TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
41inci Birleşim
20 Aralık 2022 Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-GELEN
KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem dışı Konuşmaları
1.-
Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemirin, Şebiarus törenlerine
ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, Uşakın
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, siyasi yargı
pratiklerine ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmazın, sıfır atık
hareketine ilişkin açıklaması
2.-
Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalanın, 26ncı Dönem
Milletvekili Ferhat Encuya uygulanan şiddete ilişkin
açıklaması
3.-
Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın, yirmi
yıllık iktidarın Kırşehire yönelik
gerçekleşmemiş vaatlerine ilişkin açıklaması
4.-
Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın, AK PARTİ hükûmetlerinin
21inci bütçesine ilişkin açıklaması
5.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, Mersinde gerçekleşen Aday
Belli Karar Net mitingine ve Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim
görevlisi Uğur Kutayın açıklamalarına ilişkin
açıklaması
6.-
Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun, Afşin-Elbistan Termik
Santralindeki iş güvenliğine ilişkin açıklaması
7.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, Diyabet Önleme ve Kontrol
Programına ve Tip 1 şeker hastalarının kan şekeri
sensörünün ve insülin pompasının SGK tarafından geri ödeme
kapsamına alınmasına ilişkin açıklaması
8.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Mersinde gerçekleşen 2023e
Doğru Aday Belli Karar Net mitingine ilişkin açıklaması
9.-
Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarırın, emekli Korgeneral
Vural Avarın vefatına ilişkin açıklaması
10.-
İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlunun, Yunanistanın
uluslararası hukuku yok sayan tutumuna ilişkin açıklaması
11.-
Uşak Milletvekili İsmail Güneşin, Uşaka yapılan
sağlık yatırımlarına, sondaj gemisi Abdülhamid Hana
ve açılışı yapılan doğal gaz depolama tesislerine
ilişkin açıklaması
12.-
Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, Aydının
ihracatının düşmesine ilişkin açıklaması
13.-
Muğla Milletvekili Süleyman Girginin, Karayolları müşavir
işçilerinin kadro hakkına ilişkin açıklaması
14.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, AK PARTİ
hükûmetlerinin 21inci bütçesine ilişkin açıklaması
15.-
Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, Mersinin metro hayaline ilişkin
açıklaması
16.-
Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, YÖKün denklik vermediği öğrencilere
ve Ukrayna-Rusya savaşından sonra bu ülkelerde eğitim gören Türk
öğrencilerin askerlik sorununa ilişkin açıklaması
17.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığının Amasyaya yaptığı sosyal
yardımlara ilişkin açıklaması
18.-
Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, çocukların beslenme sorununa ve
yaz saati uygulamasına ilişkin açıklaması
19.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, 2023 yılı
bütçesine ve Türkiye Yüzyılı vizyonuna ilişkin
açıklaması
20.-
Osmaniye Milletvekili Baha Ünlünün, Osmaniyede yaşanan elektrik
kesintilerine ilişkin açıklaması
21.-
Bursa Milletvekili Erkan Aydının, Tunçbilek ve Orhaneli Termik
Santrallerine ilişkin açıklaması
22.-
Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, elektrik faturalarına ve bir ayda
çift elektrik faturası gelmesine, TÜM KAMU-DERin yaptığı
basın açıklamasına, sorunları hâlâ devam eden bazı
çalışanlara, atama bekleyen öğretmen ve sağlıkçılara,
EYT meselesine, asgari ücretin önemine ve 381 sıra sayılı Kanun
Teklifine ilişkin açıklaması
23.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, 20-27 Aralık Mehmet Akif
Ersoyu Anma Haftasına, millî teknoloji hamlesine ve Yunanistanın
bir süredir devam ettirdiği tahrik edici eylemlere ilişkin
açıklaması
24.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, HDP Eş Genel
Başkanlarının abluka altına alınmasına, HDP
İstanbul İl Eş Başkanı Ferhat Encuya bir polis
tarafından tokat atılmasına ve bu saldırılara
rağmen demokratik siyasetten vazgeçmeyeceklerine ilişkin
açıklaması
25.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, emekli Korgeneral Vural Avarın
vefatına, Ali Tatarın ölüm yıl dönümüne, 103 amiralin
yargılandığı davaya, HDP İstanbul İl Eş
Başkanı Ferhat Encuya bir polis tarafından tokat
atılmasına ve HDP Eş Genel Başkanlarının abluka
altına alınmasına ilişkin açıklaması
26.-
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, 2023 yılı bütçesine,
Hazreti Mevlânanın 749uncu vuslat yıl dönümüne, asgari ücrete, EYT
düzenlemesine, Türkiyenin ilk insansız savaş uçağı
KIZILELMAya, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluçun yaptıkları açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
27.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunçun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
28.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, enflasyonist dönemde ilaç yokluğunun
neden yaşandığına ilişkin açıklaması
29.-
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
30.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
31.-
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
32.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
33.-
Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Bartın Milletvekili Yılmaz
Tunçun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
34.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
35.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 381 sıra sayılı Kanun
Teklifinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle Komisyona iade
edilmesi gerektiğine ve Başkanlığın tutumunun bu yönde
olmaması hâlinde usul tartışması açılmasını
talep ettiğine ilişkin açıklaması
36.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 381 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerinin İç Tüzük madde 81e göre devam etmesi için
Danışma Kurulunun toplantıya çağırılmasıyla
ilgili talebi konusunda Başkanlığın tutumunun bu yönde
olmaması hâlinde usul tartışması açılmasını
talep ettiğine ilişkin açıklaması
37.-
Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, 381 sıra sayılı Kanun
Teklifine ilişkin açıklaması
38.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 6 yaşındaki çocuğun
istismarına ve çocuklara yönelik istismarın önlenmesi için
grupların vermiş oldukları önergelerin birleştirilerek
görüşülmesine ilişkin açıklaması
39.-
Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlunun, 6 yaşındaki
çocuğun istismarına ve çocuklara yönelik istismarın önlenmesi
için grupların vermiş oldukları önergelerin birleştirilerek
görüşülmesine ilişkin açıklaması
40.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, 6 yaşındaki
çocuğun istismarına ve çocuklara yönelik istismarın önlenmesi
için grupların vermiş oldukları önergelerin birleştirilerek
görüşülmesine ilişkin açıklaması
41.-
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, 6 yaşındaki
çocuğun istismarına ve çocuklara yönelik istismarın önlenmesi
için grupların vermiş oldukları önergelerin birleştirilerek
görüşülmesine ilişkin açıklaması
42.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün, 6 yaşındaki çocuğun istismarına ve çocuklara
yönelik istismarın önlenmesi için grupların vermiş
oldukları önergelerin birleştirilerek görüşülmesine ilişkin
açıklaması
43.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın 381 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
44.-
Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın 381 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
45.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Manisa Milletvekili Özgür
Özel ile Samsun Milletvekili Erhan Ustaın yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
46.-
Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, Hatayın Dörtyol ilçesi Yeniyurt
bölgesinde kurulacağı açıklanan entegre petrokimya tesisine
ilişkin açıklaması
47.-
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, Vakıflar Genel
Müdürlüğüne ait dükkân ve işletmelerin kira artış
oranına ilişkin açıklaması
48.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, doğal gaz ve kömür
fiyatlarına ilişkin açıklaması
49.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Sağlık
Bakanlığı Ek Ödeme Yönetmeliğine ilişkin açıklaması
50.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Şanlıurfanın
elektriksiz kalmasına ve önce borçlanıp sonra yetki
yasasının Meclisten çıkarılmak istenmesine ilişkin
açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)Tezkereler
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Rusya
Federasyonu Devlet Duması Başkanı Vyacheslav Volodinin
beraberinde bir Parlamento heyetiyle birlikte ülkemizi ziyaret etmesinin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 2/12/2022
tarih ve 97 sayılı Kararıyla uygun bulunduğuna
ilişkin tezkeresi (3/2212)
2.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Suudi
Arabistan Şûra Konseyi Başkanı Abdullah Muhammed İbrahim
Al-Sheikhin beraberinde bir Parlamento heyetiyle birlikte ülkemizi ziyaret
etmesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının
2/12/2022 tarih ve 97 sayılı Kararıyla uygun bulunduğuna
ilişkin tezkeresi (3/2213)
B)
Önergeler
1.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın (2/4775) esas numaralı
Kanun Teklifini geri aldığına ilişkin önergesi (4/195)
2.-
Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarırın, (2/2439) esas
numaralı İcra ve İflas Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/196)
C)
Çeşitli İşler
1.-
Başkanlıkça, Genel Kurulu teşrif eden Kosova-Türkiye
Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Enis Kervan ve
beraberindeki heyete Hoş geldiniz. denilmesi
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlu ve 19 milletvekili tarafından, eczanelerde ilaç
bulunamaması ve yüksek ilaç fiyatları gibi sorunların çözümü,
giderek büyüyen ilaç krizinin önlenmesi ve doğru ilaç
politikalarının oluşturulması amacıyla 25/5/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Aralık 2022 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, demokratik siyasetin önündeki engellerin
araştırılması amacıyla 20/12/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20
Aralık 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.-
CHP Grubunun, Adana Milletvekili Burhanettin Bulut ve arkadaşları
tarafından, Sosyal Güvenlik Kurumundaki yolsuzlukların önüne
geçilmesi ve gelir gider adaletsizliğinin nedenlerinin
araştırılması amacıyla 20/12/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20
Aralık 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
4.- AK
PARTİ Grubunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun
çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine, 381 sıra
sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, İstanbul
Milletvekili Hulusi Şentürkün HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.-
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluçun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
3.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunçun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Düzce Milletvekili Fahri Çakır ve 28 Milletvekilinin Elektrik
Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/4780) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 381)
X.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkanı Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin,
381 sıra sayılı Kanun Teklifinin Anayasaya aykırı
olduğu gerekçesiyle Komisyona iade edilip edilmemesi hakkında
2.-
Oturum Başkanı TBMM Başkanı Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin,
381 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin İç
Tüzük madde 81e göre devam etmesi için Danışma Kurulunun
toplantıya çağırılıp çağırılmaması
hakkında
XI.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, Kocaeli 1 Nolu F Tipi
Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevinde kalan bir mahkûmun kelepçeli muayeneyi
kabul etmemesi nedeniyle tedavi edilmediği iddiasına ilişkin
sorusu ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın cevabı
(7/74711)
2.-
Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoy'un, Karayolları Genel
Müdürlüğünde çalışan taşeron işçilere kadro verilmesi
talebine ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı
Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/74721)
3.-
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, Aydın E Tipi
Kapalı Cezaevinde bulunan bir mahkûmun sağlık durumuna
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın cevabı
(7/74813)
4.-
İzmir Milletvekili Kani Beko'nun, bir üniversite hastanesinin ilaç
deposuyla ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı
Fahrettin Koca'nın cevabı (7/74826)
20 Aralık 2022 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare AYDIN (İstanbul), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
41inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz,
Şebiarus törenleri münasebetiyle söz isteyen Konya Milletvekili Hacı
Ahmet Özdemire aittir.
Buyurun Sayın Özdemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemirin, Şebiarus
törenlerine ilişkin gündem dışı konuşması
HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) Sayın
Başkanım, değerli Meclis üyeleri, bizleri ekranları
başında izleyen çok muhterem vatandaşlarımız; hepinizi
sevgiyle saygıyla selamlıyorum
Şair, uzun şiirinin bir yerinde
şöyle der: Neler duydu şu dünyada/Mevlidine hayran
kulaklarımız/Ne adlar ezberledi, ey Nebî/Adına
alışkın dudaklarımız/Artık, yolunu
bilmiyor/Artık, yolunu unuttu/Ayaklarımız!
Son dönemde, özellikle son günlerde, Mevlâna
Hazretleri'nin 649uncu ölüm yıl dönümü münasebetiyle, ki orijinal
ifadesiyle söyleyecek olursak, Şebiarusu münasebetiyle gerek Peygamber
Efendimiz hakkında gerekse Mevlâna hazretleri hakkında farklı
birtakım değerlendirmelerin gündeme gelmeye
başladığını görüyoruz. Tabii, bu
değerlendirmeler, 87 milyonunun neredeyse 87 milyonu da Müslüman olan bir
ülkede yapıldığında, hakikaten Bu kadar cehalet ancak
tahsille olabilir. dedirtecek türden şeyler olarak gözüküyor. Peygamber
Efendimiz ve Mevlâna Hazretleri hakkında yakışıksız,
haksız sözler duymaya başladık. Tabii,
yakışıksız ve haksız derken, bu sözlerin hadsiz
sözler olduğunu da söylemeye herhâlde gerek yok. Çirkinlik güzele,
korkaklık cesarete, yalan doğruya, sahtekârlık dürüstlüğe,
alçaklık yüceliğe düşmandır. Bir yandan da hem
düşmandır hem de hayrandır çünkü gizliden gizliye bunun
altında psikolojik birtakım sebeplerin yatmakta olduğunu
herhâlde söylemeye gerek yok. Kuranda Allahutaala Hazretlerinin Kalem suresi
4üncü ayette Muhakkak sen, hiç şüphesiz yüce bir ahlak üzeresin.
diyerek kendisinin methüsena eylediği Peygamber Efendimiz hakkındaki
bu ileri geri konuşmaları, ben, bilenlerin bilgisine,
şahısların vicdanlarına havale ettiğimi özellikle söylemek
istiyorum. Ahlak abidesi olan, ahlakı Kurandan ibaret olan, yeryüzünde
âdeta yürüyen canlı bir Kuran olan Peygambere bu sözlerin
ulaşmasının imkânı yok. Hazreti Peygamberden, ahlak
abidesi olan bu zattan, âdeta bir pedofil çıkarmaya çalışmak,
bir şehvetperest insan çıkartmaya çalışmak kadar beyhude
bir çaba herhâlde olamaz.
Gelelim Mevlâna Hazretlerine, bugün,
Avrupada ve Amerika'da kitabı en çok satılan kitapların
sırasında bestseller listesinde 1inci olan bir zata, isminden
başlayarak ve bu bestseller olan kitabı âdeta -çok özür dileyerek
huzurlarınızda söylemek istiyorum- bir pornografik yayına
indirgeyerek değerlendirmek gibi kötü, tuhaf, yanlış bir
çalışmanın, çabanın, gayretin olduğunu görüyoruz.
Mevla kelimesi Arapçada ezdâddandır; mevla dediğiniz zaman hem
efendi kastedilir hem de köle kastedilir. Dolayısıyla Allahutaala
Hazretleri de Kuran-ı Kerimde mevlanın bu efendi anlamına
atıfla kendisi için Mevlâna tabirini kullanmıştır.
Buradan hareketle Mevlâna Hazretlerine sanki insanlar, haşa, Rab
diyorlarmış gibi, ilah yerine koyuyorlarmış gibi, onu çok
farklı bir konumda konumlandırıyorlarmış gibi bir
anlam çıkartmaya kalkmak, herhâlde, cehaletin tahsille mümkün
olabildiği gerçeğine işaret etmekten öte bir şey ifade
etmeyecektir. Mevlânanın kim olduğu bellidir, Mevlânanın
kanaatleri bellidir ve -pornografik yayın olarak gösterilmek istenen-
hikâyelerde anlatmak istediği derinliği kavrayabilecek derinlikte
olmayan, bilgiye sahip olmayan insanların da onları
değerlendirmeye kalkması kadar abesle iştigal bir durum herhâlde
söz konusu olamaz.
Buradan bir kez daha sözlerimi noktalarken bu
kötü sözlerin, bu kara ağızlı insanların ağzından
çıkan yanlış sözlerin, çirkin sözlerin, o tertemiz, pirüpak olan
ve bugün 2 milyar Müslümanın gönlünde müstesna bir yer edinmiş olan
Hazreti Peygambere ulaşamayacağı açıktır.
Yine, yedi yüz elli yıl önce vefat
etmiş olmasına rağmen hâlâ insanların İslama
gelişine rehberlik etmekte olan sözleriyle, yaşantısıyla ve
yazdığı eserlerle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi
lütfen.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla)
Mevlâna
Hazretlerinin de bu yanlış konuşmalardan, yanlış
tanımlamalardan, yanlış yönlendirmelerden etkilenmeyeceği
açıktır. Benim hayatta gıpta ettiğim ve yedi yüz elli
yıl önce yaşamış olmasına rağmen hâlâ
kıskançlıkla izlediğim şahsiyetlerden bir tanesi Mevlâna
Celâlettin Rûmidir. Mevlâna Celâlettin Rûmi bugün vefatının
üzerinden yedi yüz elli yıl geçmiş olmasına rağmen
yattığı yerden hâlâ İslama hizmet etmekte, hâlâ insanlara
rehberlik yapmakta ve hâlâ yanlış yolda gidenleri doğru yola
getirme başarısını, becerisini göstermektedir. Böyle bir
insana gıpta edilmez de ne yapılır? Böyle bir insanın
eserleri okunmaz da ne yapılır? Böyle bir insan hakkında iyi
duygular beslenmez de ne yapılır?
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı
ikinci söz Uşakın sorunları hakkında söz isteyen Uşak
Milletvekili Özkan Yalıma aittir.
Buyurun Sayın Yalım. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, Uşakın
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Bizi izleyen tüm
vatandaşlarımızı ve de yüce Meclisi saygı ve
sevgilerimle selamlıyorum.
Evet, Uşakın sorunlarıyla
alakalı gündem dışı söz aldım. Tabii ki hem
Uşakın hem de Uşakta yaşayan ve de ülkemizde yaşayan
tüm vatandaşlarımızın genel sorunları var, onlara da
özellikle girmek istiyorum.
İlk önce Uşakla alakalı
Tabii
ki Zafer Havalimanı yüzünden Uşak Havalimanımız
kapalı. Hastanemizde yeterli doktor olmadığından özellikle
dün gece çok sayıda çocuğumuz ve ailemiz rezil duruma geldiler;
bunları özellikle belirtmek istiyorum.
Şimdi gelelim hem Uşakta
yaşayan birçok vatandaşımızı hem de ülkemizde
yaşayan toplamda 1 milyona yakın olan
vatandaşımızı ilgilendiren ehliyet sorununa. Yani Türkiyede
1 milyon kişi ehliyetini kaptırmıştır. Ben buradan
özellikle belirtiyorum, bunu Ulaştırma Bakanlığı
bütçesi, Bütçe Komisyonunda da dile getirmiştim, tekrar bunu gündem
dışında gündeme getiriyorum.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, 1 milyon kişi ehliyetini kaptırdı;
bunlara, ölümlü kazalar haricinde olan vatandaşlarımıza, her ne
sebepten olursa olsun en azından bir sefere mahsus ehliyet
affını muhakkak getirmemiz gerekiyor. Mersin Milletvekili MHP'li
arkadaşımız da bunu gündeme getirdi, aynı şekilde destekliyor.
Kesinlikle, tekrar bunun altını çizerek istiyoruz, 1 milyon
vatandaşımız adına ehliyet affını talep ediyoruz.
(CHP sıralarından alkışlar) Şimdi, ehliyet
affını talep ederken burada uygulanmayan bir sorun var; bakın,
bunu özellikle Ulaştırma Bakanına anlattım, Cumhur
İttifakı milletvekili arkadaşlarıma da anlatmak istiyorum:
Avrupada, bir ehliyetle suç işlendiği zaman işlediği
kategorinin ehliyeti alınır. Yani örnek veriyorum, B ehliyetiyle
ehliyetini kaptırdığında sadece B ehliyetinden mahrum kalır.
Eğer o kişi profesyonel anlamda minibüs, otobüs, kamyon veya tır
şoförü ise o ehliyetini yani ağır vasıta ehliyetini
kaptırmaz, elinden o hakkı alınmaz. Böylelikle ailesine, evine
ekmek parasını götürebileceği işine devam eder. Bunun da
düzenlenmesi gerektiğinin özellikle altını çiziyorum.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Kanun
teklifi verdik kanun teklifi, kabul etmiyorlar,
ÖZKAN YALIM (Devamla) Diğer bir
taraftan, yine, trafikteki sorunlar devam ediyor biliyorsunuz. 2023ten
itibaren birçok vatandaşımız araçlarının trafik
sigortasını yaptıracak firma bulamamaktadır. Çünkü
piyasadaki sigorta yapan firmaların neredeyse yüzde 90ına
yakını yabancıların eline geçti. Bu sebepten dolayı da
birçok vatandaşımız araç sigortası
yaptıramamaktadır. Bakın, bunun yanında araç sigortası
fiyatları, rakamları çıktı meydana. İlk başlayan,
minimum, bir araç için sigorta yaptıracak olan bir kişi 4.424 TL'yle
başlayıp 14.745 TL'ye
Yani bir araca sadece trafik sigortasına
4.400 TLden başlayan, 14 bin TLye kadar çıkan bir rakamla bugün
vatandaşlarımız araç trafik sigortasını, zaruri trafik
sigortasını yaptıramaz hâle geldiler; bu sebeple birçok
vatandaş trafik sigortası yaptırmadan kaçak binecektir. Bu
sorunun da kesinlikle giderilmesi lazım.
Diğer bir taraftan, 6 milyon araç TÜVden
geçmemiştir. Neden? Çünkü araç muayenelerinde, çok afaki, rakam da
yüksektir. Yılbaşından itibaren de bu rakamlara yüzde 100e
yakın bir zam geleceğini şimdiden bilmekteyiz. Bunun için de
özellikle araç muayene ücretlerinin de düşürülmesi gerektiğini, on
beş dakikada yapılan bir işlemin bu kadar afaki olmaması
gerektiğini belirtiyorum.
Diğer bir taraftan, engelli
vatandaşlarımıza verilen -çünkü onların 450 bin TLye kadar
ÖTV muafiyeti vardı ancak şu anda 450 bin TLye herhangi bir araç
alma imkânı kalmadı- 450 bin TLlik ÖTV muafiyetini 1 milyon veya 1
milyon 200 bine çıkarılıp en azından 1.600 motora kadar bir
araç alma hakkını vermemiz gerekiyor. Bunun yanında Sayın
Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlunun da
müjdeyle verdiği -kesinlikle de bunu destekliyoruz, inşallah iktidara
geldiğimizde uygulayacağız- ilk arabasını, 1.600
motora kadar olan arabasını sıfır ÖTVyle alma
hakkını tüm vatandaşlarımıza vereceğiz. Sıfır
ÖTVyle ilk arabasını vatandaşımız alabilecek.
Tabii ki gündemimizde, biliyorsunuz, özellikle
emeklilikte yaşa takılan vatandaşlarımızın
sorunları var. Bunun, Çalışma Bakanından, bu ay sonu,
özellikle önümüzdeki hafta Meclise geleceğiyle alakalı bilgiler
geliyor. Buradan hem Çalışma Bakanı farklı bir
açıklama yapıyor, Hazine ve Maliye Bakanı farklı bir
açıklama yapıyor, aynı şekilde AK PARTİ Grup
Başkan Vekilleri kendine göre farklı bir açıklama yapıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZKAN YALIM (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ancak burada yeni bir mağduriyet doğurulmaması
adına sistemi özellikle Emeklilikte Yaşa Takılanlar Federasyonu
Genel Başkanı Gönül Hanımın da istediği
doğrultuda şu şekilde anlatmamız gerekiyor: Yeni bir
yaş haddini mi getireceksiniz? diye soruluyor, bunu özellikle
soracağız biz de ve de buradan bunun olmaması gerektiğini
Emeklilikte yaşa takılanlar yeniden yaşa takılmasınlar
diye bunu özellikle belirtiyoruz. Emeklilikte yaşa takılanların
adının tekrar yaşa takılanlar olmasın diyoruz.
Emeklilikte yaşa takılanlar yirmi üç yıldır anayasal haktan
mahrum bırakıldıklarını, emeklilikte
haklarının yani kadınlara yirmi yıl, 5000 prim günü,
erkeklerde yirmi beş yıl, 5000 prim günü haklarıyla
şartsız koşulsuz, tastamam iade edilmesi ivedilikle isteniyor ve
de bununla alakalı emeklilikte yaşa takılan
vatandaşlarımıza -bir kez daha, emeklilikte yaşa
takılanlar içerisinde- bu çıkacak olan kanunla tekrar bir
mağduriyet getirmeyin diyorum.
Saygılarımı sunuyorum.
SERKAN TOPAL (Hatay) Ehliyet affıyla
ilgili kanun teklifini Ömer Fethi Gürer vermişti; o da tutanaklara geçsin.
BAŞKAN Gündem dışı
üçüncü söz, siyasi yargı pratikleri hakkında söz isteyen Ankara
Milletvekili Filiz Kerestecioğluna aittir.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
3.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, siyasi
yargı pratiklerine ilişkin gündem dışı
konuşması
FİLİZ KERESTECİOĞLU
DEMİR (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
geçtiğimiz pazar günü Kadıköy'de düzenlenen hasta mahpuslara adalet
nöbetinde polis, mahpus yakınlarını darbetti 26ncı Dönem
Şırnak Milletvekilimiz ve İstanbul İl Eş Başkanımız
Ferhat Encuya tokat atacak cüreti buldu. İşkenceci polisler hakkında
hemen işlem başlatmak yerine olayın kamuoyu tarafından
bilinmesini sağlayan gazeteci gözaltına alındı. Gazetecinin
kamerasındaki darp görüntülerini silme ve karartma telaşıyla
yargıda kötü muamele görünmez kılınmaya
çalışılıyor. O tokadı ne polisleriniz ne de siz hiçbir
mecradan, halkın kalbinden silemezsiniz. İktidar neredeyse tüm
toplumun farklı konularda mağdur ve adalet nöbetinde olduğu
ülkede tarafsız veya bağımsız bir yargı olduğunu
iddia ediyor. Yaşandıkları dönemin üzerinden altı yıl
geçtikten sonra siyaset gündemiyle köpürtülen Kobani kumpas davası ve Gezi
davası siyasetin yargıya müdahalesini çıplak gözle
görebileceğiniz 2 dava. Dokuz yıl önce Gezi direnişinde
milyonlarca yurttaş ballı ihalelere, ranta, kayırmaya itiraz
ettikleri için sokaklara çıktı, demokratik ve sivil bir toplum
talebini yüksek sesle dile getiren forumlarda buluştu. Talepleri ve
itirazlarıyla iktidara da sorumluluk yüklüyordu ancak iktidar sokağa
çıkan milyonlarca insanı çapulcu, terörist ilan etmeyi organizatör
diye suçladıkları ve iki yıl önce aynı davadan beraat eden
Mücella Yapıcı, Can Atalay ve arkadaşlarını on sekiz
yıl, Osman Kavala'yı da müebbet
ağırlaştırılmış hapisle cezalandırmayı
tercih etti. Bu isimler üzerinden kamuoyuna sokağa
çıkılmasının sonunun belli olduğu mesajı
veriliyordu.
Yine, Kobani kumpas davası eski hâkimi
Bahtiyar Çolak'ın kendilerini derin devletin ticari ayağı olarak
tanıtan ata dedeler suç örgütüne üye olduğu ortaya çıktı.
Hakkında beş bin altı yüz yıla kadar hapis istenen Çolak
görevden alındı. Normal koşullarda Çolakın yürüttüğü
yargılama faaliyetleri kuşkulu bulunarak davada
yaptığı işlemlerin yenilenmesi gerekir değil mi? Ama
öyle olmuyor. Dava hâlâ onun verdiği kararlarla devam ediyor. Peki,
Çolak'ın kendisi adil bir şekilde yargılanacak mı? Buna
bile inanmak mümkün değil. Kimyasal silah kullanımı
iddiaları bağımsız heyetlerce
araştırılmalı. diyen TTB Başkanı Şebnem
Korur Fincancı'nın duruşması önümüzdeki cuma günü. Millî
Savunma Bakanının Heyet gönderdik ve araştırma
yaptık. dediği yani aslında neredeyse Şebnem Hocanın
söylediğini yaptığı bir durumda cuma günü
bağımsız ve tarafsız yargınızı görmek
istiyoruz. 15 Temmuzun sorumlusu diye Harp Okulu öğrencileri müebbet
hapis aldı; onlara emir veren komutanlar dışarıda. Bank
Asyaya para yatıranlar içeride, bankayı kuranlar
dışarıda. Şenyaşar ailesi altı yüz elli günü
aştı adalet nöbetinde ve hâlâ, o faillere haksız tahrik indirimi
uygulanırken aile her gün cezalandırılıyor. Münevver
Karabulut'un katili Cem Garipoğlu'nun 2014te kaldığı
hücrede intihar ederek ölüp ölmediğini bilmiyoruz. Niyetim iddialar
hakkında konuşmak değil ama bizi ilgilendiren konu ülkede hâkim
olan adalete güvensizlik duygusu. Baba Süreyya Karabulut, yaşatılan
yargı faciasından sonra katilin intihar süsüyle kaçırılmadığından
emin olmak için fotoğraf yerine mezardaki kişiyi görmesi
gerektiğini beyan etti. İşte, adaletin
sağlandığına dair şüphemiz bu kadar büyük
aslında. Gülistan Doku'nun kaybolmasında baş şüpheli Zaynal
Abarakov martta gözaltına alınıp ifade verdikten sonra adli
kontrol ve yurt dışı yasağı konularak serbest
bırakılmıştı. Ancak Abarakov'a
ulaşılamadığı için adli kontrol
şartının tebliğ edilemediği ve yedi aydır yerine
getirilemediği ortaya çıktı ve Gülistan Doku bin günü
aşkındır kayıp. Trans kadın Hande Buse Şekerin
evinde tecavüz edildikten sonra silahla öldürülmesi davasında Handenin
tam da böyle bir olay yaşanmasından korktuğu için
taktırdığı kameranın görüntüleri sayesinde katil polis
Volkan Hicretin haksız tahrik ve iyi hâl indirimi talepleri
reddedilmiş, müebbet hapisle cezalandırılmıştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU
DEMİR (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi
lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU
DEMİR (Devamla) Ya, o kamera olmasaydı o polis
cezalandırılacak mıydı? Musa Anterin, Hrant Dinkin, Tahir
Elçinin Maraş katliamının, 19 Aralık cezaevi
katliamının gerçek katileri bulundu mu bu ülkede? Ama biz suçluyu
biliyoruz. Devletin geleneksel karartma ve cezasızlık
politikası. Böyle bir ülkede mi yaşamak istiyorsunuz? Böyle kirli bir
yargı siyasetinin sürdürüldüğü ülkede hangi yurttaş mutlu
olabilir? Siz siyasetçiler sadece adrenalin yükseltmek için mi
varsınız? Bizim karşımıza sakın bağımsız
ve tarafsız yargı diyerek çıkmayın. Direnmekten vazgeçmeyenler
olarak saraylarda tarumar ettiğiniz hukuku elbet yeniden inşa
edeceğiz.
Saygılarımla. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle
söz vereceğim.
Sayın Gül Yılmaz, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmazın, sıfır
atık hareketine ilişkin açıklaması
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Cumhurbaşkanımızın
kıymetli eşi Sayın Emine Erdoğanın himayelerinde beş
yıldır yürütülen sıfır atık hareketi hem çevremize,
doğamıza ve ekonomimize yaptığı katkıyla hem de
aldığı uluslararası ödüllerle ülkemizi ve milletimizi
gururlandırmaya devam ediyor. İsraf ve atık krizine dur demek
için tüm kurum ve kuruluşlarda kartopu misali büyüyerek seferberliğe dönüşen proje, artık küresel bir çevre hareketi hâline
geldi. Türkiye'nin sunduğu karar taslağı ve Emine Erdoğan
Hanımefendinin girişimleri ve gayretleri sonucunda 30 Mart
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararıyla Dünya
Sıfır Atık Günü olarak ilan edildi. Tüm dünyaya örnek olan
sıfır atık hareketinin öncüsü, savunucusu başta Emine
Erdoğan Hanımefendi ile Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanlığımıza
şükranlarımı sunuyor, herkesi bu konuda duyarlı olmaya
davet ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Öcalan
2.- Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalanın, 26ncı
Dönem Milletvekili Ferhat Encuya uygulanan şiddete ilişkin
açıklaması
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, iki gündür İstanbul âdeta
abluka altında. 26ncı Dönem Milletvekilimiz Ferhat Encuya -şu
anda da İl Eş Başkanımız aynı zamanda- büyük bir
şiddet uygulandı. Ferhat Encu sıradan bir vatandaş
değildir. Bakınız, Roboskide 34 yakınını kaybeden
birisidir. F-16larla 34 insan bombalandı, aynı zamanda yakın
akrabalarıdır. Şu an İstanbul İl Eş
Başkanımız Ferhat Encuya kameraların gözü önünde polis
tarafından şiddet uygulanmaktadır, tokat atılmaktadır.
Dün de partimiz orada bir basın açıklaması yapacak, etkinlik
yapacaktır, binlerce polis eş başkanlarımızı
ablukaya, vekillerimizi ablukaya almaktadır. Bu devlet aklı bir an
önce olduğu noktaya gitmelidir. AKP ve MHP faşizmi artık
sokaklarda insanlara, siyasetçilere şiddet uygulamaktadır. Biz bu
şiddetin karşısındayız, bu zulme
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın İlhan
3.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın, yirmi
yıllık iktidarın Kırşehire yönelik
gerçekleşmemiş vaatlerine ilişkin açıklaması
METİN
İLHAN (Kırşehir) Teşekkür ederim Başkanım.
Aziz
Kırşehirli hemşehrilerim yirmi yıllık iktidarın
şehrimize yönelik gerçekleşmemiş vaatlerini buradan sizlerle
paylaşmamı istediler. Bakınız, Kırşehirin bir
çevre yolu yok, ikinci bir hastanesi yok, şehir stadı ve kapalı
spor salonu elli yıllık yani onlar da yok sayılır.
Şehrin orta yerinde Hükûmet Konağı Projesi yıllardır atıl durumda,
kısacası o da yok. Akçakent, Boztepe ve Çiçekdağı duble
yolları hâlâ yapılmış değil. Seçim vaatlerinin liste
başında yer alan Yamula Barajı Sulama Projesi bitmedi. Et ve Süt
Kurumu kesimhanesi yapılmadı. Kuş Cenneti Seyfe Gölünü
kurtaracak proje hayata geçirilemedi. Turizm otelcilik lisesi ve uygulama oteli
inşaatı yıllardır atıl durumda ve hâlâ bitirilemedi.
Hızlı tren ise yalan oldu gitti. Kısacası AKP
Kırşehir için Ödenek yok, bitirilemedi, revize edildi, ertelendi,
vazgeçildi. ve benzeri ifadelerle anıldı yirmi yıldır ama
siyasal hafızası güçlü bir şehir olan Kırşehir
önümüzdeki seçimlerde AKPye oy yok. diyecek.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kaya
4.- Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın, AK PARTİ
hükûmetlerinin 21inci bütçesine ilişkin açıklaması
İSMAİL KAYA (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
AK PARTİ iktidarları olarak daha
önce hiçbir siyasi partiye nasip olmayan bir başarıya imza atarak üst
üste 21inci bütçe görüşmelerini tamamladık. Ulaşımdan sağlığa,
eğitimden savunmaya, adaletten enerjiye, altyapıdan üstyapıya
her alanda ülkemizi yeniden inşa ettiğimiz yirmi yıllık
iktidarlarımız döneminde girdiğimiz her seçimde AK PARTİmizi
destekleyen, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğana ve ak kadrolara güvenerek bu gururu bizlere yaşatan, bu
tarihî başarımızın asıl mimarı olan asil
milletimize teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan
5.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, Mersinde
gerçekleşen Aday Belli Karar Net mitingine ve Yıldız Teknik
Üniversitesi öğretim görevlisi Uğur Kutayın
açıklamalarına ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel
Başkanı Sayın Doktor Devlet Bahçelinin
katılımıyla geçtiğimiz hafta sonu Mersinimizde
gerçekleşen Aday Belli Karar Net mitinginde Mersinli hemşehrilerim
Cumhur İttifakına gösterdikleri ilgiyle âdeta gövde gösterisi
yapmıştır. Tüm hemşehrilerimi yürekten kutluyor,
teşekkürlerimi sunuyorum.
Edep ve hayânın temsilcisi iki cihan
sultanı Peygamber Efendimize -haşa- bir sübyancıydı
diyerek hakaret eden Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim
görevlisi Uğur Kutayı şiddetle kınıyorum. Bu hadsiz
açıklamayı yapan şahsa ilgili merciler ve Diyanet
İşleri Başkanlığımız gerekli işlemleri
başlatmıştır. Hiç kimse dinimize, iki cihan sultanı
Peygamberimize elini, dilini uzatma cüretinde bulunamaz diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Öztunç
6.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun, Afşin-Elbistan
Termik Santralindeki iş güvenliğine ilişkin
açıklaması
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım,
Afşin-Elbistan Termik Santrali sadece külle, zehirle öldürmüyor, iş
güvenliği olmadığı için iş kazalarıyla da
öldürüyor. Dün gece 23 yaşında gencecik bir kardeşim Kürşat
Ahmet Ötegen asansör boşluğuna düştü Afşin-Elbistan Termik
Santralinde ve yaşamını yitirdi. Maalesef iş güvenliği
konusunda santralde ciddi bir önlem yok, santralde önlem
olmadığı gibi, kazanların hâli içler acısı.
İşçiler perişanlar. Ekmek davası; mecbur
çalışıyorlar, mecbur gidiyorlar ama hiçbir tedbir
alınmıyor, hiçbir güvenlik önlemi alınmıyor. Hükûmet ise
uyuyor. Daha ne kadar sessiz kalacak bu şirkete AK PARTİ Hükûmeti, ne
için sessiz kalıyor? Ne çıkarı var AK PARTİnin? AK
PARTİ niye bu şirkete her türlü izni veriyor? Yazık günah
değil mi, 23 yaşında bir genç öldü?
Saygılar.
BAŞKAN Sayın Aycan
7.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, Diyabet Önleme
ve Kontrol Programına ve Tip 1 şeker hastalarının kan
şekeri sensörünün ve insülin pompasının SGK tarafından geri
ödeme kapsamına alınmasına ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, diyabet yani şeker hastalığı en yaygın
görülen kronik hastalıklardandır. Özellikle Tip
Çocuk yaşlarda başlayan insülin
hormonu olmamasına bağlı Tip 1 şeker
hastalığı ise daha zor bir durumdur. Sürekli kan şekeri
takibi ve insülin hormonu enjeksiyonu gerekmektedir. Çocuk yaşta olan Tip
1 şeker hastalarının hayatını kolaylaştıran
kan şekeri sensörünün ve insülin pompasının SGK tarafından
geri ödeme kapsamına alınmasını arzu ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
8.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Mersinde
gerçekleşen 2023e Doğru Aday Belli Karar Net mitingine ilişkin
açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beyin
teşrifleriyle, Mersinli hemşehrilerimizin yoğun
katılımıyla 2023e Doğru Aday Belli Karar Net temalı
Mersin mitingimiz büyük bir coşkuyla gerçekleşmiş, Mersinimiz,
Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beye olan sevgisini ve teveccühünü bir kez
daha göstermiştir. Türk devletinin ve Türk milletinin güvencesi Milliyetçi
Hareket Partimizin Mersin mitingi, bazı sahtekâr anket şirketleri
aracılığıyla MHP ve Cumhur İttifakı aleyhine
oluşturulan algıları yerle bir etmiş, Türkiye
Yüzyılı ve Türk Asrı vizyonuna duyulan inancı bir kez daha
ortaya koymuştur. Tarihî bir coşku ve mahşerî kalabalıkla
gerçekleşen Mersin mitingimize iştirak eden, kalbi vatan sevgisiyle
çarpan, yüreği bayrak aşkıyla tutuşan
vatandaşlarımıza, büyük bir fedakârlıkla mitingimizin
hazırlığını yürüten teşkilatlarımıza
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Başarır
9.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarırın, emekli
Korgeneral Vural Avarın vefatına ilişkin açıklaması
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) 28
Şubat davasında sağlık sebepleri nedeniyle cezaevinde
tutulan 85 yaşındaki Emekli Korgeneral Vural Avar
yaşamını yitirdi. Bunun adı zulümdür; yargı, kin ve
nefretle davranış gösteremez. 28 Şubat davası, askerleri,
komutanları bugün 80 ve 90 yaş arasında ve ciddi
sağlık sorunları var. Yargı bu insanlarla ilgili bir an
önce adil bir karar vermelidir. Bakın, bu konuda bile saraydan işaret
bekleyen bir yargı var maalesef. İnsanlar ölüyor, ciddi
sağlık problemleri var ve bir yıla kadar belki hepsini
kaybedeceğiz. İnsani davranmalı, yargı, burada hukuki bir
davranış göstermeli.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Osmanağaoğlu
10.- İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlunun,
Yunanistanın uluslararası hukuku yok sayan tutumuna ilişkin
açıklaması
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Yunanistanın uluslararası hukuku
yok sayan, Türkiyenin meşru haklarını yok sayan tutumu devam
etmektedir. Son olarak, Millî Savunma Bakanlığımız,
Yunanistan uçaklarının Egede Türk Hava Kuvvetlerine ait
uçakların NATO uçuşunu önlemeye
çalıştığını ve bu engellemenin ardından
gereken karşılığın anında verildiğini ifade
etmişlerdir. Yaşanan bu olay, bir kez daha göstermiştir ki
Avrupanın şımarık çocuğu Yunanistan sadece Türkiye
için değil, tüm bölge için hukuksuzluklarıyla tehlike arz etmekte,
huzursuzluğun kaynağı olmaya devam etmektedir. Millî Savunma
Bakanlığımızın, Türk Hava Kuvvetlerinin anında
karşılık veren kahramanlarını kutluyor, teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Sayın Güneş
11.- Uşak Milletvekili İsmail Güneşin, Uşaka
yapılan sağlık yatırımlarına, sondaj gemisi
Abdülhamid Hana ve açılışı yapılan doğal gaz
depolama tesislerine ilişkin açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; Uşak ilimizde randevu sistemiyle ilgili birtakım
sıkıntılarımız vardır ama gün geçtikçe de bu
azalmaktadır. Uşak ilimizde görev yapan uzman hekim sayısı
248 olup on yıl öncesine göre yaklaşık 2 kat
artmıştır. Altyapı olarak, Uşak ilimizde ve tüm
ilçelerimizde hastane yapılmış ve nitelikli yatak
oranımız da yüzde 100e ulaşmış durumdadır ve
başvuranların yaklaşık yüzde 20si de şehir
dışından geldiği hâlde bunların hepsine de hizmet
verebilmekteyiz.
Diğer taraftan, AK PARTİ iktidarlarında
sondaj filomuzun yerlileşmesi ve millîleşmesi anlamında çok
büyük önem verilmiş. 4üncü sondaj gemimiz Abdülhamid Han,
Diğer taraftan da doğal gaz
rezervimizi Sayın Cumhurbaşkanımızın yeni
açtığı tesislerle 4,6 milyar metreküpe çıkardık.
Hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
BAŞKAN Sayın Bülbül
12.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, Aydının
ihracatının düşmesine ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın
Başkan, memleketim Aydın Türkiyenin en önemli tarımsal üretim
merkezlerinden biridir. Son beş yıl içerisinde ihracatı
yapılan tarım ürünleri incir başta olmak üzere, zeytin, kuru
kayısı, çilek, kestanedir. Aydın nüfusunun yüzde 55i geçimini
tarım sektöründen sağlıyor. Son açıklanan ihracat
verilerine göre Aydında 2022 yılı Ekim ayı ihracatı
bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7 azaldı. Son
on altı yılda Aydında
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Girgin
13.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin, Karayolları
müşavir işçilerinin kadro hakkına ilişkin
açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Karayolları işçileri diyor ki:
"Bizler yıllardır Karayollarında Karayolları
işçisinin yaptığı işi yapıyoruz, beraber
çalışıyoruz. Karla mücadele, trafik, yama olmak üzere tüm
bakım işlerini bizler de yapıyoruz. Birlikte
çalıştığımız arkadaşlarımız
2015-2016 yılında kadro alırken biz kadro alamadık. HGS
tebligat biriminde asıl işi yapanların ihale türü
çağrı merkezi olarak planlandığı için kapsam
dışı kaldı, arkadaşlarımız kadro
alamadı. 696 sayılı KHKde Danışmanlık
hizmetleri, personel çalıştırılmasına dayalı
hizmet alımı kabul edilmez. ibaresinden dolayı,
Karayolları müşavir danışmanlık işçileri de kadro
alamadı. İhalede danışmanlık hizmeti yazıyor
ama Karayolları işçileriyle aynı işi yapıyoruz.
Karda, kışta, 7/24 çalışan Karayolları işçilerine
hakkı olan kadro verilsin, tüm işçiler kadroya alınsın.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Taşkın
14.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, AK
PARTİ hükûmetlerinin 21inci bütçesine ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğanın güçlü liderliğinde, AK PARTİ
hükûmetlerinin 21inci, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine
geçişin ardından hazırlanan 5inci, cumhuriyetimizin 100üncü
yılının bütçesi olacak 2023 yılı bütçemiz Gazi
Meclisimizde kabul edilerek kanunlaştı. Ülkemize ve aziz milletimize
hayırlı uğurlu, bereketli olmasını diliyorum.
Vatandaşlarımızın
ihtiyaçlarına, taleplerine, beklentilerine odaklanan 2023 yılı
bütçesi, yirmi yılda yapılan cumhuriyet tarihinin en büyük
atılımlarını daha da öteye taşıyacak Türkiye
Yüzyılının ilk bütçesidir. 2023 yılı bütçesi, sosyal
yönlerinin yanı sıra, yerli, millî teknoloji, yenilenebilir enerji,
dijitalleşme, herkes için spor, yeni nesil turizm ve ihracat destekleriyle
dengeli şekilde, bir alanda Türkiyenin önünü açacak özelliklere sahiptir.
İnanıyoruz ki bu bütçe, tüm vatandaşlarımızın
nitelikli kamu hizmeti almasını sağlayacak, Sayın
Cumhurbaşkanının öncülüğünde lider ülke Türkiyenin
inşasına destek olacak diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Antmen
15.- Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, Mersinin metro hayaline
ilişkin açıklaması
ALPAY ANTMEN (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Mersinde Uray Caddesinde bundan yüz yıl
önce bir dekovil hattı vardı; yüz yıldır Mersinin hayali
de metro. İşte, Mersin Büyükşehir Belediye
Başkanımız Sayın Vahap Seçer,
hazırladığı projeyle Mersinde metronun temelini attı;
Belediye Meclisi onay verdi ve dış kaynak da bulundu. Ayrıca, bu
proje Sayın Cumhurbaşkanı tarafından
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Programına da
alındı ama gel gör ki bir tek imzaya takıldı bu proje. Bu
proje Maliye Bakanı Sayın Nebatinin imzasını bekliyor.
Ben buradan Sayın Nebatiye sesleniyorum:
Projesi yapılan, temeli atılan, dış kaynağı
bulunan, Belediye Meclisince onaylanan, Cumhurbaşkanlığı
Yatırım Programına alınan bu metroyu neden bekletiyorsun,
bu imzayı neden atmıyorsun? Seni Mersinin metro katili olarak ilan
etmemek için son kez sesleniyorum, diyorum ki: Metro için, Mersin metrosu için
gerekli imzayı at.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Şevkin
16.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, YÖKün denklik
vermediği öğrencilere ve Ukrayna-Rusya savaşından sonra bu
ülkelerde eğitim gören Türk öğrencilerin askerlik sorununa
ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Sayın
Başkan, doktor, mühendis, hukukçu, öğretmen gibi önemli meslek
disiplinlerinin diplomaları âdeta bir kâğıt parçası gibi
görülen 65 bine yakın denklik mağduru öğrenci, YÖK
yönetmeliğine göre dünyada ilk bin üniversite içerisindeki Harvard, Stanford,
MIT gibi üniversite mezunlarının diplomaları Türkiye'de
doğrudan denk kabul ediliyor ancak ABD'nin en iyi üniversitelerinden mezun
olduğu hâlde YÖK'ün denklik vermediği öğrenciler bulunuyor.
Siyasi iktidara eleştirel içerikli tez hazırlayanların ya denkliği
kabul edilmiyor ya da yargılanıyorlar.
Buradan soruyoruz: Denkliği YÖK
tanıdığı hâlde, denkliği tanınmış
üniversitelerden mezun olan ancak diploma denkliği başvurusu
reddedilen veya kabul edilen öğrenci sayısı kaçtır? Ayrıca
Ukrayna ve Rusya savaşından sonra bu ülkelerde eğitim gören Türk
öğrencilerin konsolosluklardan öğrenci belgesi alamadıkları
gerekçesiyle askerlikte bakaya kalıp cezalı duruma düştükleri
doğru mudur?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Karahocagil
17.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, Aile ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığının Amasyaya yaptığı
sosyal yardımlara ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Teşekkür ederim Başkanım.
Bizim önceliğimiz medeniyet
mirasımıza, inanç ve kültür değerlerimize sarılarak
engellilerimizi, yaşlılarımızı, kimsesiz
çocuklarımızı, garip gurebamızı sosyal
yapımız içinde yaşatmaktır. diyen
Cumhurbaşkanımız önderliğinde Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığımız 2002 yılındaki 1,3 milyar sosyal
yardıma karşılık 2021 yılında 97,8 milyar
yardım yapmıştır. Sadece Amasyamızda 2002-2021
döneminde toplam 1,35 milyar sosyal yardım desteğinde
bulunulmuştur. Amasyamızda 89 milyon aile yardımı, 105
milyon barınma ve gıda yardımı, 733 milyon engelli ve
yaşlı yardımı, 363 milyon sağlık yardımı,
57 milyon eğitim yardımı, 157 bin TL de proje destekleri
ödemeleri yapılmıştır.
Projelerimize karşılık 7li
Demirtaş ittifakının en büyük projesi ve başarısı
Erdoğanın hizmete aldığı, alacağı ve
hazırladığı hizmet siyasetinin projelerini ele geçirmeye
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kaya
18.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, çocukların beslenme
sorununa ve yaz saati uygulamasına ilişkin açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkürler
Sayın Başkan.
AKP iktidarının yirmi bir yılda
ülkemizi getirdiği nokta, günden güne kötüye giden ekonomi, hayat
pahalılığı ve yoksulluktur. Bu yoksulluk sarmalından
şiddetli bir şekilde etkilenen çocuklarımızın beslenme
sorununa çare olmak için devlet okullarında bir öğün ücretsiz yemek
verilmesi teklifimiz maalesef AKP ve MHP oylarıyla reddedilmiştir.
Diğer yandan, AKPnin
dayattığı kalıcı yaz saati uygulaması nedeniyle
sabah güneş görmeden uyanan çocuklarımız karanlıkta yollara
düşmekte, mutsuz, huzursuz ve güvensiz bir ortamda okullarına
gitmektedirler. Ama ne acıdır ki milyonlarca ailemizin ve
çocuğumuzun bu büyük sorunu iktidarın umurunda değildir.
İktidarımızda, okuyan
yavrularımıza bir öğün ücretsiz yemek vereceğiz,
öğrencilerimizi sabahın karanlığında yollara döken
sabit yaz saati uygulamasını derhâl kaldıracağız,
ülkemizi ve çocuklarımızı AKPnin bu bozuk düzeninden,
yoksulluğundan ve karanlığından çekip
çıkaracağız.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
19.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, 2023
yılı bütçesine ve Türkiye Yüzyılı vizyonuna ilişkin
açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Ülkemizin kalkınması ve
vatandaşlarımızın refahının
artırılması doğrultusunda hazırlanan ve Meclis Genel
Kurulunda kabul edilen 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifimizin hayırlı olmasını diliyorum.
Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde yirmi yıldır AK
PARTİ hükûmetleri olarak ülkemizin gelişmesi, muasır medeniyet
seviyesinin üzerine çıkarılması için her türlü engellemelere
rağmen durmadan, yorulmadan, Türkiye için, Türkiye sevdalısı
olarak, aziz milletimizin sevdalısı olarak bu yolda yürümeye devam
ediyoruz. 2023 hedeflerimize sıkı sıkıya
sarılıyoruz. Türkiye Yüzyılıyla vizyonumuzu
genişletiyoruz.
Her küresel krizle birlikte dünyadaki siyasi
ve ekonomik dengeler biraz daha yerinden oynarken Türkiye gücüne güç katmaya
devam ediyor. Şimdi, ülkemizi bir adım daha öteye taşıyacak
yeni bir dönemin kapılarını aralamanın
eşiğindeyiz. İnşallah milletimizle birlikte, 2023
virajını da sorunsuz bir şekilde atlatıp eser ve hizmet
siyasetimizde yolumuza devam edeceğiz diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ünlü
20.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlünün, Osmaniyede yaşanan
elektrik kesintilerine ilişkin açıklaması
BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Seçim bölgem Osmaniye'de yaşanan elektrik
kesintileri artık kronikleşen bir sorun hâline gelmiştir.
Bakım adı altında yapılan bu kesintiler aslında ucuz
ve kaliteli hizmet verileceği gerekçesiyle özelleştirilen
dağıtım hatları için gerekli altyapı
yatırımlarının yapılmamasından
kaynaklıdır. Ucuz ve kaliteli hizmet verileceği. vaadiyle
özelleştirilen dağıtım şirketleri bugün ne ucuz ne de
kesintisiz hizmet vermektedir. Soğuk havalarda haftada en az 2 kez
yaşanan elektrik kesintileri sonucu, hastası, yaşlısı,
çocuğu, onlarca vatandaşımız evlerinde üşümekte,
mağdur olmaktadır. Bu yüzyılda, bu çileyi, bu
sıkıntıyı vatandaşımıza yaşatmaya
kimsenin hakkı yoktur. Bu sebeple, kesintilerin ivedi şekilde giderilmesini
ve tekrarlanmaması için gerekli çalışmaların
yapılmasını talep ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Aydın
21.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, Tunçbilek ve Orhaneli
Termik Santrallerine ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
AKP dönemindeki özelleştirmeler en son
memleketim Orhaneli'nde de 2015 yılının Haziran ayında o
kadar tepkilere, eylemlere rağmen Tunçbilek Termik Santraliyle birlikte
Çelikler Holdinge verildi. AKP, yandaşa ihale verdiğinde ödemeyi
dolarla yapıyor o ihaleleri alan şirketler dolar ve euro cinsinden
kârlarına kâr katıyor ancak devlet para alacağında -burada
olduğu gibi- ödemeler dolardan TLye çevriliyor. Çelikler Holding,
Tunçbilek ve Orhaneli Termik Santrallerinde euro ya da dolarla ödeyeceği
parayı TLye çevirerek ödediğinde toplam 2 milyar 783 milyon 698 bin
837 lira kâr etmiştir tamamen AKPnin yaptığı kıyakla.
Bu para 85 milyonundur, tüyü bitmemiş yetimin hakkıdır. Bu
kıyaklara bir an önce son verilip milletin hakkı millete geri teslim
edilsin diyor, bu konuyu saygıyla sunuyorum.
BAŞKAN Şimdi Sayın Grup
Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Usta, buyurun.
22.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, elektrik
faturalarına ve bir ayda çift elektrik faturası gelmesine, TÜM
KAMU-DERin yaptığı basın açıklamasına,
sorunları hâlâ devam eden bazı çalışanlara, atama bekleyen
öğretmen ve sağlıkçılara, EYT meselesine, asgari ücretin
önemine ve 381 sıra sayılı Kanun Teklifine ilişkin
açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İyi bir hafta diliyorum bütün
arkadaşlarımıza. Genel Kurulu ve sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, biliyorsunuz,
vatandaş bu elektrik faturalarının altında eziliyor.
Özellikle esnafımız çok sıkıntıda yani Türkiye bugüne
kadar elektrik faturasını yatıramadığı için,
ödeyemediği için kepenk kapatan esnaf görmemişti; sağ olsun, AK
PARTİ memlekete bunu da gösterdi. Aynı zamanda, tabii, vatandaş
da -normal hane halkları da- bu konuda çok sıkıntı
çekiyorlar.
Şimdi, bunların üzerine yani yüksek
zamların, yüksek elektrik faturalarının üzerine bir de son
günlerde karşılaştığımız bir olay var,
bununla ilgili ciddi şikâyetler alıyoruz: Bir ayda çift fatura gelme
meselesi başladı. Bilmiyorum, AK PARTİ Grubunun bu konudan
haberi var mı? Yani aynı ayın içerisinde iki defa fatura
geliyor. Bu konuyu araştırdık ve ciddi bir şikâyet de
geldi; normalde dağıtım şirketleri, özel şirketler 3
nedenle; sayaç değişimi, borçtan kesilme ve abonelik yenilemede
olabilir. diyor. Bunların hiçbirinin olmaması durumunda dahi ciddi
bir çifte faturalama var. Ben bugün Enerji Bakanına bir soru önergesi de
verdim bu konuda; bakalım, kendisinden bir cevap bekliyoruz ancak bu
konunun da mutlak surette üzerinde durulması lazım. Yani elektrik
temel, insani bir ihtiyaçtır; vatandaş elektriği zaten
karşılayamazken ikinci faturayı karşılaması diye
bir şey mümkün değildir. Bu nedir, ne değildir? EPDK bu
dağıtım şirketlerini denetlemiyor mu diye sormak istiyorum.
Diğer bir konu, cumartesi günü memleketim
olan Samsun'da TÜMKAMU-DER yani kamu çalışanları, kadro alamayan
kamu çalışanları bir basın açıklaması
yaptılar, orada bir toplantı yaptılar; biz bunu destekliyoruz.
Bugüne kadar zaten taşeronlarla ilgili hususları sürekli gündeme
getirdik. Başlangıçta bir kısım taşeronlar kadroya
alındı fakat önemli bir kısmı
alınamadığı için ciddi bir haksızlık doğdu,
işte KİT'lerde çalışanlara, belediye işletmelerinde
çalışanlara veya kiralık araç şoförlerine, hastane
çalışanlarına kadro verilmemişti; bu talebi devam
ettiriyoruz.
Onun dışında, sözleşmeli
personelden kadroya geçirilenlere ilişkin Sayın
Cumhurbaşkanının yakın zamanda bir açıklaması
oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim.
Bu tabii, bizim verdiğimiz mücadelenin
bir sonucudur ve orada çok büyük bir mücadele verdik, katkı verdik, bunu
destekledik ancak burada da yine haksızlık yapıldı yani
yine bir kısım sözleşmelilere kadro verilmedi. Yani şu
işi adaletli bir şekilde yapmak lazım, bunu anlamak mümkün
değil. Niye devleti yönetenler çalışanlar arasında
adaletsizlik yapar? Bu meseleyi hem taşerondan kadroya geçişlerde hem
de sözleşmeli personelde gördük. Dolayısıyla, artık şu
sıkıntıları bitirelim ya, insanlar işine gücüne
baksın, yani sözleşmelilerden kadro verilemeyenler,
taşeronlardan kadro verilemeyenler
Mesela nedir? İşte, hastane
bilgi yönetim sisteminde çalışanlar, yemekhane personeli,
kiralık araç şoförleri, radyoloji, laboratuvar, sterilizasyon, diş
protez, fizyoterapist, biyolog, Karayolları yol bakım
çalışanları, sosyal tesis çalışanları, Millî
Eğitim çalışanları var -KİT'leri söylemiştim-
çağrı merkezinde, enerji çalışanları; bunların
hepsinin kadrosunu vererek insanların işine odaklanmasını
sağlamamız lazım. İnsanlar mücadele etmekten, hak aramaktan
işini yapamaz duruma geldiler; bunu hiçbir şekilde kabul etmek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Başkanım.
Diğer yandan, yine sorunlar devam ediyor,
usta öğretici meselesi var, fahri Kur'an kursu öğreticileri var,
vekil imamlar var; bunların özlük haklarının
iyileştirilmesi lazım yani bunları mutlak surette yapmamız
gerekiyor. Sosyologların sözleşme cetvelinde yer almaması
sorununun çözülmesi lazım. Atama bekleyen sağlıkçı,
öğretmen var, bir yandan öğretmen ihtiyacı var, bir yandan atama
bekleyenler var fakat devlet, daha doğrusu Hükûmet paraları
başka bir yere harcıyor, ondan sonra bu insanların atamaları
yapılmıyor. Biz bu konuların takipçisi olmaya devam edeceğiz,
bu konuda mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz ama Hükûmetten de bu
konularda artık adım atmasını bekliyoruz.
EYT meselesi
Nihayet mücadelemiz sonuç verdi
ve artık bir açıklama yapıldı. Nasıl bir şey
yapılacağını henüz bilmiyoruz ama en azından çift
maaş deyip olmaz, çift dikiş deyip olmaz diyenler şimdi,
artık, belli bir noktaya geldiler fakat burada da bir adaletsizlik
yapılmadan bir çözüme gidilmesi gerektiğini özellikle kanun Meclise
gelmeden vurgulamak istiyorum.
Şimdi, diğer bir konu, bugün asgari
ücretin 3üncü toplantısı olacak sanırım. Asgari ücret
önemli arkadaşlar yani Avrupa ülkelerindeki gibi
çalışanların yüzde 3ü, yüzde 5i asgari ücretle maaş
almıyor bu ülkede
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Başkanım.
Avrupa ülkelerindeki gibi yani yüzde 3ü,
yüzde 5i falan değil, bizim çalışanlarımızın
yüzde 60a yakın kısmı -muhtemelen biraz daha üzerinde- asgari
ücret ve asgari ücrete çok yakın bir ücret alıyorlar
dolayısıyla asgari ücret ortalama ücret olmuştur. Şu andaki
asgari ücretin açlık sınırının epeyce bir altında
olduğunu hepimiz biliyoruz. Yeni açıklanacak asgari ücretin alım
gücündeki düşüşü hiç olmazsa bir miktar telafi etmesi lazım yani
bu şeyle Hükûmetin davranması lazım. Bir de şunu
söyleyelim: Yani, Hükûmet Asgari ücreti artırdık. diyor, biraz
yüksek artırınca böyle bir propaganda yapıyor. Hükûmetin
arttırdığı filan yok yani devletin asgari ücretin fazla
arttırılmasında aslında katkısı var, devletin
gelirlerine katkısı var. Niye? İşte, sosyal güvenlik
primini daha yüksek ücretten daha fazla alıyor, bu yükü işveren
çekiyor ama burada da adaletli bir şey yapmak gerekiyor. Yani, bizim,
İYİ Parti olarak 9.600 lira asgari ücret teklifimiz var ama bir
taraftan da işverenin de bu zorluğunun göz önünde bulundurularak
onlara da bir destek verilmesi suretiyle ve üç ayda bir güncelleme
yapılması suretiyle bu asgari ücret meselesinin çözülmesi lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ERHAN USTA (Samsun) Bitireceğim
Başkanım, teşekkür ederim.
Son konu olarak, bugün bir kanun teklifi
gelecek. Bu konuda, burada, biliyorsunuz özellikle 2 tane madde var, 3 taneydi;
bunlardan bir tanesi olan zeytinlik meselesini çıkardılar. Limanlar
ve bu sendikalar meselesi var. Şimdi, bakın, yani bu olacak iş
değil, bunu anlamak mümkün değil. Yani AK PARTİ giderayak seçimi
kaybedeceğini biliyor, birilerine verdiği sözleri herhâlde tutma
adına yağmalama ve talan zihniyetine burada devam ediyor. Anayasa
Mahkemesi -bu kanun daha önce de çıktı, itiraz ettik ama bize
rağmen çıkardılar- iptal etti. Şimdi yeni bir kanun teklifi
geliyor burada Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçelerinin hiçbiri karşılanmıyor.
Bu kabul edilebilir mi ya? Yani süresi en yakında bitecek olanın
altı yılı var; kırk yıl sonra sözleşme süresinin
bitecek olanın dahi süresini uzatıyor ve hiçbir yarışma
yaptırmadan bunu yapıyor. Buna olan itirazlarımızı,
direncimizi bu kanun teklifi görüşülürken şiddetli bir şekilde
sürdüreceğiz.
Son konu olarak da sendikalar meselesi de
aynı şekilde. Bu, yüzde 2 baraj meselesi haksızlıktır.
Yani bu, insanları sarı sendikacılık yapmaya insanları
teşvik etmektir, bunu da hiçbir şekilde kabul etmiyoruz.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi, son
kez açıyorum.
Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Çalışanlar
arasında hangi sendika üyesi olduğuna bakarak işte, birisine 750
lira, birisine 250 lira gibi bir para verilmesi adaletle de, hakkaniyetle de,
Anayasayla da, yasayla da, vicdanla da bağdaşan bir şey
değildir. Dolayısıyla bu konuda da direncimizi sürdüreceğiz
ve AK PARTİ Grubunu da ve MHP Grubunu da -Cumhur
İttifakını- bu konuda onları sağduyulu olmaya davet
ediyoruz. Çalışanlar arasında bu ayrımı
yapmayalım, sendikalar arasında bu ayrımı yapmayalım
ve burada adaletli bir şey yaparak birisine ne veriyorsak diğerine de
aynı şekilde verelim. Bu memleketin huzuru açısından ben
bunun önemli olduğunu düşünüyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim Başkanım.
BAŞKAN Sayın Bülbül, buyurun.
23.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, 20-27 Aralık
Mehmet Akif Ersoyu Anma Haftasına, millî teknoloji hamlesine ve
Yunanistanın bir süredir devam ettirdiği tahrik edici eylemlere
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; merhum Osman Yüksel Serdengeçtinin: Akif başlı
başına bir vatandı. diyerek tarif ettiği İstiklal
Şairimiz Mehmet Akif Ersoy kendi ifadeleriyle: Sahipsiz olan vatanın
batması haktır/Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.
düsturuyla hareket ederek ömrünü vatan, millet ve istiklal uğruna
adamıştır. 20 Aralık 1873 tarihinde dünyaya gelen
İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, 27 Aralık 1936da da ebedî
âleme irtihal etmiştir. 20-27 Aralık Mehmet Akif Ersoyu Anma
Haftası olması vesilesiyle Millî Mücadelenin yürekli sesi,
İstiklal Marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoyu
rahmet ve minnetle yâd ediyoruz.
Sayın Başkan, ülkemizin her alanda
kararlılıkla başlatmış olduğu millî teknoloji hamlesi
hızlı bir şekilde meyvelerini vermeye devam etmektedir. Millî ve
yerli üretim çalışmaları neticesinde daha önce Bayraktar, ANKA,
AKSUNGUR, Akıncı, Kargı, Karayel gibi insansız hava
araçlarımız ve ATAK, GÖKBEY helikopterlerimiz üretim
aşamalarını başarıyla tamamlayarak envanterimize
girmiştir.
Ülkemiz yine kara ve denizde de savunma
kabiliyetini ve kapasitesini oldukça yüksek bir seviyeye
çıkarmıştır. BOĞAÇ, BARKAN, KAPLAN, Demirhan, ALPAN,
Ertuğrul ve diğer insansız kara araçlarımız, millî piyade
tüfekleri ve fırtına obüsleriyle birlikte BORA, KASIRGA, TOROS,
ATMACA füzelerimizle son olarak deneme atışını
yapmış olduğumuz TAYFUN füzemiz millî ve yerli imkânlarla
üretilmiştir.
Denizde ULAK, SANCAK, SALVO, ALBATROS,
MİR insansız deniz araçlarımızla birlikte MİLGEM
Projesi kapsamında üretilen millî savaş gemileri envanterimize dâhil
olarak ülkemizin gücüne güç katmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Son olarak
geçtiğimiz hafta ülkemizin ilk insansız savaş uçağı
olma özelliğine sahip olan KIZILELMA başarıyla gökyüzüyle
buluşmuş ve tüm dünyada bu gelişme büyük yankı
uyandırmıştır. Yine TUSAŞın insansız jet
motorlu savaş uçağı ANKA-3ün 2023te gökyüzüyle
buluşacağı ifade edilmiştir. Dosta güven, düşmana
korku veren ve milletimizi gururlandıran bu gelişmeleri takdirle
takip ettiğimizi ifade ediyor, bu üretim sürecinde yer alan, başta
mühendislerimiz, teknikerlerimiz, bütün çalışanlarımızla
birlikte, kamu sektöründe ve özel sektörde bu süreçlere katılan bütün
destekçileri, katılımcıları takdirle
karşılıyor, onlara şükranlarımızı sunuyor,
muvaffakiyetler diliyoruz.
Sayın Başkan, 17 Aralık
tarihinde uluslararası hava sahasında gerçekleşen NATO
eğitim görevi icrasında Yunan tarafından hava kuvvetlerimize
yönelik
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
engelleme
girişiminde bulunulmuş, dün itibarıyla aynı görev
kapsamında uluslararası hava sahasında görevini icra eden Türk
Hava Kuvvetlerimize ait uçaklar yine Yunanistan tarafından taciz
edilmiştir. Uçaklarımıza radar kilidi atılmak suretiyle
düşmanca bir tutum sergileyen Yunanistana gerekli cevap
F-16larımız aracılığıyla verilmiştir.
Yunanistanın bir süredir devam ettirdiği tahrik edici eylemleri
Avrupanın şımarık çocuğu olarak
anılmasının ötesinde bir duruma evrilecek olursa tarihten ders
almayan Yunanistanı hiç şüphesiz büyük bir bozgun beklemektedir.
Bu doğrultuda, Yunan
makamlarını dostluk, müttefiklik ve komşuluk ilişkilerine
riayet etmeye davet ediyor, ülkemizin soğukkanlı ve sağduyulu
duruşunun acizlik zannedilmesi hâlinde Yunanistana çok ağır
bedeller ortaya çıkaracağını bir defa daha dile getiriyor,
mavi vatanda ve ana vatanda vatanımızın birlik, beraberliği
için mücadele eden bütün güvenlik güçlerimizi buradan selamlıyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun.
24.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, HDP Eş
Genel Başkanlarının abluka altına alınmasına, HDP
İstanbul İl Eş Başkanı Ferhat Encuya bir polis
tarafından tokat atılmasına ve bu saldırılara
rağmen demokratik siyasetten vazgeçmeyeceklerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, dün İstanbulda yani
demokratik siyaset ve hukuk açısından büyük bir rezalet
yaşadık, ben de oradaydım ve bu rezalet şöyle cereyan etti:
Düşünün, Türkiye'nin 3üncü büyük partisinin Eş Genel Başkanlarından
biri Kadıköy ilçe binasında abluka altına alınıyor ve
dışarı çıkartılmıyor. Diğer Eş Genel
Başkan Kadıköy ilçe binasına
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yoksa
muhalefet partilerinin, diğer partilerin seçmenleri, onların
iradeleri, onlara oy veren, sandıkta ortaya çıkan sonuçlar vesaire
bunlarla alakası yok yani millî irade dedikleri kendilerine oy veren
seçmenler ama inanıyoruz ki kendilerine oy veren seçmenler bile bir
başka siyasi partiye yapılan bu hukuksuz, açık, abluka tutumunu,
saldırı tutumunu asla savunmazlar eğer demokratik siyasete
inanıyorsa o seçmenler. Şimdi bütün bu mesele neden
kaynaklanıyor? Bakın, cumartesi günü İstanbul İl Eş
Başkanımız Ferhat Encuya bir polisin tokat atmasıyla,
saldırısıyla gerçekleşiyor esas itibarıyla. Bu
saldırıyı kınıyoruz, protesto ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Hiçbir
kolluğun, hiçbir polisin -hangi düzeyde olursa olsun- bir vatandaşa,
hele hele bir siyasi partinin İstanbul gibi milyonlarca insanın
yaşadığı, üyelerimizin olduğu, milyonlarca oy
aldığımız bir şehrin İl Eş
Başkanına yönelik böyle bir saldırıyı yapması
asla en ufak bir meşruiyeti ve haklılığı olan bir
şey değil; kınıyoruz ve protesto ediyoruz.
Bu nedir aslında? Ferhat Encu kimdir?
Ferhat Encu, Roboskide savaş uçaklarının bombalayarak
yarısından fazlasının çocuk olduğu 34 Kürt köylüsünü
öldürdükleri yerden gelen bir kişidir ve ailesinden o Roboski
saldırısında birçok insanı kaybetmiş olan
kişidir. O kişiye yapılan bu saldırı aslında hem
Roboski halkına yapılan bir saldırıdır hem Kürt
halkına yapılan açık bir düşmanlık ve
saldırıdır ve HDP seçmenlerine yapılan açık bir
saldırıdır; bunu çok iyi biliyoruz, herkes de bunu görüyor,
biliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ferhat
Encunun ailesinden çok sayıda insan katledilmiştir ve Ferhat Encu,
bu katliama rağmen demokratik siyasette ısrar eden, daha önce
milletvekili olan, burada, bu kürsüde konuşmalar yapmış bir arkadaşımızdır,
şimdi İstanbul İl Eş Başkanlığını
sürdürmektedir ve böyle bir saldırıyla karşı
karşıya kalmıştır.
Şimdi, biz, aslında, bu
saldırıyı gerçekleştirmiş olan polis memurunun, belli
bir düzeydeki amirin, İstanbulda muhalefetin yaptığı
birçok demokratik mitinge ve basın açıklamalarına saldırdığını
biliyoruz, 8 Martta, 25 Kasımda kadınlara
saldırdığını biliyoruz; bu, onun ilk
saldırısı değil, bunu bir alışkanlık hâline
getirmiş ve esas itibarıyla da oluşturmuş olduğu bir
çetevari ekiple beraber bu saldırıları
gerçekleştirdiğini biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Son
cümlem.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bir kez
daha iktidara çağrıda bulunuyoruz: Birincisi, demokratik siyasete
yönelik bu saldırılar kabul edilemez. Muhalefet partilerine ve
toplumsal muhalefete çağrıda bulunuyoruz: Bu tür
saldırıları kabullenmeyin. Bu tür saldırılar
başladığı zaman, bu, sadece HDPye ve Kürt halkına
yönelik düşmanlık değil, aslında toplumsal ve siyasal
muhalefete yönelik çok geniş bir düşmanlık dalgasının
bir parçasıdır. Onun için çağrıda bulunuyoruz:
Kabullenmeyin. Ve iktidarın -tabii ki yapmayacağını
biliyoruz ama- hukuka zerre kadar değer veriyorlarsa bu
saldırıyı yapmış olan polis memurundan başlayarak
işin soruşturmasını yürütmesi gerektiğini biliyoruz
ama yapmayacaklarını da biliyoruz.
Biz bu saldırılara rağmen
dimdik ayakta duracağız, bu saldırılara rağmen
demokratik siyasetten vazgeçmeyeceğiz; kararlı duruşumuzu ve
mücadelemizi, hukuk, adalet ve demokrasi mücadelemizi kararlı bir
şekilde sürdüreceğiz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
25.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, emekli Korgeneral Vural
Avarın vefatına, Ali Tatarın ölüm yıl dönümüne, 103
amiralin yargılandığı davaya, HDP İstanbul İl
Eş Başkanı Ferhat Encuya bir polis tarafından tokat
atılmasına ve HDP Eş Genel Başkanlarının abluka
altına alınmasına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün, Sincan Cezaevinden çok acı bir
haber aldık; 28 Şubat davası kapsamında rütbeleri sökülen
emekli Korgeneral Vural Avar 85 yaşında cezaevinde hayatını
kaybetti. İktidarın hukuku
siyasallaştırılmasının ve bir intikam aparatına
dönüştürülmesinin çok acı bir sonucuydu bu. İnfazları
durdurmayarak 85, 90, 93, 94 yaşlarındaki yaşlı, hasta
bedenlerden intikam aldığını sanan vicdansızların
yönettiği bir ülkede yaşıyoruz maalesef. Bu dava, FETÖ'cü hâkim
ve savcıların temelini attığı, iddianamesini
yazdığı bir dava. 28 Şubat sürecinde yaşananları
tasvip etmediğimizi defalarca söyledik ama koca bir süreci, o dönemde
komuta kademesinde ya da o kademenin yan kademelerinde görev yapan, şu
anda 90lı yaşlarında olan kişilerden bunun
hesabını sormak; hasta bedenlere, yaşlı bedenlere işkence
etmek, onların cezaevlerinde ölümüne sebebiyet vermek 28 Şubatla
yüzleşmek demek değildir; bunu görmek lazım. Vural Avar'ı
Cezaevi İnceleme Alt Komisyonu üyelerimiz Sevda Erdan Kılıç ve
Ali Haydar Hakverdi ziyaret etti. Ziyaretlerinde, kendisi çok hasta olmasına
rağmen, Buradan yaşlılıktan, hastalıktan değil;
FETÖ'cülerin kurduğu bu kumpas davasından beraat ettiğim için
çıkmak isterim. ifadesini kullanmıştı, o da bu tutanaklara
geçsin ve bu yüce çatının altında kalsın.
Yine, Milletvekilimiz Sezgin Tanrıkulu
Anayasa Mahkemesine yaşam hakkı ihlali olmadan bu bireysel
başvurunun görüşülmesi çağrısında bulunmuştu,
bunu da bir kez daha hatırlatmak isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Dün, rahmetli Ali
Tatar'ın ölüm yıl dönümüydü; FETÖ'cülerin kendisine
çaldığı karaya karşı Hukuksuzluk sürecine hukuk
adına saygı gösterilemez. diyerek kendi yaşamına son vermişti.
Ali Tatara, Vural Avara ve kumpas davalarından dolayı
hayatlarını kaybeden, o sürecin sonunda hayatlarını
kaybeden herkese Allah'tan rahmet, ailelerine bir kez daha
başsağlığı diliyoruz.
28 Şubat tutuklularını ben de
ziyaret etmiştim. Biz, Silivri Cezaevi önündeki isyanlarını,
Silivri Cezaevi önünde uğradıkları hak mağduriyetini dile
getirmiştik ama seslerini duyuramadık. Buradan bir kez daha dile
getiriyoruz: Sincan ve Silivri'de tutulan, yaşını
almış, hastalıklarla boğuşan bu komutanların
cezaevlerinde ölmelerine engel olun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Cezaevinde,
sağlık koşulları ve yaşlılık nedeniyle
duramayacak olan tutuklu ve hükümlüler için farklı tedbirler
alınabilir. Bu insanlara çektirdiğiniz zulüm artık yeter
diyoruz.
Bugün iyi bir haber aldık, onu da
paylaşmak gerekiyor. Geçen sene, Montrö Bildirisi olarak bilinen,
amiraller bildirisi olarak bilinen ve 103 amiralin fevkalade korkunç
şekilde hedef gösterildikleri, rütbelerinin söküldüğü, orduevlerine
sokulmasının yasaklandığı, kaldıkları
yerlerden zorla uzaklaştırıldıkları, kendilerine
tahsisli olan korumaların kendilerinden alındığı bir
linç sürecini yaşamıştık. Bu bildiri yayınlandığında
edilen sözler hafızalarımızda. Bu ülkeye üniformalarıyla
hizmet etmiş amirallere darbeci yaftası
yapıştırıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Gözaltı süreçleri
hukuksuzca uzatıldı ve bugün gelinen noktada hepsi birden beraat
ettiler, yargı kararıyla bu bildiriden beraat ettiler. Adalet ve
Kalkınma Partisi bir siyasi akılla değil, trol aklıyla
yönetilen bir siyasi parti durumuna düşmüştür. Troller sosyal medyada
hedef gösteriyorlar, saldırıyorlar; sonra AK PARTİye müzahir
kalemler buraya katılıyor, daha sonra AK PARTİnin sözcüsü buna
katılıyor, daha sonra savcılar, hâkimler harekete geçiyor.
Sürecin sonunda kim haklı çıktı? Ne oldu? Sürecin sonunda ne
oldu? Mahkeme 103ünü de beraat ettirdi, bakalım şimdi ne diyeceksiniz.
O gün 103 amirale, mavi vatana mavi vatan ismini vermişlere, Türkiyenin
mavi vatanla ilgili bütün taktik hamlelerini yapmış olanlara bu
yaftaları yapıştırdınız da en sonunda ne oldu,
ona bir dönüp bakmak gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Son konum da şu:
Pazar günü Halkların Demokratik Partisinin İstanbul İl Eş
Başkanı, birlikte milletvekilliği yaptığımız
Ferhat Encu bir polis tarafından tokatlandı. Görüntüleri gördüm,
vicdanım sızladı. Bir partinin il başkanı demek o
partinin o ildeki kurumsal kimliği demektir; oy aldığı 6
milyon kişiyi temsil eder, eş genel başkanlarını
temsil eder. Orada atılan o tokat haddizatında sivil siyasete
atılmış tokattır. O tokat bir kişiye
atılmış tokat değil; 600 milletvekiline, bu Mecliste
geçmişte milletvekilliği yapan herkese atılmış
tokattır. Ayrıca, Uludere acısıyla, Uludereyle
yüzleşmeyenlerin; Uludereye eşini yollayıp taziye verenlerin
ama Uludereyle yüzleşmeyenlerin Uludereye attığı
tokattır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ve bugün için... Dün
Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanlarına
yapılan abluka sivil siyasete alan bırakmamaktır. Bir partinin
genel başkanının ilçe binasına girememesi demek ne demektir?
Buna izin vermemek demek ne demektir? Bunların kabul edilebilir
tarafı yok. Haziran ayında Zafer Partisinin Genel Başkanı
Hataya sokulmadığında da İçişleri
Bakanlığının önüne yürütülmediğinde de aynı
tepkiyi verdik. Kimin başına geldiğine bakarak tepkinizi
değiştirmeye çalışırsanız, bir partinin ilçe
başkanı siyaseten kıymetli, bir partinin eş genel
başkanı siyaseten ablukaya alınabilir olursa Anayasayı
ihlal edersiniz; bu doğru bir yaklaşım değildir. (CHP ve
HDP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özel, son
sözlerinizi, son cümlelerinizi alayım.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biz, 6,5 milyon
seçmeniyle, kendilerine verilen 6,5 milyon oyla, Meclisteki gruplarıyla
Halkların Demokratik Partisine diğer siyasi partiler gibi
ayrımsız, eşit saygı duyuyoruz. Devletin tüm
organlarının bu saygıyı duyması iktidarın ve
Hükûmettekilerin sorumluluğundadır.
Anayasa değiştirmek için ihtiyaç
duyduğunuzda kapılarını çalıp ya da bu Meclisin
işleyişinde aynı masanın etrafına oturup gayet nazik
müzakere edip sonra kameraların önünde demokratik siyasete tokat atmak da
abluka yapmak da iki yüzlülüktür. Adalet ve Kalkınma Partisini,
onları bu iki yüzlülüğü terk etmeye davet ediyorum. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tunç...
Buyurun.
26.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, 2023 yılı
bütçesine, Hazreti Mevlânanın 749uncu vuslat yıl dönümüne, asgari
ücrete, EYT düzenlemesine, Türkiyenin ilk insansız savaş
uçağı KIZILELMAya, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Hayırlı bir çalışma haftası
diliyorum.
Geçtiğimiz cuma günü görüşmelerini
tamamlayarak kabul ettiğimiz 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu ile 2021 Yılı Kesin Hesap Kanununun ülkemize ve aziz
milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Milletimizden aldığımız
destek ve ilhamla cumhuriyetimizin 100üncü, iktidarımızın
21inci bütçesini hayata geçirmenin gururunu yaşıyoruz. Yirmi bir
yıldır bizlere güvenerek hizmetkâr olmanın onurunu yaşatan
aziz milletimize şükranlarımızı sunuyoruz. Bu duygu ve
düşüncelerle, büyüyen ve kalkınan Türkiyenin bütçesi olan 2023
yılı bütçemizin ülkemize ve milletimize hayırlı
olmasını temenni ediyorum.
Değerli milletvekilleri, Anadolu
irfanının temsilcisi, insanımızın hoşgörü ve
mütevazılığının vücut bulmuş hâli Hazreti
Mevlânanın 749uncu vuslat yıl dönümü vesilesiyle, Hazreti Mevlâna
ve onunla birlikte Anadolumuzun mayaları büyük mütefekkirlerimizi rahmet
ve minnetle anıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin. buyurun.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Hazreti Mevlâna
tüm dünyaya sevgiyi, hoşgörüyü ve mütevazılığı
aşılamış, daima birlik ve beraberlik tohumları
ekmiştir. Barış, sevgi ve beraberlik gibi mirası, onun
geride bıraktığı ve gelecek nesillere de emanet ettiği
çok önemli değerlerimizdir. Biz de Hazreti Mevlânadan
aldığımız ilhamla, Türkiye Yüzyılı vizyonunun
insanımızın tamamını kucaklayan ve aynı zamanda
şefkatin de yüzyılı olacağına yürekten
inanıyoruz. Bu vesileyle, Hazreti Mevlânayı 749uncu vuslat yıl
dönümünde saygı ve rahmetle anıyorum.
Değerli milletvekilleri, salgınla başlayan,
Rusya-Ukrayna arasındaki savaşla tırmanan küresel ekonomik
dalgalanmaya rağmen ülkemizi büyütmeye, milletimizin refahını
yükseltmeye devam ediyoruz. Sabit gelirlilerimizin alım gücünü
artırarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da enflasyona ezdirmemeye
devam edeceğiz. Bugün görüşmeleri gerçekleşen asgari ücretin
işçilerimizin beklentilerini ve alım gücünü karşılayacak
bir seviyede belirleneceğine yürekten inanıyorum.
EYT düzenlemesinde teknik konular üzerinde
çalışmalar son aşamaya gelmiş durumda. Sözleşmeli
personelin kadroya alınması teklifimizi de en yakın zamanda
Türkiye Büyük Millet Meclisine getirmiş olacağız.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğinde milletimizin beklentilerine cevap vermeye,
insanımızın refahını yükseltecek adımları
atmaya devam edeceğiz.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; yeni nesil insansız savaş uçağımız
Bayraktar KIZILELMA ilk uçuş testini 14 Aralıkta başarıyla
tamamladı. Bayraktar KIZILELMA özellikle kısa pistli gemilere
iniş kalkış kabiliyetiyle muharebe sahasında devrim
gerçekleştirecek bir platform olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Türkiyenin
inşa ettiği ve hâlihazırda seyir testlerini
gerçekleştirdiği TCG Anadolu gemisi gibi kısa pistli gemilere
iniş ve kalkış kabiliyetine sahip olacak şekilde
geliştirilen Bayraktar KIZILELMA bu yeteneği sayesinde
denizaşırı görevlerde önemli rol üstlenecek, bu kabiliyetiyle
mavi vatanın korunmasında stratejik bir rol oynayacak. Bayraktar
KIZILELMA, tasarımından elde edeceği düşük radar izi
sayesinde en zorlu görevleri başarıyla gerçekleştirecek. 6 ton
kalkış ağırlığına sahip olacak olan
KIZILELMA, Türkiyenin ilk insansız savaş uçağı, millî
olarak geliştirilen tüm mühimmatları kullanacak ve planlanan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Biraz önce ifade
edilen 103 amiralle ilgili mahkeme kararıyla ilgili Sayın Özel yorum
yaptı. Tabii, kesinleşmiş bir karar değil. Kesinleşmemiş
bir yargı kararı üzerinden Genel Kurulda lehte ya da aleyhte bir
beyanda bulunmak hukuken Anayasa 138 gereğince de mümkün değil.
Burada tabii ki bu bildirinin mahiyetiyle ilgili görüşler sarf edildi,
yargılama öncesi, soruşturma öncesi de lehte, aleyhte görüşler
sarf edildi. Türk milleti adına diye başlayarak bir muhtıra
gibi bir bildirinin yayınlanmış olması ve burada siyasi
iktidara yol gösterici bir bildiri hazırlanmış olması tabii
ki geçmişteki e-muhtıraları hatırlattı. Bu anlamda
yargı bir soruşturma başlattı, kovuşturma
açıldı ve şu anda ilk karar verildi. Bundan sonraki süreçle
ilgili de elbette ki kararın ne şekilde sonuçlanacağına
tarafsız ve bağımsız yargı karar verecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Bu konuda,
tarafsız ve bağımsız yargı kararını
verecektir, buna da herkesin saygı duyması gerekir.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) İki
cümleniz yok yani partimize karşı olanlara.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Yetmedi, süre
yetmedi.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Süreniz
bittiği için söyleyemediniz değil mi(!)
FİLİZ KERESTECİOĞLU
DEMİR (Ankara) Süre yetmedi(!)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Süre
yetmedi(!)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Söyleyeyim mi?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Hay Allah, süre yetmedi(!)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Yani diğer
konuyla ilgili, eğer süremiz varsa
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Açık, mikrofon
açık.
BAŞKAN Buyurun, son cümlelerinizi
alayım.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım, tabii, Kadıköyde meydana gelen olaylarla ilgili gerek
HDP Grup Başkan Vekili gerekse Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan
Vekili söz alarak birtakım değerlendirmelerde bulundular. Tabii ki
Türkiyede toplantı ve gösteri yürüyüşleri
hakkı mevzuatımız gereğince ve Anayasamız
gereğince bir haktır, bir insan hakkıdır, anayasal bir
haktır. Bu konuda hiç söylenecek bir söz yok yani siyasi partilerimizin
kongreleri -HDP de dâhil- genel kurulları, diğer
toplantıları, hepsi gerçekleştiriliyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Mikrofonu son kez açıyorum.
Buyurun,
tamamlayın.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ancak idarenin de yapmış olduğu açıklamaya
baktığımızda, burada terör örgütü elebaşının
sözde tecridinin ortadan kaldırılmasına yönelik ya da
Savaşa hayır! şeklindeki cümlelerle bir toplantı
yapılma talebinin bir kere hukuken mümkün olmadığını
söylemek istiyorum.
SERPİL
KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Evet. mi yani Savaşa evet. mi?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ancak milletvekillerinin -ister eski ister yeni- ya da siyasi parti
genel başkanlarının böyle bir durumla karşı
karşıya kalmasını bir siyasetçi olarak hiçbirimiz tasvip
edemeyiz. Ancak burada özellikle terör örgütü elebaşına yönelik
sloganların atıldığı ve buna yönelik bir
toplantının, basın açıklamasının
yapıldığı bir ortamda da siyasetçilerimizin
bulunmasını doğru bulmayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN
Son cümlelerinizi alayım.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Nasıl bir yalan bu ya,
nasıl bir yalan bu!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ancak bu tür durumlarla milletvekillerinin, siyasi parti genel
başkanlarının karşı karşıya kalmalarını
istemeyiz diyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Oluç
27.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN
OLUÇ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
vekiller, önce iki şeyi düzeltmek istiyorum. Bir tanesi, dün
yapılmış olan, Eş Genel
Başkanlarımızın, milletvekillerimizin ve benim de dâhil
olduğum, katıldığımız bir basın açıklamasıydı
ve bu basın açıklamasının içeriği bir gün evvel
İl Eş Başkanımıza yapılmış olan
saldırıydı. 2 Eş Genel Başkanımız basın
açıklamasını yaptılar ve bu basın açıklaması
sadece bu konuyla ilgiliydi, başka hiçbir konu yoktu. Dolayısıyla
Sayın Tunç, dünkü basın açıklamasıyla ilgili sizin
söylediğiniz doğru bir bilgi değil. Size belli ki güvenlik
bürokrasisi yanlış bilgi vermiş. Büyük ihtimalle güvenlik
bürokrasisi kendi içine de yanlış bilgi vermiş ama onu bir
kenara koyalım çünkü hani, İçişleri Bakanlığından
farklı bir şey beklemiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Bitiriyorum efendim.
İkinci düzeltmek istediğim konu, bir
gün evvel İstanbul'da bizim İl Eş
Başkanlarımızın da katıldığı ve
annelerin katıldığı etkinlik ise... Anneler, hasta ve
yaşlı tutuklularla ilgili uzun zamandır çeşitli yerlerde
açıklamalar yapıyorlardı, bir adalet nöbeti sürdürdüler ve bu
açıklamaların sonuncusu yapılacaktı yani hasta ve
yaşlı tutuklularla ilgili olan bir toplantıydı, bir
açıklamaydı, basın açıklamasıydı ve buna yönelik
bir saldırı oldu; yine gözaltı ve işte, İl Eş
Başkanımıza, Ferhat Encü'ye yönelik saldırı
gerçekleşti. Dolayısıyla sizin verdiğiniz bilgi her iki
açıdan da doğru bir bilgi değil. Büyük ihtimalle, güvenlik
bürokrasisinin bu yanlış bilgiyi sunmasının nedeni,
aslında meselenin gerçeğini örtmek ve yaptıkları hukuksuz
davranışların göz ardı edilmesini sağlamak içindir;
bunu da belirtmiş olayım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının 2 tezkeresi vardır, ayrı
ayrı okutup bilgilerinize sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Rusya Federasyonu Devlet Duması
Başkanı Vyacheslav Volodinin beraberinde bir Parlamento heyetiyle
birlikte ülkemizi ziyaret etmesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının 2/12/2022 tarih ve 97 sayılı Kararıyla
uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/2212)
5/12/2022
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Rusya Federasyonu Devlet Duması
Başkanı Sayın Vyacheslav Volodinin beraberinde bir parlamento
heyetiyle birlikte ülkemizi ziyaret etmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanının 2/12/2022 tarih ve 97 sayılı
Kararıyla uygun bulunmuştur.
Söz
konusu heyetin ülkemizi ziyaretleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620
sayılı Kanunun 7nci maddesi gereğince Genel Kurulun
bilgilerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Suudi Arabistan Şûra Konseyi
Başkanı Abdullah Muhammed İbrahim Al-Sheikhin beraberinde bir
Parlamento heyetiyle birlikte ülkemizi ziyaret etmesinin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlık Divanının 2/12/2022 tarih ve 97
sayılı Kararıyla uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi
(3/2213)
5/12/2022
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Suudi Arabistan Şûra Konseyi
Başkanı Sayın Abdullah Muhammed İbrahim Al-Sheikh'in
beraberinde bir parlamento heyetiyle birlikte ülkemizi ziyaret etmesi Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 2/12/2022 tarih ve
97 sayılı Kararıyla uygun bulunmuştur.
Söz konusu heyetin ülkemizi ziyaretleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 7nci maddesi
gereğince Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
B) Önergeler
1.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın (2/4775) esas
numaralı Kanun Teklifini geri aldığına ilişkin
önergesi (4/195)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, esas
komisyon olarak Adalet Komisyonuna, tali komisyon olarak da Çevre Komisyonuna
havale edilen (2/4775) esas numaralı Kanun Teklifi İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal tarafından geri alınmıştır.
Bilgilerinize sunulur.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlu ve 19 milletvekili tarafından, eczanelerde ilaç
bulunamaması ve yüksek ilaç fiyatları gibi sorunların çözümü,
giderek büyüyen ilaç krizinin önlenmesi ve doğru ilaç
politikalarının oluşturulması amacıyla 25/5/2022 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 20 Aralık 2022 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
20/12/2022
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 20/12/2022 Salı
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Erhan
Usta
Samsun
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlu ve 19 milletvekili tarafından, eczanelerde ilaç
bulunamaması ve yüksek ilaç fiyatları gibi sorunların çözümü,
giderek büyüyen ilaç krizinin önlenmesi ve doğru ilaç
politikalarının oluşturulması amacıyla 25/5/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 20/12/2022 Salı günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu teşrif eden Kosova-Türkiye
Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Enis Kervan ve
beraberindeki heyete Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
ülkemize resmî bir ziyarette bulunan Kosova-Türkiye Parlamentolar Arası
Dostluk Grubu Başkanı Sayın Enis Kervan ve beraberindeki heyet
Genel Kurulumuzu teşrif etmişlerdir; kendilerine Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulu adına hoş geldiniz diyorum. (Alkışlar)
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ Parti Grubunun, Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu
ve 19 milletvekili tarafından, eczanelerde ilaç bulunamaması ve
yüksek ilaç fiyatları gibi sorunların çözümü, giderek büyüyen ilaç
krizinin önlenmesi ve doğru ilaç politikalarının
oluşturulması amacıyla 25/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20
Aralık 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Önerinin gerekçesini
açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına Sayın Arslan Kabukcuoğlu.
Sayın Kabukcuoğlu, buyurun.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; son günlerde ülkemizde yaşanan ilaç sorunlarıyla
ilgili grubumca verilmiş olan Meclis araştırması önergesi
üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Uzun süreden beri ülkemizde ilaca
erişimde hastalar sorun yaşamaktadırlar. Her alanda olduğu
gibi ilaçta da enflasyon, hastaların ilaca ulaşamamasının
bir nedenidir. Bir hafta kadar önce ilaca yüzde 36 zam yapıldığı
hâlde ilaçlar yine bulunamaz durumdadır. Burada gerekçe olarak ham madde
fiyatındaki yükselme ve ambalaj fiyatlarındaki yükselme ileri
sürülmektedir. Birkaç yıl önce orijinal preparat sahibi firmalar,
piyasadaki düzensizlik nedeniyle ayrıldılar ve yerine, daha çok
Hindistan firmaları yer aldılar ancak onlar da bu fiyat
düşüklüğünü gerekçe göstererek ülkemizden ayrılmaktadırlar.
Eczaneler, ecza depolarından
ihtiyaçlarının ancak yüzde 10 kadarını temin
edebildiklerini söylüyorlar. Eczacılar Hastalara İlaç yok.
demekten artık utanır olduk. diyorlar. Hepimizin bildiği, ismi
G ile başlayan bir ağrı kesici ilaç var, içinde parasetamol ve
kafein bulunuyor. Bu kaşe, seksen dokuz yıllık bir ilaç. Geçen
yıl bunun bir kutusunun fiyatı 3,5 lirayken şu anda 14 lira
olmuş durumda. Eczacılar diyorlar ki: Fiyatı söyler söylemez
hastalar ellerine ateş almış gibi ilacı geri
bırakıyorlar. SGK, adı olan ama kendi piyasada olmayan
birtakım ilaçlar üzerinden fiyatlandırmalar yapmakta ve emsal
değer belirlemektedir. Piyasada bulunan ilaçlar emsal gösterilen ilaçtan
daha pahalıdır, muadiller daha pahalıdır. Bu durum, hasta
katılım bedelini aşırı yükseltmektedir. SGK uygun bir
yöntemle ilaç fiyatlarını belirlemeli ve hastalardan
katılım payları düşürülmelidir.
İlaçla ilgili aktüel haberler daha çok
belli sayıda ilaca ulaşamama ve raflarda bulunamamasıyla
ilgilidir. Bizim asıl sorunumuz, günümüzde tıbbın hizmetine
dünyada sunulan ilaçlara ulaşamamakla ilgilidir. Son on yılda
çıkan 10 tane yeni kuşak antibiyotikten sadece 1 tanesi ülkemizde
vardır, diğerleri yoktur. Yeni ilaçlar, yeni tedavi ve daha fazla
iyileşme demektir. Avrupa İlaç Endüstrileri ve Örgütleri Federasyonu
raporuna göre, hastalarımıza ilaç sunuş bakımından
Avrupada çok kötü durumdayız. Örneğin, 2014-2020 yılları
arasında Avrupa Birliği 279 tane ilaca onay vermiş. Avrupa
Birliğinde ilaca erişim ortalama 150 iken bu ilaçların sadece 65
tanesi ülkemizde bulunabiliyor. Ülkemiz, dünyada var olan ilaçların yüzde
71ini hastalarına sunamıyor, hiç sunmuyor. 65 kalem ilacın
yüzde 5 kadarına kısıtlı erişim var, yüzde 6
kadarına ise hastalar ceplerinden ödeme yapmak suretiyle
ulaşabiliyorlar. Merkezî onaydan sonra hastaların ilaca ulaşma
süresinde 35 Avrupa ülkesi arasında en uzun süreye sahip ülkeyiz; bin
sekiz gün. Onkoloji ilaçlarına ulaşım, Avrupa Birliği
ortalaması yüzde 55ken ülkemizde sadece yüzde 20dir. Bu yüzde 20lik
erişimin dörtte 1 kadarı Sosyal Güvenlik Kurumunun ödemesi
dışındadır, hastalar bunları kendi ceplerinden
alıyorlar. 2019 yılında, 2021 yılına göre daha fazla
ilaca ulaşabiliyorduk. Çocuklarını açlıktan öldüren
Hükûmet, çocuklarını eğitemeyen Hükûmet, çocuklarına sahip
çıkamayan Hükûmet, çocuklarına protein vermeyip karbonhidratla
besleyerek bodur ve obez yapan Hükûmet, insanlarına en yeni ilaç tedavisini
sunabilir mi? Onu da geçin, Avrupa Topluluğundaki ilaçların yüzde
29unu bile hastalarına seri şekilde sunamayan Hükûmetten ne
bekleyebiliriz? Yazık bu ülkeye, yazık bu millete.
Sayın Erhan Usta, bütçe
konuşmalarında söyledi; yirmi yıldaki vergi gelirleri, iç
borçlanma, dış borçlanma ve özelleştirmeler sonucunda Türkiyede
3,5 trilyon dolar bu Hükûmetin elinden para geçti, bunun sadece yüzde 10unu
ancak yatırıma dönüştürebildi.
AK PARTİli vicdan sahibi değerli
milletvekilleri, 1.700 yataklı Elâzığ devlet hastanelerini
yıkıp bin yataklı şehir hastanesi yapmak veya 1.400
yataklı Eskişehir Devlet Hastanesini yıkıp bin yataklı
şehir hastanesi yapmak, günümüzde hasta olan insanların tedavi
bedellerini çocuklarına ödetmek marifet değildir. Marifet, en yeni
tedavi imkânlarını memleketine getirmek ve bunları
hastalarının kullanımına sunmaktır.
İlaç, ciddi bir konudur, gözükenden çok
daha fazla sorunu barındırıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla)
Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla)
Yapılacak Meclis araştırması pek çok soruna çözüm ve çare
olacaktır.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Sayın Sait Dede. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SAİT DEDE (Hakkâri)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; eczacılık meslek
örgütleri, Türkiyede binden fazla ilacın temininde ciddi
sıkıntılar olduğunu dile getiriyor. Eczacılar
Birliği, ilaçlarda yaşanan sıkıntının temel
sebebini kur farkının ciddi oranda artmasına
bağlamaktadır. 4üncü ve 5inci kademe olarak
adlandırılan ithal ilaçların çoğunda kur farkından
kaynaklı erişim azalmış, bu ilaçların satın
alınması imkânsız hâle gelmiştir. Diyabet, kalp, tansiyon
gibi sürekli düzenli olarak kullanılması gereken ilaçlarda dahi
yaşanmaya başlanan ilaç krizi yüzünden eczacılar ile hastalar
karşı karşıya gelmekte ve eczacılara yönelik
şiddet olayları artmaya başlamaktadır. Her 10 ilaçtan
8inin piyasada olmadığı, hastaların ilaç bulmak için
eczane eczane dolaşmak zorunda kaldığı bu durum elbette
ciddi bir sağlık sorunudur. Eczacılar, ham maddesinde ya da
tamamen temininde yurt dışına bağlı olunan ithal
ilaçların yüzde 90ını bulmakta zorlandıklarını
dile getirmektedirler.
Sayın milletvekilleri, 2022
yılı içerisinde ilaç fiyatlarına ilk kez 2 defa zam
yapıldı; yüzde 37 ve yüzde 25 oranlarında yapılan zamlar
ilaç firmalarını rahatlatmak ve stok krizine çözüm bulmak için
yapılsa da eczacılar, kur farkındaki aşırı
artıştan kaynaklı, bunların da yeterli
olmadığını dile getirdiler. Devletin ilaç firmalarına
belirlediği satış kuru hâlâ reel döviz kurunun çok
altındadır. Yabancı firmalar, euro kurundaki yükselmeden
kaynaklı, Türkiyeye çok geç ilaç göndermektedirler. Yerli firmalar ise
ham maddelerin çoğu yurt dışından geldiği için
üretimde zorlanmaktadırlar. Tabii, ilaç zamlarından doğrudan
etkilenen grup elbette hastalardır. Ödeme kapsamından
çıkarılan yüzlerce ilaç bir yana, fiyatlar yükseldikçe
hastaların ödediği ilaç farkları da dramatik şekilde
artıyor. Bu farkları toplamakla yükümlü olan eczacılar bu yüzden
hastaların haklı isyanının tek muhatabı konumunda
kalmış durumdadırlar. Sosyal Güvenlik Kurumu, eczacılar
aracılığıyla, hastanelerde muayene ve reçete
başına alınan ücretleri eczacılara tahsil ettirmekte.
Ayrıca, SGK, ilacın tamamını ödemiyor, eş değer
ilaçlar içinde en ucuz ilacın tane fiyatını hesaplayıp
diğer ilaçları tane fiyatına göre ödüyor, hatta çocuk
şuruplarında milimetre fiyatına göre hesap
yapılmaktadır. Bu durum çok yakında daha da kötü hâle gelecek
çünkü Sosyal Güvenlik Kurumu terapötik eş değerlik
uygulamasını hayata geçiriyor; bunun neticesinde vatandaşın
ödediği fiyat farkı daha da artacak, hatta ödenmemeye
başlanacaktır. SGK birçok etken maddesi farklı ilacı
aynı eş değer grupmuş gibi değerlendirerek MEDULA
sisteminde tanesi en ucuz olandan hesap yapıp ona göre ödeme yapacak. Bu
terapötik eş değerlik kavramına SGK tarafından derhâl son
verilmesi gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
SAİT DEDE (Devamla) Tamamlıyorum
Başkanım.
Krizin faturasını hastalar
ödememelidir. Stoklarda az da olsa bulunan ithal ilaçların tükenmesinden
sonra sorun daha da yakıcı ve can alıcı bir hâl almaya
başlamıştır. Kemoterapi ilaçları gibi alternatifi
olmayan kritik ilaçlara erişimde bile zorluk yaşanmaktadır. Son
zamanlarda, bazı üniversite ve devlet hastanelerinde ilaç ve medikal
malzeme sıkıntısının baş göstermesinden
dolayı ameliyatlar dahi yapılmamaktadır.
Sayın Başkan, İlaç Fiyat Kararnamesinde
yapılacak kâr oranı ve barem artışlarının
enflasyon, ilaç fiyat artışları ve yeniden değerleme
oranı gibi bir standarda bağlanarak güncellemelerinin
yapılacağı yeni bir model oluşturulmalıdır.
Sosyal Güvenlik Kurumuyla yapılan ilaç alım protokolünde gerçekçi
iyileştirmeler yapılmalı, kamuda görev yapan
eczacıların çalışma koşulları ve özlük
haklarında hakkaniyetli düzenlemeler gerçekleştirilmelidir.
Hastaların cebini yakan fiyat farkları kaldırılmalı,
ilaç yokluklarına son verilmelidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Gamze Taşcıer.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GAMZE TAŞCIER (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bu ülkenin
başına ne kadar olumsuz tablo geliyorsa hepsi yirmi yıllık
iktidarlarınız boyunca ortak aklı yok sayan ben yaptım,
oldu anlayışıyla hayata geçirdiğiniz çalışmalar.
Bakın, ilaçta da bunu her sene daha da derinleşerek
yaşıyoruz. Yıllardır, eczacı milletvekilleri olarak,
meslek örgütleri olarak, Birliğimiz, ilaçta yaşanacak olan
sıkıntıyı sizlere ifade ediyor ama hep görmezlikten
geliyorsunuz. İlaçlar tek tek yok olmaya, yoka girmeye başlıyor;
bu yokluk âdeta bir kıtlığa dönüşüyor, yine görmezden
geliyorsunuz, sanki kör bir kuyuya sesleniyoruz. Arkasından bu, daha da
derinleşen bir kriz oluyor, Bakan çıkıp diyor ki: İlaçla
ilgili herhangi bir sıkıntı yok. Oysa vatandaşlar eczane
eczane dolaşıp ilaçlarını bulamıyorlar; çocuklar
ateşler içerisinde antibiyotik ve ateş düşürücüye
ulaşamıyorlar; tedaviler yarım kalıyor. Ne zamanki bütçede
Sayın Bakana piyasada olmayan ilaçların listesini gösteriyoruz, bu
durumun varlığını, bu sorunun varlığını
kabul ediyor. Peki, Sayın Bakan hemen akabinde ilaçlara zam
yaptığı haberini duyurdu. Peki, niye bugüne kadar beklediniz;
neden bizim meslek örgütünün aylardır yaptığı
uyarılara kulak tıkadınız, vatandaşa aylarca eziyet
çektirdiniz? Tabii, beceriksiz yönetiminiz nedeniyle ilaçta yaşanan
kıtlık, ilaç yokluğu âdeta her sene geleneksel hâle geldi. Bunun
çözümü olarak ilk önce zam yapmayı uygun gördünüz, oysa zam da çözüm
olmayacak, bunu şu anda görüyoruz çünkü hâlâ bir ilaç yokluğu söz
konusu. Asıl temeli, ilaçta yaşanan yokluğun asıl sebebi
beceriksiz ekonomi politikanız. (CHP sıralarından
alkışlar)
Hani, konuşmamın başında
dedim ya: Ortak akıl. Sayın Bakan ilaç sektörleriyle bir araya geldi;
eczacılar nerede, meslek örgütü nerede? Bir meslek örgütünü yok sayan, bir
konuya çözüm üretmek için diğer paydaşları yok sayan bir
anlayışla çözüm üretemeyeceğinizi yirmi yıldır
maalesef anlayamadınız. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan
bir tweet atmış, demişti ki: Artık ilk girdiğiniz
eczanede aradığınız ilacı bulabilirsiniz. Maalesef,
Sayın Bakan, aradığınız ilaca
ulaşılamıyor. Peki, devamında yine bir tweetinde dedi ki:
İlaç rapor sürelerini uzattık. Üç gün geçti, bakın, sadece tek
tuşla yapmanız gereken ilaç rapor sürelerinin
uzatılmasını dahi üç gündür beceremeyen bir iktidarla karşı
karşıyayız. Sonra da Sayın Bakan, her tweetinin
altına diyor ki: Hastalarımız rahat olsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
Buyurun.
GAMZE TAŞCIER (Devamla) - Hastalar
nasıl rahat olsun Sayın Bakan, sayenizde ilaç bulamıyorlar,
doktora gidemiyorlar, randevu alamıyorlar. Asıl ne zaman rahat olur?
Siz o koltuktan ve partiniz iktidardan gittiği zaman, işte, o zaman
hastaların içi rahat olur. (CHP sıralarından alkışlar)
Tabii, hep söylüyorsunuz bize Çözüm
önerileriniz ne? Elbette ki çözüm önerilerini verecek olan asıl
yapı, dinlemeniz gereken Türk Eczacıları Birliği. Ama ben
kısa vadede bu işe, ilaç yokluğuna çözüm üretecek bir maddeyi
-sürem kısıtlı olduğu için- söylemem lazım.
İlaçlarda hani önceden kutuların üzerinde fiyat yazardı,
artık bu fiyat yazılmadığı için, bu sorun,
yaşanan sorunların nedenlerinden bir tanesi. İvedilikle,
ilaçların üzerinde yazan fiyatın üretim tarihinin belirlendiği
hâliyle İTS sistemi üzerine işlenmesi ve kısa vadede bu sorunun
önüne geçilmesi lazım. Asıl çözümse sizin bu iktidardan gitmeniz.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
Başkanım, bir eczacı olarak söz istiyorum.
BAŞKAN Son konuşmacıya da söz
versem...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hazır
arkadaşlar buradayken şunu burada
BAŞKAN Peki, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, enflasyonist dönemde ilaç
yokluğunun neden yaşandığına ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın
Başkanım, biliyorsunuz, uzun yıllar Eczacı Odası
Başkanlığı, Türk Eczacıları Birliği Genel
Sekreterliği yaptım. Hatibimizin ifade ettiği konuyu şöyle
iktidar partisinin milletvekillerinin dikkatine sunmak isterim. Enflasyonist
dönemde ilaç yokluğu neden yaşanıyor meselesi şudur:
Enflasyonist dönemde ilaçlar zam alırlar, hatta bazen sık zam
alırlar. İlacın üstündeki fiyat üretim tarihindeki fiyattır
ve kanunumuz şudur: İlaç eczaneye kadar üretildiği fiyattan
faturalandırılır. Bu eskiden böyle değildi, enflasyonist
dönemde ilaç yokluklarının önüne geçmek için bulunmuş bir
formüldür. Yoksa ham maddeden başlayarak Zam geliyor. söylentisi
başladı mı üretici, ana dağıtıcı, depo,
deponun şubesi ilacı elde tutmaya başlarlar
zamlı satacağız diye.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Süreyi son kez uzatıyorum.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Bugün Türkiyede İlaç Takip Sistemi var yani karekod var.
Karekodda ilaçla ilgili bütün bilgiler var, fiyat yok; öyle olunca eskiden
bulunan bu çare kifayetsiz kaldı. Yapılacak iş -teknik olarak
mümkün olduğu da açıklandı- karekodun içine üretim günündeki
fiyatı basacaksınız ve ilaç, yolculuğunda zamlanmadan
gelecek, ilacı tutmak kâr ettirici bir şey, haksız kazanç elde
ettirici bir şey olmayacak. Bunu, bu mantığı kavrayan lütfen
anlatsın. Bizim söylememizle olmuyor ama siz söylerseniz bu ilaç
yokluğuna çare bulunur.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ Parti Grubunun, Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlu ve 19 milletvekili tarafından, eczanelerde ilaç
bulunamaması ve yüksek ilaç fiyatları gibi sorunların çözümü,
giderek büyüyen ilaç krizinin önlenmesi ve doğru ilaç
politikalarının oluşturulması amacıyla 25/5/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Aralık 2022 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Selim Gültekin.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA SELİM GÜLTEKİN (Niğde) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubunun ilaç
fiyatlandırması üzerine vermiş olduğu grup önerisi üzerinde
AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Gazi
Meclisimizi, aziz milletimizi ve Niğdeli hemşehrilerimizi
saygıyla selamlıyorum.
Sağlık,
ekonominin, sosyal refahın, barışın, huzurun,
mutluluğun, kısacası, bu hayattaki her şeyin
başıdır. Sağlıklı yaşam hakkı en temel
insan hakkıdır. anlayışı ve İnsanı
yaşat ki devlet yaşasın. anlayışıyla
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğinde yirmi yıldır hayata geçirdiğimiz her bir
projemizin odak noktasına insanımızı aldık, almaya da
devam ediyoruz. Sağlık Bakanlığımızın
bünyesindeki 953 hastane, 8.142 aile sağlığı merkezi
başta olmak üzere 14 bini aşkın sağlık
kuruluşumuzda insanımız için ulaşılabilir
sağlık hizmetini sunmaktayız. Bugün vatandaşlarımızın
daha kaliteli sağlık hizmetini alabilmesi için hastanelerimizin
fiziki ortamlarını yeniledik, son teknolojiye sahip modern cihazlarla
donattık, sayısı 20yi bulan şehir hastanelerimizle tek bir
sağlık kampüsünde vatandaşımızın tüm
ihtiyaçlarının karşılandığı dünyaya örnek
bir projeyi hayata geçirdik. Yine, fedakâr sağlık
çalışanlarımızın haklarını iyileştirmek
için sağlıkta Beyaz Reformu başlattık. Ayrıca,
ülkemizin en ücra köşelerinde, mahallelerinde, beldelerinde, ilçelerinde
tek bir hasta ilaçsız kalmasın diye fedakârca, gayretle çalışan
46 bin eczacımız, 80 bini aşkın eczane
çalışanımız ve 29.127 eczanemiz var yani sağlık
sistemimizin olmazsa olmazı, halkımızın en yakın
sağlık danışmanı kıymetli
meslektaşlarım eczacılarımız var.
Değerli milletvekilleri, Sağlık
Bakanlığımıza bağlı Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumumuz, Uluslararası İlaç Denetim Birliğine
ve Uluslararası Uyum Konseyine tam üye olarak en önemli stratejik
hedefimiz yerli ilaç çalışmalarında ülkemizi en iyi noktaya
getirmek için çalışmalarına devam etmektedir. Bu doğrultuda
yapılan çalışmalarla, bugün kullandığımız
ilaçların kutu bazında yüzde 89unu, değer bazında ise
yüzde 53ünü ülkemizde ürettiğimizi gururla ifade etmek istiyorum.
Ülkemizde son bir yılda piyasaya arz edilen ilaç sayısı kutu
bazında bir önceki yıla göre yüzde 13,5 oranında artarak 6,6
milyar kutuya ulaşmıştır. Bununla birlikte, içinde
bulunduğumuz dönem itibarıyla mevsime özgü hastalıklardaki
artıştan kaynaklı bir kısım ilaçta talep
artışı ortaya çıkmış olup bu talebin
karşılanması noktasında Sağlık
Bakanlığımızca da gerekli çalışmalar
yapılmaktadır. Şubat 2022 tarihinde yıllık belirlenen
kur artışına ek olarak, 8 Temmuz 2022de Beşeri ve
Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Kararda
değişikliğe gidilmiş ve ilaçların fiyatlandırılmasında
esas alınan TL cinsinden 1 avro değeri yüzde 25 oranında
artırılmıştı. Dünyadaki ilaç etkin maddesi ve
yardımcı maddelerin fiyatlarındaki artış ve temini
başta olmak üzere, ilaç girdilerindeki artışa istinaden geçen
hafta 14 Aralıkta, söz konusu 1 avro değeri yüzde 36,77 oranında
artırılarak 10,75 TL seviyesine
çıkarılmıştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
SELİM GÜLTEKİN (Devamla) Yine,
temininde zorluk yaşanan ilaçların üretiminin
arttırılması için üreticilerle görüşülmüş ve
üretiminin hızlandırılması kararı da alınmıştı.
Ayrıca, az bulunan ilaçların ihracat izninin de sıkı bir
takiple yapılması kararlaştırılmıştır.
Son olarak, tüm
vatandaşlarımızın müsterih olmalarını, bazı
ilaçlardaki yaşanan sıkıntıların geçici olduğunu
özellikle vurgulayarak İYİ Partinin grup önerisine hayır oyu
vereceğimizi ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
III.-YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
İYİ Partinin grup önerisini oylarınıza sunacağım
ama öncesinde bir yoklama talebi vardır, onu yerine getireceğim.
Sayın Özel, Sayın Ağbaba,
Sayın Yalım, Sayın Köksal, Sayın Antmen, Sayın
Şeker, Sayın Ünlü, Sayın Aydın, Sayın
Taşcıer, Sayın Karabıyık, Sayın Şahin,
Sayın İlhan, Sayın Bakan, Sayın Gaytancıoğlu,
Sayın Ünsal, Sayın Bulut, Sayın Kılıç, Sayın
Başarır, Sayın Şevkin, Sayın Bayır.
Evet, yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.44
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare AYDIN (İstanbul), Necati TIĞLI
(Giresun)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
III.-YOKLAMA
BAŞKAN - İYİ Parti grup
önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter
sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ Parti Grubunun, Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlu ve 19 milletvekili tarafından, eczanelerde ilaç
bulunamaması ve yüksek ilaç fiyatları gibi sorunların çözümü,
giderek büyüyen ilaç krizinin önlenmesi ve doğru ilaç politikalarının
oluşturulması amacıyla 25/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20
Aralık 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ Parti grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun
İç Tüzük 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, demokratik siyasetin önündeki engellerin
araştırılması amacıyla 20/12/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20
Aralık 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
20/12/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 20/12/2022 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
20 Aralık 2022 tarihinde Siirt
Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından (23112 grup numaralı) demokratik siyasetin önündeki
engellerin araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 20/12/2022 Salı günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini
açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Sayın Dirayet Dilan Taşdemir.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
(Uğultular)
BAŞKAN Arkadaşlar, sayın
milletvekilleri; çok uğultu var, biraz sessiz lütfen.
HDP GRUBU ADINA DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Teşekkür ederim Başkan.
Partimizin demokratik siyasete yönelik
baskıların araştırılması için verdiği grup
önerisi üzerine söz aldım. Cezaevlerinde ve televizyonları
başında bizi izleyen halklarımıza ve herkese
selamlarımı, saygılarımı gönderiyorum.
Evet, Türkiyede cumhuriyet tarihi boyunca
hiçbir zaman demokratik siyaset özgür koşullarda maalesef
yapılamadı. Ya askerî darbeler ya da vesayet rejimlerinin hep
yönelimi söz konusu oldu, sürekli demokratik siyasete müdahale edildi. Bundan
kaynaklı da Kürtler, Aleviler, kadınlar, emekçiler, ezilenler ve
samimi mütedeyyinler hep siyasetin dışına atılmaya
çalışıldı ve siyaset yapma hakları gasbedildi.
AKP iktidarı 2002de iktidara gelirken
aslında en çok da bu vesayet rejimlerine karşı mücadele
yürüteceğini söylemişti ama ne yaptı?
(Uğultular)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
biraz sessiz lütfen.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Devamla) 2002den sonra iktidara geldi, bütün kurumları ele geçirdi;
ondan sonra ne yaptı? Bütün bu darbe rejimlerini, bu vesayet rejimlerini
katbekat aşan bir vesayet rejimi kurdu. Kendisine muhalif olan herkesi ya
hukuk sopasıyla yargıladı ya cezalandırdı ya da
demokratik siyaseti tasfiye etmek için her türlü hukuksuzluğa
başvurdu. Sandıkta alamadığını, kayyumlar eliyle
halkın iradesini gasbetti. Savaş ve nefret siyasetini büyüterek,
kutuplaştırarak, yine yargı sopasını kullanarak
demokratik siyasetin tasfiye edilmesinin önünü açtı. Bakın,
bunları nasıl yaptı? İşte Gezi davası, Kobani
kumpas davası, partimize yönelik açılan kapatma davası; bütün
bunlar aslında demokratik siyaseti biçimlendirmek ve vesayet rejimini
kalıcı hâle getirmek için yapıldı. Bakın, eğer
siz yargı eliyle yürütülen demokratik siyasete müdahalenin
rezilliğini görmek istiyorsanız, Kobani kumpas davası -şu
an Sincanda görülüyor- mahkeme salonuna bakacaksınız. Yine, oraya
gittiğinizde demokratik siyasetin nasıl
yargılandığını göreceksiniz. Siyaset yapmanın,
AKPye muhalefet etmenin nasıl suç hâline getirildiğini göreceksiniz.
Kürtlerin siyaset yapma hakkının, siyasetteki
ısrarının aslında nasıl
yargılandığını, HDPlilerin kendi parti binasına
giderken bile, bunun suç olarak nasıl önlerine
çıkarıldığını göreceksiniz.
Evet, aslında, Kobani kumpas davası,
demokratik siyasetin yargılanması demek, demokrasinin
yargılanması demektir ama atadığınız hâkimler,
7/24 yürüttüğünüz kirli algı operasyonları, karalamak için oraya
buraya astığınız pankartlar yetmedi, buna rağmen
demokratik siyaset yapanlardan korkuyorsunuz; Demirtaşlardan,
Yüksekdağlardan, Kışanaklardan, Güvenlerden, Tuncellerden yani
HDPden korkuyorsunuz. Siz, demokratik siyasetten korkuyorsunuz çünkü
kutuplaştırarak, şiddet uygulayarak, nefreti büyüterek ancak
siyaset yapabileceğinizi biliyorsunuz. Korkuyorsunuz, evet, korkmakta
haklısınız; korkun çünkü demokratik siyaseti yürütenler 7 Haziranda
size yenilgiyi tattırdı; siz bu yenilgiyi 2023te de bir kez daha
demokratik siyaseti yürütenler tarafından tadacaksınız. Evet, bu
akıbetinizi önlemek için her türlü yolu deniyorsunuz, her türlü
hukuksuzluğu yapıyorsunuz. Tutukluyorsunuz, yargılıyorsunuz,
kayyum atıyorsunuz, halkın iradesine el koyuyorsunuz ama
başaramadınız, başaramayacaksınız.
Şimdi, AKP, bu başaramamaya yeni bir
yöntem, yeni bir yol, konsept devreye soktu. O da nedir? Halkın idaresine,
halkın seçilmişlerine artık açık, aleni bir
saldırı konsepti devreye konuldu. Daha geçenlerde, İstanbulda,
bir önceki dönem milletvekilimiz ve şu an İstanbul İl Eş
Başkanımız olan Ferhat Encuya bir polis tokat attı; bir
memur pervasızca, hadsizce İl Eş Başkanımıza el
kaldırdı. Bir grup polis yine, Yüksekovada Iğdır
Milletvekilimiz Habip Eksike şiddet uyguladı, ayağını
kırdı. Sincan kampüsünde hâkim, Demirtaşın mikrofonunu
kapatıyor. Siz bu halkın onuruna, iradesine el
kaldıramazsınız. Yani gerçekten, burada, bir kez daha soruyorum:
Siz kimsiniz, kendinizi ne sanıyorsunuz? Hukukun üstünde misiniz,
halkın iradesinin üstünde misiniz ki bu kadar pervasızca kararlar
alıyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Devamla) Bakın, bu kararı uygulayan şahıslara da buradan
bir kez daha sesleniyorum: AKPnin size dayattığı
hukuksuzlukları yapmak zorunda değilsiniz; hukuku uygulayın,
yasaları uygulayın, sonra, bu suçları işlediğiniz için
hukuk karşısında hesap vermek zorunda olan sizler olacaksınız.
Bakın, bu hadsiz saldırıların
talimatını veren AKPye de buradan bir kez daha söylemek istiyorum:
Siz bize efendilik taslayamazsınız, sizin gibi çok zalimler geldi
geçti. Evrenler, Çillerler, Ağarlar, nice zalimler geldi geçti ama biz,
demokratik siyaseti büyütenler buradayız, burada olmaya devam
edeceğiz; daha da büyüyeceğiz, daha da güçleneceğiz. Bakın,
demokratik siyasette size rağmen elbette ki biz ısrar edeceğiz
çünkü sizin şu anki haksızlıklarınızın, tek adam
rejiminizin, vesayet rejiminizin panzehri demokratik siyasettir. Onun için, siz
demokratik siyasetten korkuyorsunuz, biz de demokratik siyasette ısrar
ediyoruz. Siz Nemrut da olsanız, firavun da olsanız biz size
karşı mücadele etmeyi büyüteceğiz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu
adına Sayın Behiç Çelik.
Sayın Çelik, buyurun. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerine görüşlerimizi ifade etmek için
İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, konu, demokratik
siyasete katılım olunca bu hakkın önlenmesine yönelik bütün
engellerin doğrudan hedefi, aynı zamanda, İYİ Parti de
olmuştur. Biz Genel Başkanımız Sayın Meral
Akşenerin liderliğinde İyilerin yolu, medeniyet yoludur.
diyerek, yolumuza çıkan zalimlere eğilmedik, bükülmedik, yenilmedik.
Bugün milletimizin teveccühü, millet iradesinin sarsılmaz gücüyle emin
adımlarla iktidara yürüyoruz.
Değerli milletvekilleri, son günlerde
muhtelif sivil toplum örgütleri, sendikalar ve kamu kurumu niteliğindeki
meslek örgütleri ile siyasal oluşumların mevzuat çerçevesinde
yapmış oldukları faaliyetlere engel olunması gerilimi
artırmaktadır. Arkadaşlar, polis olur olmaz yıpratılmamalıdır.
Geçenlerde İstanbulda Uygur Türklerine yapılan polis müdahalesi
polisin itibarını sarsmış, vicdanları
yaralamıştır. Diğer taraftan, 16 Aralıkta sonuçlanan
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem
İmamoğlu'nun davası da millete sırt çevirenleri, iradesini
hiçe sayanları, demokrasiye kastedenleri alenen ortaya
çıkarmıştır.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi adı verilen bu bozuk sistemin kuvvetler
ayrılığını ortadan kaldırdığı bir
ortamda, yasama, yürütme ve yargıda güven bunalımı oluşmuştur.
Bu nedenle, işte bu ucube sistemden kurtulmak için mücadele etmek her
yurttaşımızın asli görevi olmuştur.
İnsanımızın kendi yurdunda esir muamelesine tabi
tutulması, iktisaden köleleştirilmesi, temel hak ve özgürlüklerden
mahrum bırakılması 21inci yüzyılda olmaması gereken
bir yönetim tarzıdır.
Arkadaşlar, demokrasi özünde hukuk
devletini içerir. Hukuk devleti olmak için de idarenin kanuniliği,
idarenin yargısal denetimi ve bağımsız yargı olmazsa
olmazdır. Bunun yanında, güçlü sivil toplum ve özgür medya asla
vazgeçilmezdir. Bu bağlamda, son uygulamalara baktığımızda
kıran, döken, yasaları çiğneyen, kural tanımaz, keyfî,
ceberut bir yönetim asla bize yakışmamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Seçime aylar
kala iktidarın baskısını artırması bir anlamda
yenileceğinin de sinyalini vermektedir. O yüzden, son olarak
arkadaşlar, otokrasiden kurtulmak, demokrasiyi bütün kurallarıyla ve
kurumlarıyla yeniden inşa etmek büyük Türk milletinin şiarıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinize tekrar
saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu.
Buyurun Sayın Tanrıkulu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet
ve Kalkınma Partisi iktidarı maalesef demokratik siyaset
alanını yok etti, zehirledi ve demokratik siyaset yapmak da mümkün
olmaktan çıktı.
Değerli milletvekilleri, daha dün HDPnin
Genel Başkanı İstanbulda, Kadıköyde kendi ilçe
binasına giremedi, diğer Eş Başkanı ise ilçe
binasından çıkamadı; bir açıklama yapamadılar,
açıklama. Sadece bu mu? Tabii ki bu değil; seçilmiş belediye
başkanlarını hapse attınız, yerlerine kayyum
atadınız, partilerin genel başkanlarını hapse
attınız ve demokratik siyaset alanını tümden zehirlediniz.
Ve yargıyı da kendi siyasal çıkarlarınız
bakımından kullandınız, bütün siyasi partiler
bakımından bunu yaptınız. Partimizin Gençlik Kolları
üyesinden Genel Başkanına kadar, her alanda fiilî
saldırılarla karşı karşıya kaldılar; Genel
Başkanımız Artvinde ve Çubukta linç girişimiyle, ölümle
karşı karşıya kaldı, Gençlik Kolları üyelerimiz
Türkiye'nin her yerinde baskı altında. Daha geçen hafta Derince
İlçe Başkanımız sadece bir pankart astığı
için gözaltına alındı.
Sadece bu değil, yargıyı kötüye
kullanıyorsunuz ve yargıyı yok ettiniz. Bakın,
İstanbul İl Başkanımız Canan Kaftancıoğlu
şu anda Bakan Yardımcınız olan bir yargıcın
Başkanlık yaptığı bir mahkemede sadece otuz beş
günde, otuz beş gün süren bir mahkemede mahkûm edildi ve siyaseten
yasaklı hâle geldi. Geçen hafta, 6 milyon İstanbullunun oyunun
almış İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanımız, yine, sizin atadığınız bir
yargıç tarafından hukuka aykırı bir biçimde siyaseten
yasaklı hâle getirildi. Yalova Belediye Başkanımız
görevinden alındı, ataması yapılmıyor. Ve bu ortam
içerisinde bir kez daha söylüyorum, yurttaşlarımızın
şiddete başvurmadan, şiddeti kullanmadan, şiddeti önermeden
herhangi bir toplantı ve gösteri yapması mümkün değil.
Anayasa Mahkemesi kararlarını
tanımıyorsunuz, Anayasayı tanımıyorsunuz, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını
tanımıyorsunuz, daha bunun birçok örneğini verebiliriz.
Bakın, bununla başarı elde etmeniz mümkün değil. Demokratik
seçimler, serbest seçimler sadece seçim gününü ifade etmez, seçime giden
sürecin de adil ve demokratik olmasını ifade eder ama bugünden
haziranda yapılacak seçimleri zehirliyorsunuz, maalesef, adil olmaktan
çıkarıyorsunuz ama bütün bunlara rağmen, cesaretimizle,
dayanışmamızla ve demokrasi güçlerinin bir arada olmasıyla
sizleri demokratik yollarla götüreceğiz ve bütün bunların da
hesabını demokratik yollardan soracağız, bundan emin
olabilirsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Bir
sözüm de
BAŞKAN Teşekkür ediyorum, süreniz
doldu Sayın Tanrıkulu.
İlave bir dakika verdim.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Bir
sözüm de
BAŞKAN İlave süre verdim ben size.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin)
Yok, vermediniz.
VELİ AĞBABA (Malatya) Vermediniz
Başkanım.
BAŞKAN Vermedim mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Vermediniz
Başkanım.
BAŞKAN Vermemişiz
haklısınız, buyurun.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş)
Dalmışsınız Başkanım.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Değerli milletvekilleri, aylardır, yıllardır bu
Parlamentoda hasta tutuklulardan, hükümlülerden, yaşlı tutuklu ve
hükümlülerden, bebekli annelerden söz ediyorum; her hafta pazartesi günü
yaptığım yayınlarda cezaevinde bulunan hasta tutuklulardan,
yaşlılardan, kanser hastalarından, bebekli annelerden söz
ediyorum ve 28 Şubat intikam yargılamasıyla mahkûm olan, adil
biçimde yargılanmadan mahkûm olan emekli askerlerden söz ediyorum; 74 ile
92 arasında değişiyordu yaşları, tümünü ziyaret ettim;
Ankara'da, İzmir'de ve İstanbul'da. Ondan sonra da Anayasa
Mahkemesine çağrıda bulundum ve her hafta bu çağrıyı
yeniledim Anayasa Mahkemesine, dedim ki: Bir yaşam hakkı ihlali
olmadan bireysel başvuruları öncelikle görüşün. Fakat bunlar
dinlenmedi ve dün itibarıyla bir emekli asker cezaevinde
yaşamını yitirdi. Bunun vicdani sorumluluğu bu Parlamentoya
ve ağırlıklı olarak da Adalet ve Kalkınma Partisine
aittir. Eğer bir şey yapmak istiyorsak hasta tutuklular için,
yaşlılar için bir düzenleme yapabiliriz, bu da Adalet ve
Kalkınma Partisinin hiç olmazsa bu dönemde iyi yaptığı bir
şey olur.
Teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına Sayın Hulusi Şentürk.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HULUSİ
ŞENTÜRK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP grup önerisi aleyhinde AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hemen belirteyim ki HDP grup önerisinin gerekçesinde
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin demokratik siyasete
kadar karşı olduğu yönünde açıklamalar var. Değerli
arkadaşlar, bu açıklamalara katılmamız mümkün değil.
Elbette, demokraside her türlü eleştiriyi demokratik olgunlukla
karşılarız ve karşılıyoruz da ama bunu
kalkıp da demokratik siyasetin önündeki bir engel gibi göstermeye
kalkmayı kabul etmemiz mümkün değildir. Çünkü ister
başkanlık sistemi olsun, ister yarı başkanlık, ister
parlamenter sistem olsun bunların tamamı demokratik sistemlerdir ve
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi de
halkımızın, milletimizin hür oylarıyla kabul edilmiş
ve yürürlüğe girmiştir. Demokrasi halkın egemenliğidir ve
bu konuda da son kararı milletimiz vermiştir.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Niye kayyum atadın?
HULUSİ ŞENTÜRK (Devamla) Hepimizin
de milletimizin iradesine saygı duyması gerekmektedir.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Hayır, saygı duymayan sizsiniz.
HULUSİ ŞENTÜRK (Devamla) HDP Grup
önerisinin içeriğine gelince, bu öneride iki şey söz konusu: Bir,
yargı üzerinden yürütmenin siyasi muhalefetin üzerine baskı
uyguladığı. Değerli arkadaşlar, bir yandan yasama,
yargı, yürütme bağımsızlığından
bahsedeceğiz, bir yandan başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere
yargı zaman zaman yürütmenin bazı kararlarını iptal
ederken, bazı uygulamalarını iptal ederken yargı
bağımsızlığına alkış
tutacağız ama işimize gelmeyen yargı kararları
karşısında Vay efendim, yargı yürütmenin emrine girdi.
gibi iddialarda bulunacağız; bunlar tutarlı açıklamalar,
tutarlı değerlendirmeler değildir.
Ve asıl konuya gelince, son günlerde
özellikle emniyet güçlerimizle kimi eylemciler arasındaki gerginlik
konusuna gelince: Arkadaşlar, hepimizin bildiği gibi Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 2nci maddesi net bir biçimde Türkiye
Cumhuriyeti'nin demokratik bir hukuk devleti olduğunu ifade eder ve hukuk
devletinde de elbette ki her türlü fikrî özgürlük temeldir ve hiçbirimizin de
bu hakların meşruiyeti üzerinde söz söyleme hakkımız
yoktur. Hele hele Demokrasinin kendisini savunma hakkı var. gibi beylik
lafların arkasına sığınıp da militan demokrasi
havariliğini hiçbirimiz yapamayız fakat Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin yerleşik içtihatlarında da
belirtildiği gibi, Anayasamızın başta 26ncı
maddesinde de belirtildiği gibi, demokrasi demek, vatanın bölünmez
bütünlüğüne, milletimin birlik ve beraberliğine saldırı
özgürlüğü demek değildir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu şiddeti savunmak, bu şiddeti teşvik
etmek, bu şiddeti politika aracı olarak görmek değildir ve
burada da ölçüt olarak yakın ve açık tehlike göz önüne
alınır.
FİLİZ KERESTECİOĞLU
DEMİR (Ankara) Polis şiddetini teşvik ediyorsunuz.
HULUSİ ŞENTÜRK (Devamla) Otuz
yıldır başta PKK olmak üzere, onun Suriye kolu PYD, ruhunu 1
dolara satan FETÖ'cülere, belli mihrakların kurup üzerimize
yönlendirdiği DAEŞ saldırılarında on binlerce
evladını toprağa vermiş bir ülkede benim askerim hâlâ
şehit olurken, polisim hâlâ vatanın bölünmez bütünlüğünü
sağlamak için şehit olurken eğer birileri terörist
elebaşının sözcülüğünü yapıyorsa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HULUSİ ŞENTÜRK (Devamla)
eli
kanlı katilleri şirin göstermeye, demokrasi havarisi gibi göstermeye
kalkıyorsa anayasal hukuk çerçevesinde devletin de gerekli önlemleri
almaya hakkı vardır; en meşru hakkıdır diyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç, yerinizden bir
söz talebiniz var herhâlde.
Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Sayın Başkan, iki sataşma vardı, onlara cevap vermek
istiyorum. Biri militan demokrasi havariliği diğeri vatanın
bölünmez bütünlüğüne yönelik sözler.
BAŞKAN Kastedenlere destek
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
İstanbul Milletvekili Hulusi Şentürkün HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, yapılan
hukuksuzlukları ve demokratik siyasete yönelik saldırıları
savunamadığınız için başka yollara sapıyorsunuz
ve o başka yollar da aslında bize yönelik bir şey değil.
Ben burada, bu kürsüde, yerimde yaptığım çeşitli
konuşmalarda kaç kere sizin bu şehir efsanesi olarak sunduğunuz
vatanın bölünmez bütünlüğü meselesini anlattım. HDP hiçbir
belgesinde, hiçbir konuşmasında, hiçbir davranışında
ülkenin bölünmesiyle ilgili en ufak bir cümle sarf etmemiştir; tam
tersine, ortak vatan ve demokratik cumhuriyet çerçevesinde Kürt sorununun
barışçı ve demokratik çözümünün sağlanması
doğrultusundaki mücadelesini anlatmıştır ve bunu
sürdürmektedir. Vatan bölünmesi meselesi sizin uydurduğunuz,
yıllardan beri uydurduğunuz ve HDPye kolay kolay
giydiremeyeceğiniz bir giysidir, giydiremezsiniz. Tam tersini defalarca
anlattık, anlatmaya devam edeceğiz. Eğer savunuyor olsaydık
çıkar göğsümüzü gere gere de anlatırdık bunu ama
savunmuyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
Savunmadığımız şeyi bizim üstümüze giydiremezsiniz.
Ama siz neyi savunuyorsunuz, biliyor musunuz? Her türlü hukuksuzluğu
savunuyorsunuz, demokratik siyasete yönelik her türlü saldırıyı
savunuyorsunuz. Ya, bir partinin Eş Genel Başkanlarının,
Grup Başkan Vekilinin ve milletvekillerinin bir ilçe binasının
önünde basın açıklaması yapmasını engellemeyi
nasıl savunuyorsunuz? Bunu demokratik siyasetle ve hukukla nasıl
bağdaştırıyorsunuz? Bağdaştıramazsınız,
bağdaştıramazsınız. Bir kez daha söylüyorum:
Demokratik siyasete aykırı, hukuka aykırı
adımları savunmayın, siz savunuyorsunuz, İçişler
Bakanınız yaptırıyor; durum budur. (HDP
sıralarından alkışlar)
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, demokratik siyasetin önündeki engellerin
araştırılması amacıyla 20/12/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20
Aralık 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Bir söz talebiniz mi var
Sayın Tunç?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım, Her türlü hukuksuzluğu yapıyorsunuz.
şeklinde bir suçlamada bulundu
VELİ AĞBABA (Malatya) Az
demiş, bu iltifat valla!
BAŞKAN Buyurun, kürsüden iki dakika söz
veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
2.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Biz hukukun üstünlüğüne inanıyoruz.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Evet, evet; hayalde!
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Türkiye Cumhuriyeti
devleti demokratik bir hukuk devletidir.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Sözde!
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Yargının
vereceği kararlara herkesin saygı duyması gerekir.
Beğendiğimiz kararlar verildiğinde Yargı
bağımsız
beğenmediğimiz kararlar verildiğinde
de Yargı taraflı
(HDP sıralarından gürültüler)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Bir gün de sizinle ilgili bir karar versin de
beğenelim.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) İşte, bugün
103 amiralle ilgili beğendiğiniz bir kararı
açıkladınız. Bakınız, burada, HDPnin siyaset
belgelerinde şiddeti savunmadığı yönündeki
açıklamanıza evet, itibar ediyoruz ancak belgelerin yanında bir
de uygulama söz konusu. Uygulamayla alakalı olarak özellikle şiddet
eylemleri karşısında PKK ve diğer terör örgütleriyle ilgili
hususlarda HDP'nin açık tavrını hatta maalesef destekleyici
tavrını burada görüyoruz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU
DEMİR (Ankara) Onları bize değil
Biz Meclisteyiz.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Bakınız,
şiddeti savunmak demokratik siyaset değildir. Bu, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi'nin 10 ve 11inci maddesinde de
açıklanmıştır.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Seçimlere PKK mi giriyor?
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Yine,
Anayasamızın 26ncı maddesinde de şiddeti savunmak demokratik
siyaset çerçevesi içerisinde değerlendirilemez.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Şiddeti hiçbir zaman savunmadık Başkan.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Yine,
Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'nin
19uncu maddesinde de şiddet savunuculuğu hiçbir zaman tasvip
edilemez.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Şiddeti
siz uyguluyorsunuz.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Şiddeti uygulayan tek güçsünüz.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Siz
şiddeti savunuyorsunuz Başkan, savunmayın o zaman. Polis
şiddetine karşı çıkın.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Dolayısıyla,
şimdi, değerli arkadaşlar, şunu ortaya koyalım yani
şu gösteriyi siz nasıl savunabilirsiniz? Yani terörist
elebaşına tecrit; böyle bir şey yok. Olmadığı
hâlde siz bunun gösterisini yaparsanız
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sana ne ya!
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Demokratik anlamda itiraz edebiliriz. Edebiliriz, demokratik
hakkımız.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Burada bir terör
örgütü elebaşıyla ilgili bir destek açıklaması siyasi
partinin görevi değildir.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Sen Anayasayı ihlal ediyorsan görevimizdir.
Anayasayı ihlal edersen sana görevini hatırlatırız.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Anayasayı çöpe attınız Sayın Başkan.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Bunu
yaptığınız zaman
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Tunç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Sayın Başkan, şiddeti destekleyici tavır
gösterdiğimizi söyleyerek sataşmada bulundu.
BAŞKAN Kürsüden iki dakika.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunçun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller
İkinci şehir efsanesine geldik
Sayın Tunç, bu da bizim şiddeti savunduğumuz şehir
efsanesi.
Şimdi, bakın, herhangi bir belge
ortada yok, bulamazsınız böyle bir şey. Bıraktım
belgeyi, şunu iddia ediyoruz: Milletvekillerimizin ve bizim sözcülerimizin
burada ve buranın dışında yaptıkları basın
açıklamalarında, toplantılarda, yaptıkları
konuşmalarda şiddeti savunduğumuz, şiddeti teşvik
ettiğimiz bir tane konuşma getirin, biz o vekilimiz hakkında
gereken uygulamayı yaparız. Böyle bir şey yok, bu bir şehir
efsanesi. Her zaman, şiddet karşısında tutumuzu aldık
ve Türkiyede Kürt sorunu dâhil olmak üzere konuşarak
çözemeyeceğimiz, diyalogla, müzakereyle çözemeyeceğimiz herhangi bir
sorun yoktur dedik ve demeye devam ediyoruz. Dolayısıyla, Kürt sorunu
dâhil bütün konuları konuşarak, şiddet olmadan, şiddetsiz
bir şekilde çözme konusundaki kararlı tutumumuzu sürdürdük ve
sürdürüyoruz ama siz keşke aynı kararlı tutumu polis
şiddeti karşısında gösterseydiniz. Polis şiddeti
karşısında susuyorsunuz. Ben biraz evvel burada söyledim,
Eş Genel Başkanlarımız, ikisi de dün ilçenin önünde
basın açıklaması yaptılar sonuçta; alın
konuşmaları okuyun, açıklamanın içinde tecritle ilgili bir
tek kelime geçmemiştir, böyle bir şey yok, doğru değil. Bir
gün evvelki eylemin de ne olduğunu size söyledim, hasta ve yaşlı
tutukluların durumlarıyla ilgili adalet nöbetinin
sonuçlandırılması eylemiydi dedim, bizim il eş
başkanımıza saldırı yapıldığı
zaman.
Diğer konu
Bakın, ben burada,
kürsüde de söyledim, basın toplantılarında da söylüyorum:
İmralıdaki tecrit hukuk dışıdır, insanlık
dışıdır, bu hukuk dışı ve insanlık
dışı tecridin sona ermesi gerekir dedik, Türkiyenin
imzaladığı uluslararası sözleşmelere
aykırıdır dedik, bunu söylüyoruz. (HDP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Adana Milletvekili Burhanettin Bulut ve
arkadaşları tarafından, Sosyal Güvenlik Kurumundaki
yolsuzlukların önüne geçilmesi ve gelir gider adaletsizliğinin
nedenlerinin araştırılması amacıyla 20/12/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Aralık 2022 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır;
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 20/12/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Adana Milletvekili Burhanettin Bulut ve
arkadaşları tarafından Sosyal Güvenlik Kurumundaki yolsuzlukların
önüne geçilmesi ve gelir-gider adaletsizliğinin nedenlerinin
araştırılması amacıyla 20/12/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (3782
sıra no.lu) Meclis Araştırma Önergesinin diğer önergelerin
önüne alınarak görüşmelerinin 20/12/2022 Salı günlü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini
açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın
Burhanettin Bulut.
Buyurun Sayın Bulut. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BURHANETTİN BULUT (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2018 yılında
bu ülkenin başına bela edilen partili
cumhurbaşkanlığı sistemi ülkede ekonomiyi çökertmiş,
siyasi bir buhrana neden olmuştur ve bugün de onun etkilerini
yaşıyoruz.
Özellikle bu iktidar, iktidara geldiği
dönemde 3Yyle mücadelesini hep dile getirdi. Bugün ise bu 3Y diye bahsedilen
yoksulluk halka tam anlamıyla kader olmuş durumda. Yasaklara
baktığımızda, muhalefeti yasaklarla esir etmiş
durumda. Ancak yoksulluk da iktidara kalmış, iktidar da
yolsuzluğu zimmetine almış durumda. (CHP sıralarından
alkışlar) Bunun gerekçelerini şöyle ifade edelim: Bir kere, bu
sistemde denge ve denetim diye bir şey kalmamış durumda.
İktidar yanlılarına, iktidar yanlılığı
olanlara yani bakanına, yürütmeye, yürütmenin başındaki
Cumhurbaşkanına sadece sorumluluğu sandıkta
Ancak
bakanlarına yetki vermiş ama sorumluluk vermemiştir. Bu
cezasızlık ve sorumsuzluk ülkede, özellikle Sayıştay
raporlarında çıkan usulsüzlük noktasında herhangi bir işlem
yapılmamasına sebep olmuştur ancak
baktığınızda, adaletsizlik burada da kendini gösteriyor;
soruşturması bitmemiş belediye başkanları bile
görevden alınırken ya da sadece ahmak lafından dolayı iki
yıl ceza verilirken Sayıştay raporlarında çıkan
soruşturma sonucunda ceza alması gereken iktidar
yanlılarına tek bir ceza dahi verilmemiştir.
Ancak, bugün ben burada Sosyal Güvenlik
Kurumunu dile getireceğim çünkü Sosyal Güvenlik Kurumunun diğer
kurumlardan farklı bir tarafı var, o da emekçilerin alın
terinden kestikleri primlerle bütçesini oluşturması. Madenciler
-iş kazalarında, iş cinayetlerinde en çok cinayete uğrayan
kesim olan madenciler- tersane işçileri, son dönemde çokça insanın
çalıştığı, mesai kavramının
olmadığı çağrı merkezi çalışanları,
bunların alın teriyle biriktirilen ve onun bütçesiyle
oluşturulan SGK'de bir buçuk yıldır bir yolsuzluk var. Geçen
yıl eylül ayında bir gazete haberiyle bu yolsuzluk çıktı; o
yolsuzluk dosyasında, gazete haberinde Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanının
ve 21 üst düzey bürokratın bu soruşturmanın içerisinde
olduğu söylendi. Biz de hemen arkasından bir soru önergesiyle bu
durumun ne olduğunu öğrenmek istedik ancak cevap verilmedi, ta ki
2021 bütçe görüşmesinde, bu bütçe görüşmesinde ilk defa bir bakan
böyle bir yolsuzluğun olduğunu ifade etti ve en kısa sürede bu
yolsuzluğun durumunu kamuoyuna açıklayacağını ifade
etti ancak on bir ay geçmesine rağmen herhangi bir açıklama
yapmadığı için ikinci soru önergesini verdik. Bu defa da Bakan
yine Plan ve Bütçe Komisyonunda Ben, gereken işlemleri yaptım, bunu,
bu soruşturma dosyasını savcılığa verdim. dedi.
E, peki, bu sorumluluk sizden kalkmış mı oluyor? Bu
soruşturma içerisinde çok ciddi suçlamalar var: Birinci suçlama bu SGK
dosyasının içerisinde İçişleri Bakanının
yeğeninin bir şirkete ortak olduğu ve yolsuzlukta önemli bir yer
edindiği. İkincisi de Çalışma Bakanının
yeğeninin yine, bu soruşturma kapsamında burada yer
aldığı, bu dosyanın içerisinde yer aldığı. Ve
daha önemlisi, o tarihte görevden alınan SGK Başkan Vekili
İsmail Yılmaz kamuoyuna yaptığı açıklamada
aslında bu yolsuzlukların üzerine kendisinin gittiğini ancak
görevden alındığını ifade etti. Bu kadar çok
suistimalin ve bu kadar çok şaibenin olduğu bir yerde bir milletvekili
olarak -Sayıştayın denetleme görevini yapmayan- Sosyal Güvenlik
Kurumunun bu yaşananlara ilişkin hem masumiyet karinesini anlamak
açısından hem de bu yolsuzluğu kamuoyuna açıklamak
açısından bir soru önergesi daha verdik, yine cevap vermediler. Ancak
bu Sosyal Güvenlik Kurumu kime cevap verdi biliyor musunuz? Fuat Uğura,
yandaş bir gazeteciye. Gazeteciye verdiği cevapta bir kurum yetkilisi
şöyle demiş: Oradaki yolsuzluk 1 milyar değil, 4 milyar. Çünkü
o tarihte baktığımızda rakamların 200 ila 250 milyon
dolar arasında olduğunu yani bize 1 milyar denilen soruşturma dosyasının
aslında 4 milyar TLye yani eski rakamla söyleyeyim, 4 katrilyona kadar
çıktığını ifade ettiler. Ve başka bir şey
daha
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Yine, soru
önergesinde bize cevap vermeyen Sosyal Güvenlik Kurumu, gazeteye
yaptığı açıklamada Keşke bu iddiayı ortaya
atanlar 4.500 sayfalık raporu okusa. diye, âdeta dalga geçer gibi
açıklamada bulunuyor.
Sayın milletvekilleri, burada, bizim
sorguladığımız bu yolsuzluk dosyasındaki parada sizin
de emeğiniz var, sizin de katkınız var çünkü işçilerin
verdiği primler kadar buradaki milletvekillerinin de burada prim
ödemişliği var. O yüzden de kendi denetleme yetkisini yandaş
gazetecilere devreden, soru önergelerine cevap vermeyen; böylesi bir yolsuzluk
soruşturmasında bu Meclisin görev alması lazım. Eğer
şayet, bu soruşturma dosyasına, sizler araştırma
önergesine evet demezsiniz, bu hırsızlıkta, bu yolsuzlukta
sizlerin de payı olacaktır diyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu
adına Sayın Muhammet Naci Cinisli.
Sayın Cinisli, buyurun. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET
NACİ CİNİSLİ (Erzurum) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlarım.
2006 yılında Sosyal Sigortalar
Kurumu Başkanlığı, Bağ-Kur Genel Müdürlüğü ve
Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü; Sosyal Güvenlik Kurumu
çatısı altında toplandılar. Kurum, 2018 yılından
itibarense SGK Kanununda ve 4 sayılı
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde hüküm bulunmayan hâllerde
özel hukuk hükümlerine tabi hâle getirildi. SGK yenilikçi ve insan odaklı
anlayışla topluma kaliteli hizmet sunan, sürdürülebilirliğini
sağlamış, dünyada örnek alınan güçlü ve saygın bir
devlet kurumu olmalıdır ancak özellikle son yıllarda kötü
yönetim ve liyakatsiz atamalar nedeniyle bu anlayıştan
uzaklaşıldı. Gelir gider dengesi oldukça bozulmaya
başladı. Bunda partili Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi keyfîliğiyle birlikte SGKnin kuruluş, teşkilat, görev
ve yetkileri hakkında yeni düzenlemelerin yapılmasının da
payı mevcut. Sayıştay raporlarında SGK'nin 2021
yılı faaliyet giderleri toplamı 587 milyar 979 milyon lira olarak
kaydedilmiş; faaliyet gelirleri toplamı 643 milyar 578 milyon lira.
Fakat faaliyet gelirlerinden ret ve iadeler toplamı olan 100 milyar 902
milyon lira düşülünce net faaliyet gelirinin 542 milyar 676 milyon lira
olduğu görülüyor. Buna göre SGK'nin 2021 yılı faaliyet sonucu
eksi 45 milyar 303 milyon lira olarak gerçekleşmiş. 2021
yılı sonu itibarıyla gelir gider farkından kaynaklanan
finansman açığını kapatmak üzere 17 milyar 108 milyon lira
tutarında ilave bir hazine yardımı daha yapılmış.
SGK'nin 2021 yılı bütçe gelirleri içerisinde bulunan 69 milyar 563
milyon liralık hazine yardımı üzerine bu tutar eklenince
hazineden yardım adı altında alınan toplam tutar 86 milyar
671 milyon liraya çıkıyor. Gelir gider dengesi arasındaki
açığın kapanması için hazine yıllardır SGK'yi
fonluyor. Bazı şartlar altında bu giderler olabilir çünkü sosyal
devlet anlayışında öncelik vatandaşların
sağlık hizmetlerine ulaşması ve işsizlik ile
yaşlılık durumlarında gelir güvencesine sahip
olmalarıdır. Fakat SGK'nin tahsil edemediği prim
alacaklarına yönelik yani gelir tarafına ilişkin bazı
çalışmaların yapılması gerekiyor. Sayıştay
raporlarında SGKnin bazı belediyelerden ve belediye
şirketlerinden süresi içinde tahsil edemediği prim
alacaklarından bahsediliyor, bu tutarların her yıl artmakta
olduğu da kaydediliyor. Örneğin, 2018 yılında 1,5 milyar
lira, 2019 yılında 3,5 milyar lira, 2020 yılında 5 milyar
lira ve 2021 yılında 6,5 milyar lira olmak üzere SGKnin son dört
yılda toplam 16 milyar 856 milyon lira belediyelerden prim
alacağı bulunuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ
(Devamla) Teşekkür ederim.
Diğer alacaklarıyla birlikte toplam
133 milyardan fazla bir tutarın takip edilememesinde kurumun
yazılım entegrasyonunun sağlanmamış olması büyük
etken. SGKnin hem gelir hem de gider kalemlerinin saptanarak meydana gelen
görev zararlarına neden olan sebeplerin anlaşılması
gerektiğini ifade eder, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Sayın Serpil Kemalbay.
Buyurun Sayın Kemalbay. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ
(İzmir) Sayın Başkan, sayın vekiller; saray rejimi
yolsuzluk ve çürüme içerisindedir. Sosyal Güvenlik Kurumu işçi,
işveren ve devlet katkısıyla oluşturulan bir fon
olmasına rağmen, esas olarak işçinin alın teriyle
oluşmuş bir fondur ve iş kazalarında, meslek
hastalıkları tespit raporlarında eli çok korkak olanlar
Sağlık Bakanlığına gerekenden daha fazla ödemeler
yaparak aslında kendi tutumlarını ortaya koymuşlardır.
Sağlık Bakanlığına ödenmesi gereken miktarın daha
fazlası kadar avans olarak ödenmiş, 42 milyar 302 milyon lira
fazladan ödenmiştir.
Yine, emekliler her muayenede katkı
payı ödemek zorunda bırakılırken Sayıştay
raporları gösteriyor ki genel sağlık sigortası fonları
her yıl 10,8 milyar ila 32,4 milyar civarında fazla vermektedir.
SGKnin Sayıştay denetim raporlarında genel sağlık
sigortasından sağlanan ve sağlık hizmetleri
dışında başka bir amaçla kullanılmaması gereken
bu fon, SGK açıklarının kapatılması için
harcanıyor. Sefalet ücretine dönüşen emeklilik maaşları
ellerine geçmeden tedavi katkı paylarının kesildiğini
düşünürsek emeklilerin katkı payı ödemesi şu anda illegal
bir işlem hâline dönüşmüştür; derhâl katkı
paylarının kaldırılması gerekmektedir.
Bakan Vedat Bilgin bütçe görüşmelerinde
SGK yolsuzluğuna ilişkin SGKyi çalıp çırparak zarara
uğratan, yolsuzluk yapan kişiler ve firmalar olduğunu
açıkça kabul etmiştir ancak şaibeler ve cezasızlık
politikası hâlâ devam ediyor. Bazı ilaç ve tıbbi cihaz
ödemelerinde SGKnin 1 milyar TLye yakın zarara
uğratıldığı görülüyor. Bu kişiler kimlerdir,
arkalarında hangi siyasi destekle bu hırsızlığı
yapabilmektedir; bütün açıklığıyla ortaya koyulması
lazım. Usulsüzlük, yolsuzluk, hırsızlık yapan, emekçilerin
parasını çalan firmaların hangileri olduğu derhâl
açıklanmalıdır. Yolsuzluk, usulsüzlük yapan firmalara dair
basında Süleyman Soylu bağlantısı ortaya
çıkmış, Vedat Bilgin böyle bir bağlantının
olmadığını geçen bütçe tartışmalarında bize
söylemiştir ancak şeffaf, bağımsız, tarafsız bir
yargı süreciyle ancak biz bunu, açıkça hakikatin ne olduğunu
öğrenebiliriz. Siz de biliyorsunuz ki parayı takip ediyoruz, Süleyman
Soyluya çıkıyor. Kara parayı aklayanlara bakıyoruz, adres
yine Süleyman Soyluya çıkıyor. Uyuşturucu baronlarına
bakıyoruz, fotoğrafları Süleyman Soyluyla çıkıyor.
Vatandaşı soyan kayyumlara bakıyoruz Süleyman Soylu
gümüşçüden çıkıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Dolayısıyla da aslında sizlerin de bizi anlamanız gerekiyor
ki bu yolsuzluk, usulsüzlükle İçişleri Bakanının
bağlantısını açıklığa kavuşturabilelim.
Yirmi sene önce AKP iktidarı 3Yyle geldi, dedi ki: Yolsuzlukla,
yoksullukla, yasaklarla mücadele edeceğiz. Ama işte gördüğünüz
gibi bu 3Yye gırtlağına kadar bulaşmış bir
durumda. Her yeri 3Y sarmış durumda. Her yeriniz yoksulluğa,
yolsuzluğa ve yasaklara bulanmış durumda. 3Yyi
koltuğunuzun altına vereceğiz, sizinle birlikte tarihin çöp
sepetine göndereceğiz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına Sayın Mücahit Durmuşoğlu.
Sayın Durmuşoğlu, buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi üzerine AK PARTİ
Grubum adına söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisimizi ve
ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla
sevgiyle selamlıyorum.
Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde İnsanı yaşat ki
devlet yaşasın. anlayışıyla yürüttüğümüz hizmet
ve eser siyasetimizin en önemli halkalarından biri olan sosyal güvenlik
sisteminde yapmış olduğumuz devrim niteliğindeki reformlar
sayesinde artık her bir vatandaşımız; işçi, memur,
esnaf ayrımı yapılmaksızın SGK çatısı
altında tüm imkânlardan eşit ve en üst seviyede
yararlanmaktadır. AK PARTİ hükûmetleri döneminde
gerçekleştirilen değişim sayesinde mali açıdan daha güçlü
hâle gelen sosyal güvenlik sistemimizin bütçe üzerindeki yükü
azalmış, vatandaşlarımızın taleplerine
doğrudan ve en hızlı cevap verecek bir iletişim
ağı kurulmuştur. E-devlet uygulamalarıyla da geçmişte
fizikî mekânlarda ve kâğıt üzerinden yürütülen pek çok hizmetin
elektronik ortama taşınması sayesinde sağlık karnesi,
yeşil kart gibi vatandaşlarımızın işini
zorlaştıran veya gecikmesine neden olan, Anayasamızın
10uncu maddesine aykırı olarak eskiden vatandaşlarımız
her hastaneden hizmet alamazken artık her bir vatandaşımız
istedikleri hastaneden tedavi hizmeti alabilmekte, istedikleri hastanede tedavi
olabilmekte, istedikleri hastaneden ilaçlarını temin edebilmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türk mucizesi olarak nitelendirilen sosyal güvenlik
reformumuz sayesinde ekonomik gelişme seviyesi bakımından en üst
sıralardaki Avrupa ülkelerinin bile erişemediği bir kapsama
sahip olunmuştur. Nüfusunun neredeyse tamamını sosyal güvenlik
ve sağlık hizmetleri şemsiyesi altına almayı
başaran Türkiye kurduğu sistemin sürdürülebilirliğini de sağlamasıyla
tüm dünyaya örnek olmayı başarmıştır. Yirmi
yıldır verdiği tüm sözleri tutan AK PARTİ hükûmetleri
olarak sosyal devletin imkânlarını
çalışanlarımıza, emeklilerimize, emekçilerimizin
tamamına yansıtacak düzenlemeleri hayata geçirmeye devam edeceğiz.
Her bir vatandaşımızın talep ve önerileri çerçevesinde
çalışmalarımızı sürdüreceğiz. İnşallah,
en kısa zamanda görüşülecek olan emeklilikte yaşa
takılanlar (EYT) konusuna ilişkin teknik çalışmaların
tamamlanmak üzere olduğunu ve en kısa zamanda hayata
geçirileceğini buradan paylaşmak istiyorum.
BURHANETTİN BULUT (Adana) Yolsuzluktan
bahsedin Mücahit Bey, yolsuzluktan!
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Devamla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde cumhuriyet tarihinin en büyük reformlarını
gerçekleştiren AK PARTİ olarak inşallah cumhuriyetimizin
kuruluşunun 100üncü yılına atıfla 2023te Türkiye
Yüzyılı inşa etme sözünü de yerine getireceğinden hiç
kimsenin şüphesi olmasın. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Devamla)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Bizler bu toprakları vatan yapan
ecdadımızdan aldığımız ilhamla girdiğimiz
her mücadeleyi başarıyla sonuçlandıracak özgüvene, dirayete,
azme, kabiliyete sahip olduğumuzdan şüphe etmiyoruz. Ülkemizi daha
nice başarılarla, daha niceliklere ilklerle
tanıştırarak cumhuriyetimizin 2nci yüzyılında ülkemizi
zirveye çıkarmakta kararlıyız.
Sözlerime son verirken Hazreti Mevlâna'yı
ahirete irtihalinin 749uncu yıl dönümünde rahmetle minnetle yâd ediyor,
sözlerimi Hazreti Mevlâna'nın şu sözleriyle tamamlamak istiyorum:
Yüzde ısrar etme doksan da olur,/İnsan dediğin noksan da
olur./Bir ben varım. deme, yoksan da olur,/Hatasız dost arayan
dosttan da olur." diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
BURHANETTİN BULUT (Adana) Sayın
Başkan, kayıtlara geçsin diye söylüyorum: Bakan bütçe
konuşmasında, Plan Bütçede, yolsuzluk
yapıldığını ifade etti ve bu rakamın da 1 milyar
olduğunu söyledi ama hatip tek kelime etmedi yolsuzlukla ilgili, görevini
yapmadı. (CHP sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Varsa böyle bir
iddia yargıya intikal ettirsinler o zaman.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin)
Hangi yargıya, hangi yargıya!
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Kayıtlara geçmiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
4.- AK PARTİ Grubunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun
çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine, 381 sıra
sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 20/12/2022 Salı
günü (bugün) toplanamadığından, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Yılmaz
Tunç
Bartın
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Bastırılarak
dağıtılan 381 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
kırk sekiz saat geçmeden gündemin "Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının 1inci
sırasına, aynı kısımda bulunan 368 sıra
sayılı Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyon Raporu ile 370, 376, 377, 378 ve 379 sıra sayılı Kanun
Teklifleri'nin sırasıyla yine bu kısmın 2nci, 3'üncü,
5inci, 6'ncı, 7'nci ve 8inci sıralarına alınması ve
bu kısımda bulunan diğer işlerin sırasının
buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
20, 21, 22 Aralık 2022 ile 3, 4 ve 5 Ocak
2023 Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde
denetim konularının görüşülmeyerek gündemin Kanun Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında
yer alan işlerin görüşülmesi,
20 Aralık 2022 Salı günkü (bugün)
birleşiminde 381 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin birinci
bölümünde yer alan maddelerin oylamalarının tamamlanmasına
kadar,
21 Aralık 2022 Çarşamba günkü
birleşiminde 381 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
22 Aralık 2022 Perşembe günkü
birleşiminde 370 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
22 Aralık 2022 Perşembe günkü
birleşiminde 370 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde haftalık çalışma
günlerinin dışında 23 Aralık 2022 Cuma günü saat 14:00'te
toplanması ve bu birleşimde denetim konularının
görüşülmeyerek gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında yer alan işlerin
görüşülmesi ve aynı birleşimde 370 sıra sayılı
Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
Çalışmalarını sürdürmesi,
370 sıra sayılı Kanun
Teklifi'nin görüşmelerinin 22 veya 23 Aralık 2022 tarihli
birleşimlerinde tamamlanması hâlinde TBMM'nin 27, 28 ve 29
Aralık 2022 Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri
toplanmaması,
381 sıra sayılı Kanun
Teklifi'nin İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması,
Önerilmiştir.
381 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 sayılı KHK'da Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4780) |
||
BÖLÜMLER |
BÖLÜM MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ
MADDE SAYISI |
1. BÖLÜM |
1 ila 7nci Maddeler |
7 |
2. BÖLÜM |
8 ila 14üncü Maddeler, Geçici Madde 1
dâhil |
8 |
TOPLAM MADDE SAYISI |
15 |
BAŞKAN Evet, öneri üzerinde
İYİ Parti Grubu adına Sayın Erhan Usta.
Buyurun Sayın Usta. (İYİ Parti
ve CHP sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN
USTA (Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK
PARTİ grup önerisi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlarım.
Şimdi, tabii, bu, çalışma
takvimine ilişkin bir grup önerisi. Ancak temelde yapmaya
çalıştığı şey, şu elimizde gördüğünüz,
381 sıra sayılı Kanun Teklifini görüşmek ve bunu buradan
geçirmeye çalışıyor. Burada çok sıkıntılı
maddeler var; bunlardan bir tanesi zeytinliklerin maden ocakları
yapılmasına ilişkin maddeydi, onu neyse çektiler ama burada
limanların özelleştirilmesi, OHAL ve sendikalarla ilgili 3 tane
özellikle kritik madde var. Ha, ben, burada şimdi bu kısa
konuşmada bu liman meselesinin üzerine biraz değinmek istiyorum
hazır AK PARTİli arkadaşları da burada bulmuşken.
Değerli arkadaşlar, şimdi bu 18
taneydi, sonradan 1 tane daha eklendi 19 tane liman oldu fakat son zamanlarda
bir tablo dolaşıyor, oraya bakarsak 17ye düşmüş, onun bir
nedeni var, onu söyleyeceğim. Yani burada, bu birkaç defa gündeme
gelmiş, çekilmiş; sonra, bir kere Ocak 2022de kanunu
çıktı, Ağustos 2022de Anayasa Mahkemesi bunu iptal etti fakat
şimdi burada tekrar önümüze getiriliyor. Anayasa Mahkemesinin iptal
kararlarının hiçbiri burada karşılanmıyor. Birazdan
vaktim kalırsa, onların neler olduğunu söyleyeceğim.
Şunu düşünebilirsiniz: Ya, Anayasa Mahkemesi iptal ediyor, Anayasa
Mahkemesinin iptal gerekçelerinin hiçbiri karşılanmıyorsa bu
niye buraya getiriliyor? Tabii, onun kendi içerisinde bir
mantığı var, şu: Kanunun çıkmasıyla Anayasa
Mahkemesinin iptal kararına kadar geçen süre içerisinde bir
kısım, özellikle taahhüt ettikleri, söz verdikleri limanların
uzatma işlemleri tamamlanacak. Şimdi, geçen dönemde bunu yaptı.
Ben bunu Ulaştırma Bakanına sordum: Bu arada kaç tane şeyi
uzattınız. dedim. Bakın, burada 4 tane soru soruyorum,
sorularda baya kuvvetli sorular; verilen cevap şu kadar, hiçbir şey
yok içerisinde, hiçbir şey söylemiyor Ulaştırma Bakanı.
Yani öyle ya kardeşim, şimdi ocakta yaptınız,
ağustosta iptal edildi. Ya, bu arada kaç tanesininkini
uzattınız; bana bir söyleyin bunu yani biz bilelim.
Yatırımlar ne oldu? diyoruz, şunu soruyoruz, bunu soruyoruz
hiçbirine ilişkin bir cevap yok.
Arkadaşlar, burada bir kumpas var.
Bakın, limanlar en kıymetli varlıklarımız.
Limanların özelleştirilmesi meselesi ayrı bir konu,
özelleştirme yapılacaksa da burada söylemek istediğimiz temel şey
şu: Ya, eşit rekabetle, serbest rekabet koşullarını
sağlasınlar. Niye mevcut işletmecilere belli formülasyonlarla
bunu veriyoruz, niye burada bir rekabeti sağlamıyoruz? Anayasa
Mahkemesi de zaten onu söylüyor. Bakın, şuradan okumaya
çalışacağım: Söz konusu dolaylı özelleştirmeye
taraf olabilecekler ise mevcut özelleştirme sözleşmelerinin
taraflarıyla sınırlandırılmaktadır. Mevcudun
dışında kimseyi almıyorsunuz çünkü ona vereceğinizi
söylüyorsunuz. İstekli olan başkaca kişilerin bu sürece dâhil
olmaması ise özelleştirmede hâkim olması gereken serbest rekabet
ve eşitlik ilkeleriyle bağdaşmamakta olup kurala konu
limanların gerçek özelleştirme değerlerine
ulaşılmasını engelleyebilecek niteliktedir. Nitekim
özelleştirme sürelerinin sonunda limanların yeniden özelleştirme
uygulamasına konu olması hâlinde
4046 sayılı Kanundaki şartları taşıyan herkesin
rekabet koşulları çerçevesinde özelleştirme sözleşmesine
taraf olma imkânı olacakken kuralla -kural dediği yani çıkan
kanunu söylüyor- bu imkân ortadan kaldırılmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın sözlerinizi.
ERHAN USTA
(Devamla) Arkadaşlar, Anayasa Mahkemesi daha ne desin ya? Buna
rağmen, aynı madde üç aşağı beş yukarı,
aynı şekilde tekrar önümüze getiriliyor. Ya, insafınıza ve
vicdanınıza şey yapıyorum. Burada hiçbir kamu yararı
yok, kamu menfaati yok, burada bir talan var. En yakın sözleşmesi
bitecek olan yani özelleştirmesinin süresi bitecek olan 2027
yılında, bu acele niye? Neyi yağmalıyorsunuz? Kime ne sözü
verdiniz de onu buradan çıkarmaya çalışıyoruz ve şu
Gazi Meclisin saygıdeğer milletvekillerini bu işe alet
ediyorsunuz? Anayasa Mahkemesinin bu kadar açık kararı ortadayken
Yani bakın, rekabet ilkesi ihlal ediliyor, eşitlik ilkesi ihlal
ediliyor, kamu yararı yok devlet zarara uğratılıyor
-bunların hepsi Anayasa Mahkemesinin söylediği şey- hukuki
belirlilik ilkesine aykırı. Ya, şunu diyebilir birinci şeyi
kaybeden bir firma: Bu kadar uzatacağınızı bilseydim, ben
daha fazla teklif verirdim kardeşim. Niye o zaman bunu bana
başlangıçta söylemediniz? diyemez mi, böyle bir şey olamaz
mı? Bunu söylüyorlar
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA
(Devamla) Anayasa Mahkemesi de bunu söylüyor; teşebbüs hürriyetine
aykırı, sözleşme hürriyetine aykırı. Sizden istirham
ediyorum; bu konuyu, lütfen, Sayın Tunç ve AK PARTİ Grubunun tekrar
düşünmesinde fayda var. Burada talan var, burada yağma var, burada
kamu menfaati, devletin menfaati yok.
Teşekkür
ediyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Hakkı
Saruhan Oluç.
Buyurun
Sayın Oluç. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU
ADINA HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın
vekiller, bir dezenformasyon bülteni yayınlıyor sizin yalan üretim
merkeziniz, yalan üretim merkezi. Sözde dezenformasyonu engelleyecek, kendisi
dezenformasyon yapıyor. Bakın, bütçeden önce biz burada bir
araştırma önergesi verdik. Araştırma önergesi bildiğiniz gibi
verilen önerge yazılı hâliyle ve burada yapılan konuşma bir
bütünlük içindedir araştırma önergesinde yani sizler bunların
hepsini biliyorsunuz da bu yalan üretim merkezindekiler bilmiyor belli ki. O
araştırma önergesi lanetlediğimiz Taksimdeki
saldırıyla ilişkiliydi ve o konunun üzerine çıktım,
ben bir konuşma yaptım bu kürsüden. O konuşmamda uzun bir
konuşma, biliyorsunuz, bir iki noktaya işaret edeceğim- hani, en
zor anlayacak insanların bile anlayacağı şekilde
konuştum, öyle diyeyim ama yalan üretim merkezi anlamamış,
ısrarlı. Demişim ki -birkaç yerden alıntı
yapacağım- bu Taksimdeki saldırıyla ilgili olarak:
Türkiye'nin çeşitli illerinde IŞİDliler yaşıyorlar,
çalışıyorlar. Zaman zaman operasyonlar yapılıp bunlar
yakalanıyor, ortaya çıkarılıyor ama bu ilişkileri hep
vurguladık ve söyledik yani aslında bu iktidar El Kaide türevi ve
artığı ne kadar örgüt varsa, yapı varsa IŞİDden
El Nusraya, Ahrar-uş Şama kadar bütün bunlarla maddi, manevi,
lojistik ilişkileri sürdürdü; bunu biliyoruz, bütün dünya biliyor.
Taksimdeki saldırıdan bugüne kadar büyük bir bilgi kirliliği
yaratıldı. Bilgi kirliliği sadece yakalanan kişiyle,
bombayı taşıyanla ilgili değil, nereden geldiğiyle
ilgili değil, onun ilişkileriyle de ilgili. demişim ve
anlatmışım ilk defa, burada, kürsüde demişim ki: Bu
bombayı taşımış olan kişinin bir ağabeyi ÖSO
komutanıymış, öldürülmüş olan 3 kardeşi de
IŞİD saflarında savaşmış.
Anlatmışım bunu uzun uzun, sonra da demişim ki Şimdi,
bunların hiçbiri konuşulmuyor, bunların hiçbiri üzerinde
tartışma yapılmıyor, bunların üzerinde hiçbir
değerlendirme yapılmıyor, soruşturma eksik
yapılıyor, dezenformasyon almış, götürmüş ve iktidar
aslında dezenformasyonun merkezi hâline gelmiş ve bu dezenformasyonla
bir oyun planı kurmuş. Nedir oyun planı? Ben burada dün de
söyledim, oyun planı savaş ve çatışma ortamında
Türkiyeyi seçime götürmek, oyun planınız bu. diye
anlatmışım burada uzun uzun ve bu önergeyi
tartışmışız ve bu önerge iktidar oylarıyla
reddedilmişti. Şimdi, dezenformasyon merkezi yani bu dezenformasyon
merkezi dediğim yalan üretim merkezi, iddia ediyor ki biz aslında bu
verdiğimiz önergede Taksim saldırısının
arkasındakiler araştırılsın. dememişiz. Daha
nasıl diyeyim? ÖSO, HTŞ, IŞİD, El Kaide
artığı tüm örgütlerle sürdürülen ilişkiler
araştırılsın. demişim, daha nasıl diyeyim? En
anlaşılmayacak şekilde değil en anlaşılır
şekilde anlatmışım ama anlamak işinize gelmediği
için bu dezenformasyon merkezi bu işi bu şekilde sürdürüyor, neden?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Çünkü yalan
üretim merkezi olarak işlev görüyor ve bu yalan üretim merkezi de
Nasıl olur da iktidara yönelik her türlü saldırıyı,
iktidara yönelik her türlü gerçeğin, hakikatin konuşulduğu
konuları biz gündeme almayız ve bunu çarpıtırız. diye
çalışıyor. İşte bu çalışmanın bir
parçası, bir kez daha söyleyeyim: Yalan üretim merkezinin ürettiği
yalanlara hiç kimse inanmıyor. O binanın üstüne İletişim
Başkanlığı yazdınız ya, onun 2 katı
büyüklükte de yazsanız orası İletişim
Başkanlığı değil yalan üretim merkezidir, bunu da bir
kez daha söylemiş olayım. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Sayın Özgür Özel. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, elimde AK PARTİ Grubunun grup önerisi var, bu
birazdan oylanacak. Bu grup önerisinin Türkçesi ne biliyor musunuz? Verilen
sözler tutulmadan sene kapatılıyor, grup önerisi diyor ki:
Anayasaya açık aykırı, Anayasaya karşı suç
işleme torbasını bu hafta hallediyoruz, gelecek hafta
çalışmıyoruz. Emeklilikte yaşa takılanlar ne oldu?
Bir bakan öyle, bir bakan böyle konuşuyordu. Söz verdiniz, 2022 bitmeden
Meclisten geçecek. diye. Emeklilikte yaşa takılanları boynu
bükük bırakıp yılbaşı gecesi yeni yıla mutlulukla
gireceklerine endişeyle, tedirginlikle girmelerini sağlayacak bir grup
önerisi getirmişsiniz. Biz, emeklilikte yaşa takılanlarda
herhangi bir ayrımı, herhangi bir kısıtlamayı,
özellikle yaş sınırlamasını kesinlikle kabul
etmiyoruz. Milliyetçi Hareket Partisinin beş yıl önce, dört yıl
önce verilmiş kanun teklifi var, dört yıldır insanlar bunu
bekliyorlar. Siz dediniz ki: Seçimi kaybedeceğimizi bilsek
geçirmeyeceğiz. Onlar da size uydular, gördünüz seçim gidiyor,
Şimdi getireceğiz. dediniz ama 2022 bitiyor, emeklilikte yaşa
takılanlarla ilgili düzenlemeyi yapmadan gidiyorsunuz.
Ayrıca, sözleşmelilere kadro sözünüz
var, sözleşmelilere kadroyu vermeden gidiyorsunuz.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Hepsini
yapıyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Kendi
çıkardığınız kanun Ombudsman raporu o sene içinde ele
alınır. diyor, ombudsman raporunu görüşmeden gidiyorsunuz.
Ayrıca, Özlem Zengin
-mevkidaşımız- söz verdi Çocuk istismarına ilişkin
olarak komisyon kuracağız. dedi. Komisyon önergelerini tüm partiler
verdi, önergenizi vermeden, komisyonu kurmadan gidiyorsunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Ayrıca, Cumhuriyet Halk Partisi olarak
gelir vergisi dilimlerinde iyileştirme
32 binde olanın 80 bin liraya
getirilmesi gerekiyor -ama bunu yapmadan- 70 bin olan dilimin 200 bin
yapılması gerekiyor, bunu yapmadan gidiyorsunuz. Bu ne yapıyor?
Brüt 10 bin lira maaş alan bir kişiden yılda 16 bin lira fazla
vergi almak demek. Bu düzenlemeyi yapalım, bu insanları bu karda
kışta, bu yoksullukta 16 bin lira ek vergi yükünden kurtaralım.
diyoruz, yapmadan gidiyorsunuz.
Ayrıca, kış geldi, kaynak
bulamıyorsunuz. Kaynak bulmak için bulduğunuz formül, Putine gidip
Bu sene doğal gazı biz yakalım, seneye Bay Kemal ödesin.
diyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Sayın Başkan,
müsaadenizle
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Bir yere
gittiğimiz yok Başkan, buradayız.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Şimdi, elimizde
promosyon yasa teklifi var. Bu şu demek: Özel sektörde çalışan
ile banka arasına patron giriyor ve çalışanın promosyon
hakkına el koyuyor, en çok çağrı merkezlerinde ama birçok yerde.
Dedik ki: Kanun teklifi verelim, aradan işveren çıksın, patron
çıksın, doğrudan promosyon ödensin. Tek başına karar
veren emekli 9 bin lira promosyon alıyorken hem maaşı ondan
yüksek olacak hem de bütün çalışanlar için yapılacak bir
pazarlık belki 15 bin lira bir ödemeyi getirebilir. Bu nedir? Bu sene
doğal gaz faturasıdır, elektrik faturasıdır, su
faturasıdır, varsa kömür gideridir, ısınma gideridir.
Çayın taşıyla çayın kuşunu vuralım, patronu
aradan çıkaralım ama buna da evet demeden gidiyorsunuz; bunu kabul
etmiyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tunç, buyurun.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım, yerimden bazı açıklamalar yapmak istiyorum.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) EYTyi
çıkarıyor musunuz?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin)
EYTyi kafadan çıkarmışlar.
BAŞKAN Buyurun Sayın Tunç.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Sayın Özel, grup
önerimizde olmayan hususlar olduğunu belirterek bazı konuların
gündeme getirilmeden Meclisin çalışmalarına ara vereceği
şeklinde bir yorum yaptı; bunu kabul etmek mümkün değil. Bir
kere emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili olarak Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın
çalışması son aşamaya geldi ve kanun teklifine
dönüşmek üzere. İnşallah, burada hep beraber emeklilikte
yaşa takılanlar problemini -AK PARTİnin
devraldığı bir problem o da- o kronik sorunu da çok yakın
zamanda çözeceğiz.
Asgari ücret görüşmeleri devam ediyor ve
burada alım gücünü koruyacak bir ücretin belirleneceğine
inanıyoruz; bunu başlangıçta da söylemiştik.
Sözleşmelilere kadro gündemimizde, yakın zamanda o da Meclisin
gündemine gelecek. Kamu denetçiliği raporunun görüşmelerini
gerçekleştireceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Nasıl? Sene içinde
olması gerekir.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ayrıca çok
önemli bulduğumuz çocuk istismarıyla ilgili olarak da şu anda
komisyon kurma noktasında önergemizi hazırladık, imzaya
açtık ve yakın zamanda diğer gruplarla beraber mutabık
kalarak
Çünkü tek bir çocuğumuzun bile her türlü istismara, başta
cinsel istismar olmak üzere istismara uğramasını kabul edemeyiz.
Bu anlamda geçmişte komisyonlar kuruldu, alınan tedbirler var ancak
bu olayların devam etmesi hepimizin yüreğini yaralıyor ve bu
olayların önlenmesi anlamında da Meclisimizde bir komisyon
Bütün
siyasi partilerimizin de bu konuda mutabakatını görüyoruz ve
yakın zamanda da önergemizi vereceğiz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Peki.
Sayın Özel, buyurun.
30.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunçun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
Başkanım, hepimiz okuma yazma biliyoruz. AK PARTİ grup önerisi
olunca hep beraber el kaldıran arkadaşlar ne kadar okudular
bilmiyorum, okuyan herkes anlar; burada diyor ki: Önce Semra Güzelle ilgili Önce
Semra Güzel'le ilgili yapılacak olan devamsızlık oylaması,
ardından 15 maddelik torba kanunu bitirirsek gelecek hafta
çalışmayıp Noel tatiline gidiyor. diyor AK PARTİ grup
önerisi. Ben diyorum ki
RECEP ÖZEL (Isparta) Ne Noel tatili ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Öyle diyor musunuz,
demiyor musunuz? Siz gelecek haftaya tatil kararı önererek bundan
başka bir kanun olmadan yılı tamamlıyor musunuz,
tamamlamıyor musunuz? Özgür Özel'in söyledikleri doğru değil,
EYT gelecek, o gelecek
Ayrıca, Sayın Tunç, bu milletin
karşısına çıktınız mı
çıkmadınız mı? Anayasa değişikliğinde kanun
teklif etmek münhasıran milletvekillerinin olacak. dediniz mi, demediniz
mi? Bakanlar Kurulu yok, artık bakanlar kanun teklif edemeyecek. dediniz
mi, demediniz mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum.
EYT kanun teklifine bakanlarımız
çalışıyor, son hâline geliyor, teklifimiz hazırlanıyor.
Sizin attığınız imzalar ne? Anayasaya karşı
muvazaa suçu. Siz hukukçusunuz ama bakanlarınızın da
milletvekillerinizin de Anayasaya karşı alenen muvazaa suçu
işlediğini itiraf ediyorsunuz.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Tunç, bu
tartışma hep yapılıyor her iki taraf da başka yerden
bakıyor ama son kez size de söz vereyim, son kez.
Buyurun.
31.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım, biz her daim Meclisin çalışmasından
yanayız. Bu konuda, Meclisin çalışmaması noktasında,
İç Tüzükten kaynaklanan haklarını kullanmak isteyen de hep
Özgür Bey oldu bugüne kadar.
Tabii, kürsüden konuştuğu sözlere
cevap vererek uzatmak istemedim. Burada Gidiyorsunuz, gidiyorsunuz.
kelimesini çok kullandı hatta geçmiş dönemlerde -biz Özgür Bey'le
uzun yıllardır Parlamentodayız- hep kürsüden el sallayarak
Abbas yolcu, gidiyorsunuz. dedi 2018, 2015. Aynı cümleleri tekrar ediyor
yani aynı cümleleri tekrar ederek bir yere
varılamayacağını görüyoruz. Tabii, sayın
bakanlarımızdan, yürütmeyle teknik konularda
bürokratlarımızdan kanun teklifi taslakları
çalışmasında yararlanmanın hiçbir mahzuru yok bu hükûmet
sisteminde. Ayrıca, son kararı verecek olan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım mikrofonu, son
sözlerinizi alalım lütfen.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
ve o
taslağın teklife dönüşmesi aşamasında da zaten ilgili
milletvekillerimiz bu noktada çalışmalarını yapacak, sonra
teklif verilecek.
Teşekkür ederiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
Başkanım, bir cümle
BAŞKAN Sayın Özel
32.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunçun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
2018de Gidiyorsunuz. dedim, çok üzgünüm, gönderemedik.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Tarihi de var
burada.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - 2019da Gidiyorsunuz.
dedim; Binali Bey çok direndi, önce Meclis Başkanlığından
istifa ettirdik.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) 2015?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sonra gitti,
İstanbulda aday oldu ama İstanbuldan AK PARTİ zulmünü
gönderdik; Ankaradan Melih Gökçek zulmünü gönderdik; Adanadan gönderdik,
Mersinden gönderdik, Antalyadan gönderdik; Allahın izni, milletin
vereceği yetkiyle şimdi bu ülkeden bu zulmü, bu rejimi gönderiyoruz.
Gidiyorsunuz, gidiyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Usta
33.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunçun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bu gidiyorsunuz meselesi yani bu tavırlar
gitmenin ayak sesleri, çok az kaldı. Yani gidiyorsunuz, hakikaten
gidiyorsunuz.
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin.
ERHAN USTA (Samsun) Fakat bu EYT meselesi
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
lütfen
ERHAN USTA (Samsun) Bu talan, bakın, az
önce talan dedim, Yılmaz Bey sataşmadan falan söz istemedi. Bu
talan kanunudur. dedim, çıksın bir kişi bana Burada talan yok,
yağma yok. desin şu limanlarla ilgili kanunda kardeşim ya. Bir
kişi çıksın, desin.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Talan da
yok, yağma da yok. Yok!
ERHAN USTA (Samsun) Öyle Yok. demekle
değil, bunu gerekçelendirerek söylesin bakalım. Şu
yaptığınız işlemin arkasında bir kişi
duramıyor. Geçen sefer bu kanunla ilgili maddelerde
konuşamadınız hiçbiriniz burada.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ona sıra
gelmedi ki, konuşacağız.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Biz
anlatacağız zaten, teklifimizde anlatacağız, kanunu
açıklarken anlatacağız talan olmadığını.
ERHAN USTA (Samsun) Hiçbiriniz konuşamadınız.
Dolayısıyla, bu tavır gitme
tavrı. İnşallah gideceksiniz, memleket sizden kurtulacak.
EYT meselesi
Ben esas EYTyle ilgili söz
aldım. Hakikaten arkadaşlar, bu olacak iş değil.
Bakın, 4,8 milyon insan buradan gelecek bir haberi bekliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ERHAN USTA (Samsun) Şimdi, her gün
Bakan çıkıyor, bir şey söylüyor, burada özellikle Grup
Başkan Vekili Muhammet Akbaşoğlu bu konuya giriyor,
birtakım şeyler söylüyor Yapacağız. Edeceğiz.
diyor. Niye bekliyorsunuz? Ya, bu kadar zor bir çalışma değil,
teknik destek isterseniz destek verelim. Tamam, yani zaten hep muvazaayla
gidiyor işleriniz; Bakanlık şu çalışmayı
bitirsin, artık gelsin. Biz İYİ Parti Grubu olarak gelecek hafta
ara vermeyi istemiyoruz arkadaşlar. Eğer EYT kanunu gelecekse gelsin,
EYT'yi burada görüşelim; ara filan da vermeyelim, millet bunu bekliyor
bizden. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
Yani ara vermenin zamanı mı şimdi? Milletin bu kadar çok sorunu
varken niye milletvekilleri bir hafta tatil yapsın?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Dolayısıyla
EYT kanun teklifinizi getirin, görüşelim; biz de destek vereceğiz.
Teşekkürler. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Bülbül
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bir dakika
yani.
BAŞKAN Efendim?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkanım, herkes konuştu, bize de bir dakika verirseniz
BAŞKAN Söyleyeceğim, acelen ne
Sayın Bülbül? Sona kaldınız.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Buyurun
efendim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Vermeyecek gibi
göründünüz de ondan.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sanki
böyle, Sayın Başkanımın dediği gibi,
vermeyecekmiş gibi olunca biz bir anda bir şeye girdik.
BAŞKAN Efendim, bana
bakmayacaksınız, ne yapacağım belli olmaz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Her zaman
size bakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sağ olun.
Buyurun.
34.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin AK PARTİ grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Şimdi,
tabii, Sayın Özel'in her yılbaşı yaklaşırken ki
konuşma şeyidir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biz Noel bayramı
değil, demokrasi bayramı yapıyoruz; öyle yapmak isteriz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Özel, dinleyin.
Şimdi, ramazanlarda ramazanın
girişinde hoca efendiler ilk girerken bir Hoş geldin ya
şehriramazan. diye kaside şeklinde güzel bir okuma yaparlar, sonuna
doğru da Elveda ya şehriramazan. diye ama o yapılır,
Elveda. denilir ama Allahın izniyle hep sonrasında mutlaka bir
ramazan daha -Allah ömür verirse- görürüz de şimdi, bu yıla elveda
ediyoruz ama tabii, Meclisin çalışması bu takvime
bağlı değil, siz de çok iyi biliyorsunuz, yılbaşı
diye bir şey yok. Yılbaşı resmî tatilimiz bizim
adımıza Türkiyede
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım mikrofonu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Grup önerisiyle haftaya
tatil koymuşlar.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Şimdi,
bu tatil meselesi
Şimdi, onu tatil olarak ifade etmek
Burada kendi
grubunuzdaki arkadaşlar da dâhil olmak üzere bu meseleye nasıl
bakıldığını herkes çok iyi biliyor arkadaşlar.
Bunun üzerinden siyasi bir şey çıkarmaya gerek yok.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bir saniye
Burada yapılacak olan iş belli. Her
bütçe sürecinden sonra bir iki günlük böyle bir süreç söz konusu olur ama
Türkiye'nin gündemini meşgul eden meselelerle alakalı olarak Türkiye
Büyük Millet Meclisi bütün ağırlığıyla inşallah
gündemine hâkimdir ve bu meseleleri halletmeye de muktedirdir ve bu meselelerin
halli içinde ne gerekiyorsa yapacağımızı da buradan ifade
etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Ya, limanlar ile zeytin ağaçları mı bu kadar acildi Sayın
Başkan?
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.- AK PARTİ Grubunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun
çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine, 381 sıra
sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Öneri kabul edilmiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Etmiyoruz, EYTyi
istiyoruz.
ERHAN USTA (Samsun) Tatile hayır.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler (Devam)
2.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarırın, (2/2439)
esas numaralı İcra ve İflas Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/196)
BAŞKAN Evet, İç Tüzükün 37nci
maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
10/2/2021
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
(2/2439) esas numaralı Kanun Teklifimin
İç Tüzükün 37nci maddesi gereğince doğrudan gündeme
alınmasını arz ederim.
Ali
Mahir Başarır
Mersin
BAŞKAN Önerge üzerinde teklif sahibi
olarak Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır konuşacaktır.
Buyurun Sayın Başarır.
Süreniz beş dakikadır. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin)
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
İç Tüzükün 37nci maddesinden
dolayı söz almış durumdayım.
İcra ve İflas Kanununun 82nci
maddesine bir bent eklemek istiyoruz. Diyoruz ki: Ülkemizde çalışan
asgari ücretlilerin maaşına haciz gelmesin.
Değerli arkadaşlar, İcra ve
İflas Kanununun 82nci maddesi haczedilmeyecek mal ve hakları;
83üncü maddesi kısmen haczedilmeyecek mal ve hakları düzenler ve
burada, çalışan bir ücretlinin en fazla 1/4 oranında
maaşının haczedilebileceği düzenlenmiş.
Değerli arkadaşlar, ülkemizde
çalışanların yüzde 50si asgari ücret almakta. Maalesef ki
milyonlarca asgari ücretli icra kapılarında. Bu hayat
pahalılığında, bu yoksullukta bir de icra tehdidiyle hayata
devam etmeleri imkânsız. Merkez Bankasının verilerine göre
Türkiyenin yüzde 50si asgari ücretle çalışırken Avrupada bu
oran yüzde 4. Yani asgari ücretliyi, diğer ülkelere göre, açlığa
mahkûm etmiş durumdasınız. Bakın, bu ucube sistemden önce,
2018de bir asgari ücretli 355 dolar maaş alırken bugün 295 dolar
alıyor yani maaşlarında 60 dolarlık bir erime var.
Sarayın bütçesi kat kat artarken bugün işçinin bütçesi azalmakta,
yazık. Bir asgari ücretli bugün 5.500 lira maaş alıyor,
sarayın bir günlük gideri 18 milyon.
Değerli arkadaşlar, biraz da asgari
ücretlinin durumuna rakamlarla bakalım. Bugün, bu ülkede 4 kişilik
bir ailenin açlık sınırı 7.425 TL, yoksulluk
sınırı 24.185 TL ve asgari ücret 5.500 lira oluyor; aslında
bu iktidarın bundan, bu Bakanın, bu ülkeyi yönetenlerin bundan
utanması gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, bakın, bir
yılda taze süt yüzde 162, pirinç yüzde 144, peynir yüzde 130, makarna
yüzde 125, şeker yüzde 125, patates yüzde 131, ekmek yüzde 85
artış göstermiş ama hâlâ asgari ücretlinin maaşı 5.500
lira. Şimdi, ben size soruyorum: Oturulmayacak evlerin kirası 5 bin
lira, asgari ücretli bu maaşla nasıl geçinsin? Geçinebilir. diyen
var mı aranızda? 4 kişilik bir aile ısınmak için 2 bin
lira ödemek zorunda, elektrik, su 1.500 lira, Bu maaşla geçinir. diyen
bir Cumhur İttifakı milletvekili var mı?
Şimdi, bu yasa devam ederse, asgari
ücretlinin maaşına haciz gelirse olmayan 4 ekmekten 1ine haciz
koyuyorsunuz, 4 yumurtadan 1ine haciz koyuyorsunuz, 4 kilo patatesten 1
kilosuna haciz koyuyorsunuz. Bakın, UYAP'a günde 25 bin tane icra
dosyası açılıyor sayenizde. Bugün, 2022de sadece 8 milyon 273
bin icra dosyası açılmış. Türkiye'de toplam 32 milyon 451
bin kişi icra kapılarında; bu sizin utancınız, sizin
yarattığınız durum, sizin yarattığınız
sefalet ve milyonlarca asgari ücretli bu durumdayken 1/4 oranında
maaşı kesilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Değerli arkadaşlar, bu durum ülkenin hâlini gösteriyor; emekçinin,
işçinin hâlini gösteriyor. Siz işçiyi, emekçiyi enflasyon denen
canavara yutturdunuz, enflasyon denen canavarın altında ezdirdiniz.
Bakın, bugün bir yasa geldi, Katara ve 5
şirkete limanları peşkeş çekmek için ihalesiz
sözleşmeleri uzatma teklifi getirdiniz. Ya, bir kez de halk için, bir kez
de işçi için, bir kez de alın teriyle geçinenler için bir yasa
yapın. Maalesef ki Meclis 5 şirkete çalışıyor,
maalesef ki Meclis, Katar gibi, bu ülkede limanlara, arsalara, arazilere çöken
ülkelere çalışıyor. Gelin, bir parça vicdanınız varsa
bu yasaya evet deyin, asgari ücretlilerin maaşına emeklilerde
olduğu gibi haciz gelmesin.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Birleşime on beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.26
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.45
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare AYDIN (İstanbul), Necati TIĞLI
(Giresun)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sıraya alınan, Düzce
Milletvekili Fahri Çakır ve 28 Milletvekilinin Elektrik Piyasası
Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4780) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Düzce Milletvekili Fahri Çakır ve 28 Milletvekilinin Elektrik
Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/4780) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 381) (*)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 381 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince bu teklif İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında temel
kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, teklif, tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 381 sıra sayılı
Kanun Teklifinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle
Komisyona iade edilmesi gerektiğine ve Başkanlığın
tutumunun bu yönde olmaması hâlinde usul tartışması
açılmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Genel Kurula yaptığınız sunuştan, 375 sıra
sayısı almış olan teklifin görüşmelerine
başlayacağımızı anlıyorum. Burada, teklifin
1inci maddesi, limanlarla ilgili olan 1inci maddesinin Anayasanın
10uncu maddesine, eşitlik maddesine, ölçülülüğü
BAŞKAN 375 değil, 381 sıra
sayılı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 381 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
başlayacağımızı anlıyorum. Daha önce Komisyon
aşamasında da dile getirdik; Anayasanın 10uncu eşitlik,
13üncü ölçülülük, 48inci teşebbüs ve sözleşme hürriyeti,
138inci mahkemelerin bağımsızlığı ve 153üncü
Anayasa Mahkemesi kararlarının
bağlayıcılığı ilkelerine doğrudan
aykırı.
Teklifin 3üncü maddesinin, Anayasanın
bütçeyi düzenleyen 161inci maddesine; teklifin 10uncu maddesinin,
Anayasanın hukuk devleti, demokratik toplum düzeni ve ölçülülük, 2 ve
13üncü maddelerine ve olağanüstü hâli düzenleyen 15inci maddesine
açıkça aykırı olduğunu; teklifin 11 ve 12nci maddelerinin
ise Danıştay kararında da belirtildiği gibi,
Anayasanın 51inci maddesine aykırı olduğunu iddia
ediyoruz.
Bu kadar açık
aykırılıkların olduğu bir durumda Komisyonun öncelikle
bunu yapması gerekirken, Anayasaya ayrı ayrı aykırı
olan ve bu kadar çok aykırılığı bir arada
bulundurduğu için açıkça Anayasaya aykırılık
torbası olarak, Anayasaya karşı suç ve günah torbası
olarak nitelendirdiğimiz bu kanunun görüşülmeden Komisyona iadesini
ve Anayasaya aykırılık yönünden değerlendirilmesinin talep
edilmesini yüce makamınızdan arz ve talep ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Anayasaya
aykırılık yok efendim. Usul tartışmasına da gerek
yoktur.
BAŞKAN 381 sıra sayılı
Kanun Teklifi Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonunda görüşülmüş, rapor da Başkanlıkça
basılarak dağıtılmıştır; gündeme
alınmasına ve temel kanun olarak Genel Kurulda görüşülmesine
dair önerisi Genel Kurulun bugünkü birleşiminde kabul edilmiştir. Bu
aşamalardan geçen bir teklifin görüşmelerine başlanmaması
hususunda Başkanlığımıza verilmiş bir yetki
bulunmamaktadır. Eğer talebiniz varsa usul tartışması
açabilirim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Evet, talep ediyorum.
X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkanı Vekili Süreyya Sadi
Bilgiçin, 381 sıra sayılı Kanun Teklifinin Anayasaya
aykırı olduğu gerekçesiyle Komisyona iade edilip edilmemesi
hakkında
BAŞKAN Usul tartışması
açıyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Lehte
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Lehte
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Aleyhte...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aleyhte
BAŞKAN Evet, müsaade ederseniz
Lehte, Yılmaz Tunç; lehte, Ramazan Can.
Aleyhte, Ali Kenanoğlu; aleyhte, Özgür Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İbrahim Kaboğlu,
efendim. Alıyorum ve devrediyorum.
BAŞKAN Peki. Aleyhte, İbrahim
Kaboğlu.
Süreleriniz üç dakikadır arkadaşlar.
Evet, öncelikle, lehte olmak üzere Sayın
Ramazan Can. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, grup önerimizle 381
sayılı Kanun Teklifi gündemin 1inci sırasında yer
almıştır, dolayısıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündemi belirlenmiştir. Meclis Başkan Vekilimizin tutumu yerindedir.
İkincisi, bir kanun teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisine verildiği
anda Meclis Başkanı İç Tüzükün 23üncü maddesine göre, kanun
teklifinin yasalara, Anayasaya aykırı olup
olmadığını inceler, denetler ve o meyanda da sevk eder.
Anayasaya aykırı olmadığı incelenen teklif ilgili
Komisyona sevk edilmiştir. İlgili Komisyonda da Anayasaya
aykırılık iddiası gündeme gelmiş ve Komisyon,
raporunda Anayasaya aykırılık itirazını
reddetmiştir; İç Tüzük 38. Aynı zamanda, İç Tüzük 38
denetimi yerinde görülmemiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Komisyon raporu gelmiştir. Komisyonda da İç Tüzükün 84üncü maddesi
gereği temel yasa olarak görüşülen bu kanun teklifi
Verilen
Anayasaya aykırılık önergeleri ivedilikle görüşülür,
öncelikle görüşülür. diyor. Tabii, Özgür Başkan burada bana
bakıyor, birazdan da diyecek ki: Bizim Anayasaya
aykırılıkla ilgili zaten bir önerge hakkımız var, onu
verdiğimiz zaman tüketmiş oluyoruz. Biz de ona şu manada cevap
veriyoruz, diyoruz ki: Anayasaya aykırılık önergesi veren
taraf, Anayasaya aykırılık önergesi reddedildiğinde zaten
işin esasına giremez. İç Tüzük koyucu, kanun koyucu bunu
hazırlarken Anayasaya aykırılık iddiasında
bulunanın esasa müteallik önerge vermesini de engellemiştir ve
yerindedir. Netice itibarıyla, buradan da hareketle, Komisyon Anayasaya
aykırılık önergesini değerlendirmiş ve şu
şekilde bir rapor hazırlamış, diyor ki Komisyon: Teklifte,
Anayasaya aykırı herhangi bir düzenlemenin
bulunmadığı
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Genelde hep öyle yazıyor zaten!
RAMAZAN CAN (Devamla)
işletme
hakkı devir sürelerinin kırk dokuz yıla uzatılmasıyla
benzer düzenlemelerin yer aldığı kanunlardaki hükümlerle
paralellik sağlanarak varlıkların özel sektör tarafından
işletilmesinin devamlılığının
sağlanacağı, kamu geliri elde edileceği, işleticilerin
süre uzatımına ilişkin taleplerinin
karşılanacağı ve öngörülebilirliğin
sağlanmasıyla yeni yatırımların
yapılacağı hususu düzenlenmiştir. Dolayısıyla,
bu manada Anayasa Mahkemesinin de vermiş olduğu bir iptal
kararı vardır. deniliyor. Burada da Anayasa Mahkemesinin iptal
kararı değerlendirilerek Komisyon bir rapor düzenlemiştir.
Takdir Genel Kurula aittir diyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Usul tartışması
üzerinde aleyhte ilk söz Sayın Ali Kenanoğlunun.
Sayın Kenanoğlu, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, ben Komisyondaydım, Anayasaya
aykırılık talebimizi orada da dile getirdik fakat Komisyonda bu
konu, hani, buradaki gibi tartışıldı. Zaten kanun
gelmiştir, kanun geldiği için inceleme
yapılmıştır. İnceleme yapıldığı
için Anayasaya bir aykırılık yoktur, dolayısıyla
görüşmeye devam edebiliriz. şeklinde bir yöntemle ilerledi
Komisyonda da süreç. Yani sonuçta, Anayasaya aykırılık
konusunda maddeler üzerinde ya da hangi hususta Anayasaya
aykırılık olduğu üzerinde bir tartışma
yürütülmedi. Dolayısıyla bütün süreçler de bu şekilde
tüketiliyor.
Şimdi, her şeyden önce, limanlarla
ilgili madde, bir kere, Anayasa Mahkemesine gidiyor ve Anayasa Mahkemesi
tarafından da iptal ediliyor. Şimdi, burada, bu iptal gerekçesinde
şöyle deniliyor: Anayasa Mahkemesi iptal talebini görüşürken,
Anayasanın 153üncü maddesiyle ilgili hüküm kurarken yasa koyucu yasa
düzenlemelerinde hukuk ve Anayasanın üstün kurallarına bağlıdır.
Buna göre, Anayasaya aykırı bulunan kuralların yeniden
yasallaştırılmaması gerekir. Anayasaya
aykırılığı Anayasa Mahkemesince saptanmış
kuralların aynı amaç doğrultusunda yeniden yasallaştırılması
kararı etkisiz duruma getirmek anlamına gelir.
Dolayısıyla, burada, Anayasa Mahkemesi tarafından limanlarla
ilgili iptal kararı verilmiş bir durum söz konusuyken, aynı
şekilde Anayasa Mahkemesinin gerekçelerini de ortadan kaldırmadan,
dahası Anayasa Mahkemesinin kamu yararı niteliğinde iptal
ettiği bir hususu tekrardan kanun olarak önümüze getirmek ve bunu
geçirmeye çalışmak kabul edilecek bir şey değil yani bir
kere, Meclisin saygınlığına, milletvekilliği görevine
ve Anayasaya uygun kanun yapma tekniğine aykırı bir şey.
Şimdi, iktidar şöyle düşünüyor
ve genellikle bu tür savunmaları yaparken de şu şekilde
yapıyor, diyor ki: Ya, biz yasayı getiriyoruz -Komisyonda da
tartışıldı- biz milletvekillerinin yasa yapma
hakkımız var, yasayı getiririz, yaparız. Eğer burada
bir Anayasaya aykırılık söz konusuysa zaten siz gidersiniz,
Anayasa Mahkemesine başvurursunuz ve mahkeme eğer Anayasaya
aykırılık varsa reddeder. Şimdi, böyle bir
yaklaşımla yasa yapılır mı? Yani Meclisin ilk görevi,
çıkarmış olduğu, halkının
onayladığı Anayasaya uygun olup olmadığına
bakmaktır öncelikle. Ya, ben yasayı çıkarayım; Anayasaya
uygun mu değil mi, zaten Anayasa Mahkemesi buna karar verir.
şeklinde bir yasa yapılmaz. Ancak bizim şu ana kadarki bütün
işleyişlerde karşımıza çıkan durum bu oluyor,
ondan sonra Anayasa Mahkemesine gidiliyor ve geri dönülüyor, bir cümle
değiştirilerek tekrar getiriliyor.
Bu şekilde yasa yapılmaz, bunun geri
çekilmesi gerektiğini ve Anayasaya aykırılık
açısından incelenmesi gerektiğini talep ediyoruz. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Lehte olmak üzere Sayın
Yılmaz Tunç.
Buyurun lütfen.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Anayasaya
aykırılık iddiası üzerine lehte söz aldım. Genel
Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Kırıkkale Milletvekilimiz ve Grup
Yönetim Kurulu Üyemiz Sayın Ramazan Can İç Tüzük ve Anayasa
açısından net bir şekilde izah etti. Evet, Meclis
Başkanımız İç Tüzük 23 gereği Türkiye Büyük Millet
Meclisinin ilgili ihtisas komisyonuna bu kanun teklifini sevk etmiş ve
kanun teklifi sevk edilirken de Meclis Başkanlığınca
Anayasaya aykırılık yönünden bir incelemeye tabi tutuluyor.
İç Tüzük 38 gereğince de Komisyonda Anayasaya
aykırılık iddiasında bulunulmuş ve Komisyon bunu
tartışmış, Anayasaya aykırılık iddiası
kabul edilmemiş.
Tabii, Genel Kurul aşamasında da
İç Tüzük 19 gereği gündeme aldık, Genel Kurulun kararıyla
kabul edildi ve teklifin görüşmelerine başlarken Anayasaya
aykırılık iddiasında bulunuldu. Bizce Anayasaya
aykırı bir yönü bulunmamaktadır teklifin. Teklif çok önemli
düzenlemeler ihtiva etmektedir; sadece limanlarla ilgili değil
Ki
limanlarla ilgili maddede elbette ki eğer Anayasa Mahkemesinin önceki
iptal kararından sonra yeni düzenlemenin de, bu noktada, Anayasaya
aykırı olduğunu iddia ediyorsanız ve bu iddianız devam
ediyorsa Anayasa Mahkemesi karar verecektir. Burada, özelleştirme
kapsamındaki limanların aralıksız devamının ve
özellikle ülkemizin lojistik ve turizm sektörüne bağlı olarak,
rekabet gücü açısından limanların önemli olduğunu
düşünüyoruz; bu nedenle, böyle bir düzenleme Meclisin takdirine sunuldu.
Hazine ve BOTAŞ arasındaki
karşılıklı alacaklara yönelik mahsuplaşma; bu da bir
gereklilik.
Yine, petrol sektöründe araştırma,
sondaj faaliyetlerinin niteliği gereği gece çalışma
sisteminin getirilmesi; bu da bir ihtiyaçtan doğuyor.
Yine, üniversitelerimizin, üniversite
hastanelerimizin sağlık hizmeti desteği
vatandaşlarımızın sağlık hizmeti alabilmesi
açısından önemli.
Genel sağlık sigortası
primlerinin faizlerinin terkin edilmesi, bu alacaklardan vazgeçilmesi
vatandaşlarımız açısından önemli.
Yine, Elektrik Piyasası Kanunundaki
düzenlemeler vatandaşlarımıza en ucuz elektriğin
sağlanması anlamında önemli düzenlemeler.
OHAL İşlemleri İnceleme
Komisyonunun görevi 23 Ocakta sona eriyor; dolayısıyla, sona
ermesiyle beraber artık normal düzene geçiliyor ama mahkemelerin yazışmaları
olacak. Bu yazışmaları devam ettirmeye yönelik birtakım
iş ve işlemlerin yapılması lazım, bununla ilgili
olarak da bir düzenlemeye ihtiyaç var ve bu düzenlemeyi ihtiva eden bir kanun
teklifi. Başka; vatandaşlarımızı, geniş toplum
kesimlerini ilgilendiren önemli düzenlemeler içeriyor.
Anayasaya aykırılık
iddiasını kabul etmiyoruz. Başkanın tutumu yerindedir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aleyhte, Sayın İbrahim
Kaboğlu.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri;
temel yasa olarak görüşülmekte olan bu yasa önerisi temel olma
bakımından hiçbir temel yasa ögesine uymayan
İç Tüzük madde
91de 4 ayrı öge sayılıyor, hiçbirini
yansıtmamaktadır. Birbiriyle hiçbir ilişkisi olmayan 8 ayrı
yasanın bir araya getirildiği heteroklit bir torba yasa, sabaha
karşı getirilen korsan bir yasa önerisiyle de heteroklit, artı,
korsan bir yasa önerisiyle karşı karşıya
bulunmaktayız.
Anayasaya aykırılık önergemiz
görüşüldü fakat oylanmadan reddedildi; biz tetkik ettik,
ayrıntılı bir rapor hazırladık ama hiçbir biçimde
orada değerlendirmeye alınmadı. Burada çok ciddi bir sorun var,
bu sorun şudur: Anayasa Mahkemesi kararına rağmen bir düzenleme
söz konusudur. Anayasa Mahkemesi kararları ardından Türkiye Büyük
Millet Meclisi düzenleme yapabilir; pilot kararlar, yorumlayıcı
kararlar, çağrı kararları, kısmen kabul kısmen ret
kararları
Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa Mahkemesi
kararlarının gerekleri doğrultusunda burada düzenleme yapmak
yerine, burada herhangi bir biçimde düzenleme yapamayacağı bir konuda
düzenleme yapmaktadır, yapmaya girişmiş olmaktadır çünkü
esasa ilişkin bir karardır, bunu iptal etmiştir Anayasa
Mahkemesi. Hangi maddeler çerçevesinde iptal ettiğine girmeyeceğim.
Evet, 48 temelinde 10uncu madde, 13üncü madde fakat Anayasa 153 sona göre, bu
karar ortada olduğu sürece bağlar, Türkiye Büyük Millet Meclisini
bağlar, bağlayıcıdır ve bu karar Türkiye
Büyük Millet Meclisi tarafından ortadan kaldırılamaz. Bu konu
çok açıktır çünkü esasa ilişkin aynı konuda yeniden
düzenleme söz konusudur. Sayısal üstünlüğünüze dayanarak bu
üstünlüğünüzü, sayınızı haklılık ölçütü olarak
kullandınız, Anayasa Mahkemesi Hayır, sayısal üstünlük
haklılık ölçütü değildir." dedi ve bunu iptal etti.
İşte şimdi, bunu buraya getirmiş bulunuyorsunuz. Bu
itibarla, bütçeyle ilgili olarak getirilen -üçüncü gün sabaha karşı-
korsan önerge de çok yönlü olarak Anayasa madde 161e aykırılık
oluşturmaktadır, geçmişe yürütülmesi ayrı bir sorun.
Bunun
dışında, Olağanüstü Hâl İşlemleri İnceleme
Komisyonuna ilişkin düzenleme, daha baştan bu konu hukuk devletine,
demokratik toplum düzeninin gereklerine ve olağan hâlin olağanüstü
hâle dönüştürülmesi nedeniyle... (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kaboğlu, burada uzatma yok.
Sayın
milletvekilleri, komisyon raporu bastırılıp
dağıtılmış ve Genel Kurulun bugünkü birleşiminde
de Genel Kurulca gündeme alınması teklifi kabul edilmiştir. Ayrıca,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 38inci maddesi Bir
komisyon, bir teklifin Anayasaya aykırı olduğunu gördüğü
takdirde gerekçesini belirterek maddelerin müzakeresine geçmeden reddeder..
hükmünü amirdir. Nitekim, teklifin esas Komisyondaki 14 Aralık 2022
tarihli görüşmelerinde teklifin Anayasaya
aykırılığı iddiaları dile getirilmiş, bu
çerçevede verilen bir önerge görüşülmüş ve Komisyon tarafından
reddedilmiştir. Ayrıca, teklifin birazdan yapılacak Genel Kurul
görüşmelerinde de her bir madde üzerinde Anayasaya
aykırılık önergeleri verilebilmesi mümkündür. Öte yandan, teklife ilişkin
olarak serdedilen Anayasaya aykırılık iddiaları
milletvekilleri tarafından dikkate alınarak teklifin son oylamada da
reddedilmesi mümkündür. Açıkladığım gerekçelerle de
teklifin görüşmelerine başlama yönündeki tutumumda
değişiklik bulunmamaktadır.
Genel Kurulun bilgisine sunulur.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 381 sıra sayılı
Kanun Teklifinin görüşmelerinin İç Tüzük madde 81e göre devam
etmesi için Danışma Kurulunun toplantıya
çağırılmasıyla ilgili talebi konusunda
Başkanlığın tutumunun bu yönde olmaması hâlinde usul
tartışması açılmasını talep ettiğine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
Başkanım, ikinci bir itiraz hususu olarak, bu
yaptığınız açıklamanın içeriği,
aslında, bizim burada kaliteli bir yasama anlayışıyla
davrandığımızda bu müzakereleri sürdüremeyeceğimizi
ortaya koyuyor. Sebep şu: Kanunlar 2 türlü müzakere edilebiliyor; 81e
göre ve 91e göre. 91 her ne kadar Bir hukuk dalını sistematik
olarak bütünüyle ve kapsamlı değiştirecek biçimde genel ilkeleri
içermesi; kişisel veya toplumsal yaşamın büyük bir bölümünü
ilgilendirmesi
diye devam eden birbiriyle çok ilintili maddeleri tarif
ederken, uzun yıllardır üzerinde de çokça
tartışıldığı üzere, birbiriyle çok ilgisiz
maddeler hatta torba kanunlar bu şekilde görüşülüyor. Bu, iktidar
partisinin İç Tüzükteki 91, istisnai ve 700, 800, 900, 1.500 maddelik
kanunlar için konulmuş bir istisna maddesini istismar etmeleri
anlamındadır. Hâl böyleyken, biz 15 maddelik bir kanunu temel kanun
olarak görüşüyoruz, içinde de birbiriyle ilgisiz ve her biri ayrı
ayrı Anayasaya aykırı birçok madde mevcut. Siz de diyorsunuz
ki: Anayasaya aykırılığı iddia edecekseniz bunu
ilgili madde gelince iddia ederseniz ve bu önergeniz öncelikle işleme
alınır. Bu doğru ama 91inci maddenin son fıkrasına
baktığımızda diyor ki: Temel kanun olarak
görüşüldüğünde Anayasa'ya aykırılık önergeleri dâhil,
bir madde üzerinde en çok iki önerge verilir. Ayrıca, grupların
hakları saklıdır. Yani şüphe yok ki Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu bir maddenin, örneğin 1inci maddenin Anayasa'ya
aykırılığını iddia ederse bu öncelikle
görüşülecek, reddedilmesi durumunda müzakerelere devam edilecek;
diğer parti grupları madde üzerinde önerge vermek
Çünkü bölüm
görüşmeleri olduğu için madde üzerinde grupların onar dakika,
şahısların beşer dakika söz hakkı yok 81deki gibi.
Öyle olunca diğer gruplar içeriğe yönelik, örneğin maddenin
kanun metninden çıkarılmasıyla ilgili ya da bu konuda
söyleyecekleri diğer sözleri söylerken Anayasa'ya aykırılık
iddia etmiş ve çoğunluk oyuyla reddedilmiş olacak. Cumhuriyet
Halk Partisi burada söz kullanamayacaktır. Bunun 11inci maddede, 13üncü
maddede olması durumunda bugün tartıştığımız
bir hususun
13üncü madde görüşülürken benim bu ifadelerimi, bugünü takip
etmemiş bir vatandaş, Cumhuriyet Halk Partisinin -bu konuda
Anayasa'ya aykırılık dışında bir önerge verme hakkı
olduğunu da bilmek durumunda değil- o konuda itirazlarını
dile getirmediğini düşünecektir. Böyle olunca şu çok açık
ortada: İstismarcı 91 ile temel olarak aslında müzakere
tekniğinin kendisinin, 81in arasında biraz önce Genel Kurul
tarafından yapılan tercih, bizi biraz önce söylediğim mahzurlu
duruma sürüklüyor. Burada nasıl çıkacağız bu işin
içinden? Ancak şöyle çıkacağız Sayın
Başkanım: İç Tüzük'ün 19uncu maddesinin Başkanlık
makamına verdiği yetkiyle oturuma ara verip, Danışma
Kurulunu toplantıya çağırıp, müzakerelerin -bu dediğim
mahzurlardan arındırılabilecek- İç Tüzük 81e göre
sürmesiyle ilgili Danışma Kurulunda önce uzlaşı arayıp
sonra da Genel Kurulun oyuna başvurmak suretiyle bu ihlalin önünden
kalkabiliriz. Sizi oturuma ara vermeye, Danışma Kurulunu
toplantıya çağırmaya davet ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkanı Vekili Süreyya Sadi
Bilgiçin, 381 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
İç Tüzük madde 81e göre devam etmesi için Danışma Kurulunun
toplantıya çağırılıp çağırılmaması
hakkında
BAŞKAN Sayın Özel, bildiğiniz
gibi, Genel Kurulun bugünkü birleşiminde grup önerisi de temel kanun
olarak görüşülmesi istenen grup önerisi Genel Kurulca kabul edildiği
için benim ara vererek Danışma Kurulunu toplama gibi düşüncem
yok ama talebiniz hâlinde usul tartışmasını açarım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O zaman bu tutumunuzun
karşısındayız efendim.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Lehte.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Lehte.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aleyhte.
ERHAN USTA (Samsun) Aleyhte.
BAŞKAN Lehte Sayın Ramazan Can,
Sayın Yılmaz Tunç; aleyhte Sayın Özgür Özel, Sayın Erhan
Usta.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben, İbrahim Özden
Kaboğluna devrediyorum.
BAŞKAN Peki.
Öncelikle lehte Sayın Ramazan Can. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, Meclis Başkan Vekilimizin
tutumunun yerinde olduğunu değerlendiriyorum.
Evet, bugün biz grup önerisi verdik, grup
önerimizde diyoruz ki: 381 sıra sayılı Kanun Teklifinin
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve
bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle oylanması önerilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu bu bizim önerimizi kabul etti. Ne
demektir bu? Kanun teklifi temel yasa şeklinde görüşülecektir ve 2
bölüm hâlindedir. Dolayısıyla İç Tüzük 81e göre değil,
91e göre temel yasa olarak görüşülmesi kabul edilmiştir. Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda kabul edilen ve gündemin 1inci
sırasında yer alan teklifi, 1inci sırasında 91e göre
görüşülmesi kabul edildiği için Meclis Başkan Vekilinin bunu
tekrar Danışma Kuruluna götürmesi diye İç Tüzükte böyle bir
hüküm yoktur.
Diğer taraftan, Anayasaya
aykırılık önergesi veren taraf 84e göre Anayasaya
aykırılık önergesi verdiği için, içeriğinden zaten
vazgeçmiş demektir. Ben bu maddenin Anayasaya aykırı olduğunu
iddia ediyorum, dolayısıyla bu önerge kabul edildiği zaman
terditli olarak ben hem Anayasaya aykırılık önergesi
vereceğim hem de kabul edilmez, reddedilirse onun esasına
gireceğim, iyileştirme noktasında önerge vereceğim. diyen
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kanun metninden
çıkartırım.
RAMAZAN CAN (Devamla) Bunu, kanun koyucu ve
İç Tüzükü düzenleyen Türkiye Büyük Millet Meclisi kabul etmemiştir
ve hukuk olarak da yerinde bir karardır. Çünkü Anayasaya
aykırılık itirazında bulunan bir kişinin esasa girmesi
muteber değildir. Dolayısıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekilimizin tutumu yerindedir.
Arz eder, Genel Kurulu saygıyla
selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aleyhte Sayın İbrahim
Kaboğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU
(İstanbul) Efendim, Anayasaya aykırılıklar zinciri pek
uzun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasa
Mahkemesi kararlarının gereklerini yerine getirmezken burada
düzenleme yapmaması- yapamadığı, yapamayacağı
bir konuda düzenleme yapmaktadır; bunu vurguladım ve bunun sonucu
şudur: Karşılaştırmalı anayasa hukukunda anayasa
suçu nedir? Anayasa suçu, emredici anayasa hükümlerinin gereklerini yerine
getirmemek, yasaklayıcı anayasa hükümlerini ihlal etmek demektir.
Burada, açıkça, 153üncü maddeyi ihlal edeceğiz bu oylanırsa eğer.
Bu bakımdan, durum çok ciddidir, vahimdir. 5 maddede en az 15 Anayasa
maddesine aykırılık söz konusudur, açık
aykırılıklar söz konusudur. Mesela, yine, Dayıştay
kararına rağmen kamu görevlileri arasında ayrım yapılmaktadır.
Anayasa Mahkemesi kararı ihlal edildiği gibi Danıştay kararı
da ihlal edilmektedir. Aynı hizmet iş kolunda çalışıp,
aynı işi yapan kamu görevlileri arasında farklı sendikaya
üye oldukları için ayrımcı işleme tabi tutulmaktadır.
Küçük sendikaların üyesi olan memurlar sendikadan çekilmeye ve büyük
sendikalara üye olmaya zorlanmaktadır, ücrette adalet ilkesi ihlal
edilmektedir. Tabii ki Anayasa madde 10 ayrımcılık ilkesi
burada ihlal edilmektedir. Madde 51, 53, 55 ihlal edildiği gibi açık
ihlaller söz konusudur. Bütününe baktığımız zaman idari
yargı kararları madde 11 ve 12yle ihlal edilmekte, Anayasa
yargısı kararı ihlal edilmekte, OHAL düzenlemeleriyle
kesinleşmiş yargı kararları ihlal edilmektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi bu duruma
düşürülmemeliydi. Anayasa Mahkemesi kararına karşın
yapılan düzenleme bir anayasa suçudur. Komisyonda toplu olarak
oylandı; anayasa suçu işlemişlerdir, burada oylanırsa
kolektif anayasa suçu işlenecektir ama bütçe kanunu, diğerleri,
geçmişe yönelik 200 milyar liralık bütçe gibi hususların nereden
geldiği açıklanmadı, nereye harcandığı
açıklanmadı ve çıkarılacak olan kanun bir yıl
geçmişe yürütülecek. Bütün bunların hepsi birlikte dikkate
alındığı zaman Anayasanın ihlali, anayasa suçunun
kolektif olarak işlenmesinin ötesinde yüce Meclisin de
aşağılanması söz konusu olacaktır. Yüce Meclis bu tür
düzenlemelere alet edilmemelidir, edilmemeliydi.
Umuyorum ve diliyorum ki bu hatadan burada
dönülecektir.
Teşekkür ederim, saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Lehte olmak üzere Sayın
Yılmaz Tunç.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Sayın Başkanımızın
tutumunun lehinde söz aldım. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda
381 sayılı Kanun Teklifimiz AK PARTİ grup önerisiyle gündemin
ilk sırasında yerini aldı, bunu Genel Kurul kabul etti. Tabii,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun kabul ettiği bir durumda
bunun bozulması için Başkanlık Divanının toplanması
ve bu kararın aksine bir karar alması hem İç Tüzük
gereğince mümkün değil hem Anayasa gereğince mümkün değil.
Anayasaya aykırılık önergesi verilen bir maddede işin
esasına ilişkin 2nci bir önerge verilmesi işin
mantığına ters; zaten siz o maddenin Anayasaya aykırı
olduğunu iddia ediyorsunuz ve önergenizi veriyorsunuz. Anayasaya
aykırı olan bir maddede, bunu iddia ettiğiniz bir maddede esasa
dair bir değişiklik yapılması zaten hukuken olabilecek bir
durum değil. Anayasa Mahkemesinin temel kanunlarla ilgili, İç Tüzük
91in uygulanmasıyla ilgili çok sayıda kararı var. Temel
kanunlarla ilgili, özellikle Anayasa Mahkemesinin gerekçeli
kararlarını okursak burada, yasamaya, kanun çıkarma
noktasında, yasama ekonomisi, usul ekonomisi anlamında bir
kolaylık sağlıyor. Yalnız burada şunu söyleyelim:
Temel kanun dediğimiz zaman, bir Borçlar Kanununu ya da -bizim
anladığımız anlamda, hukuken temel kanun olarak Meclisten
geçen- Türk Ceza Kanununu, bunu anladığımız zaman, o zaman
burada yasama ekonomisini kesinlikle gerçekleştiremeyiz; burada her bir
madde bir haftalık bir süre gerektirir. Burada geniş toplum
kesimlerini ilgilendiren ki bu ifade, İç Tüzük 91de de var.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Bu,
Katarlıları ilgilendiriyor, bizi değil ki.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) İç Tüzük 91de de
var geniş toplum kesimlerini ilgilendiren şeklinde. Anayasa
Mahkemesinin gerekçeli kararlarında İç Tüzük 91le ilgili olarak
bunun Anayasaya aykırı olamayacağı -sizin torba kanun
olarak söylediğiniz ki torba kanun ifadesi doğru değil- burada
temel kanun olarak görüşülmesi yasama ekonomisi açısından bir
zaruret. Aksi takdirde, burada milletimizi ilgilendiren çok önemli düzenlemeler
önümüze gelecek. Emeklilikte yaşa takılanlar düzenlemesinin
içerisinde birçok bağlantılı maddeler olacak.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Onu da Sanayi
Komisyonuna getirin.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Yine, sözleşmeli
personelin istihdamıyla, kamuya alınmasıyla ilgili
bağlantılı birçok madde olacak. Dolayısıyla Meclisin
çalışabilmesi açısından Anayasa Mahkemesinin İç Tüzük
91le ilgili, temel kanunla ilgili gerekçeli kararlarını okumak
lazım. O nedenle, usule aykırı bir durum söz konusu
değildir, Meclis Başkan Vekilimizin tutumunun lehinde olduğumu
ifade ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Aleyhte Sayın Erhan Usta.
Buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şimdi, aslında iki tane
tartışma var. Birincisi: Bu, temel kanun mudur, değil midir?
Yani bunun bir temel kanun olmadığı, İç Tüzük 91e göre
görüşülmemesi gerektiği çok aleni bir şekilde ortada. Bundan
önce de temel kanun olmadığı hâlde torba yasalar görüşüldü;
tamam, görüşüldü ama doğru yapılmadı, yapılan iş
doğru değildi; bir.
İkincisi: Burada, şimdi, çok ciddi
bir şekilde -birazdan detaylarını açıklamaya
çalışacağım- Anayasaya aykırı maddeler var. Yani
hem temel kanun değil, yanlış maddeden görüşülüyor, 81e
göre görüşülmesi lazım, 91e göre görüşülüyor
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Maddelerde
görüşeceğiz.
ERHAN USTA (Devamla)
hem de çok
aykırı, Anayasaya temel aykırılığı olan
maddeler var.
Mesela, limanlar konusunda, az önce bir
miktar, daha iktisadi açıdan içeriğini anlatmaya
çalıştım, şimdi biraz daha oradaki Anayasaya
aykırılıklara bakalım.
Arkadaşlar, şimdi birilerine,
birtakım
İşte, 18 tane liman özelleştirilmiş.
Şimdi, kanun çıkarılmış, Anayasa Mahkemesine
gidilmiş, Anayasa Mahkemesi kanunu iptal etmiş. Ya, Anayasa Mahkemesinin
iptal gerekçelerini karşılamadan tekrar bir kanun getirilmesi bir
defa çok aleni bir şekilde Anayasanın 153üncü maddesine
aykırı. Yani aynı zamanda, Danıştayla ilgili burada
kararlar var, Anayasanın 138inci maddesine aykırı, hukuken de
aykırı. Hani eşitlik -birazdan onlara geleceğim- serbest
rekabet, falan filan, onlar ayrı bir husus, oralarda zaten ciddi
aykırılıklar var. Yani yapılan şey şu: Anayasa
Mahkemesi bunu tekrar iptal edecek, biz bunu biliyoruz, ancak bu kanunun
çıkması ile Anayasa Mahkemesinin iptali arasında bir zaman
geçecek, o zamanı biz kullanarak burada birtakım işlemleri
yapacağız ve bu özelleştirmeleri -yani daha doğrusu- süre
uzatımlarını yapacağız. diyor burada AK PARTİ
Grubu bize. Yani hukuk da diyor ki Anayasa Mahkemesi kararları kesindir.
diyor veya Yargının daha önce verilmiş kararlarını
etkisiz hâle getirecek bir yasama faaliyeti olamaz. şeklinde hükümler
var. Ya, bunlar çok apaçık Anayasa aykırı. Hani bunu
yapacaksanız ayrı bir şey, artık bunu milletin takdirine
bırakacağız ama bu kadar aleni bir şekilde Anayasaya
aykırı olan bir şeye Burada Anayasaya aykırılık
yok. demeyi doğrusu çok yakışık bulmuyorum.
Şimdi, bakıyorsunuz, Anayasa
Mahkemesi kararında diyor ki: Serbest rekabet şartlarını
taşımıyor bu. Şimdi, ihaleyi almış olanlara
tekrar ihale uzatımı veriyorsun ve Eşitlik ilkesiyle de
bağdaşmıyor. diyor. Yani aynı şeyden, yine bu
çerçevede olmak üzere Hukuki belirlilik ilkesine de aykırı. diyor.
Diyelim ki bunu on beş yıl olarak alan birisi, bunun kırk dokuz
yıla uzatılacağını zamanında bilmiş
olsaydı, buna verdiği teklifin çok daha üzerinde bir teklif verecekti
ve belki bu ihaleyi alabilecekti. Şimdi niye ona engel oluyorsunuz? Yani
dolayısıyla, serbest rekabet ilkelerine aykırı; anayasal
açıdan, eşitlik ilkesine aykırı, hukuki belirlilik ilkesine
aykırı, teşebbüs hürriyetine aykırı. Yani bir
başkasının buraya girememesini... Giremiyor çünkü buraya. Bir
ihale var mı? Zaten ihale de yok, hiç kimse giremiyor, mevcutlar
girebiliyor. Teşebbüs hürriyetine aykırı, sözleşme hürriyetine
aykırı. Yani bu kadar aleni Anayasaya aykırılıklar
varken Burada Anayasaya aykırılık yok. demenin çok makul bir
şey olmadığını düşünüyorum.
Teşekkür ederim. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Usta.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
usul tartışması sınırları içinde
kaldığımızdan bir söz talebinde bulunmayacağım
ancak tutanaklara geçmesi açısından... Çünkü bana atfen birkaç kez
söylediler.
Bir kez, temel kanunda, temel kanunu tarif
eden madde 91i İç Tüzükten her milletvekilimiz bir okusun. Net
Düzenlediği alan yönünden bütünlüğünün ve maddeler arasındaki
bağlantıların korunması zorunluluğunun
bulunması
diyor, çok net yani temel kanunda bir kez bu şart.
İkincisi, Sayın Ramazan Can dedi ki:
Efendim, Anayasaya aykırılık iddia eden varıp da
değişiklik teklif eder mi? Bir an için dediğinin doğru
olduğunu kabul etsek, İç Tüzük 87ye dönüp
baktığımızda, değişiklik önergesini 81e göre
görüşürken nasıl olacağıyla ilgili diyor ki:
Anayasaya aykırılık
önergeleri dahil her madde için yedi önerge verilebilir. Her siyasî parti
grubuna mensup milletvekillerinin birer önerge verme hakkı
saklıdır. Şimdi, iki önerge olduğunda grup
sayısı 2den çok olunca Ramazan Can haklı gibi gözüküyor ama
şimdi, grup sayısı 7den az olunca ne oluyor? İç Tüzük
diyor ki: Bir grup hem Anayasaya aykırılık önergesi verip hem
de değişiklik önergesi verebilir, 87de çok açık.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) O,
bağımsızlar için.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Demek ki Anayasaya
aykırılığı iddia etmek, Anayasaya
aykırılık iddiası kabul edilmeyen grubun madde metninden
çıkarma ya da bir fıkrasını dışarıya
çıkarma gibi öneriler vermesine engel değil; İç Tüzük 87 çok
açık.
Sayın Başkanım, usul
tartışmalarına verdiğiniz önem için,
sağladığınız imkân için teşekkür ediyoruz ama bu
çok önemli bir husus olduğu için -size de böyle bir yetki veriyor İç
Tüzük- Genel Kurulun oyuna başvurmanızı talep ediyorum.
Teşekkür ederiz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, bu, aslında sizin yetkinizde. Sizin bu yetkinizi
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Tanal yetkimi bana hatırlattığınız için ama
usul tartışması tamamlandı.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Özür dilerim.
Bu, sizin yetkinizde; burada şu anda
açıkça Anayasa Mahkemesine bir darbe yapılıyor yani burada siz
bu suça ortak olmayın.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
İç Tüzükün 91inci maddesinde, temel kanun düzenlemesinde her ne kadar
bir hukuk dalını sistematik olarak bütünüyle ifadesi
kullanılsa da maddenin açıkça yazımından bunun bir teklifin
temel kanun olarak görüşülmesi için tek kriter olmadığı
görülmektedir. Nitekim maddenin lafzına bakıldığında,
metnin devamında, özel kanunlar arasında uygulamada ahenk
sağlanması, kişisel veya toplumsal yaşamın büyük bir
bölümünü ilgilendirmesi gibi durumlar da temel kanun yöntemi kapsamına
alınmıştır. Nitekim Türkiye Büyük Millet Meclisinin
geçmiş uygulamalarına bakıldığında temel kanun
yönteminin bir tür özel yasama yöntemi olarak sıklıkla
kullanılan bir usul olduğu, kanunların görüşülmesine dair
farklı bir usul olarak benimsendiği görülmektedir. Bu konuda,
geçmişte de birçok uygulama olduğu, dokuzar maddelik tekliflerin
temel kanun olarak görüşülmesine dair Genel Kurulda karar
alındığı birçok örnek mevcuttur.
Nitekim 381 sıra sayılı Kanun
Teklifi de 1 adet geçici madde dâhil 15 maddelik bir kanun teklifi olarak Genel
Kurulda az önce kabul edilen grup önerisi doğrultusunda temel kanun
usulüyle görüşülecektir. Başkanlığımızın
tutumu hem İç Tüzüke hem de Parlamento teamüllerine uygun olup
tutumumuzda bir değişiklik bulunmamaktadır.
Şimdi kanun teklifinin görüşmelerine
bu usule uygun olarak başlayacağız.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Oylamaya
sunalım Başkan; karar yeter sayısı yok AK PARTİde,
oylamaya sunalım.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Niye
oylamıyorsunuz?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Karar yeter
sayısı olmadığını bildiğiniz için siz de
böyle
ALİ ŞEKER (İstanbul) Alt
komisyonları da toplamadınız.
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan,
İç Tüzük 60a göre söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Usta.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, 381 sıra
sayılı Kanun Teklifine ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Öyle anlaşılıyor ki Anayasaya
aykırı bir şekilde bu işlemler bundan sonra sürecek ve
eğer AK PARTİ geri adım atmazsa bu kanun teklifindeki limanlarla
ilgili -ben oradayım şimdi- maddeyi geçireceği
anlaşılıyor. Biliyorsunuz, burada, kanuna göre, işletmelerin
müracaat etmesi durumunda süre uzatımları olacak. Ben buradan
şimdi işletmeleri uyarmak istiyorum çünkü daha en erken bitecek
olanın 2027ye kadar vakti var arkadaşlar. 2061de sözleşmesi
yani mevcut özelleştirmesi bitecek olan da uzatılıyor burada.
Dolayısıyla, acele edilecek bir şey yok ve 2027ye kadar ve
sonrasında -herkesin tarihi neyse- zaten eski sözleşmeleri geçerli
ama buradan işletmeleri uyarıyorum: Ben eminim ki haziran
seçimlerinden sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesiyle, burada yapılan,
bu yapılan, hukuka aykırı, Anayasaya aykırı
düzenlemeyi geri alma yönünde bir düzenleme olacaktır; ben o iradenin
olacağını düşünüyorum. Biz İYİ Parti olarak
işin o yanında olacağız. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Dolayısıyla,
işletmeleri uyarıyoruz: Eski sözleşmeleri elbette geçerli,
devlette devamlılık esas ama değerli arkadaşlar,
apaçık bir şekilde burada bir kamu zararı var, burada
Anayasanın neredeyse bütün maddelerine aykırı bir tutum var. Ve
burada en erken süresi bitecek olanın 2027de bitiyor. Bu acele niye?
Bakın, hep söylüyorum, geçen sefer bu kanun geçirilirken de AK PARTİ
tarafından bir arkadaşımız çıkıp bu maddeyi
savunamadı; bugün de içeriğini savunan hiç kimse yok. Bu kadar büyük
bir yanlışa herhâlde bundan sonra, seçimden sonra oluşacak
Meclisin ben geçit vermeyeceğini düşünüyorum. Bizim de tutumumuz o
yönde olacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Ancak ben de bir kez daha şunu ilave
etmek istiyorum ki: Başkanlığımız tamamen İç
Tüzük hükümlerine ve Genel Kurul kararına uygun olarak işlem tesis
etmektedir.
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Sayın Başkanım, alt komisyonlar da toplanmadı.
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
ve Plan ve Bütçe Komisyonu toplanmadan görüşüyorsunuz.
BAŞKAN Başkanlık
Divanımızın hukuk dışı bir işlemi söz konusu
değildir.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Başkan,
neden oylamaya sunmuyorsun?
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Başlayalım Başkanım görüşmelere.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Düzce Milletvekili Fahri Çakır ve 28 Milletvekilinin Elektrik
Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4780) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 381) (Devam)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerinde ilk söz
İYİ Parti Grubu adına Sayın Yasin Öztürkün.
Sayın Öztürk, buyurun.(İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşüldüğü komisyonla 3-4 maddesi
dışında ilgisi olmayan torba kanunun geneli üzerine
İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Kanun teklifi görüşmeleri sırasında Komisyonumuzun salon
değiştirmesine neden olan Zeytinime dokunma. diyen
zeytincilerimizi, Sendikama dokunma. diyen kamu
çalışanlarını ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Görüştüğümüz kanun teklifinde neler
var, neler yok; tam bir curcuna. Bu kanun teklifini getirenler Hukuk
tanımıyorum. demiştir, bu kanun teklifini getirenler
Yargı kararları bizim için yok hükmündedir. demiştir. Bu kanun
teklifinin ilk hâlinde yer alan zeytin düzlenmesi Muğla Milletvekilimiz
Sayın Metin Ergun tarafından yapılan başvuru neticesinde
Danıştaydan; limanların işletme sürelerinin kırk dokuz
yıla uzatılması Anayasa Mahkemesinden; iktidar güdümündeki
sendikaları tekelleştiren, kamu çalışanlarının
örgütlenme hakkını elinden alan ve memurun iradesine ipotek koyan düzenleme
de Danıştaydan dönmesine rağmen Komisyon gündemine
sunulmuş, tekraren Gazi Meclisimize getirilmiştir. Bu kanun
teklifinde, dokunulmaması gerekenlere dokunulmak istenmektedir. Bu
nedenledir ki bu kanun teklifinin muhatapları Zeytinime dokunma. demiştir,
Sendikama dokunma. demiştir, Limanlarımıza dokunma.
demiştir.
Evet, görüştüğümüz kanun teklifinin
güncel hâliyle, zeytine şimdilik dokunulmayacaktır. Neden
şimdilik diyorum? İktidardakiler geri çekme önerilerinin
gerekçesinde de kendi ifadeleriyle itiraf etmişlerdir; eminim ki iktidar
üç vakte kadar makyajla süsleyeceği bir kanun teklifinin içinde bunu
tekrar gündeme alacaktır çünkü söz verdikleri 3 şirket için zeytine
dokunmak zorundalar. Ne diyorlar gerekçesinde? Ülkenin artan enerji ihtiyacının
öncelikle yerli kaynaklardan karşılanması amacıyla, bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihte ruhsat sahibi veya redevansçı
olan gerçek veya tüzel kişiler tarafından yürütülen madencilik
faaliyetlerinin zeytinlik alanlarda kayıp yaşamadan düzenlenmesi.
AK PARTİsinin siyasi çıkarları
için attığı adımları ülke yararına gibi
göstermesi geleneksel bir yaklaşımdır; Ya elektrik ya
zeytinlik. Elektrik faturaları almış başını
yürümüşken Biz bunu kamu yararını dikkate alıyoruz.
diyerek yapmanız her zaman arkasına saklandığınız
çirkin bir propaganda ve makyaj. Bu ülkenin yaklaşık yüzde
60ını maden alanı olarak ruhsatlandırmış
durumdasınız; bunun içinde tarım alanı da var, orman
alanı da var, mera alanı da var. Ülke enerjide dışa
bağımlı hâle getirilince, vatandaşın elektrik
faturası bu kadar yüklü gelince kendilerince sundukları gerekçenin
vatandaş nezdinde kabul görebileceğine inanıyorlar. Peki, neden
Hem elektrik hem zeytinlik. değil? Çünkü bu, enerji politikasında
akılcı, yenilikçi bir program gerektirir; sonunda yoksul zeytin
köylüsü zarar görse de değerli bir tarım ürünü yok edilse de zeytine
dokunmak en kolayı. Bu konuda söyleyecek sözümüz çok ama şimdilik
tekliften çıkarıldı. Bu düzenlemenin yakında tekrar önümüze
geleceğinden emin olduğum için sözlerimi o güne saklıyorum.
Değerli milletvekilleri, gelelim bir
diğer maddeye. Bu madde şu an görüştüğümüz kanun teklifinin
1inci maddesi. Maddenin özeti şu: Türkiye Denizcilik
İşletmelerine ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Genel
Müdürlüğüne ait iken özelleştirme yoluyla işletme devir
hakkı verilen ya da devredilen bazı limanlarımızın
kırk dokuz yıldan az süreli sözleşmelerinin kırk dokuz
yıla uzatılması. AK PARTİsi milletvekillerine soruyorum:
Bu madde size tanıdık geldi mi? Çünkü bu madde, partinizin
çıkarmak için istikrarlı bir şekilde canla başla mücadele
ettiği bir düzenleme. Bu madde, daha önceden 1i Plan ve Bütçe
Komisyonunda, 3ü Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonunda olmak üzere 4 defa görüşüldü; Genel Kurul gündemine 3üncü
defa getiriyorsunuz ama bu sefer gelişi farklı. 2nci defa Genel
Kurula getirdiğiniz kanun teklifinde kabul ettiğiniz madde Anayasa
Mahkemesinden döndü, döner dönmez Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen bir
kanun teklifine eklendi; Plan ve Bütçe Komisyonu düzenleme üzerinde sorumluluk
almak istememiş olacak ki yeniden bizim Komisyonumuzun gündemine eklendi.
İktidarınız bu düzenlemeyi
neden yapmak istiyor? Gerekçenizi hatırlayalım: Uygulamada ortaya
çıkan ihtiyaçlar. Ne ihtiyaçmış bu? Bu maddeyi ekmek gibi, su
gibi doğal ihtiyacınız, olmazsa olmazınız hâline
getiren bu mecburiyet ne? Kime ne söz verdiniz? Kim size ne söz verdi? Bu
teklife karşılık bugüne kadar kimden ne aldınız,
teklif kabul edilirse ne alacaksınız? Tekrar ediyorum, Anayasa
Mahkemesi bu düzenleme için Durun, işletilmekte olan limanların
sürelerinin kırk dokuz yıla uzatılması kanuni değil.
demiştir. Daha öncesi de var: Türkiye Denizcilik İşletmelerine
ait limanların bir kısmının özelleştirilmesine
ilişkin özelleştirme kararları Danıştay
tarafından iptal edilmiş ve bu kararlar kesinleşmesine
rağmen uygulanmamıştır. Kanun teklifini Komisyona ilk
getirdiğinizde Danıştaya kulak asmadınız, Danıştayın
ortaya koyduğu hukuksuz duruma hukuki nitelik kazandırmaya
çalıştınız, şimdi de Anayasa Mahkemesinin
aldığı kararı yok sayıyorsunuz.
Anayasamızın 2nci maddesi Türkiye
Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğunu hükme bağlar. Yönetimde
keyfîliğin önlenmesi, bütün işlem ve eylemlerin hukuka uygun olarak
gerçekleştirilmesi için bu hüküm çok önemlidir. Yine
Anayasamızın 47nci maddesi Devletimizin, kamu iktisadi
teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzel kişiliklerinin mülkiyetinde
bulunan işletme ve varlıkların özelleştirilmesine
ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir. demiştir. Bu hükümle,
vatandaşa ait devlet malının keyfî ve kanun dışı
yöntemlerle el değiştirmesinin önüne geçilmesi hedeflenmiştir
yani teklif metninde olduğu üzere Limanlarımızın
işletim hakkını ihalesiz olarak kendi belirlediğin
şartlarda, keyfî olarak uzatamazsın. denilmiştir. Kiminle
inatlaşıyorsunuz? Defalarca konuştuk bu konuyu ama yine de
hatırlatalım: İşletme hakkının verilmesi
yöntemiyle Denizcilik İşletmeleri Anonim Şirketi ve Türkiye
Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesine ait 19 limandan 12
liman otuz yıl, 5 liman otuz altı yıl, 1 liman otuz dokuz
yıl ve 1 liman da kırk yıl için düzenlenmiş,
imzalanmış işletme hakkı devri sözleşmeleriyle
özelleştirilmiştir. Kanun teklifiyle, Özelleştirme Kanunu
kapsamında otuz, otuz altı, otuz dokuz ve kırk yıl süreyle
işletme hakkı verilen bazı limanların sözleşme
süreleri kırk dokuz yıla uzatılacaktır.
Türkiye'de ilk liman sözleşmesi 1997
yılında yapılmıştır. Bu sözleşmenin
başlangıç ve bitiş tarihleri dikkate
alındığında 1997 yılında özelleştirilen
limanların sözleşme bitiş süresine bile en az dört
yıllık bir süre kaldığı görülmektedir. Bu arada
küçücük bir hatırlatma: Şu an elinde işlettiği 6 liman
kalan Türkiye Denizcilik İşletmeleri, Varlık Fonuna
devredilmiştir. Türkiye Varlık Fonunun portföyünde yer alan bir diğer
liman da İzmir Alsancak Limanıdır. Ne yazık ki, kamunun
elinde kalan bu limanlar Türkiye Varlık Fonu üzerinden yapılan
anlaşmalarla yeni işletmecisini beklemektedir.
Özellikle bu aralar dikkat ettiniz mi iktidar
Arap dünyasıyla pek sıkı fıkı ilişkiler içinde;
ne zaman bir mutabakat muhtırası imzalansa içinde imzacı olarak
mutlaka bir Arap liman şirketi ve ülkemiz adına da Varlık Fonu
var. Katarlılar ülkenin her yerinde, sadece limanların değil,
denize nazır yalıların yeni sahipleri Katarlı.
İskenderun Limanı, Limak; Mersin Limanı, PSA-Akfen ortak
girişim grubu, Samsun Limanı, CEYNAK; Bandırma Limanı,
Çelebi; Derince Limanı, Safi şirketleri tarafından
işletiliyor. Bunlar en azından yerli. diyeceğiz ama onu da
diyemiyoruz çünkü yerli firmalarla yapıldığını
düşündüğümüz sözleşmeler de yabancılaşabiliyor. Mersin
Limanının örneğinde görüldüğü gibi
karşımıza Avustralya menşeli uluslararası bir fon,
Antalya Limanı örneğinde görüldüğü gibi karşımıza
Katarlı bir şirket çıkabiliyor. Nasıl mı? Hisse
satış yoluyla. Antalya Limanının işletim hakkı
2028 yılına kadar Global Yatırım Holdinge verilmişti
ancak Global Yatırımın Liman iştiraki Global Ports, Antalya
Limanının işletme hakkını 140 milyon dolar
karşılığında Katarlı QTerminalse
satmıştır. Bu teklifin kanunlaşmasıyla Katarlı
şirketin limanı kullanım süresi 2047 yılına kadar
uzatılacaktır. Katar, bu limana yatırdığı 140
milyon doları 2047 yılına kadar katar katar katlayacaktır.
Bir soru daha sormak istiyorum:
Limanların işletim süresini kırk dokuz yıla uzattınız,
ülkede ekonomik bir istikrar yok, ekonomi deneme tahtası gibi; hadi, bu
liman işletmeleri hisselerini yabancı şirketlere satmaya
başlayınca limanlar millî güvenlik sorunu hâline gelmeyecek mi? Bunun
önüne nasıl geçeceksiniz? Nerede beka, nerede kamu yararı?
Bu liman meselesini bir başka yönden daha
ele alalım. Küresel ticaretin yüzde 90ına yakınını
oluşturan deniz yolu taşımacılığı ülkelerin
dış ticaretinde önemli bir rol oynamaktadır. Özellikle, Covid-19
pandemisi lojistik sektörünün doğrudan etkilenmesine ve tedarik zincirinde
büyük çapta kırılmalara yol açmasına rağmen dünya
taşıma koridorlarında yer alan limanlarımız, bu
olumsuz dönemde avantajlı hâle gelmiştir. Bu durum, yerli ve
yabancı yatırımcılar açısından
limanlarımızı daha çekici hâle getiriyor; pazarın asıl
kızışma sebebi bu. Bugün limanlarımızı
işleten hiçbir grup bu kazançtan vazgeçmek niyetinde değil, hatta
birçoğu kendilerine buldukları yabancı ortaklar sayesinde
özelleştirme bedeli için kamuya ödedikleri paranın katbekat üstünde
kâr elde ettiler. Bu limanlar satılmasa, süreleri uzatılmasa devletin
kârı ne olur, hiç hesapladınız mı? Aslında gemicilik
liman işletmelerini iyi bilen bir tepe yönetiminiz de var. Yani bu
limanları devlet işletse günlük, aylık, yıllık kazanç
tutarlarını rahatlıkla hesaplayacak evlatlarınız var.
Uzun menzilde ne kadar kazanılır? Venezuelaya giden bir gemi ne
yükler, ne boşaltır? Öyle bürokratlarla falan uğraşmaya
gerek yok, sorun evlatlarınıza, cevabı verir.
Birilerine verdiğiniz sözün altında
kalmamak için, limanlarımızın iş yükü fazla, kapasite
artışı lazım, bunun için yatırım gerek,
yatırım maliyeti çok yüksek gibi nedenleri meşru nedenler gibi
sıralamayın, inanmıyoruz. Evet, liman yatırımı,
iki yılda ruhsat izni alınabilen ve dört beş yıllık
inşaat süresine sahip bir yatırım ama bu süreler
sıfırdan yatırım yapılacak bir liman için geçerli.
Yani 1997 yılında otuz yıllığına işletme
hakkı verilen birçok liman için bu bahane geçerli değil; daha sonra
özelleştirilen ve hatta otuz dokuz yıllık işletme süresi
olan limanlar bugün yatırım yapsa yapacağı
yatırımın karşılığını alacak
durumda.
Tekrarlıyorum, dünya ticareti yön
değiştirirken limanlarımız para basmaya başladı,
dolayısıyla değerleri de artmaya başladı.
Limanlarımızın bu kadar kıymetlendiği böyle bir
dönemde sözleşme bitim süreleri beklense, yeniden ihale açılsa
devletin bu limanlardan elde edeceği geliri tahmin edebiliyor musunuz?
Bırakın, alıcı artsın, rekabet çoğalsın;
devlet ille de limanları özel sektöre işlettirecekse yeni ihale
yoluyla milyarlarca dolar kazansın, bunun için Arapa avuç açmaya gerek
kalmasın. Ancak kasa boş, iktidarın en erken 2028
yılında bitecek sözleşmeyi bekleyecek zamanı da yok.
İşte, bu yüzden amacı, günü kurtarmak için sermaye bağımlısı
iktidarın tek çıkış yolu, kasaya gelecek kaynakları
önceden nakde çevirmek, seçimlerde finansmanına ihtiyaç duyacağı
yandaşlarına diyetini peşinen ödemektir. Açıkça söylüyorum:
Bunun adı, çifte peşkeştir.
Değerli milletvekilleri, bu kanun
teklifinde Dokunma! temalı bir konu daha var. Dokunmaya
çalıştığınız, kamu
çalışanlarının çığlığı; Sendikama
dokunma! Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Kamu
çalışanlarının iradelerini malum-senlilerin tekeli
altına alarak vereceğiniz birkaç 100 lirayla satın almaya
çalışıyorsunuz. Ne yaparak? 2021 yılında, üye
sayısı yüzde 1in altında olan sendikaların üyelerine toplu
sözleşme ikramiyesi ödenmemesine ilişkin
yaptığınız düzenlemenin Danıştay tarafından
iptalini yok sayıp barajı yüzde 2ye yükselterek. Yaptığınız
düzenlemeyle, yüzde 2 barajını aşamayan sendika üyelerine dört
ayda 250 lira, yüzde 2den fazla üye kaydetmiş sendikalara 706 lira toplu
sözleşme ikramiyesi vereceğinizi söylüyorsunuz; bu mu sizin gözünüzde
kamu çalışanları? Bir de ne yapıyorsunuz?
Malum-senlilerin dışında kalan sendikalılar birleşip
üye sayıları artmasınlar diye yüzde 2 barajının
tespitinde 2022 Mayıs ayı üye sayısını esas
alıyorsunuz. Madem memurun derdiyle dertleniyorsunuz önce memurun sesine
kulak verin; ne istiyor kamu çalışanları? Yoksulluk
sınırı üzerinde bir maaş; güvenceli ve geçici, sözleşmeli
gibi statülerde değil tek statüde istihdam; geçinebileceği bir emekli
maaşı; kamuda liyakate dayalı yükselme, şeffaf kariyer
sınavları ve mobbinglere karşı kanuni düzenleme.
Bunları hiç duydunuz mu? Duyamazsınız çünkü kontrolünüz
altındaki sarı sendikalar bunları size söylemez, söyleyemez.
Size bir de hatırlatma yapayım. 2004 yılında,
iktidarınızın ilk yıllarında daha malum-senlerinizi
oluşturamamıştınız; güya sendikalı kamu
çalışanı sayısını arttırmak için yeni üyelik
kolları oluşturdunuz ve bu yeni üyelik kollarıyla birlikte
masaya oturacak yetkili sendikalarda değişiklik yaptınız. O
gün de niyetiniz halis değildi, bugün de. 6ncı dönem toplu
sözleşme masasındaki kayıpları perdelemek için sendika
rüşvetini getirdiniz, şimdi de kamu çalışanı ocak zammını
konuşmasın diye yüzde 2 garabetini ortaya attınız. Kamu
çalışanlarının iradesi satılık değildir,
memurlar birkaç yüz lira için sendikaları siyasetin arka bahçesi hâline
getirecek bir oyuna gelmeyecektir. Memurlar, siz dokunmaya
çalışsanız da sendikalarına dokundurmayacaktır.
Değerli milletvekilleri,
konuşmamın başında bu kanun teklifi tam bir curcuna
demiştim, teklifin görüşüldüğü Komisyonun ihtisas alanına
doğrudan giren 3 madde var demiştim. O 3 maddede elektrikli şarj
hizmetiyle ilgili düzenleme, elektrik piyasası faaliyet listesine
toplayıcılık ibaresiyle yeni bir faaliyet alanı eklenmesi
ve ticari olmayan şarj istasyonlarının erişim platformuna
kaydedilmesine yönelik düzenleme var. Ama biz Komisyonumuzun ihtisas
alanına giren bu maddeler üzerine yoğunlaşabildik mi?
Hayır. Çünkü biz Komisyon üyeleri Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda görüşülmesi
gereken sendika düzenlemesi ile petrol çalışanlarının
mesailerine ilişkin yapılan düzenlemeyi görüşmek zorunda
kaldık. Biz Komisyon üyeleri Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi
gereken limanların satışını, genel sağlık
sigortası prim affını, BOTAŞ'ın borçlarının
affını, TEDAŞ borçlularının affını ve bütçe
görüşmeleri yapan Genel Kurul kapandıktan sonra,
vatandaşımız gece yarısı uykusunda iken saat 02.22
baskınıyla Hazineye 200 milyar borçlanma yetkisi verilmesini
görüşmek zorunda kaldık ve yine biz Komisyon üyeleri OHAL
Komisyonunun görev süresinin sona ermesinin sonrasında bilgi, belge ve
talepler için hangi kurumlarla yazışmaların yapılması
gerektiğini, Komisyonun görevleri kapsamında verilecek karar ve
diğer işlemlerin hangi kurumlar tarafından yürütüleceğine
ilişkin düzenlemeyi görüşmek zorunda kaldık. Meclisi torba
kanunlarına alıştırdınız, şimdi de Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar ve Bilişim Komisyonunu -adından da
anlaşılacağı üzere- torba komisyon hâline getirdiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Bilişim değil, bilişim değil.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) İşte,
bu Komisyonu, mahkemelerin kabul etmediği işleriniz için
kullanamazsınız. Hazine ve Maliye Bakanlığı, bütçenin
kasım ayında aylık 108 milyar lira fazla verdiğini, on bir
aylık bütçe açığının 20,4 milyar liraya indiğini
açıklamıştı. Meğerse yıl sonuna bir ay kala
birdenbire bütçe açığının fazlaya dönüşmesi
iktidarın Meclisi devre dışı bırakıp bütçedeki
kanuni limitin üzerinde yasa dışı iç borçlanmasıyla
sağlanmış. Şu an yapmaya
çalıştığınız, limiti aşan borçlanmaya
kılıf uydurmak. Zaten borçlanmışsınız, sonra da
kanunlaştırmak için bize, Gazi Meclise getiriyorsunuz. Sizin yüzünüz
hiç mi kızarmıyor? Hazine ve Maliye Bakanına ilave 200 milyar
lira daha borçlanma yetkisi vererek borçlanma limitini 493 milyar liraya
çıkarmaya çalışıyorsunuz; bunun adı
hesapsızlıktır, bunun adı plansızlıktır.
2022 bütçesinde 279,5 milyar lira borçlanılacak. dediğiniz yıl
ortasında Bakanın yetkisiyle yüzde 5 artırarak 293 milyar liraya
çıkarmıştınız. Peki, ne kadar borçlandınız?
Aralık sonu itibarıyla tahminî 483 milyar lira. Kasımda şu
ana kadar borçlandığınızı açıkça kabul
ettiğiniz 386 milyar lira. Kanunen ne kadar yetkiniz vardı? 293
milyar lira yani şimdiye kadar 93 milyarı fazladan, kanunsuzca
tükettiniz. Yıl sonuna kadar aralık ayıyla birlikte 190 milyar
lirayı fazladan, kanunsuzca çarçur edeceksiniz. Şimdi,
açığınızı kapatmak için 200 milyar lira daha borçlanma
yetkisi istiyorsunuz. Bu yetkiyi alınca gözleri ışıl
ışıl yanacak Bakana sormak gerekmiyor mu, bu parayı nerede
harcadınız, bu parayı harcarken kimden yetki aldınız
ve kalan parayı nerede harcayacaksınız? Sizin için Meclis yok
hükmünde, Ne getirirsek kabul edeceksiniz. mantığıyla Meclisi
çalıştırıyorsunuz. Sizin için bütçe yok hükmünde, mali
disiplin umurunuzda değil. Sizin için vatandaş, millet yok hükmünde,
getirdiğiniz teklifle birçok vatandaşımızın
hakkına hukukuna giriyorsunuz. Bunun hesabını Meclise de millete
de vermek zorundasınız.
Sözlerime son verirken yüce milletimize
sesleniyorum: Biraz daha sabır, en karanlık gece bile sona erer ve
güneş yeniden doğar. Güneşin doğmasına az kaldı
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Abdurrahman Başkan.
Buyurun. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ABDURRAHMAN BAŞKAN
(Antalya) Sayın Başkan, Gazi Meclisimizin değerli milletvekilleri;
Enerji Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin tümü üzerine Milliyetçi Hareket
Partisi Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle Gazi Meclisimizi ve televizyonları başında bizleri
izleyen aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, enerji arz
güvenliğini sağlamak, enerji kaynaklarının
çeşitlendirilmesi, yerli ve yenilenebilir kaynakların
değerlendirilerek ekonomiye kazandırılması ülkemizin enerji
alanındaki stratejik hedeflerine ulaşması için büyük önem arz
etmektedir. Bu minvalde atılan adımlar ve geliştirilen
projelerle birlikte stratejik öneme sahip enerjide dışa
bağımlılığın azaltılması hedefine
ulaşılmasında bir hayli mesafe katedilmesine vesile
olmuştur. Bu sebeple ülkemizin 2017 yılında
açıkladığı millî enerji ve maden politikası bir irade
beyanının yanı sıra bir vizyon belgesi olarak da
tanımlanabilecektir. Enerji arz güvenliğinin sağlanması
enerjide ve doğal kaynaklarda öngörülebilir piyasalar ile
yerlileştirme başlıkları bu belgenin
sacayaklarını oluşturmuştur.
Millî enerji ve maden politikasıyla
belirlenen vizyonun ardından özellikle doğal gaz ve yenilenebilir
enerji alanında önemli yatırımlar gerçekleştirildiği
ve enerji arz güvenliği konularında birçok yeni önlemlerin
alındığı muhakkaktır. İthalat kalemlerimizin en
başında gelen enerji ithalat giderlerinin azaltılmasında
büyük katkısı olan yerli ve yenilenebilir enerji
kaynaklarımızın en etkin şekilde kullanılması,
elektriğin kaliteli, sürekli ve daha uygun maliyetle tüketiciyle
buluşturulması için atılan önemli adımların
başında gelmektedir.
Diğer yandan, yerli ve yenilenebilir
enerji kullanımının artırılması neticesinde
çevreye duyarlı bir enerji üretim modeliyle birlikte enerji
kaynaklarımızın hem ekonomimize hem de enerji arzına
sunacağı katkının küçümsenemeyecek derecede büyük
olduğu gözler önüne serilmiştir. Bundan sonra da bu alanda
gerçekleştirilecek çalışmaların hem ekonomimize hem de
enerji arz güvenliğinin daha güçlü olmasına
sağlayacağı katkı inkâr edilemeyecek, bu alanda
atılacak her adımın gelecekte çok daha faydalı neticeleri
beraberinde getireceği görmezden gelinemeyecektir. Elbette yenilenebilir
enerji konusunda atılan adımların millî enerji politikasının
bir ayağı olduğu unutulmamalı, millî enerji
kaynaklarımızın çoğaltılması için atılacak
diğer adımların da eş zamanlı bir şekilde
atılması önem arz etmektedir. Birbiriyle bağlantılı,
enerji arz çeşitliliğini sağlayan enerji kaynaklarının
artırılmasıyla birlikte kısa sürede gözle görülür ilerlemeler
kaydedildiği ve fayda elde edildiği de ortadadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; önemli bir diğer husus ise 2019-2023 Stratejik
Planı'nda da enerjide ithalat
bağımlılığını azaltma doğrultusunda
hedeflere yer verilmiş olmasıdır. Bu hedeflere
ulaşılması için hayata geçirilen projelerle birlikte sadece son
on yılda yerli enerji kapasitemizde kayda değer ilerlemeler
olduğu gözlemlenebilmektedir. Bu açıdan 2016 yılının
sonunda 78.497 megavat değerinde olan elektrik kurulu gücümüz 2022
yılı Kasım ayı sonu itibarıyla 103.541 megavat
seviyesine ulaşmıştır. Bu kapasitenin yüzde 65,3ü yerli;
yüzde 54,2lik kısmı ise yenilenebilir enerji kaynaklarından
oluşmaktadır. Türk asrının başlangıcı,
Türkiye Yüzyılının temellerinin atıldığı ve
daha sağlam atılacağı 2023 yılı sonuna kadar
rüzgâr enerjisinde 11.883 megavat, güneş enerjisinde 10 bin megavat,
hidroelektrik enerjide 32.037 megavat, jeotermal ve biyokütlede ise toplam
2.884 megavat kurulu güce ulaşılma hedefine adım adım
yaklaşıldığı ve 2023 yılının sonunda bu
hedefin yakalanacağı ortadadır. Elbette bu başarı bir
takdiri de hak etmektedir. Yenilenebilir enerjide yapılan bu
yatırım ve teşvik edici projelerle birlikte ülkemiz
yenilenebilir enerji alanında dünyada önemli bir konuma yükselmiştir.
Ülkemiz, 2021 yılı itibarıyla yenilenebilir enerji kurulu
gücüyle Avrupada 5inci, dünyada 12nci sırada yer almaktadır. Yine,
rüzgâr kurulu gücünde Avrupada 7nci, dünyada 12nci; güneşte ise
Avrupada 8inci, dünyada 16ncı sırada yer almaktayız.
Açık bir şekilde ifade etmem gerekir
ki bu rakamlar gerçekten önemlidir. Evet, çok büyük bir mesafe katedildiği
de ortadadır ancak ülkemizin enerji kaynakları konusundaki
zenginliği ve potansiyeli göz önünde bulundurulduğunda hak
ettiği yerde olmadığı da sugötürmez bir gerçektir. Daha
gidecek epey bir yolumuz vardır. Ne mutlu ki bugüne kadar gösterilen
kararlı irade önümüzdeki yıllarda daha çok
neticelerin alınacağı bir sürecin de habercisidir.
İnanıyorum ki önümüzdeki süreçte yerli enerjide yatırımlar
devam edecek, enerjide dışa bağımlılık azalacak,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız ve bağlı
kuruluşlarının tam bir koordinasyon içinde
gerçekleştireceği çalışmalarla birlikte yeni projeler de
hayata geçirilecektir.
Enerji
kaynağını yerli imkânlarla temin etmenin yanında özellikle
net sıfır emisyon düzeyine ulaşmak için hâlihazırda
kullanılan teknolojilerle birlikte tasarım aşamasında olan
teknolojilerin de takip edildiğini görmek sevindiricidir. Yeni
teknolojilerin hem maliyeti azaltacak hem de çevreyle daha uyumlu projeleri
destekleyecek olması, teknolojik entegrasyonun enerji alanında da ne
kadar önemli olduğunu göstermektedir.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, bu kapsamda gerçekleştirilen
çalışmaların yanı sıra, enerji sektörünün ulusal ve
küresel ölçekte seyrettiği yönü ciddiyetle takip ettiğimizi de burada
ifade etmek isterim. Günün şartlarına uygun ancak geleceğin
enerji altyapısını karşılayacak şekilde hayata
geçirilen her türlü projeyi dün olduğu gibi bugün de
destekleyeceğimizi, bu projelerin hayata geçirilmesi için üzerimize
düşen sorumluluğu yerine getireceğimizi bir kez daha bu kürsüden
tekrarlamak istiyorum.
Değerli
Başkan, kıymetli milletvekilleri; Silivri Depolama Tesisinin
bulunduğu doğal gaz rezervuarı, aslında, Silivrililerin
uzun zamandır tanıdığı ve her aşamasına
tanıklık ettiği bir projedir. Kuzey Marmara Rezervuarı
adıyla 1994 yılında keşfi yapılan, 1996
yılında bir doğal gaz üretim rezervuarı olarak faaliyete
başlayan Silivri Depolama Tesisi aşama aşama gelişim
göstermiş, rezervuarın depolamaya uygun olduğunun tespit
edilmesi üzerine fizibilite çalışmalarına
başlanmış, 2007 yılında doğal gaz depolama tesisi
olarak faaliyete geçmiştir. Silivri Doğal Gaz Depolama Tesisinin
devreye alındığında ilk dönem olan 2007 yılında
1,6 milyar metreküp doğal gaz depolama kapasitesine sahip olduğunu
hatırlatmakta fayda görüyorum.
Geçtiğimiz cuma günü
Cumhurbaşkanımız tarafından açılışı
yapılan ve bugün Avrupanın en büyük doğal gaz depolama tesisi
olarak gurur kaynağımız olan Silivri Doğal Gaz Depolama
Tesisinin tamamen Türk mühendislerinin takdire şayan
çalışmalarıyla projelendirilmesi ve inşa edilmesi bir
diğer övünç kaynağımızdır. Yerli ve millî
kaynakların seferber edilerek, beşerî potansiyelimiz kullanılarak
Türk milletinin hizmetine giren Silivri Doğal Gaz Depolama Tesisi
kıyıdan 3-
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Rusya-Ukrayna krizinde Ukraynadan geçen 6 doğal gaz boru
hattının tamamının birden devreden çıkmasıyla arz
kaynaklarının büyük bir kısmını kaybeden ve Kuzey
Akım Boru Hattı sabotajıyla da gaz akışı tamamen
duran Avrupa, bugün kışı LNG ve doğal gaz depolarıyla
geçirmek durumunda kalmıştır. Hemen yanı
başımızda yaşanan bu gelişmeler, bu özellikteki
yatırımların ne kadar önem arz ettiğini göstermiştir
ve yaşanan siyasi gelişmelere bakılacak olursa önümüzdeki
dönemlerde ne kadar daha çok önem arz edecek olduğunu hepimiz net bir
şekilde göreceğiz.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu alanda
atmış olduğu bu adımların Türkiyenin Ankara merkezli
bir bakışla olayları değerlendirmesinin sonucu olduğu
da unutulmamalıdır. Ülkemiz adına gururla ifade etmek istiyorum
ki tüm Avrupanın LNG ve doğal gaz depolarının gölgesinde
Değerli Başkan, kıymetli
milletvekilleri; büyümekte ve gelişmekte olan bir ülke olarak Türkiye'nin
her geçen gün artan enerji talebini karşılamada yenilenemeyen enerji
kaynakları yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle, devletimiz yerli
kaynakları arama faaliyetlerini artırmak kaydıyla, yerli kaynakların
daha verimli kullanılması için çalışmalar yürütmektedir.
Karadeniz'de gerçekleştiren çalışmalarla keşfedilen enerji
kaynaklarının 2023 yılından itibaren kademeli olarak
vatandaşlarımızla buluşacak olması buna en büyük
örnektir. Özellikle, bu keşiflerin yapılmasını,
keşfedilen kaynakların Türk milletin hizmetine sunulması
adına fedakârca yapılan çalışmaları
itibarsızlaştırmak için gösterilen gayretleri gördükçe azmin ve
kararlılığın getireceği zaferin katlanarak
artacağı da bir muhakkaktır.
Diğer yandan, Akdeniz'de
gerçekleştirilen arama çalışmalarının hem tarihî hem
de hukuki haklarımızın korunması adına büyük bir
adım olduğunu da hatırlatmak istiyorum. Bu vesileyle, sadece
Karadeniz havzasında değil, Akdeniz'de de enerjide
bağımsız bir Türkiye'nin temellerini atan, sadece Türk
milletinin değil, dost ve kardeş ülkelerin haklarının da
gasbedilmesinin önüne geçen çalışmalara imza atan
kahramanlarımıza buradan teşekkürlerimi sunuyor, selamlarımı
iletiyorum.
Hep birlikte şahitlik ediyoruz ki
yıllarca terörle anılan ve teröristlerin barınma alanları
olarak bilinen Gabar Dağı kahraman Mehmetçikimizin
başarılı operasyonlarıyla artık terörle değil,
petrol rezerviyle gündeme gelmektedir. 2022 yılında dünyada
yapılan ilk 10 petrol keşfinden biri olan Gabar Dağında
150 milyon net petrol rezervine sahip kuyularla günlük minimum 5.300 varil
petrol çıkarılmaktadır; bu, günlük 20 bin varil seviyesine de
çıkarılacaktır. Bu alana şehit Astsubay Üstçavuş Esma
Çevikin isminin verilmesi, şehidimizin hatırasını
yaşatmak adına büyük Türk milletinin ahde vefasının da bir
göstergesi olmuştur. Bu kapsamda, yapılan ve yapılacak olan
sismik araştırma, sondaj ve verimliliği artırıcı
yöntemlerle, cumhuriyetimizin 100üncü yılında millî enerji
politikamız çerçevesinde, günlük petrol üretimimizi 100 bin varile
çıkarmak hedefi, Türkiye Cumhuriyeti devletimizin yeni
Kızılelmasıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; enerji arz güvenliği, son yıllarda yaşanan
siyasi, ekonomik, sosyal ve askerî gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda
her geçen gün önemini artırmaktadır; özellikle coğrafi konumu ve
jeopolitik pozisyonu kendisine özgü olan Türkiye için çok daha büyük önem arz
eder hâle gelmiştir. Böylesine kritik bir dönemde, Sayın
Cumhurbaşkanımızın katıldığı ve
geçtiğimiz hafta Türkmenistanda gerçekleştirilen
Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan Devlet Başkanları 1inci Zirvesinde
gündeme gelen Türkmen doğal gazının Türkiye üzerinden Avrupaya
ulaştırılması ülkemizin jeopolitik ve stratejik açıdan
önemini bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Türk asrının sadece Türkiye için
önemli olmadığını gösteren, Türkistan coğrafyası
için önemli olduğunu gözler önüne seren toplantının ve gündeme
gelen Türkmen doğal gazı konusunun projelendirilerek hayata
geçirilmesi hiç şüphe yok ki Türk dünyası için büyük önem arz
etmektedir. Hatırlatmam gerekir ki Genel Başkanımız
Sayın Devlet Bahçeli Beyefendinin tam yirmi bir yıl önce
Türkmenistana gerçekleştirdiği ziyarette Türkmen doğal
gazının taşınması konusunda attığı
tohumların bugün yeşerdiğini görmek Türk milleti adına
olduğuna kadar Türk milliyetçileri için de önemlidir. 24 Haziran 2018
seçim beyannamemizde ifade ettiğimiz gibi enerjinin ekonomik boyutunun
yanı sıra siyasi, diplomatik, çevresel ve insani boyutları da
vardır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu gerçeği göz önünde
bulundurarak uzun vadeli bir enerji stratejimiz olduğunu da
hatırlatmak isterim. Bu sebeplerle partimizin millî enerji
politikası, dışa bağımlılığın en
aza indirilirken enerji tedariki ve güvenliğinin
sağlanmasını, enerjide verimliliğin ve millî
kaynakların payının artırılmasını, hem
üretim hem de tüketim aşamasında enerjinin çevre ve insan dostu
olmasının temin edilmesini ilke ve hedef edinmiştir. Enerji diplomasisi
geliştirilmesini, başta Azerbaycan ve Türkmenistan olmak üzere zengin
enerji kaynaklarına sahip Türk cumhuriyetleriyle ikili
anlaşmaların yapılmasını, bu ülkelerin kendi
aralarında anlaşmaları için aracılık edilmesini, bu
kapsamda Türk enerji ticareti birliği kurulmasını, enerji
sahasında başlayan bu birliğin ekonomisinin diğer alanlara
da model olmasının sağlanmasını önemsiyor ve bu
hedeflere ulaşılmasına vesile olacak çalışmaları
amasız ve fakatsız desteklediğimizi de burada ifade etmek
istiyorum. Bu manada Milliyetçi Hareket Partisinin millî enerji politikasının
Cumhur İttifakı çatısı altında ve
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte çok daha somut
bir şekilde vücut bulduğunu ve hayata geçirildiğini de görmek
sevindiricidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; son söz olarak, Genel Başkanımız Sayın
Devlet Bahçeli Beyin şu ifadelerini Gazi Meclisimizde bir defa daha
hatırlatmak istiyorum: Bizim milliyetçiliğimizde Bilge
Kağanın öğüdü vardır, Dede Korkut'un bilgeliği; Yunus
Emre'nin sevgisi vardır, Hacı Bektaş'ın erdemi; Fatih'in
vizyonu vardır, Mehmetçik'in cesareti; Atatürk'ün önderliği
vardır, Başbuğumuz Alparslan Türkeş'in
çağrısı vardır.
Bu duygu ve düşüncelerle heyetinizi bir
kez daha selamlıyor, kanun teklifinin hayırlara vesile
olmasını temenni ediyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Sayın Ali Kenanoğlu.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Kanun teklifi üzerindeki konuşmama
başlamadan önce birkaç konuda ifade etmek istediklerim var. Öncelikle,
İstanbul İl Eş Başkanımız, 25inci ve 26ncı
dönem Şırnak Milletvekilimiz 28 Aralık 2011 gecesi bir hava
saldırısıyla Roboski'de katledilen 34lerin sol yanı Ferhat
Encu'ya yapılan bu alçakça saldırıyı kınıyorum.
Değerli arkadaşlar, 28 Aralık
Roboski katliamının yıl dönümü ve Roboski katliamının
yıl dönümünde Roboski ailelerinden Ferhat Encu'ya yapılan bu
saldırı da manalıdır, anlamlıdır, ifade edilmek
isteneni, yapılmak isteneni de bir kez daha göstermiştir. Ben
yaşamını yitiren bütün canları saygıyla
selamlıyorum ve katliamı lanetliyorum. Ayrıca, 19 Aralık
2000 cezaevi katliamının da yıl dönümündeyiz. Hayata Dönüş
Operasyonu adı altında cezaevlerinde yapılan bu katliamlar
esasında devam ediyor çünkü cezaevlerindeki baskı, zulüm, hasta tutsakların
ölüme terk edilmesi, işkenceler olanca hızıyla sürüyor. 19
Aralık 2000den bu tarafa değişen herhangi bir şey yok ve
cezaevinde bulunan bütün canları, bütün yoldaşları burada
saygıyla selamlıyorum.
Yine, 19-26 Aralık 1978 Maraş
katliamının yıl dönümü. İktidar Maraş
katliamının yıl dönümünde yüzleşmek, katliamı
lanetlemek, mağdurlardan özür dilemek ve mağduriyetleri ortadan
kaldırmak yerine her yıl olduğu gibi anmaları
yasaklıyor, insanların oraya gitmesini, acılarını
paylaşmasını yasaklıyor ve Unutalım. diyor; oysa
unutmanın yasaklamayla olmayacağını bilmesi gerekiyor. Bunu
unutmak için, acıları dindirmek için yüzleşmek ve
sonuçlarını ortadan kaldırmak gerekiyor.
Evet, bütçe görüşmeleri sürerken Komisyon
toplantıya çağrıldı, ben de Komisyonun üyesiyim. Henüz
bütçe görüşmeleri tamamlanmamış, normalde bütçe görüşmeleri
esnasında komisyonlar genelde çalışmaz; usulen böyle
yapılır, milletvekilleri Parlamentoda bir yılın
değerlendirmesini dinlerler, konuşurlar ve bütçe görüşmelerinde
yer alırlar. Ancak 2022nin son torba kanunu yani bir torba
oluşturmuşlar; 31/12/2022den önce, iktidarın,
yandaşların, şirketlerin, sarı sendikaların ne konuda
yasa ihtiyaçları varsa hepsi derlenmiş toplanmış,
alınmış getirilmiş bu torbanın içerisine konmuş
ve bizim Komisyona -Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonuna- geldi. Bir baktık yani bizim Komisyonumuzla
alakası olmayan birçok madde var ve sorduk, dedik ki: Sayın Komisyon
Başkanı, bunlar tali komisyonlara gönderildi mi? Bunların
komisyonları var, örneğin sağlıkla ilgili var, millî
eğitimle ilgili var, Çalışma Bakanlığıyla ilgili
var. Sağlık Komisyonu şöyle bir cevap vermiş, demiş
ki: Zaman yok, toplanamıyoruz. Şimdi, gelen cevap bu Zaman yok,
toplanamıyoruz. Niye zaman yok, toplanamıyoruz? Haklılar çünkü
bütçe görüşmeleri var, milletvekilleri bütçe görüşmelerinde, zaman
yok ama o zaman yokluğunda biz toplanıyoruz, Komisyonda iki gün
boyunca kesintisiz çalışma sürdürüyoruz ve işte, bu,
yandaşların, şirketlerin isteklerini, taleplerini kanunlaştırmak
üzere görüşmelere başlıyoruz.
Şimdi, bu kanun teklifinde dedik ki: Bir
alt komisyon kurulsun. Toplumsal kesimi, çok önemli kesimleri ilgilendiren
maddeler var ve kamuoyundan da buna yönelik itirazlar var Alt komisyon
kurulsun, Anayasa'ya uygunluk incelensin. dedik, burada tartışması
da yapıldı; bunların hiçbirisi yapılmadı. Anayasa'ya
uygunluk raporu var mı? dedik, uygun olduğuna yönelik rapor da yok
yani dediler ki: Böyle bir rapor olmuyor. Yani biz bunun Anayasa'ya uygunluk
incelemesinin denetlenmesini nereden, nasıl yapacağız?
İşte Zaten Anayasa'ya uygun değilse olur verilmiyormuş.
filan gibi şeyler söylendi ama hiçbir şekilde
Yani Anayasa'ya
aykırılığı konusu zaten burada
tartışıldı ve Anayasa'ya ne kadar aykırı
olduğu zaten Anayasa'dan dönen, Anayasa'nın reddettiği
maddelerden de görüldü çünkü o madde de burada yine bizim Komisyondan
geçmişti, o zaman da tartışırken biz Anayasa'ya
aykırı. dediğimizde Hayır efendim, Anayasa'ya
aykırı değil. demişlerdi, gördük işte, Anayasa'ya
aykırı olduğu ortaya çıktı.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
tabii, bu görüşmeler yapılırken esasında bir madde
vardı, ortalığı da biraz ayağa kaldıran,
zeytinliklerin madenlere açılmasıyla ilgili bir şeydi. Üç
bölgeyi kapsıyor. denildi. Evet, birkaç şirketle ilgili bir
şeydi, üç bölgeyi kapsadığı ifade ediliyordu fakat
zeytinciler size güvenmiyorlar, ekolojistler size güvenmiyorlar, çevreciler
size güvenmiyorlar. Siz ne kadar da Bu üç bölgeyi kapsıyor. deseniz de
bunun başka alanlara sirayet edeceğinden endişe duyuyorlar ve o
gün dertlerini, sıkıntılarını anlatmak için
kentlerinden, köylerinden kalkıp, Meclisin önüne gelmişlerdi fakat
onlara da bir zulüm politikası uygulandı. Polis marifetiyle önlerine
barikat kuruldu, açıklama yapmaları engellendi ve milletvekili
arkadaşların yardımıyla ancak onlar içeri alınabildi
ve temsilci bazında içeride açıklama yapabildiler ve daha sonra da
Komisyona gelerek itirazlarını dile getirdiler. Neyse ki Komisyon o
köylülerin feryat figanı karşısında geri adım atarak
bu maddeyi geri çekti. Daha sonra görüşülmek üzere demişlerdi, ona
da tepki gösterince onu da değiştirdiler. Daha sonra görüşmek
üzere demediler, umarız daha sonra bir görüşme olmaz o konuda.
Şimdi, burada, tabii, yoğun
tartışma konusu olan bir de limanlar maddesi vardı. Bu limanlar
konusu da yani limanların kiralama süresinin uzatılması ve
kırk dokuz yıla çıkartılması da 26 Ocak 2022de yine
bizim Komisyona gelmiş, tartışılmış ve 5 Ocak 2022de
yasalaşmıştı. Evet, AYM bunu 2 Ağustos 2022de iptal
etti ve daha sonra bu, 24 Ekim 2022de Plan ve Bütçe Komisyonuna getirildi ve
orada tepkiler üzerine geri çekildi. Şimdi 31/12/2022 öncesinde bu tekrar
önümüze getiriliyor ve biz de tabii soruyoruz: Ya, nedir bu
telaşınız, nedir bu aceleniz? Bu kadar EYTli, 4,8 milyon insan
EYTyle ilgili kanun beklerken, bu insanların gözü kulağı
Mecliste, her gün sosyal medyada ve her gün bulundukları alanlarda
toplantılar yapıp siyasetçilerden, milletvekillerinden talepte
bulunurken, bu insanlara söz de verilmişken, bunlar yerine getirilmeyip
nedir bu şirketlere olan aceleniz? Tabii o acelenin Katara verilen söz
olduğunu ve Katarlılara verilen sözün yerine getirilmesi
amacıyla yapıldığını da biliyoruz. Hiçbir
şekilde Anayasaya, yasalara uygun olmayan ve iptal edilmiş bir sözleşme
tekrar aynı kiracılarına kırk dokuz yıla kadar
çıkartılarak uzatılıyor. Hem rekabet piyasası
açısından hem de serbest piyasa ekonomisi açısından da
hiçbir kural tanımayan, hiçbir kurala tabii olmayan bir yöntemle
peşkeş çekiliyor, tek kelimeyle bu, bunu ifade etmek isterim.
Şimdi, diğer taraftan hani biz dedik
ki: Ya, bu kadar madde var, bu kadar kanun var. Bir de gece yarısı,
burada, bakın, bütçe görüşmelerinde, Meclis kapandıktan sonra,
Meclis kapandı, herkes buradan gitti, biz Komisyonda görüşmelere
devam ediyoruz ve 1 önerge geldi 200 miyar liralık ek bütçe, borçlanma
yetkisi. Tek imzayla gelen bir önergeyle 200 milyar borçlanma yetkisi istediler
ve tabii şöyle etik olmayan bir şey de yaşadık: Normalde
bunun Plan ve Bütçe Komisyonuna gitmesi gerekiyordu ve bu bütçe meselesinin, ek
borçlanmanın Plan ve Bütçe Komisyonunda tartışılması
gerekiyor fakat gördük ki Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı bizim
Komisyonu ilgili madde için bekliyormuş ve o madde de oraya geldi.
Şimdi, biz önerge bize dağıtılınca haberdar olduk.
Şimdi, etik olmayan, milletvekillerine karşı bir
saygısızlık olarak da Komisyona da karşı bir
saygısızlık olarak şu yapıldı: Madem bu önerge
hazırdı, bu önerge hazırsa bu önerge önceden niye bize
dağıtılmadı? Yani Komisyon toplantıya
başladığı anda en azından etik olarak Şöyle de
bir önergemiz var. niye denilmedi? Gece, bu Genel Kurul kapandıktan
sonra, biz yukarıda yalnızken Komisyona önergeler verildi ama Plan ve
Bütçe Komisyonu Başkanı önergeyle ilgili açıklama yapmak için
oradaydı yani önceden hazırlanmış, beklenmiş ama son
dakikada bir korsan önergeyle karşımıza çıkarıldı
ve bunun da hem Komisyon açısından hem de milletvekilleri
açısından oldukça şık olmayan, saygısız bir
tavır olduğunu da ifade etmek isterim.
Şimdi, tabii, konunun içeriği, bu
200 milyarın içeriğiyle ilgili konuşmacılarımız,
bölüm üzerinde konuşan arkadaşlarımız içerik
açısından bunu değerlendirecekler. Ancak şunu ifade edelim:
2022 bütçesi henüz tamamlanmamışken, henüz burada görüşmeler
sürerken son dakikada bir 200 milyar daha ek bütçeye konulmuş oldu, bunun
açıklamaları da, çok fazla Komisyonda ikna edecek şekilde bir
açıklama da yapılamadı.
Diğer taraftan, petrol arama
işlerinde gece yedi buçuk saatten fazla çalışma yani
çalışma saatini artırma düzenlemesi getirildi. Tabii, biz
şunu sorduk, dedik ki: Ya, bir defa bu yedi buçuk saatten on bir saate
çıkartılıyor ya işçilerin çalışması bu
konuda sendika ne diyor? Yani örneğin, Petrol-iş Sendikası bu
konuda ne diyor? Sendikaya haber verdik ama gelmedi. dediler ama oraya o
özel şirketlerin derneğinin başkanı
çağrılmıştı. Onlar bu kanunu, bu maddenin kendileri
için ne kadar önemli olduğunu, iş verimliliği
açısından, oradaki çalışma verimliliği
açısından ne kadar önemli olduğunu anlatmışlardı
ama işçiler cephesinden bu konuyu anlatacak bir kimse yoktu, ne bir
işçi temsilcisi çağırılmıştı ne de bir
sendika çağrılmıştı. Sendikayı
çağırdık ama gelmedi. dediler. Eğer gelmedilerse o da o
sendikanın vebalidir yani senin çalışanlarını
ilgilendiren bir konuda kanun çıkartılıyor ve davet
edildiğin hâlde sen Komisyona gelmiyorsan, biz de o sendikanın
nasıl bir sendika olduğunu sorgularız. Dolayısıyla
aslında turizmde, sağlıkta ve güvenlikte olan süreli -yani
süresiz- çalışma sistemi böylelikle riskli gruplar olan yani petrol
gibi riskli gruplara da getirilmiş oldu.
Şunu ifade ettik: Yani işçiye
sorsanız ne olacak. İşçi belki daha fazla tatil yapmak için,
belki daha fazla dinlenebilmek için on bir saat çalışmayı kabul
de edebilir çünkü biz Amasra Maden Komisyonunda çalışırken
madenci sendikaları, maden sendikaları bize şunu söyledi:
Oradaki işçiler şunu seçmek zorunda: Ya dışarıda
çoluğuna çocuğuna ekmek, yiyecek götüremeyecek ve bu eziyeti, bu
zulmü yaşayacaklar, ölüme mahkûm edilecekler ya da madenlere girerek bu
ölüme mahkûm edilecekler. İkisinin arasında tercih yapmak
durumundaydılar. Anladığımız kadarıyla
işte, petrol arama ve benzeri noktalarda çalışan işçiler,
emekçiler açısından da benzer şeyler söz konusu. Muhakkak ki o
işçiler de çoluğuna çocuğuna ekmek götürebilmek için bu
getirilen düzenlemelere ya da önerilen, teklif edilen düzenlemelere
hayır demeyeceklerdir. O nedenle de bu kapsamda tehlikeli bir iş
grubuna ait çalışma saati artırılmış oldu,
böylelikle teklif buraya geldi.
Şimdi, Komisyonda
tartışılan diğer bir mevzu da OHAL Komisyonuydu yani kanun
hükmünde kararnameyle işlerinden atılan insanların durumuyla
ilgili. Dediler ki: Ya, bu artık uzatılmayacak, 2023te bunun süresi
doluyor, artık uzatılmayacak ve bu KHKlilerin dosyaları kendi
kurumlarına iletilecek. Kaç dosya var? dedik. İşte, en son
gün söyledikleri 64 dosya kaldı. dediler. Fakat şöyle bir şey
var: Şimdi, bu, meseleyi çözüyor mu yani KHK'lilerin
yaşadıkları mağduriyetleri çözüyor mu? Çözmüyor. Zaten
kendilerinin atıldıkları kuruma yetki tekrar bırakılıyor.
125.678 ihraç var KHKden ve bunların yüzde 13ü geri alınmış.
Bunların nasıl geri alındığı konusunu da o
Özışık kardeşler anlatıyordu televizyonlarda yani;
nasıl torpille ya da rüşvetle ya da kendi yandaş ilişkiler
içerisinden bunları nasıl geri aldıklarını
anlatıyorlardı ama esas mağduriyet yaşayanların yüzde
86sının talebi reddedilmiş ve bunlar iş
alınmamış. Şimdi, biz şunu söylüyoruz, diyoruz ki: Bu
Komisyon tümüyle lağvedilmeli ve bunların yol açtığı
olumsuzlukların tümü ortadan kaldırılmalı -bu konuda
önergemiz de olacak ilgili maddede- bu işlerde mahkemeler yetkili
olmalı yani eğer çalışma düzenine, disiplinine ya da
benzeri şekilde bir işleyişe karşı bir hata söz
konusuysa bu konuda yetkili merciler mahkemelerdir, mahkemelerin üzerinde bir
komisyon ya da kurul olamaz. Dolayısıyla OHAL Komisyonu
başlı başına bir fecaattir, birçok mağduriyete ve
intiharlara sebep olmuştur. OHAL Komisyonu feshedilmelidir,
lağvedilmelidir ve bütünüyle KHK mağdurlarının
mağduriyetleri de ortadan kaldırılmalıdır, işe
dönmelilerdir. Ancak işten atılacak olanlar, dediğim gibi, mahkeme
karar sonuçlarına göre değerlendirilebilirler.
Değerli arkadaşlar, bugün yine
Meclisin kapısında sendikalar vardı ve sendikalar da yine bu
torba kanun içerisinde kendilerinin örgütlenme hakkının
gasbedildiğini ifade ediyorlar ve memur sendikalarına yönelik bir
ayrımcı tutum ortaya konuyor. Şimdi, burada şöyle bir durum
söz konusu, 2 tane yandaş sendika var; MEMUR-SEN ile KAMU-SEN.
Onların 2si geldiler oraya, 2si ayrı yere oturdu, 13 tane sendika
başka bir yere oturdu ve o 13 sendikanın her biri söz aldı, her
biri konuştu. Komisyon Başkanına o anlamıyla teşekkür
etmek gerekir, hepsine söz hakkı tanıdılar ve konuştular.
Onların hepsi konuşmalarında şunu söyledi: Bu yasayı bu
2 sendika istiyor. Yani KAMU-SEN ile MEMUR-SEN'in istediğini söylediler. Niye?
Çünkü kendilerinin örgütlenmesini elinden almak
KAMU-SEN ve MEMUR-SEN
üyelerine bir rüşvet yasası aslında, bu bir rüşvet
yasası. Yani Siz o sendikalarda kalın ve muhalefette olan
sendikalara gitmeyin. İktidarın yandaşı olan sendikalarda
kalın. diye bir rüşvet maddesidir bu sendikalarla ilgili madde.
Ve arkadaşlar, çok ciddi kavga
çıktı Komisyonda, açık söyleyeyim, sendikacılar
arasında kavga çıktı. Çünkü hakikaten, orada, bu MEMUR-SEN ve
KAMU-SENin temsilcileri, sendikacılık adabına hiç yakışmayan
-bir işçi temsilciliği- temsilcilik edebine ve adabına
yakışmayacak şekilde tavır ve davranış
içerisindeydiler. Kimisi isminin bilmem ne olduğunu söyleyerek milleti
tehdit etmeye kalktı, kimisi de o sendikaların ve milletvekillerinin
karşısına geçip pis pis gülerek oradan tahrik etmeye
çalıştılar ve en sonunda sendikacılar birbirine girdiler
yani. Şimdi şunu söylüyor sendikacılar, diyorlar ki: Ya,
sendikal alan, işçilerin, emekçilerin, memurların haklarıyla
ilgili bir yarışma alanıdır. Yani dolayısıyla sendikalar
arasındaki rekabete siz niye dâhil oluyorsunuz? Şimdi bu maddeyle
şöyle bir şey yapılıyor; -ben Komisyonda da öyle tarif
ettim- bir tarafın elini kolunu bağlıyorsun, öbür tarafın
eline çivili sopa veriyorsun; böyle Hadi bakayım, bir
kapışın. diyorsun yani. Şimdi böyle bir madde bu ve
rüşvet maddesi. İnanın, orada da söyledim, burada da söylüyorum:
Rüşvetle yandaşlaştırdığınız
kişiler yarın iktidarı kaybettiğiniz anda önce sizin
karşınıza geçerler ve önce sizi satarlar bunlar yani. Parayla
yandaş olur mu ya? Para gitti mi; iktidar, güç elinizden gitti mi
anında kaçar giderler. Hiçbir ideolojik birlikteliği yoksa sizinle;
hedef anlamında hiçbir toplumsal birliktelik, geleceğe yönelik bir
birliktelik de yoksa sizi satarlar yani; bu kadar basit, bunlar bu hâldeler.
Şimdi, bu rüşvetle bunları MEMUR-SEN ile KAMU-SEN yanında
tutmaya çalışıyor; bu da iktidarın hoşuna gidiyor.
Gelinen noktada, bunun mutlaka çekilmesi gerekir yani bu maddeye gelinmeden bu
sendikalarla ilgili maddenin çekilmesi gerekiyor çünkü yaklaşık 400
bin kişiyi ilgilendirdiğini söylüyorlar ve 400 bin kişiye
yönelik ayrımcı bir tutum söz konusu. Bu tutumların ortadan
kaldırılması ve sendikaların özgürce davranabilmelerinin, özgürce
örgütlenmelerini meydana getirebilmelerinin önünün açılması
gerekiyor.
Ben kanunun tümü üzerindeki görüşlerimizi
bu şekilde özetliyor ve teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
Başkanım, bir kısa söz talebim var.
BAŞKAN Neyle ilgili?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İç Tüzük 60a göre
BAŞKAN Neyse, sözü vereyim de ondan
sonra söyleyin.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 6 yaşındaki
çocuğun istismarına ve çocuklara yönelik istismarın önlenmesi
için grupların vermiş oldukları önergelerin birleştirilerek
görüşülmesine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
Başkanım, biraz önce kürsüden yapmış olduğum
konuşmada, 6 yaşındaki çocuğun istismarından sonra
oluşan infiali, bu konuda partilerin kamuoyuna vermiş oldukları
sözleri, Meclis araştırması komisyonu kurulmasına
ilişkin hem partimizin içinde bulunduğu çabayı hem Sayın
Özlem Zenginin ifadelerini de hatırlatarak yeni yıla gitmeden önce
yani Bunu yapmadan nasıl tatile giriyoruz, nasıl gidiyorsunuz? diye
söylemiştim. Diğer itirazlarım saklı kalmakla beraber,
Özlem Hanım, çalışmalarını
tamamladıklarını, grupta imzaya açtıklarını
söylemiş, yarına hazır olacağını söylemiş;
daha doğrusu, kendisi beni aradı ve böyle bir bilgi verdi. Biz de
Cumhuriyet Halk Partisi olarak önergemizi hazırladık, verdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Diğer partilerin
durumlarını da eğer öğrenebilecek olursak,
çalışma takvimini planlarken -yarınki gündem malum, onu
aramızda konuştuk- perşembe günü farklı farklı grup
önerileri getirmek yerine, partilerin vermiş olduğu bu konudaki grup
önerilerinin birleştirilmek suretiyle perşembe günü bu komisyonu
kurabiliriz. Hem meseleye verdiğimiz önem, geçen hafta kamuoyuna
verdiğimiz sözleri tutmuş oluruz hem de -araya bir on günlük, on iki
günlük aranın girmesi- daha sonra farklı gündemlerin meselenin önüne
geçmesine engel oluruz diye düşünüyorum. Biz hazırız, eğer
diğer parti grupları bu konuda olumlu yaklaşıyorlarsa
perşembe günü bunu yapalım. Sosyal medyada da -biraz önceki
konuşmadan- Ne oldu? Söz verdiniz, yapmıyorsunuz. gibi
eleştiriler var; eğer yapacaksak bu haksız eleştirilere
muhatap olmasın Meclisimiz.
Bunu ifade etmek için söz istemiştim.
BAŞKAN - Sayın Çulhaoğlu
39.- Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlunun, 6
yaşındaki çocuğun istismarına ve çocuklara yönelik
istismarın önlenmesi için grupların vermiş oldukları
önergelerin birleştirilerek görüşülmesine ilişkin
açıklaması
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) - Biz de
İYİ Parti olarak aynı şekilde önerge vermiştik.
Dolayısıyla Özgür Beyin söylediği şekilde grupların
ortak bir önergeyle bu işi gündeme almasının daha uygun
olacağını düşünüyoruz, destekliyoruz.
BAŞKAN Birleştirilebilir.
diyorsunuz.
Teşekkür ederim.
Sayın Oluç, buyurun.
40.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, 6
yaşındaki çocuğun istismarına ve çocuklara yönelik
istismarın önlenmesi için grupların vermiş oldukları
önergelerin birleştirilerek görüşülmesine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Gerçekten hem kamuoyunu hem de bizleri çok
üzmüş ve tepki göstermemize neden olmuş bir konuydu 6
yaşındaki çocuğa istismar meselesi. Hem bu konunun hem de bu
çocuk istismarı alanında yaşanmış olan çeşitli
sorunların da araştırılmasını sağlayacak
olan bir komisyonun kurulmasına biz de hemfikirdik, daha önceden de bu
konudaki önergemizi vermiştik zaten. Bu önergelerin birleştirilerek
bir araştırma komisyonunun kurulması gerçekten iyi olur,
gecikmeden kurulması iyi olur. Zaten konunun kendisi başvuru
yapıldıktan sonra iki sene beklemiş olan bir konu olduğu
için Meclisin çok fazla vakit kaybetmeden bu konuda adım atması
önemli bir işaret olur hem topluma hem de bu tür istismarcılara. O
nedenle biz de böyle bir şeyi gruplar kabul ediyorsa kabul ederiz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Tunç, buyurun.
41.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, 6
yaşındaki çocuğun istismarına ve çocuklara yönelik
istismarın önlenmesi için grupların vermiş oldukları
önergelerin birleştirilerek görüşülmesine ilişkin
açıklaması
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; başta cinsel istismar
olmak üzere çocuklara yönelik her türlü istismarın önlenmesinde
kararlıyız. Çocuklarımızı çevresindeki tehlikelere
karşı korumak Parlamentonun da toplumun da ailelerin de devletin de
hepimizin de en önemli görevi. Bu amaçla geçmişte -26ncı Dönemde-
çocukların istismardan korunması ve alınması gereken
tedbirlere yönelik bir Komisyon kurulmuştu; o Komisyonun tavsiye
kararları doğrultusunda uygulamada da çok önemli çalışmalar
yapılmıştı; daha başka neler yapılabilir? Bu anlamda
yeniden bir komisyon kurulmasıyla ilgili
kararlılığımızı daha önce belirtmiştik. Bu
amaçla, çocuklara yönelik istismarın önlenmesine ilişkin
araştırma komisyonunun kurulmasına dair önergemizi
hazırladık ve milletvekillerimize imzaya bugün itibarıyla
açtık; perşembe günü görüşülmesinde biz de mutabıkız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Perşembe günü
gündeme alınması ve bütün grupların mutabakatıyla bu
konunun Mecliste görüşülmesine
BAŞKAN Yani bir ortak önergeye
dönüştürecek misiniz?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Evet, ortak
önergede mutabıkız.
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkanım, biz de bir cümle söyleyebilir miyiz?
BAŞKAN Tabii ki Sayın Bülbül, fark
etmedim söz talebinizi.
Buyurun.
42.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, 6
yaşındaki çocuğun istismarına ve çocuklara yönelik
istismarın önlenmesi için grupların vermiş oldukları
önergelerin birleştirilerek görüşülmesine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Estağfurullah, yeni.
Efendim, biz de bu menfur hadisenin gündeme
gelmesinden itibaren görüşlerimizi, düşüncelerimizi kamuoyuyla
paylaşmıştık. Aynı şekilde, diğer
grupların ifade ettiği gibi biz de Bu konuda Türkiye Büyük Millet
Meclisinin, üzerine düşen sorumluluğu, denetim sorumluluğunu
yerine getirmesi hususunda ne gerekiyorsa yapılsın. demiştik.
Bu araştırma komisyonu da bu çerçevede, atılan adımlardan
bir tanesidir. Bu gelişme bizi de memnun etmiştir; bu şekilde,
ortak bir karar söz konusu olacaksa böyle bir komisyonda yer almayı bizler
de arzu ederiz. Teklifimizin de -hazırlayıp- bu noktada,
birleştirilmesini uygun görüyoruz.
BAŞKAN O zaman, siyasi parti
gruplarına, perşembe günkü birleşime bu hazırlıklarını
yaparak gelmeleri konusunda bir tavsiyede bulunabilirim.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Düzce Milletvekili Fahri Çakır ve 28 Milletvekilinin Elektrik
Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/4780) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 381) (Devam)
BAŞKAN Şimdi Cumhuriyeti Halk
Partisi Grubu adına Sayın Veli Ağbaba.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, bugün Meclisin önünde bir olay
yaşandı; Parlamentoda bulunan bütün arkadaşlarımızı
bilgilendirmek isterim.
Bugün Meclisin önünde, âdeta bir savaş
çıkacakmış gibi, Meclis işgal edilecekmiş gibi,
binlerce polisin kuşattığı ve bariyerlerle engellediği
bir hâl vardı. Hakikaten, bir milletvekili olarak, bir yurttaş olarak
utanç içerisinde olduğumu huzurlarınızda belirtmek istiyorum.
(CHP sıralarından alkışlar) Değerli arkadaşlar,
bu gelen insanlar hepinize yıllarca hizmet eden memur arkadaşlar,
Memur Sendikaları Konfederasyonu temsilcileri. Güven Parktan,
Kızılaydan tedbir alınmaya başlanmış ve
maalesef
Size söylüyorum, ülkeyi yönetenlere söylüyorum, AKP Grubuna
söylüyorum: Ya, ülke böyle yönetilir mi, insan kendi vatandaşına
böyle muamele yapar mı; onu da sizin takdirinize bırakıyorum ve
sizi kınıyorum. Orada söyledim, Gizli falan değil, bugün burada
yaşadığımız açık faşizmdir. dedim. Bu,
faşizm
(CHP sıralarından alkışlar) Tam bir polis
devletine dönmüş değerli arkadaşlar. Şunu da söyleyeyim
bundan polisler de rahatsız. Ancak şunu söyleyeyim: Memurlarla,
sendikacılarla, haklarını arayan insanlar ile polislerimizin kol
kola halay çekeceği günler yakındır. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bir torba yasa
daha Meclis gündemine geldi. Torba denilen bir ucube; içinde yok yok, buna
belki torba demek lazım, belki başka bir şey demek lazım.
Değerli arkadaşlar, sizlere 2 tane fotoğraf göstereceğim;
iki yüzünüz sizin, bakın iki yüzünüz. Değerli arkadaşlar, biri
bu, biri bu. (CHP sıralarından alkışlar) Şimdi, bunu
niye söylüyorum? Değerli arkadaşlar, yandaşa gelince Noel Baba
gibisiniz, vatandaşa gelince gece üçte gelen davetsiz maskeli gibisiniz.
(CHP sıralarından alkışlar) Muhafazakâr
iktidarsınız ya
Ama yandaşın, çetelerin Noel Babasısınız.
Değerli arkadaşlar, yandaş müteahhide vergi affı Ho ho
ho! Katara liman kıyağı jesti Ho ho ho! Yandaş
sendikaya yüzde 2 baraj kıyağı Ho ho ho! Vatandaşa
gelince 200 milyarlık yük, OHALde mağduriyet,
bağımsız sendikalara kilit var. Şimdi değerli
milletvekilleri, öyle bir torba kanun teklifi hazırlanmış ki
içinde yok yok. OHAL var, limanları peşkeş var, sendikalara
darbe var, 200 milyar borçlanma yetkisinin artırılması var;
torba değil çuval, çuval değil çorba, çorba değil ne diyeyim?
AHMET KAYA (Trabzon) Torba.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Çorba.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Çorba da
değil. Şimdi, buna mercimek çorbası diyebilir misin? Buna kelle
paça diyemezsin, işkembe diyemezsin; bunun içinde hepsi var
arkadaşlar, hepsi var.
Şimdi, peki, bu çorba kanun nerede konuşuluyor Allah aşkına, bakın, nerede
konuşuluyor? Sanayi Komisyonunda. Biraz önce Sayın Kenanoğlu
söyledi, Sanayi Komisyonuyla ne ilgisi var arkadaşlar? Sanayi Komisyonuna
da saygısızlık, Meclise de saygısızlık, sizin
grubunuza da saygısızlık, bizim gruba da
saygısızlık. Şimdi, arkadaşlar, 200 milyar
borçlanmanın konuşulacağı yer Sanayi Komisyonu değil.
Ben de dedim ki bunun konuşulması gereken yer Bütçe Komisyonu. Plan
ve Bütçe Komisyonu Başkanı Sayın Cevdet Yılmaz ibretlik bir
cevap verdi; Plan ve Bütçe Komisyonu yorgunmuş, yorulmuşlar
fukaralar, onun için Sanayi Komisyonuna getirmişler. Ya, sayenizde daha
hiç açılmayan komisyonlar var; örneğin, Avrupa Birliği
Komisyonuna gönderseydiniz, bu 200 milyar borçlanma yetkisi
artırılsın...
Şimdi,
Sayın Mustafa Elitaşa dedim ki: Sen bir torba kanun için iki gün
beklemezsin. Bu kanun sendikalarla ilgili değil, limanlarla ilgili
değil, bir hinlik çıkacak. Ağabey, affedersiniz, gece üçte
baktım, 200 milyar borçlanma yetkisi geldi; Elitaş, ben sana demedim
mi? dedim.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Ne diyor?
VELİ
AĞBABA (Devamla) Ne diyecek...
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bakın, verilen cevap tekrar... Plan ve Bütçe
Komisyonunda konuşulmuyor, Sanayi Komisyonunda konuşuluyor ve
-imzayı atan da fukara birisini bulmuşlar- 1 imzayla getiriyorlar.
Şimdi, bu
zeytinliklere gelelim. Bu zeytinlerle alıp veremediğiniz ne
bilmiyorum. Asırlık zeytin ağaçlarını
çalacaktınız, zeytini dikenlerin 90 yaşındaki
torunları elinizden zor aldı. Ya, ne alıp veremediğiniz var
bilemiyorum.
Şimdi,
geçenlerde bir film izledim, Recep İvedik 7. Orada çökelek holding var
-aynen çökelek holdingin patronu gibisin Elitaş- vallahi, fakir
fukaranın ormanına, toprağına el koymaya
çalışıyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Gelelim
limanlara değerli arkadaşlar. Bu limanlar var ya, geliyor,
yargı iptal ediyor. Düzenini bozduğunuz kantar artık sizi bile
tartamıyor; siz kefeye o kadar ağırsınız ki sizi ne
kantar tanıyor ne de tartı tanıyor; bindiğiniz kantar,
tartı vallahi kafayı yiyor.
Değerli arkadaşlar, devletimize ait
limanların işletme süresi kırk dokuz yıl
uzatılıyor. Bunu yazarken insanın eli titrer ya, kırk dokuz
yıl! Allahtan korkmuyorsunuz; çoluktan çocuktan, analardan
utanının ya! Sadece süre uzatma yok, bir de ne var? Bir de hinlik
var. Ne? Sözleşme bedelinin yüzde 25inin peşin ödenmesini
düzenliyor. Niye? Seçim var; para var, para. Satmadıkları bir
şey kalmadı, şimdi neyi satıyorlar? Geleceği,
geleceği, uzakları satıyorlar. (CHP sıralarından
alkışlar) Bu liman düzenlemesi 4 defa gelmiş; kimi komisyondan
çekilmiş, kimi burada kanunlaşmış, Anayasa Mahkemesi iptal
etmiş arkadaşlar. Anayasa Mahkemesi iptal etmiş, şimdi
tekrar getiriyorsunuz. Bu kanunu getirenler, Cumhur İttifakı Meclise
takılmış ters kelepçedir. (CHP sıralarından
alkışlar) Şimdi Anayasa Mahkemesine de kilit vurmaya
çalışıyorsunuz; ters kelepçeyi de Anayasa Mahkemesine
takılan kilidi de hep birlikte kıracağız.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bir
şeyi unutmuşlar -bakın, ibretialem için söylüyorum- bu
limanlarla ilgili getirilen kanun geçtiğimiz yıla
Yeni gelen
teklifte tarihi değiştirmeyi unutmuşlar. Bakın, bakın,
tarihi değiştirmeyi unutmuşlar 1 Ekim
Arkadaşlar, öyle işler var ki,
bakın, öyle işler var ki ya, bir yıl, üç yıl, beş
yıl değil; 2070, 2052, 2064, 2056 yani satılan limanlara
bakın, listesi bu. Allah aşkına şunun listesine bakın,
2070
Allah hepinize uzun ömürler versin; hayırlı,
sağlıklı ömürler versin başta Elitaşa olmak üzere;
ya, 2070e kadar kimin garantisi var da siz bunu satıyorsunuz?
Değerli arkadaşlar, bakın,
torununun torunu olacak, hâlâ işletecek; mirasta bile böyle bir şey
yok. 4 nesil sonraya miras bırakılır mı ya? Mahmut Tanal,
sen avukatsın; 4 nesil sonraya miras bırakılır mı?
Bunun garantisi olur mu? Ha, unutmayın, burada bir de ne var? Her zamanki
gibi bir Katar sevdası var, Katar'sız olmaz, bizde Katar'sız bir
şey olmaz. Tank Paleti var, Borsa İstanbulu var, Merkez Bankası
var, Kanal İstanbul'u var, var da var; şimdi de limanlara göz dikilmiş
durumda. Arkadaşlar, bu bir darbedir. Bakın, bu ülke çok darbe gördü.
Darbe ne zaman yapılır? Darbe o anki bulunan rejime yapılır
ya da güce yapılır. Değerli arkadaşlar -Özgür Özel'in Plan
ve Bütçede söylediği gibi, geçtiğimiz gün söyledi- bunlar ilk kez
geleceğe darbe yapıyorlar, geleceğe; çocuklarımıza,
torunlarımıza darbe yapıyorlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir sonraki hükûmete
yapıyorlar.
VELİ AĞBABA (Devamla) Yani
hakikaten bu, şeytanın aklına gelmez; bakın,
şeytanın aklına gelmez bunların yaptıkları. (CHP
sıralarından alkışlar)
Arkadaşlar, bakın, bir de altı
ay sonra seçim var, altı ay sonra. Altı ay sonra kurulacak Meclisin
kullanacağı yetkiyi hangi hadle siz kullanıyorsunuz ya, hangi
hadle kullanıyorsunuz? Altı ay sonra seçim var, yangından mal
kaçırır gibi -biliyorlar ki seçimi kazanamayacaklar- şimdiden
limanları; çoluk çocuğumuzun, devletimizin, milletimizin malı
limanları 3-5 yandaşa peşkeş çekiyorlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
Arkadaşlar, gelelim gece
yarısı, daha doğrusu şafak operasyonuyla
yaptığınız 200 milyar kaptıkaçtıya. Değerli
arkadaşlar, saat tam gece 2.28; burada bulunan Tahsin Tarhan, Müzeyyen
Hanım, İbrahim Bey, herkes şahit. Saat 2.28e geldi, ya,
arkadaşlar, bakın, normal insan para isteyecekse -insan olarak
düşünelim- birinden borç isteyecekse gündüz gider, akşam
karanlıkta gitmez ki yanlış anlaşılmasın.
Akşam karanlıkta gidersen ne olursun? Bu olursun
(CHP
sıralarından alkışlar) Gece 2.28, gece 2.28
Normal olan
birisi
Ha, bir de ne yapmışlar? Bu, torba yasada yok ha,
yanlış anlamayın, bu 200 milyar borç limitinin
artırılması torba yasada yok, torba yasada yok; gece biz
sendikalarla ilgili konuşurken araya
sıkıştırdılar, araya
sıkıştırdılar. Ya, arkadaşlar, bakın, burada
hinlik var, cinlik var, hile var, katakulli var; bunu herkes biliyor
harcamışlar parayı, bakın, harcamışlar
parayı. Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz yıl bütçesi 1
trilyon 750 milyar lira. Bu yıl bu 200 milyar lira
492 milyar daha
borçlanıyorlar. Parayı harcamışlar nereye harcadılarsa,
hatta şöyle bir iddia da var: Seçimde harcayacaklarını
şimdiden cebe atıyor diyorlar arkadaşlar.
Şimdi, bir de bu rüşvet
sendikacılığı dediğimiz yüzde 2 barajı var.
Geçtiğimiz yıl MEMUR-SEN ile devletin yaptığı toplu
sözleşmeyle yüzde 1 baraj şartı konulmuştu; sendikalar dava
açtı, bu yüzde 1 barajını iptal ettiler. Şimdi,
arkadaşlar, bu düzenlemeyle iktidar âdeta çalışanlara
rüşvet teklif ediyor. Bir daha söylüyorum: Devlet, hükûmet sendika
değiştirmek için, yandaş sendikaları güçlendirmek için
rüşvet teklif ediyor. Diyorlar ki: Biz memurlara 500 TL bedel biçtik, o
500 TLyle memurlar sendika değiştirebilir. Bunun özeti bu, bunun
özeti bu; bugünkü, Kızılay Meydanında insanların
isyanı da bu. Bu sendikalar sanmayın ki CHPli, İYİ
Partili, HDPli; bu sendikalarda her siyasi görüşten insanlar var.
Düşünün ki Türkiye Büyük Millet Meclisinde danışmanlar
örgütleniyor, diyor ki: Yüzde 1 baraj. Yüzde 2 baraj. Ya, Meclisin
danışmanlarının hepsini aynı sendikaya koysanız,
bu barajı geçmeleri mümkün değil. Burada da yargıyı bir
dolandırma işi var arkadaşlar, yargıyı dolandırma
işi var.
Bakın, maalesef, birileri
sırtını Hükûmete yaslayarak sendikacılık yapıyor
ama birileri de mücadele ederek sendikacılık yapıyor.
Geçtiğimiz bütçede Bakan -hâlen konuşmasının tükürüğü
kurumadı- dedi ki: Biz, sendikaları, örgütlenmeyi destekleyeceğiz;
hatta örgütlü olan iş yerlerine prim vereceğiz, beyaz bayrak
uygulaması yapacağız. Şimdi, eğer siz bunu
yaparsanız iş yerlerine ya da AK PARTİ Genel Merkezinin önüne o
sendikaların siyah bayrak asması haktır ve gereklidir
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, bir de bugün polislere bir
konuşma yaptım, dedim ki: Ey polis kardeşlerimiz, burada
bulunan arkadaşlarımız sizin haklarınızı savunmak
için buraya geldiler. Biliyoruz ki siz kanunsuz emir aldınız, sizin
suçunuz yok. (CHP sıralarından alkışlar)
Arkadaşlar, bakın, bu yasaya göre
sendikalı olamayan insanlar var, yasal olarak sendikaya üye olamayan. Kim?
Bizim Murat Bakanın gece gündüz dile getirdiği polisler. Kim?
Askerler. Kim? İnfaz koruma memurları, ben de yıllarca
onları dile getirdim. Kim? Hâkim ve savcılar. Bunlara toplu
sözleşme olmadığı için, sendika olmadığı
için para vermiyorlar. Ya, devlet, koca devlet; infaz koruma memuruna, polisine
707 TL ödemekten âciz mi? (CHP sıralarından alkışlar)
Buradan söylüyoruz: Sadece yüzde 2
kaldırılmamalı, sadece yüzde 2 kaldırılmamalı,
ayrıca polisimize, askerimize, infaz koruma memuruna, hâkimlere,
savcılara da bu toplu sözleşmeden kaynaklı toplu sözleşme
parası verilmelidir. Burada söylüyoruz, siz verdiniz verdiniz, vermezseniz
biz vereceğiz.
Bir de siz var ya siz, polise, angarya
yüklüyorsunuz angarya. Ya, korumadan vazgeçtik, hadi korumayı gördük. Ya,
3-4 bin polisi sabahın ayazında oraya niye dikiyorsunuz? Bakın,
burada polisler var, her gün Meclise girip çıkarken yüz yüze
geldiğiniz, size selam duran polisler var, onların yüzüne bakın,
biraz utanın ya! Onların yüzüne bakın, biraz utanın!
Bakın, ne kadar iyi insanlar, ne kadar saygılı insanlar, size
hizmet ediyorlar ama onları da yok sayıyorsunuz.
Gelelim bir diğer mesele OHAL'e.
Değerli arkadaşlar, OHAL deyince benim aklıma 20 Temmuz sivil
darbesi geliyor. Cumhuriyet Halk Partisinin lideri, Genel Başkanı, o
gün Bu bir sivil darbe. dediğinde kimse anlamamıştı ama
altı ay sonra, bir yıl sonra bunun nasıl bir darbe olduğunu
herkes gördü. Maalesef hukukun askıya alındığı,
maalesef muhaliflerle hesaplaşılan bir sürece girdi.
OHALde referanduma gittik, OHALde seçime
gittik, Cumhurbaşkanı seçildi vesaire. Ancak OHAL, bilin ki
değerli arkadaşlar, bir darbedir. Bakın, FETÖ'nün silahla yapamadığını
Maalesef OHAL'le insanlarımız ihraç edildi, binlerce insan
mağdur oldu. Şimdi terörist, terörist diyorsunuz ya ben, burada,
size ihbar ediyorum Sayın Başkan. Burada, şu anda gördüğüm
2 terörist var. Kim yaptı bunları? İbrahim Kaboğlu,
terörist! Cihangir İslam, terörist! Bunu ben demiyorum, bunu siz dediniz.
İbrahim Kaboğlu gibi birisi, Cihangir İslam gibi birisi
terörist diye ihraç edildi arkadaşlar, ihraç edildi.
BAŞKAN - Sataşmadan söz vermem.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Bakın
İbrahim Kaboğlu, sadece Türkiye'nin değil, sadece
Avrupanın değil dünyanın en önemli anayasa profesörü, anayasa
hukukçusu. (CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Bu insan ihraç edildi, Fransa
üniversitelerinden teklif aldı Ders vermek istiyorum. dedi -ibretiâlem
için anlatıyorum- İbrahim Kaboğluna yurt dışı
yasağı koydunuz, ekmeğe muhtaç ettiniz İbrahim
Kaboğlunu. İbrahim Kaboğlu sizin gibi zengin değil,
akademisyenlikten kazandığı parayla geçimini sağlamaya
çalışıyor ve geçtiğimiz gün -grubumuz olarak da onur duyuyorum,
gurur duyuyorum İbrahim Kaboğluyla- Fransanın en önemli
nişanını İbrahim Kaboğlunun göğsüne
taktılar. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bu OHAL tam bir
fırsata çevrildi. OHALde para varmış
Pardon, affedersiniz,
tabii, OHALde, FETÖyle mücadelede para var mı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Var, FETÖ borsası
var onun.
VELİ AĞBABA (Devamla) Borsası
var, ona geleceğim.
Arkadaşlar, FETÖ borsası var, FETÖ
borsası var. Bakın, fakir fukaraysan, paran yoksa cezaevine
giriyorsun, paran varsa uçağa biniyorsun. Hangi uçağa?
Yukarıdaki uçağa. Kimin uçağı? Reisin uçağı. (CHP
sıralarından alkışlar)
MURAT EMİR (Ankara) Katardan gelen
uçağa.
VELİ AĞBABA (Devamla) Katardan
aldığımız
Onu niye söylüyorum? Ya, Fettah Tamince kim
arkadaşlar, kim? Ama bir fakir memur ya da Cihangir İslam
olsaydı bugün bu hâldeydi ya da Bank Asyanın önünden geçen bir fakir
memur cezaevindeydi. Bakın, o fakir fukaranın ahı sizi yakacak.
Borsa kurulmuş; olayları biliyor
musunuz, bilmiyor musunuz? Biliyorsunuz, bizim İzmir Milletvekilleri
konuşuyor. İzmirde bir eski AK PARTİ İl Başkan
Yardımcısı öldürüldü mü? Öldürüldü. Niye? İtirafçı
olacaktı, geldiler, vurdular; faili meçhul.
Bir başka olay -bizim
arkadaşlarımız gündeme getirdi- Antepte bir trafik kazası,
Susurluktan beter; Cumhurbaşkanının avukatları var,
başsavcı var, avukat var. Bakın, FETÖ borsası kurulmuş
değerli arkadaşlar, FETÖ borsası kurulmuş -vicdanınıza
söylüyorum- iş adamlarının malına çöküyorlar. Biraz önce
bir İstanbul milletvekili arkadaşımdan bilgi aldım, ona
İstanbuldaki bizim il binasının yanındaki durum nedir?
diye sordum. İstanbuldaki bizim il binasının yanında 2
tane böyle koca kule var. Ne diyorlar ona? Kule. 2 tane gökdeleni olan adama
FETÖyle ilişkisi var. diyorlar, adam kulenin birini verince ne oluyor?
Bir üniversiteye yönetim kurulu üyesi oluyor, cezaevine girmiyor. Örnekleri var
mı? Vallahi çok. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, bu FETÖden var ya, FETÖden, zengin olan çok; FETÖden para alan
çok; FETÖden tehdit edip mala çöken çok. Yine Çetin Arık
açıkladı; kayyumdan zengin olan da çok değerli arkadaşlar.
Biraz da konuya gelelim. Şimdi, bu
OHALde ne oluyor? OHALde eğer 2 Süleymanın referansı varsa
kurtuluyorsunuz; birisi Süleyman Özışık, birisi de Süleyman
Soylu. Ne diyor Süleyman Özışık? Süleyman Soyluya götürdüm
dosyaları. diyor. Onu da ne karşılığı götürdü,
bilmiyorum çünkü o sever bunları. Hadi Özışıkı
hatırlıyor musunuz? O kimdi? Süleyman Soylu araya koyuyor onu. Sedat
Pekerle barıştırmak için Süleyman Bey seninle
barışmak istiyor. diyor; aracı giden de Hadi
Özışık, video görüntüleri yansıdı ya.
Neyse, gelelim başka bir şeye.
Değerli arkadaşlar, 2 tane mağduriyet anlatayım, 2 tane
mağduriyet. Biri Kazım Ünlü; EĞİTİM-SEN Tekirdağ
Şube Sekreteriyken 2017 yılında kanun hükmünde kararnameyle
ihraç edildi, üzüntüden kalp krizi geçirdi, öldü, ölümünden dört yıl iki
ay sonra idari karar verildi, görevine döndü ama adam ölmüştü.
Yine, çok yoklukla, çok büyük mağduriyet
çekerek yetimhanelerde büyümüş bir hemşehrimiz var; Sağlık
ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası eski Şube Başkanı
Bülent Uçar, cenazesine ben de ağlayarak katıldım, 29 Ekim
2016da yayınlanan KHKyle ihraç edildi, dört aylık ihraç sürecine,
haksızlığa daha fazla dayanamadı, 2017
yılının Şubat ayında 43 yaşında kalp krizi
geçirerek hayata veda etti. OHAL İnceleme Komisyonu, öldükten iki buçuk
yıl sonra Bülent Uçarın işe dönmesine karar verdi. OHALde
bütün mağduriyetlerin nabalı günahı sizin boynunuza başka
bir şey demiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Hakikaten nabalı günahı sizin boynunuza.
Bakın, arkadaşlar, bunlar sizin eski
ortaklarınız; siz, tabii, kimin FETÖcü olup
olmadığını bizden daha iyi tanıyorsunuz çünkü
maklubeye çok kaşık salladınız. Ama buradaki
mağduriyetlerin, onların nabalı günahı sizin boynunuza
olsun. Bugün hâlâ o mağduriyetler yaşanmaya devam ediyor maalesef.
Maalesef, hâlâ yaşanmaya devam ediyor.
Bakın, Malatyada hâlâ
EĞİTİM SENden, SESten üye olup mesleğe dönemeyen
arkadaşlar var, bunu da sizlerle paylaşmış olayım;
lütfen bu düzeltilsin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
VELİ AĞBABA (Devamla) Şimdi,
arkadaşlar, bu torba yasa ya, ben de şeye uyayım, biraz
karıştırayım bu işi. 2002 yılında, Ahmet
Kaya bilir, Türkiye Millî Takımımız Türkiye 3üncüsü oldu öyle
mi?
AHMET KAYA (Trabzon) Dünya 3üncüsü.
VELİ AĞBABA (Devamla) Pardon,
dünya 3üncüsü oldu, dünya 3üncüsü.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
ancak üzülmeyin, Türk Millî Takımı Katara gitmedi diye üzülmeyin;
biri gitti, bakın, biri gitti. Kim gitmiş? Recep Tayyip Erdoğan.
Katarın hediye ettiği uçakla Katara gitti.
Değerli arkadaşlar, bir tarafta,
burada Arjantin Devlet Başkanı. Bu, Arjantin Devlet Başkanı
kim? Kupanın sahibi takımın devlet başkanı. Bu,
Ülkemde ekonomik kriz var. diye gitmedi, yanındaki Beyefendinin
takımı yok, kimse yok, Katara maç izlemeye gitti. Maalesef, Türk
Millî Takımı gidemedi, Türk Millî Takımı küme düştü
ama Recep Tayyip Erdoğan Katara gitti, onu da vicdanlarınıza
bırakıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Size bir sataşma
olmadı Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, şöyle bir soru sordu -özür diliyorum- dedi ki: Yani
bu ormanların ve kıyıların kırk dokuz
yıllığına kiraya verilmesi, Mahmut Tanal sen hukukçusun,
bu, doğru mu? Yani buradan...
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Siz onun dışarıda
cevabını verirsiniz.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Dışarıda değil efendim, bu, Anayasamızın 43üncü
maddesine, 169uncu maddesine aykırı.
BAŞKAN Evet, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Sayın Mustafa Elitaş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekillerim; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun teklifi üzerinde konuşan
arkadaşlarımız, Komisyon aşamasında
yaşanılan hadiseleri gündeme getirmeye çalıştılar.
Komisyon üyesi arkadaşlarımız da Sanayi Komisyonuna bu gelir
mi? diye ifade ettiler, sitemlerini belirttiler, Sanayi Komisyonu üyesi
arkadaşlarımız Bizim ihtisas alanımızın
dışında. diye söylediler.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde her konu, her komisyonda görüşülebilir. Bunun yetkili
mercisi, karar organı, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığıdır. Eğer Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı, İç Tüzük çerçevesinde böyle bir usul
hatası olduğunu görmüş olsaydı Komisyona metni iade ederdi.
Demek ki Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı, gelenek
hâline gelmiş 91inci maddedeki uygulamalarla ilgili düzenlemenin,
yapılan kanun teklifinin İç Tüzüke aykırı
olmadığı yönünde bir kanaat bildirmiş ki bugün, burada,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda AK PARTİ Grubunun
verdiği önerge doğrultusunda temel yasa olarak İç Tüzükün 91inci
maddesine göre görüşüyoruz.
Şimdi, kanun teklifinin 1inci maddesinde
3 tane termik santrali ilgilendiren, Muğladan Yatağan, Yeniköy,
Kemerköy Termik Santrallerini ilgilendiren zeytinliklerle ilgili bir arazi var.
Değerli milletvekili
arkadaşlarımız ve kamuoyu; bakın, o konuda size bilgi
vermeye çalışıyorum. Türkiyede 2000 yılında toplam 88
milyon zeytin ağacı var, 2022 yılı Eylül ayı
rakamlarına göre 197 milyon zeytin ağacı olmuş -yani bir
tarafta 88 milyon- yirmi yıllık süre içerisinde yaklaşık
110 milyon civarında bir zeytin ağacı ilave edilmiş, ekonomiye
katkı sağlamış. Bu bölgede -ki geçici madde olarak
getirdik- bu konuyla ilgili, biliyorsunuz 2017 yılında Sanayi
Bakanlığının getirdiği bir kanun teklifi üzerine,
1inci maddeydi, o gün kalıcı bir madde, geneli kapsayan bir maddeydi
yani Türkiyedeki tüm zeytinlikleri içerisine alan bir maddeydi ama bizim
getirdiğimiz geçici madde, sadece 3 termik santralin bulunduğu
bölgedeki zeytinliklerle ilgili, oradaki yer altı madenlerinin hayata
geçirilmesiyle ilgili.
Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili arkadaşımız,
Sanayi Komisyonu üyesi arkadaşımız Sayın Abdurrahman
Başkan hakikaten bu konuyla ilgili bilgi sahibi. Bugün, Türkiyenin yer
altında 300 milyon ton enerjiye dönüşebilecek madeni var. Bu 300
milyon ton enerjiye dönüşebilecek madeni hayata geçirebilmek için orada
-taşınacak ağaç sayısı- 197 milyon ağaçtan 17.200
tanesi taşınacak yani 17.200 ağacın yeri
değiştirilecek, eğer o ağaçlar yer
değiştirildiğinde tutmazsa firma -kanun teklifinde 17.200
ağaç dikme şartı vardı ama- sizler kabul etseydiniz ve Komisyon
üyesi arkadaşlarımız uygun görseydi, bunu 51 bin zeytin
ağacı dikerek telafi etmeye çalışacaktı.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Yine dikin. İlla 17 bini sökmek durumunda mısınız?
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Kaç yılda
büyüyecek?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Yirmi
yılda 110 milyon ağaç büyüdüyse
Taşıyacağız
diyoruz. Bakın, Milas Belediyesi -medyada yayınlandı- 20 tane
zeytin ağacını taşımış ve tutmuş zeytin
ağaçları; 17.200 ağaçtan da belki 15 bin tanesi tutabilirdi.
Bakın, değerli arkadaşlar, 2012
yılına kadar Elektrik Üretim AŞ veya TEDAŞ, neyse, o üreten
firma
TEDAŞ mıydı? Nedir Hocam?
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) EÜAŞ.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) EÜAŞ
bünyesinde çalışan ve o dönem yönetmelikle bu bölgede kendilerine
tahsis edilmiş bir alan var. Bu alan 2014 yılında
özelleştiriliyor, özelleştirildikten sonra Danıştaya
müracaat ediliyor yani kamu bünyesindeyken var olan yönetmeliği
Danıştaya müracaat edildikten sonra Danıştay iptal ediyor.
Yani şahıslara, firmalara bu alan devredilirken o 17.200 zeytin
ağacının bulunduğu bölge de devrediliyor.
Değerli arkadaşlar, biraz önce yine,
burada Sayın Abdurrahman Başkan şu anda Türkiye'nin enerji
kurulu gücünün yaklaşık 103-104 bin megavat olduğunu ifade etti,
103.780 megavat; 2000 yılında bu, 27 bin megavattı. Hem
güneşten hem rüzgâr enerjisinden
Komisyon üyesi değerli
arkadaşlarıma teşekkür ediyorum; bütün siyasi partilerin gruplarından
Komisyon üyesi arkadaşlarımızla biz, 2018 yılından
itibaren yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ilgili hakikaten çok önemli
düzenlemeler yaptık. Daha önce yıllık bin megavatlık hedef
koymuş Enerji Bakanlığı ve özel sektör; bin megavat ilave
edeceğini söylediği rakam bugün 2 bin megavata çıkmış.
Türkiye şu anda dünyanın 2nci en büyük güneş paneli üreticisi
hâline gelmiş. Türkiyeyi önümüzdeki günlerde hedef 25 gigavatlık, 25
bin megavatlık güneş paneli üretecek tesislerin kurulmasına
imkân vermiş bir noktaya doğru getiriyoruz. Bugün Türkiye'de şu
anda 8 gigavat, 8 bin megavatlık üretim yapan tesis oluşmuş,
önümüzdeki yıl da 25 bin megavatlık -dünyanın en
gelişmiş ülkelerine de bunu satıyorlar- tesis oluşacak.
Kiminin -ihraç fiyatlarının ne olduğuna bakmadım,
söylediklerini ifade ediyorum- vatını 58 dolar sente ihraç ediyorlar.
Hakikaten önemli bir teknoloji yakaladık. Türkiye'de bir firma güneş
panellerinin ham maddesini oluşturan tesisi kurdu, şu anda da 2 tane
firma ingot dediğimiz ham maddeyi üreten tesisler kuruyor.
İnşallah, bunun ilerisi
Hani Sanayi Bakanımız Burada çip
üretiyoruz. dedi ya, bu çipin ham maddesi olan silikonu da üretmek, Türkiye'yi
bir silikon vadisine dönüştürebilmek için gayret ediyoruz. Büyük bir yatırım
gerekiyor. Bu ingotun ham maddesi, o silikonun yani toprağın, kumun
-her neyse- artık dönüştürülerek çok değerli bir hâle
getirilmesi konusunda çalışmalar yapılıyor.
İnşallah, bu da en yakın zamanda hayata geçecektir diye
düşünüyorum. İleri yüksek teknolojilerin yatırımlarının
da yapılması konusunda önemli bir düzenleme.
Bizim bu 3 tane santralin kurulu gücü 2 bin
megavat ama verimliliği yüzde 100e yakın. Hocam Güneşteki
yüzde
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, Suriyeye elektrik veriyoruz; Şanlıurfa
karanlıkta ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Şimdi, Sayın Tanal, bakın, onda ihracatımız belli,
ithalatımız da belli.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Canım
ağabeyciğim, canım Başkanım; bakın, Suriyeye
elektrik veriliyor, Şanlıurfa karanlıkta Başkanım ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Türkiye,
dünya ve Avrupa Birliği enerji entegrasyonuna uyum
sağlamış. Enerjiyi şu anda bir yerde
durduramazsınız. Depolamayla ilgili -Komisyon üyesi
arkadaşlarımız çok iyi bilirler- harika bir kanun teklifi
çıkardık. Şu anda enerjinin depolanmasıyla ilgili dün
Sanayi ve Teknoloji Bakanımızla birlikte Kayseride bir tesisi
gezdik, ASPİLSAN diye bir tesis. ASPİLSAN, Avrupada tek, yuvarlak
lityum iyon pil üretimine geçmiş, gerçekten gurur duyacağımız
bir tesis. Kayserili sanayici, bu tesisi 1970lerde devletten hiç bir
kuruş almadan -benim de katkım var oraya- sanayici geldi
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Elitaş, gene hayra konuşmuyorsun ha.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
organize
sanayi bölgesinde fabrikayı kurdu, anahtar teslim olarak Türk Silahlı
Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfına verdi. Şimdi
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, Değerli Başkanım, Kayseriye elektrik
verilmezse, Suriyeye elektrik verilirse, siz benim yerimde olsanız ne
dersiniz bu işe?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bakın,
Sayın Tanal, Suriyeye verilen elektrikle ithalat ve ihracat var.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bakın,
Şanlıurfaya elektrik verilmiyor, Suriyeye elektrik veriliyor
arkadaşlar ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Şimdi, inşallah, eğer biz bu enerjiyi depolayabilirsek, bu
enerji depolamayla ilgili EPDKnin aldığı son karar ki
milletvekili arkadaşlarımızla birlikte
çıkardığımız kanun maddesiyle birlikte, o hayata
koyduğumuz bu değişimle, bu gelişmelerle birlikte
artık depolama ünitelerini yapıyoruz. Şu anda depolama
ünitelerinin 1 megavatı yaklaşık 200 ila 250 milyon dolar,
güneş panelinin 1 megavatının kuruluşu 700-750 bin dolar,
rüzgâr türbininin 1 panelinin, 1 megavatlık tesisisin kuruluşu
yaklaşık 800 ila 1 milyon dolar arasında, hidroelektrik
santrallerinin yapılışı megavatı 1 ila 1,5 milyon
dolar arasında, arazinin durumuna göre değişebilir ama bizim,
enerjimizi depolama tesislerine
Onunla ilgili de çalışmalar devam
ediyor, inşallah ASPİLSAN gibi elektrikli otomobillerle ilgili
yapılan düzenlemelerin bizim nikel kadmiyum pillerdeki geldiğimiz
noktayı gördüğümüzde önemli bir noktaya doğru geleceğini,
enerji depolama konusunda da çok önemli yol aldığımızı
ifade ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ya, isyan
ediyorum! Suriyeye elektrik veriliyor, Şanlıurfa karanlıkta
kalıyor ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Ben
Enerji Komisyonu üyesi arkadaşlarıma,
Başkanlığımız dönemindeki
çalıştığımız bütün arkadaşlarıma
teşekkür ediyorum, hakikaten olağanüstü derece katkı verdiler.
1inci madde bu, bunu geçtik.
2nci madde, limanlarla ilgili madde
Sayın Ağbaba burada konuşmasını yaparken Şunu
şöyle yaptınız. Geleceğini sattınız, Türkiye'nin
geleceğini ipotek ettiniz. vesaire diyor. Sayın Ağbaba o gün
nöbetçi olarak gelmiş, anlaşılan benden sorumlu genel
başkan yardımcısı olarak oraya gelmiş. Özgür Bey'in
burada, Genel Kurulda işleri vardı, Özgür Bey sağ olsun, geldi
-teşekkür ediyorum kendisine de- bir uzlaşma sağlama, nasıl
götüreceğimizle ilgili bir istişare toplantısı yaptık;
Sayın Ağbaba da vardı, Sayın Tahsin Tarhan da, Sayın
Özgür Özel de vardı, Komisyon Başkanımızla birlikte bu
değerlendirmeyi yaptık, ona göre de istişaremizi
gerçekleştirdik.
Bakın, şimdi, değerli
arkadaşlar, mesela Hopa Limanı 1997 yılında
özelleştirilmiş, otuz yıl.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) E, ihale
yapalım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - 1997
yılından kim vardı iktidarda bilmiyorum.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Başkan,
ihale yapalım.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Mesut Yılmaz
vardı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Giresun
Limanı 1997de, Sinop Limanı 1997de, Rize Limanı 1997de
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İhaleyle
AHMET KAYA (Trabzon) E, ihaleye
çıkın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Antalya
Limanı 1998de, Alanya Limanı 2000de, Marmaris Limanı 2001de,
Çeşme Limanı 2003te, bundan sonrası AK PARTİ
zamanında özelleştirilmiş.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli)
Sayın Elitaş, ihalesiz mi vermişler bunları?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İhaleyle.
MURAT EMİR (Ankara) Tüm limanı
bile değil, iskeleleri ayrı ayrı ihaleye çıkaracaksın.
Tüm limanı bile teslim etmeyeceksin.
Rotterdam Limanı her iskeleyi ayrı
ihale ediyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Yani bu
14 tane liman içerisinden yaklaşık yarısı bizden önceki
dönemde özelleştirilmiş. Özelleştirme süreleri ne kadar biliyor
musunuz? Otuz yıl. Ceyport Tekirdağ Limanı otuz altı
yıl, Taşucu Limanı kırk yıl süreyle
özelleştirilmiş; Mersin, Samsun, Bandırma, İskenderun
limanları otuz altı yıl, Derince Limanı ise otuz dokuz
yıl şeklinde özelleştirilmiş. Buradaki
yaptığımız ilave
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara)
Başkanım, sürelerin hiçbiri bitmemiş daha, bitmeden niye
uzatıyoruz?
AHMET KAYA (Trabzon) Kamu yararı
nerede, yaptığınızda kamu yararı nerede;
vatandaşın yararı nerede?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Bakın, değerli arkadaşlar, pandemi sürecinde en önemli sektör
lojistik sektörüydü.
MURAT BAKAN (İzmir) Onun için bizim
limanlarımızı ihale etmen lazım, millî sermayeli
şirketler ya da devlet işletsin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bizim ilk
getirdiğimiz kanun teklifi, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen
teklif, o günün şartlarına göre en uygun teklifti diye
inanıyorum çünkü uluslararası 3 tane şirketten bilirkişi
gelecek, değerleme kuruluşları gelecek; bunlar arasında bir
maliyet ortalaması yapılacak ve firmalara teklif edilecek. Firmalar
bunu kabul ederse yapıyorlar ama Anayasa Mahkemesi dedi ki: Usul yönünden
hata var, bu konuyla ilgili değil.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Sayın
Elitaş, kanunda böyle bir şey yazmıyor ya.
AHMET KAYA (Trabzon) Ne
bağımız, ne bağlantımız var o firmalarla?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bunun
çıkış sebebi ne, biliyor musunuz değerli arkadaşlar?
Demir yolu limanlarıyla ilgili biz bir kanun çıkardık, 2017
yılında çıkardığımız kanunda bazı
limanlara, demir yollarıyla ilgili yerlere uzatma yetkisi verdik, bu
uzatma yetkisi çerçevesinde bu şirket sahibi firmalar Özelleştirme
İdaresine müracaat ediyorlar, Özelleştirme İdaresine diyorlar
ki: Bu kanundan biz de faydalanmak istiyoruz. Özelleştirme İdaresi
diyor ki: Hayır, siz bu kanun kapsamına girmezsiniz. Onun için, idarenin
kararına karşılık firmalar Danıştaya müracaat
ediyorlar. Danıştay da diyor ki: Bu kanun Özelleştirme
İdaresinin yetkisi kapsamında değil ancak bunu kanunla
uzatabilirsiniz.
MURAT EMİR (Ankara) Yetkisizsiniz.
demek başka, Kanun çıkarın. demek başka bir şey.
Sayın Elitaş, Danıştay Meclise talimat mı veriyor
yani?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Şimdi, değerli arkadaşlar, getirdiğimiz teklifte, bir,
bundan sonraki süreçte başlangıç yılından itibaren iki usul
belirliyoruz; birinci usul, verilen fiyatın döviz cinsinden bugüne kadar
değerleme sonucu ortaya çıkan değer; ikinci usul, şirketin
son yıl cirosunda ortaya çıkan değerin yüzde 15inin ilave
edilen on beş yıllık süreyle çarpımı; bunlardan
hangisi yüksekse o değer alınacak. Ve burada Sayın Ağbaba
dedi ki: Ya, 30/09u getirmişsiniz, niye son anda bunun farkına
vardınız? 30/09 bir tarih, 30/11 de ayrı bir tarih, 30/09da üç
aylık dönemlerin verildiği yani bilançoların, ara
bilançoların verildiği dönemlerdeki tarih; şu anda 30/11i
getirmemizin en büyük sebeplerinden biri şirket bilançolarındaki
ortaya çıkacak yeni durumla birlikte yapılan hesaplama yönteminin
kamu lehine olması amacıyla 30/11 tarihine kadarki
cirolarının belli bir miktarının alınmasıyla
ilgili yapılan düzenleme.
VELİ AĞBABA (Malatya) Aaa! Aaa!
Yalan! 2,5!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Şimdi, Sayın Ağbaba, bunlar teknik olduğu için sen onu
getiriyorsun, çalanla, Noel Babayla falan ifade etmeye
çalışıyoruz, buradaki niyetler farklı.
Bakın değerli arkadaşlar, yeni
bir hüküm daha getirdik biz buna. Getirdiğimiz hüküm: On beş gün
içerisinde de müracaat edecek. itiraz ettiler Niye on beş gün
içerisinde? Ya, on beş gün içerisinde zaten şirket bu
bilançolarını getirmezse, yeminli mali müşavirler
tarafından hazırlanmış bilançolarını getirmezse
bunun ilave süre alma hakkı yok. Öbüründe altı aylık süre
vardı biliyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Neden? Altı ay
bekleyemezsin, seçim var. Bir an önce para gelir on beş günü getireceksin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Biz bunu
on beş günlük süreye getiriyoruz, on beş günlük süre içerisinde bunu
yapmaya çalışıyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bu borçlanma
yetkisi neyin nesi Sayın Başkan?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
İkinci konu değerli arkadaşlar: Diyelim ki firma 100 milyon
liraya ilave beş yılı, on beş yılı satın
aldı, dönemi, kira süresini. Bunun yüzde 10u kadar yatırım
yapma mecburiyeti var.
Yeni bir daha düzenleme getirdik. İlave
yıl başladıktan itibaren
Diyelim ki, ne zaman
başlıyor; 2030 yılında başlıyor. 2030
yılından itibaren yaptığı her türlü hasılatın
yüzde 5i de kamuya gelir olarak devam ediyor, gelir olarak kaynak ifade
ettiriyor.
MURAT BAKAN (İzmir) Yüzde 5i ne ki?
Adam 800 milyon dolara aldığı Mersin Limanının on
sene sonra yüzde 39unu 800 milyon dolara sattı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bu
düzenlemeyle ilgili Yandaşlara, şunlara, bunlara peşkeş
diye ifade değil, 1997 yılından bu tarafa
yapılmış dünyadaki lojistiği en iyi şekilde
sağlayabilmek, buradaki bizim limanlarımızdan bizim ülkemizde
üretilen malları Yunanistana, İtalyaya veya Belçikaya gönderip
3üncü ülkelere göndermek yerine doğrudan doğruya ihraç edebilmenin
yollarını aramaya çalışıyoruz. Deniz yollarıyla
yaptığımız iş bu. 255 milyar dolar ihracatı
getirdik, daha yüksek ihracatlara ulaşabilmek için bu lojistiği
hızlandırabilmemiz lazım. Dünyada Çinin en büyük rakiplerinden
biri Türkiye. Niye? Çin ulaşımı ürettiği malları bir
ayda, iki ayda gönderirken biz on günde on beş günde yerine teslim
edebiliyoruz çünkü zamanın çok önemli olduğu bir dönemi
yaşıyoruz. O anlamda bunun doğru olduğunu düşünüyorum.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) O zaman kamuda
kalsın ya, o zaman kamuda kalsın limanlar.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Değerli arkadaşlar, KHKyle ilgili maddeye gelince, bakın,
KHKyle ilgili maddede getirdiğimiz düzenlemede değerli
arkadaşlar, 23 Ocak 2023 tarihinde Olağanüstü Hâl İnceleme
Komisyonunun görev süresi bitiyor. Görev süresi bittikten sonra
vatandaşın bu konuyla ilgili yazışmaları kiminle
yapacağını tespit eden, hangi kurum ve kuruluşlarla
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Mahkeme,
mahkeme var.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Hayır, dosya OHAL Komisyonunda. OHAL Komisyonu bunu kurumlara devredecek
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sanayi
Komisyonu o işten ne anlıyor? Sayın Başkanım, onun
görevinde değil ki ya; Adalet Komisyonu var, İnsan Hakları
İnceleme Komisyonu var, ne ilgisi var onun?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
ama
vatandaş irtibatını OHAL Komisyonuyla yapıyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) OHAL
Komisyonunun Sanayi Komisyonuyla ne ilgisi var?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bakın, şu anda yapılan işlerde
vatandaşın lehine olan, vatandaşın lehine olduğunu
düşündüğümüz bir düzenlemeyi yapmış oluyoruz.
Sendikalarla ilgili konuşmada da
üzülüyorum, 2,5 milyon civarında kamu emekçilerinin sendikaları var,
onları 500 lira, 200 lira, 500 lira, 700 liralık farkla
VELİ AĞBABA (Malatya) Vallahi
öyle!
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Çek, çek, çek,
çek!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
rüşvet veriyorsunuz demek 2 milyon sendika mensubuna hakikaten hakarettir
diye düşünüyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) Çekin o
zaman.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Söz verdin,
çek, çek!
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Sayın
Elitaş, bunu da çekin!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Bakın, gerçek manada sendikacılar 100 liraya, 500 liraya, 500 bin
liraya tenezzül etmezler. Onunla ilgili hakları, gayretleri neyse onu
almak için uğraşırlar ama 2 arkadaşımız
kalktı, dedi ki: Bu rüşvet yasasıdır. Ya, Allah
aşkına, memur arkadaşlarımı 3 kuruşa, 5
kuruşa, milyonlara tenezzül edecek şekilde ifade etmenizi ben onlar
adına üzülerek ifade etmiş oluyorum, doğru
bulmadığımı söylüyorum.
MEZEYYEN ŞEVKİN (Adana) 1
sendikayı temsil etmek için 183ünü karşınıza
alıyorsunuz.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Ona
niye ihtiyaç duyuyorsunuz ki yani? Yapmayın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Değerli arkadaşlar, bununla ilgili işçi sendikalarında var
biliyorsunuz, işveren arkadaşlarımız vardı,
sendikacı arkadaşlarımız vardı Komisyonda.
VELİ AĞBABA (Malatya) Var, yüzde 1
var ama o farklı bir şey.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
İşçi sendikalarında sözleşmeyi imzalayan sendika üyesi
işçiler bundan faydalanır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Elitaş, o farklı bir şey.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Neresi
farklı? O da sendika, bu da sendika.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Yapma ya!
VELİ AĞBABA (Malatya) Öyle yerler
var ki yüzde 1i aşması mümkün değil.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi
Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
İşçi sendikası üyesi olanlar faydalanır, diğerleri
faydalanamaz.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya)
Bağımsız hakem var, sen kimi kandırıyorsun ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Arkadaşlar, bakın, işçi sendikası farklı, memur
sendikası farklı diyemezsiniz, sendika sendikadır.
VELİ AĞBABA (Malatya) Bak,
şöyle, şöyle: Sadece engellilere hizmet edenler var
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya)
Farklı, farklı, eşit değil.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Eğer
kanunda, tanımlamada farklılık varsa gerçek manada
sendikacılıkla ilgili, global manada, evrensel manada
sendikacılıkla ilgili düzenlemeleri yapalım ama işçi sendikası
farklı, memur sendikası farklı değil.
VELİ AĞBABA (Malatya)
İşçi sendikasında yüzde 1, onu da savunmuyoruz biz, onu da
savunmuyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Biz
burada, bakın, sözleşmeyle ilgili yapılan sözleşme
ikramiyesi
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Bağımsız
hakem kurulu var mı da diyorsun ya! Yapmayın.
VELİ AĞBABA (Malatya) 2010da
Herkes istediği sendikaya üye olacak, baraj kalmayacak. diyordunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
yani
toplu sözleşmeyi ikramiyesi diye bir hüküm ifade edilmiş, sendika emek
veriyor, o emeğinin karşısında Benim sendika üyelerim
alsın. diye söylüyor. Sendika üyesi olmayan çalışanlar üç ayda
200 lira alacaklar, sendika üyesi olanlar da üç ayda 700 liralık bir rakam
alacaklar. Yani ortaya çıkan üç aylık dönemde 500 liralık bir
rakam için bunu rüşvet diye ifade etmek, o
arkadaşlarımızı rüşvetle itham etmek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Elitaş, süreniz tamamlandı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
gerçekten hiç yakışmayan bir davranıştır.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sen
yaptın Elitaş, sen yaptın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, şahsı adına
ilk söz Sayın Ahmet Vehbi Bakırlıoğlunun.
Sayın Bakırlıoğlu
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, memur sendikaları ayrı, işçi sendikaları
ayrı, kanunları ayrı, uygulamaları ayrı, grev
hakkı yok. Daha ne diyeyim, niye kandırıyorsunuz milleti?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
Sayın Başkan
Bir saniye Sayın Başkan, söz talebim
var, dünya kadar laf söyledi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sataşmadım ki kimseye.
BAŞKAN İşleme
başladım, sonra vereyim artık size.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Olur.
BAŞKAN Sayın Özel, herhangi bir
sataşma olmadığı için ben işleme başladım yani.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdiye kadar bu Mecliste torba yasalar hakikaten çok
tartışıldı ve biz de Komisyon çalışmaları
esnasında, biraz evvel Veli Başkanımın da belirttiği
gibi, bu kanun teklifine bir isim bulamadık; çorba desek çorba değil,
hakikaten de bir isim bulamadık ama en son
hatırladığım kadarıyla saat üç civarında
acı çorba adını vermiştik çünkü hakikaten de içinde bu
toplumu ilgilendiren, milyonları ilgilendiren acı maddeler
vardı. Ne ararsanız var. Biraz evvel Sayın Veli Ağbaba
bunları tek tek saydı. Hakikaten de yorucu ve uzun bir Komisyon
çalışması oldu. Perşembe günü saat birde
başladık, cuma günü saat dört buçuk, beş gibi bitti. Hatta bir
ara öyle bir hâl olmaya başladı ki ışığı
gören birer tane önerge getirmeye başladı, hatta Kapatalım.
dedik. (CHP sıralarından alkışlar) Hakikaten de zor ve
yorucu bir çalışma oldu.
Şimdi, biraz evvel Sayın Özgür Özel
Gidicisiniz, önümüzdeki sene gidiyorsunuz. dedi, sizlere el salladı,
sizler de itiraz ettiniz ama emin olun geçtiğimiz perşembe günü, cuma
günü o Komisyonu seyreden, Komisyon çalışmasını seyreden
bürokratlar, gazeteciler, sendikacılar sizin gerçekten gidici
olduğunuza kanaat getirmişlerdir onu size söyleyeyim ve hatta Özgür
Özel söylemedi ama hep söyler bu lafı, onun güzel bir lafı var
Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz. (CHP sıralarından
alkışlar) Hakikaten de durumunuz ne yazık ki o.
Şimdi, bu çorba yasanın 1inci
maddesi işletme hakkı devredilen Türkiye Denizcilik
İşletmeleri ve Türkiye Devlet Demiryollarına ait limanların
işletme sürelerinin ihalesiz olarak kırk dokuz yıla
uzatılmasını öngörmekte. Bu, yılın başında
da bizim Komisyonumuza gelmişti, o zaman da aynı bugün
yaptığımız gibi şiddetle itiraz etmiştik.
İhale yoktu, rekabet ortamı yoktu, kamu zararı vardı, her
şeyden öte Anayasaya aykırıydı ve bunu
kanunlaştırdınız. Ardından biz bunu Anayasa Mahkemesine
götürdük. Anayasa Mahkemesi de 20 Temmuz 2022de oy birliğiyle iptal etti.
Anayasa Mahkemesi bu getirmiş olduğunuz kanun teklifini oy
birliğiyle iptal etti, ekim ayında tekrardan getirdiniz, bu sefer
geri çekmek zorunda kaldınız ve bugün, Anayasa Mahkemesinin iptal
kararından beş ay sonra gene karşımızda.
Şimdi, daha önceki
konuşmacılarımız da bahsetti. İç Tüzük bize, bütün
milletvekillerine diyor ki: Komisyona gelen kanun tekliflerinin Anayasaya
uygunluğunu incelemeniz lazım. Esasında burada Anayasaya
uygunluğunu incelememize gerek yok. Zaten Anayasa Mahkemesi Bu, Anayasamıza
aykırıdır. demiş ve oy birliğiyle bir karar
vermiş. Şimdi, burada -Anayasa Mahkemesinin de belirttiği gibi-
ihale yok, rekabet yok. Şimdi, kapitalist sistem, liberal ekonomi
tartışılabilir ama liberal ekonominin olmazsa olmazı
rekabettir. Rekabet ortamının olmadığı sistemler olsa
olsa ahbap çavuş ekonomileridir.
Şimdi, bu ilk karşımıza
geldiğinde, geçen sene sektör temsilcileriyle konuşmuştum, bu
tekliften bahsettim. Konu hakkında bilgileri yoktu, teklifi anlattım,
kanun maddesini anlattım. Aldığım tepki aynen şuydu,
konuştuğum kişi dedi ki: Ya, o zaman Katarlıların son
bir haftadan beri Ankara'da neden dolaştıklarını
anlamış olduk." dedi. Hakikaten de bu, adrese teslim bir kanun
düzenlemesidir. Şimdi, biliyorsunuz Antalya Limanını 2021
yılında sözleşmesinin bitmesine yedi yıl
kalmışken Katarlılar 140 milyon dolar gibi bir para vererek
devraldılar, seneliği 20 milyon dolar. O zaman da
tartışmalara neden olmuştu Ya, kim sözleşmesi bitmesine
yedi yıl kala böylesine büyük bir parayı verip de sözleşmeyi
devralır? denmişti. Kim verir bunu? Ancak böyle bir kanun
çıkacağını bilen birisi işte o 140 milyon doları
verir.
Şimdi, biraz evvel Veli Ağbaba,
Cumhurbaşkanımızın Katarda finallerde ne işi
olduğundan bahsetmişti. Esasında, Cumhurbaşkanı Dünya
Kupasının açılışına da gitmişti, o
açılışı da 20 Kasımdı.
Cumhurbaşkanımız Katara Dünya Kupasının
açılışına gidiyor ardından bir bakıyoruz önümüze
böyle bir madde geliyor. Yani anlayacağınız
açılış, maçlar bahane, limanlar şahane. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, değerli milletvekilleri, bu
limanlar değer kazanıyor. Ben bütün elleçleme rakamlarına
baktım, son on yılda yüzde 100den daha fazla faaliyet göstermiş
bu limanların hemen hemen hepsi. Mesela Mersin Limanı 2007
yılında otuz altı yıllığına 755 milyon
dolara ihale edilmiş. On yıl sonra, 2017 yılında, alan
firma yüzde 40ını 869 milyon dolara Avustralyalılara
satmış. 755 milyon dolara almış, on yıl sonra 869
milyon dolara devretmiş. Limanlarımız hakikaten de değer
kazanmakta ve biz bunların ne yazık ki ihalesiz bir şekilde
sözleşme sürelerini uzatmakla uğraşmaktayız.
Şimdi, başka bir şey var: Biraz
evvel, Sayın Elitaş getirmiş olduğu yeniliklerden,
hesaplama düzenlerinden bahsetti fakat burada bahsedilmeyen bir şey var.
Bu sözleşmelerin hepsi, bu 18 limanın sözleşmelerinin hepsi,
ihalelerin hepsi dolarla yapılmış ve bu firmalar ticaretlerinin
büyük bir çoğunluğunu da dolarla yapmakta fakat biz getirdiğimiz
bu önergeyle, bu kanun teklifiyle bunu TL'ye çeviriyoruz. Ben bir hesaplama
yaptım İskenderun Limanıyla alakalı, yapmış
olduğum hesaplamada, şayet söz konusu bu kanun teklifine göre
hesaplama yapılırsa İskenderun Limanında on üç yıl
için 1,3 milyar TL'lik bir sözleşme bedeli olacak. Eğer dolar
üzerinden yapılırsa da 2,5 milyar lira olacak bu. Yani arada 1,2
milyar liralık bir kamu zararı söz konusu. Yani burada neden TL'ye
çevrildiği konusunda herhangi bir açıklama yok. Şimdi, Limak
sözleşmeyi TL üzerinden uzatacak, aynı Limak -ki birçok
yap-işlet-devret projesini üstlenmiştir- dolar üzerinden vatandaştan
para alacak. Yani bu çok yaman bir çelişkidir.
Değerli milletvekilleri,
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı
tarafından yayınlanan bir rapora göre limanların işletme
hakkı devirleri için ideal süre yirmi ile yirmi beş yıl arasındadır,
genelde onu söylüyorlar. Dünyada da ben baktım, bizim gibi kırk dokuz
yıllığına limanlarını üstelik ihalesiz devreden
başka da bir ülke yok; ha, var, bir ülke var, bir ülke; Rusya, Suriye'deki
Tartus Limanının işletmesini kırk dokuz
yıllığına devralmış. Suriye Rusya'ya kırk
dokuz yıllığına Tartus Limanı'nı devretmiş.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Oradan kopya
çekmişler, kesin oradan kopya çekmişlerdir.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Devamla)
Şimdi, bugün, bakıyorsunuz, Suriyeye bağımsız bir
ülke diyebilir miyiz? Bugün, Suriye'ye bağımsız bir ülke
diyemeyiz. Suriye'nin, Suriye rejiminin ayakta kalması Rusya'ya
bağlı. Bakın, hiçbir bağımsız devlette, hiçbir
bağımsız devletin meclisinde böylesine bir kanun teklifine
evet denilemez, denilmemesi lazım. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Elitaş Kayserili iş
adamı. Şimdi ben Elitaş'a soruyorum: Sayın Elitaş,
diyelim ki bir limanınız var, işleyen bir liman ve siz bu
limanı birine devrettiniz, otuz yıllığına devrettiniz;
sözleşmenin bitmesine de yedi yıl kaldı ve bakıyorsunuz,
her geçen gün değerleniyor, her geçen gün değerleniyor. Allah
hakkı için söyleyin; siz şimdi her geçen gün değerlenen, önem
kazanan böyle bir malınızı yedi yıl kalmışken Ya,
biz size bir on dokuz yıl daha uzatalım. der misiniz? Hiçbir iş
adamı buna Evet. demez, ancak müflis iş adamları buna Evet.
der ne yazık ki (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, devamlı Osmanlı'dan
bahsediliyor ya, geçmişten, Osmanlı'dan bahsediliyor; Osmanlı
neden battı? Osmanlı'nın batmasının birçok sebebi var
ama en önemli sebeplerinden bir tanesi iltizam düzenidir. Osmanlı
şunu yapmış; özellikle uzak eyaletlerinin vergi gelirlerini
açık artırmaya çıkarmış, peşin para verene
burayı devretmiş. Yani ne yapmış? Gelecekteki gelirlerinden
vazgeçmiş, açık artırma
yapmış, nakde çevirmiş.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın sözlerinizi.
AHMET
VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Devamla) Zaman içerisinde sarayın
masraflarının artmasından dolayı artık bu uygulama
genel bir uygulama hâline gelmiş, gelirlerin neredeyse tamamı bu
iltizam sayesinde sağlanmaya başlamış. Yapılan
şey; gelecekteki gelirlerinizden vazgeçmek, nakde çevirmek. Peki, bugün
yaptığımız şey ne? Bugün yaptığımız
şey de batan Osmanlının zamanında yapmış
olduğu ve batmasına sebep olan sistemin aynısını
yapıyoruz, biz de gelecekteki gelirlerimizi nakde çeviriyoruz. Neden? E,
sarayın masrafları fazla, sarayın masraflarına bu ülkenin
vergileri yetmiyor, şimdi de limanlarımızı tekrardan
özelleştiriyoruz. Tarih tekerrür eder mi? Bu, çok tartışma konusu.
Bu konuda en güzel sözü Mehmet Akif söylemiş: Tarihi tekerrür diye
tarif ediyorlar/ Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Özel
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
43.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın 381 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Sayın Başkan, Sayın Elitaş
yaptığı konuşmada, yapılan değerlendirmeleri
Namuslu memurlara Rüşvet almaya tenezzül edecek. diye kendilerine
hakaret ettiniz. diyor. Durum o değil, durum tam olarak şu:
Birincisi, Danıştayın yüzde 1 olarak getirilen ve iptal
ettiği bir madde var. Mahkeme kararına rağmen yasama faaliyeti
olmayacağı hâlde bunu 2 olarak getiriyorsunuz. Burada toplu
sözleşme ikramiyesi diye bir şey var. Yüzde 2 ve daha büyük
sendikadaysan 750 lira alırsın, altındaysan 250 lira alırsın.
Bu yoklukta, bu pahalılıkta, bu ortamda eğer o sendikada
kalırsan 500 liranı alırız. diyorsunuz ya da Gel bu sendikaya,
500 lira fazla al. diyorsunuz. Sizin burada yaptığınız
iş
Burada bir rüşvet varsa siz rüşvet teklif ederken suçüstü
yakalandınız, durumunuz budur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Memura rüşvet
teklif ederken suçüstü yakalandınız. Buna ihtiyaç duyar, tenezzül
eder/etmez; hepsi size cevabı sandıkta verecek, onu hep beraber
göreceğiz.
İkinci husus, bu limanlarla ilgili öyle
bir anlatıyor ki: Efendim, 95te de özelleştirilmiş. Hangisi
ihalesiz özelleştirilmiş? Hepsinin ihalesi yapılmış.
Siz diyorsunuz ki: Günü dolduğunda dolmamış gibi kırk
dokuz yıla tamamlayayım, bunun karşılığında
sen bana yüzde 25ini peşin ver. Önce altı aydı süre,
şimdi altı ay da bekleyemiyorsunuz çünkü o parayı bu seçimde
kullanmak için On beş gün içinde başvurmazsan hakkın gider.
diye o şirketlere tarih koyuyorsunuz. Sayın Başkanım, bugün
geldiğimiz noktada daha önce söyledim, kayda geçsin- darbeler hep -bir
tanesine hep beraber karşı durduk burada- mevcut hükûmete
yapılır. Kendinden sonraki hükûmetin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tabii efendim.
Darbe nedir? Zor kullanarak anayasal düzeni
ortadan kaldırmak suretiyle seçilmiş hükûmeti iş göremez hâle
getirmektir, seçilmiş hükûmete yetkisini kullandırtmamaktır. Siz
daha seçilmemiş hükûmete, gelecekteki cumhuriyet hükûmetine
Devletin limanını
belki kendi işletecek, daha kârlı işletecek kendi ya da rekabet
ortamını yaratacak, daha pahalıya satacak. Sizden sonraki
cumhuriyet hükûmetine aşkın zamanlı darbe girişimidir bu;
bunu kınıyoruz, buna engel olacağız. (CHP
sıralarından alkışlar)
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkan
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin.
Buyurun Sayın Usta.
44.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın 381 sıra sayılı Kanun Teklifinin
tümü üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Elitaşı dinledim, yirmi
dakika konuştu, bu limanlara bir iki dakika ayırdı fakat
limanlarla ilgili bizim çok derin eleştirilerimiz var ve bir kamu
yararı olmadığının yanı sıra kamu
zararı var, rekabet yok dedik; bunlara ilişkin hiçbir şey ifade
etmediniz Sayın Elitaş, yirmi dakika süreniz vardı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Başkan on dakika daha verirse anlatayım isterseniz, tekrar
konuşacağım.
ERHAN USTA (Samsun) - Şimdi, 19 tane
limanın 6 tanesi AK PARTİ hükûmetlerinden önce
özelleştirilmiş, kalanları da zaten AK PARTİ
özelleştirmiş. Şimdi, bizim temel itirazımız şu:
Bunlar zaten otuz yıl ve otuz dokuz yıl olarak, ekseriyetle otuz
yıl olarak verilmiş ki makul bir süredir, dünya ölçeğinde makul
bir süredir otuz yıllık bir özelleştirme yapılması.
Otuz yıl verilmiş insanlara, hâlâ altı yedi yıl varken en
yakın süresi bitecek olana, şimdi niye bunu ihalesiz, rekabet koşullarını
sağlamadan süre uzatımı veriyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ERHAN USTA (Samsun) - Temel soru bu, Anayasa
Mahkemesinin iptal gerekçesi de bu arkadaşlar, buna ilişkin bize
hiçbir şey söylemiyorsunuz. Bir yandan diyorsunuz ki: Türkiye büyüyecek.
Evet, büyüyecek, siz de bunu iddia ediyorsunuz; biz de iktidar olsak Türkiyeyi
çok daha fazla büyüteceğiz, limanlarımız çok daha fazla
değer kazanacak, o zaman biraz daha ivme kazandıralım şu
işe, daha altı yedi yıl var en erken süresi
Yarın birinin
süresi bitse anlarım, uzatalım falan konuşulabilir bunlar, yine
ihalesiz olmamalı; en yakında bitecek olanın yılı
2027de, bu acele niye?
Ben sormuşum, Ulaştırma
Bakanı Yatırımlar yapılıyor. diyor, yapılıp
yapılmadığını bilmiyoruz. Yatırım
yapılıyorsa yine sorun yok o zaman yani sözleşmede taahhüt
ettiği yatırımları
Hani, Adamlar yatırım
yapmıyor, sürem bitecek, bilmem ne. filan deseniz, öyle demiyor
Ulaştırma Bakanı, diyor ki: Sözleşmenin öngördüğü
yatırımlar şu anki özel sektör şirketleri tarafından
yapılıyor. diyor. Dolayısıyla, orada tahrip olan,
yatırım yapılmayan bir şey de yok. Yani o zaman niye bunu
yapıyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Usta, mikrofonu son
kez açıyorum.
ERHAN USTA (Samsun) Tamam, teşekkür
ederim.
Bir de şimdi, düşünün, bir tane
firma bunu devretmiş; arkadaşlar, o bilseydi on dokuz yıl daha
uzatma yapacağınızı devretmezdi veya bu fiyata devretmezdi
veya bunu kırk dokuz yıla tamamlayacağınızı
bilseydi başlangıçta ihaleye giren birisi
Ya, Allah'tan korkun ya!
2021 diye geçiyor ama 2022de daha yeni sözleşmesi bitmiş olan bir
liman var, ona da dokuz yıl uzatma veriyorsunuz; zaten kırk yıllığına
özelleştirilmişti, onu da dokuz yıl uzatıyorsunuz. Ben
kırk dokuz yıl olacağını bilseydim çok daha iyi fiyat
verecektim ve belki ihaleyi ben alacaktım. Bakın, rekabet
koşullarını ne kadar bozuyorsunuz; bu olacak bir şey
değil. Biz bu eleştirilerimize ilişkin sizden bir şey
bekliyoruz yani bir savunma yapın, bakalım ne söylüyorsunuz. Hiçbir
şey söylemediniz, söylediğiniz şeylere bir itirazımız
yok; esas konu o değil, anlatabildim mi?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Elitaş, buyurun.
45.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Manisa
Milletvekili Özgür Özel ile Samsun Milletvekili Erhan Ustaın
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Eğer arkadaşlar da uygun görürlerse
on dakika açıklama süresi
ERHAN USTA (Samsun) - Yirmi dakikan
vardı, yirmi dakikada bir şey yapmadın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Zeytinlik
kısmına çok ehemmiyet verdiğimden dolayı oldu.
ERHAN USTA (Samsun) Zeytinlik yok ki bu
maddede. Zeytinliği niye konuşuyorsun?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Müsaade
edin
BAŞKAN Süreniz uzatmalarla maksimum üç
dakika.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Şimdi, bakın, değerli arkadaşlar, aç tavuk kendisini
darı ambarında görürmüş. Şimdi, bu ilk ihalenin
sonuçlanacağı tarih 2028, seçim 2023 yılında yapılacak,
2028de yeni bir seçim yapılacak. Şimdi, Sayın Özel
-rüyasında- kalkmış, 2023te yapılacak seçimlerde biz
şöyle olduk böyle olduk, geldik; geliyor gelmekte olan
İyiler mi
geliyor kötüler mi geliyor, kimler geliyor bilmiyoruz ama
Geliyor gelmekte
olan. diyor ama
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Öyle bir
şey demedi, gelecek hükûmet dedi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ya, senin
hükûmetinle alakalı bir şey değil.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay)
Doğmamış çocuğa don biçilmez Başkanım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yani
2028de siz iktidar olsanız bile sizi de ilgilendiren bir durum
değil.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Seçimle alakalı diyor, seçimle.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bir tane
limanınki 2028 yılında bitecek; üç dört tane liman, onların
toplam değeri belli.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, ihale
yanlış. Bu cevap gayriciddi. Kim olursa olsun hükûmet ya, gayriciddi
cevap.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Şimdi, bakın, 2028 yılındaki olan
Vay bizim
iktidarımıza, gelenlere ipotek koyuyorsunuz. Ya, bırakın
Allah aşkına! Zaten hayal görüyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Elitaş, bizim
iktidarımız demedi, bundan sonra gelecek iktidar dedi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bundan
sonraki gelecek iktidarı da ilgilendiren bir iş değil.
BAŞKAN Yani bir sataşmaya mahal
vermeyelim.
ERHAN USTA (Samsun) Hâlâ, hâlâ bir şey
söylemiyorsunuz Sayın Elitaş. Hâlâ bir şey söylemiyorsun
ağabeyciğim, problem burada.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Şimdi, Sayın Bakırlıoğlu Sayın Elitaşa
iş adamı olarak soruyorum. diyor.
ERHAN USTA (Samsun) Söyle bir şey,
soruya cevap ver; top çevirme.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Bakın, değerli arkadaşlar, bir işletme
çalışırken değerlidir, bir işletme verimliyken
değerlidir.
ERHAN USTA (Samsun) Ha, Türkiye daha mı
kötü olacak?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bizim
şu verdiğimiz ihalelerde, daha önceki ihaleler de dâhil olmak üzere,
özellikle 2003 yılından sonra verilen ihalelerde yatırım
şartı var. Bazı limanlarda 1 milyar dolarlık
yatırım yapmak mecburiyetinde; 700 milyon dolarlık
yatırımı yapanlar hâlâ devam edecekler.
ERHAN USTA (Samsun) Tamam, otuz yıl
vermişsin, otuz yıl vermişsin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Biz
buraya ilave yatırım daha getirme noktasında yaptık. Yani
burada geleceği
ERHAN USTA (Samsun) Otuz yıl
vermişsin zaten.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ya, bir
yer kiraya verilirken zaten uzun vadeli kiraya verilir, bir günlük kiraya
verilmez.
ERHAN USTA (Samsun) Otuz yıl
vermişsin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) O zaman
herkes iş yerini, evini bir günlük kiraya versin. Niye bir
yıllık kiraya verilmiyor? Niye on yıllık kiraya
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERHAN USTA (Samsun) Otuz yıl
vermişsin zaten.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Babanın
dükkânı olsa böyle yapar mısın? İçindeki kiracıyı uzatır
mısın ya?
TAHSİN TARHAN (Kocaeli)
Peşinatsız kira olur mu ya?
BAŞKAN Sayın Elitaş,
mikrofonu son kez açıyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Son kez,
tamam.
BAŞKAN Nasılsa çarşamba,
perşembe daha çok müzakere edeceğiz bunları.
Buyurun, son kez.
ERHAN USTA (Samsun) Zaten bir şey
söylemiyor, bir şey söylemiyor; top çeviriyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Şimdi, Değerli Başkanım, bir işletmede Ya, bugün
paraya ihtiyacım var, bir günlük vereyim, üç gün sonra bunun fiyatı
artacak. diye söylemek
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yani devletin
ihtiyacı olduğunu açık açık itiraf ediyor zaten.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Vehbi
Bakırlıoğlunun işi nedir, bilmiyorum ama iş
adamı mantığına uyacak bir şey değil
ERHAN USTA (Samsun) Ya, arkadaş, bunu
söyleyen mi var?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Açık
açık itiraf ediyor Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
planlamacı mantığına da uyacak bir şey değildir
diye düşünüyorum.
ERHAN USTA (Samsun) Ya, öyle bir şey
söyleyen yok.
Sataşma, Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yani
sataşma
ERHAN USTA (Samsun) Biz öyle bir şey
söylemedik.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ya,
burada bir tek planlamacı sen değilsin, orada da oturan
planlamacılar var.
ERHAN USTA (Samsun) Planlamacı
mantığı diyor, bak, benden bahsediyor. Başka kim var
planlamacı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Planlamacı deyince niye üstüne alınıyorsun ki? Bak, orada da
planlamacı var bir kişi; işte ben o planlamacıya
söylüyorum.
ERHAN USTA (Samsun) O teşvikçi,
Hazineci.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, bu kadar süreyi de biz istiyoruz, artık yeter.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Şimdi, değerli arkadaşlar, burada kimseye peşkeş yok.
Ülkemizin itibarını artırmak, bu lojistik faaliyetlerini
geliştirebilmek, ihracatımıza, üretimimize,
istihdamımıza katkı sağlamak üzere yapılan bir
düzenlemedir, doğru bir düzenlemedir.
Saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bugüne kadar ne
kadar para elimize geçti Sayın Elitaş?
ERHAN USTA (Samsun) Türkiye kötüye gidecek
demek istiyor.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) En son alan 140
milyon dolar verdi ya.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, bu kadar süreyi de biz istiyoruz artık.
ERHAN USTA (Samsun) Ya, şimdi ne
kurtardıysak kurtardık, Türkiye kötü olacak, o yüzden elden
çıkaralım. diyor.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Sayın
Başkanım, devam edelim.
BAŞKAN Bunu saatlerce de konuşsak
bir noktaya gelme şansımız yok, iki gün de zaten Komisyonda
müzakere ettik.
ERHAN USTA (Samsun) Çünkü bir cevap vermiyorlar,
bir cevap verseler.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Düzce Milletvekili Fahri Çakır ve 28 Milletvekilinin Elektrik
Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4780) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 381) (Devam)
BAŞKAN Şahsı adına
ikinci söz Sayın Fahri Çakır'ın.
Sayın Çakır, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum. Sayın Başkanım, sabır
katsayılarınızı zorlamayacağımdan emin
olabilirsiniz.
Değerli arkadaşlar, Elektrik
Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, Genel
Kurulumuzu ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi
bir kere daha saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii ki çok laf
konuşuldu, aşağı yukarı hatta konuşulmayacaklar
da konuşuldu; torba yasa denildi, torbaca veya torbaya uygun
konuşmaların âdeta pik yaptığı Komisyon çalışmalarını
hep birlikte geçirdik, zaman zaman işin içerisine magazini de dâhil ederek
açıkçası keyif de aldık. Ancak, tabii, biz yasama görevini
yapıyoruz, ciddi bir iş yapıyoruz.
Yaptığımız iş milletin yararınadır, buna
inanarak yapıyoruz; yaptığımız iş yasaldır,
yasalara uygun olarak yapıyoruz. Hiç şüphesiz, yüksek mahkemenin bir
şekilde bozduğu -çevirdiği, öyle diyelim- hiçbir yasaya
karşı muhayyer hareket etme gibi bir niyetimiz asla yok,
olmamıştır, olamaz.
MURAT BAKAN (İzmir) Zaten yasa, yasaya
uygun yapılmaz; yasa, Anayasaya uygun yapılır.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Ama sonuçları
tartışabiliriz, sonuçları eleştirebiliriz, sonuçlara
ilişkin düşüncelerimizi rehabilite ederiz, ıslah ederiz, bir
daha mahkemeden dönmemesi noktasında gayret sarf ederiz;
yaptığımız da o. Maden yasası bunlardan bir tanesi.
Zeytin de bunlarla alakalıydı, gerçi
Komisyona zeytin ve kömürle gittik; zeytin ve kömürü orada biz istedik de
bıraktık, siz değil. Biz istedik, bizim önergelerimizle birlikte
kaldı.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Biz getirdik,
biz çektik.
BEDRİ SERTER (İzmir) Niye
getirdiniz?
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Niye
getirdiniz?
MURAT BAKAN (İzmir) Kendiniz çalıp
kendiniz söylüyorsunuz yani. Muhalefete ihtiyaç yok yani.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla)
Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, biz zeytinin de
zeytincinin de zeytin üreticisinin de dostuyuz. AK PARTİ, AK PARTİ
hükûmetleri, iktidarı yirmi yıldan bu tarafa zeytinciyi, çiftçiyi
-özellikle Ege Bölgesindeki çiftçiyi- en ziyadesiyle, en üst noktada
desteklemiştir ve zeytincinin ürünü ciddi anlamda para etmiştir; zeytinci
her zaman zeytin ağaçlarıyla birlikte övünmüştür, ne kadar
övünse az. Yapılan destekler hiç şüphesiz yeterli midir? Değil,
daha da fazla olsun. İnşallah, onu da yapacağız.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Neden getirdiniz, neden çekiyorsunuz?
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Şimdi,
değerli arkadaşlar, bir başka açıdan bakarsak zeytin de
bizim zeytin ağacı da bizim kömür de bizim; ülke bizim, millet bizim,
çiftçi bizim. Biz ülke yönetiyoruz, bizim sorumluluğumuz var.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Batırıyorsunuz!
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Biz 85 milyon
Türkiyeyi yönetme derdindeyiz, başka bir hesabımız yok.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Ülkeyi
batırıyorsunuz sadece!
ERHAN USTA (Samsun) Yeme derdindesiniz; yeme
yeme!
FAHRİ ÇAKIR (Devamla)
Bakınız, limanlarla alakalı çok şey söylendi, ben bir iki
cümleyle geçeceğim. Limanlardaki muradımız şudur:
Limanları yüksek mahkeme bozdu mu? Bozdu. Yüksek mahkemeyle alakalı
sonuç geldi mi? Geldi. Peki, derdimiz ne? Limanları bizden öncekiler de
özelleştirmiş, özelleştirmeyle birlikte limanlar
satılmış; bu satılan limanların üzerinde
işletmeciler var, şu kadar senelerde bitiş tarihleri var.
MURAT BAKAN (İzmir)
Satılmadı, imtiyaz sözleşmesiyle verildi yani getirdiğin
kanun teklifinin içeriğini bilmiyorsun, imtiyaz sözleşmesi o.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Diyoruz ki: Bu
ülkeye iş üretsinler, aş üretsinler, yatırım
yapsınlar, en rantabl bir şekilde bu limanları
kullansınlar.
MURAT BAKAN (İzmir) Devletin tekel
olduğu konularda öyle satamazsın, imtiyaz sözleşmesiyle
verirsin.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Dünyada deniz taşımacılığı,
ticaret artık o kadar çok ivme kazandı ki biz de süratle bu
limanları az evvel söylediğim kapsama çıkaralım, buradan bu
ülkenin insanı fayda temin etsin.
ERHAN USTA (Samsun) Biz de daha fazla temin
edelim.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) İki; şimdi,
diyoruz ki: Bu limanlara yatırım yapacaksın arkadaş,
yatırımını yap. Dolayısıyla, yüksek teknolojiyi
kullan. Dolayısıyla, bu limanlarla alakalı hizmet kalitesini
yükselt ki bu limanlar daha yoğun çalışsın, biz de sana
zaman verelim. Derdimiz bu, aynen yaptığımız da bu.
AHMET KAYA (Trabzon) Ya, buna siz
inanıyor musunuz?
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Biz sana zaman
veriyorsak sen de bize para ver. O gün hangi dolardan kaç dolara
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Halk
kazanmıyor, şirket kazanıyor.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Eğer
özelleşmişse, bakınız, bu dolarları çevirin Türk
parasına, güncelleyelim, TEFEden, TÜFE'den bugüne uyarlayalım,
dolayısıyla bunun hesabını şuraya, ortaya
koyalım. Sonra ne yapalım? Sonra da verdiğimiz karar üzerinden
yüzde 5 de cirosundan pay alalım, ortak olalım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Peki,
Düzcedeki dükkânlarınızı bu koşullarla kiraya verir
misiniz?
FAHRİ ÇAKIR (Devamla)
Bakınız, özellikle söylüyorum, Ama sen de şunları
şunları yap. diyoruz. Biz ne veriyoruz? Zaman veriyoruz. Ne
alıyoruz? Ülke ekonomisine katkı sağlamak için maddi bir
değer alıyoruz.
ERHAN USTA (Samsun)
Yarıştırsanız daha fazlasını almaz
mısınız Fahri Bey? Rekabeti sağla, daha fazlasını
al diyoruz biz de.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla)
Dolayısıyla, yaptığımız iş tamamen masumane,
iyi niyetli, ülke ekonomisine katkı sağlaması
bakımından aynen budur.
Bir de şu var arkadaşlar, bir de
şu var, yiğidi öldürüp hakkını da yemeyelim: Şimdi, bu
ülkeye çivi çakana kurban olalım; ben oluyorum şahsen, kendi
adıma konuşuyorum. Bu insanlar da bu işletmeciler de ya, bu
vatanın, bu milletin düşmanı mı Allah aşkına?
FİLİZ KERESTECİOĞLU
DEMİR (Ankara) Başkası yok mu?
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Bunların da
çalıştırdığı kimse yok mu? Bu ülkeye vergi
vermiyorlar mı?
MURAT BAKAN (İzmir) Ya, yabancı
şirketten bahsediyorsun. Yerli şirket mi, millî sermayeli şirket
mi bunlar? Vatanı, milleti Katar mı sevecek? Bu vatanı, milleti
biz seviyoruz.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Bu
aldıkları, sattıkları disiplin altında, kontrol
altında değil mi? Bu devlet bunları kontrol etmiyor mu?
ERHAN USTA (Samsun) Başka firma yok mu
bu ülkede?
FAHRİ ÇAKIR (Devamla)
Bakınız, Komisyonda söylendi, bu limanlarla alakalı
uyuşturucudan, başka şeylerden bahsedildi.
MURAT BAKAN (İzmir) Ya,
Avustralyalı şirket vatanı, milleti mi seviyor?
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Allah
aşkına, ekonomik mesele üzerinde siyasetçi sorumlu
konuşmalı, sorumlu davranmalı çünkü ekonomi para meselesidir.
MURAT BAKAN (İzmir) Sermayecinin
amacı kârdır, kâr; kârdan başka bir şey için gelmiyor
buraya.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Bununla
alakalı, bu hassasiyete dikkat etmek bu Genel Kuruldaki iktidarıyla
muhalefetiyle hepimizin asli görevidir diye düşünüyorum,
dolayısıyla bunda farklı bir düşüncemiz asla yoktur.
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Halkın
parasına dikkat edin o zaman, halkın parası bu.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya)
Halkın parasını harcarken biraz ciddiyet.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Değerli
arkadaşlar, tabii, zeytinden hep söz edildi. Zeytinle alakalı
kısmı önergeyle geri çekmemize rağmen, az evvel söylediğim
gibi, zeytin meselesindeki samimiyetimize inanın.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Çarçur
etmeyin, yandaşa peşkeş çekmeyin.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Bu ülkenin bütün
değerlerini, bütün enerji kaynaklarını en uygun bir
şekilde
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Teşekkür ederiz
(!)
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Bu şahsi
önerimdir benim: Ne zeytinden ne kömürden ne de enerjiden vazgeçelim ama hiçbir
vatandaşımızı da incitmeyelim, zararı dokunmasın,
ülke ekonomisine katkı sağlasın; inanın, derdimiz bu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Bakınız, değerli
arkadaşlar, enerjiyle alakalı zaten konunun
başlığı, bu kanun teklifinin ana teması da o. Biz,
daha dün -keşke muhalefet milletvekili arkadaşlarımız da
yanımızda olsaydı, beraberce, daha yeni yirmi dört saat doldu-
Filyos bölgesinde, mavi vatan Karadeniz'de 540 milyar metreküp doğal gaz
rezervini denizin 5 bin metre dibinden çıkararak
Bakınız, bu ülke doğal gazın
yüzde 99,3ünü ithal ediyor, neredeyse yüzde 100ü; petrolde, fosil
yakıtlarda hakeza öyle. Yerin dibinde, derinliklerinde de olsa bizim
derdimiz enerjiyi çıkarıp bu milletin hizmetine sunmak.
Bakınız Avrupa'ya, Avrupanın -hep söyledim, söylüyorum- bugün
parası var, imkânları var; bize göre o konuda biraz daha ileride.
OKAN
GAYTANCIOĞLU (Edirne) Avrupa bitti ya, çok kötü(!)
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Peki, tir tir
titriyor, battaniye pik yapmış, biz sobaları gönderiyoruz, niye?
Bakınız, günümüzde enerji politikalarını ciddi anlamda
yöneten bir Cumhurbaşkanı, bir hükûmet sistemi ve bu hükûmet
sistemiyle bir Enerji Bakanlığı ve Enerji
Bakanlığının bürokratları, çalışanları
var. Teşekkür etmek lazım değil mi Allah aşkına? (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun) Siz
teşekkür edin, vatandaş etmesin.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla)
Bakınız, değerli arkadaşlar; Sakarya Doğal Gaz
Sahasında 8.100 kişi çalışıyor.
AHMET KAYA (Trabzon) Tamam A Haber
izliyorsunuz da ne yiyip ne içtiğinizi söyleyin ya.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Bakın, 8.100
kişi, memleket evladı çalışıyor. Bunlar üzerinde çok
az sayıda yabancı var. Yaptıkları şu
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Evlerde bir
odada gaz yanıyor, bir odada.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla)
İnandıramadık sizleri.
Değerli arkadaşlar, bakın, biz
dün çamurları da âdeta killeri de ayaklarımızla dolaşarak,
bu gözlemi yaptık. İnanın, iftihar ettik, gurur duyuyoruz;
inanın, siz de ne kadar gurur duysanız o kadar az. Dolayısıyla
8.100 kişi orada çalışıyor.
AHMET KAYA (Trabzon) Uçuyoruz yani(!)
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Yakında, çok
kısa gelecekte BOTAŞın sistemine kendi bulduğumuz, kendi
doğal gazımız bağlanıyor.
ERHAN USTA (Samsun) 200 milyar zarar ediyor
BOTAŞ.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Ya, BOTAŞ
batmış ya, BOTAŞ batmış ya.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Kendi doğal
gazımızı, Allah aşkına, yakıyor hâle getirmek,
kullanıyor hâle getirmek sizi rahatsız etmemeli arkadaş,
inanın, etmemeli.
ERHAN USTA (Samsun) 200 milyar rahatsız
ediyor, 200 milyar zarar ediyor BOTAŞ.
MURAT BAKAN (İzmir) Kanuna gel, kanuna.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Biz bundan
rahatsız değiliz. Limanlara gelin, limanlara gelin.
MURAT BAKAN (İzmir) Limanlara gel,
limanlara.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Gabarda
bulduğumuz petrol, bakınız, bu, hani Geleceğiz. diyorsunuz
ya.
MURAT BAKAN (İzmir) Zeytine gel,
zeytine.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Buyurun,
demokrasi var, sandık var, kim gelir kim gider; Allah takdir ederse,
millet neye cevaz verirse, kimin geleceğine kimin gideceğine
sandık karar verir.
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun) YSK de
karar veriyor.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Burada, bu
kürsülerde O gelecek, bu gidecek. laflarının hiçbir
kıymetiharbiyesi yok. İşte geliyor; beş altı ay
kaldı. Beş altı ay sonra kim kaç kilo, kaç okka millet terazisinde
tartacak. Çünkü milletin terazisi hassastır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun) Aynen
öyle, aynen öyle.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bravo!
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Hile yapmaz,
hurda yapmaz, boş laf hiç yapmaz. Dolayısıyla bizim
yaptıklarımız ortada, enerjiyle alakalı kendimizi
nasıl parçaladığımız ortada.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Tekirdağa da
selam çak.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Bu gayretlerimiz
ortada. Yenilenebilir enerjiyi pik yaptıran, bakın, tavan
yaptıran yine biziz. Biz yapmadık mı bunu? Bizim
zamanımızda yapıldı.
AHMET KAYA (Trabzon) Dolara da tavan
yaptırmadınız(!)
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Bakın,
değerli arkadaşlar, bizim zamanımızda oldu bunlar,
dolayısıyla enerji olmazsa olmazımız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun) Aç
bıraktınız, aç, aç!
AHMET KAYA (Trabzon) Bütün tavan
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Sen davet et
onları görsünler.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Var olan
enerjimizi de sevgili arkadaşlar
AHMET KAYA (Trabzon) Açlığa,
yoksulluğa da tavan yaptıran sizsiniz.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla)
yeni enerji
kaynaklarına harcamaya, alın teri dökmeye devam edeceğiz, hiç
kimsenin şüphesi olmasın. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Dolayısıyla bu enerji politikalarını,
özellikle dünyanın krizden geçtiği, Ukrayna-Rusya
savaşının aylarca sürdüğü böyle bir dönemde bu aziz millete
bu sıkıntıyı çektirmeyen
Pahalı mı? Pahalı.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana)
Limanlardan bahsedin biraz.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) 250 dolardan
1.500 dolara gelmiş doğal gaz.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana)
Limanları anlatın.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Ya, 100
liralık doğal gazın 75 lirasını bu devlet sübvanse
ediyor.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Bunu seçim
meydanlarında konuşun. Bize limanları anlatın.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Bu devlete,
devleti yönetenlere, Allah aşkına, teşekkür etsek neyi
kaybederiz? Ki bu insanları motive etmek bakımından ben bunun
önemine inanıyorum.
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun) Halka
anlatın bunu, halka, halka.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Cebinizden
mi ödüyorsunuz? Milletin parasıyla ödüyorsunuz. Lütuf mu veriyorsunuz?
Yazık ya!
FAHRİ ÇAKIR (Devamla)
Dolayısıyla ülke bizim, millet bizim, iktidar bizim, muhalefet bizim,
inşallah birlikte yolumuza devam edeceğiz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Gelin, mal
varlıklarını da paylaşalım, her şey bizim.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Bu ülkeyi hak
ettiği yere birlikte çıkaracağız. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; MHP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Mal
varlıklarınızı da paylaşın bizimle o zaman.
BAŞKAN Teklifin üzerindeki
konuşmalar tamamlanmıştır.
Soru-cevap işlemi yok.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
7 milletvekilimize yerlerinden 60a göre söz
vereceğim.
Sayın Suzan Şahin
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
46.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, Hatayın Dörtyol
ilçesi Yeniyurt bölgesinde kurulacağı açıklanan entegre petrokimya
tesisine ilişkin açıklaması
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Teşekkür
ederim.
Türkiye Varlık Fonu tarafından,
Hatayın Dörtyol ilçesi Yeniyurt bölgesinde 9 milyon ton kapasiteli
entegre petrokimya tesisi kurulacağı
açıklanmıştır. 4 bin sayfayla rekor kıran ÇED raporu
projenin çevreye vereceği zararları gözler önüne sermiştir.
Bugüne dek belirlenen tek yaşam alanı Burnaz Kumsalı olan
İskenderun kertenkelesinin neslinin tükenmemesi adına tehlikeye
dikkat çekilmiştir. Tesisin çevresindeki göletler kuşların göç
mevsiminde uğrak noktası, Yeniyurt Kumsalında 34 deniz
kaplumbağası aktivitesi tespit edilmiştir. Ayrıca bölge
caretta carettalar ve yeşil kaplumbağa ile yumuşak kabuklu Nil
kaplumbağaları için bir yuva, yaşam alanıdır. Tesis,
ekim yapılan, yüzde 85i kamulaştırılan verimli tarım
arazileri üzerine inşa edilecektir. Hatayın flora ve faunaya olan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Mehmet Güzelmansur
Yok.
Sayın İlhami Özcan Aygun, buyurun.
47.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun,
Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait dükkân ve işletmelerin kira
artış oranına ilişkin açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Kültür Bakanı Sayın Mehmet Nuri Ersoya sesleniyorum:
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan aldığı kararla
konutlarda kira artış oranını yüzde 25le
sınırlandırırken bünyenizdeki Vakıflar Genel
Müdürlüğünün esnafımıza yaptığı kira
artış oranı yüzde 330a ulaşmıştır.
Örneğin, seçim bölgem Tekirdağ Süleymanpaşa tarihî bedesten
bölgesinde bulunan çarşı esnafına, Vakıflar Genel
Müdürlüğüne ait dükkân ve işletmelerde yüzde 330 kira
artışı gündemdedir. 10 metrekarelik dükkân kirası 1.250
liradan 6 bine çıkmıştır. Kasım ayı enflasyonu
yüzde 84,39; Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi yıllık bazda yüzde
157,69 iken Vakıflar Genel Müdürlüğünün böyle fahiş
artış yapmasını nasıl cevaplayabilirsiniz. Bir an
evvel vatandaşımıza yardımcı olun.
BAŞKAN Sayın
Gaytancıoğlu
48.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, doğal
gaz ve kömür fiyatlarına ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) -
Teşekkürler Sayın Başkan.
Kış geldi, çattı; vatandaş
tek odada, battaniye altında gününü geçiriyor ama geçen yılın
neredeyse 3 katı faturalar evlerine gelmeye başladı. Doğal
gaz yakılmıyor, faturası yakıyor. Kömür yaksın.
diyorsanız seçim bölgem olan Edirne'de, ilimizde üretilen yerli kömür 600
liradan 2.200 liraya çıktı, o da 3 kat arttı. Yani ne
yakarsanız yakın, yanan cebiniz oluyor. Anlaşılan bu
kış çok zor geçecek. Ülkede ısınan tek yer saray olacak
gibi duruyor. Millet donarken saray eşrafı sıcağın
tadını çıkaracak. Doğal gaz faturalarını
ödeyemeyen, kömür alamayan yoksul vatandaşımız ne bulursa
yakmaya başladı. Ampul patladı ama zararı katlanılacak
gibi değil.
Halkımızı zemheri ayazında
donarak yaşamaya mahkûm eden bu saray iktidarını ilk seçimde
yolcu ederek ülkemize baharı getireceğiz. Yaz güneşinde güzel
günler bizleri bekliyor. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Gürer...
49.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Sağlık
Bakanlığı Ek Ödeme Yönetmeliğine ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Sağlık Bakanlığı Ek Ödeme Yönetmeliği kamu
eczacıları için haksızlığa neden olmuştur.
Yayımlanan yönetmelik kamuda çalışan eczacıları maddi
olarak kayba uğratmıştır. Kamu
eczacılarının, stratejik personel olan kamu personellerinin ek
ödeme havuzunda yine stratejik personel olan meslek gruplarıyla birlikte
yer alması gerekirken yardımcı sağlık personel
havuzuna dâhil edilmesi; mesai içi tavan ek ödeme tutarına esas
katsayıların düzenlenmesinde diğer sağlık
personellerinin katsayı artış oranı yüzde 50 iken kamu
eczacıları için bu artış oranının yüzde 22
düzeyinde kalması sıkıntıları
artırmıştır. Gerek ek ödeme havuzu gerekse de tavan ödeme
katsayısı kamu eczacılarını olumsuz etkilemiştir.
Donanımlı, eğitim ve sağlığın vazgeçilmez
paydaşı olan kamu eczacılarına yaşatılan bu hak
mağduriyeti giderilmelidir.
Teşekkür ediyorum Başkan.
BAŞKAN Evet, son söz Sayın
Tanal'ın.
Sayın Tanal...
50.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Şanlıurfanın elektriksiz kalmasına ve önce borçlanıp
sonra yetki yasasının Meclisten çıkarılmak istenmesine
ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Şimdi, Sayın Elitaş
karşımda duruyor, elektrik elektrik elektrik diyor ama
elektriği Suriye'ye veriyorlar, Şanlıurfa'yı
karanlıkta bırakıyorlar; yazık günah değil mi? Bu bir.
İkincisi, yani siz ne zaman bu
Suriye'deki elektriği kesip Şanlıurfalılara elektrik
vereceksiniz?
Ve aynı zamanda, Türkiye Cumhuriyetinin
kurulduğu tarihten bu yana önce borçlanıp sonra yetki yasası kaç
sefer Meclise geldi bugüne kadar? Yani düşünebiliyor musunuz, 200 milyar
lira borçlandığınızı söylüyorsunuz, yılın
bitmesine on gün kala yetki istiyorsunuz. Bu, bugüne kadar hiç
yaşanmadı ve borçlanma bir yıl içerisinde 2 sefer mümkün mü
değil mi; Allahın rızası için, bu işi bilen birisi
karşıma çıksın, bana bir cevap versin, yoksa da orada
oturmasınlar.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, sayın
milletvekilleri, birleşime bir dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.48
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.49
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare AYDIN (İstanbul),
Necati TIĞLI (Giresun)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
381 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Düzce Milletvekili Fahri Çakır ve 28 Milletvekilinin Elektrik
Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/4780) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 381) (Devam)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, biz soru-cevaba girmiştik, siz niye 60a göre
diyorsunuz ki? Soru-cevaba girdik biz.
BAŞKAN Gündemimizde başka bir konu
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 21 Aralık 2022 Çarşamba günü saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.50