TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
45inci Birleşim
4 Ocak 2023 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-GELEN
KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmazın, 3 Ocak Mersinin
düşman işgalinden kurtuluşuna ilişkin gündem
dışı konuşması
2.-
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Artvinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
Erzurum Milletvekili Kamil Aydının, Erzurumun sorunlarına ve
beklentilerine ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, Sağlık
Bakanlığının ölüm oranlarındaki artışla
ilgili kamuoyunu bir an önce aydınlatmasına ve çözüm için
uğraşmasına ilişkin açıklaması
2.-
Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, 8 Eylül 1999
öncesinde staj ve çıraklık yapanlara ilişkin
açıklaması
3.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun, AKP iktidarının ithalat gerçeğine
hiç değinmediğine ilişkin açıklaması
4.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, AK PARTİnin ülkeye
kazandırdığı ulaştırma eserlerine ilişkin
açıklaması
5.-
Uşak Milletvekili İsmail Güneşin, Adalet ve Kalkınma
Partisinin şimdiye kadar pek çok problemi çözdüğüne ilişkin
açıklaması
6.-
Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, Aydının sorunlarına
ilişkin açıklaması
7.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, AKP Hükûmetinin Saros
Körfezini yakın izlemeye aldığına ilişkin
açıklaması
8.- Mersin
Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, AK PARTİ
iktidarının yıllara sâri birikmiş sorunları birer
birer çözüme kavuşturmaya devam ettiğine ilişkin
açıklaması
9.-
Erzincan Milletvekili Burhan Çakırın, Üsteğmen Kadir Erdene
ilişkin açıklaması
10.-
Muğla Milletvekili Süleyman Girginin, Köyceğiz ilçesindeki
sığla ağaçlarının bulunduğu alanlara ilişkin
açıklaması
11.-
Ankara Milletvekili Gamze Taşcıerin, iktidarın toplu
taşımada kullanılan CNG fiyatlarında ve vergilerinde bir
düzenlemeye gitmesini tüm Ankaralılar adına talep ettiğine
ilişkin açıklaması
12.-
Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, iktidar tarafından
Kütahyaya verilen sözlere ilişkin açıklaması
13.-
Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, Kırklareli Organize
Sanayi Bölgesinde yapılması planlanan kâğıt üretim
fabrikasına ilişkin açıklaması
14.-
Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın, memur ve emekli
maaşlarına yapılan zamma ilişkin açıklaması
15.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, vatan uğruna şehadete
yürüyen, millet yolunda canını feda eden, mukaddesatı
çiğnetmeyen, mücadeleleriyle abideleşen, şehadetleriyle
devleşen şehitlere ilişkin açıklaması
16.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, BAĞ-KURluların
mağduriyetlerine ve KYKlilerin şikâyetlerine ilişkin
açıklaması
17.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı Ekrem İmamoğluna yönelik haksız,
hukuksuz uygulamaların devam ettiğine ilişkin
açıklaması
18.-
Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünverin, yirmi yıldır AKP
tarafından yönetilen Türkiyede yurttaşların ekonomik
zorluklarla boğuştuğuna ilişkin açıklaması
19.-
Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önalın, ülkenin birinci sorununun
enflasyon ve geçim sıkıntısı olduğuna ilişkin
açıklaması
20.-
Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, ziraat mühendislerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
21.-
Giresun Milletvekili Necati Tığlının, Görele Deresi
üzerine tesis edilerek işletilmesi planlanan Görele regülatörü ve
hidroelektrik enerji üretim tesisinin 5incisine ilişkin
açıklaması
22.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, memur ve emekli
maaşlarına yapılan zamma ilişkin açıklaması
23.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Adananın Yüreğir ilçesine
bağlı bazı köy ve mahallelerin ihtiyaçlarını
karşılayan PTT şubesine ilişkin açıklaması
24.-
Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun, Adananın düşman
işgalinden kurtuluşunun 101inci yılına ilişkin
açıklaması
25.-
Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, Adananın düşman
işgalinden kurtuluşunun 101inci yılına ilişkin
açıklaması
26.-
Adana Milletvekili Kemal Peközün, Adananın kurtuluş yıl
dönümüne ve Selahattin Demirtaşa ilişkin açıklaması
27.-
Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Konya-Adana kara yolunda askerî
kamyonetin tıra çarpması sonucu meydana gelen kazaya, Ondokuz
Mayıs Üniversitesi kampüsü içerisinde bulunan KYK yurdunda meydana gelen
gıda zehirlenmesine, Oğuzhan Uğurun Ondokuz Mayıs
Üniversitesindeki söyleşi programının rektörlükçe iptaline, AK
PARTİ hükûmetlerinin yirmi yılın sonunda söyleyecek bir
şeylerinin kalmadığına, memura yapılan zamma, pasaport
harcına, kur korumalı mevduatta kurumlar vergisi istisnasına,
engelli araçlarıyla ilgili yapılan yeni düzenlemeye, işveren
desteğine ve AK PARTİ Hükûmetinin devleti artık
yönetemediğine ilişkin açıklaması
28.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, HADEP Genel
Başkanı Murat Bozlakın ölümünün 8inci yıl dönümüne,
yolsuzlukların ve kadrolaşma faaliyetlerinin bitmediğine,
tutuklu gazetecilere, Şırnakta EĞİTİM SEN üyesi
öğretmenlere yönelik tutuma ve HDP milletvekillerinin adalet nöbetine
ilişkin açıklaması
29.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, TÜİKin farklı
tarihlerde kendisine açtığı tazminat davalarına ve
açıkladığı rakamlara ilişkin açıklaması
30.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ve 2023 yılının Âşık Veysel Yılı
olarak kutlanmasına ilişkin açıklaması
31.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
32.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, İzmir Milletvekili Atila
Sertelin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
33.-
Ankara Milletvekili Yıldırım Kayanın, kamu
çalışanlarının ve emeklilerinin insanca yaşanacak
ücret, vergide adalet talebiyle 100 bin imza toplamalarına ilişkin
açıklaması
34.-
Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, 18 Temmuz 2019 tarihinde Düzcede
yaşanan sel felaketinin sonucunda yıkılan köprülerin
yapımına hâlâ başlanamamış olmasına ilişkin
açıklaması
35.-
Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, araç muayene ücretlerine
ilişkin açıklaması
36.-
Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın, iktidarın
Kırşehiri görmezden gelmesine ilişkin açıklaması
37.-Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, Sıfır Atık Projesine
ilişkin açıklaması
38.-
Şanlıurfa Milletvekili Aziz Aydınlıkın, pamukta
uygulanan yanlış politikalara ilişkin açıklaması
39.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Manisa
Milletvekili İsmail Bilenin HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
40.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
İstanbul Milletvekili Zeynel Emrenin 369 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde verilen önerge hakkında
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İzmir Milletvekili Atila Sertelin, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Önergeler
1.-
Başkanlıkça, Ankara Milletvekili Murat Emirin
Dışişleri Komisyonu üyeliğinden geri çekildiğine
ilişkin yazısının 4 Ocak 2023 tarihinde
Başkanlığa ulaştığına ilişkin önerge
yazısı (4/198)
VIII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlu ve Adana Milletvekili İsmail Koncuk
tarafından, en düşük emekli maaşının asgari ücret
seviyesine getirilmesi ile memur, işçi ve emekli
maaşlarının hangi yöntemlerle tespit edileceğinin ve
alım gücünün artırılması için yapılması
gerekenlerin belirlenmesi amacıyla 28/12/2022 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 4
Ocak 2023 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.-
HDP Grubunun, Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki ve
arkadaşları tarafından, Kobani davasındaki hukuk
dışı uygulamaların araştırılması
amacıyla 4/1/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 4
Ocak 2023 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.-
CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Engin
Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin Özkoç
tarafından, tek adam rejiminin TÜİK istatistiklerine
yaptığı müdahalenin ücret, maaş ve gelirde
yarattığı adaletsizliğin etkilerinin
araştırılması amacıyla 4/1/2023 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 4
Ocak 2023 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
4.- AK
PARTİ Grubunun, gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlar Gelen
Diğer İşler kısmında bulunan 127, 376, 378, 332 ve
380 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin, bu kısmın
sırasıyla 3, 4, 5, 6 ve 7nci sıralarına
alınmasına ve bu kısımda bulunan diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun 10,
11, 12, 17, 18, 19, 24, 25, 26 ve 31 Ocak 2023 Salı, Çarşamba ve
Perşembe günkü birleşimlerinde denetim konularının
görüşülmeyerek gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında yer alan işlerin
görüşülmesine; Genel Kurulun çalışma saatlerine ve 380 sıra
sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
IX.-
SEÇİMLER
A)
Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.-
Dışişleri Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
X.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal ve 62 Milletvekilinin Antalya Diplomasi
Forumu Vakfı Kanunu Teklifi (2/4708) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 369)
XI.-
OYLAMALAR
1.-
(S. Sayısı: 369) Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu
Teklifi'nin oylaması
XII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz'ın, 2018-2022
yılları arasında 657 sayılı Kanun'un 4'üncü maddesi
kapsamında Bakanlığa alınan personel sayısına
ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya
Yanıkın cevabı (7/75957)
4 Ocak 2023
Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.01
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 45inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, 3 Ocak Mersinin düşman işgalinden kurtuluşu
münasebetiyle söz isteyen Mersin Milletvekili Sayın Zeynep Gül
Yılmaz'a aittir.
Buyurun Sayın Gül
Yılmaz. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmazın, 3 Ocak
Mersinin düşman işgalinden kurtuluşuna ilişkin gündem
dışı konuşması
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün, 3 Ocak,
Mersinimizin düşman işgalinden kurtuluşunun 101inci yıl
dönümüydü. Bu vesileyle gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu, kıymetli hemşehrilerimizi ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Birinci Dünya Savaşının ardından 30 Ekim 1918de Mondros
Mütarekesiyle sömürge devletleri, yurdumuzun dört bir yanını
işgale başlamış, Mersinimizde kahramanlık
hikâyelerinin yazıldığı bir işgal dönemine
girilmiştir. Mersinlileri asla yıldırmayan bu işgal,
direniş noktasında bölgeyi Kuvayımilliyenin güçlü bir cephesi
hâline getirmiştir. Millî Mücadelede Mersinimizin ilk şehidi olan Başçavuş
Azizoğlu Ali Paşa ve nice kahramanlarımız birbiriyle
kenetlenmiş ve bütün dünyaya birliğin, beraberliğin müstesna bir
örneğini göstermiştir. Cesaret ve fazilet örneği kadınlarımızdan
Mersinimizin Nene Hatunu olarak bilinen Safiye Ünlü nine, Adile Hala, Gülekli
Hatice Hanım ve nice kadınlarımız da tarihte eşine az
rastlanır bir kahramanlık örneği göstermiştir.
Torosların zirvesindeki
Arslanköyden Karboğazına, Alata Çayından Kavaklıhana
kadar Mersinimizin dört bir yanı Fransız ve Ermeni zulmüne
karşı kutlu bir özgürlük direnişinin silinmez iz ve
sembolleriyle dolmuş, topyekûn bir direniş tam yüz bir yıl önce
3 Ocak 1922de zafere dönüşmüştür.
Değerli milletvekilleri,
Mersinimizin 101inci kurtuluş yılını kutlarken kahraman
ecdadımızın bize emaneti olan ve evlatlarımıza
bırakacağımız ülkemizi AK PARTİ hükûmetlerimizle her
alanda kalkındırmaya, büyütmeye ve geliştirmeye,
atalarımıza yakışır bir ülke inşa etmeye devam
ediyoruz.
AK PARTİ olarak 2002
yılından bu yana birilerinin ısrarla önemsizleştirmeye
çalıştığı dev yatırımlarla ülkemizi
kalkındırdık. Doğal güzellikleri, tarihi, kültürü,
tarımı, sanayisi ve ticaret hacmiyle eşsiz bir coğrafyada
yer alan Akdenizin incisi Mersinimiz de AK PARTİ hükûmetlerimiz
tarafından ülkemize kazandırılan eser ve hizmet siyasetlerinden
ziyadesiyle payını almıştır. Hükûmetlerimiz döneminde
ulaşımdan eğitime, sağlıktan enerjiye, adaletten
güvenliğe, toplu konuttan sosyal yardımlara kadar her alanda ilimizde
50 milyar liranın üzerinde yatırım
yapılmıştır. Sosyal hizmetlerde huzurevi, çocukevleri
sitesi, çocuk destek merkezi, sosyal hizmet merkezi, kadın konukevi,
engelli bakım ve rehabilitasyon merkezinin de aralarında
bulunduğu 57; çevre ve şehircilikte ise yapımı tamamlanan
103 proje hayata geçirilmiştir. Adalette 250 milyon lira
yatırımla Mut, Silifke, Akdeniz ve Erdemli ilçelerimize adalet
binaları, Tarsus ve Anamur ilçelerimize de yeni ceza infaz kurumları
inşa edilmiştir. 5.300 konut ile sosyal donatılar, cami, kamu
binaları, ticaret merkezleri, kreş gibi yatırımları ve
1 millet bahçesini milletimizin hizmetine sunduk. 23 baraj ve gölet inşa
ettik, 172.081 dekar araziyi sulamaya açtık. Kesintisiz ve yenilenebilir
enerji için 66 projeyi hayata geçirdik. Gençlerimiz ve sporseverlerimiz için
stadyum, olimpik yüzme havuzları, çeşitli spor
müsabakalarının yapılacağı spor salonları ve
gençlik merkezleriyle birlikte 72 proje yaptık. Hizmete
aldığımız ve yapımı devam eden yurtlarla
öğrencilerimizin barınma ihtiyacını
karşıladık. Güvenlik güçlerimiz için yeni Emniyet binaları,
Jandarma hizmet binaları ve hükûmet konakları yaptık.
Eğitimde 5.617 derslikli 346 okul ile halk eğitim merkezleri,
rehberlik araştırma merkezleri, pansiyonlarla birlikte 404 projeyi
hizmete sunduk. İkinci devlet üniversitesini de ilimize
kazandırdık. Sağlıkta 1.300 yatak kapasitesine sahip
Türkiye'nin ilk şehir hastanesi ile 16sı hastaneden oluşan 47
sağlık tesisi yaptık. Ulaşımda
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
lütfen.
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Devamla)
Son yirmi yıldır olduğu gibi, cumhuriyetimizin 100üncü
yılı Türkiye Yüzyılında da bugüne kadar
yaptıklarımızın üzerine koyarak hedeflerimizi aşacak,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğinde daha nice hizmet ve projeyle milletimizin huzurunda
olacağız.
Bu duygu ve
düşüncelerle, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve
silah arkadaşları başta olmak üzere vatanımız,
milletimiz ve devletimiz uğruna canını ortaya koyan bütün
şehitlerimizi ve gazilerimizi şükran, minnet ve rahmetle
anıyorum. Mersinimizin 101inci kurtuluş yıl dönümünü en içten
dileklerimle kutluyor, Genel Kurulu ve kıymetli hemşehrilerimi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz, Artvinin sorunları hakkında söz
isteyen Artvin Milletvekili Sayın Uğur Bayraktutana aittir.
Buyurun Sayın
Bayraktutan. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Artvinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Artvin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün seçim bölgem Artvin
sabah acı bir haberle uyandı. Artvinde, Murgulda beraber
yürüdüğümüz yol arkadaşım, kırk yıllık dostum
sevgili Ayhan Güneşi kaybettik. Kendisine, Güneş ailesine Allahtan
rahmet diliyorum, mekânı cennet olsun diyorum.
Değerli
arkadaşlarım, burada daha önceki konuşmalarımda da ifade ettim,
Rize-Artvin Havaalanıyla ilgili bir problem var. Bilindiği gibi
adı Rize-Artvin; hem Rizeyi hem Artvini kapsıyor ama ne yazık
ki bu havaalanından Artvin yararlanmıyor, 08 plakayla alakalı
bir antipati var, bir alerji var. Nedir? Bakın, bu havaalanının
taksi durağıyla ilgili olarak, biz buradan herhangi bir
vatandaş, herhangi bir yurttaş olarak Rizeye indiğimiz zaman ne
yazık ki 08 T plakalı araçla Artvine seyahat edemiyoruz. Bu benim
5inci konuşmam, bu konuda Sayın Erdoğan, Sayın
Cumhurbaşkanı talimat vermiş olmasına rağmen,
Gerekeni yapın. şeklindeki talimatına rağmen ne
yazık ki ilin yöneticileri, Rize Valiliği, Artvin Valiliği
talimatın gereğini yapmıyor. Ben bir kere daha il yöneticilerini
bu konudaki zafiyetlerinden dolayı kamuoyuna şikâyet ediyorum.
Eğer, bu havaalanı Rize-Artvinse adının gereği
yapılmalıdır, Artvinliler, Rizeliler bu havaalanından
eşit şartlarda yararlanmalıdır değerli
arkadaşlarım.
Rize-Artvin
Havaalanından Artvine doğru geldiğiniz zaman hemen orada,
Arhavi sınırında bir yılı aşkın bir süredir
bir heyelan var. Bu heyelanla ilgili de ne yazık ki herhangi bir
iyileştirme yapılmadı, herhangi bir çalışma
olmadı, cenaze gibi o heyelan orada duruyor. Bunun da yapılması
gerekiyor.
Bununla beraber, Cankurtaran
Tüneli açıldı, teşekkür ediyoruz ama Cankurtaran Tünelinin yol
bağlantılarına ilişkin muamma sürüyor, buna ilişkin
sorun da devam ediyor.
Ayrıca, Arhavide -biraz
önce, gelmeden evvel Arhaviyle de görüştüm- ne yazık ki devlet
hastanesindeki uzman doktorlarla alakalı problemler de sürüyor. Herhangi
bir hasta tomografi cihazı olmadığı için nereye sevk
ediliyor? Hopaya sevk ediliyor, Rizeye sevk ediliyor. Buna ilişkin de
vatandaşlarımızın, yurttaşlarımızın can
güvenliği tehlikede.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, Sarp Sınır Kapısı
kanayan bir yara. Şimdi, buraya gelmeden önce de geçtiğimiz hafta
içerisinde Sarp Sınır Kapısında çalışmalarda
bulunduk. Gittim, yerinde de bizzat gözlemledim. Gidene kadar şöyle bir yara
vardı, diyorduk ki: Sarp Sınır Kapısında tır
kuyruğu var. Yani, bu ne demekti? Geçen hafta, aralığın
ikinci yarısında neredeyse 2.800e yakın tır küçük bir ilçe
merkezinde bir tıkanmayla karşı karşıya kaldı.
Şu anda Sarp Sınır Kapısından Arhaviye kadar
neredeyse 30 kilometrelik sınır içerisindeki alanda 1.000-1.500
civarında tır kuyruğu devam ediyor. Bu tır kuyruğunun
ortadan kalkabilmesi için mutlaka iyileştirme yapılması
gerekiyor, Sarp Sınır Kapısında mutlaka bir
iyileştirmenin yapılması gerekiyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
Şöyle ifade edeyim:
Tır şoförleri bir hafta boyunca Hopada, Arhavide gayriinsani
koşullarda yaşam mücadelesi veriyor. Onları gördüm, ne büyük
sıkıntılar çektiklerini gördüm. Bu
sıkıntıların önlenmesi için devletin bir an önce bu kuyrukların
kalkması anlamında Sarp Sınır Kapısında yeterli
personeli görevlendirmesi ve gereğini yapması gerekiyor. Ne
yazık ki bugüne kadar duvara konuştuk, duvardan ses var, ilgililerden
ses yok değerli arkadaşlarım.
Bakın, Orduya gelin,
görün. 21inci yüzyılda, 2023e girdiğimiz Türkiyede böyle bir kuyruk,
böyle bir şey olamaz; bunun mutlaka ortadan kalkması gerekiyor
değerli arkadaşlarım. Bunun ortadan kalkmasının bir
çaresi de
2013 yılında Muratlı Sınır
Kapısıyla ilişkili olarak bu Parlamentoda ortak bir önergeyle,
ortak bir kanun teklifiyle, milletlerarası anlaşmayı bütün
partilerin desteğiyle çıkardık. Bakın, on yıl oldu, ne
yazık ki buna ilişkin herhangi bir girişim yok. Ona
ilişkin, Muratlı Sınır Kapısının
açılmasına ilişkin herhangi bir olay yok. Geçtiğimiz
aylarda Tiflisi ziyaret ettik Dostluk Grubu olarak, ne yazık ki
Gürcistanın da bu şekilde bir tavrı yok. Türk
Dışişlerinin bu konuda Muratlı Sınır
Kapısının açılması yönünde bir an önce gereğini
yapması, buna ilişkin tavır koymasını diliyorum.
Değerli
arkadaşlarım, sadece tır kuyruğu yok, başka bir kuyruk
daha var, onu da gözlemledim. Bir de -reklam olmasın- iPhone kuyruğu
var. Binlerce Türk vatandaşı Sarp Sınır
Kapısından öbür tarafa geçiyor, gidiyor, bir iPhone telefon
alıyor. Yani bu şu demek: Türkiye'nin vergi politikası
çökmüş değerli arkadaşlarım. Türk yurttaşı, Türk
vatandaşı öbür tarafa gider de bir telefonun peşine niye
düşer? (CHP sıralarından alkışlar) Bunu niye
engellemiyorsunuz? Bakın, binlerce kişi, abartmıyorum, binlerce
kişi Gürcistana, o beğenmediğiniz Gürcistana
Hani güçlü
devletiz ya biz, Gürcistan bizim paramızı 7ye katladı
değerli arkadaşlarım. Bakın, önceden 100 lira veriyorduk
140 lari alıyorduk, şimdi 100 lira veriyoruz 14 lari alıyoruz.
Türk yurttaşları gidiyorlar, orada, kapıda en büyük
sefilliği çekiyorlar. Lütfen bunun önüne geçin ve bunun gereğini
yapın, buna ilişkin iyileştirmeleri yapın, bu
iyileştirmelerin bir an önce yapılması gerekiyor. Tır
kuyruğunun dışında bir de iPhone kuyruğuyla
karşı karşıyayız. Değerli arkadaşlar, bunu
merak edenler şu saatte gitsinler, görsünler nasıl kuyruklar
olduğunu. 31 Aralık günü millet işini gücünü
bırakmış telefon kuyruğuna giriyor. Hani büyük devlettik,
hani çağdaş ülkeydik; neyin telefon kuyruğunun peşine düşüyoruz
değerli arkadaşlarım? Bunun bir an önce giderilmesine ilişkin
olarak Hükûmet gereğini yapmalıdır diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Devamla) Tamamlıyorum Başkanım.
Bir de değerli
arkadaşlarım, burada Yusufeliye ilişkin birçok konuşma
yaptım, Yusufelililere ilişkin yerleşim yerleri
taşınıyor, birçok problemimiz var dedim ama şimdi bu
konuşmayı yapmadan evvel oradan talep geldi, özellikle Yusufeli
Sarıgölde grup yollarıyla ilişkin de ciddi problem var. Orada
10 tane köy var, 10 önemli köyümüz var değerli arkadaşlarım; bu
köy muhtarları, devletten o grup yollarının bir an önce
yapılmasını
Ta Menderes döneminde yapılmış,
hiçbirine iyileştirme yapılmamış bugüne kadar. O 10 köy
yolu için -ki orası aynı zamanda bir turizm yolu; kayak turizminin, doğa
turizminin, raftingin yapıldığı en önemli yollardan bir
tanesi- ne yazık ki devlet yetkilileri, Valilik bugüne kadar bir adım
atmamış. 10 köy muhtarı adına Türkiye Büyük Millet
Meclisinden yetkililere sesleniyorum: Bir an önce Sarıgöl grup yolunu tamamlayın.
(CHP sıralarından alkışlar) İlin milletvekili olarak
bu yolun tamamlanmasına ilişkin takipçi olacağımı
belirtiyorum. Artvin'in sorunlarını gündeme getirmekten artık
ben bıktım.
Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Gündem
dışı üçüncü söz, Erzurum'un sorunları ve beklentileri
hakkında söz isteyen Erzurum Milletvekili Sayın Kamil Aydın'a
aittir.
Buyurun Sayın
Aydın. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Erzurum Milletvekili Kamil Aydının, Erzurumun
sorunlarına ve beklentilerine ilişkin gündem dışı
konuşması
KAMİL AYDIN (Erzurum) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1914 nüfus
sayımında bile Türkiye'nin ilk 6 ili arasında bulunan ve
tarihsel süreçte Selçuklu'dan Osmanlı'ya, Osmanlı'dan cumhuriyete
doğu-batı, güney-kuzey aksında her zaman jeopolitik ve stratejik
bir önemi haiz kadim kentim Erzurum'la ilgili bugün konuşmak üzere gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, malum, geçen hafta kısa bir ara vesilesiyle bütün
milletvekillerinin yaptığı gibi ben de seçim bölgem ilime
ziyarette bulundum ve yaptığım istişareler,
yaptığım görüşmeler ışığında,
edindiğim bilgiler ışığında birkaç şeyi
paylaşmak istiyorum. Öncelikle, Cumhur İttifakı'nın güçlü
bir destek verdiği Erzurum ilimizde bugüne kadar yapılan
yatırımlar noktasında halkım adına, Erzurumlu
hemşehrilerim adına Cumhurbaşkanımıza ve ilgili
bakanlıklara şükranlarımı sunmak istiyorum. Bunları
kısaca bir iki kalemde özetlemek gerekirse; yapılan tünellerin, tamamlanan
göletlerin ve köprülerin açılışlarından dolayı bir
mutluluk içerisinde olan hemşehrilerimizin bu konudaki memnuniyetini ifade
etmek isterim. Yine, ticari bölge kapsamında, birazdan söyleyeceğim,
süreklilik arz etmesi gereken 6ncı bölge kapsamına
alınması Erzurumda bir ticari hareketliliğe neden
olmuştur. Fakat bunun kalıcı bir hâle dönüşmesi yani bu
haritada görüldüğü gibi arafta değil, yani yıl yıl
uzatılan bir süreçte değil, tamamen kendi bölgesinde, diğer
illerin olduğu gibi, kalıcı bir şekilde 6ncı bölge
kapsamına alınması elzemdir. Öte yandan, Allaha şükür,
doğal gazın 20 ilçemizden 19una ulaşması da gerçekten
mutluluk verici bir gelişimdir; bu bağlamda da ben tekrar ilgililere şükranlarımı
sunuyorum. Yine, ilimizde amaca matuf çok yönlü bir kütüphane ve müze
yapımı gerçekleşmiştir; bu vesileyle Kültür ve Turizm
Bakanımıza da teşekkürlerimi sunuyorum.
Sayın
Cumhurbaşkanımızın geçen günlerde Erzurumda
yaptığı açılışlarda, toplu
açılışlarda birtakım vaatleri de oldu, bugün ben de
onları kısaca ifade etmek istiyorum, teyit altına almak ve bunun
takibini yapma noktasında bütün Erzurum milletvekilleri olarak bir
sorumluluk üstlendiğimizi belirtmek istiyorum: Bunların
başında, biraz önce söyledik, bölgemiz hayvancılıkta ve
tarımda lider bir pozisyonda ama bu sene kurak geçiyor, yarım kalan
göletlerin, barajların bir an önce tamamlanması inşallah
bölgenin tarımsal beklentilerine cevap verecektir. Yine,
hayvancılıkta, özellikle büyükbaşta lider olan kentimize
Özellikle bitki tohumu desteği bağlamında Sayın Tarım
ve Orman Bakanımızdan biraz daha bölgeye ağırlık
verilmesi noktasında taleplerimiz bulunmaktadır. Yine, süt üretimi ve
toplayıcılık fonksiyonunda olan, efendim, tankların çoğaltılması
yine bölgeden gelen taleplerimiz arasında.
Ayrıca yüksek
hızlı trenin Erzincan sonrası daha hızlı bir
şekilde yatırım programlarına alınıp deruhte
edilmesi yani Karsa kadar uzatılması da yine bizim büyük
beklentilerimiz arasında.
Evet, şehirde zincir
otellerin sayısının artması turizme verilen önemin, ehemmiyetin
bir nevi göstergesidir ama yatırımcılarımızın
biraz önce ifade etmeye çalıştığım gibi acaba
6ncı bölge geçici mi olacak, kalıcı mı olacak?
endişesini gidermek adına bir kez daha vurgulamakta yarar görüyorum
çünkü büyük ilçelerimizde de artık OSBler kuruldu, hatta şehir
merkezimizde 2nci Organize Sanayi Bölgesi yeni yerine taşındı.
Büyük desteklerinden dolayı yine Çevre ve Şehircilik
Bakanlığımıza şükranlarımızı sunarken
bu bölgedeki ek arazi tahsisi konusundaki hassasiyetimizin de dikkate
alınması diğer bir önemli beklentimizdir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, yapılanların yapılacakların teminatı
gerçeğinden hareketle inşallah, bugün Sayın
Cumhurbaşkanımızın birinci ağızdan verdiği
müjdelere hepimiz tanıklık ettik. Biz diyoruz ki inşallah, bu
müjdelerin devamı gelsin mahiyetinde hepimize gelen, özelde belki Erzurum
ama genelde bütün Türkiyeyi ilgilendiren bir iki meseleyi de gündeme getirmek
istiyorum. Bunlardan bir tanesi elbette ki EYT, kangren hâline gelmiş,
çözülmesi gereken bir meseleydi, çok teşekkür ediyoruz, Allah razı
olsun çözenlerden. Dolayısıyla, bu EYTde kırık
kırpık kalan birkaç mesele var ki bunlardan bir tanesi staj meselesi,
buna da ben inanıyorum ki Sayın Çalışma Bakanımız
bir mesai harcayacak, bunu da çözüme ulaştıracak.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
KAMİL AYDIN (Devamla)
Diğer önemli bir sorun da bizleri ziyadesiyle madden ve manen
rahatsız eden, terörle mücadelede yaralanıp gazi sayılmayan bir
avuç kardeşimizin de bu bağlamda beklenen haklarının verilmesi
Bunlar 20-25 bin civarında. Gerçekten, bunlar -derecesi ne olursa olsun-
vatan uğruna, millet uğruna, devletin her türlü ali menfaatleri
noktasında cephede teröre karşı mücadele etmişler ve bir
şekilde yaralanmışlar. Dolayısıyla bunların,
efendim, çok küçük bir bütçeyi kapsayacağına
inandığım, iyileştirmelerinin de dikkate alınıp
gerçekleştirilmesi en büyük beklentimizdir diyorum.
2023ün mutluluklara,
barışa, güzelliklere vesile olmasını canıgönülden
diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden
birer dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın Yılmazkaya
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın,
Sağlık Bakanlığının ölüm oranlarındaki
artışla ilgili kamuoyunu bir an önce aydınlatmasına ve
çözüm için uğraşmasına ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Maalesef, pandemi öncesine
göre fazladan ölümler yeniden yükselişte. Ölümlerde yüzde 20
artış olduğunu dile getiren TTBnin uyarıları dikkate
alınmıyor. TÜİK pandemiyle birlikte her yıl
yayınladığı ölüm istatistiklerini iki yıldır
açıklamıyor; veriler açıklanmayınca gerçek ölüm
sayılarının yanı sıra en fazla ölümün hangi ilde
olduğu, ölüm nedenleri ve yaş grupları da bilinmiyor.
Önlemlerdeki boşluklar özetle sağlık
çalışanlarının ve yaşlıların ciddi
hastalık ve ölüm riski altında olduğu anlamına geliyor.
Tedavideki boşluklar insanların gereksiz yere ölmesine sebep oluyor.
Sağlık sistemindeki boşluklar ise Covid-19, grip ve diğer
hastalıklardaki artışla baş edilememesine sebep oluyor.
Bugün hastanelerin acil servisleri dolmuş durumda; insanlarımıza
yazık oluyor, basit nedenlerle kayıplar artmış. 24
belediyenin ölüm verilerine bakıldığında, önceki
yıllara göre günlük 232 fazladan ölüm olduğu ortaya
çıkmıştır. Sağlık
Bakanlığının ölüm oranlarındaki artışla
ilgili kamuoyunu bir an önce aydınlatmasını ve çözümü için
uğraşmasını bekliyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Kayışoğlu
2.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, 8
Eylül 1999 öncesinde staj ve çıraklık yapanlara ilişkin
açıklaması
NURHAYAT ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa) Teşekkürler.
8 Eylül 1999 öncesinde staj
ve çıraklık yaparken sigorta kaydı yapılmış
yurttaşlarımızın bu kayıtları emeklilik kapsamında
başlangıç sayılmadığı için EYT kapsamına
alınmıyorlar. Staj ve çıraklık kapsamında bilfiil
çalışıp sigorta kayıtları da yapılmış
olan bu kişilerin mağduriyetinin giderilmesi için daha önce sözler
verilmiş olmasına rağmen yapılan açıklamada
mağduriyetleri giderilmedi. Bir kez daha staj ve çıraklık SGK
başlangıcı olsun diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Barut
3.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, AKP iktidarının
ithalat gerçeğine hiç değinmediğine ilişkin
açıklaması
AYHAN BARUT (Adana)
Sayın Başkan, AKP iktidarı gerçekleri çarpıtmayı,
algı operasyonlarını çok seviyor. İhracat rekorları
kırıldığını söylerken ithalat gerçeğine hiç
değinmiyorlar. Türkiye Cumhuriyeti, AKP iktidarında dış
ticaret açığında yeni bir rekor daha kırdı. Ticaret
Bakanlığının yaptığı açıklamaya göre
2022 yılında dış ticaret açığı 110 milyar
doları geçti. Bu, tam olarak tersinden bir rekor.
Gerçekler acıtıyor
ama görevimiz ve sorumluluğumuz büyük, bu nedenle tarımda acı
tabloyu anlatmak zorundayız. Türkiye, 2022 Ocak-Kasım döneminde 13,1
milyar dolarlık tarımsal ürün ithalatı yaptı; buna
karşın ancak ithalatın yüzde 47si kadar ihracat
yapıldı. Tarımda Rusya, Brezilya, Ukrayna ve Amerika bağımlılığımız
yüzde 65 seviyesinde. Tarımda yeniden
bağımsızlığımızı
sağlayacağız, sanayide çarklar işleyecek, tarımda
üretim sürecek. Üreten, kendi kendine yeten, ihraç eden bir ülkeye
kavuşacağız.
BAŞKAN Sayın
Karahocagil.
4.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, AK
PARTİnin ülkeye kazandırdığı ulaştırma
eserlerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT
KARAHOCAGİL (Amasya) Teşekkür ederim Başkanım.
Ulaştırmada son
yirmi yılda saymakla bitiremeyeceğimiz nice eserimiz ülkemizin dört
bir yanında milletimize hizmet etmektedir. 6.100 kilometreden
devraldığımız bölünmüş yol mesafemizi 29 bin
kilometrelere, 1.714 kilometreden devraldığımız otoyol
uzunluğumuzu 3.650 kilometrelere, kara yolu tünel sayımızı
83ten 469a, kara yolu tünel uzunluğumuzu 50 kilometreden 663
kilometreye, köprü ve viyadük uzunluğumuzu 311 kilometreden 730
kilometreye ulaştırdık;
BAŞKAN Sayın
Güneş
5.- Uşak Milletvekili İsmail Güneşin, Adalet ve
Kalkınma Partisinin şimdiye kadar pek çok problemi çözdüğüne
ilişkin açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde
kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi iktidar olduğu günden beri
insanlığa ve tüm vatandaşlarımıza hizmet etmeyi
şiar edinmiş, hep milleti ve vatanı için çalışmış
ve çalışmaya devam edecektir. Şimdiye kadar pek çok problemi
çözen Adalet ve Kalkınma Partisidir. Sayın
Cumhurbaşkanımız bugünkü grup toplantımızda
yapılmış olan pek çok hizmeti anlattı ve Uşak ili
Çevre Yolumuzun organize sanayi-Sivaslı Kavşağı
kısmının kısa sürede açılacağı müjdesini
verdi. Uşaklı hemşehrilerimiz adına teşekkürü borç
bilirim.
Ayrıca,
memurlarımıza ve emeklilerimize yılın ilk yarısı
yapılacak zammın yüzde 30a çıkarılmasının, en
düşük emekli maaşının 5.500 TLye
çıkarılmasının ve asgari ücret desteğinin 400 TLye
çıkarılmasının hayırlı uğurlu olmasını
diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Bülbül
6.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, Aydının
sorunlarına ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Aydının Karacasu ilçesinde 1.500 tütün üreticisi yılda
yaklaşık 2 milyon kilo tütün üretiyor. Geçen yıl 125 TL olan
gübre fiyatı bugün 750 lira. Mazot, zirai ilaç gibi girdiler yüzde 300
zamlandı. Geçen yıl 55 lira olan tütün fiyatı en az 100 lira
olmalı.
Aydının Çine
ilçesinde bulunan bir vatandaşımız üç gündür kuduz
aşısı bulamadı, araya iktidar partisi vekili girerek
başka ilden aşı getirildi. Başka illerde olduğu gibi
Aydında da kuduz aşısı bulunamıyor. Her
vatandaşımız kuduz aşısı bulmak için milletvekiline
mi ulaşacak? Efeler, Nazilli, Kuşadası, Söke ve Didim'de uzman
doktor eksikliği hâlen devam etmektedir. Karacasu ilçemizin ambulans
sorunu hâlen çözülmemiştir.
Söke ilçemizde Berberler
Odası Başkanı, aldıkları malzemelerin 2-3 katına
çıktığını, elektrik, doğal gaz, kira
faturalarını ödeyemediklerini belirterek Mecburen zam yapma
kararı aldık. diyor. Aydın'da esnaf Siftah yapamıyoruz.
diyor. AKP iktidarı demek yasak, yoksulluk, zam demek. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Gaytancıoğlu
7.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, AKP
Hükûmetinin Saros Körfezini yakın izlemeye aldığına
ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU
(Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Edirne olarak dünyanın
kendi kendini temizleyebilen ender körfezlerinden birine yani Saros Körfezi'ne
sahibiz. Nedense AKP Hükûmeti bu körfezi yakın izlemeye aldı,
yandaşlarına bu körfezde mal edindirmeye çalışıyor. Bu
yandaşlar bazen TÜGVA, TÜRGEV gibi vakıflar, bazen de MUÇEV, sonra
EÇEV gibi kurumlar olabiliyor. En büyük tahribat ise Sazlıdere'ye
yapıldı; her zaman AKP yandaşı olan Katar'ın
gazını satabilmek için doğayı, bilimi, hukuku katlederek
Sazlıdere'ye liman yaptılar. Şimdi ise Danişment köyü sahilinde
bulunan denize sıfır 48 dekarlık Özel İdareye ait eski
dinlenme tesisleri alanını satmak istiyorlar. CHP olarak biz bu
alanın halkın olmasını, dar gelirli ve yoksul ailelerin
kullanmasını, okul çağındaki çocukların yaz döneminde
kullanmasını istiyoruz.
Ey AKP, dört ay ömrünüz
kaldı, bu satışı yapamayacaksınız.
BAŞKAN Sayın
Taşkın
8.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, AK
PARTİ iktidarının yıllara sâri birikmiş sorunları
birer birer çözüme kavuşturmaya devam ettiğine ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü liderliğinde AK
PARTİ iktidarı olarak yıllara sari birikmiş sorunları
birer birer çözüme kavuşturmaya devam ediyoruz.
Yaklaşık 500 bin
sözleşmeli personelin kadro beklentilerine cevap verecek düzenlemenin
müjdesini Sayın Cumhurbaşkanı dün açıkladı. Bu
düzenlemeyle geniş bir alandaki sözleşmeli personelimizin
sorunları kalıcı şekilde çözüme kavuşacak. Kadrolu
personel hangi imkânları kullanıyorsa sözleşmeliden gelen
personelimiz de aynı haklardan faydalanabilecek.
Geçen hafta da EYT olarak
bildiğimiz emeklilikte yaşa takılanların sorunlarına
çare olacak bir düzenlemeyi Sayın Cumhurbaşkanımız
kamuoyuyla paylaştı. EYT'li vatandaşlarımızın
yüksek bir memnuniyetle karşıladığı düzenlemenin de
hayırlı olmasını diliyorum.
Yine, emeklilerimize,
memurlarımıza zam oranı yüzde 30 olmuştur;
hayırlı olsun diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Çakır
9.- Erzincan Milletvekili Burhan Çakırın, Üsteğmen
Kadir Erdene ilişkin açıklaması
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) 22
Nisan 2022de Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde alçak teröristlerce
yerleştirilen EYP patlaması sonucu yaralanan kahraman gazimiz,
kıymetli hemşehrimiz Üsteğmen Kadir Erden tedavi gördüğü
hastaneden taburcu olarak baba ocağına döndü. Tüm Erzincan tek yürek
oldu, kahraman hemşehrimizi coşkuyla karşılayıp
bağrına bastı. Bu vesileyle vatan toprağını kendi
canlarından aziz bilen bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet,
gazilerimize hayırlı ömürler diliyorum; vatan size minnettardır.
Şehitlerimizin kanı elinde olan hain Kavala'nın,
Demirtaş'ın haksız yere hapis yattığını
söyleyen Kılıçdaroğlu'nu da milletimize havale ediyorum; en
güzel cevabı aziz milletimiz verecektir.
BAŞKAN Sayın
Girgin
10.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin, Köyceğiz
ilçesindeki sığla ağaçlarının bulunduğu alanlara
ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN
(Muğla) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sığla
ağaçları ranta kurban gitmesin. Muğla ilimiz Köyceğiz
ilçesi Gülpınar Mahallesindeki günlük ormanı vasfındaki
taşınmaz ile Yangı Mahallesi günlük ormanı vasfındaki
taşınmaz özel mülkiyete konu olup orman tahdit
sınırları içerisindedir ancak Köyceğiz ilçesinde özel
niteliği korunacak olan kapsamda olan günlük ormanlarımız artan
nüfus ve yapılaşmanın etkisiyle yerleşim alanları
içerisinde kalmış, bu sebeple rant peşinde koşan müteahhit
firmaların hedefi hâline gelmiştir. Yapılaşma riskiyle
karşı karşıya olan günlük ormanlarımızın
korunması ve gelecek nesillere teslimini sağlamak en temel
amacımız olmalıdır. Dünya için de genetik miras olan
Köyceğiz ilçesindeki sığla ağaçlarının
bulunduğu alanlar millî park ya da tabiat parkı olmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Taşcıer
11.- Ankara Milletvekili Gamze Taşcıerin, iktidarın
toplu taşımada kullanılan CNG fiyatlarında ve vergilerinde
bir düzenlemeye gitmesini tüm Ankaralılar adına talep ettiğine
ilişkin açıklaması
GAMZE TAŞCIER (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye'de iğneden
ipliğe her şeye zam geliyor. Belediyelerimiz iktidarın yol
açtığı bu ekonomik krizden vatandaşlarımızın
en az şekilde etkilenmesi için de çaba sarf ediyor. Ankara Büyükşehir
Belediyemiz bünyesindeki otobüslerin yüzde 84ü ekonomik, güvenli, konforlu
sıkıştırılmış doğal gaz olan CNG
kullanıyor ancak 2019da CNG fiyatı 1,67 lirayken bugün yüzde 1000in
üzerinde zam geldi. Bu hâliyle EGOnun gideri 382 milyonken, bilet geliri 120
milyon yani aylık 262 milyon lira zarar. Belediyenin
uyguladığı sübvansiyon artık sürdürülemez hâle geldi.
İktidarın özellikle toplu taşımada kullanılan CNG
fiyatlarında ve vergilerinde bir düzenlemeye gitmesini tüm
Ankaralılar adına talep ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Kasap
12.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, iktidar
tarafından Kütahyaya verilen sözlere ilişkin açıklaması
ALİ FAZIL KASAP
(Kütahya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Kütahya, yirmi
yıllık AK PARTİ döneminde azot, KÜMAŞ, SLİ, termik
santraller, gümüş madenleri de dâhil olmak üzere tüm kamu iktisadi
teşekkülleri, Eti Bor hariç özelleştirildi. Kütahya göç verdi. Yirmi
yılda yüz bine yakın nüfus kaybı oldu. Biz bunu defalarca dile
getirdik ama bu sesi sedayı iktidar partisi duymadı. Kütahya'ya en
son Enerji Bakanı bor karbür fabrikası sözü verdi bu ay içinde ama
yedi sene önce de diğer bakanlar da söz vermişti. Seçim öncesi
yapılan tüm bu vaatler gibi, şimdiye kadar gerçekleştirilmeyen
bor karbür, yüksek hızlı tren, stadyum, hastane, otoyol, bol keseden
ayak oyunlarına alıştık. Kütahyalının artık
AK PARTİ yalanlarına karşı karnı tok. Gediz-Hisarcık
yolu, Tavşanlı yolu; özelleştirme mağduru Kütahya var,
doğal gazdan mağdur. Bu sesi, bu sedayı artık duymanız
lazım diyorum ama artık çok geç.
Geliyor gelmekte olan.
BAŞKAN Sayın
Gündoğdu
13.- Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdunun,
Kırklareli Organize Sanayi Bölgesinde yapılması planlanan
kâğıt üretim fabrikasına ilişkin açıklaması
VECDİ GÜNDOĞDU
(Kırklareli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kırklareli Organize
Sanayi Bölgesinde yapılması planlanan, bölgemizin ekolojisine çok
ciddi, telafisi mümkün olmayan zararlar verebilecek kağıt üretim
fabrikası projesi Çevre Bakanlığı İDK
toplantısında verdiğimiz mücadele sonucunda kasım
ayında durdurulmuştu. İlgili proje, sözde revize edilerek, 13
Ocakta yeniden getirilecek.
Kağıt
fabrikasının yerleşim konumu yer altı suyu beslenme
kuşağındadır. Bilimsel verilere göre, Trakya bölgesi yer
altı su kaynaklarının yüzde 85inin tükendiğini hepimiz
biliyoruz. Fabrikanın günlük 12 bin metreküp, yıllık ise
ortalama 4,3 milyon metreküp suyu nereden, nasıl temin edilecektir? Yer
altı sularının petrolden bile daha değerli
sayıldığı günümüzde, Kırklareli nüfusunun
yarısının kullanacağı suyun bir tesise verilmesinin
gerekçesi nedir?
BAŞKAN Sayın
Ataş
14.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın, memur ve emekli
maaşlarına yapılan zamma ilişkin açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Memur ve emekli zamları
bugün açıklandı. TÜİK'in gerçeğin çok altındaki resmî
enflasyon verilerine göre bile yıllık enflasyon yüzde 64,2yken,
ENAGa göre yüzde 137,5ken memur ve emekli maaşına gelen zam sadece
yüzde 30da kalmıştır. Buna göre, emeklilerin yüzde
90ının maaşı asgari ücretin altında kalmış,
milyonlarca memur ve emekli açlığa mahkûm edilmiştir.
Son bir yılda
soğana yüzde 444, şekere yüzde 172, zeytinyağına yüzde 126,
kırmızı ete yüzde 108, patatese yüzde 104, peynire yüzde 102,
süte yüzde 100 zam geldi; memur ve emekliye ise verilen zam yüzde 30. Bu yüksek
enflasyon karşısında buna zam denilemez; bunun adı
memurun, emeklinin hakkını çalmaktır, bunun adı
gasptır, hırsızlıktır diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Kılavuz
15.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, vatan uğruna
şehadete yürüyen, millet yolunda canını feda eden,
mukaddesatı çiğnetmeyen, mücadeleleriyle abideleşen,
şehadetleriyle devleşen şehitlere ilişkin
açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Türkistan davamızın
ilk şehidi Ruhi Kılıçkıran ağabeyimizin
şehadetinin yıl dönümünde Mustafalar ölür Allah davası ölmez.
diyen Mustafa Pehlivanoğlundan son sözü Vatan sağ olsun. olan
Fikri Arıkana, Vallahi evliyaydılar. sözüne mazhar olan Selçuk
Duracık ve Halil Esendağ'dan hatmini tamamlayacağı için
ertelenen idamına sevinen Ali Bülent Orkana, son arzusunda bayrak ve
kuran isteyen Cengiz Baktemur ve Cevdet Karakaştan Allah yolunun yolcusu
İsmet Şahine, Ölsem bile ölmeyeceğim. diyen Ahmet Kerseden
ülkü uğruna şehit Süleyman Özmene, önde giden Dursun Önkuzu'dan
Mücadelemizden asla yılmayacağız. diyen Fırat
Çakıroğlu'na, vatan uğruna şehadete yürüyen, millet yolunda
canını feda eden, mukaddesatı çiğnetmeyen, mücadeleleriyle
abideleşen, şehadetleriyle devleşen şehitlerimizi rahmet ve
minnetle anıyorum; davaları davamız, emanetleri onurumuzdur.
BAŞKAN Sayın
Gürer
16.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
BAĞ-KURluların mağduriyetlerine ve KYKlilerin şikâyetlerine
ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Teşekkürler Sayın Başkan.
2000 yılı öncesi
vergi kaydı olup BAĞ-KUR tescili yaptırmayanlar için geriye
dönük tescil hakkı verilmesini BAĞ-KURlular talep etmektedir.
Vergisini ödediği yılların tescil edilmesi mağduriyetlerin
sona ermesini sağlayacaktır. 500 bine yakın vatandaşı
doğrudan etkileyecek bu düzenleme yapılmalıdır. EYT
düzenlemesinde BAĞ-KURlularda aranan 9000 gün prim günü şartı Anayasanın
eşitlik ilkesine aykırıdır, Sosyal Güvenlik Kurumunda olduğu
gibi bu konuda da düzenleme sağlanmalıdır.
Ayrıca, Kredi ve Yurtlar
Kurumuna borcu olanların faizi silineceği kanunla da düzenlenmesine
rağmen bugüne kadar bu yönde bir düzenleme gerçekleşmemiştir.
KYKlilerden bu anlamda çok sayıda şikâyetler almaktayız.
Faizler bir an önce silinmeli, mağduriyetler giderilmeli ve bu anlamdaki
kanun da bir an önce yürürlüğe girerek uygulamaya geçilmelidir.
Teşekkür ediyorum
Başkanım.
BAŞKAN - Sayın
Özdemir
17.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı Ekrem İmamoğluna yönelik haksız,
hukuksuz uygulamaların devam ettiğine ilişkin
açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
31 Martta İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına
vatandaşların oylarıyla 2 kez seçilen Sayın
İmamoğluna yönelik haksız hukuksuz uygulamalar, süreçler devam
ediyor. Adalet ve İçişleri bakanları bir araya gelerek hukuksuz,
dayanaksız, gerekçesiz iddialarıyla asıl kendi dönemlerinin
suçlarını ifşa ediyorlar. İşte, dava süreci devam
ederken hâkimin değiştirilmesi yargıya müdahalenin en açık
kanıtı olmuştur. Yıllardır israf edilen, betona, ranta
ayrılan İstanbul halkının kaynakları artık
İstanbullular için harcanıyor; işte, kreşler, istihdam
ofisleri, altyapı yatırımları, metrolar. İstanbul
halkının bütün bu kaynaklarının harcanmasına tahammül
edemeyenler, millî iradeyi yok sayan, demokrasiye saygı duymayan,
yargıyı kendi çıkarları için dizayn eden bu anlayışa
tüm İstanbullular ve tüm vatandaşlarımız hak ettiği
yanıtı vereceklerdir. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Ünver
18.- Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünverin, yirmi
yıldır AKP tarafından yönetilen Türkiyede
yurttaşların ekonomik zorluklarla boğuştuğuna
ilişkin açıklaması
İSMAİL ATAKAN ÜNVER
(Karaman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Yirmi yıldır AKP
tarafından yönetilen Türkiye'de yurttaşlarımız ekonomik
zorluklarla boğuşuyor. Birkaç gündür iktidar tarafından
birtakım ekonomik vaatler verilerek seçime giden Türkiye yaratılacak
olumlu algıyla manipüle edilmeye çalışılıyor.
Halkımız bilmeli ki AKP iktidarı verdiği sözleri tutmayan
bir iktidardır; örneğin, 2011de AKP Genel Başkanı
tarafından açıklanan 2023 hedeflerinin tamamı çökmüştür.
Kişi başına millî gelir 25 bin dolar olacaktı ancak 9 bin
dolarlar düzeyinde kaldı; ihracat 500 milyar dolar olacaktı, 250
milyarı geçemedi; işsizlik yüzde 5 olacaktı, yüzde 10 oldu;
enflasyon yüzde 5 olacaktı, TÜİKe göre yüzde 65ler düzeyinde,
gerçekte ise yüzde 100ün çok üzerinde.
Halkımız umudunu
yitirmesin, seçimden sonra Millet İttifakı iktidarında tüm
sorunlarını çözeceğiz, halkımızı yeniden refaha
kavuşturacağız. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Önal
19.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önalın, ülkenin
birinci sorununun enflasyon ve geçim sıkıntısı
olduğuna ilişkin açıklaması
AHMET ÖNAL
(Kırıkkale) Teşekkürler Sayın Başkan.
Ülkemizin 1inci sorunu,
enflasyon ve geçim sıkıntısıdır. Enflasyon,
emeğin yok edilmesi, alın terinin çalınması,
yoksulluğun, sefaletin daha da artmasıdır. Bu sebeple
iktidarların görevi başta emeklilerimiz ve
çalışanlarımız olmak üzere tüm
vatandaşlarımızı enflasyon belasından kurtarmak
olmalıdır. Oysaki TÜİK tarafından neye göre
belirlendiği belli olmayan, gerçeği de yansıtmayan enflasyon
rakamları vatandaşımızın yoksulluğunu daha da
artırmıştır. Son bir yılda iğneden ipliğe
her şeye 3 kat zam gelmişken TÜİK tarafından açıklanan
enflasyon rakamları emeklilerimizi ve
çalışanlarımızı hayal
kırıklığına uğratmış, vatandaşlarımız
bir kez daha açlığa ve sefalete mahkûm edilmiştir.
Vatandaşlarımızın kara kışı geçirebilmeleri
için emeklilerimize, çalışanlarımıza gerçek enflasyon oranı
üzerinden zam yapılmalı, yıllardır millî gelir
artışından pay alamayan emeklilerimize refah payı
verilmeli, en düşük emekli aylığı asgari ücret düzeyine
çıkarılmalıdır. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Arık
20.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, ziraat
mühendislerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Toplumun her kesimi gibi
ziraat mühendisleri de dertli. Her yıl ziraat fakültelerinden 5 binden
fazla mühendis mezun oluyor. Bugün ülkemizde 150 bin ziraat mühendisi atama
bekliyor ama iktidar bu feryadı duymuyor. Son üç yılda sadece 527
ziraat mühendisi ataması yapıldı. Ziraat mühendisleri
atanamadıkları için ya garson ya da vale gibi alan
dışı işlerde çalışıyor.
Tarım ülkesiyiz ama
gıda krizi yaşıyoruz, ele muhtaç hâldeyiz. Ülkemizin
geleceği kıymetli ziraat mühendisleri, biraz daha sabredin, sizin
sorunlarınızı da biz çözeceğiz, sizi toprakla
buluşturacağız. Az kaldı, geliyor gelmekte olan.
Teşekkürler. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Tığlı
21.- Giresun Milletvekili Necati Tığlının, Görele
Deresi üzerine tesis edilerek işletilmesi planlanan Görele regülatörü ve
hidroelektrik enerji üretim tesisinin 5incisine ilişkin
açıklaması
NECATİ TIĞLI
(Giresun) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Giresun Çanakçı ilçesi
Görele Deresi üzerine tesis edilerek işletilmesi planlanan Görele regülatörü
ve hidroelektrik enerji üretim tesisi burada 4 tesis yetmezmiş gibi
5incisi ve en büyüğü olarak hayata geçirilmek istenmektedir. Konuyu
defalarca Meclis gündemine getirdim. Neden bu ısrar?
Vatandaşlarımız güzelliklerimizin birer birer talan edilmesine
karşı çıkıyor; anlayın artık. Yaklaşık
30 kilometrelik dere yatağı boyunca bütün derenin suyunu tünellere
hapsetmek nedir? Daha 2020 yılında Çanakçı
Kaymakamlığı bu dereye 3 bin adet kırmızı benekli
alabalık bırakarak neslini korumak için çaba göstermedi mi? Bir
tarafta korumaya çalışanlar, bir tarafta Enerji üreteceğim.
bahanesiyle bu mirası yok etmek için ısrar edenler
İki
yıldır defalarca dile getirdiğimiz bu projeden kesin bir biçimde
vazgeçilmesi gerektiğini bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum
Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Filiz
22.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, memur ve emekli
maaşlarına yapılan zamma ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
TÜİKin bir ay içinde
yüzde 20 oranında düşük gösterdiği enflasyon sonucu memura ve
emekliye verilen zam oranı da düşük tutulmuş oldu. Asgari ücrete
uygulanan yüzde 55lik zammın memur ve emeklilere uygulanırken yüzde
30da bırakılması kabul edilemez. Beşer onar maaş alan
saray danışmanları için yeterli görülebilecek bu oran,
çocuğuna harçlık veremeyen, evinde doğal gaz yakamayıp
battaniye altında ısınan, temel ihtiyaçlarını
karşılayamayan vatandaşlarımızın cebine girmeden
eridi bile. Tencere kaynamıyor, çocuklarını doyuramıyorlar
-okula aç giden çocuklar var- faturalar, kiralar, taksitler, okul
masrafları ödenemiyor.
Siz düşünmeseniz de biz
memurumuzu, emeklimizi, işçimizi, bütün
çalışanlarımızı düşünüyoruz. İYİ Parti
iktidarında çalışanlar arasında ücret adaleti
sağlanacak, en düşük emekli maaşı asgari ücret düzeyinde
olacaktır diyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Adananın kurtuluşu münasebetiyle söz talep eden
Adana Milletvekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Sümer
23.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Adananın Yüreğir
ilçesine bağlı bazı köy ve mahallelerin ihtiyaçlarını
karşılayan PTT şubesine ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Adana'da Yüreğir
ilçemize bağlı Yunusoğlu, Kumurlu, Cine, Ziyamet,
Sakızlı, Hacıali, Irmakbaşı, Yerdelen köy ve
mahallelerimizin ihtiyaçlarını karşılayacak PTT şubesi
ne yazık ki uzun süredir kapalı. Bölgede yaşayan özellikle
yaşlılarımız emekli maaşlarını çekemiyor ve
PTT şubelerinde yapılan birçok hizmetten faydalanamıyor.
Hemşehrilerimiz muhtarlıklar aracılığıyla gerekli
başvuruları yapmalarına rağmen ne yazık ki çözüm
alamamışlardır. Buradan Ulaştırma Bakanlığı
ve Adana İl Müdürlüğü yetkililerine sesleniyorum: Yüreğirin
Yunusoğlu Mahallesi ve çevre mahallelerinde, beldelerinde yaşayan
vatandaşlarımız için büyük kolaylık sağlayacak PTT
şubesinin açılması için gerekli adımlar bir an önce
atılmalıdır.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Bulut
24.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun, Adananın
düşman işgalinden kurtuluşunun 101inci yılına
ilişkin açıklaması
BURHANETTİN BULUT
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Adananın düşman
işgalinden kurtuluşunun yıl dönümü olan 5 Ocak, Adana ve
Adanalı hemşehrilerimiz için azmin, kararlılığın,
birlik olmanın günüdür. Gazi Mustafa Kemal Atatürkün önderliğinde
işgalden zafere, zaferden cumhuriyete giden bu aydınlık yolda
yüz bir yıl sonra onuru, gururu, coşkuyu aynı heyecanla bir kez
daha kalbimizde hissediyoruz. Adananın millî mücadelede çok özel ve
önemli bir yeri vardır. 31 Ekim 1918 tarihinde Adanaya gelen Atatürk,
İskenderuna çıkarma yapacak İngiliz ve Fransızlara
ateş açma emri vermiştir. Tarihî açıdan Adanadan verilen bu
emir Kurtuluş Savaşının ilk emridir. Adana yüz bir
yıl önce bağımsızlığına ve Atatürkün
kurduğu cumhuriyete nasıl sahip çıktıysa bugünden
yarına da bu topraklarda bu değerlere sahip çıkacaktır.
Adananın düşman işgalinden kurtuluşunun 101inci
yılını kutluyor, Atatürk başta olmak üzere tüm
şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Şevkin
25.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, Adananın
düşman işgalinden kurtuluşunun 101inci yılına
ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Adananın düşman
işgalinden kurtuluşunun 101inci yılını coşkuyla,
onurla ve gururla kutluyoruz. Cumhuriyetin 2nci yüzyılına girilen
bugünlerde Adanalıların kahramanlık destanında yer alan,
kuruluş ve kurtuluş yıllarında yüreği vatan sevgisiyle
atan, bu uğurda gözünü kırpmadan canını veren tüm
Adanalı kahramanlarımızı sevgi ve saygıyla
anıyorum. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün
vizyonu ve öngörüsüyle milletimiz ve Adanalılarla birlikte
kararlılık ve inançla vatan savunmasını elden
bırakmadılar. Atatürk'ün her yanı kuşatılmış
bu topraklarda kurtuluşu esas kılmak ve cumhuriyeti kurma fikrinin
birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Adana topraklarından
başladığına buradan dikkat çekmek isterim. Adananın
bağımsızlığını sağlayan ve bize bu
toprakları vatan eyleyen bütün atalarımızın
anıları önünde saygıyla eğiliyorum. Yaşasın
Adana, yaşasın cumhuriyet! (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Peköz, buyurun.
26.- Adana Milletvekili Kemal Peközün, Adananın kurtuluş
yıl dönümüne ve Selahattin Demirtaşa ilişkin
açıklaması
KEMAL PEKÖZ (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Adananın kurtuluş
yıl dönümü nedeniyle bütün Adanalıları canıgönülden
öncelikle kutluyorum.
Değişik bölgelerde,
değişik illerde son zamanlarda Selahattin Demirtaş hakkında
pankartlar asılmakta ve terörist olarak nitelenmektedir. Selahattin
Demirtaş, şu ana kadar mahkeme kararı olmadan, bu şekilde
suçlanmaya devam ediliyor. Adana gibi herkesin bir arada, her kesimin bir arada
barış içerisinde yaşadığı bir şehirde de
geçen hafta yine böyle bir pankart asıldı ve Selahattin Demirtaş
terörist olarak nitelendirildi. Selahattin Demirtaş bu halkın bir
evladıdır, onurlu bir evladıdır, siyaseten rehin
alınmış olmasına rağmen onuruyla yaşamaya devam
etmektedir. O lekeleri atmaya çalışanlar önce kendi kirli
çamurlarına baksınlar, o çamurların içinde kendilerinin
boğulacağını söylemek istiyorum.
Teşekkür ederim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi
Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
Sayın Usta, buyurun.
27.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Konya-Adana kara yolunda
askerî kamyonetin tıra çarpması sonucu meydana gelen kazaya, Ondokuz
Mayıs Üniversitesi kampüsü içerisinde bulunan KYK yurdunda meydana gelen
gıda zehirlenmesine, Oğuzhan Uğurun Ondokuz Mayıs
Üniversitesindeki söyleşi programının rektörlükçe iptaline, AK
PARTİ hükûmetlerinin yirmi yılın sonunda söyleyecek bir
şeylerinin kalmadığına, memura yapılan zamma, pasaport
harcına, kur korumalı mevduatta kurumlar vergisi istisnasına,
engelli araçlarıyla ilgili yapılan yeni düzenlemeye, işveren
desteğine ve AK PARTİ Hükûmetinin devleti artık
yönetemediğine ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Konya-Adana kara yolunda askerî
kamyonetin tıra çarpması sonucu meydana gelen kazada 1 astsubay, 2
askerimiz şehit olmuştur, 2 askerimiz de yaralamıştır.
Ben şehitlerimize Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum, yaralı
askerlerimize de acil şifalar temenni ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Ondokuz Mayıs Üniversitesi kampüsü
içerisinde bulunan KYK yurdunda bir gıda zehirlenmesi olayı
gerçekleşti; daha doğrusu yemeklerin içerisinde yabancı maddeler
ve böcekler çıktığını iddia etti öğrenciler ve
bununla ilgili bir protesto yaptılar. Hijyenik olmadığı çok
net bir şekilde ortada. Gençler bizim hem bugünümüz hem geleceğimiz;
dolayısıyla çocuklarımızın, özellikle devletin
yurtlarına, devlete teslim ettiğimiz çocuklarımızın
gıda güvenliğinin de sağlanması gerekir. Bu anlamda, ben Bakanlığın
daha dikkatli davranmasını, KYK'nin daha dikkatli
davranmasını buradan sizin vasıtanızla ifade etmek
istiyorum.
Yine, Samsun'da, Oğuzhan
Uğur'un Ondokuz Mayıs Üniversitesinde öğrencilerle bir
söyleşisi, bir programı olacaktı. Bu, maalesef siyasi
bulunduğu gerekçesiyle iptal ediliyor; bunu kabul etmek mümkün değil.
Yani devletin memurlarının çok net bir şekilde siyaset
yaptığı bir ortamda, bürokratların siyaset
yaptığı bir ortamda, öğrencilerin -isterse siyasi içerikli
olsun- kamuoyuna mal olmuş bir kişiyle beraber olmasını
kabullenmemek de kabul edilecek bir şey değil, böyle bir şey
olamaz. Bu anlamda da rektörlüğün bu tutumunun da yanlış
olduğunu buradan ifade etmek istiyorum.
Şimdi, AK PARTİ
hükûmetleri yirmi yılı gördü, artık yolun sonu göründü,
söyleyecek bir şeyleri de kalmadı. Benim dikkatimi bir şey
çekti, bugünlerde, dikkat edin, Sayın Cumhurbaşkanı hep eski
defterleri açarak işte, şunları yaptık, bunları
yaptık diye anlatıyor. Kendi bölgem olduğu için dikkatimi çekti
Sayın Başkan. Bizim orada bir Kavak-Asarcık yolu var. Yirmi
yıllık iktidar yapmadı bu yolu, altı yıldır bu
yol yapılmaya çalışılıyor ve altı yılın
sonunda, nihayetinde bu yol bitti. Tamamı 25 kilometre
Bak, yirmi
yılda
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Daha
önceden ifade etmiştim ama tekrar bu vesileyle söylemek istiyorum. Böyle
bir iki tane, böyle küçük projeleri konuşmanın etmenin bir şeyi
yok.
Değerli arkadaşlar,
AK PARTİ hükûmetleri yirmi yılda 2 trilyon 600 milyon dolarlık
vergi toplamış bu milletten, 2 trilyon 600 milyon dolar vergi
toplamış. Bunun karşılığında
yaptığı yatırım -bunun merkezî bütçe
kapsamını söylüyorum- 300 milyar dolar sadece ya, 300 milyar dolar.
Bir de ayrıca ne var vergiye ilave olarak? Diğer gelirler var,
onları da saymıyorum. Yani yirmi yılda 77 milyar lira varlığı,
daha öncesinden yapılmış kazanımı satmış,
252 milyar dolar da iç ve dış borçlanma, net borç stoğunu
arttırmış yani hiç vergi toplamasa bile zaten toplam varlık
satışı ve borçlanma nedeniyle artış 329 milyar dolar.
Yani bunun kadar bile yatırım yapmamış, bunları böyle
tek tek milletin başına kakmanın, böyle sürekli sürekli
aynı şeyleri söylemenin hakikaten artık ben bir acizlik
olduğunu düşünüyorum. Tabii, Hükûmet dağıldı, nasıl
iş yapıyor anlaşılır gibi değil.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun)
Şimdi, bir tane konu gündemimize getirildi. Biliyorsunuz, bu harçlar, her
türlü trafik cezaları, harçlar, şunlar bunlar, damga vergileri; hepsi
yılbaşında yüzde 123 oranında arttırıldı.
Şimdi, memura yüzde 30 verilince çok sayılıyor. Ya,
arkadaş, sen vergiyi yüzde 123 artırıyorsun.
Şimdi, Sayın
Başkan, pasaport harcı
İnsanlar yılbaşından önce
müracaat etmiş, mesela elimde dekontlar var, müracaat üzerine 1.478 lira
yatır. demişler. Bir insan kendi kendine para yatıramaz.
Müracaatın sonrasında para yatırılması talep ediliyor,
1.478 lira Maliyeye yatırıyor. Ondan sonra, randevu 1 ocaktan sonraya
veriliyor. Vatandaş pasaportunu almaya gidecek, bu sefer 1.478 lira
yatırdığı pasaport için 1.818 lira fark vereceksin.
diyorlar. Ya, böyle bir devlet anlayışı olur mu? Tahsil etme
kardeşim o zaman bu parayı. Yani sen şimdi millete tuzak mı
kuruyorsun, millete hile mi yapıyorsun? Yani tahsis ettiğin bir
paranın daha sonra, yılbaşından sonra nasıl
farkını istersin? Böyle bir şey görülmüş değil,
bunları anlamak mümkün değil. Nasıl iş yapılıyor?
Devlet daireleri ne hâle geldi? Devleti yönetenler işte her şeyi bu
hale getirdi.
Bir örnek daha, bunlar küçük
örnekler ama önemli.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım lütfen.
ERHAN USTA (Samsun)
Teşekkür ederim Başkan.
Kur korumalı mevduatta
kurumlar vergisi istisnası
Bakın, biz burada buna itiraz ettik
Yapmayın kardeşim bunu. dedik Kurumlar vergisi istisnası niye
yapıyorsun? dedik, yapıldı. Şimdi, ondan sonra bir
şeyi çıkartıyorlar -kanunu da düzgün yapmıyorlar, zaten
kanun yapmaktan uzaklaştılar- bu sefer esas kritik maddeleri, kritik
işleri tebliğle yapmaya çalışıyorlar. Şimdi
oradan -teknik bir konu, uzatmayacağım- o değerlendirmeyi
yaparken döviz giriş ve çıkışlarında FIFO yöntemini
kullanıyor, ondan sonra istisnayı düşük çıkarmaya yönelik
bir şey yapıyor. Bunu kanuna da yazmıyorsun, tebliğ
çıkartıyor. Şimdi Danıştay geçen hafta bu tebliği
iptal etti. Yani düşünebiliyor musunuz Yapmayın. diyoruz,
yapıyorsun, yaptıktan sonra niye düzgün yapmıyorsun o zaman?
Kanunla yapılması gereken bir şeyi tebliğle düzenlemeye
çalışıyorsun, bir şeyi vaat ediyorsun fakat vaat ettiğin
şeyi vermiyorsun. İktidar dökülüyor.
Şimdi, bir şey
daha: Özel tüketim vergisi
Bu engelli araçları. Burada, biliyorsunuz,
engelli araçlarında özel tüketim vergisi alınmıyor. 1 Ocaktan
itibaren bir düzenleme yapılıyor, bundan sonra diyorlar ki
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım.
ERHAN USTA (Samsun) Özel
tertibatlı araç kullanan engellilerin aracını kendisinden
başkası kullanamaz. Gerekçe ne? E, biz bunu kontrol edemiyoruz, bu
istismar ediliyor. Ya, böyle bir devlet anlayışı olur mu? Ben
denetleyemiyorum, ben istismarın önüne geçemiyorum; komple programı
iptal ediyorum. Engellilerin mağduriyeti ne olacak? Şimdi,
düşünün bir engelliyi, buradan, aracıyla Ankaradan İstanbula
gitmesi gerekiyor, bu kadar uzun yol kullanamayabilir yani bu kadar uzun yola
gidemeyebilir yanına diyelim ki annesini, babasını,
kardeşini, çocuğunu bir şeyini alıp biraz da aracı
onun kullanmasını talep edebilir, bundan daha tabii ne olabilir? Ama
o kullandığı zaman hemen ceza yiyorsun, böyle bir şey
olmaz, bu geçmişte yoktu. Varsa usulsüzlük; evet usulsüzlüğe,
istismara göz yumulsun istemiyoruz ama usulsüzlüğü, istismarı önle.
Programı komple kaldırıyorum. diye bir devlet yönetimi
anlayışı maalesef olamaz.
Şimdi, 2022
yılının son birleşimiydi
Sayın Başkan,
bakın, hakikaten iş yapmayı bilmiyorlar, ben hayretler
içerisinde kalıyorum. Burada, arkada bizi çağırdılar,
Sayın AK PARTİ Grup Başkan Vekili Ya, şu işveren
katkı payını, 100 lira olan katkı payını,
işveren desteğini 250ye çıkartalım. Arkadaş, niye
250 lira?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Samsun)
Başkanım, bitireceğim.
Tamam, diğer konulara
girmeyeceğim. Bu konuyu bitireyim, diğerlerini artık başka
vesilelerle şey yaparım.
BAŞKAN Evet, son kez
veriyorum
ERHAN USTA (Samsun) Niye
250 lira? Hangi hesaba dayanarak 250 lira yaptınız bunu? E,
Cumhurbaşkanı 250 lira açıkladı. Dedim ki: Bakın, bu
100 liranın, ilk çıktığı yıldan TÜFEye
endekslersek 400 lira olması lazım bugün; ilk çıktığı
yılda brüt asgari ücrete endekslersek, belli oranlarda onu sabit tutarsak
da 600 lira olması lazım. Ya, yıllarca biz bu işi
yaptık, devletin iş yapması bir hesaba dayanır. Şimdi,
bugün, Sayın Cumhurbaşkanı müjde verdi 400 liraya
çıkarttık. diye. E, bunu zamanında yapsaydınız, biz o
zaman yani geçen hafta mâni olmasaydık 250 lira olarak çıkartılacaktı,
anlatabiliyor muyum? Bugün -tabii bizim etkimizden daha ziyade- Sayın
Meral Akşener bugün grup toplantısında, 10.30da 400 lira
dedi, Cumhurbaşkanı 13.30da 400 lira olarak açıkladı. Yani
bu işin hesaba kitaba dayanması lazım. İş ciddiyettir,
devlet yönetmek ciddiyet ister. AK PARTİ hükûmetleri artık devleti
yönetemiyorlar. İnşallah sandık gelecek, bu işlerin hepsi
bitecek.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Beştaş, buyurun.
28.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
HADEP Genel Başkanı Murat Bozlakın ölümünün 8inci yıl
dönümüne, yolsuzlukların ve kadrolaşma faaliyetlerinin
bitmediğine, tutuklu gazetecilere, Şırnakta
EĞİTİM SEN üyesi öğretmenlere yönelik tutuma ve HDP
milletvekillerinin adalet nöbetine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
HADEP Genel Başkanı
Murat Bozlakın ölümünün 8inci yıl dönümündeyiz, bugün, Aktaş
köyünde mezarı başında anıldı. Genel
Başkanlık yapan, Adana Milletvekilliğimizi yapan Sayın
Murat Bozlakı sevgiyle, saygıyla ve minnetle anıyorum; ruhu
şad olsun demek istiyorum.
Sayın Başkan,
yolsuzluklar bitmiyor, kadrolaşma faaliyeti bitmiyor. Bir kadrolaşma
faaliyeti ve usulsüzlük haberi Diyarbakırdan geldi. Diyarbakır
kayyumu giderayak kadrolaşıyor yani kendilerine yakın olan bütün
işçileri kadrolaştırıyor. Ne olmuş, size söyleyeyim:
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi 29/12/2022 tarihinde
yaptığı toplantıda alınan bir kararla lisans, ön
lisans ve mesleki teknik liseden mezun olup Belediyede çalışan
taşeronların önce sözleşmeye, daha sonra kadroya geçirilmesi
yönünde bir karar alıyor. Bu arada, Belediyede kayyum olduğunu,
Belediye Başkanımız Selçuk Mızraklının
cezaevinde rehin tutulduğunu ve Belediye Meclisi üyelerinin de görevden
alındığını önemle ifade etmek istiyorum. Güvenlik
biriminde Ulaşım Daire Başkanlığına
bağlı şoförler devre dışı
bırakılıyor, bu kararın dışında
bırakılıyor. Toplamda 464 kişi bu kararla imzaya
çağırılıyor sonrasında. Kriterleri sağlayan 70in
üzerinde personel güvenlik soruşturması bahane edilerek en başta
reddediliyor ve daire başkanları, ilgililer bu reddedilenlere
şunu söylüyorlarmış: Ya, üstten, yukarıdan bir
tanıdığınız varsa kadroya geçebilirsiniz; aksi hâlde,
biz kadroya koşulları sağlamadınız diye
almıyoruz. Para karşılığında satıldığı
yönünde ciddi iddialar var ve yönetimde bulunan daire
başkanlarının, şube müdürlerinin de
yakınlarını, akrabalarını işe
aldığı yönünde bilgiler var elimizde. Kadroya geçirilenlerin
-taleplere rağmen- isimleri kamuoyuyla paylaşılmıyor. On
beş yirmi yıldır belediyede taşeron olarak
çalışan emekçiler devre dışı
bırakılırken iki günlük, bir aylık belediye girişleri
yapılan personeller kadroya geçiriliyor ve bunu kayyumlar yaparken büyük
bir hukuksuzlukla orada oturuyorlar, bu hukuksuzluğu her gün daha da
büyütüyorlar. İltisak diyerek İstanbul Büyükşehir
Belediyesinde bir gerekçe yaratıp kayyum atama
hazırlığı yapıyorlar, Diyarbakır ve diğer
benzerlerindeki gibi ama aynı zamanda gideceklerini bildikleri için bu
yolsuzluklara, hırsızlıklara da devam ediyorlar. Bir an önce
Diyarbakır kayyumunun işe aldığı isimlerin listesini
yayınlayın diyorum, iktidar grubuna çağrıda bulunuyorum: Bu
listeyi açıklayın, kimleri işe aldırdınız, kimleri
kayırdınız bilelim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, tutuklu gazeteciler gündemi
Türkiyede bitmiyor. Altı ay önce tutuklanan 16 gazeteci hâlâ iddianamesiz
bir şekilde cezaevinde tutulmaya devam ediyor. 8 Haziranda alınmışlardı
ve sekiz günlük gözaltı sürecinden sonra, 16 Haziranda
tutuklanmışlardı. JINNEWS Müdürü Safiye Alağaş, Dicle
Fırat Gazeteciler Derneği Eş Başkanı Serdar Altan,
Mezopotamya Ajansı Editörü Aziz Oruç, Xwebün Yazı İşleri
Müdürü Mehmet Ali Ertaş, gazeteciler Zeynel Abidin Bulut, Ömer Çelik,
Mazlum Doğan Güler, İbrahim Koyuncu, Neşe Toprak, Elif Üngür,
Abdurrahman Öncü, Suat Doğuhan, Remziye Temel, Ramazan Geciken, Lezgin
Akdeniz ve Mehmet Şahin hâlâ cezaevindeler ve neyle
suçlandıklarını da daha bilmiyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Yine Ankara merkezli başka bir operasyon
yapıldı, burada da 9 gazeteci tutuklanmıştı, onlar
hakkında da bir iddianame yok. Asıl suç, gazetecilik yapmak
değil gazetecileri muhalif ve yandaş diye ayırıp RTÜK
eliyle, yargı eliyle gazetecileri susturmaya çalışmaktır,
gerçeklerin üzerini kapatmaktır. Bu iktidarın en büyük fiillerinden
biri de gazeteciliği bitirmek istiyorlar; buna izin vermeyeceğiz.
Sayın Başkan,
Şırnakta EĞİTİM SEN üyesi öğretmenlere yönelik
bir tutum basına da yansıdı, EĞİTİM SEN
Şırnak şubesi bir açıklama yaptı. Şehirdeki bir
okulun müdür yardımcısı, sendika üyesi öğretmenleri hedef
alıp Teröristlere günaydın yok. diye açıkça, utanmadan böyle
bir cümle kuruyor. Yapılan açıklamada bunu kabul etmeyeceklerini, bu
ayrımcılığı reddettiklerini EĞİTİM SEN
zaten ifade etti.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım lütfen.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Bu, açıkça, iktidarın herkesi terörist
gören, kendilerinden olmayan herkesi terörist gören zihniyetinin, iradesinin
yerellere yansımasıdır. Yani bunu, Türkiyeyi
kutuplaştırmayı bu kadar yükselten bir iktidar kendisi bu
kutuplaştırmanın altında kalacak gerçekten. Dünyanın
hiçbir yerinde milyonlarca terörist yoktur, olamaz; bunu söyleyeyim.
Son olarak da şunu
söylemek istiyorum: Tecrit gündemiyle, milletvekillerimiz -bugün onuncu gündür-
adalet nöbetini tutuyor, Meclis önünde bu nöbeti tutuyorlar. Adalet
Bakanlığı hemen yanda, Meclis, önünde ve bütün bakanlıkların
olduğu bir yerde bile ses duyulmuyor, soru önergelerine yanıt
verilmiyor, araştırma önergeleri versek bile yanıt
alamıyoruz, ombudsmana başvurduk, yanıt alamıyoruz,
AİHM kararları dinlenmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Türkiyede iktidar, açıkça Ben
İmralı Adasında Sayın Öcalanı açıkça, keyfî bir
şekilde, canım istediği için, siyaseten böyle uygun
gördüğüm için avukatlarıyla görüştürmüyorum. diyor ve
milyonlarca insan bu tecridin bitmesini, bu görüşmenin
sağlanmasını ve sağlığıyla ilgili,
güvenliğiyle ilgili endişelerinin giderilmesini talep ediyor.
Dün de sormuştum, bugün
de soruyorum: Adalet Bakanlığından ve iktidar grubundan bu
konuda bir an önce bir yanıt istediğimizi söylemek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Altay
29.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, TÜİKin
farklı tarihlerde kendisine açtığı tazminat davalarına
ve açıkladığı rakamlara ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Zatıalinizi ve yüce
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şaka gibi denilecek
günlerden geçiyoruz Sayın Başkan. Önce şunun altını
çizmemiz lazım: Türkiye İstatistik Kurumu diye bir kurum var orta
yerde ve gerek asgari ücret belirlenirken gerek memur ve emekli
maaşlarına yapılacak zamlar belirlenirken TÜİKin
açıkladığı enflasyon rakamları dikkate
alınıyor da şimdi, bu TÜİK öyle bir garabet hâline
dönüşmüş ki ben daha önce burada, temmuz ayında dedim ki:
Maaş zamları açıklanacak ey TÜİK, sen enflasyonun
gerçeğini açıklamazsan memurun, işçinin, emeklinin
sofrasından ekmek çalmış olursun, hırsızlık
yapmış olursun. TÜİK bunu hakaret saydı, bana tazminat
davası açtı. Ne kadar? 30 bin liralık; güzel, güzel. Temmuzda
bunu söyledim diye 30 bin lira tazminat davası açtı. Ben
aralıkta gene söyledim: TÜİK enflasyonu doğru dürüst açıkla
çünkü memur, emekli, asgari ücretli senin açıkladığın
enflasyonla bağlantılı zam alacak; milletin sofrasından
ekmek çalma dedim. Ve TÜİK bana gene dava açtı, buraya kadar sorun
yok, açabilir. Nasıl açtı biliyor musunuz Sayın
Başkanım? Bu sefer 50 bin lira açtı. Şimdi TÜİK diyor
ki: Temmuz ile aralık sonu arasında enflasyon
ERHAN USTA (Samsun)
Altı aylık.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Hakikaten bir kere daha söylüyorum: Ey TÜİK
yöneticileri, Türkiye Büyük Millet Meclisinden söylüyorum, ne söylediğimi
bilerek söylüyorum, siz milletin sofrasından ekmek çalıyorsunuz,
aş çalıyorsunuz, milletin sırtındaki hırkayı
çalıyorsunuz; yazıklar olsun size diyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN E, kırkyılda
bir de doğru yapsın.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Yani bana dava açarken gerçek enflasyondan açıyor ama
kamuoyuna Enflasyon yüzde
AHMET ÖZDEMİR
(Kahramanmaraş) O tekerrürü esas alıyor.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Şimdi bu bir yana, gülüyoruz ağlanacak hâlimize
diye, onun için söyledim, şimdi bir baktım Sayın Başkan,
Ocak 2021de 2.826 lira asgari ücret vardı, keşke hiç artmasaydı
ama çarşı pazarda da bu yangın olmasaydı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun lütfen.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Şunun için söylüyorum: Ocak 2021de asgari ücretli 2.826
lira ücretle 54 kilo dana eti alıyor idi, şimdi 8.500 lirayla 43 kilo
et alıyor, 43 yani TÜİK vatandaşın sofrasından 11 kilo
et çalmış, et; bu kadar açık.
Başka ne
yapmış TÜİK? Ocak 2021deki asgari ücret 1.990 tane ekmek
alıyordu, şimdiki asgari ücret 1.701 tane ekmek alıyor. Ey
TÜİK, vatandaşın sofrasından 199 tane ekmek
çalmışsın; ben doğru söylemişim.
Ocak 2021de
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Yani ey TÜİK, vatandaşın sofrasından
yaklaşık
Başka
2.826
liralık asgari ücret 3.139 tane yumurta alır idi, şimdiki asgari
ücret 2.760 tane yumurta alıyor yani 400 tane yumurta çalmış
TÜİK vatandaşın sofrasından; zehir zıkkım olsun,
haram olsun! (CHP sıralarından alkışlar)
488 paket -ya da kilo-
makarna alıyordu asgari ücret 2021de, şimdi 330 kilo alıyor;
150 paket makarnayı fakirin sofrasından çalan TÜİKe
yazıklar olsun, yazıklar olsun! (CHP sıralarından
alkışlar)
Yeter, başka da
konuşmuyorum.
BAŞKAN Sayın
Turan, buyurun.
30.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, İstanbul
Milletvekili Engin Altayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve 2023 yılının
Âşık Veysel Yılı olarak kutlanmasına ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Ama şimdi, yine, dava açacaklar bu kadar tahkirden sonra.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sen, bunu talimat sayın, dava açın diyorsun yani.
Açmazlarsa namertler, açmazlarsa, açmazlarsa namertler. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Turan, bozuk saat bile günde 2 kez doğruyu gösteriyor biliyorsunuz,
TÜİK ara sıra doğru yapıyor kanaatindeyim tazminat
konusunda.
Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, espriniz baş tacı ama siz
tarafsızlıkla Meclisi yönetecek olan, İç Tüzükle yönetecek olan
bir Başkan Vekilisiniz, CHP Kocaeli Milletvekili değilsiniz şu
an, zaten Engin Bey TÜİKe demediğini bırakmadı,
istedikleri her şeyi de söylediler.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Kanuna geçelim, kanuna hadi, yürü kapat.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Fakat şöyle Sayın Başkanım: Eğer rakamlar o kadar
revize olmuşsa muhtemelen -bir daha incelesin Engin Bey- ya hakaretlerinde
artış vardır ya mükerrerlik vardır ya avukatlık ücreti
artmıştır falan falan.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) - Hırsıza hırsız denir kardeşim,
hırsıza hırsız denir; ne artışı olacak, ne
artışı olacak.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Yine, dava açacak. Bakın, hırsızlık iddiası
ağır bir itham, kim olursa olsun yapmamak lazım.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Hiç de değil, hiç de değil, rakamlar burada.
Vatandaşın 200 paket makarnasını çalmışsınız.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) -
Engin Bey, siz tecrübeli bir Grup Başkan Vekilisiniz.
BAŞKAN Sayın
Altay, Sayın Turanı dinleyelim lütfen.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Bana konuşuyor ama Sayın Başkan, Genel Kurula
hitap etmiyor ki.
BAŞKAN Lütfen siz de
Genel Kurula hitap edin Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Başkanım, ben şu kanaatteyim
BAŞKAN Kurumların
böyle tazminat açmasını da anlamış değilim ben.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sen TÜİKin avukatı mısın? AK PARTİ
Grup Başkan Vekilisin, TÜİKin avukatlığı sana mı
kaldı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
İki dakika izin verirsen, dava da açmayacağım söz.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Vermem. Aç, aç sen de aç.
BAŞKAN Sayın
Turan, buyurun dinliyoruz sizi.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, TÜİK, RTÜK, başkası... Bakın, bu
kurumlar eleştirilebilir, uygulamaları hatalı olabilir diye
düşünülebilir ama bunlar bu memleketin kurumları. Osmanlının
1329undan beri, TÜİK kurum olarak var bu memlekette, eski zamanlarda
tarıma ilişkin, istatistiklere ilişkin vardır.
ERHAN USTA (Samsun) Hiç bu
kadar itibarsızlaşmamıştı.
YÜKSEL MANSUR KILINÇ
(İstanbul) Şimdiye kadar tartışılmamış da
şimdi tartışılıyorsa
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Ya, yapmayın, bu ayıp bir şey ya.
BAŞKAN Sayın
Turan, siz Genel Kurula hitap edin.
Sayın Milletvekilleri,
lütfen müdahale etmeyelim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Ama Altay Bey bağırırken, kızarken
ağzımızı açmadık. İki dakika tutun grubunuzu
Sayın Başkan.
BAŞKAN Yakın
olunca böyle oluyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Söylemek istediğim şu: Bu kurumlar bu devletin kurumları; bu
kadar -fütursuz demek istemiyorum ama- sert, ağır ithamların
doğru olmadığı kanaatindeyim.
TÜİKin tüm
araştırmaları, metotları uluslararası standartlarda
hayata geçen bir uygulamadır. Tüm kurumların raporları -BMsi,
ABsi, bütün OECD raporları- ilgili kurumlara giden raporlardır.
Dolayısıyla, eleştirme -yine diyorum- baş tacı ama bu
kadar heyecanlanmaya, bu kadar kızmaya gerek olmadığı
kanaatindeyim. Vallaha, ben de TÜİK Başkanı olsam hemen dava
açarım bu üsluba, bu tarza; olmayacak laflar söylendi. Bu insanların
evlatları var, aileleri var; böyle davranmayın. Ben de burada
aynı üslupla CHP Grup Başkan Vekili şudur, budur. desem dava
açar bana, açması gerekir. O yüzden bence eleştiri ile tahkir,
hakaret ince bir çizgidir, tutmak lazım diye düşünüyorum. TÜİK
eleştirisi başka bir şey, TÜİKe hırsız demek,
itham etmek başka bir şey.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Siyasi eleştiri yapıyor, anlamıyor musun?
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Ya, küfürbaz bey, siz ne
Gel buraya da o zaman.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Siyasi eleştiriyi anlamıyor.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Ya, gazel okuma dinle!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) En
arkaya geçmiş küfürleri çok önde olduğu için Sayın Başkan.
Buraya gel, duymuyorum ne dediğini.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
Siz onları duymayın
Sayın Turan, Genel Kurula hitap edin lütfen.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Turanın mikrofonunu açalım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, en son küfürden ceza alan vekil en arkaya geçmiş,
laf yetiştiriyor. Ayıp ya!
Neyse, Engin Beyin bu
Meclisi sabote etme girişiminden sonra kendi konuma dönmek istiyorum.
Güzel bir konu Sayın Başkan. Biliyorsunuz, 2023
yılının Âşık Veysel Yılı olarak
kutlanmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı genelgesi
yayımlandı. Ayrıca, Âşık Veyselin vefatının
50nci yılı 2023 yılı idi biliyorsunuz, UNESCO
tarafından da anma ve kutlama yıl dönümü olarak eklenmişti. Hem
UNESCOda dünya nezdinde hem Türkiyemizde bu yıl Âşık Veysel
Yılı olarak değerlendirilecek. Âşıklık
geleneğinin en önemli temsilcilerinden, yalın bir Türkçeyle hüznün yanı sıra, yaşama
sevinci, doğa ve insan sevgisi, dostluk, birlik ve beraberlik üzerine
eserler ortaya koyan halk ozanımız Âşık Veyseli yâd etmek
için
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Kaçıncı defa açıyorsunuz Başkanım?
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
bu yıl boyunca yurt içinde ve yurt dışında çok sayıda
etkinlik yapılacak. Bu vesileyle gönüllerde taht kuran, bu
toprakların diliyle konuşan, asırlar sonra bile
hatırlanacak olan büyük halk ozanımız Âşık Veysel'i
rahmetle, saygıyla yâd ediyoruz. Engin Bey'le beraber de bu törenlere
katılmayı teklif ediyorum Sayın Başkanım.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkanım, Sayın Turan bana yönelik
açılan tazminat davalarından müşteki, rahatsız olduğum
şeklinde anlaşılacak bir konuşma yaptı.
Yerimden pek kısa bir
düzeltme yapmamız gerekir, rahatsız değilim.
BAŞKAN Yerinizden 60a
göre bir dakikalık bir söz vereyim size.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Neyi düzeltecekmiş bir daha söyler misiniz Başkanım?
BAŞKAN Buyurun.
31.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Şimdi ben Bana niye dava açıyor? demedim, bilakis
Bunlar olabilir. dedim ama altı ay önce 30 bin liralık
açtığı dava için şimdi 50 bin liralık açıyorsa
enflasyon olarak yüzde 66,5 hesabı yapmış Aynı hesabı
resmî olarak da yapsın da milletin sofrasından süt, ekmek, makarna
çalmasın. dedim ya; bunun için dava açılıyorsa o dava benim
şeref madalyamdır. (CHP sıralarından alkışlar)
Parayı da hep beraber öderiz. (CHP sıralarından Öderiz.
sesleri, alkışlar)
ATİLA SERTEL
(İzmir) Sayın Başkanım, ben de sataşmadan söz
hakkı istiyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayda!
ATİLA SERTEL
(İzmir) Beni zikrederek En son küfürden ceza yiyen vekil. dedi; söz
hakkımı kullanmak istiyorum.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Küfürbaz. dedi, evet.
BAŞKAN Buyurun
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, böyle bir usul yok.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Küfürbaz. dedin adama ya.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Küfürbaz. dedin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Hayır Beyefendinin küfürbazlığına ilişkin zaptı
çıkarırım, size gösteririm. başka bir şey ama ne
demek şimdi bu?
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Küfürbaz. dedin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Olmaz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Sertel. (CHP sıralarından alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İzmir Milletvekili Atila Sertelin, Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ATİLA SERTEL
(İzmir) Bakın, sizin insanlara iftira atmakta hiçbir şekilde
üstünüze çıkacak kimse yok Türkiye'de. İftiracısınız,
çok açık ve net söylüyorum. Siz konuları çarpıtan, kelimeleri kırpan,
kelimelerin içerisinden -Tayyip Erdoğan'ın çıkıp da Genel
Kurulda- insanların izzetinefsiyle, şerefiyle oynayacak görüntüleri
sergileyen bir yapısınız. Siz, gerçekten, Türkiye'de hiçbir
konuda doğru söylemeyen bir partinin mensuplarısınız.
Buradan açık ve net söylüyorum. O gün, orada oturan Adana
milletvekilimizle kendi aramızdaki konuşmanın sonucunda,
Elitaş buraya gelerek, benim küfrettiğimi söyleyerek buraya beni
şikâyet etti. Çok açık ve net söylüyorum, Allah var yukarıda,
burada o arkadaşlar var. Ben burada Numan Kurtulmuş'a söz atarken
Siz getirdiniz FETÖ'cü yargıçları, siz getirdiniz FETÖ'cü
komutanları. derken Bütün yapıyı siz değiştirirken,
Atatürkçü subayları Silivri'de zindanlarda çürütürken, siz
atadınız. derken, yan taraftan bana Sen FETÖ'cüsün, FETÖ'cü
ağzıyla konuşuyorsun. dediler, ben de Ne kadar FETÖ'cü varsa
nokta nokta... dedim, kimseye asla ve asla küfretmedim. Yedi yıldır
milletvekili olarak çalışıyorum, görev görüyorum burada, Allaha
çok şükür kimsenin hakkını yemedim, kimsenin kul
hakkını yemedim. Bir kez kavgaya karıştım, o da
Anayasa görüşmeleri dışında
O arkadaştan da burada
özür dilerim, o kavganın esnasında elimde olmayan bir nedenle
çıkan bir şiddet olayıydı. Onun dışında asla
ve kata kimseye kötü sözüm olmadı.
Bülent Turan mı, Bülent
neyse, beyefendiyi buradan kınıyorum. Gerçekten çok ayıp
ettiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Turan
İsterseniz kürsüden konuşabilirsiniz.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, İzmir
Milletvekili Atila Sertelin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, meselenin böyle şahsileşmesini doğru
bulmuyorum. İnsanlar kızar, hata yapar; hepsi baş tacı
fakat sizi bu konuda haddim olmayarak uyarmak istiyorum. Bu kürsülük bir
iş değil, istirham ediyorum.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Niye konuşuyorsun o zaman? Küfürbaz. dedin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Şöyle, ben şimdi konuşmamı yaparken asgari bir nezakettir,
mesela, Engin Bey konuşurken espri yaptık, güldük, hiç araya
girmedik. Ben bir partinin Grup Başkan Vekiliyim ve CHPnin
eleştirilerine cevap veriyorum.
BAŞKAN Evet.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) En
arkadan bir ses geliyor, en arkadan ama döndüm
BAŞKAN Doğru.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Siyasi eleştiri yapıyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Bir defa benim konuşmamın kesilmesi nezaketsizlik, terbiye problemi.
en arkadan, bir defa
burası boş, insan arkaya niye oturur?
ATİLA SERTEL (İzmir)
E, olabilir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Hadi onu da geçtim, gördüğüm tablo şu: En son küfür
tartışmasına konu olan şahıs orada bana laf
atıyor. Yapma. dedim ya. Bunu demeyecek miyim ben?
ATİLA SERTEL
(İzmir) Siyasi eleştiri yapıyor dedim Bülent Bey, siyasi
eleştiri.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Bir daha söylüyorum, o gün ne olduğu, ne olmadığı benim
işim değil ama bu Meclis oy birliğiyle o ifadenin doğru
olmadığına karar verdi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MAHİR POLAT (İzmir)
Ben oy vermedim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Son cümle...
BAŞKAN Evet,
tamamlayalım lütfen.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Oy birliği değil, oy çokluğu!
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Oy birliği değil!
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Kaldı ki konu Atila Beyin konusu falan değil, biz Meclisi
konuşuyoruz, görmediğim bir yerden laf atıyor.
BAŞKAN Evet.
MAHİR POLAT (İzmir)
Oy birliği değil!
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Bir, beyefendiyi küfür veya -kendi ifadesiyle- benzeri tüm ifadelerden uzak
durmaya davet ediyorum. İki, en arkada -her ne yapıyorsa- olmamaya,
daha makul oturmaya davet ediyorum. Üç, bir Grup Başkan Vekili
konuşurken, kendi Grup Başkan Vekili varken asgari bir saygı
beklemeyi de kamuoyunun takdirine bırakıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Ya, bizim Genel Başkan konuşurken bile laf attı
sizin grup. Bizim Genel Başkana bile laf attılar sizinkiler.
MAHİR POLAT (İzmir)
Oy çokluğu o, oy birliği değil.
BAŞKAN Evet, söz
verdim. Gerekçesini de söyleyeyim. Niye söz verdim? Ben, Atila Beyin öyle bir
küfürlü ifadeyi başkası için kullandığını
düşünmüyorum, çok uzun senelerdir de tanıyorum. Kendini ifade etmesi
ve o olayın yanlışlığının da herkes tarafından
bilinmesi gerektiğine inandığım için
ATİLA SERTEL
(İzmir) Kendisi de biliyor, kendisi de çok iyi biliyor.
BAŞKAN
diğer
arkadaşlar da eleştirirken bunu kullanarak eleştirmemeleri daha
doğru olur diye düşünüyorum, onun için de söz verdim. Bu kadar da
hakkım olduğunu düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Canınız sağ olsun Sayın Başkan.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Oy birliğiyle çıkmadı, oy çokluğuyla
çıktı.
MAHİR POLAT (İzmir)
Başkanım, kayıtlara geçsin, oy birliği değil.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Hakaret ediyorsun, ben sana Siyasi eleştiri
yapıyorum. diyorum.
BAŞKAN Evet, biraz
ortamı yumuşatalım. Güzel de gidiyorduk, Engin Beyle güzel de
böyle karşılıklı atışıyordunuz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Hayır, girmese çok keyifli atışıyorduk.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Hakaret ediyorsun, hakaret ediyorsun.
BAŞKAN Evet, evet,
yumuşatalım ortamı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Atila Bey girmese o kadar tatlı atışıyorduk ki.
Yapmayın yani.
BAŞKAN
Sıkıntı yok, sıkıntı yok Sayın Turan.
ATİLA SERTEL
(İzmir) En büyük küfürbaz sizsiniz. Milletin anasını
bellediniz, anasını; perişan ettiniz.
BAŞKAN Sayın
Sertel, lütfen, rica ediyorum
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, zapta geçiyor mu yine? Devam ediyor beyefendi.
BAŞKAN Ben
duyamıyorum, duyulmuyor Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Söylesene bir daha dediklerini.
ATİLA SERTEL
(İzmir) En büyük küfürbaz sizsiniz.
BAŞKAN Sayın
Kaya, buyurun.
33.- Ankara Milletvekili Yıldırım Kayanın, kamu
çalışanlarının ve emeklilerinin insanca yaşanacak
ücret, vergide adalet talebiyle 100 bin imza toplamalarına ilişkin
açıklaması
YILDIRIM KAYA (Ankara)
Sayın Başkan, çok teşekkür ederim.
Bugün kamu
çalışanları ve emeklileri Türkiye genelinde insanca
yaşanacak ücret, vergide adalet talebiyle 100 bin imza
toplamışlardı. Meclis Başkanlığına bu
imzaları getirip teslim ettiler. EĞİTİM-İŞ
Başkanı ve GENEL SAĞLIK-İŞ Başkanının
100 bin imzasının takipçisi olacağımızı
Onların Ulus Meydanında haykırışına bir
yandaş sendikanın toplantısında Yüzde 25 artış
yapıyorum. diyen Sayın Recep Tayyip Erdoğan bugün de grup
toplantısında, onların 100 bin imzasından sonra Yüzde 5
daha artırdım. dedi. Sanki mezatta mal satılıyor gibi
açıklamalar yapılıyor ama hiç kimse unutmasın, yandaş
sendikaların huzurunda yandaşlık yapanlara, alkış
alacağım diye açıkladığınız ücret ne
emeklileri ne de kamu çalışanlarını tatmin etmemiştir.
(CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Yılmaz
34.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, 18 Temmuz 2019
tarihinde Düzcede yaşanan sel felaketinin sonucunda yıkılan
köprülerin yapımına hâlâ başlanamamış olmasına
ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Düzce ilimiz geçtiğimiz
dört yıl içinde 2si sel felaketi, 1i deprem olmak üzere 3 kez doğal
afetlerle karşı karşıya kalmıştır. Bu
yaşanan afetlerden sonra devletimiz bütün imkânlarla Düzceli
hemşehrilerimizin yanında olmuş ve yaraların
sarılması için elinden geleni yapmıştır. Ancak 18
Temmuz 2019 tarihinde yaşanan sel felaketinin sonucunda yıkılan
köprülerin yapımına hâlâ başlanamamış olması,
Düzceli hemşehrilerimizi ziyadesiyle üzmektedir. Aradan geçen üç buçuk
yıllık zamanda yapılan ilk ihale iptal edilmiş, yeni
yapılacak ihalenin tarihi belli olmasına rağmen pek bir ilerleme
kaydedilememiştir. Yine, aynı tarihte yıkılan ve
yapımı DSİ üçüncü bölge tarafından üstlenilen
Akçakocanın Uğurlu köyünü Kocaaliye bağlayan Bezirgan
Köprüsünde de durum farklı değil.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Yalım
35.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, araç muayene
ücretlerine ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şu an ülkemizde 6
milyonun üzerinde araç maalesef muayenesiz yani muayenelerden
geçememiştir. TÜİK enflasyon rakamını 64,27 olarak
açıkladı. Peki, madem TÜİK 64,27 olarak açıkladı,
neden araç muayene ücretlerine yüzde 123 zam yapıldı? Buna göre
traktör, motosiklet ve motorlu bisiklet 575,84 TLye yükseldi. Otomobil,
minibüs, kamyonet, özel amaçlı taşıt, arazi
taşıtı, römork ve yarı römork 1.130,44 TLye; otobüs,
kamyon, çekici ve tanker 1.528,10 TLye yükseldi. Bu rakamlarla 6 milyon olan
muayenesiz araç trafikte dolaşırken bu 6 milyon araç göreceksiniz, en
yakın zamanda 10 milyon, 12 milyonlara ulaşacaktır. Ben buradan
tekrar Cumhurbaşkanını uyarıyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Başkanlıkça, Ankara Milletvekili Murat Emirin
Dışişleri Komisyonu üyeliğinden geri çekildiğine
ilişkin yazısının 4 Ocak 2023 tarihinde
Başkanlığa ulaştığına ilişkin önerge
yazısı (4/198)
BAŞKAN Sayın
Milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
Başkanlığının İç Tüzükün 21inci maddesi
uyarınca Ankara Milletvekili Sayın Murat Emirin
Dışişleri Komisyonu üyeliğinden geri çekildiğine
ilişkin yazısı 4 Ocak 2023 tarihinde
Başkanlığımıza ulaşmıştır.
Bilgilerinize sunulur.
İYİ Parti Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu ve Adana Milletvekili
İsmail Koncuk tarafından, en düşük emekli
maaşının asgari ücret seviyesine getirilmesi ile memur,
işçi ve emekli maaşlarının hangi yöntemlerle tespit
edileceğinin ve alım gücünün artırılması için
yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla 28/12/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 4 Ocak 2023 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
4/1/2023
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 4/1/2023 Çarşamba günü (bugün)
toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin
İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Erhan
Usta
Samsun
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Grup Başkan Vekili
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu ve Adana
Milletvekili İsmail Koncuk tarafından, en düşük emekli maaşının
asgari ücret seviyesine getirilmesi ile memur, işçi ve emekli
maaşlarının hangi yöntemlerle tespit edileceğinin ve
alım gücünün artırılması için yapılması
gerekenlerin belirlenmesi amacıyla 28/12/2022 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 4/1/2023 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN İYİ
Parti grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden Adana
Milletvekili Sayın İsmail Koncuk. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün Sayın
Cumhurbaşkanı tarafından emekli ve memurlar için yüzde 25
oranında bir zam yapılacağı
açıklanmıştı. Aslında zam değil tabii; zam, toplu
sözleşmede alınan karar gereği yüzde 8. Bir kısmı yani
7,8lik kısmı enflasyon farkı, dünkü açıklamada da 8,52
civarında bir refah payını Sayın Cumhurbaşkanı
emekli ve memurlara layık gördü ve açıkladı ama akşam
sosyal medyada çok ciddi tepkiler oluştu; işte Al zammını
başına çal. filan gibi çok ciddi tepkiler oluştu, her ne kadar
alkışlayan sendikalar olsa da tepkiler de oluştu. Ve bugün
Sayın Cumhurbaşkanı yüzde 5lik bir artışla zammı
yüzde 30a çıkarmış -zam demiyorum tabii, toplam rakamı
söylüyorum- 3.500 TL olan en düşük emekli maaşına da 5.500
TLyle yüzde 57lik bir artış sağlanmış.
Değerli milletvekilleri,
bakın, böyle torbadan tombala çeker gibi zam olmaz;
dayanağınız nedir? Dün Sayın Cumhurbaşkanı o
refah payını yani 8,52 oranında tespit ettiği refah
payını neye göre tespit etti ya? Hangi ekonomik gerekçelerle yüzde
8,52 bugün 13,52ye çıktı? Memurlar ve memur emeklileri için,
BAĞ-KUR ve SSK emeklileri için 14,52 oranında oldu refah payı,
sadece ondan bahsediyorum. Bunun bir bilimsel yöntemi olmalı. Şimdi,
Engin Altay Bey TÜİKle ilgili burada birçok şey söyledi. Tabii,
TÜİK inandırıcılığını kaybetti, ben
aynı cümleleri kullanarak bir davaya konu olmak da istemiyorum,
inandırıcılığını kaybettiğini herkes
biliyor; onu tartışmaya gerek yok, TÜİKi
tartışmıyoruz ama hangi bilimsel yöntemle bu refah payı
tespit edildi?
Bakın, ben size
bazı rakamlar okuyacağım: 8.500 TL asgari ücret tespit edildi,
hayırlı uğurlu olsun, çok daha fazla olmasını
İYİ Parti olarak arzu ederdik. Ki 9.600 TL teklif edildi, Genel
Başkanımız en düşük emekli maaşının da 8.500
TLye yani asgari ücret seviyesine çıkarılmasını
ısrarla savunuyor ve bugün de grup toplantımızda ifade etti;
nasip olursa yapacağız.
Bakın, asgari ücretle
oranladığımızda -asgari ücreti bir ölçü olarak
alıyorum burada, artış fazladır anlamında
söylemiyorum- 2015 yılında -güzel bir araştırma
yapılmış bakın- bir öğretmen asgari ücretin 3
katını alıyordu, ortalama memur maaşı asgari ücretin
2,2 katıydı, bir profesör maaşı asgari ücretin 6,4
katıydı. Şimdi, ortalama memur maaşı -bugün
itibarıyla söylüyorum- asgari ücret seviyesindedir; ortalama memur
maaşı 8.800 TL.
Şimdi, biz bir zam
yaparken ortaya rakamları koyacağız. Genelde, 2018
yılından bu yana çok ciddi kayıplar meydana geldi, pandemi
döneminden bu yana ele aldığımızda kayıplar çok daha
fazla arttı yani bunları rakam rakam söylemeye gerek yok, bunu herkes
biliyor; emeklilerimiz biliyor, memurlarımız biliyor,
işçilerimiz biliyor, bunları tek tek saymayacağım. Bu
rakamları ortaya koyarız ve deriz ki: Kardeşim, memurumuzun
kaybı bu yıllar içerisinde şu kadar, şu kadar zam
yapıyoruz. Siz asgari ücreti yüzde 54,66 oranında, devletin alacaklarını
yüzde 122,93 oranında artırırken memura dönüp de Ben sana yüzde
30 veriyorum. En düşük emekli maaşını da 2 bin TL
artırarak 5.500 TL yapıyorum. diyemezsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İSMAİL KONCUK
(Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
İSMAİL KONCUK
(Devamla) Yüzde 5 artışı olumlu buluyoruz, amenna ama yeterli
mi? Hayır. Buradan şunu yapmamız lazım en azından
Bu
rakam kurtarmaz, kurtarmayacaktır çünkü 4 kişilik bir ailenin
yoksulluk sınırı TÜRK-İŞin açıklamasına
göre 25.365 lira, 25 bin. Siz memura yüzde 5 verdiğinizde ortalama memur
maaşında 400-450 TL'lik bir artış meydana getiriyorsunuz.
Bu yeter mi? Yetmez. Şunu yapalım: Bütün emeklilere ve bütün
memurlara artı 2 bin TL seyyanen zam yapalım, bunu bekliyoruz, bunu
sendikalar da dile getirsin. 2.000-2.500 TL civarında bütün memur ve
emeklilere seyyanen zam yapılması gerekir diyorum, saygılar
sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden Bitlis Milletvekili
Sayın Mahmut Celadet Gaydalı.
Buyurun Sayın
Gaydalı. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT
CELADET GAYDALI (Bitlis) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
İYİ Parti Grubunun vermiş olduğu önerge üzerine söz
almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri,
sonunda söyleyeceğimi başta söyleyeceğim: Siz emekliyi de
emekçiyi de memuru da enflasyonun altında eze eze yere
yapıştırıp pestile çevirdiniz. Zenginliği topluma
yaymak yerine zenginlere kaynak transferi yaratarak, fakir ve size muhtaç bir
halk yaratarak insanları sefalete sürüklediniz. Kötü ve beceriksiz ekonomi
politikalarınızın ortaya çıkardığı bu derin
yoksulluk, maalesef, emeklinin de emekçinin de memurun da alım gücünü iyice
zayıflatmıştır. En temel ihtiyaçlara ulaşım dahi
neredeyse imkânsız bir hâle geldi. Elektrik, su, doğal gaz gibi
ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan bir toplum ortaya
çıktı, kiraya değinmiyorum bile. Bugün emekliye reva görülen en
düşük ücretle Ankarada bir daire bile kiralamak neredeyse mümkün değil.
Bakınız, 2002 yılında en düşük emekli
aylığı 257 lira, asgari ücret ise 184 lira idi yani en
düşük emekli aylığı asgari ücretten yüzde 40 daha
fazlaydı. 2022 yılına gelindiğinde en düşük emekli
aylığı 3.500 lira, asgari ücret ise 5.500 lira oldu yani asgari
ücretin yüzde 36 altında emekliye maaş verdiniz. Gerçekten biraz
utanmak lazım, Memura bu kadar zam yaptık, emekliye bu kadar zam
yaptık. demek aymazlıktır. İnsanlarda alım gücü
bırakmadınız. İki ay içinde bu zamların hiçbir
işe yaramayacağını göreceksiniz çünkü yönetemeyen, patinaj
yapan bir iktidar var. Diğer yandan, açlıktan, zam oranları
halkın cebine girmeden eriyip yok oldu bile.
Yeni yıl yeni zamlarla
gelmiştir. İnsanlar her yıl bir önceki yılı özler
duruma geldi. İşte, bugün, EYTliler yıllarca süren haklı
ve onurlu mücadelenin sonunda nihayet istediklerini alabilmişlerdir fakat
şöyle bir gerçeklikten de bahsetmek lazım: Bugün emeklilerin
aldığı ücretle geçinebilmesi neredeyse değil, kesinlikle
imkânsızdır. Dolayısıyla, insanlar emekli olunca bile
rahata, huzura kavuşamayacaklar, yine çalışmak zorunda
kalacaklar. Bizi kıskanıyorlar. dediğiniz ülkelerin emeklileri
dünya turu atarken bizim emeklilerimiz hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Gözyaşı döken emeklilerimize bakıp biraz utanmanız
lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MAHMUT CELADET GAYDALI
(Devamla) Asgari ücret, bütün dünyada, verilebilecek en az ücret olarak tarif
edilir yani bu ücretin altında bir ücretin teklif bile edilmemesi gerekir.
Emekli maaşlarına kesinlikle iyileştirme yapılması ve
en az asgari ücret seviyesine çıkarılması gerekmektedir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz talep eden Tekirdağ Milletvekili İlhami
Özcan Aygun.
Buyurun Sayın Aygun.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Teşekkür ederim
Başkanım.
Yüce heyetinizi ve
ekranları başında bizleri izleyen saygıdeğer
yurttaşlarımızı sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
İYİ Partinin memur, işçi ve emekli maaşları
hakkındaki grup önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak İYİ Partinin grup önerisini
desteklediğimizi ifade ederek sözlerime devam ediyorum.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Bravo!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Devamla) Bugün, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından
açıklanan zam oranları esasında AK PARTİnin iktidarda
kalmak için yaptığı son çırpınışlardır.
Yani, artık bunlar beyhude çırpınışlardır çünkü
ne yapılırsa yapılsın enflasyon canavarına yenilen bir
düzen oluşmuştur. Fiyatlar günlük, saatlik değişmektedir.
Paranın pul olduğu böyle bir dönem hiç
yaşanmamıştır.
Asgari ücret, yavru vatan
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde dahi 11.800 liradır, bizde ise
8.500 lira. Simit olmuş 7 lira, hangi iyileşmeden bahsediyorsunuz
diye merak ediyorum. Yaptığınız tüm hamleler iki gün sonra
boşa düşüyor. TÜRK-İŞin aralık ayı için
açıkladığı açlık sınırı 8.100 lira,
yoksulluk sınırı ise 26.485 lira. Şu anda yapılan
yüzde 30 zamla birlikte en düşük memur maaşı 10.442 lira
olmuş yani düşünebiliyor musunuz, yeni işe başlayan bir
karı koca yoksulluk sınırının altına maaş
alıyor. Gelelim en düşük emekli maaşına, 5.500 lira emekli
maaşını bugün Cumhurbaşkanı açıkladı yani
yirmi dört saat geçmeden hem memura yüzde 5 zam hem de emekliye ilave zam
verildi. Ya, ne oldu, neden korkuyorsunuz, nedir bu telaşınız
diye merak ediyoruz.
Bir bakın, emekli olan
karı koca iki kişinin maaşıyla 5 bin lira ev kirası
var. Yine, bakınız, sizin yaptığınız
iyileştirmeye bakın; az önce Sayın Özkan Yalım Vekilimizin
dediği gibi, bir emeklimizin aracı varsa, TÜVTÜRKte 5 tane
aracı dahi muayene yaptıramıyor verdiğiniz maaşla.
Sizin bu iyileştirmeniz ne kadar doğru, ben merak ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bakınız, Genel Başkanımız
Sayın Kılıçdaroğlu yıllardır, en düşük
emekli aylığı alanların durumunu dile getiriyor. 26
Kasım 2019da yaptığı açıklamada da 847 bin
vatandaşımızın bin lira altında emekli maaşı
aldığını ifade etti. Kim inkâr etti? Sarayındaki zat
inkâr etmişti ama daha sonra dedi ki: Haklısınız. Bin lira,
sonra 1.500, sonra 2.500, bugün 5.500 oldu ancak enflasyondaki büyük patlama
sebebiyle emeklinin yaşam standardında yükselme
olmadığı gibi geçinmesi de maalesef imkânsız hâle geldi.
Şu anda BAĞ-KUR emekli aylığı 6.151 liraya
çıktı. Size soruyorum: Bu fiyatlarla geçinmek mümkün mü? Karı
koca iki kişi BAĞ-KUR emeklisi neredeyse açlık
sınırının içerisinde yaşayacak hâle gelmişler. Ev
kirası Ankarada 5 bin lira olmuş, vatandaşımız
artık zihni sinir projeler üreterek yaşamını sürdürüyor;
limon yerine limon suyu, bayat ekmek alıp çocuklarına bayat ekmek
yediriyor. Anne sabah kahvaltısında çocuğuna bir yumurta
değil yumurtayı yarıya bölerek çocuklara yedirir hâle
gelmiş ve simit o hâle gelmiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Simit alamaz oldu vatandaş, simit!
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Devamla) Geçtiğimiz günlerde Saray ilçemizde esnaf ziyareti yaparken
içim cız etti; bir markete girmiştim, bir kadınımız
gelmiş kırık peynir soruyor. Vatandaşı artık
bütün peynir alamaz hâle getirdiniz, kırık peynir alır hâle
getirdiniz. Bu, AK PARTİ ve Cumhur İttifakının ülkeyi
getirmiş olduğu güzel tablosu! (CHP sıralarından
alkışlar) Evet, en güzel tablo bu! Vatandaş artık peynir
yiyemiyor, lor yiyor ve kırık peynir alıyor.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Onu da bulursa
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Devamla) Değerli arkadaşlar, sizler her şeyi güzel
gösteriyorsunuz ama çıkın sokağa, bir görün; vatandaş
artık perişan hâlde, çocuklarımız bayat simit, bayat ekmek
kuyruğunda. Ya, ülkenin yirmi yıldan sonra gelmiş olduğu
tablo bu mu? Siz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetindeki asgari ücretli
vatandaşlarımıza 11.800 lira verilirken kendi ülkesindeki asgari
ücretlilere 8.500 lirayı reva gören bir yönetim oldunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Devamla) Artık gidiyorsunuz; gelmekte olan geliyor, gitmekte olan
gidiyor diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Markete gidemez oldu vatandaş, markete!
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına söz talep eden İzmir Milletvekili
Sayın Yaşar Kırkpınar.
Buyurun Sayın
Kırkpınar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Evet, teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İYİ Parti grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubumuz adına söz aldım. Genel Kurulu ve ekranları
başında bizleri takip eden aziz milletimizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
yaklaşık iki yıldan beri dünyayı kasıp kavuran bir
pandemi ve yanı başımızda cereyan eden savaşlarla
karşı karşıyayız. Dünyada tüm ekonomiler durdu,
çarklar işlemez hâle geldi, en büyük ve en güçlü devletlerin ekonomileri
âdeta çöktü; buna hep birlikte şahit olduk. Türkiyenin
kazancını, zenginliğini çalışanlarımız
başta olmak üzere milletimizin bütün fertleriyle kararlı bir
şekilde paylaştığımızı ifade etmek
istiyorum.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Helal olsun diyorum.
YAŞAR KIRKPINAR (Devamla)
Memur ve emekli maaş artışlarını da bu kapsamda
değerlendirdik. Çok şükür dünyanın her ülkesine ürün satan,
bölgesinin üretimcisi olarak görünen bir ülke konumuna bugün itibarıyla
gelmiş bulunmaktayız. İnşallah, 2023 ihracatta da hedef
büyüttüğümüz bir yıl olacak.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) İthalatı da söyle, ithalatı.
YAŞAR KIRKPINAR
(Devamla) Aralık ayı tüketici enflasyonu yüzde 1,18; bir önceki
aralık ayına göre yıllık bazda yüzde 64,52 olarak
açıklandı. İnşallah, önümüzdeki aylarda da enflasyondaki bu
düşüş seyrinin devam edeceğini yine hep birlikte göreceğiz.
Tabii ki enflasyon oranlarının belli olması memur ve emekli
maaşlarının da şekillenmesi anlamına geliyor. Memur
maaşlarında yüzde 87 oranında artış
gerçekleştirmiştik. Ayrıca, ek gösterge gibi pek çok adımla
kamu çalışanlarımıza da yine bu kapsamda ilave destekler
sağlamıştık.
EYT problemini -şükürler
olsun ki- biz çözdük. Yine, asgari ücret oranında tüm ücretlerden vergiyi
bizler kaldırdık. En düşük emekli maaşı 5.500 TL ve
asgari ücret de dolar bazında yine tarihî bir seviyeye ulaştı;
455 dolarla en yüksek seviyesine çıkmış oldu. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Budur işte, bravo!
YAŞAR KIRKPINAR
(Devamla) Yine, asgari ücret desteğini bugün itibarıyla 400 TLye
çıkarmış olduk.
ÖMER FETHİ
GÜRER (Niğde) Bir bardak çayı da 9 liraya
çıkardınız.
YAŞAR KIRKPINAR
(Devamla) Açıklanan 2022 yılı enflasyon oranına göre kamu
görevlilerinin maaş artış oranı yüzde 16,48 olarak
uygulanmıştı. SSK ve BAĞ-KUR emeklilerine de bu oran yüzde
15,4 olarak ortaya çıkmıştı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
YAŞAR KIRKPINAR
(Devamla) Memur emeklileri ve diğer tüm emeklilerimizin maaş
artış oranının yüzde 30 olarak uygulanacağı bugün
Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıklandı.
Biliyorsunuz, memur ve
emeklilerin maaşları yasayla yılda 2 defa güncellenerek güvence
altına alınmıştır. Açıklanan yüzde 30luk
artış altı aylık bir artıştır, 2nci altı
ayda da artışlar güncellenerek devam edecek. Dolayısıyla
bizler toplumumuzun bütün kesimlerinin yanındayız. Yoksulumuzu,
garibanımızı, asgari ücretlimizi, memurumuzu, emeklimizi; dul ve
yetimimizi, yaşlılarımızı, engellilerimizi yani tüm
kesimlerimizi, Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade
ettiği gibi, enflasyona bugüne kadar ezdirmedik bundan sonra da
ezdirmeyeceğiz. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Canına okudunuz, canına okudunuz!
YAŞAR KIRKPINAR
(Devamla) Bizler, AK PARTİ hükûmetleri olarak her zaman aziz
milletimizin yanında olduk bundan sonra da olmaya devam edeceğiz.
Dolayısıyla bu
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Seçime kadar yüzde 50ye çıkarırsınız, beşer
beşer artırırsınız.
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Eskişehir) Haftada 5 puan, haftada 5 puan...
YAŞAR KIRKPINAR
(Devamla) Ben Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Her hafta 5 puan artırırsınız.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Kırmızı biberin kilosu 50 lira olmuş.
BAŞKAN İYİ
Parti grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın İlhan
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın,
iktidarın Kırşehiri görmezden gelmesine ilişkin
açıklaması
METİN İLHAN
(Kırşehir) Teşekkür ederim Başkanım.
Anadolu, derin bir tarihsel
kültüre sahip olması bakımından ülkemiz için çok önemlidir.
Unutulmamalıdır ki Anadolunun kalbi de Hacı Bektaştan Ahi
Evrana, Yunus Emreden Âşık Paşaya bu toprakları
mayalayan âlimler sayesinde Kırşehirde atmaya
başlamıştır. Ancak Kırşehir mevcut tarihî
birikimine ve coğrafi konumuna rağmen ticaretten turizme,
eğitimden yer altı kaynaklarına çok önemli bir merkez
olması gerekirken ne yazık ki her anlamda vasat kalmış bir
il izlenimi vermektedir. Kırşehirin jeotermal, tarıma
dayalı potansiyelinden güneş enerjisine, biyogazdan rüzgâr enerjisine
üretime dayalı her türlü enerji potansiyeli mevcuttur. Ancak tek sorun,
yıllardır Kırşehirin bu kaynaklarını görmezden gelen
iktidar ve onların yerel kadrolarının
başarısızlıklarıdır. İktidarımızda
Kırşehirin makûs kaderini mutlaka değiştirip sahip
olduğu çok önemli bu kaynakların işlevsel olarak
kullanıldığı, bölgesinde üretim merkezi bir şehir
hâline getireceğiz diyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Aycan
37.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın,
Sıfır Atık Projesine ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, çevre kirliliği felakettir.
Çevre kirliliğinin önlenmesi konusunda yapılan
çalışmaları destekliyoruz. Sıfır Atık Projesi
ısrarla sürdürülmelidir. Her vatandaşın, her kuruluşun
sıfır atık konusunda duyarlı olması zorunluluktur.
Geri dönüşüm konusundaki çalışmaları da destekliyoruz,
özellikle ülkemizdeki atıkların geri dönüşüme
kazandırılması çalışmaları özendirilmeli ve
teşvik edilmelidir; aynı duyarlılığı özellikle
sanayi kuruluşları olmak üzere tüm kuruluşlardan da bekliyoruz.
Sıfır atıklı üretim, yüzde 100 geri dönüşüm esas
alınmalıdır; ayrıca, sanayi kuruluşlarının
mutlaka arıtma tesisi olmalıdır, yüzde 100 arıtma
yapıldıktan sonra atık su doğaya verilmelidir. Sanayi
kuruluşlarının filtreleri mutlaka
çalıştırılmalıdır. Kahramanmaraşta 3
ıslah organize sanayi bölgesi için ortak arıtma tesisi mutlaka bir an
önce kurulmalıdır, bunu beklemekteyiz. Çevre
sağlığı yaklaşımı yerleşmeli, çevre
sağlığı teknisyeni ve çevre mühendisi istihdamı artırılmalıdır.
BAŞKAN Sayın
Aydınlık
38.- Şanlıurfa Milletvekili Aziz Aydınlıkın,
pamukta uygulanan yanlış politikalara ilişkin
açıklaması
AZİZ AYDINLIK
(Şanlıurfa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Altın
çağını yaşayacak. denilen pamuk yanlış
politikalarla çiftçinin kara kâbusu oldu. 17 liraya mal edilen pamuk şu
anda 10-12 liraya satılıyor; 5,5 liraya mal edilen mısır
şu anda 4-4,5 liraya satılıyor. Enflasyonun boynunu
kırdık. diyenlere sesleniyorum, kırılan çiftçinin boynu
oldu. Taban fiyatı belirsizliği, destek yetersizliği, mazot,
gübre ve ilaç maliyetlerinin fahiş şekilde artışı çiftçinin
boynunu kırdı. Yanlış politikalarınızla son on
beş yılda 3,5 milyon tarım arazimizi kaybettik. Allah'ın
izniyle, başta çiftçi olmak üzere milletimiz sizi sandıkta
gönderecek.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki ve
arkadaşları tarafından, Kobani davasındaki hukuk
dışı uygulamaların araştırılması
amacıyla 4/1/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 4
Ocak 2023 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır. Okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
4/1/2023
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
4/1/2023 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
4 Ocak 2023 tarihinde Batman
Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki ve arkadaşları tarafından
(23349 grup numaralı) Kobani davasındaki hukuk dışı
uygulamaların araştırılması amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
4/1/2023 Çarşamba günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep
eden İstanbul Milletvekili Sayın Oya Ersoy.
Buyurun Sayın Ersoy.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY
(İstanbul) Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Evet, 2014 ve 2015 yılı
insanlık tarihine çok önemli iki yıl olarak geçti, tarih boyunca da
asla unutulmayacak. Ne oldu? Haziran ayı başında IŞİD
üç gün içinde Musul'u kuşattı ve ele geçirdi. Ağustos
ayında Şengal'de Ezidilere karşı -Birleşmiş
Milletlerin de uluslararası bir soykırım olarak kabul
ettiği- bir katliam yaşandı ve Şengal
soykırımından bir ay sonra, eylül ayında Kobani'yi
IŞİD kuşattı, ekimin başında da Kürtlere
karşı ciddi anlamda bir soykırıma girişmek üzere
saldırılarını artırdı; tüm dünyadan bu konuda
protestolar ve kınamalar peş peşe geldi ve insanlık bir
seferberlik içine girdi. IŞİD vahşeti karşısında
sadece HDP değil, ülkenin dört bir yanında -Diyarbakır'dan
Çanakkale'ye, İstanbul'dan Hakkâri'ye, Van'a, Artvin'e, Edirne'ye kadar
memleketin dört bir yanında- insanlar sokaklara döküldü. Ne istiyordu?
Bir, iktidara sesleniyordu, diyordu ki: İnsanlık için koridor
açın. İkincisi de IŞİD'e karşı askerî, ekonomik
ve lojistik desteği kesin. Ne oldu? İktidar bütün bu tepkiler
üzerine bir şey yaptı; 29 Ekimde sınırları açtı,
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ne bağlı peşmerge güçleri Türkiye
üzerinden Kobani'ye geçti. Bu sırada çözüm süreci devam ediyordu. Üstelik
dört ay sonra, 28 Şubatta Dolmabahçe mutabakatı imzalandı ama ne
oldu? 7 Haziran 2015 seçimlerinde HDP ilk defa bir parti olarak seçime girme
kararı aldı ve yüzde 13 oy alarak da Parlamentoda yerini aldı.
AKP çoğunluğu kaybetti, tek başına iktidar olamayınca
da HDP yargının hedefi hâline getirildi.
Şimdi, bu Kobane
davası diye geçen dava aslında Kobane davası değildir.
Asıl Kobane davası o dönem paramiliter güçleri seferber eden ve
IŞİD başta olmak üzere cihatçı çetelerle iş
birliği yapanların yargılandığı dava
olacaktır; o, daha henüz açılmadı. Kobane davası,
şimdi açılan, talimatla açılan bir dava; iktidarın siyaseten
baş edemediklerini yargı yoluyla tasfiye etme aracı olarak
kullandığı bir dava, birinci amaç bu ama bir amacı daha
var; iktidar o dönemde kendi resmî tarihini yazmaya çalışıyor ve
arkadaşlarımız, tutuklu olan siyasetçiler şu an mahkeme
salonlarının içinde tam da bu resmî tarihe karşı yani
faşizme karşı hakikat mücadelesini sürdürüyor. Evet, Kobane
davası, o gün Kobane düştü düşecek. diyenler ile Kobane
düşerse insanlık düşer. diyenler arasındaki bir
davadır.
Ben bu davanın özünü
uzun uzun anlatmayacağım hukuken, zaten defalarca bu kürsüden
anlatıldı ama sadece tek bir belgeden bahsedeceğim: 26 Ekim 2018
tarihli 5 sayfalık TEMin bir bilgi notu yani bizzat talimatı, bu belgeye
bakmanız yeterli davanın nedenini anlamanız için; diyor ki bu
belgede, soruşturma ne şekilde yürütülecek, bir, onun reçetesini
vermiş; ikincisi, HDPnin kapatılması için nasıl temel
dayanak yapılabileceğini de ayrıntılı bir şekilde
anlatmış, İddianame düzenlenmesi hâlinde anayasal mevzuatımıza
göre parti kapatma sonucunun ortaya çıkacağı hukuken
değerlendirilmektedir. denilmiş bu bilgi notunda. Kim
değerlendiriyor, bu hukuki değerlendirmeyi kim yapıyor? TEM
polisleri yapıyor.
Evet, 2018
Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası süreciyle Ahmet Altun
dosyaya soruşturma savcısı olarak atandı ve tamamen
dosyanın seyri değiştirildi, gizlilik kararı verildi;
mahkeme heyeti değiştirildi hatta bir mahkeme başkanı,
Bahtiyar Çolak görevden alındı. Daha sonra ortaya çıktı ki
bu, Atadedeler suç örgütünün mensubu olarak gözaltına
alınmış, o nedenle görevden alınmış. Ve mahkeme
bir an önce dosyayı bitirmek üzere gaza bastı hatta
hukuksuzluğun tarihini yazdı, savunma hakkını
kısıtladı, önceki dönem eş başkanlarımız
dâhil olmak üzere, daha beyanlarını bile almadan mütalaa için
dosyayı savcılığa verdi. Şimdi,
anlaşılmaktadır ki saray aklınca planlarını
yapmış ve seçimi kazanmak için uygulamaya geçmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
OYA ERSOY (Devamla) Evet,
elinizde hiçbir şey kalmadı, bütün yalanlarınızı
tükettiniz, elinizde sözde demokrat kırıntılarınız
bile kalmadı. Elinizde sadece baskı, yasak ve yok sayma var, tekrar
otuz yıl öncesine döndünüz. Aklınızca HDPyi kapatıp Kürt
halkının siyasi temsiliyetini yasaklayacaksınız, böylece
Kürt sorunu ortadan kalkacak, siz de dikensiz gül bahçesiyle seçimi
kazanacaksınız. Öyle mi? Böyle mi düşünüyorsunuz? Başta
Kürt halkı olmak üzere, tüm toplumun nasıl değiştiğini,
farklılaştığını ve ilerlediğini görmeyecek
kadar akılsız mısınız? HDPyi kapatınca Kürt
halkının kendi kimliğinden, dilinden, siyasi ve toplumsal
ilişkilerinden vazgeçeceğini gerçekten düşünüyor musunuz? Size
daha fazla öfke duyacaklar.
Peki, İstanbul
Sözleşmesinden çıkınca kadınların yıllarca
mücadeleyle edindikleri haklarından vazgeçeceklerine gerçekten
inanıyor musunuz? AKPnin makbul kadını olacaklarına
gerçekten inanıyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
OYA ERSOY (Devamla)
İrana bir göz atın.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Kadınlara pozitif ayrımcılık
Başkan ya.
OYA ERSOY (Devamla) Evet,
aklınızı başınıza alın diyorum, kendi
koltuklarınız için bu ülkeye, bu ülkenin halklarına ihanet
etmekten vazgeçin. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz talep eden Ankara Milletvekili Sayın Tekin
Bingöl.
Buyurun Sayın Bingöl.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TEKİN
BİNGÖL (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hiçbir demokrasi ve hukuk
devletinde, adil yargılama olduğunda ne mahkeme süreçleri ne de
mahkeme kararı asla tartışılmaz çünkü hüküm halk adına
verilir ve asla kamu vicdanı yara almaz. Elbette her suçun bir
cezası, her cezanın da yaptırımı vardır. Bu
bahsettiğim suç, ceza ve yaptırım üçlüsü ancak ve ancak
demokratik ülkeler yani hukuk devletinin olduğu ülkeler için geçerlidir.
Peki, bizde durum ne? Maalesef, 12 Eylül askerî darbesinin
bıraktığı o demokrasinin
kırıntılarını dahi yok eden AK PARTİ
iktidarı bu ülkede ceza hukukunu hallaç pamuğu gibi
atmıştır ve kesinlikle sarayın doğrultusunda karar
veren bir partizanlaştırılmış yargıçlar düzenine
dönüşmüştür.
Bugün, Türkiye'de adil
yargılamadan söz etmek mümkün değil, Türkiye'de ufacık bir
vicdani hesapla ve hukuk normlarına uygun davranan yargıçlar,
hâkimler anında görevden alınır. Örnek mi? Gezi davası
hâkimi görevinden alındı. Örnek mi? İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanımızın o siyasi davasında hâkim
değiştirildi, Balyoz davasının hâkimi
değiştirildi, Cemal Kaşıkçı ve Gezi
davasının şerh koyan hâkimleri sürüldü. Çok tipik bir örnek
vereceğim; bakın, yıllarca -kırk yıl, elli yıl,
altmış yıl- bu ülkede hüküm süren arazi davalarından çok
daha vahim bir şey yaşandı; bu ülkede faili meçhul cinayetleri
araştırmak üzere kurulan o davanın hâkimleri tam 30 kez
değiştirildi. Niçin? Herhâlde korunmaya alınan, korunma
ihtiyacı hissedilen birileri var ki onlar deşifre olacak diye 30 kez
o davanın avukatları değiştirildi. (CHP
sıralarından alkışlar) Bugün bu araştırma
önergesine konu olan Kobani davasında da aynı şey
yapıldı; önce savcı değiştirildi, davanın seyri
birden değiştirildi, değişti, başka bir boyuta
evrildi; sonra, yetmedi, herhâlde AK PARTİ istediğini elde edemeyecek
diye mahkemenin başkanı değiştirildi, bir tek nedenle, bir
tek nedenle; gerçek anlamda, Kobaninin açığa çıkması
dertleri yoktu; dertleri
HDPnin kapatılması için gerekçeler,
haksız suçlamalar getirmek için bu davanın şekli
değiştirildi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) Peki ne oldu? Bu davalar hiçbir şekilde kamu vicdanında
yer bulmuyor, halkın vicdanı en büyük mahkemedir. Siz eğer
gözyaşlarına sığınarak, işkenceyle, terörize
ederek, zindanlara atarak, zincirlere vurarak birilerini susturmaya
çalışmak isterseniz asla başarılı
olamazsınız. Çünkü halkın vicdanında
yargılandığınızda, o yargılama sürecinde ölümsüz
bir şekilde nefret objesi olursunuz ve kesinlikle ve kesinlikle hiçbir
şekilde aklanamazsınız. Biz bu davaları Gezi davasında
gördük, Selahattin Demirtaş davasında gördük, Ekrem
İmamoğlu davasında gördük, Kavala davasında gördük.
Hukuksuzluk almış başını gidiyor ve saray, kesinlikle
siyasi rant peşinde koşarken bu mahkemelere müdahale ediyor
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
TEKİN BİNGÖL
(Devamla)
mahkemenin hâkimini, savcısını
değiştirerek sonuç almaya çalışacağını
zannediyor ama asla sonuç alamayacaklar.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın
İsmail Bilen.
Buyurun Sayın Bilen. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
İSMAİL BİLEN (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kobani olayları olarak bilinen 6-8 Ekim 2014 tarihinde
yaşanan olaylarla ilgili HDP Grubunun verdiği araştırma
önergesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi ve ekranları
başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Kıymetli arkadaşlar
-sondan başlayayım- suçu, suçluyu övmek bütün hukuk sistemlerinde,
demokratik hukuk devletlerinde suç kabul edilir; bunu meşru göstermek
doğru değildir. Yargı kararları eleştirilemez
değildir, yargı kararları da eleştirilebilir ancak
yargı kararlarını tanımamak bir hukuk devletinde kabul
edilebilecek bir şey de değildir.
İBRAHİM AYDEMİR
(Erzurum) Bravo! Helal olsun!
KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
AİHM kararını tanımamak da öyle!
İSMAİL BİLEN
(Devamla) Şimdi, gelelim IŞİD mevzusuna. IŞİD
mevzusunda da biz Suriyede gördük, kimlerin kimlerle iş tuttuğunu
OYA ERSOY (İstanbul)
Bütün dünya gördü, bütün dünya!
İSMAİL BİLEN
(Devamla)
IŞİDli teröristleri kimlerin koridorlar kurarak
kaçırdığını ve kimlerin onlarla birlikte oradaki
halka
OYA ERSOY (İstanbul)
Sınırları delik deşik ettiğini
İSMAİL BİLEN
(Devamla)
Lazı, Kürtü, Türkü, Türkmeni başta olmak üzere
kimlerin onlara zulmettiğini de herkes, bu aziz millet gayet net bir
şekilde gördü.
OYA ERSOY (İstanbul)
Askerleri kimin yaktığını
İSMAİL BİLEN
(Devamla) Evet, Gezi olaylarından bahsedildi, diğer olaylardan, 15
Temmuzdan. Meşru, seçilmiş hükûmetlerin yetkilerini
gasbedemeyeceklerini ya da demokratik şekilde sistemi veya Hükûmeti
değiştiremeyeceklerini anlayanlar kimi zaman Gezi olaylarıyla,
kimi zaman, işte, 6-8 Ekim olayları, kimi zaman da vesayet
odaklarıyla, ordunun içerisine sızmış cuntacılarla,
kimi zaman da yargının içerisine sızmış vesayet
odaklarıyla meşru Hükûmete karşı bir takım eylemlere
giriştiler. Bu, 6-8 Ekim olayları da meşru Hükûmetin egemenlik
hakkına, millet tarafından kendisine verilmiş yetkiyi gasbetmeye
yönelik bir girişimdi. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Bravo!
İSMAİL BİLEN
(Devamla) Şimdi, savcılar ne yapacak? Delil toplayacak,
savcıların görevi bu. Delil topladı diye savcıyı
eleştirmek, delil topluyor diye savcıyı eleştirmek hangi
hukuka, hangi mantığa, hangi akla sığabilir?
OYA ERSOY (İstanbul)
Araştır araştır bir şey bulamadı, gizli
tanık uydurdu.
İSMAİL BİLEN
(Devamla) Savcıların görevi delil toplamaktır.
OYA ERSOY (İstanbul)
Delil yaratmak değil ama.
İSMAİL BİLEN
(Devamla) Sadece aleyhte değil, savcıların bir görevi daha
var: Aleyhte olanlarla birlikte sanığın, zanlının
lehinde olan, delilleri de toplar ama eğer hukuktan bahsediyorsak
asıl önemli olan, Anayasanın 138inci maddesi var ki bizi
bağlar, hepimizi bağlar. Hani, sürekli savunduğumuz bir şey
var ya, güçlerin ayrılığı, erklerin
ayrılığı diye
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
İSMAİL BİLEN
(Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
138inci maddenin amir hükmü,
görülmekte olan bir davanın Genel Kurula getirilmesini, Parlamentoda
görüşülmesini, bu hususta fikir serdedilmesini yasaklıyor.
OYA ERSOY (İstanbul)
Saraya söyle saraya!
İSMAİL BİLEN
(Devamla) - Ne zamana kadar? Yargılama tamamlanır, hüküm tesis edilir,
ondan sonra eğer hüküm kesinleşirse varsa bir hukuksuzluk, varsa bir
yanlışlık belki bu hususta Parlamento devreye sokularak
araştırma önergeleri veya araştırma komisyonları
kurulabilir ama mevcut Anayasaya göre, bu şartlar altında bu
araştırma önergesi kabul edilemez. Bizim de bu sebeple bu
araştırma önergesinin aleyhinde olduğumuzu ifade ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Bravo! Helal olsun.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Yani sataşma kabul ederseniz eğer
BAŞKAN Sataşma
yok.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Ederseniz eğer
BAŞKAN Efendim?
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Söyleyeceğim cümleyi sataşma kabul
ederseniz
BAŞKAN Niçin söz
istediğinizi söyleyin, ben dinliyorum, sonra mikrofonunuzu
açacağım.
60a göre yerinizden mi söz
istiyorsunuz?
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Hükûmeti değiştirmeye, meşru
Hükûmeti düşürmeye, gasbetmeye yönelik bir girişim. gibi sözler
kullandı. Takdir sizin, yerimden söz alabilirim.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Biz öyle görüyoruz.
BAŞKAN Şimdi,
Sayın Beştaş, yerinizden 60a göre ben bir söz vereyim. Bu, size
bir sataşma değil.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
39.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Manisa Milletvekili İsmail Bilenin HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkürler Sayın Başkan.
Anayasa 138 Adalet ve
Kalkınma Partisini bağlamıyor, Erdoğan'ı
bağlamıyor, onların milletvekillerini bağlamıyor;
garip bir şey, gelmişler burada bize Anayasadan söz ediyorlar. Biz
savcıyı eleştirmiyoruz, Savcı sizin emrinizde. diyoruz.
Biz yargıyı eleştirmiyoruz, Yargı sizin emrinizde.
diyoruz. Yargı son ara kararında Selahattin Demirtaş, Sebahat
Tuncel, Figen Yüksekdağ'ın sorguları yapılmadan
-altını çizerek söylüyorum, daha sorgu yapılmamış-
esas hakkındaki mütalaa için dosyayı savcılığa tevdi
etti. Bu, hukukta şu anlama geliyor: Ben talimat aldım, vallahi usul
hükümleri de umurumda değil, hiçbir yasa da beni bağlamıyor, ben
karar vereceğim." diyor. Seçimden önce, tıpkı Gezi
davasında olduğu gibi, kendilerine karar siparişi
vermişler.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) İzninizle...
BAŞKAN Tamamlayalım
lütfen.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Adalet ve Kalkınma Partisi nasıl ahmak
kelimesinden bir ceza verdirdiyse Kobanide demokratik, meşru Hükûmeti
eleştirmeye, protestoya yönelik fiillerden de ceza çıkarmaya
çalışıyor. Nasıl Gezide yüz binlerce, milyonlarca
insanın eleştirisini kriminalize ediyorlarsa Kobanide de
aynısı yapmaya çalışıyorlar. Bunlar seçim
yargılamaları. Bütün Türkiye duysun: Adalet ve Kalkınma Partisi
siyaset yapmıyor, yargı darbesiyle seçimi kazanmaya
çalışıyor. Bu 12nci önergemiz, varsa yüreğiniz gelin,
kabul edin; araştıralım kim suçlu kim suçsuz.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki ve
arkadaşları tarafından, Kobani davasındaki hukuk
dışı uygulamaların araştırılması
amacıyla 4/1/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 4 Ocak
2023 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili
Engin Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin
Özkoç tarafından, tek adam rejiminin TÜİK istatistiklerine
yaptığı müdahalenin ücret, maaş ve gelirde yarattığı
adaletsizliğin etkilerinin araştırılması amacıyla
4/1/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 4
Ocak 2023 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
4/1/2023 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Grup Başkan Vekilleri
İstanbul Milletvekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile
Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından tek adam rejiminin TÜİK
istatistiklerine yaptığı müdahalenin ücret, maaş ve gelirde
yarattığı adaletsizliğin etkilerinin
araştırılması amacıyla 4/1/2023 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (3845
sıra no.lu) Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 4/1/2023 Çarşamba
günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden
Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Burcu Köksal.
Buyurun Sayın Köksal.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BURCU KÖKSAL
(Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
enflasyon bir ülkede fiyatların genel seviyesinde meydana gelen
değişmeyi ölçmek için kullanılan bir göstergedir. Enflasyon
oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre fiyatların
ne kadar yükseldiğini gösterir ve ülkede memur ve emekli
maaşları mevcut olan enflasyona göre yapılır. Şimdi,
ülkemizde enflasyon TÜİKe göre yüzde 64 olarak açıklandı. Peki,
biz buna inanabilir miyiz? Zamlara, hayat pahalılığına
baktığımızda TÜİKin enflasyon rakamı
doğrudur. diyebiliyor musunuz? Ayçiçeği yağına yüzde 125,
doğal gaza yüzde 152, elektriğe yüzde 96, süte yüzde 152, ekmeğe
yüzde 166, şekere yüzde 285, kuru soğana bile yüzde 304 zam gelen bir
ülkede enflasyon nasıl yüzde 64 olabilir? Bu arada yiğit muhtaç
olmuş kuru soğana türküsünü yaşatıyorsunuz millete çünkü
yapılan zamlarla o bile zengin yiyeceği olmaya başladı ve
millet, gerçekten, kuru soğana muhtaç oldu sayenizde.
Enflasyonun yüzde 64ün çok
çok üstünde olduğunu aslında siz de biliyorsunuz; öyle ki vergilere,
harçlara bile yüzde 122 oranında zam yapıyorsunuz.
Bağımsız bir kuruluş olan ENAG yıllık enflasyonu
yüzde 137,5 olarak açıkladı. Şimdi, TÜİKe bakıyorum,
yüzde 64, ENAG Yüzde 137,5. diyor; aradaki fark 73 puan ve TÜİKin eski
Başkanı diyor ki: Verilere artık ben bile inanmıyorum, güvenmiyorum.
Şimdi, kendi kurumunda olan kişilerin bile inanmadığı
verilere, sonuçlara biz nasıl inanalım, soruyorum size. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) AKP de inanmıyor zaten.
BURCU KÖKSAL (Devamla) Daha
geçen ay yüzde 85 olan enflasyon nasıl indi? Peynirin fiyatı inmedi;
etin, sütün, pirincin fiyatı inmedi; fakirin tek yiyeceği olan
yumurtanın bile fiyatı inmedi; pazarlar, marketler ateş
pahası ama enflasyon size göre indi, öyle mi? Bak, ben size anlatayım
nasıl indirildiğini: TÜİK resmen emeklinin hakkını
vermemek için talimatla rakam belirledi ve tek kişilik Hükûmet
çıktı Memura, emekliye yüzde 30 zam veriyorum. dedi. Buna da
başta sarı sendika olmak üzere iktidar vekilleri böyle alkış
tuttu. Bu, Türkiye'nin utanç vesikadır, utanç! (CHP sıralarından
alkışlar) Ama baktım, memurda, işçide, emeklide ne
alkış tutan var, ne halay çeken çünkü TÜİK'in
açıkladığı enflasyon rakamına, bu ülkede yaşayan,
bu topraklardaki kimse inanmıyor. ENAG ne diyor, TÜİK ne diyor,
İstanbul Ticaret Odası ne diyor? Aslında rakamlara filan bakmaya
gerek yok; sokağa çıkın, esnafa, emekliye, memura, işçiye
sorun, onlar zaten her şeyi anlatacak size.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Sabahın köründe et kuyruğuna giriyor millet.
BURCU KÖKSAL (Devamla) Ama
baktım, şimdi sizde öyle bir şey yok, öyle bir derdiniz de yok,
sıcak yataklarınızda yatıyorsunuz,
koltuklarınızda oturuyorsunuz, ekmek elden su gölden
yaşıyorsunuz; emekli ne çekiyor, nasıl yaşıyor
umurunuzda bile değil. (CHP sıralarından alkışlar)
Gözleri ışıldayan
bir Bakanımız var, Nebati; televizyonlara çıkmış,
sallıyor da sallıyor. Yok memura ve emekliye verilen zam iyiymiş
de enflasyonun yükselme trendini kırmışmış da
ekonomideki bütün veriler iyiye gidiyormuşmuş da, miş miş
de mış mış; kendi söylediklerine kendi inanmıyor, biz
mi inanalım? Siz aslında Enflasyonun belini
kıracağız. deyip de emeklinin belini kırdınız bu
ülkede. 3 milyon 650 bin memura ve 13 milyon 900 bin emekliye sadece yüzde 30;
öyle mi?
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Zulmediyorlar zulüm.
BURCU KÖKSAL (Devamla)
Bakın, milletin emeklisi ülke ülke gezip tatil yapıyor, bizim
emekliler market market gezip ucuz ürün arıyor, soran olursa da Avrupa
bizi kıskanıyor. öyle mi? (CHP sıralarından
alkışlar) İş enflasyon, vergiye, harca, zamma gelince ÜFE;
iş memura, işçiye ve emekliye gelince TÜFE; iş
paylaşıma, bölüşüme gelince küfe. İtibar, itibar deyip
duruyorsunuz ya, bakın, itibar saraylarda oturmakla değil,
halkın insanca yaşamasıyla olur. Emekliye yüzde
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
BURCU KÖKSAL (Devamla)
Bugün emekliye, memura reva görülen bu zam utanç zammıdır; en
düşük emekli maaşı 5.500 lira -oradan İbrahim Bey
gülümsüyor- 5.500 lirayla siz geçinebilir misiniz, soruyorum? Kiraların
bile 5 bin liradan başladığı bir ülkede bu emekli 5.500 lirayla
nasıl geçinecek? Vicdanınıza sesleniyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Ama emekli
vatandaşlarımız, müsterih olun, en geç beş ay sonra
Cumhuriyet Halk Partisi olarak iktidardayız ve iktidarımızda,
size söz veriyoruz, ant olsun ki en düşük emekli maaşı asgari
ücret tutarında olacak, hiç merak etmeyin! (CHP sıralarından
alkışlar)
İşçiyi son
yüzyılın en kötü durumuna düşüren, memurun satın alma
gücünü yok eden, emekliyi açlığa mahkûm eden AKP'yi vatandaş
sandıkta silecek ve bu seçimde Cumhur İttifakı olarak
alacağınız oy oranı emekliye reva gördüğünüz zam oranını
geçmesin inşallah. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Bugünkü açıklanan oran ayarınızı
bozmuş.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Yo, bizim ayarımız yerinde, sizin ayarınız bozuldu,
ayarınız bozuldu ki gidiyorsunuz.
BAŞKAN Sayın
Köksal, lütfen
İYİ Parti Grubu
adına söz talep eden Samsun Milletvekili Sayın Erhan Usta.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, şimdi, Bülent Bey
dedi ki: Bu devletin kurumlarının itibarını gözetmemiz
lazım. Hakikaten öyle, biz devletin kurumlarına normal
şartlarda bir şey söylemeyiz ama devletin kurumlarının da
kendi itibarını bir defa önce kendilerinin düşünmesi lazım.
Yani Türkiye İstatistik Kurumu gerçekten son dönemde
yayımladığı verilerle kendi itibarını
sıfırlamıştır değerli arkadaşlar.
Şimdi, kamuoyunda çok konuşuldu ama burada bir kez daha söylememiz
lazım.
Bakın, İstanbul
Ticaret Odası yanlış hatırlamıyorsam 1970li
yılların başından itibaren İstanbul için bir enflasyon
rakamı açıklıyor, bu enflasyon rakamları TÜİK'in
açıkladığı Türkiye genel enflasyon rakamlarıyla çok
paralel gidiyor. Ara ara, zaman zaman 1 puan, 2 puan sapma ya olur, ya olmaz.
Fakat şimdi, bu yıl baktığımızda arada 28.7 puan
sapma var. Yani bu zaten başlı başına açıklanamayacak
bir şey. Hani ENAGla olan sapmanın 73 puan olduğunu artık
söylemiyoruz, orası da ayrı bir husus dolayısıyla bu
anlamda Türkiye İstatistik Kurumuna güvenme imkânınız yoktur. Bu
sadece enflasyon rakamında değil, istihdam verilerinde de var, millî
gelirle ilgili verilerde de aynı problem, maalesef bunların hepsini
görüyoruz.
Şimdi, Sayın
Cumhurbaşkanı Yüzde 25 olan memur ve emekli maaş
artışlarını tekrar hesap ettik. dedi. Dün yapamayıp
da -yani dünden bugüne ne hesap yaptılarsa- bugün akıllarına ne
geldi? Şu oldu tabii: Hakikaten yaptıklarından herhâlde biraz
vicdanları sızladı yani bu, bir defa, Türkiye İstatistik Kurumunun
açıkladığı enflasyon rakamının yanlış
rakam olduğunun, bu rakamın doğru
olmadığının kesin olarak itirafıdır. Yoksa 10
puan
Normalde bunun bir formülasyonu var, bu formülasyonun
dışına hiç çıkılmamış -formülasyon doğru,
yanlış- fark olarak veriyorsunuz. Bugün niye buradan
çıkılıyor? Çünkü enflasyon rakamlarında o kadar
kantarın topuzunu kaçırdılar ki bu kadar düşük verilmesinin
yarattığı tepki ve biraz da belki vicdan azabıyla
şimdi, burada, bugün tekrar bir düzeltme yaptılar. Bir defa devlet
böyle yönetilmez. Bu işin hesabı kitabı varsa dün niye
Şimdi, aslında,
esas itibarıyla baktığımızda enflasyonu
düşürmedikten sonra rakamların artırılmasının da
kimseye bir faydası yok. Yani rakamları
artırırsınız, her birini 10 bin lira, 15 bin lira da
yaparsınız ama alıp götürecekse enflasyon bunu yani reel olarak
alım gücünü
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Düşüyor.
ERHAN USTA (Devamla)
Enflasyon düşmüyor.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Nasıl düşmüyor?
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Kabak 40 lira olmuş, bu millet nasıl geçinecek?
ERHAN USTA (Devamla) Ya,
enflasyonu yıllık yapıyorsunuz. Hesaben baz etkisiyle
düşmesi size enflasyon düşmesi olarak gelmesin arkadaşlar. Fiyat
artışları devam ediyor, fiyat artışları bundan sonra
devam edecek.
Şimdi gelelim bir de
formülasyon meselesine: Dün de söyledim bunu. Bakın 2023
yılında enflasyon sıfır olsa. varsayımıyla bile
2022 yılındaki o şeyden dolayı yani enflasyon
farkının altı ay gecikmeli verilmesinden kaynaklanan bir refah
kaybı var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ERHAN USTA (Devamla)
Teşekkür ederim.
Bakın, TÜİK
enflasyonunu esas alsak bile geçen yıldan gelen refah kaybının
telafi edilebilmesi için -sıfır enflasyon varsayımıyla
söylüyorum, 2023te hiç enflasyon olmayacak, sıfır çıkacak- bu
durumda bile yüzde 26 zam gerekiyor yani verdiğimiz yüzde 30, ancak 4
enflasyon olacaksa gelecek yıl, böyle bir şey hedefliyorsanız
normal refah kaybı telafi edildi diyebiliriz. İTOnun
rakamını dikkate alırsak -ki alınması lazım,
asgari İTO rakamı alınması lazım- o zaman yüzde 43
olması lazım, sıfır enflasyon durumunda, 2022nin refah
kaybının telafisi için. Dolayısıyla bu verilen yüzde
25lik, yüzde 30luk rakamların hiçbir şekilde refah
kaybını telafi etme imkânı yoktur. Bunu bir defa, mutlak suretle
görmemiz gerekiyor. Dolayısıyla yapılması gereken şey,
yüksek enflasyon dönemlerinde altı aylık da değil mutlaka üçer
aylık maaş ve ücret ayarlamalarının yapılması
lazım ve artışların yani enflasyon farkından sonra refah
kaybı giderildikten sonraki artışların da önden yüklemeli
yapılması lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Devamla) Bu
durumda yüzde 30un çok daha üzerinde bir rakam verilmesi gerekirdi bu refah
kaybının telafi edilmesi için.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler.
Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına söz talep eden Gaziantep Milletvekili Sayın
Mahmut Toğrul.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhuriyet Halk Partisinin
verdiği öneri üzerine partim adına söz aldım. Bu vesileyle,
Genel Kurulu, Genel Kurulun sevgili emekçilerini ve halkımızı
buradan saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, meşhur
bir hikâye var: Bir iş adamı bir muhasebeci alacak ve başvuru
yapan adaylara tek soru sorar, 2x2 kaçtır? der. Girenler
HÜSEYİN KAÇMAZ
(Şırnak) TÜİK Başkanı.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
İşte, şu anda AKPnin aradığı TUİK
Başkanı aynı sınav biçimiyle alınmış. (HDP
sıralarından alkışlar) Yani enflasyon nedir, sokaktaki durum
nedir, insanlar nasıl geçiniyor, yoksulluğun boyutu nedir; önemli
değil, önemli olan patron ne istiyor ve patron öyle rakamlar istiyor ki bu
sınava rağmen alınanlar bile dayanamıyor, olmuyor,
yaklaşık rakamlar vermeye çalışıyor, patron
kızıyor. Bugüne kadar 5 TÜİK Başkanı
değiştirilmiş.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) - Bir yılda 4
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
- Patrona yaranmak kolay değil ve nihayet mevcut geldiğimiz TÜİK
Başkanı
TÜİK Başkanı aslında sokakta,
çarşıda, pazarda, markette bir araştırma yapmıyor ve
halk da buna inanıyor, AKP de aslında buna inanıyor. Çünkü
eğer gerçekten AKP kendi kurumuna inanıyorsa, TÜİK
rakamlarına göre, açıkladıkları enflasyon rakamına
göre memura, emekliye yüzde 16 civarında bir artış
sağlamaları lazımdı. Peki nedir? Bir de patrona PR
yaptıracaklar ya: Bak, ben yüzde 16 vermiyorum. Ne veriyorum? Yüzde
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Refah payı
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
- Patron PRını yapıyor ve kamuoyunun gözünde patron o kadar
halkı düşünüyor ki, bakın, gördünüz mü, enflasyon
rakamının çok çok üstünde, neredeyse 2 katı ücret veriyor.
Bakın, değerli
arkadaşlar, çok değil bir sene önceye gidin -asgari ücret ile
emeklilerin ücretleri arasındaki fark- neredeyse emeklilerin ücreti asgari
ücretin yüzde 30, yüzde 40 üzerindeydi. Peki, şimdi, durum nedir?
Emeklilerin en düşük emekli maaşı 5.500 TL, asgari ücret 8.500
TL. Yani emekliler, dul, yetimler asgari ücretin yani asgari geçim
standardının çok çok altında, neredeyse yüzde 50 altında
bir ücretle geçinmeye çalışıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Değerli arkadaşlar, bakın, AKP özerk olması gereken tüm
kurumları çürüttü; TÜİKi çürüttü, Merkez Bankasını çürüttü.
Artık özerklik diye bir şey kalmadı, Patron bilir.
hikâyesine geldik ve geldiğimiz noktada vatandaş, gerçekten geçinmek
için türlü türlü çarelerle kendini zorluyor; çocuğunu okula gönderemiyor,
çocuğunu doyuramıyor, çocuğunu ısıtamıyor. Bugün
normal bir aile -ortalama 60 metrekarelik bir evde yaşayan bir aile- 40
derecede kombisini yaktığında gelen fatura,
araştırın, ortalama 1.200 lira; buna elektrik, suyu ilave edin,
bu insanlar nasıl geçinecek?
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Gerçek
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Gerçekler biliniyor, halk sizi biliyor, halk artık tanıdı,
dolayısıyla TÜİKin rakamının ne olduğunu halka
sorun.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Halkta TÜİKe inananların oranı yüzde 20; kimse TÜİKe
inanmıyor, AKP de dâhil, MHP de dâhil, kimse TÜİKe inanmıyor
ama PR yapmaya devam ediyorlar TÜİK üzerinden.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına söz talep eden Manisa Milletvekili
Sayın Uğur Aydemir.
Buyurunuz Sayın Aydemir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Çarşı pazara gitmeyen adamı konuşturuyorlar
işte.
HÜSEYİN KAÇMAZ
(Şırnak) Uğur Bey, millet kombiyi kısmaktan Eskimoya
döndü vallahi, Eskimoya döndü.
AK PARTİ GRUBU ADINA
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; CHP grup önerisi üzerine AK PARTİ grubum adına söz
almış bulunuyorum.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Ce-Ha-Pe
Ce-Ha-Pe
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Bu vesileyle yüce heyetinizi ve ekranları başında
bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Önergeye
baktığımızda tek adam rejimiyle başlayan cümle ve
Türkiye'nin yoksullaştığıyla devam eden bir cümle.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) - Yalan mı, yalan mı?
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) - Evet, değerli arkadaşlar, bunlara katılmıyoruz.
Niye katılmıyoruz? Bir defa, 16 Nisan 2017 tarihinde bir referandum
yapıldı, milletimiz iradesini sandığa yansıttı ve
yönetim sistemimiz değişti, parlamenter sistemden
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildi.
Dolayısıyla tek adam değil milletin adamı desek daha
doğru olur, buna da alışalım istiyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Evet, değerli
arkadaşlar, dünya liderlerinin takdir ettiği ve Milletimizin her
daim hizmetkârı olurum, oldum. diyen Sayın Recep Tayyip Erdoğan
milletimizin gönlünde de taht kurmuştur ve dolayısıyla bu
vesileyledir ki 2002 yılından beri Başbakan ve sonrasında
Cumhurbaşkanı olarak liderliğini devam ettirmektedir.
Yoksulluğa gelince,
bakın, 2002 yılına göre Türkiye, 2022 yılında reel
olarak gayrisafi millî hasılasını 3 kattan fazla
arttırdı. Yani 236 milyar dolardan aldığımız
gayrisafi millî hasılayı 800-860 milyar dolara kadar yükselttik.
Bütçemizi ne yaptık? 119 milyardan aldığımız bütçeyi
de 4,5 trilyon seviyesine getirdik. Vergilerimizi ne yaptık? 60 milyardan
aldığımız vergilerimizi de vergi gelirlerimizi de 3 trilyon
200 milyara kadar getirdik.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Borcu, borcu nereye getirdiniz? Borç ne oldu, borç?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
- Dış borç ne kadar?
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) - Evet Bu vergileri siz yerinde kullandınız mı,
kullanmadınız mı? diyen bazı hatipler oldu. Türkiyede
vergiler 2002 yılından sonra toplanmaya başlanmadı,
2002den önce de vergiler toplanıyordu ama nereye gidiyordu?
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Borç ne oldu? 2002 borcu ne, şimdi borcun ne? 2002
öncesi borcun ne, şimdi borcun ne?
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) - Hepsi faize gidiyordu. Şimdi, nereye gidiyor?
OYA ERSOY (İstanbul)
Faize, Diyanete, 5li çeteye!
UĞUR AYDEMİR (Devamla)
- Sağlığa, ulaşıma, savunma sanayisine gidiyor. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Dolayısıyla,
yüzde 85i faize harcamak yerine, sadece yüzde 10,5u faize gidiyor.
Bunları bir yere koyalım.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) - 2002de asgari ücretli ne alıyordu, şimdi ne
alıyor? Alım gücüne bak.
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) - Türkiyeyi büyüttük, organize sanayi bölgelerini
çoğalttık değerli arkadaşlar.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) - Ya, siz büyüdünüz doğru, siz büyüdünüz de halk
fakirleşti, halk geçinemiyor.
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) - İstihdamımızı artırdık.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
2002de dolar ne kadardı, şimdi ne kadar?
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) - Türkiye, 2021 yılında son elli yılın en büyük
büyüme oranını yakalamıştır, yüzde 11; evet, dünyada
ilk sırada yerini almıştır.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
2002de asgari ücretle kaç tane altın alınıyordu, bugün kaç
tane alınıyor?
UĞUR
AYDEMİR (Devamla) Evet, son bir dakikamı da TÜİKe
ayırmak istiyorum.
İLHAMİ
ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Tayyipi üzmeyen kurum!
UĞUR
AYDEMİR (Devamla) Bakınız, değerli arkadaşlar,
TÜİKin Eurostat başta olmak üzere uluslararası kuruluşlara
ve hesaplamalarına göre yapmış olduğu bütün
değerlendirmeler, incelemeler, anketler hepsi denetime tabidir.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Nerenin denetimine tabi?
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) AK PARTİlilere sorun, inanmıyorlar gerçekten. Taban
bile inanmıyor, size oy verenler inanmıyor!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Ya, kendiniz inanmıyorsunuz. Değerleme oranlarını yüzde
122 yaptınız devlet olarak, siz kendiniz inanmıyorsunuz.
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Eurostat Her şey uygun. diyor, uluslararası
kuruluşlar Hepsi uygun. diyor ama ne var ki biz size kendimizi,
TÜİKi anlatamıyoruz. Kurumlarımız bizim göz
bebeğimiz, TÜİK de öyle değerli arkadaşlar ama siz madem
ENAGa
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) İTO, İTO
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
ENAG
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) İstanbul Ticaret Odası Başkanı kimin
nesi?
UĞUR AYDEMİR
(Devamla)
veya inandığınız kuruluşlara şunu
telkin edin: Gitsinler, kendilerini Eurostatta akredite etsinler
arkadaşlar, biz de inanalım, çok zor bir olay değil.
Dolayısıyla bakınız Madem enflasyon düşüyorsa
fiyatlar niye düşmüyor? diye bazı arkadaşlarımız
söylediler; enflasyonun hızı düşüyor arkadaşlar.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Nerede? Nerede?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Hadi ya, hadi ya! Günün fıkrası, günün fıkrası!
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Şimdi, kasım ayındaki fiyatla aralık ayına
gittiğinizde Fiyat niye düşmedi? Bak, bunlar bizi
kandırıyor. derseniz kendinizi kandırırsınız;
fiyat düşmez, enflasyonun hızı düştü.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde)
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Aralık ayında çıkan enflasyon yüzde 1,18 ama siz
bunu alıp da işte Ekmek 1 liraydı, et şu kadardı,
soğan bu kadardı, fiyat niye gerilemiyor? diye bakarsanız kendinizi
kandırırsınız, yanlış bilginiz var derim.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Aç tavuk kendini nerede görürmüş? Darı
ambarında. Siz hâlâ devam edin batırmaya, millet aç kaldı, aç!
Simit 7 lira oldu!
UĞUR
AYDEMİR (Devamla) Dolayısıyla kendimizi
kandırmayalım, milletimizi de yanlış yönlendirmeyelim
değerli arkadaşlar.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Ya, millet yaşıyor zaten! Sen ne dersen de millet
yaşıyor, milletin alım gücü kalmadı ya!
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Öğretiyor, öğretiyor! Bakın,
öğretiyor!
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Bakınız, AK PARTİ zenginden yana mı garibandan
yana mı? AK PARTİ eğer garibandan yana olmasaydı ücret
gelirinden vergiyi kaldırmazdı, başındaki vergiyi
kaldırmazdı, başındaki beyannameyi kaldırmazdı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Aydemir.
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Değerli arkadaşlar, konutlardaki doğal gaza
hazineden yüzde 75i kim ödüyor? AK PARTİ iktidarları.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Ya, bırak hikâye anlatmayı, milletin hikâyeye
karnı tok!
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Dolayısıyla bunlara teşekkür etmek lazım. Ve
CHP grup önerisine katılmadığımızı ifade ediyor,
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, karar yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN Karar yeter
sayısı istiyorsunuz; peki.
Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisini oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisini kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
16.23
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.30
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 45inci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Yok Başkanım, yok.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Var Başkanım, var.
BAŞKAN Divan Üyeleri
arasında bir anlaşmazlık var, onun için elektronik cihazla karar
yeter sayısı arayacağım.
Oylama için üç dakika süre
veriyorum.
Oylamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya
başlandı)
(AK PARTİ
sıralarından Ret sesleri)
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri üzerinde büyük bir
baskı var, tüm arkadaşlar yüksek sesle birbirlerine Ret! diyorlar
yani Genel Kurulda milletvekilinin baskı altına alınmaması
gerekir. Burada sükûneti sağlamak ve baskıları kaldırmak
sizin sorumluluğunuzda Sayın Başkanım. AK PARTİ Grubu
üzerinde büyük bir baskı var.
(Elektronik cihazla oylamaya
devam edildi)
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Başkanım, süre bitti, gelenleri almayın. Başkanım,
süre bitti gelenler var.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Başkanım süre bitti, hâlâ geliyorlar.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, parmak izi alınamayan milletvekillerinin
pusulalarını kabul ediyoruz sadece. Zaten elektronik olarak karar
yeter sayısı var.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Efendim, o saat içerisinde orada olmaları gerekirdi, Divana
ulaşması lazım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Tanal, her şeyi biliyorsun ya!
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi kabul edilmemiştir; karar yeter sayısı
vardır.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır; okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
4.- AK PARTİ Grubunun, gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlar
Gelen Diğer İşler kısmında bulunan 127, 376, 378, 332
ve 380 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin, bu kısmın
sırasıyla 3, 4, 5, 6 ve 7nci sıralarına
alınmasına ve bu kısımda bulunan diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun 10,
11, 12, 17, 18, 19, 24, 25, 26 ve 31 Ocak 2023 Salı, Çarşamba ve
Perşembe günkü birleşimlerinde denetim konularının
görüşülmeyerek gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında yer alan işlerin
görüşülmesine; Genel Kurulun çalışma saatlerine ve 380 sıra
sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
4/1/2023
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
4/1/2023 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından, İç
Tüzükün 19uncu maddesi gereğince grubumuzun aşağıdaki
önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Bülent
Turan
Çanakkale
AK
PARTİ Grubu
Başkan
Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan
127, 376, 378, 332 ve 380 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin, bu
kısmın sırasıyla 3, 4, 5, 6 ve 7'nci sıralarına
alınması ve bu kısımda bulunan diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
10, 11, 12, 17, 18, 19, 24,
25, 26 ve 31 Ocak 2023 Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü
birleşimlerinde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmında yer alan işlerin görüşülmesi;
12, 17, 18, 19, 24, 25, 26 ve
31 Ocak 2023 Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü
birleşimlerinde saat 24.00'e kadar;
4 Ocak 2023 Çarşamba
günkü (bugün) birleşiminde 369 sıra sayılı Kanun
Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
5 Ocak 2023 Perşembe
günkü birleşiminde saat 24.00'e kadar;
10 Ocak 2023 Salı günkü
birleşiminde 380 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin birinci
bölümünde yer alan maddelerin oylamalarının tamamlanmasına
kadar;
11 Ocak 2023 Çarşamba
günkü birleşiminde 380 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesi;
380 sıra
sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki
şekliyle olması önerilmiştir.
380 Sıra Sayılı Uludağ
Alanı Hakkında Kanun Teklifi (2/4750) |
||
BÖLÜMLER |
BÖLÜM MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ MADDE |
1. BÖLÜM |
1 ile 8inci maddeler |
8 |
2. BÖLÜM |
9 ile 13üncü maddeler, Geçici Madde 1 dâhil |
6 |
TOPLAM MADDE |
14 |
BAŞKAN - Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisi üzerinde Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına söz talep eden Siirt Milletvekili Sayın Meral
Danış Beştaş.
Buyurun Sayın
Beştaş. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, değerli
milletvekillerini ve hapishanelerde bizleri izleyen arkadaşlar başta
olmak üzere, özellikle hasta mahpusları, haksız yere tutulanları
sevgiyle saygıyla selamladığımı ifade etmek istiyorum.
Bu Genel Kurulda, herhâlde
sayısını hiçbirimizin tespit edemeyeceği kadar hasta
tutuklu ve hükümlülerin koşullarını, yaşadıkları
eziyeti, tahliye edilmemeleri hâlinde ölüme gönderildiklerini; hatta, bunun
kasten, olası kasıtla cinayet suçunu oluşturduğunu; bu
yargılamalara kesinlikle -siyasi sebeplerle yapılanlar da dâhil-
siyasi tutuklu ve hükümlülerle ilgili İnfaz Yasasında yer
verilmemesinin hukukun temel ilkelerine, AİHSe ve Türkiyenin taraf
olduğu uluslararası sözleşmelere aykırılığını,
dilimizde tüy bitti, anlattık ama dinleyen var mı? Yok. Bunun
gereğini yerine getiren var mı? Yok. Her gün, her gün ama her gün
hapishanelerden ihlal başvuruları alıyoruz.
Size sadece İnsan
Hakları Derneği Genel Merkezinin bir raporunu söyleyeceğim:
Nisan 2022 verilerine göre, Türkiye hapishanelerinde 651i ağır 1.517
mahpus -yani diğerleri de hasta, 651i ağır- var. Ve sadece
şu notu düşüyorlar: Bunlar bizim tespit edebildiklerimiz. diyorlar,
çok daha fazla ağır mahpus olduğunu hepimiz biliyoruz. 2022
yılında cezaevlerinde 76 kişi yaşamını yitirdi,
76 kişi ve bunlardan 35i hastalıkları nedeniyle öldüler yani
milletvekillerinin tamamının bu rakamı beyinlerine
işlemesini özellikle rica ediyorum. 35 insan, ağır
hastalıktan dolayı tahliye edilmediği için, ATK rapor
vermediği için, savcılar siyasi kararlarla onların tahliyesini
engellediği için yaşamlarını yitirdiler.
Şimdi buna ne dersek
diyelim bunların doğal ölüm olamayacağını, devletin
gözetimi ve denetimi altında olan, en yüksek gözetimin olduğu
cezaevlerinde insan ölümlerinin aslında Türk Ceza Kanununda yerini bulan
olası kasıtla insan öldürme, cinayet olduğunu biliyoruz ve bunun
faili iktidardır. Evet, cinayet
Devletler, iktidarlar normalde cinayet
işlemezler. deriz ama göz göre göre ölüme gideceğini biliyor, rapor
var ama tahliye etmiyor. Buna ilişkin çokça örnek var elimizde.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Devamla) Geçenlerde Adalet Bakanlığı bir
genelge yayınladı, hasta mahpuslara ilişkin iyileştirmeler
olacak, işte yeni düzenlemeler yapacağız diye çokça beklenti
oluşturdu. Bu genelgeye göre -yani biz de değerlendirmelerimizi
yapıyoruz- burada en önemli değişiklik şu: Cumhuriyet
başsavcılıklarının resen işlem yapabileceği
düzenleniyor, talep olmasa bile süreci başlatabilecekleri söyleniyor ve
Adli Tıp Kurumunun artık yorumdan ziyade sadece sürekli
hastalık, sakatlık ve kocama hâlinin bulunup
bulunmadığını tespit etmesi isteniyor, gerçi bu Adli
Tıp Kurumu bunu da yapar mı emin değilim yani genelge bu soruna
çözüm getirmiyor, çok küçücük bir iyileştirme olabilir ama köklü çözüm...
İnfaz Yasasında bıraktığınız o katiller ve
tecavüzcüler suç işlemeye devam ediyor ama Mehmet Emin Özkan hâlâ
cezaevinde. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir
Sayın milletvekilleri,
gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.
IX.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Dışişleri Komisyonunda boş bulunan üyeliğe
seçim
BAŞKAN
Dışişleri Komisyonunda boşalan ve Cumhuriyet Halk Partisi
Grubuna düşen 1 üyelik için İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan
Salıcı aday gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Birleşime on beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
16.41
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 17.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 45inci Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar
gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin
"Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan
Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal ve 62 Milletvekilinin Antalya Diplomasi
Forumu Vakfı Kanunu Teklifi ve Dışişleri Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal ve 62 Milletvekilinin Antalya
Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifi (2/4708) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 369) (*)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Dünkü birleşimde İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 369 sıra
sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan 1inci maddesi
kabul edilmişti.
Şimdi 2nci maddeye
geçiyoruz.
2nci madde üzerinde 3 önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre okutup
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 369
sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinin (1)inci
fıkrasının c) bendinde geçen meselelerin ibaresinden sonra
gelmek üzere , dünya çapında tanınırlığı olan
siyasetçilerin, resmi yetkililerin, kanaat önderlerinin, düşünürlerin ve
uzmanların katkılarıyla ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Özgür
Özel Ahmet
Ünal Çeviköz Abdurrahman
Tutdere
Manisa İstanbul Adıyaman
Sibel
Özdemir Serkan
Topal Utku
Çakırözer
İstanbul Hatay Eskişehir
Yunus
Emre
İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AHMET BERAT ÇONKAR (İstanbul)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Yunus Emre.
Buyurun Sayın Emre. (CHP
sıralarından alkışlar)
YUNUS EMRE (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Antalya Diplomasi Forumu
Vakfı Kanunu Teklifinde hem Türkiyenin dış politikası
bakımından hem de bu politikanın kurumsal bir şekilde
yürütülmesi bakımından çok ciddi mahzurlar bulunmaktadır.
İlk olarak şöyle bir problemi gündeme getirmek istiyorum: Bir defa,
dış politikamızda çok ciddi bir kurumsal
dağınıklık var, Türkiyenin dış politika
alanındaki kurumlarının ve o kurumlarının birbiriyle
ilişkilerinin nasıl olması gerektiğiyle ilgili çok ciddi
bir dağınıklık var. Bakın, şimdi, bu yeni
vakfın yanında -hatırlatmak istiyorum- çok benzer görevler
yapan, örneğin, Dışişleri Bakanlığının
kendi bünyesinde yer alan Dış Politika Danışma Kurulu var.
Yine, aynı şekilde, Cumhurbaşkanlığındaki politika
kurullarından biri olan Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu var.
Şimdi, burada, kanun teklifinde vakfın faaliyetleri alanında
sıralanan neredeyse bütün hususlar aslında bu bahsettiğim
kurullar tarafından da bir yandan yürütülüyor. Yani insanın
aklına şöyle bir soru geliyor: Bu kurullara ne gerek var o zaman? Bu
kurullar vazifesini yapıyorsa eğer, o zaman böyle bir vakfın
kurulmasına niye ihtiyaç duyuluyor?
Arkadaşlar, ayrıca,
bu vakfın yapısına, daha doğrusu mütevelli heyetinin
teşkiline baktığımızda çok temel bir sorunla
karşı karşıyayız. Bakın, 11 üyeden oluşan,
vakfın temel karar organı olan mütevelli heyetinin 6 üyesi kanun
teklifinde daimî üye olarak belirtilmiş. Şimdi, tekrar ifade etmek istiyorum
arkadaşlar, Cumhurbaşkanı geçici olarak seçiliyor yani belli bir
dönemle sınırlı olarak Cumhurbaşkanı seçiliyor.
Şimdi, siz bu vakfa Dışişleri
Bakanlığının kimi faaliyetlerini de aslında
yüklemiş oluyorsunuz. Örneğin, diyorsunuz ki: Türkiye'yi diplomasi
ve dış ilişkiler veçhiyle tanıtmak, Türkiye'nin diğer
ülkelerle dostluğunu ve iş birliğini geliştirmek
amacıyla faaliyetlerde bulunmak. E, şimdi, bu, Türkiye'nin
Dışişleri Bakanlığının da faaliyeti ama bir
yandan -tekrar ifade ediyorum- geçici olarak seçilmiş olan
Cumhurbaşkanına kalıcı olarak görev yapacak üyeler atama
yetkisini veriyorsunuz, çoğunluğu oluşturacak şekilde bu
kurul içerisinde veriyorsunuz ve Bakanlığın kimi yetkilerini bu
kurula devretmiş oluyorsunuz. Ya, bu uygulama gerçekten, az önce ifade
ettiğim, başlangıçta söylediğim, Türkiye'nin dış
politikası bakımından karşı karşıya
bulunduğumuz dağınıklık manzarasını daha da
pekiştirmektedir.
Arkadaşlar, tabii,
şunu da belirtmem gerekir: Bir yanıyla da Türkiye'nin dış
politika alanında son dönemde özellikle, daha çok, sert güç unsurları
ön plana çıkmışken böyle bir ortamda diplomasi vurgusunun ön
planda olduğu bir kurumlaşmayı tabii ki ilk bakışta
desteklemek gerekebilir. Ama şunu da eklemek istiyorum: Bakın, az
önce ifade ettiğim sorunlar yerli yerinde duruyor.
Ayrıca, böyle bir
girişimin dünya çapında itibar kazanabilmesi için, Türkiyenin
dünyayla ilişkilerinin gelişimine katkıda bulunabilmesi için
Türkiyenin karşı karşıya bulunduğu demokrasi
sorunlarının da ortadan kaldırılması gerekir.
Bakın, Rusya büyük paralar da harcayarak büyük bir propaganda faaliyetinin
kapsamı içerisinde adına Valdai Forumu denilen, Valdai
toplantıları denilen toplantılar yapıyor,
yıllardır yapıyor ama hiçbir itibarı yok arkadaşlar bu
forumun. Niye yok? Çünkü Rusya, öyle ya da böyle bütün dünyada demokrasinin,
hukukun üstünlüğünün, insan haklarının işlemediği bir
ülke olarak biliniyor. E, tabii ki böyle bir ülkenin dış politika
alanında diplomasiyi, diyaloğu gündeme getirdiği bir kurulunun
da bir oluşumunun da itibarı olmuyor. Özetle, Türkiyede Antalya
Diplomasi Forumunun itibar kazanmasını, uluslararası planda
dikkat çekici bir kuruluş olmasını istiyorsanız en
başta Türkiyenin, az önce bahsettiğim demokrasi
sorunlarının da üstesinden gelinmesi gerekiyor.
Tekrar hatırlatmak
istiyorum; bu hâliyle, özellikle bu daimî üye tanımının
çoğunlukta bulunuyor olması ve geçici bir süre için seçilmiş
Cumhurbaşkanı tarafından daimî üyelerin atanıyor
olması ve çoğunlukta bulunan o daimî üyelerin
Bakanlığın kimi yetkilerini kullanıyor olması
gerçekten hukukun temel ilkeleriyle çelişmektedir, bunu belirtmek
istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Evet,
tamamlayalım lütfen.
YUNUS EMRE (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Son olarak da Türkiyenin
demokrasiden uzaklaştığı ortamda, kurumsal
işleyişin Türkiyenin birçok politika alanında olduğu gibi
dış politikada da büyük zarar gördüğünü eklemek istiyorum
değerli arkadaşlarım. Bakın, birçok ülkeyle, işte
başlangıçta Mısır'la ilgili, Suriye'yle ilgili oldu; hangi
örneği gördük? Dışişleri Bakanlığının
tamamen devre dışı bırakıldığı,
Türkiyenin istihbarat örgütünün bir diplomasi faaliyetini neredeyse
tamamıyla yüklendiği bir ortamı gördük.
Değerli
arkadaşlarım, adlı adınca bunu koymak gerekiyor. Bu,
Türkiye'de demokrasi ortadan kalktığı için oluyor, Türkiye'de
kurumsal işleyiş, ehliyet, liyakat ilkeleri ayaklar altına
alındığı için oluyor. Türkiye'nin kurulları bu türden
ciddi faaliyet alanlarından dışlanmış oluyor.
Teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 369
sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinde geçen Kanunda
ibaresinin Yasada olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Şevin
Coşkun Hasan
Özgüneş Abdullah
Koç
Muş
Şırnak
Ağrı
Mahmut Celadet
Gaydalı Filiz
Kerestecioğlu Demir Ayşe
Sürücü
Bitlis
Ankara
Şanlıurfa
Mahmut
Toğrul
Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AHMET BERAT ÇONKAR (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Gaziantep Milletvekili Sayın Mahmut Toğrul.
Buyurun Sayın
Toğrul. (HDP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Antalya Diplomasi Forumu
Vakfı Kanunu Teklifinin 2nci maddesi üzerine söz aldım. Bu
vesileyle Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen
sevgili yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan,
hukukun olmadığı bir yerde diplomasi forumundan bahsetmek
aslında tuhaf, ancak bizim gibi ülkelerde olur. Bakın, hukukun
araçsallaştırıldığı, kolluğun
araçsallaştırıldığı bir örnekle ne demek
istediğimi ifade etmeye çalışacağım. Şimdi,
AKP-MHP ittifakı, Cumhur İttifakı, işin doğrusu, seçim
2023ü hayati görüyor ve dolayısıyla bu konuda her şeyi mübah
görüyor; kolluğu ve hukuku araçsallaştırarak siyasi rakiplerini
kendince bertaraf etmeye, zayıf düşürmeye çalışıyor.
Bakın, Halkların Demokratik Partisine yönelik, partimize yönelik
kapatma davası, Kobani kumpas davası ve daha sonrasında,
işte, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem
İmamoğlu'na yönelik ahmak ifadesinden sonuç almak istemeye
çalışması ve bitmedi, sıra şimdi bizim bileşen
partilerimize kadar indi değerli arkadaşlar.
Bakın, 23 Aralıkta
yani geçen yıl yılbaşına bir hafta kala bir siyasal
partiyle ilgili aslında soruşturma ve kovuşturmayı
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı yürütmesi
gerekirken bir il savcılığının emriyle Ankara genel
merkez binası dâhil olmak üzere, Diyarbakır irtibat bürosu ve 10
ildeki il binalarına yönelik bir operasyon gerçekleştirildi ve
Yargıtaydan gık çıkmadı, Benim yetkimi nasıl
gasbedersin? diye bir tek şey duymadık. Ve bakın, o kadar
hukuksuzdu ki Demokratik Bölgeler Partisinin bölgedeki neredeyse tüm il eş
başkanları ve Eş Genel Başkanı Sayın Keskin
Bayındır gözaltına alındı. Bakın, Diyarbakır
İl Eş Başkanları Seval Gülmez, Hayrettin Altun; Batman
İl Eş Başkanları Burhan Eğlenti, Rükiyete Onat Gönül;
Urfa İl Eş Başkanları Rabia Aslan, Hidayet Enmek; Gaziantep
İl Eş Başkanları Ethem Ünal, Zeliha Arslan;
Şırnak İl Eş Başkanı Zeki İrmez; Mardin
İl Eş Başkanları Şerafettin Aslan, Süreyya Dündar;
Ağrı İl Eş Başkanı Melik Özmüş; Van İl
Eş Başkanları Şengül Polat, Harun Okay ve daha birçok
kişi gözaltına alındı. Şimdi, bu kadar büyük
operasyonda sanırsınız ki çok ciddi bulgular var. Gözaltına
alınan eş başkan ve il eş başkanları gözaltında
ifade vermediler, savcılığa
çıkıldığında bakın sorulan sorular: Neden mitinge
katıldınız? Niye röportaj verdiniz? Niye basın
açıklaması yaptınız? Niye STK'leri ziyaret ettiniz?
Şimdi, bir il eş başkanına veya bir eş genel
başkana ya, bu sorular sorulabilecek sorular mı? Değil ama
AKP-MHP bir algı yaratarak sanki çok ciddi bir sorun varmış gibi
siyasi rakiplerini kolluğu ve polisi devreye sokarak zora sokmak
istiyorlar. Ve bunun neticesinde bakın, Diyarbakır İl Eş
Başkanı Hayrettin Altun ve Eş Genel Başkan Keskin Bayındır
tutuklandı arkadaşlar; diğer il eş başkanları
bırakıldı çünkü dosya bomboştu.
Şimdi, hukukun bu kadar
araçsallaştırıldığı, bu kadar ayaklar altına
alındığı ve çıkar için
kullanıldığı bir hukuk devletinde işte biz Antalya
Diplomasi Forumunu konuşuyoruz. Geçin bunları. Ama ne
yaparsanız yapın, Eş Genel Başkan Sayın Keskin
Bayındır -buradan selamlarımı yolluyorum- hiçbir Kürt'ün
size boyun eğmeyeceğini, karşınızda korkan, boyun
eğen, diz çöken birini bulamayacağınızı, işte,
zafer işaretiyle gösterdi size. (HDP sıralarından
alkışlar) Zafer işaretiyle, size boyun eğmeyeceğimizi
işaret etti. Bakın, ne yaparsanız yapın, hangi
oyunları oynarsanız oynayın, yargıyı ve kolluğu
devreye sokarak yapılan hilelerle, seçim hileleriyle iktidarınızı
devam ettirmeniz mümkün değil.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Yıpranıyorsunuz, gideceksiniz, kaybedeceksiniz; bundan emin olun
çünkü hukuku ayaklar altına almışsınız, hak, adalet,
hukuk denilen kavramlar sizin cenahta çıkara dönüşmüş,
Çıkarımız varsa biz hak, hukuk, adalet kelimelerini ayak
altına alıyoruz. diyorsunuz. Şimdi, onun için
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Türkiye'nin çıkarı
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Hiç, bırakın onu, Türkiye'nin çıkarı yok bunda.
Türkiye'yi ne hâle getirdiğinizi, dünyada hukuksuzluk yapan devletlerin
başında geldiğini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararlarına uymayarak hukuku nasıl ayaklar altına
aldığınızı
Siz bunu yarattınız, siz bu hâle
getirdiniz. Avrupa Konseyinde inceleme altındasınız, bunu
biliyorsunuz. Onun için, bu hukuksuzlukta Türkiye'nin çıkarı yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Bu hukuksuzlukta, AKP'nin iktidarını devam ettirme çabası var.
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Toğrul.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan.
Ama ne yaparsanız
yapın, emin olun; biz zafere yürüyoruz, kazanan Kürt halkının
mücadelesi olacak, kazanan Halkların Demokratik Partisi, bileşenleri,
Emek ve Özgürlük Bloku olacak. Bunu da kısa zamanda göstereceğiz.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifinin 2nci maddesinde yer
alan geçen ibaresinin yer alan ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
İbrahim
Halil Oral Hayrettin
Nuhoğlu Fahrettin
Yokuş
Ankara İstanbul Konya
İmam
Hüseyin Filiz Behiç
Çelik Feridun
Bahşi
Gaziantep Mersin Antalya
Hüseyin
Örs
Trabzon
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AHMET BERAT ÇONKAR (İstanbul)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurun Sayın Çelik.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugünlerde Çukurova'nın
düşman işgalinden kurtuluşunun 101inci yıl dönümüdür,
101inci yıl dönümü kutlu olsun diyorum. Kurtuluşa vesile olan aziz
ecdadımızı ve tüm kahramanlarımızı rahmetle
anıyorum.
2023 yılına
girdiğimiz bugünlerde yeni yılın da milletimize ve tüm insanlığa
hayırlara vesile olmasını yürekten diliyorum.
Değerli arkadaşlar,
uluslararası ilişkilerin geçmişe oranla çok daha girift, daha
sık, daha yoğun cereyan ediyor olması, diplomasi dilinin yurt
içinde veya dışında oldukça temkinli ve dikkatli götürülmesi
gereğine işaret ediyor. O nedenle, kendi kendini denetleme ve dersine
iyi çalışma, diplomasiden umulan hasılanın büyüklüğüne
etki edecektir. Söz konusu teklifle bir vakıf üzerinden Türk dış
politikasının ele alınması fikir teatisine ve yol
haritasının saptanmasına katkı sunulacağı
muhakkaktır. Ne var ki Türk dış politikası, Atatürk'ün
vasiyetinin tersine son yirmi yılda farklı mecralara sürüklenmiş
ve her noktada sıkıntılara düşürülmüştür.
Değerli arkadaşlar,
dış ilişkilerde gördüğümüz manzara geleneksel değerlerden
uzaklaşmadır, diplomasi kültürünün terk edilmesidir, hariciyenin
yetkin kadrolarının pasivize edilmesidir. Diplomatik misyona
baktığımızda, hariciye mesleğiyle uzaktan
yakından ilişkisi olmayan, saray uzantısı birçok kişi
bugün etkili kadroları işgal etmektedir. Bunların uzun devlet
deneyiminden geçmeden bu tür görevlere getirilmiş olması Türkiye
Cumhuriyeti için bir handikaptır. Zaten biliyorsunuz, Türkiye Cumhuriyeti
şahsım cumhuriyetine, Türk dış politikası da
şahsım dış politikasına indirgenmiştir. Bu, kabul
edilemez arkadaşlar. İradesini ve ilkelerini kaybetmiş bir
dış politika anlayışı, sonuçta dost ve düşman
algısını da kaybeder. Bu, kısa sürede cereyan edince Türk
devletinin inandırıcılığı uluslararası
toplum nezdinde kaybolur. Değerli arkadaşlarım, yalan
söyleyerek, iftira ederek, küfrederek, aşağılayarak,
gayrimeşru ilan ederek, iç siyasete indirgeyerek yapılan tüm
diplomatik faaliyetler uluslararası camiada
yalnızlaşmamızın başlıca temel nedenidir.
Değerli arkadaşlar,
kabile kültürüyle yapılan diplomatik faaliyetler tüm kadrolarda öngörü ve
muhakeme yeteneğinin de yitirilmesine yol açıyor. Böylece olası
riskleri değerlendirerek millet ve devlet yararına bir sonuç elde
etmek mümkün olamaz, rasyonalite kaybolur ve yenilgi kaçınılmaz olur.
Bununla da kalmaz, jeopolitik zorunluluk göz ardı edileceğinden büyük
kayıplarla karşılaşmak mukadderdir.
Değerli arkadaşlar,
durduk yere yeni çatışma alanları yaratan bir dış
politika milletin hayrına değildir. Böyle hareket edilmesi hâlinde
içte ve dışta yeni savaş koşulları ve
çatışma alanları ortaya çıkabilir. Nitekim ülkemizin içinde
bulunduğu durum böyle bir durum olup bir karanlık koridorun içinde
aydınlığa giden güzergâhı adımlamak istiyoruz. Sonuç
olarak arkadaşlar, mevzii ve bireysel birtakım faaliyetler
dışında Türk dış politikasının kurumsal
olarak başarılı olduğunu söylememiz mümkün değildir.
Bizim dış politikadan beklentimiz, ekonomimiz, ulusal
güvenliğimiz ve savunmamız, milletimizin yüksek moral ve kabiliyeti
dikkate alınarak devletimizin adım adım büyük bir güç hâline
gelmesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) Bunu sağlamanın yegâne yolu da başta da ifade
ettiğim üzere fabrika ayarlarına dönmekten geçer yani dış
politikayı Atatürk çizgisine oturtmaktan geçer.
Değerli arkadaşlar,
Antalya Diplomasi Forumu, iyi ve emin uzmanların elinde Türk diplomasisine
büyük katkı yapabilir ancak Cumhurbaşkanının düzeyinin
mütevelli heyetine üye atayacak kadar düşürülmesi teklifi hazırlayanların
hiç devlet umuru görmediklerine işarettir. Vakıf kaynakları da
yeterince açık değildir. Bu eksiklerin ileride
düzeltilebileceğini ümit ediyorum.
Bu duygularla anılan
teklifin hayırlı olmasını diliyorum. Hepinize tekrar
saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 2nci
madde kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde 3 önerge
vardır, önergeleri okutup aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 369
sıra sayılı Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu
Teklifinin 3üncü maddesinin (d) bendinde yer alan ilgili kurum ve
kuruluşlarla ibaresinin, üniversiteler, vakıflar, dernekler ve
sivil toplum kuruluşlarıyla şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Ahmet Ünal
Çeviköz Abdurrahman
Tutdere Sibel
Özdemir
İstanbul Adıyaman İstanbul
Özgür
Özel Utku
Çakırözer Serkan
Topal
Manisa Eskişehir Hatay
Mehmet
Bekaroğlu
İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Bekaroğlu.
Buyurun Sayın
Bekaroğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Antalya Diplomasi Forumu
Kanunu Teklifini konuşuyoruz. Ben bundan başka bir konuya
gireceğim ama bununla da bu vakıf meselesiyle de ilgilidir, onun için
hepten de ilgisiz sayılmaz.
Ben İstanbuldan söz
edeceğim değerli arkadaşlar. İstanbul Büyükşehir
Belediyesi Başkanına verilen iki yıl yedi ay on beş gün
hapis cezası, siyasi yasak
Ya, nedir bu? İşte, hukuki midir,
siyasi midir? tartışılıyor falan. Yani ne hukuki ne siyasi
yani siyasi de olamaz. Belki şöyle bir şey denilebilir: Gözünün
üstünde niçin kaşın var? falan denilebilir ama daha da önemlisi,
birtakım işte, Beni yendin. ya da işte, Devletin,
Büyükşehir Belediyesinin büyük imkânlarından beni,
vakıflarımı, derneklerimi -bak, nasıl irtibat kurdum-
mahrum ettin. İntikam şeyi diye düşünülebilir.
Değerli arkadaşlar,
dejavu, işte, Sanki ben bunu daha evvel gördüm. şeklinde tercüme
edilir ama öyle değildir. Psikiyatride hiç geçmişte görmediği
şeyi sanki görmüş gibi davranan insanlar için dejavu bir belirtidir.
Benim için dejavunun ötesinde
1999da on beş günlük milletvekili iken
Sayın Cumhurbaşkanını Pınarhisar Cezaevinde ziyaret
ettim değerli arkadaşlar. Şiir okuduğu için ceza
almıştı, siyaseten yasaklanmıştı, çok gergindi,
sinirliydi. İkide bir Ya, ne zaman çıkacak bu kanun
İşte, o zaman 312nci maddeden ceza almıştı. Ne zaman
çıkacak bu kanun? Bir an evvel çıksın. Ya, yeni geldik, daha
yeni yemin ettik. filan anlattım. Şimdi, düşündüm Ne demek
lazım Ekrem Başkana? diye. Ya, şunu demek gerekir: Bunlar da
geçer. Neler geçti, bunlar da geçer. Bakın, bunlar da geçecek.
Bunların geçtiğini en iyi bilen insan nasıl böyle bir şey
yapar? Bu, değerli arkadaşlar, bana göre bir çaresizliğin
belirtisidir. Sayın Recep Tayyip Erdoğan hepimizden çok biliyor,
siyaseti çok iyi izler, çok iyi biliyor ki Sayın Recep Tayyip Erdoğan
artık geçmişin siyasetidir. Yani bugünkü konuşması, daha
evvelki konuşmaları geçmişin siyaseti. Yani artık
işlerin kendisinden geçtiğini çok iyi biliyor. İmamoğlu ise
geleceğin siyasetçisi.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Sizden niye geçmiyor da ondan geçiyor ya!
MEHMET BEKAROĞLU
(Devamla) Yaşla ilgili değil bunlar değerli arkadaşlar,
anlayışla ilgili. Eğer rakiplerinizi birtakım siyasi
oyunlarla, yargıyı kullanarak, yargıyı alet ederek ortadan
kaldırmaya, devlet imkânlarını bu şekilde kullanmaya devam
etmeye filan, bunlara gayret ediyorsanız sizden geçmiştir.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Senin kendi liderinden geçmiyor da bizimkinden niye
geçiyor?
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Ya, Zülfü Bey, bir dur yahu! Bir dur ya, konuşuyor adam
ya!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Ben de konuşuyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Çık kürsüden konuş ya!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Git domates sat, domates.
MEHMET BEKAROĞLU
(Devamla) Devam et, devam et.
Değerli
arkadaşlarım, bu iş, Sayın Erdoğanın
İstanbulda elinden alınan imkânlar, büyük imkânlar bunlar; bunun
intikamı. Bunun ötesinde de muhalefette bir fitne yani fitne derken
algı operasyonu
Değerli arkadaşlar, algı
operasyonlarıyla seçim kazanmak fitneden başka bir şey
değildir. Şeyleri hazırlatmış, buraya geliyor, Ben
şeyi artırdım, yüzde 25ti, yüzde 30a çıkardım.
demeden tak, sosyal medyaya Yüzde 30a çıkardık." diye
çıkıyor. Yani algı operasyonuyla seçim kazanmaya
çalışmak gerçekten geleceği görmekle ilgilidir, tükenmeyle
ilgilidir.
Bakın, değerli
arkadaşlarım, İstanbul Belediyesi seçimlerini hep beraber izledik.
Şöyle olmuştur, böyle olmuştur
Bir şey bulamadılar.
Olmamıştır ama mutlaka olmuştur. Bu kadar komiktir. Yani
Ekrem Başkana verilen ceza ve şu anda
yaşadıklarımız bu kadar komiktir. (CHP
sıralarından alkışlar) Terör incelemesi de bundan komiktir
değerli arkadaşlarım. Efendim, varmış terör,
yokmuş da gelmiş de gitmiş de
Ya, sen İçişleri
Bakanısın. Arkadaşlar, ya, bu nedir? Bunların hepsi
tükenmişliğin belirtisidir. Nasıl Sayın
Erdoğanın yükselişinin kimse önünü kesemedi
Haklıydı
o zaman değerli arkadaşlarım. Şu anda kendisi başka
hiçbir yöntem bulamadı; adalet diyerek, hukuk diyerek gelen bir insan,
kendisine yapılan haksızlıkların kat kat
fazlasını insanlara uygulayarak siyasette tutunmaya
çalışıyor. Bu gerçekten trajik bir sondur değerli arkadaşlar.
Sayın Erdoğan'ı böyle trajik bir son bekliyor; üzülün,
acıyın ona.
Arz ederim efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Kendi kendine acı.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifi'nin 3üncü maddesinin
(1)inci fıkrasının (f) bendinde yer alan için ibaresinin
amacıyla ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
İbrahim
Halil Oral Hayrettin
Nuhoğlu İmam
Hüseyin Filiz
Ankara İstanbul Gaziantep
Ayhan
Altıntaş Fahrettin
Yokuş
Ankara Konya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul)
Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Konya Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş.
Buyurun Sayın
Yokuş. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ
Parti Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Malumunuz, önceki gün
Sayın Cumhurbaşkanımız müthiş bir müjde verdi. Malum,
yirmi yıl büyütüp besledikleri, arka bahçeleri yaptıkları Memur
Sendikaları Konfederasyonunun toplantısında yüzde 25 memurlara
zam yaptığını, emeklilere de aynı oranda
artırdığını ifade etti. Bugün ise 5 puan daha
artırdı. Şimdi, diyoruz ki biz Meclisten: Ha gayret, hep beraber
yarın da memur maaşlarını konuşalım, emekli
maaşlarını konuşalım, işçilerin hakkını
hukukunu konuşalım; inanın, yarın da 5 puan gelebilir, bir
hafta sonra da 10 puan daha gelebilir yani seçime kadar bu yüzde 50-60a kadar
varabilir. Çünkü sıkıntı var, çünkü dert aslında memur,
emekli filan değil, öyle olsaydı şu olurdu: 2002
yılında ortalama memur maaşı asgari ücretin tam yüzde 170
fazlasıydı. Yine, 2002 yılında en düşük emekli
maaşı asgari ücretin üstündeydi. Yine, 2002 yılıyla hani
karşılaştırıyorlar ya eski Türkiye, yeni Türkiye diye,
şimdi O günden bu yana ne olmuş? diye
baktığımız zaman, aslında emeğin, alın
terinin, emeklinin millî bütçeden aldığı pay sürekli
düşmüş, sürekli sermayeye aktarmış bizim AK PARTİ
iktidarımız. Hele -son iki yılı söyleyeyim size- son iki
yılda emekçilerin, üretenlerin millî gelirden aldığı pay
yüzde 37den yüzde 25e gerilemiş yani tam yüzde 12 oranında geriye
gitmiş.
Şimdi, bu gerçekler
ortadayken Yüzde 30 artırdık. diye müjdeliyorlar. Yahu, bu yüzde
30un zaten yüzde 8-8,5u memurun alacağı, yine emeklinin
alacağı. Siz alacağını bile zamanında
vermiyorsunuz, enflasyon farkını verirken de Müjde! diyorsunuz. Ya,
biraz insaflı olun ya, bir insanın hakkını verirken sanki
artı bir şey veriyormuş gibi Müjde
Müjde
Böyle bir
anlayış olabilir mi?
Şimdi, sürekli
övündünüz, Türkiye şöyle kalkınıyor, şöyle büyüyor
Bugüne
kadar emekliye, memura, asgari ücretliye, işçiye büyümeden hiç pay
vermediniz; iddia ediyorum, ispatlamaya da hazırım. Şunu da
yaptınız: Burada defalarca söyledim Memuru, emekliyi, asgari
ücretliyi enflasyona ezdirmedik. dediniz, vergi adaletsizliğiniz yüzünden
hep ezdirdiniz. Daha iki üç sene önceye kadar asgari ücretli bile vergi
dilimlerinden dolayı mağdur oluyordu, maaşları
düşüyordu; onu düzelttiniz, doğru yaptınız ama bugün
işçi, memur
Şimdi Yüzde 30 zam yaptık. diyeceksiniz. Yıl
içinde bu artışın -zaten bir kısmı kendi
artışı, üçte 1i kendi hakkı- zaten en az yüzde 5ini,
6sını, 7sini vergi olarak geri alacaksınız. Yahu niye
düzeltmiyorsunuz? Bir de diyeceksiniz ki: Biz resmî enflasyona memuru,
emekliyi ezdirmedik. Yahu, yalan söylüyorsunuz, ezdiriyorsunuz. O zaman
şunu yapacaksınız: Asgari ücrette olduğu gibi vergi
dilimlerinden gelen yani yüzde 15ten yüzde 20ye gelindiği zaman memurun
bu vergi diliminden kaybını iade etmeniz lazım. Bunu iade edin,
biz de diyelim ki: Doğru yaptınız, hakkını verdiniz.
Ama bunları yapmıyorsunuz, yapmadığınız gibi
şunu diyorsunuz: Müjde! Yüzde 30 zam yaptık. İyi, ben de
buradan diyeyim: Müjde! Vergilere yüzde 122 zam yaptık. Müjde!
Elektriğe yüzde 250 zam yaptık. Müjde! Gıda ürünlerine bir
yılda yüzde 200 zam oldu. Niye bu müjdeyi vermiyorsunuz? Bu enflasyonu,
azgın enflasyonu durdurmak için hiçbir şey yapmıyorsunuz ama
diyorsunuz ki : Müjde! Neyin müjdesi, hangi müjde, hangi adalet?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Evet, şimdi, arabanız varsa müjde, verginiz yüzde 64,
trafik cezanız yüzde 122, araç muayenesi yüzde 110
Müjde, müjde
vatandaş, unlu mamuller yüzde 134, meyve sebze yüzde 228, sebze fiyatları
yüzde 300, müjde
Allahtan korkun ya, Allahtan korkun ya. Sayın Bülent
Turan, ya şu müjdeden vazgeçin ya; memurun, emeklinin, asgari ücretlinin
aklıyla alay etmeyin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sataşma var Başkanım.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Bakın, asgari ücretli sizden 1.100 lira alacaklı bugün
itibarıyla. Bugün itibarıyla memurlara en az seyyanen 2.000 lira zam
yapmanız lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Bugün itibarıyla, asgari ücrete yaptığınız
o zamla beraber, emeklilerin ücretini asgari ücrete çıkarmanız
lazım. Buna Müjde! deyin, vallahi ben sizi buradan
alkışlayacağım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Daha iyisini yapacağız.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) İnşallah.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
BAŞKAN İYİ
Parti önergesini oylara sunmadan önce bir yoklama talebi var.
Yoklama talebini
karşılayacağım.
Sayın Altay, Sayın
Aygün, Sayın Gürer, Sayın Arık, Sayın Yalım,
Sayın Kılınç, Sayın Tanal, Sayın Gaytancıoğlu,
Sayın Hancıoğlu, Sayın Özkan, Sayın Kaya, Sayın
Bülbül, Sayın Tokdemir, Sayın Gök, Sayın Özdemir, Sayın
Emre, Sayın Erbay, Sayın Budak, Sayın Köksal, Sayın Göker.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya
başlandı)
BAŞKAN Pusula veren
arkadaşların Genel Kuruldan ayrılmamasını rica
ediyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya
devam edildi)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.39
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 17.45
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 45inci Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 369 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde Konya Milletvekilli
Fahrettin Yokuş ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
Pusula yollayan milletvekili
arkadaşların Genel Kuruldan ayrılmamalarını rica
ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal ve 62 Milletvekilinin Antalya
Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifi (2/4708) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 369) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
369 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
3üncü madde üzerindeki son
önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 369
sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin (c) bendinde
geçen gayesiyle ibaresinin amacıyla olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ruştu Tiryaki Hasan
Özgüneş Şevin
Coşkun
Batman Şırnak
Muş
Filiz
Kerestecioğlu Demir Mahmut
Celadet Gaydalı Ayşe
Sürücü
Ankara Bitlis Şanlıurfa
Erdal
Aydemir
Bingöl
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Bingöl Milletvekili Sayın Erdal Aydemir.
Buyurun Sayın Aydemir.
(HDP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
lütfen yerlerimize oturalım, hatibi kürsüye çağırdım.
ERDAL AYDEMİR (Bingöl)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçen hafta yine
(Uğultular)
BAŞKAN Bir saniye.
Sayın milletvekilleri,
görüşmelere devam edebilmemiz için salondaki uğultunun kesilmesi
gerekiyor, rica ediyorum.
Buyurun.
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçen hafta yine
Türkiye siyasi gündeminde bir AKP klasiği yaşandı; partimiz
HDPnin bileşenlerinden olan Demokratik Bölgeler Partisine yönelik, AKP
eliyle yargının kullanılması suretiyle bir siyasi
mühendislik operasyonu gerçekleştirildi. Başta Eş Genel
Başkanımız Keskin Bayındır olmak üzere birçok il
eş başkanımız gözaltına alındı ve bu
haksız, hukuka aykırı mühendislik çalışması
sonucunda da Keskin Başkanımız tutuklandı.
Albert Einsteinin çok
meşhur bir sözü vardır: Aynı şeyleri tekrar edip
farklı sonuçlar beklemek aptallara mahsustur. DBP siyasetinin tarihine
bakıldığında son yapılan operasyonların hiçbir
şekilde bu siyasi geleneği geriletmediğini, tam tersine daha da
güçlendirdiğini, demokrasi, hak ve hakikat yolculuğunda güçlü bir
hâle getirdiğini göreceksiniz, görmekteyiz. Bunun öncülüğünü yapan
Değerli Eş Başkanımız Keskin Bayındıra da
buradan selamlarımızı, saygılarımızı
sunarken kendisinin bir demokrasi Spartaküsü olduğunu da burada bir not
olarak belirtiyoruz.
Evet, arkadaşlar, ülke
bu ağır ekonomik krize nasıl geldi, nasıl getirildi?
Sayın Meclis, hırsızlık nedir? Hırsızlık,
bir kişiye ait olan menkul veya mülkiyeti kamuya, 84 milyon halka ait olan
gayrimenkul malların halkın ve kişinin rızasının
aksine, rızasının hilafına elinden alınması ve el
konmasıdır. Bu fiile hırsızlık, bu fiili
gerçekleştirenlere de hırsız, aracılık yapanlara da
hırsız denir. Evet, arkadaşlar, siyasi parti liderlerinden biri
bakın hırsızlığı nasıl
tanımlamış: Bugüne kadar evladından hırsızlık
öğrenen baba görmedim. Hırsızlık, babadan evlada geçer,
evlattan babaya değil. Dolayısıyla, yönetimlerde
hırsızlık yukarıdaki üst yöneticilerden yöneticilere,
oradan da en alt yöneticilere dolayısıyla halka yansır. Bu
söylemi Sayın AKP Grubu çok iyi bilir, bilmesi gerekir.
Şimdi, özellikle son
zamlarla birlikte yapılan bu hırsızlıklardan,
yolsuzluklardan kaynaklı olarak emekliye ve memurlara yeterince
zammın verilmemesinin sebeplerini de çok kısa şekilde belirtmek
istiyorum. Bakın, AKP, halk, memur, emekli söz konusu olduğunda
müthiş bir şekilde cimri davranıyor ama gelin görün ki kendi üst
bürokratları söz konusu olduğunda, örneğin Fahrettin Altun ve
eşi Borsa İstanbuldan, İletişim Başkanlığından,
Marmara Üniversitesinden ve Türk Hava Yollarından farklı farklı
olmak üzere dört beş adet maaş almakta. Nadir Alpaslan AK
PARTİli Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı; 2022 Bakan
Yardımcısı aylık maaşı 39 bin lira, Kuveyt Türk
Yönetim Kurulu huzur hakkı 142 bin lira, Kuveyt Türk Yönetim Kurulu ilave
ücreti 131 bin lira, toplam aylık 313 bin lira. Bu örnekleri
çoğaltıp sıralamak mümkün.
Evet, şimdi, ülkenin
gelmiş olduğu ekonomik durumun sebepleri nedir biliyor musunuz
Sayın AKP Grubu? Hırsızlık Ceza Kanununda suçtur;
hırsızlık yapmayın, hırsızlık yapanları
kanun karşısında cezalandırın. Bakın,
hırsızlık ahlak dışıdır,
ahlaksızlık yapmayın. Bakın, yine tüm siyasi ve yaşam
referanslarınızda esas aldığınız nassa gönderme
yapalım: Bütün büyük dinlerde, özellikle de İslam dininde
hırsızlık büyük günahtır. Bu büyük günahları
işlemeyin, işleyenlere engel olun.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Buradan soruyorum: Yirmi yıllık iktidarınızda Kamu
İhale Yasasını tam 191 defa değiştirdiniz, neden
böyle bir ihtiyaç hissettiniz? Kamu İhale Yasasını 191 defa
değiştirmeye sebep neydi? Yine şu soruyu soruyoruz: Cumhuriyet
tarihinde kamu bankalarının vermiş olduğu en büyük kredi
olan 750 milyon doları Demirören Holdinge neden verdiniz, yapılan bu
işlem nedir? Kamunun, halkın malı olan bu 750 milyon
doların el değiştirmesine, yolsuzluğuna,
hırsızlığına, hırsızlanmasına kimler
nasıl aracılık yaptı?
Yine, pandemi gerekçe
gösterilerek İstanbul Havalimanının bir yıllık kira
bedeli olan tam 1 milyar 30 milyon euro neden silindi? (HDP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Evet, süreniz
tamamlandı.
Teşekkür ediyoruz.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde
kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri okutup aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
(2/4708) esas numaralı
Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifinin 4üncü maddesinin
aşağıda belirtilen şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
MADDE 4- (1) Vakıf
aşağıdaki organlardan oluşur:
a) Mütevelli Heyet: Mütevelli
Heyet, Vakfın karar organıdır ve toplam on bir üyeden
oluşur. Daimi üye sayısı altı olup, mevcut ve eski
Dışişleri Bakanları ile muvazzaf veya emekli Büyükelçiler
veya Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar
Kurulu üyeleri veya Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu üyeleri
veya Türkiye Odalar Borsalar Birliği Yönetim Kurulu ve Genel İdare
Kurulu üyeleri arasından Dışişleri Bakanının
tavsiyesiyle Cumhurbaşkanı tarafından üç
yıllığına atanır. Bu altı üye dışında,
Yükseköğretim Kurulunun uluslararası ilişkiler ve hukuk
alanında çalışan profesör unvanlı öğretim üyeleri
arasından seçeceği iki kişi ile uluslararası ilişkiler
ve hukuk alanında faaliyet gösteren vakıf, dernek veya düşünce
kuruluşlarının görevlileri arasından Mütevelli Heyet
Başkanının seçeceği üç kişi üç yıl süre ile
Mütevelli Heyet üyeliğini yürütür. Mütevelli Heyet
Başkanını Cumhurbaşkanı daimi üyeler arasından
seçer. Mütevelli Heyet Başkan Yardımcısı ise daimi üyeler
arasından Mütevelli Heyet üyelerinin yarıdan bir fazla oyuyla
seçilir. Mütevelli heyet, Vakıf resmi senedine değişiklik yapmaya
yetkilidir. Mütevelli Heyet, başkanın daveti üzerine üye
tamsayısının yarısından bir fazlasının
katılımıyla yılda en az iki defa toplanır.
b) Yönetim Kurulu: Yönetim
Kurulu, Vakfın icra organıdır ve Vakfı temsil yetkisini
haizdir. Yönetim Kurulu Mütevelli Heyet tarafından belirlenen bir
başkan ve altı üyeden oluşur, görev süreleri üç
yıldır. Mütevelli Heyet, Yönetim Kurulu üyelerini Mütevelli Heyeti
içerisinden veya dışarıdan seçebilir. Yönetim Kurulu, başkanın
daveti üzerine üye tamsayısının yarısından bir
fazlasının katılımıyla yılda en az dört defa
toplanır.
c) Denetleme Kurulu:
Mütevelli Heyet tarafından üç yıl süreyle görevlendirilecek beş
üyeden oluşur. Kurulun oluşumunda Dışişleri
Bakanlığı ve Hazine ve Maliye Bakanlığının
temsilcilerine yer verilir. Kurulun Başkanı, Mütevelli Heyet
tarafından Kurul üyeleri arasından belirlenir.
(2) Birinci fıkra
uyarınca belirlenen üyelerin görev süreleri, seçimi yapan merci
kararıyla üçer yıllık sürelere uzatılabilir. Daimi üyeler
dışında birinci fıkra uyarınca belirlenen asıl
üye sayısı kadar yedek üye de seçimi yapan merci tarafından
belirlenir. Asıl üyeliğin süresinden önce boşalması
durumunda, boşalan üyelik yedek üyelere ikame edilir. Asıl ve yedek
üyelerin seçimi ile bu fıkranın uygulanması ile ilgili usul ve
esaslar Bakanlıkça belirlenir. Vakıf organlarının karar
yeter sayıları vakıf senedinde düzenlenir.
Özgür
Özel Ahmet
Ünal Çeviköz Sibel
Özdemir
Manisa İstanbul İstanbul
Utku
Çakırözer Fikret
Şahin Türabi
Kayan
Eskişehir Balıkesir Kırklareli
Zeynel
Emre
İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Zeynel Emre.
Buyurun Sayın Emre. (CHP
sıralarından alkışlar)
ZEYNEL EMRE (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
şimdi burada bu kanun teklifini konuşacağız ama siz kanun
teklifi getiriyorsunuz, kanunlara uymuyorsunuz ki. Siz niye kanun teklifi
getiriyorsunuz? Anayasaya uymuyorsunuz, hangi kurala uyuyorsunuz?
Demokrasinin, hukuk devletinin hangi esaslarına uyuyorsunuz?
Bir mesele var, bir türlü bu
meseleyi kapatamıyorsunuz. İstanbul seçimlerinin hukuka
aykırı şekilde tekrar edilmesiyle birlikte başlayan bugüne
kadar geldiğimiz süre içerisinde sabah kalkıyorsunuz İstanbul,
akşam yatana kadar İstanbul Belediye Başkanı Ekrem
İmamoğlu ve birbirinden ilginç, birbirinden enteresan yeni içtihat
yaratacak kadar özel olacak şekilde hukuk uygulamaları görüyoruz. Bu
Parlamentoda avukat sayısı çok, bildiğim kadarıyla burada
meslekte birinci sırada avukatlar var. Ben buradaki tüm avukatlar
başta olmak üzere herkese şunu sormak isterim: Türkiye Cumhuriyetinde
Türk Ceza Kanununun 125inci maddesinden yani hakaretten, kamu görevlisine
hakaretten iki yıl yedi ay on beş gün ceza alan başka birini
tanıyor musunuz? Bildiğiniz böyle bir örnek var mıdır?
Değerli arkadaşlar,
şimdi bu tartışma devam ederken bir ima, bir konuşma böyle,
bir televizyon programlarında falan konuşulur düzeye geldi. Nedir o?
Efendim, İstanbula kayyum atanabilirmiş. Tabii, ben şahsen
böyle bir ahmaklığın olabileceğine ihtimal vermiyorum. (CHP
sıralarından alkışlar) Amma velakin şu hususu
vurgulamakta fayda var. Millet iradesini siz tanımazsanız, milletin
seçtiği iradeyi yok sayarsanız -sizin Anayasaya, kanunlara
uymamanız, artık bu, bardağı taşıran son hamle
olur- Anayasa ve hukuka aykırı davranışlarınız ve
tutumunuz sonrasında meşruiyetini kaybetmiş bir Hükûmet
olursunuz, kimse sizi de tanımaz; bunu da bu şekilde not
düşelim.
Değerli arkadaşlar,
içeriğe ilişkin, zaman harcayıp bakıyor musunuz dosyalara,
bilmiyoruz. Yani bir zahmet, böyle bir baksanız
Ha, şunu da dile
getirelim: Anayasanın 137nci maddesi açıktır, kanuna aykırı
emir ve talimatlar yerine getirilemez. Getirirse o kişi bundan sorumlu
olur. Efendim, en tepedeki istedi, aşağıya doğru öyle
yaptık. Biz ne yapalım? deme şansınız olmaz.
Dolayısıyla, burada herkesin sorumluluğu olur.
Değerli arkadaşlar,
İstanbul seçiminin hukuka aykırı şekilde iptalinden sonra
Sayın Belediye Başkanımız YSKye hitaben bir söz söyleseydi
o gün söylerdi, bir hafta sonra söylerdi, koltuğa oturduktan sonra
söylerdi. Kendisine hakaret eden bir İçişleri Bakanı var, ona
cevap veriliyor. Cevap verdikten sonra
Ki burada da Türk Ceza Kanununun
129uncu maddesini hatırlatırım. Bir kimse size hakaret ettiyse
siz de ona karşılık verdiğinizde ya ceza verilmez ya
cezanın üçte 1ine kadar hüküm altına alınır. Konuyla hiç
alakası olmayan YSK Başkanı açıklama yaptı Suç
duyurusunda bulunuyoruz. diye. Tarih ne zaman? 15 Kasım 2019. Şimdi,
bundan sonra taktik savaşları başlıyor. Normalde yani iki
sözün analiz edilmesi, değil mi? Savcı burada pekâlâ dava açabilir
mi? Açabilir, açacağı varsa açar. Ne kadar sürüyor soruşturma,
biliyor musunuz? On dokuz ay. Nedeni soruşturma, değil mi? On dokuz
ay. Niye? Tarih ilerlesin, bir sürece bakalım; eğer belediyenin,
Belediye Başkanının, İmamoğlunun ve Cumhuriyet Halk
Partisinin algısı kamuoyunda düşüyorsa gerek yok. Eğer iyi
işler çıkartıyorsa ona göre dava açarız. On dokuz ay sonra
dava açılıyor, 27 Mayıs 2021 davanın
açıldığı tarih. İlk duruşma tarihi 9 Kasım
2021. Hâkim Hüseyin Zengin 1 Haziran 2022 tarihinde görevden
uzaklaştırılıyor, başka bir ile tayin ediliyor,
teamüllerin dışında. Kamuoyuna yansıyan haberler var, bu
davada istenilen cezayı vermeyeceği gerekçesiyle hâkim gönderiliyor,
değil mi? Bunun üzerine Adalet Bakanına bir soru sordum, dedim ki:
Basında çıkan bu iddialar, Hâkim Hüseyin Zenginin görev yerinin
değiştirilmesinin nedeni nedir -öyle ya HSKnin Başkanı
aynı zamanda- bu teamüllere uygun mudur, normalde görevine daha ne kadar
devam etmesi gerekiyordu? Ben bu soruyu sordum değerli arkadaşlar,
cevap verilmedi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ZEYNEL EMRE (Devamla)
Tamamlayacağım Sayın Başkan.
Üzerinden zaman geçti, bütçe
görüşmelerinde Sayın Bakana dedim ki: Bu soruya niye cevap
vermiyorsunuz? Çünkü değerli arkadaşlar, soru zor. O hâkim istenilen
cezayı vermeyince adamı gönderdiler, gitti. İkinci, -yani o
kadar gülünç iddialar var ki- efendim, belediye gassal almış yani ölü
yıkayıcı, aynı zamanda bu gassaller bir derneğin
üyesiymiş, o dernek PKKyla iltisaklıymış, ondan sonra
efendim, başka bir iddianame nasıl olurmuş, başka bir dosya
nasıl olur. Ya, arkadaşlar, o alınan gassallerden biri
tutuklanırken -adı da Ayhan- ifadede diyor ki: Ben 2004ten beri AKP
üyesiyim ya. Ben belediyede nasıl işe girdiğimi de söylüyorum,
hiç kimseyle de bir bağlantım yok, hiçbir derneğe de para
vermiyorum. Böyle onlarca örnek var -sürem bitti, devam edemeyeceğim- ama
şu, kulağınıza küpe olsun: Demokrasiden
ayrılanları millet affetmez. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, Zeynel Bey bir soru sordu,
ona yanıt vermek istiyorum, dedi ki: Hakaretten verilen bir ceza var
mı?
BAŞKAN Ama Sayın
Beştaş, böyle bir usulümüz yok.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Örnek vereceğim.
BAŞKAN Yani Zeynel Bey
size soru sormadı ki.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Var mı böyle bir örnek, soruyorum. dedi. 60a
göre yerimden
BAŞKAN Peki, 60a göre
yerinizden bir dakika söz vereyim.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
40.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
İstanbul Milletvekili Zeynel Emrenin 369 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde verilen önerge hakkında
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkürler.
Böyle bir usul var
aslında da burada Mecliste var en azından yani bu usulü hep
işletiyoruz.
Evet, Sayın
İmamoğluna verilen iki yıl yedi aylık cezanın hiçbir
izahı, hiçbir hukuki yanı olmadığını ben de not
olarak kayıtlara düşeyim ama maalesef ilk değil, maalesef ilk
değil. Daha önce burada Grup Başkan Vekilliği yapan
arkadaşım Muş Milletvekilimiz Ahmet Yıldırım
hakaretten bir yıl ceza aldı ve bir yıl ceza alsaydı vekilliği
düşmeyecekti -bir yılın üstünde olması gerekiyordu- mahkeme
hiçbir gerekçe göstermeden 1/2 oranında artırdı, bir yıl
iki ay yaptı ve kamu haklarından menetti ve Türkiye tarihinde ilk
defa bir milletvekili hakaretten ceza aldığı için vekilliği
düşürüldü. Bu, hani Türkiye tarihinde ve AKP tarihinde kayıtlara kara
bir leke olarak
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN KAÇMAZ
(Şırnak) Padişah bozuntusu. demişti. Merak edenler
için
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal ve 62 Milletvekilinin Antalya
Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifi (2/4708) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 369) (Devam)
BAŞKAN Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifinin 4üncü maddesinin
(1)inci fıkrasının (a) bendinin ikinci cümlesinde yer alan
Cumhurbaşkanı tarafından ibaresinin
Cumhurbaşkanınca ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Zeki
Hakan Sıdalı Fahrettin
Yokuş Hayrettin
Nuhoğlu
Mersin Konya İstanbul
İbrahim
Halil Oral İmam
Hüseyin Filiz Feridun
Bahşi
Ankara Gaziantep Antalya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Mersin Milletvekili Sayın Zeki Hakan Sıdalı.
Buyurun Sayın
Sıdalı. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ZEKİ HAKAN SIDALI
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 27 Aralık
Tarsusun, 3 Ocak Mersinin düşman işgalinden kurtuluşunun
yıl dönümünde Millî Mücadele kahramanlarının torunları tüm
Mersinli hemşehrilerimi kutluyorum. Arkadaşlar! Gidip Toros
Dağlarına bakınız, eğer orada bir tek Yörük
çadırı görürseniz ve o çadırda duman tütüyorsa şunu çok iyi
biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez. diyen
Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Atatürkü, Kuvayımilliyeden Molla
Kerimi, Gözneli Gök Mehmeti, Adile Çavuşu, Kumcu Veliyi, Gülekli
Haticeyi ve tüm Millî Mücadele kahramanlarımızı da rahmetle
anıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Kıymetli
milletvekilleri, Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifinin 4üncü
maddesinde vakfın organları düzenleniyor. 4üncü maddeye göre, 11
üyeden oluşan vakıf mütevelli heyetinin 6sı tabii üye olacak,
tabii üyeler Cumhurbaşkanı tarafından atanacak. Kim bu
atanabilecek tabii üyeler? Eski ve mevcut Dışişleri
Bakanları, Cumhurbaşkanlığı Politika Kurulu Üyeleri,
emekli veya görevdeki büyükelçiler. Kalabalık bir tabii üye havuzu var ama
ortada bir netlik yok. Kimin atanacağına Cumhurbaşkanı
keyfî olarak karar verecek. Teklifte de atıf yapılan Yunus Emre
Vakfı Kanununa bakıyoruz, onun da 4üncü maddesi vakıf
organlarını içeriyor ama bir farkla; burada tabii üye olarak
kişileri saymıyor, kurumsal makamları net bir şekilde
belirtiyor; mesela Kültür ve Turizm Bakanı, Mütevelli Heyetin
başkanıdır. diyor. Yani bu ne demek? Mevcut Bakan Bakanlık
görevini devrettiğinde Vakıf Başkanlığını da
bırakacak demek. Fakat bu kanun teklifinde tamamen farklı olarak
mütevelli heyetin başkanı da tabii üyeler arasından
Cumhurbaşkanı tarafından seçiliyor. 2 kanunu da getiren
sizsiniz. Şimdi, size göre bu uygulamaların hangisi doğru? Bile
isteye neden iki farklı uygulamaya gidiyorsunuz? Diğer iki
uygulamayı mütevelli heyetin ve yönetim kurulu üyelerinin görev süresinde
de görüyoruz. Benzeri tüm vakıflarda üç yıl olan görev süresi bu
kanun teklifinde ne gerekçeyle beş yıla uzatılıyor?
Komisyonda da üç yıl olarak değiştirilmesi teklif edilmesine rağmen
kabul edilmemiş. Anladınız, gidiyorsunuz, Bari birkaç
kişiye görev mirası bırakalım. diyorsunuz.
Kıymetli
milletvekilleri, yeni kanuna göre -mesela, tabii üyeler arasında mevcut
Dışişleri Bakanı da muvazzaf büyükelçi de var diyelim-
gidip mütevelli heyetin başkanlığına emekli büyükelçiyi
atadığınızda Bakan da atanırsa onun altında
mı çalışacak? Böyle bir anlayış olur mu? Böyle
kalıcılık, böyle kurumsallık olur mu?
Forumu
kurumsallaştırmayı, kurumsal hafızayı
oluşturmayı amaçlıyoruz. diyorsunuz, güzel. Amacınız
kurumsallaştırmaksa başkanlık görevini hangi makamın
ve ne kadar süreyle yürüteceği de açık açık
yazılmalıdır. Kurumsallık, bir kişinin iki
dudağının arasından çıkan sözle değil, kuralla,
kaideyle, devamlılıkla olur; kurumsal hafıza da ancak bu
şekilde oluşur. Diğer duruma çeşitli şeyler
diyebiliriz ama kurumsallık diyemeyiz.
Bir garip tercih daha var, bu
zamana kadar Dışişleri Bakanlığı tarafından
yürütülen bir forumun vakfı kuruluyor ama mütevelli heyetinde
Bakanlığın hiçbir etkinliği olmayabilir. Tabii üyelerin tamamı
Dışişleri Bakanlığı dışından
atansa bile kimse itiraz edemez çünkü kanun teklifinde böyle bir yetkiyi
veriyorsunuz. Mesela Dışişleri Bakan Yardımcısı
Yunus Emre Vakfı Mütevelli Heyetinin tabii üyesiyken, kendi vakfı
olan Antalya Diplomasi Forumu'nda görev bile alamayabilir. Şimdi, burada
kurumsallık nerede? Olgunlaşma süreci yaşayan ve özellikle
kongre diplomasisi için önemli bir potansiyel taşıyan böyle bir
forumun özlük haklarının, maaş ve giderlerinin kamu
kaynaklarından karşılandığı, eski bakan ve kurul
üyeleriniz için bir emekliler kulübü hâline getirmeye
çalışıyorsanız hata edersiniz. Hariciye geleneğini
yerle bir edip makamını kaybeden siyasetçilere yurt
dışı tatili niyetine dağıttığınız
büyükelçilikler gibi burada da Antalya tatili hediye edecekseniz
yanlış yaparsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ZEKİ HAKAN SIDALI
(Devamla) Tamamlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayın
lütfen.
ZEKİ HAKAN SIDALI
(Devamla) Bu sebeple özellikle tabii üyelerin atama usulüyle getirilmesini
yanlış buluyoruz. Tabii üyelerin aday havuzundan isim seçme
suretiyle değil, diğer vakıf kanunlarında olduğu gibi
net olarak makam şeklinde yazılması şarttır. Eğer
kalıcı bir kanun maddesi yapmak ve vakfa gerçek bir kurumsallık
kazandırmak istiyorsanız bu maddeyi geri çekerek tarif ettiğimiz
şekilde düzeltmeniz gerektiğini hatırlatıyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 369
sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinde geçen
aşağıdaki ibaresinin aşağıda bulunan olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut Celadet
Gaydalı Hasan
Özgüneş Ayşe
Sürücü
Bitlis Şırnak Şanlıurfa
Filiz
Kerestecioğlu Demir Şevin
Coşkun
Ankara Muş
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ayşe Sürücü.
Buyurun Sayın Sürücü.
(HDP sıralarından alkışlar)
AYŞE SÜRÜCÜ
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu ve tüm halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Yeni yılın bu ilk
günlerinde bizler de daha güzel şeylerden söz etmeyi isterdik fakat seçim
bölgem Urfada yeni yılı karanlıkta karşılayan onlarca
aile oldu. Buradan defalarca dile getirmemize rağmen bölgede sözde
elektrik hizmeti sunan DEDAŞın zulme varan uygulamaları
bitmiyor. Urfanın Eyyübiye ilçesine bağlı Bildimde 45 hane,
İkizcede 100 hane var. Bu iki köyde neredeyse 500den fazla insan
yaşıyor ve iki haftadır elektrikleri kesik. Köylere elektrik
veren trafo patlıyor fakat köylülerden birinin birikmiş elektrik
borcu var diye DEDAŞ trafoyu tamir etmiyor. 21inci yüzyılda resmen
orman kanunu DEDAŞ tarafından uygulanmak isteniyor, Ya o kişi
faturayı öder ya da hepiniz bu kış soğuğunda elektriksiz
kalırsınız. deniliyor. Elektrik olmayınca köylerde su da
yok, hayvanlar telef olmak üzere. Isınma, temizlik, sağlık,
eğitim hakkı hepsi birden engellenmiş oluyor; köylüler ciddi bir
mağduriyet yaşıyor. DEDAŞ, ederinden fazla fatura yazmaktan
mahkemede defalarca suçlu bulundu fakat hakkında en ufak bir işlem
yapılmadı. Bu köylerden birinde tek başına yaşayan
yaşlı bir kadına aylık 2 bin lira elektrik faturası
gelmiş. Bir kişinin fatura borcu var diye bütün köyün elektriği
kesiliyor çünkü denetleyen bir mekanizma yok. Bir an önce DEDAŞın bu
keyfî uygulamalarına bir son verilmeli, Bildim ve İkizce köylerindeki
halkımızın elektrik sorunları da çözülmelidir.
Değerli
halkımız, Urfa-Suruç arasında halkın ölüm yolu
dediği yol tek şerit ve her sene bu yolda sayısız kazalar
oluyor, bu kazalarda onlarca yurttaşımız yaşamını
yitiriyor. Defalarca önergeler verip bu kürsüden dile getirdik; bu yolun bir an
önce yapılması gerektiğini, bunun bir an önce hayata
geçirilmesinin aciliyetini belirttik fakat Karayolları, altı ay önce
bu yolu ihaleye çıkardığını, ihalenin
bittiğini... Ama aradan altı ay geçmesine rağmen ne
başlayan bir çalışma var ne çakılan bir çivi var ne de bu
soruna bir çözüm. Bu süre içerisinde kazalar olmaya, insanlar
hayatını kaybetmeye devam ediyor. Yol ve köprü yapmakla övünüp duran
bu iktidar 40 kilometrelik bu yolu neden yapmıyor? Urfa-Suruç
arasındaki bu yol yapılıp bu sorun çözülünceye kadar gündeme
getirip takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Değerli
halkımız, maalesef ki insan canının artık bu kadar
ucuz olduğu ülkede uygulanmayan yasalar ve yerine getirilmeyen
sorumluluklardan dolayı biz kadınlar katledilmeye devam ediliyoruz.
2022 yılının ilk on bir ayında, Türkiyede basına
yansıdığı kadarıyla en az 308 kadın katledildi.
Maalesef, bu kadınların en az 8i seçim bölgem Urfada
yaşıyordu ve kayıtlara şüpheli kadın ölümü diye
geçen 5 kadının daha yaşamını yitirdiğini
belirtebiliriz. Yani bunun manası, Urfada 2022 yılı boyunca her
ay en az bir kadın katledildi demek. Basına yansıyan yaralama,
öldürmeye teşebbüs, çocuk istismarı gibi onlarca vaka var fakat ne
yerel yönetimler düzeyinde ne de merkezî düzeyde bu kırmızı
alarmlık duruma dair alınan doğru düzgün bir tedbir yok.
Bu ülkede her gün
kadınlar katledilirken İstanbul Sözleşmesi feshediliyor, kadın
hakları ve kadın özgürlük mücadelesi veren TJA aktivistleri
gözaltına alınıp tutuklanıyor, TJA yani Tevgera Jinen
Azadın sözcüsü Ayşe Gökkana otuz yıl ceza veriliyor. Bir
yandan, mücadeleci kadınlar, kadın katliamlarına dur diyenler
cezaevleriyle susturulmaya çalışılıyor; öte yandan,
kadın katillerine cezasızlık politikalarıyla her geçen gün
daha çok kadının katledilmesinin önü açılıyor.
Bakın, Manisanın
Saruhanlı ilçesinde Necati A. adlı bir erkek birlikte
yaşadığı dinî nikâhlı eşini öldürüp metruk bir
binanın bahçesine gömüyor. Bu seri kadın katili daha önce de bir
eşini bıçaklayarak, diğerini de ütüyle yakarak öldürüyor ve yine
üç gün önce Mutlu Menekşeyi katlediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
2 kadını katleden
bu katili neden serbest bıraktınız? Serbest bırakarak
3üncü kadının da katledilmesine sebep oldunuz. Siz katilleri
korumaya devam edin ancak şunu iyi bilin ki biz kadınlar, 2023
yılında da yaşamın her alanında ve her yerde
(*) diyerek kadınların
katledilmesine ve katilleri koruyan bu iktidara karşı mücadelemizi
büyüteceğiz, kadınların öncülüğüyle değiştirip
kazanacağız.
Ve bitirirken, TJA
aktivistleri -yani Tevgera Jinen Azadın aktivistleri- başta olmak
üzere cezaevlerinde rehin tutulan tüm yoldaşlarımızı
buradan sevgiyle selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 4üncü
madde kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri okutup aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 369
sıra sayılı Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu
Teklifinin 5inci maddesinin (2)nci fıkrasında yer alan Mütevelli
Heyet tarafından belirlenir ibaresinin vakıf senedinde belirtilmek
zorundadır şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Özgür
Özel Ahmet
Ünal Çeviköz Abdurrahman
Tutdere
Manisa İstanbul Adıyaman
Utku
Çakırözer Kadri
Enis Berberoğlu Sibel
Özdemir
Eskişehir İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul)
Katılamıyoruz Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Kadri Enis Berberoğlu.
Buyurun Sayın
Berberoğlu (CHP sıralarından alkışlar)
KADRİ ENİS
BERBEROĞLU (İstanbul) Değerli Başkan, kıymetli
milletvekilleri; efendim, bu Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifi
esas itibarıyla diplomasi üzerine kurulu bir öneri olduğu için oradan
başlamak isterim. Diplomasinin en basit tarifi: Anlaşamayan
tarafları uzlaştırmak üzerine kurulu bir araç ki maalesef Adalet
ve Kalkınma Partisi o konuda her türlü sınavdan kalmış
durumda. Bir diğeri, mesela kamu diplomasisi adıyla tarif edilen
bir işlevi var; o da halkı, idarenin icraatları konusunda
aydınlatmak ve ikna çabası. Ee, burada da pek öyle bir faaliyet
görmüyoruz. Dolayısıyla hayırlı olsun kanun ama ne işe
yarayacağını anlayamadım çünkü tanıtacağı
şey sonuç olarak bir ülkede yaşananlardan ibaret. Bu ülkede sadece
hukuk alanına baktığımızda, 2022 yılında
âdeta seri katiller gibi çalışan bir yargı teşkilatı
ve eşit derecede acılı sonuçlanan hukuk davaları ve hukuk
cinayetleri gördük. Bir tanesi, hemen aklıma gelen, Gezi
davasıdır; 3 defa beraat etmiş insanları başka bir
bahaneyle tekrar içeri atmaktır. Bir diğeri, Kobanide yaşanan
hukuksuzlukların devamıdır ama asıl üzerinde durmak
istediğim, bir de özellikle İstanbul milletvekili olduğum için,
Ekrem İmamoğlu davasıdır. Bakın, ben hapishaneye de
kanunsuzluğa da hukuksuzluğa da alışık bir kardeşinizim;
bundan dolayı da bu beş sene içinde bir kere bile şikâyet etmedim.
Şikâyet etmememin sebebi: Hakikaten Adalet ve Kalkınma Partisinden
farklı olarak demokrasinin üç işlevinin birbirinden ayrı
olması gerektiğine, yürütme, yargı ve yasamanın birbirinden
ayrı olması gerektiğine samimiyetle inanmamdı ama
artık o umudu kaybettim hele Ekrem İmamoğlu davasında
yapılanları gördükten sonra şuna emin oldum ki İstanbulu
tekrar kazanmaktan başka çaresi olmayan bir partinin her türlü hukuk
dışı işleme başvurabileceği konusunda en ufak
tereddüt yaşamamak lazım. Bakın, neden bahsettiğimi
söylemek için sadece bir örnek vereyim. Biliyorsunuz, birinci derece mahkemeler
3 kişi, 3 hâkimden oluşur, istinaf yani temyiz, ara temyiz diyelim,
yine 3 kişiden oluşur. Yani benim bütün bu dava süreçlerinde 6
hâkimle yargılanmam lazım idi. Tahmin edemeyeceğiniz için soru
şeklinde formüle etmiyorum, kaç hâkimle yargılandım biliyor
musunuz? 18. Benim lehime parmağını kaldıran hâkim
değişti. İstinaf cezamı bozdu, aynı gece özel kararnameyle
Kemal Kılıçdaroğluna ceza vermeyen hâkimler, benim istinaf hâkimlerim
özel kararnameyle yılbaşı gecesi değiştirildi.
Tanıdık geliyor mu? Gezi davası gibi. Tanıdık geliyor
mu? Ekrem İmamoğlu davası gibi. Bakın, bunları
şundan anlattım: Umurumda değil, ben niye
yattığımı biliyorum, yattığım her günden de
mutluyum, tekrar gerekirse tekrar yatarım, bu kadar basit. (CHP
sıralarından alkışlar) Hiç kimsenin bu konuda tek bir
tereddüde kapılmasını istemem, ne niyetim ne haddim zaten böyle
bir şeyi söylemek amma velakin karşınızda konuşma
yapıyorum, saygıdeğer milletvekilleri gibi ben de bu
Meclisteyim. Anayasa Mahkemesine uymayan bir birinci derece mahkemeye
rağmen ve onun hâkimini bakan yardımcısı yapan bir
zihniyete rağmen.
O yüzden, ben, burada kendi
konuşmamı kesiyorum ve müsaadenizle sözü Ekrem İmamoğluna
bırakıyorum çünkü bugün eski mesleğimden herhâlde ilham alarak o
basın toplantısında söylenen bazı cümleleri şimdi
kayyumdan falan bahseden, millet iradesini ayaklar altına almaya
çalışan artık hangi siyasi parti üzerine alınırsa
onlar için söyleyeceğim: Ben, vatandaş Ekrem İmamoğlu
olarak sokak sokak gezeceğim. Adalet arayışına
çıkmış milyonlarca insanla meydanlarda buluşarak gök
kubbeyi başınıza yıkacağız. Milletimiz
Saraçhaneden yükselen adalet hukuk ve demokrasi sesini duymuş, bu
sebeple de bu buluşmalarda bir araya geleceğiz. Bakın, hak
hukuk adalet diye bir şeyi herhâlde siz bile duydunuz. Yani Adalet ve
Kalkınma
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
KADRİ ENİS
BERBEROĞLU (Devamla) Son bir cümle efendim, müsaadenizle selamlama
BAŞKAN Buyurun.
KADRİ ENİS
BERBEROĞLU (Devamla) O, benim içeri girdiğim gün başlayan
adalet yürüyüşünün simgesiydi; iki defa iptal ettiniz, birinde yenildiniz,
birinde hezimete uğradınız; tekrar hezimete meraklıysanız
buyurun gelin, İstanbula el koyun. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Antalya
Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifinin 5inci maddesinin (2)nci
fıkrasında yer alan belirlenir ibaresinin tespit edilir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İbrahim
Halil Oral Hayrettin
Nuhoğlu İmam
Hüseyin Filiz
Ankara İstanbul Gaziantep
Fahrettin
Yokuş Muhammet
Naci Cinisli Feridun
Bahşi
Konya Erzurum Antalya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Erzurum Milletvekili Sayın Muhammet Naci Cinisli.
Buyurun Sayın Cinisli.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Erzurum) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel Kurulumuzu saygıyla
selamlarım.
Cumhuriyetimizin 100üncü
yılını kutlayacağımız 2023 senesinin devletimiz
ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını dilerim.
Görüştüğümüz kanun teklifiyle
kurulması öngörülen Antalya Diplomasi Forumu Vakfının ülkemiz
dış politikasına katma değer sağlamasını,
ülkemizin saygın markalarından biri olmasını ümit ederim.
Benim de faaliyetlerine katılmaya gayret ettiğim bu organizasyonun
vakfa dönüştürülmesinin de hayırlı olmasını dilerim.
AK PARTİ iktidarlarının yürüttüğü uluslararası
ilişkiler bizim anladığımız manadaki diplomasiyle
bağdaşmıyor çünkü Türkiye Cumhuriyeti devletinin
biriktirdiği köklü dış politika müktesebatını ve
tecrübelerini göz ardı ederek kişisel ilişkilerle hareket etmek,
dış politikayı iç politikaya malzeme yapmak diplomasi
olmadığı gibi ülkenin de hayrına değildir. Meclis
görevim dolayısıyla yaptığım dış temaslardan
Dışişleri Bakanlığımızın
çabalarını tespit ediyorum; maalesef, bu çabalar
Bakanlığımızın kadim gelenekleri ve bilgisi ülkemizin
avantajları için yeteri kadar kullanılmıyor. Bunun nedeni
sarayda Dışişleri Bakanlığına paralel
kurulmuş ayrı bir yapının olması.
Görüştüğümüz teklifte de Sayın Bakanın
ağırlığını hissediyoruz ama
Bakanlığın ağırlığını
hissedemiyoruz maalesef.
Sayın milletvekilleri,
Antalya Diplomasi Forumu Vakfının 3 organı bulunuyor; bunlar
mütevelli heyeti, yönetim ve denetim kurulları. Kanun teklifine göre
mütevelli heyetinde ve kurullarda görev yapacak zevat atamayla belirleniyor.
Üstelik daimi üyelik gibi darbe zihniyetinin izlerini taşıyan bir
usul de benimsenmiş. 6 daimi üye Sayın Cumhurbaşkanı
tarafından atanıyor. Biz bu usulü darbe dönemlerinden
hatırlıyoruz. Demokrasiyle bağdaşmayan yapılarda ne
kurumsal gelişmeden söz edilir ne de teklif gerekçesinde belirtilen
amaçlar gerçekleşir. Bu anlayışla Türkiyeyi diplomasi ve
dış ilişkiler çerçevesinde tanıtma amacı boş 2023
hedefleri gibi palavra olur, ülkemizin yetişmiş insan
kaynağı da heba olur. Samimiyetle devlet, devlet menfaati için
çalışmak isteniyorsa Vakıfta hak ederek görev yapacak
zevatın, özellikle üst düzey görevlerde liyakatle
çalışmış, bilgi biriktirmiş olması ve görevi
devretme sorumluluğunu da bilmesi gerekir.
Vakfın
kadrolarının ülkemizin millî çıkarları temelinde değil
de iktidarın partizan tercihlerine göre belirlenmesinden endişe
ederim. Kanun teklifinde ifade edildiği üzere mevcut
Dışişleri Bakanı da daimî üye olarak atanabiliyor. Bu hâlde
Antalya Diplomasi Forumu Vakfının, mevcut Dışişleri
Bakanı için kendi seçim çevresinde emekliliğini geçireceği bir
mevki, hayat boyu çevresini ağırlayacağı bir makam, bir
derebeylik olacağı anlamı akla geliyor.
Türkiye'nin jeopolitik önemi
de o kadar büyük ki özgül ağırlığı yüksek, ciddiye
alınan ve dış politikayı iç politika için değil de
Türkiye'nin yararı için yapan bir hükûmet iktidar olsaydı
uluslararası ilişkilerde rolümüz aslında çok daha fazla olurdu
ve böylesine bir kriz ortamında dünyanın dikkatini çok daha fazla
çekerdik. AK PARTİ öncesinde dış politikada devletimizin
önceliği bölgemizde ittifaklar kurmak, uzlaşmalar
sağlamaktı. Böylece hem olası riskler bertaraf edilir hem de
bölge ülkeleriyle karşılıklı çıkar sağlayacak
sonuçlar elde edilirdi. Lüzumsuz didişmelerin içine girmeyen Türkiye'nin
itibarı da bugünkü hazin duruma kıyasla oldukça yüksekti. AK
PARTİnin ön yargıları yüzünden Batı dünyasıyla
aramızda ördüğü duvar, Batıdan uzaklaş, Doğuda
yüksel. yanlış stratejisi bizi bölgemizde ve uluslararası
platformlarda yalnızlaştırdığı gibi, bizi
Doğunun da gözünden düşürdü, sıradanlaştırdı.
Sayın milletvekilleri,
dünyada en çok bilinen diplomatik konferansların başında Dünya
Ekonomik Forumu ya da diğer adıyla Davos Zirvesi geliyor. Davos
Zirvesi, dünyanın önde gelen siyasilerini, iş insanlarını,
ülke liderlerini bir araya getiriyor; örneğin, geçtiğimiz yıl
52ncisi düzenlenen Zirveye 50 devlet lideri, 300 hükûmet temsilcisi ve
yaklaşık 2.500 küresel iş dünyası yetkilisi
katıldı. Darısının Antalya Diplomasi Forumunun
başına olmasını samimi olarak temenni ederim. Ancak, sormak
zorundayım: Münih Güvenlik Konferansı veya Dünya Ekonomik Forumu gibi
prestijli sivil inisiyatifler kanunla mı kuruldu? Dünya Ekonomik Forumuna
üyelik 60 bin dolardan başlıyor, stratejik ortak üyeliği 600 bin
dolar; Davos Zirvesine katılmak için ise 27 bin dolar ilave ödeme talep
ediliyor. Genel bütçeden belli olmayan tutarların aktarılmasıyla
finanse edilmesi öngörülen ve kanunla kurulan bir vakfın
düzenleyeceği faaliyetlerin ne kadar bağımsız,
inandırıcı, tarafsız olduğuna ve herhangi bir özel
çıkara bağlı kalmadığına karşı
uluslararası kamuoyu nasıl ikna olacak anlaşılır
iş değil.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Devamla) Bu Forumun yapısı da bu kanun
teklifinde bir sivil inisiyatif olmaktan çıkmaktadır. Güzel
doğmuş, gelişmekte olan Antalya Diplomasi Forumuna bu kanun
teklifi zarar verir. Otoriter rejimlerdeki modellere benzeyen böyle bir
yapı altında ülkelerin liderleri, hükûmet temsilcileri, iş insanları
ülkemizin yumuşak gücü olmaya aday Forumda yer almak için çaba sarf eder
mi, saygı duyar mı bunu sormak isterim. Dış politika
hedeflerini gerçekleştirmek için kullanılan yumuşak güç
unsurlarının uzun vadede sağlanan güven duygusuyla
birleşirse katkı sağlayacağını ifade eder, Genel
Kurulumuzu saygıyla selamlarım. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 369
sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 5'inci maddesinde bulunan
"Kanunda" ibaresinin "Yasada" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Murat
Sarısaç Hasan
Özgüneş Mahmut
Celadet Gaydalı
Van Şırnak Bitlis
Filiz Kerestecioğlu
Demir Şevin
Coşkun Ayşe
Sürücü
Ankara Muş Şanlıurfa
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) -
Katılamıyoruz Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde
söz isteyen Van Milletvekili Sayın Murat Sarısaç.
Buyurun Sayın
Sarısaç. (HDP sıralarından alkışlar)
MURAT SARISAÇ (Van) -
Teşekkürler Sayın Başkan.
Öncelikle cezaevlerinde olan
yoldaşlarımın yeni yılı kutluyorum.
(*)
Sayın Başkan, yeni
yıla girerken özellikle AKP iktidarının, AKP
anlayışının iktidarda olduğu bir dönemde bütün
sorunlar 2023 yılına tekrardan devredildi. Daha öncesinde kronik
sorunları, yapısal sorunları çözemediği için bu sorunlar
2023e kadar aktarıldı ve bu anlayışla bugünden sonra da bu
sorunların devam edeceği görülüyor. Bizim için en önemli olan yani
bütün sorunların, çoklu krizlerin kaynağı olan Kürt sorunu da
dolayısıyla 2023e bırakılmış oldu ama bizler
umutluyuz, biliyoruz ki bu bizim final yılımız. Kürtlerin özgürlük
hakları, Kürtlerin dil hakları eminim ki bu Meclis çatısı
altında diyalog ve müzakereyle, hukuk yoluyla çözülecektir;
inancımız buna tamdır.
Ve bir diğer konu da
yine bu Meclis içerisinde çözülmesi gereken yani müzakere ve diyalog
yollarının açılması gereken bir diğer konu da
Sayın Abdullah Öcalanla görüşülmesi ve bir an önce
İmralıdaki tecridin sona erdirilmesidir. Çünkü şunu çok defa
dile getirdik, dile getirmeye de her zaman devam edeceğiz:
İmralıdaki tecrit bütün Türkiyeyi etkiliyor, bütün Türkiyeye büyük
bir maliyet çıkarıyor.
Yine sorunların Meclis
çatısı altında demokratik ve barışçıl bir zeminde
çözülmesi çağrısı ve çabası biz HDPliler tarafından
çok uzun zamandır veriliyor ama bu çaba ne yazık ki AKP
tarafından hiçe sayılıyor yani Kürtlerin, HDPnin demokratik
siyasetteki ısrarı hiçe sayılıyor. Bunun en büyük
örneklerinden bir tanesi de yine bu son günlerde DBP Genel Merkezine
yapılan baskın ve Eş Genel Başkan Keskin
Bayındırın tutuklanması. Bunun tek bir
açıklaması var: Evet, AKPnin, AKP Hükûmetinin Kürtlere Sizler
siyaset yapamazsınız. Ne sizin iradenizi tanırız ne de
sizin siyasetinizi tanırız ve hiçbir şekilde size siyaset
yaptırmayız. gibi bir anlayışı var. Bu son dönemde,
-özellikle bize verilen mesaj da buydu ama- hepimizin de belirttiği gibi,
Keskin Başkanının da duruşu, yine diğer birçok
milletvekilimizin, belediye eş başkanlarımızın, parti
yöneticilerimizin de şu ana kadar ki duruşu zaten size de herhâlde
şu mesajı vermiştir ki evet, bizler sizin
karşınızda hiçbir şekilde boynumuzu bükmeyeceğiz,
hiçbir şekilde de sizin bu hukuksuzluklarınızı kabul
etmeyeceğiz. Ve sadece AKP Hükûmeti, AKP iktidarı, Kürtleri kendisi
yok etmeye çalışmıyor, iradesini yok saymaya
çalışmıyor; bir de AKP iktidarının şöyle bir
anlayışı var: AKP iktidarı, bir de halkları, kendi
içinde kendine kırdırtma gibi bir politika da izliyor. Bu
politikanın da en büyük göstergesi yine koruculuk sistemidir çünkü
koruculuk sistemiyle büyük bir suç örgütü yaratılıyor ve bu suç
örgütü de tamamen kendi halkına dönük, kendi halkının
kazanımlarına dönük mücadele eden ve bunları yok saymaya
çalışan bir anlayış çünkü son dönemlerde artık
neredeyse Kürtleri her yerde durdurmaya çalışan, Kürtler üzerinde suç
işlemeye çalışan bir koruculuk sistemi var. Kendisine
yabancılaşmış, toplumsal ahlak değerlerine
yabancılaşmış bir kişilik yapısı
oluşturuldu koruculuk sistemiyle.
Van Vekilimiz Sayın
İrfan Bey de burada, kendisi çok iyi bilir, Vanın Çatak ilçesine
bağlı Konalga köyü, 1999da 12 köyün, 1 köyde toplatılması
sonucu oluşturulan bir köy kent projesi. Bu köy kent projesinde, buradaki
insanlara danışılmadan, onların rızası
alınmadan, o insanlar oraya toplatıldı; gelmeyenler de, bir
şekilde, elektrik cezaları ile kamu haklarından faydalanamama
gibi durumlarla ya büyük kentlere göç ettirildi ya da zorla oraya getirildiler.
En sonunda da yani geçen zaman sürecinde, orada, oranın koruyucu
başı, muhtarı, ayrıyeten A ailesi, yapılan
yatırımlarda yani orada yapılan binalarda eksik malzeme
kullandırdığı için, orada halkın emeklerini
çaldığı için şu an kullanılamaz haldeler; bir
sağlık ocağı ve bir okul vardı orada...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MURAT SARISAÇ (Devamla) Ne
okul ne de sağlık ocağı kullanılabiliyor orada. Bu
yüzden de oradaki öğrenciler 42 kilometrelik yolu -yani Çatakı-
gidip gelmek zorunda kalıyor. Çoğu insan artık orada
barınamadığı için, o evlerde olamadığı için
de yine Van veya başka kentlere göç etmek zorunda. AKPliler
inanmıyorsa İrfan Bey burada, kendisi bir gidip görüşsün orada
ama sadece ağayla, muhtarla görüşmemek kaydıyla yani oradaki
halkla, toplumla görüşsün ve gelsin, kendisi burada açıklasın
oradaki durumun ne olduğunu.
Sadece bu da değil, bir
de yine aynı muhtar ve ağa ailesi orada, 486 tapuyla oranın
yaylasını da şu an başka ildeki başka aşiret
mensuplarına satmış ve bu da çok büyük bir tehlike
yaratıyor çünkü o ailelerin birbirine düşman olma durumları var.
Bunların bir an önce çözülmesi gerekiyor.
Genel Kurulu
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylamadan önce
Komisyonun bir redaksiyon talebi var.
Buyurun.
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul)
Sayın Başkanım, görüşülmekte olan kanun teklifinin ikinci
bölüm başlığına ilişkin bir redaksiyon talebimiz
vardır.
5inci maddenin madde
başlığının maddenin içinde yer aldığı
ikinci bölümün başlığında yer alması gerekirken sehven
unutulmuştur. Bu kapsamda, kanun yapım tekniğine daha uygun
olması bakımından teklifin ikinci bölüm
başlığına ile Mali Haklar ibaresinin redaksiyon
kapsamında eklenmesi talebimizi takdirlerinize saygıyla arz ederiz.
BAŞKAN Maddeyi
Komisyonun redaksiyon talebi doğrultusunda oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
5inci madde kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm, geçici
madde 1 dâhil 6 ila 10uncu maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde
söz isteyen, İYİ Parti Grubu adına Aydın Milletvekili
Sayın Aydın Adnan Sezgin.
Buyurun Sayın Sezgin.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanun
Teklifinin ikinci bölümü üzerinde İYİ Parti adına söz
almış bulunuyorum.
Ülkemizin uluslararası
ilişkilerde sürekli savrulduğu, tüm önemli aktörlerle kritik
sorunların yaşandığı bir dönemdeyiz. Maalesef,
uluslararası imajımız, daha doğrusu, iktidarın
uluslararası itibarı berbat. Tarafsız uzmanların,
düşünce kuruluşlarının objektif kıstaslara göre
yaptıkları yıllık dış politika
değerlendirmelerinde ülkemizin bilançosu çok kötü; tıpkı 110
milyar dolar yani gayrisafi millî hasılanın sekizde 1i kadar
açık veren dış ticaret bilançomuz gibi ve nedense, Sayın
Cumhurbaşkanı Türkiye ekonomisinin hayalî
şahlanışını anlattığı hafta
başındaki konuşmasında ihracat performansına
değindi ama ithalattaki muazzam artıştan hiç söz etmedi.
Dış politikadaki savrulmalardan tutun ekonomimizin çökmesine,
otoriter, sultanvari rejimden tutun insan hakları ve temel özgürlüklerin
ağır ihlaline kadar, yabancı basın her gün onlarca incitici
haber ve yorum yayınlıyor ülkemiz hakkında. Böylesine bir
ortamda, Antalya Diplomasi Forumu ülkemizin uluslararası ilişkileri
açısından olumlu ve sürdürülebilir bir girişim olabilirdi ama
maalesef görüştüğümüz bu düzenlemeyle âdeta Sayın
Cumhurbaşkanının vakfına dönüşmektedir. Biz Forumun
Türkiye'nin bütününü temsil eden bir yapıya kavuşmasını
isterdik ancak iktidar eksiklerine rağmen takdir ettiğimiz var olan
yapıyı bozarak mevcut değerin ve kapasitenin
aşındırılmasını tercih etmiştir.
Uluslararası âleme hitap eden bu kurum, Türkiye'nin bütünü için ilave bir
vitrin teşkil etmeliydi, kurumun yönetim yapısı buna göre
belirlenmeliydi, bazı üyeleri Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
seçilmeliydi yani daha millî olmalıydı. İktidarın
sıklıkla gündeme getirdiği parlamenter diplomasi
çabalarını güçlendirmek için de Antalya Diplomasi Forumu Vakfı
yönetimine Meclisten, muhalefet partilerinden üyelerin seçilmesi doğru
olurdu. İktidar, bu değerli girişime millî bir boyut
kazandırmak yerine Forumu, yönetimi âdeta münhasıran tek kişi
tarafından seçilen bir vakıf hâline getirmeyi tercih etmiştir. Şahsi
mülk gibi bir şey yaratılmak istenmektedir. Bu, elbette istismara da
açık bir yapılanmadır. Yalnızca işinize
geldiğinde millî iradenin tecelligâhı olarak zikrettiğiniz
Türkiye Büyük Millet Meclisi Vakıfla ilgili süreç ve yetkilerden uzak
tutulmuştur. Devletin bütçesinden kaynak sağlanacağı
anlaşılan Vakıftan Meclisin dışlanması millî
iradenin bu oluşuma yansıtılmaması demektir ve
hatalıdır. İktidar Türkiye'nin uluslararası
ilişkilerine bakış, tasarlama ve uygulama safhalarına da bu
tek adam anlayışıyla yaklaşmaktadır. Türkiye Büyük
Millet Meclisi esasen Türkiye'nin uluslararası ilişkiler
ağının ve kararlarının da kasten dışına
itilmiştir. Demokratik ülkelerde parlamentolar dış politikada
karar alma sürecinin ayrılmaz parçasıdırlar.
Parlamentoların bu konumu iktidarların dış âlemle
ilişkilerindeki elini kuvvetlendirir. Ne var ki Türkiyedeki tek adam
rejimi Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu gücünden istifade etmekten acizdir.
Bu durum, Meclisimizi sadece Sayın Cumhurbaşkanının
iradesinin tecelligâhı olarak görmek hastalığından
kaynaklanmaktadır, Vakıf da Meclisi tamamen yok sayan bu
anlayışla tasarlanmıştır. Dışişleri
Bakanlığının, Vakfın Mütevelli Heyetinin
belirlenmesindeki rolü göstermelik bir düzeyde tutulmuştur. Komisyondaki
görüşmeler esnasında, Vakfın tabii üyelerine daimî üye
sıfatı verilmiştir ancak bu kişilerin kimler
olacağı teklifte belirtilmemiştir. Mütevelli heyeti
üyeliğinin süresi beş yıl olarak tespit edilmiş ancak daimî
üyelerin görev süreleri belirsiz bırakılmıştır. Pek
çok benzer kurumda mütevelli heyeti üyeliğinin süresi üç yıl olarak
tespit edilmişken Antalya Diplomasi Forumu Vakfında üyelik süresinin
beş yıl olarak belirlenmesi soru işaretlerine neden
olmaktadır. Üyelerin seçimindeki tüm yetki doğrudan ya da
dolaylı olarak Sayın Cumhurbaşkanına verilmiştir.
Cumhurbaşkanı kararıyla genel bütçeden ve ilgili kamu kurum ve
kuruluşlarından aktarılacak olan Vakıf gelirlerinin hangi
kurumlardan aktarılacağı da belirtilmemiştir. Forumun tek
bir kişinin uhdesine bırakılması otoriter rejimlerde
sıklıkla rastlanan bir yaklaşımın
yansımasıdır. Bütün yetkilerin tek adamda
toplanmasının bir ülkeyi çökerteceği geniş kabul
görmüş bir gerçektir. Bu Forum, uluslararası ilişkilerimizde son
yıllarda yapılan nadir olumlu işlerden biriydi; bu
düzenlemelerin hayata geçirilmesiyle bu değere yazık edilecektir. Mevcut
hâliyle Vakıf, Putinin Valday Tartışma Kulübü kategorisine
girmiştir. Türkiyenin diplomatik yaklaşımlarını ön
plana çıkartan bir tartışma forumundan ziyade, tek adamı ve
tercihlerini öne çıkartacak bir format hâlini almaktadır. Bu
adımların ne gibi sakıncalara neden olabileceğini öngörmek
de zor değildir çünkü Yunus Emre Enstitüsü ve TİKA gibi önemli,
değerli kurumsal yapıların da iktidar tarafından nasıl
yozlaştırıldığına şahit olduk. Zaman içinde
bu kurumlar maalesef aleni şekilde ideolojik aygıta dönüşmüştür;
demokratik ülkelerin benzer müesseseleriyle kıyaslandığında
bu sözde kamu diplomasisi kurumlarının yönetim, kural ve usullerinin
eşi ve benzeri yoktur. Bu kurumlar ısrarla geleneksel dış
politika karar alma sürecimizin dışında tutulmaya
çalışılmakta ve şeffaflıktan uzak bir şekilde
yönetilmektedir. Mevcut yönetim anlayışı elde edilmesi amaçlanan
hedeflerin tesirini zayıflatmakta, bazı durumlarda ülkemizin
imajına ve kurumlarına zarar bile verebilmektedir. Kamu
kaynaklarının birtakım kişi ve kurumlara
aktarılması için bu kurumların suistimal edildiği izlenimi
de mevcuttur, bunu daha önce de vurgulamıştım. Şimdi,
aynı riskler Antalya Diplomasi Forumu için de geçerlidir. Tabii, ülkemizde
iktidarın darmadağın savrulan yönetim tarzı geçerliyken
belirttiğim bu sıkıntıların ıslahı mümkün
olamayacaktır. Forum için yaptığımız
uyarıların da dikkate alınmayacağını görüyoruz.
İktidar, Parlamentonun
işlevini noterlik görevine indirgeme politikasıyla siyasi gelenek ve
kültürümüze büyük zarar vermiştir. İktidar, işlevi muvazaa
kurumu olmaktan ibaret bir parlamento istediği izlenimi vermektedir. Biz
size birkaç ay daha bu uyarıları yapacağız ve seçimlerin
ardından aktif bir şekilde gereken düzenlemeleri hayata geçirerek Parlamentoya
itibarını iade edeceğiz.
Genel kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden Antalya Milletvekili
Sayın Kemal Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL
(Antalya) Teşekkür ediyorum.
Sekiz yıl önce bugün
Hakk'a yürüyen, birlikte büyük çalışmalar yürüttüğümüz sevgili
HADEP Genel Başkanı Murat Bozlakı buradan sevgi ve
saygıyla anıyor, anısı önünde saygıyla eğiliyor
ve mücadelede özlemi olan şeyleri gerçekleştireceğimizi ifade
etmek istiyorum.
Antalya Diplomasi Forumu
Antalya Diplomasi Forumu denince, uluslararası ölçekte bir
bakış açısı, bir barış politikası, dingin,
mutedil bir politika yürütülüyormuş ve bu Antalya Diplomasi Forumu
aracılığıyla yürütülecekmiş gibi bir görüntü ortaya
çıksa da Rusyanın Ukraynayı işgali konusunda henüz net,
anlaşılır politik bir tutum sergilemeyen, bu işgalden
Bir
şekilde tıpkı 15 Temmuz darbesini Allahın bir lütfu gibi
gördüğü politikayı buraya da devşirmeye çalışan bir
yaklaşım söz konusu. Yani Rusyanın Ukraynayı işgali
de bir anlamda, AKP tarafından hem yerel hem uluslararası politikada
bir fırsat olarak görülüyor ve Antalya Diplomasi Forumunun
başlangıcı da aslında Rusya ve Ukrayna
Dışişleri Bakanlarını Antalya'da buluşturmakla
başladı.
Şimdi, buna benzeyen
çeşitli konferanslar var. Mesela Münih Konferansı 1963
yılında gerçekleşmiş ve elli yıl sonra vakfa
dönüşmüş. Yine Davos, Dünya Ekonomik Forumu 1971 yılında
yapılmaya başlanmış ve 2015 yılında
vakıflaşmaya gitmiş. Yani hemencecik öyle 2
dışişleri bakanını bir araya getirmek ya da
çeşitli uluslararası ölçekte bir toplantı yapmakla bir forumu
vakfa dönüştürmek gibi bir politika tutarsızlık oluyor, bir
altyapısızlık oluyor, bir öngörüsüzlük oluyor ve dünyaya ve
Türkiye'ye sanki uluslararası ilişkilere hâkimmiş, sanki
uluslararası ölçekte söyledikleri dikkate alınıyormuş gibi
bir imaj yaratmaktan başka bir işe yaramıyor. Bu ne için
yapılıyor peki? Bu, şu anda, 2023 seçimlerine dair bir
yatırım. Peki, bundan önce neydi politika? Politika şuydu: Ey
Avrupa!, Ah Amerika!, Vah İsrail!, One minute!, Katil Esed!,
Libya ve Mısır'da Neoosmanlıcı yaklaşım, hatta
stratejik derinlik -Ahmet Davutoğlu Hocanızın Stratejik
Derinlik kitabı söz konusuydu biliyorsunuz- gereği Emevi Camisinde
namaz kılma ya da Atina'da kahvaltı etmek. Şimdi, böyle bir
dış politika olabilir mi? Bu dış politika bakış
açısıyla Antalya Diplomasi Forumu oluşturulabilir mi? Hâlâ bu
dış politika bakış açısından vazgeçilmiş
değil, hâlâ bir gece ansızın gidiliyor Yunanistan'a, hemen orada
sabah kahvaltısı yapılıyor; bir gece ansızın
Rojavaya gidiliyor, Suriye'ye gidiliyor ama arka planda Esada
yalvarılıyor Gel, görüşelim, ne olur. diye araya ara bulucu
konuluyor, araya Putin aracı olarak konuluyor. Şimdi, kılavuzu
Putin olanın eli işgalden çıkmaz; kılavuzu Putin
olanın işi bombayla, silahla, işgalle olur; kılavuzu Putin
olanın barış, demokrasi, özgürlükler, adalet gibi bir
bakış açısı olamaz. İşte, bir gece
ansızın Rojavaya, Suriyeye; bir gece ansızın
Yunanistana, bir gece ansızın başka bir şey. Ayrıca,
bakınız, biraz önce söylediğim bu forumlar -Davos Forumu, Münih
Güvenlik Konferansının akabinde oluşan vakıf vesaire- bir
iç politik dengenin dışa yansıması sonucu oluşmuş
kurum ve kuruluşlar. Öncelikle Almanyada bir iç barış
oluşmuş, bakın, 1963te Münih Güvenlik Konferansı
başlamış. Nasıl bir süreçte? Hitler faşizminin intihar
ettiği bir süreçte. Peki, ne olacaktı orada? Willy Brandt gibi bir
dünya politikacısı çıkacak, gidip Yahudi anıtında diz
çökecek, Yahudilerden özür dileyecek ve bu, dünya insanlığına
mal olan bir politikaya dönüşecekti. Şimdi, siz bunu yapmıyorsunuz,
devlet bunu yapmıyor; hâlâ Kürte zulüm, hâlâ Aleviyi inkâr, hâlâ uydur
kaydır şeylerle güya sorun çözüyormuş gibi davranma, hâlâ
Ermeniye hakaret, hâlâ Çerkezin varlığını bile kabul
etmeme, hâlâ bin yıldır bu ülkede kendi halkıyla savaş ve çatışma
hâlinde olan bir egemen zihniyet var. Bu egemen zihniyetten ne forum çıkar
ne barış çıkar ne adalet çıkar ne özgürlük çıkar ne
eşitlik çıkar. Selçuklu ve Osmanlı Türk ve Türkmenlerin kökünü
kazıdı, kökünü kazıdı; ta ki İttihat Terakkiye kadar.
İttihat Terakki de Türk halkının da haklarının
olduğunu, Türk halkının etrâkı biidrak
olmadığını söyledi. Osmanlı Türk halkına Türk ne
bilir bayramı, hor hor içer ayranı. Türke fırsat verme Ya
Rab, dehre sultan olmasın; ayağını çarık
sıksın, asla iflah olmasın. diyordu, bunu çevirip şimdi
Kürte söylüyorlar. Kürte fırsat verme Ya Rab, dehre sultan
olmasın. Kürtten olsa evliya, koyma onu avluya. Şimdi, bu
akılla kendi halkıyla çatışan, Kürt halkıyla
çatışan, Alevi toplumunu aşağılayan, Romanları
aşağılayan, yok sayan, kadınları
aşağılayan, İstanbul Sözleşmesinden çıkan bir
zihniyet uluslararası ölçekte siyaseti, diplomasiyi ve
barışı kurgulayan Antalya Forumu gibi bir
mantığı, bir kurumu oluşturabilir mi? Hayır,
oluşturamaz. Peki, burada amaç ne? Burada amaç, sadece böyle bir şey
oluşuyormuş, dünya liderliği
Ne demekse bu dünya
liderliği? Yahu, kendi ülkenize lider olun. Kendi muhalefetinizle
görüşmüyorsunuz, utanmıyor musunuz ya! Kendi muhalefetini dikkate
almayan, kendi muhalefetinin kazandığı belediyeye kayyum atayan,
kendi muhalefetinin 800 bin farkla kazandığı İstanbul
Belediyesini kayyumla tehdit eden bir zihniyetin yapacağı forumdan ne
çıkar Allah aşkına? Biraz kendinizle yüzleşin, biraz
tarihle yüzleşin lütfen. Demokrasi nedir, insan hakları nedir,
özgürlükler nedir; İslami açıdan nedir, siyasi açıdan nedir,
insan hak ve özgürlükleri açısından nedir; biraz bununla
yüzleşin. Yok, efendim Biz iktidarı alacağız; biz gene
alacağız, 2023e, 2053e, 2071e
falan. Vallahi
alamayacaksınız, billahi alamayacaksınız. Düşeceksiniz
iktidardan, lambur lumbur düşeceksiniz ama iktidar olanların
şöyle bir körlüğü vardır: Zirvedeyken
aşağıyı görmezler, zirvedeyken aşağıya
bakmazlar. Yukarı çıkarken gördüklerinizi aklınızda iyi
tutun, zira aşağı inerken hepsiyle tek tek
karşılaşacaksınız. Yaptığınız
zulümlerle, inkârlarla, yerde sürüklediğiniz kadınlarla, yok
saydığınız Kürtlerle, yoksulluğa mahkûm ettiğiniz
emekçilerle, taciz edilen çocuklarla, o uyduruk, kendine tarikat diyen
münafıklarla yüzleşeceksiniz. Onlar tarikat değildir,
münafıktır. İslam dinini kirleten, hakir gören tâgutilerdir
onlar. Tâgutilik İslamda faşizmin adıdır. Böyle bir
şey olamaz. Şimdi, bu zihniyet kalkmış Antalyada Diplomasi
Forumu oluşturuyor. Bu Diplomasi Forumu aracılığıyla
efendim, Kıbrısta barışa, Kıbrısta
halkların ortak yaşamına karşı duruş var,
Türkiyede barış suç sayılıyor efendim, bunlar kalkacak
Antalyada Diplomasi Forumu aracılığıyla ne yapacaklar?
Dünyaya önderlik, öncülük yapacaklar. Bu külliyen yalan, bir kandırmaca, kendini
aldatmadır. Tıpkı Osmanlının son dönemindeki hasta
adam gibisiniz, Avrupa hasta adam diyordu ya. Osmanlı dönüşüme,
değişime, demokrasiye, insan hak ve özgürlüklerine, teknolojiye,
sanayiye, bilime karşı durdukça çırpındı,
çırpındıkça battı. Siz Toggu oradan buradan kopyalamakla
teknolojik olarak geliştiğinizi kimseye yutturamazsınız.
Siz de hasta siyaset yürütüyorsunuz, siz de hasta iktidarsınız, bu
hasta siyaset ve hasta iktidar bir an önce kendisiyle yüzleşip hiç
değilse kendisinin ahiretini kurtarmak için bir şey yapmalı;
bırakın dünyasını, ahiretini kurtarmak için bir şey
yapmalı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Aksi takdirde,
karşılaşacağınız durum oldukça net ve açık.
Ayrıca, bu Antalya
Diplomasi Forumundaki (ADF) yapılaşma da çok tuhaf; 11 kişilik
mütevelli heyeti atanıyor, bu mütevelli heyetinin 6sı
Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor, bu mütevelli heyeti
beş yıllığına atanıyor, niye üç yıl, niye
iki yıl değil, beş yıllığına atanıyor?
Niye demokratik bir seçimle olmuyor? Bu da ayrıca oligarşik bir
yapıyı teşkil ediyor. Dolayısıyla, diplomasi demek
diyalog demek, diyalog demek uzlaşma istemi ve talebi demek, diplomasi
demek barış istemi ve girişimi demek. Burada ne barış
istemi ne diyalog istemi; tahakküm, egemenlik ve oligarşik bir
bakış açısı var, o nedenle kabul etmiyoruz.
Teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz talep eden Eskişehir Milletvekili Sayın
Utku Çakırözer.
Buyurun Sayın
Çakırözer. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA UTKU
ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Antalya, ülkemizin en güzel
kentlerinden biri; doğasıyla, tarihiyle aynı bizim
Eskişehirimiz gibi, gittiğinizde nefes
aldığınız, kendinizi iyi hissettiğiniz inci
kentlerimizden biri.
Şimdi, Antalyayla
anılacak kalıcı bir dış politika düşünce
kuruluşu oluşumu önemli bir fikir, olumlu bir fikir ama önümüze
getirdiğiniz kanundaki bu hâliyle değil değerli
arkadaşlarım. Bizim muhalefetimiz Antalya'ya değil, tam tersine,
biz bu güzel kentimizin isminin bu kanundaki birçok olumsuzlukla bir arada
anılacak olmasından rahatsızız. Öncelikle bu teklifle
Antalya Diplomasi Forumu 3üncü yılında Dışişleri
Bakanlığının elinden alınıyor; çok açık, çok
net. Bakanlık kadrolarımızın emeğinin ürünü olan bu
tartışma ve düşünce ortamı bir anda AKP'li Cumhurbaşkanının
vakfı hâline dönüşmekte. Dışişleri
Bakanlığının, adı dışında hiçbir
etkisi, yetkisi yok burada. Sadece neresinde var, biliyor musunuz? Bütçesinde
var çünkü ilk bütçesi yani 5 milyon lira Dışişleri
Bakanlığı bütçesinden aktarılacak, başka hiçbir
yerinde Bakanlığın ismi dahi yok. Sadece Dışişleri
Bakanlığı da değil, çoğulculuğun korunması
için mütevelli heyetin Meclisteki partilerin görüşüyle
oluşturulması önerilerimize dahi sıcak bakılmadı kanun
hazırlanırken. Çünkü bu kanun bizim hep söylediğimiz bir
şeyin, tek adam rejimiyle yönetildiğimizin en son, en somut
kanıtı.
Vakfın mütevelli
heyetinde toplam 11 üye olacak, 6sı daimî üye. Ne demek daimî? Hiç
değişmeyecek demek ve bunları Erdoğan atayacak.
Erdoğan'ın seçtiği 6 üye daimî olarak tüm kararları alacak,
çoğunluğu kullanacak. Aslında kalanlardan 3 üyeyi de o atayacak
çünkü onun atadığı mütevelli heyet başkanı
tarafından belirlenecek. Etti mi size 9 üye. Şimdi biz buna
Erdoğan'ın vakfı sarayın Antalya diplomasi ofisi
demeyelim de ne diyelim değerli arkadaşlarım? Ülkede işçi,
çiftçi, esnaf geçim derdindeyken; faturasını ödeyemeyen fakir fukara
askıda fatura kampanyasıyla, öğrenciler belediyelerimizin
verdiği akşam yemekleriyle derdine derman ararken, öğretmenler
atama beklerken, emekliler açlık sınırı altında
maaşla kara kışı atlatmaya çalışırken siz
İlle de koltuk olsun, ille de bizim koltuğumuz olsun. diyorsunuz.
Yirmi yıldır doldurduğunuz koltuklar yetmedi, iktidar
sonrasında dahi hâlâ koltuk, hâlâ makam doldurma peşindesiniz;
yazıklar olsun diyoruz.
Peki, yangından mal
kaçırır gibi kurduğunuz bu vakfa hangi yetkileri veriyorsunuz;
ona da bakalım. Bu vakıf ayni ve nakdî yardım
alabilecekmiş. Peki, kimden alacak, soruyorum, Antalya Diplomasi Forumu
Vakfı kimlerden bağış alacak? Bu vakfa bağış
yapmak için kimler koşacak? Bir tahmin yürütelim; hesap verebilir
demokratik yönetimler mi bağış yağdıracak sarayın
vakfına? Hayır. Peki, ya kim yağdıracak? Ülkesindeki
yolsuzlukları, halkına yaptığı işkenceleri örtmek
isteyen, başka hiçbir yerde insan içine çıkamayan diktatörler
yağdıracak bu paraları. Başka kim yağdıracak?
Tabii ki yıllarca vatandaşın vergileriyle beslediğiniz 5li
çeteleriniz yağdıracak. Anlaşılıyor ki siz biraz da
yağacak bu bağışlar için bu Forumu Dışişleri
bünyesinden koparıp 6 yandaşın kontrolüne verme
telaşındasınız. Elinizi vicdanınıza koyun; bu tek
adam düzeninde ne kadar devre dışı kalmış,
örselenmiş olsa da tecrübesi, bilgisi yok sayılsa da yine de kurumsal
yapısı, kurumsal hafızası olan bir Türkiye Cumhuriyeti
Dışişleri Bakanlığımız var, şimdi onun
düzenleyeceği bir uluslararası toplantı formatı ile bu
kanunla tarif ettiğiniz, parayı basanın düdüğü
çalacağı bir diktatörler kumpanyası aynı şey midir?
Sizi uyarıyoruz; böyle bir görüntü özellikle de ismini
kullanacağınız güzel Antalya'mıza en büyük haksızlık
olacaktır. Başka ne geliri olacakmış bu vakfın? Yurt
içi, yurt dışı her türlü ürün, hizmet, menkul, gayrimenkul, irat
ve vasiyet bağışları ile ayni ve nakdî yardımları
kabul edecek. Vakfın taşınır-taşınmaz
varlıkları ile diğer haklarının değerlendirilmesiyle
sağlanan gelirleri de olacakmış. Soruyorum: Siz Mehmetçik
Vakfı mısınız? Şehit ailelerine bağış
mı yapacaksınız? Ya da Darüşşafaka
mısınız? Annesiz babasız çocukları mı
okutacaksınız da vasiyet peşindesiniz, arsa, bina bağışı
peşindesiniz?
Değerli
arkadaşlarım, dış politika dediğimiz mesele önemli.
Bir yanı ülkemizin, vatandaşımızın güvenliği,
huzuru, refahı, bir yanı ise ülkemizin dünya milletler topluluğu
içindeki itibarı, saygınlığı. Şimdi, böylesine
önemli bir meseleyi bu kadar akçeli bir iş hâline dönüştürmek
Pes
diyorum. Böyle bir yapı sarayda birilerinin işine yarayabilir; kimi
koltuk, kimi mal mülk, kimi para pul derdinde olabilir ama değerli
arkadaşlarım, dış politikayı konuşurken böyle bir
kanun çıkarmak milletin Meclisi olarak bizlere, yüce Meclisimize, Gazi
Meclisimize yakışmaz.
Değerli milletvekilleri,
bu tür toplantılar nasıl düzenlenir, davet nasıl
yapılır, program nasıl oluşturulur, gelenler nasıl
ağırlanır hepsi belli. Dile kolay, beş yüz yıllık
hariciye birikimi var ortada. Mekân deseniz o en kolayı.
Antalya'mızda hepimizin gurur duyduğu, dünyanın en iyi, en
konforlu otelleri var. Zaten iki yıldır orada yapılıyor
toplantılar. Dışişleri Bakanlığımız
bunu düzenliyor. Beğendiğimiz yönleri var, eksik bulduğumuz,
eleştirdiğimiz yönleri var tabii ki ama şimdi böylesine
formatı belli bir yapıyı alıp devasa bir akçeli vakıf
işine dönüştürmekten maksadınız nedir? Evet, soruyorum
nedir sizin bu akçeli işlere merakınız değerli
arkadaşlarım?
Değerli milletvekilleri,
kanunu yazan saraydakiler ile önümüze getiren milletvekilleri gerekçe
yazmışlar. Bakın, neymiş bu vakfın kurulma gerekçesi?
Türkiye'nin dış ilişkilerini tanıtma, Türkiye'nin
diğer ülkelerle dostluğunu, iş birliğini geliştirme,
uluslararası ilişkiler ve diplomasi alanlarındaki kamu, özel
kurum ve kuruluşlarla iş birliği
vesaire, vesaire. Şimdi,
değerli milletvekilleri, bunlar, zaten Dışişleri
Bakanlığının ana sorumluluğu değil mi? Tüm bu
saydıklarınızı Antalya'daki saray vakfı yapacaksa
Dışişleri Bakanlığına ne gerek var? Kapatın
gitsin.
Peki, başka ne
amacı varmış bu vakfın? Üniversiteyle, sivil toplumla
ortak projeler yapmak; yazılı, görsel, işitsel ve dijital
medyada yayınlar yapmak, yaptırmak. Ortada, bağımsız
düşünen üniversite mi bıraktınız Allah aşkına?
Öğrencileri hapse atarken, akademisyenleri işinden atarken kiminle
hangi iş birliğini yapacaksınız? Hangi sivil toplumdan
bahsediyorsunuz, sivil toplum mu bıraktınız? Canlarına
okudunuz. İşte, Gezi direnişine katılan sivil toplumun
temsilcileri aylardır, yıllardır zindanlarda çürütülüyor. Kamu
yararı güden, vatandaşın hakkını koruyan
baroları, odaları kapatmak peşindesiniz. Medyada haber
yaptıracaklarmış. Ortada haber yapacak gerçek gazeteci mi
bıraktınız? Gazeteleri, televizyonları sansürlerinizle,
karartmalarınızla susturmuşken kiminle, neyin haberini
yapacaksınız; kime inandıracaksınız?
Değerli milletvekilleri,
dış politikada yaptığınız vahim hataları bu
Antalya Diplomasi Forumu Vakfıyla ortadan kaldıramazsınız
çünkü ana sorun ortada duruyor. Ana sorun; demokrasi eksiği, hukuk
devletinden uzaklaşma, denge ve denetimin yok edilmesi. İşte, bu
vakfın kuruluşunda dahi tek adam rejiminin gölgesi üzerimizde. Tek
bir kişinin iki dudağı arasından çıkan sözlerle
yönetilen dış politikanın ülkemize ödettiği bedellerin
farkında değil misiniz? İdeolojik, saplantılı
dış politika tercihlerinizdeki hatalarınızdan yaptığınız
her biri ilkesiz U dönüşleriyle yurttaşımızın yüzünü
nasıl yere eğdirdiğinizin farkında değil misiniz?
Şimdi, emeklilik projesi bu vakıflarla dış politikayı
düze çıkaramazsınız.
Değerli milletvekilleri,
bu ucube tek adam yönetimi sürerken ülkede güçler ayrılığı,
denge denetleme yokken, temel hak ve özgürlüklerimiz askıdayken,
yargı bağımsızlığını yitirmişken
siz 1 değil bin vakıf kursanız, 100 değil binlerce haber
yaptırsanız da yok ettiğiniz itibarımızı
toparlayamazsınız. İşte, en yakın örnek bir başka
güzel kentimiz İstanbul. Şu İstanbul'da Büyükşehir Belediye
Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu'na
yaptıklarınız ortadayken, bu kurduğunuz Antalya Vakfı
kırıp döktüklerinizi toparlayamaz. İstanbul'da 16 milyon
İstanbullunun iradesini çalmak istiyorsunuz, İstanbul'u kaybettiniz
diye İmamoğlu'na kumpas üzerine kumpas kuruyorsunuz. Seçimleri
hukuksuz biçimde yenilettiniz, başaramadınız, uydurma
gerekçelerle davalar açtınız, olmadı, tamamen uydurma bir ahmak
davası açtınız Ben buna ceza veremem. diyen hâkimi sürdünüz,
yerine getirdiğiniz hâkime zorla mahkûmiyet cezası verdirttiniz.
Şimdi de AKP'den milletvekili adayı olan bir müfettişi terör
soruşturması diye İstanbul'a gönderdiniz, amaç
İmamoğlu'ndan kurtulmak, amaç İstanbul'un zenginliğini
İstanbullular değil eskiden yaptığınız gibi bir
avuç yandaşınız yesin. Bir taraftan, 16 milyon
İstanbullunun iradesini kurduğunuz kumpaslarla yok sayacak,
gasbedeceksiniz, öte taraftan ise Türkiye'yi tanıtalım diye böyle
vakıflar kuracaksınız, milyonlar harcayacaksınız. Ne
kadar para dökseniz de ne kadar haber yaptırsanız da olmaz, tutmaz
değerli arkadaşlarım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Çünkü mesele İmamoğlu
meselesi değil, 16 milyon İstanbullunun meselesi, millet iradesi
meselesi. Ne yaparsanız yapın, İstanbullu da kendi iradesine
sahip çıkacak. İşte, Saraçhane Meydanı'nda toplanan yüz
binler bir kez daha gösterdi o kararlılığı, o iradeyi.
Sadece İstanbul mu? Hayır, Türkiye'nin geri kalanı da o iradeye
sahip çıkıyor. Şehirlerimizde, köylerimizde on milyonlarca insan
bu adaletsizliklere, bu kumpaslara, bu zulümlere isyan ediyor, direniyor ama az
kaldı, millet size öyle bir ders verecek ki sandıkta, öyle bir ders
verecek ki bugün yangından mal kaçırır gibi
çıkardığınız bu vakıflarınız, adrese
teslim, kişiye özel bu emeklilik koltuklarınızın hiçbiri
ama hiçbiri sizleri kurtaramayacak.
Bu düşüncelerle yüce
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Kayseri Milletvekili Sayın İsmail
Özdemir konuşacak.
Sayın Özdemir, süreniz
on beş dakika. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
İSMAİL ÖZDEMİR (Kayseri) - Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; 369 sıra sayılı Antalya
Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifinin ikinci bölümü üzerine
şahsım adına ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına da
söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve ekranları
başında Meclis çalışmalarımızı takip eden
aziz milletimizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Muhterem milletvekilleri,
2022 yılı içerisinde dünya çok yönlü sınamalardan geçmiş ve
yaşanan olaylar tüm ülkeleri etkileyen krizler ve sonuçları da
beraberinde getirmiştir. Özellikle 24 Şubat 2022 tarihinde
başlayan Ukrayna-Rusya arasındaki savaş kendi
coğrafyasında sınırlı kalmayarak tüm ülkeleri
doğrudan ya da dolaylı olarak tesiri altına alan
gelişmelerin vasat bulmasına sebep olmuştur. Enerji, gıda
ve tahıl krizleri savaşla beraber farklı bir boyut kazanmıştır.
Yine, savaş sebebiyle uygulanan yaptırımların etkisi sadece
2 ülkeyle yahut savaşa taraf olan kesimlerce sınırlı
kalmayıp tüm dünyaya da yayılma eğilimi göstermiştir. Yaşanan
gelişmeler, barış, istikrar ve insanlığın
huzurunu önceleyen tarafsız politikalara olan ihtiyacı bir kez daha
göstermiştir.
Türkiye, savaşın
başladığı günden itibaren adil, tutarlı ve dengeli bir
politika izleyerek barış ve istikrardan yana olan tavrını
net bir şekilde ortaya koymuş, tüm taraflarla aynı anda
görüşebilen ve hepsini yeri geldiğinde aynı masada
buluşturabilen tek ülke olarak ön plana çıkmıştır.
Yine, tarafları bir araya getirebilmek ve diyalog zemini
oluşturabilmek adına çok sayıda ülke girişimlerde bulunmuşsa
da somut bir sonuç aynı dönemde alınamamış ve
uzlaşı gayretleri boşa çıkmıştır. Nihai
olarak Rusya ve Ukraynanın makul bir zeminde bir araya gelmesi
Türkiyenin ev sahipliği ve öncülüğünde gerçekleşmiştir. 10
Mart 2022 tarihinde Antalya Diplomasi Forumunda Rusya, Ukrayna, Türkiye
arasında gerçekleşen görüşmede taraflar ilk kez böylesine yüksek
seviyede bir buluşmayla bir araya gelmişler ve barış
yolunda da böylelikle önemli bir adım atmışlardır. Müteakip
bir zamanlamayla yani 29 Mart 2022 tarihine gelindiğindeyse İstanbul
Dolmabahçe Sarayında Rusya ve Ukrayna müzakere heyetlerinin bir araya
gelmesine ve yine ilk defa somut meselelerin ele alınarak çözüm yolunda
yapıcı adımlar atılmasına da Antalya Diplomasi
Forumundaki bu buluşma öncü olmuştur.
Öte yandan, savaşın
beraberinde getirdiği tahıl krizinin Türkiyenin öncülüğünde ve
yine Birleşmiş Milletlerin de gözetiminde çözüme
kavuşturulması meselesi de kuşku yoktur ki Antalyada
başlayan diyalog zemininin bir eseri olarak ortaya
çıkmıştır.
Değerli milletvekilleri,
günümüz dünyasında yaşanan gelişmeler ve ülkelerin
tutumları, diplomasinin etkin kullanılması gerekliliğini
zorunlu kılmaktadır. Değişen şartlar ve koşullar,
yaşanan krizlere çözüm getirilmesi konusunda bilinen ve
alışılageldik aktörlere karşı güvensizlik
yaratmıştır. Aynı aktörlerin yaşanan sorun ve
krizlerin müsebbibi yahut tarafı olmaları sebebiyle güven verici,
samimi ve güçlü potansiyele sahip ülkelerin varlığı küresel
barış ve istikrar için son derece önemli hâle gelmiştir.
İşte ülkemizin böylesi bir dönemde üstlendiği sorumluluğu
da aynı çerçevede ele almamız lazımdır.
Türk diplomasisi, 21inci
yüzyılla beraber ulaştığı tecrübe ile yüksek kurumsal
birikim, saygınlık, güven vericilik, etkinlik ve kendisine has
yaklaşımıyla küresel düzeyde üstün bir konuma gelmiştir. Bu
süreçte Antalya Diplomasi Forumunun çok önemli bir marka değerimiz
olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir. Bugün geldiğimiz
aşamada, Antalya Diplomasi Forumunun muadili olan diğer
oluşumların, tarafları kendi gündemlerinde yahut ilgili
gündemlerle bir araya getirme konusunda etkisini giderek yitirdiği ve
gerçekleştirilen zirvelerin mutabakattan ziyade yeri geldiğinde yeni
krizlerin doğmasına sebep olduğu ortadadır.
Mevcut benzer
kuruluşların etki ve sonuçlarının kısıtlı
olduğunun anlaşıldığı bir atmosferde, ülkeleri
tarafsız düzlemde, diyalog zemininde bir araya getirebilecek
kurumların sayısının artırılmasının
zorunlu olduğu yine tartışılan meselelerin
başında gelmektedir. Aynı dönemde Antalya Diplomasi Forumu
kurulduğu günden itibaren etkinliğini ve
tanınırlığını da giderek artırmaktadır.
Bu, özellikle aynı yapının Türkiyenin diplomasi alanındaki
faaliyetlerine zemin hazırlarken bölgesel ve küresel sorunlar
karşısında somut ve yapıcı sonuçlar
doğurmasıyla küresel barış ve istikrarın tesisi
noktasında merkez ülke olmamıza hizmet eden bir kuruluş
olduğunu da göstermektedir. Öyle ki, Forum kapsamında son iki
yılda gerçekleşen organizasyonlarda 50ye yakın devlet ve
hükûmet başkanı, 120den fazlası bakan düzeyinde olmak üzere
toplam 5 binden fazla katılımcı Antalya ilimizde misafir edilmiştir.
Ayrıca, 45 farklı etkinliğin düzenlendiği 2. Forumda dünya
devletlerinin üçte 1inden fazlası en üst düzeyde temsil edilmiştir.
Düzenlenen forumlarda gerçekleştirilen ikili görüşmelerin bir kısmı
da tüm dünyanın yakından takip ettiği konuların
tarafları arasında yer almıştır. Antalya, âdeta
kıtaların buluştuğu ve 21inci yüzyıla dair yeni
koşulların vasat bulduğu bir dönemde dünyanın da diplomasi
merkezi hâline gelmiştir. Bu kapsamda, bir örnek verecek olursak 2021
yılındaki forumda Avrupa Birliği ve İran temsilcileri yine
bir araya gelmiş ve pek çok konuyu burada değerlendirme
fırsatı bulmuşlardır. Yine, 2022 yılında
gerçekleşen görüşmeler arasında en dikkat çekici olanı, bahsettiğimiz
üzere, Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanlarının
görüşmeleri olmuştur. Antalya Diplomasi Forumuna katılım
sağlayan siyasilerle beraber uluslararası kuruluşların üst
düzey yetkililerinin, kanaat önderlerinin, akademisyenlerin, medya ve özel
sektör temsilcilerinin, ayrıca, öğrenciler, sanat, spor ve kültür
camiasından da isimlerin bulunması Forumun çok boyutlu ve çok sesli
bir etkileşim temeli oluşturması konusunda da emsal teşkil
ettiğini göstermektedir. Forum kapsamında şimdiye kadar Doha
Forumu, Dakar Uluslararası Forumu ve Rome-Med Diyalog olmak üzere 3
kurumsal ortaklık da kurulmuştur. Türk diplomasisinde önemli ve etkin
bir rol oynayan Antalya Diplomasi Forumunun vakıf olarak yeniden
yapılandırılması kurumsal bir anlayışı
beraberinde getirirken diplomasimiz açısından da yeni bir dönemin
kapısını aralayabilecektir. Kuşku yok ki böylesi bir
yapının vakıflaşmasıyla birlikte
saygınlığı daha da artarken diplomasimizde ilave güç ve
özellikle de ihtiyaç duyulan esnekliği de sağlayabilecek, yine
Türkiyenin tanınmasına katkı sağlayabilecek bir aracı
kurum niteliği de taşıyabilecektir.
Öte yandan, Türkiyenin
diğer ülkelerle dostluk ve iş birliğinin geliştirilmesi
yönünde önemli bir etkiye sahip olurken Antalya Diplomasi Forumu vakıf
çerçevesinde gerçekleştirilecek organizasyonlarla bölgesel ve küresel politikalara
yapıcı katkılar sağlamamız yolunda etkin bir rol
üstlenebilecektir. Kurulacak vakfın yurt içinde ve yurt
dışındaki üniversite ve sivil toplum örgütleri, benzer
kuruluşlar ve uluslararası yapılarla gerçekleştireceği
ortak projeler, iş birliği ve bilgi paylaşımları dünya
diplomasisi açısından barış, istikrar ve
insanlığın huzuru temeline dayanan yeni bir rota
oluşturulmasına da imkân tanıyabilecektir.
Sayın milletvekilleri,
Antalya Diplomasi Forumunun vakıf olarak
yapılandırılması gerek süreklilik gerek kendi kendine
yetebilme gerekse de kurumsal bir altyapı zeminine kavuşması
adına ehemmiyet arz etmektedir. Ayrıca, bugüne kadar kamu
kaynakları ve özel sektör desteğiyle yürütülen forumların mali
yapısı da güçlendirilmiş ve bize göre daha şeffaf hâle
gelmiş olacaktır.
Diplomasimizde önemli bir
yere sahip olacak ve sağlam temeller üzerine kurulacak böylesine güzide
bir vakfın üyelerinin Sayın Cumhurbaşkanımız
tarafından atanacak olması konusuysa müspet bir gelişme olmakla
beraber vakfın kurumsal kimliği açısından da fayda
sağlayacağı kanaatini taşıyoruz. Komisyon
aşamasında ifade edilen bazı eleştirilerde ve
sonrasında kanun teklifinde yayınlanan muhalefet şerhlerinde
gördüğümüz kadarıyla yapının bir denetleme vasfındaki
kuruluştan ziyade düzenleyici amacı taşıdığı
gerçeğinin doğru anlaşılması gerekir. Bu sebeple,
kanun teklifinin bir vakıf kapsamında olduğu gerçeğinden
hareket edilmesi ve bu hassasiyetle durumun değerlendirilmeye
çalışılması daha faydalı olacaktır. Ayrıca,
kendilerini ispatlamış diplomatlarımızın vakıf
bünyesinde birikimlerini ülkemizin saygınlığı
açısından önemli olan bir faaliyette yoğunlaştıracak
olmaları memnuniyet vericidir.
Cumhuriyetimizin kurucu
iradesiyle aynı kaynaktan beslenen Cumhur İttifakı ruhuyla
önümüzdeki yüzyılın 2023 lider ülke Türkiye ülküsü çerçevesinde
Türk yüzyılı olacağına inancımız ve güvenimiz
tamdır. Antalya Diplomasi Forumu Vakfının da bu yönde
atılacak önemli adımlardan biri olduğu şüphesiz bir
gerçektir. Yaşanan her anlaşmazlık, kriz ve savaşın
sonunda mutlaka diplomasiye ihtiyaç duyulduğu göz önüne
alındığında, yine diplomasiden daha üstün bir silahın
bulunmadığı gerçeği akıllardan
çıkarılmamalıdır. Türkiye'nin diplomasi sahasında eli
ne kadar güçlü olursa olası krizlerin önlenmesi ve var olanların da
barış yoluyla çözüme ulaştırılması konusundaki
gücü aynı oranda artacaktır. Dolayısıyla, ülkemiz için
diplomasi alanında bir ihtiyaç olan açığın Antalya
Diplomasi Forumu gibi artık küresel prestij kazanmış bir
yapıyla kapatılması ve daha fazla kazanımın da
beraberinde gelecek olması bize göre pozitif bir gelişmedir.
Temennimiz benzer forumların ve muadillerinin sayısının da
arttırılmasıdır. Tıpkı bir dönem stratejik
düşünce kuruluşlarının yaygınlaşmasında
olduğu gibi, ülkemizi diplomasi alanında daha ileriye
taşıyacak küresel meselelerin konuşulduğu ve
tartışıldığı merkez sayısında
artış gösterecek ve bu anlamda da ülkemizi merkez bir ülke hâline
getirebilecek faaliyetlerin artırılması da yine, ülkemizin
dış politikada elini güçlendirecek alanlardan ve araçlardan olarak
değerlendirilmelidir diyor, bu vesileyle ilgili kanun teklifine Milliyetçi
Hareket Partisi olarak olumlu yönde oy vereceğimizi belirtiyor, Gazi
Meclisimizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şahısları adına söz talebi olan Adana Milletvekili
Sayın Kemal Peköz.
Sayın Kemal Peköz?
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sarfınazar etmiş efendim.
BAŞKAN Evet, saat
20.00ye kadar birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati:
19.27
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 20.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 45inci Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
369 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
İkinci bölüm üzerinde
şahsı adına son olarak Adana Milletvekili Kemal Peköz
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Peköz.
(HDP sıralarından alkışlar)
KEMAL PEKÖZ (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve ekranları
başında bizi izleyen özellikle de cezaevlerinde siyasi rehin olarak
tutulan arkadaşlarımızı saygıyla ve sevgiyle
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
biz burada her gün aşağı yukarı bir kanun teklifini
görüşüyor, çeşitli maddeleri üzerinde görüş
alışverişinde bulunuyoruz ama nedense hukuku tesis edemiyoruz ve
hukukun uygulanması konusunda bir adım, bir arpa boyu bile yol
alamıyoruz. 27 Haziranda, Adanada, Binevş Kültür Merkezine terör
örgütü adına faaliyet yürütmek iddiasıyla bir operasyon düzenlendi ve
burada, ev baskınlarında ve konutlarda yapılan aramalarda
aynı zamanda insanlar gözaltına alındı. Kültür merkezine
hukuksuz bir şekilde kamera yerleştirilmişti, kadın
arkadaşların da müzik programları yaptıkları zaman
giydikleri kıyafetleri değiştirdikleri odaya bile kamera yerleştirilmiş
ve arkadaşlar izlenmişti. Bunu protesto etmek için de
arkadaşlarımızdan birisi Savcı madem bu kadar çok
meraklı insanların üstünü çıplak olarak izlemeye, o zaman beni
de izlesin. demiş ve mahkeme salonunda belden yukarısını
çıkarmış, soyunmuş ve yarım saat orada protesto
amacıyla öyle gezmişti.
Değerli arkadaşlar,
aynı operasyonda Seyhan Belediye Başkan Yardımcısı
avukat Funda Buyruk da gözaltına alındı, 37 kişiden 33ü
adli kontrol şartıyla daha sonra serbest bırakıldı, 4
arkadaş ise tutuklandı. Burada, savcılığın
yaptığı araştırmada diyor ki savcı: Her ne kadar
kolluk tespiti yapılmışsa da yapılan araştırmalar
sonunda iddiaları doğrulayacak herhangi bir şey
bulunamamıştır. Ama aynı zamanda, arkadaşların
bir kısmının tutuklanmasına ve Belediye Başkan
Yardımcısı olan avukat Funda Buyruk
arkadaşımızın da görevden alınmasına maalesef
sebep olmuş oluyor.
Eğer somut tespit
yapılamamışsa, bir suç unsuru bulunamamışsa
Çünkü
deniyor ki: Funda Buyruk o derneğe gidiyordu. Derneğin adı
Binevş yani menekşe. Binevş de Kürtçe bir kelimedir. Olsa
olsa bunun terör örgütüyle bir bağı vardır. Ondan hareketle de
böyle bir operasyon düzenleniyor ve Funda Buyrukla ilgili, buraya gidip
talimat aldığını söylüyor ama daha sonra savcı Her ne
kadar kolluk böyle bir bildirimde bulunmuşsa da böyle bir tespit
yapılamamıştır. diyor ama söylediğim gibi görevden
alınıyor. Madem böyle bir tespit yapılamamış, madem
böyle somut bir şey ortada yok, madem öyle bir durum
yaratılmış o zaman neden insanlar tutuklanıyor, bunu
anlayabilen birisi varsa bana da anlatsa iyi olur.
Bu soruşturma
kapsamında bir başka iddia da 21 Şubat Anadili Günü nedeniyle
dengbej gecesi düzenlenmiş. Dengbejler zaten Kürtçe türkü söylerler,
kilam söylerler, stran söylerler, onun için de doğal olarak Kürtçe
söylemişler. Bunların Kürtçe söylemiş olmaları, seri hâlde
söylemiş olmaları da yine suç unsuru olarak görülmüş ve terör
bağlantısı olarak değerlendirilmiştir. Bunların
hepsi belli ki bir minareyi çalmak niyetindedirler. Minareyi çalmak için de
onlara bir kılıf bulmaları gerekiyordu, asıl amaç partiyi
ve kurumları çalışamaz duruma getirmektir. Daha sonra, yine, il
başkanlarımızın içinde bulunduğu bir grup doğu ve
kuzey Suriyeye yapılan operasyonu protesto etmek amacıyla bir
etkinlik düzenlediler; orada güvenlik kuvvetleri bir şiddet kullandı,
6 arkadaşımız rapor alacak düzeyde yaralandı ve bu
arkadaşlarımızın daha sonra yaptıkları
şikâyetse savcılık tarafından incelemeye değer
bulunmadı, şu ana kadar herhangi bir sonuç da alınamadı ama
aynı şeyde yine, Vali, Emniyet Müdürü ve orada bulunan kolluk
kuvvetleri de dâhil olmak üzere onların yaptıkları şikâyet
dikkate alındı, arkadaşlarımız hakkında
soruşturma başlatıldı kolluk kuvvetlerinin görevlerini
yapmasına engel oldukları gerekçesiyle. 6 insan darbediliyor, rapor
alacak düzeyde orada şiddet görüyor; bununla ilgili yapılan
şikâyete herhangi bir işlem yapılmıyor ama onun
karşısında, Valinin, Emniyet Müdürünün ve oradaki kolluk
kuvvetlerinin Bize görevlerimizi yaptırmadı. diye
yaptıkları şikâyetse dikkate alınıyor ve
arkadaşlarımız hakkında soruşturma
başlatılıyor. Bu soruşturmalarda kriter nedir acaba yani
nasıl, neye göre değerlendiriliyor? Savcılar neye göre karar
veriyor?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım
lütfen.
KEMAL PEKÖZ (Devamla)
Bunu dikkate almalıyım. ya da Almamalıyım.
Soruşturma açmalıyım. ya da Açmamalıyım. diye
bunun da bir kriterinin olması gerekir diye düşünüyorum ama şu
ana kadar bize yapılan uygulamalarda bunların, bu kriterlerin hiçbir
tanesi yok.
Biz burada ne kadar
çalışırsak çalışalım, ne kadar yasal
düzenlemeleri yaparsak yapalım hukukun üzerindeki gölge
kalkmadığı sürece, hukuk siyasetin bir aracı olarak
kullanılmaya devam edildiği sürece ve siyasetin bir aparatı
olarak kaldığı sürece hangi düzenlemeyi yaparsak yapalım
adaletin tesis edilmesinin ve hukukun uygulanmasının söz konusu
olmayacağını hep beraber mutlaka ve mutlaka görmemiz gerekir.
Umarım bu çok uzamaz, yakın bir zamanda bunları görürüz ve
önümüzdeki dönemde en azından hukukun olması gerektiği gibi
-eksikleriyle de olsa- işlemesini temin etme şansını elde
ederiz. Bütün çabamız bu açıdan olmalı ve bütün çabamız
buna yönelik olmalı diye düşünüyor, sizleri saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İkinci
bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümde yer
alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan
sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
6ncı madde üzerinde 3
tane önerge vardır, önergeleri okutup aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 369
sıra sayılı Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu
Teklifinin 6ncı maddesinin (2) numaralı fıkrasının
(d) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
d) Genel bütçeden
aktarılacak tutarlar
Özgür
Özel Ahmet
Ünal Çeviköz Abdurrahman
Tutdere
Manisa İstanbul Adıyaman
Sibel
Özdemir Utku
Çakırözer Çetin
Osman Budak
İstanbul Eskişehir Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Antalya Milletvekili Sayın Çetin Osman Budak.
Buyurun Sayın Budak.
(CHP sıralarından alkışlar)
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu
Teklifinin 6ncı maddesi üzerine grubumuz adına söz aldım,
burada görüşlerimizi aktaracağım.
Şimdi Antalya deyince
insanın kulağına da hoş geliyor yani Antalya bugün burada
çok fazla konuşuldu, dün konuşuldu ama Hak ettiği değeri
buluyor mu? ayrı bir tartışma konusu. 2016 yılında
Antalyada dünyanın en büyük organizasyonlarından biri olan EXPO
2016
EXPO 2016 yapıldı, fuar değil çünkü, orada
takıldım. Şimdi, EXPO 2016 büyük bir ümitle getirildi
Antalyaya. 2010lu yıllarda sivil toplum örgütlerinin -odalar, borsalar-
büyük gayretleriyle uzun çalışmalar sonucunda Antalyaya getirildi
fakat iktidarınızda onu da yüzünüze gözünüze
bulaştırdınız. Antalyaya kaliteli turistin gelmesi,
turizmin on iki aya yayılması, dünyaya açılmış bir
uluslararası organizasyonun Antalyada olması gibi birçok beklentiniz
vardı fakat oraya 3 milyar dolar harcadınız, 3 milyar dolar;
bunun içine, tabii, oraya raylı sistem de dâhil. Raylı sistemi de
harcadınız, 3 milyar doların ne olduğu belli değil,
şu anda çürüyor orada. Bir kongre merkezi yapıldı,
arkadaşlar, 5 bin kişilik kongre merkezi; bir kongre
yapıldı belki, ikinci kongre yapılmadı ve çürüyor,
orası çürüyor; 1.100 dekarlık bir alandan bahsediyorum Antalya gibi
bir yerde.
Şimdi, buradan
şuraya gelmek istiyorum: Antalya, tabii ki kırk yıl boyunca
turizmde geldiği, katettiği yolla dünyanın en büyük 6ncı
destinasyonu hâline geldi, 6ncı büyük destinasyon fakat bu, birdenbire
olmadı; devletin, kamunun büyük fedakârlıklarıyla oldu ve
kurumsallaşmaya adım adım geçti. Burada, şimdi,
bakıyorsunuz, 2 defa Antalyada bu Diplomasi Forumu
yapılmış, birini Dışişleri
Bakanlığı yapmış. Beklentimiz şu: Antalya
tanıtılsın bari böyle bir şey olduğunda, diplomasiye
de tabii ki, dünya barışına da tabii ki katkıları
olsun ama 2021de yapılan bizim Diplomasi Forumuna katılanları
sayıyorum: Somali, Haiti, Karadağ, Bosna Hersek, Ukrayna, Afganistan,
Kuzey Makedonya, Kosova, Kenya ve Kıbrıs; bunların devlet
başkanları katılmış. 2021de de farklı bir
şey yok, 2021de de aynı; Kosova, Slovenya, Kuzey Kıbrıs
diye gidiyor, aynı yer. Şimdi, bunların içinde G20 ülkesi yok,
Türkiye G20 ülkesi; bunların içinde OECD ülkesi yok, Türkiye OECD üyesi
ülke. Bunlar niye gelmiyor acaba? Bunlar neden gelmiyor? Burada
saydıklarımızın birçoğu tek adam rejimiyle,
başkanlık sistemiyle yönetilen ülkeler. Şimdi, eğer buradan
-ki burada iktidar milletvekilleri çıktı, söylediler- Davos gibi bir
sonuç elde etmek istiyorsanız yöntem bu değil, yöntem bu değil.
Bu kurumsallaşma adımları atılır, daimî üyeler -6 üye
var- Cumhurbaşkanı tarafından seçilmez, bunun demokratik
yollarla seçilmesi sağlanır, diplomatların bunun içinde
olması sağlanır, sadece mevcut Dışişleri
Bakanı ve eski Dışişleri Bakanları diye
tanımlanmaz, bir kişinin iki dudağı arasına bu
sıkıştırılmaz ve demokratik yollarla bu
yapılabilir; Davos böyle oldu, Davos'u Davos yapan oydu. Ama burada
diyoruz ki: Artık insanlar Davos'u takip etmeyecek, dinlemeyecek;
dünyanın gözü kulağı Antalya'da olacak. Her zamanki gibi boş
hayal satıyorsunuz ve milleti de bunlarla kandırıyorsunuz.
Şimdi, Antalya'ya 2nci uluslararası
Aslında büyük bir
organizasyonun vakfından konuşuyoruz.
Şimdi, burada,
muğlak bir yığın şey var: Bunun bütçesi nasıl
olacak? Hiç haberimiz yok, nasıl olacağı belli değil.
Cumhurbaşkanı kararnamesiyle kamudan bütçe aktarılır.
deniyor. Ne kadar, nereden, hangi bakanlıktan, hangi kaynaktan;
tanımı yok. Ha, bir de bağışlar meselesi var
arkadaşlar, bağışlar ve hibeler meselesi var; burada da en
ufak bir tanım yok. Ha, şöyle diyebilirsiniz, burası büyük bir
çiftlik hâline gelebilir; böyle bir tehdidi de ben buradan ifade etmek
zorundayım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Devamla) Sağ olun Başkanım.
Yani dersiniz, talimat verirsiniz:
Arkadaş, bak orada bir ihale verdik, getir buraya bir 100 milyon
doları yatır. Ya, o kaynağın nasıl
kullanılacağıyla da ilgili en ufak bir tanımlama yok. Madem
dünya barışına katkıda bulunacaksınız, madem
Davos gibi bir kurum kuracaksınız tanımlayın bunları.
Önümüze böyle kanunlar getirip bu kanunları da buradan geçirdikten sonra
istediğiniz gibi ülkeyi ya da böyle bir forumu yönetmeniz
mantıklı değil, kendimize güldürürüz. İşte,
saydım biraz önce, biraz önce saydım ülkeleri; buraya kim
katılacak? Ha, bir de nisan sonundan niye mart ayına
aldınız? Bunu bir erken seçim hazırlığı olarak
bir şov meydanı, öyle bir arena hâline getirmek istiyorsanız
buralardan size ekmek çıkmaz arkadaşlar, buralardan size ekmek
çıkmaz, buralardan medet ummayın. Yani önemli olan
demokratikleşmedir, halka inin, halktan oy isteyin.
Saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim
Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifinin 6ncı maddesinin
(1)inci fıkrasında yer alan yılıdır ibaresinin
yılını ifade etmektedir ibaresiyle değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Aydın
Adnan Sezgin Ayhan
Altıntaş Behiç
Çelik
Aydın Ankara Mersin
Hayrettin
Nuhoğlu Feridun
Bahşi Ümit
Beyaz
İstanbul Antalya İstanbul
Dursun
Ataş
Kayseri
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Kayseri Milletvekili Sayın Dursun Ataş.
Buyurun Sayın Ataş.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülen Antalya
Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifinin 6ncı maddesi üzerine söz
aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri,
görüşülen kanun teklifi, Antalya Diplomasi Forumu Vakfının
kurulmasını ve bu vakfın çatısı altında diplomasi
faaliyetlerinin yürütülmesini düzenlemektedir. Ne yazık ki AKP
iktidarında Türk diplomasisinin başarısız bir karnesi
vardır. AKP iktidarı her konuda olduğu gibi hariciye
teamüllerini de yok sayarak derin tarihî geçmişe sahip Türk diplomasisini
bozmuştur. Türk diplomasisi, AKPnin yirmi yıllık
iktidarında, Türk askerinin başına çuval geçirilmesinden tüm
komşularımızla sorun yaşamamıza, milyonlarca
sığınmacı ve kaçağın ülkemize yerleşmesinden
Amerika ve Rusya arasında sürekli çark ederek F-35 ve S-400ler gibi üst
üste krizler yaşamamıza kadar pek çok konuda masada hep kaybeden
konuma düşürülmüştür. AKP, Türk diplomasisini, tutarsız ve
günlük politikalarla, dün söylediğini bugün inkâr etme sahnesine
dönüştürmüştür.
Değerli milletvekilleri,
bu kanun teklifi Türk diplomasisinin bugün geldiği acı durumu
düzeltebilecek yeterlilikte ve kabiliyette değildir. Nitekim, her
şeyden önce AKP iktidarının dış politikada
yeterliliği ve kabiliyeti bulunmamaktadır. Bugün büyükelçilik
makamı AKPnin yandaşları için paye makamına
çevrilmiş, yeterli liyakat ve ehliyet aranmaksızın atanan
bürokratlarla Dışişleri AKPnin arkabahçesi hâline
gelmiştir. Dış politikamız ve diplomasimiz bugün bir
şehirde vakıf kurulmasıyla düzelebilecek durumda değildir.
Bu yüzden, bize lazım olan, göstermelik ve yandaşlara paye verilmesi
amacını taşıyan kanunlar değildir. Bize lazım
olan, Bu fakir görevde olduğu sürece o teröristi kimse alamaz. deyip
ardından özel uçakla ülkesine yolcu edenler değildir. Bize lazım
olan, dün Birleşik Arap Emirliklerine terör finansörü deyip sonra para
için çark edenler değildir. Bize lazım olan, dün darbeci katil
firavun dediği Sisinin elini sıkmak için maç izlemeye gidip mavi
vatandan vazgeçenler değildir. Bize lazım olan, Kardeşim Esad
diyerek birlikte tatil yapan, sonra Kardeşim Esadı Katil Esede
çevirip şimdi, katil dediği kişiyle tekrar barışma
yolunu arayanlar değildir. Kısaca, bize lazım olan,
dış politikada sürekli U dönüşü yapanlar değildir. Bize lazım
olan, ülkeyi düşmana teslim eden Sevr Anlaşmasını
imzalayanlara kahraman Lozana ise hezimet diyenler değildir. Bize
lazım olan, Keşke Yunan kazansaydı. diyenlerin cenazesinde saf
tutanlar hiç değildir. Bize esas lazım olanlar şunlardır:
Bandırma Vapuruna binip Misakımillî sınırlarını
kurtarmaya çalışan anlayıştır. Bize lazım olan,
Bitti. denilen bir milleti önce sahada, sonra da masada ayağa
kaldıran Atatürkün anlayışıdır. Bize lazım olan,
ülkemizi işgalcilere teslim eden Sevr Anlaşmasını kabul
etmeyip yırtıp atanların anlayışıdır. Bize
lazım olan, tutarlı, gerçekçi ve millî bir dış politika
anlayışıdır. Bize lazım olan, bu teklifi getiren
zihniyetin ve iktidarın değişmesidir. Bize lazım olan,
partisinin ve kendisinin menfaatini değil milletin ikbalini gözetenlerdir.
Bize lazım olan, kahraman Mehmetçikin sahadaki
başarısını masada da devam ettirip hiçbir şehidin
kanını masada bırakmayacak olanlardır.
Değerli milletvekilleri,
AKP iktidarının dış politikadaki hatalarının ve
üst üste gerçekleşen manevralarının bedeli ağır
olmuştur. Bugün gelinen noktada ekonomimizin derin bir kriz içerisinde
olması... Üstelik bundan etkilenen sadece ekonomi olmamış,
milyonlarca sığınmacı ve kaçak yüzünden demografik
yapımız bozulmuş, suç oranları zirveye tırmanmıştır.
Aynı zamanda, dış politikadaki hatalar güvenlik risklerini de beraberinde
getirmiş, AKP ülkemizi pek çok güvenlik riskiyle karşı
karşıya bırakmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
DURSUN ATAŞ (Devamla)
Bu yüzden, Antalyaya vakıf kurarak, Amerikaya 300 milyon dolarlık
bina yaparak dış politika ve diplomasideki sorunlar çözülemez;
diplomasideki sorunlar ancak ve ancak Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürkün
dış politikası ve dış politikaya ilişkin
öğütleri ışığında güçlü, gerçekten millî,
tutarlı ve istikrarlı bir politikayla çözülebilir.
Sonuç olarak, ne yazık
ki cumhuriyetimizin yeni yüzyılına AKPnin dış politikada
olduğu gibi ekonomiden eğitime, tarımdan
hayvancılığa, hak ve özgürlüklerden adalete, sağlıktan
sanayiye her konudaki hatalarının bedelini milletçe ödeyerek giriyoruz
ancak cumhuriyetin 100üncü yılı AKPnin veda yılı olacak,
hatalarla dolu siyasi hayatı sona erecektir.
O sene bu sene, az kaldı
diyor; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 369
sıra sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinde geçen
şunlardır ibaresinin bunlardır olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Mahmut
Celadet Gaydalı Hasan
Özgüneş
İstanbul Bitlis Şırnak
Filiz
Kerestecioğlu Demir Şevin
Coşkun Ayşe
Sürücü
Ankara Muş Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul)
Katılamıyoruz Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Hüda Kaya.
Buyurun Sayın Kaya. (HDP
sıralarından alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul)
Sayın Genel Kurul, Sayın Başkan ve sevgili halkımız;
yeni yılın, 2023ün halkımıza, ülkemize ve tüm
insanlığa uyanış, diriliş, barış, özgürlük
ve huzurla geldiğine hepimizin şahit olmamızı dileyerek
konuşmama başlamak istiyorum.
Antalya Diplomasi Forumunun
vakıflaşmasını şu anda görüşüyoruz. Türkiye'nin
tezat bir diplomasi örneğini yine görüyoruz. Dış politikada
çöken bir savaş politikası, dün kardeşim dediğiyle
kanlı bıçaklı olan bir iktidar, kanlı bıçaklı
olduklarıyla da tokalaşan, sarılan bir iktidar. Kendi
içimizdeyse doğu ile batıya nasıl farklı
yaklaşıyorlarsa uluslararası alanda da bölgede de kuzey ve
güneye de ayrı bir yaklaşım içinde olduğunu görüyoruz.
Uluslararası diplomaside tezatlar ve çöken savaş politikaları
ortadayken üstüne üstlük bir de Nobel Barış Ödülüne aday
gösterilmesi de Türkiye'miz adına ayrı bir ironi oldu.
Ve dönelim kendi içimize.
Dış diplomasideki tezatlardan bahsederken bir AKP ütopyasına
yine vurgu yapmak istiyorum. Dün kardeşim dedikleriyle
Buradaki
bazı konuşmacılar konuyla ilgili tek tek vurguları yaptığı
için ben tekrar etmek istemiyorum fakat dünya coğrafyası, özellikle
kendi Orta Doğu bölgemiz başta olmak üzere gerçekleştirilen
uluslararası ilişkilerde, gerçekleştirilen diplomasi
çalışmalarında birinci hedef olan bölgeyi kaosa sürüklemenin,
milyonlarca insanın yerinden yurdundan edilip savaş
politikalarına kurban edilerek evlerinden yurtlarından göçmek zorunda
bırakılmalarının ve Türkiyenin toplumunun şu anda
böyle ciddi bir sorunla karşı karşıya kalmasının
hem ekonomik hem sosyolojik, geleneksel, siyasi, her açıdan ciddi anlamda
ele alınması gerekirken hâlâ üstünü örtüp uluslararası insan
kaçakçılığını teşvik edercesine bir
çalışma gerçekleştiren iktidar gerçekliği var iken
önümüzde, böyle bir forumun vakıflaşması ve sadece Rusya ve
Ukraynanın ve bazı ülkelerin barış içinde
olmalarını hedefleyen çalışmalarla dünyanın gözünü
boyamak, boyamaya çalışmak maalesef bölgedeki kaos, binlerce
değil milyonlarca insanın göçmen olmak zorunda kalması, evini,
yerini yurdunu terk etmek zorunda kalması gerçekliğini
örtemeyecektir.
Diğer taraftan ise kendi
içimize, kendi yakıcı sorunlarımıza dönmemiz gerekirse
ekonomiden bahsetmeyeceğim, siyasetin yozlaşmasından, toplumun
yozlaşmasından bahsetmeyeceğim, inançların
yozlaşmasından bahsetmeyeceğim. Zaten artık AKP
iktidarıyla dibe vurmayan, yozlaşmayan hiçbir şey kalmadı
ama çocuk evlilikleri, çocuk tacizleri, kadınların istismarları
ve cinayetleri bizim kadınlar olarak en önemli yakıcı
sorunlarımızdan biri olmaya devam ediyor. Daha konuya girmedim ama
bunu yarın tamamlarım dilerim.
Bakın, sadece şunu
ifade etmek istiyorum: Türkiyede son yirmi yılda -sizler de
okumuşsunuzdur bunu- 15 yaşın altında 23.735 çocuk
doğum yapmış, bu, hastane kayıtları ve nüfus
dairelerinin kayıtlarındaki verilere göre. 23.735 çocuk -çocuk,
çocuk- doğum yapmış durumda ve hastane kayıtlarına
girmeyen, değişik sebeplerle kayda geçmeyen, hastanelerde doğum
yapmayanlar bu rakamın dışında. Kalkıp da bize kutsal
aileden bahsetmesin kimse. Kalkıp da dinimizde Ailenin önemidir,
toplumumuzda gelenek
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
HÜDA KAYA (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Gelenekten, töreden,
değerden, aileden kimse bahsetmesin.
Çocuklarımız kan
ağlıyor. Konuya girmiyorum, devamını getireceğim ama
Çocukların mutsuz olduğu, gençlerin umutsuz olduğu,
kadınların şiddete uğradığı,
geleceğimizi göremediğimiz bir ülke, bir iktidar, bir yönetim, bir
toplum ne vadedebilir? Neyle övüneceksiniz? Neyi vadedeceksiniz? Binlerce çocuk
şu anda cinsel istismar köleleri hâlinde yaşamlarını
sürdürmeye devam ediyorlar, işte bu zihniyet yüzünden devam ediyorlar.
Bunun devamını
getireceğiz.
Teşekkür ederim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
6ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
6ncı
madde kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde 3 önerge
vardır. Önergeleri okutup aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 369
sıra sayılı Antalya Diploması Forumu Vakfı Kanunu
Teklifinin 7nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirmesini arz ve teklif ederiz.
Özgür
Özel Utku
Çakırözer Ahmet
Ünal Çeviköz
Manisa Eskişehir İstanbul
Abdurrahman
Tutdere Sibel
Özdemir Faruk
Sarıaslan
Adıyaman İstanbul Nevşehir
MADDE 7 (1) Bu Kanunda
hüküm bulunmayan durumlarda 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk
Medeni Kanunu ile 20/2/2008 tarihli ve 5737 sayılı Vakıflar
Kanunu ile 4/1/2002 tarih ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu
hükümleri uygulanır.
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) -
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde
söz talep eden Nevşehir Milletvekili Sayın Faruk Sarıaslan.
Buyurun Sayın
Sarıaslan. (CHP sıralarından alkışlar)
FARUK SARIASLAN
(Nevşehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Olağan
dışı ve hukuka aykırı araştırma ve
yargılamalarda görev alan mutemet hâkim ve savcılar tarafından
verilen kararlar hiçbir ülkede adalet duygusunu geliştiremez ve
geliştirmemiştir çünkü toplum vicdanı bunu reddeder. Bilir ki
halk, adalet, kudretini ve haysiyetini kaybederse devlete olan güven
sarsılır. İnsanları insanlar değil, insanları
adalet cezalandırıyorsa devleti yönetenlerde güven artar, toplumda
barış sağlanır, adalet duygusu gelişir. Adaletin
gerçekleştiği devletler, milletler, toplumlar gelişir; adaletin
gerçekleşmediği toplumlar zengin doğal kaynaklara sahip olsalar
da fakir olarak yaşamaya mahkûm olurlar. Size bu kürsüden onlarca örnek
verebilirim ama hiçbir devleti, milleti rencide etmek istemem. Bazı
komşularımıza bakarsanız bunun en iyi örneklerini
görürsünüz.
Tek adam rejimine
geçtiğiniz tarihten beri hukuk tanımaz oldunuz, adalet kavramından
uzaklaştınız. Muhalefette olduğunuz dönemde Fırat
Nehrinin kenarında bir kuzu kaybolsa sorumluluk yönetenlerde. diyen
dilleriniz lal oldu.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; adaletsizliğin ve hukuksuzluğun en
büyüğünü de 2019 yılında, sandıktan çıkan oylarla
-anasının ak sütü gibi helal olan- Belediye
Başkanlığını hak eden İmamoğlunun elinden
hukuksuz bir şekilde alarak yaptınız. Bu hukuksuzluğu da
ehliyetsiz ve liyakatten uzak olan, başkasının desteğiyle
atanan ve terfi ettirilen hâkimlerin marifetiyle yaptınız.
Halkın vicdanı da meşru ve haklı olarak seçilmiş
Belediye Başkanının elinden alınmasına gereken
cevabı verdi ve de hadsizliğinize isyan ederek haddinizi bildirdi.
(CHP sıralarından alkışlar) Ama görüyorum ki bunların
hiçbirinden ders almamış görünüyorsunuz. Yine mahkemeleri kullanarak
ehliyet ve liyakatten mahrum, adaletin değil sarayın emirleriyle
hareket eden hâkimler vasıtasıyla Sayın İmamoğlu
üzerinde oyunlar oynuyorsunuz. İçişleri
Bakanlığını kullanarak yeniden suç isnatları yaratıyorsunuz.
O kadar ileri gidiyorsunuz ki şehit yakını diye işe
aldığı şehit kardeşini utanmadan, sıkılmadan
terörist ilan ediyorsunuz. Ürettiğiniz bu suçu da İmamoğlunun
üzerine yıkarak yeniden İmamoğlunun
yargılanmasının ve görevden alınmasının önünü
açmak istiyorsunuz. Yine, İçişleri Bakanlığı
marifetiyle, İstanbul Belediyesinde 1.668 terörist olduğunu iddia
ediyorsunuz. Nedense bunlar hakkında hiçbir işlem yapmıyor ya da
yapamıyorsunuz. Kendi aklınızca kendinizi kurt,
İmamoğlunu da kuzu görüp Suyu bulandırdı. deyip yemek
istiyorsunuz. Her kuşun etinin yenmeyeceğini unutuyorsunuz.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Kuzu mu, kuş mu?
FARUK SARIASLAN (Devamla)
Kuş, kuş.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Önce kuzu dedin, sonra kuş.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul)
Ne fark eder ağabey? Kafaya koymuşsan hepsini yersin.
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Antalya) Devam, devam, dikkate alma.
FARUK SARIASLAN (Devamla)
Einstein der ki: Herkes hata yapabilir, aynı hatayı yapanlara
aptal denir. Sizi aynı hatayı yapmama konusunda uyarıyorum.
Bir ahmak kelimesi üzerinden İmamoğluna ceza vererek onu siyaset
dışına itmek istiyorsunuz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bir hukukçu olarak Yargıtayın
kararlarına baktım, ahmak lafından ceza verilmiş hiçbir
içtihada rastlamadım ama şunları gördüm: Allah senin
belanı versin. Yarını göremezsin inşallah.
Şizofren hastasısın. İki ruhlusun. Sen insan
mısın? Âciz, zavallı insan. Delikanlı değilsin.
gibi çok söz var. Yargıtay, bu sözlere, karşı tarafın onur,
şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta
olmadığı gerekçesiyle hakaret suçundan ceza
verilemeyeceğini, bu cümlelerin nezaket dışı olduğunu
kabul ediyor. Yine, Yargıtay duruşmada hâkime karşı Siz
açıkça taraf tutuyorsunuz. sözünü hakaret olarak kabul etmemişken,
ehliyetsiz, liyakatsiz hâkimlerin ahmak sözünü suç olarak kabul etmelerini
bir hukukçu Milletvekili olarak içime sindiremiyorum. Her şeye rağmen
Yargıtayda liyakat sahibi hukukçuların olduğuna inanıyorum,
inanmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN -
Tamamlayalım lütfen.
FARUK SARIASLAN (Devamla)
Az kaldı, İstanbul'da hâkimleri kullanarak
yaptığınız 2nci seçimin beterini ilk seçimde sandıkta
tadacak, yiyeceğiniz tokatla sarsılacak Dersini Almış da
Ediyor Ezber türküsünü söyleye söyleye tıpış
tıpış iktidardan gideceksiniz. Biz ise iktidara
geldiğimizde, hukukun üstün olduğu, adaletin yerini bulduğu,
fikrin korkusuz olduğu, başın dik tutulduğu, bilginin
serbest olduğu, berrak aklın nehrinin gürül gürül
aktığı bir ülkenin, fikre saygısızlık etmeyecek
ve küstah kudretin önünde diz çökmeyecek onurlu bir halkın, kim yaparsa
yapsın, kime yapılırsa yapılsın her türlü
adaletsizliğe karşı olacak hâkimlerin ve bütün bunlara
saygılı bir devletin olacağından kimsenin şüphesi olmasın
diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifi'nin 7'nci maddesinde yer
alan "durumlarda" ibaresinin "hallerde" ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Behiç
Çelik Ayhan
Altıntaş Feridun
Bahşi
Mersin Ankara Antalya
Hayrettin
Nuhoğlu Aydın
Adnan Sezgin Orhan
Çakırlar
İstanbul Aydın Edirne
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Edirne Milletvekili Sayın Orhan Çakırlar.
Buyurun Sayın
Çakırlar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
ORHAN ÇAKIRLAR (Edirne)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
yaşanan ekonomik krizin sonunda ülkemizde alım gücünün eksikliği
her alanda büyük ölçüde hissedilmekte. Özellikle
vatandaşlarımızın temel ihtiyacı olan gıda
sektöründe yaşanan fiyat artışlarının her geçen gün
yükselmesi milleti canından bezdirmiştir. İktidar da bu
yaşanan fiyat artışlarına bir türlü çözüm
bulamadığı gibi ortada fiyat artışları için bir
neden olmadığını, bu artışların zincir
marketler tarafından yapıldığını belirterek
sorumluluğu zincir marketler üzerine yıkmıştır.
Hükûmet, marketlerle uğraşmaya devam ederken Türkiyede gıda
enflasyonu Türkiye İstatistik Kurumuna göre 3 haneli rakamlara
ulaşmış, yıllık 102,55e
çıkmıştır. Tarımsal üretim yılın ilk
yarısında yüzde 3 azalırken tarımsal girdi fiyatları
artış oranı yüzde 112, aynı dönemde tarımsal destekler
sadece yüzde 63 olmuştur. Tarımsal amaçlı transferlerin bütçe
içindeki payı 2006 yılında yüzde 3,15 iken 2022
yılında 1,44e düşmüştür.
Değerli milletvekilleri,
özellikle bir düşünelim; gıda fiyatları neden artıyor?
Gerçekten marketlerin fiyat artışlarına etkisi var mı? Bu
soruları sorunca aklımıza Tarım Kredi Kooperatifleri
geliyor. Madem zincir marketler olağanüstü fiyat artışları
gerçekleştiriyor, o zaman vatandaşımız
alışverişlerini Tarım Kredi Kooperatiflerinden yapsın
ama Tarım Kredi Kooperatiflerindeki fiyatlara da
baktığımız zaman, aradaki mesafe gözle görecek kadar büyük
değil.
Yine, bir seçim öncesi bu
duruma benzer tanzim satış mağazaları ve
çadırları kurulmuştu. Üreticiden alınan ürünler,
doğrudan tüketiciye sunulacak, fiyatlar düşecekti. Fakat ne oldu?
Maalesef bu da sorunu çözmedi, olmadı ve çadırlar kurulduğu
yerlerden sökülerek rafa kaldırıldı. Demek ki sorunun ana
kaynağı, zincir marketler, marketlerin fiyat artışları
değil; sorunun ana kaynağı Türkiyenin tarımsal girdilerde
dışa bağımlı olması ve yıllardır
uygulanan yanlış tarım politikalarıdır. Hükûmetin,
sorunu etiketlerde arayacağına, sorunun başı olan tarlada
araması gerekmektedir. Zincir marketlere yapılacak olan
baskılarla, suçlamalarla veya faydasız önlemlerle ne fiyatların
artışını durdurabilirsiniz ne de vatandaşın
alım gücünü yükseltebilirsiniz. Fiyat artışlarında zincir
marketlerin hiçbir suçu yok demiyoruz ama bunların önünü açan, mahalle
bakkalının, pazarcının, yerel üreticinin önünü kesen de bu
iktidardı; şimdi, kimse sorumluluğu başkasına
yıkmaya, kendini aklamaya çalışmasın.
Değerli milletvekilleri,
gıdanın ham maddesi olan tarım ürünlerindeki girdi maliyetlerini
düşürecek adımlar atmazsak etiket fiyatlarının
artışına bir çare olamazsınız. Öncelikle, tarımsal
faaliyet için kullanılan mazot, ilaç, gübre, elektrik ve su gibi girdi
maliyetlerine önemli ölçüde deva olunarak üreticinin sübvanse edilmesi
gerekmektedir. Bu sebeple alınması gereken önlemler hâlen daha
görmezden gelindiği takdirde, tarımsal üretim düşüşe geçer,
fiyatlar yükselir. Yani kısacası, tarla sebep, etiketler sonuçtur
çünkü girdi diye tabir edilen bu ürünlerin çoğunluğunda
dışa bağımlıyız.
Değerli milletvekilleri,
tarımın yanında hayvancılık yapan besicilerimiz için
de temel girdi maddeleri yemdir. Ülkemizde yem maddeleri yüksek oranda
dışa bağımlıdır. İzlediğimiz tarım
politikaları ile artan döviz kuru neticesinde fiyatları kontrol
etmek, yatay bir çizgiye çekmek oldukça zor görünmektedir. Sadece son bir
yılda gübredeki fiyat artışı yüzde 192,52 olurken
yapılan indirim yüzde 13; hayvan yemindeki fiyat artışı ise
yüzde 140,86 olarak gerçekleşirken indirim sadece yüzde 5. Sonuç belli,
çözüm belli; az kaldı, o sene bu sene.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 369
sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinde bulunan Kanunda
ibaresinin Yasada olarak değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.
Nusrettin
Maçin Hasan
Özgüneş Mahmut
Celadet Gaydalı
Şanlıurfa Şırnak Bitlis
Filiz
Kerestecioğlu Demir Ayşe
Sürücü Şevin
Coşkun
Ankara Şanlıurfa Muş
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Şanlıurfa Milletvekili Sayın Nusrettin Maçin.
Buyurun Sayın Maçin.
(HDP sıralarından alkışlar)
NUSRETTİN MAÇİN
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,
sevgili halklarım; yeni yılınızı candan kutlarım,
yeni yıl dilediğiniz gibi olsun.
Diplomasi, diyalog ve
istişare yoluyla sorunların çözümünde en etkin bir yöntemdir. Ancak
Türkiye'nin iç ve dış siyasetinde temel açmazı olan Kürt ve
Kürdistan meselesinde izlenen inkâr ve güvenlikçi politikalardan dolayı
içeride demokratiksizliğe, hukukun ve yargının tamamen
siyasallaşmasına, rejimin otoriterleşmesine, darbelerin
oluşmasına rahatlıkla zeminler oluştu,
oluşmaktadır ve Türkiye darbelerle anılan bir ülke
konumundadır. Türkiye, bu politikaların sonucu olarak başta
Avrupa Birliği ve Orta Doğuda çok yanlış bir yere
savrulmaktadır. Bunu Avrupa Birliğiyle olan ilişkilerde gelinen
noktaya baktığımızda rahatlıkla görebiliriz. 3 Ekim
2005te Lüksemburgda yapılan hükûmetler arası konferansla Türkiye
resmen Avrupa Birliğine katılım müzakerelerine
başlamıştı ancak hiçbir mesafe alınamadı. Yine,
yetmiş iki yıl önce üyesi olduğu Avrupa Konseyinde Türkiyeye
yaptırımlar uygulanmakta, neredeyse Türkiyeyi bu konseyden atma
aşamasına gelinmektedir. Türkiye, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinde 2018de insan haklarından, düşünce ve ifade
özgürlüğünden en fazla mahkûm olan ülkeler arasında ilk sırada
yer almaktadır. Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi
parlamenterleri, Türkiyede yaptığı çalışmaları
Ankara'nın onayını almadan yayınlamamaktadırlar yani
Türkiye, Avrupa Birliğini, Avrupa Konseyini, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi'ni unutmuş durumdadır. Türkiye,
imzaladığı uluslararası anlaşmalara ve sözleşmelere
uymamaktadır. Eski Eş Genel Başkanımız Selahattin
Demirtaş ve Osman Kavala bu duruma en iyi örnektir.
Bu iktidarın Orta
Doğu'da Irak Kürt Bölgesel Yönetimine ve Rojava'ya yönelik,
kazanımlarına yönelik tahammülsüzlüğü, saldırganlık
politikası başta olmak üzere ilkesizliği ve prensipsizliği
had safhaya ulaşmaktadır. Dün başta Esat olmak üzere birçok Arap
liderlerine ağza alınmayacak sözler sarf eden Cumhurbaşkanı
U dönüşü yaparak hepsiyle tek tek el sıkışmaktadır.
Bugün Türkiye'nin Rusya ve Suriyeyle yürüttüğü diplomasinin temel
amacının Kürtlerin kazanımını Rojavada ortadan
kaldırmak olduğunu dünya âlem bilmektedir ancak Rusya ve Suriye,
Türkiyenin desteklediği cihadist grupların Suriye topraklarına
çıkarılmasını istemektedir. Dün Suriye'nin açmazı olan
Kürtlerdi, bugün cihadist gruplar da buna eklenmiş oldu. En vahim
olanı, dün Suriye'de rejime ve Kürtlere karşı desteklediği
cihadist gruplarla bugün ülke karşı karşıyadır.
Eğer, Suriye'den bu gruplar çıkarılırsa çok açık ve
nettir ki Türkiyeye dayanacaklar. Zaten içeride yüzlerce hücresi bulunan bu
cihadist grupların neler yapabileceklerini hepimiz tahmin ediyoruz. Daha
beş gün önce HTŞnin sorumlusu, basına yaptığı
açıklamayla Türkiye Cumhuriyetinin, Suriye politikasında U
dönüşünü yaptığını söyleyerek biz Şama gitmeyene
kadar bu savaşı bırakmayacaklarını ilan etti. Suriye
halkından 1 milyon insanı kaybetti bu savaşta, milyonlarca insan
ülkesini terk etmek zorunda kaldı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
NUSRETTİN MAÇİN
(Devamla) Teşekkür ediyorum Başkan.
Bu mesajla neyi
anlıyoruz? Eğer siz, Rusya ve Suriyeyle Kürt kazanımlarına
ve bu cihadist gruplara yönelik bir ittifaka girdiğiniz zaman, Türkiyede
yüzlerce hücresi bulunan bu cihadist grupların Türkiyeyi neye
döndüreceğini hepimiz az çok tahmin ediyoruz. Pakistanlaşma
işaretleri veriliyor.
Ben buradaki bütün
milletvekillerinin bu konuda hassas olmasını ve AKP
iktidarının bu Kürt düşmanlığı
politikasından bir an önce vazgeçmesini diliyorum. Orta Doğuda
barış istiyorsanız Orta Doğuda Kürtlerin gerçekliğini
kabul edeceksiniz. Orta Doğuda demokrasi diyorsanız
Ankaranın demokratikleşebilmesi için önce Diyarbakırın
özgürleşmesini savunacaksınız, Diyarbakır
özgürleşmeden Ankara demokratikleşemez.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
7nci madde
kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde 3 adet
önerge vardır, önergeleri okutup aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 369
sıra sayılı Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu
Teklifinin 8inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Değiştirilen
hükümler
MADDE 8- (1) 31/5/2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun ek 20 nci maddesinin birinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Herhangi bir sosyal güvenlik
kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı
alanlardan Türkiye Maarif Vakfı, Yunus Emre Vakfı, Türkiye
Kızılay Derneği, Yeşilay Cemiyeti ve Yeşilay
Vakfında görev alanların aylık veya huzur hakkı almak
istemeleri halinde bu aylıkları Yönetim Kurulu üyeliğinden
dolayı aylık veya huzur hakkı almaya başladıkları
tarih itibariyla kesilir.
Ahmet Ünal
Çeviköz Özgür
Özel Abdurrahman
Tutdere
İstanbul Manisa Adıyaman
Sibel
Özdemir Utku
Çakırözer Mehmet
Güzelmansur
İstanbul Eskişehir Hatay
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Güzelmansur.
Buyurun Sayın
Güzelmansur. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz 369 sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesi
üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
halkın gündemi ekonomi; mutfaklar yangın yeri, piyasalar yangın yeri
ama iktidar, makyajlı TÜİK rakamlarıyla memura, emekliye
verdiği yüzde 30 zammı müjde diye duyuruyor. Memur, emekli, Cumhur
İttifakına ne diyor biliyor musunuz? Memura, emekliye verdiğin
zam oranından daha az oy oranı alacaksınız. diyor; öyle de
olacak ilk seçimde.
Değerli milletvekilleri,
iki gün önce, 2022 yılı dış ticaret verileri
açıklandı. 2022de ihracatımız 2021e göre yüzde 12,9
artışla 254,2 milyar dolar olmuş. Cumhuriyet tarihinin ihracat
rekoru kırıldı. diye başlıklar atılıyor,
iktidar mensupları övüne övüne her yerde bu rekordan bahsediyor ama
ithalattan bahseden yok; onu da ben söyleyeyim: 2022de ithalatımız
yüzde 34,3 oranında artarak 364,4 milyar dolar oldu; bu da cumhuriyet
tarihinin rekoru. İktidar bu rakamlardan neden bahsetmiyor? TL'yi
tarihinin en değersiz seviyesine getirdiniz, Türk lirası sizin
döneminizdeki kadar değersiz olmamıştı. Bunu bilinçli
yaptığınızı söylediniz, güya TL
değersizleştirildiğinde ihracat ucuz hâle geleceği için
ihracat patlayacak, ithalat ise pahalı hâle geleceği için
azalacaktı. Ama ne oldu? İthalat ihracattan neredeyse yüzde 300 daha
fazla büyüdü, bu teoriniz de geçersiz oldu. TL'nin değersizleşmesiyle
halk yoksullaştı, yetmezmiş gibi dış ticaret açığı
da arşa vardı. Dış ticaret açığımız 110
milyon doları aştı; bu da cumhuriyet tarihimizin rekoru. Bunu
niye söylemiyorsunuz?
Değerli milletvekilleri,
seçim bölgem Hatay da 3,5 milyar dolarlık ihracatıyla en çok ihracat
yapan 9uncu il konumunda, bununla da gurur duyuyoruz. Ancak, Hatay'ın
ihracat yolları iktidarın yanlış dış
politikalarıyla kısıtlanmasaydı Hatayın ihracatı
katbekat fazla olurdu. (CHP sıralarından alkışlar) Hatay,
iktidarın çelmelerine rağmen bu başarıyı
yakalıyor.
Yirmi bir yıldır
iktidardasınız, Hataya yıllardır üvey evlat gibi davrandınız,
sınır kapılarımızı kapattınız, bavul
ticaretimizi öldürdünüz, Orta Doğuya ihracat yollarımızı
tıkadınız, nakliye sektörümüzü küçülttünüz, savaşın
gölgesinde yaşamaya mahkûm ederek Hatay turizmini baltaladınız,
Hatay'a yatırımcı gelmez oldu, kamu yatırımı da
yapmadınız.
Bakın, değerli
milletvekili arkadaşlarım, 2022 yılının ilk 11
ayında Hatay 43,7 milyar lira vergi ödedi. Bu rakamla Hatay, merkezî
yönetim tarafından en çok gelir elde edilen 7nci il. Yani Hatay, 81 il
arasında en çok vergi ödeyen 7nci il. Bu, Hatay için bir övünç tablosu.
(CHP sıralarından alkışlar) Buna karşı iktidar ne
yaptı? İktidarın 2022 yılında Hataya
ayırdığı kamu yatırımı ödeneği ne kadar
biliyor musunuz? 670 milyon lira. Yanlış duymadınız,
toplanan vergi 43,7 milyar lira ama iktidarın Hataya layık
gördüğü kamu yatırımı 670 milyon lira. Hataya,
ödediği verginin yüzde 1,5ini kamu yatırımı olarak, ödenek
olarak ayırttınız yani 100 lira verginin 1,5 lirası
Hataya, 98,5 lirası başka illere; Hatay bunu hak etmiyor.
İllerin ödediği vergi ile o ilin aldığı kamu
yatırımı ödeneği oranı açısından Hatay
kaçıncı sırada biliyor musunuz? 80inci sırada yani sondan
2nci sıradayız yani Hatay en az kamu yatırımı
ödeneği alan 2nci il. Şimdi, bu verilerden sonra iktidar
milletvekillerine soruyorum: Bu nasıl bir ayrımcılık, bu
nasıl bir adaletsizlik, bu nasıl bir vicdansızlık? (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
bu ayrımcılık, bu adaletsizlik, bu vicdansızlık çok
sürmeyecek.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MEHMET GÜZELMANSUR (Devamla)
Bu ülkeye, Hataya çelme takarak potansiyelini örseleyen değil, koluna
girerek güç veren bir iktidar geldiğinde Hatay daha çok kazanacak,
ülkemize de daha çok kazandıracak. İşte, o iktidar da Sayın
Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun
başkanlığında Millet İttifakı olacak; az
kaldı, geliyor gelmekte olan.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı
Görüşülmekte olan 369
sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinde bulunan yer
alan ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mahmut Celadet
Gaydalı Filiz
Kerestecioğlu Demir Ayşe
Sürücü
Bitlis Ankara Şanlıurfa
Şevin
Coşkun Erdal
Aydemir Hasan
Özgüneş
Muş Bingöl Şırnak
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerine
söz isteyen Bingöl Milletvekili Sayın Erdal Aydemir.
Buyurun Sayın Aydemir.
(HDP sıralarından alkışlar)
ERDAL AYDEMİR (Bingöl)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir ülkenin ne
şekilde yönetildiğinin aynalarından biri de o ülkede bulunan
cezaevlerinde yaşanan vakalar, yaşanan olaylardır. Özellikle AKP
Hükûmeti ve onun Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, her
ağzı açıldığında 12 Eylül 1980 darbesi ve Kenan
Evren şahsındaki bütün cuntacıları eleştirerek mahkûm
eder. Hatta son gelişmelerde, tüm kamuoyunun malumu olmak üzere, Kenan
Evrenin dünya işkence tarihine geçirdiği ve 1980 yılında
dünyada denenmemiş işkence yöntemlerinin denendiği
Diyarbakır Cezaevi mevcut AKP iktidarı tarafından tasfiye edilip
bir müze hâline getirilme kararı alındı. Bakın, aynı
iktidar bunları yaparken, diğer tarafta, gerçekten Kenan Evren
cuntasını aratmayacak, onun ötesinde cezaevlerinde uygulamalar
yapmaktadır. Şu anda Bolu Cezaevinde hükümlü bulunan Mehmet Zahar
Oluk yargılanmış ve sekiz yıl altı ay olmak üzere
hüküm giymiştir. Cezaevinde geçirmiş olduğu süre
şartlı tahliye edilmesini ve koşullarını
gerçekleştirmiş, şartlı tahliye edilmesi gerekirken cezaevi
idaresinin vermiş olduğu bir raporla bu hakkı elinden
alınmıştır. Buna yönelik ceza infaz hâkimliğine
yapmış olduğu itiraz da yine ceza infaz hâkimliği
tarafından reddedilmiştir. Şimdi, Mehmet Zahar Oluk
şahsında buradan soruyoruz: Bolu Cezaevi, Türkiye Cumhuriyeti
yasalarının uygulanmadığı bir yer mi, farklı bir
cumhuriyet mi? Bu cezaevinde bulunan, Mehmet Zahar Olukla aynı durumda
olan yaklaşık 15 siyasi tutsak yine şartlı tahliye
koşulları gerçekleşmesine rağmen tahliye edilmemiştir.
Hatta, Bolu Cezaevi yönetimi sadece siyasi tutsaklara değil, orada hükümlü
bulunan adli hükümlülere yönelik de şartlı tahliye hükümlerine
uymamaktadır. Yapılan itirazların tümü ama tümü de ceza infaz
hâkimliği tarafından reddedilmektedir. Bunların içerisinde
haklı olan hiç mi bir talep yoktur? Yine, Mehmet Zahar Olukun şartlı
tahliye talebinin reddedilmesinin gerekçeleri olarak idare tarafından
şöyle deniliyor: Suyu fazla kullanma, elektriği fazla tüketme,
verilmiş olan kitapları okumama. Oysa verilen kitapları her
gün
İki günde bir, bir kitap okuyor, elektrik ve su aşımının
da olmadığı aşikâr, ortada. İşte, cezaevleri
gerçekliği bu. Yine, bir toplumu oluşturan insanların tek tek
vicdanları o toplumdaki adaleti oluşturur.
Özellikle AKP Grubu,
bakın, Mehmet Emin Özkan, tam 84 yaşında; hâlen cezaevinde
hükümlü olarak tutulmakta. Hepinizin babaları var, dedeleri var;
vicdanlarınız mı kurudu? Mehmet Emin Özkan ağır kalp
hastası, 5 defa kalp krizi geçirdi, şeker hastası, görme ve
işitme kaybı var, kemik erimesi var; hastanelerin Cezaevinde
kalamaz. raporu olmasına rağmen bir türlü tahliye edilmiyor. Mehmet
Emin Özkan'ın cezaevinde yaşamını yitirmesi hâlinde bütün
sorumluluk özelde şu andaki Adalet Bakanlığı olmak üzere
AKP iktidarınındır. Bu ölüme ve benzer ölümlere son vermek için,
cezaevlerinde yaşayan bütün hasta tutsakların tedavileri
yapılmalı, cezaevlerinde tedavileri mümkün değilse öncelikle de
tahliye edilip dışarıda tedavi imkânları
sağlanmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Yine cezaevlerinden Afyon F Tipi Cezaevinde de sistemli, sürekli bir
şekilde, burada bulunan mahpuslara, hükümlülere yönelik darp, cebir,
zamansız bir şekilde koğuş baskınları,
koğuş aramaları, ayakta sayım almalar
Bunlar bir gün
değil, iki gün değil, üç gün değil, sürekli bir şekilde,
aylarca uygulanmış bir hâlde. İşte bu uygulamalara
karşı yasaların uygulanması, hukukun uygulanması için,
burada hükümlü bulunan 5 siyasi hükümlü bedenlerini açlık grevine
yatırdılar. Şimdi, yasaların uygulanması için
insanların bedenlerini açlık grevine yatırmaları mı
gerekir?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Vicdanlarınız kurumasın, cezaevlerine çözüm olun.
Saygılar. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifinin 8inci maddesinde yer
alan eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Behiç
Çelik Ayhan
Altıntaş Feridun
Bahşi
Mersin Ankara Antalya
Hayrettin
Nuhoğlu Aydın
Adnan Sezgin Bedri
Yaşar
İstanbul Aydın Samsun
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Samsun Milletvekili Sayın Bedri Yaşar.
Buyurun Sayın
Yaşar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR
(Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. 369 sıra sayılı
Antalya Diplomasi Forumu Vakfına dair kanun teklifinin 8inci maddesi
üzerinde grubumuz adına söz almış bulunuyorum.
Teklifin bu maddesiyle,
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun ek 20nci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan Yunus Emre Vakfı,
ibaresinden sonra gelmek üzere Antalya Diplomasi Forumu Vakfı, ibaresi
eklenmiştir. Bu şekilde yapılacak olan değişiklik,
aynı zamanda vakıf organlarında görevli kişilerin de
herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık
aylığı alanların da bu aylıklarının
kesilmemesine yönelik bir düzenlemedir.
Vakıfların genel
yapısına baktığımız zaman, denetim
mekanizmalarının yetersiz olduğunu görmekteyiz. Özellikle, bir
defa, vakıf kültürüne sahip bir geleneğimiz var; hatta Eğer bir
yeri batırmak istiyorsanız vakfın bir çakıl
taşını malınıza
karıştırdığınız takdirde sizin
malınız helak olur. diyen bir vakıf geleneğinden geliyoruz
ama maalesef son dönemde, özellikle devriiktidarınızda vakıflarda
yapılan usulsüzlükler, yolsuzluklar veya farklı muameleler
vakıflara karşı olan güveni azaltmıştır, hatta
vakıflara olan yardımlardaki iyimserlik ve hamiyet
duygularını da maalesef zedelemiştir. Özellikle son dönemdeki
haberler de yine bu minvalde olup tacizler, tecavüzler, yolsuzluklar, maalesef,
bizde vakıflara olan güveni sonsuz düşürmüştür, ahlaki
değerler de maalesef yıpranmıştır. Ümit ediyoruz ki bu
vakıflar denetlenebilir ve eski günlerdeki görüntülerine kavuşurlar.
Değerli milletvekilleri,
hafta sonundaki Samsun ziyaretimizde, önemli bir iki konuyu gündeme getirmek
üzere kürsüde söz vermiştim. Bunlardan bir tanesi
Ondokuzmayıs
minibüsçüler dernek Başkanı Muammer Akyüz özellikle kendisini ziyaret
etmek üzere davet etmişti, biz de Grup Başkanımız Ayhan
Ayvaz ve İlçe Başkanımız Uğur Yaman Bey'le beraber
Minibüsçüler Odasını ziyarete gittik. Samsun'da yeni bir terminal
açıldı. Ondokuzmayıstan şehir merkezine kadar sadece 2
tane durak var. Bu 2 durağın arasındaki mesafe
Yine, Samsun'un Canik
ilçesinde Soğuksu Mahallesi'nin Muhtarı Adem Çetir diyor ki: Yirmi
senedir bizim burada Kentsel dönüşüm yapılacak. deniliyor, biz de
bekliyoruz. Tabii, Samsun'un sadece Soğuksu Mahallesi değil, Zeytinlik
Mahallesi, Hastanebaşı Mahallesi, yine, Türkiye'deki kentsel
dönüşüm yapılması zaruri olan kent merkezlerinden birkaç tanesi.
Burada da -yapılan uygulamalar- işte, kamulaştırmalara
başlanmış, fiyatlarından kimse memnun değil veya
Başka alanlarda yapılacak konutlara sizi yönlendirelim. gibi
düşünceler var ama Hükûmetin yani sizlerin, bugün icranın
başında olan insanların, bu
insanları muhatap alıp Türkiye'nin de önemli bir sorunu olan kentsel
dönüşüm problemi konusunda net adımlar atması lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın
lütfen.
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Bugün bazı adımlar atmaya çalışıyorsunuz
ama bunların yeterli olmadığını, bugün 6 milyona
yakın binanın kentsel dönüşümü beklediğini de hepimiz
biliyoruz. Bununla ilgili çok ciddi adımlar atmanız lazım, yoksa
bir şehirde yaptığınız 500-600 konutun bu işlerin
çözümüne derman olmadığını hepimiz biliyoruz.
Tabii, yirmi yılın
sonunda geldiğiniz nokta bundan ibaret. Bundan sonrası için de bu
sorunların çözümüne yönelik artık attığınız
adımlar veya koyduğunuz hedefler konusunda da milletin inancı
kalmadı. Ben, az kaldı diyorum, o sene bu sene; inşallah bu
senenin bizim iktidar yılımız, sizin de muhalefet
yılınız olacağını ümit ediyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
8inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
8inci madde
kabul edilmiştir.
Geçici 1inci madde üzerinde
3 önerge vardır, önergeleri okutup aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 369
sıra sayılı Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu
Teklifinin geçici 1inci maddesinin (1)inci fıkrasında yer alan
bir ay içerisinde ibaresinin üç ay içerisinde biçiminde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet Ünal
Çeviköz Özgür
Özel Utku
Çakırözer
İstanbul Manisa
Eskişehir
Abdurrahman
Tutdere Sibel
Özdemir Turan
Aydoğan
Adıyaman İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Turan Aydoğan.
Buyurun Sayın
Aydoğan. (CHP sıralarından alkışlar)
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Arkadaşlar, bir
metaforla anlatacağımı anlatayım arzu ederseniz. Sayın
Cumhurbaşkanı şimdi sarayda oturuyor ya, Külliyede oturuyor. Bu
anlattıklarımı daha iyi empati yapıp anlayabilmeniz için
şöyle düşünün: Onun yerine, yüzde 5 oy almış birisi geldi,
orada oturuyor, Sayın Cumhurbaşkanı bertaraf edilmiş,
hiçbir yetkisi yok, bu ülkeyi yüzde 5 oy alan insan yönetiyor. Nasıl,
normal geliyor mu size? Gelmiyor, gelmez, zaten normal değil, anormal bir
şey, normal hukuk düzeni içerisinde kabul edilebilecek bir şey
değil ama siz yüzde 5, yüzde 10 oy aldığınız yerleri
aşağı yukarı dört yıldır, üç yıldır
yönetiyorsunuz; farkındasınız değil mi? Güneydoğuda
birçok yeri yüzde 70 oy almış belediye başkanları
değil, sizin yüzde 10, yüzde 15 oy aldığınız yerlerde
parmak hesabı atadığınız kayyumlar yönetiyor.
İçinize nasıl sindiriyorsunuz bilmiyorum ama bu söylediğim
örnekle empati kurun; sarayda yüzde 10 oy almış birisi oturuyor,
yüzde 50 oy almış Sayın Cumhurbaşkanı bertaraf
edilmiş, bu ülkeyi başka birileri yönetiyor; aklınıza
yattı mı? Yatmaz. O zaman tezgâh kurarken biraz akıllı
tezgâhlar kurun.
İstanbul'a da
sulanmayın. Siz İstanbul'da yenildiniz, İstanbul'dan kovuldunuz,
İstanbul'da rezil oldunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
İstanbul'da hukuku aparat yaparak oyunlar oynadınız. Bu halk
size bir ders verdi.
ARZU AYDIN (Bolu) Eğer
öyleyse yirmi senedir
TURAN AYDOĞAN (Devamla)
13 bin oy farkıyla kaybettiğiniz yeri 800 bin oy farkıyla
kaybettiniz. Bugün sarayda oturan Cumhurbaşkanının neredeyse
İstanbul'da aldığı toplam oy kadar fark yediniz ya. Biraz
aklınızı başınıza toplayın.
ARZU AYDIN (Bolu) Yirmi
senedir farkla
TURAN AYDOĞAN (Devamla)
Sonra kalkıp şunu söylemeyin: Birisi bizi aldattı. Siz
aldatılmaya alışkınsınız ama Birisi bizi
aldattı.yla durumunuzu tarif etmeye kalkmayın. Sayın
Cumhurbaşkanının etrafında hangi akıl bunları
yaptırıyor bilmiyorum ama bu ülkenin iki tane ayıbı var.
Birincisi, tek bir adamın 2 dudağının arasına
sıkışmış bir yönetimi var; ilk seçimde o yönetimi
sonlandıracağız, bu ülke bu ayıptan kurtulacak.
İkincisi, böyle esrik akıllara, hatta aynı yolu birden fazla
yürümeye çok çabuk aldanan bir Cumhurbaşkanı var; o ayıptan da
bu ülkeyi kurtaracağız. Emin olun demokrasi güçleri 13üncü
Cumhurbaşkanını oraya oturtacaklar.
Şimdi, hukuksuzluğu
siz ayıp saymıyorsunuz, ben de sizinle bu saatten sonra hukuk falan
konuşmuyorum, sadece size uyarılarımı yapıyorum. Ben,
size 7 Mayıs 2019 tarihinde yine bu kürsüden bir konuşma yaptım,
o tarihte de işte dersinizi almıştınız, sonra seçimleri
tekrarlatmıştınız, dünya tarihinde görülmeyecek bir
ayıbın figüranları olarak burada oturuyordunuz; siz onun içinde
değildiniz ama seyredeniydiniz, vicdanınız eğer size
emretseydi karşı olurdunuz, Genel Başkanınızı
uyarırdınız, o küçücük lobilere esir olmazdı, İstanbul
seçimini tekrar ettirmezdi. Size orada o gün dedim ki: Ekrem
İmamoğlu'ndan korkun. Başınıza dert aldınız,
bu seçimi tekrar ettirerek aslında sizin o büyük ağabeyiniz, partinizin
dışında bıraktığınız bir muhterem
kişinin Uğraşmayın bu adamla, siz
uğraştıkça adam büyüdükçe büyüyor. laflarını
dinlemediniz, Ders alacaksınız. dedim, dersin büyüğünü
aldınız.
Şimdi, aynı
şeyi tekrar söylüyorum buradan; aklınızın ucundan bile
İstanbul'u haram olarak geçirmeyin, İstanbul sizi boşadı,
İstanbul sizi gönderdi, silkeledi, size dünyanın dersini verdi.
Sakın ola aklınızın ucundan İstanbula elinizi
uzatmayı geçirmeyin, İstanbula o bir iki bakanınızın
çok itibar edilmeyecek aklıyla beraber biçmeye
kalktığınız kaftanı uygulamaya kalkmayın. O zaman
Türkiyeden çok büyük bir ders alacaksınız. Mümkün değil,
yapamazsınız diye düşünüyorum ama sizin yürüdüğünüz yol
çoğu zaman akılla eşleşmediği için
aklınızdan geçiriyorsunuz.
SALİH CORA (Trabzon)
Canan Hanımın durumu ne olacak?
TURAN AYDOĞAN (Devamla)
- Ama şunu unutmayın: İstanbula hukuksuzluk
yaptığınız gün Türkiyeyi zaten kaybettiğiniz gün
olacak.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Zaten kaybettiler.
TURAN AYDOĞAN (Devamla)
- Size tavsiyem: Genel Başkanınızı uyarın,
etrafındaki zavallı akıllara aldanmasın, etrafındaki
zavallı akılların dolduruşuyla beraber İstanbul
üzerinden demokrasi güçlerine güç gösterisi yapmaya kalkmasın.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
TURAN AYDOĞAN (Devamla)
- Şunu söylemeye, Siz ne yaparsanız yapın, bu ülkenin
haksız hukuksuz da olsa despotik egemen gücü biziz, sizi telef ederiz.
diye İstanbulda güç gösterisi yapmaya sakın kalkmayın.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Korkuyorsun!
TURAN AYDOĞAN (Devamla)
- Genel Başkanımız altını çok somut çizdi dün grup
toplantısında, dedi ki: Bunu bir despotik iktidarın, bir
tiranlığın faşizan bir saldırganlığı ve
terörizmi kabul ederiz. Böyle kabul ederiz.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Korkma!
TURAN AYDOĞAN (Devamla)
- Gücünüz yetiyorsa, İstanbul ve Yalovada size seçim
çağrısı yaptık, el çektirmeye
çalıştığınız 13 milyonun sevgilisi Ekrem
İmamoğlunun karşısına arzu ederseniz İstanbulda
sarayda oturan zatı getirin, dersinizi verelim!
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) İmamoğlunun kilosu hafif gelir!
İmamoğlunun sıkleti uygun değil!
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Korkuyorsun! Gidiyorsunuz İstanbuldan!
İstanbuldan gidiyorsunuz!
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifinin geçici 1inci maddesinin
(1)inci fıkrasında yer alan Bakanlıkça ibaresinin
Bakanlık tarafından ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Behiç
Çelik Ayhan
Altıntaş Hayrettin
Nuhoğlu
Mersin Ankara İstanbul
Feridun
Bahşi Aydın
Adnan Sezgin Ayhan
Erel
Antalya Aydın Aksaray
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Aksaray Milletvekili Sayın Ayhan Erel.
Buyurun Sayın Erel.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti;
görüşmekte olduğumuz Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu
Teklifinin geçici 1inci maddesi üzerinde partim İYİ Parti
adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlarım.
Vakıf, Türkiyeyi
diplomasi ve dış ilişkiler yönlendirmesiyle tanıtma,
Türkiyenin diğer ülkelerle dostluğuna ve iş birliğine
yönelik çalışmalar yapma, yurt içi ve yurt dışı
üniversiteler ve tüzel kişilerle ortak projeler yürütme ve benzeri
faaliyetlerde bulunarak Türkiyenin bölgesel ve küresel değerine
katkıda bulunmayı hedeflemektedir. Anladığımız
kadarıyla Antalya, Davos Zirvesi gibi bir organizasyona alternatif
olmayı hedeflemektedir. Vakfın kuruluş amacı ve hedefleri,
kanun metniyle takdire şayan olmakla birlikte umarız bu hedeflerini
gerçekleştirir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepimizin bildiği üzere geçtiğimiz
günlerde asgari ücret 8.506 lira olarak açıklandı. Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşener Hanımefendinin de
belirttiği gibi eğer asgari ücret adı, adı üstünde asgari
ücretse o zaman nasıl oluyor da asgari ücretin altında emekli
maaşı verilebiliyor? Aslında bu soruyu biz sormuyoruz; bu soruyu
Aksarayda, Kayseride, Konyada, Edirnede, ülkemizin dört bir yanında
emekliler soruyor, hem de yıllardır soruyor, biz de yıllardır
dinliyoruz. Hem Genel Başkanımız grup toplantılarında
hem milletvekili arkadaşlarımızla birlikte kürsüden
yıllardır tekrar ediyoruz, emeklilerimizi daha fazla yokluğa
mahkûm etmeyin diyoruz. Emekli maaşlarını bir an önce asgari
ücret düzeyine çıkarın, artık bu sesi duyun.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; EYTnin, bir hak olduğu ortamda muhalefetin
baskısıyla ve seçimi kaybetme endişesiyle
çıkarıldığını tüm kamuoyu bilmektedir ancak staj
ve çıraklık sigortası yapılanlar burada EYT kapsamına
dâhil edilmek istiyorlar. Staj ve çıraklık sigortası bir
mağduriyettir; bu mağduriyetin giderilmesi, çocuk yaşta dökülen
alın terinin karşılığının verilmesi ve
verilen sözlerin tutulması bu vatandaşlarımız
tarafından beklenmektedir.
Yine, toplumsal bir
ayrışmaya sebep olan, 2000 öncesi emekli olanlara tanınan
intibak yasasıyla ilgili bir sıkıntı var.
Vatandaşlarımız, 2000den önce emekli olanlar aynı hizmet
süresi içinde farklı maaş alırken ondan sonra emekli olanlar az
maaş almaktadır. Bu nasıl adalettir, bu nasıl düzenlemedir,
bir türlü bilinmemektedir.
Yine, 2000 yılı
öncesi maliye kaydı, oda kaydı olup BAĞ-KUR tescili olmayanlar
bir kerelik olsun bir af talep etmektedirler.
Yine, son zamanlarda
-sağlık memurlarına, öğretmenlere, hâkim ve savcılara-
birçok kamu personeli maaşında, sözleşme ücretlerinde,
diğer özlük haklarında düzenlemeler yapılırken kamuda
çalışan mühendislere böyle bir hakkın tanınmaması
nedeniyle mühendisler, bunun mağduriyetlerine sebep olduğunu ve bu
mağduriyetin giderilmesi gerektiğini söylemektedirler.
Değerli Başkan,
kıymetli milletvekilleri; geçen hafta gittiğimiz Konya'da gençlerle
muhabbet ederken, Konya dışındaki illerde oturan gençler
maalesef okul açıldığından bu yana memleketlerine
gidemediklerini söylüyorlar. Ne derece doğrudur bilmiyorum, Sayın
Cumhurbaşkanı Büyükşehir Belediye Başkanıyken cenaze
arabalarını hep Mercedes yapmış. Birisi kendisine
sorduğunda -iddia edilen- Vatandaş sağlığında
Mercedes'e binemiyor, bari mezarlığa Mercedes'le gitsin. deniliyor.
Ne derece doğru bilmiyorum, günahını almayayım. Ben de
buradan Sayın Cumhurbaşkanımıza diyorum ki: Bu gençler
analarına, babalarına, memleketlerine hasret; yaklaşık üç
aydır, dört aydır memleketlerine gidemiyorlar, böyle devam ederse
sömestir tatilinde de gitme imkânları kalmayacak. Gerçekten zor durumda
olan gençlerimizin ana baba hasretine, memleket hasretine, varsa yavuklu
hasretine son vermek adına kendilerine yol ve uçak yardımı
yapılarak en kısa yoldan memleketlerine, analarına,
babalarına kavuşmaları yönünde bir formül bulunsun.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
AYHAN EREL (Devamla) Her
şeye çare bulan, her şeye müjde veren siyasi irade bu gençlerimizin
feryadına da kulak versin.
Yine, doğal gaz
yardımı alan aileler için teşekkür ediyoruz ama doğal gaz
kullanılmayan kırsal kesimde tüpün 350 lira civarında
olduğu bir ortamda onlar da tüp yardımı istiyorlar, bunu da
bilgilerinize sunayım.
Sosyal medyada artık
dillerinde tüy biten bu ehliyet affıyla ilgili bir müjde beklentisi var.
Biz, AK PARTİli arkadaşlarımıza Yaklaşık
sayıları 1 milyonu bulan ve ölümlü kazaya
karışmamış, ekmeğini alın teriyle, ehliyetiyle
kazanan bu vatandaşlarımızın mağduriyetine son
verilerek ehliyet affı çıkarılıp ehliyetlerine
kavuşması sağlanmalıdır. diyoruz.
Bir de bu muayene ücreti var.
Motorlu taşıtlar vergisini yüzde 122den 62ye düşüren
Sayın Cumhurbaşkanın muayene ücretini de bir güzellik ve iyilik
yaparak yüzde 50 oranında indirip makul ve mantıklı bir seviyeye
getirmesi Türk vatandaşının beklentisidir diyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 369
sıra sayılı Kanun Teklifinin geçici madde 1de geçen Kanunun
ibarelerinin Yasanın olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hasan
Özgüneş Mahmut
Celadet Gaydalı Filiz
Kerestecioğlu Demir
Şırnak
Bitlis
Ankara
Ayşe
Sürücü Şevin
Coşkun
Şanlıurfa
Muş
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Şırnak Milletvekili Sayın Hasan Özgüneş.
Buyurun Sayın
Özgüneş. (HDP sıralarından alkışlar)
HASAN ÖZGÜNEŞ
(Şırnak) Herkesi saygıyla selamlıyorum.
Yeni yılın
insanlığa barış, demokrasi, özgürlük ve bereket getirmesini
diliyorum.
İmralı'da hukuk
uygulansın. diyoruz, İmralı'da hukuk uygulansın.
Değerli arkadaşlar,
vekiller olarak on gündür adalet nöbeti tutuyoruz. Niye adalet nöbetini
tutuyoruz? Çünkü bu ülkede AKP sayesinde adalet diye bir şey
kalmamıştır. Adalet mülkün temelidir. denilir, veciz bir söz,
çok güzel. Devletin dini adalettir. denilir. Toplumu ayakta tutan harç adalettir,
vicdanın terazisi de adalettir. Hukuk, ahlak, din vesilesiyle toplumu
ayakta tutmaya çalışırken devlet hukuk ve ahlakın
kurallarını, hem ahlaki hem dinî kuralları toplum için hukuk
kurallarına bağlamış ama siz AKP Hükûmeti olarak ne hukuku
tanıyorsunuz -ne iç hukuk ne dış hukuk- ne ahlak
bıraktınız ne dinin kurallarını
bıraktınız; hiçbirisine bir uyum yok. Dolayısıyla, bu
toplumda yaşanan problemi anlatmamıza gerek yok, muazzam bir kaos
yarattınız, kaos, bir kaos aralığındayız. Oysaki
demokrasi çözüm sistemidir, uzlaşma sistemidir. Beş yıla
yakındır sizlere anlatmaya çalışıyoruz ama duvara
konuşuyoruz, ama bu sıralara konuşuyoruz;
karşımızda duyabilecek ne bir kulak var ne bir vicdan var.
Şimdi, hukuk bireye göre uygulanmaz, evrenseldir; on bin yıllık
insanlığın ölçüp biçtiği, insanlığın önüne
koyduğu bir değerdir. Şimdi, iki yıla yakındır
Sayın Öcalan kendi avukatlarıyla görüşemiyor, ailesiyle
görüşemiyor, dış dünyayla ilişkisi kesilmiş. Peki,
hangi vicdan, hangi hukuk, hangi kanun bunu emrediyor, kabul ediyor? Sizde hiçbir
şey olmadığı için gelip burada oturuyorsunuz ama söylenen
hiçbir şey sizi etkilemiyor. Bir ülkenin başına gelebilecek
bundan daha vahim bir bela olamaz.
Bu tecrit meselesi yirmi üç
yılı geçti. Bu tecrit sadece Öcalan'a ve arkadaşlarına
uygulanmıyor, siz bu tecridi bütün Türkiye'ye uygulamaya
başladınız. Bakın, zindanlarda son iki yılda 142
kişi hastalıktan dolayı yaşamını yitirdi. 1.605
kişi hasta, her an yeni cenazeler çıkabilir. Peki, sizin
vicdanınız harekete geçebiliyor mu? Siz duyabiliyor musunuz? Duymuyorsunuz.
Yani insanları sürgün ediyorsunuz, sadece onu
cezalandırmıyorsunuz; ailesini, akrabasını, köyünü,
aşiretini de cezalandırıyorsunuz. Kitap verilmiyor, Kürtçe
gazete verilmiyor, hijyen durumu yok, ayakta sayım devam ediyor, yemekler
yenilmez durumda. Yani Kenan Evren düzeninde 50 kişi idam edildi ama siz
fiilî idamlar uygulayarak, rekor kırarak 142ye çıkardınız
iki yılda, iki yılda. Bu, bir ülkenin hem ayıbı hem
utancıdır hem onu yönetenlerinin ne kadar vicdansız ve hukuk
dışı diktatörler olduğunu gösterir. Onun için diyoruz ki
gelin, hep birlikte, bu saatten sonra sizi ikna etme şansımız
yok
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla)
ama uzun vadede -iktidarınız gidecek, yakın zamanda yeni bir
iktidar gelecek- bu ülkeye demokrasi zihniyetini yerleştirelim,
insanların vicdanını harekete geçirelim, evrensel hukuku, iç
hukuku, ahlakı, dinin güzel ölçülerini hep birlikte bu topluma yedirmeye
çalışalım, kabul ettirelim. Gelinen aşama itibarıyla
Türkiyeyi bu kaostan AKP Hükûmeti ve zihniyeti asla kurtaramaz. Siz bu gemiyi
batırdınız, batırmaya devam ediyorsunuz çünkü hiçbir
uyarı sizin için bir uyaran, bir değiştiren olmuyor. Siz
statükocunuz, değişime kapalısınız.
Herkesi selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Geçici 1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Geçici 1inci
madde kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri okutup aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Antalya Diploması Forumu Vakfı Kanunu Teklifinin 9uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
MADDE 9- Bu Kanun
yayımı tarihinden otuz gün sonra yürürlüğe girer.
Behiç
Çelik Aydın
Adnan Sezgin Ayhan
Altıntaş
Mersin Aydın Ankara
Hayrettin
Nuhoğlu Feridun
Bahşi
İstanbul Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AHMET BERAT ÇONKAR (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden, İstanbul Milletvekili Sayın Hayrettin Nuhoğlu.
Buyurun Sayın
Nuhoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
HAYRETTİN NUHOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Antalya
Diploması Forumu Vakfı Kanunu Teklifinin 9uncu maddesi üzerine
İYİ Parti adına söz aldım. Selamlarımı sunarım.
9uncu madde yürürlükle
ilgili olduğu için ben geneli üzerine çok kısa bir değerlendirme
yaptıktan sonra başka bir konuya geçeceğim. Teklifin geneline
baktığımızda gördüğümüz en önemli husus, diplomasiyle
ilgili olmasına rağmen Dışişleri Bakanlığının
âdeta devre dışı bırakılarak bütün yetkilerin
Cumhurbaşkanına verilmesidir. Bu durum Vakfın uluslararası
görünümünü olumsuz etkileyecek, bağımsızlığına da
gölge düşürecektir.
Değerli milletvekilleri,
2022nin son gününde İstanbulun Pendik ilçesinde
vatandaşlarımızla beraberdik. Ertuğrul Gazi, Yayalar,
Sülüntepe ve Velibaba Mahallelerindeki rezerv yapı alanı
mağdurlarının kurduğu Ertuğrul Gazi Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinin
toplantısına katıldık. Yüzlerce kişinin katıldığı
toplantıda onlar konuştu, biz not aldık. Nasıl
haksızlığa uğradıklarını anlatarak seslerini
duyurmamızı talep ettiler. Haziran ayında İYİ Parti
Grubu olarak aynı konuda verdiğimiz araştırma önergesi
üzerine yaptığım konuşmada o mahallelerde
haksızlığa uğradıklarına inanan
vatandaşlarımızın isteklerini dile getirmiştim. Ne var
ki önergemiz reddedilmişti ama emsal de 1,5a
çıkarılmıştı. Bölgede ikamet etmekte olan hak
sahipleri kırk beş seneye yakın süredir hem ecrimisil hem de
emlak vergisi ödediler. Millî Emlakten Pendik Belediyesine devredilirken hak
sahiplerine imzalattırılan taahhütnamelere bile şu anda
uyulmadığı ifade edilmektedir. 350 metrekareye tapu
verileceği, yüzde 20 DOP kesintisi yapılacağı koşuluna
uyulmadığı ve yerlerinin gasbedildiği belirtilmektedir.
Değerli milletvekilleri,
sorunun esasını haksızlıklar oluşturmaktadır. O
bölgede ikamet etmekte olan hak sahipleri uzun yıllardır çektikleri
zorluklardan kurtulup modern ve güvenli konutlarda yaşamak istemez mi?
Elbette istiyorlar ama yapılan haksızlığa ve yağma
zihniyetine karşı çıkıyorlar. Bölgenin rezerv yapı
alanı ilan edilmesiyle 1,25 olarak belirlenen emsalin en az 2 olması
talebine karşılık sadece 1,5 olarak yenilenmesi yeterli
görülmemektedir. Zira Pendik Belediyesi sınırları dâhilinde
3,5a kadar çıkan emsal değerin ortalama 2,25 olduğuna
inanılmaktadır. Onun için emsalin en az 2 olması talep
edilmektedir. Hak sahipleri vergi beyannamelerinde beyan ettikleri ve ecrimisil
ödedikleri metrekarelerin üzerinden işlem yapılmasını
istemektedirler. 16ncı ve 21inci parsellerle ilgili devam eden ihtilafın
sona erdirilerek hak sahiplerinin mağduriyetlerinin giderilmesi için
bedeli mukabilinde satışların gerçekleştirilmesi talep
edilmektedir. Haklı olan bütün bu talepler yerine getirilmelidir.
Değerli milletvekilleri,
İstanbulun birçok ilçesinde olduğu gibi, Pendikin diğer
mahallelerinde de sıkıntılar vardır. Pendikte
geçirdiğimiz yılın son gününde Harmandere Mahallesi
Muhtarını da ziyaret ederek sorunları öğrendik.
Onların birinci sorunu da tapu ve imarla ilgilidir. Her seçim öncesi
belediye başkan adayları Hazineye ait yerlerle ilgili tapu ve imar sorunlarını çözeceklerine
dair söz vermelerine rağmen her defasında unutulduklarını
ifade etmektedirler. Mahalledeki gençlerin uyuşturucu
bataklığında olduğunu ve çocuk yaşlarına kadar
inen bu beladan kurtulmak için güçlerinin yetmediğini ifade ederek bu
soruna devletin el atmasını istemektedirler. Ayrıca mahallede
ilköğretim okulu yoktur. Çocukların taşımalı sistemle
sabahçı-öğlenci olarak başka mahalleye gitmeleri büyük sıkıntı
yaratmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
HAYRETTİN NUHOĞLU
(Devamla) Teşekkür ederim.
Okul yerimiz var, niçin
yapılmıyor? diyerek sitem etmekte ve acil çözüm beklemektedirler.
Ben buradan iktidar yetkililerine talepleri ilettim. Haklı taleplerin
yerine getirilmesi iktidar olmanın gereğidir, ne var ki sorun çözme
kabiliyetini kaybetmiş, her şeyini yandaş menfaatlerine
adamış bu iktidarın başarılı işler
yapması ve bundan sonra çözüm getirmesi artık mümkün değildir.
Biz İYİ Parti
olarak her konuda olduğu gibi bu sorunu da İstanbulun birikmiş
bütün sorunlarını da çözecek hazırlıkları yapmaya
devam ediyoruz. İyi günlerin sadece birkaç ay sonra seçim
sandığıyla başlayacağına olan inancımı
paylaşır, saygılar sunarım. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 369
sıra sayılı Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu
Teklifinin 9uncu maddesindeki yayımı tarihinde ibaresinin
yayınlandığı tarihte biçiminde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Özgür
Özel Ahmet
Ünal Çeviköz Abdurrahman
Tutdere
Manisa İstanbul Adıyaman
Sibel
Özdemir Utku
Çakırözer
İstanbul Eskişehir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AHMET BERAT ÇONKAR (İstanbul)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Sibel Özdemir.
Buyurun Sayın Özdemir.
(CHP sıralarından alkışlar)
SİBEL ÖZDEMİR
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri,
ben de kanun teklifinin 9uncu maddesi, yürürlük maddesi üzerine söz
aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Özellikle 2018
yılından itibaren uygulanmaya başlanan yeni yönetim sisteminin
tüm sorunlarının, işlevsizliğinin, keyfîliğinin, denge
ve denetleme mekanizmalarının eksikliğinin, kurumsuzlaşma
ve kuralsızlığının ekonomik ve toplumsal maliyetlerini
çok ciddi şekilde yaşıyoruz.
Değerli milletvekilleri,
bu sistemin keyfî ve antidemokratik uygulamaları tüm kurumlara ve
süreçlere sirayet etmiş durumdadır. Böylesine bir süreçte, bu
görüştüğümüz kanun teklifiyle, Dışişleri
Bakanlığının kadroları tarafından iki
yıldır gerçekleştirilen Antalya Diplomasi Forumunun vakıflaşması
gündeme getirilmiştir. Bu sistemin en belirgin özelliği olan tüm
atamaların ve kararların tek bir kişi tarafından
alınmasının kanun teklifine, bu Vakfa da sirayet ettiğini
görüyoruz. Vakfın karar organı olan ve birçok hatibin de dile
getirdiği Mütevelli Heyeti 11 kişiden oluşmakta ve bu 11 üyenin
6sı Cumhurbaşkanı tarafından daimî üye olarak atanmakta.
Şimdi, bu 6 üye Dışişleri Bakanlarından,
büyükelçilerden, Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış
Politikalar Kurulu üyelerinden, Dış Ekonomik İlişkiler
Kurulu üyelerinden -zaten bütün bu kurumların üyelerini
Cumhurbaşkanı atıyor- ve 5 dolaylı üye
Cumhurbaşkanı tarafından atanacak, Başkanını yine
Cumhurbaşkanı atayacak. Dolayısıyla, bu Vakfın
asıl Başkanı aslında işte yine bu tek kişi
olmayacak mı?
Bu kanun teklifiyle,
ülkemizde düzenlenen Diplomasi Forumuyla, uluslararası diplomatik
alanlarda başarı ve dış politikada itibar sağlamak
amaçlanmaktadır. Ancak, değerli milletvekilleri, bu sistemle
birlikte, demokratik değerlerden uzaklaşan uygulamalarla uluslararası
alanda çok ciddi itibar kaybı ve tartışmalara konu olmuştur
ülkemiz. Ülkemizin itibarını ve diplomatik
başarısını artıracak olan, bir vakıf kurmak
değil; demokratik değerleri içselleştirme, yargı
bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü ve evrensel
mahkeme kararlarının uygulanmasıdır aslolan.
İşte, ben de bir
İstanbul Milletvekili olarak benden önce birçok milletvekilimizin de vurgu
yaptığı gibi tüm bu yaşanan hukuksuzlukların en son
örneği olarak şuna vurgu yapmak istiyorum: Gerçekleştirilen
seçim sonuçlarının kabul edilmemesi, seçimle göreve gelenlerin
yetkilerinin alınması, bütçelerinin engellenmesi, gerekçesiz ve
hukuksuz açılan davalarla -hepimizin izlediği, şahit
olduğu- İBB Başkanımıza siyasi yasak getirilmesi
kararı tartışmaları da asıl uluslararası alanda
itibar kaybettiğimiz süreçler olmuştur. 31 Martta, 23 Haziranda
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına
İstanbulluların oylarıyla 2 kez seçilen Sayın
Başkanına yönelik haksız hukuksuz uygulamalar ve süreçler
hızla devam etmektedir. İçişleri, Adalet Bakanları bir
araya gelerek hukuksuz, dayanaksız, gerekçesiz iddialarla mevcut İBB
yönetiminin değil hepimizin gördüğü gibi asıl kendi dönemlerinin
suçlarını ifşa etmişlerdir. İşte, hepimizin
şahit olduğu bir dava süreci sonunda siyasi yasak kararı verildi.
Davanın açılma gerekçesi, konusu tartışmalıyken,
mahkeme süreçleri devam ederken değiştirilen hâkimler yargıya
müdahalenin en açık kanıtı değil midir?
İçişleri
Bakanının görev alanında objektif, şeffaf olması
gereken -tüm belediyeler için olması gereken- soruşturmalar elbette
olur. Ancak bu soruşturmaların sadece İBB'ye yönelik
olmasına, heyetlerin oluşturulmasına, atanan müfettişler,
soruşturmalar devam ederken müfettişlerin değiştirilmesine
hepimiz şahitlik ediyoruz. Mecliste, burada, İçişleri Bakanının
neler söylediğine hepimiz şahitlik ettik; İBB'de terörle
iltisaklı kişilerin çalıştığını iddia
etti. İBB bu kişilerin bilgilerini İçişleri
Bakanlığından istedi ama maalesef bir bilgi verilmedi. İBB
yönetimi İstanbul Valiliğinden bu iltisaklı kişilerin
bilgisini istedi, yine bir bilgi verilmedi. Aslında bu yetki KHK'yle
İçişleri Bakanına verilmişti, yetkisi vardı, bu
iltisaklı kişileri görevden alırdı ama almadı. Neden
bir görev suçu işledi İçişleri Bakanı? Neden eski
yönetimlere karşı bu tür uygulamalar ya da bu iltisaklı
kişiler için işlem yapılmadı? Bu soruları sormak
durumundayız.
Yine, şunu söylemek
istiyorum: İBB Başkanı, yönetimi tüm belgeleriyle bütün bu
detayları ortaya koydular, çağrılar yaptılar,
açıklamada bulundular ama değerli milletvekilleri, bunların
hepsi karşılıksız kaldı. Zaten bu da İBBye
yönelik yürütülen sürecin asıl amacının başka bir niyet
taşıdığını ortaya koyuyor. Ben de burada, tekrar,
bir İstanbul Milletvekili olarak bu sürecin, bu asıl amacın ne
olduğunu, sizin ve elbette 16 milyon
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
SİBEL ÖZDEMİR
(Devamla) Yaşamış olduğumuz bu süreci, seçimler
sonrası, seçimlerin yenilenme sürecini, daha sonraki o hukuksuz süreci
sizlerin vicdanına ama elbette 16 milyon İstanbullunun
vicdanlarına bırakıyoruz.
Evet, değerli
milletvekilleri, halkın iradesiyle seçilmiş belediye
başkanlarına karşı, özellikle İstanbul gibi, gerçekten
dünyanın en önemli metropollerinden birinin Belediye Başkanına
karşı yapılan bu hukuksuz, haksız süreç varken, ortadayken
şimdi biz istediğimiz kadar burada, Mecliste ya da ülkemizde forumlar
yapalım, diplomatik toplantılar yapalım, vakıflar
kuralım, maalesef, üzülerek söylüyorum, ülkemizin demokratik kurumlar ve
evrensel değerler anlamında uluslararası alanda itibar
kaybına engel olamayacağız.
Teşekkür ediyorum. (CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 369
sıra sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinde geçen bu Kanun
ibaresinin bu Yasa olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut Celadet
Gaydalı Hasan
Özgüneş İmam
Taşçıer
Bitlis Şırnak Diyarbakır
Filiz
Kerestecioğlu Demir Şevin
Coşkun Ayşe
Sürücü
Ankara Muş Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer.
Buyurun Sayın
Taşçıer. (HDP sıralarından alkışlar)
İMAM TAŞÇIER
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sizleri saygıyla selamlıyorum.
Demokrasinin, insan
haklarının rafa kaldırıldığı, hukukun ise
kişilere, zümrelere göre ve özellikle de Kürtlere karşı
kullanıldığı, uygulandığı bir süreci
yaşıyoruz. Yirmi yıllık AKP iktidarı her gün diğer
günü aratır duruma geldi. 2002 yılı ve öncesindeki uygulamalara
baktığımızda 2023ün ne kadar zor geçeceğini hayal
bile edemiyorum.
Benim seçim bölgem olan
Diyarbakır başta olmak üzere Kürtlerin yaşadığı
tüm il, ilçe ve yerleşim birimlerinde alabildiğine fazla güvenlik
güçlerinin baskısı, hukuksuzluğu, zulmü ve hukuk
tanımazlığı vardır. Kendilerini devletin tüm
organlarının yerine koyan, her şeyi kendisine hak gören ve Ben
devletim. söylemleriyle keyfî uygulamalar yapan güvenlik güçleri Kürt
halkına sokak ortasında şiddet uygulamaktadır. HDP ve
diğer partilere ise etkinlikleri yapamamaları için her türlü yolu
denemektedirler. Milletvekillerini çembere almakta, hareket
alanlarını engellemektedirler; bu şiddet uygulamalarını
günden güne de fazlalaştırmaktadırlar.
Yine keyfî bir
uygulamayı size anlatmak istiyorum: Demokratik Bölgeler Partisi Eş
Genel Başkanı Sayın Keskin Bayındır ve 10 il
başkanı keyfî bir şekilde gözaltına alınıp
gözaltında iken suç üretilip Sayın Keskin Bayındırı
ve Diyarbakır İl Başkanını tutuklayan bir zihniyetle
karşı karşıyayız. Öyle sorular sormuşlar ki,
artık propagandaya kadar getirmişler. Bütün propagandaları da
terör örgütü propagandasına bağlayarak insanları gözaltına
ve hapishaneye tıkmaktadırlar. Güvenlik güçlerinin bu hukuksuz
uygulamaları her alana sirayet etmekte ama AKP iktidarı yalnız
bununla da kalmamakta; aynı zamanda, ekonomik alanda da bölgeyi
iyileştirmeyle, Kürt illerini iyileştirmeyle ilgili herhangi bir
çalışması bulunmamakta. Kürt illerinin, bölgenin ortalama işsizlik
oranının Türkiyedeki ortalamanın 2, hatta 3 katının
üstünde olduğunu görüyoruz; işsizlik alabildiğine
fazlalaşmış. Sadece mevsimlik işçilerin olduğunu
biliyoruz ve mevsimlik işçiler de bir şekliyle inşaat
mevsimlerinde veya fındık toplama gibi mevsimlerde gider, sonra
gelir, üç ay, beş ay, altı ay evde işsiz bir şekilde
kalır.
AKP iktidarı döneminde
Kürt illerine, kürdistan coğrafyasına hiçbir yatırımın
olmadığını görüyoruz. Atanan kayyum valiler ise AKP il
başkanlığını yapar gibi bir siyaset gütmekte; ilin
gelişmesi, yatırımın yapılması için
yardımcı olmakta hiçbir şekilde önayak
olmadıklarını görüyoruz, hatta hatta
hayvancılığı dahi -tırnak içinde- güvenlik nedenleriyle
yok etmeyle karşı karşıya olunduğunu yine görüyoruz.
Yine, Diyarbakır 2 milyonun üzerinde bir nüfusa sahip,
ulaşımı içler acısı, raylı sistem yok. Her seçim
öncesi billboardlarda Raylı sistem var. denilir, sonrasında her
şey gibi unutulur. Ulaşım dahi yapılamaz bir durumdadır,
minibüsler ya da eski belediye otobüsleri tıklım tıklım
dolu bir şekilde gidiyor.
Güvenlik sorunu olsun,
ekonomik sorunlar olsun, ulaşım sorunu olsun, sağlık sorunu
olsun bu sorunların tümünü çözebilmenin bir tek yolu vardır, o da
Kürt meselesinin bir an önce çözülmesi konusunda bu Meclisin görev üstlenmesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İMAM TAŞÇIER
(Devamla) Başkanım
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
İMAM TAŞÇIER
(Devamla) Son kırk yıla baktığımız zaman,
çatışmalı dönemlerde milyarlarca dolar paranın sadece
mermiler için harcandığını hepimiz biliyoruz. Bu mermilere
harcanan para eğer bölgenin kalkınmasında
kullanılsaydı şimdi refah seviyesi kat kat üstün bir duruma
gelmişti. Onun için hem işsizliği hem fakirliği hem Kürt
meselesini çözmeye bu Meclis aday olmalıdır, çözüm konusunda
adımlar atmalıdır, çözümün yolunu açmalıdır; bu, bir
fırsattır.
Teşekkür ederim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
9uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
10uncu maddede 1 önerge
bulunuyor, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 369
sıra sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinde geçen Kanun
ibaresinin Yasa olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut Celadet
Gaydalı Filiz
Kerestecioğlu Demir Ayşe
Sürücü
Bitlis Ankara Şanlıurfa
Hasan
Özgüneş Şevin
Coşkun Abdullah
Koç
Şırnak Muş
Ağrı
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Ağrı Milletvekili Sayın Abdullah Koç.
Buyurun Sayın Koç. (HDP
sıralarından alkışlar)
ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi, yirmi
yıllık AKP hükûmetlerinin, iktidarının Türkiyeye
getirmiş olduğu tabloda, hukuk alanında büyük bir çıkmaz,
hukuk sisteminde âdeta bir yığılma ve yok etme ve aynı
zamanda çalışma hayatını ve sosyal güvenlik sistemi ile ücret
politikalarını yok eden ve kaosa dönüştüren bir Hükûmetten
bahsediyoruz. Şimdi, bu kanunun hazırlanmasında da yine kanun
yapma sürecinde de birçok eksiklik var ve toplumun büyük
katmanlarının görüşü alınmadan kanun yapma sürecine
girişilmiş ve burada da yine bir kaos süreci
yaratılmıştır. Bakın, bu Hükûmet özellikle bu ücret
politikalarında sınıfta kaldı. Neden sınıfta
kaldı? Çünkü bu asgari ücreti 8.506 lira belirledikten sonra ertesi gün cebimizdeki
mevcut olan para erimeye başladı. Biz o nedenle Halkların
Demokratik Partisi olarak baştan En az 12.500 lira bir ücretin
belirlenmesi gerekiyor çünkü insanca yaşayabilmenin koşuludur.
dedik.
Yine şunu belirtmek
isteriz ki emeklilerin şu anda almış oldukları ücret
şu anda belirlenen ve bir insanın standart olarak yaşaması
için getirilen sınırın -yani 8.506 lira- altında.
Memurlarla ilgili olan meselede ise memurlar ve emekliler için önce yüzde 25,
sonra da yüzde 30 gibi bir rakamın belirlenmesi, artışın belirlenmesi
ise gerçekten bu iktidarın, bu AKP Hükûmetinin halka olan
bakışını da çok net bir şekilde ortaya koyuyor.
Yoksulluğun ve sefaletin çok ağır olduğu ve çok ciddi bir
oranda olduğu bir toplumda biz yaşıyoruz. Artık bu
Hükûmetin insanlara ve topluma dayattığı mevcut olan yaşam
tarzı yoksulluk ve sefalettir. Bakın, bir tane ekmek, kuru ekmek 5
liradır. Mevcut olan, bu emeklilere reva görülen ve asgari ücretlilere
reva görülen miktarla siz ne kadar yaşayabilirsiniz ve ne kadar
yaşamınızı sürdürebilirsiniz? ENAGın belirlemiş
olduğu enflasyon oranı yüzde 137, devletin şu anda kendisinin
belirlemiş olduğu zam oranları yüzde 122 ve buna rağmen siz
ne yapıyorsunuz? Memurlara ve emeklilere reva gördüğünüz mevcut zam
oranı ise yüzde 30. Peki, adalet bunun neresinde değerli
arkadaşlar?
Burada, ben EYT meselesine
geleceğim. EYTde uzun soluklu ve kararlı bir mücadele sonucunda bu
iktidar geri adım atmak durumunda kaldı, önce kabul etmedi, sonra da
geri adım attı. Toplumsal mücadele sonucunda şu andaki iktidar
EYTyle ilgili bir kabule gitti ve yeni bir kanun ortaya çıkarılacak.
Bu mücadele sonucunda şu anda kadınlarda yirmi, erkeklerde ise yirmi
beş yıl çalışma ve prim ödeme sonucunda yaş
şartı aranmaksızın bir EYT sistemiyle biz karşı karşıya
kalacağız. Bu olumludur, bu mücadele sonucunda verilen bu karar olumlu
fakat çok ciddi bir eksiklik ve aynı zamanda Anayasanın eşitlik
ilkesine de çok aykırı olduğunu burada belirtmek isterim.
Bakın, esas olan yani
burada milat olarak kabul edilen 8/9/1999 yılından önceki
çalışma hayatını düzenleyen bir yasayı şu anda
siz getirmek istiyorsunuz. Fakat şurada şöyle bir gerçek var
değerli arkadaşlar: Bakın, bu yasanın yani daha önceki,
mevcut olan 4447 sayılı Yasanın yani 1999 yılında
getirilen bu yasanın o hükümleri Anayasa Mahkemesi tarafından iptal
edildi. Daha sonra bu Meclis ne zaman kanuni düzenleme yaptı? 23/5/2002
tarihinde yeni bir kanuni düzenleme yaptı ve bu kanuni düzenleme de 1
Haziran 2002 tarihinde yürürlüğe girdi. Buradaki, mevcut olan sistemdeki
aksaklık ne olacak biliyor musunuz? O kanunun yürürlüğe giriş tarihi
1 Haziran 2002. Bu büyük bir adaletsizliği getirecek. İnsanlar,
emekçiler yirmi, yirmi beş sene çalışacak ve prim ödeyecek. Bu
prime rağmen eğer emekli olamıyorsa ve yeni bir adaletsizlik
sistemi getiriliyorsa bu, Anayasa Mahkemesinin önünden dönecek çünkü
Anayasanın 10uncu maddesine çok net bir şekilde
aykırıdır ve eşitlik ilkesine de net bir şekilde
aykırıdır. O nedenle biz diyoruz ki ne olursa olsun, bu olumlu
yaklaşımınıza rağmen bu Hükûmetin EYT'yle ilgili
yeniden adaletsizliği yaratmamak adına yapacağı tek
şey şudur: Bakın, kademeli olarak bu emeklilik sistemine
geçilmesi gerektiğini biz belirtmek istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) - Öte
taraftan, bir insan yirmi, yirmi beş yıl çalıştıktan
sonra, bunun primini ödedikten sonra emekli olma hakkını elde etsin.
Diğer bir meseleyse,
bakın, siz, eğer 1999u esas alırsanız buradaki
eşitlik ilkesini ve Anayasa Mahkemesinin bu iptal kararını da
görmezlikten gelirsiniz ve ciddi bir mağduriyet yaratacaksınız.
O nedenle eğer bu kanun gelecekse yirmi yıl kadınlar için, yirmi
beş yıl da erkekler için prim gün sayısı ve
çalışmayı esas alın ve buna göre yeni bir kanuni düzenleme
yapın çünkü mevcut olan bu yoksulluğu gerçek anlamda derinleştirirsiniz,
adaletsizlik sistemi ve eşitsizlik yaratırsınız. Bunun
önüne geçmek için de bu önerilerimizi kabul edin diyor, teşekkür ediyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
10uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
10uncu madde
kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Teklifin tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre
vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
üyelerin oy pusulalarını oylama için verilen süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Antalya
Milletvekili Tuba Vural Çokal ve 62 Milletvekilinin Antalya Diplomasi Forumu
Vakfı Kanunu Teklifi açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 317
Kabul : 232
Ret : 85 (*)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Rümeysa
Kadak Bayram
Özçelik
İstanbul Burdur
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Gündemimizdeki konular tamamlanmıştır.
Alınan karar
gereğince, kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer
işleri görüşmek üzere 5 Ocak 2023 Perşembe günü saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:
22.03