TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
7nci Birleşim
13 Ekim 2022
Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Nevin
Taşlıçayın, 13 Ekim Ankaranın başkent oluşunun
99uncu yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Ankara Milletvekili Murat Emirin, 13 Ekim
Ankaranın başkent oluşunun 99uncu yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Ankara Milletvekili Ayhan
Altıntaşın, 13 Ekim Ankaranın başkent oluşunun
99uncu yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın,
Gaziantepte madde bağımlılığının her geçen
gün artmasına ilişkin açıklaması
2.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın,
27nci Dönemin son yasama yılına ilişkin açıklaması
3.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, çiftçilerin
borç batağına saplanmış olmasına ilişkin
açıklaması
4.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün,
Türkiyedeki çocuk işçilere ilişkin açıklaması
5.- Ankara Milletvekili Gamze Taşcıerin,
Ankara Büyükşehir Belediye Meclisince belirlenen su fiyatına
ilişkin açıklaması
6.- Antalya Milletvekili Aydın Özerin, sansür
yasası teklifine ilişkin açıklaması
7.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül
Yılmazın, Akdeniz Sahil Yolu Projesine ilişkin
açıklaması
8.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, YÖKün
vermiş olduğu tanınırlık yazısına
ilişkin açıklaması
9.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Ankaranın başkent oluşunun 99uncu yıl dönümüne ve Akdeniz
Sahil Yoluna ilişkin açıklaması
10.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
iktidar partisinin milletin aklıyla âdeta dalga geçtiğine
ilişkin açıklaması
11.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlünün, ülkedeki
açlık ve yoksulluk sınırına ilişkin
açıklaması
12.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, Havsa ilçesinin Sögütlüdere köyünde
yapımı planlanan taş ocağına ilişkin
açıklaması
13.- Gaziantep Milletvekili İrfan
Kaplanın, Oğuzeli ilçesinin öğrenci servisi sorununa
ilişkin açıklaması
14.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
taşeron düzenlemesinde kapsam dışı kalanlara ilişkin
açıklaması
15.- Adana Milletvekili Kemal Peközün, Dersimde
yapılan açılışa ilişkin açıklaması
16.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın güçlü liderliğinde AK PARTİ
iktidarının aile ve sosyal hizmetler alanında ülkeyi
getirdiği noktaya ilişkin açıklaması
17.- Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, Hale
Gönültaşın haberine ve sansür yasasına ilişkin
açıklaması
18.- İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlunun, Hakkâri Milletvekili Sait Dede ile Iğdır
Milletvekili Habip Eksike yapılan saldırıya ilişkin
açıklaması
19.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin,
vatandaşların evlerinde kendileriyle yaşamayan kişilerin
e-devlet üzerinden kayıtlarının yapılmasına
ilişkin açıklaması
20.- Kocaeli Milletvekili Cemil Yamanın,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın güçlü
liderliğinde AK PARTİ iktidarının başarısına
ilişkin açıklaması
21.- Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin, trafik
kazası geçiren MHP Burdur İl Başkan Yardımcısına
ve Burdurun hemzemin geçit sorununa ilişkin açıklaması
22.- Ankara Milletvekili İbrahim Halil
Oralın, Ankaranın başkent oluşunun 99uncu yıl
dönümüne ve Ankara Büyükşehir Belediye Meclisince belirlenen su
fiyatı kararına ilişkin açıklaması
23.- Van Milletvekili İrfan Kartalın,
Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde şehit olan Uzman Çavuş
İbrahim Hana ilişkin açıklaması
24.- Giresun Milletvekili Necati
Tığlının, YSE Köprüsü ve bağlantı yollarına
ilişkin açıklaması
25.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın,
Pençe-Kilit Harekâtı operasyon bölgesinde şehit olan Uzman Çavuş
İbrahim Hana, Ankaranın başkent oluşunun 99uncu yıl
dönümüne, yolsuzlukla mücadeleye, Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özerin
Anadolu meslek liseleri ve Anadolu teknik liselerine dair kararına
ilişkin açıklaması
26.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde şehit olan Uzman Çavuş
İbrahim Hana, trafik kazası geçiren MHP Burdur İl Başkan
Yardımcısı Gültekin Oktaya, Ankaranın başkent
oluşunun 99uncu yıl dönümüne, Türk devletlerinin dilde, fikirde,
işte birlik parolasıyla siyasi, kültürel ve ekonomik ilişkileri
üst seviyelere taşımaya devam etmesine, küresel ve bölgesel düzeyde
attıkları adımlara ilişkin açıklaması
27.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, 15 Ekimde Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı
Tayyip Erdoğanın Diyarbakıra yapacağı ziyarete,
Diyarbakır Cezaevinin kültür merkezi değil müze yapılması
gerektiğine, Madımak Otelinin anı evine dönüştürülmesine
ve Pusulam Polis Projesine ilişkin açıklaması
28.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Ankaranın başkent oluşunun 99uncu yıl dönümüne, 15 Ekim
Dünya Beyaz Baston Körler ve Güvenlik Gününe ve Ankara Büyükşehir
Belediye Meclisince belirlenen su fiyatı kararına ilişkin
açıklaması
29.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın, Ankaranın başkent oluşunun 99uncu yıl
dönümüne, Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde şehit olan Uzman Çavuş
İbrahim Hana ve Türkiyenin küresel kaotik ortamda sorunlara
karşı duruşuna ilişkin açıklaması
30.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
31.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
32.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
33.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
polisin asılsız bir ihbar sebebiyle Gazeteci Sayime
Başçının evine girmesine ilişkin açıklaması
34.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın, Cumhur İttifakının EYT konusunda Mecliste
engelleme içerisindeymiş gibi bir algı oluşturulmak istenmesine
ilişkin açıklaması
35.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
340 sıra sayılı Kanun Teklifinin 29uncu maddesinin Türkiye
demokrasisi ve Türkiyenin dünya milletler ailesindeki itibarı için bir
dinamit olduğuna ilişkin açıklaması
36.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, 340
sıra sayılı Kanun Teklifinin 29uncu maddesinin geri
çekilmesine dair Cumhur İttifakını sağduyuya davet
ettiğine ilişkin açıklaması
37.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutderenin, bireysel silahlanmaya ilişkin açıklaması
38.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın, 340 sıra sayılı Kanun Teklifinin 29uncu
maddesine ilişkin açıklaması
39.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun,
sansür yasasının geçmesi durumunda ülkenin içine düşeceği
duruma ilişkin açıklaması
40.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
340 sıra sayılı Kanun Teklifinin yasalaşması
durumunda sebep olacağı hususlara ilişkin açıklaması
41.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, 29uncu maddenin 340 sıra sayılı Kanun Teklifinin en
vahim maddelerinden biri olduğuna ilişkin açıklaması
42.- Yozgat Milletvekili Ali Kevenin,
öğretmenevlerinde çalışan emekçilerin sorunlarına
ilişkin açıklaması
43.- İzmir Milletvekili Ahmet Tuncay
Özkanın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın yerinden sarf
ettiği bazı ifadelerinde ilişkin açıklaması
44.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, HDPnin kuruluş yıl dönümü
etkinliğinin yasaklanmasına ilişkin açıklaması
VI- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Ankara
Milletvekili İbrahim Halil Oral ve arkadaşları tarafından,
Diyanet İşleri Başkanlığı personelinin kadro,
özlük hakkı ile ekonomik ve sosyal sorunlarının tespiti,
alım güçlerinin artırılmasına dair alınacak tedbirler
ile maaş banka promosyonlarında yaşadıkları
sıkıntıların araştırılması
amacıyla 12/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Ekim 2022 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Diyarbakır Milletvekili Garo
Paylan ve arkadaşları tarafından, EYTde hakkaniyetli bir çözüm
üretilmesi için yürütülecek çalışmaların belirlenmesi
amacıyla 13/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Ekim 2022 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Engin Altay, Grup Başkan Vekili Manisa
Milletvekili Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin
Özkoç tarafından, asgari ücretin altında emekli aylığı
almakta olan yurttaşlarımızın sayılarının
tespit edilmesi, yaşadığı ekonomik, sosyal ve psikolojik
sorunların saptanması, bunların çözümü için
oluşturulması gereken politikaların hayata geçirilmesi ve
alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla 12/10/2022 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Ekim 2022 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun; 13 Ekim 2022
Perşembe günkü (bugün) birleşiminde 340 sıra sayılı
Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 13 Ekim 2022
Perşembe günkü (bugün) birleşiminde 340 sıra sayılı
Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde
haftalık çalışma günlerinin dışında 14 Ekim 2022
Cuma günü saat 14.00te toplanması ve bu birleşiminde denetim
konularının görüşülmeyerek gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan
işlerin görüşülmesi ve aynı birleşiminde 340 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar çalışmalarını sürdürmesine ilişkin önerisi
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
3.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
4.- İzmir Milletvekili Ahmet Tuncay
Özkanın, Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemirin 340 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 34üncü maddesi üzerinde verilen önerge
hakkında yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
5.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemirin 340
sıra sayılı Kanun Teklifinin 34üncü maddesi üzerinde verilen
önerge hakkında yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
6.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin,
Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemirin 340 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 34üncü maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı
konuşması sırasında İYİ Partiye
sataşması nedeniyle konuşması
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir,
İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ve 64 Milletvekilinin Basın
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/4471) ile Dijital Mecralar Komisyonu ve Adalet Komisyonu
Raporları (S. Sayısı: 340)
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir Milletvekili Sevda Erdan
Kılıç'ın, ASELSAN'da Şahıs Güvenlik Belgesi olumsuz
çıktığı için görevden uzaklaştırılan
personele ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/72090)
2.- Batman Milletvekili Ayşe Acar
Başaran'ın, 2 kişinin gözaltı sırasında kötü
muameleye maruz kaldığı iddiasına ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın
cevabı (7/72092)
3.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlu'nun, RTÜK tarafından verilen cezalara ilişkin
sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın
cevabı (7/72224)
4.- İstanbul Milletvekili Oya Ersoy'un, bir
duruşma öncesi toplanma ve basın açıklaması
yasağı getirilmesine,
Eskişehir'de gerçekleştirilen bir eylemde
yer alan kişiler hakkında soruşturma açılmasına,
İlişkin soruları ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın
cevabı (7/72226), (7/72227)
5.- Ankara Milletvekili Nihat Yeşil'in, Millî
Piyango İdaresi ile ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın
cevabı (7/72228)
6.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutan'ın, ÇAYKUR bünyesinde çalışan mevsimlik
işçilerin sorunlarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/72230)
13
Ekim 2022 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7nci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 13 Ekim
Ankaranın başkent oluşunun 99uncu yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Nevin
Taşlıçaya aittir.
Buyurun Sayın Taşlıçay. (MHP
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Nevin
Taşlıçayın, 13 Ekim Ankaranın başkent oluşunun
99uncu yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime Ankaranın Türkiye
Cumhuriyetine başkent kabul edilmesinin 99uncu yıl dönümü
vesilesiyle Milliyetçi Hareket Partisi adına konuşmaktan
duyduğum memnuniyeti ifade ederek başlamak istiyorum.
Ankaranın başkent oluşu
şanlı bir beka mücadelesinin anılarını içinde
barındıran destansı bir öyküdür. Mustafa Kemal Paşa,
İstanbuldan ayrılmadan önce Ali Fuat Paşayla Anadoluda millî
kurtuluş mücadelesini başlatmayı konuşmuştur. Her 2
komutanın kader çizgisi ile Ankaranınki Kurtuluş
Savaşı yolunda Anadolunun bağrında birleşecektir. Ali
Fuat Paşanın Mustafa Kemal Paşadan önce Ankaraya geçip 20nci
Kolordu Komutanlığını üstlenmesi kentin kader çizgisinde
önemli bir kilometre taşıdır. Bu sayededir ki Millî Mücadele
tarihî açısından stratejik bir mevkide bulunan Ankarayı
başkent oluşa götüren yol tevafuken açılmıştır.
Ankaranın Millî Mücadelenin merkezi olarak
seçilmesi doğru ve isabetli bir karar olmuştur çünkü Ankara,
Anadolunun merkezi konumundadır. İşgal altındaki Batı
Anadoluyu ve İstanbulu kontrol altında tutabilecek stratejik bir mevkidedir.
Ülke için önem taşıyan demir yolu hattı buradan geçmektedir.
Ulaşım ve haberleşme imkânları Millî Mücadelenin
başarısı ve selameti açısından hayati değeri
haizdir. Ayrıca, Ali Fuat Paşa komutasındaki 20nci Kolordunun Ankarada
bulunması bölgenin ve Millî Mücadeleye baş koyan kadronun güvenliğinin
sağlanmış olması açısından da önemli bir
unsurdur.
Ankara halkının Mustafa Kemalpaşa ile
Heyet-i Temsiliyeye destek vermeye hazır olması da Ankaranın
Millî Mücadelenin merkezi olarak seçilmesinde önemli bir paya sahiptir.
Ankara, Türk milletini hürriyet ve istiklale götüren
bir harekâtın beyni ve büyük bir varoluş fikrinin remzidir. Öncelikle
ifade etmeliyiz ki Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisinin Ankara'da
açılması kenti Millî Mücadelenin yönetim, harekât, siyaset ve
propaganda merkezi kılmıştır. Ayrıca, Parlamento ve
Hükûmet çalışmalarının Millî Mücadele boyunca buradan
sürdürülmesi Ankara'yı zaten yeni devletin defakto merkezi, başkenti
hâline getirmiştir; geriye fiilî bir durumun resmîleştirilmesi
kalmıştır. Nitekim, Kurtuluş Savaşı'nın
zaferle taçlandırılmasından sonra Mustafa Kemal
Paşa'nın isteğiyle İsmet Paşa ve arkadaşları
tarafından Ankara'nın Türkiye'nin başkenti olmasına dair
önerge verilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin kararıyla, 13
Ekim 1923 tarihinde Ankara'nın başkent olması
onaylanmıştır.
Ankara, sadece Kurtuluş
Savaşı'nın sevk ve idare edildiği, millî iradenin tecelli
ettiği bir kent olarak kalmamış, milletçe işgale ve yok
oluşa direnişin sembolü konumuna gelmiştir. Millî iradenin
tecessüm ettiği Birinci Meclis, daha sonra yasa nöbetini İkinci
Parlamento Binasına devretmiştir. Ulus'taki tarihî binanın
üstlendiği misyonu şu anda çatısı altında görev yapma
şerefini taşıdığımız Türkiye Büyük Millet
Meclisi sürdürmektedir.
Millî Mücadele kadrosunu 1920de bağrına
basan Ankara, zafer kazanılıncaya kadar meşakkatle ama metanet
ve sabırla, mihnet içinde ama vakar ve cesaretle onlara omuz
vermiştir.
Milletimizin varlık azmini yansıtan yüksek
ruh, sadece Parlamentonun koridorlarında ve savaş meydanlarında
değil aynı zamanda Ankara'nın tozlu sokaklarında hüküm
sürmüştür. Ankaranın kavruk ve fakir coğrafyası Türkün
yenilmezlik vasfını bir sır gibi saklayıp sinesinde
emzirerek büyütmüştür. Ankara millet iradesinin yükselişine sahne,
şahlanış ve kükreyişine meydan olmuştur. Ankaranın
başkent oluşunun ilanı, aslında bu kadim şehrin
göğsüne takılan ebedî bir şan ve şeref
madalyasıdır.
Sayın milletvekilleri, konuşmamı Ulu
Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürkün şu iki sözüyle sonlandırmak
isterim: Ankara başkenttir ve ebediyen başkent olarak
kalacaktır. Ne mutlu Türk'üm diyene! diyor, yüce Meclisimizi ve aziz
Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Ankaranın başkent oluşunun yıl dönümü münasebetiyle söz
isteyen Ankara Milletvekili Sayın Murat Emire aittir.
Buyurun Sayın Emir. (CHP sıralarından
alkışlar)
2.- Ankara Milletvekili Murat Emirin, 13 Ekim
Ankaranın başkent oluşunun 99uncu yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
MURAT EMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün Ankaramızın başkent
oluşunun 99uncu yılını büyük bir gururla, onurla ve
coşkuyla kutluyoruz. Doksan dokuz yıl önce bugün Malatya Mebusu
İsmet Paşanın verdiği önergeyle Ankaramız, Millî Mücadelemizin
kalbi olan Ankaramız,
bağımsızlığımızın ve
özgürlüğümüzün sembolü olan Ankaramız başkent ilan edildi.
Düşman kalıcı bir şekilde yenildikten kısa bir süre
sonra Ankaranın başkent ilan edilmesi tarihin doğal
akışına uygun gibi görünse de aslında bunun son derece
derin, siyasi ve toplumsal anlamı vardır, tarihsel anlamı
vardır. Mustafa Kemal daha 1919da Samsuna çıkarken Millî
Mücadeleyi başlatma kararlılığını
gösterdiğinde aslında genç bir cumhuriyet kurma fikri vardır ve
elbette ki bu genç cumhuriyetin de genç, yepyeni bir başkenti
olacaktır ve bu başkentin de daha 1919da Temsil Heyetiyle birlikte
Dikmen sırtlarından Ankaraya gelen Mustafa Kemali bağrına
basan Ankaralının ve Anadolunun merkezi olması son derece
doğaldır.
Değerli arkadaşlar, tarihsel süreç
Ankarayı başkent olarak işaret ederken, aynı zamanda,
siyasal açıdan da son derece değerlidir Ankaramızın
başkent oluşu. Cumhuriyet modernleşmesinin sembol kentidir. Bakınız,
Ankara gelişimiyle, kentleşmesiyle Anadolu coğrafyasında örnek
bir model olmuştur; hem Anadoluya hem de tüm dünyaya. Operasıyla,
konser salonlarıyla, Atatürk Orman Çiftliğiyle, hastaneleriyle,
üniversiteleriyle, günün çağdaş kentleşme örneklerine uygun
yatırımlarıyla Ankara bir modernleşme merkezi de
olmuştur.
Bu nedenle, değerli arkadaşlar, bugün
cumhuriyetle hesaplaşma derdine girenler, cumhuriyeti bir türlü içine
sindiremeyenler, cumhuriyet devrimlerini özümseyemeyenler, hatta ve hatta bazen
Mustafa Kemalle hesaplaşacak cesareti dahi gösterebilenler aynı zamanda
Ankarayla da hesaplaşma derdindedirler. Ankaranın bugün, küçülmesi,
daralması, taşralaştırılmasının altında
aslında siyasi iktidarın Ankarayı bir türlü benimseyememiş
olması yatmaktadır. Bakınız, Ankaranın
akciğerleri, Atatürk Orman Çiftliği talan edildi,
Ankaralının 800 milyon dolarından fazla kaynağı oraya
yatırıldı, heba edildi; hem de bir hayal uğruna hem de
Ankaranın ormanlarının talan edilme pahasına.
Bakıyorsunuz, Ankarada özellikle son yirmi
yılda çağdaş kentleşmenin örnekleri olmadığı
gibi, Ankara, alışveriş merkezi kentçiliğine,
kentleşmesine terk edildi. Ankara talan edildi, Ankaranın
kurumları İstanbula taşındı, Ankara küçültüldü,
Ankaranın kültürel ve sanat yaşamı daraltıldı çünkü
Ankarayı yönetenler, aslında Ankarayı gözden çıkarmışlardı.
Ama bugün, Mansur Yavaş belediyeciliğiyle Ankaranın tekrar bir
yıldız gibi parladığını ve o tarihî, Atatürkün
başkenti olma, cumhuriyetin modernleşmesini temsil etme görevini
tekrar kazandığını görüyoruz ve Ankarada son derece ciddi
yatırımlar yapılıyor.
Bakın, Sayın Mansur Yavaş Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu zaman Ankarada yüzlerce
köyün kanalizasyonu açık akardı, bundan haberiniz var mı?
Oyuncaklara para yatırılırken kanalizasyonlara para
yatırılmazdı ama bugün Ankarada çok ciddi bir kanalizasyon
çalışması var, ASKİ çalışması var,
belediyecilik anlayışı var; halkın harcanan her bir
kuruşunun şeffaf bir biçimde hesabının verilmesi var ve
Ankaralılar da ve tüm Türkiyedekiler de biliyor ki Ankarada 1 kuruş
harcanıyorsa bu, Ankaralı için harcanıyor, millet için
harcanıyor, talan edilmiyor, çalınmıyor,
çırpınmıyor, hak ettiği yere harcanıyor.
Bugün, Ankara Büyükşehir Belediyesinde
gördüğümüz olay nedir? ASKİnin ve bu yolla da Ankara Belediyesinin
ve bu yolla da CHP belediyeciliğinin boğazını sıkmak;
siyaset gözleri bu kadar kör etmiş.
Beyler, Türkiyeyi siz yönetiyorsunuz, Türkiye'de
enflasyon yüzde 200se bunun sorumlusu sizsiniz. Elektrik 4 kat
artmış, gübre 8 kat artmış, doğal gaz 3 kat
artmış, petrol 5 kat artmış; bunun sorumlusu sizler,
dönüyorsunuz, Ankarada ASKİnin suyunu, zaten maliyetinin yarı
fiyatına verilen suyun fiyatını yüzde 50 düşürüyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MURAT EMİR (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
Elbette gönül ister ki Ankaralı da Türkiyeli de
ucuz su kullansın ama şunu görmüyorsunuz: Siz bu yolla Mansur
Yavaşı, Ankara Belediyesini
sıkıştırdığınızı zannediyorsunuz
ama Ankaranın geleceğine kastediyorsunuz. ASKİyi
yatırım yapamaz, biraz önce söylediğim kanalizasyon
çalışmalarını yapamaz hâle getiriyorsunuz. Ama şunu
bilin: Milleti, Ankaralıyı, insanları aptal yerine
koymayın, herkes her şeyi görüyor; yolcudur Abbas, bağlasan
durmaz, gidiyorsunuz!
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.(CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Ankaranın başkent oluşunun 99uncu yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Ayhan
Altıntaşa aittir.
Buyurun Sayın Altıntaş.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
3.- Ankara Milletvekili Ayhan
Altıntaşın, 13 Ekim Ankaranın başkent oluşunun
99uncu yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Ankara milletvekilliği
yapmaktan gurur duyduğumu belirterek sözlerime başlamak istiyorum.
Ahmet Hamdi Tanpınarın ifadeleriyle Ankara bütün Anadoluya bir iç
kale vazifesi görmüş, eteklerinde daima tarihin büyük düğümleri
çözülüp bağlanmıştır. Etilerin, Frigyalıların,
Lidyalıların, Roma ve Bizansın, Selçuklu ve Osmanlı Türklerinin
zamanında bu hep böyle olmuştur. Anadolu kıtasının
kaderinde az ya da çok değişiklik yapan vakaların çoğu
Ankaranın etrafında gelişir. Bu hadiselerin en mühimi
şüphesiz en sonuncusu olan İstiklal Savaşıdır.
Bugün Ankaranın cumhuriyetimizin başkenti
oluşunun 99uncu yılı, bütün Ankaralı hemşehrilerimi
kutlarım.(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Ankaranın başkentimiz olmasında birçok etmen var. En
başta, başkent, bir ülkenin en güvenli yeri olmalı,
düşmanın eline en son geçecek yer olmalı, ülkeye egemen,
yönetebilme gücüne sahip olmalıdır.
Ankaranın İstiklal Harbimizde
oynadığı rol de başkent olmasındaki başka büyük
bir etmendir. 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesinden sadece on üç gün sonra
İstanbul, itilaf devletlerince işgal edildi, artık devletin
başkenti güvende değil, tehlikedeydi; ülke üzerinde egemen
değil, düşman devletlerin boyunduruğu altındaydı.
Takvimler 19 Mayıs 1919u gösterdiğinde millî kurtuluşumuz için
Samsuna çıkan Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, daha
sonra Amasyaya, buradan da Milletin
bağımsızlığını yine milletin azim ve
kararı kurtaracaktır. şiarıyla 3 Temmuzda Erzuruma
gittiler. On dört gün süren Erzurum Kongresinde Millî Mücadelenin hedef ve
ilkeleri belirlendi. Bu kararları yürütmek üzere 9 kişilik bir
Heyet-i Temsiliye atandı, Başkanları Mustafa Kemal oldu. Heyet
bir taraftan Sivas Kongresinin hazırlıklarını
yapıyor, diğer taraftan Kuvayımilliye hareketine destek
oluyordu. Bu dönemde başında Ali Fuat Paşanın
bulunduğu 20nci Kolordu Karargâhı, Anadoluda merkezî bir konumda
bulunan Ankaraya kaydırılmıştı. Ankara, Karadenizde
İnebolu, Akdenizde Antalya limanlarıyla irtibat imkânı
sağlaması ve demir yolu bağlantısı sayesinde birçok
imkân yaratmıştı; ayrıca, Erzurum ve Sivastaki kongre
merkezleri ile İstanbul arasındaki haberleşmelerde de önemli bir
köprü rolü oynuyordu. Kaldı ki Ankara, Sivas Kongresinin güvenliği
için de çok büyük bir önem arz etmişti. Sivas Kongresinden sonra
Türkiyede mebus seçimlerine gidilmesi ve Parlamentonun toplanması
konuları gündeme gelince Mustafa Kemal Paşa Meclisin İstanbulda
değil, Anadoluda toplanması gerektiğini savundu. 27 Aralık
1919 günü Mustafa Kemal ve Heyet-i Temsiliye üyeleri Sivastan yola
çıkarak Ankaraya geldiler, büyük bir coşkuyla
karşılandılar. Bakın, o günlerde Ankaranın nüfusu
20-22 bin civarındaydı fakat fakat Mustafa Kemali ve Heyet-i
Temsiliyeyi karşılamaya 30-40 bin kişi gelmişti. Belli ki
civardaki yerleşim yerlerinde yaşayanların da Millî Mücadeleye
yoğun bir desteği vardı. Ankara tüm köy ve kasabalarıyla
Millî Mücadeleye kucak açmıştı. 23 Nisan 1920de Meclisin
açılmasıyla birlikte Ankara tam olarak bir merkez olmuştu ama
resmî başkent oluşu için istiklal zaferinin kazanılması
beklendi. Takvimler 9 Ekim 1923ü gösterdiğinde İsmet Paşa ve 14
arkadaşının Türkiye devletinin makarrıidaresi -yani
yönetim karar merkezi yani başkenti- Ankara şehridir. tek maddesiyle
Türkiye Büyük Millet Meclisine sundukları yasa tasarısı 13 Ekim
günü Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna geldi ve kabul edildi.
Aynı dönemde diplomatik olarak mücadeleler de veren Mustafa Kemal Ankara,
merkezi hükûmettir ve ebediyen merkezi hükûmet kalacaktır. demişti.
Bugün de görüyoruz ki geçen zaman Mustafa Kemali haklı çıkardı
ancak son yıllarda Atatürkün bu tespitine zarar verecek, Ankaranın
başkent niteliğini önemsizleştirecek hamleler
yapılıyor. Finans merkezi adı altında özel kişilere
gayrimenkul rantı oluşturan icraatlar, Atatürkün mirasını
reddetmeye yeltenen adımlar görülüyor. Kamu banklarının genel
müdürlükleri, Merkez Bankası İstanbula taşındı,
SPKnin de oraya taşınacağı söyleniyor. Bu, 1923te
Ankaranın başkent olmasını hazmedemeyen İngiliz
büyükelçisinin bugüne yansımış bir kopyasıdır. Biz
Atatürkün ve Ankaranın vizyonuna sadık, vatanımız ve
milletimiz lehine bir gelecek kuracağımızı ve bu
kurumları tekrar Ankaraya taşıyacağımızı
taahhüt ediyoruz.(İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Gazi Mustafa Kemal
Atatürkü, silah arkadaşlarını ve o gün millet uğruna can
vermeye ant içen atalarımızı rahmet, minnet ve saygıyla
anıyorum.
Genel Kurulu saygılarımı sunarak
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim.
Sayın Yılmazkaya
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkayanın, Gaziantepte madde
bağımlılığının her geçen gün artmasına
ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Teşekkürler
Başkan.
Ülkemizde ve özellikle Gaziantep ilimizde
uyuşturucu bağımlılığı almış
başını gidiyor. Bugüne kadar yaptığımız tüm
uyarılara rağmen, maalesef Gaziantep ilimizde madde
bağımlılığı her geçen gün artıyor, yuvalar
yıkılıyor. Sınır kenti olmasının yanı
sıra, yapımını en fazla sağlayan mülteci nüfusunun
bulunduğu illerin de başında gelmesi, maddenin ucuz olması,
imalatının kolay olması, işsizlik ve yoksulluk önemli
etkenlerin başında gelmektedir. Uyuşturucuyla mücadelede
temininin ve kullanımının engellenmesinin yanı sıra en
önemli diğer faktör, tedavisinin düzenli ve tam
yapılmasıdır. Özellikle ateş/buz denilen sentetik
uyuşturucunun tedavi süreci oldukça zor olup uzun süreli
yatışların gerektiği AMATEM sağlık
kuruluşlarının varlığıyla mümkündür. Bölgeyi
temsilen Gaziantepte, yatak ve sağlık personeli, altyapısı
yeterli olan büyük bir AMATEM sağlık merkezine ihtiyaç vardır.
Ülkemizin asıl beka meselesi uyuşturucuyla mücadeledir diyor, yüce
heyeti saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Çakır
2.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın,
27nci Dönemin son yasama yılına ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Sayın Başkan,
27nci Dönem son yasama dönemi çalışmalarının
hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Bugün itibarıyla seçimlere yaklaşık
sekiz ay kalmış bulunmaktadır. Neredeyse iki yıl süren
erken seçim çağrılarının ne derece gereksiz olduğu
ortaya çıkmış oldu. Çıkarılacak kanun, bütçe ve
uluslararası sözleşmelerle yoğun bir dönem yaşanacak olup
umarım çalışma düzeni ülkenin yarınlarına ve
refahına katkı sağlayacak bir şekilde ve
kararlılıkta olur.
Dün Mecliste yaşanan protesto, Meclisi
çalıştırmama yaklaşımı, daha önce benzeri
yaşanmış olayların Dışarı,
dışarı! temposunun yıllar geçse de izinin silinmediğini
hatırlatmayı gerektirir. Yeter ki
farklılıklarımızı kavga etmeden hizmete
dönüştürebilelim, bakış açılarının renkli
olmasının dünyayı renklendirebilecek bir güzellik olduğunu
bilelim. Yeter ki insani duyguların yüceltilmesi asli gayemiz
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. düsturumuz, vatan,
millet, bayrak, devlet ortak paydamız olsun diyor, Genel Kurulu ve
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Barut
3.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, çiftçilerin
borç batağına saplanmış olmasına ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan, üretim
maliyetleri 3-4 kat artarken binbir emekle ürettiği ürünü para etmeyen
çiftçimiz borç batağına saplanmış hâlde. Çiftçimiz ve
tarımımız için kurulan Ziraat Bankası, yandaşlara
muslukları açarken sübvansiyonlu tarım kredilerinde çiftçimizi âdeta
boşa düşürüyor. Ürününü lisanslı depolara teslim eden üreticiler
elektronik ürün senedi yani ELÜS belgesiyle Ziraat Bankasından
sıfır faizli kredi kullanabiliyordu. Bu sene ise buğday ve
mısırını lisanslı depolara bırakan çiftçilerimiz
kredi için Ziraat Bankasına gittiklerinde büyük zorluklarla
karşılaşıyor. ELÜS belgesiyle bankaya giden çiftçilerimiz
Güncelleme yapılıyor. gerekçesiyle eli boş dönüyor. Tarım
ekim döneminde üretebilmek için gereksinimini karşılamaya çalışan
çiftçilerimiz engelleniyor. Çiftçi Kayıt Sistemi belgeleriyle Ziraat
Bankasından tarımsal üretim kredisi kullanmak için başvuran
çiftçilerimiz de mağdur. Ekim dikim sezonunda bu fiilî engelleme
yanlıştır ve bu yanlıştan dönülmesini istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Bülbül
4.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün,
Türkiyedeki çocuk işçilere ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Resmî verilere göre
bugün Türkiyede 5-17 yaş grubunda 720 bin, sendikaların
hesaplamalarına göre 2 milyonu aşkın çocuk işçi bulunuyor.
Ülkemizde 13-14 yaşlarından itibaren çalışan binlerce çocuk
var. Yılın ilk dokuz ayında 14 yaş ve altı en az 21
çocuk, 15-17 yaş arasında ise en az 31 çocuk
çalışırken yaşamını yitirdi. Okulda olması
gereken çocuklar AKPnin kötü eğitim ve ekonomi politikasıyla
çalışmaya mahkûm bırakılıyor. Çocukların,
gençlerin geleceğini karartan bu iktidar zihniyeti ilk seçimde
sandıkla mutlaka gidecek. İktidarımızda çocuklar
güvencesiz, denetimsiz iş kapılarında değil,
okullarında iyi bir eğitim alacak, gelecek kaygıları
olmayacak. Geliyor gelmekte olan.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Taşcıer
5.- Ankara Milletvekili Gamze Taşcıerin,
Ankara Büyükşehir Belediye Meclisince belirlenen su fiyatına
ilişkin açıklaması
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ankara Büyükşehir Belediyesi Su, en temel
insan hakkıdır. anlayışıyla, maliyeti 24 lira
olmasına rağmen suyu 13 liradan veriyordu. Ancak buna rağmen
Belediye Meclisinde çoğunlukta olan AKPnin yüzde 50 indirim kararı,
vatandaşın faydası için değil, ASKİnin
batırılması amacıyla verilmiştir. CHPli belediyeleri
iflas ettirmek için çalışan AKP, bu kararıyla yüz binlerce
ihtiyaç sahibi Ankaralının yardım almasına engel olmuş,
asbestli borulardan su içilmemesi için yapılan çalışmalara balta
vurmuş, on binlerce çiftçiye verilecek kırsal kalkınma
desteklerinin önüne set çekmiştir. AKP, siyasi istikbali için
vatandaşın boğazından geçen lokmasına, içeceği
temiz suya göz dikmiştir. AKPnin hizmet üretmek yerine hizmete engel olan
bu politikasına cevabı Ankaralılar ilk seçimde verecektir.
BAŞKAN Sayın Özer
6.- Antalya Milletvekili Aydın Özerin, sansür
yasası teklifine ilişkin açıklaması
AYDIN ÖZER (Antalya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
En özetle, yönetenlerin
yanlışlarının görülmesini, yalanlarının
duyulmasını, hukuksuz işlerinin bilinmesini engelleyecek olan,
toplumun sesini kesmesini ve muhalefet etmesini önlemeyi amaçlayan olmaz
olası bu sansür yasa teklifini lanetliyorum. Bu antidemokratik yasa
teklifini canhıraş geçirmeye çalışan AKP ve MHPnin tek
istediği, belli ki gadasını alacağı, canım
benim diyeceği bir basın yaratmak çünkü ancak gadası
alınan bir basınla vatan hainlikleri ortaya çıkmaz, ancak
canım benim diye sevilen bir basının kullanılmasıyla
halk köle hâline getirilir. Bu ülke, bu toplum böyle bir yasayı hak
etmiyor. Bu yasa, Anayasayı hiçe saymaktır. Bu yasa, sansür
yasasıdır. Bu yasaya evet demek vicdansızlıktır.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
7.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül
Yılmazın, Akdeniz Sahil Yolu Projesine ilişkin açıklaması
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin) Turizm ve
tarımın başkenti Mersinimiz ile Antalya arasında
yapımı devam eden, Ulaştırma
Bakanlığımızın 17 milyar TL yatırım bedeline
sahip Akdeniz Sahil Yolu Projesinde çalışmalar devam ediyor.
Yaklaşık on iki saate kadar süren iki şehir arasındaki
ulaşım, şu ana kadar açılan tünel ve viyadükler sayesinde
altı saate kadar düştü; geriye kalan kısımların da
tamamlanmasıyla ulaşım beş saate kadar düşecek. Anamur
ilçemiz ile Gazipaşa arasındaki son kısım olan 11 kilometre
için de ihale süreci tamamlandı. İnşallah bu yıl sonuna
kadar da 3 tünel ile 1 viyadük hizmete açılacak ve kısa süre
içerisinde yolun tamamı bitirilecek. Daha güvenli, konforlu ve
hızlı ulaşıma, bölgemizdeki turizm hareketliliğine
büyük katkı sağlayacak sahil yolunun, Akdenizin incisi Mersinimiz
ve ülkemiz için hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Güzelmansur
8.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, YÖKün
vermiş olduğu tanınırlık yazısına
ilişkin açıklaması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
YÖK Başkanına sesleniyorum: YÖKten
alınan tanınırlık yazılarına istinaden yurt
dışındaki birçok ülkeye yükseköğrenim görmeye giden
gençlerimiz var ancak üniversiteyi bitirip Türkiyeye döndüklerinde bu
gençlerimizin büyük bir çoğunluğunun diplomalarına YÖK
tarafından denklik verilmiyor. Bu durumdaki denklik mağduru genç
sayısı 100 bine ulaştı. Bu gençler denklik
alamadıkları için de iş bulamıyor. Buradan YÖKe soruyorum:
Neye istinaden; aynı okul, aynı bölüm ve aynı sınıftan
aynı şartlarda ve aynı anda mezun öğrencilerden birine
denklik için fark dersi, diğerine STS sınavı şartı,
bir diğerine de doğrudan ret veriyorsunuz? Nerede Anayasanın
eşitlik ilkesi? Nerede bu kişiye olan özel uygulama? 2022
yılı itibarıyla sayıları 100 bine ulaşan bu
mağdur gençlerimiz bir an önce denklik affı bekliyor. Bu
eşitsizliği giderin, bu gençlerimizin mağduriyetini giderin.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan
9.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Ankaranın başkent oluşunun 99uncu yıl dönümüne ve Akdeniz
Sahil Yoluna ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Sözlerime başlamadan önce, Millî Mücadelenin
merkezi Ankaranın başkent oluşunun 99uncu
yılını kutluyorum. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve
silah arkadaşları olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi rahmet
ve şükranla anıyorum.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın talimatlarıyla yapımı devam eden ve
bitimine az kalan, Mersin ile Antalya arasında planlanan Akdeniz Sahil
Yolu Projesinde, açılan tünel ve viyadüklerle ulaşım altı
saate kadar düştü. Geriye kalanın da bitmesiyle bu süre beş
saate düşecektir.
Yine ölümsüz bir eseri ülkemize kazandıran
başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğana ve emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Arık
10.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
iktidar partisinin milletin aklıyla âdeta dalga geçtiğine
ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yurdum insanı yokluk ve yoksullukla mücadele
ediyor, iktidar partisi de âdeta milletimizin aklıyla dalga geçiyor.
Emekli, ekonomik kriz altında inim inim inliyor, torununa harçlık
veremiyor; iktidarın milletvekili de Emekli Maaşımız çok,
birazını alın. dedi. diye dalga geçiyor.
Vatandaşımız sorununu dile getiriyor, iktidarın genel
başkan yardımcısı Boş ver, cevap verme. diyor,
belediye başkanı da He de geç, gitsin. diyor. Benim Kayserili Halit
amcam da KOAH hastasıyım, oksijen tüpü kullanıyorum. Elektrik
fiyatları çok pahalı; oksijen tüpü kullansam ilacımı
alamıyorum, ilacımı alsam oksijen tüpü kullanamıyorum.
diyor. Halit amca, az kaldı, bu zalim iktidara He de geç, gitsin.
demeye.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ünlü
11.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlünün, ülkedeki
açlık ve yoksulluk sınırına ilişkin
açıklaması
BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Açlık sınırı, 4 kişilik bir
ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için
yapması gereken gıda harcama tutarını ifade etmektedir.
TÜRK-İŞin eylül ayında yaptığı açlık ve
yoksulluk sınırı araştırmasının
sonuçlarına göre 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı
7.245, yoksulluk sınırı ise 23.600 liradır. Son zamla küçük
de olsa açlık sınırını aşan asgari ücret eylül
ayı itibarıyla yeniden açlık sınırının
altında kalmıştır. Mutfak enflasyonu son on iki ayda yüzde
130 oranında artmış ve milyonlarca evde şu an yoksulluk
yaşanmaktadır. İktidarımızda
vatandaşlarımızı açlık ve yoksulluk
sınırının altında ücretlere mahkûm etmeyeceğiz.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
12.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, Havsa ilçesinin Sögütlüdere köyünde
yapımı planlanan taş ocağına ilişkin
açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Gün geçmiyor ki Türkiyenin bir yanından
insana, doğaya karşı bir talan haberi gelmesin. Bunun bir
örneği de seçim bölgem olan Edirnede Havsa ilçemize bağlı
Söğütlüdere köyünde. Söğütlüderede meranın ortasına
Karayolları tarafından bir firmaya taş ocağı yaptırılması
planlanıyor ancak bu mera, ıslah çalışmalarına da
alınmış bir mera. Öte yandan, meraların korunması
anayasal zorunluluk. Eğer burada taş ocağı yapılır
ve kazı yapılırsa köyden geçen derelerin bile 25 metre
altına inilecek, merayı kaybedeceğiz, su kaynaklarını
kaybedeceğiz, tarıma, hayvancılığa, insana geri
dönüşü olmayan birçok zarar verilecek. Ne için? Birileri biraz daha fazla
para kazansın diye. Ülkede taş çıkarılacak yer mi kalmadı?
Ama mantık, ne olursa olsun kârı biraz daha artıralım mantığı.
İnsanlarımızın haklarını
yandaşlarınıza yediriyorsunuz, bari ineklerin, koyunların
haklarını yedirmeyin. Bırakın, meralar yeşil
kalsın. Meraları korumadan hayvancılık olmaz.
BAŞKAN Sayın Kaplan
13.- Gaziantep Milletvekili İrfan
Kaplanın, Oğuzeli ilçesinin öğrenci servisi sorununa
ilişkin açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Seçim bölgem Gaziantep'in Oğuzeli ilçesinde
ciddi bir öğrenci servis sorunu var. Arabası olan veliler
öğrencileri arabalarıyla okullara götürürken imkânı olmayan
birçok öğrencimiz kamyonların arkasında, traktör
römorklarında okullara götürülüyor. Eğitim görmeye giderken
çocuklarımızın canları tehlikeye atılıyor.
Taşımalı eğitim sisteminin ne kadar yanlış ve
sorunlu olduğunu bir kez daha bu tabloda görebiliyoruz.
Türkiye Büyük Millet Meclisinden Millî Eğitim
Bakanına çağrıda bulunuyorum: Seçim bölgem Gaziantep'in
Oğuzeli ilçesindeki öğrencilerin servis sorununu bir an önce çözün.
Durumu olmayan, dar gelirli öğrencilerimize ücretsiz servis
sağlayın. Öğrencilerimizin canını tehlikeye
atmayın.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Gürer...
14.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
taşeron düzenlemesinde kapsam dışı kalanlara ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Taşeron düzenlemesinde kapsam
dışı bırakılan, yüzde 70 hizmet kriterine takılan
tüm kamu taşeron çalışanlarına ayrımsız kadro
verilmelidir. Sağlık Bakanlığında hastane bilgi
işlemcileri, görüntüleme merkezi çalışanları, sosyal tesis
ve yemekhane çalışanları, güvenlik ve kamuda kiralık araç
şoförleri, Karayolları, PTT, Demiryolları
çalışanları, orduevi, öğretmenevi, polisevi gibi tesis
çalışanları, Vakıfbank güvenlik görevlileri, şeker
fabrikası ve ÇAYKUR çalışanları kurum kadrolarına
alınmalıdır. Radyoloji gibi zor görev yapanlara dahi
kadroları verilmemiştir.
Asıl işi yapanın asıl kadroda
olması vicdani ve ahlaki bir sorumluluktur. Tarım ve Ormanda,
farklı bakanlıklarda kadro bekleyenler yanında belediye
şirketlerinde olanların da kurum kadrolarına alınmaları
bir haktır. Belediyelerde, il özel idarelerinde ve diğer kurumlarda
geçici mevsimlik adı altında çalışanlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Peköz.
15.- Adana Milletvekili Kemal Peközün, Dersimde
yapılan açılışa ilişkin açıklaması
KEMAL PEKÖZ (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dün Dersim'de Şener Şen ve rahmetli Kemal
Sunal'ın kehaneti gerçekleşti; Doğu Anadolu Projesi Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığı tarafından
yaptırılan 5 adet portatif tuvalet Valinin şürekâsıyla
birlikte katıldığı bir törenle açıldı.
Açılış sırasında, Vali açılışı
yaptıktan sonra Buna gerek var mıydı? dedi, belli ki o bile
utandı. Yirmi yıllık
iktidarınızın sonunda geldiğiniz nokta burası.
Söyleyecek söz kalmadı, nokta.
BAŞKAN Sayın Taşkın...
16.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın güçlü liderliğinde AK PARTİ
iktidarının aile ve sosyal hizmetler alanında ülkeyi
getirdiği noktaya ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan'ın güçlü liderliğinde AK PARTİ iktidarı
olarak aileyi destekleyen, kadını ve çocuklarımızı
koruyan, şehit ve gazilerimizi, engellilerimizi,
yaşlılarımızı, muhtaç
vatandaşlarımızı daima destekleyen politikalarımızla
aile ve sosyal hizmetler alanında da yüz yılın işini yirmi
yıla sığdırdık. Son yirmi yılda
vatandaşlarımızın ihtiyaç duyduğu her alanda
yanında olduğumuz bir sosyal destek sistemi kurduk. Sosyal
yardım harcamaları 2002de 1,3 milyar iken 2021de 97,8 milyara
yükselttik. Sosyal yardım programı sayısı 2002de 4 iken
2021de 48 oldu. Herkes için ücretsiz ve nitelikli sağlık hizmeti
sağlandı. ASDEP programımızla 4 milyon 80 bin hanenin
dertlerine derman olduk.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan'ın güçlü liderliğinde AK PARTİ iktidarı
olarak aile ve sosyal hizmet alanında da yüz yılın işini
yirmi yıla sığdırdık diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Antmen...
17.- Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, Hale
Gönültaşın haberine ve sansür yasasına ilişkin
açıklaması
ALPAY ANTMEN (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kısa Dalgadan Hale Gönültaş'ın
haberiyle; Ankara'da, başkentimizde, burnumuzun dibinde,
Altındağ ve Pursaklar ilçelerinde, İslam devletinin
sınır karakolu adını verdikleri binanın bodrum katında,
IŞİD adına savaşırken babaları ölen
çocuklarımıza eğitim verdikleri ortaya çıktı ve bu
haberden sonra polis bu adreslere baskınlar yapmaya başladı. Bu
haber olmasaydı bu hücre evleri çalışmaya, eğitim vermeye,
çocuklarımızı belki de IŞİD'e kazandırmaya devam
edeceklerdi.
Ben, burada, Meclisi sansür yasasıyla meşgul
etmeye çalışacaklarına, Türkiye'de herkese sansür
uygulayacaklarına iç güvenliğimizle ilgilenmelerini ve özellikle
kaçakçılara, teröristlere, uyuşturucu baronlarına, mafyaya ve
yolsuzluğa aman vermemelerini diliyorum ve sansür yasasını,
bugünkü görüşülecek yasayı protesto ediyorum, esefle
kınıyorum.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
18.- İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlunun, Hakkâri Milletvekili Sait Dede ile Iğdır
Milletvekili Habip Eksike yapılan saldırıya ilişkin
açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, 9 Ekim tarihinde Yüksekova'da basın açıklaması
yapmak isteyen milletvekillerimize ve partililerimize Emniyet Müdürünün
Saldırın. talimatıyla birlikte emniyet güçleri
saldırıya geçmişler, Hakkâri Vekilimiz Sait Dede ve
Iğdır Vekilimiz Habip Eksike milletvekili oldukları
bilindiği hâlde yaralamak için saldırmışlar ve Habip Eksik
Vekilimizin bacağı kırılmıştır. Hakkâri
Valisi utanmadan, sıkılmadan Algı oluşturmak için
kendilerini yere attılar. demektedir.
Vekilimize saldıran, saldırıya sessiz
kalan, sorumlular hakkında hiçbir işlem yapmayan ve Meclisin
üyelerine, halkın iradesine sahip çıkmayanları, saygı
duymayanları, yetkilileri kınıyoruz ve Meclisi göreve
çağırıyoruz. Iğdır halkına ve vekilimize de
geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
BAŞKAN Sayın Şevkin
19.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin,
vatandaşların evlerinde kendileriyle yaşamayan kişilerin
e-devlet üzerinden kayıtlarının yapılmasına
ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Milletimizin Meclisinin çatısı
altından İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu'ya
soruyorum: Evdeki yabancı kim? Bu soruyla birçok kez muhatap olan ancak
soruları gazetecilerin yüzünü okşayarak canım benim diyerek
geçiştiren Sayın Soylu bilsin ki bu olay bir millî güvenlik
sorunudur. Vatandaşların evlerinde kendileriyle yaşamayan
kişilerin e-devlet üzerinden kayıtları nasıl
yapıldı? Kayıtları yapılan yabancılar kimlerdir?
Bu olay büyük bir tehdit, büyük bir skandaldır. Hukuk dışı
ve kanuna aykırı bu işlemlerin kimin başının
altından çıktığı soru işaretidir. Göç
İdaresi ve Nüfus İşleri Genel Müdürlüğünün görevi nedir?
Genel Müdürlüğün neden sessiz kaldığı soru işaretidir.
İçişleri Bakanı neden suspus?
Meclisimizi bu konuda inisiyatif almaya davet
ediyorum. Türkiye'yi bu duruma düşürmeye kimsenin hakkı yoktur,
olamaz.
BAŞKAN Sayın Yaman
20.- Kocaeli Milletvekili Cemil Yamanın,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın güçlü
liderliğinde AK PARTİ iktidarının başarısına
ilişkin açıklaması
CEMİL YAMAN (Kocaeli) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
AK PARTİ olarak bundan yirmi yıl önce
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın
güçlü liderliğinde hükûmete geldiğimizde, ülkemizin asırlık
demokrasi ve altyapı eksikliğini gidermek için kapsamlı bir
program başlattık; ülkemizi geliştirmek, büyütmek, güçlendirmek,
milletimizin refahını artırmak, hayatını
kolaylaştırmak için çalışıp çabaladık.
Eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, ulaşımdan
enerjiye, sanayiden tarıma her alanda ülkemizi baştan sona âdeta
yeniden inşa eden adımlar attık. Milletimiz, bu gayretimizi ve
başarımızı gördüğü için de girdiğimiz her seçimde
daha yüksek bir oyla bizi destekledi.
Önümüzdeki 2023 seçimlerinde AK PARTİ olarak,
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü
liderliğinde, Allah'ın yardımı, aziz milletimizin
desteğiyle iktidarda olacak ve aziz milletimize hizmet etmeye devam
edeceğiz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Göker
21.- Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin, trafik
kazası geçiren MHP Burdur İl Başkan Yardımcısına
ve Burdurun hemzemin geçit sorununa ilişkin açıklaması
MEHMET GÖKER (Burdur) Sayın
Başkanım, Burdur'umuzda dün yine hemzeminde meydana gelen trafik
kazasının maddi hasarla atlatılmış olması ve can
kaybı yaşanmamış olması tesellimiz olmuştur.
Kazayı geçiren Burdur MHP İl Başkan Yardımcısına
geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.
Bu vesileyle, Burdur şehir merkezini ortadan
ikiye bölen tren yolu il girişine alınmalı ve otobüsle
Gümüşgüne yapılan yolcu transferlerine bir son verilmelidir.
Hızlı tren sözü verip kara trenimizi
elimizden alanları bu konuda duyarlı olmaya, çözüm üretmeye davet
ediyorum.
BAŞKAN Sayın Oral
22.- Ankara Milletvekili İbrahim Halil
Oralın, Ankaranın başkent oluşunun 99uncu yıl
dönümüne ve Ankara Büyükşehir Belediye Meclisince belirlenen su
fiyatı kararına ilişkin açıklaması
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Millî Mücadelenin karargâhı, Hacı Bayram
Veli Hazretlerinin toprağı Ankaramızın başkent
oluşunun 99uncu yıl dönümünü kutluyorum. Ankaramıza
başkent payesi verilmesinde emeği geçen başta Gazi Mustafa Kemal
Atatürk olmak üzere bütün ecdadımızı rahmetle ve minnetle
anıyorum.
Asırlık başkentimizin layık
olduğu yere taşınması bir yana, bugün Merkez Bankası
gibi kurumların taşındığı, pek çok
yatırımdan mahrum kaldığı ortadadır. Son olarak
da Büyükşehir Meclisinde alınan hakkaniyetsiz ASKİ indirim
kararı bunun devamıdır. Ankarayı
itibarsızlaştırmak ve kalkınmasını engellemek için
yürütülen bu siyasi kararları şiddetle kınıyorum.
İYİ Parti olarak, Ankarayı
layık olduğu Avrupa başkentleri seviyesine çıkarmak için
çalışacak, çalışanlara da her daim destek
olacağız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kartal
23.- Van Milletvekili İrfan Kartalın,
Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde şehit olan Uzman Çavuş
İbrahim Hana ilişkin açıklaması
İRFAN KARTAL (Van) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde terör örgütü
mensuplarınca yerleştirilen EYPnin patlaması sonucu
İstihkâm Uzman Çavuş İbrahim Han şehit olmuştur.
Gevaş ilçemizde bugün cenazesi kaldırılacaktır. Ailesinin,
milletimizin başı sağ olsun.
Genel Kurulu ve milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Tığlı
24.- Giresun Milletvekili Necati
Tığlının, YSE Köprüsü ve bağlantı yollarına
ilişkin açıklaması
NECATİ TIĞLI (Giresun) Teşekkür
ediyorum Başkanım.
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip
Erdoğan, 2022 Ocak ayında, partisinin Giresun İl
Danışma Meclisi toplantısında yaptığı
konuşmada Çamoluk-Gölova bağlantı yolunda, Gücer mevkisinde yer
alan YSE Köprüsünü, halk arasında kullanılan tabiriyle ecel
köprüsünü kastederek Çamoluk-Gölova yolundaki Kelkit Köprüsünü seneye
tamamlayacağız. ifadesini kullanmıştır. Bu hususta
zatıalinin 2011 yılında Çamoluk-Alucra yolu için Kaderimiz mi
bu yollar? sözleri gibi olmaz umarım. Hâlbuki YSE Köprüsü ve
bağlantı yollarının ihalesinin yapılıp
çalışmalara başlandığı sözlerinden bu yana yedi yıl
geçtiğini ve hâlâ hiçbir çalışma olmadığını
Sayın Cumhurbaşkanı biliyor muydu haberimiz yok fakat
Ulaştırma Bakanından YSE Köprüsünün bir türlü yapım
aşamasına gelinememesinin sebeplerini öğrenmek istiyoruz.
Yine, Karayolları Genel Müdürlüğü
16ncı Bölge Müdürlüğü tarafından Çamoluk-Gölova
bağlantı yolları yapım işinin bir kangrene
dönüştüğünü hatırlatmak istiyorum.
Teşekkür ediyorum Başkanım.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi
Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
İlk söz, İYİ Parti Grup Başkan
Vekili Sayın Ustada.
Buyurun Sayın Usta.
25.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın,
Pençe-Kilit Harekâtı operasyon bölgesinde şehit olan Uzman Çavuş
İbrahim Hana, Ankaranın başkent oluşunun 99uncu yıl
dönümüne, yolsuzlukla mücadeleye, Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özerin
Anadolu meslek liseleri ve Anadolu teknik liselerine dair kararına
ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Pençe-Kilit Harekâtı operasyon bölgesinde
şehit olan kahraman evladımız Uzman Çavuş İbrahim
Han'a Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum, ailesine başsağlığı
temenni ediyorum, aziz milletimizin de başı sağ olsun.
Bugün, Kurtuluş
Savaşı'mızın karargâhı olan ve Gazi Meclisimize ev
sahipliği yapan Ankara'nın başkent oluşunun 99uncu
yıl dönümünü idrak ediyoruz. Bu vesileyle başta Gazi Mustafa Kemal
Atatürk olmak üzere bütün kurtuluş mücadelesi şehit ve gazilerimizi
rahmetle yâd ediyorum, minnetle yâd ediyorum ve Ankara'nın başkent
oluşunu da en içten dileklerimle kutluyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İYİ Parti olarak muhalefette geçirdiğimiz son
yasama yılında da yolsuzlukla mücadelemizi amansız bir
şekilde sürdürecek, yolsuzlukları gündeme getirmeye devam
edeceğiz, tüyü bitmemiş yetimin hakkını savunmaya devam
edeceğiz. Yirmi yıl önce Yolsuzlukları bitireceğim.
iddiasıyla iktidar olup yirmi yıl sonra bugün de hâlâ aynı
şeyleri söyleyen iktidarın samimiyetine aziz milletimiz artık
inanmamaktadır. Geçtiğimiz hafta Sayın Erdoğan'ın
Yolsuzlukların olmadığı bir Türkiye'yi biz hallederiz,
şu an itibarıyla onun hazırlığı içindeyiz. sözleri,
aslında yirmi yıldır yolsuzlukları önleyemediklerinin bir
itirafıdır. Yasa dışı yollarla her ay 10 bin dolar
alan siyasetçi iddiası vardır, bunu İçişleri Bakanı
yapmıştır. Bu konu hâlâ açıklığa
kavuşturulmamıştır. Bunu açıklığa
kavuşturmayan AK PARTİ Grubudur ve iktidardır. Eşine
şirket kurdurup haksız kazanç sağlayan Bakan için hiçbir
şey yapılmamıştır. Borsa spekülasyonlarıyla yüz
milyonlarca lira kazanç elde eden bürokrat için bir soruşturma dahi açılmamıştır.
Siyasete girdikten sonra kurduğu şirketler üzerinden milyon dolarlar
kazanıp yatlar alan milletvekillerine de ses çıkarmayan yine
aynı iktidar partisi grubudur. Her ihaleden komisyon alan, ihaleleri
usulsüz dağıtan yine aynı gruptur. Listeyi uzatabilirim ama
benim buna sürem yetmez. Yolsuzlukla mücadele karneniz ortadayken
Yolsuzluğu biz hallederiz. diyemezsiniz çünkü rüşvet de yolsuzluk
da yoksulluk da bizzat sizin eserinizdir. Sayın Erdoğan madem
Hazırlık içerisindeyiz. dedi, yirmi yıldan sonra aklına
böyle bir şey geldi, o zaman biz onların hazırlıklarına
katkı vermek amacıyla önümüzdeki haftadan itibaren Meclis
araştırması komisyonu önergeleri vereceğiz. AK PARTİ
Grubunun bu önergelere olumlu oy kullanmasını talep ediyoruz çünkü
Sayın Cumhurbaşkanının da zaten bir anlamda AK PARTİ
Grubuna talimatının bu şekilde olması lazım.
Yine, yolsuzluğa neden olan bir kısım
kanunlarda belki açıklar var. İşte, Kamu İhale Kanununu
192 defa değiştirmişsiniz. Buralara ilişkin de kanun
tekliflerimiz olacak. Bu kanun tekliflerinin de Meclis gündemine
alınması biliyorsunuz komisyon başkanlarının elindeki
bir şey. Muhalefetin hiçbir kanun teklifi maalesef Meclis gündemine,
komisyon gündemine alınmıyor, oradan da Genel Kurula indirilmiyor.
Dolayısıyla eğer bu sözünüzde samimiyseniz bu kanun
tekliflerinin gündeme alınmasını da sizden talep ediyoruz,
bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
ERHAN USTA (Samsun) - Son olarak da Sayın
Başkan, hemen bitiriyorum- Millî Eğitim Bakanı Sayın Mahmut
Özerin kararıyla 81 ile resmî yazıyla bir talimat gönderildi. Bu
talimatla anadolu meslek liseleri ve anadolu teknik liselerinde 11inci
sınıfta olup sınıf tekrarına kalan 22 bin öğrenci
başarı, başarısızlık veya disiplin suçu dâhil
hangi sebeple olursa olsun Bakan emriyle 12nci sınıfa geçirildi.
Tabii, çocuklarımıza kolaylık sağlanmasına,
onların ümitlerinin kırılmamasına hiçbir şey
dediğimiz yok ancak aralarında hiç okula gitmeyenlerin;
uyuşturucu bulundurma, bıçakla yaralama dâhil birçok disiplin suçu
alıp sınıfta kalanların da sınıf geçirilmiş
olması, ödüllendirilmesi bize haksız bir durum gibi geliyor; en
azından çalışan, başarı gösteren öğrencilere bir
haksızlık yapılmıştır. Cumhuriyet tarihinde ilk
kez bu kadar şartsız bir sınıf geçirme olayıyla
karşılaşılmıştır. Eğitimde yarattığınız
rekabetsiz ortama ve kalitesiz eğitime ek olarak bir de Bakan
talimatıyla haksız sınıf geçirmeyi de kayıtlara
geçirmiş oldunuz. Gelecek nesiller üzerinde
yarattığınız tahribatın vebali,
sırtınızda küfe olarak tarihin karanlık sayfalarında
yer alacaktır diyorum ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Akçay
26.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde şehit olan Uzman Çavuş
İbrahim Hana, trafik kazası geçiren MHP Burdur İl Başkan
Yardımcısı Gültekin Oktaya, Ankaranın başkent
oluşunun 99uncu yıl dönümüne, Türk devletlerinin dilde, fikirde,
işte birlik parolasıyla siyasi, kültürel ve ekonomik ilişkileri
üst seviyelere taşımaya devam etmesine, küresel ve bölgesel düzeyde
attıkları adımlara ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dün Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde bölücü
terör örgütü PKK tarafından yerleştirilen el yapımı
patlayıcının patlatılması sonucunda Uzman
Çavuşumuz İbrahim Han şehit olmuştur. Şehidimize
Allahtan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına
başsağlığı ve sabırlar diliyorum ve terör
örgütünü lanetliyoruz; aziz milletimizin başı sağ olsun.
Sayın Başkan, dün, Milliyetçi Hareket
Partisi Burdur İl Başkan Yardımcısı Gültekin Oktay Bey
arkadaşımız Burdurdaki bir hemzemin geçitte trafik kazası
geçirmiştir, geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Sayın Başkan, bugün, Ankaranın
başkent oluşunun 99uncu yıl dönümünü kutluyoruz. Doksan dokuz
yıl önce bugün, 13 Ekim 1923te Ankara, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
alınan kararla Türkiyenin başkenti olarak ilan edilmiştir.
Ankara, Türk milletinin yedi düvele karşı verdiği
bağımsızlık mücadelesinin karargâhıdır,
kalpgâhıdır. Millî Mücadele bu merkezden sevk ve idare
edilmiştir. 13 Ekim 1923, cumhuriyetin ilanına giden sürecin
kilometre taşı, millî bağımsızlık ve egemenlik
mücadelemizin tescilidir. Bu vesileyle Ankaranın cumhuriyetimizle,
devletimizle ve Türk milletiyle birlikte ilelebet payidar olmasını
diliyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere istiklal
mücadelemizin tüm kahramanlarını rahmet ve minnetle anıyorum.
Sayın Başkan, Türk devletleri dilde,
fikirde, işte birlik parolasıyla siyasi, kültürel ve ekonomik
ilişkileri üst seviyelere taşımaya devam etmektedir. Bu
doğrultuda 23-24 Haziranda Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter
Asamblesinin 11inci Genel Kurul Toplantısı Kırgızistanda
yapılmıştı. Toplantıda Türk Dili Konuşan Ülkeler
Parlamenter Asamblesinin adı Türk Devletleri Teşkilatının
2040 Vizyonuyla koordineli olarak Türk Devletleri Parlamenter Asamblesi
olarak değiştirilmiştir.
24 Haziranda Uluslararası Türk Akademisinin
5inci Bilim Konseyi, Kazakistanın başkenti Nursultanda
toplanmıştı. Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve
Kırgızistan Ortak Türk Tarihi Ortak Türk Edebiyatı Ortak
Türk Coğrafyası ders kitaplarının ülkelerinin ortaokul
müfredatına dâhil edilmesine ilişkin protokolü
imzalamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) 27 Haziranda
Türkiye-Azerbaycan-Kazakistan Üçlü Dışişleri ve
Ulaştırma Bakanları Toplantısı Baküde
gerçekleştirildi. Toplantı, enerji tedariki ve enerji arz
güvenliğinin öneminin arttığı bir dönemde gerçekleşmiş,
Trans-Hazar Koridorunun ve Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolunun geliştirilmesi
gibi kritik konularda istişareler yapılmıştır.
Son dönemdeki önemli toplantı ve zirvelerden
biri geçtiğimiz günlerde gerçekleştirildi. 9-12 Ekim 2022 tarihleri
arasında Erzincanda Uluslararası Türk Dünyası Sempozyumu
düzenlenmiş, Türk Devletleri Teşkilatının 2040 Vizyonu
kapsamında atılacak adımlar konusunda çalışmalar
yapılmıştır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
2023de Türk Devletleri Teşkilatına gözlemci üye olarak katılmasının
teyit edilmesi sempozyumun en önemli başlıklarından biridir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
11 Kasım 2022de Özbekistanın Semerkant
şehrinde düzenlenecek olan Liderler Zirvesinde Türkmenistanın Türk
Devletleri Teşkilatına tam üye olmasıysa önemli bir dönüm
noktası olacaktır.
Öte yandan, Türk devletleri arasındaki gerilim
alanlarının çözümü konusunda önemli adımlar
atılmaktadır. 26 Eylülde Kırgızistan-Özbekistan
arasında imzalanan ortak protokolle iki ülke arasında yaşanan
sınır anlaşmazlıklarında önemli bir adım
atılmış, 10 Ekimde yapılan düzenlemelerle sınır
ve su sorunları çözüme kavuşmuştur.
Dünyanın yeni bir denge
arayışına girdiği bu kritik dönemde Türk devletleri
tarafından küresel ve bölgesel düzeyde atılan adımlar gelecek
yüzyılların istikametini belirleyecektir, bölge ve dünya
barışına çok büyük katkılar verecektir.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Oluç
27.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, 15 Ekimde Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı
Tayyip Erdoğanın Diyarbakıra yapacağı ziyarete,
Diyarbakır Cezaevinin kültür merkezi değil müze yapılması
gerektiğine, Madımak Otelinin anı evine dönüştürülmesine
ve Pusulam Polis Projesine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, 15 Ekimde Adalet ve
Kalkınma Partisi Genel Başkanı Tayyip Erdoğan
Diyarbakıra gidecek. Erdoğanın ziyareti öncesi Diyarbakır
E Tipi Kapalı Cezaevi bir günde boşaltıldı. Hani
boşaltıldı deyince sokağa salındı herkes diye
düşünmeyin, 270 tutuklu ve 170 personel kentteki diğer cezaevlerine
sevk edildi. Şimdi, neden oldu bu iş? On beş ay önce, 9 Temmuz
2021de Tayyip Erdoğan bir televizyon programında Diyarbakır
Cezaevine dair Diyarbakır Cezaevini yakında
boşaltacağız -on beş ay olmuş- ve kültür merkezi
olarak hizmete sunacağız. demiş. Kültür merkezi, bunun
gerekçesi ne? Böylelikle Diyarbakırın hafızasındaki bir
kötü anıyı ortadan kaldırmış olacağız.
demiş.
Şimdi, sayın vekiller, dünyanın
çeşitli ülkelerinde bu tür yerler vardır, gerçekten kötü
anıların olduğu yerler vardır; cezaevleri ve başka
buna benzer şeyler. Bunların, bu kötü anıların ortadan
kaldırılmasının yolu oraları kültür merkezi yapmak
değildir, oraları müze yapmaktır. Diyarbakır Cezaevinde çok
büyük acılar çekilmiştir ve Diyarbakırın
hafızasında çok önemli bir yer etmiştir Diyarbakır Cezaevi
yani Diyarbakırın hafızasıdır aslında. Cezaevi
diye bir mahalle yoktur ama hâlâ insanlar gidecekleri yeri tarif ederken Cezaevinin
sağından git, solundan git. diye tarif ederler, hafızasındadır.
O kötü anıların bir daha yaşanmamasını
istiyorsanız eğer, ibret olsun, tekrar etmesin bu acılar diye
düşünüyorsanız eğer oranın yapılması gereken yer
müzedir, müze. Diyarbakır Cezaevinde o acıları
yaşamış olanlar, işkenceyi görmüş olanlar, insanlık
dışı her türlü muameleyi yaşamış olanlar,
onların hepsi -onlar hayatta, birçoğu hayatta- aslında
oranın müze yapılmasını istemektedir ki bir ibret müzesi
olarak orada yaşananlar hatırlansın ve bir daha hiçbir devlet,
hiçbir iktidar kurumu o tür işkenceyi, insanlık dışı
muameleleri yapma cesaretini gösteremesin. Yani bir yeri, kötü
anıların olduğu bir yeri kültür merkezi yaparak o
anıları ortadan kaldırmış olmuyorsunuz, siz
onları silmeye çalışıyorsunuz ama insanların
hafızasında o anılar kalmaya devam eder. Dolayısıyla,
bu hedefi, bu planı eleştiriyoruz ve Diyarbakır Cezaevinin müze
yapılması gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bakın, bu
aynı zihniyet Sivasta, Madımak Otelinde yirmi dokuz yıl önce
yaşanmış olan katliamın arkasından ne yaptı?
Madımak Otelini önce kebapçı yaptı, utanç verici bir durum;
şimdi de Anı Evi diye ne olduğu belirsiz bir yer hâline geldi.
Hâlbuki Alevi toplumunun talebi neydi? Madımak Oteli müze olsun. Neden?
Bir daha böyle acı yaşanmasın ve insanlar hep onu görsün diye.
Yani mesela Almanya Solingende Neonaziler, faşistler saldırıp
orada yaşayan Türkiye vatandaşlarını yaktılar, oradaki
ev müze hâline getirildi bir daha böyle bir şey yaşanmasın diye.
Dolayısıyla iktidara bir kez daha bunu hatırlatıyoruz.
Mesele bir ibret anıtı oluşturmaksa Diyarbakır Cezaevinin
müze yapılması gerekiyor.
Bir konuya daha kısaca değinmek istiyorum
Sayın Başkan, izin verirseniz. Hakkâride ilginç bir uygulama
yapıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yüksekova
İlçe Emniyet Müdürlüğünde Pusulam Polis Projesi diye bir şey
var; vatandaşlara kaybolduklarında daha kolay
ulaşılabilmesi ve mağduriyetlerin giderilmesi için evler ziyaret
edilip engelli çocukların parmak izleri alınmış.
Şimdi, bu, hani çok böyle iyi niyetli bir
şey gibi görünüyor aslında baktığımızda fakat
yasalara ve Anayasaya aykırı çünkü kimse çağırmamış
Gel de benim çocuğumun parmak izini al. diye. Bu pilot uygulama niye
Hakkâri Yüksekovada yapılıyor, o sorunun cevabı ortada yok.
Anayasaya aykırı, ulusal mevzuata aykırı, Türkiyenin
taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı. Polis
Vazife ve Sâlahiyet Kanununun 5inci maddesine dayandırmış
Emniyet, ona da aykırı çünkü baskı oluşturarak parmak izi
almak diye bir usul yok. Kişisel Verilerin Korunması Kanununun
4üncü maddesine aykırı. Yani her şeye aykırı bir
uygulama var ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Son cümlem
efendim.
BAŞKAN Son sözlerinizi alayım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bu her
şeye aykırı uygulamanın neden
yapıldığına dair de doyurucu bir açıklama yok. Belli
ki bir pilot uygulama, belli ki yeni bir fişleme dalgasını
orada bir pilot uygulama yaparak nasıl
yaygınlaştırırız projesi uygulanıyor. Yani iyi
niyetli bir şey olarak görmüyoruz.
Yani gidip Hakkârinin Yüksekova ilçesindeki evleri
mi buldunuz parmak izi almak için? Çok yapmak istiyorduysanız böyle
projeler, gelin İstanbulun Şişli ilçesine, gelin
İstanbulun Beşiktaş ilçesine yapın bakalım; orada
evlere gidin Biz sizin çocuklarınızın parmak izini alacağız
ve yeni bir Pusulam Polis Projesi yapıyoruz. deyin, insanlar size orada
nasıl tepki gösterecekler. Niye Hakkâri Yüksekovada yapıyorsunuz
bunu? Biz neden yaptığınızı da biliyoruz,
açıklamayacağınızı da biliyoruz ama bu meselenin
peşinde olacağız. Yeni bir fişleme dalgasını Kürt
halkına dayatmaya çalışıyorsunuz, bu iyi niyetli bir tutum
değildir. Bunun altını özellikle çiziyorum.
BAŞKAN Sayın Altay
28.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Ankaranın başkent oluşunun 99uncu yıl dönümüne, 15 Ekim
Dünya Beyaz Baston Körler ve Güvenlik Gününe ve Ankara Büyükşehir Belediye
Meclisince belirlenen su fiyatı kararına ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Zatıalinizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum efendim.
Büyük Atatürk, Heyet-i Temsiliyeyle birlikte 27
Aralık 1919da Ankara'ya gelerek jeopolitik ve coğrafi konumu
sebebiyle burayı, bu güzel şehri Millî Mücadelenin karargâhı
yapmış, milletimizin
bağımsızlığını belirleyen stratejik kararlar
bu güzel kentte alınmıştır. Cumhuriyetin ilanından on
altı gün önce 13 Ekim 1923te Türkiye Büyük Millet Meclisine verilen bir
kanun teklifiyle Ankara yeni kurulacak devletin başkenti olmuştur. Ne
mutlu o kararın altında imzası olan o günün milletvekillerine;
hepsini rahmet ve şükranla anıyorum.
Kuruluşun ve kurtuluşun ev
sahipliğini Ankaralı hemşehrilerimiz çok da güzel yaptılar.
Fedakârlığın en insanüstüsünü Türkiye Büyük Millet Meclisini
ayakta tutabilmek için yapan Ankaralı hemşehrilerimizi de yürekten
minnet ve şükran duygularıyla yâd ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nin
başkenti olma onurunu layığıyla taşıyan
Ankaramızın başkent oluşunun 99uncu yıl dönümünü
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına tebrik ediyorum ve başta Gazi
Mustafa Kemal olmak üzere, Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Millî
Mücadele'nin bütün kahramanlarının önünde saygıyla
eğiliyorum, şehitlerimize rahmet diliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, 15 Ekim tüm dünyada Beyaz
Baston Körler ve Güvenlik Günü olarak kutlanmaktadır. Baston
kullanımı görme engellilerin çarpma, düşme, yaralanma,
sakatlanma riskini azaltır; yürüyüş ve fiziksel aktivitede bulunan
engellilerin motor becerilerini geliştirir; kendilerine güven duygusunu,
sosyal etkinliklere katılma ve bağımsız hareket edebilme
yeteneklerini artırır. Beyaz baston, görme engellilerin
bağımsızlaşmasının ve özgürleşmesinin
sembolüdür; bu yüzden de Beyaz Baston Körler ve Güvenlik Günü olarak
kutlanır. Ancak mükemmeliyetçiliğin, sıfır hatanın ve
kalite yönetimin çağı günümüzde, beyaz eşya ve diğer
aygıtların ergonomik olarak kullanımı bu
vatandaşlarımıza hitap etmemektedir. Üreticilerimizi,
bakanlıkları ve bakanlık yetkililerini bu konuda duyarlı ve
sorumlu olmaya davet ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Görme
engellilerimizin bizler gibi bütün eşyaları kullanması teorik ve
teknik olarak mümkündür, yeter ki üretim aşamasında buna dikkat
edilsin.
Sayın Başkan, Ankara Büyükşehir
Belediye Meclisi bir karar alarak 12 lira 47 kuruşa satılan suyu 6
liraya indirdi. Oysa herkesin, hepimizin bildiği gibi Ankara
Büyükşehir Belediyesine metreküp maliyeti 24 lira 12 kuruş olan su
Ankara Büyükşehir Belediyesi ASKİ tarafından zaten 12 lira 47
kuruşa vatandaşa sunuluyor idi. Buradan murat edilen,
vatandaşın ucuz su içmesi değildir; buradan murat edilen, Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanımızın
yaptığı sosyal yardımları kesmektir; buradan murat
edilen, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanının
yürüttüğü altyapı yatırım çalışmalarını
kesmektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Son
Buradan murat edilen, Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanımızın kırsal kalkınma
noktasında verdiği desteği kesmektir ama 24 liraya mal edilen su
6 liraya indiyse ey yüce Meclis, gel sen de Ankara Büyükşehir Meclisi
kadar ol be ya! Hadi gelin elektrikte, doğal gazda yüzde 50lik bir
indirim yapalım; var mısınız? (CHP sıralarından
alkışlar) Yasamanın gücü ortaya çıksın, mazotta,
benzinde ÖTV'yi kaldıralım; Türkiye Büyük Millet Meclisinin Ankara
Büyükşehir Belediye Meclisinden daha güçlü ve daha muktedir olduğunu
gösterelim; hodri meydan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ünal
29.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın, Ankaranın başkent oluşunun 99uncu yıl
dönümüne, Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde şehit olan Uzman Çavuş
İbrahim Hana ve Türkiyenin küresel kaotik ortamda sorunlara
karşı duruşuna ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Bugün 13 Ekim. Bundan doksan dokuz yıl önce 13
Ekim 1923 tarihinde Türkiye devletinin makarrıidaresi Ankara
şehridir. ifadesiyle Millî Mücadelenin kalbi Ankaramız
başkent oldu. Ankara'nın başkent oluşunun 99uncu
yılını tekrar tebrik ediyoruz.
Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde bölücü terör
örgütünün yerleştirdiği el yapımı patlayıcıyla şehit
edilen kahraman askerimiz İbrahim Han'a Allah'tan rahmet diliyorum,
milletimizin başı sağ olsun.
Değerli Başkan, bir hususun da tekrardan
altını çizmek isterim. Türkiye'nin özellikle bu küresel kaotik
ortamda sorunlara karşı duruşunu tekrar vurgulamak için son bir
ay içerisinde, baktığımızda Türkiye Cumhuriyeti devleti
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Şanghay
İşbirliği Teşkilatı Diyalog Ortağı olarak,
yine Birleşmiş Milletler 77nci Genel Kurul, yine 7 Ekim Prag Zirvesi
ile dün ve bugün de Asya'da İşbirliği ve Güven
Artırıcı Önlemler Konferansında. Bu, aynı zamanda,
bir küresel çözüm kapasitesi ortaya koyan yani enerji krizinde, tahıl
krizinde barış umudu, düzen koruyucu ülke konumuna Türkiye'nin
geldiğinin de göstergesi, bunun da tekrardan altını çizmek
istedim.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işlemi alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Ankara
Milletvekili İbrahim Halil Oral ve arkadaşları tarafından,
Diyanet İşleri Başkanlığı personelinin kadro,
özlük hakkı ile ekonomik ve sosyal sorunlarının tespiti,
alım güçlerinin artırılmasına dair alınacak tedbirler
ile maaş banka promosyonlarında yaşadıkları
sıkıntıların araştırılması
amacıyla 12/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Ekim 2022 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
13/10/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 13/10/2022 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Erhan
Usta
Samsun
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral ve 20 milletvekili
tarafından, Diyanet İşleri Başkanlığı
personelinin kadro, özlük hakkı ile ekonomik ve sosyal
sorunlarının tespiti, alım güçlerinin
artırılmasına dair alınacak tedbirler ile maaş banka
promosyonlarında yaşanan sıkıntıların
araştırılması amacıyla 12/10/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 13/10/2022 Perşembe günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Birleşime üç dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.04
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 15.06
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 7nci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
İYİ Parti grup önerisinin gerekçesini
açıklamak üzere Ankara Milletvekili Sayın İbrahim Halil
Oralı davet ediyorum.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; İYİ Parti Grubumuzun, Diyanet İşleri
Başkanlığı personelinin sorunlarının
araştırılması hakkındaki grup önerisinin gerekçesini
açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, Diyanet
İşleri Başkanlığı, Büyük Atatürkün bizzat
kuruluşuyla meşgul olduğu ve uzun yıllar doğru dinî
bilginin yegâne kaynağı, en güvenilir dinî kurumumuz olmuştur
inşallah maşallah. Muhafazakârları, dindarları
savunduğu iddiasıyla iktidara gelen AK PARTİ döneminde Diyanet
personeli ne acıdır ki sıkıntılı günler
yaşamaktadır. 3600 ek gösterge uygulamasından Diyanet
İşleri Başkanlığında din hizmetleri
sınıfındaki personel yararlanacakken aynı çatı
altındaki diğer sınıflar maalesef faydalanamayacaktır.
Bu adaletsizlik değil de nedir? Acilen bu haksızlık
düzeltilmelidir.
2021de 115 bin kardeşimiz Din Hizmetleri Alan
Bilgisi Testinden puan almıştır. 2022 alan sınavı da
Kasım ayında gerçekleşecektir. Bir o kadar kardeşimizin de
o zaman puan alacağını düşünelim. Gözünü Diyanete
dikmiş neredeyse 250 bin vatandaşımız vardır.
İmam-hatipleri, ilahiyat fakültelerini ihtiyaca değil, ideolojik ve
siyasi çıkara göre planlayan iktidar bunca insanın vebalini
nasıl taşıyacaktır, merak ediyorum. Din eğitiminde,
personel istihdamında, personel haklarının verilmesinde adaleti
sağlayamayanlar, İslamın adalet emrini topluma nasıl
anlatacaklardır kıymetli milletvekilleri?
Pek çok kamu kurumu, personeline 20-30 bin Türk
lirası bandında promosyon ödemeleri sağlarken Diyanetin, personeline
reva gördüğü muamele asla kabul edilemez. 2.880 lira gibi komik bir rakam
olarak belirlenen promosyon, karşılıklı yargı
kararlarıyla önce 16 bine çıkmış, sonra 5.806 bandına
düşmüştür. Bu meblağ da Diyanet sendikalarınca yargıya
taşınmıştır. Allah rızası için soruyorum:
Bütün bu anlattıklarımda mantığın, aklın,
izanın yeri var mıdır? Mesele haram, helal meselesiyse
haramın azı da çoğu da haramdır. Bizim vergilerimizle maaşını
alan bir imam-hatip de ilgili sendikaları Allaha savaş açmakla, dini
satmakla suçlamaktadır. 2.800 Türk lirası promosyonu kabul eden
Sayın Ali Erbaş da Allaha savaş mı
açmıştır, dinini satmış mıdır? Diyanet bu
kabul edilemez sözleri söyleyen imam-hatibe soruşturma açmış
mıdır, merak ediyorum. İçinde bulunduğumuz ekonomik krizi
gözeterek imamlarımızın, Diyanet personelinin cebine can suyu
olacak bir paranın girmesi sağlanmalıdır. Sonra isteyen
parayı harcar, isteyen bağışlar. Devletin genel
bütçesindeki faizli paradan pay alan bir kurum faiz olmasın diye
katılım bankalarında ısrar ediyorsa burada bir
tutarsızlık vardır ve yok mudur diye de soruyorum. Hele ki 16
bin Türk lirası promosyon alıp sonra bunları iade etmeleri
istenen personelin yaşadığı mağduriyet akıl
kârı değildir. Parayı harcayan personel şimdi faizle kredi
çekip mi iade yapacaktır Allah aşkına! Promosyon bedelinin
personele değil de lüks araç alımına harcanacağı
iddiası Diyanet camiasında konuşulmaktadır, Sayın
Erbaş çıkıp bunu açıklamalıdır. Ziraat
Katılım ve Kuveyt Türk bankaları personel maaşı
karşılığı Diyanet İşlerine ya da vakfa lüks
araç hediye etmiş midir? Diyanet bütün bu tip iddialardan uzak
tutulmalıdır ve Diyaneti yıpratan zandan
kurtarılmalıdır. Bankalar değil Diyanet personeli ve çoluk
çocukları rahat etmeli ve rahat bir nefes almalıdır. Diyanet
personeli ve milletimiz de şunu iyi bilmelidir ki İYİ Parti,
Diyanet gibi ulvi ve önemli bir kurumun kendisine yakışan bir hâlde
idare edilmesini mutlaka temin edecektir.
Saygıdeğer milletvekilleri, yılan
hikâyesine dönen vekil imamlar ve fahri geçici Kuran kursu öğreticileri
meselesi de vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Diyanetin yükünün büyük bir kısmını
çeken bu fedakâr ve cefakâr personele hakları verilmelidir. Görevde olma
şartı aranmadan, kategori ayrımı yapmadan, SGK prim günleri
baz alınarak bu hocalarımızın kadro talebi
karşılanmalıdır. KPSS ve mülakat sarmalını tekrar
tekrar yaşayan bu personele yapılan muamele eziyetten başka bir
şey değildir. Vekil imamlar ve fahri öğreticiler uygun
süreçlerle kadroya alınmalıdır, tecrübelerinden
faydalanılmalıdır. Diyanet İşleri
Başkanlığı hakkındaki sorun ve iddiaların sonu
yoktur. Diyanetin her türlü politik mülahazadan ve tartışmalardan
arınması için bir araştırma komisyonun kurulması elzem
ve zaruridir.
Bu yönde oylarınızı bekliyoruz, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz talep eden Trabzon Milletvekili Sayın Ahmet Kaya.
Buyurun Sayın Kaya. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET KAYA (Trabzon) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
İYİ Parti grup önerisi hakkında söz
almış bulunuyorum. Önerge gerekçesinde, Diyanet İşleri
Başkanlığı personelinin kadro, özlük hakkı ile
ekonomik ve sosyal sorunlarının tespiti, alım güçlerinin
artırılmasına dair alınacak tedbirler ile maaş banka
promosyonlarında yaşanan sıkıntıların
araştırılması için bir Meclis araştırması talep
ediliyor. Konuşmamın başında ifade ediyorum: Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu olarak biz bu öneriyi destekliyoruz.
Diyanet İşleri
Başkanlığı 3 Mart 1924 tarihinde Büyük Önderimiz Gazi
Mustafa Kemal Atatürkün emriyle kurulmuş önemli bir kurumumuzdur. Diyanet
İşleri Başkanlığının temel görevi,
İslam dininin inançları, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili
işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet
yerlerini yönetmektir. Diyanet İşleri Başkanlığının
2021 verilerine göre, merkez teşkilatında 1.433, taşra
teşkilatında 126.395 ve yurt dışı
teşkilatında da 423 personel olmak üzere toplam 128.251 personeli
bulunmaktadır.
Tabii, diğer çalışanlarımız
gibi Diyanet İşleri Başkanlığı personelimizin
yani din görevlilerimizin de birçok sorunu var ve bu sorunların çözümüne
ilişkin bize ulaştırdıkları taleplerini buradan
sizlere aktarmaya çalışacağım. Umreci toplaması diye
bir uygulama var, din görevlilerimizin bu uygulamanın
kaldırılması talebi var. Din görevlileri kapı kapı
dolaşarak umreci toplamamalıdır. Köylerindeki birçok cami
lojmanı oturulamaz durumdadır. Çevre ve Şehircilik
Bakanlığından buralara, günün ihtiyaçlarına cevap
verebilecek şekilde, insanca yaşayabilecekleri şekilde cami
lojmanı yapılması talepleri vardır. İl, ilçe ve kasaba
merkezlerinde görev yapan görevlilerimize, görev yaptıkları camiye
yakın mesafelerde lojman temin edilmelidir.
Din görevlilerimiz yardım toplama memuru
değildir. İbadete açık olan camilerimizin ihtiyaçları
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından
giderilmeli, imamlarımızın adı mümkün oldukça para
işlerine karıştırılmamalıdır. Siyasiler
müftülüklerimize müdahale etmemelidirler. Bazı yerlerde yetkili sendika ve
yöneticiler tarafından din görevlilerimiz tehdit dahi edilebiliyor. Bazı
müftülüklerde de mobbing uygulamaları yapıldığını
duyuyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı Diyanet
görevlilerimizin sendikasına bakılarak muamele edilmesine izin
vermemelidir. Yine, Diyanet sendikaları siyasetin gölgesinde
kalmamalıdır. Din görevlileri siyasetüstü şahsiyetler olarak
konumlarını korumalıdır. 4/B sözleşmeli
imamlarımız kadrolu imamlarla aynı işi yapmakta fakat
aynı haklara sahip olamamaktadır. Devlet, vatandaşı
arasında ayrım yapmamalıdır. Sözleşmeli imamlar
yıllardır kadro bekliyorlar, sözleşmeli imamlarımıza
kadroları verilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AHMET KAYA (Devamla) Yine, Diyanet
İşleri Başkanlığı bünyesinde önemli sayıda
vekil imam ve fahri öğretici bulunmakta, bunlar da KPSS puanı ve
mülakatla alınmakta ancak başta düşük ücretler,
çalışma saatlerinin fazlalığı ve çalışma
güvencesinin olmaması sorunuyla baş başadırlar.
Yine, Diyanet İşleri
Başkanlığımız ve müftülüklerimiz din görevlilerimize
karşı daha anlayışlı ve kardeşçe bir tutum
sergilemelidir; baskıcı, yıldırıcı ve korkutucu
tutum ve davranışlardan kaçınmalıdır.
İYİ Partili mevkidaşım ifade
ettiler, din görevlilerimizin bir promosyon sorunu var; Sayın
Erbaşın bu konudaki tutumuna baktığımız zaman,
personelinden yana değil de sanki bankalardan yana bir tutum
aldığı görülmektedir. Bakın, arkadaşlar, İstanbul
Büyükşehir Belediyemiz personeline tek seferde 27 bin lira promosyon
ödemiştir; yine, aynı şekilde İzmir ve Ankara
Büyükşehir Belediyelerimiz de benzer uygulamalar yapmıştır;
bunun örnek olmasını diliyorum. Diyanet İşleri
Başkanlığındaki personele promosyon haklarının
verilmesini talep ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz talep eden Karabük Milletvekili Sayın Niyazi Güneş.
Buyurun Sayın Güneş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA NİYAZİ
GÜNEŞ (Karabük) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Diyanet İşleri Başkanlığı personelinin
sorunları hakkında İYİ Parti grup önerisi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi, aziz milletimizi,
kıymetli meslektaşlarımı hürmetle saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İslam dininin inanç, ibadet ve ahlak esaslarıyla
ilgili işleri yürütmek, doğru ve sahih dinî bilgiyle
halkımızı aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmekle
görevli olan Diyanet İşleri Başkanlığı,
cumhuriyetimizin önemli kurumlarından biridir. Diyanet İşleri
Başkanlığı hizmetlerini sunarken birleştirici,
kucaklayıcı ve kuşatıcı bir anlayışı
benimsemektedir. Başkanlık için bu hususlar vazgeçilmezdir.
Kuruluşundan itibaren ilk yıllarda sınırlı imkân ve az
sayıda personelle hizmet sunan Başkanlık, bugün 130 bin
görevlisiyle ülkemizin her köşesinde köy ve mezralara kadar hizmet
götürmektedir. Hatta ülkemiz dışında, Avrupa'dan Asya'ya,
Amerika'dan Afrika'ya, Balkanlardan Kafkaslara uzanan geniş bir
coğrafyada 2 binin üzerinde görevlisiyle ülkemizin kültür, irfan ve gönül
elçiliğini yapmaktadır. Şüphesiz yakın tarihimizde
yaşadığımız din istismarı olayları bu
hizmetin ne kadar önemli olduğunun açık bir göstergesidir.
Din konusunda toplumumuzu aydınlatmakla görevli
Diyanet İşleri personelimizin öncelikle kendilerinin
donanımlı olması, din hizmetinin daha sağlıklı ve
nitelikli yürütülmesini sağlayacaktır. Bu itibarla personelin
eğitimine yönelik Diyanet Akademisinde ve eğitim merkezlerinde
verilen seminerler, hizmet içi eğitimler, görevde yükselmelerine yönelik
uygulanan sınavlar mesleki donanıma sahip nitelikli personelin daha
da artmasını sağlamıştır. Nitekim son
yıllarda Diyanet İşleri Başkanlığında yüksekokul
mezunu personel sayısı daha da artmıştır. Diyanet
personelinin artan eğitim kalitesiyle birlikte özlük hakları da her
geçen gün iyileştirilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
NİYAZİ GÜNEŞ (Devamla) Son
yapılan 3600 düzenlemesiyle din hizmeti sunan personelin özlük
hakları daha da iyileştirilmiştir. Başkanlık
merkezinde ve taşrada müftülükler bünyesinde çalışan personelin
özlük haklarının iyileştirilmesiyle ilgili çalışmalar
devam etmektedir. Bu bağlamda gelen yoğun talepler
değerlendirilmektedir. Ayrıca, Diyanet İşleri
Başkanlığı bünyesinde hizmet sunan vekil imam-hatip ve
fahri Kur'an kursu öğreticilerinin kadro, özlük hakkıyla ilgili
ekonomik ve sosyal sorunları bilinmektedir. Bu noktadaki ihtiyaç ve
taleplerin değerlendirilerek çözüme kavuşturulması müşterek
temennimizdir.
Sözlerime son verirken içinde bulunduğumuz
Mevlid-i Nebi ile Camiler ve Din Görevlileri Haftası münasebetiyle tüm
Diyanet İşleri teşkilatımız personelini gönülden
tebrik ediyorum, hizmetlerinde başarılar diliyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ERHAN USTA (Samsun) Karar yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisini
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
İYİ Parti grup önerisini kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.22
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma Saati: 15.31
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 7nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
İYİ Parti grup önerisinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Diyarbakır Milletvekili Garo
Paylan ve arkadaşları tarafından, EYTde hakkaniyetli bir çözüm
üretilmesi için yürütülecek çalışmaların belirlenmesi
amacıyla 13/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Ekim 2022 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
13/10/2022
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 13/10/2022 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
13 Ekim 2022 tarihinde Diyarbakır Milletvekili
Garo Paylan ve arkadaşları tarafından (21953 grup numaralı)
EYTde hakkaniyetli bir çözüm üretilmesi için yürütülecek çalışmaların
belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 13/10/2022 Perşembe günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere Diyarbakır Milletvekili
Sayın Garo Paylan.
Buyurun Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, milyonlarca
emeklilikte yaşa takılan hakları için yıllardır
mücadele ediyor ve maalesef, iktidar onların mücadelesine
yıllardır bigâne kalıyor. Hatta Cumhurbaşkanı
Erdoğan yakın bir zamana kadar Tutturmuşlar bir EYT.
Arkadaşlarıma söylüyorum, beni bu yolda teşvik etmeyin, seçim
kaybedecek olsak bile ben bu işte yokum. diyordu ama emeklilikte
yaşa takılanların bu iktidara iktidarı
kaybettireceğini anladığı için talimatı verdi, EYT
düzenlemesiyle ilgili Çalışma Bakanı çalışıyor.
Değerli arkadaşlar, EYT meselesi çözülmeli
ama EYT meselesi hakkaniyetle çözülmeli. O yüzden EYT meselesi yalnızca
sarayın iki dudağı arasına bırakılamayacak kadar
önemli bir düzenlemedir. Şimdi, Çalışma Bakanı ne diyor?
EYT konusunda hazırlıklar tamam. diyor, öyle değil mi? EYT
konusunda hazırlıklar tamam. diyor. İçinizden herhangi
birisinin EYT konusunda ne olacağına dair bir bilgisi var mı
arkadaşlar? EYT nereden çıkacak? Bu Meclisten çıkacak, öyle
değil mi? Peki, bu Meclis EYT düzenlemesi konusunda bir çalışma
yapıyor mu? Hayır, yapmıyor. İşte o yüzden, EYT konusunda
Meclis sorumluluk alsın diyoruz, hakkaniyetli bir çözüm önerisi
geliştirilsin diyoruz; bunun için bu araştırma önergesini
Meclise sunduk. Gelin, EYT konusunda bu araştırma önergesine destek
verin, komisyonu kuralım, hakkaniyetli bir çözümü bulalım.
Niye bunu öneriyoruz biliyor musunuz?
Çalışma Bakanlığından bazı bilgiler
sızıyor. Ne diyor biliyor musunuz? Bu EYT düzenlemesinin sonunda 750
bin kişi emekli olacak. diyor. Allah Allah! Bizim bildiğimiz 5
milyon EYTli var, 5 milyon EYTliden 750 bini emekli olacak. Neden? Neden
arkadaşlar, soruyor musunuz? Neden biliyor musunuz? Çünkü 8 Eylül 99
öncesi kadınlarda yirmi yıl, erkeklerde yirmi beş yıl
çalışma süresi yeterliyken bir de 5000 gün prim ödeme
sayısı vardı biliyorsunuz, 5000 gün. Çalışma
Bakanının aklında ne var biliyor musunuz, basına sızan
bilgilerde? Kadınlardaki prim ödeme gününü 7200 güne, erkeklerde 9000 güne
çıkarmak var.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yok öyle bir şey, yok
öyle bir şey.
GARO PAYLAN (Devamla) Ne olacak? Emeklilikte
yaşa takılanların çok az bir bölümü emekli olacak ama 4 milyonu
emekli olamayacak. Ne olacak? Emeklilikte yaşa takılanken emeklilikte
prime takılan olacak yani daha yıllarca prim ödemek zorunda kalacak.
Ama değerli arkadaşlar, en çok işsiz
kalan kesimler kimler biliyor musunuz? EYTliler. Niye? Yaşları 45
ile 55 yaş arasında. 45 yaşında bir kişi olarak gidin
iş arayın bakalım, bulabiliyor musunuz? Bulamazsınız,
patronlar gençleri tercih ediyor. Niye? Efendim 45 yaşındakiler daha
çok maaş isterler. diyor, Gençler daha çok çalışır, ben
onları daha çok sömürürüm. diyor; 45 yaşındakini işe
almıyor, 20 yaşındakini işe alıyor. O yüzden, 45 ile
55 yaş arasındaki yurttaşlarımız bu prim ödeme
günlerini tamamlayamazlar arkadaşlar. Eğer böyle bir düzenleme
yaparsanız emeklilikte yaşa takılanları emeklilikte prime
takılan hâline getirirsiniz değerli arkadaşlar.
Başka ne getiriyor? Çalışma
Bakanlığı bilgilerinden ne sızıyor biliyor musunuz? 8
Eylül 99 öncesi çıraklık yapan var mı içinizde? Ben yaptım.
Stajyerlik yapan var mı? Ben yaptım değerli arkadaşlar, 8
Eylül 99 öncesi çalıştım, alnımın akıyla
çalıştım, ter döktüm. Ne diyor biliyor musunuz? Benim gibi
milyonlarca stajyer ve çırağa diyor ki: 8 Eylül 99 öncesi işe
girmişsen, çırak ve stajyer olarak çalışmışsan
senin işe girişini saymam. E, ne olacak? Ne olacak biliyor musunuz
değerli arkadaşlar? Onlar bu uygulamadan yararlanmayacaklar.
Milyonlarca stajyer ve çırak yurttaşımıza sesleniyorum: Bu
iktidar EYT düzenlemesinden sizi faydalandırmayacak değerli
arkadaşlar. Bu hak mıdır arkadaşlar? Bu konuda bir komisyon
kurup bunu tartışmamız gerekmez mi ilgili sosyal taraflarla? Ama
hayır, iktidar ne diyor? EYT Derneğiyle ben görüşmem, sivil
toplum kuruluşlarıyla görüşmem. Ben sarayda bu işi çözerim,
Meclise getiririm, Meclis de mühür basar. Mühür mü basacağız,
meseleyi mi çözeceğiz, bunu tartışmamız lazım
değerli arkadaşlar.
Başka ne var biliyor musunuz değerli
arkadaşlar? 8 Eylül 99da işe girdiyseniz EYTden
yararlanıyorsunuz; evet, yaş sınırı var, prim ödeme
günü var ama 9 Eylül 1999da işe girdiniz, ne olacak biliyor musunuz? 60
yaşında emekli olacaksın. diyor sistem. Ya, bir gün geçmiş
On yıl, on beş yıl daha bekle. diyor sistem.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
GARO PAYLAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bu hak mıdır, adalet midir? Yani bir gün yüzünden
bir yurttaşımızın on yıl, on beş yıl sonra
emekli olması hakkaniyetli midir değerli arkadaşlar?
Bir de ne var biliyor musunuz? Bu EYTli
yurttaşlarımız emekli olursa -çok az, emekli olacak- kaç para
maaş alacaklar? 3.500 TL. Öyle değil mi arkadaşlar? 3.500 TL.
Allahınızı severseniz, 3.500 TLyle geçim olur mu
arkadaşlar? 3.500 TL bir sefalet ücretidir, emeklilerimizi bu sefalete
mahkûm eden düzeni sorgulamayacak mı bu Meclis değerli
arkadaşlar? Bak, intibak düzenlemesi bekliyor emekliler. Niye? Çünkü
hakkaniyetsiz emekli maaşları var; kimisi 3.500 alıyor, kimisi
5.500 TL alıyor. Bununla ilgili bu Meclis sorumluluk almayacak mı?
Gelin, EYT meselesini çözelim ama hakkaniyetle çözelim, emeklilikte yaşa
takılanları emeklilikte prime takılanlar yapmamak için bu
araştırma önergemize destek verin arkadaşlar.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
söz talep eden Samsun Milletvekili Sayın Erhan Usta.
Buyurun Sayın Usta. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA
(Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; emeklilikte
yaşa takılanlara ilişkin öneri üzerine İYİ Parti Grubu
adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Hepimizin bildiği gibi, bu EYT meselesi
artık Türkiyenin kanayan bir yarası hâline gelmiştir yani yara
iyice kanamaktadır. Bugüne kadar bu mesele çözülmeliydi çünkü aslında
iktidar partisi dışındaki bütün siyasi partilerin bunun çözümüne
ilişkin de vaatleri oldu. Konu kamuoyunda çok sıkça konuşuluyor,
Mecliste sürekli dile getiriliyor ancak bugüne kadar, bir şekilde,
maalesef AK PARTİnin tutumu nedeniyle çözüm bulunamadı.
Şimdi, tabii, bu iş, emeklilikte yaşa
takılanlar meselesi bugün ortaya çıkmış bir mesele
değil, aslında baktığınız zaman yirmi
yıldır var olan bir mesele ancak İYİ Parti Grubu adına
iftiharla söyleyebilirim ki bu meselenin kırılma noktası 24 Ekim
2018dir. 24 Ekim 2018i hatırlayalım, İYİ Parti Grubu o
zaman emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili bir Meclis
araştırması komisyonu kurulmasına ilişkin bir grup
önerisi vermişti. Ben de o zaman Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkan Vekiliydim, o dönemde bizim de parti olarak bir vaadimiz
olduğu için bu, biz orada Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak olumlu
oy kullandık ve araştırma önergesi geçmişti. Tabii, bu
önemliydi. Niye önemliydi? Çünkü o güne kadar, on altı yıl boyunca
Adalet ve Kalkınma Partisine rağmen geçen tek öneriydi. Tabii, o
zamanki olayları, onları hatırlatmak istemiyorum çok fazla; ben
görevden alındım, ikinci oylamada öneri reddedildi. Tabii, bunu
şunun için söylüyorum: O gün bu öneri kabul edilmiş olsaydı, bu
konu, çözülebilirdi bugüne kadar. Niye? Çünkü bu konu, değerli
arkadaşlar
Şimdi, Bakan Çalışıyorum.
diyor, Bakan bunu danışmanken de çalıştı, Bakan bunu
dört yıldır çalışıyor, Vedat Bey. Ya, ne
çalışıyorsun arkadaş, şu
çalıştığını bir görelim. Yani bu, toplumun bütün
kesimleriyle ortak olarak ortaya konulması gereken bir şeydir. Yani
ha şu da yapılabilir, ona da bir şey demiyoruz:
Çalışırsınız, o zaman
çalıştığınız dokümanı toplumla
paylaşırsınız. Çalışacağım, ben, bunu
bir kanun teklifi olarak Meclise göndereceğim. şeklinde bir
şeyi kabul etmek mümkün değildir.
Biz, EYT çözüm planımızı
İYİ Parti Grubu olarak açıkladık, hesabı kitabı,
her şeyi yaptık, çok net bir şekilde yaptığımız
hesabı da ortaya koyduk. 11 Mayıs grup toplantısında
Sayın Genel Başkan bunları açıkladı. Çok kabaca,
oradaki bizim meseleye bakışımızı 4 temel ilke
üzerinden değerlendirmek istiyorum.
Birincisi: Burada hakkaniyeti tesis etmemiz
lazım. Yani Bu EYT meselesini ben çözeceğim -bugüne kadar beklendi-
seçim öncesinde çözeceğim. derken yeni bir adaletsizlik yaratmamak
gerekiyor. Ne bileyim ben, işte, Üç yılı kalanı emekli
ederiz, diğerini etmeyiz veya bugün doldurmuş olanı ederiz,
diğerlerini etmeyiz veya şu kadar kesinti uygulayarak ederiz,
işte, maaşını tam vermeyiz. şeklindeki bir
uygulamanın doğru olmayacağını düşünüyoruz. Biz
çalışmamızda 4,7 milyonun tamamını kapsayacak
şekilde bir çalışma yaptık.
İkincisi: Biz, bu meseleyi bir sosyal
yardım olarak değil, bir hakkın iadesi olarak görüyoruz; bu,
önemli bir şeydir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ERHAN USTA (Devamla) Dolayısıyla bu konu
önemli bir konudur. Bu meseleye eğer iktidar da buna ilişkin bir
çözüm teklifi getirirse bu şekilde düşünerek bu teklifi getirmesi
lazım; bu insanların hakkını iade etmek gerekiyor.
Üçüncü ilkemiz bizim; elbette kamu maliyesi ve
sosyal güvenlik dengeleri üzerinde bir dengesizliğe de yol açmayacak
şekilde bir çözüm bulunması gerekiyor. Bunun sürdürülebilmesi için
adaletin esas alınması lazım, bunun kaynağının da
oluşturulması lazım. Bunun kaynağı bütçede var. Yani
kur korumalı mevduata 300 milyar lira verdiğimiz parayla,
yanlış bir politikadan kaynaklanan, olmadık yere harcanan 300
milyar lirayla bugün eğitim meselesinin önemli kısmı
çözülebilirdi, maalesef, o anlamda yani sürdürülebilirlik konusu da önemlidir.
Son madde olarak, son ilke olarak da düzenlemenin
basit ve anlaşılabilir olması lazım ve buna ilişkin
pencerenin yani müracaat penceresinin de sürekli açık olması
lazım. Yani işte İki ayda, üç ayda müracaat edene veririz,
kalanlara vermeyiz. şeklinde bir şey olmaması lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERHAN USTA (Devamla) - Çalışıyor
olabilir EYTli, istediği zaman buna müracaat etme hakkının da
kendisine tanınması lazım. Bu çerçevede bir düzenleme
yapılırsa biz İYİ Parti Grubu olarak bunu
desteklediğimizi ifade ediyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bu EYT meselesi, konusu, Milliyetçi Hareket
Partisinin 7 Haziran, 1 Kasım 2015 ve 24 Haziran 2018 seçim
beyannamelerinde yer alan bir husustur; ayrıca kanun tekliflerimiz de
vardır, kendi grup önerilerimiz de vardır.
Sayın Erhan Usta 24 Ekim 2018de MHP olumlu oy
kullandı. derken bir yanılma söz konusu burada. 2 oylama
yapılır, eğer 1inci oylamada kabul edilirse görüşmeye
geçilir ki komisyonun kurulup kurulmayacağına o zaman karar verilir.
Tabii, o günleri tartışmak istemem ama Sayın Erhan Usta olumlu
oy vermiştir kendisi ama Milliyetçi Hareket Partisi olumlu oy
kullanmamıştır, hele 2nci oylamada kürsüde konuşan
konuşmacı da bendim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Biz kendi gündemimizde olan
bir hususu kendi gündemimiz çerçevesinde ve Cumhur İttifakı
politikaları çerçevesinde ele aldık ve zaten defaatle 2018den bu
yana da EYTnin takipçisi olacağımızı ve bunun yeri ve
zamanı geldiğinde, bütçe imkânları da el verdiğinde en
kısa sürede çıkarılacağını da taahhüt eden bir
parti olarak ifade ediyorum.
Yalnız, şunu hatırlatmak isterim:
Değişik platformlarda, birlikte olduğumuz birtakım ortamlarda
24 Ekim 2018 öncesi EYTyi bütçe kaldıramaz, ekonomiyi çökertir. diyerek
bu EYT meselesine karşı çıkan da Sayın Erhan Ustadır.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bunu da
söylemek istemezdim ama bu fırsatı verdiği için de teşekkür
ederim.
ERHAN USTA (Samsun) Açık açık bir
sataşma var, kürsüden söz almak istiyorum.
BAŞKAN Evet, bir fırsat verdiğinizi
söyledi sizin için, bugün söylediklerinizden farklı olarak.
Sayın Usta, iki dakika, buyurun.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim.
Tabii, işin doğrusu, ben bunları
Erkan Beye hiç yakıştıramadım. Ben, MHPden ihraç edildim,
bugüne kadar MHPnin aleyhinde veya MHPye karşı herhangi bir
şekilde hiçbir beyanatım olmamıştır arkadaşlar,
buna çok özen gösterdim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Şahsiyat yapma, gereken
tespiti yap. Ben tanığım, ben.
ERHAN USTA (Devamla) - Bu tutanaklarla sabit olan
bir şeyin burada inkâr edilmesinin de hiçbir anlamı yok. 24 Ekimdeki
oylamada İYİ Parti Grubunun önerisine Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkan Vekili olarak ben olumlu oy kullandım, benim arkamda o gün, orada
olan bütün arkadaşlar oy kullandı, olumlu oy kullandı, hatta
hepsi benden önce zafer tweeti attı. Ben görevden alındıktan
sonra arkadaşların tamamı o tweetleri sildi, tek tweeti
kalan kişi de benim. Orada oylamada olan arkadaşlar için söylüyorum;
şimdi, bu bir. Bu, açık, aleni bir şey. İkincisi, hatta
orada sataşmalar filan da olmuştu, tutanaklardan, o andaki
konuşmalardan bunların hepsi tespit edilebilir.
Diğer bir husus, arkadaşlar, bakın,
24 Ekim konuşmasında dahi burada çıktım ben kürsüde
Ya,
ben bunları bilmeyecek kadar çocuk filan değilim yani devlette yirmi
altı buçuk yıl çalıştıktan sonra siyasete girmiş
birisiyim; devletin beyninde çalıştık biz yani
başımıza ne geleceğini de az çok kestirebiliyorduk. Ancak,
bir parti olarak söz vermişsiniz, ahlaklı siyaset yapacaksak sözünüzün
arkasında burada duracaksınız. Ben onun gereğini
yaptım. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar) Dolayısıyla, şimdi, buradan tutup da bu
konuyu bu şekilde açmanın bir anlamı yok.
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Sen
gereğini yapmadın, Genel Başkan ihraç etti seni.
ERHAN USTA (Devamla) Benim bu mevzuyu söylemenin
nedeni şu arkadaşlar: O gün bu öneri kabul edilmiş olsaydı,
birinci oylamadan sonra ikinci oylamada da, biz görevden alınmadan kabul
edilmiş olsaydı bugün bu mesele çözülmüş olurdu.
Diğer bir hususu söyleyeyim; o günkü
konuşmamda ben bunu söylerken şunu da ifade ediyorum: Bunun kamu
maliyesinde bir yükü vardır, bunun toplumda bekleyen yara olmuş bir
yanı vardır. Dolayısıyla, bu meselenin işte burada
konuşulması lazım; iktidarıyla, muhalefetiyle, sivil toplum
örgütleriyle, devlet kurumlarıyla yük hesaplarının
yapılması lazım. Örneğin, 5 alternatif ortaya
çıkarılır ve bunlardan bir tanesini de Meclis gelir, burada
kabul eder diyorum. Arkadaşlar, konuşmamız ortada, tutanaklar da
ortada, videosu da ortada. Ben nerede karşı
çıkmışım, böyle bir şey olabilir mi?
Teşekkür ediyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Usta.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
kürsüden söz hakkı istiyorum.
BAŞKAN 69a göre sataşmadan iki dakika
söz veriyorum Sayın Akçay.
Buyurun.
2.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Öncelikle, ahlaklı siyaset kendi parti
politikalarına uygun davranmakla kendini belli eder. Milliyetçi Hareket Partisinin
politikası da gayet açık ve nettir. Biz başka bir partinin
gündeme getirdiği bir Meclis araştırması önergesine kabul
oyu vermek zorunda değiliz. Bu, kendi gündemimizi takip anlamına da
gelir.
Şimdi, HDP bu grup önerisini verdi. E, yine
ret diyeceğiz Milliyetçi Hareket Partisi olarak. Kaldı ki zaten en
geç bu aralık ayında çıkmasını düşündüğümüz
ve planladığımız bir düzenlemeye bir araştırma
komisyonu kurulmasına da gerek yok. 24 Ekimdeki de yine bir Meclis
araştırması komisyonu kurulup kurulmamasına ilişkin
bir öneriydi. Yani kurulunca da herhangi bir yaptırımı vesairesi
söz konusu değil.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Kurulsa ne olacak?
Kurulunca ne yapılacak?
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Yani neticede bir rapor
çıkacak, rapor da altı ay sonra, bir yıl sonra çıkacak.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Hafife almayın,
gerekirse çalışırız.
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Bunu zamanında
çıkartacağımızı söyledik ve ayrıca, sadece
ekonomiye getireceği yükle de değil yani kamuoyuna yansımayan
bir durumu ben burada ifade ettim.
Sen, bu EYT'nin yük olacağını,
ekonominin bunun kaldıramayacağını ifade ederek
karşı çıkmıştın benim de bulunduğum
platformlarda; mesele bu kadar açık. Ben bunları söylemek istemezdim.
Şimdi, bu konuyu konuşmak kendisi bakımından talihsizlik
olmuştur ve yakışmayan da kendisinedir. Şimdi, o nedenle
gereken ihraç gerçekleşmiştir.
ERHAN USTA (Samsun) İhraç o nedenle
değil.
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Demek ki Milliyetçi Hareket
Partisinin alacağı tutuma aykırı davranılırsa
parti kurulları da gereğini yapar.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Bravo!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Neye
Bravo diyorsun be, söz verdiniz hepiniz, meydanda söz verdiniz.
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan,
sataşma var.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Usta, İç Tüzük
69a göre iki dakika söz veriyorum...
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yine biz
çıkaracağız, Milliyetçi Hareket Partisi ve AK PARTİ; Cumhur
İttifakı çıkaracak bunu. Boşa konuşuyorsunuz,
boşa. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Kurbağanın gözü çıktı dereye su gelene kadar.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Beraber
çıkarırız, merak etmeyin.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Siz
şovunu yapın, şovunu!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Siz ancak şovunu
yaparsınız, konuşmasını yaparsınız.
BAŞKAN Buyurun Sayın Usta.
3.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
ERHAN USTA (Samsun) Burada, tabii, benim siyaset
anlayışım şu değerli arkadaşlar
BAŞKAN Yeni bir sataşmaya mahal vermeden
Sayın Usta.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Senin siyaset
anlayışın farklı olduğu için ihraç edildin.
ERHAN USTA (Devamla) Yani hakkı ve adaleti
savunan, benim parti programlarıma uygun herhangi bir önerge bir taraftan
geliyorsa o önergeye destek verilir; bu burada hep gerçekleşmiyor mu!
Mesela, şu anda Milliyetçi Hareket Partisi, AK PARTİnin getirdiği
her şeyi kendi programına uygun bulduğu için hepsine destek
veriyor yani bu çok net bir şey.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Siz de HDP, CHP ve
İYİ Parti olarak veriyorsunuz, aynı tutumu alıyorsunuz.
ERHAN USTA (Devamla) Sadece kendi gündemimizi biz
tespit ederiz. şeklinde bir şey yok.
Şimdi, şu hiç olmamıştır
değerli arkadaşlar, bir defa böyle bir beyanat da yoktur, hiçbir
kapalı, açık, gizli toplantıda biz EYTye karşı
çıkmadık; böyle bir şey yok.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Biz deme, sen
karşı çıktın, sen!
ERHAN USTA (Devamla) Bunu nasıl
söyleyebilirsiniz, yani bunu nasıl delillendireceksiniz? O zaman biz de
herkesle ilgili Siz benim geçen gün kulağıma şöyle bir şey
fısıldamıştınız. deriz; böyle bir şey
olabilir mi?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ben yüzde 1 milyon doğru
bir söz söyledim; bunu söylemek de istemezdim. Benim kendimde tuttuğum
önemli bir sırdı bu.
ERHAN USTA (Devamla) Yani milletin Meclisinde,
kürsüsünde konuşuyoruz; böyle bir şey olamaz. Biz EYTye
karşı çıkmadık, EYT konusunda dikkatli davranılması
gerektiğini, ben burada, aleni olarak 24 Ekim toplantısındaki
konuşmamda söylüyorum zaten. Yani bu konu önemli bir konudur, bu konu
çözülmelidir ama Bu konunun tarafları arasında bir uzlaşma
sağlayacak bir çözüme gidilmesi gerekir. diyoruz; bunda bir şey yok,
bunu bugün de söylüyoruz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Biz uzlaşmayı
sağladık. Cumhur İttifakı sağladı.
ERHAN USTA (Devamla) Dolayısıyla, yani o
gün arkadaşların, Başkanın ne yaptığını
filan bilmem ben. Ancak bunu şimdi durup durup benim de olduğum
ortamlarda böyle bir şey söylenildiğinde, ben hiç
yakışık almadığını tekrar ifade etmek
isterim. Böyle bir şey yoktur, varsa delil gösterin arkadaşlar, yoksa
diğer türlü, müfteri olursunuz.
Teşekkür ederim. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Artık
kifayetimüzakere diyelim efendim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Akçayın son sözünü alayım,
ondan sonra size söz vereyim.
Buyurun Sayın Akçay.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bütün şerefim üzerine
temin ederim ki benim söylediğim söz doğrudur. E, tabii, bunun ispatını,
belgesini getirmek de mümkün değildir ve ilk defa da bu platformda
söylemek zorunda kaldığım bir husustur.
BAŞKAN Anlaşıldı Sayın
Akçay, teşekkür ediyorum.
Sayın Altay, buyurun.
32.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Çok teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Bir kanayan yara Mecliste
tartışılıyor. Bir itirazımı belirtmek için söz
aldım. Sevgili Erkan Akçayın Bu EYTyi AK PARTİ ve MHP
çıkaracak. sözüne katılmamız mümkün değil. Türkiye Büyük
Millet Meclisi tarihinde kanunları hiçbir zaman siyasi partiler
çıkarmamıştır, Türkiye Büyük Millet Meclisi, millet
iradesine dayalı olarak kanun yapar ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin
kanunu olur.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Ya,
eleştirirken öyle diyorsunuz ama böyle yapılanlara da...
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ama uygulama
şudur ki: Bay Kemal söyler, bu kanunlar da AK PARTİ ve MHPnin de
rızasıyla çıkar. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Eleştiriye
gelince söylersiniz!
BAŞKAN Sonuçta, EYT, kanayan bir yara,
herhâlde tahmin ediyorum, zannediyorum, bu Türkiye Büyük Millet Meclisi bütün
partilerin katkılarıyla bu EYT sorununu çözecektir.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet, evet.
BAŞKAN - Bunu daha fazla uzatmanın da bir
anlamı yok.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tabii, kesinlikle
katılıyorum Sayın Başkan.
Yani Sayın Altay da müsterih olsun, elbette,
bütün Genel Kurul olarak buna katkı vererek birlikte
çıkaracağız.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet, öyle dersek
daha iyi olur.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ancak yine Cumhur
İttifakı olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan bir kanun
teklifi. Onu ifade etmek istedim.
Teşekkür ederim.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Parmak
demokrasisi deniliyor da ondan Başkanım, parmak demokrasisi!
BAŞKAN Tabii, bütün partilerin
mutabakatıyla çıkarmak önemli bir şey, bütün problemlerimizi de
böyle çözelim diyorum.
Devam ediyoruz.
VI- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Diyarbakır Milletvekili Garo
Paylan ve arkadaşları tarafından, EYTde hakkaniyetli bir çözüm
üretilmesi için yürütülecek çalışmaların belirlenmesi
amacıyla 13/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Ekim 2022 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz talep eden
İzmir Milletvekili Sayın Kani Beko.
Buyurun Sayın Beko. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KANİ BEKO (İzmir)
Sevgili arkadaşlarım, sevgili milletvekillerim; aslında, EYT
tartışmaları yapıldığı tarihte Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına konuşmacı bendim. Akşam eve
gittim, televizyondan haberleri izlerken Recep Tayyip Erdoğanın
şöyle bir ifadesini dinledim: Biz emeklilikte yaşa takılanlara
75 milyar veremeyiz. Dolayısıyla EYT konusunda da
Cumhurbaşkanının, danışmanları tarafından
yanıltıldığını bir kez daha öğrenmiş
olduk. Bende bunun dosyası var, isteyen arkadaşlara bunu verebilirim.
Aslında bir yılda 150 veya 200 bine yakın emeklilikte yaşa
takılan arkadaşımıza maaş bağlanacak olursa
vereceğimiz para 5 milyar lira arkadaşlar. İsteyen
arkadaşlarımıza bu konuyla ilgili bizim yapmış
olduğumuz çalışmaların dosyasını da verebilirim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP tarafından verilmiş olan grup önerisi üzerine
söz almış bulunuyorum. Sizleri ve Genel Kurulu sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
Uzun zamandır EYTli yani emeklilikte yaşa
takılan yurttaşlarımızın gözü kulağı Türkiye
Büyük Millet Meclisinde. AKP ve MHP ittifakı, Meclisi ne yazık ki
sansür yasasıyla açmış oldu, oysa EYTyle başlasaydık;
asgari ücretlinin, emeklinin hâli maalesef perişan, onlarla
başlamış olsaydık bana göre daha gerçekçi olurdu. Fakat
daha önce de olduğu gibi iktidar yasaklarla ilgilenirken EYTlileri
maalesef bir tarafa bıraktı. Hükûmet konu üzerinde
çalışıyor gibi görünüyor, her gün basından farklı bir
formül duyuyoruz ama ortada yapılan bir çalışma henüz yok.
Anlaşılan o ki çıkmayacak, bu Hükûmet EYTlileri yine
mağdur edecek; bu EYT yasasını mutlaka ama mutlaka biz
çıkaracağız, biz çıkaracağız, biz
çıkaracağız. (CHP sıralarından alkışlar)
EYTliler 4447 sayılı Kanunun geriye
doğru işletilmesi sebebiyle yıllarca mağduriyete
uğramışlardır. EYTliler SSKye gidiyorlar, Siz gençsiniz,
emekli maaşı veremeyiz, çalışın. deniliyor; patronlar
Siz yaşlısınız, size iş veremeyiz. diyorlar. 5
milyon insanı, maalesef, yaşarken öldürüyorsunuz.
Bunun yanı sıra da emeklilikte yaşa
takılanlar genel sağlık sigortası primi ödeyemedikleri için
devlet ve üniversite hastanelerinden kendileri ve birinci derecede
yakınları tedavi olamadılar. Genel sağlık
sigortası primleri, ödeyemedikleri için defalarca, maalesef, ertelendi.
Aslında, EYTliler erteleme değil, borçlarının silinmesini
ve insan olmaktan kaynaklanan temel ihtiyaçlarını giderebilecekleri
bir maaş istiyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Beko.
KANİ BEKO (Devamla) Sizler Suriyeli
misafirlere 100 milyar dolar verdiniz, EYTli arkadaşlarımıza
hakları olan 5 milyar doları vermiyorsunuz. Şirket
yönetimlerindeki AKPli yöneticilere beşer maaş veriyorsunuz,
EYTlilere asgari ücret bile vermiyorsunuz. 5li çeteye, saraya, tarikatlara
bütçenin yarısını verdiniz, EYTlilere asgari ücret bile
vermediniz. Unutmayalım ki doğudan batıya, kuzeyden güneye
ülkemizin bütün eserlerinde EYTlilerin alın teri vardır.
EYTlilerin, 4447 sayılı Kanun mağdurları olarak ülkeyi
yönetenlerden tek bir isteği var: Gasbedilen emeklilik
haklarımızı iade edin. Bununla beraber bir intibak ya da
seyyanen zamla düşük emekli maaşlarının en az asgari ücret
düzeyine yükseltilmesini istiyorlar. Emeklilerin buradan bir
çağrısı var, emekliler diyor ki: Jüpiterden Marsa, Edirneden
Karsa/Türkiye Büyük Millet Meclisinde adalet varsa/ Çıksın
artık bu yasa. (CHP sıralarından alkışlar)
Sevgili milletvekilleri, daha fazla mağdur
olmamaları için EYTlilerin sorunlarını Türkiye Büyük Millet
Meclisinde hep birlikte çözelim. Bizim tabir ettiğimiz mezarda emeklilik
yasasını bir tarafa atarak bundan sonraki yaşamlarında,
emeklilikte yaşa takılan arkadaşlarımıza -tekrar
ediyorum- insan olmaktan kaynaklanan, temel ihtiyaçlarını
giderebilecek hakları olan bir maaşı bağlayalım, onlar
da elektrik parasını versinler, su parasını versinler,
mutfak masraflarını versinler ve onlar da bizim gibi
yaşasınlar.
Genel Kurulu sevgiyle saygıyla
selamlıyorum.(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Beko, teşekkür
ediyoruz.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz
talep eden Ankara Milletvekili Sayın Orhan Yegin.(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN YEGİN (Ankara)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; HDP Grubunun
vermiş olduğu öneri hakkında grubumuz adına söz
almış bulunuyorum. Aziz milletimizi ve onu temsil eden Gazi
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Öncellikle, bugün, istiklal mücadelemizin sevk ve
idare merkezi Türkiye Cumhuriyetinin kalbi olan Ankaramızın
başkent oluşunun 99uncu yıl dönümü ve bu gün vesilesiyle,
Ankaramızın başkent oluşunun yıl dönümünü tebrik
ediyor ve Millî Mücadele kahramanlarımızı saygı,
şükran ve rahmetle anıyorum.
Kıymetli milletvekilleri, çalışma
hayatının ürettiği sorunlar ve bu sorunlarla beraber zaman
içerisinde ürettiği talepler de var. Vatandaşın her sorunuyla
ilgilenip onu çözmek boynumuzun borcu, her talebi de siyasetin baş
tacıdır, siyasetimizin, AK PARTİ siyasetinin baş
tacıdır. Daha önce verilmiş grup önerilerinde çalışma
hayatına ilişkin bu alanda attığımız adımları
çok defa dile getirdik. O yüzden burada ek göstergeden kadro düzenlemelerine,
taşeron düzenlemelerinden genel sağlık sigorta kapsamına
kadar bunlara tekraren değinmeyeceğim ancak bu alanda
yaptığımız reformların vatandaşlarımız
nezdinde ne kadar kıymetli olduğunun da bir kez daha altını
çizmek isterim.
Kıymetli milletvekilleri, bugün bu önergeyle
neyi konuşuyoruz? Kamuoyunda EYT olarak bilinen emeklilikte yaşa
takılma konusunu konuşuyoruz. EYT olarak bilinen sorunun ve talebin
elbette farkındayız ama burada AK PARTİye biraz
haksızlık yapılıyor çünkü AK PARTİ daha siyasal
yaşamın içerisinde yokken getirilmiş bir kanundan dolayı
oluşan bir mağduriyet, bugün sanki AK PARTİ tarafından
oluşturulmuş, AK PARTİ dönemlerinde oluşturulmuş bir
sorun gibi anlatılıyor, hatta zaman zaman bu sorunla ilgili, kendi dönemlerinde,
belki o kurumda yöneticilik yaparken ve dolayısıyla o dönem gelen bu
kısıtlayıcı kanunun belki bütün aşamalarında
bulunan kişilerin siyaset yaptığı partiler tarafından
da bugün AK PARTİnin suçlandığına tanık oluyoruz ve
bunu doğru bulmuyoruz. Tabii ki biz sorunun kimin döneminde, kim
tarafından ortaya çıkarıldığına bakmıyoruz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Ortağınız çıkardı.
ORHAN YEGİN (Devamla) Türkiye'nin
imkânları ve şartlarını dikkate alarak bu sorunu ortaya kim
çıkarmışsa çıkarsın, milletin talebine kulak veriyoruz
ve onu çözmek için büyük bir gayret içinde olduğumuzu burada tekrar
söylemek istiyorum.
Talebin karşılanmasına ilişkin
istişare, tartışma ve arayışlar olduğunu
biliyoruz. Bu konuda istişareler olgunlaştığı zaman
Meclis olarak, Cumhur İttifakı olarak burada gerekli
adımları hiç tereddütsüz, inşallah, hep beraber
atacağız.
Kıymetli milletvekilleri, toplumsal talepleri,
hele hele sosyal güvenliğe, çalışma hayatına ilişkin
talepleri ve sorunları konuşurken gerçekten büyük bir hassasiyetle
konuşmamız gerekiyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ORHAN YEGİN (Devamla)
çünkü o alana
ilişkin konuştuğumuz her şey muhataplarında o kadar
büyük bir beklenti oluşturuyor, o kadar büyük bir beklenti
oluşturuyor ki sonrasında ona dönük birtakım adımlar
atılmadığı zaman büyük bir hayal
kırıklığı ve umutsuzluk oluşuyor. O yüzden,
sorumlu siyasetin gereği bu alanlarda bir adım atacaksak o
adımı atacağımız zaman, o adıma ilişkin
istişareleri olgunlaştırdığımız zaman ve
artık kamuoyuyla paylaşılabilir bir hâle geldiği zaman
altını çizerek kamuoyuna sunmamız gerekiyor.
Dolayısıyla, üzerinde manipülasyon, üzerinde -ne bileyim- hani, siyaseten
belki çok konuşulacak, belki dövülecek bir konu gibi duruyor ama biz
Hükûmetin bu konuda bir çalışma, bir istişare içerisinde
olduğunu biliyoruz, Cumhur İttifakının bu konuda ciddi bir
istişare içerisinde olduğunu biliyoruz ve inşallah yakında
çalışma olgunlaştığında Meclisimize gelecek ve
bizler de üzerimize düşeni muhakkak yapacağız diyorum ve Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Altay
ENGİN ALTAY (İstanbul) Oylamadan sonra
bir arzım olacak.
BAŞKAN Peki.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum
ENGİN ALTAY (İstanbul) EYTye el
kaldırıyoruz arkadaşlar!
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Buyurun Sayın Altay.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
polisin asılsız bir ihbar sebebiyle Gazeteci Sayime
Başçının evine girmesine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, kahraman polisimizin iki şeyden kaçınması
lazım. Kahraman polisimizin kanunsuz emirden kaçınması
lazım, bir de kahraman polisimizin asılsız ihbarlara karşı
son derece hassas ve temkinli olması lazım. 12 Ekim 2022, saat 22.00,
İstanbul Şişli, Sözcü gazetesi muhabiri Sayime
Başçının evi; polisimizce, asılsız bir ihbar
sebebiyle Gazeteci Sayime Başçı Adanadayken koçbaşıyla o
kapı kırılıyor. Komşular uyarıyor Burada bir
gazeteci oturuyor, tanıdık bildik biri. diyor polisimize.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Buna rağmen
Sayime Başçının evinin kapısı koçbaşıyla
kırılıyor. Neymiş? Canlı bomba ihbarı. Ey Emniyet
Genel Müdürlüğü, Ey İçişleri Bakanlığı;
keşke bu canlı bombaları 10 Ekim 2015te Ankara Garında
yakalasaydın be kardeşim! (CHP sıralarından
alkışlar) Ankara Garında yakalatsaydın! Orada
koçbaşıyla kırılan Sayime Başçının
kapısı değil sadece, orada kırılan masumiyet,
insanlık. Bunun sonrasında Emniyet teşkilatı özür diledi,
asılsız ihbarın peşine düştü ama buradan şunu
anlıyoruz; polisin hele de daha bu yasa çıkmadan bir asılsız
ihbarla Sözcü gazetesinin muhabirinin evini gece yarısı
koçbaşıyla kırması, Emniyet teşkilatının
içinde bulunduğu durum bakımından da hepimizin biraz
düşünmesi gereken bir hâldir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yapılan
yanlış için...
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa) Hâkim
kararı olmadan polis gidip arayamaz, bunu siz de biliyorsunuz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Biliyorum tabii.
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa) Niye
polisi zan altında bırakıyorsun?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Nerede hâkim
kararı?
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay,
tamamlayın lütfen.
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa) Niye
polisi suçluyorsun? Nasıl girecek?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ya, müdahale eder
misiniz Sayın Başkan.
BAŞKAN Siz tamamlayın lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Beyefendi, söz al
konuş, söz al konuş ya!
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa)
Yanıltmayın, siz de gerçekleri konuşun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hâkim kararı
falan yok, biliyorum ben. Öyle olsa polis özür dilemez zaten, asılsız
ihbar!
BAŞKAN Sayın Altay, Genel Kurula hitap
edin lütfen.
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa)
Nereden biliyorsun asılsız olduğunu? Asılsız ihbara
kim karar verecek?
BAŞKAN Sayın Vekilim, lütfen...
Buyurun, tamamlayın sözlerinizi.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir)
Bırak şovunu yapsın!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tövbe tövbe!
BAŞKAN Yanlışı yapan polis de
olsa buna yanlış diyeceğiz.
Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Polis deyince
birileri hopluyor yani aman, bu bizim
Buralardan hamaset yaparak kimseye bir
şey de çıkmaz. Kahraman polisimiz kimin ne
yaptığını da biliyor kendisiyle ilgili.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) 3600e ne kadar
direnildiğini de biliyor, banka promosyonlarının ne kadar
yanlış bir şekilde yönlendirildiğini, muhalefetin
baskısıyla düzeltildiğini de biliyor. Bize burada polis, bayrak
edebiyatı yapmayın ya! Çıkın, düşüncenizi söyleyin!
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa) Önce
övüyorsun, sonra sövüyorsun!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Burada bir
gazetecinin evi mahkeme kararı da yokken koçbaşıyla
kırılmıştır. Konuşmamın başında da
dedim ki: Polisimiz, kahraman polisimiz iki şeyden sakınsın;
kanunsuz emirden ve asılsız ihbardan. Ne var bunda seni rahatsız
eden?
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Hadi
oradan ya!
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Altay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Altay
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yeter ya! Polis
sizin değil Erkan Bey, polis hepimizin polisi ya!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Hepimizin polisi de yani
kardeşim
ENGİN ALTAY (İstanbul) İstiyorsunuz
ki biz polisle düşman olalım. Olmayacağız kardeşim!
BAŞKAN Sayın Ünal, buyurun.
34.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın, Cumhur İttifakının EYT konusunda Mecliste
engelleme içerisindeymiş gibi bir algı oluşturulmak istenmesine
ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan
ENGİN ALTAY (İstanbul) Polisler bizim
kardeşlerimiz, sanki sadece sizin. Polis sizin, bayrak sizin, vatan sizin
BAŞKAN Sayın Altay
Sayın Altay
ERKAN AKÇAY (Manisa) Polise katil diyen de sensin
be!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ayıp ya!
Şehit diyoruz, hopluyorsunuz, polis diyoruz, hopluyorsunuz ya!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Öncelikle,
Sayın Engin Altayı biraz sakin olmaya davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Altay
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Engin Altay, sükûnet iyidir. Öfke baldan tatlıdır ama sükûnet
kıymetlidir; lütfen, biraz sükûnete davet ediyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Onu Başkan
yapacak, sana ne oluyor!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Engin Altay, lütfen
Lütfen, lütfen
BAŞKAN Buyurun Sayın Ünal, Genel Kurula
hitap edin lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sokakta şiddet polisten
kaynaklanıyor. diyen sensin!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Çünkü Grup
Başkan Vekilleri olarak her birimizin Meclis Başkan Vekilinden önce
kendi aramızda sükûneti sağlamak, aklıselim ve makul,
sağduyulu bir dille burada Meclisin çalışmasını
sağlamak aynı zamanda hepimizin de görevi.
Ben EYTyle ilgili küçük bir açıklama yapma
gereği duydum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Şimdi,
az önce HDPnin grup önerisi üzerinden sanki AK PARTİ ve Milliyetçi
Hareket Partisi, Cumhur İttifakı EYT konusunda Mecliste bir engelleme
içerisindeymiş gibi bir algı oluşturulmak istendi. Zaten uzunca
bir süreden beri Çalışma Bakanlığı nezdinde bu sorunun
çözümüne ilişkin bir irade işliyordu. Aslolan iktidar iradesidir,
tabii ki muhalefet bu konuda mülahazalarını ve önerilerini
paylaşacaktır, tabii ki bu konuda önerileri olacaktır; aslolan
çözüm iradesi ve çözüm kapasitesidir, bu çözüm iradesi ve çözüm kapasitesini
ortaya koyan da AK PARTİ ve Milliyetçi Hareket Partisinin ortaya
koyduğu iradedir.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Engin Altay, Grup Başkan Vekili Manisa
Milletvekili Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin
Özkoç tarafından, asgari ücretin altında emekli aylığı
almakta olan yurttaşlarımızın sayılarının
tespit edilmesi, yaşadığı ekonomik, sosyal ve psikolojik
sorunların saptanması, bunların çözümü için
oluşturulması gereken politikaların hayata geçirilmesi ve
alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla 12/10/2022 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Ekim 2022 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
13/10/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 13/10/2022 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili
Engin Altay, Manisa Milletvekili Grup Başkan Vekili Özgür Özel ile Sakarya
Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Özkoç tarafından, asgari
ücretin altında emekli aylığı almakta olan
yurttaşlarımızın sayılarının tespit
edilmesi, yaşadığı ekonomik, sosyal ve psikolojik
sorunların saptanması, bunların çözümü için
oluşturulması gereken politikaların hayata geçirilmesi ve
alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla 12/10/2022 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan (3689 sıra no.lu) Meclis araştırması önergesinin
diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 13/10/2022
Perşembe günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden Zonguldak
Milletvekili Sayın Ünal Demirtaş.
Buyurun Sayın Demirtaş. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Anayasamızın 60ncı maddesinde Herkes, sosyal güvenlik
hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli
tedbirleri alır ve teşkilatı kurar. denilerek sosyal güvenlik
hakkı anayasal güvence altına alınmıştır. Bugün
ülkemizde 13 milyon 832 bin emekli, dul, yetim, malul ve sürekli iş
göremezlik maaşı alan vatandaşımız vardır.
Ülkemizin içinde olduğu ekonomik buhranı en fazla hisseden kesimlerin
başında da emekliler gelmektedir. Uzun yıllar
çalıştıktan sonra emekli olmaya hak kazanan
vatandaşlarımız emeklilik dönemlerinde rahat bir yaşam
sürmek istemelerine rağmen, maalesef ülkemizdeki kötü ekonomik koşullar
nedeniyle insanca yaşamalarına yetecek kadar bir emekli
maaşı alamamaktadırlar. AK PARTİ hükûmetlerinin
yanlış politikaları sonucunda eşit çalışma süresi
ve prim gün sayısına rağmen emekli aylıkları
arasında intibak sağlanamamış, aylık bağlama
oranları düşürülmüş, emekli maaşları da yıllar
içerisinde enflasyon karşısında eriyip gitmiştir. Bugün
açlık sınırının 7.245 lira, asgari ücretin 5.500 lira
olduğu ülkemizde, milyonlarca emekli asgari ücretin altında ve
açlık sınırının altında emekli
aylığı almaktadırlar. En düşük emekli maaşı
olan 3.500 lira alan milyonlarca emekli vatandaşımız
vardır.
Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanına açlık sınırının altında, asgari
ücretin altında ve en düşük emekli maaşı olan 3.500 lira
alan kaç emekli var diye soruyoruz, Sayın Bakansa maalesef bu sorulara
cevap vermiyor, bu bilgileri gizliyor. Acaba niye? Acaba bu sayılar AK
PARTİ için utanılacak sayılar mıdır? Sayın Bakan
siz ne kadar utanırsanız utanın bu sayıları
açıklayın, açıklayın ki emeklilerin sorunlarının
çözümü için hep birlikte çözüm üretelim.
Değerli milletvekilleri, emeklilikle ilgili
düzenlemelerin yapıldığı 3 farklı dönem vardır;
1999 öncesi, 1999-2008 arası ve 2008 sonrası dönem. Sosyal Güvenlik
Yasasında yapılan bu dönemlerdeki her değişiklikten sonra
emeklilerin haklarında bir gerileme olmuştur ama bu
değişikliklerin içerisinde emekliler açısından en
yıkıcı olanı 2008 sonrasında yapılan
değişikliklerdir.
Peki, ne oldu bu değişikliklerle? Bir
defa, emeklilik yaşı yükseltildi, aylık bağlama
oranları düşürüldü ve emekliliğe hak kazanma koşulları
ağırlaştırıldı ve intibak sorunu da çözülmedi
değerli arkadaşlar. O zaman uyardık ama dinlemediniz. Bugün
geldiğimiz nokta, emekliler derin bir yoksulluğa sürüklendi.
Değerli milletvekilleri, bugün emekliler kira,
doğal gaz, elektrik, su gibi temel ödemelerini yapamaz; et, süt, yumurta,
hatta meyve, sebze gibi temel gıda maddelerini alamaz, daha da ötesi
kahveye gidip bir çay içemez ve hatta torunlarına harçlık bile
veremez ve hatta torunlarından kaçar hâle gelmişlerdir. Emekliler
giderek derin bir yoksulluğa sürüklenmişlerdir. Bugün milyonlarca
emekli, borç batağına sürüklenerek bankaların ve tefecilerin
eline düşmüştür. Bugün Avrupa'daki emekliler dünyanın dört bir yanında
tatil yaparken bizim emeklilerimizden yaklaşık 7 milyon emekliyse
geçinemediği için ileri yaşlarda bile çalışmaya devam
etmektedir. Bakın, 70li yaşlarında bile inşaatlar,
tersaneler gibi ağır ve tehlikeli iş kollarında çalışmak
zorunda kalan yüz binlerce emeklimiz vardır. Son bir yılda,
örneğin, 71 yaşındaki Mustafa Şimşek ile 77
yaşındaki Hikmet Sungur inşaatlarda çalışırken
iş kazası sonucu yaşamını yitirmiştir.
Değerli milletvekilleri, işte, emekliler
yirmi yılda nereden nereye geldi, örneklendirmek istiyorum: Bakın,
2002 yılında en düşük Sosyal Güvenlik Kurumu emeklisinin 240
liralık maaşıyla 13 gram altın alınabiliyordu, bugün
en düşük SGK emeklisi, 3.500 lira maaşla ancak 3,5 gram altın
alabilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) 2002
yılında en düşük BAĞ-KUR emeklisi 138 lira maaşla 7,5
gram altın alabilirken bugün en düşük BAĞ-KUR emeklisi,
maaşı olan 4.007 lirayla 4 gram altın alabilmektedir. Yani yirmi
yılda Sosyal Güvenlik Kurumu emeklisinin maaşı 10 gram
altın, BAĞ-KUR emeklisinin maaşı ise 3,5 gram altın
olarak erimiştir. Dolar bazında da yine, en yüksek millî gelirin
olduğu 2013 yılında en düşük SGK emeklisinin
maaşı 486 dolar iken bugünse 188 dolar alabilmektedir. En düşük
BAĞ-KUR emeklisinin maaşı 388 dolarken bugünse 215 dolar
alabilmektedir yani son dokuz yılda Sosyal Güvenlik Kurumu emeklisi
maaşı 298 dolar, BAĞ-KUR emeklisi maaşı ise 173 dolar
erimiştir. Bu sebeple önergemizin kabulünü diliyorum.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
söz talep eden Gaziantep Milletvekili Sayın İmam Hüseyin Filiz.
Buyurun Sayın Filiz. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA İMAM
HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun vermiş olduğu
emeklilerle ilgili araştırma önerisi üzerine İYİ Parti
adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve
emeklilerimizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, emeklilik en kutsal
değer olduğu gibi, evrensel bir hak olarak Anayasamızda da yer
almıştır. Çalışma yaşamları boyunca
ülkemizin gelişimine büyük katkısı olan emeklilerimize emeklilik
döneminde yeni bir hayata başladıklarından daha fazla sahip
çıkılmalı, içinde bulundukları sorunlar çözülmelidir.
Sorunları çok ancak birkaçını burada dile getireceğim.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de emekli
sayısı 13 milyon 720 bin civarındadır. En düşük emekli
maaşı 3.500 TL olup artan enflasyon karşısında
açlık sınırının altında kalmıştır.
Emeklilerin maaşı yüksek enflasyon altında her geçen gün
erimektedir. ENAG, enflasyonun son üç ayda yüzde 17ye ulaştığını
açıkladı, en düşük emekli aylığı da satın
alma gücü bakımından 3.500 liradan 2.990 liraya düştü.
Genel Başkanımız Sayın Meral
Akşener en düşük emekli maaşının asgari ücretten daha
az olmaması gerektiğini defalarca dile getirmiştir. Emeklilerin
içinde bulunduğu şartların farkında olarak, milletin
kürsüsüne bir emekliyi davet ederek emekli sorunlarının Mecliste dile
getirilmesini sağlamıştır.
Değerli milletvekilleri, 4447 ve 5510
sayılı Kanunların uygulanmasıyla emekli
aylıklarındaki kayıplar ve farklılıklar artarak
sürmektedir. Çalışılan yıllara bakılmaksızın
prim ödeme gün sayısı ve prim kazançları aynı
olanların aylıklarında eşitliğin sağlanması
için 2000 sonrası dönemde emekli olanlara da intibak yapılmalı,
mağduriyetler giderilmelidir. Emekli ikramiyeleri de oldukça
düşüktür. Emekli olup ev almak ya da araba almak artık hayal oldu.
Özellikle Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle gelir dengesi
ücretliler aleyhine bozulduğundan artık kulübe ya da at arabası
bile alamaz duruma geldiler.
Değerli milletvekilleri, hayat
şartlarının ağırlığı, temel
ihtiyaçlarını karşılayamamaları emeklileri ikinci bir
iş aramaya sevk etmektedir. Çalışma hayatından sonra biraz
dinlenecekken yeniden iş ortamına girmeleri ve özellikle
yaşlı olarak muamele görmeleri onları psikolojik olarak
çökertmektedir. Çalışmayanlar ise emekli olduktan sonra
zamanını geçireceği sosyal mekânların yetersizliği
yüzünden sosyal ve psikolojik sorunlar yaşamaktadır. Bu konuda yerel
yönetimlere büyük görevler düşmektedir. Mahallelerde emekli yaşam
merkezlerinin açılmasına önem verilmelidir. Böylece, emekliler
yaşlılık ve işe yaramaz psikolojisinden kurtulmuş
olacaklardır. Ayrıca, her kurum kendi emeklileri için lokaller
oluşturarak, danışma birimleri kurarak onların
tecrübesinden istifade etmenin yollarını aramalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Değerli milletvekilleri, emeklilerimizin sağlık ihtiyacı
giderek artmakta ve emekli aylıklarından önemli tutarda katkı
payları adı altında kesintiler yapılmaktadır.
Vakıf üniversitelerinin ve özel hastanelerin yüzde 200 varan ilave ücret
uygulaması emeklilerimizin ödeme gücünü aşmakta ve emeklilerimiz
buralardan sağlık hizmeti alamamaktadır.
Çalıştıkları yıllarda yüksek oranda genel
sağlık primleri kesilmiş olduğundan, emekliler katkı
paylarından muaf tutulmalı ve hiçbir ad altında katkı
payı, muayene ücreti, ilaç farkı, reçete bedeli ve ilave ücret
alınmamalıdır.
Değerli milletvekilleri, sonuç olarak,
Cumhuriyet Halk Partisinin önerisini desteklediğimizi ifade ediyor,
konuşmamı Ulu Önder Atatürk'ün emeklilerle ilgili sözleriyle
bitiriyorum: Atatürk Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve
emeklilerine karşı tutumu, o milletin yaşama kudretinin en
önemli kıstasıdır. Geçmişte çok güçlüyken tüm gücüyle çalışmış
olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin geleceğe
güvenle bakmaya hakkı yoktur. diyor.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına söz talep eden Mersin Milletvekili Sayın Rıdvan
Turan.
Buyurun Sayın Turan. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın
Başkan, değerli vekiller; şimdi Plan Bütçede bir torba yasa
teklifi görüşülüyor. Bu torba yasa teklifi içerisinde emeklilerin derdine
derman olacak bir şey yok. Yani sorabilirsiniz Ne var? diye; çiftçiler
için de bir şey yok, işçiler için de bir şey yok. Yani
aslında, bakılırsa, alt sınıflardan yukarıya
doğru sermaye transferinin dolayımsız bir yöntemi olan kur
korumalı mevduatın bir yıl daha uzatılması en temel
gündem.
Şimdi, memleketin, tabii, çok ciddi
sorunları var, çok önemli makro ekonomik problemlerle karşı
karşıyayız ve fakat bunlarla ilgilenmek yerine, çoğunlukla
seçim sathımailine girdiğimiz bu dönemde Seçime ekonominin
yaratmış olduğu konfor ortamında nasıl gideriz?
Milleti nasıl ikna ederiz de yeniden AKP ekseninde rıza
toplarız? diye bir endişeyle, bir düşünceyle
yazılmış bir kanun teklifi söz konusu Plan Bütçede.
Şimdi, ifade ettim, içinde emeklilerle ilgili
bir şey yok ama örneğin kur korumalı mevduata hazineden
aktarılan 75 milyar -ki Merkez Bankasında nedir, bunu bilemiyoruz-
kamusal problemlerin -emekliler başta olmak üzere- çözümü için
harcanmış olsa öğrencilerin de emeklilerin de emekçilerin de
köylülerin de herkesin sorunu çözülebilirdi. Çözülebilirdi ama böyle bir
yaklaşımın olmadığının
farkındayız. Türkiye'de artık bir yaşam maliyeti krizi var.
Bakın, enflasyon aldı başını gidiyor ama enflasyonun
ötesinde bir durum bu yaşam maliyeti krizi dediğimiz şey.
Yaşam maliyeti krizi, enflasyonun yüksek bir ivmeyle
artışına paralel olarak reel ücretlerin düşmeye
başlamasına işaret eden bir kavram. Türkiye'de bu kavram daha
yoğun olarak, önümüzdeki dönemlerde, büyük olasılıkla
kullanılacak ve bunun altında en fazla kalanlar emekliler. Emekliler
yaşam maliyeti krizinin altında, 3.500-3.600 lira aldıkları
maaşla daha fazla kalıyorlar. Niye kalıyorlar? Çünkü yoksulluk
arttıkça tüketim sepetinin katılığı artar yani
beslenmek zorundasınız, barınmak zorundasınız; esnekliği
olan malları, ikame malları kullanamazsınız, bunları
kullanmak zorundasınız, doymak zorundasınız, peynir ekmek
almak zorundasınız. Gelir ne kadar düşerse buradaki enflasyon ve
yaşam maliyeti krizinin etkileri o kadar artar. Değerli
arkadaşlar, işte bu sebepledir ki emekliler aldıkları üç
kuruş sebebiyle enflasyonun ve yaşam maliyeti krizinin altında
en fazla ezilen toplumsal kesimleri oluşturuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
RIDVAN TURAN (Devamla) Ya, kimse cebinden
vermiyor. Mesela, en düşük emekli maaşı 6 bin lira olsa ve
yılda 2 defa enflasyon oranında bu yenilense, enflasyon oranında
artırılsa bu memlekette emin olun ki sosyal refahın
artacağı, insanların daha mutlu olacağı bir
kalkınma ortamı oluşabilir ama bu bir tercih meselesidir.
Tercih, sermayeye dönük kaynak aktarımı olduğunda ne yazık
ki emekliler, işçiler, işsizler görünmüyor. İlk fırsatta
umuyor ve diliyorum ki bu kötü gidişatı bütün muhalefetin
birliğiyle tersine çevireceğiz.
Teşekkür ediyorum. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz talep eden Malatya Milletvekili Sayın Ahmet Çakır.
Buyurun Sayın Çakır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET ÇAKIR (Malatya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP grup önerisi üzerinde
AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ'miz iktidara geldiği ilk günden
bu yana toplumumuzun tüm kesimlerinin refah seviyesinin
artırılmasında olduğu gibi, yaşam
standartlarının yükseltilmesinde olduğu gibi, bu alanda en büyük
adımlardan bir tanesi de, kazanımlarımızdan bir tanesi de
büyüklerimize yani emeklilerimize olan düzenlemelerdir. AK PARTİ
iktidarından önce maaş kuyruklarında binbir meşakkat çeken,
hastane sıralarında, ilaç kuyruklarında zelil edilen
değerli büyüklerimizin hak ettiği saygı ve hürmeti görmeleri
için çok önemli adımlar atıldı ve hamdolsun ki ülkemize
yakışmayan o sahneler artık çok geride kaldı. AK
PARTİmizden önceki dönemlerde en düşük emekli maaşı ile
asgari ücret arasındaki makas, yapılan düzenlemelerle minimum
seviyeye indirildi. İşçi-memur emeklisi ayrımına AK
PARTİmiz döneminde son verildi. Sosyal güvenlik alanında
yapılan reformlarla, SSK, BAĞ-KUR ve Emekli Sandığı
gibi farklı kategorilerde değerlendirilen emeklilerimiz Sosyal
Güvenlik Kurumu çatısı altında birleştirilerek
farklılıklar ortadan kaldırıldı. Emekli olduktan sonra
kendi işini yapan, çalışmaya devam etmek isteyen emeklilerimizin
maaşlarından kesilen yüzde 10 oranındaki sosyal destek primi
kaldırıldı. Daha önce sadece emekli oldukları kurumlara
göre hastanelere gidebilen emeklilerimizin bu çilesine de son verilmiş
oldu. Üniversite hastaneleri ve özel hastanelere sevksiz başvuru
olanağı getirildi, sağlık karnesi çilesine son verildi,
ilaç alımları kolaylaştırıldı, evde bakım
hizmetleri gibi dünya standartlarında uygulamalar hayata geçirildi. KEY
geri ödemelerinden faydalanmaları sağlandı. Yine, emeklilerimize
büyük bir sıkıntı olan fişle geri ödeme uygulaması
kaldırılarak ek ödeme yapılmaya başlandı. 65 yaş
üstüne toplu ulaşımdan faydalanma imkânı getirildi. Ramazan ve
Kurban Bayramlarında emeklilerimize ikramiyeler verilerek, banka
promosyonlarıyla yine emeklilerimizin gelirlerine katkı
sağlandı. 2000 yılından önce emekli olan büyüklerimizin
intibak sorunları AK PARTİmiz tarafından çözüldü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AHMET ÇAKIR (Devamla) - TOKİ tarafından
kontenjan ayrılarak emeklilerimize çok düşük taksitlerle ev sahibi
olma imkânı getirildi, 65 yaş aylığı sembolik olmaktan
çıkarıldı. Prim borçları olduğu için emekli olamayan
büyüklerimize, borçlarını ödeyebilmeleri için Ziraat Bankasıyla
yapılan anlaşmalarla, borçlarını ödeyerek emekli olma
imkânları getirildi. Emeklilik döneminde ikinci bir gelir elde etmelerini
sağlamaya yönelik tamamlayıcı emeklilik programlarına
devlet desteği sağlandı. Çalışmaya devam eden
malullere, maluliyet aylığı kesilmeyerek ve iki
aylığı birden alarak daha sonraki çalışmasıyla
birlikte emekli olma imkânı getirildi.
Tabii ki bunlar yeterli mi? Yeterli değil.
Cumhurbaşkanımızın talimatıyla da ocak ayı
itibarıyla emeklilerimizin gelirlerinin de daha iyi bir noktaya
getirilmesi adına çalışmalarımızın
yürütüldüğünü söylemek istiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun; 13 Ekim
2022 Perşembe günkü (bugün) birleşiminde 340 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar, 13 Ekim 2022 Perşembe günkü (bugün) birleşiminde 340 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanamaması
hâlinde haftalık çalışma günlerinin dışında 14
Ekim 2022 Cuma günü saat 14.00te toplanması ve bu birleşiminde
denetim konularının görüşülmeyerek gündemin Kanun Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan
işlerin görüşülmesi ve aynı birleşiminde 340 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar çalışmalarını sürdürmesine ilişkin önerisi
13/10/2022
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 13/10/2022 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Mahir
Ünal
Kahramanmaraş
AK
PARTİ Grubu
Başkan
Vekili
Öneri:
Genel Kurulun, 13 Ekim 2022 Perşembe günkü
(bugün) birleşiminde 340 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 13 Ekim 2022 Perşembe günkü
(bugün) birleşiminde 340 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde haftalık çalışma
günlerinin dışında 14 Ekim 2022 Cuma günü saat 14.00te
toplanması ve bu birlemişinde denetim konularının
görüşülmeyerek gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında bulunan işlerin
görüşülmesi ve aynı birleşiminde 340 sıra sayılı
Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesi önerilmiştir.
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
söz talep eden Aksaray Milletvekili Sayın Ayhan Erel.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL
(Aksaray) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk
milleti; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün, Türkiyedeki gençlerimizin
sorunlarını Meclis kürsüsünde dile getirirken AK PARTİ Grubundan
söz alan çok değerli genç Milletvekilimiz Rümeysa Kadak
Hanımefendinin verdiğimiz bilgilerin yanlış olduğu
yönündeki beyanının sataşma olduğu gerekçesiyle söz
istememe rağmen Sayın Başkanın takdirleri üzerine söz
verilmedi. Rümeysa Hanım, kendi sorunlarının kendi
kuşakları tarafından, yaş grubu tarafından değil
de bizim gibi yaşını almış insanlar tarafından
tartışılması hususunu çok beğenmediğini söylüyor.
Ben, bir vekilden öte babayım, 2 evladım var. Onun ötesinde, yirmi üç
sene öğretmenlik yaptım ve onunla beraber çeşitli gençlik
vakıflarında, derneklerinde bulundum ve vekil olduğum günden bu
tarafa da gençlerle, toplumun önemli bir parçası olan gençlerle
birlikteyiz. Dolayısıyla toplumumuzun büyük bir bölümünü
oluşturan ve geleceğimizi inşa edecek olan gençlerden kopuk bir
hayat sürmemiz, onların sorunlarından uzak olmamız mümkün
değil. Rümeysa Hanımın yaşadığı
Türkiyeyle, onun sosyal çevresi ile bizim beraber olduğumuz gençlerin
çevreleri sanırım çok farklı, aralarında, yıkılan
Berlin Duvarı var gibi. Mademki Türk gençliği hayatından çok
memnun, bulunduğu yerde her şey dört dörtlük; acaba neden yüzde 73ü
vatanını, anasını, babasını, yavuklusunu,
sevgilisini bırakıp da yaban ellere, gurbet ellere
çalışmaya gidiyor? (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Yüzde 73ü, her 4 gençten 3ü, ana vatanı bir daha
gelmemek üzere terk etmek niyetiyle, ülkemizden ayrılmak istiyor.
Yine, gençlerimizin yüzde 63ü düşünce ve
fikirlerini sosyal medyada açıkça ifade edemediklerini, ettikleri takdirde
başlarına çok kötü şeyler gelebileceği endişesiyle
yaşıyor. Çıkaracağımız bu yasa, maalesef, bu
gençlerin endişesini daha da katlayacak, belki de bu oran yüzde 99lara,
yüzde 100lere çıkacak. Mademki Türkiye'de gençler çok mutlu, çok güzel,
çok umutlu, niye böyle bir düşünceye sahipler, bunu araştırmak
lazım.
Anlat İstanbul programı çerçevesinde
İstanbul Ümraniyede bir caddede gezerken bir dükkânda gencecik çocuk
elini yanağına koymuş, kara kara düşünüyordu, ben de
Evladım, âşık mısın? dedim, baktı, güldü,
Amca, nerede, biz artık âşık bile olamıyoruz. dedi.
Düşünebiliyor musunuz yani
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
AYHAN EREL (Devamla) Gençler umutsuz, gençlerin
yarına dair planları yok, hayalleri yok. Dolayısıyla bu
gençler bizim gençlerimiz, dün de söyledim, gençlerimizi ne oranda güzel
yetiştirirsek, onların ümitlerine, hayallerine, düşlerine katma
değer sağlarsak Türkiyemizin geleceği, milletimizin
geleceği de aynı oranda güzel olacaktır diyorum.
Gençliği olmayan bir milletin geleceği
olamaz. Gençlerimize sahip çıkma umuduyla yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurun Sayın Oluç. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın vekiller; şimdi, bu sansür
yasasıyla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum.
Kızıyorsunuz sansür yasası deyince
ama bunun, bu yasayla ilgili kaygılarımızın 3 tane temel
gerekçesi var. Bunlardan birincisi, ifade ve düşünce özgürlüğü
konusunda gerekli hassasiyeti ve özeni göstermiyor olması yani bir
engelleme içeriyor olması. İkincisi, haber alma ve iletişim
hakkı hakkında da gereken özeni göstermiyor olması ve engelleme
maddeleri içermesi. Her ikisi de evrensel haklar olduğu için yapısal
itirazlarımız var bu açıdan. Üçüncü itirazsa, Türkiyede
bağımsız ve tarafsız bir yargı yok, biliyoruz,
bağımlı ve taraflı bir yargı mekanizması
işliyor. Yürütmenin tahakkümü altında yargı ve bu
yargının eline çok önemli imkânlar veriyor basınla ve medyayla
ilgili olarak bu yasa. Şimdi, bunu biz söylüyoruz, bu, temel
yaklaşımımız; tek tek maddeleri zaten kaç gündür
tartışıyoruz.
Şimdi, bakın, geçtiğimiz günlerde
Hani Türkiyenin de ve tabii, iktidarın da zaman zaman
yaptığı açıklamalarla -inandırıcı olmasa da-
üye olmaya çalıştığı Avrupa Birliği var ya, o
Avrupa Birliğinin her yıl ilerleme raporları
açıklanıyor biliyorsunuz. Batı Balkan ülkeleri ve Türkiye için
2022 Genişleme Paketini ve ülke raporlarını açıkladı
Avrupa Birliği. 140 sayfalık Türkiye Raporunda şöyle
şeyler söylüyor yani bu yasayla ilgili eleştirdiğimiz
şeylerin izlerini bu raporda görüyoruz; bakın, ne diyor: Türkiye,
demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi temel konularda
gerilemenin sürdüğü bir dönem yaşıyor. AB müktesebatına
uyum konusunda bir ilerleme yok. Yani bizim eleştirdiklerimizi
işaret ediyor. Demokratik gerileme devam ediyor. diyor. Yargının
muhalefet partili milletvekillerini sistematik bir şekilde hedef almaya
devam ettiği görülüyor. diyor. Ben içinden parçalar seçerek söylüyorum.
Sivil toplum artan bir baskıyla karşı karşıya ve
ifade, toplanma gibi haklarını sınırlamak durumunda
kalıyor. diyor. Özellikle sistemsel olarak yargı
bağımsızlığı eksikliği ve hâkim ve
savcılar üzerindeki usule aykırı baskıya ilişkin olmak
üzere endişeler devam etmektedir. diyor. Özellikle Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmamasının
yarattığı sorunlardan söz ediyor. Devam ediyor: Devlet
kurumları tarafından uygulanan kısıtlayıcı
tedbirler ve adli ve idari yollarla artan baskı, ifade özgürlüğünün
kullanılmasını baltalamaya devam etmektedir. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Gazeteciler, insan
hakları savunucuları, avukatlar, yazarlar, muhalif
politikacılar, öğrenciler, sanatçılar ve sosyal medya
kullanıcılarına karşı açılan ceza davaları
ve mahkûmiyetler devam etmektedir. diyor. Barışçıl gösteriler
yasaklanmaktadır ve güvenlik güçlerinin orantısız güç
kullanımı gözlenmektedir. diyor.
Şimdi, bunları niye anlatıyorum?
İşte, bizim bu yasadaki esas itibarıyla temel itiraz
noktalarımızın tamamı, aslında, Avrupa Birliği
İlerleme Raporunda Türkiyenin bu konularda ilerlemediğini, tam
tersine gerilediğini ifade etmesinden dolayı. Bizim
eleştirilerimiz ile Avrupa Birliği İlerleme Raporunun
eleştirilerindeki örtüşme aslında durumun vahametini gösteriyor.
Bunu anlatmaya çalışıyoruz iktidara ama görmek istemiyor
iktidar. E, tabii, Dışişleri Bakanlığı da ne yapıyor?
Her sene yaptığı gibi yine bir açıklama yapıyor,
efendim İddialar mesnetsizdir. diyor Avrupa Birliği İlerleme
Raporu hakkında. Bu şekilde de işte yasalar
çıkarılıyor, durum ortada.
Teşekkür ediyorum dinlediğiniz için. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz talep eden Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Burcu Köksal.
Buyurun Sayın Köksal. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün size bir kayyum
hikâyesini, bölgemde yaşanan bir haksızlığı, hukuksuzluğu
anlatmak için kürsüye çıkmış bulunmaktayım.
Hikâye, Afyonkarahisar iline bağlı
Gebeceler kasabasında, AKPli Belediye Başkanı Hüseyin
Toğullukun 16 Eylül 2022 tarihinde mazbatasının iptaliyle
başlıyor. Belediye Meclisi 26 Eylül 2022 tarihinde toplanıyor
ancak AKPli 4 belediye meclis üyesi toplantıya
katılmadığı için toplantı yeter sayısına
ulaşılamadığı gerekçesiyle tutanak düzenleniyor çünkü
toplantıya 5 belediye meclis üyesi katılıyor. Burada Belediye
Meclisi 9 üyeden oluştuğu hâlde, mazbatası iptal edilen Belediye
Başkanı da sanki belediye meclis üyesiymiş gibi, göreve devam
ediyormuş gibi 10 kişi üzerinden hesaplama
yapıldığı için Salt çoğunluğa
ulaşılamamıştır. diye tutanak düzenlenip 2nci
toplantıya çağırılıyor. Hukuksuzluk da aslında
burada başlıyor ve diğer oturumlarda da devam ediyor. 2nci
oturum 29 Eylül 2022de yapılıyor. Burada toplantıya 6 kişi
katılıyor ve meclis toplanıp oylamaya gidiyor, 5 oy
bağımsız bir belediye meclis üyesine çıkıyor, 1 oy
AKP'li belediye meclis üyesine çıkıyor; seçimde sonuç
alınamıyor. Meclisi başkan vekili olarak yöneten AKP'li meclis
üyesi toplantıya 6 Ekim 2022 tarihine gün veriyor yani bir hafta
sonrasına toplantı tarihi veriyor. 6 Ekimdeki oylamada da 9 belediye
meclis üyesi toplantıya katılıyor ancak bu oylamada da 5 oy
bağımsız belediye meclis üyesine, 4 oy AKP'li belediye meclis
üyesine çıkıyor yani kanunun aradığı çoğunluk
sağlanamıyor. Bu sefer AKP'li belediye meclis üyesi toplantı
tarihini dört gün sonraya yani 10 Ekim 2022 tarihine veriyor. Bu oturumda 5 oy
bağımsız belediye meclis üyesine çıkıyor ve
aslında, bize göre, kanunun aradığı salt çoğunluk
sağlanmış oluyor çünkü 9 üyenin 5 oyunu almış oluyor
ancak salt çoğunluğu 10 olarak hesap ediyor AKP'li başkan vekili
ve çoğunluk sağlanamadığı gerekçesiyle diğer
oylama için üç günlük süreyi veriyor. Ondan sonra da 4üncü oylamaya geçilmeden
on beş günlük yasal sürenin dolduğu gerekçesiyle kayyuma götürülüyor.
Yani burada, hukukçu olarak söylüyorum, kanaatimce açıkça görevi kötüye kullanma
suçu işleniyor. Bir haftalık, üç günlük, beş günlük süreler
verilerek aynı kasabada yaşayan belediye meclis üyelerinin bir günde
seçebileceği belediye başkanı seçimi
yaptırılmıyor, 4üncü oylamaya dahi götürülmüyor. Niye?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BURCU KÖKSAL (Devamla) Çünkü ilk 3 oylamada
yapılan hukuksuzluklar 4üncü oylamada yapılamayacak. Çünkü Belediye
Kanunu 45inci maddesi diyor ki: Dördüncü oylamada en fazla oyu alan belediye
meclis üyesi başkan seçilecek. İşte, AKPnin tek karın
ağrısı bu çünkü 9 üyenin 5i bir belediye meclis üyesinde
diretiyor, AKP kendi adayında diretiyor. Belediye meclis üyelerine her
türlü baskı kuruluyor. Hatta bunlar seçilmiş oldukları siyasi
parti olan Milliyetçi Hareket Partisinden istifa ediyorlar,
bağımsıza düşüyorlar ama yine de baskılara, hiçbir
şeye boyun eğmiyorlar, dik duruyorlar.
Peki, AKP ne diyor? Benim dediğim olmazsa
kayyum olacak. diyor. Milletin iradesi değil, AKPnin iradesi olacak.
diyor ve seçilmiş belediye meclis üyelerinin, dolayısıyla
Gebecelerli hemşehrilerimin iradesini yok sayıyor. Bugün süreç
yargıya intikal etti. Ben mahkemede hâlâ hâkimler ve savcılar
olduğuna inanıyorum ve onlara sesleniyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURCU KÖKSAL (Devamla) Sayın Başkan, bu
çok önemli bir konu.
BAŞKAN Seslenin Sayın Köksal.
BURCU KÖKSAL (Devamla) Çok önemli bir konu, lütfen
son bir selamlama
BAŞKAN Buyurun.
BURCU KÖKSAL (Devamla) Onlara sesleniyorum:
Lütfen, lütfen. Bağımsız mahkemelerin olduğuna
inanıyorum, bunun için söylüyorum. Çünkü oylamayı yaptıran ve
meclisi başkan vekili sıfatıyla yöneten AKPli belediye meclis
üyesinin, çevresine AKPli bir vekilin ceza almayacağı, bu konuda
görevi kötüye kullanmaya ilişkin bir emsal karar olmadığını
söylediği iddia ediliyor. Umarım bu iddia doğru değildir.
Ama şunu söyleyeyim Gebecelerli
hemşehrilerim; hiç merak etmeyin, sekiz ay sonra Cumhuriyet Halk Partisi
iktidar olacak ve biz yargı
bağımsızlığını tesis edeceğiz. Siz
Gebecelerde her şeyi yaptınız ama tutunamadınız. Çok
yakında hukuksuzluğun alenilikten utanmadığı bu dönemi
millet sandığa gömecek ve Gebeceleri kayyuma götürmeye
çalışanları ne halk ne de bu tarih affetmeyecek.
Genel Kurula saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
Biraz uzun bir selamlama oldu Sayın Köksal.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, AK PARTİ grup önerisinin oylamasından önce yoklama talep
ediyoruz.
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisini oylarınıza sunmadan önce yoklama talebini
karşılayacağım.
Yoklama talebinde bulunan
arkadaşlarımızın isimlerini tespit edeceğim:
Sayın Altay, Sayın Özkan, Sayın Köksal, Sayın Aydın,
Sayın Ünlü, Sayın Başarır, Sayın Antmen, Sayın
Aydoğan, Sayın Zeybek, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın
Şeker, Sayın Ünsal, Sayın Yıldız, Sayın Gürer,
Sayın Kılınç, Sayın Keven, Sayın Yüceer, Sayın
Aytekin, Sayın Tarhan, Sayın Bulut.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.46
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma Saati: 16.54
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 7nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Pusula yollayan milletvekilleri lütfen Genel
Kuruldan ayrılmasın.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VI- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun; 13 Ekim
2022 Perşembe günkü (bugün) birleşiminde 340 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar, 13 Ekim 2022 Perşembe günkü (bugün) birleşiminde 340 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanamaması
hâlinde haftalık çalışma günlerinin dışında 14
Ekim 2022 Cuma günü saat 14.00te toplanması ve bu birleşiminde
denetim konularının görüşülmeyerek gündemin Kanun Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan
işlerin görüşülmesi ve aynı birleşiminde 340 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar çalışmalarını sürdürmesine ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Kahramanmaraş
Milletvekili Ahmet Özdemir
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Komisyon yok,
Komisyon yok!
ALPAY ANTMEN (Mersin) Komisyon yok!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Komisyon
orada ya!
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Komisyon var
işte.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Tek
başına komisyon mu olur?
BAŞKAN -
İstanbul Milletvekili Feti
Yıldız ve 64 Milletvekilinin Basın Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Dijital Mecralar Komisyonu ve Adalet Komisyonu Raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir,
İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ve 64 Milletvekilinin
Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4471) ile Dijital Mecralar Komisyonu
ve Adalet Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 340) (*)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Geçen birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 340 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 29uncu maddesinin önerge işleminde
kalınmıştı.
29uncu madde üzerinde 3 önerge vardır.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, pek kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
340 sıra sayılı Kanun Teklifinin 29uncu maddesinin Türkiye
demokrasisi ve Türkiyenin dünya milletler ailesindeki itibarı için bir
dinamit olduğuna ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın Mahir
Ünal, Sayın Erkan Akçay; samimiyiz, uzlaşıya hep açık
olduk. Bu yasa sade Türkiye içerisinde basın özgürlüğüne
aykırılık bakımından değil, Türkiye'yi dünya
demokrasi liginden düşürecek, bırakın ligden düşmeyi
kategori dışı tutacak bir yasadır dedik, demeye devam
ediyoruz. Türkiye'ye ve demokrasiye kıymayın diyoruz ve hukuka,
Anayasaya bu kadar aykırı bir kanunun, inanın, sizin
iktidarınıza da katacağı hiçbir şey olmayacak ve
buradan söylüyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Seçimlere az bir
zaman kaldı, yarın muhalefete düştüğünüzde size ve yandaş
medyanıza karşı biz bu yasayı kullanmayacağız.
Gelin, sağduyunun, demokrasinin, hukukun sesine kulak verin, bu
yanlıştan dönün. Bu yasanın özellikle de bu maddesinin
Türkiye'nin, Türkiye demokrasisinin ve Türkiye'nin dünya milletler ailesindeki
itibarı için bir dinamit olduğunu görün diyorum, size son defa samimi
bir çağrıda bulunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir,
İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ve 64 Milletvekilinin
Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4471) ile Dijital Mecralar
Komisyonu ve Adalet Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 340) (Devam)
BAŞKAN 29uncu madde üzerinde 3 önerge
vardır, önergeler aynı mahiyette olup, okutup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 340 sıra sayılı Kanun Teklifinin 29uncu maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Mehmet
Ruştu Tiryaki Züleyha
Gülüm
Adana Batman İstanbul
Dilşat
Canbaz Kaya Ali
Kenanoğlu Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul İstanbul İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Zeynel
Emre Vecdi
Gündoğdu Ali Haydar
Hakverdi
İstanbul Kırklareli Ankara
Süleyman
Girgin Faruk
Sarıaslan Rafet
Zeybek
Muğla Nevşehir Antalya
Yine aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu Bedri
Yaşar
Adana İstanbul Samsun
Ayhan
Erel Feridun
Bahşi
Aksaray Antalya
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere
Komisyon katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUHAMMED FATİH
TOPRAK (Adıyaman) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz talebi İstanbul Milletvekili Sayın Hakkı
Saruhan Oluça ait.
Buyurun Sayın Oluç. (HDP sıralarından
alkışlar)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın vekiller; sansür yasasını çıkarmakta
iktidar çok kararlı bir şekilde yürüyor. Bir şey söylemek
istiyorum: Dezenformasyon gerçekten kötü bir şey, bu konuda hiçbir
şüphemiz yok, hepimiz aynı düşünüyoruz fakat esas mesele nedir
biliyor musunuz? İktidarların ve devlet kurumlarının
dezenformasyonudur esas felaketi doğuran, esas mesele budur. Tarihte,
yakın tarihte ve uzak tarihte çok örnekler var. Hani, uzun vaktimiz olsa
hepsini konuşuruz ama mesela Irakta kimyasal silahlar var. dedi
İngiltere ve Amerika, yerle bir ettiler. Büyük bir dezenformasyondu, sonra
ortaya çıktı kimyasal silah yokmuş ama savaş çıkarmak
için bunu yapmışlar, değil mi? Mesela 6-7 Eylül 1955te
Selanikte Atatürkün evi yakıldı. dezenformasyonu
yapıldı, 6-7 Eylül Pogromu yaşandı, büyük bir sorun hâline
geldi ve ülkedeki Rum vatandaşlarımız büyük bir acı çekti,
diğer azınlıklar da. Çok örnek var; Reichstag yangını
Almanyada büyük bir dezenformasyondu, Hitlerin iktidarına yürümesinin en
önemli adımıydı. Yani iktidarların ve devlet
kurumlarının dezenformasyonu aslında en tehlikeli olandır,
en tehlikeli olan. Bir tane gazetecinin bir tane sosyal medya
paylaşımı filan, bunlar mesele değildir ve her zaman en
tehlikelisini iktidarlar yapmıştır. Dediğim gibi, çok örnek
var.
Şimdi, bu yasa hakkında, hani siz iddia
ediyorsunuz ya Biz aslında Avrupa Birliği müktesebatından
aldık bunları. diye, öyle olmadığını Venedik
Komisyonu geçenlerde yayınladığı raporla açıkladı
6-7 maddede. Hani biraz evvel Avrupa Birliği ilerleme raporuna
aykırı olduğunu söyledim, şimdi Venedik Komisyonundan
bahsedeyim. Dedi ki Venedik Komisyonu: Evet, bilgi düzensizliği gerçekten
de bu dönemin önemli sorunlarından biridir bütün dünyada ve bu
dezenformasyon kampanyalarının gerektirdiği bazı
düzenlemeler vardır, dolayısıyla meşrudur bunun
tartışılması. Buna hiçbirimiz itiraz etmiyoruz, muhalefet
de itiraz etmiyor. Ama sizin bu kanunda öngörülen maddelerinize
bakıldığında, burada ifade özgürlüğüne müdahale
ettiğiniz ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10uncu
maddesini açıkça çiğnediğiniz görülüyor. dedi Venedik
Komisyonu, duymak istemiyorsunuz. 217/A maddesinin Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin ilk 10 maddedeki kriterleri
kapsamadığını çok açık bir şekilde size
söylüyoruz. dedi, duymak istemiyorsunuz. Venedik Komisyonu dedi ki: Türk hukuk
sisteminde yanıltıcı bilgilerin en tehlikeli yönlerini hedef alan,
ulusal güvenlik, kamu düzeni ve güvenliğine yönelik suç olarak
nitelendirilebilecek kadar ciddi bir mevzuat mevcudiyeti dikkate
alındığında acil bir toplumsal ihtiyaç yoktur. Burası
çok önemli, biraz sonra geleceğim ama siz buna inanmıyorsunuz.
Bazı devletler tarafından etkili olduğu düşünülen bilgi
düzensizliğine karşı koymak için tasarlanmış
alternatif, daha az müdahaleci önlemlerin mevcut olduğu açıktır,
dikkate almıyorsunuz. dedi, dinlemiyorsunuz bunu. Venedik Komisyonu çok
önemli bir şeye daha işaret etti Sizin bu
yaptığınız düzenleme, 2023 yılında yapılacak
seçimler göz önüne alındığında, caydırıcı
etki -muhalefet için- ve artan otosansürle ilgilendiğinizi
düşündürtmektedir bize. dedi; işte, mesele bu. Siz sansür yasasını
2023 seçimlerinden önce getiriyorsunuz ki toplumsal ve siyasal muhalefetin sesi
kısılabilsin diye; esas dert bu ve bunu sadece biz söylemiyoruz,
Türkiyenin de üyesi olduğu Avrupa Komisyonunun bir parçası olan
Venedik Komisyonu raporunda açıkça söyledi yani sizin
yaptığınızı bütün dünya görüyor, sadece muhalefet
değil ama siz bunu da duymak istemiyorsunuz.
Yani itirazlarımız çok açık;
istenmeyen haberi yapanın yanı sıra yayana da ceza vereceksiniz,
yerel gazetelere ağır darbeler vuracaksınız, yerel
gazeteler ile internet sitelerindeki haberlere ağır darbeler
vuracaksınız, sosyal medya paylaşımlarına cezalar
yazacaksınız, internet basınını ciddi baskı
altına alacaksınız, internet sitelerini davalarla
boğacaksınız, basın kartının zaten
anlamını bırakmadınız, Basın İlan Kurumu
ceza kurumu gibi çalışmaya başlayacak, bant genişliğini
daraltmak için her türlü adımı atacaksınız, mesleki
mücadele yapanlara da daha ağır cezalar öngöreceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) İşte, esas
meseleler bunlar. Biz bunu anlatıyoruz iktidara ama iktidar öyle gözü
kararmış, öyle bir tek ses medya yaratmış ki yani her
akşam televizyonlarda -iktidara yakın televizyonlarda- aynı
haberler aynı görüntülerle, ertesi gün gazetelerde aynı
manşetler aynı görüntülerle çıkıyor. Tam bir totaliter, tam
bir otokratik sistem; medyanın fethedilmiş resmi ortada ve siz
şimdi bunu, bu sansür yasasıyla aslında perçinliyorsunuz. Yani
yapmak istediğiniz şey bu ve seçimlere giderken bunu yapmanız da
kesinlikle iyi niyetli değildir ve bizim, sadece siyasi muhalefetin
değil, toplumsal muhalefetin değil uluslararası kurumların
da çok açık ve net gördüğü bir şeydir. O nedenle bu sansür
yasasına hayır diyoruz ve bu konudaki mücadelemizi sürdüreceğiz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sansüre
hayır!
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Sansüre hayır!
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci konuşmacı Antalya Milletvekili Sayın Rafet
Zeybek.
Buyurun Sayın Zeybek. (CHP
sıralarından alkışlar)
RAFET ZEYBEK (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, ülkemizin çok
ağır sorunları var; çok ağır demokrasi sorunu var, çok
ağır ekonomi sorunu var, çok ağır hukuk sorunu var, çok
ağır eğitim sorunu var, çok ağır toplumsal
barış sorunu var. Gönül isterdi ki bu Meclis, bu ülkenin bu
ağır sorunlarıyla ilgili çözümlerle uğraşsın. Ama
maalesef Meclisi, bu sorunları dile getirenleri baskı altına
almak, susturmak, sindirmek istiyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu, Meclisin saygınlığına büyük bir gölge
düşürmüştür.
Değerli arkadaşlarım, bu zorba
yasayla eğer bizi korkutacağınızı, bizi
bastıracağınızı düşünüyorsanız biz
korkmayız. Biz, bu ülkenin gerçeklerini dile getirme uğruna önümüze
gelen bütün engelleri yıkar geçeriz. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar) Öyle baskılara falan boyun eğecek
değiliz.
Değerli arkadaşlarım, bakın, bu
yasa, daha doğrusu bu madde, gerçekten yalan haberlerle mücadele için
çıkmıyor, gerçekleri gizlemek için çıkıyor. Ama hepiniz
bilirsiniz, gerçekleri asla gizleyemezsiniz; yasalarla gerçekler gizlenmez.
Gerçeklerin kötü bir huyu vardır, her zaman ortaya çıkar. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, bakın,
eğer bu ülkede yalan söyleniyorsa biz bu yalan söyleyenleri, kim olursa
olsun, kişi olarak da basın olarak da kurum olarak da tek tek tespit
edip yargı önüne çıkaracağız; kimin yalan söylediğini
göreceksiniz o zaman. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, devlete yalan
söylettiriyorsunuz, yapmayın. Türkiye Cumhuriyeti devleti yalan söylemez
ama onun içinde oluşturduğunuz bir parti devleti
aracılığıyla devlete yalan söylettiriyorsunuz. Gerçekleri
gizleyemezsiniz, gerçek olan şudur: TÜİK bu millete yalan söylüyor. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Evet, enflasyon
konusunda söyledikleri doğru değildir. Bir kısım, bir grup
bilim insanı çıkıyor, diyor ki: Ya, biz de bu konuda
çalışma yapıyoruz. TÜİKin verdiği rakamlar
gerçeği yansıtmıyor. Hemen üstüne çöküp Aman bunu susturun. O
bilim insanlarını susturabilirsiniz ama bizi asla
susturamayacaksınız. Bugün TÜİK yalan söylüyor. diye
söylüyoruz, eğer bu teklif yasalaştıktan sonra söylemeye devam
ederse, ben bu kürsüden yine diyeceğim ki: TÜİK yalan söylüyor.
(CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Yargılayın ama günü geldiğinde, yedi ay sonra o gerçekler ortaya
çıkacak ve yalan söyleyenler yargı önünde hesap verecek, bunu asla
unutmayın.
Bakın, değerli arkadaşlarım, her
şey ortada. Şu anda çiftçilerimizin ekin ekme zamanı.
Çiftçilerimiz dün Sürmeye başlıyoruz. diye aradılar. Bir
yıl öncesinde mazot 7 liraydı, bugün 28 lira; enflasyon yüzde 255,
bunu gizleyemezsiniz. Gübre atacak, bu millete buğday yetiştirecek de
Aç kalmasın. diyecek. Değerli arkadaşlar, yüzde 200...
EROL KAVUNCU (Çorum) Buğday yüzde 300
arttı, yüzde 300.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Bırakın! Siz
TÜİKten almışsınızdır o bilgileri. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bakın, değerli arkadaşlarım,
TÜİK yalan söylüyor, bu devletin İçişleri Bakanı yalan
söylüyor, yandaş medyası yalan söylüyor. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar) Bu yalanlarınızın bir gün
hesabını soracağız, açık söylüyorum,
soracağız. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Bakın, değerli arkadaşlar...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
(AK PARTİ sıralarından Yalan
söylüyor! sesi)
BAŞKAN Sakin olalım arkadaşlar.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Göreceğiz kimin yalan
söylediğini, göreceğiz kimin yalan söylediğini; yedi ay
bekleyin.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Yedi ay sonra ne
olacak?
RAFET ZEYBEK (Devamla) Yedi ay sonra kimin yalan
söylediğini herkes görecek, bu millet görecek. Ya, bu millet sizin yalan
söylediğinizi söylüyor be, bir ben söylemiyorum. (AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
Bakın, değerli arkadaşlarım, hiç
unutmayın, bu ülkede bir gün bağımsız mahkemeler kurulur ve
suç işleyen herkesten hesap sorulur.
NAZIM MAVİŞ (Sinop) Var var,
bağımsız mahkemeler var.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Yandaş, yandaş,
sizin o yandaş mahkemeleriniz yok edilir, bağımsız
mahkemeler...
NAZIM MAVİŞ (Sinop)
Bağımsız mahkemeler, bağımsız, sen hangi ülkede
yaşıyorsun?
RAFET ZEYBEK (Devamla) FETÖnün mahkemeleri de
bağımsızdı değil mi?
BAŞKAN Sayın Zeybek...
Lütfen susar mısınız
arkadaşlar... Lütfen...
RAFET ZEYBEK (Devamla) Dün, bakın... (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın vekiller, sakin ya.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Yargıyla ilgili
konuşturmayın, yargı uzmanıyım ben. Dün ne kadar
FETÖnün talimatı altındaysa yargı, bugün de iktidarın
talimatı altındadır, bu kadar net söylüyorum. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Ünal...
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Arkadaşlar...
RAFET ZEYBEK (Devamla) Ama bu gerçekler ortaya
çıkacak ve sorumlular bu millete hesap verecek. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Zeybek.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde son
konuşmacı Aksaray Milletvekili Sayın Ayhan Erel.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Kahrolsun istibdat,
yaşasın hürriyet, yaşasın adalet, yaşasın
müsavat! (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, yüce Türk milleti; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz 29uncu maddeyle Türk
Ceza Kanununa yeni bir suç tipi eklenmektedir, halkı
yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu. Kanunun amaçsal yorumuna
baktığımızda, aslında bu kanuna halkı
yanıltıcı bilgiyi alenen yayma değil de iktidara karşı
diye bir terimi, kelimeyi koymuş olsaydık bu kanun cuk diye
oturmuştu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Yani iktidara karşı demiş olsaydık problem
kalmayacaktı ama amaçsal yorumda, biz, iktidarın, siyasi iradenin
amacının bu olduğunu
Hukuk fakültesi 1inci sınıf
öğrencisi bunu görmektedir.
Şimdi, baktığımızda Halk
arasında endişe, korku veya panik
Kardeşim, şekeri ölçen
alet var, tansiyonu ölçen alet var, nabzı ölçen alet var da korkuyu,
endişeyi, paniği, samimiyeti ölçen bir alet çıktı da biz mi
duymadık? Neyle ölçeceksiniz paniği, neyle ölçeceksiniz
endişeyi? (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Fahrettin Altun,
Fahrettin, Fahrettin.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Yahu, Türk
Ceza Kanununda bu var zaten. Türk Ceza Kanununda bu suç var zaten. Sanki ilk
defa koyuyoruz ya!
BAŞKAN Sayın Ünal, lütfen
AYHAN EREL (Devamla) Şehrin birini fareler
bastı. diye bir haber var, Şehrin birini fareler bastı. diye
haber var; fareleri seven insanlar mutlu, farelerden çekinen insanlar mutsuz.
Neye göre karar verecek hâkim buna? Bana bir söyleyin, neye göre karar verecek?
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Elinizde
panikmetre mi var, elinizde bunları ölçen alet mi var bilemiyorum!
Kamu barışı. diyorsunuz, kamu
barışı muğlak bir ifade; kamu barışını
kimler, nasıl çözecek ve ihlal edecek o da belli değil. Cezayı
bir yıldan üç yıla kadar
diyorsunuz. Niye iki yıl
demiyorsunuz? İki yıla kadar olsun.
HALİL ETYEMEZ (Konya)
Caydırıcı olsun.
AYHAN EREL (Devamla) Amaç belli, iktidara hakaret
edenler, iktidarı eleştiri sınırları içerisinde
yerenler, eğer suç oluşmuşsa, sübuta ermişse hâkim ceza
vermekten kaçınamıyorsa ne yapacak?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Hâkimliği
bırakacak, hâkimliği.
AYHAN EREL (Devamla) Üç yıl ceza verecek ama
muhalefeti eleştirmişse, muhalefeti küfre varan hakaretlere
boğmuşsa hâkim bir yıl diyecek.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ben 17 tane
dava kaybettim, 17 tane dava kaybettim, hakaret davası.
BAŞKAN Sayın Ünal
AYHAN EREL (Devamla) Erteleme yok, hükmün
açıklanmasının geriye bırakılması yok, hükmün
infazla başlaması
denilecek, yapmayın böyle. Bakın, hesap
döner, sap döner, keser döner, bir gün bu kanunlar size döner. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar) Kanunlar herkes için
vardır. Arkadaşlar, kanun, devlet ile millet arasında
yapılan bir sözleşmedir, eğer sözleşmede tarafların iradeleri
tam manasıyla sözleşmeye yansımıyorsa bu kanunun uzun
ömürlü olması mümkün değil. Siz, devlet iradesini, siyasi iradeyi,
sayısal çoğunluğunuzu kullanarak kanun yapabilirsiniz ama sadece
kanun yaparsınız, hukuk yapamazsınız. Hukuk yapabilmek için
yaptığınız hukuki düzenlemeler evrensel hukuk
kurallarına uymak zorundadır, hukukun üstünlüğü ilkesine uymak
zorundadır, toplumun en az yüzde 80ini mutlu ve memnun etmek
zorundadır. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Siz sadece siyasi geleceğiniz için, gelecek seçimlerde
iktidarınızı korumak adına yaptığınız
bu düzenlemeler
En büyük kurucu Cenab-ı Haktır, en büyük tuzak
kurucu Cenab-ı Haktır, unutmayın, bu tuzağa AK PARTİ
kendi düşecek. Yapmayın, sekiz ay sonra bu kanunlar, bu silahlar size
çevrilecek. Biz kanunların kişilere göre değil, siyasi iradeye
göre değil, Türk milletinin ihtiyaçlarına, Türk toplumunun
beklentilerine göre yazılmasını istiyoruz. Bakın,
Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener ne diyor:
İktidar her zaman olduğu gibi yine cambaza bak oyununu sergiliyor.
Buradaki cambaz sosyal medya, oyun ise hak ve hürriyetlere pranga vurmak yani
dezenformasyon bahane, istibdat düzeni şahane. Giydiğimiz
kıyafete, ettiğimiz ibadete, dinlediğimiz müziğe,
sevdiğimiz yemeğe bile karıştıkları yetmedi,
şimdi de doğruları öğrenmemizi istemiyorlar çünkü
doğrulardan en çok bunlar korkuyorlar, çünkü eğip bükemedikleri
gerçeklerden korkuyorlar, çünkü fikri hür, vicdanı hür nesillerden
korkuyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYHAN EREL (Devamla) Hatırlayın, bu
arkadaşlar nasıl iş başına gelmişti. Okuduğu
şiirler, düşündüğü fikirler, söylediği sözler yüzünden
hapse girmeyen insanların ülkesini bize vadetmişlerdi, yasakları
kaldıracaklarını söylemişlerdi, değil mi? Vesayet bitecek,
yasaklar son bulacaktı, değil mi? Aynı AK PARTİ bugün
ülkemizi bir açık hava hapishanesine çevirmeye, hatta Düşünen her
canlı bir gün ceza infaz kurumlarını tadacaktır.
düsturuyla vatandaşlarımıza korku üzerinden hükmetmeye
çalışacaklardır.
Değerli arkadaşlar, İYİ Parti
kurulurken yolları kestiniz, elektrikleri kestiniz, salon vermediniz ama
biz sokaklarda, cesur liderimiz Meral Akşenerin önderliğinde ve
liderliğinde Allaha binlerce şükür tüm engelleri, tüm setleri, tüm
barajları yıkarak bugünlere geldik. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Zamanında veya erken
yapılacak bir seçimde de İYİ Partinin güneşi, Türk
milletinin bu kararlılığını görüp güç ve dirayeti
gerçekleştirecektir.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Erel.
AYHAN EREL (Devamla) Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, 29uncu maddenin oylamasında yoklama talep ediyoruz efendim.
BAŞKAN Evet, arkadaşlar önergeleri
oylarınıza sunduk.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Önergeleri
oyladık zaten.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Maddenin
oylamasında dedim ben de zaten.
BAŞKAN 29uncu maddeyi oylarınıza
sunmadan önce
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan,
kısa bir konuşma talebim var.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkanım, Grup Başkan Vekilimizin söz
talebi var.
BAŞKAN 29uncu maddeyi oylarınıza
sunmadan önce yoklama talebini karşılayacağım.
Yoklama talebinde bulunan
arkadaşlarımızın isimlerini tespit edeceğim:
Sayın Altay, Sayın Özkan, Sayın Aygun, Sayın Bulut,
Sayın Şahin, Sayın Gökçel, Sayın Antmen, Sayın
Aydoğan, Sayın Zeybek, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın
Şeker, Sayın Ünsal, Sayın Hakverdi, Sayın Gürer, Sayın
Keven, Sayın Yıldız, Sayın Budak, Sayın
Kılınç, Sayın Biçer Karaca, Sayın Köksal.
Üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir,
İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ve 64 Milletvekilinin
Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4471) ile Dijital Mecralar
Komisyonu ve Adalet Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 340) (Devam)
BAŞKAN 29uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 29uncu madde kabul
edilmiştir.
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Usta.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, 340
sıra sayılı Kanun Teklifinin 29uncu maddesinin geri
çekilmesine dair Cumhur İttifakını sağduyuya davet
ettiğine ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Çok teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Aslında 29uncu maddenin oylamasından önce
söz istemeye çalıştım, çok sorun değil.
Şunu söylemeye çalışıyorum:
Şimdi, Türkiyede bir korku iklimi var; bu yasa teklifi, bu korku ve
baskı iklimini daha da artıracak bir yasa teklifidir, özellikle
29uncu maddesi bu anlamda son derece -maalesef yani- kötü bir maddedir. Bu
anlamda, ben, iktidar grubunu ve hatta daha doğrusu, Cumhur
İttifakını sağduyuya davet ediyorum bu maddenin çekilmesi
konusunda.
Şimdi, Hükûmet gerçeklerin
konuşulmasına, gerçeklerin gün yüzüne çıkarılmasına
tahammül edemiyor maalesef. Bu yasayla, özellikle bu maddeyle
vatandaşın temel hak ve hürriyetlerine devlet tarafından müdahale
edilecektir. Çok net bir şekilde, bakın, bu 29uncu maddenin
kanunlaşması durumunda -örnek olsun diye söylüyorum- bu
bağımsız akademisyenler, ENAG enflasyon rakamı
açıklayamayacak çünkü oradaki bütün şartları buraya çok kolay
bir şekilde uydurma imkânı var ve ENAGın yetkilileri tutuklu
olarak yargılanacaklar, üç yıla kadar ceza alabilecekler; böyle bir
şey olabilir mi arkadaşlar? Türkiyede yoksulluk var, yolsuzluk
var. Yetim hakkı yeniliyor. denildiği zaman bunun delilleri bile
ortaya konulmuş olsa tutuklu yargılanacak ve üç yıla kadar
insanlar ceza alacaklar; bu, doğru bir şey değil.
Dolayısıyla Türkiyeyi bulunduğu demokratik ligden daha da
aşağılara indirmenin bir gereği yoktur. Bu, bir zulüm
yasasıdır. Bu sansür yasasını hiçbir şekilde kabul
etme imkânımız yoktur.
Biz İYİ Parti Grubu olarak bu yasanın
çıkmaması için, bu kanun teklifinin yasalaşmaması için
elimizden gelen bütün mücadeleyi yapacağız ve buna karşı
olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Tekrar, ben, bu kanun
teklifini veren arkadaşları ve bu kanun teklifini destekleyen
arkadaşları sağduyuya davet ediyorum. Yarın bir gün bunlar,
iktidarlar değişir, bu sıkıntıyı herkes çeker. Bu
yasaya olumlu oy verecek arkadaşlar -çocukları olanlar için
söylüyorum- evlerinde çocuklarının yüzüne nasıl bakacaklar
sorusunu da kendilerine yöneltmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tutdere
37.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutderenin, bireysel silahlanmaya ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Teşekkür
ediyorum Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizde her yıl çok sayıda kişinin
yaralanmasına veya ölümüne neden olan bir konuya hepinizin dikkatlerini
çekmek istiyorum. Besni ilçemizin Kesmetepe nüfusuna kayıtlı
öğretmen arkadaşımızın oğlu 13 aylık Kaan
Mirza, 28 Eylül 2022 tarihinde, sokakta bebek arabasının
içerisindeyken kafasına isabet eden bir mermi nedeniyle vefat
etmiştir. Aileye bir kez daha başsağlığı
diliyorum. Buradan İçişleri Bakanlığına ve iktidara
açık çağrı yapıyorum; Kaan Mirza'nın katillerini,
faillerini bir an evvel bulun, adalete teslim edin.
Bir de bireysel silahlanmayla ilgili gerekli
tedbirleri alın, artık peynir ekmek satar gibi ortalıkta
silahlar satılmasın, canlar toprağa düşmesin diyorum, Genel
kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ünal
38.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın, 340 sıra sayılı Kanun Teklifinin 29uncu
maddesine ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Öncelikle, bu kadar açıklamadan sonra, yasayla
ilgili, yasanın hazırlığında büyük bir hassasiyetle
çalışmış bir Grup Başkan Vekili olarak bir
açıklama yapmam gerektiği düşüncesindeyim.
Şimdi, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi 10uncu maddeden bahsedildi. Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin 10uncu maddesinin (1)inci fıkrası, ifade
özgürlüğünü; (2)nci fıkrası ise bundan, ifade
özgürlüğünden kaynaklanan sorumlulukları düzenler. Biz,
dezenformasyonla ilgili düzenlemeyi yaparken bunu Kişilere
karşı suçlar başlığı altına koymadık;
biz, TCK madde 125te, hakaret suçu çerçevesinde bunu değerlendirmedik.
Bunu, özellikle Kamu barışına karşı suçlar
başlığı altına ve 217/Aya eklememizin gerekçesi
defalarca açıklanmasına rağmen ve burada zaten ilgili maddede
tadat edilen suçlar Türk Ceza Kanununda mevcutken ve biz Türk Ceza Kanununda
tadat edilen suçları tek bir maddede ve hepsinin ortak işlenmesi
hâlinde suçun teşekkülü şartını getirmişken ve üstelik
bunu 217/Aya koymamızın gerekçesi de hemen TCK 218de Haber verme
sınırlarını aşmayan ve eleştiri amacıyla
yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz. ifadesi
varken, bilinçli ve kasıtlı bir şekilde yalan ve gerçek
dışı bilginin niteliğine kimin karar vereceğini de
yargı erkine bırakmışken buradan bu kadar siyasal argüman
üretmeyi bir başarı olarak görüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Tamamlıyorum.
Hazırladığımız kanun
maddesinin buradaki iddialarla uzaktan yakından bir ilgisi yoktur.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu
39.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, sansür yasasının geçmesi durumunda ülkenin
içine düşeceği duruma ilişkin açıklaması
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sansür yasası geçecek olursa ülkenin içine
düşeceği hâl budur. Evet, bu hâli gösteriyorum ve susuyorum.
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyorum.
Sayın Altay
40.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
340 sıra sayılı Kanun Teklifinin yasalaşması
durumunda sebep olacağı hususlara ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, uyarı ve
ikazlarımız dikkate alınmadı ancak bizim bu yasadan
dolayı Cumhuriyet Halk Partisi olarak zerre geri adım
atmamızı kimse beklemesin; bir.
Bu yasa üç şeye sebep olacak. Bir: Bu
yasayı buraya getiren, bu yasayı buraya getirenlere bu talimatı
veren her kimse Türkiyede bir nefret objesi olacak ve Türkiye, diktatör ve
adamlarının yönettiği bir ülke olarak dünyada anılacak. Bu
yasa iç barışı bozacak, kutuplaşmayı besleyecek.
Ancak, bu yasayı buraya getirenlerin Anayasa Mahkemesinin 10 Ağustos
2022de yani bir ay önce verdiği şu kararı da bilerek bir inat uğruna
bu yasayı buraya getirmelerini de anlamak mümkün değil. Daha bir ay
önce Anayasa Mahkemesi -çok kısa, müsaadenizle okuyayım- demiş
ki: Basın İlan Kurumu tarafından verilen cezalara
bakıldığında Kuruma tanınan yetkinin,
basının etik değerlerini düzenleme amacından öteye giderek
artık kimi basın mensupları açısından
caydırıcı etki yaratabilecek bir cezalandırma aracına
dönüştüğü ve bu durumun sistematik bir soruna neden olduğu
gözlemlenmiştir. Anayasa Mahkemesi söylemiş. Anayasa Mahkemesinin bu
kararına bu yasa rahmet okutur. Hâl böyleyken Anayasa Mahkemesine buradan
sesleniyorum: 10 Ağustos 2022 kararına rağmen bu yasa Resmî
Gazetede yayımlandığı günün ertesinde biz bu yasayı
Anayasanın bize verdiği bir ödev olarak yüksek mahkemeye
götüreceğiz.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Hukuk yolu
açık.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ve umarım,
yüksek mahkeme size 10 Ağustos kararına da dayalı olarak,
şamar atarak, bir hukuk şamarı atarak Türkiye Büyük Millet
Meclisinin çıkaracağı -çıkardığı diyelim- bu
maddeyi iptal edecektir.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Demokrasiler
böyle işliyor zaten.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Mecliste bir
siyasi çoğunluk var ama Anayasa Mahkemesinde siyasi çoğunluğun
olmadığını düşünüyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Anayasa Mahkemesine talimat
mı veriyorsun? Nereden biliyorsun iptal edeceğini?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Anayasa
Mahkemesinin sarayın gölgesinde olmadığına inanmak
istiyorum efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
ŞAHİN TİN (Denizli) Hadi ya!
Bunları da tehdit ediyorsun yani bravo sana! Yanlı davranmaya
sebebiyet veriyorsun bu şekilde.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tabii, tabii!
ŞAHİN TİN (Denizli) Yalan ve iftira
atamayacaksınız; bunun içindir sizin
sıkıntılarınız.
BAŞKAN Sayın Oluç
41.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, 29uncu maddenin 340 sıra sayılı Kanun Teklifinin en
vahim maddelerinden biri olduğuna ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, maalesef bir ortak akla ulaşamadık
ve 29uncu madde gerçekten bu yasanın en vahim maddelerinden biri olarak
kabul edilmiş oldu. Yasanın toplamı vahim fakat 29 özellikle.
Yani anlatmaya çalıştık, anlatamıyoruz; Türkiye'nin imzalamış
olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı, Anayasa Mahkemesi
kararlarına aykırı; bunların hiçbirini dinlemiyorsunuz,
peki. Fakat şunu bilin: Siz bunu seçimler için çıkarıyorsunuz,
toplumsal ve siyasal muhalefetin sesini kesmek için çıkarıyorsunuz.
Emin olun, toplumsal ve siyasal muhalefet, tek tek yurttaşlar gerçekleri
konuşmaktan, gerçekleri haykırmaktan ve bütün yalanları
dolanları, talanı, yolsuzluğu, kirliliği ortaya dökmekten
vazgeçmeyecekler bu çıkardığınız yasalara rağmen;
bunu bilin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Tamamlıyorum efendim.
Ve şunu da söylemiş olayım: Maalesef,
bazen devletlerin tarihinde böyle isimlerle anılan yasalar vardır. Bu
yasa da böyle bir yasa olacak ve sansür yasası olarak bu yasanın
çıkarılmasında bu kadar canhıraş bir şekilde
çalışmış olanların isimleri de tarihe bu bağlamda
geçmiş olacak; bunu da söylemiş olayım.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Mahir Ünal
yasası olarak tarihe geçecek.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) İsminizi
anmadım ama ben.
BAŞKAN Sayın Keven
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Kanuna devam
edelim Sayın Başkan, yeter artık ya!
42.- Yozgat Milletvekili Ali Kevenin,
öğretmenevlerinde çalışan emekçilerin sorunlarına
ilişkin açıklaması
ALİ KEVEN (Yozgat) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Öğretmenevlerinde çalışan binlerce
emekçimiz Millî Eğitim Bakanına sesleniyor: Bizler hem
öğretmenlere hem diğer kamu çalışanlarına günün yirmi
dört saati gece gündüz demeden, resmî tatil, bayram tatili demeden vardiyalı
ve sürekli taşeron çalışanları olarak, süreli
sözleşmeli emekçiler olarak Millî Eğitim Bakanına sesleniyoruz:
Eşit statü, eşit ücret, aile bütünlüğü için tayin hakkı,
aynı işi yapan kişiyle aynı haklar ve aynı ücret
istiyoruz.
Ayrıca, idare kaynaklı kurum
zararlarıyla kapanan iş yerlerinde çalışanların
işlerine son verilmesi gibi, kamu personeli olmak için gerekli
şartları taşıyan ve uzun yıllardır buralarda emek
veren personel olarak, Anayasanın gerektirdiği eşitlik
çerçevesinde bir an önce insanca yaşam, kadro, statü ve özlük
haklarını talep etmekteler. Sayın Bakan, bu emekçilerin sesini
duyun lütfen.
BAŞKAN Birleşime on beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 17.35
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 17.58
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7nci Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
340 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir,
İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ve 64 Milletvekilinin
Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4471) ile Dijital Mecralar
Komisyonu ve Adalet Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 340) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon yerinde.
30uncu madde üzerinde 3 önerge vardır.
İlk 2 önerge aynı mahiyette olup birlikte okutup işleme
alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 340 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 30uncu maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Mehmet
Ruştu Tiryaki Abdullah
Koç
Adana Batman Ağrı
Ali
Kenanoğlu Züleyha
Gülüm
İstanbul İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Murat
Emir Engin
Özkoç
Ankara Sakarya
BAŞKAN - Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUHAMMED FATİH
TOPRAK (Adıyaman) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde
ilk konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Ali
Kenanoğlu.
Buyurun Sayın Kenanoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Sayın
Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
29uncu madde geçince Cumhur
İttifakını oluşturan partilerin sıralarından
gelen Oh!lamalar ve sonrasında sıraların boşluğu
aslında yasa teklifiyle ilgili niyetleri de ortaya koyuyor çünkü 29uncu
madde bu yasa teklifinin, bu kanun teklifinin kritik maddesiydi. O madde de
dünden beri geçirilmeye çalışılıyordu ve dün akşamki,
dün gece yarısı görüşmeler esnasındaki protestolar ve
benzeri nedenlerden dolayı geçemedi ve bugüne kalmıştı.
Şimdi, arkadaşlar, siyaset algılar
üzerinden yönetiliyor, daha doğrusu yürütülüyor; hakikatler ölmüş
durumda, hakikatler öldürülmüş durumda; bir bütün olarak bu algı
siyaseti üzerinden de önümüzdeki seçimler tasarlanıyor. O nedenle de bu
sansür yasası, tümüyle önümüzdeki seçimlerin, 2023 seçimlerinin Cumhur
İttifakı lehinde nasıl kullanılacağı derdiyle
hazırlanmış bir yasadır. Bütünüyle iktidarın
yalanları, iftiraları gerçekmiş gibi algılansın,
bunların karşısında herhangi bir itiraz gelişmesin,
buna yönelik bir itiraz olursa da bunlara karşı cezai
yaptırımlar uygulansın; tehditleri içeren bir şey.
Korkarım anketler dahi bu yasadan kaynaklı olarak nasibini
alacaktır çünkü ucu açık, tam netlik olmayan bir durum, büyük
çoğunluğunda yorumlar üzerine kurulu değerlendirmeler
yapılıyor.
Şimdi biraz önce burada da Genel Kurulda da
tartışıldı, işte Hâkimler karar vermeden polisler
gitmez kapıya. filan diye. Şöyle bir şey var, biz buna çok
tanık oluyoruz: Hâkimler karar veriyor, işte deniliyor ki: Şu
kişi gelsin ve ifade versin, ifadeye getirilsin. Normalde uygulama
şudur: Tebligat çıkarılıyor, tebligata istinaden insanlar
gidiyor; Emniyet Müdürlüğünde ya da ilgili birimde ifadelerini veriyorlar,
ondan sonra varsa bir şey işlem devam ediyor. Fakat bunu Emniyet
teşkilatı nasıl uyguluyor? Kendilerine göre bir karar
almışlar, kafalarında böyle bir uygulama şekli var:
Muhalifse evine gece yarısı kapıları kırılarak
giriliyor, evinin içerisi darmadağın ediliyor, ondan sonra
götürülüyor ilgili birime, bir ifadesi alınıyor, ondan sonra serbest
bırakılıyor. Ya, şimdi, ifadesi alınıyor, serbest
bırakılıyor, her şey normale dönmüş gibi bakıyor
ama öyle değil, gece yarısı o kişinin evine girilmesi;
yaşadığı sitede, apartmanda, sokakta onlarca polisle
operasyon düzenlenmesi orada yaşanan herkesi etkiliyor, o aile
bireylerinin tamamını etkiliyor, okula giden çocukların
yaşamını etkiliyor. Şimdi, bunların hiç önemi yok, o
kişiyle ilgili hiçbir istihbari şey de yürütülmüyor, daha
sonrasında bir mesele de olmuyor, serbest bırakılıyor,
geçiyor, gidiyor, sadece ifadesini vermiş oluyor ama oraya öyle
götürülüyor; bunun onlarca örneği var, sayabiliriz de burada.
Şimdi, zaten elde bir RTÜK var, buna
karşı nasıl bir uygulama içerisinde olduğunu biliyoruz.
Bizim şikâyetlerimizi, HDP olarak bize karşı gazetelerin,
televizyonların yapmış olduğu iftira, yalan, hakaret
yayınlarına karşı onlarca, yüzlerce, binlerce
şikâyetimiz var fakat bunlardan bir tanesi dikkate alınmıyor.
Şimdi, iktidara şunu söyleyeceğim
yani şöyle bir dert içerisindesiniz: Nasıl olsa biz seçiliyoruz,
nasıl olsa halkımız bizi destekliyor dolayısıyla biz
doğru yapıyoruz. falan zannediyorsunuz ama şunu görmüyorsunuz:
Bakın, devletin bütün olanakları arkanızda yani
kaymakamlıktan valiliklere, okul aile birliklerinden cami derneklerine,
spor kulüpleri yöneticilerine, bütün Jandarmasından MİTine,
RTÜKünden TÜİKine, Diyanetten cemaatlerine, TİKAsından mikasına
hepsi iktidarın kazanması için, AKPnin seçim kazanması için bir
bütün, sahada seçim çalışması yapıyorlar. Bütün bunlara
rağmen çoğunluğu elde edemiyorsunuz yani hâlâ şu Mecliste
örneğin tek başınıza çoğunluğunuz yok, tek
başınıza yasa çıkaramıyorsunuz.
Şimdi, bütün bunun karşısında,
HDPye karşı ne oluyor peki? Hani şey değil Ya, bize yer
vermiyorlar. Ya, bize niye gazetelerde yer vermiyorlar? Bize niye TRTde
yayın vermiyorlar? filandan geçtik artık yani verirken de ne kadar
aleyhte bir şey varsa oradan veriliyor, ne kadar yalan varsa oradan
veriliyor, ne kadar iftira varsa oradan veriliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ KENANOĞLU (Devamla)
Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Ve bütünüyle
bunlar yetmiyormuş gibi bir de hedef gösterici yayınlar
yapılıyor; çoğu da yalan, yanlış bilgilerden ibaret.
Bu yetti mi? Bu yetmedi, bunun sahası da var. Demin, devleti yanına
alan AKP yani AKP için seçim çalışması yapan devletin
kurumlarından bahsettim ya, bu kurumların tamamı sahada da HDP
aleyhinde çalışma yapıyor. Şimdi, biz köyleri
dolaşıyoruz -hem de Karadenizin köylerini de İç Anadolunun
köylerini de Egenin köylerini de dolaşıyoruz- biz gitmeden köyleri
arıyorlar; ya Jandarma arıyor ya kaymakamlık arıyor ya da
ikisi birden arıyor, muhtar aranıyor: HDPli vekil geliyormuş,
aman ha, onların yanında durmayın, yüz vermeyin, ortalıkta
gözükmeyin. Uyarılıyorlar; kaç yerde tanık olduk, kaç yerde.
Peşimizde bir tane Jandarma bilmem ne aracı dolaşıyor,
sorduruyoruz arkadaşlarımıza: Ya, niye dolaşıyor?
Efendim, vekilimizin güvenliğini sağlıyoruz. Vay vay vay vay,
şu işe bak sen!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Dertlerinin ne
olduğunu biliyoruz ama bütün bu aleyhte duruma rağmen bir türlü yüzde
10 barajın altına indiremediğiniz bir HDP var. Barajı
düşürdünüz başkaları için ama merak etmeyin, biz o
barajların hepsini yıkarak buralara geldik, gelmeye devam
edeceğiz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde son konuşmacı Ankara Milletvekili Sayın Murat Emir.
Buyurun Sayın Emir. (CHP sıralarından
alkışlar)
MURAT EMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Meclisimizin önünde ne denli saçma bir yasa
teklifi olduğunu çarpıcı ve sıcak bir örnekle dikkatinize
sunmak istiyorum: Bakın, Fahrettin Altun'un
hazırladığı dezenformasyon bülteni, ilk haber: Altı
yüz elli altı yıllık camiye PVC pencere taktılar. Bu,
yalan. diyor; bu, devletin resmî belgesi. İhlas Haber Ajansı da
şimdi yayınladı, diyor ki: Haberimizin arkasındayız,
keşke yalan olsa. Üstelik de resimleri de gösteriyor; bakın,
resimler de burada.
Şimdi, siz 29uncu maddeyi geçirdiniz ya,
hapı yuttu birisi; ya İhlas Haber Ajansının muhabiri hapse
girecek ya da Fahrettin Altun, hangisi? Şimdi, bir palavranız var
Mahkeme karar verecek. Ya arkadaşlar, bahse konu mahkeme, asliye ceza
mahkemesi. Asliye ceza mahkemesi gerçeği araştırmaz ki ne böyle
bir yetkisi var ne böyle bir görevi var ne de böyle bir kabiliyeti var. Ya
saçma sapan bir yasa teklifi. Elli yıllık hukukçuyum. diyor Feti
Yıldız -keşke burada olsaydı- ben de kendime, iyi ki elli
yıllık hukukçu değilim diyorum çünkü şahsen böyle bir yasa
teklifinin altına imza atmış olmayı kendime yediremem. Siz
de yedirmeyin, buna evet demeyin, bu uygulanamaz saçma sapan bir kanun
teklifidir. Bakın, öngörülebilir değil, ne zaman bunun suç
olacağı belli değil. Vatandaşın ne söylerse, ne
yazarsa, hangi tweet i atarsa cezalandırılacağı belli mi?
Belli değil. Kapsamı ne, nasıl karar verilecek; belli
değil.
Diyor ki: Vatandaşı korku, panik,
endişeye sevk etmek. Bu yasa teklifinin kendisi, bizatihi kendisi zaten
bu amacı güdüyor. Dolayısıyla, bu yasa teklifi aslında
geçtiğinde -ihbar ediyorum- birinci derecedeki sanığı Feti
Yıldız'dır çünkü halkı bu yasa teklifiyle birlikte korku,
endişe ve paniğe sevk ediyor, diyor ki: Aranızda
haberleşmeyin kardeşim, tweet atmayın, birisinin
açıkladığı bilgileri siz söylemeyin, birbirinize iletmeyin
çünkü birinizi alıp hapse atabiliriz. Hem de ne kadar? Bir yıldan üç
yıla kadar. Israr ediyoruz -bu kanun uygulanamaz da- sizin sembolik,
bazı kişiler üzerinden bu kanunu uygulamak yoluyla topluma korku
salacağınızı, panik havası estireceğinizi ve
bunun üzerinden seçimleri almaya çalışacağınızı
biliyoruz. Hiç olmazsa tutukluluk olmasın diyoruz, orada bile
değilsiniz. Amacınızın ne olduğu apaçık ortada;
bakın, sizin amacınız şu: Seçime giderken sopalı bir
demokrasi yaptınız, sopalı demokrasi, şimdi o sopanın
ucuna bir çivi daha çakıyorsunuz ve Türkiyeyi getirdiğiniz yer,
demokrasiden hızlıca bir kopuştur.
Türkiyedeki düşünce ve ifade hürriyetinin
geldiği noktayı açıklamak bakımından bir küçük örnek
daha vereyim. Üç ay önce Sayın Genel Başkanımız TURKEN
Vakfı hakkında Tayyip Erdoğanın oğlu gönderiyor
Türkiyeden, kızı 60 milyon doları Amerikadan alıyor,
Amerikada gökdelen dikiyor. dedi. Hangi tarafı yanlış bunun?
Bu, gerçek; gökdelen orada duruyor, vakıflar duruyor, o vakıflarda
oğlunun ve kızının görev yaptığı resmî
kayıtlarda var zaten. Ama ne oldu? RTÜK bunu yayan kanallara ceza verdi.
Ne dedi, biliyor musunuz? Doğruluğu
araştırılmaksızın ve soruşturulmaksızın
açıklandığı için. dedi. Ben buradan söylüyorum: TURKEN
Vakfının Amerikada yaptığı gökdelen Türkiyeden
Tayyip Erdoğanın oğlunun, kızına gönderdiği,
Amerikaya gönderdiği 60 milyon dolarla yapılmıştır.
Şimdi TRT 3 yayınlıyor, TRT 3e ceza mı vereceksiniz? Verin
haydi TRT 3e ceza, kapama cezası verin. Yani getirdiğiniz yerin ne
denli saçma, ne denli akıl dışı olduğunu anlatmak için
söylüyorum bunları.
Dolayısıyla, değerli arkadaşlar,
böyle bir kanunu, böyle bir lekeyi kendinize yakıştırmayın,
son derece yanlış. Bir asliye ceza hâkimi bu kararı nasıl
uygulayacak? Emin olun gülecekler size, emin olun; Bu kanunu kim
yazmış, kim geçirmiş, kim onaylamış? diyecekler,
mesela Biz 300-500 bin kişiyi bir anda hapse mi atacağız,
tutuklayacak mıyız? diyecekler, Bu kadar dosyanın
altından nasıl kalkacağız? diyecekler. Siz de biliyorsunuz
uygulanmayacağını ama seçimi kaçırmak için, seçimi bir
şekilde almak için bunları yapıyorsunuz. Niye biliyor musunuz?
Çünkü çok korkuyorsunuz, çok korkuyorsunuz ama burada
haklısınız, çok korkmakta haklısınız çünkü biz
geldiğimizde ülkeyi buraya getirenler, Türkiyeyi bir açık hava
cezaevine dönüştürenler, demokrasimizi böylesine yerlerde süründürenler,
Anayasayı her gün ihlal edenler, haram para yiyenler, devletin bütçesini
talan edenler korkmalıdırlar ve korksunlar; size de korkmayı
tavsiye ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Basın Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin çerçeve 30uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiş ibaresinin ilave edilmiş ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel Feridun
Bahşi Hayrettin
Nuhoğlu
Aksaray Antalya İstanbul
Bedri
Yaşar İmam
Hüseyin Filiz
Samsun Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUHAMMED FATİH
TOPRAK (Adıyaman) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
Gaziantep Milletvekili Sayın İmam Hüseyin Filiz.
Buyurun Sayın Filiz.(İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Basın Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 30uncu maddesiyle ilgili olarak İYİ Parti Grubumuz
adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyle 5271
sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 286ncı maddesinin (3)üncü
fıkrasının (a) bendine (6)ncı alt bendinden sonra gelmek
üzere Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu (madde
217/A) eklenmektedir ve ayrıca bu konuda bölge adliye mahkemesi ceza
dairelerinin kararlarının temyiz edilebilmesi mümkün
kılınmaktadır. Madde 29 için görüşümüz bu madde için de
geçerlidir.
Değerli milletvekilleri, sözlerime Gaziantepte
bir gazetecinin attığı bir tweet sonucu
karşılaştığı olayları özetleyerek devam
etmek istiyorum. Yaklaşık bir ay kadar önce, bir polis memuru
gazeteciyi arayarak bu konuda ifade vermesi için Emniyet Müdürlüğüne
uğramasını söyler, gazeteci de konuyu merak ederek Emniyet
Müdürlüğüne gider; biraz sohbetten sonra önüne bir kâğıt
konulur, kâğıtta birkaç ay önce attığı bir tweet
vardır, tweet şöyledir: Arabanda Suriyeli bir grup hastane
personelini darbetti. Evet tweet bu kadardır, halkı kin ve
düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu
işlediği iddiasıyla savcı ifadesinin
alınmasını emretmiştir. 7 kelimelik bir tweetten
nasıl kin ve nefret suçu çıkarılmıştır peki?
Burada kritik kelime Suriyeli. Gazeteci, saldırgan grubun bir
şekilde tanımlanması gerektiğini izah ederek Suriyeli
kelimesini de grubu tanımlayan bir sıfat olarak
kullandığını belirtir ama birileri Suriyeli kelimesini
kin ve düşmanlık ifadesi olarak yorumlayarak gazeteciden hesap
soruyor. Aslında böyle bir yorumlama, Hükûmetin Suriyelilerin gündeme
getirilmemesi politikasından kaynaklanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, dezenformasyonla
mutlaka mücadele edilmeli ancak basına sansür silahı olarak
kullanılmamalıdır. Bu yasayla halkı kin ve
düşmanlığa tahrik suçunun yanına halkı
yanıltıcı bilgiyi alenen yayma şeklinde bir argüman daha
ekleniyor. Yoruma açık olan bu düzenleme, somut olmayan gerekçelerle
gazetecilerin, basın mensuplarının, sosyal medya kullanıcılarının
cezalandırılmalarının yolunu açabilecektir. Bir tek
Suriyeli kelimesinden kin ve düşmanlık anlamı çıkaran
irade, diğer haberlerden neler çıkarır düşünmek lazım.
Dolayısıyla yeniden ifade etmek gerekirse bu yasa sansür yasasıdır,
bu yasa düşünmeye ve düşünceyi açıklamaya engel koyacak
yasadır, bu yasa tam anlamıyla basın özgürlüğüne
yapılan bir darbedir, bu yasa tenkitlere tahammülsüzlüğün en güzel
örneğidir, bu yasa öküzün altında buzağı aratma
yasasıdır, bu yasa toplumdaki huzursuzluğu
artıracaktır. Yorumlar ve subjektif değerlendirmeler Hükûmetin
politikasına uygun olacağından yasa yandaşlara değil
muhaliflere uygulanacaktır. Bu yasa Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminin ülkeyi nerelere götüreceğinin tipik bir örneğidir
ve hoşgörüsüzlüğün bir sonucudur.
AK PARTİ iktidarı, muhalif düşünceye
ayar vererek ve yayınlara engel koyarak özgürlükleri kısıtlamaya
çalışırken ahlakı dejenere eden yayınlar; toplumumuzun
değerleriyle alay eden, onları tahkir eden yayınlar; özellikle
yandaş kanallarda yıllardan beri çeşitli adlar altında
yapılan programlarla aile yapımızı sistematik olarak
bozmaya çalışan ve garip ilişkileri gündeme getirerek, toplumu
içten içe çökerten yayınlar devam etmektedir. Bu konuda gereğini
yerine getirmeleri için RTÜK ve Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığını uyarmamıza rağmen hiçbir önlem
alınmadı; görmüyorlar, kirlilik devam etmektedir, tam bir neme
lazımcılık örneği.
Değerli milletvekilleri, sizlere yakın
siyasi tarihimizde yaşanmış 9uncu
Cumhurbaşkanının basının ifade özgürlüğüne
karşı gösterdiği hoşgörüden bahsetmek istiyorum. Azerbaycan
Cumhurbaşkanı Haydar Aliyevi havaalanında uğurlayan
dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirelin tören sırasında
güneş gözlüğünün tek camı düşmüş, orada bulunan
basın mensuplarından foto muhabiri Fahir Arıkan da bu ilginç
anı fotoğraflayarak haber yapmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
Buyurun.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Teşekkür ederim.
Bu fotoğrafta gördüğünüz şekilde
gazetelerin ana sayfalarına manşet olan korsan baba
yakıştırmasıyla büyük ilgi uyandıran haberden sonra bu
fotoğrafla yılın fotoğrafı ödülünü
almıştır; foto muhabiri Fahir Arıkana ödülünü veren
kişi ise Süleyman Demirel olmuştur. Bir zamanlar bu topraklarda
siyasetçiler nüktedandı, espriyi kaldırabilme hoşgörüsüne
sahiplerdi, ülkenin başındaki bir siyasetçiyle korsan baba diye
espri yapılabiliyordu. Böyle bir olay şimdi olsa fotoğrafı
çekip yayınlayan gazeteci ve gazete için neler olurdu, bu şartlar
altında tahmin edemiyorum.
Değerli milletvekilleri, iktidara Hacı
Bektaş Velinin Nefsine ağır geleni kimseye tatbik etme.
sözünü hatırlatarak, Türkiye'nin demokrasinin ve hoşgörünün
aydınlattığı güneşli, iyi günlere ulaşmasına
az kaldı diyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
30uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 30uncu madde kabul edilmiştir.
31inci madde üzerinde aynı mahiyette 3 önerge
vardır, okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 340 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 31inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Mehmet
Ruştu Tiryaki Nusrettin
Maçin
Adana Batman Şanlıurfa
Züleyha
Gülüm Dilşat
Canbaz Kaya
İstanbul İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Gülizar
Biçer Karaca Engin
Özkoç
Denizli Sakarya
Yine aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu İmam
Hüseyin Filiz
Adana İstanbul Gaziantep
Ayhan
Altıntaş Orhan
Çakırlar Hasan
Subaşı
Ankara Edirne Antalya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUHAMMED FATİH
TOPRAK (Adıyaman) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Nusrettin Maçine
ait.
Buyurun Sayın Maçin. (HDP
sıralarından alkışlar)
NUSRETTİN MAÇİN (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında bu
yasanın ismini susturma yasası bu yasanın adını
korku yasası bu yasanın adını panik ve endişe
yasası koymak lazım. AKP iktidarı, yirmi yıldır bu
ülkede dezenformasyon ve algı operasyonunda birinci derecede bir partidir.
Şimdi, ana akım medyasıyla, görsel ve yazılı
basınıyla, bütün kurumlarıyla yirmi yıldır bu ülkenin
gerçeklerini çarpıtan bir iktidar bizim karşımıza
çıkıyor, dezenformasyonla mücadele yasası
Vah, vah, vah!
Değerli arkadaşlar, şimdi, bu AKP
iktidarı siyaseten, ekonomik olarak, sosyal olarak, iç ve dış
siyasette bir çöküşün eşiğine geldi. Bu çöküşünü gizlemek
için bu toplumu susturması lazım. Bu toplumun ifade özgürlüğünü,
düşünce özgürlüğünü, haber alma özgürlüğünü, gerçeklere
ulaşma özgürlüğünü kısıtlaması gerekir. Şimdi,
daha önce bunu yazılı ve görsel basın üzerine yapıyordu.
Hepimiz biliyoruz ki bilişsel kapitalizm çağında
yaşıyoruz, dijitalleşme çağında yaşıyoruz
yani bilgi ve iletişim çağında yaşıyoruz. Şimdi,
bu dönemde iletişimin, haberleşmenin kitleselleştiği sosyal
medya yer sağlayıcıları yani bu yer
sağlayıcıları dediğimiz Twitter, YouTube, Facebook;
bütün bunlar yer sağlayıcıları. Bir de bu erişimi
sağlayan kurumlar var yani diyelim ki Turkcell, Vodafone ve benzeri;
isimlerin hepsini saymayayım, hepimiz biliyoruz.
Şimdi, bu yasayla birlikte ne getiriliyor
biliyor musunuz? Bu internet ağı firmalarının arasında
bir erişim birliği kurulmuş. Bu birlik yani çıkan bir
kararı bu internet ağının koordinasyonuyla ne yapıyor?
Yer sağlayıcı sosyal medya ağlarına hemen elektronik postayla
bildiriyor. Hem paylaştığını engelliyor hem de ortadan
kaldırıyor.
Şimdi, hepimiz biliyoruz Covid-19 sürecinde,
iş dünyasından tutalım siyaset dünyasına, sivil toplum
örgütlerine, eğitim ve sağlığa kadar, daha çok banka
sektörüne kadar dijital sosyal medya platformları üzerinde
toplantılar, organizasyonlar yapıldı. Şimdi, hepimizin
bildiği, dünyada ve ülkemizde toplumun yüzde 60ı, 70i
televizyonları dahi izlememe durumuna gelmiştir. Neyi kullanıyorlar?
Sosyal medyayı kullanıyorlar, YouTubeu kullanıyorlar,
Facebooku kullanıyorlar, Twitterı kullanıyorlar. Yani bu
haberleşme ağının kitleselleştiği sosyal medya
ağı üzerinden toplumu tehdit etmeye çalışıyor. Yani
bulunduğun bir sokakta bir olay oldu, o olayı görüntülemek eğer
iktidara yanlışsa, iktidarın çıkarına ters
düşüyorsa onu görüntülemeyeceksin, görüntülesen de
yayınlamayacaksın, yayınlarsan bunun cezai müeyyidesine
uğrayacaksın bir yıl ile üç yıl arası. Eğer
gerçek ismini kullanmamışsan -bu özellikle 29uncu maddede; sosyal
medyada kullanıcıların çoğu gerçek ismini de
kullanmıyor- bu, yarı oranında cezanın artmasına neden
oluyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, şunu
söylemek istiyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NUSRETTİN MAÇİN (Devamla) Bir dakika
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
NUSRETTİN MAÇİN (Devamla) Türkiye'de
TÜİK ekonomiyle ilgili bütün gerçekleri saptırıyor, bütün
gerçekleri saptırıyor. Enflasyonun yüzde 83 olduğunu söylerken
TÜİK, bağımsız kurumlar ise 180 civarında
olduğunu söylüyor. Şimdi biz hangisine inanacağız?
Bağımsız kurumların yapmış olduğu enflasyonu
mu göz önünde bulunduracağız yoksa TÜİKin vermiş
olduğu bilgiyi mi? TÜİKe kim emir veriyor? Elbette ki iktidar
veriyor. O açıdan, bu yasa, gerçekten, seçime giderken, ekonomik kriz derinleşirken
iç ve dış siyasette iktidarın dibe vurduğu bir dönemde
toplumu susturma yasasıdır; toplumu korkutma, panik ve endişe
yaratma yasasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NUSRETTİN MAÇİN (Devamla) Ama biz
şunu iyi biliyoruz, bu gerçekler eninde sonunda halkımız
tarafından bilinecektir ve 2023 seçimlerinde bu iktidar yüzde 25in
altında kalacaktır. (HDP sıralarından alkışlar)
Yüzde 25in altında kalacaktır; bir nottur, burada düşüyorum.
Saygılarımla. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Maçin, teşekkür
ediyoruz.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci
konuşmacı Denizli Milletvekili Sayın Gülizar Biçer Karaca.
Buyurun Sayın Karaca. (CHP
sıralarından alkışlar)
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Evet, 29uncu madde geçti, talimat yerine geldi ve
Cumhur İttifakı'nın sıraları boşaldı ve
29uncu maddeyle, hapis cezalarıyla toplumu baskı altında
susturabilme olanağını elde etmenin rahatlığıyla
da sayın vekil arkadaşlarımız odalarına sanıyorum
çekildiler.
Değerli milletvekilleri, 29uncu madde geçti
ama dün akşam burada yaşanan bir ironiyi sizlerle paylaşarak
29uncu maddenin tehlikesini bir kez daha gözler önüne sermek isterim. Dün
akşam burada bir milletvekilimiz, Muğla Milletvekilimiz bu yasaya,
sansür yasasına karşı toplumda bir farkındalık
oluşturabilmek için bir çekiçle telefonunu kırdı, ardından
tartışmalar çıktı. Milliyetçi Hareket Partisinin Grup
Başkan Vekili itiraz etti ve aslında hepimizin de bildiği gibi,
Sayın Meclis Başkan Vekilimiz dedi ki: Kötü niyetli olarak
getirmedi, ben kötü niyetli olmadığını biliyorum.
Sayın Akçay dedi ki: Kötü niyetli olmadığını nereden
biliyorsunuz?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Hayır, öyle demedim.
Niyet sorgulanmaz dedim.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla) Niyetini
nereden biliyorsunuz? dediniz, duyduk hepimiz.
Ben de soruyorum: Peki, korku ve panik yaratma
saikiyle gerçeğe aykırı bilgi yaymayı cezalandırmak
için az önce evet dediğiniz bu yasada, 29uncu maddedeki korku ve panik
yaratma saikini nasıl tespit edeceksiniz ya da gerçeğe
aykırı olduğuna kim karar verecek? Yani bu saiki fal bakarak
mı göreceksiniz? İşte ironi bu. Dün
arkadaşımızın burada yaptığı eylemin niyeti
belli olduğu hâlde bu şekilde sorgulayabiliyoruz ama ne ironidir ki
bu saiki sorgulamadan evet diyebiliyoruz.
Değerli arkadaşlar, en kötü yasalar iyi
uygulayıcıların elinde adaletli olur ama en iyi yasalar kötü
uygulayıcıların elinde maalesef ciddi hak ihlallerine sebep
olur. Bugün, yargının bu derece talimatla
çalıştığı bir ülkede, bu ülkemizde, bu yasanın
nasıl uygulanacağını ve kimler için hangi şekilde
uygulanacağını bilmemek hakikaten gülünç gelir, hepimiz
biliyoruz bu durumun ne olduğunu.
Değerli arkadaşlar, bu yasa yürürlüğe
girmeden, daha Mecliste görüşülmeden bir birim kuruldu, bu da
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi. Az önce değerli milletvekilimiz oradan
bir haberi gösterdi. Bu birimin başına İdris Kardaş
getirildi. İdris Kardaş ne diyor? Erdoğan'ın hakikat
mücadelesinde ortak olmak onurdur. diyor. Şimdi, bu
arkadaşımızın, bu birimin ve Fahrettin Altun'un
çıkardığı bu bilgi notlarına, dezenformasyon raporuna
göre mahkemeler ceza verecek ve sadece bilgiyi paylaşan değil, beğenen
ve retweetleyen de üç yıl cezaevi riskiyle karşı
karşıya kalacak.
Değerli arkadaşlar, 2012-2020
yılları arasında Twitter Şeffaflık Raporu'na göre
Twitter'a dünya genelinden 12.499 mahkeme kararı gönderilmiş, bunun
7.070i Türkiye'ye ait, şampiyonuz. Dünya liginde Twitter'da içerik
kaldırmakta şampiyon olmuşuz, Rusya bizim yarımız
oranında, 2nci sırada. Yine, Facebook'ta içerik kaldırmada
2.452 rakamıyla 5inci sıradayız yani aslında sosyal
medyada her türlü yasakta şampiyonlar liginde oynarken neden hâlâ böyle bir
gizli, böyle bir baskı, böyle bir sansür, otosansür ve düşünce ve
ifade özgürlüğünü tamamen ortadan kaldıracak bir yasal düzenlemeyle
Mecliste bunu yapıyorsunuz?
Evet, herkes şunu söyledi, bütün milletvekili
arkadaşlarımız konuşmalarında hep şunu ifade
etti: Sizler, doğru bilgiler bile olsa işinize gelmeyenleri
yasaklayacaksınız, hapse atacaksınız, baskı
kuracaksınız.
Ben, başka bir açıdan bakmak istiyorum:
Hepimizin bildiği gibi, seçim yaklaştıkça bugünden
başlayarak, daha geçtiğimiz aylardan başlayarak kumpaslar
kurmaya başladınız; bu kumpasları planlayıp aynı
zamanda sarayın propaganda aracına dönüşmüş basına
manşetleri gönderdiniz, düğmeye bastığınız anda o
manşetler giriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla) Ama yirmi
dört saat geçmeden kara propagandanız ve kumpasınız çöküyor.
Asıl sizi rahatsız eden bu. (CHP sıralarından
alkışlar) İstiyorsunuz ki gerçekler ortaya çıkmasın,
kumpaslarınız ortaya çıkmasın, kumpaslarla
yürüttüğünüz siyasetiniz seçim dönemine kadar algı yönetsin ama
boşuna. Özgürlük tarlalarında kumpasınızın,
ihanetinizin ve baskınızın tohumları asla yeşermeyecek
çünkü bu ülke, Mustafa Kemal Atatürk'ün Ya istiklal ya ölüm! diyerek yola
çıktığı, tam bağımsızlığı ve
özgürlüğü mayasında hisseden bir milletin ülkesidir. (CHP
sıralarından alkışlar) Emeğiniz, mücadeleniz
boşadır; özgürlük kazanacak, demokrasi kazanacak diyor, Genel kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde son söz Ankara Milletvekili Sayın Ayhan
Altıntaşın.
Buyurun Sayın Altıntaş.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Değerli
milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
İYİ Parti Grubu adına 340 sıra
sayılı Kanun Teklifi üzerine söz almış bulunuyorum.
Kanun teklifi kamuoyuna dezenformasyon yasası
olarak yansıdı ancak ne yazık ki bu kanun teklifinin, iktidar
partisinin muhalif sesleri susturmak amacına hizmet eden adımlardan
biri olduğu görülmektedir. Elbette devletimiz ve milletimiz aleyhine
yapılan dezenformasyona biz de karşıyız. Biz de
çocukların istismar edilmesine, uyuşturucu satılmasına,
intihara teşvike, yasa dışı kumara, internetin küfür ve
hakaret ortamına dönüşmesine karşıyız. Bu gibi
suçların hangi ortamda olursa olsun yasal yaptırımları kanunlarımızda
zaten mevcut ama böyle fiillerin oltadaki yem gibi kullanılarak sosyal
medyada baskı kurulmasına yol açacak yeni suç tanımları
yapılmasına da karşıyız. Dolayısıyla kanun
yaparken olaylara sadece tek bir açıdan değil, pek çok yönleri de
gözeten bir yaklaşım içinde olmalıyız. Anayasanın
fikir, basın ve haberleşme hürriyetini koruyan maddelerini de
gözetmeliyiz, aksi hâlde çıkardığımız kanun tamamen
bir sansür yasası niteliği taşır.
Nitekim bu teklif iddia edildiği gibi Avrupa
veya Almanyadaki gibi değil, Rusyadaki yasa gibi insanların ifade
özgürlüğünü baskı altına alan bir kanun teklifidir. Avrupadaki
yasanın esas amacı vatandaşları korumak iken Rusya
yasasının amacı ise vatandaşını korkutmak olarak
görünüyor. Rusyada çıkarılan internet kontrol yasasının
gerekçesinde de uyuşturucu satışını ve
intiharları önleme, aileyi güçlendirme gibi halisane niyetler görürsünüz
ancak bu yasaya dayanılarak çıkarılan fanatik materyaller
listesine ve Rusya Federasyonuna saygısızlık
başlığı altında nitelenen yayınlara bakarsak
kanunun esas motivasyonunun vatandaşı korkutmak olduğu
apaçık ortadadır. Örneğin, sokaktaki ekmek kuyruğunu ya da
okullardaki sınıfların kalabalıklığını
veyahut havaalanlarında ülkeden ayrılan gençlerin görüntülerini
sosyal medyada yayınlamak Rusya'daki kanuna göre suç teşkil ediyor
ama bu arada kamu otoritelerinin yaptığı yalan haber ve
dezenformasyon son hızıyla devam ediyor, kanun onlara dokunmuyor.
Maalesef, elimizdeki kanun teklifi de aynı şekilde dezenformasyon
yapan kamu otoritelerine dokunmazken vatandaşların ifade
özgürlüğünü kısıtlayıcı hükümler içeriyor. Bu kanun,
bizi hür ve müreffeh yapmaz. İfade özgürlüğü olmayan yerde bilgi
kirliliği vardır, demokrasi olmayan yerde zafiyet vardır.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifinin
zamanlamasının seçime hazırlık olduğu da ortada.
İktidar partisi seçimden önce sosyal medyada baskı kurmak ve böylece
muhalefeti tamamen sindirmek istiyor. Bu teklif kanunlaşırsa seçim
süresinde yaşadığı mağduriyetleri dile getiren
vatandaşlar, samimi duygularla korkularını, endişelerini
paylaşanlar suçlu sayılabilecek. Örneğin, bir muhalefet
mitinginde Geçinemiyoruz, açız. diyen vatandaş halkı
paniğe sevk etmekten hapsi mi boylayacak? Hükûmetimiz vatandaşa
Açsan seni doyurayım ama hapishanede. mi diyecek? (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Bu yasa kanunlaşırsa
muhalif sesleri bastırarak girilen bir seçim meşru da
olmayacaktır. Önümüzdeki seçim ve sonrasındaki seçimler
vatandaşın vicdanını ve aklını ikna
edemeyecektir.
Değerli milletvekilleri, seçim güvenliğini
sağlamak önemlidir. Bunun için öncelikle seçmenin fikir ve ifade
hürriyetlerini korumalıyız. Vatandaşlarımızın
fikirlerini rahatça söyleyemediği, gördükleri
haksızlıkları, yaşadıkları
sıkıntıları belirtemedikleri bir ortamda seçim
güvenliğinden bahsedemezsiniz. Bu açıdan, Yüksek Seçim Kurulunu da
yasanın seçimlere gölge düşürmeyecek şekilde
uygulanacağına dair güvenceler vermeye davet ediyorum.
İktidar mensubu arkadaşlar Komisyonda Bu
yasanın zamanlamasının seçimle ilgisi yok. dediler. Eğer
söylediğiniz gibiyse, gelin, yasanın yürürlük tarihini seçimden
sonraya bırakalım. diye öneride bulunduk ancak bu önergemiz iktidar
mensubu milletvekillerince tabii ki reddedildi. Biz her zaman olduğu gibi
vatandaşımızın ve özellikle gençlerimizin haklarını,
özgürlüklerini savunacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Değerli iktidar
milletvekilleri Gençler daha iyi telefon almak için yurt dışına
gidiyorlar. diyorsunuz. Hâlbuki onlar iyi telefon için değil, ellerindeki
telefonları özgürce kullanamadıkları için yurt
dışına gitmek istiyorlar. Bu gibi zorlamalarla gençlerimizi
sadece karşınıza alırsınız, seçimde de kobra etkisiyle
hezimet yaşarsınız, seçimden sonra da bu kanunun
değişmesi için belki de ilk teklifi yine siz verirsiniz.
Gelin, gençleri özgür kılalım, gençler
ülkemizde kalsınlar diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
31inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
. 31inci madde kabul edilmiştir.
32nci madde üzerinde 3 önerge vardır. 2si
aynı mahiyette olup birlikte işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 340 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 32nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasına arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Züleyha
Gülüm Şevin
Coşkun
Adana İstanbul Muş
Mehmet
Ruştu Tiryaki Dilşat
Canbaz Kaya Meral
Danış Beştaş
Batman İstanbul Siirt
Ömer
Öcalan
Şanlıurfa
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Serkan
Topal Engin
Özkoç
Hatay Sakarya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUHAMMED FATİH
TOPRAK (Adıyaman) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerine söz talep eden Muş Milletvekili Sayın Şevin Coşkun.
Buyurun Sayın Coşkun. (HDP
sıralarından alkışlar)
ŞEVİN COŞKUN (Muş) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 32nci madde üzerine söz aldım. Genel Kurulu
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, konuşmama
başlamadan önce 9 Ekimde Yüksekova'da halkın iradesiyle seçilen
milletvekillerimiz Habip Eksik ve Sait Dedeye yönelik polis şiddetini,
emri verenleri ve uygulayanları buradan bir kez daha kınıyorum.
Değerli milletvekilleri, iktidar ömrünü uzatmak
için demokrasi ve hukuk hariç neredeyse her yolu denedi, denemeye devam ediyor.
Önce Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi diye ucube bir model
getirdi, seçim yasasını değiştirdi. Nazi dönemine rahmet
okutan bir İletişim Başkanlığını kurdu;
yetmedi, şimdi de tüm toplumu susturmayı hedeflediği bu sansür
yasa teklifine umut bağlamaktadır. Demokratik kurumları,
kuvvetler ayrılığı sistemini işlevsiz hâle getirecek
bu teklife karşı iktidar ve yandaşları hariç herkes itiraz
ediyor ve geri çekilsin diye çağrıda bulunuyor. Gazeteci meslek
örgütleri bu yasa teklifinin getirildiği gün Meclise gelerek
itirazlarını burada da dile getirdiler. Avrupa Konseyi Parlamenter
Meclisi, Meclise bu yasayı onaylamaması çağrısında
bulundu ve biz de bir kez daha buradan iktidara bu yasayı geri çekmesi
çağrısında bulunuyoruz. Aksi takdirde hukukun
işleyeceği günlerde dezenformasyonun büyüğünde sizlerin
imzası olacaktır.
Bu teklifte düzenlenen 32nci maddeyle
bağımsız mahkemelerin yetkileri âdeta Bilgi Teknolojileri ve
İletişim Kurumuna verilmektedir. İnternet Ortamında
Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla
İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun 8inci
maddesi kapsamındaki katalog suçlar genişletilmektedir. BTK
Başkanının resen karar vereceği katalog suçların
listesi artırılacaktır. Bir MİT mensubu veya ailesinden
birine yönelik herhangi bir haber, bağımsız mahkemelerin
kararıyla değil, BTK Başkanının yeterli suç
şüphesi olarak görmesiyle engellenebilecektir. MİT görevlilerinin
faaliyetleriyle ilgili haber ve internet içeriklerine erişim engeli,
mahkeme kararıyla değil, BTK Başkanının isteği
üzerine engellenebilecektir. Yani bir bilginin suç olup olmaması o
bilginin gerçekliği veya mahkeme kararıyla değil, BTK
Başkanının takdiri ve isteğiyle belirlenecektir. Bu durumda
BTK Başkanına âdeta hâkim görevi verilecektir. Çok istiyorsanız
HSK üyesi de yapın, eksik olmasın. TÜİK enflasyon
rakamlarınızı gizleyen kurumunuzdur, BTKyi de aynı
TÜİK gibi bilgileri gizleyen kuruma dönüştüreceksiniz. BTKnin bir
bilgiye, habere dair kararının referansı hakikat değil,
iktidarın istediği olacaktır. Anlayacağınız,
sansür yasasıyla hukuk hiçe sayılacaktır. Suç ve suçlu
artık hukukun belirlediği gibi değil, iktidarın ve
atadığı kişilerin istediği gibi şekillenecektir.
Değerli milletvekilleri, demokrasi için
vazgeçilmez olan kriterlerden biri de basın ve ifade özgürlüğüdür.
Basın ve ifade özgürlüğü ise muktedirlerin sadece istediği
kişilerin konuşması değildir; fikirlerin, düşüncelerin
özgürce konuşulmasıdır, gazetecilerin özgür bir şekilde
yazmasıdır. Ancak bu iktidar tarafından basın susturulmak
istenmektedir. Fikirler, düşünceler hapsedilmekte, nefes
aldırılmamaktadır. Mesleki faaliyetleri nedeniyle gazeteciler
gözaltına alınmakta ve cezaevine atılmaktadır.
Daha bugün Irak Kürdistan bölgesinin Süleymaniye
kentinde katledilen Jineoloji editörü Gazeteci Nagihan Akarselin Konyadaki
cenaze törenini takip eden Gazeteciler Dilan Babat ve Fırat Can Arslan
gözaltına alındı. Yine haziran ayında 4ü kadın 16
gazeteci tutuklandı. Gazeteci Ziya Ataman 2016dan bu yana hukuksuz bir
şekilde cezaevindedir. Ataman ağır hasta olmasına
rağmen bir aydır tek kişilik hücrededir. Ataman gönderdiği
mektupta Hücre daracık, nefes alamıyorum. demiştir. Yine
Yüksekovada 2016da yaşanan polis şiddetine dair haberi
yaptığı için Gazeteci Nedim Türfent o günden bu yana hukuksuz
bir şekilde cezaevindedir. Cezaevindeki gazetecilerden biri de ağır
hasta tutuklu Devrim Ayıktır. Bugün 79 gazeteciyi cezaevinde tutan,
polis ve yargı eliyle basına yönelik
saldırılarını amansız bir şekilde sürdüren
iktidarın bu teklifle neyi amaçladığı daha ne kadar
açık olabilir ki?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ŞEVİN COŞKUN (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Evet, tamamlayın lütfen.
ŞEVİN COŞKUN (Devamla) Evet,
iktidara buradan bir kez daha söylüyoruz: Ne yaparsanız yapın, tüm
yasalarınıza rağmen özgür basını
susturamadınız, bundan sonra da susturamayacaksınız. Çünkü
dezenformasyon iktidarınız seçimlerde yolcudur.
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz talep eden Hatay Milletvekili Sayın Serkan Topal.
Buyurun Sayın Topal. (CHP
sıralarından alkışlar)
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
hepinize saygılarımı sunuyorum.
Yine istisnai yetkilerle donatılmış,
istisnai bir kanun yapıyoruz. TDKde istisnai ne demek arkadaşlar?
Bir kimse veya bir şeyi benzerlerinden ayrı tutma, kural
dışılık, aykırılık. Şimdi, tabii, bu
açıklamaları biz göz önünde bulundurduğumuzda, o da eşittir
AK PARTİ. Çünkü kural dışı olan ne varsa onu rutin hâline
getiren parti AK PARTİ. Bakın, mesela torba kanun aslında
istisnai bir kanundur ama bunu kural hâline getiren iktidar, AK PARTİ.
Mesela istisnai kadrolara atama özel bir durumdur ama bunu kural hâline getiren
yine AK PARTİ. KHK istisnai bir durumdur ama bunu kural hâline getiren AK
PARTİ. Yine çifte maaş; yine şu anda, 32nci maddede BTKye
istisnai yetkiler veriliyor. Değerli arkadaşlar, aslında AK
PARTİ de istisnai bir parti ve kural dışı, kuralları
da maalesef çiğneyen bir parti.
Şimdi, arkadaşlar, yine, son zamanlarda
sürekli Maliye Bakanı değişiyor. En son, Sayın Maliye
Bakanı milletle dalga geçer gibi -kendisine yazılan ve verilen o
kâğıdı okumaya bile bir şekilde zorlanan bir Maliye
Bakanı- çıkıyor, milletimize diyor ki: Nörologlara gidin. Arkadaşlar,
Allahtan, heterodoks bir yaklaşımla epistemolojik bir kopuş
sergileyerek milletimize Ürologlara gidin. demedi. Verilmiş bir
sadakamız var. Bakanın keyfi yerinde, kafası da yerinde, ne
içtiyse milletimize de versin de, milletimiz de içsin de bu ekonomik şey
de rahatlasınlar arkadaşlar ya. Milletle bu kadar da dalga geçilmez
ya; yazıklar olsun be, yazıklar olsun Bakana! (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, şimdi hâkim
diyorsunuz, Hâkime ne gerek var. diyorsunuz çünkü bununla hâkim BTK
Başkanı olacak, savcı İçişleri Bakanı olacak, Yargıtay
Diyanet İşleri Başkanı olacak, zaten de başekonomist
Sayın Recep Tayyip Erdoğan.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) Ekonomistler
destek veriyor.
SERKAN TOPAL (Devamla) Sahi ya, bu kadar mahir
insanımız varken, soruyorum arkadaşlar, enflasyon neden yüzde 186,
neden yüzde 186? Arkadaşlar, bu kadar mahir insan varken neden
paramız pul oldu? Dünyada ekonomik kriz var. Tabii, açıklaması
bu arkadaşlar.
Şimdi, eleştirinin bir hak olduğunu,
demokrasinin bir özgürlük olduğunu bir türlü AK PARTİ iktidarına
anlatamadık. Eleştiriyi hakaret sayan bir iktidar; seçim
yaklaştıkça şu anda kendilerinin yaşadıkları
olayı unutarak, şiir olayını unutarak bugün, o gün
yaşadıklarını bizzat bu sefer basına yaşatmaya
çalışıyorlar.
Değerli arkadaşlar, bu devlet bizim, bu
devlet hepimizin, bu cumhuriyet hepimizin, devletin kurumlarının
tamamı da hepimizin, Cumhurbaşkanlığı makamı da
hepimizin; günü geldiğinde, o sarayın mazbatasını da
aldığımızda gençlerimizi ve basınımızı
da oraya çağıracağız zaten, onlara da açacağız
kapıları. Tabii ki her zaman olduğu gibi, Çankaya Köşkünde
oturacağız Allahın izniyle.
Şimdi, gece saat ikide de üçte de bununla
ilgili biz eylem de yaptık ama nafile; siz diyorsunuz ki: Basın
gerçekleri yazarsa biz onlara kelepçe takarız. Basın bir soru sorarsa
biz onlara kelepçe takarız. Herhangi bir kişi iktidarı,
Cumhurbaşkanını eleştirirse biz onlara kelepçe
takarız. Değerli arkadaşlar, nafile, Türk milleti
yıllardır özgürlüğüne düşkün bir millettir. Siz ne
yaparsanız yapın, sizin sonunuz geldi arkadaşlar; bunu hep
birlikte göreceğiz.
Son olarak şunu ifade etmek istiyorum;
bakın, adaletle ilgili bir anekdot vardır hepinizin bildiği ama
bir kez daha burada anlatmak istiyorum: II. Friedrich Postdamdan geçerken bir
yeri beğeniyor ve adamlarına diyor ki: Gidin, burayı
alın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SERKAN TOPAL (Devamla) Hikâyeyi bitirsem iyi olur.
Neyse, ertesi gün adamları gidiyor, almak
istiyorlar Ne kadar istiyorsan, alalım. diyorlar. Orada bir
değirmenci var Ben burayı satmıyorum. diyor. Ya, olur mu,
kral istiyor. diyorlar. Ya, olsun, babamdan gelmiş, ben çocuklarıma
bırakacağım. diyor. Neyse, krala gidiyorlar Efendim, bu adam
deli, satmak istemiyor. diyorlar. Hiddetleniyor Çağırın
bakalım. diyor. Çağırıyorlar değirmenciyi,
değirmenci geliyor. Diyor ki: Bak, yanlış anladın, ben
orayı satın almak istiyorum. Ne kadar istiyorsan, o kadar
vereceğim. Ben yanlış anlamadım, benim satacak
toprağım yok çünkü ben burayı dedemden aldım, babamdan
aldım, ben de torunuma bırakacağım. Ama ben kralım.
diyor. Sen kralsan Berlinde hâkimler var. diyor. Friedrich, Sanssouci
Sarayında arka bahçeye her çıktığında değirmenci
diyor ki: Hey Friedrich, sana sıcak ekmek göndereyim mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERKAN TOPAL (Devamla) - Bunu bitireyim, çok özür
dilerim.
BAŞKAN Ben de merak ettim hikâyenin sonunu,
hadi bitirin.
SERKAN TOPAL (Devamla) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Osmanlı heyetine 31 Aralık 1917de bu
anlatılıyor. Anlatıldığında oradan biri soruyor:
Adalet nasıl bir şey? Friedrich Adalet, her sabah sıcak bir
ekmek kokusuyla gelirdi. diyordu. Şimdi, adalet bir gün size de
lazım olacak, sizin yandaşlarınıza da lazım olacak, o
Ver mehteri. diyenlere de lazım olacak. Buradan bunu ifade etmek
istiyorum arkadaşlar.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
SERKAN TOPAL (Devamla) Son olarak, Türkiyeye,
milletimize o adalet 2010 yılında üzerine yürüdüğünüz Kamer
Gençle gelecek, Ali İsmail Korkmazlarla gelecek, millet masasıyla
gelecek ve Kemal Kılıçdaroğluyla gelecek.
Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 32nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan eklenmiş ibaresinin ilave edilmiş
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Zeki
Hakan Sıdalı Dursun
Ataş
Adana Mersin Kayseri
Yasin Öztürk Ümit
Beyaz Ayhan
Erel
Denizli İstanbul Aksaray
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUHAMMED FATİH
TOPRAK (Adıyaman) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Kayseri
Milletvekili Sayın Dursun Ataş.
Buyurun Sayın Ataş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Basın Kanununun
32nci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bugün ülkemizde
yaşadığımız ekonomik kriz her geçen gün
derinleşmektedir; yoksulluk, enflasyon, işsizlik sürekli artmakta,
yüz binlerce çocuk yatağa yarı aç girmektedir. Tüm bunlar olurken
yani ülkemiz her geçen gün uçurumun eşiğine sürüklenirken AKP
iktidarı basına sansür uygulamanın, özgürlüklere kelepçe takmanın
peşindedir ancak milletimiz AKPnin bu oyununun farkındadır. AKP
iktidarı, beceriksiz yönetim anlayışını, ülkenin
geldiği durumu, vatandaşa ödettiği acı faturayı bu
sansür yasasıyla gizlemeye çalışsa da başarılı
olamayacaktır. Nitekim, korkuyla, baskıyla, yasaklarla ülke
yönetilemez. Vatandaşı açlığa, yoksulluğa,
işsizliğe mahkûm edip yandaşı rantla, rüşvetle,
yolsuzlukla zengin ederek ülke yönetilemez. Millet krizden krize sürüklenirken
sarayda lüks ve şatafat içinde yaşayarak ülke yönetilemez.
Değerli milletvekilleri, görüşülen teklife
genel olarak baktığımızda basın ve ifade
özgürlüğünü tamamen yok edecek bir teklifle karşı
karşıyayız. Bu teklif, basın değil, sansür teklifidir.
İktidar bu teklifle geleneksel medya üzerindeki baskı ve kontrolünü
daha da artırmayı, daha özgür olan sosyal medya üzerinde baskı
oluşturmayı, sosyal medyayı da kontrol altına almayı,
böylece halkın doğru haber alma özgürlüğünü
kısıtlayarak bu ortamda seçime girmeyi amaçlamaktadır.
Basın özgürlüğüne yeni bir darbe
niteliğindeki bu teklif, zaten son sıralarda olduğumuz
Basın Hürriyeti Endeksi'nde bizi daha da aşağılara
çekecektir. 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ne göre Türkiye,
basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 149uncu
sıradadır. Aynı endekse göre Türkiye, 2005 yılında
98inci, 2010 yılında ise 138inci sıradayken bugün 149uncu
sıraya kadar gerilemiştir. Basın özgürlüğünde kötü
kategorisinden çok kötü kategorisine düşmek üzereyiz. Basın
Özgürlüğü Endeksi'ne göre bizden geride, Ukrayna'yı işgal
ederken hem sansür hem de yalan haberde vites yükselten Rusya; kadınların
başörtüsü takmadığı için katledildiği İran; insan
haklarının olmadığı, diktatörlükle yönetilen Kuzey
Kore, Somali ve Çin gibi ülkeler bulunmaktadır. Bu kanun teklifi yasalaşırsa
Türkiye basın özgürlüğünde daha da gerilere düşecektir çünkü bu
teklifle hapisteki gazetecilerin sayısı artacak, ifadeleri nedeniyle
vatandaşlar tutuklanacak, iktidarın medyası hariç hiçbir
basın kuruluşuna yaşam hakkı tanınmayacak, iktidara
yandaşlık yapmayan medyaya baskılar daha da artacaktır.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün hedef olarak
önümüze koyduğu muasır medeniyetler seviyesinden her geçen gün
hızla uzaklaşmaktayız. Ülkemizin geldiği bu utanç
tablosunun sorumlusu AKP iktidarı ve inşa ettikleri tek adam
rejimidir. Tarihte hiçbir ampul AKP'nin logosundaki ampul kadar karanlık
saçmamıştır ama milletimiz bu karanlığı yenecek,
ilk seçimlerde baskıya, sansüre, insan hakları ihlallerine,
yoksulluğa, yolsuzluğa, yasaklara son verecektir.
Değerli milletvekilleri, gazetecilerin,
özellikle de yerel basının ciddi sorunları bulunmasına
rağmen iktidar bu sorunları çözmek, gazetecilerin çalışma
koşullarını iyileştirmek yerine baskıyı ve
sansürü artırarak yasalar çıkarma gayretindedir. Bu kanun teklifinin
özü şudur: AKP, ilk seçimde kaçınılmaz olan sonundan millet
üzerinde kuracağı baskıyla, yasaklarla, sansürle kaçmaya
çalışmaktadır. Seçimlerde kaybedeceğini anlayan AKP, ülkeyi
çıkmaza sokan, kriz üstüne kriz yaşatan, yasakçı tek adam
rejimini korumaya çalışmaktadır. Ancak herkes emin olsun ki
kamunun kaynaklarını aktardıkları yandaş havuz
medyası da canlı yayında talimat alarak yazı yazan iktidar
kalemleri de ağzını açanı hapse atmak için hazır
bekleyen yargı da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
DURSUN ATAŞ (Devamla)
baskıyı,
sansürü artırmak için hazırlanan kanunlar da olayların üstünü
kapatmak için getirdikleri yayın yasakları da muhalif düşünen
basın organlarına ceza yağdıran RTÜK de işe
yaramayacaktır.
Güneşli, aydınlık yarınlara çok
az kaldı diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
32nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 32nci madde kabul edilmiştir.
33üncü madde üzerinde 3 önerge vardır, okutup
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 340 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 33üncü maddesinin tekliften
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Fatma
Kurtulan Mehmet Ruştu
Tiryaki
Adana Mersin Batman
Züleyha
Gülüm Dilşat
Canbaz Kaya Meral
Danış Beştaş
İstanbul İstanbul Siirt
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUHAMMED FATİH
TOPRAK (Adıyaman) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Siirt
Milletvekili Sayın Meral Danış Beştaş.
Buyurun Sayın Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, susturma ve sansür yasasını
görüşmeye devam ediyoruz ama asıl sansürün ve dezenformasyonun
iktidar tarafından yapıldığını herkes biliyor,
biz de gayet iyi biliyoruz; artık dezenformasyona dair bülten de
çıkarmaya başladılar.
Şunu söyleyeyim: Ben size bugün Urfa
Adliyesinin önünde beş yüz seksen dört gündür adalet nöbeti tutan Emine
Şenyaşarı ve ona dair basının
yaklaşımını, iktidarın yaklaşımını
anlatacağım; dezenformasyon nasıl oluyor, bunu görmenizi
istiyorum. Bu Emine anne ve oğlu Ferit Şenyaşar, beş yüz
seksen dört gündür Urfa Adliyesinin önünde oturuyor. Neden? Eşi ve 2
oğlu sizin sıralarınızda oturan İbrahim Halil
Yıldız Vekilinizin yakınları tarafından katledildiler.
Bu kim? İbrahim Halil Yıldız; Süleyman Soyluyla Suruç Nar
Festivalinde oldukça güzel bir şekilde, mutlu mutlu görüntü veriyor ve
basın bunu görmüyor, yandaş basın ve ulusal basın bu resmi
asla paylaşmıyor; sansür var. Emine Şenyaşarın
beş yüz seksen dört gündür yürüttüğü adalet mücadelesine dair haber
yapan gazeteciler gözaltına alınıyor. Dezenformasyon mu
dediniz? Ulusal basın ne yapıyor? Ya, AKP vekili ya, milletvekilinin
kendisinin de abisi öldürülmüş o arada, meşru müdafaadan
diğerleri kendilerini savunmuş ve bunlar hastanede öldürülmüş,
biliyor musunuz? Şu ana kadar hastane kayıtlarına dair bir
soruşturma yok, görgü tanıkları var.
Emine Şenyaşar, şu anda, kendi... 7
çocuğu vardı, şimdi 1 kızı da vefat etmiş. 3
çocuğunu kaybetmiş, 4 çocuğu kalmış; onlar
babasız. Öldürülen 2 çocuğunun çocukları, 4 çocuk, babasız
ve Fadıl Şenyaşar tutuklu, onun da çocuğu babasız
büyüyor. Bu kadın yemiyor, içmiyor, uyumuyor, hayata dair hiçbir şey
yapmıyor; yaşayabilecek kadar... Sabah gidiyor adliyenin önüne, diyor
ki: Ben adalet istiyorum. Dünya tarihinde bunun bir benzeri yok.
Dezenformasyon mu dediniz? Peki, bunu siz kanallarda görebilir misiniz?
Hayır. A Haber yalan atmakla meşgul; Sabah, Yeni Şafak her gün
yeni yalanlarla, yeni dezenformasyonla, yeni algı yönetimiyle toplumu
kutuplaştırıyor. Halkı kin ve düşmanlığa
tahrik mi? Başka konuşmam var, kim tahrik ediyor, kim kamu
barışını bozuyor; bunu sizlere anlatacağım.
Siz topluma diyorsunuz ki: Susun ya. Bir katliam
var ortada, katliam; bir aileden 3 kişi! Hem de İbrahim Halil
Yıldız Beyefendi gidiyor, Süleyman Soyluyla Suruçta nar festivali
yapıyor ya! Daha nar bile çıkmamışken, halaylarla
Suruçta
bu katliam oluyor, Suruçta ve anne diyor ki: Benim burada gözümde yaş
kalmadı ağlarken, Süleyman Soylu ve Vekil, koluna
takılıyor, gidiyor, bunu kutluyorlar. Böyle bir vicdan var mı ya?
Böyle bir insanlık olabilir mi? Ben geçen hafta ziyaret ettim ve anneye
senin duygularını dile getireceğim diye söz verdim. Şimdi
de Adliye önünden atmak istiyorlar. Müştemilat bile değil ya,
müştemilat bile değil, diyorlar ki: Burada oturamazsın. Neden?
Polis gitmiş, komiser, gösterdiler Burası müştemilat bile
değil, biz tutanak tutamayız demişler, Sizi atamayız.
demişler. O anne hakkında çok sayıda dava var, 19 tane.
Neymiş? Konuşuyormuş anne. İşte, ona dava, cinayete
cezasızlık.
Şunu söyleyeyim: Emine annenin mücadelesi,
tarihin sayfalarında kesinlikle yerini aldı ve siz Emine
Şenyaşarın yürüttüğü bu direnişi asla ve asla
unutturamayacaksınız -bir notum kaldı da orada- ve Kürtlerin,
Kürt kadınlarının mücadelesi bu konuda tarih yazıyor. Emine
anne, birçok anne tanıdım, birçok anneyle temas ettim
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
acılı birçok anneyi dinledim, hiçbirini ayıramam ama Emine
Şenyaşarın
İlk gün, katliam olduğu gün de
oradaydım, gittim mezarlıktayken eşinin de öldüğü haberi
geldi ve biz mezarlıktayken gaz sıkıldı ya, bize gaz
sıkıldı defin sırasında çünkü arkasında iktidar
partisi milletvekili vardı. Şimdi bunu nereye koyalım, bu yasada
bunu nereye koyalım? Haber yasak, gazeteciler tutuklanıyor, kendisi
hakkında onlarca dava açılıyor, yerlerde sürükleniyor,
darbediliyor, kamu vicdanı yerle bir; haber değeri yok çünkü haber
olsa bütün Türkiye toplumu, Emine annenin yanında olacak ama biz onun
sesini duyuyoruz. Emine Şenyaşar kesinlikle bizim onurumuzdur, bütün
kadınların. Mücadelesinin önünde saygıyla eğiliyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 340 sıra
sayılı Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 33üncü maddesindeki tümüne
ibaresinin tamamına şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Zeynel
Emre Faruk
Sarıaslan Vecdi
Gündoğdu
İstanbul Nevşehir Kırklareli
Engin
Özkoç İlhami
Özcan Aygun Ali Haydar Hakverdi
Sakarya Tekirdağ Ankara
Süleyman
Girgin
Muğla
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUHAMMED FATİH
TOPRAK (Adıyaman) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Tekirdağ Milletvekili Sayın İlhami Aygun.
Buyurun Sayın Aygun. (CHP
sıralarından alkışlar)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Sayın Başkan, değerli vekiller; Basın Kanununda
değişiklik yapan yasa teklifinin 33üncü maddesi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi ve ekranları
başında bizi izleyen tüm vatandaşlarımızı
sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
İktidar, basını her yerden
kuşatmakta; sosyal medya, bu kuşatmaya karşı önemli bir güç
olmuş ve sansür zırhını delen mecraya
dönüşmüştür, hatta kimi tweetler borsada, emniyette, siyasette
önemli dalgalanmalara, görevden almalara dahi sebep olmuştur. İktidar,
şimdi hem muhalif yazılı basını tamamen susturmak hem
de sosyal medyayı ortadan kaldırmak için kollarını
sıvamış ve bu sansür yasasını
hazırlamıştır. Abdülhamit dönemini aratmayan bu yasa,
iktidar medyası dışında tüm mecranın
imhasını öngörmektedir çünkü seçim kapıdadır, AK PARTİ
yaklaşan seçim öncesinde gerçekleri gizlemek, kamuoyuna kendi
propagandasını yaparak dezenforme etmek istemektedir. İktidar,
artık baş aşağı gitmekte, vatandaşın
gönlünden kopmaktadır, kurtuluşu bu sansürde aramaktadır. Zannetmektedir
ki sansürle iktidarda kalacak, vatandaş gerçekleri öğrenmeyecek,
onlar da makamlarında kalacaktır. Artık mızrak çuvala
sığmıyor, ne yaparsanız yapın gizleyemiyorsunuz.
TÜİK, makyajlı enflasyon rakamları
açıklıyor. TÜİK, tarımsal üretimi açıklıyor,
makyajlıyor, yüksek gösteriyor ama maalesef üretim artmıyor, üretim
düşüyor, tam aksine ithalatımız artıyor. Bu yüzden
gıda fiyatları aldı başını gidiyor; tüketici, bu
ürünleri alamadığı için de boğazından kesiyor.
Biliyorsunuz Abdülhamit, baskı sürecinde
millet, hürriyet, cumhuriyet, veliaht, yıldız hatta
padişahın büyük burnunun kastedileceğini düşündüğü
için burun kelimesini dahi yasaklatmıştı, tahtakurusu
kelimesini dahi yasaklatıyor çünkü vatandaşlar tahtın kurusun
demesinler diye. Şimdi AK PARTİnin sansür yasası, Abdülhamitin
o dönemini aratmıyor, bu yasayla yakında enflasyon,
pahalılık, kriz, faiz, üretim, çiftçi, ithalat, et, süt
kelimelerinin de yasaklanmasından endişe duyuyorum çünkü iş buraya
kadar varmıştır. Milletimiz yumurta, süt, et, meyve, sebze
alamaz hâle gelmiş, birçok evde limon dahi bulanmamakta, şu anda
salatasına, çorbasına limon sosu katmaktadır çünkü limondan daha
ucuz sos fiyatı vardır, limon sosu kullanmaktadır. Onunla
beraber, temel gıda ürünlerine bakıyoruz; yumurta, süt, et artık
lüks gıda kapsamına girmiş. Süt ve et üreticisi krizde. 1
milyona yakın gebe ineğimiz kesime gitmiş ve Süt Konseyi 7,5
lira olan sütün litresini zar zor 8,5 liraya çıkardı. Bunları
artık bizler duyamayacağız çünkü bu yasayla beraber her
şeyi saklıyorsunuz, sansürlüyorsunuz. Böyle gelmiş, böyle
gitmez. İşte, sansür yasası bu gerçeklerin dile getirilmesini,
eleştirinin dillendirilmesini, vatandaşın sesinin
kısılmasını, tepkisizliğini amaçlamaktadır. Çünkü
en büyük dezenformasyonu sizler yapmaktasınız.
Genel Başkanımız Kemal
Kılıçdaroğlu, Amerika ziyaretine çıktı, orada kirli
eller yine devreye girdi, yanlış haber ve daha sonra o haberi
kaldırdılar. O da yetmedi, İBBnin mezarlık işlerinden
sorumlu aracını haber girdiniz, baktınız ki o haberi yapılan
araç Albayrak Grubunun aracı çıkınca o haber de ortadan
kalktı. Ya, kimler dezenformasyon yapıyor? İşte, siz
yapıyorsunuz ama ondan sonra da çark ediyorsunuz. Esasında,
yanlış haberlerin hepsi, iftira haberlerin hepsi havuz
medyasından ve size yakınlar. Ancak bu yalanlara karşı
artık müeyyide yok. Oysa Halk TV, Tele1 ve KRTnin üzerine ise ceza üstüne
ceza yağıyor. BirGün gazetesine, Cumhuriyet gazetesine, Sözcü
gazetesine ilan akışı duruyor. İşte, ortada bir
dezenformasyon var. diyorsunuz ama asıl dezenformasyonu siz iktidar
eliyle yapıyorsunuz.
Evet arkadaşlar, işte, Tarım
Bakanlığının dergisi. Diyor ki Sayın Bakan: Türkiye,
gıdada kendi kendine yeten bir ülkedir. Hadi oradan. Rusyadan
ayçiçeği gemileri gelirken havai fişek patlatacaktınız
Boğazda, tahıl koridoru açıldı diye. Yine aynı
şekilde -bir de daha hasat yeni bitti arkadaşlar- TMO arpa
alımına girdi. Nereden? İthalata girdi. Hani gıdada kendi
kendine yeten bir ülkeydik. İşte en büyük yalancı sizlersiniz.
Bir de diyor ki DSİ Genel Müdürü: Su yapıları konusunda dünyada
en saygın durumdayız. Ya, Melen Barajı var. Melen
Barajını hâlâ harekete geçiremediniz. Nasıl yapı
yaptınız? İşte en büyük yalancılık burada, iftira
burada, gerçekler ise
Melen Barajı orada, İstanbul Büyükşehre
daha teslim edemediniz.
İnternete, ifade ve haber alma özgürlüğüne
kelepçe vurmak istiyorsunuz çünkü korkuyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) Ama
korkunun ecele faydası yok. Ne yaparsanız yapın
koltuklarınızda kalamayacaksınız, gidiyorsunuz
arkadaşlar. Evet, vatandaş sizin söylediklerinize değil, cebine,
evindeki tenceresine ve karnına bakıyor; mideler boş, tencereler
boş ve cepte para yok. İşte gerçek o ama size kalırsa
hiçbir şey yok. İşte bu yalan haberleri yapanlar sizlersiniz
havuz medyanız- iftira yapan sizlersiniz ama gerçek yazan KRT, Halk TV ve
bununla beraber Cumhuriyet Halk Partisi gazetesi, BirGüne yasak koyuyorsunuz.
Artık gittiğinizi bilin, geliyor gelmekte
olan diyor, sözlerime son verirken tüm vatandaşlarımı sevgi ve
saygıyla selamlıyorum. Yüce Meclise de saygılarımı
sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, bir yoklama talebimiz var önergeyi oylamadan önce.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunmadan
önce yoklama talebi var, yoklama talebini karşılayacağım.
Yoklama talebinde bulunan
arkadaşlarımızın isimlerini tespit edeceğim:
Sayın Altay, Sayın Özkan, Sayın Göker, Sayın Aygun,
Sayın Kılıç, Sayın Yıldız, Sayın Karaca,
Sayın Zeybek, Sayın Şeker, Sayın Kılınç,
Sayın Yeşil, Sayın Karasu, Sayın Aydın, Sayın
Barut, Sayın Özkan, Sayın İlhan, Sayın
Tığlı, Sayın Sarıaslan, Sayın Budak, Sayın
Tanal.
Üç dakika süre veriyorum ve yoklamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.15
ALTINCI
OTURUM
Açılma Saati: 19.21
BAŞKAN: Başkan Vekili
Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 7nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 340 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 30uncu maddesi üzerine Tekirdağ Milletvekili İlhami
Özcan Aygun ve arkadaşları tarafından verilen önergenin
oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Pusula veren arkadaşlar salondan
ayrılmasın.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
340 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir,
İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ve 64 Milletvekilinin
Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4471) ile Dijital Mecralar
Komisyonu ve Adalet Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 340) (Devam)
BAŞKAN Komisyon yerinde.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
33üncü madde üzerindeki diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Basın Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin çerçeve 33üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu İmam
Hüseyin Filiz
Adana İstanbul Gaziantep
Aylin
Cesur Orhan
Çakırlar İsmail
Koncuk
Isparta Edirne Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUHAMMED FATİH
TOPRAK (Adıyaman) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Adana
Milletvekili Sayın İsmail Koncuk.
Buyurun Sayın Koncuk. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Bütün Genel Kurulu topladım siz
konuşacaksınız diye.
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 33üncü maddesi
üzerinde İYİ Parti Grubunun görüşlerini açıklamak üzere
huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Maddeyi bir okumak istiyorum, 29uncu maddeyi,
tarihe not düşmek adına milletimiz de maddenin ne olduğunu
görsün. Madde şu şekilde: Sırf halk arasında endişe,
korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği,
kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe
aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya
elverişli olacak şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç
yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Fail, suçu
gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde
işlemesi hâlinde, birinci fıkraya göre verilen ceza yarı
oranında artırılır.
Şimdi, maddeyi okuyunca aklıma 2016
yılında Ankara Emniyet Müdürlüğünün yaptığı bir
açıklama geldi. Hatırlarsanız FETÖcüleri ihbar edin. diye bir
açıklama yapılmıştı o tarihte; 40 bin kişi
şikâyetçi olmuş 155 üzerinden. Eşini, oğlunu,
akrabasını, komşusunu FETÖcü diye şikâyet edenler
çıkmıştı. Bunları yaşadık. Şimdi,
bunları yaşayan bir ülkede böylesine ucu açık kanunların
hangi sonuçlar doğuracağını kestirebilmek hiç de zor
değil.
Değerli milletvekilleri, bir kanun maddesi
yapılırken sonuçlarını öngörebilmek, hesap edebilmek,
ölçebilmek lazım ki onu kanun maddesi hâline getirebilelim. Son derece -bu
kelime biraz ağır kaçacak belki ama- sorumsuzca hazırlanmış
bir kanun maddesi, artık bunu vatandaşlarımız takdir
edecek. 29uncu madde kabul edildi, vatandaşlarımız takdir
edecek; Twitterda, Facebookta, Instagramda yorum yazan gençlerimiz, hatta
emeklilerimiz. Çünkü emeklilerimiz yazıyor bir haberin altına, diyor
ki: Geçinemiyorum, emekliler çok kötü. Şimdi, bu Geçinemiyorum,
emeklilerin durumu çok kötü. diyen vatandaş acaba halk arasında
endişe, korku falan mı yaratmak istiyor? Çünkü Hükûmetin zaman zaman
yaptığı açıklamalarda vatandaşın bir eli
yağda bir eli balda gibi açıklamalar yapılıyor, onunla
örtüşen bir şikâyet değil herhâlde bu. Dolayısıyla,
tamamen subjektif bir madde bu.
Değerli milletvekilleri, bunu geçeceğim.
Biliyorsunuz öğretmenlerimiz atandı, 20 bin öğretmenin
ataması yapıldı. Bu öğretmenlerin hâlâ bir
kısmının güvenlik soruşturmaları tamamlanmadı.
İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylunun 12 Eylülde
yaptığı açıklamayı hatırlıyorum,
demişti ki: Bugün itibarıyla güvenlik soruşturmaları
tamamlanmıştır. Yani ülkenin İçişleri Bakanı
çıkıyor, bundan otuz üç gün önce, güvenlik soruşturmalarının
o gün itibarıyla yani 12 Eylül itibarıyla
tamamlandığını açıklıyor ama bugün hâlâ sadece
İstanbulda 700 öğretmenimiz görevine başlayamadı. Belki de
tarihimizde ilk defa bu öğretmenlere şu söylendi, denildi ki: Göreve
başlayana kadar, gelin, ücretli öğretmen olarak sizi
görevlendirelim. Şimdi, genç öğretmenimiz Adana'dan
kalkmış, İstanbul'a gitmiş, göreve başlayacak, evini
tutmuş, bakın, evini tutmuş, döşemiş, harcamalarını
yapmış, bana yazıyor Sayın Vekilim, perişanım,
para bitti. diyor. Çünkü ücretli öğretmenlikten alacağı para 3
bin lira civarında bir paradır.
Şimdi, enteresan olan şu: Ya, bir devlet
ciddiyeti diye bir şey olur. İçişleri Bakanı Bugün bitti.
dediyse güvenlik soruşturmalarının o gün gerçekten bitmiş
olması lazım.
Şimdi, biz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL KONCUK (Devamla) Sayın
Başkanım, lütfen
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Memleketin bir sürü meselesi varken, hani her
boyayı boyadık, fıstık yeşili kaldı, siz bu
kanunla fıstık yeşili boyuyorsunuz, fıstık yeşili
boyuyorsunuz. Bunun hesabını bu millet soracak. Yani Twitter'da bir
yorum yazarken korkarak yazan o gençlerimiz -o Z kuşağı diyoruz
ya- mükemmel yorumlar yapıyorlar, mükemmel, zekâ dolu yorumlar
yapıyorlar. Ya, korkuyla yapacaklar bundan sonra.
Benim son söz olarak söyleyeceğim şu:
Sayın Süleyman Soylu, sayın milletvekilleri, AK PARTİ'nin
değerli milletvekilleri; bu ataması yapılan öğretmenlerin
bir an önce görevine başlamasını sağlayın ya. Daha
göreve başlamadan, meslek hayatına girmeden devletine olan güvenini
yerle yeksan ediyorsunuz diyorum.
Saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
33üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
33üncü madde kabul edilmiştir.
34üncü maddede 4 önerge vardır, 3ü aynı
mahiyette olup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 340 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 34üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Ali
Kenanoğlu Dilşat
Canbaz Kaya
Adana İstanbul İstanbul
Züleyha
Gülüm Mehmet
Ruştu Tiryaki Hasan
Özgüneş
İstanbul
Batman Şırnak
Aynı
mahiyetteki 2nci önergenin imza sahipleri:
Cengiz
Gökçel Engin
Özkoç
Mersin Sakarya
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Ayhan
Erel Ümit
Beyaz Behiç Çelik
Aksaray İstanbul Mersin
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Zeki
Hakan Sıdalı
Adana Mersin
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUHAMMED FATİH
TOPRAK (Adıyaman) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerine söz talep eden Şırnak Milletvekili Sayın Hasan
Özgüneş.
Buyurun Sayın Özgüneş.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Evet, sansür
yasası geçecek gibi. Bilim insanı Aziz Sancar diyor ki: Son beş
yüz yılda İslam âlemi bilim adına bir şey üretemedi. Niye
üretemedi hiç sorduk mu? Yani Türki Cumhuriyetlerden Pakistan'a, Arabistan'a,
bilmem nerelere kadar kaç tane İslam ülkesi var? İşte, mesele
burada düğümleniyor, İslam ülkelerinin hiçbirinde kalkıp AKP
Hükûmeti şunu diyemez: Orada hukuk çok üstün durumda, özgürlükler
alabildiğine yol almış, demokrasisi var. Demokrasinin,
özgürlüğün, hukukun işlemediği bir yerde, özgür düşüncenin
ifade edilmediği bir yerde arkadan nal toplama işiyle
uğraşıp durur. İşte, bizim meselemiz bu.
Şimdi, Avrupa kendine göre eksik fazla bir
demokrasi, bir özgürlükçü, bir hukuka dayalı bir sistem kurmuş mu?
Kurmuş. İlerlediler mi? İlerlediler. Biz niye çuvallıyoruz?
Çünkü bizde özgür düşünce üzerine sürekli ket vurma ihtiyacı
duyuluyor. Despotizm, Orta Çağ zihniyetinin tekrar tekrar
hortlatılması zihniyeti söz konusu ve davranışları.
Avrupalılar Rönesansı 1400lerde, Aydınlanmayı 1800lerde
başlatarak bilimselliği ve özgür düşünceyi esas aldılar.
Biz ise darbeler, sıkıyönetimler, susturmalar, işte, bu yasada
da öyle görülüyor. Şimdi ne oldu bu kadar böyle zihniyeti ve vicdanı
kalıba sokan anlayış? Bizim gözlerimizin görmez olmasını
sağladı, kulakların sağır olmasını
sağladı, vicdanları sildi süpürdü; âdeta timsahın kendi
avını yediği tarzda biz birbirimizin yüzüne bakarak öylesine
durabiliyoruz. Dumura uğramış zihniyetler.
Dolayısıyla, değerli arkadaşlar,
bakın, bir kuruluş, Freedom House diyor: Türkiye özgür olmayan
ülkeler kategorisine girdi. Doğru söylüyor yani. Ha, iktidar diyebilir:
Yok, biz Aydan bahsediyoruz, uçtuk gittik. Maalesef, yerde bile sürünme
şansımız kalmadı.
2012-2020 yılları arasında tüm
ülkelerden Twitter'a toplam engelleme 182 bine yakın, 182 bin; Türkiye, bu
182 binin içerisinde 50 binini gerçekleştiren ülkedir. Yani sizin derdiniz
hep şu: Türkiye en sonda olsun; Mozambik gibi olsun, Angola gibi olsun;
böyle rezil sürünelim, sürünelim yerlerde.
Şimdi, Türkiye dünyada 2nci sırada.
diyor, sondan. Bunu biz söylemiyoruz. Mesela, ülkelerden Twitter'a iletilen
toplam 500 binin üzerinde kapatma talebinin 107 bin tanesi Türkiye'ye ait yani
bu beşte 1; bütün dünya 4, Türkiye 1 pay. İşte, sizin
fotoğrafınız o, sizin bu ülkeyi getirdiğiniz hâl bu.
Hukuk üstünlüğü noktasında 139 ülke
arasında Türkiye sondan 22nci. Bunu da biz üretmedik, birileri söylüyor.
Kapatılan internet sayısı 64,
erişim engeli 1.460, sosyal medya içerikli 160 dolayında engelleme
var. Hapis cezaları yüz otuz üç yılı bulmuş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Evet, şu an
itibarıyla 62 gazeteci içeride. Geçmiş konuşmalarda söyledik,
hangi sansürler, hangi cezaların verildiğini, sayılarla
fazlasıyla herkes söyledi.
Şimdi, burada amaç nedir? Ekonomik
yoksulluğun, çöpten beslenmenin bilinmesini engellemek, toplum bilmesin.
Dolar 2,60tan 18,5a çıkmış, bu toplum duymasın.
Kadın katliamlarının sayısını toplum bilmesin.
450 milyar dolar dış borcumuzun olduğunu bilmesin. Kutucuklarda
paraların çalındığını duymasın. 128
milyarı kimse duymasın. Kuran kurslarındaki çocuk
istismarını kimse duymasın.
Evet, istiyorsunuz ki yalanın, yoksulluğun
ve yolsuzluğun iktidarı devam etsin. Siz gidicisiniz. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önerge üzerinde
diğer konuşmacı Mersin Milletvekili Sayın Cengiz Gökçel.
Buyurun Sayın Gökçel. (CHP
sıralarından alkışlar)
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AKP getirdiği sansür
yasasıyla demokrasiye darbe yapıyor. Demokrasilerin olmazsa olmaz
mutlak araçları vardır. Bunların birinden vazgeçersek
demokrasiden vazgeçmiş oluruz. Basın ve sosyal medya da demokrasinin
olmazsa olmazıdır. Yıllardır basın üzerinde
kurduğunuz baskıyla zaten demokrasiyi ortadan
kaldırdınız. Satın alabildiğiniz basın
kuruluşlarını satın aldınız, yandaş
yaptınız; satın alamadıklarınızı da RTÜK
eliyle ekranlarını karartıp susturmaya
çalışıyorsunuz. Gazetecilerin basın kartlarını
iptal ediyorsunuz. Baskıcı ve otoriter rejimler insanların
konuşmasından korkar, siz de çok korkuyorsunuz ama ne yaparsanız
yapın artık mızrak çuvala sığmıyor. Sizin
derdiniz yoksulluğun, yolsuzluğun, yasakların üzerini kapatmak,
bunu biliyoruz. 3Yyle mücadele edeceğiz. diye geldiniz, yolsuzluk ve
yoksulluğu yasakla örtmeye çalışıyorsunuz.
Peki, bu kanun ne getiriyor? Bu kanun yasak
getiriyor, baskı getiriyor. Siz, sosyal medyayı da susturmak
istiyorsunuz; sosyal medyada kimse yoksulluktan, hırsızlıktan
bahsetmesin istiyorsunuz; çocuğuna mama alamayan annenin
isyanını kimse görmesin istiyorsunuz; kimse sosyal medyada yolsuzluk
ve rüşvet çarkınızı konuşmasın istiyorsunuz;
televizyon kanallarına yaptıklarınızı sosyal medyada
yapmak istiyorsunuz. Siz ne kadar yasak getirirseniz getirin
vatandaşlarımız her şeyin farkında.
İktidarınız baştan ayağa yolsuzluğa
bulaştı, yolsuzluk yapanlar birbirini ifşa ediyor. Öyle bir
yolsuzluk düzeni var ki Cumhurbaşkanlığı Ekonomi
Politikaları Kurulu üyesi, Cumhurbaşkanı
danışmanı, Sermaye Piyasası Kurulu Piyasası
Başkanı ve Erzurum Milletvekiliniz yolsuzluk çarkı
kurmuşlar; biz bunu basından, sosyal medyadan öğreniyoruz.
Şimdi, bu sansür yasasıyla bunların konuşulmasını
engellemek istiyorsunuz. Suç örgütleriyle çarşaf çarşaf fotoğrafları
olan bakanlarınızın ilişkilerini
vatandaşlarımız öğrenmesin, görmesin istiyorsunuz. Siz, suç
örgütleriyle fotoğraf vermekten değil, bu fotoğrafların
yayınlanmasından rahatsız oluyorsunuz. AKP zannediyor ki bu
yasayla yoksulluk görünmeyecek. Bakın, arkadaşlar, siz inkâr etseniz
de kabul etmeseniz de insanlarımız yoksul.
Avrupanın en yoksul ülkesi Bulgaristan,
nüfusunun yüzde 40,6sı yoksulluk sınırının
altında yaşıyor. Peki, Türkiye'de durum ne, sahi hiç merak
ediyor musunuz? Vatandaşlarımızın yüzde 49,6sı
açlık sınırının altında, yüzde 90ı ise
yoksulluk sınırının altında yaşamaya
çalışıyor. İşte sizin derdiniz bunun üzerini kapatmak,
konuşulmasını engellemek. Yandaşlarınız ve 5li
çeteniz dışında kimse umurunuzda değil; siz halkı
unuttunuz.
Değerli arkadaşlar, AKP sanki iktidara dün
gelmiş gibi, Cumhurbaşkanı çıkıyor, diyor ki:
Yoksulluğu ve yolsuzluğu biz hallederiz. Ya, siz yirmi
yıldır iktidardasınız, nerede olduğunuzu bir fark edin
artık. Yemiyor bunu millet. Siz yirmi yıldır
iktidardasınız, vatandaşımız yoksul, fakir, yüzde
90ı aç. Bu insanları yoksulluğa siz mahkûm ettiniz, siz. Az
önce söyledik; siz yolsuzluklarla anılacak bir iktidarsınız,
hoşunuza gitmeyecek ama 128 milyar doları hiç eden bir
iktidarsınız. Siz yolsuzluklarla mücadele eden değil,
yolsuzlukları yapanları koruyan bir iktidarsınız. Kendi
Bakanlığına kendi şirketinden fahiş fiyatla ürün alan
Bakanın olduğu bir iktidarsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Hiçbir sorgu sual
sorulmadan bu Bakan çekti gitti. Allah aşkına, hiç
vicdanınız sızlamıyor mu?
Değerli arkadaşlar, hem siz bilin hem bizi
izliyorsa Türk milleti bilsin, yolsuzluk yapan, hırsızlık yapan,
halkın parasını çalan her kim varsa, iktidarımızda,
adil, bağımsız yargı önünde yargılanacak ve
yaptığı suçun cezasını mutlaka görecek; halkın
parasını çalanların da burnundan fitil fitil getireceğiz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın Başkan,
kayıtlara geçmesi açısından sadece birkaç cümleyi paylaşmak
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Şimdi,
artık İç Tüzükten vazgeçtik, Anayasaya 38 açık bir
şekilde Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu
sayılamaz. diyor. Apaçık burada yargısız infaz
yapanların, yargıyla birlikte olduklarında neler
yapabileceklerini milletimizin takdirine bırakıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Tutuklu
yargılama getiriyorsunuz. Suçlu olmadan tutuklu yargılama
getiriyorsunuz.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz talep eden Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, gün geçmiyor ki ucube
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde yeni krizlerle,
risklerle, tahribatlarla karşılaşılmasın. Bu
bağlamda, sadece kendisine oy verenlere vatandaş diyen, kendisini
eleştiren her kesimi ötekileştiren AKP, devlet aklı ve
vicdanını yok etmektedir. Böyle bir ortamda, demokratik
değerlerin ve özgürlüklerin güvence altında olduğuna nasıl
inanabiliriz? Kardeşlik hukukundan bahsedebilir miyiz? İşte,
şimdi, AKP'nin sosyal medya platformlarını ve dijital
basını hedef alan girişimiyle karşı
karşıyayız. Teklifte öngörülen yalan haber genel ahlak kamu
düzeni kime göre ve nasıl belirlenecektir? Buna herkesin rıza
göstereceği bir tanımlama yöntemi benimsenemez mi? Dezenformasyonla
mücadele olarak lanse edilse de bu teklif, özgürlüklerimize vurulmak istenen
yeni bir prangadır. Medyayı sindirme, yandaş kalemleri ihya,
özgür basını infaz girişimidir. Hiçbir eleştiriye tahammül
göstermeyen, farklı düşünceleri hoş görmeyen bir iktidarın
aslında meşruiyeti tartışılmalıdır.
Milletimizin hayati sorunları olan geçim zorlukları, işsizlik,
enflasyon ve mülteci meselesine çözüm beklenirken sansür yasasına
sarılmak AKPnin çürümüşlüğünü ve bitişini ispat etmiyor
mu?
Değerli arkadaşlar, bilgi edinme
hakkı basın özgürlüğüyle doğrudan ilişkili olan temel
bir insan hakkıdır. Bu hakkın kullanımını
engellemeye yönelik her teşebbüs demokratik değerlerden
uzaklaşmayı da beraberinde getirir. Basının özgür
olmadığı bir ortamda görünen ile gerçek ayrımı
bulanıklaşır, bireyler doğru bilgiye ulaşamazlar.
Sansürün, baskının, zorlamanın, yasaklamanın yaygın
olduğu bir ortamda fikirler tartışma zemini bulamaz, böylece
ilerleme kaydedilemez. Düşünmeyen, sorgulamayan, eleştirmeyen bir
toplum sağlıklı ve güçlü kalamaz. Gerçeğin
baskılandığı yerde zulüm ve tahakküm tek gerçek hâline
gelir. Dolayısıyla, geleneksel basın üzerindeki tasallutun güven
ve itibar bakımından oluşturduğu hasar apaçık
ortadayken bugün dijital medyaya kurulan bu pusuyu kabul edilemez
bulduğumuzu özellikle ifade etmek istiyorum.
Teklifin 34üncü maddesinde, sosyal medya
platformları üzerinden bizzat milletle restleşme yoluna
gidildiği görülüyor. Sosyal medyanın yandaş medyaya
dönüşmesi amaçlanmaktadır. Belirsizlikler içeren, çok geniş
yetki kullanımını öngören bir ortamda keyfiyet ve istismar
kaçınılmazdır. Burada anayasal bakımdan sorunlar
olduğu da barizdir. Suç kapsamında olan eylemler için de gereği
yapılmalıdır ancak burada suçun çerçevesinin net olarak
çizilmesi, adaleti zedeleyebilecek durumların önüne geçilmesi gerekir.
Ayrıca, söz konusu maddeyle, sosyal medya platformlarına yönelik
altı aya kadar reklam yasağı, yüzde 90a kadar bant
genişliğinin daraltılması ve ciddi miktarda idari para
cezası şeklindeki müeyyideler getirilmektedir. Kısacası,
sosyal medya platformları, Bilgi Teknolojileri ve İletişim
Kurumunun güdümüne sokularak, dezenformasyondan bizzat sorumlu tutularak baskı
ve zorlama yoluyla sindirilecektir. Yaklaşan seçimler dikkate
alındığında bunun son derece tehlikeli ve endişe
verici olduğu apaçık ortadadır.
Evet, son olarak İYİ Partimizin
basına ilişkin tutum ve projelerinden bahsetmek isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Basın özgürlüğü güvence altına
alınmalıdır, mevzuatı yeniden düzenlenmelidir. Keyfî
akreditasyon kararlarına son verilmelidir. RTÜK'ü, TRT'yi, Anadolu
Ajansını bağımsızlık ve tarafsızlık
esaslarına göre yeniden dizayn etmek gerekir. Tekelleşme ve
kartelleşmenin önüne geçilmeli, Basın İlan Kurumunun
yapısı ve çalışma usulleri yeniden düzenlenmelidir. Bunlar
önemli hususlar arkadaşlar.
Sözün özü, Genel Başkanımız
Sayın Meral Akşenerin de ifade ettiği gibi Hürriyet ve
demokrasi kimsenin lütfu değil, Türk devletinin kutlu mirası, Türk
devletinin en halis hakkıdır. diyorum. Biz bu mirasa ve hakka
ilelebet sahip çıkacağız diyorum.
Teşekkür ediyorum.
Saygılarımla. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bravo!
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 340 sıra sayılı Kanun Teklifinin 34üncü maddesiyle 5651
sayılı Kanunun ek 4üncü maddesinin (4)üncü fıkrasına
eklenen ikinci cümlenin ve teselsül neticesinde oluşan (14)üncü
fıkradan sonra gelmek üzere eklenen (15)inci fıkranın
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Sosyal ağ
sağlayıcı hesap verebilirlik ilkesine uygun şekilde hareket
etmek, Kanunun uygulanmasında şeffaflığı
sağlamak, Kanunun uygulanmasına ilişkin gerekli tüm bilgi ve
belgeleri Kurum tarafından istenildiği zaman Kuruma vermekle
yükümlüdür.
(15) Sosyal
ağ sağlayıcı, başlık etiketleri ve öne
çıkarılan içeriklerin uyarı yöntemiyle
kaldırılması için Kurumla işbirliği içinde etkin bir
başvuru mekanizması kurmakla yükümlüdür. Sosyal ağ
sağlayıcı, başlık etiketleri veya öne
çıkarılan içerikler aracılığıyla ortam
sağladığı başkasına ait yayın yoluyla
işlenen suçtan, kendisine hukuka aykırı içeriğin
bildirilmiş ve buna rağmen içeriğin bildiriminden itibaren
derhal ve en geç dört saat içinde kaldırılmamış olması
durumunda söz konusu içerikten doğrudan sorumludur.
Mahir
Ünal Feti
Yıldız Ahmet
Özdemir
Kahramanmaraş
İstanbul
Kahramanmaraş
Hüseyin
Şanverdi Yusuf
Başer Semra Kaplan
Kıvırcık
Hatay
Yozgat
Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUHAMMED FATİH
TOPRAK (Adıyaman) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Ahmet Özdemir.
Buyurun Sayın Özdemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Normalde önergemiz üzerine söz almayacaktık ama
bazı şeylerin kayıtlara geçmesini istiyoruz, belki tarihe not
düşmek, belki kayıtlara geçmesi gerekli olabilir çünkü hem Avrupa
Birliğinin bakış açısı hem Venedik Komisyonunun
çalışmalarıyla ilgili burada konuşuldu ama şunun
bilinmesini istiyorum: Biz, Meclis kapanmadan önceki dönemde bu konuya ilgi
duyan Amerikalı ilgililerle bu yasayı ve özellikle 29uncu maddeyi
konuştuk. Amerikan Büyükelçiliği Başmüşaviri,
Uluslararası Politikalar Şefi
ERKAN AYDIN (Bursa) İcazet mi
aldınız?
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Yani onların talebiyle konuştuk.
ERKAN AYDIN (Bursa) İcazet mi
aldınız, ne yaptınız?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Onların
görüşme talebiyle
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Eyvah, eyvah! Amerikalılarla mı konuştunuz siz bunu!
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Onlar bizden bu
yasayı
ERKAN AYDIN (Bursa) Ya, icazet aldınız.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Ne yaptınız ya böyle!
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Onlar bizimle bu
yasayı görüşmek istediler.
ERKAN AYDIN (Bursa) Her şeyi Amerikaya
soruyorsunuz siz de ya!
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Eyvah, eyvah!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Venedik
Komisyonu da geldi, konuştu.
ERKAN AYDIN (Bursa) Neyse, tamam, hadi.
Alabildiniz mi icazet, onu söyle.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Sebebini de
söyleyelim, belki bu konuyu merak edenler vardır. Biz, dünyada şu
anda çok kullanılmayan, mevzuatı çok olmayan ama bütün
insanların imkânlarından faydalandığı bir alana
ilişkin düzenleme yapıyoruz. Bu yaptığımız
düzenleme
ERKAN AYDIN (Bursa) Ne dedi Amerikalılar, onu
söyle, Amerikalılar ne dedi?
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Az sabrederseniz
söyleyeceğim.
Bu yaptığımız düzenleme birçok
ülkeye örnek olacak. Dolayısıyla bunu merak ettikleri için bizimle
görüşmek istediler. Biz de bu yasanın içeriğini, özellikle
29uncu maddeyi Amerikalılara anlattık. Sonunda şunu söylediler,
konuşmalar kayıt altında, evraklara bakabilirsiniz: Bizim
dezenformasyon yasamız ile sizin yasanız birebir örtüşüyor.
dediler, toplantıyı öyle bitirdik.
ERKAN AYDIN (Bursa) Sayın Başkan,
şunu bir muhalefete anlatsaydınız ortak geçerdi,
Amerikalılara anlatıyorsunuz ya!
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Daha sonra Venedik
Komisyonuyla toplantı yaptık. Bugün burada zikredilen o
raporların içeriğinde benim de görüşlerim var. Biz onlarla bu
toplantıyı birlikte yürüttük, rapor yazıcıları burada,
isimlerini aldım. Bir tek endişe dile getirdiler, raporda da onu yazmışlar
Şu anda böyle bir yasa yapılmasının acelesi yoktu. diye.
Ama bir şey söyleyeyim size: Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin 10uncu maddesiyle ilgili bir paragraf var komisyon
raporunda.
YÜKSEL MANSUR KILINÇ (İstanbul) Zaten siz de
öyle düşünüp ertelemiştiniz de kim yeniden gündeme getirdi?
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 10uncu maddesinin (2)nci fıkrası
ile bizim düzenlememizdeki 29uncu maddenin metinlerini
karşılaştırmanızı istiyorum. Bakın, Venedik
Komisyonu, raporunda orayla ilgili nasıl bir atıf yapmış:
Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu, fikir sahibi olma, kamu
mercilerinin müdahalesi olmadan ve sınırlardan
bağımsız olarak bilgi ve fikir alıp verme özgürlüğünü
de kapsar. Bu özgürlüklerin kullanılması, bazı görev ve
sorumluluklarla birlikte geldiğinde, kanunla öngörülen ve demokratik bir
toplumda, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün, kamu
güvenliğinin korunması bakımından, nizamsızlık ve
suçun önlenmesi, sağlık ve ahlakın korunması, başkalarının
itibar ve haklarının korunması gibi önlemler yasayla alınabilir.
diye Venedik Komisyonu kendi raporunda bunu gündeme almış.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Son
raporunda mı?
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Şimdi,
yaptığımız 3üncü görüşme de Avrupa Parlamentosuyla
oldu. Avrupa Parlamentosuna 29uncu maddeyi onların hukukçularıyla
beraber anlattım. Anlattıktan sonra Bize bu böyle
anlatılmamıştı. Bunu bir sansür yasası olarak
değerlendirmiştik. dediler. Ben size şunu söyleyeyim
kıymetli milletvekillerim; milletvekillerimizin burada
yaptığı yorumlardan müstesna, dışarıda
yapılan yorumlar üzerine söylüyorum: Bu yasayı sansür yasası
diye ifade etmek içi boş bir söylem çünkü bu yasanın sansürle
alakası yok. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar) Bu yasada sosyal medya
kullanıcılarının, sosyal medyanın
sınırlandığı söylemi içi boş bir söylem çünkü
sosyal medya kullanıcılarının birbirleriyle
yaptığı görüşmeler 29uncu maddenin konusu değil.
29uncu maddede bir özellik var. Bakın, baştan beri hep
anlatıyoruz, Feti Bey de anlattı, bizim hukukçularımız da
anlattı; bu bir somut tehlike suçu. Nereden anlıyoruz bunu? 29uncu
maddenin 4üncü şartından anlıyoruz. Diyor ki: Sahada sonuç
verdiğinde... Yani kişinin düşünce açıklaması
cezalandırılmıyor burada. Kişinin açıkladığı
düşünce, gerçeğe aykırı bir bilgi toplumda bir infial uyandırmışsa,
bir hareket oluşturmuşsa yani somut tehlike suçu kastımız
bu. Bu hareket oluşmadığı sürece bu suç oluşmaz.
AYSU BANKOĞLU (Bartın) Kararı kim
veriyor? Kararı kim veriyor?
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) İçi boş
söylemin üçüncüsü de bu suçun muhatabının basın mensupları
olacağı.
AYSU BANKOĞLU (Bartın) Buna kim karar
veriyor?
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Bizim iddiamız
şudur, onlara da anlattık, bunu makul karşıladılar: Bu
suçun konusu ve muhatabı basın mensubu olamaz.
YÜKSEL MANSUR KILINÇ (İstanbul) Kim o zaman
söyleyin, kimi düşünüyorsanız söyleyin, kayıtlara girsin.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Çünkü hiçbir
basın mensubu gerçeğe aykırı olduğunu bile bile,
toplumda infial uyandıracağını bile bile, toplumun
sağlığını, kamunun güvenliğini, ülkenin iç ve dış
güvenliğini tehdit edeceğini bile bile bir haber yapmaz. O yüzden bu
suçun konusu basın mensubu olamaz, bunun böyle bilinmesini istiyorum. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Farz edelim ki bir
basın mensubu böyle bir haber yaptı, Türk Ceza Kanununun 218inci
maddesinde özel hüküm var: Basın mensuplarının fikir
açıklaması ceza kapsamında değildir. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Dolayısıyla
bilinen yanlışlarla, kalıplaşmış hamasi sözlerle
bu yasayı değerlendirmeyin. Bu yasada yaptığımız
çalışmayı hukuki olarak değerlendirin,
hukukçularınızla bunu konuşun.
AYSU BANKOĞLU (Bartın) Suçun
tanımı yok, tanımı.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Biz bunu hukukçularla
konuştuk, Avrupadaki uygulamalarına baktık, dünyadaki iyi ve
kötü uygulamalarına baktık ve bir örnek oluşturduk. Geri
başa dönüyorum, niye bunu bizimle konuşuyorlar? Çünkü dünyaya örnek
olacak bir sistem hazırlıyoruz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Hayatımda böyle
bir suç tanımı görmedim yani yok ki, muğlak ifadeler.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) İnternetin bu
kadar yoğun kullanıldığı bir dünyada bunun bir
sistematiğe bağlanması, özgürlüklerin korunması, insan
haklarının da şahsiyetin de korunması gerekir.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Tamamen muğlak
ifadelerle bir suç tanımı yapmışsınız. Kime göre
suç, neye göre suç?
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Biz bunu
yaptığımız için dünyanın ilgi odağında bu
kanun. Ama onların yaklaşım tarzı bizim muhalefetimizin
yaklaşım tarzından daha hukuki ve daha bilimseldi, bunun da
bilinmesini istiyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ERKAN AYDIN (Bursa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Aydın.
ERKAN AYDIN (Bursa) Sayın hatip defalarca
İçi boş söylem. diyerek sataşmıştır. İç
Tüzük 69a göre bir söz alıp sözü sayın hatibe vermek istiyorum.
BAŞKAN Evet, bütün muhalefeti kastederek içi
boş sözünü
ERKAN AYDIN (Bursa) Evet, defalarca
söylemiştir.
BAŞKAN Yerinizden vereyim iki dakika
Buyurun Sayın Özkan.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) Sataşma
olarak kullanmak istiyorum efendim.
ERKAN AYDIN (Bursa) 69a göre
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) Takdir sizindir.
BAŞKAN Buyurun kürsüye. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz iki dakika.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
4.- İzmir Milletvekili Ahmet Tuncay
Özkanın, Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemirin 340 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 34üncü maddesi üzerinde verilen önerge
hakkında yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ben de bu yasayı nereden aldı Mahir Bey
diyordum, meğer Amerikalılardan almış, kutlarım sizi,
bravo(!) (CHP sıralarından alkışlar) Arayıp
soruyordum, diyordum ki: Ya, bunu nereden alabilirler? Meğer Amerikalı gelmiş, demiş ki: Bizdekinin
aynısını almışsınız. Size de geldiler mi
efendim?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yok, gelmediler.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Gelmediler mi? Sizi
mahrum bırakmışlar. Meğerse yasa Amerikadaki yasanın
aynısıymış, kutlarım sizi(!)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Çalışmışlar, öyle söyledi.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla)
Çalışmışlar, birlikte hazırlamışlar;
mutlulukla karşıladım, hiç
şaşırtmadınız.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Zaten Kemal
Bey de bunu teyit etmek için gitti.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Hiç
şaşırtmadınız, teşekkür ederim.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Kemal Bey de
bunu teyit etmek için gitti.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) İki: İçi
boş olan şey, buradaki sansüre Yok. demektir; bal gibi sansürdür.
Anlatayım mı arkadaşlar, neden sansürdür? Üç yıllık
yargılamayı iki yıla indirmeyiz. diye direniyor. Niye
direniyor, neden, neden direndiniz, ne var, sansür değilse neden
direndiniz?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Neden?
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Tutuklu
yargılama arzunuzdan direndiniz. Bir gazeteciye sansür
yapmayacaksanız, düşüncesini açıklayan vatandaşa sansür
yapmayacaksanız niye direndiniz? Üç yüz altmış beş gün mü
sizin için özgürlüğün delili oldu? Ne var bunda?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Bir gazeteci
bu suçu neden işlesin?
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) İki yıla
indirirsiniz Gazeteciler bunun dışındadır. diye
yazarsınız biter. Yazamadınız çünkü siz nereden öğüt
alacağınızı biliyorsunuz, almışsınız
öğüdünüzü, getirmişsiniz yasayı.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Bir gazeteci
kasıtla bu suçu neden işlesin?
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Üç: Avrupa
Birliğinin hiçbir normuyla örtüşmemektedir; örtüşse Avrupa
Parlamentosu, Avrupa Birliğinin bütün kurumları Siz bunu niye
getiriyorsunuz kardeşim, buna niye ihtiyaç var? der mi? Çok üzgünüm sizin
için. Bir Amerikan yasasının kopyasının altına imza
atmak zorunda kalmışsınız. (CHP sıralarından
alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Alakası yok.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) - Çok üzgünüm sizin için.
Size şu kadarını söyleyeyim: Tam bağımsız
Türkiye. Biz kendi özgür koşullarımızın yasasını
getireceğiz. Özgürlüğü
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Halis muhlis
bizim yaptığımız yasa.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Mugalata yapıyor,
mugalata! Boş laf, boş, boş!
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) - Kışın
sonu bahardır arkadaşlar. Umutlar tazedir, umutlar
canlıdır; kışın sonu bahardır. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özkan.
Sayın Beştaş, siz de aynı konuda
mı sataşmadan söz talep ediyorsunuz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Evet.
BAŞKAN - Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkanım,
bizim de bir söz talebimiz var.
BAŞKAN - Süreniz iki dakika.
5.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemirin 340
sıra sayılı Kanun Teklifinin 34üncü maddesi üzerinde verilen
önerge hakkında yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Ya,
gerçekten Venedik Komisyonu okuduğunu anlamamış, siz
anlatınca anlamış, öyle mi?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Evet.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Koca
Venedik Komisyonu bu raporu okumuş, değerlendirmiş,
anlamamış ama siz anlatınca Hadi ya, ben anladım. mı
demiş?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Evet.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Ya,
yapmayın ya, aklımızla alay etmeyin! Venedik Komisyonu raporu
elimizde. Yani niye halkı yanıltıyorsunuz ya? Halkı
yanıltma suçunu en fazla siz işliyorsunuz.
Venedik Komisyonu ne diyor, sadece sonuç bölümünü
söyleyeyim size.
SALİH CORA (Trabzon) Venedik Komisyonu kim
oluyor?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Kim
oluyor? diyorsun değil mi?
İşte, AKP. Biri Kim oluyor? diyor, biri
Venedik Komisyonu olumladı. diyor. Hanginize inanalım?
SALİH CORA (Trabzon) Kim?
BAŞKAN Sayın Cora, hoş geldiniz!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Siz
ABDnin yanında mısınız, karşısında mısınız?
BAŞKAN Sayın Beştaş, Genel
Kurula hitap edin lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Avrupa
Birliğine girmek istiyor musunuz, istemiyor musunuz; Venedik Komisyonu
kriterlerine uyacak mısınız, uymayacak mısınız?
Bir karar verin ya! 2 milletvekili anlaşamıyorsunuz, şaka
mısınız siz!
ERKAN AYDIN (Bursa) Bihaber!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Çuvalladı!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Venedik
Komisyonu şunu diyor Sayın Hatip: Söz konusu taslak hükümlerinin
Türkiyede yasalaşması hâlinde oluşturacağı ifade
özgürlüğüne yapılan müdahalenin ne demokratik bir toplumda gerekli
olacağını ne de ulusal güvenliğin,
sağlığın ve başkalarının
haklarının korunmasına katkı sağlayacağı
düşünülmektedir. Ve giriş cümlesi de aynen şu: 10uncu maddesi
tarafından korunan ifade özgürlüğüne doğrudan bir müdahaledir.
Biraz sonra konuşmam var, ben Venedik
Komisyonunu tek tek, tane tane bir daha anlatayım. Venedik Komisyonuna
iftira atmayın ya! Her gün bize iftira atıyorsunuz, bari Venedik
Komisyonuna atmayın.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Venedik
Komisyonunu da burada savundun ya, daha bir şey demiyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Uluslararası, yapmayın; dezenformasyonu uluslararası alana
taşımayın. Onlara da terörist demediğiniz için mutlu
olsunlar çünkü sizin hakkınızda en ufak bir eleştiride bulunana
teröre diyorsunuz, yazık gerçekten! (HDP sıralarından
alkışlar)
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Usta
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan
BAŞKAN Müsaade edin, muhalefet partilerini
halledeyim, sonra size geleceğim.
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan,
aynı konuda grubumuza sataşma olmuştur. Ayhan Erel Bey
konuşacak.
BAŞKAN Buyurun Sayın Erel.
Süreniz iki dakikadır.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Erel, siz de
konuşun, Sayın Ünal sonra cevaplasın.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ben sadece
kayıtlara geçmesi açısından
Amerikan Büyükelçiliği bu
konuda randevu istedi yasayla ilgili görüşmek için -sanırım iki
hafta önce- ben de teklif sahibi olarak Sayın Ahmet Özdemire
yönlendirdim, Ahmet Özdemir Beyle bir görüşme yaptılar ve yasayla
ilgili bilgi istediler. Şimdi, buradan yola çıkarak Sayın
Özkanın yasayı Amerikadan getirmiş olması büyük vizyon! O
yüzden, tebrik ediyorum!
ERKAN AYDIN (Bursa) Ahmet Özdemir dedi ama ya,
kendi söyledi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Venedik
Komisyonu kimdir? diyor ya.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın
Kılıçdaroğlu Amerikaya sorsun bakalım!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, kürsüde
milletvekilimiz bekliyor.
Buyurun.
6.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin,
Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemirin 340 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 34üncü maddesi üzerinde verilen önerge hakkında
yaptığı konuşması sırasında İYİ
Partiye sataşması nedeniyle konuşması
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Bu kanun teklifinin altında imzası olan
çok değerli Ahmet Özdemir Bey ile Feti Yıldız'ın bu
çalışmalarda iyi niyetinden şüphemiz yok; Türkiye'de çok güzel
kanunlar var ancak bu kanunları uygulayanlarda sıkıntı var.
Eğer AK PARTİ iktidarı gerçekten bu kanunları
uygulayanların bağımsız, tarafsız, korkusuz,
vicdanlarıyla hareket etmeleri arzusunda iseler Sayın
Cumhurbaşkanının da stratejik planda ifade ettiği
sayın hâkim ve savcılarımıza coğrafi teminatı
niye getirmiyorlar? Yani bir gün bir bakıyorsunuz ki bir mahkeme
kararı iktidarın hoşuna gitmiyor, bu hükmü veren hâkim veya bu
iddianameyi hazırlayan savcının ertesi gün soluğu
Türkiye'nin başka bir bölgesinde; eşinden, yurdundan, çoluğundan
çocuğundan ayrı kalarak tayin edildiğini görmekteyiz. Yani
siyasi iradenin baskısını üzerinde hisseden hâkim ve
savcılara siz coğrafi bölge teminatını getirmediğiniz
sürece dünyanın en güzel kanununu da getirseniz uygulamada
sıkıntı olacak.
Sizin getirdiğiniz kanun, Amerikan
Anayasası'na uygun olabilir ama Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 26ncı maddesindeki düşünceyi açıklama
ve yaymaya; 28, basın hürriyetlerine; 38, suçların ve cezaların
kanuniliği ilkesine aykırı. Yine, 13üncü maddesinde temel hak
ve özgürlüklerin sınırlandırılmasının
sınırlarına; Anayasanın 2nci maddesinin hukuk devleti
ilkesine; 19uncu maddesindeki kişi hürriyeti ve güvenliği
hakkına ve haberleşme hürriyetine aykırıdır diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SALİH CORA (Trabzon) Ayhan Bey, bir şey
rica edebilir miyim? Bir şey sorabilir miyim? Meral Akşener kaç
kişiye dava açtı? Kaç kişi ceza aldı?
AYHAN EREL (Devamla) Muhalefet boş
konuşmuyor, dolu konuşuyor. Bir kez daha altını çizerek
ifade ediyorum: Hâkim ve savcıların korkusuz, tarafsız,
bağımsız hareket edebileceği coğrafi teminatı
lütfen sağlayın.
Saygılar sunuyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Erel.
SALİH CORA (Trabzon) Ayhan Bey, bir şey
sorabilir miyim size? Sayın Meral Akşener kaç kişiye dava
açtı? Bunlardan kaç kişi ceza aldı? Bunu cevaplandırabilir
misiniz? Bunu açıklayabilir misiniz? Rica ediyorum.
BAŞKAN Sayın Cora, lütfen
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) Sayın Grup
Başkan Vekilimiz adımı vererek bir vizyon tanımlaması
yaptı. Onunla ilgili bir düzeltme yapmak istiyorum.
BAŞKAN Yerinizden
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) Yerimden olur
efendim.
BAŞKAN Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
43.- İzmir Milletvekili Ahmet Tuncay
Özkanın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın yerinden sarf
ettiği bazı ifadelerinde ilişkin açıklaması
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) Efendim, benim
Amerikalılardan alınan yasayı eleştirmem büyük vizyondur
çünkü biz, tam bağımsız, kendi koşullarımıza
uygun yasa yapmayı uygun görürüz. Vizyonsuzluk, yetersizliği
Amerikalılardan aldığı yasayla tamamlamaktır; bu
yetersizlik büyük vizyonsuzluktur. Kayıtlara böyle geçmesini arzu ederim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir,
İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ve 64 Milletvekilinin
Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4471) ile Dijital Mecralar
Komisyonu ve Adalet Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 340) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 34üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
34üncü madde kabul edilmiştir.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.09
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 20.24
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 7nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
340 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
35inci madde üzerinde 3 adet önerge bulunuyor. 2
önerge aynı mahiyette olup birlikte işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 340 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 35inci maddesinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Mehmet
Ruştu Tiryaki Züleyha
Gülüm
Adana Batman İstanbul
Dilşat
Canbaz Kaya Necdet
İpekyüz Meral
Danış Beştaş
İstanbul Batman Siirt
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Necati
Tığlı Engin
Özkoç
Giresun Sakarya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BELGİN UYGUR
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Batman Milletvekili Sayın Necdet İpekyüze aittir.
Buyurun Sayın İpekyüz. (HDP
sıralarından alkışlar)
NECDET İPEKYÜZ (Batman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Demokratik toplumlarda olmazsa olmazların
başında eleştiri gelir. Ne kadar itiraz varsa, ne kadar
muhalefetin, demokratik kitle örgütlerinin, meslek örgütlerinin, sendikaların
sesi çıkıyorsa ve bu sese dikkat ediliyorsa, dikkate
alınıyorsa o ülkede demokratik koşullardan söz edilir.
Şimdi, geçen hafta değil, ta Meclis tatil
olmadan önce bu dezenformasyon yasası düşünülüyordu,
konuşuluyordu. Nitekim iki haftadır burada
tartışılıyor ve bu tartışmanın içerisinde
hiçbir şey düşünmüyoruz, yasak düşünmüyoruz. Yasağı
bize sorun, engeli bize sorun, sansürü bize sorun.
Şimdi, Türkiyede bütün televizyonları
izleyenler, bütün yorumcuları izleyenler bilirler ki gece gündüz HDP konuşuluyor,
gece gündüz HDP konuşuluyor; hiçbir HDPli olmadan, bir HDP yöneticisi
olmadan, bir vekil olmadan HDP konuşuluyor ve olumsuz şartlarda
istedikleri şeyi söylüyorlar, telefonlarımıza bile yanıt
veremiyorlar. Ve yaptıkları tek şey endişe, panik yaratmak
ama ne hikmetse, ne mucizeyse oylar düşmüyor, yükseliyor; bu mucize ve bu
mucize değiştirecek, barışı getirecek bu ülkeye,
barışı getirecek. Sansür önleyemez. Neden önleyemez? Sansürü
gidin, sorun 33 kurşun nedir? deyin, 33 kurşundan,
Muğlalıdan bilir sansürün ne olduğunu, Roboskiden bilir,
Şemdinliden bilir; siz gidin, sorun. Şimdi, Hakkâride Habip Vekilin
yaşadığı olayı sorun. İki gündür çekiç meselesini
konuşuyoruz, bir vekilin bacağı kırılmış,
onu konuşmuyoruz. Sansürün ne olduğunu herkes biliyor.
Ve geldik, Yalan haber, yalan haber
Ya, bu ülkede
haftaya, işte, 15inde Diyarbakır Cezaevi müzeye dönüştürülecek.
Ya Cezaevinde işkence var. deniliyordu, Yok. denildi, Bu ülkede
köyler yanıyor. deniliyordu, Köyler yangın yerine döndü. deniliyordu,
Yok. deniliyordu; sonra tazminat ödendi. İşkence yok, köyler
yanmıyor, faili meçhul cinayet yok. denildi, bu Meclisin
araştırma kayıtlarında var. Ya, hepsini boş verelim,
bu Parlamentonun geldiğimiz aşamada muhalefetin verdiği
araştırma önergeleri incelense bile yasağın ne olduğu
anlaşılırdı. Hiçbir tane araştırma önergesine
evet demediniz, hep reddettiniz, hepsini reddettiniz. Demokratik olmak
bunlarladır.
Şimdi, Grup Başkan Vekilimiz,
Şenyaşar ailesini anlattı ya. Ya, Kemal Kurkut ya, Kemal Kurkut
Nevroz alanında ya
Valinin ilk açıklaması Canlı bomba
imha edildi. Tesadüfen bir gazeteci, Abdurrahman Gök kamerasıyla
çekmiş, hafıza kartını silmeye çalışıyorlar,
başka hafıza kartı yanında. Ne oldu? Kolluk gücünün
silahıyla yaşamını yitirmiş. Bomba diye imha
edilmiş. denilmişti. Ya, daha 1 Eylül günü Midyatta birisi
alnından vurularak öldürüldü, Kaçmış. dediler, otopside
çıktı. Yani istediğiniz zaman tekrar sansür oluyor. Bakın,
Van, helikopter, Vali dedi ki: Kaçarken kayalıklardan düşmüşler.
Şimdi, geldiğimiz aşamada yasaklar, engeller, sansürler bu
ülkeyi ileriye götürmüyor. Bu ülkede özgürlüklerin alanı ne kadar
açılırsa, yasaklar ne kadar azalırsa, söz söyleme ne kadar
artarsa, muhalefet ne kadar dinlenirse, demokratik kitle örgütleri dinlenirse
bu ülke o kadar özgürleşir, barışa yaklaşır; bunlardan
uzaklaşmak tümüyle daha çok bir otokratik rejimi getirir, tümüyle giderek
kapanmayı getirir, ekonomik kriz gelişir, sosyal kriz gelişir,
yalnızlaşır ve toplumun büyük çoğunluğu etkilenir,
yoksullaşır; hayat pahalılığı artar, giderek
yaşam zorlaşır; çiftçisi de zorlanır, öğrencisi de
zorlanır, her şey
Ya, bu ülkede öğrenci ses
çıkaramıyor, öğrenci Ben burs paramı veremiyorum, yemek
paramı veremiyorum. dediğinde kıyamet kopuyor. Zaten her
şeyi engellemişsiniz, zaten medyayı ana akım, yandaş
medyaya dönüştürmüşsünüz, zaten istediğiniz kadar sizin
hesabınıza gelmeyen bir şey söylendiğinde tek elinize geçen
şey Vatan haini, teröristsiniz. diyorsunuz. Şimdi kaldı sosyal
medya, onu da engelleyelim ve diyorsunuz ki Dünya örnekleri
Ya, dünya
örneklerini incelediğinizde dünya örneklerinde en başta
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla)
sosyal medya
alanlarına birçok olanak tanınıyor. Ta temel eğitimden
başlayarak bu eğitimin nasıl olacağını, medya
okumanın nasıl olacağını dile getiriyorlar ama siz
bunu yapmadığınız sürece dezenformasyon yasasıyla
çözüm bulamazsınız, çözüm aslında düşünce ve ifade
özgürlüğündedir. Çözüm, bir yerde, bir ülkede insanlar düşüncesini ne
kadar açıklayabiliyorsa, ifadesini ne kadar açıklayabiliyorsa
oradadır. Siz ne konserleri yasaklayarak ne Mem Araratı yasaklayarak
ne Metin Kahramanı yasaklayarak ne Aynur Doğanı yasaklayarak
ne Beru oyununu yasaklayarak, tiyatro oyunlarını yasaklayarak, bizim
yaptığımız basın açıklamalarını
yasaklayarak, bizim her çıkışımızı engelleyerek
yapamazsınız. Bu ülkede, Hakkâride Mayıs 2016dan beri, Vanda
Kasım 2016dan beri basın açıklaması yapmak yasak;
olağanüstü hâl hâlinde yönetiliyor. Siz, neden sansürden söz ediyorsunuz?
Özgürlüğün olmadığı yerde sorunlar çözülmez, daha
derinleşir; bir an önce bunun düzelmesi lazım.
Saygılarımı sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde
son söz, Giresun Milletvekili Sayın Necati Tığlıya aittir.
Buyurun Sayın Tığlı. (CHP
sıralarından alkışlar)
NECATİ TIĞLI (Giresun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
teklifinin 35inci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Genel Kurulu ve yüce Divanı saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Konuşmama bir Afrika sözüyle başlamak
isterim: Konuşma özgürlüğüm olmasa ekmeğimi kimin
çaldığını nasıl söyleyeceğim. Siz de
vatandaşlarımızın iletişim kurmasını engelliyorsunuz,
itiraz hakkını elinden alıyorsunuz.
Tüm dünya, çağımızın en temel
iletişim ve bilgi edinme araçlarından biri olan sosyal medya
üzerinden bilgi edinirken nedense AKP iktidarı sosyal medyaya yasak
getirmek ve insanlara ceza kesmek istiyor. Neden bunu yapıyor? Çünkü
yaklaşan seçimlerde insanların sesini duyurmasını,
insanların iletişim kurmasını istemiyor. Ama maalesef
insanlar iletişim kuracak, insanlar birlikte olacak, insanlar
konuşacak ve bu iktidarı değiştirecek kıymetli
milletvekillerim.
AKP iktidarı insanların özgürlüklerini
kısıtlayıp sınırları belli olmayan yeni suç
tipleri icat ediyor. Bu yapılan hem Anayasaya aykırı hem
insanların haber alma özgürlüklerine müdahaledir.
Bu kanun Herkes tweet atabilir ama içi boşsa
sorun yoktur. cehaletinin ürünüdür. Hiç kimse bu kanun şuydu buydu
diye kılıf uydurtmasın, lafı uzatmanın da lüzumu yok,
amaç ve niyet bellidir. Bu kanunun tek bir hedefi vardır, o da toplumda
konuşan, itiraz eden ne kadar kişi ve kuruluş varsa susturulma
isteğidir. Madem iktidar yalan haberin önüne geçmek için bu kanunu
çıkarttığını söylüyor, o zaman gitsin A Haberin,
ATVnin, TRTnin, Sabah gazetesinin, Akit gazetesinin yalan haberlerine bir
baksın. Camide içki içildi. diye haber yapanlara, Kabataşta
maskeli, deri eldivenliler bacımıza saldırdı. diye haber
yapanlara bir baksın. Ve tabii ki yalancı TÜİKi de
unutmasın, en başta ona ceza kessin. Çünkü yalan haberi yapan da
onlar, yalan bilgiyi yazan da onlar, yalan veriyi açıklayan da onlar. Mesela
teklif yasalaşırsa, teklifin 29uncu maddesine göre,
yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu işleyen, TÜİKin
vatandaşı yanıltan paylaşımlarını
başarı diye yayan AKP vekillerine, AKP yöneticilerine ve
bürokratlarına ceza verilecek mi? Bu, büyük bir muamma.
Kıymetli milletvekilleri, AKP iktidarı yirmi
yılda öyle bir ülke yarattı ki insanlar adaleti, yasak getirmeye
çalıştığınız sosyal medyadan arıyor;
haberleşmeyi, bilgi alışverişini sosyal medyadan
yapıyor. Bu ülke, kokaine pudra şekeri denildiğini sosyal
medyadan öğrendi. Bu ülke, bir vekilin kocasının ve
kardeşinin rüşvet aldığını ve o rüşvetle de
84 milyon liraya yat aldığını sosyal medyadan öğrendi.
Maalesef, bu ülke, Cumhurbaşkanı danışmanının da
rüşvet aldığını sosyal medyadan öğrendi. Bu ülke,
Mersin saldırısındaki teröristin üzerinden bile partimize
karşı yürütülen alçakça algıları sosyal medyadan
öğrenmedi mi? Bu ülke, Kaz Dağlarında 350 bin ağacın
kesildiğini, sarayın günlük harcamasının 10 milyon lira
olduğunu, Ticaret Bakanının milyonlarca lira yolsuzluk
yaptığını sosyal medyadan öğrenmedi mi? Demek ki
sosyal medya olmasaymış vatandaş 128 milyar doların hiç
edildiğini de öğrenemeyecekti.
Evet, kıymetli milletvekillerim, bu ülke,
AKPnin çevirdiği dolapları, battığı bütün
çamurları sosyal medyadan öğrendi ve öğrenmeye devam ediyor. Ne yazık
ki ülkemizde havuz medyası diye bir gerçek var, o havuz
medyasının da tek adamdan emir alan köşe yazarları var.
İşte siz, o havuz medyasının ve köşeyi dönmüş
köşe yazarlarının halkı kandıran yalanları gün
yüzüne çıkmasın diye bu kanunu yaptınız ama şunu bilin
isterim, biz susmayacağız, doğru bildiğimiz her şeyi
konuşacağız, her şeyi paylaşacağız ama
artık bu harmanın sonu geldi, ilk sandıkta yıkılacak
bu saltanatın düzeni. Siz ne yaparsanız yapın; ister sosyal
medyayı yasaklayın, ister nefes almayı yasaklayın, ister
vatandaşın gözünü kapatın, ister duymasını engelleyin
çok kıymetli Türk vatandaşı dumanla anlaşarak bile olsa
sizi gönderecek.
Saygılar. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
. Kabul
edilmemiştir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
44.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, HDPnin kuruluş yıl dönümü
etkinliğinin yasaklanmasına ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
6 Ekim 2022 tarihinde Adana Valiliğine 15 Ekim
kuruluş yıl dönümümüz sebebiyle bir başvuru yapıldı.
Bu başvuruyla -dilekçe de elimizde- kuruluş yıl dönümü etkinliği
olarak milletvekillerinin, Eş Genel Başkanın
katılacağı ya da parti yetkililerinin katılacağı
ama konserin de olacağı bir etkinlik olarak başvuruldu. Bugün
Valilikten bir yanıt geldi ve bu yanıtta iki cümleyle İl
İdaresi Kanununun 11/C maddesi gereğince izin verilmemiştir.
deniliyor. 11/C neymiş? Huzur ve güvenliğin, kişi
dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin, kamu
esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi valinin ödev
ve görevlerindendir. Yani HDPnin kuruluş yıl dönümü etkinliği
yapması yasaklanıyor. Bu iktidar yasakçıdır, bu iktidar
siyasette rekabet etmiyor, zorbalık yapıyor. Hangi partinin
kuruluş yıl dönümü etkinliği yasaklanmış, bütün
partilere soruyorum? Bunu kınıyoruz, bunu kesinlikle zorbalık ve
diktatörlük olarak görüyoruz; bu da kayıtlara geçsin.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir,
İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ve 64 Milletvekilinin Basın
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/4471) ile Dijital Mecralar Komisyonu ve Adalet Komisyonu
Raporları (S. Sayısı: 340) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Basın Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin çerçeve 35inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Orhan
Çakırlar İsmail
Koncuk
Adana Edirne Adana
Muhammet
Naci Cinisli Dursun
Ataş
Erzurum Kayseri
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BELGİN UYGUR
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Erzurum
Milletvekili Muhammet Naci Cinisli.
Buyurun Sayın Cinisli. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve
Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
Cenab-ı Hakkın lütfuyla biraz önce
birinci ağızdan, AK PARTİ sözcüsü Değerli Milletvekili
Ahmet Özdemir Bey'in ağzından bir itiraf duyduk; çok üzüldüm,
hakikaten çok üzüldüm. AK PARTİ, meğerse bu yasayı Amerikadan,
Amerikan Büyükelçiliğinden danışmanlık alarak
hazırlamış.
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) Siz her
şeyi böyle yanlış anlıyorsunuz!
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Tutanaklarda yazılı her şey.
Bir başka ifadeyle AK PARTİ Amerikadan
icazet almış.
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir)
İcazet almadık, icazet hikâyesi sizin işiniz!
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Sayın Grup Başkan Vekilimiz, çok kıymetli Mahir Ünal
Beyefendi, soruyorum: Başka hangi kanunlar için Amerikadan icazet
aldınız, bunu da öğrenebilir miyim lütfen? (İYİ Parti
ve CHP sıralarından alkışlar) Bunu öğrenmek hepimizin
hakkı, başka hangi kanunlar için Amerikadan veya başka
ülkelerden, yabancılardan icazet alındı ve alınıyor?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Böyle
yapmayın lütfen ya! Böyle bir şey olur mu ya?
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Seçim çalışmalarına New Yorkta Central Park'tan
başlandı; güldük, geçtik, pek bir yorum yapmadık. Fakat
şimdi duyuyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti devletinin Türkiye Büyük Millet
Meclisinde konuşulan ve kabul edilmesi muhtemel bir kanunun icazeti
Amerikadan alınmış, çok acı. Devletimizin vakarına
daha fazla gölge düşürmemek için bu yüce çatı altında bu konuyu
daha fazla deşmeyeceğim, bu sizin ayıbınız olarak
kalsın; biliyorum ki çok da fazla utanmayacaksınız. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Artık daha fazla söz söylemeye gerek
kalmadı, bambaşka bir boyut kazandı bu kanun metni. Şunu
söyleyebilirim yalnızca: Bu yazılanlar, çizilenler, konuşulanlar
artık tamamen önemsiz, bunu buradan çok rahatlıkla söyleyebilirim. Bu
kanun teklifi AK PARTİnin korktuğunun tezahürüdür. AK PARTİ
korkuyor değerli milletvekilleri ve bu korku böylesine antidemokratik
darbeci yasaları gündeme getirme mecburiyetinde bırakıyor,
artı, yabancı ülkelerden yardım isteme, icazet alma
ihtiyacını kendilerine hissettiriyor; yazıklar olsun diyorum.
METİN YAVUZ (Aydın) Kiminle
karıştırıyorsun bizi?
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz kanun teklifi
Anayasamızda korumaya alınan temel hak ve hürriyetlere
karşı darbeci bir müdahale içeriyor. Anayasanın 22nci
maddesinde düzenlenen haberleşme hürriyeti, 26ncı maddesinde yer
alan düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti, 28inci maddesinde
kaydedilen basın hürriyeti ve 32nci maddede yer alan düzeltme ve cevap
hakkının uygulanması imkânsız hâle geliyor. Temel hak ve
hürriyetlerin sınırlanması ve kötüye kullanılmasına
Anayasamızın 13, 14 ve 15inci maddelerinde yer veriliyor.
Teklifteki düzenlemeler ise bariz bir biçimde
Anayasaya aykırı nitelikler içeriyor. Unutulmamalı ki
anayasalar bireylerin hak ve özgürlüklerinin korunması, suistimal
edilmemesi için tesis ediliyor. İşin özünde de bireyin temel hak ve
özgürlüklerinin particilik uygulamalarından korunması
amaçlanıyor. Görüştüğümüz kanun teklifinin gerekçesinde bireylerin
hak ve özgürlüklerini korumak için devletin tedbir alması gerektiği
maskesi ardında partizanca uygulamalara neden olunuyor. Bu yapılan
aslında partizanlık değil bölücülüktür.
Yoksulluk ve yolsuzluk oranları hızla
artıyor. Çözüm bekleyen onlarca farklı sorunumuz varken nelerle
uğraşıyoruz ama nedense bu sorunların hiçbiri
iktidarın gündemine giremiyor. Çözüm bekleyen onlarca sorunumuz var ama
biz bu kanunları çıkarmak için yabancı büyükelçiliklerin
kapısına gidiyoruz demek ki ve kapısında bekleyip bundan
olur almaya çalışıyoruz; yazıklar olsun. Ancak buradaki
amaç çok başka; bu kanun teklifiyle, ülkemizde yaşanan sorunları
dile getirenlerin, ekonominin kötü gidişatına dikkat çekenlerin,
milletimizin gündemini konuşanların, sığınmacıdan
seçmen devşirme projesine karşı duranların
susturulması amaçlanıyor. Milletin haber alma özgürlüğü yerine
yandaşların yolsuzluk yapma haysiyetsizliği ve serbestliği
korunmak isteniyor.
Sayın Genel Başkanımız Meral
Akşener Hanımefendinin dedikleri gibi; siz yalana
sığındıkça biz de sizi gerçeklerle yüzleştirmeye devam
edeceğiz. Siz milletin sesini kıstıkça biz aziz milletimizin
sesini duyurmaya devam edeceğiz. Siz hürriyetin karşısında
durdukça biz demokrasiyi savunmaya devam edeceğiz, inatla hür demokrasi
demeye devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, aziz milletimiz
özgürlüklerin her fırsatta ihlal edilmesinden bıktı.
Yıllardır milletimizi birbirine düşürerek Sen ocusun, sen
bucusun. diyerek kutuplaşmadan beslenen siyasilerden usandı. Bu
çerçevede, sabahtan akşama iftira atan, yalan söyleyen, sahibinin sesi
medya kuruluşları da gözden geçirilmeli, bakıp beslenen trol
çiftliklileri dağıtılmalı. Gerekçede ifade edildiği
gibi internetteki yalan haberlerin durdurulması amaçlanıyorsa
açıkladığı yanlış enflasyon rakamlarıyla
milleti aldatan TÜİK Başkanını ne yapacağız?(İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Önümüzdeki aralık ayını işaret ederek EYTlilere umut
dağıtan Çalışma Bakanının sözleri
gerçekleşmezse kanun teklifinde ifade edilen ceza uygulanabilecek mi?
İktidara geldiğimizde ilk işimizin böylesine darbeci
kanunların yürürlükten kaldırılması ve serbest
düşünceye zemin hazırlanması olacağını ifade
ederim.
En çok neye yanarım biliyor musunuz sayın
AK PARTİ milletvekilleri, değerli arkadaşlar? Büyüklerimizin,
bizden önceki nesillerin ta 1946dan beri verdiği mücadeleye yanarım.
Sizler o siyasi zeminin üzerine hak etmeden oturdunuz ve çarçur ettiniz.
Genel Kurulu saygıyla
selamlarım.(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) Hadi
oradan ya!
HALİL ETYEMEZ (Konya) Sen mi karar veriyorsun
hak edip etmediğine ya!
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
35inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
35inci madde kabul edilmiştir.
36ncı madde üzerinde aynı mahiyette 3
önerge vardır, okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 340 sıra sayılı Kanun Teklifinin 36ncı maddesinin
teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Dersim
Dağ Mehmet Ruştu
Tiryaki
Adana Diyarbakır Batman
Züleyha
Gülüm Dilşat
Canbaz Kaya Meral
Danış Beştaş
İstanbul İstanbul Siirt
Ali
Kenanoğlu
İstanbul
Aynı mahiyetteki 2nci önergenin imza
sahipleri:
Alpay
Antmen Engin
Özkoç
Mersin Sakarya
Aynı mahiyetteki 3üncü önergenin imza
sahipleri:
İmam
Hüseyin Filiz Orhan
Çakırlar Hayrettin
Nuhoğlu
Gaziantep Edirne İstanbul
Hasan
Subaşı Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Arslan
Kabukcuoğlu
Antalya Adana Eskişehir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BELGİN UYGUR
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Ali
Kenanoğlu.
Buyurun Sayın Kenanoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Dezenformasyon yasasını görüşüyoruz.
Şimdi, bu dezenformasyon konusunda toplumsal kesim üzerinde yapılan
algıyla ilgili birtakım örnekler ve hakikatler nedir onu anlatmaya
çalışacağım. Şimdi, 7 Ekim tarihinde
Cumhurbaşkanı, Şahkulu Sultan dergâhını ziyaret etti
ve orada bir açıklama yaptı, bir başkanlık
kurulacağını söyledi, Kültür ve Turizm Bakanlığı
nezdinde bir başkanlık kurulacağını söyledi;
Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı. Tabii,
baktığınız zaman burada da konuşuldu, herkes övgüyle
anlattı Çok güzel, iyi şeyler. filan; Yeni Şafak böyle
vermiş olayı, çok beğenerek; Sabah gazetesi vermiş
aynı şekilde, Hürriyet vermiş vesaire, devam ediyor yani bugün
havuz medyası diye adlandırdığımız bütün
kanallar, televizyonlar bu meseleyi böyle anlatıyorlar. Peki, hakikaten bu
duruma, orada açıklanan duruma Alevi toplumu ne diyor? Yani bunun Alevi toplumunun
hayrına olup olmadığına kim karar verecek? Yani siz mi
karar vereceksiniz, ben mi karar vereceğim yoksa bu toplumu temsil eden,
yıllardır bunun mücadelesini yürüten, bu konu için kurulmuş
cemevleri mi verecek? Benim birazcık hakkım var yıllarca o
kurumlarda hizmet etmiş biri olarak ama yine de haddim olarak görmem.
Netice itibarıyla kurumlara bakacağız yani bu konuyla ilgili
kurulmuş kurumlar ne diyor?
Şu anda cemevleri bir, köylerde var; iki,
şehirlerde, ilçelerde var ve bütün bunların büyük çoğunluğu
şu kurumlara bağlı, isimlerini size söyleyeyim: Alevi
Bektaşi Federasyonu üst çatı, bunların 36 bileşen kurumu
var. O bileşen kurumların da alt kurumları var, cemevlerinin büyük
çoğunluğu bunlara bağlı. Alevi Dernekleri Federasyonu var,
yine bunların 38 ayrı cemevi üst kurumu var, onlara bağlı
cemevleri var; Alevi Vakıfları Federasyonu var, 10 Alevi vakfı,
CEM Vakfı dâhil olmak üzere bunlara bağlı; Hacı Bektaş
Veli Anadolu Kültür Vakfı var, bunların 53 ayrı yerde cemevi
var. Alevi Kültür Derneklerinin 98 ayrı il ya da ilçede cemevi var, Pir
Sultan Abdal Kültür Derneklerinin 81 il ya da ilçede cemevi var yani Türkiye
genelindeki il ve ilçeler bazındaki cemevlerinin -çoğu yerde
köylerde- yüzde 98i bu kurumlara bağlı.
Şimdi, bu kurumlar ne diyor? Diyorlar ki:
Açıklanan paket ne demokratiktir ne de müjdedir; aksine bu paket
Aleviliğin şimdiye kadar kamu gücüyle soluksuz
bırakılmasının, Aleviliğin tabutuna son çiviyi çakma
niyetinin paketidir. Bu kurumların açıklaması burada. Bunu bu
gazetelerde göremezsiniz, mümkün değil o ve devam ediyorlar,
itirazlarını sıralıyorlar, diyorlar ki: Cemevlerimiz
ibadethanedir. Yani şimdi Kültür ve Turizm Bakanlığına
bağlanınca şöyle bir şey oluyor: Cemevine gitmek turizm
faaliyeti, cemevinde ibadet etmek, orada cem yapmak da bir folklorik, kültürel
faaliyet sanki; böyle bir şey yok, cemevi bizim ibadethanemiz. Şimdi,
burada şunu diyorlar: Bu demektir ki Alevilik, dinsel ve kimliksel
özellikleriyle inkâr edilmeye devam edilecek bu kararla. İkincisi Alevi
toplumunun en önemli sorunu sosyopolitik, sosyokültürel düzeyde kamu gücüyle
örgütlenen, kamu gücüyle yeniden üretilen negatif ayrımcılıkta
ısrar edilecek. Bu devam edecek yani. Üçüncüsü Açıkça ilan ederiz
ki bu, devletin Alevi kurumsallaşmasına, Alevi dinselliğine yönelik
darbe ve el koyma girişimidir. Yani bu başkanlığın ve
cemevinin bunlar üzerinden yönetilmesine bu Alevi kurumları darbe diyor
ve kayyum ataması diyor.
(AK PARTİ sıralarından
gülüşmeler)
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Gülersiniz tabii
ama kurumlar böyle diyorlar.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) İstiyordunuz
böyle bir şeyi.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Dördüncüsü
Rızalık üstüne, talibe hizmet borcuyla hakkullahla Hak uğruna
hizmet veren dedelerimiz, bundan sonra devletten alacağı
maaşın hizmetçisi olacak. Kamu kaynaklarının din kisvesi
altında yağmalanmasından pay alacaklar; bu, bizim
inancımıza aykırı. diyorlar ve Bizim açımızdan
da bu -dedelerin kontrol altına alınması- Alevilik açısından
bir asimilasyondur. diyorlar ve çok daha önemli bir şey söylüyorlar:
Sayın Cumhurbaşkanının açıkladığı
paketin Alevilere yönelik demokratik bir reform paketi değil, tam tersine
Alevilere şeksiz gümansız antidemokratik bir saldırı
olduğunu beyan ederiz. Demokratikleşme peşinde olanlar öncelikle
Alevi toplumlarına, onların meşru kurumlarına kulak
vermekle, onları muhatap almakla işe başlayacaktır. Yani
Bu işle ilgili cemevlerini, Alevi kurumlarını muhatap alarak
işe başlayın. diyor. Ve başka önemli bir şeyin
altını daha çiziyorlar: Bilinmelidir ki bizim tarihimiz, Sayın
Cumhurbaşkanının zikrettiği gibi Malazgirtten,
Selçukludan, Osmanlıdan Cumhuriyete uzanan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ALİ KENANOĞLU (Devamla)
ve
yaşadığımız toprakları daima boş bir toprak
olarak kabul eden, bu toprakların insanlarını Malazgirtten
itibaren yok sayan militarist bir tarih değildir, militarist bir
milliyetçilik anlayışı ile Aleviliğin en temel düsturu
yetmiş iki milleti bir nazarla görmek ilkesi taban tabana
zıttır. diyor bu Alevi kurumları.
Ve en son CNN TÜRK televizyonuna bir CEM Vakfı
yöneticisi çıkarılmıştı, öve öve bitiremiyordu bu
açılımı; CEM Vakfı görevden aldı onu çünkü Bizim,
kurumsal olarak cemevlerimizin görüşü değildir bu. dedi. Siz bize
rağmen çıkıp orada
Kendisi AKP üyesiymiş, daha sonra
beyan ettiler. Ancak bizim kurumsal görüşümüz bunu kabul etmiyor. diye
ifade ediyorlar.
Şimdi, Türkiyede kurulu bulunan Alevi
kurumları ve Alevi toplumu bu meseleye böyle bakıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Ve son olarak
Nesimi Çimenin dediği gibi şöyle diyorlar:
Nesimiyim vay başıma,
Kanlar karıştı yaşıma,
Yağın gerekmez aşıma,
Yeter zehrin katmasın. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki diğer önerge
üzerinde söz talep eden Mersin Milletvekili Alpay Antmen.
Buyurun Sayın Antmen. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALPAY ANTMEN (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Türk basınında sansür ve baskı
kavramları ile gazete kapatma ve gazete cezalandırma işi
neredeyse basının tarihi kadar eskiyse de şimdi AKP
iktidarı sansür baskı ve cezalandırma kavramlarına
basın-yayın, sosyal medya ve iletişim alanlarını da
içine katarak çağ atlattı, geçmişe rahmet okuttu. Ve
bakınız Biz medyaya, Türk basınına rağmen iktidar
olduk. söylemleriyle iktidara gelen AKP iktidarı şimdi de
medyanın büyük bir kısmını yandaş olarak elinin
altına aldı, olmayanları da baskı ve sansürle susturmaya
çalışıyor. Medyaya rağmen iktidara gelmiştiniz,
yarattığınız yandaş medyaya ve onlara
aktardığınız sınırsız maddi olanaklara
rağmen iktidardan gideceksiniz. Halk iktidara gelecek, saray iktidarı
sona erecek. Sizin yolsuzluğunuzu, yarattığınız
rüşvet çarkını kapatacak, saklayacak ne bir kanun var ne bir
yama ne de bir sansür. Dünyanın bütün kumaşları, örtüleri bu
rezaleti örtmez, örtemez. Artık, dünyanın bütün
deterjanlarını getirseniz bile bunu yıkayamazsınız,
yarattığınız kiri temizleyemezsiniz.
Değerli milletvekilleri, bir de sansürü
soranlara diyorlar ki: Buna benzer bir yasa Fransada var, Almanyada var.
Ben de bunu söyleyen iktidar mensuplarına şunu soruyorum:
Fransadaki, Almanyadaki gibi bağımsız yargı bizde var
mı? Yok. Fransa ve Almanyadaki özgür medya bizde var mı? Yok.
Oradaki insan hakları, kadın hakları, eğitim, ifade
özgürlüğü bizde var mı? Yok. Yok, herkes bunu biliyor.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) Alpay dostum,
zaten oradan almamışlar, Amerikadan almışlar.
ALPAY ANTMEN (Devamla) Örnek gösterdiğiniz
Avrupada devletin kartıyla 3 euroluk çikolata aldı diye bir başbakan
istifa etti, AVM çatısı yıkıldı diye devlet
başkanı istifa etti, tren kazası oldu diye hükûmet özür
dileyerek istifa etti. Halka hesap veriyorlar, utanıyorlar,
sıkılıyorlar. Buradaysa ne var sayın milletvekilleri?
Devletin malı yağmalanıyor, yargı ayaklar altına
alınıyor, yargı sarayın emrine giriyor, insan hakları
konusunda kabile ülkelerinin bile gerisine düşüyoruz, kadınlar
öldürülüyor, üniversiteler yok ediliyor, Boğaziçi gibi bir üniversite yok
ediliyor, bundan rahatsız olmayan AKPliler iş bunları dile
getirmeye gelince rahatsız oluyor. İşte, bu sansür
yasasıyla onu da engellemeye çalışıyorlar; sonra da
utanmadan, sıkılmadan, kızarmadan burada ve medyada Buna benzer
bir yasa Fransada ve Almanyada da var. diyorlar ama yok. Aslında
getirdiğiniz sansür yasası ve sosyal medya hapis cezası
Avrupada yok arkadaşlar, yok! Kanıtı mı? İşte, 4
Ekim 2022 tarihli Venedik Komisyonu Raporunda yazıyor, okuyun; 85 madde,
hepsini okumak istemiyorsanız 83üncü maddeyi, 3 satırı okuyun
yeter, dezenformasyon yapmayın.
Değerli milletvekilleri, AKP saray
iktidarı basını, Basın İlan Kurumunu ve bu yasa
teklifi sayesinde de basın kartı dağıtımını
da eline alarak zapturapt altına almak istiyor, alacak. Bu yasa
teklifiyle, sosyal medya paylaşımlarına dünyada eşi benzeri
olmayan bir ceza hükmü getiriliyor. Vatandaşlarımıza
Eleştiri yapma; sus, otur oturduğun yerde yoksa seni hapse
atarız. deniyor. Yine bu yasayla, mesajlaşma platformları
iletişim kayıtları alınarak denetim altına
alınmaya çalışılıyor ve vatandaşa korku
salınıyor Haberleşmeyin, mesajlaşmayın. deniyor,
anayasal haberleşme özgürlüğü çiğneniyor. Zaten yandaş
olmayan televizyonları da RTÜK tarafından baskı ve cezalarla
hizaya sokmaya çalışıyorsunuz ve şunu söyleyeyim yani
baskıyla, sansürle iktidarda kalmaya çalışıyorsunuz. Ha, bu
arada, RTÜK demişken çok güzel bir şey var, bir RTÜK
Başkanınız var, Ebubekir Şahin, evlere şenlik.
Boş bir RTÜK üyeliği için iki satır yazıyı üç aydır
Meclise yazamadı. Bilgisayarın mı yok Ebubekir, kalemin mi yok,
kâğıdın mı yok yoksa okuma yazman mı yok? Biz
biliyoruz ki bunların hepsi var ama
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ahlakı yok,
ahlakı.
ALPAY ANTMEN (Devamla)
saraya koşulsuz biati
var, ama yasaya, hukuka, ahlaka, onura saygısı yok, milletten
utanmıyor sıkılmıyor. Peki, ey saray iktidarı;
döneğin birisi sayesinde RTÜKten koltuk kapacağınıza çok
seviniyorsunuz ama sevinmeyin, dönme hızınız ne olursa olsun bu
devran dönecek. O zaman ışık hızıyla dönseniz bile
gelecek gelmekte olan.
Bu teklifin her yeri dökülüyor. Ayinesi iştir
kişinin, AKP'nin getirdiği teklife bakılmaz. diyorum.
Bakın, bu teklif aynı kendileri gibi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALPAY ANTMEN (Devamla) Tamamlayayım
Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ALPAY ANTMEN (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bunların akılları Hitler'de,
fikirleri Mussolini'de, zikirleri Franco'da, kendileri de sarayda.
Mağduruz. diye diye geldiniz, yirmi yılın sonunda sizden
olmayan herkesi mağdur ettiniz. 5li çetenizi, yandaşlarınızı,
danışmanlarınızı Karun kadar zengin ettiniz. Haram
zıkkım olsun! Ama az yakında, seçimde kös kös gideceksiniz, tüyü
bitmemiş yetimin hakkını vereceksiniz, hesabını
vereceksiniz; hem bu dünyada vereceksiniz hem öbür dünyada vereceksiniz. (CHP
sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerine son söz talebi Eskişehir Milletvekili Sayın Arslan
Kabukcuoğluna aittir.
Buyurun Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 340 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 36ncı maddesi üzerine İYİ
Parti Grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlarım.
Basın, yönetimi ile halk arasında iki
yönlü fonksiyonu olan bir kurumdur. Ülkede ne olup bittiğini topluma
iletirken diğer yandan da toplumun görüş, düşünce ve
bilgilerini, isteklerini idareye ileten bir yapıdır. Basın ile
demokrasi arasında devamlı bir pozitif ilişki vardır,
pozitif geri bildirim vardır; basın kuvvetlendikçe demokrasi de
kuvvetlenir, basın zayıfladıkça demokrasi de zayıflar.
Vatandaşlarımız toplumu ilgilendiren her konuda doğru
bilgiye ulaşamamakta, sorgulayamamakta ve bildiği şeyleri
yayınlamakta zorluklar yaşamaktadır. Hükûmetin yarattığı
atmosferde oluşan otosansürün maalesef hesaplanamaz geniş bir
etkinliği vardır. Basın özgürlüğü, bilgiyi siyasetin
tekelinden çıkararak demokratikleştirir, bütün toplumun aktif
siyasetin bir parçası olmasını sağlar. Basın ve ifade
özgürlükleri olmadan kalıcı demokrasi ancak bir hayal olarak
kalır. Basına yapılan saldırılar,
sınırlandırmalar demokrasiye yapılan saldırılar
ve sınırlandırmalardır.
Ülkemizde, maalesef, Hükûmet özgür basın için
sürekli engeller çıkarmaktadır. Bu iktidar zamanında basın
kötü durumdadır. Görevi çiftçiye fon vermek olan devlet
bankalarının verdiği krediler veya AK PARTİ'nin vermiş
olduğu işlerden para kazanan müteahhitlerin yarattığı
finansmanlar Hükûmeti basının patronu yaptı. Diğer taraftan
ise oluşturduğu üst kurullar veya Basın İlan Kurumu yoluyla
da Hükûmet muhalif gördüğü basını susturmaya
çalışmakta, onlara cezalar yağdırmaktadır. Ayrıca
emperyal menşeli maddi kaynaklarla birtakım gazeteci
sıfatlı kişilerin ülkemizdeki manipülasyonlarını
Hükûmet işine geldiği takdirde görmezlikten gelmektedir. Yargıya
taşınan toplumsal olaylar örneğin Deniz Feneri, örneğin
çocuk istismarları, örneğin son zamanlarda çıkan bir
milletvekiliyle ilgili yolsuzluk iddiaları mahkemelerce erişim yasağı
getirilerek vatandaşın, halkın gözünden kaçırılmakta
ve gizli kapaklı yargılamalar yapılmaktadır. Ziraat
Bankasının yandaşlara açtığı krediler veya Londra
mahkemelerine koti şehir hastaneleri hakkındaki haberleri ticari
sır gerekçesiyle toplumun dikkatinden Hükûmet kaçırmaktadır.
Hükûmet, toplumca en çok takip edilen basın
kuruluşlarından olan televizyonlarda bambaşka bir garabet
sergilemektedir. Bazı televizyon kanallarının da tek görevi
vatandaşı uyutmaktır. Gece gündüz düzmece programlarla sahte
ülke gündemi oluşturmaktadır. İsminin başında
profesör titri olan, rektör dekan payesi taşıyan, işlevi
sadece pilli oyuncak gibi Hükûmetin icraatlarını savunmak olan
gazeteci ve akademik zümre tedavüldedir. Hiçbir mahcubiyet duygusu taşımayan
bu ekip, bu zevat muhtelif televizyon kanallarında her akşam beyin
yıkama operasyonunun kahramanıdırlar. Bu ekip şunu
bilmelidir ki topluma yapılan kötülük hiçbir zaman
karşılıksız kalmayacaktır.
Zaman içinde ana akım medya egemen
yapının bir parçası hâline gelmiştir. İnternet
medyasına beşinci güç olarak da bakılmaktadır. Sosyal
medya, eleştirel bir mesafeyle haber verme, soruşturma ve
değerlendirme işlevini yerine getiren dördüncü güç konumuna
düşmüştür. Beşinci güç, siber kültüre geçiş sunmuş,
ana akım medyayı kontrol eden ya da denetleyen, alternatif içerikler
sunan, alternatif gazetecilik biçimleriyle beşinci güç interneti hem
güçlendirmiş hem de küreselleştirmiştir. Bu hâliyle beşinci
güç, dördüncü güç rolüne bürünmüştür. Şimdiye kadar internet
yayıncılığına yeterince hâkim olamayan Hükûmet,
internet gazeteciliğine de kendisince sansür getirmeye
uğraşmaktadır.
Sonuç olarak bu yasa teklifi için yapılacak en
doğru hareket toplumda haberleşme hürriyeti, düşünceyi
açıklama ve yayma hürriyeti, basın hürriyeti hususlarında
oluşacak endişeleri ciddiye alarak geri çekmek olmalıdır.
Değerli milletvekilleri, yerel basın
etkili olduğu alanda ulusal basından daha fazla ilgi görmektedir. 34
ilde yer alan, uydu yayınına çıkan, maddi
sıkıntılarla baş etmeye uğraşan yerel televizyonlarımıza
sahip çıkılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Yerel televizyon
ve radyo istasyonlarını ayakta tutmak amacıyla, resmî ilan
yapmalarına izin verilmesi yerel demokrasilerin güçlenmesi için yerinde
olacak bir davranıştır.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
36ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
36ncı madde kabul edilmiştir.
37nci maddede 4 önerge vardır. 3ü aynı
mahiyette olup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşmekte
olan 340 sıra sayılı Kanun Teklifinin 37nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Ömer
Öcalan Dilşat Canbaz
Kaya
Adana Şanlıurfa İstanbul
Züleyha
Gülüm Mehmet
Ruştu Tiryaki Abdullah
Koç
İstanbul
Batman Ağrı
Aynı mahiyetteki 2nci önergenin imza
sahipleri:
Onursal
Adıgüzel Engin
Özkoç
İstanbul Sakarya
Aynı mahiyetteki 3üncü önergenin imza
sahipleri:
İmam
Hüseyin Filiz Hayrettin
Nuhoğlu Orhan
Çakırlar
Gaziantep İstanbul Edirne
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hüseyin
Örs
Adana Trabzon
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BELGİN UYGUR
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerine söz talep eden Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ömer Öcalan.
Buyurun Sayın Ömer Öcalan. (HDP
sıralarından alkışlar)
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Cumhurbaşkanı 2011de Facebooktan
rahatsız olduğunu belirtmişti, 2014 yılında ise
Twitterla ilgili Twitter miviter, hepsinin kökünü
kazıyacağız. Nasıl buraya geldi, nasıl bu noktaya
geldi, biraz bunu açmakta fayda var. Sosyal medyayı susturmak için önce bu
ekip bir trol ordusu oluşturdu. Bu trol ordusu kimisi paralı kimisi
şebeke hâlinde çalışan kimisi İstanbul Belediyesinde
-dönemin belediye yönetiminde- kimisi Ankara Belediyesinde kimisi de Cumhurbaşkanlığının
kimi birimlerinde algı yaratmak, siyaseti yönlendirme, toplumu dizayn etme
yöntemiyle sosyal medyaya el attılar ama orada başarılı
olamadılar. Beceriksiz bir şekilde binlerce trol ordusuyla sosyal
medyada hâkimiyet kuramadılar. Bu sefer ne oldu? Bu sefer
Cumhurbaşkanı hakkında hakaret iddiasıyla, on binlerce dava
açıldı, 150 binin üzerinde insan ifadeye
çağırıldı, binlerce insan tutuklandı. Baktılar bu
iş böyle de olmuyor, ondan sonra geçen sene
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı
Fahrettin Altun bununla ilgili düzenleme yapacağını söyledi.
Sebep? Doğan Haber Ajansını -alan değiştirdiler- bir
tüpçüye -şirketi- geçirdiler, orada amiral gemisi diye tabir edilen
merkez medyayı böyle kontrol altına aldılar,
televizyonların yüzde 90ında hâkimiyet oluşturdular ama sosyal
medyada bu hakimiyeti oluşturamadılar. Çünkü iletişim
teknolojileri gelişiyor, bilim gelişiyor, teknolojinin üzerinde
hegemonya kuramazsınız. Ne dediler? Biz kanun çıkaralım,
bizim karşımızda duranlar hakkında da 29uncu maddede
olduğu gibi bir yıldan üç yıla kadar, olmadı bunu yarı
oranında artıran dört buçuk yıla kadar ceza
oluşturalım. Aslında, bu maddenin uygulanma durumu mümkün
değil; mesele burada algı oluşturma, mesele burada korkutma,
toplum üzerinde psikolojik harp sistemini yürüterek meseleyi böyle dizayn
etmek.
Diğer bir Bakan ne diyor? Bekir Bozdağ,
kendisi Adalet Bakanıdır, adaletin olmadığı bir ülkede
Adalet Bakanıdır, her gün binlerce insan mağdur edilmektedir.
Herkes tweet atabilir ama içi boşsa sorun yoktur kardeşim. diyor.
İçinin boş olması neye bağlıdır, neye göredir?
İşte, mesele biraz böyledir, sıkıntılı bir
durumdasınız, zorlanıyorsunuz, hâkimiyet kuramazsınız.
Bakınız, iletişim teknolojileri gelişiyor; bilim
gelişiyor; bunu kanunla, yasayla kontrol altına
alamayacağınızı biliyorsunuz. Bu yöntemleri 20nci
yüzyılda da denediler. 1984te George Orwell açık bir şekilde
anlatıyor, Büyük Biraderi anlatıyor ama şu an bu ülkeye de bir
tane uzun birader ayarlamışsınız. İnsanlar
konuşmasın, insanlar duymasın, insanlar düşünmesin, biat
etsinler; liyakatli insanları ondan dolayı yanınızda
konumlandırmıyorsunuz. İlk ilkeniz, sadakatle bağlı
olacak; Öl. derse öl, Kal. derse kal. Şu maddede elini kaldıracaksın,
şu maddede elini indireceksin. Düşünmeyeceksin,
sorgulamayacaksın, eleştirmeyeceksin ama düşüneni de
eleştireni de sorgulayanı da cezaevine atacaksın, şiddet
uygulayacaksın. Bu ülke bunlardan çok çekti. Şu an iletişim
teknolojileri
20nci yüzyılda Kürt gazeteciliği içerisinde sembol
bir isim Ape Musayı Amedde katlettiler, 80 yaşındaki bir
insanı farklı bir düşünceyi temsil ettiği için mermilerle
vurdular. Ermeni halkının önde gelen gazetecisi sizin döneminizde-
Hrant Dinki öldürdüler ama katilini cezaevinde tosun gibi de beslediler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Şimdi Müesses nizam.
diyorsunuz, Müesses nizam içerisinde gazetecilik yapabilirsiniz. Türklük
sözleşmesine tabi olacaksınız. diyorsunuz, Bu sözleşme
içerisinde ufaktan eleştiri de yapabilirsiniz, düşüncenizi de ifade
edebilirsiniz ama müesses nizam dışına çıkarsanız size
yaşamın her alanını dar ederiz. diyorsunuz ama artık
globalleşen dünyada bunun pek bir anlamı yoktur, pek bir önemi
yoktur. Halka şiddet uygulayarak, insanları tutuklayarak bunun önüne
geçemezsiniz.
Halkımıza çağrımızdır:
Bu yasayı hep birlikte aşacağız, düşüncemizi ifade
edeceğiz, her yerde savunacağız; mitinglerde, alanlarda ancak bu
yöntemle aşarız. Sosyal medyayı da etkin bir şekilde
kullanmaya çağırıyoruz halkımızı, en
aykırı düşünceyi de savunun, durduğunuz pozisyonu koruyun.
Halkımızı selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Onursal
Adıgüzel.
Buyurun Sayın Adıgüzel. (CHP
sıralarından alkışlar)
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) Cumhur
İttifakının sansür yasasının 37nci maddesi üzerine
söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Kamuoyunda çok konuşulan TCKye halkı
yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunu eklemek olsa da teklifin
37nci maddesi de dikkat edilmesi gereken maddelerden biridir. Bu maddeyle
BTKye yine bir düzenleme yetkisi veriliyor. Hangi kuruluşların
düzenlenmesi yetkisi veriliyor? Şebekeüstü ürünlerinin. Nedir şebekeüstü
ürünler? Kullandığımız WhatsApp, Signal, Zoom, Skype gibi
ürünler. Peki, bunları düzenleme yetkisi verilen kuruluş kim? BTK.
BTK skandallarla anılan bir kuruluş değerli arkadaşlar. BTK
öyle bir kurum ki BTK istihbarat teşkilatı mı, BTK düzenleyici
kuruluş mu, BTK yargı kuruluşu mu belli değil.
Bakıyoruz yasanın içeriğine İstediği bilgiyi
alabilir. deniyor. Bakıyoruz yasanın içeriğine yurt
dışındaki sayfaları engelleme yetkisinin üzerine bir de
yurt içindeki sayfaları engelleme yetkisi veriliyor. Katalog suçlara MİT
mensuplarıyla ilgili içerik engelleme kararı ekleniyor. Peki, BTK ne
görev yapıyor biliyor musunuz arkadaşlar? BTK aslında
halkın vicdanında güvenini yitirmiş, fişlenme
skandallarıyla karşımıza çıkmış ve
tarafsızlığı, bağımsızlığı
olmayan bir kuruluş.
Değerli milletvekilleri, şimdi
arkadaşlar anlatıyorlar, diyorlar ki: AB, Amerika, Avrupa Dijital
Hizmetler Yasası, Elektronik Haberleşme Kanunu
Ben bütün teknik
detayları bir kenara bırakıyorum, size sadece bir hikâye
anlatacağım; Tuncay Vekilim de şahittir, hep birlikte Komisyonda
yaşadık. Biz, sorumlu Bakan Yardımcısına, BTKden
sorumlu Bakan Yardımcısına sorduk: 85 milyon
vatandaşımızın anlık olarak girdiği siteleri, o
sitelerde ne kadar kaldığını, ne indirip ne
yüklediğini takip ediyor musunuz? Etmiyoruz. diyemedi. Hukuksuz dedik,
açıklama yapamadı. Bu fişlemeyi, bu takibi yapan herhangi bir
yönetici sizce Avrupa ülkelerinde, Amerikada görevinin başında bir
dakika durabilir mi? (CHP sıralarından alkışlar) Asla ve
asla görevinin başında bir dakika duramaz.
Yirmi yılda Türkiyeyi ne hâle getirdiniz,
biliyor musunuz? Yirmi yılda Türkiyede ne hukuk kaldı ne demokrasi
kaldı ne yargı bağımsızlığı kaldı
Türkiyede ne özgürlük kaldı ne kurumlar kaldı; bir de şimdi
çıkmışsınız, aşağıdan çekiyorsunuz, yukarıdan
büküyorsunuz, Bu iş Avrupada da var, Batıda da var. Ya, Batı
demokrasilerinde hiç duydunuz mu, 70-80 yaşındaki bir vatandaş
Benim WhatsApp mesajlarım izleniyor. diye düşünüyor mu? Vallahi,
Türkiyede bakkal, manav, ev kadını, öğrenci, hepsi diyor ki:
Biz izleniyoruz, dinleniyoruz. Haksızlar mı? Vallahi haklılar.
Niye haklılar?
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Abartmayalım
ya, abartmayalım!
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) Söyleyeyim size, siz
unutmuş olabilirsiniz.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Abartma, abartma!
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) Siz unutmuş
olabilirsiniz, TİBi biz unutmadık. (CHP sıralarından
alkışlar) Biz, TİBi, Cumhurbaşkanının pislik
yuvası dediği kurumu unutmadık. Ayrıca, sizin
ortaklarınızla bu ülkeyi nasıl karanlığa sürüklediğinizi
de unutmadık. Şimdi de geçmişten ders çıkarmayarak bu
düzenlemelerle, BTK'ye vermiş olduğunuz sınırsız
yetkilerle yeni ortağınızla birlikte Türkiye'yi
karanlığa sürüklüyorsunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Cumhur
İttifakı sanıyor ki herkes susarsa hiçbir mesele kalmayacak;
dilsiz bir toplum istiyor, diyor ki: Biz 29uncu maddeyi hemen onaylarız,
kimse konuşmasın. Çünkü bir dertleri daha var: İçimizden
sızmalar olacak, seçime gidiyoruz; bunlar yayınlanabilir. diyorlar.
Tabii, bu korkularının da önüne bu yasayla geçeceklerini
zannediyorlar. Gençler düşünmesin istiyorlar, istiyorlar ki gençler cümle
kurmasın, gençler de dilsiz olsun istiyorlar. Değerli
arkadaşlar, gençleri susturamazsınız, gençler dislikelaya
dislikelaya sizleri ilk seçimlerde evinize gönderecek.
Son olarak şunu söylemek isterim: Bu, tam bir
sansür yasasıdır değerli arkadaşlar, amasız,
fakatsız tam bir sansür yasasıdır. Yok, uygulanamaz. Yok,
Amerika'da var. Yok, Avrupada var. demeyin. Ahmet Vekilim dedi ki: Biz çok
iyi bir yasa yapmışız. İki yıl önce de buradan,
aynı isimler diyordu ki: Mükemmel bir yasa yaptık, temsilcilik
atayacaklar bütün sorunlar bitecek. Sonra ne oldu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) Dönüp dediniz ki: Ya,
bu temsilciler de bir türlü bizi muhatap almıyor. Tabii, temsilciler sizi
muhatap almayınca siz de durmamışsınız Amerika
Büyükelçiliğine kadar gitmişsiniz, oralardan icazet almaya
çalışıyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Amerika
Büyükelçiliğine kimse gitmedi, adamlar Meclise geldiler.
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) Amerikan
Büyükelçiliğinden görüş almışsınız, Venedik
Komisyonundan görüş almışsınız ama raporda da eksik
bilgi almışsınız. Şöyle söyleyeyim: Venedik Komisyonu
raporunda Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak diye bir
suç yok.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Dijital Mecralar
Komisyonunda bu insanları sen dinlemedin mi?
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) Gelin, bu
yanlıştan dönün değerli arkadaşlar.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Dijital Mecralar
Komisyonuna bu adamlar gelmedi mi?
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) Ne siz ortak olun bu
ayıba
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Birlikte
dinlemedik mi?
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) Dünya demokrasi
tarihine geçecek bu ayıba ne siz ortak olun ne de bu utancı bizim
ülkemizin üzerine yapıştırın diyorum.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Öyle muhatap
almıyor falan deme ya, kim onlar bizi muhatap almıyor!
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Başkan,
Komisyonda birlikte dinlemedik mi bu adamları?
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) Hangisini?
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Dijital Mecralar
Komisyonuna hepsi geldiler.
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) Valla bize
Amerika Büyükelçisi gelmedi, size gelmiş.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Hepsi geldiler,
birlikte dinledik.
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) Aha, burada
herkes.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Birlikte dinledik.
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) Ya, sen bu kadar
uzak olamazsın bürokrasiden. Bir şirketin temsilcisi ile
Büyükelçilikten gelen adam bir mi? Sen yapma, dur gözünü seveyim, rezil etme
kendini.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Ne diyor,
anlamadım?
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerine söz talep eden Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 37nci maddesi üzerinde
İYİ Parti adına söz aldım, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ilgili maddeyle 5908
sayılı Elektronik Haberleşme Kanununun Yetkilendirme usulü
başlıklı maddesine ekleme yapılmıştır.
Bilindiği üzere Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu
tarafından yetkilendirilen birtakım işletmeler ilgili mevzuat
çerçevesinde kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesini teminen bazı
yükümlülüklere tabi tutulmaktadır. Şebekelerüstü hizmetler olarak da
ifade edilebilen bazı hizmetlerde yurt dışından internet
üzerinden sesli, yazılı ve görsel iletişim hizmeti
alınabilmektedir, Kurum bu kapsamda yetkilendirilmektedir. Ayrıca,
şebekelerüstü hizmet sağlayıcılarının Türkiye
Cumhuriyeti sınırları içerisindeki faaliyetlerinin anonim
şirket veya limitet şirket statüsündeki tam yetkili temsilcilikleri
vasıtasıyla ve kurumca yapılacak yetkilendirme çerçevesinde
yürütülmesi de düzenlenmektedir.
Değerli arkadaşlar, dezenformasyonla
mücadele gerekçesiyle hazırlanan ancak gerçek anlamda sansür yasası
olan bir kanun teklifini görüşüyoruz. İktidarın
politikalarına karşı çıkan herkes bu yasa
değişikliğiyle zapturapt altına alınıp
sindirilmek isteniyor. Bu kanun dezenformasyonu engelleme yasası değil,
olsa olsa enformasyonu engelleme yasasıdır. Bu kanun iktidarın
gerçekleri halktan gizleme çabasıdır.
Değerli arkadaşlar, son yıllarda
sosyal medya üzerinde büyük bir baskı var, önce internet
yayınlarına RTÜK denetimi getirildi. İktidar partisi internet
mecralarında kendilerini eleştiren insanlara aba altından sopa
göstererek bir korku iklimi oluşturmaya devam ediyor. Özellikle gençlerin
yoğun olduğu sosyal medya kontrol altına alınmak isteniyor
arkadaşlar. Şunu açıkça görüyoruz ki iktidarın niyeti
sosyal medyaya bir düzenleme getirmek değil, seçimler öncesi sosyal
medyayı dikensiz bir gül bahçesine çevirmektir ve ayrıca bu teklif
-ki bu da önemli- medya ve toplum üzerindeki baskıyı artırmaya
yönelik olup iktidar kontrolündeki maaşlı-maaşsız,
unvanlı-unvansız trollere, itibar suikastı yapanlara yönelik bir
kanun teklifi de değildir.
Değerli arkadaşlar, iktidarın gerçek
diye pazarladıkları ile vatandaşlarımızın
yaşadıkları farklı; iktidarın gündemi ile milletin
gündemi farklı. İktidar elindeki medya gücü ve trolleriyle pembe
tablolar çiziyor, Türkiyeyi büyütüyor, enflasyonu düşürüyor, Aya adam
yolluyor ama vatandaş ayın sonunu nasıl getireceğini kara
kara düşünüyor.
Şimdi, iktidara Sen doğru söylemiyorsun
arkadaş, verdiğin bilgiler doğru değil, gerçek değil;
doğrusu bu. dediğimizde bu sansür yasasının hangi
maddesini ihlal etmiş olacağız, neyle suçlanacağız,
nasıl yargılanacağız, ne kadar ceza alacağız?
Ben buradan iktidar sahibi arkadaşlara
seslenmek istiyorum: Hani siz yasaklara karşıydınız? Hani
yasaklarla mücadele edecektiniz? Geldiğiniz noktada nereden nereye
savrulduğunuzu inşallah fark edersiniz, görürsünüz.
Ama az kaldı diyoruz. Sandık gelecek, biz
geleceğiz; yasaklar ülkesine çevirdiğiniz bu güzelim memleketimizi,
bu cennet vatanımızı hak ettiği insan hakları ve
özgürlüklere kavuşturacağız.
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 340 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 37nci maddesiyle 5809 sayılı
Kanunun 9uncu maddesine eklenen fıkranın aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(14) Kurum, şebekeler üstü hizmet
sunumuna ilişkin gerekli düzenlemeleri yapmaya, düzenlemelerde öngörülen
yükümlülükleri yerine getirmeksizin veya yetkilendirilmeksizin sunulan
şebekeler üstü hizmetlerin sunumunun engellenmesini teminen
işletmecilere yükümlülük getirilmesi dâhil her türlü tedbiri almaya
yetkilidir. Şebekeler üstü hizmet sağlayıcılar,
faaliyetlerini Türkiye'de kurdukları anonim şirket ya da limited
şirket statüsündeki tam yetkili temsilcileri vasıtası ile
Kurumca yapılacak yetkilendirme çerçevesinde yürütürler. Şebekeler
üstü hizmet sağlayıcılar, bu Kanun ve Kurumun görev alanı
ile ilgili diğer Kanunlarda işletmeciler için belirlenen hak ve
yükümlülüklerden, şebekeler üstü hizmet sunumunun niteliğine göre
Kurumca belirlenecek hak ve yükümlülükler açısından işletmeci
olarak kabul edilir.
Yılmaz
Tunç Feti
Yıldız Mehmet
Doğan Kubat
Bartın İstanbul İstanbul
Ahmet
Özdemir Ahmet
Akay Hüseyin
Şanverdi
Kahramanmaraş Şanlıurfa Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BELGİN UYGUR
(Balıkesir) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kurumun şebekelerüstü hizmet
sağlayıcılardan isteyebileceği diğer bilgilerin
kapsamının net olmaması sebebiyle önergeyle 5809
sayılı Kanuna eklenen fıkra yeniden düzenlenmektedir.
Ayrıca, şebekelerüstü hizmet sunumuna
ilişkin yeni bir hizmet türü 5809 sayılı Kanuna
eklendiğinden, bu hizmeti sunmak için yetkilendirilen şirketlerin hak
ve yükümlülüklerinin de belirlenmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Önergeyle
işletmeciler için belirlenen hak ve yükümlülüklerden şebekelerüstü
hizmet sunumunun niteliğine uyanların şebekeler üstü hizmet
sağlayıcılara da uygulanması temin edilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 37nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
37nci madde kabul edilmiştir.
38nci maddede 3 önerge vardır. 3ü de
aynı mahiyette olup birlikte işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 340 sıra sayılı Kanun Teklifinin 38inci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Necdet
İpekyüz Züleyha
Gülüm
Adana Batman İstanbul
Dilşat
Canbaz Kaya Mehmet
Ruştu Tiryaki
İstanbul Batman
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Okan
Gaytancıoğlu Engin
Özkoç
Edirne Sakarya
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Orhan
Çakırlar Yasin
Öztürk
Adana Edirne Denizli
Feridun
Bahşi İmam
Hüseyin Filiz Hayrettin
Nuhoğlu
Antalya Gaziantep İstanbul
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BELGİN UYGUR
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Züleyha Gülüm.
Buyurun Sayın Gülüm. (HDP sıralarından
alkışlar)
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Şimdi, birkaç
gündür tartışıyoruz ama aslında halk, basın çok uzun
zamandır tartışıyor. Zira yasa çıkmadan önce de
sansürcü anlayışınız her yerde devam ediyordu. Bütün
bunlara rağmen siz diyorsunuz ki: Biz bu sansür yasasını
çıkaracağız. Zulüm iktidarınızı kalıcı
kılmak için Faşizm uygulamalarını bu ülkeye
yerleştireceğiz. diyorsunuz. Bu bir kara leke ama bu sizin kara lekeniz.
Bu size ait bir tarih, bize ait tarih ise özgürlüklerin mücadelesinin tarihi,
halka ait tarih; basın emekçilerinin örnek tarihi ise özgürlüklerin
mücadele tarihi ve hep mücadele edenler kazanmıştır, zulüm
iktidarlarını savunanlar hep kaybetmiştir, tarihin çöp sepetine
gitmiştir. Bugün buradan halkımıza da çağrımız
şudur: Yasakları tanımıyoruz, sözümüzü söylemeye,
eleştirimizi yapmaya, hakkımızı aramaya devam ediyoruz,
asla susmayacağız, yasanızı da sizi de tarihin çöp sepetine
göndereceğiz.
Bu saatten sonra sözün anlamı
kalmadığı için, sizi de yasanızı da protesto etmek
için ağzımı siyah bantla bantlıyorum. Konuşmamın,
süremin devamını böyle kullanacağım halk adına. (HDP
sıralarından alkışlar)
(Hatibin kürsüde ağzını siyah bir
bantla kapatması ve Hakikatler karartılamaz. yazılı bir
pankart açması)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Bundan sonra
böyle.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Allah razı
olsun.
(HDP sıralarından alkışlar)
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) İranda molla
rejimine karşı kadınların öncülüğünde gerçekleşen
direniş nasıl faşist uygulamaları yendiyse
aynısını Türkiye halkları yapacak, özgürlük kazanacak. (HDP
sıralarından alkışlar)
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Bandı geri yapıştır, bandı.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul)
Anlamadığınız meselelerde konuşmayın, pek
çalışmıyor da sizinki.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Bantla iyiydi, bantla devam.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz talep eden Edirne Milletvekili Sayın Okan
Gaytancıoğlu.
Buyurun Sayın Gaytancıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 38inci maddede getirdiğiniz
hükümler, bu yasaya uymayanlara verilecek cezaları düzenliyor.
Dezenformasyon yasası
Yani kaç gündür
konuşuyoruz, artık bu yasanın adı sansür yasası
olarak anılıyor; bu konuda büyük bir başarı sergilediniz.
Peki, neden haber alma özgürlüğüne sansür getiriyorsunuz? Çünkü isteseniz
de istemeseniz de Türkiye'yi ikiye böldünüz; bir sizin
doğrularınız var bir de halkın gerçekleri var. Tolstoy'un
ünlü bir lafı var: Hareket etmezsen zincirlerini fark edemezsin. Yani
siz şunu istiyorsunuz: Hareket etmeyen insanlar istiyorsunuz. Hayat
pahalılığını görmesin, yaşadığı
işsizliği, yoksulluğu, açlığı hissetmesin
istiyorsunuz. Bir yanda gerçekler var, bir yanda sizin doğrularınız;
nedense bu ikisi örtüşmüyor.
Örneğin TÜİK. Hatta TÜİK bugün süt
verilerini açıkladı. Bakın, süt üretiminde yaklaşık 50
bin ton düşüş var ama içme sütü tüketiminde artış var.
Nasıl oluyor? Hem süt üretimi azalıyor hem de içme sütü miktarı
artıyor. Aynen hayat pahalılığı verilerinde
olduğu gibi, yüzde 83 diye veri açıklıyorsunuz ama halk bunu
yüzde 200lerde, yüzde 250lerde yaşıyor. Yine, işsizlik yüzde
9larda. Ya, benim oğlum işsiz, benim kardeşim işsiz.
diye vatandaşlar birbirleri arasında sürekli konuşuyorlar. Yani
sokaklar ile sizin gerçekleriniz arasında farklılıklar var.
Örneğin esnaf diyor ki: Kirayı ödeyemiyorum, elektriğimi ödemek
için işçi çıkarmak zorunda kalıyorum, soğukta oturuyorum.
Evet, bu sene birçok esnafımız hasta olacak, neden? Çünkü ne
sobasını ne doğal gazını ne elektriği
yakabilecek, üşüyecek. BAĞ-KUR primini ödeyemiyorum, dükkânda
sattığım malı yerine koyamıyorum. Satmak istiyor ama
sattığı parayla yerine yeni mal alamıyor.
Sattığı ürünlere zam yapamıyor esnafımız çünkü
halkın alım gücü düştü. Esnafımızın sermayesi gün
geçtikçe eriyor yani orta direk çöküyor. Peki, bunları esnaf dile
getirebilecek mi bundan sonra? İşte bu sansür yasasıyla bir
korku toplumu yaratmaya çalışıyorsunuz.
Peki, emekliye bakalım. Emekli
çarşıya, pazara, markete, bakkala giderken düşünüyor,
alışveriş yaparken daha çok düşünüyor. 1 kilo mu
Hayır, yarım kilo alsam
Hayır, 250 gram alayım. diye
hesap kitap yapıyor. Kısaca, yaptığı
alışverişleri daha da azaltan bir emekli kitlesiyle
karşı karşıyayız. Eskiden kahvede günde iki üç tane
çay içen, birbirlerine ısmarlayan emekli, günde bir tane çay içiyor.
Kahveci bile 4 liralık tarife alıyor, çayı 2,5 liradan
satıyor Kimse içmiyor ki ağabey. diyor, 4 liradan satarsam kim
içebilir? diyor. Promosyon alacak diye emekliyi sabahtan akşama kadar
kuyruklarda diziyorsunuz. Torunundan kaçan emekliler var. Niye? Torunu çikolata
isteyecek 5 liralık, 10 liralık Aman, cebimde para yok. diyor.
Hastane koridorlarında saatlerce emeklileri bekletiyorsunuz; randevu da
alamıyorlar, muayene de olamıyorlar. Her bir emeklinin maaşında
kredi ödemesi, geri ödemesi var. Emekliler açlık
sınırının altında yaşıyorlar. Yani bu
sorunları emekliler kendi paylaşım sitelerinde, sosyal
medyalarında paylaşmasın, bu sorunları konuşmasın,
tartışmasın istiyorsunuz.
Yine, çiftçi... Süt inekleri kesiliyor, süt 8,5 lira
oldu ama bir faydası yok. Koyunculuk bitiyor, gübre krizi var; hiçbir
önlem almıyorsunuz. Çiftçi borçlu; mazot uçtu, yem ithal. Şeker
fabrikaları satıldı, şekere ciddi zam geldi. Ayçiçeği
üreticisi perişan, sulama yatırımları durdu. Çiftçi bu
konuları konuşmasın istiyorsunuz, sussun istiyorsunuz, yani
çiftçi hareket etmesin, zincirlerini fark etmesin istiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) Size bir Afrika
atasözü de söyleyeyim: Size özgürlükten önce ekmek lazım. diyenlere
Afrikalının cevabı şu: Konuşma özgürlüğüm
olmazsa ekmeğimi kimin çaldığını nasıl
söyleyebilirim? (CHP sıralarından alkışlar)
Gençler ne yapıyor peki, gençler? Gençler bizim
geleceğimiz; her şeyin farkındalar, moralleri çok bozuk. Gençler
ülkeyi terk etmek istiyorlar, iletişimlerini engellemeye
çalışıyorsunuz. Her yere üniversiteler açtınız ama
işsizliği ne yaptınız? Ötelediniz. Yurtlarda barınma
sorunu var.
Sansür uygulayarak, yazılı ve görsel
basını, ayrıca sosyal medyayı tehdit ederek iktidarda
kalacağınızı sanıyorsunuz ama ülkedeki çürüme sansürle
kapanmaz arkadaşlar.
Ne yaparsanız yapın, gidiyorsunuz. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz talep eden Denizli Milletvekili Sayın Yasin Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
teklifinin 38inci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
38inci maddeyle ilgili konuşmaya
başlamadan önce 25inci maddeyi biraz açmak istiyorum. Kanun teklifinin
25inci maddesiyle resmî ilanların şartları Basın İlan
Kurumunca belirlenecek olan internet haber sitelerinde de yayınlanmasına
imkân sağlayan bir düzenleme yapılmaktadır. Gazetelerin
yayın hayatlarına devam edebilmesinde ilan ve reklam gelirlerinin
payının büyük ve önemli olduğu herkes tarafından
bilinmektedir. Başka sektörlerde yatırımı bulunan gazete
patronları için büyük bir anlam ifade etmese de Anadoluda çıkan ve
sadece gazetecilik yapmaya çalışan yerel basın için resmî ilan
ve reklamlar hayati önem taşımaktadır. Özellikle ekonomik kriz
dönemlerinde özel reklam verenlerin sayısının minimuma inmesi
ilan ve reklamların ücretlerini gününde ve nakit olarak ödeyen Basın
İlan Kurumunun desteğini daha da anlamlı kılmaktadır.
Günümüzde basılı yayınların cazibesini kaybettiği,
sık yenilenen ve anlık bilgi veren internet haber sitelerinin matbuatın
yerini aldığı bir gerçektir. Gelişen bu yeni mecranın
da resmî ilan ve reklam pastasından pay almasına yönelik bir
düzenleme doğru ve geç alınmış bir uygulamadır.
İnternet haber sitelerinin de ülkemizde
habercilik yapmaya başlaması neredeyse AK PARTİsinin iktidar
olduğu ilk yıllara denk düşmektedir. Nedense AK PARTİsi
bugüne kadar ihmal ettiği internet habercilerini basına sopa
gösterirken kendine yeni yandaşlar yaratmaya çalışırken
hatırlamıştır. Bu kanun teklifinde de internet haber
sitelerinin lehine gibi görülen düzenlemeler olsa da ödüllendirme,
cezalandırma kriterleri yasal çerçeveye bağlanır gibi görünse de
yasa boşluklarını kendi iradeleriyle doldurmak ya da kural
ihlalini icraat hâline getirmek bu iktidarın
alışkanlığı hâline gelmiştir.
Basın İlan Kurumunun ilanlarının
adil bir şekilde gazetelere dağılması görevi yanında,
basın ahlak esasları kapsamında şikâyete bağlı
yaparak ihlalin sabit olduğu hâllerde resmî ilan kesilmesi yoluyla
gazetelere yaptırım uygulanabilme görevi verilmiştir yani bir
elde havuç, bir elde sopa. Evet, Basın İlan Kurumu kamu ilan ve
reklamlarını gazetelere dağıtmaktadır ve yine evet,
şartlarını kendi belirlediği, istediği gazetelere.
Evet, Basın İlan Kurumu basın ahlak yasaları
kapsamında inceleme yaparak ilan kesilmesi yoluyla gazetelere
yaptırım uygulamaktadır ve yine evet, şartlarını
kendi belirlediği, istediği gazetelere. Hatta Kurum, yapılan
mevzuat düzenlemeleriyle, gazetelerin kendilerine ait internet haber sitelerini
de bu kapsamda inceleyip müeyyide uygulayabilmektedir.
2018 yılında
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle beraber
Cumhurbaşkanlığı İletişim
Başkanlığının yetkilerine Basın İlan
Kurumunu denetleme de eklenmiştir. Fahrettin Altun idaresindeki
İletişim Başkanlığı söz konusu yetkiyi yılda
1 kez Basın İlan Kurumunun bütün hesap ve işlemlerini denetlemek
suretiyle kullanmaya başlamıştır. 2019 yılında
Kurumun Yönetim Kurulunun da değişmesiyle birlikte ne olmuştur
biliyor musunuz? Genel Kurulun yapısı, özerk olmak bir yana, siyasal
iktidarın politikalarını basının denetimi yoluyla
desteklemenin önünü açacak niteliğe bürünmüştür. Bu tarihten itibaren
resmî basın ve ilanların dağıtımı da cezalar da
belirli gazetelerde görünür şekilde artmıştır. Basın
İlan Kurumunun 2020 yılında dağıttığı
resmî ilanların yüzde 78i iktidar medyasına, ilan kesme
cezalarının yüzde 97siyse muhalif gazetelere verilmiştir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçtikten sonra
basının resmî ilan vermekle, ilan kesmekle nasıl baskı
altına alındığına işaret verdim.
İşte, geldik 38inci maddenin ilgilendiren
kısmına. İşte, bu yasada da benzer şekilde, uygulamada
çıkacak sonuç da bu olacaktır. Kurum aracılığıyla
dağıtılan ilan ve reklamların, basın üzerinde hem
finansal hem de politik baskı unsuru olarak kullanılabilen
cezaların kimlere verildiğini kurumsal isimlendirmeye,
açıklamaya gerek var mı; herkes her şeyin farkında.
AK PARTİsi bu kanun teklifiyle internet haber
sitelerinin ilan geliri elde edecekleri müjdesini verdi. Bu, sadece iktidara
yakın haber siteleri için bir müjde niteliğini
taşımaktadır. Bu değişikliklerle birlikte zaten
iktidar tarafından çeşitli yollarla finanse edilmekte olan
yandaş medya blokuna yeni bir kaynak yaratılmış
olacaktır; besleme, yandaş basına arpa vermenin yeni bir yolu
açılacaktır. Ya çemberin dışında kalanlar,
sarayın hoşuna gitmeyen haberleri yapanlar? Bekleyen akıbet, ya
otosansür yaparsınız ya da ilan kesme, yayın durdurma; tercih
sizin, işinize gelirse, canınız isterse.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Sonuç;
tarafınızda olan basın ihya, size basında, sosyal medyada
gık diyen mevta.
Değerli milletvekilleri, 10 Mayıs 1876
tarihinde Türk basınına sansür yasayla uygulanmıştı.
Özel gazetelerin yeni görüşlere yer vermesi ve muhalif duruş
sergilemesi yönetimin hoşuna gitmemiş, Âli Kararnameyle sansür uygulaması
başlamıştı. Ama dönemin tek adamları
kaçınılmaz mutlak sondan kurtulamadı. Bugün ise internet haber
sitelerine ilan desteği sözde sürprizi arkasında kendi kendini
sansürleyen bir basın oluşturulmaya
çalışılmaktadır. Yasakların efendisi, önümüzdeki
seçimin son seçimi olduğunun farkında; basını
baskılayarak son çırpınışlarını yapsa da az
kaldı. O zaman millet olarak diyelim ki: Kahrolsun istibdat,
yaşasın hürriyet! (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Aynı
mahiyetteki önergeler kabul edilmemiştir.
38inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 38inci madde kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.44
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 21.49
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 7nci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
340 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
39uncu madde üzerinde 4 önerge vardır, okutup
aykırılık sıralarına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 340 sıra sayılı
Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 39uncu maddesindeki
yürürlüğe ibaresinin uygulamaya şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Zeynel
Emre Mustafa Sezgin
Tanrıkulu Vecdi
Gündoğdu
İstanbul İstanbul Kırklareli
Faruk
Sarıaslan Orhan
Sümer Ahmet Kaya
Nevşehir Adana Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BELGİN UYGUR
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Trabzon
Milletvekili Sayın Ahmet Kaya.
Buyurun Sayın Kaya.(CHP sıralarından
alkışlar)
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Değerli arkadaşlar, günlerdir
tartıştığımız bir dezenformasyon kanunu var.
Milletimize Bu iktidarın ve yandaş medyasının en iyi
yaptığı iş nedir? diye sorsak eminim ki büyük
çoğunluk yalan haber ve dezenformasyon konusundaki becerilerinden
bahsedecektir. Ülkeyi yönetme konusunda çok beceriksiz olsalar da
haklarını yemeyelim, bu konularda çok becerikliler. Yirmi bir
yıldır ülkeyi yöneten fakat hiçbir vaadini yerine getiremediği
gibi memleketi ve milleti mahveden bu algıcı iktidar, yaklaşan
seçimler öncesinde toplumu ve özellikle gençlerimizi susturmak için bir sansür
ve bir susturma yasası çıkarıyor.
Değerli arkadaşlar, bu teklif her ne kadar
Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi olarak lanse edilse de 23 kanunda
değişiklik öngördüğü için bu teklifin bir torba kanun teklifi
olarak değerlendirilmesi daha doğru olacaktır.
Teklifin değerlendirmesine geçmeden önce
hazırlanış biçimine ilişkin birkaç noktaya değinmekte
yarar görüyorum. Uzun zamandır üzerinde
çalışıldığı ifade edilen teklif, ne yazık ki
iktidar partisinin muhalefeti, sivil toplumu, üniversiteleri
dışlayan, yok sayan anlayışının bir
yansıması olarak Meclise sunulmuştur.
Üzülerek söylüyorum ki gazetecilik mesleğini
doğrudan ilgilendiren bu teklif, gazetecilik örgütlerinin dahi görüşü
alınmadan, bir grup siyasetçi ve bürokrat tarafından kapalı
kapılar ardında hazırlanmıştır. Öte yandan, bu
teklifin başta 29uncu maddesi olmak üzere, ifade ve haber alma
özgürlüğüyle ve diğer anayasal özgürlüklerle çelişen
hükümlerinin incelenmesi için ilgili kanun teklifinin Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 38inci maddesi uyarınca Anayasaya
uygunluk incelemesi de yapılmamıştır. Özellikle teklifin
29uncu maddesine ilişkin çok ciddi endişeler vardır. Bu
maddenin tekliften tamamen çıkarılması ve tüm
paydaşların katılımıyla yeni bir çalışma
yapılması gerektiği ortadadır.
Evet, dezenformasyon dünyanın ortak bir
sorunudur, ve özellikle dijital alanda var olan bu sorunla mücadele
edilmelidir. Fakat bu yapılırken dezenformasyon ile ifade
özgürlüğü arasındaki hassas dengenin korunmasına ve konunun tüm
paydaşlarının sürece dâhil edilerek katılımcı bir
anlayışta yapılmasına dikkat edilmelidir.
Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer konu
da diğer ülkelerdeki uygulamalardır. Bakın, Almanyada sosyal
ağların düzenlenmesi kanunu uzmanların ve farklı
kurumların katılımıyla uzunca bir süre şeffaf ve
derinlemesine tartışıldıktan sonra kabul edilmiştir.
Yine, örneğin, Avrupa Birliğindeki Dijital Hizmetler Yasasında
iki yıllık uzun tartışmalar sonunda uzlaşmaya
varılmıştır.
Değerli arkadaşlar, bu teklifi kabul
etmemiz mümkün değildir çünkü teklif bu hâliyle, dezenformasyonla
mücadeleyi değil, gazeteciliği hedef almaktadır. Bu yasa
özellikle internet haberciliğini ve yerel medyayı büyük risk
altına atacaktır, yaşamalarını mümkün
kılmayacaktır. Dezenformasyon, yalan haber, asılsız bilgi
gibi hukuken nasıl yorumlanacağı belirsiz kavramlar
bağımsızlığını yitirmiş bir yargı
düzeninde suistimale çok açıktır. Teklifin hazırlanış
sürecinde sivil toplum görüşlerine başvurulmamıştır.
Dezenformasyon dünya çapında bir sorundur fakat yapılan düzenleme
dezenformasyonla mücadeleden ziyade halkın haber alma hakkına ve
ifade özgürlüğüne zarar verecek düzenlemeler içermektedir. Halkın
haber alma ve bilgilendirme hakkını engelleyecek bu düzenleme
yaklaşan seçimler öncesinde haberi halktan saklama amacı
taşımaktadır. Hâlihazırda ana akım medyayı
kontrol altında tutan iktidar dijital alanda da özgür ve
bağımsız haberciliği engellemek ve toplumsal talepleri
susturmak istemektedir ve gençlerimizden çok korkan bu iktidar, gençlerin ve
halkımızın sosyal medyayı kullanmasından rahatsız
olmaktadır. Milletimizin her gün gelen zamları, yoksulluğu,
geçim derdini, iktidarın her yerden fışkıran
yolsuzluklarını, haksızlıklarını,
adaletsizliklerini konuşmasından ve olandan bitenden birbirini
haberdar etmesinden de korkmaktadır. İşte bunun için, bu
korkularını yasaklar ve sansürle bastırmak için bu yasayı
çıkarıyorlar. Tüm bu nedenlerle sosyal medyanın hukuksuzluklara
karşı anlık gündem oluşturma yeteneğini ortadan
kaldırmak isteyen, seçim ortamı gibi hukuksuzluklara verilecek
anlık tepkilerin önemli olacağı günlere hazırlık yapan
ve tutuklama ya da gözaltılarla vatandaşlarımıza
gözdağı vermek isteyen bu sansürcü, bu yasakçı iktidara diyoruz
ki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
AHMET KAYA (Devamla) Doğrulardan ve doğruları
söyleyenlerden korkmayın, kendinize gelin! Burası Kuzey Kore
değil, burası Taliban'ın Afganistan'ı hiç değil,
burası Bağımsızlık benim karakterimdir. diyen ve
Doğruları söylemekten korkmayın. diyen Mustafa Kemal
Atatürk'ün ülkesidir. (CHP sıralarından alkışlar)
Kendinize gelin ve bu yasadan, bu
yanlıştan vazgeçin diyor, Genel Kurulumuzu saygıyla
selamlıyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yoklama istiyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeyi oylamaya sunmadan önce
yoklama talebi var, yoklama talebini karşılayacağım.
Yoklama talebinde bulunan
arkadaşlarımızın isimlerini tespit edeceğim:
Sayın Altay, Sayın Özkan, Sayın Karaca, Sayın Aydoğan,
Sayın Aydın, Sayın Gürer, Sayın Aygun, Sayın
Karabıyık, Sayın Kaplan, Sayın Şevkin, Sayın
Gaytancıoğlu, Sayın Özkan, Sayın Tığlı,
Sayın Sümer, Sayın Kaya, Sayın Kayan, Sayın Şeker,
Sayın Bakırlıoğlu, Sayın Köksal, Sayın Özdemir.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir,
İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ve 64 Milletvekilinin
Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4471) ile Dijital Mecralar
Komisyonu ve Adalet Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 340) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 340 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 39uncu maddesinde geçen bu Kanunun
ibaresinin bu Yasanın olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Kemal
Peköz Mehmet
Ruştu Tiryaki Züleyha
Gülüm
Adana Batman İstanbul
Dilşat
Canbaz Kaya Necdet
İpekyüz Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul Batman İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BELGİN UYGUR
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
İstanbul Milletvekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurun Sayın Oluç. (HDP sıralarından
alkışlar)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın vekiller; uzunca bir maratonun sonuna geldik. Tabii,
Adalet ve Kalkınma Partisi-MHP ittifakının toplumun bu kadar çok
endişeye ve paniğe kapılmasından endişe duyması,
bizi çok duygulandırıyor gerçekten fakat aslında gerçeği
biliyoruz, siz toplumun endişe ve paniğe kapılmasından
endişe duymuyorsunuz, esas mesele toplum değil, iktidarın
endişe ve paniğe kapılması; esas mesele o. Yani bakın,
bu ülkede suç işleme özgürlüğü olacak -yolsuzluk gibi, rüşvet
gibi, borsa dolandırıcılığı gibi, mafyadan
rüşvet alınması gibi, kamu mallarına çökülmesi gibi; say
say bitmez- bunların yapılması özgür olacak ama bunların
kamuoyuna haber olarak yansıması yasak olacak yani suça özgürlük, suç
haberlerinin yayınlanması yasak. İktidarın geldiği
nokta maalesef burası. Bu vahim bir durum tabii. Yani amaç nedir? Halk
öğrenmesin, bilmesin, aman kimseler duymasın yasası
çıkartıyorsunuz sansür yasası dememizin nedeni esas olarak bu.
Şimdi, bakın, bu ülkeye tomografiyi ve
ultrasonografiyi siz getirmişsiniz, elektrikle çalışan
troleybüsü de siz getirmişsiniz, Adıyaman'da havalimanını
siz açmışsınız, Zonguldak'taki Karaelmas Üniversitesini siz
açmışsınız, Muş Havalimanını siz
açmışsınız, Adnan Menderes Havalimanı'nı da siz
açmışsınız!
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Yeniden
yaptık!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Van Üniversitesini de
siz açmışsınız, Ankara'da havaalanını da siz
yapmışsınız!
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Diğerleri de
öyle, yeniden yaptık.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Isparta Süleyman
Demirel Üniversitesini de siz açmışsınız, Zonguldak'taki
üniversiteyi de hakeza, İnönü Üniversitesi'ni de siz
açmışsınız, Sivas'taki üniversiteyi de siz
açmışsınız! E, öğrendik ki buzdolabı,
fırın, çamaşır makinesi, kurutucu sizlerle birlikte bu ülkeye
gelmiş! Böyle bir hayat. Aslında insanın hayal gücünü zorlayan,
kulağa çok saçma gelen ne varsa bunları tekrarlıyorsunuz ve
sonra bunlara inanmaya başlıyorsunuz. Yani olmaz bu kadarı
denebilecek her şeyin aslında olduğunu düşünüyorsunuz, bunu
siz yapıyorsunuz.
İlk önce belki size de inanılmaz geliyor
bu laflar, hatta bazen katlanılmaz geliyor Bu kadar da yalanı
nasıl söyleyeceğiz? diyorsunuz ama bir süre sonra
olağanlaşıyor bu ve siz kanıksıyorsunuz bunları.
Böyle bir süreç yaşıyorsunuz, farkında mısınız?
Gerçeküstü söylemler ve gerçeküstü laflar bir anda size makul görünmeye
başlıyor, vahim olan bu. Tek tip bilgi dayatması, vahim olan bu.
Her şeyin en iyisini siz yapıyorsunuz, en üstün sizsiniz, en
abartılı sözcükleri siz kullanıyorsunuz, en büyük yalanları
siz söylüyorsunuz. Nasıl bir hayat anlayışı bu? Nasıl
bir zihniyet? Gerçekleri çarpıtmaktan bir an olsun çekinmiyorsunuz ama
esas mesele ne biliyor musunuz, eskiden de bunları yapanlar vardı
dünyanın çeşitli ülkelerinde fakat bugün teknoloji çok
geliştiği için, utanç verici ölçüde kısa bir sürede sizin
söylediklerinizin gerçek olmadığı ortaya çıkıyor.
İşte bu kısa ömürlü yalanların nasıl uzun ömürlü
olabileceğini düşündünüz ve bu yasayı buldunuz, getirdiniz,
işte bu! Esas meselenin de bu olduğunu sadece biz görmüyoruz çünkü
niye şimdi seçimlere yedi sekiz ay kalmışken böyle bir yasa?
İşte, biz bunun neden olduğunu biliyoruz, söyledik size siz
seçimler nedeniyle bunu böyle yapıyorsunuz diye.
Bugün söyledim, Venedik Komisyonu raporunda da bu
tespit edilmiş vaziyette. Venedik Komisyonu raporu, Ahmet Bey ne söylerse
söylesin yazılı rapor, Venedik Komisyonu ciddi bir komisyon. Yani ben
telefonda konuştum, anlattım A, öyle miydi? dediler. E, raporu ne
yaptılar? Dolaşımdan mı kaldırdılar? Öyle
değil. Şimdi, Venedik Komisyonu raporunda da diyor ki: Siz bunu
seçimler için yapıyorsunuz. Yani Düşünceyi ifade özgürlüğüne
yönelik müdahaleler seçimler için yapılıyor. diyor. Mesele bu kadar
açık ve basit. Dolayısıyla, hani biz çok söyledik yapmayın
diye, bunu düzeltelim dedik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Bunu yapmayın
dedik, bunu düzeltelim dedik, ortak akılla gerçekten bir dezenformasyon
tehlikesi karşısında -ki evrensel bir düzeyde de bu tehlike var-
ortak aklı üretelim dedik, dinlemediniz çünkü sizin meseleniz gerçekten
dezenformasyonu engellemek değil, kendi dezenformasyonunuzun uzun süreli
olmasını sağlamak, esas mesele bu. Bu olduğu için de bu
yasayı getirdiniz. Ama öyle inanıyorum ki teknoloji o kadar
gelişti ki siz bunu ne kadar engellemeye çalışırsanız
çalışın engelleyemeyeceksiniz ve halk mutlaka ama mutlaka
hakikatlerin konuşulmasını,
tartışılmasını, değerlendirilmesini,
duyulmasını sağlayacak bütün yolları bulacak ve her türlü
bedelin ödenmesine rağmen bunları yaygınlaştıracak.
Bundan da eminim. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 39uncu maddesinin birinci
fıkrasında yer alan yayımı tarihinde ibaresinin
yayımlandığı tarihte şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bedri
Yaşar Ayhan
Erel Feridun
Bahşi
Samsun Aksaray Antalya
Behiç
Çelik Hayrettin
Nuhoğlu Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Mersin İstanbul Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BELGİN UYGUR
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Mersin
Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gecenin bu geç vaktinde ülkenin devasa meselelerini
görüşmek yerine özgürlüklerin kısıtlandığı,
sansür olduğu kesin olan bir teklif üzerinde çalışıyoruz.
Tarih; adalet, hak, hukuk, kalkınma, refah, huzur ve sükûn için
çalışanları, aydınlığa ve güneşe
koşanları unutulmaz kılar; tersi iş yapanları yani
temel hak ve özgürlükleri kısıtlayanları, yolsuzluk, talan ve
yağma yapanları, yalancı ve sahtekârları ise maşerî
vicdan hapishanesine koyar. Kim millet için, özgürlük için yeni izler, yeni
fikirler getirirse asla unutulmazlar, bunlar ölümsüzdür. Müstebit, ceberut ve
zalimler ise daima ölüdürler.
Değerli arkadaşlar, 340 sayılı
Kanun Teklifi, bunu Genel Kurula getiren milletvekillerimize hiç
yakışmamıştır. Geçmişte de benzer baskı
yasalarını dayatanlar nefretle ve öfkeyle anılmışlardır.
Eğer biz bu teklifi yasalaştıralım, halkın
birçoğu bunu anlamaz diye düşünülüyorsa yanılıyorsunuz;
belki kısmi bir grup bunu kabullenebilir ama çoğunluk asla.
Dostoyevski'nin bir sözü var: Köleye özgürlüğünü geri vermişler,
köle de bir torbaya koyup iade etmiş.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin demokrasi
birikimi gayet güçlüdür, baskıya tahammül edecek bir halk değildir,
zulüm ve sindirme ise tabiatına terstir, hele hele köleleştirme,
mankurtlaştırma ise asla kabul edilemez. Evet, bu görüşler
ışığında iktidarın medya üzerindeki
dayatmaları büyük bir tepkiyle karşılanacaktır.
Neymiş? Endişe, korku ve panik yaratmak, iç ve dış
güvenliğimiz, kamu düzeni, genel sağlık, gerçeğe
aykırı bilgi, kamu barışına kastetmek. Görüyorsunuz,
her bir cümlenin kapsamlı bir anlamı var.
Değerli arkadaşlar, endişe, korku ve
panik yaratmak fiilinin değerlendirmesi nasıl yapılacak? Ulusal
güvenliğimiz, kamu düzeni gibi kavramların mahiyetini kim
tanımlayacak, nasıl tanımlayacak? Genel sağlık
konusunda gerçeğe aykırı haberi kim, nasıl değerlendirecek?
Asıl mesele, geçtiğimiz şu yirmi
yılda bu teklifle AKP'nin düştüğü çukura işaret etmektedir.
Temel hakların ve özgürlüklerin genişletilmesinden, refahtan,
adaletten, 3Yden bahsederek iktidara gelen bu heyetin akıbeti tam bir
çıkmaz sokak olmuştur. Bu teklif yapaydır, şeklîdir. Cin
fikirlilikle 2023 seçimlerinde muhaliflerin tanıtma gücünün, gerçek
medyanın, internet haberciliğinin belini kırmaktır
arkadaşlar. O hâlde buna karşı geleceğiz, direneceğiz
diyorum.
Değerli milletvekilleri, her siyasi parti
doğal olarak medya üzerinde söz sahibi olmak ister. Bunun Anayasa ve
mevzuat çerçevesinde tolere edilebilir bir opsiyonu her zaman vardır ama
hoyratça fethetme ilkelliğiyle saldırmak, kimseye yarar getirmez ve
getirmemiştir. Konvansiyonel basının yani havuz
medyasının nasıl oluşturulduğunu biliyoruz. Artık
milletimiz havuz medyasını takip etmiyor. Gerçi gelişmeler
dijital mecralara doğru gidince zaten zayıflamış
durumdalar. İşte sosyal medya alanına uzanan AKP, gücünü
baskısını bu alanlarda göstermeye meyletmiş gözüküyor.
Kamuoyuna yönelik çıkan tek ses benim sesim
olsun. isteniyor ama başarılı olamayacaklar. Bu ve benzeri
hamleler bütün AKPyi zehirliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Teklifte, mevcut
flu ifadelerle ne amaçlanıyor yalan haber, genel ahlak gibi? Bir
haberin yalan haber olduğunu, kurumları tahrip edilmiş bir
devlette hangi merci belirleyecek?
Evet, sene 2022, demokrasi, daha doğrusu
demokratik Türkiye Cumhuriyeti katlediliyor. Arkadaşlar, buna asla göz
yummayacağız.
Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 340 sıra sayılı Kanun Teklifinin 39uncu maddesinin
birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan 1/1/2023 ibaresi
1/4/2023 şekliden değiştirilmiştir.
Yılmaz
Tunç Feti
Yıldız Mehmet
Doğan Kubat
Bartın İstanbul İstanbul
Ahmet
Özdemir Ahmet
Akay Hüseyin
Şanverdi
Kahramanmaraş Şanlıurfa Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BELGİN UYGUR
(Balıkesir) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle yürürlük tarihinde değişiklik
yapılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 39uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
39uncu madde kabul edilmiştir.
40ıncı maddede 3 önerge vardır,
önergeleri okutup aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 340
sıra sayılı Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
40ıncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 40- Bu kanun
hükümleri, Cumhurbaşkanınca yürütülür.
Zeynel
Emre Mustafa Sezgin
Tanrıkulu Vecdi
Gündoğdu
İstanbul İstanbul
Kırklareli
Orhan
Sümer Faruk
Sarıaslan Ahmet Tuncay
Özkan
Adana Nevşehir İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BELGİN UYGUR
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
İzmir Milletvekili Sayın Ahmet Tuncay Özkan.
Buyurun Sayın Özkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) Efendim, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sessizlik kadar korkunç bir şey yoktur. Silivri
Cezaevinin tecrit hücresinde 128inci gündü galiba, kendimle
konuştuğum, duvarla konuştuğum, kendimle sohbet
ettiğim zamanlarda kapının bir dakikadan fazla
açılmasının yasak olduğu, benimle konuşmanın
yasak olduğu zamanlarda sessizliğin nasıl can
yaktığını, nasıl korkunç bir şey olduğunu
anladım. Bir gün üst katta Ali Özcan arkadaşlarımız
kalıyordu. Süpürgenin sapıyla üst katın penceresini
kırdılar. Havalandırmadaydım, üstüme yağdı bütün
cam, hiç umursamadım. Tek şey vardı: Tuncay Bey,
nasılsınız? sorusu. Tuncay Bey, nasılsınız?
sorusuna ağlayarak karşılık verdim. İnsan;
sessizliğe, yalnızlığa böyle bu şekilde
Hocam, saygılar sunarım. 12 Eylülün
tabutluklarından geliyor; aranızda pek çok arkadaş var böyle, bu
acıyı yaşamış. Buradaki mücadelemiz, bu
acının bir daha yaşanmaması mücadelesidir. Bakın,
orada hocam duruyor, Sayın Naci Bostancı, ben burada duruyorum.
Bu bir umutsuzluk türküsü değildir,
kışı uzatabiliriz ama baharın gelmesini engelleyemeyiz.
(CHP sıralarından alkışlar) Kış uzun sürebilir
ama mutlaka bahar gelecektir. Aradığımız şey,
bahardaki çiçeklerin renklerinin sayısını artırmaktır.
Aradığımız şey, içinizdeki
arkadaşlarımızla birlikte daha demokratik, daha
yaşanabilir, daha özgürlükçü, daha çoğulcu bir Türkiye'yi yaratabilmektir.
Oradaki gazetecilere üç yıl ceza verseniz ne olur vermeseniz ne olur? Ben
altı yıl boyunca bir suçlamayla yattım: Suçunun söylenmesi
ihsasırey olacağı için suçunun söylenmemesine ancak kendisi
suçunu itiraf ederse bundan mahkemenin yararlanacağına
dedi
savcı. Ben, oradan çıktım geldim, altı yıl sonunda
ilamsız temyiz kâğıdımı aldım. Şimdi, size
soruyorum, tutuksuz yargılansaydım ne olurdu? Arkadaşlar,
içinizdeki örnekler apaçık ortada, sizin düşüncenizi
değiştirebildiler mi? Siz yolunuzdan döndünüz mü, bu
arkadaşlarımız niye dönsün? İnanan insan yolundan niye
dönsün? Hepimiz bu vatanın evladıyız, hepimiz bu topraklar için
yaşıyoruz, hepimiz o baharı bekliyoruz. Mutlak güç diye bir
şey, mutlak zehirleyici bir unsurdur. Tedavisi nedir? Muhalefet ve
demokrasi.
Katkı sunan, katkıda bulunan herkese çok
teşekkür ediyorum. Komisyon Başkanlarımıza, Sayın Grup
Başkan Vekillerine, arkadaşlarımızın hepsine çok
teşekkür ediyorum ama bu olmamalıydı arkadaşlar, bu
olmamalıydı efendim. Biz nereden geldik buraya? Biz niçin geldik
buraya? Biz, gazetecinin bir haber yaptığı için üç yıl
tutuklu yargılanacağı bir düzenin savunusunu nasıl
yapabiliriz arkadaşlar, nasıl olabilir arkadaşlar, neden olsun
arkadaşlar? Bir maddeye 13 tane ceza kanunu sığdırıp
buradan bir demokratik yasa nasıl çıkar arkadaşlar?
Efendim, bakın, çok yalan yazmasın size
bir hikâye, yalan yazmasın üzerine bir hikâye, ustam Cüneyt
Arcayürekten bir hikâye. Gazeteci kimdir? sorusuna yanıt olsun diye
söylüyorum. Johnson mektubu gelmiş, Türkiye çok
aşağılanmış, Amerikaya karşı bir yanıt
verilecek, İsmet Paşa da -hani biliyorsunuz o tarihi- Yeni bir dünya
kurulur, Türkiye de oradaki yerini alır. demiş. Johnson mektubunu
İhsan Sabri Çağlayangil anılarında yazıyor; Cüneyt
Arcayüreke vermiş, Cüneyt Arcayürek bunu yayınlamış,
sordukları zaman kimden aldığını söylemedi. Dedim ki:
Ya, Cüneyt ağabey, İhsan Sabri Çağlayangilin
anılarında okudum, sana o vermiş. Yalan söylüyor. dedi.
Gazeteci budur, yalan yazmak ne demek? Grup Başkan Vekiliniz söylüyor,
diyor ki: Bir gazeteci 1 kere yalan yazar, 2 kere yazamaz. E, o zaman niye
bir gazeteciye bu kadar ağır ceza, niye 1 kere ceza değil de 3
kere üç yüz altmış beş gün cezası?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ne zaman
dedim ya?
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Sizi kastetmiyorum
efendim, diğer arkadaşları kastediyorum. Beyefendi her şeyi
söylüyor, hiçbir şeyi söylemiyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Tamamlamak için bir
dakikanızı
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen, buyurun.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Size de çok
teşekkür ediyorum Başkanım.
Teşekkür etmediğim tek kesim var,
oligarşi, bürokratik oligarşi. Bizim özel hayatımıza
saygıları yok, her şeyimiz ellerinde. Yüzümüze gülüyorlar ya,
güldükleri niçin biliyor musunuz? Ben dün senin hangi internet sitesinden ne
indirdiğini biliyorum. diyor. Kiminle ne konuştuğunu
biliyorum, ben seni izliyorum, gözlüyorum. diyor. Arkadaşlar böyle bir
yetkiyi niye verdik oligarşiye? Kahrolsun oligarşi! diye
bağırdığımda Özgürlüklerimize sahip
çıkalım. dediğimizde, namusumuza, özümüze, kendi
varlığımıza sahip çıkalım diye söyledim.
Arkadaşlar, başta söylediğim
şey; İstanbula gidersiniz, önemli olan şey İstanbula
giderken özgürlükle, demokrasiyle beraber gitmektir. Bu yasa onları
sınırladı. Tekrar söylüyorum; tekrar söylüyorum,
altını da çiziyorum: Kışı uzatabilirsiniz, baharı
asla geciktiremezsiniz! (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar; İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 340 sıra sayılı Kanun Teklifinin 40ıncı
maddesinde geçen Kanun ibaresinin Yasa olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Meral
Danış Beştaş Mehmet
Ruştu Tiryaki
Adana
Siirt
Batman
Züleyha
Gülüm Dilşat
Canbaz Kaya
İstanbul
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BELGİN UYGUR
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Siirt
Milletvekili Sayın Meral Danış Beştaş.
Buyurun Sayın Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, sansür yasasının son maddesini
görüşüyoruz, birazdan oylama olacak. İki haftadır bu yasaya
karşı Türkiyenin birçok yerinde tepkiler, etkinlikler
Mecliste
dilimiz döndüğünce birçok şeyi ifade ettik. Ne oldu? Tabii ki iktidar
direniyor demeyeceğim, direnmeyi bilmiyor; inat ediyor. Çünkü ihtiyacı
var çünkü gerçekler onları zayıflatıyor çünkü bu kanun
kesinlikle ve kesinlikle hakikatle mücadele kanunu. Dezenformasyonu kim
yapıyor? Herkese soralım, en büyük dezenformasyonu iktidar
yapıyor. Medyasıyla, RTÜKüyle, TRTsiyle, özel kanallarıyla,
her şeyiyle dezenformasyonu onlar yapıyor, bir de önümüze bir kanun
getirmişler, dezenformasyonla mücadele edeceğiz. Yani ancak bu kadar
olur.
Şimdi, bu yasa nasıl gelebilir? Sanki bu
ülkede basın özgür, herkes istediğini söylüyor, hiç kimse
düşüncelerinden dolayı tutuklu değil, demokratik siyasette
serbest anlamda bir rekabet koşulu var, bu ülkede milletvekilleri
tutuklanmıyor, bu ülkede milletvekilleri öldürülmeye teşebbüs
edilmiyor, bu ülkede bir parti her gün hedef gösterilmiyor, bu ülkede
partimizin il binasına girilip bir katil elini kolunu sallayarak bir
kadın arkadaşımızı öldürmüyor ve dün, sanki Onur
Gencer isimli katil, duruşmada İddianameye bakın, ben Deniz
Poyrazı niye öldürdüm, görürsünüz gerekçesini. demiş. Aslında
itiraf ediyor, bu iddianameyi yazdıran ve bu propagandayı yapanların
katliama yol açtığını söylüyor. Hiçbir şey özgür
değil tabii ki. Ya, medya ellerinde, milyon dolarlarla Ziraat
Bankasından Demirörene kredi verdiniz, özel medyayı da kamu
medyasını da elinize aldınız. Ne talimat verirseniz RTÜK
harfiyen yerine getiriyor, muhalif medyaya
yapmadığınızı bırakmadınız. 16 Kürt
gazeteci hâlâ Diyarbakır Cezaevinde yaptıkları haberler
sebebiyle tutuklu. Daha bugün ya, Nagihan Akarsel, hani Süleymaniyede siyasi
olarak cinayete kurban giden kadın var ya, Kürt kadını, bir akademisyen
ve sizin büyükelçinizin Nerede olursa olsun bizim hedefimizdir. dediği,
itiraf ettiği cinayeti, yargısız infazın cenaze törenini
izlemeye giden Dilan Babat ve Fırat Can Arslan isimli gazeteciler daha
bugün gözaltına alındılar ya!
Peki, siz neyle mücadele edeceksiniz? Kesinlikle
hikâyeniz bitti, siyasi bir hikâyeniz kalmadı. Burada hakikatler sizin en
büyük düşmanınız. Sizin attığınız
yalanları, gazetelerinizin attıkları yalan manşetleri
eleştiren ve hakikati söyleyenlere düşmanlık yapıyorsunuz
çünkü hakikatten boğadan korkar gibi -deyim olarak söylüyorum- ödünüz
kopuyor.
Gazeteleri siz de eminim, okumuyorsunuz. Ya, daha
Venedik Komisyonu raporunu okumamışsınız, el insaf! Venedik
Komisyonu, koca Venedik Komisyonu bir rapor yayınlamış bu
dezenformasyon yasasıyla ilgili, iktidar grubunun milletvekili
çıkıp diyor ki: Ben anlattım, ikna ettim. Gerçekten
akıllara ziyan bir mesele ve yine Sayın Grup Başkan Vekili
-zaman her zamanki gibi yetmiyor- diyor ki: 5 tane unsurun bir arada
olması lazım.
Sayın Ünal, bu ülkede yargı
bağımsız değil. Sayın Ünal, bu ülkede yargı
objektif bir değerlendirme yapmıyor. Sayın Ünal, bu ülkede bir
tweet sebebiyle siyasetçiler ağırlaştırılmış
müebbet hapis cezasıyla yargılanıyor. Terör suçu dünyanın
her yerinde korku salmaktır. Bu ülkede konuşan herkes terör suçlusu
ilan ediliyor. Terör suçunun ana unsuru yok. Biz konuşunca kim korkuyor?
Burada korkan var mı? Ama bizim arkadaşlarımız terör
suçlamasıyla cezaevinde rehin tutuluyor. Yok, neymiş? Halk
arasında endişe, korku yaratmak; dış güvenlik, kamu
barışı, bir de gerçeğe aykırı bilgiyi yaymak(!)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Talimatla çalışan bir yargıdan söz ediyoruz ya! Siz,
İçişleri Bakan Yardımcısını Sayıştaya
göstermelik götürdünüz üç ay, daha bir imza atmadan götürdünüz Anayasa
Mahkemesi üyesi yaptınız ya, gözümüzün içine baka baka! Gezici
heyette yer alanları bakan yardımcıları yaptınız.
Düşüncenizin aleyhine karar veren hâkimleri düşürdünüz,
diğerlerini terfi ettirdiniz.
Özcesi, bu dezenformasyon yasası sizi
kurtaramayacak. Kesinlikle bin tane de dezenformasyon yasası
çıkarsanız halk ne yediğini, ne içtiğini, ne
yaşadığını biliyor ve
yaşadıklarını gazetelerden okumasına gerek yok. Herkes
bunun farkında. Siz hakikati yenemezsiniz. Bu halkın
haklılığı karşısında kaybettiniz,
geçmiş olsun! (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 40ıncı
maddesinin birinci fıkrasında yer alan hükümlerini
Cumhurbaşkanı yürütür ibaresinin hükümleri Cumhurbaşkanı
tarafından yürütülür şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Orhan
Çakırlar Hasan
Subaşı
Adana Edirne Antalya
Bedri
Yaşar İmam
Hüseyin Filiz Arslan
Kabukcuoğlu
Samsun Gaziantep Eskişehir
Hayrettin
Nuhoğlu
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BELGİN UYGUR
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Samsun
Milletvekili Sayın Bedri Yaşar.
Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün de kanun teklifinin sonuna geldik. Hâlbuki, AK
PARTİ iktidara gelirken Biz yoksullukla mücadele edeceğiz, biz
yolsuzlukla mücadele edeceğiz, biz yasaklarla mücadele edeceğiz.
diye yola çıkmıştı ama bugün
çıkardığımız, çıkarmaya
çalıştığınız kanun teklifi, maalesef cumhuriyet
tarihinin en büyük sansür yasalarından biri hâline gelmiştir ve
aynı zamanda bu yasa teklifi Anayasaya da aykırıdır. Hâliyle
bu düzenleme, temel hakları, ifade, basın özgürlüğünü ortadan
kaldırmaya yönelik bir düzenlemedir.
Bakın, bugün Sayın Cumhurbaşkanı
aynı konuları tekrar ediyor, diyor ki: Bugün yolsuzlukla da
yoksullukla da yasaklarla da biz mücadele ederiz. Ne zaman? Aradan yirmi
yıl geçtikten sonra yani filmi başa çevirmiş oluyor. Bugün,
ülke, maalesef 2002 yılının daha gerisine düşmüştür.
Bu yasa teklifi, bırakın insanları birleştirmeyi
otomatikman kamplaştıracaktır.
Bakın, ben size başka bir şey
söyleyeyim. Mesela, siz 2002de iktidara gelirken demiştiniz ki: 2023
yılında dünyanın 10 ekonomisi arasında yer
alacağız. Aynı şekilde Kişi başı millî
gelir 25 bin dolar olacak. dediniz. Yine Gayrisafi millî hasıla 2
trilyon dolar olacak, ihracatımız da 500 milyar dolar. dediniz.
Peki, bugün geldiğimiz rakamlara
baktığınız zaman, enflasyon yüzde 84te, en büyük 10
ekonomiyi bırakın 20nci ekonominin de altına düşmek
üzereyiz, kişi başına millî gelirimiz 25 bin dolar değil
9.500 dolar, gayrisafi millî hasıla da 1 trilyon doların
altında. Peki, bu verdiğiniz bilgileri, ortaya koyduğunuz
hedefleri nasıl değerlendireceksiniz? Yani herkesin birbirine
söylediği sözler bazı şeyleri orta yere koyarken kendi
verdiğiniz rakamlar tutmadığı takdirde buna ne cevap
vereceksiniz, ben bunu bilmiyorum.
Yine, 2021 Yılı Orta Vadeli Programı
açıkladınız, 2021 yılının Eylül ayında
dediniz ki: Dolar kuru 9,27 kuruş olacak. Tamam, 2022 yılı
sonu hedeflerini söylediniz, işte Enflasyon 9,8; cari açık da 18,6
olacak. dediniz. Bakın, biz 2022 yılındayız, bugün dolar
kuru 18,57; enflasyon yüzde 84, cari açık 40 milyar yani sizin topluma
deklare ettiğiniz rakamlar ile bugün gelinen rakamların arasında
yüzde 400 fark var. Peki, bu bir dezenformasyon değil mi?
Peki, bu rakamlara siz hep basın dünyasına
fikir hürriyeti açısından bakıyorsunuz, bu rakamlara bir de
iş dünyası açısından bakın. Siz bu hedefleri
koymuşsunuz, bu hedefleriniz üzerinden insanlar yatırım yapmaya
çalışıyor. Bu rakamlar tutmadığı takdirde,
işte, bugün, ülkenin 90lı yıllardaki, 2000li yıllardaki
ilk 500 firması ile bugünkü ilk 500 firmayı
karşılaştırdığınız zaman, maalesef
inanılmaz farklar olduğunu siz de göreceksiniz.
Yine, aynı şekilde, bakın, bu
yasalarla yabancıların bu ülkede yatırım
yapmasını bekleyemezsiniz. Bizler yurt dışına
çıkarken hep şunları sorarız: Bu ülkede insanlar duygu ve
düşüncelerini net olarak ifade edebiliyorlar mı, adalet konusunda
eşitler mi? Ama bakın, üçüncü dünya ülkelerine gittiğimiz zaman
farklı şeyler söylüyoruz, diyoruz ki: Konuşma,
karışma, düşünme; sadece önüne bak. Çünkü bunların hepsi bu
ülkelerde sizin önünüze gelecektir, bunlardan uzak durun. Peki, Türkiye üçüncü
dünya ülkesi mi olacak ki yarın öbür gün buraya yatırım yapmaya
gelen insanlar da Kardeşim, sen Türkiyeye gidiyorsan konuşma,
karışma, düşünme. manasındaki ifadelerle mi bu ülkeye
gelecekler?
Yani bu yasa teklifine sadece diğer yönleriyle
değil, iş dünyası açısından da bakın;
yatırım yapacak insanlar açısından da
baktığınız zaman ne kadar zararlı olduğunu hepiniz
göreceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Tamamlıyorum
Başkanım.
Seçime yedi sekiz ay kaldı. Belki bugün
iktidardan siz gideceksiniz, muhalefet gelecek; bunların
aynısıyla sizler de muhatap olacaksınız. Burada bir ölçü
yok. Neye göre? Yani tamam, konuştuğunuz neye göre, kime göre,
nasıl; elinizde bunları ölçen bir metre mi var, bir ölçek mi var?
Neye göre bunları sınıflandırıp da buna göre
cezalandıracaksınız? Ucu açık olan her şey, bundan önce
olduğu gibi bundan sonra da her zaman aleyhte kullanılır yani
bıçakla ameliyat da yaparsınız, adam da öldürürsünüz.
Başı sonu belli olmayan fikir ve düşüncelerle bunun
uygulanmasının mümkün olmadığını baştan beri
buradan ifade ediyoruz. Dolayısıyla, bu kanun teklifine
karşı da oy kullanacağımızı buradan bir kez daha
ifade ediyoruz.
Sonuç itibarıyla, bu da sizin önünüze gelecek;
bundan önce olduğu gibi bundan da pişman olacaksınız. Siz
değil, ülke kaybedecek.
Az kaldı diyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
40ıncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
40ıncı madde kabul
edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, İç Tüzükün 86ncı maddesine
göre oyunun rengini belli etmek üzere beşer dakikalık lehte ve
aleyhte söz vereceğim.
İlk söz, lehte, Kahramanmaraş Milletvekili
Sayın Mahir Ünala aittir.
Buyurun Sayın Ünal. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Bu süreçte katkılarınızdan
dolayı, emeklerinizden dolayı öncelikle Başkanlık
Divanınıza ve tüm milletvekillerine çok teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi
parlamenter sistemde Başbakanlık bünyesinde Kanunlar ve Kararlar
Genel Müdürlüğü vardı -Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğünde
150 yasama uzmanı- ve yasaların çoğu kanun tasarısı
olarak gelir ve burada görüşürdük ama Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminde artık yasa Türkiye Büyük Millet Meclisinde bizatihi
milletvekilleri tarafından hazırlanmaktadır.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Hiç öyle
olmuyor ya!
MAHİR ÜNAL (Devamla) Şu elimde tuttuğum
340 sıra sayılı Yasa Teklifi burada, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin çatısı altında büyük emeklerle
hazırlanmıştır. Hem Milliyetçi Hareket Partisine ve
Sayın Feti Yıldız Beyefendiye hem Ahmet Özdemir Bey'e,
Kahramanmaraş Milletvekilimize ve bütün bu süreçte, bu yasa teklifinin
hazırlanması aşamasında, devlet bürokrasisinden
istediğimiz her noktada bize destek olan; bilgi, belge, dokümanla bize
destek olan her bir arkadaşımıza ben çok teşekkür ediyorum.
Bu yasa teklifinin iki hafta boyunca görüşmeleri
esnasında, burada samimi, gerçekten kaygılarını,
düşüncelerini paylaşan her bir arkadaşıma, muhalefetten
olsun iktidardan olsun her bir arkadaşıma teşekkür ediyorum ama
mesela bir örnek üzerinden gidecek olursak, birçok
İşte, Venedik
Komisyonundan geldiler, ABD Büyükelçiliğinden görüşmek için geldiler,
aynı şekilde Avrupa Parlamentosundan görüşmek üzere geldiler ve
gelen bütün bu heyetleri teklif sahibi olarak ben Sayın Ahmet Özdemire
yönlendirdim. Ahmet Özdemirin bu görüşmelerinden yola çıkarak, bu kürsüde
Arkadaşlar, bu yasayı siz Amerikadan icazetle mi
yaptınız? demek, ne insafa ne vicdana sığmaz; Meclisin
mehabetine de bizim ciddiyetimize de uymaz değerli arkadaşlar. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Bizim yapmak istediğimiz
Şimdi, belli bir
noktaya kadar arkadaşlarımızla konuşuyoruz,
arkadaşlarımız bir noktadan sonra diyorlar ki: Biz yargıya
güvenmiyoruz ki. Peki, arkadaşlar, biz yargıya güvenmeyeceksek ne
yapacağız? Şimdi, Recep Tayyip Erdoğan bir şiir
okuduğu için hapishaneye gönderilirken ne dedi biliyor musunuz? Ben
devletime küsmem. dedi. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Çıkıp Bir şiir okuduğum için bana bunu
yaptınız, bana şunu yaptınız. demedi.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesine kadar gitti.
MAHİR ÜNAL (Devamla) Dedi ki: Bu
yanlışı yapanlar, bu yanlışlarından dönecektir ve
biz sistem içinde kalarak geleceğiz ve bunun hesabını
soracağız. Ben devletime küsmem. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesine kadar gittiler.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul)
Başbakanken bile Bu yargıya güvenmiyorum. dedi.
MAHİR ÜNAL (Devamla) Burada bizler
yargıyı, devleti, devletin bütün kurumlarını, binlerce
yıllık Türk devlet aklının geleneğini sorgulayarak
nereye gidebiliriz; ben size soruyorum.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Yirmi yıl bunun ekmeğini yedi, yirmi yıl!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Tayyip Bey AİHMe gitti, AİHMe!
MAHİR ÜNAL (Devamla) Hiçbir yere gidemeyiz
arkadaşlar. O yüzden, bu topraklardaki bin yıllık devlet
aklına, o geleneğe saygı duymak zorundayız.
Yanlışlar olur, yanlışlar yapılır ama telafi
edilir. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen...
Sayın Ünal, devam edin siz.
MAHİR ÜNAL (Devamla) Demokrasinin en güzel
tarafı sistem içerisinde kalarak, demokratik meşruiyet içerisinde
kalarak mücadele etmektir.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Sistem mi bıraktınız?
MAHİR ÜNAL (Devamla) Yasa
yapılırken bir yanlış da yapılabilir ama demokrasinin
güzel tarafı, yine sistem içerisinde kalarak o yanlışı bize
düzeltme imkânı vermesidir.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) İstanbul
seçimlerini öyle mi iptal ettiniz? Sistemin içinde kalarak mı iptal
ettiniz İstanbulu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MAHİR ÜNAL (Devamla) Dolayısıyla,
her şeyden önce, konuşmalarımızda, siyasi aklı devlet
aklına dönüştüren buradaki parlamenterlerdir. (HDP
sıralarından gürültüler)
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) İnsanları
cezaevlerinde katlediyorsunuz ya!
MAHİR ÜNAL (Devamla) Değerli
arkadaşlar, taban, aktör hâline geldiğinde ortaya faşizm
çıkar.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Siz, insanları
katletmeye başladınız.
MAHİR ÜNAL (Devamla) Siyasetçi tabanın
taleplerini alıp bir siyasal akla dönüştürür, iktidara
geldiğinde de o siyasal aklı devlet aklına dönüştürür. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Koltuk sizi sizden
etmiş, koltuk sizi başka bir şey yapmış. Koltuk sizin
aklınızı almış.
MAHİR ÜNAL (Devamla) Ama eğer siz,
tabanın taleplerini bir siyasi akla dönüştürmek yerine hiçbir
filtreden geçirmeden söyleme dönüştürürseniz işte bunun adı
faşizmdir arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bu yasanın hazırlığında
emeği geçen her bir arkadaşım onurludur, haysiyetlidir,
devletine, ülkesine, milletine sadakatlidir; kalbi ve vicdanı vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ünal, selamlayalım.
PERO DUNDAR (Mardin) Peki, yurttaşlar nedir?
Dışarıda kalan yurttaşlar nedir?
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Sadece
koltuğunuza sevdalısınız, bu halka değil!
MAHİR ÜNAL (Devamla) Arkadaşlar, bunlara
da saygı duyarsınız; günü ve yeri geldiğinde, millet size o
iradeyi verdiğinde siz de gereğini yaparsınız. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Ben yeniden yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum, hepinize tekrardan teşekkür ediyorum. (AK PARTİ ve
MHP sıralarından alkışlar)
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Tarihe bir kara leke
olarak geçtiniz, geri dönüşünüz de yok.
BAŞKAN Aleyhte söz talep eden İstanbul
Milletvekili Sayın Engin Altay.
Buyurun Sayın Altay. (CHP
sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bu Mecliste hiçbir milletvekili birbirine Onursuz.
demedi, onu önce belirtmek isterim. Mahir Bey neye göre söyledi?
Tartışma açmak için söylemedim.
Biz ikna edemedik, görüyorum, bundan da üzüntü
duyuyorum. Ben, bu nedenle, biraz önceki konuşmamı biraz
değiştirdim, düşündüğüm konuşmayı
değiştirdim. Türkiyede gelmiş geçmiş 5 başbakanla
ilgili birer anekdotu yüce Mecliste paylaşmak istiyorum. Önce, 5
başbakandan önce, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün bir sözünü Genel Kurula
nakletmek istiyorum: Fikirler cebir ve şiddetle, top ve tüfekle asla
öldürülemez. Kodesle de hapis tehdidiyle de öldürülemez. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, bu yasanın müellifi ya da mucidi ya
da isteyeni şüphesiz Sayın Erdoğandır ve onun
ortağıdır. Herhâlde Stalinden esinlendiler. Şunun için
Stalinin
bir sözünü de burada nakletmek istiyorum. Stalin şöyle demiş
Sayın Ünal: Kelimeler silahlardan daha güçlüdür. Düşmanların
silahlanmasına izin vermiyoruz, neden konuşmasına izin verelim?
Bu yasa Stalin kafasıdır, böyle düşünüyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Rahmetli İnönü, Başbakan, Nazilli Basma
Fabrikasında o günkü parayla 2,5 liralık bir usulsüzlük müfettiş
raporlarına yansıdığı için Başbakanlıktan
istifa dilekçesini yazıp Atatürkün önüne koymuş; devlet
adamlığı önce böyle olur. Yassıadada otel açmakla olmuyor
bu işler.
Rahmetli Menderes
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Rahatsız olmaya
başladınız. Polis diyoruz rahatsız oluyorsunuz asker
diyoruz rahatsız oluyorsunuz Menderes diyoruz rahatsız oluyorsunuz;
ne oluyor size? Rahmetli Menderes
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Değerli milletvekilleri
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
ENGİN ALTAY (Devamla) Maksat hasıl
oluyor, vicdan azabıdır bu uğultu, vicdan azabı, vicdan
azabıdır. (CHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Sizi duymuyorum.
MAHMUT ATİLLA KAYA (İzmir) Sen duy
vicdan azabını, sen duy. Neden astınız Menderesi?
ENGİN ALTAY (Devamla) Rahmeti Menderes
oğlunu ticaretten men etmiştir. Sen Başbakan çocuğusun, bu
ülkede para kazanacak bir iş yapamazsın. demiştir.
Başka bir Başbakan örneği
vereceğim. Rahmetli Bülent Ecevit
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Onun için mi
astınız?
ENGİN ALTAY (Devamla) Onu asanın Allah
belasını versin. (AK PARTİ sıralarından Helal olsun!
Bravo! Tebrikler! sesleri) Onun idamını istismar edenlerin de
Allah belasını versin. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Altay, Genel Kurula hitap
edin lütfen.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) CHP yavaş
yavaş geliyor demektir bu Sayın Altay! Bravo, çok güzel, tarihî bir
gerçekliğe parmak bastınız.
BAŞKAN Sayın Çilez, finale geldik, üç
gündür burada ne çekiyoruz. Lütfen, rica ediyorum, rica ediyorum
ENGİN ALTAY (Devamla) Rahmetli Ecevit,
Amerikaya Kıbrısta, Afyonun haşhaş tarlalarında
meydan okumuş ve o Ecevit öldükten sonra halısı satılmak
zorunda kalmıştır, satılmak ve Başbakanlık
konutunda yediği, içtiği her şeyi cebinden
almıştır; bu da başka bir örnek. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, bir başka örnek daha. Burayı
iyi dinlemenizi rica ediyorum. 14 Ekim 1979, Demirel Başbakan. Antalyanın
Manavgat ilçesinde vatandaşın biri kahvehanede Süleyman Demirele
sövüp saymış ve savcı da Demirel Başbakan olduğu için
resen soruşturma açmış, avukatına da yazı
yazmış Şikâyetçi misiniz? diye. Avukatı Yaşar Topçu
-benim de hemşehrim- bir sabah Demirele gidiyor: Ne var ne yok
Yaşar? Önemli bir şey yok ama böyle böyle bir olay var. diyor.
Demirelin cevabını okuyayım: Bu hâkim ve savcı
arkadaşlar bazen kantarın topuzunu kaçırıyorlar.
Başbakana hakaret etti diye vatandaş tutuklanır mı ya? Biz
burada oturuyoruz, haberimiz yok. Yaptığımız uygulamalarla
kim bilir adamı nasıl bunalttık, canını nasıl
sıktık ki bize galiz küfür etmiş. Yaşar, Antalyaya git,
davacı değilim, adamı hapisten çıkar. Bu da bir
Başbakan örneği. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Bu ülkenin içinde bulunduğu gelip geçmiş
bu tablo içerisinde bu saydığım örnekler içinde İnönü,
Menderes, Ecevit, Demirel, hiçbiri Erdoğana benzemiyor, hiçbiri.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) Erdoğana benzettiğim
tek örnek Stalin. (AK PARTİ sıralarından Hadi oradan! sesleri)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ENGİN ALTAY (Devamla) Değerli
arkadaşlar, Demokrasi ve Özgürlükler Endeksinde 103üncü
sıradayız biz dünyada.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Yalan, yalan!
ENGİN ALTAY (Devamla) Yolsuzluk Endeksinde
96ncı sıradayız, Basın Özgürlüğü Endeksinde
140ıncı sıradayız, Hukukun Üstünlüğü Endeksinde
112nci sıradayız. Bu yasayla, ben, lig düşeceğiz
demiyorum, kategori dışı kalacağız, dünya milletler
ailesi içinde kategori dışı kalacağız. (CHP
sıralarından alkışlar)
Münakaşa olur, müzakere olur. 40 maddelik bir
yasayı iki haftada zor bitiriyoruz, o da gece geç saatlere kadar
çalışarak. Bilen arkadaşlar vardır, bu Mecliste 1.580 küsur
maddelik Ticaret Kanunu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Altay, selamlayalım
lütfen.
ENGİN ALTAY (Devamla) Mahir Ünala 2 defa
açtınız.
BAŞKAN Aynı süreyi
kullandırıyorum, merak etmeyin siz.
ENGİN ALTAY (Devamla) Peki.
bir haftada geçti Sayın Ünal.
Biz, getirdiğiniz her şeye karşı
olmak arzusunda değiliz, böyle bir merakımız yok. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Ama millete, yandaş olmayan
vatandaşa ve muhalefete diz çöktürme, muhalefeti, basını ve
vatandaşı susturma politikasına yani Stalin politikasına,
Hitler politikasına, Mussolini politikasına karşı olmak
bizim namus görevimizdi, onu yaptık bu hafta bu Mecliste. (CHP
sıralarından alkışlar) Sizler, büyük çoğunluğunuz
parti aidiyetiyle bu yasaya evet vermiş olsanız bile, iç
dünyanızda çok oturtmadığınızı biliyorum. Size
acıyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) Selamlamak için
BAŞKAN Tamam, son sözlerinizi alayım
Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Devamla) Bu akşam evlerinize
gittiğinizde, başınızı yastığa
koyduğunuzda bence hiç değilse şunu yapın: Allahım
-Tayyip Bey yapar ya- beni affet. deyin.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım efendim.
(CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Tatlıoğlu,
buyurun.
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Sayın
Başkan, çok kıymetli milletvekilleri; bu yasa esasında bir
hikâyeyi aklıma getirdi. Yıl 2015, Waterloo Savaşının
200üncü yılı, Napolyon Bonapart sürgünden geri dönmüş, Pariste
büyük bir heyecan ve kutlamalar olmuş. Bunun üzerine Rusyadan Putin
Bonapartı davet etmiş, bir hafta dolaşmış ve bir
haftanın sonunda bir akşam yemeği, veda yemeği vermiş.
Bonapart, kendisinin Rusyaya geldiğini ama bu coğrafyada
tutunamadığını, yeni Rusyayı gezdiğini ve en çok
da KGByi, istihbaratı beğendiği söylemiş. Eğer bu
KGB bizde olsaydı ben Waterloo Savaşını kaybetmezdim.
demiş. Bir hafta sonra Obama Amerikadan davet etmiş. Bonapart
Amerikayı gezmiş, dolaşmış ve bir akşam
yemeği yemişler. Demiş ki: Amerika çok güçlü bir ülke
olmuş ama ben en çok deniz kuvvetlerini beğendim, eğer bu bende
olsaydı Waterloo Savaşını kaybetmezdim. Ve dönüşte
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı da davet etmiş. Bir hafta
Türkiye'yi gezmiş, Dolmabahçe Sarayında bir akşam yemeği
yemişler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Bonapart o
veda konuşmasında demiş ki: Ben esasında Akkada
Osmanlıyla karşılaştım, biliyorum ama yeni bir
Türkiye Cumhuriyeti var, çok güzel fakat ben en çok medyayı beğendim.
Bu medya bende olsaydı Waterloo Savaşını kaybettiğimi
kimse bilmezdi. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, kıymetli arkadaşlar, bilmemek
savaşı kaybetmeyi engellemiyor, yasaklayan hep kaybediyor. Biz
İYİ Parti olarak millet ve devlet birliğini zedeleyecek bu
yasaya, tekrar ediyorum, millet ve devlet birliğini zedeleyecek bu yasaya
itiraz ediyoruz, bu milletin, 85 milyonun özgürlük ve hürriyet içerisinde
yaşama gücünü kaybetmeyeceğine inanıyoruz.
Saygılar sunarım. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin görüşmeleri
tamamlanmıştır.
Teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, HDP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar)
Gündemimizdeki konular
tamamlanmıştır.
(HDP sıralarından Susmuyoruz,
korkmuyoruz, itaat etmiyoruz! sesleri)
BAŞKAN (3/2081) esas numaralı
Cumhurbaşkanlığı Tezkeresini ve alınan karar
gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 18 Ekim 2022 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.54