülkemizde de Romanlar Günü olarak
kutlanmasını sağlayan Sayın Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğana tüm Romanlar adına bu kürsüden
şükranlarımı bildirmeyi bir borç bilirim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Vatanseverlik, tüm bu
politikaları hayata geçirirken yoksulluğu kutsamakla da olmaz; derin
yoksulluk ağı kurarak, derin bağlantılı Amerika
ziyaretleriyle hiç olmaz. Vatanseverlik, her bir ferdine umudu hissettirmekle
olur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İkide bir de Romanlara
ne yaptınız? diyenlere sesleniyorum: AK PARTİ'den önce Romanlar
olarak hayal dahi kuramazken Sayın Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde, AK PARTİ'yle beraber Romanlar yeniden öz güvenle Biz
buradayız. dedi. İşte bu öz güven paha biçilemez. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Vay be, duymasın Romanlar seni.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Başka bir şey yapmadı yani?
CAVİT ARI (Antalya)
Sulukuleyi ne yaptınız, Sulukuleyi?
CEMAL BEKLE (Devamla)
Unutulmasın ki Akşemseddin'in irfanından nasiplendiğimiz
kadar, Fatih'in kılıcı olmayı da Yunus'un hoşgörüsünü
öğrendiğimiz kadar Ben size ölmeyi emrediyorum. diyen Mustafa Kemal
Atatürk'ün iradesi olmasını da biliriz. Hiç kimse ve hiçbir devlet
geri düşeriz diye medet ummasın. Unutanlar, 15 Temmuz
selalarını bir kere daha hatırlasınlar.
NİHAT YEŞİL
(Ankara) Selayı sen oku, sen.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Helal sana Cemal, bravo.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Devam et, devam et.
CEMAL BEKLE (Devamla)
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın
liderliğinde, adıyla, duruşuyla bir olan Devlet Bey ve yol
arkadaşlarıyla beraber, Sayın Mustafa Destici Bey ve yol arkadaşlarıyla
beraber Cumhur İttifakı olarak eğitimden sağlığa,
güvenlikten ulaştırmaya, sanayiden demokrasiye kadar her alanda
Türkiye Yüzyılını inşa etmeye devam edeceğiz diyorum,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şahıslar adına ilk söz Yalova Milletvekili Sayın Meliha
Akyol'a aittir.
Buyurun Sayın Akyol.
MELİHA AKYOL (Yalova)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin 2nci maddesi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Genel
Kurulu, aziz milletimizi ve Yalovalı hemşehrilerimi saygıyla
selamlıyorum.
AK PARTİ güçlü
kadın, güçlü aile, güçlü toplum prensibini rehber edinerek yola
çıktı; bu konuda bize ışık tutan tarihî
müktesebatımızdır. Bizim siyasiler olarak tarih bilgisiyle
mücehhez olmamız gerekir, istikametimizi ona göre belirlemeliyiz. Tarihsel
arka plana baktığımızda bu anlamda çok kıymetli
hazinelere sahibiz. Evet, bunlardan biri, bu toprakların bize yurt
edinilmesinde hepinizin bildiği üzere devlet ana unvanıyla
anılan Hayme Ananın hikâyesidir. Malumunuz üzere Malazgirt
Zaferinden önce Süleyman Şahın Fıratın sularında
boğularak vefat etmesi üzerine Kayılar dağılma
noktasına geldiler. Eşi Hayme Ana, Kayıların
başına geçerek büyük bir dirayet göstermiş -onlar ta Anadolunun
içlerine Domaniçe, oradan sonra da Söğüte gidiyorlar- ve böylece cihan
hâkimiyeti kuran büyük Osmanlıya can veren ana olmuştur.
Bizim tarihimizin her
döneminde kadın, siyasi hayatta da çok etkin olmuştur,
kahramanlıklarıyla ön plana çıkmıştır.
Kurtuluş Savaşı esnasında Şerife Bacıların,
Kara Fatmaların, Nene Hatunların, Halime Çavuşların
destansı kahramanlıkları anlatmakla bitmez, ilelebet de böyle devam
edecektir. Yani, demek oluyor ki muhtaç olduğumuz kudret
damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Ülkemizi diğer
toplumlardan ayıran en önemli özellik güçlü aile
yapımızdır. Kadın, ailenin omurgasıdır. Biz
anneler hangi meslekte olursak olalım en önemli misyonumuz anne
olmaktır; yaşadığımız çağın
şartlarına uygun, ilim irfan sahibi bireyler yetiştirmektir;
hayatımız boyunca da tıpkı bir kutup yıldızı
gibi onlara ışık tutmak ve istikamet belirlemektir. Böylece,
toplumun en küçük yapı taşı olan aileler sağlam bir temele
oturur, toplumlar da sağlıklı toplumlar olur.
İçinde bulunduğumuz
bu çağda iki büyük tehlike var. Birincisi dijital dünyanın
ağır bombardımanı, ikincisi de ahlaksızlık ve
çarpık ilişkileri özendirme anlayışında olan LGBT projesidir.
Bu proje o kadar ileri gitti ki küçük çocukların çizgi filmlerine bile
konu oldu. Uluslararası hummalı bir çalışma var. Tehlike
çok büyük sevgili milletvekilleri. Emellerini gerçekleştirmek için büyük
bütçeler, büyük fonlar oluşturdular. Aileyi yıkan küresel ideolojiyi,
cinsel kimlik bozukluğunu, cinsiyetsizliği teşvik eden projeyi
hazırlayıp geliştirdiğinizde Avrupa Birliği hemen
onaylıyor; verdikleri para karşılığında
amaçları doğrultusunda istediklerini yapıyorlar.
Yakın zamanda canlı
bir örneğini Bursadaki CHPli Nilüfer Belediyesinde gördük. Nilüfer
Belediyesi yeni bir skandala imza attı, LGBTliler için özel
dayanışma merkezi açtı.
ORHAN SARIBAL (Bursa) Gayet
güzel oldu, gayet güzel oldu, gayet de güzel oldu.
MELİHA AKYOL (Devamla)
Bu merkez, LGBT+ bireylere hizmet vermesi yönüyle Türkiyede ilk defa bir
belediyede kurulan dayanışma merkezi olma özelliğini
taşımaktadır.
ORHAN SARIBAL (Bursa) Siz 6
yaşındaki çocuklara bakın, bunları burada konuşmaktan
utanmıyor musunuz! Utanmıyor musunuz bunları konuşmaktan!
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MELİHA AKYOL (Devamla)
Bu ifadeler Belediyenin resmî internet sitesinde vardır.
ORHAN SARIBAL (Bursa) 6
yaşındaki çocuklardan bahsedin; tarikatlarda, cemaatlerde...
Utanmıyor musun sen! İnsanların cinsel tercihlerine sen mi
karışacaksın? Sana mı kalmış? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MELİHA AKYOL (Devamla)
Bu konu sadece Bursa ve Nilüferdeki vatandaşlarımızı
değil, Anadoluda yaşayan bütün insanları rahatsız etti.
İçişleri Bakanlığı olaya el koydu, internet sitesinden
kaldırdılar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Aile hayatına en büyük tehdit AKP. En büyük
boşanmalar bu dönemde yaşanıyor.
MELİHA AKYOL (Devamla)
Değerli milletvekilleri, aile siyasetüstü bir kurumdur.
ORHAN SARIBAL (Bursa)
İki yıl sakladınız 6 yaşındaki bir çocuğa
istismarı ya! İki yıl sakladınız!
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Boşanmalar rekor kırdı döneminizde.
MELİHA AKYOL (Devamla)
Gelin, hep birlikte aile ve toplumun korunmasını amaçlayan, 336
milletvekili imzasıyla Meclis Başkanımıza sunduğumuz
Anayasa değişikliği teklifimize sizler de destek verin.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Döneminizde boşanmalar rekor kırdı, rekor.
ORHAN SARIBAL (Bursa)
İnsanların cinsel eğilimlerine siz mi
karışacaksınız? Size ne? Size mi sormuşlar?
MELİHA AKYOL (Devamla)
Nedir bu Anayasa değişikliği? Anayasanın 41inci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan Aile, Türk toplumunun
temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.
hükmündeki eşler ibaresi de hiç şüphesiz, birbiriyle evlenen
kadın ve erkeği ifade etmektedir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) İktidarınız aileyi dağıttı,
boşanma rekorları kırıyorsunuz.
Yarattığınız ekonomik kriz aileleri perişan etti.
MELİHA AKYOL (Devamla)
Buradaki eşler ibaresine bundan farklı bir anlam yüklemek mümkün
değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MELİHA AKYOL (Devamla)
Aile kurumunun taşıdığı gerçek değer üzerinden
korunması, milletimizin varlığının teminat altına
alınması ailenin ilk meyvesini teşkil eden evlilik birliğinin
kadın ve erkekten oluşmasını zorunlu kılmaktadır.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Rekor kırıyorsunuz, rekorlarınızla
övünün! Boşanma rekorları aile hayatını tehdit ediyor.
MELİHA AKYOL (Devamla)
Bu kapsamda, Anayasanın 41inci maddesinde yapılan düzenlemeyle,
evlilik birliğinin erkek ve kadının evlenmesiyle
kurulacağı açıkça belirtilerek evlilik birliğine
ilişkin bu temel kaide ve esasların kanunla
değiştirilmesinin önüne geçilmektedir.
ORHAN SARIBAL (Bursa) Ne
kadar insan boşanıyor, bir bakın bakalım.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Rekor kırıyoruz, rekor! Boşanma rekorları
kırılıyor.
MELİHA AKYOL (Devamla)
Bu surette, her türlü tehlike, tehdit saçan çürüme ve sapkınlığa
karşı ailenin korunması için ilave Anayasa güvencesi
sağlanmaktadır ve ailenin, toplumun milleti temelden ifsat edecek
anlayışlardan korunması amaçlanmaktadır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ORHAN SARIBAL (Bursa) Aile
mi bıraktınız?
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Aileye en büyük tehdit iktidarınız.
MELİHA AKYOL (Devamla)
Sözlerimin sonuna gelirken, Sayın Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde, aziz milletimizin teveccühüyle aralıksız 21 kez
bütçe yapmanın haklı gururunu yaşıyoruz.
CAVİT ARI (Antalya)
Adliyeler fabrikasyon boşanmaya döndü.
MELİHA AKYOL (Devamla)
2023 yılı bütçemizin ülkemize ve necip milletimize hayırlı
olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Döneminizin bir rekoru da boşanma rekorları. Ülkeyi
getirdiğiniz hâl, ekonomik kriz aileleri perişan etti.
BAŞKAN Söz
sırası, Muğla Milletvekili Sayın Mürsel Albanda.
Buyurun Sayın Alban.
(CHP sıralarından alkışlar)
MÜRSEL ALBAN (Muğla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben Turizm
Bakanlığının bütçesi üzerinde konuşma yapacaktım,
o gün yoğunluk nedeniyle burada olamadığım için kendi
bölgemle ilgili turizme de değinmek istiyorum.
Turizmde 50 milyon turist
geldiğini ve 46 milyar dolar gelir elde edildiğini iddia ediyor
Turizm Bakanı. Bunu birbirine böldüğümüz zaman kişi
başı 920 dolar eder. 920 doları ben veriyorum size, hangi ülkede
bu kadar ucuz turizm var, oraya gidin. (CHP sıralarından
alkışlar) Turizmi ne hâle getirdiniz? Bu hâle getirdiniz. Bir de bu
kadar verileri Turizm Bakanı nereden buluyor, nereden çıkarıyor?
Kendisine de sordum Komisyonda ama bir türlü cevap alamadık, soru
önergesiyle soruyoruz yine cevap alamıyoruz. Şimdi, buradaki giren
sayıları pasaportla ilgili olarak söylüyor. Turizm Bakanı bu
rakamları da ortaya koyarken herhâlde kendi lüks otellerindeki verileri
alarak koyuyor ama aşağıdaki turizmci ne hâlde ona hiç
bakmıyor. Mesela o turizmciye ne yapıyor? Bakın, bir; Edirneye
geleni de günübirlik gelen gideni de turist sayıyor. İki; aşağıdaki
turizmcinin üzerine vergi yükü bindiriyor, ciroda yüzde 2 konaklama yükü
veriyor, yüzde 2, ciroda, zarar da etse yüzde 2 vergi verecek. Üç; binde 7,5
Turizm Tanıtım Ajansıyla ilgili turizm tanıtım vergisi
alıyor. Bu turizmci kirasını ödeyemiyor, elektrik
parasını ödeyemiyor, işçisinin parasını ödeyemiyor ve
zarar ettiği hâlde cirodan vergi veriyor. Dört; Turizm Tanıtım
Ajansıyla ilgili 2020 yılında, Sayıştay denetimine
tabi diye, Turizm Komisyonuna, bize bu Sayıştay raporunu getirdi.
Sayıştay denetimine tabi değil, özel denetime tabi ama
Sayıştay denetimine tabi. diye bize bunu yutturmaya
çalıştı. Bu yıl neden gelmedi acaba, onu merak ediyorum.
2021 yılınınki Turizm, Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma Komisyonuna neden gelmedi? Sordum, şunu söylediler:
Biz, Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderdik, oradan Sayıştaya
gönderecekler. Sebep, sebep ne, bize neden gelmedi, neden Komisyonda bu sunum
yapılmadı? Sebebi şuydu: Geçen yıl geldiğinde sizin
Genel Başkanınız, ülkeyi yöneten Cumhurbaşkanı yani
tek adam, vatandaşın kredilerini kısıp vatandaşa kredi
vermedi Dolar alırsınız, döviz alırsınız. diye.
Ben bunu tespit etmiştim yani Turizm Tanıtım Ajansının
kasasındaki Türk lirası 275 milyon lirayı dolara, euroya,
sterline çevirmişti Turizm Bakanı çünkü, kendi Genel
Başkanını dinlemeyip, ona karşı gelip vatandaşta
kıskandığınızı bu sefer Turizm Bakanı
dolara, euroya çevirmişti. Bunu sorduk diye bu suç mu? Getirin, gelir
gider nedir, bir görelim, bakalım. Hangi şirketlere verdiniz, hangi
firmalar tanıttı, hangi ajanslar tanıttı, hangi
turları tanıttınız? Bunları bir soralım. dedik
ama hiç gelmedi, onun için bize getirmediler.
Bodrumda yine büyük bir
ihaleyi
Hani Ferdi Tayfurun bir şarkısı vardı ya Bu,
senin şerefine emmi oğlu. diyordu ya
Şimdi söylersem
yanlış anlarsınız. Bodrumdaki araziyi emmi oğlunun
şerefine verdi. Kim verdi? Bir Bakanın kuzeni, Varankın kuzeni
diğer bir Bakanın Yardımcısı, kendi kardeşine
verdi. (CHP sıralarından alkışlar) Sözleşme iptal
oldu. Neden iptal oldu? Kamuoyu baskısı oluşunca geri çektiler
ve teminatı yaktılar, bu sefer o arsayı, araziyi
alamadılar.
Üç: Muğlayla ilgili
iddialar oluyor, iddialar ortaya atılıyor. Efendim,
Muğlanın
Muğlanın gelirlerini alıp da Muğlaya
geri mi veriyorsunuz? Örneğin, CHPli belediyelerin olduğu yerlerde
hazineye ait mülkü ve hazineye ait taşınmazları ya
Özelleştirme İdaresi Başkanlığına devrediyorsunuz
ya TOKİye; onların eliyle satıyorsunuz, davet usulü. Neden?
CHPli belediyelerin olduğu yerlerde bulunan ilçe belediyesine ve
büyükşehir belediyesine yüzde 30 pay ayrılıyor diye.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MÜRSEL ALBAN (Devamla) Çok
teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Muğlada Genel
Başkanımıza Üzerinden helikopter geçerken baktı. deniyor.
Sadece burayı anlatacağım. Muğlada çok büyük yangın
oldu, orada işte, bu yangın oldu; bakın. Helikopterler
dolaşırken Genel Başkanımız yukarı bakmadı,
biz oradaydık, ben oradaydım, baktım bir umutla. Neden?
Helikopter geldi, yangına bir kova su atar mı diye
Ama o boş
bir helikopterdi, sepetsiz, gürültü yapan bir helikopterdi; bunu
dolaştırdınız, bununla da övünüyorsunuz. (CHP
sıralarından alkışlar) Yazıktır ya,
ayıptır ya.
Değerli arkadaşlar,
sürem kalmadı, sadece şunu anlatayım: Bir köyde iki arkadaş
köyden göç ediyor, diyor ki: Ya, biz o köyden çıktık,
hırsızlardan kurtulduk. Ya, Maho, köyden çıktık ama ula,
köyde bir hırsız sendin, bir de ben. Bir hırsız da bendim.
diyor Gülo.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MÜRSEL ALBAN (Devamla)
Başkanım, yarım dakika
Selamlayacağım, sadece
selamlayacağım.
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Başkanım, bitirsin ya; fıkrayı bitirsin, fıkrayı.
BAŞKAN Hadi,
fıkranız için süre verelim.
Buyurun.
MÜRSEL ALBAN (Devamla)
Şeylerde üç dakika kalmıştı Başkan.
BAŞKAN
Fıkrayı bitirin.
MÜRSEL ALBAN (Devamla)
Peki.
Diyor ki: Ya, Gülo, köyde
bir hırsız sendin, bir hırsız da ben. Ula, biz
çıktık, köy kurtuldu. Onların hiçbirisi hırsız
değildi.
Şimdi, siz gidin de bu
memleket kurtulsun, bu ülke kurtulsun, köylü kurtulsun, kentli kurtulsun,
milletin artık yüzü gülsün. (CHP sıralarından
alkışlar)
Çok teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN 2nci madde
üzerinde konuşmalar tamamlanmıştır.
Soru-cevap talebi bulunmuyor.
Şimdi (B) cetvelinin
genel toplamlarını okutup oylarınıza sunacağım.
(B)
Cetveli
(TL)
Gelirler |
Bütçe Geliri Tahmini |
Bütçe Geliri |
Bütçe Gelirlerinden Ret ve
İadeler (-) |
Net Bütçe Geliri |
Toplam |
1.082.029.040.000,00 |
1.605.649.658.153,53 |
234.917.598.862,66 |
1.370.732.059.290,87 |
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi kabul edilen
(B) cetveliyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
Denge
MADDE 3- (1) 2021
yılı bütçe giderleri ile bütçe gelirleri toplamları
arasında, 5018 sayılı Kanuna ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki
kamu idarelerinin 206.130.948.651,82 Türk Lirası gider fazlası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin
4.438.415.144,73 Türk Lirası gider fazlası,
c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici
kurumların 523.861.634,25 Türk Lirası gelir fazlası
gerçekleşmiştir.
(2) 2021 yılı merkezi yönetim net bütçe gider fazlası
201.507.024.518,48 Türk Lirasıdır.
BAŞKAN - 3üncü madde
üzerinde söz talep eden, Samsun Milletvekili Sayın Erhan Usta.
Buyurun Sayın Usta.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlarım.
2021 yılı kesin hesabının 3üncü maddesi üzerinde
İYİ Parti Grubu adına söz aldım.
Şimdi, buradaki
değerlendirmelere de bakınca, aslında toplumdaki genel havaya da
bakınca bu seçimlerin Partili Cumhurbaşkanlığı
sistemi devam mı etsin, yoksa Türkiye güçlendirilmiş parlamenter
sisteme dönsün mü? seçimi olacağı şeklinde bir kanaat var ve bu
çerçevede -bir kısım değerlendirmelerimizi de- bu partili
Cumhurbaşkanlığı sisteminde ekonomik verilerin nasıl
geliştiğini objektif kriterlere bağlı olarak
açıklamaya çalıştım.
Şimdi, daha sonra, yine,
tabii, gün içerisinde veya daha doğrusu on bir gün içerisinde veya
geçtiğimiz on gün içerisinde Hükûmet tarafı daha çok dedi ki, daha
doğrusu iktidar, Cumhur İttifakı tarafı, efendim, işte,
Bu mevcut sistem iyidir. Muhalefet de, tabii, normal olarak bu sistemin
zaaflarını, kötü olduğunu ifade etti ve ben de şunu
söyledim yani bu subjektif bir değerlendirmedir, bunları objektif
olarak hangisi iyidir, hangisi kötüdür diye ortaya koyacak olan objektif kriterlerdir,
bunlar da anlamlı, mantıklı rakamlardır diye ifade ettik.
Şimdi, daha sonradan da
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'a
-kendisi burada yok, Hazine ve Maliye Bakanımız burada- salı
günü şunu sordum: Bana bir tane makroekonomik gösterge söyleyin ki daha
önceki sisteme göre bugün iyi olsun. Yani partili
Cumhurbaşkanlığı sistemine geçmeden önceye göre daha iyi
olan, gelişen, olumlu yönde hareket eden bir tane makroekonomik gösterge
söyleyin, bunu bulamazsınız. dedim, orada arkadaşlar baskı
yaptı, bana cevap verirken en zayıf olduğu yerden olaya girdi,
şunu söyledi: 1inci olarak büyüme.
dedi. Şimdi, büyümede neyi
söyledi? Tutanaklar elimizde, sadece 2021 yılı büyümesini -malum
yüksek bir büyüme var- söyledi sanki bu sisteme 2021de geçmişiz gibi,
sadece onu söyledi ve bunu gitti AK PARTİ hükûmetlerinin önceki yirmi
yılıyla, on dokuz yılıyla mukayese etti.
Şimdi, arkadaşlar,
rakam kullanmanın bir usulü vardır, bir metodolojisi vardır,
daha doğrusu bir ahlakı vardır. Şimdi, rakamı
istediğiniz gibi istediğiniz şekilde filan
kullanamazsınız. Ben, partili Cumhurbaşkanlığı
sistemi ve parlamenter sistem mukayesesi diyorum. Kaldı ki isterseniz
büyümeye bakın -yani şimdi bunun detaylarını
vereceğim, oralar da ciddi- en zayıf olduğu yerden bir insan
savunmaya geçer mi? En zayıf olduğu nokta. Şimdi, bakın,
tek yıl alırsak 2017 yılı yani parlamenter sistemin son
yılında ekonomik büyüme yüzde 7,5; 2022 yılında Hükûmetin
söylediği rakam yüzde 5; hangisi yüksek? Geçmişteki yüksek veya
-şimdi dört yıl olarak bakalım- şöyle, toplam millî gelir
açısından bakalım: 2017 yılında nominal olarak bile
millî gelir 859 milyar dolar. Tutar, tutmaz ayrı bir şey, kendimiz
hesap yapmıyoruz, Hükûmetin söylediğini söylüyorum: 2022de 808
milyar dolara düşecek. diyor. Ya, 51 milyar dolar düşüyor millî
gelirin, büyümüyorsun da büyüsen ne olacak millî gelir düştükten sonra?
Millî gelirin düştüğü bir büyüme olur mu? Kaldı ki bu da
doğru bir mukayese değil, 2017 yılındaki neyi almamız
lazım yani 2017 yılından beri dolarda ciddi bir enflasyon
olduğuna göre onu eskale etmemiz lazım. Sayın Bakan, 2022
yılı fiyatları ile dolar enflasyonunu da koyduğumuzda,
2017ye göre reel dolarla baktığımızda, bu sisteme
geçtikten sonra Türkiye'nin millî geliri 228 milyar dolar düşmüş.
Şimdi bunun hesabını vermek lazım. Tutup büyüme
rakamı diye meseleye başlayınca tabii, bu son derece
yanlış duruyor, bunu anlamak mümkün değil.
Bir de şeyi söyleyeyim:
Hani, büyümeyi verecekseniz de şöyle bir şey verin arkadaşlar
-hakikaten, bu işin bir ahlakı var dedik ya- şimdi, bu sistemde kaç
yıl geçti? Beş yıl. Bu sistemdeki beş yıl ile bu
sistemden önceki beş yılın ortalama büyümesini mukayese
ederseniz öpüp başımın üstüne koyarım. O mukayeseyi de
yapmadı, tek bir yılı alıyor. Ya, aynı dönemde yüzde
0,8 büyüme var, yüzde 1,8lik büyümeleri nereye koyacaksın? Bak, beş
yıl beş yıl baktığında, bu sistemdeki beş
yıl ve bundan önceki beş yıldaki büyüme, önceki beş
yılda yani 2013-2017 döneminde ortalama büyüme -sizin döneminiz yine-
yüzde 6,1 Sayın Bakan. Bu sistemdeki beş yıldaki büyüme yüzde 3,5.
Yani Fuat Oktaya buradan selam olsun, bunun cevaplarını bekliyorum,
yarın, cuma günü yine beraber olacağız.
Dolayısıyla, ikinci
gösterge ne? İhracat. dedi. Tamam, güzel, ihracat bir makroekonomik
göstergedir ama ihracat bir şeyin bir ayağıdır, onun bir de
ikinci ayağı vardır: İthalat. Ya, bundan kopuk bir
şekilde ihracata bakabilir misiniz? Dolayısıyla ikisinin
kapsandığı bir makroekonomik gösterge söylemeniz lazım ki
bana iyi gitmiş olsun. Şimdi, dış ticaret
açığı açısından bakınca, 2017 yılında dış
ticaret açığı 74 milyar dolarmış. 2022nin ilk dokuz
ayında 100 milyar dolar oldu,
yıllıklandırılmış da 107 milyar dolar; muhtemelen
de 107-108 civarında bir şeyle sonuçlanacak. Yani ihracat -tamam-
arttı da ithalat ondan çok daha fazla arttı. Bunu söylemeden sadece
ihracat diye bir şeyi söylemenin bir defa hiçbir şekilde bilimsel
olmadığını, akli olmadığını, hatta bana
göre -yani rakamı kullanma açısından söylüyorum, tırnak
içerisinde, yanlış anlaşılmasın- bu anlamda
ahlaklı olmadığını söylüyorum. Dolayısıyla,
bu argümanı da geçerli değil.
Şimdi, bir de ne
söyledi? Seyahat gelirleri. Şimdi, arkadaşlar, biliyorsunuz, döviz
gelirlerimiz var, döviz giderlerimiz var yani önce üstte bir dış
ticaret açığı var, onun altında da hizmet gelirlerimiz ve
giderlerimiz var; onları da çıktığımız zaman cari
açığı buluyoruz. Şimdi, seyahat geliri, oradaki onlarca
kalemden sadece bir tanesi. Bir sürü şey söyleyebiliriz seyahat geliriyle
ilgili ama seyahat geliri bir makrogösterge değil, kaldı ki bir
makrogösterge olsun; şimdi, seyahat geliri 2017de evet, düşüktü,
şimdi ona göre arttı; ona bir sözümüz yok ama şimdi, bugün
geldiğimiz nokta
Bakın, o 2017deki Rus uçağının
düşürülmesinden sonraki olaylardan kaynaklandı. Şimdi, yine en
zayıf olduğu alandan girdi. Şimdi, bakın Bu yıl 34
milyar dolar olacak. diyorsunuz; ya, 2014 yılında Türkiye 30 milyar
doları geçmiş zaten, 2014 yılında. 2014ü yine
güncellediğiniz zaman 38,5 milyar dolar oluyor yani bugünkü 34 milyar
dolarınız yüksek filan değil, onu söylemeye
çalışıyorum. Kaldı ki bu göstergeye yalnız
başına bakmazsın, neye bakarsın? Seyahat gelirlerinin de
içerisinde olduğu temel makroekonomik gösterge nedir? Cari
açıktır. Cari açığa baktığınız zaman da
zaten tam bir fiyasko var, 2017de 40 milyar dolar cari açık var; şu
anda 50 milyar doların üzerine çıkacak ve millî gelire oranı da
artıyor yani 4,5dan 5,9a çıkıyor. Dolayısıyla, bu da
geçerli değil.
Ondan sonra, bir de bütçe
açığı dedi, ben onu anlamadım onu da niye dedi. Çünkü
bütçe açığı olağanüstü bozuluyor bu dönemde ama tutuyor,
orada 2022yi 2021le mukayese ediyor. Şimdi, onu Cevdet Bey de
yaptı, ona da geleceğim. Ya, böyle bir şey yok ki kardeşim,
ben partili Cumhurbaşkanlığı sistemi ile parlamenter
sistem mukayesesi diyorum, sen bu dönemin kendi içerisindeki bir rakamı
alıyorsun, onu onunla falan olmaz ki, bu işin bir metodolojisi olmaz
mı? Şimdi, bununla vakit kaybetmeyeceğim ama kamu bütçe
açığının millî gelire oranı yüzde 1,5tan -bakın,
nominal rakam vermiyorum- yüzde 3,4e çıkıyor bu dönemde ya, Allah
aşkına, bunu nasıl düzelmiş bir makroekonomik gösterge diye
burada söylersiniz! Susun ki hiç olmazsa bu kadar foyanız ortaya
çıkmasın ya, böyle bir şey olabilir mi ya, bu kabul edilebilir
mi!
Yani şurada, bakın,
girişte doksan dokuz dakika, sonra yetmiş dakika, sonra bir
yetmiş dakika daha, şimdi bir yetmiş dakika daha konuşacak;
beş saatimizi, altı saatimizi heba ettiğimiz bir kişinin
rakamları bunlar Sayın Bakan. Yani öyle sıradan birisi söylese
bu kadar muhatap olup söylemem ama ben burada altı saat oturup onu
dinliyorsam o bana anlamlı birtakım şeyler söylemek durumunda,
böyle bir şey olmaz, böyle bir şey olmaz, bu kabul edilemez.
İstihdam dedi en son.
İstihdamda şunu söylüyorum: Manşet istihdam rakamına -iddia
ediyorum yine- müdahale ediliyor, rakamla oynanıyor işsizlik
rakamı ve istihdam rakamıyla. Ben Plan ve Bütçe Komisyonunda
söyledim, Maliye Bakanlığında söyledim mi
hatırlamıyorum ama ilk günde söyledim, dedim ki: İstihdam
rakamlarınız, manşet rakamlarınız, TÜİKin
alttaki rakamları çalışılan saat rakamlarını
teyit etmiyor. Değerli arkadaşlar, bir ülkede toplam istihdam
artıyorsa toplam çalışılan saat artmaz mı? Toplam
çalışılan saat artmıyorsa istihdam niye artsın? Bunun
artmasının ne mantığı var? Onun rakamlarını
verdik, orada da düşüş var. Mesela, atıl iş gücünde
aynı dönemde 5,1 puan artış var Sayın Bakan. İstihdam
oranına bakmak anlamında olabilir, onu söylese ona bir şey
demezdim. İstihdam oranına baktığında aynı kalmış,
istihdam oranı 47,5muş 2018in ikinci çeyreğinde, şimdi de
47,5. Allahtan bozulmamış, bozulmaması sizin
açınızdan yine belki bir ödül olabilir.
Dolayısıyla,
Sayın Oktay hiçbir makroekonomik gösterge söylememişti. Şimdi,
Sayın Bakana aynı iddiayı söylüyorum, bana bir tane -Allah
rızası için- bu sistem iyi geldi diyorsanız
Çünkü AK
PARTİli arkadaşlar da MHPli arkadaşlarımız da hepsi
diyor ki: Ya, bu sistemde şöyle iyi oldu, böyle iyi oldu. Ya, bir tane
makroekonomik gösterge söyleyin arkadaşlar, bu subjektif
değerlendirmeyi bozacak objektif değerlendirme odur.
ALİ MUHİTTİN
TAŞDOĞAN (Gaziantep) Bu sistem iyi geldi.
ERHAN USTA (Devamla)
Şimdi, Bingöl Milletvekilimiz ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanımız Sayın Cevdet Yılmaz da birkaç gün sonra bu
tartışmaya girdi, o da güzel şeyler söyledi biraz da üst
perdeden; dedi ki: Rakamlarda eş zamanlılık ile
nedenselliği birbirinden ayırt etmek gerekir. Onu
karıştıran yok zaten, onu karıştıran yok;
nedensellik ile eş zamanlılığı yani biz bu işleri
biliyoruz. Şimdi, ondan sonra şunu söyledi -yalnız, kendisi yine
kendi şeyine düştü- dedi ki: 2 tane göstergeye bakmak lazım bu
mukayesede; bütçe açıkları ile kamu borç stoku. Sayın
Başkan, bütçe açıkları, kamu borç stoku; zaten yani sizinki daha
da
Kusura bakmayın, hiç yakıştıramadım ben.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Maliye politikası
açısından söylüyorum, maliye politikası.
ERHAN USTA (Devamla) Hiç
yakıştıramadım.
Diyorsunuz ki: Geçen
yıl kamu açıklarımızın millî gelire oranı yüzde
2,8di, bu sene yüzde 3,4 bekliyoruz. Yani kamu açıklarının
yükselmesi iyi bir şey değil, kötü bir şey. Bir de mukayese
ettiğiniz yıl yine
Ben diyorum ki: Parlamenter sistem şey...
Siz bir önceki yılla mukayese ediyorsunuz.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Dünyayla mukayese ediyoruz.
ERHAN USTA (Devamla) Onun
rakamlarını az önce verdim. Bütçe açığındaki
bozulmanın fevkalade olduğunu biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Dünyayla mukayese ediyoruz.
ERHAN USTA (Devamla)
Dünyayla niye mukayese ediyorsunuz? Bunu kendi dönemiyle mukayese edersiniz.
Yani daha doğrusu, şimdi
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Nasıl ölçeceksiniz kendi
performansınızı, dünyaya bakmadan nasıl ölçeceksiniz?
ERHAN USTA (Devamla) Ya,
dünyayla mukayese ayrı bir olay, dünyayla da mukayese ederiz. Dünyayla
mukayese olur mu?
Şimdi, parlamenter
sisteme geçmişiz, geçmemişiz... Ya, parlamenter sistem,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi; iki dönemi birbiriyle
mukayese edeceksiniz.
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) Parlamenter sistemin ortalamasını almanız
lazım.
ERHAN USTA (Devamla) O
zaman neye göre bunun iyi olduğunu söyleyebilirsiniz?
İkinci söylediği de
kamu borç stoku. Kamu borç stoku diye AB tanımlı borç stoku rakamlarını
veriyor. Bakın, orada, bu dönemde 2018 yılının ikinci
çeyreğinde AB tanımlı borç stokunun millî gelire oranı
yüzde 28,8; bu, yüzde 39,3e çıkmış. Yani borç stoku mutlak
rakam olarak zaten artmış da 10,5 puan artmış, 10,5 puan
artmış.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) ABde ne olmuş?
ERHAN USTA (Devamla) ABde
ne olduğu şu anda bizim konumuz değil, onu ayrıca
tartışırız; o ayrıca tartışılacak bir
konu.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Sayın Başkan, laf atma oradan.
ERHAN USTA (Devamla) Ama
şu anda iki sistemin dönemlerini birbiriyle mukayese ediyoruz, ben bunu
söylüyorum. Bu tartışmaya yanlış kanaldan, yanlış
şekilde girmemek lazım. Sayın Bakandan da buna ilişkin bir
makroekonomik gösterge bekliyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Birleşime
yarım saat ara veriyorum.
Kapanma Saati:
19.02
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.35
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39uncu Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
2023 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
3üncü madde üzerinde söz
sırası Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin
Milletvekili Sayın Olcay Kılavuzda.
Buyurun Sayın
Kılavuz. (MHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
MHP GRUBU ADINA OLCAY KILAVUZ
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin 3üncü maddesi
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu ve büyük Türk milletini saygıyla
selamlıyorum.
Tarihinin verdiği
ilhamla, milletinden aldığı kudretle, ülkülerinden
aldığı kuvvetle bölgesel ve küresel güç olma yolunda emin
adımlarla ilerleyen Türkiye'miz; çok yönlü, siyasi, askerî, ekonomik ve
diplomatik ağır saldırıları ve tehditleri bertaraf
etmiş, hamdolsun, bağımsızlığına gölge
düşürmeden her tehdidi aşa aşa bugünlere gelmiştir. Herkes
şunu iyi bilmelidir ki: Millî varlığımızı
tehlikeye sokan tehditlerin karşısında; havasıyla suyuyla
taşıyla toprağıyla Türk'ün olan, her
karışına mühür vurduğumuz, uğruna şehit olduğumuz
Türk vatanından yanayız. Malazgirt'te yurt açan, Büyük Taarruzda
yurt kurtaran nice kahramanlık destanları yazan Türk milletinin
tarafıyız. Işığı mazlum milletlere umut olan,
vefalı Türk'ü hatırlatan, Türk'ün bayrağının
gölgesinde huzur bulanlarız. Aklı Türk vatanında, ruhu Türk
milletiyle, kalbi Türk bayrağıyla çarpanların daima
yanındayız. (MHP sıralarından alkışlar)
Geçtiğimiz
yüzyılın başında, asırlık devletimizi
parçalayıp yok etmeyi amaçlayan dış tehdit unsurları ve
sömürgeci işgalcilere aracılık eden İngiliz Muhipleri
yanlısı, manda ve himaye sevdalısı iç tehdit odakları,
aynı surette fakat farklı isimlerle devletimize ve milletimize
düşmanlığa devam etmektedir. Dün, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve
silah arkadaşlarının cesaretini karşısında bulanlar,
bugün de Cumhur İttifakı'nın iradesini karşısında
bulacaklardır. (MHP sıralarından alkışlar) Türk
ordusunu kimyasal silah kullanmakla suçlayanların, Diyarbakır'ı
sözde kürdistanın parçası sayanların, PYD'yi ise terör
örgütünden saymayanların tam karşısındayız.
Azerbaycan'a cihatçı gönderiliyor. diyerek millî davamızı
karalayanların, teröristleri imha eden ordumuzun sınır ötesi
operasyonlarına karşı çıkanların, sözde Ermeni
iddialarına ve yalanlarına sarılanların daima
karşısındayız. Yüce Türk devletini uyuşturucu ticareti
yapmakla suçlayanların ve kara para akladığını iddia
edenlerin ilelebet karşısındayız. Teröristbaşı
bebek katilinin özgürlüğünü talep edip Heykelini dikeceğiz.
diyenin, cinayet şebekesi, katiller sürüsü PKK'yı halk hareketi olarak
görenin, bu tescilli teröriste şeref madalyası takmayı
düşleyenlerin muhkem bir kale gibi karşısındayız.
Safımız belli, tavrımız nettir.
Türk savunma sanayimizin
parlayan yıldızlarını üretenleri yargılamayı ima
edenlere karşı Türk milletinin gururu İHA, SİHA, TİHA
KIZILELMA, ATAK helikopterleri, millî muharip gemileri ve yarım kalan
Devrim otomobili hayalimizi Toggla gerçekleştirip çağa Türk'ün
damgasını vuranlar millî gururumuzdur. Demokrasi, barış,
özgürlük, insan hakları ve kardeşlik gibi değerleri paravan
yapıp terör örgütleriyle, teröristlerle iş tutan devlet ve millet
düşmanlarına karşı terörü ve teröristi döktüğü kanda
boğan, Ne mutlu Türk'üm diyene! demekten gurur duyanlar onur
kaynağımızdır.
Yabancı büyükelçiler
önünde sıra bekleyip iktidarı Türk milletinden değil de
Washington'dan, Brüksel'den dilenen, Türkiye'yi Batılılara
şikâyet eden müstemleke memleket hâline getirmek isteyenlere
karşı devleti ebet müddet bilen, Ya istiklal ya ölüm! fikrini
şiar edinen, milletin azim ve kararlılığıyla yol
yürüyenler şeref abidelerimizdir, selam olsun. Selam olsun mavi vatanda
Türk devletinin egemenlik haklarını ve tarihî menfaatini savunup
doğal gaz ve petrol çalışmalarıyla Türk devletini küresel
güç yapmaya çalışanlara. Selam olsun İslamın nuru, Türklüğün
gururu Ayasofyanın zincirlerini kırıp ibadete açarak fetih ruhu
yaşatanlara. Selam olsun Cansa can, kansa kan, yaşasın
Azerbaycan! haykırışıyla Karabağ Türktür,
Karabağ Azerbaycandır. diyerek asırlık Türk yurdunu
azatlığa kavuşturanlara. Selam olsun Kıbrıs Türktür,
Türk kalacak. şiarıyla kapalı Maraşı açarak
Kıbrıstan dünyaya meydan okuyanlara. Selam olsun Suriye ve
Irakın kuzeyindeki terör yuvalarını ve koridorlarını
teröristlerin başına yıkanlara. Selam olsun Taş
kırılır, tunç erir, Türklük ebedidir. düşüncesiyle dilde,
fikirde, işte birlik fikrini temel alanlara. Merhum Başbuğumuz
Alparslan Türkeş Beyin Dünyanın neresinde Türk varsa bizim ilgi
alanımızdadır. anlayışı ile Türkmen Beyimiz,
bilge liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beyin Asır Türk
asrıdır, hedef Kızılelma, hedef turan ülküsüdür.
düsturuyla Türk Devletleri Teşkilatıyla asrı Türkün asrı
yapanlara; Türkiye Yüzyılı vizyonuyla devletimizi hedeflerine
ulaştırmaya çalışanlara selam olsun. Yarın elbet
bizim, elbet bizimdir!/ Gün doğmuş, gün batmış, ebet
bizimdir!
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türk devletini işgale yeltenen, milletimize
kurşunlar ve bombalar yağdıran, emperyalistlerin taşeronu
hain terör örgütü FETÖ'nün 15 Temmuz ihaneti akabinde kurulan, Türk milletinin
ruh kökünden doğan, sinesinden ve cevheriaslisinden çıkan Cumhur
İttifakı Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır.
anlayışıyla Türk'ün gücünü cihana göstermiş, mazluma Yunus,
zalime Yavuz olmuştur. Vatanımızın
bağımsızlığı, devletimizin bekası ve
milletimizin refahı anlayışıyla ortaya çıkan Cumhur
İttifakı birliğimizin, dirliğimizin ve
kardeşliğimizin teminatıdır. Cumhur İttifakıyla
Türkiye'miz Allah'ın izniyle cumhuriyetin 100üncü yılında bir
kez daha Türk'ün şanlı dirilişini gösterecektir.
Liderimiz Sayın Devlet
Bahçeli Bey'in 1992 yılındaki çağlar aşan ifadeleriyle
21inci yüzyılın Türk yüzyılı olmasını
istiyorsak 2023 yılında lider Türkiye olarak Türkiye'yi
hatırlayalım. sözü ışığında devletimiz
cumhuriyetin 2nci yüzyılına lider ülke Türkiye idealiyle
girecektir. 29 Ekim 1923te kurulan ve bize emanet edilen onurlu,
başı dik, hür ve bağımsız devletimizi cumhuriyetin
2nci yüzyılında tarımıyla, turizmiyle, ekonomisiyle,
sanayisiyle, millî savunma hamleleriyle şaha kaldırmak; Millî Mücadele
kahramanlarımıza, şanlı ecdadımıza ve
toprağın bağrında sıra dağlar gibi duran
şehitlerimize boyun borcumuz, şeref sözümüz, asırlık
yeminimizdir. Allah'a şükürler olsun, Cumhur İttifakı
öncülüğünde Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle
ülkemizin her alanındaki zaferlerini, Türk devletinin azametini, Türk
milletinin ferasetini bütün cihan görmektedir. Türk ve Türkiye
düşmanları, varlığını Türk
varlığına armağan edenlerin cesareti ve kudreti karşısında
hüsrana uğrayacaklardır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle Mersine yönelik yatırımlar
için Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere tüm
bakanlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Mersin tarımda,
turizmde, eğitimde, sporda, sanayide ve ticarette ülkemizin marka
değeridir. Mersinimizde çiftçilerimize yönelik destek ve teşviklerin
sürdürülmesi, Mersinde hazine ve 2/B arazilerinin mülk
kullanıcılarına tahsis edilmesi yerinde olacaktır. Yörük
kültürünün güçlenmesi adına desteklerin artarak devam etmesi,
Yörüklerimizin taleplerinin karşılanması önemlidir.
Mersinimizde baraj ve göletlerin tamamlanması üreticilerimizin
beklentisidir.
Mersin deniz, kültür, inanç,
spor ve kış turizmi gibi çok yönlü turistik faaliyetlerin
yapıldığı turizm şehridir. Bu kapsamda Tarsus
Kazanlı ve Karboğazı Turizm Projelerinin tamamlanması
yerinde olacaktır. Mersinimizin ulaşımı adına
Silifke-Mut-Karaman-Çeşmeli-Taşucu ve Mersin-Antalya yolunun
tamamlanması, Mersin-Tarsus yolunun ücretsiz olması ve Çukurova
Havalimanının da hizmete açılması talebimizdir. Ana
Konteyner Limanı Projesinin Mersinde hayata geçirilmesi oldukça
önemlidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
OLCAY KILAVUZ (Devamla)
Spor kenti Mersinimizde ihtiyaç duyulan spor tesislerinin, gençlik
merkezlerinin ve öğrenci yurtlarının tamamlanması, Tarsus
İdman Yurduna yakışır bir stadın inşa edilmesi
yerinde olacaktır.
Özellikle belediyelerde
işten çıkarılan vatandaşlarımızın
mahkemeleri kazanmaları sonucu işe yerleştirilmemesi gerçekten
hepimizi üzmektedir ve belediyede şirket ve taşeron işçilerinin
iş güvencelerinin sağlanması hepimizin beklentisidir.
Son olarak liderimiz
Sayın Devlet Bahçeli Beyefendinin teşrifleriyle 2023e Doğru:
Aday Belli, Karar Net temasıyla 18 Aralık Pazar günü büyük bir
coşkuyla, tarihî bir kalabalıkla Millî Mücadelenin abide şehri
Mersinimizde gerçekleştireceğimiz mitingimize bütün Mersinli
hemşehrilerimizi davet ediyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Bütçemizin hayırlı olmasını temenni
ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Serpil
Kemalbay.
Buyurun Sayın Kemalbay.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SERPİL
KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Sözlerime başlarken Bizden
çaldıklarınızı geri alacağız. diyerek sokaklara
çıkan gençleri, Yaşamak direnmektir. diyen halklarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Sarayda yapılan bu bütçe
şirket gibi yönetilen bir ülkenin bütçesidir. 15 Temmuz darbe
girişiminin ardından gerçek bir darbe yapıldı; ülke o
günden bu yana fiilî OHALlerle, KHKlerle, tek adamın iki
dudağı arasından çıkan kararlarla yönetiliyor. Erdoğan
iktidarı totaliter bir rejime dönüşmüş, AKP-MHP bloku
faşizmi kurumsallaştırma çabasına girmiştir.
Doğrusu 12 Eylül askerî darbesine rahmet okuttunuz ve her gün yeni bir
darbe yapıyor, siyaseti darbelerle dizayn ediyorsunuz. Bu Parlamentonun
3üncü büyük partisine kumpaslar kurarak Kobane kumpas davası ve HDP
kapatma davasıyla halkın iradesini gasbetmeye
hazırlanıyorsunuz. Dokunulmazlıkları kaldırmanız,
belediyelerimize üst üste kayyum darbesi yapmanız, KHKler, barış
akademisyenlerinin ihracı, Boğaziçi Üniversitesine kayyum darbesi
yapmanız; saymakla bitmez. En son, İstanbul Belediye
Başkanına yapılan yargı darbesi darbe sarmalındaki
Türkiye'nin geldiği son aşamayı gösteriyor. Diyarbakır
başta olmak üzere, kürdistandaki onlarca belediyemize yapılan
darbeleri kınadığımız gibi İstanbulluların
iradesine yapılan bu yargı darbesini de en sert şekilde
kınıyoruz. Keşke bütün Türkiye Selahattin Demirtaş, Figen
Yüksekdağ, Gültan Kışanak, Selçuk Mızraklı ve tüm
siyasi temsilcilerimize yapılan siyasi darbeye aynı
kararlılıkla karşı durabilseydi, Türkiye bugün
bambaşka bir yerde olurdu.
Değerli
halkımız, saray rejimi bu bütçeyi sarayda yapmıştır.
Herkes yaşadığı yerdeki gibi düşünür; sarayda
yaşayan başka, kulübede yaşayan başka düşünür. Saray
işsizin derdinden anlamaz; asgari ücretlinin, EYTlinin derdinden anlamaz;
on bir saat çalışan, ekmek arası ıspanak verilen,
yataklarını tahtakurularıyla paylaşan Bayburt Grup metro
inşaat işçilerinin derdinden anlamaz. Saraydakiler kadının,
gencin, çocuğun derdinden anlamaz; yoksulluğu ve yoksunluğu
bilmez. Bu bütçe halk için değil, sarayın bekasını
kurtarmak için yapıldı ve enflasyon altında ezilen dar gelirliye
faydası olmaz.
Hazine Bakanı Nebati
-burada değil kendisi- Enflasyonla birlikte büyümeyi tercih ettik, yoksa
enflasyonu düşürmek için çok sert tedbirler alabilirdik. demiş,
Üretimi ve büyümeyi tercih ettik. buyurmuştur. Enflasyona ezdirdikleri
milyonlarca insanı nasıl gözden çıkardıklarını bu
sözlerle itiraf etmişlerdir. Enflasyon halka kesilen en zalim vergidir,
halktan alıp bir avuç para babasına servet transferidir.
Seçime giderken halka en
büyük vaadi Vallaha bir kez daha aday olmayacağım. olan
Erdoğanın iktidarı pul pul dökülüyor. Bu bütçe,
Erdoğanın bekasını kollama bütçesidir yani
savaşın ve yandaşın bütçesidir. Saray rejiminin temel
harcı, AKP-MHP Ergenekoncu militarist ittifakın
yapıştırıcı çimentosu, Kürt
düşmanlığı ve savaş politikalarıdır.
Caniklinin bu salonda söylediği gibi F-16lardan atılan
mühimmatın tanesi 400 bin dolardan 5 milyon dolara kadar
çıkıyor. yani bütçe savaşa akıtılıyor.
Savaşla kuzeydoğu Suriyede Kürt kazanımlarının
kalıcılaşmasını önlemek istiyor, Suriyede Kürtlerin
statü sahibini olmasını engellemeye çalışıyorsunuz. Bu
bütçe Kürt, anasını görmesin. bütçesi olmuştur. Bu bütçe,
yaklaşık 30 milyon Kürt yurttaşı yok sayan;
barışa değil, savaşa kaynak akıtan bir bütçe
olmuştur; tıpkı 84 milyonun yarısı olan
kadınların bu bütçede hakkının yendiği gibi,
İşsizlik Fonunu işsizden çok patronlara verdiğiniz gibi,
patronlar daha çok kâr etsin diye maden ocaklarında iş güvenliği
yatırımlarının yetersizliğini örtbas ettiğiniz
gibi; iş cinayetlerinde cezasızlık politikası
izlediğiniz gibi, Limak istiyor diye zeytin yasasını çıkarmak
için kırk dereden su getirdiğiniz gibi; Altın maden
şirketleri altının yüzde 2sini ülkeye bırakıyorlar.
deyip milyonlarca ton tehlikeli atık, ağır metaller ve siyanürle
ekolojiyi, yaşamı yok ettiğiniz gibi; çocuğun yüksek
yararını korumak yerine tarikatlara kaynak akıtarak
çocuklarımızın istismar edilmesine göz yumduğunuz gibi, çocuklara
okullarda bir öğün yemek için bütçe ayırmazken 5 yandaş
şirketin vergi borçlarını bir kalemde sildiğiniz gibi,
tarıma kanun yükümlü kıldığı hâlde yüzde 1
desteğin yarısını bile vermediğiniz gibi.
Türkiye haftada
altmış saat ile OECD ülkeleri içinde en uzun çalışma
süresine sahip ülke ve geçinemeyen işçiler fazla mesailerle gelirlerini
artırmaya çalışıyor. Çocuğunun büyüdüğünü
görmeden, gece gündüz, hafta tatili yapmadan çalışarak yaşamak,
yaşamak mıdır? diye sormak istiyorum. Asgari ücretliler ülkesi
olan ülkemizde asgari ücrete yapılacak zamla övünmeyi artık
bırakın; asgari ücret zammını enflasyonla geri
alıyorsunuz, yaptığınız zamlar yaralara merhem dahi
olmuyor. Asgari ücret en az 12.500 lira -net- olmalıdır, her ay
enflasyona göre güncellenmelidir. Bir emekçi işe girerken asgari ücret
alıyor, otuz yıl sonra yine asgari ücretle çalışıyor
ve emekli oluyor; emeklilikte bu ücreti de alamıyor. En düşük emekli
maaşı en az 8 bin lira olmalıdır.
Sayın Başkan, bu
Meclis çatısı altında aynı işi yapan çalışanlara
farklı statüler verilmesi kabul edilemez. Eşit işe eşit
ücret anayasal bir haktır; Mecliste dahi uygulanmıyor, birçok
hizmetli personelin özlük hakları ihlal ediliyor. Bu ayıba artık
son verilmelidir. Meclis Başkanı Şentopun söz vermiş
olduğu, danışman arkadaşlarımızın kıdem
tazminatı meselesi bugüne kadar çözülmedi. Bugün kanun teklifinin
komisyona verildiğini öğrendik, bir an önce çözüme
kavuşmalıdır. Bunun da takipçisi olacağız.
EYTliler konusuna gelince,
EYTlilerle ilgili gerekli adımlar hâlâ atılmadı; işi
yokuşa sürüyorsunuz, kırk takla atmanıza gerek yok.
Gasbedilmiş bir hak var ortada, EYTlilerin hakkı amasız,
fakatsız verilmelidir ancak bu bütçede EYTye ödenek bile koymadığınıza
göre niyetinizi anlıyoruz; EYTlilerle beraber takipçisi
olacağız ve ipe un sermenize asla izin vermeyeceğiz.
Buraya gelip istatistiklere,
rakamlara takla attırdınız. Yirmi yıldır kadın
istihdamı erkek çalışanların yarısına dahi
gelemedi, kadınlara iyi işler bulunamıyor. Genç işsizliği,
güvencesiz öğretmenler, esnaf kuryeler, sağlıkta şiddet ve
ayrımcılık, taşeron, redevans sistemleri, iş
cinayetleri, meslek hastalıklarıyla çalışma
yaşamını âdeta cehenneme çevirdiniz. İşçilere,
emekçilere cehennemi reva görenlerin kendileri vergi cennetlerinde para istifliyorlar.
Bu bütçe vergi cennetlerinde servet biriktirenlerin bütçesidir.
Kadınların
hayatı, görülmeyen, değeri olmayan işlerle geçiyor.
Kapsamlı bir bakım sistemi oluşturmak, bakım emeği
konusunda toplumu dönüştürecek, bakım işlerini eşit
paylaştıracak, kadınları güçlendirecek politikalara bir an
önce yönelmek gerekiyor ama sarayın bütçesinde kadın emeğine pay
ayrılmamıştır. Kadınlar ev
kadınlığına, güvencesiz işlere, angaryalara layık
görülmektedir ve bu bütçede kadının adı yoktur; toplumsal
cinsiyet, LGBTİ hakları yoktur. Nefret suçlarına karşı
devlet LGBT+ları korumalıdır ama bu kürsüde de gördük ki
Hükûmet nefret suçlarını kendi ağzıyla üretiyor. LGBT
hakları insan haklarıdır ve insan haklarına sahip
çıkılmalıdır.
Maden işçilerini
hatırlamak için maden işçilerinin ölmesi mi gerekiyor?
Balıkesir'de Esan Madencilikte çalışan 243 işçi 4
Aralık Dünya Madenciler Gününde işten atıldı,
susuyorsunuz. İzmirde, Gebze'de DYO işçileri direnişte. Koç Üniversitesi
hastanesinde sendikalaşan işçiler işten atıldılar. Her
gün hakkı yenen işçiler 3 tane çay -bakın, 3 poşet
şöyle- poşeti çantasında bulundu diye işten
atılıyor. İşçilere sahip çıkmıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (Devamla) Soho House Otel işçileri yetki aldıkları
hâlde sendikal yetkileri tanınmıyor, onlar da greve
çıktılar; buradan grevlerini selamlıyorum.
Erdoğan, patronlar
gülsün diye grevleri yasaklıyor; AKP yirmi yılda 19 grev
yasakladı, 2si İşçi dostuyum. diyen Vedat Bilgin döneminde
oldu. Yine zeytinlikleri, limanları yağmalamak isteyen patronlar
Ankara'da her gün ağırlanırken KESKin Seçim İçin
Değil, Geçim İçin Bütçe mitingi engelleniyor.
Yaşasın
işçilerin birliği, halkların eşitliği ve
kardeşliği diyoruz.
(*)
diyerek halklarımızı burada selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım, tutanaklara geçsin diye söylüyorum.
BAŞKAN Buyurun.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Konuşmacı Bu bütçe sarayın bütçesi, Kürt
düşmanlığı bütçesi. şeklinde ifadeler kullandı.
Bu bütçe en büyük Kürt düşmanı olan PKK ve terör örgütleriyle
mücadele bütçesidir; bu ülkedeki 85 milyonun huzurunu, refahını
topyekûn kalkındırma bütçesidir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Yo, sizin, sizin; 85 milyonun değil.
BAŞKAN Peki.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Antalya Milletvekili Sayın Cavit Arı.
Buyurun Sayın Arı.
(CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
CHP GRUBU ADINA CAVİT
ARI (Antalya) Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; ben de öncelikle hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Devletin temeli adalettir.
Adalet bir Kutup Yıldızı gibi yerinde durur, geri kalan her
şey onu takip eder. Konfüçyüs bu sözü iki bin beş yüz sene önce
söylemiş. Eğer bir ülkede adalet yere düşer, menfaat başa
çıkarsa düzen de ahlak da bozulur. İktidara söylemek gerekirse, siz
bu ülkeyi yıllarca kötü yönettiniz, siz halkın verdiği emaneti
istismar ettiniz ama en önemlisi, insanların adalete olan
inancını yere düşürdünüz. Şu gerçekle yüzleşme
zamanınız: Sizin teraziniz artık adaleti değil, menfaati
tartıyor. Vicdanınızı rahatlatmak için her şeyi
doğru yaptığınızı düşünüyorsunuz ama
unutmayın hiçbir suçlu kendi vicdanında beraat edemez. Bu ülkede
adaleti bitirdiniz, adalete güven kalmadı.
31 Mart 2019 yerel
seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi olarak 11i büyükşehir belediyesi
olmak üzere çok sayıda belediyeyi kazandık. İktidarın tüm
baskısına rağmen vatandaşımız başta
Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere ittifakımıza destek verdi.
Vatandaşlarımız çok iyi hatırlayacaktır, birileri
çıktı dedi ki: İstanbulla gelen, İstanbulla gider.
İşte, İstanbulla gelenler ellerinden İstanbulun
gittiğini, yeniden 16 milyon halka geri döndüğünü görünce bu kez de
seçim süreciyle ilgili ne denildi? Hiçbir şey olmadıysa bile
kesinlikle bir şeyler oldu. denilerek İstanbul seçimleri iptal
ettirildi.
Peki, nasıl oldu?
Aynı zarftan çıkan 4 oy pusulasından 3 tanesi geçerli
sayıldı, 4üncüsü olan Büyükşehir Belediyesi oyları ise
geçersiz sayıldı. Peki, bu nasıl böyle oldu? Nasıl bir
hukuksuzluk, nasıl bir adaletsizlik? İstanbul halkının
iradesine büyük bir saygısızlık yapıldı; demokrasiye
aykırı davranılarak, insan haklarını ihlal ederek
millî iradeyi sakatladılar. Bu millet bunu gördü. Peki, bu kararı kim
aldırdı? Herkes biliyor ki İstanbulu kaybeden Türkiyeyi
kaybeder. diyen anlayış bu kararı aldırdı. Aksi
hâlde, aynı zarftan çıkan 4 pusulanın 3ünün geçerli, 1inin
geçersiz sayılması başka türlü izah edilemez.
Nasıl ki İstanbul
halkının 31 Marttaki özgür iradesine bir darbe
yapılmış ise şimdi de oyların yüzde 52sini alan Ekrem
İmamoğluna yani 806 bin oy farkla kazanmasından sonra
İstanbul halkının iradesine ikinci kez darbe vurulmaya
çalışılmakta. Ekrem İmamoğlunun ve İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin güzel hizmetleri görüldüğünden ve sizin
yıllarca İstanbulu yönetip de yapamadıklarınızı
yaptıklarından dolayı hazmedemediniz. İşte, bu davada
yargılanan Ekrem İmamoğlu değil İstanbul
halkının özgür idaresi olmuştur. İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanımız hakkında verilen karar, siyasi
tarihimize bir kara leke, bir utanç vesikası olarak geçecektir. Şunu
kendinize itiraf etme zamanız geldi. Siz adalet dağıtması
gereken mahkemeleri utanç salonları hâline getiren bir iktidar oldunuz.
Yargılamada, önceki duruşmada mahkemeye bakan hâkimin Bu sözlerin
kime söylendiği belli, Süleyman Soyluya söylenmedi diyen varsa buraya
gelsin. ifadesi var. Bu beyanı o duruşma salonunda olan herkes duydu,
biliyor. Bunu diyen bir hâkim dün YSK üyelerine hakaretten Ekrem
İmamoğluna ceza verdi. Adaletsizliği,
haksızlığı, hukuksuzluğu yapanlara savcı ve hâkim
denilemez. Bugün yargıda görevini düzgün yapmaya çalışan;
hukuka, adalete inanan düzgün hâkim, savcı yok mu? Tabii ki var ancak
onlara görevleri yaptırılmaz bir hâle gelindi. Tepe noktada olanlar,
etkili olanlar, iktidara yaranmak isteyenler, iktidarın etkisinde olanlar
ya da iktidara direkt bağlı olanlar maalesef ki siyasi kararlar
alabilmekte.
Daha önce de söylendi, ben de
bir kez daha söylemek istiyorum: AKP içerisinde il başkanı, ilçe
başkanı, belediye başkan adayı, milletvekili adayı
gibi değişik görevler almış olan ve hatta yaşı 45e
kadar çıkan avukatları hâkim ve savcı yaptınız;
bunların kim olduğunu biz biliyoruz. Komisyonda da Adalet
Bakanına bu eleştiriyi yaptığımızda Adalet
Bakanı gerçekten çok komik ve bana göre âcizliğin işareti bir
cevap verdi, dedi ki: Üniversite yıllarında öğrenciler
siyasetle nasıl uğraşır veya ilgilenir, siyasetle alakadar
olur ve daha sonra bunlar değişik mesleklerde ve hatta hâkim ve
savcı da olabiliyorlarsa biz de bu mantık çerçevesinde, efendim,
hâkim ve savcı yaptık. diyecek şekilde, ifade ettiğim
gibi, gerçekten âcizce ve komik bir cevap verdi.
Bakın, bir seçim
döneminde hâkim ve savcı aday olmak isteyebilir mi? İster.
İstifa eder ve aday adayı olur; seçilirse seçildiği göreve
gelir, milletvekili olur, belediye başkanı olur. Seçilemezse ne olur?
Göreve iade edilir mi? Hayır. Eğer ki bir hâkim ve savcı aday
adayı veya aday olduktan sonra seçilememişse geriye dönemez çünkü
kanunu buna uygun değildir çünkü artık o hâkim ve savcı siyasi
kimliğini ortaya koymuştur o adaylıkla. Ama siz ne
yaptınız? Yıllarca siyasi kimliğiyle kendini, efendim,
ifade eden, partinizde görev almış olan kişileri sonradan hâkim,
savcı yaptınız; bu ayıp da size yeter.
Son olarak şunları
söyleyeyim: Bakın, bu karar bozulacak, evet, bozulmalıdır da;
hukuka biraz inanç kalmışsa, adalet duygusu kalmışsa,
vicdan kalmışsa bu karar bozulacak. Düzgün hâkimler sayesinde bu
kararın bozulacağı günü bekliyoruz ancak şunu da
söyleyeyim: Düzgün hâkimler görevini yapmak isterken sayenizde seyyar hâkim,
seyyar mahkemeler oluştu; düzgün karar vermek isteyenler oradan oraya
gönderilir hâle geldi.
2019 yerel seçimlerinden bu
yana belediye başkanlarımıza karşı gerçekten bir
politik terör uygulamaktasınız. Bakın değerli
arkadaşlar, belediyeleri kaybettikten sonra gerçekten sizde bir sendrom
oluştu. Millî iradeye saygı duymak yerine Topal ördek
olacaksınız. diye tehdit ettiniz, ardından her türlü
baskıyı yapmaya çalıştınız ancak ördeğin
ayağını kıramadınız. Biz dimdik yürümeye devam
ettikçe sizdeki bu sendrom paranoya hâline dönüştü ama yaptığınız
hiçbir kötülük belediyelerimizin önünü kesmeye yaramadı.
Değerli arkadaşlar,
belediyelerimiz tüm baskı ve engellemelere rağmen büyük
başarılarla çalışmaya devam etmekte. Kısaca
özetlersek, siz Cumhuriyet Halk Partisi gelirse yardımları kesecek.
diye milleti korkutmaya çalıştınız, biz sizden
aldığımız belediyelerde sosyal yardımları bugün
itibarıyla 4 katına çıkardık. Yine, biz, 4 milyon 800 bin
haneye insan onuruna yaraşır şekilde 28 milyar yardımda
bulunduk.
Siz öğrencileri hâlâ
tarikat yurtlarına mahkûm ederken biz öğrencilerimize tertemiz
yurtlar yaptık.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN -
Tamamlayalım lütfen.
CAVİT ARI (Devamla) -
Belediyelerdeki yurt sayısını 4 kat, kapasitelerini 5 kat
arttırdık. Siz, Venezuela'da tarla gezen Tarım
Bakanını alkışlarken biz yerli çiftçiyi destekledik, 160
bin üreticimize 10 milyar destek sağladık. Siz çiftçinin ürünlerini
tarlada bırakırken biz o ürünleri satın alıp ihtiyaç
sahiplerine dağıttık.
Yani kısacası,
aslında çok sayıda sayılabilecek hizmetleri bugüne kadar
Cumhuriyet Halk Partili belediyelerimiz yaptılar, yapmaya da devam
ediyorlar.
Son söz olarak şöyle
tamamlamak istiyorum, şair şöyle demiş: Saraylar, saltanatlar
çöker/Kan susar bir gün/Zulüm biter/Bugünlerden geriye/Bir yarına gidenler
kalır/Bir de yarın için direnenler. (CHP sıralarından
alkışlar) Siz, bu ülkenin bugününü mahvettiniz, biz
yarınını kurtarmak için geliyoruz.
Hepinizi saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Şahıslar adına ilk söz Kastamonu Milletvekili Metin Çelik'e
aittir.
Buyurun Sayın Çelik. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
METİN ÇELİK
(Kastamonu) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum
Üç yıldır
pandemiyle başlayıp savaşla devam eden ve dünyayı önce
sağlık, sonra ekonomi anlamında ciddi darboğaza sokan bir
sürecin içerisinden geçiyoruz. Tabii ki bu süreç ülkemizi de etkilemiştir.
Özellikle enerji ve emtia fiyatlarında yaşanan aşırı
artışların tetiklemiş olduğu enflasyonist ortam
ülkemizde de bazı sıkıntılara neden oldu. Ancak Sayın
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Hükûmetimizin
almış olduğu önlemlerle, Meclisten çıkarmış
olduğumuz kanunlarla tüm vatandaşlarımızın bu süreçten
en az şekilde etkilenmeleri adına gereken her türlü önlemi
aldık. Tüm kesimlerin, işçisinden emeklisine, asgari ücretlisine,
tarım kesiminde almış olduğumuz önlemlerle, çiftçilerimize
dönük önlemlerle başta alım gücünü yükselttik. Bir taraftan da
özellikle yüksek enerji maliyetlerini halkımıza,
vatandaşlarımıza yansıtmadık. Yüzde 70e, yüzde 80e
varan sübvansiyonlarla daha faturaya yansımadan bu maliyetleri üzerimize
aldık. Evet, biz bunları bir taraftan yaptık ve yaz
aylarıyla birlikte, hepimizin malumu, ekonomide bir dengelenme
başlamış durumda. İnşallah, bir iki ay içerisinde,
önümüzdeki süreçte bunun daha iyiye evrildiğini hep birlikte
göreceğiz.
Biz bunları yaparken, bu
önlemleri alırken muhalefet kocaman kocaman yalanlarla -onların
tabiriyle söylüyorum- bu süreci çarpıtmaya, baltalamaya
çalıştı; işte 128 milyar dolar yalanı bunlardan sadece
bir örnek. Başka ne yapıyor muhalefet? Yani örnek olsun diye
söylüyorum: Bütçe görüşmelerinin ilk günü CHP Genel Başkanı
Kılıçdaroğlu bu kürsüye çıktı, 15 Temmuz darbe
teşebbüsüyle ilgili, hain darbe teşebbüsüyle ilgili daha önceki
söylemlerine ilave söylemler yaptı. Ne demişti? Kontrollü darbe.
demişti, Tiyatro. demişti; buna yeni bir halkayı burada
ekledi, dedi ki: Öyle diyorlar, Gazi Meclismiş -işte- falan filan,
bırakın bu ayakları.
CAVİT ARI (Antalya)
Size dedi size, size söyledi, size. Bu Meclisin mehabetini bozduğunuz için
söyledi!
METİN ÇELİK
(Devamla) Maalesef, bir ana muhalefet genel başkanına
yakışmayan bir söylemi burada kendisinden duymuş olduk;
kendisini burada kınıyorum.
CAVİT ARI (Antalya)
Size söyledi!
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Ne söyledi?
ORHAN SÜMER (Adana) Sen ilk
önce dün söyleyip bugün unuttuğun Genel Başkanını
kına, ondan sonra!
METİN ÇELİK
(Devamla) Evet, başka? Akdeniz'de, mavi vatanda 85 milyonun, Türkiye'nin
hakkını biz savunuyoruz şu anda.
CAVİT ARI (Antalya)
Genel Başkanın söylemi sizedir, Meclisin mehabetine değil.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Normal bir konuşma yapın, gidin.
METİN ÇELİK
(Devamla) Genel Başkanınızın danışmanı
milletvekili ne dedi? Türkiye, Akdeniz'de saldırgan, yayılmacı
bir politika izliyor. dedi. Bu, gerçekten sizin için acınası bir
durum. Biz sizin için üzülüyoruz.
CAVİT ARI (Antalya)
Sizin için de öyle!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sen kendi hâline bak!
CAVİT ARI (Antalya)
Adaları işgal ediyor, seyirci kalıyorsunuz. Sizin döneminizde
kaç tane ada işgal edildi, haberin var mı senin?
METİN ÇELİK
(Devamla) Aynı kişi, aynı milletvekiliniz, Karabağ
Harekâtı'nın başladığı daha ilk gün ne dedi?
Türkiye, mücahitleri gönderiyor, silah yardımı yapıyor.
diyerek bu süreci maalesef farklı bir noktaya taşımak istedi.
DİRAYET DİLAT
TAŞDEMİR (Ağrı) Yalan mı?
METİN ÇELİK
(Devamla) Terörle mücadeleyle ilgili, yine, bir milletvekiliniz
çıktı, dedi ki: Türk ordusu terörle mücadelede kimyasal silah
kullanıyor. Bunu sahiplenen bir açıklama yaptı maalesef.
KEMAL PEKÖZ (Adana)
İddia ediliyor. dedi.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) İddia, iddia.
METİN ÇELİK
(Devamla) Başka? Terörle mücadeleyle ilgili olarak Genel Başkan
Yardımcınız, şu anda bir milletvekili dedi ki: Biz
sınırlarımızda PYD olsun isteriz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Çok mu üzüldünüz?
METİN ÇELİK
(Devamla) Ya, gerçekten Böyle bir şeyi arzularız. dedi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Çok mu üzüldün? Ah zavallı(!) Ne kadar üzüldün? Göster, elinle göster.
METİN ÇELİK
(Devamla) Bu, PYDnin, YPGnin orada kurmak istedikleri terör devletine bir
destekten başka bir şey değil bana göre.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Kürt düşmanısın, Kürt
düşmanı; bu kadar basit.
CAVİT ARI (Antalya)
Ya, kapıları açtın, 10 milyon yabancı geldi ülkeye ya!
METİN ÇELİK
(Devamla) Yine, CHP Genel Başkanı Sayın
Kılıçdaroğlu ne dedi?
CAVİT ARI (Antalya)
Yolgeçen hanına çevirdiniz sınırları! Haberin yok mu senin?
KEMAL PEKÖZ (Adana) Terör
örgütüydü, niye görüştünüz 5 kez?
METİN ÇELİK
(Devamla) Bu kürsüde yine bütçe konuşmasının ilk günü
yaptığı konuşmada şunları söyledi; Ha-De-Peyle
birlikte bizim kırk yıldır insan ve ekonomik
kaynağımızı yok eden terörle ilgili olarak
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Daha partimizin adını bilmiyorsun
ya! Notlarını düzgün al.
KEMAL PEKÖZ (Adana) -
2014te, 2015te 5er kez görüşmüşsünüz. Niçin görüştünüz acaba?
METİN ÇELİK
(Devamla) Sayın Başkanım
BAŞKAN Tamamlayın
lütfen
METİN ÇELİK
(Devamla) Terörle mücadelemizde terör örgütlerini kaynağında yok
etmek için bizim buraya tekrar getirmiş olduğumuz tezkereyi uzatma
tezkeresine nasıl hayır oyu verdiklerini burada bence pişkin pişkin
milletin huzurunda söyledi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Şöyle elimizi kaldırarak verdik. Pişkin sensin!
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Vallahi daha fazla ihale almak için
savaş çıkarıyorsunuz! Daha fazla ihale almak için rüşvet
alıyorsunuz!
METİN ÇELİK
(Devamla) Ben bütün bunları milletimizin takdirine sunuyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Hakikaten mi?
CAVİT ARI (Antalya)
Hangi tezkereydi o?
METİN ÇELİK
(Devamla) İnşallah Türkiye bu ülkenin gençleri, bu ülkenin
kadınları, bu ülkenin usluları, yaşlıları on-line
idare edecek
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın)
Ya, yirmi yıldır bu ülkeyi soydunuz soğana çevirdiniz be!
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Sen o 6 yaşındaki çocuğun
hesabını ver ya!
HÜSEYİN YILDIZ
(Aydın) 84 milyon sürünüyor be!
METİN ÇELİK
(Devamla)
Türkiyeyi on-line idare edecek, biraz önce söylediğim
nedenlerle gayrimillî bir siyaset izleyen karşımızdaki ittifaka
asla yol vermeyecek ve Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Cumhur
İttifakına inşallah yola devam diyecektir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Acayip bir konuşma yaptın!
CAVİT ARI (Antalya)
Gayrimillî sensin sen!
KEMAL PEKÖZ (Adana) Tamam,
bunu söyle otur yerine, boş ver ya!
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Oturabilirsin!
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Seçildin, aferin!
METİN ÇELİK
(Devamla) Ben bütçemizin hayırlı olmasını diyorum,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan
BAŞKAN Şimdi, bir
konuşmacımız var şahsı adına, onu da
yaptırayım, ondan sonra
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Direkt hakarette bulundu efendim o yüzden
BAŞKAN Evet, fark
ettim, fark ettim.
Çok deneyimli bir siyasetçi
herhâlde; bütün, Genel Başkandan aldı, Genel Başkanla devam
etti.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Evet, evet, çok müthiş, derin bir siyasetçi(!)
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) İzlemedi Cumhurbaşkanı
ama(!)
BAŞKAN Vereceğim,
vereceğim söz.
ENGİN ÖZKOÇ
(Sakarya) Müthiş bir siyasetçi(!)
Harika bir konuşma
yaptın, bravo, aferin sana(!)
METİN ÇELİK
(Kastamonu) Çok doğru hepsi, bir gram yanlış yok, bir gram
yanlış yok! Bir kelime yanlış yok!
ENGİN ÖZKOÇ
(Sakarya) Otur, biraz sonra bana cevap verirsin!
METİN ÇELİK
(Kastamonu) Veririm, veririm, merak etme, veremeyeceğim cevap yok.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Biraz sonra verirsin, müthiştin yani bak herkes alkışladı
seni, çok beğendiler seni(!)
BAŞKAN Muş
Milletvekili Sayın Şevin Coşkun.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
ŞEVİN COŞKUN
(Muş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
konuşmamı AKPnin yirmi yıllık iktidarında
işkence ve ölüm evlerine dönüşen cezaevleri üzerine
yapacağım.
Türkiyede bulunan 396
cezaevinde 314.502 kişi tutulmaktadır. Cezaevlerinde yaşanan hak
ihlallerini çözüme kavuşturması gereken Adalet Bakanı 2023 bütçe
Komisyon görüşmelerinde 20 yeni cezaevi daha açacaklarını
belirtmiştir. Oysa ki çözüm üretilmesi gereken cezaevleri, yaşanan
hak ihlalleriyle âdeta ölüm evlerine dönüşmüştür.
İHDnin verilerine göre,
2021 yılında 1.114 kişi cezaevlerinde işkence ve kötü
muameleye maruz kalmıştır. Aralık 2021den bu yana
cezaevlerinde 34ü şüpheli 76 ölüm yaşanmıştır. Son
ölüm haberi Şırnak T Tipi Kapalı Cezaevinden geldi, 7
Aralıkta 26 yaşındaki Emre Abalak
kaldırıldığı hastanede yaşamını
yitirdi. Cezaevi yönetimi ayağının kayarak düştüğünü,
beyin kanaması geçirdiğini iddia etmiştir.
Değerli milletvekilleri,
hasta tutuklu ve hükümlülerin sağlık durumu Adli Tıp Kurumunun
olumsuz yöndeki raporları nedeniyle ciddiyetini korumaktadır.
İHD verilerine göre, 651i ağır 1.517 hasta tutuklu ve hükümlü
bulunmaktadır, sağlığa erişim hakları da
engellenmektedir. Bunlar arasında bulunan 84 yaşındaki Mehmet
Emin Özkan yirmi altı yıldır tutuklu. Yaşamını
tek başına idame ettiremeyen Özkan, ATK'nin taraflı raporu
nedeniyle âdeta intikam alma duygusuyla cezaevinde tutuluyor. Ayrıca,
Tenzile Acar, Devrim Ayık, yüzde 98 engelli Serdal
Yıldırım, bir bacağını ve bir kolunu kaybeden
Şaban Kaygusuz, Muhlise Karagüzel, iki elini kaybeden Ergin Aktaş bu
örneklerden yalnızca birkaç tanesidir. Cezaevlerinde sağlık
hakkına yönelik ihlallerin yanı sıra, çıplak arama,
yemeklerin kötü olması, ısınma yetersizliği, keyfî disiplin
cezaları, tek kişilik hücre uygulaması ve odaların yirmi
dört saat kamerayla izlenmesi gibi birçok ihlal söz konusu. Örneğin,
Manavgat S Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan Neslihan Çetin, ailesiyle
yaptığı telefon görüşmesinde tutulduğu tek
kişilik odanın yirmi dört saat kamerayla izlendiğini
aktarmıştır. Çetin'e yönelik bu uygulama, özel hayatın
gizliliği ihlali, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin cezaevlerine
yansımasına bir örnektir.
Değerli milletvekilleri,
cezaevlerindeki hukuksuzluklara, ceza içerisinde cezalandırma yöntemi
olarak infaz yakmalar da karşımıza çıkmaktadır.
Düzenlenen son infaz yasasıyla getirilen idare ve gözlem
kurullarının keyfî kararları gerekçe gösterilerek hükümlüler
verilen cezayı tamamlamasına rağmen tahliyeleri
engellenmektedir. ÖHD'nin verilerine göre, tespit edilebilen 136 kişinin
infazı yakılmıştır. Örneğin, Sincan Kadın
Kapalı Cezaevinde tutulan Varto Belediyesi bir önceki dönem Eş
Başkanımız Sabite Ekinci verilen cezayı 17 Haziran 2022de
tamamlamasına rağmen, infazı 2nci kez yakılmıştır.
Yine, Bolu T tipi Cezaevinde bulunan Erdal Tuncel verilen on üç yıl
altı ay cezayı 16 Martta bitirmesine rağmen, infazı 3üncü
kez yakılarak tahliyesi engellenmiştir. Cezaevi İdare ve Gözlem
Kurulu tarafından Tuncele de tıpkı diğer hükümlülerin
infaz yakmalarında suyu ve elektriği fazla kullanma, sık oda
değişikliği gibi gerekçeler gösterilmiştir. Benzer
hukuksuzluklarla Azize Yağız, Hakkı Tursun, Ahmet Taş,
Rozerin Kurt, Evin Şahin, Mukaddes Kubilay, Jiyan Ateş, Hanım
Yıldırım, Damla Erdem gibi birçok kişinin de tahliyesi
engellenmiştir.
Değerli milletvekilleri,
infaz yakma keyfîyetinin de ötesinde, iki hafta önce hukuksuzluğun
başka bir boyutu daha karşımıza çıktı. Gebze
Kadın Kapalı Cezaevinde bulunan Şadiye Manap verilen otuz
yılın ardından 1 Aralıkta, tahliye olacağı gün
cezaevinden çıkmadan, iki yıl önce hakkında yürütülen bir
soruşturma gerekçe gösterilerek gözaltına alındı,
tutuklanarak Kandıra Cezaevine götürüldü. Oysaki cezaevleri bir ülkenin
demokrasisinin, hukukunun göstergesidir ama AKP döneminde cezaevleri en büyük
ihlallerin yaşandığı alanlar olmaya devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ŞEVİN COŞKUN
(Devamla) - Bitireceğim Başkanım.
BAŞKAN
Tamamlayın.
ŞEVİN COŞKUN
(Devamla) - Yeni cezaevleriyle övünmeyi bırakın, yaşam
hakkı başta olmak üzere tüm hak ihlallerine bir an önce son verin.
Genel Kurulu
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet,
Sayın Özkoç, başlayalım.
Kürsüden lütfen.
İki dakika süreniz,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
11.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Kastamonu Milletvekili Metin
Çelikin 363 sıra sayılı 2021 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde şahsı
adına yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet
Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; az önce hatip çok derin
bir konuşma yaptı, salon da burada büyük bir dikkatle dinledi. Hatip
aslında çok üzgünmüş. Türkiye Cumhuriyeti'nin Genelkurmay
Başkanını, Fetullah Gülen terör örgütünün savcısı için
Zekeriya Öz'ün arkasındayım. diyen Genel Başkanın,
zindanlara attığında bu kadar üzülseydin burada yüzün
birazcık kızarırdı, birazcık kızarırdı.
(CHP sıralarından alkışlar)
PKKyla masaya
oturduğunuzda, Kandile mektup gönderdiğinizde, Habur Sınır
Kapısını açıp da terör örgütlerinizi buraya
aldığınızda, menfezlere bombaları
koydurttuğunuzda senin Genel Başkanın televizyonlara
çıkıp da dedi ki: PKKyı büyüten biziz. O zaman birazcık
yüzün kızarsaydı, o zaman bu kürsüde böyle üzüntülüyüm
ayaklarını da tutmazdın. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) -
Şehidimiz var bugün, şehidimiz.
METİN ÇELİK
(Kastamonu) Şehidimiz var, şehidimiz.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Hiç öyle yapmadı, hiç öyle yapmadı. Hiç öyle yapmadı, hiç
doğru değil.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla)
17-25 Aralıkta hırsızlıklar ortaya
çıktığında Oğlum, paraları sıfırla.
dediğinde o zaman birazcık üzülebilseydin de o adamları
büyükelçi olarak atamasaydınız da sen de burada bu kadar yüzün
kızarmadan konuşabilseydin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Doğru söylemiyorsun, hiç doğru değil. Doğru
söylemiyorsun.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) -
Osman Öcalan denilen, Abdullah Öcalanın kardeşini
-kırmızı bültenle aranırken- televizyona çıkartıp
da ona oy dilendirttiğin zaman biraz yüzün kızarsaydı şimdi
burada bu konuşmayı yapmazdın.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Tezkereye bahane bulma. Tezkereye bahane bulmayın.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) -
Birleşik Arap Emirlikleri için 15 Temmuz terör olaylarını
bunlar yaptılar. deyip ondan sonra, gidip de onunla pasta kestiğinde
birazcık yüzün kızarsaydı burada böyle konuşmazdın.
Onun için, sen önce kendi Genel Başkanınla aynaya bak, ondan sonra
çıkıp burada konuş.(CHP sıralarından alkışlar)
METİN ÇELİK
(Kastamonu) Utanacak iş yapmayız biz. Benim söylediklerimde bir
tane yanlış kelime, yanlış bir şey var mı? Onu
söylesin.
BAŞKAN Sayın
Oluç, buyurun.
Buyurun kürsüye.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sanki çok hatipsin!
METİN ÇELİK
(Kastamonu) Başka şeylere bakma, benim söylediklerimde bir kelime
yanlış var mı?
BAŞKAN Sataşmadan
söz istiyorsanız kürsüye.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Hayır, hayır, sadece kayıtlara geçmesi için.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Konuşma! Sen önce bunlara cevap ver. Oturup da Kastamonuya selam yollamak
yok öyle.
BAŞKAN Sayın
Özkoç, Sayın Oluça söz verdim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Senin ne olduğunu biliyorlar orada.
METİN ÇELİK
(Kastamonu) Kastamonu beni bilir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Senin orada ne olduğunu biliyorlar.
BAŞKAN Sayın
Özkoç...
METİN ÇELİK
(Kastamonu) Bir sen bilmiyorsun demek ki.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sadece kayıtlara geçsin
diye, Adalet ve Kalkınma Partisinden olan hatibin partimizin
adını vererek söylediği iddiaların hepsini reddediyoruz ve
kabul etmiyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Peki.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkan...
BAŞKAN - Sayın
Tunç, sataşmadan mı söz istiyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Kısa bir söz bu konuyla alakalı.
BAŞKAN 60a göre...
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Evet.
BAŞKAN - Evet, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
11.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadeleri ile İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluçun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Şimdi, Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
Kastamonu Milletvekilimiz Sayın Metin Çelik konuşmasında
bazı hususlara değindi ve Cumhuriyet Halk Partisi ve diğer
partilerle ilgili kamuoyunda sürekli konuşulan, gerek o milletvekillerinin
gerek Sayın Kılıçdaroğlu'nun söylediği sözlerle ilgili
bunu söylediniz, şunu söylediniz dedi. Hepsi kamuoyunun malumu sözler yani
Sınırlarınızda YPG olsun. Bu söylendi Bunu söylemediniz
mi? diye siyasi bir eleştiri yaptı. Azerbaycan'a cihatçı
gönderilmesi suçlaması, bunu hatırlattı, bunlar siyasi
eleştiri, bunun neyine alınıyor? Eğer Hayır,
söylemedik böyle bir şey. diyorsa, söylemedik bir şey diyorsa
Suriye'de ne işimiz var, YPG bize mi saldıracak?
hatırlatmasını yapmasın mı? Bu söz söylendi.
BAŞKAN Peki.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Doğu Akdeniz'le ilgili söyledikleri Libya'da ne işimiz var?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
E, bunları hatırlatmasın mı? Bunlar, siyasi
eleştiriler.
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum Sayın Tunç.
Kısa bir söz verdim,
sataşmadan söz vermedim, 60a göre.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Kayıtlara geçsin diye istiyorum, sadece kayıtlara geçsin diye
istiyorum efendim.
BAŞKAN Peki, buyurun,
kısa bir söz veriyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sadece kayıtlara geçsin diye söylüyorum.
Biz bütün bunları
söylerken orada kendisinin cevap verebileceği tek bir konu yok,
alınganlığımız da yok bizim.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Bunların hepsine cevap veririz Sayın Başkanım ama tabii,
bütçenin maddelerini görüşüyoruz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Şimdi, Suriyeyle ilgili, Süleyman Şah Türbesini neden
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Hepsinin
cevabı var.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
terör örgütü dedikleri PYD/YPGyle kaçırmışlar, ona cevap ver
Grup Başkan Vekili!
BAŞKAN Peki,
anlaşıldı, kısa bir sözdü.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Suriyede ne işimiz var? diyenlerin sorusunun cevabını verdik.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ne oldu koçum, ne oldu? Yaa
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 362) (Devam)
2.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi
(1/285), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller, 2021
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Genel Uygunluk Bildirimi ile 2021 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 201 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2021 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2021 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/2076) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
363) (Devam)
BAŞKAN Evet, 3üncü
maddede soru cevap talebi bulunmuyor.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde
kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi okutuyorum:
Kullanılmayan ödenek ve
tamamlayıcı ödenek
MADDE 4- (1) 2021
yılı merkezi yönetim kesin hesap gider cetvellerinde
gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki
kamu idarelerinin harcanmayan toplam 42.342.400.786,37 Türk Lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin
harcanmayan toplam 8.521.672.890,17 Türk Lirası,
c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici
kurumların harcanmayan toplam 934.799.722,76 Türk Lirası,
ödeneği kullanılmamıştır.
(2) Merkezi yönetim kesin hesap gider cetvellerinde gösterildiği
üzere, kamu idarelerinin 2021 yılı ödenek üstü giderlerini
karşılamak üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki
kamu idareleri için 417.704.151,14 Türk Lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idareler için
28.102.973,35 Türk Lirası,
c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici
kurumlar için 3.026.114,56 Türk Lirası,
tamamlayıcı ödenek kabul edilmiştir.
BAŞKAN 4üncü madde
üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz talep eden Kayseri
Milletvekili Sayın Dursun Ataş.
Buyurun Sayın Ataş.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin 4üncü maddesi üzerine İYİ Parti adına söz
aldım. Yüce Türk milletini ve Gazi Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
AKP iktidarının veda bütçesinin görüşmelerinin bugün sonuna
yaklaştık. Bu bütçe üzerine çok şey söylendi, konuşuldu,
uyarılar yapıldı, teklifler verildi ama iktidar cephesi milletin
sesine kulak tıkadığı gibi milletin vekillerinin sesine de
kulak asmadı; bildiğini okumaya devam eden iktidar
yarattığı yoksulluğun üstüne bir de bu bütçeyle tüy dikip
tuz biber ekmiştir.
Sayın milletvekilleri,
bu bütçe, açlık ve yoksulluğun bütçesidir. Geçtiğimiz günlerde
TÜRK-İŞin açlık ve yoksulluk sınırı
açıklandı, buna göre, 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı
7.785 lira, yoksulluk sınırı ise 25.365 lira olarak
hesaplandı yani asgari ücretin 2.285 lira fazlasını dahi
alsanız açlık sınırındasınız. Yine, asgari
ücretin 4 katını da kazansanız yoksulluk
sınırındasınız. Bugün, Türkiyede 10 milyon işçi
asgari ücretle çalışıyor, asgari ücret bile alamayan milyonlarca
işçi var. Her 4 kadın işçiden 1i asgari ücretin altında
çalışıyor yani bugün açlık sınırının
altında yaşam mücadelesi veren milyonlarca insanımız var.
Milyonlarca insanı açlık sınırının altında
yaşamaya mecbur bırakan AKP Hükûmeti, muhalefet milletvekillerinin
asgari ücretle çalışan kişi sayısına dair verdiği
soru önergelerini 2014 yılından bu yana yanıtsız
bırakmıştır çünkü Bizim yirmi yıldır
yönettiğimiz ülkede milyonlarca insan açlık
sınırının altında yaşıyor. demeye
utanıyorlar çünkü kendileri saraylarda yaşarken Biz milyonlarca
yoksul yarattık her yaşta. demeye utanıyorlar çünkü Tüm
çalışanlar içinde asgari ücretli çalışanların
oranı İspanyada yüzde 0,8 iken, Almanyada yüzde 6,6 iken Ekonomisi
bitti. denilen Yunanistanda bile yüzde 8,9 iken bizde yüzde
Değerli milletvekilleri,
bu bütçe yokların bütçesidir. Memleketim Kayseri de bu bütçedeki yokluktan
nasibini almıştır. İktidar bu sene de Kayseriyi yok
saymıştır. Kayseri, Erciyes Dağı, tarihî ve turistik
değerleri, yaklaşık 80 bin öğrencili 4 üniversitesi, 2 bine
yakın fabrikası, 3 OSBsi, serbest bölgesi, 4 milyar dolarlık
ihracat kapasitesiyle yapılacak her yatırımı misliyle ülke
ekonomisine katkı olarak iade edecek bir şehirdir ancak AKPnin
yatırımlarda görmediği, desteklerde yok saydığı
Kayseri, hızlı trenin gelmemesi, direkt otoyol bağlantısının
olmaması, lojistik merkezi, havaalanının genişlemesi,
Mersin Limanı demir yolu hattının iyileştirilmesi gibi
projelerin yapılmaması dolayısıyla ulaşılamayan
bir şehir hâline gelmiştir. Bu yüzden, üretici, sanayici
yatırımlarını ulaşımı çok daha ucuz ve kolay
olan başka şehirlere kaydırmaktadır. Bu durum sanayisinden
tarımına, ekonomisinden turizmine tüm sektörlerde Kayseri'yi her
geçen gün geriye götürmektedir.
Değerli milletvekilleri,
ulaşım konusunda Kayseri'nin bir hızlı tren hikâyesi var ki
bitmek bilmiyor. Kayseri'nin hızlı tren hikâyesi 2010
yılında başlıyor, o günden bugüne, her seçim öncesi
milletvekilleri, belediye başkanları, bakanlar,
Cumhurbaşkanları defalarca söz verip, müjde verip gittiler. Seçimler
bitti, sözler unutuldu. 23 Temmuz 2022 tarihinde Cumhurbaşkanı
Sayın Erdoğan Kayseri'ye geldi. Allah var, bu sefer sadece söz
vermedi çünkü daha önce de defalarca söz verip tutmamıştı. Bu
sefer sözünü tutuyormuş gibi yaptı; Ankara-Yerköy-Kayseri
Hızlı Tren Hattının temel atma töreni düzenlendi. Temel
atma töreni dediysem yanlış anlamayın, birkaç tane beton
mikseri ve pompa geldi, canlı yayında Ya Allah, Bismillah!
nidalarıyla kurdele kesildi, konfetiler patlatıldı, birkaç
metreküp beton döküldü ve gitti. Sonrası? Sonrası yok. O günün üzerinden
tam dört ay üç hafta bir gün geçti yani yüz kırk altı gün, temel
atılan yere ne giden ne de gelen oldu. O günden beri ne bir iş
makinesi ne bir işçi uğradı, ne de bir şantiye orada var
yani yine kandırıldık ey Kayserili hemşehrilerim.
Şimdi, 2023 Yılı Yatırım Programının
açıklanmasını bekliyoruz. Programda bu projeye yine bütçe
ayrılmazsa Kayserili o birkaç metreküp betonu söküp bir kamyon
kasasına yükleyerek sarayın önüne getirmeyi düşünüyor,
bilgilerinize sunuyorum. Ama buradan bir müjde de ben vermek istiyorum:
Kayserili hemşehrilerim müsterih olsun, bu iktidar size bir daha
tutmadığı müjdeler veremeyecek çünkü gidiyorlar, biz geliyoruz,
Kayseri'ye hızlı treni biz getireceğiz. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Söz verip tutmadıkları
otobanı da lojistik merkezini de limanlara ulaşımı
sağlayan tren yollarını da biz yapacağız.
Değerli milletvekilleri,
Kayseri'de sadece ekim ayında 25 şirket, 28 şahıs
şirketi, 3 kooperatif kapanmış, 24 şirket ise tasfiye
edilmiştir. Ocak-Ekim 2022 döneminde ise Kayseri'de 280 şirket, 238
şahıs şirketi, 10 kooperatif kapanmış, 246 şirket
ve 11 kooperatif ise yine, tasfiye edilmiştir. Şirketlerde kapanma
2022 yılında bir önceki yıla göre yüzde 71,78 olmuştur. Bu
veriler de göstermektedir ki Kayserili işletmeler devletten destek
görememekte, günden güne artan ekonomik krize, artan maliyetlere artık
dayanamamakta ve her gün birer birer kapanmaktadır. Bu sebeple, Kayseri'de
işsizlik de giderek artmaktadır. Kayseri'de İŞKUR'a
kayıtlı işsiz sayısı 50 bini geçmiştir,
İŞKUR'a kayıtlı olmayanlarla birlikte ise Kayseri'de 100
binin üzerinde işsiz bulunmaktadır. Hükûmet bir an önce bu
işletmeleri ayakta tutacak kredi harici destekler vermelidir; aksi hâlde,
Kayseri'de işletmeler kapanmaya devam ederken işsizlik rakamları
gün geçtikçe büyüyecektir. Kayserili, iş yerinin kepenklerini indirirken,
diğer taraftan Suriyeliler iş yeri açmaya devam etmektedir. Her geçen
gün bir Türk esnaf tabela indirirken, yerine Arapça tabela
asılmaktadır. Kayseri'de iş yerini kapatan esnaf
sayısından daha fazla iş yeri açan Suriyeli esnaf vardır.
verilere göre, Kayseri'de 2021 yılı içerisinde 1.138 esnaf iş
yerini kapatmış, buna karşın 1.200 Suriyeli ise Kayseri'de
iş yeri açmıştır. Bu yılın verileri
geldiğinde de birlikte göreceğiz; kaç Kayserili kepenk
kapatmış, kaç Suriyeli yeni iş yeri açmış.
Nitekim, Kayseriliye olan
vergi, Suriyeliye yoktur; Suriyeliye olan destek de Kayseri'ye yoktur;
Suriyeliye yağmur gibi yağan Valilik ve Belediye
yardımları, iş Kayseri'ye gelince vergi olarak
yağmaktadır. Kayserili artık 110 binin üzerinde
sığınmacıyı sırtında taşınmaktan
yorulmuştur.
Değerli milletvekilleri,
AK PARTİ tarafından hazırlanan rapora göre 2002
yılından 2020 yılına kadar geçen on sekiz yılda
Kayseri'ye toplam 38,05 milyar lira yatırım gerçekleştirilmiştir.
Kişi başına göre yatırım il sıralaması
incelendiğinde, on sekiz yılda, Kayseri, 81 il arasında 77nci
sıradadır yani sondan 5incidir. Yani kendi
hazırladıkları verilere göre bile Kayseri'nin geldiği durum
ortadadır; oysa, TÜİK verilerine göre 2021 yılında Kayseri,
gayrisafi yurt içi hasılaya katkıda 13üncü sıradadır,
iş yatırıma gelince ise 53üncü sırada yer
almıştır. 2021 yılında Kayseri'ye yapılan
yatırım 972 milyon lirayken Kayseri'den tahsil edilen vergi 7,5
milyar liradır yani AKP, Kayseri'ye çay kaşığıyla
verip kepçeyle geri almaktadır. AKP'nin yıllardır en çok oy
aldığı illerden biri olan Kayseriye verdiği önem işte
bu kadardır.
Değerli milletvekilleri,
zamanım yetmediği için Kayserinin ilçelerindeki
sıkıntılara, doğal gazı olmayan ilçelere,
belediyelerin söz verip yapmadığı projelere, tarım ve
hayvancılığa, sulama projelerine, turizmdeki sorunlara hiç
değinemedim ancak 2023 Yılı Cumhurbaşkanlığı
Yatırım Programı açıklandığında Kayseriye
ne kadar yer vereceksiniz o zaman bunları bir daha
konuşacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
DURSUN ATAŞ (Devamla)
Başkanım, tamamlayayım.
BAŞKAN Devam edin,
Kayseriyi bitirelim.
DURSUN ATAŞ (Devamla)
Bitirelim efendim.
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN ATAŞ (Devamla)
Yirmi sekiz yıldır yönetip lig düşürdüğünüz Kayseri size
cevabını sandıkta verecektir diyor, Genel Kurulu ve yüce Türk
milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Şanlıurfa Milletvekili Sayın
İbrahim Özyavuz.
Buyurun Sayın Özyavuz.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
İBRAHİM ÖZYAVUZ (Şanlıurfa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin 4üncü maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Muhterem heyetinizi ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
4üncü madde, kamu idareleri,
özel bütçeli idareler ve denetleyici kurumların ertesi yıla
devredilen ödenekleri ile iptal edilen ödeneklerinin tutarı ve
kurumların zorunlu nedenlerle yıl içinde yapmış
oldukları ödenek üstü giderlerin karşılanması amacıyla
verilen tamamlayıcı ödeneklerin tutarını belirtmektedir.
Hepinizin bildiği gibi, 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Bütçe Kanunu Teklifiyle birlikte aynı zamanda 2023 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin de görüşmeleri yürütülmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak Cumhur İttifakı ruhuyla destek
verdiğimiz Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin 5inci
olan 2023 yılı bütçesini olumlu değerlendirdiğimizi ve
desteklediğimizi ifade etmek istiyorum.
Kıymetli
milletvekilleri, son yıllarda yaşanan gelişmeler tarım ve
hayvancılığın ekonomiler için ne kadar önemli olduğunu
bir kez daha ortaya koymuştur. Seçim bölgem Şanlıurfa ülkemizin
tarımında önemli bir yere sahiptir. Türk ve Türkiye
Yüzyılında ülkemizin kendi kendine yetebilmesi ve ayrıca
tarımsal ihracatını geliştirmesi için çiftçilerimize
gereken desteği mutlaka vermeliyiz. Özellikle bölgemizde ve
Şanlıurfa ilinde yüksek potansiyele sahip olan yenilenebilir
güneş enerjisi konusunda Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığımız, Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanlığımız ve yerel yönetimler
eliyle güneş enerjisi yatırımlarında bölgeye daha fazla
kaynak aktarımı yapılmalıdır. Böylelikle tarımsal
sulama döneminde ortaya çıkan elektrik sorunları da çözüme
kavuşacak ve sulamadaki problemler de büyük ölçüde bertaraf edilmiş
olacaktır.
Değerli milletvekilleri,
3083 sayılı Tarım Reformu Yasasıyla arazi alan
çiftçilerimiz bankalara ipotek veremedikleri için kredi kullanamamakta ve
sıkıntıya düşmektedirler. 11inci madde çiftçilerimizin
kredi ve ipotek verilmesine engel teşkil etmektedir. Bu maddedeki
şerhin kaldırılması ve bu çiftçilerimizin tarımdan
kaynaklı borçlarının faizlerinin silinmesi, bahse konu
borçların ertelenmesi Şanlıurfa çiftçimizin menfaatine
olacaktır. Tarım ve Orman Bakanlığımızın bu
konuda çözüm için adım atacağını umuyorum. Sayın
milletvekilleri, bizim kökenimiz bu topraklardır, bizim yönümüz
geleceğe doğrudur ve doğduğumuz yer
yatacağımız yerdir.
Şanlıurfa,
tarımda olduğu kadar sanayi sektöründe de önemli adımlar atmaya
devam etmektedir. Tarıma dayalı sanayi başta olmak üzere,
diğer sanayi kollarında da ilimiz cazibe merkezi hâline
gelmiştir. Şu an organize sanayi bölgesinde mevcut istihdam
sayısı 384 fabrikada 29.300 kişidir. Şanlıurfa
Organize Sanayi Bölgesine yatırım yapmak isteyen
yatırımcıların yeni yer talepleri her geçen gün yoğun
bir şekilde devam etmektedir. Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanlığı ve yerel yönetimler eliyle
yeni alanlar açılmalı ve yatırımcıların arsa
ihtiyacı mutlaka karşılanmalıdır. Vatanını,
milletini, bayrağını her şeyden aziz bilen gençlerimize
daha güzel bir gelecek bırakmak için çalışıyoruz. Ülkemizin
ve Şanlıurfanın meslek liseleri sayısı
arttırılarak kalifiye eleman ihtiyacı
karşılanmalı, bu sayede gençlerimiz mezun olduktan sonra
bölümlerine uygun olarak da istihdam edilmiş olacaklardır.
Kıymetli
milletvekilleri, Şanlıurfa çocuk nüfusunun yoğun olduğu bir
ildir. Şanlıurfadaki hastanelerde çocuk
hastalıklarının yan dallarındaki doktor eksiklikleri
mağduriyete yol açmakta ve vatandaşlarımızın
diğer illere tedavi için gitmelerine sebebiyet vermektedir.
Sağlık Bakanlığımızın şehrimizin
hastanelerindeki doktor eksikliğini mutlaka gidermesi gerekmektedir. Bu
durum sadece Şanlıurfa için değil bölgemiz için de çok önemli
bir eksikliktir.
Değerli milletvekilleri,
daha önceki konuşmalarımda bu kürsüden müteaddit defalar
belirtmiştim, tekrar buradan huzurlarınızda altını
çizmek istiyorum: Güneydoğuda insanlarımız, etnik kökeni ne
olursa olsun muazzam bir aidiyet duygusuyla Türkiyenin ve Türkiye
Cumhuriyetinin ayrılmaz bir parçasıdır. Milletimiz,
sırtına kambur gibi yerleşmek isteyen ve üzerinden siyaset
yapmaya çalışanlara karşı gereken cevabı en iyi
şekilde vermiştir ve vermeye devam edecektir. 2023 yılı,
bölücü siyasetin son bulduğu bir yıl olacaktır. Ülkemiz 2023
yılında yani cumhuriyetin 100üncü yıl dönümünde terör
belasından Allahın izniyle tamamen kurtulacak, tek bir terörist dahi
yakayı kurtaramayacaktır. Güneydoğudaki
vatandaşlarımız her şeyin farkındadır,
geçmişte olduğu gibi bugün de devletimizin ve Hükûmetimizin
yanında canımızla ve malımızla yer alacağız.
Bin yıllık kardeşliğin kesintisiz
yaşatıldığı Şanlıurfa ve bölgemiz, Türkiye
Cumhuriyetinin tertemiz mayası ve Türk milletinin yüz akıdır.
Güneydoğu insanı olarak, cumhuriyetin 100üncü yılında
millî ve manevi değerlerimizle, kültürel ve tarihsel birikimimizle
cumhuriyetin 2nci yüzyılına Türk ve Türkiye Yüzyılı olarak
damgamızı vurmaya hazırız.
Bu ülkenin adı Türkiye
Cumhuriyetidir, Anayasadaki dili Türkçedir; bizim de aklımız hep
Türkiyedir. (MHP sıralarından alkışlar) Bu ülkede
yaşayan herkes Türk milletinin bir ferdidir. Güneydoğuda yaşayan
bir milletvekili olarak buradan iftiharla haykırmak istiyorum: Bu millete
mensup olmak ve devlete gönül bağıyla sahip çıkmak hepimizin
önceliğidir. Bölgede yaşanan bölücü faaliyetleri reddediyor ve bu tür
faaliyetlerin de karşısında olduğumuzu buradan bir kez daha
vurgulamak istiyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
Ecdadımız bu topraklar için kanını akıttı;
gerekirse bizler de bu ülkeyi düşürmemek için kanımızın son
damlasına kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.
Cumhur İttifakı
olarak, hiç kimseyi ayrı görmeden, herkesi kardeş bilerek, her insanımızı
kutsal bir emanet sayarak, cumhuriyetin 100üncü yılına birlikte imza
atacağız. Türkiye Cumhuriyeti olarak, milletimizin ve mazlum
coğrafyaların geleceği için güçlü olmaktan başka çaremiz de
yoktur.
Liderimiz Sayın Devlet
Bahçelinin de ifade ettiği gibi, buradan Milliyetçi Hareket Partisinin
son sözünü merak edenlere bir kez daha hatırlatmak istiyorum: Verilecek
toprağımız yoktur, terk edilecek ilimiz yoktur, çizilecek
sınırımız yoktur, bölünecek toprağımız
yoktur, vazgeçilecek insanımız yoktur, indirilecek
bayrağımız yoktur, susturulacak ezanımız yoktur,
gidilecek yurdumuz ve başka bir coğrafyada gelecek
arayışımız hiç yoktur. (MHP sıralarından
alkışlar) Çünkü biz büyük bir aileyiz, çünkü biz Türk milletiyiz.
Sözlerime son verirken, 2023
yılı bütçesinin ülkemize ve milletimize hayırlı
olmasını diliyor, yüce Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden Şanlıurfa
Milletvekili Sayın Ömer Öcalan.
Buyurun Sayın Öcalan.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, Genel Kurulu ve
halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Herkes sözünü söyledi,
bütçenin sonuna doğru geliyoruz. Gönül isterdi ki bu bütçe yoksula, fakire
fukaraya, işçiye, emekçiye bir parça da olsa bir alan açsaydı.
Maalesef bu bütçede 468 milyar TL savunmaya ayrılmış yani
savaşa ayrılmış. Biz, tabii ki cumhuriyetin 2nci
yüzyılında yeni bir yaşam, yeni bir inşadan
vazgeçmeyeceğiz. Demokrasi değerlerinde bütünleştirmeye
çalışacağız ve bunun için mücadele edeceğiz. Hamasi
nutuklar, sloganlar bizi yolumuzdan döndüremez. Biz, aklıselimin yolunda
siyaset yapanlarız.
Bakınız, Türkiye
yüzyılda çok şey kaybetti, derin yaralar açtı. Bu
yüzyıldan, geçen yüzyıldan, Türkiye'nin ilk yüzyılından
çıkarılması gereken dersler vardır. Eğer bu dersleri
çıkarıp önünüze bakarsanız, önümüze bakarsak yeni bir
yaşamı inşa edebiliriz, yeni bir Türkiye'yi ve hakları
gasbedilen diğer kimliksel, etnik, inançsal yaklaşımları,
hepsini bu Anayasada barındırırız. Ama 2nci yüzyılda
da 1inci yüzyıldaki inkâr asimilasyonunu referans alırsanız bu
yüzyılda insanlara büyük acılar yaşatırız, ondan
dolayı biz diyoruz Bu yüzyıl çok önemlidir. Eğer tekçi ulus
devlet anlayışından vazgeçip demokratik ulus paradigmasıyla
hareket ederseniz, farklılıkları bir zenginlik olarak görürseniz
yeniden inşa edersiniz. Bakınız, 1inci yüzyılda
olduğu gibi -ilk yıllarında- 2nci yüzyılın da aynı
şekilde tekerrür etmesi için elinizden geleni yapıyorsunuz; büyük bir
savaş, büyük bir gerilimden bahsediyorsunuz.
Bir önceki konuşmalarda
da bahsedildi, diğer muhalefet partileri de iktidar partileri de bundan
bahsetti; ben de bu konunun bir noktasına değinmek istiyorum.
Bakınız Partiya Yekitiya Demokrat Salih Müslimi
hatırlarsınız hepiniz, PYDnin şu anki Eş
Başkanı, o dönemki Eş Başkanı da.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
PYD terör örgütü değil mi?
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Hani,
şu an ikiniz birbirinizi suçluyorsunuz ya, yıl 2014, Sayın Grup
Başkan Vekili. En son görüşme temmuz ayında. Salih Müslim
aynı zamanda, İstanbul Teknik Üniversitesi mezunudur.
Çağırıyorsunuz buraya ve kırmızı halılar
Görüşmelere geliniyor burada, Rojavayla ilgili, kuzeydoğu Suriyeyle
ilgili fikir alışverişinde bulunuluyor. Ben o görüşmeyi de
savunanlardanım. Bir devlet aklı ya da bir hükûmet aklı
elbetteki görüşmeler yapmalıdır; en büyük güç diplomasidir, en
büyük güç diyalogdur, en büyük güç konuşmaktır ve bu zemini
oluşturmaktır.
Peki, en son Temmuz 2014
görüşmesinden sonra ne yaşandı? Millî Güvenlik Kurulunda hangi
kararlar alındı, bu ülke nasıl bir savaşın çemberine
katıldı? Bunu siz daha iyi bilirsiniz. Yani o dönem yapılan
görüşmeler, Rojavanın inşası, kuzeydoğunun inşası,
Orta Doğuda Kürtlerin geleceği ne olacak; bu noktada olumlu
yaklaşsaydınız, sadece Gelin, Esadı devirelim.
anlayışı üzerinden cihatçı örgütler ile Kürtleri aynı
potaya koymak istemeseydiniz işler bambaşka bir noktaya gelirdi. Siz
2nci yüzyılı inşa edemeyeceksiniz çünkü iddianız yok,
1inci yüzyılı inşa edenler etti zaten.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Bizimki yeni yüzyıl.
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Yeni
yüzyıl sizinki.
İşte yeni
yüzyıl vizyonunuz sıkıntılı bir yüzyıldır;
bu, vizyon değildir. Bakınız, vizyona ne koymuşsunuz?
Vizyona, bu bütçede 468 milyar TL savaş bütçesini
oluşturmuşsunuz. Siz, 50 milyon insan kaynağı olan ve
ekonomik, sosyal, siyasal gücü olan bir halkı nasıl yok
sayarsınız? Bakınız, işte, onu bitireyim ben. PYDyle
yapacağınız görüşmelerde şimdi ne yapıyorsunuz?
Sahip çıkmıyorsunuz, bir terör örgütü olarak
değerlendiriyorsunuz. Şimdi, çıkıp bizi de HDPyi de bu
noktaya çekmeye çalışıyorsunuz. Bakınız, yedi yıl
önce de değişen bir şey yoktu, Kürtler Rojavada cihadist
örgütlere karşı savaştı; DAEŞe, IŞİDe
karşı savaştı. Siz, IŞİDin, DAEŞin size komşu
olmasını Kürtlere tercih ettiniz. Siz DAEŞle, IŞİDle
bir komşuluğa razı oldunuz ama Kürtlerle bu komşuluğu
kabul etmiyorsunuz.
Bakınız,
değerli halkımız, değerli Türkiye halkı bunu çok iyi
bilmelidir: Bu savaş bir kör savaşa dönüşmüştür. Birileri
buradan hamaset üreterek sizin rızkınızın, sizin ekonomik
gelirlerinizin hepsini bu savaşa harcıyor. Nasıl bu savaşa
harcıyor? Nurettin Canikli geldi, burada söyledi. Düşünün, bir F-16
uçağının akıllı mühimmat atması, 1 milyon 200 bin
dolardan bahsediyor ya. Acaba bir uçağın kalkması, bomba
atması, insanları öldürmesi kaç bin insanın ekonomisine
katkı sunacak? Bunu buradan okumamız lazım. Savaşı biz
ekonomiyle ilişkilendirmeliyiz. Gerilim siyaseti, ötekileştiren
siyaset, inkâr ve asimilasyon siyaseti sizin sofranızdaki ekmeği
azaltıyor, ekmeğin parçasını düşürüyor, bir taraftan
da ocakları söndürüyor. Bu, sadece Türkiyenin sorunu da değildir.
Kürt meselesi aynı zamanda ulusal ve global bir sorun hâline gelmiştir.
Bakınız, Saddam Hüseyin de bunları yaptı. Saddam Hüseyin,
Irakta 1980lerden 1989lara kadar 180 bin insanı, Kürt
insanını öldürdü. Halepçede katliam yaptı, Enfalde katliam
yaptı. Bunları ben sadece Türkiye için söylemiyorum, tüm dört parçada
yaşayan Kürtler için söylüyorum çünkü Kürtlerin ülkesi dört parçaya
bölünmüş.
Bakın, şimdi de
İranda görüyorsunuz, İrana iyi bakın. Kadınlar
öncülüğünde bir hak arayışı vardır. İranda ilk
günden itibaren yaklaşık üç aydır olaylar devam ediyor, mücadele
devam ediyor; 460ın üzerinde sivil insan öldürülmüştür. Şimdi,
ne yapıyor İran? İran, şimdi -o gösterilere, eylemlere-
demokratik hak talebinde bulunan gençleri, kadınları tutuklayıp
idam ediyor idam, İran rejimi idam ediyor. Siz ne yapıyorsunuz? Siz
de insanları tutuklayarak otuz yıl, müebbet hapis cezası veriyorsunuz.
Bakınız, bu insanlar şimdi çıkıyor. İnsanlar otuz
yıl zindanlarda kalmış ve tahliye olan onlarca insan
vardır. Bu sorun çözülüyor mu peki? Ölümle, savaşla,
çatışmayla bu sorun çözülüyor mu? Düşmanlıklar daha da
artıyor. Her insan kaybı, artan bir düşmanlık meselesidir.
Bir aileden yaşanan bir kayıpta o aileyi topyekûn
karşınıza alıyorsunuz. Tabii, bu tarafta ölen insanlar da
vardır. Bu taraftaki ailelerde de o düşmanlık duygusu
gelişiyor. Temel mesele biraz böyledir. Biz, 2nci yüzyıl
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Türkiye Yüzyılı, Türkiye.
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Tabii
ki, HDPnin de bir yaklaşımı vardır, demokratik ulus
temelinde demokratik cumhuriyeti esas alan bu ülkenin
Artık cumhuriyetin
demokratikleşmesi gerekiyor; öyle, geride kalan yüz yıl önceki
anlayıştan bir an önce vazgeçmeniz gerekiyor. Öyle Türkçü,
milliyetçi duygularla biz bu işi bastırırız
Çünkü dünya
değişti, bakınız, Avrupada sınırlar ortadan
kalktı, sınırlar flulaştı artık; bu işlerin
böyle çözülmeyeceğini sizin de bilmeniz gerekiyor. Biz bunun için
mücadelemizi yürüteceğiz. Önümüzde de bir seçim süreci vardır, bu
seçim sürecinde halkımızın en doğru tercihi
yapacağına da inanıyoruz. Tüm halkımızı da
demokratik siyasette ısrara ve partisine sahip çıkmaya
çağırıyoruz.
Tüm halkımızı
en derin duygularla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım, tutanaklara geçsin diye söylüyorum: Ülkemizde
inkâr, asimilasyon politikaları yoktur; bunu reddediyoruz.
HASAN ÖZGÜNEŞ
(Şırnak) Bırakın bu ayakları ya.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Terörle mücadelemiz vardır. Suriyenin kuzeyinde bir terör devleti
kurulmaması için mücadeleden taviz vermeyeceğiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki.
Cumhuriyet Halk Partisi
HASAN ÖZGÜNEŞ
(Şırnak) En büyük terörü siz uyguluyorsunuz kardeşim yani,
şimdi, kimin teröründen bahsediyorsunuz?
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) PKK terörü, PKK!
HASAN ÖZGÜNEŞ
(Şırnak) En büyük terörü siz -AKP- uyguluyorsunuz, bitti.
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) PKK terörü, PKK!
HASAN ÖZGÜNEŞ
(Şırnak) İkide bir terör devleti terör bilmem ne
BAŞKAN Tamam mı?
Peki.
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Türk Silahlı Kuvvetleri terörle mücadele
ediyor, terörle!
HASAN ÖZGÜNEŞ
(Şırnak) Siz Roboskide herhâlde gül verdiniz, değil mi?
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın Başkan, kayıtlara geçsin diye
BAŞKAN Sayın
Oluç, buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kayıtlara geçmesi için
söylüyorum: Bu asimilasyon ve inkâr politikaları Türkiye cumhuriyet tarihinde
çeşitli dönemlerde yaşanmış politikalardır ve
aynı zamanda, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı
Recep Tayyip Erdoğanın da çeşitli dönemlerde Türkiyede
asimilasyon uygulandığına dair konuşmaları, ifadeleri
vardır. Dolayısıyla, mesele reddetmekle çözülmüyor; mesele
bunların konuşulması, aşılması doğrultusunda
adımlar atmakla çözülüyor. Ben de bunun kayıtlara geçmesini istedim.
Teşekkür ediyorum.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akarın,
söz istemenin iki türlü olduğunu, İç Tüzük 60a göre kısa bir
söz veya İç Tüzük 69a göre sataşmadan söz alınabildiğini
Grup Başkan Vekillerine hatırlatmak istediğine ancak son
zamanlarda Kayıtlara geçsin. Tutanaklara geçirmek için
konuşuyorum. gibi yeni bir usul oluşturulduğuna ilişkin
konuşması
BAŞKAN Şimdi,
Sayın Grup Başkan Vekilleri, bir şeyi hatırlatayım ben
size, söz isteme iki türlü oluyor: Bir 60a göre kısa bir söz, bir de 69a
göre sataşmadan dolayı söz. Bu yeni usul oldu; Kayıtlara
geçmek, tutanaklara geçirmek için konuşuyorum. diye.
PERO DUNDAR (Mardin) Çünkü
yarın öbür gün lazım olur Başkanım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın Başkanım, siz verince ben de aldım
yoksa
BAŞKAN - Hayır,
genel anlamda söylüyorum, size söylemiyorum Sayın Oluç.
PERO DUNDAR (Mardin)
Yarın öbür gün lazım olur, size de bize de lazım olur.
BAŞKAN Ya,
yıllardır böyle bir usul yoktu, yeni bir usul oluştu
Kayıtlara geçsin. diye. Hayır, açalım mikrofonu ya 60a göre
söz isteyin ya 69a göre sataşmadan söz isteyin. Açalım mikrofonu,
stenograflar da rahat rahat kayıt altına alsınlar. Hem böyle
sesli kayda da geçmiş olur, onları da zor durumda
bırakmamış oluruz diye düşünüyorum.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 362) (Devam)
2.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi
(1/285), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller, 2021
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Genel Uygunluk Bildirimi ile 2021 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 201 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim
Raporu, 2021 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2021
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/2076) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
363) (Devam)
BAŞKAN - Evet,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutdere.
Buyurun Sayın Tutdere.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ABDURRAHMAN
TUTDERE (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kesin hesap kanun teklifi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Televizyonları başında bizi
izleyen, takip eden bütün yurttaşlarımızı saygıyla
sevgiyle selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
yaklaşık elli beş gündür Türkiye Büyük Millet Meclisinde
hazinesini eksi 46 milyar dolara düşüren, dış borcu 444 milyar
dolara çıkaran, enflasyonu yüzde 84e zıplatan, fakirinden 95 milyar
alıp zenginine veren, üretici enflasyonunda Türkiye'yi şampiyon
yapan, tarımı, kurumları çökerten, gençlerimizi işsiz
bırakan, bütçesinin 659 milyar açık vereceği şimdiden kesin
olan, Ben ekonomistim. diyen Cumhurbaşkanının
imzasını taşıyan bütçenin görüşmelerini
yapıyoruz.
Değerli milletvekilleri,
bu bütçeyle ilgili peşin olarak şunu söyleyeyim: Enerjisini
kaybetmiş, heyecanını yitirmiş yorgun kadroların
yapmış olduğu bu bütçenin Türkiye gerçeklerini ve Türkiyedeki
sorunları çözecek kapasitesi yoktur. Bu bütçede mazlumdan yana, yoksuldan
yana, kadınlardan ve gençlerden yana bir ruh yoktur. Bu bütçenin
Türkiyedeki gelir adaletsizliğini ortadan kaldıracak ne takati
vardır ne de dermanı vardır. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
bakınız, bu bütçe entübe bir bütçedir, bu bütçe göz boyama
bütçesidir, bu bütçe gözü milletin cüzdanında ve cebinde olan bir
bütçedir. (CHP sıralarından alkışlar) Şimdi, siz bu
bütçeyle tercihinizi faizden, zenginden ve yandaştan yana
kullandığınızı, açıkça niyetinizi ortaya
koymuşsunuz. Bu bütçede vatandaşa bol miktarda vergi öngörüyorsunuz.
Bakınız, 2023 yılında Türkiyedeki yurdum insanı bir
dakikada tam 6 milyon 83 bin 162 lira, bir saatte 364 milyon 989 bin 733 lira
vergi ödeyecek. Peki, bu vergiler nereye gidecek? Vatandaş vergiyi
ödeyecek ancak bu vergiler, bu paralar kime gidecek? Yandaşa gidecek,
KÖİ şirketlerine gidecek.
Şimdi biz bu bütçeyi
konuşurken vatandaşın gündemi ne? Vatandaş yüksek
faturalar, zamlar, hayat pahalılığıyla mücadele hâlinde.
Değerli arkadaşlar,
değerli milletvekilleri; bakınız, demokratik bir ülkede bütçe
görüşmeleri -bütçe hakkı temelli- özellikle yürütmenin millete hesap
verdiği, Meclisin de yasamanın da millet adına hesap sorduğu
görüşmelerdir. Normalde yasamanın yani bütün buradaki siyasi parti
gruplarının yürütmeden milletin bütçe hakkı adına hesap
sorması, paraların nereye harcandığının takibini
yapması gerekiyor. Ancak, bizim yapmış olduğumuz bu
çalışmalar boyunca, biz, özellikle Parlamentonun bu tarafında,
iktidar kanadında böyle bir anlayış görmedik.
Değerli milletvekilleri,
özellikle iktidar milletvekillerine söylüyorum: Sizler, bu kürsüde, bu
Anayasanın üstüne yemin ettiniz. Bu Anayasada ne var? Bu Anayasada
diyor ki: Milletvekilleri, seçildikleri bölgenin veya kendisini seçenlerin
değil, bütün milletin temsilcileridir. Yine, ne var? Türkiye Büyük
Millet Meclisi, yazılı soru yoluyla denetleme yetkisini
kullanır. diyor. Peki, iktidara baktığımızda,
Meclisin istatistiklerine baktığımızda nasıl bir
tabloyla karşılaşıyoruz? Özellikle AK PARTİ'nin,
iktidar vekillerinin bu görevini yapmadığını görüyoruz.
(CHP sıralarından alkışlar) Bakınız, 27nci
Dönemde 286 milletvekili bulunan iktidar partisi sadece Meclis
Başkanlığına 15 tane soru önergesi vermiş, 18
araştırma önergesi vermiş yani dört buçuk yılda, 19
milletvekili oturmuş, ancak 1 soru önergesi hazırlayabilmiş.
İşte, iktidar milletvekilleri olarak siz, burada bu anayasal görevinizi
eksik yapmışsınız.
Ben buradan söylüyorum: DAP'ın,
GAP'ın KOPun milletvekilleri, sizin bölgelerinizde vatandaşın
hiç sorunu yok mu, esnafın sorunu yok mu, çiftçinin sorunu yok mu,
bitmeyen projeler yok mu? Neden bunları sormamışsınız?
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Onlar icraatçı, onlar icraatçı. Onlar bugün sorun çözüyor, soru
sormuyor. Onlar çözüm makamı.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla)
Siz bunları sormadınız. Bakınız, bu görüşmeler
boyunca ne yaptınız? Hesap soracağınıza hesap soran
milletvekillerine saldırdınız, bakanları alkışladınız,
onlara bu kürsüden teşekkür üstüne teşekkürler
yağdırdınız, methiyeler düzdünüz. Oysaki bu
milletvekilleri, bu bakanlar ne yaptı biliyor musunuz? Birkaç
başlığı hatırlatayım. Bakınız, bu
milletin 128 milyar dolarını buharlaştıran, 100 milyar
dolarını arka kapıdan satanlar bunlar değil miydi?
Türkiyeyi enflasyonda dünya şampiyonu yapanlar bunlar değil miydi?
Çocuklarımızı aç bırakan, gençlerimizi işsiz
bırakanlar bunlar değil miydi? KPSS sorularını
çaldırarak gençlerimizin hayallerini çaldıranlar bunlar değil
miydi? (CHP sıralarından alkışlar) Ülkemizi siyasal haklar
ve özgürlükler bakımından 41 OECD ülkesi arasında son
sıraya düşüren bunlar değil miydi? Türk lirasını döviz
karşısında kar gibi eritenler bunlar değil miydi? Bu
ülkenin ormanları yanarken seyirci kalanlar bunlar değil miydi?
MÜRSEL ALBAN (Muğla) -
Özel jetle Adıyamana gitti Orman Bakanı yangın varken.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla)
- Bu memlekette adan zye her şeye zam yapanlar bunlar değil miydi?
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Bunlardı, bunlardı!
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla)
- Peki, siz bunların neyini alkışladınız
arkadaşlar? Gerçekten, milletimiz de anlamıyor, biz de
anlamıyoruz.
Bakanlara soruyorum: 2023
bütçesinde siz bu parayı alarak EYTlinin derdini mi çözeceksiniz, siz 15
milyon çocuğumuza bir öğün yemek mi vereceksiniz, siz
çarşının pazarın ateşini mi düşüreceksiniz?
Bunların hiçbirini yapmayacaksınız, siz bu paraları
alacaksınız, faiz lobilerine ve yandaş müteahhitlere
vereceksiniz.
Bakınız,
değerli milletvekilleri, bu kürsüde özellikle iktidar adına
konuşan milletvekilleri, Sayın Canikli, geldi, burada arabalardan,
evlerden, altınlardan bahsetti. Neymiş? Vatandaş 241 ton
altın almış. Ya, vicdanınız kurusun, millet evine
ekmek götüremiyor. Bakınız, Anadoluda, Türkiyede gençler altın
pahalı olduğu için artık neye mecbur kalmışlar biliyor
musunuz? Gram altına, gram altına. (CHP sıralarından
alkışlar) Siz memleketin çocuklarını gram altına,
imitasyona, sahte altına mecbur bırakan bir iktidarsınız.
İnsanlar nereden almış 241 ton altını? Kim
almış? Yandaşlarınız almış.
CAVİT ARI (Antalya)
Evlenemiyor gençler, evlenemiyor.
ABDURRAHMAN
TUTDERE (Devamla) Kim almış? Zenginleriniz almış.
Ancak vatandaşın gerçekten böyle bir alım gücü yok.
ÖZKAN YALIM (Uşak)
5li çete
5li çete
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla)
Bakınız, Sayın Canikli, altından bahsederken
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Belki Canikli kendi almıştır.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla)
keşke PTT AŞnin yandaş Pırlanta AŞye
fonladığı 2 milyon doların da hesabını verseydin.
Bu memleketin, bu milletin 2 milyon dolarını siz kendi yandaş
şirketinize fonladınız ancak hesabını
sormadınız. Neden bu hesabı sorma gereği
duymadınız?
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Cevabını verdi Sayın Canikli.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla)
Bakınız, iktidar vekilleri, burada çok rakam konuştunuz;
paradan, zenginlikten, israftan, şatafattan, çok önemli birkaç veri
söyleyeceğim size. Bakınız, bu, Türkiye'nin başka bir
fotoğrafı. Türkiye'nin çocukları yoksul. Birleşmiş
Milletlerin verilerine göre, Türkiyede 5 yaş altı çocukların
yüzde 1,7si akut yetersiz beslenme durumuyla karşı
karşıya. Çocuklarımızın yüzde 6sı kronik
yetersiz besleniyor. Bakınız, bu ülkede 3 çocuktan 1i yoksul. Bu
ülkenin 2020 yılı itibarıyla 7 milyon 378 bin çocuğu
yoksul, yoksul, aç. Bu ülkede çocuklar aç. 14 milyon
vatandaşımız, insanımız yetersiz besleniyor ve
açlık sınırında yaşıyor.
Sayın Nebati, siz, bu
çocuklara bu bütçeden pay verecek misiniz, bu çocukların hakkını
verecek misiniz? Bakınız, millet işsizlikten, yoksulluktan
kırılıyor ama siz burada lüksten, şatafattan kesinlikle
geri adım atmıyorsunuz.
Bakınız,
Türkiyenin başına bir sistem getirdiniz; bu, başkanlık
sistemi, 2018de getirdiniz. Sadece ekmek açısından bir
değerlendirme yapacağım, ekmek 2018de 1,25 TL iken 2022de 5 TL
olmuş. Saray hükûmeti rejiminiz vatandaşın 182 ekmeğini
yemiş, yutmuş.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Yemez. Alım gücünü artırıyoruz, maaşları biz
yapıyoruz, asgari ücreti yükseltiyoruz, emekli maaşlarını
yükseltiyoruz.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla)
Hani, siz milletin ekmeğini büyütmek için bu sistemi getirmiştiniz,
ne oldu? Yumurtadan, sütten, yoğurttan, bulgurdan vatandaş
zararlı çıkmış, vatandaş hak kaybına
uğramış.
Bakınız, Anadoluda
vatandaşın tenceresinde artık et yerine dert, aş yerine
taş pişiyor, taş. (CHP sıralarından
alkışlar) Bu, sizin yaratmış olduğunuz Türkiye, bu
fotoğrafa iyi bakın değerli arkadaşlar. Bu bütçeden bu
insanlara pay verilmesi lazım, bu insanların hakkının, hukukunun
korunması lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ORHAN SÜMER (Adana) Ya, sen
Adıyaman tütününü unuttun.
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ABDURRAHMAN
TUTDERE (Devamla) Değerli arkadaşlar, bakınız,
şimdi, enflasyonla mücadele konusunda da iktidar her zamanki
pişkinliğiyle bu sefer faturayı zincir marketlere yıkmaya
başladı. Ne diyor? Bu fiyatları uçuran zincir marketler. Peki,
soruyorum size: 2010 yılında bu hal yasasını
değiştirip 2012de yürürlüğe koyup bu zincir marketlerin
tarladan rafa kadar bütün ürünleri taşımasının yolunu kim
açtı? Siz açtınız. Bu mağazaların 42 bin
şubesinin Türkiyede izinlerini kim verdi? Siz verdiniz. Ancak siz bugün
getiriyorsunuz, bu enflasyonu buna bağlıyorsunuz.
Bakınız, Türkiyede
bu başkanlık sistemini iki cümleyle anlatmak gerekirse bu
başkanlık sistemi adaleti yok eden sistemdir, bu başkanlık
sistemi cumhuru kul, parayı pul yapan sistemdir. Sizin bu sisteminiz
mutlaka değişecek.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla)
Bu sisteminizle siz zorba kararlar verseniz de siz Cumhuriyet Halk
Partisinin, bu ülkenin belediye başkanlarına gözdağı
vermeye çalışsanız da bizim yolumuz belli; adaletten,
doğruluktan asla taviz vermeyeceğiz, yolculuğumuzu sonuna kadar
sürdüreceğiz.
Hepinize teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar
adına ilk söz Bitlis Milletvekili Sayın Cemal Taşara aittir.
Buyurun Sayın
Taşar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütçe görüşmelerinin
bugünkü turunda 4üncü madde üzerinde şahsım adına söz
almış bulunmaktayım. Bizleri izleyen aziz milletimizi ve sizleri
saygı ve muhabbetle selamlıyorum.
Görüşmelerini
gerçekleştirdiğimiz bu bütçe, AK PARTİ hükûmetlerimizin
aralıksız olarak gerçekleştirdiği 21inci bütçesidir.
Cumhuriyet hükûmetlerinde hiçbir iktidara nasip olmamış bir
başarıdır bu. Türkiyede son yirmi yılda alınan
mesafeler nabzımızın milletimizle beraber
attığının da bir göstergesidir. Bu nedenle, elde
ettiğimiz başarıların tamamı aziz milletimize aittir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye'nin yönetimine talip olduğumuz
Halka hizmet Hakka hizmettir. diyerek çıktığımız bu
ak yolda, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde,
şükürler olsun ki her alanda tarihin rekorlarını kırmak AK
PARTİmize nasip olmuştur. Bu bütçe, halkın bütçesi
değildir. diyenlere de buradan seslenmek istiyorum: Bu bütçe
işçinin, işverenin, verimliliğin ve kalkınmanın
bütçesidir. Bu bütçe çiftçinin, esnafın, üretmenin ve emeğin
bütçesidir. Bu bütçe emeklinin, öğretmenin, memurun, dijitalin ve bilimin
bütçesidir. Bu bütçe emniyet güçlerimizin, KOBİlerimizin, esnaflarımızın,
gücün ve üretimin bütçesidir. Bu bütçe sanatçılarımızın,
gencimizin, yaşlımızın, iletişimin,
başarının, değerlerin, istiklalin ve istikbalin bütçesidir.
Bu bütçe dezavantajlı tüm bireylerin, 85 milyonun, barışın
ve kardeşliğin bütçesidir. Kısacası, bu bütçe Türkiye
Yüzyılı vizyonunu gerçekleştirme bütçesidir. Günü kurtarmak
değil, geleceği inşa etmek için buradayız. Hemen her hafta
farklı bir ilimizde ülkemize kazandırılan hastanelere, yollara,
köprülere, eserlere, fabrika ve üretim tesislerinin açılışlarına
hepimiz şahidiz. Yirmi yılda hiçbir fabrika kurulmadı.
diyorsunuz ya, sürekli fabrika kurulmayan bir ülkede sanayinin millî gelirdeki
payı yüzde 19lardan yüzde 27lere nasıl yükselebilir? Fabrika
kurulmayan bir ülkede ihracatın lokomotifi nasıl sanayi olabiliyor?
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Sayın Cumhurbaşkanımızın
yerli üretime verdiği değeri yansıtan Togg ülkemiz için bir
gurur kaynağıdır, halkımıza hayırlı olsun.
Turizmde dünyanın en önemli destinasyonlarından biri olan ülkemizi
Türkiye Yüzyılında zirveye yükseltmek hedefimize bir adım daha
yaklaştık. Turizm sektörümüzün dünyada aldığı pay
hızla yükseliyor. Sosyal destek miktarlarını yükseltip
yaygınlaştırarak ihtiyaç sahibi tüm
vatandaşlarımızı İnsanı yaşat ki devlet
yaşasın. anlayışıyla kucakladık. Cumhuriyet
tarihinin en kapsamlı sosyal konut hamlesiyle 500 bin sosyal konut, 1
milyon konutluk arsa ve 50 bin iş yeri kampanyasını
başlattık. Eğitimde çağı yakalayacak,
çocuklarımıza, gençlerimize, eğitim almak isteyen tüm
vatandaşlarımıza fırsat eşitliği sağlayacak
önemli adımlar attık. Sağlıkta,
vatandaşlarımızın en çağdaş şartlarda
istifade etmeleri için cumhuriyet tarihinde görülmemiş adımları
attık. Sadece tek bir bakanlığımızın
icraatlarını saymaya kalksak sabaha kadar bitiremeyiz.
Kıymetli
milletvekilleri, zamanımız kısıtlı. Özetin özeti bile
diyemeyeceğim bu hizmetler milletimizce de görülmektedir ki necip
milletimiz her seçimde partimize sahip çıkmış ve çıkmaya
devam etmektedir. Biz muhteşem bir yüzyıl inşa etmek istiyoruz,
Türkiyeye ait bir yüzyıl. Bugün güçlüyüz, yarın daha güçlü
olacağız inşallah. Türkiye için yeni projeler, yeni programlar,
yeni eserler, yeni hizmetler peşinde koşmaya devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CEMAL TAŞAR (Devamla)
Durmak yok, yola devam diyor, konuşmama burada son verirken ülkemizdeki
kurak bahçeleri cennet bahçesi hâline getiren, bugünleri bize yaşatan, bu
istikrarlı ortamı sağlayan AK PARTİ'ye ve onun lideri
Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyorum.
Bütçeyi hazırlarken
emeği geçmiş olan başta Hazine ve Maliye Bakanımız
Doktor Nureddin Nebati olmak üzere bütün Bakanlar ve Bakanlık
personellerimize, kurumlarımıza, Plan ve Bütçe Komisyonumuza ve yüce
Meclise şükranlarımı sunuyorum. Cumhuriyetin 100üncü
yılının bütçesi hayırlı olsun, bereketli olsun,
güzellikler getirsin diyorum.
Hepinizi saygıyla
muhabbetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN -
Şahıslar adına son konuşmacı Iğdır
Milletvekili Yaşar Karadağ.
Buyurun Sayın
Karadağ. (MHP sıralarından alkışlar)
YAŞAR KARADAĞ
(Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 4üncü maddesi
üzerine şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
güçlü ekonomiye sahip olmak şüphesiz ki nitelikli personellerden geçer.
Mesleğinde almış olduğu eğitim ve teknik
donanımıyla olur nitelikli personel. Bu nedenle, mesleki
eğitimin daha da yaygınlaştırılması en büyük
arzumuzdur. Bakanlığımızın mesleki eğitimle
ilgili çalışmalarını yakından takip ediyor ve takdirle
karşılıyoruz. Değişen yeni dünya düzeniyle birlikte
ulus devletlerin millî ekonomilerini ve millî sanayilerini
oluşturması, insan kaynağını en verimli şekilde
yetiştirmesi günümüz dünyasının olmazsa olmazıdır.
Değerli milletvekilleri,
hatırlanacağı üzere, 2021 yılının sonunda hem
işverenler için hem de gençlerimiz için çok faydalı yeni bir kanuni
düzenleme yapmıştık. Bu kanuni düzenlemeden sonra, Türkiye'de,
bir yıl gibi kısa bir sürede mesleki eğitim merkezlerine
kayıtlı öğrenci sayısı 150 binden 1 milyonun üzerine
çıktı. Önemini yitiren meslek liseleri yeniden yüzde 1lik
başarı dilimine giren öğrencilerin tercih ettiği okullar
arasına girdi. Mesleki eğitime yönelmenin kısa sürede hız
kazanması geleceğimiz açısından oldukça umut vericidir.
Değerli milletvekilleri,
mesleki ve teknik eğitim, ekonomiye doğrudan etki etmesi nedeniyle
sosyal ve ekonomik yönden ülkemizin gelişmesini sağlayacak
potansiyele sahiptir. Öyle ki yaşanılan gelişmelerle, mesleki eğitim
ülke ekonomisine 2021 yılında 1 milyar 162 milyon, 2022
yılında 1,5 milyarın üzerinde katkı sağladı.
Şunu çok iyi bilmeliyiz ki lider ülke Türkiye hedefine millî ekonomi,
millî teknoloji ve üretim, millî bir sanayi, millî bir siyaset
anlayışı, kısacası millî ve yerli bir duruş
sayesinde ulaşılacaktır. Bu anlayışla, şunu da
belirtmeliyim ki mesleki eğitimin teşvik edilmesine ve
yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalar
âdeta millî bir seferberlik hâlinde yürütülmelidir. Güçlü Türkiye, güçlü
ekonomi, güçlü siyaset için mesleki eğitim önceliğimiz
olmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
konuşmamın bu bölümünde seçim bölgem Iğdır iline ve
Iğdırlı hemşehrilerimizin beklentilerine de kısaca
değinmek istiyorum. Ülkemizin Türk dünyasına doğrudan bağlantısını
sağlayacak olan 224 kilometrelik Iğdır-Kars-Nahçıvan Demir
Yolu çalışmalarına bir an önce başlanması, daha önce
de dile getirdiğimiz gibi, ilimiz hastanesine 150 yatak kapasiteli ek bir
hastane binasının yapılması, poliklinik
sayılarının artırılması, ihtiyaç duyulan
branşlarda uzman doktor atamasının yapılması,
eksikliklerin giderilmesi öncelikli beklentilerimizdir. Ayrıca, 2022
yılında yatırım programına alınan projesi
hazır Tuzluca Depolama Barajının yapımına
başlanması, Aliköse ve Göktaş Göletlerinin de bir an önce
yatırım programına alınıp yapımına
başlanması ve programa alınan 112 kilometrelik Iğdır
Ovası sulaması kadim arkları beton kaplaması ile sondaj
kuyu çalışmalarının 2nci etabının bir an önce
bitirilmesi hemşehrilerimizin en büyük beklentileridir. Bu
beklentilerimizin de Tarım ve Orman Bakanlığımız
tarafından en kısa sürede yerine getirileceği
inancındayım.
Bu duygu ve düşüncelerle
2023 yılı merkezî yönetim bütçesinin ülkemize ve aziz Türk milletine
hayırlı uğurlu olmasını diliyor, Gazi Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN 4üncü madde
üzerinde görüşmeler tamamlanmıştır. Soru ve cevap talebi
yoktur.
4üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
4üncü madde
kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
21.21
ALTINCI OTURUM
Açılma
Saati: 21.35
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39uncu Birleşiminin
Altıncı Oturumunu açıyorum.
2023 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
5inci maddeyi okutuyorum:
Devlet borçları
MADDE 5- (1) Devlet
borçlarına ilişkin cetvellerde gösterildiği üzere, 2021
yılı sonu itibarıyla;
a) 1.321.189.479.076,58 Türk Lirası kısa, orta ve uzun vadeli
Devlet iç borcu,
b) 1.422.661.761.380,59 Türk Lirası Devlet dış borcu,
c) 278.068.229.183,49 Türk Lirası Hazine garantili borç,
mevcuttur.
BAŞKAN 5inci madde üzerinde
İYİ Parti Grubu adına söz talep eden Ankara Milletvekili
Sayın İbrahim Halil Oral.
Buyurun Sayın Oral.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5inci maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime, dün
İstanbulda yaşanan adalet katliamını kınayarak
başlamak istiyorum. Sayın Ekrem İmamoğlunun
İstanbuldaki başarısını, millî iradenin tercihini
hazmedemeyenler seçimi iptal ettiler, olmadı; karalama kampanyası
yürüttüler, gene olmadı; şimdi de haksız cezalar vererek
engellemeye çalışıyorlar. Hiç kimse hâkimleri
değiştirerek, savcılara talimat vererek millî iradeye ipotek koyamaz.
Dün, Sayın Erdoğanı yargı eliyle engellemeye
çalışanlar nasıl millî iradenin gücü karşısında
kaybettilerse bugün de aynı akıbet gerçekleşecektir.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Umarım
adalete sürülen bu kara leke istinaf ve temyiz süreçlerinde düzeltilir.
Sayın İmamoğluna da geçmiş olsun dileklerimi iletmek
istiyorum. Bizim cismimiz burada ama gönlümüz, sevgimiz ve
kararlılığımız Saraçhanededir.
Kıymetli
milletvekilleri, Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1 Kasım 1924te Türkiye Büyük
Millet Meclisi açılışında konuşurken şu sözleri
söylemişti: Hiç şüphe edilmemelidir ki Anadolu ortasında
süratle meydana getirilecek yeni ve bayındır bir Ankara
asırlarca ihmal edilen Türk vatanı için başlı
başına bir uygarlık merkezi, Türk devleti için pek önemli bir dayanak
olacaktır. Bu sözlerin üzerinden neredeyse yüz yıl geçmiştir.
Bu yüz yılın yirmi yılı AK PARTİ iktidarı
altında yaşanmıştır. Şöyle, Meclisten
çıkıp bir Ankara turu yapmanızı rica ederim. Kentsel
dönüşüm sorunları çözülmemiş -başkentin- köylerinin dibindeki
taş ocaklarıyla, asbestli borularıyla, halk
sağlığı tehdit edilen, yatırım diye dinozor
heykellerine muhtaç bırakılmış bir Ankara göreceksiniz.
Hâlâ Polatlı'da, Haymana'da, Balâ'da, pek çok ilçesinde telefonların
çekmediğini, temiz suya ulaşımın olmadığını
işiteceksiniz. Bugün Ankara'yı, bırakın geleceğe
taşımayı, Ankara için hizmet etmeye çalışanlar dahi
engellenmeye çalışılmaktadır.
Saygıdeğer
milletvekilleri, ülkenin başkentinde havaalanına metroyla
gidilememektedir. Bunu soru önergesiyle sorduğumda, dalga geçer gibi, tek
cümlelik bir cevap aldım. Plan ve Bütçe Komisyonunda sorduğumda bir
cümlelik bir cevap daha alabildim. Ulaştırma ve Altyapı
Bakanımızın ağzından cımbızla laf alabiliyoruz.
İktidar hiç bundan dolayı bir hicap duymuyor mu? Yüce Peygamberimizin
Utanmıyorsanız dilediğinizi yapınız. emri herhâlde
bu lafla yerine oturmuş oluyor.
Bu iktidar Ankara'da on
yılda bir metro inşaatı yapabilmiştir, onların da
hızları, kaliteleri ortadadır. Avrupa'da bazı Balkan
ülkeleri dışında havaalanına metrosu olmayan tek
başkent Ankara'dır. Bugün Büyükşehir Belediyesinin yapmak
istediği metrolara ise merkezî Hükûmet ve Büyükşehir Meclisindeki AK
PARTİ Grubu ayak diremektedir, kredi onaylaması memleket meselesi
hâline getirilmektedir. Bakın, görüştüğümüz 5inci maddede 1,3
trilyon Türk lirası iç, 1,4 trilyon Türk lirası dış ve 280
milyar Türk lirası hazine garantili borcumuz olduğu görülmektedir.
3,5 trilyon lira borcu yaparken iyiydi de Sayın Mansur Yavaş'ın
metro için 6 milyar Türk liralık kredi talebi mi gözünüze
batmıştır? Sizin derdiniz üzüm yemek değil,
bağcıyı dövmektir. Bütün Türkiye'ye gelince zam üstüne zam ama
Ankara'ya gelince ASKİye indirim yapılmaktadır. Millet
İttifakı belediyeleri iş yapamaz hâle gelsin, bir dahaki seçimi
kazanmasınlar niyetiyle hareket ediyorsunuz. Bize oy veren seçmeni
cezalandırıyorsunuz çünkü sizin derdiniz Türkiye değil,
ranttır; bu ayıp da size ve iktidarınıza yeter.
Sayın milletvekilleri,
aynı şekilde 19 Mayıs Stadı meselesi de Ha yaptık, ha
yapacağız. noktasındadır. Ülkenin başkentinde
2003ten beri futbolda millî maç oynanamamaktadır. Yarın
uluslararası bir turnuvaya aday olunsa ülkenin başkentinde maç
oynanamayacaktır. Zaten FİFA da UEFA da başkentinde stadı
olmayan bir ülkeye turnuva vermez. Biz, ancak Katar'daki Dünya Kupasına
gönderdiğimiz polislerle övünmek durumunda kalacağız.
Saygıdeğer
milletvekilleri, başkentte bulunması gereken Merkez Bankası,
SPK, BDDK ve Ziraat Bankası gibi kurumların genel merkezleri,
İstanbul'a inşa ettiğiniz Finans Merkezine taşınmıştır.
TÜİK'e göre, kilometrekare başına düşen nüfus
yoğunluğu 234 kişi olan Ankara'dan, nüfus yoğunluğu
3.049 olan İstanbul'a, bu kurumlar hakikaten neden
taşınmaktadır? İstanbul'a göre daha geniş ve daha
rahat bir şehir olan Ankara'yı neden finans merkezi olarak
düşünmemektesiniz? Ülkenin merkez bankası başkentte olur, ne
işi var İstanbul'da? Her şeyi geçtim, sorun bakalım Bu
kurumlarda çalışan personel İstanbul'a gitmek istiyor mu? diye;
2-3 kat fazla kira ödemek, ulaşımda eziyet çekmek istiyorlar mı?
diye bir sorun. Bugün, İstanbul gayrisafi yurt içi hasıladan yüzde 30
civarında pay alırken Ankara'nın aldığı pay yüzde
10 bile değildir. İstanbul'un büyümeye katkısı son
rakamlarda yüzde 1,79 iken Ankara'nın katkısı yüzde 0,59dur.
Bugün, Ankara, göç alan iller sırasında bile binde 5,6lık
oranla ortalardadır.
Bu örnekleri şunun için
verdim: AK Parti iktidarlarında Ankara'ya bakış şöyledir:
Zamanında başkent olmuş işte. Yapacak bir şey yok,
idare edeceğiz. Bugün, Ankara, yatırım planlarında da
hiçbir ciddi yatırımın yer almadığı; ülkeye
katkısı nüfusuna oranla çok düşük olan ve hatta artık
insanların yerleşmeyi bile düşünmediği şehir
olmuştur. Sayın Mevlüt Çavuşoğlu, Bakanlık
bütçesindeki eksiği nasıl tamamladığını burada
itiraf etti. Biz de mi Ankara'ya yatırım gelsin diye Sayın Bakan
Nebati'nin gözlerindeki ışıltıyı bekleyeceğiz?
Kıymetli
milletvekilleri, bütün bunlar yetmemiştir, şimdi de Ankara nükleer
atık çöplüğü yapılmak istenmektedir. Polatlı
Avdanlıya toplamda 4 milyon metrekarelik bir radyoaktif atık
depolama yerleşkesi kurulması planlandığı Jandarma ve
Çevre Şehircilik Müdürlüklerinin yazışmalarıyla ortaya
çıkmıştır. Atık depolaması için planlanan yer
Avdanlı ve Kocahacılı Mahallelerinin yerleşim yerlerine
2,5; Gümüşyaka Mahallesine ve Sakarya Nehrine ise
Saygıdeğer
milletvekilleri, konu Polatlı İlçe Başkanımız
İlhan Dereköy tarafından bana bildirilince ilk önce Plan ve Bütçe
Komisyonunda Sayın Bakan Fatih Dönmeze sordum fakat maalesef cevap
alamadım. Soru önergesi verdim, cevap alamadım. Basına demeç
verdim, ses duyamadım. Atom enerjisinden sorumlu TENMAK
Başkanını aradım Bilgim yok. diye cevap aldım.
İl Başkanımız ve İlçe Başkanımızla
Avdanlı Mahallesine gideceğimiz gün AK PARTİ İlçe
Başkanına açıklama yaptırdılar, Biz bu projeyi iptal
ettirdik. diye. Muhtara sordum, bize iptal edildiğine dair bir bilgi
gelmediğini söylediler.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, ben bir Ankara Milletvekili olarak bölgemdeki bir köye,
ülkenin başkentine nükleer atık tesisi yapılıp
yapılmayacağını AK PARTİ İlçe
Başkanından mı öğreneceğim? Bu nasıl bir devlet
yönetme mantığıdır, bu nasıl bir ciddiyetsizliktir ve
bu nasıl bir aymazlıktır? (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) Sayın Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) Buradan açıkça ifade etmek istiyorum:
Polatlının buğdayına, soğanına Burada
radyoaktif nükleer atık vardır. etiketini
bastırmayacağız. Ülkenin başkentini nükleer atık
çöplüğüne çevirmeyeceğiz. Sayın Bakandan ve iktidar grubundan
bir cevap bekliyorum. Avdanlıya ya da Ankaranın herhangi bir yerine
nükleer atık tesisi kurulacak mıdır, kurulmayacak
mıdır? Sorum çok nettir ve açıktır.
Saygıdeğer
milletvekilleri, karşımızda
itibarsızlaştırılmaya çalışılan bir Ankara
vardır. Bazı gerçek Ankara sevdalısı
arkadaşlarımı tenzih ederek söylüyorum ki açıkça Ankara
düşmanı olan bir iktidar vardır. Atatürkün, Hacı Bayram
Velinin Ankarasını, başkentimizi hak ettiği yere
getirmenin işi bize düşecektir. Sizi muhalefet sıralarına
doğru göç ettireceğiz.
Bu düşüncelerle bütçenin
hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz talep eden Yozgat Milletvekili Sayın
İbrahim Ethem Sedef.
Buyurun Sayın Sedef.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
İBRAHİM ETHEM SEDEF (Yozgat) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin 5inci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi adına söz
almış bulunmaktayım. Ekranları başında bizleri
izleyen aziz Türk milletini ve Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
konuşmama seçim bölgem, güzel şehrim Yozgatla başlamak
istiyorum. Yozgat, tarihin derin çağlarından birçok medeniyete ev
sahipliği yapmış, aynı zamanda Anadolunun en eski
yerleşim yerlerinden biri olma özelliğine sahiptir.
Bozkırın hikâyesinin yazıldığı güzel şehrim
Yozgat, Bozok Yaylasıyla, Sarıkaya Roma Hamamıyla, şifa
dağıtan kaplıcalarıyla, doğal güzellikleriyle,
Türkiyenin ilk millî parkı olan Çamlıkıyla, tam
karşısında Nohutlu Tepesinden Yozgata bir bakışla
huzur bulacağınız şirin bir Anadolu şehridir.
İnsanı merhametli, misafirperver, alçakgönüllü, kalender, yüreği
vatan aşkıyla atan insanların şehridir. Buradan, her
birinizi güzel Yozgatımıza davet etmek istiyorum. Meşhur
tandır kebabını, arabaşımızı, testi
kebabımızı ve çedenemizden çöreğimize Yozgatın
eşsiz lezzetlerini gelin, birlikte tadalım, paylaşalım
diyorum ve şairimizin anlatımıyla:
Yozgatı dinliyorum
gözlerim kapalı,
Muslubelenden bir güneş
Selamlıyor büyük
sabahı.
Güleç güleç vuruyor
Tuzkayanın,
Şekerpınarın,
Çatak Mahallesinin evlerine.
Yozgatı dinliyorum
gözlerim kapalı,
Oturuyorum
Çamlıkın tam ortasına,
Çam gövdeleri
hışır geriniyor,
Sabahın ilk yeli geçiyor
üstlerinden,
Yaprakları gövdeye
merhaba diyor.
Çamlık tepesinde bir
karaçalı,
Yozgatı dinliyorum,
gözlerim kapalı. (MHP sıralarından alkışlar)
Okuduğum dizelerin
sahibi Yozgatımızın ünlü şair ve yazarlarından merhum
Abbas Sayarı da bu vesileyle hürmetle anıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; vatandaşlarımızdan bizlere
ulaştırılan bazı talepleri de Genel Kurulumuzda sizlerle
paylaşmak istiyorum. EPDK kararıyla, 12 Mayıs 2019 tarihinde,
Türkiye'de yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla yararlanabilmek
için sanayide ve tarımsal sulama işinde kendi elektrik tüketimini
karşılayabilmeleri için lisanssız enerji üretimi hakkı
getirilmiş, fazlasını da satabilme imkânı
tanınmıştır. 11 Ağustos 2022de ise Lisanssız
Elektrik Üretim Yönetmeliğinde değişiklik yapılarak, EPDK
bu haktan vazgeçerek tüketimin yalnızca 1 kat fazlasının
satılmasına izin verdi ve kalan kısmın ücretsiz olarak
abonelere dağıtılmasına yönlendirdi.
İşletmecilerimiz, EPDK'nin güneş enerjisi
yatırımcılarına verdiği alım ve ödeme
garantilerinde, yönetmeliğin ilk çıktığı hâline
dönmesini talep etmektedirler.
Değerli milletvekilleri,
mesleki ve teknik eğitim mezunlarının iş gücüne
katılım ve istihdam oranlarının diğer lise
mezunlarına göre oldukça yüksek olduğu bilinmektedir ancak genel
istihdam oranları yüksek olmasına rağmen mezun oldukları
alandaki istihdam oranları son derece düşüktür. Mesleki ve teknik
ortaöğretim kurumlarından mezun olan öğrencilerimizin
yükseköğretime girme oranları da oldukça düşük kalmaktadır.
Bu durum, öğrenciler tarafından, üniversite sınavında
haksız bir rekabete maruz kaldıklarıyla ifade edilmektedir.
Kendi alanlarında sınava girmek istemektedirler. Mesleki ve teknik
eğitim mezunlarının, mezun oldukları alanda çalışmaları
durumunda, diğer alanlarda alacakları ücrete göre ücretlerini daha
cazip kılacak, teşvik edici yasal düzenlemelere de ihtiyaç
duyulmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
diğer bir konu da Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü bünyesinde
çalışma hayatına devam eden infaz ve koruma memurları özlük
haklarının iyileştirme taleplerini yoğun bir şekilde
dile getirmektedirler. İnfaz ve koruma memurları görev alanı
itibarıyla genel idare hizmet sınıfında istihdam
edilmektedir, genel idare hizmetleri sınıfı büro işi yapan
memurları kapsamaktadır. İnfaz ve koruma memurları da polis
ve jandarma gibi güvenlik ve gözetim görevi yapmaları nedeniyle benzer
görevi yapan jandarma ve polis gibi mesleklerine has, infaz koruma görev ve yetki
kanununun çıkarılmasını beklemektedirler. Ayrıca,
vekil imamlarımız ve fahri Kuran kursu öğreticilerimiz kadro
beklemektedir. Sağlık yönetimi bölümünü bitiren binlerce mezun
Bakanlığımızın kontenjan sayısını artırmasını
talep etmektedirler.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye İş Kurumu bünyesinde iş ve meslek
danışmanı konusunda görevli yaklaşık 5 bin
çalışanımız uzman olarak görev yapmalarına
karşılık özlük açısından lisans mezunu işe yeni
başlayan memur gibi değerlendirilmektedir. Bu durumun ortadan
kaldırılmasını beklemektedirler. Şeker
fabrikalarında çalışmakta olan geçici işçilerimizin kadro
bekledikleri de bizlere ilettikleri konular arasındadır.
İçişleri Bakanlığı bünyesinde taşra
teşkilatlarında, valiliklerimizde görev yapmakta olan il müdürleri
3600 ek gösterge kapsamına alınmayı beklemektedirler. 3600 ek
gösterge ve sözleşmeli çalışanların kadroya alınma
düzenlemeleri için Çalışma ve Sosyal
Bakanlığımıza ve Sayın
Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyoruz ancak Meclisimizde
sözleşmeli olarak istihdam edilen çalışma
arkadaşlarımız sözleşmeli personellere verilen kadro
kapsamının dışında kaldılar. Kapsamın
genişletilerek kendilerinin de bu kapsam içerisine
alınmasını beklemektedirler. Kadro verilecek diğer
kurumlardaki sözleşmeli personellerde olduğu gibi Mecliste
sözleşmeli olarak çalışan personele de 3+
Değerli milletvekilleri,
tüm yolların kesiştiği Türkiye'nin tam ortasında yer alan
Yozgat Sorgun ilçemiz tarihi boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği
yapmıştır. Sorgunumuzda yaşayan hemşehrilerimizin sayısı
8 bini bulmaktadır. Başta, Kerkenes Kalesi, Alişar Höyüğü
ve Çadır Höyük harabeleri olmak üzere, ilçe sınırları
içerisinde 21 adet sit alanı bulunmaktadır. Böyle bir kültür ve
dinamik potansiyele sahip ilçemizde henüz bir kültür merkezi
bulunmamaktadır. Hemşehrilerimiz Kültür ve Turizm
Bakanlığımızdan Sorgun ilçemize yakışır bir
kültür merkezinin yapılmasını talep etmektedirler. Seçim bölgem
Yozgat, hayvansal üretim ve bitkisel üretim faaliyetlerinin yoğun olarak
yapıldığı bir bölgedir, jeotermal kaynaklarımız
da oldukça zengindir. Yozgat merkezde Çatak Boğazı mevkisi,
Boğazlıyan, Sorgun, Sarıkaya, Saraykent ve Yerköy ilçelerimizde
seracılık faaliyetlerinde kullanılabilecek yeterli miktarda
sıcak su ve tarım alanı mevcuttur. Yozgatımıza
tarıma dayalı bir organize sanayi bölgesi kurulmasının
faydalı olacağını düşünmekteyim.
Değerli milletvekilleri,
devletimiz, tarihimiz, mukaddesatımız aradığı
inancı, gücü ve kararı damarlarındaki asil kanda bulmuştur.
Türk irfanı, Türk iradesi, Türk istiklali Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemiyle doğrulmuş, Cumhur İttifakıyla
ayağa kalkmıştır. İhanete Dur! diyenler, teslimiyete
karşı çıkanlar, cumhuriyetin yeni yüzyılını Türk
ve Türkiye Yüzyılı yapmak amacıyla harekete geçenler Milliyetçi
Hareket Partisi ve Cumhur İttifakında birleşmiş ve
kenetlenmiştir. Cumhuriyetimizin 100üncü yıl dönümünde Türk milleti
olarak tarihimize bakacağız, çalışmaya bakacağız,
milletimize bakacağız, ülkemize bakacağız, büyük işler
başarmaya bakacağız; lider ülke Türkiye nasıl olurmuş
cümle âleme ispatlayacağız.
Liderimiz Sayın Devlet
Bahçelinin ifadeleriyle Milliyetçi Hareket Partisi için Cumhur
İttifakı bir vatan ittifakı, bir istiklal iradesidir; Milliyetçi
Hareket Partisinin siyaseti dürüst, çizgisi duru ve dengelidir; Milliyetçi
Hareket Partisinin sözü senet, özü serdengeçtidir. Biz Milliyetçi Hareket
Partisiyiz, hep birlikte Türkiyeyiz, Türk milletiyiz diyorum, 2023
yılı bütçemizin vatanımıza, milletimize hayırlı
olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden Ankara Milletvekili
Sayın Filiz Kerestecioğlu.
Buyurun Sayın
Kerestecioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kayyumlar, kayyumlar, kayyumlar
diyorum. Halk iradesinin gasbı bizimle bitmez demiştik; öyle de oldu,
gerçekten bitmedi ve dün de İstanbul halkının iradesi gasbedildi
ancak bu gasbı bitirmek hâlâ birlikte mücadeleyle mümkün diyor ve sevgili
Selçuk Mızraklı'nın dediği gibi, biraz solunuza
bakmanızı öneriyorum çünkü sağdan sağdan gelenler epey
acı yaşattılar bu ülkeye, biraz da soldan soldan gelse iyi
olacak artık.
Evet, cezaevlerindeki tüm
arkadaşlarımı da sevgi saygı ve özgürlük dileklerimle
selamlıyorum.
Bütçedeki bu son
konuşmamda son yirmi yılın ekonomi politikasında
hızlı bir gezinti yapmak isterim. Yirmi yıldır trilyon
doları aşan dış ve iç kaynağı esas olarak
inşaat, emlak ve finans gibi büyük rantlar yaratmayı hedefleyen
alanlarda kullandınız. Bu rantları yöneticiler ve elitler
arasında paylaştırdınız. Bu stratejiyle, ülkede belli
bir azınlık zenginleşti, buna karşılık toplumun
çoğunluğu aşırı derecede yoksullaştı.
Şu ana kadar hiçbir iktidar sizin gibi bir kaynağa sahip olmadı.
2003ten itibaren hem doğrudan yatırımlarla hem dış
krediler alarak hem de sıcak para girişleriyle küresel rüzgârın
fırsatlarından da yararlandınız. Bir yandan da vergiler, 70
milyar doları bulan özelleştirme gelirleri, kamu
bankalarının ve Merkez Bankasının kârları gibi el
koyduğunuz milyarlarca liralık kamu geliriyle mali kaynak
yarattınız. Allah'ın lütfu dediğiniz darbe girişiminden
sonra OHAL ilan edip milyarlarca dolarlık şirketlerin mal varlığına
ve servetine el koydunuz. Bir diğer finansman kaynağınız da
TL ve döviz cinsinden yapılan iç borçlanmaydı. Bu kaynaklarla ülke
insanında sahte bir zenginleşiyoruz algısı oluşturan
yüz binlerce konut, lüks rezidanslar, AVMler, plazalar, şehir hastaneleri,
duble yollar, büyük köprüler ve görkemli camilerden oluşan devasa
büyüklükte bir inşaat ekonomisi yaratıldı. Ekonomik
tercihleriniz sonucunda gerçekten zenginleşen ve dünyanın
sayılı dolar milyarderleri arasına girenler de sizin 5li
çetenizdi. İnşaat, finans, rant ekonomisinin bedeli tarımın
ve sanayinin yok edilmesi oldu. Bugün İHA, SİHA üretimiyle ünlenen
askerî sanayi karması sektör dışında yeni bir sanayi
alanı var mı? Hayır, yok. Peki, bunun sonucunda yükselen ne
oldu? Militarizm ve otoriterleşme. Bu durum, özellikle de 2015
yılından bu yana ülkenin hızla demokrasiden
uzaklaşmasıyla sonuçlandı. Ülke, yoksulluk ve yolsuzlukta
olduğu gibi temel hak ve insan özgürlükleri dünya sıralamasında
da hızla dibe çekildi.
Seçimler
yaklaşırken bu dönemden geriye büyük çapta bir borç stoku kaldı.
Ülkenin toplam iç ve dış borçları 16,5 trilyon lirayı
bulurken dış borçlar son yirmi yılda neredeyse 3 katına
çıkarak bu yılın haziran ayında 444 milyar doları
aştı. İç ve dış borçlara ödenen faizlerin
yüksekliği de rekor düzeye çıktı. Öyle ki hazine bu yıl
dış borçlanmasını yüzde 10 gibi yüksek bir orandan yaparken
2023 yılı merkezî yönetim bütçesine faiz ödemeleri için 566 milyar
liralık bir ödenek konuldu. İşte, bu ekonomik modelin siyasal
karşılığı otoriterlik ve militarizm; sosyal
karşılığı ise yoksulluğun derin bir
yoksulluğa dönüşmesi oldu. Emekçilerin millî gelirden
aldığı pay dörtte 1e kadar geriledi. Pastadan
aldığı dilimi kimler büyüttü? derseniz, elbette sermayedarlar
büyüttü. Emekçiler hak aramak istediğinde millî güvenliği bozucu
sayıldılar, grev hakları Cumhurbaşkanı kararıyla
yasaklandı ve yarınki mitingin yasaklanması gibi aynı
şekilde yine onlara yasaklar geldi.
Yirmi yılın
sonunda, ülkede çalışan 3 kişiden sadece 1inin
kayıtlı ve kalıcı, güvenceli bir işi var.
Kadınlar açısından durum daha da vahim, zira her 5 kadından
1i dahi böyle bir imkâna sahip değil. Yani kısacası, yerli ve
millî büyüme modeli çöktü. Profesör Doktor Mustafa Durmuş Hocanın
sözleriyle ifade edersem inşaat kapitalizmi çöktü, ekonomi ve toplum
altında kaldı.
Evet, yirmi yıl böyle
geçti. Şimdi, bu bütçede bakanlar neler konuştu, bir bakalım.
Beni benden alan bakanlardan ilki Yüzlerce havuz yaptık havuz da havuz
diye tutturan, üstelik bunu sürekli olarak bağırarak söyleyen,
gençlerin sorunlarını yüzme bilmemek zanneden Gençlik ve Spor
Bakanıydı mesela. Biz iki yıldır durumu biliyoruz.
Kadınları da çocukları da size yedirmeyiz. diyen ancak
kendisine başvuran kadını 6 yaşından beri istismar
eden söz konusu tarikat ve faillerle ilgili iki yıldır tek bir
adım atmamış bir Aile Bakanı vardı. Sadece 2022de 26
çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirmişken
İnsan kaynağı ihtiyacını gidermek için büyük bir
dönüşüm başlattık. Siz çocuk işçiliğiyle, başka
şeylerle uğraşın, oyalanın, durun. diyen bir Millî
Eğitim Bakanı vardı mesela. Bakanların, bakan
yardımcılarının kamu ihalelerini nasıl kendi
akrabalarıyla paylaştığı ortaya çıkmış
ve kendi kuzeni bile Ne yani bu işleri bırakalım da taksi
şoförlüğü mü yapalım! demişken bunların hepsini
pişkin pişkin reddetmeye devam eden Sanayi ve Teknoloji Bakanı
vardı mesela. En az 5 milyon EYTli, haklarında yapılacak
açıklamayı beklerken düzenlemeyi seçim yatırımı olarak
kullanmayı hesaplayan, sürekli sözler verip en sonunda da işini
inşallaha bırakan ve düzenlemeyi ocak ayına erteleyen bir
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı vardı. Asgari ücretliye
de memura da emekliye de ne verilse haklarıdır; fakir fukaraya vermek
bereket getirir. diyen; haddini, hududunu bilmeyen, vatandaşı
küçümseyen bir Hazine ve Maliye Bakanı vardı mesela; hâlâ da var
burada. Bütçe kitapçığının kapak fotoğrafı ise
sürekli herkese Namertsin! Şerefsizsin! diyen kirli dilli bir
İçişleri Bakanı oldu.
Evet, bu bütçeden ne
çıkmadı biliyor musunuz? İşçiye, emekçiye hak ettiği
bir ücret düzenlemesi çıkmadı. Toplumsal cinsiyet
eşitliğini gözeten, vergi adaleti sağlayan bir planlama
çıkmadı. Bu bütçeden çocuklara bir öğün ücretsiz yemek
çıkmadı, bu yerli ve millî ekonomide koskoca devlet bütçesinden evet,
çocuklara bir öğün yemek çıkmadı; işte vahşi
kapitalizm diye buna diyoruz sevgili halkımız. Peki, ne
çıktı biliyor musunuz bu bütçeden? 6 yaşından beri cinsel
istismara uğramış, gelinlik giydirilmiş bir çocuk
çıktı ve Türkiyedeki kapitalizmin kırkyıllık
dönüşümünde başat rol oynayan tarikatları aklamak için onun
etrafında atılan binbir takla çıktı.
Bugün geldiğimiz
noktanın sorumlusu yirmi yıllık AKP iktidarı olduğu
kadar neoliberalleşme yolundaki taşları döşeyen 12 Eylül
rejimi, Özal ve Dervişlerdir aynı zamanda, onun için de çözüm
makyajlı neoliberalizm olamaz. Emek örgütlenmesinin önündeki engelleri
kaldıracak, hak temelli üretim modeli sunacak yeni bir sisteme
ihtiyacımız var. Bizim ihtiyacımız demokratik, kamucu,
yerelci ve halkçı bir üretim ve paylaşımı sağlamak,
bir avuç ayrıcalıklı sınıfı dolar milyarderi
yapmak yerine yurttaşlara onurlu yaşam koşulları
oluşturmak; bunu başarabiliriz. Daha dün bir örneğine tanık
olduk: Biz üretim yapmak istiyoruz; güneşimizi,
rüzgârımızı, suyumuzu, ağacımızı rahat
bırakın. diyen Akbelenli, İkizköylü, Deştinli köylüler,
üreticiler Meclise geldi ve zeytinlikleri madenlere açan yasa teklifinin 1inci
maddesinin geri çekilmesini sağladılar. Birlikte ve örgütlü mücadele
mutlaka kazanır, yeter ki bizler inanalım.
Zeytin
barıştır, zeytin berekettir, zeytin herkesin ortak, eşit
ürünü ve değeridir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Tamamlayacağım
Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayın
lütfen.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Bu güzelim ağaç gibi bir
ülkeyi kurmak bizlerin ellerinde, yeter ki bizler inanalım. Hâlâ Orta
Çağdan kalmış sorunları tartışıp hâlâ insan
haklarını kabul ettirmeye çalıştığımız
bir iktidar ve devlet bürokrasisinden, inayet ve inşaat ekonomisinden,
hepsinden öte, kapitalist sömürü düzeninden çok daha fazlasını hak
ediyoruz. O zaman, gelin, halk iktidarını, sömürüsüz,
savaşsız, sınıfsız bir dünyayı birlikte
kuralım; halkın bütçesi neymiş, onu gösterelim.
(*) Yolumuz açık olsun.
Saygılar sunarım.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz talep eden Elâzığ Milletvekili
Sayın Gürsel Erol.
Buyurun Sayın Erol. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÜRSEL EROL
(Elâzığ) Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri;
hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Yaklaşık iki
aydır hem Plan ve Bütçe Komisyonunda hem de burada
bakanlıklarımızın bütçelerini görüşüyoruz.
Aslında Plan ve Bütçe Komisyonu bakanlık bütçeleri üzerinde siyasetle
ilgili siyasi konuşmaların yapıldığı yer
değil; tam tersine, daha teknik konuşmaların yapılması
gereken yer ama bugün Genel Kurulda, tabii, doğal olarak bütçe üzerine
siyasi konuşmalar da yapma ihtiyacı hissettik. Zaman zaman, dönem
dönem gerginlikler oldu, fiziki müdahaleler oldu, kavgalar oldu,
atışmalar oldu, laf atmalar oldu ama sonuç itibarıyla 2023
bütçesinin sonuna geldik.
Bir de geçmişte bu
Mecliste görev yapan, hükûmetlerin başında olan, siyasi partilere
genel başkanlık yapmış -Allah hepsine rahmet eylesin-
siyasi partilerimizin genel başkanları vardı. Yani, bir ülkede
başbakanlık yapanlar, cumhurbaşkanlığı yapanlar
yalnızca yönettikleri bütçelerle anılmazlar; aynı zamanda,
siyasette bıraktıkları izlerle de anılırlar ve
siyasette bıraktıkları izler de onlar için ve onların o
düşüncelerini kendisinden sonra savunacak insanlar için de önemlidir.
Mesela kimlerdir ve
bunların temel özellikleri, ortak değerleri nedir? Bu siyasetçilerde,
bu liderlerde üç temel özellik vardır: Bir, iyi devlet
adamlarıydı; iki, iyi siyaset adamlarıydı; üç, iyi gönül
adamlarıydı. Kimdi bunlar? İşte, Cumhuriyet Halk Partisine
Genel Başkanlık yapmış İsmet İnönü; meydan
savaşlarıyla adı tarihe geçmiş ve aynı zamanda Lozan
Sözleşmesi'yle Lozan'ın fatihi diye bilinir. Yine, Adnan Menderes;
yani Türkiye demokrasisinde demokrasi şehidi diye anılmış
ve şu anda bütün siyasi partilerin, bütün ideolojilerin saygı
duyduğu, hürmet duyduğu, ölüm yıl dönümünün
anıldığı ve tarihe iz bırakmış birisi.
Süleyman Demirel; barajlar kralı. Necmettin Erbakan; ağır
sanayiyi Türkiye'ye getiren, söylem olarak getiren ve Türkiye'deki
muhafazakârlığın lideri. Alparslan Türkeş; Türkiye'de Türk
milliyetçiliğinin lideri. Bunun gibi geçmişte Türk siyasi tarihine iz
bırakmış ve iz bırakırken de aynı zamanda devlet
adamlığı kimliğiyle bugün bile anılan bu
siyasetçilerin hepsini rahmetle ve saygıyla anıyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Turgut Özal da var.
GÜRSEL EROL (Devamla) -
Gelelim günümüze. Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı Sayın
Kemal Kılıçdaroğlu, özellikle Türkiye'de adaletsizliğin ve
hukuksuzluğun olduğu bir dönemde Ankara'dan İstanbul'a yürüyerek
hak, hukuk, adalet diyerek dünya tarihine geçti. (CHP sıralarından
alkışlar) İnanın ki ben Cumhuriyet Halk Partisinin, sol bir
partinin, sosyal demokrat bir partinin milletvekili olarak burada, -Allah
rahmet eylesin hepsine- Süleyman Demireli, Bülent Ecevit'i, Necmettin
Erbakan'ı, Alparslan Türkeş'i saygıyla ve hürmetle
anıyorsam belki otuz yıl, kırk yıl, elli yıl sonra
bugün Kemal Kılıçdaroğlu'nun adı da bu kürsülerden hak,
hukuk, adaleti arayan Genel Başkan olarak alınacaktır ve ben
bunları söylerken kendi adaylığımla ilgili kaygı duyan
bir milletvekili olarak söylemiyorum. Benim adaylığımla ilgili
ne bir beklentim ne bir sorunum yok. Bunu inanarak söylüyorum.
Bir de yine tarihimizde,
tarihe kötü iz bırakan liderler de var. Mesela kim? Kenan Evren. 12 Eylül
faşist yönetimiyle bir sürü insanı çağasından,
çocuğundan, yurdundan etti, işinden etti, ekmeğinden etti.
Faşizan baskılarla bu ülkede faili meçhul cinayetler, yargısız
infazlar yaşandı. İşkencelerden bir sürü insan geçti
sağ-sol ayrımı olmadan. Yaşadığı dönemde her
yerde millî kahramandı, gittiği yerde on binler
karşıladı, adı okullara verildi; hatta Ankaranın bir
ilçesinin adı Evren yapıldı -hâlen daha da Evren ilçesi-
yaşadığı dönemde insanlara bu kadar eziyet ettiği
hâlde. Ama öldükten sonra, inanın, Cumhurbaşkanı
sıfatıyla, resmî törenle gömülmeseydi tabutunu taşıyacak 4
kişi yoktu, sivil olarak yoktu. Yani bu ne demek? Demek ki önemli olan
büyük bütçeler yönetmek değil, önemli olan büyük projelere imza atmak
değil. Önemli olan ne? Yurttaşlarınızın anayasal
yurttaşlık haklarını korumak, özgürlük alanlarını
açmak, her yurttaşımızın yasal haklarının
teminatı olmak. (CHP sıralarından alkışlar)
Buradan nereye
geleceğim? Sayın Cumhurbaşkanımız AK PARTİnin
Genel Başkanı; Sayın Recep Tayyip Erdoğan 2001
yılında partisini kurarken özellikle yasaklar, yokluk ve yolsuzlukla
ilgili Türkiyeye bir çıkış yaptı; vatandaş da
inandı, oyunu verdi ve o günden bugüne kadar da ülkemizin
başında dönem dönem Başbakan, dönem dönem de
Cumhurbaşkanı olarak görev yapmakta. Peki, geldiğimiz noktada
aynı yerde misiniz? Mesela, Sayın Cumhurbaşkanımız,
Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde faşist
zihniyetin, baskıcı zihniyetin yönlendirmesiyle siyasi yasak
aldı, değil mi? Peki, siyasi yasağını kim
kaldırdı?
HÜSEYİN YILDIZ
(Aydın) Cumhuriyet Halk Partisi.
GÜRSEL EROL (Devamla)
Cumhuriyet Halk Partisi kaldırdı. Ne diye kaldırdı,
hatırlayın o günleri? O günlerde Cumhuriyet Halk Partisinin Genel
Başkanı Deniz Baykal Bir siyasi partinin genel başkanı,
kendi adıyla, oy pusulasında seçime girmiş ve Türkiye'de 1inci
parti olmuşsa siz onun Başbakanlık hakkını elinden
alamazsınız, siz onun seçme ve seçilme hakkını elinden
alamazsınız. dedi ve bu Parlamento Sayın
Cumhurbaşkanının siyasi yasağını
kaldırdı. Eğer bugün, bu kürsülerde oturuyorsanız
milletvekili olarak, eğer Sayın Cumhurbaşkanı hâlâ bugün bu
ülkede Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturuyorsa
işte bu sırada oturan Cumhuriyet Halk Partisinin milletvekilleri
sayesinde. (CHP sıralarından alkışlar) Niye? Çünkü biz
insanların yurttaşlık haklarına ve anayasal haklarına
önem veririz. İster aleyhimizde olsun ister karşımızda
olsun, bizim için önemli olan onun yurttaşlık hakkıdır.
Ama geldiğimiz noktada
dün, İstanbulda bir ağır ceza mahkemesi İstanbul Belediye
Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğluyla ilgili,
kullanılan bir ifadeden dolayı siyasi yasak getirdi. Peki, ne oldu
yasaklara, sizin yasakların Türkiye'de kaldırılmasıyla
ilgili söylemlerinize? Ne oldu, ne oldu, niye bu noktaya geldiniz? Çünkü AK
PARTİ kurulduğu zihniyette değil, saadet zincirine dönüştü.
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Aynen.
GÜRSEL EROL (Devamla) Yani
AK PARTİ, artık Türkiye'de insanların sorunlarıyla,
yurttaşlık haklarıyla, yolsuzluklarla, yoksullukla ve yasaklarla
uğraşan bir parti değil. Tam tersine, bunları kendisine
kalkan eden ama diğer taraftan da kendi iç dünyasında saadet zinciri
kuran bir parti.
Peki, AK PARTİ, tarihin
bir gününde nasıl anılacak? Bakın, 1 Mart tezkeresini
yaşadık; AK PARTİnin ilk sınavıdır. 1 Mart
tezkeresinde, o şanlı, şerefli askerlerimizin başına
çuval geçirildiği hâlde nota bile veremedik. İşte o günler
anlatılacak tarihte bu kürsülerde. 2004 yılında Sayın
Cumhurbaşkanımız Yahudi madalyasını aldı ve yine,
2004 yılında Büyük Orta Doğu eş başkanlık
unvanını aldı.
ÖZKAN YALIM (Uşak)
BOP, BOP.
GÜRSEL EROL (Devamla) 2008
yılında Ergenekon, Balyoz davalarının savcısı
oldu. 2009 yılında çözüm sürecinde Habur Sınır
Kapısına, terör örgütü üyelerinin ayağına Türkiye
Cumhuriyetinin mahkemeleri götürüldü ve çadır mahkemeleri kuruldu. 2010
yılında Mavi Marmarada 10 vatandaşımız şehit
oldu, ağzımızı dahi açamadık. Ve en kötüsü şu;
bence en kötülerinden biri bu diyeyim: 2015 yılında Süleyman Şah
Türbesinin türbesini kaçırdık, orada yatan Süleyman Şahın
mezarını taşımak zorunda kaldık. Hâlbuki Türkiye
Cumhuriyetinin bayrağı dünya üzerinde hangi noktada şanla,
şerefle asılırsa gerekirse orada on binlerce askerimizin
şehit edilmesini göze alır, o bayrağın orada
dalgalanmasını sağlarsınız. (CHP
sıralarından alkışlar) Türbeyi bile kaçırdık.
Arkasından, 15 Temmuz Destanı diyorsunuz ya; önemli olan, bu ülkede
darbeye sebebiyet ve gerekçe oluşturarak müdahale etmek değildir, bu
yönetimdeki aczinizdir. Önemli olan, ülkeyi bu noktaya getirmemektir, darbe
yapılacak aşamaya getirmemektir. Bunlar tarihin dönemi içerisinde sürekli
konuşulacak. Cemal Kaşıkçı olayı
Ne oldu Cemal
Kaşıkçıya?
Sayın Bakanım, yan
yan bakma, ne oldu Cemal Kaşıkçı olayına? Rest
çekmiştik.
VEYSEL EROĞLU
(Afyonkarahisar) - Merak etme, düz bakıyorum.
GÜRSEL EROL (Devamla) Rahip
Brunson meselesine ne oldu? Rest çekmiştik, değil mi? Şimdi,
bunlar da tarih boyunca tarihte konuşulacak.
Şimdi, AK PARTİnin
göremediği, belki de algılamadığı bir şey var;
siyasi partiler gelip geçicidir, devlet kalıcıdır. Şimdi,
1inci parti olarak siz buradanız, biz 2nci parti olarak yanınızdayız
ama 2023 yılında yapılacak ilk seçimde biz burada
olacağız, siz bizim yanımızda 2nci parti olarak
olacaksınız.
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) - Çok beklersiniz, çok!
GÜRSEL EROL (Devamla)
Seçimden sonra da hâliniz ne olur, onu bilmiyorum. Yani birlikte olur musunuz,
olmaz mısınız, başka yerlere dağılır
mısınız; onu da bilmiyorum. Ama biz, bütçe görüşmelerinde
sizin muhalefet partili milletvekillerine davrandığınız
gibi davranmayacağız; sizi dinleyeceğiz. Sizi niye
dinleyeceğiz? Tabii ki bir milletvekilinin, bir muhalefet partisinin
milletvekilinin ilinin sorunlarını, taleplerini, beklentilerini
Mecliste, Plan ve Bütçede gündeme getirmesinden daha doğal ne olabilir?
Siz dinleyeceksiniz, iktidar dinleyecek ve biz önümüzdeki seçimden sonra,
Sayın Bakanım, sizi dinleyeceğiz, size hakaret etmeyeceğiz,
sizin gönlünüzü kırmayacağız ve sizi dinleyerek burada bütçenin
geçmesi için, sağlıklı bir bütçenin oluşması için
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Beni de
dinlemenizi rica ediyorum; lütfen tamamlayalım.
GÜRSEL EROL (Devamla) Bir
dakika
Bir de Sayın
Milletvekilim, insanların hayatında her dönemle ilgili
arkadaşlıkların, dostlukların ayrı önemi vardır.
Mesela, çocukluk arkadaşlarınızı unutamazsınız;
tahsil, eğitim hayatınızdaki arkadaşlarınızı
unutamazsınız; askerlik arkadaşlarınızı
unutamazsınız; bunların hayatınızda bir
anısı vardır. Aynı dönem burada milletvekilliği
yapıyoruz, bu çok anlamlı aslında. Aynı dönem
milletvekilliği yapıyoruz, birbirimize yumruk atıyoruz; böyle
bir şey olabilir mi? Ama biz birbirimizi sokakta gördüğümüz zaman,
havaalanında gördüğümüz zaman, buradaki restoranda gördüğümüz
zaman birbirimizin yüzüne bakarken utanmamalıyız. Tabii ki
düşüncelerimiz birbirinden farklı olacak, tabii ki hepimiz
birbirimizden ayrı şeyleri savunacağız ve
düşüneceğiz ama nezaketi, saygıyı hiçbir zaman elimizden
kaçırmayacağız diyorum, hepinize saygı ve sevgilerimi
sunuyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım, 60a göre bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Peki, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
12.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, Elâzığ
Milletvekili Gürsel Erolun 363 sıra sayılı 2021 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5inci maddesi üzerinde CHP
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım, şimdi, tabii, sayın
konuşmacı, Sayın Cumhurbaşkanımızla ilgili
ifadeler kullanırken sınırı aştı. Burada
söylediği ifadeleri kabul etmemiz mümkün değil. Her bütçede bu ifadeler
kullanıldı, her bütçede Bu sizin son bütçeniz. denildi. 2022
yılındayız, 2002 yılından bu yana bütün bütçe
görüşmelerinde aynı cümleler kullanıldı ama milletimiz
Recep Tayyip Erdoğandan bir türlü vazgeçmedi ve vazgeçmeyecek. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Recep Tayyip Erdoğan
Tabii, liderleri sayarken bu ülkede demokrasi tarihimizde en uzun süre milletin
desteğini büyük ekseriyetle alan Recep Tayyip Erdoğanı da
sayması gerekirdi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım
lütfen.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Darbecilere karşı direnen tek liderdir ve darbecileri yargı
önüne çıkaran Anayasa değişikliklerini bu ülkeye yaptıran,
önder olan liderdir. Türkiyede vesayetçi anlayışı tarihe gömen
liderdir; Türkiyeyi 3-4 kat büyüten ve İnsanı yaşat ki devlet
yaşasın. anlayışıyla ülkemizi her alanda
geliştiren, kalkındıran liderdir ve bu nedenle de yirmi
yıldan bu yana iktidardadır. O nedenle buradan söylenen sözlerin
bugüne kadar defalarca tekrarlandığı gördük, yine tekrarlanmaya
devam ediyor ve bu tekrarlanmaya devam ettiği müddetçe de millet o
söylenene değil, yapılana, icraata bakacaktır diyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan
BAŞKAN Yerinizden 60a
göre söz veriyorum.
Buyurun.
13.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunçun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
50 kere söylüyoruz ya; yirmi bir yıl iktidarda kalmak değil,
demokrasiyle iktidarda kalmak, adaletle iktidarda kalmak
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAHAR AYVAZOĞLU
(Trabzon) Millet sayesinde oluyor o, millet sayesinde oluyor.
JÜLİDE
İSKENDEROĞLU (Çanakkale) Milletin oylarıyla seçildi geldi.
Demokrasi bu değil mi? Milletin oyuyla gelmek.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Saddam da iktidarda kaldı, Esad da iktidarda kaldı, Mübarek de
iktidarda kaldı, Kaddafi de iktidarda kaldı; mesele, demokrasiyle
iktidarda kalmaktır. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
JÜLİDE
İSKENDEROĞLU (Çanakkale) Demokrasiyle geldi zaten.
BAHAR AYVAZOĞLU
(Trabzon) Milletin oylarıyla geldi.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım, bu, millete hakarettir. Türkiyede demokratik
seçimler dünyanın en büyük katılımıyla, yüzde 85le oluyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Hitler de öyle aldı, Hitler!
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Başka ülkeler ile Türkiye Cumhuriyeti nasıl benzetilebilir?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Hitler, Hitler; Hitler de öyle aldı.
GÜRSEL EROL (Tunceli)
Rusyada yüzde 95, Mısırda yüzde 95, Suriyede yüzde 98.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 362) (Devam)
2.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi
(1/285), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller, 2021
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Genel Uygunluk Bildirimi ile 2021 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme
Raporu, 201 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu,
2021 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2021
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/2076) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 363) (Devam)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Eskişehir Milletvekili Sayın
Emine Nur Günay.
Buyurun Sayın Günay. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
EMİNE NUR GÜNAY (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin 5inci maddesi üzerinde AK PARTİ Grubumuz adına söz
almış bulunmaktayım.
On bir gündür 2023 merkezî
yönetim bütçesi görüşmelerine devam ediyoruz ancak bu bütçenin ne bütçesi
olduğuna dair çok farklı görüşler var. Değerli
milletvekilleri, gelin birlikte bir de jeopolitik ve jeostratejik açıdan
bu bütçenin ne bütçesi olduğunu değerlendirelim. Yüzyıllarca
farklı medeniyetlerin beşiği olan Türkiye, coğrafi olarak
bir köprü, ekonomik açıdan bir geçiş, stratejik ve jeopolitik açıdan
bir kanat, Doğu ve Batı kültürünü sentezleyen bir ülke, Türk
dünyasının da merkezi konumundadır. Jeopolitik ve jeostratejik
konumu nedeniyle her zaman küresel güçlerin hedef ve ilgi odağında
olan Türkiye, sürekli küresel ve bölgesel tehditlere maruz kalırken
günümüz jeopolitik şartlarının verdiği imkânlarla da
politik seçeneği en fazla olan ülkeler arasına girmiştir.
Bölgemizi şekillendiren ve şekillendirmeye çalışan, sürekli
tehdit oluşturan güçler, sinsice yürütülen dostluktan politik ve ekonomik
baskıya, sıcak savaşa ve günümüzde vekâlet savaşları
dediğimiz, ülkeleri içeriden çökertmeyi hedefleyen, anarşi ve terörü
açıkça destekleyen bir yönteme kadar her şeyi denemektedirler. Bütün
bu jeopolitik güç savaşının hedef ve ilgi sahasında kalan
Türkiye, toprak bütünlüğünü korumak, toprakları üzerinde yaşamak
ve güçlü olmak zorundadır. İşte bu bütçe güçlü Türkiye'nin
bütçesidir.(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Toplumsal
barışı ve dayanışmayı kökünden zedeleyen terör
sorunu çözülemediği sürece arzulanan kalkınma düzeyine erişmek
mümkün değildir. Türkiye, kırk yıldır insan gücünün ve
ekonomik kaynaklarının tüketilmesine yol açan gereksiz bir iç
mücadeleyle uğraştırılmıştır. İşte
bu bütçe terörü bitirme bütçesidir.(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Ülkemiz her geçen gün
gelişmekte olan ekonomik ve teknolojik gücüyle bulunduğu coğrafi
bölgede dünya güç merkezleri arasındaki dengeyi etkileyecek, bölgede
mevcut politik, askerî ve ekonomik dengeyi bulunduğu tarafın lehine
çevirebilecek millî güce ve coğrafi konuma sahip bir bölgesel güç ve
küresel aktördür. Bu bağlamda, Türkiye, küreselleşme sürecinde
yazılmış bir senaryodaki rolü oynamak zorunda kalan ülke
olmaktan çıkmış, bizzat oyun kurucu ve senaryo yazan bir ülke
olmuştur. İşte bu bütçe yerli savunma sanayisinde
Akıncı İHA, Bayraktar TB3 SİHA, Muharip İnsansız
Uçak Sistemi MİUS, ALPİN insansız helikopter, ATAK-2 helikopter,
Bayraktar DİHA, STM 500 küçük tonajlı denizaltı, açık deniz
karakol gemisi MİLGEM, silahlı insansız deniz aracı
SİDA, savaş gemisi TCG Anadolu ve son dönemlerde TAYFUN füzesi ve
KIZILELMAyla atak yapmış, dünyaya örnek olmuş bir ülkenin
bütçesidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bir
yandan savunma sanayisinde atılım yaparken diğer yandan da
girişimci ve insani dış politikayla diplomaside oyun kurucu bir
ülke olmuştur. Orta Doğu, Afrika, Balkanlar, Kafkasya, Doğu
Akdeniz, Libya, Doğu Avrupa derken Ukrayna ve Rusya savaşında
ara bulucu rolüyle barış için mücadele eden,
Cumhurbaşkanımızın liderliğiyle tahıl koridorunu
tüm dünyaya açarak gıda krizinde kilit rol oynayan, enerji krizinde son
döneme damga vuran, diplomasi atağı içinde olan bir Türkiye.
İşte, bu bütçe bölgesel ve küresel diplomaside lider bir ülkenin
bütçesidir.
Türkiye, toplumsal
dayanışmayı sağlayıp jeopolitik, jeokültürel ve jeoekonomik
özelliklerini sinerji oluşturacak bir şekilde kullanarak merkez ülke
konumunu güçlendiriyor ve bölgesinde cazibe merkezi olarak tüm dünyaya
kapılarını açıyor. Türkiyenin bekası, millî birlik ve
bütünlüğü için gereken onurlu ve dik duruş gereken her durum ve
şartta gösterilmeli; millî menfaatlerimize zarar veren her şeye
tereddütsüz tavır alınmalıdır. Einsteina göre ön
yargıları atom bombaları bile parçalayamaz. Evet, ön
yargısız ve millî duruş gösteren herkes görüyor ki bu bütçe
Türkiye Yüzyılına merhaba bütçesidir.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN -
Şahıslar adına ilk söz, Bolu Milletvekili Sayın Arzu
Aydın'a aittir.
Buyurun Sayın
Aydın. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Ben de kadın
arkadaşlar niye öyle geldi diye düşünüyordum.
ARZU AYDIN (Bolu) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5inci maddesi üzerine
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri,
sizlerin şahsında aziz milletimizi Köroğlu'nun torunları,
değerli Bolulu hemşehrilerimin vekâletleriyle saygı ve hürmetle
selamlarım.
27nci Dönemin son bütçesinde
iktidarımızın 21inci bütçesini hazırlayarak tarihe bir kez
daha damgasını vuran partimize duyulan güven nedeniyle milletimize
şükranlarımızı sunarken,
Cumhurbaşkanımızın ifadeleriyle Bu bir
başlangıçtır, Fatiha'dır. diyor, Türkiye
Yüzyılına bismillah diyerek sözlerimize başlıyoruz. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Vekil olduğumuz günden
itibaren dâhil olduğumuz tüm bütçelerde olduğu gibi, muhalefet hiç
değişmeyen tarzıyla, boş laflarla siyaset yapmaya
çalışmakta, en çok kim hakaret eder, en vicdansız eleştiriyi
kim yapar yarışı içinde çözümsüzlük ateşine odun
taşımaktadır. Bir çiçek gördüğünde bahar geldiğini
zannedenler siyasi söylemlerde taşkınlık yapmayı bol
alkış vesilesi olarak görmekte ve siyaseti bundan ibaret
sanmaktadırlar. Hatta 6 asil 1 gizli üyeyle kurdukları masada dün
Ahde vefayı her şeyin üstünde tutarız. derken bugün ihanetin
kitabını yazanlar, Türk milliyetçiliğinden dem vurup kurucu
üyelerinin ve milletvekillerinin partilerini anlatırken Partide milliyetçilikten
eser kalmadı, FETÖ'cü zihniyet hâkim oldu. derken HDP'yle kol kola gezip
oyları aldıktan sonra Aslında biz ittifak hâlinde
değiliz. diyerek kaç yüzlü siyasetin örneğini veren, Sulh Konseyinin
deklarecisinin güya efelenen siyasetinin yol haritasını gözler önüne
serenler, mensubu olduğu partide Ekonomiden Sorumlu Devlet
Bakanlığı yapıp bugün ekonomiyi eleştirenler, gül gibi
görünüp zehirli oklarını söze dökenler, vefanın
kitabını yazan Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a muhalefet edebileceklerini
sanıyorlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Hele
bir de 6lı masanın başaktörü şu an Sen de mi Brütüs!
modunda. Siz varsınız ki siz 15 Temmuzda size açılan yollardan
gayet rahat geçerek bir eve gidecek, kahve içerek insanların
şehadetini seyretmeyi içinize sindirebildiğiniz için fincana
bulaşmış ihanetin, telve rengi vicdan
kararmışlığının rahatlığıyla Bu
Meclis Gazi Meclis değildir. diyecek, yetmeyecek Tüm KHKlileri göreve
iade edeceğiz. derken yediğiniz hamburgerin bedelini ödeyeceğinizi
ima edeceksiniz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Canın çok mu hamburger istedi?
HÜSEYİN YILDIZ
(Aydın) En azından sizin gibi haram yemiyor, haram!
Hırsızlık yapmıyor, haram yemiyor, haram!
ARZU AYDIN (Devamla)
Hâkimler ve Savcılar Kuruluna Alçak!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Haram yemiyor, kul hakkı yemiyor, hamburger yiyor. Haram yiyenlerden
bahset!
HÜSEYİN YILDIZ
(Aydın) Devleti soymuyor, devleti!
ARZU AYDIN (Devamla)
iktidara oy veren öğretmene Öğretmen değil.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sen benim Genel Başkanımı ağzına alamazsın!
ARZU AYDIN (Devamla)
çiftçilere AK PARTİye oy veriyorsanız iki elim yakanızda.
diyecek
HÜSEYİN YILDIZ
(Aydın) Devleti soymuyor, Allaha şükürler olsun.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Tek yaptığın şey hakaret etmek! İki saattir hakaret
ediyorsun.
ARZU AYDIN (Devamla)
muhalefet etmeyen basın kuruluşlarını kapısına
kilitle
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, lütfen hatibe temiz bir dil kullanmayı önerin.
İki saattir tek bildiği şey hakaret etmek.
ARZU AYDIN (Devamla)
SİHAları üreten Bayraktarı yargılamakla tehdit edecek,
Polisler uyuşturucuyla iltisaklı, taksiciler uyuşturucu
satış yerlerinin rehberi. diyecek kadar haddi aşacak, sırf
seçim kazanmak için taban tabana zıt olduklarınızla aynı
bacadan geçecek ve sonra kalkıp milletle helalleşeceksiniz öyle mi?
HÜSEYİN YILDIZ
(Aydın) Ne oldu, Boluyu kaybedince zoruna mı gitti? Ne oldu,
Boluyu kaybedince zoruna mı gitti?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Bolu Belediyesini kaybetmek içine oturmuş anlaşılan! Hâlâ
acısı çıkmamış içinden.
ARZU AYDIN (Devamla)
Eğer öyleyse siz ne bu necip milleti ne siyaseti ne de helalleşmenin
altında yatan o derin manayı anlamamışsınız
demektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ
(Aydın) Boluyu kaybettin ya, zoruna gitti değil mi?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Bolu Belediyesi içine oturmuş, hâlâ acısı
çıkmamış!
ARZU AYDIN (Devamla) Aziz
milletim, ne yazık ki daha da vahimi -kendi ifadelerine göre söylüyorum-
6lı masanın aday belirleme yöntemidir.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Boluyu kaybetmek içine oturmuş!
HÜSEYİN YILDIZ
(Aydın) Ne oldu, çorbalar gidince zoruna mı gitti?
ARZU AYDIN (Devamla) Buna
göre, 6lı masadan beyaz bir duman tütecek, o duman tüttüğünde ise
aday belli olacakmış.
HÜSEYİN YILDIZ
(Aydın) Boluyu kaybettin, çorbalar gitti değil mi?
ARZU AYDIN (Devamla) Siz
hiç böyle bir usul duydunuz mu?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
(AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Aynı
tarzda konuşmayı sürdürürseniz kesmek zorunda kalabilirim.
Buyurun.
ARZU AYDIN (Devamla) Çünkü
beyaz duman Vatikanda Papayı seçmek için kullanılan yöntemdir. Bu
yöntemin söylenmesi dahi Sam Amcaya Merak etmeyin, sizin söylediğinizi
seçeceğiz. demenin subliminal falan değil, aleni ifadesidir.
Velhasılıkelam
HÜSEYİN YILDIZ
(Aydın) Velhasılıkelam, Boluda Belediye arabasına
binemiyorsunuz.
ARZU AYDIN (Devamla) -
üstat
Necip Fazıl bir şiir yarışmasına
katılmış ama sonucu öğrenmemiştir. Sonucun belli olduğu
kendisine söylendiğinde tereddütsüz 2nci kim oldu? diye sormuştur
çünkü 1inci Necip Fazıldır. Dememiz o ki Sayın Bahçelinin
ifadesiyle Adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğandır.
(AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Gayret bizden,
takdir Türk milletinden, tevfik ise Cenab-ı Allahındır ve biz
bu aşkla vakti geldiğinde 2nci kim? diye soracağız
inşallah. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Recep Tayyip Erdoğan olacak 2nci.
ARZU AYDIN (Devamla) - Gazi
Meclisi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Yani Allahtan
Grup Başkan Vekilleri içeride değildi, yoksa bu müzakere herhâlde
sabaha kadar sürerdi bu konuşmadan sonra diyorum.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
22.35
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 22.43
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39uncu Birleşiminin
Yedinci Oturumunu açıyorum.
2023 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
5inci madde üzerinde
başka konuşmacı bulunmamaktadır.
Soru-cevap talebi de yoktur.
5inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
5inci madde kabul edilmiştir.
6ncı maddeyi
okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 6- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 6ncı
madde üzerinde konuşmacı yoktur.
Soru-cevap işlemi
yoktur.
6ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
6ncı
madde kabul edilmiştir.
7nci maddeyi okutuyorum:
Yürütme
MADDE 7- (1) Bu Kanun
hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN 7nci madde
üzerinde konuşma talebi yoktur.
7nci madde üzerinde
soru-cevap talebi de yoktur.
7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
7nci madde
kabul edilmiştir.
Sayın Bakan
14.- Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin, bütçenin
hayırlı olmasına, getirilmiş olan her türlü öneriyle ilgili
açıklamalarını yapacaklarına ve milletvekilliğinin
zahmetli ve onurlu bir meslek olduğuna ilişkin açıklaması
HAZİNE VE MALİYE
BAKANI NUREDDİN NEBATİ Sayın Başkanım, değerli
milletvekillerimiz; gecenin bu saatinde hepinize geçmiş olsun diyorum.
İnşallah, hayırlı bir bütçe olacak. Özellikle, kendi
Bakanlığımız adına ve şahsım adına,
göstermiş olduğunuz ilgi, alaka, destek, öneri ve teşviklerinizden
dolayı teşekkür ediyorum.
Elbette, şu anda
oluşmuş uzlaşı havası içerisinde bize gelen
eleştirilerle ilgili bir cevap vermeyeceğim çünkü herkes evine gitmek
üzere hazırlık yaptı. Özellikle, TÜİK, varlık
barışı, Türkiye ekonomi modeli, kur korumalı mevduat, net
hata ve noksan, bütçemiz, 2022 verileri, 2023 beklentileri ve buna ilişkin
olarak dile getirilmiş olan her türlü önerilerinize ilişkin olarak
gerek yazılı olarak gerekse de medya ve sosyal medya üzerinden
açıklamalarımızı yaparız.
Buradaki bütün
milletvekillerimizden istirhamımız, ricamız
Elbette ki herkes
kendi zaviyesinden rakamları okudu; önemli olan ülkemiz 2023
yılında yeni bir yüzyıla girerken, cumhuriyetimizin 2nci
yüzyılında ülkemizin gelmiş olduğu nokta ve 21inci
yüzyılın Türkiye Yüzyılı olması dolayısıyla
da Türkiye'nin yüzyılı olması demek, hemen, buradan itibaren;
İYİ Partiden MHP'ye, MHP'den HDP'ye, CHP'ye ve AK PARTİ'ye
aynı gururu mutlaka verecektir çünkü ne kadar iyiysek, ne kadar güçlüysek,
bu ülke ne kadar sözü dinlenebilir bir ülkeyse bu, hepimizin ortak
paydası, ortak gururu anlamında olacaktır. Bu anlamda,
vermiş olduğunuz her türlü ödevi biz hazırlık yapmak üzere
not olarak aldık ve bu konuda hiçbir çekincemiz olmadan hızlı
bir şekilde önerilerinizle ilgili de gerekli
adımlarımızı atmış olacağız.
Hayırlı uğurlu
bir yıl olsun. Bütçemizin konuşmasında milletvekillerimizin bir
kısmının gelmeyeceğini söylemem bir gerçeklikti çünkü ben
de burada milletvekilliği yaptım. Milletvekillerimizin bir
kısmı elbette ki önümüzdeki süreçte hayatın doğal
akışı içerisinde olmayacak ama baki kalan hoş bir seda.
Mutlak surette buradaki koltuklar, mikrofonlar, buradaki kulisler, mescidinden
lokantasına kadar burada gelip geçen insanları yâd edecektir. Çok
emek sarf ediyoruz, milletvekilliğinin -tekraren söylüyorum- ne kadar zor,
zahmetli bir meslek olduğunu, ne kadar onurlu bir meslek olduğunu
bilenlerdenim. Sizlere nasip olduğu gibi bizlere de nasip oldu.
İnşallah, buraya gelecek olan milletvekillerimiz de
milletvekilliğinin o kutsal ve ulvi görevini en iyi şekilde
yürüteceklerdir.
Şahsım adına
kimsenin gönlünü kırdığımı düşünmüyorum ama
gönlünü kırdıysak, bir buğzunuz olduysa affola.
Allah hepinizin yolunu
açık eylesin. Rabbim sizleri çocuklarınıza, ailenize,
memleketinize bağışlasın diye dua ederek teşekkür
ediyorum.
Sağ olun, var olun
Sayın Başkanım. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Bakan, tam veda bütçesine uygun bir konuşma oldu.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 362) (Devam)
2.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi
(1/285), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller, 2021
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Genel Uygunluk Bildirimi ile 2021 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 201 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2021 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2021 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/2076) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
363) (Devam)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, böylece 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifi'nin maddeleri kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylama yarınki
birleşimin son konuşmalardan sonra yapılacaktır.
Programa göre bütçenin tümü
üzerindeki son konuşmaları ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun
Teklifinin açık oylamalarını yapmak için 16 Aralık 2022
Cuma günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:
22.48
(*) 362, 363 S. Sayılı Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri 5/12/2022 tarihli 29uncu Birleşim Tutanağına eklidir.
(*) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(*) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(*) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(*) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.