TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
4üncü Birleşim
6 Ekim 2022
Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Uşak Milletvekili İsmail
Güneşin, Uşakın düşman işgalinden kurtuluşunun
100üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbeyin,
Balıkesirde düzenlenen Birleşmiş Milletler Dünya Habitat
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlunun, İstanbulda halkın yaşadığı
gerçek sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden
Bozüyük Belediyesi Kız Voleybol Takımına Hoş geldiniz.
denilmesi
B) Tezkereler
1.- Yaşlıların Hayatın
Çeşitli Alanlarında Yaşadıkları Sorunların
Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin
Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu
Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin
uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/2079)
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Avrupa Parlamentosu Çek Cumhuriyeti
Dönem Başkanlığı tarafından 10-11 Ekim 2022 tarihleri
arasında Avrupa Birliği İçinde İstikrar, Ekonomik
Koordinasyon ve Yönetişim konulu parlamentolar arası konferansa
katılım sağlanmasına ilişkin tezkeresi (3/2080)
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
ehliyet affı ile memurlar ve diğer kamu görevlilerinin disiplin
cezalarının affedilmesine yönelik sicil affına ilişkin
açıklaması
2.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın,
6 Ekim İstanbulun kurtuluş gününe ilişkin açıklaması
3.- İzmir Milletvekili Murat Çepninin, Figen Yüksekdağın
Yıkılacak Duvarlar isimli şiir kitabına ilişkin
açıklaması
4.- Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın,
açıklanan eylül ayı ihracat rakamlarına ilişkin
açıklaması
5.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
Cumhurbaşkanı Erdoğanın 27 Haziranda Tip 1 diyabet
hastalarıyla ilgili verdiği müjdeye ilişkin açıklaması
6.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın,
Zonguldak, Ereğli, Alaplı ve Akçakocayı Kocaali, Karasu ve
Sakaryaya bağlayan yol güzergâhının Melenağzı köyü
mevkisinden geçen kısmına ilişkin açıklaması
7.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
otizmli Mehmet Eresin ölümüne ilişkin açıklaması
8.- Şanlıurfa Milletvekili Ömer
Öcalanın, Şanlıurfadaki GESlere ilişkin
açıklaması
9.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, milletimizin ve tüm İslam âleminin Mevlit
Kandilini tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
10.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
Mersindeki sulama suyu projelerinin ihalelerine ilişkin
açıklaması
11.- Kastamonu Milletvekili Hasan
Baltacının, Kastamonu Üniversitesi İhsangazi Meslek
Yüksekokuluna ilişkin açıklaması
12.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
mazota yapılan zamlara ilişkin açıklaması
13.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, süt
üretim maliyetinin yüksekliğine ilişkin açıklaması
14.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, seçimler
yaklaştıkça saray iktidarının oyunlarının gün
yüzüne çıktığına ilişkin açıklaması
15.- Tokat Milletvekili Yücel Bulutun, Tokattaki
mısır üreticilerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
16.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, Türk Medeni Kanununda yapılması gereken düzenlemelere
ilişkin açıklaması
17.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal
Fendoğlunun, Şilan Barajı ve Beypınarı Göletine
ilişkin açıklaması
18.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgenin,
Turgutlu ilçesinin TÜVTÜRK istasyonu ihtiyacına ilişkin
açıklaması
19.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin,
Halk TV, Tele1 ve KRTye cezalar yağdığına ve Anadolu
basınının desteklenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
20.- İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlunun, Cumhurbaşkanının 7 Ekim Cuma günü
Şahkulu Dergâhında katılacağı açılışa
ve Alevilerin taleplerine ilişkin açıklaması
21.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, Gaziantep Organize Sanayi Bölgesinin yüksek elektrik fiyatları
nedeniyle kepenk kapatmak üzere olduğuna ilişkin açıklaması
22.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, mazota
yapılan zamlara ilişkin açıklaması
23.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, 2022 yılı itibarıyla AK PARTİ Hükûmetinin,
lideri Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde gerçekleştirdiği
çalışmalara ilişkin açıklaması
24.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan
Aygunun, süt ve et üreticilerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
25.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, Burnaz
Plajına kurulmak istenen polipropilen üretme tesisine ilişkin
açıklaması
26.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, İstanbulun düşman işgalinden
kurtuluşunun 99uncu yıl dönümüne, motorin ve benzin fiyatına
üst üste yapılan zamlara, yirmi yıllık Adalet ve Kalkınma
Partisi iktidarının ülkeyi getirdiği duruma, devlet yönetmeye
namzet olan İYİ Partinin millî meselelerdeki tavrının net
olduğuna ve intihar eden polislerle ilgili İstanbul Emniyet
Müdürlüğünün yapmış olduğu açıklamaya ilişkin
açıklaması
27.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
İstanbulun işgalden kurtuluşunun 99uncu yıl dönümüne ve
6-7 Ekim olaylarının 8inci yılına ilişkin
açıklaması
28.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, 6-7 Ekimin yıl dönümüne ve Kobani kumpas
davasına ilişkin açıklaması
29.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, 6 Ekim
İstanbulun düşman işgalinden kurtuluşunun 99uncu yıl
dönümüne, basın özgürlüğünün önemine ve muhalefet partilerinin
Sayıştayın raporları doğrultusunda devletin
harcamalarını kontrol ettiğine ilişkin açıklaması
30.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın, İstanbulun işgalden kurtuluşunun 99uncu yıl
dönümüne, 6-7 Ekim 2014 olaylarının yıl dönümüne, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
31.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
32.- Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin, süt ve et
üreticilerinin üretim yapamaz hâle geldiğine ilişkin
açıklaması
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Eskişehir
Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu ve arkadaşları tarafından,
polisleri intihara sürükleyen sorunların tespit edilmesi ve polis
intiharlarının önlenmesi için çözüm yollarının belirlenmesi
amacıyla 12/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 6 Ekim 2022 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, yolsuzluk
iddialarının araştırılması amacıyla
6/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 6 Ekim 2022 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Tekin Bingöl
ve arkadaşları tarafından, TÜİKin istatistik araştırmalarının
değerlendirilmesi, yüksek enflasyona karşı
sağlıklı politikalar ile enflasyonun halk üzerindeki
yıkıcı etkilerinin giderilmesine yönelik çözüm önerilerinin
belirlenmesi amacıyla 6/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 6 Ekim 2022 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir,
İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ve 64 Milletvekilinin
Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4471) ile Dijital Mecralar
Komisyonu ve Adalet Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 340)
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, yurt dışında eğitim gören bir
kişinin denklik alamamasına,
Yurt dışında eğitim gören bir
kişinin denklik alamamasına,
Yurt dışında eğitim gören bir
kişinin denklik alamamasına,
KKTC'deki üniversitelerden mezun olanların
denklik sorununa,
Yurt dışında eğitim gören bir
kişinin denklik alamamasına,
Yurt dışında eğitim gören bir
kişinin denklik alamamasına,
Yurt dışında eğitim gören bir
kişinin denklik alamamasına,
Yurt dışında eğitim gören bir
kişinin denklik alamamasına,
Yurt dışında eğitim gören bir
kişinin denklik alamamasına,
Yurt dışında eğitim gören bir
kişinin denklik alamamasına,
Yurt dışında tıp eğitimi
gören kişilerin TUS'a katılma zorunluluğunun kaldırılması
talebine,
Yurt dışında eğitim gören bir
kişinin denklik alamamasına,
Yurt dışında eğitim gören bir
kişinin denklik alamamasına,
Yurt dışındaki üniversitelerden mezun
oldukları hâlde ülkemizde diploma denkliği verilmeyen kişilerin
sorunlarının giderilmesi talebine,
Yurt dışındaki bir üniversiteden
mezun olduğu hâlde ülkemizde diploma denkliği verilmeyen bir
kişiye,
Yurt dışındaki bir üniversiteden
mezun olduğu hâlde ülkemizde diploma denkliği verilmeyen bir
kişiye,
Yurt dışında eğitim gören bir
kişinin denklik alamamasına,
Yurt dışında eğitim gören bir
kişinin denklik alamamasına,
Yurt dışındaki bir üniversiteden
mezun olduğu hâlde ülkemizde diploma denkliği verilmeyen bir
kişiye,
Yurt dışındaki bir üniversiteden
mezun olduğu hâlde ülkemizde diploma denkliği verilmeyen bir
kişiye,
Yurt dışındaki bir üniversiteden
mezun olduğu hâlde ülkemizde diploma denkliği verilmeyen bir
kişiye,
Yurt dışındaki bir üniversiteden
mezun olduğu hâlde ülkemizde diploma denkliği verilmeyen bir
kişiye,
Yurt dışındaki bir üniversiteden
mezun olduğu hâlde ülkemizde diploma denkliği verilmeyen bir
kişiye,
Yurt dışındaki bir üniversiteden
mezun olduğu hâlde ülkemizde diploma denkliği verilmeyen bir
kişiye,
Yurt dışında eğitim gören bir
kişinin denklik alamamasına,
Yurt dışında eğitim gören bir
kişinin denklik alamamasına,
İlişkin soruları ve Millî Eğitim
Bakanı Mahmut Özerin cevabı (7/66072), (7/66073), (7/66074),
(7/66075), (7/66081), (7/66082), (7/66083), (7/66084), (7/66085), (7/66088),
(7/66596), (7/66948), (7/66950), (7/67522), (7/67524), (7/67525), (7/68029),
(7/68030), (7/68352), (7/68353), (7/68354), (7/68355), (7/68356), (7/68357),
(7/68393), (7/68394)
2.- Şanlıurfa Milletvekili Ayşe
Sürücü'nün, Şanlıurfa ve Antalya arası doğrudan uçak seferi
koyulması talebine ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/68765)
3.- Samsun Milletvekili Neslihan
Hancıoğlu'nun, Samsun'da Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlara ait binaların depreme karşı
dayanıklılığına ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal
Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/68921)
4.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlu'nun, koruyucu aileler tarafından evlat edinilen
yabancı uyruklu çocuk sayısına ilişkin sorusu ve Aile ve
Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/68929)
5.- Muğla Milletvekili Süleyman Girgin'in,
Muğla Yatağan Devlet Hastanesinin bulunduğu bölgeye kavşak
yapılması talebine ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/69048)
6.- Şırnak Milletvekili Hüseyin
Kaçmaz'ın, koruma altına alınan bir çocuğa ilişkin
sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın
cevabı (7/69078)
7.- Isparta Milletvekili Aylin Cesur'un,
Isparta'nın Yalvaç ilçesine bağlı Yağcılar köyündeki
Yeni Mezra Mahallesine imam atanması talebine ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın
cevabı (7/69239)
8.- İstanbul Milletvekili Oya Ersoy'un, 24
Temmuz 2022 tarihinde Bursa'da bir dairede alıkonulduğu tespit edilen
bir çocuğa ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı
Derya Yanık'ın cevabı (7/69266)
9.- Yalova Milletvekili Özcan Özel'in, pilot
istihdamına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/69367)
10.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlu'nun, Edirne-Halkalı tren seferlerinde yaşanan
aksamalara ve Halkalı-Kapıkule Hızlı Tren Projesinin
akıbetine ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/69486)
11.- Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs'ün,
Fatsa-İslamdağ-Korgan karayolunun ne zaman tamamlanacağına
ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil
Karaismailoğlu'nun cevabı (7/69871)
12.- Mersin Milletvekili Ali Mahir
Başarır'ın, Sabiha Gökçen Havalimanının ikinci pisti
yapılırken zarar gören TEM bağlantı yolu tünellerinin
güçlendirilmesi için yapılan ihaleye ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun
cevabı (7/70029)
13.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlü'nün, son bir yılda devlet koruması altına
alınan ve koruyucu aile yanına yerleştirilen çocuk
sayısına ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı
Derya Yanık'ın cevabı (7/70060)
14.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlü'nün, koruyucu aileye verilen çocukların desteklenmeleri
için yürütülen çalışmalara ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal
Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/70182)
15.- Muş Milletvekili Şevin
Coşkun'un, Muş'un Varto ilçesine bağlı bazı köylerin
yol sorununa ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/70260)
16.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlü'nün, Ulusal Ziyaret Programı kapsamında
yapılacak ziyaretlere ve sosyal yardımlara ilişkin sorusu ve
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı
(7/70390)
17.- Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç
Koçyiğit'in, Ulusal Ziyaret Programı Genelgesi'ne ilişkin sorusu
ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı
(7/70538)
18.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlü'nün, Bakanlık ile Bakanlığa bağlı
kurum ve kuruluşlara yönelik başlatılan icra takiplerine
ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya
Yanık'ın cevabı (7/70539)
19.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan'ın,
Bakanlık tarafından 2022 yılı bütçesi kapsamında
yapılan araç ve bina kiralamalarına ilişkin sorusu ve Aile ve
Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/70541)
20.- Iğdır Milletvekili Habip Eksik'in,
bir gazete hakkında verilen resmî ilan ve reklam verme yasağı
kararına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/70681)
21.- Ankara Milletvekili Yıldırım
Kaya'nın, ÖSYM'de çalışan bazı görevlilerin yerinin
değiştirilmesine,
Ankara'da bir lisede sınıfta kalan
öğrenci sayısının fazlalığına,
- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlu'nun, üniversitelerde psikoloji bölümü için sıralama
şartı getirilmesi talebine,
İlişkin soruları ve Millî Eğitim
Bakanı Mahmut Özerin cevabı (7/70722), (7/70837), (7/70842)
22.- Batman Milletvekili Ayşe Acar
Başaran'ın, İstanbul'da gözaltına alınan bir
gazetecinin kötü muameleye maruz kaldığı iddiasına
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın
cevabı (7/71113)
23.- İstanbul Milletvekili Oya Ersoy'un, ülke
genelinde iptal edilen konser ve etkinliklere,
Gözaltına alınan bazı gazetecilere
kötü muamelede bulunulduğu iddiasına,
İlişkin soruları ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın
cevabı (7/71116), (7/71118)
24.- Ankara Milletvekili Yıldırım
Kaya'nın, ülkemizde üniversite eğitimi gören yabancı uyruklu
öğrencilere ve bu kişilere ayrılan kontenjana ilişkin
sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın
cevabı (7/71119)
25.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
ASDEP bünyesinde sosyal hizmet uzmanı olarak görev yapan kişilerin
Ulusal Hane Ziyaretleri Programı kapsamında siyasi propaganda
yaptığı iddiasına ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/71148)
26.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'nın,
emeklilerin promosyon ödemelerine ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal
Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/71155)
27.- İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş
İlgezdi'nin, DÖSİMM personelinin sanatçı kadrosuna geçirilmesi
talebine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri
Ersoy'un cevabı (7/71210)
6
Ekim 2022 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.02
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Necati
TIĞLI (Giresun), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 4üncü
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz Uşakın
düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Uşak Milletvekili İsmail Güneşe
aittir.
Buyurun Sayın Güneş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Uşak Milletvekili İsmail Güneşin,
Uşakın düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Uşak ilimizin düşman
işgalinden kurtuluşunun 100üncü yılı münasebetiyle
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Gazi
Meclisimizi ve ekranlarının başında bizleri izleyen aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros
Mütarekesiyle bir yandan Birinci Dünya Savaşı'nın sona
erdiği, silahların sustuğu ilan edilirken diğer yandan da
Anadolu toprakları üzerinde emperyalist amaçlar besleyen itilaf devletleri
harekete geçmiş, Anadolu topraklarını işgal etmeye
başlamışlardır. Tüm yurtta olduğu gibi, Uşak
şehrimizde de İbrahim Tahtakılıç, Besim Atalay gibi
şehrin ileri gelenlerinin öncülüğünde, halkın desteğiyle,
Uşak Hücum Taburu, Uşak Akıncı Müfrezesi, Uşak Millî
Piyade Taburu ve Uşak Eşraf Alayının kurulması
sağlanmıştır. Bu birlikler, Salihli, Alaşehir ve
Uşak cephelerinde Yunanlıların durdurulması ve
yıpratılmasına yönelik askerî hareketlerde aktif olarak görev
yapmışlardır. Askerler için gerekli bazı malzemelerin
üretimi için Uşak'taki iplik dokuma fabrikaları, tabakhaneler,
değirmenler, küçük esnaf işletmeleri ve evdeki dokuma tezgâhları
devreye sokulmuştur. Uşak halkı tarafından kurulan ve
gönüllülerden olan Uşak Hücum Taburu 23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi açılırken bu kutsal mekânın korunmasında
görev almıştır. 1 Ağustos 1920 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi üyelerinden oluşan bir heyetle Uşaka gelen Mustafa
Kemal Paşa, Kuvayımilliye birliklerini denetlemiş, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde yaptığı konuşmada Uşak
halkının gösterdiği fedakârlıktan övgüyle söz
etmiştir. 29 Ağustos 1920 tarihinde Yunanlılar tarafından
işgal edilen Uşak şehri iki yıl Yunan işgali
altında kalmıştır. Yunan askerlerinin işkence ve
zulmüne maruz kalan Uşak şehri 26 Ağustos 1920 tarihinde
başlayan Büyük Taarruz sonrasında 1 Eylül 1922 tarihinde tekrar özgürlüğüne
kavuşmuştur.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Ya, işgal
mişgal yok, kurşun sıkılmamış, Yalan
söylüyorsun. diyorlar.
(Uğultular)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, çok
gürültü var, biraz sessiz lütfen, lütfen.
İSMAİL GÜNEŞ (Devamla) Perişan
bir vaziyette geri çekilen Yunan ordusu boşalttığı
şehirleri ateşe vermekten geri kalmamış, Yunanlılar
tarafından çıkartılan yangın sonucu Uşakta 650 ev,
100 mağaza ve dükkân, 1 resmî bina, 2 okul, 1 hastane, 5 han ve otel, 5
cami ve mescit, 4 medrese, 2 kiremithane, 2 fabrika olmak üzere toplam 801 bina
yakılmıştır.
Yunanlılar sadece binaları, evleri
yıkmakla kalmamış; savunmasız insanlara, dinî mabetlere en
alçakça saldırılarda bulunmaktan çekinmemişlerdir. Bu hain
saldırılara maruz kalanlardan biri de bu yüce Meclisin çatısı
altında Kütahya Milletvekili olarak görev yapan Besim Atalayın
annesi ve kız kardeşidir. Uşak şehri Yunan işgaline
girdiğinde ailesini Ankaraya götürmesi tavsiye edildiğinde Herkesin
ailesi Uşakta iken ben ailemi Ankaraya götüremem. der ve ailesi ile
kız kardeşlerini Uşakta bırakır. Yunanlılar
Uşaktan çekilirken Besim Atalayın evini de yakarlar. Bu
yangını önlemek isteyen annesi Halime Hanım yaralanır ve
kız kardeşi Ayşe şehit edilir. Besim Atalayın annesi,
ölüm döşeğinde, etrafında ağlaşan torunlarına
Evlatlarım, ağlamayın, biz bugünleri arıyorduk. İşte
askerlerimiz şehre girdi. Elbette bizim gibi şehitler ve kurbanlar
olacak ki bu topraklar kâfirlerden kurtulsun. Şehit olursam
kızım ile beni aynı mezara koyun, her ikimiz de yüce
Allahın huzuruna birlikte çıkalım. der. Besim Atalay
şehitlerin vasiyetini yerine getirir ve kitabede şu ifadeler yer
alır:
Burası mezar değil, bir kalp gibi
atıyor/Anne-kız iki şehit, kucaklaşmış
yatıyor.
ALİ ŞEKER (İstanbul) İsmail
Kahramana da anlatın bunları, İsmail Kahraman da dinlesin.
İzmir işgal edilmiş mi, yok Uşak işgal edilmiş
mi
diyordu Kahraman. Sözüm ona kahraman(!)
İSMAİL GÜNEŞ (Devamla) 1922
yılı Başkomutanlık Meydan Muharebesinde perişan olan
Yunanistanın Küçük Asya ordusu, Uşakın Banaz ilçesine
doğru Çamsu ve o zamanki adıyla Çeçe köyü civarındadır.
Afyon-İzmir demir yoluna ulaşmak isterler ve Murat
Dağının eteklerinde koyunlarını otlatmakta olan
Çeçeli Kara Murat çobana rastlarlar. Çobandan kendilerini demir yoluna
götürmelerini isterler. Çeçeli Kara Murat Yunan askerlerini Murat
Dağının derinliklerine ve Türk askerlerine doğru götürür.
Sonunda kendilerinin yanlış yola doğru götürüldüğünü
anlarlar. Yunanlı komutan Bizi yanlış yöne getirmişsin,
bunun sonucunun ölüm olduğunu bilmiyor musun? diye
bağırdığında Çeçeli Kara Murat Benim görevim bu,
senin görevin de öldürmek. der ve süngülenerek şehit edilir.
Yunan ordusunun Başkomutanı General
Trikopis, 2 Eylül 1922 tarihinde Uşak yakınlarındaki Göğem
köyünde 5inci Kafkas Tümeni Komutanı Dadaylı Halit Akmansü Bey
tarafından esir edilir. 3 Eylülde, bugünkü Uşak Etnografya Müzesinde
huzuruna çıkarılan Yunan generali büyük bir nezaketle
karşılayan Gazi Mustafa Kemal Paşa, General Trikopisin elini
sıkarak Üzülmeyin General, savaş bir talih oyunudur, bazen en iyisi
de kaybeder. Siz üzerinize düşen vazifeyi yaptınız. diyerek
teselli etmeye çalışır ve Türkün
alicenaplığını bir kez daha gösterir. Yunan ordusu Başkomutanının
Uşak yakınlarında esir edilmesi olayı, sadece Millî
Mücadele döneminin değil Türk tarihinin önemli bir dönüm
noktasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ŞEKER (İstanbul) İsmail
Kahramana da anlatın bunları.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
İSMAİL GÜNEŞ (Devamla) Buradan
Yunanistana seslenmek istiyorum ve diyorum ki: Tarihi, tarihlerini iyi
okusunlar.
ALİ ŞEKER (İstanbul) İsmail
Kahraman okusun.
İSMAİL GÜNEŞ (Devamla)
Geçmişte İngiltere ve Fransanın teşvikiyle Türklere
saldıran Yunanlılar nasıl bir hüsrana uğramışsa
günümüzde de yükselen Türkiyenin önünü kesmek isteyen, dış güçlerin
oyuncağı hâline gelen Yunanistan aynı hüsrana
uğrayacaktır. Türk milletinin gücü, kudreti ve
bağımsız yaşama azmi Yunanistana tekrar tekrar
hüsranı yaşatacaktır. Uşak şehri gerek cephe gerisi
hizmetlerin yürütülmesinde gerekse silahlı birliklerini oluşturarak
Yunan ordusuna karşı mücadele edilmesinde üzerine düşen görevi
fazlasıyla yapmış, yüzlerce evladını bu uğurda
şehit vermiştir.
Başta Gazi Mustafa Kemal Paşa olmak üzere
Kurtuluş Savaşında ve yurt savunmasında şimdiye kadar
şehadet şerbeti içen tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi minnetle
yâd ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Balıkesirde düzenlenen Birleşmiş Milletler Dünya Habitat
Günüyle ilgili söz isteyen Balıkesir Milletvekili Sayın Mustafa Canbeye
aittir.
Sayın Canbey.
2.- Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbeyin,
Balıkesirde düzenlenen Birleşmiş Milletler Dünya Habitat
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, Çanakkale Zaferi kahramanı Seyit
Onbaşının, Kurtdereli Mehmet Pehlivanın, Zağanos
Paşanın, Ömer Seyfettinin, Hasan Basri Çantayın, İmam
Birgivinin, Dursunbeyli Sarı Hocanın, Gönenli Mehmet Efendinin,
Bandırmalı Ali Efendinin, yiğitlerin, kahramanların,
âlimlerin, şehitlerin diyarı, Millî Mücadele Döneminde Atatürk'ün
hutbe verdiği, İstiklal Şairimiz Mehmet Akifin Ey
Balıkesir, hani, gök kubbenin altında görülmüş mü eşin?
dediği, Kuvayımilliyenin başkenti, kuruluşun ve
kurtuluşun kenti, büyüyen ve yükselen şehir Balıkesirden söz
edeceğim sizlere. 3 Ekimde, mavisiyle, yeşiliyle,
tarımıyla, turizmiyle, sanayisiyle, zengin tarihî ve kültürel
mirasıyla âdeta cennetten bir köşe olan Balıkesirimizde
Birleşmiş Milletler Dünya Habitat Gününü kutladık. İlk
olarak 1986 yılında kutlanmaya başlanan ve bu hafta
başı, 3 Ekimde seçim bölgem olan güzel şehrim Balıkesirde
düzenlenen Birleşmiş Milletler Dünya Habitat Günü her yılın
ekim ayının ilk pazartesi günü yapılıyor. Tüm
insanların en temel hakkı olan barınma konusunda
çalışmalar yapmak, kentlerde yaşanan yoksulluk, yoksunluk,
evsizlik ve eşitsizlik sorunlarına dikkat çekmek ve tüm
yerleşimlerde bu hakkı elde etme konusunda yaşanan eksiklikleri
gidermek amacıyla dünyanın çeşitli kentlerinde kutlanan çok özel
bir gündür aslında. Geçtiğimiz yıllarda New York, Londra, Dubai,
Brüksel, Washington, Şanghay gibi metropol şehirlerde kutlanan Dünya
Habitat Günü bu sene Kimse Geride Kalmasın temasıyla şehrimiz
Balıkesirimizde kutlandı. Dünyaca ünlü şehirlerin ev
sahipliği yaptığı bu özel programın bu yıl
ülkemizde ve güzel şehrimiz Balıkesirimizde kutlanması bizler
için gerçekten büyük bir iftihar vesilesidir. Birleşmiş Milletler temsilcilerinin,
110 farklı ülkeden belediye başkanlarının ve birçok ülkeden
üst düzey yöneticinin katıldığı program yine 110 ülkede ve
7 dilde canlı olarak yayınlanmıştır.
Bu noktada, Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğana, Sıfır Atık Projesiyle dünyaya
örnek bir model sunan ve yine, Habitat Gününün ülkemizde düzenlenmesi
noktasında büyük emekleri olan Sayın Emine Erdoğan
Hanımefendiye, Bakanımız Sayın Murat Kuruma ve
Balıkesirimizin çalışkan, başarılı Belediye
Başkanı Sayın Yücel Yılmaza teşekkür ediyoruz.
Turizmden gastronomiye, sanayiden et ve süt
ürünlerine, zeytinyağına kadar sahip olduğu tüm güzellikleriyle,
bu güzellikleri Türkiye ve dünyaya tanıtmak amacıyla, her alanda
gelişen Marka Şehir Balıkesir vizyonuyla şehrimiz için
yaptığımız çalışmaların meyvelerini
verdiğini görmek bizler için gurur verici.
Şehrimizin yurt içi ve yurt
dışında tanıtımı için yürüttüğümüz
çalışmaları saymakla bitiremeyiz ama bir kısmına
kısaca değinmek istiyorum. Misya Yürüyüş Yolları Projesiyle
Balıkesirimizin Edremit, Erdek, Dursunbey, Gömeç, İvrindi, Kepsut,
Sındırgı ve Susurluk ilçelerinde toplam 22 yürüyüş
rotası oluşturarak ve 3 ahşap seyir terasının
yapımını tamamlayarak doğa sporları ve ekoturizm
potansiyelimizi artırdık.
Lezzetli peynirleriyle dünyanın en iyi
şehirleri arasında yer alan 50 peynirli şehir Balıkesir,
bunun yanında enfes zeytin ve zeytinyağlarıyla, lezzetleri ve
yöresel mutfağıyla gastronomi turizminin öne çıkan
rotalarından biridir. Yüksek sağlık ve esenlik turizmi
potansiyeli ve gastronomisiyle 2019 yılında Avrupa Komisyonu
tarafından verilen EDEN seçkin destinasyon ödülüyle Türkiyenin ulusal
turizm alanı seçilirken 2001 yılında ise UNESCOdan ödül
almıştır.
Cumhurbaşkanlığı himayesinde
düzenlenmeye başlanan 21-27 Mayıs Türk Mutfağı Haftası
kapsamında Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın kıymetli eşi Emine Erdoğan Hanımefendi
ile Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoyun
katılımıyla Edremit Körfezinde merkez etkinlik festivali
gerçekleştirdik. 50 çeşit peynirimizle coğrafi işaretle
tescillenen birbirinden lezzetli yöresel ürünlerimizle şehrimize özgü
lezzetlerimizin tüm dünyaya tanıtıldığı 2-5 Haziran
Balıkesir Uluslararası Kahvaltı Festivalimizi de Haziran
ayında gerçekleştirdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) - Toplam 16 coğrafi
işaretinin 12si gıda ürünü olan ve Türkiyeyi doyuran lezzet dolu
şehir Balıkesirin Edremit, Burhaniye ve Ayvalık
zeytinyağları, Edremit yeşil çizik zeytini, Balıkesir
höşmerim tatlısı, Balıkesir kuzu eti, Manyas kelle peyniri,
İvrindi kelle peyniri, Susurluk ayranı, Susurluk tostu,
Kapıdağ mor soğanı, Savaştepe Sarıbeyler
seferberlik çöreği, Balıkesir pullusu, Gönen iğne oyası,
Yağcıbedir halısı ile Marmara mermeri ürünlerinde
coğrafi işaret bulunmaktadır. Yaklaşık 17 bin
kilometrekarelik yüz ölçümüyle İda Madra Jeoparkı, Türkiyenin kuzey
batısında Balıkesirin tamamını, Çanakkalenin
Ayvacık ve Ezine ilçeleri ile İzmirin Bergama ilçesini de
kapsamaktadır.
Balıkesir, UNESCO Öğrenen Şehirler
Küresel Ağına da dâhil olan bir şehirdir. Geleceğin
şehirleri arasında yer almak için büyük mesafe kateden
Balıkesirimize siz değerli vekillerimizi ve bütün vatandaşlarımızı
davet ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Canbey.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ya, gerçekten
Balıkesir çok güzel bir şehir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ürünlerin de gelmesi
gerekiyor biraz.
BAŞKAN Sayın Canbey, süreniz doldu.
Afiyet olsun. (Gülüşmeler)
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Sağ olun
Başkanım.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Su da mı
içemeyecekler Sayın Başkanım? (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Tabii ki kulislerde istediğinizi
yapabilirsiniz Sayın Bülbül, sıkıntı yok.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden
Bozüyük Belediyesi Kız Voleybol Takımına Hoş geldiniz.
denilmesi
BAŞKAN Bozüyük Belediyesi Kız Voleybol
Takımı Genel Kurulu ziyaret ettiler; hoş geldiniz diyorum.
(Alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
3.- İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlunun, İstanbulda halkın yaşadığı
gerçek sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
İstanbulda halkın yaşadığı gerçek sorunlar
hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğluna
aittir.
Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbulda
halkın yaşadığı gerçek sorunlar hakkında gündem
dışı söz aldım, selamlarımı sunarım.
Bugün İstanbul'un kurtuluş günüdür, kutlu
olsun. Dört yıl on ay yirmi üç gün işgal altında kalan Türk
başkentini kurtaran Atatürk başta olmak üzere bütün komutanları,
Mehmetçikleri ve o günün İstanbul'unda işgale direnen
kadın-erkek bütün kahramanlarımızı şükranla
anıyor, rahmet diliyorum.
Herkesin bildiği gibi, İstanbul,
sığınmacı ve kaçaklarla birlikte 18 milyonu aşan
nüfusuyla sadece ülkemizin değil Avrupa'nın da en büyük
şehridir. Coğrafi konumu ve taşıdığı tarihî
mirasın önemi dolayısıyla da en önemli ilimizdir. Diğer 80
ilimizden göç ederek yerleşen vatandaşlarımız ile
dünyanın 140 civarında ülkesinden çoğunluğu kaçak yollarla
gelmiş olan insanların da hayat mücadelesi verdiği bir yerdir.
Dışarıdan bakanlar İstanbul'da
hep mutlu insanların yaşadığını zanneder.
Eğlence dünyasının neşeli görüntüleri yanında kolay ve
çok para kazananların olduğu izlenimleri öyle bir görüntüye yol açsa
da gerçekler hiç de öyle değildir. İşte bu sebeple,
İstanbul halkının yaşadığı gerçek
sorunları dile getirmek istiyorum. İYİ Parti olarak
İstanbul İl Başkanlığı tarafından düzenlenen
Anlat İstanbul isimli program kapsamında 39 ilçenin 963
mahallesinde saha çalışması yapılmıştır.
Türk siyasi tarihine örnek oluşturacak nitelikte olduğunu
düşündüğüm bu çalışma beş aya yakın
sürmüştür. Ağırlıklı olarak esnaf gezdik.
Alışveriş yapan, sokakta gezen, parkta ve kafede oturan
vatandaşlarla konuştuk. Muhtarların çoğunu ziyaret ettik.
Sivil toplum kuruluşlarında sohbetlere katıldık. Kanaat
önderleriyle konuştuk. Ev ziyaretlerinde bulunduk, sofralarına
oturduk. Kısaca, her kesimden 1 milyon civarında
vatandaşımızla muhatap olduk. Milletvekillerimiz,
kurucularımız, genel merkez, İstanbul il ve ilçe yöneticilerimiz
ve belediye meclis üyelerimizle yürütülen çalışmalarda ekiplerde
görevli olan arkadaşlarımız vasıtasıyla bütün istek ve
şikâyetleri tespit etmiş olduk. Elde edilen bilgiler tasnif edilmek
suretiyle başlıklar hâlinde düzenlenmiştir. Birinci sırada
yüzde 59la ekonomik konular yer almaktadır. İkinci sırada
sığınmacılar sorunu var. Yol, kaldırım, park gibi
sorunların yer aldığı belediyelerle ilgili şikâyetler
üçüncü sıradadır. Sonra, sırasıyla, okul ve yurt gibi
eğitim sorunları, ulaşım ve trafik sorunu, uyuşturucu
belası, deprem, imar ve kentsel dönüşüm, doktor ve ilaca
erişimdeki sağlık sorunları, tarım, güvenlik ve özel
istekler yer almaktadır. Sorunlar ve istekler ilçelerin ekonomik ve sosyal
durumlarına bağlı olarak farklılıklar göstermektedir.
Fatih ve Esenyurt'ta sığınmacı sorunu birinci sırada
yer alırken Çatalca ve Silivri'de tarım, Güngören, Zeytinburnu,
Beyoğlu, Beykoz, Ataşehir ve Pendik gibi ilçelerde kentsel dönüşüm
ilk sırada yer almaktadır.
Değerli milletvekilleri, ekonomik
sorunları biraz açmayı gerekli görüyorum. İstanbul'da küçük bir
azınlık dışında geçim sıkıntısı
çekmeyen yoktur. Elektrik, doğal gaz ve kira başta olmak üzere,
gıda maddeleri, okul malzemeleri ve daha pek çok konuda önlenemeyen fiyat
artışları, bir taraftan okulların açılması,
diğer taraftan kış mevsimine yaklaşılması
dolayısıyla halkımız iyice karamsarlığa
sürüklenmektedir. Biz, halkın yaşadığı gerçekleri ve
beklentileri dile getirmek suretiyle iktidar sahiplerine iletiyoruz, çözüm
getirilmesini samimiyetle arzu ediyoruz. İktidar, başarı
hikâyeleriyle zaman kazanmaya çalışsa da iktidara halkın
gerçekleriyle yüzleşmesini ve yaşanan sıkıntılara
kulak vermesini öneriyoruz. Diğer taraftan, duyduğumuz
sorumluluğun gereği olarak çözüme dönük projelerimizi teker teker
halka sunmaya devam ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, iktidar gücünü elinde
bulunduranlar türlü türlü vaatlerle algı yaratmak suretiyle halkı
beklentilere sokmakta ve her defasında hüsrana uğratmaktadır. Bu
durum, telafisi imkânsız ekonomik ve psikolojik sonuçlar
doğurmaktadır, her şeyden önce umutlar sönmektedir. Devleti
yönetenlerle birlikte devlet kurumlarına olan güven sarsılmakta ve
saygı ortadan kalkmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Nuhoğlu.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Hiç kimsenin
çocuklarımızın, gençlerimizin,
kadınlarımızın, kısaca topyekûn Türk milletinin
geleceğiyle oynamaya hakkı yoktur. En kısa zamanda bu
sorumsuzluk ve ciddiyetsizlik sona ermelidir.
Bu yasama yılında, İstanbulda ve
bütün ülkemizde, halkımızın beklediği çözümler
doğrultusunda yapılacak çalışmalarda biz varız ve
hazırız. Bu doğrultuda, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
faydalı ve başarılı bir dönemin geçmesini temenni eder,
saygılar sunarım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim.
Sayın Çelebi...
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
ehliyet affı ile memurlar ve diğer kamu görevlilerinin disiplin
cezalarının affedilmesine yönelik sicil affına ilişkin
açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Daha evvel, 9 Mart 2022de, benim de gündeme
getirmiş olduğum 3 aftan 2si, bedelli ve öğrenci affı
konuları çözüldü. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum.
Şimdi, sırada ehliyet affı var.
Biriken ceza puanları sebebiyle ehliyetlerine el konulan, Ekmek teknemize
dönmek istiyoruz. diyerek ehliyet affı talep eden
vatandaşlarımız bize ulaşmaktadır. Cana, mala zararı
olmayanlar için makul, kamu vicdanını yaralamayan bir düzenleme
yapılmalıdır.
Ayrıca, memurlar ve diğer kamu
görevlilerinin disiplin cezalarının affedilmesine yönelik sicil
affı düzenlemesi yapılmalıdır. Burada kritik olan husus
şudur: Geçmişte olduğu gibi Türk Silahlı Kuvvetleri
personeli sicil affından hariç tutulmamalı, lehte nasıp
düzeltmeleri de yapılmalıdır. Sicil affı, ehliyet affı
çözülmelidir diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Arkaz...
2.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın,
6 Ekim İstanbulun kurtuluş gününe ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
İstanbul 3 imparatorluğa başkentlik
yapmış dünyanın en büyük Türk ve İslam kentidir. Camileri,
tarihî eserleri, boğazı, Haliçi, adaları, yarımadası;
üç tarafı denizlerle çevrili dünyanın incisi güzel İstanbul.
Napolyon diyor ki: Dünya tek ülke olsa başkentini İstanbul
yapardım. 29 Mayıs 1453te Hazreti Fatih Sultan Mehmetin hatırası.
1918 yılında İngilizler Marmara Denizinde Yenikapı
yakınlarında gemilerini demirlediklerinde Atatürk Geldikleri gibi
giderler. dedi ve geldikleri gibi gittiler. 6 Ekim İstanbulun
kurtuluş gününü kutluyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Çepni...
3.- İzmir Milletvekili Murat Çepninin, Figen
Yüksekdağın Yıkılacak Duvarlar isimli şiir
kitabına ilişkin açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Sayın Başkan.
İki yıl önce basılıp
dağıtılan Yıkılacak Duvarlar isimli şiir
kitabı iki yıl sonra yasaklandı, yakılarak imhasına
karar verildi; hangi ülkede olduğuna siz karar verin. Eğer
yazarı devrimciyse, sosyalist bir kadınsa, hele de zindanlarda
faşizme meydan okumaya devam ediyorsa olsa olsa Meclisinde sansür
yasası görüşülen Türkiye olabilir. Kitabın yazarı Figen
Yüksekdağ, selamlıyoruz. Fikirleri ve duruşuyla çoktan
milyonların gönlünde ve zihninde yer etmiş
yoldaşımızın dediği gibi, duvarlar da
yıkılacak, kirli düzen de yıkılacak; özgürlük ve sosyalizm
mücadelesi mutlaka kazanacak. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kaya
4.- Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın,
açıklanan eylül ayı ihracat rakamlarına ilişkin
açıklaması
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Geçtiğimiz günlerde açıklanan eylül
ayı ihracat rakamları bir önceki yılın aynı ayına
göre yüzde 9,2 oranında artarak 22,6 milyar dolara yükseldi. Bu rakamla,
tüm zamanların en yüksek eylül ayı ihracat rekoru
kırılmış oldu. 2022 Eylül ayı itibarıyla TLyle
ihracat yapmış olduğumuz ülke sayısı 170e, TLyle
ihracat yapan firma sayımız ise 6.970e yükselmiştir. Yine 2022
yılı Eylül ayında TLyle yapılan ihracat oranı bir
önceki yılın aynı ayına göre yüzde 59 oranında
artış göstermiştir.
Rakamlardan da gördüğümüz üzere, Hükûmetimizin
uygulamış olduğu yatırım, üretim, istihdam, ihracat
odaklı büyüme stratejisi her geçen ay yeni rekorlar kırarak yoluna
devam etmektedir. Dünyadaki tüm ülkelerin ekonomik sıkıntılarla
boğuştuğu bir dönemde, Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye olarak bu
süreçten de başarılı bir şekilde çıkacağız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Aydın
5.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
Cumhurbaşkanı Erdoğanın 27 Haziranda Tip 1 diyabet
hastalarıyla ilgili verdiği müjdeye ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 27 Haziranda
Tip 1 diyabet hastalarıyla ilgili şu müjdeyi vermişti: Tip 1
diyabet hastası 0-14 yaş arası evlatlarımızla ilgili
bir müjdemiz var. Bu teşhisle insülin tedavisi gören
çocuklarımızın hayat kalitelerini artırmak amacıyla
yaklaşık 11.500 kişiye sürekli glikoz ölçüm cihazı ve
ikamesi bir cihaz temin edeceğiz. dedi. Aradan üç buçuk ay geçti, bu
çocuklar ve aileleri devamlı bu sıkıntıyı çekiyor ve
bize ulaşıyorlar ancak ne Çalışma Bakanlığı
ne de başka bir makam bu konuda bir adım atmadı.
Buradan bir kez daha hatırlatıyoruz: Bu
konuyu çözün. Masraflar çok arttı, sensörlerin fiyatları 3.000-3.500
liraları buldu ve çocuklar bu ölçümü sürekli yapamadığı
için büyük sıkıntı çekiyor. Bu konunun takipçisi olacağımızı
söylüyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
6.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın,
Zonguldak, Ereğli, Alaplı ve Akçakocayı Kocaali, Karasu ve
Sakaryaya bağlayan yol güzergâhının Melenağzı köyü
mevkisinden geçen kısmına ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Zonguldak, Ereğli, Alaplı ve
Akçakocayı Kocaali, Karasu ve Sakaryaya bağlayan yol
güzergâhının Melenağzı köyü mevkisinden geçen
kısmının çok dar olması ve köy içerisinden geçmesi
nedeniyle özellikle yaz aylarında birçok ölümlü ve maddi hasarlı
kazalar meydana gelmektedir. Yolun özellikle köy içerisinden geçen
kısmında kamulaştırma ve istimlak problemi nedeniyle
genişletme çalışması yapılabilmesi zor görünmektedir.
Burası için çözüm önerimiz -Ulaştırma Bakanımıza Düzce
ziyaretinde söylediğimiz gibi- bölgeden geçecek olan Karadeniz Sahil Yolu
Projesinin 5 kilometrelik
kısmının bir an önce tamamlanarak mevcut yolla entegrasyonunun
sağlanmasıdır. Bu yapıldığında hem yol
problemi ortadan kalkacak hem de devletin kasasından 2 sefer para
çıkmayacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Arık
7.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
otizmli Mehmet Eresin ölümüne ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Otizmli bir çocuğumuz İstanbulda bir
bakım merkezinde yeterliliği şüpheli kişilerce
boğazının üzerine basılarak nefessiz
bırakıldı ve öldü. Eğer ki bugün sansür koymaya çalıştığınız
sosyal medya olmasaydı bu vahim olayın da üzeri
kapatılacaktı. Tabii, bu Mehmet Eresin iktidar eliyle ilk nefessiz
bırakılması da değildi. Mehmet Eres de tüm otizmli
çocuklarımız gibi küçük yaşta tanı
aldığında, nitelikli eğitime
ulaşamadığında, bindiği toplu taşıma
araçlarından indirildiğinde, gittiği sosyal ortamdan
rahatsız edici bakışlarla kovulduğunda da sosyal devlet
tarafından nefessiz bırakılmıştı. Bu durum faili
açık bir cinayettir ama asıl fail, yeterliliği olmayan
kişilerin bakım merkezlerinde çalışmasına izin veren
ve denetlemeyen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığıdır;
asıl fail, Meclis Otizm Araştırma Komisyonunun raporu Meclise
sunmasına rağmen kalem dahi oynatmayan Meclistir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Öcalan
8.- Şanlıurfa Milletvekili Ömer
Öcalanın, Şanlıurfadaki GESlere ilişkin
açıklaması
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, Urfa yılda on iki ay güneş gören bir kenttir. Artık
GES sistemi yaygınlaşmaktadır ama EPDKnin
çıkardığı son yönetmelikle, lisanssız güneş
enerjisi üreten fabrika sahipleri, işletme sahipleri ürettiği
enerjiyi artık almayacaktır, fabrika da işletme de
tükettiği enerji kadar enerjiyi satın alacaktır. EPDK bu
yöntemle ne yapmak istiyor? Urfa bir güneş enerjisi merkezidir ve
artık GES orada yaygınlaşmaktadır, aslında GESlerin
önü açılması gerekirken bu yöntemle milyonlarca yatırım yapan
fabrika sahibi, işletme sahibi ve enerjisini EPDK yoluyla DEDAŞa
satan insanlarımızı mağdur etmektedir. Artık yerinden
enerji üretilmelidir, her köy her mahalle kendi enerjisini üretebilmelidir ama
Enerji Bakanlığı artık bir sorun hâline gelmiştir, sorunları
çözeceğine maalesef enerji
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Taşkın
9.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, milletimizin ve tüm İslam âleminin Mevlit
Kandilini tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
7 Ekim Cuma günü âlemlere rahmet olarak gönderilen
sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammedin (SAV) dünyayı
teşriflerinin seneidevriyesini idrak edeceğiz. Bu vesileyle,
milletimizin ve tüm İslam âleminin Mevlit Kandilini tebrik ediyorum.
Rabbimden bu mübarek gece vesilesiyle İslam dünyasının
birliğini, beraberliğini, dayanışmasını
güçlendirmesini; tüm insanlığın yürek açılarını
ve gözyaşlarını dindirmesini niyaz ediyorum.
Hazreti Muhammed (SAV), Yüce Allahın bütün
insanlığa rahmet ve hidayet vesilesi olarak gönderdiği son
peygamber ve rehberdir. O, güzel ahlakı tamamlamak için
gönderilmiştir. Sevgili Peygamberimizin sünneti Kuran-ı Kerimin
hayata dönüşmüş şeklidir, Kurandan sonra İslamın
ikinci temel kaynağıdır. Bu Mevlit Kandilinin sevgili
Peygamberimizi yakından tanıma, getirdiği ilahi davete yönelme
ve anlamaya vesile olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Şimşek
10.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
Mersindeki sulama suyu projelerinin ihalelerine ilişkin
açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, tarımda çiftçilerimizin
yaşadığı en büyük sorunlardan bir tanesi sulama suyu
projeleridir. Mersin, Türkiyenin yaş sebze meyve ihracatında en çok
ihracat yapan ilidir, Mersinde de birçok sulama suyu projesi
başlatılmış, bir kısmı hayata geçirilmiştir,
emeği geçen herkese teşekkür ediyorum ama başta Pamukluk
Barajı olmak üzere, baraj gövdesi ve tüneller bitmesine rağmen sulama
suyu ihalesi bir türlü gerçekleştirilememiştir. Yüzde 90ı biten
Pamukluk Barajının bir an önce -Adanadan Mersine kadar olan bütün
vadiyi sulayacak olan Türkiyenin 4üncü büyük barajıdır- hayata
geçirilmesi için buradaki sulama suyu ihalesinin acilen
yapılmasını, yine aynı şekilde Anamur Alaköprü,
Erdemli Aksıfat ve Sorgun, Değirmençay ve Erçel Barajlarıyla
ilgili de sulama suyu projelerinin ihalelerinin yapılmasını ve
bir an önce Mersinli hemşehrilerimizin hizmetine sunulmasını
talep ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Baltacı
11.- Kastamonu Milletvekili Hasan
Baltacının, Kastamonu Üniversitesi İhsangazi Meslek
Yüksekokuluna ilişkin açıklaması
HASAN BALTACI (Kastamonu) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kastamonu Üniversitesi İhsangazi Meslek
Yüksekokulu, 2022-2023 akademik yılına, prefabrikten inşa edilen
okul binasının başta ısınma sistemi olmak üzere
eksikleri tamamlanmadığı için depreme dayanıksız yani
çürük raporu olan mevcut binasında başlamıştır. Öğrencisinden
akademisyenine, çalışanından idarecisine 700ün üzerinde hayat
geçtiğimiz yıl olduğu gibi yine göz göre göre tehlikeye
atılmaktadır, prefabrik yapıların bu soruna çözüm
olmayacağı da açıktır. Sağlıklı ve güvenli
binalarda eğitim görmek tüm gençlerimizin hakkıdır. Sözü
verilen, yer tespiti tamamlanan, temeli kazılan meslek yüksekokulunun yeni
binası bir an önce İhsangaziye kazandırılmalıdır
çünkü her bir gencimiz değerlidir, İhsangazi değerlidir.
BAŞKAN Sayın Girgin
12.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
mazota yapılan zamlara ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Başkan.
AKP çiftçimizden esnafımıza,
işçimizden emeklimize toplumun tüm kesimlerine zam darbesi vurmaya devam
ediyor. İğneden ipliğe her şeyin fiyatı fahiş oranda
arttı, insanlarımız geçinemiyor.
Ürettiğinden kazanamayan çiftçimiz
tarımdan uzaklaşıyor. Ekim zamanı geldi, çiftçinin en çok
mazot kullanacağı dönemde mazota her gün zam var. Motorine bu gece
bir zam daha geliyor. Motorinde üç günlük toplam artış 4 lirayı
geçiyor, mazot fiyatı son zamla birlikte 27 lirayı aşıyor.
Bu yetmezmiş gibi sektör kaynakları yarın için yeni bir zamdan
daha söz ediyor. Unutmayın, çiftçiyi hor gören gıdayı da zor
görür. Siz bu zamlardan hiç utanmıyor musunuz, sıkılmıyor
musunuz? Zammınız batsın! Yeter artık, çekin elinizi
milletin cebinden! (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bülbül
13.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, süt
üretim maliyetinin yüksekliğine ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Ulusal Süt Konseyi
tarafından
İktidarın kötü ekonomi politikaları
nedeniyle yem, mısır silajı, yonca, saman fiyatları 3 kat
arttı. Son üç günde mazota 3 zam geldi. Çiftçilerin mazot ve elektrik
maliyetleri çiftçiyi bitirdi. Böyle giderse süt üretecek üretici kalmayacak,
fahiş fiyatlar nedeniyle tüketici süt alamayacaktır.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Sümer...
14.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, seçimler
yaklaştıkça saray iktidarının oyunlarının gün
yüzüne çıktığına ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Seçimler yaklaştıkça saray
iktidarının oyunları bir bir gün yüzüne çıkıyor.
Özellikle başta Adana ve yabancı uyruklu kişilerin göç
ettiği sınır illerimizde birçok hanede e-devlet üzerinden sorgulama
yapıldığında, orada oturan aileyle ilgisi olmamasına
rağmen onlarca kişinin aynı adreste kayıtlı
olduğu tespit edilmiştir. Adanada birçok belge var elimizde.
Bunların nasıl, ne şekilde kaydedildiği belli değil. Bu
kişiler yarın oy kullanacaklar, sağlık hizmeti alacaklar,
eğitim hizmeti alacaklar ancak kimdir bilen yok, nereden gelmişler
bilen yok, neye göre adresleri tanımlanmıştır bilen yok.
Düşünün, yaşadığınız evde resmî kayıtlara
göre sadece eşiniz ve çocuğunuz olması gerekirken haricinde
tanımadığınız 10 kişi daha kayıtlı. Saray
iktidarı artık ulusal bir güvenlik sorunudur.
Sınırlarımızı koruyamayanlar artık toplumun en
önemli yapısı aile kavramını dahi tehlikeye
atmıştır. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bulut...
15.- Tokat Milletvekili Yücel Bulutun, Tokattaki
mısır üreticilerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
YÜCEL BULUT (Tokat)
Cumhurbaşkanımız tarafından 22 Ağustosta
mısır alımı konusunda ton başına 5.750 TL'den
alım yapılacağı ifade edilmiştir. Şu an için
hasadı yapılan mısırın piyasa koşullarında
oluşan fiyatı 4.800 TL ile 5.100 TL civarında olup bu
miktarın çiftçimizin emeğini karşılamadığı
açıktır. Özellikle Erbaa, Niksar, Taşova ve Kazova
bölgelerindeki mısır üreticilerimiz Tarım Kredi
Kooperatiflerinin alım kotalarının
artırılmasını ve Toprak Mahsulleri Ofisinin de alım
yapmaya başlamasını, böylece Cumhurbaşkanımız
tarafından ilan edilen miktar üzerinden yapılacak alımlarla
piyasanın oluşmasını beklemektedir. Ayrıca, nakliye maliyeti
altında ezilen çiftçilerimiz için özellikle Erbaa ve Niksar bölgelerinde
Toprak Mahsulleri Ofisinin geçici alım merkezlerinin kurulması bölge
üreticisinin beklentisi olup bu konu tarafımızca takip edilecektir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Aycan...
16.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, Türk Medeni Kanununda yapılması gereken düzenlemelere
ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, Türk Medeni Kanunu'nun 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe
girmesi çok önemli bir gelişmedir. Sosyal hayatımızı
düzenleyen kanun özellikle kadın hakları açısından dönüm
noktasıdır, kutlanması gereken bir gündür. O günden bugüne
elbette sosyal hayatımızda önemli değişiklikler
olmaktadır ve kanunda da gerekli düzenlemeler yapılmaktadır.
Günümüzün en önemli sosyal sorunu ise
boşanmalardır. Boşanmalar ve boşanma davaları artmaktadır.
Milyonlarca kişinin bitmeyen boşanma davaları çok önemli bir
sosyal sorundur. Bu soruna mutlaka müdahale etmeli ve düzenleme
yapılmalıdır.
Boşanmayla ortaya çıkan en önemli sorun
ise çocukların velayetidir. Türk Medeni Kanununda mutlaka düzenleme
yapılarak çocukların velayetinin boşanmış olsalar da
anne ve babaya ortak olarak verilmesi zorunluluktur.
Boşanma sonrasında ortaya çıkan
önemli bir konu da yoksulluk nafakasıdır. Bu konuda da mutlaka
düzenleme yapılmalıdır. Nafaka ödeyen de nafaka alan da durumdan
memnun değildir.
BAŞKAN Sayın Fendoğlu
17.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal
Fendoğlunun, Şilan Barajı ve Beypınarı Göletine
ilişkin açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Seçim bölgem Malatyada
yaptığımız köy ziyaretlerimizde üreticilerimizden,
çiftçilerimizden ve hemşehrilerimizden aldığımız
talepleri yüce Meclisimiz aracılığıyla iletiyoruz. Bu
kapsamda, Malatya Battalgazi bölgemizde bulunan tarım arazilerinin
sulanmasında büyük bir öneme sahip olan ve 2015 yılından beri su
tutma testleri devam eden Şilan Barajı ve proje aşamasında
devam eden Beypınarı Göletiyle Fırıncı,
Hacıhaliloğluçiftliği, Söğüt, Elmalı, Beydağı,
Karaköy, Karakaş, Hacıyusuflar, Yarımcahan, Bağtepe,
Göller, Karatepe ve çevredeki köylerimizin tarım arazilerinin
sulanması sağlanacak olup Şilan Barajı ve
Beypınarı Göletinin planlama ve proje aşamalarının
Tarım Bakanlığımız tarafından tamamlanarak 2023
yılı yatırım planına alınması çiftçilerimiz
ve üreticilerimizin bizlere ilettiği taleplerdir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Başevirgen
18.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgenin,
Turgutlu ilçesinin TÜVTÜRK istasyonu ihtiyacına ilişkin
açıklaması
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ağustos ayı sonu itibarıyla Manisada
650 bin, Turgutlu ilçemizde ise 50 bin motorlu taşıt
bulunmaktadır. Turgutluda TÜVTÜRK araç muayene istasyonu
bulunmadığından vatandaşlarımız araç muayeneleri
için Manisa merkez ve Salihli ilçelerimize gitmek zorundalar. 180 bin nüfuslu
Turgutluda bir TÜVTÜRK araç muayene istasyonu kurulmasının zorunlu
hâle geldiğini daha önce de gündeme getirmiştik. İki yıl
önce Sayın Bakan, Bakan Yardımcısıydı ve konunun
değerlendirileceği sözünü vermişti ancak bugüne kadar ne kendisi
ne de iktidarın bölge milletvekilleri bir adım atmadı.
Vatandaşların mağduriyeti akaryakıta gelen yüksek zamlardan
dolayı daha da arttı. Mesafe, zaman, yoğunluk ve araç kusuru
nedeniyle tekrarlanan muayeneler yüzünden vatandaşlar büyük
sıkıntı çekiyor. Zaman kaybetmeden Turgutlu ilçemize bir TÜVTÜRK
istasyonu kurulmasını istiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Şevkin
19.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin,
Halk TV, Tele1 ve KRTye cezalar yağdığına ve Anadolu
basınının desteklenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Mecliste sansür yasası görüşülürken bugün
Halk TV, Tele1 ve KRTye cezalar yağdırdınız. Farklı
seslere, farklı renklere tahammülünüz yok, tek tip bir Türkiye yaratmaya
çalışıyorsunuz.
Yine, Anadolu basınının önündeki
zorluklar ve ağır mali yükümlülükler nedeniyle pek çok yerel
basın ve gazete kapılarına birer birer kilit vuruyor. Anadolu
basını diye tabir ettiğimiz yerel ve bölgesel gazetelerde
yayınlanan haberlerin etkisi tirajlarının çok ötesinde bir durum
teşkil etmektedir. Ayrıca, Türkiye genelindeki toplam yerel ve
bölgesel televizyon kanallarına da destek beklenmektedir. Gazete
sahiplerine, gazete ve televizyon çalışanlarına özel kredi
imkânları sağlanmalı; belediyelerin, oda ve borsaların, kamu
kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütlerinin medya sektörüne
gerek abone gerekse reklam desteğinde bulunması, basın
kuruluşlarına sigorta ve vergi indirimi sağlanması için
çalışma yapılmalıdır.
BAŞKAN - Sayın Kenanoğlu
20.- İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlunun, Cumhurbaşkanının 7 Ekim Cuma günü
Şahkulu Dergâhında katılacağı açılışa
ve Alevilerin taleplerine ilişkin açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Sayın
Başkan, Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanı 7 Ekim Cuma
günü Şahkulu Dergâhı'nda bir açılışa katılacak. 6
Alevi üst kurumu bu ziyaretle ilgili bir açıklama yaptılar ve
Polemik değil, hak istiyoruz. diyerek taleplerini sıraladılar.
Bu talepler, Alevilere eşit yurttaşlık kapsamında
cemevlerinin ibadethane olarak tanınması ve anayasal güvenceye
alınması, zorunlu din dersi uygulamasının müfredattan
çıkarılması, Diyanet İşleri
Başkanlığının lağvedilerek inançların
özgürleştirilmesi, devletin tüm katliamlarla yüzleşmesi şeklinde
oluşuyor. Bu talepler HDP Halklar ve İnançlar Komisyonu olarak da Alevilere
Eşit Yurttaşlık Hakkı kitapçığında bizim de
dile getirdiğimiz taleplerdir. Bu talepler sadece Aleviler için
değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik ve laik bir cumhuriyet
olması açısından da olmazsa olmaz taleplerdir. Biz de bu
taleplerin takipçisi olmaya devam edeceğiz.
BAŞKAN - Sayın Filiz
21.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, Gaziantep Organize Sanayi Bölgesinin yüksek elektrik fiyatları
nedeniyle kepenk kapatmak üzere olduğuna ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
1.200 iş yeri ile 240 bin kişiye istihdam
sağlayan Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi yüksek elektrik fiyatları
nedeniyle kepenk kapatmak üzere. Sanayi tüketimine göre yirmi dört saat
esasına göre çalışan fabrikalarda elektrik birim
fiyatlarında yaşanan yüzde 50ye varan artış ürün birim
fiyatındaki elektrik payını yüzde 50ye kadar
yükseltmiştir. Elektrik fiyatlarında destekleme bekleyen
sanayicilerimiz yabancı şirketlerle rekabet edemez duruma
geldiklerini ve elektrik fiyat artışlarının önüne
geçilmemesi durumunda işletmelerini kapatmak zorunda
kalacaklarını ifade ediyorlar. İlaveten, finans
kaynaklarına erişimde zorlanan sanayicimiz yüksek kredi faizinden
şikâyetçidir. Girdi maliyetlerindeki yükseliş, kurdaki hareketlilik
ve ekonomideki belirsizlikler sanayicimizi üretimden çekilmeye doğru
götürüyor. İktidara sesleniyorum: Bu kötü gidişe bir an önce Dur!
deyin, yoksa biz hazırız, biz çözeriz, az kaldı diyor, Genel
Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Gökçel
22.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, mazota
yapılan zamlara ilişkin açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
5 Ekimde mazotun litresine yapılan 1 lira 10
kuruşluk zammın ardından bugün de mazota 1 lira 39 kuruş
zam yapıldı. Aldığımız bilgilere göre bu gece
yarısından geçerli olmak üzere mazota 1 lira 50 kuruş yeni bir
zam daha yapılacağı söyleniyor. Tam çiftçilerin
tarlasını ekeceği dönemde mazota üç günde 4 liranın üstünde
zam yapmak vicdansızlıktır. Çiftçi tarlasını
nasıl sürecek; buğdayını, arpasını nasıl
ekecek? Vatandaş ekmeği, unu, bulguru bu şartlarda nasıl
alacak? AKPnin ülkemizi getirdiği nokta ortada. AKP demek, zam demek,
yoksulluk demek, enflasyon demek. Vakit geçmeden derhâl çiftçimize indirimli
mazot kullandırın.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Karahocagil
23.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, 2022 yılı itibarıyla AK PARTİ Hükûmetinin,
lideri Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde gerçekleştirdiği
çalışmalara ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Teşekkür ediyorum Başkanım.
2022 yılı itibarıyla AK PARTİ
Hükûmetinin, lideri Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde
gerçekleştirdiği çalışmaları anlatmaya devam ediyorum.
Özel gereksinimi olan çocuklarımız da dâhil olmak üzere okul
öncesinden yükseköğretime kadar fırsat eşitliğini her bir
çocuğumuza sunuyoruz. 5 yaş grubundaki okullaşma
oranını yüzde 78den yüzde 90a çıkardık, 2.133 anaokulunu
yatırım programına aldık. Daha önceden sadece 28 ilimizde
52 özel eğitim anaokulu bulunurken bu sayıyı şu anda 81
ilde 135 anaokuluna ulaştırdık; bu yılın sonuna kadar
165 yeni özel eğitim anaokulunu yaparak bu sayıyı da 6 kat
artırmak suretiyle 300e yükselteceğiz. Zaman evvelinde birilerinin
zorla yaptığı gibi Anayasayla verilen öğrenme ve
eğitim hakkını gençlerimizin ellerinden almıyor,
kısıtlamıyor, okullaşma oranını artırmak
için var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Aygun
24.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan
Aygunun, süt ve et üreticilerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Süt
ve et üreticimiz çıkmaz sokağa itildi, üretim yapamaz hâle geldiler;
maliyetlerini karşılayamayan çiğ süt fiyatı piyasada
işlemiyor. Süt üreticimiz süt ineklerini teker teker kesiyor. Bakanlık,
süt krizine çözüm bulmak için üretici ve sanayicilerle bir araya geldi, karar
çıkmadı. Dün de Gıda Komitesi toplandı, tam bir fiyasko;
maalesef dağ fare doğurdu. Süt fiyatları Hazine Bakanı
Nureddin Nebatinin insafına kalmış görünüyor ancak onun gözlerinde
ışıl ışıl dolar parlıyor. Borsa diyor,
dolar diyor ama gıda demiyor; enflasyonu düşük göstermek için
üreticilerimizi yok sayıyor. Amerikayı yeniden keşfetmeye gerek
yok, çözüm belli: Süt ve et üreticisinin girdi maliyetlerinin en önemli kalemi olan
yem maliyetleri yüzde 50 desteklenmeli. Süt üreticisine verilen 50 kuruş
prim desteği en az 3 liraya çıkarılmalı ve üç ayda bir
revize edilmelidir. Besicilerimize yine kilogram başına kesimde prim
desteği ödenmelidir, bu yapılmazsa et ve süt fiyatları
altın fiyatlarını geçer. İthalat çözüm değildir çünkü
elden gelen öğün olmaz, onunla da karın doymaz.
Teşekkür ediyorum Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Şahin
25.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, Burnaz
Plajına kurulmak istenen polipropilen üretme tesisine ilişkin
açıklaması
SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Erzinin
tarımını yok edecek, çevre katliamı yaratacak;
Hatayın tarımına, hayvancılığına,
ekolojisine ve insan sağlığına büyük darbe vuracak olan,
Burnaz Plajına kurulmak istenen polipropilen üretme tesisiyle ilgili
ortada herhangi bir ruhsat olmadan kazı çalışması
başlatıldı. Projeyle ilgili, Danıştaya, ÇED iptali ve
özel endüstriyel bölgelerle alakalı Cumhurbaşkanlığı
kararnamesinin iptali için açılan davalar sonuçlanmadan ve herhangi bir
ruhsat olmadan kazı çalışması başlatılması
asla kabul edilemez. Erzin halkının istemediği bu tesis için,
mevcut davalar devam ederken kim, nereden cesaret alıyor da bu kazı
başlatılıyor? Su kaynaklarını yok eden, tarım
alanlarını ve su kaynaklarını zehirleyerek insan
sağlığını ve doğayı hiçe sayacak ve çok
ciddi sağlık sorunlarına neden olacak olan bu tesisin bölgemizde
kurulmaması için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Hatayı
zehirleyecek olan bu garabet, rant ve talan projesinden derhâl vazgeçilmelidir.
BAŞKAN - Şimdi Sayın Grup Başkan
Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Dervişoğlu...
26.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, İstanbulun düşman işgalinden
kurtuluşunun 99uncu yıl dönümüne, motorin ve benzin fiyatına
üst üste yapılan zamlara, yirmi yıllık Adalet ve Kalkınma
Partisi iktidarının ülkeyi getirdiği duruma, devlet yönetmeye
namzet olan İYİ Partinin millî meselelerdeki tavrının net
olduğuna ve intihar eden polislerle ilgili İstanbul Emniyet
Müdürlüğünün yapmış olduğu açıklamaya ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İstanbulun düşman işgalinden kurtuluşunun
99uncu yılını kutluyorum. İstanbulu büyük fetihten sonra
yeniden vatan topraklarına katan, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk
olmak üzere Kurtuluş Savaşı kahramanlarımızı
rahmet, minnet ve saygıyla yâd ediyorum.
Brent petrol fiyatlarındaki düşüşün
ardından vatandaşlarımız indirim haberi beklerken motorin
ve benzin fiyatına iki gün üst üste zamlar yaptınız. Bu geceden
itibaren geçerli olmak üzere bir zam daha geliyor. Üst üste gelen zamlarla
birlikte motorinde üç günlük toplam artış 4 liranın üzerine
çıkacak. Akaryakıt zamlarıyla birlikte temel gıda
ürünlerine gelen zamlar da vatandaşlarımızın alım
gücüne ağır darbeler vurmaktadır. 1 paket makarna 12 lira,
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devem edin.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında giden hep
milletten olmuş, bedeli de her zaman Türk milleti ödemiştir. Bugün,
Türkiyede servet ve mülkiyet hızla el değiştiriyorsa,
vatandaşlarımız fahiş kira fiyatlarından dolayı
mağduriyet ve barınma sorunu yaşıyorsa, malımız,
mülkümüz, neyimiz varsa yabancılar tarafından yağmalanıyorsa
bunun gerçek sorumlusu iş başında bulanan iktidardır. Yapay
tartışmalarla milleti meşgul etme
alışkanlığını lütfen terk ediniz. Yirmi
yıllık iktidarınızın yıkıcı etkilerini
sarih bir şekilde özetleyecek bir veriyi sizinle paylaşayım da ne
hâle geldiğimizi Allah rızası için idrak edin. Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidara gelmeden önce, 2000 yılında Bulgarlar
Türkiyeye geldiğinde 1 lira almak için yaklaşık 4,4 leva ödemek
zorunda kalıyorlardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Şimdi, geldiğimiz noktada, Bulgarlar 1 leva vererek
9,5 lira alıyorlar. Türkiyeyi getirdiğiniz nokta budur, bu
gerçekleri görün. İktidar sahibi olmak yalnızca yetki sahibi olmak
değildir, aynı nispette sorumluluk sahibi olmayı da gerektirir.
O hâlde soruyoruz: Türk lirası Gürcistan para birimi lari
karşısında yüzde 134 değer kaybetti, bunun sorumlusu
kimdir? Türk lirası, yıllardır devlet olma
vasıflarını dahi tam ve kâmil yerine getiremeyen Irak
dinarı karşısında yüzde 113 değer kaybetti, bunun
mesulü kimdir? Türk lirası on bir yıldır iç savaş
yaşayan Suriye'nin para birimi Suriye lirası
karşısında yüzde 111 değer kaybetmiştir. Bundan
kendinize pay çıkaracak mısınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Çıkın ve hâlihazırda savaşta olan Rus
rublesi karşısında Türk lirasının nasıl yüzde 158
değer kaybettiğini bu millete izah edin.
Türkiye ve Libya arasında hidrokarbon
alanında mutabakat muhtırası imzalanması üzerine
bilindiği gibi Yunanistan'dan birtakım çıkışlar söz
konusu olmuştur. Yunanistan Başbakanı Miçotakis Parlamentoda
yaptığı konuşmada gerekirse askerî güce başvurmaya
hazır olduklarını ifade etmiştir. İYİ Parti için
aslolan, yalnız ve ancak Türk milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin
çıkarlarıdır. Biz bu konuda tarafız. Ege'de, Doğu
Akdeniz'de ya da nerede gerekiyorsa orada Türkiye'nin çıkarlarından
ve Türk milletinden yana olmaktan da asla vazgeçmeyeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bu konuda iktidar partisine sözümüz şudur: Dün Yunan
postalına ezdirdiğiniz Ege adalarında gösterdiğiniz
ferasetsizliği bugün Yunanistan'ın askerî müdahale tehditlerine
karşı da göstermeyiniz. Devlet yönetmeye namzet olan İYİ
Parti'nin millî meselelerdeki tavrı, duruşu, iradesi net ve
ortadadır.
Saygıdeğer milletvekilleri, bir yaraya
parmak basmak istiyorum, bitireceğim. Geçtiğimiz, geride
bıraktığımız son iki gün içinde 5 polis memurumuz
intihar etmiş, bunlardan 1i Allah'a şükür ki teşebbüs
safhasında kalmış, kurtulmuş, 4ü ise hayatını
kaybetmiştir. İstanbul Emniyet Müdürlüğü intihar eden polis
memurumuzla ilgili psikolojik sorunları ön plana çıkaran bir
açıklama yapmıştır. Bu açıklamayı bir sorumsuzluk
örneği olarak görüyoruz. İntiharların arkasından
Psikolojik ve ekonomik sorunları vardı. diyerek birtakım
açıklamalar yapılmasından ziyadesiyle rahatsız oluyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez açıyorum mikrofonu,
buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bu mesleğe girenler psikolojisi sağlam bir
şekilde girip nasıl psikolojik sorun sahibi oluyorlar, bunu
açıklamak zorundasınız. Bu önemli problemin çözümü için yapılması
gerekenleri yapmanızı ve alınması gereken tedbirleri zaman
kaybetmeden almanızı temenni ve tavsiye ediyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum,
müsamahanız için de teşekkür ediyorum efendim, sağ olun.
BAŞKAN Sayın Bülbül
27.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
İstanbulun işgalden kurtuluşunun 99uncu yıl dönümüne ve
6-7 Ekim olaylarının 8inci yılına ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tarih ve medeniyetin merkez noktasında yer alan aziz
vatan toprağımız İstanbul, Birinci Dünya Savaşı
şartlarında itilaf devletleri tarafından işgal
edilmiştir. Kuvayımilliye ruhuyla Anadoluda başlayan
işgale karşı direnişler, aziz vatanın tüm
sathında kurtuluşa vesile olmuştur. Kartal İstimbotunda
Geldikleri gibi giderler. diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
kararlılığı Türk milletinin hür karakterinde vücut
bulmuş ve aziz İstanbulumuz 6 Ekim 1923 tarihinde Şükrü Naili
Paşa komutasındaki Türk ordusunun şehre girmesiyle
yaklaşık dört yıl on ay süren esaret zilletinden kurtulmuş
ve işgal sona ermiştir. İstanbulun işgalden
kurtuluşunun 99uncu yıl dönümünde başta Gazi Mustafa Kemal
Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere bütün gazi ve şehitlerimizi
rahmet ve minnetle yâd ediyoruz.
Sayın Başkan, 2014 yılında
meydana gelen ve kamuoyunda 6-7 Ekim olayları olarak bilinen olaylar 35
ilimizde yoğunlaşmış ve âdeta bir kalkışma
provası niteliğinde kamu düzeni ve güvenliği hedef alınmıştır.
Meydana gelen olaylarda 2 polisimiz şehit olmuş, 35 vatandaşımız
hayatını kaybetmiş, 761 insanımız da
yaralanmıştır. Vatandaşlarımızın evleri,
iş yerleri, kamu binaları, okullar ve hatta Diyarbakırda
bulunan Ziya Gökalp Müzesi de dâhil olmak üzere, terör örgütü
yandaşları tarafından yağmalanmış ve ateşe
verilmiştir. Bu olaylar sırasında Diyarbakırda kurban eti
dağıtırken vahşice katledilen Yasin Börü ve 3
arkadaşı hâlâ hafızamızda yerini muhafaza etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - 6-7 Ekim
olaylarının 8inci yılında, hayatlarını kaybeden
vatandaşlarımızı, şehitlerimizi rahmetle anarken bu
olayların mümessillerini ve bölücü terör örgütü PKKyı bir kez daha
şiddetle kınıyor ve lanetliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Beştaş
28.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, 6-7 Ekimin yıl dönümüne ve Kobani kumpas
davasına ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün gerek Orta Doğu gerekse Türkiye siyaseti
açısından belirleyici bir momente sahip olan 6-7 Ekimin yıl
dönümü. Aradan sekiz yıl geçti. Her anlamda bağlamından
koparılan, HDPyi kapatma davasının temeline yerleştiren,
bugün devam eden Kobani kumpas davasında arkadaşlarımıza
karşı haksız, mesnetsiz, yalan iddialara dönüşen ama
hepsinin tek tek ifşa olduğu ve gerçeklerin
ispatlandığı bu dava devam ediyor. DAEŞin,
IŞİDin 3 Ağustos 2014ü gösterdiğinde 73üncü ferman
olarak nitelendirilen Ezidi katliamını gerçekleştirmeye
çalıştıktan sonra yönünü Kobaniye çevirmesiyle başladı.
Açıkçası, Kobaninin kuşatılması
insanlığın gözü önünde, tüm dünyanın gözü önünde bir
katliam tehdidine doğru ilerliyordu ve başta Birleşmiş
Milletler olmak üzere uluslararası koalisyon güçlerini ve dünyanın
her yerinde toplumu, toplulukları harekete geçirdi ve ayağa
kaldırdı. Bu olayda, tabii ki, aynı zamanda dünyanın Kürt
halkının, Kobani halkının, toplumunun yanında yer
almasının çok önemli olduğunu, bu barbar çete IŞİDe karşı
birlik olduğunu unutmadık, tarih de unutmadı. Fakat maalesef,
Türkiye, o zaman Kürt halkının, tam, Suruç ile Kobaninin komşu
olduğunu, Suruçtan Kobani kentinin merkezinin görüldüğünü de
Parantez içinde söylemek istiyorum; Kobanililer ve Suruçlular anne-kardeş,
anne-oğul, baba-yeğen kadar yakın bir akraba topluluğu
aynı zamanda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Fakat
herkes, bütün dünya, IŞİDe karşı tutum alırken
Türkiye, IŞİDe karşı tutum almayan ülke oldu maalesef.
Buna ilişkin bugün yaşanan bir olayı örnek vermek istiyorum:
Şu anda 10 Ekim Ankara Gar katliamı davasının firari
sanıklar yönünden 17nci celsesi Ankara 4. Ağır Ceza
Mahkemesinde yapıldı ve biraz önce bitti. IŞİD Türkiye
emiri olarak bilinen Kasım Güler bugün tanık olarak dinlenmiş.
Onun ifadesinden çok kısa bir kesit vereceğim. Ne diyor? 2014
yılında Konyada El Kaide operasyonuyla girdim cezaevine ve
çıkınca Suriyeye gittim. Bu, mahkeme tutanağı. DAEŞ
kurulunca bir Müslüman olarak kalmak istedim. 2014-2015te Türkiye-Suriye
arası ayda 2-3 kez gidip geldim. Karakol komutanı da biliyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) O dönem
yalnız ben değil, hem Türk hem yabancı yüzlerce kişi
sınırın iki tarafına geçerdi. Karakol hiç sorun yapmazdı.
Bazen yakalasa da hemen bırakırdı. Kasım Gülerden söz
ediyoruz. Mahkeme Başkanı önceki ifadelerini soruyor 10 Ekim Gar
katliamıyla ilgili. Kendisinin cevabı aynen şöyle: MİTin
tehdidiyle konuştum.
İşte Kobani döneminde de buna
karşı itirazlarımız vardı. Talebimiz neydi?
İnsani yardım koridoru açılması. Bir halkın, bir
topluluğun -başka kimlikler de var orada; Ermeniler, Süryaniler,
Kobani halkı- katliamdan kurtulması için insani yardım
koridorunun açılmasını talep ettik. O dönem çözüm süreci de
devam ediyordu fakat maalesef, Türkiye bu talepleri karşılamadı
ve dünyanın her yerinde ve tabii ki Türkiyede de protestolar
başladı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu
süreçte asıl her şeyi bitiren ya da başlatan, artıran
sözler ise Erdoğanın Antepte yaptığı bir mitingde
Şu anda Kobani düştü düşüyor. sözleri oldu.
İnsanların sokağa çıkmasında daha fazla tetiği
çeken bu cümle oldu ve eş zamanlı, koalisyon güçleri, havadan
Kobaniye, IŞİDe müdahale etti -ve hâlâ rakamları
yanlış söylüyor iktidar cenahı- HDPnin tespit ettiği
rakam, 43 kişi yaşamını yitirdi; Bingölde hâlen faili
meçhul olan 2 polisin öldürülmesi, Bingölde bir aracın güvenlik
görevlilerince taranıp 2si çocuk 4 kişinin öldürülmesi, Adana ve
Vanı da katarsak 51 kişi yaşamını yitirdi fakat bu 51
kişinin ya da 43 kişinin failleri bulunmadı, bir iki dava
dışında bu isimler anılmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Fail yok
ama bizim 17 arkadaşımız şu anda azmettirmek suçuyla,
iddiasıyla Kobani kumpas davasında yargılanıyor üstelik
altı yıl sonra açılan bir davadan, tamamen siyasetin müdahalesiyle,
organizesiyle ve yönetimiyle açılan bir davadan söz ediyoruz. Ve
dünyanın gözleri önünde, bu katliam tehdidine karşı şu anda
Kobani davası kapatma davasına dayanak kabul ediliyor. Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi Kobani kumpas davasının
dayanağı olan açıklamayı kesinlikle suç olarak
görmediklerini değerlendirdi kesin bir kararla. Evet, Kobani halkı
direndi aylarca, zafer kazandı, özgürlüklerinin bedeli çok ağır
oldu, bunu biliyoruz; yüzlerce insan toprağa düştü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Ve
açıkçası bugün bile hâlâ 6-7 Ekim manipüle ediliyor, gerçekler ters
yüz ediliyor. Biz bir broşür hazırladık, bunu bütün
milletvekillerine gönderebiliriz yalanlar ve gerçekler diye. Aslında ne
oldu? İşte, bütün bunu aslında Türkiye'de 84 milyonun
okuması gerekiyor. Paramiliter güçlerin olduğunu ve sahadaki güçlere
hâkim olunamadığını dönemin İçişleri Bakanı
Efkan Ala bizzat söyledi ama bugün o dönem yönetimde olan Adalet ve
Kalkınma Partisi yöneticileri konuşmuyor. Olayların
durulması için iktidar İmralıya gitti ve Sayın Öcalan
çağrıda bulunduktan sonra olaylar duruldu. Buna ilişkin birçok
yanlış ve doğru bir arada tartışılıyor.
Savaş yanlısı iktidarın zulmünü bütün dünya duydu ve
tarihteki yerini aldı, destansı Kobani direnişi de ödenen
bedeller de tabii ki tarihteki yerini aldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitiriyorum Başkan.
BAŞKAN - Son kez mikrofonunuzu açıyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Aslında bu olay, Kobani protestoları ve tarihsel kesit sadece
Türkiye'yi değil bütün dünyayı ilgilendiren ve dünyanın
IŞİD vahşetine karşı birleştiği tarihsel bir
dönemeci ifade ediyor. Bu yönüyle bugün hele Kasım Gülerin ifadesi
oldukça nettir ve bizim bütün beyanlarımızı bir kez daha
doğrulamıştır. Biz Kobani toplumunun direnişini bir
kez daha selamlıyoruz ve kesinlikle IŞİD vahşetine
karşı bugün de olsa Halkların Demokratik Partisi olarak katliam
tehditlerine boyun eğmeyeceğimizi, tabii ki anayasal hak olarak
demokratik protestolarda bulunacağımızı herkes biliyor,
bütün partiler de bunu yapar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, teşekkür ettim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Selamlayayım mı?
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İnsan yaşamı her şeyin üstündedir. Katliamlara Dur! demek
insanlık görevidir. Türkiye kumpaslardan vazgeçmelidir, er ya da geç zaten
bizlerin bu konudaki rolü bilinecektir.
Teşekkür ediyorum Başkan.
BAŞKAN Sayın Özkoç
29.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, 6 Ekim
İstanbulun düşman işgalinden kurtuluşunun 99uncu yıl
dönümüne, basın özgürlüğünün önemine ve muhalefet partilerinin
Sayıştayın raporları doğrultusunda devletin
harcamalarını kontrol ettiğine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün, 6 Ekim, İstanbulun düşman
işgalinden kurtuluşunun 99uncu yıl dönümü. İstanbul,
Anadoludaki direniş ve Lozandaki diplomatik zaferle 6 Ekim 1923
tarihinde beş yıllık bir işgalden kurtulmuştur. Büyük Önder
Mustafa Kemal Atatürkün dediği gibi geldikleri gibi gittiler ve
şehrimiz Türk Bayraklarıyla kırmızı beyaza
boyandı. Düşman askerinin cenderesinde beş yıl yaşayan
halkımız ordumuzla kucaklaşmak için sokakları doldurdu,
şekerler dağıtıldı, kurbanlar kesildi, mevlitler
okutuldu. Bu kutlu günü bize yaşatan Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk
başta olmak üzere, Lozan fatihi İsmet İnönüyü ve tüm silah
arkadaşlarını saygıyla sevgiyle minnetle anıyorum.
Değerli arkadaşlarım, basın
özgürlüğü aslında güçler ayrılığının
ayrılmaz bir parçasıdır. Ülkemizde gerçeklerin
konuşulması, gerçeklerin tartışılıyor olması
bizim geleceğimize zarar vermez, geleceğimizi güçlendirir. Sadece
yolsuzlukları konuştuğu için KRTye, Tele1e, Halk TVye RTÜK
tarafından verilen cezaların doğru
olmadığını, bunu kınadığımızı
bir kere daha ifade ediyorum. Bizim haber alma ve haber verme özgürlüğünü
ortadan kaldırmamamız gerekiyor, zaten Genel Kurulda da
konuştuğumuz konu budur. Arkadaşlarımızla devamlı
iletişim hâlindeyiz, birlikte yapamayacağımız hiçbir
şey yok, her şeyin üstesinden gelebiliriz; samimiyetle, iyi niyetle
birbirimize yaklaşmamız gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bütçe görüşmeleri
yaklaşıyor; muhalefet partisi olarak Sayıştayın
raporları doğrultusunda devletin harcamalarını kontrol
ediyoruz. Sayıştayın geçmiş yıllardaki bulguları
haber konusu olmuştu, bu yılki denetimlerde belli kurumlarda bu
önemli bulgular artık maalesef yok, akıbeti de belirsiz; Enerji
Bakanlığı, EPDK, TENMAK, Sanayi Bakanlığı ve
Ticaret Bakanlığı denetim raporlarında geçmiş
yıllarla kıyaslanınca bunu net bir biçimde görüyoruz hatta
bulguların önemli bir kısmı Sayıştayın o kuruma
dair raporlarının sonunda yer alan izleme, takip cetvellerinden bile
çıkarılmış durumda. Sayıştayın temel Anayasa
görevi tamamen ortadan kaldırılıyor yani budanıyor,
budanıyor, budanıyor. Raporlarda yıllar içinde ne
yapıldığına ne yapılmadığına dair
Meclis hafızasını canlı tutacak kısımlar ise
ayıklanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Buradan sormak
istiyorum: Sayıştayın devleti denetlemesi engelleniyor mu?
Engelleyenler kim? Milletten ve muhalefet partilerinden ne saklanıyor?
Bizim görevimiz, milletin vergileriyle hizmet aktarılması gerekirken
eğer bir yolsuzluk, bir haksızlık, bir usulsüzlük varsa bunu
denetlemektir. Bunu ortadan kaldırmak Meclisin güvenilirliğini
ortadan kaldırmak demektir; bunun karşısında şiddetle
duracağız.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ünal
30.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın, İstanbulun işgalden kurtuluşunun 99uncu yıl
dönümüne, 6-7 Ekim 2014 olaylarının yıl dönümüne, Siirt Milletvekili
Meral Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün 6 Ekim,
İstanbulun, o İstanbul ki Necip Fazıl Kısakürekin Ruhumu
eritip de kalıpta dondurmuşlar/Onu İstanbul diye toprağa
kondurmuşlar. dediği İstanbulun işgalden
kurtuluşunun 99uncu yıl dönümü. Dört yıl on ay yirmi üç gün
süren ve Kurtuluş Savaşımızın önderi,
cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürkün önderliğinde
yürütülen Kurtuluş Savaşının nihai sonucu olan
İstanbulumuzun kurtuluşunun 99uncu yıl dönümünü kutluyorum.
Sayın Başkan, bugün, aynı zamanda,
maalesef, 6-7 Ekim 2014 olaylarının da yıl dönümü. PKK
tarafından canice katledilen Yasin Börü, Ahmet Dakak, Riyat Güneş,
Hasan Gökguz kardeşlerimizi de buradan rahmetle anıyorum; 35
kişi hayatını kaybetti, 2 polisimiz şehit oldu. Ve o
günlerin, kandan beslenen, şiddetten ve terörden beslenen bir anlayışın
çağrısıyla bu kayıpları Türkiye yaşadı ama
bu terör çağrısı, terör elebaşılarının Kandilden
yaptıkları çağrı konuşulmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Cumhurbaşkanımızın âdeta içi yanarak yaptığı
bir açıklama bağlamından koparılarak, Kobani düştü,
düşüyor. cümlesi bağlamından koparılarak o gün bugündür
kullanılıyor. Bir kez daha bunun bağlamını
hatırlatmak istiyorum ve Meclis kayıtlarına geçmesini de
önemsiyorum. Cumhurbaşkanımızın ifadesini aynen okuyorum,
Sayın Cumhurbaşkanımız diyor ki: Şimdi Batıya
sesleniyorum: Havadan bombalayarak bu sorunlar çözülmez. İşte, bir
IŞİD terör örgütü çıktı, Suriyede güç buldu; bunlar
İslam adına Allahuekber. diyerek insanları öldürüyorlar.
Müslüman Müslümanı bu şekilde öldürebilir mi? Müslümanın
Müslümana kanı, canı, malı, ırzı haramdır.
Kardeşlerim, şunu çok iyi bilmeniz lazım: Cardiffte bunu
Batılı müttefiklerimize söyledim, sadece havadan bombalamak suretiyle
bu sorunu çözemezsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Bununla
ilgili, yerde mücadele eden yapılarla iş birliği kurulmadan
netice alınamaz. Bu konuda üç şey istedik. Bir: Uçuşa yasak
bölge ilan edilmeli, o bölgeye paralel güvenli bölge ilan edilmesi lazım
ve eğit-donat anlayışıyla Suriyede ve Iraktaki
ılımlı muhalif kesimin hem eğitilmesi hem de
donatılması lazım. İşte, aylar geçti ve herhangi bir
netice yok. Şu anda Kobani de düştü, düşüyor.
Acısını ifade ediyor. Yani gerekli önlemler
alınmadığı, Batılı müttefiklerin bu konuda
üzerine düşeni yapmadığı için orada olan acıyla ilgili
kendi acısını ifade eden Sayın
Cumhurbaşkanımızla ilgili bu ifadenin kullanılması bir
bağlam koparma ve bir dezenformasyon biçimidir. Ben tekrar 6-7 Ekimde
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza, başta Yasin
Börü olmak üzere Allahtan rahmet diliyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sizin sözünüzü verdim, bitti.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Ünal şöyle bir cümle kurdu: Kandan beslenen, terörden
beslenenlerin çağrısıyla
Burada kimi kastetti bilmiyorum.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Duran
Kalkannın tweeti var burada.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Bizim
parti niye yargılanıyor o zaman?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Kimin?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Duran
Kalkanın tweeti var burada.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Niye HDP
yargılanıyor o zaman?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben
sadece yerimden, bu Sayın Cumhurbaşkanına yönelik sözlerimiz
BAŞKAN Ama sizin buna alınmanıza
gerek yok.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Burada bir
sataşma yok ki. Ben HDP
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben
sordum, cevabımı
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) HDP niye
yargılanıyor o zaman Duran Kalkanın attığı
tweetten...
ZAFER IŞIK (Bursa) Başka kim
çağrı yaptı?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, ben HDP Grubuyla ilgili bir ifade kullanmadım.
BAŞKAN Kullanmadınız, ben de onu
söylüyorum.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Niye HDP
Genel Merkezi yargılanıyor? Neden HDP MYKsi yargılanıyor?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Konuşmamda açık bir şekilde Kandilin
elebaşlarının yaptığı çağrıları
ifade ettim.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Neden HDP
yargılanıyor o zaman Sayın Başkan?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Şimdi,
burada kendileriyle ilgili bir sataşma yokken burada neden
alınganlık gösteriyorlar?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Çünkü siz
yargılıyorsunuz bizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan Manipülasyon yapıyorsunuz. dedi.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
İtiraf ediyorsun şu anda o zaman ya!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Kaldı ki
Eş Başkanları Selahattin Demirtaşın
çağrısını da ifade etmedim, burada onu da ifade etmiş
olayım.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) HDP
yargılanıyor ama şu anda; o zaman
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, Manipülasyon yapıyorsunuz. dedi, bu da bir
sataşmadır aslında.
ZAFER IŞIK (Bursa) Dezenformasyon. dedi ya!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Dezenformasyon. dedi
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Manipülasyon
yapıyorsunuz. demedim, Cumhurbaşkanımızın ifadesini
bağlamından koparmak manipülasyondur dedim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, ben yerimden söz istiyorum.
BAŞKAN Yerinizden buyurun.
31.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir,
Kobanide ölenleri ayırmak gibi bir gaflet içindeler, sadece Yasin
Börünün adını anıyorlar.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Hangi
cümlemizde ayırdık Meral Hanım onu?
ZAFER IŞIK (Bursa) Hiç öyle bir şey
söylemedik ya!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben 43
kişinin yaşamını yitirdiğini söyledim; bir. Hepsinin
ailesine başsağlığı ve sabır diliyorum.
Bunların faillerini yakalamayan bir iktidarın sözcüsü nasıl
böyle bir özgüvenle konuşuyor, onu bilmiyorum.
Demin Türkiye'nin IŞİD emiri Kasım
Gülerin bugünkü mahkeme ifadesini okudum. Bugün, sabah bu ifadeyi vermiş,
buna cevap bekliyorum.
Diğeri, Sayın
Cumhurbaşkanının üzüntüyle söylediğini söylüyor. Videoyu
getirelim, üzülüyor mu, seviniyor mu hep birlikte görelim; görüntüler ortada.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Konuşmayı okudum, konuşma metnini okudum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Diğeri Bombardımanla çözülmez. dediğini söylüyor ama Kobani
6-8 Ekim arasında havadan bombardımanla kurtuldu ve
IŞİDliler oradan ayrılmak zorunda kaldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez, mikrofonunuzu açıyorum.
Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) O
dönemde çözüm sürecinin de devam ettiğini ve sonrasında, Dolmabahçe
mutabakatının imzalandığını da hatırlatmak
istiyorum.
Sevgili Eş Başkanımız Selahattin
Demirtaşla ilgili o dönem yine yalan olan bir haberi doğruymuş
gibi takdim etti. Selahattin Beyin tek tweeti var o konuda, o da protestolar
sırasında Sokakta karşı karşıya getirme
senaryolarına karşı herkes bilinçli hareket etmeli ve sokaktan
çekilmelidir. tweetidir yani bunun haricinde Selahattin Demirtaşa ait
bir tweet yoktur.
Bu kitabı önerirken yalanlar ve gerçekler
derken işte bu sekiz yıldır yapılan algı operasyonuna
ve dezenformasyona dikkat çekmek istedim yani Kobaniyle ilgili cevap
verilemeyecek hiçbir soru yoktur. Biz bu konuda çok açık ve net
konuşuyoruz.
BAŞKAN Kifayetimüzakere
Teşekkür ettim.
Sayın Göker
32.- Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin, süt ve et
üreticilerinin üretim yapamaz hâle geldiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET GÖKER (Burdur) Sayın
Başkanım, değerli vekiller; süt ve et üreticimiz çıkmaz
sokağa itildi, üretim yapamaz hâle geldiler. Maliyetlerini
karşılayamayan çiğ süt fiyatı piyasada işlemiyor. Süt üreticimiz
süt ineklerini maalesef kesiyorlar. Bakanlık süt krizine çözüm bulmak için
üretici ve sanayi üreticileriyle bir araya geldi ancak karar çıkmadı,
çıkmayan kararın akabinde üç günde 3 kez mazota zam geldi. Çözüm
belli: Süt ve et üreticisinin girdi maliyetlerinin en önemli kalemi olan yem
maliyetinin yüzde 50si sübvanse edilmelidir. Süt üreticisine verilen 50
kuruşluk prim desteği en azından 3 TLye
çıkarılmalı ve üç ayda bir güncellenmelidir. Besicilerimize
kilogram başına kesimde prim desteği ödenmelidir çünkü elden
gelen öğün olmaz, olsa da karın doymaz; ithalatla bu işi
çözemeyiz, kendi üreticimize sahip çıkmamız lazım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Göker, sen Ramazan Kerim
Özkan Beye özenmişsin ama o veterinerdi sen doktorsun!
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Yaşlıların Hayatın Çeşitli
Alanlarında Yaşadıkları Sorunların
Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin
Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu
Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin uzatılmasına
dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
B) Tezkereler
1.- Yaşlıların Hayatın
Çeşitli Alanlarında Yaşadıkları Sorunların
Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin
Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu
Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin
uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/2079)
5/10/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/6/2022
tarihinde çalışmalarına başlayan Yaşlıların
Hayatın Çeşitli Alanlarında Yaşadıkları Sorunların
Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin
Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması
Komisyonunun 5/10/2022 tarihli toplantısında aldığı
karar gereğince çalışma süresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü'nün 105inci maddesinin ikinci fıkrası
uyarınca 1/12/2022 tarihinden geçerli olmak üzere bir ay
uzatılması hususunda gereğini saygılarımla arz ederim.
Erol
Kaya
İstanbul
Komisyon
Başkanı
BAŞKAN İç Tüzükün 105inci maddesinin
ikinci fıkrasında yer alan Araştırmasını üç ay
içinde bitiremeyen komisyona bir aylık kesin süre verilir. hükmü
gereğince Komisyona bir aylık ek süre verilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Avrupa Parlamentosu Çek Cumhuriyeti
Dönem Başkanlığı tarafından 10-11 Ekim 2022 tarihleri
arasında Avrupa Birliği İçinde İstikrar, Ekonomik
Koordinasyon ve Yönetişim konulu parlamentolar arası konferansa katılım
sağlanmasına ilişkin tezkeresi (3/2080)
1/10/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Avrupa Parlamentosu Çek
Cumhuriyeti Dönem Başkanlığı tarafından 10-11 Ekim
2022 tarihleri arasında Avrupa Birliği İçinde İstikrar,
Ekonomik, Koordinasyon ve Yönetişim konulu parlamentolar arası konferans
düzenlenecektir.
Söz konusu konferansa
katılım sağlanması hususu 28/3/1990 tarihli ve 3620
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 9uncu maddesi
uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır. Okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Eskişehir
Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu ve arkadaşları tarafından,
polisleri intihara sürükleyen sorunların tespit edilmesi ve polis
intiharlarının önlenmesi için çözüm yollarının belirlenmesi
amacıyla 12/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 6 Ekim 2022 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
6/10/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 6/10/222 Perşembe günü
toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin
İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu
ve 19 milletvekili tarafından polisleri intihara sürükleyen
sorunların tespit edilmesi ve polis intiharlarının önlenmesi
için çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla 12/5/2022 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 6/10/2022 Perşembe günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına Sayın Aslan Kabukcuoğlu
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İYİ Parti Grubumuzca verilmiş olan polis
intiharların araştırılması konusundaki Meclis
araştırma önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlarım.
Konuşmama başlamadan önce,
kaybettiğimiz tüm polislere Allahtan rahmet diliyorum, milletimize
başsağlığı diliyorum; yaralı polislerimize Allah
şifalar versin.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde polis
intiharlarının ne yazık ki önüne geçilememektedir; son iki günde
4 polisimiz daha canına kıymıştır, 1 polisimiz ise
intihar girişiminde bulunmuştur. Yaşanan intiharlar bizleri
derinden üzmekte ve yaralamaktadır. Hele ki bu intiharlardan birinin Emniyet
müdürlüğünün içerisinde gerçekleşmesi olayın vahametini gözler
önüne sermektedir. Son yirmi yılda binden fazla polisimiz
yaşamına son vermiştir. Sadece 2021 ve 2022 yıllarında
yani son iki yılda 139 polisimiz intihar etmiştir. Toplumumuzdaki
intihar oranı yüzde 4,1 iken Türkiyede polisler arasındaki bu
intihar oranı yüzde 17dir. Bazı Batı ülkelerindeki polis
intihar oranları ise İngilterede yüz binde 9,5; Fransa'da yüz binde
14tür. Görüldüğü gibi, polis intihar oranları hem ülkemiz ortalamasının
üzerinde hem de bazı Batı ülkeleriyle yarışacak ya da
onları geçecek kadar fazladır.
Polislik mesleğinin kendisinden kaynaklanan
sorunları, adil olmayan tutumlar, insan hakları alanındaki hukuk
dışı zorlamalar ve polisler üzerindeki siyasi baskılar
polislerimizin ruh sağlığını tahrip etmekte, psikolojik
yüklerini artırmaktadır. Uzun mesai, ekonomik
sıkıntılar, mobbing, yıllık ve idari izinleri
kullanmadaki sorunlar, Emniyet teşkilatındaki liyakatten uzak
atamalar bu tahribatı artırmaktadır.
İntihar eden polislerimizin geride
bıraktıkları notlar, mektuplar yaşadıkları
sorunları gayet güzel ve veciz bir şekilde açıklamaktadır.
Örneğin, bunlardan biri: Adalete olan inancım kalmadı,
başka çıkış yolu bırakmadılar, mesleğimi
sevmekten ve çok çalışmaktan başka bir suçum yok. Delilsiz, suç
isnatsız bir dosya uydurarak beni Koruma Büroya gönderdiler. Suçsuzum.
dedim, İnceleyin, soruşturma yapın. dedim, dinlemediler.
Dosyanın kapağını bile açmadan yıllarca zulmettiler.
Ölümüm hiçbir şeyi değiştirmeyecek, ben de biliyorum ama
şerefli bir Türk polisiyim. Onurumun, şerefimin, kendi müdürlerim ile
komiserlerim tarafından ayaklar altına alınmasını
artık kaldıramıyorum. şeklindedir. Bir diğer
polisimiz ölmeden önce arkadaşına yolladığı notta
Beni kimsenin bu kadar aşağılamasına, küçük
düşürmesine izin veremem. demiştir. Bunlar, polis intiharları
altındaki gerçek nedenleri gözler önüne sermek bakımından önemli
notlar ve delillerdir. Bir mobbing, bir adaletsizlik, insanoğlu
tarafından bundan daha veciz dile getirilemez.
İYİ Parti olarak,
hayatımızı güvenli bir şekilde devam ettirmemiz için zor
şartlar altında gecesini gündüzüne katıp çalışan
polislerimizin yaşamış olduğu
sıkıntıların ve sorunların farkındayız.
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener 30 Mart 2022
tarihinde grup konuşmasında polislerimizin aşırı
çalışma saatlerine ve iş koşullarına dikkat
çekmiş, bu uyarıdan sonra polislerimizin mesai saatlerinde az da olsa
bir düzenleme yapılmıştır.
Değerli milletvekilleri, polis
intiharlarını siyasetüstü tutup her yönüyle
araştırmalıyız; polis intiharlarını ruhsal
hastalıklara bağlamak kolaycılığına kaçmayıp
polislerimizin intihar vakalarının neden son
bulmadığını ve bu intiharların sebeplerinin neler
olduğunu ortaya çıkarmalıyız. Hiç vakit kaybetmeden,
polislerimizin intihar etmesine neden olan sıkıntıların ortadan
kaldırılması için gerekli adımları belirleyip derhâl
yerine getirmeliyiz. Bu adımları atmak, Mersindeki alçakça terör
saldırısında olduğu gibi, yaşamını fedakârca
milleti için feda eden polislerimize boynumuzun borcudur. Üzerinde
konuştuğumuz konu, önemli kurumlarımızdan 330 bin kadrolu
polisimizin can alıcı sorunudur, Türkiye Cumhuriyetinin sorunudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
Bir polisimiz daha yaşam ile ölüm arasında
kalıp intihara sürüklenmeden Türkiye Büyük Millet Meclisi konuya sahip
çıkmalı, bu önemli konumda çalışanların canlarına
kıymasının önüne geçmelidir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Murat Bakan. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MURAT BAKAN (İzmir)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; gün geçmiyor ki bir polis
intiharı haberi daha almayalım. Herhâlde, tüm meslek grupları
içinde en çok intihar eden meslek grubu polislik mesleği. Geçen sene, 2021
yılında, bizim tuttuğumuz istatistiğe göre 108 polis memuru
intihar etti. 2021 yılında Cumhuriyet Halk Partisi olarak Meclis
araştırması önergesi verdik, polis
intiharları araştırılsın dedik; 2022 yılı
Haziran ayında Meclis araştırması önergesi verdik, yine
Genel Kurula indirdik, polis intiharları araştırılsın
dedik; AKP, MHP oylarıyla reddedildi. Şimdi İYİ Partinin polis
intiharları araştırılsın önergesini konuşuyoruz.
Değerli arkadaşlar, ben her 2
konuşmamda da şunu söyledim: Eğer bu önergeyi, bu Meclis
araştırması önergesini burada reddederseniz bundan sonra her
polisin intiharından siz sorumlusunuz.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Niye?
MURAT BAKAN (Devamla) Bakın, siz
sorumlusunuz.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Niye biz sorumluyuz?
MURAT BAKAN (Devamla)
Araştırılsın, istemiyor musunuz polis
intiharlarının araştırılmasını?
Arkalarında mektup bırakıyorlar.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Niye biz sorumlu
oluyoruz?
MURAT BAKAN (Devamla) Sizsiniz sorumlusu bu polis
intiharlarının. O polis intiharları, intihar değil,
cinayet. Siz hastanın hastalığını biliyorsunuz,
sorunun çözümünü biliyorsunuz; görmezden geliyorsunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Hepsi arkasında mektup bırakıyor.
Bakın, Cumhurbaşkanlığı Koruma Dairesinde görev yapan
Mehmet Ali Bulut, 28 yaşındaydı, arkasında intihar mektubu
bıraktı, amir baskısı, mobbing dedi. Semanur, Giresunda
24 yaşında, gencecik, hayatının baharında polis
memuruydu, arkasında intihar mektubu bıraktı, amir baskısı,
mobbing dedi. Alparslan Soylu, Şırnakta Özel Harekât polisiydi,
arkasında mektup bıraktı, babası da eski bir Özel
Harekâtçı, o da işaret etti, amir baskısı, mobbing dedi.
Biz bunu söylüyoruz. Bu arada Enes, dün Vatan Emniyette, İstanbul İl
Emniyet Müdürlüğünde intihar etti, arkasında mektup
bıraktı.
Arkadaşlar, görmezden gelemezsiniz, hepsi bir
şeye işaret ediyor, Biz mesleğimize âşığız,
ben şerefli Türk polisiyim. Amir baskısı var, mobbing var.
diyor, siz araştırmıyorsunuz bunu ve bu polislerin birinin
annesini babasını arayan yok biliyor musunuz? Ben hepsinin ailesiyle
görüşüyorum. Kim bu polisler? Esnafın çocuğu, çiftçinin
çocuğu, memurun çocuğu; anası babası Boğazda
yalı sahibi olan polis çocuğu yok, sizin
yaptığınız rezidanslarda, TOKİnin yaptığı
lüks rezidanslarda anası babası oturan yok. Sırtından yirmi
yıl çelik yeleği çıkartmamış Özel
Harekâtçının çocuğu bu çocuklar. Bu cinayetlerin sorumlusu polis
intiharı değil, sizsiniz arkadaşlar.
Sayın Bülent Turan, bunu reddederseniz bundan
sonraki her cinayetin, polis intiharının sorumlusu sizsiniz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Önergelerde
MURAT BAKAN (Devamla) - Bakın, Emniyet
teşkilatı binlerce tweet atıyor, Süleyman Soylu polis
intiharlarıyla ilgili tek kelime etmiyor, bugün Alişanın,
bilmem, Hayata Gülümse programına gidiyor sabah. Böyle bir şey olur
mu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Mersindeki cinayeti
söyleyeceksiniz.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MURAT BAKAN (Devamla) Böyle bir şey olur mu
arkadaşlar ya? Bir İçişleri Bakanı, teşkilatında
iki günde 5 polis intihar edecek sesini çıkartmayacak,
ağzını açmayacak. Bu çocuklar sana emanet değil mi? Annesi
babası, o üniformayı giydiğinde yemin töreninde
gözyaşı dökmedi mi? Şimdi onların cenazeleri gidiyor
evlerine ve sen programını aksatmıyorsun, sabah programına
gidiyorsun; Alişanla gülümse. Polis gülümsemiyor arkadaşlar, polis
çile çekiyor, polis zor durumda. Polisin dertlerini
araştırmalıyız hep beraber, İYİ Partinin grup
önerisine burada oy vermeliyiz, polis intiharları
araştırılsın diye bir komisyon kurmalıyız, hep
beraber konuşmalıyız. Biz bu sorunları biliyoruz, siz de
öğrenin, beraber çözelim. Bu çözümün de ortağı olun Sayın
Bülent Turan, oy verin, bu sorunların çözümünün ortağı olun. 330
bin polisten bahsediyoruz, jandarmadan bahsediyoruz. Asker, polis üzerinden,
bakın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bunu böyle polemik konusu
yapmak doğru değil Sayın Bakan.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
MURAT BAKAN (Devamla) Teşekkür ederim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına Sayın Kemal Çelik
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ya, terörist, polisi
şehit ettiği zaman bunu söylemiyorsunuz.
MURAT BAKAN (İzmir) Ben söylüyorum, aç
konuşmalarımı, dinle.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Terörist, polisi
şehit ettiği zaman bir şey söylemiyorsunuz.
REFİK ÖZEN (Bursa) Koruduğunuz
gazeteciler dağda çıkıyor bak. Koruduğunuz gazeteciler
polis katlediyor, polis!
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) PKK alçaktır,
terörü alçaktır! PKKdan daha alçak örgüt yoktur! Bütün terör lanet bir
alçaktır, bütün teröristler alçaktır! Silahlı çözüm isteyen
alçaktır, daha ne ya!
MURAT BAKAN (İzmir) PKKya lanet olsun!
Polisin intihar etmesine sebep olana da lanet olsun!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) PKK askeri şehit
ettiği zaman bir şey söylemiyorsunuz.
MURAT BAKAN (İzmir) Senin samimiyetini
göreceğiz oy verirken; polis için mi veriyorsun, polise karşı
mı veriyorsun?
ÖZCAN PURÇU (İzmir) Yalan söylemekten de
utanmıyorsunuz! Yalan söylüyorsun!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Teröristler polisleri,
askeri şehit ediyor, bir şey söylemiyorsunuz; çıkıp bir
şey söyleyin be!
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Sizin gibi yalan
mı
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hadi! Hadi oradan!
Konuşuyorsun be!
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) Bütün teröristler
alçaktır! Polislerimiz şehittir, çocukları bizim
çocuklarımızdır!
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Sizin gibi yalan
söylemiyoruz!
MURAT BAKAN (İzmir) O polise uzun namlulu
silahı vermeyen de haindir!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Doğru söyle!
Şehit olan polisin
Teröristlerin şehit ettiği polisler
MURAT BAKAN (İzmir) O polisin gövdesini,
canını ortaya koymasına sebep olan da haindir.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Konuşma!
ÖZCAN PURÇU (İzmir) Yalan söylüyorsun ya!
Niye yalan söylüyorsun!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, hatip
kürsüde; arkadaşınıza saygısızlık
yapıyorsunuz, yapmayın lütfen.
Sayın Çelik, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA KEMAL ÇELİK (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti
Grubunun, polis intiharlarıyla ilgili Meclis araştırması
komisyonu kurulması amacıyla vermiş olduğu önerge üzerinde
AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, polislerimiz bizim
için çok kıymetli ve her kayıp bizim için üzüntü
kaynağıdır, bu bir gerçek. Millî hassasiyetlerini yakından
bildiğim Sayın Arslan Kabukcuoğlu için de bunun böyle
olduğunu biliyorum. Bugün, başta Emniyet teşkilatımız
olmak üzere tüm güvenlik güçlerimiz üstün gayretleri sayesinde ülkemizde huzur
ve güveni hâkim kılmıştır. Bu sayede ülkemizin dünyada
sayılı ve en fazla tercih edilen turizm merkezi hâline gelmiş
olması, işte polislerimizin sayesinde sağlanan bu huzur ve güven
sayesindedir. Bu nedenle, polisimizin çalışma
şartlarının da moral ve motivasyonunu yüksek tutacak düzeyde
olması esastır.
Polis intiharları da hepimizin üzerinde
hassasiyetle durması ve sorunları süratle çözmemiz gereken önemli bir
konudur; böyle yaklaşmak daha doğru değerli milletvekilleri.
Polislik mesleği elbette stresli; travmatik olaylara ilk elden müdahale
eden ve silahlı olarak görev yapan bir teşkilattır ama görevini
hassasiyetle yapan bir teşkilattır.
Yapılan araştırmalarda şunu
görüyoruz: Evet, dünyada da intiharlar vardır ama birçok
gelişmiş ülkenin polisleriyle kıyaslandığında
2009-2018 yılları arasında intihar ortalaması Fransa'da
yüzde 34,92; Portekiz'de yüzde 19, Avustralya'da yüzde 16,9; İngiltere'de
16,44; Japonya'da 16,1 ve Amerika'da yüzde 16yken bizde 15,17dir. Bunu da
belirtmekte fayda var.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Yüzde değil, yüzde olamaz.
KEMAL ÇELİK (Devamla) Değerli
milletvekilleri, gerçekten bu konularda hem İçişleri
Bakanlığımız hem de Emniyet Genel Müdürlüğümüz
özellikle 2017den bu yana ciddi çalışmaları ve önlemleri ortaya
koymuştur. Polislerimizin moral değerlerini arttırmak ve
psikolojik destek uygulamaları konusunda farkındalık oluşturmak
amacıyla her yıl en az 1 defa psikolojik değerlendirmeye tabi
tutuldukları uygulama başlatılmıştır. Emniyet
teşkilatında tüm rehberlik ve psikolojik destek
uygulamalarının daha etkin ve kapsamlı takibi amacıyla da
Rehberlik ve Psikolojik Danışma Şube Müdürlüğü
kurulmuştur; bu da görevinin başındadır.
MURAT BAKAN (İzmir) Emniyet Genel Müdürü
vali, polis bile değil. Medya ve Tanıtım Müdürü, Emniyet Müdürü
olması gerekirken A Haber muhabiri.
KEMAL ÇELİK (Devamla) Polisimizin aile ve
iş yaşantısına, sosyal çevre uyumuna ve ilişkilerine,
stresi yönetebilmesine ve iletişim becerilerine pozitif yönde katkı
sağlayacak çalışmalar da yapılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
KEMAL ÇELİK (Devamla) Polislerimizin
psikolojik sağlamlığını arttırmak amacıyla
üniversitelerimiz ile ilgili bölümlerin öğretim üyeleriyle
bağımsız bir bilimsel danışma kurulu
oluşturulmuştur ki buna çok önem veriyoruz; gerçekten olay bilimsel
açıdan da değerlendirmeye tabi tutulmaktadır.
Değerli milletvekilleri, 2010 yılında
Emniyet teşkilatında görev yapan polis sayısı ile 2021
yılı polis sayısı
karşılaştırıldığında yüzde 44
artış olmasına rağmen sayıda, intihar olaylarında
ciddi bir düşüş vardır. Her bir intihar önemlidir ama bunu da
belirtmekte fayda var.
MURAT BAKAN (İzmir) İki günde 5 polis
intihar etti Artış yok. diyorsunuz ya Düştü. diyorsunuz.
İki günde 5; dünyanın neresinde böyle bir şey var? Gencecik
yaşında polisler intihar ediyor.
BAŞKAN Sayın Bakan, lütfen
KEMAL ÇELİK (Devamla) Emin
olmalısınız ki değerli milletvekilleri, emin
olmalısınız ki her bir intihar olayı polis
müfettişlerince titizlikle incelenmekte ve soruşturulmaktadır,
ayrıca bilimsel olarak konu da araştırılmaktadır.
İçişleri Bakanlığımız ile Emniyet Genel
Müdürlüğümüz polisin moral ve motivasyonunu yükseltecek önlemleri de
almaktadırlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KEMAL ÇELİK (Devamla) Bu sebeple bu öneriye
ret oyu vereceğimizi belirterek yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Çelik.
İYİ Parti Grubu önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, yolsuzluk
iddialarının araştırılması amacıyla
6/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 6 Ekim 2022 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
6/10/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 6/10/2022 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
6 Ekim 2022 tarihinde Siirt Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
yolsuzluk iddialarının araştırılması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan -21720 grup
numaralı- Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 6/10/2022 Perşembe
günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Garo
Paylan. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, AKP 3 iddiayla
iktidara geldi. Ne dedi? Yoksullukla, yasaklarla ve yolsuzlukla mücadele
edeceğim. dedi. Yoksulluktaki durumumuz belli; halk perişan.
Yasaklar dediğimiz gırla gidiyor, bugün sansür yasasını
görüşüyoruz. Peki, ya yolsuzluk arkadaşlar? AKP, ülkeyi bir yolsuzluk
ülkesi yaptı maalesef.
Bakın, bundan kırk gün önce Türkiye
Cumhuriyeti tarihinin en büyük yolsuzluklarından biri ifşa oldu, öyle
değil mi, kırk gün önce? Kimlerdi aktörleri? Türk Hava Kurumu
Üniversitesinin Rektörü Ünsal Ban. Bakın, başka aktörü kimdi? SPK
Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu. Diğer aktörü kimdi?
AKP Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu. Diğer aktörü
kimdi? Cumhurbaşkanı Danışmanı Serkan Taranoğlu.
Bir diğer aktörü ise Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları
Kurulu Üyesi Korkmaz Karaca. Şimdi, bu insanları ne bir araya getirir
arkadaşlar?
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Para.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Para.
GARO PAYLAN (Devamla) Yolsuzluk maalesef bir araya
getirir.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Hizmet, hizmet(!)
GARO PAYLAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bu insanların hepsi memur yani devlet memuru. Bu insanlar
normalde maaşlarıyla nasıl bir hayat sürerler? Orta hâlli,
mütevazı bir hayat sürerler değil mi? 20 bin, 30 bin, 50 bin lira
maaşla nasıl bir hayat sürersin? Orta hâlli bir hayat sürersin. Ama
bu insanlar ne yapıyor buz dağının görünen tarafına
göre? Bu insanlar 3 milyon 850 bin euroya yat kiralıyorlar; bak,
satın almıyor, kiralıyor. Ey bugün ekmek derdine
düşmüş işçim, çiftçim, memurum; bak, bu insanlar sana ne
yapıyorlar: 3 milyon 850 bin euroya bu devlet memurları yat
kiralıyorlar yani 75 milyon liraya. Buz dağının başka
görünen bir tarafını AKP Erzurum Milletvekili ifşa ediyor Ben
bu yolsuzluk çarkının bir üyesine 2,5 milyon dolar borç verdim
diyor. Yani 45 milyon lira borç verdim. diyor. Başka ne iddia var? SPK
Başkanının başkaları adına yüzlerce gayrimenkulü
var. diyorlar, yüzlerce gayrimenkul yani milyarlarca liralık bir
yolsuzluk çarkı; bugün yurttaşımız açken, işsizken,
perişanlık çekerken.
Şimdi, ey AKP'li milletvekilleri, hani siz
yolsuzluklarla mücadele edecektiniz ya, bakın, sizin SPK
Başkanınız, rektörünüz, milletvekiliniz bir yolsuzluk
yapmış, ifşa olmuş, yer, zaman, mekân belirtiliyor, kendi
ifşaatları var, birbirlerine düşmüşler; AKP ne
yapıyor? AKP sessiz, AKP bir adım atmıyor. AKP neyle
meşgul? Sansür yasasıyla meşgul. AKP neyle meşgul? HDP'li
milletvekillerini hapse atmakla meşgul.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Terörle
mücadeleyle meşgul.
GARO PAYLAN (Devamla) Ama iş yolsuzluğa
gelince orada zurna zırt diyor.
Bakın, bu yolsuzluk çarkında ne
yapmışlar biliyor musun? Hani halka arzlar oluyor ya, bu dört
yılda 79 tane halka arz oldu. Tam 79 milyar liralık halka arz
olmuş; yüzde 3, yüzde 5 komisyon alıyorlar; rüşvet alıyor
bu çark, rüşvet! Ben seni halka açarım ama senin şirketin 5
lira yapar, ben seni 10 liradan halka açarım. diyor, aradaki parayı,
malı götürüyorlar.
Başka? Yasaklı şirketler var,
işlem yasaklı şirketler var. Ben senin şirketini yasaktan
çıkarırım ama şu kadar milyar lira para alırım.
diyor. Sermaye artırımlarından para alırım. diyor.
Milyarları götürmüş bu şebeke, milyarları; organize bir
şebekeden bahsediyoruz. Ya, böyle bir durumda
Cumhurbaşkanlığı ne yapar? Ne yaptı biliyor musunuz?
Danışmanını görevden aldı, Serkan Taranoğlunu
görevden aldı. İyi bir şey yaptı Sayın
Cumhurbaşkanı, görevden aldı ama yeter mi? Yetmez.
Savcılığa suç duyurusunda bulundu mu? Hayır bulunmadı.
Savcıları göreve davet etti mi? Etmedi. Diğer aktör Korkmaz
Karaca sağlık gerekçesiyle istifa etti, sağlık
gerekçesiyle. Peki, diğer aktör Ünsal Ban ne oldu? Adam kaçmaya çalışırken
yakalandı, konuşacaktı, susturuldu diğer aktör. Peki, bir
diğer aktör değerli arkadaşlar, bu milletvekili
arkadaşımız Zehra Taşkesenlioğlu ne yaptı? Nerede
Zehra Taşkesenlioğlu? Gidip savcılığa kendisi
hakkında suç duyurusunda bulundu mu? Hadi ben hazırım. dedi
mi? Kaldırın benim dokunulmazlığımı. dedi mi?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul)
Kaldıralım. dediler mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GARO PAYLAN (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Tamamlayın.
GARO PAYLAN (Devamla) Kaldırın. dedi
mi, Gelin hodri meydan. dedi mi, Benim alnım açık. dedi mi? Yok,
demedi. Yalnızca Benim başım açık videom ortaya
çıktı. dedi. Yanlıştı, aile mahremi doğru ama
tek meselemiz o mu? Meselemiz hırsızlık, yolsuzluk değerli
arkadaşlar. Bakın, bununla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi ne
yaptı? Sayın Başkan ne yaptı, şurada oturan Sayın
Başkan -sizi kastetmiyorum, Meclisimizin Başkanını
kastediyorum- ne yaptı? Sizi de kastedebilirim tabii ki Divan Üyesi
olarak, ne yaptınız? Ne yaptınız arkadaşlar?
BAŞKAN Hâlâ Plan ve Bütçe Komisyonundan kalma
sıkıntılarını yaşıyorsun.
GARO PAYLAN (Devamla) Ne yaptınız
arkadaşlar? Meclisin itibarı nasıl korunur? Bak, Meclisin bir
milletvekilinin açık ifşaatı var, milyonlarca, milyarlarca lira
götürmüşler, bununla ilgili Meclis adım attı mı?
Atmadı. Biz HDP olarak çağrı yapıyoruz, gelin bununla
ilgili adım atalım, bu milletvekili hesaba çekilsin, bu çark ortaya
çıkarılsın, yolsuzluk çarkının mağdurları
ortaya çıkarılsın. Değerli arkadaşlar, bu konuda
adım atılması çağrımız var.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Sevda Erdan Kılıç. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Türkiye uzunca bir süredir Sedat Pekerin delillere
dayandırarak anlattığı iddialarla çalkalanıyor. Ben de
grubumuz adına 29 Ağustosta benzer mahiyette bir araştırma
önergesi vermiştim. Pekerin vekillerle, iş insanlarıyla,
gazetecilerle olan ilişkileri
SALİH CORA (Trabzon) Siz Sedat Pekerin
basın sözcüsü müsünüz?
SEVDA ERDAN KILIÇ (Devamla)
uyuşturucu
ticareti, yolsuzluk, el koyma, şantaj, cinayet, rüşvet gibi
SALİH CORA (Trabzon) Siz Pekerin sözcüsü
müsünüz?
SEVDA ERDAN KILIÇ (Devamla)
önemli olaylarla
ilgili sosyal medya paylaşımları ülkemizin gündemine bomba gibi
düştü, sadece cumhuriyet savcılarının bir türlü gündemine
girmedi. Eminim ki bunları burada bulunan herkes izlemiştir, hatta
aranızda Sıra ne zaman bana gelecek? diye uykusu kaçanların
dahi olduğunu biliyorum. Bunlar da iddiadan da öteye geçti, birçok istifa
yaşandı, itirafçılar çıktı, anlattı, bazı
milletvekilleri ve aile üyeleriyle ilgili iddialar hâlen devam ediyor,
borsacılar ortaya çıktı, derken bir anda Pekerin sesi
soluğu kesildi. Biz sebebini bilmiyoruz tabii. İpliğiniz pazara
çıkmasın diye yapamayacağınız şey yok, sizi ne
kadar korkuttuğu da ortada. Yıllarca korku imparatorluğu
kurarken şimdi sıra size geldi, korku bacayı sardı. Sedat
Pekerin suçlamalarının odağındaki kişilerin
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri
Bakanı Süleyman Soyluya yakın isimler olduğunu görüyoruz.
Birkaç istifayla bu konu böyle kapanmaz arkadaşlar. Bu kişileri
bulundukları mevkilere kimler getirmiş? Bu kişiler kimlerden güç
alıyor? Bu kadar delil ortaya saçıldığı hâlde bu kişileri
kimler koruyor? Bu soruların cevapları her ne kadar devleti
yönetenleri gösteriyor olsa da yargının
kuşatıldığını bilsek de muhakkak Meclis
tarafından araştırılmalıdır ve suçu
işleyenler ve onları koruyanlar da muhakkak yargı önünde
hesabını vermelidir.
Bugün, RTÜK, programlarında bu konular
tartışıldığı, adı geçenlerin küçük
düşürüldüğü iddiasıyla Halk TV, Tele1 ve KRTye para cezası
verdi. Film platosu gibi oldu canım memleket; devlet, bir taraftan,
yolsuzluğu yapana değil yolsuzluğu tartıştırana ceza
keser; bir taraftan, adı geçen vekil hanım devletin verdiği çift
korumayla gezer. Peki, soruyorum buradan: Aç açıkta kalan bu
vatandaşı, günahına girdiğiniz öksüzü, yetimi, sizden,
sizlerden kim koruyacak bu ülkede? Asıl beka sorunu bu işte.
Videolarla, mesajlarla çarşaf çarşaf
3 yaşındaki çocuk
izliyor, biliyor ne olduğunu. İktidar gibi düşünmeyen,
ağzını açan herkese saniyede dava açan, soruşturma açan
savcılar nerede? Koskoca ülke organize bir çetenin elinde uçuruma
doğru sürüklenirken buna Dur! diyecek yargı üç maymunu oynuyor
maalesef. Gelin, biz Gazi Meclis olarak bu kötülüğe ortak olmayalım.
Kuralım komisyonu, gerçekleri herkes öğrensin. Parti olarak da suç
duyurusunda bulunduk biz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın, buyurun.
SEVDA ERDAN KILIÇ (Devamla) Teşekkür ederim
Başkanım.
ve halkımızın hiç şüphesi
olmasın, bu siyaset, sermaye, mafya, medya ilişkileri bugün
açığa çıkmazsa bizim iktidarımızda açığa
çıkacak ve adalet geç de olsa yerini bulacak diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Ahmet Özdemir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Ahmet Bey, ihale
size mi kaldı? Allah kolaylık versin.
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET ÖZDEMİR
(Kahramanmaraş) Sayın Başkanım, saygıdeğer
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisi
üzerine söz aldım. Sayın Başkanların önerisinin
içeriğine baktım; Meclis araştırması önergesine konu
birçok konu izah etmişler, biraz da sosyolojik bir değerlendirme var
aslında. Sadece şunu söyleyebilirim: Biz iktidarımız
boyunca toplumsal olarak önümüze gelen bütün konularda toplumumuzun doğru
işleyişini, adalet duygusunun teminini, beklentileri gerçekleştirmek
için mevzuat yapıyoruz. Bizim yaptığımız mevzuatı
uygulama konusunda da görevli ve yetkili olanlar mahkemeler ve cumhuriyet
savcıları. Şimdi, her 2 vekilimiz de yaptığı konuşmalarda
Meclis araştırması önergesinden bahsetti.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Hiç ilgilendirmiyor
sizleri Ahmet Bey(!)
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Eğer bu iddialar
çok ciddi, vahimse CMK 161de açık hüküm var.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Değil mi?
Değil, değil zaten(!)
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Vardır ya da
yoktur demiyorum çünkü ben hâkim değilim. Ben siyaset yapmak, yasama,
kanun yapmakla görevliyim, siz de öylesiniz.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Hiç medya da
dinlemiyorsunuz, televizyon da dinlemiyorsunuz.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Biz toplumun
beklentilerini gerçekleştirmek için kanun yaparız, bunları
uygulayıcılar cumhuriyet savcılarıdır.
İşleyiş de 2 şekilde olur: Cumhuriyet
savcılarımız gerekli ve yeterli görürse resen soruşturma
açar veya şikâyet üzerine.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Açmadı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Açtı, açtı.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Resen
açtığı dosyalar da var. Saygıdeğer milletvekillerimiz
burada sadece -araştırma önergesinde-
açılmadığını ve olumsuz
kısımlarını söylüyorlar ama burada iddia edilen
konuların birçoğuyla ilgili savcıların önünde dosyalar var,
açılmış soruşturmalar var, şikâyet konuları da
var. Dolayısıyla şikâyet edilmiş, soruşturmalar devam
ediyor, yargıda devam eden veya şikâyete tabi olan, cürüm olan
konularda da burada Meclis araştırması önergesi vermeyi
anlamsız ve Meclisin zamanını heba etmek olarak
değerlendiriyorum. Elbette Meclis araştırması önergesine
konu olacak konular var, geçmişte de mutabık
kaldığımız birçok konu var.
BAŞKAN Sayın Beştaş,
sataşma yok, söz vermeyeceğim size.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Nereden anladınız?
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Saygıdeğer
milletvekilleriyle birlikte bu konuda birlikte çalıştık ama
burada zikredilen yolsuzluğa, hırsızlığa ve
rüşvete dair isnatların cumhuriyet savcılıklarının
ve yargının konusu olduğunu düşünüyorum. Biz de sizin gibi
düşünüyoruz, biz de vatandaşlarımızın bu konudaki
hassasiyetini
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Hiç rahatsız
değilsiniz yani(!)
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Toplumun düzeni
konusunda attığımız adımlarla
vatandaşlarımızdan takdir gördüğümüz için biz hâlâ iktidardayız.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) İşte onun
için şimdi iktidardan gidiyorsunuz.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Onların
beklentilerini gerçekleştirdiğimiz için hâlâ iktidardayız ama
her güzel işin içinde yanlış yapanlar vardır,
yanlış yapanlar cezasını da her zaman görmüştür. Bunu
yapacak olan yargı, Meclis değil, araştırma önergesi
değil. O yüzden Halkların Demokratik Partisinin bu
araştırma önergesine hayır oyu vereceğimizi bildiriyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, sataşmadan söz istemiyorum söz
vermeyeceğinizi peşinen söylediğiniz için.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Yerinden.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) İhsasırey
yaptınız Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Söz
verecek misiniz, yoksa tutanaklara mı geçireyim?
BAŞKAN Tutanaklara geçsin, vermeyeceğimi
söyledim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ama niye
peşinen söylediniz?
BAŞKAN Notlarınızı almaya
başladığınızı gördüm, onun için bunu söyledim
çünkü bir sataşma yok yani araya giriyorsunuz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Yerinden
Başkanım, yerinden.
BAŞKAN Sayın Paylan, burası Plan ve
Bütçe Komisyonu değil.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, Sayın Vekili anlıyorum, böyle bir konuda
konuşmak kolay değil yani açıkçası konuşmada zaten
reddetmedi, reddedemiyor. Aslında mealen Doğrudur ama bu görev
Meclisin değil, savcılarındır. demiş oldu.
BAŞKAN Benzer düşünüyoruz." dedi
zaten.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz de
tam da buradan şunu söylüyoruz: Sözü edilen kişilerden biri maalesef,
bu Parlamentonun üyesi.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ve
dokunulmazlığı var.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sadece
Cumhurbaşkanına hakaretten bu Parlamento vekillik düşürdü.
Sadece polise meşru müdafaada bulunulduğu için bu Parlamentoda Karma
Komisyon aylarca meşgul edildi. Bu Parlamentoda o kadar çok vekilimizin
vekilliği, düşünce ve ifade özgürlüğü açısından
düşürüldü ki bu kadar vahim bir iddiada Bu hiç bizi ilgilendirmiyor.
tutumunun çifte standart ve parti ayrımı olduğunu tutanaklara
geçiriyoruz.
İkincisi de doğrudur, savcıların
görevi var ama savcılar maalesef bu dönem kendi başlarına,
iktidardan bağımsız işlem yapamadıkları için hem
de biri Cumhurbaşkanı Başdanışmanı
BAŞKAN Savcıları töhmet
altında bırakıyorsunuz, yapmayınız lütfen.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Öyledir, öyle.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Bırakalım ya, biraz bırakalım bence yani.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Maalesef diyerek aslında töhmet altında bırakmıyorum.
Bunu yapan, muhalefetten bir milletvekili ya da o koltukta oturan
Cumhurbaşkanı, HDPden bir Cumhurbaşkanı olsaydı bugün
iktidarın ne söyleyeceğini kamuoyunun takdirine
bırakıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Tekin Bingöl
ve arkadaşları tarafından, TÜİKin istatistik
araştırmalarının değerlendirilmesi, yüksek enflasyona
karşı sağlıklı politikalar ile enflasyonun halk üzerindeki
yıkıcı etkilerinin giderilmesine yönelik çözüm önerilerinin belirlenmesi
amacıyla 6/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 6 Ekim 2022 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
6/10/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 6/10/2022 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve
arkadaşları tarafından, TÜİKin istatistik
araştırmalarının değerlendirilmesi, yüksek enflasyona
karşı sağlıklı politikalar ile enflasyonun halk üzerindeki
yıkıcı etkilerinin giderilmesine yönelik çözüm önerilerinin
belirlenmesi amacıyla 6/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (3672 sıra no.lu)
Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 6/10/2022 Perşembe günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Tekin Bingöl. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TEKİN BİNGÖL (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Enflasyonu konuşacağız. Bugün,
Türkiye'nin en can alıcı konularının başında
enflasyon geliyor ve bu konu anket araştırmalarında, pazarda,
hayatın her alanında ve bu çatı altında bulunan bütün
milletvekili arkadaşlarımızın da gündeminin birinci
maddesini teşkil ediyor. Enflasyonla ilgili konuşulurken zaman zaman
iktidar partisine mensup arkadaşlar bunu savaş ortamına ya da
pandemi koşullarına bağlayabiliyorlar; olabilir ama ne o
savaş ne de pandemi koşulları sadece Türkiye'yi etkilemedi.
Avrupa'daki enflasyon oranının ortalaması yüzde 10, bir an için
TÜİK'in açıkladığı yüzde 83ü enflasyon
oranını kabul etsek dahi arada çok ciddi bir fark olduğunu
görürüz. Zaman zaman konuştuğunuz ve kendinize payeler
çıkardığınız 2001 krizindeki enflasyon oranı
yüzde 68,5; o büyük kriz döneminde dahi, o yılda yüzde 68,5 enflasyon
varken bugün sizin halkı canından bezdirdiğiniz enflasyon
oranı yüzde 180lerin üzerinde.
E, tabii, enflasyonu konuşurken TÜİKi de
konuşmak lazım. TÜİK, internet sitesinde kendisini ta bin üç yüz
yirmi altı yıllık toprak ve nüfus sayımına kadar
götürebiliyor. Günümüze gelelim, 1926 yılında kurulan TÜİK,
aradan geçen doksan altı yıllık süre içerisinde tam 21 kez
başkan değiştirmiş; çok ilginç, sizin
iktidarınıza gelinceye kadar, yetmiş altı yıllık
süre içerisinde sadece 14 başkan değişiyorken bu yirmi
yıllık zaman dilimi içerisinde 7 başkan değişmiş
ve çok ilginç, son iki yılda 4 başkan değişmiş. Niçin?
Liyakatsizse niye görev verdiniz? Yolsuzluk, usulsüzlük yapmışlarsa
bunu açıklayın. Hayır, bunun bir tek gerekçesi var; saraya ve
size uygun, sizin içinizi rahatlatan, huzur veren, siyaseten rant elde
edeceğiniz rakamları açıklamadığı için gece
yarısı, kelle alırcasına bu bürokratları görevden
alıyorsunuz. Sonuç: TÜİK devletin kanununda tanımlanırken
güvenilir, şeffaf, tarafsız olarak nitelendirilir, bugün TÜİK
eşittir AKP olmuştur; ne güvenilirliği kalmıştır
ne de tarafsızlığı. Bunu söylerken elbette TÜİK gibi
bir kuruma haksızlık yapmak istemem ama siz devletin bütün
kurumlarını kendinize paralel birer kurum hâline getirdiniz,
TÜİK de maalesef böyle çalışıyor.
Bakın, Merkez Bankası her yıl, bir
yıl sonraki enflasyon öngörülerinde bulunur. 2020de enflasyon yüzde 12
iken yüzde
Bir başka konu var, her fırsatta ekonomist
olmakla övünen bir Genel Başkanınız var. Ne diyor sizin
ekonomiden anlayan, ekonomist Genel Başkanınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Diyor ki: Faiz
sebep, enflasyon sonuç. İyi, ben de bunu şöyle dönüştürmek
istiyorum: AKP sebep, yoksulluk sonuç; AKP sebep, yolsuzluk sonuç; AKP sebep,
yasaklar sonuç. (CHP sıralarından alkışlar) Ve nihayet, AKP
sebep, enflasyon sonuç; bu enflasyon da sizin sonunuzu getirecek.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Sayın Muhammet Naci Cinisli.(İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET
NACİ CİNİSLİ (Erzurum) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlarım.
Yeni yasama yılının
başarılara vesile olmasını dilerim.
AK PARTİnin Türkiyeyi fakirleştirme
operasyonunun en kilit aparatı ve Türkiye'nin ekonomik felakete
gidişinin en önemli iş birlikçisi TÜİK konumuz. Türkiye'nin en
güvenilmesi gereken kurumları SPK, Merkez Bankası, Kızılay,
Sayıştay gibi TÜİK de maalesef AK PARTİnin gayrimillî, partizan
ve laubali tutumundan nasibini aldı. Bir devlet kurumu olan TÜİK uzun
süredir siparişle veri hazırlıyor. İktidar partisinin
ekonomik vaatlerinin gerçekleşmiş olduğu yalan
algısını onaylamak değildir TÜİKin görevi,
TÜİKin görevi gerçekçi ve ulaşılabilir hedeflerin
belirlenmesini sağlamak için devlete ve özel sektöre doğru
ışık tutmaktır. Devlet kurumuna partizanlık
yakışmıyor. Aldatmacalı işler için bir yılda
Başkanlık koltuğuna 4 farklı ismin getirildiği Türkiye
İstatistik Kurumunda geçtiğimiz mart ayında da 2 başkan
yardımcısı görevden alındı. Geçtiğimiz aylarda
ise TÜFE ve ÜFE oranlarından sorumlu Daire Başkanı görevinden
alındı, sonrasında 20 bölge müdürü değiştirildi. En
son olarak TÜİK geçtiğimiz haziran ayından itibaren temel
gıda ürünlerinin fiyatlarının ne kadardan
hesaplandığını, ortalama kira fiyatlarının ne
kadar olduğunu artık yayınlamayacağını
açıkladı. Oysa ekmek, peynir, süt, yumurta ve daha birçok temel
gıda maddesinin ortalama fiyatları kalem kalem 1933ten Nisan 2022ye
kadar biliniyordu. 2003 yılından bu yana ise çok daha detaylı
bir liste açıklanıyordu, 400den fazla mal ve hizmetin tek tek
ortalama fiyatı kayıt altındaydı. Ne üzücü bir durum ki
artık gizleniyor. Kurumsal, şeffaf devletten giderek
uzaklaşılıyor. Kökleri doksan yıl geriye giden kurumun hakiki
veri açıklamasından vazgeçildi. Hep ifade ediyorum, AK PARTİ kök
düşmanıdır diye söylüyorum, somut bir örneğini daha
görüyoruz maalesef.
TÜİK, yitip giden
inandırıcılığını geri kazanmak adına
kamuoyuna daha şeffaf olmak yerine tam tersi bir anlayışla
savrulmaya devam ediyor. Veri yayınlamamak, milletimizin hakkını
hiçe saymaktır. Anlaşılan TÜİK, kendisini bu ülkenin
vatandaşlarına karşı değil sadece bir kişiye
karşı sorumlu hissediyor. Unutulmamalı ki TÜİKin
belirlediği verilerle işçinin, emeklinin maaş zamları
belirleniyor. TÜİK yöneticilerinin üstlendiği bu çok ağır
vebali bir kez daha hatırlatmalıyım. Üzülerek ifade etmeliyim ki
AK PARTİ ile TÜİK servet transferine de aracı oluyorlar.
Sayın Genel Başkanımız Meral
Akşener Hanımefendinin dedikleri gibi, gelin, iki
cihanınızı da karartmayın, gelin, bu milletin
ahını daha fazla almayın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Teşekkür ederim.
Milletimize olan sorumluluk bilinciyle ya görevinizi
hakkıyla yapın ya da devlet insanı vakarıyla,
şerefinizle ayrılın.
Yapılacak ilk seçimlerle İYİ Parti
iktidarında devlet kurumlarının partizanlıktan
arındırılacağını ifade eder, Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlarım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Çepni, salı günü
yaptı bu işi Cumhuriyet Halk Partisi, siz iki gün geç
kaldınız bu pankartlar için.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Biz de bugün
yapıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Toğrul, siz de
İdare Amiri olarak gereğini yapın, biliyorsunuz, bunları
aslında kullanmamamız gerekiyor.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Biz de
aynı gün yapmak istemedik pişti olmayalım diye.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Siz de demokrasiyi
koruyun Meclis Başkan Vekili olarak.
BAŞKAN İdare Amiri olarak gerekeni
yapın.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Siz de Meclis
Başkan Vekili olarak demokrasiyi koruyun.
BAŞKAN Demokrasiye her daim sahip
çıkıyorum.
Evet, Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Sayın Murat Çepni.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız, önce
Ekonomik kriz yok. dediler ve bunun dış güçlerin bir
dezenformasyonu olduğunu söylediler; sonra Ekonomik kriz var. dediler
fakat sebebinin yine uluslararası güçler olduğunu söylediler; sonra
Ekonomik kriz var, bunu düzeltse düzeltse yine biz düzeltiriz. dediler; daha
sonra kuramsal bir tartışmaya giriştiler ve ekonomik krizin en
büyük sonuçlarından bir tanesi olan enflasyonun nasıl ortadan
kalkacağı tartışıldı, iktisat bilimcileri,
ağızları açık izlediler. Tayyip Erdoğan dedi ki: Faiz
sebep, enflasyon sonuçtur. ve herkes bu yanlış tespitin düzeltilmesi
için açıklamalarda bulundu fakat AKP Genel Başkanı Tayyip
Erdoğan bu konuda ısrarcı olmaya devam etti ve faizi kademeli
olarak düşürmeye başladı. Şimdi, beklersiniz ki madem
faizin kendisi sebepse o zaman enflasyonun düşmüş olması gerekir
fakat gelin görün ki faiz 12ye düşmesine rağmen enflasyon
tırmanmaya devam ediyor. Enflasyon tırmanıyor, halkımızsa
yoksullaşıyor fakat Tayyip Erdoğan, bütün bunlara rağmen,
2022nin sonunda enflasyonun tek haneye ineceğini söylemekten geri
durmuyor; TÜİKe göre yüzde 83, bağımsız
araştırmacılara göre, ENAGa göre de yüzde 186.
İstanbuldaki pahalılık,
fiyatların artışı eylülde yüzde 107,42yi bulmuş
durumda fakat bu süreçte krizde olmayanlar var; işte az önce Garo
Vekilimizin anlattığı ultra yolsuzluk çok çarpıcı bir
biçimde ortaya konuldu. Evet, bu süreçte bankalar ve AKPnin şirketleri,
yani sermaye, hiç de krizde değil; bunlar tarihlerinin zirvesi
kârları yapıyorlar. Bankaların 2022nin ilk sekiz ayında
252 milyar net kârı var. Ortada bir kriz var ve bu krizin sonuçları
ezilen milyonlar için yıkım biçiminde ama bir avuç kan emici sermaye
için ise bulunmaz bir fırsat. Fakat bu süreçte açlık
sınırı 7 bin lira, yoksulluk sınırı 23 bin lira,
asgari ücret 5 bin lira yani nüfusun yarısı açlık
sınırının altında yaşıyor.
Şimdi AKPnin krizi şu yani sermayenin bir
krizi var, o da şu: Bu açlıkla yaşamaya çalışanlar ya
ayaklanırlarsa ya isyan ederlerse, işte bunların krizi bu.
Şimdi buradan biz şunun altını kalın kalın
çiziyoruz, eğer açlıkla inim inim inleyen milyonlar, bu soyguncu
hırsızlara karşı başkaldırmazlarsa, örgütlü
mücadele etmezlerse bu düzen sürgit devam edebilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Enflasyon demek
yoksulluk demek, enflasyon demek şirketlerin ve cemaat koalisyonu olan AKP
yandaşlarının kâr etmesi demek. AKP iş bilmez bir parti
değil, AKP işini bilen bir parti, sınıfsal tercihine göre
bunları yapıyor. Bankalara yüzde 12yle parayı veriyor, bankalar
bunun 2 katı, 3 katı oranlarla piyasaya sunuyor ama
halkımız kredilerle esir alınmaya
çalışılıyor. Bu düzen halkımızın iradesiyle
değişecektir diyorum, teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Yaşar Kırkpınar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve
ekranları başında bizi seyreden aziz milletimiz; hepinizi
sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
vermiş olduğu öneri üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz
aldım.
Değerli arkadaşlar, üç yıldan beri
pandeminin ekonomi üzerindeki etkisi, tahribatı devam ediyor.
CAVİT ARI (Antalya) Bahaneniz bitmiyor,
bahaneniz. Her dönem bir bahaneniz var, iki yıldır da pandemi.
YAŞAR KIRKPINAR (Devamla) Dünyada pandemiyle
birlikte üretim kapasitesinin düştüğünü, arz cephesinde çok büyük
sıkıntılar yaşandığını biliyoruz.
İktisadi açıdan alışılagelmiş yöntemlerin
dışında farklı metotların da değerlendirilmeye
alındığını gözlemliyoruz.
CAVİT ARI (Antalya) Dış güçler ve
pandemi bitmedi.
YAŞAR KIRKPINAR (Devamla) Küresel iklim krizi
başta olmak üzere, gıdaya erişimin zorlaşması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Sen
üretmezsen ulaşamazsın tabii.
YAŞAR KIRKPINAR (Devamla)
ardından
Amerika ve Çinin ticaret savaşları gibi gerçeklerle karşı
karşıya kaldı bütün dünya. Özellikle Çinin daha önceden dünya
üretim kültürünü kendi lehine çevirmiş olması ve pandemiyle birlikte
bu kapasitesini tek taraflı olarak kullanmaya başlaması da dünya
ticaretinin dengesini iyice bozmuş durumda. Bu olumsuzluklar
yetmiyormuş gibi bir de Rusya-Ukrayna savaşının patlak
vermesi, diğer taraftan rezerv parası olanların da bu güçlerini
hoyratça kullanma arzuları, tahıl kriziyle birlikte gıdaya
erişimin zorlaşması ve ardından enerji kriziyle birlikte
maliyetlerin 10 katına kadar artmış olması bütün dünya
üzerinde büyük bir fiyat artışına yol açtı.
Avrupasından Amerikasına kadar bütün dünyada hayat pahalılığı,
özellikle enflasyon söz konusu oldu. Özellikle gelişmiş ekonomilerin
resesyona doğru gidiyor olması bu durumda çaresizlikleri iyice ortaya
çıkarıyor. Türkiye bu ifade etmeye çalıştığım
olumsuzluklardan etkilenmesine rağmen kendine özgü geliştirmiş olduğu
ekonomik modelle pozitif yönde ayrışmayı
başarmıştır. Faizleri düşük tutarak ekonomiyi
canlı tutmayı başardık. Büyümek için
yatırımı teşvik ettik, buna bağlı olarak
istihdamımız ve üretimimiz arttı. Bu sayede hedeflediğimiz
gibi Türkiyeyi büyütmüş olduk. Böylece Türkiye dünyadan pozitif
ayrışan birkaç ülkeden biri hâline geldi. İhracatımız
250 milyar doları aşarak rekor üzerine rekor kırıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAVİT ARI (Antalya) İthalatı da
söyleseydin keşke.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Orası yasak!
BAŞKAN Tamamlayınız sözlerinizi.
YAŞAR KIRKPINAR (Devamla) Bizler sosyal
devlet olmanın bir gereği olarak toplumumuzun her katmanıyla
ilgili iyileştirmeler yapıyoruz.
CAVİT ARI (Antalya) İthalatı da
duysaydık.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Orası yok.
YAŞAR KIRKPINAR (Devamla) Asgari ücretten
emekliye, sosyal konuttan tarıma, KOBİlerden öğrencilerimize ve
kadınlarımıza kadar her bir kesimle yakından ilgileniyoruz.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Belli!
YAŞAR KIRKPINAR (Devamla) Ayrıca bu
verilen önergeyle ilgili TÜİKin enflasyon ölçümleri konusunda bir mesele
ortaya atılıyor. Belki, TÜİK Türkiye geneliyle ilgili bir ölçüm
yapıyor, bölgeler arasında farklılıklar olmuş
olabilir; burada çarpıtma ve manipülasyon yapmaya gerek yok. Biz öteden
beri milletimizin yanındayız ve bundan sonra da milletimizin
yanında olmaya devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Aman
yanımızda olmayın, cepte para kalmadı.
YAŞAR KIRKPINAR (Devamla) Sayın
Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi hiçbir dönemde
vatandaşımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz.
CAVİT ARI (Antalya) Daha ne kadar
ezdireceksiniz ya?
YAŞAR KIRKPINAR (Devamla) İnşallah
bundan sonraki süreçlerde de ezdirmeyeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAVİT ARI (Antalya) Daha neler olacak?
YAŞAR KIRKPINAR (Devamla) Genel Kurulu,
ekranları başında bizleri takip eden
vatandaşlarımızı ve sizleri saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki.
Evet, Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Ama sunmadan önce bir yoklama talebi
vardır, onu yerine getireceğim.
Sayın Özkoç, Sayın Özkan, Sayın
Arı, Sayın Aygun, Sayın Emre, Sayın Emre, Sayın
Aydoğan, Sayın Ünver, Sayın Ünsal, Sayın İlhan,
Sayın Önal, Sayın Zeybek, Sayın Şahin, Sayın Kaya,
Sayın Tokdemir, Sayın Kaya, Sayın Serter, Sayın
Başevirgen, Sayın Berberoğlu, Sayın Gökçel.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Başkan,
yarım saat ara ver.
BAŞKAN Yirmi dakika verecektim arayı,
gene yirmi dakika vereceğim.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) İlk oylamaya
artık AK PARTİ de gelmiyor Başkanım.
BAŞKAN Evet, gelmiyorlar Sayın
Toğrul, haklısınız.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Malzeme bu!
BAŞKAN Aslında benim hepinizi, burada,
Genel Kurulda mevcut olan bütün milletvekillerini sayıya dâhil etmem
lazım.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Nasıl oluyor o
iş?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
İmkânınız olsa İç Tüzükü ona göre
değiştirirsiniz Başkanım.
BAŞKAN Yani burada olup sisteme girmemeyi çok
doğru görmüyorum. Sayın Paylan yapar, onu biliyoruz da, hani
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Başkanım,
ihtiyaç varsa biz de girelim.
BAŞKAN Sizi, 4ünüzü saydım ben zaten,
sıkıntı yok.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkanım,
sizin nöbetinizde AK PARTİli milletvekili arkadaşlar gelmiyorlar
Meclise, sizi protesto mu ediyorlar?
BAŞKAN Beni protesto ediyor olabilirler ama
bu sizi ilgilendirmiyor tabii.
CAVİT ARI (Antalya) Sayın
Başkanım, Meclisin çalışma düzenini bozuyor bu durum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Olur mu efendim,
sizin nöbetinizde özellikle gelmiyorlar. Yani diğer
arkadaşlarımızın nöbetinde geliyorlar ama sizin nöbetinizde
gelmiyorlar.
BAŞKAN Siz geliyorsunuz ya.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Biz sizi seviyoruz
zaten.
BAŞKAN Ama beni o kadar çok sevmesen iyi olur
Sayın Tanal.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati:16.15
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.31
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Necati
TIĞLI (Giresun), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 4üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
III.-YOKLAMA
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grup
önerisinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum, yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN Pusula veren sayın
milletvekilleri lütfen Genel Kurul Salonundan ayrılmasınlar.
Sisteme giriş yapabilen sayın
milletvekilleri eğer pusula verdilerse lütfen geri alsınlar.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Tekin Bingöl
ve arkadaşları tarafından, TÜİKin istatistik
araştırmalarının değerlendirilmesi, yüksek enflasyona
karşı sağlıklı politikalar ile enflasyonun halk
üzerindeki yıkıcı etkilerinin giderilmesine yönelik çözüm
önerilerinin belirlenmesi amacıyla 6/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 6 Ekim 2022 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Alınan karar gereğince denetim konularını
görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan Kahramanmaraş
Milletvekili Ahmet Özdemir, İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ve
64 Milletvekilinin Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Dijital
Mecralar Komisyonu ve Adalet Komisyonu Raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir,
İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ve 64 Milletvekilinin
Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4471) ile Dijital Mecralar
Komisyonu ve Adalet Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 340) (*)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
4 Ekim 2022 tarihli 2nci Birleşimde İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel olarak görüşülen 340 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesi üzerindeki önerge
işlemlerinde kalınmıştı.
3üncü madde üzerinde 3 adet önerge vardır, önergeleri
aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/4471) esas
sayılı Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Madde 3- 5187 sayılı Kanunun 4üncü
maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
İnternet haber sitelerinde ayrıca,
faaliyet gösterdiği iş yeri adresi, ticari unvanı, elektronik
posta adresi, iletişim telefonu ve elektronik tebligat adresi ile yer
sağlayıcısının adı ve adresi kendilerine ait
internet ortamında kullanıcıların ana sayfadan
doğrudan ulaşabileceği şekilde ve iletişim
başlığı altında bulundurulur.
İnternet haber sitelerinde bir içeriğin
ilk kez sunulmaya başlandığı tarih ile sonraki güncelleme
tarihleri, her erişildiğinde değişmeyecek şekilde
içeriğin arka planında saklanır.
Engin
Özkoç Yunus
Emre
Sakarya İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Yunus Emrenin.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
YUNUS EMRE (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Türkiyede, seçimlere gittiğimiz bir ortamda
çok önemli bir düzenlemeyi tartışıyoruz. Türkiyenin
karşı karşıya bulunduğu demokrasi
sorunlarını, ifade hürriyeti sorunlarını zaten birçok örnek
olayda yakından gözlemleme imkânımız oldu. Bir de bunun
yanına, bu sorunları daha da derinleştirecek, daha da
pekiştirecek bir girişimle karşı karşıya
bulunuyoruz.
Değerli arkadaşlarım, tabii, en
önemli sorunların başında, ceza hukukunun temel ilkelerine çok
aykırı bir şekilde, belirlilik ilkesine çok aykırı bir
şekilde bir ceza düzenlemesinin bu kanun kapsamında getirilmesi yer
alıyor. Öncelikle, tabii, şunu hatırlatmak istiyorum,
bakın: Türkiyede başlangıçta söyledim- önemli demokrasi
sorunları var, önemli ifade hürriyeti sorunları var ve bu
şartlar çerçevesinde Türkiyede iktidarın medya üzerinde çok kesin
bir kontrolü var. Ayrıca, kamu yayıncılığı yapan
kuruluşların taraflı bir şekilde yayıncılık
yaptığı bir ortamı yaşıyoruz. Değerli arkadaşlarım,
bu şartlar içerisinde vatandaşlarımızın alternatif
bilgiye erişebilmesi için internet gazeteciliği ve sosyal medya
kullanımı aslında yegâne mecra olarak görülüyor yani Türkiye'de
gazetecilerin sesi kısıldığı için, Türkiye'de özgür
gazetecilik imkânları ne yazık ki ortadan kaldırıldığı
için, basın üzerinde kesin bir kontrol kurulduğu için vatandaşlarımız
bakımından sosyal medya kullanımı ve internet
gazeteciliğinin kullanımı tabii büyük önem taşıyor.
İşte burada tam olarak yapılmak istenen şey, seçimlere
gidilen bir ortamda buraların sesini kesebilmek arkadaşlar,
başka bir anlamı bulunmadığını açıklıkla
görüyoruz.
Değerli arkadaşlarım, peki bu
nasıl yapılıyor? Bu bir iddiayla, bir maskeyle
yapılıyor; dezenformasyon iddiasıyla, maskesiyle
yapılıyor. Bir defa şunun bilinmesini istiyorum: Türkiye'de
dezenformasyona maruz kalan kesimler aslında bizleriz yani Türkiye'de
muhalefeti izleyen, takip eden, muhalif görüşleri olan insanlar zaten
dezenformasyonun mağdurları. Burada iktidarın, burada bu paketi
hazırlayanların dezenformasyonla mücadele bakımından en
ufak bir hedefinin olmadığını ben size söylemek istiyorum.
Niye bunu söylüyorum? Bakın, bir defa dünyada bu dezenformasyon konusu
üzerine çalışan, bunun demokrasiyi dejenere etmesini gündemine alan
bütün uzmanların gündeme getirdiği birtakım uygulamalar var. Bir
defa siz bunları yapıyor olsanız belki bu
iddialarınızın bir ağırlığı olabilir,
bunları tartışma imkânı olabilir. Ne demek istiyorum?
Bakın, bir defa dezenformasyon konusunda dünyada çok farklı
mekanizmalar gündeme alınıyor. Şimdi, Türkiyede de aslında
bunun bazı uygulamaları sivil girişimler tarafından
yapılıyor. Nedir? Sosyal medyada doğruluğu teyit edecek
bazı platformlar oluşuyor. Biliyorsunuz, Türkiyede teyit.org
başlıklı bir site var, bunun sosyal medya hesapları var;
kötü bir bilgi, yanlış bir bilgi oraya yansırsa buradan o
bilginin teyit edilmesi bakımından yayınlar yapılıyor.
Sadece bu teyit.org değil, bunun dışında başka
mecralar da var. Bir defa, bunların önünü açacak girişimlerde
bulunmuyorsunuz.
Bir konuyu daha hatırlatayım: Mesela, bu
bakımdan önemli bir kuruluş; İngilterede kamu
yayıncılığı yapan BBCnin tam adı BBC Reality
Check (BBC Doğruluk Kontrolü) olan bir çalışması var
arkadaşlar. Ya, netice itibarıyla, dezenformasyonla gerçekten
mücadele etmek isteyen, halkın doğru bilgiye erişmesini,
doğru bilgiye erişim hakkının korunmasını isteyen
yönetimler böyle şeyler yapıyorlar. Şimdi, siz Türkiyede
TRTnin böyle -doğruluk kontrolü bakımından, doğruluk
teyidi bakımından- saygın bir platform olabileceğini düşünüyor
musunuz? Kesinlikle değil ve TRTyi de bu hâle getiren zaten sizlersiniz,
sizin yönetiminiz.
Bunun dışında başka ne
yapılıyor? Bir defa, bu konularla ilgili, dezenformasyonla mücadele
bakımından eğitim çalışmaları
yapılıyor. Özellikle gençlere dönük hem temel eğitimde hem
üniversite öğrenimi sırasında ve tabii, bütün vatandaşlara
dönük de
Avrupa Birliğinin biliyorsunuz, Bologna Süreci uygulamaları
var, hayat boyu öğrenme uygulamaları var. Bu kapsamda insanların
bu türden yanlış bilgiler, doğru bilgiler ayrımını
yapabilmesi, sosyal medyanın, internet platformlarının kötüye
kullanılmaması bakımından yapılan birçok eğitim
programları var, bunları da gündeminize almıyorsunuz.
Ayrıca, yine belirtmek istiyorum, dünyada yeni
bir kavram gündeme geliyor bu kapsamda, internet ombudsmanlığı
diye kurumlar oluşuyor birçok ülkede.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
YUNUS EMRE (Devamla) Türkiyede kesinlikle bu
türden kurumları gündeminize almıyorsunuz.
Sevgili arkadaşlar, niyetin ne olduğu
açıklıkla ortada görülüyor. Seçimlere gidilen ortamda Türkiyede
baskı altında bulunan muhalif kesimlerin sesini daha fazla
kısmaya çalışıyorsunuz. Bu konuda birtakım gerçekle
hiç ilgisi olmayan iddialarla toplumun karşısına
çıkıyorsunuz.
Son olarak, zaten bu getirilen teklifin
saçmalığını, hakikatlere aykırı bir teklif
olduğunu, Türkiyeye zararlı bir teklif olduğunu daha Komisyon
çalışmaları sırasında Yargıtaydan gelen bir
değerli bir hâkim, doktorası da olan uzman bir hâkim açıklıkla
anlattı; hakaretler ettiniz hakime, Boş konuşuyorsun. dediniz.
Yani Türkiyede bu şartlarda bu yasanın
yapıldığını hatırlatmak istiyorum. Bakın,
Türkiyede bu yasa muhalefet dinlenilmeden, farklı toplum kesimleri
dinlenilmeden, gençler dinlenilmeden, uzmanların sesi kesilmeye
çalışılarak yapılıyor arkadaşlar; bu gerçeği
hepimiz görüyoruz.
Bu şartlar içerisinde bu kanunun Türkiyeye
büyük bir kötülük olduğunu hatırlatmak istiyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 340 sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinde yer
alan her erişildiğinde değişmeyecek şekilde
içeriğin üzerinde belirtilir ibaresinin her erişildiğinde
değişmeyecek şekilde veri olarak tutulur şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Hasan
Özgüneş Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Adana Şırnak İzmir
Murat
Çepni Sait
Dede Mehmet
Ruştu Tiryaki
İzmir Hakkâri Batman
Nuran
İmir Oya
Ersoy Mahmut
Celadet Gaydalı
Şırnak İstanbul Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Oya Ersoyun.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
OYA ERSOY (İstanbul) Sayın Başkan,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, sosyal medya yasa teklifi getirmişsiniz,
yalan ve dezenformasyonla ilgili yani bilgi çarpıtmayla mücadele
edecekmişsiniz. Şimdi, sormak istiyorum: Gerçekten siz yalana
karşı mısınız, gerçekten yalanla mücadele edecek
misiniz? Bir kez daha sormak istiyorum: Bu taslakta yazan -tane tane okuyorum-
sırf halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak amacıyla
ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel
sağlığıyla ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi
kamu barışını bozacak şekilde alenen yaymaya
karşı mısınız siz? Evet. diyorsunuz değil mi?
Peki öyleyse.
O zaman, tam da buradan, Meclisten ve bizzat devleti
yönetenlerden başlayalım. O taslakta bir yıldan üç yıla
kadar hapis cezası getiren madde var ya, ek yapalım buna ve diyelim
ki: Bu suç, milletvekilleri ve devlet yöneticileri tarafından
işlenirse 5 katı ceza verilir. Var mısınız? Bir kere
daha düşünün. Özellikle de şunu hatırlatmak isterim size: Sadece
söylenen değil, söyleneni yaymak da suç ve bugüne kadar söylediklerinizi,
birilerinin söylediklerini, yaydıklarınızı ve yaymak
zorunda bundan sonra da olacaklarınızı bir düşünün. Ne
oldu? Hâlâ ısrarlı mısınız?
Evet, sıralayalım: Camide içki içtiler;
görüntüler elimizde, bu cuma yayınlayacağız. Gezide -dokuz
yıl sonra- camilerimizi yaktılar.a geldi. Van Yüzüncü Yıl
Üniversitesini, Zonguldak Karaelmas Üniversitesini biz kurduk;
Kuracağız. dedik, kurduk. Adnan Menderes Havalimanını,
Adıyaman Havalimanını biz yaptık. Biz, bu ülkede
iktidara yürürken seçme ve seçilme yaşı 30du. 30dan
aldığımız seçme ve seçilme yaşını önce 25e
sonra 18e düşürdük. Abdülhamit otuz üç sene gram yer kaybetmeden
Osmanlı'yı yönetti. Bu can bu bedende, bu fakir bu görevde
olduğu sürece o teröristi -rahipten bahsediyor- alamazsınız.
Dünyanın hiçbir yerinde medya, Türkiye'deki kadar serbest değildir.
Evet, bunlar sizin, AKP'nin Genel Başkanının sözleri. Eminim,
benim aklıma gelmeyen ama sizin ezberinizde olan daha epeyce bir yalan
vardır.
Sağlık Bakanınız pandemi dönemi
boyunca halka yalan söyledi yani yasa taslağındaki o, halkın
genel sağlığıyla ilgili yalan var ya, işte onu
söyledi. Her gün yaptığı açıklamalarla istatistik biliminin
aklıyla oynadı ve iki yıldır bu ülkede TÜİK ölüm
sayılarını açıklayamıyor.
İçişleri Bakanınıza gelelim,
vallahi onun söylediklerini saymaya gerek yok çünkü onun doğru
söylediğine sizler bile şahitlik edemezsiniz.
Bir de Fahrettin Altun var, evet, sarayın
İletişim Başkanı, dezenformasyonu yani bilgi
çarpıtmayı profesyonel bir iş olarak yapıyor ve bunun için
de maaş alıyor. Nereden alıyor? Halkın vergilerinden.
Şimdi yeniden soruyorum: Bu yasayla siz
gerçekten halka yalan söyleyenleri mi cezalandıracaksınız?
Hayır, amacınız bu değil. Eğer öyle olsaydı
başta Genel Başkanınız olmak üzere bilumum
bakanınızı cezaevine göndermek zorunda kalacaktınız.
Tabii ki bunu yapamazsınız çünkü zaten amacınız yalanı
cezalandırmak değil, yalanların açığa
çıkmasını engellemek. Yani taşlar bağlı yalanlar
serbest.
Basın özgürlüğünde Türkiye, 2005te
98inci sıradaydı, bugün 149uncu sırada. Her ay 50 gazeteci
hâkim karşısına çıkıyor, 36 gazeteci ve medya
çalışanı hapiste. Üstelik bunlar, medyanın yüzde 95i
iktidarınız tarafından kontrol edilen bir ülkede yani bu ülkede
yaşanıyor ama size bu yüzde 95 yetmiyor; sizin derdiniz o kalan yüzde
5i de zapturapt altına alıp yok etmek; o da yetmez,
yurttaşların birbirine haber ilettikleri sosyal ağları da
yok etmek. Yok edilmeli ki seçim döneminde iktidarınızın
pislikleri ortaya dökülmesin, bağlanmadık taş kalmasın.
Yani kadına yönelik sistematik şiddet asla gösterilmemeli,
çocuğa yönelik cinsel istismar failleri haber yapılmamalı, Sedat
Peker'in videoları zinhar yayınlanmamalı, Tarkan'ın
eleştirilerinin üstü kuzu kuzu kapatılmalı, Çiğdem Toker
ihalelerinizi deşmemeli. Bu yasa Açım! diye sokakta
bağıranın sesi duyulmamalı yasasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
OYA ERSOY (Devamla) Evet, burada hedef sadece
gazeteciler, muhabirler değil, aynı zamanda bu ülkede yaşayan
bütün halklardır ve halkların haber alma, bilgiye ulaşma
hakkı gasbedilmek istenmektedir. Ve seçim yaklaştı, siz
gideceksiniz, halktan oy isteyeceksiniz, propaganda yapacaksınız. Ne
diyeceksiniz? Bu yasayı, başta HDP olmak üzere engel olmaya
çalıştılar ama biz çıkarttık. diyeceksiniz. Eklemeyi
unutmayın: Asıl yalan söyleyen siyasetçiler ceza alsın diye
önerdiler ama biz karşı çıktık. deyin. Deyin ki: Bu
ülkede halka karşı yalan söylemek serbest.
Sevgili arkadaşlar, halka yalan söylemek
suçtur, suç ve asla unutmayın, gerçekler yalandan güçlüdür. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Basın Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin çerçeve 3üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Dursun
Ataş Hüseyin
Örs
Adana Kayseri Trabzon
Zeki Hakan Sıdalı Yasin Öztürk Bedri
Yaşar
Mersin Denizli Samsun
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Bedri Yaşarın.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
340 sıra sayılı Basın Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Teklifin bu maddesiyle, internet haber sitelerinin
kendilerine ait zorunlu bilgileri, kullanıcıların
rahatlıkla ulaşabilecekleri şekilde ana sayfalarında
bulundurmaları öngörülmektedir. Ayrıca, internet haber sitelerinde
yayınlanan içeriklere her erişimde değişmeyecek şekilde
tarih yazılması zorunlu hâle getirilmektedir.
İnternet, sınır tanımaz bir
şekilde günlük hayatın her alanına girmiştir, hayatın
bir parçası olmuştur. Birçok yönden insan hayatını
kolaylaştıran internet, son yıllarda iyiden iyiye kitle
iletişim aracı hâline gelmiştir. Bu nedenle, her zaman internet
haber sitelerinin yasal bir statüye kavuşturulmasından yana olduk,
internet haber sitelerinde çalışan arkadaşlarımıza
basın kartı, gazeteci unvanı verilmesini hep savunageldik. Bu
amaçla, 5187 sayılı Basın Kanununda değişiklik
yapılmasına dair 2nci ayın 3ünde yani 3 Şubat 2020
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine bir kanun teklifi hazırlayıp
vermişiz, maalesef bugüne kadar gündeme gelmedi. Bizim kanun teklifimiz
aradan geçen iki yıl sekiz aylık bir süre içinde ne yazık ki
iktidar tarafından bugüne kadar dikkate alınmamıştır.
Bizim, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunmuş olduğumuz kanun
teklifimizde sansür yoktur, baskı yoktur, basın ve ifade
özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar da yoktur. Belki bugün, bu
yüzden bizim kanun teklifimiz iktidar tarafından dikkate
alınmamıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu düzenleme kapsamında, halkı
yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunu işleyenler için bir
yıldan üç yıla kadar hapis cezası getirilmektedir. Düzenleme bu
hâliyle ülkemizde ne basın bırakır ne de yayın,
yalnızca yandaş basın bırakır. Zaten
dışarıdan bakıldığında basın
özgürlüğünde durumumuz hiç de parlak değildir; Türkiye, basın
özgürlüğünde 180 ülke arasında, maalesef 149uncu sırada yer
almaktadır. Bu düzenleme sonrasında Türkiye muhtemelen Sudan ve
Myanmardan sonra son sırada yer alacaktır. Düzenleme bu hâliyle
cumhuriyet tarihinin en ağır sansür yasası olarak tarihteki
yerini alacaktır.
Yine bu düzenlemeyle birlikte temel haklar, ifade ve
basın özgürlüğü ortadan kalkacak, vatandaşların haber alma
özgürlüğü büyük yara alacaktır. Düzenleme sadece basın ve
yayın konusunda değil, aynı zamanda sosyal medya konusunda da
ciddi yasaklar ve yaptırımlar getirmektedir. Teklifin bu hâliyle
yasalaşması hâlinde iktidarın hoşuna gitmeyen her haber,
her açıklama, her sosyal medya paylaşımı halkı
yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu kapsamına alınacak
ve suç sayılacaktır. Yoruma açık olan bu düzenleme somut olmayan
gerekçelerle gazetecilerin cezalandırılmasının yolunu
açacaktır. Gazeteciler, bilim insanları, akademisyenler, dernekler, vakıflar
sendikalar bilgilerini, birikimlerini, herhangi bir konuda düşüncelerini
ve araştırmalarını bundan böyle maalesef özgürce
paylaşamayacaklardır, doğru bilgiye ve habere ulaşmak
neredeyse imkânsız hâle gelecektir. Başta basın yayın
kuruluşlarımız olmak üzere toplumun hemen hemen her kesimi bu
düzenlemeye tepki göstermektedir. Bu nedenle, basın ve ifade
özgürlüğüne sansür getiren maddelerin geri çekilmesi yerinde bir
davranış olacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ifade ve basın özgürlüğü birçok ülkede olduğu
gibi ülkemizde de anayasal olarak güvence altına
alınmıştır, basın tarafsız ve
bağımsız olmalıdır. Basın kuruluşları
bu teklifle büyük bir yara alacaktır, pek çoğu kapanacak veya kapanma
tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Bu teklifte
yerel basının ekonomik sorunlarına bir de sansür sorunu
eklenmiştir. Basın ve ifade özgürlüğü garanti altına
alınmalı, saygı duyulmalı ve de korunmalıdır.
Özellikle bugün Anadolu basını oldukça güç durumdadır, neredeyse
A4 formunda çıkan gazetelerden ibarettir. Bunlar desteklenmediği
taktirde
Özellikle yerel basının desteğinden bahsediyorum.
Bunlar özellikle toplumun, demokrasinin sinir uçlarıdır, muhakkak
desteklenmelidir; bu şartlar altında desteklenmesini bir tarafa
bırakın, hepsi teker teker kapanacaktır.
Dolayısıyla bizim, bu yasaya
vereceğimiz oy bellidir. Şimdiden, reddettiğimizi ifade ediyor,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde 3ü aynı mahiyette olmak
üzere 4 adet önerge vardır. İlk okutacağım 3 önerge
aynı mahiyette olup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 340 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Hasan
Özgüneş Hüseyin
Kaçmaz
Adana Şırnak Şırnak
Sait
Dede Murat
Çepni Mahmut Celadet
Gaydalı
Hakkâri İzmir Bitlis
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Nuran
İmir Mehmet
Ruştu Tiryaki
İzmir Şırnak Batman
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Dursun Ataş Yasin
Öztürk Hüseyin
Örs
Kayseri Denizli Trabzon
Mehmet Metanet Çulhaoğlu
Zeki Hakan Sıdalı
Adana Mersin
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Süleyman
Bülbül Engin
Özkoç
Aydın Sakarya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz talebi Sayın Hasan Özgüneşin.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Özgür basın susturulamaz. Özgür basın
susturulamaz.
Evet, bir sansür kanununu
tartışıyoruz, bir de AKPli arkadaşlar Avrupayı örnek
veriyorlar, orada da var, o hâlde bizde de olmalı. Şimdi, İkinci
Dünya Savaşından sonra Avrupa uçtu gitti demokrasi, özgürlük, hukuk
alanında. Bu, şuna benzer: Mercedes ile at arabasını
yarıştırmak. Bizim durumumuz at arabası konumudur, onun
için Avrupayı, Amerikayı bırakın, Türkiyeye bakın.
Şimdi, özgürlükçü olmayan devletler, hukuku
esas almayan devletler ve iktidarlar gelenekçi, muhafazakar geçmişe
dayanırlar, biraz da Machiavelliyi taklit ederler ya da esas alırlar
çünkü Machiavelli diyor ki: İktidarda kalabilmek için her
davranış mübahtır.
Şimdi, Türkiye tarihine
baktığımızda, Osmanlıya doğru da
gittiğimizde şunu açıkça görüyoruz: Gerçeklerden bir korkma
vardır, aydınlıktan korkma vardır, demokrasiden korkma
vardır, özgürlük ve adaletten korkma vardır, muhalif sesten korkma
vardır. Onun için, bugün, AKP her taraftan korkuyor çünkü kaybediyor.
Osmanlı'da ilk basın yasağı
Abdülaziz'le başlar, 1857 Matbuat Nizamnamesiyle gelmiştir.
Abdülhamit, istibdat dönemi, ona karşı hürriyet sesleri yükselirdi,
ilk sansürü Agâh Efendinin çıkardığı Tercümân-ı
Ahvale karşı kullanmıştır ve birçok gazete
kapatılmış, sansür edilmiştir. İttihat ve Terakkiye geldiğimizde,
Hasan Fehmi Bey, Ahmet Sami Bey, Zeki Bey gazeteci olarak katledilmiştir
yani siz ya kanunla susturursunuz ya bastırırsınız ya bu
geleneğin devamcısı olarak katledersiniz, maalesef öyle bir şey.
Takrir-i Sükûn dönemini çok iyi biliyoruz. Velid
Ebüzziya, Ahmet Emin, Eşref Edip, Suphi Nuri, Fevzi Lütfi, İsmail
Müştak istiklal mahkemesine sevk edilmişlerdi; bunlar da gazeteci.
İkinci Dünya Savaşı'nda sadece Anadolu Ajansının
haberleri esas alınmış, bugün siz aynı şeyi yapmak
istiyorsunuz. Yüzde 95 ele geçirmişsiniz bütün
basın-yayını. Akademisyenleri, gazetecileri, trolleri
çalıştırıyorsunuz; her gün tonlarca, torbalarca yalan
söylüyorsunuz, eğer bir muhalif bir şey söylüyorsa ona da göz dikmişsiniz.
Demokratik Partiye geldiğimizde, 2.300ü aşkın dava
açılmış gazeteciler üzerine. 12 Mart da aynıydı, 12
Eylül de. 3 bin gazeteci yazar ve yayımcı
yargılanmıştır. 2 binin üzerinde basın davası
açılmış -çalışanlar- 5 binin üzerinde insana ceza
verilmiştir. Şimdi, Gazeteciler Cemiyetine göre 90lı
yıllarda... Şimdi gelenekten bahsediyoruz. Ahmet Taner
Kışlalıyı kim öldürdü, Uğur Mumcuyu kim öldürdü,
Turan Dursunu kim öldürdü, Musa Anteri ve 27 Kürt gazeteciyi kim öldürdü?
Toplamda 37 gazeteci öldürülmüş, bunlar Türkiyenin aydınlık
yüzüydü. İşte, aydınlık yüze düşmanlık edenler ve
korkanlar sadece kanunlara sığınmazlar, karanlık güçleri de
devreye koyarlar; bu tarihte böyledir. Özgür Gündemin binasını
90larda bombaladılar mı? Bombaladılar. Çalışanı
katledildi. 27 faili meçhul cinayet gerçekleştirildi bu ekol üzerine.
Dolayısıyla 580 gazetenin 486sına dava açıldı,
çalışanlarına yüz kırk yedi yıl hapis istendi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
Sayın milletvekilleri, eğer benden ilave
söz talep etmezseniz bilemem ben.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Bugün yine, Kürt
gazeteciler ya hapiste ya Süleymaniyedeki dünkü olay gibi katlediliyor.
Dolayısıyla bu geleneksel hafıza özellikle sağ siyaseti
yürütenler açısından son derece güçlüdür. O açıdan,
televizyonları, gazeteleri, radyoları, dergileri
kapattınız, Jiyan, Özgür Gündem, TV10, İMC, Hayatın Sesi TV
ve onlarcasını
Bugün arkadaşlar söylüyorlar; Halk TV, KRT TV
bilmem- Tele1 her gün ceza alıyor. Niye? Size göre siyaset ya da haber
yapmadıkları için.
Dolayısıyla değerli arkadaşlar,
Türkiyenin sansüre değil, demokrasiye, hukuka, özgürlüklere, sonuna kadar
özgürlüğe ihtiyacı vardır. Siz, bu gidişatla, Türkiyeyi
batırdığınız gibi bundan sonra daha da batıracaksınız.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Zeki Hakan Sıdalının.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Altıncı Yasama
Yılı milletimize fayda getirsin dedim dün, siz sansür getirdiniz.
Mesela, görüşmekte olduğumuz 4üncü
maddede süreli yayınların çıkarılması için verilecek
beyannamenin makamı cumhuriyet başsavcılığından
alınıp Basın İlan Kurumuna veriliyor, gerekçesi;
yargının iş yükünü hafifletmek. 6 yargı paketi
çıkarıp hafifletemediğiniz bu iş yükünü yargının
yetkilerini idareye devrederek çözmeyi düşünüyorsanız çözemezsiniz.
Görevi resmî ilan ve reklamları dağıtmak olan ve üyeliği
iktidara yakınlığıyla paylaştıran bir kuruma
yargının görevlerini veriyorsunuz. Bu, basın bağımsızlığını
baltalamak, tarafsızlığı bertaraf etmek demektir.
Komisyonda arkadaşlarım söylemişti, yine söylüyoruz, basın
hürriyeti için tehdit oluşturan bu madde teklif metninden
çıkarılmalı ve her kurum asli işini yapmalı. Medya
ekosistemini yıpratan, bağımsız, tarafsız ve özgür
medyayı zayıflatan, kişilerin haber alma özgürlüğünü
doğrudan tehdit eden bu teklife boşu boşuna
dışarıda insanlar sansür kanunu demiyorlar. Getirip geri çektiğiniz
bu teklife o gün ne kadar karşıysak bugün de o kadar
karşıyız. Yasama tatilini iyi değerlendirip teklif metnini
toplumun taleplerine göre revize etmenizi isterdik, beklerdik; sizse yazın
sıcağında sadece dondurmuşsunuz. Üç ay sonra görüyoruz ki
aynı tas, aynı hamam.
Kıymetli milletvekilleri, gerekçede yalan
haberleri önlemenin amaçlandığı söylenmekte. Gerçekliğin
itinayla önemsizleştirildiği, insanların kutuplaşma
sarmalına itilerek filtre balonlarına hapsedildiği bu dönemde,
dezenformasyon ve hakikatin çarpıtılmasıyla elbette ki mücadele
edilmeli, buna kimsenin itirazı yok. Aynı zamanda
vatandaşın doğru bilgiye ulaşma hakkını da
koruyarak bunu yapmalıyız. Fakat sizde yöntem farklı
işliyor; her zamanki gibi, kontrol edemediğinizi bertaraf etmenin peşinde
koşuyor, sosyal medyayı da kendi yankı odanız hâline
getirmeye çalışıyorsunuz. Anladık, trendleri iyi takip
ediyorsunuz; ifade özgürlüğüne dair ne varsa da hedefinize
almışsınız. İfade özgürlüğü elbette hakaret ve
iftira dâhil her istediğinizi söyleyebilme aymazlığı
değil ancak siz, birilerinin her şeyi söyleyebildiği, öteki
olarak nitelendirdiklerinizinse hiçbir şey söyleyemediği bir ortam
yaratma peşindesiniz; bu, yanlış. Sosyal medyayı
demokrasinin ana tehdidi olarak görmek aslında sosyal medyaya da
demokrasiye de doğru yerden bakamadığınızı
gösteriyor. Size göre sadece kendi söyledikleriniz doğru. Biri sizden
farklı bir şeyler söylüyorsa hepsi yalan. İşin garibi,
teklifinizi, Avrupa'daki kanun çalışmalarına, uluslararası
belgelere dayandırmaya çalışarak bir meşruiyet yaratma
gayretindesiniz. Biz bu filmi tarihte gördük, sonunu da biliyoruz. Atıf
yaptığınız belgelerden bir örnek vereyim; AKPM raporunda
yasa dışı içerik ve sakıncalı içerik
ayrımına dikkat çekiliyor ve bu ayrıma özen gösterilmesi öneriliyor
ancak siz dijital mecralara ait her konuyu aynı potada eritmek
niyetindesiniz. Kanunlar, yasa dışı içerikleri tespit etmeyi ve
önlemeyi amaçlamalı. Sakıncalı içerik gibi yorumlamaya
açık ve geniş kavramlardan kaçınmalıdır çünkü iş
sizin yorumlarınıza kalmışsa vah özgür düşüncenin
hâline! Merhum Demirel'in de söylediği gibi Hakların askıya
alınışını alkışlayan bir meclis olamaz.
Fikirlere pranga, haberlere sansür uygulamasına razı olmadık,
olmayacağız. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Kıymetli milletvekilleri, hükûmetlerin görevi,
sanal big brother olmak değil; çevrim içi iletişimin kimseye zarar
vermeyecek şekilde devam etmesini sağlamaktır. Aksi takdirde
adaletin yerini keyfiyet alır. İşte, o keyfiyeti bu teklifte
halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma adında yeni bir
suç üretirken görüyoruz. Anlaşılıyor ki hangi ifadenin suç
olduğu, hangisinin olmadığına süreç içerisinde duruma göre
karar vereceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Tamamlıyorum
Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın, buyurun.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Yani tam
Zaytungluk bir kanun; tabii, bu kanundan sonra da Zaytung kalırsa.
Muğlak kavramlar, muğlak adalet
yaratır, güven vermez. Ülkemizdeki yargıya güvenin bu kadar
düşük olması sizin de beyan ettiğiniz gibi boşuna
değil. Sizler Yasaklarla mücadele edeceğiz. diye gelmiştiniz,
yasakların sembolü olarak gidiyorsunuz. Gerçekten hakikati
gizleyebileceğinize inanıyor musunuz? Siz sanıyorsunuz ki biz
sussak mesele kalmayacak. Hâlbuki biz sussak tarih susmayacak, tarih sussa
hakikat susmayacak.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde son söz Sayın Süleyman Bülbülün. (CHP sıralarından
alkışlar)
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 2019 Mayıs
ayında Yargı Reformu Stratejisi Belgesi yayınlandı.
Yargı Reformu Stratejisi Belgesinden sonra 2022ye geldik, 2022de de
İnsan Hakları Eylem Planı yayınlandı. İkisi de,
Yargı Reformu Stratejisi Belgesi ve İnsan Hakları Eylem
Planı da Sayın Cumhurbaşkanı tarafından
yayınlanan aynı şekilde belgeler. Bu belgelerde ne vardı?
Bu belgelerde demokrasi, özgürlükler ve hukuk devletinin getireceği hükümler
olduğu iddia edildi. Bu belgelerden sonra gelen yasa teklifleri ise
saraydan gelen yasa teklifleri ise hep güvenlikçi yasa teklifleri oldu,
özgürlükçü yasa teklifleri olmadı; bu yasa teklifleri güvenlikçi,
yasakları öngören ve kişilerin Anayasa'dan doğan hak ve
özgürlüklerini yaşamasını uygulamada engelleyen yasa teklifleriydi.
İşte, bu yasa teklifi de aynı. Bu yasa teklifi, burada açık
ve net olarak seçime hazırlık yasa teklifi. Bu yasa teklifi, sansür
yasası teklifi, açıkça otosansür yasası teklifi. Bu yasa
teklifi, basın özgürlüğünü bir kenara iten, medyada, sosyal medyada
ifade özgürlüğünü bir kenara iten, insanların kendisini ifade
etmesini, kanaat özgürlüğünü bir kenara iten, haberleşme
özgürlüğünü bir kenara iten bir yasa teklifi. Bu yasa teklifi,
alışkın olduğumuz üzere, gelen yasa teklifleri gibi,
Anayasa'ya aykırılığı had safhaya
ulaşmış yasa teklifi. Şöyle bakıyorum: 40 maddelik bir
yasa teklifi; 18 yasada ve 30 tane maddede değişiklik arz ediyor.
İçeriğine baktığımız zaman düzenleyici ve
denetleyici kurumlar olan ve yürütmeye bağlı olan BTK, Basın
İlan Kurumu ve İletişim Başkanlığına birçok
yetki veren yasa teklifi. Bu yasa teklifi, artık tarafsız olmayan
Cumhurbaşkanına, yürütmenin başı olan
Cumhurbaşkanına bağlı olan, taraflı, propaganda
aracı hâline gelen İletişim Başkanlığına
basın kartı verme yetkisi veren bir yasa teklifi. Yani kuvvetler
ayrılığını bir kenara itip yargıyı,
yasamayı yürütmeye, saraya bağlayan nasıl bir yapı
oluşmuşsa bu ucube sistemde -Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminde- burada dördüncü kuvvet olan basını da basın
kuvvetini de basın özgürlüğünü bir kenara itip saraya bağlayan
bir yasa teklifi. Onun için bakıyorum Anayasaya aykırılık
nerede var diye, ben 10 maddede Anayasaya aykırılık ortaya
çıkardım.
Arkadaşlar, bakın, madde 9, yargı
yetkisi; siz çıkıyorsunuz, mahkemelere ait olan yargı yetkisini
BTKye veriyorsunuz yani erişimin engellenmesi ve içerik çıkarma
yetkisini, mahkemeden önce, nasıl, bir idari kurum olan BTKye
verebilirsiniz? Siz, nasıl, çıkıp da İletişim
Başkanlığına basın kartıyla ilgili düzenleme
yönetmeliğini çıkarma yetkisini verirsiniz? Siz, nasıl,
Basın İlan Kurumuna çıkıp da Genel Kuruldan önce dijital
mecradaki yönetmelik yapma yetkisini verirsiniz? Bununla açıkça, kanunda
düzenlenmesi gereken hususları yönetmelikle yürütmeye, saraya
bağlıyorsunuz; bu açıkça Anayasaya aykırı,
Anayasanın 9uncu maddesine aykırıdır.
Başka bakıyorum, 10uncu madde,
eşitlik; 11inci madde, Anayasanın
bağlayıcılığı ve üstünlüğü; 12nci madde,
temel hak ve hürriyetlerin niteliği; 13üncü madde, temel hak ve
hürriyetlerin sınırlanması; 14üncü madde, temel hak ve
hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması; 22,
haberleşme hürriyeti; 25, düşünce, kanaat hürriyeti; 26,
düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti; 28, basın hürriyeti ama
bunlarda bir farklılık görmüyoruz. Nasıl görmüyoruz? Arkadaşlar,
bakın, 1878i hatırlayın, istibdat dönemini
hatırlayın. Bu dönemde Yıldız Sarayı
Başkâtipliğinden Matbuat Müdürlüğüne gönderilen bir yönerge var
arkadaşlar, 9 maddelik yönerge var; bu yönergede neler var? Yıllar
geçmiş, 1878 yılından 2022 yılına gelmişiz,
aynı şeyler var, getirdiğiniz bu yasa teklifiyle benzeşen
birçok şey var. Ben birkaç maddeyi okuyayım. Yıldız
Sarayı Hümayunu Başkitabet Dairesi tarafından gönderiliyor.
İstibdat döneminde sansürün nasıl uygulandığını
bu belgelerden de anlıyoruz. 1inci madde: Her şeyden önce
Padişahın değerli sağlığına, ürünlerin
durumuna, ticaretin ve sanayinin gelişmesini bildiren haberlere öncelik
verilmesi. Nerede var? 1878de var, burada da var. Padişah kim? Sizin
takdirinize bırakıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) - 2nci madde: Millî
Eğitim Bakanlığının ahlak açısından
onaylamadığı hiçbir romanın veya yazı dizisinin
yayınlanmaması. Çok ilginç; var, burada da var.
5inci madde: Kişilere sataşılmaması;
bir vali veya mutasarrıfın hırsızlık
yaptığı, para yediği, adam öldürdüğü veya
ayıplanacak bir iş yaptığı söylenecek olursa
saklanması gerekir. Bakın arkadaşlar, yüz yıl önce!
6ncı madde: Kişilerin ve vilayet
ahalisinin bazı yolsuzlukları bildirmek için Hükümdara verdikleri
dilekçelerin yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Yolsuzlukların yayınlanması kesinlikle yasaktır, 1878de.
Arkadaşlar, bazı kötü niyetli kişilerin yersiz yorum ve gözlemlerine
yol açabileceği için bu yönergenin gazetede yayınlanması
yasaktır. 1878 arkadaşlar. 1878de ne varsa istibdatta, şu anda
bu var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) - Ama bunun çözümü basit:
Demokrasiyi, özgürlükleri, hukuk devletini biz getireceğiz, bu işi
çözeceğiz arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunacağım...
III.-YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Ama öncesinde bir yoklama talebi var,
onu yerine getireceğim.
Sayın Özkoç, Sayın Özkan, Sayın
Sarıaslan, Sayın Bülbül, Sayın Antmen, Sayın Tanal,
Sayın Aydoğan, Sayın Sertel, Sayın Tokdemir, Sayın
Yıldız, Sayın Kayan, Sayın Ünsal, Sayın İlhan,
Sayın Kılıç, Sayın Erbay, Sayın Önal, Sayın Kaya,
Sayın Hakverdi, Sayın Kasap, Sayın Karabat.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum, yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, birinci
yoklamalarda yeter sayı çıkmayınca, her seferinde on beş-yirmi
dakikanın üzerinde bir zaman kaybı oluyor yani gün içerisinde
çalışmalarımızı bir-bir buçuk saatin üzerinde
uzatıyoruz. Yani biraz daha hassas olmak gerekiyor.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.21
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.36
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Necati
TIĞLI (Giresun), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 4üncü
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.-YOKLAMA
BAŞKAN 340 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde verilen aynı mahiyetteki önergelerin
oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum, yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir,
İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ve 64 Milletvekilinin
Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4471) ile Dijital Mecralar Komisyonu
ve Adalet Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 340) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, Divanla birlikte
sayı sağlandı. Yani sizlerden ricam, lütfen yoklama taleplerinde
birinci yoklamada burada olalım yoksa sürekli zaman kaybediyoruz. Bugün
birinci bölümü bitirmek üzere bir konuşmamız var, önümüzde bu
maddeden sonra 14 maddemiz daha var; uzun bir çalışma süreci, lütfen
zaman kaybetmeyelim.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 340 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 4: 5187 sayılı Kanunun 7 nci
maddesinin ikinci fıkrasına türü ibaresinden sonra gelmek üzere ve
elektronik tebligat adresi ibaresi eklenmiştir.
Mahir
Ünal Ahmet
Özdemir Ahmet
Sorgun
Kahramanmaraş Kahramanmaraş Konya
Feti
Yıldız Canan
Kalsın
İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OĞUZHAN KAYA
(Çorum) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Söz talebi yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle beyannamelerin Basın İlan Kurumu
yerine yönetim yerinin bulunduğu yer cumhuriyet
başsavcılığına verilmesi uygulamasının devamı
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 4üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde 2si aynı mahiyette 4
adet önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyette olup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 340 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Gülistan
Kılıç Koçyiğit Hasan
Özgüneş Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Muş Şırnak İzmir
Sait
Dede Kemal
Peköz Murat
Çepni
Hakkâri Adana İzmir
Mehmet
Ruştu Tiryaki Nuran
İmir Mahmut
Celadet Gaydalı
Batman Şırnak Bitlis
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Dursun
Ataş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hüseyin
Örs
Kayseri Adana Trabzon
Yasin
Öztürk Hasan
Subaşı Zeki
Hakan Sıdalı
Denizli Antalya Mersin
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OĞUZHAN KAYA
(Çorum) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğitin.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Evet, teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, yine bir AKP mucizesiyle
karşı karşıyayız! Evet, AKP yemedi içmedi ve uzun
uğraşlardan sonra gerçekten dört başı mamur, Türkiyeyi
dünya liglerinde en üst sıralara çıkaracak muazzam bir yasayı
bize aldı getirdi. Gerçekten tebrik ediyoruz kendilerini! Çünkü böyle bir
yasama yapma yeteneği başka bir iktidarda olamazdı, ancak
yaparsa AKP yapar, istibdat da AKPye yakışır zaten.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
bakın, 5inci madde üzerine ben söz aldım ama teklifin sadece 5inci
maddesi değil, aslında bir bütünü elle tutulur bir şey
değil. Toplamı basın ve ifade özgürlüğüne aykırı,
toplamı gerçek anlamda Türkiyedeki demokrasi
kırıntılarını yok edecek nitelikte, toplamı bu
ülkede aslında iyi adına ne varsa, bu ülkenin bütün
halklarının direnişiyle yasalara yazılan iyi, güzel ne
varsa her şeyi ortadan kaldıracak nitelikte. Peki, niye böyle bir
düzenlemeye ihtiyaç duyuyorsunuz? Çünkü seçim sathımailine girdik ve siz
de dikensiz bir gül bahçesi istiyorsunuz. Hani bu İstanbul seçimlerinde
olmuştu ya, diyordunuz ya Bir şey olmadıysa bile kesin bir
şey oldu
İşte o bir şey olmadıysa bile kesin bir
şey olma meselesinin şu anda aslında yasal
kılıfını hazırlamış bulunuyorsunuz.
Şimdi, Türkiyede hiçbir zaman basın ve
ifade özgürlüğü olmadı, bu ülkede gerçekten gazetecilerin hiçbir
zaman kendilerini anlatabilecekleri bir mekân olmadı, hiçbir zaman böyle
bir demokrasiye ne yazık ki sahip olamadık ve Türkiye, gazetecilerin,
katledilen gazetecilerin isimleriyle dolu, neredeyse takvimin her gününe biz
bir gazeteci anması sıkıştırıyoruz, bir
gazetecinin anması var ama siz yine de gelmişsiniz, bu istibdat
rejimini, basın ve ifade özgürlüğünü daha da geriletecek bir
düzenlemeye imza attınız.
Şimdi, buradan özellikle Kürt
basınına, özgür basına bir kez daha
selamlarımızı, sevgilerimizi gönderiyoruz. Hakikate ne olursa
olsun sadık kalanları; Osman Şibanın, Servet Turgutun
helikopterden atılma meselesini gündem yapanları; Garibe Gezerin
haberini yapanları; bu ülkede her türlü hukuksuzluğun üzerine giden
ve kalemini satmayan, sarayın emrine girmeyen bütün basın
emekçilerini buradan bir kez daha selamlıyoruz ve ne olursa olsun bu
mücadeleyi birlikte yürüteceğimizi de bir kez daha ifade ediyoruz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, 5inci
maddeyle ne getiriyorsunuz? Bir sürü şey var ama aslında şu:
Siz, İstanbulda bir tek yetkili mahkeme yapıyorsunuz. Niye
İstanbula taşıyorsunuz? Zaten bütün mahkemeler sizin emrinizin
altında, zaten hangi savcıyı arasanız hemen sizin için
iddianame yazıyor, hangi hâkimi arasanız zaten Tabii efendim. deyip
karar çıkarıyor. Niye götürüp bir de bütün bu basın
yargılamalarını İstanbula taşıyorsunuz? Çünkü
seçim zamanı olur da farklı bir mahkeme, farklı bir karar
alır, farklı bir uygulamayı hayata geçirir diye endişe
içindesiniz. Onun için de aslında sürece müdahil oluyorsunuz ve bir kez
daha yargıyı emrinize alıyorsunuz, bir kez daha
yargıyı demokrasinin ve basın özgürlüğünün üzerinde
Demoklesin kılıcı gibi sallandırıyorsunuz. Peki,
bütün bu yaptıklarınız neye yol açıyor değerli
arkadaşlar? Yıl 2022, 21inci yüzyıldayız ama bugün burada,
dün ve bir önceki gün de konuşan bütün muhalefet hatipleri ne dediler?
Siz istibdat dönemini getiriyorsunuz. yani Türkiye'yi yüz elli yıl
öncesine götürüyorsunuz. Hani bir tarafta uzay vatan bir tarafta dijital
çağ, bilmem şu diyorsunuz ya, ama aynı zamanda uygulamalarda
Türkiye'yi yüz elli yıl öncesine götürüyorsunuz ve bu toplumu nefes alamaz
hâle getirmek istiyorsunuz. İşte bu nefes alamama hâlinin kendisi
sizin sonunuzu getirecek, hiç merak etmeyin. Bu konuda biz toplumumuza da
Türkiye'nin ferasetine de Türkiye'nin sağduyusuna da güveniyoruz
değerli arkadaşlar.
Bakın, siz 2007 yılında bir düzenleme
getirdiniz; aslında daha çok da çocukların içerik erişimi,
çocuklara zararlı olan içeriklerin engellenmesi yönünde. Ama 17-25
Aralık operasyonu oldu -ya da olayı oldu diyelim, operasyon demeyelim
çünkü ayyuka çıkmış gerçek bir olay- siz üzerini kapattınız,
siz hemen kanunun kapsamını genişlettiniz. Bugün sizin lehinize
olmayan, aleyhinize olan, gerçeği ifşa eden birçok habere zaten hemen
mahkemeden erişim engeli kararı getiriyorsunuz. Yetmiyor ama bütün
bunlar bile size yetmiyor çünkü suç skalanız o kadar geniş ki
günahlarınız o kadar çok ki hatalarınız o kadar çok ki o
kadar çok çalıp çırptınız ki bunların üzerini ancak ve
ancak böyle istibdat yasalarıyla kapatabilirsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Teşekkür
ederim.
Başka bir şansınız yok çünkü siz
de şunu biliyorsunuz ki: Çeteleşmiş bir yapıyla
karşı karşıyayız ve çetenin her bir
elemanının öbürüyle çıkarının çatıştığı
yerde çetenin bir üyesini ele verme riski var. İşte orada basın
devreye giriyor çünkü bu bilgiler sızdığında hâlâ kalemini
satmamış olan basın mensupları bunları
haberleştiriyorlar, köşelerine taşıyorlar ve biz de bu
sayede ülkenin dört bir yanının, dağlarının,
ovalarının, kıyılarının, yer altı ve yer
üstü kaynaklarının nasıl AKP iktidarı tarafından
yağmalandığını görüyoruz. İşte, bütün
bunları halktan gizlemek, bütün bunları toplumun gözünden
kaçırmak istiyorsunuz ama biz de söyleyelim; hakikat karartılamaz,
güneş balçıkla sıvanamaz, özgür basın emekçilerinin kalemi
susturulamaz.
Selam olsun direnenlere. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz Sayın Hasan Subaşının.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
HASAN SUBAŞI (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
340 sıra sayılı Kanun Teklifinin
5inci maddesi hakkında partim adına konuşmak için söz
aldım.
Basına sansür yasası olarak da
adlandırılan bu teklif, seçimler yaklaşırken anayasal
özgürlüklerin daraltılmasındaki en önemli son halkadır. Bu yasa
teklifiyle tüm medya kurumları ve sosyal medyanın susturulması
amaçlanmıştır, öte yandan, halkın bilgi alma hakkı
engellenmiş ve düşünce özgürlük alanı da
daraltılmış olacaktır.
Hatırlarsınız, basının
önemini iyi bilen ve hukuksuzluktan çekinmeyen iktidar, 2018 yılı
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine üç ay kala, Türkiyede en
büyük medya grubunun bir yandaşına geçmesi için hukuk
dışı yöntemler kullanmak suretiyle seçimlere gitmişti.
Bugün medyanın önemli bir bölümü vesayet altındadır ya da
yandaş havuz medyası hâline gelmiştir. Halkın doğru
bilgiyi paylaşım odakları son derece
kısıtlıdır. Bugün bilhassa gençler internet mecrasında
dünyadaki her bilgiye kolaylıkla erişim imkânı bulmakta ve
paylaşabilmektedir. Bundan iktidarın
kaygılandığını biliyoruz.
5inci madde internet medyasının
susturulması anlamına gelmektedir. İnternet haber sitesi kurmak
için başvuru yeri cumhuriyet başsavcılığı iken
teklifte Basın İlan Kurumu olarak değiştirilmişti. Bu
kurum, taraflı İletişim Başkanının denetiminde
taraflı bir iktidar kurumudur; en başta, muhalif internet
medyasına belli dirençler göstereceği açıktı. Neyse ki
itirazlar üzerine yeniden düzeltilmek suretiyle yetki
başsavcılığa tekrar geçmiştir. Bu düzeltme memnuniyet
vericidir. Başvuru sahibinin eksik ve gerçeğe aykırı bilgi
nedeniyle internet haber sitesi vasfının
kazanılmadığının tespiti amacıyla da sadece
İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi görevli
kılınmıştı. Yine, itirazlar üzerine bu da
değiştirilmek suretiyle asliye ceza mahkemeleri olarak
düzeltilmiştir. Eğer öyle kalsaydı tek mahkemenin -HSKnin
bugünkü yapısı da düşünüldüğü zaman- ciddi baskı
altında kalabileceği kesin öngörülüyordu. Yetkili mahkemenin tespiti
sonucu internet haber sitesi vasfı kazanılmamışsa
ilanlardan yararlanılamayacağı gibi, tüm çalışanların
da basın kartı iptal edilecek, kurum ve çalışanları
işlerini kaybedeceklerdir. Teklifin 29uncu maddesinde, gerçek
dışı haber üretmek, yaymak nedeniyle bir yıldan üç
yıla kadar hapis cezası da öngörüldüğü düşünülürse özgürce
görevini yapma imkânı medya için hiç kalmamıştır.
İktidar neden medyayı ve haber sitelerini
susturmak istiyor? Çünkü gerçek dışı haberi üreten ve yayan,
iktidarın ta kendisidir. İktidar, gerçeklerin ortaya
çıkmasından çekinmektedir. İktidar Dış düşman
son mermisini ekonomimize sıktı, yeni ekonomi modelimizle enflasyonu
durduruyoruz. derken gerçeği söylemiyor. İlk defa, İkinci Dünya
Savaşındaki rekor enflasyon oranları
aşılmıştır. Bilim dışı ekonomi politikaları
yüzünden enflasyon, halkı yoksulluğa, açlığa mahkûm
etmiştir. Enflasyon oranı savaştaki Rusya ve Ukraynanın
neredeyse 8-10 katıdır. Gençlere hitap eden
Cumhurbaşkanının Sizleri kimse yanıltmasın.
açıklamasının ardından 30 olan oy kullanma yaşını
18 yaşına biz indirdik. diye seslenmesi gerçeği
yansıtmayan sayısız örneklerden sadece birkaçıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HASAN SUBAŞI (Devamla) Ana muhalefet
partisini Mersin terör olayıyla bağlantılı göstermeye
çalışarak, ardından bu partiye Millî güvenlik sorunudur. demek
gerçek bir dezenformasyon örneğidir. (CHP sıralarından
alkışlar) TÜİK gerçekleri değiştirirken dezenformasyon
yapmış olmayacak mı? ENAG görevini sürdürebilecek mi?
Yasakları kaldırıyoruz. diyerek iktidar oldunuz, ülkeyi
yasaklar ülkesi hâline getirdiniz. Az kaldı, sandıkta faturası
ağır olacak.
Saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/4471) esas
sayılı Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
MADDE 5: 5187 sayılı Kanunun 8 inci
maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
Birinci fıkra hükmü,
değişikliğe ilişkin beyannameler hakkında da
uygulanır.
Sorumlu müdürün bu görevden ayrılması
halinde, yenisi tayin edilinceye kadar sorumluluk yayın sahibine veya
temsilcisine aittir.
Birinci fıkrada düzenlenen yayım durdurma
müeyyidesi internet haber siteleri bakımından uygulanmaz.
İnternet haber sitesinin bu madde hükmüne uymaması halinde,
Basın İlan Kurumu iki hafta içinde eksikliğin giderilmesini veya
gerçeğe aykırı bilgilerin düzeltilmesini internet haber
sitesinden ister. İstemin iki hafta içinde yerine getirilmemesi durumunda,
Basın İlan Kurumu internet haber sitesi vasfının
kazanamadığının tespiti amacıyla asliye ceza
mahkemesine başvurur. Mahkeme en geç iki hafta içinde kararını
verir. Bu karara karşı itiraz yoluna başvurulabilir.
Başvurunun kabul edilmesi halinde internet
haber siteleri için sağlanabilecek resmi ilan ve reklam ile
çalışanlarının basın kartına ilişkin
hakları ortadan kalkar. İnternet haber sitesi için sağlanan hakların
ortadan kaldırılması, bu Kanun ve/veya ilgili mevzuat
uyarınca öngörülen yaptırımların uygulanmasına engel
değildir.
Engin
Özkoç Özgür
Karabat
Sakarya İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OĞUZHAN KAYA
(Çorum) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Özgür Karabatın.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün kadim kentimiz İstanbulun esaretten
kurtuluşunun yıl dönümü. İşte böyle önemli bir günde, en
umutsuz anlarda yokluklar içinde bu toplum kendisine biçilen esaret
zincirlerini kırmışken yeni bir esaret zinciriyle
karşı karşıya ama şunu söylememiz gerekir ki: Bu
toplum geçmişte nasıl esaret zincirlerini kırmışsa
nasıl hürriyet ve bağımsızlık mücadelesi vermişse
sizin bu yasalarınıza karşı da böyle mücadeleye devam
edecektir.
Şunu söylemek isterim ki: Bu kanun teklifinin
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulma zamanı çok ilginç. Bayram mı,
seyran mı? Hayır, seçim zamanı; ne bayram zamanı ne seyran
zamanı ama yaklaşan seçimler AKPyi ve ortağını böyle
bir kanun teklifini Mecliste geçirmeye itiyor. Şu bir gerçek: Bu kanun
teklifi çok net bir şekilde kamuoyu oluşturmaya engel. Bu kanun
teklifi çok net bir şekilde sansür kanunu. Bu kanun teklifi çok net bir
şekilde bir otosansür kanunu. Bu kanun teklifi toplumu korku
imparatorluğuna teslim etme kanunudur değerli arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar) Bu kanun teklifi AKPnin en çok
korktuğu özgürlüklere karşı bir kanun teklifidir.
Dolayısıyla gençliğe karşı bir kanun teklifidir ama
şunu belirtmek gerekir ki değerli arkadaşlar: Hiçbir
şekilde teslim olunmayacak, hiçbir şekilde teslim
alamayacaksınız.
Yine, bu kanun teklifiyle, bakın değerli
arkadaşlar, basın kartı düzenleme yetkisini İletişim
Başkanlığına veriyorsunuz. Bu İletişim
Başkanlığı bu kanunun amacıyla tam ters işler
yapan bir Başkanlık. Diyorsunuz ki: Dezenformasyon var, ona
karşı bu kanun teklifi. ve bu kanun teklifiyle basın
kartını İletişim Başkanlığına
veriyorsunuz. Oysa, İletişim Başkanlığının
kendisi bu toplumda dezenformasyonu, yanlış algıyı üreten
Başkanlığın kendisi değerli arkadaşlar.
Dolayısıyla kirli propaganda üreten, karalama kampanyası yapan
bu Başkanlığa tarafsız basını teslim ediyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, iktidarın
basın kartı verdiği bir yerde tarafsız basından, özgür
basından bahsedemeyiz. Demokrasiden bahsediyorsak eğer kuvvetler
ayrılığı esastır; yasama, yargı, yürütme
ayrımı esastır ama modern demokrasilerde bunun yeni
paydaşları vardır; bir önemli paydaşı medyadır,
diğer önemli paydaşı sivil toplumdur. Siz, burada, bu
demokrasinin en önemli parçasını iktidarın payandası,
iktidarın aracı hâline getiriyorsunuz.
Ve şunu söylemek gerekir ki: AKP iktidarı,
dezenformasyondan şikâyet eden bu iktidar, ne yapıyor? TÜİK ne
yapıyor değerli arkadaşlar? Sabah akşam yalan istatistikler
yayınlamıyor mu? Evde, ocakta, mutfakta hissettiğimiz
pahalılık, enflasyon yok diye istatistikler yayınlamıyor
mu? Kim için, niçin yapıyor? İktidarınızın bekası
için yapıyor. Derdiniz milletin bekası, ülkenin bekası
değil, iktidarınızın bekası. İşte o yüzden
bu kanunu çıkarıyorsunuz değerli arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar) Şunu söylemek gerekir ki söz
konusu dezenformasyonsa önce iğneyi kendinize
batıracaksınız, sonra çuvaldızı başkasına
batırmayı deneyebilirsiniz değerli arkadaşlar. Daha çok
kısa bir zaman önce Sayın Cumhurbaşkanı Sayıştay
raporlarından bahsederken ne dedi? İşimizi
zorlaştırmayın. dedi. Peki, şimdi yeni yayınlanan
Sayıştay raporları nasıl değerli arkadaşlar?
Bakan arkadaşlar biliyor, hiç bulgu yok. Niye? Artık işler
kolaylaştırılıyor. Sizin dezenformasyon
anlayışınız bütün devlet kurumlarına sirayet
etmiş durumda değerli arkadaşlar, bütün kurumlara; dolayısıyla
bu konuda bir şey savunacak durumda değilsiniz.
Şunu söylememiz gerekir ki milletin gerçek
gündemi hayat pahalılığıdır, milletin gerçek gündemi
işsizliktir, milletin gerçek gündemi yoksulluktur; gençlerin gerçek
gündemi bu ülkede iş bulamayıp başka ülkelere gitmektir
değerli arkadaşlar. Bütün bu gerçeklerle karşı
karşıyayken siz önümüze böyle bir yasa teklifi getiriyorsunuz.
Boşuna! Daha önce de getirdiniz, tekrar aynısını
getiriyorsunuz. Bakın, ben size bir şey söyleyeyim: Bu Meclisin
mesaisini boşuna harcıyorsunuz, boşuna harcıyorsunuz. Kanun
teklifinin kendisi yanlış, sonuçta da uygulayamayacaksınız.
Sekiz ay kalmış değerli arkadaşlar, sekiz ay sonra
gidiyorsunuz, sekiz ay sonra bu sıraların aritmetiği,
matematiği değişiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
ÖZGÜR KARABAT (Devamla) - Sekiz ay sonra gidecekken
seçimden başka ne derdiniz var? Sadece seçim derdi için bu yasayı
getiriyorsunuz; medyayı susturalım, gençleri susturalım, bir
baskı ortamı yaratalım, bir korku iklimi yaratalım ve
iktidarımızın bekasını sağlayalım. Ama sekiz
ay sonra gidiyorsunuz, niye bu kutsal Meclisin mesaisini boşuna
harcıyorsunuz? Sekiz ay sonra
Bütün topluma söz olsun, siz buradan bu
yasayı sadece çoğunluğunuzla geçirirseniz, biz geldiğimizde,
bu Meclis, yeniden demokratik bir düzenleme yapacaktır ve
yaptığınız bu antidemokratik düzenlemeyi iptal edecektir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 340 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 5inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 5- 5187
sayılı Kanunun 8 inci maddesine aşağıdaki
fıkralar eklenmiştir.
Birinci
fıkrada düzenlenen yayım durdurma müeyyidesi internet haber siteleri
bakımından uygulanmaz. İnternet haber sitesinin bu madde hükmüne
uymaması hâlinde, Cumhuriyet Başsavcılığı iki
hafta içinde eksikliğin giderilmesini veya gerçeğe aykırı
bilgilerin düzeltilmesini internet haber sitesinden ister. İstemin iki
hafta içinde yerine getirilmemesi durumunda, Cumhuriyet
Başsavcılığı internet haber sitesi vasfının
kazanılmadığının tespiti amacıyla asliye ceza
mahkemesine başvurur. Mahkeme en geç iki hafta içinde kararını
verir. Bu karara karşı itiraz yoluna başvurulabilir.
Başvurunun
kabul edilmesi hâlinde internet haber siteleri için sağlanabilecek resmî
ilan ve reklam ile çalışanlarının basın kartına
ilişkin hakları ortadan kalkar. İnternet haber sitesi için
sağlanan hakların ortadan kaldırılması, bu Kanun
ve/veya ilgili mevzuat uyarınca öngörülen yaptırımların
uygulanmasına engel değildir.
Mahir
Ünal Ahmet
Özdemir Ahmet
Sorgun
Kahramanmaraş Kahramanmaraş Konya
Feti
Yıldız Canan
Kalsın
İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OĞUZHAN KAYA
(Çorum) Takdire bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Teklifin 4üncü maddesinde, önergeyle,
beyannamelerin Basın İlan Kurumu yerine cumhuriyet
başsavcılığına verilmesi uygulanmasının
devamı temin edilmektedir. Bu düzenlemeye uyum sağlaması
amacıyla önergeyle değişiklik yapılmaktadır.
Böylelikle verilen beyannamelerin incelenmesi süreci de cumhuriyet
başsavcılığı tarafından yürütülecektir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 5inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 340 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin ikinci
fıkrasının teklif metninden çıkarılması arz ve
teklif ederiz.
Kemal Peköz Hasan
Özgüneş Ali
Kenanoğlu
Adana Şırnak İstanbul
Serpil Kemalbay Pekgözegü Sait
Dede Murat
Çepni
İzmir Hakkâri
İzmir
Nuran İmir Mahmut
Celadet Gaydalı Mehmet
Ruştu Tiryaki
Şırnak Bitlis Batman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OĞUZHAN KAYA
(Çorum) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ali Kenanoğlunun.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın vekiller; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bu madde internet sitelerinin
yayınladıkları içeriklerin doğruluğu, bütünlüğü
ve erişebilirliğinin sağlanmış şekliyle iki
yıl süreyle muhafaza edilmesine yönelik yani 6ncı madde bununla
ilgili. Yani internet siteleri ellerindeki verileri iki yıl boyunca
saklayacaklar, daha sonra mahkemeler bunları isterlerse verecekler ve
mahkeme süreci ne zaman sona erecekse o zamana kadar da ellerinde tutacaklar.
Esasında maddenin içeriği bununla ilgili. Tabii, burada iki yıl,
süre olarak uzun bir süre, bir maliyeti var tabii bu işin; diğer
taraftan da mahkeme süresi ne kadar sürer, o da belli değil. Bu
anlamıyla maddenin kendisi problemli. Esasında tabii, maddeye
takılmadan ifade edersek kanunun kendisi problemli yani sadece madde
değil çünkü dezenformasyondan bahsediliyor. Dezenformasyona
baktığımız zaman işte ya bilgi çarpıtma
deniliyor, yanlış bilgiyi yayma üzerinden ele alınıyor. Bu
konuda tabii, bugünler de bugün de 6-8 Ekim Kobani protestolarının
yıl dönümünde aklıma şöyle bir şey geldi: Rus kökenli
Fransız bir yazar olan Vladimir Volkoff şöyle ifade ediyor bu
dezenformasyonu, zaten Fransızca bir kelime bu dezenformasyon: Kamuoyunu
etkilemek ya da bir gerçeği gizlemek için kasti ve ekseriyetle de örtülü
biçimde yayılan yanlış haber. Ve Bunun 4 tane belirtisi var.
diyor: Birincisi, herkes aynı şeyi söyler yani bu yalanla ilgili,
bunun kalıcı olarak akıllarda kalmasını sağlamak
için herkes aynı şeyi söyler, aynı yalanı tekrar eder;
ikincisi, sorunun bir yönüyle ilgili bombardıman yaparken, diğer
yönleriyle ilgili hiçbir bilgi vermezler, o kısmıyla hiç
ilgilenmezler; üçüncüsü, bir tarafın yaptığı her şeyi
iyi, diğer tarafın yaptığı her şeyi kötü olarak
gösterirler; dördüncüsü, bir görüşün kabul edilmesi kolektif saplantı
hâline gelir.
Şimdi, Kobani davasını takip
edenlerdeniz yani biz milletvekili arkadaşlarımızla, grup olarak
takip ediyoruz zaman zaman; orada nasıl bir dezenformasyon ve bu
dezenformasyon üzerinden HDPli siyasetçilerin, özelde Kürt siyasetçilerin
nasıl hedef alındıklarını görüyoruz. İlginç bir
şey var tabii, yani orada Kürt siyasetinden gelen arkadaşlar da
ayrı bir muameleye tabi tutuluyor yani öyle bir şeye de bir Türk
siyasetçi olarak tanık olduğumu da ifade etmek istiyorum. Orada
şimdi, bu olayı sürekli yayma konusu bahsediliyor ya, sürekli
aynı şeyi tekrar etme, yani bunun dezenformasyon olduğunu
söylüyoruz. Şimdi, bakıyoruz, o zaman bu dezenformasyonları kim
yapıyor? Şimdi, aynı başlığı atan gazeteler
Şimdi, bu başlıkların hepsi aynı gazeteye ait.
Şimdi, şurada bakıyorsunuz
Bir güne ait değil bu -bu bir
gün örneğin- başka bir gün aynı gazeteler aynı yalanı
hepsi birlikte sıralamışlar, aynı başlık;
değişen bir şey yok. Köşe yazarlarının aynı
başlıkla yazdıkları yazılar bunlar, yalan haber, tamam
mı? Bu, başlığı da aynı yani köşe
yazılarının, bu yazarların başlıkları da
aynı başlık üzerine ve konu da aynı konu üzerine. Burada 3
tane daha var böyle yani ve bunu girdiğiniz zaman çok daha fazlasıyla
var. Yani yalanı üretip bu yalan üzerinden aynı
başlığı atan havuz medyasıdır ve bu
yalanların muhatabı, mağduru da şu anda bir bütün olarak
muhalefettir, özellikle de partimiz bunun muhatabı ve bunun en belirgin
özelliği de Kobani protestolarıdır. Öğleyin de
tartışıldı burada, Partinizle alakalı bir şey
söylenmedi, biz Kandile laf söylüyoruz. filan denildi ama şu anda bizim
arkadaşlarımız yargılanıyor ve yarın da dava
devam edecek, bugün de dava devam ediyordu, haftada 4 gün de dava devam ediyor.
Ve bizim arkadaşlarımız yargılanıyor ve bir bütün
olarak gizli tanık dedikleri uydurma hikâyelerden, uydurma yalanlardan
ibaret bir yargılama sürüyor ve bu yargılamanın tümü de
Ama siz
havuz medyasına baktığınız zaman, o yalanları
tümüyle gerçek gibi sunan ve hepsinin aynı şeyi tekrar ettiği
bir süreci izliyoruz. Dolayısıyla, eğer bir dezenformasyondan
bahsediyorsak bu dezenformasyonu yapan tümüyle iktidar ve iktidar
yandaşlarıdır; yaptıkları da bütünüyle gerçek bilgiyi
ve hakikati karartma üzerinedir. Zaten Türkiyede bir yasa var yani bu konuyla
ilgili olarak şu anda 5651 sayılı Yasa zaten internet
ortamında yapılan yayınların düzenlemesini yapıyor ve
bir bütün olarak bir sansür kurulu olarak da çalışıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ KENANOĞLU (Devamla)
Başkanım
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Şimdi, bu
5651 sayılı Yasaya muhatap olanlar kimler? Muhalefet, bütünüyle
muhalefet. Yani burada iktidara yönelik herhangi bir söz söylediğinizde,
bir laf söylendiğinde bütün internet sitelerine, bununla ilgili bütün
sosyal medya hesaplarına ve kişilere karşı
yaptırım uygulanıyor, cezai yaptırımlar
uygulanıyor ancak muhalefete karşı, özellikle de HDPye ve HDP
milletvekillerine karşı sosyal medyada, internet ortamında
yapılan hakaretler, yalanlar, iftiralar, tehditler; bütün bunlara
karşı herhangi bir şey yapılmıyor. Bizim kadın
milletvekili arkadaşlarımıza ağza alınmayacak
hakaretlere, bizlere, eşlerimize, çocuklarımıza, ailemize yönelik
hakaretlere yönelik sözlere ilişkin mahkemeye başvuruyoruz, mahkemeler
dahi bunları bir yorum olarak nitelendirip ceza vermiyor ama biz bir laf
edersek hemen bizim milletvekilliğimizi düşüren,
dokunulmazlığımızı kaldıran sonuca evriliyor.
Bütünüyle derdiniz hakikatleri karartmaktır ancak hakikatler kararmaz. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 340 sıra
sayılı Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 6ncı
maddesiyle 5187 sayılı Basın Kanununun 10uncu maddesine
eklenmesi önerilen birinci fıkradaki iki yıl ibaresinin bir
yıl olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Vecdi
Gündoğdu Okan
Gaytancıoğlu Süleyman
Girgin
Kırklareli Edirne Muğla
Ünal
Demirtaş Burcu
Köksal Turan
Aydoğan
Zonguldak
Afyonkarahisar İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OĞUZHAN KAYA
(Çorum) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Turan Aydoğan'ın.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Türkçe olmayan bir kavramdan bahsedeceğim size:
Panoptikon. Nedir bilir misiniz?
METİN BULUT (Elâzığ) Bir daha
söyler misiniz?
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Şimdi
yaptığınız
Panoptikon, bütünü gözetlemek demek. Pan bütün
demek, optikon gözetlemek demek. 18inci yüzyılın ikinci
yarısında Fransada hafif hafif sanayileşmeyle birlikte
senyörlere vergi ödemek, onlar için üretim yapmak ve askerlik yapmak kadar olan
feodal ilişkilerin arkasından üretim ilişkileri
değişmeye başlayınca Bu toplumu nasıl kontrol
altına alırız; daha iyi sömürelim ve sesi çıkmasın.
diye geliştirilmiş bir gözetleme kavramı, tamamı gözetleme
kavramı. O tarihte Samuel Benthamdan kaynaklanıyor bu teori, sonra
Foucault, o da 20nci yüzyılda bunu geliştiriyor.
Otoriter rejimlerin toplumun tamamını
baskı altına alıp gözetlediği ya da gözetlenir
hissettirdiği siyasal kavram bu, bugün yaptığınız.
Sizin derdiniz ne milletin özgürlükleriyle? Peki faşist hukuk nedir bilir
misiniz? Faşist hukuk da budur işte, bugün
yaptığınız; özgürlükleri yok etmek, istibdat, baskıcılık,
sansür, faşist hukuk faşizmin hukuk sistemidir. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Bunu kendimize
yakıştırıyor muyuz? Türkiyede demokrasi var. derken,
buralarda gürül gürül konuşurken getirdiğiniz Almanyadaki sistem
diye millete yutturduğunuz, Macaristandan devşirme, özgürlükleri yok
etme faşizan hukuk çalışmasını bu Meclise nasıl
yakıştırıyorsunuz? (CHP sıralarından
alkışlar) Demokrasinin bekçilerine nasıl
yakıştırıyorsunuz? Bu halka nasıl giydirmeye
çalışıyorsunuz? Ducenin Kara Gömleklileri vardı,
bilirsiniz; sokaklarda insan avına çıkan.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Onlar
bilmezler.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Bu yasayla beraber,
herhâlde sizin yaratacağınız kara gömlekli kurumlar da
milletin avına çıkacak. Müphem kavramlarla beraber, hukukun çoktan
reddettiği, bir şekilde, kişinin subjektif algısı
kadar olan kavramlarla beraber kanun düzenliyorsunuz.
Ben burada hukuk konuşmak isterdim ama -sizinle
çok hukuk konuştuk- hukukla alakası olmayan işler
yaptığınız için şimdi artık
anladığınız dilden konuşmamız gerekiyor. Hukukta
kanunilik ilkesi nedir? Suçta ve cezada kanunilik ilkesi nedir? Özgürlüklerin
teminat altına alınması değil midir, bireyin teminat
altına alınması değil midir, hukuki güvenlik ilkesi
değil midir, belirlilik ve bilinebilirlik değil midir? Burada bir
dünya müphem kavramla beraber dünya kadar insanı içeri tıkmak için
kanun getiriyorsunuz, bize de Elinizi kaldırın. diyorsunuz, öyle
mi? Daha önce bu tarzda getirdiğiniz kanunlarla bu ülkeyi ne hâle
getirdiğinizi görmüyor musunuz?
Bekçi Kanunu geçirdiniz buradan. Size dedik ki: Bu
kanunla beraber sokaklarda terör estireceksiniz. Ters kelepçe yapan bekçiler
geziyor sokaklarda, en son bir avukata ters kelepçe yaptılar. Yüzünüzün
akıyla çıkardığınız kanun bu!
Baroları bölmeye kalktınız.
Beceriksizsiniz, oradan bir barolar birliği çıkaramadınız
ama malum şahsı Lefkoşa'ya Büyükelçi
yapmışsınız, tebrik ediyorum, hayırlı olsun. CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Döneklerin
kadroları hazır. diyorsunuz herhâlde ama burada dönecek kimse yok,
haberiniz yok; olsun. Bundan sonra dönecekler bu tarafa dönecek, orada
kalmayacak. Dönekleriniz size hayırlı olsun. Zaten rüşvetçiden
büyükelçi yapıyorsunuz, dönekten de yaparsınız.
Bu kanunla neyi amaçlıyorsunuz? Kanunun
gerekçesine yazsaydınız ya, burada korumak istediğimiz kamu
düzeni soygun düzeni diye yazsaydınız ya.
SALİH CORA (Trabzon) AK PARTİden
geçenler
Onlar dönek mi oluyor?
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Burada korumak
istediğimiz yalan rüzgârıdır diye yazsaydınız ya. Niye
yazmadınız gerekçesine? Öyle ulvi kavramlarla bir faşist hukuk
normunu, onlarcasını -ben baktım- Anayasanın giriş
bölümü dâhil 25 maddesine aykırı kanun getirdiniz buraya. Siz
Anayasaya sadakat yemini etmediniz mi bizimle beraber, neyin kanununu
getiriyorsunuz böyle önümüze? Bu kanun, bu kanun Türkiye'de faşizanlaşmanın
kurumsal ayaklarının en önemlisidir arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Sayın
Başkanım, istirham ediyorum.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Seçim öncesi ülkenin
bu kadar sorunu varken irinin, cerahatin aktığı yerde
onları görmezden gelen başsavcılarla beraber kurduğunuz tek
adam rejiminin daha sürmesi için kanunlarla halkı
susturacağınızı zannediyorsunuz. Halk, kanunla susmaz,
haberiniz olsun, onu kanunla susturmak isteyenleri sandıkta gömer.
İşte bu baskıcı adımlarınız sizin
sandıkta gömülmeniz için attığınız
adımlardır. Bununla ilgili döner bakarsanız onlarca felsefi
yazı vardır. Giderayak yapılan baskıcı düzenlemeler
gidenin ömrü kadardır, sanmayın ki bu kanunu parmak hesabıyla
geçirirseniz kalır. Bay Kemal'in kadroları gelir, adam gibi kanun
yapar size. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 6ncı maddesinin
birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun Ataş Yasin
Öztürk Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Kayseri
Denizli Adana
Hüseyin
Örs Enez
Kaplan Ümit
Beyaz
Trabzon Tekirdağ
İstanbul
Zeki
Hakan Sıdalı
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OĞUZHAN KAYA
(Çorum) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Yasin Öztürk'ün. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin
6ncı maddesi üzerine İYİ Parti adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu ve bu kanun teklifinin muhatapları
basın mensuplarını saygıyla selamlıyorum.
İnternet haber siteleri geleneksel
medyanın tahtını sallayan bir gerçek. Bugüne kadar internet
haber sitelerine yönelik bir düzenleme yapılmaması ve bu mecrada
çalışan gazetecilerin diğer basın-yayın
organlarına tanınan haklardan yararlanamaması kabul edilebilir
bir durum değil ancak AK PARTİsinin
alışkanlığıdır ki zehri sihirle gizlemek, çirkinliği
makyajla süslemek, kurbağayı ürkütmeden ılık ılık
kaynatmak. İnternet habercilerini uyarmak bir borç ise buradan
uyarıyorum: Çok da sevinmeyin, başınıza gelecek felaketten
habersiz olanlarınız var. İktidar güdümündeki komisyonca verilen
basın kartı ve iktidarın öncelikli seçilmişlerinin
beslendiği resmî ilan ve reklamlardan pay alma öz denetime, otosansüre ve
yağlamaya tabi. Bu kanun teklifinin görülmemiş
ağırlıktaki cezaları bir tehdit gibi tepenizdeki sopa
hâline gelecek. Bir örnek verelim: Kişilik haklarıyla ilgili
ihlallerde kişiler internet sitelerini dava edebilecek; buna bir
itirazımız yok. Bir tıkla kimsenin hayatının
karartılmasına izin verilmemeli ancak ne abestir ki basılı
medyada bu tür bir dava açmak için tanınan yayın tarihinden itibaren
dört aylık süre, internet basınında yayın tarihinden
itibaren değil, şikâyet tarihinden itibaren başlatılacak
yani her gün yüzlerce haber yayınlayan bir haber sitesi, geçmiş
yıllar boyunca yayınladığı ve çoktan unutulan binlerce
haberiyle ilgili bile dava edilebilecek.
İnternet haber siteleri,
yaptığınız haberlerde, Bilgi Teknolojileri Kurumu,
İletişim Başkanlığı, Basın İlan Kurumu
ve kendinden menkul, resen soruşturma açmayı görev kabul eden yanlı
yargı mensuplarının yakın takibi
altındasınız; bunlar da internet haberciliğinin bonusu
olarak tanınma kriterleri.
Bizi basın locasından izleyen değerli
Parlamento muhabirleri, bugün yapacağım konuşma sizlerin
nezdinde bütün basın mensuplarını ilgilendiriyor. Haberci
baskı altındaysa vatandaşın haberi olmaz, aleyhimizde
olmadığı sürece bizim de haberimiz çıkmaz. Birçoğunuzu
tanıyoruz; sektörün acımasızlığı içinde
varlığınızı sürdürebilmek, hayatınızı
idame ettirebilmek, maddi olarak gelirinizin devamını
sağlayabilmek hür iradeyle hareket etmenizi mümkün kılmıyor.
Yazabileceklerinizin sınırlarını biliyoruz; bu
sınırı kimi zaman gazeteci kendi koyuyor, kimi zaman editöryal
sınıra takılıyor. Talebin kimden geldiğini de suçun
kimde olduğunu da biliyoruz. AK PARTİsi, bu yasayla sizin
üzerinizdeki baskıyı artırmaya, vatandaşı habersiz
bırakmaya çalışıyor; haberi suç, haberciyi suçlu hâle
getirmek istiyor çünkü saray ve şürekâsı lüks, şatafat içinde
yaşarken sokağın yoksulluğu artık dayanılmaz boyutta
çünkü yoksulluk artık örtülemez boyutta çünkü adaletsizlik isyan ettirecek
boyutta çünkü liyakatsizlik, ehliyetsizlik, iş bilmezlik ayyuka
çıkmış boyutta, artan şiddet, toplumsal cinnet had
safhayı aşmış boyutta. İktidar eşik bekçileriyle
bu dayanılmaz gerçekleri perdelemeye çalışırken Pavlov'un
köpekleri gibi şartlı refleksle hareket eden, adına
yandaş adı verilen bir güruh ise kirlenmişliği saklama,
saklayamadığında ise aklama görevini üstlenmektedir. Bugün,
Babıali Yokuşunda gazetecilik yapan patron kalmamıştır;
plazalara taşınan gazetecilik ise pahalı bir sektör hâline
gelmiş, plazaları ayakta tutmak için gereken sermaye ise yere 90
derece paralel kullanılan vücut diliyle Emredersiniz ve Lütfedersiniz.
gibi yavşamış, sihirli sözcükler sayesinde bulunmaya
başlamıştır.
AYŞE KEŞİR (Düzce) Bu nasıl
bir dil ya?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, lütfen, temiz bir dil kullanmaya davet ediyorum. Yani Pavlovun
köpeği ve diğer ifadeler
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Sermayenin belli
sınıfların elinde toplandığı bir kısım
medya bugün kendi çıkarları için Hükûmetin devamını
istemektedir. İktidarın emir eri hâline gelmiş bir
kısım medya siyasal ilişkileri manipüle etmeye
çalışmaktadır. İktidarın lütfuna mazhar bir
kısım medya devlet üzerinden zenginleşme politikası
uğruna asli işi olan halkın sesi olma görevini geri plana
itmiştir.
Bugünün medya imparatorları sözüm size: Biliniz
ki basın tarihinin çöplüğü, verdikleri tavizlere rağmen vadesi
dolan, kullanımından vazgeçilen basın imparatorlarını
dişlileri arasında öğütmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Genetiğinizin
bozulması, omurganızın dağılması sayesinde
iktidar sahipleri sorumsuz davranışlar sergilemekte, ülke
kaynakları kötü niyetli bir şekilde erimektedir. Bugün,
karşılıklı bir çıkar bağına sahip
olabilirsiniz fakat bu çıkar bağı sonunda iktidara kolluk etmeye
güvenerek devlet üzerinden zenginleşme politikası izleyen birçok
medya grubu ya batmış ya da zora girmiştir ve hızla yok
olmuştur, sonunuzu kendiniz hazırlıyorsunuz.
Bir sözüm de tetikçi kalemlere, abone uçak
müdavimlerine, parasını peşin alan kalemşorlara, yalı
gazetecilerine: Asıl işi medya olmayan patronlarınız devlet
bankalarının verdiği ucuz kredilerden yararlansın, kamu
ihalelerine davet edilsin
SALİH CORA (Trabzon) Kendi etrafınızda
olanlara söyleyin. İstanbul Belediyesinden hizmet ücreti alan gazetecilere
söyleyin bunları.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) -
kamu ilan ve
reklamları gazetenize yağsın ve bu nimetlerin birazı da
size doğru aksın derdindeyseniz bir süre daha devam edin; sizin de
suyunuz ısındı, az kaldı. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) İstanbul
Belediyesinden hizmet ücreti alan gazetecilerinize, Yeniçağ
yazarlarına söyleyin bunları.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 340 sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Hasan
Özgüneş Şevin
Coşkun
Adana Şırnak Muş
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Sait
Dede Mehmet
Ruştu Tiryaki
İzmir Hakkâri Batman
Murat
Çepni Nuran
İmir Mahmut
Celadet Gaydalı
İzmir Şırnak Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OĞUZHAN KAYA
(Çorum) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Şevin Coşkunun.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
ŞEVİN COŞKUN (Muş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 7nci madde üzerine söz aldım.
Genel Kurulu selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, konuşmama
başlarken Süleymaniyede düzenlenen saldırıda Jineoloji Editörü
Gazeteci Nagihan Akarsel katledildi. Kadın mücadelesine ve kalemine
yönelik bu saldırıyı buradan bir kez daha lanetliyorum. Hiçbir
baskı ve saldırı kadın ve hakikat mücadelesini
engelleyemez.
Değerli milletvekilleri, Abdülhamit
tarafından yüz on dört yıl önce basına getirilen sansür ve
baskılar bugün AKP eliyle getirilmek istenmektedir. Bu ülkede gazete
binaları bombalandı, gazeteciler sokak ortasında katledildi.
Özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra OHAL uygulamalarıyla
haber ajansı, televizyon, radyo, gazete, dergi, yayınevinin de
bulunduğu 177 medya kuruluşu bu iktidar tarafından
kapatıldı, 2.500e yakın medya çalışanı
işsiz kaldı. DFGnin verilerine göre, son altı yılda 4 bin
civarında basın kartı iptal edildi. Medyayı ve toplumu tek
tipleştirmeye çalışan iktidar yüzyıl öncesinde uygulanan
sansür ve baskıları bugün dezenformasyonla mücadele adı
altında yasalaştırarak toplumun eleştiri hakkını
ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Haberin serbest dolaşımına,
habere erişim hakkına bariyer getirilerek toplumdan yükselen itirazlar
engellenmek istenmektedir. Bu gidişata Dur! demenin yolu
basının özgürlüğünden geçmektedir çünkü basının
özgürlüğü halkların kendi geleceğine dair söz söyleme
özgürlüğüdür. Ancak bu teklifin hazırlanış
aşamasında sivil toplum kuruluşları, gazeteciler, yazarlar
ve meslek örgütlerinin görüşleri dikkate alınmamıştır.
Bu teklif
(Hatip tarafından Basın Yasası
Değil Susturma Yasası! yazılı bir pankart
açılması)
BAŞKAN Sayın Coşkun,
konuşmanızı kesmek istemiyorum ama Başkanlık
Divanının kararı var yani kürsüde konuşma esnasında bu
tarz herhangi bir materyal kullanmıyoruz. Yani oraya itiraz etmiyorum,
biliyorsunuz ama bununla ilgili şey var.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, böyle bir karar yok.
ŞEVİN COŞKUN (Devamla)
Kullanılıyor Başkan.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Bugüne kadar ilk
kez mi kullanılıyor ya? Böyle bir usul yoktur Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkanım, böyle bir karar yok.
BAŞKAN Var, var; ben size çıkartır,
biraz sonra okurum. (HDP sıralarından gürültüler)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Yok böyle bir
karar.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hayır Sayın Başkan, yani bugüne kadar hep kullandık.
ŞEVİN COŞKUN (Devamla) Başkan,
var ya, daha önceden de kullandık.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Bakanlar
kullandı Başkan, bakanlar.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bakanlar
her gün kullanıyor, biz de kullanıyoruz.
BAŞKAN - Arkadaşlar, ben size
söyleyeceğim, göstereceğim, müsaade edin.
Buyurun, devam edin.
ŞEVİN COŞKUN (Devamla) Bu teklif
iktidar ve çevresinin istek ve taleplerine göre şekillendirilmiştir.
Değerli milletvekilleri, Dezenformasyonla
mücadele edeceğiz. diyen iktidar olunca durum daha da komik bir hâl
almaktadır. Çünkü trol ordusuyla sosyal medya linci, hedef gösterme,
yalan, dezenformasyon konusunda iktidar mahirdir. Evet, kime göre, neye göre
dezenformasyon? Örneğin, 2017 Diyarbakır Nevrozunda Kemal Kurkutun
polis kurşunuyla öldürülmesini fotoğraflayan Gazeteci Abdurrahman Gök
yaptığı haber nedeniyle yargılandı. Vanda gözaltına
alındıktan sonra işkence gören ve Helikopterden
atıldı. haberiyle gündeme gelen Servet Turgutun
yaşamını yitirdiğine dair yapılan haberler suç
sayıldı, 4 gazeteci yargılandı.
İktidarın getirdiği bu yasa
teklifiyle gerçeklerin toplum tarafından bilinmesi engellenecektir.
Biliyoruz ki sansür yasası, seçime giderken ülkedeki 8,5 milyon
işsizi, 10 milyonu aşkın yoksulu, yüzde 186 olan enflasyonu ve
yaşanan hak ihlallerini örtbas etme çabasıdır. Sadece 2022de
yaşanan en az 285 kadın cinayetinin, son on iki yılda
yaşanan 18 bini aşkın işçi ölümünün, artan çocuk
istismarının, son dokuz ayda cezaevlerinde yaşanan 62 ölümün,
ölüme terk edilen hasta tutuklu ve hükümlülerin, mevsimlik tarım
işçilerinin, sanatçıların ve barınamayan öğrencilerin
içinde bulunduğu zor durumun kamuoyu tarafından bilinmesi iktidarın
işine gelmemektedir. İktidar dezenformasyonla mücadele adı
altında gerçeklerin üzerinde tahakküm kurmak istiyor. Bu şekilde
ömrünü uzatabileceğini düşünen iktidarın içinde bulunmuş
olduğu çürümüşlüğün üstünü hiçbir sansür örtemez.
Değerli milletvekilleri, bu teklifle birlikte,
özlük hakları, basın kartı, tanınma gibi talepleri olan
internet haberciliğine yönelik de yeni suçlar icat ediliyor. Gazeteciler
haber kaynağını açıklamaya zorlanacak, haber nedeniyle
yargılanacaktır. Bu teklifin yasalaşması hâlinde basın
ve ifade özgürlüğüne dair yargılamalar ve baskılar daha da
artacaktır çünkü Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütüne göre,
Türkiye basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 149uncu
sırada ve Türkiyede 9u kadın 79 gazeteci şu an cezaevinde.
Dicle Fırat Gazeteciler Derneğinin verilerine göre, 2021
yılında 47 gazeteci hakkında toplam yüz otuz üç yıl sekiz
ay yirmi bir gün hapis cezası verilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ŞEVİN COŞKUN (Devamla) Başkan,
tamamlayayım.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ŞEVİN COŞKUN (Devamla) 2022
yılının ilk sekiz ayında, dijital medyada hak ihlallerinin
de içinde yer aldığı 399 habere erişim engeli, 71 habere de
yasak kararı getirilmiştir.
Buradan soruyoruz: Bu hukuksuzluklar
karşısında gazetecilerin haklarını iktidarın
getirmek istediği bu sansür yasa teklifi mi koruyacak? Tabii ki de
hayır. Hakikati, gerçekleri topluma ulaştırma mücadelesi veren
özgür basın emekçileri bundan sonra da gerçekleri halka
ulaştırmaya devam edecek. Çok iyi biliyoruz ki özgür basın ve
habercilik, tekçi iktidarın dediği gibi terör faaliyeti değil,
hakikatin peşinde vicdani bir kamu hizmetidir, asla sansürlenemez.
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 340 sıra
sayılı Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
MADDE 7- 5187 sayılı Kanunun 14 üncü
maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümleler
eklenmiştir.
İnternet haber sitelerinde
ise zarar gören kişinin düzeltme ve cevap yazısının;
sorumlu müdür, hiçbir düzeltme ve ekleme yapmaksızın,
yazıyı aldığı tarihten itibaren en geç üç gün içinde,
ilgili yayının yer aldığı sayfa ve sütunlarda, URL
bağlantısı sağlanmak suretiyle, aynı puntolarla ve
aynı şekilde yayımlamak zorundadır. Yayın
hakkında verilen erişimin engellenmesi ve/veya içeriğin
çıkarılması kararının uygulanması ya da internet
haber sitesi tarafından içeriğin kendiliğinden
çıkarılması durumunda, düzeltme ve cevap metni ilgili
yayının yapıldığı internet haber sitesinin ana
sayfasında URL bağlantısı sağlanmak suretiyle bir gün
süreyle yayımlanır.
Vecdi
Gündoğdu Okan
Gaytancıoğlu Süleyman
Girgin
Kırklareli Edirne Muğla
Ünal
Demirtaş Burcu
Köksal Ali Haydar
Hakverdi
Zonguldak Afyonkarahisar Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OĞUZHAN KAYA
(Çorum) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın Ali Haydar Hakverdinin.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ HAYDAR HAKVERDİ
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sansür
yasasını görüşüyoruz.
Yazılı ve görsel
medyanın yüzde 95ini Ziraat Bankasından
aldığınız karşılıksız krediyle yani
vatandaşın parasıyla yandaşınıza peşkeş
çekip havuza bağladınız; şimdi, aynı manşetlerle,
birbirinin benzeri manşetlerle muhalefete resmen küfür
yağdırıyorlar. Damat bakan istifa ettiğinde dahi iki gün
boyunca bu önemli olayı haber yapamadı bu paçavralar. Yaz bunu
köşende, gereğini yap. dediğiniz, mafya babasının
düşkün diye hitap ettiği gazeteciler ürettiniz.
Medya üzerinde kurduğunuz
tahakküm yetmedi, bir de yürütmeyi ve yasamayı tek adama
bağladınız, herkesin Cumhurbaşkanı olmasını
reddedip bir kısmın başkanı olmayı tercih eden saraya
bağladınız. Yetmedi, yargıyı il ve ilçe
başkanlarınızla doldurdunuz, adaleti katledip tek adamın
emrine verdiniz. Her şeyi emir komutanıza aldınız; ne
kaldı? Sosyal medya ve internet haberciliği. Şimdi, seçim öncesi
sosyal medyayı ele almak, yasaklamak ve boğmak istiyorsunuz.
Biz sansür yasası diyoruz, siz
dezenformasyon yasası diyorsunuz. Ne demek dezenformasyon? Yanlış
veya doğruluğu bulunmayan ve kasıtlı olarak yayılan
bilgi. Ülkemizde dezenformasyonun kaynağı bizzat iktidarın
kendisidir. İstanbul metrosunu biz yaptık. deyip logoyu
kapatıyorsunuz, İstanbul seçimlerinde devletin resmî haber
ajansı AKP'yi kazandı diye gösteriyor. 1982de kurulan Van Yüzüncü
Yıl Üniversitesini biz yaptık., 1955te hizmete açılan
Esenboğa'yı biz hizmete açtık., 1987de yapılan Adnan
Menderes Havaalanı'nı biz yaptık. deyip gözümüze baka baka
yalan söylüyorsunuz. En acısı, en kötüsü, en tehlikelisi de ne
biliyor musunuz? Birkaç arkadaşım da burada söyledi. Benim
başörtülü bacıma saldırdılar., Camide içki içtiler.,
yetmedi Camiyi yaktılar. dediniz. Bu yalanı havuz medyası
günlerce ağzında sakız yaptı. Geçmişte bu yalanlar
üzerinden Kahramanmaraş'ta, Çorum'da ve Sivas'ta alçakça eylemler ve
katliamlar yapıldı; çok canımız yandı, çok can
kaybettik. Yalanlar üzerinden halkı birbirine kırdırmak ülkenin
barışına ve huzuruna dinamit koymaktır.
Bu kanun, dezenformasyonu gizleme kanunudur, haber
alma hürriyetini yok ediyorsunuz, ifade özgürlüğünü öldürüyorsunuz,
haberleşme özgürlüğüne kastediyorsunuz. Yayınlanan haberin
gerçek olup olmadığını kim tespit edecek, buna kim karar
verecek? Sizin propaganda bakanlığınız mı?
İletişim Başkanlığınız mı? Ve buna neye
göre, kime göre karar verecek? Daha dün RTÜK, ortaya saçılan pislikleri,
patlayan yolsuzlukları haber yaptığı için Halk TVye,
Tele1e ve KRT televizyonu kanallarına cezalar yağdırdı.
29uncu maddede kamu düzeni dediğiniz,
aslında kastettiğiniz, sizin çürümüş saray düzeniniz. Siz
dezenformasyonun bizzat kaynağı oldunuz. 1877de, Meclis
kapatıldığında, Sıkıyönetim Nizamnamesiyle
Abdülhamitin istibdat döneminde aynı sansürler uygulandı. O dönem
grev sosyalizm hürriyet gibi kelimelerin kullanılması dahi
yasaklanmıştı. 150 çuval kitap Abdülhamitin emri ve
Şeyhülislamın fetvasıyla hamamlarda yakıldı. Bugün
yeniden istibdat dönemini getirmek istiyorsunuz. Saray padişahınız;
İletişim Başkanlığı fetvacınız
olmuş. Biz o zamanlar da Kahrolsun istibdat! diyorduk,
Yaşasın hürriyet! diyorduk, bugün de tarafımız bellidir.
Herkes sussun, sadece iktidar sahipleri konuşsun istiyorsunuz.
İranlı düşünür Ali Şeriati de Sadece devletin konuşma
hakkına sahip olduğu bir memlekette hiçbir söze inanmayın.
diyor arkadaşlar.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 7nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Ataş Yasin
Öztürk Hüseyin
Örs
Kayseri Denizli Trabzon
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Aylin
Cesur Feridun
Bahşi
Adana Isparta Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OĞUZHAN KAYA
(Çorum) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Aylin Cesurun.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Yeni yasama yılının hayırlı
uğurlu olmasını diliyorum.
Burada sansür yasasını görüşüyoruz.
Kamuoyu neden sansür dedi bu yasa teklifine? Ne oldu? Çünkü çok
tartışma var, yasaklar var, içerisinde susturulmalar var. Ben her
yasama yılı sonunda yaptığım karne konuşmasını
yaparak ne susturuluyor, kim susturuluyor; bunu açıklamaya
çalışacağım size.
Evet, ne gördü geçen yasama yılında
sizinle beraber Türkiye? Milletimizin enflasyonla, pahalılıkla, geçim
darlığıyla, Suriyelilerle sınandığı bir
dönemde iktidarın on aylık ekonomi modeliyle ilk sekiz ayda
ihracatın yüzde 18, ithalatın yüzde 41, dış ticaret
açığınınsa yüzde 146 rekor artış
gösterdiğini, sekiz ayda 73 milyar doları bulduğunu;
olanları açıklayamayacağını gören Bakanın
neoliberal ekonomi düşüncesinden epistemolojik bir kopuşu temsil eden
heterodoks yaklaşımla açıklamaya
çalıştığını gördü. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Bir yılda 8,8den 18,5u geçen
dolar kurunu yani herkesin yarı yarıya fakirleştiğini,
Merkez Bankasının kayıp 128 milyar dolarına 75 milyar dolar
daha ilave olduğunu, yılın ilk yarısında kur
korumalı mevduatın maliyetinin, çiftçiye verilen mazot
desteğinin 12 katını bulduğunu gördü. Dünya 5ten büyük.
diyen iktidarın müthiş ekonomi modeliyle 2021 Eylülünde yüzde 19,5
olan enflasyonun TÜİK'e göre bile 4 katı artarak 83,45le
dünyanın en yüksek enflasyonlu 5inci ülkesi olduğumuzu, enflasyon
düşünce düşmesi gereken fiyat artış hızının
da artmaya devam ettiğini gördü.
Taban maaş için eylem yapan öğretmenlere
gaz sıkılan, çapulcu denilen bir dönemde atanamayan
öğretmenlere çözüm bulması gereken atanmış Millî
Eğitim Bakanının Mühendisler de atanamıyor ama
ağlamıyor. dediğini gördü.
İşsizlik alıp başını
gitmişken, icra dosyası 25 milyonu aşmışken, icradan
satılanlar arasında büyükbaş hayvanlar, çiftlikler, fabrikalar
varken, çıkıp Devletin fabrika kurduğu, fabrikaları
arpalıklara çevirdiği zamanlar artık geride kaldı. diyen
Sanayi Bakanı gördü.
Artan girdilerle ezilen çiftçilerin hâlinden de
nasıl kıtlığa düşeceğimizden de haberi olmayan, 6
şeker fabrikasını 290 milyon dolara sattıktan sonra
şekersiz kalınca, 300 milyon dolara 400 bin ton şekeri ithal
eden bir iktidarın Biz olmasak Afrika, Avrupa kıtlık
içindeydi. diyen Genel Başkan Vekilini gördü.
Dünyada konut fiyatları ve kiralarda
artışın en yüksek olduğu ülkeyken, Aile
Bakanlığı verilerine göre bakımsız hane
sayısının 16 binlere ulaştığı bir dönemde,
kiradan yakınan gençlere, ilginç bir videoyla Kiralık
bulamıyorsanız ev satın alın. diye tavsiye veren her şeyden
bihaber bir Çevre Bakanı gördü.
Son on iki yılda Mecliste 16 kez ÖSYM sınavlarının
incelenmesini reddetmiş iktidarın, ispatlı KPSS
çalınmış soruları nedeniyle görevden alınan ÖSYM
Başkanının ardından Devlet Denetleme Kurulunun ve
savcıların sessizliğe büründüğünü gördü. Atatürk'ün
şahsi mal varlığı ve milletine
bağışladığı Atatürk Orman Çiftliğinin
adının silinmeye kalkıldığını gördü ve
Maliyede KPSS puanı olmayan, üç yıl uzman
yardımcılığı yapmayan 1.500 kişinin bir gecede
uzman yapıldığını, en yüksek puan alanlarınsa
mülakatta elendiğini gördü.
90 ülkenin merkez bankası faiz artışına
giderken Merkez Bankasına faiz indirtildiğini ve dünyanın
kalanı büyüme pahasına enflasyonla mücadele ederken enflasyon
pahasına büyümeyi tercih eden ekonomi modelinde nas
açıklamasıyla Çetin bir mücadeledeyiz. denildiğini ama G20
ülkeleri arasında faizin en yüksek olduğu 2nci ülke olduğumuzu
gördü.
TÜİK göre bile yıllık gıda
enflasyonunda yüzde 93 artışla dünyada en yüksek gıda
enflasyonuna sahip 5inci ülke, EUROSTAT verilerine göre iki günde bir et,
tavuk alamayanlar listesinde 36 Avrupa ülkesinde ilk sırada olmamıza
rağmen Bir ülke eğer kapıları açıksa, fiyatları
dünya fiyatlarına yakın sürüyor, dünyayı biz doyuruyoruz. diyen
Tarım Bakanı gördü.
İşçiye ödenen ücretin katma değerdeki
payının 2012de yüzde 55ten yüzde 32ye düştüğünü,
şirketlerin millî gelirden aldığı payın yüzde 43ten
47ye yükseldiği bir dönemde çıkıp İşçinin
ekmeğini birlikte yeriz, sanayiciyle ise beraber yürürüz. diyen Ekonomi
Bakanı gördü.
Kayseride bir vatandaşın Açım, aç!
Faturaları ödeyemiyorum, Suriyelilerin karnını doyur, tüp yok,
yiyecek ekmeğim yok. diyerek kendini kestiğini ama Karadenizde
doğal gaz müjdesinden bu yana elektrik ve doğal gaz
faturalarının katlanarak arttığını, OECD enerji
fiyatlarında son bir yılda en yüksek ülke olduğumuzu gördü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
AYLİN CESUR (Devamla) Dünyada
gerçekleştirdiğimiz kültür ve sanat etkinlikleriyle ender ülkelerden
biriyiz. diyen Kültür Bakanına rağmen konser ve festivallerin bir
bir iptal edildiğini gördü ve bir sanatçınınsa devletin
bürokratları tarafından yüzünün kesilerek, parçalanarak
öldürüldüğünü gördü.
Pahalılık, barınma gibi nedenlerle
üniversiteye kayıt yaptıramayanların 105 bin
arttığını, gençlerin yüzde 73ünün başka ülkelere
gitmek için hayaller kurduğunu ve KYK yurtlarında maalesef 3
gencimizin intihar ettiğini gördü.
Konyada görev yaptığı hastanede
öldürülen meslektaşımla ilgili yayın yasağı
getirildiğini ama bir yandan da Horasanda Çalıştırın
hemşireleri, kırbaçlayın. diyen bir Sağlık Bakım
Hizmetleri Müdürü gördü.
Değerli milletvekilleri, zamanım yok.
Sansür bu karneden belli değil mi? Sansür yasası böyle bir dönemde
zalimliktir.
Nemruda sormuşlar Nasıl bu kadar zalim
oldun? diye, Kimsenin sesi çıkmadı da ondan. demiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) Sesimizi biz millet
adına buradan, yarın da sandıkta duyurmaya devam edeceğiz.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, Sayın Cesur, süreniz doldu.
AYLİN CESUR (Devamla) Bu düşüncelerle,
bu yasanın bu şekilde geçmesinden dolayı duyduğum
üzüntüleri dile getirir, hayırlı uğurlu olmasını
diler, saygılar sunarım.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Madde kabul edildi.
8inci madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 340 sıra
sayılı Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 8inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
MADDE 8- 5187 sayılı Kanunun 17 nci
maddesinin başlığı Teslim ve muhafaza yükümlülüğüne
uymama şeklinde değiştirilmiş, birinci
fıkrasında yer alan basımcı, üçyüz milyon liradan bir
milyar liraya kadar ağır ibaresi basımcı ile teslim ve
muhafaza yükümlülüğünü yerine getirmeyen internet haber sitesi sorumlu
müdürü, otuzbin Türk lirasından yüzbin Türk lirasına kadar
şeklinde değiştirilmiştir.
Vecdi
Gündoğdu Okan
Gaytancıoğlu Burcu
Köksal
Kırklareli Edirne Afyonkarahisar
Süleyman
Girgin Ünal
Demirtaş Alpay
Antmen
Muğla Zonguldak Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OĞUZHAN KAYA
(Çorum) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Alpay Antmenin.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALPAY ANTMEN (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bu teklif tüm
muhaliflerin sesini tamamen kısma teklifidir, gazeteleri karartma ve
sosyal medyayı kullanılmaz hâle getirme teklifidir,
açıkçası sansür yasasıdır. Basın Konseyini kendinize
bağlayacaksınız, gazetecilere basın kartı vermeyi
İletişim Başkanınızın keyfine
bırakacaksınız, basın özgürlüğünü yok edeceksiniz;
amacınız ise baskıcı ve otoriter tek adam rejiminizin devam
etmesi.
Bu teklifte sosyal medya
kullanıcılarının şansına ise sosyal medyada
sansür; daha da doğrusu, daha da acısı otosansür düşüyor.
Halk arasında endişe, korku ve panik yaratma saikiyle -ne demekse-
ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel
sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir
bilgiyi alenen yaymak, bir de bunu da aynı şekilde, kamu
barışını bozmaya elverişli bir şekilde yaymak;
yeni bir suç türü getiriyorsunuz ve buna hapis cezası öngörüyorsunuz ve
bunu katalog suç yapıp insanları tutuklamaya sevk ettireceksiniz.
Peki, kime göre yalan haber? Böyle subjektif hususlarda kanun
yapıyorsunuz, ceza maddesi, ceza hükmü getiriyorsunuz ama bu sizin
otosansürü ve sansürü çok isteyip muhaliflerin sesini tamamen kısma
isteğinizden kaynaklanıyor.
Siz savcıları, daha doğrusu saraya
bağlı savcılarınızı,
siyasallaştırdığınız
savcılarınızı internetin, sosyal medyanın ve
gazetelerin RTÜK başkanı hâline getirmeye
çalışıyorsunuz. Sizlere birkaç örnek vereyim: AKP Genel
Başkanı Sayın Erdoğan Geziciler cami yaktı. dedi.
Şimdi, bu yasa bu hâliyle geçerse Hayır, cami yakılmadı,
yalan! diyen bir kişi ne olacak? Kim yalan haber paylaşmış
olacak? Kimin hakkında dava açılacak? Sizin ve kamuoyunun takdirine
bırakıyorum. Mesela 128 milyar dolar nerede? Buharlaştı.
dediğimiz zaman ne yapacaksınız, savcılarınız ne
yapacak? Aynı şekilde Kaç Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlığı sattınız? dediğimiz zaman, bu,
dezenformasyon mu olacak? TÜİK çıkacak, enflasyonu düşük
gösterecek; gerçek enflasyonu yazan ekonomistler hapse girecek, öyle mi? Evet,
bunu istiyorsunuz. Hani sık sık siz Almanyayı örnek
gösteriyorsunuz ya; evet, Almanyayı örnek gösterin ama 2022 değil,
1942 Nazi Almanyasını örnek alıyorsunuz. Hitler yaşasaydı,
kesinlikle sizi kıskanırdı.
Değerli milletvekilleri, AKP iktidarı ve
tek adam rejimi, gazeteciler onurlarıyla mesleklerini yapmasın,
iktidarın dediğini yazsın istiyor; kendi yalanlarını
kabul etmeyen, gerçekleri yazan gazetecileri de işsizlikle, cezalarla ve
hapisle tehdit ediyorlar.
Bakın, faşizm, konuşma
yasağı değildir; söyleme mecburiyetidir, söyleme mecburiyetidir
faşizm. Saray faşizmi şu anda bütün gazetecileri kendi
yalanlarını söyleme mecburiyetine itmek istiyor. Seçim sürecinde
istedikleri manipülasyonları yapmak isteyecekler, istedikleri
yalanları söylemek isteyecekler, bunun karşısında
gerçeklerin yazılmasını istemeyecekler ey halkım!
Bakın, halkın açlığı
ortada, işsizlik ortada, yolsuzluklar ortada, yoksulluk ortada, kayyum
atanan şirketleri kimlerin nasıl soyduğu ortada, hazinenin
yağmalandığı ortada, doğanın nasıl
kirletildiği ortada ama siz bunların yazılmamasını
isteyeceksiniz; güneşi de balçıkla sıvayamazsınız.
(CHP sıralarından alkışlar)
Bakın değerli milletvekilleri, hiçbir
gerçeği yazmayan, saray karanlığını manşetlerine
taşıyan gazeteler istiyorsunuz. İşte böyle gazete
istiyorsunuz, böyle gazete; hiçbir şey yazmasın, karanlık olsun,
sizin dediklerinizi yazsın ya da hiç yazmasın ve yaşamasın
istiyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar) Hiçbir
gerçeği yazamayan, saray karanlığını yazan gazeteleri
burada esefle kınıyorum. Bakın, İletişim
Başkanı diye bir şey çıkardınız, maşallah,
devletin memuru değil, AKPnin propaganda bakanı.
Biz olanları, hakları gasbedilen,
saldırıya uğrayan öğrencilerin gözlerinde, sadece tweet
attı diye hapsedilen çocukların,
yaşlılarımızın göz yaşlarında, ayın
sonunu getiremeyen çalışanların bordrolarında görüyoruz.
Biz gerçeğin ne olduğunu görüyoruz, herkes görüyor ama siz bir türlü
gerçeği kabul etmek istemiyorsunuz. Hoşunuza gitse de gitmese de
gidiyorsunuz. Akıntıya kürek çekmek. diye buna denir ama
akıntıyı boş verin, siz alabora olmuşsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALPAY ANTMEN (Devamla) Tamamlıyorum
Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ALPAY ANTMEN (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Bakın değerli milletvekilleri, bizler
halkın haber alma özgürlüğünü, vatandaşların ifade
özgürlüklerini her koşulda, size rağmen, savunmaya devam
edeceğiz. Gazetecilerin işlerini rahat şekilde yapabilmesi,
özgür medyanın yeniden kurulması için mücadeleye devam edeceğiz.
İlk seçimde bu diktatörlük meraklıları elbet gidecek. Cumhuriyet
Halk Partisi ve Millet İttifakı iktidarında demokrasinin olmazsa
olmaz dördüncü kuvveti, bağımsız medya olacak. Umut, özgürlük,
bilgi, barış, kardeşlik, huzur nehri akacak, geliyor gelmekte
olan ve bu diktatörlüğünüz sona erecek diyor, Sayın Meclisi
saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 340 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 8- 5187 sayılı Kanunun 17nci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan basımcı, üçyüz
milyon liradan bir milyar liraya kadar ağır para cezasıyla
cezalandırılır ibaresi yüzbin liraya kadar para cezası
ile cezalandırılır şeklinde
değiştirilmiştir.
Kemal
Peköz Hasan Özgüneş Sait Dede
Adana Şırnak Hakkâri
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Mahmut
Celadet Gaydalı Nuran
İmir
İzmir Bitlis Şırnak
Murat
Çepni Mehmet
Ruştu Tiryaki İmam
Taşçıer
İzmir Batman Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OĞUZHAN KAYA
(Çorum) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
İmam Taşçıerin. (HDP sıralarından alkışlar)
İMAM TAŞÇIER (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Üzerinde konuştuğumuz dezenformasyonla
mücadele yasası aslında bir sansür yasasıdır; bu yasayla
üstü kapalı bir şekilde sansür amaçlanmaktadır. Bu yasayla sözüm
ona yalan haberin önü alınmaya çalışılıyor. Kuşkusuz,
Türkiyede yalan haber üreten basın-yayın kuruluşları
vardır; bu kuruluşların hangi basın-yayın
kuruluşları olduğunu da hepimiz biliyoruz, malumumuzdur. Bu
kurumları tekeline alan da iktidarın bizzat kendisidir. Kürtler, bu
yasanın ne anlama geldiğini çok iyi biliyorlar. Cumhuriyetin
kuruluşundan bu yana bu yasalarla, her türlü baskıyla Kürtlerin
hakları ve gerçeği inkâr ediliyor. Türkiye Cumhuriyetinin
kuruluşundan günümüze kadar Kürt köylerinin, kasabalarının,
şehirlerinin, dağlarının, mezralarının isimlerinin
Türkçeleştiğini hepimiz biliyoruz. 19 Ekim 1983 tarihinde çıkan
2932 sayılı Yasayla Türkiye'de Kürtçe özel hayatta bile
yasaklanmış durumdaydı. Söz konusu yasa, Türkiye
vatandaşlarının ana dilinin Türkçe olduğunu ilan ediyordu.
Yani 25-30 milyon Kürt'ün ana dilinin Türkçe olduğunu söylüyor bu yasa;
başka bir dilin ana dili olarak kullanımına ilişkin her
türlü etkinlik yasaklanıyor.
Diğer yandan, cumhuriyetin ilanından sonra
çıkarılan yasalardan biri de 1928 tarihli ve 1353 sayılı
Türk Harflerinin Kabulü ve Tatbiki Hakkında Kanundur. Türkiye Ceza
Kanunu'nun, TCK'nin 222nci maddesinde bu kanuna muhalefet edenler
hakkında cezai müeyyide uygulanmaktadır. Türk harflerini koruyan
kanunun Türkiye'de baskının arttığı dönemlerde,
özellikle Kürtçeye karşı uygulandığını hepimiz
biliyoruz. Kürtçe, 1980 askerî darbesi sonrası bu kanuna istinaden
yasaklanmıştır. Kenan Evren 2007 yılında verdiği
bir röportajda şöyle demiştir -Kürtçenin yasaklama gerekçelerinde-
Konuşmalarda, mitinglerde, şurada burada Kürtçe konuşulmayacak;
okulda filan Kürtçe tedrisat yapılamaz. dedim ama biraz ağır
yasak koyduk. Kenan Evrenin bu sözlerinden
anlaşıldığı üzere Kürtlere hep reva görülen, sansür ve
yasaktır. Bu sözleri, gerçekleştirdiği askerî darbeden yirmi
yedi yıl sonra söylüyordu; Kenan Evrenin kendisinin bile itiraf
ettiği, Kürtlere reva görülen bu zulüm ve inkâr politikası hâlâ
sürdürülmektedir. Çok açıktır ki bu yasayla bu politika sürdürülmeye
devam edecektir.
Kürt'ün diline uygulanan tahammülsüzlük Kürtlerin
basın ve kültür çalışmalarında bugüne kadar kendisini hep
yansıtmıştır. Diğer bir deyişle, Kürtlerin
diline, basın ve kültür çalışmalarına uygulanan sansür
cumhuriyetle yaşıttır. Bu gerçeği belirtmek ve göstermek
için sanırım fazla geçmişe gitmeye de gerek yok, aslında 15
Temmuz darbe girişiminden sonra Kürt basın ve kültür çalışmalarına
uygulanan baskı ve zulme bakmak yeterlidir. Bu kapsamda, bunlarca, Kürt
dili, basın ve kültür çalışmalarını yürüten kurum ve
kuruluşlar uyduruk KHKlerle kapatılmıştır. Bu KHKlerle
2016 yılından şimdiye kadar yalnızca Kürtçe yayın
yapan Azadiya Welat gazetesi kapatıldı, ondan sonra yayın
yapmaya başlayan Rojava Medya ve Welat gazetesi de kapatıldı.
Kürt ve Kürtün dili söz konusu olduğu zaman bu sansürler hâlen devam
etmekte, şu anda haftalık yayın yapan Xwebûn gazetesinin
sayılarına el konuldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
İMAM TAŞÇIER (Devamla) Sözün
kısası, Kürtçe çalışmalara aralıksız bir
şekilde sansür uygulanmaktadır. Hatta, Türkçe çalışmalarda
bile Kürt ve kürdistan sözcüklerinin geçtiği her yerde sansür
uygulanıyor. Bu konuda son yıllarda birçok tarihî eserlerden dahi
Kürt ve kürdistan sözcükleri siliniyor. Bu tasarrufa gitmemizin tek sebebi
var: Kürtün gerçekliği, dili ve getirdiği gerçekler sizi hep
korkutmuştur, iktidarları hep korkutmuştur çünkü Kürtler, hiçbir
şekilde gerçeklerden taviz vermediler, vermeyeceklerdir. Bunları dile
getirdikten sonra sizleri bu yasadan vazgeçmeye davet ediyorum.
Saygılarımla. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 8inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan değiştirilmiştir ibaresinin
düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hüseyin
Örs Yasin
Öztürk Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Trabzon Denizli Adana
Dursun
Ataş Feridun
Bahşi Fahrettin
Yokuş
Kayseri Antalya Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OĞUZHAN KAYA
(Çorum) Katılamıyoruz Başkanım.
Önerge üzerinde söz talebi Sayın Fahrettin
Yokuşun.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz Basın
Yasasıyla ilgili olarak burada her kesimden muhalefet
itirazlarını sürdürüyor. Komisyonlarda itirazlarımız sürdü
ancak dinlemediniz. Hiç olmazsa ben bugün bu konuşmamda konunun birinci
derece tarafı olan basın mensuplarını temsil eden Türkiye
Gazeteciler Cemiyetinin itiraz ve taleplerini aktarmak istiyorum. Belki bu
aktarımlarımdan bir şeyler çıkarıp
yanlışları düzeltirsiniz.
Yasa teklifi, ifade özgürlüğünün önünde
tarihimizin en büyük engeli olarak dikilecek 29uncu maddeyle halkı
yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak gibi bir yeni suç
tanımı oluşacak. Muğlak ve ucu açık ifadelerle hangi
savcının hangi yanlış bilgiyi yayanlarla ilgili harekete
geçeceği bilinmeyecek. Sosyal medyada eleştirel paylaşımlar
dezenformasyon olarak suçlanabilecek, yalan haberi yapanın yanı
sıra yayan ifadesi getirilerek demokrasiyi ve ifade özgürlüğü
ilkesini temelinden sarsıp çökertecek pek çok uygulamayla karşı
karşıya kalınacaktır.
Yerel gazetelerimizin ana yaşam
kaynağı olan resmî ilan gelirlerinin yüzde 75 oranında
azalması söz konusu olacaktır. Yerel gazeteler bu darbeyi
aldığı taktirde çalışan yaklaşık 8 bin
meslektaşımız için işsiz kalma tehlikesi
doğacaktır. İnternet siteleri Basın İlan Kurumu
havuzuna dâhil edilirken, yeni kaynak yaratılmadığı için
ilan pastasından alınan pay iyice küçülecek. Resmî ilan
yayınlama hakkına sahip 953 gazetenin yaklaşık 30u
yaygın, geri kalanı yerel gazetedir. Resmî ilan yayın hakkı
bekleyen gazeteleri de hesaba kattığımızda
yaklaşık bin gazete için gelirlerini önemli ölçüde kaybetme riski
oluşacaktır.
İnternet haber sitelerine ait mevzuat
düzenlemelerinin sonra yapılacağının belirtilmesi büyük bir
boşluk yaratacaktır. Yerel yazılı basın,
kazanılmış hakları açısından, eşit maliyet,
eşit işlem yönlerinden zarara uğrayacak,
kurumsallaşmış, varlığını sürdüren, istihdam
yaratan, yıllarca vergisini ödeyerek mesleğe hizmet etmiş yerel
gazeteler ile bir süre önce kurulmuş kurumların eşit statü
kazanma tehlikesi doğacaktır. Yerel gazetelerimizde haberin
doğruluğuna ilişkin eşik bekçiliği görevi muhabir,
editör, yazı işleri müdürü, genel yayın yönetmeni gibi 3
yetkiliden geçerken bu işlevi zayıflatacak yönler
oluşabilecektir.
İktidarlar tarafından tehlikeli görünen
sosyal medya paylaşımları ağır cezaya maruz kalacak,
kapalı anlık mesajlaşma uygulamaları, görüşmelere
ilişkin bilgileri BTKye verecek.
Teklifin bir nebze olumlu sayılabilecek
yanı, internet basınında çalışan
meslektaşlarımıza gazeteci statüsü kazandırması ve bu
yolla basın kartı alma yolunun açılması. Bu duruma karşın
belli şartlarda internet basınına yönelik ağır
yaptırımlar da öngörülmektedir. Teslim ve muhafaza yükümlülüğünü
yerine getirmeyen internet sitesine 1 milyar liraya kadar ceza verilebilecek,
haber sitesi vasfını yitirenler internet sitelerinde
çalışan gazetecilerin kişisel hakkı olan basın
kartı da ellerinden alınacak.
Kişisel hakların korunması önemli
ancak bu hâliyle, internet siteleri için kaotik bir süreç yaşanabilecek,
yazılı medyada dava açmak için tanınan yayın tarihinden
itibaren dört aylık süre internet basınında yayın
tarihinden itibaren değil şikâyet tarihinden itibaren
başlatılacak yani her gün yüzlerce haber yayınlayan bir internet
sitesi yasanın ardından yıllar boyunca binlerce haberle ilgili
dava edilebilecek.
Değerli milletvekilleri
Gazetecilerin
basın kartı tartışmasının hiçbir anlamı
kalmayacak, dernek ve vakıf yöneticilerinin, pek çok kamu
çalışanının basın kartı almalarının önü
açılacak. Basın Kartı Komisyonu maddelerinin yasa teklifinin
içine konulmasıyla meslek örgütlerinin bu mevzuatı idari yargıya
taşımasının önüne geçiliyor, yasal zırh
kuşanılıyor. Kimin basın kartı alıp kimin
alamayacağına karar verecek 9 kişilik Komisyonda gazetecileri
temsil edebilecek sadece 2 temsilci bulunabilecek, 5 üyeyi doğrudan
başkanlık belirleyecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Resmî
ilanların adil bir şekilde gazetelere dağıtılması
amacıyla kurulan ve fikir ve içerik farkı gözetmeksizin
aracılık hizmeti yapmakla yükümlü Basın İlan Kurumu
gazetelere ve internet haber sitelerine hem para hem ceza -hapis cezası-
veren bir kurum olarak büyük yetkilerle donatılacaktır. Basın
İlan Kurumu tıpkı televizyon ve radyolar üzerinde
kılıcını sallayan RTÜK gibi yazılı ve dijital
medyanın eli silahlı polisi hâline gelecektir.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu,
sosyal medya şirketlerinin küresel cirolarının yüzde 3ü kadar
ceza kesebilecek. Hangi sosyal medya devi küresel cirosunun yüzde 3ünü ceza
olarak Türkiyede ödeyebilecek? Bu maddeyle sosyal medya şirketleri
üzerinde baskı kurularak düşünce ve ifade özgürlüğü
alanının da kontrol edilmesi amaçlanmaktadır. deniliyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
(2/4471) esas sayılı Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 9uncu
maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 5187 sayılı Kanunun
26ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 26
Basılmış eserler veya internet haber siteleri yoluyla
işlenen veya bu Kanunda öngörülen diğer suçlarla ilgili ceza
davalarının bir muhakeme şartı olarak, günlük süreli
yayınlar ve internet haber siteleri yönünden dört ay, diğer
basılmış eserler yönünden altı ay içinde açılması
zorunludur.
Bu süreler
basılmış eserlerin Cumhuriyet
Başsavcılığına teslim edildiği tarihten internet
haber siteleri için ise habere ilişkin suç ihbarının
yapıldığı tarihten başlar. Basılmış
eserlerin Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edilmemesi
halinde yukarıdaki sürelerin başlama tarihi, suçu oluşturan
fiilin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından
öğrenildiği tarihtir. Ancak bu süreler, Türk Ceza Kanununun dava
zamanaşımına ilişkin maddesinde öngörülen sürelerin
yarısını aşamaz ve bu süre sonunda yayının
yenilenmesi hali ile suçun temadi ettiğinin belirlendiği hallerde,
dava zamanaşımı süresi tam olarak uygulanır.
Sorumlu müdürün ve sorumlu
müdürün bağlı olduğu yetkilinin karşı
çıkmasına rağmen yayımlatıldığı iddia
edilen eserden dolayı yayımlatan aleyhine açılacak dava yönünden
süre, sorumlu müdür ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili
hakkında verilecek beraat kararının kesinleşmesinden
itibaren başlar.
Sorumlu müdürün
yayımlanan eserin sahibini bildirmesi durumunda, eser sahibi aleyhine
açılacak davada süre, bildirim tarihinden itibaren başlar.
Kovuşturulması
şikâyete bağlı suçlarda dava açma süreleri, suç için kanunun
öngördüğü dava zamanaşımı süresini aşmamak
şartıyla, suçun işlendiğinin öğrenildiği tarihten
başlar.
Kamu davasının
açılması izin veya karar alınmasına bağlı olan
suçlarda, izin veya karar için gerekli başvurunun yapılmasıyla
dava açma süresi durur. Durma süresi dört ayı geçemez.
Engin
Özkoç Mahmut
Tanal
Sakarya İstanbul
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OĞUZHAN KAYA
(Çorum) - Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Mahmut Tanalın.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli
Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla,
hürmetle selamlıyorum.
Tabii, 9uncu madde, burada, zaman
aşımıyla ilgili bir husus. Aslında burada düzenlenen yasa
teklifi internet medyasıyla ilgili. Bu, Basın Kanununa da tabi
olması gereken bir husus; aslında bir yandan Basın Kanununa da
tabidir. diyoruz ama Basın Kanunundaki zaman aşımı burada
uygulanmıyor, daha uzun bir zaman aşımı uygulanıyor
yani Ceza Kanunundaki genel hükümlerdeki ceza zaman aşımı
uygulanıyor. Bu, doğru mudur, yanlış mıdır?
Değerli arkadaşlar, mevcut olan bu yasa teklifi bu şekliyle
yürürlüğe girdiği zaman, kim olursa olsun, attığı
herhangi bir tweet veya yazdığı bir yazıdan dolayı
kendisini uzun süreli baskı altında hissetmiş olacak. Bu, neyi
ihlal eder? Unutulma hakkı bir insan hakkıdır, unutulma
hakkının ihlalidir bu. Geçmişte bununla ilgili Ergenekon, Balyoz
dönemlerinden sonra, öncesinde, birlikte gerek Cumhuriyet gazetesi aleyhine
açılan davada gerek yedi, sekiz yıl önce atılan tweetten
dolayı İstanbul İl Başkanımızın
cezalandırılması işte bu olay. Diyelim ki sizlerin,
attığınız bir tweetten dolayı, bununla ilgili, zaman
aşımı çok uzun olduğu için karşınıza
çıkmış olacak. Bu, bir tehdittir; bu, unutulma
hakkının ihlalidir; bu, hukuk güvenliğinin de ihlalidir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Gelelim diğer konuya: Kanunda geçen kamu
düzeni, genel sağlık, halkı yanıltıcı
gerçeğe aykırı bilgi, ülkenin iç ve dış
güvenliğiyle ilgili kavramlar.
Değerli arkadaşlar, şu anda
görebildiğim kadarıyla hukukçu arkadaşlarımız
çoğunlukta; ceza kanunlarında eğer bir eylem suç hâline
getirilecekse o kanunun, o kullanılan kavramların tanımı
yapılır, mevcut olan bu düzenlemede bir tanımlama yok.
Olmadığı için arkadaşlarımıza bununla ilgili soru
sorduğumuz zaman Efendim, Fransada var, Almanyada var,
İngilterede var... Değerli arkadaşlar, elimde Alman Ceza
Kanununun genel hükümlerinin Türkçe tercümesi var, diyor ki: Eğer bir
eylem suç hâline getiriliyorsa onun belirli olması lazım, net
olması lazım, açık olması lazım, şeffaf olması
lazım, böyle elastik bir kavram kullanamazsınız; aksi takdirde
tüm insanlar kendini güvenlikte hissetmez, güvenlikte hissetmeyince
girişimci özgürlüğü olmaz, toplumsal güvenlik, toplumsal özgürlük
olmaz, bunu tehdit altına almış olursunuz. Peki, bu
düzenlemelerin dünyada örneği var mı? Vermek istemezdim ama ben bunu
yine ceza hukukuyla ilgili kitaplardan okuyup size söyleyeceğim. Profesör
Doktor Hakan Hakeri ceza hukukuyla ilgili bilimsel çalışmasında
sayfa 16da Almanya Nazi döneminde genel ahlak kurallarına
aykırı hareket edenler cezalandırılır. diyor. Sizin
de getirdiğiniz bu arkadaşlar. Keşke Nazi dönemindeki
düzenlemeleri getirmemiş olsaydınız, onunla
anılmış olmasaydınız. O dönemde yine bir hüküm daha
getiriliyor: Kötü olan her eylem hâkimlerin uygun göreceği bir cezayla
cezalandırılır. Getirin böyle, zaten getirdiğiniz bu.
Aynı şekilde Genel ahlak kurallarına aykırı davranan
cezalandırılır.
Değerli arkadaşlar, ceza hukuku
bunları uygun görmüyor, bunları kabul görmüyor, diyor ki: Sizin o
ceza getirdiğiniz eylemin açık ve net bir vaziyette tarifini
yapmanız gerekiyor.
Şimdi, şu anda, bu kanun hemen,
yayımlandığı tarihten itibaren yürürlüğe giriyor. Bu
saatten yani yürürlüğe girdiği tarihten sonra AK PARTİli
milletvekili arkadaşlarımız, sizin atacağınız
tweetler veya yapacağınız paylaşımlarla ilgili
-zaman aşımı uzun- gelecek olan siyasi iktidar sizden bu
hesabı sorarsa ne diyeceksiniz? Kamu güvenliği, kamu düzeni, kamu
sağlığı; bu kavramlarla ilgili ne yapacaksınız?
Ya, Allah rızası için ya
Değerli arkadaşlar, eğer böyle
yaparsanız -güzel bir söz var- gün gelecek, devran dönecek ve siz de bu
işten hesap vereceksiniz. Nasıl hesap verilecek? Saddam
asıldığı zaman diyordu ki: Ya, böyle bir kanun yoktu. Siz
bu kanunları nereden getirdiniz? Yargıç kürsüden cevap veriyor:
Senin hazırladığın bu kanunlarla seni
yargılıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MAHMUT TANAL (Devamla) Siz de
hazırladığınız bu kanunlarla
yargılanacaksınız, bu doğru değil. Biz hukuku, adaleti
herkes için istiyoruz.
Hepimiz aklı başında insanlarız.
Kanun koyucu rahmetli hocamız derdi ki: Bir halıyı örer gibi
onu örün. Onun için sizden istirham ediyoruz, ne olur burada gelişigüzel
kanun yapmayalım arkadaşlar. Bu kanun eğer böyle geçerse yurt
dışındaki girişimci de diyecek ki: Ya, kardeşim,
Türkiyede hukuk güvenliği yok, benim yapacağım herhangi bir
eylemde ben bu kanuna göre ceza yiyeceğim. Hukuk güvenliğinin
olmadığı yerde müteşebbis gelmez, sermaye gelmez,
yatırım olmaz, istihdam olmaz, adalet olmaz, özgürlükler olmaz, hukuk
güvenliği olmaz; tek çaremiz, sığınabileceğimiz liman
hukuk limanı. Sizi olumsuz olan bu kanun teklifinizden vazgeçmenizi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) Ama düzeltme anlamında
da önerimiz hakikaten düzgün bir öneridir. Yine de eğer eksiklik varsa
gelin, teknik anlamda herhangi bir siyasi mülahazaya katılmadan bu olayı
düzeltelim. Hatta, bu teklifle Sayın Başkanım, Sayın Grup
Başkan Vekilim
BAŞKAN Sayın Tanal, süreniz doldu.
MAHMUT TANAL (Devamla) Bitiyor Sayın
Başkanım, özür diliyorum.
BAŞKAN Bitti zaten.
MAHMUT TANAL (Devamla) Bitiyor.
Sayın Başkanım, sizler sosyal ve
beşerî anlamda çok anlaştığımız
insanlarsınız. Bakın, bu kanun teklifi yetkili olan basın
mensupları tarafından getirildi, önerildi ve o şekilde biz
teklifi sunduk. Hani diyorsunuz ya: Ya, arkadaş, öneriniz, öneriniz
İşte öneri: İsterseniz ara verin, oylamayın bunu, üzerinde
tekrar hep birlikte çalışalım, varsa bir eksiklik bunu
düzeltelim. Sizden istirham ediyorum, kanun yapboz tahtası değil
BAŞKAN Sayın Tanal, ben de sizden
istirham ediyorum, artık kürsüyü bırakın.
MAHMUT TANAL (Devamla) Sabrınız için çok
teşekkür ediyorum Başkanım.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sağ olun.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 340 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinde yer alan veya internet
haber siteleri ibaresinin ve haber siteleri şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal Peköz Hasan
Özgüneş Sait
Dede
Adana Şırnak Hakkâri
Mehmet Ruştu Tiryaki Tulay
Hatımoğulları Oruç Murat
Çepni
Batman Adana İzmir
Nuran İmir Mahmut
Celadet Gaydalı Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Şırnak Bitlis
İzmir
Mahmut Toğrul
Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OĞUZHAN KAYA
(Çorum) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Mahmut Toğrulun.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sansür yasa teklifinin 9uncu maddesi üzerine söz
aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu, Genel Kurulun sevgili emekçilerini ve
ekranları başında bizleri izleyen sevgili
yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Dezenformasyona karşı mücadele
edileceği algısıyla hazırlanan bu kanun teklifi tam 22
yasayı ilgilendiriyor. Görüşmelerini sürdüreceğimiz bu teklif,
2022 yılının başından bu yana basın örgütlerinin
tüm itirazlarına rağmen bugün önümüzde ve
tartışıyoruz. İktidar, yasa teklifini hazırlama
aşamasında Amerikalı teknoloji şirketinden bile görüş
aldı ama kanunun doğrudan muhatabı olan Türkiyedeki basın
örgütlerinin fikrini sorma gereğini duymadı. Hangi partiden olursa
olsun siyasetçilerin, toplumun ve ilgili meslek örgütlerinin bilgi edinme,
görüş bildirme ve haber alma hakkı tabii ki vardır. Bu tür yasal
düzenlemeler hazırlanırken ilgili alanın önde gelen meslek
örgütleriyle ve sivil toplum temsilcileriyle diyalog kurulması
demokrasinin gereğidir. Yasa teklifinin hazırlanma sürecinde
basın örgütleriyle diyalog kurulmayarak bu demokratik ilke
çiğnenmiştir. Dolayısıyla gazeteciler ile basın
örgütlerinin görüşlerini içermeyen hiçbir yasa dezenformasyona çare
olmayacaktır.
Sayın milletvekilleri, seçim sürecine
doğru giderken Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilen bu yasa
teklifi yasalaşırsa basına yönelik sansür ve otosansür daha da
derinleşecektir. Bu teklif yasalaşırsa medya alanı tek
tipleştirilmiş olacak, tek ses medya yaratılmış
olacak. Dezenformasyon yasası diye yutturulmaya çalışılan
şey, seçime giderken tamamen susmuş bir medya yaratmaktır. Seçim
sürecinde istendiği anda sosyal medya alanı
kısıtlanabilecek ve susturulabilecektir. Bize göre bu teklifle sadece
basın değil, toplumsal muhalefet de susturulmak isteniyor. Teklifle,
aynı zamanda, yurttaşın habere erişimi de engellenecektir,
tutuklu gazeteci sayısı artacaktır, internet sitelerine ve
internet sağlayıcılarına ağır para cezaları
kesilmesine yol açılacaktır, internet sitelerine ceza
verildiğinde o sitede çalışan gazetecilerin basın
kartları iptal edilecektir, MİT veya benzeri kurumlarla ilgili
yapılan haberler tutuklama nedeni sayılacaktır, gazeteci haber
kaynağını açıklamaya zorlanacaktır. Bu teklifin
yürürlüğe girmesi hâlinde, iktidarın hoşuna gitmeyen her haber
için dezenformasyon denilerek ceza istenecektir. Hukukçulara göre teklifte yer
alan ifadelerin muğlak olmasından kaynaklı, siyasi amaçlar
doğrultusunda gazetecilik faaliyetleri suç olarak gösterilecektir.
Yüzlerce kişi yargılanacaktır hatta yargılanmalara Bu
kadar da olmaz. tepkisi verenler dahi yargılanacaktır.
Bu teklif yasalaşırsa, bütün dünyanın
gündeminde olan dijital dünyanın sorunlarına hiçbir çözüm
getirilmeyeceği gibi, yeni sorunları da beraberinde getirecektir.
Kısacası, bu teklifin, mevcut iktidarı desteklemeyen herkesi
hedef alma amacıyla hazırlanmış bir yasa teklifi
olduğu açıktır.
Bize göre teklifin bir diğer sorunlu alanı
ise basın kartı başvurularını değerlendirecek
komisyondur. Bu düzenlemeyle İletişim Başkanlığı
yani Hitlerin Propaganda Bakanı gibi görev gören Fahrettinin
İletişim Başkanlığı eliyle Basın Kartı
Komisyonu idareye bağlanıyor. Komisyon üyeleri yine Fahrettinin
başında bulunduğu Başkanlık atamalarıyla geliyor
yani hem üye yapısı hem de son onay mercisi Fahrettin olacak.
Komisyonunun böylesi antidemokratik oluşumu, iktidara yakın medya
mensupları dışında kimsenin basın kartı
almamasına yol açacaktır. Dolayısıyla bize göre basın
kartı uygulamalarının tamamı gazetecilik meslek
örgütlerinin ağırlığını oluşturacağı
bir komisyon tarafından yapılmalıdır. Komisyonun
yapısı, gazetecilik meslek örgütlerinin olduğu idarenin sadece
sekretarya görevi göreceği bir sisteme kavuşmalıdır.
Değerli arkadaşlar, bakın bu yasa
çıktığında AKPnin murat ettiği, özgür
basını susturmak, özgür toplumu susturmak, ifade özgürlüğünü
kısıtlamak ve AKPnin politikalarını eleştiren herkesi
yargının önüne çıkarmak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN -Tamamlayın sözlerinizi.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Bitiriyorum
Başkan.
Ama ne yaparlarsa yapsınlar şunu bilsinler
ki: Evdeki hesabınız çarşıya uymayacak, özgür
basını susturamayacaksınız, toplumu
susturamayacaksınız ve siz gidiyorsunuz; buna hazırlanın
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Basın Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'nin çerçeve 9uncu maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hüseyin
Örs Yasin
Öztürk Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Trabzon Denizli Adana
Dursun
Ataş Feridun
Bahşi Orhan
Çakırlar
Kayseri Antalya Edirne
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OĞUZHAN KAYA
(Çorum) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Orhan Çakırların.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ORHAN ÇAKIRLAR (Edirne) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 9uncu
maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış
bulunuyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Sözlerime başlamadan önce yasama
yılının milletimize, Meclisimize hayırlı
olmasını diliyorum.
İstanbulun kurtuluşunun 99uncu yıl
dönümünü kutluyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bütün
arkadaşlarını rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; basın, bir ülkede yaşayan vatandaşların
vicdani sesi olarak sorunları dile getirmede, bilgiye ulaşmada ve
aydınlatılmada temsilci niteliğindedir. Peki, ülkemizde
basın bu görevi özgür bir biçimde yerine getirebilmekte midir?
Sınır Tanımayan Gazeteciler kuruluşunun 2022 yılı
Dünya Basın Özgürlüğü sonuçlarına göre, bu yıl 180 ülke
arasında 149uncu sırada yer almaktayız. Endekse göre, 180
ülkeden 8inde özgürlük durumu iyi; 40ında tatmin edici, 62sinde
sorunlu, Türkiyenin de aralarında bulunduğu 42 ülkede kötü, 28
ülkede ise çok kötü kategorisindedir. Ülkemizde basın diye nitelendirilen
birçok kuruluş otoriter rejimin kalemi olarak iş görmektedir.
Ülkemizde gerçekleşen adaletsizlikleri ve doğruları görmezden
gelerek üç maymunu oynamakta olan iktidar kalemleri ve medyası buyruk
gelmeden iş yapamamaktadır. En yakın örneklerinden
bazıları, geçenlerde gazetecilere -deyim yerindeyse- parmak
sallanarak köşe yazılarında gereğini yapmalarının
istenmesi ya da bir Bakanın istifasının medyada yirmi dört saat
konuşulmayarak icazet aldıktan sonra gündeme getirilmesidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yasa teklifinin en çok konuşulan maddeleri arasında
halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçlaması yer
almaktadır. Maddeye göre, bir kişi bir yıldan üç yıla kadar
hapis cezasıyla cezalandırılabilecektir. Tespiti oldukça güç
olan bu uygulama belirsizlik ve muğlaklık içermektedir. Adaletin
işleyişinden emin olmadığımız bir ortamda her bir
haber ve bilgi bu kapsamda değerlendirilebilir. Bu sebeple, sansür
baskısı sebebiyle toplumda güvensizlik, korku ve endişe
ortamı hâkim olacak ve demokrasi önünde yeni bir engel daha
oluşacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Edirne ilimizin Havsa ilçesi Söğütlüdere köyü merası
üzerinde yaklaşık 10 hektarlık alanda Karayolları 1inci
Bölge Müdürlüğünce ariyet ocağı açılmak istenmektedir.
Günde 1.625 ton malzeme çıkarılıp kamyonlarla
taşınacak olan bu ocakta 82 ayrı noktada yapılacak olan her
bir patlamadan 9.750 ton malzeme çıkarılacak, büyük tehlike, gürültü,
ses, toz canlılarda stres ve endişe yaratacaktır. Projenin tanıtım
dosyasında itiraf edildiği üzere, Söğütlüdere ve Habiller
köyleri yerleşimleri, tarlaları, göletleri ve içme suları bu
ocak faaliyetinin etkisi altındadır. Bu ocak projesi doğal gaz
boru hattı ve enerji hattı için de büyük tehlike
oluşturmaktadır. Patlatmalı açık ocak işletmesine izin
verilerek köylülerimizin kadim meraları, tarlaları, ürünleri,
hayvancılık ürünleri, yer altı içme suları, üç göleti,
sağlığı ve doğal yaşam hakkı yok olmak
üzeridir. Madencilik faaliyetleri başlamadan önceki köy yaşamı
ile günümüzdeki durum arasında Trakyada birçok köyde büyük olumsuzluklar
yaşanmıştır. Örnek vermek gerekirse Edirne Süloğlu
Geçkinli köyünde bulunan Balkan Savaşı Şehitliği
yakınına kadar gelen ve sulama kanalları bulunan verimli
tarım arazileri üzerinde yapılan açık kömür işletmeleri
köyde yaşamı zorlaştırmış, çiftçilikle
uğraşan üreticimizi verim açısından
sıkıntıya düşürmüştür. Nitekim patlamalı
madencilik yapılan tüm Trakya köylerinde tarım ve
hayvancılık üretim faaliyetleri azalmıştır. Çevre
mevzuatına göre proje değerlendirmesinde halkın
katılım ilkesi esastır. Uluslararası çevre koruma
sözleşmelerine göre halkın istemediği hiçbir projeye, hiçbir
yatırıma izin ve onay verilemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ORHAN ÇAKIRLAR (Devamla) Bu sebeple köy sakinlerinin
Edirne ili Havsa ilçesi Söğütlüdere köyü merası üzerinde
Karayolları 1inci Bölge Müdürlüğünce açılmak istenen ariyet
ocağının ÇED sürecinin sonlandırılması talebi
dikkate alınmalıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.27
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Necati
TIĞLI (Giresun), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 4üncü
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
340
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon
yerinde.
10uncu
madde üzerinde 3 adet önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 340 sıra sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Hasan
Özgüneş Mehmet
Ruştu Tiryaki
Adana
Şırnak
Batman
Murat
Çepni Mahmut Celadet
Gaydalı Sait
Dede
İzmir
Bitlis
Hakkâri
Ömer
Öcalan Serpil Kemalbay
Pekgözegü Nuran
İmir
Şanlıurfa
İzmir
Şırnak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ömer Öcalanın.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa)
(*)
Merhabalar, değerli arkadaşlar, ülkede
zaten bir sansür var, zaten toplumun büyük bir kesimi görülmüyor. Herkes kendi
mahallesinden konuşuyor, herkes kendi hassasiyetleri üzerinden
konuşuyor. Ülkede gerçek gazeteci sayısını ifade etmek için
bin şahit lazım, büyük bir kısmı iktidar hegemonyası
altında, yüzde 90 civarından bahsediliyor, bir kısmında da
resmî muhalefet üzerinden işler gidiyor ama toplumun diğer kesimini
temsil edenlerin büyük bir kısmı da şu an cezaevinde. Dicle
Fırat Gazeteciler Derneğinin 14 gazetecisi haziran ayında
Amedde zindana atıldı, atıldı. Ne kadar gündem oldu, ne
kadar haber değeri taşıdı? Yok çünkü herkes kendi
mahallesinden konuşacak, herkes kendi hassasiyetiyle konuşacak.
10uncu maddede kart dağıtıyorlar,
İletişim Başkanlığı kart
dağıtıyor. Eskiden sarı basın kartıydı,
şimdi herhâlde biraz daha renklendirmişler, turkuaz yapmışlar.
Dijital medya da artık işin içinde. Bürokratlarına bol bol
gazetecilik kartı dağıtırlar. Akademiyi hegemonya
altına aldılar, üniversiteleri hegemonya altına aldılar,
medyanın tamamında hegemonya oluşturdular ama direnenleri
susturamadılar. 50 bin tane yasa çıkartsanız da boş, hiçbir
anlam taşımıyor bizim için, bizim siyasi geleneğimiz için
hiçbir anlam taşımaz. Onlarca yıl ceza alan, kartı
olmayıp da gazeteci olan yoldaşlarımız vardır,
arkadaşlarımız vardır.
Bu Meclis görevini yapmadı, yapamaz da,
demokrasi değerlerinde buluşamaz, 5 parçaya bölünmüştür, böyle
de devam ediyor. Yakın zamanda erken seçim ya da zamanında
yapılacak bir seçimde demokrasi değerlerinde buluşabilirse
medyada da bir alan açabilir; medyanın ipini belki biraz gevşetir, o
ipi belki biraz gevşetir, onun dışındaki bir hayaldir.
Tabii, direnenler var, mücadele edenler var,
herkesin hassasiyetinden bahsedenler var, zindanlardan bahsedenler de var,
cezaevinden. Bundan bir hafta önce, burada, Elbistan Cezaevinde
Haber
değeri taşıyor, bunun haber değeri vardır ama
farklı bir hukuk işletildiği için medyada görünmüyor; bizim
mahalleden değil, öldürülür mü, işkence mi edilir
Bir yıl
içinde 70in üzerinde insan cezaevlerinden çıkarılıyor, hangi
medya -kendine Muhalifim. diyen ya da ana akım medya ya da AKP
hegemonyası altındaki- görüyor?
Bu Meclisin bir üyesi, Aysel Tuğluk cezaevinde,
hastadır. Hangi medya görüyor? Olmaz kardeşim, Kürttür.
Göstermeyeceksin, kaderiyle baş başa kalacak diyor, mesele budur. Ama
biz demokrasi değerlerinde bütünleşmek için üçüncü yol stratejisini öreceğiz.
Bu ülkeye demokrasiyi biz vadediyoruz. Milliyetçilik, dincilik üzerinden
kitleleri konsolide etmeyeceğiz. Elbistan Cezaevi
50 kişiyle
saldırıyorlar. Uzun süre cezaevinde kalan insanlar; yirmi yıl,
yirmi beş yıl, otuz yıl... Çıkmaya birkaç ay zamanı
kalan insanların bir kısmını Erzurum'a sürgün ediyorlar -şiddetle,
işkenceyle- bir kısmını Tokat'a gönderiyorlar, bir
kısmını Antalya'ya gönderiyorlar ama isimleri bile okunmuyor.
Görünmez, perdenin arkasında başka şeyler dönüyor. Cezaevlerinde
zulüm var. Ne zaman ana akım medya ya da kendini muhalif olarak gören
medya bunları görürse o zaman bu ülkede sansürün ve otosansürün
olmadığını göreceğiz. Dövüşse dövüş devam
ediyor, kavgaysa her yerde devam ediyor ama bu coğrafya, medyasıyla,
siyasetçisiyle, akademisyeniyle yaşamayı ve yaşatmayı hak
ediyor. Medya bunun öncülüğünü yapar, yapabilirdi ama medya yapmıyor,
kendi cephesinden konuşuyor, bulunduğu pozisyondan konuşuyor.
Medya bütünleştirebilirdi ama bu, şimdi mümkün görünmüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
ÖMER ÖCALAN (Devamla) - Ben cezaevinde bulunan,
onuru için, düşüncesini ifade ettiği için cezaevinde olan gazeteci
arkadaşları selamlıyorum. Başta da belirttim, 50 bin yasa
da çıkarsanız söyleyeceğimiz sözü her yerde söyleriz, burada da söyleriz,
meydanlarda da söyleriz, halkımızın içinde de söyleriz. Onlarca
üniversite açtınız, iletişim fakültesi, gazetecilik
Hepsi
sağda solda farklı işler yapıyor; torpile ihtiyaç var
gazetecilikte. Ondan dolayı bu faşizmi
kurumsallaştırıyorsunuz, yasayla güvence altına
alıyorsunuz sansürü ve otosansürü. Biz bunun
karşısındayız, bunun karşısında mücadele
etmeye devam edeceğiz, özgür basını savunmaya devam
edeceğiz. Onurlu gazeteciler var bu ülkede, bunun mücadelesini
vereceğiz.
Halkımıza iyi akşamlar, saygılar
ve sevgiler. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Başkanım,
kabul
Başkan, sayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Kabul Başkan. Başkan, orada kimse yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Evet.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Kimse yok
Başkan, sayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir
sayalım Başkan.
BAŞKAN Üyeler arasında
anlaşmazlık var, elektronik olarak yapacağım. (HDP
sıralarından gürültüler)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Amma yaptın
Başkan ya!
BAŞKAN - Oylama için iki dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Vallahi, gözle
saysanız 8 kişi olduğunu görürsünüz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Başkan, bir
bakın ya.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Ya, Başkan, bu nasıl anlaşılmaz? Orada kimse yok ki.
BAŞKAN Başkanım, 2 kâtip üye
farklı şey söylüyor, ne yapayım yani? Ben de gereğini
yapıyorum.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Ama kâtip üyeleri
sizin
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sizin takdiriniz
var Başkan.
BAŞKAN Arkada oturanlar olduğunu
söylüyor, arkadaşımız olmadığını söylüyor.
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) Hani? Nerede?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Başkan, arkada
oturan bizi ilgilendirmiyor ki, burada gördüğünüz sizi ilgilendiriyor.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Vicdanın, için rahatsa bir şey demiyoruz Başkan.
BAŞKAN İyi de arkadaşlar,
girmiyorsunuz herhâlde, kabul hâlâ sıfır görünüyor burada.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Başkan, gelecekler çünkü yani görüyoruz geldiklerini, bir anlamı yok
ki.
BAŞKAN Başkanım, kapıları
kapatmak gibi bir şeyim yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İşte, olmuyor, geliyorlar, bitti yani.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Yeter sayı
sağlanamayacak Başkan, yeter sayı sağlanamayacak.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Başkan, karar
yeter sayısı da istiyoruz.
BAŞKAN Onun için geç kaldın onu bir
dahaki sefere.
Sayın Paylan, sizden 12 kişi
sayıyorum ama 5 kişi de girmiyor sisteme yani kabul etmiyorlar.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ben girmiyorum
Başkanım çünkü açık olan bir durumu böyle şeye çevirince...
Biz demokrasicilik oynamıyoruz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Adil Başkan (!)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Başkan hüllenin olduğu yerde ne gireceğiz ya,
çağırdınız, geldiler!
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Ömer Beyin önergesine red
veriyorsunuz gibi oluyor böyle, çekimser kalmışsınız gibi
oluyor.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Yo, yo Ömer
Arkadaşımız biliyor bizim içimizi.
BAŞKAN Aranıza nifak sokmak gibi
olmasın da.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Ama öyle oldu.
BAŞKAN Evet, önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/4471) esas
sayılı Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 10uncu
maddesini aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
MADDE 10: 5187 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
Basın kartı başvurusu, niteliği
ve türleri
EK MADDE 1- Basın kartı başvurusu
Türkiye'de örgütlü bulunan ve bünyesinde en çok basın mensubunu bulunduran
dört Basın Sendikasına yapılır,
Basın kartı, resmî nitelikte bir kimlik
belgesidir.
Basın kartı türleri aşağıda
sayılanlardan ibarettir:
a) Göreve bağlı basın kartı: Bir
medya kuruluşuna bağlı olarak çalışan Türk
vatandaşı medya mensuplarına verilen basın
kartını,
b) Süreli basın kartı: Görev alanı
Türkiye'yi kapsayan yabancı medya mensuplarına verilen basın
kartını,
c) Geçici basın kartı: Görev alanı
Türkiye'yi kapsamamakla beraber geçici bir süreyle Türkiye'ye haber amaçlı
gelen yabancı medya mensuplarına verilen basın
kartını,
ç) Serbest basın kartı: Geçici bir süreyle
çalışmayan veya yurt dışında serbest gazetecilik yapan
Türk vatandaşı medya mensuplarına verilen basın
kartını,
d) Sürekli basın kartı: En az on sekiz
yıl mesleki hizmeti bulunan medya mensuplarına ömür boyu verilen
basın kartını,ifade eder.
Engin
Özkoç Atila
Sertel
Sakarya İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Atila Sertelin.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
ATİLA SERTEL (İzmir) Sayın
Başkan, kıymetli milletvekilleri; herkesi sevgiyle saygıyla
selamlıyorum.
1982 yılı, Güneş gazetesinde
çalışıyorum, 12 Eylül faşist diktatörlüğünün
albayı her akşamüzeri geliyor gazetemize ve gazetenin pikaj, montaj
kısmına giriyor, orada mumlu kâğıda
bastırılmış haberleri okuyor Bu haberi
çıkaracaksınız. diyor Bu haber yasak. diyor. Ve her gazetenin
İzmirdeki bürosuna ayrılmış albaylar gazeteleri
denetliyor; bir albay kafası, faşist cuntanın, faşist
diktatörlüğün kafası bugün, Türkiye'de aynen bire bir
yaşanıyor. Bu yasak, bunu yayınlayamazsınız, bunu
yayınlarsanız sizi çok fena yaparız, çarparız,
cezalandırırız, cezaevine atarız, cezaevinden
korkmuyorsanız yüksek para cezalarıyla sizi sustururuz; bu kafa,
Türkiyede aynen yaşıyor.
Dezenformasyon yasası diyorsunuz, 2013
yılı Gezi eylemlerini anımsayın, dezenformasyon var ise ve
bunu dile getiren var ise başta Recep Tayyip Erdoğanı ele almak
lazım. 2013 yılının 2 Haziran akşamı polisin
plastik mermilerinden, copundan, gazından kaçan gençler Bezmiâlem Valide
Sultan Camine sığınıyorlar ve o camide yaralı bir
hâlde kendi arkadaşlarını tedavi etmek için, soluk alabilmek için,
orada ayakta kalabilmek için uzun süre uğraş veriyorlar ve 3 Haziran
günü, o günün FETÖnün yayın organı olan Cihan Haber Ajansı ile
Samanyolu TVde bir haber çıkıyor Camide içki içildi. diye, Camide
biralar içildi. diye. 11 Haziran 2013 günü, AKP Genel Başkanı, o
dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan çıkıyor grup
toplantısına ve diyor ki: Bunlar camide içki içtiler. Ve o caminin
imamı Fuat Yıldırım kulakları çınlasın,
Allah sağlık versin- diyor ki: Bu büyük bir yalan, ben din
adamıyım, asla bunu kabul etmiyorum; camide içki içilmedi.
Dezenformasyon devam ediyor, tam beş yıl sonra, 2018
yılında Recep Tayyip Erdoğan yine çıkıyor kürsüye,
diyor ki: Camide içki içildi. 2022 yılında burada tekrarlanınca
HDP Grubu bir araştırma önergesi getiriyor, diyor ki: Gelin, camide
içki içilip içilmediğini araştıralım. Camide içki içilip
içilmediğinin araştırılması AKP ve MHP oylarıyla
reddediliyor fakat hâlâ dezenformasyona devam ediliyor, o masum, o namuslu
gençler, o insanlar, yaralı bereli hâlde o camiye
sığınmış olan gençler masum iken ve caminin imamı
Fuat Yıldırım da sürülür iken geliyor yine
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde
Geziciler için sürtük diyor, ağza alınmayacak, küfür
edebiyatından nameler diziyor. Kabataş yalanını da
hatırlayın. Kabataş yalanında, zincirli gençler hamile bir
türbanlı kadını yerlerde sürükledi, vurdular,
kırdılar
Hatta bazı gazeteciler çıktı televizyonlara
-isimlerini vermeyeyim ama birini vereyim, bunların içerisinde şu
anda TRT Yönetim Kurulu üyesi olan Hilal Kaplan var- Gördüm. dedi, Gördüm,
gözlerimle gördüm, izledim. dedi oysa öyle bir şey yoktu, hayaldi.
Ve son olarak dezenformasyona bir örnek vermek
istiyorum. Suç işleri bakanının Cumhuriyet Halk Partisine
yönelik Türkiye kamuoyunda geçtiğimiz gün yaptığı
dezenformasyon gerçekten bu insanların bu konuda çok iyi eğitimli
olduğunun göstergesidir. Bakın arkadaşlar, RTÜKten KRTye,
Tele1e, Halk TVye bugün bir ceza yazıldı. Niye yazıldı,
niçin yazıldı? Zehra Taşkesenlioğlu, Erzurum Milletvekili
ve damat Albayrak, onların onuru ve kişiliği zedelendi
gerekçesiyle yazıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, tamamlayın
sözlerinizi.
ATİLA SERTEL (Devamla) RTÜK
Başkanına ve o konuda ceza verenlere şunu sormak istiyorum:
Kardeşim, siz mahkeme misiniz? Kimsiniz, hâkim misiniz? Siz savcı
mısınız?
Basın Yasasında bir durum vardır.
Eğer Sayın Taşkesenlioğlu ve Sayın Albayrak bu konuda
rahatsız ise bütün televizyonlarımız onlara söz hakkı
vermeye hazır olduğunu bütün tartışmalarda söylerler; bu,
bir. İkincisi, bir tekzip müessesesi vardır; açar, düzeltmek ister,
onu uygular, yetmez, mahkemeye başvurur, onu uygular. Siz mahkemenin
yerine kendinizi koyup bu televizyonları susturup bu televizyonları
seçime giderken karartmak istiyorsanız, amacınız buysa tarihin
kara lekeli sayfalarında, basının kara lekeli sayfalarında
yerinizi alacaksınız. Ben buradaki arkadaşlara seslenmiyorum,
bunlar yukarıdan aşağıya emir komuta zinciri içinde el
kaldıran insanlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Çok
saygısızca! Çok saygısızca! Siz sanki bireysel hareket
ediyorsunuz. Ne kadar çirkin!
BAŞKAN Süreniz tamamlandı Sayın
Sertel.
ATİLA SERTEL (Devamla) Asıl tepeden
gelen zulmü kınıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 10uncu maddesinin birinci
fıkrasında yer alan "eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Yasin
Öztürk Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Trabzon Denizli Adana
Dursun
Ataş Feridun
Bahşi İmam
Hüseyin Filiz
Kayseri Antalya Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
İmam Hüseyin Filizin.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Basın Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 10uncu maddesiyle ilgili olarak İYİ Parti Grubumuz
adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, üzerinde
konuştuğumuz 10uncu maddeyle Basın Kanununa ek madde eklenerek
basın kartına başvuru usulü ve basın kartlarının
türleriyle ilgili düzenlemeler yapılmaktadır. Buna göre, basın
kartı başvurusu İletişim Başkanlığına
yapılacak ve bu kart resmî nitelikte bir kimlik belgesi olarak kabul
edilecektir. Bu düzenlemede, basınla ilgileri tartışmalı olan
kişilerin enformasyon görevlisi olarak basın kartı alabilmesi
son derece sakıncalı bir uygulama olacaktır. Bu nedenle bu
maddeye olumsuz bakmaktayız. Ayrıca, oluşturulacak basın
kartı komisyonunda 9 üyenin 5inin İletişim
Başkanlığının onayıyla seçilecek olması yani
çoğunluğun İletişim Başkanlığı
tarafından belirlenmesi tarafsızlığa gölge
düşürmektedir.
Değerli milletvekilleri, iktidarın,
basını ve sosyal medyayı kendi arzu ve isteği
doğrultusunda yönlendirmesine ve hür düşüncenin engellenmesine
yönelik hazırladığı bu dezenformasyon yasa teklifi
açıkça göstermektedir ki tüm paydaşların ortak aklıyla
hazırlanmadığı gibi, Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda
ve Anayasa Komisyonunda görüşülmeden Genel Kurula sevk edilmiştir. AK
PARTİ bunu hep yapmaktadır ve maalesef yanlışta ısrar
etmektedir.
Değerli milletvekilleri, teklifin özeti
şudur: Halk arasında korku ve panik yaratmak saikiyle kamu
barışını bozma gibi gerekçelerle halka
yanıltıcı bilgiyi alenen yayma biçiminde bir suç
tanımlaması yapılarak televizyon ve gazetelere ilaveten internet
siteleri de denetim altına alınmak istenmektedir. Daha vahimi ise
sosyal paylaşım platformları da bizim denetimimizde olsun,
istemediğimiz hiçbir görüş paylaşılmasın
istenmektedir. Bu da basın ve ifade özgürlüğünü ve hür düşünceyi
ortadan kaldırmak demektir.
Değerli milletvekilleri, biz, İYİ Parti
olarak Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener
önderliğinde, Türkiye'yi, kimsenin yalan haber yapmadığı,
iftira etmediği, kötü söz söylemediği, halkın
aldatılmadığı, düşünmenin ve düşüncesini
açıklamanın suç olmadığı fikri hür, vicdanı hür
insanların ülkesi yapmak için yolumuza devam ediyoruz. Dezenformasyon
diyerek iktidarın basın ve ifade özgürlüğünü tamamen imha
etmesine göz yumamayız. Ayrıca dezenformasyonu kim denetleyecek?
Yalanı kim tespit edecek? Nasıl bir değerlendirme
yapılacak? Bunlar hep soru işareti. Ama ne yapılacak hepimiz
biliyoruz, liyakatsiz kadrolarla yine taraf tutulacak, yandaşların
yazdıkları görülmeyecek ama muhalif bir görüş
Dezenformasyondur. denilerek haksızlıklar devam ettirilip basın
ve sosyal medya susturulacaktır.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ
hükûmetlerinin bu zamana kadar gerçekleştirdiği uygulamalardan
görüleceği üzere subjektif değerlendirmelerin olacağı
açıktır yani demek istediğim şey, bu yasa herkese eşit
uygulanmayacaktır. Basına verilen cezalar bunun tipik örneğidir.
1 Ocak - 15 Eylül 2022 tarihleri arasında televizyon kanallarına
verilen cezalara bakıldığında, Halk TVye 14, Tele1'e 11,
KRT'ye 5, Fox TV'ye 4, Flash Habere 4 olmak üzere toplamda 11,5 milyon TL
tutarında 38 cezanın kesildiği, TGRT Haber'e 1, Beyaz TV'ye 1,
ATV'ye 1 olmak üzere 1,5 milyon TL tutarında sadece 3 ceza verildiği
görülmektedir. Bugün komik sebeplerle Halk TV'ye 2, TELE1e 2, KRTye de 1 ceza
daha verilmiş. Bu durum, yandaş ve yandaş olmayan basın ve
sosyal medyaya cezaların farklı uygulanacağının
göstergesidir.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın
sonunda Atatürk'ün basın hürriyetini anlattığı veciz
sözlerini sunmak istiyorum: Türkiye Cumhuriyeti'nde gazete çıkarmak,
kitap yayımlamak, matbaa açmak için uyulması gereken kural Matbuat Kanunu
ve Matbaalar Kanununda tespit olunmuştur. Muzır neşriyat ve
şahıslara tecavüz hâlinde yapılacak muamele bu kanunlarda ve
Ceza Kanunu'nda yazılıdır. Her türlü kanuni kayıtlardan
evvel bir kalem sahibi ilme ihtiyacı ve kendi siyasi görüşlerine
olduğu kadar vatandaşların haklarına ve memleketin her
türlü kişisel görüşlerinin üstünde olan yüksek menfaatlerine de
dikkat ve hürmet etmek mecburiyetindedir. Bu mecburiyettir ki toplumsal düzeni
temin edebilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Bununla beraber, basın serbestisinden meydana gelecek
fenalıkları ortadan kaldıracak etkili yöntem asla, geçmişte
olduğu gibi, basın hürriyetini bağlayan bağlar
değildir. Bilakis basın hürriyetinden doğacak
sakıncaları giderme yöntemi yine basın hürriyetinin kendisidir.
diyerek basın özgürlüğünün önemini vurgulamıştır.
Değerli milletvekilleri, bu sözün ruhuna uygun
olarak teklifin geri çekilmesi, daha detaylı bir çalışma ve tüm
paydaşların ortak aklıyla yeniden Meclise getirilmesi yerinde
olacaktır.
Bunu, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemiyle AK PARTİ yapmayacağına göre, biz yapacağız,
az kaldı diyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
11inci madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/4471) esas
sayılı Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 11inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
MADDE 11: 5187 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"Basın kartı alabilecek kişiler
EK MADDE 2- Basın kartı;
a) Türkiye'de faaliyet gösteren medya
kuruluşlarının Türk vatandaşı medya mensuplarına,
b) Süreli yayınların sahiplerine veya tüzel
kişi temsilcileri ile radyo ve televizyonların yönetim kurulu
başkanlarına,
c) Medya kuruluşları adına hareket
eden ve görev alanı Türkiye'yi kapsayan yabancı medya mensupları
ile görev alanı Türkiye'yi kapsamamakla beraber geçici bir süreyle Türkiye'ye
haber amaçlı gelen yabancı medya mensuplarına,
ç) Yurt dışında yayın yapan
medya kuruluşlarının, Türk vatandaşı sahiplerine ve
çalışanlarına,
d) Yurt içinde ve yurt dışında
serbest gazetecilik yapan Türk vatandaşı medya mensuplarına,
e) Medya alanında hizmet veren kamu kurum ve
kuruluşlarında ve kamu kurum ve kuruluşlarının
yürüttükleri medya alanında çalışan kamu personeline,
f) Medya alanında faaliyet göstermeleri
şartıyla, sendikalar ile kamu yararına faaliyette bulunduğu
tespit edilen dernek ve vakıfların yöneticilerine, verilebilir.
Engin
Özkoç Tufan
Köse
Sakarya Çorum
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Tufan Kösenin.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
TUFAN KÖSE (Çorum) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben de yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
27nci Dönemin son yasama yılındayız,
6ncı ve son yasama yılındayız; açlık var, yoksulluk
var. Hakikaten bizim yakıcı sorunlarımız; gelir adaleti çok
bozulmuş, cezaevlerinde hak ihlalleri var, insan hakları ihlalleri
var, intiharlar var, birçok olay var ama maalesef Meclisimiz son yasama
yılını talihsizliğe bakın ki bir sansür kanunuyla
açıyor. Birçok iddia var, sadece bize benzeyen insanların ya da
gazetecilerin iddiası değil, ideolojik olarak bakmayan, hakikaten
ortadan konuşan insanların iddiaları; bu teklif
yasalaşırsa tutuklu gazetecilerin sayısının çok artacağı
söyleniyor, ben de öyle söylüyorum. Yerel gazetelerin ana yaşam
kaynağı olan resmî ilanlar gelirlerinin yüzde 75inin
buharlaşacağı ve yerel gazetelerin yaşama
şansının çok azalacağı, matbaaların
kapanacağı ve matbaa çalışanlarının işsiz
kalacağı söyleniyor, ben de böyle söylüyorum, doğru söylüyorlar.
Bağımsız televizyon ve radyoların üzerinde bir adaletsiz
kılıç gibi gezinen RTÜK'ün yerine şimdi dijital mecralar ve
yazılı basının üzerinde de gaddarca ve adaletsizce
davranacak bir kurum daha yaratılıyor. deniyor. Basın
İlan Kurumu adı. Ben de böyle söylüyorum. Gerçekten Basın
İlan Kurumu da şu andaki RTÜK'ün pozisyonuna düşecek. Tabii,
değerli arkadaşlarım, bu sadece basın için mi sansür
uygulayan bir kanun yani yalnızca basın mı bundan etkilenecek?
Elbette ki değil, bu sadece basını değil sıradan
vatandaşları da susturmaya dönük çok ağır bir sansür
kanunu. Teklifin resmi adı: Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi İktidar
buna dezenformasyonla mücadele kanunu diyor, İfade özgürlüğünü
garanti altına alacağız. diyor, espri yapar gibi yani komiklik
yapar gibi, Hapis cezasını yalan habere getiriyoruz. diyor. Bizim
Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan geçen
konuşmasında çok güzel bir şey söyledi, o da şöyle diyor:
Bu dezenformasyonla mücadele değil, enformasyonu engelleme kanunu.
Bülent Tezcan çok da doğru söylüyor. Gazetecilik örgütleri de net olarak
sansür kanunu diyor. Önce, iktidarın iddiasından
başlayalım. Dezenformasyon yani doğruluğu
kanıtlanmamış bilgi için hapis cezalarına
hükmedileceğini iddia ediyorlar, doğruluğu
kanıtlanmamış. Neyin dezenformasyon olduğuna kim karar
verecek? Birçok konuşmacı söyledi, hakikaten belli değil. Yani
bence, bir kurul olacaksa, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
mutlaka olmalı çünkü çok adaletli davranıyor; bir partinin Genel
Başkanlığı şapkası var, diğer
şapkası Cumhurbaşkanlığı. Fahrettin Altun mutlaka
olur, belki, Mahir Ünal da buradaydı, o da olsun bu şeyde.
Değerli arkadaşlar, yarın iktidar değiştiğinde de
böyle bir kurul oluşacaktır, bunu da göz ardı etmemenizi buradan
diliyorum, değişince mutlaka yeni ekip gelecektir. Yanlış
bilgi olduğu kanıtlanmış haberler için ceza verilecek mi?
Çok konuşuldu ama bakın Faiz sebep, enflasyon sonuç. deniyor,
faizler çok düştü, yüzde 12lere indi ama enflasyon hâlâ durduğu
yerde, Yüzde 180lerde. deniyor enflasyon için. Biz bu durumda
Cumhurbaşkanına ceza verecek miyiz?
Değerli arkadaşlarım, ben, tabii,
vatandaşlara da seslenmek istiyorum: Az evvel söyledim, bu yasa
yalnızca basına dönük çıkartılmış bir sansür
yasası değil, vatandaşlara yönelik de çıkartılan bir
sansür yasası. Örneğin bir vatandaşımız çıksa Bu
sene yağışlar az oldu, barajlar dolmadı. Elektrik
kesintileri artacak. dese, yarın, Allah saklasın, bir savcı
bunun hakkında dava açıp hapishaneye gönderebilir. Adalet
Bakanına da buradan burada yok ama- seslenmek istiyorum: Daha çok cezaevi
yapsın bu yasa eğer buradan geçerse, daha çok cezaevine ihtiyacı
olacak bu memleketin. Yine, benzer şekilde Kuraklık oldu,
buğday fiyatları artacak. Buğday üretimi azaldı, ekmek
fiyatları artacak. dese bir vatandaş cezaevi yolu ona da görünüyor
arkadaşlar. Sevgili yurttaşlarım, bu kanun sadece basına
dönük bir kanun değil, bu, doğrudan vatandaşı da susturmaya
dönük bir kanun.
Peki, memleketin birçok çözülmesi gereken
yakıcı sorunu varken böyle bir teklife niye ihtiyaç duyuyor iktidar?
Eğitimde, adalette, gelir dağılımında çok çok büyük
sorunlarımız var. Bakın, antidepresan kullanımı
dünyada en çok olan ülkelerden biri hâline gelmişiz. Uyuşturucu
kullanımı ilkokullara kadar inmiş, bizim bunlarla mücadele
etmemiz, bunlara dönük yasal düzenlemeler yapmamız gerekirken 27nci
Dönemin son yasama yılı olan altıncı döneminde bir sansür
kanununa başlıyoruz. Tabii, sebepleri var, memleket, tarihinin en
kritik, bir iktidar açısından ölüm kalım, varlık yokluk
meselesine dönüşmüş bir seçime gidiyor. İktidar bu seçimde,
vatandaşların ağzını açarken bin kere
düşünmesini, söyleyeceğimiz sözlerin nelere mal
olacağını iyi hesap edelim istiyor yani sonunda cezaevine gitmek
de var ki bunun anlamı mahpushane.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız sözlerinizi.
TUFAN KÖSE (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Korkalım, susalım; bilinçli vatandaş
değil uyumlu birer seçmen olalım istiyor iktidar. Uyumlu birer seçmen
olalım ki bu adaletsiz ve zalim düzenleri bir süre daha devam edebilsin.
Buradan yurttaşlarımıza söz
veriyoruz, erken ya da zamanında yapılacak ilk seçimde bu adaletsiz
ve zalim düzene son vereceğiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 340 sıra sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesinde yer
alan (e) ve (f) bentlerinin teklif metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Hasan
Özgüneş Ayşe
Sürücü
Adana
Şırnak
Şanlıurfa
Murat
Çepni Mahmut Celadet
Gaydalı Sait
Dede
İzmir
Bitlis
Hakkâri
Mehmet
Ruştu Tiryaki Serpil
Kemalbay Pekgözegü Nuran
İmir
Batman
İzmir
Şırnak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ayşe Sürücünün.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce,
federe Kürdistan bölgesi Süleymaniyede katledilen gazeteci ve Jineoloji
Araştırma Merkezi üyesi Nagihan Akarseli buradan saygıyla
anıyor ve onu katledenleri lanetliyor, kınıyorum.
Evet, değerli arkadaşlar, ekonomik
gidişatı, cezaevinde yaşananları ve demokrasi
koşullarını konuşmamız gereken bu süreçte, AKP
iktidarı hegemonik yasaları geçirme çabasına girdi. 20 Temmuz
2016da ilan edilen OHALin ardından çıkarılan KHKlerle çok
sayıda kuruluş kapatıldı. KHKlerle kapatılan 116
medya kuruluşunun 6sı haber ajansı, 18i televizyon, 22si
radyo, 50si gazete, 20si dergidir. Bu da yetmedi, el koyduğunuz
kuruluşların tüm varlığı TMSF tarafından
satışa çıkarıldı.
Yine, 2021 yılındaki hak ihlallerinde en
az 55 gazeteci saldırıya uğradı, 23 gazeteci işkence
ve kötü muameleye maruz kaldı, gazetecilere yüz otuz üç yıl hapis
cezası verildi. Bu da gösteriyor ki zaten en büyük baskıyı ve
yasaklamayı her zaman basına yaptınız çünkü gerçeklerin gün
yüzüne çıkmasından korkuyorsunuz, gerçeklerin gün yüzüne
çıkmasını istemiyorsunuz. Ana akım medyayı
çantasında taşıyan iktidar, özgür basını da susturmaya
çalışıyor. Özellikle boyun eğdiremediği Kürt
basınına uydurma dosyalarla saldırarak halkın hakikati
öğrenme hakkı engellenmeye çalışılıyor. Özgür
basının üzerinde artan saldırılar, bu yasayla meşru
bir zemine oturtulmaya çalışılıyor. Sadece 2022 Haziran
ayında 16 Kürt gazeteci tutuklandı, basın faaliyetlerine tek
dilli yayını dayatan anlayış Kürtçe habercilik yapan
gazetecileri özel bir konseptle hedef almaktadır. Kürt gazetecilerin
kamerasını ve yazdığı haberleri suç delili sayan AKP
iktidarı yolsuzluk ve hukuksuzlukların ortaya saçılmaması
için basın özgürlüğü kısıtlamalarını bu teklifle
tamamen yasallaştırmaya çalışıyor. Kürtçe yayın
yapan Xwebûn gazetesine el konuluyor, JINNEWSe erişim yasağı
getiriliyor. Özellikle kadının kalemiyle hakikatin izinde habercilik
yapan Kürt kadın gazetecilere ise daha ağır bir konsept
uygulanıyor ama kadın haber ajansları olan JINHA ve Şujini
KHKlerle kapattığınızda özgür kadın gazeteciler
JINNEWSle karşınıza dikildi.
Karanlığın içinden ortaya
attığınız bu yasaklar kapalı rejimin ayak sesleridir
çünkü AKP iktidarı, yolsuzluk iddialarının haber
olmasından, yaşanan derin yoksulluğun gündemleşmesinden
rahatsız oluyor; sosyal medyada yaratılan duyarlılıktan
rahatsız; şiddet gören kadınların çığlık
attığı tweetlerden, 33 düş yolcusunun Suruç ailelerinden
rahatsız; yaklaşık yedi yüz gündür Urfa Adliyesinin önünde
adalet için bekleyen, adalet nöbetinde olan Şenyaşar ailesinin
tweetlerinden ve Emine annenin adalet haykırışının
duyulmasından rahatsız; tam bin gündür kayıp olan Gülistan
Dokunun ailesinin arayışlarından ve
paylaşımlarından rahatsız. Sorgusuz ve şüpheli olarak
öldürülen 16 yaşındaki Muharrem Aksem, Urfada polisin atış
talimi yaptığı bölgede yaşamını yitirmişti,
vücudunda 12 metal parça bulundu. Yine, Hakkâri Derecikte askerin
açtığı ateş sonucunda 21 yaşındaki Tahsin
Yalçın yaşamını yitirmişti. Bu ve benzeri şekilde
yaşanılan ölümlerin duyulmasından rahatsızsınız.
HDPyi kapatma ve Kobani kumpas davasına karşı yükselen
itirazlardan, demokratik tepkilerin duyulmasından
rahatsızsınız çünkü topluma Goorge Orwellin 1984ünü
yaşatmaya niyetlenmiş AKP iktidarına biz kadınlar, sosyal
medya hashtagleriyle, sokak direnişleriyle, basın özgürlüğüne,
ifade özgürlüğüne saygı duymayı öğreteceğiz.
Halkın ifade ve erişim özgürlüğünü her alanda yasaklayarak
siyasi ömrünüzü uzatamazsınız. AKP iktidarı bunu iyi bilsin ki
bu yasakçı kanunlarla ne Ape Musanın izinden gidenlerin kalemini ne
de demokratik kamuoyunun ifade hakkını engelleyebilirsiniz çünkü
bizler direniyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) Toplumun kısmaya
çalıştığınız sesini ve sansürleyeceğiniz
haberleri yaymaktan vazgeçmeyeceğiz. Özgür basın boyun eğmedi,
eğmeyecek, özgür basın susturulamaz
(*)
(HDP sıralarından alkışlar) Tekrardan cezaevlerinde bulunan
tüm yoldaşlarımızı ve halkımızı sevgiyle
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 11inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Yasin
Öztürk Mehmet Metanet Çulhaoğlu Trabzon Denizli Adana Dursun Ataş İsmail
Koncuk Muhammet Naci
Cinisli
Kayseri Adana Erzurum
BAŞKAN Komisyon önergeye katıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Muhammet Naci Cinislinin.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve
Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
Sözlerimin başında, sizlerin ve aziz
milletimizin yarın idrak edeceğiniz Mevlit Kandilinizi tebrik
ederim.
Kamuoyunda sosyal medya yasası olarak bilinen
görüştüğümüz teklif, aslında zincirin son halkası. 2020
yılı Temmuz ayında, yine, sosyal medyada AK PARTİ'nin kirli
geçmişinin ve haklarında çıkmış haberlerin silinmesi,
erişimin engellenmesi için İnternet Ortamında Yapılan
Yayınların Düzenlenmesi Hakkında Kanun
çıkarılmıştı. O zaman masum bir gerekçeyle
kişilik haklarının ihlali bahane edilmiş, hatırlanmama
hakkı sebep gösterilmişti. Aslında, FETÖ, PKK, mafyayla
girilmiş lüzumsuz ilişkilerle ve yolsuzluklarla kirlenmiş AK
PARTİ kadroları kendi sorunlu geçmişleriyle daha fazla
yaşayamazlardı tabii ki. Hem bunu bildikleri hem de hâlâ devam eden
kirli siyasetlerini aziz milletimizin gözünden kaçırmak ve silmek
istedikleri için o teklifi hazırladılar. 2021 yılında daha
vahim bir kanun çıkarıldı. 4.348 cumhuriyet
savcısının kamu soruşturması açma yetkisi ellerinden
alındı, bütün bu yetkiler 148 cumhuriyet başsavcısında
toplandı. Başsavcılar izin vermediği,
onaylamadığı takdirde, istenildiği kadar cumhuriyet
savcılarına başvuruda bulunulsun, soruşturma
açılamıyor. Bu kanunlar çıkarılarak AK PARTİlilerin
suistimallerinin soruşturulma riski düşürüldü. Devletin 4.348
savcısına güvenilmeyerek Ne olur ne olmaz soruşturma
açılır, başımıza iş gelir. endişesiyle
yetki 148 başsavcıya indirgendi, başa dert açma riski
küçültüldü. Devleti idare edenlerin düştüğü acze bakar mısınız?
AK PARTİ kendi devletinin adaletinden korkar hâle geldi. Zincirin son
halkası olarak görüştüğümüz şimdiki sosyal medya
yasasıyla milletimiz artık iyice nefes alamaz bir hâle sürüklenmek
isteniyor fakat aziz milletimiz kararını vermiş, biz bunu
Türkiyenin dört bir yanında görüyoruz. İktidarın
değişmemesi için yapılan hiçbir antidemokratik hamle artık
işlemez. Türkiyenin nefes almasına çok az kaldı.
Değerli milletvekilleri, Basın Kanununa
ek madde ilave edilerek basın kartı alabilecek yabancı medya
mensuplarında aranacak şartlar da bu kanun teklifinde düzenleniyor.
Basın kartı talep eden yabancı medya mensuplarından
basın kuruluşları tarafından görevlendirildiklerine dair
belge sunmaları ve Türkiyede çalışma izinlerinin olması
şartları aranıyor. Ayrıca, bağlı
bulundukları basın kuruluşunun Türkiyedeki diplomatik temsilciğinden
alınan takdim mektubunun da ibraz edilmesi talep ediliyor. Bu şartlar
karşılandığı takdirde
karşılıklılık esası da gözetilerek basın
kartı verilebiliyor. Kabul edilebilir bir uygulama.
Yalnız, keşke aynı hassasiyet ulusal
kimlik belgeleri ve tarihi geçmiş pasaportlarıyla ülkemize giren
yabancıların ülkelerine karşı da gösterilebilse. Almanya,
Belçika, Fransa, Hollanda, İspanya, İsviçre, İtalya,
Lihtenştayn, Lüksemburg, Malta, Portekiz, Ukrayna, Yunanistan, Polonya,
Gürcistan ve Bulgaristan vatandaşları, bırakın vizeyi,
ülkemize pasaportsuz, sadece kimlik kartlarıyla girebiliyorlar. Hatta
bazı ülkelerin vatandaşları süresi sona ermiş pasaport ve
kimlik kartlarıyla bile ülkemize girebiliyorlar. Örneğin, Alman
vatandaşları geçerliliğini son bir yıl içerisinde
yitirmiş pasaportları veya kimlik kartlarıyla ülkemize
giriyorlar. Aynı şekilde, Belçika, Fransa, İspanya,
İsviçre, Lüksemburg ve Portekiz vatandaşları geçerliliğini
son beş yıl içerisinde yitirmiş pasaportlarıyla ülkemize
ellerini kollarını sallayarak girip çıkabiliyorlar, çok çok
üzücü ve onur kırıcı bir uygulama; bu mu sizin şahsiyetli
dış politikanız? Bu mu
Bu cümleyi atlamak istiyorum, söylemeye
dilim varmıyor. Nerede mütekabiliyet? Nerede vatandaşımızın
hakkının korunması? Nerede devlet ciddiyeti? İYİ Parti
iktidarında hem Türk vatandaşlığının
kıymetini hem de Türk milletinin unutturulmaya çalışılan
büyük medeni vasfını tekrar hak ettiği yere yükselteceğiz.
Değerli milletvekilleri, basın zaten çok
ciddi ölçüde kontrol altındayken ve -ilk ağızdan
öğrendiğimize göre- sahibinin sözünün gereği yerine getirilir
hâldeyken görüştüğümüz kanun teklifinin yasalaşmasıyla biz
demokratların anladığı kadarıyla basının başına
bir mezar taşı yerleştirilmiş oluyor; yapılmak istenen
tam da budur. Partizanlaşmış
Cumhurbaşkanlığı İletişim
Başkanlığının basın kartı
dağıtması, basınla ilgisi olmayan kimselerin enformasyon
görevlisi olarak basın kartı alabilmesi otokrasi heveslilerinin
basın ayağıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Bu tür yetkilerin partizan İletişim Başkanlığı
veya kurulması muhtemel taraflı kuruluşlarına verilmesi son
derece tehlikelidir. Basının bağımsızlığının,
özgürlüğünün korunması ve kendi kurullarının işlemesi
şarttır. Binlerce yıllık devlet geleneğine dayanan,
cumhuriyetinin 100üncü yılını kutlayacak ülkemizin keyfî
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi altında bütün
bağımsız kurumlarının işleyişine
karışılması bahsettiğimiz ciddi devlet geleneğine
ve geçmişine yakışmıyor. Sadece konvansiyonel medyayı
kontrol ederek iktidarda kalmanın artık imkânsız olduğunu
gören AK PARTİ sosyal medyayı da baskılama âcizliğine
girişmiştir. Fikrini hür şekilde açıklamaya cesareti olan
vatandaşlarımızın ama özellikle gençlerimizin üzerinde
korku salıp baskı kurmaktır amaç. Nerede kaldı darbe
dönemlerinden, darbeci zihniyetten AK PARTİ'nin farkı?
Bugüne kadar baskıyla, zulümle kimsenin abat
olmadığını hatırlatır, Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlarım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
12nci madde üzerine 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 340 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasan
Özgüneş Kemal
Peköz Serpil Kemalbay
Pekgözegü
Şırnak Adana İzmir
Sait
Dede Murat
Çepni Mahmut Celadet
Gaydalı
Hakkâri İzmir Bitlis
Mehmet
Ruştu Tiryaki Nuran
İmir Garo
Paylan
Batman Şırnak Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Garo Paylanın.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, basın
özgürlüğü demokrasi için olmazsa olmaz bir özgürlüktür. Demokratik
ülkelerde gazeteciler millet adına yani kamu adına millete bilgiyi
ulaştırır. Değerli arkadaşlar, biz demokratik bir ülke
miyiz? İçinizde iktidar kanadından veya muhalefet kanadından
Biz demokratik bir ülkeyiz. diyebilen var mı? Ses gelmiyor
arkadaşlar, var mı? Yok, ses de gelmiyor.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sana cevap
mı vereceğiz Garo? Rica ediyorum
GARO PAYLAN (Devamla) Bakın, biz Basın
Özgürlüğü Endeksinde 180 ülke içinde kaçıncıyız?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Garocuğum,
seninle etkileşime girmiyoruz şu anda.
GARO PAYLAN (Devamla) 149uncu ülkeyiz. Yani, bu
yasa, bu sansür yasası çıkmadan önce 180 ülke içinde 149uncu
sıradayız; arkamızda kalan ülkeleri saysam
utanırsınız. Kuzey Kore, İran, Çin
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Ama yalan! Yalan!
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Nasıl yalan
ya? Uluslararası dernekler üzerinden, Abdullah Bey.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Kim
yayınlamış? Uyduruk bir İsveç derneği, kendi
yayını.
GARO PAYLAN (Devamla) Şimdi, bu yasayı
çıkarırsanız kaçıncı sırada olacağız?
Belki İran'ın bile gerisine düşeceğiz.
Değerli arkadaşlar, bu bir sansür
yasasıdır. Bakın, yazılı basını susturdunuz,
yazılı basını büyük oranda hizaya çektiniz. Televizyon
basınını da büyük oranda borazan hâline getirdiniz ve
borazancılığınızı yapıyor. Size
borazancılık yapmayanlara da sopa gösteriyorsunuz, yayın
durdurma cezaları veriyorsunuz, para cezaları veriyorsunuz. Hizaya
çekemediğiniz neresi kaldı? İnternet basını.
Yurttaşlarımız da oradan haber alıyor. Ben görüyorum
burada, siz de oradan haber alıyorsunuz, siz de Gazete Duvara
bakıyorsunuz, T24e bakıyorsunuz, diğer internet sitelerine
bakıyorsunuz; hiçbiriniz borazan medyaya bakmıyor, internet
sitelerine bakıyor, bunu görüyorum sizlerde.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Kim fonluyor
onları Garo Bey, kim fonluyor onları?
GARO PAYLAN (Devamla) AK PARTİliler bakıyor
internet medyasına çünkü başka bir yerde haber yok.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Kim fonluyor
onları, onları kim fonluyor?
GARO PAYLAN (Devamla) Şimdi, toplumun nefes
alacağı bir yer kalmış, internet medyası. Ne
yapacağız? Zapturapt altına alacağız. diyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bakın, basın
sizin hatalarınızı gösterir. Eğer basını
susturursanız hatalarınızı göremezsiniz. Hele sarayda
yalnızlaşmış Sayın Erdoğan hiç göremez. Niye?
Çünkü etrafındakilerin hepsi Padişahım çok yaşa. diyor.
Eskiden söyleyebiliyordunuz Sayın Erdoğana hatalarını,
şimdi söyleyemiyorsunuz, çok iyi biliyoruz. Söyleyemediğiniz sürece
de Sayın Erdoğan daha fazla hata yapıyor. Ya, Sayın
Erdoğan Faiz sebep, enflasyon sonuç. dedi, değil mi? Ya, içinizde
iktisatçılar var, biliyorum, bakın, var burada, iktisatçılar
var, ekonomi bilenler var, herhangi biriniz çıkıp Faiz sebep,
enflasyon sonuç. diyebiliyor musunuz? Demiyorsunuz, diyemiyorsunuz.
SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Birleşmiş
Milletler diyor.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Herkes diyor.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Herkes diyor.
GARO PAYLAN (Devamla) Doğru
olmadığını biliyorsunuz ama Sayın Erdoğana
söyleyemiyorsunuz.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Artık
herkes faizi artırmamak gerek diyor, herkes şu anda faizi
artırmamak gerek diyor.
GARO PAYLAN (Devamla) E, basın da
yazamadığı zaman ne oluyor? Şimdi, Sayın Erdoğan
Düşürün faizi. diyor, düşürüyor; düşürün faizi talimatıyla
düşürüyor.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Ama hangi faiz,
hangi faiz?
GARO PAYLAN (Devamla) Ne oluyor sonucu? Ya,
keşke Sayın Erdoğan haklı çıksaydı. Bakın,
iddiayla söylüyorum, keşke Sayın Erdoğan haklı
çıksaydı, faiz düşünce enflasyon düşseydi ama faizi
düşürdü, 19 olan enflasyon TÜİKin yalan rakamlarıyla yüzde 83e
çıktı. E, bir de ENAG var, ENAG ne diyor? Yüzde
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu
yasayı çıkardığınızda ne olacak biliyor musunuz?
ENAG Enflasyon yüzde
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Almanya da
doğal gaza yüzde 400 zam yapıyor, enflasyonu niye yüzde 10
gösteriyorlar? Almanya neden enflasyonu yüzde 10 gösteriyor?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Mahir Bey, manipüle
ettiğinizi ikrar ediyorsunuz herhâlde.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Almanyayı konuşuyor.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Yok, yok,
Türkiyeyi konuşuyor.
GARO PAYLAN (Devamla) Gel bakalım ENAG
temsilcileri, hapse atıyorum seni. diyeceksiniz.
Bakın, değerli arkadaşlar, bu yasada
çok daha büyük bir tehlike var. Bak, AK PARTİlileri de uyarıyorum,
hepimizi uyarıyorum. Demokratik siyaset zemininde, değerli
arkadaşlar, son nefes aldığımız yerler neresi
kaldı? Bak, hepiniz Twittera bakıyorsunuz, değil mi? Bak,
Twitterdasınız hepiniz, öyle değil mi arkadaşlar?
HASAN TURAN (İstanbul) Yok, bak, yok.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Yok.
GARO PAYLAN (Devamla) Twitterdan haber
alıyorsunuz.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Tamam da sen
Twitterı neden savunuyorsun?
GARO PAYLAN (Devamla) Şimdi, değerli
arkadaşlar, bu yasayla Twitterın kapanma riski var ya, Facebookun
kapanma riski var ve bu seçimlere, gelecek yılki seçimlere Facebooksuz,
Twittersız gitme olasılığımız var.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ya,
bırak onlar düşünsün, Facebook düşünsün. Sen neden
Twitterın, Facebookun avukatlığını yapıyorsun?
GARO PAYLAN (Devamla) Bak, bir başsavcı
Twittera bir içerik çıkarma emri verse ve Twitter bunu çıkarmazsa
önce para cezası, ardından yayın durdurma.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) O yasayı
çıkarmıştık zaten.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Peki,
Almanyanın her istediğini yapan Twitter neden Türk yasalarını
tanımıyor? Twitter neden Türk yasalarını
tanımıyor?
GARO PAYLAN (Devamla) BTK Başkanı, Bilgi
Teknolojileri Kurumu Başkanı eğer ki
Bakın, bir memurdan
bahsediyoruz ha, bir memur; bir yargıç değil.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) O yasa var
zaten.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Onu Plan
ve Bütçede biz çıkarmadık mı ya? O yasa var zaten.
GARO PAYLAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
GARO PAYLAN (Devamla) Bir memurdan bahsediyoruz.
Kim Bilgi Teknolojileri Kurumu Başkanı ya, kim? Değerli
arkadaşlar, Bilgi Teknolojileri Kurumu Başkanı bir memur.
Şimdi, içerik çıkarma kararı verdi. Ya, Faiz sebep, enflasyon
sonuç değil. demiş birisi, Sayın Cumhurbaşkanı bunu
kabul etmiyor. Bunu çıkar. dedi BTK Başkanı,
çıkarmadılar; Twittera yazdı, çıkarmadı; Facebooka
yazdı, çıkarmadı. Değerli arkadaşlar, BTK
Başkanının Twitterın ve Facebookun ulaşımını
durdurma yetkisi var bu yasayla. Ya, bu yasayla bu yetkiyi nasıl
vereceksiniz bir memura? BTK Başkanına nasıl böyle bir yetkiyi
vereceksiniz?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Kime
vereceksin yetkiyi?
GARO PAYLAN (Devamla) Bir
başsavcının, emirde olan, sarayın emrinde olan bir
başsavcının yetkisiyle bir BTK Başkanının
yetkisiyle Twitterın, Facebookun yayınını durdurarak bu
iktidarın seçime gitme yetkisi var bu yasayla. Bu yetkiyi milletin
vekilleri verecek mi, soru burada.
Hepinize saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ya, Garo,
biz o kanunu çıkarmadık mı beraber? Daha önce
çıkardık. Çıkardığın kanundan haberin yok ya.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/4471) esas
sayılı Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 12nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
MADDE 12: 5187 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"Basın kartı alabilecek kişilerde
aranan şartlar
EK MADDE 3- Basın kartı talep edenlerin
başvuruda bulunabilmeleri için;
a) 18 yaşını bitirmiş
olması,
b) En az lise veya dengi bir eğitim kurumundan
mezun olması,
c) Kısıtlı veya kamu hizmetlerinden
yasaklı olmaması,
ç) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk
Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile;
kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl veya daha fazla
süreyle hapis cezasına ya da şantaj, hırsızlık,
sahtecilik, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma, yalan
tanıklık, yalan yere yemin, iftira, suç uydurma, müstehcenlik,
fuhuş, hileli iflas, zimmet, irtikâp, rüşvet, kaçakçılık,
ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat
karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı
değerlerini aklama suçları ile cinsel dokunulmazlığa
karşı suçlar, kamu barışına karşı suçlar,
Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar,
milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına
karşı suçlar ve casusluk suçlarından hüküm giymemiş
olması,
d) Terörle Mücadele Kanununun 3 üncü maddesinde
sayılan terör suçları ile 4 üncü maddesinde sayılan terör
amacı ile işlenen suçlardan veya 6 ncı maddede belirtilen suçlar
ile 7/2/2013 tarihli ve 6415 sayılı Terörizmin
Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanunun 4 üncü maddesi
uyarınca hüküm giymemiş olması,
e) Bu Kanunun 25 inci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan suçlardan hüküm giymemiş olması,
f) 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı
Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar
Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun hükümlerine uygun
sözleşme yapmış olması ve mücbir sebepler
dışında işten ayrıldığı tarihten
itibaren bir aydan fazla olmamak üzere ara vermeden çalışması,
g) Medya faaliyeti dışında ticari,
sınai ve zirai faaliyette bulunmaması,
şarttır.
Basın kartı talep eden süreli yayın
sahipleri veya tüzel kişi temsilcileri ile radyo ve televizyonların
yönetim kurulu başkanlarında, kamu kurum ve kuruluşlarında
basın kartı alabilecek çalışanlarda ve yabancı
basın-yayın kuruluşlarında çalışan Türk
vatandaşı medya mensuplarından basın kartı talep edenlerde
birinci fıkranın (f) ve (g) bentlerinde belirtilen şartlar
aranmaz.
Sürekli ve serbest basın kartı talep
edenler ile Türkiye Radyo Televizyon Kurumu aracılığıyla
göreve bağlı basın kartı talep edenlerde birinci
fıkranın (f) bendinde belirtilen şart aranmaz."
Engin
Özkoç Yüksel
Mansur Kılınç
Sakarya İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Yüksel
Mansur Kılınçın.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
YÜKSEL MANSUR KILINÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Söz konusu teklifin 12nci maddesi basın
kartlarıyla ilgili sınırlamaları düzenlemekte. Bu
sınırlamalar içerisinde düzenlenen bir bölümle basın kartı
sahibi olanların ayrıca basın dışı faaliyetlerde
bulunamayacağı -ki bunların içerisinde ticari faaliyetler de
var- düzenleniyor. Ancak, diğer taraftan, bir başka maddeyle
yapılan düzenlemede vakıf, dernek yöneticilerine ve mensuplarına
da basın kartı verilerek büyük bir tezat oluşuyor,
dolayısıyla söz konusu düzenleme bir yanıyla yeni sorunlara
neden olacak bir düzenleme olarak görülüyor.
Şimdi, 12nci maddeyle ilgili durum bu, 12nci
maddenin dışında, ayrıca, Basın Kartı
Komisyonuyla ilgili de durum yine yapılan düzenlemeyle şu hâle
gelmiş oluyor: Basın Kartı Komisyonunun hamisi durumuna gelecek
olan İletişim Başkanı, Basın Kartı Komisyonunda
bir gazetecinin bile bulunmasına tahammül edemeyecek noktaya gelmiş.
9 kişilik Basın Kartı Komisyonunda gazetecilerin
bulunmasına müsaade edilmeyecek her türlü önlem alınmaya
çalışılmış. Bunlarla sınırlı değil
tabii. Bu neden yapılıyor? Çünkü bu yasayla aynı zamanda medya
operasyonları düzenlenmeye çalışılıyor.
Şimdi, biz bu yasa teklifini komisyonlarda
haziran ayında görüştük, iki komisyon görüşmesinden sonra yasa
teklifinin Genel Kurula gelmesi ertelendi ve bazı değişiklikler
gerçekleştirildi. Bu değişikliklerden biri de yine Basın
Kartı Komisyonunun kararlarının İletişim Başkanlığı
tarafından onaylanmasının kaldırılması
şeklinde oldu. Belli ki İletişim Başkanının
bazı düzenlemelerin kaldırılmasından ve ertelenmesinden
duyduğu rahatsızlık Türkiye Büyük Millet Meclisine parmak
sallamasına kadar gitmiş; en hafifinden gönderme niteliğinde bir
karar almış oldu, bu karar da yasa teklifi ertelendikten sonra 5
Ağustos tarihinde bir Twitter paylaşımıyla ortaya
çıktı. Bu Twitter paylaşımında, İletişim
Başkanı, Dezenformasyonla Mücadele Merkezi kurulduğunu ve
Başkanının da atandığını ilan etti.
Değerli milletvekilleri, bir yanıyla
sansür olarak değerlendirilen ama sadece bununla sınırlı
kalmayan, diğer taraftan, yasa teklifini getiren
arkadaşlarımız tarafından dezenformasyon yasası
olarak değerlendirilen -ki kesinlikle bir dezenformasyon mücadelesinin
hiçbir unsurunu barındırmadığı gibi dezenformasyonu
gölgelemeye yönelik bir düzenleme olan bu düzenleme- aynı zamanda, meslek
örgütlerinin çok önemli bir kısmının karşı çıktığı,
çok önemli bir kısmının katılmadığı ve
desteklemediği bir düzenleme. Bu düzenlemede Adalet ve Kalkınma
Partisini destekleyen, Milliyetçi Hareket Partisini destekleyen yerel
gazeteciler de yok. Onların da tutumu bu yasa teklifinin kendilerini yok
etme sürecini hızlandıracağı yönünde.
Adalet ve Kalkınma Partisinin medyayla ilgili
operasyonları tabii ki Türkiye'nin basın ve demokrasi birikimleriyle
ortadan kaldırılacak, Adalet ve Kalkınma Partisinin medya
alanını bir operasyon alanı hâline getirmesi çok kısa bir
zamanda son bulacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
YÜKSEL MANSUR KILINÇ (Devamla) Bunu hangi
anlayışla yapacağız? Rehberimiz Büyük Atatürk olacak ve
onun gösterdiği yol. Atatürk Basın, milletin müşterek sesidir.
Bir milleti aydınlatma ve irşatta, bir millete muhtaç olduğu
fikrî gıdayı vermekte, hülasa bir milletin hedefi saadet olan
müşterek bir istikamette yürümesini teminde basın başlı
başına bir kuvvet, bir mektep ve bir rehberdir. demekte.
Değerli milletvekilleri, bu yasa teklifi,
dezenformasyon odaklarını gölgelemeyi amaçlamaktadır.
Dezenformasyon odakları doğru bilgiyle, halkın doğru
bilgilendirilmesiyle, özgür ve bağımsız medyanın gücüyle
engellenebilir.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Basın Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'nin çerçeve 12nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İbrahim
Halil Oral Hüseyin
Örs Yasin
Öztürk
Ankara Trabzon Denizli
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Dursun
Ataş Feridun
Bahşi
Adana Kayseri Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
İbrahim Halil Oral'ın.
Sayın Oral, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Sayın
Başkan, kıymetli milletvekilleri; Basın Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin
12nci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Öncelikle, 27nci Dönem
Altıncı Yasama Yılının hepimize hayırlı
olmasını diliyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, yasama,
yürütme ve yargıyla birlikte çoğu zaman dördüncü erk olarak nitelenen
basın ve medya diğer üç erkin kaderini paylaşmaktadır.
Partili Cumhurbaşkanlığıyla birlikte, kuvvetler ayrılığı
iddiasıyla gelip kuvvetler birliğini katı bir şekilde
uygulayan bu yönetim modeli bir sistem değil, sistemsizlik
sunmaktadır. Yürütmenin başı iken yasamayı da parti genel
başkanlığı ve antidemokratik Siyasi Partiler Kanunuyla
domine eden bir model, adalet mekanizmasını da siyasi baskıyla
olması gereken kimliğinden uzaklaştırmaktadır.
Aynı akıbetten basın da muzdariptir. Türkiye'deki basın,
medya ve iletişim faaliyetleri kendisini siyasi parti temsilcisi sanan
Fahrettin Altun Bey'in inisiyatifine bırakılmıştır
maalesef. Siyasi parti liderlerine kendince ayar vermeye çalışan, AK
PARTİ'nin Tanıtım ve Medya Başkanı olmaya namzet
Fahrettin Bey'in basın kartı çıkarılmasında inisiyatif
sahibi olması, basın üzerine kurulmuş bir baskı unsurudur.
Siyasi görüşü ne olursa olsun pek çok muhalif basın mensubunun uzun
yıllar kullandıkları basın kartları iptal
edilmektedir. Başta internet medyası olmak üzere basının
kimi alanlarında çalışan emekçiler basın kartı
edinmekte büyük sıkıntılar yaşamaktadırlar. Devletin
kimin gazeteci olduğuna karar vermesinin
yanlışlığını geçelim, artık partili bir
İletişim Başkanı bu işte tek yetkili hâline
gelmektedir. Özellikle küçük yerlerde İŞKURdan işçi
alımları yapılırken AK PARTİ il ve ilçe
teşkilatlarında listeler yapılmaktadır, basında da
buna benzer bir durum ufukta görülmektedir. Herhâlde yakında basın
kartı almak isteyenlerin başvuruları AK PARTİ
Tanıtım ve Medya Başkanlığından alınacak
hâle gelecektir.
Kıymetli milletvekilleri,
görüştüğümüz teklifteki pek çok muğlak ifade cezayla muhalefeti
korkutma çabalarının ötesine gidememektedir. Muhalif gazetelere kamu
bankalarından 1 kuruş dahi destek verilmediği, RTÜKün muhalif
yayınlar yapan kanallara cezalar yağdırdığı,
belli başlı medya gruplarının AK PARTİ bülteni gibi
çalıştığı düşünüldüğünde bu kanunun bir
sansür ve istibdat kanunu olacağından zerre kadar şüphe
duymuyorum. Bugün muhalif basın kavramını kullanmak zorunda
olmamız bile fikir ve haber alma hürriyetinin nasıl ayaklar
altına alındığının göstergesidir çünkü özgür
basını savunan meslek sahiplerinin neredeyse tamamı muhalif
olarak tarif edilmek zorunda kalınmıştır.
Değerli milletvekilleri, daha önce de
hatırlattığım gibi, 2018 yılının 1
Nisanında, her türlü engellemeye ve zorlamaya karşı dik duran
120 bin insan bir araya gelmişti. Evet, 120 bin insan Ankaranın
göbeğinde toplanmıştı ama Ankara Kızılayda 10
kişi bir araya gelip eylem yapsa haber olurken 120 bin cesur insanın
toplanması havuz medyasında birkaç saniye bile yer
almamıştı, alamamıştı çünkü o 120 bin cesur insan
İYİ Parti Büyük Kurultayı için bir araya gelmişti. İYİ
Partiyi seçime sokmamak için kırk takla atanlar, engellemek için apar
topar seçime gidenler basın üzerinde kurdukları baskıyla o
mahşerî görüntülerin servisini milletimizin görmesini engellemişti;
işte, Türkiyedeki iktidarın basına bakışı da
maalesef budur. İktidar bu konuda Alo Fatihlerle, Gereğini
yapın Abdulkadir Bey.lerle anılacaktır maalesef. Şimdi,
meşhur
Bu düşüncelerle teşekkür ediyor, Genel
Kurula saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
14üncü madde üzerinde 1 adet önerge vardır,
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 340 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesi ile 5187 sayılı
Kanuna eklenen ek 5inci maddenin birinci fıkrasının (a)
bendinde yer alan iki üye ibaresinin üç üye şeklinde, (c) bendinin
aşağıdaki şekilde, (ç) bendinde yer alan bir üye
ibaresinin dört üye şeklinde, (f) bendinde yer alan bir üye ibaresinin
iki üye şeklinde, (g) bendinde yer alan bir üye ibaresinin üç üye
şeklinde değiştirilmesini ve fıkrada yer alan dokuz
üyeden ibaresinin on dokuz üyeden şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
c) Basın-yayın meslek
kuruluşlarının birleşerek oluşturdukları üst
kuruluşlar hariç olmak üzere; İstanbul, Ankara ve İzmir
illerinde bulunan an fazla basın kartı sahibi üyesi meslek
kuruluşu tarafından belirlenecek birer üye ile bu iller
dışındaki illerde kurulu basın-yayın meslek
kuruluşlarının sahip ve/veya çalışanları
tarafından kurulmuş basın-yayın meslek
kuruluşlarından en fazla basın kartı sahibi üyesi bulunan
meslek kuruluşu tarafından belirlenecek bir üye olmak üzere toplam
dört üye,
Mahir
Ünal Ahmet
Özdemir Hasan
Turan
Kahramanmaraş Kahramanmaraş İstanbul
Feti
Yıldız İsmail
Kaya
İstanbul Osmaniye
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Takdire bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, Basın Kartı Komisyonunun üye
sayısının Komisyonun daha çoğulcu ve
katılımcı hâle getirilmesi amacıyla 19a yükseltilmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Birleşime bir dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.09
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.10
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Necati
TIĞLI (Giresun), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 4üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
340 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yok.
Ertelenmiştir.
Ben, bütün siyasi parti gruplarımıza, Grup
Başkan Vekillerimize ve milletvekillerimize teşekkür ediyorum.
Gündemimizde başka bir konu
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için, 11 Ekim 2022 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.11