TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
48inci Birleşim
11 Ocak 2023 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-GELEN
KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, 11 Ocak Türkiye
Sağlıkçılar Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
2.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, Edirnenin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
Kilis Milletvekili Ahmet Salih Dalın, Kilisin tarihî ve kültürel
mirasına ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, Cumhurbaşkanının
Yüz Yüze Türkiye Esnaf Buluşması programı kapsamında
esnafa verdiği müjdelere ilişkin açıklaması
2.-
Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın, kanser tedavisi gören 6
yaşındaki Yusuf Kerime ilişkin açıklaması
3.-
Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, Bursanın
termal bölgesi olan 110 dönümlük arazinin TOKİ marifetiyle betona
dönüştürülecek olmasına ilişkin açıklaması
4.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun, açıklanan işsizlik oranına ve
bütün ücretlerin en az asgari ücret düzeyine getirilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
5.-
Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, 11 Ocak Türkiye
Sağlıkçılar Gününe ve AK PARTİ devrisaadetinde ülkenin
geldiği duruma ilişkin açıklaması
6.-
İzmir Milletvekili Murat Çepninin, 2022de İzmirde özellikle
partikül madde değerlerinin sınır değerlerin üzerinde
seyrettiğine ilişkin açıklaması
7.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, AK PARTİnin
başarısına ve kayıtlı üye sayısına
ilişkin açıklaması
8.-
Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, AKP iktidarının çiftçiden
yana olmayan ithal tarım politikalarına ilişkin
açıklaması
9.-
Amasya Milletvekili Mustafa Tuncerin, Amasya merkez ve ilçelerinde
Vakıflar Bölge Müdürlüğünün maliki olduğu iş yerleri için
belirlediği 2023 yılı kira artış oranına
ilişkin açıklaması
10.-
Balıkesir Milletvekili Fikret Şahinin, 11 Ocak Türkiye Sağlıkçılar
Gününe ve Sağlık Bakanlığının 6 Ekim ve 7 Ocak
tarihlerinde yayımladığı yönetmelik
değişikliğine ilişkin açıklaması
11.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 2023
yılının savunmada Türkiye Yüzyılının
başlangıcı olacağına ilişkin açıklaması
12.-
Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, Hatayın Defne ilçesine
yapılacak olan devlet hastanesine ilişkin açıklaması
13.-
Erzincan Milletvekili Burhan Çakırın, millî teknoloji hamlelerine
ilişkin açıklaması
14.-
Muğla Milletvekili Burak Erbayın, 11 Ocak Sağlıkçılar
Gününe ve aile sağlığı çalışanlarının
sorunlarına ilişkin açıklaması
15.-
Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürkün, tüm kamu kurum ve
kuruluşlarında görev yapan özel güvenlik ve temizlik görevlilerinin
hiçbir şart aranmadan devlet kadrosuna alınmasına, özel güvenlik
görevlilerinden alınan sertifika harcına ve 11 Ocak
Sağlıkçılar Gününe ilişkin açıklaması
16.-
Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, Mersinin Anamur ilçesinde birinci derece
sit alanı olan bir alana jeotermal arama ruhsatı verilmiş
olmasına ilişkin açıklaması
17.-
Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın, AK PARTİ
iktidarının yükseköğretimde gerçekleştirdiklerine
ilişkin açıklaması
18.-
Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, çalışanlara ve emeklilere
öngörülen yüzde 30luk zamma ilişkin açıklaması
19.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 11 Ocak Sağlık
Çalışanları Gününe ilişkin açıklaması
20.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Adıyamanda içme
suyunu kuyulardan sağlayan köylülerin yaşadığı
mağduriyete ilişkin açıklaması
21.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, 11 Ocak
Sağlık Çalışanları Gününe, Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon gündemine alınan
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ve Mersin Milletvekili Ali Mahir
Başarırla ilgili dokunulmazlık dosyalarına ve Meclisin
çalışma düzenine zarar verecek uygulamalardan vazgeçilmesini istirham
ettiğine ilişkin açıklaması
22.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Halkların
Demokratik Partisi hakkında devam eden kapatma davasıyla ilgili
Anayasa Mahkemesine mütalaa veren Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısının yaptığı basın
toplantısına ve HDPyi demokratik siyaset alanından tasfiye etme
çabaları karşısında dik duruşlarından asla
vazgeçmeyeceklerine ilişkin açıklaması
23.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Organize Sanayi Bölgesi Eğitim
Kurumları Derneğinin talebine, Halkların Demokratik Partisine
açılan kapatma davasıyla ilgili olarak Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı Bekir Şahinin Anayasa Mahkemesi önünde
yaptığı basın toplantısına, askerî vesayete ve
Meclis teamüllerine aykırı şekilde dokunulmazlık
dosyaları üzerinden siyasi mühendislik yapıldığına
ilişkin açıklaması
24.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Genel Kurul kapansın diye gayret sarf
edilmesine, 11 Ocak Sağlık Çalışanları Gününe, AK
PARTİnin Anayasa değişikliği teklifiyle ilgili randevu
taleplerine, kimin gelip kimin gideceğine milletin karar vereceğine,
Türkiyede yargı ve askerî bürokrasinin vesayetini AK PARTİnin sonlandırdığına,
Karma Komisyon gündeminde olan dokunulmazlık dosyalarına ilişkin
açıklaması
25.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
26.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
27.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
28.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Genel Kurulun erken kapanmasına,
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu ile Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptıkları açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
29.-
Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, esnaf ve
sanatkârların içinde bulundukları duruma ilişkin
açıklaması
30.-
Şanlıurfa Milletvekili Aziz Aydınlıkın,
Ulaştırma ve Altyapı Bakanına sorduğu sorulara ve
Bakanın yanıtına ilişkin açıklaması
31.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, emeklilerin
maaşlarına ve bayram ikramiyelerine ilişkin açıklaması
32.-
Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin, öğrencilerin KYK kredi
borçlarına ilişkin açıklaması
33.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Batman Milletvekili Mehmet Ruştu
Tiryakinin sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
34.-
Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin, Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadeleri
ile Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemirin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
35.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Batman Milletvekili Mehmet Ruştu
Tiryakinin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
36.-
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, Çorlu tren
katliamına ilişkin açıklaması
37.-
Antalya Milletvekili Aydın Özerin, AKPnin kurmak istediği arkeoloji
vakfına ilişkin açıklaması
38.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Aşağı Körkün Hacılı
Bendi Sulama Projesine ilişkin açıklaması
39.-
Ağrı Milletvekili Abdullah Koçun, Şebnem Korur Fincancıya
verilen cezaya ilişkin açıklaması
40.-
Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun, 11 Ocak
Sağlıkçılar Gününe ilişkin açıklaması
41.-
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
42.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İzmir Milletvekili Mahmut Atilla
Kayanın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifalederine ilişkin
açıklaması
43.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadeleri ile Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
44.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun AK PARTİ grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
45.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
46.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
47.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu ile Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptıkları açıklamalarındaki
bazı ifadeleri ile Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun
yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
48.-
Niğde Milletvekili Selim Gültekinin, yazar Yaşar Kaplanın
vefatına ilişkin açıklaması
49.-
Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, Serinyol-Madenli yoluna ilişkin
açıklaması
50.-
Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacının, Kastamonunun Taşköprü
ilçesindeki Bükköy ve Yavuç Çayı Köprülerine ilişkin
açıklaması
51.-
Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, Hatayın Adalet
Bakanlığından taleplerine ilişkin açıklaması
52.-
Van Milletvekili Muazzez Orhan Işıkın, kanser tedavisi gören 6
yaşındaki Yusuf Kerime ilişkin açıklaması
53.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Ankara Milletvekili Orhan Yeginin 392
sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde şahsı
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
54.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, AKPnin yanlış
tarım politikalarına ilişkin açıklaması
55.-
Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, emeklilerin,
engellilerin, stajyer ve çıraklık mağdurlarının
beklentilerine ilişkin açıklaması
56.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, yirmi yıllık AKP
iktidarının sonunda eğitim sisteminin çöktüğüne ve
öğretmenlerin kölelik ücretleriyle
çalıştırıldığına ilişkin
açıklaması
57.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Millî Eğitim
Bakanlığının özel okullar için belirlediği zam oranının
sınırına ilişkin açıklaması
58.-
Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın, araç muayene ücretlerine
ilişkin açıklaması
59.-
Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın, ilaç krizine
ilişkin açıklaması
60.-
Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, kapsam dışı kalan
sözleşmeli personel için yeni bir düzenleme yapılmasının
şart olduğuna ilişkin açıklaması
61.-
Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın, İstanbul Belediye
Başkanını görevden almak için yapılanlara ilişkin
açıklaması
62.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Gerger Devlet Hastanesine
diyaliz ünitesi açılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
63.-
Van Milletvekili Muazzez Orhan Işıkın, dul ve yetimlerin,
engellilerin ve BAĞ-KURluların 392 sıra sayılı Kanun
Teklifinde olmadıklarına ilişkin açıklaması
64.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri
Mehmet Ali Kumbuzoğlunun babasının vefatına ilişkin
açıklaması
65.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Sekreteri Mehmet Ali Kumbuzoğlunun babasının vefatına
ilişkin açıklaması
66.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Sekreteri Mehmet Ali Kumbuzoğlunun babasının
vefatına ilişkin açıklaması
67.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Sekreteri Mehmet Ali Kumbuzoğlunun babasının
vefatına ilişkin açıklaması
68.-
Adana Milletvekili İsmail Koncukun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Sekreteri Mehmet Ali Kumbuzoğlunun babasının vefatına
ilişkin açıklaması
69.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Manisa Milletvekili Özgür Özelin 392
sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
70.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
71.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
72.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Van Milletvekili Muazzez Orhan
Işıkın 392 sıra sayılı Kanun Teklifinin 9uncu
maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Önergeler
1.-
Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, esas komisyon olarak
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonuna, tali komisyon olarak da Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edilen
(2/4809) esas numaralı Kanun Teklifini geri aldığına
ilişkin önergesi (4/199)
B)
Tezkereler
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Türkiye-Madagaskar Parlamentolar Arası
Dostluk Grubu Başkanı ve Kilis Milletvekili Ahmet Salih Dal ile
beraberindeki Dostluk Grubu üyelerinden oluşan bir heyetin, Madagaskar
Parlamentosunun daveti üzerine 21-28 Ocak 2023 tarihleri arasında resmî
ziyarette bulunmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/2235)
2.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Türkiye-Singapur Parlamentolar Arası Dostluk
Grubu Başkanı ve Denizli Milletvekili Nilgün Ök ile beraberindeki
Dostluk Grubu üyelerinden oluşan bir heyetin, 15-19 Ocak 2023 tarihleri
arasında Singapura resmî ziyarette bulunmalarına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/2236)
3.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Türkiye-Almanya Parlamentolar Arası Dostluk
Grubu Başkanı ve İstanbul Milletvekili Akif Çağatay
Kılıç ile beraberinde Dostluk Grubu üyelerinden oluşan bir
heyetin, 11-15 Ocak 2023 tarihleri arasında Almanyaya resmî ziyarette
bulunmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/2237)
C)
Duyurular
1.-
Başkanlıkça, komisyonların başkan, başkan vekili,
sözcü ve kâtip üye seçimlerini yapmak üzere toplanacakları gün, saat ve
yere ilişkin duyuru
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili Samsun Milletvekili Erhan
Usta tarafından, kuraklığın tarımsal etkilerinin
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla 4/1/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11
Ocak 2023 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş ve Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluç tarafından, demokratik siyasetin önündeki
engellerin kaldırılması amacıyla 10/1/2023 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 11 Ocak 2023 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.-
CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Engin
Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin Özkoç
tarafından, yasama ve yürütme üyelerinin görevleriyle
bağdaşmayan suçlar karşısında adil ve tarafsız
mahkemeler önünde hesap vermesi, TBMMnin itibarının korunması,
şeffaf ve hesap veren siyaset için siyasi ahlaksızlıkla etkin
mücadelede çözüm yollarının tespiti, kalıcı etik ilke ve
kurullarının oluşturulması amacıyla 5/1/2023 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 11 Ocak 2023 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
4.- AK
PARTİ Grubunun, bastırılarak dağıtılan 392
sıra sayılı Kanun Teklifinin kırk sekiz saat geçmeden
gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 1inci sırasına, yine bu kısımda
bulunan 375, 376 ve 380 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin ise
aynı kısmın sırasıyla 3, 4 ve 5inci sıralarına
alınmasına ve bu kısımda bulunan diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun
çalışma saatlerine ve 392 sıra sayılı Kanun
Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler
hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin, Kahramanmaraş
Milletvekili Ahmet Özdemirin HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
2.-
Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemirin, Batman Milletvekili Mehmet
Ruştu Tiryakinin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
3.-
Erzincan Milletvekili Süleyman Karamanın, İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
4.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, İzmir Milletvekili Mahmut
Atilla Kayanın CHP grup önerisi üzerinde ve Erzincan Milletvekili
Süleyman Karamanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmaları sırasında şahsına
sataşmaları nediniyle konuşması
IX.-
SEÇİMLER
A)
Komisyonlara Üye Seçimi
1.-
(10/6818, 6819, 6821, 6822, 6823, 6824, 6825) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonuna üye seçimi
X.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş ve 62 Milletvekilinin Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/4810) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 392)
XI.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimettulah
Erdoğmuşun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri Mehmet Ali
Kumbuzoğlunun babasının vefatına ilişkin
konuşması
XII.-
OYLAMALAR
1.-
(S.Sayısı: 392) Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'nin oylaması
XIII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz'ın, 2018-2022
yılları arasında Bakanlıkta çalışan 25 yaş
altı kamu personeline ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Fatih Dönmez'in cevabı (7/76159)
2.-
Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünver'in, İTÜ tarafından
kalıcı yaz saati uygulaması hakkında yürütülen bilimsel
çalışmaya ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Fatih Dönmez'in cevabı (7/76411)
11 Ocak 2023
Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 48inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, 11 Ocak Türkiye Sağlıkçılar Günü münasebetiyle söz
isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycana aittir.
Buyurun Sayın Aycan.
(MHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, 11 Ocak
Türkiye Sağlıkçılar Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
SEFER AYCAN
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Sağlıkçılar Günü nedeniyle gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi
Gurubu olarak devletine sadık, Türk milletine sadakatle, özveriyle hizmet
eden tüm sağlıkçıları tebrik ediyoruz, tüm
sağlıkçılara minnetlerimizi belirtmek istiyorum ve
Sağlıkçılar Gününü kutluyorum.
Türkiyede 39 farklı
sağlık mesleği, 1 milyona yakın sağlık personeli,
çeşitli sağlık kuruluşlarında sağlık hizmeti
vermeye çalışmaktadır. Aralarında ciddi farklılıklar,
statü farklılıkları, pozisyon farklılıkları,
ücret farklılıkları vardır. Bu nedenle biz bu
farklılıkların kalkmasını bekliyoruz. Özellikle,
örneğin Sağlık Bakanlığı bünyesinde bir hemşire
6 farklı pozisyonda çalışmaktadır ve bu 6 farklı
pozisyonda çalışanların özlük hakları birbirinden
farklıdır.
Sağlık hizmeti bir
kamu hizmetidir ve kamu hizmetinde esas, devlet memurluğudur. Bunun için
sağlık kuruluşlarında vekil sağlık personeli,
sözleşmeli sağlık personeli veya kamu dışı
sağlık personeli gibi ayrımların kalkmasını, tüm
sağlık personelinin devlet memuru statüsünde sağlık hizmeti
vermesini bekliyoruz ve bunun doğru olduğunu belirtmek istiyoruz.
Sağlık personeli arasında çok ciddi ücret
farklılıkları vardır. Özellikle kamuda sağlık
personelinin ücreti ek ödemeyle belirlenmektedir fakat ek ödemeden
yararlanamayan ya da az miktarda yararlanan sağlık personelinin,
özellikle hemşirelerin, ebelerin, sağlık memurlarının,
sağlık teknisyen ve teknikerlerinin durumları mutlaka
iyileştirilmelidir. Ya ek ödemeden daha fazla yararlanmaları
sağlanmalı ya da maaşlarında yapılan bir
iyileştirmeyle sağlık personelinin ücretinde bir
iyileştirme yapılmalıdır.
Tüm sağlık
personelinde aslında ücret farklılıkları her yerde
görülmektedir. Kamu dışı sağlık personeli veya kamuda
Sağlık Bakanlığı dışında çalışanlar
arasında da çok ciddi farklılıklar vardır. Aynı
şekilde, kamuda hastanede çalışan sağlık personeli ile
hastane dışında çalışan veya başka kamu
kuruluşlarında çalışan sağlık personeli
arasında da ücret farklılıkları vardır. Bu
farklılıkların giderilmesi en uygun yöntem olacaktır.
Bunun dışında,
sağlık personelinde ciddi bir fazlalık vardır. Hekim
dışında hatta eczacılar ve diş hekimleri de dâhil
olmak üzere tüm sağlık mesleklerinde fazlalık vardır; bu,
kaynak israfı demektir. Onun için YÖK'ün özellikle kontenjan düzenlemesi
yaparken bunu dikkate alması gerekir. Şu an 800 bine yakın
sağlık personeli iş arayışı içerisindedir ve bu,
tabii ki kaynağın doğru kullanılmaması anlamına
gelmektedir. Bu nedenle bu kontenjan ayarlamasıyla bu sorun çözülmelidir. Bir
taraftan da Sağlık Bakanlığının kamuda ciddi bir
alım yapmasına da ihtiyaç vardır. Özellikle birinci basamak
kuruluşlarını, aile hekimliğini dikkate alarak, bunun
dışında da özellikle ilçe hastanelerini destekleyerek
sağlık personeli alınması ilçe hastanelerinin daha iyi
çalışmasını sağlayacaktır. Bu konuyu da
önemsiyoruz.
Bir diğer taraftan da
sağlık personeli arasında yeni yeni sağlık personeli
unvanları ortaya çıkmaktadır. Sağlık Meslekleri
Kanunu eski bir kanundur, bu kanun içerisinde birçok sağlık
mesleği tanımlanmamıştır ya da görevleri
tanımlanmamıştır. Onun için YÖK ve Sağlık
Bakanlığının bir araya gelerek sağlık
mesleklerinde yeni bir düzenleme yapması, yeni bir tanımlama
yapması da çok doğru olacaktır çünkü birçok meslek
tanımlanmamış meslektir, diplomalıdır fakat
Sağlık Bakanlığının standart kadrosunda
cetvellerde yer almamaktadır. Bunun baştan düzenlenmesi, hem
tanımlanmamış sağlık mesleklerinin tanımlanmış
olması hem de görev tanımlarının yeniden
yapılması sağlık hizmetlerinin sunumu açısından
çok yerinde ve yararlı bir uygulama olacaktır. Bunun da acilen
yapılması gerektiğini düşünüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
SEFER AYCAN (Devamla)
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz tüm sağlık personeline
çalışmalarında başarılar diliyoruz, onlara
minnettarız ve buradan açıkça belirtmek istiyoruz ki sağlık
personelinin ücreti veya özlük haklarıyla ilgili yapılacak her türlü
düzenlemeyi açıktan destekleme taraftarıyız ve bunu da
tebliğ ediyoruz, belirtiyoruz.
Tüm sağlık
personelini bir kez daha minnetle, saygıyla selamlıyorum.
Sağ olun, var olun.
Teşekkür ederim. (MHP ve
AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz, Edirnenin sorunları hakkında söz
isteyen Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğluna aittir.
Buyurunuz Sayın
Gaytancıoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, Edirnenin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
OKAN GAYTANCIOĞLU
(Edirne) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; doksan iki
yıl Osmanlıya başkentlik yapmış bir şehrin bugün
sorunlarından bahsedeceğim.
Bu şehir, çağ
açıp çağ kapatan Fatih Sultan Mehmetin de doğduğu bir
şehir. Kimse sağlık tedavisi vermezken akıl
hastalarını daha 1500lü yıllarda müzikle tedavi eden bir
şehre sahibiz, Edirne Darüşşifasına sahibiz. Selimiyeye,
dünyanın, UNESCOnun kültür mirasına sahip olan şehirlerinden
biriyiz. Köprüleri, camileri, tarihî eserleriyle şehirlerin sultanı,
sultanların şehri Edirne, kısacası bir tarih kenti.
Aynı zamanda, bu tarihî kenti keşfetmek, Karaağaçtaki
cumhuriyetimizin tapusu olan Lozan Anıtını görmek ve ciğer
yemek için misafirlerimizi de bekliyoruz; bir turizm kenti.
Bu tarih ve turizmi yaşamamızı
sağlayan da ülkemizin kurucusu, mavi gözlü dev adam yani Gazi Mustafa
Kemal Atatürkün doğduğu topraklara en yakın olan serhat
şehrimiz. (CHP sıralarından alkışlar)
Arda, Tunca, Meriç ve
Ergeneye sahip olan bir su kenti ama bu sulara gem vuramamış,
Suakacağı, Çömlekköy gibi barajları yapamamış.
Vahşice sanayiye teslim edilmiş ve kirletilmiş bir Ergeneye
sahibiz. Dünyanın da kendi kendini temizleyebilen, ender körfezlerinden
biri olan Saros Körfezine sahibiz ancak vahşice saldırılara
uğruyor Saros Körfezi. Yayla Sahilinde yapın dediğimiz
dalgakıranları bir türlü yapmıyorsunuz; projesi hazır.
Vakıf Sahilini TÜGVAya verdiniz. Gökçetepe Sahilini TÜRGEVe verdiniz,
şimdi de Danişment Sahiline saldırmaya
çalışıyorsunuz. Bu sahillere gidebilmek için de yıllarca
can veriyoruz, Keşan-Enez kara yolunu bir türlü tamamlamıyorsunuz;
2021de sözde bitecekti ama hiçbir çalışma yok.
Edirne aynı zamanda
üretici bir kent; ayçiçeği üretiyor, buğday üretiyor, çeltik
üretiyor, temel gıda maddelerini üretiyor ama çiftçisi borçlu,
çocuklarını da gurbete kaptırmış; Çorluya,
Çerkezköy'e İstanbula kaptırmış, göç var. Sadece bu
ürünlerde bile kendi kendine yeterli olabilsek yılda 3 milyar dolar
ülkemizde kalacak ve bundan aslan payını da Edirne alacak. Pirinçte
Türkiyenin yüzde 50sini Edirne üretiyor ama bakın, bu pirinci Edirne
Uzunköprüden aldım; üretici bir bölge. Ne yazıyor arkasında?
Yunanistan'da üretilmiştir.
NURHAYAT ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa) Yazıklar olsun!
OKAN GAYTANCIOĞLU
(Devamla) Ya arkadaş, tereciye tere satılır mı? Edirneli
üretiyor, para kazanamıyor, biz Yunan çiftçisine milyonlarca dolar para
ödüyoruz; yazıktır günahtır! (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) O ayıp da bu iktidara yeter!
NURHAYAT ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa) Bence de.
OKAN GAYTANCIOĞLU
(Devamla) Evet.
Bu, bütün ilçelerde var ve
Toprak Mahsulleri Ofisi satıyor yani siz kurdunuz, zarar eden Tarım
Kredi marketlerinde yani sizin kurduğunuz Tarım Kredi marketlerinde
satılıyor.
Edirneye Bulgarlar kimlikle
geliyor. Bizim orada akrabalarımız var, vize almak için kuyruğa
giriyoruz. 150 lira para veriyoruz, vize alabilirse Edirneliler Bulgaristana
gidebiliyorlar. 2002de 50 kuruş verip 1 leva alabiliyorduk, sayenizde
2010da 1 lira ile 1 leva eşit oldu, şimdi 1 leva alabilmek için yani
Bulgar parası alabilmek için 10 lira para ödediğimiz bir şehir
hâline getirdiniz Edirneyi.
Bir zamanlar eğitimde
ilk 3e giren bir şehirdi Edirne, şimdi 40ıncı
sıralarda. İki yüz yıla yaklaşan Edirne Lisesini bile bir
ara maalesef niteliksiz okullar sınıfına aldınız,
bereket, bu yanlıştan döndünüz.
Tıp fakültemizin köklü
bir geçmişi var, bir de ciddi bir personeli vardı ama şu anda
doktorların çoğu gitti, hastalar randevu alamıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
OKAN GAYTANCIOĞLU
(Devamla) Bütün ilçelerimizde güzel güzel devlet hastaneleri
yaptınız, müteahhitlere para kazandırdınız ama içinde
doktor yok, hemşire yok, hasta bakıcı yok, hastalar da
sırada.
Her tarafı tarım
topraklarıyla kaplanmasına rağmen, sanayileşmek isteyen,
bunu da OSBler aracılığıyla yani organize sanayi bölgeler
aracılığıyla gerçekleştirmek isteyen bir kenttir
Edirne. Ama Edirnedeki OSBnin yolu köylerden geçiyor, doğru dürüst bir
yol yapmadınız, para ayırmadınız.
Kısacası tarih
var, turizm var, tarım var; 3 T var ama 4üncü T Edirneyi
bozuyor, siz bozuyorsunuz; tahribat yapıyorsunuz Edirneye, AKPli
yıllarda bu tahribat daha da arttı. İnşallah, dört ay
sonra iktidardan düştüğünüzde Cumhuriyet Halk Partisi
iktidarıyla sadece Edirne değil tüm Türkiye kalkınacak diyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) AKP, Edirneyi unutmuş.
BAŞKAN Gündem
dışı üçüncü söz, Kilisin tarihî ve kültürel mirası
hakkında söz isteyen Kilis Milletvekili Ahmet Salih Dala ait.
Buyurun Sayın Dal. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- Kilis Milletvekili Ahmet Salih Dalın, Kilisin tarihî ve
kültürel mirasına ilişkin gündem dışı
konuşması
AHMET SALİH DAL (Kilis)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kilisin tarihî ve
kültürel mirasıyla ilgili gündem dışı söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kilis, bereketli
coğrafyalara, renkli ve zengin kültürlere beşiklik etmiş ve
tarih boyunca ticari hayatı, mimarisi, edebiyatı, mantık ve
felsefe ilmi, kültür ve sanatı en üst seviyede yaşamış,
sıcak iklimi ve yerleşmeye müsait coğrafyasıyla onlarca
medeniyete ev sahipliği yapmıştır; Birinci Dünya
Savaşı sonrası İngilizlerin ve Fransızların
işgali altına girmiş, aylarca süren destansı mücadelesi
neticesinde 7 Aralık 1921 günü tekrar
bağımsızlığına kavuşmuştur.
İslamla
şereflenmesi Hazreti Ömer dönemine uzanan ve köklü bir medeniyetin vârisi
olan Kilis, dünyanın gözü önünde, on yılı aşkın
süredir devam eden insanlık krizinde ülkesinin yüklendiği tarihsel
sorumluluktan payına düşeni fazlasıyla sırtlanarak
katıksız bir insani ve vicdani duruş sergilemiş, âdeta
insanlığın onurunu kurtarma mücadelesi vermiştir.
Tarih boyunca beşiklik
ettiği birikimini ve çeşitliliğini bağrında
barındıran Kilis, birçok tarihî değere ve kültürel mirasa da ev
sahipliği yapmaktadır. Tarihî camiler, sahabe türbeleri, hanlar, hamamlar,
çeşmeler, tarihî taş yapılar, bölgenin binlerce yıllık
tarihine ışık tutan Oylum Höyük, Mozaikli Bazilika, Ravanda
Kalesi, nekropol, restorasyonu tamamlanmış havra ve burada
sayamayacağım birçok zenginliğiyle Kilis, kültür ve inanç
turizminin önemli merkezlerinden biri olma yolunda devam etmektedir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bunun yanında, binlerce
yıl ev sahipliği yaptığı ve ilişki kurduğu
farklı uygarlıkların mutfak kültürünü kendi
toprağının bereketi ve nimetleriyle harmanlayan Kilisin
gastronomisi de kültürel bir miras statüsündedir. 300den fazla yemek ve
tatlı çeşidi bulunan Kilis, gelen ziyaretçilerine eşsiz
lezzetler sunmaya devam etmektedir.
Kilis halkı, 3
Kasım 2002de tüm Türkiyede olduğu gibi Kiliste de AK PARTİye
büyük destek vererek makûs tarihini ters yüz etmiş, o günden bu tarafa
tarımda, sanayide, ulaşımda, sağlıkta, sosyal alanda,
kültürel varlıkların canlandırılmasında çok önemli
mesafeler katederek hak ettiği hedefe adım adım
yaklaşmanın gayreti ve çabası içerisinde olmuştur.
Hükûmetimizin sanayide
çıkarmış olduğu teşvikler neticesinde, bugün, mevcut
organize sanayi bölgemizde binlerce gencimizin istihdam edilmesi
sağlanmıştır. Yine, Kilis Polateli Şahinbey Organize
Sanayi Bölgemizde arsa tahsisleri yapılmış, altyapı
çalışmaları hızla devam etmektedir ve tamamı
bittiğinde uzun vadede 75 bin insanın çalışabileceği
bir yer konumuna gelecektir. Bu da hem Kilisin hem bölgenin ekonomisine ciddi
bir katkı sağlayacaktır.
Tarım alanı olarak
kullanılan arazilerimizin on binlerce dekarını
yaptığımız baraj ve göletlerle suyla buluşturduk ve
çiftçilerimizin ekonomisine ciddi katkılar sağladık.
Başlıca tarım ürünlerimiz zeytin, üzüm, biber ve diğer
tahıl ürünleridir ama özellikle de zeytinyağımız,
horozkarası siyah üzümümüz, pul biberimiz ve dolmalık biberimiz
ilimizin ve ülkemizin katma değeri olan, parlayan
yıldızları arasındadır.
Her bir Kilisli
hemşehrimizin yaşam konforunu artırmak için belediyemiz ve özel
idaremiz büyük bir gayretle çalışmalarına devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanımızın önderliğinde yirmi
yıldır, halkımızdan aldığımız emanetin
bilinci ve sorumluluğuyla memleketimize hizmet etmeye gayret gösteriyoruz.
Dün hayal ettiğimiz yatırımların bugün bitmiş
şekilde halkımızın hizmetinde olmasının
mutluluğunu, bahtiyarlığını hep beraber
yaşıyoruz. Merhum Alaeddin Yavaşcanın şu sözleriyle
konuşmamı bitirmek istiyorum: Kilisin insanı misafirperverdir,
cömerttir hem de efece merttir.
Bu duygu ve düşüncelerle
Genel Kurulu ve ekranları başında bizi izleyen
halkımızı sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Dal,
ben de Kilisin havasını ve tavasını ilave edeyim efendim.
Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim.
Sayın Özkan
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Cumhurbaşkanının Yüz Yüze Türkiye Esnaf Buluşması
programı kapsamında esnafa verdiği müjdelere ilişkin
açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız
ve Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
Yüz Yüze Türkiye Esnaf Buluşması programında verdiği
müjdeler esnafımızda mutluluk etkisi yaratmıştır. Bu
bağlamda, esnaf destek paketini 50 milyar TL ilaveyle 150 milyar TLye
çıkardık. Halkbank Paraf, Troy, Esnaf kredi kartı limitini 100
bin liradan 150 bin liraya çıkardık, ayrıca esnafımıza
üç ay ödemesiz toplam on iki ay vadeli yüzde 9,75 gibi düşük faiz ve
taksitlendirme fırsatı verildi.
Esnaflıktan gelen bir
milletvekili olarak, verilen müjdelerden dolayı
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğana
şükranlarımı sunuyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Karaduman
2.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın, kanser tedavisi
gören 6 yaşındaki Yusuf Kerime ilişkin açıklaması
ABDULKADİR KARADUMAN
(Konya) Sayın Başkan, Yusuf Kerim 6 yaşında bir yavrumuz
ve kanser tedavisi görüyor. Annesinin ilgi ve şefkatine ihtiyaç
duyduğu bu en kritik zamanda annesi cezaevinde, kendisiyse hastanede
tedavi altındadır. Yusuf Kerim'in hastalığının
daha fazla ilerlememesi ve inşallah en kısa zamanda
iyileşebilmesi için annesine kavuşması
sağlanmalıdır. Annenin cezası ertelenmeli zira her ne
suretle olursa olsun 6 yaşındaki masum bir çocuğun
cezalandırılması asla kabul edilemez. Şunu unutmayalım
ki kerim devlet anlayışımızın temelinde
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.
anlayışı ve esası vardır.
İnsanlığın, adaletin ve kerim devlet
anlayışının gereği Yusuf Kerimi annesine
kavuşturmak olmalıdır. Ben annemi istiyorum. diyen Yusuf
Kerimin bu çağrılarına daha fazla kulak tıkamayalım.
BAŞKAN Sayın
Altaca Kayışoğlu
3.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun,
Bursanın termal bölgesi olan 110 dönümlük arazinin TOKİ marifetiyle
betona dönüştürülecek olmasına ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa) Bursa'da sıcak su bölgesi olarak bilinen,
adından da anlaşılacağı üzere termal bölgesi olan 110
dönümlük araziye turizm tesisleri, sağlık tesisleri, spor tesisleri
yapılması planlanıyordu fakat şimdi ticaret ve konut alanına
dönüştürülüp TOKİ marifetiyle yine betona dönüştürülecek, Bursanın
bu merkezi de yok edilecek. Bursanın geleceği açısından bu
karar asla kabul edilemez. Bursanın termal şehir kimliğini yok
edecek, yine şehri betona, havasızlığa gömecek bu projeyi
turizmciler de kabul etmiyorlar.
Uludağı turizm
bahanesiyle yok etmek isteyen, betona çevirmek isteyenlere sesleniyorum:
Gerçekten niyetiniz turizmse bu alanı değerlendirebilirsiniz.
Teşekkürler. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Barut
4.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, açıklanan işsizlik
oranına ve bütün ücretlerin en az asgari ücret düzeyine getirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana)
Halkımız, AKPnin neden olduğu ekonomik yangının
içinde can çekişiyor; yoksulluk, açlık, sefalet diz boyu. Bu
topraklarda yoksulun ekmeği bile 5 lira. Bir simit, bir peynir alamaz hâle
getirdiler insanlarımızı. İktidarın pembe
boyacısı, işsiz sayısını 3 milyon 576 bin
kişi olarak açıkladı. İşsizlik oranı yüzde 10,2 seviyesinde.
Biliyoruz ki bu aldatmacalı rakamlar gerçeği gizleyemez.
Emeklimizin en düşük
maaşı asgari ücretle aynı, 8.500 lira olmalıyken sadece
5.500 lirayı lütuf olarak gösterenler, sunanlar yaşanan kara tablonun
sorumlusudur. Bu kara düzen bitsin artık. Bütün ücretler en az asgari
ücret oranında artırılmalıdır, en düşük emekli
aylığı asgari ücret düzeyine getirilmelidir. Halkın
alım gücü sürekli düşerken işsizlik rekorlarını
seyretmeyin.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Kasap
5.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, 11 Ocak Türkiye
Sağlıkçılar Gününe ve AK PARTİ devrisaadetinde ülkenin
geldiği duruma ilişkin açıklaması
ALİ FAZIL KASAP
(Kütahya) AK PARTİnin yersiz, plansız politikaları sonucu
hakir görülen, Giderlerse gitsinler. denilen, dövülen, öldürülen, işsiz
kalan, yoksulluk sınırında yaşayan tüm
sağlıkçıların gününü yine de kutluyorum bu şartlara
rağmen.
AK PARTİ devrisaadetinde
ülkemiz ekonomisi yıllar içinde büyüdü ama her büyüme, gelişme
anlamına gelmez. Bu büyüme refah artışına
yansımadı; gelir hep düştü, orta sınıf kalmadı,
milyonların sadece asgari ücret gibi bir gelirleri var; eğitim,
sağlık, adalet, insan hakları, özgürlük, demokrasi, basın
özgürlüğü, hepsi yerlerde sürünüyor; gençlerin hayallerini
çaldınız, umutlarını çaldınız. Bakın, bugün
Türkiyede ne yeni bir ev ne yeni bir araba sahibi olamazsınız,
kiranızı ödeyemezsiniz, ailenizle bir haftalığına bir
yere tatile gidemezsiniz, yurt dışı tatili zaten imkânsız,
yeni bir eşya alamazsınız, sağlıklı ve yeterli
beslenemezsiniz. Türkiyeyi bu hâle getirdiniz; siz gidiyorsunuz.
BAŞKAN Sayın
Çepni
6.- İzmir Milletvekili Murat Çepninin, 2022de İzmirde
özellikle partikül madde değerlerinin sınır değerlerin
üzerinde seyrettiğine ilişkin açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği
Bakanlığı ve İzmir Büyükşehir Belediyesine ait 23 hava
kalitesi ölçme istasyonuna göre 2022de İzmirde özellikle partikül madde
(PM10) değerleri sınır değerleri üzerinde seyrediyor. Çevre
Mühendisleri Odası İzmir Şubesi raporuna göre de Aliağa,
Alsancak, Bornova, Çiğli, Gaziemir, Karabağlar, Karaburun,
Karşıyaka, Menemen, Ödemiş ve Torbalı ilçeleri normalin
üzerinde risk altında. Bu durum alarm durumudur. Başta Bakanlık
ve Belediye olmak üzere, bilim insanlarıyla birlikte önlemler
hızlıca alınmalı, halkın ve doğanın
sağlığı korunmalıdır.
BAŞKAN Sayın
Karahocagil
7.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, AK
PARTİnin başarısına ve kayıtlı üye
sayısına ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT
KARAHOCAGİL (Amasya) Teşekkür ederim Başkanım.
AK PARTİ 2001
yılında kurulmuş; 2002 yılının 3
Kasımında milletimizle buluşmuş; iktidarının
21inci yılında, yapılan tüm seçim ve referandumları
kazanmış; halkımız, ak siyasilerle, ak siyasetle ve dünya
lideriyle bütünleşmiştir.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Kara siyaset.
MUSTAFA LEVENT
KARAHOCAGİL (Amasya) Gerilim ve çatışmayla toplumun zaaf
alanları üzerindeki siyaset geleneği milletimiz tarafından
tasfiye edilmiş, 3 Kasım 2002den sonra siyasetin aktörü millet
olmuştur. Adalet ve kalkınmayı temel misyon olarak kabul ettik, hakikatin
tamamen bizim tekelimizde olmadığını kabul ettik fakat
bütün gücümüzle hakikate hizmet ettik. Sonuç; yirmi bir yılda, 15 seçim ve
referandumda bu millet Recep Tayyip Erdoğan dedi. Bugün itibarıyla
11 milyon 241 bin 230 vatandaşımız AK PARTİ'nin
kayıtlı üyesi olmuştur. Korkmak hakkınız muhalefet,
16ncı seçim, 2023 seçimleri de sonunuz olacaktır. Komple tasfiyeye
hazır olun.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın
Bülbül
8.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, AKP
iktidarının çiftçiden yana olmayan ithal tarım
politikalarına ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
- AKP iktidarının çiftçiden yana olmayan ithal tarım
politikaları yüzünden vatandaş artık et yiyemiyor, süt inekleri
kesime gidiyor. Yılbaşından itibaren kırmızı ete
tam 3 kez zam geldi. Aydın'da kasapların iki ay önce kilosunu 90
liraya aldığı karkas etin fiyatı 130 lira oldu,
yapılan bu artış da doğrudan tüketiciye yansıdı.
Kasaplar, kırmızı ete önümüzdeki günlerde tekrar zam
geleceği uyarısını yapıyor. Kuşbaşı
etin kilosu 180 liraya, kıymanın 170 liraya, dana antrikotun 250
liraya, kuzu pirzolanın fiyatı ise 350 liraya dayandı.
Buradan tekrar
uyarıyorum: İthal etle fiyatlardaki ateşi söndürebilirsiniz ama
bu sadece geçici olacaktır. Bakın, üretici, maliyetlerden dolayı
süt ineklerini kesime gönderiyor. Raflardaki süt fiyatı 25 lira olmuş
durumda. Hayvancılığa destek verilmesi gerek.
Hayvancılıkla ilgilenen vatandaşlarımızın
maliyetlerinin yani girdi fiyatlarının düşürülmesi gerek. CHP
iktidarında üreticiler desteklenecek. Tarım Kanununun 21inci
maddesi gereği millî gelirin en az yüzde 1i destekleme primi...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın
Tuncer
9.- Amasya Milletvekili Mustafa Tuncerin, Amasya merkez ve ilçelerinde
Vakıflar Bölge Müdürlüğünün maliki olduğu iş yerleri için
belirlediği 2023 yılı kira artış oranına
ilişkin açıklaması
MUSTAFA TUNCER (Amasya) -
Sayın Başkan, Amasya merkez ve ilçelerinde Vakıflar Bölge
Müdürlüğünün maliki olduğu ve Amasyalı
esnaflarımızın da kiracı olduğu yüzlerce iş yeri
bulunmaktadır. Vakıflar Bölge Müdürlüğü, 2023 yılı
kira artışları için esnaflarımıza SMS yoluyla ve
yazılı olarak ihbarnameler göndermekte ve bu ihbarnamelerde kira
artış oranının TÜİK tarafından açıklanan
kira artış oranı kadar yapılacağını
belirtmektedir; bu oran ise yaklaşık yüzde 72dir. Ekonomik krizle
boğuşan, siftah yapamayan ve sattığını aynı
paraya yerine koyamayan esnaflarımıza bir darbe de Vakıflar
Bölge Müdürlüğü vurmaktadır. Zaten yüksek kiralar ödeyen
esnafımıza Kiranı yüzde 72 artır. demek Ticareti terk
et. demekle eş değerdir. Sayın Vakıflar Bölge Müdürü,
Amasyalı esnaflarımızın feryatlarına kulak ver ve 2023
kira artışını sembolik bir rakam olarak belirle.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Fikret
Şahin
10.- Balıkesir Milletvekili Fikret Şahinin, 11 Ocak Türkiye
Sağlıkçılar Gününe ve Sağlık
Bakanlığının 6 Ekim ve 7 Ocak tarihlerinde
yayımladığı yönetmelik değişikliğine
ilişkin açıklaması
FİKRET ŞAHİN
(Balıkesir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
11 Ocak Türkiye
Sağlıkçılar Gününü kutluyor, büyük fedakârlıklarla
sağlık hizmeti sunan, başta hekimlerimiz olmak üzere, tüm
sağlık emekçilerini saygıyla selamlıyorum. Bu anlamlı
günde Sağlık Bakanlığının da
sağlıkçılarımıza hak ettiği değeri vermesini
bekliyoruz. Zira Sağlık Bakanlığının 6 Ekim ve 7
Ocak tarihlerinde yayınladığı yönetmelik
değişikliğiyle hekimlerimizin serbest çalışma
hakkı, mesleki özgürlükleri engellenmiş, hastaların hekim seçme
hakkı yasaklanmıştır. Kamu yararı bulunmayan bu
yönetmelik, zincir hastanelerin isteği üzerine düzenlenmiş olup
dünyada hiçbir örneği yoktur. Hekimlerimiz, bu yasakçı
yönetmeliğin tamamen iptalini talep etmekte, Bakanlığın
seslerini duymasını istemektedirler.
Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Taşkın
11.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 2023
yılının savunmada Türkiye Yüzyılının
başlangıcı olacağına ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın güçlü liderliğinde
geliştirilen projeler sayesinde savunma sanayisi, yükselen Türkiyenin
yıldızı hâline geldi. 2023te, geçmişte başlayan
projeler tamamlanacak, bir yandan da yeni sistemler güvenlik güçlerine teslim
edilecek ve ihtiyaçlara göre yeni projelere start verilecek. Dünyanın ilk
SİHA gemisi olacak ANADOLU hizmete alınacak, Millî Muharip
Uçakımızı hangardan çıkarıp tüm dünyaya
göstereceğiz, HÜRJET ilk uçuşunu yapacak, Bayraktar
KIZILELMAnın çeşitli uçuş manevra testleri ve mühimmat
entegrasyonları yapılacak, ANADOLU gemisine
konuşlandırılacak Bayraktar TB3 SİHA ilk uçuşunu
yapacak. Özgün helikopterimiz GÖKBEYin ilk teslimatları Jandarma Genel
Komutanlığına yapılacak, İMECE yer gözlem uydusu uzaya
fırlatılacak.
2023, savunmada Türkiye
Yüzyılının başlangıcı olacak diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Güzelmansur...
12.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, Hatayın Defne
ilçesine yapılacak olan devlet hastanesine ilişkin
açıklaması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
160 bin nüfuslu Defne
ilçemizin devlet hastanesi ihtiyacını gidermek için uzun süredir
mücadele ediyorum. Sağlık Bakanlığımızın
hassasiyetiyle Defneye devlet hastanesi yapımı kararı
alındı, ödenek de ayrıldı; teşekkür ediyorum. Koçören
Mahallesinde 68 dönümlük bir arsada karar kılındı, arsa tahsisi
yapıldı, proje aşamasına geçildi. Tam bu noktada sırf
yerel yönetim zora girsin diye birtakım gereksiz tartışmalar
başlatıldı. O gün, bir hastane olmayacak arsalar gündeme
getirildi, konuya ilişkin Sağlık Bakanıyla görüşüp
daha sonra da soru önergesi verdim, Bakanlıktan da cevap geldi. Gelen
cevap: 200 yataklı Defne Devlet Hastanesi Koçörende bulunan 68 dönümlük
arazi üzerinde yapılacaktır. Böylece Defne Devlet Hastanesi arazisi
tartışmaya kapanmıştır, tüm Defneli
hemşehrilerime hayırlı uğurlu olsun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Çakır...
13.- Erzincan Milletvekili Burhan Çakırın, millî teknoloji
hamlelerine ilişkin açıklaması
BURHAN ÇAKIR (Erzincan)
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan
öncülüğünde başlatılan Millî Teknoloji Hamlesi elhamdülillah
meyvelerini vermeye başladı. Yıllardır
Yapamazsınız, başaramazsınız. diyenlere inat
geldiğimiz nokta tüm dünyada yakından ve takdirle takip ediliyor.
Türkiye Yüzyılı için emin ve kararlı adımlarla ilerlemeye
ve aziz milletimize hizmetkâr olmaya devam edeceğiz.
Cumhuriyetimizin
ilanının 99uncu yıl dönümünde banttan inen millî otomobilimiz
Toggun gururunu milletçe yaşadık. Muharip insansız savaş
uçağımız KIZILELMA gökyüzümüzle buluştu. TUSAŞ
tarafından üretilen Millî Muharip Uçakımız da inşallah en
kısa sürede gökyüzüyle buluşarak vatan müdafaasında yerini
alacak. Çeşme açılışını önemli bir
yatırım, video konferansını yüksek teknoloji zannedenlere
inat yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Erbay
14.- Muğla Milletvekili Burak Erbayın, 11 Ocak
Sağlıkçılar Gününe ve aile sağlığı
çalışanlarının sorunlarına ilişkin
açıklaması
BURAK ERBAY (Muğla) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sağlık
emekçilerimiz, yurttaşlarımızın sağlığı
için canla başla çalışmakta, sağlık hizmetlerinin
yürütülmesinde fedakârca görev yapmaktadırlar. Bu zor şartlar
altında çalışan tüm sağlık emekçilerinin 11 Ocak
Sağlıkçılar Gününü kutluyorum.
Sağlık
çalışanlarının büyük sorunları bulunmaktadır;
iş yükleri her geçen gün artmakta, şiddete maruz kalmaktadırlar.
Bu olumsuzluklara rağmen özveriyle görevlerini yürüten sağlık
çalışanlarına çok teşekkür ediyoruz.
Birinci basamak
sağlık hizmetlerinde görev yapan aile sağlığı
çalışanlarının da önemli sorunları bulunmaktadır.
Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğine göre aile
sağlığı çalışanlarına teşvik ve destek
ödemesi yapılmaktadır ancak motivasyonlarının sürdürülmesi
için yapılan ödemelerde adaletsizlikler vardır. Aile
sağlığı çalışanları gerekli hak
edişlerini alamıyorlar. Bu durum, iş
barışını ve çalışma motivasyonunu bozuyor. Aile
sağlığı çalışanları, destek ve teşvik
ödemesinde yaşanan adaletsizliğin giderilmesini, destek primlerinin
adil bir şekilde dağıtılmasını talep ediyorlar.
BAŞKAN Sayın
Öztürk
15.- Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürkün, tüm kamu kurum
ve kuruluşlarında görev yapan özel güvenlik ve temizlik
görevlilerinin hiçbir şart aranmadan devlet kadrosuna alınmasına,
özel güvenlik görevlilerinden alınan sertifika harcına ve 11 Ocak
Sağlıkçılar Gününe ilişkin açıklaması
HALİL ÖZTÜRK
(Kırıkkale) Sayın Başkan, gerek TYP gerekse
sözleşmeli olarak Millî Eğitim Bakanlığı bünyesindeki
okullarda ve tüm kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan özel
güvenlik görevlisi ve temizlik görevlisi
çalışanlarımızın, işçilerimizin geçici süreli
olmasından dolayı mağduriyetleri bulunmaktadır. Bu anlamda
tüm kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan özel güvenlik ve
temizlik görevlilerimizin hiçbir şart aranmadan devlet kadrosuna
alınarak hizmetlerin devamını sağlayabilmeliyiz.
Bir önemli husus da özel
güvenlik görevlilerinden yılda bir alınan, yaklaşık 3 bin
TLyi bulan sertifika harcının kaldırılmasıyla önemli
bir maddi yükün altından işçimiz kurtulmuş olacaktır.
Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığımızın bu talepleri dikkate alarak
kadro çalışmalarını tamamlayıp Genel Kurula
getirmesini istirham ediyor, bu vesileyle 11 Ocak Sağlıkçılar
Gününü de kutluyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Antmen
16.- Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, Mersinin Anamur ilçesinde
birinci derece sit alanı olan bir alana jeotermal arama ruhsatı
verilmiş olmasına ilişkin açıklaması
ALPAY ANTMEN (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Mersinin, tarihiyle,
doğasıyla, turizmiyle müstesna ilçelerinden Anamurda bin yedi yüz
yıllık Anamur Mamure Kalesi ve sahildeki Pullu Tabiat Parkı
arasındaki 1.242 hektarlık bir alana, birinci derece sit alanı
olmasına rağmen jeotermal arama ruhsatı verilmiş ve ocak
ayının başında da maalesef ÇED Gerekli Değildir
kararı alınmıştır.
Ben buradan bütün yetkililere
sesleniyorum: Doğası, turizmi, tarımıyla Türkiyenin en
güzel ilçelerinden biri olan Anamura dokunmayın, tarihimize,
doğamıza ihanet etmeyin. Bu işin peşini de
bırakmayacağız. Ve şunu söylüyorum: Yazıklar olsun!
Yazıklar olsun! Yazıklar olsun! (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Kaya
17.- Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın, AK PARTİ
iktidarının yükseköğretimde gerçekleştirdiklerine
ilişkin açıklaması
İSMAİL KAYA
(Osmaniye) Teşekkürler Sayın Başkan.
Eğitimde,
sağlıkta, teknolojide, ulaşımda, istihdamda olduğu
gibi yükseköğrenimde de bizden önce yapılanları 5e, 10a, 15e
katladık. Üniversite sayımızı 76dan 208e yükselttik.
Yükseköğrenim yurt yatak kapasitemizi 182 binden 850 bine
ulaştırdık. Yurtlarımızda kalan öğrencilerimize
yapılan beslenme yardımını 1.800 liraya yükselttik.
2022-2023 döneminde yurt ücretlerine zam yapmayarak öğrencilerimizin geçen
yılki fiyatla barınabilmelerini sağladık. Bursları,
lisans öğrencileri için 1.250, yüksek lisans öğrencileri için 2.500,
doktora öğrencileri için 3.750 liraya çıkardık. 3,3 milyon
öğrencimizi 27 milyar liralık bir maddi külfetten kurtardık.
Muhalefetin kuru gürültüsü, içi boş sloganları ve vaatlerine
aldırış etmeyecek, gençlerimizden aldığımız
destekle birlikte 2023 seçimlerinde onlar için çalışmaya, hayallerini
gerçeğe dönüştürebileceğimiz daha iyi imkânlar sunmaya devam
edeceğiz inşallah. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Şevkin...
18.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, çalışanlara
ve emeklilere öngörülen yüzde 30luk zamma ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ey Hükûmet, ey iktidar
vekilleri; 2023 ilk yarıyıl zammı olarak işçi, esnaf
emeklilerine, memur ve sözleşmeli personele, memur emeklilerine yüzde 30
oranında zam öngörüyorsunuz. Yahu, halktan bu kadar mı koptunuz?
Pazara hiç mi çıkmıyorsunuz? Biraz sırça köşklerinizden çıkın.
Her şeyin fiyatının 5 katına çıktığı,
sizin pembe boyacınız TÜİK'in bile enflasyonu yüzde 65 olarak
saptadığı bu dönemde en düşük emekli maaşı 5.500
TL. Siz, Sayın Cumhurbaşkanı bunu açıklarken ayakta
alkışlıyorsunuz. Yahu, Allah'tan korkun; açlık sınırının
bile 8.130 liraya ulaştığı bu süreçte hemen, derhâl bu yasa
teklifini geri çekin, zammı insani bir düzeye çıkarın.
Bırakın karıncayı bile incitmemiş milletvekillerimizin
dokunulmazlığını kaldırmayı, halka inin biraz
lütfen, halka inin. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Gürer
19.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 11 Ocak
Sağlık Çalışanları Gününe ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Teşekkürler Sayın Başkan.
11 Ocak Sağlık
Çalışanları Gününü kutluyorum. Atanamayan tüm sağlıkçıların
bir an önce atamalarının yapılmasını, taşeron
sağlıkçıların kadroya alınmasını,
sağlık çalışanlarının özlük haklarının
emeklerine uygun düzenlenmesini, aile sağlığı hekimlerinin
ve çalışanların çalışma koşullarının
iyileştirilmesinin sağlanmasını temenni ediyorum.
Fizyoterapistler, bireyin
değerlendirilmesini ve tanılamasını hekimlerin
yönlendirilmesiyle yapan, tedavi planlayan, uygulayan ve takip eden, mesleki
yeterliliği olan, dört yıllık lisans programını
tamamlamış sağlık profesyonelleridir. 40 bin mezun atama
beklemektedir, yeterli alım bir an önce yapılmalıdır, en az
10 bin fizyoterapistin atanması sağlanmalıdır. Yataklı
tedavi merkezleri, ayakta teşhis ve tedavi hizmetleri veren sağlık
kuruluşları, özel eğitim uygulama okulları, özel eğitim
ve rehabilitasyon merkezleri gibi yerlerde fizyoterapistlerin
çalıştırılması olasıdır, onların da
atanmaları sağlanmalıdır.
BAŞKAN Sayın
Tutdere
20.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin,
Adıyamanda içme suyunu kuyulardan sağlayan köylülerin
yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE
(Adıyaman) Sayın Başkan, geçen hafta sonu, Kâhta ilçemizde
örgütlerimizle birlikte bir dizi ziyaretle saha çalışması
yaparak hemşehrilerimizle bir araya geldik,
vatandaşlarımızın dertlerini dinledik. Ziyaret
ettiğimiz Tütenocak, Akdoğan, Narlıdere, Bağbaşı,
Aydınpınar, Narince, Çardak, Hasandiğin, Oluklu, Büyükbağ,
Akkavak köylerimizde vatandaşlarımız dertli; zamlar hayat koşullarını
çekilmez bir hâle getirmiş durumda. Adıyamanda içme suyunu kuyulardan
sağlayan köylülerimizin mağduriyeti yüksek elektrik faturaları
nedeniyle gün geçtikçe katlanıyor, iktidarın
duyarsızlığı devam ediyor. En temel insan hakkı olan
temiz suya erişim hakkından vatandaşlarımız
faydalanamıyor.
Buradan iktidara
çağrı yapıyor, özellikle içme suyunu sağlayan kuyulardaki
abonelerin ücretlerinin düşürülmesi için gerekli yasal
çalışmaları yapın diyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi,
Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
İYİ Parti Grup
Başkan Vekili Sayın Dursun Müsavat Dervişoğlu.
Buyurunuz Sayın
Dervişoğlu.
21.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun,
11 Ocak Sağlık Çalışanları Gününe, Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon gündemine alınan
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ve Mersin Milletvekili Ali Mahir
Başarırla ilgili dokunulmazlık dosyalarına ve Meclisin
çalışma düzenine zarar verecek uygulamalardan vazgeçilmesini istirham
ettiğine ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
11 Ocak Sağlık
Çalışanları Gününü kutluyorum.
Bilindiği gibi, bugün,
biz burada Genel Kurul çalışması yaparken diğer taraftan
bir karma komisyon toplandı ve 2 milletvekilimizin
dokunulmazlığının kaldırılması hususunda da
kanaatim ve inancım odur ki bir karar verecekler. Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeleri hakkında düzenlenen yasama
dokunulmazlığının kaldırılması
hakkındaki istemler Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
131 ila 134üncü maddeleri uyarınca Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonda görüşülmektedir. Karma Komisyon
gündeminde tam 1.760 dokunulmazlık dosyası bulunmaktadır.
Bunların içinden Kocaeli Milletvekilimiz Sayın Lütfü Türkkan ve
Cumhuriyet Halk Partisi Mersin Milletvekili Sayın Ali Mahir
Başarır'la ilgili dosyalar cımbızlanarak Karma Komisyona
getirilmek isteniyor. Bugüne kadar dosyaların hazırlık
komisyonlarına havalesinde Başkanlıkça ya fezlekelerin Komisyona
geliş sırasının dikkate alındığı ya da
sevk maddelerine göre havale yapıldığı
anlaşılmaktadır. Şimdi ne oldu da 1961 Anayasasından
bugüne kadar gelen teamüller yok sayılır hâle getirildi? Komisyonun
asli görevi dosyaların giriş sırasına göre hakkaniyetli bir
değerlendirme yapmakken Türkiye Büyük Millet Meclisi uhdesindeki bir
komisyonun iktidar partisinin siyasi hesap ve hezeyanlarına alet
edilmesini kabul etmiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Komisyonun uygulamalarının
ve bu uygulamalara meşruiyet kazandırma arzularının bir
aparatı olmamak adına Karma Komisyon toplantısına
katılmayacağımızı, bu sığ siyasi
hesapların bir tarafı hâline gelmeyeceğimizi bir kez daha
buradan hem Türkiye Büyük Millet Meclisine hem de kamuoyuna duyuruyoruz.
Açıkça ifade ediyoruz ki
ilgili Meclis Komisyonu kendi gündemine dahi sahip çıkamamaktadır,
Komisyon kendi gündemine hâkim değildir, Komisyonun gündemi AK PARTİ
iktidarının gündeminden ibarettir. Kaldı ki Karma Komisyonu
oluşturan komisyonların gündemi yoğun olmadığı
dönemlerde bile düzenli olarak
çalıştırılmadığı bilinmektedir. Karma Komisyon,
kamuoyunun gündemine gelen bir iki konu haricinde hiç
toplanmamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Bu nedenle kamuoyunda
sıklıkla da eleştirilmektedir.
Şunun altını
çizmek istiyorum: Dokunulmazlık kurumu kamu düzenine dayanan bir
haktır. Dolayısıyla İç Tüzük,
dokunulmazlığın kaldırılmasını üyenin bizzat
istemesi durumunda bile yeterli bir sebep olarak görmemektedir. Kamu düzeni
üzerinden tanımlanan bu süreç siyasi kaygılar taşımadan
sürdürülmeli, dokunulmazlık dosyaları gündelik siyasetin konusu
yapılmamalı, hukuk dışı alana
taşınmamalıdır. Sayın Lütfü Türkkan hakkındaki
fezlekenin Komisyona havalesinden on dört ay geçtikten sonra âdeta
cımbızla çekilerek gündeme alınması, her şeyden önce
Karma Komisyonun siyasi maksatla hareket ettiğini açıkça ortaya
koymaktadır. Karma Komisyonun bu gündemi, muhalefeti sindirme
çabasının bir sonucu olarak tarihteki yerini alacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Ne Parlamento ne de onun uhdesinde
çalışan Komisyon, yüce Türk milletinin dışında hiçbir
kuvvetin, vesayetin, iktidarın ve onun iktidar hesaplarının
talimat görevlisi değildir. Millet egemenliğini kullanan bu Meclis,
egemenliğini kullanırken şeffaf olmak mecburiyetindedir,
yaptığı her işi milletin yararına ve milletin gözü
önünde yapmalıdır. Şimdi, biliyorum ki oradan bir karar çıkacak.
Diler ve umarım ki uyarılarımızı dikkate alır ve
dikkatli bir karar verirsiniz. Aksi takdirde siyaseten istifade etmek
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine
taşıyacağınız bu dokunulmazlık kaldırma
hedefinin size hiçbir şey kazandırmayacağını da
göreceksiniz, aynı zamanda da yaptığınız bu işin
altında kalacaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Seçimlere çok az kaldı. Bu
Meclisin çalışma düzenine zarar verecek uygulamalardan, hassaten
istirham ediyorum, vazgeçiniz. Bize geliyorsunuz, anayasal düzenlemeler
yapacağımızdan bahsediyorsunuz, bu Meclisle birlikte uyum
içerisinde kanun çıkarma arzunuzu ifade ediyorsunuz; anayasal düzenleme
yapmaktan bahsederken onun uzlaşmayla yapılacağını,
uyum içerisinde kanun çıkarmanın yine uzlaşmayla
gerçekleşeceğini görmüyor musunuz? Siyasi gerekçelerle, siyasi
saiklerle Türkiye'nin gündemine taşıyacağınız bu
dokunulmazlık dosyalarından siyaseten
yararlanacağınızı var sayıyorsunuz ya bugünden, ben o
kararınızı gözden geçirmenizi bir kere daha söylüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Bakınız, bizi
tartışma konusu yapmaya çalışırken, üzülerek ifade
ediyorum, iktidar partisi ve yürütmedeki bazı organlar tartışma
konusu olacaktır ve bu yükün altında da siz kalacaksınız.
Ben, her zaman olduğu gibi uyarımı yapmış olayım;
hepinizi hukuka, adalete davet etmiş olayım.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Size de teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurun Sayın Oluç.
22.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
Halkların Demokratik Partisi hakkında devam eden kapatma
davasıyla ilgili Anayasa Mahkemesine mütalaa veren Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısının yaptığı basın
toplantısına ve HDPyi demokratik siyaset alanından tasfiye etme
çabaları karşısında dik duruşlarından asla
vazgeçmeyeceklerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller,
biliyorsunuz, Halkların Demokratik Partisi hakkında bir kapatma
davası sürüyor Anayasa Mahkemesinde; prosedür devam ediyor, o konuda
konuşmaya devam edeceğiz fakat ben bugün meselenin başka bir
yanına değineceğim. Dün Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı Anayasa Mahkemesinde sözlü mütalaasını
verdikten sonra Anayasa Mahkemesinin önünde basın toplantısı
yaptı; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı. Kim bu
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı? 2021 yılı Mart
ayında Anayasa Mahkemesine sunduğu kapatma davasına ilişkin
iddianamesi geri gönderilen, Anayasa Mahkemesi tarafından mesnetsizdir
diye geri gönderilen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısından söz
ediyoruz. Aslında biraz utanıp istifa etmesi gerekirdi ama etmedi,
devam etti, sonra 2021 yılının Haziran ayında bir iddianame
daha hazırladı; birincisinin devamı, benzeri bir iddianame
hazırladı ama Anayasa Mahkemesine iktidar tarafından o kadar
ağır bir siyasi baskı yapıldı ki Anayasa Mahkemesi o
iddianameyi kabul etmek durumunda kaldı. İşte, bu Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı dün Anayasa Mahkemesinin önünde basın
açıklaması yapıyor. Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısının görevi mi basın açıklaması
yapmak? Değil ama yapıyor ve basın açıklamasında âdeta
Süleyman Soylu gibi konuşuyor, Süleyman Soylu; dili, üslubu aynı,
aynı dil ve üslup. Sanki grup toplantısı yapıyor
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı.
Ya, ona öneriyoruz: Bak,
üstündeki cübbeyi çıkar, gel karşımıza siyaset
tartışalım; öyle üstüne cübbe giyip, kapatma davası
açıp yargıdaki vesayeti siyaseti dizayn etmek için kullanarak olmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz
efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Yargıda kurulmuş olan vesayeti kullanarak siyaseti
dizayn etme çabasıyla olmaz o iş, olmaz! Giyeceksin siyasetçi
elbisesini, geleceksin karşımıza
tartışacağız seninle; o günleri de göreceğiz,
biliyoruz.
Şimdi, bu Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı kime benziyor biliyor musunuz? 2023 model
Vural Savaş. Adalet ve Kalkınma Partisine kapatma davası
açılmış olan zamandaki Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı Vural Savaş, bugün işte sizin Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı kılığında Bekir
Şahin olarak karşımıza çıkıyor; sizin Vural
Savaşınız bu, Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarının Vural Savaşıdır esas itibarıyla;
bunu tarih yazıyor. Ve mazlum bir halka, Kürt halkına karşı
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının nasıl
düşmanlık yaptığını tarih yazacak.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz
efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Tekrar söyleyeyim: Mazlum bir halka, Kürt halkına
karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının
nasıl bir düşmanlık yaptığını da tarih yazacak.
Gülüyor dün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı basın
toplantısını yaparken, niye? Görevini yerine getirmiş,
mükâfatını bekliyor Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı bu iktidardan.
Son gülen iyi güler
Sayın Başsavcı, son gülen iyi güler. Sizi tarih yazacak kara
harflerle, utançla yazacak ama HDPyi tarih yazacak altın harflerle;
demokrasi, adalet, özgürlük ve barış mücadelesinde altın
harflerle yazacak HDPyi; bunu da söyleyelim.
Şimdi, biz biliyoruz bu
HDPye düşmanlık yapan, Kürte düşmanlık yapan
savcıları, yargıçları, bürokratları ve siyasetçileri.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) - Hangi suçu işledilerse, hangi suçun içindelerse en çok
HDPye ve Kürt halkına düşmanlık yapıp gürültü çıkartıyorsunuz.
Sizleri biliyoruz; bürokratını, siyasetçisini,
yargıcını, savcısını.
Bakın, size bir
tavsiyemiz olsun Sayın Başsavcı: Yargıtaydaki FETÖ
borsasını araştırın, torbacı ve uyuşturucu
baronları borsasını araştırın; bir şey
yapmak istiyorsanız tarihe onurlu bir şekilde geçmek için
bunları araştırın. O yüzden bir kez daha
hatırlatıyoruz: Bu yapılan işler karşısında
biz mücadelemizden, hukuk mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz ve sizin hukuksuz
yere, tamamen siyasi emellerle HDPyi demokratik siyaset alanından tasfiye
etme çabalarınız karşısında asla dik duruşumuzdan
vazgeçmeyeceğiz. Biz ne Yargıtay cumhuriyet
başsavcıları gördük ve atlattık, sizi de
atlatacağız; bundan emin olun. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Özgür Özel konuşacak.
Buyurunuz Sayın Özel.
23.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Organize Sanayi Bölgesi
Eğitim Kurumları Derneğinin talebine, Halkların Demokratik
Partisine açılan kapatma davasıyla ilgili olarak Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahinin Anayasa Mahkemesi
önünde yaptığı basın toplantısına, askerî
vesayete ve Meclis teamüllerine aykırı şekilde
dokunulmazlık dosyaları üzerinden siyasi mühendislik yapıldığına
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ağır bir gündemimiz
var. Bu ağır gündem konularına geçmeden önce hepimizin
aslında üzerinde ortaklaşabileceği bir talep var Parlamentoda,
bunu dile getirmeyi bir borç biliyorum.
Organize Sanayi Bölgesi
Eğitim Kurumları Derneği bir talep iletiyor. Bu bölgelerde
açılan okulların, ülkenin kalkınmışlığı
ve mesleki okullaşmanın artması konusundaki katkıları
hepimizin malumu. Bu kurumlara devlet bir destek veriyor. Bu kurumlar
nasıl öğrenci yetiştiriyor dersek, benim çok
beğendiğim bir tanımlamayla, hani hep ara eleman diyoruz ya,
bu kurumlar aranan eleman yetiştiriyor; sanayinin ihtiyaç duyduğu,
aradığı elemanı sanayiyle birlikte yetiştiriyorlar.
Buna devlet desteği var, olması doğal ve doğru ancak 2012
yılında devlet desteğinin asgari ücrete oranı 6,42yken bu
yıl 1,11e düşmüş yani 6 kat gerilemiş. Diyorlar ki bu
konuda: Şubat-haziran ödenekleri için seyyanen 6.500 liralık bir ek
ödeme olursa ancak öğretmenlerin maaşları ödenebilir, bu okullar
gerçekten o aranan elemanları yetiştirme noktasındaki gayretlerini
sürdürüp başarılarını devam ettirebilirler. Bu konuyu tüm
grupların bilgisine sunuyorum. Tahmin ediyorum, bu başvuru tüm
gruplara ulaştı ya da ulaşacaktır mutlaka.
Sayın
Başkanım, burada gerçekten çok rahatsız edici, Adalet ve
Kalkınma Partisinin iktidarı öncesinde ve başlarında dile
çok getirdiği hatta buraların üzerinden toplum desteği de
sağladığı hususlar, iktidarlarının son
aylarında aynen hatta misliyle yaşanmaya başladı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Örneğin, Meclisin 3üncü grubu Halkların Demokratik Partisine
açılan kapatma davası konusunda bizim tutumumuz belli,
geçtiğimiz günlerde verilen kararın Anayasaya uygunsuzluğunu da
eleştiriyoruz; bir seçim senesinde demokratik siyasete ne yapmaya
çalıştığının da farkındayız, bunu da
eleştiriyoruz. Ama dün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı
Bekir Şahinin Anayasa Mahkemesi önünde bir basın toplantısı
düzenleyerek ki teknik bir basın toplantısı olsa olabilir zaten
yazılı yapması lazım onu da ama Şu şu
aşamadayız. dese neyse, gülerek, espriler yaparak, alay ederek vücut
diliyle âdeta bir siyasi gibi davranmasını doğru bulmuyoruz yani
bu jüristokrasiye Adalet ve Kalkınma Partisi bel bağladıysa vay
hâline!
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bu
yargısal aktivizme ihtiyacı varsa AK PARTİnin bu, en başta
Ömer Çelike, sonra mevkidaşlarıma hakarettir. AK PARTİ'nin
tezlerini savunacaksa, birilerinin gönlünü yapacaksa bunun için üzerindeki
cübbeyi çıkarıp siyasete gelmesi lazım.
Bir başka mevzu, askerî
vesayet; askerin siyasete ve kamuoyuna, seçmene istikamet dayatması. Bu,
bir tek iktidara yapıldığı zaman mı darbedir, iktidara
yapıldığında mı vesayettir? Gitmekte olan bir iktidara
alkışlarla destek verip gelmekte olan yeni yürütmeye veya onu seçecek
millete, halka Bunlara oy verirseniz biz karşısındayız;
bak, biz kimi alkışlıyoruz. demek vesayet değil midir?
Siyasete istikamet dayatmak değil midir?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Millete
muhtıra değil midir? Halka gözdağı değil midir? Buna
hiçbir şey demeyecek mi Adalet ve Kalkınma Partisi? Biden
çıkmış, altı ay önce bir laf etmiş: Muhalefeti destekleriz.
Cirmi kadar yer yakar, şöyle göstereyim. Ondan sonra kendileri bir
şey dememiş, Vay, altı aydır muhalefet buna susuyor. E,
günlerdir buna susuyorsunuz; yürütmenin başı olarak bir partinin
genel başkanı -atıyorum- Fırtına obüsleri
yaptık. Askerin durumunu iyileştireceğim, savunmada şunu
yapacağım. dese, asker de gidip alkışlasa ona bir şey
diyen yok. Ya, ana muhalefet liderinin yurt dışı
temaslarını alaycı bir dille eleştirirken avuçları
patlıyor beylerin. Herkes haddini, sınırını, hududunu
bilecek! Askerî vesayete karşı mağduriyet anlata anlata
geleceksiniz, gelişinize bakmazlar gidişinize bakarlar demokrasi
terazisine çıkacaksanız, kantarına çıkacaksanız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Buna
mı kaldınız? Kuvvet komutanlarının
alkışına mı kaldınız? Valisi yetmedi,
kaymakamı yetmedi, emniyet müdürü yetmedi, mesajlarla davet
verdiğiniz devlet memurları yetmedi, kuvvet komutanlarının
alkışına mı kaldınız ya? Erdemliler hareketinin
geldiği yere bak, savrulduğu yere bak!
Son hususumuz da şu
Sayın Başkanım: Ek binada, şeklen de Parlamentoya
benzemeyen, AKPnin AVM tarzı inşa ettiği o ek binada, bu Meclis
teamüllerine aykırı şekilde, 300 milletvekilinin dosyası varken
1.760 dokunulmazlık dosyasından 2sini cımbızlayıp
siyasi mühendislik yapıyorlar; her şey suç, bazı suçlar daha
suç.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayınız efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hukuk
devletlerinde buna parlamento karar veriyor, ceza kanunu yapıyor. Biz de
bir TCK yapmışız -beğenin beğenmeyin, eleştirin
eleştirmeyin- suçların içinde kademeli artan cezalar var.
Bekleyenlere bakın, iktidarınızda bekletilen dosyalara
bakın; irtikaplar, rüşvetler, adam kayırmalar, onlar bunlar
beklesin, hele hele son dönem bazı en ağır cezalık suçlara
daha iddianame bile düzenlenemesin; ondan sonra şikâyete bağlı,
yatarı olmayan bir suçtan Dokunulmazlık
kaldıracağım. veya Mahkeme bastı. diye
Gitmiş
oturmuş, kararı dinlemiş, dinlemiş; 3üncü kez
bilirkişi raporu
3 bilirkişi raporu da Yalova Belediye
Başkanımızı haklı görüyor. 1inciden sonra 2yi
istiyor; 1inci bilirkişiye suç duyurusu, 2nciye gözdağı
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 2nci
de haklı görüyor, bilirkişiye suç duyurusu. 3üncü, 3üncü de
haklı görüyor; yine göreve iade etmiyor, niye? Çünkü rozetini beyefendi
taktı AK PARTİ grup toplantısında Yalovanın sözde
Belediye Başkanına. Seçilmiş belediye başkanına 3
bilirkişi raporuna rağmen verme, ona isyan edip Bu kadar da olmaz,
çıkalım arkadaşlar. diyene orada bir hâkim bir laf etmiş,
o da diyor ki: Ayıp ediyorsun, yazık ediyorsun, yazıklar
olsun! Mahkeme basmışmış; karardan sonra ya, karardan
sonra! Karardan önce olsa, Sen böyle karar verirsen. dese anlarım; terk
ederken tepki
Buraya mı düştünüz, bunlara mı
ihtiyacınız var? Bu noktada mıyız? Şimdi, bu
arkadaşlarımız orada, olacak iş değil.
Sayın Başkan,
anlayışınıza sığınarak son sözüm şu:
Bakın, hakikaten içimiz yanıyor, çıldırmak üzereyiz ya!
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Şöyle bir şey olabilir mi? Orada AK PARTİ ve siyasi ittifak
ortağı yani iktidar bloğu var; baş başalar, el eleler,
yan yanalar; yapayalnızlar. Sayın Başkanım, demokrasilerde
İktidar her rejimde var,
her türlü zorba rejimde var; rejimi demokrasi yapan muhalefetin
varlığıdır. Bakın, orada bir başınıza
kaldınız, bir muhalefet milletvekili yok. İktidarlar
meşruiyetlerini muhalefetin varlığından alırlar.
Yarın burada da bir başınıza kalırsınız. Ne
diyeceğiz dünyaya? Muhalefetin olmadığı bir yerde muhalefet
milletvekillerini yargılayan, dokunulmazlığını
kaldıran
Bunun için mi geldiniz buraya? Böyle mi geldiniz, böyle
gidiyorsunuz? Böyle geldiniz, böyle mi gidiyorsunuz? (CHP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar) Ayıptır,
yazıktır, günahtır!
Hakikaten her
aşamasında muhalifiz ama
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
şu gidişinizi hiç yakıştıramadım Türkiyeye.
Sağ olun. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Özlem Zengin.
Buyurunuz Sayın Zengin.
24.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Genel Kurul kapansın diye
gayret sarf edilmesine, 11 Ocak Sağlık Çalışanları
Gününe, AK PARTİnin Anayasa değişikliği teklifiyle ilgili
randevu taleplerine, kimin gelip kimin gideceğine milletin karar
vereceğine, Türkiyede yargı ve askerî bürokrasinin vesayetini AK
PARTİnin sonlandırdığına, Karma Komisyon gündeminde
olan dokunulmazlık dosyalarına ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; ben de Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Evveliyatla, tabii, dün Genel
Kurul kapandığı için yapmamız gereken işleri
yapamadığımız için üzgünüm yani Genel Kurul
kapansın. diye hassaten gayret sarf etmeyi de demokrasi
anlayışınız içerisinde nereye oturttuğunuzu da
bilemiyorum.
Ben de tabii Sayın
Müsavat Dervişoğlu gibi 11 Ocak Sağlık
Çalışanları Gününü kutlayarak başlamak istiyorum. Çokça
ağır ithamlar var. Önce ben de bu hafta içinde olan birkaç
şeyden bahsederek genel anlamda bir cevap vermeyi tercih ediyorum.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, biliyorsunuz yaklaşık iki ay kadar evvel
bizler, AK PARTİ Grubundaki arkadaşlarımızla 5 siyasi parti
grubunu yani Mecliste grubu olan siyasi partileri ziyaret ederek -içinde 2
madde olan- ama en önemlisi de başörtüsü yasaklarıyla ilgili olarak
Cumhuriyet Halk Partisinin Sayın Genel Başkanının hassaten
ifade ettiği ve devamında da bir kanun teklifiyle Türkiye gündemine
gelen, aslında olmayan yasaklarla alakalı açılan bu gündeme dair
bizim bir Anayasa teklifi çalışmamız olacağını
diğer siyasi parti gruplarından mevkidaşlarımızla
paylaştık. O gün yaptığımız görüşmelerde de
bu görüşmelerin devamı olacağını ifade ettik,
teklifimizden sonra. Nihayetinde biz kendi teklifimizi verdik, kamuoyuna
açıklamış olduk; 2 maddelik bir teklif. Ben bu hafta içerisinde
kendilerini, siyasi parti gruplarındaki mevkidaş
arkadaşlarımı aradım ve bir randevu talebimiz oldu.
Şimdi, bu talep karşısında gelişen tavırdan yola
çıkarak şunu söylemek istiyorum: Evet, haklısınız, bir
ülkede demokrasinin varlığı iktidar ile muhalefetin
varlığıyla teşkil eder fakat bu varlığın
oluşması vatandaşın verdiği reylerle olur. Eğer
biz şu an buradaysak aslında milletimiz -iktidar muhalefet- bizlere
bir tahsilat, bir paylaşım yaptı; o sebeple buradayız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) -
Milletin verdiği iradeyi burada kullanmak gerekir. Yani bu manada
Türkiye'de demokrasinin işleyişiyle ilgili hiç kimsenin bir
itirazı yok herhâlde, herkes burada ama burada Komisyona gelmemeyi tercih
etmek işte o sizin kararınız. Bunu şuraya
bağlayacağım: Yani bu hafta yaptığımız
konuşmalarda
Bizim daha evvel yaptığımız bir gündem,
daha evvel yaptığımız konuşma; uzlaşı
üzerinde olduğumuzu düşünüyorum yaptığımız
konuşmalardan. En azından bir araya gelebilmek, birlikte
konuşabilmek, aynı masa, aynı oda içerisinde
Birbirimize
itirazlarımızı nasıl Genel Kurulda birbirimizin yüzüne
söylüyoruz. Bu randevu talebi neticesinde gördüğümüz şeyler,
hayır cevabının sebepleri: Bir tarafta Anayasa Mahkemesi
kararı, bir tarafta bugün Karma Komisyonda görüşülmekte olan
çalışma gösterilerek Hayır. cevabını işittik.
Biz bugün MHP Grubuyla bir araya geldik daha evvelden
planladığımız gibi ve önümüzdeki hafta perşembe günü
Anayasa Komisyonuna biz kendi anayasa teklifimizi getireceğiz ve bu süreci
devam ettireceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Şimdi, Sayın Başkanım, yapılan konuşmalara
baktığım zaman hacmini aşan bir iddia görüyorum, bu iddia
sürekli tekrar ediliyor: Gitmekte olan
Gelmekte olan... Ya, bunun bu kadar
büyük söylenmesini biraz tuhaf karşılıyorum çünkü buna sizler
karar vermeyeceksiniz, biz de karar vermeyeceğiz. Biz burada kendi
tezlerimizi, kendi fikriyatımızı anlatıyoruz. Kimin
geleceğine, kimin gideceğine millet karar verecek. Daha evvel
eğer böyle kelimelerle olsaydı
Yıllardır bunlar söyleniyor
Türkiye kamuoyunda ama tüm bunlara rağmen AK PARTİ bütün gücüyle
burada, yapılan bütün anketlerde tablo ortada; biz burada olmaya devam
edeceğiz ve Türkiyede eğer bugün yargı erkinde bir
ayrışma varsa, eğer Türkiyede askerî vesayet, yargı
vesayeti sonlanmışsa buradan soruyorum: Bunu kim yaptı? Bunu kim
yaptı? Neredeydiniz sizler?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Neredeydiniz? Asker nerede? Yargı bürokrasisi nerede? diye sizler
çağrılar yapıyordunuz. Türkiyede yargı ve askerî
bürokrasinin vesayetini sonlandıran AK PARTİdir, Sayın Cumhurbaşkanımızdır.
Bunun bir kez daha altını çizmek istiyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Sizi alkışlayınca vesayet olmuyor mu yani?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Hiç alkışla ilgisi yok.
Sizler, değerli
arkadaşlarım, oralardan artık güç gelmeyeceğini gördükten
sonra, sivil siyasette vatandaşın kıymetini anladıktan
sonra kendi tezlerinizi, kendi dilinizi değiştirdiniz. O yüzden AK
PARTİ'ye teşekkür etmeniz lazım vatandaşla olan
temasınızı arttırdığı için. Bizim neye
ihtiyacımız var? Vallahi, bizim vatandaşa kendimizi anlatmaktan
başka hiçbir şeye ihtiyacımız yok. Biz bugüne kadar
meselelerimizi, yaptığımız işleri onlara
anlattık; bugün de böyle yani kim, neyi, niçin kabul ediyor, niçin
reddediyor? Ya, mevcut bir Anayasayı
Türkiye'nin temel meselesiyle
alakalı bir konuda sözleşiyorsunuz, kafanıza en azından bir
zemin oluşturuyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Daha sonra siyasetin akışı içerisinde ortaya çıkan bir
sebepten dolayı farklı bir takvim var; bu ikisini aynı teraziye
koyup tartıyorsunuz. Her şeyi aynı teraziye koyamayız.
Şu konuda aslında Müsavat Beye katılıyorum: Genel Kurulun
bir ortak aklının olması çok önemli demokrasinin gelişmesi
açısından. O yüzden kendi gündemimizi, bu manada daha üstte
önemsediğimiz konuları hâlâ konuşmaya -burada nasıl
konuşuyorsak- hâlâ aynı masalarda oturarak fikirlerimizi söylemeye
ihtiyacımız var; bunlardan imtina etmememiz lazım.
Şimdi, gelelim
yapılan işlere. Neden bu dosyalar? Şimdi, bu konularla ilgili
olarak bakıyorum, bir şey var yani yapılan işleri
aşağıya doğru çekme hâli gözlemliyorum. Bir tarafta
bakıyorsunuz, bir şehit ailesiyle alakalı çok nahoş sözler.
Diğer tarafta da özellikle kendisi de hukukun içinden gelen bir
insanın
Soruyorum yani Sayın Başkan, bulunduğumuz yerde
bir arkadaşımız size hakaret etse bu, kabul edilebilir bir
şey midir yani?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Dokunulmazlığını mı kaldıracaksınız?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Bir saniye lütfen, rica ediyorum.
Mahkemenin vermiş
olduğu kararı beğenmemek en tabii haktır. Yerel mahkemeye
itiraz edersiniz, buna karşı tezlerinizi ortaya koyarsınız,
bir üst merciye itiraz edersiniz ama mahkeme başkanına hakaret etmezsiniz,
tehdit etmezsiniz; hele bir hukuk camiasının mensubuysanız,
yargı erkinin içinde görev almış bir insansanız bunu asla
yapmazsınız. Burada ben hep şuna inanıyorum: Hiçbir erk
-yasama, yürütme, yargı- bir diğerinin yükünü
artırmamalıdır, yargı erki de yasamanın ve yürütmenin
yükünü artırmamalıdır; herkes kendi işini hacmince yerine
getirmelidir. Bu manada, bugün de Meclisimizin burada olduğu gibi Karma
Komisyonda yaptığı şey de yapması gerekeni, kendi
görevini ifa etmektir. Arkadaşlarımızı başka bir
şeyle itham etmeyi de büyük bir haksızlık olarak görüyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Grup
Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım ama
sınırlı olacak.
Buyurunuz Sayın Oluç.
25.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan, sayın
vekiller.
Şimdi iki noktaya çok
kısa değineceğim Sayın Zengin. Birincisi, bizi kastederek
söylediğiniz için ona çok kısa cevap vereceğim; bu Anayasa
teklifi konusunda randevu verilmemesi meselesi. Çok açık söyledik,
bakın, mesele Anayasayla ilgili bir mesele, biliyoruz. Başörtüsüyle
ilgili hiçbir sorunumuz yok, bunu defalarca söyledik. 2015ten beri bizim
başörtülü milletvekillerimiz var, ayrıca partimizde başörtülü
yöneticilerimiz en eskiden beri var. Burada bir sorunumuz yok ama sorun
şu: Şimdi, Anayasa Mahkemesi Anayasa'yı çiğneyerek ve sizin
iktidarınızın baskısıyla hazine yardımımızı
bloke ediyor, Anayasa Mahkemesi yapıyor bunu. Biz Anayasayla ilgili bir
tartışmayı samimi bulamayız, kusura bakmayın. Siz
eğer Anayasa Mahkemesine:
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Siz eğer Ya, seçim yılına girdik, Anayasa
Mahkemesinin aldığı bu bloke kararı talihsizdir.
deseydiniz iktidar olarak, gerçekten samimi bir duruş göstermiş
olurdunuz ama siz, baskı kurdunuz zaten bu karar çıksın diye.
Dolayısıyla, o durumda biz bir samimiyet
bulamadığımız için Anayasa tartışması
yapmayı da gerçekten kendimize yediremiyoruz, bunu söyleyelim. Meselemiz
başörtüsü değil, tekrar vurguluyorum.
İkincisi Yargı
vesayeti sonlandırıldı. dediniz, yapmayın Allah
aşkına. Yürütme yargı üzerinde tam bir vesayet oluşturdu,
bağımlı ve taraflı bir yargı oluşturdu.
Yürütmenin verdiği direktifler konusunda yargı adım atıyor.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Ben genele konuşuyorum Sayın Başkanım, cevap hakkı
değil bence, genele konuştum ben.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Bakın, yürütme açısından söylüyorum, son bir
örnek vereyim size: Cumhurbaşkanı Başdanışmanı
Mehmet Uçum hukuk alanında değil mi, Mehmet Uçum daha iki gün önce
.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Oluç, bakın, benim o zaman sizin söylediğiniz her
şeye cevap vermem lazım.
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Vesayet yok. diyorsunuz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Ben size sataşmıyorum, bir şey yapmıyorum; bunu ben
kamuoyuna söylüyorum, siz buna cevap verdiğinizde başka bir yere
gidiyor.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Efendim, haklısınız ama ben de bir cümleyle
söyleyeceğim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Son kez
açıyorum mikrofonunuzu.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Bizi ilgilendirdiği için siz de cevap verin buna.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Ama ben size bir cevap vermedim bakın, ben kendi durumumu izah ediyorum,
lütfen
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Ama ben Yargı vesayeti var. dedim ilk konuşmamda.
Siz de dediniz ki: Biz yargı vesayetini kaldırdık. Yani ben
yalan mı söylüyorum?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
E, ben mi yalan söylüyorum?
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) E, tamam, ikimiz de söylemiyoruz, onun için ben de
pozisyonumu söylüyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Öyle mi o zaman, ne demek ya? Ben size cevap vermiyorum Sayın Oluç, ben
kamuoyuna söylüyorum. Lütfen, lütfen
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Ama tamam da beni o zaman doğru olmayan bir şeyi
söylemekle itham ediyorsunuz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) O
zaman siz de beni itham ediyorsunuz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Ben de diyorum ki bir cümle söyleyeceğim Özlem
Hanım, fazla uzatmayacağım müsaade ederseniz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Değil mi yani bu ülkede yargı daha evvel nasıldı
hatırlar mısınız?
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Mehmet Uçum -Cumhurbaşkanlığı Hukuk
Başdanışmanı- iki gün önce demeç verdi ve diyor ki: HDP
kapatılmalıdır. Ya, Cumhurbaşkanlığı
Başdanışmanı, yürütmenin içinde bir unsur HDP
kapatılmalıdır. diyorsa yargı vesayetinin
âlâsıdır, Anayasa Mahkemesine baskıdır, Anayasa maddesine
yol göstermektedir. Daha ne diyelim size ya, daha ne diyelim?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkanım, buradan söz alabileceğim umarım, Özgür
Bey de söylesin de madem.
BAŞKAN Sayın
Özel, buyurunuz.
26.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, Cumhuriyet Halk Partisi yüz yıllık Parlamento
deneyiminde, geçmişinde, geleneğinde hep kim randevu isterse
görüşmek var. Geçen sefer de, daha önce istediklerinizde de hep
görüştük ama şimdi şöyle bir şey var; 3 grup da
görüştü sizinle geçen sefer. Şahsınıza demediğimi
bugün basın toplantısında dedim ama görüşmeye gelirken
merhaba ne demek? Mir heba demek Okları attım, silahım yok.
demek.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Yok zaten.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) El
sıkışmak demek. Siz çıplak bir elle gelmek yerine, bir
gönül selamı vermek yerine saraydan alınan kararla sizin partiniz
bize balta çekti; savaş baltaları gömülmeden müzakere masası kurulmaz.
Siz balta çektiniz bize ve bakın, sade bize değil eş
zamanlı İYİ Partiye, CHPye; HDPye de Anayasa Mahkemesinin o
umulmadık ve saçma sapan kararıyla.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sizin
niyetiniz başka. Siz, diyorsunuz ya
Siz, Ege Üniversitesi
Eczacılık Fakültesinde okurken türban eylemlerinde, Ege
Üniversitesinde boy gösteren
Hatta aynı eylemde Grup Yorum var diye sizin
partiniz -bulmuş resmi- bana diyor ki: DHKP-Cli bu. Biz, türban
eyleminde boy gösteriyoruz, destek veriyoruz solcu öğrenciler olarak.
Yanımızda Grup Yorum varmış diye beni DHKP-Cli ilan
ettiler. Grup Yorumun da DHKP-Cli olduğu yok da sizin troller o resimle
bana saldırıyor. Ben laboratuvar boşalttırıyorum
arkadaşlarımın eğitim hakkı için. Bize diyor ki: Siz,
o, bu
Biz sizden şunu duymak isteriz: Askerî vesayet muhalefete,
muhalefet lideri ile bir partinin Genel Başkanı polemik yaparken
vücut diliyle, alkışla bize, sivil siyasete müdahale ediyor.
Kınıyorum. demenizi bekliyorum, Hadsizler! demenizi bekliyorum,
İşini yapsınlar. demenizi bekliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Bitiriyorum.
BAŞKAN Bitirelim
efendim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkan, bunlar tekrar oluyor artık, tamam, anladık.
Bir kere de anlayabiliyor insanlar yani.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Siyaset yapacaklarsa üniformalarını çıkarsınlar, AK
PARTİye gelsinler, başvurularını bekliyoruz. demenizi
bekliyorum. Bizim pozisyonumuz son derece nettir ve bizim
arkadaşımızın, olmadığınız bir ortamda,
mahkemede, yıllarca takip ettiği mahkemenin 3üncü bilirkişi
raporunu da hiçe saymasından sonraki kendi isyanı ve terk ederkenki
tepkisi bitmiş mahkemeye, kararı açıklamış mahkemeye.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Tekrar ediyorsunuz aynı şeyleri. Sayın Başkan, lütfen
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Siz
bunu mahkeme basmak diye gösterirseniz o zaman kusura bakmayın ama o
davranıştan sonra grup kuracak milletvekiliniz kalmaz eğer o
dosyalar sizin eleğinizden geçirilirse.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Dervişoğlu, bitiriyorsunuz bu tartışmayı efendim.
27.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun,
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Evet, onu yapmaya
çalışacağım.
Öncelikle, şu randevu
talebi işini konuşalım. Randevuya, benim talebinize nasıl
yaklaştığımı gayet iyi biliyorsunuz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Gayet iyi biliyorum.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Konuya da nasıl
yaklaştığımı gayet iyi biliyorsunuz. Benim bu konuyla
alakalı hassasiyetlerimin bulunduğunu da biliyorsunuz yani bunun
üzerinden spekülasyon yapmaya gerek yok. Biz randevu talebinin takvimiyle
alakalı olarak itirazımızı bildirdik size. Dedik ki: Bir
taraftan Karma Komisyonda dokunulmazlığın
kaldırılmasını konuşacaklar, bir diğer taraftan
da Biz sizinle Anayasa konusundaki görüşlerimizi
paylaşacağız. Bu takvim uygun değil dedik. Şimdi
diyorsunuz ki: Görüşmek istiyoruz, işte, muhalefet randevu
vermiyor. Bir daha talep edin efendim, siyaset yapıyoruz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Ona biz bakalım artık.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Diplomasi masası, o da sizin
bileceğiniz iş.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Siz o talepte bulunun, biz de yetkili
organlarımızla düşünelim yani çoğunluk var diye neredeyse
burnunuz düşse yerden almayacaksınız, böyle uzlaşma zemini
oluşmaz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Öyle şey olur mu Müsavat Bey, yapmayın, rica ederiz, çok ayıp
oluyor hakikaten yani.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Protez burun kullanmıyoruz ki biz.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Efendim, bir dakika, bir dakika.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Pinokyo, Pinokyo; onu diyor, protezse Pinokyosun, ondan.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Pinokyo tartışmasını yaptık daha önce.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) - Ya, ne kadar güzel konuşuyoruz
kendi aramızda hem de tartışmayı bitirmeye
uğraşıyoruz.
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Bizi de alın aranıza.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Şimdi, Anayasa uzlaşmayla
çıkar, kanun da Meclisin uyumlu çalışmasıyla çıkar.
İşte, dün olmadı kapandı, konudan ne kadar rahatsız
olduğunuzu ifade ettiniz. Biz size demiyoruz
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)-
Ama sebebini söylüyoruz, insanlar maaşlarını almasın
mı Müsavat Bey?
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir)- Tamam, bunlar olacak. Bakın,
işte oraya taşımayın, o zaman ben de size Bizden randevu
talep ettiğiniz gün 2 partinin milletvekilinin
dokunulmazlığını kaldırma hususunu Karma Komisyonda
görüşüyorsunuz, randevu talebinize ret cevabı vermemizi mi
istiyorsunuz? diye de sorabilirim. Yani takvim bu kadar
karıştırılmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
tamamlayın Sayın Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Efendim, bir de karşılıklı da
konuşabiliriz Özlem Hanım.
Şimdi, siz diyorsunuz
ki: Neye itirazınız? İtirazımız şunadır,
diyoruz ki: Meclis, gündemine hâkimdir; Komisyon da gündemine hâkimdir ama siz
hem Meclisin hem Komisyonun gündemine hâkim olmaya
çalışıyorsunuz Adalet ve Kalkınma Partisi olarak.
Şimdi, ifadede
bulundunuz, işte Şehit ailesine hakaret
Efendim, bir kere
tartışılacak. Şehitlik üzerinden bir tartışma
yapılmasını da son derece yersiz ve mahzurlu bulurum ben yani
bunlar, bizim el üstünde tutmamız icap eden müesseseler
inancımız gereği ama şimdi işte şehit ailesi
diyeceksiniz, ben adım gibi biliyorum ki birileri de çıkacak, onun
şehit ailesi olmadığını söyleyecek. Bu konuyla
alakalı elimizde veriler var ve şehitlik üzerinden
tartışılmasın istiyoruz. Şeyden bahsediyoruz
Mesela
yani şehitlerle ilgili -benim gaf olarak nitelendirdiğim-
Cumhurbaşkanınızın da ağzından çıkan
ifadeler var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Dervişoğlu, tamamlayınız efendim.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Bitireceğim efendim.
Arkasına, diyorsunuz ki:
Mahkemenin tehdit durumu söz konusu. Adalet ve Kalkınma Partisi
Sayın Genel Başkanının tehdit etmediği adam
kalmadı ki bizim Genel Başkanımızı da tehdit etti.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Rica ediyorum, yapmayın ya. Şu konuşmaları ben tehdit diye
sayabilirim yani.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Müsaade buyurun, bakın, ben
diyorum ki: Bir laf söylerken arkasından tartışma gelmesin;
kapatmak için söylüyorum. Hepimiz siyaset yapıyoruz, mikrofon önümüze
geldiğinde ağzımızdan bizi sonradan özür dilemek
mecburiyetinde bırakan kelamlar da çıkmıştır; ben bu
yüce Meclisten de zamanı gelmiştir özür dilemeyi becermişimdir.
Şimdi, ne olduğu
belli oldu, Lütfü Beyin meselesi bu Mecliste tartışıldı,
bundan siyaseten nemalanılmayacağı da görüldü. Şimdi, size
şunu mu diyelim; getireceksiniz bu dokunulmazlığı, ben de
diyeceğim ki: Şerefli Türk polisine şerefsiz diyen
milletvekiliniz nerede? Ne cevap vereceksiniz? (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Yani bu tartışmaları
BAŞKAN Sayın
Dervişoğlu, teşekkür ediyorum.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Bitiriyorum.
Bu
tartışmaları yerinde bırakalım, siyaseten istifade
edilebilecek argümanlara dönüştürmeye çalışmayalım. Bu
Meclise kürsüye her çıkan yüce Meclis diyor, bu Meclisin mehabetinden
bahsediyor. Allah rızası için ya,
uzlaşamayacağımız bir konu yok,
anlaşamayacağımız bir konu yok. Biz muhalefetiz, biz varsak
demokrasi var; o zaman, bu vasattan müştereken yararlanmaya gayret sarf
edelim diyorum.
Ayrıca, hassaten,
konuşmamın başında da söyledim: Ya, bu Karma Komisyondaki
üyelerinize de söyleyin; şu Meclisin uyumuna zarar verecek, seçim öncesi
tartışma çıkarabilecek, hepimizi milletvekili
sıfatıyla zor durumda bırakacak adımları atmaktan
vazgeçin diyorum.
Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum, size de müsamahanız için tekrar
teşekkür ediyorum efendim.
BAŞKAN Sayın
Zengin, buyurunuz efendim.
28.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Genel Kurulun erken
kapanmasına, İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu
ile Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkanım, doğrusu konuşmamı yaparken çok
itinalı davrandığımı düşünüyorum, yapmamız
gereken bir kanun var. Zaten dün Genel Kurul kapandı, kapandığı
için emeklilerimizin maaş almaları neredeyse imkânsız hâle
geldi, bu zamlı maaşı. O yüzden Biz bu işi yapalım.
diye uzatmak istemiyorum, hiçbir arkadaşıma da sataşmak
istemedim açıkçası.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Bugün yarın
çıkarırız efendim, rahat olun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Fakat şunu söylemek istiyorum: Bakın, ben, konuşmamı
yaparken
Müsavat Bey burada, Saruhan Bey burada, Özgür Bey burada; biz, son
derece iyi anlaşıyoruz, medeni, çok güzel konuşmalar
yaptık. Ben, arkadaşlarımla şahsen bir sorun yaşamıyorum.
Zaten biz kendi aramızda bunları konuşurken de kendilerinin
başörtüsüyle alakalı bir meselesi olmadığını da
ben biliyorum. İlk defa duyuyorum, Özgür Bey de eylemlere
katılmış, ben teşekkür ederim. Ümit ediyorum, kendisinin
diğer arkadaşları da gençliklerine dair Ben de oradaydım.
Ben de engel olmamıştım. demişlerdir, diyorlardır
içlerinden ama öyleyse merak ediyorum, bu yasakları kimler uyguluyordu?
Yani Ben yapmadım, ben yapmadım, ben yapmadım... Kim
yaptı, ben merak ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Sizi alkışlayanlar!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Yani kim yaptı bu kadar sene?
BAŞKAN Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Yani cevabınızı bilemiyorum, sakil buluyorum. Sizi
alkışlayanlar. değil, bizi iktidara getirenler bunun
cevabını biliyorlar.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Sizi alkışlıyorlar şimdi işte.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Ben şunu söylüyorum: Bakın, Müsavat Bey, buradaki bu konuyu açma
sebebim
Sizlerin başörtüsüne dair itirazınız
olmadığını ben biliyorum ve ben inanıyorum Türkiye
Büyük Millet Meclisinden bu, 400ün üzerinde bir oyla çıkacak zaten.
Buradaki mesele, biz neyi tartışırsak tartışalım
Türkiye kamuoyu için önemli olan konularda biz birbirimizi ziyaret edebiliriz,
birbirimizle konuşabiliriz ve şarta bağlı iş yapmadan
da Türkiye kamuoyunda iyi işler ortaya çıkarabiliriz.
Rahatsızlıklarımız olsa bile bunu yapabiliriz.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Randevu talebinizi bekliyoruz efendim
İYİ Parti olarak.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Ben bunun altını çiziyorum, bunu artık ifade ediyorum.
İşte, ya Allah bismillah bakalım, ne çıkarsa artık
bundan sonra.
Teşekkür ediyorum,
sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Evet, izninizle efendim,
gündeme geçiyoruz.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, esas komisyon olarak
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonuna, tali komisyon olarak da Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edilen
(2/4809) esas numaralı Kanun Teklifini geri aldığına
ilişkin önergesi (4/199)
BAŞKAN Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Sayın milletvekilleri,
esas komisyon olarak Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonuna, tali komisyon olarak da Plan ve Bütçe Komisyonuna havale
edilen (2/4809) esas numaralı Kanun Teklifi, Kayseri Milletvekili Çetin
Arık tarafından geri alınmıştır.
Bilgilerinize sunulur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının 3 tezkeresi vardır, ayrı
ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Türkiye-Madagaskar Parlamentolar
Arası Dostluk Grubu Başkanı ve Kilis Milletvekili Ahmet Salih
Dal ile beraberindeki Dostluk Grubu üyelerinden oluşan bir heyetin,
Madagaskar Parlamentosunun daveti üzerine 21-28 Ocak 2023 tarihleri arasında
resmî ziyarette bulunmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/2235)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Türkiye-Madagaskar Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı ve
Kilis Milletvekili Ahmet Salih Dal, beraberindeki dostluk grubu üyelerinden
oluşan bir heyetle 21-28 Ocak 2023 tarihleri arasında resmî bir
ziyaret gerçekleştirmek üzere Madagaskar Parlamentosu tarafından
davet edilmiştir.
Söz konusu davete icabet
hususu 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 6ncı maddesi
uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Aynı noktada yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Kabul edenler
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, yoklama talebimiz var, onu aktardım. Tutanağa
da geçti efendim Yoklama talebimiz var. dedim.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur)
Geçti, geçti, Kabul edenler
dedi.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Kabul edenler
dedi, ondan sonra
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama
talebimiz var, tutanağa da geçti efendim.
BAŞKAN Sayın
Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Aynı noktada yoklama talebimiz var. dedim, tutanağa da geçti.
BAŞKAN Sayın
Özel, oylamaya geçince ben size döndüm efendim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Oylamaya geçildi, Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, yoklama talebimiz var, oylama
sırasında, şimdi.
ÖZLEM ZENGİN
(İstanbul) Oylamaya geçtik.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yapacak
bir şey yok, tutanakta var, tutanakta var.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Oylamaya geçtik Sayın Başkan, oylamaya geçtik.
BAŞKAN Bir sonrakinde
olsun mu efendim?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Efendim, grubu
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Bir oylama daha var.
BAYRAM ÖZÇELİK (Budur)
Evet, bir sonra, bir sonra.
BAŞKAN Oylamaya
başladık, Sayın Özel, bir sonrakinde efendim. (AK PARTİ
sıralarından Geç kaldılar. sesleri)
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur)
Ayakta durun, ayakta.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Efendim, grubu otur kaldır, doğru bulmuyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkanım, oylama başlamıştır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Benim
talebim var yani niye otursunlar?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Başkan, biz de ellerimizi kaldırdık, ne olacak şimdi?
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur)
Ayakta durun, ayakta.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Oylama başlamıştır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Hayır, tutanakta var.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Oylama başladı Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Grup
ayakta.
BAŞKAN Peki.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
BAŞKAN Sayın
Özel, Sayın Sümer, Sayın Gürer, Sayın Altaca
Kayışoğlu, Sayın Antmen, Sayın Tanal, Sayın
Şeker, Sayın Gündoğdu, Sayın Zeybek, Sayın
Gaytancıoğlu, Sayın Zeybek, Sayın Kılıç,
Sayın Aygun, Sayın Şahin, Sayın Özkan, Sayın
Hancıoğlu, Sayın Ünlü, Sayın Ceylan, Sayın Şahin,
Sayın Kayan, Sayın Göker.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
15.29
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.45
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Necati TIĞLI (Giresun)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 48inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasından
önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Tezkereler (Devam)
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Türkiye-Madagaskar Parlamentolar
Arası Dostluk Grubu Başkanı ve Kilis Milletvekili Ahmet Salih
Dal ile beraberindeki Dostluk Grubu üyelerinden oluşan bir heyetin,
Madagaskar Parlamentosunun daveti üzerine 21-28 Ocak 2023 tarihleri
arasında resmî ziyarette bulunmalarına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/2235) (Devam)
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlık tezkeresini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Türkiye-Singapur Parlamentolar
Arası Dostluk Grubu Başkanı ve Denizli Milletvekili Nilgün Ök
ile beraberindeki Dostluk Grubu üyelerinden oluşan bir heyetin, 15-19 Ocak
2023 tarihleri arasında Singapura resmî ziyarette bulunmalarına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/2236)
6/1/2023
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Türkiye-Singapur Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı,
Denizli Milletvekili Sayın Nilgün Ökün, beraberinde dostluk grubu
üyelerinden oluşan bir heyetle 15-19 Ocak 2023 tarihleri arasında
Singapura resmî bir ziyaret gerçekleştirmesi öngörülmektedir.
3620 sayılı Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanunun 6ncı maddesi uyarınca, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Singapur Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Heyetinin anılan
ziyareti gerçekleştirmesi hususu Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Diğerini okutuyorum:
3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Türkiye-Almanya Parlamentolar
Arası Dostluk Grubu Başkanı ve İstanbul Milletvekili Akif
Çağatay Kılıç ile beraberinde Dostluk Grubu üyelerinden
oluşan bir heyetin, 11-15 Ocak 2023 tarihleri arasında Almanyaya
resmî ziyarette bulunmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/2237)
6/1/2023
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Türkiye-Almanya Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı,
İstanbul Milletvekili Sayın Akif Çağatay
Kılıçın, beraberinde dostluk grubu üyelerinden oluşan bir
heyetle 11-15 Ocak 2023 tarihleri arasında Almanyaya resmî bir ziyaret gerçekleştirmesi
öngörülmektedir.
3620 sayılı Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanunun 6ncı maddesi uyarınca, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Almanya Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Heyetinin anılan
ziyareti gerçekleştirmesi hususu Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İYİ Parti Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili Samsun
Milletvekili Erhan Usta tarafından, kuraklığın
tarımsal etkilerinin araştırılarak alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 4/1/2023 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11
Ocak 2023 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
11/1/2023
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
11/1/2023 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Samsun Milletvekili ve Grup Başkan
Vekili Erhan Usta tarafından, kuraklığın tarımsal
etkilerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla 4/1/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 11/1/2023 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına Konya
Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş.
Buyurunuz Sayın
Yokuş. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubumuzun önergesi
hakkında söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği gibi, dünya
üzerinde giderek artan iklim krizinin olumsuz etkileri ülkemizde de artarak
devam etmektedir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım
Örgütünün Türkiye raporuna göre, Orta Anadoluda yer altı
sularının çekilmesiyle ve toprağın çökmesiyle oluşan
obruklar uzun dönem kuraklıklarının emarelerinden biri olarak
ortaya çıkmaktadır.
Özellikle memleketim olan
Konyada Karapınar bölgemizde geçen yıl sonu itibarıyla obruk
sayısı 500ü aşmıştır, Konya genelinde ise
farklı yerlerde oluşan irili ufaklı obruk sayısı 2.600ü
bulmuştur. Oluşan bu obruklar, bölgede hem tarımda hem de
yerleşim alanlarında tehlike arz etmektedir. Obruklar yaygın
olarak Konyada görülmekle beraber, Sivas, Batman, Çankırı,
Eskişehir, Diyarbakır, Manisa ve Afyon gibi illerimizde de görülmeye
başlanmıştır.
Değerli milletvekilleri,
yapılan araştırmalara göre Konya havzası, Büyük Menderes ve
Kızılırmak havzaları kuraklık sinyali veriyor. Bu
havzalardaki yüzey sularının 2030 yılında yüzde 20si, 2050
yılında yüzde 35i ve 2100 yılında yüzde 50si
kaybolacaktır. Buna karşılık,
sıcaklığın artmasıyla bitkilerde buharlaşma
yoluyla meydana gelen su kaybı 2030 yılında yüzde 10 ve 2050
yılında yüzde 54 oranında olacaktır, sulama suyu
ihtiyacı da buna paralel olarak, maalesef, eksilecektir.
Göllerimiz kuruyor, yer
altı su kaynaklarımız azalıyor; ülkemizi yönetenler,
maalesef, bu hususlarda hiçbir tedbir almıyor. Türkiye'nin en büyük
tatlı su gölü olan Beyşehir Gölü son yirmi yılda 112
kilometrekare küçülmüştür, ortalama su derinliği 26 metreden 5,5
metreye düşmüştür yani Beyşehir Gölünün beşte 1i yok olmuştur.
Burada defalarca ifade ettim, Beyşehir Gölümüz kuruyor, kirleniyor diye
ancak sesimizi kimseye duyuramadık. Diğer taraftan, Göller
Bölgesindeki pek çok göl kurumuştur. Akşehir ve Meke Gölü kuruyan
göllerimizin başındadır. Konya Ovasının en büyük sorununun
su olduğunu defalarca bu kürsüden dile getirdim. Bize Kanal İstanbul
değil kanal Konya kanal KOP projesi gerekir diye ısrarla
söyledim, dış havzalardan Konya bölgemize su taşınması
gerektiğini ifade ettim.
Türkiye, su stresi
yaşayan ülkelerin başında gelmektedir. Bu nedenle, ülkemizin su
kaynaklarının doğru kullanılması son derece önemlidir.
İsraf etmeden, tatlı su kaynaklarımızı koruyarak bir
damla suyumuzu dahi denizlere akıtmamamız lazım.
Değerli milletvekilleri,
bilindiği gibi tarımsal aktiviteler büyük ölçüde iklime
dayanmaktadır. Yükselen sıcaklıklar ve yağış
rejiminin değişmesi tarımsal ürünleri doğrudan
etkilemektedir. Bu durum, tarımsal alanların sulanması için
kullanılan sulara erişimi de etkilemektedir.
Ülkemiz, iklim krizinden
bağımsız olarak bir de kuraklık sorunu
yaşamaktadır. Kuraklığın tarım ürünleri
üzerindeki doğrudan etkileri, yağmur suyuna bağımlı ve
sulama sistemleriyle yapılan tarım ürünlerinin miktar ve kalitesinin
düşmesine de sebep olmaktadır. Bütün bu etkiler göz önünde
bulundurulduğunda, iklim değişikliği tarımı,
gıda üretimini ve gıda kalitesini de olumsuz yönde etkilemektedir.
Türkiye'de geçtiğimiz
yıl İç Anadolu Bölgesinde yaşanan yoğun kuraklık
tarımsal üretimi önemli ölçüde azaltmış, olumsuz yönde
etkilemiştir. 2023 yılında -şu ana kadar maalesef görünen o
ki- Türkiye'miz yine kuraklık sorunuyla yüz yüze kalacaktır.
Özellikle hububat üretimi açısından yağışların
ciddi oranda azalması endişe vericidir. Yeterli hububat üretilmemesi
demek, gıda güvenliği açısından ciddi bir tehlike arz
etmektedir. Bununla birlikte, gelecek yıllarda Akdeniz ve İç Anadolu
Bölgelerimiz başta olmak üzere iklim değişikliğinden
olumsuz etkilenileceği uzmanlarca ifade edilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) - Değerli milletvekilleri, AK PARTİ iktidarı
tarıma ve çiftçilere yeterli desteği sağlamadığı
gibi, kuraklıkla ilgili mücadelede de maalesef, başarısız olmuştur.
2023 yılı bütçesinde Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne
sadece 51 milyar lira ayrılması, iktidarın maalesef,
kuraklıkla mücadelede ve su konusunda samimiyetsizliğini ortaya
koymaktadır.
Değerli milletvekilleri,
Dünya Tarım Örgütü (FAO), iklim değişikliği
senaryolarından hareketle alınabilecek önlemlerin bazılarını
şöyle sıralamaktadır: Tarımsal kuraklıklar için afet
analizlerinin daha güvenilir verilerden elde edilebilecek şekilde
yapılması; toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik
verimliliğinin iklim değişikliğinin etkilerine
karşı korunması; tarımda kullanılacak olan su
kaynaklarının sürdürülebilir bir şekilde planlanması;
kuraklığa dayanıklı tohum çeşitlerinin
geliştirilmesi ve sayılarının artırılması
gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) - Bu nedenle, tarımı olumsuz etkileyen
kuraklığın sebepleri nedeniyle vermiş olduğumuz
İYİ Parti Grubumuzun önergesine desteğinizi bekliyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz.
Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Rıdvan Turan.
Buyurunuz Sayın Turan.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN
(Mersin) Sayın Başkan, değerli vekiller; Genel Kurulu
selamlıyorum.
Burada temel sorun, benim
gördüğüm kadarıyla, insanın, insanlığın
doğadan istediği ile doğanın verebileceği
arasındaki çelişki, üretimin daha fazla artması, büyümenin -hani
AKP de çok seviyor bu lafı- daha da fazla artabilmesi için doğa,
doğal varlıklar -biz varlık diyoruz, kaynak demiyoruz-
inanılmaz bir hızla talan ediliyor; dünyanın genelinde böyle.
Mesela, bir yıl
içerisinde kullanılması gereken doğal varlıklar, geçen sene
yani 2022nin sonunda değil, haziran ayı gibi sona ermişti.
Normal koşullarda ondan sonrası kullanılmaması gerekiyordu
fakat bu daha fazla kâr elde etme hırsı, daha fazla servet biriktirme
hırsı sonucunda doğal varlıklar sürekli azalıyor.
Yirmi bir yıllık AKP iktidarı Türkiyede bu işin
şahikası oldu.
Şimdi kuraklık
meselesinden bahsediyoruz ama mesela, niye bizim bir su politikamız yok,
bundan bahsetmiyoruz. Mesele yalnızca su miktarının
azalması değil, aynı zamanda kullanılabilir su
varlıklarının da yok edilmesidir. Bunu niye söylüyorum? Çünkü
tatlı su kaynaklarının çok büyük bir kısmı kimyasal
kirlenmeyle karşı karşıya. Çok somut örnek yani az önce
vekilimiz Konyadan bahsetti, ben de Trakyadan bahsedeyim. Örneğin,
Trakyada Ergene havzası boyunca sıralanmış olan 2 bine
yakın sanayi tesisi -bunun içerisinde boya var, tekstil var, şu var,
bu var, metal var- yer altı kaynaklarından yani akiferlerden
çekmiş olduğu temiz suyu kirleterek dereye basıyor. Bunun
sonucunda olağanüstü bir su kirliliği -tabii, debi inanılmaz
artıyor- almış başını gidiyor ve bunun derin
deşarj sayesinde şu anda Marmaraya verildiğini ve Marmaradaki
su kalitesini de inanılmaz bir biçimde olumsuz etkilediğini hepimiz
biliyoruz. Yani mesele, bir taraftan su miktarının mutlak olarak
azalması, diğer taraftan da nitelik olarak su kalitesinin ortadan
kalkması.
Şimdi, şöyle
bakıldığında, birinci planda, en fazla su kullanan sektör
tarım, ardından sanayi geliyor ama Tarım Bakanı buraya
geldiğinde her sene anlatıyor olmasına rağmen ürün desenine
göre bir sulama politikası ne yazık ki hâlâ Türkiyede egemen
kılınmadı. Bakın, bazı yerlerde yapılıyor,
yapılmıyor demiyorum ama genel olarak, özellikle
kuraklığın çok fazla etkisi altına aldığı
mesela Diyarbakır, Urfa, Antep hattında, oradan Orta Anadoluya kadar
olan alanda bu konuda sorun çözücü hiçbir çalışma ne yazık ki yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
RIDVAN TURAN (Devamla)
İkincisi, ha bire Her gün duş almayın, üç günde bir duş
alın. Arabanızı yıkamayın, silin. falan deniliyor
da iyi de kardeşim yani sermayenin kullanmış olduğu, mesela,
kendi seçim bölgemde kurulacak polipropilen tesisinin ne kadar olağanüstü
akiferi yok edeceğini kimse söylemiyor. Dolayısıyla bir su
politikasına, bu su politikasının mutlaka ama mutlaka ekolojiyle
uyumlu biçimde sürdürülmesine yani suyun yalnızca bizim
ihtiyacımız değil, böceğin, tosbağanın,
kurbağanın, balığın, yılanın, hepsinin
ihtiyacı olduğunu gören bir yerden bir su politikasına ihtiyaç
var. Bu sebeple, biz bu önergeyi destekliyoruz ama iktidarın artık
son günlerinin yaklaştığı dönemde de böyle bir
perspektifinin olmadığını hepimiz biliyoruz. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Mersin Milletvekili Sayın Cengiz Gökçel.
Buyurunuz Sayın Gökçel.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA CENGİZ
GÖKÇEL (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar,
demokrasi bizim kırmızı çizgimizdir. Demokrasiyi koruyacak ve
güçlendirecek olan yüce Meclistir ama AKP, iktidarını
kaybettiğini gördükçe baskıyla iktidarda kalacağını
sanıyor; siyasi partilere yasak getirmeye, milletvekillerine yasak
getirmeye çalışarak iktidarda kalacağını
düşünüyor. AKP, hukuku, yargı sistemini, devletimizin tüm
kurumlarını, hatta yüce Meclisimizi baskı altına almaya
çalışıyor; yüce Meclisimizin tarafsız olması gereken
Meclis Başkanını da buna alet ediyor. Mecliste 1.700ün üzerinde
dokunulmazlık dosyası raflarda beklerken Meclis Başkanı,
tek adamın talimatıyla, Milletvekilimiz Ali Mahir
Başarırın ve İYİ Partili Lütfü Türkkanın
dokunulmazlık dosyasını Meclis gündemine getiriyor. Bu, keyfî
bir uygulamadır, seçime giderken muhalefeti baskı altına alma
çabasıdır. Asla bizi susturamazsınız, demokrasi gelinceye
kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
iklim krizini, afetleri, kuraklığı konuşuyoruz. İklim
krizi nedeniyle her yıl daha fazla afete maruz kalıyoruz.
Kuraklık da iklim krizi sebebiyle etkisini her geçen gün daha da
artırıyor. Geçtiğimiz yıllarda yağışlar
mevsim normallerine göre çok düşük seviyede kalmış durumda.
Özellikle bu yıl da bunu çok ağır bir biçimde hissediyoruz,
özellikle hububatta rekoltenin çok düşük olacağını tahmin
ediyoruz. Hububat tarımı yapan çiftçilerimiz kışın
ortasında, ocak ayında, yağış olmadığı
için tarlalarını suladıklarını söylüyorlar, sulama
imkânı olmayan çiftçilerimiz ise Allahın rahmetine kaldık.
diyerek bu yıl üründen vazgeçtiklerini belirtiyorlar.
Değerli arkadaşlar,
Türkiye su zengini bir ülke değil, kuraklıkla ilgili yapmamız
gerekenler var. Yaşanan iklim kriziyle birlikte, su
kaynaklarımız tehdit altına girdi. Buradan çok uzağa
gitmeye gerek yok, Konyaya gittiğinizde, çekilen yer altı
suları nedeniyle oluşan obruklara denk gelirsiniz. Biliyoruz ki bunun
sebebi vahşi sulama ve yer altı sularının çekilmesidir.
Değerli arkadaşlar,
artık bir planlama yapmak zorundayız. Kuraklığa
dayanıklı çeşitleri geliştirmemiz gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Gökçel.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla)
Suya ihtiyaç duyan ürünlerin üretimini azaltmamız, yeni çeşitler
oluşturmamız gerekiyor; sulama yatırımlarının
hızla hayata geçirilmesi gerekiyor. Havza bazlı üretici modeline
geçmek zorundayız.
Biz iktidarımızda,
havza bazlı desteklerle, gölet, baraj ve sulama sistemleri
yatırımlarıyla planlı bir tarım yapacağız.
İktidarımızda tüm çiftçilerimize rahat nefes
aldıracağız.
Değerli arkadaşlar,
özellikle, seçim bölgem olan Mersin'de 2015 yılında hizmete girip
çiftçilerimize sulama ve içme suyuyla ilgili destek olacak olan Pamukluk
Barajı hâlâ tamamlanamadı, hâlâ isale hatları kurulamadı,
çiftçilerimiz çok yüksek fiyatla ve kuraklıkla karşı
karşıya kalan
(CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Gökçel.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla)
Ben teşekkür ederim.
BAŞKAN -
Anlayışınız için teşekkürler.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Karaman Milletvekili Sayın Selman Oğuzhan
Eser.
Buyurunuz Sayın Eser.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
SELMAN OĞUZHAN ESER (Karaman) - Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubunun kuraklığın
araştırılmasıyla ilgili verdiği öneri üzerine söz
aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle şunu
belirteyim: Öneriyle aynı konuda çalışma yapmak için, Küresel
İklim Değişikliğinin Etkilerinin En Aza İndirilmesi,
Kuraklıkla Mücadele ve Su Kaynaklarının Verimli
Kullanılması İçin Alınması Gereken Tedbirlerin
Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu
çalışmalarını tamamlayıp Meclis Başkanlığına
raporunu teslim etmiştir. 2022 yılında çalışma yapan
Komisyonda her parti grubundan milletvekili vardı.
Değerli milletvekilleri,
çok boyutlu küresel bir meselenin araştırılması konusunda
DSİ'nin yatırımlarından başlamanın çok dar bir
bakış anlayışı olduğunu belirtmeliyim. Neredeyse
her ay yeni baraj ve gölet açılışları yapılırken,
bu konuda, iklim değişikliği gibi dünya meselesinde DSİ
yatırımları üzerinden Hükûmeti yetersiz bulmak büyük
haksızlık olacaktır. Yirmi yılda yüzlerce baraj ve gölet
inşa eden, vahşi sulamadan basınçlı borulu sulama
tesislerini yüzde 30un üzerine çıkaran DSİ, kısa zamanda
tamamlanacak projelerle yüzde 50 seviyesine ulaştıracaktır.
Bunun yanında, mevcut sistemlerin bakım ve onarımları da
devam etmektedir. On dört yılda yani geçtiğimiz on dört yılda
159 sulama tesisinin bakım ve onarımı
yapılmıştır.
DSİ tarafından
yapılan yatırımları burada tek tek anlatmamız zaten
mümkün değil ama yine de birkaçından bahsedeyim: DSİ yirmi
yılda yaklaşık 477 milyar liralık yatırım
yaptı; bu kapsamda son yirmi yılda 716 baraj, 481 gölet ve bent, 101
yer altı depolama tesisi yapıldı. Burada daha devamı da
var, tek tek sayabiliriz, 1.633 sulama tesisi, 318 toplulaştırma
projesi
Yani burada, değerli milletvekillerimiz sahayı gezerken,
yapılan yatırımları görüp gurur duyuyorlardır
umarım.
Değerli milletvekilleri,
Tarım ve Orman Bakanlığının büyük bir gayretle
yürüttüğü, çölleşme ve erozyona karşı
yaptığı çalışmaları, toprak ıslahı ve
ağaçlandırmayla ilgili çalışmaları da buradan hatırlatmak
isterim. Asıl büyük çalışmayı, ismiyle müsemma İklim
Değişikliği Bakanlığımız, ulusal ve uluslararası
alanda yapmaktadır, Sayın Bakanımız da bu konuya çok büyük
hassasiyet göstermektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda dünyaya ilan ettiği 2053
net sıfır emisyon ve yeşil kalkınma hedefleri
doğrultusunda gereken yapısal dönüşümün
hazırlıkları da devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
SELMAN OĞUZHAN ESER
(Devamla) - Öneri verilecekse içeriğinin doldurulması gerekir. Kurum
yatırımlarının yetersizliğinden bahisle yola
çıkılarak uluslararası meselenin araştırılması
da mümkün değildir. Yayı ya da yapan, veyi veya yapan bu ve
benzer tekliflerle yasama faaliyetlerine katılmanın ne bizlere ne de
memlekete hayrı vardır. Keşke keşke diyorum- PKK ve
türevi terör örgütleri olmasaydı, bunlara destek verenler, destek
verenlere ortaklık edenler olmasaydı da savunma sanayisinden biraz
biraz kısıp Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüzün
bütçesine ekleseydik.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Sayın Gündoğdu...
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, esnaf ve
sanatkârların içinde bulundukları duruma ilişkin
açıklaması
VECDİ GÜNDOĞDU
(Kırklareli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Esnaf ve
sanatkârlarımızın son iki yılda pandemiden dolayı uzun
süre iş yerleri kapalı kalmış, daha sonra ise
salgının etkileri, fahiş zamlar ve yüksek enflasyon nedeniyle
iş yoğunluğu ve iş hacmi daralmıştır. Bu
nedenle esnafımız kirasını, vergilerini, BAĞ-KUR, SSK
primlerini ve borçlarını ödeyemez hâle gelmiş, yapılan tüm
destekler ise yetersiz kalmıştır. Ekonomik kriz, saatlik zamlar,
yükselen enflasyon ve maliyet artışları vatandaşı
olduğu gibi esnafı da uçurumun kenarına itmiştir.
İktidar ekonominin belkemiği esnaf ve sanatkârlarımızı
içine düştükleri buhrandan kurtarmak için hangi ek tedbirleri
almıştır? Kira artış oranlarına konutlarda
olduğu gibi yüzde 25 sınırlaması getirmeyi düşünüyor
mu? Verilecek olan kredinin faizi önceki gibi yüzde 4e indirilecek mi?
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Aydınlık...
30.- Şanlıurfa Milletvekili Aziz Aydınlıkın,
Ulaştırma ve Altyapı Bakanına sorduğu sorulara ve
Bakanın yanıtına ilişkin açıklaması
AZİZ AYDINLIK
(Şanlıurfa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
14 Ağustos 2022
tarihinde, Ulaştırma Bakanına, 10 soruda, Urfalıya eziyet
olan PTT kuyruklarını sormuştum. Sayın Bakan
sorularımın sadece 2sine yanıt vermiş, verdiği
yanıtta sadece 41 kelime kullanmış, anlamsız bir cevap
vermiş.
Soruyorum:
Başkanlık sistemini savunurken dile getirdiğiniz güçlü Meclis
nerede? Milletin vekilinin soru önergesine 41 sözcükle mi yanıt verilir?
10 sorunun sadece 2sine mi yanıt verilir? Şanlıurfanın
PTT kuyruklarına 41 sözcükle mi çözüm olunur? Böyle sisteme 41 kere
yazıklar olsun, yazıklar olsun!
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Filiz
31.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, emeklilerin
maaşlarına ve bayram ikramiyelerine ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ev kirası, doğal
gaz, elektrik, telefon, ısınma giderleri göz önüne
alındığında, en düşük emekli maaşı olan
5.500 TLnin yetersiz olduğu açıktır. Emekliler kendilerini bir
köşeye itilmiş hissediyorlar. Bu miktar, emekliye yaşam
değil sefalet ücretidir. Emekliler bu oranın kesinlikle kabul
edilmeyeceğini belirterek en düşük emekli maaşının
asgari ücrete yani 8.500 TLye yükseltilmesini talep ediyorlar. Ayrıca
2002den önce en düşük emekli aylığının asgari ücretin
yüzde 35 fazlası olduğunu anımsatarak bugünkü hesaba göre en
düşük emekli aylığının 11.500 TL olması
gerektiğini belirtiyorlar.
İktidara sesleniyorum:
Bu öneriyi kabul etmiyorsanız emekli maaşlarına yüzde 30a
ilaveten yüzde 15 zam yaparak 14 milyon emekliyi sefaletten kurtarın.
Ayrıca bayram ikramiyelerini 3.500 TLye yükselterek emeklileri
rahatlatın diyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Çakırözer
32.- Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin,
öğrencilerin KYK kredi borçlarına ilişkin açıklaması
UTKU ÇAKIRÖZER
(Eskişehir) Sayın Başkan, ülkemizde 3 milyon öğrenci KYK
kredisi kullandı ya da kullanmakta, hepsi de ödeme güçlüğü içinde.
Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlunun
çağrıları sonrası iktidar çıktı Milyonlarca
gencin KYK borç faizlerini siliyoruz. dedi. Meclisten yasa geçirdik, gençler
sadece anaparayı ödeyecekti ama işte, Eskişehirde, ülkenin dört
bir yanında vergi dairelerine giden gençlerimiz şok
yaşıyor. Bırakın faizin silinmesini, yeni yeni borçlar
çıkarılmış, toplam borçları katlanmış.
İşte, elimde belgesi, 8 bin liralık borç 9 bin lira olmuş,
7 binlik borç 12 bin lira olmuş, 15 binlik borç 20 bin lira olmuş.
Sildik. dediğiniz faiz, olmuş gecikme zammı. Böyle rezalet
olabilir mi! Üniversitelerden mezun milyonlarca gencimiz zaten işsiz,
binlercesine bu borçlar nedeniyle haciz gitti. Umutlarını yok
ettiğiniz gençlere şimdi bir de yalan söylüyorsunuz ama milyonlarca
gencimize sözümüz olsun: İktidarımızda faizmiş, gecikme
zammıymış oyunları son bulacak; gençlerimizi işsiz bırakan,
okumak için kredi aldı diye haciz gönderen, onların geleceğini
çalan bu ahlaksız, vicdansız düzene son vereceğiz.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, demokratik siyasetin
önündeki engellerin kaldırılması amacıyla 10/1/2023
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 11 Ocak 2023 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
11/1/2023
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
11/1/2023 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
10 Ocak 2023 tarihinde Siirt
Milletvekili, Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili, Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, demokratik siyasetin önündeki engellerin kaldırılması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan 23450 grup
numaralı Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 11/1/2023 Çarşamba
günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Batman Milletvekili Sayın Mehmet
Ruştu Tiryaki.
Buyurunuz Sayın Tiryaki.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET
RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Türkiye demokrasisi sivil,
askerî veya bürokratik vesayet odaklarının yoğun müdahaleleriyle
karşı karşıya kaldı, geçmişten beri, öteden beri
bunu herkes biliyor. Şimdi, bu vesayete, bu vesayet rejimine aslında
yenileri eklendi, bunlardan bir tanesinin Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi olduğunu düşünüyoruz. Nedeni de yürütme erkinde
aşırı derecede güç tahkimine ve otoriterleşmeye yol
açmış olması. Ayrıca, partimize yönelik, demokratik
siyasete yönelik saldırıların arka arkaya sıralanması
ne demek istediğimizi çok daha iyi açıklar. Bu biçimde yapılan
saldırılarla aslında sadece demokratik siyasete, siyasi
partilere müdahale edilmedi, yurttaşların seçme ve seçilme
hakkına da doğrudan müdahale edilmiş oldu. HDP'ye açılan
kapatma davası; Kobani kumpas davasında hakkında dava
açılan kişilerin ifadesi alınmadan savcıdan mütalaa
istenmesi ve ivedi bir şekilde karar verilmeye çalışılması;
bileşenlerimizden Demokratik Bölgeler Partisine yönelik operasyon,
neredeyse her il binasının basılması, eş genel
başkanının gözaltına alınarak tutuklanması;
ardından hazine yardımına el konulması -fiilî olarak
değil, Anayasa Mahkemesi kararıyla- veya
Cumhurbaşkanlığı adaylığı için ismi geçen
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının bir kararla,
tartışmalı bir kararla bir biçimde hükümlü hâle getirilerek
adaylığının kesilmeye çalışılması gibi
pek çok örnek demokrasiye nasıl müdahale edildiğini, demokratik
siyasete nasıl müdahale edildiğini gösteriyor.
Şimdi, ben, en son
kararla ilgili, Anayasa Mahkemesinin HDP'nin hazine yardımının
yatırılacağı hesaplarına bloke koymasıyla ilgili
birkaç şeyi söylemek istiyorum. Bakın, bu kararı Anayasa Mahkemesi
verdi ve bir siyasi partinin yürüttüğü kampanya üzerine Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı Anayasa Mahkemesine başvurdu ve
Anayasa Mahkemesi de hazine yardımının
yatırılacağı hesaba bloke konulması kararı
aldı. Konu parayla ilgili, HDP'nin hazine yardımıyla ilgili. Siyasi
partilerin hesaplarını kim denetliyor? Anayasa Mahkemesi denetliyor.
Peki, bunu kime yaptırıyor? Sayıştaya yaptırıyor.
Yani siyasi partilerin hesabına giren her kuruşu, yapılan her
harcamayı en iyi bilen makam Anayasa Mahkemesi.
Bakın, elimde Anayasa
Mahkemesi kararları var, Anayasa Mahkemesi HDPnin 2012 yılı
hesaplarına ilişkin diyor ki: Siyasi Partiler Yasasına uygun.
HDPnin 2013 yılı kesin hesabını incelemiş Anayasa
Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi kararı Siyasi Partiler Yasasına
uygun. diyor. HDPnin 2014 yılı kesin hesabının
incelenmesi Kasım 2018de açıklanmış, Resmî Gazetede
2018in sonunda yayımlanmış ve Siyasi Partiler Yasasına
uygun. diyor, Anayasa Mahkemesi söylüyor bunu. Anayasa Mahkemesi 2015
yılı kesin hesabımızı incelemiş ve Siyasi
Partiler Yasasına uygun bulmuş. Ne zaman söylemiş bunu? 21
Mayıs 2020de söylemiş. Anayasa Mahkemesi 2016 yılı kesin
hesabımızı incelemiş ve Anayasaya uygun bulmuş, ne
zaman söylemiş? Ocak 2020de söylemiş. Bütün
hesaplarımızı en ince ayrıntısına kadar inceleyen
Anayasa Mahkemesi, bugün, HDPnin hesaplarına bloke konulması
kararı alabiliyor. Neden? Çünkü bu bir yargı kararı değil,
bu bir siyasi operasyon; eşitsiz bir seçim yarışı
yaşamamız için 1 siyasi partinin, hatta -1,5 siyasi parti de
demeyeyim- 2 siyasi partinin, 2 ortağın yürüttüğü bir kampanya.
Buna karşı çıkılmasına, bunun eleştirilmesine
bile tahammül edemiyor ülkenin güvenlik aygıtının
başındaki İçişleri Bakanı Nasıl Anayasa
Mahkemesinin kararını eleştirebilirsiniz? diyor.
Ben Anayasa Mahkemesiyle
ilgili bir şey söyleyeceğim, bu benim bildiğim bir bilgi,
kanıtlayamam, eğer inkâr ederlerse Doğru değil. derlerse
kabul edeceğim. Bakın, kaç yıldır Adalet ve Kalkınma
Partili cumhurbaşkanları bu ülkeyi yönetiyor? On beş
yılı aşkın bir süredir, on beş yılı
aşkın bir süredir. Anayasa Mahkemesi üyelerinin tamamı, bugün
görev yapan 15 Anayasa Mahkemesi üyesinin tamamı Adalet ve Kalkınma
Partisi iktidarı döneminde atandı; Cumhurbaşkanı tarafından
atanmış 15 kişiden bahsediyoruz. Adalet ve Kalkınma Partisi
Anayasa Mahkemesi üyesi atarken elbette formasyonuna bakıyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
Fakat iki önemli göstergeye
bakıyordu; Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarımın
hepsi biliyor bunu, iki şeye bakıyordu. Bir: Anayasa Mahkemesi üyesi
olarak görevlendirilecek kişiler siyasi parti kapatma davalarına
nasıl bakıyor? İki: Başörtüsü meselesine nasıl
bakıyor? Neden? Çünkü siyasi partilerin kapatılması meselesinin
ne kadar can alıcı bir sorun olduğunu kendileri de biliyordu.
Tek başına iktidar oldukları dönemde Adalet ve Kalkınma
Partisi hakkında kapatma davası açılmıştı ama
Adalet ve Kalkınma Partisi bütün bunları unutmuş gibi gözüküyor.
Geçmiş dönemde kendisi hakkında kapatma davası
açıldığında, hazine yardımına bloke
konulduğunda bunu demokratik değerlere aykırı bulan Adalet
ve Kalkınma Partisi bugün Türkiye'nin 3üncü büyük siyasi partisi,
Mecliste grubu bulunan 3üncü siyasi partisi hakkında kapatma davası
açılmasını destekliyor, hazine yardımına bloke
konulmasını da destekliyor. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Tiryaki.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Sayın Levent Gök.
Buyurunuz Sayın Gök.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Verilen önerge, siyasetin
önündeki engellerin kaldırılmasına dönük. Tabii, bu konuda
yapılması gereken bir samimiyet testi var değerli
arkadaşlarım. Özellikle iktidar partisinin kendi başına
geldiği zaman şiddetle eleştirdiği ve karşı
çıktığı konular, bir başka zamanda, bir başka
parti için söz konusu olunca göstereceği refleks çok önem kazanıyor
ama bu refleksi göremiyoruz. Şimdi, yapılması gereken hususun en
birinci unsurlarından bir tanesi samimiyet testi. Samimi
olacağız. Kendi başımıza geldiği zaman ne
yapıyoruz, bir başkasının başına geldiği
zaman ne yapıyoruz? Bunları yaparken ayrıca, dünyadaki uygulamalara
ve insan hakları hukukunun siyasi partilerle ilgili içtihatlarına da
bir bakmamız gerekiyor.
Değerli milletvekilleri,
Birleşmiş Milletler, Amerikan Devletleri Örgütü ve Afrika
Birliği Örgütüne göre siyasi partilerin kapatılması kabul
edilebilir bir önlem değildir. Bakın, Afrika'da dahi siyasi
partilerin kapatılması kesinlikle öngörülen bir sistem değildir.
Bu kuruluşlara göre, siyasi parti özgürlüğü ortadan
kaldırıldığında sadece siyasi parti
kapatılmıyor, örgütlenme özgürlüğü yok ediliyor, ifade özgürlüğü,
toplanma özgürlüğü, seçme seçilme hakkı, kendi ülkesinin yönetimine
katılma hakkı da engelleniyor; çok daha geniş bir alana
yayılıyor bu alan. Dolayısıyla Birleşmiş
Milletler İnsan Hakları Komitesine ve diğer örgütlere göre,
siyasal parti özgürlüğü katılımcı bir demokratik yönetim
modeli için zorunludur.
Yapılması gereken
şu: Türkiye'de 12 Eylülden sonra 14 siyasi parti kapatıldı, 14ü
de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurdu, 2si sonradan
vazgeçti başvurudan, 11i hakkında Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi Türkiye'deki ifade ve örgütlenme özgürlüğünün ihlaline karar
verdi. Şimdi bu örnekler elimizdeyken ve önümüzdeyken Venedik Komisyonu
Türkiye'nin istisna olarak dar yorumlaması gereken siyasi partilerin
kapatılmasıyla ilgili bir hükmü artık gelenek hâline
getirdiğini ve esas hâline getirdiğini ve dünyadaki tek ülke
olduğunu vurguluyor. Dolayısıyla yapılması gereken
şudur değerli milletvekilleri: Siyasi partilerin
kapatılması demokrasilerin ve özgürlüklerin korunmasında
birincil ve tek yöntem değildir. Demokrasi ve özgürlükleri korumak
isterken yola çıkarsanız bir bakarsınız ki demokrasi ve
özgürlükleri yok edersiniz. Daha doğrusu, siyasi partilerin yargı
organı kararıyla kapatılması pratiği Türkiye'de bir
kısır döngüye dönüşmüştür. Kapatılan siyasi parti
ertesi gün bir başka parti adı altında zaten kurulmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
LEVENT GÖK (Devamla)
Dolayısıyla, şimdi yapılması gereken bir kere samimi
olmak. Kendi başımıza geldiğinde nasıl
davranıyorsak bir başka parti için de aynı şekilde
davranmak bir samimiyet testi olarak ortada durmaktadır. Ayrıca,
yapılması gereken insan hakları alanında siyasi partilerle
ilgili, dünyadaki örgütlerin vermiş oldukları içtihat
kararlarının Türkiye'de uygulanmasını temin etmektir. O da
nedir? Birleşmiş Milletlerde olsun Afrika örgütlerinde olsun Amerika
örgütlerinde olsun orada kabul edilen ilkeyi kabul etmektir, siyasi partilerin
kapatılmasına cevaz vermemektir. Türkiye eğer dünyayla ilgili
bir standart yakalayacaksa bu standartları içine sindirebilirse,
uygulayabilirse başarılı olur. Aksi takdirde, demokrasimiz her
zaman sorgulanır ve Hukukun Üstünlüğü Endeksinde en son
sıralarda yer alırız.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP, HDP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Kahramanmaraş Milletvekili
Sayın Ahmet Özdemir.
Buyurun Sayın Özdemir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisi üzerine grubumuz adına söz
aldım.
Grup önerisinin gerekçesine
ve içeriğine baktım. Aslında ilk okuduğumda, seçmenlerin oy
kullanmasının önündeki bir engelden bahsediliyor zannettim ama
aslında konunun esası, herhâlde Halkların Demokratik Partisine
açılmış kapatma davasına bağlanmış siyasi
bir saikle yapıldığı iddiasıyla. Dolayısıyla,
biraz onun üzerinden değerlendirme yapmak lazım. Şöyle ki:
Halkların Demokratik Partisine, HDP'ye açılan kapatma davası,
HDP'nin terör örgütleriyle bağlantısına dayalı bir iddia
üzerine, savcılığın iddiası üzerine
açılmış bir dava ve o davada verilmiş tedbir kararı da
aslında, vekilimin iddia ettiğinin aksine, hesaplarına bloke
konulması tedbiri paranın kötüye kullanılmasıyla ilgili bir
konu değil. O yüzden, geçmiş hesapları söylemenize gerek yok.
Anayasa Mahkemesinin karar verme biçimlerinden bir tanesi yani ya temelli
kapatma kararı verecek ya da hazine yardımının kısmen
ya da tamamen kesilmesi kararını verecek. Dolayısıyla,
hesapların kullanılma yöntemiyle ilgili bir tedbir kararı
değil ama nihai olarak, davanın açılmış
olmasının sebebi, HDP'nin terör örgütleriyle bağlantısının
olması, HDP yöneticilerinin terör örgütleriyle irtibatlı olması
veya terörü desteklemesi. Bununla ilgili birçok delil ve örnek var orada ama
ben bir tanesini söyleyeyim size: 6-8 Ekim olaylarında, Selahattin
Demirtaş'ın gidip Avrupa'da kendi lehlerine kamuoyu yapmaktan
vazgeçmesine sebep olan bir olay var; PKK'nın sözde sorumlusu Sabri Ok onu
arıyor, diyor ki: Siz gitmeyin, burada öz yönetim ilan edin, eylem
başlatın. ve Selahattin Demirtaş gitmekten vazgeçip orada
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
İftira, iftira!
AHMET ÖZDEMİR (Devamla)
Ben mahkeme iddianamesinde ileri sürülen şeyleri söylüyorum burada.
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Bir de baksaydın.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla)
Ama şunu bilmenizi istiyorum: Şimdi, Cumhuriyet Halk Partili
konuşmacı da söyledi ama dünyada terör örgütleriyle irtibatlı
olan siyasi partilerin kapatılmasının doğru bulunduğu
olaylar da var. Herri Batasuna olayını biliyorsunuz İspanya'da,
sadece terörizmi kınamadığı için bu
kapatılmış, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de 10uncu
maddeyle kapatılmasını doğru bulmuş.
KEMAL PEKÖZ (Adana) 18
gerekçeden 1 tanesi o, onu söylemiyorsunuz.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Bağı olabilir. diyorsun yani.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla)
Yani terör örgütlerini kınamamayı terör örgütlerine destek olarak
değerlendirmiş, onunla HDPnin kapatma davasını muhakkak
Anayasa Mahkemesi hâkimleri doğru ve hukuki bir şekilde
değerlendireceklerdir. Dolayısıyla burada siyasete atfedilecek,
seçmenin iradesine atfedilecek, seçmenin iradesinin
baltalandığını iddia edeceğimiz veya Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemine atfedeceğimiz bir kusur yok. Aksine
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi çok hızlı karar
alma, doğru karar alma mekanizmasıyla Türkiyenin en zor günlerinde
nasıl hızlı karar alınır ve başarılı
sonuçlar ortaya konulur; Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
bunu açıkça göstermiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KEMAL PEKÖZ (Adana) HDPli
belediyeye kayyum atadınız, iradenin gasbı değil midir o?
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla)
Elâzığ'daki depremde, Karadeniz'deki sel felaketinde, Egedeki
yangında Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi ve onun
bakanlarının hızlı karar alma ve uygulama mekanizması
buralardaki hasarların en aza indirilmesi ve meydana gelen hasarların
da kısa sürede onarılmasıyla ilgili çok ciddi adımlar
atmıştır. Biz bunu Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin başarılı, hızlı ve dinamik karar alma
mekanizmasına bağlayabiliriz. Bunun dışında sisteme ve
Cumhurbaşkanımıza atfettiğiniz hiçbir kusuru kabul
etmiyoruz ve bu araştırma önergesine de hayır oyu
vereceğimizi bildiriyoruz.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Oluç
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın Başkan, hatip geçmiş dönem Eş Genel
Başkanımız Selahattin Demirtaş hakkında
asılsız iftiralarda bulundu. Cevap hakkını Sayın
Tiryakiye vermenizi rica ediyorum.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Mahkeme zaptını okudu.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Tiryaki.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin, Kahramanmaraş
Milletvekili Ahmet Özdemirin HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Teşekkür ediyorum Başkan.
HDP hakkında açılan
kapatma davasıyla ilgili yüzlerce röportaj yaptım. Bana her sorana
şunu söyledim, dedim ki: Adalet ve Kalkınma Partili hiç kimse, ne
Genel Başkanı ne MYK üyeleri ne Grup Başkan Vekilleri ne
milletvekilleri, hiçbir yöneticisi bu davayı savunan bir konuşma
yapmamıştır. Bütün röportajlarıma bakabilirsiniz; Numan
Kurtulmuştan Grup Başkan Vekillerine kadar. Bir kişi
yaptı, onun da ben Adalet ve Kalkınma Partisini temsil ettiğini
düşünmüyorum; Süleyman Soylu. Onun dışında hiçbir Adalet ve
Kalkınma Partili bu davayı savunmadı. İlk kez, bir
milletvekili, AKP adına söz kuran bir vekil bu davayı savunuyor,
bunun altında kalırsınız. En azından şimdiye
kadar AKP bu dava konusunda sessiz kalmıştı.
Anlaşılıyor ki AKP artık sessiz kalmayacak, bu davanın
arkasında olduğunu söylüyor; birincisi bu.
Herri Batasuna meselesine
gelince, bence bu geleneği savunan hiçbir Adalet ve Kalkınma Partili
Herri Batasuna kararından söz etmemeli. Herri Batasuna kararı emsal
alınarak Refah Partisinin kapatılmasıyla ilgili dosyayı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi reddetmişti ama Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi HDP'nin geleneğini temsil ettiği bütün
partiler hakkında ihlal kararı verdi. Yerinizde olsam bir daha Herri
Batasuna kararına da atıfta bulunmam.
Sevgili Selahattin
Demirtaş'a gelince, bu dosyanın her satırını
tartışmaya hazırız -savunma ekibinin içerisinde yer
aldım- her satırını tartışmaya hazırız.
Arka arkaya iddiaları sıralamış, arka arkaya vekillerimiz,
yöneticilerimiz hakkındaki ceza iddialarını
sıralamış, HDPye yönelik tek bir tane suçlama olmayan bir kapatma
davasından söz ediyoruz. Siz de aynısını yapıyorsunuz
savcının yaptığı gibi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla) Bitiriyorum, bir dakika rica ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz. Sataşmadan olduğu için efendim
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla) Siz de Selahattin Demirtaşla ilgili
aynı şeyi yaptınız. HDPyle ilgili suçlama yok,
vekillerimiz ve başkanlarımızla ilgili suçlama var. Ayrıca
o iddia da gerçeği yansıtmıyor. Baştan sona yalan. Ne Sabri
Ok görüşmesi var ne onunla görüştükten sonra buraya gelmesi var ne
6-8 Ekimle ilgili bu iddiaların da hiçbiri gerçeği
yansıtmıyor. Bir kez daha savcı gibi iftira atmış
oldunuz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Tiryaki.
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
İftiracısınız, iftiracı!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Zengin
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Batman Milletvekili Mehmet
Ruştu Tiryakinin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkanım, bir cümleyi ifade etmek istiyorum şimdi
sayın hatibin ifadesine binaen.
Bir defa, biz AK PARTİ
olarak ilkesel anlamda parti kapatmaya karşıyız; bugün
değil, başından itibaren karşıyız. Bunu daha
evvel çok defa söyledik, daha evvel bizim Anayasa değişikliği
teklifimizde bu vardı. Bu ilkesel bir yaklaşımdır. Bu
konuya dair olan süreçte de yargısal süreç başladıktan sonra biz
kararın verilmesini yargıya bırakıyoruz. Doğrusu
buradan yapılan tespitin o anlamda böyle okunması lazım, kamuoyu
böyle okumalı. İlkesel olarak kararımız çok net ama
nihayetinde bu konuya dair dava açmaya karar verecekse savcı karar
verecektir. (HDP sıralarından Tabii, tabii sesleri, gürültüler)
Mahkeme bu konuyla ilgili kararını kendisi verecektir.
Şimdi, söz
aldığım için söyleme ihtiyacı duyuyorum, daha evvel hatip
konuşmasında bir iddia ortaya attı, dedi ki: İspat
edemem. Ki bence hukukçu -ve iyi de bir hukukçu- bu manada yani bir hukukçu
iddiasını söylüyorsa ispatını da kendisi
taşımalı
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Siyasetçiyiz, siyasetçi.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
En azından kamuoyunu ikna etmelidir. Dedi ki: Belirlenen, seçilen
üyelerle ilgili olarak 2 temel kriter var. Başörtüsü ve kapatma
davasına dair tavrı üzerine bir kriter olduğunu söyledi; bu,
külliyen yalandır, şiddetle reddediyorum, böyle bir şey olamaz.
Sorulsun, hiçbir hâkim, bir tek hâkim böyle bir şey
duymamıştır, bu iddiaya, bu kanaate nereden
varıldığını da anlamak mümkün değildir, tamamen
zan üzerine yapılan bir konuşmadır ve kamuoyunu
yanıltmaktır.
Söz aldığım
için ayrıca bunu da ifade etmek istedim.
Teşekkür ederim.
AHMET ÖZDEMİR
(Kahramanmaraş) Başkanım, İftira atıyorsunuz. diye
şahsıma
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
İftira atıyorsun tabii, iftira atıyorsun.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Hadi oradan! İftira sizin işiniz ya!
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
İftira atıyorsun, koy bir delil.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Ne alakası var? İddianameyi okudu kardeşim, ne diyorsun?
İddianameyi okudu.
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Salla gitsin.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özdemir.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
2.- Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemirin, Batman
Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
AHMET ÖZDEMİR
(Kahramanmaraş) Şimdi, bugüne kadar burada konuşurken önüme
gelen konularda hep hukuki değerlendirme yapmaya çalıştım.
Çünkü ben de avukatlık yapıyorum, hukuk mesleğini icra ediyorum,
burada da doğal olarak önüme gelen dosyadaki bilgilere baktım ve o
bilgilerle söyledim. Siz de şunu çok iyi bilirsiniz -konuşmayı
yapan hatip de hukukçu- iddianame şudur: Makul şüphe varsa iddianame
düzenlenir. Dolayısıyla ben o makul şüphenin delillerinden bir
tanesinden bahsettim.
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Nerede delil? Hani delil?
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) AKP hakkında da var. AKP hakkında da
vardı Ahmet Bey, hatırlıyorsun değil mi?
AHMET ÖZDEMİR (Devamla)
Bunu bir iftira olarak değerlendirirseniz bu konuyu
anlamadığınızı gösterir.
İkincisi de şu: Ben
bunu söylerken HDP kapatılsın. ya da Kapatılmasın.
demedim, süreci anlattım.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Savundunuz.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla)
Tedbir konulmasının sebebini anlattım, dava
açılmasının sebebini anlattım, bununla ilgili delillerden
bahsettim; kapatılması ya da kapatılmamasıyla ilgili bir
fikir beyan etmedim, sadece hukuki bir değerlendirme yaptım. Bence
siz bunu çok iyi anladınız ama siz bunu anlamanıza rağmen
bunun aksine bir şey ortaya koydunuz, iddia ettiniz çünkü yeni bir mecra
açmak istiyorsunuz. Diyorsunuz ki: HDPye karşı hiçbir şey
söylenmedi, delillerde kişilerden bahsediliyor. Zaten tüzel kişi
cezaevine atılacak değil onun içerisinde eylem yapan kişilerle
ilgili değerlendirme zaten, iddianameler de öyle. Dolayısıyla,
bizim yaptığımız şey sadece dosyanın
işleyişi hakkında hukuki bilgimiz ve dosyadaki bilgilerle
değerlendirme yapmaktı. Tarafımıza iftiracıdır
diye bir isnatta bulunmak bence ölçüsüz oldu, bunu düzeltmenizi talep ediyorum.
Teşekkür ederim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Tiryaki
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin, Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadeleri ile Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemirin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, Özlem Hanım
beni yalancılıkla suçladı, ben konuşmamda dikkatle
cümleleri seçtim, dedim ki: Ben bunu biliyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Ben kimseye yalancı demedim, nereden çıktı? Sayın
Başkan, lütfen. Ne münasebet, ben kimseye yalancı demem, olamaz.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Ben ne söylediğimi biliyorum, söylediğim
şey şu: Adalet ve Kalkınma Partisi açısından da Adalet
ve Kalkınma Partili cumhurbaşkanları açısından da
önemli referanslardı bunlar. Ayrıca hukuk formasyonları elbette
göz önünde bulundurulmuştur dedim. Fakat bunlar önemli referanslardı,
şimdi bu referansları unutmuş gözüküyorlar. Üstelik Anayasa
Mahkemesi üyeleri de bundan uzaklaşmış gözüküyorlar, bu son
verdikleri karar bu anlama geliyor.
Şimdi, Ahmet Beye
gelince, arka arkaya o iddiaları tekrar edeceksiniz, buradan bu kürsüden
Genel Başkanımızı, Eş Genel
Başkanımızı örgütten talimat almakla
suçlayacaksınız, sonra diyeceksiniz ki: Ben hukukçu olarak bir
değerlendirme yapıyorum. Öyle mi? Kimse bizim aklımızla
falan alay etmesin. Herkesi gayet iyi dinliyoruz, ne söylemek istediğinizi
de anlıyoruz.
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) İddianameyi okuyor, itham etmiyor.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkan, bir cümle söyleyeceğim.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Zengin.
35.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Batman Milletvekili Mehmet
Ruştu Tiryakinin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkanım, ben bu yalancı kelimesinden nefret eden
insanlardanım, ben hiç kimseye yalancı demedim, size de
söylemiyorum.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Kayıtlar orada.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Hiç yok, yalancı falan yok ortada.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Tutanaklara bakın.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Buyurun bakın yalancı demiyorum size.
Ben şunu ifade ediyorum
Değerli Başkanım: Yani sonuç olarak biz burada
İlkesel bir
şeyden bahsetmek başka bir şey, bir konu yargıya intikal
ettikten sonra yargının kendi özgür iradesiyle
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Bağımsız yargı değil mi?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Ben öyle inanıyorum, inanmıyorsanız siz bilirsiniz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Tabii, tabii (!)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
bağımsız yargının karar vermesini beklemek başka
bir şey; biz bunu yapıyoruz. O yüzden, burada sesinizi yükselterek,
hakaret ederek bir yere varmak da mümkün değil. Hele söylemediğimiz
sözleri de lütfen bize hiç yüklemeyiniz.
Teşekkür ediyorum.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Hakaret etmedik. Kime hakaret ettik?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Tutanağa bakın.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, demokratik siyasetin
önündeki engellerin kaldırılması amacıyla 10/1/2023
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 11 Ocak 2023 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın Aygun
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, Çorlu tren
katliamına ilişkin açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Çorlu tren katliamı,
tarih 8 Temmuz 2018; bugün 11 Ocak 2023, Çorlu tren katliamının
üzerinden tam bin altı yüz kırk yedi gün geçti ama aileler hâlâ
adalet arayışını sürdürüyorlar. 8 Temmuz 2018de sadece
tren değil, adalet de raylara çarpmıştır. 25
canımızı verdik, 340 vatandaşımız yaralandı.
Ne yazık ki bu büyüklükteki bir kazada birinci derece sorumluluğu
olan Devlet Demiryollarının üst yönetimi yargılanmıyor.
Bugün tam 12nci duruşma, Çorlu Ağır Ceza Mahkemesinden
istenilen sonuçlar hâlâ ortaya çıkmadı. Aileler feryat ediyor, bugün
yine adalet için yürüyüş yaptılar. Oysaki çocuklarını,
annelerini, babalarını ve yakınlarını kaybeden
aileler, sadece adaletin tecelli etmesini, sorumluların
yargılanmasını istiyorlar. Çorlu tren kazasının
araştırılması için 2 önerge verdim ama maalesef hiçbiri
gündeme alınmadı çünkü AK PARTİ iktidarı, konunun
tartışılmasını dahi istememekte, konuyu kapatmak için
mücadele etmektedir. Biz vazgeçmiyoruz, adalet gelene kadar mağdur
ailelerle birlikte mücadele edeceğiz, haklarını
arayacağız.
BAŞKAN Sayın
Özer
37.- Antalya Milletvekili Aydın Özerin, AKPnin kurmak
istediği arkeoloji vakfına ilişkin açıklaması
AYDIN ÖZER (Antalya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Çevre
Bakanlığı, kamu kurumu olarak işini
yapamadığı için Çevre Ajansı adında paralel ve özel
bir yapı kuran AKP, şimdi de Kültür Bakanlığı kültürel
mirasımıza sahip çıkmadığı için bir arkeoloji
vakfı kurmak istiyormuş. Bu vakıf, kültür
varlıklarımızı yönetecek, denetleyecek ve restore
edecekmiş. Vakfın merkezi de Ankara'da değil, Gaziantepte
olacakmış çünkü kanunla bir enstitü kurularak araştırma,
inceleme, çalışma, yayın çıkarma gibi faaliyetler
gerçekleştirilecekmiş ve tam böyle bir enstitü Gaziantepte zaten
faaliyetteymiş yani meğer enstitü çoktan kurulmuş, beş
yıl sonra bugün yasal dayanağa kavuşturmaya koyulmuşlar.
Soruyoruz: Sayın Millî
Eğitim Bakanı, kanunen bir enstitünün size bağlı olarak YÖK
bünyesinde kurulması gerekmiyor mu? Öyleyse neredesiniz? Sayın Kültür
ve Turizm Bakanı, yetkilerinizin neredeyse tamamını vakfa
devredecekseniz siz hangi sebeple o makamda oturmaya devam ediyorsunuz?
BAŞKAN - Sayın
Sümer
38.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Aşağı Körkün
Hacılı Bendi Sulama Projesine ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanlığı
Yatırım Planlama Ofisi tarafından açıklanan Adana
Karaisalı ilçemizde Aşağı Körkün Hacılı Bendi
Sulama Projesi açıklanmıştı. Projenin 2021
yılında başlayıp 2025 yılında tamamlanması
ve 3 bin hektar alanın sulama ihtiyacının giderilmesi
hesaplanıp 196 milyon tutarında sulama projesi açıklandı.
Bugüne kadar geçen iki sene içerisinde hiçbir çivi dahi çakılmadı.
Bu, aslında, Biz, bu projeyi açıkladık ama
yapmayacağız. demektir. Söz konusu Adana olduğu zaman,
iktidarın yapmadıklarını yapmış gibi
göstermesine, özel sektöre ait fabrikaları kendi
yapmışçasına açılış yapmasına, Adanayı
devlet yatırımlarından mahrum bırakmasına
alışkınız ancak özellikle tarım sektörü ve
çiftçilerimizi ilgilendiren, tarladan markete, raflara kadar her yeri etkisi
altına alan projelerin yarım bırakılmasını asla
kabul etmiyoruz. Adananın ve Adanalı çiftçimizin yararına
olacak söz verilmiş tüm projelerin bir an önce tamamlanmasını
istiyoruz yoksa Sayın Cumhurbaşkanının her Adanaya
geldiğinde verdiği sözlerin tamamı havada kalacaktır.
BAŞKAN Sayın Koç
39.- Ağrı Milletvekili Abdullah Koçun, Şebnem Korur
Fincancıya verilen cezaya ilişkin açıklaması
ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bilimsel bir görüşü
nedeniyle Sayın Şebnem Korur Fincancı öncelikle aylarca
tutuklandı ve arkasından yapılan yargılama sonucunda iki
yıl sekiz ay on beş gün cezayla karşı karşıya
kaldı. Biz şunu burada belirtmek isteriz ki verilen bu ceza
hukuksuzluktur, kanun tanımamazlıktır ve düşünce suçuna
ilişkin olan bir eylemdir. Bu nedenle, burada belirtmek isteriz ki Şebnem
Korur Fincancı yalnız değildir ve milyonlar yanındadır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Kabukcuoğlu
40.- Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun, 11 Ocak
Sağlıkçılar Gününe ilişkin açıklaması
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Eskişehir) Teşekkür ederim Başkanım.
11 Ocak
Sağlıkçılar Günü kutlu olsun. Türk sağlıkçıları
İbni Sinadan bu tarafa milletinin hizmetindedir.
Her dönemde sağlık
personeli canla başla çalışmış, son
sınavlarını hasta olarak, canlarını vererek Covid-19
pandemisinde göstermişlerdir. Allahtan hayatını kaybedenlere
rahmet, hasta olanlara şifalar diliyorum.
Sağlık personeli
her ne kadar ülkemizi yönetenlerce rencide edilseler de onlar hizmet
aşkından vazgeçmeyeceklerdir. İYİ Parti, sağlık
çalışanlarının sorunlarını biliyor. Hemşire,
laborant, fizyoterapist, anestezi teknisyeni, hasılı 39 branştan
500 bin sağlık personeli atama beklemektedir. İYİ Parti
iktidarında sağlık çalışanlarının ve
atamayı bekleyen sağlık personelinin sorunları çözülecek,
ülkemize canla başla hizmet etmeye devam edeceklerdir.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili
Engin Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin
Özkoç tarafından, yasama ve yürütme üyelerinin görevleriyle bağdaşmayan
suçlar karşısında adil ve tarafsız mahkemeler önünde hesap
vermesi, TBMMnin itibarının korunması, şeffaf ve hesap
veren siyaset için siyasi ahlaksızlıkla etkin mücadelede çözüm yollarının
tespiti, kalıcı etik ilke ve kurullarının
oluşturulması amacıyla 5/1/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11
Ocak 2023 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
11/1/2023
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
11/1/2023 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Grup Başkan Vekilleri
İstanbul Milletvekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç tarafından, yasama ve yürütme üyelerinin
görevleriyle bağdaşmayan suçlar karşısında adil ve
tarafsız mahkemeler önünde hesap vermesi, TBMM'nin itibarının
korunması, şeffaf ve hesap veren siyaset için siyasi
ahlaksızlıkla etkin mücadelede çözüm yollarının tespiti,
kalıcı etik ilke ve kurullarının oluşturulması
amacıyla 5/1/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (3850 sıra no.lu)
Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 11/1/2023 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal.
Buyurunuz Sayın Tanal.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MAHMUT TANAL
(İstanbul) Değerli Başkanım, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla hürmetle selamlıyorum.
Tabii, biraz önce bir
tartışma devam ediyordu HDPnin kapatılmasıyla ilgili. AK
PARTİ partilerin kapatılmasından yana mıdır,
değil midir? diye devam ederken Genel Başkanınız ve MHP
olmak üzere HDP milletvekilleri, HDP Grubu teröristtir,
kapatılmalıdır. diye sabah akşam 30 tane televizyonda bu
söyleniyor.
Şimdi, mademki HDP
milletvekilleri, HDP, terörist partiyse hepimiz burada Nimetullah Beyden söz
alarak konuşuyoruz. Kendisi HDP
milletvekili; kendisiyle de gurur duyuyoruz, namuslu, dürüst,
bayrağına, vatanına, dinine bağlı bir insan. Peki,
madem bunlar teröristse ya ne diye arkadaşım siz buradan söz
istiyorsunuz? Eğer o söz vermezse biz burada konuşamıyoruz. (CHP
ve HDP sıralarından alkışlar) Bir kere Parlamento
üyelerinin namuslu ve dürüst hareket etmesi lazım. Mademki bunlar
teröristler niye söz alıyorsunuz?
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Tribünlere oynuyor.
MAHMUT TANAL (Devamla) Söz
vermeden size, siz niye konuşamıyorsunuz? Onun için sizden
istirhamım, Parlamento üyeleri, -parlamenterler- milletvekilleri namuslu
ve dürüst bir şekilde hareket etmek zorunda. Bu şekilde
konuşulması yani bir algı yönetimine gidilmesi doğrusu bir
yolsuzluktur. Yolsuzluk demek mutlaka cebinden para çıkararak vermek demek
değildir. Burada, 1.700 tane dosyanın içerisinden 2 milletvekilinin
dosyası çıkarılıyorsa bu da bir yolsuzluk çeşididir.
Şimdi, bizim
önergemizde, bakın
Hatırlarsanız -gayet rahat- kamuoyunu
haftalarca yönlendiren bir husus oldu, bu hususu bilmeyen kimse yok; Sayın
Zehra Taşkesenlioğlu. Bunun eşi ve ağabeyiyle ilgili
kamuoyuna yansıyan bilgilere rağmen o dosya buraya, Meclise
gelmeyecek, efendim, 2 milletvekilinin dosyasını buraya getireceksiniz.
Şimdi, Değerli
Başkanım, arkanızda Kanunlar ve Kararlardan oturan
arkadaşlarımız var, bu arkadaşlarımız şunu
çok iyi bilirler: Fezlekeler Meclise geliş sırasına göre gelir.
Geliş sırasına göre getirilmeyen fezlekeler Meclisin kanun yapma
tekniğine, tüzüğe, Anayasaya aykırılıktır, bu
bir keyfîliktir. Bu keyfîlik aynı zamanda bir yolsuzluk çeşididir.
Hatırlar
mısınız, 4 Bakan vardı, bu 4 Bakana Sayın
Cumhurbaşkanı dedi ki: Kardeşim, istifa edin. O dönem,
namuslu, dürüst bir şekilde Çevre ve Şehircilik Bakanı
-Sayın Demir de çok iyi bilir- orada dedi ki: Yapılan her işi
Cumhurbaşkanının muvafakatiyle yaptım. Eğer bu
arkadaşlarımız yolsuzluk yaptıysa, o zaman bu işin
içerisinde Cumhurbaşkanının muvafakati varsa demek ki onun
izniyle yaptılar.
Gelelim ikinci bir dosyaya.
Şu anda AK PARTİ sıralarında oturan Erzincan Milletvekili
Burada rüşvet sözleşmesi var, kamuoyunda paylaşılan
rüşvet sözleşmesi. Bakın, 5 milyon USDlik rüşvet sözleşmesi
var; kamuoyunda
İnternete girin, burada, Sayın Süleyman Karaman'a
ödenmesi için bir sözleşme var. Çıksın, bu Millet Meclisinde
Ben böyle bir sözleşme yapmadım, böyle bir taahhütte
bulunmadım. desin.
Bu Meclis suçluların
barındığı bir yer olamaz arkadaşlar; bu Meclis
namuslu, suça bulaşmamış, temiz insanların yeri
olmalı. Yani, bakıyorsun, dolandırıcısı var,
üçkâğıtçısı var, hırsızı var, banka
dolandırıcısı var, insan öldüreni var. Olamaz arkadaş,
olamaz, olmamalıdır; onun için
AK PARTİ 3 tane Yyle
geldi. Yolsuzlukları bitireceğiz. yolsuzluklar
paçalarınızdan akıyor ya! Şu paçalarınızdan
yolsuzluklar akıyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Yasakları bitireceğiz, partileri kapatmayacağız. Yasaklar
artık her tarafa yayıldı. Vatandaş Twitter yüzünden evinden
gözaltına alınıyor. Yoksulluğu bitireceğiz.
Arkadaşlar, siz yoksulluğa pik yaptırdınız, pik ve bu
yoksulluğu bitiremediğiniz gibi, bir Y daha getirdiniz, 3Ynin
üzerinden yozlaşmayı getirdiniz. Bu Rabia değil; 4 tane Y
yaptınız, 3 tane Yyle geldiniz, 4 tane Y yaptınız. Her
tarafta yozlaşma, çürüme var.
Bakın, bu yoksulluk ile
yozlaşma eş başlı yükseliyor; ne kadar bu toplumda
yoksulluk varsa, yozlaşma varsa atbaşı olarak yoksulluk da o
kadar
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) Son
sözler Başkanım.
Sözün kısası, AK
PARTİ demek pahalılık demektir, AK PARTİ demek
enflasyon demektir, işsizlik demektir, AK PARTİ demek israf
demektir, AK PARTİ demek yasaklar demektir, AK PARTİ demek
yoksulluk demektir, AK PARTİ demek yozlaşma demektir, AK
PARTİ demek adaletsizlik demektir.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Hepsi iftira, hepsi iftira.
MAHMUT TANAL (Devamla) AK
PARTİ demek çürümüş sistem demektir.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Bir tane doğru bir şey söyle ya, bir kere de
doğru bir şey söyle ya; hepsi iftira ya! Kendi içinizdekileri
yansıtıyorsunuz ya!
MAHMUT TANAL (Devamla) AK
PARTİ demek çürümüşlük demektir, pahalılık demektir,
itibarsızlaşma demektir, borç batağına sürüklenme
demektir. (CHP sıralarından alkışlar)
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Kendinizi paylaşıyorsunuz ya, kendinizi tarif
ediyorsunuz.
MAHMUT TANAL (Devamla)
Değerli arkadaşlar, AK PARTİ artık tek partili sisteme
geçiş yapan bir partidir.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Kendinizi tarif ediyorsunuz.
MAHMUT TANAL (Devamla) Onun
için AK PARTİ artık miadını doldurmuş,
meşruiyetini kaybeden bir partidir. Kanunu hiçe sayıyor,
Anayasayı hiçe sayıyor, 1.700 tane dosyanın içinden keyfî
olarak 2 milletvekilinin dosyası geliyorsa, bu, kanunsuzdur; kanunsuz hareket
eden iktidar meşru iktidar değildir, gayrimeşru
iktidarsınız. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Hepsini reddediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (Devamla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Başkanım
.
BAŞKAN Sayın Can,
buyurun.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Kürsüden efendim, kürsüden
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
41.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın,
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Başkanım, AK PARTİnin hükmi
şahsiyetini tahkir edici açıklamalarda bulunmuştur.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Doğru diyorum, gerçeği söyledim.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Hepsi yalan, hepsi iftira.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Gerçeği söyledim Başkanım, gerçeği.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Şunu söylemek istiyorum: Cumhuriyet Halk
Partisiyle ilgili de biz madde madde bir sürü şey sayabiliriz. Bunlar
doğru değildir, bunları kabul etmemiz mümkün değildir;
aynen iade ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Bravo!
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Can.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili
Engin Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin
Özkoç tarafından, yasama ve yürütme üyelerinin görevleriyle
bağdaşmayan suçlar karşısında adil ve tarafsız
mahkemeler önünde hesap vermesi, TBMMnin itibarının korunması,
şeffaf ve hesap veren siyaset için siyasi ahlaksızlıkla etkin
mücadelede çözüm yollarının tespiti, kalıcı etik ilke ve
kurullarının oluşturulması amacıyla 5/1/2023 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 11 Ocak 2023 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın İbrahim Halil Oral.
Buyurunuz Sayın Oral.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Vallahi, gerçeği söyledim, tekrar tekrar söylüyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Reddediyoruz, ret.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Gerçeği söylüyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Reddediyoruz, ona millet karar verir sen karar veremezsin, millet karar verir.
İşine bak.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Gel seninle birlikte Kızılaya gidelim millet sana mı bakacak
bana mı bakacak?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Her zaman giderim fark etmez, hadi gidelim.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Tanımıyor kimse seni ya! Bakan oldun, bu ülkede seni kimse
Hiçe
sayıyor ya, Bakan oldun kimse tanımıyor ya!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Hadi canım, nerede tanımıyor ya? Sen kendine bak ya!
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Allah Allah ya!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Sen kendine bak!
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Ne alakası var? Toplumda ne karşılığın var bana
söyler misiniz?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Sana ne ya!
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Zerre kadar, beş kuruşluk bir karşılığın
var mı?
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
OSMAN AŞKIN
BAK (Rize) Sensin beş kuruş, sen kendine bak!
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Beş kuruşluk karşılığın var mı bu
toplumda? Geçin ya!
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, hatip kürsüde.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Vallahi ya, beş kuruşluk karşılığın var
mı?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Sen böyle konuşamazsın. Senin ne karşılığın
var! Senin ne karşılığın var! İşine bak sen!
BAŞKAN Sayın
vekiller, Sayın Bak, lütfen
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Senin kendinin ne karşılığı var?
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Beyefendi, beş kuruşluk karşılığın var
mı?
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Tamam, yapma, yeter! Tamam, yaptın şovunu, tamam.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Sen kendine bak! Sen kendine Bak!
BAŞKAN Sayın Bak
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
İnsanlar hakkında böyle konuşamazsın. Sen ölçemezsin, onu
millet ölçer. Senin öyle bir yetkin yok, öyle bir haddin de yok.
BAŞKAN Hatip kürsüde.
Buyurunuz Sayın Oral.
Buyurunuz efendim.
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Sayın
Başkan
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Millet ölçer, kararı millet verir.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Beyefendi, özel hayat değil, senin beş kuruşluk
karşılığın var mı yok mu?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Var, var, her yerde var.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
E, git bir ölçelim, hele bir yürü! Var mı yok mu, hele bir yürü!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Her yerde var. Sen kendine bak, görürsün karşılığı.
Neyin ne olduğunu biliyorlar, boş ver. AK PARTİye
attığın iftiraları da iade ediyorum sana. Kendine bak!
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Oral.
Buyurunuz efendim.
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) Sayın Başkanım, lütfen süreyi yeniden
başlatırsak.
BAŞKAN Tekrar
başlatalım.
Buyurun.
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı
altındaki siyasi ahlaksızlık ve suçlarla mücadele
bağlamında verdiği grup önerisi üzerine İYİ Parti
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Kıymetli
milletvekilleri, hepimiz bu çatı altında bir kamu görevi ifa
ediyoruz, aynı zamanda bir millî mücadele yönetmiş, darbelere karşı
dik durmuş bir Meclisin üyeleri olarak da kutsal bir sıfatı da
taşıyoruz. Bu tabloda siyasal çoğunlukla Meclisin gündemini
belirleyen partilerin çifte standart uyguladığını
düşünüyorum ve görüyorum. Terörle arasına mesafe koyamamış,
teröristlerle boy boy poz veren milletvekillerine haklı olarak jet
hızıyla fezleke görüşmesi açan Cumhur İttifakı, konu
kendilerine dokununca maalesef üç maymunu oynamaktadırlar. Üstüne bir de
görüşülmek için bekleyen 1.760 dosya varken iktidar, Sayın Lütfü
Türkkan ve Ali Mahir Başarırın dosyalarını bir seçim
yatırımı için gündeme almışlardır. Adalet,
adaletsizlikle sağlanamaz. Belki sesim duyulmadı, tekrar etmek
istiyorum: Adalet, adaletsizlikle sağlanamaz. Sayın Türkkan
kardeşimi ve Sayın Başarırı da sizin siyasi hesaplarınıza
asla harcatmayız. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
Sedat Peker günlerce
YouTubeden çeşitli iddialarda bulundu, yer yerinden oynadı ama ne
hikmetse bu iddiaların tamamına yakını hakkında bir
cumhuriyet savcısı dahi elini kıpırdatamadı. Aynı
durum çeşitli vesilelerle adı geçen milletvekilleri hakkında da
oldu. 10 bin dolar alan milletvekili var. diye bir iddia ortaya
atıldı, İçişleri Bakanı bu iddiayı dillendirdi
ama iddianın muhatabı da iktidar partisi de maalesef açıkça
kulağının arkasına yattı. CHPnin grup önerisinde ismi
geçen, geçmeyen bütün milletvekilleri bu iddialarla yüzleşmelidir,
gerekiyorsa yargılanma talep etmelidirler. Bütün milletvekillerimizin,
ilçe başkanından genel başkan sıfatına kadar
siyasetçilerin mal varlıklarını kamuoyuna açıklamaları
zorunlu tutulmalıdır ama maalesef biz bunu söylerken zamanında
bir siyasi parti genel başkanı çıkmış
Şeffaflık yasası gelirse il ve ilçe başkanı yapacak
adam bulamayız. diyebilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) Sayın Başkanım, bitiriyorum.
Doğrudur, biz buluruz
ama onlar bu zihniyetle bulamazlar. Bu çatı milletin
çatısıdır; bu çatıya yolsuzluk, ahlaksızlık
çamuru bulaşmamalıdır. Bu hususta alınacak tedbirlerin
araştırılması yönünde verilen bu grup önerisini
desteklediğimizi ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Ağrı Milletvekili Sayın
Abdullah Koç.
Buyurunuz Sayın Koç.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ABDULLAH KOÇ
(Ağrı) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kıymetli
halkımız, sizleri saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin
rüşvet, yolsuzluk, ihale komisyonculuğu nedeniyle bu suçlara
karışan ve yüz kızartıcı suçlara karışan
milletvekillerinin dokunulmazlığıyla ilgili vermiş
olduğu araştırma önergesi üzerine ben de söz almış
bulunmaktayım.
Değerli
halkımız, şunu hemen sizinle paylaşmak isterim ki: Bu
dokunulmazlık meselesi
Şimdi, mesele Kürt milletvekilleri veya
Halkların Demokratik Partisi milletvekilleri olunca
Şu anda
cezaevlerindeki eş genel başkanlarımız başta olmak
üzere, Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, Leyla Güven, Musa Farisoğullarının
dokunulmazlıkları sırf siyasal çalışmaları
nedeniyle kaldırıldı. Eş başkanlarımız,
milletvekillerimiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararına
rağmen hâlâ cezaevlerinde. Dolayısıyla ben, bu
arkadaşlarımızın şahsında, cezaevlerindeki bütün
arkadaşlarımı saygıyla selamlamak isterim.
Bakın, bu Meclis, sadece
bir fotoğraftan dolayı bir arkadaşımızın
dokunulmazlığını ilk önce kaldırdı ve
arkasından da milletvekilliğini düşürdü. Bu Meclis bunu
yaparken, bakın, paçasından kir akan, aynı zamanda bütünüyle
yolsuzluğa karışan ve bütün pisliklere karışmış
olan kendi içlerindeki milletvekillerinin dokunulmazlıklarına
ilişkin hiçbir şekilde harekete geçmedi. Bununla ilgili sosyal
medyada ve mevcut olan medyada çarşaf çarşaf olaylar var.
Bakın, bir iddia:
SGKdeki yolsuzluk soruşturmasında Süleyman Soylunun kuzeni
çıktı. deniliyor; bununla ilgili bir soruşturma var mı?
Yok.
Bir diğer mesele, yine,
Süleyman Soylunun yakınım dediği kişinin, Thodex
meselesinde yolsuzlukları çıktı; bununla ilgili herhangi bir
soruşturma var mı? Yok.
Bir diğer mesele
değerli arkadaşlar, Ticaret Bakanının, hepinizin
bildiği gibi eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcanın bu dezenfektan
meselesi var ya -hani temizlik için olan dezenfektan meselesi- pazardaki 100
liralık malzemeyi kendi Ticaret Bakanlığına tam 175 liraya
sattı yani bu temizliğin içerisinden kirlilik aktı, kirlilik.
Buna ilişkin bu Meclisin herhangi bir çalışması var
mı, bunlara ilişkin dokunulmazlıkla ilgili bir
çalışması var mı? Yok.
Değerli arkadaşlar,
bakın, başlarındaki şu anda Süleyman Soylunun
yakınları. Süleyman Soylunun dile getirdiği ve Her ay 10 bin
dolar para alıyor. dediği kişi hakkında herhangi bir
soruşturma var mı? Bakın, bu iktidar buna gelince, bu meseleye
gelince, kendilerine gelince hareket etmeyen bir iktidar ama siyasi
çalışması nedeniyle milletvekillerine dönük çok hızlı
bir şekilde soruşturma dosyaları oluşturuluyor ve bu
Anayasa ve Adalet Karma Komisyonundan bunlar geçirilmek suretiyle
arkadaşlarımızın dokunulmazlıkları kaldırılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Siz
önce kendinize dönüp kendi içinizdeki o pisliğe, o mevcut olan
yolsuzluklara bakın bir. Buna ilişkin, dokunulmazlığı
olan kişilerin bu dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla
ilgili önce harekete geçin. Çünkü önümüzdeki seçimde bu halka o cevabı
veremezsiniz; nitekim de vermeyeceksiniz, biz bu önergeyi destekliyoruz.
Teşekkür ediyorum. (HDP
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın
Mahmut Atilla Kaya.
Buyurunuz Sayın Kaya.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
MAHMUT ATİLLA KAYA (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi hakkında söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, artık
klasikleşen Cumhuriyet Halk Partisi grup önerileriyle karşı
karşıyayız. Her seçim öncesi geldiğinde, AK PARTİ
içerisinde siyaset yapan birkaç arkadaşımızı hedef
göstererek sürekli bu noktalarda hukuki temeli olmayan, mesnetsiz iddialarda
bulunuyorlar. Burada demin AK PARTİye ilişkin
yakıştırmalar yaptı bu noktada Cumhuriyet Halk Partisi
adına konuşan Sayın Tanal da; 15 seçimdir yapıyorsunuz
bunu, sonuç 15-0. 2023te göreceksiniz, yine aynı yöntemi deniyorsunuz,
sonuç aynı olacak, yine AK PARTİ kazanacak, yine Cumhur
İttifakı kazanacak. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Evet, tabii ki buradaki
iddialara bakınca, olayları inceleyince, Anayasadaki
dokunulmazlık ve daha sonra özellikle hem kürsü
dokunulmazlığı açısından hem de yasama
dokunulmazlığı açısından özellikle belirlemeler
yapılmış. Evet, bu kürsünün dokunulmazlığı,
kürsünün masuniyeti Anayasamızın 83üncü maddesinde de
düzenlenmiş ve bu konuda her milletvekilinin söz, eylem ve
düşüncelerine ilişkin sorumlu olamayacağı da ifade
edilmiştir. Ancak bu sorumsuzluk hâli, kürsüye gelip bir milletvekilinin
bir kişiye, hatta milletin helal oylarıyla seçilmiş bir
milletvekiline hakaret ve iftira etme sorumsuzluğunu da getiremezsin;
bunun altını çizerek ifade etmek istiyorum.
Evet, bakın, ben size
İzmirden bir örnekle ifade edeceğim. Milletvekili tabii ki
eleştiriye daha fazla tahammül gösterecektir ama başka bir
milletvekili de başka bir milletvekiline ilişkin bir iddia, isnat
olduğunda değerlendirmesi lazım. Bakın, İzmirde sizin
Menemen Belediye Başkanınız biliyorsunuz yolsuzluktan görevden
alındı ve bu yolsuzluktan görevden alındığından
sonraki süreçte sizin 2 milletvekilinizi töhmet altında bırakacak
açıklamalar yaptı. Biz o soyut iddiaları ne İzmirde ne de
bu kutsal kürsüde hiçbir defa dile getirmedik çünkü iddialar temelsizdi ama
Sayın Tanal, siz burada karısını kamera kaydına
almış bir ahlaksızın ifadelerini tekrar ettiniz; bu
ayıp size yeter, bu ayıp size yeter diyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Evet, Sayın
Taşkesenlioğlu bu konuda açıklamasını yaptı,
zaten ağabeyi ve eski eşine ilişkin değerlendirmeler
yapılmış; 2sinin de dokunulmazlığı yok, bunlara
ilişkin istediğiniz gibi elinizde bilgi, belge, emare varsa suç
duyurusunda bulunursunuz, gereği yapılır. Kendisi de
olayların açıklanması adına zaten cumhuriyet
savcılığına başvurmuş durumda. Yine, özellikle,
burada Milletvekilimiz Süleyman Karamanla ilgili
Ki bir de hukukçusunuz, bir
sözleşme kaç taraflıdır Sayın Tanal, onu dahi
bilmiyorsunuz. İşte, kâğıt parçası, bakın,
sözleşme değil, kâğıt parçası; burada Milletvekilimiz
Süleyman Karamanın imzası var mı?
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Yok.
MAHMUT ATİLLA KAYA
(Devamla) İmzası yok. Bu belgede, bu kâğıt
parçasında baktığımız zaman ismi geçen şahıs
Bu imza benimdir. diyor mu?
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Hayır.
MAHMUT ATİLLA KAYA
(Devamla) Yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MAHMUT ATİLLA KAYA
(Devamla) Bu kâğıt parçasının düzenlendiği tarihte
Süleyman Karaman Devlet Demiryolları Genel Müdürü mü? Hayır,
değil. Bu kâğıt parçasının düzenlenmiş
olduğu tarihte Süleyman Karaman milletvekili mi? Hayır. Ve bu
kâğıt parçasında ismi geçen şahıs ve şirketler
Süleyman Karamanın Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğünde hiç
ihale almış mı? Almamış ama bakın, siz gelip bu
kürsüde, bu kutsal kürsüde milletin helal oylarıyla seçilmiş bir
milletvekiline bir kâğıt parçasını gösterip bu noktada
iddialarda bulunuyorsunuz. Bu, kabul edilebilir bir şey değildir.
Bakın, siyasi etikten bahsediyorsak bu hususlara da ciddi şekilde
dikkat etmemiz lazım. Ben de şimdi gelip size bu kürsüden Neden 60
danışman değiştirdiniz? diye ifadede mi bulunayım,
bunu mu yapalım, bu kürsüdeki seviyeyi bu noktaya mı getirelim? Önce
bunları değerlendirmemiz lazım.
Bakın, yine buradan
şunu ifade etmek istiyorum... Sayın Özel oradan kafa sallıyor,
İzmirle de özel ilgisi var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MAHMUT ATİLLA KAYA
(Devamla) Bitiriyorum Başkanım, tamamlıyorum.
BAŞKAN Vermedik
şimdiye kadar
Buyurunuz,
tamamlayınız.
MAHMUT ATİLLA KAYA
(Devamla) Tamam Başkanım, bitiriyorum.
Siyasi etikle ilgili
olayları aramak istiyorsanız gelin İzmirde Menemen Belediyesine
bakın, gelin İzmirde Menderes Belediyesine bakın, gelin
İzmirde Büyükşehir Belediyesinin bu noktada yapmış
olduğu işlemlere bakın.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Nevşehire ne oldu?
MAHMUT ATİLLA KAYA
(Devamla) Bakın, sadece Buca metrosu ihalesinde 529 milyon fazlaya
burada ihale yapılmış, bir işlem gerçekleşti ve yeterliliği
olmadığı için ikinci sırada kalmış firma
-biliyorsunuz- Marmarayı da yapan, Çanakkale Köprüsünü de yapan,
geçmişte de sosyal demokrat olup sizde de siyaset yapmış
arkadaşlardan oluşan bir şirket. Ama bakın, siyasi
nitelikte bir araştırmayı incelemeyi istiyorsanız
gidersiniz İzmirde bu açıklamaları da
araştırmaları da yaparsınız diyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Onun için,
iğneyi önce kendinize, çuvaldızı başkasına
batırın diyorum.
Yüce heyeti tekrar
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkan...
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın
Tanal, bir saniyenizi rica edeceğim.
Sayın Karaman...
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan)
Sayın Tanal tarafından şahsıma iftira
atılmıştır, söz almak istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Karaman. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
3.- Erzincan Milletvekili Süleyman Karamanın, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; CHP grup önerisiyle ilgili olarak söz
almış bulunuyorum.
Sayın Ahmet Ergünün
taraf olduğu şahsi bir davada sunulduğu iddia edilen, ne
olduğu bilinmeyen, benim bilgim dışında,
başkaları tarafından yazılan sahte bir kâğıt
parçası dayanak gösterilerek şahsımın menfaat
sağladığı iddia edilmektedir.
Bir: Şahsıma
yöneltilen bu isnat yalandır, iftiradır; reddediyorum, kabul
etmiyorum.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Yargıya gittin mi?
SÜLEYMAN KARAMAN (Devamla)
Benim Genel Müdürlük yaptığım dönemde ne bu şahıs ne
de firması TCDDden herhangi bir ihale almamıştır.
Üç: Bu şahıs
tarafından yazıldığı ve menfaat
sağladığım iddia edilen beyanın tarihinde, 2017de ben
TCDD Genel Müdürü değilim, milletvekili de değilim.
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Yalana bak, yalana!
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Ya, Tanal, tamamen yalan ya!
SÜLEYMAN KARAMAN (Devamla)
Bu beyanın bu şahsa ait olup olmadığı da bilinmiyor,
kim tarafından düzenlendiği de belli değil.
Bu konuyu gündeme getiren
herkes hakkında suç duyurusunda bulundum, bulunmaya da devam ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bu iftira kişilik
haklarıma saldırı niteliğindedir, bu iftiranın gündeme
getiriliş amacı ise tam bir itibar suikastıdır ve siyasi
kişiliğimin yıpratılmasına yöneliktir. Üçüncü
kişi tarafından benim bilgim dışında düzenlenen sahte
bir kâğıt parçasıdır; herkes tarafından
düzenlenebilir, herkes için de düzenlenebilir.
Sonuç olarak bu iftirayı
gündeme getiren herkesle hukuk önünde hesaplaşacağız. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SÜLEYMAN KARAMAN (Devamla)
Şahsıma yöneltilmiş olan bu iftirayı kabul etmiyorum,
bundan sonra da hukuk önünde
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Hesap soracağım
SÜLEYMAN KARAMAN (Devamla)
hesap soracağım. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Değerli Başkanım, hatip bana dedi ki: Çetelerin
ağzıyla konuşuyorsun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Önceki
hatip
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Önceki hatip
O onu söyledi.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkanım, lütfen artık yeterlidir.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Bir önceki hatip de yine aynı şekilde. Bunlar benim
şahsımı küçük düşüren şeyler.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) -
Senin hayatın yalan, hayatın yalan!
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Yok öyle, yeni iftiralar mı atacaksın Sayın
Tanal?
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) -
Hayatın yalan senin!
BAŞKAN Yeni bir
sataşmaya mahal vermeyelim Sayın Tanal.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Böyle bir imkân yok Sayın Başkan, muhakkak olacaktır.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Yeni iftira
4.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, İzmir
Milletvekili Mahmut Atilla Kayanın CHP grup önerisi üzerinde ve Erzincan
Milletvekili Süleyman Karamanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmaları sırasında
şahsına sataşmaları nediniyle konuşması
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Değerli arkadaşlar, Rüşvetin belgesi de bu ülkede
olmadı. diyen siyasetçiler var.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Şimdiye kadar belge gösteriyordun hani!
MAHMUT TANAL (Devamla)
Şimdi, bu sözleşme
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Hani belge gösteriyordun?
MAHMUT ATİLLA KAYA
(İzmir) Sözleşme diyorsun hâlâ ya!
MAHMUT TANAL (Devamla) Bu
sözleşme, Bu bir
kâğıt parçası
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan)
Böyle bir sözleşme yok.
MAHMUT ATİLLA KAYA
(İzmir) Sözleşmede kaç taraf olur ya? Ayıp ya!
MAHMUT TANAL (Devamla)
Peki, Bu bir kâğıt parçası. diyorsunuz, niye benim adıma
yapılmıyor, niye MHPden birinin adına yapılmıyor,
niye İYİ Partiden birinin adına yapılmıyor, CHPden
yapılmıyor, AK PARTİden diğer arkadaşlarla
yapılmıyor, sizinle yapılıyor? Bakın; bu bir. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Hepsinin adına yapılıyor, sizin adınıza
da var. Var, var da biz iddia etmiyoruz.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun)
Böyle bir savunma mı olur Şuna yapılmıyor, buna
yapılmıyor. diye?
MAHMUT TANAL (Devamla)
İlk önce Meclis bununla ilgili cumhuriyet savcılarının
Ne
aşamadadır? Bu konuyla ilgili fezlekenin buraya gelmesi lazım.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun)
Yazalım gönderelim o zaman!
MAHMUT TANAL (Devamla) Burada
senin savunmanı yapıp, senin lekelenmeme hakkın var, lekelenmeme
hakkını senin Meclise getirip
Ali Mahirden sonra dosyan gelmez. Ali
Mahirden sonra senin dosyan nasıl geliyor? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Böyle bir şey olabilir mi? Gel burada
lekelenmeme hakkını kullan, gel burada aklan.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun)
Özür dileyin ya!
MAHMUT TANAL (Devamla)
Gelelim diğer hatibin dediğine
Zehra Taşkesenlioğluyla
ilgili, efendim, diyor ki: Gizli kamera koymuş. Ya, arkadaş,
yapılan olaylar doğru mu yanlış mı?
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Özür dile, özür dile!
MAHMUT TANAL (Devamla) Ya,
bu ahlaksızlık doğru mu yanlış mı?
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Yanlış, yanlış!
FUAT KÖKTAŞ (Samsun)
Yanlış, yalan; yanlış, yalan!
MAHMUT TANAL (Devamla)
Gelin buna cevap verin. Bunlar sermaye piyasasıyla ilgili borsada
manipülasyon yaptı mı yapmadı mı? Gelin bu gerçekleri
konuşun. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bakın,
videoyu konuşmayın, gelin, bu
spekülasyon oldu mu olmadı? Borsada manipülasyon oldu mu olmadı
mı?
BURHAN ÇAKIR (Erzincan)
Aynaya bak, aynaya!
MAHMUT TANAL (Devamla)
Servetlerine servet kattı mı katmadı mı?
FUAT KÖKTAŞ (Samsun)
Ya, bu belgeyle bunun işi ne? Belgenin cevabını ver.
MAHMUT TANAL (Devamla)
Gelin, bunlara cevap verin kardeşim.
MAHMUT ATİLLA KAYA
(İzmir) Özür dile Mahmut.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun)
Gösterdiğin belgenin cevabını ver Tanal.
MAHMUT TANAL (Devamla) Onun
için burada tek kelimeyle AK PARTİ yolsuzluğa bulaşmış
bir partidir. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) O sizde
FUAT KÖKTAŞ (Samsun)
Belgeni savun Sayın Tanal.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan)
Bir ay önce sen yazdın onu, bir ay önce.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili
Engin Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin
Özkoç tarafından, yasama ve yürütme üyelerinin görevleriyle
bağdaşmayan suçlar karşısında adil ve tarafsız
mahkemeler önünde hesap vermesi, TBMMnin itibarının korunması,
şeffaf ve hesap veren siyaset için siyasi ahlaksızlıkla etkin
mücadelede çözüm yollarının tespiti, kalıcı etik ilke ve kurullarının
oluşturulması amacıyla 5/1/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11
Ocak 2023 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkan, aynı şeylerin tekrarına niye müsaade
ediyorsunuz? Bu cevap değil ki. Hepsine tek tek cevap vermemiz lazım.
Bunların aynısı söylendi, arkadaşlarım cevap verdi,
bir daha gelip aynı şey tekrar ediliyor. Bu, burayı sabote
etmektir, olmaz böyle bir şey.
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım
Sayın Başkanım, biraz önce hatip ismimi
de söyleyerek
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Benim sekreterim, danışmanım akrabam değil.
Akrabanızı sekreter yapmışsınız,
danışman yapmışsınız. Ayıp değil mi?
Yaptığınız, yolsuzluğun âlâsı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Mahmut
ağabey, ayaktayım ayakta.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Canım Başkanım, özür dilerim sizden ama kendi sekreteri
akrabası. Utanmadan o lafı bana söylemesin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Olmaz böyle bir şey!
MAHMUT ATİLLA KAYA
(İzmir) Doğru değil, doğru değil.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Danışmanı, akrabası.
MAHMUT ATİLLA KAYA
(İzmir) Bak, doğru değil diyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Artık geçelim şunu Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Benim
ismimi anarak yaptığı itham hakkında açıklama
yapacağım efendim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Hiç itham falan yok Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Hayır, var. Arkanızda, sor bir bakalım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
İtham yok, ben dinledim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Dinlemediniz, yoktunuz demek ki.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Ben çok iyi dinledim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Peki,
sataşmadan isteyeyim o zaman.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
İtham yok, itham yok Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Özel, bir sataşma yok efendim, bir sataşma yok.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sataşma yok Sayın Başkanım, böyle bir şey yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, peki, diyor ki: Özgür Özel gayet iyi bilir. Peki, ben
size söyleyeyim
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Gayet iyi bilir. değil Takip eder.
MAHMUT ATİLLA KAYA
(İzmir) Takip eder. dedim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben
şöyle söyleyeyim
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Takip eder. Dinlememiş. Takip eder.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Özgür
Özel gayet iyi bilir. İzmire
FUAT KÖKTAŞ (Samsun)
İzmiri takip eder. dedi.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Tutanaklara bakılsın,
tutanaklara bakılsın.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Kızarma Akbaşoğlu, kızarma!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Arkadaşlar
Ah, ağabeyciğim, ah ya; Özgür Özel böyle şeye
teslim olup susar mı ya!
BAŞKAN Sayın Özel,
teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, lütfen
FUAT KÖKTAŞ (Samsun)
İzmiri takip eder. dedi.
BAŞKAN Peki,
yerinizden buyurun.
Sataşma yok ki efendim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkanım, bir tane sataşma yok, rica ediyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Tutanaklara bakın Başkan, tutanaklara bakın.
SABAHAT ÖZGÜRSOY (Hatay)
Tutanakları isteyin Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Hayır, Sayın Başkanım, İzmire olan yolsuzluklardan
bahsediyor, Özgür Özel iyi bilir, ilgisi yüksektir. Anlatacağım.
BAŞKAN Hâkim
olduğunuzu söylediler, İzmire hâkim olduğunuzu söyledi.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun)
Takip ettiğini söyledi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, peki, bakın, ben
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Evet, övdüler sizi, övdüler. Övdüler Sayın Başkanım, övgüye
alışkın değil.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya,
bakın, eğer bu kadar korkuyorsanız hakikaten oturayım,
söylemeyeyim; Allah Allah! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
Özel, lütfen yerinizden buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
42.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İzmir Milletvekili Mahmut
Atilla Kayanın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifalederine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, bir: Şimdi, bu tartışma değerli
hatip tarafından İzmirde sürekli gündeme getiriliyor; hazır
tutanak altındayken İzmir basını da ilgilenir; iyi bir
şey oldu.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Ama bu sataşma değil Sayın Başkanım. Bakın, bunun
için ayrıca söz alması lazım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir
müsaade edersiniz Başkanım.
Sayın Başkan,
gerçekten incineceğim ama yani tercih etmem böyle yapmanızı.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Ben de etmiyorum sizin bu üslubunuzu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Ortaokul, lise, üniversite, askerlik benim İzmirde. Evim İzmire
yirmi dakika mesafede. Partinin Grup Başkan Vekiliyim. İzmirde beni
panele çağırıyorlar, beyefendiler diyor ki: Özgür Özel
İzmirin yeni patronu, bir sonraki dönem İzmire gelecek.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Hayırlı olsun(!)
FUAT KÖKTAŞ (Samsun)
Sıkıntı yok(!)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tutanak
altında söylüyorum, tutanak altında: Taş yerinde
ağırdır, Manisa dışında bir yerde siyaset
düşünmüyorum; bunu yazın. (CHP sıralarından
alkışlar)
İki: Adını
andığı
İzmir AK PARTİ örgütünün benden bu kadar
tedirgin olmasını kendime bir önem atfetmiyorum
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Müsaadenizle.
BAŞKAN
Tamamlayınız efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) AK
PARTİ teşkilatının benden bu kadar endişe etmesini
hani biraz kibirli olsam kendime önem atfedeceğim ama bunu sizin kendinize
öz güvensizliğiniz olarak kabul ediyorum.
Bahsettiğiniz Menemende
bir belediye başkanı hakkında sizin bahsettiğiniz
işlem olmadan bir buçuk ay önce CHP müfettiş görevlendirmiş,
usulsüzlük tespit etmiş, partiden ihraç etmiş. Sizin Ya görevden
istifa et ya gereğini yaparız. dediğiniz Ya FETÖ'cüsün ya
rüşvetçisin. dediğiniz belediye başkanlarından birisi hakkında
gidip de gereğini yaptınız mı? Bu utançla yaşayın
ya, bu utançla yaşayın! (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Zengin
43.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadeleri ile Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkanım, söz verilmeden
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Şimdi, Özlem Hanım, ben konuşsam mesela hoşunuza gidecek mi
bu aşamada?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Yo, tabii, gider çünkü
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O
yüzden konuşmayacağım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Ama hayır, şöyle, siz bana
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Hayır, ne yaptığınızı anlayın, ben
konuşmayacağım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Özgür Bey, ben iradi yapıyorum, ne yaptığımı gayet iyi
biliyorum. Eğer gerçekten size sataşma olsa ben derim ki: Lütfen,
Özgür Beye söz verin. Size sadece denildi ki: Özgür Bey bu mevzuyu
yakından takip ediyor. Bu kadar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Öyle
demedi, İzmire özel ilgisi var. dedi.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Yani İzmiri yakından takip ediyor.
Şimdi, Sayın
Başkanım, ortada hiçbir sataşma yok.
Aynı şey Sayın
Tanal için geçerli. Sayın Tanal bir sürü laf söyleyecek, 3
arkadaşımıza -burada olmayanlar da dâhil- sözler söyleyecek,
kendine cevap verilince gelip aynı lafları tekrar edecek. Bir defa,
bu, usule aykırı; bir.
İkincisi, Sayın
Özele sataşma olsa ben söz hakkına hürmet ediyorum, lütfen
konuşsunlar ama yaptığı açıklama zaten sataşmayla
hiç alakalı değil. Bu olurken de bize öz güvensizlik suçlaması
yöneltiyor. Allahuekber, Allahuekber! Yani İzmirde aday olmak
istiyorsanız buyurun, biz seviniriz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Zengin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) E,
devamlı öyle söylüyor: Özgür Özel İzmire gelecek.
MAHMUT ATİLLA KAYA
(İzmir) Ya, ben öyle bir şey mi dedim?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Öyle
dedin.
MAHMUT ATİLLA KAYA
(İzmir) Demedim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Her
gün İzmirde. diyorsun, Her gün İzmirde. diyorsun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Hayır, öyle söylemedi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Var
mı açıklaman, yok mu?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
İzmiri takip ediyor. dedi canım, güzel bir şey.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Var
mı, yok mu açıklaman?
MAHMUT ATİLLA KAYA
(İzmir) Var tabii canım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) E, var,
Allah Allah! Demedim. diyorsun.
MAHMUT ATİLLA KAYA
(İzmir) Hayır, takip ediyordunuz Veli Ağbabayla ikiniz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Değerli Başkanım, söz bende.
Atilla Bey, rica ediyorum
Özgür Bey şöyle
bağlayacağım: Yani istediğiniz yerden
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Hayır, bu kadar da olmaz! Öyle bir açıklamam yok. diyor, söyleyince
Var, var, tamam.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Özgür Bey
Özgür Bey, buna ne diyeceğiz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Usulden bahsediyorsunuz yani lütfen
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Ettiğini bulma diyeceğiz, ne diyeceğiz? Ettiğini
buluyorsun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Ben mi yaptım yani?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) E, sen
yaptın.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Bak, hâlâ sen diyor. Üslup, inanamıyorum, kızınca bu üslup
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Peki,
sustum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Neyse ben bir şey söylemeyeceğim.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Değmez, değmez Başkanım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Üslup, işte, aynıyla beyandır insan için, burada görülüyor.
Bizim öz güvenimiz tam yerinde, Özgür Bey de rahat olsun; ister İzmir
ister Manisa, gelin, fark etmez, meydan ortada. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Teşekkür ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Hiç fark etmez İzmir, İstanbul; istediğiniz yerden aday olun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, hanımefendiye şunu söylüyorum: Hepiniz
biliyorsunuz -en çok da Genel Başkan Yardımcılarınız-
Manisada siz ne durumdasınız Özgür Özel ne durumda. Dilediğiniz
seçim bölgesinde karşı karşıya gelelim, gelin cesaretiniz
varsa. (CHP sıralarından alkışlar)
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Seçimler geliyor! Sandık geliyor,
sandık!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Bu iddiayı anlamak mümkün değil, Genel Başkan
Yardımcımız yok Manisadan ya.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben
Grup Başkan Vekiliyim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Bizim Genel Başkan Yardımcımız yok Manisadan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
İzmirdeki Genel Başkan Yardımcınız Hamza Dağ
Manisada 2nci parti olduk. diye Manisaya gelip toplantı yaptı.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
İstediğiniz yerden aday olun Özgür Bey.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.- AK PARTİ Grubunun, bastırılarak
dağıtılan 392 sıra sayılı Kanun Teklifinin
kırk sekiz saat geçmeden gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmının 1inci
sırasına, yine bu kısımda bulunan 375, 376 ve 380 sıra
sayılı Kanun Tekliflerinin ise aynı kısmın
sırasıyla 3, 4 ve 5inci sıralarına alınmasına ve
bu kısımda bulunan diğer işlerin sırasının
buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun çalışma saatlerine ve
392 sıra sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin önerisi
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
11/1/2023
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
11/1/2023 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından İç
Tüzükün 19uncu maddesi gereğince grubumuzun aşağıdaki
önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Özlem
Zengin
Tokat
AK
PARTİ Grubu
Başkan
Vekili
Öneri :
Bastırılarak
dağıtılan 392 sıra sayılı Kanun Teklifinin
kırk sekiz saat geçmeden gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmının 1inci
sırasına, yine bu kısımda bulunan 375, 376 ve 380 sıra
sayılı Kanun Tekliflerinin ise aynı kısmın
sırasıyla 3, 4 ve 5inci sıralarına alınması ve
bu kısımda bulunan diğer işlerin sırasının
buna göre teselsül ettirilmesi;
Genel Kurulun;
11 Ocak 2023 Çarşamba
günkü (bugün) birleşiminde 392 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
12 Ocak 2023 Perşembe
günkü birleşiminde ise 380 sıra sayılı Kanun Teklifine
kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
çalışmalarını
sürdürmesi;
392 sıra
sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki
şekliyle olması,
Önerilmiştir.
392 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4810) |
||
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki Madde Sayısı |
1. Bölüm |
1 ila 5inci maddeler |
5 |
2. Bölüm |
6 ila 9uncu maddeler |
4 |
Toplam Madde Sayısı |
9 |
BAŞKAN Öneri üzerinde
söz isteyen, İYİ Parti Grubu adına İstanbul Milletvekili
Sayın Hayrettin Nuhoğlu.
Buyurunuz Sayın
Nuhoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunun Genel Kurul çalışma gün ve saatlerinin belirlenmesi
hakkında vermiş olduğu önerge üzerine İYİ Parti Grubu
adına söz aldım. Selamlarımı sunarım.
Bu önerge dün
görüşülecek ve haftalık çalışma programı belli
olacaktı fakat yapılan yoklamada çoğunluk
olmadığı için Genel Kurul çalışamadı. Meclisi
çalıştırması gereken iktidar partisi grubudur, ne
yazık ki iktidar milletvekilleri Genel Kurul çalışmalarına
ilgi göstermemektedirler. 27nci Dönemde dört buçuk yıldan beri her zaman
şahit olduğumuz durum maalesef böyledir. İktidar kanadından
konuşmaları dinleyen milletvekili sadece birkaç kişiden ibaret
olmaktadır. Her gün yoklama yapılsa Meclis her gün kapanır çünkü
her gün böyledir. İktidar, Meclis çalışmalarını
İç Tüzüke ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarına
yakışır, yerleşmiş teamüllere uygun şekilde sürdürmekten
yana değildir.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Muhalefet nerede?
HAYRETTİN NUHOĞLU
(Devamla) Yapmak istedikleri, aldıkları talimat doğrultusunda
tekliflerinin olduğu gibi kabul edilmesidir; bunun en belirgin göstergesi
oylamalarda ortaya çıkmaktadır.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Muhalefet Kordonboyunda mı? Muhalefet nerede?
İBRAHİM HALİL
ORAL (Ankara) Dinle, dinle!
HAYRETTİN NUHOĞLU
(Devamla) Kanun maddelerinin ve önergelerin oylamalarında iktidar
sıraları kısa sürede doldurulmaya çalışılmakta;
oylama biter bitmez, hemen boşalmaktadır. Ne var ki yoklamalarda da
genellikle çoğunluk sağlanamamakta ve bu yüzden Meclis
çalışmaları aksamaktadır. Öyle anlaşılıyor
ki Cumhurbaşkanının kanun hükmünde kararname çıkarma
yetkisinin yetersiz kaldığı konularda hazırlanan
tekliflerin kanunlaşması için Meclisin onayı gerekmektedir,
yoksa oylamalara da katılmazlar. Nasıl olsa Anayasa, İç
Tüzük, kuvvetler ayrımı ve hukukun üstünlüğü gibi
kavramların onlara göre anlamı yoktur. Kanun tekliflerinin
içeriği hakkında, teklife imza koyan milletvekillerinin bile bilgisi
olmadığını gördük. Noktasına ve virgülüne bile
müdahale edilmesine müsaade edilmeyen tekliflerin komisyonlardan ve Genel
Kuruldan aynen çıkması için çaba gösterildiğine, Meclisin noter
gibi kullanılmak istenildiğine defalarca şahit olduk; bu da
kanun tekliflerinin Külliyede hazırlandığı ve
milletvekillerine imzalattırıldığı kanaatini
uyandırmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
Anayasaya ve kuvvetler ayrılığı ilkesine inanan
İYİ Parti Grubu olarak bizler, iktidarın Türkiye Büyük Millet
Meclisinde gösterdiği bu tutuma ve kanun yapma usulüne
karşıyız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
HAYRETTİN NUHOĞLU
(Devamla) Teşekkür ederim.
Üzülerek ifade etmek
istiyorum ki 27nci Dönemde getirilen kanun tekliflerinin tümünde, teamüllere
aykırı olarak İç Tüzük'ü zorlama, satır aralarına
sıkıştırılmış kötü niyet ve şaibe
görmekteyiz. Cumhuriyetin 100üncü yılına kavuştuğumuz
bugünlerde partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin de sonuna
yaklaştığımız anlaşılmaktadır. Onun
için, 2023 önemli bir yıl olacaktır. Güçlendirilmiş parlamenter
sisteme dönerek Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş felsefesine uygun
olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin yeniden saygın duruma
getirileceğine olan inancım tamdır. Konuşmama Atatürkün
Türkiye Büyük Millet Meclisinin haricinde hiçbir makam millî mukadderata hâkim
olamaz. sözleriyle son verir, saygılar sunarım. (İYİ Parti
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Akbaşoğlu...
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
44.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun
AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Biraz evvel kürsüde
konuşan hatibi kendi partisinden tam 7 kişi dinledi.
Gruplarının sayısını nazarıdikkate alırsak
kendi grubundan ne kadar kişiye hitap ettiği ayan beyan ortada. Bizim
grubumuz da burada.
Sonuç itibarıyla, bu
suçlamaların hiçbiri gerçeği yansıtmıyor; bu, bir iftira
aslında. Dün hep beraber buradaydık, zatıaliniz on dakika ara
verdi 1inci yoklama sonrasında. Birçok arkadaşımız burada
pusula vermeye imkân bulamadı, çoğunluk
sağlanmıştı, eğer on beş dakika olsaydı
çoğunluk sağlanmış olacaktı. Sonuç itibarıyla,
milletvekillerimiz kendi odalarında seçmenleriyle muhataplar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Cenazemiz vardı Başkanım.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Ya, ne işi var vekillerin?
BAŞKAN
Tamamlayınız efendim.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın milletvekillerimizin hepsi
görevinin başında, yoksa bu kanunlar nasıl çıkacak?
Dolayısıyla, bu tür suçlamaların hiçbir haklı gerekçesi söz
konusu değildir. Burada her parti grubu mutlaka seçmenleriyle, kendilerini
ziyaret eden kişilerle, sivil toplum kuruluşlarıyla
görüşmeler yapıyorlar ve milletvekillerimiz, kendi illeriyle ilgili,
bakanlıklar nezdinde de kendi hizmet alanlarına ilişkin
işleri takip ediyorlar, milletimize hizmet noktasında bir görevi ifa
ediyorlar. Dolayısıyla, yoklama olduğunda, oylama olduğunda
da eksiksiz bir şekilde buraya katılım için çaba sarf ediyorlar.
Ancak takdir edersiniz ki Halka İlişkiler Binasının üst
katından asansör bekleyip, aşağı kata inip, oradan
yürüyerek buraya gelmek ortalama zaten on beş dakikayı buluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayınız Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sonuç itibarıyla, İç Tüzük
kuralları çok açık ve seçik; burada sadece iktidarın değil,
muhalefetin de -hepimizin- bu Meclisi çalıştırma görevi,
sorumluluğu söz konusu. Dolayısıyla, bu itirazların hiçbiri
haklı değildir ve milyonlarca insanımız, memurumuz,
emeklimiz bu görüşeceğimiz kanunu beklerken bu konuda irade beyanı
noktasında da burada, İç Tüzükte detaylı bir şekilde
aslolanın Genel Kurulun çalışmasına dönük bir iradenin
ortaya konulması, hem iktidar hem muhalefet -herkes- tarafından
gözetilmesi gerekirken birtakım oldubittilerle beş dakikalık ara
vermek suretiyle Genel Kurulu kapatmaya matuf iradeyi aslında milletimize
şikâyet ettiğimi ifade ediyor, teşekkürlerimi sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Sen neden 70 kişi olduğunun hesabını ver.
Geçen hafta neden karar yeter sayısı istedin, onun hesabını
ver Akbaşoğlu; geçen hafta neden karar yeter sayısı
istedin, kapattın Meclisi?
BAŞKAN Sayın
Başkan, on beş dakika ara verdik bugün efendim.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Ben, sizinle ilgili değil, dünkü
olaya atıf yapıldı, dünkü olayla ilgili de açıklamada
bulundum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Dervişoğlu.
45.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Efendim, ben bir açıklama yapma
ihtiyacı hissetmiştim, Sayın Akbaşoğlu
konuştuktan sonra iştahım kapandı çünkü ne diyeyim yani
tartışma mı yapayım kendisiyle?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Doğru karşısında
Haklısınız. demeniz lazım.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Hangi doğru?
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Şimdi konuşayım o
zaman, dinleyin.
Dün Türkiye Büyük Millet
Meclisi kapanmadı mı yoklamada? Yoklamada kapandı. Bu
getirdiğiniz kanun teklifi görüşülürken yoklamada burada
bulunmamanın ne tür bir mazereti olabilir ki siz bizi millete şikâyet
ediyorsunuz? Millete şikâyet edilmesi icap edenler, milletin böyle bir
kanun çıkması beklentisi varken o milletin beklentisine
karşılık vermekten uzak duran iktidar grubudur. Yani bunun
savunulacak bir tarafı yok ki.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayınız Sayın Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Türkiye Büyük Millet Meclisi
kapanıyorsa, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yoklama esnasında
milletvekilleri bulunmuyorsa -bulunmayan milletvekillerinin elbette ki
mazeretleri vardır ama- Grup Başkan Vekili olarak sizin
sığınacak bir mazeretiniz yok; bunu niye görmüyorsunuz? Bu
tartışmayı derinleştirerek birbirimizi üzmemize vesile
olacak kelamlar sarf etmeye niye zemin hazırlıyorsunuz ya? Bir laf
söylendi, hiçbir şey söylenmeyecek mi size Muhammet Bey, her lafın
üstüne çıkmak gibi bir mecburiyetiniz mi var? Söyle bir laf, altında
kalayım, mutlu ol, hadi bekliyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın
Özel, İç Tüzük tartışmalarına girmiyoruz değil mi
efendim?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Yok
efendim, Anayasa.
BAŞKAN - Buyurunuz
efendim.
46.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Tam da
dediğiniz gibi, efendim, İç Tüzük değil, en üst norm Anayasa,
madde 96: Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapacağı seçimler dahil
bütün işlerinde üye tamsayısının en az üçte biri ile
toplanır. diyor. Bu konuyu
Siz Bir İç Tüzük
değişikliğiyle bu yoklamalar belli şartlarda
alınsın. dediniz, Anayasa Mahkemesi öyle bir ret kararı
yazdı ki, diyor ki: Bu iş yapılacaksa 200 kişi bu salonda
olacak.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Burada olduğunuz hâlde yoklamaya girmiyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Öyle
dediğiniz gibi, Açılışta olacak, oradan odaya gidecek,
ondan sonra yetişecek makul süre verilirse gelecek. demiyor, Burada
olun. diyor. Bu, Anayasanın bir gereği ve dünyanın bütün
parlamentolarında ilgili sayıyı sağlamak iktidarın,
denetlemek muhalefetin işidir; daha bunu özümseyememiş,
anlayamamış bir anlayışın karşısında
dilimizde tüy bitti.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Son
cümlem Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurunuz
efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Anayasa
bana diyor ki: İktidar partisi 200 kişiyi toplayacak, sen de bunu
denetleyeceksin. Bu, evrensel bir parlamento kuralıdır, buna isyan
etmek parlamenter demokrasiye, milletin verdiği ödevi yerine getirmeye
isyan etmektir.
Yorulduğunuz
anlaşılıyor, tükendiğiniz anlaşılıyor;
önümüzdeki sene nasıl iktidar toplanır, nasıl kanun
çıkartılır Millet İttifakından, Türkiye
ittifakından izlersiniz.
Sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın
Akbaşoğlu, lütfen ikinci bir sataşma veya bir tartışma
olmasın.
Buyurun.
47.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlu ile Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadeleri ile Tekirdağ Milletvekili
İlhami Özcan Aygunun yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Efendim, biz, elhamdülillah, daha
yeni başlıyoruz, o konuda hiçbir problemimiz yok.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Bu kanun Sayın
Akbaşoğlu sayesinde çıkarılamaz olacak ya!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Biz her daim yenileniriz, biz yeni
başlarız, inşallah ilk yirmi yıllık dönemimizde
altyapıyı hazırladık, ikinci yıl yirmi
yıllık dönemimizde de büyük ve güçlü Türkiyenin öncülüğünde
yepyeni bir dünya kuracağız Allahın izniyle, siz daha çok
beklersiniz o konuda.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Hayal kur; sen hayal kur, sen hayal kur!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Şunu söyleyeyim: Bak, burada
iktidar milletvekilleri demiyor, burada Milletvekilleri, Genel Kurulda
bulunur. diyor. Herkes kendi grubuna bu manada, burada bulunup da
bulunmadığıyla ilgili efendim...
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Ya, ya, ya! Vay, vay, vay! Şark kurnazına bak be!
Vay be, şark kurnazı!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) ...bir yaklaşım sergilemek
de...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) AK
PARTİ muhalefet derken ne anlıyordu?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) O milletimizin maşerî
vicdanındadır. Ben, biraz evvel bizim grubumuza yönelik yapılan
saldırılara...
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Ya, sen barajı kaybettin be, barajı; kendi ilindeki
barajı kaybettin!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) ...ve iftiralara cevap veriyorum.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Sen, kendi ilindeki barajı kaybettin be! Sen kendi
ilindeki barajı kaybettin.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bu konuda tabii bir şekilde
cevaplamalarımızı bile maalesef sindirememe, hazmedememe söz
konusu.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Ya, sen kendi ilindeki barajı kaybettin.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Hakikatler...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bitiriyorum Sayın Başkanım.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Başkanım, yeter, barajı kaybetti kendi
ilindekini arkadaş ya!
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sonuç itibarıyla... Barajı
kaybettim... Bak, Allah nasip ederse gel, onu, göstereyim barajı.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Göreceğim, tabii, gittik arkadaşlar...
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Şu anda Çankırı
tarihinin en büyük kamu yatırımı...
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Sen kendi ilindeki barajı kaybeden vekilsin be! Kendi
iline sahip çıkamıyorsun ki ülkeye nasıl sahip
çıkacaksın?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Çankırı, Çorum ve
Kastamonuyu sulayacak, 160 bin dekar araziyi sulayacak Kızlaryolu
Barajı yükseliyor...
İLHAMİ
ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Takvime bak, takvime! Sen anca bu hayallerle
gidersin.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) ...ancak ona Hayali baraj. Baraj
yok. diye iftira atanların yaklaşımı işte ortada.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Ya, ya, ya! İftira atan sensin! Sensin iftira atan,
sensin, sensin!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Biraz sonra size fotoğrafını
göstereceğim. Kızlaryolu Barajının
fotoğrafını göstereceğim.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Ya, tabii! Aç tavuk kendini darı ambarında
görürmüş! Aç tavuk kendini darı ambarında görürmüş!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Yarısından fazlası
yükseldi ve
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Sayın Başkan, şaşırdı ne
konuşacağını zaten.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, değerli arkadaşlar; demokrasi kendi içinde
esnekliği de barındırır ve zaman zaman bu Mecliste
yoklamayla ilgili olsun, başka tür müzakerelerde olsun elbette esneklikler
olacaktır yani bunları fazla tartışmaya gerek yok.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.- AK PARTİ Grubunun, bastırılarak
dağıtılan 392 sıra sayılı Kanun Teklifinin
kırk sekiz saat geçmeden gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmının 1inci
sırasına, yine bu kısımda bulunan 375, 376 ve 380 sıra
sayılı Kanun Tekliflerinin ise aynı kısmın
sırasıyla 3, 4 ve 5inci sıralarına alınmasına ve
bu kısımda bulunan diğer işlerin sırasının
buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun çalışma saatlerine ve
392 sıra sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Şimdi,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili
Sayın Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurunuz Sayın Oluç.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HAKKI SARUHAN
OLUÇ (İstanbul) Sayın Başkan, sayın vekiller; bugün bu
kapatma davası ve Anayasa Mahkemesi üzerine konuşmaya
başladık, ben devam edeceğim bu konuşmaya.
Evet, hep çok açık bir
şekilde söyledik, söylemeye devam ediyoruz: Adalet ve Kalkınma
Partisi yargı üzerinde büyük bir vesayet oluşturdu, yürütme eliyle
baskı kurdu, tahakküm altına aldı ve yargının bütün
kademelerinde bu tahakkümünü sürdürüyor. Yani yargı vesayeti el
değiştirdi bu iktidar zamanında; bu çok açık.
Anayasa Mahkemesi 2021
yılının Mart ayında HDP hakkında verilen iddianameyi
Mesnetsiz iddialar var. diye Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığına iade etti; 2021 Mart, iade etti, ilk
defa böyle bir şey oluyor. Sonra, haziran ayında tekrar bir iddianame
hazırlandı ve iktidarın baskılarıyla Anayasa Mahkemesi
aynı iddianameyi, mesnetsiz iddialarla dolu iddianameyi kabul etmek
zorunda kaldı ve o zamandan beri de bu çalışma sürüyor. Peki,
Anayasa Mahkemesi başka neyi reddetti? Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı 2 kez HDPnin banka hesaplarına bloke
konulmasını talep etti; reddetti Anayasa Mahkemesi bunu, Mesnetsiz.
dedi, Ortada bir gerekçe yok. dedi. Baskılar devam etti, 2022
Aralık ayında, Kasım ayındaki siyasi baskılar
sonucunda, Aralığın 13ünde Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı tekrar bir talepte bulundu hesaplara bloke
konulması için ve o baskılar, siyasi baskılar sonucunda, Cumhur
İttifakının siyasi baskıları sonucunda Anayasa
Mahkemesi bu talebi kabul etmek durumunda kaldı. Ve üstelik, bakın,
nasıl bir hukuksuzluk? Hani sizin bir İçişleri
Bakanınız var ya, diyor ki: Önce yık, sonra hukuk. Anayasa
Mahkemesini bu noktaya getirdiniz siyasi baskılarla. Anayasa Mahkemesi
önce tedbir kararı koydu, sonra dedi ki: Savunmanızı bir ay
içinde yapın. Yani önce karar veriyor, sonra Savunmanızı
yapın. diyor. Ya, böyle bir şey var mı? Ama
yaptırıyorsunuz siyasi baskılarla. Neden bu siyasi
baskıyı kuruyorsunuz? Yargı üzerindeki vesayet
aracılığıyla siyaset alanını bu iktidar dizayn
ediyor, esas olarak bunu yapıyor ve neden şimdi yapıyor bunu?
Seçimlere kalmış dört ay, dört ay kala önce hazine
yardımına bloke, arkasından seçim yardımına bloke
gelecek, arkasından kapatma kararı verdirerek Anayasa Mahkemesine
istiyorsunuz ki seçimler sizin istediğiniz ortamda yapılsın;
işte bu nedenle bu baskıyı kuruyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dolayısıyla,
Anayasa Mahkemesi kararının sadece mahkemede verilmediğini biz
çok iyi biliyoruz. Anayasa Mahkemesi kararı nerede veriliyor? Sizin
iktidar odaklarınızda veriliyor, Beştepede veriliyor,
Kabinenizde veriliyor, Cumhurbaşkanlığının Hukuk
Başdanışmanlarınca veriliyor esas itibarıyla. O
nedenle, bir kez daha vurguluyorum, çok net: Geçmişte Nuh Mete Yükseller,
Vural Savaşlar, Sabih Kanadoğlular ne yaptıysa bugün siz Bekir
Şahin'e iktidar eliyle bunu yaptırıyorsunuz. Vesayetçi bir
yargı anlayışına sahip bir iktidarsınız ve bir
ittifaksınız. Açık ve net bunu halkımız bilmelidir ve
halkımız bunu görecektir, seçimlerde bunun hesabını mutlaka
soracaktır. (HDP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan,
kayıtlara geçmesi açısından söylüyorum: Tüm iddiaları
reddediyoruz. Anayasa Mahkemesi kendi mevzuatı çerçevesinde gündemine
hâkim olarak usul ve esasa dair kanaatlerini tarafsız,
bağımsız bir şekilde ortaya koymaktadır, en ufak bir
siyasi baskı söz konusu değildir. Bu mesnetsiz iddiaların tümünü
reddediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın Özgür Özel.
Buyurun Sayın Özel. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; elimizde
Adalet ve Kalkınma Partisinin grup önerisi var, onu görüşüyoruz.
Nasıl çalışalım? diyorlar, 9 maddelik kanun var, 4le 5
diye ikiye bölelim, temel kanun yapalım. diyorlar. Gerçekten yıllar
sonra Bu AK PARTİ iktidarının öncesinde kanunlar nasıl
çıkıyordu, şimdi nasıl çıkıyor? diye böyle
arşivleri karıştıran, tutanaklara bakan siyaset bilimi
öğrencileri Türkiye nasıl bir dönem yaşamış,
Parlamento nasıl bir dönem yaşamış gerçekten utanç
duyacaklar. 4 ve 5 maddeye ayrılmış bir temel kanun. Biz deriz
ki bunların yerine, bunları hemen yapalım ama emeklilikte
yaşa takılanlar yirmi üç yıldır mağdurlar, yirmi bir
yılı size ait bu mağduriyetin, yedi ay önce ancak kabul ettiniz,
hâlâ bekletiyorsunuz. Şimdi, bu ay sonunda EYT'yi çıkaralım,
mart sonunda maaş alsınlar, elleri sıcakken o ellerle bize oy
atsınlar. Vallahi EYTliler yirmi yıldır zulüm çekti. Ben hep
söylüyorum, kış geçermiş ama kurt yediği ayazı
unutmazmış; bu EYTlilerin sizin bu oyunlarınıza karnı
tok, buna asla izin vermeyecekler. (CHP sıralarından
alkışlar) Ama çıraklık ve staj mağdurlarını
bu işe dâhil etmezseniz çok büyük bir vebal altında
kalacaksınız.
Sözleşmeli, kadro
bekliyor; yüz binlere, KİTlerde, belediye iktisadi teşekküllerinde
ve Aile Bakanlığında ek dersli çalışan personele
mutlaka kadro verilmek durumunda. Ek ders, Millî Eğitimde öğretmen ek
ders verince ödenen bir işken Aile Bakanlığı
almış buradan önce öğretmen, sonra sosyolog, sonra psikolog,
sonra sosyal çalışmacı; aklınıza ne geldiyse ek dersli
çalıştırıyor. Yılın 4üncü ayında
maaşları asgari ücretine altına düşüyor, bu
arkadaşlarımıza mutlaka ve mutlaka kadro verilmesi gerekiyor.
Ayrıca, atama bekleyen
sağlıkçıların, atama bekleyen tüm meslek
mensuplarının haklı taleplerini bir an önce bu Meclisin
duyması gerekiyor.
Özel okul öğretmeleriyle
ilgili 2014 yılına kadar ilgili kanunda Devlette ne maaş
alıyorlarsa onun altında kalamaz. diye son derece etkin bir denetim
ve koruma vardı. Bir gece yarısı, AK PARTİ Grup Başkan
Vekilinin çıkardığı önergeyle gece biri yirmi geçe bu madde
kalktı ve sekiz yıldır birçok öğretmen asgari ücretin
altında veya asgari ücret sınırında maaşa mahkûm oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) AK
PARTİnin 2014te yapmış olduğu bir şey yani lafa
gelince kul hakkı kul hakkı deniyor ama bu kadar özel okulda
çalışan öğretmenin hakkının bu kadar açık
gasbedildiği, gasbedilmesine göz yumulduğu, emek sömürüsüne yol
verildiği bir kanun değişikliğinin derhâl geri
alınması gerekiyor.
Son olarak da yüce Meclise,
bir kez daha, özel sektörde çalışanların arada işveren
olmaksızın promosyon alabilmesine yönelik kanun teklifimizi arz
ediyoruz, hatırlatıyoruz. Bu olursa -bakın, EYT'liler için dahi
10 bin lira, 11 bin lira promosyon yarışı var bankalar
arasında- bu çalışanlar için 15 bin liraya varacak promosyon
mümkün. Taş atıp da kolumuz ağrımayacak ama aradan
işvereni çekmemiz lazım. Hepinize bu konuda bir kez daha
çağrıda bulunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Gündemin Seçim
kısmına geçiyoruz.
IX.- SEÇİMLER
A) Komisyonlara Üye Seçimi
1.- (10/6818, 6819, 6821, 6822, 6823, 6824, 6825) esas numaralı
Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi
BAŞKAN Altı
Yaşındaki Bir Kız Çocuğunun Evlilik Adı Altında
Cinsel İstismara Maruz Bırakılması Olayının
Araştırılarak Benzer Olayların Yaşanmaması ve Her
Türlü Çocuk İstismarının Önlenmesi İçin Alınması
Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis
Araştırması Komisyonuna üye seçimi yapılacaktır.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkanım, özür dilerim yani milletvekillerinin oturma
yeri orası değil ki. Daha kanuna geçmemişiz, böyle bir oturma
düzeni yok. Ya, böyle bir şey olabilir mi? Olmuyor işte. Kanuna
geçmemişiz, öyle şey mi olur ya?
BEKİR KUVVET ERİM
(Aydın) Ne fark ediyor?
BAŞKAN Komisyon
üyelikleri için siyasi parti gruplarınca gösterilen adayların
listesini okutup oylarınıza sunacağım.
Altı
Yaşındaki Bir Kız Çocuğunun Evlilik Adı Altında
Cinsel İstismara Maruz Bırakılması Olayının
Araştırılarak Benzer Olayların Yaşanmaması ve Her
Türlü Çocuk İstismarının Önlenmesi İçin Alınması
Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis
Araştırması Komisyonu Üyelikleri Aday Listesi
(10/6818, 6819,
6821, 6822, 6823, 6824, 6825)
Adı
Soyadı Seçim
Çevresi
Adalet ve Kalkınma Partisi (10)
Cengiz
Aydoğdu Aksaray
Arife Polat
Düzgün Ankara
Arzu Aydın Bolu
Abdulkadir Özel Hatay
Mahmut Atilla
Kaya İzmir
Ahmet Özdemir Kahramanmaraş
Radiye Sezer
Katırcıoğlu Kocaeli
Gülay
Samancı Konya
Çiğdem
Erdoğan Atabek Sakarya
Mustafa Arslan Tokat
Cumhuriyet Halk Partisi (4)
Murat Emir Ankara
Suzan Şahin Hatay
Ali Fazıl
Kasap Kütahya
Candan Yüceer Tekirdağ
Halkların Demokratik Partisi (2)
Filiz
Kerestecioğlu Demir Ankara
Fatma Kurtulan Mersin
Milliyetçi Hareket Partisi (2)
Metin Nurullah
Sazak Eskişehir
Halil Öztürk Kırıkkale
İYİ Parti (1)
Aylin Cesur Isparta
BAŞKAN - Okunan listeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Duyurular
1.- Başkanlıkça, komisyonların başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üye seçimlerini yapmak üzere toplanacakları gün,
saat ve yere ilişkin duyuru
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Meclis Araştırması Komisyonuna seçilmiş
bulunan sayın üyelerin 12 Ocak 2023 Perşembe günü saat 13.30da
Halkla İlişkiler Binası Komisyonlar Bloku, Alt Zemin, 1 Numaralı
Toplantı Salonunda toplanarak başkan, başkan vekili, sözcü ve
kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum. Komisyonun toplanma gün,
saat ve yeri ayrıca elektronik ilan panosunda ilan edilecektir.
Alınan karar
gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkan, özür dilerim, kanuna geçmeden önce, on beş-yirmi
dakikadır bu arkadaşlarımız orada otuyor. Bu Mecliste,
İç Tüzüke göre bir oturma düzeni var. Yani benim sizden istirhamım,
bu arkadaşlarım önce yerlerine otursunlar sonra
BEKİR KUVVET ERİM
(Aydın) İstediğim yerde otururum, vekilim ben.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Komisyon yerini alacak tabii ki
Komisyon yerini alacak, evet.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Yani bu, gruba da saygısızlık, Parlamentoya da
saygısızlık.
BAŞKAN 1inci
sıraya alınan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan
Vekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve 62 Milletvekilinin Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve 62 Milletvekilinin Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4810) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 392) (*)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Komisyon Raporu 392 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince, bu teklif İç Tüzükün 91inci maddesi
kapsamında temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, teklif,
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul
edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan
maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Teklifin tümü üzerinde söz
isteyen, İYİ Parti Grubu adına Samsun Milletvekili Sayın
Erhan Usta.
Buyurun Sayın Usta.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 392 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde
İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlarım.
Şimdi, bu, tabii, torba
kanun, artık o eleştirilerimizi sürekli yapıyoruz, onları
yapmadan direkt kanunun içeriğine geçmek istiyorum. 3 tane önemli
düzenleme yapılıyor bu kanun teklifiyle; bir tanesi en düşük
emekli maaşının yükseltilmesi, ikincisi memur ve emekliler için
maaş artışı, aylık artışı, üçüncüsü de
işveren katkı payına ilişkin bir düzenleme. Şimdi,
tabii, memur ve emeklilerin maaş artışlarının
nasıl olacağının aslında bir formülasyonu var. Bu
formülasyon belli fakat bu formülasyonda bir miktar değişiklik
yaparak Hükûmet önümüze bir maaş ve ücret artışı getirdi.
Şimdi, tabii, şunu sormak gerekiyor: Niye bu kadar gecikti bu? Yani
çok daha öncesinde yapılabilirdi, yılın başından
itibaren bu yapılabilirdi ama bugüne kadar gecikti. Hâlbuki
maaşların alınma vakti geldi neredeyse, emekli
aylıkları geçti bile; bunları zamanında yapmadan bu
şekilde geldi.
İkincisi, Sayın
Cumhurbaşkanı bir yüzde 25 açıkladı memur ve emekliler
için, sonradan durdu, bir gün sonra yüzde 30 açıkladı. Yani tabii,
bunun devlet ciddiyetiyle bağdaşmadığı çok açık
ve net bir şekilde ortada. Niye yüzde 25? Sonradan niye yüzde 30? Madem
yüzde 30u baştan verebiliyordunuz, niye öncesinde yüzde 25 teklif
ettiniz? Bu yüzde 30u irdeleyeceğiz. Bu yüzde 30, refah kaybını
oradaki
Enflasyona ezdirmedik. diyor ya Sayın Cumhurbaşkanı,
o enflasyona ezdirmemiş mi oluyor, bunların hepsine tek tek
bakacağız. Ama bir defa, hani usul olarak yani bugüne kadar gecikmemesi
gereken bir işti, gecikti. Niye? Çünkü Hükûmet normal formülasyondan ne
geliyorsa onu vermeyi arzu ediyordu fakat toplumda ortaya çıkan tepkiler,
muhalefet partileri olarak bizlerin bu talepleri sık sık gündeme
getirmesi neticesinde bir miktar ekstra -güya ekstra- artış verilmek
durumunda kaldı. Bu düşük oldu ancak yine burada çok net bir
şekilde bunu görüyoruz ki bu, muhalefetin bir
başarısıdır. Yani muhalefetin bu baskısı
olmamış olsaydı bugün, işte, memur ve emekli
aylıkları yaklaşık yüzde 16 civarında
artırılacaktı. Yine yüzde 25ten 30a çıkışı
da aynı şekilde değerlendirebiliriz. Tabii, burada, Hükûmetin
yaptığı işlerin bir hesaba kitaba dayandığını
söylemek hiç mümkün değil, hesap kitap yok. İşte, kanun teklifi
geldi, hiçbir etki analizi yok, önümüze bir etki analizi konulmadı.
Sonradan, işte, zorla sorulan sorular
karşılığında bir kısım rakamlar
alıyorsunuz, o rakamların da ucu nedir, arkasında ne var, önünde
ne var; bunların hiçbiri belli değil yani böyle bir düzlem içerisinde
mesele gidiyor. Ortak akıl yok, kurumlar çalışmıyor;
işte, bu sistemin getirdiği en büyük kusurlardan bir tanesi bu,
kurumlar çalışmıyor. Bakın, ben yaklaşık otuz
yıldır mesleğin içerisindeyim, bunun bir kısmı
Şimdi siyasetçiyiz, yirmi altı buçuk yıl Devlet Planlama
Teşkilatında çalıştım. Yıllarca biz bu işi
yaptık, ilk kez böyle bir şeyle karşılaşıyoruz
yani bir belirsizlik içerisinde maaşlar alınacak, ne olduğu
belli değil. Enflasyon ortaya çıkmış -madem enflasyona göre
vereceksen- yine hâlâ belli değil. Enflasyon TÜİK enflasyonu; tabii,
ne kadar baskı altında kalmış olduğunu artık
Sayın Erdoğan da itiraf etmiş oluyor aslında bu
yaptığıyla. Madem bu enflasyona güveniyorsun, bu enflasyon
doğru bir enflasyon, normal formülasyona göre maaş
artışı verseydiniz. Niye ona göre vermiyorsunuz? Çünkü
artık vicdanları kanatan bir TÜİK enflasyonu var.
Dolayısıyla bunun da itirafıdır. Kurumlar
çalışmıyor, kurumlar çalışmadığı zaman
da bu iş böyle oluyor. İşte, hazret bir gün kalkıyor
Muhammet Bey, buna mutlaka
söyleyecek bir şeyiniz vardır.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Çok şey var, çok.
ERHAN USTA (Devamla)
Şimdi, diğeri, toplam gelir açısından da bakalım,
toplam gelir açısından. Bakın, toplam gelir -biraz
rakamların detayını vereyim- 2011 yılında o günkü
dolarla 839 milyar dolarmış. Dolarda da enflasyon olduğuna göre,
hatta son zamanlarda da Amerikada enflasyonun çok yükseldiğini sık
sık Hükûmet de söylediğine göre, dolarla bunu düzelttiğimiz
zaman 2011 yılı yani 2022 dolar fiyatlarıyla 1 trilyon 102
milyar dolar Türkiyenin millî geliri varmış. Bugün Hükûmet ne olacak
diyor 2022de? 808 milyar dolar olacak. diyor. Arkadaşlar, 294 milyar
dolar, 2023 hedeflerin konulduğu günün altında bugün Türkiye toplam
millî gelir açısından. Dolayısıyla bunu millet adına
soruyoruz. Bırakın 2 trilyon doları, bu 294 milyar dolar nereye
gitti? Bu 294 milyar doları kimin cebine akıttınız? Hangi
yolsuzluklara, hangi usulsüzlüklere meze yaptınız bu 294 milyar doları
diye sormak istiyorum.
Şimdi, Hükûmet,
Sayın Cumhurbaşkanı açıklama yaptı Yüzde 30 memur
maaşlarını ve emekli maaşlarını
artıracağız. dedi. Peki, bu artışlar
vatandaşın 2022 yılında sadece
Bakın, geçmiş
yılları söylemiyorum, birazdan onların da detayına vaktim
kaldıkça gireceğim. Sadece 2022 yılındaki refah
kaybını veya -refah kelimesi çok lüks oluyor bizim memur ve
emeklilerimiz için- alım gücü kaybını telafi etmeye yetiyor mu?
Şimdi, Türkiye İstatistik Kurumunun yıl sonu enflasyonu 64,3
olarak çıktı. İTO bunun aynısına yüzde
Şimdi, sadece 2022deki
refah kaybının telafi edilebilmesi için 2023 yılının
Ocak ayında yapılması gereken maaş artışı
neydi? Sıfır enflasyon varsayımıyla söylüyorum yani 2023
yılında hiç enflasyon olmamış olsa bile TÜİK
enflasyonunu esas aldığımızda 2023 yılı Ocak
ayında yani bugün konuştuğumuz meseledeki bu artış
yüzde 26 olmalıydı arkadaşlar. Ne için? 2022deki refah
kaybının telafi edilebilmesi için. Bunun üzerine bir de ne koyacağız?
2023 için öngörülen veya tahmin edilen enflasyonu koymamız lazım.
Burada da genelde şöyle yapılır: Tahmin edilen enflasyon 2ye
bölünür; yarısı ocakta verilir, yarısı temmuzda verilir.
Hükûmet
İTO enflasyonunu esas
aldığımızda refah kaybı, 2022deki refah kaybı
yüzde 43tür yani 2023te hiç enflasyon olmayacak olsa bile, Hükûmet 2022deki
refah kaybını telafi edecek bir artış yapıyorum. demiş
olsaydı yüzde 43 yapmalıydı en az. Bunun üzerine tekrar
enflasyonu, yüzde 20 ocak enflasyonunu koymuş olsak bunun üzerine, yüzde
70in üzerinde bir artış gerekiyordu. Dolayısıyla, ortaya
konulan yüzde 30luk -lütfedip hani 25ten 30a çıkardı- memur ve
emekli maaş artışı son derece yetersizdir değerli
arkadaşlar. Ve burada, Sayın Cumhurbaşkanı bir yandan diyor
ya Enflasyona ezdirmedik. diye, enflasyona çok net bir şekilde
milletimiz ezdirilmiştir. Zaten emeklilerin ve memurların alım
gücü düşüktü, iyice düşmüştür. Dolayısıyla, biz
şunu söyledik: En azından bu yüzde 30 oranının -buna
ilişkin önergemiz de olacak- asgari ücretin ocak ayındaki
artışı olan yüzde 55 kadar olması gerekir ki bu refah
kaybının bir kısmını telafi edebilelim. Bunun altında
yapılacak her artış memurun ve emeklinin biraz daha ezilmesi
anlamına gelecektir.
Şimdi, Sayın
Erdoğan ne dedi? Enflasyona ezdirmedik. diyor. Şimdi, ben bunu daha
önceden de burada açıkladım ama bunları defalarca söylememiz
gerekiyor çünkü ortada çok net bir resim var, bu resmi görmemek mümkün değil.
Millî gelir rakamlarını TÜİK açıklıyor, bunun
detaylarını da açıklıyor. Ne açıklıyor Türkiye
İstatistik Kurumu? Bu millî geliri üretim yoluyla açıklıyor,
harcama yoluyla açıklıyor, bir de gelir yoluyla açıklıyor;
diyor ki: Bu millî geliri -bir gelirse bu- hangi gruplar, hangi kesimler
almış? Bunların içerisinde bir tanesi de ücretliler. Ya, bu
millî gelirden ücretliler ne kadar pay almış? Bakın, size 2016
yılı rakamlarını söyleyeyim. Bu, AK PARTİ hükûmetleri
döneminde belli ölçüde artmıştır, onu söyleyeyim yani
geçmişte biraz daha düşüktü, AK PARTİ hükûmetlerinin
uyguladığı politikalarla ücretlilerin, gayrisafi yurt içi
hasıladan aldığı payda belli bir artış oldu. Ne
zaman? Şimdi değil ama daha önceki dönem. 2016 yılında ilk
çeyrekte ücretlilerin millî gelirden aldığı pay 32,1miş,
bunlar mevsimsel düzeltilmiş veridir -Fuat Oktay'ın da buradan
kulaklarını çınlatalım, ona hâlâ nasıl olduğunu
öğretemedim bunun- ikinci çeyrekte 32,2; üçüncü çeyrekte 33,1; dördüncü
çeyrekte 30,7 yani hepsi 30un üzerinde. Bakın, 2022 yılında elimizde
üç çeyrek rakamı var; 32,1 olan, 2022 yılının ilk
çeyreğinde değerli arkadaşlar, yüzde 24,6ya düşmüş.
Kaç puan düşüş var? 7,5 puan, ücretlilerin millî gelirden
aldığı payda bir düşüş var. Bunun her birinin
yıllık etkisi, 1 puanın yıllık etkisi 130 milyar
TL'dir. Bu 1 puan çok önemlidir yani ülkeler ücretlilerin payını 1
puan arttırmak veya 1 puan düşürmek için dünya kadar politika
uygularlar. Bizde maşallah böyle rastgele olunca çok daha radikal
değişiklikler olabiliyor burada.
İkinci çeyrekteki
düşüş 10,8 puandır. Üçüncü çeyrekteki düşüş ise 8,2
puandır 2016 yılına göre. Şimdi, burada özellikle
dikkatinizi çekmek istediğim şey, düşüşler birinci çeyrekte
ve üçüncü çeyrekte nispeten daha az ama ikinci ve dördüncü çeyreklerde yüksek.
Niye? Çünkü zamlar ocakta ve temmuzda yapılınca bu zamlar hemen
eriyor ve bir sonraki çeyrekte ücretlilerin millî gelirden
aldığı pay daha da düşüyor. İşte, o yüzden bu
formülasyon, bu enflasyon farkını gecikmeli olarak vermek yani
enflasyon ister doğru enflasyon olsun isterse yanlış enflasyon
olsun, bunu gecikmeli olarak vermek Çalışanları enflasyona
ezdirmedik. anlamına gelmiyor; çok net bir şekilde Türkiye
İstatistik Kurumu rakamları da bunu destekliyor.
Şimdi bir düzenleme daha
yapılıyor, en düşük emekli maaşı 3.500 liradan 5.500
liraya çıkarılıyor. Asgari ücret ne kadar? 8.500 lira.
Açlık sınırı ne kadar? Aralık ayı açlık
sınırı -bunlar çünkü ocak ayı olduğu için
ocağı getirmek lazım- 8.130 TL. Ocakta da tahminen tam 8.500
lira civarında bir açlık sınırı olacak. Şu anda
verdiğimiz asgari ücret açlık sınırıyla ocak
ayında başa baş, şubat ayından itibaren temmuza kadar
olan süreçte de hatta aralığa kadar -şu anda bir
artırım öngörülmediğine göre- açlık
sınırının altında kalacak. Asgari ücret
dediğimiz şey daha birinci ayında açlık
sınırının altında kalıyor. E, peki, emekli
maaşı? 5.500 lira olmuş olsa bile -ki emeklilerin önemli bir
kısmı buradan maaş alıyor- bunlar açlık
sınırının çok ciddi bir şekilde altındadır.
O yüzden biz Komisyonda bu 5.500 lira olan en düşük emekli
maaşının 8.500 lira olan asgari ücrete eşitlenmesine
ilişkin önerge verdik. Maalesef, AK PARTİ ve MHP oylarıyla bu
önergelerimiz reddedildi. Dolayısıyla, biz bununla ilgili 4 Ocakta
bir araştırma önergesi verdik, bunu tartışsın Meclis
dedik, bu konuyu çalışalım dedik. Araştırma önergemiz
de yine Cumhur İttifakının oylarıyla maalesef reddedildi.
Dolayısıyla şunu söylemeye çalışıyorum: Bu 5.500
lira olan en düşük emekli maaşı olmaz. Bunun asgari ücrete
çıkarılması önemli bir konudur ve çok büyük bir ihtiyaçtır.
Biz Plan ve Bütçe
Komisyonunda, bir de bu bayram ikramiyeleri her bayram geldiğinde sorun
oluyor, buna ilişkin de bir önerge verdik. Nedir o? Şu anda 1.100 TL.
Bu, ilk olarak 2018de çıkmış. Değerli arkadaşlar, bakın,
ya, devlet işi ciddiyet ister. Devleti yönetirken de yani bir rakamı
bir yerde koyup ondan sonra orada unutmak diye bir şey olmaz böyle yüksek
enflasyonda. 2018de bin lira vermişsiniz, bunu bugünkü TÜFEye
getirdiğimizde 3.500 lira oluyor yani TÜFEyle bugün güncellediğimizde,
bu bin liranın o günkü değerini korusak, hiç refah payı vermesek
bile 3.500 lira olması lazım bugün bayram ikramiyesinin. Buna
ilişkin, 3.500 lira olmasına ilişkin Komisyon üyesi
arkadaşlarımız önerge verdiler fakat önergemiz -yine millete
buradan şikâyet ediyorum- Cumhur İttifakı milletvekilleri
tarafından reddedilmiştir. Bunu da buradan söylemek istiyorum.
Şimdi, diğer bir
husus, işverene destek. Şimdi, ekonomi o kadar kötü yönetildi ki bu
asgari ücret dediğimiz rakam çalışan için yeterli mi?
Yetersiz, açlık sınırının altında diyoruz fakat
ekonomi o kadar kötü ki kâr marjları allak bullak olmuş, her şey
o kadar kötü yapılıyor ki yönetilmeyen bir ekonomide, maalesef, bu
rakam işveren açısından da yüksek bir rakam olarak kalıyor.
Dolayısıyla ekonomiyi kötü yöneten siz olduğunuza göre, devletin
kaynaklarını da AK PARTİ kullandığına göre biz
şunu söyledik: İşveren katkı payı
artırılmalı dedik. En son birleşimde, 2022nin son birleşiminde
AK PARTİ Grup Başkan Vekili arkadaşımız bununla ilgili
bir önerge vereceklerini, bize destek vermemizi söyledi. Kaç lira
yapacaksınız dedik, 250 lira yapacağız. dedi; bu 100
liraydı biliyorsunuz -geçmişte konulmuştu, 2016da 100
liraydı- 250 lira. Niye 250 lira, hangi hesaba dayanarak 250 lira
diyorsunuz arkadaş buna dedim, hiçbir şey yok. Ya, devlet
hesapsız kitapsız iş yapar mı? Ve onlara şunu
söyledim: Biz, 250 lira olacak bir işveren katkı payına destek
vermeyiz. Bunu eğer ilk konulduğu gündeki gibi TÜFE'yle artırırsak
olması gereken rakam 400 liradır, ilk konulduğu gündeki brüt
asgari ücrete oranını alırsak -hani brüt asgari ücretin yüzde
6,1ni sübvanse etmiş oluyor devlet- o oranı korursak da olması
gereken rakam 600 liradır. Ya 400 getireceksiniz ya 600 getireceksiniz,
diğer türlü biz İYİ Parti Grubu olarak buna destek vermeyiz
dedik. Daha sonra, Sayın Genel Başkanımız da bunu grup
toplantı gündeme getirdi, saat 10.30da Meral Akşener dedi ki: Bu en
az 400 lira olmalıdır. Saat 13.30da Recep Tayyip Erdoğan 250
lirayı 400 liraya çıkarıyoruz. diye ilan etti. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar) İşte, bu da
İYİ Partinin işverenlerimize bir katkısı olmuştur
ama bu da asgari olması gerekendir, yetersizdir; bunun daha yüksek rakamda
olması lazımdı.
İkinci
itirazımız, burada, İşsizlik Sigortası Fonuna. Buna
ilişkin de önerge verdik, önergemiz reddedildi. Bu destek biliyorsunuz
İşsizlik Sigortası Fonundan veriliyor. İşsizlik
Sigortası Fonu, işsiz kalan, gelecekte işsiz kalacak olan
işçilerin hakkıdır. Bunun hazine tarafından
karşılanması lazım, Komisyon üyesi
arkadaşlarımız buna ilişkin de önerge verdiler fakat
önergelerimiz maalesef reddedildi.
Şimdi, millete böyle
gıdım gıdım verirken
Küçük bir örnek vereceğim; bu
örnekler çok fazla hem yolsuzluk hem israf örnekleri. Biraz da seçim bölgem
olduğu için buradan Büyükşehir Belediye Başkanına da bir
selam göndermiş olalım. Şimdi, millete gıdım
gıdım verirken Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı
gidiyor 7,5 milyon liraya lüks bir otomobil alıyor arkadaşlar. Hani
yerli, millîler ya arkadaşlar; Alman ekonomisine katkıda bulunuyor
Samsun Büyükşehir Belediyesi. Hazineye borcu var, borcunu ödemiyor,
millete borcu var, borcunu ödemiyor; efendim, su zamlarını
olağanüstü yüksek yapıyor. Diyorlar ki: Efendim, niye bu lüks
otomobili aldın? Bir sürü KDV'miz çıkmıştı, hazineye
KDV ödeyeceğimiz yerde
Bakın, şöyle bir anlayış
olabilir mi? Hazineye KDV ödemek yerine kendimize lüks otomobil aldık.
Özrü kabahatinden büyük. Yani 1.100 lira KDV'yi düşmek için 7,5 milyon
liralık otomobil, lüks otomobil alıp sonra yerli, millî
edebiyatı yapan bir siyasi parti tarafından yönetiliyor maalesef bu
ülke. Dolayısıyla, bu anlamda Sayın Cumhurbaşkanına
Samsun Büyükşehir Belediye Başkanını buradan şikâyet
etmek istiyorum. Böyle bir şey olamaz, özrü de kabahatinde büyük; hazineye
KDV ödememek için böyle bir operasyon yapmışlar.
Bakın, yüzde 25in,
30un ne kadar yetersiz olduğunu söyledim veya emekli
aylığı artışı veya asgari ücret
artışı veya önümüzde EYT var, 3600le ilgili düzenlemeler var.
Kritik soru şu: Bu yükün altından bu Hükûmet kalkabilir mi
değerli arkadaşlar? Evet, biz bunu muhalefet olarak talep ediyoruz,
biz bunu programlarımıza da koyuyoruz, biz bunu yapacağız
diyoruz. Bu kritik soru: Bu Hükûmet bu yükün altından kalkabilir mi?
Maalesef AK PARTİ bu yükün altından kalkamaz çünkü AK PARTİ'nin
bütçe tercihleri farklı. Siz bir yandan kur korumalı mevduatı
devam ettireceksiniz, bir yandan kamu-özel iş birliği projelerinden
yandaşlara dolar üzerinden şakır şakır para
transferine devam edeceksiniz, israf kalemleriniz -az önce bir örneğini
söylediğim gibi- devam edecek; faiz yükü, risk primi olağanüstü
yüksek olacak; her yıl yurt dışına 15 milyar doların
üzerinde faiz ödeyeceksiniz; bir de gelecek siz milletin bu
yaralarını saracak bu uygulamaları yapacaksınız;
olmaz. Sırf bu nedenden dolayı bu düzenlemeler muhalefetin talepleri
doğrultusunda ve muhalefetin başarısı olarak
yapılmıştır, doğru düzenlemelerdir ancak ülkede büyük
bir sıkıntı çıkmaması açısından da
yapılması gereken şey, inşallah, yapılacak ilk
seçimlerde bu Hükûmeti artık iktidardan uzaklaştırmak olmalıdır.
Yoksa bakın, AK PARTİ hükûmetlerinin -ben size buradan çok net bir
şekilde söylüyorum- güveni sağlayamayan bir iktidarın
bunları finanse etme imkânı yoktur, hâlâ yandaş kayıran bir
iktidarın bunu finanse etme imkânı yoktur. Şimdi,
dolayısıyla, bunları söyledik, Plan ve Bütçe Komisyonunda bütçe
konuşulurken ödeneklerini koyun dedik, EYT ödeneği için 100 milyar
lira teklif verdik reddedildi. Yani şu anda konuştuğumuz
rakamların, bunların hiçbirinin ödeneği dahi yok bütçede. Ya,
bütçenin mürekkebi kurumadı arkadaşlar, böyle bir devlet yönetimi
olur mu? Şimdi, bu vatandaşlar çıkıyor 2071 edebiyatı
yapıyorlar ya. Bu kadar hamaset olur mu? Yani verdiğiniz
maaşların, yaptığınız, çıkardığınız
kanunların ödenekleri yok bütçede efendim, ta, elli yıl sonrası için
Türkiyeye vizyon vermeye çalışıyorlar.
Hükûmetin stratejisi şu,
şöyle bir strateji içerisinde hareket ediyor: Bir an evvel seçime
gidelim, bu verdiğimiz paralar iyice erimesin, dolar patlamasın,
enflasyon -enflasyon zaten çok yüksek, dünyada 3üncü sıradayız- daha
da fazla azmadan bizim bir an önce seçime gitmemiz lazım. diyor.
Hükûmetin şu anda üzerindeki seçim baskısı da bu. Biz seçime
gidelim diyoruz ama 6 Nisandan önce getirirseniz, 6 Nisandan sonra gelecek
seçime hiçbir şekilde evet vermeyeceğimizi de zaten söyledik.
Şimdi, vergi
artışlarını yüzde 123 yapıyor. Ya, şimdi, ortada
enflasyonla mücadele yok. Yani enflasyonla mücadele olmayan bir ortamda zaten
düşük olan bu rakamların hiçbirinin bir anlamı olmadığını
da ifade etmemiz lazım. Buradan Sayın damat Bakanın da
kulaklarını çınlatalım, bakın -şimdi,
denenmiş şeyler- o ne diyordu? Enflasyonla topyekûn mücadele.
Şimdi ne diyorlar? Fiyat sabitleme. Arkadaşlar, bu şekilde enflasyonla
mücadele olmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ERHAN USTA (Devamla) Biz
bunları defalarca ifade ettik, enflasyonla mücadele etmenin yolu makro
dengeleri düzeltmekten geçer. Makro dengeleri düzeltmeden, güveni
sağlamadan
Cari fazla vereceğiz. dediniz, işte cari açık
rakamları açıklandı. On bir aylık cari açık 41,8
milyar dolar. Ya, cari fazla verecektiniz, 42 milyar dolar cari açık
verdiniz. Bu nasıl iş? Bunları sağlamadan, buraları
düzeltmeden hiçbir şekilde zaten enflasyonla mücadele olmaz; enflasyonla
mücadele olmayan bir yerde de -az önce ifade ettiğim gibi- ücretliler,
çalışanlar, emekliler bugünkü durumlarından çok daha kötü
olurlar, ezildikçe ezilirler.
Dolayısıyla biz,
önergelerimizle buradan -Cumhur İttifakından da talep ediyoruz- bu
rakamların, bu artışların düzeltilmesini talep
edeceğiz; önergelerimize de buradan destek istiyoruz. Merak etmeyin,
inşallah, seçimlerden sonra bu Hükûmet değişecek, zaten bu
bütçeyi biz yöneteceğiz, bugün bu yetkileri verelim, Millet İttifakı
bunun gereğini yapacaktır ve milleti refaha
kavuşturacaktır.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Gültekin
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
48.- Niğde Milletvekili Selim Gültekinin, yazar Yaşar
Kaplanın vefatına ilişkin açıklaması
SELİM GÜLTEKİN
(Niğde) 7 Ocak tarihinde Almanyada vefat eden mütefekkir,
edebiyatçı, dil bilimci, fikir ve dava adamı Niğdeli
hemşehrimiz üstat Yaşar Kaplan ağabeyimizi dün Hacı Bayram
Veli Camisinde kılınan cenaze namazı sonrasında dualarla
Taceddin dergâhında ebediyete yolcu ettik. Kendisi, gençlerin ruhunda esen
fırtınaları doğru yönde kullanmaları için
hayatını adamış, düşünmenin bedelini 28 Şubat
postmodern darbesinde en ağır şekilde ödemiş,
sonrasında gurbet ellere mahkûm edilen kıymetli bir dava adamıydı.
Müslümanlar ancak kardeştir. sözünü özümsemiş, maneviyat dolu bir
gençlik hedefi vardı. Birçok eserde ve dergide imzası vardı,
Malcolm Xin hayatını Türkçeye çeviren kalemdi. Fikir dünyamıza
miras bıraktığı eserleriyle her daim bizlere yol göstermeye
devam edecek olan hemşehrimiz Yaşar Kaplan ağabeyimize Allahtan
rahmet diliyorum, mekânı cennet olsun.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve 62 Milletvekilinin Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4810) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 392) (Devam)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Mustafa
Kalaycı.
Buyurunuz Sayın
Kalaycı. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA
KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Kanun Teklifinin geneli
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu
vesileyle sizleri ve aziz milletimizi hürmetle selamlıyorum.
Kanun teklifinde emeklilerin
ve kamu çalışanlarının aylıklarında
artış yapılması, asgari emekli
aylığının yükseltilmesi, istihdamı korumak
amacıyla asgari ücret desteğinin arttırılması,
kısa çalışma ödemelerinde sigortalıların eksik
bildirilen hizmetlerinin düzeltilmesi ve Türkiye'de oynanacak UEFA
Şampiyonlar Ligi Finali için sağlanan vergi istisnası ve
muafiyetiyle ilgili düzenlemeler yer almaktadır. Komisyon
görüşmelerinde etki analizi olarak verilen bilgilere göre, kanun
teklifinin 2023 bütçesine getireceği maliyet toplamı 299 milyar
liradır.
Cumhurbaşkanlığı
Strateji ve Bütçe Başkanlığı verilerine göre, Eylül 2022
itibarıyla kamuda çalışan 3 milyon 650 bin kadrolu ve
sözleşmeli personel bulunmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine
göre de memur emekli sayısı 2 milyon 400 bindir. Bilindiği üzere,
kamu çalışanları ve emeklilerinin mali ve sosyal hakları
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme
Kanunu hükümlerine göre toplu sözleşmeyle belirlenmektedir. 25
Ağustos 2021 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan 6. Dönem Toplu
Sözleşme hükümlerine göre kamu çalışanları ve emeklilerinin
maaşlarına 2022 yılının ilk altı ayı için
yüzde 5, ikinci altı ayı yüzde 7; 2023 yılının ilk
altı ayı yüzde 8, ikinci altı ayı yüzde 6 ve enflasyon
farklarından oluşan artış yapılması
öngörülmüştür. Buna göre, aylıklar, 2022 yılı Ocak
ayında yüzde 23,45 enflasyon farkı, yüzde 5lik toplu sözleşme
ve yüzde 2,5 ilave refah payıyla birlikte yüzde 30,95 oranında;
temmuz ayında yüzde 34,85 enflasyon farkı ve yüzde 7lik toplu
sözleşme artışıyla birlikte yüzde 41,69 oranında
artırılmıştır. 2022 yılında kamu
çalışanları ve emeklilerinin aylıklarındaki
yıllık artış yüzde 85,5 olmuştur. 2022 yılı
başından itibaren, çalışanların asgari ücret kadar
gelirlerinin vergi dışı bırakılması tüm
çalışanlara maaş artışı olarak
yansımıştır.
2023 yılının
ilk altı ayı için toplu sözleşme hükümlerine göre bu ay
aylıkların, yüzde 8,48 enflasyon farkı ve yüzde 8lik toplu
sözleşme artışıyla birlikte yüzde 16,48 oranında
artırılması gerekmektedir. Kanun teklifiyle kamu
çalışanları ve emeklilerin aylıklarında yapılacak
artışın yüzde 16,48 yerine yüzde 30 oranında olması
düzenlenmektedir. Buna göre yüzde 13,52 oranında refah payı
artışı yapılmaktadır. Ayrıca 2023 yılı
için gelir vergisi tarife dilimleri yeniden değerleme oranı da
yükseltilmiş olup bu da çalışanların aylıklarında
bir artış sağlayacaktır.
Yine, 2022 yılında
yapılan memurlara yönelik ek gösterge düzenlemesiyle ek göstergelerde
genel anlamda 600 puanlık artış yapılmış; kamu
avukatı, öğretmen, polis, bekçi, sağlık personeli, din
görevlisi, uzman çavuş, jandarma ve müdür gibi bazı unvanların
ek göstergeleri 3600e çıkarılmıştır. Bu yıldan
itibaren yürürlüğe giren ek gösterge artışı, özellikle
emekli ikramiyeleri ve emekli maaşlarında ciddi kazanımlar
getirmektedir. Bu artışlar hâlen emekli olanların emekli
aylıklarına da aynen yansıyacaktır.
Kamuda çalışan
sözleşmeli personel ile geçici ve mevsimlik işçilerin ve taşeron
işçilerin kadroya alınmasıyla ilgili çalışmalar
yapıldığı daha önce açıklanmıştır. Cumhurbaşkanımız
da kamudaki 520 bin sözleşmeli personelden 424 bininin isteğe
bağlı olarak kadroya geçebileceği müjdesini vermiştir.
Önümüzdeki günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılacak yasal
düzenlemeyle sözleşmeliler kadroya geçiş hakkına kavuşacak,
böylelikle aile birliği sağlanacak, mağduriyetler
giderilecektir.
Değerli milletvekilleri,
Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre 2022 yılı Ekim ayı
itibarıyla yaşlılık, malullük ve ölüm aylığı
almakta olan 13 milyon 894 bin emekli, dul ve yetim bulunmaktadır;
bunlardan 9 milyon 485 bini yaşlılık aylığı, 140
bini malullük aylığı, 4 milyon 84 bini dul ve yetim
aylığı, 185 bini de sürekli iş göremezlik ve ölüm geliri
almaktadır. Emekli, dul ve yetimlerin 8 milyon 775 bini SSK emeklileri, 2
milyon 718 bini BAĞ-KUR emeklileri, 2 milyon 400 bini de memur
emeklileridir.
SSK ve BAĞ-KUR emekli
aylıkları 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 55inci maddesinin ikinci
fıkrasına göre her yıl ocak ve temmuz ödeme tarihlerinden
geçerli olmak üzere bir önceki altı aylık döneme göre TÜİK
tarafından açıklanan Tüketici Fiyatları Genel Endeksindeki
değişim oranı kadar artırılarak belirlenmektedir. Buna
göre, SSK ve BAĞ-KUR emekli aylıkları 2022 yılı Ocak
ayında yüzde 25,47; temmuz ayında yüzde 42,35 oranında
artırılmıştır. 2022 yılında SSK ve
BAĞ-KUR emekli aylıklarındaki yıllık artış
yüzde 78,6 olmuştur. 5510 sayılı Kanuna göre, 2023
yılı ilk altı aylık dönemi için SSK ve BAĞ-KUR emekli
aylıklarının bu aydan itibaren bir önceki altı aylık
döneme ait TÜFE oranı olan yüzde 15,4 oranında
artırılması gerekmektedir. Kanun teklifiyle, SSK ve BAĞ-KUR
emekli aylıklarına bu ay yüzde 15,4 yerine yüzde 30 artış
yapılması düzenlenmiş, böylelikle yüzde 14,6 oranında refah
payı artışı öngörülmüştür.
Teklifle
yaşlılık, malullük, ölüm aylığı almakta olan
emeklilerimize ve hak sahiplerine dosya bazında 3.500 lira olan aylık
asgari ödeme tutarı 5.500 liraya yükseltilmektedir. İlk defa 2019
yılında 1.000 lira olarak belirlenen emekli aylığı alt
sınırı Mart 2020de 1.500 liraya, Ocak 2022de 2.500 liraya,
Temmuz 2022de 3.500 liraya yükseltilmiş, 2023 Ocak ayından itibaren
de 5.500 liraya çıkarılmaktadır. Böylelikle, en düşük
emekli aylığı 2022 yılında yüzde 133,3 oranında
artırılmış, bu aydan itibaren de yüzde 57,1 oranında
artırılmaktadır. Komisyonda verilen bilgilere göre, 5.500
liranın altında aylık kapsamına giren 2 milyon 721 bin
emekli dosyası bulunmaktadır.
Emeklilere 2018
yılından itibaren Ramazan ve Kurban Bayramlarında ikramiye
ödenmektedir; yılda 2 defa verilen bayram ikramiyesi 2021
yılında 1.100 liraya yükseltilmiştir. Emeklilere ödenen bayram
ikramiyesinin de güncellenerek artırılması uygun olacaktır.
Bilindiği üzere
Cumhurbaşkanımız, emeklilikte yaşa takılanların
büyük bir umutla bekledikleri düzenlemenin müjdesini vermiştir. Böylelikle
8 Eylül 1999 günü ve öncesinde sigorta girişi olan
vatandaşlarımız yaş şartı aranmaksızın
emeklilik hakkına kavuşacaktır. Önümüzdeki günlerde Türkiye
Büyük Millet Meclisinde yapılacak yasal düzenlemeyle yaklaşık 2
milyon 250 bin vatandaşımız daha emekli olma hakkını
elde edecek, emeklilikte yaşa takılanların mağduriyetleri
köklü çözümle buluşturulacaktır.
Değerli milletvekilleri,
bilindiği üzere 2023 yılına dair net asgari ücret 8.506,80 lira
olarak belirlenmiştir. Böylece asgari ücret önceki yıla göre yüzde
200, geçen yılbaşına göre yüzde 100, temmuz ayına göre
yüzde 54,7 oranında yükseltilmiştir. Asgari ücretin işverene
toplam maliyeti de 2022 Ocak ayındakine göre yüzde 100, temmuz
ayındakine göre yüzde 54,7 oranında artarak 11.759,40 liraya çıkmıştır.
Kanun teklifinde yer alan düzenlemeyle işverenlerin iş gücü
maliyetlerini düşürerek istihdamı korumaları ve
artırmalarını desteklemek amacıyla 2016 yılında
başlatılan asgari ücret desteği uygulamasının 2023
yılı ilk altı aylık dönemi için aylık 400 liraya
yükseltilerek devam ettirilmesi öngörülmektedir. Ekonomimizin rekabet gücünün
olumsuz etkilenmemesi, kayıt dışı istihdama ve işçi
çıkarmalarına neden olunmaması bakımından asgari ücret
artışından gelen maliyetin hafifletilmesi
yaklaşımını Milliyetçi Hareket Partisi olarak önemli
görüyoruz.
2022 yılı
başından itibaren asgari ücretle çalışanların asgari
ücret kadar gelirleri vergi dışı bırakılarak tarihî
bir reform gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, 2023 yılı için
gelir vergisi tarife dilimleri yeniden değerleme oranında
yükseltilmiş olup bu da çalışanların ücretlerinde bir
artış sağlayacaktır.
Ayrıca, geçen yıl
yapılan düzenlemelerle çalışanların mevcut ücretlerine
ilave olarak elektrik, doğal gaz ve ısınma giderlerini
karşılamaları için yapılan, 1.000 lirayı aşmayan
ödemeler ile işçilere nakit olarak yapılan ve bu yıl için günlük
110 lirayı aşmayan yemek ödemeleri gelir vergisinden istisna
edilmiş, bu ödemeler teşvik edilmiştir.
Asgari ücret
artışından işverenlere gelen maliyet
artışının yanı sıra BAĞ-KUR primleri ve
genel sağlık sigortası primleri ile idari para cezaları
başta olmak üzere asgari ücrete endeksli birçok yükümlülük aynı
oranda artmaktadır. Nitekim, prime esas en düşük kazanç olan asgari
ücretteki artış, esnaf ve çiftçinin ödediği SGK primlerini de
aynı oranda artırmıştır. En düşük esnaf ve
tarım BAĞ-KUR primi 2022 Ocak ayına göre yüzde 100, temmuz
ayındakine göre yüzde 54,7 oranında artmıştır.
Esnafımıza ve çiftçimize de destek sağlanmalı ya da esnaf
ve çiftçinin BAĞ-KUR prim oranlarında indirim
yapılmalıdır.
Asgari ücret
artışı başta muhtar maaşı, işsizlik
maaşı, kıdem ve ihbar tazminatı, güvenlik korucuları
ve sosyal güvencesi olmayan muharip gazilerin aylıkları olmak üzere
birçok kesimin gelirini de aynı oranda artırmıştır.
Yine hane içinde kişi başına düşen ortalama aylık gelir
tutarı asgari ücretin aylık net tutarının 1/3ünden az
olanlara bağlanan 65 yaş aylığı ve engelli
aylıkları ile yine hane içinde kişi başına düşen
ortalama aylık gelir tutarı asgari ücretin aylık net
tutarının 2/3ünden daha az olanlara ödenen engelli bakım
ücretinden yararlanacakların kapsamı da genişlemiştir ancak
Kore ve Kıbrıs muharip gazilerimizden sosyal güvencesi olmayanlar ile
sosyal güvencesi olanlara bağlanan aylıklar arasında büyük bir
fark oluşmuştur. Zira 1005 sayılı Kanunda, muharip gazilerimizden
sosyal güvencesi olmayanlara net asgari ücret, sosyal güvencesi olanlara 6503
gösterge rakamı üzerinden şeref aylığı
bağlanması düzenlenmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak
muharip gazilerimizin şeref aylığının mutlaka
eşitlenmesi ve artırılması görüşündeyiz. Bununla
birlikte, şehitlerimizin anne ve babalarının
aylıklarının artırılmasını, şehit
çocuklarının hepsine iş imkânı verilmesini, gazilerimize de
ÖTVsiz araç alma imkânı verilmesini ve malul sayılmayan gazilerimize
gazilik unvanı ve haklar verilmesini gerekli görüyoruz.
Kanun teklifiyle, salgın
sebebiyle yapılan kısa çalışma ödemelerinde hatalı
işlemlerden dolayı hizmetleri Kuruma eksik bildirilen
sigortalıların hizmetlerinin fiilî duruma getirilmesine imkân
verilmektedir.
Yine, kanun teklifiyle,
Türkiye'de oynanacak 2023 UEFA Şampiyonlar Ligi Finaliyle ilgili olarak
KDV istisnası ve vergi muafiyeti düzenlemeleri yapılmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
2023 yılının ilk altı ayı için öngörülen yüzde 30
maaş artışından sayıları 20 milyonu bulan tüm
emeklilerimiz ve kamu çalışanlarımız doğrudan
yararlanacaktır. Elbette gönül ister ki daha yüksek artışlar
yapılabilsin. Bütçe performansından sağlanan iyileşme
doğrultusunda önümüzdeki dönemde de emeklilere ve memurlara refah
payı verilmesine devam edileceğine inanıyoruz. Milliyetçi
Hareket Partisi olarak vatandaşlarımızın ekonomik
yararını gözeten, gelir ve ücret artışını
sağlayan, enflasyona karşı koruyan her kararı elbette
sonuna kadar destekliyoruz. Çalışanları, emeklileri, dul ve
yetimleri sevindirecek her teklifin arkasındayız.
Son dönemde, asgari ücretin
ve çalışanların asgari ücret kadar gelirinin vergi
dışı bırakılması, memurlara yönelik ek gösterge
düzenlemesi tarihî nitelikte adımlar olmuştur. Aynı
şekilde, sözleşmelilerin kadroya alınması ve emeklilikte
yaşa takılanların mağduriyetinin giderilmesi
çalışmaları da büyük önem taşımaktadır.
Bunların yanında muhtara ve güvenlik korucularına verilen
aylık tutar, net asgari ücret tutarına yükseltilmiş, tıp ve
diş hekimliği fakültesi son sınıf öğrencilerine asgari
ücret kadar aylık belirlenmiştir.
Konutta ve iş yerlerinde
kullanılan elektrik ve doğal gazda indirimli kademeli tarifeye
geçilmiş, ihtiyaç sahibi hanelere ilk defa elektrik ve doğal gaz
tüketim desteği başlatılmış, elektrik
faturalarında TRT payı ve Enerji Fonu kesintileri
kaldırılmış, konutlarda ve tarımsal sulamada
kullanılan elektrikte KDV yüzde 18den yüzde 8e indirilmiştir.
Tarım destekleri artırılmış, tarımsal destekler
gelir vergisinden istisna edilmiş ve beş yıllık kesintiler
iade edilmiş, başta buğday ve şeker pancarı olmak
üzere tarımsal ürün alım fiyatlarıyla çiftçimiz
sevindirilmiş, kimyevi gübre ve karma hayvan yemi fiyatlarında
indirim yapılmış ve 2023 Nisan sonuna kadar fiyatlar
sabitlenmiştir.
Basit usule tabi 835 bin
küçük esnaf gelir vergisinden istisna tutulmuş, gelir ve kurumlar
vergisinde dördüncü geçici vergi dönemi
kaldırılmıştır. Esnafımız ve çiftçimiz için
uzun vade ve düşük faizle kredi kampanyası
başlatılmış, takibe düşen kredi borçlarına
tasfiye imkânı sağlanmıştır. Bu konuların
tamamı Milliyetçi Hareket Partisinin milletimize verdiği sözler
arasında yer almakta olup bir bir yerine gelmektedir.
Ayrıca, iddia edilenin
aksine bütçe disiplininden de taviz verilmemektedir. Nitekim, yapılan
vergi indirimlerine, toplum kesimlerine verilen desteklere ve aylıklarda
sağlanan artışlara rağmen bütçe açığı 2022
yılının on bir ayında geçen yılın aynı
dönemine göre yüzde 56 oranında azalarak sadece 20,4 milyar lira olarak
gerçekleşmiştir.
Orta vadeli programda 2022
yılı için gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 3,4ü
oranında bütçe açığı öngörülmesine karşın yüzde 1
civarında bütçe açığı oluşması beklenmektedir.
Yine, orta vadeli programda 2022 yılı için 131,4 milyar lira faiz
dışı açık öngörülmesine karşın on bir aylık
dönemde 272,2 milyar liralık faiz dışı fazla
oluşmuştur.
Hazine nakit
gerçekleşmelerine göre de 2022 yılı nakit açığı
169,4 milyar lira; faiz dışı nakit fazlası 110,6 milyar
lira olmuştur. Nakit açığı 2021 yılı
rakamına göre 26,9 milyar lira artmakla birlikte 2020
yılındakine göre 12,5 milyar lira daha az gerçekleşmiştir.
Emeklilerimize,
çalışanlarımıza, çiftçimize, esnafımıza,
gençlerimize velhasıl tüm vatandaşlarımıza yönelik
aylık ve gelir artırıcı düzenlemeler ve verilen müjdelerden
dolayı Sayın Cumhurbaşkanımıza yürekten teşekkür
ediyoruz. Çalışma hayatındaki her meseleye el atan ve çözüme
kavuşturma iradesini ortaya koyan Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanımıza, Hazine ve Maliye Bakanımıza ve kıymetli
bürokrat arkadaşlarımıza da teşekkür ediyoruz.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu olarak kabul oyu vereceğimiz kanun teklifinin ülkemize ve
milletimize hayırlar getirmesini niyaz ediyorum. Emeklilerin ve
çalışanların artırılan aylıklarının
bereketli olmasını diliyorum. Allah devletimize zeval vermesin. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın
Güzelmansur...
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
49.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, Serinyol-Madenli yoluna
ilişkin açıklaması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Başından beri
takibini yaptığım, 2nci yüzyılın ilk dev projesi
olan, 9 ilçeyi denize bağlayacak, Antakya-Arsuz yolunu 75 kilometreden 55
kilometreye, süresini seksen dakikadan elli dakikaya düşürecek Serinyol-Madenli
yolunun temelini geçtiğimiz cuma günü attık. Hatay Büyükşehir
Belediye Başkanımız tarafından yapılan bu yolun bir an
önce bitirilmesi için hem Serinyol tarafından hem de Madenli
tarafından yani 2 yönlü olarak yapımına başlandı.
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Lütfü
Savaş'a bu yolun yapımı için teşekkür ediyorum ve tüm
Hataylı hemşehrilerime hayırlı olsun diyorum.
Antakya-Samandağ yolunu,
Antakya-Altunözü yolunu bitiremeyen, Edirne'den başlayıp Belen'e
kadar gelen otoyolu Belen'de kesip sonraki 38 kilometreyi yapmayan
Karayolları
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
18.28
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 18.39
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 48inci Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve 62 Milletvekilinin Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4810) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 392) (Devam)
BAŞKAN 392 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Sayın
Garo Paylan.
Buyurun Sayın Paylan.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN
(Diyarbakır) - Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
yeni yıla da bir torba yasayla başladık. 2023
yılının ilk torbası ve bu yasama döneminin son
aylarına girdik değerli arkadaşlar. Torbada ne var? Memur
maaşları, emekli maaşları, en düşük emekli
maaşı; orada bitiyor arkadaşlar. Peki, değerli
arkadaşlar, emeklilikte yaşa takılanlara 2022 yılı
sonuna kadar bu yasa çıkacak. diye taahhüt ettiniz mi, etmediniz mi?
Ettiniz. Emeklilikte yaşa takılanlar yasası 2022 yılı
sonuna kadar çıkacak, 1 Ocak itibarıyla uygulanacak. dediniz mi,
demediniz mi? Niye bu torbada yok arkadaşlar? Bunu Plan-Bütçe Komisyonunda
sorduk. Milyonlarca emeklilikte yaşa takılan, emeklilik bekliyor.
Niye bu torbada yok değerli arkadaşlar, niye yok? Bülent Turan
açıkladı Mart ayında olacak. dedi. Niye Mart ayında
oluyor arkadaşlar? Seçime bir ay kala yapalım, milleti
kandıralım. Değerli arkadaşlar, sözünüzü tutun. 1 Ocak
dediniz, 1 Ocakta emeklilikte yaşa takılanlar
uygulanmalıydı.
Başka ne yok bu torbada?
Kredi Yurtlar Kurumuna borçlularla ilgili Sayın Cumhurbaşkanı ne
dedi? Yalnızca anapara dedi, değil mi? Yalnızca anapara.
dedi ama yasa nasıl çıkmış? Gecikme faizinin yerini gecikme
zammı almış. Bunu ortaya koyduk Yılbaşına kadar
düzelteceğiz. dediniz ama bakın, bu torbada yok. Kredi Yurtlar
Kurumuna borçlu, milyonlarca gencimizin borcunun yalnızca anapara olması
bu torbada yok arkadaşlar. Niye yok? Ben bunu, Plan-Bütçe Komisyonunda
sordum. Niye yok arkadaşlar? İşinize öyle geliyor, değil
mi? Bak, gençlere haciz gidiyor.
Değerli arkadaşlar,
bakın, bu yasama döneminin sonuna geliyoruz artık. Yaklaşık
beş yıl önce seçildik, Cumhurbaşkanı da beş yıl
önce seçildi, bizler de beş yıl önce seçildik. Siyasetin görevi
nedir? Nedir bizim amacımız? Yurttaşlarımıza huzur ve
refah vermek, daha fazla huzur, daha fazla barış ve daha fazla refah
sağlamak. Size soruyorum: Bu dönem boyunca yurttaşlarımıza
daha fazla huzur verdik diyebiliyor muyuz? Maalesef diyemiyoruz. Toplumsal
barışı sağladık diyebiliyor muyuz? Hayır,
diyemiyoruz. Peki, refah sağladık diyebiliyor muyuz arkadaşlar?
Diyebiliyor musunuz bu beş yılın içinde biz refah
sağladık? Bir kişi çıksın desin, alnını
karışlarım.
Sayın
Cumhurbaşkanı Bana yetkiyi verin, Türkiyeyi uçuracağım.
dedi, değil mi? Türkiye'yi uçuracağım. dedi mi
arkadaşlar? E, dedi.
KANİ BEKO (İzmir)
Uçurumdan aşağıya düştük.
GARO PAYLAN (Devamla) - Kimi
uçurdu arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanı, kimi uçurdu, kimi;
işçiyi mi uçurdu, esnafı mı uçurdu, çiftçiyi mi uçurdu, memuru
mu uçurdu? Hepsi Perişanız. diyor. Ama bakın, birilerini
uçurdu, tablo burada. Bakın, kimleri uçurmuş Sayın
Cumhurbaşkanı, değerli arkadaşlar. Tablo burada,
bakın, değerli arkadaşlar, tek adam rejimine geçtikten sonra,
özellikle epistemolojik heterodoks nöro ekonomi politikalarına geçtikten
sonra... Bakın, bu tablo neyi gösteriyor, biliyor musunuz? Üretimden kim,
ne pay alıyor, bunu gösteriyor. Değerli arkadaşlar, işte,
bu epistemolojik heterodoks nöro ekonomi politikalarına geçtikten sonra
kırmızı çizgi, patronların payını gösteriyor,
patronlar yani yüzde 1. Bak, yüzde 1in payı ne olmuş? Yüzde 40tan
yüzde 55e yükselmiş! Kurt, böyle paylaşım yapar mı ya,
kurt, kurt! Değerli arkadaşlar, işçilerin payı ne
olmuş? İşçinin, memurun, emeklinin payı ne olmuş yani
yüzde 99un payı ne olmuş? Yüzde 40tan yüzde 24e gerilemiş!
Kimi uçurmuşsunuz? Yüzde 1 uçmuş. Kim batmış? Yüzde 99;
işçi, memur, emekli, çiftçi, esnaf batmış, baş
aşağı gitmiş.
Değerli arkadaşlar,
işte, bu şartlarda şimdi işçiyi, memuru, emekliyi
ilgilendiren konuları konuşacağız. Bu epistemolojik
heterodoks nöro ekonomi politikaları neye yol açtı arkadaşlar?
Enflasyonu patlattı, değil mi? Peki, size sorarım:
Yurttaşlarımız pek çok vergi ödüyor, en adaletsiz vergi nedir bu
ülkede? Nedir en adaletsiz vergi? Enflasyondur değerli arkadaşlar,
enflasyon. İşte, bu epistemolojik politikalar enflasyonu
patlattı; işçinin, memurun, emeklinin alım gücünü aldı
götürdü.
Şimdi, bu yasa ne diyor,
biliyor musunuz arkadaşlar? Diyor ki: Biz memurların, kamu
emekçilerinin alım gücünü yerine koyacağız. Öyle mi Sayın
Bakan Yardımcıları? Memurun, emeklinin alım gücünü yerine
koyacağız. diyor. Peki, değerli arkadaşlar, neye göre bunu
yapacağız diyor? Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)
enflasyonu yüzde 64 açıkladı, ikinci altı ayında enflasyon
yüzde 15-16; biz buna göre zam yapacağız. diyor.
Değerli arkadaşlar,
içinizde alışveriş yapan var mı bilmiyorum, ben kendi
alışverişlerimi kendim yapıyorum. Geçenlerde
Diyarbakır peynir pazarına gittiğimde de şunu gördüm:
Geçtiğimiz yıl bu zamanlarda 30 lira olan peynirin 150 lira
olduğunu gördüm. Bakın, 30 lira olan peynir, 150 liraya
çıkmış. Yüzde kaç artmış peynir? Yüzde 500.
Geçtiğimiz yıl 6 lira olan, bakın, 6 lira olan süt, şu anda
25 lira. Yüzde kaç artmış? Yüzde 400.
Peki, işçi, memur,
emekli gıda dışında neye para harcıyor?
Kirasını ödemeye çalışıyor, değil mi
arkadaşlar? Kirasını ödemeye çalışıyor.
Bakın, büyükşehirlerde geçtiğimiz yıl mütevazı bir ev
2 bin-3 bin lira, 4 bin liraydı. Şu anda büyükşehirlerde 8 bin
liranın, 10 bin liranın altında oturulabilir ev yok. Yani kiraya
yüzde 200 zam gelmiş. Hadi, buyurun. Nasıl Enflasyon yüzde
Peki,
yurttaşlarımız başka neye para harcıyor? Lükse,
şatafata para harcamıyor sizin gibi; ulaşım için para
harcıyor. Ulaşım maliyetlerine yüzde 200 zam gelmiş.
Başka neye para harcıyor? Doğal gaz, elektrik, su, internet
faturalarına para harcıyor; onlara da yüzde 150, yüzde 200 zam
gelmiş. Yani işçinin, memurun, emeklinin, dar gelirlinin enflasyonu
yüzde 150, yüzde 200ken siz yüzde 64 üzerinden zam yapıyorsunuz
değerli arkadaşlar ve diyorsunuz ki: İkinci altı ay
enflasyonu yüzde
Ben buradan tüm işçi,
memur emeklilere sorarım: Yüzde 30 zam sizin alım gücü
kayıplarınızı karşılar mı?
Karşılamaz değerli arkadaşlar. Bakın, size söyleyeyim,
kamu emekçilerine söylüyorum, bu zamlar sonrası en düşük memur
maaşı kaç lira olacak, biliyor musunuz? 10.400 TL olacak
arkadaşlar, 10.400 TL. Ben tüm milletvekili arkadaşlarımıza
çağrı yapıyorum: Buyurun, 10.400 TLyle bir ay geçinmeyi
deneyelim. Çoğumuz kira veriyoruz -mal sahibi olanlar da var ama ben kira
veriyorum- faturaları ödüyoruz, geçimimizi sağlamaya çalışıyoruz;
hadi buyurun, 10.400 TLyle geçinelim. Bakın, yoksulluk
sınırı 26.500 TL, bu yüzde 30luk zamdan sonra kamu
emekçilerinin yüzde 99u bu yoksulluk sınırının
altında kalacak. Bu nasıl zam Sayın Erdoğan?
Sayın Erdoğan
fermanı yazmış. Bakın, burada tweetini atmış,
ferman burada. Memurlarımızın ve tüm emeklilerimizin maaş
artış oranı yüzde 30 olarak uygulanacaktır. diyor
arkadaşlar. Bakın Uygulanmasını Meclise öneriyorum.
demiyor, Uygulanacaktır. diyor. Bu ne demektir? Ferman demektir.
Şimdi, Sayın Erdoğan milletten kopmuş olabilir, kamu
emekçilerinin hâlini bilmiyor olabilir. Alışveriş de
yapmıyor, en son bir buçuk yıl önce alışveriş
yaptı, abur cubur aldı. Bilmez sütün fiyatını, peynirin
fiyatını Sayın Erdoğan ama milletin vekilleri sütün
fiyatını da bilmeli, peynirin fiyatını da kirayı da
faturaları da bilmeli. Şimdi, Sayın Erdoğan Yüzde
Değerli arkadaşlar,
diyeceksiniz ki Kaynak nerede? Öyle değil mi? Kaynak yok.
diyeceksiniz, kaynak bütçe tercihlerinde. Eğer ki aşırı
güvenlikçi politikalara, savaşlara, yandaşlara para harcamazsak çok
rahat bir şekilde kamu emekçilerine yüzde 100 zam yapabiliriz değerli
arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar,
bakın, kamu emekçilerine yüzde 100 zam yapacağız dedik. Peki,
kamudan emekli olanların maaşları ne olacak? Ben size
söyleyeyim: En düşük memur emekli maaşı 7.900 lira olacak sevgili
memur emeklileri. Bu zamdan sonra bakın, en düşük memur emekli
maaşı 7.900 lira olacak diyorum. Ya, büyükşehirlerde 8 bin
liranın, 10 bin liranın altında ev kalmamış,
faturaları 2-3 bin lira olmuş, yalnızca mutfak masrafı
8.500 lira olmuş o da asgari. Memur emeklisine 7.900 lirayı reva
görüyor bu vicdansız iktidar. Peki, siz neyi reva görüyorsunuz ey milletin
vekilleri, siz neyi reva görüyorsunuz? Soru burada. Fermanı Sayın
Erdoğan yazmış olabilir, padişahlar böyle vicdansız
fermanlar yazabilirler ama buna karşı milletin vekilleri halktan yana
tercihler kullanırlar ve o fermanı değiştirirler, daha
yüksek zamlar yaparlar. En düşük memur emekli maaşının
7.900 lira olmasını siz vicdanınıza
sığdırıyorsanız buyurun, buradan devam edin
değerli arkadaşlar.
Bakın, size söyleyeyim:
Ortalama memur emekli maaşı da 8.600 lira olacak. Ya,
düşünebiliyor musunuz, milyonlarca memur emeklisinin ortalama
maaşı 8.600 lira yani ocak ayındaki açlık
sınırı kadar olacak yani memur emeklileri yalnızca mutfak
masrafını karşılayabilecek ama kirasını öderse,
faturalarını öderse açlığa mahkûm kalacak, değerli
arkadaşlar.
Peki, gelelim emeklilere.
Değerli arkadaşlar, emeklilere gelelim. Şimdi, Sayın
Erdoğan bir ferman daha yazmış, buyurun size göstereyim.
Bakın, Sayın Erdoğan tweet atmış, ferman yazmış
En düşük emekli maaşı 5.500 TL olacak. diyor, Olsun diye
öneriyorum. demiyor, Olacak. diyor, fermanı yazmış, Meclise
göndermiş, altına da Recep Tayyip Erdoğan diye
imzasını atmış. Değerli arkadaşlar, şimdi,
Sayın Erdoğanın emeklinin kombiyi çalıştıramadığından
haberi yoktur, bilmez o. Yani bir eve 1.500-2 bin lira doğal gaz
faturası geldiğinden haberi yoktur, emeklinin de kombiyi
çalıştıramadığını, battaniyeyle
oturduğunu bilmez Sayın Erdoğan ama milletin vekilleri bunu
bilmeli çünkü bizler kapı kapı gezenleriz, emeklinin, işçinin,
memurun hâlinden anlayanlarız. Bu anlamda, değerli arkadaşlar,
siz Sayın Erdoğanın yazdığı bu En düşük
emekli maaşı 5.500 lira olacak. fermanına uygundur diyor
musunuz, demiyor musunuz, bugün buna karar vereceksiniz arkadaşlar, bugün
bunlara karar vereceksiniz.
Bakın, memlekette 2
kuyruk var, size söyleyeyim. Sayın Nebatinin bu epistemolojik
politikalarının sonucunda patronlar daha çok para kazandılar ve
lüks araba kuyruklarında bekliyorlar biliyor musunuz? Lüks araba
bayilerinde bir yıl kuyruk var. Gidin bir lüks araba bayisine, size
Kusura bakmayın, o kadar çok kuyruk var ki bir yıl sonrasına
size tarih verebiliyoruz. diyor. Çünkü yüzde 1i zenginleştirdiniz;
yatlarda kuyruk var, lüks evlerde kuyruk var ama bir kuyruk daha var, o da
yüzde 99un yani büyük çoğunluğun yani emeklilerin kuyruğu; o da
ucuz ekmek kuyruğu değerli arkadaşlar. Şu anda memlekette
bir ucuz ekmek kuyruğu var, bir de lüks araba kuyruğu var.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, bu ferman yazılmışsa 5.500 lira, buna
karşı milletin vekillerinin de söyleyeceği bir söz olmalı,
demeliyiz ki: Sayın Erdoğan, açlık sınırı 8.500
lirayken en düşük emekli maaşı 5.500 lira olmaz. Biz HDP olarak
en düşük emekli maaşının 8.500 TLye
taşınmasını öneriyoruz. Diyeceksiniz ki: Kaynak nerede
ya? Kaynak nerede, biliyor musunuz arkadaşlar? Bu gözlerinden
ışık saçan Sayın Nebati var ya, kur garantili mevduat
üzerinden 2022 yılında Merkez Bankası, hazine ve vergi üzerinden
250 milyar TL yoksulun vergisini zengine aktardı. Bundan vazgeçseydik
8.500 liraya rahatlıkla taşırdık. 2023 yılında da
kur garantili mevduatla yoksulun vergisinden zengine 500 milyar TL aktaracak.
Değerli arkadaşlar, eğer bundan vazgeçersek en düşük emekli
maaşını 8.500 TL yapabiliriz. Biz tüm emeklilere de yüzde 100
zam yapılmasını öneriyoruz. Bunun için de kaynak var, emeklimizi
perişanlığa sevk edemeyiz; buna saray sessiz kalıyorsa
milletin vekilleri sessiz kalamaz.
Değerli arkadaşlar,
şu anda size Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük yolsuzluğunu ilan
edeceğim; bakın, iddiayla söylüyorum, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin
en büyük yolsuzluğu. Hani 3 milyar, 5 milyar, 10 milyar yolsuzluk
buluyoruz ya, bunların hepsi hikâye; Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en
büyük yolsuzluğu TÜİK eliyle yapılmıştır. Türkiye
İstatistik Kurumu yüzde 150 olan enflasyonu yüzde 64 olarak göstererek
işçinin, memurun, emeklinin kursağından çalmıştır,
alım gücünü çalmıştır, hem de trilyonlarca lira
çalmıştır ve çaldığı bu trilyonlarca lirayı
yüzde 1e, patronlara aktarmıştır değerli arkadaşlar;
bunu sizin vicdanınız kabul ediyor mu? Peki, Sayın Nebati ne
diyor bu durumda? Hani çalınmış ya işçinin, memurun,
emeklinin alım gücü; diyor ki: Ya, asgari ücretliye, memura, emekliye ne
verilse hakkıdır; fakire fukaraya vermek bereket getirir.
Bakın, bunu dedi, diyebildi, böyle bir vicdansızlığa imza
attı, diyor ki: Fakire fukaraya vermek yani işçiye, memura, emekliye
vermek bereket getirir. Yani fitre, zekât vermek gibi bakıyor meseleye.
Değerli arkadaşlar, milletin vekilleri olarak bizler böyle bakabilir
miyiz, böyle bakmak gibi bir hakkımız olabilir mi?
Sevgili memurlar, sevgili
kamu emekçileri, sevgili emekliler, yurttaşlarımız,
işçiler; cebinizden alım gücü çalınıyor, hırsız
var, hırsız var, hırsız var! Hırsız olunca ne
yaparsınız? İtiraz edersiniz, cebinizden 5 lira
alınırsa canınız pahasına buna itiraz edersiniz. Bu
duruma itiraz edin ama milletin vekilleri de buna itiraz etmeli, bu
vicdansızlığa itiraz etmeli, bu soyguna, bu alım gücü
hırsızlığına itiraz etmeli, Yüzde 30la alım
gücü kaybı kapatılmaz, yüzde 100 zam yapmalıyız. demeli
memura, emekliye, kamu emekçisine.
Değerli arkadaşlar,
vicdanı kurumamış milletvekillerine soruyorum burada: Şimdi,
tablo böyleyken yani yüzde 1, patronlar zenginleşmişken ve işçi,
memur, emekli fakirleşmişken milletin vekilleri kimi teşvik
ederler? Soruyorum size: Yani yüzde 1i mi teşvik ederler yoksa yüzde 99u
mu teşvik ederler, onlara mı destek olurlar, onun mu yanında
olurlar? Bak, bu torbada bir madde var, ne diyor, biliyor musunuz? Ya, bu
patronlar çok para kazanmış. Geçtiğimiz yıl kurumlar
vergisi yüzde 300, yüzde 400 artmış yani çok para
kazanmışlar, servetlerine servet katmışlar. Bu torbada
nasıl bir madde var, biliyor musunuz? Diyor ki: Bu patronlar çok
kazanmış, bizim onları daha da teşvik etmemiz lazım.
Asgari ücretliye karşılık ödenecek vergilerden patronlara 400
lira teşvik edeceğiz, işçi başına aylık 400 TL
teşvik edeceğiz. Ya, Allah'tan korkun be! Kuldan utanın be!
Yani işçiler perişanlığa sürüklenmişken milletin
vekilleri işçileri teşvik edeceğine, onların yanında
olacağına patronlara teşvik veriyorlar. Değerli
arkadaşlar, bu durumu siz vicdanlarınıza
sığdırıyor musunuz?
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Sığdıramıyoruz.
GARO PAYLAN (Devamla)
Yapmamız gereken nedir? İşçinin, memurun, emeklinin yanında
olmaktır.
Peki, size sorarım: Bu
vicdansızlar Patronları daha fazla teşvik edeceğiz.
diyorlar ya, nereden teşvik etmeleri lazım? Hazineden, öyle
değil mi? Yani hazinede kaynakları varsa patronları teşvik
etmesi lazım. Ama daha katmerli bir vicdansızlığa
nasıl imza atıyorlar, biliyor musunuz? Patronları işçinin
parasıyla teşvik ediyorlar. İşsizlik Sigortası
Fonuyla teşvik ediyorlar. Şimdi, milletin vekilleri buna evet mi
diyecek hayır mı diyecek? Hadi buyurun, soruyorum size. Bak,
patronlar zaten servetine servet katmış, daha da fazla teşvik
vereceğiz ve bu teşviki de İşsizlik Sigortası Fonuyla
yapacağız. Değerli arkadaşlar, bu durumu
vicdanlarınıza sığdırmayın, buna evet demeyin.
Bu büyük bir vicdansızlıktır ve ahlaksızlıktır;
açıkça söylüyorum.
Değerli arkadaşlar,
bizler Emek ve Özgürlük İttifakı olarak yola çıktık ve
hakça bir paylaşım düzeni hayal ediyoruz, hakça bir
paylaşım düzeni.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
GARO PAYLAN (Devamla) Ve bu
hakça paylaşım düzeninde hep beraber üreteceğiz, daha fazla
üreteceğiz, doğayı katletmeden, emeği sömürmeden
üreteceğiz ve hakça paylaşacağız değerli
arkadaşlar. Tüm yurttaşlarımızı ekonomik güvenceye
alacağız. Bütçe kaynaklarını yandaşlara değil,
savaşlara değil, saraylara değil, yoksullara, halka, emekçiye
aktaracağız ve adil, hakça bir düzen kuracağız, toplumsal
barışı sağlayacağız; işte bunun için yola
çıktık. Sizleri de hakça yasalar çıkarmaya
çağırıyorum.
Bakın gidiyorsunuz, bari
giderken arkanızdan lanet okutmayın. Yüzde 30 zamlarla emeklinin,
emekçinin, kamu emekçisinin enflasyondan doğan kayıplarını
gideremezsiniz. Gelin, bu yüzde 30 zamları yüzde 100lere
çıkaralım; işçinin, memurun, emeklinin yanında
olduğumuzu gösterelim.
Hepinize saygılar
sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Baltacı
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
50.- Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacının, Kastamonunun
Taşköprü ilçesindeki Bükköy ve Yavuç Çayı Köprülerine ilişkin
açıklaması
HASAN BALTACI (Kastamonu)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kastamonu'da 11 Ağustos
2021 ve 28 Haziran 2022 tarihlerinde meydana gelen sel felaketinin özellikle
köylerimizde neden olduğu mağduriyetler hâlen devam etmektedir.
Tarımsal üretim ve hayvancılıkta Kastamonu'muzun en önemli
ilçelerinden olan Taşköprü'müzün Karşı, Bük,
Aşağıçit, Yukarıçit ve Kızılcaören köylerinde
yaşayan vatandaşlarımızın her gün kullanmak zorunda
olduğu Bükköy Köprüsü yıkılmış, Yavudçayı Köprüsü
ise yıkılmak üzeredir. Hemşehrilerimiz kış
bastırıp sular yükselmeden Yavudçayı Köprüsü'nün bir an önce
onarılmasını, Bükköy Köprüsü'nün ise kalıcı olarak
yapılmasını beklemektedir. Verdiğimiz vergiler, bu ülkenin
kaynakları yandaşa değil, vatandaşa, köylerimizin
ihtiyaçlarına harcanmalıdır.
BAŞKAN Sayın
Şahin
51.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, Hatayın Adalet
Bakanlığından taleplerine ilişkin açıklaması
SUZAN ŞAHİN (Hatay)
Seçim bölgem Hatay'ın Erzin ve Samandağ ilçelerine adliye
binası yapılması konusunda Adalet Bakanlığına
talepte bulunduk. Erzin için Mayıs 2020de ihale edileceği,
Samandağ için de Hemen yapacağız. denilmişti ancak hâlâ
bir girişimde bulunulmadı, yatırım planlarına
alınmadı.
Dörtyol Adliyemizde de
ağır ceza mahkemesi yok. Dörtyollu vatandaşların gitmek
zorunda kaldığı İskenderun Adliyesindeki ağır
cezalarda da aşırı yoğunluk yaşanmakta. Dörtyol
Adliyesinde ağır ceza mahkemesi kurulmasını talep ediyoruz.
Aynı şekilde,
Antakya Adliyesinde ticaret mahkemelerinin iş yükü çok ağır,
burada da acilen ticaret mahkemesi kurulması gerekmektedir.
AKP, Hatay'ın
dertleriyle dertlenmiyor, biliyoruz. Usanmadan halkımızın
mağduriyetlerini Meclise taşıyıp sesleri oluyoruz,
kulaklarını tıkıyorlar. Gerekli adımları
atın artık diyoruz.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın
Orhan Işık...
52.- Van Milletvekili Muazzez Orhan Işıkın, kanser
tedavisi gören 6 yaşındaki Yusuf Kerime ilişkin
açıklaması
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van)
Teşekkürler.
Türkiye'de terörle mücadele
terörü AKP eliyle devam ediyor. 2 milyona yakın yurttaş terör
soruşturmasından geçirildi, bunlardan biri de Gülten Sayın ve
cezaevinde. 6 yaşındaki oğlu Yusuf Kerim ağır bir kanser
hastası, sayenizde en çok ihtiyacı olduğu süreçte annesiz.
Tıbben son zamanlarını yaşadığı söylenen
Yusuf Kerim'in annesinden ayrı bırakılması hiçbir hukuk ve
vicdanla izah edilemez. Adalet Bakanlığını işgal
edenler, adalet değil zulüm dağıtıyorsunuz. Bu kadar
mı vicdanlarınızı yitirdiniz? 6 yaşındaki Yusuf'un
suçu ne ki bu işkenceyi reva görüyorsunuz? 6 yaşında
ağır hasta bir çocuğa en iyi ilaç anne kucağı,
şefkati ve sevgisidir. Sessiz kaldığınız her dakika
Yusuf'un zamanı azalıyor, acısı büyüyor. Ben annemi
istiyorum. çığlıklarına kulaklarınızı kapatıp
belki de son günlerini yaşayan Yusuf'a daha fazla zulmetmeyin; infaz
ertelensin, Yusuf özlemini çektiği annesine kavuşsun.
BAŞKAN Birleşime
yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
19.05
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 19.30
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
Milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 48inci Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve 62 Milletvekilinin Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4810) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 392) (Devam)
BAŞKAN 392 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Bülent
Kuşoğlu.
Buyurunuz Sayın
Kuşoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BÜLENT
KUŞOĞLU (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sıra
sayısı 392 olan Kanun Teklifi üzerinde grubum adına söz
aldım.
Değerli arkadaşlar,
Meclisin seçim havasına girdiği bir dönemdeyiz. Tabii, herkes,
milletvekilleri ağırlıklı olarak kendi gelecekleriyle
ilgili olan durumu gözden geçirmeye çalışıyor, görmeye çalışıyor.
Konular böyle dönemlerde farklılaşıyor, onun için Meclis
sıraları da tenhalaşıyor. Ancak çok önemli konular da
maalesef bugünlere kalmış vaziyette. Bu kanun teklifiyle, önümüze
gelecek olan birkaç kanun teklifiyle çok önemli konuları ele
alacağız, değerlendireceğiz. Bugün de milyonları
ilgilendiren, Türkiyenin emeklileri ile kamu çalışanlarını
ilgilendiren, ailelerini ilgilendiren, dolayısıyla en az
yarısını ilgilendiren bir kanun teklifiyle ilgili olarak
görüşmelerimiz var. Onun için önemsememiz lazım, onun için
dikkatimizi bu konuya daha fazla hasretmemiz lazım.
Şimdi, size şöyle
bir soru sorayım da giriş yapayım: Sizce yürütme erkinin bir
ekonomi politikası var mı? Var aslında, bir ekonomi
politikası var ancak bu ekonomi politikası Seçime kadar bu işi
götürelim, seçime kadar gidelim, ondan sonrası Allah kerim.
politikası. Böyle bir politika olmaz tabii ki. Bir program söz konusu
değil, bir programdan yoksun yürütme erki maalesef.
Şimdi, böyle bir iddiada
bulununca örneklerini de vereyim. Mesela, 2022nin Orta Vadeli Programında
(OVP) gayrisafi millî hasıla 7 trilyon 880 milyar olarak görülmüştü.
Şimdi, yıl sonu itibarıyla -henüz açıklanmadı ama- 14
trilyonu geçecek yani yüzde 100e yakın bir farklılık söz konusu
olacak. Bir bütüncül ekonomi programı olan idarenin, bir hükûmetin,
kabinenin böyle bir hata yapmaması lazım yani gayrisafi millî
hasılada yüzde 100e yakın bir hata var mesela. Mesela, ticaret
açığı 2022 için 51 milyar dolar olarak öngörülmüştü,
yıl sonu hedefleri 110 milyar dolar olarak ancak tutabildi, 110 milyar dolar;
bu, cumhuriyet tarihinin en büyük açığı. Mesela, cari açık
18,6 milyar dolar olarak öngörülmüştü, o da 50 milyar dolara
yaklaştı.
Şimdi, hedefler
şaşıyor, bir bütüncül program yok, kâğıt üzerinde olsa
da bunu uygulama iradesi yok çünkü her şey seçime endeksli götürülmeye
çalışılıyor. Böyle bir anlayışla da
başarılı bir ekonomi programının olması mümkün
değil. Dolayısıyla kamu çalışanları için,
emekliler için getirilmeye çalışılan bu düzenlemelerde de
başarısızlıklar var; hem kamu çalışanları
için hem emekliler için iyi bir düzenleme yapılmamış vaziyette
hem de ekonomi açısından, ülke açısından, ülke hazinesi
açısından, ülke ekonomisi açısından çok kötü bir düzenleme
yapılmış vaziyette maalesef. (CHP sıralarından
alkışlar) Ülke dengeleri bozulmuş, ekonomik dengeler
bozulmuş. Ekonomi, denge demektir, beklenti demektir. Dengeler altüst
olunca maalesef sıkıntılar da baş göstermiş.
Bir de değerli
arkadaşlarım, konunun usulle ilgili olan bölümü var, bunu da
özellikle kayıtlara girmesi açısından değerlendirmek
istiyorum, dikkatinize sunmak istiyorum. Şimdi, daha önceki Anayasada,
referandum öncesi, 2018 öncesi, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi öncesi Anayasasında, bir, kanun teklifleri vardı,
şimdiki gibi milletvekilleri tarafından veriliyordu; bir de kanun
tasarıları vardı, bu da hükûmetten geliyordu. Hükûmet
tarafından çıkarılması uygun görülen kanunlar hükûmet
tarafından doğrudan Meclise geliyordu. Sonuç olarak, kanunu Meclis
yapar, Parlamento yapar, yasama erki yapar; kanunu burası yapıyordu
ama ihtiyaç olan kanunlar da oradan bildiriliyordu, tasarıyla bu tarafa
aktarılıyordu.
Şimdi, bugün
değerlendirmekte olduğumuz emeklilerle ilgili, kamu
çalışanlarıyla ilgili kanun teklifine bakalım.
Biliyorsunuz, referandumla yeni Anayasada kanun tasarısı
kaldırıldı. Dediler ki: Güçler ayrılığı
ilkesi uygulanacak, kesinlikle yürütme erkinden kimse, hiçbir bakan yasama
erkine gelmeyecek, Meclise gelmeyecek. Kesin bir ayrılık söz konusu
olacak, hiçbir şekilde yasama erkine karışılmayacak.
Şimdi, bu, akla mantığa uygun değildi, itiraz ettik ama
maalesef kabul edilmedi o tarihte, bugünlere geldik. Şimdi, görüyorsunuz,
Sayın Cumhurbaşkanı mevcut mevzuata göre bir değerlendirme
yaptı, işte, enflasyon oranı, refah payı vesaire önce yüzde
25lik bir artış açıkladı, ondan sonra tepkiler söz konusu
oldu, Sayın Cumhurbaşkanı ertesi gün, yirmi dört saat bile
geçmeden bu zam oranını yüzde 30a çıkardı ve yüzde 30
olarak buraya geldi. Şimdi, buradaki irade bunu yüzde 30 olarak öngörmedi,
altında imzası olan milletvekillerinin hiçbirisi de bunu böyle
öngörmedi. Bu doğrudan idareden gelen bir teklif, olması gereken de
odur. Yürütme erki, adı üzerinde, iş yaparken ihtiyacı olan
kanunları, mevzuatı saptar. O saptamaya göre ihtiyacı olanı
belirler, buraya gönderir, burası kanunu çıkarır. Yasama erki
kanunu yapar ama ihtiyacı belirlemesi gereken, kanun ihtiyacını
belirlemesi gereken yer de işle doğrudan, bizatihi uğraşan
yürütme erkidir, normali odur; normali, gerçekten de idareden buraya bu tür
tekliflerin gelmesidir, doğrusu o. Doğrusu yapıldı ama
Anayasada, bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde böyle
bir şey yok, illa milletvekili verecek önergeyi. E, o zaman gerçek bir
iş yapılmamış oluyor; milletvekilinin iradesi değil de
hükûmetin iradesi, yürütme erkinin iradesi geçerli olmuş oluyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Muvazaalı işlem.
BÜLENT KUŞOĞLU
(Devamla) Hukukta buna muvazaa denir. Kaba olarak söylemek istemiyorum
muvazaanın öbür türlü, halk arasında ne anlama geldiğini ama
yapılan iş gerçekçi bir iş değil, doğru bir iş değil,
yanlış bir iş. (CHP sıralarından alkışlar)
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi diye getirdiğiniz
sistem böyle bir sistem. Hâlbuki doğrusu, daha önceki sistemde
anlattığımız şekilde, ihtiyacı saptayan yürütme
erkinin nasıl bir ihtiyaç içerisinde olduğunu buraya bildirmesi, bir
kanun teklifiyle gelmesi -tasarı deniyor ona- buranın da
tartışması, konuyu masaya yatırması, ilgili kurumu
masaya yatırması, ondan sonra da hem denetim görevini hem de yasama
görevini yerine getirerek bu kanunu çıkarmasıydı, doğrusu o
ancak görüyoruz ki bu şekilde kanun yapmak çok çok yanlış,
sıkıntılı bir iş hâline gelmiş vaziyette. Hani,
biz bu beş seneyi geçirdik, bir tecrübeye sahip olduk, bu tecrübeyle
bundan sonraki dönemde Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin,
bu kanun çıkarma şeklinin devam etmemesi gerekir diye özellikle bunu
anlatmak istedim, bu son örneklerden bir tanesi. Önümüzde EYT gibi bir
düzenleme daha söz konusu olacak, onda da aynı şekilde idarenin ancak
saptamasıyla, tespitleriyle uygulamaya geçebilecek bir konu yine bir
milletvekilinin ya da bir milletvekili grubunun teklifiyle gelecek. Ne kadar
yanlış olduğunu görüyorsunuz. Bundan sonraki sistemde
inşallah, bunu düzeltmek, önce milletin iradesiyle, seçmenin iradesiyle,
arkasından bizlerin iradesiyle nasip olacaktır diyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, bir de işin
şu yönü var: Ekonomik durum kötü, dünyada da kriz var, bizde de kriz var
ama bizdeki kriz dünyadaki krizin kat kat fazlası. Bizde esaslı bir
kriz var, buhran olarak nitelendirebileceğimiz boyutlarda bir kriz söz
konusu. Dünyadaki krizin, dünyadaki enflasyonun kat kat üzerinde
sıkıntılarımız, sorunlarımız var ama bu
kadar sorunlu, sıkıntılı bir dönem geçirmekte olmamıza
rağmen tabii bir seçim söz konusu ama seçim ekonomisini de aşan
bazı uygulamalar var, buna da dikkatinizi çekmek istiyorum. Şimdi,
mesela Sosyal Güvenlik Kurumu 2023 yılında hazineden ne kadar destek
alacak, yardım alacak? Hazineden SGKye 582 milyar destek gelecek. EYTyle
beraber, bu kanunla beraber çok çok fazlası söz konusu olacak, 1 trilyon
lirayı bulacak. Şimdi Bunu yapmamız lazım
Evet,
bunları yapıyoruz ama bir taraftan da bu kurumları da bu sistemi
de bunun geleceğini de düşünmek zorundayız. Buna ilişkin
hiçbir şey yapılmış vaziyette mi değerli
arkadaşlar? Yok. Yani primlerin artışıyla ilgili, sosyal
güvenlik reformu hazırlanmasıyla ilgili, aktif-pasif oranıyla
ilgili hiçbir hazırlık var mı? Yok. O zaman nasıl olacak?
Yani Biz bu işleri yapıyoruz
Anladım, önümüzde de bir seçim
var, hiçbir iktidar seçim sırasında sıkmaz, tasarruf etmez,
seçim ekonomisi uygular ama buradaki, seçim ekonomisini de
aşmış, yıkım ekonomisine dönüşmüş vaziyette.
Sonuçta bu ülke bizim ülkemiz, biz bu ülkede yaşayacağız;
geleceğimizi de çocuklarımızın geleceğini de
düşünmek zorundayız.
Bakın, daha önce de
anlattım, burada da anlatma gereği hissediyorum, onun için
söylüyorum: Kasıma kadar 20 milyar açık vermişti bütçemiz.
Aralıkta bir kanun çıkardık, ilave olarak 473 milyar lira
borçlanma yetkisi aldı iktidar. 473 milyar lira aralığın
sonlarında çıktı, 20li günlerinde çıktı, Resmî
Gazeteyi tam hatırlamıyorum. Yani o tarihten sonra 473 milyar lira
borçlanacak mı 2022 için? Yok. Bunun çoğu 2023te borçlanılacak
yani seçimler için borçlanılacak bir meblağ olacak, aktarılacak
2023e. 2023teki bütçe açığı ne kadar? 659 küsur milyar lira,
473 milyar lira da buradan -bunun önemli bir kısmı, 400 milyar liraya
yakını 2022den gelecek- 1 trilyonu geçecek borçlanma, 2023 için
seçim öncesi kullanılacak borçlanma 1 trilyonu geçecek; bu, ülke için
aynı zamanda yıkımdır değerli arkadaşlar.
Bunları düşünmek zorundayız, bunların
karşılığının olması gerekir bir kere.
Karşılığı nasıl olacak? Altı ay önce
yaptığımız ek bütçede olduğu gibi enflasyonla olacak.
Enflasyon nedir? Halktan alınan, halkın ezilmesi suretiyle
halkın gırtlağından alınan meblağlardır;
devlet yönetiminin yanlış yapılması, ekonomi yönetiminin
yanlış olması sonucu alınan meblağlardır. Yine, o
şekilde alınacak, bunun karşılığı böyle
olacak ama bunlar doğru değil, bunlar ülkeye hayır getirecek
işler değil maalesef; işin bu tarafını da görmemiz
lazım. Yani seçimler sırasında aşağı yukarı
1 trilyon lira da ilave bir borçlanma hakkı elde etmiş vaziyette
iktidar, bunu veriyoruz; bununla beraber, ülkeye çok büyük
sıkıntılar da gelecek demektir. Dediğim gibi, karşılığı
hiçbir şekilde bir reform yapılarak bulunmuş değil.
Peki, biz bunları yapmak
zorunda mıyız? Yapmak zorundayız. Şimdi, 14 milyona
yakın emekli, dul ve yetim var aylık alan; EYTyle beraber de 2
milyon 250 bin geleceği söylenmişti yani 16 milyonu bulacak emekli,
dul ve yetim aylığı alanlar. Aileleriyle birlikte bu 40 milyon
civarında bir nüfusun bu konuyla ilgilendiğini gösteriyor. Demek ki
40 milyona yakın kişi yani Türkiye nüfusunun yaklaşık
yarısı bu konuyla ilgili, bugün çıkarmaya
çalıştığımız kanunla ilgili. Tabii ki onlar
hakları olan bu meblağları almak zorundalar çünkü enflasyon
altında ezilmiş vaziyetteler, sıkıntıdalar.
Biliyorsunuz, biz,
geçmiş dönem enflasyonuna göre bazı saptamaları yaparak
geleceğe yönelik ödeme yapıyoruz, alacaklarını ona göre
hesaplıyoruz. Ve maalesef, TÜİK'in enflasyonu yanlış
hesaplaması nedeniyle, maalesef bunu böyle yapması nedeniyle, sonuç
olarak emekli, dul ve yetimler ile kamu çalışanları enflasyon
altında eziliyor. Enflasyon -biraz önce söylediğim gibi- sonuçta kötü
yönetimlerin sonucudur, yapılan yanlış işlerin sonucudur.
Bunun sonucu olarak kamu çalışanları, emekli, dul ve yetimler
maalesef eziliyor, ücretliler eziliyor.
Bugün Türkiye'de yüzde 50nin
üzerine çıkmıştır asgari ücret alanlar, hiçbir ülkede böyle
bir durum söz konusu değil değerli arkadaşlar. Bir Almanya'da,
İngiltere'de yüzde 5tir asgari ücret alan çalışanlarda,
ücretlilerde; bizde yüzde 50yi geçmiş vaziyette. Bu, çok
sıkıntılı bir dönemde olduğumuzu gösteriyor maalesef,
çok sıkıntılı bir gidişat olduğunu gösteriyor. Ki
bununla ilgili olarak da şu rakamları vereyim ben: Mesela 2002de
2002 yılı en kötü yıldır cumhuriyet tarihinde, ekonomi
yönünden ele alındığında 2002 en kötü yıldır.
Yirmi yıldan beri de hep 2002 baz alınarak kıyaslamalar
yapılmıştır. 2002de asgari ücret 184 lira iken,
bakın, 184 lira iken en az emekli aylığı 252 liraydı
yani asgari ücretin yüzde 37 üzerindeydi; 2002 yılında bile en az
emekli aylığı asgari ücretin yüzde 37 üzerindeydi. 2022de
asgari ücret 5.500 liraydı, en az emekli aylığı 3.500
liraydı yani yüzde 57 de altındaydı. 2023 için bu kanunla
getireceğimiz düzenlemeyle, biliyorsunuz, asgari ücret 8.500 lira, en az
emekli aylığı 5.500 lira olacak; yüzde 35 altında olacak.
Bakın, kıyaslayınca 2002nin bile çok çok çok altında
kalıyor. 2002de asgari ücret 184 lirayken en az emekli
aylığı 252 liraydı; çok büyük bir farklılık var.
Bu, gittikçe, ücretliler açısından durumun kötü olduğunu,
ücretlilerin ezildiğini gösteriyor. Ya, diyeceksiniz ki Nereden verilsin
bu para? Yani iktidarın da Hükûmetin de devletin de belli bir kaynak var
elinde. Arkadaşlar, kur korumalı mevduat hesabı için verilen
para bu sene içerisinde -tam açıklanmadı ama- aşağı
yukarı 100 milyar lira hazineden giden, 100-130 milyar Merkez
Bankasından giden, 130 milyar kambiyo kârlarından vazgeçilen bir
meblağ olarak alıyorum, 40 milyar da vazgeçilen tevkifat olarak
alıyorum, aşağı yukarı toplam 300 milyara yakın
yapıyor, 300 milyar.
HÜSEYİN YILDIZ
(Aydın) Bunlar tefecilere çalışıyor Başkan.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla)
E, peki, bu ne kadar tutuyor, vereceğimiz bütün bu meblağlar ne
kadar tutuyor? Emeklilere ve kamu çalışanlarına ilave
vereceğimiz bu yüzde 30 yükün toplamı nedir? 259 milyar, 260 milyar
bile değil. 260 milyar bu tutuyor, 300 milyar kur korumalı. Emekli,
dul ve yetimleri ve kamu çalışanlarını dikkate alın,
en az 20 milyon, aileleriyle birlikte 50 milyon yapıyor; bakın,
deminki sadece emeklilerdi, kamu çalışanlarıyla birlikte 50
milyonu ilgilendiriyor.
HÜSEYİN YILDIZ
(Aydın) Bunlar hep zengine çalışıyor, zengine!
BÜLENT KUŞOĞLU
(Devamla) Türkiyede kur korumalı mevduat hesabı olan 1 milyon
kişi var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
BÜLENT KUŞOĞLU
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
1 milyon kişiye
verdiğimiz para, geçen senenin parasıyla 300 milyar, bu senenin
parasıyla emekli, dul ve yetimlere ve kamu çalışanlarına
verilecek olan 260 milyar. Görüyor musunuz? Bu sene kur korumalı mevduat
böyle devam ederse, geçen seneki gibi dolardaki artış yüzde 50 olursa
gelecek sene bu meblağ 1 trilyona bile yaklaşabilecek.
Diğer taraftan, yine bu
kanunda İstanbulda yapılacak olan UEFAyla ilgili 2 şampiyona
var, 2 final var. Türkiyede oynanmasından mutluluk duyarız tabii ki
fakat Türkiye basit bir ülke değil, Katar gibi rüşvet vererek
kendisinde şampiyonaların düzenlenmesini isteyecek bir ülke
değil, gönüllü olarak Türkiye'ye gelmeleri lazım, gelebilirler de
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU
(Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
BÜLENT KUŞOĞLU
(Devamla) Çok teşekkür ederim Başkanım.
Yani bu tür
şampiyonaların Türkiye'de, Katarda olduğu gibi rüşvetle
değil de gönüllülük esasıyla olmasını arzu ederdik.
Ben bu vesileyle hepinize
saygılar sunuyorum.
Çok teşekkür ediyorum
Sayın Başkan. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN
Şahısları adına Muğla Milletvekili Sayın Süleyman
Girgin.
Buyurunuz Sayın Girgin.
(CHP sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN GİRGİN
(Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
bir ülke düşünün ki asgari ücret işçi tarafının
karşı çıkmasına rağmen açlık
sınırı seviyesinde belirlenmiş olsun, emekli
aylıkları asgari ücretin binlerce lira aşağısında
kalsın, işsizler için kurulan fondan işverenler
faydalansın; bir ülke düşünün ki iktidarın
yarattığı ekonomik krizin küfesi yine halkın omzuna
yüklenmiş olsun. İşte, değerli arkadaşlar, ne
yazık ki 2023ün ilk günlerinde ülkemizin acı gerçeği budur.
Değerli milletvekilleri,
teklif henüz Meclise sunulmadan önce, partili Cumhurbaşkanı
tarafından, memurların ve emeklilerin maaşlarında
artış oranı önce yüzde 25 olarak ilan edildi. Memurlar ve
emekliler tepki gösterip Genel Başkanımız Yetmez. deyince
hemen ertesi gün bu müjdeye yüzde 5 daha eklendi; öngörülen artış
yüzde 30a çıkarıldı. Sosyal taraflar yok sayılarak ben,
kendim ve şahsımın kararı Meclise dayatıldı,
Tek adamın hikmetinden sual olunmaz. denilmeye yine devam edildi,
üyelerini tenzih ediyorum, yandaş sendika da bunu
alkışladı. Sayın Erdoğan bir yılda
soğanın yüzde 315, limonun yüzde 203, şekerin yüzde 165
zamlandığını bilmiyor mu? Bal gibi biliyor. Memura,
emekliye, dul ve yetime yüzde 30 zam yeter mi? Vergi, harç ve cezalara yüzde
123 zam; memura, emekliye yüzde 30 zam; almaya gelince sokak enflasyonu,
vermeye gelince tabela enflasyonu. Çok net ortada; ücretlilerin,
çalışanların, işçilerin ve memurların, emeklilerin,
işsizlerin, kısacası bu halkın sizden bir beklentisi
kalmamıştır.
Değerli milletvekilleri,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Bilgin bir
paylaşım yaptı, 2023 asgari ücretini cumhuriyet tarihinin en
yüksek asgari ücreti olarak gösteren bir tablo paylaştı; 2023
yılı asgari ücretini 2022 Aralık ayı döviz kuruna bölerek
bir hesap yapmış, 455 dolar bulmuş, bunu da en yüksek asgari
ücret olarak söylemiş, tablo burada. Sayın Bakana bir uyarıda
bulunmak istiyorum: En yüksek asgari ücret dedikleri ücret 455 dolar, 2013
yılında 451 dolar asgari ücret yani on yılda sadece asgari ücret
4 dolar artmış. Sayın Bakan, o hesap öyle yapılmaz, o hesap
şöyle yapılır: Yapmanız gereken doları orta vadeli
programda veya Merkez Bankasının öngörülerindeki 2023 dolar tahminine
bölmektir. Kur tahminleri tutarsa 2023 yılı asgari ücreti, orta
vadeli programa göre 395 dolar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
beklentisine göre 373 dolar. Demek ki neymiş? Aslında, asgari ücret
artmamış, azalmış.
Değerli milletvekilleri,
Bakanın verdiği bu bilgiler çok yanıltıcı; bunu burada
herkesle paylaşmak istedim. Çok açık ki 2023 yılı için
belirlenen asgari ücretle işçi ve ailesinin kirayı geçtim, faturayı
geçtim, sadece mutfak harcamasını bile karşılaması mümkün
değildir. Zaten yetersiz ve düşük belirlenen bu asgari ücret
ortadayken en düşük emekli aylığının asgari ücretten 3
bin lira daha az belirlenmesi ve bunun müjde olarak sunulması emeklilerle
alay etmek değil de nedir? Kolaysa emekli maaşıyla siz
yaşayın. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
emekli aylığı gerçeğine daha yakından bakalım:
2002de en düşük emekli aylığı 257 TL, asgari ücret 184 TL;
asgari ücretin yüzde 40 üzerinde. 2023 yılına gelelim, en düşük
emekli aylığı 5.500 TL, asgari ücret 8.506 TL yani asgari
ücretin yüzde 35 altında; bu da emekli aylığı gerçeği.
Bir de bu konuda somut örnek
vermek istiyorum: Bakın, bu, otuz yıl infaz koruma memurluğu
yapmış bir vatandaşımızın ücret bordrosu, emekli
bir vatandaşımızın; Aralık 2022 tarihinde
maaşı 6.200 lira. Ocakta ne olacak bu maaş? 8 bin lira olacak
yüzde 30 zamla birlikte. Şöyle çevirelim: Emekli maaşı
aslında artmadı, azaldı arkadaşlar. Aralık 2022de
6.200 lira olan bir emeklinin maaşı, asgari ücretin 700 lira
üzerindeydi. Ancak, Ocak 2023te yüzde 30 zamla 8 bin TL olan emeklinin
maaşı, asgari ücretin ne kadar altına düşüyor? Tam 500 lira
altına düşüyor. Demek ki emekli maaşı aslında
artmadı, azaldı.
Ey iktidar, senin görevin,
emeklilerin yıllar boyu akıttıkları alın terinin karşılığını
almalarını sağlamak değil midir? Peki, siz ne
yapıyorsunuz? Sosyal devletin sosyal niteliğini ortadan
kaldırmakla meşgulsünüz. Seçim geliyor diye kesenin ağzını
açar gibi yapmakla kurtulamayacaksınız.
Ey emekliler, Komisyonda, en
düşük emekli aylığı asgari ücret seviyesine çekilsin dedik;
AKPli ve MHPli vekillerin oylarıyla reddedildi, hepiniz bilin. En
düşük emekli aylığının asgari ücret düzeyinde
olması yetmez, emekli aylıkları artış oranı en az
asgari ücret kadar olmalı ve bundan sonraki artışlarda TÜFE ve
büyüme oranının tamamı dikkate alınmalıdır. (CHP
sıralarından alkışlar)
İkinci olarak, emeklilik
sisteminin en büyük sorunu intibaktır. Prim ödeme gün sayıları
ve çalışma süreleri eşit olmasına karşın, 2000
yılı sonrasında ve öncesinde emekli olanlar arasında büyük
bir eşitsizlik vardır. BAĞ-KUR ve SSK emeklileri arasında
çok büyük eşitsizlik vardır. Ey emekliler, Bay Kemalin sözü var; hiç
meraklanmayın, halkın iktidarında intibak yasası
çıkacak. (CHP sıralarından alkışlar)
Üçüncüsü: Biliyoruz,
emekliler en büyük kazığı AKP döneminde yedi. 2008
yılında çıkarılan bir yasayla aylık bağlama
oranı yüzde 65ten yüzde 50ye düşürüldü. Aylık bağlama
oranı da mutlaka yükseltilmelidir.
Dördüncü olarak, emeklilerin
bayram ikramiyeleri mutlaka güncellenmelidir. Ey emekliler, Komisyonda bir
önerge daha verdik, bayram ikramiyeleri asgari ücret kadar olsun dedik. Yine,
AKP'li ve MHP'li vekillerin oylarıyla reddedildi. Sadece bunlar mı?
Hayır. Komisyonda, Cumhuriyet Halk Partisi olarak emeklilere ve kamu
emekçilerine ekim ve şubat ayları arasında 2 bin lira yakacak
yardımı yapılsın dedik. Yeniden değerleme oranı
yüzde 123 baz alınarak kamu emekçilerine yüzde 30 değil yüzde 81,8
zam yapılsın dedik. AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla
reddedildi. Teklifte, iş yerlerine işçi başına 100 lira
olan asgari ücret teşviki 400 liraya çıkartılıyor
arkadaşlar. İşçi kardeşlerim, Komisyonda,
İşsizlik Fonundan son üç yılda işsizlere 23 milyar lira
işsizlik ödeneği verilirken, işverenlere 58 milyar lira
teşvik verildi, işverene destek verecekseniz bütçeden verin dedik.
Kısa çalışma ödeneği verilen sürelerde işveren ücret
ödemiyor, sigorta primi bildirmiyor; bu bakımdan kısa
çalışma ödeneği dönemlerinde işçinin sigortası
yatmıyor. Pandemi döneminde kısa çalışma ödeneği
alanların emekliliğe yansıyacak uzun vadeli sigorta primleri
İşsizlik Sigortası Fonundan ödensin dedik. Yine, AKP ve MHP'li
vekillerin oylarıyla reddedildi.
Değerli milletvekilleri,
7 milyon emeklinin çalışmak zorunda kaldığı bir ülkede
emekliler, asgari ücretin katbekat altında aylıklarıyla
yaşam mücadelesi veriyorsa, emekliler, kara kışın
kapıyı çaldığı bugünlerde kışı
soğukta ve karanlıkta geçiriyorsa iktidar, emeklileri hak sahibi
yurttaş olarak görmüyor demektir. Kendileri ve aileleriyle birlikte insan
onuruna yaraşır bir aylık talep eden 14 milyon emekli ve hak
sahibi yurttaş yalnız değildir, haksız da değildir.
İktidar ekonomik krizin küfesini işçinin, emekçinin, emeklinin
sırtına yüklemekte ısrarcı ise işçi, emekçi ve emekli
de iktidara direnişçi olmakta ısrarcıdır.
İşçilerin, emekçilerin, emeklilerin kemerini daha da sıkarken
sermayeninkini gevşetenlerin dönemi sona erecektir.
Kanunların işçiler,
emekçiler, emekliler için yapılacağı, adaletin ve
eşitliğin yaşama geçirileceği yarınlar
yakındır diyor ve bir kez daha hatırlatmak istiyorum: Saltanat
kayığınız su almaya başladı, batıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
SÜLEYMAN GİRGİN
(Devamla) Sicilinizde şu yazacak: Adaletsiz, israf düşkünü, kibirli,
faiz baronlarından, 5li çetelerden taraf olan bir iktidar. Böyle
hatırlanacaksınız. Biz de tarafız; işçiden
tarafız, emekçiden tarafız, emekliden tarafız; biz, halktan,
halk için bütçeden, halk için kanundan tarafız. Halkın emeğinden
geçinenleri, insan onuruna yaraşır yaşam hakkına göz
dikenleri tarihin tozlu sayfalarına mahkûm edeceğiz.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şahısları adına ikinci konuşmacı Ankara
Milletvekili Sayın Orhan Yegin. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ORHAN YEGİN (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
kanun teklifinin geneli üzerinde konuşmak üzere şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Aziz milletimizi ve onu temsil eden
Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli
milletvekilleri, gün boyu konuşan hatipler, kanun teklifi üzerine
konuşan hatipler kanun teklifinin maddeleri üzerine söz alırken biraz
partimize dönük -elbette siyasi eleştiriler olur, yapılanlara
karşı elbette beğenilmeyen taraflar olur, eksik bulunan taraflar
olur- AK PARTİnin sermayenin temsilcisi olması gibi, işte, az
önce konuşan hatibin Şöyle anılacaksınız, böyle
anılacaksınız. dediği gibi, işçi düşmanı
olmak gibi, çalışanın, emeğin karşısında
durmak gibi, hep sermayeyi korumak gibi bizim katılmadığımız
birtakım ithamlarda bulundular. Tabii, bunları kabul etmemiz zinhar
mümkün değil çünkü AK PARTİ, kurulduğu zaman, sessiz
milyonların sesi, kimsesizlerin kimsesi olma iddiasını ortaya
koydu -Komisyonda da mevzu oldu, orada da söyledik- ve çevreyi merkeze
taşıma, merkez tarafından, merkezdeki yerleşikler
tarafından çevrenin uzun yıllar kendisinden mahrum edilen hizmetleri
ve haklarını çevreyle buluşturmak gibi bir derdi olan ve
onları merkeze taşıyarak bir nevi devlet ile milleti
barıştıran, buluşturan bir siyaset güdeceği
iddiasını ortaya koyarak milletin karşısına
çıktı. Millet bu iddiayı ortaya koyan lidere ve onun
etrafında şekillenmiş kadrolara güvendi, emaneti teslim etti ve
emaneti alan o kadrolar, o lider ve bugün Cumhur İttifakı olarak devam
ettiğimiz bu birliktelik yirmi küsur yıldır milletin yüzünü
güldürmeye devam etti. Cenab-ı Allaha sonsuz şükürler olsun. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Ve bunu
yaparken
Şimdi, az önce, hatip tarafından Sosyal devlet olan,
Anayasada sosyal devlet yazan devletin sosyal özelliği ortadan
kaldırıldı. denildi. Kime denildi bu? İktidara
geldiği zaman 4 kalemde, başlıkta ödenen sosyal
yardımları bugün 50 kaleme çıkaran yani fakirleşen
vatandaşın
YÜKSEL MANSUR KILINÇ
(İstanbul) - Fakirleşen halkı kabul ediyorsunuz yani!
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Fakirlik arttı, fakirlik!
ORHAN YEGİN (Devamla)
veyahut da devletin halkın fakirleşmesinden dolayı bütçeyi
artıran değil, hassasiyeti arttığı için,
vatandaşın omzundaki yükü devlet olarak daha fazla
paylaşması gerektiği, vatandaşa ram olan bir siyaset
anlayışının gereği için daha önce 4 kalemde, 4
başlıkta ödenen sosyal yardımları bugün 50 kaleme
çıkardık, neyi sayarsanız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Bunlar maharet değil, yoksulluğu
kaldırın, yoksulluğu!
ORHAN YEGİN (Devamla)
Yani çocuğu askerde olan anneye, babaya destek olmaktan tutun da kronik
hastalığı olan hastalara ödenen aylık ücretlere kadar,
gıda yardımına kadar, doğal gaz desteğine kadar birçok
alanda 50 kaleme, 50 başlığa çıkaran bir devlete, sosyal
devlet kimliğini tahkim eden bir iktidara Siz Anayasadaki sosyal
devlet hükmünü ortadan kaldırdınız. demek bence doğru bir
tespit değil, bir haksızlık; bunun altını özellikle
çizmek istedim.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) İnsafsızlık!
ORHAN YEGİN (Devamla)
Kıymetli milletvekilleri, şimdi, bakınız, şu kanun
teklifinde yer alan, altı aylık, işverene verilen 400 TLlik
asgari ücret desteğini Siz işverenden tarafsınız, işte
bakın, işverenin geliri şu kadar artmış, bilmem
çalışanın geliri bu kadar düşmüş. tablosu üzerinden
İşvereni destekliyorsunuz. diye sunmak, meseleyi, aslında
yapılmak isteneni ya bizim anlatamadığımız ya da
duyanın, o konuşanların tam olarak anlamadığı
anlamına gelir.
2016da ilk asgari ücrete
destek çıktı.
NURHAYAT ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa) - Kılıçdaroğlu sayesinde
olmuştu.
ORHAN YEGİN (Devamla)
O zaman asgari ücret de 900 küsurlardan 1.300 liraya gelmişti ve bu ani
artıştan dolayı bir işsizlik oluşabilir, bu ani
artış bir işsizlik durumu oluşturabilir diye,
oluşturmasın diye o zaman 100 TLlik bir destek verilmişti ve o
zaman o 100 TL brüt asgari ücret üzerinde yüzde 6ya tekabül ediyordu ve bu on
iki ay boyunca verilerek devam etti.
Şimdi,
bakınız, biz geçen sene asgari ücret desteği olarak aylık
100 TL para ödedik. Şimdi, biz, bunu, bugün bu kanun teklifiyle 400 TLye
çıkarıyoruz, doğru ama altı aylığına,
haziran dâhil, ocaktan hazirana kadar altı aylığına çıkarıyoruz
yani 6x4=24; 2.400 lira altı ay boyunca işverene bu anlamda bir ücret
desteği veriyoruz. Neden? Her ne kadar biz yetersiz bulsak da biz daha
fazla yapılması için gayret ve çaba ortaya koysak da asgari ücretteki
bu artıştan bir işsizlik riski oluşmasından da bütün
piyasalarda, herkeste bir kaygı oluştuğu için o ilk altı
aylık dilimde bir 400 TLlik destekle bunu önleyelim diyoruz;
yıllık 2.400 TLye geliyor.
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) 70 sente muhtaç ettiniz; günlüğü 70 sente geliyor
Orhancığım.
ORHAN YEGİN (Devamla)
Geçen sene verdiğimiz aylık 100 TL üzerinden hesap etsek 1.200ü
2.400e çıkarıyoruz yani 2 katı bir desteğe
çıkarmış oluyoruz. İlk geldiği sene, yüzde 6 üzerinden
yapmış olsaydık bunun bugün her ay 600 TL verilen bir destek
olması gerekirdi. Dolayısıyla, bunun üzerinden
İşvereni koruyorsunuz. İşvereni kolluyorsunuz. Siz
işverenin kârını artırmaya çalışıyorsunuz.
demek, Türkiyede ücret artışlarından yahut da dünyadaki
işte, resesyon endişelerinden, bunun bizim ülkemize yansıma
durumlarından kaygıyla bir işsizlik durumu oluşmasın,
bir işten çıkarmalar oluşmasın diye verilmiş bir
destek olduğunu atlamak demek. Artı, bakınız, bu
desteği almanın, bu destekten yararlanmanın en önemli
şartı, cari ay bir önceki yılın aynı ayına
kıyaslandığında bir önceki yıl aynı ayda
çalıştırılan işçi sayısı 1 tane bile
altına düşse işveren bu destekten yararlanamayacak. Yani
işten çıkarmaların önüne geçmek üzere ortaya konulmuş ve
çerçevesi çizilmiş bir teşvikten bahsediyoruz.
Şimdi, yine kanun teklifi
görüşülürken işte, Yüzde 50 arttı, yüzde 20 arttı, yüzde
30 arttı. gibi altı ay önceki rakamlar alınarak verilen
rakamlar doğrudur, belki yanlış kullananlar da olmuştur,
hepsini dinlemedim. Ama bakınız, yıllık bazda
baktığımız zaman, 2022 Ocak ayında en düşük memur
maaşı 6.364 iken -yuvarlama rakam 6.400 iken- 2023 Ocak ayı için
ödenecek en düşük memur aylığının 11.400 liraya
çıktığını yani yüzde 80lik, geçen sene ocak ile bu
sene ocak arasında yüzde 80 oranında bir artış
yapıldığını görüyoruz.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) - Hangi memur emeklisi Orhan Bey bu?
ORHAN YEGİN (Devamla)
En düşük, en düşük memur aylığı.
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
11.400
ORHAN YEGİN (Devamla)
Şimdi, asgari ücrete geldiğimiz zaman, 2022 Ocak ayı için
uygulanan asgari ücretin 4.250 TLden, bugün 8.500 TLye yani yüzde 100lük bir
artışa geldiğini görüyoruz. En düşük emekli
maaşının ise biraz daha pozitif ayrımcılık
yapılarak 2022 Ocak ayında 2.500 TL iken, bugün 5.500 TLye yani
yüzde 120lik bir artışa getirildiğini görüyoruz. Bunlar
yeterlidir kardeşim. diyen varsa veya benim üslubumdan böyle bir şey
anlıyorsanız ben arkadaşlarımı temsil edemiyor,
yanlış bir cümle konuşuyorum demektir veya içinizde Bunlar
yeter kardeşim. gibi anlayan varsa bizim söylediğimizi
anlamıyor demektir. Biz bunları elbette yeterli bulmuyoruz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Önerge verin, artıralım.
ORHAN YEGİN (Devamla)
Biz bunları elbette yeterli bulmuyoruz ama biz daha fazlasını
ortaya çıkarabilmek için, daha fazlasını
çalışanımıza, işçimize, memurumuza sağlayabilmek
için hep beraber gece gündüz çalışıyoruz. Bir yandan bu ülkeyi
paçalarından tutup aşağıya çekmeye çalışan terör
örgütleriyle uğraşarak, bir yandan bu ülkeye kötülük etmeye
çalışan başka başka örgütlerle uğraşarak, bir
yandan bu ülkeyi yolundan etmeye çalışan her türlü zihniyetle
mücadele ederek, bir yandan demokrasimizi güçlendirmeye çalışarak,
bir yandan yatırımları artırmaya çalışarak,
istihdamı artırmaya çalışarak, bir yandan petrol
arayıp Karadenizde bulup gazı bulmaya çalışarak, Gabar
Dağında terörü bitirip petrol çıkarmaya çalışarak,
bir yandan Akdenizde hakkımız olduğu hâlde bizden gizlenen,
bizden kaçırılmaya çalışılan o hidrokarbon
aramalarına müdahale ederek yani hem paçalarımızdan tutup bizi
aşağı çekmeye çalışanlarla mücadele ederek hem de
içeride ve dışarıda bu ülkeyi küçük düşürmeye
çalışan hamlelere karşı yatırımlarla ve
mücadelelerle büyük bir mücadele ortaya koyarak hem de savunma sanayimizi
güçlendirerek hem de petrolümüzü, gazımızı arayarak, bularak hem
de ülkenin dört bir tarafına devletin sunduğu bütün hizmetleri ki
pandemide dünyanın süper ülkeleri maske bulamazken biz tarlasında
çalışan Ahmet amcanın ayağına sağlık
ordumuzu gönderip Ahmet amca, senin aşın gelmiş ve
yaptırmamışsın. diyerek, milletinin ayağına giden
bir devlet inşa ederek bunları başarmaya
çalışıyoruz, bunları hayata geçirmeye
çalışıyoruz. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
Cenab-ı Allaha sonsuz
şükürler olsun, biz milletimize ne yapsak, biz
çalışanımıza, ücretlimize, emeklimize ne sağlasak
Yeter. demeyi kendisine yakıştırmayacak, bundan utanacak,
bundan hicap edecek bir siyasi hareketiz ve bir ittifakız. Ve sadece
bundan hicap etmekle kalmayıp milletin standardını yükseltmek
için gecesini gündüzüne katıp el ele verip omuz omuza verip
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA
(Malatya) Kimin standardı yükseldi Orhan Bey ya, kimin standardı
yükseldi?
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ORHAN YEGİN (Devamla)
memleketi ve milleti büyüterek o büyümeden, o oluşan refahtan toplumun
bütün kesimlerine, başı açığına örtülüsüne, eteği
kısasına, çarşaf giyenine, namaz kılanına, binamaz
olanına, oruç tutanına, bayramdan bayrama, seyrandan seyrana iftar
edene de, camiye gidene, kiliseye gidene, cem edene, ibadet eden kim varsa hiçbir
ayrım yapmadan
VELİ AĞBABA
(Malatya) Ne zaman?
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Hepsini yoksullaştırdınız.
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Cemevlerine sanayi elektriği tarifesi
uyguladınız ya!
ORHAN YEGİN (Devamla)
Güneydoğuya da Şırnaka da Vana da Tekirdağa,
Çanakkaleye, Antalyaya, Çamlıdereye de Aksekiye de her yere hizmet
götüren; oy alsın almasın, kendisine oy vermiş vermemiş her
yere hizmet götürüp memleketin içerisindeki bölgesel farklılıkları
ortadan kaldırmaya ant içmiş bir hareket, bir ittifak ve bir
siyasetiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu düzenlemenin
hayırlara vesile olmasını ve çok daha güzel düzenlemeleri
yapacak imkânı, fırsatı bu millete ram olmayı kendisine
temel felsefe edinmiş siyasete nasip etmesini Cenab-ı Allahtan niyaz
ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, bir kısa söz talebim var.
BAŞKAN Sayın
Özel
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
53.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Ankara Milletvekili Orhan
Yeginin 392 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde
şahsı adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, Orhan Başkan bizim çok değer
verdiğimiz bir isim; konuşmasının son bir dakikasında
-son bir dakikasını çok beğenerek, çok dikkatle takip ettim
özellikle- Adalet ve Kalkınma Partisinin ülkeyi getirdiği durumdan
ülkeyi çıkaracak olan bundan sonraki cumhuriyet hükûmetinin nasıl
olması gerektiğini tarif etti, biz de bunu taahhüt ediyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve 62 Milletvekilinin Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4810) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 392) (Devam)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, soru-cevap işlemi bulunmamaktadır.
Şimdi, sisteme giren 10
sayın milletvekiline yerlerinden söz vereceğim.
Sayın Gürer
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
54.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, AKPnin
yanlış tarım politikalarına ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Teşekkürler Sayın Başkan.
Süt yeminin 50 kilosu 400
lira, yoncanın 1 tonu 3.500-4.000 lira, samanın 1 tonu 2.000-2.500
lira, küspenin 1 tonu 2 bin lira, silajın 1 tonu 2.000-2.500 lira,
kaliteye göre fiyatlar değişiyor. Yem fiyatları uçtu, ahır
giderleri arttı, zorunlu süt ve gebe inek, düveler kesime gitti, hayvan
sayısı azaldı ve et fiyatları patladı. Ete dokuz günde
3 kez zam geldi, ciğerin kilosu 200 lira, kuyruk yağının
120 lira, İstanbul'da kıymanın kilosu 200 lira,
kuşbaşı 220 lira oldu. Kasabın da gideri uçtu, çoğu
kasap bu fiyatla dahi kazanamadığını söylüyor. Emekli ne
yapsın, vatandaş ne yapsın, besici ne yapsın? AKP'nin
yanlış tarım politikaları her kesimin canına okudu,
üreteni mağdur etti, tüketeni alamaz kıldı, et fiyatlarıyla
da et, ülkede ne yazık ki yoksulların yemeği durumundan
çıktı, uzak fiyatlara erdi.
BAŞKAN Sayın
Altaca Kayışoğlu
55.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun,
emeklilerin, engellilerin, stajyer ve çıraklık mağdurlarının
beklentilerine ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa) Kendi alacağına yüzde 123 zam yaparken
emekliye, memura yüzde 30 zam yapan iktidara sesleniyorum: Emekliler adalet
istiyor, intibak yasası bekliyor. Engelliler ÖTVsiz araç için mevcut
limitin ihtiyaçlarını karşılamadığını
söylüyor ve limit yerine daha objektif kriter olabilecek D segmentin üzerinde
araç alma hakkı istiyor. Emekliler 2002de asgari ücretin üzerinde
maaş alırken şimdi asgari ücretin çok altında maaş
alıyor ve en düşük maaşın asgari ücret düzeyine
çıkarılmasını istiyor. Stajyer ve çıraklık
mağdurları EYT kapsamına alınmak istiyor. Eğer,
kaynakları faiz lobilerine, kur korumalı mevduat sahiplerine ve döviz
garantili ihaleler alan 5li çeteye ayırmak yerine, milyonlarca
işçiye, emekliye, gence ayırırsanız bütün milletin derdi
çözülür diyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Gaytancıoğlu
56.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, yirmi
yıllık AKP iktidarının sonunda eğitim sisteminin
çöktüğüne ve öğretmenlerin kölelik ücretleriyle
çalıştırıldığına ilişkin
açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU
(Edirne) Teşekkürler Başkan.
Bana bir harf öğretenin
kırk yıl kölesi olurum. AKP'liler Hazreti Ali'nin bu sözünü zaman
zaman kullanırlar. Yirmi yıllık AKP iktidarının
sonunda geldiğimiz nokta, çökmüş bir eğitim sistemi ve kölelik
ücretleriyle çalıştırılan öğretmenler.
Bırakın harf öğretenlere köle olmayı, en kutsal
mesleklerden biri olan öğretmenliği kölelik düzeyine indirdiniz.
Kadrolu, sözleşmeli, ücretli; çeşit çeşit öğretmenlikler
yaratıldı. Kadrolu öğretmenlerimiz köle gibi
çalıştırılırken ücretli öğretmenlerimiz
kölelikten beter şartlara mahkûm edildi. Mühendisler de atanamıyor
ama böyle ağlamıyorlar. diyen, kendisine cumhuriyetin 100'üncü
yılında 100 bin öğretmen talebini bir buket çiçekle ileten genç
öğretmenin uzattığı çiçeği kabul etmeyip
kulağını kaşıyan bir Millî Eğitim Bakanından
bir şey beklemek hata olur.
Bizim
iktidarımızda, öğretmenler, hak ettikleri şartlarda,
hakları olan maaşlarla ve tamamı kadro alarak
çalıştırılacaklardır. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Sümer
57.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Millî Eğitim
Bakanlığının özel okullar için belirlediği zam
oranının sınırına ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Memura, emekliye yüzde 30 zam
oranı açıklanmasına rağmen, Millî Eğitim
Bakanlığı özel okulların zam oranının
sınırını yüzde 65 olarak belirledi. Eğitim
sistemindeki aksaklıklar, öğretmen atamalarında yaşanan
torpil iddiaları, yetersiz derslikler, kalabalık sınıflar
gibi etkenlerden dolayı veliler, çocuklarını bütçelerinin
yettiği özel okullara göndermek istiyor. Bir örnek vermek gerekirse,
memleketim Adanada orta düzeyli bir özel okulun aylık taksiti 5 bin lira
civarındadır. Yüzde 100 burslu okuyan çocukların bile artık
-okul- kırtasiye, servis, yemek, kıyafet ücretleri 55 bin Türk
lirası etmektedir. Bakanlığın özel okulların zam
oranı için açıkladığı yüzde 65lik rakam yeniden
gözden geçirilerek aşağı çekilmelidir; aksi hâlde, özel okullarda
eğitime devam eden milyonlarca çocuğumuz okula gidemez duruma
gelecektir. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Ataş
58.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın, araç muayene
ücretlerine ilişkin açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Araç muayene ücretlerine 2023
yılında yüzde 122 zam gelmiştir. Küçük araç muayenesi 507
liradan 1.137 liraya, büyük araç muayenesi 685 liradan 1.528 liraya, traktör ve
motorlu bisiklet muayenesi 258 liradan 575 liraya, egzoz muayenesi ise 110 liradan
180 liraya çıkmıştır. Sadece on beş-yirmi dakika süren
ve zorunlu tutulan bu işlem için bu fiyatlar çok yüksektir; vatandaşa
bakım, onarım, tamir, değişim gibi hiçbir hizmetin
sunulmadığı bu işin maliyeti de oldukça düşüktür.
Vatandaşın zorunlu ihtiyaçlarını
karşılayamadığı, akaryakıta gelen zamlar yüzünden
aracına dahi binemediği bu dönemde bu ücret ve zamlar gözden
geçirilmeli ve tekrar düzenlenmelidir. AKP iktidarı vatandaşın
cebinden elini çekmelidir. Zira, yirmi yıllık iktidarının
sonucunda vatandaşın cebinde bir şey kalmamıştır
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
İlhan
59.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın, ilaç
krizine ilişkin açıklaması
METİN İLHAN
(Kırşehir) Teşekkür ederim Başkanım.
Sağlık sisteminde
hâlihazırda devam eden sorunlara ek olarak gün geçtikçe derinleşen
bir ilaç kriziyle de Türk toplumu karşı karşıya
kalmıştır. Geçen hafta Kırşehirde hastaneyi ve
eczaneleri ziyaret ettim ancak karşılaştığım
manzara hiç de Sayın Bakanın ve Hükûmetin söylediği gibi
değildi. Antidepresanlardan antibiyotiklere, ateş düşürücü
şuruplardan kulak damlalarına varana kadar birçok ilaca
ulaşmakta büyük sorun olduğuna tanık oldum. Bakınız,
hastalarımız zaten günlerce muayene randevusu beklemekteyken bir de
bunun üstüne ilaca ulaşamama sıkıntısı
yaşayınca inanın insanların canı çok
sıkılmaktadır. Ziyaretlerim esnasında birçok
vatandaşımızla bu durumu konuştum ve çok sert bir
şekilde dile getirilen şikâyetlerin oldukça fazla olduğunu
gördüm.
Buradan toplum
sağlığı açısından çok önemli bir konumda olan,
ilaç politikalarında yanlışlara devam eden ve bizi tamamen
ithalata bağlı hâlde bırakan iktidara sesleniyorum: Geçici seçim
şovlarınızı bir kenara bırakın ve acilen ilaçta
yaşanan bu krizi çözün.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Şevkin
60.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, kapsam
dışı kalan sözleşmeli personel için yeni bir düzenleme
yapılmasının şart olduğuna ilişkin
açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN
(Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanının
açıklamasına göre kamuda çalışan 520 bin sözleşmeli
personelin 424 bini kadroya geçebilecek. Düzenleme henüz Meclise sunulmadı
ve sözleşmeliler kadro haklarına kavuşmayı bekliyor. Geriye
kalan 96 bin sözleşmeli çalışan ise bu kapsam
dışında tutulacak. Sözleşmeli olarak istihdam edilenlerden
kısmi zamanlı ve proje bazlı çalışanlar, askerî
personel, akademik personel, KİT personeli, sanatçılar, Meclis
danışmanları, Sağlık Bakanlığı
yöneticileri ile personelinin tamamı sözleşmeli olan kurumlarda
çalışanlar kadroya geçiş kapsamı dışında
kalacak. Düzenlemenin anılan kurumlarda çalışan 96 bin
sözleşmeli personeli de kapsaması için yeni bir düzenleme
yapılması şarttır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Kayan
61.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın, İstanbul
Belediye Başkanını görevden almak için yapılanlara
ilişkin açıklaması
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İsmi adaletle
başlayan ve kalkınmayla biten AKP ülkede ne adalet
bıraktı ne de kalkınma. 2019da İstanbul, Ankara, Adana,
Antalya gibi büyük illerimizdeki belediyelerin kaybı canlarını
pek yakmış olacak ki 13 bin farkı içlerine sindiremedikleri için
bir sandıktan çıkan 1 zarfın içindeki 4 oydan sadece 1 tanesini
geçersiz sayıp yeniden seçime gittiler. Bu seçimde 800 bin fark yiyince
canları çok fena yandı ki İstanbul Belediye
Başkanını görevinden almak için artık bin bir dalavere, bin
bir dümen, bin bir adaletsizliğe başvurdular. Önce ahmak lafını
tutturdular Yok, bana demedi, memurlara dedi. Böyle dedi, böyle dedi...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın
Tutdere
62.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Gerger Devlet
Hastanesine diyaliz ünitesi açılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gerger ilçemizdeki
diyaliz hastalarının çektiği çileden söz etmek istiyorum. Gerger
ilçemiz Adıyaman'ın en uzak ilçelerinden bir tanesi. İlçeyi
Kâhta'ya ve kent merkezine bağlayan yolların fiziki
koşulları çok kötü. Diyaliz hastaları bu kötü yol
koşullarında her gün seyahat etmek zorunda kalıyor. İktidar
yetkilileri Gerger Devlet Hastanesine diyaliz ünitesi açılması için
sürekli söz verdiler ancak bu sözlerin gereği yerine getirilmedi,
hastaların çilesi devam ediyor.
Ben buradan Sağlık
Bakanlığına açıkça çağrı yapıyorum: Gerger
Devlet Hastanesine diyaliz ünitesinin kurulması için gerekli
çalışmaları bir an evvel yapın,
hastalarımızın çilesine son verin diyorum, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Orhan Işık...
63.- Van Milletvekili Muazzez Orhan Işıkın, dul ve
yetimlerin, engellilerin ve BAĞ-KURluların 392 sıra
sayılı Kanun Teklifinde olmadıklarına ilişkin
açıklaması
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bir sorum vardı. Bu
düzenlemede dul ve yetimler yok, engelliler yok, BAĞ-KURlular yok.
Sanırım iktidar, bu vatandaşları yurttaş olarak
görmüyor çünkü bu insanlar yapılan zam oranlarının dışında
tutulmuş. Hâlen bu ülkede bin lirayla geçinmek zorunda kalan BAĞ-KUR
emeklileri var. Bu insanlara yapılacak olan yüzde 30luk zamla bu insanlar
en fazla 1.300-1.500 lirayla geçinmek zorunda kalacak. İnsanları
açlığa, sefalete mahkûm etmiş bir iktidar, burada çıkıp
bütün yurttaşlara eşit davrandığını söylüyor,
hizmet götürdüğünü söylüyor. Açlık sınırının
altında, sefalet sınırında yaşayan bu insanlarla
ilgili ne zaman bir düzenleme yapılacak? Bu insanlar açlığa,
sefalete mahkûm mu edilecek?
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve 62 Milletvekilinin Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/4810) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 392) (Devam)
BAŞKAN Teklifin tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Sayın Özel...
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
64.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Sekreteri Mehmet Ali Kumbuzoğlunun babasının
vefatına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, biraz önce Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Sekreteri Sayın Kumbuzoğlu'nun babasının vefat ettiği
haberini aldık, sosyal medyaya da yansıdı, kendisi de durumu bizlerle
paylaşmış. Uzun süredir tedavi görüyordu, yoğun bakımdaydı,
biz de elimiz erdiğince yakından takip etmeye
çalışıyorduk. Bu habere üzüldüğümüzü ve ailenin
acısını paylaştığımızı ifade etmek
isterim. Merhuma Allahtan rahmet, acılı ailesine de Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu olarak başsağlığı diliyoruz.
BAŞKAN Sayın
Zengin
65.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Sekreteri Mehmet Ali Kumbuzoğlunun babasının
vefatına ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkan, Genel Sekreterimiz Sayın Mehmet Ali
Kumbuzoğlunun babalarının vefatı haberini aldık.
Grubumuz adına ben de kendisine başsağlığı
diliyorum ve babasına Allahtan rahmet diliyorum. İnsanın hangi
yaşta olursa olsun ailesini, annesini, babasını kaybetmesi çok
zor. O sebeple tekrar üzüntülerimizi belirtmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Oluç
66.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri Mehmet Ali Kumbuzoğlunun
babasının vefatına ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bizler de HDP Grubu olarak
Sayın Kumbuzoğluna başsağlığı diliyoruz.
Merhuma Allahtan rahmet diliyoruz, aileye de
başsağlığı ve sabır diliyoruz.
BAŞKAN Sayın
Bülbül
67.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Sekreteri Mehmet Ali Kumbuzoğlunun
babasının vefatına ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Teşekkür ederim.
Biz de Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri Sayın
Mehmet Ali Kumbuzoğluna ve ailesine başsağlığı
diliyoruz, vefat eden babalarına da Cenab-ı Allahtan rahmet
diliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Koncuk
68.- Adana Milletvekili İsmail Koncukun, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Sekreteri Mehmet Ali Kumbuzoğlunun babasının
vefatına ilişkin açıklaması
İSMAİL KONCUK
(Adana) Biz de İYİ Parti Grubu olarak Genel Sekreterimiz, Devlet
Personel Başkanlığından da çok yakından
tanıdığım Sayın Kumbuzoğlunun babasına Yüce
Allahtan rahmet diliyoruz. Kumbuzoğlu ailesine başsağlığı
diliyoruz. Allah rahmet eylesin.
XI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimettulah
Erdoğmuşun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri Mehmet Ali
Kumbuzoğlunun babasının vefatına ilişkin
konuşması
BAŞKAN Divan olarak
Sayın Genel Sekreterimizin acısını paylaşıyor,
vefat eden babasına da Allahtan rahmet diliyor, aileye de sabırlar
niyaz ediyoruz.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve 62 Milletvekilinin Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4810) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 392) (Devam)
BAŞKAN Şimdi
birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 5inci
maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde söz
isteyen, İYİ Parti Grubu adına Erzurum Milletvekili Sayın Muhammet
Naci Cinisli.
Buyurunuz Sayın Cinisli.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan
Yardımcıları, değerli bürokratlar; ben de sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında,
bendeniz de Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterimiz Sayın
Kumbuzoğluna ve değerli ailesine başsağlığı
dilerim; merhum babalarına da Allah rahmet eylesin, makamı cennet
olsun.
3 farklı kanun ve 1
kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapan yeni bir torba kanun
teklifini görüşüyoruz. 14 milyon emeklimizi, 5 milyona yakın kamu
çalışanımızı ilgilendiren, yüksek enflasyondan
muzdarip milletimizin rahat bir nefes almak için beklediği teklifi
görüşüyoruz. Alelacele getirilmesi bir yana, böylesine önemli bir teklifin
Komisyon görüşmeleri esnasında etki analizi adı altında
tek sayfalık bir çalışmanın
dağıtılmış olması, hazırlıksız,
gayriciddi sunumu konuya çözüm için değil, seçim yatırımı
için yaklaşıldığının en önemli göstergesi.
Seçimden öncesi yaşadığımız bu süreç AK PARTİnin
samimiyet testidir. Önümüzde bir erken seçim ihtimali belirmeseydi, yumurta
kapıya dayanmasaydı, bir ay önce kanunlaşan bütçede dahi, AK
PARTİnin aklına gelmeyen, yetersiz bulduğumuz bu
iyileştirmeler önümüze gelir miydi, birbirimize sormamız lazım.
Yetersiz ve eksik
bulduğumuz kanun teklifinde milletimizin haklı talepleri
doğrultusunda yaptığımız değişiklik
önerileri ise Komisyon görüşmelerinde Cumhur İttifakınca
maalesef reddedildi. AK PARTİ, ülkemizi maruz
bıraktığı ve mahkûm ettiği hayat
pahalılığı karşısında milletimize
yapılan kısıtlı artışları lütuf gibi
görüyor; kendilerini sanki milletin patronu gibi konumlandırıyorlar.
AK PARTİ siyasilerinin bilinçaltlarının yansıması olan
çok sakıncalı ve sağlıksız bulduğum bu durumun
aksine, siyasi iktidar asla ve asla kendilerini milletin patronu olarak
göremez. Milletvekilleri milletimizin hizmetkârları olarak
seçilmişlerdir ve bu amaçla görev ifa etmektedirler. İktidar milletvekillerinin
kendilerini patron olarak değerlendirmeleri, aziz milletimizin
verdiği emanetin kutsiyetini ve mahiyetini anlamamış
olmalarıdır. Ayrıca, tükenmişliğin bir tezahürü olan,
2023 yılında hâlâ 2001, 2002, 2003 yılları
rakamlarından devamlı bahsetmek AK PARTİnin bugünü izah etmekte
zorlandığını gösteriyor. Tükenmiş iktidar, gelecek
projeksiyonu yapma kabiliyetini yitirmiştir.
Aslında, 2021
yılı sonundan beri talimatla düşürülen politika faiziyle
birlikte rakamların pek bir değeri kalmadı, politika faizi oldu
politikacı faizi. Çin modeli-Türk modeli bocalaması sonrası
dengeler altüst edildi. Ekonomik rakamlar kontrolden çıktı, bu
nedenle rakamlar üzerinde afaki konuşuyoruz aslında. Bilime, akla ve
mantığa aykırı olarak uygulanan ön yargılı
ekonomi anlayışıyla ülkemiz büyük bir batağa sürüklendi,
enflasyon patlatıldı. Üzülerek ifade etmek zorundayım, ülkemizin
ekonomisi bir millî güvenlik sorunu hâline geldi. Bu tespitimi daha önce de
dile getirdim, hatta Sayın Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterine Kurulun
gündemine Türk ekonomisini ve müsebbiplerini de almalarını bütçe
görüşmelerinde tavsiye ve rica ettim.
Değerli milletvekilleri,
teklifin 1inci ve 6ncı maddeleriyle 2023 yılı Şampiyonlar
Ligi Finali organizasyonu için KDV istisnası, gelir ve kurumlar
vergisinden muaf tutulma şartları getiriliyor. Ülkemiz geçmişte
çok önemli müsabakaları ve organizasyonları başarıyla
gerçekleştirdi. Bu nedenle, yarışma unsuru olarak görülen ve
maddede teklif edilen vergi istisnalarına neden ihtiyaç duyulduğu
açıklanmalı. Ülkemiz yeterli organizasyon birikimine ve tecrübesine
sahipken böylesine tavizlere neden ihtiyaç duyuyoruz? Komisyon görüşmeleri
sırasında ülkemizden başka hangi ülkelerin bu yönde tavizler
sağladığı sorusuna karşılık yalnızca 2
ülke örneği verilebildi. Biri bu finale mahsus rekabet ettiğimiz
Portekiz, diğeri de İngiltere'deki bir uluslararası kadın
futbol müsabakası. Anlıyoruz ki teklif edilen düzenleme dünyada
diğer ülkelerin uygulama ihtiyacı duymadığı bir
yöntem. Ayrıca organizasyon yeteneğimizin yanında asıl
maharetin bu organizasyonlarda yer almak olduğunu belirtmeliyim. AK
PARTİ'nin iktidara geldiği 2002 yılından beri kadın
voleybolcularımız dışında üst yapılarda millî
takımlar ve kulüpler bazında bir başarımız maalesef
yok. Umarım gelecek yıllarda kulüplerimizle, sporcularımızla,
hakemlerimizle, spor kültürümüzle birlikte uluslararası üst düzey rekabet
içinde oluruz.
Teklifin 2nci maddesiyle en
düşük emekli aylığının 3.500 liradan, 5.500 liraya
çıkarılması düzenleniyor.
3üncü maddesiyle de kadrolu
ve sözleşmeli personel olarak istihdam edilen kamu
çalışanlarına enflasyon farkı dâhil yüzde 30 oranında
zam yapılması düzenleniyor. Yüksek enflasyon ve hayat
pahalılığıyla mücadele eden milletimize verilen
rakamların son derece yetersiz olduğunu belirtmeliyim. Aziz
milletimize bir hakaret olarak görüyorum aslında. Sanki Siz bunlarla
yaşayın, daha fazlası size ne lazım? deniyor. En
düşük emekli aylığını 5.500 lira yapmak
ayıptır. Asgari ücret diye bir tabir var. Neden adı asgari
ücret hiç düşünüldü mü? Adı üstünde, daha aşağısı
olamaz da o yüzden. Asgari ücret rakamı bugün 8.506 liraysa emekli
maaşları da asgari 8.506 lira olmalıdır. Yoksulluk
sınırı 26.481 lira, açlık sınırı 8.130 lira.
Bu rakamlar ortadayken emekli maaşını 5.500 lira olarak
açıklamak vicdana sığmaz, kabul edilemez. Bu amaçla en
düşük emekli maaşının en düşük ücret olarak kabul
edilen asgari ücrete eşit olmasını Komisyonda teklif ettik.
Önergemiz ne yazık ki yine Cumhur İttifakı oylarıyla
reddedildi. İnşallah, İYİ Parti iktidarında en
düşük emekli maaşını asgari ücret seviyesine
çıkaracağız. Ayrıca bu çerçevede belirlenecek adaletli bir
artış oranıyla farklı rakamlarda emekli maaşı
alanların yeni bir mağduriyet yaşamalarına engel olacağız.
Düşük asgari ücretle ve asgari ücretten de düşük emekli
maaşıyla geçinmeye çalışan, barınma, giyinme ve
gıda gibi temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta güçlük
çeken, doğal gaz, elektrik faturalarını ödemekte
sıkıntılar yaşayan ve yoksulluğu her gün daha fazla
hisseden vatandaşlarımıza kaynak bulmak bir iktidarın asli
görevidir. İYİ Parti olarak bu sorumlulukla hareket edeceğiz.
Diğer yandan,
emeklilerimize 2018 yılından itibaren bayram ikramiyesi ödeniyor. Bin
lira olarak başlayan ikramiye 2021 yılında yalnızca 100
lira artırılarak 1.100 liraya çıkarıldı. AK PARTİ
iktidarı ülkemizde yaşanan enflasyonu görmezden gelerek bayram
ikramiyesi ödemelerinde bir kez ve göstermelik oranda artış
yaptı. Hâlbuki o günün bin lirası bugünün 3.500 lirasına denk
geliyor. Emeklilere verilen bayram ikramiyelerinin son dört yılda
yalnızca 100 lira artması emekliyi hiçe saymaktır. Bu nedenle,
Komisyonda verdiğimiz önergeyle bayram ikramiyelerinin 3.500 lira olarak
belirlenmesini ve her yıl TÜFE oranında
artırılmasını teklif ettik. Bu önergemiz de Cumhur
İttifakı tarafından yine reddedildi.
Sayın milletvekilleri,
kamu çalışanlarına yapılacak zammın yüzde 25 olarak
açıklanıp bir gün sonra yüzde 30 olarak güncellenmesi son derece
keyfî bir tutum ve yapıcı muhalefetin de gücüdür. Yüzde 5lik bu
artışın Sayın Genel Başkanımız Meral
Akşener Hanımefendinin İYİ Parti grup
toplantımızdaki ifadelerinden bir saat sonra
yapıldığını da hatırlatmak isterim. Bu durum,
iktidarın bu artışı belli bir planlama ve hesaplama
dâhilinde millet için yapmadığını, muhalefet korkusuyla
yaptığını gösteriyor. Biz, bundan tabii ki memnunuz.
Aslında, AK PARTİ bu ibretlik hareketiyle milletimizin
refahını düşünmek yerine öncelikli olarak panik içinde siyasi
kazanç elde etmeye odaklandığını ispat etti. Refah
payı, TÜİK enflasyon farkı gibi vebal taşıyan
hesaplarla belirlenen artış oranının ne kadar gerçekçi
yapıldığına karşı ciddi şüpheler
taşıyoruz.
Teklifin 4üncü maddesiyle,
işverene sağlanan asgari ücret desteğinin aylık 400 lira
yapılması öngörülüyor. Sayın Genel Başkanımız
Meral Akşener Hanımefendi grup toplantımızda bu konuya da
değinmiş ve desteğin 400 lira olması gerektiğini
vurgulamıştı. Grup toplantımızdan bir saat sonra,
kendi grup toplantılarında Sayın Cumhurbaşkanı,
işverene verilecek olan asgari ücret desteğinin 400 lira
olacağını paylaştı. Kendilerine Sayın Genel
Başkanımızın tavsiyelerine uydukları için
teşekkür ederiz. İşverenlerimizin desteklenmelerini önemli ve
yerinde bulmakla birlikte İşsizlik Sigortası Fonundaki
birikimin işverene destek amaçlı kullanılmasını uygun
bulmuyoruz. İşsizlik Sigortası Fonu, işini kaybeden
sigortalıların işsiz kaldıkları dönemin belirli bir
bölümünde geçinebilmeleri için AK PARTİ iktidara gelmeden önce
kurulmuş bir kurum ancak iktidarın tercih etmekte olduğu
politikalar sonucunda bu Fon, işçiler için kullanılan bir kaynak
olmaktan çok, farklı amaçlar için kullanılan bir fona
dönüştürüldü. 400 liralık asgari ücret desteği Hazine
tarafından karşılanmalıdır. Toplam 17,1 milyar
liralık asgari ücret desteğinin işçinin sigorta fonundan
değil de KKM için 1 milyon kişiye milletin vergileriyle yüzlerce
milyar lira ödeyebilen Hazine tarafından karşılanmasına
ilişkin verdiğimiz önerge de yine Cumhur İttifakı
tarafından reddedildi.
Sözlerimin sonunda, yetersiz
de bulsak milletimize bir nebze nefes aldırmasını umduğumuz
kanun teklifinin hayırlı olmasını umar, Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlarım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın
İsmail Faruk Aksu.
Buyurunuz Sayın Aksu.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) Sayın başkan,
sayın milletvekilleri; 392 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Gazi Meclisi ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz kanun teklifi; memur ve memur emeklileri ile SSK ve BAĞ-KUR
emeklilerinin maaşlarında 2023 yılının ilk altı
ayı için yüzde 30 oranında artış
yapılmasını, işverene 400 lira asgari ücret desteği
verilmesini, en düşük emekli aylığının 5.500 liraya
çıkarılmasını ve kısa çalışma ödeneğine
ilişkin sigorta bildirim eksikliklerinin giderilerek ilgililerin
sigortalılıklarının fiilî duruma getirilmesini
öngörmektedir.
Konuşmamın
başında, kanun teklifini desteklediğimizi ifade ederek,
yapılan maaş artışının
çalışanlarımıza ve emeklilerimize hayırlı
olmasını diliyorum.
Bilindiği gibi, kamu
görevlilerinin geneline ve hizmet kollarına yönelik mali ve sosyal haklara
ilişkin 2022 ve 2023 yıllarını kapsayan 6. Dönem Toplu
Sözleşme hükümleri 25 Ağustos 2021 tarihinde akdedilerek kamu
görevlilerinin aylık ve ücretlerinde 1/1/2023 ile 30/6/2023 tarihleri arasında
uygulanacak maaş artış oranları belirlenmiştir. Toplu
sözleşmede ayrıca oluşan enflasyon farkının da memur
ve emeklilerimize ödenmesi öngörülmüştür. SSK ve BAĞ-KUR
emeklilerinin maaş artışlarına ilişkin düzenleme ise
5510 sayılı Kanunun 4üncü maddesinde yer almıştır.
Bu hükümler çerçevesinde, 2022 yılı sonu itibarıyla memur ve
emeklilerine yüzde 16,48; SSK ve BAĞ-KUR emeklilerine ise yüzde 15,40
oranında artış yapılma zarureti ortaya
çıkmıştır. Kanun teklifiyle ise toplu sözleşme
hükümleri gereğince kamu görevlilerinin aylık ve ücretlerinde 2023
yılının ilk yarısı için enflasyon farkı dâhil
uygulanması öngörülen yüzde 16,48 artış oranının yüzde
13,52 oranında ilave artışla yüzde 30 olarak uygulanması ve
yapılan ilave artışın aynı döneme ilişkin
enflasyon farkı hesaplanmasında dikkate alınmaması
öngörülmektedir. Ayrıca, Hazine ve Maliye Bakanlığına
katsayıları, sözleşme ücret artış
oranlarını, ücret tabanlarını ve ortalama ücret
toplamı üst sınırını yüzde 30 artış
oranına uygun olarak belirleme ve duyurma yetkisi verilmektedir.
Diğer yandan, 5510
sayılı Kanunun 4üncü maddesinin (1)inci fıkrasının
(a) ve (b) bentleri kapsamında ödenen malullük, yaşlılık ve
ölüm aylıklarında uygulanması gereken yüzde 15,40
artış oranının yüzde 14,60 oranındaki ilave
artışla yüzde 30 olarak uygulanması temin edilmektedir. Böylece,
tüm emeklilerimizin maaşlarının yılın ilk
yarısı için yüzde 30 olarak aynı oranda
artırılması öngörülmektedir. Kanun teklifiyle en düşük
emekli aylığı da yüzde 57,2 oranında
artırılmakta, yaşlılık, malullük, ölüm
aylığı almakta olan emeklilerimize ve hak sahiplerine dosya
bazında 3.500 lira olan aylık asgari ödeme tutarı 5.500 liraya
yükseltilmektedir.
Yapılan bir başka
düzenleme de işverenlerin iş gücü maliyetlerini düşürerek
istihdamı korumaları ve artırmalarını desteklemek
amacıyla 2016 yılından 2022 yılı sonuna kadar her
yıl uygulanan asgari ücret desteğinin devam ettirilmesine
ilişkindir. 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici maddeyle
öngörülen şartları sağlayan işverenlere 2023 yılı
Ocak-Haziran döneminde günlük 13,33 lira, aylık 400 lira asgari ücret
desteği sağlanması amaçlanmaktadır. Bu şekilde,
özellikle küçük işletmelerimizin asgari ücrette yapılan
artışa ilişkin üstlenecekleri yükün hafifletilmesi ve
istihdamın korunmasını temin amacıyla işçi
başına işverenlere verilen asgari ücret desteğinin 100
liradan 400 liraya, toplu iş sözleşmesine tabi özel sektör
işverenlerine ait iş yerleri için ise
sendikacılığı desteklemek amacıyla 500 liraya
çıkarılması öngörülmektedir.
Kanun teklifiyle 5510
sayılı Kanunda yapılan bir diğer düzenlemeyle de
coronavirüs salgını sebebiyle yapılan kısa
çalışma ödemelerinde hatalı işlemlerden dolayı
hizmetleri Kuruma eksik bildirilen sigortalıların hizmetlerinin fiilî
duruma getirilmesi temin edilmektedir.
Diğer taraftan,
ülkemizde yapılması planlanan ve pandemi nedeniyle organize
edilememiş olan 2021 UEFA Şampiyonlar Ligi Finali yerine 2023 UEFA
Şampiyonlar Ligi Finalinin ülkemizin ev sahipliğinde
yapılması UEFA tarafından
kararlaştırılmıştır. Bu nedenle, 2021
yılında yapılacak organizasyon için sağlanan vergi
istisnası ve muafiyetlerin 2023 yılı UEFA Şampiyonlar Ligi
Finali için de geçerli olması yönünde düzenleme yapılmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak çalışma hayatına ilişkin
politikalarımızın esası, toplumun tüm kesimlerine insana
yaraşır iş fırsatlarının sunulduğu, iş
gücünün niteliğinin yükseltilip etkin kullanıldığı,
iş sağlığı ve güvenliği
şartlarının iyileştirildiği bir iş gücü
piyasasının oluşturulmasına dayanmaktadır.
Çalışma hayatının işçi ile işveren haklarının
dengeli bir şekilde korunması yanında işin
korunmasını da dikkate alan politikalar çerçevesinde tanzim
edilmesini, benzer işler yaptığı hâlde farklı
maaş ve ücret alan çalışan ve emekliler arasındaki
dengesizliği giderecek bir ücret sistemi oluşturulmasını
öngörmektedir. Çalışma hayatındaki problemlerin çözümü ve
çalışma barışının tesis edilmesi için
çalışma hayatındaki çoklu danışma
mekanizmalarının güçlendirilmesini ve tarafların etkin
katılımlarının sağlanmasını esas
almaktadır. Bu doğrultuda, programlarımızda ve
beyannamelerimizde çalışanların çalışma
şartlarının iyileştirilerek adaletli bir ücret sistemine
kavuşturulması, kamudaki sözleşmeli, geçici, taşeron, vekil
ve benzeri adlar altında istihdam edilenlerin kadrolu hâle getirilmesi,
emeklilikte yaşa takılanların mağduriyetlerinin
giderilmesi, asgari ücretin ve bütün çalışanların gelirlerinin
asgari ücret kadar kısmının vergi dışı
bırakılması, memurların ve emeklilerinin 3600 ek gösterge
beklentilerinin karşılanması, kamu
çalışanlarının enflasyona ezdirilmemesi, maaş ve ücret
artışlarında enflasyon artışı yanında
ekonomik büyümeye bağlı refah artışı
farkının da dikkate alınması gibi hususlara yer
verilegelmiştir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
uygulandığı son dört buçuk yılda, Cumhur İttifakı
birlikteliğinde çalışan ve emeklilerimizin bu yöndeki
beklentilerinin birçoğu gerçekleştirilmiştir. Asgari ücret ve
çalışanların asgari ücret kadar geliri vergi dışı
bırakılarak tarihî bir adım atılmıştır. 2022
yılı içinde ilk defa olarak temmuzda da yapılan
artışla birlikte asgari ücret net yüzde 95, memur ve emekli
maaşları yüzde 85,5, SSK ve BAĞ-KUR emeklilerinin
aylıkları yüzde 78,6 oranında
artırılmıştır. Memur ve emeklilerimize yönelik reformist
adımlarla tüm memurlara ek gösterge artışı
yapılmış, öğretmen, polis, sağlık personeli, din
görevlisi, kamu avukatı, uzman erbaş, müdür ve benzeri birçok kamu
çalışanımızın 3600 ek gösterge beklentisi
karşılanmıştır. Sözleşmelilerin kadroya
geçirilmesi ve EYT sorununun yaş şartı aranmaksızın
çözümüne ilişkin siyasi irade ortaya konulmuş, yasal düzenleme de çok
yakında Meclisimiz tarafından gerçekleştirilecektir. Milliyetçi
Hareket Partisi, işçimizin, memurumuzun,
çalışanımızın ve emeklilerimizin her daim yanındadır.
Bugüne kadar onların sorunlarını çözecek, beklentilerini
karşılayacak ve refahını artıracak politikaların
takipçisi olduk, bundan sonra da teminatı olmaya devam edeceğiz.
Cumhur İttifakı olarak laf değil iş üretiyor, milletimizin
talep ve beklentilerini bir bir yerine getiriyoruz. Ülkemizin
kalkınması, milletimizin huzur ve refahı için samimiyetle gayret
gösteriyoruz. İnanıyoruz ki yapılan düzenlemelerle 14 milyona
yakın emeklimizin, 3,5 milyon kamu çalışanımızın
ve asgari ücretlilerimizin geçim şartları daha iyileşecek, huzur
ve refahlarının artmasına katkı sağlanacaktır.
Bu düşüncelerle, kanun
teklifinin ülkemize ve milletimize, çalışan ve emeklilerimize
hayırlı olmasını diliyor, emeği geçenlere
teşekkür ederek sizleri saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Rıdvan
Turan.
Buyurunuz Sayın Turan.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN
(Mersin) Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, son
söyleyeceğimi baştan söylemiş olayım da
Değerli
arkadaşlar, bu 1 Ocakta yürürlüğe girecek olan EYTye ne oldu?
Şimdi, büyük olasılıkla bu seçimden önceye kadar ertelendi. Bu
konuda Cumhurbaşkanının verdiği sözler vardı.
Gerçekten soruyorum: Ne oldu yani? Milyonlarca insanı aldatıyor olmak
nasıl bir şeydir? Bu kadar muhtaç durumda insanın derdine derman
olmaktan bu kadar imtina etmek gerçekten neyin nesi, anlayabilmek mümkün
değil.
EYTyi en kısa sürede
getirin sayın iktidar bloku ama EYTyi getirirken aynı zamanda
stajyerlerin sorunlarını çözerek yani staj başlama tarihini
aynı zamanda da sigorta başlangıcı olarak alarak EYTyi
getirin. Aynı zamanda, çeşitli sebeplerle bir gün, bir ay bu belirlediğiniz
09/09/1999 tarihinden sapma gösteren insanların mağduriyetini ortadan
kaldırarak EYT'yi getirin. Yani düşünün ki 9/9/1999 demişsiniz
ama bir gün önce ya da çalışmaya daha önceden başlamış
fakat sigorta bildirimi yapılmamış insanların
oluşmuş ciddi bir mağduriyeti var. Aynı zamanda, deprem
sebebiyle canı başı derdine düşmüş insanların bu
sigorta işiyle ivedilikle ilgilenememiş olmasından kaynaklı
ortaya çıkan mağduriyetler var. EYT'yi bir an evvel getirin ama bu
mağduriyetleri de ortadan kaldırarak getirin.
Bir başka mesele var,
tarım danışmanları. Evet, sayıları az fakat 2023
yılı için söylüyorum, yıllık olarak devletin verdiği
destek 72 bin lira, aya 6 bin lira gibi, asgari ücretin epeyce altında bir
meblağ düşüyor. Tarımın bu kadar önemli olduğu ve
bütün dünyanın bir gıda krizine doğru sistematik bir biçimde
gittiği bir konjonktürde tarım danışmanlarının
özlük haklarının iade edilmesi ve mutlak suretle bu desteklerin
asgari ücret düzeyine taşınması gerekli, bu ivedilikle gerekli.
KYK borçları
Her gün
onlarca telefon alıyoruz bu meseleye ilişkin ama ne yazık ki
iktidar KYK borçları konusunda da verdiği sözün gerisinde kaldı.
Şimdi, ben
konuşmalarımda, Plan ve Bütçe Komisyonunda da müteaddit defalar AKP
iktidarının bir sermaye iktidarı olduğunu söylerim ve AK
PARTİli milletvekilleri de zıplarlar, bu
yakıştırmayı beğenmezler. Ama işin esası
şudur değerli arkadaşlar: Bakın, şimdi, yüzde 30
memura ve memur emeklilerine zam veriyorsunuz. Aslında, kanuni açıdan
konu değerlendirildiğinde yani 2022 yılının altı
aylık enflasyonu baz alındığında BAĞ-KUR ve işçi
emeklilerine verilebilecek oran 15,4. Toplu sözleşme sebebiyle 1 puan
memur için ekstrası var, 16,4; yasal olarak verilecek olan şey bu.
Ama Erdoğan dedi ki 25 verin. Sonra dedi ki: Yok, 25 değil, 30
verin. Şimdi, ben, bu bir devlet ciddiyetine yakışır
mı, yakışmaz mı tartışması yapmıyorum
ama bakın şunun tartışmasını yapıyorum:
Bundan dolayı insanların müteşekkir olması bekleniyor yani
yasal olarak bu kadar zam verilecekken bunun yüzde 30a
taşınmasından dolayı çalışanların ve
emeklilerin müteşekkir olması bekleniyor. Oysa sorulması gereken
soru şu değil mi: Bu yirmi bir yıllık zaman dilimi
içerisinde bunları yasal mevzuatlar hâline getiren kimdir? Bu
çalışma rejimini inşa eden, imar eden kimdir? Dolayısıyla,
memurların toplu sözleşme düzeni 2012 yılından itibaren
iktidar tarafından kaim kılındı, doğru mu? Evet. Yine,
emekli aylıkları sistemi yani 5510 sayılı Yasanın
içerisinde olan emekli aylıkları sistemi yine iktidar tarafından
getirildi. Bu emekli aylıkları sistemine göre eğer düzenleme
yapılmış olsaydı, asgari ücretin yarısı gibi bir
maaş söz konusu olacaktı ama mesele, burada Bakın, biz size
güzellik yapıyoruz, bu işi yüzde 30a çıkarttık. meselesi
değil. Mesele, çalışma hayatını olağanüstü bir
cendere altına almış olma meselesi yani aslında yaptığınız
yasaların mantıki sonucu insanlara yüzde 15i, yüzde 16yı reva
görebiliyor olmanız meselesi. Bu kabul edilebilir değildir. Mesele
sadece bu mu? Aynı zamanda zımnen Recep Tayyip Erdoğan bunu
yüzde 25e ve 30a çıkartarak TÜİKe inanmadığını
da göstermiş oldu çünkü TÜİKin söylediği ve işaret
ettiği şey bu değil. Erdoğan dahi TÜİKin enflasyon
oranıyla yaşamanın mümkün olmayacağını
görmüş ve teyit etmiş ki bu oranların yükseltilmesinden yana
davranıyor ama burada bu çalışma yaşamını,
çalışma rejimini böyle bir tasallut altına alan şey
aslında yalnız başına TÜİK değil, aynı
zamanda MEMUR-SEN denilen, grevli ve toplu sözleşmeli bir sendika
hakkının yanından dahi geçmeyen ama memurların büyük bir
kısmının içinde ne yazık ki örgütlü olduğu iktidar örgütlenmesidir.
Yani bir tarafta TÜİKle bir tarafta MEMUR-SEN ile iktidar
çalışma hayatını zapturapt altına almış ve
esasında emek gelirlerinin üzerinde de olağanüstü bir baskı
kurmuş durumda. Mesele böyle olduğunda hiç kimse çıkıp da
Ya, biz çalışma hayatını demokratikleştiriyoruz,
özgürleştiriyoruz ve TÜİKin göstermiş olduğu, işaret
etmiş olduğu enflasyon oranının da üzerinde bir hak
tanıyoruz. falan demiş olmasın. Arkadaşlar, nominal olarak
artan şeyin reel olarak piyasada, çarşıda, pazarda ne anlama geldiğini
bilmiyor muyuz? Yani bu sözünü ettiğiniz yüzde 30la çarşıya,
pazara çıkıldığında bir insanın insan onuruna
yakışır bir biçimde alışveriş
yapamayacağının, sağlıklı bir konutta
oturamayacağının, sağlıklı biçimde çoluğuna
çocuğuna üst baş alamayacağının -değil mi-
sağlıklı bir biçimde çocuklarına bir gelecek
kuramayacağının farkında değil miyiz? Bu kadar parayla
geçinmeye çalışmanın sonucunun açlık sınırının
altına -hadi, onu da ben uydurmuş olayım- bir sefalet
sınırına insanları sürüklemek olduğu anlaşılmıyor
mu? Oysa bakın, Plan ve Bütçe Komisyonunda dedik ki: En düşük emekli
aylığı en azından asgari ücret düzeyine çıksın.
Asgari ücret de açlık sınırı düzeyinde, ayrı mesele
ama en azından oraya kadar çıksın dedik. Bakın, en
düşük emekli aylığının 3.500den 5.500 liraya
çıkmasının karşılığı, maliyeti 22
milyarmış, Plan ve Bütçe Komisyonunda söylediler. Ancak eğer
bunu asgari ücret düzeyine çekersek bunun da ederi, bütçeye yükü 50 milyarmış.
Arkadaşlar, 940 milyar
lira bu bütçede vergi harcamaları adı altında, içinden asgari
ücretin vergi dışı bırakılmasını bir kenara
koyarsanız, 800 milyar lira sermayeden almaktan vazgeçtiğiniz para
var ya, 50 milyar burada devede kulak değil. Yani milyonlarca insanın
biraz daha insanca yaşaması için 50 milyar lirayı vermeyi göze
alamayan iktidara, işte o yüzden sermaye düzeni, o yüzden sermaye
iktidarı diyorum. Bunu göze alamayan iktidar, dönüyor, sermaye söz konusu
olduğunda, onların kârları söz konusu olduğunda, vergi harcamalarından
vergilerin düşmesi söz konusu olduğunda bu kadar bonkör oluyor. Hiç
kimse kusura bakmasın, bu ne insani ne vicdani, biz sonuna kadar bunun
karşısında oluruz. Eğer, TÜİKin resmî enflasyonu dahi
baz alınmış olsaydı yüzde 30un çok daha üzerinde maaş
zamlarının veriliyor olması gerekirdi fakat iktidarın
şöyle bir hesabının olduğunu biz görüyoruz: Bir taraftan bu
kadar geniş kitleleri küstürmek istemiyor çünkü hemen burnumuzun dibinde
seçim var ama bir taraftan da sermaye birikim rejimini riske edecek, tehlikeye
atacak ve sermayeye olan kolaylıkları ortadan kaldıracak bir
yaklaşım içerisine de girmek istemiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
RIDVAN TURAN (Devamla)
Dolayısıyla, aslında, böyle, sırat köprüsünden geçer gibi,
kıldan ince kılıçtan keskin bir köprüden geçer gibi bir durumda
ama görüyor ve biliyoruz ki buradaki pozitif ayrımcılık her
zaman sermayeye oluyor. Bütçenin nasıl terkip edildiğini, bütçede
halktan alınan vergilerin oranının ne olduğunu, sermayeden
toplananların ne kadar olduğunu ve bütçe önceliklerinin nereye
verildiğini hepimiz biliyoruz. Oysa küçük tercih
değişiklikleriyle yani daha halkçı bir bütçeyle, örneğin,
böyle, savaşa, militarizme olan harcama merakını, tercihini bir
kenara bırakarak bu ülkede gerçekten bir ekonomik demokrasiyi yaratmak,
örgütlemek mümkün olacak ama ne diyelim, bu zamana kadar, yirmi bir
yıldır nasip değilmiş, belki bundan sonrasına nasip
olur.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Emine Gülizar
Emecan.
Buyurunuz Sayın Emecan.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA EMİNE
GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri,
evet, mini bir torba kanun görüşüyoruz. Görüştüğümüz bu torba
kanun teklifinde -özellikle de milyonlarca vatandaşımız bu
çıkacak olan kanun teklifini bekliyor- neler var diye
baktığımızda önemli maddelerden bazıları
şunlar: En düşük emekli aylığı 3.500 TLden 5.500
TLye çıkarılıyor, işçi ve esnaf emekli aylıklarına,
kamuda çalışan memur ve sözleşmeli personel ile memur
emeklilerine 2023 yılı Ocak ve Haziran dönemi için yüzde 30
oranında zam yapılması öngörülüyor, özel sektör
işverenlerine 2023 Ocak-Haziran döneminde
çalıştırdıkları işçi başına 400 lira
aylık prim desteği veriliyor. Coronavirüs salgını sebebiyle
yapılan kısa çalışma ödemelerinde hatalı
işlemlerden dolayı hizmetleri Kuruma eksik bildirilen
sigortalılar için yeniden beyanname verme hakkı getiriliyor
değerli arkadaşlar. Tabii, bu teklifin içinde ne yok diye
baktığımızda; bu teklifin içinde milyonlarca EYTlinin
beklediği EYTyle ilgili düzenleme yok. Onu bir türlü getiremediniz;
milletimizin önüne, Meclisimizin önüne sunamadınız.
Şimdi, gelelim biz bu
torba kanunun içindeki düzenlemelere ama önce usulle ilgili bir
değerlendirme yapmak istiyorum çünkü bu zam oranlarının
kamuoyuyla paylaşılması bile bir sorun oldu. Nasıl oldu?
Ocak-Haziran 2023 dönemi memur, emekli aylıklarına yapılacak
olan artış oranı önce Cumhurbaşkanı tarafından
kamuoyuna açıklandı. Neydi bu zam? Yüzde 25 zamdı. Enflasyon ve
refah payı olarak hesaplanan yüzde 25 zam Cumhurbaşkanı
tarafından açıklandı ama ne oldu kamuoyunda yansıması?
Tabii ki bir memnuniyetsizlik. Fark edilen bu memnuniyetsizlik
karşısında, vatandaşın tepkisi karşısında
Cumhurbaşkanı ertesi gün, daha bir gün sonrasında yüzde 5 daha
zam yaptı Yüzde 30 yaptık. dedi. Peki, bunun bu şekilde mi
açıklanması gerekiyordu? Hâlbuki bu zam oranlarındaki
değişiklik, yasa değişikliğiyle önce Türkiye Büyük
Millet Meclisinde onaylanmalıydı yani Cumhurbaşkanın Ben
yaptım, verdim. şeklindeki bu açıklaması ve bir gün arayla
değişiklik yapması devlet ciddiyetinden tamamen
uzaklaşıldığının da bir göstergesidir. (CHP
sıralarından alkışlar) Bugün, 24 Haziran seçimleri
sonrası uygulanan tek adam yönetiminin de sonuçlarıdır
değerli arkadaşlar.
Şimdi, verilen zam
oranları için de size, özellikle iktidar partisindeki
arkadaşlarımıza şunu sormak istiyorum: Arkadaşlar,
attığınız taş ürküttüğünüz kuşa değdi
mi? E, bakalım değmiş mi yani bir bakalım. Bugün millete
dayattığınız yeni ekonomi modeli çökmüş durumda;
fiyatlar aldı başını gitti, çarşı pazar kan
ağlıyor. Bakın, ben sadece birkaç örnek vereceğim, birkaç
rakam ya, hepsine giremiyoruz tabii. Bir yılda kuru soğan yüzde 315,
mevsim sebzesi ıspanak yüzde 163, mevsim meyvesi portakal yüzde 142
zamlandı. Arkadaşlar, taze süte yüzde 113, peynire yüzde 106,
elektriğe yüzde 102, doğal gaza yüzde 166 zam yaptınız.
İstanbulda kiralar aldı başını gitti değerli
arkadaşlar. Bugün sizin en düşük emekli maaşı olarak reva
gördüğünüz 5.500 TLye İstanbul'da bugün değil bir daire, bir
oda bile kiralayamazsınız arkadaşlar, bir oda bile
kiralayamazsınız. Bugün koşullar bu hâle gelmiş durumda
sayenizde.
Evet, bugün en düşük
emekli aylığını enflasyon karşısında da
ezdiniz. Bakın, 3 çeşit enflasyon var, bugün bunu konuşuyoruz:
TÜİK enflasyonu, ENAG enflasyonu ve İstanbul Ticaret
Odasının enflasyonu. ENAG ne açıkladı yıllık 2022
enflasyonunu? Yüzde 138. TÜİK yüzde 64, İstanbul Ticaret Odası
da yüzde 93. Tabii, TÜİK'e göre açıklanan enflasyon da altı
aylık enflasyon da yüzde 15,4 olarak hesaplandı. Şimdi, aradaki
puan farklarına baktığımızda ENAG enflasyonu ile
TÜİK arasında 74 puan, İTO'nun enflasyonuyla arasında ise
29 puan fark var. Ortalamasını alsak yani yüzde 50 oranında. Bu
TÜİK enflasyonu, halkın yaşadığı enflasyonun
yüzde 50 altında açıklanmış oluyor. Aslında
TÜİK'in de yok hükmünde bir kurum olduğunun bir göstergesidir bu.
(CHP sıralarından alkışlar)
Evet, değerli
arkadaşlar, diğer yandan bir de aralık enflasyonu var tabii.
Aralık ayı enflasyonu maaş zamlarının belirlenmesinde
etkili oluyor, önemli bir gösterge ve onu da ancak yüzde 1,2 olarak
açıklayabildiniz. İşçinin, memurun, emeklinin cebinden bu
enflasyon verisiyle de çaldınız.
Değerli arkadaşlar,
sadece bu değil, emekli aylıkları asgari ücretin altında da
kaldı. Bakın, 2002de bu ülkede net asgari ücret 184 lirayken en
düşük memur emekli aylığı 377 lira, en düşük işçi
emekli aylığı 257 lira, en düşük esnaf emekli
aylığı ise 150 lira. Mesela, sadece bir örnek, bu hesap
üzerinden bugünkü oranlarla en düşük esnaf emekli
aylığının 6.923 lira olması gerekiyordu; şimdi
asgari ücret 8.506, en düşük emekli aylığı 5.500. Bizim, en
düşük emekli aylığının asgari ücret seviyesine, 8.506
TL seviyesine yükseltilmesi önergemiz de sizlerin ret oyuyla kabul edilmedi,
reddedildi Komisyonda.
Bir de en düşük emekli
aylığı, açlık sınırının da altında
kaldı. Bugün TÜRK-İŞ verilerine göre nedir açlık
sınırı? 8.130. Yoksulluk sınırı 26.485 TL. Şimdi
İşçimizi, memurumuzu enflasyon karşısında
ezdirmeyeceğiz. sözü yalan oldu; 13,9 milyon emekçimizi gerçekten
ezdiniz, ezdirdiniz, cebinden çaldınız. Verdiğiniz zamlar bir
iki ay sonra zaten eriyecek, temmuz ayını bile göremeyecek. Sonuç
olarak enflasyonun karşısında, açlık
sınırının karşısında ve asgari ücretin
karşısında altta kalan, eriyen bir zam oranıyla
karşı karşıyayız.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, asıl sorun ne? Şimdi, neden siz yüzde 30un üstünde
bir zam veremiyorsunuz değerli arkadaşlar? Neden siz en düşük
emekli aylığını 5.500 TL'nin üzerinde
açıklayamıyorsunuz? Aslında biraz bunu değerlendirmek
lazım yani çok mu cimrisiniz? Hayır, eliniz dar; eliniz dar, bunu
yapamıyorsunuz. Neden yapamıyorsunuz? Çünkü Türkiye'de milyonlarca
insanı ilgilendiren çok ciddi bir bölüşüm şoku yaşanıyor.
Bu bölüşüm şokunda fakirin cebinden alıp zenginin cebine
aktardığınız için eliniz dar, artıramıyorsunuz.
Peki, bunu nasıl yapıyorsunuz? Milletten
topladığınız vergileri, işte, milletin geçmediği
garanti ödemeli köprülere, tünellere, uçmadığı havalimanlarına
aktarıyorsunuz, müteahhitlere aktarıyorsunuz, aile
vakıflarına milyonlarca lira aktarıyorsunuz. Yolsuzluklara yol
veriyorsunuz, yolsuzluklar yoluyla milletin parasının bir avuç
zenginin cebine girmesine sebep oluyorsunuz. Kur korumalı mevduatla 1
milyon mevduat sahibinin cebine hazineden para aktarılmasını
sağlıyorsunuz.
Şimdi, burada,
baktığımız zaman, garanti ödemelerinde büyük bir soygun
olduğu görünüyor. Bir tane örnek vereceğim değerli
arkadaşlar; eskiden köprü, tünel geçişlerinde sözleşme ücretleri
yılda 1 defa yenileniyordu, şimdi 3-4 defa yenileniyor ve
vatandaşın bundan çok rahatsız olmasından, fiyatların
çok artmış olmasından dolayı artık vatandaşa bu
zammı yansıtmıyorsunuz. Örneğin, Osmangazi Köprüsünde 2022
geçiş ücreti 690 liraydı ancak köprüden geçen araç sahibi 184 lira
ödüyordu; aradaki 506 liralık fark devlet tarafından bütçeden
müteahhitlere aktarılıyor. Ne oldu? Vatandaş bunu fark etmesin.
Bu rakama baktığımız zaman, Ulaştırma
Bakanının da açıklamalarından, geçen yılın
tamamında Osmangazi Köprüsünden geçen araç sayısı 14,2 milyon; köprüden geçmeyenler adına 7,3
milyar TL fark ödenmiş. Bu yıl fiyatlara
baktığımızda 966 lira; 11,4 milyar lira fark çıkacak.
Bakın, değerli arkadaşlar, 11,4 milyar lira fark çıkacak.
En düşük emekli aylığının 3.500 TLden 5.500 TLye
yükseltilmesinin bütçeye yansıması -bizimle paylaşılan
rakam- 21,9 milyar lira hâlbuki tüm garantiler için bütçeden ayrılan paysa
55 milyar lira. Eğer bu pay müteahhitlere gitmeseydi emekliye çok daha
fazla para verebilirdiniz. Aynı şekilde, kur korumalı mevduata
ayrılan pay...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
EMİNE GÜLİZAR
EMECAN (Devamla) 2022 yılında kur korumalı mevduata toplamda
yaklaşık olarak 250-300 milyar lira pay ayrıldı
değerli arkadaşlar ve bugünkü yapılan hesaplamalara göre 2023te
bunun 1 trilyon liraya yaklaşacağını bütün ekonomistler
söylüyor, bizler de söylüyoruz. Kamu görevlilerinin aylık ve ücretlerine
ve emeklilerin aylıklarına yapılan yüzde 30 zammın bütçeye
etkisi toplamda sadece kaç lira biliyor musunuz? Toplamda 259 milyar lira.
Sadece 2022 yılında KKMye aktardığınız bu
milyarlarca lira aktarılmasaydı bu maaşlara yüzde 30dan yüksek
zam yapabilirdiniz.
Değerli arkadaşlar,
bu kanun teklifinde -dediğim gibi- özellikle milyonları ilgilendiren
maaşlarla ilgili düzenleme var ama hiçbir şekilde yeterli gelmeyecek
ve millet sandıkta size bunun cevabını verecek.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şahısları adına Samsun Milletvekili Sayın Bedri
Yaşar.
Buyurunuz Sayın
Yaşar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR
(Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, kanun teklifine olumlu
yaklaşıyoruz ama kanun teklifi hazırlanırken özellikle ilk
tespitlerde yüzde 25ten yüzde 30a çıkması, yine işveren
payına, işverene ödenen rakamın 200 liradan 400 liraya
çıkması
Yani işin özeti şu: Sizin başlangıçta
bütçe yaparken de dâhil bu rakamları baştan iyi hesap etmeniz
lazım; muhakkak belli rakamları çarpıp topladınız, bu
rakamı verdiniz. İşin enteresan tarafı, yüzde 25i ayakta
alkışlayan sendika temsilcisi yüzde 30u da başarı olarak
gösteriyor. Yani bu rakamların hiçbir tanesinin yetmediğini hepimiz
biliyoruz.
Yine, emekli maaşı
Arkadaşlarımız Komisyonda da gündeme getirdiler 5.500
liralık emekli maaşı hiç olmazsa asgari ücret kadar olsun.
dediler; 8.500 lira. İnanın, bugün zaten 8.500 lirayla geçinmek
mümkün değil. Sizin iktidara geldiğiniz günden bugüne özellikle
asgari ücret ile minimum emekli maaşı arasında bir ilişki
vardı, şimdi aldı başını gitti. Şunu da
açık ve net söyleyeyim: Verdiğiniz emekli maaşıyla, 8.500
lirayla birinin geçinmesi mümkün değil ama buna paralel olarak 8.500
liranın işverene maliyeti de yaklaşık 11.700 lira yani ne
işverenler bu bedeli ödeyebiliyor ne de alanlar bu rakamla geçinebiliyor.
Ülkenin içinde bulunduğu durumu bence en iyi bu rakamlar arasındaki
ilişki tarif ediyor. Dolayısıyla, sizin verdiğiniz
desteklerin de bugünkü rakamlarla işi bir yere götürmesi mümkün
değil.
Yine, sosyal
yardımlardan bahsetti arkadaşımız. Siz iktidara
geldiğinizde 2,2 milyon kişi sosyal yardım
kuruluşlarından destek alıyordu -4 ile çarparsanız
yaklaşık 8 milyon kişi- bugün geldiği nokta itibarıyla
6,3 milyon aile sosyal güvenlik kurumlarından geçiniyor, bunu da 4le
çarptığınız zaman 24 milyon yani yaklaşık nüfusun
neredeyse yüzde 22si, 23ü sosyal yardım kuruluşlarından
geçiniyor. Hâlbuki siz iktidara gelirken dediniz ki: Yoksullukla mücadele
edeceğiz. Yani dünyanın hiçbir yerinde
Yoksul
sayısını artırdık, yardımları
arttırdık; milleti daha fazla fakirleştirdik. gibi bir iddiayla
orta yere çıkmanız hakikaten anlaşılabilir değil.
Sonuç ne olursa olsun sizin bir hedefiniz vardı
Kalkındıracağız. diyordunuz.
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) Kalkındırdık.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Öyle yapıyoruz zaten.
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Yani 25 bin dolar 2023 yılı hedefiniz vardı, 25 bin
dolar. 25 bin doları boş verin, eğer 12 bin dolarlar
mertebesinde bile olsaydı bugün asgari ücret de emeklilere verdiğiniz
rakam da geçinilebilir olabilirdi ama hedeflerinizi
tutturamadığınız gibi -demin de söyledim- ne bu parayı
veren işverenler memnun ne de asgari ücret alanların geçinmesi
mümkün. Biz dedik ki hiç olmazsa emekli maaşı asgari ücrete denk gelsin,
bunun da hesabı kitabı olmasın; adı üstünde asgari ücret.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Eskiden denk mi geliyordu?
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Eskiden denk geliyordu, iktidara geldiğiniz yıllardaki
rakama bakarsanız daha rahat hareket edersiniz.
Dolayısıyla bu
rakamlarla geçinmek mümkün değil. Alın bir emekli
maaşını, 5.500 lirayla geçinin, ondan sonra da çıkın,
meydanda 5.500 lira emekli maaşıyla geçiniyoruz, 8.500 lira asgari
ücretle geçiniyoruz. deyin -millet orada, meydan orada, çarşı orada,
pazar orada- biz de sizi alkışlayalım.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Türkiye de burada, seçmen de burada.
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Seçmen de burada, inşallah göreceğiz.
Bayramlarda 1.100 lira
veriyorsunuz; hâlâ 1.100 lira, yerinde duruyor. Hiç olmazsa emeklilere Kurban
Bayramında -bırakın, Ramazanı da geçtik- verdiğiniz
bayram parasının bir kurban parasına tekabül etmesi lazım.
Bu rakamları siz bizden daha iyi biliyorsunuz. Yani bayramda
vereceğiniz ikramiyeler hiç olmazsa 1 tane kurban bedeline isabet etsin
ama maalesef o da yok. Yine, buna paralel olarak bu ücretlerin
Aynı
şekilde, yakıt yardımı yapıyorsunuz, mesela doğal
gazla ilgili, elektrikle ilgili çeşitli sosyal
yardımlarınız var ama bundan istifade edemeyen bir sürü
vatandaşımız var, burada da bir adaletsizlik var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Toparlıyorum Başkanım.
Anayasanın hiç olmazsa
eşitlik ilkesine göre bu yardımları diğer tarafa da
yayabilirsiniz diye düşünüyoruz.
Tabii, asıl olan, geçim
standartlarını yükseltmek ama bu rakamdan sonra sizin 2023
yılıyla ilgili ne büyüme hedefiniz tuttu ne dolar hedefiniz tuttu ne
kişi başına düşen millî geliriniz tuttu. Sayın
Cumhurbaşkanımız seçim beyannamesinde diyordu ki: Verin bu
kardeşinize yetkiyi, doların nasıl düştüğünü, faizin
nasıl düştüğünü, büyümenin nasıl gerçekleştiğini,
dolarla nasıl mücadele edildiğini hepinize gösterelim. Ama o gün ile
bugüne baktığınız zaman nelerin düştüğünü
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) Faizi düşürdük.
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Siz faizin düştüğünü söylüyorsunuz Değerli Vekilim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Yani bankalardaki faizlere bir baktığınız zaman
-geçerli olan faize bakın- bugün piyasada işlem gören faiz 9
değil, iş dünyasının içinde olan
arkadaşlarımız biliyor ki bunun çok çok daha üzerinde.
Ben, yine de emeklilerimize,
çalışanlarımıza hayırlı uğurlu olsun diyor,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şahısları adına ikinci konuşmacı Manisa
Milletvekili Sayın Uğur Aydemir.
Buyurunuz Sayın Aydemir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 392 sıra
sayılı Kanun Teklifimizin birinci bölümü üzerine söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi ve bizleri takip eden aziz
vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
geçtiğimiz günlerde milletimizle paylaşmış olduğu
müjdelerin de yer aldığı ve toplam 9 maddeden oluşan kanun
teklifimizi hazırlayarak huzurunuza gelmiş bulunuyoruz. Milletimizin
heyecanla beklediği bu kanun teklifimizi de inşallah Meclisimizin
iradesiyle yasalaştıracağız.
Teklifimizin birinci bölümü 5
maddeden oluşmaktadır. 1inci maddeye
baktığımızda, malumunuz, UEFA 2023 yılındaki
Şampiyonlar Ligi Finalinin İstanbulda
yapılacağını açıklamıştı.
Yaptığımız düzenlemeyle, Şampiyonlar Ligi final
maçı için KDV istisnası sağlıyoruz. Bizimle aynı
statüde yarışan Portekiz de vardı ama UEFA, Türkiyeyi tercih
etmiştir. Dolayısıyla Şampiyonlar Liginin Türkiyede,
İstanbulda oynanması bizim için bir itibar kaybı değil;
Türkiyenin reklamı olacak diye düşünüyoruz. İnşallah,
final maçı olduğu gün bütün dünya hem Türkiyeyi hem de
İstanbulu yakından takip edecektir diye düşünüyoruz.
2nci maddeye
baktığımızda, en düşük emekli maaşını
3.500 TLden 5.500 TLye yükseltiyoruz. İnşallah
yasalaşırsa da şimdiden emeklilerimize hayırlı olsun
diyorum.
3üncü maddeye
baktığımızda, diğer emeklilerimizin
maaşlarında da enflasyon farkı ve refah payıyla birlikte
yüzde 30 artış sağlıyoruz. Memur ve emeklilerimiz için
yapılan bu zamlar 2023 yılının sadece ilk altı
ayı içindir, temmuz ayında tekrar güncellenerek memur ve kamu
emeklilerine tekrar ayrıca zam yapılacaktır.
Değerli arkadaşlar,
4üncü maddemize geldiğimizde, işverene hâlihazırda 100 TL
olarak asgari ücret desteği sağlanmakta, bunu biz 400 TLye
yükseltiyoruz. Buradaki amacımız, asgari ücretin yüksek seviyeye
çıkmasından dolayı, yüksek oranda olmasından dolayı
herhangi bir istihdam kaybı yaşanmasın diye işverenlerimize
destek sağlamak. Bunun tabii ki bir ayrıcalıklı durumu var,
2023 yılında eğer istihdamda bir eksilme olursa işverenlere
bu teşvik iş yerlerinde uygulanmayacak diye ifade etmek istiyorum.
5inci maddeyle pandemi
döneminde kısa çalışma ödeneği kapsamında yapılan
hatalı işlemlerin düzeltilerek fiilî duruma uygun hâle getirilmesini
sağlayacağız. Buradaki düzenlemeyle hem eğer gün kaybı
olan işçilerimiz, vatandaşlarımız varsa onlar günlerine
kavuşacaklar, diğer taraftan da işverenlerimiz yapılan bu
hatalı durumlardan dolayı cezai durumdan kurtulacaklar ve ayrıca
yararlandıkları teşviklerden de yararlanmaya devam edeceklerdir.
Evet, değerli
milletvekilleri, birinci bölüm 5 maddeden oluşmaktadır. Ben
kısaca bazı hatiplerin konuşmalarına değinmek
istiyorum. Bakınız, bütün dünya zor dönemden geçiyor; Türkiye de
dünyanın bir parçası, küresel ekonominin bir parçası, bunu hep
birlikte müşahede ediyoruz. Dünya enflasyonist bir dönemden geçti, son
elli yılın en enflasyonist döneminden geçti. Bizler de Türkiye olarak
vatandaşlarımızı pahalılığa kurban etmemek
için, onları ezdirmemek için, onların refah seviyesini daha
yükseltebilmek için Hükûmetimiz gece gündüz çalışmakta ve
vatandaşlarımızın lehine düzenlemeler yapmaktayız. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Bakınız, bu
düzenlemeyle, bu torba yasayla vatandaşlarımıza 300 milyara
yakın teşvik ve katkı sağlıyoruz, sadece bu torbayla.
Bakınız, yaptığımız düzenlemelerle asgari
ücretten alınan vergileri ve diğer ücretlerdeki vergilerin asgari
ücret kadar olan kısmı ne yaptık? Kaldırdık. Ne oldu
bu vergileri kaldırdık da? Az önce bazı
arkadaşlarımız Siz sermayedarların Hükûmetisiniz;
garibanı, vatandaşı düşünmüyorsunuz. dediler, kur
korumalı mevduatla alakalı örnekler verdiler. Tabii ki 100 milyar,
120 milyar olan örnekleri 300 milyar civarına falan çıkardılar;
bu rakamları nereden aldıklarını bilmiyorum da ama ben size
gerçek rakamlardan bahsedeyim. Mesela, ücret geliri elde eden
vatandaşlarımızdan vazgeçilen vergi tutarı ne kadar
arkadaşlar 2023 yılı için? 374 milyar. Ne kadar? 374 milyar,
ücretli vatandaşlarımızın ceplerinde kalan para. Evet,
bunun yanında değerli arkadaşlar, bir de konutlarda doğal
gaza destek sağlıyoruz. Ne kadar destek sağlıyoruz? Yüzde
75 oranında. Bunun 2023 tutarı ne kadar? 550 milyar lira. 374 milyar
lira ile 550 milyar lirayı toplarsanız 924 milyar lira sadece 2
kalemde vatandaşımızın cebine para aktarıyoruz
değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Aydemir.
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) - Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sadece 2 kalemde 924 milyar
lira ne yapıyoruz? Devletimiz vatandaşını, gariban
vatandaşımızı, dar gelirli
vatandaşlarımızı düşündüğünden dolayı
onların cebine 924 milyar lira para aktarıyoruz. 2023 yılı
bütçe açığımız ne kadar olacak? 659 milyar. 2 kalemi biz
vermesek vatandaşlarımıza bütçemiz 300 milyar lira fazla verecek
zaten. Bakınız, hani arkadaşlarımız ifade ettiler ya
Seçim yaklaştı, işte torba yasalar gelmeye başladı.
diye. Bu torba yasayı seçim için getirdiğimizi ifade eden
arkadaşlarımız oldu, arkasından da bu torba yasadaki
maddelerin bir yaraya merhem olmadığını ifade ettiler. E,
şimdi, kendi içerisinde, iki dakika içerisinde insanlar çelişiyorlar.
Hem Seçim için yasa getiriyorsunuz. hem de Yaraya merhem olmayacak.
diyeceksiniz. Dolayısıyla bu gibi ifadelere katılmamız
mümkün değil.
Değerli arkadaşlar,
dar gelirlinin yanında olduğumuzu gösteren ifade -her defasında
ifade ediyoruz- nedir? Basit usuldeki vergiyi kaldırdık.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Kim kaldırdı? AK PARTİ Hükûmeti.
Dolayısıyla, AK PARTİ hükûmetleri seçim için değil,
nesiller için siyaset yapan bir iktidar.
Dolayısıyla, her
teklifimizde vatandaşımızın yanında olduğumuzu
ifade ediyor, şimdiden kanun teklifimizin hayırlı
olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz ediyor, saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Soru-cevap
işlemi bulunmamaktadır.
Birinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde
yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan
sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392
sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin kanun teklifi
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erol
Katırcıoğlu Fatma
Kurtulan Mensur
Işık
İstanbul Mersin Muş
Murat
Çepni Kemal
Peköz Mehmet
Ruştu Tiryaki
İzmir Adana Batman
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Erol
Katırcıoğlu.
Buyurunuz Sayın
Katırcıoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben -aşağı
yukarı yani işte dönem bitmek üzere, 27nci Dönem- bu dönemi burada
sizinle birlikte yaşamış bir arkadaşınız olarak
şunu anlıyorum ki bu Meclisin gerçekten Türkiye'nin gerçek
sorunlarıyla ilgilenmek gibi bir derdi yok, ben bunu anlıyorum.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Uğura mı diyorsun?
EROL KATIRCIOĞLU
(Devamla) Hayır, Uğura söylemiyorum tabii ama bunu ben genel
olarak söylüyorum.
Bize soruyorlar Ya, niye
aday çıkardınız? diyorlar çünkü arkadaşlar, Türkiye'nin
konuşulması gereken ve çözülmesi gereken sorunları var ve siz bu
sorunları konuşmuyorsunuz, konuşmamaya
çalışıyorsunuz yani gerçekten anlamakta çok zorlanıyorum.
Şimdi,
konuşacağımız konu UEFAyla ilgili, 1inci madde, onunla
ilgili benim çok bir şey söylememe gerek yok çünkü bu zaten daha önceden
alınmış bir karardı, bunun yenilenmesi lazım vesaire.
Fakat benim bu yasayla ilgili
dikkatimi çeken şeylerden bir tanesi şu oldu, bu konuda
görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum: Efendim, 4üncü maddede
iş gücü maliyetlerini düşürmekle ilgili olarak asgari ücret
desteği vermekle ilgili bir kanaat var, bir karar var; bu karar geçecek
burada. Değerli arkadaşlar, gerçekten Türkiye'de ekonomideki
aktörlerin ne olduğunu, ne yaptığını bilmiyorsunuz.
Bakın, Türkiye 1960 ile 1980 arasında bir politika uyguladı,
ithal ikamesi politikaları uygulandı ve bu politikalar sonucunda
dünya ölçeğine yakın şirketlerimiz oldu fakat hazinemiz 80 cente
ya da 70 cente muhtaç bir hazine olarak kaldı. Çünkü iş
dünyasının çıkarları ile siyasetin çıkarları her
zaman örtüşmüyor. Şimdi, Orhan arkadaşım diyor ki: Bizi
niye sermayenin adamı gibi gösteriyorsunuz? Haklısın, çok
rahatsız edici bir şey ama maalesef öyle. Şimdi, durup dururken,
Allah aşkına, biz niye işverenlerin asgari ücret maliyetlerini
düşürmeye yönelik olmak üzere bir kanun maddesi geçirmeye
çalışıyoruz burada? Niçin yapıyoruz bunu?
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) İstihdamı koruyalım diye.
EROL KATIRCIOĞLU
(Devamla) Bakın, ben size söyleyeyim değerli arkadaşlar.
Bakın, bu söylediğim ithal ikamesi politikaları süresince
Türkiyedeki siyaset KİTleri böyle kullanmıştır;
KİTler 10a ürettikleri malı 7ye satmışlardır. Kime
satmışlardır? Özel sektöre satmışlardır. Niçin
satmışlardır? Çünkü özel sektörün maliyetleri düşsün diye
satılmıştır. Doğru bir tespit gibi fakat değerli
arkadaşlar, bu politikanın anlamlı olabilmesi için
fiyatların da düşmesi lazım. Eğer fiyatlar düşmüyorsa
o zaman ne oluyor değerli arkadaşlar? Sizin yaptığınız,
verdiğiniz indirimler veya teşvikler doğrudan doğruya
iş dünyasının kâr marjlarını artırıyor. Bunu
görmüyor musunuz? Yani fiyatlar üzerinde rekabetçi bir baskı
olmadığı sürece sizin maliyetleri düşürmeye yönelik olmak
üzere uyguladığınız her politika, esas itibarıyla bir
sermaye transferinden ibarettir. Onun için Biz sermayenin adamı
mıyız? diye muhtemelen üzülürsünüz ama gerçekten bu madde, mesela
sermayenin adamlarının desteklemesiyle çıkabilecek olan bir
madde. Ve ben sizi anlamakta da zorlanıyorum hakikaten.
Mesela, Tayyip Erdoğan,
belki de yukarıda olmanın getirdiği bir şeyle, bir ölçüde
şunu görüyor: Banka faizleri yüzde 9a indirildi ama bankalar kredi
faizlerini hâlâ yüzde 40ın üzerinde taşıyorlar ve eğer
Tayyip Erdoğanı dinliyorsanız -doğrusunu isterseniz ben
dinliyorum- bu konular gündeme geldiğinde neredeyse her
konuşmasında bankalarla ilgili
rahatsızlığını dile getiriyor. Neden? Çünkü
değerli arkadaşlar, uyguladığınız politikalar
bankaları daha da zengin etti ve onun için şimdi ne yapıyorsunuz?
Bankalara tazyik yapıyorsunuz, bankalara düşük faizli kredi vermesi
için her türlü imkânı getirmeye çalışıyorsunuz.
Şimdi,
dolayısıyla da -yani süre bitiyor tabii- eğer gerçekten
Türkiye'nin sorunlarını konuşacaksak, kusura bakmayın, bu
madde yanlış bir maddedir. Türkiyedeki işverenlerin işçi
maliyetini düşürmek diye Hükûmetin bir derdi olamaz, olamaz çünkü
Türkiyedeki iş dünyası zaten çok yüksek kârlar elde ediyor. Siz ne
yapıyorsunuz bunu yaparak? Daha da kârlarını artıyorsunuz;
bu gerçeği görmüyor musunuz?
Şimdi enflasyon
diyorlar. Enflasyon, enflasyon
Ya, arkadaşlar, görmüyor musunuz?
Enflasyon sadece maliyet artışlarından kaynaklanmıyor, kâr
marjlarının artışından kaynaklanıyor. Yüzde 10
maliyet artmışsa eğer firmalar yüzde 25-30 fiyat artırıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
EROL KATIRCIOĞLU
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Neden? Çünkü kâr
marjlarını yüksek tutuyorlar. Yani bakmayın siz zincir
marketlerin Efendim, işte, sabitliyoruz fiyatları. dediğine,
bunların hepsi palavra. O zincir marketler, arkadaşlar, öyle yüzde 4
falan kâr etmiyorlar; onlar zaten sattıkları malları kendileri
üretiyorlar ya da ürettiriyorlar, kendilerinin belirlediği fiyatlarda
ürettiriyorlar. Dolayısıyla da bu ülkede serbest piyasa ekonomisi
yoktur, serbest piyasa ekonomisinin olmadığı yerde de ekonomi
böyle konuşulamaz çünkü ekonomide güç vardır, güçlü şirketler
vardır, güçlü şirketler sizi kullanırlar ve kullanıyorlar
da zaten, bu kur korumalı mevduat da bundan başka bir şey
değildir. Ve dolayısıyla da kasalarını ve ceplerini
daha zenginleştirmiş oluyorsunuz.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392
sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
1inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 1 25/10/1984 tarihli
ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun geçici 40
ıncı maddesinin birinci fıkrasında bulunan 2019 UEFA Süper
Kupa Finali ve 2021 UEFA Şampiyonlar Ligi Finali müsabakalarına
ifadesi 2023 UEFA Şampiyonlar Ligi Finali müsabakasına
şeklinde değiştirilmiştir.
Süleyman
Girgin Kani
Beko Cavit
Arı
Muğla İzmir
Antalya
Emine Gülizar
Emecan Bülent
Kuşoğlu Baha
Ünlü
İstanbul Ankara
Osmaniye
İlhami
Özcan Aygun Mahmut
Tanal Fikret
Şahin
Tekirdağ İstanbul Balıkesir
Ömer
Fethi Gürer
Niğde
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürer.
Buyurunuz Sayın Gürer.
(CHP sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu, bir
torba yasa. 1inci madde UEFAnın Türkiyede düzenleyeceği final
maçıyla ilgili vazgeçilenlerin yer aldığı bir madde ama ben
esas, teklifin bütünüyle, emeklilere ve kamu çalışanlarına reva
gördüğünüz ücretle ilgili konuşacağım.
Bugün sabah gelirken
fırından 1 adet simit aldım, 1 de su aldım; 13,5 lira para
ödedim. 4 kişilik bir aile, 3 öğün simit ve su tüketse günlük 162
lira yapıyor, aylıksa 4.860 lira yapıyor. Yalnızca simit ve
suyla yaşayan bir ailenin aylık gideri 4.860 lira, sizin emekliye
reva gördüğünüz ise yalnızca 5.500 lira. Eğer bu emekli,
büyükşehirlerde yaşıyorsa vereceği kirayla simit ve su da
alamıyor.
Değerli arkadaşlar,
emekli aylık bağlama oranını 2008 yılında
eğer Adalet ve Kalkınma Partisi değiştirmeseydi yüzde 70
katsayısıyla bugün en düşük emekli maaşı asgari ücret
düzeyinde olacaktı ama 2008 yılında aylık bağlama
oranı yüzde 70ten yüzde 30a düşürüldü. Ne deniyor? Biz, emekli
maaşının artışını sağladık.
Hayır, gasbettiğiniz hakkın bir kısmını iade
ediyorsunuz, emeklinin hakkını vermediniz.
Adalet ve Kalkınma
Partisi kurulduğu zaman bugünün Cumhurbaşkanı, o zamanın
parti lideri ne diyordu: Bu zalim yönetim bu aziz millete 1 bardak çay ile 1
simidi bile layık görmüyor. Bunların peşinden nasıl
gideceksiniz? Evin kirasını kim ödeyecek? Elektrik parasını
kim ödeyecek? Su parasını kim ödeyecek? Çoluk çocuğun okul
masrafını kim karşılayacak? İşte, ülkeyi bugün
bu hâle getirdiniz ve verdiğiniz ücret artışını
müjde diye veriyorsunuz.
Kamuda
çalışanların ücretleriyle ilgili yaptığınız
düzenlemede ise onların daha önceden toplu sözleşmeyle
kazandıkları yüzde 8lik hakkı da buraya katarak sanki zam
yapmış gibi davranıyorsunuz. Kamu
çalışanlarının bu ücretle geçinebilmesi olası
değil; büyükşehirlerde memur, kira kadar maaş aldığı
için memurlar büyükşehirlerde çalışmak istemiyor.
Bakınız
değerli arkadaşlar, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanına bir soru
önergesi verdim, sosyal yardım alan hane sayısını sordum.
Sayın Bakan yanıt verdi, 4 milyon 332 bin 805 hane sosyal yardım
alıyor. Bu ülkede yaşayan her 5 kişiden 1ini sosyal
yardıma muhtaç kılmışsınız, 15 milyon insanı
sosyal yardımla yaşamak zorunda
bırakmışsınız. (CHP sıralarından
alkışlar) Bu, Adalet ve Kalkınma Partisinin ülkeyi yirmi
yılda getirdiği durum. Bu nedenle, işçi, memur aylık geliri
yoksulluk sınırının altında olmamalıdır.
Onun için de yapılan düzenlemelerde verilen ücretler yeterli
değildir.
Kanun teklifleri getirdik; en
düşük emekli aylığı asgari ücret kadar olsun, bayramlarda
bayram ikramiyesi asgari ücret kadar olsun, ilaç katkı payı
kaldırılsın; ayrıca, sosyal yardım ve yakacak, kira
yardımı emekliye yapılsın; emeklilerin yaşamı
iyileştirilsin, sorunlarına inilsin dedik ancak hiçbirine iktidar
yaklaşım göstermedi. Bu ülkede yalnız iktidar partisinin kanun
teklifi gelir. diye bir uygulama sürüyor sanki, oysa 1inci partinin
milletvekillerininki gibi 2nci partinin milletvekillerinin getirdiği
kanun tekliflerinin de burada görüşülmesi lazım. 2nci parti
alanlarda, sokakta, sorunu yaşayanların içinde, onların
taleplerini Meclise getiriyor.
Bugün için en düşük
emekli aylığı eğer asgari ücret olmazsa yine yokluğa,
yoksulluğa mahkûmlar; beyaz eti dahi alamaz duruma gelmişler,
sabahları bayat ekmeğin ya da ucuz kıymanın
alınabileceği yerlerde kuyruk oluşturuyorlar, pazara
çıkamıyorlar, markete gidemiyorlar, torunlarının yüzüne
bakacak hâl kalmamış; 5.500 liraya çıktı diye
övünüyorsunuz. Bu, övünülecek bir ücret değil, utanılacak bir
ücrettir. (CHP sıralarından alkışlar)
Emeklinin mağduriyetini
giderecek düzenlemeler yapılmalı, emeklinin, kamu
çalışanlarının durumları iyileştirilmeli, kamu
çalışanlarının ücretlerine seyyanen zam
yapılmalı, daha düşük ücrette kalıp daha çok
mağduriyet yaşayanların ücretlerinin artışı da
sağlanmalıdır, verilen ücret artışları yetersizdir.
UEFAyla ilgili firmalardan alınacak vergiyi düşüreceğinize
aklınız biraz da EYTliye, taşerona, stajyer olarak
çalışana, diğer mağdurlara sosyal anlamda verilecek
desteklere ersin, onları destekleyin.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Gürer.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Devamla) Biz bir öneride bulunuyoruz; örneğin, ehliyet affını
getirin, hiç kimsenin canına kastetmemiş 1 milyona yakın
insanın bir nedenle -hata işlemiş- ehliyeti
alınmış, bunların çoğu şoför, bir kez de bunlara af
getirin diyoruz; bunu getirip burada gündeme almıyorsunuz.
Emeklilikte yaşa
takılanların 2022 yılı sonunda sorununu çözeceğiz.
dediniz, bugün ayın 11i oldu hâlihazırda olanlarla ilgili Meclise
bir kanun teklifi getirmediniz. Taşeron, geçici işçi, mevsimlik,
sözleşmeli çalışanlar ne olacaklarını bilmiyorlar
çünkü Mecliste bunlarla ilgili bir kanun teklifi de yok. Ücretlilerle ilgili
getirdiğiniz artış, enflasyon karşısında
alım gücünü destekleyen ve artıran bir artış da değil.
O nedenle, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarları modern kölelik
dediğimiz çalışanın hakkını vermeyen, gasbeden
bir anlayışla sürdürülüyor. Bunun, bu ülkeye hayrı
olmadığı insanların yaşadığı
mağduriyette görülüyor diyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci
maddesinin birinci fıkrasında bulunan yer alan ibaresinin bulunan
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel İbrahim
Halil Oral Hüseyin
Örs
Aksaray Ankara Trabzon
Orhan
Çakırlar İmam
Hüseyin Filiz
Edirne Gaziantep
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
Buyurunuz Sayın Örs.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Kanun teklifinin 1inci
maddesi üzerinde söz aldım. İlgili maddeyle 2023 UEFA
Şampiyonlar Ligi Finali organizasyonu için katma değer vergisi
istisnası düzenlenmektedir. Öncelikle şunu söyleyeyim: Türkiye olarak
uluslararası organizasyonlarda önemli başarılar
sağladık, bunu söyleyeyim ama burada, yaptığımız
bu güzel organizasyonlarda sportif başarılarımızın da
olması, sporcularımızın 1incilikler alması,
takımlarımızın şampiyon olması da
dileğimizdir. İnşallah, bu tür organizasyonlarda
başarılara imza atarız.
Değerli milletvekilleri,
2023 yılındayız. Cumhuriyetimizin 100üncü yılını
idrak ediyoruz. Konuşmamın bu bölümünde AK PARTİnin 2023
yılı hedefleri üzerinde biraz durmak istiyorum. Bu hedeflere
varılmış mı, varılmamış mı, şu
anda durum nedir; ona biraz değinmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
şöyle bir hatırlayalım: AK PARTİ iktidarı 2011 Genel
Seçimleri öncesinde yayımladığı seçim beyannamesinde 2023
yılı vizyonunu ortaya koymuştu ve burada deniliyordu ki:
Türkiye Hazır, Hedef
Değerli
arkadaşlarımız, şimdi, on iki yıl önce yayımlanan
bu 2023 vizyonuna şöyle bakalım: Mesela, burada deniliyor ki:
Türkiye, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden 1i olacak. Acaba öyle mi? O
gün, bu söylendiği zaman Türkiye dünyanın en büyük 17nci
ekonomisiyken bugün 21inci sıraya gerilemiş. Değerli
arkadaşlar, yine, bu vizyona baktığımızda 2023te
kişi başına millî gelir 25 bin dolar olacak. deniliyordu;
bugün, 2023teyiz, kişi başına gelir 10 bin doların
altına düşmüş durumda.
Yine, bu vizyona
baktığımız zaman, AK PARTİnin bu 2023 hedeflerine
baktığımız zaman burada İşsizlik yüzde 5in
altına düşecek. deniliyordu ama bugün
baktığımızda hem de TÜİKin rakamlarıyla
baktığımızda yüzde 10un üzerinde seyrediyor işsizlik.
2011de AK PARTİ Hedef
Değerli arkadaşlar,
bugün görüştüğümüz kanun teklifinde emekli ve memur
maaşlarına yapılan artışları da görüşüyoruz.
Geçtiğimiz hafta ben Trabzon'daydım. Trabzon'da Türkiye Emekliler
Derneği Trabzon Şubesini ziyaret ettim, orada emekli büyüklerimizle,
vatandaşlarımızla görüştüm. Değerli arkadaşlar,
emeklilerimiz Biz perişanız! diyor, emeklilerimiz Geçinemiyoruz.
diyor, emeklilerimiz Bayramlarda torunlarımızdan kaçar hâle geldik,
onlara harçlık veremiyoruz, çikolata alamıyoruz. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz
efendim.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla)
Arkadaşlar, bugün yapılan maaş artışları yeterli
değildir, beklentilerin çok çok altındadır. AK PARTİ
döneminde en düşük emekli aylığı ve asgari ücret arasındaki
makas gittikçe artmaktadır. Yapılan yüzde 30luk zammın yeterli
olmaması nedeniyle İYİ Parti olarak emekli, memur ve
işçinin maaş artışının yükseltilmesi için hafta
içi bir önerge vermiştik, maalesef iktidara mensup arkadaşlar
tarafından reddedildi. Bayram ikramiyeleri, yılda 2 kez verilen
bayram ikramiyelerinin 3.500TL'ye çıkarılması konusunda
vermiş olduğumuz önergemiz de yine iktidara mensup arkadaşlar
tarafından reddedilmişti, bunları da sizlere arz etmek istedim.
Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 1inci
madde kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde 3 önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
MADDE 2 31/5/2006 tarihli
ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun ek 19 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer
alan 3.500 Türk lirasından ibaresi cari yıl için belirlenen net
asgari ücretten şeklinde değiştirilmiştir.
Hüseyin
Örs Ayhan
Erel Fahrettin
Yokuş
Trabzon Aksaray Konya
İbrahim
Halil Oral Orhan
Çakırlar
Ankara Edirne
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Konya Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş.
Buyurunuz Sayın
Yokuş. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, emekliler ile
asgari ücretlilerin maaş hesaplamasını, ücret
artışlarını birlikte yapalım. Şimdi, değerli
AK PARTİli milletvekili kardeşlerim, 2003 yılında asgari
ücret 226 lira, SSK emeklisinin maaşı -o dönemde- en düşük 332
lira, aradaki fark yüzde 47; burası anlaşıldı mı? Yani
emekliler yüzde 47 oranında -en düşük SSK emeklisi- asgari ücretin
üstünde para alıyor. Yıl gelmiş 2016, 1.301 lira asgari ücret,
1.265 lira en düşük SSK emeklisinin maaşı; eksi yüzde 3. Yani
siz 2016 yılına gelindiğinde yüzde 47nin üstüne eksi 3 daha
eklemişsiniz, emeklinin ücretlerini tam yüzde 50 düşürmüşsünüz.
Hadi, bununla kalsanız iyi, şükredeceğiz emekliler adına ama
öyle bir noktaya gelmişsiniz ki yıl 2023, 226 lira olan asgari ücret
8.506 lira olmuş, 38 kat artmış, çok güzel; 332 lira olan en
düşük emekli maaşı da 5.500 lira olmuş, sadece 17 kat
artmış yani aradaki fark 21 kat daha geride. Sonuçta ne olmuş
biliyor musunuz? Sonuçta eğer siz, iktidara geldiğinizde adaletle
hükmetseydiniz, emekliye, asgari ücretliye, herkese adaletli ücret verseydiniz
bugün en düşük emekli maaşı 12.600 lira olacaktı, tekrar
ediyorum 12.600 lira. Bunu SSK yöneticileri dâhil, AK PARTİ'nin bütün
yöneticileri dâhil her platformda tartışırım,
konuşurum, belgelerim, belge burada. Yahu kardeşim, Allah'tan korkun
ya! Bu emekli size ne yaptı? Siz bununla da kalmadınız, ne
yaptınız biliyor musunuz? Bu kadar insafsızca emeklilerin
hakkını, alın terini çaldınız ama şimdi
3.500den 5.500e çıkarıyoruz. derken başka bir adaletsizlik
yaptınız. Şimdi, 3.750 lira olan maaşın
artışı sadece 1.750 lira; 4.250 lira olan maaşın
artışı sadece 1.275 lira; 4.500 lira olan maaşın artışı
sadece 1.350 lira yani hiç mi vicdanınız sızlamıyor ya?
Yani şu emekliye seyyanen zam yapsaydınız, hepsini 8.500e
çıkarsaydınız kıyamet mi kopardı? Hâlâ da
alacaklılar, arada 4.500 lira fark var.
Şimdi, bakın,
emekliler aslında sizden hiçbir şey istemiyor, diyorlar ki:
Maaşımızla ay sonuna kadar geçinebilmek istiyoruz.
Aldığımız parayla insan onuruna yaraşır hayat
sürdürmek istiyoruz. Bayramda torunumuza harçlık vermek istiyoruz. Bit
pazarından ayakkabı almak yerine, biz de yeni kıyafetler almak
istiyoruz. Elektrik ve doğal gaz fatura korkusu olmadan elektriği,
doğal gazı kullanmak istiyoruz. Kasaptan et, manavdan meyve sebze,
bakkaldan da peynir almak istiyoruz. İkinci bir işte
çalışmak zorunda kalmak istemiyoruz. Evimizde olmak istiyoruz. Biz
tatil yapmak da istiyoruz ya, en tabii hakkımız. İktidarın
bizi yük olarak değil, saygı duyulacak, değer verilecek bir
insan olarak görmesini istiyoruz. İnsanların kuyruklara girmeden
yaşayabileceği refah dolu bir ülke istiyoruz. Diyorlar ki:
İktidarın bizi duymasını istiyoruz. Yahu, niye
duymuyorsunuz? Size bu 13-14 milyon emekli ne yaptı? Bu emekliler
üretmekten başka, bu ülkeye katma değer sağlamaktan başka
hangi suçu işlediler? Ya, sizde hiç mi vicdan yok? Siz, evinizin
yaşça büyüğünü evinizin baş köşesine oturtursunuz; bir eli
yağda bir eli de balda olsun istersiniz. Emeklilere hiç mi
saygınız kalmadı, niye bu kadar kötülük yapıyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Yani maaşlarını, ücretlerini yirmi yılda yüzde
100den fazla aşağı indirmişsiniz, eksiltmişsiniz;
bunu yarın emeklilerin huzuruna gittiğiniz zaman, seçim sathına
gittiğiniz zaman nasıl izah edeceksiniz? Şöyle mi diyeceksiniz:
Canım, olsun, bu ülkede asgari ücret en temel ücrettir, onun altında
ücret de yoktur; biz sizi bunun yarısına mahkûm ettik, mutlu
yaşayın. Ya da şöyle mi diyeceksiniz: Ya, çabucak mezara
gidin, sizden kurtulalım. Vallahi böyle düşünüyorsunuz, Allahtan da
korkmuyorsunuz, kuldan da utanmıyorsunuz! (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Yemin etme, çarpılacaksın be!
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) Çarpılırsın, çarpılırsın; yemin
etme.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Hayret bir şey ya! İçindekini söylüyorsun, içindekini; bir de
gülüyorsun!
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392
sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 2nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 2 31.05.2006 tarihli
ve 5510 sayılı Kanunun ek 19 uncu maddesinin birinci
fıkrasındaki 3.500 Türk lirasından ibaresi net asgari
ücretten şeklinde değiştirilmiştir.
Fikret
Şahin Kani
Beko Cavit
Arı
Balıkesir İzmir
Antalya
Emine Gülizar
Emecan Süleyman
Girgin Baha
Ünlü
İstanbul Muğla
Osmaniye
İlhami
Özcan Aygun Mahmut
Tanal Ömer
Fethi Gürer
Tekirdağ İstanbul Niğde
Bülent
Kuşoğlu
Ankara
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Antalya Milletvekili Sayın Cavit Arı.
Buyurunuz Sayın Arı.
(CHP sıralarından alkışlar)
CAVİT ARI (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ben
buradan bizleri izleyen, dinleyen emeklilerimize,
çalışanlarımıza seslenmek istiyorum: Artık bu
iktidarın sizler adına yapacağı bir şey kalmadı,
öncelikle bunu söylemek zorundayım. Şimdi, bu iktidar eğer
emekliyi düşünseydi emeklinin hak ettiği şekilde bir ücret
almasını sağlamaya çalışırdı. Eğer bu
iktidar işçiyi, işçi, esnaf emeklisini, memur emeklisini
düşünmüş olsaydı zam oranı olarak enflasyonun çok çok
altında olan yüzde 30 oranında değil, gerçek enflasyon
oranında bir zam yapmak isterdi.
Şimdi, sevgili
büyüklerimiz, emekli büyüklerimiz, bakın -en düşük emekli
aylığı için- iktidar, geçen yıl Plan Bütçe Komisyonuna en
düşük emekli aylığının 2.500 TL'den 3.000 TL'ye
çıkarılmasıyla ilgili bir torba yasa içerisinde madde getirdi.
Biz orada, Komisyonda Ya, hiç olmazsa şunu 3.500 yapalım. Yani nedir
bu? 500 lira olur mu yani? diye itiraz ettik. Neyse ki Komisyonda düzeltildi,
3.500 lira olarak Meclis Genel Kurulunda kabul edildi ve bugün 3.500 üzerinden
değerlendirme yapılmakta, şimdi ise 5.500 TL'ye
çıkarılmaya çalışılmakta.
Değerli emekliler,
bakın, bugün Türkiye'nin neresine giderseniz gidin en düşük kira
5.000 TL oldu, kiracı olanlarınız bunu gayet iyi bilmekte. Bugün
nereden ev tutmaya çalışsanız artık 5.000 liranın
altında ev bulma şansınız kalmadı. Şimdi, 5.500
lirayla geçinecek misiniz, ev mi kiralayacaksınız? Bugün 1 ekmek 5 TL
oldu. Yani hayatınızı idame için sadece ekmek yeseniz dahi
neredeyse bu para yetmeyecek. Markete gitmekten korkar vaziyette
olduğunuzu, manava gitmekten korkar vaziyette olduğunuzu biliyoruz ve
yine, bu soğuk kış gününde doğal gazınızı
yakmaktan korkar vaziyete geldiğinizin farkındayız çünkü bir
cebinizden giren 5.500 TLnin öbür cepten iki gün içerisinde
çıkabileceğini biz biliyoruz. Bu nedenle de Cumhuriyet Halk Partisi
olarak en düşük emekli maaşının hiç olmazsa asgari ücret
seviyesinde yani 8.506 TL olması gerektiğini savunuyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar) Siz sevgili emekli büyüklerimize hiç
olmazsa en düşük asgari ücret seviyesinde bir ücretin ödenmesi
gerektiğini savunuyoruz Cumhuriyet Halk Partisi olarak. Bu nedenle de
Komisyonda önerge verdik, önerge sunduk ama bu önergemiz iktidar partisi
mensupları tarafından reddedildi, bu hususu da sizin bilgilerinize
sunmak istiyorum.
Değerli emekli
büyüklerim, yarın seçim sandığı geldiğinde
değerlendirmenizi buna göre yapın. Bakın, bu AKPden artık
size hayır kalmadı. Yani öyle zannetmeyin ki yani işte
Ya,
bizim maaşımızı ödüyorlar. Yok öyle bir şey. Onlar
hepimizin vergilerinden toplanan paralarla sizlerin maaşlarını
ödemekteler, onu da zor zahmet bir şekilde. İşte, şimdiye
kadar en düşüğü 3.500 TL'ydi, 5.500 liraya çıkarılması
için bir teklif getirdiler. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak tekrar
söylüyoruz: İktidarımızda en düşük emekli
aylığı, maaşı 8.506 TL yani asgari ücret seviyesinde
olacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)
Yine, buradan sesleniyorum:
İşçi ve esnaf emeklilerinin maaşlarına, memur,
sözleşmeli personel ile emeklilerin zam oranında yine yüzde 30
seviyesinde değil
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
CAVİT ARI (Devamla)
Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Hatip.
CAVİT ARI (Devamla)
yani gerçek enflasyonun neredeyse beşte 1i oranında değil, hiç
olmazsa yüzde 81 oranında artış yapılması
gerektiğini savunuyoruz. Bu anlamda da verdiğimiz önerge yine
Komisyonda reddedildi. Emekliler, memurlar, çalışanlar; hepinize
buradan duyurmak istiyorum: İşte AKP'li yani iktidara mensup
milletvekilleri, AKP sizin hak ettiğiniz ücreti size ödemedi.
Buradan taahhüdümüzdür,
iktidarımızda size hak ettiğiniz değerde ücret ödenecektir,
verilecektir diyorum.
Hepinizi saygıyla
sevgiyle selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çok
önemli arkadaşlar, çok önemli. Bu olursa milyonlarca emeklinin yüzü
gülecek.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hadi
Başkanım
Sayın Başkanım
Başkanım, emekliler
için
BAŞKAN Kâtip Üyeler
arasında ihtilaf var, elektronik oylamaya başvuracağız.
Oylama için iki dakika süre
veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya
başlandı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Yapmayın efendim, şimdi gelirler, emekliyi ağlatırlar ya.
CAVİT ARI (Antalya)
Emekliye hak ettiği ücreti vermemek için koşarak geliyorlar AKPli
milletvekilleri; tutanaklara geçsin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Emekliye sahip çıkanlar kabul diyor, emeklilerini ağlatmak
isteyenler hayır diyor. (AK PARTİ sıralarından Ret
sesleri)
Arkadaşlar, çok büyük
bir sevap kapısı bu, azı bize, çoğu size düşecek,
dünya kadar emeklinin yüzü gülecek. (CHP sıralarından Kabul.
Sesleri)
CAVİT ARI (Antalya) Bu
önergeye ret vermek için koşa koşa geliyorlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Mazlumun yanında olmak için grup disiplini olmaz.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Başkanım, bir dakika dediniz, üç dakika oldu ya.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Millet yararına iş
yapamıyoruz Mecliste ya!
Emekli maaşını
artırmak için önerge veriyoruz hayır demek için koşa koşa
geliyorsunuz ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Milletvekili emekli maaşı olsa böyle oy kullanmazsınız.
(Elektronik cihazla oylamaya
devam edildi)
BAŞKAN Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392
sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinde yer alan
Mehmet
Ruştu Tiryaki Murat
Çepni Kemal
Peköz
Batman İzmir Adana
Mensur
Işık Fatma
Kurtulan
Muş
Mersin
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Adana Milletvekili Sayın Kemal Peköz.
Buyurunuz Sayın Peköz.
(HDP sıralarından alkışlar)
KEMAL PEKÖZ (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
kanunun 2nci maddesi üzerine grubumuz adına söz almış
bulunuyorum. Bu maddeyle, emeklilere verilen 3.500 liralık
aylığın ortalama 5.500 liraya yükseltilmesi öngörülüyor. Emeklilik,
çalışmaya bağlı olan bir hak ve bu, hem Anayasa hem
uluslararası yasalarla güvence altına alınmış bir hak.
Türkiye'de yaklaşık olarak 14 milyon emekli bulunuyor. Bu 14 milyon
emeklinin 8 milyonu açlık sınırının altında ya da
açlık sınırında yaşıyor. 14 milyon emeklinin 7
milyonu ikinci bir işte çalışmak üzere gündelik işlerle
uğraşıyor, yaklaşık 4 milyon emekli de iş aramaya
devam ediyor ama iş bulmakta bir hayli zorlanıyor. 2003 yılında
iktidara geldiğiniz zaman yaklaşık olarak 1,5 milyon emekli,
iş arıyordu; şimdi 11 milyon emekli, iş arıyor.
Dolayısıyla, aradaki uçurum bir hayli büyümüş durumda.
Bildiğiniz gibi,
enflasyon, Türkiye'de farklı şekillerde açıklanıyor.
TÜİK diye bir kurumumuz var ama hiç kimseye güven vermeyen bir kurum;
enflasyonu yüzde 84lerde, son altı ayınkini de yüzde 16
civarında açıkladı ama buna hiç kimse inanmış
değil. Dolayısıyla, Cumhurbaşkanı da
inanmamış olmalı ki Meclise gelmemiş olan, Mecliste
onaylanmamış olan bir kanunu, kendi tarlasını, arık
altındaki bir tarlasını bağışlıyormuş
gibi, önce Yüzde
Açlık
sınırının 8.130 lira, yoksulluk
sınırının da 26.481 lira olduğu bir ülkede
yaşıyoruz. Kamu emekçilerine yapılan yüzde 30 zam, bu oranlarda
son derece düşük bir rakam; aynı zamanda emeklilere yapılan 2
bin liralık zam da son derece düşük bir zam.
DİSK-ARın
yaptığı hesaplamalara göre, yıllık gıda
enflasyonu yaklaşık olarak yüzde 90lar civarında. Zaten
kendimiz de alışveriş yaparken herhangi bir dükkâna
gittiğimiz zaman, geçen yıl ile bu yılı
kıyasladığımızda, yüzde 100ün altında olan hemen
hemen hiçbir şeye rastlamıyoruz. Kiralar aynı şekilde,
yakıt giderleri aynı şekilde, elektrik giderleri aynı
şekilde, hepsi hemen hemen yüzde 100ün altında olmayan rakamlarla
artmış durumda. Bunlar böyle artmışken yüzde 30 ücret
artışı, zammı yapmış olmak keyif
bağışlamak gibi görünebilir ama bu böyle bir şey
olmamalı. Normalde zam yapılması söz konusu olduğunda
asgari yüzde 100 civarında bir zam oranının olması, bunun
yüzde 80in altında olmaması gerekirdi ama Türkiye yüzde 30 gibi bir
zam oranıyla karşı karşıya kaldı.
Emeklilerin
sağlıklı bir yaşam sağlayabilmeleri için...
Yaşları itibarıyla çoğu, hastalıklara açık
durumdadır; emekli maaşları bu kadar düşükken aynı
zamanda muayenede fark ödemeleri söz konusu, ilaç katılım bedelleri
ödüyorlar, eş değer ilaç farkı ödemeye devam ediyorlar. Biz,
iktidarda olsaydık ya da şu anda iktidar söz konusu olsa, iktidarda
olsak asgari ücreti en az 12.500 lira, emekli maaşının en
düşüğünü de yine asgari ücret düzeyinde 12.500 lirada tutar ve
emeklilerin insanca yaşayabilecekleri bir ortama
kavuşmasını sağlardık.
Bütçe, sonuçta global bir
rakamdan oluşuyor ve her iktidar kendisinin temsil ettiği kesimlere
daha çok hizmet eder. Sizin iktidarınız da belirli kesimlere,
başta bankalar olmak üzere ve müteahhitlik firmaları olmak üzere,
onun dışında garanti ödemeleri olmak üzere belirli kesimlere
bütçeden aktarımlar yapıyor. Çünkü asgari ücretliye vermemişseniz,
emekliye vermemişseniz bütçeden bir rakamı artırıyorsunuz
demektir, bu artırdığınızı da kendiniz alıp
evinize götüremeyeceğinize göre temsil ettiğinizi varsaydığınız
ve beraber hareket ettiğinizi varsaydığınız kesimlerin
bütçesine aktarmış oluyorsunuz.
Onun için yapılması
gereken tek şey var: Yeniden bir revizyona gitmek. Asgari ücretle
çalışan insanların 8.500 lirayla geçinmelerinin mümkün
olmadığını hepimiz biliyoruz, emeklilerin de 5.500 liraya
geçinebilmelerinin söz konusu olamayacağını hepimiz biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Peköz.
KEMAL PEKÖZ (Devamla) -
Seçime gitmek üzere siz bunları iyi bir şey yapmış gibi
lanse ediyorsunuz ama yine de bu söylediğiniz rakamların altında
insanlar ezilmeye devam ediyorlar. Günlük geçimlerini sağlayabilmek,
evlerine ekmek götürebilmek ve herhangi bir şey almaya gittikleri zaman
çok ciddi bir farkla, çok ciddi bir pahalılıkla
karşılaşıyorlar. Üstelik, her ne kadar bazı temel
şeylere bir yıl içinde enflasyon zammı
yapılmayacağı ifade edilmişse de enflasyon durmuyor ve
artmaya da devam ediyor; yüzde 2 de artsa, yüzde 3 de artsa insanların
bütçesinden, yoksulların bütçesinden bir rakamı alıp götürüyor.
Onun için yeniden bir düzenleme yapılması, en kısa zamanda asgari
ücretin yaşanabilir bir düzeye çıkartılması, emekli
maaşlarının da yine yaşanabilir bir düzeye
çıkartılması için bir çaba gösterilmeli diyor, Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde
kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde 3 adet
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392
sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 3 - 5510
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir:
"GEÇİCİ MADDE
92 - 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri
kapsamındaki sigortalı ve hak sahiplerine; 2023 yılı
başından önce bağlanmış gelir ve aylıklar ile
2023 yılında bağlanacak malullük, yaşlılık veya
ölüm aylıklarının bu Kanunun 27 nci, 29 uncu, 33 üncü ve geçici
2 nci maddelerine göre 2023 yılı Ocak ayı itibarıyla
hesaplanan aylık tutarları dosya bazında ödenmesi gereken miktar
esas alınmak kaydıyla 2023 yılı Ocak ayından geçerli
olmak üzere %100 oranında artırılır.
Birinci fıkrada
belirtilen şekilde artırılan gelir ve aylıklar, 2023
yılı Ocak ayında bu maddede belirtilen artış
dışında 55 inci maddeye göre ayrıca artırılmaz.
Mehmet
Ruştu Tiryaki Kemal
Peköz Murat
Çepni
Batman Adana İzmir
Fatma
Kurtulan Mensur
Işık Kemal
Bülbül
Mersin Muş Antalya
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde
söz isteyen Antalya Milletvekili Sayın Kemal Bülbül.
Buyurunuz Sayın Bülbül.
(HDP sıralarından alkışlar)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
Genel Kurulu sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan,
Değerli Divan; evet, bütün dünya zor bir dönemden geçiyor, dünyada çok
ağır bir ekonomik bunalım var; işte, pandemi, tedarik
zinciri vesaire ama çok şükür ki memleketimizi uzman bir ekonomist
yönetiyor ve biz çok iyi durumdayız(!) Çok iyi durumda olduğumuz için
5.500 liralık emekli maaşı yetiyor da artıyor bile, bununla
kiralar ödeniyor, tatile çıkılıyor, yatırım
yapılıyor, tasarruf yapılıyor ve benzeri demek isterdim ama
bunu diyebilmek mümkün değil. Bu, bir kara mizahtan ibaret. 5.500 lira
yapılmış emekli maaşının büyük bir lütuf gibi
söyleniyor olması, bu memleketin emekçisine, yoksuluna, emeklisine ve
onların çocuklarına yapılacak en büyük hakaret, en büyük
ayıp ve giderek ahlaki olarak en büyük suçtur.
Şimdi,
bakınız, TÜRK-İŞ verilerine göre açlık
sınırı 8.130 lira, asgari ücret 8.500 lira, en yüksek emekli
maaşı 5.500 lira. Rakamlara boğulmuş bir Türkiye Büyük
Millet Meclisi, istatistiklere, yüzdelik oranlara boğulmuş bir
Türkiye Büyük Millet Meclisi ve biraz önce Erol Hocanın dediği gibi,
ekonomik çöküntünün altında kalmış bir Meclis ve bunun müsebbibi
bir Hükûmet; bunu kabul etmek zorundasınız. Yani ben size bir öneride
bulunayım: Dua edin ki seçimde ekonomistin politikalarından
kaynaklı olarak kurtulasınız yoksa daha büyük bir batağa
gireceksiniz. Yani seçim sizi bu dertten kurtarabilmeli, yoksa hem kendi
başınıza hem memleketin başına hem Orta Doğunun
başına daha büyük belalar açacaksınız.
Yoksulluk
sınırı 26.481 lira. Allah aşkına, bu yoksulluk
sınırında maaş alan kaç insan vardır Türkiyede? Bir
istatistik yapılsın, bakalım, kaç insan var Türkiyede?
İşsizlik, yoksulluk, KHKyle adı konmamış idama mahkûm
edilenler, EYT ümidiyle âdeta hop oturup hop kaldırılanlar, kredi
faizine mahkûm olmuş üniversite öğrencileri, vergiler, cezalar
Bereket versin ki burada işte yine Türkiyeyi bir ekonomist yönetiyor ve
bu ekonomistin uyguladığı politikalar sonucunda yüzde 25
veriliyor. Yetmedi. Alın size yüzde 5 daha. Padişah cülusu gibi
bir bağış söz konusu oluyor.
Bir yanda kâr oranlarına
yüzde 500 seviyesinde kâr katan bankalar, bir yanda yandaşlar, bir yanda
müteahhit mafyası, bir yanda adı konmamış
yandaşların oluşturduğu milyarderler, baronlar birliği
ve öte yanda Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından sadakaya
muhtaç edilmiş işçiler, emekçiler, yoksullar. Türkiye büyüyor,
ekonomi büyüyor. Türkiye'yi kendinden ibaret, ekonomiyi de müteahhit
cumhuriyetinden, ekonomiyi de hazinenin ne olduğunu hesaplayamayan bir
Bakanın zihninden ibaret olarak gördüğünüz zaman evet ekonomi
büyüyor, size göre büyüyor; halka göre, yoksullara göre büyümüyor.
Burada, hani, biraz önce hem
seçim için getirdiğiniz hem de Yaraya merhem olmuyor. diye söylenen
şeyi bir tür suçlama olarak addeden, bilmeli ki evet, bu, yaraya merhem
olmuyor, zira yara çok derin, yara çok ağır. Yoksulluğun,
işsizliğin, açlığın yarası kadar ağır
bir yara olamaz. Yoksullukla bu toplum düşürülmüştür, yoksullukla bu
toplum kişiliksizleştirilmiştir, yoksullukla bu toplum bir
başkasına muhtaç edilerek tahakküm altına
alınmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Bu
tahakküm altına alınan toplumun psikolojik bir tedaviye, psikolojik
bir rehabilitasyona ihtiyacı var. Bu da cumhuriyetin 2nci
yüzyılı için yapılacak olan, topluma verilecek olan bir
kurtuluş projesidir; 2023te emekçilerin, yoksulların,
kadınların, işsizlerin, halkların, inanç
gruplarının, emek örgütlerinin bir araya gelerek demokratik, laik,
eşitlikçi, özgürlükçü ama ekonomik olarak da üreten ve paylaşan bir
sistemin oluşturulması. Zira 1inci yüzyılda nasıl ki
halklar etnik ve inançsal olarak tekçiliğe mahkûm edildiyse topluluklar da
ekonomik olarak yoksulluğa mahkûm edildiler. 2 türlü kurtuluşumuz
var: Bir, etnik ve inançsal olarak; iki, ekonomik olarak.
Teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392
sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
3üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ömer
Fethi Gürer Kani
Beko Emine
Gülizar Emecan
Niğde İzmir İstanbul
Süleyman
Girgin Cavit
Arı Bülent
Kuşoğlu
Muğla
Antalya
Ankara
İlhami
Özcan Aygun Baha
Ünlü Mahmut
Tanal
Tekirdağ
Osmaniye
İstanbul
Fikret
Şahin
Balıkesir
MADDE 3- 5510
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir:
"GEÇİCİ MADDE
92- 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri
kapsamındaki sigortalı ve hak sahiplerine; 2023 yılı
başından önce bağlanmış gelir ve aylıklar ile
2023 yılında bağlanacak malullük, yaşlılık veya
ölüm aylıklarının bu Kanunun 27 nci, 29 uncu, 33 üncü ve geçici
2 nci maddelerine göre 2023 yılı Ocak ayı itibarıyla
hesaplanan aylık tutarları dosya bazında ödenmesi gereken miktar
esas alınmak kaydıyla 2023 yılı Ocak ayından geçerli
olmak üzere %81.08 oranında artırılır.
Birinci fıkrada
belirtilen şekilde artırılan gelir ve aylıklar, 2023
yılı Ocak ayında bu maddede belirtilen artış
dışında 55 inci maddeye göre ayrıca artırılmaz.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İzmir Milletvekili Sayın Kani Beko.
Buyurunuz Sayın Beko.
(CHP sıralarından alkışlar)
KANİ BEKO (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgi,
saygıyla selamlıyorum.
Bugün 14 milyon emeklinin
ekonomik, demokratik, sosyal hakları Mecliste konuşulurken ülkemizde
hem çalışanlar hem de emekliler, içinde yaşamış
olduğu bu ağır ekonomik krizin de etkisiyle ekonomik ve sosyal
haklardan maalesef yoksun olmuşlardır. Bugün 14 milyon emeklinin
yaklaşık 8 milyonu yani yarısından fazlası, emekli
aylıklarıyla geçinemedikleri için çalışmak zorunda
kalmıştır. Emeklilerin sadece yüzde 2si veya yüzde 3ü
aldığı maaşla geçinebiliyor. Temel gıda maddelerini
dahi alacak durumda maalesef değiller. Emekliler bayramda ve özel günlerde
çocuklarının, torunlarının ziyaretlerine sevinemiyorlar
çünkü emeklilerin, torunlarına bayram harçlığı verecek
mecali kalmamış, maalesef emeklilerin yüzü gülmüyor.
Emekli
aylıklarındaki düşüş iki faktörden kaynaklanıyor.
Birinci neden, emekli aylıklarının hesaplanmasında daha
önce büyümenin yani refah payının katkısı yüzde 100 iken
AKP döneminde bu oran maalesef yüzde 30a düşmüştür. İkinci
faktör ise emekli aylığı bağlanma oranlarındaki
düşüştür. 5510 sayılı Yasayla bu oran, maalesef, yüzde
50ye düşürülmüştür, emekli aylıklarının alt sınırı
da bu süreçte düşürülmüştür. 2002 yılında en düşük
memur emekli aylığı 376 lirayken asgari ücret ise 185
liraydı yani asgari ücretin yüzde 104 üstündeydi. Bugüne geldiğimizde
ise en düşük memur emekli aylığı 8.600 lira, asgari ücret
ise 8.500 lira yani asgari ücretin sadece yüzde 1 üzerindedir.
Sonuç olarak, emekli
aylığını belirleyen iki temel faktör küçüldüğü için
yani refah payı ve bağlama oranlarındaki düşüş
nedeniyle emekli aylıklarında, maalesef, çok ciddi düşüşler
olmuştur. Yirmi yıl önce asgari ücretin 2 katını geçen en
düşük kamu emekçisi maaşı, bugüne geldiğimizde, maalesef,
asgari ücret seviyesine inmiştir. Emekliler uzun süredir sefalet
ücretleriyle geçinmek zorunda bırakılmışlardır. Asgari
ücretin de altında maaş alan, yaşam mücadelesi veren milyonlarca
emekli yeniden çalışmak zorunda kalmıştır. Bu ay
itibarıyla 5.500 lira olan asgari ücret, 2023 yılı için yüzde
54,5 oranında artırılarak 8.500 liraya gelmiştir. Bu rakam
bizce yeterli değil ancak emekli aylıkları da hiç değilse
asgari ücret oranında yani yüzde 50 oranında
artırılmalıdır. En düşük emekli maaşı
insanca yaşanacak bir düzeye çıkarılmalıdır. Emekliler
ve yani sırada ölüm aylığı alan hak sahipleri asgari
ücretin altında kesinlikle maaş almamalıdır. En düşük
emekli aylığı en az asgari ücret kadar olmalıdır.
Emeklilerimize adaletli bir intibak yasası bu Meclisten mutlaka
çıkarılmalıdır.
Türkiyedeki emeklilerin
ekonomik, demokratik, siyasi ve sosyal haklarını korumak adına
Avrupada olduğu gibi sendikalı olmaları gereklidir. Anayasanın
90ıncı maddesine göre de bu emeklilerin anayasal hakkıdır.
Emeklilere Şeker ve Kurban Bayramında asgari ücret kadar ikramiye
verilmelidir. Bildiğiniz üzere, son dönemlerde gerçek enflasyon ve
TÜİK rakamları arasında çok büyük fark var. TÜİKin
inandırıcılığı artık
kalmamıştır. Özgür Özelin dediği gibi TÜİK,
maalesef, Recep Tayyip Erdoğanı sevenler derneğine
dönüşmüştür. O nedenle, yüzde 100leri geçen enflasyon oranları
ortada dururken memura ve emekliye âdeta dalga geçer gibi Yüzde 25 zam;
olmadı, yüzde 30 yapalım. diyerek kimseyi
kandıramazsınız. Gelin, memurun da işçinin de emeklinin de
hak ettiği maaşı hep birlikte bu Genel Kuruldan geçirelim. Bu
ülkenin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine bütün eserlerde
emeği olan bu insanlardan, sağlığını kaybettikten
sonra siz neden sağlık katılım payı alıyorsunuz?
Emekliler 5.500 lira
maaş alacaklar; ev sahibine kirasını ödeyecekler, doğal
gaz, su, elektrik, mutfak, sağlık ve ulaşım yani zorunlu
giderlerini karşılayamazlarsa 2023 yılında emekliler, maalesef,
açlık ve sefalet içerisinde
(CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
KANİ BEKO (Devamla)
Şimdi, arkadaşlar, bu aslında çok basit. Neden basit? Emeklilere
siz şimdi 5.500 lira veriyorsunuz, emekli arkadaşlarımız bu
almış olduğu maaşı ev sahibine verdikten sonra
doğal gaz, elektrik, su, mutfak masrafları ve bununla beraber
diğer zorunlu giderleri karşılayabilecek bir parası
olmazsa, peki, 2023 yılında ne olacak? Emekliler için açlık ve
sefalet yılı olacak. Pazar artıklarını gece
karanlığında toplamaya maalesef, devam edecekler. Gelin, hep
birlikte, hep beraber bu Meclisten, emeklilere insan olmaktan kaynaklanan temel
ihtiyaçlarını giderebilecek bir maaş çıkaralım.
Sayın milletvekilleri,
bu teklifle ayrıca özel sektör iş yerlerine işçi
başına aylık 400 TL verilmesi düzenlenmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KANİ BEKO (Devamla)
Biz işverenlere buradan katkı sunulmasın demiyoruz ama bu para
İşsizlik Fonundan değil, devlet bütçesinden verilsin diyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kani
ağabey, kabul etmezlerse eylem yapalım.
KANİ BEKO (Devamla)
Diyorsun.
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Beko.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Evet,
istersen kürsüyü terk etmeme eylemi yapabilirsin belli bir süre konuya dikkat
çekmek için.
KANİ BEKO (Devamla)
Kırk beş yıl yaptım, kırk altıncı yıl
da yaparız yani. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü
maddesinde yer alan %30 ibaresinin "%55 şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Ayhan
Altıntaş Bedri
Yaşar
Trabzon Ankara Samsun
İsmail
Koncuk Dursun
Ataş Feridun
Bahşi
Adana Kayseri Antalya
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Adana Milletvekili Sayın İsmail Koncuk.
Buyurunuz Sayın Koncuk.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İSMAİL KONCUK
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Aklıma Banker Bilo filmi
geldi, oradaki meşhur replik var ya Yaptım da hele bir sor, niye
yaptım. diye Şener Şen İlyas Salmanı aldatıyor,
aldatıyor, bunu soruyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu sefer
sormayacağım.
İSMAİL KONCUK
(Devamla) Birtakım gerekçelerle kandırıyor,
nişanlısını elinden alıyor zavallının,
parasını alıyor; tabii, en son Banker Bilonun da gözü
açılıyor, o da Şener Şene gerekli dersi veriyor en
sonunda.
Şimdi, yarın seçim
dönemine giriyoruz. Emeklinin, memurun karşısına
çıktığınızda Hele yaptım da niye yaptım bir
sorun. dediğinizde, yirmi senedir bunu dediniz ama bundan sonra ne emekli
ne memur bu söylediklerinize inanmayacak çünkü gerçekten muazzam bir ekonomik
krizle vatandaşlarımız, memurlarımız, emeklilerimiz
karşı karşıya; bunu telafi etmenin tek yolu asgariden
geçinebilecekleri kadar bir geliri onlara vermek. Yani tüm
kayıplarını verin demiyoruz, tüm kayıplarını,
emin olun, memurların, emeklilerin şu andaki maaşlarına yüzde
100, yüzde 150 zam bile yapsanız son iki üç yıldaki
kayıplarını dahi karşılayamıyorsunuz, bunu siz de
biliyorsunuz ama en azından dedik ki: En düşük emekli
maaşını asgari ücret seviyesine çıkarın, onu da
yapmadınız.
Bugün, Sayın Genel
Başkanımız grup toplantımızda En azından yüzde
55 bir zam yapılmalı. diye İYİ Partinin görüşünü
ifade etti.
Değerli milletvekilleri,
şimdi, bakın, yaptığınız zamla, zam
politikasıyla aslında kamudaki, hatta emekliler arasındaki o
skalayı, o ölçüyü de bozdunuz. Yani ne kadar umurunuzda bilmiyorum ama
emekliler arasında da farklılıklar oluştu, şöyle: En
düşük emekli maaşını 3.500 TLden 5.500 TLye
çıkardınız. Helalühoş olsun, 2 bin TLlik bir
artış var. Bakın, şöyle bir hesap yapın: 6.667 TLden
daha az emekli maaşı alan emeklilerimize yüzde 30 zam
yapıldığında, o en düşük emekli maaşına
yaptığınız 2 bin TL zammı alamıyor. Burada da bir
düzenleme yapmak lazımdı. Yani ezbere -bir matematiğe, bir
gerçeğe dayanmayan- zam politikanızla
Yani Sayın
Cumhurbaşkanı, işte, bir gün önce yüzde 25 zam ilan ediyor, bir
gün sonra Hadi, bir 5 puan daha zam yaptım, müjdeler olsun. diyor.
Hâlbuki 5 puanlık zam, ortalama memur maaşında 400 TLlik bir
artış, ortalama ya da en düşük emekli maaşında da 240
TLlik bir artış
Yani sanki böyle büyük bir şey
bağışlamışçasına Hadi, yüzde 5 zam yaptım.
Böyle olmaz bu hesap ya! Yani yirmi yıldır bu ülkeyi yöneten bir
siyasal iktidarın memur, işçi, emekli zammı söz konusu
olduğunda artık bir planı olmalı, bir tecrübesi
olmalı, bir hesabı olmalı. Siz hesapsız kitapsız zam
yapıyorsunuz. Aklınıza hangi oran geliyor? İşte, yüzde
25, yüzde 25; yüzde 30, yüzde 30. Neye göre değerli milletvekilleri,
değerli AK PARTİliler? Yirmi yılı boşuna mı
geçirdiniz ya, hiç mi bir şey öğrenmediniz? Kaçıncı Maliye
Bakanı değişmesi! Sayın Nebati konuşuyor Maliye
Bakanı olarak, hiç mi uyarmıyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
İSMAİL KONCUK
(Devamla) Gerçek budur; memurun, öğretmenin, işçinin, emeklinin
kaybı bir yılda şu kadar, iki yılda şu kadar, üç
yılda şu kadar diye hiç mi aranızda konuşmuyorsunuz? Bunu
anlamakta zorlanıyoruz biz.
Yani, artık, bu milleti
temsil etmekten çok uzak bir şekilde
tavırlandığınızı siz de biliyorsunuz. Yirmi
yıldır o Şener Şenin Biloya dediği gibi Hele neden
yaptım, sor bakayım. lafı sizi vatandaşın
karşısında kurtarmayacak artık. Bu 2023 Genel
Seçimlerinde, inşallah, vatandaş bunun hesabını
burnunuzdan -vallahi- fitil fitil getirecek diyorum.
Saygılar sunuyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde
kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392
sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin kanun teklifi
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Serpil Kemalbay
Pekgözegü Fatma
Kurtulan Mensur
Işık
İzmir
Mersin
Muş
Kemal
Peköz Mehmet
Ruştu Tiryaki Murat
Çepni
Adana
Batman
İzmir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İzmir Milletvekili Sayın Serpil Kemalbay.
Buyurunuz Sayın
Kemalbay. (HDP sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Değerli halklarımızı
selamlıyorum.
AKP-MHP iktidarı bir
karabasan gibi halkımızın üstüne çökmüştür, iktidarı
elinde tutmak için her türlü kirli siyasete başvurmaktadır. Türkiye,
uyuşturucu baronları, siyasi suikast failleri, mafya ve çeteler için
âdeta cennete çevrilmiş, ekmeğini alın teriyle kazananların
yaşamı ise cehenneme döndürülmüştür. Pazar, market yangın
yeridir, faturalar el yakmaktadır. Yeni ekonomik modelle yeni sömürü
politikalarına imza attınız. Kur korumalı mevduat
sistemiyle bankalarda servetler korunurken, döviz yükselirken pazarda enflasyon
canavarını azdırdıkça azdırdınız. Enflasyon
en acımasız soygundur; yoksuldan aldınız zengine verdiniz.
Türkiye İstatistik Kurumunu (TÜİK) sarayın hesap makinesi
yaptınız, TÜİK üstünden ücretlere yapılacak zamları
dizayn ettiniz. Asgari ücret sözde enflasyona göre belirlenmiştir, hele
memura verilecek zam ise tam bir maskaralık olmuştur. Ne diyor kamu
emekçileri, onlara kulak vermek gerek: TÜİK
şaşırmış, maaşları
aşırmış. Evet, o kadar algı, o kadar müjde, o kadar
şak şak ama kamu emekçileri gerçekleri ifade ediyor: TÜİK
şaşırmış, maaşları
aşırmıştır. Hakikat bu olmuştur, TÜİKe
sarayın verdiği görev maaşları aşırma görevi
olmuştur.
Enflasyon Araştırma
Grubu (ENAG), gerçek enflasyon verilerini açıklıyor. ENAG verilerine
göre yıllık enflasyon yüzde 137,5 yani gerçek enflasyon TÜİK
enflasyonu değerinin neredeyse 2 katıdır yani emekçiye
yapılan zamlar müjde değil, devede kulaktır.
Öte yandan, asgari ücrete üç
kuruş zam yaptınız diye sermayeye vermediğiniz destek
kalmadı. Asgari ücret zaten gerçek enflasyonun katbekat altında
belirlendi, patronlar neden şikâyetçidir ki? Asgari ücret zaten ortalama
ücret olmuştur. İşçiler iş cinayetlerine, meslek
hastalıklarına mahkûm edilerek kölece
çalıştırılıyor. Desteklenmesi gereken patron mudur,
işçi midir burada? Ekonomik kriz sermayedarı mı vurdu, yoksa
patronları mı? Patronlar saraydakine ayak uydurarak uçan, yüzen
saraylarda yaşamak zorundalar mı?
Sayın vekiller, minnet
duymamız gereken birileri varsa onlar sermayedarlar değil,
ekmeğini alın teriyle kazanan emekçiler olmalıdır. Bu kanun
maddesi işçiden kesen, sermayeye peşkeş çeken zihniyet
tarafından getirildi ve işverene asgari ücret desteği
kapsamında -her işçi için 400 lira- İşsizlik Fonundan
karşılanmak istenilen rakam işçiye verilmesi gereken
rakamdır. Ne hakla İşsizlik Fonundan patrona veriyorsunuz?
diye sormak istiyorum. Zamanı geliyor, yeri geliyor yerin
Sermayeye onca destek
veriliyor, yine de işsizliğin en çok olduğu ülkeler
arasındayız, TÜİK verilerine göre dahi Türkiye'de 8 milyon
işsiz bulunuyor. Hangi teşvikiniz işsizlik sorununu çözdü ki bu
teşvik çözsün? İşsizliğin bu kadar yüksek olması
emekçinin suçu değil, tam tersine Erdoğan'ın ekonomi
politikalarının sonucudur; sebep Erdoğandır, sonuç
işsizliktir. Bu teşviki önümüze getireceğinize, OECD ülkelerinde
istihdam yüzde 80lere dayanmışken bizde neden yüzde 50ye
yapışıp kaldı, önce sizin bize bunu açıklamanız
gerekiyor.
Kadınlara
ayrımcı politikalar izlediniz, Kadının yeri evidir.
dediniz. En iyi kariyer anneliktir. gibi hurafelerle kadın üstündeki
erkek egemenliğini pekiştirerek kadın emeğini ucuz ve
güvencesiz, hatta evlerde karşılıksız emek olarak sömürmeyi
tatlı bir kazanç saydınız. Kadın işsizliğini de
kadınların iyi işlere erişememe sorununu da yirmi
yıldır çözemiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ
(Devamla) Sermayeye teşvik vermeye geldiğinde İşsizlik
Fonuna el atmaktan geri durmuyorsunuz, kadınlar için neden
İşsizlik Fonunu kullanmadığınızı size
soruyorum. Kadın işsizliğini çözmek, bakım emeğini
kamu hizmeti olarak sunmaktan geçer. Gelin, kamu kreşleri, kamu
bakım merkezleri açalım. dediğimizde hemen bize Kaynak
nerede? diye soruyorsunuz. Kaynak işte burada. Patronlara işsizin
parasını vererek istihdam bekleyen siz mi hayalcisiniz, biz mi hayalciyiz?
İşsizlik Fonuna erişim kasıtlı olarak işsizlere
zorlaştırılmaktadır, İşsizlik Fonu patronlara
peşkeş çekilmektedir.
AKP, sermaye sevici bir parti
olduğunu her fırsatta ortaya koymaktan çekinmemektedir. Bu sermaye
sevici partiden bu halkı kurtaracak ve Türkiyede emekten yana,
barıştan yana bir yeni Türkiye yaratacağız. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392
sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 4üncü maddesiyle 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici
93üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan İşsizlik
Sigortası Fonundan ifadesinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı Bütçesine konulan ödenekten, üçüncü
fıkrasında yer alan İşsizlik Sigortası Fonu
katkısından ifadesinin hazine katkısından,
İşsizlik Sigortası Fonunca ifadesinin hazinece,
altıncı fıkrasında yer alan İşsizlik
Sigortası Fonunca ifadesinin hazinece, dokuzuncu fıkrasında
yer alan İşsizlik Sigortası Fonu ifadesinin hazine, Türkiye
İş Kurumuna ifadesinin hazineye, on birinci fıkrasında
yer alan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve
Türkiye İş Kurumunun görüşleri alınmak suretiyle Kurum
tarafından belirlenir. ifadesinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı ve Hazine ve Maliye Bakanlığı
tarafından müştereken belirlenir şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Özgür
Ceylan Emine
Gülizar Emecan Kani
Beko
Çanakkale İstanbul İzmir
Cavit
Arı Baha
Ünlü Ömer
Fethi Gürer
Antalya Osmaniye Niğde
Süleyman
Girgin Bülent
Kuşoğlu İlhami
Özcan Aygun
Muğla Ankara Tekirdağ
Fikret
Şahin
Balıkesir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Çanakkale Milletvekili Sayın Özgür Ceylan.
Buyurunuz Sayın Ceylan.
(CHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz 392 sıra sayılı Teklifin 4üncü maddesi üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Çalışan memurundan
işçisine, emeklisine, işverenine kadar milyonlarca
yurttaşımızı doğrudan ilgilendiren ve etkileyen bir
torba teklifi görüşüyoruz. Tepeden tırnağa bilgisiz, ilgisiz ve
liyakatsiz kadroların yirmi yılın sonunda Türkiye'yi
getirdiği noktanın neticesidir bugün konuştuğumuz teklif.
Saraydaki Cumhurbaşkanından tutun da ne yaptığını
bilmez ekonomi bürokratlarına, ışıltısı kendi
önünü dahi aydınlatamayan Bakanına kadar bütün liyakatsiz kadrolar bu
yaşadığımız ekonomik buhrandan sorumludurlar.
Tayyip Beyi üzmeyen
İstatistik Kurumunun yani TÜİKin katkılarını ise
Türkiye'de emeklisinden çalışanına toplumun tüm kesimleri
iliklerine kadar hissetmeye devam ediyor.
Değerli milletvekilleri,
görüşmekte olduğumuz teklifin 4üncü maddesiyle, işverenlere verilecek
400 TL katkının nereden sağlanacağını
belirliyorsunuz. Siyasal partiler iktidar olduklarında hayata geçirdikleri
iş ve işlemleriyle toplumun hangi kesimlerinin yanında
olduklarını da ortaya koyarlar. Milyonlarca kamu
çalışanı ve emeklisine hangi kritere göre
yaptığını kendisinin dahi bilmediği zamla, önce ölümü
gösterip sonra sıtmaya razı etmeye çalışan Cumhur
İttifakı, ENAG ve İstanbul Ticaret Odasının enflasyon
rakamlarının yanından dahi geçmeyen TÜİK
rakamlarını baz alarak işçileri ve emeklileri açlığa,
memurlarıysa yoksulluğa mahkûm etmiştir.
Değerli milletvekilleri,
nereden verecekmiş haşmetli sultanımız bu 400 lira asgari
ücret desteğini, bir de ona bakmak lazım. Türk çalışma
hayatına 1999 yılında girmiş İşsizlik Sigortası
Fonundan karşılayacakmış. Tabii, bu desteği
alabilecek durumda kaç işveren var, o da ayrı bir soru.
Yarattığınız kriz döneminde, Kuruma prim, idari para
cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve faiz borcu olmayan
işverenler yararlanabilecek yani tuzu kuru olanlar. Elbette Türkiye,
işverenlerini destelemelidir ama bunun desteleme aracı
İşsizlik Sigortası Fonu mu olmalıdır?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Hayır.
ÖZGÜR CEYLAN (Devamla)
Üretimi, istihdamı ve işverenin AR-GE
yatırımlarını merkezî yönetim bütçesinden destekleyecek mekanizmaları
hayata geçirmek siyasal iktidarların sorumluluğudur.
Peki, bu Fon ne için
kurulmuş? İlk kurulduğunda, sadece sigortalı
çalışırken işsiz kalan emekçilere yani evine ekmek götürme
olanağını yitiren emekçilere maaş ödemesi yapabilmek
amacıyla kurulmuş. İşsizlik Sigortası Fonu ilk prim
tahsilatını 2000 yılı Haziranında, işsizlere ilk
ödemesini ise 2002 yılı Mart ayında yaptı. Fon ilk
kurulduğunda yüzde 2 işçi, yüzde 3 işveren primi kesildi ve
yüzde 2 de devlet katkısı sağlandı. 2004 yılında
yapılan değişiklikle işçi pirimi yüzde 1e, işveren
primi yüzde 2ye ve devlet katkısı da yüzde 1e indirildi. Haziran
2022 rakamlarına göre, Fonda biriken 376 milyarın 270 milyarı
harcanmış, geriye kalan para ise 106 milyar lira; harcanan 270
milyarın sadece 46,8 milyarı işsize maaş olarak
verilmiş. Yanlış duymadınız, işsiz kalan emekçiyi
desteklemek için kurulan Fondan işsizlik ödeneği olarak ödenen rakam
yalnızca 46,8 milyar lira arkadaşlar. 180 milyarın üstündeki
para kısa çalışma ödeneği nakdî pandemi desteği
işbaşı eğitimi aktif iş gücü programı
teşvik ve destekler kalemleri adı altında iktidar
tarafından sermaye kesimine aktarılmış. Nasıl olsa
işçinin, emekçinin sahibi yok diye mi bu kadar rahat el uzatıyorsunuz
bu ülkenin emeğiyle geçinen insanlarının birikimine?
Cumhuriyet Halk Partisi ve
Millet İttifakının iktidarında emekçilerin birikimleri
yağmalanmayacak, yağmalatmayacağız diyerek sözlerimi büyük
usta Ruhi Sunun şu dizeleriyle sonlandırmak istiyorum: Sabahın
bir sahibi var/Sorarlar bir gün, sorarlar/Biter bu dertler,
acılar/Sararlar bir gün, sararlar.
Saygılarımla. (CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 4üncü
maddesiyle düzenlenen ve 5510 sayılı Kanuna eklenecek olan geçici
madde 93ün birinci fıkrasında yer alan İşsizlik
Sigortası Fonundan ibaresinin Hazineden şeklinde; üçüncü
fıkrasının birinci cümlesinde yer alan İşsizlik
Sigortası Fonu ibaresinin Hazine ibaresiyle ve İşsizlik
Sigortası Fonunca ibaresinin Hazinece şeklinde; altıncı
fıkrasında yer alan İşsizlik Sigortası Fonunca
ibaresinin Hazinece şeklinde; dokuzuncu fıkrasında yer alan
İşsizlik Sigortası Fonu ibaresinin Hazine ibaresiyle ve
Türkiye İş Kurumuna ibaresinin Hazineye şeklinde ve on
birinci fıkrasında yer alan Türkiye İş Kurumunun
ibaresinin Hazine ve Maliye Bakanlığının şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs İbrahim
Halil Oral Ayhan
Erel
Trabzon Ankara Aksaray
Orhan
Çakırlar İmam
Hüseyin Filiz
Edirne Gaziantep
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Aksaray Milletvekili Sayın Ayhan Erel.
Buyurunuz Sayın Erel.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti;
görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin 4üncü maddesi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
4üncü maddeyle 5510
sayılı Kanuna geçici madde eklenmekte ve İşsizlik
Sigortası Fonundan karşılanarak işverene sağlanan
asgari ücret desteğinin aylık 250 Türk lirasından 400 Türk
lirasına çıkarılması düzenlenmektedir. Sayın Genel
Başkanımız Meral Akşener Hanımefendi grup
toplantımızda bu konuya değinmiş ve desteğin 400 TL
olması gerektiğini vurgulamıştır. Bu beyandan bir saat
sonra, iktidar, işverene verilecek olan asgari ücret desteğinin 400
lira olacağını kamuoyuyla paylaşmıştır.
İşverenlerimizin desteklenmesini önemli ve yerinde bulmakla birlikte,
İşsizlik Sigortası Fonundaki birikimin işverene destek
amaçlı kullanılması yolunun tercih edilmesi uygun değildir.
İşsizlik Sigortası Fonu, istihdama destek olunması
amacıyla, işini kaybeden sigortalıların işsiz
kaldıkları dönemin belirli bir bölümünde geçinebilmeleri için, AK
PARTİ iktidara gelmeden önce kurulmuştur. Ancak iktidarın tercih
etmekte olduğu politikalar sonucunda bu Fon, işçiler için
kullanılan bir kaynak olmaktan çok, işvereni destekleme fonuna
dönüştürülmüştür. Bu desteğin hazine tarafından
karşılanması daha doğru bir yöntem olacaktır diye
düşünüyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bilindiği üzere, BAĞ-KURlu ile SSKli
vatandaşlarımız arasında prim gün sayısı
eşitsizliği bulunmaktadır. Tarafıma gelen, Aksaraydan bir
berber esnafımızın gönderdiği iletiyi aynen sizlerle
paylaşmak istiyorum: Toplumda en çok çalışan kesim olan esnaf
ve sanatkârlarımız sabahın erken saatlerinden gecenin geç
saatlerine kadar işinin başında, ayakta mesleğini icra
etmektedirler, yanında çalıştırdığı
işçilerle birlikte istihdama katkı sağlamaktadırlar. Ancak,
esnafın yanında çalışan işçiler 5000 gün veya 7200 gün
primle emekli olurken esnafımız 9000 günü doldurmak zorunda. En fazla
primi ödeyen esnafımız olmasına rağmen en düşük emekli
maaşını da alan yine bu esnafımızdır. Sosyal
güvenliğin tamamı aynı şemsiye altında
toplanmasına rağmen esnafımızın prim gün
sayısı maalesef düşürülmemiş olup BAĞ-KURlu âdeta
üvey evlat gibi görülmektedir. Bu dengenin yeniden düzenlenmesi, ortadaki
haksızlığın ortadan kaldırılması
gerektiğini düşünmekteyiz.
Yine, çiftçilerimizin
feryadını size aktarmak istiyorum: Çiftçilerimizin 2022de 2.158 lira
olan tarım BAĞ-KUR primleri 2023 yılında 3.452 liraya
yükselmiştir. Hazine teşvik indirimiyle 2.952 lira olan bu
tutarı çiftçilerimizin günün şartlarında ödemesi pek mümkün
görünmemektedir. Çiftçilerin tarım BAĞ-KUR primlerine uygulanan yüzde
5 oranındaki hazine teşvik indiriminin enflasyon göz önüne
alınarak makul düzeye yükseltilmesi gerekmektedir. Yine, çiftçilerimiz
9000 gün prim ödemesiyle emekli olmaktadır. Diğer sigortalılar
yirmi yıl, çiftçilerimiz ise yirmi beş yıl prim ödemesi yapmak
zorundadır. Çiftçilerimizin sigorta prim ödemesi yarıya düşürülmezse
tarım BAĞ-KUR sigortalı sayısı her geçen gün erimeye
devam edecektir. Çiftçilerimizin yaşadığı
sıkıntılı dönem dikkate alınarak muafiyette geçen
sürelerin borçlandırılması sağlanmalıdır.
Emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili kanunda değişiklik
yapılırken tarım BAĞ-KUR sigortası prim gün
sayısı 2008de olduğu gibi on beş güne indirilmelidir.
Çiftçilerimizin çalışma şartlarının zorluğu
dikkate alınarak doksan gün yıpranma payı ilave edilmelidir.
Tarımda çalışan kadınlarımızın çok büyük bir
kısmı sosyal güvenlik sistemine kayıtlı değildir.
Kadın çiftçilerimizin sisteme katılımı desteklenmeli,
gençlerimizi ve kadın çiftçilerimizi tarımda tutmak için teşvik
edici önlemler alınmalıdır.
Erzurum Milletvekili
Sayın Naci Cinislinin vermiş olduğu kanun teklifi maalesef
iktidar partisinin oylarıyla reddedilmişti. Oysa bu kanun teklifiyle,
belirli şartları haiz, çiftçilikle, hayvancılıkla
uğraşan her aileden bir kadının sigorta edilmesi ve
priminin devlet tarafından karşılanması kabul edilmiş
olsaydı buradaki kadınlarımızın sisteme
katılımı sağlanmış olacaktı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
AYHAN EREL (Devamla)
Kadınlarımızın sigortalı olmadan önce gerçekleşen
doğumları nedeniyle hizmet borçları yapabilmeleri
sağlanmalıdır.
Devletimiz çiftçilerimizin
sosyal güvenlik haklarını -devlet eliyle- verebilecek,
çiftçilerimize, mağdur vatandaşlarımıza her türlü
desteği sağlayacak güçtedir, yeter ki Türk devletinin, Türk
milletinin millî kaynakları eşit ve adil bir şekilde
paylaştırılsın diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
4üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
4üncü madde
kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde 3
önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5inci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yasin
Öztürk Orhan
Çakırlar Fahrettin
Yokuş
Denizli Edirne Konya
İbrahim
Halil Oral Ayhan
Erel Hüseyin
Örs
Ankara Aksaray Trabzon
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Ömer
Fethi Gürer Süleyman
Girgin İlhami
Özcan Aygun
Niğde Muğla Tekirdağ
Cavit
Arı Kani
Beko Bülent
Kuşoğlu
Antalya İzmir Ankara
Emine Gülizar
Emecan Mahmut
Tanal Baha
Ünlü
İstanbul İstanbul Osmaniye
Fikret
Şahin Kadim
Durmaz
Balıkesir Tokat
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı Denizli Milletvekili
Sayın Yasin Öztürk.
Buyurunuz Sayın Öztürk.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve beraberinde eklenen torba kanun
teklifinin 5inci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifinin 5inci
maddesiyle, coronavirüs salgını sebebiyle yapılan kısa
çalışma ödemelerinde sigortalıların fiilî
çalışmalarından doğan eksik primlerinin ödenmesi durumunda
bu çalışmalarının hizmetlerinden sayılması
düzenlenmektedir. Bu düzenlemeye elbette itiraz etmiyoruz ama bu konunun Meclis
gündemine çok önceden getirilmesi gerektiği hususunun da altını
çizmek isterim. Çünkü bu dönemde, yaş şartını
doldurmasına rağmen eksik primleri nedeniyle emeklilik hakkına
kavuşamayan binlerce çalışanımız mağduriyet
yaşadı. Kısa bir hatırlatma yapalım: Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının verilerine göre,
salgın nedeniyle Mart 2020 ile 1 Temmuz 2021 arasında 506.264 firmada
3 milyon 773 bin çalışan kısa çalışma ödeneği
aldı. Birincisi, kısa çalışma döneminde işçilere
ücretleri eksik yatırıldı. İkincisi, aynı dönemde,
iktidarın işten çıkarma yasağı olarak sunduğu
ücretsiz izin uygulaması yapıldı. Bunun bir istinası olan
kod 29 uygulaması ise yine işçi aleyhine bir durum olarak
kullanıldı ve ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hâller
gibi, içi çeşitli bahanelerle doldurulan bu uygulama sonucu birçok
çalışan işten çıkarıldı. Üçüncüsü, kısa
çalışmayla, ücretsiz izin uygulamasının devrede olduğu
yaklaşık bir buçuk yıllık sürede işçilerin emeklilik
sigorta prim ödemeleri de donduruldu. Bu sürede sağlık hakkından
yararlanabilmeleri için işçilerin sadece genel sağlık
sigortası primleri yatırıldı. Ve dördüncüsü, pandemi
sürecinde tüm iş yerleri kapanmadı, özellikle gıda, eğitim
ve taşımacılık sektörü sürekli açıktı. Pandemi
döneminde tam zamanlı çalıştığı hâlde birçok
işçiye kısa çalışma ödeneği ödendi, hâliyle bu süreler
için sigorta primi hesaplanmadı, hizmetlerinde boşluk oluştu.
Şimdi bu mağduriyet giderilmeye çalışılıyor ama
üzerinden tam bir buçuk yıl geçtikten sonra. Sorun o zaman çözülmüş
olsa talep bekleyen 138 bin çalışan emeklilik hakkını elde
edecekti, şimdi, bu kanun teklifi kapsamında 141 bin kişilik ek
müracaat daha bekleniyor. Kısa dönem çalışma
mağdurları biz de dâhil olmak üzere bir buçuk senedir çalmadık
kapı bırakmadı.
Bugüne kadar bu soruna kulaklarını
tıkayan AK PARTİsinin EYTliler, sözleşmeliler gibi bu kesimi
de bugün hatırlamasının nedeni belli; seçim. AK PARTİsi
zannediyor ki vatandaşın haklı taleplerini seçim zamanı hatırlayınca
oylar kendi hanesine çevrilecek. Unuttuklarınızı seçim zamanı
hatırlamanız vatandaşımızı da unutkan mı
yapacak? Bu vatandaşlarımız bir buçuk yıl önce emekli
olacaklardı. Bu vatandaşlarımızın içinde işten
çıkarma yasağının sona ermesiyle işsiz kalanlar oldu,
yaşı nedeniyle ne iş buldu ne de aş. Onlar bu dönemde aileleriyle
birlikte yaşadıkları sıkıntıları unutacaklar
mı? Vatandaşımız oy kullanma konusunda tabii ki serbest ama
tavsiyemiz, ananızın ak sütü gibi helal, haklı taleplerinizi
seçim zamanı gelene kadar hatırlamayanları siz de sandıkta
hatırlamayın, sandıkta unutun, hatta sandığın
içinden çıkarmayın. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
gelelim kanun teklifinin omurgasını oluşturan kamu
çalışanlarının ve emeklilerin maaş
artışlarına. Aylardır asgari ücretli, memur, emekli,
maaşlarına yapılacak artış oranına
kilitlenmiş durumdaydı. Tarafsızlığını,
bağımsızlığını yitirmiş kurumların
eline Açıkla. talimatıyla tutuşturduğunuz veriler
üzerinden maaşlara güya artış yapıldı, müjdeyi de
tabii ki kendisini halkını en fazla düşünen, başkan baba olarak
gören Sayın Cumhurbaşkanı açıkladı Memur, memur
emeklileri ve diğer tüm emeklilerimizin maaş artış
oranını yüzde 25 olarak uygulayacağımızın
müjdesini vermek istiyorum. dedi. Ertesi gün bir müjde daha var verdi: Hadi
iyisiniz, zammı yüzde 30a çıkardım. Bu kararı neye göre
aldınız? El cevap: Yüzde 25 olarak
açıkladığımız artış içimize sinmediği
için. Esas cevap ise: Parayı kaybetmek seçimi kaybetmekten iyidir; yüzde
5 daha verecek olsak ne olur ki yeter ki seçimi kaybetmeyelim.
Sormazlar mı, TÜİKe
göre yıllık enflasyon yüzde 64,27, ENAGa göre yıllık
enflasyon yüzde 137; yeni yıl için ceza, harç ve bazı vergilerdeki
artışları belirleyen yeniden değerleme oranı yüzde
123; hâl böyleyken maaşlara yüzde 25 oranındaki artış
içinize nasıl sinmişti? TÜİKin açıkladığı
enflasyon rakamı işinize geliyor, anladık.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Ama vergiler için yüzde 123lük bir artışı öngörüyorsanız
gerçek enflasyon rakamı ayan beyan ortadadır. Matematik kolay
değildir ama bu rakamların ne ifade ettiğini anlamak için dört
işlemi bilmek yeterlidir.
Bunun yanında, altı
çizilecek bir husus daha var. 2022nin en kötü yıl olarak tarihe
geçeceği itirafında bulunan Ekonomi Bakanı Sayın Nebati rakamlara
hiç takılmıyor, en doğrusunu söylüyor: Vatandaş
enflasyonda baz etkisine değil, cebine bakar. En düşük emekli
maaşı 5.500 lira olacak. Ailesiyle birlikte 5.500 lirayla
yaşamak zorunda olan 2 milyon 721 bin emeklimiz var yani yoksulluk
sınırını, asgari ücreti geçtik, açlık
sınırının çok altında bir maaşla geçinmek zorunda
olan 2 milyon 721 bin emekli.
İşte, bu ekonomik
ortamda herkesin cebine, vatandaşın gözüne baktığı bu
noktada yüzde 100 oranında zam bile yapsanız artık
miadınız doldu, ne yaparsanız yapın su köprüyü böldü, yolun
sonu göründü. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı Tokat Milletvekili
Sayın Kadim Durmaz.
Buyurunuz Sayın Durmaz.
(CHP sıralarından alkışlar)
KADİM DURMAZ (Tokat)
Sayın Başkanım, değerli milletvekillerimiz ve aziz
milletimiz; hepinizi sevgi saygı ve hürmetle selamlıyorum.
Bugün burada, Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde söz
almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri,
bu Parlamentoda onlarca yasal düzenlemelere imza attık ama hiçbirinde
iktidar ve küçük ortağı, bu ülkenin hayrına olan ortak bir
anlayışla bir yasa çıkarma kültürünü ne yazık ki hayata
geçirmedi. Aslında şöyle baktığımızda, her
birinizin yüzü de gergin, hiçbiriniz de yaptığınız
işten mutlu değilsiniz. Bunun yolu nedir? Bunun yolu, gece gündüz
çalışan, üreten ana muhalefetin ve muhalefet partilerinin bu ülkede
yaşadığını, bu ülkenin insanlarının
hayrına da bazı önerileri buraya
taşıdığını görmenizdir. Siyasi ömrünüz bitti,
hâlâ bu olgunluk noktasına gelemediniz.
Arkadaşlar, sizler
alanda yoksunuz, sizler sokakta yürümüyorsunuz; küçük esnafın,
sanatkârın ve emeklinin yanında olamadınız,
olamıyorsunuz bu ülkeye yaşattıklarınızla. Şu
yasada birkaç madde geçti ama bunların hiçbiri gerçekten etki
alanında olduğu kesimleri mutlu etmedi. Şimdi, bakın bu
ülkeye reva gördüğünüz şeye: En düşük emekli
aylığı 3.500 liradan 5.500 liraya çıkarılacak. Ya,
arkadaşlar, başka bir ülkede yaşamıyorsak Allah
rızası için şu 5.500 lirayla geçinebilmenin yolunu,
sırrını şuradan çıksın da AK PARTİli ve
Milliyetçi Hareket Partili milletvekilleri bu aziz millete bir anlatsınlar
ya. (CHP sıralarından alkışlar) Ya, arkadaşlar,
Anadolunun küçük kentlerinde, Tokatta bile 5 bin lira kirayla evde kalan
insanlar var. Siz reva gördüğünüz rakamla bir emekliye Ne kadar kısa
sürede ömrünü tamamlarsan 5.500 lirayla idare et. diyorsunuz.
Arkadaşlar, lütfen elinizi
vicdanınıza koyun. Yaptığınız bütçe ve şu
paketin maliyeti yaklaşık olarak 300 milyar lira. Tabii, siz birkaç
yıldır bütçe hedeflerinizi de yakalayamıyorsunuz, altı
aylık da olası bir ömrünüz kaldı, kalmadı, bu bütçenin
içerisinden de bunu yapıyorsunuz ama attığınız
taş ürküttüğünüz kurbağaya değecek, değmiyor
arkadaşlar, bunu söyleyeyim.
Tabii, 5inci madde nedir?
5inci madde özünde doğru bir madde, diyor ki: Coronavirüs
salgını sebebiyle yapılan kısa çalışma
ödemelerinde hatalı işlemlerden dolayı hizmetleri Kuruma eksik
bildirilen sigortalılar için yeniden beyanname verme hakkıdır.
Bu doğru bir hak, biz de bu maddeyi destekliyoruz. Şu ana kadar
başvuran esnaf sayısı 30 bin ama toplamda 180 bin iş yeri
bundan yararlanacak. Bununla birlikte, sigortalılığı süren,
emekliliğine katkısı olmayan 1 milyon 350 bin kişi de bu
düzenlemeden etkilenecek. Bu anlamda biz bu maddeye destek veriyor, katkı
sunuyoruz. Yani eksik primlerin cezasız olarak yatırılması
düzenlemesi doğru bir şey ama arkadaşlar, yirmi yıldır
bu aziz milletten oy alan AK PARTİ iktidarı olarak liyakatsiz
kadrolarınızla her geçen gün bir eksiğinizi, bir
aksamanızı, bu ülkeye verdiğiniz bir zararı düzeltmekten
bıktı usandı kamuda çalışanlar da. Temel yolu nedir?
Ya, arkadaşlar, bu ülkede birlikte yaşıyoruz; ne olur, bu ülkede
sivil toplum örgütlerini, meslek odalarını, emek örgütlerini,
sendikaları dinleyerek yasal düzenlemeleri çıkaralım ve konunun
bileşenlerinin söylediklerini değerli bulup mutlaka onların
yaşamına dokunacak düzenlemeleri birlikte, gülerek, şen
şakrak, katkı sunarak çıkaralım ve mutlu olsunlar.
Bakın, az önce kabul edilecek diye -bütün arkadaşlar Mecliste bile
değil, Parlamentoyu çalıştıran iktidardır- hemen gelip
yeter sayıyı yakalamanın peşindeyiz, biz de ona destek
veririz ama bizi anlayın, birazcık dinleyin.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
KADİM DURMAZ (Devamla)
Birçoğunuzun yaş grubuna şöyle bakıyorum,
babalarınız metropol kentlere geldiğinde bir çalışan
insan evindeki 2-3 çocuğunun eğitimini yaptırabiliyor,
geçinebiliyordu. Arkadaşlar, şu anda bir eve iki maaş da girse
geçinileceği yok bu ücretlerle. İlan etmişsiniz, asgari ücret
8.506 lira ama ömrünün kalan süresinde bu ülkede mutlu olmak hakkı olan
emekliye 5.500 lirayı reva görüyorsunuz. Onların ahı,
onların vebali hepinizin üzerinde olacak ve olacak ilk seçimde, elbette ki
o sandıkta demokratik bir şekilde, sizin onlara reva
gördüğünüzün karşılığını bu insanlar verecek
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Cumhuriyetin 2nci yüz
yılına girerken bütün insanların beklediği, bütün meslek
gruplarının
Bakın, öğretmenler cumhuriyetin 2nci
yüzyılında 100 bin atama bekliyor. Çalışanlar, memurlar,
işçiler, emekliler, emekli olmuşlar bayram ikramiyelerinin
güncellenip hiç değilse 3.500 lira olmasını istiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KADİM DURMAZ (Devamla)
Sayın Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
KADİM DURMAZ (Devamla)
Kamuda aynı kurum ve kuruluşta eşit işi yapan, Eşit
işe eşit ücret. deyip alamayan insanlar bu adaletsizliğin,
isminde adalet bulunan partiden ve muhalefetin destekleriyle bunun
düzeltilmesini istiyor. Yine özelleştirme diye kamu kurumlarına
savurduğunuz insanlar, eğitim ve tahsillerinin
karşılığı olan kadro ve ücretlerini almak istiyor. Bu
ülkede birçok şeyi yok ettiniz ama şunu unutmayın: Bir
kişi, karşısındaki kişiye hoşgörü gösteriyorsa
bunun anlamı Ben insanım ve senin de insan olduğuna
inanıyorum. demektir ama Ben safım, gel benim sırtıma
bin, buradan inme. demek değildir. Aziz millet günü geldiği zaman
sizi hak ettiği yere gönderecektir diyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392
sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinin son cümlesinde
yer alan ve ibaresinin ve/veya olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mehmet
Ruştu Tiryaki Murat
Çepni Kemal
Peköz
Batman İzmir Adana
Fatma
Kurtulan Mensur
Işık
Mersin Muş
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İzmir Milletvekili Sayın Murat Çepni.
Buyurunuz Sayın Çepni.
(HDP sıralarından alkışlar)
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Teşekkürler Başkan.
Genel Kurul ve değerli
halkımız; her şey kitabına uygun yaşanıyor.
İnsanlık tarihi sınıf mücadeleleri tarihi. Zenginliğin
kaynağı da çok çalışmak değil; yoksulun ödenmeyen
emeğidir, yoksulun el konulan emeğidir zenginliğin
kaynağı. Dolayısıyla, içinde bulunduğumuz ekonomik
kırımın sebeplerini, sonuçlarını
tartışırken de meseleye hangi kesimlerden, hangi
sınıflardan yana baktığımızla ilgili bir
durumdur. Bakın, en yüksek gelire sahip yüzde 10luk kesim, düşük
gelire sahip yüzde 50lik kesimden 23 kat fazla kazanıyor. Şimdi, bu
durumu iktidara sorarsanız, sermayeye sorarsanız şöyle cevap
verecekler: Bunda hiçbir sorun yok. Yapılması gereken sadece, çok
kazananın biraz daha fazla zekât vermesidir. Yani yoksula biraz daha,
ölmeyecek kadar para verilmesini savunurlar. Dolayısıyla, buradaki
mutlak eşitsizliğe özel bir itirazları yoktur. İşte,
AKP de bir şirketler koalisyonu olarak ve Ülkeyi bir şirket olarak
yöneteceğim. diyen bir parti olarak bugün sermaye
çıkarlarını savunma düzenlemeleri getirmekle yükümlüdür.
Şimdi, bakın,
Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, 13 Aralık 2022de şöyle
söylemiş: 2022 en kötü yıl olarak tarihe geçti. 100 milyar dolar
dış ticaret açığı, 50 milyar dolar cari açık söz
konusu ama çok şükür, bu zor dönemi geride bırakıyoruz. Evet,
tam da bir AKP Maliye Bakanı. Şimdi, geride bırakıyoruz da
nasıl bırakıyoruz? Şöyle bırakıyoruz: Milyonlarca
insan, açlıkla uğraşıyor, yoksullukla
uğraşıyor, tümüyle bir geleceksizliğe mahkûm edilmiş
durumda. Bakın, bu süreçte 2 tane Türkiye var; bir tanesi, yüzde 300-500
kâr yapan şirketler ve bankalar ve AKP etrafında kümelenmiş
şirketler, rant grupları, saadet zinciri üyeleri; bir tarafta da
milyonlarca aç, yoksul insan, emekçi. Evet, bu tabloda, bu 2 Türkiye'nin
içerisinde biz şunu savunuyoruz, diyoruz ki: Bu zenginliğin
kaynağı hırsızlığın ta kendisidir,
yoksullardan çalınandır, yoksulların ödenmeyen emeğidir,
doğa katliamıdır. Evet, bunun karşısında ancak ve
ancak emeği çalınanların yan yana gelmesiyle durabiliriz.
Şimdi, iktidar
demişti ki: Faiz sebep, enflasyon sonuç. E, ne oldu? Faiz 9a
düşürüldü; enflasyon resmî rakamlara göre yüzde 64 küsur, resmî olmayan,
gerçek rakamlara göre, sokağın, halkın enflasyonu ise yüzde
200-250 civarında. Peki, eğer faiz düştüyse bu bankalar ucuza
aldıkları, bedavaya aldıkları parayı niye halka
ortalama yüzde 40la satıyorlar? Şimdi, faiz karşıtı
AKP burada hangi tutarlılığı ortaya koyuyor;
başından sonuna tutarsızlık. Burada mesele şu: Bir
servet transferi gerçekleşiyor, halkın, yoksulların bütçesi,
vergileri AKP eliyle bir avuç kan emiciye hortumlanıyor. İşte,
bu teorinin Türkçesi tam olarak budur.
Şimdi, sözüm ona
enflasyonu düşürüyorlar. Oysa, bakın, sadece FAOya göre 2022de
küresel gıda fiyatları yüzde 1 düşüyor ama aynı rakamlarla
Türkiye'de gıda enflasyonu yüzde 77 artıyor. Bu koşullarda, bakın,
açlık sınırı 8.500 TL, yoksulluk sınırı
26.500 TL ama emekliye verilen maaş en düşük -sözüm ona- 5.500 TL ve
bunu da bir lütuf olarak veriyor AKP.
Şimdi, EYT meselesine
geldiğimizde de aynı şeyle karşı
karşıyayız. Şimdi, EYT niye çıkmıyor, niye
gelmiyor? Çünkü henüz daha seçim açısından rantabl olmuş değil,
onun hazırlıklarını yapmaya çalışıyor AKP.
Şimdi, bakın, burada da bunu bir lütuf olarak sunuyor. Oysa, EYT
milyonlarca insanın gasbedilmiş hakkıdır. Şimdi bu
gasbedilmiş haklar geri alınmaya çalışılıyor
fakat bu yapılırken de yarım yamalak yapılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MURAT ÇEPNİ (Devamla)
Bakın, stajyerler sigortalı sayılmıyor, sömürülüyor.
Stajyerlerin bu hakkı verilmelidir. Aynı zamanda, SSK ve BAĞ-KUR
birleştirilmesine rağmen BAĞ-KURlular bu süreçten
faydalanamıyor, bu hak gasbediliyor, bu hak tanınmalıdır.
Aynı zamanda Emekli Sandığı için de aynı şey
geçerli, Emekli Sandığı emeklileri de bu haktan
faydalanamıyor. Yine, pandemi sürecinde kısa çalışma
ödeneği gerekçesiyle işçilerin sigorta girişi
yapılmadı ve dolayısıyla bugün bu haktan da, EYTden de bu
işçiler o dönem açısından faydalanamıyorlar. Yine, 1999
depremi süreci açısından da aynı şey geçerli, orada da bu
insanlar, 1999 depremi mağdurları faydalanamıyorlar. Bütün
bunlar yerine getirilmelidir ve hakları verilmelidir. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
5inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 5inci madde
kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
23.15
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 23.31
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 48inci Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
392 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Birinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm, 6 ila
9uncu maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde
söz isteyen, İYİ Parti Grubu adına Ankara Milletvekili
Sayın Durmuş Yılmaz.
Buyurunuz Sayın
Yılmaz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA DURMUŞ YILMAZ (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önemli bir yasa
görüşüyoruz, 392 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi. Şu ana kadar gerek muhalefetten
gerekse iktidardan bu kürsüye gelip konuyla ilgili görüş bildiren
arkadaşlarımızın hepsinin üç aşağı beş
yukarı söyledikleri aynı. İktidar artan enflasyon nedeniyle
bozulan gelir dengesini tekrar ihdas edebilmek için birtakım ilave
ödemeler yapmaya karar verdi ve bunu da bütçeleştirdi. Muhalefet olarak
biz de diyoruz ki: Bu yetmez, siz geçinebiliyorsanız geçinin. Bu parayla
ne emekli geçinebilir ne de asgari ücretli geçinebilir. Ayrıca, yaşanan
süreç içerisinde de gerek işçi emeklisi gerekse memur emeklisi ile şu
anda çalışan asgari ücretlinin arasındaki denge de bozuldu.
Bozulan denge de genellikle asgari ücretlinin lehine, emeklinin aleyhine. Daha
önce emekli, asgari ücretliden daha fazla gelir elde ederken, an
itibarıyla emekli asgari ücretliye göre dezavantajlı duruma
düşmüş vaziyette. Yasanın getirdiği düzenlemeye göre asgari
ücretli yüzde 54,6, memur emeklisi ve diğer emekliler de yüzde 30 zam aldılar
ve iddia o ki -ben de katılıyorum- aslında memur emeklilerinin
aldıkları zam yüzde 30 değil, bunun hesabını benden
önce konuşan diğer arkadaşlar da yaptılar. Bunun yüzde 8i
zaten toplu sözleşmeden gelen bir hak, geriye kalanı geçmiş
enflasyonun telafisi için verilmiş bir ödeme ve bunun zamla bir ilgisi
yok, bunun katkısı sıfır; dolayısıyla, geriye
kalan, refah katkısıyla ilgili bir oran var. Dolayısıyla,
bunu yüzde 30 da yapsak, 35 de yapsak bu mevcut ortamda bu paralarla
geçinilmesinin mümkün olmadığını hepimiz biliyoruz ve kabul
ediyoruz.
Aslında şu ana
kadar buraya gelen hiçbir milletvekili arkadaş bence meselenin özüne,
esasına dokunmadı; meselenin özü, esası enflasyon. Hiç kimse
Enflasyonla mücadele istiyoruz. demedi. Bugün biraz önce sosyal medyada gördüm,
Türkiye tekstil ihracatçıları Sayın Bakanı ziyarete
gitmişler ve demişler ki: Biz bu kurla ihracat yapamıyoruz,
şu anda dolar kurunun 23 lira olması gerekir. Diyelim ki Bakan Bey
buna Evet, yapalım. dedi, doları 23 liraya getirdi; 23 lirayla bu
insanlarımız üç ay, beş ay rahat bir ihracat yaparlar fakat üç
ay, beş ay sonra enflasyon böyle gittiği sürece yine
tıkanacaklar, yine ihracat yapamayacaklar. Dolayısıyla,
yapılması gereken şey, istenilmesi gereken şey
Bunu
muhalefet de isteyecek, iktidar da isteyecek, sivil toplum kuruluşları,
TÜSİADı da isteyecek, MÜSİADı da isteyecek Ey devlet, ey
Maliye Bakanı, parama itibar kazandır, enflasyonu kontrol altına
al ve dolayısıyla da benim önümü aç. demesi lazım. Biz ne yapıyoruz
şu anda? Önce enflasyonu yaratıyoruz, ondan sonra kendimizi
yarattığımız enflasyona adapte ediyoruz, kendimizi ona
uyduruyoruz; bir iki ay, üç ay refaha erişiyoruz, arkasından tekrar
enflasyon yükselmeye devam ediyor, ne verdiysek bunu tekrar geri
alamıyoruz ve kaybediyoruz. Geçen senenin başındaki 2.500 lira,
yine geçen senenin ortasındaki 3.500 liradan, bugünün de 5.500
lirasından çok daha kıymetli. Biz önümüzdeki yıl ve ondan
sonraki yıllar emin olun 15 bin liralık, 20 bin liralık asgari
ücreti konuşmaya devam edeceğiz ve bunu alanlar da bundan kesinlikle
ve kesinlikle mutlu olmayacaklar, geçinememeye devam edecekler.
Dolayısıyla, yapılması gereken şey arabayı
atın önüne koşmak değil, adam gibi enflasyonla mücadele edip
atı arabanın önüne koymak, bunun için tedbir almak, Türk
lirasının itibarını sağlamak. Bunu
yapmadığımız sürece gelecek sene aynı şeyleri
konuşmaya devam edeceğiz. Dolayısıyla, kolektif
bilincimizin muhalefetiyle, iktidarıyla, sivil toplum
kuruluşlarıyla yöneticilerimizden istemesi gereken şeyin
enflasyonla mücadele olması lazım. Enflasyonla mücadeleyi
istemezseniz, istemezsek karşılaşacağımız
şey; kazançlarımız çarçur oldu, yeni bir durumla karşı
karşıyayız, kendimizi hadi yeniden buraya bir daha adapte
edelim. Bunun sonu yok. Dediğim gibi, gelecek sene biz 15 bin liralık
asgari ücreti, takip eden yılda 20 bin liralık asgari ücreti
konuşabiliriz. Onun için hepimiz aklımızı
başımıza devşirelim. Enflasyonun yaptığı
tahribatın ne olduğunu bütün dünya tarihi biliyor. Enflasyonunun
olduğu yerde gelir dağılımı bozulur; bu, bir sonuçtur,
enflasyon sebeptir. Dolayısıyla, sonuçlarla uğraşmak yerine
bizatihi sorunun nedeniyle uğraşalım. Enflasyon bir
bataklıktır; asgari ücret, kiradaki artış, ödenemeyen
faturalar, vesaireler bataklıktır, sivrisinektir. Enflasyonu
kaldıramıyorsan, enflasyonla mücadele edemiyorsan bunun
sonuçları üzerine konuşur dururuz. O nedenle, tekrar ediyorum,
yapılması gereken husus enflasyonla mücadeledir.
Şimdi, bir yasa geldi
önümüze. Bu yasa aslında bütçeyle ilgili bir yasa. Biz niçin ayrı bir
yasayla bunu yapıyoruz? 17 Ekimden 16 Aralığa kadar bir bütçe
süreci vardı. Plan ve Bütçe Komisyonunda neredeyse otuz altı gün
görüştük biz bunu cumartesi-pazarlar da dâhil, on iki gün de burada, Genel
Kurulda görüştük. Dolayısıyla, bu yasada getirilen düzenlemeler
aslında o bütçenin içerisine konulabilirdi ve bütçede birlik de
sağlanabilirdi. Komisyonda, yasa teklifini getiren milletvekili
arkadaşımızın bize verdiği bilgiye göre bu
yasanın maliyeti 300 milyar TL. Bu 300 milyar TL bir gider, bunun karşılığında
bir gelir diye bir yere yazılmadı ama sonuçta bu, bütçeyle
ilişkilendirilmeli. Bunun kaynağı nereden gelecek?
Önümüzde bir seçim var,
inşallah seçimde iktidar değişir. Eğer iktidar
değişir de biz bu makama gelirsek, biz bu karar verme noktasına
gelirsek yapacağımız şey şu: Aralık ayı
içerisinde, şu anda bu kanunda yapılan düzenlemelerle ilgili bütün
veriler ortaya çıkıyor, bilinmeyen bir tane veri var, o da
aralık ayı enflasyonu. Aralık ayı enflasyonu
-dolayısıyla kasımı biliyoruz- Ocağın 3ünde
belli olacak. Yasanın bir yerine, orada çıkacak enflasyon neyse onu
oraya koyar, dolayısıyla bu düzenlemeyi biz o gün bütçenin içerisine
koyabiliriz. Dolayısıyla şu anda yapılan iş tamamen
palyatif bir iş. Bunun bütçeyle ilişkin
Sayın Bakan, 300 milyar
TL'yi nereden bulacaksınız? Gerçekten bize
onaylattığınız, Büyük Millet Meclisinin
onayladığı bu bütçenin içerisinde 300 milyar TL harcamanın
karşılığı ödenek var mı? Nerede bu ödenek?
Dolayısıyla
yapılması gereken şey seçimlerden sonra, inşallah, gelecek
sene eğer milletimiz bize bu bütçeyi yapma hakkını verir ise,
görevini verir ise böyle bir yasayla Büyük Millet Meclisinin huzuruna
gelmeyeceğiz. Bu iş bütçenin içerisinde halledilecek ve
dolayısıyla da yılbaşından önce Meclis tatile
girdiğinde yurttaşlarımız, emeklisi,
çalışanı, işçisi kim varsa ne alacağını,
neyle karşılaşacağını bilecektir. (İYİ
Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
Eğer millet size yetki
vermeye devam ederse bunu da lütfen siz de böyle yapın. Eğer gelecek
sene de böyle karşımıza gelirseniz bunun hesabını size
sorarız.
Hepinize teşekkür
ediyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Tamer
Osmanağaoğlu.
Buyurunuz Sayın
Osmanağaoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA TAMER
OSMANAĞAOĞLU (İzmir) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Saygıdeğer
milletvekilleri, sizleri ve bizleri ekranları başında
internetten takip eden yüce Türk milletini ve yüce Türk Meclisini saygı ve
sevgilerimle selamlıyorum.
Küresel ekonomide
gerçekleşen dalgalanmalar, komşu coğrafyalarda yaşanan ve
sonu savaşa varan siyasi gelişmeler hiç şüphe yok ki ülkemizi de
etkilemiş hatta etkinin katlanarak hissedilmesine sebep olmuştur. Bir
yandan duruş sergilemeyen ve hatta sergileyecek iradesi dahi olmayan
hükûmetlerle yönetilen ülkelerin sıfırı çektiğine
şahitlik ederken diğer yandan sosyal buhranın tetiklediği siyasi
buhranlarla boğuşan devletlerin de çok zor süreçlerden geçtiğine
hep birlikte şahitlik ettik, etmeye de devam ediyoruz. Gerçekler gün gibi
ortadayken, kuşatma bütün sertliğiyle kendini gösterirken gerçekleri
görmeyen, hatta gerçekleri çarpıtarak siyasi rant elde etmeye
çalışanların ihtiraslarına da tanıklık ettik,
etmeye de devam ediyoruz. Ne var ki hesap yapanların hesapları
karışmış, oyun kuranların oyunu bozulmuş, zorba
politikalarla Türk milletine istikamet çizmeye çalışanların
gayreti boşa çıkarılmıştır. Elbette bunda en
büyük pay, zamanında ve büyük bir ciddiyetle aldığı
önlemlerle, devletimize ve devletine duyduğu güvenle ellerini
ovuşturanları şaşkına çeviren milletimize aittir.
Devletimizin vatandaşımızı suni ekonomik gelişmelerin
ve kalıcı hasar bırakacak tehditlerin karşısında
yalnız bırakmaması ve özellikle ekonomik refahı korumaya
yönelik attığı adımlar elbette ilk değildir, son da
olmayacaktır. Bu kapsamda, görüşülmekte olan kanunla birlikte, en
düşük emekli aylığı 3.500 TL'den 5.500 TL'ye
artırılmaktadır. Emeklilerimizin ve
memurlarımızın maaşlarında enflasyon farkı
uygulaması dâhil öngörülen yüzde 16,48 artış oranına yüzde
13,52lik bir oran daha eklenerek yüzde 30luk bir artışa
gidilmektedir.
Ayrıca,
işverenlerimize iş gücü maliyetini azaltacak şekilde verilen
destek 400 TL'ye çıkarılmaktadır.
Ne mutlu ki çözülemez
denilen sorunlar bu çatı altında bir bir çözüme
kavuşmaktadır, düzeltilemez denilen aksaklıklar cumhurun
iradesinin tecessüm ettiği Gazi Meclis çatısı altında bir
bir giderilmektedir, gösterilemez denilen irade en zor dönemlerde dahi
iradesini yüksek sesle ilan eden bu çatı altında
kararlılıkla gösterilmeye devam etmektedir. Önümüzdeki günler
çözülemez denilen sorunların çözüldüğüne şahitlik
edeceğimiz günler de olacaktır. Önümüzdeki haftalar düzeltilemez
denilen aksaklıkların düzeltildiğine milletçe şahitlik
edeceğimiz haftalar da olacaktır. Önümüzdeki yıllar ise
gösterilemez denilen iradenin korkusuzca ve ilkeli bir şekilde
gösterileceği yıllar olacaktır. Velhasıl, önümüzdeki
yüzyıl Türkiye Yüzyılı olacak, hasretle bağrımıza
basacağımız asır, Türk asrından başkası
olmayacaktır. (MHP sıralarından alkışlar) Bilinmelidir
ki kararlılığımızın kaynağı Türk
milletidir, tükenmez umumuzun pınarı Türk asrına olan
imanımızdır. Aklımızdan geçenleri kalemiyle
yüreklerimize nakşeden merhum şairimiz Mithat Cemal Kuntay ne güzel
söylemişti; hep beraber dinleyelim.
Şahlanır göklere
inkâr edilen heykelimiz,
Gösterir ufku, ölürken bile,
solgun elimiz.
Boşa gitmez, heder
olmaz, vurulup düştüğümüz,
Zalimin göğsüne çarpar
düşüyorken ölümüz.
Canımızdır,
acı hissetmeyerek, verdiğimiz;
Şaşırırsın,
şu asırlar sana anlatsa kimiz...
İnanıyoruz ki Türk
milleti, Türk asrında şaşırtmaya devam edecektir. Biliyoruz
ki Türk Devleti, Türk asrında, Türk'ü unutanlara Türk'ün kabiliyetini
tekrar hatırlatacaktır. Türk milleti, hasretle
kucaklayacağı Türk asrına 2023ün ilkbaharında Cumhur
İttifakıyla birlikte bir adım daha yaklaşacaktır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; içinde yaşadığımız devir;
gönüllerin hasar aldığı, kavramların savrulduğu,
ruhların yaralandığı bir dönemdir. Bir yandan bireycilik
vahşi bir şekilde kışkırtılmakta, diğer
yandan ise bencillik cemiyet hayatını var gücüyle ezmektedir. Bu iç
karartan manzaranın önüne geçmenin yolu bizim öz medeniyetimizden
geçmektedir çünkü bizi biz yapan tüm değerler insanı merkeze alan bir
zihin dünyasının ürünüdür. Bu anlayışın özünde Asya
bozkırlarından at sırtında gelerek Anadolu'da ölümsüz bir
uygarlık inşa eden gelenek vardır. Onlardan bize kalan
kelimeler, kuracağımız yeni dünyanın da
pusulalarıdır. Gazi Meclisin çatısı altında çıkan
her düzenleme bu hassasiyetle irdelenmelidir. Milletimizin hayrına olan
işlere destek çıkmak iktidar olsun muhalefet olsun hepimizin ortak
mesuliyetidir. İşçinin alın teri kurumadan hakkını
vermeyi tavsiye eden nebevi öğüt başımızın tacı
olmalıdır. Emekliye yaklaşırken Bereket büyüklerle
beraberdir. nasihati yüreğimizde çarpmalıdır. İnsanı
yaşat ki devlet yaşasın. diyenlerin sesi
kulağımızdan bir an bile silinmemelidir. O takdirde, Ankara,
insanlığa karşı yeni bir çağrının adresi
olacaktır. İşte, tam bu yüzden demokrasi kelimesini,
barış sözcüğünü kılıf yaparak ilkel dönemleri bile
mumla aratan kokuşmuş küresel sistem Türk asrıyla birlikte yeni
rayına girmeye mecburdur. Dünyada sosyal devlet anlayışı
rafa kaldırılıp endüstriyel devler insanların
gırtlağına çökerken ümit ışığı
Anadoludan yükselecektir.
Hatırlatırım
ki emperyalist kuvvetlere karşı topyekûn bir mücadele vererek
hürriyete kavuşan millet Türk milletidir. Bu Meclis bundan bir asır
önce nasıl bütün mazlum milletlerin umutla baktığı menzil
olduysa şimdi de aynı mevkide durmaktadır. Tarih sayfaları,
güç dengelerinin birçok kez bozulduğuna yer vermekte, rakip tanımayan
ekonomilerin iflas ettiğini yazmakta, rakip görmeyen ülkelerin
karmaşa içinde yok olup gittiğini hepimize en net hâliyle
göstermektedir; bozulan güç dengesinin yeniden ve yeni bir ruhla, birlik ve
beraberlik ruhuyla hareket eden milletlerin lehine yeniden kurulduğunu da
hatırlatmaktadır; bugün yaşanan bundan farklı
değildir. Üzerimize bütün ihtişamıyla gelen yeni
yüzyılın Türk Yüzyılı olmaması için hiçbir sebep
yoktur. Yeter ki o yüzyılla mücadele etmek yerine o yüzyıla
hazır olalım, yeter ki o yüzyıla savaş açmak yerine o
yüzyılı kucaklayacak zemine nail olalım, yeter ki kendi
sorunlarımızı ihmal etmeden uluslararası arenada söz sahibi
olabilme hedeflerimizden vazgeçmeyelim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
TAMER OSMANAĞAOĞLU
(Devamla) - Liderimiz Sayın Devlet Bahçelinin de ifade ettikleri gibi
Cumhur İttifakı Türkiyeye sahip çıkacaktır. Cumhur
İttifakı, Türk ve Türkiye Yüzyılını inanç ve irfanla
inşa edecektir. Yorulmayacağız, yolumuzdan dönmeyeceğiz,
düşmanca senaryolara taviz vermeyeceğiz. Sabrın boyun eğmek
değil, mücadele etmek olduğunu cümle âleme hep birlikte
göstereceğiz.
Ben bu duygu ve
düşüncelerle bu kanunun hayırlara vesile olmasını diliyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın Özgür Özel.
Buyurunuz Sayın Özel.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grubumuz
adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İlerleyen saatler, gün
değişiyor ve belki sabaha karşı bir yasa Meclisten geçecek.
Bu yasa teklifi, aslında, yapılması gerekenlerin
yapılmadığı, sonra biraz yapıldığı,
muhalefetin etkin şekilde gündeme getirmesiyle ve kamuoyunda oluşan
tepkiyle biraz daha iyileştirildiği ama yaralara merhem olmayan,
yoksulluğu ortadan kaldırmayan, yoksulluğu yok etmek yerine
yönetmeyi tercih edenlerin, sesini duyması gerekenlerin sesini
duymadığı ve sahip çıkması gerekenlere hakkıyla
sahip çıkmadığı düzenlemeleri içeriyor. Biraz önce bir
önergemiz oylandı. Önergemizde şunu söylüyoruz, diyoruz ki: En
düşük emekli maaşı asgari ücret kadar olsun yani 8.500 lira
olsun. Şimdi, bu, Adalet ve Kalkınma Partisi ve Milliyetçi Hareket
Partisinin milletvekillerinin yeterince salonda olmadığı bir
sırada oya sunuldu. Ümidimiz, bir anda acaba önerge kabul edilecek mi?
Sağ olsun, Halkların Demokratik Partisinin, İYİ Partinin
milletvekilleri de -zaten benzer önergeleri var- oy verdiler ama yapılan
oylamada koşarak gelindi ve neye hayır dendiğinin
farkında bile olunmadan önergemiz reddedildi.
Peki, ne yaptınız?
İmkânsız bir şey istiyorduk sanki; oysa bu ülkede sadece yedi
yıl önce asgari ücretin altında emekli maaşı alanların
oranı yüzde 4tü, bundan beş yıl önce yüzde 11di -ama 2020den sonraki
rakamlara karartma uyguluyorsunuz- 2020de yüzde 54tü, bu sene bu düzenlemeyle
neredeyse her 4 emekliden 3ü asgari ücretin altında kalıyor. Bunu
sadece asgari ücret kadar yapalım. dedik ama bu önergemiz reddedildi.
Bütün hesaplar TÜİKe
göre. Tayyip Erdoğanı üzmeyen istatistik kurumu diye
kısalttığımız TÜİKin, makyajlı, kimsenin
inanmadığı, sorduğunuzda, hatta anketlerde AK
PARTİli, MHPli seçmenin dahi çok daha üzerinde bir enflasyonu telaffuz
ettiği noktada TÜİKin rakamları esas alınarak zam
oranları belirlendi, oluşan infialden sonra 25 olmasın, haydi
30 olsun. diye söylendi. Oysaki beklenti en az asgari ücret oranında bir
düzenlemeydi, yüzde 55ti ama hakkaniyetli olan, gerçek enflasyon,
bağımsız enflasyon araştırma
kuruluşlarının rakamları esas alınsaydı yüzde
81lik bir artış ancak emeklinin mağduriyetini, işçinin,
memur emeklisinin ve memurların mağduriyetini giderebilecekti ama
buna da hayır dediniz. (CHP sıralarından alkışlar)
Bir başka uygulama,
İşsizlik Sigortası Fonu'ndan işverene teşvik 400 lira.
Bakıldığında 100ün 400e çıkması, 500
olması, özellikle asgari ücretin belli bir noktaya gelmesinde
işverenin, küçük işverenin sırtından yükün
alınması noktasında doğru ama çok temelden bir
itirazımız var. Nedir İşsizlik Sigortası Fonu? Bir
kumbara. Kumbaraya kim para atıyor? İşçiler atıyor,
işveren atıyor, devlet atıyor. Peki, kumbara kimin? Kumbara
işçinin ama siz o kumbaradan, işçi işsiz
kaldığında verilecek o kumbaradan -eski
alışkanlıklar zaten kötüye kullanım- GAP'a
kullandınız, hâlen daha GAP'a kullanılanlar verilmedi; duble
yollar için kullanıldı, geriye alınmadı, işçinin
cebinden. Şimdi, oradan işverene pandemide yaygınlaşan ve
yerleşen bu uygulamayla destek. Siz bayram geldiğinde çocuğa
harçlık vereceğiniz zaman çocuğun kumbarasından
harçlığı çıkarıp çocuğa verseniz çocuk bundan
memnun olur mu? Kendisine verilse bile isyan eder. Siz, bir de oradan alıp
işverene işçinin kumbarasından bir şeyler veriyorsunuz.
Biz, işveren desteğine karşı değiliz ama bu hazineden,
bu genel bütçeden yapılması gereken ve esas kazananların
vergileriyle -ki orada da dolaylı vergiler yine yoksulun sırtına
biniyor ama- bunu oradan yapmak gerekirken işçinin parasından
işverene veriyorsunuz. Rakamları arkadaşlarımız tane
tane izah ettiler, geçen sene -bu seneki rakamlara yani 2021 rakamlarına
da erişemedik bu sene- son ilan edilen rakamlarla bile, işveren bu
kumbaraya verdiğinden fazlasını teşvik olarak
almış. Bu hak değil, bu vicdan değil; bu korumanız
gerekenleri değil, korumanız gerekenlerin cebinden, esas parayı
almanız gerekenleri finanse ettiğiniz bir adaletsizliğe
dönüşmüş durumda. Biz buna çok temelden itiraz ediyoruz.
Şimdi, şöyle bir
sorunumuz var: Bu ay Asla yapmayacağız. dediğiniz,
örneğin EYT gibi
Seçimi kaybedeceğimi bilsem ben bu işte yokum.
diyordu; seçimi kaybettiğini gördü, yedi ay önce yirmi yıldır
Hayır. dediği EYTye Evet. dedi ama yeni mağduriyetler var,
o kademelendirmenin konuşulması lazım. Staj mağdurları
var, çıraklık mağdurları var; çocuk yaşta
sigortalı olmuş, alnının terini akıtmış,
onun için sigorta başlangıç tarihinin ILO kriterleri gereğince
18 yaş olarak belirlenmesi gerekirken kabul etmiyorsunuz ve ciddi bir
mağduriyet ortada duruyor. Kadro bekleyenleri, çok geniş bir kapsamda,
kapsam dışına hiçbir sözleşmeliyi bırakmadan
yapmanız gerekir. Meclis koridorlarında beklentisi olan ama
beklentisi karşılanmayan dünya kadar haklı talep grubunun
temsilcileri var. Daha şimdi kapıda Biz sözleşmeli
şoförleriz, biz yokuz. Niye yokuz? Bizi de katın. deniyor.
Bir başka sorun, sayın
milletvekilleri, EYTyi, yürütmenin başı, bir partinin Genel
Başkanı âlâyıvalayla müjdeledi, Bu sorunu masadan
kaldırdık. dedi Sözleşmeliyi bitirdik. dedi; hepiniz
retweet ettiniz. Arkadaşlar, daha Meclise gelen bir kanun teklifi yok;
bu, hakaret; bu, bize 134 kere hakaret, size 286 kere hakaret. (CHP
sıralarından alkışlar)
Güya kuvvetler
ayrılığı var. Yürütmenin başı Yaptım.
diyor, öyle bir atmosfer var ki anayasasızlaştıran,
kurumsuzlaştıran, etkisizleştiren, Meclisi itibarsız hâle
getiren yürütmenin başı konuşuyor, SGK önünde sabah başvuru
kuyrukları oluşuyor. Bu Meclisin bir kanun çıkarması
gerektiğini görmeyen, saymayan, hepimizi birden ayırmadan yok sayan
bir anlayış tarafından yönetiliyoruz. (CHP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
Kamu işçileri yüzde
10,4lük zamdan başka bir şey alamadılar. Birlikte
çalıştıkları memurlar refah payı aldılar, fazla
mesai aldılar. Kamu işçileri haklarını istiyorlar, refah
payı istiyorlar; onların sesinin duyulmadığını
görüyoruz.
Ağır engellisi olan
bir anne
Anne dememin sebebi şu: Yüzde 86 ağır engellilerin
bakım ücreti kadınlara ödeniyor Türkiye'de. 3.330 lira alıyordu,
bu yüzde 30luk zamla 4.300 lira oldu ve bu 5.500e çıkarmadan da
iyileştirmeden de onlar yararlanmadılar.
Dul ve yetim
aylıkları çok önemli bir sorun olarak
Yarısı eşe,
yarısı bir geliri olmayan çocuklara; 3 kız kardeşe
maaşın yarısının üçte 1i. Çok komik ücretler oluyor,
sefalet ücretleri oluyor; bu konuda bu sesin gerçekten duyulması gerekiyor
ama bunların hiçbirini yapmadınız.
Muhalefet olarak
iyileştirici önergelere ret veriyorsunuz. İktidardayken ne
yapacağız? Bunların hepsini yapacağız şüphesiz
ama Biz iktidara nasıl hazırlanıyoruz? diye bakarsanız,
bu hafta sonu Cumhuriyet Halk Partisi emek büroları, Emek
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
Başkanım
BAŞKAN Buyurunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
akademik bağımsızlığını korumaya
çalışan ve konuşmaktan korkmayan akademisyenleriyle oturduk
hafta sonu, emek çalışanı akademisyenlerle cumhuriyetin 2nci
yüzyılının emeğinde sosyal demokrat bir partinin
sorumluluklarını konuştuk. Eğer, sizin o reklam
şirketlerinin söylediği Türkiye Yüzyılı olursa
sömürenlerin yüzyılı olacak ama ezilenlerin yüzyılı
olmayacak. Karar sosyal demokrasiden, karar Millet İttifakı'ndan,
karar bu düzene itiraz edenlerden yana olduğunda biz emeğin her
türlüsünün karşılığını vermeyi, kısalan
mesai saatlerini, belki haftada üç gün tatili, uzaktan çalışanların
da sendikal özgürlüklerini ve hepsinin karşısında tam bir kamu
güvencesini, kamucu bir anlayışı ve bununla
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
Toparlayabilir miyim, son cümlelerim efendim.
BAŞKAN Buyurunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
Cumhuriyetin 2nci yüzyılında 1inci yüzyılda nasıl
Cumhuriyet Halk Partisinin büyük bir onurla kurucu irade olmayı
taşıdığı cumhuriyet kimsesizlerin kimsesiyse, bilhassa
yoksulların, ezilenlerin, emekçilerin kimsesi olduysa cumhuriyetin 2nci
yüzyılında da bu misyona, bu göreve hepimiz hazırız. Bundan
sonra fakirden alıp da zengine veren kur korumalı mevduatlar yerine,
bundan sonra emeği sömürenlerin kayrıldığı, emekçinin
ezildiği, yok sayıldığı; sadece seçim
yaklaşırken görece iyileştirmelerle ve EYTliye parayı
martta verelim ki eli sıcakken oyu elimize varsın. diyen
anlayışa karşı onları her zaman savunmuş bir
anlayışla yanlarında olacağız. 2nci yüzyıl
emeğin yüzyılı, emekçinin yüzyılı, halkın yüzyılı
olacak. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Başkanım
BAŞKAN Sayın
Zengin, buyurunuz.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
69.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin 392 sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde
CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkanım, gecenin çok geç bir saati oldu fakat Özgür
Beyin konuşması hepimizi zannediyorum sabaha kadar
çalışacak şekilde dinamize etti.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Siz de
oy vereceksiniz, anladım onu.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Bu manada, şimdi, bizi tetikleyen şeylerle ilgili birkaç şeyi
ifade etmek isterim. Özgür Beyin konuşma heyecanını daha iyi
anladım, bir defa bizim sloganlarımızı sahiplenmelerini
sevdik doğrusu Kimsesizlerin kimiyiz. ifadesi bizimle beraber hayat
bulmuş bir ifadedir.
Şimdi
YÜKSEL MANSUR KILINÇ
(İstanbul) Mustafa Kemal Atatürkün cumhuriyet
anlayışıdır o, kendisinin de ifadesidir.
CAVİT ARI (Antalya)
Siz buna da mı sahip çıkıyorsunuz ya!
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Atatürkün sözü, önce onu öğreneceksiniz!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Değerli arkadaşlar, laf atmak yerine müsaadenizle konuşmamı
tamamlamak istiyorum. Biz Özgür Beyi büyük bir saygıyla dinledik.
Sayın
Başkanım, şimdi, burada, tabii, Genel Kurulda milletvekili
arkadaşlarım ve tabii ki Grup Başkan Vekilleri bu önergelerle
alakalı sürecin nasıl işlediğini gayet iyi biliyorlar.
Evet, siyasetin içinde kısmen şov da vardır ama bu, sadece
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
mikrofona çıkıp haberlerde Biz, efendim önerdik, bakar
mısınız iktidar reddediyor. denebilecek kadar basit bir konu
değil. Yasama ve yürütme birbirine selam vermeyen iki ayrı yapı
değil. Yasama ve yürütme beraber işleyen bir mekanizma. Yürütme
İşte, Bakanlıktan arkadaşlarımız buradalar, bu
işin matematiğini yapıyor, hesabı kitabı
yapıldıktan sonra bu müzakereler neticesinde Plan Bütçede, işte
arkadaşlarımız hep beraber oturdular, çalıştılar
ve Türkiyenin kendi içinde bulunduğu şartlar gereği nihayetinde
artan rakamlardan bahsediyoruz. Özgür Bey bu kadar heyecan duyuyor önergeyle
ilgili, keşke dün bunu yapabilseydik. Biz, insanlar bir an evvel
maaşlarını alsın istiyoruz.
CAVİT ARI (Antalya)
Getirdiğiniz kanun teklifini niye takip etmiyorsunuz?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Ama siyaseten Genel Kurulu kapatmayı tercih edip bugüne sarkıtmak bu
manada bir samimiyet testi açısından bakıldığında
cevabı ben kamuoyuna bırakıyorum.
Tabii, yasama ve yürütme
konusunda son zamanlarda 6lı masada ilginç açıklamalar var yürütmeyi
hiçe sayan, değersizleştiren.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Buradan bakıldığı zaman şunu görüyoruz: Elbette ki
yürütme erki ile -bakanlıklarla beraber Sayın
Cumhurbaşkanımız- biz neyi yapacağımıza hep
beraber karar verdikten sonra, yasama eylemini burada biz
gerçekleştiriyoruz her birimizin reyiyle, çalışmasıyla. Biz
gecenin bu saatinde ne yapıyoruz o zaman, niçin buradayız veya sizler
niçin buradasınız? Sadece bu konuşmaları yapmak için mi,
cevabının ne olduğunu bildiğiniz bir önergede konuşmak
için mi? Hepinize söyleyeceğimiz şey, sıcak para
Bakın,
biz insanlarla kurduğumuz bağı hakiki bir bağ olarak
görüyoruz, milletimizle kurduğumuz bağ öncelikle kalbî bir
bağdır. Bu kalbî bağın neticesinde de biz her bir
insanımızın hayat kalitesinin daha iyi olması için gayret
sarf ediyoruz. Bu gece buradaki varlığımız, gayretimiz,
çalışmamız da öyledir. Ben aslında muhalefetteki
arkadaşlarımızın da asıl niyetlerinin bu olduğuna
inanmak, düşünmek istiyorum.
Teşekkür ederim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, gerçi sataşma sayılabilecek çok söz var ama
ben de yerimden cevaplayayım.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Özel.
70.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, tabii, bir konudaki heyecanı öyle
şov falan olarak nitelendirmek başka bir şey de öyle yasama,
yürütme
Bakın, elimdeki ne diyor? Sözleşmeli personel statüsü,
2022de ne yaptık? Sözleşmeli personel statüsü yeniden belirlendi,
sözleşmeli personelin tamamına yakını kadro düzenlemesine
dâhil edildi. diyor, Recep Tayyip Erdoğan. Bu düzenleme daha Meclise
sunulmadı ama 2022de yaptık. diyor. Bakın, burada ne diyor?
Emeklilikte yaşa takılanları çözdüm. diyor. Çözülecek.
demiyor. Şu nezaketi bile göstermiyor Bu konuda partinin yetkili organlarında
görüştük, yürütme olarak böyle düşünüyoruz, yasamadaki
arkadaşlarımızın bu konuda gereğini
yapacağını bekliyoruz. bile demiyor.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Var, aynen böyle konuşmalar var, aynısı var.
NİLGÜN ÖK (Denizli)
Yo, bize güveniyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Yaptık, ettik. diyor ve bu, hepinizi değersizleştiriyor.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Aynen böyle konuşmalar var. Aynen var. Aynen böye.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayınız.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Aynen böyle konuşma var, bire bir aynısı ama size o da yetmez.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Diğer taraftan, efendim, reddedileceğini bile bile önerge vermek. Bu
ne demek biliyor musunuz? Neden burada olduğumuzun idrakinde olmamak
demek. Önerge, iyileştirme önergesini verirsiniz. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Hiç alakası yok. İyileştirme önergesi böyle olmaz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu
Meclis eğer sarayın tahakkümü altında değilse, bir tek
adamın tahakkümü altında değilse, bir yerlerde
oluşturulmuş batasıca bilmem ne ofislerinin tahakkümü
altında değilse, gündemine hâkimse, buradaki milletvekilleri parmak
vekil değil vicdanlarıyla, beyinleriyle buradaysa o önergeye oy
verirler.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Sana ne!
NİLGÜN ÖK (Denizli)
Beyinleriyle burada. ne demek ya?
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Özgür Bey, ne dediğinizin farkında mısınız?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkanım, bu sataşma mı; ne diyorlar ben
anlayamadım?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sizin
dediğiniz, muhalefetin konforuysa o konfor alanına çok
yakışacaksınız. İktidar sorumluluğunun
heyecanıyla buradayız, muhalefete çok
yakışacaksınız. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) -
Sayın Başkanım, olmaz böyle!
NİLGÜN ÖK (Denizli)
Beyinleriyle burada. demek ne demek?
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Sayın Başkan, parmak vekil ifadeleri çok terbiyesiz ve
yakışmayan ifadeler. Gecenin bu vaktinde bunlara gerek yok.
BAŞKAN Bir saniye
efendim.
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Parmak vekil ne demek Özgür Bey ya?
CAVİT ARI (Antalya)
Sen otur, grup başkan vekilin var!
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Sen nöbetçi vekil uygulamasını getiriyorsun ya!
NİLGÜN ÖK (Denizli) -
Sen nerenle buradasın?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) -
Nöbetçi vekille Meclisi yönetiyorsun, bunu mu getirelim ya! Emanet vekil
gönderiyorsun, onu mu söyleyelim.
BAŞKAN - Müsaade eder
misiniz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkanım, lütfen.
BAŞKAN Sayın
Zengin, buyurunuz efendim.
71.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkanım, buna sataşmanın dibi falan demek
lazım yani bu kadar sataşma olmaz. Zaten kürsüde on dakika
sataşıyorsunuz Özgür Bey, her cümlenize ayrı cevap vermem
lazım; öyle yapmıyoruz, efendi efendi burada iki tane cümle söylüyorum
hâlâ hakaret ediyorsunuz.
Bizim kendi irademizdir. Biz
partimizin ilgili kurullarında kararımızı veririz,
komisyonlarda tartışırız, çoğunluğumuz var, kendi
müzakeremizi yapıyoruz, kendi bütçemizi yapıyoruz; bir hayal
kurmuyoruz, bol keseden atmıyoruz çünkü bir sorumluluk
altındayız; hükûmet var, devlet yönetiliyor ve nihayetinde de
yapacağımız makul işleri burada ifade ediyoruz. Sizin
burada yapmanız gereken şey bize hakaret etmek değil. Evet,
önergelerin amacı değişim sağlamaktır ama nihayetinde
siz hangilerinin olup hangilerinin olamayacağını gayet iyi bilen
birisiniz. Bir kez daha söylüyorum: Burada şov yapıyorsunuz,
başka bir şey değil.
Teşekkür ederim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve 62 Milletvekilinin Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4810) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 392) (Devam)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Sayın Mehmet
Ruştu Tiryaki.
Sayın Tiryaki,
şahsınız adına da konuşacağınızdan
süreniz on beş dakikadır.
Buyurunuz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Hayır, verdiğiniz önergelerin içeriği ne?
Yararlanmaktadırı faydalanmaktadır olarak
değiştirmek. Bu mu önerge? Beş dakika konuşma almak için
verdiğiniz önerge bu, yapmayın ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne
diyeyim şimdi sana?
MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Parmak vekil dedin, daha ne diyeceksin?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Parmak
vekil
Giriyorsun
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Siz nesiniz o zaman?
MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Siz de öylesiniz, kalk deyince kalkıyor arkandaki
grup.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben
saraydan talimatla oy kullanmıyorum burada.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) -
Parmak vekil ne demek ya! Senelerdir burada oturuyorsunuz, bir şeyi
beceremeyin vekil diyelim biz de o zaman.
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Nereden buldun, nereden talimat alıyorsunuz?
OYA ERONAT (Diyarbakır)
CHP Genel Merkezinden talimat alıyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Milletten alıyoruz, milletten; halktan.
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Hiç alakanız yok, milletle alakanız yok ya!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Biz nereden alıyoruz efendim, biz nereden alıyoruz? Biz nereden
alıyoruz ya?
MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Biz nereden alıyoruz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Siz
birisini seçiyorsunuz, gerisine o karar veriyor.
MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Ya, geç onları!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Bizi kim seçiyor ya, bizi kim seçiyor?
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
En son bulamadınız, Rıfkıdan almaya
başlayacaksınız şimdi; Rıfkıyı buldunuz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Siz kendi 6lı masanıza bir dönün bakın.
BAŞKAN Evet, destur
diyoruz, destur.
Buyurunuz Sayın Tiryaki.
HDP GRUBU ADINA MEHMET
RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Bekliyoruz Sayın
Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Tiryaki, pardon.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Biz dinliyoruz Sayın Tiryaki, lütfen.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerine grubumun
görüşlerini sizinle paylaşmaya çalışacağım. Öncelikle,
Genel Kurulu ve saat dokuzu geçtiği için ekranları başında
Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarını izleme
hakkı elinden alınan sevgili vatandaşlarımı saygı
ve sevgiyle selamlıyorum.
NİLGÜN ÖK (Denizli)
İnternetten izleniyor ya.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
İzleniyor; yazıyorlar, görüyorum.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Devamla) Türkiye, ağır bir ekonomik kriz yaşıyor. Veri
güvenliği halk nezdinde sıfıra düşmüş; TÜİK
verilerine göre bile enflasyon yüzde 64,7. Yedi yıl önce otomobil
alınan paraya bugün 1 telefon alınabiliyor. Etin, peynirin
fiyatı 200 TLnin üzerinde. Eskiden -eskiden dediğime bakmayın-
öyle yirmi beş yıl, yüz yıl öncesinden bahsetmiyorum, beş
yıl öncesinde en azından Türkiyede yoksulluktan bahsediyorduk ama
insanlar pazar alışverişi yapabiliyordu; kırmızı
et olmasa bile beyaz et alıyor, açlık sorunu yaşamıyorlardı.
Şimdi, Türkiyede açık biçimde hep birlikte açlıktan
bahsediyoruz. Et almak değil, pazara gidip meyve, sebze almak lüks oldu.
Süt, peynir ve yumurta almak lüks olarak değerlendiriliyor. Yarattığınız
düzenle yalnız ülkemizin geleceği değil, bugün satın
aldığımız ürünün yarınki fiyatı bile belirsiz
hâle gelmiş durumda. Adalet ve Kalkınma Partisi adına söz kuran
hiç kimse aslında bu krizi inkâr etmiyor. Herkes bir ekonomik kriz
olduğunu kabul ediyor ama başka bir hikâye anlatıyor. Diyor ki
Adalet ve Kalkınma Partili milletvekilleri: Dünyada pandemi
yaşandı, bütün dünyada kriz var, bütün dünyada yoksulluk var. Biz,
buna rağmen, dar gelirliyi, yoksulu ezdirmedik; biz iyi durumdayız,
bunu Hükûmetin başarılı politikaları sayesinde
gerçekleştirdik. Doğru mu? Tam olarak böyle söylüyorsunuz fakat biz
bunun doğru olmadığını düşünüyoruz. Ben
şimdi bu konuda birkaç karşılaştırma
yapacağım. Doğru, bütün dünyada bir pandemi yaşandı ve
bütün dünya pandemiyle mücadele etti, bütün dünya ağır bir bedel
ödedi, bütün dünya ekonomik sorunlar yaşadı ama sizin Hükûmetinizin
karnesi en kötüler arasında. Bakın, kötüler arasında demiyorum
en kötüler arasında. 2 tane örnek vereceğim: Birleşmiş
Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) bu ay içerisinde küresel
gıda fiyatları göstergesini açıkladı. Buna göre dünya
gıda fiyatları aralık ayında bir önceki yıla göre
yüzde 1 gerilemiş, bütün dünyada ortalama yüzde 1 gerilemiş; önceki
aya göre de yüzde 1,9 gerilemiş. Böylece bütün dünyada gıda
fiyatları düşüşünü dokuz aya taşımış yani
bütün dünyada gıda fiyatları dokuz aydır düşme
eğiliminde. FAOnun verilerine göre tahıllar, yağlı
tohumlar, süt ürünleri, et ve şeker fiyatları bütün dünyada toplamda
dokuz ay boyunca düşüş yaşamış. Peki, TÜİK
verilerine göre Türkiye'de gıda fiyatları 2022 yılında ne
olmuş? Tam yüzde 76,8 artmış. Demek ki bütün dünyada kriz
yokmuş, demek ki kriz sadece Türkiye'de varmış; gıda
fiyatlarının göstergesine, karşılaştırmasına
bakmak bile yeterli.
Dünyada yıllık
gıda enflasyonunu söyleyeceğim size. Dünya ortalaması yüzde 3,8,
2022 yılı için söylüyorum, Avrupa Birliği ortalaması fiyat
artışı yüzde 14, OECD fiyat artışı yüzde 15,
Türkiye'de 2022 yılı gıda fiyatlarındaki artış
yüzde 76,8. Dolayısıyla bütün dünya da sorun
yaşadığı için sorun yaşayan bir ülke durumunda
değiliz.
Bir de dünyadaki enflasyona
bakalım. 208 ülke içerisinde, bakın, 208 ülke içerisinde enflasyonu
çift haneli olan ülke sayısı 29, sadece 29 ülkede enflasyon yüzde
10un üzerinde. 179 ülkedeki enflasyon yüzde 10un altında. Enflasyonun
yüzde 20nin üzerinde olduğu ülke sayısı bütün dünyada
yalnızca 14; sadece 14 tane ülkede, bütün dünya için söylüyorum, enflasyon
yüzde 20nin üzerinde. Türkiye enflasyon yüksekliği açısından
dünyada en kötü 5inci ülke; en kötü 5inci ülke, yanlış duymuyorsunuz.
Enflasyonun Türkiye'den daha yüksek olduğu sadece 4 tane ülke var dünyada,
Zimbabve, Sudan, Lübnan ve Venezuela; bu kadar kötü durumda Türkiye. 6ncı
sırada yani bizden biraz daha iyi olan Surinam'daki enflasyon oranı
ne kadar biliyor musunuz? Yüzde 54. Türkiye'de resmî enflasyon bile yüzde 64,7.
Özetle Bütün dünyada kriz
var, biz daha iyiyiz. söyleminin maddi hiçbir
karşılığı yok. Türkiyenin pozitif olarak dünyadan
ayrıldığı iddiası da gerçeği
yansıtmıyor; tersine, Türkiye dünya ölçeğinde en kötü durumda
olan ülkeler arasında. Türkiye'de enflasyon artıyor, Türkiye'de
yoksulluk artıyor, Türkiye'de açlık ve sefalet artıyor.
Kuşkusuz Türkiye'de durumu iyiye gidenler var, zenginleşenler var,
zenginliğine zenginlik katanlar var; yalnızca bankaların
kârına bakmak bile kimlerin durumunun iyiye gittiğini göstermesi
açısından yeterli ama toplumun büyük bir bölümünün, neredeyse yüzde
80-90ının durumu bir yıl, üç yıl, beş yıl
öncesine göre çok daha kötü durumda ve herkes geleceğe kaygıyla
bakıyor.
Bir tane de size yakın
bir sendikanın, iktidara yakın bir sendikanın, MEMUR-SENe
bağlı bir sendikanın yayınladığı veriyi
paylaşacağım. Size yakın bir sendikanın Genel
Başkanı, BÜRO MEMUR-SEN Başkanı 2010 yılında,
Ocak ayında 836 dolar olan en düşük devlet memuru maaşı,
ilan edilen yüzde 25 zamla birlikte 541 dolara tekabül etmektedir. Dolar
bazında son on iki yılda kamu çalışanlarının
maaşları yüzde 55 oranında erimiştir. Bu yüzden yüzde
25lik zam artışına Hayır. diyoruz. diyor. Siz ona ne
yanıt verdiniz? Bari yüzde 25 değil de yüzde 30 yapalım.
dediniz.
Şimdi, teklifin 7nci
maddesi uyarınca memur ve emeklilere yüzde 30 zam
yapılacağını söylüyorsunuz. 4688 sayılı Kamu
Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Yasası uyarınca
yetkili sendika ve konfederasyonlar iki yılda bir Hükûmetle toplu
sözleşme görüşmeleri yapıyorlar. En son toplu sözleşme
görüşmeleri 2021 yılı Ağustos ayında
yapılmıştı, MEMUR-SEN ve Hükûmet toplu sözleşmeye imza
atmıştı. O toplu sözleşmeye göre 2022 yılı ilk
altı ay için yüzde 5, ikinci altı ay için yüzde 7 yani toplamda yüzde
12; 2023 yılı ilk altı ay için yüzde 8, ikinci altı ay için
de yüzde 6 yani yüzde 14 artı enflasyon rakamı vereceğinizi
söylemiştiniz.
Şimdi yasayla, toplu
sözleşmede bağıtlanan oranı artırıyorsunuz. Belki
bugün kulağa hoş geliyor olabilir yani o toplu sözleşmenin
üzerinde bir ücret vermek fakat bunu ciddi biçimde tartışmak gerekir.
Toplu sözleşme görüşmeleriyle bağıtlanmış bir
sözleşmenin yasayla değiştirilmesi mümkün mü? Bugün bunun
kapısını açtınız. Keşke o sendikaları
çağırsaydınız, bu zammı yapacak olsanız bile
memur sendikalarıyla bunu imzalamış olsaydınız.
Başka bir kapıyı açmış oldunuz, bunun doğru
olmadığını düşünüyorum. Kuşkusuz şöyle
düşünebilirsiniz, işçi lehine yorum Yasa, işçinin menfaatine
bir düzenleme yaptığından hukuka, Anayasaya, 4688e
aykırı değil. diyebilirsiniz ama bunun kapısının
açılmasının doğru olmadığını
düşünüyorum. Neyse, anlatmak istediğim sorun başka bir şey.
Bu görüşmeler sürerken
yani bu imzalanırken 2021 yılı
-Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe
Başkanlığının resmî verilerine göre söylüyorum-
Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim enflasyon oranları yüzde 19; 19,3; 19,6;
19,6ymış. O koşullar altında böyle bir
bağıtlanma yapılmış ve Çalışma Bakanı
Sayın Vedat Bilgin şunu söylemiş: Baz etkisini de göz önünde
bulundurduğumuzda enflasyonun 2022de yüzde 9 olacağını
tahmin ediyoruz. ve Tarihteki en yüksek zammı veriyoruz. demiş
yüzde 8+6yla. Doğal olarak bir sarı sendika gibi hareket eden, önce
yüzde 25e, sonra da yüzde 30a ayakta alkış çalan bir Konfederasyon
Başkanına Bakanlık elbette yüksek zam verildiğini
düşünebilir ama bunun gerçekte bir yoksulluk zammı olduğuna
kuşku yok. Memurlar ve emekliler bunun hiç de yüksek olduğunu
düşünmüyor çünkü yüzde 64,7nin altındaki her zam yoksulluk,
açlık ve sefalet anlamına geliyor. Bu yüzden, şerhte de ifade
ettiğimiz gibi, asgari ücretin en az 12.500 TL olmasını, memur
ve emeklilere yapılacak zammın da en az yüzde 100 olmasını
öneriyoruz.
Şimdi,
konuşmamın kalan bölümünde iki üç tane soruna değinmek istiyorum.
Çokça söylendi, ben tekrar etmeyeceğim, bir tanesi şu: Türkiye'nin en
büyük sorunlarından biri, emin olun, veri güvenliği ve bu veri
güvenliğinin olmamasının temel nedenlerinden bir tanesi Türkiye
İstatistik Kurumu. Eskiden pek çok şey tartışılsa bile
Türkiye İstatistik Kurumunun verilerinin görece doğru olduğu
herkes tarafından varsayılırdı ama emin olun, şimdi
sokaktaki hiçbir vatandaş Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine
güvenmiyor. Yanıt veriyorsunuz bazen, diyorsunuz ki: Dünya istatistik kurumları
içerisinde Türkiye İstatistik Kurumunun saygın bir yeri var.
Muhtemelen onlarla enflasyon verilerini paylaşmıyorsunuzdur,
muhtemelen Türkiye'deki gerçek enflasyonu bilmiyorlardır ama arada ciddi
farklar var.
Bakın, TÜİK
verileri, ENAG verileri, İstanbul Ticaret Odası verileri defalarca
paylaşıldı, bu kadar büyük bir fark olamaz; biri yüzde
Şimdi, TÜİK
rakamlarla bu kadar oynayınca ne oluyor biliyor musunuz arkadaşlar?
Türkiye'de her kurum rakamlarla oynuyor. Bakın, bir tane örnek
vereceğim: Olimpiyata daha fazla atlet gönderebilmek için Erzurumdaki
kota yarışlarında dereceler ve fotofinişler
değiştirilerek bir manipülasyon yapılmış yani
olimpiyatlara daha fazla kişiyi gönderelim diye fotofinişle
oynamış insanlar.
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Bu iddia, iddia.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla) Sonuç ne olmuş? Dünya Atletizm
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Hayır efendim, iddia.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla) Fotoğrafları yayınladılar
Abdullah Bey, sen gayet iyi biliyorsun.
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) İddia, uydurma, iftira; her şey olabilir.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla) İftira
İftira olduğu için mi
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Hayır hayır, olabilir.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla) Dünya Atletizm Birliği ne yapmış
biliyorsunuz değil mi Abdullah Bey? World Athletics, Türkiyeyi
yarışma sonuçları denetime tabi olan ülkeler listesine
almış. İstediğiniz kadar iddia deyin, ellerinde
fotoğraflar var.
Bir başka sorun şu,
bakın, ciddi bir sorun: Gerçekten Türkiyede aynı işi yapan
kişilerin ücretleri arasında bir fark var. Sadece bir meslek
grubundan bahsedeceğim. Ücretli öğretmenin aylık ücreti, eline
geçen ücret 5.740 TL, vekil öğretmen 5.850 TL, sözleşmeli öğretmen
9.100 TL, kadrolu öğretmen 10.700 TL, uzman öğretmen 13.300 TL,
başöğretmen 15.700 TL; ya, 3 kat fark olur mu ya? Aynı
üniversitenin, aynı bölümünden, belki de aynı sınıftan
mezun olmuş 5 öğretmenin ücretleri arasında bu kadar fark
olabilir mi?
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Ama kategorileri farklı.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla) Ve bunlar aynı eğitim
kurumlarında, yan sınıfta derse giriyorlar. Biri ücretli, biri
sözleşmeli, biri kadrolu öğretmen diye ücretler arasında bu
kadar fark yaratamazsınız. Kaldı ki biz, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde buna yabancı değiliz. Çalışan
arkadaşlarımızı biliyoruz, Meclis
çalışanlarını; ücretle çalışanlar var, -aynı
işi yapan şoför arkadaşlar başta olmak üzere-
sözleşmeli çalışanlar var, kadrolu çalışanlar var. 3
kat fark
Aynı işi yapanların ücretleri arasında bu kadar büyük
bir fark olması makul, mantıklı değil.
Konuşmamın sonunda
sizinle bir konuyu daha paylaşacağım. Bizim, Halkların
Demokratik Partisi olarak Emek ve Sosyal Politikalar Komisyonumuz var ve bu
Komisyon haftalık bir emek bülteni hazırlıyor, her hafta Türkiyedeki
emek politikalarını açıklıyoruz. Bunun içerisinde iş
cinayetlerinde yaşamını yitiren insanlara dair bilgileri
bulabilirsiniz, bunun içerisinde yaşamını yitiren motokuryelere
dair bilgileri bulabilirsiniz, bunun içerisinde işçi direnişlerini
bulabilirsiniz, bunun içerisinde yasaklanan grevleri bulabilirsiniz, bunun
içerisinde gerçekten bu ülkede emeğiyle geçinen insanların nasıl
sefalete, yoksulluğa mahkûm edildiğini bulabilirsiniz. Ben sadece
birkaç sayfasını sizinle paylaşacağım; ne kadar çok
şey öğrenebiliriz Emek ve Sosyal Politikalar Komisyonumuzun
yayınladığı rapordan onu göstermesi açısından.
Bir tane veri paylaşmış arkadaşlarımız, diyor ki:
Memurların emekli aylığıyla ilgili bir gerçek
2002-2023ü paylaşmış arkadaşlarımız. Bakın,
2002 yılında en düşük memur emekli aylığı 376,5
TL. O zaman asgari ücret 184,3 TLymiş yani en düşük memur emekli
aylığı asgari ücretin yüzde 104ü kadarmış.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Şimdi 2023
yılında en düşük memur emekli aylığı 8.609 TL,
asgari ücret 8.506 TL yani en düşük emekli aylığı sadece
yüzde 1i üzerinde. Bütün emeklileri asgari ücrete mahkûm etmiş durumda bu
siyasal iktidar.
Sadece memur emeklileri için
değil, durum genel olarak emekli aylıklarına
bakıldığında çok daha korkunç durumda. 2002
yılında en düşük emekli aylığı 257 TL, asgari
ücret 184 TLymiş yani emekli aylığı asgari ücretin yüzde
40 üstündeymiş. Şimdi, en düşük emekli aylığını
5.500 TL yaptığınızda bile asgari ücret 8.506 TL
olduğu için asgari ücretin yüzde 30 altında olacak.
İşte, bu ülkede
emekliyi mahkûm ettiğiniz ekonomik koşullar bunlardır diyorum,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Soru-cevap
işlemi bulunmamaktadır.
İkinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde
yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
6ncı madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392
sıra sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin kanun
teklifi metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ruştu Tiryaki Murat
Çepni Abdullah
Koç
Batman İzmir Ağrı
Kemal
Peköz Fatma
Kurtulan Mensur
Işık
Adana Mersin Muş
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Ağrı Milletvekili Sayın Abdullah Koç.
Buyurunuz Sayın Koç.
(HDP sıralarından alkışlar)
ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ayın 11inde
başlayıp ayın 12sinde hâlen bir yasa teklifini görüşüyoruz.
Öncelikle, ben şunu
belirteyim ki dar gelirliye ev müjdesi oluştu ve ne yazık ki dar
gelirli ev alamadı. Orta gelirliye ilişkin olan müjdeler verildi ve
orta gelirli ev sahibi olamadı. Yani öyle bir ekonomik metafor oluşturuldu
ki bütün bu müjdelerin hepsinin sonuçsuz kaldığına ilişkin
bir Türkiye gerçeğini yaşıyoruz. En düşük emekli
maaşı -sürekli tekrar edildi- 5.500, asgari ücret 8.506, memura
yapılan zam yüzde 30; ekmek 5 lira; halk ayağına çorap
alamıyor, ayakkabı alamıyor; okullarda çocuklar aç ve çocuklar
aç bir şekilde okullara gidiyor. Bakın, okullarda mevcut olan ekmek
arası bir sandviçin bedeli 80 lira, ayrıca sadece boş olan bir
sandviçin bedeli 40 lira. Ulaşıma yüzde 150 oranında zam
yapıldı, temel gıdaya yüzde 200 oranında zamlar var, konut
kiraları zaten saymakla bitmiyor değerli arkadaşlar. Bakın,
ENAG yüzde 137 enflasyon diyor, devlet alacaklarına yüzde 122 zam
yapılıyor, yoksulluk diz boyu ve memura öngörülen zam ise yüzde 30.
Bunun yanında, bir de
çok hızlı bir şekilde anlatacağım bir mesele var ve
son derece de önemli bir şekilde dile getirildi bu EYT meselesi.
Bakın, verilen yirmi yıllık bir mücadele sonucunda bu EYTyle
ilgili iktidar bir söz verdi ve daha henüz Meclise gelmiş değil.
Peki, buradaki mesele ne? Burada teknik olarak iki üç tane mesele var
değerli arkadaşlar. 8/9/1999 yılı esas alınıyor
bu mevcut olan EYTde. Fakat burada önemli bir mesele var, bu mevcut olan yasa
yani 1999 yılında getirilen bu 4447 sayılı Yasa, Meclis
tarafından iptal edildi. Bunun yerine başlangıcı 8/9/1999
yılı olan bu yasayı esas almak mümkün değil. Niye? Çünkü
Meclis 23/5/2002 tarihinde 4759 sayılı bir Kanun çıkardı ve
bu kanun 1 Haziran 2002 yılında yürürlüğe girdi. Bu
bakımdan, bu meselede kanunun yürürlüğe girdiği 1 Haziran 2002
yılının esas alınması gerekiyor. Burada her iki
durumda da yine yasal anlamda birçok sıkıntı ortaya
çıkıyor çünkü Anayasanın 10uncu maddesi olan eşitlik
ilkesi de mevcut olan, getirilmek istenen kanunla ihlal edilecek. Ayrıca,
bunun yanında, yirmi-yirmi beş yıl emek veren ve prim ödeyen
insanların artık emekliye ayrılamayacağına ve bir
günle bu süreyi kaçırdığına ilişkin olan bir meseleyle
de karşı karşıya kalacağız.
Peki, bu EYT'yle ilgili
getirilmek istenen başka bir mesele daha var. Özellikle stajyerlerin
sorunlarına gelince, staj sorununa gelince onda da şöyle bir sorun
mevcut değerli arkadaşlar: Mevcut durumda stajyerler sigortalı
sayılmadıkları için EYT'den faydalanamıyorlar. Emek
harcıyorlar, emeklerini ortaya koyuyorlar fakat bu durumda bu mevcut olan
yasa buna izin vermiyor. Peki, bununla ilgili olan hukuksal gerçeklik nedir?
Hukuksal gerçeklikle ilgili size 2 tane gerçeği anlatacağım.
Bunlardan bir tanesi, 1992 yılında Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin
vermiş olduğu bir karar var. Yargıtay 10. Hukuk Dairesi
verdiği kararda şöyle bir şey diyor: İş
kazalarında özellikle meslek lisesi ile aday çırak ve
işletmelerinde mesleki eğitim gören öğrencileri
çalıştıran kuruluşlar sigortalılığın
gerçekleşmesi bakımından işe giriş bildirgesini vermek
durumundadır. Yani şunu demek istiyor: Önlüğünü giyen
öğrenci, daha 18 yaşına girmemiş veya 18
yaşındaki herhangi bir öğrenci staj yapıyor ve stajda kaza
geçirmesi durumunda, iş kazası geçirmesi durumunda Yargıtay 10.
Hukuk Dairesi bunu iş hukukuna göre iş kazası sayıyor ve bu
iş kazası nedeniyle de buradaki sigortalılık sürecini
kanuna uygun bir şekilde buluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz
efendim.
ABDULLAH KOÇ (Devamla)
Diğer başka bir mesele daha var, o da şu: 5510 sayılı
Yasada -bu yasa her ne kadar 2011 yılında yürürlüğe girmiş
olsa da- ve ayrıca 3308 sayılı Yasada da yine özellikle
stajyerlerin, mevcut olan bu çıraklık eğitimini almış
olan kişilerin de bu kanun nedeniyle işe giriş bildirgelerinin
verilmesi gerektiğine ilişkin kanuni düzenleme var. Yani başka
bir deyişle şunu şu şekilde anlatmak gerekir ki buradaki
mevcut olan EYT düzenlemesiyle özellikle bu staj eğitimini görmüş
olanları, özellikle staj ve çıraklık eğitimini almış
olanları eğer siz bu kapsam dışına alırsanız
burada da yine hem kanuna karşı hem de Yargıtayın
uygulamalarına karşı gelmiş olursunuz ve ciddi bir
eşitsizlik yaratmış olursunuz. Bunun da giderilmesi
gerekmektedir diyorum, teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392
sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 6ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 6- 13/6/2006 tarihli ve
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 11 inci maddesinde
bulunan 2019 UEFA Süper Kupa Finali ve 2021 UEFA Şampiyonlar Ligi Finali
müsabakalarının ifadesi 2023 UEFA Şampiyonlar Ligi Finali
müsabakasının şeklinde değiştirilmiştir.
Mustafa
Adıgüzel Süleyman
Girgin Mahmut
Tanal
Ordu Muğla İstanbul
Kani
Beko Cavit
Arı Baha
Ünlü
İzmir
Antalya Osmaniye
İlhami
Özcan Aygun Ömer
Fethi Gürer Fikret
Şahin
Tekirdağ Niğde
Balıkesir
Bülent
Kuşoğlu
Ankara
BAŞKAN Sayın
Komisyon önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Ordu Milletvekili Sayın Mustafa Adıgüzel.
Buyurunuz Sayın
Adıgüzel. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu)
Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi adına 6ncı
madde üzerinde söz aldım.
UEFA Şampiyonlar Ligi
Finalini 2021 yılındaki pandemi nedeniyle düzenleyememiş ve
Portekize vermiştik, şimdi ülkemizde düzenlenecek. 6ncı madde
2023 Finali için bir düzenleme içeriyor. Pandeminin kötü yönetimiyle ilgili
sözlerimizi buraya bir rezerv koyarak ben süremi ülkemiz sporuyla ilgili güncel
meselelere ayırmak istiyorum.
Futbolda, kulüp
takımı olarak Galatasarayımızın Avrupa Şampiyonu
olduğu ve Millî Takımın da dünya 3üncüsü olduğu bir
tablodan bizi yirmi yıl sonra getirdiğiniz yer Dünya Kupası
değil de anca Katardaki açılış seremonisine gitmek oldu.
Siz geldiğinizde bir kulüpte 5 yabancı vardı, şimdi 15
yabancı var; siz geldiğinizde Millî Takımın
başında bir yerli antrenör vardı, şimdi yabancı bir
antrenör var; ondan sonra yerli ve millî öyle mi?
Şimdi, futbolda bir
naklen yayın meselesi var. Geçen dönem bir Katar firmasına dolar
üzerinden verdik, sonra 90 milyon dolarlık indirim yaptık, 300 milyon
TL de biz ekledik, kalanı da Türk lirasına çevirdiniz. Madem
alacakları Türk lirasına çeviriyor, Katarı kolluyorsunuz,
devletin 5li çeteye olan dolar garantili borçlarını da TLye
çevirin, biraz da devleti kollayın.
Bu yıl TRT de girdi
ihaleye, bazı paketleri satın aldı, sonra üstten birisi devreye
girdi, TRT vazgeçti, aynı TRT aynı paketi bu defa Katar
firmasından 10 kat fiyata tekrar satın aldı. Biz de bunu
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktaya sorduk, aylar
geçti, hâlâ bu konuda bir cevap yok. Şimdi, biz çağrı
yaptık, dedik ki: Her ne kadar yayın politikalarını
onaylamasak da TRTnin naklen yayın ihalesine girmesini ve
altmış yıllık tecrübesi, 50den fazla kanalıyla bu
işi üstlenmesini, elin Katar firmasına vereceğimize bunu TRTye
vererek spor seyrini daha geniş kitlelere ücretsiz
ulaştırırken aynı zamanda kulüplerin daha fazla gelir elde
etmesini sağlayalım fakat buna da Evet. demediniz.
Millet iktidarında Türk
futbolunu şifreli kutudan, bir Katar firmasının tok
alıcı kibrinden ve spordaki kapitülasyonlardan kurtararak
kulüplerimizi daha fazla kaynağa kavuşturacağız; sporu
toplumun geneline yayacak tesisleri ve kadroları kuracağız.
Nisan 2022de bir Spor Yasası çıkardık, CHP olarak bizler de
katkı verdik ama hukuk kurulları, Tahkim Kurulu ve Merkez Hakem
Kuruluyla ilgili iki yerde ciddi itirazımız oldu fakat bunlarla
ilgili düzenleme yapamadığınız için bugün işte bu
tartışmalar devam ediyor. Sporda adil yarışma
şartlarını da yeniden tesis edeceğiz.
Bir madalya meselesi var.
Spor Bakanı Biz pandemiye rağmen dört senede 19.620
uluslararası madalya kazandık. diyor. Hangi uluslararası
kategoride; olimpiyat mı, dünya mı, Avrupa şampiyonu mu, belli
değil. Öyle 2 tane komşu ülke çağırıp da -onlar da
zaten önde gelen sporcularını göndermiyor, ikinci sınıf
sporcuları gönderiyor- böyle binlerce madalya söylemiyle madalya
kazanmayı değersizleştirmeyin.
Enteresan bir bilgi var. Spor
Bakanlığı Üniversite Sporları Federasyonuna 107 milyon TL
bir kaynak aktarıyor değerli arkadaşlarım. Federasyon da bu
konuda bir görevi ve harcama yetkisi olmadığı hâlde 2 adet yurt
binası satın alıyor, Üniversite Sporları Federasyonu,
İzmirde 2 tane yurt binası satın alıyor. Neden
Federasyonun böyle bir görevi yokken bu binaları satın alıyor
diye önerge verdik, cevap bekliyoruz. Yurt işiyle, KYK eliyle kamu
harcaması yapılması gerekirken bir federasyon üstünden bunun
yapılmasının amacı bunu denetimden, Sayıştay
incelemesinden kaçırmaktan başka bir şey değil. Bu konuda
verdiğimiz önergeye de şu ana kadar cevap gelmedi arkadaşlar.
Yine bir stat ihalesi var,
onu da hemen göstereyim. Bakın, Galatasaray stadının maliyeti
120 milyon dolar, Fenerbahçenin 72 milyon dolar, Beşiktaşın
stadı 107 milyon dolar, Bursanın ki 87 milyon dolar, Trabzonun ki
85 milyon dolar ama bakın, Ankara stadının ihale bedeli 243
milyon dolar. Arkadaşlar, bu neyin nesidir? Bununla ilgili bu soru
işaretlerini ve buradaki fahiş fiyatın nedenini de kamuoyu merak
ediyor.
Şimdi, ben aslında
konuya değinmeyecektim ama biraz önceki hatip bu atletizmde yapılan
manipülasyonla ilgili burada konuşurken AK PARTİ
sıralarından bunun bir iddia olduğu söylendi. Ben bazı
detaylara girmek istiyorum. Atletizmde dünyanın utanç listesine nasıl
dâhil edildik?
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye uluslararası alanda her gün bir kara
listeye alınıyor. Atletizmde manipülasyon yapılan ülkeler;
Ermenistan, Gürcistan, Moldova, Özbekistan, Kırgızistan, Arnavutluk
ve Türkiye. Peki, biz buraya nasıl dâhil olduk?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MUSTAFA ADIGÜZEL (Devamla)
Teşekkür ediyorum.
Tokyo Olimpiyatlarına
fazladan 4 asil, 2 yedek sporcu daha götürebilmek ve 3 yönetici bileti için bu
manipülasyon yapıldı. Manipülasyonda Erzurumdaki
yarışmalarda fotofinişle oynanarak... Bu, fotofiniş de
tespit edildi ve bunu tespit eden de bizim Atletizm MHK Üyesi Necati Çeteci.
Bunu tespit etti ve açıkladı diye bir de buna iki yıl ceza verdiniz,
Dünya Atletizm Birliği bunu gördü, bizi bu listeye aldı. Ben
sporcunun zeki, çevik, aynı zamanda ahlaklısını severim.
diyen Atatürkün ülkesinde maalesef Spor Bakanı gereğini
yapmıyor. Bu Atletizm Federasyonu Başkanı neden hâlâ orada
duruyor diye bunu sormak istiyorum. Bununla ilgili detayları sormak
isteyen varsa burada, elimizde belgeleri var.
Ben sözlerimi Grup
Başkan Vekilimiz Özgür Özelin biraz önce burada söylediği veciz
sözle bitirmek ve bir defa daha tekrar etmek istiyorum: Cumhuriyet, bilhassa
kimsesizlerin kimsesidir. Mustafa Kemal Atatürk. Nokta. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 6ncı
maddesinin birinci fıkrasında bulunan yer alan ibaresinin bulunan
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Ayhan
Erel Aylin
Cesur
Trabzon Aksaray Isparta
İbrahim
Halil Oral Orhan
Çakırlar Fahrettin
Yokuş
Ankara Edirne Konya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Isparta Milletvekili Sayın Aylin Cesur.
Buyurunuz Sayın Cesur.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Çalışanların
maaşlarıyla geçinemediği, ülkenin topyekûn
yoksullaştığı ve satın alma gücünün düştüğü
bir yılı geride bıraktık. Yüksek enflasyonla, artan döviz
kuruyla alım gücü düşen işçi, memur, emekli yeni yıla hayat
pahalılığıyla ve zamlarla girdi. Bir sorun var, ne o,
yönetim sorunu mu acaba? Şimdi, yönetenlerin ülkeyi iyi yönetiyor
olmaları için altın kural var, altın üçgen bu. Bir, sağlam
demokrasi; iki, sağlam ekonomi; üç, sağlam güvenlik gerekiyor. Bunların
üçü de bir arada olmazsa altın üçgenden söz edemiyorsunuz ve o ülke iyi
yönetiliyor filan da diyemiyorsunuz.
Türkiye 21inci yüzyıla
gelindiğinde eksiğiyle gediğiyle dünyanın 20 ekonomisinden
biriydi, yirmi senelik iktidarın dünya ve yönetim
anlayışıyla bir, kötü ekonomi yönetimiyle artan enflasyon ve
düşen satın alma gücü; iki, verileri gerçek rakamlarla değil,
rakamları fısıldayanlara göre ayarlayan TÜİK; üç, zam
yağmuru altında ezilen milyonlar ve onların TÜİKe göre
ayarlanan maaş zamları. Sizin üçgeniniz bu şekilde oldu. Yine,
gelinen yerde altın üçgen oldu yamuk. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Yönetilemeyen Türkiyenin
orasından burasından delik deşik edip daha sonra
açıldıkça yama diktiğiniz düzenlemelerle, pahalılık
altında ezilen emeklisi, dulu, yetimi, yaşlısı,
kadını, istismara uğrayan uğramayan çocuğu döndüler
yüzlerini haber beklemeye başladılar; devletin baba gibi ellerini
tutması, ana gibi bağrına basması için iyi bir zam
beklemeye başladılar. Ve biz burada derde derman olacak yasalar
yerine torbadan tavşan çıkarmaya devam ediyoruz; hokus pokus,
çıka çıka yüzde 30.
Ya, arkadaş, ben
şimdi soruyorum size: Bakkala, pazara gidecek, elektrik parası,
doğal gaz parası ödeyecek, kira ödeyecek, çocuğuna harçlık
verecek olan vatandaşlar 3.500 lirayla geçinebilirler mi ya? Hakikaten, hepinize
soruyorum: Geçinebilir mi? 13 milyon emeklimiz var
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) 5.500 lira oldu.
AYLİN CESUR (Devamla)
5.500 lira oldu. diye buradan arkadaşlar övünüyorlar, 5.500 lirayla
geçinilir mi ya?
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Evet, 66 liradan geliyoruz oraya, 66 liradan.
AYLİN CESUR (Devamla)
Ben size soruyorum: 13 milyon emeklimiz var, yüzde 63ü en düşük emekli
maaşı alıyor ve ekonomik krizle 2001de siz gelmeden evvel en
düşük emekli maaşı asgari ücretin 1,5 katından fazlaydı,
şimdi sizinle geçen yirmi yıllık ömrümüzde zam yaptıktan
sonra dahi en düşük emekli maaşı asgari ücretten yüzde 35 daha
az olacak. Emeklilerimizi insanca yaşama koşullarından mahrum
ettiniz; utanmak lazım, hâlâ buradan bana sesleniyorsunuz Yeter bu para.
diye. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Hepimizin, burada milleti
temsil eden bizlerin sokağa çıkmaması lazım. Sizi bilmem
ama benim canım yanıyor, arkadaşlarımın da canı
yanıyor, sıcak bir yerde sıcak bir çorba içerken boğazımız
düğümleniyor; siz rahat rahat, maşallah, bir de burada
savunuyorsunuz. Siz bu olanlardan razı mısınız? Allah
aşkına, değerli arkadaşlar, soruyorum: Burada biz ne
yapıyoruz? Hisseli Harikalar Kumpanyası mı burası? Burası
Türkiye Büyük Millet Meclisi. Neden emekliye, memura yüzde 30 zamla yetinmek
zorunda kalıyoruz? (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
Zorlamalarımızla
asgari ücret yüzde 55 arttı ve 8.500 lirayı bir müjde diye
duyurdunuz, yüzde 30 artırılan emekli ve memur
maaşlarını nasıl duyuracaksınız vallahi merak
ediyorum. Çalışanın alın terinin yok
sayıldığı ve sadakadan öteye gitmeyen bir
artıştır bu, bunun altını burada çiziyoruz. 2021de
enflasyon yüzde 36, 2022de TÜİKe göre ilk on bir ayda yüzde 84, son bir
ayda yüzde 64e inmiş ve ENAGa göre yıllık enflasyon yüzde 140.
Şimdi, TÜRK-İŞ'e göre açlık sınırının 8
bin lira, yoksulluk sınırının 26 bin lira olduğu bir
ülkede oluyor bunlar. O ülke Türkiye, bizim ülkemiz ve en düşük emekli
maaşı yeni düzenlemeyle şunu diyor bize, hepimize birden
haykırıyor: Açlık değil sizinki, ölün. Emekliye Ölün,
ölün. diyor, Ha, ölmezseniz, eğer ilaç lazım olursa ilaca
yapılan zam da yüzde
Şimdi, 2022 gıda
fiyatları yüzde 150 artmış, eskiden Soğan, ekmek mi
yesin? filan denilirdi, şimdi artık Soğan, ekmek yesin. demek
de lüks oldu çünkü soğana son bir yılda yüzde 300 artış
yapıldı. Şimdi, kırmızı ete on günde 3 kere zam
yapıldı ve en ucuz etin kilosu 200 lira değerli arkadaşlar,
buradan bana böyle 3.500,
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Hayır, rakamı düzelttiriyoruz.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Hayır, hatırlatıyoruz ya, suç mu yani
hatırlatmak?
AYLİN CESUR (Devamla)
Neden biliyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
AYLİN CESUR (Devamla)
Sağ olun Sayın Başkan.
Çünkü kendiniz üretmek
yerine, üreticiyi desteklemek yerine ucuz üreten ülkelerden ithal etmeyi tercih
ettiniz ve dövizle dış borç yapıyoruz değerli
arkadaşlar yıllardır. 2018den beri döviz kurunu
tutamıyorsunuz. Üretim maliyeti artıyor ve kör olası enflasyon
da bir türlü düşmüyor. 2022de 250 milyar ihracat yaptık. filan
diye böyle böbürleniyorsunuz ya, 360 milyar dolar ithalatla cumhuriyet
tarihinin 110 milyar dolarlık en büyük açığını da biz
yaptık. demiyorsunuz; bunu da söylemeniz lazım her seferinde.
Küresel enflasyonla dünya faizi artırırken siz indirmeyi tercih
ettiniz, gerekçe olarak düşük kurla ihracatın
artacağını gösterdiniz, başaramayınca da Enflasyonla
büyümeydi amacımız. dediniz. Peki, enflasyon pahasına
büyüyebildik mi? 2022 üçüncü çeyreğinde yüzde 3,9 büyümeyle sermayenin
millî gelirinden aldığı pay yüzde 54,8e çıkmış,
iş gücünün millî gelirden aldığı paysa yüzde 26,3e
düşmüş.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla)
Başkanım, bir bağlayabilir miyim.
BAŞKAN Buyurunuz.
AYLİN CESUR (Devamla)
Sağ olun.
Bu ne demek biliyor musunuz?
Yani şu sizin enflasyonla büyümenin faturası halka kesilmiş;
zengin daha zengin, fakir de daha fakir olmuş demek bu.
Şimdi, gelelim turpun
büyüğüne, turpun büyüğü heybede ve soru şu: Madem işçiye,
memura, emekliye verilen zamlar gerçek enflasyon oranında ise
çalışanların millî gelirden aldığı pay neden
düşüyor? Şimdi, asgari ücret asgari ücret olmaktan çıktı,
ortalama ücret oldu; toplumun büyük kısmı artık o ücretin
altında çalışıyor maalesef. 200 liralık banknotlar
2009un ilk gününde tedavüle girdi; 2009da 1 dolar 1,5 liraydı, 131 dolar
alıyordunuz; şimdi 13 kat azalmış, 10,5 dolar
alabiliyorsunuz. Bu, sizin eseriniz, milyonları yoksulluğa teslim
ettiniz.
Neresinden tutsanız bu
yama tutmuyor. Kış sert geçiyor, doğru ama bu
kışın sonu bahar ve insanlar o yüzden üzülmüyorlar bu yıla
girerken.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla)
Çünkü aşağıdan yukarıdan, bu enflasyondan, bu zamlardan
yolun sonu görünüyor değerli arkadaşlar. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Ve çünkü o sene, bu sene
diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. İnşallah,
emeklilerimize, memurlarımıza hak ettikleri zamları biz
yapacağız diyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
6ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
6ncı
madde kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde 3 önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392
sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 7- 27/6/1989 tarihli
ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 43-
4688 sayılı Kanuna göre düzenlenen Kamu Görevlilerinin Geneline ve
Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2022 ve
2023 Yıllarını Kapsayan 6. Dönem Toplu Sözleşmenin
İkinci Kısım Birinci Bölümünün 5 inci, 6 ncı, 7 nci ve 8
inci maddeleri uyarınca 1/1/2023-30/6/2023 dönemine ilişkin
katsayılar, sözleşme ücreti artış oranları, ücret
tavanları ve ortalama ücret toplamı üst sınırına uygulanacak
artış oranı %100 olarak uygulanır. Hazine ve Maliye
Bakanlığı bu madde kapsamında katsayıları,
sözleşme ücreti artış oranlarını, ücret
tavanlarını ve ortalama ücret toplamı üst
sınırını söz konusu artış oranına uygun
olarak belirler ve duyurur.
Kemal
Peköz Fatma
Kurtulan Nuran
İmir
Adana Mersin Şırnak
Murat
Çepni Mehmet
Ruştu Tiryaki Mensur
Işık
İzmir Batman Muş
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Şırnak Milletvekili Sayın Nuran İmir.
Buyurunuz Sayın
İmir. (HDP sıralarından alkışlar)
NURAN İMİR
(Şırnak) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Genel Kurulu ve
halkımızı selamlıyorum. Görüşülmekte olan kanun
teklifinin 7nci maddesi hakkında partim adına söz almış
bulunmaktayım.
Ülkede siyasal krizle
birlikte açlığın, yoksulluğun, ekonomik krizin en üst
seviyede olduğu bir dönemde AKP iktidarı, memur ve emeklilerin zam
oranını bir seçim politikasına dönüştürmüştür.
İlgili kurumlar, siyasi partiler ve piyasa verilerini dikkate almadan AKP
Genel Başkanı zam oranını yüzde 25 olarak
açıkladı fakat yirmi dört saat geçmeden değişiklik yaparak
bu oranı yüzde 5 daha artırdı. Düşünün, milyonlarca memurun
ve emeklinin kaderi bir kişinin iki dudağı arasında
kalmıştır. Bu rejim anlayışı köleliği
dayatan bir rejim anlayışıdır.
Bakın, TÜİKin
yalan hesaplarına göre enflasyon ülkede yüzde 64,7 ancak sokağın
enflasyonu bunun 2 katı, 3 katı. Bu zam, var olan enflasyonun
çeyreğinin çeyreği bile değil. Zam
yaptığınız saatlerde artan fiyatlar
yaptığınız zammı bile eritti, tüketti. Halkın ne
evdeki hesabını biliyorsunuz ne de çarşıdaki
hesabından haberiniz var. Verdiğiniz zamla 1 kilo peynir
alınamadığından bile haberiniz yok. Türkiye'de açlık
sınırı bugün 8 binin üzerinde, yoksulluk sınırı
26.500 TL. Siz hâlen yaptığınız yüzde 30luk zammı
müjde diye sunuyorsunuz. Diğer taraftan, ülkede bir asgari ücret
belirleniyorsa emekli maaşları nasıl oluyor da asgari ücretin
altında kalıyor? Asgari ücret ülkenin en düşük ücreti ise
emekliler bundan daha düşük ücret alamaz, emekli maaşlarını
asgari ücretin üzerinde tutmak zorundasınız. Ankara'dan
Şırnak'a selam verdiğimiz herkes yoksulluktan, açlıktan, zamlardan
ve haksızlıklardan bahsediyor, iktidarınız ise her gün bu
ülkede ekonominin büyümesinden bahsediyor. Sizin halkın gerçekliğiyle
bir bağınız kalmamış. Halk Açız! diyor, sizler
Biz Togg ürettik. diyorsunuz, halk Yoksulluktan perişanız! diyor,
sizler İHA'lar ve SİHA'lar yaptık. diyorsunuz fakat halkın
gündemi ise Akşam eve nasıl ekmek götürebilirim? Bu ay doğal
gaz parasını nasıl ödeyebilirim? Ay sonunda kiraya zam gelecek
mi? Bu ülkede bu soğukta doğal gazını açmayan aileler var.
Bakın, akşam eve geldiğinde çocuğunun isteklerini
alamadığı için çocuğuyla yüzleşmek istemeyen
anne-babalar var ama sizin tek derdiniz iktidarda kalmak; bunun için
aklınıza gelen her yolu deniyorsunuz, her yolsuzluğu ve
hukuksuzluğu yapıyorsunuz. Bu yaptığınız zam,
belirlediğiniz asgari ücret ve müjdesini verdiğiniz emekli
maaşıyla insanlar temel yaşam malzemesi dahi alamıyor.
Bakın, her gün ev
kiraları artmakta, İstanbulda kiralar en az 5 bin TL, Ankara'da en
az 3 bin TL oldu. Türkiyede
Daha bugün Maliye Bakanı Nebati Kirada
yüzde 25 sınırı temmuz ayında bitiyor, ondan sonra serbest
piyasa çerçevesinde kendi aralarında anlaşacaklar, bu geçici bir
süreçti. diyebilmektedir. Ekonomik kriz olmaksızın kira
fiyatlarının devlet tarafından belirlenmesi gerekirken ülkenin
Hazine ve Maliye Bakanı bu kriz ortamında Kiralar serbest piyasayla
belirlenecektir. diyebiliyor.
Bütün
yaptıklarınızı iktidarınıza
bağladığınız TÜİK'in verileriyle
yapıyorsunuz ancak bilmelisiniz ki TÜİK'in verilerine güveni olan tek
bir kurum, tek bir yurttaş bu ülkede kalmamıştır.
Dolayısıyla bu veriler doğrultusunda
attığınız her adım halkı daha da
yoksullaştırmaktadır.
Tabii, bu ülkede mağdur
edilen sadece memur ve memur emeklisi değil, yaşamın birçok
alanında emeğinin karşılığını alamayan
milyonlarca yurttaş var; tarlasını elektrik borcundan kaynaklı
ekemeyen çiftçiden tutalım her gün onlarca küçük esnafın kepenk
kapattığından haberiniz yok. Atanamayan milyonlarca üniversite
mezunundan haberiniz var mı? Faizlerini sileceğiz. dediğiniz
binlerce KYK mağduru âciz durumda. Kayıt dışı ve
güvencesiz çalışan milyonlarca kadın emekçisinden haberiniz var
mı? Tabii ki haberiniz yok. Sizin sorununuz yoksul halk değil, sizin
sorununuz koltuklarınız ve iktidarınızdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
NURAN İMİR
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ülkeyi bir algı
politikasıyla yönetiyorsunuz. Özelde partimiz HDP ve demokrasi ve
özgürlüklerden yana olan bütün muhalefete saldırmakla meşgulsünüz.
Sizin tek sorunuz HDP olmuş; HDP'lilerin iradesini gasbetmek, HDP'liyi tutuklamak,
HDP'ye kumpas davası açmak, HDP'yi kapatmak, HDP'nin hazine
yardımına bloke koyarak gasbetmek. Siz gaspçısınız.
HDP'yle uğraştığınız kadar halkın
sorunlarıyla uğraşsaydınız şimdi halk bu kadar
yoksul olmayacaktı. İnanın HDP değil siz gideceksiniz ve
gittiğiniz anda yaptığınız bütün yolsuzlukların
hepsi yoksullaştırdığınız halka
aktarılacaktır, ülke bir anda refaha ve demokrasiye
kavuşacaktır.
Bütün Genel Kurulu ve
halkımızı saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392
sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 7nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 7 27/6/1989 tarihli
ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
Geçici Madde 43 4688
sayılı Kanuna göre düzenlenen Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet
Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2022 ve 2023
Yıllarını Kapsayan 6. Dönem Toplu Sözleşmenin İkinci
Kısım Birinci Bölümünün 5 inci, 6 ncı, 7 nci ve 8 inci maddeleri
uyarınca 1/1/2023-30/6/2023 dönemine ilişkin katsayılar,
sözleşme ücreti artış oranları, ücret tavanları ve
ortalama ücret toplamı üst sınırına uygulanacak
artış oranı yüzde 81,08 olarak uygulanır. Hazine ve Maliye
Bakanlığı bu madde kapsamında katsayıları,
sözleşme ücreti artış oranlarını, ücret tavanlarını
ve ortalama ücret toplamı üst sınırını söz konusu
artış oranına uygun olarak belirler ve duyurur.
Fikret
Şahin Kani
Beko Cavit
Arı
Balıkesir İzmir
Antalya
Emine Gülizar
Emecan Süleyman
Girgin Baha
Ünlü
İstanbul Muğla
Osmaniye
İlhami
Özcan Aygun Mahmut
Tanal Ömer
Fethi Gürer
Tekirdağ İstanbul Niğde
Bülent
Kuşoğlu Yıldırım
Kaya
Ankara
Ankara
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Yıldırım Kaya.
Buyurunuz Sayın Kaya.
(CHP sıralarından alkışlar)
YILDIRIM KAYA (Ankara)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün 12 Ocak 2023. Bugün
Türkiye'nin dört bir yanında kamu çalışanları kendilerine
reva görülen maaşları protesto etmek için iş yerlerinde greve
başladılar yani sabah saat 8 itibarıyla eğer çocuğunuz
okula gidecekse göndermeyin, hastaysanız doktora gitmeyin çünkü
Birleşik Kamu İş Konfederasyonu ve diğer 6 konfederasyon
birlikte Bu maaşları hak etmiyoruz, bu ücretle geçinemiyoruz.
diyerek iş bırakıyorlar, grev yapıyorlar. Toplu görüşme
yetkisi olan sendikalar artık grevli, toplu sözleşmeli bir sendikal
hak için mücadele ediyorlar. Eğer sendikalar grevli, toplu sözleşmeli
sendikal hak istiyorlarsa, kendi hakları için grev yapıyorlarsa demek
ki geçinemiyorlar. 2 öğretmen, 2 çocuk; toplamda 24 bin lira maaş
alıyorlar ama yoksulluk sınırı TÜRK-İŞin
açıkladığı rakama göre 26.483 lira. Ne yapsınlar?
Yıl 1983, yer Artvin
Hopa Pınarlı Köyü; buraya Sivas Divriğiden sürgün giden bir
öğretmen. Bir çocuğu var, eşi çalışıyor, kendisi
öğretmen; 12 Ocakta, bu saatlerde dünyaya bir kız çocuğu gelir,
adı Çilem olur. O kız çocuğu 1983 yılında
doğdu. Onun babası, onun annesi grevli, toplu sözleşmeli
sendikal mücadele verdiği için o ilden o ile sürgün olur, o gün bugündür
kamu çalışanları grevli, toplu sözleşmeli hakka
kavuşamadılar. Sözüm olsun ki 12 Ocakta doğan Çilem,
kızım; doğum gününü buradan kutluyorum ama sana söz veriyorum;
senin geleceğini garanti altına alamadım ama senin
çocuklarının ve Türkiyedeki milyonlarca çocuğun geleceğini
umutlu, aydınlık ve güzel yarınlar için mutlaka ve mutlaka
grevli, toplu sözleşmeli sendikal mücadeleyle kazanacağız. (CHP
sıralarından alkışlar)
Emekli olursun, geçinemezsin;
intibak yasası beklersin, çıkmaz; BAĞ-KURlusun, esnafsın
ama bu haklardan yararlanamazsın. Geçenlerde Türkiye Esnaf ve
Sanatkârları Konfederasyonu Başkanı Sayın Bendevi
Palandöken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğana bir mektup
yazmış, esnafın dertlerini anlatmış, BAĞ-KURluların
dertlerini anlatmış. Ben de kendisine dedim ki: Sayın Başkan,
o, mektubu okumaz, okusa da yanıt vermez, yanıt verecek olursa da
BAĞ-KURlu esnafın sorunlarına çözüm üretmez. Çünkü bunlar 5li
çeteden yanadır; sizin gibi BAĞ-KURlu emeklinin,
çalışanın, işçinin hakkından yana değildir. ama
söz olsun ki sizin de bu haklarınız mutlaka gün gelecek hayata
geçirilecek, intibak yasası çıkacak. Fatma teyzem bana mesaj
yazmış, diyor ki Ben üç aydan üç aya maaş alıyorum yavrum.
78 yaşındayım, üç aylık ömrümün olup
olmadığını bilemem, Allah bilir ama biz
aylıklarımızı aydan aya alsak olmaz mı? Ben de
diyorum ki Fatma teyze, olur, olur ama aha bunlar halletmiyor ki vermiyorlar
ki nasıl olsun? Aydan aya maaş almak isteyen, ayın sonunu
rahatlıkla geçirmek isteyen emeklilerin bu çığlığını
hep beraber duyalım.
Kamuda çalışan,
4857 sayılı Yasaya tabi olarak daimî işçi statüsünde olan
üniversite mezunları 2015 yılında MEMUR-SEN Konfederasyonunun
yaptığı toplu sözleşmede, haklarının
alınacağı toplu sözleşmede geçerli ama aradan yedi yıl
geçti bu haklar alınamadı. Yani toplu görüşmenin hiçbir
kıymetiharbiyesinin olmadığı süreçten geçiyoruz. Sorun
toplu görüşmeyle çözülebilecek bir sorun değildir. Sorun, grevli,
toplu sözleşmeli bir hakkınız yoksa, bir yasanız yoksa,
asla bu alandaki ekonomik iyileşmeyi yaşama şansınız
yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
YILDIRIM KAYA (Devamla)
Emeklisiniz, diyorsunuz ki 14 milyon emekliyiz. 14 milyon emeklinin
derneği var eylem yapamaz, sendika kurar sendikaların
kapısına kilit vurulur. Emeklilerin kurmuş olduğu
sendikaların kapısına kilit vurarak emeklinin
haklarını yok sayamazsınız. Bugün yani 12 Ocakta
İstanbulda Taksimde, Kadıköyde; İzmirde Demokrasi
Meydanında; Kızılayda, Güvenparkta, Ulusta, Türkiyenin dört
bir yanında emekliler ile kamu çalışanları bugün saat
12.30da meydanlarda olacak iş bırakanlar. Buradan, onlara bir kez
daha selamlarımızı gönderiyoruz. Direnin, direne direne
kazanacağınızı biliyorsunuz. (CHP sıralarından
alkışlar) Siz direnin, geliyor gelmekte olan, direnç gününüze direnç
olmaya geliyoruz.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7nci
maddesinde bulunan %30 ibaresinin %55 şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Bedri
Yaşar Hüseyin
Örs Dursun
Ataş
Samsun Trabzon Kayseri
Ayhan
Altıntaş Muhammet
Naci Cinisli Zeki
Hakan Sıdalı
Ankara Erzurum Mersin
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Mersin Milletvekili Sayın Zeki Hakan Sıdalı.
Buyurunuz Sayın
Sıdalı. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ZEKİ HAKAN SIDALI
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun
teklifiyle en düşük memur maaşı 11.850 lira, en düşük
emekli maaşı da 5.500 lira oluyor. Açlık
sınırının asgari ücrete denk, yoksulluk
sınırının 26.485 lira olduğu yerde bahşedilen bu
zamlar Başının çaresine nasıl bakabiliyorsan öyle bak.
Benden bu kadar. demekten başka bir şey değil. Devleti
adına çalışan, emek veren memur bir çift yani 1 değil, 2
kişi sırt sırta verip bir ay çalışıp hâlâ
yoksulluk sınırını aşamıyorsa, bu, yirmi
yıllık iktidarınızın eseridir. Size oy veren her memur
bin pişman. Neden mi? Memur ve emekli çarşı pazar enflasyonunu
yani gerçek enflasyonu yaşıyor ama zamlar TÜİK ayarlı
enflasyona göre veriliyor. Hâliyle sizin masabaşındaki
hesaplarınız pazara hiç uymuyor. Çok eskilere gitmeyi, geçmişte
yaşamayı hiç sevmem ama siz her şeyi hep 2002yle
karşılaştırıyorsunuz ya hani, siz iktidara
geldiğinizde ortalama memur maaşı asgari ücretin 3 katından
fazlaydı, şimdi neredeyse aynı. Emeklide durum daha da kötü.
Ortalama SSK emekli aylığı asgari ücretin 1,5
katıymış, şimdi ise sadece üçte 2si. Size oy veren emekli
de bin pişman. Genel Başkanımız Sayın Meral
Akşener her fırsatta En düşük emekli maaşı asgari
ücrete eşitlenmelidir. diyor. Siz de O kadar da abartmayın.
Nasıl olsun? diyorsunuz. Biz abartmıyoruz, eskiden beri öyleydi, siz
bozdunuz. Derin yoksulluğa ittiğiniz, kaderine terk ettiğiniz
emekli sadece hakkını istiyor. Emekliler, memurlar emin olsunlar, siz
vermeyeceksiniz ama biz geleceğiz, emekliler hak ettiğini alacak.
Kıymetli
milletvekilleri, bu oranlardan da görüyoruz ki memur ve emekli
maaşları asgari ücret karşısında hızla eriyor.
Geçtiğimiz yıllarda asgari ücretin çok üstünde maaş alanlar
bugün bir asgari ücret tuzağına doğru itiliyor. Dünyada asgari
ücretlilerin oranı yüzde 10ların altındayken bizde maalesef
yüzde 50. Ülkemizde maalesef ki yine asgari ücreti ortalama hâline getiren de
sizsiniz. Asgari ücret ve biraz üstüyle geçinmeye çalışanların
oranı neredeyse 4 kişiden 3ü. Vatandaş refahta ve zenginlikte
eşitlenen bir Türkiye'nin hayalini kurarken siz asgari ücrette eşitlenen
bir Türkiye'nin vizyonunu ortaya koyuyorsunuz; vizyonunuz bu kadar. Önce yüzde
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ZEKİ HAKAN SIDALI
(Devamla) Tamamlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ZEKİ HAKAN SIDALI
(Devamla) Ama şunu unutmayın: Memur ve emekli sizden seçim
promosyonu değil hakkını istiyor; mart ayında değil
şimdi istiyor; bu önergemizde teklif ettiğimiz gibi en az 55lik
zammı bugün hesaplarında görmek istiyor. Derdiniz ve önceliğiniz
milletse hemen yapın. Derdiniz seçimse artık onun için çok geç.
Millet kararını çoktan verdi. Güçlü, zengin ve müreffeh bir
Türkiye'ye, İYİ Partinin iktidarına çok az kaldı.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
7nci madde
kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392
sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 8: Bu kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Mehmet
Ruştu Tiryaki Murat
Çepni Kemal
Peköz
Batman İzmir Adana
Mensur
Işık Fatma
Kurtulan Hüseyin
Kaçmaz
Muş
Mersin Şırnak
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Şırnak Milletvekili Sayın Hüseyin Kaçmaz.
Buyurunuz Sayın Kaçmaz.
(HDP sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN KAÇMAZ
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
AKP iktidarı, yirmi
yıllık iktidarının sonunda bir övünç kaynağına
daha sahip oldu; özellikle, borçlarından bunalan yurttaşlar
sağlıklarından vazgeçerek artık organlarını
satmak için ilan verir duruma geldi. Google trendlerinde görüldüğü üzere
Böbreğimi satmak istiyorum. Karaciğerimi satmak istiyorum. diye
aratanların durumu son bir yıl içerisinde tam yüzde 400
artmış durumda. Açlık, yoksulluk ve çaresizlik
yurttaşların organlarını, böbreğini, karaciğerini
satmak zorunda hissettirdiği bir zulüm düzenini yaratmış
durumda. Aslında AKP'li milletvekilleri de çoğu kez burada itiraf
etti; şu an ülkenin içerisinde bulunduğu ekonomik durumu ve
yapılan zam oranlarının aslında yetersiz olduğunu,
toplumun bununla geçinemeyeceğini kabul ettiler. Tabii, Türkiye'de
Türkiye'de ağır bir
ekonomik buhran hâli var, halk enflasyon altında ezilirken, her gün daha
fazla yoksullaşırken AKP-MHP iktidarı toz pembe bir tablo
çiziyor, Türkiye'de bütün ekonomik verilerde negatif rekorlar
kırılıyor. Türkiye tarihinin -dediğimiz gibi- bütün ekonomik
verilerinde en kötü seviyeleri seyrettiğini görebiliyoruz. Hâl böyleyken
ama AKP iktidarı -bir maç metaforu üzerinden anlatmaya
çalışayım, futbol metaforu üzerinden- sürekli Biz 2 gol
attık. diyor, 3 gol attık. diyor, İhracatta şu kadar
artış var. diyor ama ithalatı söylemiyor; kaç gol
attığını söylüyor ama kaç gol yediğini söylemiyor.
Yeniliyorsunuz, kaybediyorsunuz, halka da kaybettiriyorsunuz; maçta 1 gol, 2
gol atmakla maç kazanılmaz. Ancak, siz daha fazla gol atarsanız
maçı kazanırsınız. İthalattaki cari
açığın, Türkiye tarihinin neredeyse en yüksek dış
ticaret açığının kayıtlara geçtiği bir dönemi
yaşıyoruz ama AKP iktidarı Biz 2 gol attık, maçı
kazandık. diyor. Tabii, veriler ortada, ihracatta yüzde 12lik
artış var ama ithalatta yüzde 34lük artış var, 110 milyar
dolar bir dış ticaret açığı söz konusu.
Tabii, Hazine ve Maliye
Bakanlığı da yine bu tek boyutlu ekonomi yöntemiyle halkı
kandırmaya çalışıyor. Bakanlık her fırsatta
Büyüyoruz. diyor. Değerli milletvekilleri, bu büyüyen kim? Halk
büyümüyor, memurlar büyümüyor, emekliler büyümüyor, emekçiler büyümüyor ama
büyüyen yandaşlar ve candaşlar var, sermaye var, kârını
yüzde 500 artıran bankalar var. AKPnin aslında büyütmek
istediği kesim tam da bunlar. Tabii, bunlar büyürken diğer yanda
milyonlarca emekçi, emekli, memur sefalete terk edilmiş durumda.
Yine, Sayın
Erdoğanın Bizim en parlak yılımız olacak.
cümlesiyle o zaman 2022 yılına giriş yapmıştık
ancak Bakan Nebati 12 Aralıkta 2022 en kötü yıl olarak tarihe
geçecek; 100 milyar dolar dış ticaret açığı, 50 milyar
dolar cari açık söz konusu." dedi yani aslında nasıl ki
Türk tipi başkanlık sisteminiz çöktüyse 2023le birlikte yeni ekonomi
modeliniz de şu aşama itibarıyla çökmüş durumda.
Tabii, saraya biat eden,
sarayın istediği rakamları paylaşan bir TÜİK
belası var emekçilerin, emeklilerin, kamu emekçilerinin başında.
TÜİK Başkanı saraya soruyor: Kaç göstermemi istersiniz
enflasyonu? Yüzde
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bunun üzerinden bu maaş
ve zamlar hesaplanıyor ve yine aslında TÜİK eliyle, bir kamu
kurumu eliyle bir soygun var bu ülkede, soygun. Garo Vekilimiz de söyledi,
TÜİK eliyle bir soygun, bir yolsuzluk söz konusu. Açıklanan bu
rakamlar aslında işçiler, emekliler, memurlar için bir sefalet
yılını beklediğimizi bize gösteriyor. İnsanlar,
yurttaşlar insanca yaşamak istiyor. Şunu net bir şekilde
söyleyelim: Bu kara kışta bile hâlâ yoksulluktan kombiyi açamayan
milyonlar var. Öyle bir ülke yarattınız ki kombiyi kısmaktan
yoksullar, yurttaşlar Eskimoya döndü. KESK eyleminde TÜİKin
açıkladığı rakamlara ilişkin bir slogan vardı:
AKP, zammını al başına çal! Biz de onu söylüyoruz: AKP,
zammını al başına çal! (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392
sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
8inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 8 Bu Kanunun;
a) 2 nci ve 3 üncü maddeleri
2023 yılı Ocak ayı ödeme döneminden itibaren uygulanmak üzere
yayımı tarihinde,
b) 4 üncü ve 7 nci maddeleri
1/1/2023 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
c) Diğer maddeleri
yayımı tarihinden itibaren yürürlüğe girer.
Fikret
Şahin Kani
Beko Bülent
Kuşoğlu
Balıkesir İzmir Ankara
Süleyman
Girgin Cavit
Arı Baha
Ünlü
Muğla Antalya Osmaniye
Mahmut
Tanal İlhami
Özcan Aygun Emine
Gülizar Emecan
İstanbul Tekirdağ İstanbul
Ömer
Fethi Gürer
Niğde
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Balıkesir Milletvekili Sayın Fikret Şahin.
Buyurunuz Sayın
Şahin. (CHP sıralarından alkışlar)
FİKRET ŞAHİN
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Zaman bir hayli geç oldu, ben
de o nedenle konuşmamı biraz daha öz ve kısa
yapacağım. Tabii, emekli ve memurların ücret zammı
konusundaki kanun teklifi üzerine görüşmeler yaptık. Gerçek anlamda
bir ücret zammından bahsedebilmek için yapılan maaş
artırımının enflasyonun üzerinde olması gerekir; aksi
takdirde, enflasyon oranının altında yapılmış
olan her ücret artırımı, maalesef zam olarak nitelendirilemez,
aksine bir fakirleşmedir. Şu anki buradaki görüşmeler, hem
emeklilerimizin hem de memurlarımızın fakirleşmesi üzerine
konuşmuş olduğumuz bir yasal düzenlemedir.
Bakınız,
TÜİKin makyajlı enflasyon oranı dahi yüzde 64 yani gerçekte
elbette çok daha yüksek ama yüzde 64 olarak düşünelim. Bir emeklinin geçen
yıl cebinde 100 lira varsa zaten 64 lirası enflasyonla gitti, cebinde
kaldı 36 lira; siz de bu yılki şu düzenlemeyle cebine 30 lira
daha koyuyorsunuz ve emeklinin cebinde 66 lira oluyor. 100 lira varken 66 lira
var yani 34 lirası kaybolmuş, fakirleşmiş; yüzde 34
oranında fakirleşmiş hâle geldi emeklilerimiz. Açlık
sınırı 8.136 lira, asgari ücret 8.500 lira ama en düşük
emekli maaşı 5.500 lira. Dolayısıyla, bu rakam da emekliyi
açlığa mahkûm etmekle aynı anlamı taşıyor.
Eğer gerçek anlamda siz emekliye bir zam
yaptığınızı söyleyecek olursanız buradaki bu zam
oranının minimum yüzde 64ün üzerinde olması gerekirdi çünkü
gıda enflasyonu dahi yüzde 78 oranında. Dolayısıyla,
emekliler, memurlar geçim sıkıntısındalar ve bu gelen -zam
diyemiyoruz buna- artış oranıyla da herhangi bir pozitif yönde
geçimle ilgili sıkıntılarını çözmeleri mümkün
değil ki doğal gaz, elektrik, diğer temel gıdalardaki
artışlar zaten belli. Sonuç olarak da daha da fakirleşmiş
emeklilerimiz ve memurlarımızla karşı karşıya
kalacağız.
Tabii, burada şunu da
söylemek istiyorum: Özellikle kamu-özel iş birliği modellerinde
yandaş şirketlere döviz bazında yapılan
aktarımların keşke bir kısmı emeklilerimize ve
memurlarımıza yapılmış olsaydı da hiç olmazsa
enflasyonun üzerinde bir zam vermiş olsaydık, onların refah
oranlarını artırmış olsaydık. Yine, emeklilerimize
hem burada Genel Kurulda hem de Plan ve Bütçe Komisyonunda verdiğimiz önergelerle
en düşük emekli maaşının asgari ücret seviyesinde
olması gerektiğini söyledik ki mantık da bunu gerektiriyor
zaten; 8.500 lira olması konusunu reddettiniz. Yine, verdiğimiz
önergeyle, emeklilerimize 2 dinî bayramda birer asgari ücret seviyesinde ikramiye
verilmesini teklif ettik, bunu da kabul etmediniz. Keşke bunlar kabul
edilmiş olsaydı emeklilerimiz hiç olmazsa biraz daha rahat etmiş
olurlardı.
Dolayısıyla, bir
AKP iktidarıyla karşı karşıyayız ki halktan ve
gerçeklerden kopmuş, giderek halkı yoksullaştırmış.
Oysa bütçeyle mücadele edeceğini, yoksullukla mücadele edeceğini
söylemiş ama vatandaş tamamen yoksulluğa batmış
durumda, yolsuzluk dediğimiz zaten her yerden yolsuzluklar geliyor,
yasaklar desen Türkiye zaten bir yasaklar ülkesi hâline gelmiş. Umut
ediyoruz, önümüzdeki süreçte, iktidarımızda emekçilerimiz,
emeklilerimiz, memurlarımız haklarının
karşılığını alacaklardır.
Ben bu duygularla hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum,
sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 8inci
maddesinde bulunan yayımı tarihinde ibarelerinin
yayımlandığı tarihte şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Ayhan
Erel İbrahim
Halil Oral
Trabzon
Aksaray
Ankara
Orhan
Çakırlar Arslan
Kabukcuoğlu
Edirne
Eskişehir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Eskişehir Milletvekili Sayın Arslan Kabukcuoğlu.
Buyurunuz Sayın
Kabukcuoğlu. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Eskişehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 392
sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesi üzerine
İYİ Parti grubum adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlarım.
AK PARTİ döneminde
özellikle son on yılda Türk ekonomisi bulunduğu seviyeyi
koruyamamıştır. 2013 yılında kişi
başına gelir 12.500 dolar iken bunu bugüne getirirsek şu andaki
kişi başına gayrisafi millî hasıla 16.224 dolar
olmalıydı, oysa bu değer 9.500 dolardır. Ülkemiz,
dünyanın 17nci büyük ekonomisiyken şu anda 21inci sıraya
düşmüştür. 2013 yılında ülkemizin dünya ekonomisinden
aldığı pay yüzde 1,24 iken 2021 yılında bu pay yüzde
0,85e gerilemiştir. Dünya ekonomisinden aldığımız pay
2016dan 2022ye kadar üçte 2ye düşmüştür.
Bunlarla birlikte, maalesef
ki ülke için gelir paylaşımında da sorunlar
yaşanmaktadır. 2016 yılında
çalışanlarımızın millî gelirden aldığı
pay yüzde 35 iken şimdi yüzde 26ya düşmüştür. Ücretlilerin
geliri altı yılda 1 çeyrek kaybolmuştur.
Sayın üyelerden birisi,
Plan ve Bütçe Komisyonunda Biz yoksulların cebine 924 milyar lira para
koyduk. diyor. Bu, aşağı yukarı bütçenin beş buçukta
1i. Ne olacaktı yani, bunu da koymasaydınız da insanlar acından
ölseler miydi? Bu, söylenecek bir laf bile değil.
Özetle, dünya ülkeleri
arasında ülkemizi yöneten AK PARTİ hükûmetleri, ekonomik
büyüklüğümüzü koruyamadı. Şehir hastaneleriyle, tüp
geçitleriyle, paralı yollarla, paralı köprülerle maalesef ülkemizi sefaletle
imtihan ediyor. Ülkemiz yalnız dünya sıralamasındaki ekonomik
büyüklüğünü koruyamamış değil, aynı zamanda ülke içi
gelir paylaşımı da çalışanlarımızın
aleyhine değişmiştir. Son bir yılda artık
vatandaşlarımızın şüpheyle
yaklaştığı TÜİK verilerine göre enflasyon yüzde 65
seviyesindedir; bu değer, ücretlileri tümden yoksulluğa
sürüklemiştir. Devletin kendi zammı yüzde 123, işçi zammı
yüzde 55, memur ve emekli zammı yüzde 30; bunu şöyle izah edebiliriz:
Ülkemizde devlet başka bir evrende, işçiler başka bir evrende,
memur ve emekliler bambaşka bir evrende yaşıyorlar.
Ayrıca, ülkemizde
kazançların yüzde 38i asgari ücretten ibarettir, oysaki Avrupa
ülkelerinde bu, yüzde 5, yüzde 8 civarındadır. Eğer asgari
ücretin biraz altını ya da biraz fazlasını alırsanız,
ücretlerin yüzde 59u bu seviyededir; tüm ücretler asgari ücrete
yaklaşmıştır. Ülkemiz insanları o kadar
yoksullaşmıştır ki Bir lokma, bir hırka 2023
yılının mottosu olabilir. Herkesin hayali, asgari ücret
olmuştur, insanlar ona bile ulaşamıyorlar, asgari ücret
ulaşılamaz bir değer olmuştur. Öyle ki 2021de 4/A en
düşük emeklilik maaşı asgari ücretin 1,5 misli idi, 2015te bu
eşitlenmiştir. 2022nin ikinci döneminde ise 4/A emeklilerinin
ücreti, asgari ücretin dörtte 3üne inmiştir yani emekliler burada asgari
ücrete göre bir çeyrek kayba uğramışlardır. Emekliye
verilen bu maaşla Hükûmet -Allah gecinden versin, onlara
sağlıklı ömür versin-emekliye Çek, git. demektedir.
Genel seçimlere altı
aylık süre kalmıştır. İktidarın seçimleri
kaybedeceğini hissetmesi, Hükûmeti akıl dışı,
mantık dışı işlere sevk etmektedir. Memur ve emekliler
ülkemizde yoksulluk kuyusunda yaşarken Hükûmet, maaş
artışını önce yüzde 25 olarak açıkladı.
Muhtemeldir ki yüzde 25 maaş artışına görülen tepkiden
dolayı 5 puan daha eklendi. Bu uygulama padişahın ulufe
dağıtmasını hatırlatmaktadır. Eğer ülkemizin
durumu ve imkânları buna müsaitken gerekli ücret artımı
yapılmadıysa, sağlanamadıysa bu, büyük bir zalimliktir.
Emekli ve memur maaşları yüzde 30 artarken, ev kiraları 2 misli,
pirinç ve yağ 2 misli, şeker 3 misli artmıştır; sizin
layık gördüğünüz ise yüzde 30dur. Bu zam reva mıdır?
Vatandaşlarımız Yarın hangi temel ihtiyaç zamlanacak,
dolabımızdan, soframızdan ne eksilecek? düşüncesiyle diken
üzerinde duruyor. Emeklimize ve memurumuza lütuf gibi sunulan yüzde 30
oranında maaş artışı ne kadar yeterli olabilecek?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Devamla) Vatandaşlarımızın maddi durumunu mezarda
mı düzelteceksiniz? Sayın Genel Başkanımız Meral
Akşener'in dediği gibi AK PARTİ Hükûmeti esnafı, çiftçiyi,
kamu işçisini, memuru, gencini, emeklisini her yıl enflasyonun
altında eziyor. Zaten zar zor geçinen insanlarımızı
yoksulluğa itip açlıkla sınıyor. Hükûmetin
uyguladığı politikalar neticesinde her kesim refah kaybına
uğramıştır. Emeklilerimiz için yapılacak maaş
artışının en az yüzde 55, işçiler kadar olması
beklenirdi.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
8inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
8inci madde
kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde 3
önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 9uncu
maddesinde yer alan hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür ibaresinin
hükümleri Cumhurbaşkanı tarafından yürütülür şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel Hüseyin
Örs Orhan
Çakırlar
Aksaray
Trabzon Edirne
İbrahim
Halil Oral Ayhan
Altıntaş
Ankara
Ankara
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Sibel
Özdemir Ömer
Fethi Gürer Kani
Beko
İstanbul
Niğde
İzmir
Süleyman
Girgin Cavit
Arı Emine
Gülizar Emecan
Muğla
Antalya
İstanbul
Mahmut
Tanal Baha
Ünlü İlhami
Özcan Aygun
İstanbul
Osmaniye
Tekirdağ
Bülent
Kuşoğlu Fikret
Şahin
Ankara
Balıkesir
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı Ankara Milletvekili
Sayın Ayhan Altıntaş.
Buyurunuz Sayın
Altıntaş. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Hafta sonu Çorum ve
Çankırı illerinde vatandaşlarımızla
yaptığım görüşmelerden edindiğim izlenimleri
paylaşarak konuşmama başlamak istiyorum.
Bir zamanlar Anadolu
Kaplanları diye adlandırılan illerin önde gelenlerinden olan
Çorum, bugün mahzun ve mağdur bir durumda. Tarım zaten ülke genelinde
olduğu gibi yanlış politikalar, girdilerde dışa
bağımlılık, su yönetimindeki yetersizlikler nedeniyle can
çekişiyor. Her geçen yıl tarım nüfusu azalmakta, tarım
alanları küçülmekte. Ancak tarım küçülse de ne hikmetse Tarım
Bakanlığı büyümekte, sürekli yeni binalar yapılmakta; her
gün yanından geçtiğim için görüyorum.
Anadolu'nun merkezinden
dünyaya ihracat potansiyeli olan Çorum imalat sanayisi de ulaşım
maliyetleri ve güçlükleri nedeniyle gittikçe kayboluyor. Pek çok firma,
üretimlerini Çorum'un dışına aktarıyor. Bu durum da
istihdam sorununun daha da ciddi hâle gelmesine yol açıyor. Havaalanı
olmayan, demir yolu bağlantısı olmayan, kara yolu bağlantısı
kısıtlı olan bir şehrin imalat, istihdam ve ihracat
yapması neredeyse imkânsızdır. Bu nedenle Çorum'un
ulaşım imkânlarının bir an önce artırılması
önem arz ediyor. Çorum'un ilk aşamada kara yolu
bağlantısının, ardından havaalanının, daha
sonra da demir yolu bağlantısının yapılması
gereklidir. Özellikle İstanbul'a ulaşımı çok
kısaltacak olan Çorum İskilip-Tosya yolunun bir an önce kabul
edilebilir standarda getirilmesi Çorum'un acil ihtiyacıdır.
İskilipliler de İstanbul'a Tosya üzerinden kolayca ulaşmak
istiyor. Haritaya bakan birisi bu yolun ne kadar önemli olduğunu derhâl
fark eder. Bu yolun yapılması, bölgedeki istihdama da önemli
katkı yapacaktır. İskilip ve Bayat ilçelerimizdeki
istihdamı artırmak için bu 2 ilçe arasındaki tarıma uygun
olmayan arazide kurulacak bir organize sanayi bölgesi de bu yönde atılan
ciddi bir adım olacaktır. Bu uygulamalar Türkiye'nin de en çok göç
veren illerinden olan Çorumdan göçleri azaltacaktır.
Çankırıda
konuştuğumuz vatandaşlarımız da ulaşım,
sağlık ve eğitim sorunlarından bahsettiler. Özellikle
çiftçiler ve esnaf mağdur durumda. Enflasyonun piyasayı tehdit
ettiğini, insanların alım gücünün her geçen gün
azaldığını söylüyorlar. Ülkemizin birçok bölgesinde
olduğu gibi Çankırıda da yanlış su yönetimi ve
tarım politikalarının açtığı sorunların
gittikçe ağırlaştığını, tarımla
uğraşan vatandaşlarımızın gittikçe
fakirleşmesine sebep olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz.
Okulların yetersizliği, depreme dayanıklı okulların
kapatılarak öğrencilerin evlerine çok uzak okullara nakledilmesi de
öğrencilerin sabah karanlığında kilometrelerce yol
yürümesine neden oluyor. Millî Eğitim Bakanlığının bu
konunun aciliyetinin bilincinde olmasını ve okulların derhâl
açılmasını talep ediyorlar.
Kanun teklifine bakacak
olursak, 14 milyondan fazla emekliyi, 5 milyon civarında kamu
çalışanını, işverenleri ilgilendiren bir teklif var
yani toplumumuzun önemli bir kısmını doğrudan etkileyen
düzenlemeler içeren bir kanun teklifi var. Hepiniz, Sayın
Cumhurbaşkanının kamu çalışanlarına enflasyon
nedeniyle yüzde 25lik bir zam açıkladığını, hemen
ardından da bu rakamın toplumu tatmin etmediği için yüzde 30a
çıkarıldığını biliyorsunuz ama maalesef, yüzde 30
da bu ortamda yeterli olmayacaktır. Yüzde 150-200 civarındaki
yıllık enflasyona karşı memur ve emekliye yüzde 85 zam
verilmiş oluyor. Gerçek enflasyon muhasebesi ve korunması
olmayınca dar gelirli hep mağdur olacaktır. Örneğin Yüzde
0,69 faizle ev kredisi vereceğiz. diyorsunuz ama ev yok çünkü enflasyon
çok yüksek. Bir müteahhit iki sene önce 2 milyona mal ettiği evi bugün 5
milyona satmak istiyor çünkü aynı evi şimdi 4-4,5 milyona ancak mal
ediyor. Devlet ise müteahhide çok kâr etmiş gözüyle bakıyor. 2
milyona mal ettin, 5 milyona sattın, 3 milyon kâr ettin; onun vergisini
alırım. diyor, müteahhit ise bunun kâr olmadığını
düşünüyor. Kısacası, enflasyonu düşürmeden ekonomi
düzelmiyor.
Konuşmama son vermeden
önce vatandaşlarımıza şu soruyu sormak istiyorum: Beş
yıl önceyle kıyasladığınızda refah seviyesi
olarak daha iyi misiniz? Sandığa gitmeden de kendinize bunu sorun.
Seçimden sonraki gelecek beş senede nasıl bir tabloyla
karşılaşacağınızı da böylece
görebileceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla)
Bu tablonun devam etmesini mi istiyorsunuz, yoksa sizin yararınıza
olacak kalıcı düzenlemeler mi?
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı İstanbul
Milletvekili Sayın Sibel Özdemir.
Buyurunuz Sayın Özdemir.
(CHP sıralarından alkışlar)
SİBEL ÖZDEMİR
(İstanbul) Teşekkür ederim Başkanım.
Evet, ben de yürürlük maddesi
üzerine söz aldım. Çok geç bir saat oldu, ben de sabrınıza
sığınarak bu önemli kanun teklifindeki görüşlerimi
paylaşmak istiyorum.
Evet, tabii ki bugün genel
olarak konuştuğumuz
Meclisin yetkisinde olması gerekirken,
enflasyon oranına göre maaş artışı yapmamız
gerekirken, maalesef, bir siyasi partinin de Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanının
bir nevi keyfî, kişisel tercihleriyle, belki bazen de, işte, bir
lütfu gibi partisinin grup toplantısında bütün kamuoyuyla
paylaştığı, müjdelediği bir düzenleme daha sonra
Meclise geldi. Aslında, değerli Kaboğlu Hocamın katkısıyla
ya da aramızdaki istişareyle beni de uyardı. Şimdi, Anayasamızın
65inci maddesi var, diyor ki: Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa
ile belirlenen görevlerini -ki buradaki en önemli görevi sosyal devlet olma
ilkesi- bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek malî
kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir. Yani
Anayasa burada kişisel tercihleri değil, öncelikleri ortaya
koymamız gerektiğini belirtmiş. Kimin önceliği, kimin
tercihi? Biz hep bunu tartıştık bugün ve sosyal devlet
olmanın gereği de bu, en dezavantajlı grupları
eşitleyici ve koruyucu davranması gerektiğini Anayasa zaten
emrediyor ama burada hep ileri sürdüğümüz güçler
ayrılığı ilkesini bu sistemle
sağlayamadığımızı bu kanun teklifindeki süreç de
bize tekrar gösterdi değerli milletvekilleri, yürütmenin yasama üzerindeki
tahakkümünü bir kez daha ortaya koymuş oldu. Biz, burada, komisyonlarda,
gerekli komisyonlarda -işte, Çalışma Komisyonu belki-
çalışanların, emeklilerin sorunlarını en detaylı
şekilde tartışmamız gerekirken, sağlıklı bir
müzakere ortamında bu konuyu tartışmamız gerekirken gerek
Komisyon aşamasında gerekse gecenin bu saatinde
sağlıklı bir ortamda bu konuları
tartışmıyoruz, Cumhurbaşkanının bir lütfunu
burada yerine getirme çabası içerisindeyiz.
Evet, kanun teklifinin en
önemli kısmı, elbette bugün
tartıştığımız kamu çalışanlarına
ve emeklilere maaş artışı. Artışa referans olarak
verilen veri de TÜİK verileri ancak TÜİKin gerçek enflasyonu
sansürlediğini, gerçekleri ortaya çıkarmadığını
hepimiz biliyoruz. İşte, veriler bugün söylendi,
bağımsız akademisyenlerin, İstanbul Ticaret
Odasının verileri. TÜİKin ortaya koyduğu enflasyonun
gerçeği yansıtmadığına ve en önemlisi asgari
ücretlinin, en çok da bugün maaş artışı
sağlayacağımız emeklinin, memurun haklarının
TÜİK tarafından gasbedildiğine şahitlik ediyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar) Halka aktarılması gereken
kaynaklar farklı siyasi tercihlerle
İşte, kur korumalı mevduata
aktarılan kaynakları, bugün grubumuz adına konuşan
Sayın Kuşoğlu bütün detaylarıyla ortaya koydu. Bunu, bu
kaynakları, gerçekten, ciddi anlamda Meclis olarak denetlemek ve nereye
gittiğini sorgulamak zorundayız.
Evet, en önemli sorunumuz
gerçekten yanlış ekonomi politikaları ısrarı sonucunda
karşı karşıya kaldığımız yüksek enflasyon
ve aynı zamanda ciddi bir bütçe açığı sorunu, dış
açık, cari açık. Bütün bu sorunların yanında en çok tabii
ki bunlardan zarar gören kesim sabit gelirliler ve reel ücreti konusundaki
Düşük reel ücret alan kesimlerin bu ekonomik sorunlardan en
yakıcı etkilenen kesimler ve gelir eşitsizliği yaşayan
kesimler olduğunu görüyoruz. Enflasyon oranı arttıkça gelir
eşitsizliği artıyor, gelir dağılımı olumsuz
yönde etkileniyor.
Genel olarak şu sorunla
karşı karşıyayız sayın milletvekilleri: Belki
bugün en az tartıştığımız düşen millî
gelirimiz. Ya, biz burada ne kadar çok veriler versek ya da yüzde 30, yüzde 40
artış yapsak da ciddi bir millî gelir düşüşüyle
karşı karşıyayız. Bakın, kişi
başına düşen millî gelirdeki artışla, 2014
yılında, biz, üst ve orta gelir grubu kategorisinde bir ülke durumuna
geçtik ancak -bakın, 2014 yılı bu iktidar döneminde- yüksek
gelir grubu ülkeler arasına geçemedik. 97-98de zaten üst ve orta gelir
düzeyindeydik. Bugün, bakın, ortalama olarak bir ülke, on dört yıl
sonrasında bir üst gelir grubuna çıkabilmekte ama biz, sizin
iktidarınızda, yirmi yılı aşkın bir sürede
bırakın yüksek gelir grubuna çıkmayı, alt orta gelir
grubuna düştük. Bırakın orta gelir tuzağını, biz
düşük gelir tuzağına saplanmış durumdayız.
Bakın, bugünkü millî gelir seviyemiz, 2018deki bu sistemle beraber, bu
sisteme geçişle beraber 12.582 dolardan bugün 9.485... Peki, sizin
koyduğunuz hedef neydi? 25 bin dolardı yani
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
SİBEL ÖZDEMİR
(Devamla) Teşekkür ederim Başkanım.
bu yapmış
olduğunuz maaş artış oranlarının hiçbir anlam
ifade etmediği bu gelir adaletsizliğiyle, düşük gelir
seviyesiyle ortaya çıkmaktadır.
Şunu söyleyeceğim
son olarak: Kanunun gerekçesinde Bu yüzde 30la refah artışı
sağlayacağız. deniliyor. Ya, bunu siz gerçekçi buluyor musunuz?
Bu gelir adaletsizliğinde, bu yüksek enflasyon oranında, bu
düşen millî gelirde sizin ortaya koyduğunuz bu yüzde 30 hedefi bir
refah artışı sağlayacak mı? 5.500 lira en düşük
emekli aylığı gerek dul, yetimler açısından
-Sayın Özel, Sayın Grup Başkan Vekilimiz ortaya koydu- gerekse
emekliler açısından bir refah artışı sağlayacak
mı, tekrar söylemek istiyorum.
Bütüncül ekonomik
politikaları ortaya koymadıkça, emeklilik sistemimizi ciddi anlamda
reforme etmedikçe, gelir adaletsizliğini, enflasyondaki
artışı engellemedikçe bugün kabul ettiğimiz kanun
teklifleri hiçbir anlam ifade etmeyecek diyorum.
Sabrınız için
teşekkür ediyorum tekrar.
Kanunun hayırlı
olmasını diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392
sıra sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 9: Bu kanun hükümleri
Cumhurbaşkanınca yürütülür.
Mehmet
Ruştu Tiryaki Murat
Çepni Muazzez
Orhan Işık
Batman İzmir Van
Kemal
Peköz Fatma
Kurtulan Mensur
Işık
Adana Mersin Muş
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Van Milletvekili Sayın Muazzez Orhan Işık.
Buyurunuz Sayın Orhan
Işık. (HDP sıralarından alkışlar)
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Türkiye'de yaşanan derin
ekonomik krizi, enflasyonu ve işsizliğin boyutlarını
gösteren bir kanunsuzluk teklifi yine karşımızda. AKP kötülükte
rekor kırıyor; sadece hukuksuzlukta ve adaletsizlikte değil,
işsizlik ve enflasyon verilerini esas alan Sefalet Endeksinde de rekor
kırıyor. Türkiye, Sefalet Endeksinde dünya sıralamasında
Sudan, Afganistan Venezuela ve Zimbabve gibi ülkeler arasında yer
alıyor. Kara para aklama ülkesine dönüşen Türkiye sayenizde gri listeye
alındı.
Bağımsız
olması gereken TÜİK, Sermaye Piyasası Kurulu,
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, Merkez Bankası AKP'nin
şube müdürlüklerine dönüşmüş durumdadır. Ne
halkımız ne de herhangi bir ciddi araştırma kurumu
açıklanan herhangi bir veriye inanmıyor çünkü
açıkladığınız hiçbir veri halkın
gerçekliğiyle denk düşmüyor; yalancı çobana döndünüz. Bu kapkara
tablo uyguladığınız faşist politikalardan, ısrar
ettiğiniz tecrit hukuksuzluğundan, Nazilere rahmet okuttuğunuz
baskı ve sansür siyasetinizden de bağımsız değildir.
87 gazetecinin tutuklu olduğu, Cemal Kaşıkçının
katillerinin ellerini kollarını sallayarak ülkeden
çıktığı, bir gece ansızın savaş
kararlarının alındığı, İçişleri
Bakanlığının baronlaştığı bir ülkede
ekonomi düzelmez.
Faizi indireceğiz. diye
Türkiye tarihinin en büyük faiz ekonomisini kurdunuz. Bu ekonomik enkazın
faturasıysa halkın sofrasından, cebinden, maaşından
çıkıyor. Bu kanunsuzluk teklifi, AKP'nin yaşlılara,
emeklilere ve engellilere bakış açısını göstermesi
açısından da tarihî bir metindir. Emekliye, emekçiye, engelliye zam
oranı yüzde 30 yapılırken vergi ve kamu alacakları içinse
yüzde 123 yapıldı. Emekliler geçen yılın asgari ücretine
mahkûm edildi. Yaşlılar herhangi bir metropolde kiracıysa
karınlarını doyuramayacaklar. İktidar alırken yüzde
123 oranında, verirken yüzde 30 oranında zam veriyor. Hâlen dul ve
yetim maaşı adı altında aldığı sadece bin
TL maaşla yaşamaya çalışanlar var bu ülkede. Ülkeyi 444
milyar dolar borçlandıran, 110 milyar dolarlık ticaret
açığı oluşturan, Merkez Bankasının
kasasını boşaltan AKP iktidarı, işçilerden alıp
işverenlere vermek için bu yasa teklifini getirmiştir.
Türkiye'de, resmî verilerle 4
milyona yakın işsiz varken işsizlik maaşı
alanların sayısı ise 500 bin bandındadır. Primler
işçilerin ücretlerinden kesiliyor ama işçi işsiz kalınca
işsizlik maaşı alamıyor. Bu hâliyle İşsizlik Fonu
zaten işçinin ve işsizin değildir. Fonun işçilere ve
işsizlere ait olması için yararlanma koşullarının tüm
işçiler için uygun şekilde düzenlenmesi gerekir. Prim ödeyen her
işçi, işsiz kaldığında, ödediği prim
oranında bu Fondaki payını almalıdır. Zaten
İşsizlik Fonunun yüzde 80i işverenlere veriliyor. Mademki
İşsizlik Fonu işverenlere destek verilmekte kullanılacak, o
hâlde İşsizlik Fonunun adını da işvereni destekleme
fonu yapın gitsin.
AKP iktidarı emek
sömürüsünde sınır tanımıyor, seçim dönemlerinde
işsizlik ve yoksulluğu da seçim malzemesine dönüştürüyor. Her
seçim döneminde binlerce işsizi İŞKUR üzerinden geçici ve
kısa süreli, düşük maaşlarla okullarda görevlendiriyor.
İşsizliğin bu kadar yüksek olduğu bu kölelik
koşullarında insanlar bu durumu zorunlu kabul etmek zorunda
kalıyor. Bu kişilerin büyük çoğunluğu da okullara gitmeden
işsizlik maaşı alarak AKP seçim çalışmalarında
kullanılıyor. Amaç işsizlik sorununu çözmek değil, AKPnin
seçim propagandasını yapmaktır.
Değerli
halkımız, toplu iş sözleşmesinde AKP ve yandaş
sendikasının 2023 yılı için varsaydığı zam
sadece yüzde 8di, TÜİKin açıkladığı resmî enflasyon
ise bu oranın 8 katıdır, halkın hissettiği ve yaşadığı
enflasyon ise bunun çok daha üstündedir. Açlık
sınırının 8 bin, yoksulluk sınırının 26
bin, bekâr bir çalışanın yaşam maliyetinin 10 bin TL
olduğu Türkiye'de asgari ücrete yapılan yüzde 54, emekliye
yapılacak olan yüzde 30 oranındaki zammı büyük bir lütuf, büyük
bir müjdeymiş gibi açıklamanız, ekonomik krizle
boğuşan, yoksulluk, açlık sınırında yaşayan
herkesle dalga geçmektir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MUAZZEZ ORHAN IŞIK
(Devamla) Emekçinin emeğinden kesilen, halktan toplanan vergileri
açlığa mahkûm ettiğiniz halka sadaka dağıtır gibi
veriyorsunuz. Sadaka değil, emeğin, emekçinin hakkını
istiyoruz. İnsan onuruna yaraşır bir yaşam için asgari
ücret net 12.500 TL olmalıdır, en düşük emekli maaşı
asgari ücret seviyesinde olmalıdır. Kamu emekçilerine ve emeklilere,
yaşanan enflasyon dikkate alınarak 2023 yılının ilk
altı ayı için yüzde 100 zam yapılmalıdır.
Siz yapmadınız ama
herkes bilsin ki hep birlikte AKPnin bu sömürü, soygun ve rant rejimine son verdiğimizde
emekli de emekçi de hakkını alacaktır.
Sözlerimi bitirirken,
yapılan toplu iş görüşmelerinde emekçilere verilen zammın
yetersiz olduğunu, bu zammın enflasyonun altında
kalacağını daha o günden söyleyen gerçek
sendikacıları, açlık ve yoksulluk sınırına mahkûm
ettiğiniz, insanca bir yaşam için mücadele edenleri saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Zengin.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
72.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Van Milletvekili Muazzez Orhan
Işıkın 392 sıra sayılı Kanun Teklifinin 9uncu
maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkanım, tabii, sayın hatip kâğıttan
okurken -tam ne anlama geldiğini, bilmiyorum fark etti mi ifadesinin
ama-şöyle Nazilere rahmet okutan diye bir ifade kullandı.
Şimdi, bu ifadeyi bir defa iade ediyorum kendisine. Bu söylenemez bu Genel
Kurulda ve sizin de Sayın Başkanım, bu tarz ifadeler
kullanıldığında konuşmacıyı temiz bir dil
kullanmaya davet etmeniz gerekir yani bu ifade hiç kimsenin tahammül
edemeyeceği bir ifadedir. O yüzden, gecenin bu saatinde tekrar bu
düzeltmeyi yapma ihtiyacı duyuyorum, bu çirkin şeyi de buradan
reddediyorum. Konuşurken bunların bu kadar savruk, ne anlama
vardığını, bu kelimelerin nereye gittiğini
düşünmeden konuşan hatipleri de kınıyorum buradan.
Teşekkür ederim.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve 62 Milletvekilinin Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4810) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 392) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
9uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
9uncu madde
kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Teklifin tümü açık
oylamaya tabidir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
Sayın Başkan
Özür dilerim efendim.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Saat
ilerlediği için ve sadece 2 gruba imkân verdiği için, biz oyunun
rengi konuşmalarındaki haklarımızdan vazgeçtik ancak bunu,
tüm grupların pozisyonlarını tarif edebilmeleri için Grup
Başkan Vekillerine verilecek kısa sözler olarak revize etmiştik.
Oylamadan sonraya kaldığında o gürültüde gruplar kendini ifade
edemez, uygun görürseniz Grup Başkan Vekillerine sırasıyla söz
talep ederiz.
ZİVER ÖZDEMİR
(Batman) Oylamadan sonra konuşsunlar
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Olmaz,
olmaz o.
ZİVER ÖZDEMİR
(Batman) Oylamadan sonra konuşsun Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Oylamadan sonra olur mu ya? Olur mu canım oylamadan sonra?
(Gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O zaman
çıkıp konuşalım. Oylamadan sonra oyunun rengi
konuşulur mu? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Ya, Başkanım, herkes niye
desteklediğini söyleyecek ya, niye desteklediğini bir dakika
söyleyecek.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Karardan sonra savunma olur mu ya! Abi orada konuşma hakkımda
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Peki, çıkayım,
konuşayım oradan o zaman.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın
Dervişoğlu
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Bu tartışma çok
anlamsız çünkü ben Grup Başkan Vekili olarak 60a göre söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Yani gecenin bu saatine kadar
burada beraberce çalıştık, bir dakikalık
konuşmayı bize çok görüyorsanız
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Görmüyoruz, görmüyoruz.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir)
bu haksızlık size kapak
olsun yani! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Şimdi, ben Grup
Başkan Vekiliyim, oyumu
ZİVER ÖZDEMİR
(Batman) Sayın Başkan
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Ya, hoş geldiniz Genel Kurul
Salonuna da
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Ya, sen yoktun, şimdi geldin, niye
karıştırıyorsun? Yoktun, şimdi geldin, niye
karıştırıyorsun? Anlaşılmış bu konuda,
Grup Başkan Vekiliniz orada!
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Ya, ben anlamıyorum Sayın
Başkanım. Yani ben
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Grubunuz öyle istedi.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Hayır, yoktun, niye geldin de şimdi
konuşuyorsun? Allah Allah! Anlaşılmış, Grup
Başkan Vekilleri anlaşmış.
ZİVER ÖZDEMİR
(Batman) Yani İç Tüzüke ayrı bir şey getirdiniz. Grup
Başkan Vekilleri on dakika, beş dakika konuşuyorsunuz, bir
milletvekiline bir dakikayı bile çok görüyorsunuz, öyle şey mi olur
ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Öyle
istendi diye
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Hayır, geri çekilmiş konuşmalar. Allah Allah
ya! Ya, bırak hadi ya!
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Sayın Başkanım, ben
iktidar grubunu bir kanun teklifi görüşülürken ve oylanırken bu denli
kalabalık görmekten ziyadesiyle mutluyum. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Ama ne kadar sabırsız
insanlarsınız ya! Gerçekten yadırgıyorum. Ya, canım
kardeşim, dostum yani
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli)
Laf atıp durma!
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Ya, o zaman ayakta
konuşayım, ayakta konuşayım da belki şey
yaparsınız.
Şimdi, efendim,
bakın, oyumuzun rengini belli edeceğiz, buna dair de görüşümüzü
ifade edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) İlk defa bu oluyor.
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Başkanım, uyuyup uyuyup geliyorlar, karşıdakinin de
ahengini bozuyorlar.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Sayın Başkanım, iktidar
grubunun tahammülsüzlüğünü yetkilerinizle lütfen denetleyiniz ya; iki
kelime laf edeceğim. Bu nasıl bir şey ya! (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Geldiğiniz için
memnuniyetimi ifade ediyorum ama varlığınızla da bizi mutlu
edin, niye böyle yapıyorsunuz, ayıp değil mi ya? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
Bakınız, Sayın
Grup Başkan Vekili konuşuyor, müsaade edin efendim.
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Başkanım, uykudan geldikleri için
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Başkanım, kalabalık gelmeye alışık
olmadıkları için zorlanıyorlar.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Şimdi, efendim, emeklinin hâli ve
durumuyla alakalı olarak gerek Komisyon aşamasında gerek Genel
Kurulda yapmış olduğumuz konuşmalarda hangi
mağduriyetlerle karşı karşıya bulunduklarını
ifade etmiştik ve bu mağduriyetin giderilmesi için en düşük
emekli maaşının asgari ücret seviyesinde değerlendirilmeye
muhtaç olduğunu da dile getirmiştik. Konuyla ilgili önergelerimiz hem
Komisyonda hem de burada reddedildi.
Şimdi, Türkiyede
açlık sınırı 8.130 lira, yoksulluk sınırı da
26.500 lira. Yapılan bu yetersiz düzenlemeyle, emeklilerimizin yüzde
75ini açlık sınırının altında, neredeyse tamamını
da yoksulluk sınırı altında yaşamaya mahkûm ediyoruz;
bu Meclisin yaptığı iş bu. Ama bütün bunlara rağmen,
her şeye rağmen ortada bir
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Bir dakikayı geçti
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Zoruna mı gitti?
BAŞKAN Buyurunuz
efendim, buyurunuz.
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Konuş sen de ya kardeşim!
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Doğruları dinlemek
ağrına gider senin.
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Yarım saat boyunca sizi beklemeye şeyimiz yok
yani.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Tabii!
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Konuşacaksan konuş ya!
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Konuşun, ben devam ederim, bence
mahzuru yok.
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Konuşuruz ne var yani; sen de vekilsin, biz de vekiliz,
ne olmuş ya!
BAŞKAN Sayın Başkan,
buyurunuz, siz devam edin efendim.
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Ne afra tafra atıyorsun ya!
BAŞKAN - Genel Kurula
hitap edin efendim.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Öyle insanlarsınız ki yani
işiniz gücünüz gerginlik yaratmak.
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Sen kendi kendine bir şeyler yaratmak istiyorsun ama
sana buradan ekmek çıkmaz yani!
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Ama iş güç ettiğiniz
şeyin size bir faydası yok.
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Konuşacaksan konuş ya!
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Beş dakika da konuşurum ben.
Sizin Grup Başkan Vekiliniz hatipten sonra söz alınca ben müdahale
ettim mi?
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Teröre karşı konuştu Sayın
Başkanımız, kürsüde siz de bu vatanı
savunsaydınız!
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) 60a göre söz aldım,
Başkanın yetkisinde, sana mı danışacağım!
BAŞKAN Lütfen Genel
Kurula hitap edin.
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Bak ne diyor: Nazilerle birlikte şey
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Haydi, bedava konuşma!
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Sen de o zaman onu konuşsaydın!
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Konuşma bedava!
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Nedir ya!
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Yani kimsenin seviyesinden ve
terbiyesinden mesul değilim!
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Terbiyesiz olan sensin!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ayıp be, rezil!
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Kendi ağzından çıkanı duy be! Akşam
akşam insanın asabını bozmayın ya!
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Emekli, bu düzenlemeyle yüzde 75i
itibarıyla açlık sınırının altında, geri
kalanının tamamı da yoksulluk sınırının
altında yaşamaya mahkûm edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Her şeye rağmen en
düşük emekli maaşı 5.500 liraya getirilmiş olması
münasebetiyle bir iyileştirme durumu söz konusudur; Yetmez ama evet.
demek mecburiyetinde bizi bırakan da esasen budur.
Bu kanun teklifine bütün
yetersizliklerini nazarıitibara alarak evet diyeceğimizi ifade
ediyoruz. Ancak buradan tüm emeklilerimize sözümüz olsun, Millet İttifakının
iktidarında asgari ücretin altında emekli maaşı
olmayacaktır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Yüz sene bekleyin, yüz sene!
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Seviyesiz herifler!
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Yüz sene sonra olur!
BAŞKAN Sayın
Bülbül
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün Genel Kurulda görüşmüş
olduğumuz 392 sıra sayılı Kanun Teklifiyle, kamu
çalışanlarımız ve emeklilerimize yönelik olarak altı
aylık enflasyon oranının neredeyse 2 katı oranında
artış öngören, en düşük emekli aylığını
3.500 TL'den 5.500 TL'ye yükselten, işverenlerin iş gücü
maliyetlerini azaltmak amacıyla 400 TL asgari ücret desteğini hüküm
altına alan ve sosyoekonomik alanda vatandaşlarımızın
yaşam koşullarında son derece önemli değişiklikler
getiren kanun teklifi, inşallah birazdan oylanacak ve kabul edilecektir.
Bizler Milliyetçi Hareket
Partisi ve Cumhur İttifakı olarak, bugüne kadar olduğu gibi
bugünden sonra da vatandaşımızın talep ve
ihtiyaçlarını gidermek için ülkemizin bütün imkânlarını
seferber etmek noktasında samimiyetle mücadele vermeye
kararlıyız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) - Kuşkusuz, vefakâr milletimizin her şeyin en iyisine
layık olduğunu bilmekteyiz Müteaddit defa söylediğimiz gibi,
milletimizin satın alma gücünü ayakta tutmak temel vazifemizdir. Bu
çerçevede, Hükûmetimizin almış olduğu karar,
Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği hususlar son derece
önemlidir. Bu çerçevede, yıl içerisinde ihtiyaç duyulduğu takdirde,
vatandaşımızın olumsuz koşullardan etkilenmesini
önlemek noktasında gereken düzeltmelerin yapılacağı
açık bir şekilde Sayın Cumhurbaşkanımız
tarafından ifade edilmiştir ve bu açıklamalar milletimiz
nezdinde makes bulmuş, olumlu karşılanmış ve takdir
edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Bu çerçevede, yapılan bu değişikliklerin son derece
olumlu ve hayırlı gelişmeler, değişiklikler
olduğu kanaatinde olduğumuzu ifade ediyor, Milliyetçi Hareket Partisi
olarak bu kanun teklifini bütün yüreğimizle desteklediğimizi ifade
ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Oluç
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, kamu
emekçilerinin ve emeklilerin alım gücü yarı yarıya
erimişken, temel gıda ürünlerine, kiralara fahiş zamlar
gelmişken emekliye ve memura yüzde 30 zam vermek büyük bir
adaletsizliktir; bunu defalarca dile getirdik. Emekçiyi, emekliyi hayat pahalılığına
ezdirmektir, enflasyona ezdirmektir; bunu ifade ettik. Açlık
sınırı 8.500 Türk lirası iken en düşük emekli
maaşının 5.500 lira olması büyük bir adaletsizliktir; bunu
defalarca ifade ettik. En düşük emekli maaşının 8.500 Türk
lirası olması ve tüm emeklilere ve kamu emekçilerine enflasyon kayıplarını
karşılamak için yüzde 100 zam verilmesi gerektiğini defalarca
ifade ettik. Ancak bu söylediklerimiz iktidar partileri tarafından dikkate
alınmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) - Bütün bu eleştirilerimize rağmen alım gücünü
kısmen iyileştiren bu yasa teklifine evet oyu vereceğiz ancak
seçimlerden sonra oluşacak yeni Meclisin ve yeni iktidarın,
enflasyondan ezilmiş olan kamu emekçilerinin ve emeklilerinin
ihtiyaçlarını karşılayacak düzenlemeleri mutlaka, acilen
yapmasının çok gerekli olduğunu düşünüyoruz, bunu bir kez
daha vurguluyoruz.
Özellikle İşsizlik
Sigortası Fonunun işverene teşvik olarak verilmesinin asla
kabul edilmemesi gerektiğini de bir kez daha vurguluyoruz.
Herkesi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, kanun teklifinin geneline yönelik olarak
eleştirilerimi kürsüde yapmıştım, tekrar etmeyeceğim.
Kamu işçilerinin refah payını ve fazla mesai hakkını
görmüyor, ağır engellisi olanların bakım
aylığına sadece yüzde 30luk iyileştirmeyi yapıp 4.300
lirada bırakıyor, dul ve yetim aylıklarındaki bölünme
sorununu görmüyor. Güvencesizleri ve kent yoksullarını kayırmayan,
eksikliklerini eleştirdiğimiz bu teklifin -biraz önce sayın mevkidaşlarımın
ifade ettiği- bütün yaptıklarının bir etki analizi var.
Burada, gruplar arasında mutabakat var, bürokrasiden
aldığımız rakamlarla bu kanun teklifi 298 milyar liraya
karşılık geliyor. Bir etki analizi de biz sunalım:
Örneğin, hepimizin ortaklaştığı en düşük emekli
maaşını 8.500 liraya, asgari ücrete getirmek gibi, emeklilere
yüzde 30 değil
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
tamamen bunu telafi edecek zamların verildiği bütün önergelerin
kabul edildiği durumda bize bir 400 milyar lira daha para
lazımdı. O 400 milyar lira parayı
bulamadığınız için Komisyon katılamıyor,
önergeler reddediliyor. Peki, o 400 milyar lira para nereye bulunuyor? O 400
milyar lira para Kredi Garanti Fonu olarak ifade edilen, bu yüksek
enflasyonist ortamda, çok düşük faizlerle, 250 milyar lirayla
varsıllara servet transferine bunu sene bulundu. Hepimizin cebinden,
yoksullardan alıp kur korumalı mevduatla Sen döviz alma, TLde tut,
farkı bu garibanlar öder. diyenlere de 200 milyar lira bulundu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - O 200
milyar ve 250 milyar KKM ve KGF'deki paralar buradaki bütün önergelerin kabul
edilmesine ve yüzü asıkların, boynu büküklerin yüzünün gülmesine, hiç
olmazsa alım güçlerinin korunmasına yetebilirdi.
Siyaset, en basit
tanımıyla tercih belirlemedir. Tercihler varsıllar için
belirlendi. Tercihlerin yoksullar için belirleneceği, ellerin yoksullar
için kalkacağı bir iktidar için milletimizden yetki bekliyoruz,
halkımıza güveniyoruz. Oyumuzun rengi evettir.
Teşekkür ediyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın
Zengin
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) -
Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; bugün uzun bir çalışma mesaisiyle 9 maddelik
bir kanun düzenlemesi yaptık. Bu düzenleme de Türkiye'de milyonlarca
insanın beklediği bir konuya dair düzenlemeydi. Memur ve memur
emeklilerini de kapsayan bir düzenlemeyle onlara yüzde 30luk bir zam
verilmiş oldu, hep beraber bunu yapmış olduk. En düşük
emekli maaşı 3.500 liradan 5.500 liraya ulaştı ve yüzde 60
oranında bir artış gerçekleşti ve işveren sigorta
primi de 400 TL olarak yeniden düzenlenmiş oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) -
Ben bu konuyla ilgili olarak emeği geçen Hazine ve Maliye
Bakanlığının tüm çalışanlarına,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
çalışanlarına, Plan ve Bütçe Komisyonunda görev yapan bütün
milletvekili arkadaşlarımıza, AK PARTİ Grubuna ve elbette
ki bugün buradaki tüm milletvekili arkadaşlarımıza, Sayın
Cumhurbaşkanımıza ve tüm teşkilatlarımıza, bize
bunları ulaştıran tüm arkadaşlarımıza teşekkür
ediyorum.
Ve günü kapatırken de
yeni günde bir müjdeyle kapatmak istiyorum. Biliyorsunuz, 500 bin
çalışan, Türkiyede sözleşmeli personel olarak
adlandırdığımız insanlarımız kadroya geçmeyi
bekliyorlardı. Bugün de teklifimizi Meclise vereceğiz. Böyle bir
müjdeyle kapatıyorum ve tüm arkadaşlarımıza, size
teşekkür ediyorum.
Sağ olunuz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
elektronik sistemle yapılmasını oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre
vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen milletvekillerinin teknik
personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme
giremeyen milletvekillerinin oy pusulalarını oylama için verilen süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ve 62 Milletvekilinin Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 349
Kabul : 349 (*)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
İshak
Gazel Sevda Erdan Kılıç
Kütahya
İzmir
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Gündemimizdeki konular tamamlanmıştır.
Alınan karar
gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 12 Ocak 2023 Perşembe günü saat
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati:02.13