TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
40ıncı
Birleşim
16 Aralık 2022 Cuma
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-GELEN
KÂĞITLAR
III.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkanı Mustafa Şentopun,
Diyarbakır-Mardin kara yolu üzerinde Çevik Kuvvet polislerine düzenlenen
hain terör saldırısına, terörle mücadeleye, 2023 yılı
bütçe sürecine, bütçe çalışmalarında görev alan bütün arkadaşlarına
teşekkür ettiğine, Gazi Meclisin hatırasına ve
saygınlığına sahip çıkmanın milletvekillerinin
istisnasız tamamının vazifesi olduğuna, cumhuriyetin
100üncü yılı bütçesinin hayırlı olmasını
Cenab-ı Haktan niyaz ettiğine ve başta Gazi Mustafa Kemal
Atatürk olmak üzere bundan yüz yıl önce Gazi Meclis çatısı
altında görev ifa eden merhum milletvekillerini hürmet ve rahmetle yâd
ettiğine ilişkin konuşması
IV.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 362)
2.-
2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285), Plan ve
Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller, 2021 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk
Bildirimi ile 2021 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 201 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2021 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2021 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/2076) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 363)
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ile Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun 362 sıra sayılı 2023 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 363 sıra sayılı 2021
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin tümü üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptıkları konuşmaları
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
2.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın 362 sıra sayılı
2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 363 sıra
sayılı 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin tümü üzerinde yürütme adına yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Erzurum Milletvekili Muhammet Naci Cinislinin, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın 362 sıra sayılı 2023 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 363 sıra sayılı 2021
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin tümü üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
VII.-
OYLAMALAR
1.-
(S. Sayısı: 362) 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi'nin oylaması
2.-
(S. Sayısı: 363) 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi'nin oylaması
VIII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Mersin Milletvekili Alpay Antmen'in, 2017-2022 yılları arasında
Türkiye Madenin verdiği reklamlara ve bu reklamlara yapılan ödemelere
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez'in
cevabı (7/74519)
2.-
İzmir Milletvekili Özcan Purçu'nun, 2020-2022 yılları
arasında intihar eden Bakanlık personeline ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez'in cevabı (7/74521)
3.-
Mersin Milletvekili Alpay Antmen'in, 2017-2022 yılları arasında
Eti Madenin verdiği reklamlara ve bu reklamlara yapılan ödemelere
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez'in
cevabı (7/74522)
4.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel'in, ABD Temsilciler Meclisi Gözetim ve Reform
Komitesi tarafından hazırlanan bir raporda Türkiyeyle ilgili
iddialara ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt
Çavuşoğlu'nun cevabı (7/74669)
5.-
İstanbul Milletvekili Ahmet Şık'ın, Yunanistan kolluk güçleri
tarafından göçmenlere yönelik yapılan kötü muamelelere ilişkin
sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun
cevabı (7/74762)
6.-
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan'ın, Yusufeli
Barajı'nın açılmasında yaşanan gecikme sebebiyle
meydana gelen kamu zararına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez'in cevabı (7/75274)
16 Aralık
2022 Cuma
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.03
BAŞKAN:
Mustafa ŞENTOP
KÂTİP
ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 40ıncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkanı Mustafa
Şentopun, Diyarbakır-Mardin kara yolu üzerinde Çevik Kuvvet
polislerine düzenlenen hain terör saldırısına, terörle
mücadeleye, 2023 yılı bütçe sürecine, bütçe
çalışmalarında görev alan bütün arkadaşlarına
teşekkür ettiğine, Gazi Meclisin hatırasına ve
saygınlığına sahip çıkmanın milletvekillerinin
istisnasız tamamının vazifesi olduğuna, cumhuriyetin
100üncü yılı bütçesinin hayırlı olmasını
Cenab-ı Haktan niyaz ettiğine ve başta Gazi Mustafa Kemal
Atatürk olmak üzere bundan yüz yıl önce Gazi Meclis çatısı
altında görev ifa eden merhum milletvekillerini hürmet ve rahmetle yâd
ettiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Değerli
milletvekilleri, gündeme geçmeden önce birkaç hususu kısaca ifade etmek
istiyorum.
Öncelikle, bugün sabah
saatlerinde Diyarbakır-Mardin kara yolu üzerinde Çevik Kuvvet
polislerimizin servis aracının geçişi esnasında
bombalı araçla düzenlenen hain terör saldırısını
lanetliyoruz. Saldırıda yaralananlara, ailelerine ve bütün Türkiyeye
geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Türkiyenin gerek yurt içinde
gerek yurt dışında terörle amansız mücadelesi kesintisiz
olarak ve kararlılıkla devam edecek, hiçbir terör örgütü bu
haklı ve kararlı mücadelesinde Türkiyeye geri adım
attırmayı başaramayacaktır.
Cumhuriyetimizin 100üncü
yılına denk gelen 2023 yılı bütçesi vesilesiyle Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda 5 Aralık Pazartesi günü
başlamış olduğumuz görüşmelerin bugün sonuna
gelmiş bulunuyoruz. Bütçe sürecinde Genel Kurul aşamasından önce
Plan ve Bütçe Komisyonunda 21 birleşim ve 70 oturum gerçekleştirilmiş;
bu oturumlarda toplam iki yüz yirmi dokuz saat otuz dört dakika
çalışılmış ve 8.467 sayfa tutanak tutulmuştur.
Komisyonumuzun kabul ettiği bütçe ve kesin hesap kanunu tekliflerinin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulundaki görüşmelerinde ise bugüne
kadar milletvekillerimiz toplam yüz otuz dört saat yirmi dakikaya ve 6.187
sayfa tutanağa karşılık gelen yoğun bir
çalışma temposu sergilemişlerdir. Bu vesileyle bugün
kapanış görüşmelerini icra edeceğimiz 2023 yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifinin ülkemize ve milletimize hayırlı
olmasını Cenab-ı Haktan niyaz ediyorum.
Bütçe ve kesin hesap kanun
tekliflerine ilişkin yasama süreçlerinde görev alan bütün
arkadaşlarıma yoğun bir mesaiyle gece gündüz çalışarak
bu sürecin tamamlanmasına sağladıkları katkı için
teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
bugün cumhuriyetimizin 100üncü yılının bütçesini görüşüp
oylayacağımız bu kutlu çatı, yüz yıl önce
vatanımızı emperyalist işgalden kurtaran, kurtuluş
mücadelemizi yönetip yeni devletimizi kuran Gazi Meclisin
çatısıdır. Bu çatının gazilik sıfatı,
bundan altı yıl önce yine bazı emperyalist güçlerin kuklası
konumundaki hain terör örgütünün mensupları tarafından atılan bombalara
karşı siz kıymetli milletvekillerimizin milletin emanetine sahip
çıkmasıyla bir kere daha tescil edilmiş ve
ebedîleşmiştir. Dolayısıyla Gazi Meclisimizin
hatırasına ve saygınlığına sahip çıkmak,
milletimizin oylarıyla bu çatı altına gelip çok kutlu bir vazife
olan milletimizi temsil onuruna erişen milletvekillerimizin
istisnasız tamamının milletimize karşı vazifesidir. Bu
çerçevede, bütçe görüşmeleri esnasında Genel Kurulda zaman zaman
yaşanan kimi olumsuz hadiseler sebebiyle duyduğum derin üzüntüyü
sizlerle paylaşmak istiyorum. Ülkemize ve milletimize hizmet etme onuruna
eriştiğimiz Gazi Meclisimizde her zaman onun vakarına
yakışır şekilde davranmak, aziz milletimizi temsil etme
onuruna halel getirmeme hassasiyetiyle hareket etmek mecburiyetindeyiz. Bu,
herhangi bir makam ayrımı gözetmeksizin bir milletvekili olarak hepimizin
yerine getirmesi gereken en büyük sorumluluktur. Bu vesileyle bugüne kadar
istenmeden yaşandığını düşündüğüm ve
halkımız nezdinde kabul görmeyen olumsuz sözlerin ve
davranışların tekrarlanmaması gereğine dikkatlerimizi
çekerek bugünkü görüşmelerin ve bundan sonraki görüşmelerin
sağlıklı bir müzakere ve tartışma zemininde
gerçekleşmesi beklentimi paylaşmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
bütçe, sadece rakamlardan ibaret değildir. Daha önce de ifade ettiğim
gibi bütçeyi konuşmak esasen insanı konuşmaktır.
Geçmişin muhasebesini ve gelecekten beklentilerimizin
değerlendirmesini yapmaktır. Bütçe kanunları bir devletin
gelişmişliğinin göstergesi, çalışan ve üreten milletin
emeğinin karşılığıdır. Bu bilinçle, 2023
yılının mali yönden devletimizin gelişimini sürdürmesini ve
dünyayı etkisi altına alan kriz ortamının aksine
ekonomimizin pozitif yönde gelişmesini sağlayacak temelleri
içermesini temenni ediyorum. Cumhuriyetimizin 100üncü yılı
bütçesinin hayırlara vesile olması niyazıyla, başta Gazi
Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bundan yüz yıl önce Gazi Meclis
çatısı altında görev ifa eden merhum milletvekillerimizi hürmet
ve rahmetle yâd ediyorum.
Gündeme geçiyoruz
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Başkanım, bu Diyarbakırdaki
saldırıyla ilgili gruplar da bir söz söylese olur mu?
BAŞKAN Programa devam
edelim, daha sonra söz vereceğim Sayın Altay.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Baştan söyleyelim çıksın Başkanım.
BAŞKAN Lütfen, sadece
sizinle kalmıyor ama.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Hayır, saldırıyla ilgili söz istiyoruz yani
bir kınama yapmak istiyoruz.
BAŞKAN Tamam, tamam;
ben de söz vermenin zamanını değerlendireceğim.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Tamam Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gündeme
geçiyoruz.
Gündemimize göre 2023
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin tümü üzerindeki son
konuşmalar yapılacaktır.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 362) (*)
2.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi
(1/285), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller, 2021
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Genel Uygunluk Bildirimi ile 2021 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 201 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2021 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2021 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/2076) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
363) (*)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince bütçe görüşmelerinin sonunda siyasi parti
gruplarına ve İç Tüzük'ün 62nci maddesi uyarınca istemi hâlinde
görüşlerini bildirmek üzere yürütmeye altmışar dakika söz
verilecektir. Bu süreler birden fazla konuşmacı tarafından
kullanılabilecektir. İç Tüzük'ün 86ncı maddesine göre
yapılacak lehte ve aleyhteki kişisel konuşmalar ise onar dakika
olacaktır.
Şimdi siyasi parti
grupları, yürütme ve şahısları adına söz
alanların adlarını sırasıyla okuyorum:
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı ile
İstanbul Milletvekili Sayın İsmail Faruk Aksu.
Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Fatma Kurtulan ile Grup
Başkan Vekili, İstanbul Milletvekili Sayın Hakkı Saruhan
Oluç.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi ile
İstanbul Milletvekili Sayın İlhan Kesici.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Kayseri Milletvekili
Sayın Mustafa Elitaş ile Çankırı Milletvekili Sayın
Muhammet Emin Akbaşoğlu.
İYİ Parti Grubu
adına Grup Başkanı Bursa Milletvekili Sayın İsmail
Tatlıoğlu ile Grup Başkan Vekili, Samsun Milletvekili Sayın
Erhan Usta.
Şahsı adına,
lehte olmak üzere Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Sivas
Milletvekili Sayın İsmet Yılmaz.
Yürütme adına
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktay.
Şahsı adına,
aleyhte olmak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili,
İstanbul Milletvekili Sayın Engin Altay.
Şimdi Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına ilk söz Konya Milletvekili Sayın Mustafa
Kalaycıya aittir.
Buyurun Sayın
Kalaycı. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz otuz dakikadır.
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA
KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2023
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2021 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin tümü üzerine Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle, sizleri ve
ekranları karşısında bizleri izleyen aziz milletimizi
hürmetle selamlıyorum.
Bu sabah,
Diyarbakır-Mardin yolunda bombalı araçla yapılan terör
saldırısını lanetliyor, yaralanan polislerimize ve
vatandaşımıza acil şifalar diliyorum. Olayın failleri
kısa sürede yakalanmış, 5 kişi gözaltına
alınmıştır. Ülkemizin huzur ve güvenliğine kastedenler
bunun bedelini ödeyecek, terörün kökü mutlaka kazınacaktır; o günler
de yakındır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; cumhuriyetimizin 100üncü yılı bütçesi
olan 2023 yılı bütçesinde bütçe giderleri 4 trilyon 469,6 milyar
lira, bütçe açığı ise gayrisafi yurt içi hasılanın
yüzde 3,5i oranında 659,4 milyar lira olarak öngörülmüştür. Bütçe
görüşmeleri dünyada büyük sorunların yaşandığı
bir dönemde yapılmaktadır. Pandemi, Rusya-Ukrayna savaşı ve
küresel krizler dünya ekonomisine büyük darbe vurmuş, gıda ve enerji
krizi beşeriyeti kuşatmıştır. Küresel ekonomi
yavaşlarken birçok ülkede resesyon beklentileri yükselmiştir.
Sıkıntı yaşamayan ülke bulunmamaktadır. Türkiye ise
zorlu koşullara rağmen büyüyen ve güçlenen bir ülkedir. Ülkemizde
Türkiye ekonomi modeliyle büyümede, üretimde, makine teçhizat
yatırımlarında, istihdamda, ihracatta ve turizmde tarihî
rekorlar kırılmaktadır. 2020 yılında dünya ekonomisi
küçülürken Türkiye pozitif büyüme kaydeden birkaç ülkeden biri olma
başarısını göstermiştir. Türkiye, 2021
yılında yüzde 11,4 büyümeyle elli yılın rekorunu
kırmış, G20 ülkeleri arasında en yüksek büyüyen ülke
olmuştur.
(Uğultular)
BAŞKAN Sayın
Kalaycı, bir saniye
Değerli arkadaşlar,
bir uğultu var salonda, lütfen hatibi dinleyelim.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla)
2022 yılının dokuz aylık döneminde gerçekleşen büyüme
oranı da yüzde 6,2 olup dünya ortalamasının oldukça üzerindedir.
Türkiye ekonomisinin tüm güçlüklere rağmen son yıllarda
gösterdiği yüksek performans uluslararası kuruluşların
raporlarına da yansımaktadır. Buna karşın, 2011
yılında açıklanan 2023 yılına dair makroekonomik
hedeflerin neden tutturulamadığı ve on yıl öncesine göre
millî gelirin neden düştüğü sorgulanıp
başarısızlık hikâyeleri anlatılmaktadır. Bu
süreçte ülkemizi hedef alan komplo, kumpas ve saldırılar göz
ardı edilmekte, Türkiye'yi teslim almayı hedefleyen odakların
alçakça projelendirdiği 15 Temmuz hain işgal teşebbüsü, hendek
terörü, isyan denemeleri, terör eylemleri ile ekonomik
saldırıların ve bunlarla mücadelenin ekonomimize yüklediği
maliyet görmezden gelinmektedir. Hamdolsun, bekamıza yönelik bu tehdit ve
tehlikeler boşa çıkarılmış, oynanan oyunlar ve
tuzaklar bozulmuştur. Türk milleti vatanımızın tehlikeye
girdiği o yılları, 15 Temmuz hain işgal girişimini
unutmamış, asla da unutmayacaktır. Son günlerde yine kirli
oyunlar sahnelenmekte, ülkemizin huzur ve güvenliği hedef
alınmaktadır. Sinsi niyet ve hedeflerini demokrasi ve insan
hakları projelerinin içine istifleyen Türkiye düşmanı terör
muhipleri asla ama asla başaramayacaktır.
Türk milleti, 16 Nisan
2017de Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini kabul
etmiş, geleceğini bu sistemin ruhuna göre
planlamıştır. Türk istiklali Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemiyle doğrulmuş, Cumhur İttifakıyla
ayağa kalkmıştır. Yabancı odakların ve iş
birlikçilerinin sancıları bundandır. Türkiye terörün tasallutundan
mutlaka kurtulacak, teröristler ve arkalarındaki sinsi ve namert
destekçileri tümüyle hak ettikleri bedeli ödeyeceklerdir. Terörle mücadele çok
boyutlu bir süreçtir. PKK, YPG, DAEŞ, FETÖ kukladır, piyondur. Türk
milletiyle kimlerin hesabı varsa, Türkiye'nin varlığından
ve egemenlik haklarından kimler rahatsızsa terörizmin baronları
onlardır. ABD ve AB teröristleri himaye etmekte, ikiyüzlü siyaset
izlemektedir. Bir taraftan Yunanistan silahlandırılıp
kışkırtılırken diğer yandan terör örgütlerine
silah, mühimmat, araç ve gereç gönderilmektedir. Haçın hilale
tahammülsüzlüğünün özünde Türk ve İslam
düşmanlığı yatmaktadır. Ehlisalip nerede
karşımıza çıkarsa çıksın, sabrımız ve
millî gücümüz nereye kadar sınanırsa sınansın Türke kefen
biçmeye cüret edenlerin sonu tarihin her döneminde hüsran olmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacak, Türk milleti ebediyen var
olacaktır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yaşanan tüm güçlüklere rağmen Türk
sanayisinde çarklar dönmekte, Türkiye üreterek büyümektedir. Makine, teçhizat
yatırımları 2019 yılının son çeyreğinden bu
yana kesintisiz olarak artmakta olup ortalama yıllık büyüme
oranı yaklaşık yüzde 20 düzeyindedir. 2021 yılında
yüzde 17,2 büyüyen sanayi sektörü, arz kısıtlarına rağmen
esnek ve dayanıklı yapısıyla 2022 yılında da
büyümeyi ve iş gücü piyasasını desteklemektedir.
İstihdam, ekim ayı
itibarıyla bir yılda 1 milyon 671 bin kişi artarak tarihin en
yüksek seviyesi olan 31 milyon 200 bin kişiye
ulaşmıştır. Türkiye, OECD üyeleri arasında en fazla
istihdam sağlayan ülkelerin başında gelmektedir. Salgın
döneminde uygulanan işten çıkarma yasağı kalkınca
İşsizlik patlayacak. demişlerdi. Yasağın
kalktığı Temmuz 2021den beri istihdam 3 milyon 338 bin
kişi arttı, işsizlik 218 bin kişi azaldı. Sürekli kriz
edebiyatı yapanlar olumlu veriler geldikçe kendileri krize giriyorlar.
Turizm gelirlerimiz, 2022
yılının dokuz ayında yüksek seviyeye
ulaşmış, Türkiye en çok ziyaretçi çeken 4üncü ülke
olmuştur. 2022 yılı turizm hedefleri, tarihî bir rekor
niteliğini taşıyan 51,5 milyon ziyaretçi ve 46 milyar dolar
gelirdir.
İhracat her ay rekor
kırmakta olup kasım ayı itibarıyla yıllık 253
milyar doları aşarak cumhuriyet tarihimizin en yüksek seviyesine
ulaşmıştır. Ülkemizin küresel mal ihracatından
aldığı pay ilk kez 2021 yılından itibaren yüzde 1in
üzerine çıkmıştır. İthalat ise 2021 yılında
271,4 milyar dolar iken bu yıl kasım ayı itibarıyla 332
milyar dolar, cari işlemler açığı da 2021 yılında
13,9 milyar dolar iken bu yıl ekim ayı itibarıyla 43,5 milyar
dolar gerçekleşmiştir. İthalattaki artışta ve cari
açığın büyümesinde küresel emtia, özellikle de enerji
fiyatlarındaki anormal yükseliş etkili olmuştur. Nitekim sadece
enerji ithalatımız kasım ayı itibarıyla
yıllık yüzde 103 oranında 44,8 milyar dolar
artmıştır.
Yapılan onca vergi
indirimine, toplum kesimlerine verilen desteklere ve aylıklarda
sağlanan artışlara rağmen bütçe açığı 2022
yılının on bir ayında geçen yılın aynı
dönemine göre yüzde 56 azalarak sadece 20,4 milyar lira gerçekleşmiş;
272,2 milyar liralık faiz dışı fazla oluşmuştur.
Türkiye, kamu
borçluluğu, reel sektör borçluluğu ve hane halkı borçluluğu
bakımından en az borçlu olan ülkeler arasındadır. AB
tanımlı genel yönetim borçluluk oranı 2021 yılında
yüzde 41,8 iken bu yıl üçüncü çeyrekte yüzde 39,3e inmiştir, bu oran
AB üyesi ülkelerde yüzde 86dır. Yurt içi tasarruf oranı 2021
yılında 3,6 puan artarak yüzde 30,3e çıkmıştır.
Borsa İstanbul coşmuş, işlem gören şirket
sayısı 482ye ulaşmıştır.
Bankacılık sektörü
sağlam bir bünyeye sahiptir. Kredilerin takibe dönüşme oranı
yüzde 2,2ye kadar inmiştir. 2021 yılında 111 milyar dolar olan
Merkez Bankası brüt rezervi 128,8 milyar dolara kadar yükselmiştir.
Geçen yıl yaşanan kur şokuna karşı uygulamaya konulan
kur korumalı mevduat ve katılım payı hesabı, finansal
istikrarda etkin rol oynamış, banka bilançolarındaki Türk
lirası payını artırırken TL mevduatın ortalama
vadesini yaklaşık 2 katına yükseltmiş, ülkemizin
yatırım, üretim ve ihracat kararlılığını
olumsuz etkileyecek gelişmeleri önlemiştir. Uygulama, bünyesinde risk
barındırsa da zorlu bir dönemin aşılmasında finansal
sisteme ve ekonomimize sağladığı büyük fayda göz ardı
edilmemelidir.
Küresel fiyat
artışları ülkemizde de enflasyonu yükseltmiş, döviz
kurlarındaki ekonomik gerçeklerle bağdaşmayan artışlar
enflasyonu körüklemiştir. Türkiye, para ve maliye politikalarıyla
fiyat istikrarını sağlamak için mücadele vermektedir. Ülkemizde
ekim ayı itibarıyla yüzde 85,51e kadar yükselen yıllık
enflasyon oranı, kasım ayında yüzde 84,39 olmuştur, ancak
gıda ve alkolsüz içeceklerde enflasyon yüzde 102,55 olup artış
devam etmiştir. Gıda ürünlerindeki fiyat
artışlarının kontrolü sağlanmalı, denetimler
sıkı ve etkin biçimde sürdürülmelidir. Haksız kazanç
sağlayan, insanımızın sofrasına göz diken
fırsatçıların yakasından tutulmalı, kirli oyunun bir
parçası olarak fiyat etiketlerini kabartanlar deşifre edilerek cümle
âleme rezil edilmeli, yaptıklarının bedeli de ödetilmelidir.
Enflasyonun bu aydan itibaren yüksek oranlarda tepe taklak düştüğü
görülecektir; adına baz etkisi deyin, ne derseniz deyin; neticede,
enflasyon çıktığı gibi inecektir. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; küresel krizler ne yazık ki dünyamızda
yaşanan açlık ve yetersiz beslenmeyi artırmıştır.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Raporuna göre
2021 yılında 828 milyon insan yani her 10 kişiden 1i
açlıkla karşı karşıyadır, yüzde 29,3
oranında 2 milyar 300 milyon insan da gıda güvensizliği
yaşamıştır. Dünya Bankası raporuna göre de küresel
nüfusun yaklaşık yüzde 8i aşırı yoksulluk içinde
günlük 2,15 dolar, yüzde 23ü günlük 3,65 dolar ve yüzde 47si de günlük 6,85
dolar yoksulluk sınırının altında
yaşamaktadır. Dünya Bankasınca üst orta gelirli ülkeler
arasında gösterilen Türkiye'de 2021 yılı yoksulluk
oranının yüzde 11,3 olduğu ifade edilmektedir. Ülkemizde Gini
katsayısı 2018 yılında 0,408 iken 2019da 0,395e
gerilemiş, 2020de 0,410a çıkmış, 2021 yılında
ise 0,401e inmiştir. Toplumun gelirden en fazla pay alan yüzde 20sinin
gelirinin en az pay alan yüzde 20sine gelirine oranı 2018 yılında
7,8 iken 2019da 7,4e gerilemiş, 2020de 7,8e çıkmış,
2021 yılında ise 7,6ya inmiştir. Eş değer hane
halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 60ına göre
belirlenen göreli yoksulluk oranı 2018 yılında yüzde 21,2 iken
2019da yüzde 21,3e, 2020de yüzde 21,9a çıkmış, 2021
yılında ise yüzde 21,3e inmiştir. Görüldüğü üzere,
ülkemizde gelir dağılımı ve yoksulluk verilerinde pandemi
dönemi öncesine göre ciddi bir bozulma söz konusu olmamıştır.
Birleşmiş Milletler
Kalkınma Programı 2022 İnsani Gelişme Raporu'nda küresel
İnsani Gelişme Endeksinin son iki yılda gerilediği,
dünyanın krizden krize savrulduğu, sorunlarla başa
çıkamadığı ve daha fazla yoksulluk ve adaletsizliğe
sürükleneceği belirtilmiştir. Türkiye, İnsani Gelişme
Endeksinde en yüksek kategori olan çok yüksek insani gelişme kategorisine
2019 yılından itibaren üst üste 3üncü kez girmiş ve 2021
yılında ülkeler arasında 6 basamak birden yükselmiştir.
Türkiyenin üç yıldır çok yüksek insani gelişme kategorisine
girdiğini milletimize sürekli kötümserlik aşılayanlardan
duyamazsınız, tok gezip açlık edebiyatı yapanlar
bunları görmezler.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; cumhuriyetimizin ilk yıllarında Büyük
Önderimiz Atatürk'ün talimatlarıyla başlatılan sanayi
atılımıyla birçok tesis kurulmuş, uçak sanayisi konusunda
önemli gelişmeler yaşanmıştır. 1924 yılında
Vecihi Hürkuş ilk Türk uçağını üretmiş, 1926
yılında kurulan Kayseri Uçak Fabrikası Atatürk'ün ölümünden
sonra üretimine devam edememiş, 1936 yılında Nuri Demirağ
İstanbul'da uçak fabrikası kurmuş, o da üretimini sürdürememiştir.
Ülkemiz ne yazık ki emperyalist ülkelerin kıskacından
kurtulamamış, altın değerindeki yıllarını
kaybetmiştir. Atatürk'ün başlattığı atılıma,
hamdolsun, Cumhur İttifakı sahip çıkmış, yüz yıl
sonra insansız hava araçlarıyla başlattığı
atağı beşinci nesil savaş uçaklarıyla sürdürmektedir.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yine, Devrim
adıyla üretilen ilk yerli otomobil 29 Ekim 1961 tarihinde Meclisin önüne
getirilmiş ama seri üretime geçilemediğinden müzeye
kaldırılmıştır. Yerli ve millî otomobil vizyonuna da
Cumhur İttifakı sahip çıkmış ve Devrim otomobilinden
altmış bir yıl sonra akıllı cihazımız Togg
üretilip 29 Ekim 2022 tarihinde seri üretimine
başlanmıştır.
Türk savunma sanayisi
Türkiyenin küresel güç vizyonu doğrultusunda inşa edilmektedir, Türk
mühendisleri tarih yazmaktadır. İnsansız savaş
uçağımız KIZILELMA uçuşa geçmiş; dosta güven,
düşmana korku salmıştır. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Millî uçaklarımız
HÜRKUŞ ve HÜRJET üretilmiş, yeni nesil Millî Muharip
Uçakımızın imalatı da hızla devam etmektedir. Yerli
ve millî helikopter, gemi, denizaltı, zırhlı araç, füze,
çeşit çeşit silahlar ve insansız hava araçlarını
artık kendimiz üretiyoruz. Türk SİHAlar dünyayı hayran bırakmış,
savaş doktrinini dahi değiştirmiştir. Dış pazarda
artan bir ilgi gören savunma sanayisi ürünlerimizi birçok ülke satın almak
için sıraya girmiştir.
Havacılık, Uzay ve
Teknoloji Festivali (TEKNOFEST) dünya çapında ses getiren bir
markamız olma yolunda ilerlemektedir. Türk mühendisleri tarafından
geliştirilen gözetleme uydumuz TÜRKSAT 6A 2023 yılında uzaya
fırlatılacaktır. Millî Uzay Programı da milletimizi
heyecanlandırmaktadır.
Millî teknoloji odaklı
sanayi hamlesiyle yerli ve millî üretimi artırma, stratejik alanlarda
dışa bağımlılığı azaltma yönünde uygulanan
politikalarla savunma sanayisi, otomotiv, makine, enerji, kâğıt,
petrokimya gibi birçok alanda tesisler ve fabrikalar kurulmaktadır.
Teknoparklarda, kuluçka merkezlerinde, AR-GElerde, tasarım merkezlerinde
ve teknoloji geliştirme bölgelerinde çok başarılı
çalışmalar yapılmaktadır.
Türkiye, yerli ve millî
enerji atılımıyla kurulu enerji gücünde 103 bin megavatı
geçmiş; yenilenebilir enerji üretiminde Avrupa'da 5inci, dünyada 12nci
sıradadır. Ülkemizin enerjide merkez ülke hedefi de inşallah
kısa sürede gerçekleşecektir. Türkiye bu dönemde 4 sondaj gemisi ve 2
sismik araştırma gemisiyle güçlü bir filoya sahip olmuştur.
Doğal gaz keşfini de gerçekleştiren ilk sondaj gemimiz Fatih
2017 yılında, Yavuz 2018 yılında, Kanuni 2020
yılında filoya katılmıştır. Dünyadaki 5 sondaj
gemisinden 1i olan, en son teknolojiyle donatılmış, yedinci
nesil sondaj gemimiz Abdülhamid Han da bu yıl görevine
başlamıştır. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Geçen yıl cumhuriyet
tarihinin en büyük doğal gaz keşfi gerçekleştirilmiştir,
inşallah arkası da gelecektir. Gabar Dağı'nda bulunan 12
milyar dolarlık petrol rezervi; Adana, Diyarbakır, Şırnak
ve Siirt'teki keşif çalışmaları umut verici ve sevindirici
gelişmelerdir. Karadeniz'de keşfettiğimiz 540 milyar metreküp
doğal gaz mart ayında evlere ulaşacaktır. Yine, 2023
yılında nükleer enerji üretimine başlanacaktır. Tüm bu
gelişmeler enerjide dışa
bağımlılığımızı azaltacak, cari işlemler
dengemize olumlu katkı sunacaktır.
Türkiye son dönemde dünya
çapında mega projelere imza atmış; şehir hastaneleri,
havalimanları, kara ve demir yolları, otoyollar, köprüler,
viyadükler, tüneller, tüp geçitler, barajlar, millet bahçeleri ve cumhuriyet
tarihinin en büyük sosyal konut hamlesi gibi yatırımlarla ülkemiz dev
bir şantiyeye dönüştürülmüştür. Her biri gurur abidesi olan
1915Çanakkale Köprüsü, İstanbul Havalimanı, Osmangazi Köprüsü,
Rize-Artvin Havalimanı, Yusufeli Barajı, Eğiste Viyadüğü,
New Yorkta Türkevi, İstanbul ve Ankara Atatürk Kültür Merkezleri gibi
dünya çapında şaheserler bu dönemde yapılıp hizmete
açılmıştır. Hamdolsun, Ayasofya Camisi de bu dönemde
ibadete açılmıştır. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhur İttifakı hiçbir vaadini de
unutmamıştır. Tarihî bir reformla asgari ücretle
çalışanların asgari ücret kadar gelirleri vergi
dışı bırakılmış; çalışanlara
elektrik, doğal gaz ve ısınma giderleri için bin liraya, yemek
giderleri için günlük 51 liraya kadar yapılan ödemeler vergiden istisna
edilmiş; öğretmen, kamu avukatı, polis, bekçi, uzman çavuş
ve jandarma, sağlık personeli, din görevlileri ve müdür gibi
bazı unvanların ek göstergeleri 3600e
çıkarılmış; mülki idare amirleri ve Emniyet müdürleri ile
öğretmenler ve sağlık çalışanlarının mali
haklarında artışlar yapılmış; muhtarların ve
güvenlik korucularının maaşları net asgari ücret
tutarına yükseltilmiş; tazminat alamayan emekli belediye
başkanlarının tazminatlardan faydalanması
sağlanmış; tıp ve diş hekimliği fakültesi son
sınıf öğrencilerine asgari ücret kadar aylık
belirlenmiş; sağlık çalışanlarına ve infaz koruma
memurlarına yıpranma payı hakkı verilmiş;
mübaşirler genel idare hizmetleri sınıfına
alınmış; gençlerimizin KYK kredi borç faizleri silinmiş;
sözleşmeli personel için yüzde 3 engelli çalıştırma
mecburiyeti getirilmiş; çarşı ve mahalle bekçisi istihdamı
sağlanmış; emeklilere Ramazan ve Kurban Bayramlarında 2
ikramiye ödenmeye başlanmış; emekli aylıklarına alt
sınır getirilmiş; basit usulde vergilendirilen küçük esnaf gelir
vergisinden istisna tutulmuş, gelir ve kurumlar vergisinde dördüncü geçici
vergi dönemi kaldırılmış, temel gıda ürünlerindeki KDV
yüzde 1e indirilmiş, vergisini düzenli ödeyen mükelleflere vergi indirim
imkânı getirilmiş, elektrik faturalarından TRT payı ve
enerji fonu kesintileri kaldırılmış, konutta ve iş
yerlerinde kullanılan elektrik ve doğal gazda kademeli tarifeye
geçilmiş, ihtiyaç sahibi hanelere ilk defa elektrik ve doğal gaz
desteği başlatılmış, konutta ve tarımsal sulamada
kullanılan elektrikte KDV yüzde 18den yüzde 8e indirilmiş,
tarımsal destekler gelir vergisinden istisna edilmiş ve beş
yıllık kesintiler iade edilmiş, hazine arazilerini üç yıl
kullanan çiftçilere ecrimisil bedelinin yarısı üzerinden on yıla
kadar kiralama imkânı getirilmiş, tarım destekleri
arttırılmış, başta buğday ve şeker
pancarı olmak üzere tarımsal ürün alım fiyatlarıyla
çiftçimiz sevindirilmiş, 2/B orman arazilerinin hak sahiplerine
satışı düzenlenmiş, köy iken mahalleye dönüşen
yerlerin kırsal mahalle ilan edilmesi ve buralarda vergi ve harçlar ile
elektrik ve su faturalarında indirim uygulaması için düzenleme
yapılmış, Spor Kulüpleri Yasası
çıkarılmış, cemevlerinin imar sorununa çözüm
getirilmiş ve belediyelerce yapım, bakım ve onarımı
düzenlenmiştir.
Tüm bunlar, aynı zamanda
Milliyetçi Hareket Partisinin seçim beyannamelerinde sözünü verdiği
konuların bazılarıdır. Ayrıca, önerdiğimiz, gerek
kurumsal düzenlemeler gerekse üreten ekonomi programımız, sektör
politikalarımız, yargı, terörle mücadele ve başta Türk
birliği olmak üzere dış politikayla ilgili görüşlerimiz doğrultusunda
birçok olumlu gelişme ve gerçekleşme
sağlanmıştır. Sözleşmelilere ve geçici işçilere
kadro verilmesi ve emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili teklifleri bu
ay sonuna kadar bekliyoruz. Kadro alamayan tüm taşeron işçilerin;
vekil, fahri ve ücretli statüde çalışanların kadro
kapsamına alınmasını, yardımcı hizmetler
personelinin genel idare ve teknik hizmetler sınıfına
aktarılmasını gerekli görüyoruz.
Bu yıl asgari ücret
yüzde 94,6; kamu çalışanları ve emeklilerinin
aylıkları yüzde 85,5; SSK ve BAĞKUR emekli aylıkları
yüzde 78,6 artırılmıştır. Yılbaşından
itibaren uygulanacak asgari ücretle emeklilerin ve kamu
çalışanlarının maaş artışında
enflasyonla birlikte refah payının da dikkate alınması
beklentimizdir. Ayrıca, şehitlerimizin anne ve babalarının
aylıklarının artırılması, şehit
çocuklarının hepsine iş imkânı verilmesi, muharip
gazilerimizin şeref aylığının eşitlenmesi ve
artırılması, gazilerimize de ÖTVsiz araç alma imkânı
verilmesi ve malul sayılmayan gazilerimize gazilik unvanı ve haklar
verilmesi görüşündeyiz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemiyle birlikte ülkemiz dış politikada altın
yıllarını yaşamaya başlamıştır.
Türkiye, çok yönlü ve insani dış politika anlayışıyla
bölgesel gelişmelerin belirleyicisi, küresel düzeyde etkili bir aktör
konumuna gelmiştir. Dünyanın her tarafında mazlumlara
şefkat elini uzatan Türkiye gerçeği herkesin malumudur. Türkiye, söz
dinleyen değil, sözü dinlenen; üzerinde hesap yapılan değil,
hesapları bozan bir ülke olduğunu, bölgesel ve küresel gelişmeler
karşısında ortaya koyduğu tavırla tüm dünyaya
göstermiştir.
Türkiye, diplomasinin merkezi
olmuştur. Rusya-Ukrayna arasında barışın
sağlanabilmesi için olağanüstü bir çaba gösteren Türkiye, Tahıl
Koridoru gibi bir anlaşmayla küresel gıda krizini önlemiş, esir
mübadelesi gibi çok zor bir operasyona aracılık etmiştir.
Antalya Diplomasi Forumu, 2021 ve 2022 yıllarında çok sayıda
devlet ve hükûmet başkanlarının ve bakanların
katılımıyla ve başarıyla
gerçekleştirilmiştir. Mavi vatanımızda egemenlik haklarımıza
sahip çıkılmaktadır. Libyayla imzalanan anlaşmalarla
Doğu Akdenizde Türkiyeyi saf dışı bırakmaya
çalışanların oyunları bozulmuştur. Yaklaşık
otuz yıldan beri işgal altında bulunan Türk yurdu Karabağ,
Türkiyenin aktif desteğiyle Ermenistanın işgalinden
kurtarılmıştır.
Millî davamız
Kıbrısta eşit ve egemen iki devlet
kararlılığımız tüm dünyaya ilan edilmiş,
kapalı Maraş açılmıştır. Türk Devletleri
Teşkilatı kurularak Türk birliğinin ümitleri
yeşermiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine Türk Devletleri
Teşkilatı gözlemci statüsü verilmesi tarihî bir adım
olmuştur. Türk Devletleri Teşkilatının gelecek
perspektifini ortaya koyan Türk Dünyası 2040 Vizyonu Belgesi kabul
edilmiştir. Avrasya coğrafyasının kalbinde yeni bir
jeostratejik güç yükselmeye başlamıştır. Cumhur
İttifakıyla Türk cihan hâkimiyeti mefkûresinin tohumu yeniden
atılmıştır. Bizim ana gayemiz, lider ülke Türkiye hedefine
ulaşmak; Türk dünyasının, İslam âleminin ve bütün mazlum
milletlerin yegâne ümidi olan Türkiyeyi küresel bir güç hâline getirmek,
tarihin tekerrürünü sağlamaktır. Türkiye, kutlu hedeflerine
Allahın izniyle ve inayetiyle mutlaka ulaşacaktır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Konyamızda düzenlenen Hazreti
Mevlânanın 749uncu Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenlerinin
son gününde, yarın akşam Şebiarus merasimi icra edilecektir. Bu
vesileyle, Hazreti Mevlâna'yı rahmetle, minnetle, şükranla
anıyorum. Herkesi Selçuklunun payitahtı, sevgi, huzur ve
hoşgörünün başkenti Konya'mıza bekliyoruz. Bu yılki
törenler Dostluk Vakti temasıyla düzenlenmektedir. Hazreti
Mevlâna'nın dostluk üzerine bir nasihatiyle konuşmamı tamamlamak
istiyorum: Kiminle dostluk ettiğinize dikkat edin. Zira, bülbül güle,
karga da çöplüğe götürür.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu olarak tümüne de kabul oyu vereceğimiz cumhuriyetimizin 100üncü
yılı bütçesinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı ve
bereketli olmasını diliyor, sizlere ve aziz Türk milletine
saygılarımı sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Şimdi
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına ikinci söz İstanbul
Milletvekili Sayın İsmail Faruk Aksu'ya aittir.
Buyurun Sayın Aksu. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz otuz dakikadır.
MHP GRUBU ADINA
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin
tümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım.
Cumhuriyetimizin 100üncü yılı bütçesinin milletimizin
birliğine, huzur ve refahına katkı sağlamasını
temenni ediyor, Gazi Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime başlarken,
cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, aziz şehitlerimizi
ve muhterem ecdadımızı rahmet ve hürmetle anıyorum.
Toplumsal ihtiyaçların
karşılanmasıyla birlikte büyüme ve kalkınma hedeflerine
ulaşmayı amaçlayan 2023 Yılı Bütçe Kanunu Teklifinin orta
vadeli programda yer alan makroekonomik hedef ve politikalarla uyumlu olarak
hazırlandığı görülmektedir. 2022 yılı gerçekleşme
tahminine göre bütçe giderlerinin yüzde 57,9 artışla 4 trilyon 469
milyar, bütçe gelirlerinin yüzde 42,6 artışla 3 trilyon 810 milyar,
bütçe açığının 659,4 milyar, vergi gelirlerinin yüzde 41
artarak 3 trilyon 200 milyar lira olması hedeflenmiştir. Gayrisafi
yurt içi hasılaya oranla toplam bütçe giderlerinin yüzde 24; bütçe
gelirlerinin yüzde 20,4; bütçe açığının da yüzde 3,5
olması öngörülmüştür. 2023 yılı bütçe tahminleri
yapılırken gayrisafi yurt içi hasılanın reel olarak yüzde 5
büyüyeceği; yıl sonu TÜFEnin yüzde 24,9 olacağı;
ihracatın 265 milyar, ithalatın da 345 milyar olacağı
varsayılmıştır.
Ekonomiyi yatırım,
üretim, istihdam ve ihracat temelinde büyütme, gelir
dağılımı adaletini gözetme, mali disiplinden taviz vermeden
öngörülen hedeflere ulaşma amacıyla hazırlanan bütçede, esnaf ve
sanayicimizin rekabet gücünü artıracak, çiftçimizi destekleyecek,
eğitimde fırsat eşitliği sağlayacak, çalışan
ve emeklilerimizin yaşam standardını yükseltecek, gençlerimizin
önünü açacak, muhtaçlarımızı sosyal koruma şemsiyesi
altına alacak bir kaynak dağılımı
yapıldığı anlaşılmaktadır.
İnanıyoruz ki bu bütçe tüm vatandaşlarımızın
nitelikli kamu hizmeti almasını sağlayacak, bekamızı
koruma kararlılığına ve lider ülke Türkiye'nin
inşasına destek olacaktır.
Değerli milletvekilleri,
2023 yılı bütçesinden en büyük pay eğitime ve gençlerimize
ayrılmıştır. Eğitime ve gençliğe yapılacak
yatırımın Türkiye'nin geleceği için yapılmış
en değerli yatırım olduğunu düşünüyor, gençliğin
beklentilerinin karşılanmasını ihmal edilemez bir
gereklilik olarak görüyoruz. Bu kapsamda verilen önemin bir göstergesi olarak
bütçenin yüzde 14,5i eğitime ayrılmış, yükseköğretim
dâhil edildiğinde eğitim bütçesi yüzde 66,9 artışla 649,8
milyar liraya yükseltilmiştir. Eğitim sisteminin en temel ögesi olan
öğretmenlerimizin 3600 ek gösterge dâhil mali ve sosyal haklarına
yönelik birçok beklentisi 2022 yılı içinde
karşılanmış, Meslek Kanunuyla da kariyer basamakları
artırılmıştır. Millî hedeflerimize ulaşmak iyi
yetişmiş gençler sayesinde mümkün olacaktır. Bu
anlayışla, okuyan, çalışan, girişimci ve işsiz
gençlerimizi geleceğe hazırlayan, ümitlerini yeşerten,
hayatlarını kolaylaştıran istihdam ve girişimci
desteği ile KYK borç faizlerinin silinmesi gibi birçok düzenleme yıl
içinde gerçekleştirilmiştir.
Bilindiği gibi,
Türkiye'nin zorlu salgın sürecinde yakaladığı
başarının arkasında zamanında alınan tedbirlerle
birlikte önemli sağlık yatırımları, teknoloji ve insan
gücü kapasitesindeki artış yatmaktadır. Nitelikli
sağlık hizmetlerinden herkesin yararlanmasını sağlamak
üzere bütçeden sağlığa ayrılan kaynak yüzde 69,1
oranında artırılarak 307 milyar liraya
çıkarılmış, üniversiteler ve sosyal güvenlik
kurumlarınca yapılacak harcamalar dâhil edildiğinde ise bu
kaynak 696,8 milyara ulaşmıştır. Sağlık hizmetlerinin
geliştirilmesinin sağlık çalışanlarımıza
verilen önemle yakından ilişkili olduğunu düşünüyoruz. Bu
anlayışla, başta hekimlerimiz olmak üzere, sağlık
personelinin çalışırken ve emekliliğe yansıyan mali
haklarında iyileştirmeler yapılmış, tıp ve diş
hekimliği fakültesi son sınıf öğrencilerine ödenen ücret
asgari ücret düzeyine çıkarılmış, sağlık
çalışanlarına yönelik şiddeti önleme konusunda önemli yasal
ve idari düzenlemeler hayata geçirilmiştir.
Aile kurumunu koruyan,
kadın ve erkeğe eşit fırsatlar sunan, çocuğun yüksek
yararını temel ilke olarak benimseyen ve devlet tarafından
güvence altına alınan bir yaklaşımı öngörüyor, bu
doğrultuda uygulanan kapsamlı Aile Destek Programını ve
cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesini aileyi destekleyici önemli
politikalar olarak değerlendiriyoruz. Devleti yaşatmanın yolunun
insanı yaşatmaktan geçtiğine, istikbale güvenle bakabilmek için
muhtaçların ve yaşlıların onurlu bir yaşam sürmesinin
sağlanması gerektiğine inanıyoruz. Bu anlayışla,
Türkiye, şehit yakınına, gazisine, muhtaç, engelli ve emeklisine
sosyal koruma tedbirleriyle her daim sahip çıkmaktadır. Bu kapsamda,
sosyal yardım harcamalarına ayrılan kaynak, bütçenin yüzde 5,8i
olan 258,4 milyar liraya yükseltilmiştir. İftiharla söylenebilir ki
ülkemizde geliştirilmiş sosyal yardım programlarıyla hiç
kimseyi sahipsiz bırakmayacak bir sosyal destek sistemi ve sosyal devlet
anlayışı hâkimdir.
Değerli milletvekilleri,
lider ülke Türkiye ülkümüzün en önemli unsurlarından biri Türkiyenin
bağımsız, etkili ve sonuç alıcı bir dış
politika izlemesidir. Türkiye, bu doğrultuda yürüttüğü dengeli, çok
boyutlu ve çok yönlü dış politikayla öne çıkmaktadır.
Rusya-Ukrayna
savaşında Türkiyenin basiretli duruşu ve Rusya
karşıtı siyasi ve ekonomik bloklara körü körüne tabi olmayı
reddederek millî çıkarlarımızın gereği neyse onu
tercih etmesi takdire şayandır. Nitekim, Türkiyenin bu
duruşunun stratejik kazanımları her geçen gün daha da belirgin
bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Türkiyenin girişimleriyle
imzalanan Tahıl Koridoru Anlaşmasıyla bugüne kadar sevk edilen
yaklaşık 14 milyon ton tahıl Batılı devletler insan
haklarının siyasetini ve ticaretini yaparken küresel gıda
krizinin önlenmesinde önemli katkı sağlamış, ayrıca,
her 2 ülke arasında esir takasına öncülük etmesi de Türkiyenin
etkinliğini pekiştirmiştir. Aynı şekilde, mavi
vatanın önemini ortaya koyan Türkiye ve Libya arasındaki Deniz Yetki
Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin
Mutabakat Muhtırasının bazı ülkelerde yol
açtığı rahatsızlık Türkiyenin nesiller boyu Doğu
Akdenizde dengeleri belirleyecek olan ne denli önemli bir kazınım
elde ettiğinin ve stratejik adım attığının
açık bir göstergesidir.
Huzur ve güvenlik toplumsal
ihtiyaçların başında gelmektedir. Güvenliğin
olmadığı yerde özgürlükten, demokrasiden ve insan
haklarından söz etmek mümkün değildir. Terör, bir insanlık suçu,
devletimizin bekasına ve milletimizin birliğine en büyük tehdittir. O
sebeple, demokrasiye, insan haklarına ve hukuka saygıdan bahseden
herkesin ve her ülkenin insanlığın ortak düşmanı olan
teröre ve terör örgütlerine yönelik amasız fakatsız ortak bir
karşı tavır alma mecburiyeti bulunmaktadır. Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, hangi düşünce ve amaç uğruna olursa olsun,
terörü ve şiddeti bir yöntem olarak benimseyen anlayışı
devletimizin bekasına, milletimizin huzur ve güvenliğine, aynı
zamanda insanlığa karşı bir tehdit olarak görüyoruz. Son
yıllarda Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma, Sahil Güvenlik ve emniyet
güçlerimiz tarafından düzenlenen harekâtlarla PKK/YPG ve tüm terör
örgütlerine darbe üstüne darbe indirilmiş, güney
sınırlarımız boyunca açılmak istenen terör koridorunun
ve yeni bir göç dalgasının önüne geçilmiştir. Türkiye artık
meşru haklarını kullanarak, tehdit nereden kaynaklanıyorsa
ve terörist neredeyse arayıp bularak orayı yıkıp
geçmektedir. Bugün ülkemizin her yerinde huzur hâkim, ekonomik ve sosyal hayat
canlıdır. Huzur ortamıyla birlikte terörden
arındırılan Gabar Dağı'nda zengin petrol yatakları
keşfedilmiş, Türkiye'nin her bölgesindeki yer altı ve yer üstü
zenginliklerimizi ekonomik değere dönüştürme ve kalkınmaya ivme
kazandırma süreci hızlanmıştır. İnşallah bu
kararlı mücadele sonuç verecek, milletimiz cumhuriyetimizin 100üncü
yılında terör belasından tamamen kurtulacaktır.
Vatandaşlarımızın
huzur ve güvenliğini sağlama kararlılığıyla,
savunma ve güvenliğe bütçeden 468,7 milyar lira ödenek
ayrılmıştır. Biz kahraman güvenlik güçlerimizin vatan ve
millet uğruna verdikleri mücadelenin maddi karşılığının
olamayacağını biliyoruz. Bununla birlikte, onların hayatlarını
kolaylaştıracak adımların atılmasının,
yeterli mali ve sosyal haklara kavuşturulmalarının gerekli
olduğuna inanıyor, bu yönde yapılan düzenlemelerden memnuniyet
duyuyoruz. Bununla birlikte, şehit yetimlerimizin tamamına istihdam
hakkı verilmesini, şeref aylığının hak sahipleri
bakımından eşitlenmesini, uzman erbaşların kadroya
geçirilmesini, malul sayılmayan gazilerimizin mağduriyetlerinin
giderilmesini de gerekli görüyoruz.
Parti olarak program ve
beyannamelerimizde toplumsal kesimlere ilişkin olarak gündeme
getirdiğimiz birçok önemli hususla beraber
çalışanlarımıza ilişkin taahhütlerimiz de
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
uygulandığı dönemde Cumhur İttifakı birlikteliğinde
gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda, asgari ücretli ve ücretlilerin gelirlerinin
asgari ücret kadarlık kısmı vergi dışı
bırakılmış, 2022 yılı için 2 defa yapılan
artışla asgari ücrette kümülatif yüzde 94,6 oranında
artış yapılmıştır. Reformist bir adımla tüm
memur ve emeklilere genel anlamda 600 puanlık ek gösterge
artışı yapılmış; öğretmen, polis, müdür,
şube müdürü, sağlık personeli, kamu avukatı, uzman
erbaş, fakülte sekreteri, gelir uzmanı, din görevlisi ve birçok kamu
çalışanının 3600 ek gösterge beklentisi
karşılanmıştır. Askerî personel, polis,
çarşı ve mahalle bekçilerinin ek göstergeleri 3600ün altında
olanlarının emekli aylıklarında 1.200 lira artış
yapılmıştır. Muhtar ödeneği ve güvenlik
korucularının aylık ücretleri asgari ücret tutarına
çıkarılmıştır. Eğitim, sağlık,
güvenlik, mülki idare çalışanlarının çalışma
şartlarında ve mali haklarında iyileştirmeler
yapılmış, infaz koruma memurları ile sağlık
çalışanları için yıpranma payı getirilmiştir. 4/B
sözleşmeli personel statüsü için engelli çalıştırma
mecburiyeti getirilerek 12 bin engelliye istihdam
sağlanmıştır. En düşük emekli aylığı
3.500 liraya çıkarılmış, kamu çalışanları ve
emekli memur aylıkları ile SSK ve BAĞ-KUR emekli
aylıklarında enflasyonun üzerinde artış yapılmıştır.
Çalışanlara işverenlerce yapılan doğal gaz, elektrik
ve yemek ödemeleri vergiden istisna tutulmuştur. Ayrıca, emeklilikte
yaşa takılanlarla ilgili sorunun kökten çözülmesi, kamudaki
sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi, geçici işçilerin daimî
işçi kadrolarına alınmasına ilişkin düzenlemelerin
yakında Meclis gündemine gelerek yasalaşacak olmasından da
memnuniyet duyuyoruz.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye, hayata geçirdiği reformlarla pek çok uluslararası
yatırımcının dikkatini çekmeyi sürdürmektedir. Ülkemiz,
aldığı yatırımlarla, 2021 yılında Avrupada en
çok tercih edilen 5inci uluslararası doğrudan yatırım
destinasyonu konumuna gelmiştir. Türkiye, yatırımcı için,
hızlı işleyen, öngörülebilir teşvik ve destekleri de
içeren, uluslararası standartlarda bir yatırım iklimine
sahiptir. Yatırıma, üretime ve ihracata dayalı büyüme
stratejisinin desteklenmesi doğrultusunda bütçeden yatırım
harcamaları için 383,1 milyar lira ayrılmış, reel kesim
destekleri için ayrılan ödenek de önemli ölçüde artırılarak
145,4 milyar liraya çıkarılmıştır.
Türkiye, sanayi ve teknoloji
alanında güçlü bir vizyon ortaya koyarak birçok yeniliğe imza
atmıştır. Nitekim, Millî Teknoloji Hamlesinin
çıktıları alınmaya devam etmekte, başta savunma
sanayisi olmak üzere, enerji, yazılım, ilaç ve tıbbi malzeme
gibi birçok stratejik alanda yerli ve millî üretim artmaktadır. Yüksek
teknolojiyle üretilen çiplerle birlikte millî otomobilimiz Togg banttan
inmiş, KIZILELMA harekete geçmiştir.
Türkiyenin gelişen
sanayisine ve büyüyen ekonomisine paralel olarak enerji talebi de
artmaktadır. Son yıllarda yapılan hamleler; yeni ve yenilenebilir
enerji kaynaklarındaki artış, nükleer santraller, depolama
alanları ve yerli üretime dönük keşifler, enerji arz güvenliğini
sağlamanın yanında dış ticaret
açığımızın orta ve uzun vadede kalıcı olarak
azalması bakımından önemli hâle gelmiştir. Ayrıca,
Karadenizde keşfedilen 540 milyar metreküp doğal gaz rezervinin
halkımızın kullanımına sunulacak olması, bulunan
petrol rezervleri inanıyoruz ki ülkemizi enerjide daha güçlü hâle
getirecektir.
Önemli enerji
yatırımlarının yanı sıra tüm dünyanın kapandığı
bir dönemde ulaştırma ve lojistik alanında
yaptığı dünya çapındaki yatırımlarla Türkiye ön
almış ve rekabet üstünlüğü sağlamıştır.
Dünya ticaretinin değişen ekseni nedeniyle tüketim ve üretim
merkezlerine yakınlığı, uluslararası alanda ülkemize
önemli fırsatlar sunmaktadır.
Bize göre, geleceğin
stratejik sektörlerinden biri de tarımdır. Tüm dünyada enerji
kriziyle birlikte gıda arz güvenliği ülkelerin başat sorunu
hâline gelmişken, güçlü altyapısı sayesinde gıda
tedarikinde sorun yaşamayan Türkiye aynı zamanda tarımda net
ihracatçıdır. Tarımsal gayrisafi yurt içi hasılamız
2021 yılında 44,7 milyar dolara yükselerek Avrupada 1inci
sırada yer almıştır. 2023 yılı bütçesinde tarımsal
destek programları 54 milyara, tarıma ayrılan kaynak ise 142,9
milyar liraya yükseltilmiştir. Ayrıca, Gelir Vergisi Kanununda
yapılan değişiklikle çiftçilerimize yapılan tarımsal
destekleme ödemeleri gelir vergisinden istisna tutulmuş, geriye dönük
beş yıllık vergi kesintileri de iade edilmiştir. Toprak
Mahsulleri Ofisinin 2022 hasat dönemindeki alım fiyatları ve
teşvikleri üreticilerimizce memnuniyetle
karşılanmıştır. Tarımsal desteklerle
çiftçilerimiz güçlendirilirken esnaf ve sanatkârımıza yönelik nakit,
hibe, kira, gelir kaybı ve hazine kredi destekleri uygulanmış;
basit usulde vergilendirilen yaklaşık 850 bin
esnafımızın kazançları gelir vergisinden istisna
tutulmuş, esnafımıza sahip çıkılmıştır.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; pandemiyle, doğal afetlerle, savaşlarla,
yoksullukla, göçlerle imtihanında insanlığın ağır
hasarlar aldığı bir süreçten geçmekteyiz. 2020 yılında
salgının etkisiyle yüzde 3,1 oranında daralan dünya ekonomisi,
küresel tedarik zincirlerindeki bozulmalara rağmen 2021 yılında
yüzde 6 oranında büyümüş, 2022 yılına Rusya-Ukrayna
savaşının olumsuz yansımalarıyla girmiştir.
Savaş sadece iki ülke arasındaki çatışmadan ibaret
kalmayıp küresel ekonomi üzerinde olumsuz etki oluşturan jeopolitik
bir gerilime evrilmiştir. Yaşanan küresel enflasyon nedeniyle ABD ve
avro bölgesi ülke ekonomilerinin faiz oranlarını yükseltmeleriyle
birlikte dünya ekonomisinde resesyon ve devamında işsizlikte
artış tehlikesi baş göstermiştir. Ekonomilerde yaşanan
daralmayla küresel büyüme tahminleri aşağı yönlü revize
edilmiş, IMF'ye göre dünya ekonomisinin 2022 yılında yüzde 3,2;
2023 yılında yüzde 2,7 oranında büyümesi öngörülmüştür.
Önce pandemi, ardından
Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle politik ve ekonomik türbülansa giren
dünyadaki gelişmeler elbette Türkiye'yi de olumsuz etkilemiştir.
Dış ticarette en önemli partneri avro bölgesi olan Türkiye,
savaşın doğrudan zarar göreni olmasa da dolaylı olarak
olumsuz etkilenen ülkelerden biri olmuştur. Bununla birlikte, hızla
toparlanarak 2021 yılında yüzde 11,4 oranında büyüyen Türkiye
ekonomisi son elli yılın en yüksek büyüme hızına ulaşmıştır.
Tüm dünya daralırken büyüme eğilimi devam eden Türkiye, üçüncü
çeyrekte yüzde 3,9; 2022 yılının ilk dokuz ayında da yüzde
6,2 oranında büyümeyi başarmıştır.
Sürdürülebilir büyümenin
sürükleyicilerinden olan makine, teçhizat yatırımları on iki çeyrektir
artmaya devam ederek dengeli büyüme kompozisyonunun devam ettiğini
göstermiştir. 2022 yılında da ekonominin üretim ve talep yönüyle
dengeli bir görünüm sergileyerek yüzde 5 büyüme oranını koruması
hedeflenmektedir.
Büyüme oranlarında
görülen bu başarının arkasındaki asıl itici güç, son
açıklanan ekim ayı verilerine göre yükselme eğilimi devam eden
sanayi üretimimiz ve güçlü sanayi altyapımızdır. Bu doğrultuda,
Türkiyenin istihdam kazanımları da benzer ekonomilere göre daha
olumlu seyretmektedir. Özellikle istihdam artışına katkı
veren sektörler dikkate alındığında, büyüme dinamiklerinin
yapısal kazanımlarla desteklenmekte olduğu görülmektedir.
Salgın öncesi 2019
yılı üçüncü çeyreğinde 27 milyon 939 bin olan istihdamımız
2022 yılı üçüncü çeyreğinde 2 milyon 848 bin kişi artarak
30 milyon 787 bin kişiye çıkmış, ekim ayı
itibarıyla da 31 milyon 200 bin seviyesiyle tarihî zirveye
ulaşmıştır.
Türkiye daralan küresel
ekonomiye rağmen yeni pazarlarla ihracattaki
başarısını sürdürmüş, her ay ihracat rekorları
kırmış, 2021 yılında küresel ihracattan
aldığı payını ilk defa yüzde 1in üzerine
çıkarmıştır. Kasım ayında ihracatımız
yıllık 253 milyar doları aşarak cumhuriyet tarihinin en
yüksek seviyesine ulaşmıştır. İthalat ise yüksek
enerji fiyatları sonucunda yıllık 360 milyar dolara
çıkmıştır. Türkiyenin küresel turizminden
aldığı payın İspanyanın önüne geçtiği 2021
yılının ardından yanı başımızda
yaşanan savaşa rağmen yıl sonu turizm gelirimizin 46 milyar
dolara, ziyaretçi sayısının da 51,5 milyona çıkacak
olması önemli bir başarıdır. Yurt dışı
müteahhitlik sektörümüz de küresel başarısını devam
ettirmekte 2022 Eylül ayı itibarıyla 40,4 milyar dolar gelir elde
edilmiş bulunmaktadır.
İktisadi faaliyetteki
güçlü toparlanmaya, ihracat, turizm ve yurt dışı müteahhitlik
hizmetlerindeki gelir artışına karşın küresel emtia
fiyatlarındaki aşırı yükseliş ve enerji
ithalatçısı bir ülke olmamız, cari dengemizin 2021
yılı olumlu performansının sürmesini geciktirmiştir.
Cari açık enerji ithalatına bağlı olarak artmış,
ekim ayında yıllık 43,5 milyar dolar olmuştur. Enerji ve
altın hariç cari işlemler hesabımız ise 49,5 milyar
dolarlık fazlaya ulaşmıştır.
Türkiye, bir taraftan yüksek
oranda büyüme sağlarken diğer taraftan bütçe açığı ve
borçlanmada önemli oranda düşüş sağlamayı da
başarmıştır. Harcamalarda ortaya konulan ihtiyatlı
duruş, kamu maliyesinde birçok gelişmiş ülkeden daha iyi
performans gösterilmesini sağlamıştır. Vazgeçilen bütçe
gelirlerine rağmen 2021 yıl sonu bütçe açığının
gayrisafi yurt içi hasılaya oranı, orta vadeli programda yer alan
hedefin ve Maastricht Kriterlerinin altında kalarak yüzde 2,8
olmuştur. 2022 yılında da yüzde 3,5luk hedefin altında bir
açığın gerçekleşmesi beklenmektedir. Nitekim kasımda
bütçemiz 108,3 milyar lira fazla vermiş ve ocak-kasım dönemi
açığı 20,4 milyar liraya gerilemiştir.
Türkiye; kamu
borçluluğu, hane halkı borçluluğu ve reel sektör borçluluğu
bakımından da en az borçlu ülkeler arasında yer almaktadır.
Ülkemizin AB tanımlı genel yönetim borç stokunun millî gelire
oranı yüzde 39,3tür. Bu oran yüzde 60 olan Maastricht Kriterlerinin ve
yüzde 86,4 olan güncel AB ortalamasının oldukça altındadır.
Bankacılık sektörümüz, güçlü sermaye yapısına ve yüksek
aktif kalitesine sahiptir. En önemli sağlamlık göstergelerinden olan
sermaye yeterliliği oranı, ekim ayı itibarıyla yüzde
19,23le standart oranların üzerinde, yüksek bir düzeydedir. Kredilerin
takibe düşme oranı yüzde 2,23le oldukça düşük bir riskliliğe
işaret etmektedir. 2021 Aralık ayında yüzde 69 olan döviz
tevdiat hesaplarının toplam mevduat içerisindeki payı,
liralaşma stratejisiyle birlikte 2022 Aralık ayının ikinci
haftasında yüzde 49a gerilemiştir.
Türkiye ekonomisine güvenin
bir sonucu olarak sermaye piyasalarımızda olumlu gelişmeler kaydedilmiş,
yatırımcıların piyasalara talebi artmıştır.
Cazibesine ve saygınlığına gölge düşürülmeye
çalışılsa da işlem hacmi açısından küresel
ölçekte dikkat çeken Borsa İstanbula bizim güvenimiz tamdır; yerli ve
yabancı yatırımcılar için de en güvenli limandır.
Bu gelişmelerle birlikte
küresel ekonomide yaşanan arz talep dengesizliği, başta enerji
ve gıda olmak üzere emtia fiyatlarında gözlenen artışlar,
tedarik zincirlerindeki bozulmalar, taşıma maliyetlerinin yükselmesi
ve jeopolitik riskler ülkemizde de enflasyonist bir dalga
yaratmıştır. Türkiye enflasyonla mücadele adına önemli
tedbirler alırken bir yandan da gelir artırıcı
politikalarla hiçbir vatandaşımızı enflasyona
ezdirmemiştir.
Bu kapsamda asgari ücret ile
memur ve emekli maaşlarında, elektrik, doğal gaz ve
tarımsal desteklerde, sosyal yardımlarda ciddi oranlarda
artışlar yapılmıştır. Ayrıca, konut kira
artışları yüzde 25le
sınırlandırılmış, cumhuriyet tarihinin en
kapsamlı konut projesiyle fiyat artışlarının önü
kesilmek istenmiştir. Harcama tarafında ise başta gıda ve
temel tüketim mallarında yapılan vergi indirimleri ve sübvansiyonlar
aracılığıyla vatandaşlarımızın
alım güçleri desteklenmiş, temel ürünlere erişimi
kolaylaştırılmıştır.
Dış ticaret
tedbirleriyle de arz kısıtlarının hafifletilmesini
sağlamaya dönük enflasyonla mücadele önlemleri hayata geçirilmiştir.
Yapılan mücadele sonuç vermeye başlamış ve enflasyon
düşme eğilimine girmiştir. Merkez Bankası, TÜFEnin 2022de
yüzde 65,2 2023te ise yüzde 22,3 oranında gerçekleşeceğini
tahmin etmiştir. Millî birlik ve dayanışma
anlayışıyla enflasyonun da üstesinden gelinecek, haksız
fiyat artışlarıyla vatandaşımızın helal
kazancına el uzatanlardan da hesap sorulacaktır.
Değerli milletvekilleri,
kim ne derse desin küresel gelişmeler ve mukayeseli değerlendirmeler,
Türkiye ekonomisinin giderek güçlendiğini ve güven
kazandığını, pozitif yönlü
ayrıştığını göstermektedir. Türkiye, büyüyen,
istihdam yaratan, ihracat rekorları kıran, gelir
dağılımını daha adaletli hâle getiren en az borçlu
ülkelerden biridir. Aynı zamanda da terörle kararlı mücadelesini
sürdüren, egemenlik haklarımızdan taviz vermeyen huzurlu bir ülkedir.
Ekonomik ve sosyal gelişmelerdeki bu olumlu seyir, şüphesiz
ülkemizdeki demokratik, siyasi istikrarın sürdürülebilir olmasına
bağlıdır. Türkiye, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemiyle demokratik istikrarı yakalamıştır ve bundan
geriye dönüş de olmayacaktır. İstikrar sürecek, Türkiye
yükseldikçe yükselecek, aziz milletimiz, yabancı başkentlerde gelecek
arayanlara, küresel senaryolara bel bağlayanlara fırsat
vermeyecektir.
Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemiyle her sıkıntıyı aşmayı
başaran Türkiye, bundan sonra da tüm zorlukların üstesinden
gelecektir. Türkiye, Cumhur İttifakı birlikteliğinde, millî hedefler
doğrultusunda yoluna devam edecek, fırsat ve imkânları
değerlendirerek lider ülke olma hedefini adım adım gerçeğe
dönüştürecektir. Bunun için Türk milleti ortak paydasında
buluşmak, devletimize, milletimize, demokrasimize ve ahdî
haklarımıza sahip çıkmak, Türkiyenin kutlu geleceğinin
inşasına odaklanmak yeterli olacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak Önce ülkem ve milletim düsturuyla 2053te süper güç Türkiye için
gayret gösterecek, milletimizin hayrına olan her işin yanında
olmaya devam edeceğiz. Zaman Türkiye zamanıdır, yüzyıl
Türkiyenindir. Bu bütçe, millî yükselişin ve Türkiyenin onurlu
geleceğinin destekçisidir.
Bu düşüncelerle 2023
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine kabul oyu vereceğimizi bir
kez daha vurguluyor, bütçelerin ülkemize ve milletimize hayırlı
olması dileğiyle sizleri ve muhterem
vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. (MHP ve
AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli
arkadaşlar, şimdi Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
ilk söz, Mersin Milletvekili Sayın Fatma Kurtulana aittir.
Buyurun Sayın Kurtulan.
(HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz otuz dakikadır.
HDP GRUBU ADINA FATMA
KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen değerli
halkımızı, cezaevlerinde tutuklu bulunan tüm
arkadaşlarımızı saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Bugün Ezidi
halkımızın "Cejna Ezi" bayramıdır. Ezidi
halkımızın bayramını da kutluyorum.
Değerli milletvekilleri,
Parlamentonun faaliyetleri arasında bütçe ve bütçe görüşmelerinin
önemli bir yeri var. Bütçe halkındır, bütçe hakkı halka aittir;
Parlamentoların varlık amacı da halktan aldığı
yetkiyle halk adına bütçeleme yapmaktır ancak bu hak, AKP iktidarında
gasbedildi ve biz bu Parlamentoda iki ay boyunca iktidarın ve
yandaşlarının rant bütçesini görüştük. Bir kez daha bütçe
hakkının halk için kullanılmadığını gördük.
Halka ait kaynakların, özü itibarıyla bir avuç sermayedara nasıl
peşkeş çekildiğini gördük.
Yine, iktidarın
muhalefetin tek bir önerisini dikkate almadığını gördük. Bu
anlamda halkımıza vereceğimiz bir tek müjde var; bu bütçenin
iktidarın son bütçesi olduğudur. Bir yıl sonra halkın
bütçesini hep birlikte yapacağız, bu rant ve talan düzeni bitecek,
sizlerden toplanan vergiler sizlere geri dönecek.
Değerli milletvekilleri,
büyük bir ekonomik iflasın içerisinde AKP iktidarı ile küçük
ortağının son ve telaşlı nefeslerini duyduğumuz
bir bütçe sürecini geride bırakıyoruz. Komisyon sürecinden Genel Kurul
sürecine kadar yaklaşık kırk beş gündür bozuk bir kaset
gibi 2002 yılı nakaratını tekrarlayan Bakanlar ve
milletvekilleri, hiçbir şey söylemeyerek Türkiye'nin iflasına, derin
ekonomik krize, açlığa, yoksulluğa, borçluluğa dair tek bir
kelam etmediler. Türkiye büyüyor. dediler, halkın küçülen sofrasından
bahsetmediler. Büyüyen borçlardan, binalara sığmayan icra
dosyalarından, büyüyen sefaletten hiç bahsetmediler. Türkiye ihracat
rekorları kırıyor. dediler, ithalat batağına
batmış, üretmeyen Türkiye'den bahsetmediler. İstihdam
artıyor, işsizlik azalıyor. dediler, 10 milyonu aşkın
işsiz yurttaştan, yağmalanan İşsizlik Fonundan,
kadın işsizliğinden bahsetmediler. Açlıktan uyuyamayan,
yokluktan sokağa çıkamayan milyonlarca yurttaştan hiç söz
etmediler.
Sonuç olarak 2023
yılı bütçesinde kulağını muhalefete tıkayan,
demagoji içerisinde debelenen iktidar ve küçük ortağının
söyleyecek hiçbir şeyinin kalmadığını kırk
beş gündür burada, utanç içinde izliyoruz. Bu bütçe, bir seçim
bütçesidir. dedik Bu bütçe, bir çıkar bütçesidir. dedik. Bakın, 7
milyonu aşkın asgari ücretli emekçi, insan onuruna yaraşır
bir ücret talep ediyor. 2023 yılı asgari ücret tespiti için
görüşmeler, 7 Aralıkta başladı. Açlık
sınırının 7.787 TL, yoksulluk sınırının
26.123 TL olduğu 2022 yılı Türkiyesinde gerçek rakamları
telaffuz etmekten imtina eden bir AKP iktidarı ve onun güvencesi
altında olan işverenler var.
Geçen yıl, burada asgari
ücretin 2022 yılı için 5.500 TL olması gerektiğini
söylemiştik. Bu rakamları Halkların Demokratik Partisi olarak
ifade ettiğimizde, AKP sıralarından Nerede
yaşıyorsunuz, siz de iyi uçuyorsunuz! diye bağıran onlarca
milletvekili vardı. Ne oldu? Altı ay dolmadan bir ek bütçeye ihtiyaç
duyuldu. Ne oldu? 4.250 TL yaptığınız asgari ücret
altı ayda eridi, kül oldu. Altı ayda HDPnin siyasi öngörüsü ve muhalefetine
yenildiniz. Bugün de yine sayenizde asgari ücret, açlık
sınırıyla başa baş gidiyor. Asgari ücretin açlık
sınırı seviyelerinde dolaşmasına izin
vermeyeceğiz. HDP olarak, asgari ücretin en az 12.500 TL olması
gerektiğini belirtiyoruz. Şunu da hatırlatalım: Bizler,
Türkiye'nin bütün emekçileri bu topraklarda yaşıyoruz; bu topraklarda
emek verip alın terimizi bu topraklarda siliyoruz; asıl size
soruyoruz: Siz nerede yaşıyorsunuz? Hangi adalarda, hangi
denizaşırı ülkelerde nakit transferleriyle uğraşıyorsunuz?
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün yoksulun ekmeğini pişiren
ateşe kadar vergi alınıyor. Çiftçi, esnaf; neredeyse günlük
haraç öder hâle getirildi. Vergi düzeni, nefes alan herkesi ve her şeyi
kapsayacak kadar büyüdü. Bu, büyüyen devletin değil yoksullaşan,
çürüyen, enflasyona yenilmiş devletin hazin tablosudur. Sözde önlemler
alınarak yama politikalarıyla batış örtbas edilemez.
Ekonomik sorunları gerçekten çözmek yerine sadece halkın öfkesini
hayalî hedeflere yönlendirecek politikalar anlatılıyor,
uygulanıyor. Tavan yapan ekmek ve gıda fiyatlarıyla mücadele
yerine, aç olduğunu söyleyenlerle mücadele eden bir akılla
karşı karşıyayız.
Bu popülizm, bu
pahalılığı hem de kıtlığı daha da
derinleştirmeye devam ederken bundan en fazla yine yoksulun
etkilendiğini görmüyor. Bir avuç zenginin şatafatıyla büyülenip
her şeyin yolunda olduğunu söyleme riyakârlığına
düşebiliyor. Bundandır ki bugün makbul vatandaş, asla ekmek
talebinde bulunmayan sadece alkışlayan vatandaş olarak tasvir
ediliyor.
Hani Hazine ve Maliye
Bakanı utanmadan Fakire fukaraya vermek, bereket getirir. diyor ya
bilerek, isteyerek, çalıp çırparak yaratılan sefaletin yükünü
yine vatandaşa yüklüyor. Ortada emekçilerden, emeklilerden, memurlardan,
gençlerden, kadınlardan çalınan koca bir vergi serveti var, ortada
bir hırsız var. Bakın, 2022 yılı ilk on ayında
ucube bir icat olan kur korumalı mevduat sisteminde hazineden 90 milyar TL
üzerinde harcama yapıldı. Servetine servet katan zenginleri yine
vatandaşın vergileriyle besliyorsunuz. İşte AKP
iktidarının ekonomi tercihleri ve sonuçları bu şekilde.
Halkların Demokratik
Partisi olarak adil gelir dağılımını esas alan bir
bütçeyi HDP yönetiminde hayata geçireceğiz. Bu sebeple Türkiyede asgari
ücretle çalışan emekçi sayısı azami yüzde 10
olacaktır. Kayıt dışı ve güvencesiz çalışma
şartları ortadan kaldırılarak insan onuruna
yaraşır bir gelirle çalışma koşulları ve sosyal
politikalar tesis edilecektir. Alt gelir gruplarının gelirini
artırmak amacıyla bütçeden pay ayrılacaktır. Gelir
dağılımındaki adaletin sağlanması amacıyla
alt gelir gruplarının üzerindeki vergi yükünü azaltacak politikalar
devreye konulacaktır.
Değerli milletvekilleri,
Türkiyede yargının geldiği durum içler acısı. Sadece
Kobani davası denen akıl tutulması kumpasa bakmak bile
yargının nasıl da sopa olarak kullanıldığını,
kişilerin elinde oyuncağa döndüğünü anlamaya yeter. Kobani
olayları ne zaman yaşandı? 2014. Dosyada görevlendirilen 5
savcı, 2019a kadar kalem dahi oynatmadı ama 2018 seçimlerinde
Erdoğan, Kobani olaylarını seçim malzemesi yapınca, Ahmet
Altun adlı savcı, dosyaya özel olarak atandı. 2019
yılında dosyaya gizlilik kararı verildi ve olaylar gelişti.
3.350 sayfalık iddianame hazırlandı ve hukuk
kırımı başladı.
Dava dosyası, 200ü
aşkın klasörden oluşuyor. Davanın bir haftalık
kısa bir zamanda mahkeme heyeti tarafından kabul edilmesi hukuk
kırımı değil midir? Delil üretmek için dört
yıldır hiçbir tanık olmayan dosyaya 2 gizli, 2 açık
tanık konulması hukuk kırımı değil midir?
Savcının dosyada unuttuğu kumpas belgesine ne diyelim? TEMden
gelen bu belge, kumpasın nasıl kurgulanabileceğini,
vekillerimizin kumpasla nasıl tutuklanabileceğini, kapatma
davasına giden yolun bu şekilde nasıl
aşılabileceğini belgeleyen bir belge; alın size, hukuk
vahşetinin, kepazeliğin, rezilliğin belgesi.
Yargılama
aşamasına girmiyorum bile; savunma hakkının
kısıtlanmasından, Mahkeme Başkanının çete örgütü
lideri çıkmasından, yargılamanın olağanüstü bir
hızla yürütülmesinden tutun da tanıkların yönlendirilmesine
kadar türlü türlü hukuksuzlukla karşılaştık.
Kumpasın devamı
olan kapatma davası da çok farksız değil, tam bir tesadüfler
davası. İlk tesadüf, ilk iddianamenin Anayasa Mahkemesine MHP Genel
Kongresi'nden bir gün önce verilmesi; ikinci tesadüf ise ikinci iddianamenin
HDPnin Türkiye'de seçim dengelerini değiştirdiği ve AKP'yi ilk
defa iktidardan düşürdüğü, seçimin yapıldığı 7
Hazirandı. AKP hukuku, tesadüfleri sever olsa gerek ki kapatma
davası, iktidarın kendisi küçük, yaygarası büyük
ortağı MHP'nin HDP kapatılsın. diye yargıyı
yönlendirmesinden sonra açıldı.
Sırf ekonomiyi
eleştirdiği için gözaltına alınanlardan tutun da Kimyasal
silah araştırılmalı. diyen TTB Başkanı
Sayın Şebnem Korur Fincancının tutuklanmasına, kumpas
davalarından tutun AİHM kararlarının uygulanmamasına,
OHAL Komisyonundan cezasızlık kararlarına kadar, cezaevlerini
Kürtlerle ve muhaliflerle doldurulmasından siyasi soykırım operasyonlarına
kadar, yargıda çeteleşmeye kadar hukuk devletinin esamesinin
okunmadığı bir döneme geçildi ama biliyoruz ki kopara kopara
zehirli meyve veren ağaca çevirdikleri hukuk, er ya da geç, bu talan,
yolsuzluk ve adaletsizlik iktidarını zehirleyecektir. (HDP
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
hepimizin gördüğü gibi bu Meclis çatısı altında Kürt
sorununun konuşulmadığı tek bir gün bile yok çünkü Kürtlere
dönük hak ihlallerinin gerçekleşmediği, haklarının gasbedilmediği,
Kürtlerin katledilmediği, işkenceye uğramadığı
tek bir gün yok, hatta bu kürsüde dahi kof milliyetçi bir hamasetle Kürt
halkına, Kürt kimliğine nefret ve düşmanlığın
kusulmadığı tek bir gün bile yok. Bunlar sadece Kürtlere mi
yapılıyor ya da sadece Kürt sorununu mu konuşuyoruz? Elbette ki
hayır. Her gün bu Kurulda işçilere, emekçilere, işsizlere,
emeklilere, EYTlilere, Alevilere başta olmak üzere kültür ve inanç
kimliklerine, öğrencilere, kadınlara, LGBTİ+lara, gençlere,
mültecilere, çocuklara yönelik hak ihlallerini, temel haklarının
gasbedilmesini konuşuyoruz.
Bakın, çok uzağa
gitmeden bizim eleştirilerimizi kabul etmeyen Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktay bütçe açılışını
şu sözlerle yaptı: Bu bütçe, Millî Muharip Uçakın, KIZILELMAnın,
yeni tip denizaltılarımızın, siper füzemizin, çıkarma
gemimizin bütçesidir. dedi. Yani tamamen savaşa odaklı bir akıl
söz konusu. Defalarca dile getirdik; savaşla, çatışmayla,
öldürmekle, cezaevleriyle bu sorunun çözülemeyeceğini, aksine gittikçe ağırlaşacağını
ve tüm topluma kaybettirdiğini defalarca dile getirdiğimiz gibi.
Burada Türkiye
halklarına sesleniyoruz: Kürt sorunu bu ülkenin en eski, en temel
sorunlarından biridir. Bu sorun demokratik müzakere yöntemiyle
rahatlıkla çözülebilir ama savaş ve çatışmada ısrar
edildiği için hem çözülemiyor hem de yeni birçok sorunun da ortaya
çıkmasına neden oluyor. Bugün özendiğimiz, zengin ve refah
seviyeleri yüksek, dünyanın en gelişmiş demokrasilerine, insan
haklarına sahip, basın özgürlüğünün gelişmiş
olduğu, kadın haklarının güvence altına alındığı,
çocukların okullara aç gitmediği, 6 yaşında
evlendirilmediği ülkelere bakalım. İngiltere, İspanya,
Fransa başta olmak üzere birçok ülke, ulus devlet olduktan sonra
dıştaladığı kimlikleri savaşla, baskıyla
dize getireceklerini, yok ederek çözeceklerini düşünüp bu yöntemleri
denediler ama yanıldıklarını görüp çözüm geliştirmek
zorunda kaldılar. Esas olarak bu sorunlarını çözdükten sonra
diğer sorunlarını kolayca çözdüler ve geliştiler çünkü tek
ve gerçek çözümün diyalog, müzakere ve eşit yurttaşlık
olduğu, bunun dışında uygulanan tüm yöntemlerin acı,
yıkım ve yoksulluk getirdiği anlaşıldı.
2013 yılında, Kürt
sorununun demokratik çözümü konusunda en azından diyalog
kanallarının açılmasının, bu sorunun toplum
tarafından savaş ve ölüm dışında
barışçıl yöntemle tartışmasının zemini
açılmıştı. İmralı'daki
ağırlaştırılmış tecrit aralanınca
Sayın Öcalan'la geliştirilen diyalog süreci milyonlara umut
olmuştu. Silahların sustuğu bu kısa dönemde dahi her
şeyden önemlisi cenazeler gelmemiş, toplum biraz da olsa nefes
almış ve barışın mümkün olabileceği tüm toplumsal
kesimler tarafından görülmüştü. Bu açıdan 2013 Nevrozunda
okunan çözüm deklarasyonu, Dolmabahçe mutabakatı ve partimizin Eylül
2021de demokrasiye, adalete ve barışa çağrı deklarasyonu
yani tutum belgemiz, ülkenin tüm sorunlarında olduğu gibi Kürt
sorununun demokratik zeminde çözümünün de tarihsel çağrı
metinleridir.
Partimiz halklara umut olan
2013 Nevroz deklarasyonunun arkasındadır.
Yayınladığımız tutum belgemiz temel tutum belgemiz
olmaya devam ediyor. Bu yüzden Tecrit kaldırılsın,
barışa giden yol açılsın. diyoruz. (HDP
sıralarından alkışlar)
Temel insan hakkı olan
toplumun barış hakkını hep birlikte inşa edebiliriz.
Tüm ülke halklarını da bizleri kutuplaştıran ve
ayrıştıran, geçmişimizi aldığı gibi
geleceğimize de ipotek koyan; bize acı, ölüm ve yoksulluk
dışında hiçbir şey getirmeyen bu savaşa ve
çatışma politikalarına Dur! demeye, savaş
politikalarında ısrarın en büyük sembolü olan tecride
karşı durmaya; demokratik çözümden, müzakereden ve diyalogdan yana
tavır almaya davet ediyoruz. (HDP sıralarından
alkışlar)
Değerli
halkımız, Türkiye halkları bugün hukukun üstünlüğünü,
demokratik katılımı, insan hak ve özgürlüklerini güvenceye alan,
insan onuruna yaraşır bir yaşamın teminatı olan
demokratik bir anayasa özlemi içindedir. Bildiğimiz gibi 21
Anayasasının yerel yönetimlere öncelik veren görece demokratik ruhu,
cumhuriyetin ilanı sonrası adım adım ortadan
kaldırıldı. Rejimin kurumsallaşmasıyla bu topraklarda
yaşayan bütün halk ve inançlar Türklük sözleşmesi etrafında yok
sayıldı. Dıştalayıcı ve inkârcı rejim,
sürekli kriz hâlinin olgunlaştırdığı bir girdap
içerisindedir. Demokratik ulusun ve bu toplumsal yeniden kuruluşun
içerisinde hayat bulacağı demokratik cumhuriyetin inşa edilmesi
bir zorunluluktur. Demokratik cumhuriyetin inşasında en önemli
adımlarından biri olarak yeni bir demokratik sözleşmeyi yani
demokratik bir anayasayı öngörüyoruz.
Herkesin kabul ettiği
bir şey var: 12 Eylül darbe anayasası, bugün başta Kürt sorunu
olmak üzere, siyasal alandan toplumsal alana kadar bütün sorunların
çözümünün ve cumhuriyetin demokratikleşmesinin önündeki en büyük engeldir.
Toplumsal barışın sağlanması, köklü sorunların
çözüme kavuşması için farklılıkları zenginlik olarak
gören, demokratik kazanımları geliştiren, toplumsal
mutabakatı esas alan sivil, demokratik ve özgürlükçü bir anayasa en acil
ihtiyaçtır. (HDP sıralarından alkışlar)
Türkiye siyaseti
yıllardır iki kutba sıkıştırılıyor,
sizlerden de bir tercihte bulunmanız isteniyor: Bir tarafta, ülkedeki her
alandaki krizin ve yıkımın mimarı olan statükocu iktidar,
diğer tarafta, gerçekte hiçbir şey vadetmeyen restorasyoncu muhalefet
var. Bu iki bloka da mecbur değiliz. Halklar, inançlar, ezilenler,
kadınlar, gençler, emekçiler, ekoloji mücadelesi yürütenler; tüm
dışlananlar demokratik değişim taleplerini dile
getiriyorlar. Ortak yeni yaşam hattı olan üçüncü yol siyasetimizle
biz bu talepleri hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Bizim için üçüncü yol
siyaseti sadece siyasi alanda değil, toplumsal, iktisadi, toplumsal
cinsiyet, emek ve ekoloji gibi bütün alanlarda yeni bir siyaseti ve
yaşamı inşa etme iddiasındadır. Bu yol, Türkiyeyi
demokratikleştirecek ve yapısal sorunlarını çözecek tek
yoldur.
Değerli milletvekilleri,
kadına yönelik şiddet katliam düzeyinde. Her gün en az 2 kadın
katlediliyor ya da şüpheli şekilde hayatını kaybediyor.
Rakamlar kamuoyundan gizleniyor. Kadın kurumları bu rakamları
kaydediyor, görünür kılıyor ve mücadele ediyor. Bu nedenle bu
kurumlar da şiddetin hedefinde. Dişimizle tırnağımızla,
dayanışmayla kadın katillerinin davalarında kenetleniyoruz,
hep birlikte birbirimizin sesi oluyoruz. Toplumsal yaşamda da
kadınlar görmezden geliniyor. Kadınlar erkeklere göre kamusal
hizmetlerden de daha az yararlanıyor. Kadın istihdam oranı
TÜİK'in çarpıtılmış rakamlarında bile yüzde 26,
üstelik bunun içerisine 15 yaş üstü işçileştirilen çocuklar da
dâhil.
Sevgili kadınlar,
sevgili kız kardeşlerim; konuşmamın başında da
kullandığım bir ifade vardı: Bütçe hakkı. Bütçe
hakkı dedim, bu tanımı aklımızda iyice tutalım
ve bırakmayalım. Bu karanlık tabloda da görülüyor ki bu bütçede
kadınlar yok. Kadınları görmeyen bütçeyi de bu karanlık
tabloyu da kabul etmiyoruz. (HDP sıralarından alkışlar) Bu
nedenle, yıllardır toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe diyoruz.
41 ülkede bu denendi ve başarılı oldu. Bütün kurumların
bütçesi toplumsal cinsiyete duyarlı olmalı. diyoruz. Kamu
kaynakları eşitliği sağlanmalıdır, şiddetle
mücadele edilmelidir. Bakın, HDP belediyelerinin tamamında toplumsal
cinsiyete duyarlı bütçelemeyi hayata geçirdik. HDP yönetiminde de kamu
bütçesinin eşitliği sağlaması için merkezden yerele kadar
toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeyi hayata geçireceğiz. Biliyoruz ki
biz kadınlar her neyi aklımıza yazdık ise hayata geçirme
kudretine de sahibiz. (HDP sıralarından alkışlar)
(*)
sloganı şu an dünyanın her yerinde, her dilde
yankılanıyor, enternasyonal kadın mücadelesine güç veriyor,
kadın mücadelesine ışık tutuyor. İran'da
(*) diyen kadınlar, dünyanın
diğer ucunda
(*) diye
haykırıyor. (HDP sıralarından alkışlar)
Kadınlar içerisinde özgürlük tutkusuyla Femmes, vie, liberte
şarkısını söylüyor. Faşizme karşı bugün
dünyanın her yerinde en görkemli mücadele, kadın, yaşam ve
özgürlük mücadelesidir. Bu emek ve özgürlük mücadelesinin bileşkesidir.
Buradan, erkek egemen
iktidara sesleniyorum, şunu unutmayın: Tüm haklarımızla
beraber vardık, varız ve var olacağız. (HDP
sıralarından alkışlar) Eş başkanlık
sistemini siyasetin her kademesinde hayata geçireceğiz. Ve tüm
kadınlara sesleniyorum: Hep birlikte ortak mücadelemizle İstanbul
Sözleşmesi'ni geri getirecek ve uygulayacağız. (HDP
sıralarından alkışlar)
Bizler zulüm perdesini
yırtanlarız, bizler cesareti kuşananlarız, yaşamı
savunanlarız, özgürlüğü inşa edenleriz. Demokratik ve kadın
özgürlükçü bir toplumu inşa edecek kudretimiz ve cesaretimiz var. Binbir
emekle elde ettiğimiz kazanımlarımıza iktidarın el
koymasına asla müsaade etmeyeceğiz. Kazanımlarımız
için, kadına yönelik şiddete karşı durmak için mahkeme
önlerinde, alanlarda, fabrikalarda, tarlalarda, sokaklarda, cezaevlerinde ve
hatta bu Mecliste Leyla Güven, Semra Güzel, Salihe Aydeniz şahsında
mücadele ettik, etmeye devam edeceğiz. (HDP sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
Türkiye'de toplumsal, siyasal, iktisadi ve toplumsal cinsiyet alanında
yaşanan krizlerden en çok çocuklar etkilenmektedir. AKP Türkiyesinde
çocuklar tehlikededir. Türkiyeli milyonlarca çocuk, bugün işçilik, zorla
çalıştırılma, istismar, madde bağımlılığı,
şiddet ve yoksulluk gibi sorunlarla karşı
karşıyadır. Buna rağmen, bütçe kesintilerinden öncelikle bu
kesime yönelik hizmetlerde kesinti olmaktadır. Bu nedenle çocuklara
yönelik bütçeleme oldukça önem arz etmektedir.
Bu Meclisin ne yazık ki
bir çocuk politikası yoktur. H.K.G.nin maruz kaldığı
şiddet gibi Türkiyeyi sarsan vakalar dışında bu Mecliste
çocuk gündemi açılmamaktadır. İki yıldır bilinen
vahşete dair tek bir adım atılmamış, âdeta
istismarın boyutu arttıkça saklama gayreti de
artmıştır. Üstelik, failler yine korunmuş, sistematik
istismar en yetkili ağızlarca sıradanlaştırılmaya
çalışılmıştır. Bizlerin bu ve buna benzer
vahşetleri araştıracağı Meclis bünyesinde bir komisyon
dahi bulunmamaktadır. Çocuk politikası inşa eden veya
çocukların sorunlarını merkezine alan bir ihtisas komisyonu hâlâ
kurulmamıştır. 23 milyona yakın çocuk nüfusu var ancak
gerekli yasal düzenlemeleri yapacak, çocukların karşı
karşıya olduğu yapısal sorunlara yapısal çözümler
üretecek daimî bir çocuk komisyonu Meclis bünyesinde yoktur.
Çocukların bugünü ve
geleceği için tek bir kuruş içermeyen bu bütçe kabulümüz
değildir, olamaz. Bu coğrafyayı çocuklar için yaşanabilir
kılacak bir bütçeyi seneye bugünlerde birlikte
hazırlayacağız, buna inanın. (HDP sıralarından
alkışlar)
Bu vesileyle ifade etmek
isterim ki halkımızın, yoksulluğun, işsizliğin,
baskının, yasakların, yıkımın, sefaletin,
ayrımcılığın, şiddet sarmalının içinde
hayatta kalmaya çalıştığı bu ülke, her türden kaynak açısından
oldukça zengin bir ülke. Ancak, bu kaynaklar ve milyonların emek ve
birikiminin ürünü olan toplumsal zenginlik, yüz yıldır halkın
değil iktidarın hizmetinde, tekelinde; bu zenginlik, yirmi
yıldır ise sarayın rejiminin etrafında birikmiş
durumda.
Değerli
halkımız, bizler, Türkiye'nin önünün açılması, yapısal
sorunların ve bütün krizlerin çözülmesi için açık ve net bir programa
sahibiz. Türkiye'nin temel sorunlarının başında
haksızlık ve adaletsizlik geliyor. Bu ülkede hak arama
özgürlüğünü, eşit ve adil yargılamayı ve yargı
bağımsızlığını hayata geçireceğiz.
Temel hak ve özgürlükleri savunacağız, koruyacağız. Temel
hakları güvence altına alacağız. Mevcut Anayasa, eşit
yurttaşlık değil ayrımcılık üreten bir
anayasadır. Yönetime geldiğimizde ilk işimiz, bütün
yurttaşları kapsayan, evrensel temel hak ve özgürlüklere dayalı,
etnik inanç ve kültürel farklılıkları eşit yurttaş
kabul eden demokratik bir anayasayı hayata geçireceğiz. Türkiye'yi
tek adam rejiminden kurtaracağız. (HDP sıralarından
alkışlar) Merkezî yönetimi kuvvetler ayrılığıyla
dengeleyeceğiz. Kürt sorununu çözeceğiz. Kürt sorunu ülkedeki bütün sorunlara
kaynaklık etmektedir. Bu sorunun demokratik, barışçıl
çözümünü diyalog ve müzakereyle sağlayacağız. (HDP
sıralarından alkışlar) Ana dilinde eğitimi hayata
geçireceğiz. Hiçbir dilin ayrımcılığa
uğramadığı, her dilin yaşam bulduğu bir
Türkiye'yi inşa edeceğiz. Eğitim ve sağlık gibi
kamusal hizmetlerin tamamını ana dilinde sağlayacağız.
Savaşa son verecek, barışı büyüteceğiz. Savaş, bu
ülkede iktidarların varlık aparatı işlevi görüyor. Sürekli
bir biçimde sanal bir beka tehdidi yaratılmakta ve savaşa gerekçe
üretilmektedir. İçeride, dışarıda ve komşularla
barış politikasını hayata geçireceğiz. Bu ülkeyi
yoksulluktan kurtaracağız. HDPnin hayata geçireceği ekonomi
programıyla krizi çözeceğiz. Bütçe var, bütçe tercihleri
yanlış; ülkenin kaynaklarını savaşa, ranta, talana,
yandaşa ve tek adama değil, aş ve iş için
kullanacağız. Rant çarkına son verecek, kaynakları halk
için eşitçe bölüşen demokratik ekonomi modelini hayata
geçireceğiz.
Bu rejim kadın
düşmanıdır, toplumsal cinsiyet özgürlüğü
düşmanıdır. HDP yönetiminde erkek egemenliği ve
cinsiyetçilikle mücadele edeceğiz. Kadına yönelik her türden
şiddete son vereceğiz. Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçelemeyi
hayata geçireceğiz. Gençleri bugünün öznesi olarak görmeyen siyasete son
vereceğiz. HDP yönetiminde gençler gelecek tahayyülünün nesnesi
değil, bugünün politik özneleri ve aktörleri olacak. Gençlerin
eğitim, istihdam, kültürel ve gündelik hayata dair her türlü sorununu
çözeceğiz. (HDP sıralarından alkışlar) HDP, bir
çocuğun daha güvencesiz bir ortamda şiddet sarmalında, yoksulluk
içinde ayrımcılığı deneyimleyerek büyümesine izin
vermeyecek. Türkiyede tüm bakanlıklar nezdinde çocuklara duyarlı
bütçeleme hayata geçirilecek. Eğitimin her düzeyinde devlet
okullarında çocukların beslenme ihtiyaçları ücretsiz
karşılanacak.
HDP, doğayı sonsuz
bir sömürü kaynağı olarak gören anlayışa son verecek.
Doğa talanını, rantı, ekolojik yıkımı derhâl
durduracağız. Kapitalist talana karşı demokratik, ekolojik
bir toplumu inşa edeceğiz.
İnançların özgürce
yaşamasını güvence altına alacağız. Yaşayan
bütün inançların kamu bütçesinden yararlanacağı, hiçbir
inancın kamusal alanda ayrımcılığa
uğramadığı bir sistem kuracağız.
Herkes bilmelidir ki
demokrasiyi hâkim kılacak, toplumsal cinsiyet özgürlüğünü örecek,
toplumsal barışı inşa edecek, hak, hukuk ve adaleti
sağlayacak siyaset HDP siyasetidir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Şimdi
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına ikinci söz, Grup Başkan
Vekili İstanbul Milletvekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç'a aittir.
Buyurun Sayın Oluç. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz otuz dakikadır
HDP GRUBU ADINA HAKKI SARUHAN
OLUÇ (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri,
ekranları başındaki değerli halklarımız; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Şu anda cezaevlerinde
haksız ve hukuksuz olarak rehin tutulan, bizleri izleyen Selahattin
Demirtaş, Figen Yüksekdağ, İdris Baluken, Gültan
Kışanak ve Selçuk Mızraklı şahsında tüm
seçilmişlerimizi ve üyelerimizi sevgiyle ve saygıyla
selamlıyorum. Hepimizin onurusunuz. (HDP sıralarından
alkışlar)
Bugün, Ezidi
halkının Ezi Bayramı. Dünyanın her yerindeki Ezidi
halkının bayramını yürekten kutluyoruz.
Sayın vekiller, bütçe
sürecinde bir buçuk ayı geride bıraktık. Bu süre boyunca gerek
Plan ve Bütçe Komisyonunda gerekse Genel Kurulda yoğun bir mesai
harcadık. Öncelikle, bu mesaimizde bizleri ekranlarından, sosyal medyadan,
yakından takip ederek desteklerini sunan halklarımıza, tüm
Meclis emekçilerine, kavaslara, stenograflara, teknik ekibe, garsonlara,
danışman ve milletvekili arkadaşlarımızın her
birine tek tek teşekkür ediyoruz.
Sayın vekiller, 2022
yılının son günlerinde önümüze konulan bu bütçeyi dünyadaki son
dönem gelişmelerinden ve Türkiye'nin bu gelişmelere karşı
aldığı çeşitli politik pozisyonlardan
bağımsız okumak doğru olmaz. Hangi uluslararası
ortamda bu bütçenin gündeme geldiğine öncelikle kısaca değinmek
istiyorum. Bugün iktidarların dizginsizce küresel mekânda at
oynattığı ama politikanın en az eskisi kadar yerel olmaya
devam ettiği bir dünyadayız ve bu dünya şimdi yeniden
şekilleniyor, hızlı bir dönüşüm yaşanıyor, köşeler
tutuluyor, kasırga sinyalleri ardı ardına geliyor.
NATO, bu yıl içinde,
Madrid'de yeni dönem planını ve ilk defa uygulayacağı
konsepti ilan etti. Yetmiş yıl aradan sonra Atlantik Paktı
güncellendi ve Türkiye de iktidar eliyle bu yeni konsepti onayladı.
İlk defa Çin'e karşı bu denli sert duvarlar örülüyor. Ukrayna'da
halen üçüncü dünya savaşının bir ön provası
yaşanıyor. Orta Doğu'da kırılgan fay hatları her
gün karşımıza başka bir sosyolojiyi çıkarıyor.
Dünyanın yeniden parsellendiği bir dönemdeyiz. Bugün NATO
yapısı ve Amerika Birleşik Devletleri'nin öncülüğünü ettiği
blok ile Şanghay olarak kendini güncelleyen blok arasında, başta
enerji olmak üzere, nükleer tehditler eşliğinde sıcak ve
soğuk savaş sürüyor, maalesef gittikçe de yayılma emareleri
gösteriyor.
Türkiye, bu iki blok
arasında aktör değil, maalesef faktör olarak rasyonalitesini
kaybetmiş bir ülke konumunda. İktidar bir yandan NATO üyesi olarak
söz kuruyor, yeni NATO konseptinin altına imza atıyor, diğer
yandan, Şanghay İşbirliği Örgütünden gelen üyeliğe sıcak
baktığını ifade ederek ikili oynuyor, aslında toplumu
aldatıyor, gerçekleri konuşmuyor. NATO üyesiyken bu tür
açıklamalar yapmak iktidarın basit bir aldatmacasından
başka bir şey değil, bir algı operasyonundan başka bir
şey değil. Bir yandan Batı'dan kopmayan, diğer yandan da
Doğuyla dansını sürdürmek isteyen bir siyaset belirsiz bir
kulvarda yol almaya devam ediyor. Mesele zaman zaman uygulanabilir olan denge
siyaseti değil, ilkesiz davranışlar ve güven
kırıcı adımlardır esas olarak. Pompalanmış
irrasyonel korkuların, içi boş bir yerli millî söyleminin,
savaşa dayalı kutsiyetin cenderesinde gerçeğe en
aykırı şeyleri bile Halkımız için, ülkemiz için
doğrusu bu. mazeretiyle ifade etmek tam da bir algı operasyonunun
itirafıdır. Dün katil ilan edilenlerle bugün
kucaklaşılabiliyor. Sürekli eksen kaymalarına uğrayan bu
politika dünyadaki gelişmeleri okuyamamaktadır, bunları
doğru temelde, kendi içinde tahvil edememektedir. Ne yazık ki tekçi
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle, iç siyasette olduğu
gibi ülkenin dış politikası da şahsileştirilmiş
ve liyakat temelli kurumsal işleyiş askıya
alınmıştır.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Genel Başkanı geçtiğimiz günlerde Türkiye
Yüzyılı ülkemizle birlikte bölgemizden başlayarak dünyanın
her yerine demokrasi, kalkınma, barış ve refah götürecek bir
devrimin adı. dedi. Barışı, sınır ötesi
operasyonlarla mı götüreceksiniz? Barışı,
barışçı olmayan bir dış politikayla mı
yayacaksınız? Refahı, huzuru başka bir ülke topraklarında,
Suriyede ameliyat yaparak mı sağlayacaksınız?
soruları elbette ki güncelliğini koruyor. Adalet ve Kalkınma
Partisi Genel Başkanı Suriyeye yönelik askerî politikasını
güvenlik ve huzur çemberini genişletme olarak ifade etmektedir. 2011den
bu yana Suriyedeki savaşın içerisindesiniz, tarafısınız,
bugüne değin huzur ve güvenlik mi sağladınız, istikrar
mı getirdiniz? sorusu güncelliğini koruyor. İşte, bu
yaklaşım, aslında, güvensizlik ve huzursuzluk çemberini de
büyütüyor. Suriye açısından baktığımızda,
olması gereken, kalıcı barışın tesisine yönelik
demokratik politikalar üretmektir; Suriyede Kürt ve Arap halklarının
ve diğer tüm halkların demokratik iradesine saygı
duymaktır; aslolan, Suriyeden başlayarak barış çemberini
geliştirmek ve büyütmektir, Suriyede demokratik rejimin oluşmasına
katkı yapmaktır.
Sayın milletvekilleri,
şiddeti ve askerî operasyonları diplomasinin, siyasetin ve
müzakerenin önüne koyan bir dış politika anlayışı her
alanda başarısızlıkla karşı karşıya
kalmıştır ve bu dış politikanın evrensel
gelişmelerle uyumlu olması ve yeni dönemin ihtiyaçlarına cevap
vermesi mümkün değildir. Rusya-Ukrayna savaşını
Erdoğan kendince Allah'ın lütfu gibi görmüştür. Türkiye'nin
Rusya'yı kayırması ve yaptırımları delmesi
karşılığında Rusya'dan kuzeydoğu Suriye'de
Kürtlere karşı yeni bir işgal operasyonunun onayı talep
edilmektedir. Kürt karşıtlığı merkezli bir
dış politika olabilir mi? sorusunun cevabı Evet. oluyor.
Geleneksel devlet anlayışıyla, Kürtlerin Orta Doğu'nun
herhangi bir ülkesinde statü kazanmasını engellemek refleksi
varlığını sürdürüyor ve Esad'la görüşmelere
başlamanın da temel motivasyonunu esas olarak bu oluşturuyor
maalesef. Şu çok açık ki tutarlı, ilkeli, küresel ve bölgesel
istikrara katkı sunacak barışçı bir dış politika
için her şeyden önce özgürlükler, demokrasi ve hukuk alanında
sorunlarını çözmüş bir ülkenin kamuoyuna hesap verebilir bir
iktidarı olması gerekir ama bugün, Türkiye'de böyle bir iktidar yok.
Sayın vekiller, son bir
yıl içinde 3üncü kez bütçe tartışıyoruz, 3üncü kez.
İktidar aradaki ek bütçe tartışmalarını anmak yerine
unutturmak istiyor, biliyoruz ama unutmuyoruz. Daha
tartışıldığı sırada kadük hâle gelmiş
olan, öngörüleri tutmayan 2022 bütçesine altı ay sonra bir yama
yapılmak zorunda kalınmıştı ek bütçeyle. Ek bütçeyle
birlikte, 2022 yılı, 461 milyar Türk lirası bütçe
açığı ve 50 milyar dolar cari açıkla tamamlanacak; durum
bu.
Şimdi, çok komik bir
şey oldu komik diyorum, aslında trajikomik bir şey oldu.
Nedir? Biz burada günlerdir bütçeyi tartışıyoruz. En az dört
gündür Hazine ve Maliye Bakanı burada, şu sıralarda oturuyor, bizleri
dinliyor, zaman zaman sorulara ve eleştirilere cevap veriyor ama ne oldu?
Dün gece yarısı biz buradaki çalışmayı
tamamladıktan sonra, Sanayi ve Enerji Komisyonuna aslında Plan ve
Bütçe Komisyonuna gelmesi gereken 200 milyar Türk liralık bir net ek
borçlanma kanun teklifi getirildi, gece yarısı. Böyle bir şey
olabilir mi, böyle güven kırıcı bir şey olabilir mi? Hazine
ve Maliye Bakanı burada günlerdir oturuyor, ağzını
açıp da bir tek kelimeyle bunu söyledi mi bizlere? Söylemedi. Ama gece
yarısı, üstelik de Sanayi ve Enerji Komisyonuna bu madde ihdası
getirilebiliyor. Üstelik de kullanılmış bir paranın
sonradan kanunu çıkarılmak isteniyor. İşte, bu
iktidarın bütçeye bakışı esas itibarıyla bu. Ekonomi
yönetiminin büyük defolarını 2022 bütçesinde gidermeye
çalışan iktidar, 2023 bütçesiyle beraber yeni defolar
yaratmaktadır. Defo dediysek büyük kara deliklerden söz ediyoruz,
hazinenin ve Merkez Bankasının bütün dengelerinin altüst olduğu
ekonomik uygulamalardan söz ediyoruz.
İktidar ittifakı,
özellikle son dört yıla baktığımızda, günbegün Türkiye
ekonomisini buhrana sürüklemektedir. 2022de enflasyon, işsizlik ve
yoksulluk patladı, bırakalım refahı, ekonomik çöküş
tüm topluma yayıldı. Enflasyonu düşürme timleriniz, fiyat
istikrar komiteleriniz bir işe yaradı mı? Yaramadı. Çocuklar
okula aç gidiyor, temel gıda maddesi olan süt, peynir, yumurta
alınamaz hâle geldi, barınma krizi, beslenme krizi, ulaşım
krizi Türkiye'nin bir gerçeği hâline geldi. Tutmayan öngörüler, boş
vaatler, hayal pazarlama; işte ekonomi modeliniz, yönetiminiz ve
politikanız bu. Siz kendi mirasını yiyenler olarak 2004
yılında yaptığınız Uluslararası
Muhafazakârlık ve Demokrasi Sempozyumunda siyasi partileri sadece rant
dağıtan siyasi şirketler olarak eleştirmiştiniz,
yıllar sonra döndünüz Devleti şirket gibi yönetirsek sonuç
alırız. dediniz. Şimdi, küresel ekonomiyi çöküşünüze
kılıf yapmaya çalışıyorsunuz; kalemi ve mikrofonu her
elinize aldığınızda Küresel şartlar kötüdür. deyip
duruyorsunuz. Hazine ve Maliye Bakanı burada 1929 Buhranından
sonraki en büyük krizi yaşıyoruz. dedi geçtiğimiz günlerde ama
gerçekler hiç öyle demiyor.
Bakın, 2013
yılında kişi başı gayrisafi yurt içi
hasılamız 12 bin dolarla zirvedeyken 2021de 9.650 dolara indik;
2013teki zirveye göre 2.840 dolar fakirleştik. Türkiyenin her bir
vatandaşı dokuz yılda neredeyse dörtte 1, yüzde 23 oranında
gelir kaybına uğradı; aynı dönemde, Güney Korenin
kişi başına millî geliri 27 bin dolardan 35 bin dolara
çıktı; fakir Hindistan 1.450 dolardan 2.280 dolara, Gürcistan 4 bin
dolardan 5.010 dolara çıktı; Bulgaristan, Romanya gibi ülkeler de
aynı şekilde büyük bir artış gösterdiler. Bu göstergelerin
tek sebebiyse 2013 yılında kapitalist merkez ülkelerde başlayan
parasal daralmaya karşı, sizin iktidarınızın
koltuğu koruma sevdasına Türkiye ekonomisini kor ateşlere
atmasıdır, yanlış ekonomi
politikalarınızdır.
İddia ettiğiniz
gibi ekonomi büyüyorsa, halkın ekonomisi neden küçülüyor, kişi
başına düşen millî gelir neden düşüyor, halk neden borç ve
haciz kıskacında boğuluyor? Kim büyüyor, kim küçülüyor? Herkes
biliyor ki kur korumayla güvence altına aldıklarınız
büyüyor, ihale kartelleriniz büyüyor, rüşvet ve yolsuzluk çarkı
büyüyor, yandaşlar büyüyor ama halkın rızkı ve lokması
küçülüyor. Büyüme hamasetine dayalı ekonomik modelinizle enflasyonu, kuru,
işsizliği, yoksulluğu, açlığı, yolsuzluğu,
rüşveti, faizi, rantı büyüttünüz; hukuksuzluğu,
adaletsizliği, eşitsizliği,
ayrımcılığı, kutuplaşmayı, çatışmayı,
yasakları büyüttünüz; sisteminiz toplum karşıtı ne varsa
onu büyüttü. Yoksulluğu değil, yoksulluğun yaşını
küçülttünüz, ülkeyi küçülttünüz, umutları, hayalleri küçülttünüz.
Bakın, iktidar ittifakı geçtiğimiz yıl bu zamanlar
çaresizce imdat frenini çekti ve bu imdat frenine ise yeni ekonomi modeli
dedi. Bu modele göre ihracat rekoru kırılacak, döviz akacak, üretim
artacak, istihdam artacak, işsizlik bitecekti, değil mi? Pembe tablo
buydu. Bu defa, Hazine ve Maliye Bakanı gaza geldi ve Türkiye, ekonomi
modeliyle dünyaya örnek olacak. dedi ama bu ham hayallere karşı,
milyonlar olarak bizler hayatın acı gerçekleriyle karşı
karşıya kaldık. İhracat müjde bakanı
atadınız, dış ticaret açığı ekimde, geçen
yılın aynı ayına göre yüzde 421 artarak 7 milyar 874 milyon
dolar oldu; ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde
93,2den yüzde 73e geriledi; bu yılın açık beklentisi 100
milyar doları bulacak. Durum bu. Bütçemiz çok güçlü. dediniz, merkezî
yönetim bütçesi ekimde 83,3 milyar Türk lirasıyla yılın en
yüksek açığını verdi, on iki aylık bütçe açığı
ekim itibarıyla 224 milyar Türk lirasına çıktı. Üretiyoruz.
Satıyoruz. Zenginleşiyoruz. dediniz; cari denge ekimde 359 milyon
dolar cari açık verdi, cari açık on iki ayda 43 milyar dolar oldu,
yıllık cari açık 2018den bu yana en yüksek düzeye yükseldi yani
ham hayal satmak istediniz ama üç açıklı kapkaranlık bir
tabloyla bizleri baş başa bıraktınız. Siz bir
sonbaharda 3Yyle geldiniz, bu ilkbaharda 3Ayla gideceksiniz, cari açık,
bütçe açığı ve dış ticaret açığıyla;
Allah yolunuzu açık etsin diyeyim.
Sayın vekiller, Adalet
ve Kalkınma Partisi iktidarının imzacısı olduğu
2023 saray bütçesi bir seçim bütçesidir, faiz ve savaş bütçesidir
aynı zamanda. Bu bütçe, kaybetmeye doğru hızla yol alan
ittifakını kurtarmak için yetim hakkına el uzatan bir seçim
bütçesidir. 2023 yılı bütçesi 660 milyar Türk lirası açık
öngörüyor. Haziran ayında getirilen ek bütçede yıl sonu bütçe
açığı 278 milyar Türk lirası olarak öngörülmüştü,
şimdi 200 milyar Türk lirasına daha ihtiyaç duyulduğu
açıklandı; dediğim gibi, kullanılmış olanın
yasası şimdi çıkarılıyor. Her altı ayda bir bütçe
yapıp bütçe açıklarını 2 katına çıkaracak kadar
başarısızsınız.
İşçiden,
işsizden, gençten, esnaftan alınan kaynakları sırf lüks,
israf ve şatafat içinde yaşamaya devam etmek için seçim bütçesi
olarak harcamayı düşünüyorsunuz. Bu bütçe, emekçilerin alın
terine el koyan, gençleri umutsuzluğa sevk eden, kadınlara
karşı eşitsizliği arttıran bir faiz bütçesidir. 2023
yılı için öngörülen 565 milyar Türk lirası faiz lobilerine
aktarılacak. Siz faize karşı olduğunuzu iddia ediyorsunuz,
oysa gerçekler ortaya çıkmaya birer birer devam ediyor. Sadece büyüme
verilerine baktığımızda, 2022 yılı ikinci
çeyreğinde finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 26 büyüdü, üçüncü çeyrekte
ise yüzde 21,6 büyüdü. Büyümeden payı faiz lobileri alıyor. Faiz
lobileri 2022 yılı Ağustos ayında, bir önceki yıla
göre yüzde 86 olarak aktif büyüklük sağladı. Bunu biz demiyoruz, 2022
Yıllık Ekonomik Raporunuz söylüyor. Faiz lobileri kazanırken bu
ülkenin üreten gücü kaybediyor. 2016 yılı sonrası sermayenin
millî gelirden aldığı pay yüzde 41den yüzde 54,8 çıkarken
emeğin payı, emekçinin, işçinin payı yüzde 40,5tan 26,3e
indi; makas açıldıkça açılıyor; bu, tarihî bir rekordur,
cumhuriyet tarihindeki en büyük makas açığıdır, bu kadar
kötüsü hiç olmamıştır. Tüm halkımız bilmelidir ki
Türkiye tarihinin faiz lobilerine en çok para kazandıran iktidarı AKP
iktidarıdır, bu sizin onur nişanınızdır esas
itibarıyla.
Şimdi, ben size bir
örnek vermek istiyorum: 2022 bütçesine baktığımızda, köprü
ve otoyol garanti ödemeleri 3 milyar dolardı 2022 bütçesinde, 2023
bütçesinde de 3 milyar dolar öngörülüyor. Şimdi, bu 3 milyar dolarla, 2022
bütçesindeki 3 milyar dolarla Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Osmangazi Köprüsü
yapılabilirdi, bize de kalırdı ve ücretsiz geçilebilirdi bu
köprülerden. Şimdi, 2023te de 3 milyar dolar öngörülüyor yandaşlara
aktarma konusunda; o parayla da Çanakkale Köprüsü ve Avrasya Tüneli
yapılabilirdi. Yani 3 köprü ve 1 tünel iki yılda yandaşlara
aktarılan parayla yapılabilirdi, halka kalırdı ve ücretsiz
geçilebilirdi. Nasıl bir iş sizin bu yaptığınız?
İşte, biz bunu eleştiriyoruz, eleştiri köprü ya da yol
yapılmasına değildir, tünel yapılmasına değildir.
Aynı şey şehir
hastanelerinde karşımızda. 2023 bütçesi şehir hastaneleri
kira ödemesi 47 milyar Türk lirası, bu parayla 7 şehir hastanesi yapılabilirdi
ve halka kalırdı 14 şehir hastanesinden 7si. Hastane
yapılmasına karşı değiliz ama hastanelerin soygun
yapılarak yapılmasını eleştiriyoruz.
Bu bütçe aynı zamanda
bir savaş bütçesidir dedik çünkü 2023 yılı için savaşa ve
güvenlikçi politikalara ayrılan miktar 468 milyar Türk
lirasıdır. Nurettin Canikli, burada, son derece önemli teknik
bilgilerle tarihin en büyük itiraflarından birini yaptı. F-16lardan
atılan mühimmatın ve nüfuz edici bombanın maliyetini en az 1,2
milyon dolar olarak verdi, FIRTINA obüslerinin maliyetinin her birinin 5 bin
dolar olduğunu ifade etti ve her operasyonda yüzlercesinin, binlercesinin
kullanıldığını söyledi. Yani yıllardan beri,
savaş, sefalet ve yoksulluktur diyen bizlerin ne kadar haklı
olduğunu itiraf etti. Bir merminin fiyatını biliyor musunuz?
sorusundan sonraki en önemli veriler bunlar oldu. Biz diyoruz ki:
Kullandığınız her mühimmat daha fazla çocuğun
yastığa başını aç koymasına yol açıyor,
ataması yapılmayan öğretmen sayısını
artırıyor; siz obüslere her sarıldığınızda
bu ülkedeki insanların sofralarından daha fazla ekmek eksiliyor. Siz
yüzlerce milyon dolarla ölüm, düşmanlık ve nefret yayarken bu ülkede
işsizlik, açlık ve yoksulluk artıyor. Sorunları,
konuşarak, diyalogla müzakere ederek, dışarıda diplomasi,
içeride demokratik siyasetle çözme anlayışımızı
ısrarla vurgulamamızın esas nedeni yıllardan beri budur.
Sayın milletvekilleri,
ekonomi sadece ekonomi değildir, hukuktur, adalettir ve siyasal
tercihlerdir. 2004te Bugün bize düşen, ortak bir barış dili ve
diyalog zemini üretebilmektir. diyen Genel Başkanınız, bugün
savaş tamtamlarını çalmaya doyamıyor çünkü aradan geçen on
sekiz yılda siz büyük bir güç zehirlenmesi yaşadınız.
Komisyonda verdiğimiz
önergelerde de söyledik; bugün oylayacağımız bütçenin sadece
altıda 1iyle yani sadece 810 milyar Türk lirasıyla çiftçilerin kredi
borçlarının, barınamayan öğrencilerin, ev eksenli
çalışan kadınların, küçük esnafın, enerjiye
erişemeyen dar gelirli ailelerin, emeklilerin, ataması
yapılmayan öğretmenlerin, engellilerin, okullarda beslenemeyen
çocukların sorunları çözülebilir ama bu iktidar bunların tam
tersini yapmaktadır. İktidar olarak siz yarına nasıl
uyanacağınızı biliyorsunuz, sırtınız pek; ya
halk? Yarına neyle uyanacağını bilmiyor, başına
neler gelecek bilmiyor, yurttaş kendisini güvende hissetmiyor, umutlu ve
mutlu değil, kocaman bir güvensizlik rejimi yarattınız; böyle
gitmez ve gitmeyecektir.
Sayın vekiller,
hepinizin bildiği gibi, cumhuriyetin 2nci yüzyılına giriyoruz.
Geçtiğimiz yüzyıl bu topraklarda yaşayan halkların
farklı inanç, kültür ve kimliklerin, ana dillerin inkar edilmesine sahne
oldu. Bir bütün olarak demokrasi, eşitlik, özgürlük ve adalet mücadeleleri
inkâr ve imha politikalarının, zor ve baskının hedefi oldu.
1inci yüzyılda cumhuriyet kalıcı ve istikrarlı bir
şekilde hem uygulamalar hem de kurumsallaşma anlamında
demokrasiyle buluşamadı. Katılımcı ve müzakereci bir
demokrasiyle, güçlü bir yerel demokrasiyle cumhuriyet bütünleşemedi. Her
iktidar döneminde bunun eksikliğinin yarattığı sorunlarla
boğuşuldu. Sınırsız yetkiye, kontrolsüz mutlak güce ve
iktidara dayanan; demokrasiye, uzlaşıya, müzakereye kapalı olan
bir yönetim sisteminin sonucu çöküştür. 2nci yüzyılda bu sorunlar
mutlaka aşılmalı ve cumhuriyetle güçlü bir demokrasinin
bütünleşmesi sağlanmalı, demokratik cumhuriyete
ulaşılmalıdır. Demokratik cumhuriyet her şeyden önce
tekçilik yerine çoğulculuğu esas alır, tek tipleştirici
anlayışa karşı farklılıkların kabulü ve
karşılıklı saygısı temelinde eşit ve özgür
bir arada yaşamı güvenceye alır. Çok kültürlü, çok kimlikli, çok
inançlı, çok ana dilli bir toplumsal yapıya sahip olan bu ülkeyi,
herkesin kendi farklılığını yaşayabildiği
bir halklar bahçesine çevirmeyi hedefler. Demokratik cumhuriyet,
halklarımızın, ezilenlerin, kadınların, emekçilerin,
gençlerin, ekolojistlerin demokratik değişim taleplerini içerir; bu
ülkenin en ücra köşesinden yükselen itirazlara kulak verir; bu
itirazların en yukarıya taşınması, seslendirilmesi,
çözülmesi için imkân ve olanaklar yaratır; yurttaşların yerelde
kendilerini yönetmelerinin kolektif yollarını artırır; her
yurttaşın kendisini bütünün saygın bir parçası olarak
görmesini sağlar. Bunun da yolu demokrasi ortak paydasında
birleşilmesidir. (HDP sıralarından alkışlar)
İşte, partimiz HDP
kurulduğundan bugüne değin tekçi zihniyete karşı
farklılıkları zenginlik olarak görmüş, tüm
yapısını ve çalışmalarını bu çoğulcu
anlayış üzerine kurmuştur. Demokratik cumhuriyetin kurucu
felsefesi, partimizin kurucu felsefesiyle örtüşür. Partimiz statükocu ve
restorasyoncu iki tarihsel blok arasında sıkışan
halklarımız için tıpkı bir buzkıran gemi gibi yeni ve
katılımcı ve müzakereci demokrasiye dayalı bir üçüncü yolu,
radikal demokrasi yolunu açmayı başarmıştır.
Seçeneksizliğe karşı emekten, özgürlüklerden, demokrasiden yana
yeni bir seçeneği hayata geçirmiştir.
Demokratik toplumsal birlik,
huzur ve güven ancak güçlü toplumsal barışla, demokratik, özgürlükçü
bir sistemle var olabilir. Cumhuriyetin güçlü bir demokrasiyle ve güçlü bir
yerel demokrasiyle buluşmasının merkezinde birçok dönemsel,
sosyal ve siyasal krizin nedeni olan tarihsel bir sorunun, Kürt sorununun
demokratik ve barışçıl çözümü bulunmaktadır. Yüz
yılı aşkındır çözülemeyen bu sorun on binlerce
insanımızın hayatını kaybetmesine sebep olmuş,
Türkiye halklarının enerjisini, imkânlarını tüketmiş,
gün geçtikçe daha da büyüyerek bölgesel hatta küresel bir mahiyet
kazanmıştır. Çözümsüzlükle geçen her gün ödenen bedeller bütün
halklar için katlanmaktadır.
Bugün, tekçi güçler maalesef
Kürt halkına karşı hamaseti öne çıkarmaktadır. Her
zaman olduğu gibi, yolsuzluk ve hırsızlıklar
açığa çıkarken bağıra bağıra Kürt
düşmanlığı yapılmaktadır. Sarayda odaları
olan Çiller Ağar gibi mevcut iktidardan önceki iktidarlar da Kürt
düşmanlığını yükseltip çatışmayı
derinleştirirken aynı zamanda devlet eliyle uyuşturucu ticareti
yaptılar. 90lı yıllarda çeteler devleti soyarken Kürt
halkına karşı karanlık ve kirli bir savaş yürütüldü.
Hamaset zirvedeyken devletin en başındakiler bankaların
kasalarını boşaltıyorlardı. Bu formül hiç
şaşmadı ve şaşmıyor.
Kuzey Suriye'de Kürt
düşmanlığı üzerinden tertiplenmek istenen seçim ayarlı
çatışma ortamı, iktidarda kalmanın ve Kürt
karşıtı bölgesel statükoyu sürdürmenin bir aracı hâline
getirilmeye çalışılıyor. Suriyeli Kürtler iktidar
güçlerince beslenen IŞİD, El Kaide türevleri ve ÖSO çeteleri
aracılığıyla Birleşmiş Milletlerin
raporlarında da geçtiği üzere etnik temizliğe, kıyıma,
demografik değişime maruz bırakılmak isteniyor. Buradan
açıkça söylüyoruz: Bu siyasal, ekonomik, toplumsal kriz bu yolla
aşılamaz. Kürt meselesinin nasıl çözülemeyeceği
geçmişten günümüze defalarca denenen yöntemlerle ortaya
çıkarıldı. Adalet ve Kalkınma Partisi Genel
Başkanının birkaç gün önce Bakanlar Kurulu toplantısı
sonrasında sarf ettiği şu cümleyi kendisine tekrarlayıp
durmasını tavsiye ediyoruz, dedi ki: Sürekli aynı şeyleri
yaparak farklı sonuçları ummak sağlıklı bir zihnin
hayata ve siyasete bakış tarzı olamaz. Biz, işte bu
kısır döngüden çıkılmasını öneriyoruz, temel
politikamız budur.
Şark Islahat
Planından OHAL'lere kadar inkâr ve asimilasyonla, imhayla, yasaklarla,
faili meçhullerle, işkencelerle, baskı ve zorla Kürt sorununun
çözülemeyeceğini hem mevcut iktidar hem de geçmişteki hükûmetler kanıtladılar.
Dönemsel olarak zaman kazanmak ve kazanılan zamanda bu sorunu çözmek
değil, üstünü örtme anlayışı sürgit uygulanamaz. Çözüm bu
değil, açıkça ortada; çözüm diyalogda, müzakereci bir anlayışla
konuya yaklaşmakta, konuşmakla ilerlemekte. (HDP sıralarından
alkışlar) Mesele hem uluslararası hem de ulusal hukuka
aykırı olduğu hâlde mesela İmralı'da tecrit uygulamak,
hukuksal bütün haklarını askıya almak Kürt sorununu çözmüyor.
Bir hükümlünün en temel hakkı olan avukatlarıyla görüşmesinin
sağlanması gerçekleşmelidir, yapılan başvurulara cevap
verilmelidir; avukatları ve ailesi bir ayrıcalık istemiyor
Hukuk uygulansın. diyor, biz de diyoruz ki: Hukuk uygulansın. (HDP
sıralarından alkışlar) Kürt sorununu, ekonomik ve sosyal
krizi, dış politikayı ve tecridi birbirinden
bağımsız gören büyük yanılır. Hiçe sayılan
hukukla, gasbedilen haklarla, ortadan kaldırılan adaletle,
bırakın Kürt meselesini, tek bir sorun çözülebiliyor mu? Hayır,
çözülemiyor. Türkiye halkları neyse ki sizin bütün çabalarınıza
rağmen toplumsal barış demeye devam ediyor.
Barışın toplumsal ve siyasal zemini çok güçlüdür bu ülkede.
Bunun en büyük harcı da birlikte yaşam iradesidir, bunu bozmaya
kimsenin gücü yetmeyecektir.
Yapılması gereken,
artık ertelenemez, ötelenemez bir hâl alan Kürt meselesini demokratik ve
barışçı yollarla çözmektir. Batıdan doğuya, güneyden
kuzeye 7 kıtada dünya benzer meselelerini demokratik yol ve yöntemlerle
çözmüştür; biz de artık bir asrı aşan bu sorunumuzu çözebiliriz,
çözmeliyiz, çağrımız budur. Hem bugünkü iktidara ve muhalefete
hem de yarınki iktidara ve muhalefete bu çağrıyı bir kez
daha yapıyoruz. (HDP sıralarından alkışlar) Ortak
akılla, demokrasi içinde çözümün koşulları gerek toplumsal gerekse
de siyasal mutabakat açısından daha güçlü bir zemine doğru
evrilmektedir. Demokratik çözümün, kalıcı barışın bir
maliyeti yoktur; diyalog ve müzakerenin maliyeti yoktur; demokratik getirisi,
toplumsal barış kazancı vardır.
Dalga dalga yayılan
toplumsal itirazları görmek istemiyorsunuz; artan, büyüyen toplumsal itirazlar
karşısında toplumsal bir rıza üretemiyorsunuz artık.
Giderek büyüyen toplumsal itirazlar, siyasal dönüşümü de
yaratacaktır. Demokratik kültürü ve demokratik hafızayı otoriter
dayatmalarla yok etmek isteyen bir iktidarla karşı
karşıyayız ama anlamadığınız şudur: Bu
ülkedeki demokrasi kültürü tarihsel bir mücadele geleneğine
dayanmaktadır, bu mücadele geleneği darbelerle, yasaklamalarla,
baskı ve zorla engellenemedi; sizin tepeden inme otoriterlik anlayışınız
da bunu yok edemez ve engelleyemez. Seçim sonuçlarını siyasi,
taraflı yargı kararlarıyla, kayyum atamalarıyla ortadan
kaldıran, toplumsal muhalefeti baskıyla, tehditle, tutuklamalarla
sindirmeye ve dizayn etmeye çalışan yönetim politikası iflas
etmiştir, siyaseti yargıyla dizayn etme mühendisliğiniz iflas
etmiştir, tutmayacaktır.
Mafya iltisaklı
yargı, kolluk, troll kumpas çemberi kuruldu; bu çemberle tüm
yurttaşlar kuşatma altına alındı. Özgürlükler
saldırı altında, yaşam tarzları saldırı
altında, hak talepleri saldırı altında, düşünce ve
ifade, medya ve örgütlenme özgürlüğü saldırı altında.
Kendinizi çekiç; hak arayan, itiraz eden herkesi ise çivi olarak görüyorsunuz.
Çekiç güç iktidarına döndünüz; bu çekiç düzenini güçlü demokrasiyle
mutlaka değiştireceğiz. Türkiye'ye her türlü hukuksuzluğu,
keyfiyeti, dayatmacılığı, denetimsizliği
barındıran kaçak bir rejim, kaçak bir yapı inşa etmeye
çalışıyorsunuz; halk buna imar izni vermeyecek, emin olun
bundan. (HDP sıralarından alkışlar)
Tüm gücü kendinizde
topladığınız bu sistemde asıl unuttuğunuz hakikat
şudur: Zayıflatarak çökertmeyi ve tasfiye etmeyi
planladığınız demokratik, toplumsal, siyasal mücadele
geleneği fırtınaları, duvarları, engelleri aşa
aşa bugün Türkiye'yi demokratik dönüşüm aşamasına
getirmiştir. Asıl güçlü olan, toplumsal mücadeledir, yurttaşın
özgür iradesidir, dayanışmadır, ortak mücadele
anlayışıdır, değiştirme ve dönüştürme
gücüdür, demokratik cumhuriyet hedefi etrafındaki büyük kenetlenmedir. Güç
iktidarınızda değil, demokrasidedir, gücün birleştiği
tek merkez demokrasidir, bunun adı da güçlü, katılımcı,
çoğulcu ve müzakereci demokrasidir, güçlü yerel demokrasidir.
Buradan tüm
halklarımıza sesleniyoruz: Umutsuz olmak için hiçbir sebep yok.
Bizler cesur oldukça, bizler değişimden yana oldukça, demokrasinin
tüm yurttaşlar için ekmek kadar, su kadar önemli olduğuna
inandıkça önümüzde hiçbir kuvvet duramaz. Tüm dünya tarihi bize
göstermiştir ki halkların değişim talebi
karşısında hiçbir baskıcı, zorba, otoriter, totaliter,
otokratik rejim direnememiştir. Kazanacağımıza olan
inancımız tamdır, mutlaka kazanacağız.
Herkesi sevgiyle
saygıyla selamlıyorum. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli
milletvekilleri, şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ilk söz
İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Akif Hamzaçebiye aittir.
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz otuz dakikadır.
CHP GRUBU ADINA MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, bütçe görüşmelerini ekranlardan, radyolardan takip
etmekte olan çok değerli vatandaşlarımız; hepinizi sevgiyle
saygıyla selamlıyorum; sağlıklı, güzel, mutlu günler
diliyorum.
Bütçeyi dolayısıyla
ekonomiyi görüşüyoruz ancak konuya girmeden önce İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğluna dün
verilmiş olan mahkeme kararı hakkında görüşümü çok
kısaca ifade etmek istiyorum. İstanbul seçimlerini iptal eden
hastalıklı irade, bu kararın arkasında yine kendisini
göstermiş ve Ekrem İmamoğluna hukuka uymayan bu ceza
verilmiştir ancak şunu ifade edeyim ki bu kararın arkasında
iktidarın siyasi aklı yoktur, bu kararın arkasında
iktidarın siyasi akılsızlığı vardır. (CHP
sıralarından alkışlar) Ancak şu gerçek ortaya
çıkıyor: Güç sahipleri, iktidar sahipleri hukuku bir sopa olarak
kullanırsa ekonomide büyüme olmaz arkadaşlar. Bizim ekonomimizin
temel meselesi de budur.
Sayın
Erdoğanın yirmi yıllık iktidarı yirmi
yıllık bir değerlendirmeyi zorunlu kılıyor. Bir dönem
başta Erdoğan olmak üzere AK PARTİ sözcüleri kendi
dönemlerindeki ilerlemeyi vurgulamak için Nereden nereye. derlerdi. Sanki AK
PARTİ iktidarından önce Türkiyede medeniyet yokmuş gibi, sanki
teknolojik gelişmelerle, medeniyetle Türkiyeyi AK PARTİ
iktidarı tanıştırmış gibi. AK PARTİ
iktidarının, Sayın Erdoğanın on iki yıl
Başbakan, sekiz yıl da Cumhurbaşkanı olarak yani toplam
yirmi yıl yönettiği Türkiyede bugün, manzarayıumumiye
şöyledir: Ekonomimiz ağır sorunların içerisindedir.
Birincisi, yüksek enflasyon vardır. 2017den bu yana çift haneli
enflasyonla yaşıyoruz. 2023 ve 2024te de orta vadeli programa göre
çift haneli enflasyon öngörüldüğüne göre demek ki AK PARTİ
iktidarı cumhuriyetin 100üncü yılı dâhil, ondan sonraki
yıl dâhil Türkiyeyi çift haneli enflasyonla yaşamaya mahkûm
etmiştir. Sekiz yıl çift haneli enflasyonla yaşayan bir Türkiye.
Erdoğan Enflasyonun nedeni faizdir. dedikçe maşallah, enflasyon
yükseliyor. Erdoğan, bu bilim dışı düşünceyi muhafaza
ettikçe, bunda ısrar ettikçe milyonlar hayat
pahalılığının altında eziliyor. OECD, geçenlerde
bir istatistik yayınladı, çok yeni, OECD ülkelerinde gıda enflasyonunu
gösteriyor. Türkiye, ekim ayındaki yüzde 99luk enflasyonla OECD
ülkelerinin lideri durumunda. Türkiyeden sonra 2nci sırada Macaristan
geliyor, Türkiyenin enflasyonunun yarısından çok daha az bir orana
sahip. OECD henüz daha kasım ayı gıda enflasyonunu görmüş
değil, kasım ayı gıda enflasyonu yüzde 102. Şimdi
Erdoğanın bu politikası devam ettiği sürece, devam ederse
ileride bugünlere İyi günlermiş. demek durumunda kalabiliriz. Yüzde
bin enflasyonun olduğu Türkiyeyi görmek bu politikaların sonucu
olacaktır, çok sürpriz olmayacaktır.
Değerli milletvekilleri,
ikinci önemli sorun, Türkiyede düşük istikrarsız ve kalitesiz büyüme
var; bu nedenle, işsizlik azalmıyor. İstenildiği kadar
İstihdam yarattık. teranesi söylensin, Türkiyede işsizlik
seviyesi hâlâ 2002 yılının yüzde 10,3lük işsizlik
oranı seviyelerindedir. Yirmi yıl geçmiş, yirmi yılın
sonunda Türkiye hâlâ yirmi yıl öncesinin işsizlik oranına sahip.
Ülke fakirleşmiş, sosyal yardım alan vatandaş ve hane
sayısı artmıştır. İşsizliği azaltamayan,
yoksulluğu azaltamayan iktidar, sosyal yardım yapılan hane
sayısının, kişi sayısının büyüklüğüyle
övünmektedir; aslında, bu, bir utanç konusu olmalı. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Kişi başına
gelirde 2007 yılının gerisine gittik. Aklıma eski
masallardan, çocukluğumuzda duyduğumuz masallardan bir tekerleme
geldi: Az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik, yirmi yıl yol gittik,
döndük arkamıza baktık ki bir arpa boyu yol gitmişiz. (CHP
sıralarından alkışlar) AK PARTİ ekonomi
politikasının, Erdoğan ve arkadaşlarının ekonomi
politikasının sonucu budur. Sosyal devlet güç kaybetmiştir,
sosyal kamu hizmeti kavramının içi
boşaltılmıştır. O kadar ki Sultanbeylinin Adil Mahallesindeki
PTT Şubesinin Zarar ediyor. gerekçesiyle kapatılmasına kadar
vardırılmıştır iş. Maliye politikası
önemsizleştirilmiştir, bu önemlidir. Bakın, hep Merkez
Bankası bağımsızlığı ve para politikası
etrafında bu enflasyon meselesi tartışılıyor, maliye
politikasının destek vermediği bir para politikasının
başarıya ulaşma şansı da yoktur. Şu an esasen
para politikası da yerlerde sürünmektedir, böyle bir para politikası
yoktur Türkiye'de. Hazinenin toplam borcu yükselmiştir, geleceği
olmayan nesiller yaratılmıştır. İnsanlarımız
mutsuzdur, umutsuzdur ama 2023 yılı bütçesiyle burada bir
şeyler yapacağız. denilmeye çalışılıyor. O
bile yetersiz, 2023 yılı bütçesiyle Türkiye'ye vadedilen kişi
başı gelir hedefi 10.071 dolardır, on üç sene öncesinin
rakamıdır bu. Cumhuriyetin 100üncü yılına giriyoruz, AK
PARTİ iktidarı Türkiye'ye on üç yıl öncesinin kişi
başına gelirini yakalama sözü veriyor. Şimdi, bir şey
söyleyeceğim: Her şey darmadağın olmuş, ekonomik
dengeler, toplumsal dengeler, her şey darmadağın olmuş, siz
ufalanmış tuğlalarla yeni bir ev yapmaya
çalışıyorsunuz, mümkün değil.
Değerli milletvekilleri,
evet, nereden nereye dedik; yirmi yıllık iktidar var, yirmi
yılı değerlendirmemiz zorunlu. Rakamlar yalan söylemez; her ne
kadar Sayın Canikli bir hafta önce burada cımbızla Türkiyenin
muz tüketimindeki artışı alarak Ekonomide işler iyi,
çiftçinin durumu iyi. demeye çalıştıysa da öyle değil, o
konuya geleceğim -Sayın Canikliye laf atıyorum, belki bana bir
cevap verir- yirmi yıl önce Türkiye ekonomisi neredeydi, şimdi nerede?
Gelişmekte olan ülke ekonomileri neredeydi, şimdi nerede? Yirmi
yıl önce Türkiye ekonomisi, dünya ekonomisinin yarattığı
gelirin yüzde 1inden azını üretiyordu; yüzde 0,8. Yirmi yıl
sonra gene yüzde 0,8; yüzde 1in altındayız. Bir ara yükselmiş
2008-2013 döneminde, Sayın Erdoğanın Cumhurbaşkanı
olduğu 2014 yılından itibaren baş aşağı
gitmeye başlamışız. 2014 çok büyük bir dönüm noktası,
her şeyin tersine döndüğü tarihtir o.
Peki, gelişmekte olan
ülkeler bu sürede ne yapmışlar? Gelişmekte olan ülkelerin dünya
ekonomisi içindeki payı 2002 yılında yüzde 20,5, şimdi
yüzde 42,2; 2 katına çıkmış. Türkiye 0,8-0,8; sabit
kalmış. Bir laf vardır ya: Bu küreselleşme hep
gelişmiş ülkelerin lehine. Bu, uluslararası şirketlerin
kesin lehine ama bakın, gelişmekte olan ülkeler payını
yirmi yılda yüzde 20,5tan yüzde 42ye çıkarmış. Demek ki
küreselleşmeyi yönetebilirsen başarılı olursun ama Türkiye
yönetememiş, yirmi yılı yönetememiş Türkiye, heba
etmiş. Peki gelişmekte olan ülke ekonomileri içerisinde Türkiyenin
payı ne? 2002 yılında yüzde 3,4, şimdi yüzde 2. 90lı
yıllar Türkiyenin büyüme hikâyesi açısından iyi yıllar
değildir, 90 yılı başında Türkiye ekonomisinin dünya
ekonomisi içindeki payı yüzde 4, şimdi yüzde 2; yarı yarıya
inmişiz. Nefesimiz yetmemiş; gelişmekte olan ülkeler
koşmaya başlamış, biz ağır adımlarla yürüyoruz
hâlâ ve zamanı kaybediyoruz değerli arkadaşlar.
Şimdi, bakın,
kişi başına gelirde durum da farklı değil; 2002
yılında 74üncü sırada, 2020de 195 ülke arasında 75inci
sırada. Çok iyi hatırlıyorum, Sayın Erdoğanın Çıraklık
dönemim. dediği yıllar, Romanyalı işçiler İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin Park ve Bahçeler Müdürlüğünde
çalışıyordu. Gazetede okudum, gayet iyi hatırlıyorum,
soruyorlar: Niye Türkiyedesin? Ya, burada ücretler daha iyi. Baktım,
2002de Romanyada kişi başına gelir 2.114 dolar, Türkiyede
3.617 dolar; aşağı yukarı yüzde 50den fazla. Şimdi
Romanya nerede biliyor musunuz? 14.795 dolar, 7 katına
çıkmış. Bulgaristan 2.091 dolardan 11.746 dolara
çıkmış; 6 katına çıkmış. Başka ülkeler
de var, hepsini vererek zamanınızı almayayım.
Çıraklık, kalfalık, ustalık dönemlerini Sayın
Erdoğan geçirdi ama Türkiye bu küreselleşme döneminden çırak
çıktı. (CHP sıralarından alkışlar)
Ama Türkiyede bu yirmi
yıllık sürenin, yirmi yıllık AK PARTİ
iktidarının kazananları da var, kazananları da var, herkes
kaybetmedi. Türkiye kaybetti de Türkiyede kazananlar var. Bir istatistik var
önümde -millet fakirleşti ama bir grup insan zenginleşti- Türkiyede
ve dünyada belli ülkelerdeki servet dağılımını
gösteriyor. Türkiye, servet dağılımında dünyanın en
kötü ülkesi; en varlıklı yüzde 1in elindeki servet toplam servetin
yüzde 41i. Bizden daha kötü olan Rusya ve Güney Afrika var, 2 ülke var.
Amerika Birleşik Devletleri dahi Türkiyeden daha az adaletsiz. Avrupa
ülkelerini saymıyorum, hepsi bizden daha iyi. Erdoğan, Türkiyede
serveti yeniden dağıttı, 5 araç kullandı: Kamu ihaleleri,
banka kredileri, teşvikler, imar emsal uygulamaları, TMSF ve
özelleştirme ihaleleri. (CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
İktidarların
görevi, kendi siyasal anlayışlarına, siyasal programlarına
göre serveti ve geliri yeniden dağıtmaktır; bunu adalet ölçüsüne
uygun olarak yaparsanız herkes mutlu olur ama adaletsiz yaparsanız
herkes tepki gösterir, tepki gösterir. Şimdi, görüyoruz ki AK
PARTİnin yirmi yıllık iktidarı döneminde bir grup insan
zenginleşti. Yeni bir elit var Türkiyede artık, yeni bir elit; bu,
AK PARTİ döneminin eliti. Elit kavramı değişti
artık, başka bir şey; AK PARTİ döneminde iktidara
eklemlenmiş olan, iktidarın dağıttığı
kaynaklardan, imkânlardan nemalanmış olanlar bunlar. Oysa, biz
iktidarı nasıl tarif ediyoruz? İktidar, adalet
dağıtmanın yeridir, nema dağıtmanın yeri
değildir. (CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Sayın Erdoğan sık sık Kur'an-ı Kerim'den sureler,
ayetler okuyor, ben de ona bir ayet okumak istiyorum Haşr suresi 7nci
ayet: Servet, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir
şey olmasın. Sayın Erdoğan, Aralık 2021de İslam
İşbirliği Teşkilatı Üyesi Ülkelerin Parlamento
Birliği 16ncı Konferansında konuşuyor; şunu söylüyor,
aynen okuyorum: Muhakkak ki sizi biraz korku ve açlıkla mallardan,
canlardan ve ürünlerden eksiltmekle deneriz, sabredenlere müjdeler. Bakara
suresinden bir ayet. Evet, İslam'da dünya hayatı bir imtihan olarak
görülür, inançlı bütün insanlar bunu böyle kabul eder; ben de
inanırım, ben de böyle inanıyorum ama Sayın Erdoğan,
siz ve arkadaşlarınız bu imtihana hiçbir zaman girmediniz ki.
(CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, bakın, yüzde
1in elinde servet toplanıyor; millet fakirleşiyor,
yoksullaşıyor. Ücretlilerin millî gelirden aldığı paya
bakıyorum, üçüncü çeyrekler itibarıyla 2002 yılından
itibaren bütün rakamlar burada. Bunların hepsini gösteremeyeceğim,
konuşma sürem çok sınırlı, burada 2014ten itibaren var.
Ama bakın, buradan size özetleyeyim: 2014te ücretliler millî gelirin
yüzde 30,7sini alıyormuş, 30,7si. Şimdi ne kadar? Yüzde
26,5u; azalmış, bir ara bir yükselme olmuş, azalmış.
Bu rakam, üçüncü çeyrekler itibarıyla verdiğimiz bu rakam 2003 yılından
bu yana AK PARTİ iktidarının en kötü rakamı. Ücretlilerin
millî gelirden aldığı pay aşağıya iniyor sevgili
arkadaşlar.
Şimdi, biraz önce, bir
imtihandan söz ettim, bu neye benziyor biliyor musunuz? Yani bir grup
fakirleşiyor, ücretliler fakirleşiyor, toplum
yoksullaşıyor; öte taraftan Erdoğan ve arkadaşları
bize dinî mesajlar veriyor, Kur'an'dan ayetler okuyor. Teşekkür ederiz; bu
ayetlerin hiçbirine itirazımız yok, hepsi bizim de kabul
ettiğimiz, inandığımız ayetler. Ama bu, biraz
şuna benziyor: Dıştan namazlı niyazlı, içten infaka
değil kenze yani mal mülk biriktirmeye dayalı dindarlık. (CHP
sıralarından alkışlar) Evet, nereden nereye.
Devam ediyoruz, bir taraftan
da dakikalarımı hesaplıyorum Sayın Başkanı çok
zora sokmamak için; yedi, on iki, on altı, evet, fena değil,
tutturmuşum.
Nereden nereye. Şimdi,
değerli arkadaşlar ekonomik büyüme istikrarsız, inişli
çıkışlı. Gerçekleşen büyüme de yoksulluğu
azaltmıyor, refah yaratmıyor, işsizliği azaltmıyor;
rakamlar bunu gösteriyor. Türkiye ekonomisinin bir verimlilik problemi var.
Verimlilik yani faktör verimliliği; emek ve sermaye aynı
kaldığı anda eğer üretim miktarı artmış ise
verimlilik artmış demektir. Türkiye ekonomisi bu verimliliği
2001-2007 yıllarında yakalamış, AK PARTİnin o
çıraklık dönemi dediği yıllar; 2001de başlıyor
ama. İki nedeni var verimlilik artışının: Bir, 2001
krizinde atıl kalan kapasite üretime koşuluyor; ikincisi, reformlar,
yapısal reformlar dediğimiz kavram. Bu dönemde, 2001den itibaren ne
yapılmış? Bankacılık reformu yapılmış,
kamu ihale reformu yapılmış. AK PARTİ onu 200e yakın
kez değiştirdi. Hangi ihaleyi kime, nasıl veririz? diye, bunun
yasal altyapısını oluşturmak için bu yasa bu kadar
değiştirildi. Mali disiplin sağlandı, vergi tabanı
genişletildi; maliye politikası son derece güçlüydü, Merkez
Bankasının para politikasını destekliyordu. Özerk gelir
idaresi... Fonların kaldırılması; bu, çok önemli.
Fonların kaldırılması bizim maliye tarihimizde mali
disiplin açısından bir devrimdir, çok önemlidir. Bütün bunlar, Merkez
Bankası bağımsızlığı; sayabiliriz. Ha, bunun
üzerine 2004te Avrupa Birliğinden müzakere takviminin
alınmış olması. Bütün bunlar, o dönem verimliliği
artıran unsurlar oldu. Verimlilik niye sona erdi biliyor musunuz?
Reformlardan vazgeçildi, yapılan reformlar da ters yüz edildi. Kamu
İhale Kanunu 200 kere değişirse Türkiye ekonomisi ne büyüyebilir
ne de verimliliğini artırabilir.
Sayın Erdoğan
demokrasiyi sevmiyor, onun temelini oluşturan temel hak ve özgürlükleri
sevmiyor. Yani, elinden gelse... Onu yapmaya teşebbüs ediyor, birçok
uygulamasında görüyoruz, işte, İmamoğlu kararı gibi,
önceki yıllardaki Demirtaş kararı olsun, diğer kararlar
olsun; bunların hepsi. Sevmiyor, elinden gelse Bu piyasa ekonomisi olsun
ama bu da otoriter piyasa ekonomisi olsun. diyecek. Yani Özel sektör de benim
emir ve talimatlarım doğrultusunda hareket etsin. diyecek, bunu
istiyor. Bakın, bugün bankacılık sistemi var ya, eğer böyle
devam etsin, önümüzdeki yıl özel banka diye bir banka kalmayacak;
söylüyorum size.
Evet, sevgili
arkadaşlar, bakın, asgari ücrete bir girmek istiyorum; asgari ücrete
iki nedenle girmek istiyorum. Birincisi, güncel bir tartışma;
ikincisi de şu: Türkiye ekonomisi teknoloji yoğun ürün üretemiyor
arkadaşlar, bizim imalat sanayimizin asıl problemi buradadır.
Türkiyenin teknoloji yoğun ürün üretimindeki yeri maalesef, âdeta sabit
kalmış, ilerlemiyor; daha çok orta teknoloji, orta düşük ya
da orta yüksek dediğimiz grup ki bunlar toplam imalat sanayisinin yüzde
97sini oluşturuyor, yüksek teknolojili ürün üretim ve ihracatı yüzde
3 seviyesinde; Dünya Bankası rakamları önümde. Türkiyenin teknoloji
yoğun ürün ihracatının toplam ihracatı içerisindeki, imalat
sanayisi ihracatı içerisindeki payı yüzde 3 seviyelerinde.
Bakın, Romanya yüzde 4lerden başlamış 2007de, şimdi
yüzde 12de. Meksika yüzde 21 ki OECDde biz birçok istatistikte yan yana
oluruz Meksikayla; bizi fersah fersah geçmiş. Latin Amerika ülkeleri
yüzde 15, Hindistan yüzde 10, Kore yüzde 36, Brezilya yüzde 14, Bulgaristan
yüzde 11 ve Türkiye yüzde 3lerde; yüzde 2,1lerden yüzde 3e gelmiş.
İşte, böyle devam edersek bu asgari ücreti, yoksulluk
sınırının bile altında olan asgari ücreti her sene
tartışırız, her sene tartışırız. Niye?
Çünkü emek yoğun sanayiye yönelmişiz, 5 milyon da Suriyeli,
Afganlı kişi var Türkiyede; bunların varlığı
bizim imalat sanayimiz için bir fırsat olarak görülüyor. Ucuz emeğe
dayanarak rekabet gücü kazanmaya çalışmak Türkiye ekonomisinin
yıkımı olur arkadaşlar, bundan vazgeçin, bu
çıkış değil. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Çıkış, bu
sanayileşme stratejisini değiştirmektedir, katma değeri
yüksek, teknoloji yoğun ürün üretebilmektedir.
Evet, devam ediyorum. Bir
cümle söyleyeceğim, hatırlayacaksınız, 24 Haziran 2018deki
Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçiminden önce 19
Haziran 2018 tarihinde söylenmiş: Neymiş bu kur falan? Bunlar bizim
geleceğimizi belirleyen şeyler değil. Bunu Hansa, Georgea
bırakamayız -müthiş milliyetçi bir söylem- bunlara biz karar
veririz. diyor Sayın Erdoğan. Şu 24ünü
hayırlısıyla bir atlatalım -24 Haziranı- şu
dolarla, kurla, faizle nasıl uğraşılırmış
göreceksiniz. Evet, harika bir cümle! (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Gördük!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Şimdi, bakıyorum, 2018 Haziranında
TÜFE yüzde 15, şimdi TÜİKin baskılanmış enflasyonu
yüzde 84; aşağı yukarı 7 katına çıkmış.
Dolar kuru 4 lira 70 kuruş, işte, bugün de 18 lira 65 kuruş; o
da 6 katına çıkmış. Şimdi, bir vatandaş sosyal
medyada yazmış: Ya, yaktın bizi Erdoğan. diyor,
Yaktın bizi Erdoğan. diyor, Sana güvendik, yaktın bizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Yaktı!
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Yaktı ki yaktı!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Yaktı bizi!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Şimdi, arkadaşlar, yetki istiyor ya,
sakın ola ki bir daha yetki vermeyin Erdoğana. (CHP
sıralarından alkışlar) Şimdi, çıkıyor Bana
son defa yetki verin. diyor, çıraklık, kalfalık, ustalık;
şimdi Ustabaşılık dönemim. diyebilir. Sakın ola ki
inanmayın sevgili vatandaşlarımız. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, neymiş
asgari ücret? Bakın, asgari ücret tartışılıyor; 2021
Ocak ayında 2.825 lira. Ekmek kaç lira o zaman? 1,5 lira. Kaç ekmek
alınıyormuş asgari ücretle? 1.883 ekmek. 2022 Ocakta asgari
ücret 4.253 lira, ekmek 2,5 lira. Kaç tane ekmek alınıyor asgari
ücretle? 1.701 tane, 182 ekmek gitti bir yılda. Temmuzda asgari ücret bir
daha arttı, 5.500 lira oldu; böyle bayram havası estirildi memlekette
2021 başına göre yüzde 95 oranında artırdık asgari
ücreti. diye. (CHP sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA
(Malatya) Yazıklar olsun!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Ekmek 4 lira, temmuz ayı fiyatını
söylüyorum, şimdi, 5 liraya da çıktı. 1.375 ekmek alınıyor.
2021 Ocağa göre 508 ekmek asgari ücretlinin sofrasından çekilip
alındı; bu da bu. (CHP
sıralarından alkışlar)
2021 Ocakta asgari ücretle alınan ekmeğe 4 dersek, 2022 Ocakta 1
ekmeğin yarısı gitti, 3,5 ekmeğe indi; şimdi 4
ekmekten 1i gitti arkadaşlar, şimdi dediğim temmuzda, temmuzda
şimdi, bakmayın, çıkacak arkadaşlar Ya,
artıracağız. diyecekler, inanmayın.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Yakında 2ye düşecek!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Sevgili arkadaşlar, devam ediyorum, şeye
geleceğim, bir dakika. Bu kur, faiz, bu iş daha bitmedi. Faizle
nasıl uğraşılır? Evet, Merkez Bankası politika
faizini indirdi. Nebati Bakan Anlamsızlaştırdık zaten o
faizi. dedi; bu da dünya merkez bankacılığı tarihinde bir
ilk oluyor zannediyorum. Dolar faizi neymiş o zaman? Hazinenin dolar
cinsinden borçlanma faizi 2018 seçiminden önce yüzde 4lerde. Şimdi
kaçlarda? Yüzde 10larda, son ihalede yüzde 10un biraz altına düştü.
Yani 2 katına çıkmış dolar cinsinden borçlanma faizi.
Nereye gidiyoruz biliyor musunuz? Bu politika Türkiyeyi çöküşe doğru
götürüyor; izin vermeyeceğiz o çöküşe ama oraya doğru gidiyor.
Bakın, döviz cinsinden borçların Hazinenin toplam borç stoku içindeki
durumu: 2002, kötü yıl; krizden çıkmışız, yüzde
58lerde; şimdi, 2021, yüzde 66larda; ekim ayı itibarıyla
2022de oran aynı. Bakın, iyileşmiş; reformlar var bu
zaman, bunun da hepsini kendinize mal etmeyin ama reformlara sahip
çıkmışsınız, bu da güzel bir şey ama sonra kötüye
gitmiş; enflasyona endeksli kağıtları da buna dâhil
ederseniz yüzde 82yi buluyor; çöküşe gidiyor. Peki, ne oldu, ne
anladık biz bu işten? Büyük milliyetçi laflar ettiniz Hansa,
Georgea bırakamayız. dediniz, bu milliyetçilik hepimizin
hoşuna gitti. Bu nasıl bir milliyetçilik biliyor musunuz? Cami avlusu
milliyetçiliği, avludan çıkınca milliyetçilik avluda
kalıyor, unutuluyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Mücahit gömleği giyerek yola çıktınız, gömlek
değiştirdikten sonra bugün tatlısu mücahidi olmuş
durumdasınız.
Değerli milletvekilleri
-bir yandan zamanımı kontrol etmeye çalışıyorum-
Sayın Canikli geçen hafta Muz tüketimi arttı, ekonomi iyi durumda.
dedi
VELİ AĞBABA
(Malatya) Et, et
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) -
yanına domatesi de kirazı da koydu,
haksızlık etmeyeyim. Zamanım yok, hepsine cevap vermeye ama
değerlendirmek zorundayım. Sayın Canikli de arzu ederse
-Canikliyle meslektaşız- bir televizyon programında
bunları karşılıklı konuşabiliriz, ben mutlu
olurum bunları konuşuyor olmaktan.
Şimdi, dedi ki gelir
yönünden hiç problemi yok Sayın Caniklinin, Sayın Canikli
yoğunluktan artık herhâlde takip edemiyor o kadar. Bu da devletin
rakamları, tarımsal destekte Türkiye nerede? Mavi çizgi, 2002
yılında bütçeden yapılan tarımsal destek
harcamalarının millî gelire oranı, 2002 yılında 0,52,
binde 5; şimdi 2022de 0,30, 2021de 0,33. Kırmızı çizgi de
tarımsal destekleme harcamalarının faiz hariç bütçe
harcamalarına oranı, bakın, orada da ciddi bir azalış
söz konusu. Ya, Hamzaçebi, bırak bu binde 50leri, şunları
bunları da bize rakam söyle. diyeceksiniz. Yani şöyle söyleyeyim: AK
PARTİ iktidarı Sayın Erdoğanın
Cumhurbaşkanı olduğu tarihten bu yana, 2014ten bu yana çiftçiye
verdiği desteği azaltmıştır. Eğer 2002
yılındaki kadar çiftçiye destek verilmiş olsaydı 2002
yılında 39 milyar TL vermiş, 30 milyar daha verecekti.
Bakın, yüzde 1i geçtim, millî gelirin yüzde 1i oranında destek
vermiyorsunuz eleştirisini yapmıyorum, Bütçe imkânları müsait
değil. diyeceksiniz; ya, hiç değilse 2002deki desteği verin.
(CHP sıralarından alkışlar) Arkadaşlar, 30 milyar daha
eksik veriyorsunuz. 2023 yılında eğer 2002deki desteği
verecek olsaydınız bütçede 54 milyar lira değil, destek 43
milyar lira fazlasıyla 97 milyar lira olarak yer alacaktı; sadece
demek ki 2022de çiftçinin 30 milyarını, 2023te de 43
milyarını aldınız, nasıl asgari ücretliden
aldıysanız çiftçiden de aldınız.
Sevgili arkadaşlar,
konuşmamın sonlarına geliyorum. Erdoğan Türkiye'de serveti
yeniden dağıttı, 5 araç kullandı dedim; bir tane daha var
kamu ihalelerinin içinde devleti soyma. Ya, Hamzaçebi, ne diyorsun? gibi bir
şey diyebilirsiniz. Huzurunuza Darphane ve Damga Matbaası Genel
Müdürlüğünün bandrol ihalesini getirmiştim. Sayın Engin Altay
bunu konuştu, basın toplantıları yaptı,
televizyonlarda söyledi.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) 5 kere, 5 kere.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Hiçbirinizin kılı
kıpırdamadı. Bunu burada çok kısaca özetleyeceğim.
Gelir İdaresi Başkanlığı alkollü içkiler ve
sigaralardaki bandrolü on beş yıl süreyle ihale edip almış,
beşer yıllık dönemler hâlinde 3 dönem ihale etmiş. Niye? Bu
bandrolü Maliye basıyor, ÖTVnin güvence altına alınması
demektir bu, ÖTV o bandrolle alınıyor işte. Gayet
başarılı ihale yapmış. 4üncü dönem ihalesine
çıkıyor 2019 yılında.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Devamla) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Teklifler alınıyor,
ihale yapılacak, Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Berat Albayrak
Ya, bir dakika, bu çok önemli bir iş. diyor. Yerli ve millî
O zaman bu
orta vadeli programın adını da değiştirmişti, yeni
ekonomi programı; yerli, millî, milliyetçilik, hepsi çok güzel. Bu çok
önemli, özel sektöre yaptırılamaz. Gelir İdaresi
Başkanlığı 3 dönem başarıyla yürüttüğü
ihalenin, 4üncüsünü iptal ediyor bu nedenle. Darphane ve Damga Matbaası
Genel Müdürlüğü Bu işi ben yapacağım. diye Gelir
İdaresine yazı yazıyor, -bunların hepsi kamuoyunda var,
basında var- Darphane alıyor bunu. Sonra, aa,
Cumhurbaşkanlığı, Sayın Cumhurbaşkanı bir
karar yayınlıyor: Darphanenin Bandrol Basım İhale
İşlerine İlişkin Usul ve Esaslar. Kararı okuyorum:
Darphane bu işi davetiye usulü veya pazarlıkla yapacak. İstese
bile rekabete açık ihale yapamaz. Peki, olabilir. Bir şirket
kuruluyor, DNS diye bir şirket; ana sözleşmesinde bu iş tarif ediliyor,
bandrol basım ve dağıtım işi. Peki. Darphane ihaleyi
yapıyor. E, hani bu çok önemli işti, özel sektör yapmayacaktı?
Yerli, millî; geçtik onu. İhaleyi kaça yapıyor? 400 milyon TL. Peki,
öbür şirket kaça yapıyordu, ondan önceki şirket; SICPA, Türk ve İtalyan
ortaklığı şirket? 190 milyon liraya. Peki, onu da geçtik.
İhaleyi alan DNS şirketi ilk işi yapan, on beş yıl
süreyle yapan SICPAya gidiyor: Ya, benim matbaam falan yok, bu işi sen
yap. Al sana 190 milyon. Tamam mı? Tamam. 210 milyon cepte, kılçıksız.
Bunun adı devleti soymaktır. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar) Buna hiç kimse ses çıkarmadı. Niye
biliyor musunuz? Çünkü takvadan günah işleme özgürlüğüne
geçmiştiniz. Evet, takvadan günah işleme özgürlüğüne geçenler bu
işe göz yumdular. Bu sırada Sayın Erdoğan ne diyordu
biliyor musunuz? Darphanenin de hesaplarını denetlemekle görevli olan
Sayıştaya diyordu ki: Denetimleri açık arama
mantığıyla yapmayın, sakın yapmayın. Olabilir,
bizi rahatsız eden, canımızı sıkan şeyler
olabilir, yaklaşım farklılıkları olabilir ama buna da
saygı göstermek zorundayız.
Sayın Erdoğan, biz
bu hırsızlığa, bu soyguna saygı göstermiyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar) Bu, milletin parasıdır;
bu, milletin parasıdır.
Sayın AK PARTİ
Grubu, hiç mi rahatsız etmiyor sizi? Bunu burada defalarca konuştuk.
Bakın, tweetler attım sosyal medyada. Darphanede çete var.
diyorum, çete; burada, huzurunuzda söylüyorum. Bunun sorumlusu zamanın
Maliye Bakanıdır, Darphane Genel Müdürüdür. Bir de orada bir genel
müdür yardımcısı var; isimlerini de arzu ederseniz veririm -genel
müdürü bellidir, genel müdür yardımcısı- sizlere veririm.
Şimdi, tabii, sesiniz
çıkmıyor. Yirmi yılın sonunda gördük ki dünyevi olanı
uhrevi olanla çok kolay değiş tokuş etmişsiniz. (CHP
sıralarından alkışlar) Türkiyede çoğunun zannettiği
gibi dinî bir iktidar yok, dünyevi bir iktidar var; dini iktidarı için
kullanan bir iktidar, bir kadro var şu anda yönetimde.
Şimdi, rant coşkusu
var. Çapul günlerini yaşıyoruz. Bunlar bitmek üzere, bunlar bitince
kaçış günleri başlayacak, sizi o zaman göreceğim ben. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Hamzaçebi, tamamlayalım lütfen.
Dört dakika oldu ilaveniz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Toparlıyorum Sayın Başkan.
Toleransınıza çok teşekkür ediyorum.
Son cümlelerim şunlar
değerli arkadaşlar: Türkiye 1999daki Helsinki Zirvesinde Avrupa
Birliğinin tam üye adayı ilan edildi. Bu zirveden sonra Türkiyede önemli
şeyler oldu; 2001 Anayasa değişikliği oldu tüm partilerin
mutabakatıyla, 2004 Anayasa değişiklikleri yapıldı,
2004 yılında Avrupa Birliğinden müzakere takvimi
alındı, reform süreci işlemeye başladı.
İşte, verimliliğin, millî gelirin arttığı
dönemlerdir bunlar. Ama yirmi altı yıl sonra Türkiye Avrupa
Birliği tarafından yaptırım uygulanan bir ülkeye
dönüştü. İnsanlarımız mutsuzdur, umutsuzdur. Ekonomide
bütün dengeler bozulmuştur.
Değerli milletvekilleri,
biz, bu düzende, hile olan bu düzende bu hileye son vereceğiz.
İktidardakilerin devleti kendi özel mülküne çevirdiği bu rejime son
vereceğiz. Otoriter antisiyaseti sonlandırarak çoğulcu
demokrasiyi kuracağız. Türkiye'nin rotasını yeniden
tarihsel yönüne yani Batıya çevireceğiz, Türkiye'yi AB tam
üyeliğine taşıyacağız. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Son toleransınızla bitiriyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Tamamlayalım.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Biz Türk siyasetinin yeni aktörleri,
ittifakların yanında Millet İttifakından çok daha büyük
bir ittifakı kuracağız. Biz, özgürlükleri baskı altına
alan bu politikalara karşı daha büyük bir ittifak
kuracağız. Ekolojinin, yeşil ekonominin, yeşil
finansmanın, vergide yeşil dönüşümün ittifakını
kuracağız. Yirmi yıllık iktidarın bir avuç
kazananları karşısında çok büyük bir çoğunluğun,
AK PARTİ döneminin kaybedenlerinin ittifakını
kuracağız. (CHP sıralarından alkışlar) Günah
işleme özgürlüğü adı altında devleti soyanlara
karşı milletin çıkarlarını savunanların
ittifakını kuracağız. (CHP sıralarından
alkışlar) Kapsayıcı büyümenin, refahın, güçlü sosyal
devletin ve özgürlüğün ittifakını kuracağız. (CHP
sıralarından alkışlar) Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
bütçeye hayır oyu vereceğiz.
2023 yılı
bütçesinin milletimize ve ülkemize hayırlı olmasını
diliyorum, hepinize sevgiler saygılar sunuyorum. (CHP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Bu ilave
süreleri Sayın Kesiciden keseceğiz herhâlde.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, çok teşekkür
ederim efendim, sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ikinci söz İstanbul
Milletvekili Sayın İlhan Kesiciye aittir.
Buyurun Sayın Kesici.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz otuz dakikadır.
CHP GRUBU ADINA İLHAN
KESİCİ (İstanbul) Sayın Başkan, yüce Meclisin
değerli üyeleri; 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerimizi arz etmek
üzere huzurlarınızda bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2023 yılı bütçesi AK PARTİ'nin
21inci bütçesidir, bu bir rekordur. Tek başına ve kesintisiz olarak
yirmi yıllık bir hükûmet döneminin sonunda 21inci bütçe olarak 2023
yılı huzurlarınızdadır. Bu rekor
kırılabilecek bir rekora benzememektedir. Bundan sonra zaten bu tür
rekorlar da olmamalıdır diye arz ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; siyasette ve ekonomide her şey
sonuçlarıyla ölçülür. Büyük devlet adamımız ve büyük şair
Ziya Paşa "Ayinesi iştir kişinin lafa
bakılmaz/Şahsın görünür rütbei aklı eserinde." diyor.
Bu, dediğimizin daha veciz bir şekilde söylenmiş hâlidir. Her
şeyi sonuçlarıyla ölçeceğiz.
Şimdi, siyasette AK
PARTİ'nin siyasi başarısı elbette inkâr edilemez. Bu yirmi
yıldır kesintisiz tek başına iktidar olması bunun bir
göstergesi. Acaba ekonomide de benzer bir başarısı var
mıdır, ona giriyoruz. Konuya girmeden önce, iki gün önce
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem
İmamoğlu'na verilen bir ceza ve siyasi yasak, hukukun çok ileri
derecede zorlandığı bir durum gibi görünmektedir. Bu karar,
İstanbul halkının demokratik iradesine karşı
yapılmış bir darbedir. (CHP sıralarından alkışlar)
Hiç kimseye hayır getirmez. İnanıyoruz ki üst mahkemeler bu hukuki
garabeti bir an önce düzelteceklerdir. Bu ve benzeri durumlarda bu tür
tevessüller, buna benzer tevessüllerde bulunanlar, buna benzer hâllere tenezzül
edenler için büyük bir ozanımızın hoş bir deyişi var,
onu arz etmek istiyorum. O diyor ki: Geçme namert köprüsünden ko aparsın
su seni, yatma tilki gölgesinde ko yesin aslan seni. Tilki gölgesinde
yatmanın ve buralardan medet ummanın anlamı yoktur. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ekonomi demek, aynı zamanda
yatırım, üretim, tüketim demek. Bu anlamda yirmi yılın bir
bilançosu yapılacak ise onu yapmaya çalışacağım ben;
bir icmal tabloyla, bir toplu bakışla yapmak istiyorum. Bunun en iyi
göstergesi, bütün yapılanların sonucu mahiyetinde olan dış
ticaret verileridir, dış ticaret rakamlarıdır. Yirmi
yılda bizim dış ticaretimizde 2,8 trilyon dolar ihracat
yapılmış, buna mukabil 4,1 trilyon dolar ithalat
yapılmıştır. Dış ticaret açığı 1,3
trilyon dolar. Bu, bütün dünya ölçeğinde bile olsa çok büyük bir rakam. Bu
dış ticaret açığı demek, üretmeden tükettiğimiz
rakam demek, bunun da rakamı 1,3 trilyon dolar. Şimdi, bugün
itibarıyla yani 16 Aralık 2022 tarihi itibarıyla
sıkıntısını çektiğimiz her ne var ise bu,
dış ticaret açığından kaynaklanan bir
sıkıntıdır; dikkatinize bu münasebetle getirmek istiyorum.
Bizim dış ticaretimiz mal ticareti mahiyetindedir. Elbette mal
ticaretinin dışında da başka döviz gelirlerimiz, döviz
harcamalarımız var. Buna hizmetler sektörü diyoruz biz. Bunun en büyük
kalemi turizm kalemidir; buralardan da bizim epey bir gelirimiz,
harcamamız var. Bunun tamamını birleştirdiğimiz zaman
ödemeler dengesinde adı cari işlem hesabı olan bir hesaba
ulaşıyoruz. Cari işlem hesabı 609 milyar dolar açıktır
yani eksi 609 milyar dolarlık bir cari işlem hesabı var.
Değerli milletvekilleri,
değerli arkadaşlarımız; bu rakamlar, tabii, günlerdir
buralarda milyarlar, milyonlar, dolarlar, Türk liraları havada
uçuşuyor, kulaklarımız da çok alıştı bu rakamlara
ama netice itibarıyla bu, dünya ekonomileri ölçeğinde de çok büyük
bir açıktır, bizi çok sıkıntıya sokan bir şeydir.
Demin Üretmeden tükettik. dedik dış ticaret açığına,
cari işlem açığı demek de kazanmadan
harcadığımız para. Kazanmadık bu 609 milyar
doları ama harcadık. E, nasıl olacak yani bu? Elden aldık.
Elden almak ne demek? Borç almak demek. Özellikle mütedeyyin
arkadaşlarımız bu dış borç meselesinde
kullandıkları hoş tabirlerden bir tanesi de Borç alan, emir
alır. gibi bazı yaklaşımlarda bulunur; siyasi emir yani
buradan muradımız. Ben işin bu bölümüne girmeyeceğim ama bu
609 milyar dolarlık cari işlemler açığı çok büyük bir
açıktır. Dış borç aldığımız yerler bize
bunu kara kaşımız, kara gözümüz için vermezler. Bu, paradan para
kazanan kurumların, insanların yaptığı bir
şeydir. Bunda da anormallik görmüyorum ama netice itibarıyla bizim bu
aldığımız borç karşılığı
ödediğimiz faiz yirmi yılda, 112 milyar doları dış
borç olmak üzere, 433 milyar dolar eş değer Türk lirası cinsinden
faiz olmak üzere, toplam 545 milyar dolarlık bir faiz ödememiz var. Bizim
iliğimizi, kemiğimizi perişan eden rakam buradaki rakamdır,
bu faiz rakamlarıdır; 545 milyar dolar eş değeri faiz.
Şimdi, buna ilaveten,
geçen, iki gün önceki oturumda, Özgür Beyin görev yaptığı
oturumda özelleştirmeyle ilgili hoş -benim de çok takdirle takip ettiğim,
gıptayla da izlediğim- bir görsel şölen oldu.
Özelleştirilen tesisleri teker teker yazdılar, rulo hâlinde bu büyük
salonun bir ucundan bir ucuna kadar getirdiler. (CHP sıralarından
alkışlar) Şimdi, değerli arkadaşlar, bunun rakamı
77 milyar dolar. Az mı, çok mu? Çok elbette ama bir kıyasla bakmakta
fayda görüyorum ben. AK PARTİ iktidarındaki bakanlarımız,
Sayın Başbakanlarımız, Sayın
Cumhurbaşkanlarımız, hepsi birden ziyade yani, efendim,
çeşitli münasebetlerle ve sık tekrarlanarak AK PARTİnin
yaptığı projeleri dikkatimize getirirler. Bunların bir
kısmı bana göre fizibil olmayan projelerdir, bilmiyoruz,
fizibiliteleri yoktur; bir kısmı normalden daha
pahalıymış gibi yapılmış projeler gibi gelir
bana. Bir kısmını fizibil görüyorum, fizibilitelerini bilmemekle
birlikte fizibil gibi görüyorum. Daha da çoğu ulaştırma
projeleridir. On sene Ulaştırma Müsteşarlığı
yapmış olan benim de hemşehrim, güzel kardeşim
Şimdi,
bunlardan bir tanesi İstanbulda yapılan üçüncü köprüdür, Yavuz
Sultan Selim Köprüsü; bunun rakamı 818 milyon dolar, iyi yani 1 milyar
doların biraz altında. Şimdi, bu özelleştirmeye bölersek bu
rakamı -77 milyar dolara- ortaya çıkan rakam 94; bu ne demek? Bizim
ruloları arkadaşlarımızın uzattığı gibi
eğer uzatma imkânımız olsa bu salona özelleştirmeden elde
edilen parayla tam 94 tane, 94 adet Yavuz Sultan Selim Köprüsü
yapılırdı. (CHP sıralarından alkışlar) Bu,
mutlaka olmaması gereken bir şeydir. Faize alırsak, 545 milyar
dolar eş değeri faiz ödemesine alırsak, yine bu üçüncü köprüye,
Yavuz Sultan Selim Köprüsüne bölersek ortaya çıkan rakam daha da
manidardır; 666 adet yani faize ödediğimiz para 666 adet Yavuz Sultan
Selim Köprüsü yapıyor. Ya, biz bu köprüleri üst üste koysak Allahualem aya
kadar köprüyle gitmiş oluruz; öyle değil mi? (CHP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, benim
bunları söylemekten muradım, bu rakamlara dünyanın hiçbir
ekonomisi dayanamaz; bizim ekonomimiz de dayanamıyor, dayanamadı.
Şimdi zaten oraya gelmiş olacağız Allah kısmet ederse.
Sayın
Başkanımız, değerli arkadaşlar; bir müddet önce -bir
müddettir hiç kullanılmıyor ama- AK PARTİli yöneticilerimiz,
Bakanlarımız, yine Sayın Başbakanımız,
Cumhurbaşkanımız 4 efsaneden bahseder idi. Bu 4 efsane
şudur: Bir, Türkiyeyi dünyanın 17nci büyük ekonomisi yaptık;
iki, IMFnin borcunu sıfırladık; üç, millî geliri 3e
katladık; dört, kişi başına düşen millî geliri yine
3e katladık, 3 katına çıkardık.
Şimdi, 17nci büyük
ekonomi meselesi şudur: Ben 1991 yılında Devlet Planlama
Teşkilatı Müsteşarı oldum. Benim müsteşar olduğum
tarihte Türkiye 17nci büyük dünya ekonomisi idi. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Benden öncesi de var bu işin
ama ben müsteşar olduğumda hazır olarak dünyanın 17nci
büyük ekonomisini elimin altında, elimin üstünde buldum; bu, bu.
Şimdi kaç? Yirmi sene geçtikten sonra bu 17nci büyük ekonomi kaç oldu?
21. (CHP sıralarından 21! sesleri) Allah bundan ötesinden korusun
bizi! IMFnin borcu
ALİ ŞEKER
(İstanbul) G40a düştük.
İLHAN KESİCİ
(Devamla) Doğrudur.
2002 yılı Türk
ekonomisinin en kötü yıllarından biridir, daha doğrusu 2002ye
gelen yıl. Sebebi: Özellikle -şimdi unutulmuştur- 1999
yılında büyük bir deprem oldu. Can kayıplarımız
elbette yüreğimizi çok yakan kayıplardır. Allah cümlesine rahmet
eylesin, mekânları cennet olsun. Ama asıl sanayi bölgemizi vurdu ve
1999 yılı ekonomi büyümesi eksi 3,4tür, yüzde 3,5 ekonomi küçüldü.
2001 yılında da o finans krizi vesaire dolayısıyla yüzde 6
küçüldü. Demek ki bu mukayese edilen yıl, iki yılda yüzde 10luk
küçülen bir Türk ekonomisinin üstüne geldi; iyi bir şey değildir ama
yine onu onunla kıyas yapmaya devam ediyorum ben.
Şimdi, 2002
yılında bu kitap
Şimdi bu kitabın adı 2023
Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık
Programı. Sayın Cevdet Yılmaz Bey de burada. Eskiden, bu, bizim
Devlet Planlama Teşkilatımızın
hazırladığı kitaptı, çok kıymetli bir
kitaptır. İçinde tek bir rakam, tek bir kelime bile
yanlışı yoktur, olmaz; geleneksel olarak öyledir. Şimdi
adı Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe
Başkanlığı oldu. Bu kitabı hazırlayan
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe
Başkanlığındaki arkadaşlarımıza da
uzmanlarımıza da ben sevgilerimi, selamlarımı
teşekkürlerimle birlikte gönderiyorum. Bunun 11inci sayfası
Daha
doğrusu, bu, bütçenin başlangıç oturumunda bütün
arkadaşlarımıza dağıtıldı. Yani
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe
Başkanlığının hazırladığı kitap
olarak arz ediyorum. Bunun 11inci sayfası diyor ki: Millî gelir işte
bu başlangıçtaki bir iki kur dolayısıyla bir iki
farklılık gösteren yıllardır ama 2007, 2008i oturulan,
sükûta eren tarih olarak görmek mümkündür. Bu 2008 yılında millî
gelir 800 milyar dolardı. Şimdi, aradan geçti on dört tam sene, millî
gelirin geldiği rakam ne? 808 milyar dolar. Akif Bey biraz önce Az gittik
uz gittik, dere tepe düz gittik meğer bir arpa boyu yol gittik. diyordu,
tam öyle bir durum, on dört senede millî gelir 808 milyar dolar. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Dördüncü gösterge, kişi
başına düşen millî gelir. Yine, bu kitaptan arz ediyorum,
11inci sayfasıdır Osman Bey, orada da diyor ki: 2007
yılında kişi başına düşen millî gelir 9.700 küsur
dolar idi. 2022 yılında bu rakam kaç? 9.400 küsur dolar. Yani aradan
on beş tam yıl geçmiş, şu kadar özelleştirme parası
harcanılmış, bu kadar borç alınmış, şu kadar
vergi toplanılmış, on beş sene sonra geldiğimiz yer
2007 yılındaki değer.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, böyle baktığımız zaman yirmi
yılın karnesi zayıf bir karnedir. 2023 yılı bütçesine
giriyorum, 2023 yılı bütçesine girerken ola ki bu geçmişten
bazı dersler alınmıştır, o dersler münasebetiyle 2023
yılı bütçesi daha iyi hazırlanmış olabilir.
Şimdi, ben Grup
Başkan Vekillerimizle otururken Sayın Başkanın zaman
bakımından müsamahalı olacağını, bütün
konuşmacılara güzel bir müsamahada bulunduğu söylediler. Ben de
zor sığmıştım bu otuz dakikalık konuşma
süresine, anlatmam icap eden bir fıkra vardı, onu da literatürden
çıkarmıştım ama şimdi, Sayın Başkanın
yüksek müsaadeleriyle, konuyla da çok doğrudan ilgisi olması
münasebetiyle iki buçuk dakikalık bir fıkrayı anlatmak
istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Şimdi, Dursun
ile Temel bir film seyrediyorlar, bir aksiyon filmi, hareketli bir film;
işte, birbirini kovalıyor arabalar, çok büyük süratlerle gidiyorlar,
dar virajlara giriyorlar. Tam en heyecanlı yerinde Dursun Temele
fısıldadı, dedi ki: Temel, gel seninle bir bahse girelim. E,
olur, girelim. Ne bahsine gireceğiz? Bu araba bu uçuruma -yanda, dar
virajların arkasında uçurum var- düşer mi, virajı alır
mı? Ben diyorum ki almaz, uçuruma düşer. Temel de dedi ki:
Hayır, ben de diyorum ki virajı alır, uçuruma düşmeden
gider. Neyse, zaman geçti, virajı alamadı, uçuruma düştü. Bahis
ne? Yemek. Ne yemeği yiyecekler? Hamsigiller; hamsili pilavdan hamsili
baklavaya kadar veya hamsi baklavasına kadarki bütün bir spektrum hamsi
yemeği. Sonra film bitti, yemeğe gittiler, yemeği bir güzel
afiyetle yediler. Dursun dedi ki: Ya, Temel, benim bir vicdan azabım
var. Hayırdır? Ben bu filmi daha önce görmüştüm. (CHP
sıralarından alkışlar) Orada araba uçuruma düşüyordu,
kusura bakma yani ben bunu biliyordum. Şimdi, vicdan azabı çekiyorum,
müsaade edersen bir yemek de daha sonra ben sana ikram edeyim. Temel dedi ki:
Olur fakat ben de sana bir itirafta bulunayım, ben de bu filmi
görmüştüm. E, nasıl? Yani o zaman düşmemiş miydi senin
gördüğün filmde? Hayır, düşmüştü. E, peki, niye girdin
iddiaya? Ya, belki akıllanmıştır, bundan bir ders
çıkarmıştır. 2023 yılı bütçesini de bu
aldığı, çıkardığı dersle
hazırlamıştır. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tarım sektörüyle ilgili kısa bir arzda
bulunmak istiyorum. 1980 yılına kadar biz tarım sektörüne çok
iyi devlet destekleri verdik; çok akıllı destekler, uygun destekler
verdik ve 1980 itibarıyla meşhur söz hâline geldi ki Biz dünyada
kendi kendine yeten 7 ülkeden 1iyiz. Meşhur bir söz hâline geldi, essah
da öyleydi. Daha sonra 1980 askerî darbesi ve onu takip eden hükûmetlerin bir
bölümünde bu tarımseverlik azaldı; çiftçiyi, köylüyü sevmeyen veya az
seven hükûmetler gelir gibi oldu. Sonunda çiftçi toprağına küstü,
besici hayvanına küstü; hâlbuki besicinin canı hayvanıdır,
çiftçinin canı tarlasıdır, bunlar tarlasına ve
hayvanına küser oldular. Şimdi, AK PARTİ bakımından,
yiğidin hakkını bir yiğide vermek istiyorum ben. 2006
yılına gelindi, AK PARTİ yöneticileri baktılar ki
tarım sektörü ihmal edilmiş bir sektördür, buna tarımsal destek
vermek lazımdır, hükûmetlerin keyfine de bırakmamak daha
doğrudur, o yüzden Bunun için bir kanun çıkaralım. dediler.
2006 yılında tarım destekleme kanunu çıkarıldı;
bu, iyi bir kanun. Bu kanuna göre her yıl millî gelirin yüzde 1inden az
olmamak üzere tarıma destek verilecek. Biz hesap kolaylığı
bakımından yüzde 1e eşitleyelim bu işi, tamam. Şimdi
bunu çıkardıkları kanuna göre layıkı vechile
uyguladılar mı? Yok, uygulamadılar. Az uyguladılar, çok
uyguladılar; geldik bugünkü 2023 yılı bütçesine. 2023
yılı bütçesine bakalım, tarım destekleme bütçesine
ayrılan pay 54 milyar Türk lirası, tamam. Millî gelirin yüzde 1i
olmuş olsaydı kaç olacaktı? 186 milyar Türk lirası. Yani
kendi çıkardığı kanuna göre AK PARTİ yönetimi, 186
milyar Türk lirası tarım destek bütçesi hazırlamış
olmaları icap ederken bunun ancak üçte 1ini hazırlamışlar,
54 milyar; bu olmaz. Bunu, netice itibarıyla, kendi çiftçinizden
esirgerseniz sonunda ne olur? Şimdi, benim kollarıma göre
bakalım, sağ tarafım -dünyaya düz baktığımız
hâlde, harita hâlinde olsun- Avustralya olsun, dünyanın bir ucu; bu tarafa
baktığımız zaman da dünyanın öbür ucu Amerika olsun,
Kuzey Amerika, Güney Amerika. Türkiyenin, bu cennet vatanın elinde
Muş ovaları var, elinde Batman ovaları var, Amik Ovası var,
Çukurova var, -Ahmet Bey neredesin- Denizli Baklan ovaları var, Aydın
ovaları var, Menderes ovaları var ama bu dünyanın en ucundaki
ülkelerden yaş meyve, sebze dâhil olmak üzere tarım ürünleri ithal
ediyoruz. Bu olmaz, bu vicdana sığmaz. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Şimdi, diyelim ki ettiniz; bir,
neyle ediyorsunuz? Borçla. Bulgaristan'dan saman ithal ettik. İki sene
önce buradaki Tarım Bakanımıza bizim arkadaşlarımız
hem Plan ve Bütçe Komisyonunda hem Genel Kuruldaki Tarım
Bakanlığı bütçesi konuşulurken itiraz ettiler,
Bulgaristan'dan saman ithal ediyoruz, bu yakışık alır
mı? dediler. Sonra sıkıştı
sıkıştı
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Kaç kilo?
İLHAN KESİCİ
(Devamla) - Kilosu önemli değil.
RECEP ÖZEL (Isparta) Niye?
İLHAN KESİCİ
(Devamla) 125 milyon dolar; anladın mı, 125 milyon dolar; o soruyu
her kim sorduysa ona söylüyorum! (CHP sıralarından
alkışlar) O, 125 milyon dolarlar birikince, işte, 444 milyar dolarlık
bir borca ulaşıyor.
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Peki, hangi yıl?
İLHAN KESİCİ
(Devamla) Şimdi, Sayın Bakana sordular, işte,
sıkıştırdılar, Sayın Bakan dedi ki Ya, dövizimiz
varmış, ithal ediyormuşuz; ne var bunda? Hâlbuki döviziniz yok,
onu ithal edecek döviziniz de olmadı; çiftçinizden, kendi çiftçinizden
esirgerseniz, tarım desteğini esirgerseniz
(CHP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
Avrupa Birliği,
dünyanın tarım sektörüne en yüksek desteği veren ülkeler
topluluğudur; ortak tarım politikası var, en yüksek desteği
verirler. Onların çiftçilerine verdikleri desteklerin
karşılığında biz kendi çiftçimize destek vermez isek
Bulgaristandan saman ithal ederiz, Yunanistandan pamuk ithal ederiz, Avustralyadan
canlı et ithal ederiz, Arjantinden beyaz et ithal ederiz. Bütün
bunları da toplarsınız, sonra getirir 545 milyar dolar
karşılığı faiz ödersiniz. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Buna can dayanmaz! Şimdi, bu,
aynı zamanda yazıktır, günahtır yani filan!
Değerli milletvekilleri,
21inci yüzyıl bütün dünya için acımasız bir rekabetin
yaşanacağı yüzyıldır ekonomik bakımdan; ekonomi
de diğer alanlar da var filvaki; kültür, sanat, edebiyat, her neyse ama
beni daha çok bu işin ekonomik bölümü ilgilendiriyor. Devletlerin birinci
görevi -güvenlik bölümünün dışında, hariç olmak üzere-
ülkelerini bütünüyle global, uluslararası rekabete
hazırlamaktır; tekrar ediyorum, uluslararası, global rekabete
hazırlamak. Eğer bu rekabete hazırlayamazsanız ülkemizi,
hazırlayamaz isek çok geride kalırız, çok hızlı geriye
doğru gideriz. Bunun bir numaralı unsuru insan sermayesidir,
beşerî sermaye yani dünyada bizi uluslararası rekabette temsil
edecek, bizim sırtımızı yere getirmeyecek, daha ileri
gitmemizi mümkün kılabilecek olan en önemli sermaye para değildir,
pul değildir, onların da elbette bir önemi var ama insan
sermayesidir. Şimdi, bu insan sermayesi demek, eğitim demek. 21inci
yüzyılın öbür bir milliyetçilik anlayışı da ekonomik
milliyetçiliktir, ekonomik vatanseverlik diye yeni kavramlar da icat ediyorlar.
Ben de bunu Türkçeleştirmiş filan değilim, economic patriotism
diyor mesela yani, o kadar ileri bir şey milliyetçiliğin,
vatanseverliğin ekonomik versiyonu, ekonomik bacağı olmak üzere.
Şimdi, bu global
rekabete hazır olabilmenin en önemli unsuru global rekabete uygun, yüksek
teknolojiye uygun, yüksek teknoloji üretecek, yaratacak, adapte edecek,
kullanacak iyi vasıflı insanlar yetiştirmek. Bunlar kim?
Gençler, gençlerimiz, bütün dünya ülkelerinin gençleri aslında, bizim için
de bizim gençlerimiz. Hepsi gözümüzün nuru. Gençlerin önünde yetmiş aktif
yıl daha Türkiye'yi taşıyacak, ileriye götürecek bir
zamanları var, bir süreleri var, çok önemli. O yüzden ne kadar iyi
yetiştirirsek önümüzdeki yetmiş yılda o kadar nemasını
alacağız biz bu işin.
Bu bütçe kitabı,
gençlerin iyi yetişmesiyle ilgili bir rakam koymuş. Millî Eğitim
Bakanlığının bütçesi ve üniversitelerin bütçesi -Sayın
Millî Eğitim Bakanımız da var, aziz hemşehrim- ikisinin toplam
rakamı 571 milyar Türk lirası. Bu Millî Eğitim
Bakanlığı ne demek? 20 milyon öğrenci, 1 milyondan fazla
öğretmen. Üniversiteler ne demek? Üniversitelerde okuyan
aşağı yukarı 3 milyon öğrencimiz var, yaygın
eğitimle ilgili üniversite tedrisatı gören arkadaşlarımız
var; 200 bin civarında da öğretim üyemiz var, öğretim elemanımız
var. Bu 25 milyon öğrenci ve 1 milyondan fazla öğretmene
ayırdığımız para 571 milyar Türk lirası; deminki
söylediğimiz, sadece 2023 bütçesindeki faiz rakamı 566 milyar Türk
lirası. Yani şimdi buradan, Türkiye'nin dünyaya uygun, dünyadaki
emsallerini geçebilecek tarzda öğrenci yetiştirmesi mümkün olabilir
mi? Katiyen olamaz. O yüzden, şimdi, böyle bir durumda ne yapmak icap eder
diye bakılırsa, bana göre neyimiz var neyimiz yoksa
Ya, bu deminki
özelleştirme rakamı -Özgür Beyi görünce aklıma şimdi
artık özelleştirme geliyor- kaçtı? 577 milyar dolar.
Üniversitelere ve bütün Millî Eğitime verdiğimiz rakam ne
kadardı? 571 milyar Türk lirası. Bunu birbirine uyumlu hâle getirip
bölelim. Yani o 77 milyar dolar var ya sattığınız, sizden
önceki hükûmetlerin yaptığı, millî servet mahiyetindeki iktisadi
kıymetlerimiz; eğer bu Millî Eğitim bütçesi gibi bir bütçe
yapsanız yüz otuz senelik Millî Eğitim Bütçesini ve üniversitenin
bütçesini karşılamış oluyordu. O yüzden -bunun önemini- bir
daha bana da laf atarken arkadaşlarımızın daha dikkatli
olmalarında fayda görüyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Daha önce satılmamış mıydı Sayın
Kesici; daha önce satılmamış mıydı?
İLHAN KESİCİ
(Devamla) Şimdi, değerli milletvekilleri, buradan enflasyona
-çeşitli varyasyonlar da alıyor- hayat
pahalılığına kısaca bir girmek ve daha sonra da
Sayın Başkanın müsamahasını istismar etmeden
çıkmak istiyorum.
Bu enflasyon kötü bir
şey, bütün kötülüklerin anası; ekonomide bütün kötülüklerin
anası ve bütün yanlış kararların sonucu. Ya, bu, nereden
çıktı kardeşim, niye oldu bu enflasyon? Enflasyon bir sebepten
olmaz, iki sebepten olmaz, üç sebepten olmaz; ekonomik hayatta yapılan
bütün yanlışların sonucu olarak ortaya çıkar ve bütün
kötülüklerin de iktisadi kötülüklerin de anası olmuş olur.
Şimdi, bu, devleti tahrip eden bir şeydir, gelir
dağılımını en çok bozan, en hızlı ve en çok
bozan işlerden biridir. Alacaklı alacağını alamaz, borçlu
borcunu ödeyemez
Bizde ticaret çekle yapılır, peşin parayla
yapılır, senetle yapılır, bir de sözle yapılır
dünyadan farklı olmak üzere. Bizdeki neredeyse söz ticareti, sözle
yapılan ticaret, öbür ticaretlerden daha da büyüktür. Enflasyonist
ortamlar sözü ayağa düşürür; borçlu borcunu ödeyemez, alacaklı
alacağı ödeyemez, ticaret hayatı da olduğu gibi şey
yapar.
İki: Türkiye'nin
işçileri, memurları, emeklileri, az gelirlileri, dar gelirlileri,
sabit gelirlileri enflasyonist ortamda normalden çok fazla ve normalden çok
hızlı ezilirler. O yüzden -Sayın Maliye
Bakanımızı seviyorum, sevgili ve samimi bir Maliye Bakanı
olarak görüyorum- bu epistemoloji vesaire gibi terminolojilerle filan
meseleye yaklaşmak yerine, çok daha ciddi bir şekilde bu enflasyonun
belini kıracak davranışlar içerisinde olmaları
lazımdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLHAN KESİCİ
(Devamla) Kaç dakikamız olacak Sayın Başkanım? Bir
beş dakika varsa ona göre gideyim.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Kesici.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Müspet
manada güldüler efendim.
İLHAN KESİCİ
(Devamla) Şimdi, buradan devletin, hazinenin durumuna gelip bu bahisten
çıkmak istiyorum zaten. Bu halkın durumunu söyledik. Enflasyon, hayat
pahalılığı; daha doğrusu ben hayat
pahalılığı demeyi severim, doğru tabir budur. Enflasyonda
409 tane madde vardır, farklı ağırlıkları
vardır, farklı ölçümlemeleri vardır, bizi günlük hayatta hiç
ilgilendirmeyen bölümleri filan da vardır. E, niye biz bu işi,
hesaplamaları yaparız? Ekonomik bazı hesaplamalar
bakımından lazımdır. Bizi daha çok ne ilgilendirir? Biraz
önce tarım sektöründe arz ettiğim gibi, gıda enflasyonu
ilgilendirir, ondan da daha çok 8-10 tane çarşı, pazar maddesi
ilgilendirir. Öyle değil mi? Et, süt, peynir, yumurta, patates, domates,
biber, patlıcan, soğan, sarımsak; öbürlerini de arkadaşlarımız
akıllarına geleni de eklesinler. Bu 10 madde ilgilendirir. Bu 10
maddedeki fiyat yüzde 150dir. Enflasyon normal ölçümüne göre yüzde 65,
TÜİKe göre -tamam, benim itiraz etmem olmaz o işe, devletin
kurumudur- ama asıl halkı ilgilendiren bölümü yüzde 150lik bir fiyat
artışıdır. Bu, belimizi kırıyor,
yıkıyor.
Devletimizin hazinesi için
yine mütedeyyin arkadaşlarımızın, benim de sevdiğim
bir tabir var; beytülmal. Bu, devletin hazinesi demek. Devletin hazinesinin
cisimlenmiş hâli şimdiki ekonomi yönetiminde Merkez Bankasının
net rezervleridir. Merkez Bankasının brüt rezervleri var, bizim ona
karşılık yükümlülüklerimiz var, o yükümlülükleri
çıktığınız zaman elimizde kalan rakam, net rezervler.
Ve AK PARTİ iktidarının da aşağı yukarı dört
beş sene öncesine kadar -bu net rezervin normali bizde 50-60 milyar dolar
olursa iyidir, istikrarlıysa- işte, 50-60 milyar dolar, 40,30,20,10,
bu seyirde seyrediyor idi ama son üç senedir eksi 50 milyar dolar, 49,48;50,51
filan, eksi 50 milyar dolar. Ya, bu, borcun harcın filan çok ötesinde bir
rakam, çok vahim bir şey. Devletin başı ağrısa, 1 tane
aspirin alacak olsa buradaki parayla o aspirini alamıyor, aspirin
parası yok yani. Bu eksileri, milyar dolarları falan, biraz önce de
arz ettiğim gibi hepimiz kullanıyoruz ama işin aslı
esası bu.
Bizde ekmeğe nan
derler ya; bu, bizi nana muhtaç eden bir şeydir, eksi 50 milyar dolar nana
muhtaç eder, namerde muhtaç eder -ediyor- muhannete muhtaç eder. Bu 5N 1K
diye medyada bir şey var, ben de onu şimdi buna benzeterek 2N 1M
ettim. 2N, nana muhtaçlık, namerde muhtaçlık; 1M, muhannete
muhtaçlık. (CHP sıralarından alkışlar) Bundan süratle
devletimizin, milletimizin çıkarılması lazım.
Sayın Başkan,
buradan çözüme geliyorum. Çözüm
Allahtan ki bu söylediğim rakamlar,
benim gözümde gösteriyor ki artık AK PARTİnin yirmi yıldan
sonra Türkiyeye vereceği hiçbir müspet bir şey
kalmamıştır. (CHP sıralarından alkışlar)
Eskimiştir, verilecek bir şey yoktur ama ne yapılacak? Yani
seçimlere üç sene kalmış olsa daha zor bir durumdu benim için de
bizim için de, Allahtan ki birkaç ay sonra bir seçim var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Kesici, beşinci dakikayı da ilave veriyorum, tamamlayalım
lütfen.
İLHAN KESİCİ
(Devamla) Olur.
BAŞKAN Çabuk geçiyor
zaman.
İLHAN
KESİCİ (Devamla) Öyle mi? Bir iki dakika lütfedersiniz.
Arkadaşlarımız
da iyi dinliyorlar, Allah için iyi dinliyorlar yani. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, evet, bu seçim
var. Samimi olarak arz ediyorum: Allah nasip ederse seçimi biz
kazanacağız. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Biz dediğimiz, Millet
İttifakıyla biz kazanmış olacağız. Öbürleri için
de söyleyelim: Bu seçimin kaybedeni de olmayacaktır. Seçimin kazananı
olacak, seçimin kaybedeni olmayacak. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar) E, nasıl olacak? Çünkü demokrasi kazanacak, çünkü
Türkiye kazanmış olacak. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Yirmi yıldır olduğu gibi.
İLHAN KESİCİ
(Devamla) Şimdi, değerli milletvekilleri, seçimin
kazanılmasının ertesi günü, devlette var olan ne kadar güç,
kudret, yetki varsa bunların hepsi tek bir elde, tek bir makamda, tek bir
kurumda toplandı. Buna son verilecektir, böyle bir düzenin devam etmesi
imkânsızdır. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Onun yerine, dünya demokrasi tecrübesinin de bizi
getirdiği nokta olan, şimdi de bizim birazcık daha
iyileştireceğimiz iyileştirilmiş, güçlendirilmiş
parlamenter sisteme geçilecektir. (CHP sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta)
Nasıl geçilecek ya?
İLHAN KESİCİ
(Devamla) İyileştirilmiş, güçlendirilmiş parlamenter
sistemin yapacağı ilk şey, devleti tüm kurum ve
kurullarıyla avdet ettirmektir. Devlet tüm kurum ve kurallarıyla
avdet edecektir. Devlette partizanlık, adam kayırmacılık
(CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Kesici, tamamlayalım lütfen, yedi dakika oldu; haksızlık oluyor
artık.
İLHAN KESİCİ
(Devamla) Şimdi, cumhuriyetin 100üncü yıl dönümü münasebetiyle,
müsaade ederseniz
BAŞKAN Hemen, bir dakika
daha
İLHAN KESİCİ
(Devamla) O iki dakika alıyor.
BAŞKAN Yok, bir
dakika, altmış saniye
İLHAN KESİCİ
(Devamla) Onu almaz.
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
İLHAN KESİCİ
(Devamla) Olur, hayhay.
Benim bir cumhuriyet tarifim
var. Önümüzdeki sene, Allah nasip ederse on beş gün sonra cumhuriyetimizin
100üncü yılına gireceğiz. Türkiye Cumhuriyeti devleti, iki yüz
yıllık yenilmişliklerimize, geri
kalmışlığımıza, itilip kakılmışlığımıza
karşı çare olarak ancak yüz sene kafa patlatarak bulabildiğimiz merhemin
adıdır. Biz bu cumhuriyetten en küçük bir taviz vermeyiz. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Büyük Atatürkün Onuncu Yıl Nutkunun en son
paragrafında Türk milletine karşı bir dileği var, o dilekle
-müsaade ederseniz- sözlerimi bağlıyorum: Ebediyete akıp giden
her yüz senede bu büyük millet bayramını, bu büyük cumhuriyeti, aziz
cumhuriyetimizi bundan sonra daha büyük şanlarla, şereflerle,
saadetlerle kutlamaya devam edeceğiz; cumhuriyetimizin 100üncü yıl
dönümü kutlu olsun. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Birleşime on beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
17.24
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.51
BAŞKAN:
Mustafa ŞENTOP
KÂTİP
ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 40ıncı
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
2023 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına ilk söz, Grup Başkan Vekili,
Kayseri Milletvekili Sayın Mustafa Elitaşa aittir.
Buyurun Sayın
Elitaş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz otuz dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurulunda 5 Aralıkta başlayan 2023 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi görüşmelerini, bugün, 16 Aralık itibarıyla
inşallah tamamlayacağız. Bu süreçte, millî iradenin tecelligâhı
Gazi Meclisimize bütçeyi sunan Sayın Cumhurbaşkanımıza,
burada bütçeyle ilgili görüşlerini açıklayan Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcımıza, görüşmelerde
yoğun mesai harcayan Plan ve Bütçe Komisyonumuzun Değerli Başkan
ve üyelerine, tüm milletvekillerine, sürecin verimli bir şekilde geçmesine
katkı sağlayan Sayın Bakanlarımıza, kamu
kurumlarımızın değerli temsilcilerine, Türkiye Büyük Millet
Meclisi çatısı altında bütçe süreci boyunca emek veren
değerli arkadaşlarımıza bir kez daha teşekkür ediyor;
bütçe görüşmelerinin bu yıl da en hayırlı şekilde
tamamlanmasını temenni ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
ülkemiz, Gezi olaylarıyla başlayan süreçte, 17-25 Aralık
yargıda darbe girişimi, terör saldırıları, 15 Temmuz
menfur darbe girişimi gibi pek çok iç ve dış hain
saldırıyla mücadele etmekteyken Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemiyle istikrarı sağlamış, tüm bu
olumsuzluklara rağmen 2011-2021 yılları arasındaki dönemde
yıllık ortalama 5,8 oranında büyümeyi
başarmıştır. Küresel finansal krizlere rağmen Türkiye,
2020 yılının ikinci yarısından itibaren alınan
önlemler neticesinde olumlu yönde büyüyerek olumsuz yönde gerileme yaşayan
diğer ülkelerden net bir şekilde
ayrışmıştır.
2019-2021 yılları
arasında Covid-19 salgınının etkileri tüm dünya ülkelerinde
şiddetli bir şekilde görülmesine rağmen, ülkemizde
gerçekleşen büyüme oranı yüzde 4,2 seviyesinde
gerçekleşmiştir. Bu büyüme üretim faktörleri açısından
incelendiğinde, yatırım artışlarının sürüklediği
sermaye birikimi ve özellikle faktör verimliliğinin büyümeye önemli ölçüde
katkı sağladığı görülmektedir. Ülkemiz güçlü
sağlık altyapısı, aşılamanın hız
kazanması, yılın ikinci yarısından itibaren kontrollü
normalleşme dönemine geçilmesi; sanayileri, çarkları durdurmadan
üretime ve ihracata hızlı devam edilmesiyle, firmalara ve hane
halkına verilen desteklerin etkisiyle 2021 yılında Türkiye, OECD
ve AB ülkelerinden 2 kat daha fazla büyüme göstererek yüzde 11,4le son elli
yılın en yüksek büyüme hızına
ulaşmıştır. 2022 yılında kesintisiz büyüme
ivmesinin devamıyla yüzde 5 civarında büyüme hızına
ulaşmayı öngörüyoruz. Ukrayna'daki savaşının olumsuz
etkileri pandemi tarafından hâlihazırda zarar görmüş dünya
ekonomisinin toparlanmasını engellerken 2022 yılının
üçüncü çeyreğinde yüzde 3,9, yılın ilk dokuz ayında ise
yüzde 6,2 oranında büyüyen Türkiye ekonomisi, orta vadeli program
hedeflerine büyük ölçüde uyumlu hareket ederek tüketim, makine, teçhizat
yatırımı harcamalarının sürüklediği sabit sermaye
yatırımları harcamaları ve net mal ve hizmet ihracat
kalemlerinin öncülüğünde iç ve dış talebin beraber büyümesiyle
harcamalar yönüyle dengeli bir görünüm sergilemiş ve güçlü duruşunu
korumaya çalışmıştır. Sağlıklı ve
sürdürülebilir temel yapı taşlarından olan ve özel önem
verdiğimiz makine, teçhizat yatırım harcamaları on iki çeyrektir
kesintisiz büyümeye devam etmiş, bu dönemde ortalama yüzde 1dokuz,6
artış hızıyla güçlü bir performans göstermiş,
yılın ilk dokuz ayında büyümeye yüzde 1,72 oranında
katkı sağlamıştır.
Diğer önem
verdiğimiz ve ekonomi politikalarımızın temel yapı
taşlarından biri olan net mal ve hizmet ihracının
yılın ilk dokuz ayında yüzde 6,2 oranındaki büyümeye
katkısı ise başta ihracatımızın, turizm
sektörünün üstün performansıyla 2,04 puan olmuştur. Böylece
yılın ilk dokuz ayında makine, teçhizat yatırım
harcamaları ile net mal ve hizmet ihracatının büyümeye
katkıları toplam 3,8 puanla, yüzde 6,2 oranındaki büyümenin
yüzde 60,5ini oluşturmuşlardır. 2022 yılının ilk
dokuz ayında üretim yönüyle büyümede öne çıkan,
yaptığı 5,2 puanlık katkıyla hizmetler sektörü olmuştur.
Turizm gelirlerindeki ve bağlı hizmet gelirlerindeki artış
sayesinde hizmetler sektörü yılın bahse konu döneminde yüzde 8,3
oranında büyüme kaydetmiştir.
Jeopolitik sorunların
gündemi meşgul ettiği ve küresel durgunluk endişelerinin hâkim
olmaya başladığı 2022 yılı genelinde Türkiye
ekonomisinin orta vadeli program tahminlerimizle uyumlu olarak yüzde 5
civarında dengeli bir büyüme sergilemesi beklenmektedir. Türkiye ekonomisi
mevcut dönemdeki zorlu sınamalara rağmen hedeflerine ulaşma
kararlılığını sürdürmektedir.
Ülkemizin büyüme
performansındaki güçlü eğilime paralel olarak istihdamda da önemli
artışlar yaşanmıştır. Salgının
işsizlik oranı üzerindeki negatif etkisi tüm dünyada diğer
krizlere göre çok daha hızlı ve keskin olmuş, Amerika
Birleşik Devletlerinde işsizlik oranı salgın sürecinde 5
kata yakın artmıştır. Türkiye ise bu süreci diğer
ülkelere kıyasla çok daha başarılı şekilde
yönetmiş, 2019 yılı dördüncü çeyreğinden 2022
yılı ikinci çeyreğine kadarki dönemde 2 milyon 554 bin ilave
istihdam artışı sağlayarak salgın öncesi döneme göre
istihdam artışında ülkemiz OECD ülkeleri arasında ilk
sırada yer almıştır. 2022 yılı yıl genelinde
de yaklaşık 1,9 milyon istihdam gerçekleştirmeyi öngörmekteyiz.
Son açıklanan verilere göre 2022 yılı Ekim ayında işsizlik
oranı ise yüzde 9,9 olarak tek haneli seviyeleri kaydetmiştir.
2022 yılında tüm
dünyada olduğu gibi ülkemizde de enflasyon en temel sorunlardan biri
olmuştur. Bu eğilimde kur gelişmelerinin birikimli etkileri,
Rusya-Ukrayna savaşına bağlı olarak yüksek oranda artan
enerji ve gıda fiyatlarının yansımaları ve tedarik
zincirlerindeki aksaklıklar belirleyici olmuştur. Diğer taraftan
uygulanan vergi indirimleri ve sübvansiyonlar aracılığıyla temel
ürünlere erişim kolaylaştırılmış, başta
gıda olmak üzere dış ticaret tedbirleriyle arz
kısıtlamaları hafifletilmiş, enflasyonla mücadele önlemleri
koordineli bir şekilde kararlılıkla
alınmıştır. Enflasyonla mücadelede bugüne kadar yönetilen,
yönlendirilen fiyatlar, vergi indirimleri ve sübvansiyonlar
vasıtasıyla gerekli adımları hızla hayata
geçirmiş, bundan sonra da aynı yaklaşımımız
çerçevesinde vatandaşlarımızın alım gücünü koruyacak
şekilde adımlarımızı atmaya devam edeceğiz.
Enflasyon beklentilerinin artık kontrol altında olması, fiyat
istikrarı ve finansal istikrara yönelik uygulanan önlemler ve enflasyonla
mücadeleye yönelik kararlı duruşla bu aydan itibaren enflasyon
oranında kesintisiz bir düşüşün yaşanacağı bir
dönem başlamıştır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Enflasyon dinamikleri her geçen gün iyileşmekte ve
aylık veriler geçmiş yıl ortalamalarına benzer
gerçekleşmeye başlamaktadır. Böylece, yılın ikinci
yarısında ilk yarısına kıyasla belirgin şekilde
aylık enflasyonun gerilediği görülmektedir. Bu çerçevede, enflasyon
oranının 2022 yılı sonunda yüzde 65e, 2023 yılı
sonunda ise yüzde 25e gerilemesi beklenmektedir.
Küresel ticaret, salgın
ve jeopolitik gelişmelerden en fazla etkilenen alanların
başında gelmektedir. Küresel ekonomik aktivite
koşullarındaki değişim dış talep üzerinden mal
ihracatımızı; dünya genelindeki salgın hastalıklar ve
jeopolitik gerilimler turizm gelirlerimizi; yine, küresel ekonomik ve
gelişmeler ise emtia fiyatları üzerinden ithalatımızı
doğrudan etkilemektedir. Tüm bu dışsal faktörler ve şoklara
karşı doğru stratejiler çerçevesinde gerekli tedbirleri
hızlı ve işlevsel bir şekilde alıp mal ve hizmet
ihracatımızı nitelik ve nicelik bakımından
geliştirmeyi amaçlıyoruz. Bu kapsamda, esasen salgının
ihracatımız üzerindeki baskılayıcı etkileri kısa
zamanda bertaraf edilmiş, 2020 yılının ikinci
yarısı itibarıyla başlayan ve 2021 yılında da
devam eden ihracat artış eğilimi sonrası
ihracatımız tarihî yüksek seviyelerine yükselmiş ve ilk kez 225
milyar doların üzerine çıkmıştır.
Değerli milletvekilleri,
burada biraz önce, çok değerli, kıymet verdiğim 2 milletvekili
arkadaşımız görüşlerini ifade ettiler. Sayın Kesici
2012 yılından bu tarafa herhâlde bütçelerle ilgili görüşmeler
yapıyor, ilk girişinde de dedi ki: AK PARTİ iktidarının
Türkiye genelinde, belki cumhuriyet tarihinde olduğu kesin ama dünya
tarihinde de böylesine bir süreklilik arz ettiği
olmamıştır, takdire şayandır ama bundan sonra bu süreç
devam etmeyecek. 2012 yılında da Sayın Kesicinin nasıl
konuştuğu bir film şeridi olarak gözümün önüne geldi, aynı
ifadeleri kullandı ama şunu açık ve net ifade ediyorum ki
2012de sizin söylediğiniz nasıl tutmadıysa inşallah 2028
yılında da 26ncı bütçeyi yapmak nasip olacak. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bugün 21inci bütçeyi
gerçekleştiriyoruz, 2028 yılında da inşallah AK PARTİ,
Cumhur İttifakı 26ncı bütçesini gerçekleştirmek üzere
burada sizlerin huzurunuza gelecek. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Türkiye dayanır mı acaba buna?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) O zaman da tahmin ediyorum, 2024 yılının bütçesini yaparken
yine inşallah, Allah nasip ederse, Sayın Kesici milletvekili
olduğu takdirde, nasip olur biz de milletvekili olursak herhâlde yine
aynı konuşmaları yapacağız diye tahmin ediyorum.
Bakın, Sayın
Kesiciye, kendisine teşekkür ediyorum; çok naif bir konuşma
yaptı, teknik bilgilerle ifade etmeye çalıştı, gerçekten
keyifle dinliyoruz bazı eleştirilerine katılmasak bile.
Kendisinin Planlama Müsteşarı olduğu dönemde yakından takip
ettiğimiz; Anavatan Partisi döneminde belediye başkanı
adayı olduğu, daha sonraki süreçlerde de milletvekili olduğu
dönemleri de biliyoruz. 1991 yılında Planlama Müsteşarı
iken o zaman rahmetli Demirel'in Kim ne verdiyse 5 fazla vereceğim.
dediği ve emeklilik yaşını 38e düşürdüğü dönemde
Sayın Kesici Müsteşardı. O zaman müsteşar olurken
Türkiye'nin aktüeryal dengesini olağanüstü derecede olumsuz etkileyecek
bir süreçte maalesef bir müsteşar olarak, bir teknik adam olarak ne itiraz
etmiş ne de olumsuz sonuçlarıyla ilgili herhâlde Sayın Demirel'i
uyarmamıştır diye tahmin ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bugün bizim gelecekle ilgili
yaptığımız rakamları, 2023 yılında Strateji
ve Bütçe Başkanlığının çıkardığı
Cumhurbaşkanlığı 2023 Programıyla ilgili, oradaki
rakamlar çerçevesinde alıp değerlendirmeleri
Ben de hem
öğrencilik yıllarımda hem iş âleminde yıllık
programları çok yakından takip ederdim. Çünkü yıllık
programlar devletin, hükûmetin bir sonraki yıl ne yapacağı, hane
halkı gelirlerinin nasıl olacağı, o gelirler çerçevesinde
piyasada, iş âleminde ne tür yatırım yapılıp
yapılmaması gerektiği konusunda karar alınması için
çok önemli unsurdur. Çünkü program, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
çıkardığı bütçe doğrultusunda hükûmetlere
verilmiş bir yetkidir, o yetki çerçevesinde de 85 milyon insanı
ilgilendiren önemli bir unsurdur. Programa bütçe çerçevesinde uyabilmek en
önemli kriterlerden biridir.
Şimdi, Sayın Kesici
veya Sayın Hamzaçebi 2002 yılındaki asgari ücret
karşılaştırması ile bugünkü
karşılaştırmayı yaptı. 2002 yılına
girerken net asgari ücret
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) 2002ye gitmedim ben.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Girmediniz, peki; ben o zaman gireyim. Net asgari ücret 2002
yılına girerken yani Aralık veya Kasım 2002de 164
liraydı yani 98 dolardı.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) 183 liraydı, 183.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) O 184 lira 2002deydi. 2021 yılındaki net asgari ücret
2002 yılının Aralık ayını söylüyorum Sayın
Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Düşüktü, düşük.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) 2002 yılının Aralık ayını söylüyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Düşüktü tabii ki.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) 2022 yılının Aralık ayında, bugün, net
asgari ücret 300 dolar civarında yani dolar cinsinden 3 misli asgari
ücrette bir artış var.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Asgari ücret taban ücret değildi.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Bu yanlış bir karşılaştırma.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Hem Sayın Hamzaçebinin hem Sayın Kesicinin
ifadelerinde
Ben müsteşarken Türkiye ekonomisi 18inci
sıradaydı. dedi; doğru.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 17.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) 17nci sırada demiş, evet.
Şimdi, bakın,
değerli arkadaşlarım, size Euronewsin bilgilerini ifade etmek
istiyorum. Türkiye ekonomisi satın alma gücü paritesine göre 2000
yılında 18inci sırada, 2001 yılında 18, 2011 yılında
16, 2013 yılında 14, 2016 yılında 13, 2022
yılında satın alma gücü paritesine göre 11inci sırada. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ERHAN USTA (Samsun) Siz
2023 hedeflerinizi satın alma gücü paritesi üzerinden
koymadınız.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Şimdi, dünya ülkelerinin, satın alma gücü paritesine göre
gayrisafi yurt içi hasılaları -Euronewsin rakamlarına göre-
2021 verilerini söylüyorum: Çin Halk Cumhuriyeti 27,2 trilyon dolar -1inci
sırada- Amerika Birleşik Devletleri 22,996 trilyon dolar, Hindistan
10 trilyon dolar -küsuratlarını okumuyorum- Japonya 5,6 trilyon
dolar, Almanya 4,9 trilyon dolar, Rusya 4,5 trilyon dolar, Endonezya 3,56
trilyon dolar, Brezilya 3,43 trilyon dolar, İngiltere 3,40 trilyon dolar,
Fransa 3,35 trilyon dolar, Türkiye 2,59 trilyon dolar; satın alma gücü
paritesine göre ülkemizin bulunduğu durum. Şimdi, bu süreç içerisinde
baktığımızda bu neyi gösterir? Nominal olarak gayrisafi
yurt içi hasılalarını artıran ülkelerde fiyatlar çok fazla
yükseldiğinden dolayı insanların izafi olarak gelirleri artarken
ihtiyaçlarını karşılamak, refah seviyelerinin kontrol
edebilmek için aldıkları harcamaların gelirleri oranına
göre çok daha fazla arttığını gösterir ama bu, Türkiye'de gelirleri
seviyesinde belirli bir oranda normal bir artışın da beraberinde
getirdiğini gösteren en önemli unsurlardan biridir.
Bakın, değerli
arkadaşlar, AK PARTİnin 3 Kasım 2002 seçimlerine gelirken önce
en önemli yaşadığı sorunlardan biri 1994 yılında
Belediye Başkanı -ki herhâlde siz de o zaman birlikte adaydınız
Sayın Cumhurbaşkanımızla beraber- olduktan itibaren dört
buçuk yıl Belediye Başkanlığı yaptı ve bir
yargı darbesiyle Belediye Başkanlığı elinden
alındı, 2002 yılına girerken Muhtar bile olamaz. dediler
ama bu millet bağrına bastı, bugün Türkiye'nin en büyük
makamı Cumhurbaşkanı yaptı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) 3 Kasım 2002 seçimlerine
girerken alelacele Diyarbakır mahkemesinden alınan Seçimlere
girebilir. kararı başka bir üst mahkemeden bozdurularak Seçimlere
girilemez. kararı hâline getirildi. Yine millet buna dersini verdi, 3
Kasım 2002 seçimlerinde AK PARTİ'yi Türkiye Büyük Millet Meclisinde
yüzde 66 oranında milletvekiliyle temsil edecek bir sayıya
ulaştırdı.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Yüzde 34lede...
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) O günden bu tarafa, başarılarla imza atan Sayın
Cumhurbaşkanımızın çıraklık dönemi dediği,
kalfalık dönemi dediği, ustalık dönemi dediği
süreçlerden bugün, dünyada satın alma gücü partisine göre 11inci
sıraya getirdiysek, inşallah -sizin ifadenizle de- ustabaşılık
döneminde Türkiye'yi daha da ileriye götürüp belki ilk 10 konum arasına
girdirmek için gayret edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Bu dönem emeklilik dönemi olacak.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Tekrar ifade ediyorum: İnşallah, 2028 yılında
26ncı bütçeyi hazırlamış olacağız.
Bugüne kadar, rütbeliler,
demokrasiyi balans ayarı vererek idare etmeye çalıştılar,
dizayn etmeye çalıştılar. Bir dönem yargı, ülkeyi,
siyasileri yargısal kararlarla idare etmeye, dizayn etmeye
çalıştı.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Aynısını siz yapıyorsunuz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Siz de dizayn ediyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Bugüne kadar bütün meseleleri hep olumsuz güçlerin, ülke
demokrasinin önündeki engelleri hep omzunda rütbesi olanların dizayn
etmeye çalıştığı, yargıyı
baskılayıp siyaseti dizayn etmeye çalışılan sürecin
hepsini geçtik. Hep beraber biliyoruz; yargı mensuplarının
Genelkurmay Başkanlığında esas duruşta bekleyip ayakta
alkışladıkları dönemi de biliyoruz ama hamdolsun,
artık rütbeli demokrasiden, dizayn edilen demokrasiden değil,
milletin kayıtsız şartsız egemenlik
hükümranlığına doğru gelmiş olduk. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bunu AK PARTİ iktidarı
döneminde yakalamış olduk.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Yargı diktatörlüğünü unutuyorsunuz, siyasi
diktatörlüğü unutuyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Şimdi, Sayın Hamzaçebi hadislerle, ayetlerle hakikaten
çok güzel açıklamalar yapıyor; kendisine de teşekkür ediyorum.
Dün Sanayi Komisyonunda görüştüğümüz kanun tekliflerinde, çok
değer verdiğim, birlikte Sanayi Komisyonunda
çalıştığımız Müzeyyen Şevkin
Hanımefendi vardı -o herhâlde yok- o da Nur suresinin 65inci
ayetinden güzel örnekler verdi, bazı surelerin de ayetlerinden verdi.
Şimdi, gözümün önüne film şeridi gibi geldi. Bundan yıllar önce
-şurada- başörtüsüyle giren hanımefendilere -sanıyorum
şu sıralarda bir yerde oturuyordu- Haddini bildirin bu
Hanıma. denilen bir kürsüyü gördük, Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünü
gördük. O günden bu tarafa neler çektiğimizi çok iyi biliyorsunuz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Bakın, değerli
milletvekilleri, ben, 14 Mart 2008 tarihindeki AK PARTİnin kapatılma
davasında yargılanan milletvekillerinden biriyim. Toplam 79 kişi
sanıktı, 39u milletvekiliydi, o 39 milletvekilinden 1isi bendim.
Niye yargılandım biliyor musunuz? Sayın Hamzaçebi çok iyi bilir.
Kurumlar Vergisi Kanununun 2nci maddesine değişiklik önergesi
verdiğim için yargılandım. Orada ne geçiyor? Sayın
Hamzaçebi herhâlde ezbere bilir. Bu
Kanunun tatbikatında sendikalar dernek; cemaatler vakıf hükmündedir.
Biz bunu aldık Bu Kanunun
uygulanmasında sendikalar dernek; cemaatler ise vakıf
sayılır. ifadesini koyduk. Başsavcı ne demiş
biliyor musunuz? İlk defa bir milletvekili, bir kanuna, Türkiye Cumhuriyeti
kanunlarına cemaat ifadesini yerleştirmiştir. diye beni
yargıladılar.
İkinci suçum neydi
biliyor musunuz? Hani, 411 kaosa kalkan el var ya, o 411 kaosa kalkan
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli ve
tüm Milliyetçi Hareket Partisi arkadaşlarımızla birlikte
getirdiğimiz başörtüsüyle ilgili Anayasa değişikliği
teklifiyle ilgili biz bir kanun teklifi verdik, 5 Grup Başkan Vekili imza
attık. Kanun teklifinde başörtüsünün nasıl
bağlanacağıyla ilgili tarif ediyorduk. O kanun teklifi, biraz
önce Sayın Hamzaçebinin bahsettiği
Şimdiki Genel Başkan
Yardımcımız Sayın Nurettin Canikli, şimdiki Adalet
Bakanımız Sayın Bekir Bozdağ, ben ve diğer 2
arkadaşımız birlikte Anayasa Mahkemesinde yargılandık.
Şimdi hatırlayın, 2008 yılında Anayasa Mahkemesinde
bir arkadaşımız yine yargılandı. Niye
yargılandı biliyor musunuz? Belediye başkanlığı
adaylığı sürecinde, seçim sürecinde, ramazanda teravih
namazını kıldırıp imamlık yaptığı
için Anayasa Mahkemesinde yargılandı ama Cenab-ı Hakka lütfediyorum,
biz milletvekillerine 2002-2007 döneminde Aman, buradan ayet, hadis
söylemeyin. Niye? Başkaları Laiklik ilkesine aykırı
hareket ediyorsunuz. diye bize itiraz ederken, bizi birilerine şikâyet
ederken, bizi birilerine, yargıya şikâyet etmesi için Ne olur
fırsat vermeyin. derken bugün, burada, daha önce de birkaç kez
yaptığı gibi hem Sayın Hamzaçebinin hem de değerli
milletvekili arkadaşımız Sayın Müzeyyen Şevkinin dün
Sanayi Komisyonunda 2 tane ayeti çok güzel de ifade etti; kendilerine de katılıyorum.
Söylemesi, gerçekten Müslüman bir Türkiyede, inanan bir Türkiyede
insanların artık ruhuna tercüman olma noktasına Cumhuriyet Halk
Partisinin de gelmesi bizim için çok önemli bir gelişmedir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul)
Biz kalubeladan beri Müslümanız ya, kalubeladan beri ya. Başkan,
yapma Allahını seversen.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Değerli arkadaşlar
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Bu ülkenin kurucu partisiyiz; biraz tarih okuması
lazım, 1920lere bak. İlahiyatı da biz kurduk, imam-hatibi de.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Değerli arkadaşlar, bakınız, geçenlerde sizin
içinizde bulunmuş, bir dönem de bakanlık yapmış
değerli arkadaşımız Sayın Mehmet Sevigen bir
televizyon programında açıklama yapıyor. Bugün 128 milyardan
bahsetmediniz, geçen dönem, hani, 128 milyar dolar nerede? diye pankartlar
açarken sizin hem bir televizyon programında hem buradaki kürsüde ifade
ettiğiniz Ya, 128 milyar doların ne olduğu zaten Merkez
Bankası kayıtlarında bellidir. İşi bilenler giderler
bakarlar, orada görürler. dedikten sonra Cumhuriyet Halk Partisi artık
128 milyar dolar nerede? diye sormuyor.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Vakayıadiye oldu da ondan.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Şimdi sorduğunuz şu, diyorsunuz ki: Bugün Merkez
Bankası bütçesinin net rezervi eksi
İLHAN KESİCİ
(İstanbul) Eksi 50 yani eksi 49, eksi 50.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Eksi 50 milyar dolar dediniz. Yaklaşık olarak eksi 52
olabilir, 50 de olabilir. Merkez Bankasından arkadaşlarımız
varsa zaten bu bilançoya baktığınız takdirde bu net olarak
gözükür.
Şimdi, Sayın
Sevigen dedi ki: Bakın, buradan ifade ediyorum, açık ve net
söylüyorum, bir siyasi partinin genel başkanı 1 Temmuz 2020 tarihinde
korumasına bir çanta dolusu para vererek Git bana dolar al. dedi. 1
Temmuz 2020 önemli zamanlardan biriydi. O dönem içerisinde eğer bu genel
başkan açıklamazsa ben kendisini açıklayacağım. dedi.
Ben buradan Sayın Sevigene çağrı yapıyorum. Kim, bu
çantasıyla korumasına bir çanta dolusu Türk parasıyla dolar
aldıran genel başkan kim? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AHMET VEHBİ
BAKIRLIOĞLU (Manisa) 10 bin dolar alan kim?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Sorduk kimdir diye. Sayın Sevigen bir üst kademeye daha gitti,
dedi ki: Şu anda bir siyasi partinin genel başkanı, 6lı
masadaki ittifakın birinin genel başkanı. Kimin olduğunu
herhâlde siz de kendi içinizde sorarsınız. Sayın Özgür Özel
şimdi notlarını alıyor, herhâlde Mehmet Sevigen Beyin bir
televizyon programındaki yaptığı söyleşiyle ilgili
görüşmeleri takip edecektir diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri,
bakın, Türkiye Cumhuriyeti çok partili siyasi hayata geçtikten sonra
değişik badireler atlattı. 1950-57 dönemindeki Demokrat Parti
iktidarının 1957 tarihinden itibaren önünü kesmek, engellemekle
ilgili mücadeleler ve maalesef 27 Mayıs beraberinde geldi. Geçen hafta
veya bu hafta bir milletvekili arkadaşımız -kendisini de
amcasını da çok iyi tanırım, ticaret hayatımızda
alışveriş de yaptık- Demokrat Partinin eski üyelerinden
birisi. Demokrat Partililer devletle ilgili hiç seslerini
çıkarmamışlardır. Değerli arkadaşlar, darbeyi
yapan devlet değildi.
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Erzurum) Değildir tabii, öyle bir şey
demedim ben; değildir tabii.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Darbe, Demokrat Parti iktidarına karşı
yapılmıştır, siyasi iradeye karşı
yapılmıştır. O gün -ben 4-5 yaşlarında
çocuğum- gazete okuyorlar, bir kamyonun içerisinde taşıma
yapıyorlar. Oradan birisi diyor ki: Menderesi asacaklarmış.
İçi yanan bir amcamız da diyor ki: Assınlar da göreyim.
İçinden bağırıyor, yüksek sesle bağıramadı,
içinden bağırarak isyanlarını dile getirmeye
çalıştı. Ne yaptı? Adalet Partisini iktidara getirdi.
Eğer 1960ta benim babam, benim dedem ve o günkü Demokrat Partililer
bağırabilselerdi 12 Mart olmazdı. 12 Marta biz sesimizi
çıkartabilseydik -ben lise talebesiydim- yükseltebilseydik
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Biz sesimizi çıkardık ama yanımızda
değildiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla)
Parlamento bizim Parlamentomuz, Meclis bizim Meclisimiz
doğrusu yanlışıyla, iyisiyle kötüsüyle bizim Meclisimiz.
Bunu biz, irademizle seçtik; onlara, rütbeli balans ayarına hayır
diyoruz. deme ihtiyacını gösterebilseydik
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Biz söyledik, yanımızda değildiniz.
Şimdi konuşma hiç.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla)
cesaretini ortaya koyabilseydik 12 Mart olamazdı. 12 Martta
Sayın Ecevit ne yaptı? Cumhuriyet Halk Partisi sessiz kalınca
Bu darbe bana karşı yapılmıştır. dedi.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Onun sillesini biz yedik.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Millet aç, aç. Öğretmenler ayakta. Sen neyi
anlatıyorsun?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Tarihî bir çınar, siyasetteki çok önemli bir figür ve 1972
yılında rahmetli İnönüyü Genel Başkanlık
makamından etti. Niye? Çünkü millet iradesine karşı yapılan
engellere fırsat vermiyor, millet iradesine sahip çıkmaya
çalışıyor ama bunu direnerek değil, sandık da
göstererek yapıyor.
AHMET HAMDİ ÇAMLI
(İstanbul) Bravo!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Ve 28 Şubat... 28 Şubat kararları olduğunda
hepimiz sessiz çığlık yaptık.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(İstanbul) Ben sessiz kalmadım!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Bütçe, bütçe!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Başörtülü kardeşlerimize işkence yapıldı,
onları okullara sokmadılar, ikna odalarına soktular. O
kardeşlerimiz yürüyüşler yaptılar ama Ben onları yarasa
gibi görüyorum. diyen bir zihniyet
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(İstanbul) Ben sessiz kalmadım, sen sessiz kalabilirsin ama ben
sessiz kalmadım!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Ya, bırak Allah aşkına! Korsan yayın yapma,
bırak, bırak da şurada konuşalım.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(İstanbul) Sen sessiz kaldın, ben sessiz kalmadım!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Niye alınıyorsun? Sen darbecilerin içinde misin, niye
alınıyorsun? Niye alınıyorsun? Alınma.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(İstanbul) Ben sessiz kalmadım!
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Dinleyin; biz dinledik, siz de dinleyin. Neye itiraz
ediyorsunuz?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Alınma da konuşalım şurada.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Millet aç, aç! Bayat ekmek yiyor!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Bakın, 28 Şubatta tankları yeniden yürütenler, bir
televizyona Ben görmedim, lütfen, benim için bir daha çektirir misin?
diyenler
Ordu komutanları Sincanda tankları yeniden yürüttüler.
Niye? Haber olsun diye. Büyük amiral gemisi önce çekmiş, 2nci kruvazör de
çekemediği için yeniden o senaryoyu hayata geçirdiler. Onlara Dur!
diyemediğimiz için, Parlamento olarak, milletvekilleri olarak
Burada hani
diyor ya Millî irade
Egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir. Milletten aldığımız yetkiyi
kullanamadığımızdan dolayı 28 Şubat postmodern
darbesi
Açıklayan ne dedi? Biz demokrasiye balans ayarı
verdik." dedi. Hiçbirimiz ağzımızı açmadık.
Bakın, değerli
milletvekilleri, arkasından ne oldu? Bir Cumhurbaşkanı seçimi
yapacağız. Cumhurbaşkanı seçimi
2006 yılında bir
şey çıktı ortaya: 367 çok önemlidir. 367 olmazsa şu olmaz,
bu olmaz. Toplantı yeter sayısı 367dir." dedi.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Ya, bütçe
Millet aç, aç! Çocuklar aç!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Nara atma!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) O zamanın meşhur bir başsavcısı
vardı, Sayın Sabih Kanadoğlu, meşhur bir savcı, dedi
ki: Bu 367 sayısı toplantı yeter sayısıdır. Hiç
unutmuyorum; Allah iyilik versin, Allah uzun ömür versin.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Elitaş
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Kaç dakika vereceksiniz Sayın Başkan?
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Peki.
Sayın Baykal 2006
yılındaki bu açıklamaya Bu, deli saçmasıdır. dedi,
biz de tebrik ettik. Çünkü Sayın Baykal demokrasiye inanan bir Genel
Başkan diye düşündük.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Şimdiki de deli saçması diyor musun?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Çünkü 12 Eylül darbesini yaşamış, Zincirbozana
gitmiş siyasilerden birisiydi. Ama bir baktık ki 27 Nisan tarihinde
yaptığımız ilk oylamada 357 milletvekili bizim
adayımıza evet oyu verdi.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
AKP il, ilçe yöneticisi avukatları hâkim, savcı olarak
atadınız ya; bunlardan bahsedin.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Cumhuriyet Halk Partisinden -kulakları çınlasın-
Sayın Kemal Anadol burada oturuyordu. Meclis Başkanımız
Sayın Bülent Arınç. O, Sayın Anadol da buradaymış; o,
Sayın Altay da buradaymış; o Sayın
Kılıçdaroğlu da buradaymış; -o dönemde olanları
sayıyorum- işte, Sayın Sevigen de buradaymış
Birdenbire dışarıdan bir haber geldi, Aman dediler Böyle
böyle, içeridekileri sayıyor, karar yeter sayısına geçirecek.
Çünkü İç Tüzükte öyle yazıyor. Hemen oradan nöbet tutturuldu
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Sayın Başkanım, süreyi tam verin de bir ona göre
Beş dakika verin, ondan sonra uzatmayacağım.
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Şimdi, orada bir kişiyi nöbetçi tuttular, o da
-yanılmıyorsam- Sayın Muharrem İnceydi, tek başına
nöbet tutan kişi. Çünkü Buradaki grup 350yi geçemiyor, sayılsak
sayılsak 358 olur. dediler. Bakın, değerli arkadaşlar, o
gün akşam saat altıda Cumhuriyet Halk Partisi deli saçması
dediği kararı Anayasa Mahkemesine götürdü ve ne yaptık? Seçim
kararı aldık. Aldığımız seçim kararıyla
birlikte 21 Ekim 2007 tarihinde millete dedik ki: Bundan sonra artık,
Cumhurbaşkanını Parlamentoda seçtirmiyorlar, millet seçecek.
Millet iradesine biz güveniyoruz, herkes güvensin. dedik. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Ve o Anayasa
değişikliği yüzde 69 oyla kabul edildi, o Anayasa
değişikliği.
Bakın, değerli
arkadaşlar, neler yaşadık? 2010 Anayasa
değişikliği sürecinden
2010 Anayasa
değişikliğinde HSYK'nin yapısını
değiştiriyorduk. HSYK'nin yapısını
değiştirirken çarşaf liste çıkacak bir organizasyon
yapılmıştı ama hangi el devreye girdi, Anayasa Mahkemesine
gitti referanduma gitmiş Anayasa değişikliği teklifini, onu
iptal ettirdi. Herkes 1 kişiye oy verecek. ifadesini kullanarak, o
çarşaf listelerin oluşmasına engel olan bir yapı
beraberinde getirildi.
Şimdi, biz bunların
hepsini atlattık, bu badireleri geçirdik. Arkasından 27 Nisan
tarihinde saat on biri yirmi geçe Genelkurmayın
ışıkları yanıyor. diyenler
Hani bir zamanlar çok
önemliydi ya; burada, Meclisin çıkışında, Genelkurmay
Başkanlığının binası var, onların
ışıklarının yanması tehlike çanlarının
geldiğinin işaretiydi, demokrasinin dizayn ve balans
ayarlarının ifade edildiği bir süreç başlardı.
Bazı gazeteciler, Genelkurmay Başkanlığıyla yakın
irtibatta olan gazeteciler mesaj atarlardı, manşet atarlardı.
Teknoloji bugünkü kadar gelişmemişti. Hani, Sayın
Kılıçdaroğlu Rıfkı'yla konuşurken diyor ya Bak,
teknolojiyi anlasın millet. diye. Ya, Sayın
Kılıçdaroğlu, çocuklar, benim 5 yaşındaki torunum bile
bu teknolojiyi kullanmasını çok iyi biliyor. Kendisine de
teşekkür ediyoruz, AK PARTİ iktidarının teknolojide hangi
noktaya getirdiğini
Sayın Kılıçdaroğlu Rifkinle -ya,
Rıfkı aklıma geliyor- yaptığı konuşmayı
Teknolojiyi millet görsün. diye ifade ediyor; bu da bizim için şereftir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) İyilerini siz yapıyorsunuz, kötülerini
başkaları yapıyor(!)
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Dünya geldi oraya, dünya; dünya geldi oraya.
AYŞE KEŞİR
(Düzce) Gördük, meydandan konuşuyor internetten.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) İnterneti de mi siz buldunuz yoksa?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) 27 Nisan e-muhtırası on bir buçukta verildi ama ne oldu
biliyor musunuz? İlk defa bir irade, milletin temsilcisi, milletten
aldığı yetkiyi sonuna kadar kullanarak 28 Nisan tarihinde
Herkes haddini bilecek, herkes yerini bilecek, ben buradayım. dedi.
İşte, o lider Recep Tayyip Erdoğandı. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) 15 Temmuzda hain darbe
girişimini engelleyen, 27 Nisanda liderine güvenen bu millet, o liderin
millet iradesine karşı duranlara rest çekeceğine
inandığı için, 15 Temmuzda tanklara göğsünü siper etti,
uçaklara göğsünü siper etti; bugün artık demokrasinin sahibinin 85
milyon Türk vatandaşı olduğunu tescilleyen adam Recep Tayyip
Erdoğan oldu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bugün, Sayın Recep Tayyip Erdoğana teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Aynı gün, 15 Temmuz tarihinde Sayın Devlet Bahçelinin, 15 Temmuz
günü saat dokuz buçukta Genel Merkezden evine giderken, böyle bir hadisenin
olduğunu Eğer böyle bir sıkıntı varsa ben burada
duramam. diyerek derhâl Parti Genel Merkezine geldiğini, Grup Başkan
Vekili arkadaşlarımızla istişare ederek, Parlamentoya
milletvekillerini toplamamız gerektiğini -o zaman Grup Başkan
Vekili Sayın Levent Göktü, onunla çok istişare ettik- Parlamentoyu
toplayalım
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Elitaş, beş dakika doldu, tamamlayalım lütfen. Son dakika
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Sayın Başkanım, biraz daha zaman verin, çok
iyi bütçe konuşuyor arkadaş(!)
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Yedi diyelim, Sayın Kesiciyle yedi diye
sözleşmiştik.
BAŞKAN Yedi
değildi, altıydı; biraz selamlama yaptı.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Peki.
Orada o gün sanıyorum
Sayın Özgür Özel de vardı, 15 Temmuz 2016 gecesi 110 milletvekili
arkadaşımız vardı.
ERHAN USTA (Samsun) Eski
defterleri karıştırıyor.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) O gün burada bomba patlarken Gazi Meclisin değerli
milletvekilleri, kahraman milletvekilleri bombaya hiç aldırış
etmeden
Sayın Bekir Bozdağ Adalet Bakanı olarak burada
konuşmasını yapıyordu, herkes de
alkışlıyordu şu cam kırılmışken.
OYA ERSOY (İstanbul)
Bombalar onların eline nasıl geçti?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Ama Sayın Kılıçdaroğlu konuşmasında
dedi ki: Ya, ne Gazi Meclisi kardeşim, gaziliği almadı.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Öyle bir şey demedi.
EMİNE GÜLİZAR
EMECAN (İstanbul) Öyle bir şey demedi ya.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Bakın, Gazi Meclis, Türkiye Cumhuriyetini kuran Meclistir ama
bugün 15 Temmuz 2016 tarihinde bombalanan Meclis, Gazi Meclis olduğunu
yaşayarak tescil etmiş bir Meclistir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Biz 1922den beri Gazi Meclis diyoruz; 15 Temmuzdan
bu yana değil, 1922den bu yana, 1920den bu yana. Öğrenin
bunları!
BAŞKAN Sayın
Elitaş, tamam, süreniz doldu, bitirelim.
Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Ben Sayın Başkanımın müsamahasını
zorlamak istemiyorum.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) 15 Temmuza kadar gazi dediğinizi duymadık hiç.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Değerli milletvekilleri, 2023 yılı bütçemizin
hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor, inşallah
26ncı bütçemizde de görüşmek ve Cumhur İttifakının
bütçesini yine hep birlikte oylamak üzere yüce Meclisi saygı ve hürmetle
selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Son bütçeniz, son.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Elbette görüşeceğiz ve siz burada
olacaksınız o zaman.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Başkanım, AK PARTİ bitince mi sataşmadan
söz vereceksiniz?
BAŞKAN Sayın
Altay, AK PARTİ Grubu tamamlasın, ondan sonra vereyim.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Olur, olur Başkanım.
BAŞKAN Şimdi,
değerli arkadaşlar, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
ikinci söz Grup Başkan Vekili Çankırı Milletvekili Sayın
Muhammet Emin Akbaşoğluna aittir.
Buyurun Sayın
Akbaşoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz otuz dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ Grubumuz adına
bütçe görüşmeleri için söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle Gazi Meclisimizin siz değerli üyelerini ve sizlerin şahsınızda
aziz milletimizin tüm fertlerini hürmetle muhabbetle selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Görüşülmekte olan bu
bütçe 2017 yılında halk oyuyla kabul ettiğimiz ve 2018
yılında tümüyle yürürlüğe giren
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemimizin 5inci, AK
PARTİmizin 21inci, cumhuriyetimizin ise 100üncü yılı
bütçesidir. Bütçemizin şimdiden ülkemiz ve milletimiz için hayırlara
ve bereketlere vesile olmasını Cenab-ı Haktan niyaz ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; cumhuriyetimizin temeli Ankarada, burada
atıldı. Gazi Mustafa Kemal Paşanın başkumandanlığında,
Millî Mücadelemizin karargâhı olan Gazi Meclisimiz 23 Nisan 1920de bir
Cuma günü Hacı Bayram Veli Camisinde kılınan cuma namazı
sonrası hatimlerle, dualarla açıldı. Ankaramızın
manevi mimarı Hacı Bayram Velinin Nagehan ol şâra vardım/Ol
şârı yapılır gördüm/Ben dahi bile
yapıldım/Taş u toprak arasında. ifadeleri, dizeleri
şehrin inşası ile kendi kimlik ve kişiliğinin
inşası arasındaki münasebeti en güzel şekilde ortaya
koyduğu bu manevi mimari, Meclisimizin de ruh ve manasını ortaya
koymaktadır. Bu sebeple Millî Mücadelemizden bu yana
taşıdığı Gazilik unvanını 15 Temmuz 2016
tarihinde uluslararası darbe ve işgal girişiminde bir kez daha
ispat eden Gazi Meclisimizi ve onun değerli milletvekillerini tüm
yüreğimle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Her ne kadar Bırakın bu ayakları. diyenler
olsa da milletimizin Ölürsem şehidim, kalırsam gaziyim.
şiarına Gazi Meclisimizin ebet müddet sahip çıkacağına
olan inancımı buradan ifade ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
yarın 17 Aralık; şebiarus, vuslat gecesi, gönüller sultanı
Hazreti Mevlânanın vefatının 749uncu seneidevriyesi. Ben
yaşadıkça Kuranın bendesiyim. Ben Hazreti Muhammed
Mustafanın (SAV) yolunun tozuyum. Biri benden bundan
başkasını naklederse o kişiden de naklettiğinden de
şikâyetçiyim, uzağım. diyen Hazreti Mevlâna, muhteşem ve
hikmetli eseri Mesnevisinde bir hikâye anlatır. Verdiği işi
yerine getiren 4 kişiye 1 gümüş dirhem ücretlerini ödeyip kendilerine
teşekkür ettikten sonra, ayrılan o 4 arkadaşın baş başa
kaldığında ihtiyaçların nasıl giderileceğiyle
ilgili istişarelerinde Bu dirhemle gidelim ineb alalım. diyenin,
bir diğeri Engür alalım. diye karşı çıkanın,
bir diğeri İstafil alalım, diğerleri olmaz. diyenin ve
bir de Hiçbiri, yerine üzüm alalım. diyenin varlığından
haberdar ederek bir kavgaya tutuşmalarını anlatır. Sonra
bunun üzerine Hazreti Mevlâna der ki: Bir gönül ehli, bir dil bilen, ehlidil
bir insan gelse de o 4 kişi tarafından ayrı ayrı söylenen
talebin aslında aynı şeyi ifade ettiğini ve aynı
şeyi istediğini onlara güzel bir şekilde anlatsa
aralarındaki ayrılık sebebi bir tevhit, bir vahdet, bir birlik
ve dayanışma sebebi olacaktı. Dolayısıyla bu
müzakerelerden maksadımız üzüm yemektir, bağcı dövmek
değil. Dolayısıyla bu değerlendirmelerimizi yaparken hiçbir
şahsiyatla uğraşacak değiliz; bununla beraber, fikirler,
politikalar ve zihniyetler üzerinden kendi değerlendirmemizi
yapacağımızı belirtmek isterim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; geçen sene yine bu zamanlardı, hep beraber
2022 bütçesini görüşüyorduk. Evet, o zaman demiştik ki: 5 adım
atacağız; önce asgari ücreti, sonra memur ve emeklilerle ilgili
maaşları, ondan sonra 3600 ek göstergeyi, daha sonra sözleşmeli
personelin kadroya geçirilmesini ve nihayetinde bir sıralama ve süreç
yönetimi olarak da EYTli kardeşlerimizin talepleriyle ilgili yasal
düzenlemeyi yapacağız. Bakın, o 5 adımdan 3ünü temmuza
kadar gerçekleştirdik Allaha çok şükür. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Asgari ücretle
ilgili düzenlemeyi yaptık. Hakikaten bu konuda, şu anda temmuzda da
ayrıca bir ilave yüzde 30luk zamla, 5.500ü net düzenlemeyi yaptık.
Şu anda tekrar görüşmeler devam ediyor 2023le ilgili.
İnşallah, hem asgari ücretle ilgili hem memur hem emeklilerle ilgili
-gerek SSK gerek BAĞ-KUR gerek Emekli Sandığı, bütün
emeklilerimizle ilgili, bütün memurlarımızla ilgili- alım gücünü
çok daha yukarılara çekecek, artıracak düzenlemeleri Allahın
izniyle hep beraber yapacağız; az kaldı, on beş gün sonra
hepsine şahit olacağız. Bu konuda, yıl sonuna kadar, 500
bine yakın sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesine ve EYTli
kardeşlerimizin durumlarının yasayla düzenlenmesine hep beraber
şahit olacağız. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar) 3600 ek göstergeyi temmuz öncesinde hep beraber
yasalaştırdık; ocak ayı itibarıyla da -bütün memur ve
emeklilerimizle ilgili- yürürlüğe girmiş olacak.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Kılıçdaroğlu sağ olsun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Dolayısıyla, bu konuda hiç kimsenin
endişesi, şüphesi olmasın. Aynı zamanda, geçen
yıllarda yaptığımız, 1 milyona yakın taşeron
kardeşimizin durumlarının düzeltilmesi ve süreklilik arz eden
bir noktaya getirilmesiyle ilgili, o zaman hukuki statüleri farklı olan
yaklaşık 70-80 bin civarındaki bu
arkadaşlarımızın durumunun ele alınacağına
ve altı ay ile on ay arasında çalışan geçici personelle
ilgili de bunların süreklilik arz edecek şekilde iş
hayatına devam edeceğine ilişkin düzenlemeleri de Allahın
izniyle hep beraber gerçekleştireceğiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla, biz ne
söylemişsek onu konuşuyoruz, konuştuklarımızı
elhamdülillah gerçekleştiriyoruz. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar) Aldatmaca, kandırmaca, yalan, iftira
üzerine kurulmuş algı ve illüzyon siyaseti değil, hak ve hakikat
üzerine bina edilmiş ilkeli siyaset yürütüyoruz, ilkeli siyaset
elhamdülillah. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Milletimizin ve ülkemizin lehine olan her şeyi hayata
geçirmenin samimi gayreti içerisindeyiz. Milletimizin fertlerini, ülkemizi
güçlü ve müreffeh kılmanın derdindeyiz. Zira, hep beraber ifade
ediyoruz ki Aşkınan koşan yorulmaz. O sebeple güçlü birey,
güçlü devlet diyoruz. Adalet ve Kalkınma Partisi olarak ülkemizde,
bölgemizde ve tüm dünyada barışın, adaletin ve refahın
tecellisi için çalıştık çabaladık. Bu konuda hakikaten
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.
anlayışı içerisinde politikalarımızın temeline
insanı aldık. Gerek ulusal anlamdaki politikalarımız da
insan odaklı gerekse küresel siyasette, proaktif dış politikadada
insanlık bizim merkezimizde, odağımızda. Şu tahıl
koridorunu kim açtı Allah aşkına arkadaşlar?
İnsanlığın hayrına, iyiliğine, güzelliğine;
Afrika'daki, dünyadaki, Avrupa'daki, dünyanın dört bir yanındaki
insanlığın tahıl krizinin çözümlenmesine imza atan hangi
iktidar arkadaşlar? Hangi lider arkadaşlar? (AK PARTİ
sıralarından Recep Tayyip Erdoğan sesleri, alkışlar)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Savaştaki ülkeden buğday alan hangi iktidar?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) İşte, insanımızın
özgürlüğü, refahı, huzur ve mutluluğu için demokratik devrimleri
ve kalkınma destanını hayata geçirdik.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Ne destanı be? Destana bak, destana!
BEKİR
BAŞEVİRGEN (Manisa) Bayat simit alıyor millet, bayat simit.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Değerli Mustafa Elitaş
Başkanımız işin teknik boyutlarına kısa sürede
girerek zaten gerekli açıklamaları yaptı.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Buğdayın yüzde 5i Afrikaya gitti, yüzde 5i.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Ben rakamlarla değil de onun manasıyla,
anlamıyla ilgili boyutlara daha fazla vurgu yapmak istiyorum. 81
vilayetimizde 85 milyon insanımızın tamamını muhatap
alarak bütün toplum kesimleriyle, devlet-millet kaynaşmasıyla,
hizmetkâr devlet anlayışıyla, yepyeni bir paradigma
değişikliyle sessiz devrimleri gerçekleştirdik. Bu devrimlerin
şahidi, muhatabı bizzat aziz milletimizdir, kuzeyden güneye,
doğudan batıya 85 milyon insanımızdır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) 8 milyon mülteciyi de unutma!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Demokratikleşme, temel hak ve
özgürlüklerin yaygınlaştırılması noktasındaki bu
büyük adımlarla birlikte, aynı zamanda büyük kalkınma
hamlelerini atbaşı başlattık
zira biz, Adalet ve Kalkınma Partisiyiz. Sonuç itibarıyla, gerçekten,
az zamanda çok ve büyük işler başardık, Allaha çok şükür,
başardık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Yirmi yıldır iktidarsınız, daha kaç yıl
olacaksınız?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Değerli arkadaşlar, 2002
yılında bütün ihracatımız 36 milyar dolardı;
şimdi, bu sene 250 milyar doları geçtik. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) İthalat ne, ithalat? İthalatı da söyle, cari
açığı da söyle!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Şöyle bir örnek her şeye yeter, fazla
uzatmaya gerek yok örneklerle: Biz iktidara geldiğimizde -bakın,
Ahmet Arslan Bakanımız burada- bir Bolu Tüneli vardı, hakikaten
işin içinden çıkılamıyordu; onlarca bakan, hükûmet yedi
götürdü. Ya, efendim, topu topu 2,5-3 kilometrelik bir tünel ama sonuç
itibarıyla onun tamamlanması da AK PARTİye, Recep Tayyip
Erdoğana nasip oldu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Yol yoktu yol, hepsini siz yaptınız(!)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Buzdolabı da yoktu, tekerlek de yoktu(!)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Evet, bunun başlangıcı ile
bitişi arasında on yedi yıl söz konusu, biz gelir gelmez hemen
bitiriverdik.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Elhamdülillah de(!)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Ama bizi beklemiş, on yedi yıl bizi
beklemiş. Şimdi, sonuç itibarıyla, biz o tünelin yüzlerce
katını yaptık elhamdülillah. 2002 yılında, bütün
Türkiyede bütün tüneller 50 kilometreydi, şimdi
BEKİR
BAŞEVİRGEN (Manisa) Her şeyi siz yaptınız(!)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Taş devrindeydik, taş devrinde(!)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) İşte, bunu gerçekleştiren
partiye, hükûmete ak kadrolar denir, ak kadrolar!
Evet, bakın, bir örnek
daha vereyim. Arkadaşlar, bütün Türkiyede 2002 yılında
bölünmüş yol ağımız 6 bin kilometreydi.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Zaten kazma kürekle açıyorlardı(!)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Seksen yılda onlarca hükûmet gelmiş
geçmiş Bunlar zaten sizin göreviniz. diyorlar ya şu anda, sizin
söylediğinize göre o hükûmetlerin hiçbiri görev yapmamış o
zaman. E, seksen yılda 6 bin kilometre, şu anda ne kadar biliyor
musunuz? Biz bunu yirmi yılda 29 bin kilometreye çıkardık.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
TBM makinesini de siz buldunuz(!)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Kaç tane arabadan vergi aldın? O zaman kaç tane arabadan
aldın?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) İşte, Recep Tayyip Erdoğan
farkı. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Bravo(!)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) O zaman kaç araba vardı, şimdi kaç araba var? Kaç
arabadan ÖTV aldınız?
BAŞKAN Sayın Ali
Şeker, lütfen, mesai mi başladı yani? Siz yeni geldiniz ama biz
böyle yapmıyorduk, böyle değildi görüşmeler, bu şekilde
gitmiyordu.
BEKİR
BAŞEVİRGEN (Manisa) Yok, yaptı, yaptı.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Değerli arkadaşlar, bütün
havalimanlarımızın sayısı 26ydı, seksen
yılda 26 havalimanı; biz geldik, 57ye çıkardık.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Zafer Havalimanı...
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Zafer Havalimanından bahset, yüzde 97 zarar eden Zafer
Havalimanından bahset!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) 276 baraj vardı, seksen yılda 276
baraj; şimdi biz bunu 950ye çıkardık.
BEKİR
BAŞEVİRGEN (Manisa) Elektrik ithal ediyoruz.
ERHAN USTA (Samsun) Atatürk
Barajını da siz yaptınız(!) Keban Barajını da
siz yaptınız(!)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Seksen yıllık bütün hükûmetlerin
yaptıklarının fevkinde 5, 10, 20 kat daha fazla hizmetleri yirmi
yılda gerçekleştirip milletimizin hizmetine sunan partiye AK
PARTİ, liderine de Recep Tayyip Erdoğan derler. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
tarihimizin en büyük kalkınma hamlelerinin hizmet ve eserlerle
insanımızla buluşturulduğu yirmi yıllık gerçekten
şanlı bir geçmişimiz var. Yaptıklarımız,
yapacaklarımızın teminatıdır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Dolayısıyla, bu,
milletimizin hafızasındadır,
muhataplığındadır; başka söze hacet yok.
Yirmi yıllık
geçmişimizi demokratikleşme ve özgürlükleri genişletmeyle
birlikte, bir kalkınma destanıdır. Dünyanın en büyük hizmet
şaheserlerini milletimizle buluşturduk, ülkemize kazandırdık;
kazandırmaya devam ediyoruz. Bir çağı kapatıp bir
çağı açan Fatihin torunları olarak nasıl ki
imkânsızı başararak gemileri karadan yürütüp fetihlere imza
attıysak Sayın Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde, onların yol arkadaşları olarak arabaları
ve trenleri denizin altından karşı kıyıya geçirerek milletimizin
öz güvenini, elhamdülillah, tazeledik. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Gemicikleri denizden mi yürüttünüz?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Marmarayı, Avrasyayı, Yavuz Sultan
Selim Köprüsünü, Osmangazi Köprüsünü, Çanakkale Köprüsünü; Yusufeli
Barajını; yerli, millî uydularımızı, İHA,
SİHA, TİHA, AKINCI insansız hava araçlarını, TCG
Anadolu Uçak Gemimizi, 500 kilometreyi aşan TAYFUN füzemizi, Millî Muharip
Uçakımızı, elhamdülillah, gerçekleştiriyoruz,
gerçekleştirdik. Dün güzel bir haber vardı: KIZILELMA kanatlanıp
uçmuş. Kızılelmaya, Kızılelmaya; hayırlı
olsun. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) İnşallah, sırada Millî Muharip
Uçakımız var, alanında dünyada 1 numara olacak.
İşte, teknolojide,
inovasyonda, yenilenebilir enerjide, millî savunma sanayisinde, gerçekten ama
gerçekten çok ve büyük başarılı işlere imza attık.
En büyük devrimlerden bir
tanesi de Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişle
ilgili Anayasa değişikliğidir. Halk oyuyla milletimiz
tarafından benimsenen yeni hükûmet sistemi, tam bir demokratik devrimdir.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) O günden bu yana bellini doğrultamıyor kimse.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Doğrudan demokrasinin gereği olarak
hem yasamanın hem yürütmenin millî iradenin temsilcisi, millî iradenin
sahibi, egemenliğin sahibi olan millet tarafından doğrudan
kullanılmasıdır, hükûmeti doğrudan milletin
kurmasıdır; bütün vesayet odaklarını elimine etmektir.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Tek vesayet, saray vesayeti.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Cumhuriyetimizin sahibi olan milletimizin
iradesinin üstünde beşerî planda hiçbir irade
tanımadığımızı ve
tanımayacağımızı öz güvenle, tarihî bir liderlikle
haykırdık ve gerçekleştirdik. Biraz evvel Sayın Elitaş
da ifade etti, o yirmi yıllık tarihimiz güllük gülistanlık
içerisinde geçmedi; hep büyük mücadelelerle, sağlam bir iradeyle her zaman
ama her zaman milletin yanında durmakla geçti elhamdülillah. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Vesayet odaklarıyla
çetin ve hayati mücadeleler ortaya koyduk. Muhtıra ve darbe
teşebbüslerini, 15 Temmuz darbe girişimini, uluslararası vesayet
odaklarının her türlü tehdit ve operasyonlarını, ekonomik
saldırılarını, terör saldırılarını
sarsılmaz bir iradeyle karşıladık ve vesayet düzenini
tarihin çöp sepetine elhamdülillah hep beraber attık.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Saray vesayeti getirdiniz.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) İrademizi ne içeridekiler ne de
dışarıdakiler elhamdülillah teslim alamadı ve asla
alamayacak. [AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından alkışlar(!)] Ancak milletimizin oylarıyla
yürürlüğe giren ve dört yıldır uygulanan
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine yani millet iradesine ucube
diyen 6lı masa, güçlendirilmiş parlamenter sistem adı
altında gerçekten ucube ötesi bir sistemi dayatmaya
çalışıyor. Yüzde 50 artı 1le doğrudan millet
tarafından seçilen Cumhurbaşkanının üzerinde çoklu vesayet
sistemini öneriyorlar, başvesayetçi konumuna da 6lı masayı
koyuyorlar.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Vesayet sizin işiniz!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Yürütmeyi çift başlı hâle
getiriyorlar; bir Cumhurbaşkanı, bir de partili Başbakan. Hani
yürütmenin başı partili olmamalıydı! Hem Başbakan hem
de partinin genel başkanı değil mi Başbakan?
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Anlamazsınız ondan, demokrasiden
anlamazsınız.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Siz getirdiniz siz.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Parlamenter sistemden anlamadığınız
için onlardan anlamazsınız.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Dolayısıyla, bakın, kendi
içinizde çelişki ortaya koyuyorsunuz. Aynı zamanda doğrudan bir
kereliğine halka hesap vermeyecek bir Cumhurbaşkanını halk
tarafından seçtiriyorsunuz yedi yıllığına, yüzde 50
artı 1le seçiliyor, yürütmenin başı oluyor, Parlamentoyu
feshetme yetkisi getiriyorsunuz ancak yüzde 20-25le Başbakanın emri
altına sokmaya çalışıyorsunuz.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Yüzde 34le Başbakan oldunuz, yüzde 34le.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Bu, eşyanın tabiatına
aykırı; bu, gömleğin ilk düğmesini hakikaten
yanlış iliklemek demek. Zaten eğer bir sistemde
Cumhurbaşkanı doğrudan halk tarafından seçiliyorsa -ister
zayıfı ister güçlüsü- onun adına parlamenter sistem denilmez,
olsa olsa yarı başkanlık sistemi denir ama siz güçlendirilmiş
demekle parlamenter sistemin zaten zayıf olduğunu itiraf ediyorsunuz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Neden yaptınız peki?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Burada teklifinize
bakıldığında neyi güçlendiriyorsunuz? Yürütmeyi
güçlendiriyorsunuz. Bir hükûmet güven almadan, bir başka hükûmet
gensoruyla düşürülemesin. şeklinde, Yürütmenin hemen yedeğini
ortaya koyalım sisteme. diyorsunuz.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Başkanlık dört senede çürüdü.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Dolayısıyla adı üzerinde,
parlamenter sistemle ilgili Parlamentoyu güçlendirici değil yürütmeyi
güçlendirici bir teklifte bulunuyorsunuz. Ancak bunun hakikaten tam
manasıyla bir çelişkiler yumağı; açmazlar, çıkmazlar
yumağı olduğu da ortadadır. Nitekim 6lı masanın
bu anayasa çalışmalarında bulunan kimi sözcülerinin Aslına
bakarsanız daha sonra halk tarafından değil de Parlamento
tarafından seçilmesi gerekir, bu düzenlemeyi yapmamız gerekir.
şeklinde beyanatları da tarihe not düşmektedir. Dolayısıyla
biz bir seneyi aşkındır hep dedik ki 6lı masaya:
Söyleyin, teklif ettiğiniz Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminde Cumhurbaşkanını kim seçecek; halk mı seçecek,
Parlamento mu? Halkın elinden bu yetkinin alınmasına
halkımız rıza göstermeyeceği için sureta orada en sonunda
-neden sonra- bir yazılı beyanda bulundunuz ancak onun da
çelişkilerini kendi içinizde hâlâ şu an
tartışıyorsunuz. Bu konudaki anayasa hukukçularının da
ortaya koyduğu mütalaalar net bir şekilde ortadadır.
Ortaya koyduğunuz
tekliflerle tabii ki farklı birtakım konularda, kendinize dönük
konularda anlaşıyorsunuz da ancak icraata gelince
anlaşamıyorsunuz. Koalisyonda, bu 6lı koalisyonda nasıl
bir icraat ortaya konacak? Bu konuşmalarımı grubumuza,
Hükûmetimize yöneltilmiş olan konuşmalar esnasındaki
değerlendirmeler üzerine yaptığımı ifade etmek
isterim.
Koalisyonda nasıl
anlaşacaksınız?
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Siz nasıl anlaşıyorsunuz?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) CHP, devletin başına geldiğinde
İstanbul Sözleşmesini ilk gün getireceğiz. diyor; 6lı
masa içerisinde başka bileşenler Zinhar, bu sözleşmenin
karşısındayız. diyor; nasıl
anlaşacaksınız? 6lı masanın bir bileşeni Ermeni
soykırımı vardır. diyor, diğerleri bu konuyla acaba örtüşüyor
mu? Parlamenter sistemde Bakanlar Kurulunun kararı hukuken tüm
bakanların imzasıyla tekemmül eder, bir bakan dahi imza
atmadığı takdirde Bakanlar Kurulunun geçerliliği söz konusu
değildir. Evet, Şuraya bakanlık verelim, buraya bakanlık
verelim. diyenlerle ilgili ortak bir yaklaşım içerisinde misiniz?
Teröristleri sıcak takipte ve yurt dışı tezkerelerinde hep
beraber bu konuda anlaşabilecek misiniz?
Yamalı bohça
ittifakı, sadece yıkmak için bir araya gelmiş, yıkmak için
anlaşmışlar ama iş Gelin, icraat yapalım. deyince
herkes ayrı telden çalıyor. Buradan da siyasi ve ekonomik bir istikrarın
çıkmayacağı net bir şekilde anlaşılıyor.
Ancak Türkiyenin kaybedecek bir saniyesi bile yok değerli
arkadaşlar, bir saniyesi bile.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Uzlaşmadır onun adı Sayın
Akbaşoğlu, uzlaşma. Siz beş yüz sene geriden
geldiğiniz için anlayamazsınız onu.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Şunu ifade etmek isterim, 6lı masa
diyor ki: Şu anda mevcut hükûmet sistemine
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Hükûmet yok bir kere ya, Anayasada hükûmet diye bir
tanım yok; önce Anayasaya bak.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla)
halkın onayladığı
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine göre hep beraber
seçimlere gidelim, sonra 400 milletvekiliyle bunu değiştirip tekrar
sistem değişikliğiyle bir daha seçimlere gidelim. Yani seçim
üstüne seçim vaadinden başka somut hiçbir yaklaşım söz konusu
olmuyor.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Ha bire seçim yaptınız.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Beş ayda bir seçim
yaptığınızı unutmadık.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Ancak bu teklifte ne hayır ne fayda var.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Millet aç, aç.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Dolayısıyla hakikaten bu konuda,
dünya ve ahiret iyiliğinizi isteyen bir kardeşiniz olarak sizlere
hatırlatıyorum, bu uçurumun kenarından dönmeniz gerektiğini
hakikaten sizlere hatırlatıyorum.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Korktunuz değil mi?
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Şu çay-simit hesabını bir yap da bize de bir
faydası olsun.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Bir daha yap çay-simit hesabını, yap bakalım.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Çay-simit hesabı yap, konuyu biliyorsun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Evet, şunu ifade etmek isterim ki bütün
insanlık için ay yıldızlı al
bayrağımızın gölgesi her zaman en adil, en güvenli ve en
özgür yerdir; bu hakikati hiç kimse unutmasın.
Dış politikada
Türkiyesiz denklem kurulamayacağı bütün dünyada görülmüş,
anlaşılmıştır. Gerçekten, Türkiye'nin proaktif
dış politikasıyla Türk Devletleri Teşkilatı yıldızı
parlıyor. İnşallah, Türkiye Yüzyılının parlayan
yıldızı Türk Devletleri Teşkilatı, Allah'ın
izniyle gerçekten tarihî önemi haiz büyük işlere öncülük edecektir.
Evet, yüce Meclisin,
Parlamentonun bilgisine sunulmuştu Antalya Diplomasi Forumu Vakfı
Kanunu. İnşallah, bundan sonra, insanlığın gözü
kulağı Davos yerine Antalya'da, Türkiye'de olacak arkadaşlar.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Karabağ'da otuz
yıllık ve Birleşmiş Milletlerin de tesciliyle hakikaten bu
konuda
Kırk dört günde Karabağ'daki otuz yıllık işgal
son buldu.
Libya'da, Münhasır
Ekonomik Bölgeyle Doğu Akdeniz'deki hak, alaka ve menfaatlerimizi
uluslararası koruma altına aldık.
Karadeniz'de 540 milyar
metreküp doğal gazı milletimizle, inşallah, üç ay içerisinde
buluşturacağız ve doğal gazı ucuzlatacağız.
Terörü temizlemenin sonucu
olarak Gabarda 12 milyar dolarlık petrol rezervlerine yenilerini
ekleyerek zenginliğimizi artıracağız. Allahın
izniyle, bütün toplum kesimlerinin refahını, satın alma gücünü
daha yukarılara taşıyacağız. Bu konuda, zengin birey
ve zengin devlet anlayışımızı, istiklal ve
istikbalimizi hep beraber 2023 Türkiye Yüzyılı mottosuyla
gerçekleştireceğiz.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Yirmi yılı gördük(!)
MÜŞERREF PERVİN
TUBA DURGUT (İstanbul) Türkiye Yüzyılının
kapıları açılıyor.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Tarihî bir dönüm noktasındayız, tüm
insanlık için küresel sonuçlar doğuracak bir dönümün, bir dönemin
eşiğindeyiz. Ortak geleceğimiz için, Selçuklulardan
Osmanlıya, Osmanlıdan cumhuriyete uzanan geçmişimizle yeni
yüzyıla, yeni Kızılelmaya hep beraber kenetlenmeliyiz.
Emperyalistlere karşı Millî Mücadele ruhuyla Sayın
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bir araya gelmek,
hepimiz için ortak millî bir vecibe olarak karşımıza
çıkıyor. Bu konuda Allah için, hep beraber şunu ifade etmek
isterim: Burada gelip ne yapılacağı da
anlatılmalıydı, 6lı masanın ne yapmak
istediğiyle...
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Siz ne yapacaksınız, onu anlatsana.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Çünkü Herkesin eseri rütbesinde görülür.
dendi, doğrudur. Peki, sizlerin bu millete vereceğiniz nedir? Çünkü
lafla peynir gemisi yürümez. Namus sözü verip çiğnemek mi, temel atma
törenleri düzenlemek mi?
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Seçim kararı alın.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Toggun yerine heykelini yapmak mı? Baraj
yerine musluk takmak mı?
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Seçim kararı alın, sahnede bir görelim
bakalım sizi.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) İşte, büyük hedefler, büyük vizyonlar
gerektirir. Büyük vizyonları büyük liderler hayata geçirir. Hamdolsun,
Türkiye Yüzyılını hayata geçirecek dünya liderine sahip bir
Türkiye var. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) İnşallah, 2053, 2071 vizyonlarını
gerçekleştirmek için altyapıyı tesis etmiş 2023ü, 3üncü
bin yılın yüz yılının başlangıcı yapan
bir yürüyüşü hakikaten Türkiye Yüzyılı olarak gelin hep beraber
başlatalım.
İnşallah, bu konuda
değerli konuşmacıların bazı değerlendirmelerine
de kısaca değinmek istiyorum. Konuşmalardan hareketle ifade
etmek isterim ki sivil toplumun teminatı, AK PARTİdir değerli
arkadaşlar, Hükûmetimizdir. Özgürlüklerin teminatı, AK
PARTİdir. İnançların teminatı, AK PARTİdir. Toplumun
tüm kesimlerini kucaklayarak devlet-millet kaynaşmasıyla devletimizin
kurumlarını, milletimizin hizmetine amade kılan, AK PARTİ
hükûmetleridir. Özgürlükler asıl, kısıtlamalar istisnadır.
Kim hukuka, kanuna aykırı davranırsa demokratik hukuk devletinde
karşılığını bağımsız ve
tarafsız yargı eliyle bulacağı muhakkaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Daha bugün memurları Meclis kapısının önüne
koymadınız! Daha bugün oldu, iki saat oldu! Memurları
kapının önüne koymadınız daha!
MÜZEYYEN ŞEVKİN
(Adana) Sendikalara kota koydunuz, kota!
SÜLEYMAN GİRGİN
(Muğla) Eskiden yazar kasa atardı vatandaş
BAŞKAN Sayın
Akbaşoğlu, tamamlayalım lütfen.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Değerli milletvekilleri, burada
değerli konuşmacıların değerlendirmelerini dinledik.
Bütçe görüşmelerinde her sene Bu sene siz gidiyorsunuz, biz geliyoruz.
diyenler, geçtiğimiz yıllardan itibaren Yılın ikinci
yarısında iktidara gelip bütçeyi biz yöneteceğiz. demeye
başlamışlardı. Kaç altı ay geçti, elhamdülillah, 2023
bütçesini de biz getirdik, biz. İnşallah, önümüzdeki beş
yılın bütçesini de AK PARTİ olarak biz yapacağız,
Cumhur İttifakı olarak biz getireceğiz ve inşallah, 2028
için beyhude hayallerinizi şimdiden kurmaya başlayabilirsiniz
diyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN GİRGİN
(Muğla) Ek bütçeyle geldiniz, ek bütçe çıkararak gideceksiniz!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) - Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcım, Avrupada, dünyada kesintisiz bir şekilde 21 kere,
üst üste, demokratik anlamda bütçe yapan başka bir hükûmet, başka bir
ülke, başka bir iktidar var mı? (AK PARTİ sıralarından
Yok. sesleri)
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Bize sor, bize! Bize sor!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Elhamdülillah. Öyleyse bunun Guinness Rekorlar
Kitabına milletimiz, demokrasi tarihimiz için geçirilmesini teklif
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Enflasyon rekoru! İşsizlik rekoru!
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Verecek, verecek, yirmi yılda nasıl
batırdığınızı verecek Guinness Rekorlar
Kitabı!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) - Buckingham Sarayına, Versay
Sarayına, Beyaz Saraya danışmanlık yapanları sonunda
size de danışman olarak atamışlar. Anlaşılan,
yabancı sarayların bendesi olmak için çırpınıp
duruyormuşsunuz! Meğer onun için tek adam, tek adam saray, saray
diye bağırıp çağırıyormuşsunuz! İthal
danışmanlarınızla muradınıza ereceğini
zannediyorsunuz ama nafile. Hangi saraydan medet umarsanız umun, 6lı
masa olarak bilin ki milletimiz arkanızdaki saraylarla birlikte
alayınızı tarihin hezimetine uğratacak inşallah ve
yenileceksiniz! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Oo!
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Eyvah!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) - 2023 seçimleri Tam bağımsız,
lider ülke Türkiye! Büyük ve güçlü Türkiye! diyenler ile vesayeti, manda ve
himayeyi kabul edenler arasında geçecek. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Saray vesayeti!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) - Kayıt dışı sistem,
kayıt dışı siyaset önerisinde bulunan 6lı
masanın bileşenlerine önce kendi seçmenleri öyle bir cevap verecek ki
Allahın izniyle, Recep Tayyip Erdoğanın ilk turda rekor oyla
seçildiğini gördüklerinde aynı sözü tekrarlayacaklar: Adam
kazandı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Hemen seçim, hemen!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Hemen, derhâl seçim!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Yeniden büyük Türkiye, büyük ve güçlü
Türkiyenin öncülüğünde Dünya 5ten büyüktür. ve Daha adil bir dünya
mümkündür. mottosuyla 2053 ve 2071 vizyonlarımızı
gerçekleştirecek; gençlerimiz için, yavrularımız için,
milletimizin bütün fertleri için, Türkiye Yüzyılını bütün
insanlık için başlatan liderimizin etrafında hep beraber
kenetleneceğiz ve 2023te Cumhur İttifakı olarak en büyük zaferi
elde edeceğiz. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Vay vay vay!
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Grubunu toplayamamışsın daha, grubunu
toplayamamışsın.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Çok değerli milletvekilleri, şimdi,
kendilerine çok hürmet gösterdiğim ve gerçekten sevdiğimiz hem
Sayın Hamzaçebiyi hem de Sayın Kesiciyi de dinleme imkânı elde
ettim, onların sözleriyle ilgili sadece açıklama babında birkaç
beyanım olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Bitti. Kaç dakika uzattın?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Bitti.
BEKİR BAŞEVİRGEN
(Manisa) Başkan, on dakika oldu ya!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
On dakika verdin Başkan.
BEKİR
BAŞEVİRGEN (Manisa) Hep Recep Tayyip Erdoğan diyor,
değişik bir şey yok yani.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Hep aynı şeyi söylüyor zaten.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Sayın Başkan, ayıp ya!
BAŞKAN Sayın
Akbaşoğlu, dört oldu; beşinci dakikayı veriyorum.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Üç dakika daha
Yedi
BAŞKAN Yedi
olmadı, yedi yok, yedi hiç vermedik.
Bitirelim lütfen.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Şöyle, şunu ifade edeyim: Şimdi,
bir gömlek değiştirme meselesi gündeme geldi, gömlek; tatlı su
falan filan gibi. Bakın, şunu söyleyeyim: Herkes eksik görmüş,
eksik anlamış o meseleyi. Biz, millî ve yerli politikalarla bugüne
kadar geldik; biz, millî görüş gömleğini çıkarıp
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Erbakanınki millî değilmiş o zaman(!)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Ne demezsin!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla)
millî görüş zırhını
kuşanarak yedi düvelle mücadele ediyoruz, yedi düvelle! (AK PARTİ
sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Saman dâhil ithal etmediğimiz ürün kalmadı be! İthal
etmediğimiz ürün kalmadı be!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Görmüyor musunuz yedi düvelle mücadele
ettiğimizi? Biz zırhımızı
kuşanmışız, Allaha çok şükür! Buna bütün dünya
şahittir.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Moskovada ne yaptınız kapıda beklerken?
Almanyaya Merkelin
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Ne ithalatçı iktidarsınız be!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Şunu da ifade edeyim: Biz asla dini
kullanan -haşa ve kella- değil
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Yedi düvele teslim ettiniz!
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Erbakan millî olmadığı için mi gömlek
değiştirdiniz?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla)
o güzel dinimizi eksiğimizle,
kusurumuzla, yanlışlarımızla ama samimiyetle yaşamaya
çalışan insanlarız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika
daha
Sayın Akbaşoğlu, bitirelim lütfen. Son bir dakika
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Biz, dini kullanan değil, dinimizi
samimiyetle yaşamaya çalışan insanlarız ancak takiyecilerle
tabii ki bizim durumumuz asla ve kata bir değil arkadaşlar.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Erbakan millî değil miydi?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Şunu söyleyeyim: Bizim yüzümüz Türkiye
merkezli; hem batıya hem doğuya hem kuzeye hem güneye; tam merkezinde
büyük ve güçlü Türkiye! (AK PARTİ sıralarından Bravo! sesleri,
alkışlar)
Son olarak şunu
söyleyeceğim, Mustafa Kemal Paşaya atıfla son olarak şunu okuyacağım
Tabii, bir viraj meselesi de
vardı bir hikâyede, doğrudur. Rahmetli Erbakan Hocamızı
hatırlayalım.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Millî değil miydi? Siz mi millî oldunuz?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Şöyle derdi Erbakan Hocamız: Bak, siz
şu köşeyi, şu virajı değil; bu köşeyi, bu
virajı, maalesef, aşağıya doğru gidişi ortaya
koyuyorsunuz. Çünkü fikir ve zihniyetler onu gerektiriyor. Bu yolda bence
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Erbakan millî olmadığı için mi gömlek
değiştirdiniz?
BAŞKAN Ne
yapacağız Sayın Akbaşoğlu?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Bitiriyorum, bitiriyorum.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Son 1 kere, 2 kere olur mu Sayın Başkan?
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Ya, yeter Sayın Başkan! Ayıp denilen bir
şey var ya!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Sayın Başkan, lütfen
BAŞKAN Peki, son
Lütfen, bir daha yok yani bu son
Selamlayalım, kapatalım.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Şunu söylüyorum: Bakın, Atatürk'e
atıfla söylenen sözden hareketle, biz sadece her on senede değil, her
29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızda büyük bir şaheserle
taçlandırıyoruz, daha geçen Toggla taçlandırdık.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Toggun aça faydası yok.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Bir öncesinde Atatürk Kültür Merkezîyle
taçlandırdık, ondan önce Avrasya'yla taçlandırdık.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Milet aç, millet! Sen Togg diyorsun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Ondan önce dünyanın en büyük
havalimanıyla taçlandırdık, elhamdülillah! (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Aynen Mustafa Kemal Atatürk o
cümlelerine devam ediyor, diyor ki Mustafa Kemal Atatürk:
Yaptıklarımızı asla kâfi göremeyiz çünkü daha çok ve daha
büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz. Yurdumuzu, dünyanın
en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız.
Milletimizi en geniş refah vasıta ve kaynaklarına sahip
kılacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Son olarak, bitiriyorum Başkanım.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
2nci paragrafı da oku.
ERHAN USTA (Samsun) Bir on
dakika daha verelim, o konuştukça AK PARTİnin oyları
düşüyor, problem yok.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Ya, yeter ya! Allah Allah.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Kaçıncı ya!
ALİ ŞEKER (İstanbul)
G20den düştük, G20den!
(AK PARTİ
sıralarından Verin, verin. sesleri)
BAŞKAN Genel talep
üzerine son dakika.
ERHAN USTA (Samsun) AK
PARTİnin oyları düşüyor konuştukça nasıl olsa
verelim, on dakika daha verin.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Evet, Atatürk diyor ki: Milletimizi en
geniş refah vasıta ve kaynaklarına sahip
kılacağız. Millî kültürümüzü muasır medeniyet seviyesinin
üstüne çıkaracağız.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Siz anlamamışsınız ama.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Bu hedefi Mustafa Kemal Atatürk gösterdi.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Onun için mi hayır dediniz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Bunu fesli deli Kadire anlatsaydınız zamanında.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Arkadaşlar, tam bağımsız
Türkiye'yi de muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkarma
başarısını da dünya lideri Recep Tayyip Erdoğan
gerçekleştirdi; olay budur. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Fesli deli Kadire anlatsaydınız zamanında.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli)
Bu gazla bayağı gidersin!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) 2023 bütçemizin hayırlı ve bereketli
olmasını diliyor, emeği geçen bütün milletvekillerimize,
bakanlarımıza, bürokratlarımıza, bütün
arkadaşlarımıza her birinize ve aziz milletimize selam, hürmet
ve muhabbetlerimi sunuyorum, kalın sağlıcakla diyorum. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Çok güldürdün bizi, Allah da seni güldürsün(!)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın
Altay...
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Kendilerine ayrılan bir saatlik süreyi bir buçuk saate
çıkardığınız demokratik tavrınıza ben
saygı duyuyorum, aynını bekliyoruz.
BAŞKAN Talebiniz
üzerine...
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Bir buçuk saat boyunca yaptıkları eleştirilere
hiç değilse bir beş dakika cevap vereyim Başkanım.
BAŞKAN Sataşmadan
söz istiyorsunuz.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Evet, sataşmadan.
BAŞKAN Sataşma
mı vardı?
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Vardı.
BAŞKAN Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ile Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun 362 sıra sayılı 2023 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 363 sıra sayılı 2021
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin tümü üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptıkları konuşmaları
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Allah aşkına, 600 milyar peşin
açığı olan bütçenin bereketi mi olur Akbaşoğlu?
Peşinen 600 milyar açık vermişsin.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Olur, olur, oranı
azalmış.
ENGİN ALTAY (Devamla)
Gömlek değiştirmeye gelince... Ya, sen bırak gömleği,
geçtik gömlekten Hedefe ulaşmak için papaz elbisesi giyerim." diyen
bir zihniyetin mensuplarısınız ya! (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Tayyip Erdoğanın
şu sözü çok doğru: Evet, Dünya 5ten büyüktür. ama Türkiye de 5li
çeteden büyüktür arkadaşlar, hiç merak etmeyin. (CHP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Türkiye de 7li masadan büyüktür!
ENGİN ALTAY (Devamla)
Hangi saraydan medet umarsınız? Bakın, burası önemli.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımıza geçen bütçesinde
iki şey sordum. Bir, Sayın Erdoğan partisini kurduktan altı
ay sonra Amerikaya, New York ve Washingtona niye gitti? İki, kimlerle
görüştü? Üç, yanında kimler vardı? Dört, ne görüştü?
Siyaset şeffaflıktır. Daha sonra, seçimden bir gün sonra
Sayın Cumhurbaşkanına dedim ki: Tayyip Erdoğan Amerika
Birleşik Devletlerinde bir devlet yetkilisine bu mektubu yazdı
mı? Böyle bir mektup orta yerde dolaşıyor, bunu niye
yalanlamıyorsunuz? Ben bunu daha önce de söyledim ama sükût ikrardan
gelir, cevap yok. Kimin saraylardan, başka ülke saraylarından medet umduğunu
biz de biliyoruz, Türkiye de biliyor. Yaptığınız yol,
köprü, baraj; Allah razı olsun, Allah razı olsun. Ne var? Tünel var,
köprü var, baraj var, efendim, havalimanı var. Akbaşoğlu,
bunları söylüyorsun, bunların büyük çoğunluğunu
yap-işlet-devretle yapıyorsunuz yani müteahhit yapıyor, milletten
toplayıp veriyorsunuz. Peki, özelleştirmeden elde edilen 77 milyar
dolar para nerede Akbaşoğlu? (CHP sıralarından
alkışlar) Bu parayla, bu yaptığınız tünelin,
barajın, havalimanının tam 10 katını
yapardınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla)
Ya, 10 katı yapılır, 77 milyar dolardan bahsediyoruz, para
nerede?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Açalım sesi, Sayın Başkan, sesi açalım.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Açalım sesi, genel istek üzerine sesi açalım.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sesi açalım, ses, ses!
ENGİN ALTAY (Devamla)
Şimdi, ayrıca
BAŞKAN Sataşmadan
süre uzatımı yok arkadaşlar.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Ya, orası bir buçuk saat konuştu!
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Ama istek var.
BAŞKAN Sataşmadan
yok, daha sonra
ENGİN ALTAY (Devamla)
Marmaray rahmetli Bülent Ecevitin projesiydi, finansmanını da
sırf Japonyadan buldu ama seçim oldu, ömrü vefa etmedi. Yani vizyonu
bizim, müteahhitliği sizin; ya, bu kadar basit yani ne konuşuyorsun!
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Altay, lütfen
ENGİN ALTAY (Devamla)
Ve helal olsun 6lı masanın Genel Başkanlarına, AK
PARTİnin kimyasını bozmuşlar.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Başkan, bu mu adalet! Bu mu adalet!
ENGİN ALTAY (Devamla)
AK PARTİnin kimyasını bozmuşlar.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Oraya yarım saat veriyorsunuz, buraya beş dakika
vermiyorsunuz.
ENGİN ALTAY (Devamla)
Ve AK PARTİ
BAŞKAN Sayın
Altay, sataşmadan iki dakika, ilave yok. Size söz vereceğim
(CHP
sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (Devamla)
Benim günahım ne?
BAŞKAN Sizin
konuşan arkadaşlarınıza verdik ya.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Birden fazla sataşma var.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Başkan, bir dakika ver.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Başkan, birden fazla sataşma var, birden fazla sataşma var.
ENGİN ALTAY (Devamla)
Benim günahım ne?
BAŞKAN Siz
şahsınız adına konuşurken, şahsınız
adınayken
(CHP sıralarından gürültüler)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Birden fazla sataşma var.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Muhalefetin sesini bir dakika uzatmayı çok mu
görüyorsunuz?
BAŞKAN Sayın
Altay, bakın, bir şey söyleyeceğim, tamamlayın lütfen.
ENGİN ALTAY (Devamla)
Helal olsun 6lı masanın Genel Başkanlarına,
kimyalarını bozmuş ama AK PARTİye 6lı masa sendromu,
6lı masa paranoyası yaşatan 6 Genel Başkana da selam
olsun, yolları açık olsun. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Engin Bey, Akif Hamzaçebi varken, İlhan Kesici varken, Faik Öztrak varken
Rifkini niye getirdiniz? Haksızlık yapıyorsunuz ya! Yani
memleketin evlatlarını getirmiyorsunuz ya!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) 7li masanın zaten kimyası bozuk.
BAŞKAN
Arkadaşlar, bir dakika
Sayın Muhammet Naci
Cinisli
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Erzurum Milletvekili Muhammet Naci Cinislinin, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın 362 sıra sayılı 2023
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 363 sıra
sayılı 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin tümü üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Erzurum) Çok teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Bütçede
yaptığım bir konuşma ikinci defa, Sayın Zenginden
sonra Sayın Elitaş tarafından tahrif edilerek bendenize ithamda
bulunulmuştur. Anlıyorum ki Sayın AK PARTİliler
konuşmamdan rahatsız olmuşlar, olmalılar da haklılar
çünkü ben o konuşmamda, kendilerini sorunlu 28 Şubat darbesinin
hakiki mağduriyetleri üzerinden yüce devletimizi yerden yere
vurmalarını ve darbenin müsebbipleri ile yüce devletimizi birbirine
karıştırmalarını ağır eleştirdim, çok
ağır eleştirdim; buna cevap beklerdim, bugüne kadar
alamadım. Ne 27 Mayıs mağdurları ne de 12 Eylül
mağdurları -mağduriyetlerinin büyük kısmı- bu darbeler
ile devleti ilişkilendirmemişlerdir, darbenin müsebbipleri ile
devleti hiçbir zaman ilişkilendirmemişlerdir; bu bir prensiptir ve
devlet terbiyesidir. Fakat yine anlıyorum ki AK PARTİ
eleştirilerime cevap vermeyip ikidir sözlerimi çarpıtarak
eleştirilerimi zımnen kabul ediyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın
Akbaşoğlu
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Altay bizzat ismimle hitap
ederek birtakım sataşmalarda bulundu.
İSMAİL
TATLIOĞLU (Bursa) Sayın Başkan, bunlara en son söz
veriyordunuz.
BAŞKAN Ne zaman?
İSMAİL
TATLIOĞLU (Bursa) Genelde hep öyle, başlangıçta da ilk gün de
öyleydi.
BAŞKAN İlk gün
öyleydi.
İSMAİL
TATLIOĞLU (Bursa) Evet, ilk gün de öyleydi.
BAŞKAN Sayın
Akbaşoğlu, şimdi, grup konuşmaları bittikten sonra
dedik, Sayın Altay cevaben konuştu; tamamlayalım, ara vermeden
söz vereyim size.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Peki.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 362) (Devam)
2.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi
(1/285), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller, 2021
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Genel Uygunluk Bildirimi ile 2021 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 201 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2021 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2021 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/2076) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
363) (Devam)
BAŞKAN Değerli
arkadaşlar, şimdi İYİ Parti Grubu adına ilk söz, Grup
Başkanı Bursa Milletvekili Sayın İsmail
Tatlıoğluna aittir.
Buyurun Sayın
Tatlıoğlu. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Süreniz kırk
dakikadır.
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Değerli Başkan,
Parlamentomuzun, Gazi Meclisimizin saygıdeğer mensupları;
hepinizi Partim İYİ Parti ve şahsım adına
saygıyla selamlarım. 2023 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi ile 2021 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi
üzerine konuşmak için kürsüye gelmiş bulunmaktayım.
Öncelikle hain terör
saldırısını kınıyor, yaralılarımıza
acil şifa diliyorum.
Bir yanlışı da
hemen başında düzeltmek istiyorum: Esasında, bu 21inci AK
PARTİ bütçesi şeklinde konuşuluyor ama bu, 5inci Cumhur
İttifakı bütçesi. Çünkü 2018 seçimlerinde, milletimiz AK PARTİ'ye
bütçe yapma hakkı vermemiştir. Onun için, bir tarafta Milliyetçi
Hareket Partisinin elleri kalkıp öbür tarafta birlikte bir bütçe
olmaktadır. O nedenle, Sayın Kesici de bu hakkı veriyor, ben
saygı duyuyorum ama milletin verdiği böyle bir hak yoktur. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar) Ben anlıyorum ki AK
PARTİ yetkilileri, bizim güçlendirilmiş parlamenter sistem
çalışmalarımızla çok yakından ilgileniyorlar,
çalışmalarımıza çok yakından ilgi duyuyorlar; bu da
bizi gerçekten sevindirdi. Bu konuda da bilgi eksikliği ve
yanlış anlamaları engellemek için kendileriyle, kendilerinin
talebi hâlinde bu konuyu gerçekten brife etmekten sevinç duyarız.
Bir başka konu, buna
değinmek zorundayım, özellikle AK PARTİli sözcülerin
-meşhur laf- bütçe konuşmasında ne yazık ki gördük ki
Müflis tüccar mısınız ki eski defterleri
karıştırıyorsunuz? Gerçekten, bugüne dair söylenecekler
bitti mi, yarına dair söylenecekler bitti mi de düne dair eski defterleri
karıştırarak bu bütçe sürecini bir şekilde gündemin dışına
taşırma söz konusu oluyor.
Üzülerek bir şeyi
söylemek istiyorum: 1998de, Sayın Erdoğanın mahkûmiyet
kararı için de mahkemenin lehine çok sayıda milletvekili buralardan
konuşmuştu, alanlarda da çok sayıda siyasetçi
konuşmuştu. Ne yazık ki görüyorum ki roller
değişmiş ama niyetler aynı. Ve yazık ki o günün
mağdurlarını bugünün zulmünü alkışlayanlar olarak
görmek, gerçekten, üzüntü vericidir. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Postmodern vesayet dönemi
vardır bugün. 25 Ekim 2017de, İYİ Parti kurulurken Sayın
Genel Başkanın vecize sözünü tekrar hatırlatmak isterim:
Postmodern Millî Şef dönemine asla müsaade etmeyeceğiz. O günkü
öngörü; bugün nasıl bir siyasetin hâkim olduğunu, o günkü öngörünün
ne kadar haklı olduğunu bize göstermiştir ve gerçekten,
demokrasi şehidi rahmetli Menderes, Polatkan ve Zorlu bugün olsalardı
en sert AK PARTİ muhalifi olurlardı. Bu ülkenin, devletin partisinden
parti devletine dönüştürülmesinin ve yaptıkları
fedakârlıkların gömülmekte olduğunu görmenin üzüntüsü içerisinde
olurlardı ve gerçekten de ruhları incitilmiştir.
Bir şeyi daha vurgulamak
istiyorum: Eğer 12 Eylül 2010 referandumu olmasaydı, değerli
milletvekilleri, 15 Temmuz olmazdı. 12 Eylül 2010un, 12 Eylül 1980den
bir bakıma daha tahripkâr olduğunu söylemek çok yanlış
olmaz ve çok şükür ki aziz milletimiz 15 Temmuzda devleti sokaktan
toplamıştır, bu da bu milletin büyüklüğünden
kaynaklanmaktadır. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Kıymetli
milletvekilleri, bugün bütçeyi konuşuyoruz, ekonomiyi konuşuyoruz,
sorun ve krizleri konuşuyoruz ancak bugün 1994te gördüğümüz, 2001de
yaşadığımız bir ekonomik kriz yok, bugün onları
da kapsayan bir yönetim krizi var, bir sistem krizi var; bunu görmek
lazım; bunu besleyen bir atmosfer var. Bu atmosferin birinci ayağı
Parlamentodan saraya yapılan güç transferidir, bu kaçınılmaz
olarak böyledir.
Şimdi, bakın,
2017de bu Parlamentoda bulunanlara söylüyorum ve soruyorum: 2017de 2018
bütçesini yapan Parlamento, bugünkü bütçeyi yapan Parlamentodan daha yetkili ve
daha güçlü değil miydi? Evet, çünkü bugün, bütçe hakkını Parlamentonun
elinden aldık. Bugün bütçe hakkı, bütçe reddolduğunda
Parlamentonun yapacak bir şeyi yok.
Sayın
Cumhurbaşkanı, yoluna TÜFE, ÜFE ve...
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Yeniden değerleme oranı.
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Geliyorum, efendim, geliyorum.
...yeniden değerleme
oranı çerçevesini artırarak gidiyor; neye, ne etkisi var bütçe yapma
hakkının?
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) Değiştirirse...
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Gelirleri
toplama, harcamaları yapma yetkisi nasıl Parlamentoda? Yok, böyle bir
hak. Yüzyıllar önce millete verilmiş bu hak yok, bu bir geri
dönüş değil mi? Aziz milletimizin iradesi bir şekilde merkeze,
saraya toplanmış değil mi? Bunun gayrimeşru olduğunu
söylemiyoruz ama kuvvetler birliğinin nasıl teşkil
edildiğini ve ekonomik krizleri de nedenleyen atmosferin nasıl
olduğunu söylüyoruz.
Çok değerli
milletvekilleri, 2018de kurulan bu partili
Cumhurbaşkanlığı sistemi, 2010 yılından beri
Türkiye'de yükselen otoriter rejimi ne yazık ki
kurumsallaştırmıştır. Cumhuriyet ve demokrasinin temel
gayesi, tartışmayı, uzlaşmayı, istişareyi, itiraz
etmeyi ve en nihayetinde milletimiz için daima en güzeli, en doğruyu ve en
iyiyi bulmaktır. Türkiye'yi siyasi savrulmaya sürükleyen bugünkü
yapıda maalesef, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkilileri kısıtlanmıştır
ve denge ve denetleme mekanizmaları yok edilmiştir. Denetimsiz bir
yürütmenin keyfi çıkarılmaktadır; bugün
yaşadıklarımızın,
sıkıntılarımızın önemli bir kısmı
budur. Yargı, yasama erkini, hatta bizatihi devletin kendisini ezen,
kamuoyunu ve kamu kurumlarının çalışma
mekanizmalarını ezen, liyakati yerle yeksan eden -Sayın Mehmet
Uçumun tabiriyle- bu tek kişilik hükûmet sistemidir.
Bugün ne yazık ki
Türkiye'de bir Cumhurbaşkanlığı açığı
vardır. Bugünkü sistemde Türkiye'de yürütmenin muhalifleri bir
Cumhurbaşkanından yoksundur. Önümüzdeki seçimleri Millet
İttifakının adayının kazanması durumunda AK
PARTİ de -bu sistem devam etsin- Cumhurbaşkansız
kalacaktır. Bugün, Kaz Dağlarında kendi değerlerine sahip
çıkmak isteyenlerin, İkizderedeki amcaların, teyzelerin,
Boğaziçi Üniversitesinin önündeki öğrencilerin, öğretim
üyelerinin, geçinemediği için düşüncelerini ifade etmekten çekinen
binlerin, milyonların bir Cumhurbaşkanı olduğunu
söyleyebilir miyiz? (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar) Bakın Osmanlıya, bakın Selçukluya,
padişah var, sadrazam var. Yürütme sadrazamdır, yürütmeden
şikâyetçi olan herkesin güvendiği bir padişah vardır.
Bugün, Türkiye'de, ayağına taş değenin Devletim var. diye
geri dönebileceği bir Cumhurbaşkanı olmalıdır.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Var zaten.
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Bunun kişiyle, bunun Sayın Erdoğanla
veya seçilecek kimseyle alakası yok, bunun sistemle alakası var.
Bugün, aynı şehirde valiyi atayanın da il
başkanını belirleyenin de aynı kişi olması
Türkiyeye nasıl bir maliyettir? Böyle bir ülkenin ileri
atılması, böyle bir ülkenin kendi potansiyelini harekete geçirmesi,
böyle bir ülkenin kaynaklarını aktive ederek büyümesi mümkün müdür?
Mümkün değildir, onun için Türkiye büyüyememektedir -biraz sonra
geleceğiz- onun için 2023 yılı bütçesi bizim önümüze on beş
yıl önceki Türkiyenin gelirini hedef olarak koymaktadır. Bu sistemin
sahipleri de dâhil, aziz milletimiz bu meseleyi tekrar tekrar gözden geçirmek
ve inşallah milletimizin ayaklarındaki bu prangayı
çıkarıp atmak durumundadır. Bu kutuplaşmayı, bu
ayrıştırıcı dili hükûmetler, başbakanlar,
bakanlar, yürütme yapabilir; Devleti temsil ediyorum. diyen hiç kimsenin
hakkı yoktur, hiç kimsenin! Vatan, milletin bütünlüğü kadar bütündür.
Milletin arasındaki ayrışma ciddi ayrışmalara neden
olur, bu bizim bir beka meselemiz kadar önemlidir; bugün yeteri kadar
farkında olmayabiliriz. Bu büyük medeniyetin kodlarında da böyle bir
model yoktur, olmamıştır, inşallah da olmayacaktır.
Çok değerli
milletvekilleri, devlet-millet bütünlüğünü sağlamak
durumundayız.
Bakın, 3 no.lu Kararname
var. 3 no.lu Kararname diyor ki: Aşağıdaki görevler
Bunlar 91
kalem. Cumhurbaşkanıyla ilgili görevler
Cumhurbaşkanının görev süresiyle sonlanır. Yani pazar günü
saat 21.00de seçim sonucu belli olduğunda 81 ilin valisi müstafidir; 183
-galiba 183, tam bilmiyorum, yanılıyorsam lütfen düzeltin-
büyükelçisi müstafidir. Bakanları anlıyorum, bakan
yardımcılarını anlıyorum; yönetimlerle gelirler
giderler. Bursa Valisinin, İstanbul Valisinin, Sinop Valisinin,
İzmir, Kayseri Valisinin parti genel başkanı da olan ve onu
atayan bir iradenin elinde olması Türkiye'ye ne fayda
sağlamaktadır? Şimdi, bu vali önünde bir karar olduğunda
sırtını devlete dayama ihtiyacı hissetmeyecek midir? Bu
vali parti ile devlet arasındaki bir tercihte, elinde kalem, kararname
önünde olan parti genel başkanını gözünün önüne getirmeyecek
midir? Böyle bir Türkiye'nin bütünlük içerisinde ileriye hareket etmesi mümkün
müdür? Mümkün değildir, hiçbir ülkenin mümkün değildir ve o nedenle
de edememektedir zaten ve Türkiye'nin temel sorunları buradan
kaynaklanmaktadır.
Bakın, Türkiye'nin en
yüksek bürokratı ve saygın bir makamıdır
Cumhurbaşkanı Yardımcılığı; evet, en
saygın, en yüksek bürokratik makam ve saygın bir makamdır. Bugün
Sayın Oktay, yarın başkaları
İnşallah, bu sistem
değiştiğinde bu kalkacaktır ama burada bu makamın
sahibinin söylediği şudur: Kuvvetler
ayrılığının zirvede olduğu bir dönemi
yaşıyoruz. Yargı
bağımsızlığımızın noksansız
çalıştığını söylüyor, yasamanın etkinlik
kazandığını, yürütmenin Türkiye'ye çağlar
aşırdığını, liderin sadece Türkiye'nin değil
dünyanın bile sorunlarını çözdüğünü anlattı burada.
Evet, Parlamentoda konuşması bir siyasi tavır içerisinde ve
baştan aşağı bir siyasi propaganda
davranışıyla gerçekleşti.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY Siyasidir, evet.
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Şimdi, değerli arkadaşlar, bakanlar
da böyle konuştu ve sayın makam sahibi o konuşmasında
milletvekillerine hakarette bulundu, muhalefete hakaret üzerinden Meclisimizi
aşağıladı; parti devleti budur, arkadaşlar, parti
devleti tam budur, tam budur. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar) Bunu günlerce konuşsak,
sayfalarca yazsak bu kadar net anlatamayız.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Terbiyeli bakanlar da vardı canım.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY Sizin eleştirilerinize cevap vermiştir.
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Şimdi, evet, tam da bu noktaya geleceğim,
tam da bu noktaya geleceğim. Sayın Oktay'ın suçu yok, onun
yerinde kim olsa benzer şeyi yapar çünkü bu kurumu tesis edenler bir
müzakere yapıyorlar, bir tarafında bürokrasi, bir tarafında
siyasi sorumluluk sahipleri. Böyle bir müzakere olur mu, böyle bir müzakere
olur mu? Müzakere siyasilerle siyasilerin, bürokratla bürokratın, tüccarla
tüccarın arasında olur. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar) Elbette ki size söylenen bir söz...
Burada bu müzakerenin bu şekilde yapılması yanlış.
Neden? Çünkü bu partili Cumhurbaşkanlığı sistemi Nasrettin
Hoca'nın türbesi gibi; her tarafı açık, önünde bir zincir ve
kocaman bir kilit. Hiçbir şey yapmadınız. Getirdiniz partili
Cumhurbaşkanlığı sistemini, dönüleceğini
bildiğiniz için hiçbir iç tüzük çalışması
yapmadınız. Ben, komisyonların çalışmasına
Ve
komisyonda bu makam sahiplerinin, Bakan ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısının ve milletvekillerimizin
karşılıklı aşağılama sözlerinin içinde
eriyor. Buna müsaade eden bir sistem var. Bakın, en yüksek hakareti yapan
bakan en çok alkışlandı AK PARTİ masalarında.
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Eskişehir) Aynen.
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Ve inanın, o Bakan şu masaya, şu
yerine oturduğunda 3 AK PARTİ'li arkadaş geldi, onun
evraklarını yanına taşıdı. (İYİ Parti
ve CHP sıralarından alkışlar) Bakın, bakın
lütfen, o Bakan yerine oturdu, 3 milletvekili arkadaşımız onun
buradaki evraklarını aldı ve yanına götürdü. Bu bizi
ezmiyor mu? Beni eziyor, hepimizi eziyor.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul)
Ayıp, ayıp, çok ayıp!
(CHP sıralarından
Çantacı, çantacı... sesi)
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Böyle demeyin, lütfen.
Meseleye bunun üzerinde
bakmak lazım, bunun üzerinde bakmak lazım. Dolayısıyla
arkadaşlar, bu sistem Türkiye'yi eziyor, bu sistem devleti eziyor, bu
sistem devletin bütün kurumlarına partinin rengini veriyor. Bir örnek
vereyim; bakın, Diyanet İşleri Başkanı geçen gün bir
beyanat verdi, bir açıklama yaptı, dedi ki: Biz, öyle
yapıyoruz, böyle yapıyoruz, gençleri camiye koyamıyoruz. Ya,
Değerli Başkan, gençlerin camiyle sorunu yok, gençlerin dinle de
sorunu yok; onlar bekliyorlar, siz çıkın, hepsi gelecek.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Siz
çıkın, onların hepsi gelecek. Sorun bu.
ERHAN USTA (Samsun) Aynen
öyle, aynı yerde olmak istemiyorlar.
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Siz çıkacaksınız Diyanet
İşleri Başkanı olarak, 6 yaşındaki çocuğa
tecavüz edilmiş, şunu diyeceksiniz, biz şunu duyacağız
Müslümanlar olarak: İnsani olmayan İslami olmaz. (İYİ Parti
ve CHP sıralarından alkışlar) Hazreti Resulullah'ın
evrensel mesajı budur, bütün dinlerin evrensel mesajı budur. İnsani
olmayan İslami olur mu? Bunu duymak istiyor 85 milyon, bütün dünya, bu
kâinat. Ne diyoruz? Madem Elhamdülillahi Rabbülâlemin diyoruz Elhamdülillahi
Rabbülmüslimin demiyoruz; Allah Müslümanların Rabb'i değil âlemlerin
Rabb'iyse bunu böyle böyle işaret etmek lazım. (İYİ Parti
ve CHP sıralarından alkışlar) İşte insan
hakları burada yatıyor ama biz Elhamdülillahi Rabbülmüslimin. bile
demiyoruz Elhamdülillahi Rabbülparti diyoruz Elhamdülillah Rabbülcemaat.
Allah'ı alıyoruz, cebimizde götürüyoruz beraber. Bunun
karşısında kim duracak? Diyanet İşleri
Başkanımız duracak; net ve açık bir söylemle duracak. Çok
değerli arkadaşlarım, bunu söyleyen parti grubu bu Mecliste en
yapıcı muhalefeti yapan partidir; hep de söyledik. Bu
yapıcılık hep muhalefete mi düşüyor, iktidara hiç
düşmüyor mu? Yüzlerce, binlerce araştırma önergesi verdik, bir
tanesine el kalkmaz mı? Dinlemiyorsunuz; Türkiye'nin birikimi burada, asla
böyle bir şeyiniz yok. Bakın, biz ne yapıyoruz? Güvenlikle
ilgili bütün bakanlıkların bütçelerine evet diyoruz. Millî Savunma
Bakanlığından başlamak üzere Savunma Sanayine evet
diyoruz. Burada birçok hassasiyeti göz önüne alarak nasıl birlikte
oluyorsak, niçin bugün şu Meclis, Türkiyenin bu ihtiyaçlarını
bu çerçeve içinde tartışmıyor? Sorun bu.
Çok kıymetli
arkadaşlar, şimdi, bakın, bütçeyi konuşuyoruz ve elimizde
2023 bütçesi var, burada birtakım rakamlar var. Ben, benden önceki bütün
konuşmacılara katılayım, katılmayayım hepsine
teşekkür ediyorum, özellikle de Sayın Kesici ve Sayın
Hamzaçebiye, hakikaten, veriler üzerinden yaptıkları konuşma
için çok teşekkür ediyorum, ben de faydalandım. Şimdi bütçenin
geliri, gideri var, bunlar ayrı, bunlarla ilgili dengesi, faizi çok
konuşuldu ama çok kıymetli arkadaşlar, bu bütçe bize bir hedef
koymuş, Türkiyeye, 85 milyona demiş ki: 2023 yılında
10.071 dolar millî gelirin olacak. Baktık biz, bizim önümüze on beş
yıl öncesinin hedefini koymuş, nasıl ilerleme bu? Sebebi bu,
sebebi Türkiye'yi ayaklarından bağlayan otoriter yapı ve bunun
2018den itibaren kurumsallaşan partili Cumhurbaşkanlığı
sistemi. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Elbette, asla; bu başka bir ülkede de olsa -bakın, bu, Türkiye'nin
sorun değil- nereye koysanız gitmez. Onun için Orta Doğu bir
yere gitmiyor, onun için otoriter sistemler de bir yere gitmiyor. Bunlar tesadüfi
değil ve bizim 2008de 10.700 dolar millî gelirimiz var değerli
arkadaşlar. Önümüzdeki sene de 10.071 dolar ama bir fark var; 2008de
10.700 dolar gelirin, satın alma gücünün reel olarak bugün
karşılığı 15 bin dolar. O günkü 10.700 doların bugün
satın aldığı şey 15 bin dolar. Bu nominal karşılaştırma,
10.700; bugün ile o gün, on beş yıl önceki nominal değeri
veriyor. Enflasyon yok mu Amerikada? Düşün onu, biz -2008
yılında yine siz vardınız- 10 bin, 15 bin, 14.863 dolar her
vatandaşın cebine para koyuyormuşuz. Bugün diyoruz ki her
şey yolunda giderse seneye 10.071 dolar. Değerli arkadaşlar, bu,
reel olarak, inanın, 2000in bile gerisinde. Böyle bir Türkiye yok;
yazık, 85 milyona, bu kadim ülkeye yazık. Bu mu, bu mu? 800 milyar
dolar millî gelir; ya bugün 800 milyar dolar Türkiyeye yakışıyor
mu? Derseniz ki 800 milyar dolarlık İstanbul, başım üstüne;
hatta Bursa başım üstüne; 800 milyar dolarlık bir firma var
Türkiyede, başım üstüne. 800 milyar dolar bugünün dünyasında
gelinen bir nokta olabilir mi? Bakın, 800 milyar dolar nominal olarak bizim
2006da aldığımız değere karşı reel olarak.
2006 yılında 547 milyar dolarlık gelirimiz bugünkü gelir. Ne
oldu on altı senesine Türkiyenin? Ne oldu arkadaşlar, on altı
seneye? Kimin hesabına yazacağız bunu ya? Çocukların yüzde
72si yarınını başka bir sınırda arıyorsa
bunları düşünüp taşınmayacağız mı? Çok
güzel, burada asıyoruz, kesiyoruz. Bu nedir, bu? Bu, günün sonundaki
değerdir. Ambardaki buğday değil midir bu buğday? Bu sonuçlar
Dünyadaki ülkelerin büyüklüğünü, performansını neyle ölçüyorlar?
Millî gelirle ölçüyorlar. Ne yaparsanız yapın
Siz diyorsunuz ki
Dünya Kupasında çok güzel paslar attık, 2 top direkten döndü hatta
2 tane de gol attık ama tabela 6-2 aleyhimizde. Sizin
konuşmalarınız bu, güzel paslar attınız hakikaten,
güzel vuruşlar yaptık, 2 gol de attık ama 6-2 mağlup. Bu,
bu seneye ait değil değerli arkadaşlar, bu ülke 2013
yılından itibaren devamlı gelirini kaybeden bir ülke; bak burada
yapısal bir sorun var. Türkiye 1994 krizini gördü, Sayın Kesici
-üstat- bu dönemlerin içinde yaşadı. Türkiye 2001 krizini gördü,
Türkiye 99 depremi gibi yakıcı bir krizi gördü, hepsini
aştı ama burasını aşamıyor on yıldır,
aşamıyor; yapısal bir sorun var, her birimize sorumluluk yüklüyor,
her birimize. Bugün 17nciliği konuşuyoruz. Kaç para gelirimizin
olması lazım biliyor muyuz arkadaşlar? 1,2 trilyonunuz olursa
17nciliğe transfer oluyorsunuz yani bizim 400 milyar daha gelire
ihtiyacımız var yani ürettiğimizin yarısı kadar daha
üretirsek, ona ihtiyaç var. Peki, nereye gitti bu para? Bu satın alma gücü
yurt dışına gitti; işte transfer, işte millî, yerli ne
derseniz deyin işte burada yatar. 400 milyar dolar yurt
dışına giden bir transfer olarak sayılır. Ey alın
teri emeğimiz! 17ncilik bu.
Şimdi, çok değerli
arkadaşlar, 2013 yılında 75 milyonmuşuz, 950 milyar
dolarlık bir üretim yapmışız. Bugün 85 milyonuz, 8 milyon
da mülteci var, 93 milyonuz, bugün 800 milyar dolar üretimimiz. Şimdi
9.500 dolar. dedi, arkadaşlar, konuşmacılar; bu, doğru
değil. Bu çünkü neden doğru değil? 808 milyarsa Türkiyenin millî
geliri, bunun içinde 8 milyon mültecinin de ürettikleriyle var, öyle değil
mi? Öyle. Yani 93 milyon üretiyor 808 milyar ama bölüşüyoruz 85 milyona.
Türkiyenin reel millî geliri bugün nominal 8.500 dolar, bunun üstü değil.
Bu böyle çıplak, böyle nettir. Buradan konuşmak lazım, bu 808
milyarda 8 milyon mültecinin bir şekilde üretime kattıkları
kayıt içi, kayıt dışı yok mu? Var. Neden bölmüyorsun?
Bunlar taş mı yiyor? Bunlar evine bir şey götürmüyor mu? Sabah,
akşam bir şey yemiyorlar mı? Bir şey almıyorlar
mı? Bu gelir nereden geliyor? Buradan geliyor, buradan.
Şimdi, ben, Sayın
Oktaya Komisyonda demiştim ki: 19 kere hedef belirlemiş 2018den
beri partili Cumhurbaşkanlığı. Yaklaşık 8
tanesini Berat Bey, 4 tanesini Sayın Oktay, üstünü Nebati Bey, 1 kere Lütfi
Bey
Dedim ki: Ya, 1 tanesi de mi tümden bir gerçekleşmez 19 hedefin? Yok.
Neden? Bu, tesadüf olmaz. Siz bir ülkede liyakati düşürürseniz
Evrensel
kanundur: Meritokrasi düşerse devlet kapasitesi daralır. Onun için
her alanda, polisinizden eğlence sektörüne kadar kamuda verim biter. Bu
hesaplar, bu hesapların ürünü. 19
Bir kere
açıklamışız bir buçuk sene önce hedefini,
tutmamış; üç ay kala açıklamışız, o tutmuş.
Şimdi, cevap şu: Burada diğer konuşmacı
arkadaşlarımızın da yaptığı gibi, Efendim,
küresel kriz
Efendim, konjonktürel şartlar
Evet, yani her yere
yağmur yağıyor. Bizim sorumuz şu: Her yere yağmur
yağıyor da bizi neden sel basıyor? (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Şimdi, bunu da
söyleyeyim: 255 milyar ihracat. diyoruz ya, ne kadar sevindirici.
Arkadaşlar, eğer bu Hükûmet, Sayın Erdoğanın 2010da
başlayan Türkiyenin kadim devlet çizgisinin dışına
taşan, Dışişlerinde değil de partinin
koridorlarında şekillenen Orta Doğu-Suriye politikası
olmasaydı o 250 milyar dolara 45 milyar dolar daha ilave etmemiz
gerekecekti. İhracatımızda Orta Doğu ve Kuzey Afrika
nerede? Bugün 300 milyar doları bulurdu ama işte, kriz diyoruz ya,
işte, çalışmalar diyor ki: Pandemi krizi ortaya çıkan
lojistik ve tedarik zinciri bozulmaları Türkiye'ye 40 ila 65 milyar
dolarlık ilave bir satış imkânı
yaratmıştır. Bunu göreceğiz yani şu açıdan,
yönetim olarak ve bunu elimizde tutmamız gerekiyor. Bunun için söylüyorum,
yoksa eleştirmek için değil; bu efendim, böyle değil, ne güzel,
bu fırsat yaratılmış, üzerine koyalım.
Şimdi, biz on
yıldır geriliyoruz ya
Arkadaşlar, bakın, 2008den 2022ye
bizim her vatandaşımızın cebinden 700 dolar eksilmiş,
10.700 dolardan 10 bin
2023e, seneye gerçekleşirse nominal olarak yani
normalde 15 bin dolar, 5 bin dolar eksilmiş her Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşından satın alma gücü olarak. Bak, ben Meclise
geldiğimden beri ne yoruma dayalı bir rakam ne de şahsiyatlara
göre bir konuşma yapan bir milletvekiliyim ve bizim grup olarak
prensibimiz de genel olarak böyledir.
Şimdi, bu çerçevede
söylüyorum: Arjantin her vatandaşının cebine bu süre içerisinde
-bizde 700 dolar nominal olarak eksilmiş- 4.600 dolar koymuş, her
Arjantinlinin cebine bu sürede 4.600 dolar gelmiş. Her Bulgaristan
vatandaşının cebine 6 bin dolar ilave olmuş. onun için, 2000
yılının başında herkes pasaportunu, kimliğini
alarak Türk vatandaşı olmak için sırada beklerken şimdi
1800lü yılların nüfus kütüklerini çıkarıp Bulgaristan
vatandaşı olmak için yollarda.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, Kanada her vatandaşının cebine bu sürede 12 bin
dolar koymuş, Malezya 5 bin dolar koymuş, Amerika 29 bin dolar
koymuş, Macaristan koymuş, sadece Türkiye 700 dolar daha eksik;
2018le de karşılaştırsak bu böyle, 2018 yılıyla
da karşılaştırsak
Az olmuş, 8 bin dolar
bekliyorlarmış, 4 bin dolar olmuş; 5 bin dolar
bekliyorlarmış, 2 bin dolar olmuş ama herkes
vatandaşının cebine parayı koymuş, sadece nerede
eksik? Türkiye Cumhuriyetinde. O nedenle burada konuşan bir
arkadaşımız
Ta, 1980 yılında Türkiye'nin dünya
üretiminden aldığı pay 0,89; bugün 0,80; dünya durmuyor.
Bulgaristan 2000 yılında 1.600 dolardan bugün 13 bin dolara geldi,
dünya da 30 trilyon dolardan 110 trilyona geldi. Evet, Türkiye de geldi, reel
olarak nereye rank ettiğimiz belli.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, bakın, konuşuyoruz, enflasyon; konuşuyoruz,
piyasalar
Ben size bir şey sorayım: 2018 yılında partili
Cumhurbaşkanlığıyla bu şeyi alanların Merkez
Bankasında 30 milyar dolarları vardı ve Türkiye'nin Merkez
Bankası rezervi ortalama 30 milyar dolardı, bugün eksi 50 milyar
dolar var. Ne oldu arkadaşlar ya? Sel mi bastı Merkez
Bankasını? Başka dünyada görülmeyen bir şey bu. Yoksa
-telaffuz edersem söyleyebilirim- La Casa De Papel şeklinde soyuldu mu
bu Merkez Bankası? (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Aynen öyle.
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Ne oldu? Zannetmeyin ki konjonktürel.
Çok değerli
milletvekilleri, aziz milletim; dünyanın neresinde devlet yöneticisinin
damadı hazinenin başına gelirse ve onun arkadaşları
Merkez Bankasının başına gelirse o Merkez
Bankasının usule uymayan şekilde rezervleri satması
mümkündür, başka türlü mümkün değil. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar) Eğer bu partili
Cumhurbaşkanlığı ile Merkez Bankası Başkan ve
yönetimi tapu dairesi gibi bir imzayla her gün alınabilecek duruma
gelmeseydi Türkiye bu durumda olmazdı. Türkiye'nin yönetiminde siyasal
sorumluluk sahibi olan herkese sesleniyorum: Bu rezerv, bugün Türk
dış politikasının ana belirleyicisidir, ana
belirleyicisidir bu rezerv; bu, bu kadar önemlidir. 80 milyar dolar, bu rezervi
eski hâline getirmenin maliyetidir. Bu milletin, bu maliyeti nasıl
kaldıracağı hepimizin sorumluluğunda değil mi?
Şimdi, bu 128 milyar dolarla ilgili hiçbir laf masanın üzerinde
yokken daha, bu sorunun
Efendim, bizim enflasyon çıktı, düşecek.
Bu şuna benziyor: Yangın çıkarıp itfaiyeciyi
çağırmaya benziyor. Ya, Türkiye'nin enflasyonu, dünyada Türkiye gibi
ülkelerin enflasyonu yüzde 10, olsun Türkiye yüzde 20; TÜİKe göre yüzde
85, ÜFEye göre yüzde 157 nedir? Yani siz yangın çıkarıp
itfaiyeci çağırıyorsunuz; onun için Yangını
söndürüyoruz. diye bir de bunun propagandasını yapıyorsunuz.
Bunun dışında bir anlatımı olabilir mi? Bu
olmasaydı, 128 milyar dolar
Bu işi bilenlerin hepsini
çağırdığınızda bir kişi aksini söyleyemez.
Bugün enflasyon buralarda olmazdı.
Türkiye bu topraklara yeni
taşınmadı, komşuları da on yıllık
kiracı değil. Türkiye devleti ne olduğunu bilen bir ülke, devlet
yönetiminin ne olduğunu bilen bir ülke, kaydı da şartı da bilen
bir ülke. Elbette ki bunlar çıkacak. Geçen bütçe konuşmasında
Sayın Kesici dedi ki: Sultan Fatihin kahvaltıda yediği
marmeladın, reçelin kayıtları vardır. Evet, vardı,
bunlar da vardır. 2 defadır Sayın İçişleri Bakanının
gelip gelip sabahleyin Bekleyin, akşam söyleyeceğim. dediği o
10 bin doları alan siyasilerin ismini akşamlara kadar bekledik,
alamadık, bunların da kayıtları var. Bunlar hepimizde bir
temizlenme ihtiyacı hissettirmiyor mu?
Şimdi, bu döviz niçin 18
lirada, neye rağmen? 300 milyar liralık kur korumalı mevduata
rağmen. Galiba Sayın Elitaş konuşmasında şöyle
söyledi -sataşma değil- Merkez Bankasına bak. Ya, Sayın
Yılmaza baktınız ya, üzülmüştür Sayın Yılmaz,
Cevdet Bey üzülmüştür. Biliyorsunuz değil mi kur korumalı
mevduatta Cumhurbaşkanının yetkisini artırmak için
Komisyonda toplandık, dört saat Merkez Bankası yetkilisini bekledik
ki bu kur korumalı mevduatın maliyeti nedir
Maliye
Bakanlığımız da sağ olsun, dedi: 88,4 milyar. Merkez
Bankasında nedir? Sağ olsun, alicenaplık gösterdiler, ta
İstanbuldan buraya bir Merkez Bankası görevlisi geldi. Sayın
Başkan Evet, Merkez Bankası faaliyetlerini kendi kanunları
çerçevesinde yürütmektedir. dedi. Sonra Komisyonda -Sayın Oktay burada-
bunun doğru olmadığını söyledi yani doğru bulmadığını
ve Merkez Bankası Başkanı gelecek
Çağırdık, Sayın
Yılmaz da çağırdı ve biz de dedik ki ya bir şey oldu,
bu Merkez Bankası gelecek, bizzat bunu açıklayacak. Ve beni o gün
Merkez Bankasının cumhuriyet tarihinde en başarılı
Başkanlarından Durmuş Yılmaz aradı -o da bu dönemin
Başkanlarındandı ama işte sistemde fark var- dedi ki:
Sayın Başkan, ya, Merkez Bankası Başkanı geldi, onun
da tutumu aynı, Biz size bu bilgiyi veremiyoruz. Bizim o zaman burada
durmamıza gerek yok. Bu şu demek arkadaşlar: Merkez Bankasına
git, Parlamentoya de ki Siz hiçbir şeysiniz, siz hiçbir şeysiniz.
Bir daha da elinizi, dilinizi falan bu işlere
bulaştırmayın, bakın işinize ya, bakın
işinize. Bu aşağılamayı
kaldıramadığımız için biz o Komisyonu terk ettik.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, bu döviz
Bakın hesabı alın, kırılgan beşliye bakın
arkadaşlar yani ekonomik durumu en kırılgan olan ülkelere
bakın, paraları ne kadar bozulmuş yani devalüasyon ne kadar
olmuş. Eğer biz ülke olarak o ülkelerden biri olsaydık bizim
paramız ne kadardı -1 dolar- biliyor musunuz? 6 lira, 6 liraydı
yani bizim Endonezyanın rupisi kadar, Brezilyanın reali kadar
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla)
Güney Afrikanın randı kadar yani Türk
lirasının da bu ekonomisi kırılgan ülkeler kadar
devalüasyonu olsaydı 6 lira olacaktı. Biz 18 lirayı 300 milyar
lirayla tutuyoruz çok değerli arkadaşlar. Dolayısıyla, bu
çerçevede, bu ekonomik yapıyı bu şekilde değerlendirmek
lazım.
Çok değerli
arkadaşlar, şimdi, konuşmalarda özellikle Ulaştırma
Bakanlığının yaptığı faaliyetler ve
yatırımlar geçti, doğrudur. Türkiye Ulaştırma
Bakanlığının açıklamasıyla size söyleyeyim ben:
2002 yılından 2022 yılının Temmuzuna kadar yani AK
PARTİnin başladığı noktadan bugün temmuz ayında
geldiğimiz noktaya kadar Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığının ne kadar yatırımı varsa,
aklınıza gelen bütün o otoyollar, çift yollar, limanlar,
İstanbul Havalimanı, Zafer Havalimanı, bütün tren yolları,
bütün tamirler, ne varsa tamamı 183 milyar dolar, tamamı. Bunun
yaklaşık 140 milyar doları hazineden, 43 milyar doları da
biraz önce Sayın Altayın söylediği KÖİ projeleriyle daha
ödeyeceğiz ama diyelim ki
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Bakın, bu ülke çok zengin bir ülke. Türkiyede
2002 yılından o temmuz ayına kadar bu 85 milyon vatandaş
içtiği sigarayla ne kadar para ödemiş hazineye biliyor musunuz? 206
milyar dolar yani sigaracılar devletin bu konuya
harcadığını vermişler, üzerine 66 milyar dolar da para
kalmış. Bu ülke güçlü bir ülke, önemli olan bu gücü yönetmek.
Bakın, ben sizinle
geçmiş dönem yatırımlarını da paylaşayım.
Bu, 15 Temmuz Köprüsü, Boğaziçi Köprüsü; 1973te açıldı. 2020
maliyetleriyle 530 milyon dolar ödedi hazine. 1973te rahmetli Süleyman Demirel
bunu yaptı. Bu, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü; 88 yılında rahmetli
Özal yaptı. Buna 2020nin maliyetleriyle 1 milyar 100 milyon dolar ödedi
hazine; hazinenindi. Sonra Özal bu köprüleri, biliyorsunuz, gelir
bölüşümüyle çıkardı, hazine ödedi o günün fiyatlarıyla. Bu
da Osmangazi Köprüsü arkadaşlar. Aynı dönemde şu köprünün
taşeronu, bu köprünün müteahhidi Japon firma. Buna bizim 2035
yılına kadar ödeyeceğimiz para bugün itibarıyla -enflasyon
böyle giderse- 14 milyar dolar. Şimdi, yani bu 183 milyar doları biz
yönetseydik herhâlde 150 milyar doların altına gelirdi.
RECEP AKDAĞ (Erzurum)
Dövizin bir enflasyonu var, bu vadeli bir iş; bunlara bakmak lazım.
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Sayın Akdağ, inanın baktık biz;
bununla ilgili, siz de gelirseniz sizinle bu bilgileri
paylaşırız.
RECEP AKDAĞ (Erzurum)
Elma ile elmayı toplamak lazım.
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Biz bu kürsülerde -siz o zaman burada
mıydınız bilmiyorum- bunları çok paylaştık.
13,9 milyar dolar
ödeyeceğiz 2035 yılına kadar. Dolayısıyla, Türkiyede
bu konu -kaç yıldır konuşuluyor hatta bunun başka
şeyleri de var ama- hiçbir denetime, hiçbir savcının dosya
açtığı bir konu değil.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Tatlıoğlu, beş dakika oldu, ilave bir dakika daha verelim.
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Bitiriyorum.
Evet, Togg, ne güzel,
Türkiyede seksen yıllık otomotiv fiilî üretim birikiminin
neticelerinden biridir; aşağı yukarı 2 milyar dolarlık
bir yatırımdır. 2 milyar doları buraya koyduğunuzda
Toggunuz olur çünkü Türkiye bu teknolojiye sahiptir.
Bakın, çift katlı
elektrikli bir otobüs -fabrikası TOGGun
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Acaba diyorum bu Toggun müşterisi devlet
olsaydı, bunlara bırakılır mıydı diye
düşünüyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Buyurun.
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Kıymetli arkadaşlar, Türkiye,
sorunlarını çöze çöze giden bir ülkedir; az çözer, çok çözer ama
medeniyetler kurmuş, ilerlemiş, nam salmış, âlem
olmuş, nizam koymuş bir milletin coğrafyasıdır.
Sorunlarını çöze çöze gitmiştir ancak son on yılda,
özellikle de partili cumhurbaşkanlığı döneminde
sorunlarını biriktire biriktire savrulan bir ülke konumuna geldi.
Burada, bakın, tarih ve Cenab-ı Allah yolumuzu açıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Son, Sayın Başkan.
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Dış politikadan ekonomiye kadar sadece
şunu söyleyerek nasıl bir durumda olduğumuzu bir örnekle
Bu
durumda dediğim, yani dış politikayla ilgili bir anekdot
anlatmak istiyorum, aktarmak istiyorum: Bu Cumhuriyet Bayramı'nda
Kıbrıs'a gittik. Kıbrıs, 1878de son Osmanlı askerinin
terk ettiği bir dönemden... Dediler ki: Biz doksan altı yıl
Türk askerini Kıbrısa bekledik ve 1974te geldi. 1974te Türkiye
için Kıbrıs sorunu bitmiştir ama 2004te biz bu askeri buradan
çıkarmak için ne gerekiyorsa yaptık. Allah da acıdı, dedi
ki: Bu Türklerin işini Türklere bırakmayayım, Rumlara
bırakayım. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İSMET YILMAZ (Sivas)
On dakika mı oldu? Devam lütfen
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Son bir dakika
BAŞKAN Sayın Tatlıoğlu,
buyurun.
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Bugün çok şükür mavi vatan diyoruz, çok
şükür Doğu Akdeniz diyoruz. Bunu neden söylüyorum? Bunu kınamak
veya eleştirmek için değil
Türkiyenin bütün iktidarları,
devletinden üniversitesine, sokaktaki sivil toplumuna kadar hepsinin
aklından ve birikiminden yararlanmalıdır; temel olarak buna
ihtiyacımız var, bunu yapacak bir sisteme ihtiyacımız var.
Ayrışmanın savurduğu bir ülke olamayız, kimse gözümüzün
yaşına da bakmaz. O nedenle, inşallah, 2023 yılında
Türkiyenin bu sistemden kurtulup 21inci yüzyıla
taşındığı bir dönem olur.
Bütün heyetinizi
saygıyla selamlarım, hürmetler ederim. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli
arkadaşlar, şimdi, İYİ Parti Grubu adına ikinci söz
Grup Başkan Vekili Samsun Milletvekili Sayın Erhan Ustaya aittir.
Buyurun Sayın Usta.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakikadır.
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2023 yılı bütçesi üzerine İYİ Parti Grubu
adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Bugün, malum, bütçenin son
günü. Bu bütçe yirmi bir gün bilfiil Plan ve Bütçe Komisyonunda, on bir gün de
Genel Kurulda tartışıldı. Aslında bu
tartışmalarda bizim zamanımızın önemli bir
kısmı da özellikle AK PARTİ tarafının veya daha
geniş ifadeyle Cumhur İttifakı tarafının
söylediklerini düzeltmekle geçti. İşte, zaman zaman mevsimsel
düzeltilmiş kavramı nedir, onu anlatmaya çalıştık; zaman
zaman yanlış rakam verdiler, rakamları düzelttik; zaman zaman da
pek analiz yapmadılar ama analiz yaptıklarında da oradaki
yanlışları düzelttik. Uygulamadaki, politikalardaki
yanlışlıkları düzelte düzelte geçti. Şimdi,
dolayısıyla, ben de şöyle bir düşündüm -hani bugün
Sayın Kesici de fıkra anlattı- yani Bu görüşmeleri özetleyen
bir fıkra var mıdır? diye düşündüm. Muhtemelen hepimiz
duyduk bunu ancak buraya çok iyi uyduğunu düşünüyorum, aklıma
şu geldi: Bir gün hoca camide kurban mevzusunu, kurbanı
anlatıyormuş Hz. Davut (AS) Cenab-ı Allaha
yalvarmış: Ya Rabbi, bana bir kız çocuğu ver, sana onu
kurban edeceğim. demiş. Cenab-ı Allah lütfetmiş, ona bir
kız çocuğu vermiş. Ondan sonra, kız çocuğunun ismini
de Ayşe koymuş. Sonra gel zaman, git zaman, tabii, kurban etme vakti
gelmiş; çocuğu yatırmış, kurban edecek, gökten Azrail
(AS) gelmiş, efendim, bir keçi getirmiş. derken artık cemaatten
biri dayanamamış. Ya, hoca, sen ne anlatıyorsun? demiş.
Hoca Ne oldu? Anlatıyorum işte, bir yanlışım varsa
düzelt kardeşim. demiş. Ya, hoca, Allah aşkına, bunun
neresini düzelteyim? Hz. Davut değil, Hz. İbrahim; kız
çocuğu değil, erkek çocuğu; Ayşe değil, İsmail;
Azrail değil, Cebrail; keçi değil, koç. demiş. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar) Şimdi, hikâye aynen bu.
Ağabey, düzeltmekten biz duman olduk burada ya! Düzeltmekten duman olduk,
kendimizi anlatmaya hiç fırsatımız olmadı.
Dolayısıyla, tabiri caizse -teşbihte hata olmasın- biz
şeytan taşlamaktan tavaf etmeye vakit bulamadık; o yüzden bugün
tavaf vakti. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Ben bugün kendi çözümlerimizi
anlatacağım. Tabii, burada çözümlerimizi anlatırken de
Tabii,
biz geçmişte de çözümlerimizi anlattık yani zaman zaman ikaz ettik,
hataları, hata olarak gördüklerimiz varsa onları düzelttik,
Yanlış var, bakın, riskler çoğalıyor. dedik,
onları söyledik; hiç aldırmadılar. Mesela, bakın, bugün
-emin olun bu şekilde, söylediğim şekilde- WhatsApptan bir
mesaj gelmiş, beni takip edenlerden birisi Başkanım, sen 2016
yılının 8inci ayının 19unda bir konuşma
yapmışsın. Ya, bugün aynı şeyler gerçekleşti.
demiş. Oradakini çok kısa bir şekilde okuyacağım.
Varlık Fonu, daha o zaman kanunu çıkıyor, uygulamaya girmedi,
diyorum ki: Sayın Bakanın birisi Biz Fonla gerekirse para
piyasalarına müdahale edeceğiz. dedi. Bu çok tehlikeli bir laf
arkadaşlar yani Merkez Bankası olan bir ülkede Para
piyasalarına ben bu Fonla müdahale edeceğim. demek çok tehlikelidir
-özellikle söyledik bunları- bu laflardan kaçınmak lazım. Yani
eğer böyle bir şey yaparsak -yani yaparsanız anlamında
diyorum- para piyasasına, maliye politikasına ciddi müdahaleleri bu
Fonla yaparsak bu önemli silahı kendimize karşı
acımasızca kullanmış oluruz ve Türkiyenin felaketi olur.
Arkadaşlar, bakın,
bu bir ikaz; ya keşke birazcık, birazcık dikkate
alsaydınız bugün bunları yaşamayacaktık.
İşte, 128 milyar doları nasıl harcadınız? Bu
operasyonla harcadınız. Kamu bankları Varlık Fonunda;
Varlık Fonu, kamu bankaları, Hazine üçgeninde harcandı ve bugün,
işte, Elitaş da Varlık Fonundan, 128 milyar dolardan niye
bahsetmiyorsunuz? diyor ya; yahu, sonuçlarından bahsediyoruz, onu
anlayamıyor musunuz Sayın Elitaş? Yani şu anda
yaşadığımız enflasyon,
yaşadığımız ikiz açık, işte, bu
yaptığınız 128 milyar dolarlar, bu Varlık
Fonları, bu kurduğunuz, Hazineye kurduğunuz kumpasın bir
sonucu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
dolayısıyla, yine geçeceğiz dedik de az önceki
konuşmaları dinleyince yine tavafa başlayamadık.
Şimdi, burada, arkadaşlara söyledim, ya şu ikiz açık
Türkiye, tarihinde ilk kez -son dönem için söylüyorum- ikiz açık
yaşıyor, nedir? Bütçe açığı ve cari açık.
Parası rezerv para olmayan hiçbir ülke ikiz açığı
kaldıramaz arkadaşlar, bu bir felakettir ülke için. Bunu
anlarsınız, anlamazsınız, analiz edersiniz, edemezsiniz;
Allahın sopası yok, işte enflasyonun bir yılda 66 puan
artması bundan oluyor, Türk parasının bu kadar değer
kaybetmesi bundan oluyor, yaşadığımız
sıkıntıların tamamı bundan kaynaklanıyor.
Bakın, 2017 yılından itibaren demişim ki Türkiye ikiz
açık sarmalıyla karşı karşıya olma riski
içerisinde; anlatmışım, 2018de söylemişim, 2019da,
2020de
Ondan sonra girilmiş mi? Kısmen biraz
çıkılmış, şimdi aynı şeyleri yine
söylüyoruz. Keşke bunlara bir miktar kulak assaydınız, memleket
açısından çok iyi olurdu değerli arkadaşlar.
Şimdi İYİ
Partinin ekonomik programını size izah etmeye
çalışacağım. Programımızı 4 ilke üzerine
oturttuk değerli arkadaşlar. Bunlardan 1inci ilkemiz: Hukukun
üstünlüğünün hâkim olması, demokrasi standardımızın
yükseltilmesi. 2nci ilkemiz: Her alanda liyakat ve ehliyetin esas olması,
düzgün işleyen bir kamu yönetiminin kurulması. 3üncü ilkemiz: ABye
tam üyelik perspektifi, itibarlı dış politika. 4üncü ilkemiz:
Ekonomik coğrafyanın nimetlerinden ülkemizi faydalandırmak.
Bu ilkeleri de dikkate alarak
iki seçim dönemi için yani on yıl için hedefler ortaya koyduk. Şimdi
İYİ Partinin 2033 yılı makroekonomik hedeflerini size
anlatmaya, izah etmeye çalışacağım. Yıllık
ortalama, on yıl boyunca her yıl yıllık ortalama yüzde 6,5
gayrisafi yurt içi hasıla büyümesi hedefliyoruz. Toplam faktör
verimliliğinin -birazdan detaylarını anlatmaya
çalışacağım- yıllık büyümeye
katkısının en az 2 puan olmasını hedefliyoruz.
Kişi başı geliri 10 bin-12 bin dolar artırarak bugünkü
seviyesinden 20 bin doların üzerine çıkarmayı hedefliyoruz;
dolayısıyla orta gelir tuzağına yakalanmış
Türkiye'yi yüksek gelirli ülkeler arasına sokmayı hedefliyoruz.
Sanayinin millî gelir içindeki payını yüzde 30ların üzerine
taşımak ve uzun süre de orada tutmak diğer bir hedefimiz. Katma
değer üreten, insana yatırım yapan ve geliri adil bölüşen
bir Türkiye oluşturmayı hedefliyoruz. İstihdam hedefimiz on
yılda 12 milyon ilave istihdam sağlayarak Türkiyenin toplam
istihdamını 40 milyonun üzerine taşımaktır. Fiyat
istikrarını sağlamış bir Türkiye hedefliyoruz; ilk iki
yıl içerisinde enflasyonu yüzde 10un altına çekmeyi, takip eden
yıllarda da yüzde 5 seviyesinde tutmayı hedefliyoruz. Sürdürülebilir
bir cari işlemler dengesi hedefliyoruz; cari açık seviyemizi yüzde 1,
2lerde tutmak, cari açığın finansmanının uzun
dönemli, ucuz, bugünkü gibi ne idiği belirsiz değil itibarlı
kaynaklardan sağlamayı hedefliyoruz. Kamu maliyesi hedefimiz ise
genel devlet açığının millî gelire oranını yüzde
2 seviyesinde tutmaktır ama bugünden farkı hem açığı
düşürmek, daha da önemlisi, istikrarı sağlayabilmek için maliye
politikasında faiz dışı fazla veren bir bütçe hedefliyoruz.
Bu hedefleri
gerçekleştirmek için kapsamlı bir ekonomik program
uygulayacağız. Uygulayacağımız programla güven
artacak, belirsizlik azalacak ve Türkiyenin yaşadığı bu
yapısal tıkanma ancak kapsamlı bir programla
aşılabilir. Programı 2 aşamalı olarak
düşünebiliriz. 1inci aşaması onarım aşaması yani
vatandaşa, sanayiciye, tüccara, çiftçiye nefes aldırma
aşaması, bunun devamı olarak yani bir anlamda bu onarım
aşaması: nefes alma, kötüye gidişi durdurma, istikrarı
sağlama aşaması. 2nci aşaması ise yapısal
dönüşüm aşaması yani buradan kastımız da refah
artışı, kalkınma, küresel güç Türkiye idealini
gerçekleştirmek.
Bu programda 5 ana
taşıyıcı kolon olacak değerli arkadaşlar, ekonomi
programımızın 5 ana taşıyıcı kolonu olacak.
Bunlardan 1incisi sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme, 2ncisi esnek
bir kamu maliyesi çerçevesi -bunların detaylarını
açacağım- 3üncüsü ekonomide iç ve dış dengeyi aynı
anda sağlayacak para, kur, kredi ve rezerv politikası; 4üncüsü
nitelikli iş gücü, 5incisi güçlü kurumsal altyapı.
1inci kolon, bu 5
taşıyıcı kolondan 1inci kolon çerçevesinde neler
yapacağız? Önce, çok kısa bir sorun tespiti yapayım:
Dalgalı, dengesiz ve kalitesiz bir büyüme yapımız var. Toplam
faktör verimliliğinin büyümeye katkısı çok az hatta kimi
yıllarda negatif. Üretim ve ihracatın teknoloji düzeyi çok
düşük. Yüksek büyüme yıllarında yüksek cari açık veriyoruz.
Mal ve finansman açısından dışa
bağımlılığımız azalmadı, tam tersine
arttı. Enerji bağımlılığı hâlâ çok yüksek
düzeyde. İş gücünün beceri uyumsuzluğu problemi var. Ücretler
çalışanlar açısından düşük fakat işveren
açısından yüksek görülüyor. Türkiye hâlen demografik fırsat
penceresinde; genç nüfusumuzu avantaja çevirmek için doğru adımlar
atarsak, geleceğin mesleklerini, becerilerini onlara aktarıp istihdam
sağlayabilirsek yüksek bir büyüme sağlayabiliriz. Bu büyüme
istihdamı da beraberinde getireceği için sürdürülebilir olur,
kalkınma hedeflerine yardımcı olur.
Yargıyı
bağımsız kılarak, demokrasimizin standardını
yükselterek, etkin işleyen bir kamu yönetimi tesis ederek, iş
ortamını ıslah ederek, eğitim ve sağlık
reformları yaparak toplam faktör verimliliğini
artıracağız. Ekonomideki kaynak tahsisine müdahale ederek
kaynakları üretime ve üretken yatırım alanlarına
yönlendireceğiz. Böylece sanayinin millî gelir içindeki payını
yüzde 30un üzerine taşıyacağız ve uzun süre burada
tutacağız. Büyümede kalite sorunu üzerine yoğunlaşacağız.
Özellikle son yıllarda tutarlı ve istikrarlı bir şekilde
-ünlem işaretiyle söylüyorum- ücretlerin millî gelir içerisindeki
payı düşmüştür, bunları artıracağız. Ne
Osmanlı İmparatorluğu ne de Türkiye Cumhuriyeti bundan önceki
sanayi devrimlerini yakalayamadığı için istenilen
gelişmişlik seviyesini de yakalayamadı maalesef. Şimdi,
önümüzde merkezinde dijital dönüşümün olduğu Sanayi 4.0 var.
Ülkemizin bu dönüşüm fırsatını kaçırma lüksü yok.
İşte, biz,
Türkiyenin küresel rekabetteki yerini ilk 20de konumlandıracak bir
sanayi dönüşümü sağlayacağız. Peki, bunu nasıl
yapacağız? İmalat sanayisi kolları başta olmak üzere,
bütün sektörleri Sanayi 4.0a uyumlu hâle getirip özel sektörün dijital
dönüşüm sürecini yönetecek arayüzler kuracağız. KOBİlerin
e-ticaret platformlarıyla birbirleriyle entegrasyonunu
sağlayacağız. Bugün, firmalarımız üretim
kapasitelerini artırmak için yatırım yapmak istediklerinde
paranın önemli kısmını makine, teçhizat ve arsaya
harcıyorlar; firmaların arsa ve inşaat maliyetlerini zamana
yayıp daha fazla makine ve teçhizata yatırım yapmasını
sağlayacak bir emlak sanayi modelini hayata geçireceğiz. Bütün
dünyada teknolojiyi üreten sektörlerin başında malum savunma sanayisi
gelir. Bizde ise savunma sanayimizin geliştirdiği teknolojileri
diğer stratejik alanlarla kullanabileceğimiz bir kurumsal
altyapı yok, biz, bu altyapıyı geliştireceğiz.
Aynı zamanda, kimya, yenilenebilir enerji, eğitim ve bilişim
teknolojileriyle yaşam bilimleri gibi stratejik sektörlerde
girişimcilik ve inovasyon faaliyetlerini destekleyecek fonları
kuracağız. Yatırım iklimini iyileştireceğiz.
Bilgi ekonomisine geçişin altyapısını
hazırlayacağız. Bu kapsamda, stratejik sektörlerde yerli ve
yabancı yatırımcılara güçlü teşvik ve destekler
vereceğiz. Teknoloji Kampüsleri Projesiyle geleceğin meslekleri ve
sektörün ihtiyaçlarını karşılayacak teknoloji odaklı
yüksekokullar açacağız. Veriyi daha iyi işleyecek bilgi
teknolojileriyle sanayiyi entegre edeceğiz. Yurt dışındaki
girişimciler ve bilim insanlarıyla iletişimi güçlendirerek
bilimsel ve ekosistemi genişleteceğiz, zenginleştireceğiz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dünyada Sanayi 4.0la beraber tarım
alanında da baş döndürücü gelişmeler yaşanıyor. Bu
teknolojileri çiftçimizle tanıştıracak, yeni fiyat ve destek
modelleriyle sürdürülebilir bir tarım ekosistemi yaratacak ve en
nihayetinde gıda fiyatlarını düşürüp gıda
güvenliğini artıracak büyük bir tarım projesine ihtiyaç var. Biz
buna Tarım
Türkiyenin en stratejik
sektörlerinden biri olan turizmde devamlı geriye gidiyoruz. Bu kadar
yüksek bir potansiyel arsa rantı uğruna bilinçsiz ve beceriksizce
atılmış adımlarla yok ediliyor. Turizmde çevreye dost,
Türkiyeyi kum ve güneşten ibaret görmeyen, bütün bölgeleri kapsayan bir
yönetim anlayışına ihtiyaç vardır. Peki, biz bunun için ne
yapacağız? Turizmi yerinden yöneteceğiz, alan yönetimleri
kuracağız. Turizmciler, kentin turizminin yönetilmesinde söz sahibi
olacaklar, kamu ile turizm sektörü el ele çalışacak, ortak
akılla sektör yönetilecek. Bürokrasi azalacak, bölgelerdeki turizm planlamalarını
sürdürülebilir bir anlayışla yöneteceğiz. Hızlı tren
ağlarıyla turizm bölgelerini birbirine bağlayacağız.
Turizmde kişi başı geliri artıracağız. Turizmde
kaynaklarını çok tüketen, çok turist ağırlayan ancak az
kazanan ülke olmayacağız. Turizmdeki haksız vergileri
kaldıracağız. Konaklama vergisini şehir vergisine
dönüştürüp oranını turizmciyle yeniden belirleyeceğiz;
şehirden toplanan, o şehre harcanacak. Tanıtım Ajansı
için alınan parayı turizmci sigorta fonuna dönüştüreceğiz.
Beceriksiz ve yandaş
enerji politikaları milletimizin belini bükmektedir. Enerji
Bakanlığı ve EPDK âdeta yolsuzluğun merkez üssü hâline
gelmiştir. Pahalı, rekabetçi olmayan enerji alım
anlaşmaları ve lisanslarını gözden geçireceğiz.
Ülkemizin enerji bağımlılığını azaltacak,
ucuz ve güvenli enerji üretimini teşvik edeceğiz. Yerli ve
yenilenebilir enerji kaynaklarından enerji üretimine
ağırlık vereceğiz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; programımızın 2nci ana
taşıyıcı kolonu, esnek bir kamu maliyesi çerçevesi. Bu kapsamda,
kamu maliyesi yönetim politikalarımız kapsamında maliye
politikasını keyfiyetten uzaklaştıracak, kural bazlı
yürüteceğiz. Merkezî yönetim bütçe kapsamını
genişleteceğiz. Meclisin bütçe hakkını
güçlendireceğiz. Mali izleme ve saydamlık komitesi oluşturacak,
hesap verebilirliği güçlendireceğiz. Kamu İhale, Kamu Malî
Yönetimi ve Kontrol, Kamu Borç Yönetimi Kanunlarını günün
ihtiyaçlarına ve şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine göre
yeniden yapılandıracağız. Bütçe harcamaları
politikaları kapsamında harcama programlarını tek tek
gözden geçireceğiz. Önceliğini yitirmiş ve israfa neden olan
harcama programlarını tasfiye edeceğiz. Teşvik sistemini,
sanayide yapısal dönüşümü ve katma değerli üretimi
sağlayacak şekilde gözden geçireceğiz. Tarımsal destekleri,
gübre, tohum ve enerji maliyetleri başta olmak üzere girdi bazlı ve
üretim esaslı olarak yeniden yapılandıracağız.
Kamu-özel iş birliği anlaşmalarını gözden geçirerek
kamuya olan yükünü azaltacağız. EYT mağduriyetini
gidereceğiz. İstihdam teşviklerini sadeleştireceğiz.
Düşük gelir gruplarının orta gelire yakınsamasını
hedefleyen, yoksulluğu azaltan ve orta sınıfı güçlendiren
sosyal destek mekanizmaları oluşturduk. Rüzgârgülü Projesini, Ulusal
Ebeveynlik Programını, bakım ekonomisi programını,
asgari gelirlilere ücretsiz kira sigortasını, tüm gençlere ve ihtiyaç
sahibi kadınlara maddi destek sağlayacak İYİ Yaşam
Gelir Modelini hızla hayata geçireceğiz. Büyük yatırım
projeleri için mali alan oluşturacağız.
Ülkemizin yeterli
kaynağı var, bütçe kapsamında yirmi yılda 2 trilyon 600
milyar dolar vergi toplanmış değerli arkadaşlar, yirmi
yılda 2 trilyon 600 milyar dolar. Bunun sadece 300 milyar doları
yatırımlarda kullanılmış değerli arkadaşlar
yani yüzde 11i. Yani tek tek sayın hepsini, şu konuşulan bütün
yatırımları sayın, 300 milyar dolar. Az önce İsmail
Bey ulaştırma sektörünü söyledi, ben toplam merkezî yönetim bütçesi
yatırımlarını söylüyorum -Strateji Başkanı orada,
rakamları kontrol edebilir- 300 milyar dolar; 2,6 trilyon dolar vergiye
karşılık. Sadece vergi mi? Bakın, ben bir şey daha
söyleyeyim, bu yirmi yıllık dönemde dış borcumuz 116 milyar
dolar artmış, bunu da koy üzerine, iç borç da 136 milyar dolar
artmış, faiz yükümlülükleriyle birlikte söylüyorum.
Özelleştirmeden 77 milyar dolar önceki kazançları
satmışız, 328 milyar dolar da borçlanma ve özelleştirmeden
gelen kaynak var. Yani şu: Verginin hiçbiri yatırımda
kullanılmamış, sadece borçlanmadaki artış ve
özelleştirmelerden elde ettiğimiz 328 milyar doların bile
altında bir yatırım yapılmış. Bakmayın böyle
tek tek saydıklarına, başka bir iktidar olsaydı bunun 10
kat fazlasını yapardı bu ülkede. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla
Türkiye'nin kaynakları var. 3 milyon kilometre fiber optik kablo
yatırımı; 2,5 milyon hektar yeni, 2 milyon hektar yenileme olmak
üzere, toplam 4,5 milyon hektar tarım arazisinde modern sulama
yatırımı yapacağız. Her şehre ve bütün OSBlerde
limanlara demir yolu ağlarını öreceğiz. Mevcut 13 bin
kilometre demir yolunu önce 17 bine, sonrasında 27 bin kilometreye çıkaracağız
ve bütün bunları bütçe kaynaklarıyla yapacağız.
Vergiye ilişkin
politikalarımız kapsamında vergi sistemini artan oranlı
güçlendireceğiz, vergi adaletini tesis edeceğiz. Kentsel
rantları vergilendireceğiz. Faiz başta olmak üzere, menkul
sermaye kazançlarını daha fazla vergilendireceğiz. Servet
vergilerinin hesabında değerleme sistemini
etkinleştireceğiz. Ticaret ve üretim üzerinde ciddi yük
oluşturan işlem vergilerini azaltacağız. Çalışanların
vergi ve sosyal güvenlik yükünü kademeli olarak indireceğiz. Vergi
harcamalarını, istisna ve muafiyetlerini gözden geçireceğiz.
İşletmelerin öz kaynak kullanımını destekleyecek vergi
düzenlemeleri yapacağız. İhracatta KDV iade sistemini etkinleştireceğiz.
Kayıt dışılıkla etkin bir şekilde mücadele
edeceğiz. Bu kapsamda Artagan Projemizi hızla hayata
geçireceğiz. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Bütçenin finansmanına
ilişkin politikalarımız kapsamında, kamu borç yönetimi
stratejisini orta-uzun vadeli bir bakış açısıyla yeniden
belirleyeceğiz. Hazinenin güçlü likidite politikasını
sürdüreceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Usta, ilave süre veriyorum.
ERHAN USTA (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hazine-kamu bankaları,
Hazine-Merkez Bankası çapraşık ilişkilerine son vereceğiz.
Devletin aldığı mal ve hizmetlerin bedelini zamanında
ödeyeceğiz, milleti mağdur etmeyeceğiz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; programımızın 3üncü
taşıyıcı kolonu ise ekonomide iç ve dış dengeyi
aynı anda sağlayacak para, kur, kredi, rezerv politikası. Yüksek
enflasyonun yanı sıra belirsizliklerin arttığı bir
dönemde finansal risklerin son derece yükseldiğini ikaz ederek bu
kısma başlıyorum. Bakın, bir ikaz daha; Türkiyede finansal
riskler aşırı bir şekilde yükseliyor değerli
arkadaşlar; çok kısa bir süre içerisinde bununla ilgili ciddi
sıkıntılar çekebilir Türkiye, bu gidişi sürdürürlerse. Tam
kapsamlı enflasyon hedeflemesi rejimi uygulanacaktır. Enflasyon
hedefi Merkez Bankası ve Hükûmet tarafından birlikte belirlenecek,
belirlenen hedefi sağlayacak araçları uygulama konusunda Merkez
Bankası bağımsız olacaktır, gerçek anlamda
dalgalı kur sistemi hayata geçirilecektir. Güçlü rezerv politikası
uygulanacaktır. Merkez Bankasının döviz piyasasına
müdahaleleri enflasyon hedeflemesi rejiminin prensipleriyle uyumlu hâle
getirilecektir. Kamu bankaları aracılığıyla döviz
piyasasına müdahale uygulamasına son verilecektir. Döviz alım ve
satım ihaleleri uluslararası iyi uygulamalara paralel bir şekilde
şeffaf ve öngörülebilir olacaktır. Maliye politikası enflasyonla
mücadeleye uygun şekilde yürütülecektir. Kamu bankalarının
yeniden esas faaliyet alanlarına yönelmesi sağlanacaktır.
Bankacılık sektöründeki adil rekabet şartlarını bozan,
kamu bankaları ile diğer bankalar arasında fark yaratan
uygulamalara son verilecektir. Finansal sistem içinde sermaye
piyasalarımız maalesef çok zayıftır; sermaye
piyasalarını geliştireceğiz. Esnafımız ve
çiftçilerimiz için öngörülebilir, istikrarlı, sübvansiyonlu kredi uygulayacağız.
4üncü kolonumuz ise
nitelikli iş gücü. Maalesef bugün Türkiye sadece beyin göçü vermiyor,
nitelikli iş gücünü de yurt dışına kaçırıyor.
Nitelikli iş gücü olmadan kalkınma olmaz. Türkiyede özellikle
yükseköğrenim politikasının çağın gerisinde
kalmasından dolayı beceri, uyumsuzluk problemi olduğu çok
açıktır. Türkiyenin yüksek vasıf, düşük beceri problemi
vardır. Bu problemleri ortadan kaldırarak geleceğin mesleklerini
ve becerilerini gençlerimize kazandıracağız. Mevcut iş
gücümüze sertifika programlarıyla nitelik kazandıracağız;
iş gücüne yeni katılacak gençlerimizi de kabiliyetlerine göre, etkin
yönlendirme programlarıyla eğiteceğiz. Bu çerçevede,
üniversitelerimizi, meslek yüksekokullarımızı ve
İŞKURu modernize edeceğiz.
Son kolon da değerli
arkadaşlar, 5inci kolon güçlü kurumsal altyapı. Güçlendirilmiş
parlamenter sisteme geçeceğiz. Burada biz sadece bir Anayasa
değişikliği değil; bağımsız
yargısıyla, Parlamentosuyla, demokratik kurumlarıyla, iyi
işleyen kamu idareleriyle, etkin denetim mekanizmalarıyla yeni bir
sistem öneriyoruz. Devletin ve toplumun gücünün dengede olduğu bir yönetim
inşa edeceğiz. Sivil toplum örgütlerinin, meslek
kuruluşlarının yandaş olmak zorunda kaldığı
dönemi bitireceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Usta, üç oldu.
ERHAN USTA (Devamla) Kaç
dakika daha var?
BAŞKAN
Tamamlayalım.
ERHAN USTA (Devamla) Bir
beş dakika daha verirseniz
Devleti ayakta tutan, güçlü
kurumlardır; kamu idarelerinin itibarını
artıracağız. İşe alma, terfi ve yükselmede ehliyet ve
liyakat esas olacaktır; bu çerçevede, mülakat sistemini
kaldıracağız.
Eğitim başta olmak
üzere her alanda milletimiz için fırsat eşitliğini
sağlayacağız. Karar mekanizmalarına tüm
paydaşların katılımını
sağlayacağız.
Ekonomi yönetimini yeniden
yapılandıracağız; bu kapsamda, Hazine ve Maliyeyi
birbirinden ayıracağız, strateji ve planlama
teşkilatını kuracağız. TÜİKin özerk
çalışmasını sağlayacak, asla müdahale
etmeyeceğiz. Bağımsız düzenleyici otoritelerin siyasi erkle
olan ilişkilerini yeniden düzenleyerek
bağımsızlıklarını güçlendireceğiz.
Varlık Fonunu tasfiye edeceğiz, portföyündeki kamu işletmelerini
eski statülerine kavuşturacağız. Yeni bir KİT
yönetişim kanunu çıkartacağız. KİTlerin müdebbir bir
tüccar gibi davranmalarını sağlayacağız.
Denetim sistemine
ilişkin politikalarımız kapsamında
Sayıştayın denetim alanını genişleteceğiz,
kurumun ve denetçilerin bağımsızlığını
güçlendireceğiz. İç denetim ve kontrol sistemini
geliştireceğiz. Teftiş kurullarının görev
tanımını netleştirerek bağımsız hareket
etmelerini sağlayacağız. Büyük yolsuzluk alanlarına
ilişkin merkezî düzeyde özel bir denetim birimi kuracağız. Vergi
uzlaşma müessesesini ıslah edeceğiz. Siyasi amaçlı vergi ve
SGK denetimlerine son vereceğiz. İşini düzgün yapan mükellefler
rahat olsun, mala çökme dönemini bitireceğiz. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri
Sayın
Başkanım, bir iki dakikam olacak mı acaba? Siz ne derseniz,
pazarlık yapmıyorum.
BAŞKAN Beş dakika
oluyor, burada bitirirsek memnun olurum.
ERHAN USTA (Devamla) -
Şöyle çok kısa yani hazırlamış olduğum metin
bitti ama
BAŞKAN Son bir dakika
tamamlamak üzere.
ERHAN USTA (Devamla) - Hani
müflis tüccar -İsmail Bey dedi ya- eski defterleri
karıştırırmış, ya, yine duramadılar. Hani
Hep düzelttik, düzelttik. dedik ama bugünküleri düzeltme imkânımız
olmadı. Bakın, arkadaşlar, çok kısa, 2002 ile bugünün
göstergelerini söyleyeceğim. TÜFE devraldığınız
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Devamla)
Başkanım, bir iki dakika içerisinde özetleyeceğim.
BAŞKAN - Buyurun.
ERHAN USTA (Devamla) - TÜFE
29,7, bugün 84,4; ÜFE 30,7 2002 yılında devraldıkları
Türkiyede, bugün yüzde 136; arada bir yüzde 157 yaptı, bütün
zamanların en yüksek enflasyonudur. Şimdi, ihracat arttı, ya
ihracatın öbür ayağı ithalat ve ondan sonra da işte turizm
geliri bilmem ne, biz buna carı açık diyoruz. Sizin
devraldığınız Türkiye'de 2002 yılında ne
kadardı cari açık biliyor musunuz? Sadece 600 milyon dolardı;
bakın, 1 milyar dolar bile değil, millî gelire oranı ise 0,3tü,
bugün Hükûmet şu anda 47 milyar dolar diyor ama 50 milyar doları
aşacak. 1 milyar doların altında
devraldığınız cari açığı 50 milyar
doların üzerine çıkardınız. Cari açık ile büyüme
arasında bir ilişki vardır. Devraldığınız
Türkiye 2002 yılında yüzde 6,4 büyüyordu arkadaşlar yani hani
sıfır büyümeyle, eksi büyümeyle olsa cari açık düşük
olabilir, 6,4 büyüyen Türkiye; bugün, bu yıl da yüzde 5 büyüyor yani
büyüme de geçmişte daha yüksek. Kamunun faiz dışı
fazlası 3,3...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Devamla)
Bitireyim Başkanım.
BAŞKAN Yedi dakika
oldu.
Buyurun.
ERHAN USTA (Devamla) O
zaman çok fazla vaktimiz kalmayacak, bunları daha sonra söyleriz.
Şunu söylüyorum:
Değerli arkadaşlar, bütün ekonomik göstergelerde, maalesef, üzülerek
söylüyorum, bakın, yıllarını bu işe vermiş bir
eski bürokrat olarak söylüyorum, ciğerim yanarak söylüyorum, bugün
2002nin çok gerisinde bir Türkiye ekonomisi var.
Bütçe görüşmeleri bugün
sona eriyor. Seçim sonrasında iyilerin iktidarında bu bütçelerin
tercihlerini değiştireceğiz, bu bütçeyi üretim ve kalkınma
bütçesi hâline getireceğiz, bu bütçeyi AK PARTİnin unuttuğu
esnafın, çiftçinin, sanayicinin, emeklinin, çalışanların,
gençlerin ve kadınların bütçesi hâline getireceğiz.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Milletimiz
müsterih olsun, ülkemizin üzerindeki karabulutların
dağılmasına, güneşin doğmasına, iyilerin
iktidarına çok az kaldı.
Bu bütçeye ret oyu
kullanacağımızı ifade ediyor, Genel Kurulu ve milletimizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Birleşime
on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
20.31
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 21.05
BAŞKAN:
Mustafa ŞENTOP
KÂTİP
ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 40ıncı
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
2023 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, şahsı adına ilk söz, lehte olmak üzere, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı, Sivas Milletvekili Sayın
İsmet Yılmaz'a aittir.
Buyurun Sayın
Yılmaz. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
İSMET YILMAZ (Sivas)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri ve ekranları
başında bizleri izleyen aziz milletimi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, 2023
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2021 2021 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin hayırlı
olmasını diliyorum. Milletimize en iyi kamu hizmetini en etkin
şekilde ulaştırmak için hazırlanan, hedefi Türkiye
ekonomisini güçlü bir biçimde Türkiye Yüzyılına hazırlamak ve
halkımızın refahını artırmak olan bu bütçe
teklifine destek vereceğim. Bu desteğin gerekçelerini açıklamadan
önce bir hususu açıkça belirtmek isterim: 2018 yılında seçime
gidildi, birçok aday halkın karşısına çıktı, her
birisi kendisinin halka daha iyi hizmet edeceğini iddia ederek hükûmeti
kurma yetkisini istedi, aziz milletimiz Recep Tayyip Erdoğan'a güvendi
Bana hizmet etsin. dedi ve hükûmeti kurma yetkisini verdi. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Millet bize yasama görevini,
Cumhurbaşkanımıza da kendisine hizmet etme görevini verdi.
Cumhurbaşkanımıza millete hizmet etme yolunda talep ettiği
her desteği vermek millet iradesine saygının da bir
gereğidir, milletimiz de bizden bunu beklemektedir, biz de bu gereği
yerine getiriyoruz.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinde
görüştüğümüz bu bütçede, siyasi istikrarı takip eden ekonomik
istikrar süreçleri sonunda, daha önce verilen hizmetlerden katbekat fazla
hizmet verildi. Halkın gözü terazidir. Aziz milletimiz bunu,
ulaşımda, eğitimde, sağlıkta, enerjide, çevrede,
sporda, toplu konutta verilen hizmetleri bizzat yaşayarak gördü; yirmi
yılda yapılan her seçimde bu hizmetleri verenlere güven gösterdi, biz
de bu süreç içinde hükûmetlerimiz tarafından hazırlanan bütçe
tekliflerine destek verdik. Biz iyiye iyi, güzele güzel, hayırlı
olana hayırlı dedik. Rahmetli İnönü'nün bir açıklaması
var, Seçim mücadelesi çekişmeli olur. Bir defa seçim bittikten sonra
artık hükûmetleri, iktidarları dört sene için rahat hizmet görmek,
memleketin binbir türlü ihtiyacını karşılamak için rahat
bırakmak, hatta onlara elden gelen yardımı yapmak lazım
gelir. der. Biz de bu anlayıştan yola çıkarak muhalefetin de
bütçelere destek vermesini beklerdik, hiçbirisine destek vermedi. Biz
canlıların DNA'sının olduğunu düşünürdük,
yaşayarak gördük ki kurumların da DNA'sı var. Umarız bu kez
olsun Rahmetli İnönü'nün sözüne uyarak bu bütçemize destek olurlar.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; istikrarın sürmesi, hizmet siyasetinin
devamı, değerlerimizin korunması, içeride öz güveninin
inşası, dışarıda itibar için gece gündüz demeden,
yılmadan, yorulmadan, usanmadan çalışanlara destek
olacağız.
Türkiye'nin sorunları
yok mu? Her dönemde var. Bu söylediklerim Meclis Genel Kurul
kayıtlarında var. Yıl 1947, CHP iktidarı, Şubat 1947:
Şehir kömürsüz kaldı. Resmî, hususi müesseseler, apartmanlar
kaloriferlerini söndürdüler. Yıl 1949, Hürriyet Gazetesi:
Pahalılıktan İstanbulda halk et alamaz oldu. İzmirde de
et buhranı başladı. Balıkesirden Yunan adalarına kuzu
kaçırılmaya başlandı. Kilo ile et alanlar azaldı, pek
çok aile
Aradan dokuz yıl geçti,
Başvekil Adnan Menderes, yıl 1958, yine Mecliste: Bir et meselesi,
bir kömür meselesi, bir ekmek meselesi bugünün meselesi değildir; fiyat
meselesi bugünün meselesi değildir; Türkiyenin ezelî ve müzmin bir
derdidir; el birliğiyle yenmemiz lazım gelen içtimai bir felakettir,
iktisadi bir felakettir.
Aradan on altı yıl
geçti, Başbakan Bülent Ecevit, 12 Kasım 1974: Bu Parlamento
kompozisyonu içinden sürekli ve güçlü bir hükûmet çıkarabilme
olanağı yoktur. Beş ayını hükûmet
bunalımıyla geçirdiğimiz son bir yıl bu Parlamento
kompozisyonu içinden güçlü, istikrarlı, sürekli, tutarlı bir hükûmet
çıkarılamayacağını göstermektedir. Kaldı ki
Parlamento daha bir yıl önce seçilmiştir. Parlamenter sistemi tercih
edenlere Ecevitin yol göstermesi.
Aradan üç yıl geçti,
Başbakan Bülent Ecevit, 28 Haziran 1977: Tarım ilaçları ithal
edilemediği için pamuk gibi önemli ürünlerimiz mahvolma tehlikesiyle
karşı karşıya bırakıldı. Enerji, Türkiyenin
en önemli sorunlarından biridir. Kömüre dayanan enerji santrallerinin
yapımındaki olağanüstü gecikmelere son verilecek; bunların
kısa sürede, birbiri ardına devreye girmeleri sağlanacaktır.
Bunların yanı sıra, nükleer enerji santrallerinin
hazırlığı ve yapımı da
hızlandırılacaktır. 40ıncı Cumhuriyet
Hükûmetinin Programını Meclise sunarken söylüyor rahmetli Ecevit.
1 Temmuz 1977, Başbakan
Bülent Ecevit tarafından kurulan Bakanlar Kurulu programı
görüşülüyor: Türkiyede büyük bir enerji açığı var.
Komşu Bulgaristana birkaç milyon dolarlık elektrik borcunu
ödeyemedik. Kamu iktisadi teşebbüsleri devletimize, ekonomiye yük olacak
duruma gelmiştir. Özelleştirmeye karşı çıkanlar için
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Ecevitin bu açıklamasından yirmi iki
yıl sonra, Başbakan Bülent Ecevit, 7 Haziran 1999, 57nci Cumhuriyet
Hükûmeti Programındaki şu ifadeyi kullanıyor: Ekonomimiz geçen
yılın güz aylarından itibaren bir durgunluk ve daralma dönemine
girdi. Bunun nedenlerinin başında dünyayı sarsan ciddi ve
ağır ekonomik kriz gelmektedir. Ekonomideki durgunluğun ve
daralmanın bir başka nedeni de siyasal belirsizlik ve
istikrarsızlıktır. Türkiye geçen nisan ayında yapılan
seçimlerin bir yıl öncesinden itibaren bir siyasal belirsizlik, bir Seçim
oldu, olacak. havası içine sürüklendi. Bu durumda da ekonomide
istikrarlı önlemler, orta ve uzun vadeli önlemler alabilmek
güçleşmiştir. Ekonomideki durgunluğun ve daralmanın bir
başka nedeni kaynak yetersizliğidir ve ayrıca yılların
oluşturduğu ağır iç ve dış borç yüküdür. Yine
ekonomideki daralmanın bir başka nedeni petrol fiyatlarının
kısa sürede 10 dolardan 16-17 dolara yükselmiş olmasıdır.
Yine 28 Aralık 1999-2000
Mali Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı hakkında rahmetli
Ecevit konuşuyor: Ekonomik sorunlarımızın
başında sürekli enflasyon yani sürekli yaşam
pahalılaşması ve devletin ağır borç yükü gelmektedir.
Görüleceği üzere, her
dönemde sorun olur, insanın olduğu yerde sorun da vardır; önemli
olan, bu sorunları çözecek irade olmasıdır. Bugün de bizim
sorunlarımız var ancak çözecek irademiz de var. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; biz, insana saygının insana verilen
hizmetle doğru orantılı olduğuna inanıyoruz. Gayemiz,
halkımızın mutluluğudur, bu inançla daha önce
yapılamayanları yaptık. Sanayi ve Teknoloji Bakanımız
Mustafa Varankın da ifade ettiği gibi, dünyada ilk denizde gaz
keşfi 1947de yapıldı; biz, Karadeniz gazını 2020de
bulabildik. Dünyada çok bilinen piyade tüfeği AK-47, Kızıl Ordu
envanterine 1949 yılında girdi; biz, MPT-76 tüfeğimizi 2017
yılında Türk Silahlı Kuvvetlerinin envanterine verebildik.
Dünyada ilk uydu 1957de yörüngeye fırlatıldı ancak biz ilk
yerli uydumuzu 2011de yapabildik. Dünyada yüksek hızlı tren ilk
1968de kullanıldı ancak biz, 2009da ülkemize getirebildik. Niçin
olduğunun cevabını milletimiz verecektir.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; bu konuşma tabii ki bir teşekkür
konuşması olacaktır. Öncelikle yirmi bir yıldır
kendisine hizmet edenlerden duasını, desteğini esirgemeyen ve
Hükûmetimize bütçe yapma fırsatını ve yetkisini veren aziz
milletimize teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Milletimizden aldığımız destekle
halkımıza hizmet için bütçeler hazırlayan Cumhurbaşkanımıza,
Hükûmetimize teşekkür ediyorum. Bu süreç içinde yapılan Yavuz Sultan
Selim Köprüsü'nden geçtik, Avrasya Tüneli'nden bir kıtadan bir kıtaya
beş dakikada geçtik, Osmangazi Köprüsü'nden geçtik, dünyanın en uzun
orta açıklı 1915Çanakkale Köprüsünden geçtik. Onlarca
havaalanının yanında büyük İstanbul, Rize, Tokat
Havaalanları halkımızın hizmetine sunuldu. Hızlı
trenle Konya'ya, Eskişehire, İstanbula gidebilmek mümkün hâle
geldi, teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sağlık
alanında İngiltere gibi acil servise kabul için bekleme süresini
kırk saate çıkarmadıkları, aile hekimini görmek için üç
hafta bekletmedikleri için, Hollanda gibi verilen kara ambulansının
hizmet ücretini talep etmeyi bırakın, ambulans helikopter ve ambulans
uçak hizmetinin bedelini talep etmedikleri için, ABD gibi uzman bir doktora
dahi sağlık hizmeti vermek için sağlık sigortası primi
olarak aylık 3 bin dolar almadıkları için, şehir
hastaneleriyle, ambulans hizmetleriyle, sağlık ordusuyla dünyada en
iyi sağlık hizmetini Türkiye'de verdikleri için teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Türkiye'yi
sadece Anayasasında yazan değil, verilen hizmetlerle de sosyal
devlet olduğunu bize gösterdikleri, birçok desteği ilk kez uygulamaya
geçirerek sosyal yardım bütçesinin millî gelire oranı 2002de 0,4
iken 2023 yılında bu oranı 1,4 düzeyine yükselttikleri için
teşekkür ederim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Yılmaz, iki dakika daha süre veriyorum.
İSMET YILMAZ (Devamla)
1 milyon 100 bin kişiye ev ve milyonlara umut verdikleri için
teşekkür ederim. Tüm zamanların en çok ihracatını yaparak
yıllık 250 milyar doları geçtikleri için teşekkür ederim.
70 sente muhtaç bir ülkede ilaç ithal etmek için dahi döviz bulamazken saman
ithali için döviz bulan bir Türkiye inşa ettikleri için teşekkür
ederim.
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Eskişehir) İlaç yine yok.
İSMET YILMAZ (Devamla)
Bu dönemde savunma sanayisinin geldiği durumu biz biliyoruz; her şeyi
yaptık, millî savunma için gerekli olan uçağımızı da
yapacağız diyoruz. Yapar mıyız? dediğimde milletimiz
Yaparız. diyor; öz güven inşasını
sağladıkları için de teşekkür ediyorum.
Teşekkür edeceğim;
bütün milletvekillerimize teşekkür ediyorum; Cumhurbaşkanı
Yardımcımıza teşekkür ediyorum; Maliye Bakanımız
başta olmak üzere bütün bakanlarımıza, hepsine teşekkür
ediyorum; Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanımız Cevdet
Yılmaza ve Komisyon üyelerine, hepinize sonsuz teşekkür ediyorum.
Başkanım, bir
dakikam var. Meclis araştırması önergesi doğru veya
haklı sebeple geldiğinde
Daha önce beraber yaptık, müsilajla
ilgili kurduk, Amasra maden kazasıyla ilgili kurduk, kadına
şiddetle ilgili kurduk, yaşlıların ortak sorunları
için kurduk ama haftada 3 sefer, ayda 12 sefer verirseniz, her bir komisyonda
da 19 kişi olursa 513 milletvekili bulmak gerekir ki komisyonu
çalıştıracaksın, yetmedi, ihtisas komisyonları
çalışacak, yetmedi, Genel Kurulu çalıştıracaksın;
bunun imkânı yoktur.
Yine, bir arkadaş geldi
Bunları bunları yapacağız. dedi. Demirelin bir
cevabı var: Şunu, bunu yapacağız. demenin hiçbir
anlamı yoktur yapacağız edeceğiz dediğin
şeyleri neyle yapacaksın, onu söylemek lazım. (AK PARTİ ve
MHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Söyledik.
ERHAN USTA (Samsun)
Söyledik, söyledik; dinlememişsin. 2,6 trilyon dolar vergi
toplanmış, 300 milyar dolar
Söyledik, nasıl bitirileceğini
de söyledik ama demek ki hatırlamıyorsunuz.
İSMET YILMAZ (Devamla)
Muhterem Başkanım, bu fırsatı verdiğiniz için
teşekkür ediyorum.
Tekrar, 2023 yılı
bütçemizin ülkemize hayırlı uğurlu olmasını diliyor,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli
arkadaşlar, şimdi yürütme adına Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Sayın Fuat Oktaya söz vereceğim.
Buyurun Sayın Oktay. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz altmış dakikadır.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gazi
Meclisimizi ve siz değerli milletvekillerimizi bir kez daha saygıyla
selamlıyorum.
17 Ekimde yüce Meclisimize
sunulmasını takiben 21 Ekim tarihinde Plan ve Bütçe Komisyonunda
başlayan 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2021
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Genel Kurul
müzakerelerinde bugün itibarıyla sona yaklaşmış
bulunuyoruz. Harcanılan yoğun mesai ve katkıları için
Saygıdeğer Meclis Başkanı ve Başkan Vekillerine, tüm
milletvekillerine, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun Değerli Başkan ve
üyelerine, Bakanlarımıza, kamu kurumlarımıza ve
yöneticilerine şahsım ve Sayın Cumhurbaşkanımız
adına bir daha teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sözlerimin başında,
Diyarbakırda polis servis aracının geçişi
sırasında hain terör örgütü tarafından düzenlenen bombalı
saldırı sonucu yaralanan polislerimize ve 1 sivil
vatandaşımıza acil şifalar diliyorum. Milletimizin birlik
ve beraberliğini hedef alan bu saldırılar tam tersine
milletimizi birbirine kenetleyecektir, terörle mücadele
kararlılığımızı da perçinleyecektir.
2023 bütçesinin gerekçesini,
dayanaklarını ve hedeflerini Plan ve Bütçe Komisyonunda başlayan
bütçe görüşmelerinden bugüne gerçekleştirdiğim sunuş
konuşmalarında ve soru-cevap bölümlerinde ele
almıştım. Şahsıma ayrılan sürede, gün boyu Genel
Kurulda gündeme getirilen konulara ilişkin, yürütme adına değerlendirme
yapmak üzere huzurlarınızdayım.
Karşısında ne
yazık ki emir eri görmek isteyenlere bir kez daha hatırlatmak isterim
ki yürütmenin temsilcileri olan Cumhurbaşkanı
Yardımcısı ve bakanlar muhalefetin emir erleri değildirler.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Anlaşılmak
istenmediği veya anlamak istemediğiniz için de muhalefete değil,
ben buradan bir kez daha yüce milletimize hatırlatmak isterim, yüzlerce
kez hatırlattık beş yıl içerisinde: Cumhurbaşkanı
Yardımcısı ve bakanlar 657ye tabi bürokratlar değildirler,
siyasidirler; siyasi parti üyesi, kurucusu, yöneticisi olabilir, siyasi
açıklama yapabilirler, Mecliste ant içerler, Anayasaya göre
dokunulmazlıkları vardır, şayet suç işlemeleri hâlinde
de Yüce Divanda yargılanırlar. Yani özetle
Cumhurbaşkanımıza, Hükûmetimize ve şahsıma yönelik
eleştirilere aynı rahatlıkla cevabınızı
alacaksınız. Sistem tabii ki geliştirilebilir, tabii ki
eleştirilebilir. Biz hiçbir zaman statükocu olmadık ve hep ileriye
baktık; çözümü geride, köhnemiş sistemlerde de aramadık.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyla
ilgili gündemde olan yargı kararına yönelik tartışmalara
değinerek yine sözlerime devam etmek isterim. İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanının
yargılandığı bir davada aldığı ceza
üzerinden gerek kamuoyunda gerekse Mecliste konu üzerinden kendisiyle ilgisi
olmayan bir gündem inşa edilmeye
çalışıldığını gördük. Öncelikle şu
hususları ifade etmek isterim: Anayasamızın Yargı
yetkisi başlıklı 9uncu maddesince yargı yetkisi, Türk
milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce
kullanılmaktadır. Yine Anayasamızın 138inci maddesinde,
görülmekte olan bir dava hakkında yasama Meclisinde yargı yetkisinin
kullanılmasıyla ilgili soru sorulamayacağı; görüşme
yapılamayacağı veya herhangi bir beyanda
bulunulamayacağı; yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme
kararlarına uymak zorunda olduğu; bu organlar ve idarenin mahkeme
kararlarını hiçbir suretle değiştirmeyeceği ve
bunların yerine getirilmesini geciktirmeyeceği açıkça hüküm
altına alınmıştır. Anayasanın bu maddesinden
anlaşılacağı üzere, bizim bir yargı kararı
hakkında beyanda bulunmamız mümkün değildir; yargısal
süreçler devam etmektedir yani karar henüz kesinleşmemiştir.
Kararı verecek olan ne yürütme ne Türkiye Büyük Millet Meclisi ne de
karalama siyasetiyle muhalefettir. Şayet verilen kararda herhangi bir
eksik veya yanlış varsa bunun düzeltileceği yer yine yargı
kademeleridir. Mahkeme kararlarının arkasında siyasi akıl
aramak siyasal akılsızlığın ta kendisidir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Yazıklar olsun!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Bugüne kadarki safahatı ve bundan sonraki süreci
açıkça ortada olan bir konuyu mitinglerde ateşli beyanatlarla,
asıl bağlamından koparılmış çıkarsamalarla
gündeme getirmek niyetin başka olduğunun ifadesidir.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Yirmi yıl o ekmeği yediniz!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Bu konuda mağduriyet edebiyatı yapanları,
yine bu kürsüde Biz mağduriyet edebiyatı yapmayız. diye
haykıran muhalefet milletvekillerine havale ediyorum.
Siyasette söz millete
karşı söylenir, milletin iradesi muhatap alınır.
Muhalefetin kendi içindeki Cumhurbaşkanı adaylığı
kavgasına bu mahkeme kararının alet edilmesi trajikomik bir
görüntüdür. Mağduriyet ve siyasi oyun arıyorsanız kendi
içinizdeki hizipleşmelere bakın, sorumluları bulmak
istiyorsanız. Hele hele adaylık kavgasının
Cumhurbaşkanımıza ve Hükûmetimize yönelik özellikle bu anlamda
kirli bir kampanya üzerinden yürütülmeye kalkılması en hafif
ifadesiyle, bunu yapanların kendi yetersizliklerini ikrarıdır.
Cumhurbaşkanımızın bugüne kadarki tüm seçimlerde
olduğu gibi bu seçimde de siyasi rakiplerini yenmek için mahkeme
kararına ihtiyacı yoktur. Cumhurbaşkanımız,
mücadelesini siyaset meydanında verir, desteği milletten ister,
neticeyi sandıkta alır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Kendine güvenenleri herhangi bir bahaneye sarılmadan,
delikanlıca adaylığını ilan edip meydana çıkmaya
çağırıyoruz; gerisi lafügüzaftır, milletimizin de bu
laflara karnı toktur. (AK PARTİ sıralarından Bravo!
sesleri, alkışlar)
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AK PARTİ hükûmetlerinin 21inci,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişin
ardından hazırlanan 5inci, cumhuriyetimizin 100üncü
yılının bütçesinde sona yaklaşmış bulunuyoruz.
Geçmiş yıllarda olduğu gibi, vatandaşlarımızın
ihtiyaçlarına, taleplerine, beklentilerine odaklanan 2023 yılı
bütçesi Türkiye Yüzyılı'nın ilk mali zeminidir. 100üncü
yılının bütçesi, yirmi yılda yapılan cumhuriyet
tarihinin en büyük atılımlarını daha da öteye
taşıyacak yapıdadır. Bütçe görüşmelerinin
başladığı ilk günden bu yana vurguluyoruz; 2023 Bütçe
Kanunu Teklifimizi vatandaşımızı küresel belirsizliklerden
ve risklerden koruyacak, her kesimden insanımızı kollayacak şekilde
hazırladık. Sosyal yönlerinin yanı sıra yerli, millî teknoloji,
yenilenebilir enerji, dijitalleşme, herkes için spor, yeni nesil turizm ve
ihracat destekleriyle bütçemiz, dengeli şekilde, her alanda Türkiye'nin
önünü açacak özelliklere sahiptir. Bütçenin program
dağılımı indeksi dahi işçisinden işverenine,
emeklisinden çiftçisine, esnafımızdan KOBİ'lerimize toplumun tüm
kesimlerini kapsadığını ve 85 milyonun bütçesi
olduğunu göstermektedir.
O Bütçede yok.
dediğiniz kesimler için özel olarak tasarlanmış bütçe
programlarından birkaçını bir kez daha sayayım: Tedavi
edici sağlık programı, yoksullukla mücadele ve sosyal
yardımlaşma programı ve istihdam programı gibi programlar,
yirmi yılda ülkemizin her meselesini çözdüğümüz gibi mevcut
aksaklıkların da üstesinden geleceğimizin göstergesidir.
Biz eser ve hizmet siyaseti
derdindeyiz; muhalefetin buram buram reklam kokan hareketler içinde
olduğunu kamuoyu net bir şekilde de görmektedir. Biz
yatırım üretim istihdam ihracat ve cari fazla hedefli
büyüme dedikçe muhalefet ayrım gerilim intikam fecaat ve icazet
hedefli bir modelden yana olduğunu anlattı. Kimi zaman rakamlar, kimi
zaman gerçekler muhalefet tarafından çarpıtılmaya
çalışıldı; salgın hiç olmamış gibi,
Rusya-Ukrayna savaşı hiç çıkmamış, bölgemizde her
şey güllük gülistanlık gibi küresel etkiler görmezden gelindi, hatta
dalga geçilmek istendi. Acaba muhalefet iktidarda olsaydı bugün Türkiye ne
hâlde olurdu? Milletimiz bunu hayal bile etmek istemiyor çünkü kendi
aralarındaki tartışmadan, bu krizleri yönetecek durumda olamayacakları
aşikârdır. Her gün geçtiğiniz yolları, köprüleri,
gittiğiniz son teknoloji donanımlı hastaneleri, üniversiteleri,
her gün kullandığınız e-devleti hiçe sayıp Vergiler
havaya gidiyor. dediniz. Daha iki ay önce Fabrikası boş.
dediğiniz Toggu üretip Meclisin kapısına çektik, yetmedi. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Türk Astronot ve Bilim
Misyonu Projesini başlattık Şimdi uzaya gitmenin zamanı
mı? dediniz. Süper bilgisayar TRUBAnın bulunacağı veri merkezini
Ankara'da inşa ettik, bunları görmediniz, duymadınız; görüntülü
konuşup Millet teknoloji görsün. dediniz. TRUBAnın ne
olduğunu belki duymamış olabilirsiniz: Türk Ulusal Bilim
e-Altyapısı. Gabarda petrol bulduk, çıkarıyoruz. dedik,
Karadenizin gazını 2023te milletimizle
buluşturacağımızın sözünü verdik -muhalefet olarak bir
kişi- bu gururu ne yazık ki paylaşamadınız. Sosyal
desteklerimizi, yatırım teşviklerini, artan burs, kredi
rakamlarını ifade ettik; sözleşmeliye kadro ve EYT
çalışmalarını, asgari ücrette emekten yana duruşumuzu
anlattık, duymadınız. Hâlâ bu bütçede vatandaşın
olmadığını söylediniz. Yerli, millî teknoloji ANKA-3ü,
insansız denizaltıları, TÜRKSAT 6Ayı anlattık
Vergiler savaşa gidiyor. dediniz. İsveçe, Norveç'e PKK'nın
eli kanlı bir terör örgütü olduğunu kabul ettirdik, yine bu gazi mekânda
teröristlerin ağzıyla Kobani düşmez. diyen
ortaklarınız, yol arkadaşlarınız oldu.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Kobani düşmez tabii.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Milletin bütçesini bir kenara bırakıp
şahsıma ilişkin aslı astarı olmayan iddiaları
burada proje ödevi gibi kartonla, el işi kâğıdıyla sunmaya
kalktığınız anları da yaşadık.
Muhalefet mega eserlerin
üzerini kara propagandayla örtmeye çabalarken biz ne yaptık, isterseniz
biraz ondan bahsedelim. Cumhurbaşkanımız liderliğinde bir
dakika durmadık. Bütçe görüşmeleri sürerken -hatırlarsanız
bunu her yıl yapıyorum- yani Plan ve Bütçeye bütçeyi
gönderdiğimiz tarihten itibaren ne yaptığımızı
biz burada konuşurken, bütçe görüşmeleri sürerken eş
zamanlı olarak sayısız eseri, hizmeti milletimize
kazandırmaya devam ettik, durmadık. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bütçe teklifimizi Gazi Meclisimize
sunduğumuz tarih olan 17 Ekimden bu yana neler yapmışız;
sadece ön plana çıkanları ifade edeceğim burada, sadece ön plana
çıkanları.
Türkiyenin otomobili Togg
seri üretime geçti ve TOGG Gemlik kampüsünün açılışını
gerçekleştirdik bu süre içerisinde.
Dünyanın 2nci en derin
tarımsal üretim ünitesi Kapalı Dikey Tarım Uygulama Merkezini
yine yerli, millî teknolojiyle donatarak İstanbulda faaliyete geçirdik.
516.974 öğretmenimiz
uzman öğretmen, 66.679 uzman öğretmenimiz de başöğretmen
olma hakkı kazandı. Millî Eğitim
Bakanlığımız tarafından hayata geçirilen 2 bin köy
yaşam merkezini hizmete açtık son iki ayda.
TOKİ İlk Evim
İlk İş Yerim Sosyal Konut Projesi kapsamında ilk kura
çekimlerini 7 Kasım tarihinde Şırnak ve Ardahanda
başlattık. Bugün itibarıyla 86 bin konutun hak sahipleri
belirlenmiş durumdadır.
Ağrı-Hamur-Tutak-Patnos
bölünmüş yolu ve Malatyayı Sivasa bağlayan 104 kilometrelik
Hekimhan yolu ve tünellerini hizmete açtık. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
2,3 milyar metreküp su depolama
kapasitesiyle ve
Geri ödeme listesine
alınan ilaçlarla genel sağlık sigortası kapsamını
bugün yüzde 99,7 oranına ulaştırdık. Bu
kapsayıcılığın dünyada bir örneği daha yoktur.
Geriye kalan yüzde 0,3lük kısmı da özel sigortalı
olanlardır yani kapsam yüzde 100dür.
Sayın
Cumhurbaşkanımızın yürüttüğü yoğun diplomasiyle
İstanbul Tahıl Anlaşmasının yüz yirmi günlük süresi
sona ermeden ikinci bir yüz yirmi gün daha uzatılmasını temin
ettik. Milyonlarca ton tahıl Karadeniz üzerinden ihtiyaç duyan ülkelere
ulaştı, ulaşmaya da devam ediyor.
Türk Devletleri
Teşkilatı Zirvesinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti,
ülkemizin çok taraflı girişimleriyle gözlemci üye olarak kabul
edildi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde ülkemizin mali
destekleriyle yapılan Güzelyurt-Lefke yolunu ve Balalan-Yenierenköy yolunu
ve 57,5 buçuk kilometrelik köy yollarını Kıbrıs Türküne
kazandırdık; Kıbrıstan bahsediyordunuz ya.
PKK/YPG terör örgütüne
karşı 19 Kasımda başlatılan Pençe Kılıç
Harekâtı dâhil sınır ötesi operasyonlarla Irak'ın ve
Suriye'nin kuzeyinde son dönemin en büyük, en kapsamlı ve en etkili kara,
hava operasyonlarını icra ettik.
Konya'ya ASELSAN
öncülüğünde 470 milyon liralık yatırımla kurulan, dünya
çapında bir silah sistemleri fabrikasının
açılışını gerçekleştirdik.
Türkiye genelinde SGK
e-tebligat uygulamasına geçtik; bugüne kadar 100 binden fazla evrakın
sistem üzerinden tebliğini sağladık.
Türkiyenin ilk insansız
savaş uçağı KIZILELMA ilk uçuşunu başarıyla
gerçekleştirdi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bir yandan, 81 ilimizde
yükselen yatırımların açılış heyecanını
milletimizle beraber yaşadık; diğer yandan, Türkiyenin
uluslararası alandaki gücünü ve etkisini perçinleyecek temaslarda
bulunduk. Dışişleri Bakanımız Küba'dan Cezayir'e çok
yönlü mekik diplomasisi uygulamayı sürdürdü. Sayın
Cumhurbaşkanımız G20, Türk Devletleri Teşkilatı Zirvesi
ve Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan Üçlü Zirvesi gibi platformlarda lider
diplomasisine devam etti.
Bugün de -bildiğiniz
gibi- Cumhurbaşkanımız doğal gaz depolama kapasitemizi
yaklaşık yüzde 70lik artışla 4,6 milyar metreküpe
çıkaran Silivri Gaz Depolama Tesisimizin
açılışını yaptılar; bugün biz burada
konuşurken. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu
tesisimizin doğal gaz iletim sistemine günlük doğal gaz verme
kapasitesini 28 milyon metreküpten 50 milyon metreküpe çıkarıyoruz.
Böylece, tek bir tesis ülkemizin günlük doğal gaz ihtiyacının
yaklaşık altıda 1ini karşılar hâle gelecektir.
Türkiyeyi ilmek ilmek, emek
emek dokuyor ve yükseltiyoruz. Ayın her haftasını, günümüzün her
anını büyük bir aşkla, şevkle, azimle çalışarak
geçiriyoruz. Şu an ben burada konuşmamı yaparken de yine,
ülkemizin dört bir yanında yatırımlarımız yükselmeye
devam ediyor. Ay sonuna kadar, geriye kalan kısımda -yani on beş
günlük süreden bahsediyorum- yani bu yıl bitmeden, Asgari Ücret Tespit
Komisyonunca 2023 yılı asgari ücretini makul düzeyde belirleyecek,
çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
2023 yılı kredi
burs rakamlarını lisans öğrencilerimizde 850 liradan 1.250
liraya, yüksek lisans öğrencilerimizde 1.700den 2.500 liraya, doktora öğrencilerimizde
2.550 liradan 3.750 liraya çıkardık ve bunu gerçekleştiriyoruz.
Emeklilikte yaşa
takılanlar, EYTyle ilgili düzenlemeyi Hükûmet olarak, söz verdiğimiz
gibi, bu ay tamamlayacağız ve kamuoyuyla da
paylaşacağız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Akabinde de Meclisteki yasama süreci sonrasında da
yürürlüğe girecektir. Yine, durmaya, dinlenmeye niyetimiz yok.
Çarpıtmalarla
gündemimizi değiştirerek bizi hedeflerimizden
alıkoyamazsınız. Siz boş mağduriyet
tiyatrolarıyla vakit tüketirken biz her an hizmet, her an eser üretiyoruz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhur İttifakı milletimizin önüne yeni
bir vizyon ve programla çıkabilen, böyle bir niyete, gayrete ve beceriye
sahip yegâne ittifaktır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ülkemizi geçtiğimiz yirmi yılda asırlık
eser ve hizmetlere kavuşturduğumuz gibi önümüzdeki dönemde de Türkiye
Yüzyılını yine milletimizle birlikte inşa edeceğiz. Türkiye
Yüzyılı Programımızla milletimizin kalkınma ve
demokrasi hayallerini en üst düzeye çıkarmayı, en üst düzeyde hayata
geçirmeyi sürdüreceğiz.
Elektrikli araç
piyasasında küresel marka hedefiyle yine hayata geçirilen ve nesnelerin
interneti altyapısına sahip olan yerli otomobilimiz Togg, 2023 Mart
ayında yollarda olacak, o da yetmeyecek, Avrupa'da ve dünyanın
diğer ülkelerinde de yollarda olacak, inşallah, bunu da hep birlikte
göreceğiz. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Türkiye'nin ilk millî
haberleşme uydusu TÜRKSAT 6Anın üretim ve entegrasyon faaliyetlerini
tamamladık, 2023 yılında inşallah onu da yörüngesine
fırlatacağız. İlk millî gözlem uydusu İMECEnin
uçuş modelinin testlerine başladık, bu uydumuz da yine
inşallah 2023te yörüngesinde olacak.
Başta KOBİ'ler
olmak üzere, imalat sanayisi işletmelerinin verimlilik
artışlarına önemli katkılar sunan model fabrikaları
2023 yılı sonuna kadar Kocaeli, Denizli, Eskişehir, Samsun,
Trabzon, ve Malatya illerinde de yine kuracağız.
Yeni nesil süper
bilgisayarımız TRUBAnın yer alacağı yeni veri
merkezimizi 2023 yılında Ankara'da açıyoruz. Böylece, ülkemizde
yapay zekâ alanında yapılacak çalışmalarımızda
kapasitemiz tam 5 kat artacak. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Ankara
AKM-Gar-Kızılay Metro Hattı, İstanbul
Gayrettepe-İstanbul Havalimanı Metro Hattı, İstanbul
Başakşehir-Kayaşehir Metro Hattı
inşaatlarını tamamlayarak açılışa hazır hâle
getirmeyi hedefliyoruz.
1.210 yataklı Kocaeli
Şehir Hastanesini, 2.060 yataklı İzmir Bayraklı Şehir
Hastanesini, 1.875 yataklı Gaziantep Şehir Hastanesini ve 610
yataklı Kütahya Şehir Hastanesini önümüzdeki yıl şehir
hastaneleri gurur tablosuna ekleyeceğiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Karadeniz Sakarya Gaz
Sahasında üretilecek doğal gazı 2023ün ilk çeyreğinde
vatandaşımızın kullanımına sunacağız.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Doğal gazda
kaynak ülkelere yakınlığa ek olarak kaynak ülke olma yolunda
ilerliyoruz. Trakyada kurmayı planladığımız
doğal gaz merkezi için atacağımız adımlarla Türkiye
bir enerji üssü olacak, bu yoldaki çalışmalarımız çok
ciddiyetle ve hızla devam etmektedir.
Yine, Akkuyu Nükleer Güç
Santrali ilk ünitesinin 2023 yılında devreye alınması
planlanmakta.
Eskişehir Kırkada
600 tonluk, Balıkesir Bandırmada 100 tonluk, toplam 700 ton
kapasiteli lityum karbonat üretim tesisinin kurulması
çalışmalarını ilerletecek böylece yeşil dönüşümde
önemli bir adım daha atmış olacağız. Tabii ki bu
tesislerin özelliği dünyada nadir bulunan elementleri üretecek
olması; bu anlamda bu tesislerimiz önem arz ediyor.
Türkiye Kültür Yolu
Festivallerini 2023 yılında 7 bölgemize, 10 ilimize
yayacağız.
Konyada pilot olarak
başlatılan ve üreticileri hem verim düşüşü hem de fiyat azalış
riskine karşı koruyan en gelişmiş tarım
sigortacılığı ürünü gelir koruma sigortasını
2023te tüm illerimize yayacağız, tüm illerimizde
yaygınlaştıracağız. 100üncü yılın
bütçesiyle cumhuriyetimizin yeni yüzyılına, Türkiye
Yüzyılına güçlü bir başlangıç yapıyoruz
inşallah. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2053, 2071 vizyonlarımızı da
kapsayan Türkiye Yüzyılı nasıl bir fotoğraf sunacak bir kez
daha tekrar etmek isterim: Sanayide çevik dönüşüm, yeşil dönüşüm
ve teknoloji odaklı sanayi hamlesiyle araştırma, tasarım ve
üretimde yeni ufuklara ilerleyen sanayinin, inovasyonun yüzyılı;
Türkiye Yüzyılı, yeni hidrokarbon keşifleri, nükleer güç
santralleri, nadir cevherlerin işlenmesi ve artan yenilenebilir enerji
kapasitesiyle enerji yüzyılı; büyüyen tarım sektörü,
değerine değer kattığımız toprak ve su
varlığımız ve istikrarlı gıda arzıyla
tarımın yüzyılı; hem tesis ve yatak kapasitesini durmadan
artıran hem dünya çapında tercih edilen destinasyonlarıyla
turizmin yüzyılı; Türkiye Yüzyılı, yerli, millî
sağlık teknolojileriyle, yüksek teknolojik cihazlarla
donanımlı hastaneleriyle ve sağlıkta dijitalleşmeyle
sağlığın yüzyılı; otonom yol ve araçlar, ulaşımda
bulut bilişim, data hub uygulamaları, depo otomasyonu ve yeşil
mobiliteyle ulaştırma ve altyapının yüzyılı;
okullaşma oranı daha da artmış,
artırılmış sanal gerçeklikle desteklenen mesleki
eğitim kurumları, AR-GE merkezlerini de barındıran
liseleriyle eğitimin yüzyılı; kendi enerjisini kendi üreten,
sosyal konutlar ve yeşil koridorlarla örülü akıllı yerleşim
alanlarıyla şehirciliğin yüzyılı olacak.
Türkiye Yüzyılı
vizyonumuzun öncelikli hedeflerinden biri ülkemizde huzurun
kökleştirilmesidir. Güvenliğimize yönelik tehditler
sınırlarımıza dayanmadan kaynağında bertaraf eden,
yerli, millî teknolojilerle donanmış, etki alanı 3 kıta,
ilgi alanı ise bütün dünya olan bir millî savunma
anlayışıyla stratejik güvenliğin yüzyılı olacak.
Sporu bir yaşam prensibi
hâline getirmiş, sporcuyu her alanda destekleyen ve gençleri güçlendiren
politikalarla hem gençliğin hem sporun yüzyılı; insan
odaklı, sosyal adaleti sağlayan, bireyi, aileyi ve toplumsal
dayanışmayı güçlendiren, toplum kesimleri arasında güven ve
birlik tesis eden yeni adımlarla sosyal politikaların
yüzyılı; yüksek istihdam, adil ücret, hakkaniyetli sosyal güvenlik,
özgür sendikacılık ve üstün iş güvenliğiyle örnek bir
çalışma hayatının yüzyılı; dış
temsilcilik ağıyla dünyayı saran, bölgesel ve küresel
meselelerde söz sahibi, belirleyici diplomasinin yüzyılı
olacaktır.
Her alanda
politikalarımız sağlam temellere dayanmaktadır. Tüm
hedeflerimizin kaynağı, projesi ve dayanağı bellidir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bugüne kadar
aştığımız badireler, katettiğimiz mesafe ve taviz
vermeden geldiğimiz noktaya da kolay gelmedik. Bugün de sergilenen
tiyatrolardan zerrece etkilenecek değiliz. Siz karabulutlardan örülü
senaryolar yazsanız da biz aydınlık geleceğimize yürüyoruz.
Küresel piyasalardaki olumsuzluklar da bizi yıldıramaz. Yine
zorlukları geride bırakacak, milletimizi feraha çıkaracak olan
bizleriz. Cumhur İttifakı olarak milletimize fayda, ülkemize katma
değer sağlayacak adımlara birlikte imza atmayı
sürdüreceğiz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye son yirmi yıldır
karşılaştığı krizleri fırsata,
sınamaları kazanca dönüştürme konusunda tecrübe sahibi
olmuştur. Vesayetin ayak oyunlarından terör örgütlerinin
saldırılarına, darbe girişimlerinden küresel ekonomik
tuzaklara kadar nice engeli aşarak ülkemizi dünyada hak ettiği yere
getirmek için çalıştık, çabaladık. Geçmişten bu yana
edindiğimiz tecrübelerle bütçemizi yatırım, istihdam, üretim,
ihracat ve cari fazla hedefiyle ülkemizi büyütme esasına dayanan ekonomi
politikamıza uygun şekilde hazırladık. Her bütçemiz gibi
2023 teklifinde de bir yandan çalışanından işverenine,
öğrencisinden emeklisine, esnafından çiftçisine tüm kesimleri
koruyacak diğer yandan da yatırımı, üretimi kesintisiz
destekleyecek bir yaklaşımı esas aldık.
Küresel ekonominin temel
belirleyicisi konumundaki ürünler başta olmak üzere, emtia fiyatlarında
keskin artışların yaşandığı zaten herkesin
malumu. İşsizlik, küresel bir sorun olarak
varlığını devam ettirirken pek çok ülkede bütçe
açıkları, enflasyon ve borçluluk oranları tarihî seviyelere
ulaşmış durumda; bu da yine hepimizin, herkesin malumu. Pek çok
yerde resesyon yani ekonomik durgunluk ve daralma tartışmaları
yaşanırken uluslararası kuruluşlar ülkemizle ilgili 2022
yılı büyüme tahminlerini yükseltmişlerdir. Biz ekonomi
politikalarımızı insanımızın işini,
aşını, geçimini birinci sıraya koyduğumuz bir
yaklaşımla uygulamaktayız. Yeni hükûmet sistemi döneminde de
ülkemiz ekonomisi, arz güvenliğindeki kırılmalara ve
salgına, küresel belirsizliğe, çatışmalara ve
savaşlara rağmen dirayetle yönetilmiştir. Bu dönemde ortalama
yüzde 4,2 büyüme performansı gösteren ülkemizde istihdam edilen kişi
sayısı 2017 yılı sonundaki toplam 28,2 milyon seviyesinden
2022 yılı Ekim ayı itibarıyla 31,6 milyon seviyesine
ulaşmıştır.
Salgının tüm
dünyada büyük hasarlar verdiği, maalesef milyonlarca insanın
öldüğü 2020 yılında dünya ekonomisi yüzde 3 daralırken
hatta avro bölgesi yüzde 6,1 oranında daralırken Türkiye ekonomisi,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi çerçevesinde
aldığı proaktif kararlarla yüzde 1,9 aralığında
büyümeyi başarabilmiştir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) 2021 yılında yüzde 11,4 büyümeyle rekor bir
seviyeye ulaşarak G20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen
ülke olmayı da başarmıştır. Yine, 2022 yılı
ilk üç çeyreğinde yüzde 6,2lik büyümeyle en hızlı büyüyen ve
istihdam oluşturan ekonomilerin başında geldik hatta OECD
ülkeleri arasında sanayi üretimini en hızlı artıran 5inci
ülke olduk. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu dönemde Türkiye, turizmde
de sürekli zirveyi zorlamaktadır. Seyahat gelirlerimiz 2022 yılı
Ekim ayı itibarıyla yıllıklandırılmış
olarak 40,9 milyar dolarla tarihî rekor kırmıştır; yıl
sonu itibarıyla 45 milyar doları da inşallah
aşacaktır, bunu öngörüyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Benzer şekilde, bütçe
açığı da tüm dünyayla
karşılaştırıldığında,
kıyaslanabilecek diğer ülkelerde yüzde 6-7leri hatta yüzde
10ları aşarken biz, hem 2021 yılında hem de
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi döneminde ortalama yüzde
2,8lik açıkla mali disiplinden de taviz vermedik, vermiyoruz.
Dünya, borç seviyelerinde
rekorlar kırarken biz, AB tanımlı borç stokumuzu yüzde 39da
tutmayı başardık. AB üyesi ülkeler bile Maastricht Kriterleri
olan yüzde 60ın üzerinde borçluluk oranına sahipken Türkiye, son
dönemdeki küresel gelişmelere rağmen, bu oranı düşük tutmayı
başarmıştır. 2017 yılında hane halkı borcunun
millî gelire oranı yüzde 16,7 iken 2022 yılı ikinci çeyreği
itibarıyla bu oran yüzde 12,2ye gerilemiştir. Ülkemiz, satın
alma gücü paritesine göre millî gelirde 2021 yılında 2,95 trilyon
dolara çıkmış ve dünyanın en büyük 11inci ekonomisi
olmuştur. Satın alma gücü paritesine göre, kişi başına
gelirde de gelişmiş ülkelerle aramızdaki makas kapanmakta olup
2002 yılındaki Avrupa Birliği ortalamasının yüzde 38i
seviyesindeyken 2021 yılı itibarıyla bu oran yüzde 71 seviyesine
ulaşmıştır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ne yaptınız? deniliyor ya kıyaslama,
buyurun size kıyaslama. Yani Avrupa Birliğinin refah seviyesinin
yaklaşık üçte 1i seviyesindeyken şimdi üçte 2si seviyesi
aşılarak vatandaşlarımıza hızlı bir refah
artışı sağlanmıştır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Yeter mi? Yetmez. Durmak yok, yola
devam. diyoruz, şartlar ne olursa olsun mali disiplinden taviz
vermiyoruz.
2022 yılının
Ocak-Kasım döneminde bütçe açığı 20 milyar 449 milyon TL
olarak gerçekleşmiştir. 2022 yıl sonu bütçe
açığının millî gelire oranının, OVPyle tahmin
edilen yüzde 3,4 seviyesinin oldukça altında gerçekleşeceğini de
öngörüyoruz. Bununla birlikte, küresel ekonomi açısından öngörülen
riskler, piyasa ihtiyaçları ve maliyet avantajları da dikkate
alınarak borçlanma programı revize edilmiştir; bu revizyon, borç
geri ödemesi ve borçlanma takvimi arasındaki uyum dikkate alınarak
yapılmıştır. Özellikle, yatırım amaçlı
projelere uygun şartlı dış finansman sağlanması
ve geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi önümüzdeki yılın
başındaki ödemelerimiz için yeni yıla güçlü nakit rezerviyle
girilmesi amaçlanmıştır. Yeni bütçemizde aksaklıkları
azaltıp kazanımları artırarak daha müreffeh imkânları
milletimize sunuyor olacağız inşallah. Hedefimiz ve
uygulamalarımız, üreterek ekonomiyi canlı tutmak ve arz
açığını kapatarak enflasyonu program dönemi sonunda
kalıcı olarak düşürmek yönündedir. Politikamız, toplum
kesimleri arasında herhangi bir ayrım yapmadan, bu hedefe yönelik
kredi kullanacak herkesin teşvik edilmesidir. Kaynakları üretken
alanlara kanalize etmek konusunda kararlıyız. Enflasyonla mücadeleye
de bu anlamda kararlılıkla devam ediyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tarım alanında da yine bazı
eleştiriler oldu. Sadece birkaç veriyi de -bazı veriler
paylaşıldı tabii- müsaadenizle ben paylaşmak isterim: 2022
yılı başlangıç ödeneklerine göre Tarım ve Orman
Bakanlığı bütçesinin artış oranı -önceden de
ifade ettik- yüzde 106,9 ve ek bütçe dâhil ödeneklere göre ise yüzde 35,1dir.
2023 yılında bütçemizden tarıma
ayırdığımız kaynağı 142,9 milyar liraya
çıkarıyoruz. Bu kapsamda, tarımsal destek programları için
54 milyar lira -eleştiriliyordu ya, tarımsal destek programları
olmadığıyla alakalı- tarım sektörü yatırım ödenekleri
için 40,4 milyar lira; tarımsal kredi sübvansiyonu, müdahale alımları,
tarımsal kit ve ihracat destekleri için 48,5 milyar lira kaynak
ayırıyoruz. 2023 yılı bütçesinde 2022 yılı
bütçesine göre mazot desteğini yüzde 282, gübre desteğini yüzde 140
oranında artırıyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) OECD 2022 Yılı Tarım Politikası
İzleme ve Değerlendirme Raporlarına göre ülkemizin tarıma
ayırdığı toplam kaynağın gayrisafi yurt içi
hasılaya oranı -ifade edildiği için, bunu özellikle tekrar ediyorum,
ifade ediyorum ben de- 2021 yılı için yüzde 1,15tir. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) 2021
yılında OECD ülkeleri ortalaması 0,61, AB ortalaması ise
0,67 olarak tahmin edilmektedir. Size o veriler nereden geliyorsa bir daha
kontrol edin lütfen. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Tarım ürünlerindeki net dış ticaret fazlası 2021
yılında 7,2 milyar dolara, son yirmi yılda ise toplamda 87
milyar dolara ulaşmıştır. Ülkemiz, tarım ürünleri
dış ticaretinde net ihracatçı konumunu devam ettirmektedir. Yani
125 milyon dolar saman ithal edilmesi olayı, böyle bir şey yok;
nereden geliyor size bu veriler, nereden alıyorsunuz bu verileri?
Vizyonunuzu da mı buna göre hazırlıyorsunuz, plan
politikalarınızı da mı buna göre hazırlıyorsunuz?
Böyle bir şey yok. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Tarım ürünlerindeki, tarımdaki büyük resim
işte budur. Tarım ve gıda konusuna her zaman stratejik bir alan
olarak baktık, böyle bakmaya da devam edeceğiz; tüm
imkânlarımızla çiftçimizin, üreticimizin yanında olmayı
sürdüreceğiz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; küresel ve bölgesel sorunların çözümünde
inisiyatif alan dış politikamızla etrafımızda bir
barış ve refah kuşağı oluşturulması için
çalışmaya devam ediyoruz. Dış politika nerede? dediniz
ya, dünyadaki ve çevremizdeki krizler karşısında
Cumhurbaşkanımız liderliğinde yürüttüğümüz akil,
gerçekçi, girişimci, insani ve millî dış politikayla küresel
aktör olarak öne çıkıyoruz. 2002de 163 olan yurt
dışındaki temsilcilik sayımızı yükselen
diplomatik gücümüze orantılı olarak 255e çıkardık,
dünyanın en geniş temsil ağına sahip ilk 5 ülkesinden 1i
hâline geldik. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Bölgemizde ve dünyada
barış, istikrar ve refaha katkı sağlıyoruz.
Rusya-Ukrayna savaşının başlamasından sonra
müzakereler yoluyla çatışmaları sona erdirmek için yoğun
çaba gösterdik. Savaşın ilk haftalarında Rusya ve Ukrayna
Dışişleri Bakanları, Antalya Diplomasi Forumu marjında
2 ülke arasındaki ilk doğrudan siyasi teması
gerçekleştirdi. Öte yandan, taraflarla doğrudan tesis ettiğimiz
iletişim kanalları, savaşın uzamasıyla birlikte ortaya
çıkan bazı somut sorunların çözümünde etkili oldu. Bu çerçevede,
ülkemizin ara buluculuk girişimleri neticesinde imzalanan, Ukrayna
tahılını Karadeniz üzerinden uluslararası piyasalara
ulaştıracak İstanbul mutabakatıyla küresel bir gıda
krizinin önüne geçtik. Anlaşmanın imzalandığı gün,
küresel gıda fiyatlarında yaklaşık yüzde 9la 2008den bu
yana en fazla düşüş, en hızlı düşüş meydana
geldi. Milyonlarca ton tahıl Karadeniz üzerinden ihtiyaç duyulan ülkelere
ulaştı, ulaşmaya da devam ediyor.
Aynı şekilde,
ülkemizin yürüttüğü temaslar sayesinde Rusya ile Ukrayna arasında
esir değişimine yönelik bir düzenlemeye gidilerek 205 Ukraynalı
savaş esirinin takas edilmesi sağlandı. Bölgesel açıdan vahim
bir güvenlik tehdidi oluşturan Zaporijya Nükleer Santralinin
çatışmalardan korunması için yine Rus nükleer şirketi
Rosatom ile Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı arasındaki
görüşmelere İstanbulda ev sahipliği yaptık. Tahıl
Anlaşması ve esir takasıyla birlikte müzakereye fırsat
verilmesi hâlinde barışa giden yolun açılabileceğini
gördük. Her iki ülkeyle görüşmelerimizi bu yönde sürdürüyor, önce
ateşkesi, ardından da bölgemizde kalıcı
barışı sağlamaya dönük umudumuzu koruyoruz.
Diğer taraftan, Suriye
halkının içinde bulunduğu çatışma, insani kriz ve
terör sarmalından kurtulması için on yılı aşkın
süredir çaba veriyoruz. Terör örgütleri üzerinden Suriye krizinin ülkemize
ihracı gayretleri, bizi, bu meselede sahada fiilen var olmak
mecburiyetiyle karşı karşıya
bırakmıştır. Sınırlarımıza dayanan
tehditleri yaptığımız harekâtlar ile güvenlik güçlerimizin
gösterdiği kahramanlıkla başarıya
ulaştırdık. Ülkemizi itibarsızlaştırmaya yönelik
nice sinsi girişimi dik duruşumuzla ve tavizsiz mücadelemizle
boşa çıkardık. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Milletin kanını emen terör
bataklığının kaynağı her neredeyse orada bulup
yerinde kurutmaya devam edeceğiz bugüne kadar olduğu gibi. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Şehitlerimizin,
masum insanlarımızın kanını hiçbir zaman yerde
bırakmadık, bırakmıyoruz, bırakmayacağız.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Güvenlik güçlerimiz
tarafından sınır ötesinde icra edilen terörle mücadele
harekâtlarını savaş olarak nitelendirerek terör örgütlerinin
ekmeğine yağ sürülmesini de kesinlikle kabul etmiyoruz. PKK, YPG,
PYD, FETÖ ve DEAŞ başta olmak üzere, terörün her türlü biçim ve
tezahürüyle mücadelemizi hem sahada hem masada sürdürmeye devam edeceğiz.
Madrid Zirvesinde NATO liderleri tarafından kabul edilen Stratejik
Konsept Belgesinde terörizm, iki tehditten biri olarak kabul edildi.
Ayrıca, Finlandiya ve İsveçle imzalanan mutabakat
muhtırasında FETÖ ve YPG terör örgütüyle mücadele konusuna açık
şekildi yine yer verilmesini sağladık.
İnsani
yardımları ve göç yönetiminde de dünya çapında örnek ülke
konumumuzu sürdürüyoruz. Bugüne kadar 525 binden fazla Suriyeli terörden
arındırdığımız bölgelere geri döndü. Gönüllü,
güvenli ve onurlu geri dönüşler için uluslararası çabalara öncülük
etmeye devam edeceğiz. Uluslararası toplumun Suriye krizinde hem
fiilî müdahale hem insani destek hem mülteci akınının
yönetilmesi konusunda ne kadar pasif olduğunu hep birlikte gördük. AB
ülkeleri tarafından hemen her gün botları delinerek ölüme terk edilen
veya zorla geri gönderilen, ellerinde avuçlarında ne varsa alınarak
işkence edilen mülteci manzaralarıyla karşılaşıyoruz.
Kaç masumun umut yolculuğu Akdenizin karanlıklarında
boğuldu, sayısı bile belli değil. Bu insanlık
dışı tutumun sahipleri bir de lafa gelince Türkiyeye hak, hukuk
dersi vermeye kalkıyorlar; hadi oradan! (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Avrupada kalkan,
Avrupada kaybolan on binlerce mülteci çocuğun akıbeti hâlâ meçhulken
kimse Türkiyeye insan hakları gazeli okumasın.
Libya'ya desteğimiz
ülkenin geleceği bakımından belirleyici oldu. Ulusal Mutabakat
Hükûmetine verdiğimiz destek sahada dengeleri değiştirdi.
Libyayla imzaladığımız Deniz Yetki Alanları
Anlaşmasıyla mavi vatanda bir dostluk yolu açılmış
oldu.
Doğu Akdeniz'de
ülkemizin ve Kıbrıs Türklerinin uluslararası hukuktan
kaynaklanan meşru haklarının savunulmasını ve Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin dünya sahnesinde bağımsız,
egemen ve saygın bir ülke olarak yer almasını sağlamak için
aktif bir tutum sergilemeyi sürdürüyoruz. Gösterdiğimiz çabalar
çerçevesinde son olarak 11 Kasımda Semerkantta düzenlenen Türk Devletleri
Teşkilatı Zirvesinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
gözlemci üyeliğe kabul edildi.
Afganistanda bugün
büyükelçiliği açık olan tek NATO ülkesiyiz. Doğu Akdeniz ve
Körfezde aleyhimizde oluşturulan ittifakları bertaraf ederek bölge
ülkeleri ve ülkemiz lehine kazan kazan iş birliğine dönüştürme
yolunda ciddi adımlar attık, açılımlar yaptık.
Birilerinin oyununu gördük ve hep birlikte bozduk;
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bu oyunu bozduk ama ne
hikmetse muhalefet bundan gocundu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu çerçevede, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail'le
ilişkilerimize olumlu anlamda ciddi bir ivme kazandırdık.
Mısır'la da benzer çerçevede ilişkilerimiz olumlu bir atmosfere
doğru ilerlemektedir.
Örnek lider diplomasisi
girişimleriyle Cumhurbaşkanımız daima milletimizin hak ve
menfaatlerinden yana tutum sergilemiştir ve sergilemeye de devam
edecektir. Söz konusu milletimizin hak ve menfaatleri olduğunda dimdik
durmuştur, dimdik durmaya da devam edecektir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Biz Doğu Akdeniz'de
egemenlik haklarımızı savunup deniz yetki
alanlarımızı netleştirmeye çalışırken
Libya'da ne işiniz var? diye sorgulayanların bugün bizim
normalleşme adımlarımızı anlamalarını da
zaten beklemiyoruz. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış
Pınarı dâhil Suriye ve Irak sınırındaki terör
kamplarına yaptığımız operasyonlara destek
vermeyenler, Suriye'de bir terör devleti kurulmasını engellemeye
yönelik mücadele kararlılığımızı sorgulayamazlar.
Dünyada gıda arz
güvenliği tehlikeye düşmüşken tahıl koridorunu açan biziz.
Yine, benzer belirsizlikler yüzünden enerji arz güvenliği küresel bir
sorun hâline gelmişken, bir taraftan Türk dünyası, bir taraftan
Rusyayla Türkiyede ve hatta Türkiyenin ötesinde enerji krizini önleyecek
adımları atan ve hâlâ da atmaya çalışan yine biziz.
Türkiyeyi enerji ithal eden ülke konumundan enerji ihraç eden ülke konumuna
getirecek ileriye dönük hamleler yapan da biziz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Millî davamız Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için İslam İşbirliği
Teşkilatı ve Türk Devletleri Teşkilatı nezdinde gözlemci
üye statüsü verilmesi için mücadele eden de biziz. Otuz yıldır
kangren olmuş Dağlık Karabağ bölgesinin azat olması
için can Azerbaycanın yanında her şeyi göze alarak dimdik duran
da biziz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Azerbaycanın Karabağ zaferiyle, Türk Devletleri
Teşkilatıyla güçlenen Türk dünyası inşallah bu yüzyıla
damgasını vuracak.
2023 yılı Hariciye
teşkilatımızın temellerinin atılmasının
500üncü yıl dönümüdür. Türk diplomasinin köklü geçmişi ve parlak
gelecek şiarıyla cumhuriyetimizin 100üncü yılında geleceğe
güvenle bakmayı sürdüreceğiz.
Arkamda
Cumhurbaşkanı var. diyebilen kimsenin olmadığı
söylendi. Bugün, dünyanın neresinde olursa olsun, başına
herhangi bir iş gelen, hastalanan ya da herhangi bir afetle zarar gören
her bir vatandaşımız güvenle ve gururla Arkamda Türkiye Cumhuriyeti
devleti ve Cumhurbaşkanım var. demektedir. Siz diyemiyorsanız o
sizin sorununuz. Siz milletten kopuk olduğunuz için de zaten bunları
göremiyorsunuz, duymanız da mümkün değil. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Yine, küçük yaşta
evlilikle ilgili Diyanet İşlerinin veya Diyanet İşleri
Başkanının net ifadesi olmadığı ifadeleri
kullanıldı.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Beyanı var. Bugün hutbe okundu.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Bugün cumaya giden ve hutbeyi dinleyen herkes, Diyanet
İşleri Başkanlığının erken yaşta
çocukların evlendirilmesinin İslam dışı olduğunu
ifade ettiğine açıkça şahit olmuştur. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Siz duymadıysanız o da
sizin probleminiz, biz ne yapalım?
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) İşlerine gelmiyor.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye geçtiğimiz yirmi yılda her alanda büyük değişimler
yaşamış, ilerlemeler kaydetmiştir. Milletimizin hak ve
özgürlükleri, refahı, istikrarı konusunda yaşanan hiçbir
gelişme kolay olmamış, bir günde gerçekleşmemiştir.
Cumhurbaşkanımız liderliğinde atılan her
adımın gerisinde verilen büyük mücadeleler ve fedakârlıklar
vardır. 2023 bütçesi, Anadolu'ya emek ekip bereket biçen çiftçilerimizin,
tüm dünyada itibarı ve izi olan ihracatçılarımızın,
Türkiye'ye değer üreten girişimcilerimizi,
yatırımcılarımızın, üniversitelerimizi yükselten
akademisyenlerimizin, hocalarımızın, Türkiyenin güçlü
kadınlarının, öncü gençlerinin bütçesidir; öğrenim destekleriyle
darda bırakmadığımız öğrencilerimizin bütçesidir;
bu bütçe, teknoparklarda sabahlayan bilim dünyamızın olduğu
kadar Devlet Tiyatrolarında, Opera ve Balesinde başarılar
sergileyen sanatçılarımızın, kültür dünyamızın
bütçesidir; sınırlarımızın içinde ve
dışında güvenliğimiz için amansız bir mücadele veren
güvenlik güçlerimizin bütçesidir; yeşil ormanlarımızın,
mavi sahillerimizin, iklim dostu tüm politikalarımızın
bütçesidir; turizmciden esnafa, KOBİlere, zanaatkârlara,
doktorlarımızdan eczacı, hemşire, diş hekimlerine
toplumun tüm kesimlerinin bütçesidir.
Emeğin, refahın,
bölgede barış ve istikrarın, oyun kurucu Türkiyenin bütçesi
olan bu teklifin, Türkiye Yüzyılının sıçrama zemini
olacağı inancıyla, insanımızın işini,
aşını ve geleceğini güvence altına almaya devam
edeceğiz. Bizim milletimize sözümüz, ahdimiz var. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) 2023 bütçemizle, ülkemizin
bütünlüğünü, milletimizin birliği ve devletimizin gücünü daha da
perçinleyerek Cumhur İttifakı olarak cumhuriyetimizin 100üncü
yılında yeni yükseliş destanları yazacağız.
Cumhuriyetimizin 100üncü
yılının bütçesi olması vesilesiyle ben de teşekkür
kısmını müsaadenizle, yine peşinen bu konuşmamın
içinde değerlendireceğim, genelde teşekkür konuşması
yapma fırsatımız olmadığı için.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; cumhuriyetimizin 100üncü yılının bütçesiyle
milletimizin istikbalinde yeni bir sayfa, aydınlık bir ufuk
açılıyor. Cumhuriyetimizin banisi ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin
ilk Başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere
ülkemizin ilk yüzyılında varoluş mücadelesini sahiplenen herkesi
şükranla anıyorum. Malazgirtten bu yana Anadoludaki
varlığımızın sürmesi için canları pahasına
mücadele veren aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle, minnetle yâd
ediyorum. Türkiye Yüzyılında maziden aldığımız
güçle atiye daha güçlü yürümeye, istiklalimize ve istikbalimize birlik,
beraberlik, kardeşlik içinde sahip çıkmaya devam edeceğiz.
Bu düşüncelerle 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi
ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifimizin bir
kez daha hayırlara vesile olmasını diliyorum.
2023
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin hazırlanmasında
gösterdiği perspektif, liderlik ve vizyon için
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğana
şükranlarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Sayın Bakanlarımıza, ayrıca Cumhur
İttifakı çatısı altında destek veren
milletvekillerine, MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeliye (AK PARTİ
ve MHP sıralarından alkışlar) ve Büyük Birlik Partisi Genel
Başkanı Sayın Desticiye özellikle teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Gazi Meclisimizde 2023
yılı merkezî yönetim bütçemizin görüşmelerindeki destek ve
katkıları için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
başta olmak üzere, tüm Başkan Vekillerimize, tüm milletvekillerimize
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) yine bütçenin
hazırlanmasında emeği geçen Plan ve Bütçe Komisyonu Başkan
ve tüm üyelerine, stenograflara, idari ve destek hizmetleri personeli dâhil tüm
Meclis çalışanlarımıza; Strateji ve Bütçe
Başkanlığımız ile Hazine ve Maliye
Bakanlığımıza, yine tüm Bakanlarımıza ve
bakanlıklarımıza; ilgili kurum, kuruluşların
başkan ve çalışanlarına, tüm bütçe sürecini takip eden
basın mensuplarına ve emeği geçen ve katkı veren herkese ve
buradan da yine bütün milletimize yürekten teşekkür ediyorum,
şükranlarımı sunuyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Hamzaçebi
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Sayın Fuat Oktay konuşmasında bana
sataşmıştır. Şu şekilde: Ben bütçe
konuşmamda tarımsal desteklerin bütçe içindeki payının ve
millî gelire oranının 2002 yılı rakamlarını esas
alarak bugün çok aşağıya indiğini söylemiştim.
Sayın Oktay konuşmasında OECD rakamlarını kullanmak
suretiyle Türkiye, OECD ortalamasının üzerinde bir oranla destek
vermektedir. Siz bu rakamları nereden alıyorsunuz, bilmiyorum.
diyerek benim Genel Kurula gerçeğe aykırı bilgi verdiğim
yönünde bir izlenim yarattı efendim, bu nedenle söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin,
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın 362
sıra sayılı 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi ile 363 sıra sayılı 2021 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifinin tümü üzerinde yürütme adına
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri,
Sayın Oktay; ben bu bilgileri 2023 Yılı
Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programından
aldım. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Hemen solunuzda oturan Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanına sorsaydınız, eski planlamacı olarak bunu
size söylerdi. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Sayfa 155; her yılın yıllık
programında tarımsal destekleme ödemeleri bütün
ayrıntılarına kadar yazılıdır burada, bakın.
İkincisi, ben herhâlde
yeterince izah edemedim, bir daha izah edeyim: Bakın, bu tabloyu Genel
Kurula tutmuştum, şimdi size tutacağım Sayın Oktay.
(CHP sıralarından Bak, bak! sesleri) Tarımsal destekleme
ödemelerinin millî gelire oranı mavi çizgi. Bakın, 2002
yılı burada, yüzde 0,52; binde 5. Şimdi ne kadar? 2023
yılı yüzde 0,29; binde 3ün de altına düşmüş. Bunun
rakamsal karşılıklarını ifade etmiştim. Faiz
dışı harcamalara oranında da yine paralel şekilde
düşüş var, kırmızı çizgi; bir daha gösteriyorum.
Şimdi, siz cevaben OECD
rakamlarını verdiniz, hemen baktım OECD rakamlarına; onu da
size söyleyeyim, size o bilgiyi verenler eksik vermiş. OECD farklı
bir kriter alıyor; örneğin, gıda ürünleri ya da tarımsal
ürün ithalatına vergi koyduysanız onu da bir destek olarak
alıyor. 2002 yılında OECD rakamlarına göre Türkiyenin
tarıma verdiği destek millî gelirin yüzde 3,7si, 2021de yüzde
1,1i; 2002nin altında kalmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan,
sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Tabloyu gönderebilirim Sayın Oktay. (CHP
sıralarından alkışlar)
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 362) (Devam)
2.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi
(1/285), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller, 2021
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Genel Uygunluk Bildirimi ile 2021 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 201 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2021 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2021 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/2076) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
363) (Devam)
BAŞKAN Şimdi,
şahsı adına ikinci konuşmacı, aleyhte olmak üzere,
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir
dakika
Önce bir söz istedik Başkanım.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Önce meramımı dinleseydiniz efendim.
BAŞKAN Siz
konuşun, ihtiyaç olursa zaten uzatıyoruz.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sataşmaları oraya eklersiniz diye umuyorum,
yapılan sataşmalarla ilgili cevap hakkımı da; az, fazla
değil.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Altay, heyecanla bekliyoruz.
BAŞKAN Şahsı
adına ikinci konuşma, aleyhte olmak üzere, Cumhuriyet Halk Partisi
Grup Başkan Vekili, İstanbul Milletvekili Sayın Engin Altaya
aittir.
Buyurun Sayın Altay.
(CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Çok teşekkür ederim Sayın Başkan. Sizi ve
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün sabaha karşı
Diyarbakırda meydana gelen hain saldırıyı şiddetle ve
nefretle kınıyoruz, yaralı kahraman polislerimize acil
şifalar diliyoruz. Bütün terör örgütleri bilmelidir ki kahraman
polisimizin terörle mücadelesindeki azim ve kararlılığı bu
tür kirli, pis, hain saldırılarla asla azaltılamaz; bu, sadece
polisimizin göreviyle ilgili bilincini ve mücadele azmini artırır.
(CHP, AK PARTİ ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Mahkeme kararlarına uyma
zorunluluğundan bahsetti Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısı ama Sayın Cumhurbaşkanı da Ben bu
mahkeme kararını tanımıyorum. diyebildi.
Bir hakkı teslim etmeniz
lazım, bazen ayıp ediliyor. Biz Togg için emeği geçen herkese
teşekkür ettik, bir kere daha altını çizerek ediyoruz ama Yok,
Toggu istemediniz. Togg, işte
Buradan ekmek çıkmaz. Evet, Togg,
Türkiye için güzel, olumlu bir şeydir; emeği geçen herkesten Allah
razı olsun. (CHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Ayrıca, şunu da
yapmamanız lazım: Yani, dediniz ya işte Muhalefet bizi
desteklemiyor. Hatta İsmet Paşa'dan örnek verdi Sayın
Yılmaz, İnönü Hükûmetlere yardım etmek lazım. demiş.
E, etmedik mi? Terörle mücadelede 6 maddelik kanun teklifi getirdiniz Ancak
böyle çözülür. dediniz, evet demedik mi? Ticaret Kanunu 1.572 madde, üç
günde çıkmadı mı? Allah'tan korkun! İyiye iyi, kötüye kötü
diyeceğiz. Savunma sanayisiyle ilgili o gelişmeleri de dikkatle ve
olumlu bir şekilde gözlediğimizi, izlediğimizi burada yüz kere
söyledik ya! O konuda emeği geçen herkese de teşekkür ediyorum. Oldu
mu? Hah
(CHP sıralarından alkışlar)
Ortada bir adaylık
kavgası yok Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı,
o sizin arzunuz; ortada millî irade hırsızlığına
teşebbüs var ama ortada bir 6lı masa sendromu, 6lı masa
paranoyası genel olarak bütün AK PARTİ'de var görülüyor. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Cumhurbaşkanı
siyaseti meydanda yapar, efendim, desteği alır; millet ister,
neticeyi sandıkta alır. vesair söylediniz; özetle Neticeyi
sandıkta alır. dediniz. İstanbul seçimlerinde neticeyi
sandıkta alamayınca yargıya tasallut ederek almaya
çalışıp seçimi iptal ettirdiğini de bilmeyen yok. Bunu da
söyleyelim. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın İsmet
Yılmaz 1930da, 1940ta, 1949da durum çok kötüydü, et
alınamıyordu. dedi.
İSMET YILMAZ (Sivas)
1960, 1970, 1980
ENGİN ALTAY (Devamla)
Doğru, doğru; yalan söylemedi, yanlış söylemedi, doğru
söyledi. Ama yani 1930 dediğiniz yıl Türkiye
Bu genç cumhuriyet
1923te kurulduğunda, 14 numara lamba camı yapamayan bir Türkiye'den
bugünlere geldik. Bugün İYİ Parti Grup Başkanı sizden önce
yapılan köprüleri gösterdi; sizden önce yapılan ve sizin
sattıklarınızı ruloyla arkadaşlarımız buraya
doğru serdi. (CHP sıralarından alkışlar) Didişmek
istemiyoruz ama hamasetle, muhalefetin ve milletin feryadını
engelleyemezsiniz.
Şimdi konuşmama
geçiyorum, buraya kadarki kısmı sataşmalara cevaptı.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sizinki kürsüden masaya, bizimki
Edirneden Karsa
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ama biz dinledik Muhammet Bey, biz dinledik.
ENGİN ALTAY (Devamla)
Biz ağzımızı açmadık.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; devlet, yasama, yürütme ve yargı demektir. Bu
üçü varsa, bu üçü birbirinden bağımsızsa orta yerde bir devlet
vardır. Hükûmet edenler kendilerini devlet zanneder ise devlette çürüme
başlar ve devlet, önce ahlakı, sonra liyakati, sonra da adaleti
kaybeder. Ahlaktan, liyakatten ve adaletten mahrum bir devlet, devlet
sayılmaz, devlet sayılmaz. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
bu kadim devletimizi korumak, şan ve şerefini yüceltmek hepimizin en
temel ve ortak görevidir. Devleti korumanın yolu da devleti bunlardan
mahrum etmemektir. İnsanı bir devlet gibi düşünürsek
sistemlerimiz var; solunum sistemimiz, dolaşım sistemimiz, sindirim
sistemimiz, sinir sistemimiz. Bunlar arıza yapınca ölüyoruz. Solunum
sistemini yargı olarak düşünelim, dolaşım sistemini yasama
olarak düşünelim, sindirim sistemini yürütme olarak düşünelim ve
sinir sistemini de dördüncü kuvvet olarak, medya olarak düşünelim ama
Türkiye Cumhuriyeti devleti, geldiğimiz bu noktada, vallahi, bir çoklu
organ yetmezliğiyle karşı karşıya. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Peygamber Efendimiz -hani
ahlak, adalet, liyakat diyoruz- ne güzel söylemiş İş ehli
olmayana tevdi edildiği zaman kıyameti bekle." demiş.
Liyakate yaptığı vurguya bakın. Mevlâna Celâlettin Rûmi
hazretleri -yarın akşam şebiarus- bakın, o da adalet için
çok kısa bir şey söylemiş: Adalet nedir? Bir şeyi
layık olduğu yere koymak. Zulüm nedir? Layık olmadığı
yere koymak. Bu kadar, bu kadar. (CHP sıralarından alkışlar)
Yani bu mealen şudur, Demirelden de bir alıntı yapalım
İlhan ağabey de buradayken: Terzi dükkânında yemek
pişirilmez. Sizin tam olarak yaptığınız budur. Ve
Büyük Atatürk de ahlakla ilgili bir şey söylemiş. Bir millette,
özellikle bir milletin işbaşında bulunan yöneticilerinde özel
istek ve çıkar duygusu vatanın yüce görevlerinin gerektirdiği
duygulardan üstün olursa memleketin yıkılıp kaybolması
kaçınılmaz bir sondur. demiş, bunu da Gazi Mustafa Kemal
söylemiş. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, bütçe bitiyor.
Yürütme bu bütçe boyunca ne yaptı? Bazı -çoğu değil- birkaç
atanmış sayın bakan seçilmişlere parmak salladı,
hadsiz hakaretlerde, küstah ifadelerde bulundular; onları Genel Kurulun,
siz sayın milletvekillerinin vicdan ve takdirine havale ediyorum.
Bazı bakanlar da Parlamentoya, dolayısıyla yüce milletimize
gayet saygılı, gayet nazik bir tutum takındılar; onlara da
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, AK PARTİ ne
yaptı bu bütçede? 6 şey söylediniz: Hedef, vizyon dediniz, eski
Türkiye, yeni Türkiye dediniz, Eser ve hizmet siyasetinde
yarışalım. dediniz, yerlilik, millîlik dilinize pelesenk
olmuş, vesayet dediniz ve hamaset yaptınız.
Hedeften
başlayalım. Hedef
Eski Türkiye, yeni Türkiye
Bir kere, eski Türkiye, yeni Türkiye yok; bir tane Türkiye var, onun adı
da Türkiye Cumhuriyeti ve Gazi Mustafa Kemal'in Türkiyesi. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar) Ama eski
Türkiye'yi mukayese edelim. Mesela, 12 Cumhurbaşkanımızın
hiçbiri mal varlığıyla tehdit edilmedi eski Türkiye'de ve eski
Türkiye'de hiçbir devlet yetkilisi devletin en mahremine, kozmik odaya FETÖ
terör örgütünü sokmadı, kozmik odayı terör örgütüne teslim etmedi.
(CHP sıralarından alkışlar) Eski Türkiye'de hiçbir devlet
yetkilisi Türkiye'de işlenen vahşi bir cinayetin
soruşturmasını kapatmadı, üstelik dosyayı da
Cumhurbaşkanımızca katil ilan edilenlere göndermedi. (CHP
sıralarından alkışlar) Ve eski Türkiye'de 34 askerimizi
İdlib'de şehit edenlerin kapısına gidilip orada dakikalarca
beklenilmedi. (CHP sıralarından alkışlar) Ve eski Türkiye'de
uyuşturucu kullanım yaşı 11 değildi, şimdi sizin
yeni Türkiye dediğiniz Türkiye'de bu böyle. (CHP sıralarından
alkışlar) Ve eski Türkiyede Bakanlar tarafından devletin
memuruna, devletin çalışanına fakir fukara denilmedi;
ayıptır, ayıp! (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Eser siyaseti sizinle hiç
yarışamayacağımız bir iştir ama
Biz sizinle,
eser siyaseti falan, yarışamayız arkadaşlar; sizin
eserleriniz ortada ya! Türkiye'yi gri listeye soktunuz, sizin en büyük
eseriniz. (CHP sıralarından alkışlar) Cari açık her
gün değişiyor, benim yazdığımda 39 milyar
dolarmış. Enflasyon, yüzde 150 gıda enflasyonu sizin eseriniz;
neyiyle yarışacağım ben bunun? (CHP sıralarından
alkışlar) 4,75ten aldığınız kuru 18,60 yapmak
gibi bir marifeti göstermişsiniz; biz yarışamayız,
yapamayız, yarışamayız. Ve Merkez Bankası tarihin
hiçbir döneminde eksi 55 milyar dolar rezerv noktasına gelmedi; bu da
sizin eseriniz, nasıl yarışacağız? Yarışamayız,
istemiyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Yerli, millî; yerli, millî
METİN GÜNDOĞDU
(Ordu) Bir daha yapar mısınız?
ENGİN ALTAY (Devamla)
Kurtuluş Savaşı'nı keşke Yunan kazansaydı.
diyen bir meczubun hasta yatağının başına gitmek,
cenazesine gitmek nasıl bir millîlik anlayışı? Birisi çıksın,
bana bunu izah etsin. (CHP sıralarından alkışlar)
Şeker Fabrikalarını satıp dışarıdan
şeker getirmek, ithal etmek yerlilikse ben öyle yerliliği
reddediyorum kardeşim! (CHP sıralarından alkışlar) 50
milyon dolar maliyeti var diye şanlı ordumuzun Tank Palet
Fabrikasını Katar ordusuna peşkeş çekmek ne yerliliktir ne
de millîliktir! (CHP sıralarından alkışlar)
BURHAN ÇAKIR (Erzincan)
KIZILELMAdan bahset, KIZILELMAdan!
ENGİN ALTAY (Devamla)
15 Temmuz darbe girişiminin finansörü dediğiniz, şerefsizler
diye manşet attırdığınız Birleşik Arap
Emirlikleri'ne üç beş kuruş için gidip el sıkmak nasıl bir
yerlilik, nasıl bir millîlik, bir izaha muhtaç! (CHP
sıralarından alkışlar) Türkiyenin limanlarını
kırk dokuz yıllığına yabancılara peşkeş
çekmek ne yerliliktir ne millîliktir! (CHP sıralarından
alkışlar)
Vesayet
Şikâyetçisiniz: Vesayet, vesayet, vesayet! Evet, maalesef, Türkiyede
geçmişte hükûmetlerin üzerinde farklı vesayet odakları oldu;
oldu, olmasa iyiydi. Şimdi durum daha vahim! Ben bir iki vesayet
örneği vereyim. Şimdi yürütmenin hem yargı hem yasama üzerinde
vesayeti var yahu; bu, daha kötüdür, daha kötüdür! (CHP sıralarından
alkışlar) Eskiden yasamaya vesayet yoktu. Evet, şurada, tam
şurada, askerler geldi üniformalarıyla, Cumhurbaşkanı
seçtirmeye kalktılar; reddediyoruz, şiddetle reddediyoruz! Askerin
yeri bellidir, kışlasıdır; bir tek 30 Ağustosta
çıkar sokağa, bir de savaşa çıkar! (CHP
sıralarından alkışlar) Ama şimdi ne oluyor? Meclisteki
vesayete basit, kısa bir örnek: Ya, kanunlara uymak önce Hükûmetin
işi. 2022de borçlanılmış, yasal dayanaktan yoksun;
şimdi, dün Komisyonda 1 Ocak 2022den geçerli kanun getirdiniz ya! Meclis
sizin emir eriniz mi? Hükûmetin Meclisin onayını almadan bir
parayı harcamayacağı Anayasada, kanunda yazarken Meclisten onay
almadan o parayı nasıl harcarsınız ya, nasıl
harcarsınız! (CHP sıralarından alkışlar)
Yürütmenin üzerindeki
vesayetten 4 örnek: Ekrem İmamoğlu kararı, Rahip Brunson
kararı, Cemal Kaşıkçı dosyasının iadesi; Sezgin
Baran Korkmazın tepeden tırnağa bir devlet operasyonuyla, iki
mahkeme kararıyla, attâ, yurt dışına postalanması!
Bunlar yargıya vesayetin en son ve somut örnekleri. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Altay, üç dakika vermiştim.
ENGİN ALTAY (Devamla)
Kaç?
BAŞKAN - Artı üç
vermiştim.
ENGİN ALTAY (Devamla)
Hadi, son olsun.
BAŞKAN Verdim. Zaman
çabuk geçiyor
ENGİN ALTAY (Devamla)
Son Başkanım, selamlama.
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (Devamla)
Bir ahmaklık tartışması gidiyor. Ahmaklık, asıl
ahmaklık, rüşvetçi büyükelçi atamak, devletin itibarını
yerle bir etmektir. (CHP sıralarından alkışlar) Asıl
ahmaklık, 5 yaşındaki çocuğu, çocukları sabahın
köründe, zifirî karanlıkta yollara düşürmektir. Neymiş?
Elektrik tasarrufu
(CHP sıralarından alkışlar) Asıl
ahmaklık, Türkiyeyi döviz krizine sokup kur korumalı mevduat
adı altında 200 milyar TL'yi fakirden alıp zengine vermektir.
(CHP sıralarından alkışlar) Asıl ahmaklık,
uydurma teorileri ispatlamak için Merkez Bankasının
kasasını boşaltıp 128 milyar doları arka kapıdan
eşe dosta göndermektir. (CHP sıralarından alkışlar)
Asıl ahmaklık, Boğaziçi Üniversitesinin öğrencileriyle
cebelleşmektir; gençlerden elinizi çekin! (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla)
Sayın Başkanım
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ENGİN ALTAY (Devamla)
Sayın Başkan, tamam, çok teşekkür ederim
toleransınıza.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Baştan söyle Boğaziçini.
ENGİN ALTAY (Devamla)
Şunu söylemek mümkün: Siyasette elbette münakaşa ederiz, müzakere
ederiz; hükûmetler de elbette hep pembe tablo çizecek, muhalefet de
olmayanı, eksiği gediği söyleyecek ama değerli
arkadaşlar, ortada bir tablo var; millet fakruzaruret içerisindeyken
devlet yetkilileri ve onların yandaşları zevküsefada, bunu
görün. Kimi rakamları gösterip de Türkiye'nin durumu iyi. derseniz
millet size iyi söylemez. Milletin aklıyla ve hâliyle daha fazla dalga
geçmeyin, bu milletle alay etmeyin. Pazarda çürük domates topluyor insanlar.
Tarımda üreten tarladaki köylü şikâyetçi, pazardaki satıcı
şikâyetçi, pazarda elindeki filesi boş olan vatandaş
şikâyetçi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) -
Dolayısıyla, üreticinin, satıcının ve tüketicinin
şikâyetçi olduğu bir bütçeye, bir yönetime bizim kabul oyu vermemiz
mümkün değil.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Kaç saat oldu Sayın Başkan?
ENGİN ALTAY (Devamla)
Hükûmeti de bu ahmak politikalardan bir an önce vazgeçmeye
çağırıyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Ayıp bir ifade ya!
ENGİN ALTAY (Devamla)
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan...
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Evet,
Sayın Akbaşoğlu...
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkanım,
tartışma uzamasın diye bir tek cümle söylüyorum: Kendi
sıfatlarını kimseye yansıtmasınlar; bir. İkinci
olarak da asıl ahmaklık, bunların hepsine cevap verildiği
hâlde hâlâ anlamamaktır. [AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar; CHP sıralarından alkışlar(!)]
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile
2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmeleri tamamlanmıştır.
Şimdi, 2023
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin oylamalarını
yapacağız.
Teklifler açık oylamaya
tabidir.
Açık oylamanın
şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Tekliflerin açık
oylamasının elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Şimdi 2023
yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin açık
oylamasına başlıyoruz.
Oylama için üç dakika süre
vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
üyelerin oy pusulalarını oylama için verilen süre içinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Değerli
milletvekilleri, 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 526
Kabul : 325
Ret : 201 (*)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Enez Kaplan Mustafa
Açıkgöz
Tekirdağ Nevşehir
Değerli arkadaşlar,
sayın milletvekilleri; 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifinin açık oylama sonucunu okudum; böylece 2023 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır,
hayırlı olsun. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
2021 Yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin açık oylamasına
başlıyoruz.
Oylama için üç dakika süre
vereceğim.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya
başlandı)
BAŞKAN
Arkadaşlar, Genel Kurul çalışması devam ediyor.
Milletvekili olmayanların Genel Kurul salonuna girmemesi lazım,
lütfen. Ama, böyle bir ortam oluşturursanız tespit yapamayız.
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Ara verin.
BAŞKAN Şimdi
kapatsam oturumu bu sefer bütçe oylanmamış olacak, lütfen yani
yapmayın; iki dakika sabredelim lütfen.
(Elektronik cihazla oylamaya
devam edildi)
BAŞKAN 2021
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi açık oylama
sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 513
Kabul : 320
Ret : 193 (*)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Enez Kaplan Mustafa
Açıkgöz
Tekirdağ Nevşehir
Böylece 2021 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Gündemimizdeki konular
tamamlanmıştır.
Denetim konuları ve
kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 20 Aralık 2022 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:
22.51
(*) 362, 363 S. Sayılı Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri 5/12/2022 tarihli 29uncu Birleşim Tutanağına eklidir.
(*) Bu bölümlerde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(*) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(*) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.