TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

8’inci Birleşim

21 Haziran 2023 Çarşamba

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

İÇİNDEKİLER

 

 

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu’nun, Zonguldak’ın düşman işgalinden kurtuluşuna ve Uzun Mehmet’i Anma Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünver’in, Karaman’ın il oluşunun 34’üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Bitlis Milletvekili Semra Çağlar Gökalp’in, Bitlis’in yerel sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- Erzincan Milletvekili Süleyman Karaman’ın, Erzincan’da 2023 Parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kardeşlik ve huzur içinde geçtiğine ilişkin açıklaması

2.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, Ulusal Süt Konseyinin çiğ süt referans fiyatını bir an önce açıklaması gerektiğine ilişkin açıklaması

3.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün, AKP iktidarında kurban kesmenin hayal olduğuna ilişkin açıklaması

4.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, ekonomik krizin kiracıları da vurduğuna ilişkin açıklaması

5.- Amasya Milletvekili Reşat Karagöz’ün, Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay’ın Anayasa’ya aykırı bir şekilde cezaevinde tutulmasına ilişkin açıklaması

6.- Muş Milletvekili Sümeyye Boz’un, “güvenlik” adı altında Şırnak, Amed ve Muş’ta tonlarca ağacın kesilmeye devam ettiğine ilişkin açıklaması

7.- Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı’nın, 250 yataklı Kastamonu bölge hastanesine ilişkin açıklaması

8.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneğinin yağma ve talana karşı yaşamı savunan Kazdağı Ekofestivali’nin yasaklanmasına ilişkin açıklaması

9.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, kamu mühendislerinin özlük haklarına ilişkin açıklaması

10.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur’un, Hatay’da ağır hasarlı binaların yıkımında yıkım ekiplerinin vatandaşın kişisel mallarına zorla el koyduğuna, vatandaşın elinden eşyasını zorla aldığına ilişkin açıklaması

11.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasu’nun, Sivas çiftçisine sahip çıkılması gerektiğine ilişkin açıklaması

12.- Hatay Milletvekili Servet Mullaoğlu’nun, Hatay ilinde meydana gelen depremden kaynaklanan sorunlara ve bu sorunların çözümleri konusunda muhalefetin bilgilendirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

13.- Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer’in, Seyitgazi ilçesinde yaşanan sel felaketine ve Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Eskişehir’e gelişinin 103’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

14.- Konya Milletvekili Ünal Karaman’ın, Türkçenin bugün ciddi bir tehdit altında olduğuna ilişkin açıklaması

15.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlu’nun, Malatya’da sulama döneminin susuz geçirilmemesi için depremden hasar gören baraj ve sulama kanallarında yapılması gerekenlere ilişkin açıklaması

16.- Kayseri Milletvekili Aşkın Genç’in, öğretmenlere verilen ek atama sözüne ilişkin açıklaması

17.- Zonguldak Milletvekili Muammer Avcı’nın, Zonguldak’ın düşman işgalinden kurtuluşuna ve Uzun Mehmet’i Anma Günü’ne ve maden kazasında şehit olan Hüseyin Eroğlu’na ilişkin açıklaması

18.- Osmaniye Milletvekili Asu Kaya’nın, Osmaniye’de 6 Şubat depreminde hasar gören Kalecik Barajı’na, Kaypak ve Çulhalı köylerinin yollarına ilişkin açıklaması

19.- Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez’in, avukatların ekonomik sorunlarına ilişkin açıklaması

20.- Sakarya Milletvekili Çiğdem Erdoğan Atabek’in, hayatını kaybeden Erenler Belediye Başkanı Fevzi Kılıç’a ilişkin açıklaması

21.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Sakarya ve Zonguldak’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 102’nci yıl dönümüne, İstanbul Dişhekimleri Odasının Meclis gruplarını ziyaretine ve diş hekimlerinin sorunlarına, SGK ve BAĞ-KUR emeklileri ile Emekli Sandığı emeklileri arasında ciddi bir maaş farkı oluştuğuna ve memur maaş zamlarına ilişkin açıklaması

22.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Amasya Genelgesi’nin 104’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

 

 

 

23.- Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Toplumsal Özgürlük Partisi MYK Üyesi ve Çocuk Hakları Meclisi Sözcüsü Hatice Göz ile Mor Dayanışma üyesi olan 3 kadının gözaltına alınmasına, İstanbul Dişhekimleri Odasının Meclis gruplarını ziyaretine ve diş hekimlerinin sorunlarına, yardıma muhtaç çocuk sayısına, bireysel silahlanmadaki artışa, Küresel Cinsiyet Eşitliği Raporu’ndaki sıralamada Türkiye’nin yerine, 20 Haziranda SİHA’lar tarafından kuzeydoğu Suriye’nin Kamışlı kantonunda gerçekleştirilen saldırıya ve BM ihlal kararlarına rağmen buna benzer saldırıların devam etmesine ilişkin açıklaması

24.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, açıklanan asgari ücrete ve İstanbul Planlama Ajansının hazırladığı rapora, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın enflasyon açıklamasına ve milletten sabır beklenmesine, Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısında bahsettiği Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası döneminde kendisinin seçilmemesi için iktidar aparatı bir gazetenin sosyal medya harcamalarına ilişkin açıklaması

25.- İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in, Erenler Belediye Başkanı Fevzi Kılıç ile AK PARTİ İstanbul il teşkilatı kurucularından Münevver Kazokoğlu’nun vefatlarına, İstanbul Dişhekimleri Odasının Meclis gruplarını ziyaretine ve diş hekimlerinin sorunlarına, Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine, Türkiye’de başörtüsü düşmanlığının hâlâ devam ettiğine ve Zonguldak’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 102’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

26.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

27.- Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Antalya Milletvekili Atay Uslu’nun Yeşil Sol Parti grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

28.- İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in, Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

29.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

 

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Başkanlıkça, Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül’ün, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu, Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu üyeliklerinden geri çekildiklerine ilişkin önerge yazısı (4/2)

B) Duyurular

1.- Başkanlıkça, komisyonların başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimlerini yapmak üzere toplanacakları gün, saat ve yere ilişkin duyuru

 

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun, Mersin Milletvekili Burhanettin Kocamaz ve 20 milletvekili tarafından, terörle mücadele sırasında yaralandıkları hâlde malul sayılmayan ve gazi unvanı alamayan 20 bin polis ve askerimizin yaşadıkları sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 19/6/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Haziran 2023 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- Yeşil Sol Parti Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Antalya Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, e-devlet verilerinin ele geçirildiği iddialarının araştırılması amacıyla 21/6/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Haziran 2023 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal tarafından, kaçak eğitim merkezlerinin toplum üzerinde yarattığı tahribatın araştırılması amacıyla 21/6/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Haziran 2023 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

 

VII.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

2.- Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

3.- Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

4.- Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunda siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen üyeliklere seçim

5.- İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen üyeliklere seçim

6.- Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen üyeliklere seçim

7.- Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen üyeliklere seçim

 

21 Haziran 2023 Çarşamba

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.01

BAŞKAN: Başkan Vekili Bekir BOZDAĞ

KÂTİP ÜYELER: Elvan IŞIK GEZMİŞ (Giresun), Kurtcan ÇELEBİ (Ankara)

-------0-------

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 8’inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

İlk söz, Zonguldak'ın Düşman İşgalinden Kurtuluşu ve Uzun Mehmet'i Anma Günü münasebetiyle gündem dışı söz isteyen Zonguldak Milletvekili Sayın Ahmet Çolakoğlu'na aittir.

Buyurun Sayın Çolakoğlu.

Süreniz beş dakikadır.

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu’nun, Zonguldak’ın düşman işgalinden kurtuluşuna ve Uzun Mehmet’i Anma Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Zonguldak'ın Düşman İşgalinden Kurtuluşu ve Uzun Mehmet’i Anma Günü münasebetiyle söz almış bulunmaktayım. Karadeniz'in incisi, emeğin, alın terinin, birlik ve beraberliğin şehri Zonguldak'ımız adına sizleri ve Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum

Sözlerime başlamadan önce, ilimizin gelişmesinde büyük pay sahibi olan, 8 Kasım 1829’da taş kömürünü bulan, başta Uzun Mehmet olmak üzere, can veren maden şehitlerimizi ve bu uğurda kurtuluş mücadelesi veren tüm şehitlerimizi saygıyla, rahmetle anıyorum.

Bugün, buraya gelmeden önce bir kaza sonucu şehit olan -Türkiye Taşkömürü Genel Müdürlüğünden- şehidimiz Hüseyin Eroğlu'nu da rahmetle anıyorum.

Yüz iki yıl önce bugün, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları önderliğinde bağımsızlık ve özgürlük mücadelesiyle Zonguldak Fransız işgalinden kurtarılmış, kurtuluşun ardından, ülkemizin sanayileşmesinde, ekonomik ve toplumsal gelişmesinde öncü şehirlerden biri olmuştur.

Zonguldak, cumhuriyetimizin kuruluşunun ardından 1 Nisan 1924’te il olmuş ve cumhuriyet sonrası kurulan ilk il olma unvanını taşımıştır. Bugüne kadar hep ilklerin kenti olan şehrimiz, bugün ülkemizin önemli sanayi kuruluşlarını bünyesinde bulundurmaktadır.

Sayın başkan, değerli milletvekilleri; ilimize kazandırılan yatırımlar dün olduğu gibi bugün de hız kesmeden devam etmektedir. Kömürün simgesi Uzun Mehmet Camisi’yle, Ereğli tersaneleriyle, Çaycuma Havalimanı’yla, duble yolları ve tünelleriyle, Filyos Limanı ve doğal gaz tesisleriyle, sanayi bölgeleriyle, endüstri sanayi bölgesiyle, Devlet Demiryolları hatlarıyla ve buna benzer birçok yatırımlarla gelişen şehrimize hizmet sunan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a ve emeği geçen herkese şükranlarımı sunarım.

1829’dan bu zamana kadar taş kömürüyle evlerimizi ısıtan Zonguldak bugün yerli doğal gazla aynı görevine devam etmektedir. Değerleriyle özgün bir kültüre sahip ilimiz turizm konusunda da keşfedilmemiş doğal güzellikleriyle geleceğin önemli turizm kentleri arasında yer alacaktır.

Değerli milletvekilleri ve Sayın Başkanım; Osmanlı Padişahı Sultan II. Abdülhamit Han döneminde planlanan ve Zonguldak’ın -ilçem olan- Çaycuma ilçesine bağlı Filyos beldesinde 2016’da yapımı başlayan ve Türkiye’nin 3’üncü büyük limanı olan Zonguldak Filyos Limanı faaliyetlerine başlamıştır. Sultan Abdülhamit Han döneminde hazırlanan Anadolu’da Genel Üretim Raporu’nda dahi yer alan yüz elli yıllık hayalimiz Filyos Limanı Projesi’ni hayata geçirmek Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a ve onun liderliğindeki AK PARTİ iktidarlarına nasip olmuştur. Filyos Limanı Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı doğal gaz tesisleri ve Filyos Endüstri Sanayi Bölgesi’yle sadece Zonguldak değil, bununla beraber başta Bartın, Karabük, Batı Karadeniz ve ayrıca İç Anadolu Bölgesi olmak üzere bir ticaret merkezi hâline gelecektir. Ülkemizin yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve büyüme odaklı kalkınma hamlelerinin somut neticeleri ülkemizde ve bununla beraber Zonguldak ilimizde bire bir ortaya çıkmaya başlamıştır. 2023 hedeflerinin, 2053 vizyonunun afaki söylemler olmadığı çok daha iyi anlaşılmaktadır. Büyük ve güçlü Türkiye için ayak sesleri giderek daha yakından gelmeye başladıkça birileri telaşa kapılıyor ve kapılmaya da devam edeceklerdir ama ne yaparlarsa yapsınlar bu kutlu yürüyüşü hiçbir güç engelleyemeyecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri “Zonguldak'ın derin toprakları altındaki serveti madeniye ne kadar kıymetliyse bizim nazarımızda Zonguldak da o kadar çok kıymetlidir.” sözüyle şehrimize verdiği önemi belirten Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere, İstiklal Harbi’mizde canını ortaya koymuş tüm şehit ve gazilerimizi ve bununla beraber yerin yüzlerce metre altında alın teriyle çalışan, yer altında şehit olan tüm madencilerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum.

Zonguldak'ımızın düşman işgalinden kurtuluşunun 102’nci yıl dönümünü kutluyor, Gazi Meclisimizi ve Zonguldaklı hemşehrilerimi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Şimdi gündem dışı ikinci söz, Karaman'ın il oluşunun 34’üncü yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Karaman Milletvekili Sayın İsmail Atakan Ünver'e aittir.

Buyurun Sayın Ünver. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

2.- Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünver’in, Karaman’ın il oluşunun 34’üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 21 Haziran 1989’da yayımlanan kanunla Türkiye'nin 70’inci ili olan Karaman’ımızın il oluşunun yıl dönümü dolayısıyla söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyor, ekranları başında bizleri izleyen sevgili hemşehrilerime ve aziz milletimize selamlarımı sunuyorum.

Karaman’ımızın il oluşunun 34’üncü yılı kutlu olsun.

Değerli milletvekilleri, tarihi milattan önce 8000 yıllarına kadar dayanan Karaman, birçok medeniyete yurtluk yapmış, önemli bir askerî ve ticari merkez olmuştur. Özellikle Karadağ’da bulunan Binbir Kilise, Ekinözü köyümüzde bulunan Derbe ve Taşkale’de bulunan Manazan Mağaraları İslamiyet öncesi dönemlerdeki önemli tarihî yerleşim yerleridir.

Karaman, Türk tarihi açısından en önemli gelişimini ise Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılmasının ardından kurulan Karamanoğulları Beyliği’nden sonra yaşamıştır. Karaman, Kerimüddin Karaman Bey’in 1256 yılında Karamanoğlu Beyliği’ni ilan etmesiyle tarih sahnesine çıkan Anadolu’nun en kudretli beyliğinin başkentliğini yapmanın yanı sıra Karamanoğlu Mehmet Bey’in 13 Mayıs 1277’deki Türk Dil Fermanı’yla Türk dilinin başkentliğini de üstlenmiştir. Karaman ve Karamanlılar Mehmet Bey’in “Bugünden sonra hiç kimse sarayda, divanda, meclislerde ve seyranda Türk dilinden başka dil kullanmaya!” dediği fermanının rehberliğinde yüzyıllar boyunca Türkçenin bayraktarlığını yapmıştır ve hâlen de yapmaktadır.

Karaman’ın Türk tarihi açısından bir diğer önemi de Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hem ana tarafından hem de baba tarafından atalarının Rumeli’ye gitmeden önce yaşadıkları coğrafya olması ve bu yönüyle de Ata’mızın ata yurdu olmasıdır. Büyük Türk düşünürü Mevlâna Celâlettin Rûmi de Konya’dan önce Karaman’a gelerek yedi yılını Karaman’da geçirmiş, annesi Mümine Hatun’u ve ağabeyini burada kaybetmiştir. Mezarları Mader-i Mevlâna Aktekke Camisi’nde bulunmaktadır; Mevlâna “Ben Belh'de bir kutlu beşik, bir ninni/Larende'de bir anne bıraktım, geldim." dizeleriyle bu durumu anlatmıştır.

Cumhuriyete kadar “Larende” adını taşıyan Karaman, cumhuriyetle birlikte atalarının adıyla kimlik kazanmış bir cumhuriyet şehridir. Kurtuluş Savaşı’mızın kahramanlarından Kâzım Karabekir Paşa, ünlü Türk denizcileri Kemal Reis ve Piri Reis, Osmanlı’nın manevi kurucusu Şeyh Edebali Karaman’dan çıkan önemli, tarihî şahsiyetlerdir. Karaman tarihsel birikiminin yanında verimli topraklarında yetişen başta elma, hububat ve baklagiller olmak üzere birçok tarım ürününün yanı sıra Karamanlının öz sermayesiyle kurduğu sanayi kuruluşlarının üretimi olan bulgurdan bisküviye kadar çeşitli sanayi ürünleriyle yurdumuzda her haneye, dünyada da tüm kıtalara ulaşmaktadır. Karaman elma üretimde ülkemizin en büyük 2’nci üreticisidir. Sertifikalı elma fidanı sayısında ise 1’inci sırada yer almaktadır. Ayrıca arpa, kuru fasulye, nohut, ceviz, kabak, yulaf, soğan, şeker pancarı ve badem üretimde her yıl ilk 10 içerisinde yer almaktadır.

Karaman 90’lı yılların başından itibaren Karamanlı sanayicilerimizin öz sermayeleriyle kurdukları, gurur kaynağımız olan önemli sanayi kuruluşlarına sahiptir ve organize sanayi bölgemizde yaklaşık 15 bin kişiye istihdam sağlanmaktadır. Ülkemizdeki bisküvi, kek, gofret ve çikolatanın yaklaşık yüzde 35’i, bulgurun yüzde 20’si Karaman’da üretilmektedir. Karaman’da üretilen başta gıda olmak üzere gıda üretim makine ve ekipmanları ile ambalaj malzemelerinin de içinde bulunduğu birçok kalem mal Karaman’dan dünyanın 150’den fazla ülkesine ihraç edilmektedir. Her yıl dış ticaret fazlası veren Karaman 2022 yılında 335 milyon dolarlık ihracatıyla 81 il arasında 42’nci sırada yer almıştır. Sanayimizin ülke ve Karaman ekonomisine yaptığı bu katkı her Karamanlı için iftihar kaynağıdır.

Biz Karamanlılara göre bir kültür, tarih ve gıda üretim merkezi olan Türk dilinin başkenti Karaman’ın tarihî ve doğal güzelliklerini görmeyenin Karaman’da calla, batırık, etli ekmek yemeyenin, arabaşı çorbasını hamuruyla birlikte içmeyenin, kütür kütür elmasını tatmayanın, Ermenek'te yine batırık, bulgurca ve pekmezli tahin helvası, Ayrancı'da dünyanın en iyi 5 peynirinden 1’i kabul edilen Divle obruk peyniri ve koyun yoğurdunu yemeyenin, ayranını içmeyenin, Sarıveliler’in balını ve kirazını, Başyayla’nın kirazını, Kazımkarabekir'in karpuzunu tatmayanın hayatında hep bir eksiklik vardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Devamla) – Sayın Başkanım, tamamlıyorum.

BAŞKAN – Bir dakika ilave ediyorum.

Buyurun tamamlayın.

İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Devamla) – Sağ olun Başkanım.

Bu nedenle Karaman'ımıza yolu düşmeyen tüm yurttaşlarımızı şehrimize davet ediyor Karaman'ımızın ve Karamanlı hemşehrilerimin, misafirperverliğinden çok memnun kalacaklarını ifade etmek istiyorum. İl oluşumuzun 34’üncü yılında Karaman'ın il yapılmasına katkı veren dönemin tüm siyasilerine hemşehrilerim adına bir kez daha minnetlerimi sunarken sözlerimi her yıl Karaman'da kutlanan Türk Dil Bayramı etkinlikleri sırasında andığımız Karamanlı Yunus Emre'nin yüzyıllar boyunca Karaman'a ve Karamanlılara rehberlik eden ve buradan da tüm dünyaya hoşgörü ve sevgi yayan dizeleriyle bitirmek istiyorum.

“Gelin tanış olalım.

İşi kolay kılalım.

Sevelim, sevilelim.

Dünya kimseye kalmaz.”

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Gündem dışı üçüncü söz, Bitlis'in yerel sorunları hakkında söz isteyen Bitlis Milletvekili Sayın Semra Çağlar Gökalp'e aittir.

Buyurun Sayın Çağlar Gökalp.

Süreniz beş dakikadır. (Yeşil Sol Parti sıralarından alkışlar)

3.- Bitlis Milletvekili Semra Çağlar Gökalp’in, Bitlis’in yerel sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

SEMRA ÇAĞLAR GÖKALP (Bitlis) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Bitlis'in yerel sorunlarıyla ilgili söz almış bulunmaktayım. Konuşmama başlamadan önce değerli Bitlis, Tatvan, Norşin, Hizan, Ahlat, El Cevaz ve Mutki halkına selam ve saygılarımı gönderiyorum. Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olan Sinan Aygül, Tatvan Belediyesinin usulsüzlük ve yolsuzluklarını haber yaptığı için cumartesi günü sokak ortasında Tatvan Belediye Başkanının korumaları tarafından saldırıya uğradı, canına kastedildi. Tatvan'da bir gazeteciye yapılan bu saldırı, tüm ülkede olduğu gibi Bitlis’te de en can yakıcı sorunun demokrasi ve özgürlükler sorunu olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu fotoğrafa herkes iyi bakmalı, maalesef, ülkedeki şiddetin ve cezasızlığın hangi noktaya geldiğinin fotoğrafıdır bu. Sinan Aygül'e tekrar geçmiş olsun dileklerimizi gönderiyor, sorumluların ve azmettirenlerin bir an önce yargılanmasını bekliyoruz. Böyle çetevari yöntemlerle hakikat engellenemez, özgür basın susturulamaz.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Bitlis'in en önemli sorunlarından bir tanesi yoksulluk ve işsizliktir. TÜİK verilerine göre, Bitlis'te fert geliri ülke ortalamasının yarısından bile azdır. İşsizlik oranı ise ortalamanın neredeyse 2 katıdır; bu, TÜİK'e göre; gerçek durum ise çok daha vahimdir. Elbette ki bu kader değildir, sebepsiz de değildir; devletin Bitlis'e yönelik politikalarının ne yazık ki bir sonucudur. Yedi bin yıllık kadim bir tarihe sahip zengin coğrafyası, tarihî ve kültürüyle Bitlis, yüz yıllık cumhuriyet tarihî boyunca bilinçli ve planlı olarak açlığa ve yoksulluğa mahkûm edilmiştir. Bitlis, bir devlet politikası olarak insansızlaştırılmaya çalışılmaktadır. Bırakın yatırım yapılmasını, Bitlis'in kendi kaynaklarından, zenginliğinden faydalanmasının bile önü kesilmektedir. Tarım, tütüncülük, hayvancılık, arıcılık, turizm gibi birçok alanda ve üründe oldukça yüksek potansiyele ve kaliteye sahip olmasına rağmen, maalasef, Bitlis, ülkenin en yoksul kentleri arasında yer alıyor. Bakın, Bitlis'te mera yasaklarıyla hayvancılık bitirildi, ülkenin tartışmasız en kaliteli tütün üretimi kısıtlamalarla yok edildi, tek fabrikası olan TEKEL fabrikası kapatıldı. Mevcut tek iş alanı olan tekstil sektöründe bile bir türlü çözülemeyen yığınla sorun var, tekstil atölyelerinde emekçiler karın tokluğuna, güvencesiz bir şekilde çalışmaya devam ediyor. Bitlis ve ilçelerinde cadde ve sokakların hâli içler acısı. Her yıl onlarca yurttaşımızın ölümüne sebep olan yollarda, kavşaklarda ısrarla ve inatla önlem alınmıyor ama AKP'li yerel yöneticilerin hizmetten anladıkları ilk şey, caddelere kendi adlarını koymak olmuş. Sene 2023, cumhuriyet olmuş yüz yaşında, Bitlis'te hâlâ temiz suya erişimi olmayan köyler, mezralar var. Bitlis'te havalimanının müjdesi çok, maalesef kendisi yok; bırakın havalimanını, Bitlis ve ilçelerinin bir otogarı bile yok. Van Gölü gibi bir iç denizin kıyısında, Nemrut ve Süphan'ın eteklerindeki koca bir şehir yatırım alamamakta, turizm sahası tamamen boş tutulmaktadır. Yirmi bir yıllık iktidarın Bitlis için yatırımdan anladığı tek şey 100 milyonluk külliye yapmak, meralara çöküp okçuluk oynamaktır. Son yıllarda Bitlis'te ciddi bir uyuşturucu trafiği söz konusu, gençler istedikleri zaman uyuşturucuya ulaşabiliyor, bununla ilgili ise hiçbir adım atılmıyor. Güvenlik kontrol noktaları bu kadar fazla olan bir ilde uyuşturucu maddeye bu kadar rahat ulaşılabiliyor olması ayrıca düşündürücüdür.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2014 yılından bu yana Bitlis halkının iradesi defalarca gasbedilmiştir. Belediye başkanları ve meclis üyeleri gerekçesiz ve hukuksuz bir şekilde görevden alınmış, yerlerine kayyum atanmıştır. Kayyumların yolsuzluk ve usulsüzlükleri artık herkesin malumu. İlk işi bu halkın ana dilinde olan tabelaları sökmek olan bu anlayıştan da fazlasını beklemiyoruz zaten. Kürt halkının diline, kültürüne, kimliğine saygı göstermeyen elbette iradesine de saygı göstermeyecektir.

Bakın, daha geçtiğimiz günlerde Serhed Kültür ve Sanat Derneğinin organize ettiği ŞanoWan ekibinin “Haylo Dîsa Tevhîhev Bû” adlı tiyatro oyunu Tatvan Kaymakamlığı tarafından hiçbir gerekçe gösterilmeden iptal edildi. Kürtlerin diline ve kültürüne karşı yürütülen bu yasakçı uygulamalarla ne Kürt halkı ne de haklı mücadelesi yok edilebilinir. Bitlis'te kamu kaynakları yani halkın kaynakları halka karşı kullanılmakta ve en temel hizmetlerden bile mahrum bırakılarak siyasi tercihlerinden dolayı halk cezalandırılmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bir dakika ilave ediyoruz.

Buyurun.

SEMRA ÇAĞLAR GÖKALP (Devamla) - Bize ulaşan birçok yurttaşımız bu ihlallerin durdurulmasını ve mağduriyetlerin giderilmesini bekliyor. Bakın, Bitlis'in Hizan ilçesi, “Gülpik” diğer adıyla “Süttaşı” ve “Şen” yani diğer adıyla “Aladana” köylerinde “Kime oy veriyorsanız size hizmeti o getirsin.” denilerek uzun zamandır âdeta bir hizmet ambargosu uygulanıyor; içme ve sulama suyu götürülmüyor, yollar yapılmıyor. Bu halka; kendi toprağında, kendi ülkesinde hakkı olan hizmeti hiç kimse bir nimet veya tehdit aracı olarak kullanamaz. Bu haksız, hukuksuz uygulamalara bir an önce son verilmelidir.

Selamlar, saygılar. (Yeşil Sol Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, şimdi sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika söz vereceğim.

Sayın Süleyman Karaman, buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- Erzincan Milletvekili Süleyman Karaman’ın, Erzincan’da 2023 Parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kardeşlik ve huzur içinde geçtiğine ilişkin açıklaması

SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Erzincan’ımızda 2023 Parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri kardeşlik ve huzur içinde geçmiştir. Bu süreçte emeği geçen tüm hemşehrilerime teşekkür ederim.

Demokrasinin tecellisi adına milletimiz yüksek bir katılımla bu seçime iştirak etti. Hayvancılıkla uğraşan, Erzincan tulum peyniri üreten Şavak aşireti başta olmak üzere halkımız yaylalardan, tarlalardan çıkageldi, öğrencilerimiz ve hemşehrilerimiz il dışından memleketine döndü ve demokrasi şölenine katıldı. Esnafımız seçimde bize her türlü desteği verdi. Milletimiz Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinde istikrardan yana oy verdi. Bu vesileyle tüm vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum.

Aziz milletimiz Türkiye Yüzyılı’nda Recep Tayyip Erdoğan liderliğine bir kez daha onay verdi. Milletimiz Cumhur İttifakı’na Gazi Mecliste çoğunluğu uygun gördü. Bölgesinde ve dünyada lider ülke Türkiye için millet iradesi tecelli etti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ayhan Barut, buyurun.

2.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, Ulusal Süt Konseyinin çiğ süt referans fiyatını bir an önce açıklaması gerektiğine ilişkin açıklaması

AYHAN BARUT (Adana) - Sayın Başkan, Ulusal Süt Konseyi 1 kilogram çiğ sütün üreticilere maliyetini 10,5 lira olarak duyurmuştu. Bir çuval yem fiyatının 400 lirayı aştığı, kuru samanın adeta altına döndüğü bu süreçte bu hesap gerçekçi değil. Piyasada 1 kilo sütün maliyeti 12 lirayı buluyor. İğneden ipliğe her şeye fahiş zamlar gelirken Ulusal Süt Konseyi 15 Ekimden beri çiğ süt referans fiyatını açıklamıyor; fiyat hâlâ 8,5 lira. Bu akıl almaz tavır ve yaklaşım nedeniyle ineklerimiz hep kesime gitti. Neden? Çünkü maliyetin altında kalan fiyatlarla üreticinin ocağı söndü. Uluslararası yem/süt paritesine göre 1 kilogram sütle 1,5 kilogram yem alınabilmeli. Süt fiyatları derhâl bu standartlara göre açıklanmalıdır; minimum 15 lira seviyesinde olmalıdır.

BAŞKAN - Sayın Süleyman Bülbül, buyurun.

3.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün, AKP iktidarında kurban kesmenin hayal olduğuna ilişkin açıklaması

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Teşekkür ederim Başkan.

Kurban Bayramına sayılı günler kaldı. Küçükbaş ve büyükbaş kurban fiyatları almış başını gidiyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliğinin verilerine göre büyükbaşta yüzde 140,5; küçükbaşta ise yüzde 103,9 oranında artış oldu yani ortalama fiyat kilogram başına geçen yıla göre büyükbaşta 61 lira 15 kuruştan 147 lira 7 kuruşa, küçükbaşta ise 63 lira 57 kuruştan 129 lira 62 kuruşa yükseldi. Kesilecek kurbanlık sayısında geçen yıla göre en az yüzde 10-15 oranında azalma öngörülüyor. Bunlardan ders çıkarmayan AKP iktidarı üretim değil tüketim odaklı politikaya devam ediyor. Et yemek hayal olmuştu, şimdi de kurban kesmek artık ulaşılamaz oldu. En düşük kurbanlık, küçükbaş hayvanda 7 ila 12 bin lira, büyükbaş hayvanda 84 bin lira; hayvancılık AKP iktidarında bitti. Asgari ücretli vatandaş kurbanı nasıl kesecek? AKP iktidarında kurban kesmek artık hayal oldu.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Ömer Fethi Gürer, buyurun.

4.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, ekonomik krizin kiracıları da vurduğuna ilişkin açıklaması

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Teşekkürler Başkan.

Ekonomik kriz kiracıları da vurdu. İktidar yüzde 25 üst sınır koymasına rağmen kira artışları aldı başını gidiyor. Kiracılar ev bulmakta ve kira ödemekte sorun yaşıyor. Sınırda artış talep eden kiracıya, ev sahibi “Evimi boşalt.” diyor. Büyük kentlerin bazı mahallelerinde 10 bin liranın altında kiralık ev yok. Ucu açık kira fiyatları katlıyor. Kiracılar ne yapacağını kara kara düşünüyor.

Memur ve emeklileri kira artışından korumak için evi olmayan, kirada oturan emekli vatandaşlarımıza asgari ücretin üçte 2’si kadar kira yardımı yapılmasını, kamu kurumunda çalışanlara 4 bin lira kira yardımı yapılmasını talep eden kanun tekliflerimi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sundum. Kamu çalışanlarına her yıl açıklanan Tüketici Fiyat Endeksi oranında ayrıca ek zam yapılmasını da şart olarak belirtiyorum. Emekli ve kamu çalışanlarına bir katkı olacak kanun tekliflerimin gündeme alınıp bir an önce görüşülmesini talep ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Reşat Karagöz, buyurun.

5.- Amasya Milletvekili Reşat Karagöz’ün, Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay’ın Anayasa’ya aykırı bir şekilde cezaevinde tutulmasına ilişkin açıklaması

REŞAT KARAGÖZ (Amasya) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

14 Mayıs 2023 tarihinde ülkemizde gerçekleşen genel seçimler sonucunda halkımız 600 milletvekilini Meclisimizde görevlendirmiştir. 599 arkadaşımız yemin ederek görevlerine başlarken Can Atalay Anayasa’ya aykırı bir şekilde cezaevinde tutulmaktadır. Mazbatasını alıp Meclise kaydını yaptırdığı hâlde yaratılan bu keyfî tutum nedeniyle Can Atalay’a yemin ettirilmemiştir. Önümüzde emsal kararlar olmasına rağmen bu süreç kötü niyetli bir şekilde uzatılmaktadır. Ülkemizin temelini oluşturan “Anayasa”, “hak”, “hukuk”, “adalet” gibi kavramlar AKP Hükûmeti tarafından açıkça rafa kaldırılmıştır. Amasyalı hemşehrimiz Can Atalay ve Hatay halkı için bir an önce adaletin tecelli etmesini talep ediyoruz. Bugün itibarıyla otuz yedi gündür süren bu hukuksuz işlemler silsilesi bir an önce son bulmalı, Anayasa gerektiği gibi işlemelidir…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Sümeyye Boz, buyurun.

6.- Muş Milletvekili Sümeyye Boz’un, “güvenlik” adı altında Şırnak, Amed ve Muş’ta tonlarca ağacın kesilmeye devam ettiğine ilişkin açıklaması

SÜMEYYE BOZ (Muş) – “Güvenlik” adı altında Şırnak, Amed ve son olarak seçim bölgem Muş’ta tonlarca ağaç kesilmeye devam ediliyor. Muş’ta Şenyayla bölgesinde bir yıldır güvenlik gerekçe gösterilerek binlerce ağaç kesildi, karakola giden yolu yapmak için bölgede bulunan dere kenarından kepçelerle kum taşındı. Sadece Şırnak’ta, üç yıldır devam eden uygulamalarda 500 bin tondan fazla ağaç kesildi. Bu Meclis kürdistanda artarak devam eden ekolojik yıkımın tüm canlıların yaşam alanlarını olumsuz etkilediğini ve yıllar boyunca da önünü alamayacak derecede etkileyeceğinin farkında mıdır? Kürdistan coğrafyasını güvenlik gerekçesiyle rant alanı hâline getiren bu uygulamanın, talanın ne zaman önüne geçeceksiniz, bu doğa talanına ne zaman müdahale edeceksiniz diyerek bitiriyorum.

BAŞKAN – Sayın Hasan Baltacı, buyurun.

7.- Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı’nın, 250 yataklı Kastamonu bölge hastanesine ilişkin açıklaması

HASAN BALTACI (Kastamonu) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

90’lı yılların başında projelendirilip 90’lı yılların sonunda inşaatına başlanan ancak aradan geçen onca yıla rağmen Kastamonu sağlık sistemine kazandırılamayan 250 yataklı Kastamonu bölge hastanesi binası gözümüzün önünde çürümektedir. Sağlık Bakanlığının yatırımıyken 2007 yılında “Tıp fakültesi olarak kullanılsın.” diye Hacettepe Üniversitesine, 2015 yılında aynı amaçla Kastamonu Üniversitesine geçen bina, 2020’de Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesine entegre edilmek üzere tekrar Sağlık Bakanlığına devredilmiştir. Kastamonu'nun hastane, doktor, yoğun bakım yatağı ihtiyacı had safhadayken aradan geçen yirmi dört yıla rağmen hâlen atıl vaziyette duran hastane binası bir an önce tamamlanmalı, Kastamonuluların hizmetine sunulmalıdır.

BAŞKAN – Sayın Özgür Ceylan, buyurun.

8.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneğinin yağma ve talana karşı yaşamı savunan Kazdağı Ekofestivali’nin yasaklanmasına ilişkin açıklaması

ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) – Yaşamak, yaşamı savunmak, vahşi kapitalizm karşısında halkın çıkarlarını savunmak tarihin hiçbir döneminde kolay olmamıştır. Zor olan, insanı en yaralayan ise ormanlarımızı, doğamızı, içme suyu kaynaklarımızı korumaya çalışırken kamu otoritesinin de yaşam savunucularının karşısında durmasıdır. Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneğinin yağma ve talana karşı yaşamı savunan Kazdağı Ekofestivali etkinliği önce Balıkesir Valiliğince, sonra da Çanakkale Bayramiç Kaymakamlığınca yasaklanmıştır, ormanlar kamu denetiminde imha edilirken yangınları bahane ederek ormanları, doğamızı bizden korumaya kalkıyorlar; oldukça ironik bir gerekçe. Süreçle ilgili basın açıklaması yapan dernek yöneticileri ise Emniyete ifadeye çağrılıyor, üstelik Anayasa’mızda “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.” denmesine rağmen. Şu bilinsin ki Kaz Dağları sahipsiz değildir.

BAŞKAN - Sayın Müzeyyen Şevkin, buyurun.

9.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, kamu mühendislerinin özlük haklarına ilişkin açıklaması

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ülkenin yolunu, havalimanını, köprüsünü, viyadüğünü yapan, kontrol eden, özveriyle hizmet üreten kamu mühendislerinin özlük hakları günümüz koşullarına göre düzenlenmelidir. Kamuda çalışan mühendis, mimar ve şehir plancıları ortalama 17 ile 21 bin lira arasında maaş almakta ve bu ücret yetersiz kalmakta, yoksulluk sınırı altında kalmaktadır. Dün açıklanan asgari ücret artışı yeterli olmadığı gibi, kamu mühendislerinin maaşına da olumlu bir yansıması olmamıştır, hatta vergi dilimine erken girilmesiyle maaşları daha da düşmüştür. Ek göstergeler 4200’e çıkarılmış ancak kayda değer bir düzenleme sağlanmamıştır; ek gösterge en az 6400 olmalıdır. Ayrıca, teknik sorumluluk tazminatı ödemesi yapılmalı, mühendislik meslek kanunu çıkarılmalı, mesleki gelişim teşvik edilmeli, bilgi ve tecrübenin ödüllendirilmesi, tüm kazanımların emekliliğe yansıtılması esas olmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Mehmet Güzelmansur, buyurun.

10.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur’un, Hatay’da ağır hasarlı binaların yıkımında yıkım ekiplerinin vatandaşın kişisel mallarına zorla el koyduğuna, vatandaşın elinden eşyasını zorla aldığına ilişkin açıklaması

MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Hatay’da ağır hasarlı binaların yıkımında yıkım ekipleri vatandaşın kişisel mallarına zorla el koyuyor, vatandaşın elinden eşyasını zorla alıyor. Bu tür durumlarda polis çağrılıyor, ancak polis müdahale etmiyor. İhale şartnameleri sadece hurda mahiyetindeki malzemelerin alınmasına izin veriyor. Dolayısıyla kişisel eşyaların alınması suçtur, bu suça müdahale etmemek de suçtur. Yıkım şirketleri tarafından sadece maddi, para getirici bir mal olarak görülen bu eşyalar, depremde acı kayıplar yaşamış insanlarımız için anılar demek, geçmiş demek, tutunacak bir dal demek, maneviyat demek. Dolayısıyla ne insanlık ne vicdan ne de yasalar depremzedenin şahsi mallarına el konulmasına izin vermez. Buradan yetkililere sesleniyorum: Bu konuda acilen tedbir alın, vatandaşın mağduriyetini giderin.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Ulaş Karasu, buyurun.

11.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasu’nun, Sivas çiftçisine sahip çıkılması gerektiğine ilişkin açıklaması

ULAŞ KARASU (Sivas) – Teşekkür ediyorum Başkan.

Son günlerde, Sivas genelinde oluşan yoğun yağışlar sonucu dolu ve sel felaketleri yaşanmakta, tarım arazileri ciddi zarar görmektedir. Ayrıca, tarım arazilerinde pas hastalığı oluşmuştur. Tarım arazilerinde oluşan bu hasarların bir an önce tespit edilmesi ve Sivas’ın afet bölgesi ilan edilmesi gerekmektedir. Çiftçi ve üreticilerimiz zaten zor koşullar altında ayakta durmaya çalışırken yaşanan olumsuz hava koşulları ve buna bağlı olarak gelişen doğal afetlerin yol açtığı zararlar da çiftçimizin üzerine yüklenmemelidir. Yetkililere buradan sesleniyorum: Sivas çiftçisine sahip çıkmanız gerekmektedir.

BAŞKAN – Sayın Servet Mullaoğlu, buyurun.

12.- Hatay Milletvekili Servet Mullaoğlu’nun, Hatay ilinde meydana gelen depremden kaynaklanan sorunlara ve bu sorunların çözümleri konusunda muhalefetin bilgilendirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

SERVET MULLAOĞLU (Hatay) – Teşekkür ederim Sayan Başkan.

Hatay ilinde meydana gelen depremden kaynaklanan bütün sorunların çözümü için ve özellikle hâlâ haber alınamayan kayıp vatandaşlarımızın bulunması konusunda muhalefetin bilgilendirilmesi ve siyasetüstü ortak bir akılla çözüm üretilmesi gerekmektedir. Biz, muhalefet milletvekilleri olarak yapılan çalışmalardan haberdar olamıyoruz, bu konuda katkı verilmesini talep ediyoruz.

Yine, depremden dolayı çalışamayan hastanelerden kaynaklı, engelli vatandaşlarımız sağlık kurulu raporu alamıyorlar. Bu nedenle, bu raporlarının 2023 yılı sonuna kadar uzatılmasını talep ediyoruz.

Yine, deprem bölgesinde okulları yıkılan özel eğitim öğretmenlerimizin atamasının yapılmasını, yine deprem bölgesindeki ataması yapılmayan öğretmenlerimizin atamasının yapılmasını talep ediyoruz.

Çok teşekkürler.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Utku Çakırözer, buyurun.

13.- Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer’in, Seyitgazi ilçesinde yaşanan sel felaketine ve Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Eskişehir’e gelişinin 103’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Seyitgazi ilçemizde yaşanan sel felaketinden etkilenen hemşehrilerimize Meclisimizden geçmiş olsun diyorum. 2 kez bölgeye giderek hemşehrilerimizin dertlerini dinledik. Çatören, Yarbasan, Şükranlı, Sancar, Sarıcailyas, Kümbet, Karaören köylerimiz başta olmak üzere ilçemizde büyük hasar var. Evleri yıkılan, hayvanları telef olan hemşehrilerimizin hasarları derhâl karşılanmalı, tarlaları sular altında kalan çiftçimizin mağduriyeti giderilmeli. Borçla tohum, gübre, mazot alan ve şimdi maalesef hasat yapamayacak çiftçilerimize bir an önce acil destek açıklanmalıdır.

Değerli milletvekilleri, Büyük Önder’imiz Mustafa Kemal Atatürk’ün Eskişehir’imize gelişinin 103’üncü yıl dönümünü Gazi Meclisimizden kutluyorum. Eskişehir’imiz ve Atatürk sevdalısı hemşehrilerimiz sonsuza kadar Atatürk’ün izinde olacak, çağdaş cumhuriyet değerlerinin yılmaz savunucusu kalacak.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Ünal Karaman, buyurun.

14.- Konya Milletvekili Ünal Karaman’ın, Türkçenin bugün ciddi bir tehdit altında olduğuna ilişkin açıklaması

ÜNAL KARAMAN (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Oğuz Kaan’dan Bozkurt’a, Türeyiş’ten Millî Mücadele’ye asırlardır destanlarımızın, ülkülerimizin ve medeniyetimizin dili olan Türkçe bugün ciddi bir tehdit altındadır. Bu tehdit uzakta değil yakında hatta yanı başımızdadır. Türkçe bizim dünyaya bakışımız, yolumuz ve yarınlarımızdır. Ana dilimize düşmanlık besleyenlere, onu hor görenlere buradan Türkçe söylemek istiyorum ki millî devlet ülkümüzün nişanesi milletimizin adı Türk milleti, dili Türkçedir. Bunun tersine iş yapma niyetinde olanlar karşılarında Türkçe yaşayan, Türkçe düşünen, Türkçe yürüyen büyük Türk milliyetçilerinin çelikleşmiş iradesini bulacaklardır. Türklüğümüzün omurgası, milletimizin ses bayrağı, yarınlarımızın tapusu olan Türkçemiz tüm heybetiyle cihanda binlerce yıl daha yankılanacaktır. Bugün Urumçi’den Tebriz’e…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Mehmet Celal Fendoğlu, buyurun.

15.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlu’nun, Malatya’da sulama döneminin susuz geçirilmemesi için depremden hasar gören baraj ve sulama kanallarında yapılması gerekenlere ilişkin açıklaması

MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Bugün depremin 136’ncı günü. Akçadağ Sultansuyu Barajı setinin depremler sırasında yarılması ve yıkılma tehlikesinin ortaya çıkması, Sürgü Barajı’nın Doğanşehir ve Akçadağ bölgesinde yaklaşık 70 bin dönüm tarım arazisine su taşıyan sulama kanallarının ihmal ve duyarsızlık nedeniyle bakım ve onarımının yapılmaması yüzünden, sulama birliğinin su idaresi konusundaki yetersizliği, DSİ’nin denetimsizliği ve ilgisizliği yüzünden yıllardan beri gereken bakımın yapılmaması nedeniyle kanalların büyük bir bölümü zamanla kayıp su taşıma özelliğini yitirmiştir. Son depremlerin de kanallara hasar vermesi, geç başlatılan çalışmalar, yetersiz ekip ve ekipman bu sulama döneminin susuz geçirilmesine yol açacaktır. Ekip ve ekipman sayısının artırılması, bu bölgedeki çalışmaların Devlet Su İşlerinin imkânlarının da kullanılarak desteklenmesi gerekir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Aşkın Genç, buyurun.

16.- Kayseri Milletvekili Aşkın Genç’in, öğretmenlere verilen ek atama sözüne ilişkin açıklaması

AŞKIN GENÇ (Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Ulu Önder’imiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk “Öğretmenler, yeni nesil sizlerin eseri olacaktır.” diyerek öğretmenlerimizin toplumdaki önemine işaret etmiştir. Bizler de eğitimcilerin ülkemizin temel taşlarından biri olduğunu biliyoruz ancak bugün geldiğimiz noktada öğretmenlerimizin hak ettiği değeri görmediği açıktır. Uzun süreden beri her platformda öğretmenlerimiz ek atama için seslerini duyurmaya çalışıyor. Bayram öncesi binlerce öğretmenimiz müjdeli haberi, hak ettikleri atamayı bekliyor. Ben buradan Millî Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’e sormak istiyorum: Ülkemizin geleceği çocuklarımızı emanet ettiğimiz öğretmenlerimize verilen ek atama sözü ne zaman yerine getirilecek? Ne çocuklarımızı ne velileri ne de öğretmenlerimizi mağdur etmeyin, beklenen atamayı bir an önce yapın.

BAŞKAN – Sayın Muammer Avcı, buyurun.

17.- Zonguldak Milletvekili Muammer Avcı’nın, Zonguldak’ın düşman işgalinden kurtuluşuna ve Uzun Mehmet’i Anma Günü’ne ve maden kazasında şehit olan Hüseyin Eroğlu’na ilişkin açıklaması

MUAMMER AVCI (Zonguldak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin geçmiş yüzyılına enerjisiyle katkıda bulunmuş Zonguldak’ımızın düşman işgalinden kurtuluşu ve Uzun Mehmet’i Anma Günü münasebetiyle Gazi Meclisimizi ve hemşehrilerimizi saygıyla selamlıyorum. 102’nci yıl dönümünde, Zonguldak’ımızın kurtuluşunda şehit olmuş tüm şehitlerimize yüce Allah’tan rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun.

Bunun dışında, bugün, yine -göçük altında- bir maden kazası nedeniyle şehit olmuş madenci şehidi kardeşimiz Hüseyin Eroğlu'na da Allah'tan rahmet diliyorum.

Saygıyla arz ediyorum

BAŞKAN – Sayın Asu Kaya, buyurun.

18.- Osmaniye Milletvekili Asu Kaya’nın, Osmaniye’de 6 Şubat depreminde hasar gören Kalecik Barajı’na, Kaypak ve Çulhalı köylerinin yollarına ilişkin açıklaması

ASU KAYA (Osmaniye) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

6 Şubatta 11 ilimizi etkileyen bir deprem felaketi yaşadık, çok sayıda can ve mal kaybımız oldu. Osmaniye’miz kamuoyunda sesi çıkmayan, söz edilmeyen şehirlerden biri olmasına rağmen depremden en çok etkilenen illerimizden biridir. Depremde Osmaniye’mizin Kalecik Sulama Barajı'nda benim de yerinde gördüğüm geniş yarıklar oluşmuştur. Bu hasarlardan en çok etkilenenler de Kaypak ve Çulhalı köylerimiz olmuştur. Buradaki insanlarımız Hasanbeyli ilçesi üzerinden yollarını yarım saat uzatarak köylerine ulaşmak zorunda kalmaktadırlar. Daha vahimi, yolun depremden bu yana kapalı kalmasıyla bugüne kadar sağlık hizmetleri ve ulaşımın gecikmesi nedeniyle can kayıpları yaşanmıştır. Buradan Tarım ve Orman Bakanını ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanını yolun hizmete alınması ve barajın da altyapısının güçlendirilmesi için göreve çağırıyor ve soruyorum: Neyi bekliyorsunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Sibel Suiçmez, buyurun.

19.- Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez’in, avukatların ekonomik sorunlarına ilişkin açıklaması

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) – Avukatların ekonomik sorunları katlanılmaz, insan onuruyla ve mesleğin itibarıyla bağdaşmayacak boyuta ulaşmıştır. Bunun sebeplerinden biri hukuk fakültesi sayıları ve kontenjanlarındaki öngörüsüz artıştır. Avukatlar ülkenin genel ekonomik sorunlarından paylarına düşeni almanın ötesinde, bir dizi ekonomik kayıpla karşı karşıyadır. Meslektaşlarımızın ekonomik nedenlere bağlı intihar haberlerini almanın sarsıntısını yaşıyoruz. Yüce Meclis avukatların ekonomik sorunlarının araştırılması, çözüm yollarının bulunması için en önemli adrestir. 28’inci Yasama Döneminin avukatların ekonomik sorunlarına çözüm bulunan bir dönem olarak tarihe geçeceğini umuyor, bekliyoruz.

Hatay Milletvekili Avukat Can Atalay’sız Meclis 1 değil, 600 eksiktir. Bu hukuksuzluğa ne zaman son verilecektir?

BAŞKAN – Sayın Çiğdem Erdoğan Atabek, buyurun.

20.- Sakarya Milletvekili Çiğdem Erdoğan Atabek’in, hayatını kaybeden Erenler Belediye Başkanı Fevzi Kılıç’a ilişkin açıklaması

ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün burada sizlere tüm Sakarya’nın çok sevdiği, saygı duyduğu birinden bahsedeceğim; AK PARTİ’mizin önceki dönem İl Başkanı, Erenler ilçemizin Belediye Başkanı Fevzi Kılıç. Tarihî Tozlu Camisi’nin esnaflarından biriydi Fevzi ağabey; büyüğüne saygısını, küçüğüne sevgisini gösterir, tebessümü yüzünden eksik etmezdi; onurlu, gururlu, mert bir adamdı, ömrünün büyük bir kısmını millete hizmetle geçirmiş nice yiğitten bir tanesiydi.

Sayın milletvekilleri, üzüntümü kelimelerle ifade edebilmem mümkün değil çünkü siyaset gerçek bir dava adamını kaybetti. Erenler, Başkanını; bizler de yol arkadaşımızı, dostumuzu, ağabeyimizi kaybettik. Fevzi ağabey dünya imtihanını tamamladı. Ailesine, Sakarya’mıza ve AK PARTİ teşkilatlarımıza bir kez daha başsağlığı diliyorum. Yolun açık, mekânın cennet olsun Fevzi Başkanım.

BAŞKAN – Kıymetli milletvekilleri, şimdi Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.

İlk söz, İYİ Parti Grubu adına Sayın Erhan Usta’ya aittir.

Buyurun Sayın Usta.

21.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Sakarya ve Zonguldak’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 102’nci yıl dönümüne, İstanbul Dişhekimleri Odasının Meclis gruplarını ziyaretine ve diş hekimlerinin sorunlarına, SGK ve BAĞ-KUR emeklileri ile Emekli Sandığı emeklileri arasında ciddi bir maaş farkı oluştuğuna ve memur maaş zamlarına ilişkin açıklaması

ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün, Sakarya ve Zonguldak’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 102’nci yıl dönümü. Ben bu vesileyle bütün Sakaryalı ve Zonguldaklı vatandaşlarımızı tebrik ediyor, onları muhabbetle selamlıyorum. Yine bu vesileyle bu toprakları bize vatan yapan bütün şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum.

Değerli arkadaşlar, dün grubumuzu diş hekimleri, İstanbul Dişhekimleri Odası ziyaret etti. Bir kısım sıkıntıları var. Tabii, onları biz daha önceden de, geçen yasama döneminde de dile getirmiştik, onların bir kısmını burada tekrarlamak istiyorum çünkü gerçekten sıkıntıları çok fazla. Birincisi şu: 2022 yılı Ekim ayında bir yönetmelik çıkıyor ve bu diş hekimleri, muayenehanesi olan diş hekimleri için bina güvenliği açısından birtakım zorunluluklar geçiriliyor. Şimdi burada o kadar ileri bir noktaya gidilmiş ki yani “Bize ‘Muayenehane açmayın.’ anlamına geliyor.” diyorlar. Aynı binada yani diş hekimleri için standarda uymayan binada tıp doktoru muayenehane açabiliyor, avukat büro açabiliyor ama diş hekiminin -sanki diş hekimliği onlardan daha farklı bir işmiş gibi- muayenehane açmasına müsaade edilmiyor; bu kabul edilebilecek bir şey değil. Elbette güvenli olsun ama böyle meslek grupları arasında -yani hani birisi çok ağır, makineyle çalışır anlarım ama yani nihayetinde aynı işi yapan insanlar- bu tür farklılaşmanın olmaması lazım. Güvenlik önemlidir; sadece muayenehaneler açısından değil, elbette konutlar açısından da bu güvenlik önemlidir, iş yerleri açısından önemlidir ama burada belli ki kantarın topuzu biraz fazla kaçmış, bu konunun düzeltilmesi lazım.

İkincisi: Yine aslında belki aynı anlayışı devam ettiriyor. Şimdi, bir avukat yanında avukat çalıştırabiliyor -olması gereken de o- efendim bir doktor yani yanında, muayenehanesinde bir başka doktor istihdam edebiliyor ama bir diş hekimi muayenehanesinde bir başka diş hekimini çalıştıramıyor; ancak bir klinik olacaksınız yani daha büyük bir hastane, işletme şeklinde olmanız gerekiyor diye bir zorunluluk var, bunu da anlamak mümkün değil. Bunun geleceği nokta, aslında bu diş hekimliğinde belli zincirlerin yaygınlaşması, işte bireysel muayenehanelerin veya işte daha küçük ölçekli işletmelerin, muayenehanelerin engellenmesi gibi bir anlama gelir. Bakın, burada, ben kendi çocuklarımdan biliyorum, mesela bir kliniğe gidiyorsunuz, oradaki diş hekimi bir sene sonra değişiyor, hâlbuki diş tedavisi uzun bir dönem sürüyor, diş doktorunuz değişmiş oluyor. Hâlbuki ben bir klinikten ziyade bildiğim bir isme gitmiş olsam tedavide de devamlılık olacak. Özlem Hanım, bu konuları dikkatinize sunmak istiyorum, hakikaten önemli konular, arkadaşlardan dinleyince çok hak verdik.

Şimdi, başka bir sürü sorun daha var ama bir tanesi daha önemli; bu, aslında sadece diş hekimlerinin değil, diğer meslek gruplarının da sorunu. Bu SGK ve BAĞ-KUR emeklileri ile Emekli Sandığı emeklileri arasında ciddi bir aylık farkı, maaş farkı oluşmaya başladı arkadaşlar. Bu, çok kabul edilebilecek bir şey değil, bunlara dikkat etmemiz gerekiyor. Yani yüksekten prim yatırmış olsa da bu farklılık var yani 2 katına, 3 katına kadar çıkıyor Emekli Sandığında olduğun zaman. Hâlbuki bunun engellenmesi lazım.

Daha tuhaf bir şeyi söyleyeyim, spesifik bir olay, ben SGK Başkanını da aradım, bunu onunla da görüştüm Sayın Başkanım: Şimdi, bir tıp doktoru düşünün, doçent olmuş bir tıp doktoru arkadaşımız, 2016 yılında hem prim gün sayısı açısından hem de yaş açısından emeklilik hakkını almış. O gün emekli olup ondan sonra özel muayenehaneye geçmiş olsaydı aslında hiçbir sorun yoktu ama onu yapmamış, emekli olmadan daha sonradan da 4/A kapsamında bir özel muayenehaneye geçiyor ve orada çalışmaya devam ediyor. O güne göre yedi yıl daha fazla çalışıyor. Şimdi, mevzuatta bir şey var ya, son yedi yılda üç buçuk yılı neredeyse oradan emekli oluyorsun diye yani şimdi, hani hiç emeklilik hakkını almamış olan için bu uygulamayı anlayabiliriz ama yaş olarak ve prim olarak emeklilik hakkını elde etmiş bir kişiye siz yedi yıl daha fazla çalıştınız, yedi yıl daha fazla prim yatırdınız diye 26 bin lira emekli maaşı yerine 14 bin lira emekli maaşı vermek akla mantığa aykırı bir şey; bu, olsa olsa bizim memlekette olur. Bunların düzeltilmesi lazım değerli arkadaşlar. Biz sosyal güvenlik primlerinin artmasını istiyorsak, bakın, emeklilik hakkını her hâliyle kazanmış, o gün dilekçesini verse emekli olacak birisinden konuşuyorum, hani geriye doğru bir işlem falan değil ama bu yedi yıl daha çalışıyor, ondan sonra diyorsun ki: “Sen 26 bin lira emekli maaşı değil, 14 bin lira emekli maaşı alıyorsun ya!” Böyle bir saçmalık olamaz, bunların düzeltilmesi lazım. Tabii, bunun için kanun gerekiyor ama tabii, bizim getirdiğimiz kanunların bir anlamı olmadığı için AK PARTİ grubunu bu anlamda vazifeye davet ediyoruz.

Şimdi, bu memur maaşları meselesi konuşuluyor, gündemde memur maaşları var. Sayın Cumhurbaşkanı seçim öncesinde en düşük memur maaşının 22 bin lira olacağını ilan etti, güzel, biz de memnuniyetle karşıladık bunu, burası yaklaşık yüzde 85’lik bir artışa denk geliyordu. Sayın Cumhurbaşkanı söylemedi ama iktidara yakın sendikalar bunun bütün memurlara da yansıtılacağını söyledi, açın sayfalarına bakın bunlarla ilgili ve millet buna inandı ve bunun da seçimde AK PARTİ Grubu için veya Cumhur İttifakı için bir getirisi oldu. Şimdi, öyle anlaşılıyor ki bu çalışma elimize bir türlü gelmedi. Ya, ne çalışılıyor, bir ay önce bunun sözü verilmiş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Evet, Sayın Usta, bir dakika ilave ediyorum.

Toparlayın lütfen.

ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, bu kadar ne çalışılıyor, bunu anlamak mümkün değil. Yani bunun çalışılmış olması lazımdı, bunun hesabının kitabının yapılmış olması lazımdı. Devlette devamlılık esastır, önceki Maliye Bakanı “Tamam.” dedi acaba şimdiki Maliye Bakanı zorluk mu çıkarıyor, ne oluyor, bunu bilmiyoruz ama emekliler de -tabii, memurlar ve aslında emekli maaşları da buna endeksli bir şekilde- alacağı aylıkların ne olacağını bir an evvel bilmek istiyorlar. Bizim beklentimiz şudur: Sizin adınıza sizin taraftarınız olan sendikaların verdiği bu yüzde 85,7’lik artışın bütün memurlara yansıtılmasıdır, siz çünkü bunun üzerinden seçim aldınız, bunun yapılması lazım. Öyle anlaşılıyor ki Sayın Şimşek bunu, bu bütçeyi kısmaya çalışıyor ama burada memur, işçi üzerinden rekabet olmaz. Yani rekabet gücünü memur, işçi üzerinden veya maliye politikasını memur, işçi üzerinden... Zaten yoksulluk sınırının altında ücret alanlar, maaş alanlar üzerinden bir maliye politikası, acı reçete uygulanmasına karşı olduğumuzu ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Şimdi Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay.

Buyurun.

22.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Amasya Genelgesi’nin 104’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Millî Mücadele’nin ve Kurtuluş Savaşı’mızın en önemli süreçlerinden olan Amasya Genelgesi’nin 104’üncü yıl dönümünü idrak ediyoruz. Amasya Genelgesi 19 Mayısta Samsun’da başlayan millî mukavemetin yol haritasıdır ve tam bağımsız ve millî egemenliğe dayanan Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini oluşturan ilk belgedir; işgal girişimlerine sahne olan vatan toprağında Kurtuluş Savaşı’nın gerekçesini, amaç ve yöntemini ortaya koyan Türk milletinin egemenliğine sahip çıkma çağrısıdır. Amasya Genelgesi “Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” ilkesiyle istiklal ve istikbal mücadelesinin manifestosudur; “Ya istiklal ya ölüm!” parolasıyla Sakarya’da, Dumlupınar’da, Kocatepe’de ve nihayet İzmir’de netice vermiştir ve Amasya Genelgesi’nde hâkim olan millî ruh, Kurtuluş Savaşı’nı yürütmüş, bağımsız Türk devletini inşa etmiş, Türk milletinin medeniyet yürüyüşünün yol göstericisi olmuştur. Genelgeye hâkim olan temel felsefe geçmiş yüzyıla damga vururken gelecek yüzyılları da şekillendirecektir. Bu görüşte asıl vurgu millet ve millîlik üzerinedir. Genelgedeki temel bir hassasiyet olarak üniter ve millî yapının inşası ve muhafazası Türk milleti için millî bir ülkü ve vasiyettir. Emperyalistlerin taşeronluğunu yaparak Türkiye'nin millî çıkarlarına karşı çıkanlar Amasya Genelgesi’nin ruhunu anlayamaz. Bu şuurla, Amasya Genelgesi’nin 104’üncü yılını kutluyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Kurtuluş Savaşı’mızın tüm kahramanlarını rahmet ve minnetle anıyoruz.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Akçay.

Şimdi, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Grubu adına Erzurum Milletvekili Sayın Meral Danış Beştaş.

Buyurun.

23.- Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Toplumsal Özgürlük Partisi MYK Üyesi ve Çocuk Hakları Meclisi Sözcüsü Hatice Göz ile Mor Dayanışma üyesi olan 3 kadının gözaltına alınmasına, İstanbul Dişhekimleri Odasının Meclis gruplarını ziyaretine ve diş hekimlerinin sorunlarına, yardıma muhtaç çocuk sayısına, bireysel silahlanmadaki artışa, Küresel Cinsiyet Eşitliği Raporu’ndaki sıralamada Türkiye’nin yerine, 20 Haziranda SİHA’lar tarafından kuzeydoğu Suriye’nin Kamışlı kantonunda gerçekleştirilen saldırıya ve BM ihlal kararlarına rağmen buna benzer saldırıların devam etmesine ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Toplumsal Özgürlük Partisi MYK üyesi ve Çocuk Hakları Meclisi Sözcüsü Hatice Göz ve Mor Dayanışma üyesi olan 3 kadın arkadaşımız gözaltında. Kriminalize edilerek bu gözaltı işlemleri gerçekleştiriliyor ve çok ilginç iddialar var; bir tanesi, kadın arkadaşın düğününde takılan takılar “terör örgütü parası” olarak lanse edilecek kadar absürt bir soruşturma. Operasyon tabii ki “terör operasyonu” olarak lanse ediliyor fakat kadın faaliyetleri ve çocuk hakları savunuculuğu terör kapsamında kriminalize edilerek bildik bir senaryoya bir kez daha imza atılıyor. Daha önce defalarca emsal beraat kararları olmasına rağmen bu dosya tekrar komplo olarak ileri sürülüyor. Bu; sosyalistlere, kadın hakları savunucularına ve sosyalist feminist kadın arkadaşlarımıza yönelik bir operasyondur. Derhâl serbest bırakılmaları gerektiğini ve bu komplonun farkında olduğumuzu ifade etmek istiyorum.

Diğer bir mesele, dün İstanbul Dişhekimleri Odası Meclis Grubumuzu ziyaret etti -diğer gruplar da söyledi- birçok toplum kesiminin de olduğu gibi onların da çok ciddi problemleri var. Çoğunluğu BAĞ-KUR ve SGK emeklisi olan diş hekimlerinin asgari ücretin altında emekli maaşı alıyor olması eşitlikten uzak bir politika. Hakikaten, son yönetmeliklerle ayrıca, zincir ağız ve diş sağlığı merkezleri yaygınlaşsın diye muayenehanesi olan hekimlerin yanında diş hekimi istihdam edilmesi yasaklanmış. Bunun mantığını anlayabilmiş değiliz. Halk sağlığını öncelemeyen politikalar hayat buldukça diş hekimlerinin de sorunları aynı ölçekte kötüye gidiyor. Diş hekimlerinin 3.100 imzayla başlattıkları kampanyayı biz de destekliyoruz ve kamuoyunun da iktidar grubunun da bunu dikkate almasını talep ediyoruz. Kamuda çalışan diş hekimleri ile BAĞ-KUR ve SGK emeklisi diş hekimleri arasındaki çok fahiş ücret farkını da eşitliğe ve Anayasa’ya aykırı bulduğumuzu da ifade etmek istiyorum.

Sayın Başkan, yardıma muhtaç çocuk sayısı maalesef 200 bine dayandı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının resmî verileri bunlar. Çocukların da yokluk ve yoksullukla nasıl mücadele etmek zorunda kaldığını ortaya koydu. Bu konuda tabii ki rakamlar çok fazla, onları sıralamak dışında şunu söylemek istiyorum: Ailesinin yanında bakımı sağlanamayan ve yaşamlarını en düşük seviyede dahi sürdürmekte çok güçlük çeken ailelerin çocuklarına Bakanlıkça ödenen sosyal ve ekonomik desteğin bu kadar artması, içinde bulunduğumuz vahametin, ekonomik buhranın, yoksulluk ve yoksunluğun da aslında alarm zilini bize gösteriyor. Bunun da bir an önce çözümü için biz mücadele edeceğiz. Sadece göstermelik hamleler değil, hakikaten çözüm odaklı yaklaşımlara ihtiyaç var.

Başka bir mesele, bireysel silahlanma arttıkça artıyor ve ağırlaşan ekonomik ve onun beraberinde getirdiği sosyal kriz toplumsal şiddetin de boyutlarını maalesef arttırdı ve cinayetler de bunun en temel göstergesi. Umut Vakfının çalışmaları bu konuda çok önemli, çok değerli ve buna dair biz de bu tehlikeye dikkat çekmek istiyoruz. Hem ucuz hem de kimlik bilgileriyle silahlar alınabiliyor, ciddi bir kontrol sistemi yok, sonra her gün kadın cinayetleri işleniyor. Örneğin, av tüfeklerine “Avcılık yapacağım.” diyen herkes erişebiliyor. Ülkede öfke ve stres kontrolünü sağlayıcı sistemler de olmayınca her gün cinnet ve cinayet haberleriyle maalesef yüzleşiyoruz.

Evet, Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’nda Türkiye 146 ülke içerisinde 129’uncu sırada. Türkiye’de cinsiyet eşitliği yok, kadına yönelik ayrımcılık zirvede, kadın hakları ihlalleri maalesef her geçen gün artıyor ama iktidar ve ilgili Bakanlık bu konudaki rakamları dikkate almak yerine boş bir hamasetle ülkede eşitliğin olduğunu, kadına yönelik ayrımcılığın olmadığını savunmaya devam ediyor.

Sayın Başkan, diğer bir mesele: Dün, 20 Haziranda SİHA’lar tarafından Kuzeydoğu Suriye’nin Kamışlı kantonunda kanton eş başkanı Yusra Derviş, eş başkan yardımcısı Liman Şiveş ve şoförü Fırat Tuma öldürüldü. Bu, uluslararası hukukta ne anlama geliyor: Bağımsız bir ülkenin sınırları içinde başka bir ülkenin SİHA’larla siyasi suikast işlemesinin uluslararası hukuk tarafında meşruiyeti ve hukuka uygunluğu yoktur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlamanız için bir dakika süre veriyorum.

Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) – Daha önce, Hevrin Halef de gelecek partisi genel başkanı da aynı şekilde yolda, aracının içinde infaz edilmişti. Bugün, Türkiye ya da başka bir ülke Avrupa ülkesinde, İsveç’te ya da Hollanda’da gidip bir siyasi cinayet işleyebilir mi? Bu konuda Cenevre Sözleşmesi 4’üncü Ek Protokolü, Savaş Hukuku Sözleşmesi’nin ortak 3’üncü maddesi, BM 2/4 maddesine aykırı, açıkça bir savaş hukuku ihlali vardır ve burada bu cinayetler şeyde de yapılıyor. En son Horasan, Hewler ve Süleymaniye'de birçok cinayetle birlikte sonuncusu oldu. Biz bu konuda BM'nin ihlal kararlarına rağmen, uyarılarına rağmen, Hevrin Halef cinayetinin sorumlularını ifşa eden ve Türkiye'yi sorumlu tutan raporlarına rağmen hâlâ buna devam edilmesini, Kürt düşmanlığının uluslararası boyutta devam ettiğini de kayıtlara geçirmek istiyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Evet, şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Burcu Köksal.

Buyurun Sayın Köksal.

24.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, açıklanan asgari ücrete ve İstanbul Planlama Ajansının hazırladığı rapora, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın enflasyon açıklamasına ve milletten sabır beklenmesine, Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısında bahsettiği Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası döneminde kendisinin seçilmemesi için iktidar aparatı bir gazetenin sosyal medya harcamalarına ilişkin açıklaması

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, sadece ekonomistler değil, tüm vatandaşlarımız da biliyor ki yeni asgari ücretle asgari ücretlilerin geçim sıkıntısı bitmeyecek, devam edecek. AKP yönetimi de maalesef fiyatları düşürecek yapısal reformlardan uzak durdukça da bu geçim sıkıntısının biteceği görünmüyor. Yapısal reformlar yapılmadıkça dövizdeki artışı, enflasyonu, kayıt dışı ekonomiyi, sefaleti, yolsuzluğu, geçim sıkıntısını biz daha çok konuşmaya devam ederiz. Ki yayınlanan veriler de bunu açıkça gösteriyor. Nüfusun önemli bir kısmının yaşadığı İstanbul Türkiye'nin aynası aslında. Yayınlanan rapora göre İstanbulluların yarısından fazlası geçinemiyor. Raporu hazırlayan İstanbul Planlama Ajansı. Katılımcıların yüzde 24,3’ü bazı ödemeleri yapamadığını ve borca girdiğini, yüzde 11’i aslında pek geçinemediğini, yüzde 40,4’ü kıt kanaat geçinebildiğini belirtiyor. Yani başka bir deyişle 6 milyona yakın vatandaşımız ay sonunu zar zor getiriyor ya da getiremiyor. Kredi kartı kullananların yüzde 48,1’i aylık kredi kartı borcunun tamamını, yüzde 35,2’si ise borcun asgari tutarını ödeyebildiğini belirtmiş. Mayısta katılımcıların yüzde 30,1’i Türkiye ekonomisinin iyileşeceğini belirtirken yüzde 31,6’sının Türkiye ekonomisinin değişmeyeceğini, yüzde 38,2’sinin de Türkiye ekonomisinin kötüleşeceğini belirttiğini görüyoruz. Yani bu ne demek? İstanbulluların yarısından çoğu Türkiye'de ekonomiden umudunu kesmiş durumda.

Seçim öncesi Erdoğan “Enflasyon dünyada var ama bizde yok, bizdeki sadece pahalılıktı.” diyordu. O pahalılığın nedenleri olarak da soğan, patates depolayanları, marketleri, esnafı, stokçuları sorumlu tutuyordu. Seçim bitti, şimdi, Erdoğan dünyanın başındaki enflasyon belasının bizim de başımızda olduğunu söylüyor ve enflasyonu yensin diye daha önce Halk Bankasını dolandırmakla suçladığı İngiliz vatandaşı Mehmet Şimşek'i bakanlığa getiriyor. Amerika Birleşik Devletleri’nden de Merkez Bankasına atama yapıyor.

Şimdi sabır üstüne sabır isteniyor. Şimşek, TÜSİAD'dan sabır istiyor. Dokuz ay sonra seçim yapılacak, o zamana kadar para saçmaya devam. Ekonominin tedavisine zaten geçilmiyor. Son Tarım Bakanı Kirişci de süt inekleri dahi yem fiyatlarının artışı yüzünden kesime giderken hayvancılardan sabır istemişti ama çözmeden gitti. Bakalım, Bakan Şimşek ne kadar dayanacak? Bu ülke damadı da gördü, o da fazla dayanamadı, sabır, sabır isterken bir gece yarısı o da gitti. Erdoğan'ın kazanmasıyla sözde Türkiye Yüzyılı başlayacaktı, 28 Mayısa kadar vatandaştan sabır istendi ama acı reçeteyle, kemer sıkma yüzyılı başlamış oldu. Millet için bir şey değişmedi, hâlâ sabretmesi isteniyor, faiz nasla indirilirken de sabır millete düşüyor, nassız yükseltilirken de sabır yine vatandaşın payına düşüyor; lüks hayat yine devleti yönetenlere, sabır ve tasarrufsa yine halka veriliyor. Merkez Bankasının borca batması, dış borcu çeviremez hâle gelmek, enflasyonda paramızın pul olması, Türk lirasının sürekli değer kaybetmesi, halkın yoksullaşması, geleceğimizin ipotek altına sokulması ve benzeri kötüleşmeler hiç bitmiyor ve halka her seferinde sabretmek öğütleniyor.

Sayın Başkan, dün Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası döneminde kendisi seçilmesin diye iktidar aparatı bir gazetenin sosyal medya harcamalarından bahsetti. Yeni Şafak gazetesi artık bir gazete olmaktan çıkmış, AKP'nin âdeta bir seçim aygıtı, seçim propaganda aygıtı hâline gelmiş durumda. Kılıçdaroğlu seçilmesin diye Facebook'tan tam 3 milyon lira propaganda bantları yayınlamış. Sayın Genel Başkanımızın açıkladığı 3 milyon lira sadece Facebook'ta harcanan para; bir de TikTok, Instagram, LinkedIn gibi sosyal medya mecraları da göz önüne alındığında, milyonlarca liranın Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik kara propaganda için harcandığı ortada.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlamanız için bir dakika süre veriyorum.

Buyurun.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Zaten, Yeni Şafak gazetesi de bugünkü manşetinde Sayın Genel Başkanımıza cevap vereceğim derken daha fazla para harcadığını itiraf ediyor, “3 milyon değil, 5 milyon lira harcadık.” diye manşet atmış. Şimdi soruyorum: Bir gazete 5 milyon lirayı, bir seçim kampanyasında, bir aday seçilmesin diye neden harcar? Tahmini güç değil aslında. Bir yerden kendisine bir görev mi verildi? Bu para Yeni Şafak'ın kasasından mı çıktı? Başka bir yerden mi fonlandı? Nereden fonlanacağı konusunda tahminlerimiz var elbette. Yeni Şafak'ın bağlı olduğu Albayrak Grubu da ayrı bir çalışma yürütmüş mü? Örneğin, Albayrak Grubu Yeni Şafak'ın hazırladığı o kara propaganda videolarının yaygınlaşması için kaç tane seçmene, kaç tane SMS atmıştır?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Kampanya döneminde bizlerin ve Sayın Genel Başkanımızın SMS'lerini siyasi propaganda yapıldığı gerekçesiyle engelleyen BTK neden Albayrak Grubuna karşı sessiz kalmıştır?

BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum.

Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Özlem Zengin.

Buyurun Sayın Zengin.

25.- İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in, Erenler Belediye Başkanı Fevzi Kılıç ile AK PARTİ İstanbul il teşkilatı kurucularından Münevver Kazokoğlu’nun vefatlarına, İstanbul Dişhekimleri Odasının Meclis gruplarını ziyaretine ve diş hekimlerinin sorunlarına, Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine, Türkiye’de başörtüsü düşmanlığının hâlâ devam ettiğine ve Zonguldak’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 102’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Sayın Başkanım, çok değerli milletvekilleri; ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Konuşmamızın hemen başında Sakarya Milletvekilimiz Genel Kurulda söz aldı, Sayın Cumhurbaşkanımız da bugün grup toplantımızda söyledi fakat ben yine de grubumuz adına, daha evvel Sakarya'da İl Başkanlığımızı yapmış olan Erenler ilçesi Belediye Başkanımızın vefat haberini bir kez daha buradan ifade etmek istiyorum. Fevzi Kılıç Beyefendi'ye, kardeşimize Allah'tan rahmet diliyorum. Sakaryalı hemşehrilerimize başsağlığı ve ailesine de sabırlar diliyorum.

Yine, İstanbul il teşkilatının kurucularından, bizim de uzun yıllar görev yaptığımız Münevver Kazokoğlu Hanımefendi’nin de vefat haberini öğrendim. Kendisine de Allah'tan rahmet diliyorum, ailesine sabırlar diliyorum.

Sayın Başkanım, biraz evvel Grup Başkan Vekili 2 arkadaşımız ifade ettiler, dün beni de İstanbul Dişhekimleri Odası ziyarete geldi, kendilerini uzunca dinleme ve tanışma imkânım oldu. Bahsettikleri konularla alakalı ben de yapılması gereken işler olduğu kanaatindeyim. Grubumuz olarak bu konuyla alakalı Erhan Bey, muhakkak suretle çalışacağız çünkü son derece detay, ince mevzular var; bunların bir kısmının da çözülebilir olduğu kanaatindeyim. İnşallah, diş hekimlerimizin çalışma şartlarını daha da iyileştirmiş olacağız.

Şimdi, tabii ki biraz evvel CHP Grup Başkan Vekili arkadaşımız reklam harcamalarından bahsetti. Doğrusu, önce, muhataplarınıza, karşı tarafa sorular yöneltmeden evvel kamuoyunda Cumhuriyet Halk Partisinin kendi içinde yönetmiş olduğu kampanya, reklam bütçesiyle alakalı çok farklı soru işaretleri var, tartışmalar var; kendi içinizde de çok önemli karşıtlıklar var. Bunların bir cevabını bulmak lazım. Kendi içinizde bir cevap bulursanız bize yönelttiğiniz soruları da ben ciddiye alarak bir cevap verme ihtiyacını duyarım, şu anda bunları cevap vermeye değer bulmuyorum açık söylemek gerekirse.

Ayrıca başka şeyler var bizim önemsediğimiz; bakınız, şimdi, hâlâ Türkiye'de başörtüsü düşmanlığı devam ediyor. Belki kurumsal olarak siyasi partiler bunu yapmıyorlar ama daha evvel Cumhuriyet Halk Partisinden 27’nci Dönemde milletvekili adayı olmuş Doktor Işık Özkefeli, Samsun milletvekili adayı; onun da paylaşımlarında öne çıkardığı bir mevzu var, paylaşmak istiyorum; önemsiyorum çünkü ben de hem hukuk fakültesi mezunuyum hem ilahiyat fakültesinde yüksek lisans yaptım, ilahiyat fakültesinin ortamını biliyorum. İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesinin mezuniyet töreni var ve öğrencilerin tamamı da -kız öğrencilerin- başörtülü öğrencilerden oluşuyor. Burada çekim yapan bir kişi, bilerek ve kasten, bu öğrencilerin hukuk fakültesi mezunu olduğunu, törenin hukuk fakültesi mezuniyet töreni olduğunu iddia ediyor ve diyor ki: “Hukuk bunlara mı kaldı?” Biliyor musunuz ben bunları hep duyardım. Mesela, İstanbul Barosu seçimlerine giderdim oy kullanmaya, yol verdiğim -ne diyelim, tırnak içinde- teyze, abla yaşındaki insanlar bize dönüp şöyle derlerdi: “Bunlar da avukat oldu ya!” Bildiğim bir ifadedir yani bu. Şimdi, dönüyorlar, diyorlar ki: “Efendim, hukuk bu başörtülü kızlara mı kaldı?” Ya, bunu artık hâlâ nasıl söyleyebiliyorsunuz ve hâlâ bundan insanlar nasıl rahatsız olmadan bunları kamuoyunda paylaşabiliyor anlayamıyorum. İster hukuk fakültesi öğrencisi olsun ister ilahiyat fakültesi öğrencisi, öğrencilerin tamamının başı açık olabilir veya tamamının başı kapalı olabilir, bu konuya dair artık kadınlar söz konusu olduğunda şu ayrımcı dilden muhakkak suretle kurtulunması lazım. Cumhuriyet Halk Partisinin genel manada bu konuda artık böyle bir dili kurumsal olarak kullanmamaya gayret ettiğini görüyorum ama kendilerine oy veren, bir taraftan da kendi milletvekili adayı olan insanların böyle paylaşımlar yapması hâlinde de bir itirazın olması lazım geldiği kanaatindeyim, bu mevzuyu önemsiyorum.

Ve son cümlemi kapatırken, Zonguldak ilimizin düşman işgalinden kurtuluşunun da 102’nci yıl dönümü, bu konuyla ilgili olarak da -Zonguldak cumhuriyetten sonra ilk kurulan il olma özelliğini taşıyor- onların da bu özel gününü kutluyorum, tebrik ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Zengin.

Değerli milletvekilleri, şimdi gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Başkanlıkça, Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül’ün, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu, Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu üyeliklerinden geri çekildiklerine ilişkin önerge yazısı (4/2)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Başkanlığının, İç Tüzük’ün 21’inci maddesi uyarınca Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül’ün Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonundan, Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonundan geri çekildiğine ilişkin yazısı 21 Haziran 2023 tarihinde Başkanlığımıza ulaşmıştır.

Bilgilerinize sunulur.

Şimdi, İYİ Parti Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

Öneriyi okutuyorum.

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun, Mersin Milletvekili Burhanettin Kocamaz ve 20 milletvekili tarafından, terörle mücadele sırasında yaralandıkları hâlde malul sayılmayan ve gazi unvanı alamayan 20 bin polis ve askerimizin yaşadıkları sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 19/6/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Haziran 2023 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

21/6/2023

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 21/6/2023 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

 Erhan Usta

 Samsun

 Grup Başkan Vekili

Öneri:

Mersin Milletvekili Burhanettin Kocamaz ve 20 milletvekili tarafından, terörle mücadele sırasında yaralandıkları hâlde malul sayılmayan ve “gazi” unvanı alamayan 20 bin polis ve askerimizin yaşadıkları sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 19/6/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 21/6/2023 Çarşamba günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Evet, değerli milletvekilleri, şimdi önerinin gerekçesini açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Burhanettin Kocamaz’a söz veriyorum.

Buyurun Sayın Kocamaz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA BURHANETTİN KOCAMAZ (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; terörle mücadele sırasında yaralandıkları hâlde malul sayılmayan ve “gazi” unvanı alamayan 20 bin polis ve askerimizin yaşadıkları sorunların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine sunmuş olduğumuz Meclis araştırması önergemiz üzerine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, terörle mücadele harekâtı sırasında vücutlarının çeşitli yerlerinden yaralanmalarına rağmen 20 bin polis ve askerimize bugüne kadar ne yazık ki gazilik hakkı verilmemiştir. Terörle mücadelede yaralanıp maluliyet oranı yüzde 40’ın altında olduğu için “gazi” unvanı alamayan polis ve askerlerimiz aynı çatışmada yaralanan arkadaşları gibi “gazi” unvanı almak istemektedirler. Bu gazilerimiz yasal olarak “malul gazi” kabul edilmedikleri için sosyal hak ve yardımlardan da yararlanamıyorlar. Malul sayılmayan polis ve askerlerimiz arasında, çok sayıda terörle mücadele sırasında girdikleri çatışma ve operasyonlarda işitme kaybına maruz kalanlar, ağır ameliyatlar geçirenler ve hatta ayağında, kolunda ya da kafasında şarapnel parçası veya kurşunla yaşayanlar bulunmaktadır. Bu kahraman polis ve askerlerimiz arasında şarapnellerin neden olduğu zehirlenme tehlikesiyle karşı karşıya kalanlar da bulunmaktadır. “Malul” sayılmayan polis ve askerlerimiz arasında, terör olaylarının neden olduğu yaralanma ve travmalara bağlı olarak sağlık sorunları ve psikolojik sorunlar yaşayan çok sayıda arkadaşımız da bulunmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaşadıkları bu tür sağlık sorunlarına rağmen, sayıları 20 bini bulan polis ve askerimiz resmî olarak “gazi” sayılmamışlardır; bu polis ve askerlerimiz kendilerine gazilik hakkı verilmesini ve şeref aylığı bağlanmasını talep etmektedirler.

Terörle mücadele harekâtı sırasında yaralandıkları, bedensel ve ruhen mağdur oldukları hâlde malul sayılmayan polis ve askerlerimiz TSK Sağlık Yönetmeliği ve Sosyal Sigortalar Kurumunun Vazife Malullüklerinin Nevileri ile Dereceleri Hakkında 1053 sayılı Nizamname engeline takılmaktadır. Polis ve askerlerimizin yaralanma sonucu “gazi” unvanı alabilmek için TSK Sağlık Yönetmeliğine göre “Askerliğe elverişli değildir.” şeklinde ve SGK'nin Vazife Malullerinin Nevileri ile Dereceleri Hakkında Nizamname’sindeki maluliyet -altı dereceden oluşan malullük- kriterlerine uymaları istenmektedir. Malul sayılmayan gazilerimiz söz konusu nizamname ve yönetmelikte yer alan hastalıklarla ilgili ölçütlere uymamakta veya oran olarak belirlenen kıstasın altında kalmaktadır. Bu şekilde, askerlik veya kamu hizmeti esnasında yaralanmış, vücudunda mermi ve şarapnellerle yaşamak zorunda kalan, ağır ameliyatlardan geçen, herhangi bir uzvunu kısmen kaybetmiş, malul sayılmayan birçok gazimiz bulunmaktadır. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında yaralananlara yaralanma derecelerine bakılmaksızın 684 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında “gazi” unvanı verilmiştir ancak terörle mücadelede yaralanan polis ve askerlerimiz bu kanun hükmünde kararnameden maalesef yararlanamamaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gazilerimiz arasında ayrım yapılması kabul edilebilir bir durum değildir, bu ayrımdan derhâl vazgeçilmelidir. Bizler, evlerimizde rahat bir şekilde uyurken bu gazilerimizin başları yastık, sırtları yatak görmemiştir. Çoğu gazimiz çok zor şartlarda yaşama tutunmaya çalışmaktadır. Yaklaşık her 2 gazimizden 1’i mermi, yaklaşık her 4 gazimizden 1’i mayın, yaklaşık her 5 gazimizden 1’i ise el bombası sonucu yaralanmıştır; yaklaşık her 5 gazimizden 2’si hâlihazırda vücudunda şarapnel parçaları taşırken yaklaşık her 9 gaziden 1’i de vücudunda mermi taşımaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlamanız için bir dakika ilave ediyorum.

Buyurun Sayın Kocamaz.

BURHANETTİN KOCAMAZ (Devamla) – Bunların hiçbirisi evlerinde otururken mermi, mayın ya da el bombasıyla muhatap olmamış, hepsi sınır boylarında ya da sınır ötesi sarp kayalıklarda insanüstü vatan, millet, bayrak, bütünlük ve beka mücadelesi verirken bugün yaşadıkları rahatsızlıklara maruz kalmıştır. Bunların tamamı, kırsalda yaşayan ve yoklukla mücadele eden gariban ailelerin kalbi vatan, millet, bayrak aşkıyla tutuşan kahraman evlatlarıdır.

Hükûmete buradan sesleniyoruz: Malul sayılmayan 20 bin polis ve askerimize, daha fazla geç kalmadan, hak ettikleri “gazi” unvanını verin ve şeref aylığı bağlayarak bu yiğitlerle helalleşin; aksi takdirde, bu vebalden kurtulamazsınız. Bizler, İYİ Parti Grubu olarak bu konuda her türlü desteğe hazırız. Bu haksızlığı ortadan kaldıracak düzenlemeyi Genel Kurula hemen getirin, bu sorunu birlikte çözelim ve bu vebalden hep birlikte kurtulalım.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Evet, öneri üzerinde ikinci söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Artvin Milletvekili Sayın Uğur Bayraktutan’a aittir.

Buyurun Sayın Bayraktutan. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Buna ilişkin verilen Meclis araştırması önergesine bir diyeceğimiz yok ama bazı problemler var; o, şu: Bakın, bundan önce, son altı yıl içinde bu konuda 15 kanun teklifi verilmiş; özellikle bu 15 kanun teklifinin hiçbir tanesi komisyona gelmemiş, demek ki burada bir teknik problem var. Bu teknik problem nedir? İş gücü kaybına ilişkin olarak ilgili mevzuatta bir problem var; kanun iş gücü kaybını öneriyor, bu da 1053 sayılı Nizamname’de açık bir şekilde belli: Maddeler arasında iş gücü kaybı yani bu şekildeki terörle mücadelede bir maluliyet söz konusu ise iş gücü kaybına yol açabilecek bir düzenleme varsa bunu getirin, koyun ortaya, gerekeni yapalım diyor. Bu varken buna ilişkin kanun teklifleri verilmiş ama kanun teklifleri verildikten sonra herhangi bir şekilde ilerleme kaydedilmemiş. Neden? Sadece o kişilere ilişkin bir problem sanki Meclis Başkanlığına verilmiş gibi gözükmüş. Ben buraya gelmeden evvel dersime iyi çalışarak geldim; ne olduğunu biliyorum, ayrıntıya girmiyorum. Kanun teklifini veren getirsin, hele de iktidar tarafından gelmişse gereğini yapsınlar. Niye yapılmıyor? Biliyorum niye yapılmadığını çünkü mevzuatla alakalı aykırılık var. Biraz sonra belki AK PARTİ sözcüsü gelince bunları açıklayacaktır.

Değerli arkadaşlar, biz gazilerle alakalı düzenleme yapıyorken önce şu gerçeği ortaya koyalım: Gazilerin arasında ayrım yapıyor muyuz? Yapıyoruz. Yani 15 Temmuz şehitleri, 15 Temmuz gazileri, Kıbrıs gazileri veya diğer gazilerle alakalı ayrım yapıyor muyuz? Yapıyoruz. Bunların maaşlarıyla alakalı, ücret ödemeleriyle alakalı, özlük haklarına ilişkin ayrımlarımız var mı? Var. Bakın, buraya gelmeden evvel bir gazinin almış olduğu maaşla alakalı bordroyu getirdim değerli arkadaşlarım; 12 bin lira maaş alıyor, 12 bin lira. Açlık sınırının 10.600 lira olduğu, 12 bin liraya yakın olduğu bir ülkede gaziyi -19 Eylül tarihinde gidip de hamaset yapıp- Gaziler Günü’nde kutlamanın ötesinde reel politikaları Türkiye Büyük Millet Meclisinde ortaya koymamız gerekiyor.

Aslında İYİ Parti doğru yapıyor, yani burada gazilere ilişkin bir Meclis araştırması komisyonunu mutlaka kurmamız gerekiyor, kuracağız; bütün yönleriyle, bütün kapsamıyla bunu burada araştırmamız gerekiyor. Bunun temeli de nedir? Mutlaka ve mutlaka -biraz önce ifade ettiğim gibi- mevzuatta, kanunda bir değişiklik yapılması gerekiyor. Bu değişikliği yapamazsak burada çok konuşuruz değerli arkadaşlarım. Bakın, biraz önce ifade ettim, son altı yılda 15 kere verilmiş -Sayın Yönter de burada, onlar da vermişler- ama hiçbir zaman komisyona indirmemişler. Neden? Çünkü insanlar gelmiş, demişler ki: “Bizim sorunlarımız var, bu sorunları halledin.” Ama öbür tarafta duvara toslamışlar, duvara çarpmışlar. İş gücü kaybına ilişkin mevcut mevzuatta bir problem var. “İş gücü kaybı olmayacak.” derseniz sorunu çözersiniz değerli arkadaşlarım ama iş gücü kaybı varsa SSK mevzuatında da buna ilişkin düzenleme varken burada yapılacak konuşmalar sadece iyi niyettir, iyi niyetten öbür tarafa doğru geçemez. Ben hukukçuyum, hukukçu olarak anlatıyorum; biraz sonra bakacağım, arkadaşlarım ne anlatacaklar.

Mevzuatta değişiklik yapmadan, kanunda değişiklik yapmadan bunu bu şekildeki bir temenniyle çözemezsiniz diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Kemal Çelik.

Buyurun Sayın Çelik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA KEMAL ÇELİK (Antalya) – Sayın Başkan, Gazi Meclisimizin çok değerli üyeleri; İYİ Parti Grubunun terörle mücadele sırasında yaralandıkları hâlde malul sayılmayan polis ve askerimizin yaşadıkları sorunların araştırılması için Meclis araştırması açılması önergesi üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii ki bu konunun gündeme gelmesi son derece önemlidir, zaman zaman da gelmiştir. Daha doğrusu, terörle mücadelede büyük başarılar elde eden, Türkiye’mizi tam bir huzur ve güven ülkesi hâline getiren polisimizin, askerimizin hatırlanması da son derece sevindiricidir. Yani bugün turizmde belli bir zirve yaptıysak, ekonomik olarak belli bir düzeye geldiysek, Gabar’da petrol bulabiliyorsak, bu, Emniyet teşkilatımızın ve tüm güvenlik teşkilatımızın başarısıdır. Biz, AK PARTİ olarak da bu başarıyı her daim dile getiriyoruz ve bu başarı için polisimize, Emniyet teşkilatımıza ne gerekiyorsa da yapıyoruz ve gaziler arasında da asla bir ayrım yapmayız, yapmamız da söz konusu değildir ama bazı teknik sorunlar vardır, bakanlıkların çalışması gereken sorunlar vardır. Bundan önceki dönemde de bazı çalışmalar olmuştur ama nihayetlendirilmemiştir. Şimdi, Bakanlıkla da zaten görüştüm, bu görüşmeden de anladığımız kadarıyla gerçekten çeşitli bakanlıklar arasında -biraz önce CHP grup sözcümüz de açıkladı- teknik çalışmalar yapılması gerekiyor ve bu çalışmalar hâlâ devam ediyor, ona da bakmakta fayda var.

Kısacası, sayın milletvekillerimiz, Emniyet teşkilatı mensuplarımız terörle mücadele görevi yanı sıra güvenlik ve asayişi temin hususunda adli ve önleyici görevler yürütmekte yani sadece terörle mücadelede değil, bu görevleri ifa ederken bazı kalıcı sakatlık ve hastalıklar olabilmektedir ve tabii bunun karşılığında rapor alınmaktadır.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Siz Emniyetten gelen bir milletvekilisiniz. Yani bu sorunların halledilmesi için daha kaç yıl gerekiyor?

KEMAL ÇELİK (Devamla) – Evet, lütfen dinleyin!

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Kaç yıl gerekiyor daha?

KEMAL ÇELİK (Devamla) – Şimdi, bu, bizim, bazı kanunlarda sağlık hizmetlerindeki her türlü haklardan yararlandıkları hâlde, bazıları… Örneğin, çok küçük, terörle mücadelede değil asayiş çalışmalarında, asayiş hizmetleri sırasında yapılan mücadelelerde ufak yaralanmalar oluyor. Bunların da gazi sayılmasıyla ilgili teknik çalışmalar var, bayağı zor bir durum var.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Kaç yıl gerekiyor? Teknik çalışmalar kaç yıl gerektirir daha?

KEMAL ÇELİK (Devamla) - Geçmiş dönemlerde İçişleri Bakanlığımız bu konuda –sizler de biliyorsunuz- çok iyi çalışmalar yaptı, hatta bir ara Genel Kurula gelme aşamasına geldi ama gelmedi.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Ee, siz o zaman Emniyette müdürdünüz. Niye gelmedi?

KEMAL ÇELİK (Devamla) - Siz fazla konuşmayın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ilave ediyorum sözlerinizi tamamlamanız için.

Buyurun.

KEMAL ÇELİK (Devamla) - Bugün itibarıyla da kapsamlı ve ayrıntılı bir çalışmayı gerektirdiği için İçişleri Bakanlığımız ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız da bu konuda titiz bir çalışma yürütmektedir. Ben şimdilik Meclis araştırmasını gerektirdiği kanaatinde değilim yani hem bakanlıklarımız hem Meclisimiz bu konunun, bu sorunun çözülmesiyle ilgili ciddi bir niyet içerisindedir. AK PARTİ hükûmetlerinin, Cumhur İttifakı’nın polislerimiz arasında, askerlerimiz arasında, gazilerimiz arasında ayrım yapması söz konusu değildir.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Maaşlar niye farklı peki ayrım yapmıyorsa?

KEMAL ÇELİK (Devamla) - Hak edene her türlü hakkının verildiği bir iktidarı yaşıyoruz.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Maaşları farklı, özlük hakları farklı.

KEMAL ÇELİK (Devamla) - AK PARTİ olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında kimin hakkı heder olduysa, kim hak kaybına uğradıysa tüm bunları yerine getiren bir parti ve iktidarız.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Maaşları niye farklı Sayın Hatip?

KEMAL ÇELİK (Devamla) - Bu nedenle de millet bize güvenmiş ve iktidar yapmıştır.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Ama iktidar yaptı diye “Maaşları farklı yapın.” demedi ki.

KEMAL ÇELİK (Devamla) - Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum, araştırma önergesine gerek olmadığını ifade ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

İYİ Parti önerisi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.

Şimdi Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

Öneriyi okutuyorum.

2.- Yeşil Sol Parti Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Antalya Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, e-devlet verilerinin ele geçirildiği iddialarının araştırılması amacıyla 21/6/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Haziran 2023 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

21/6/2023

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 21/6/2023 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

 Meral Danış Beştaş

 Erzurum

 Grup Başkan Vekili

Öneri:

21 Haziran 2023 tarihinde, Erzurum Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve Antalya Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından (619 grup numaralı) e-devlet verilerinin ele geçirildiği iddialarının araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 21/6/2023 Çarşamba günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Grubu adına Şanlıurfa Milletvekili Sayın Dilan Kunt Ayan.

Buyurun. (Yeşil Sol Parti sıralarından alkışlar)

YEŞİL SOL PARTİ GRUBU ADINA DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Çağımızda artık her şey gibi, insana dair kişisel bilgi ve özel veriler de alınıp satılan bir metaya dönüştü. Türkiye’de 2016 yılında Kişisel Verilerin Korunması Kanunu hazırlanmış ve Kişisel Verileri Koruma Kurumu kurulmuştur. Bu kanunun en önemli amacı, başta özel hayatın gizliliği olmak üzere, kişilerin temel hak ve özgürlüklerini ihlal etmemektir. Ancak bugün tam da bu verileri korumakta olan, Türkiye'de yaşayan tüm yurttaşların özel kimlik bilgisi ve verilerinin yer aldığı e-devlet üzerinde bir sızıntı, çalınma ve satılma söz konusu. Bu durum, kişilerin verilerinin korunmasını taahhüt eden kurumların bizzat sorumlu olduğu verilerin güvenliğini sağlayamadığını göstermektedir. Türkiye'de birçok şey gibi maalesef insana dair en özel bilgiler bile çok rahat bir şekilde çalınabilir durumdadır.

Bütün dünya kişisel veri gizliliğine dair önlemler almaya çalışırken Türkiye'de üst üste yurttaşların verilerinin çeşitli internet sitelerinde para karşılığında alınıp satıldığı veri ticareti söz konusudur. Yakın zamanda hepimizin de bildiği gibi, YSK verilerinin “hack”lendiğini gördük. Yine, bir e-yemek firmasının bilgilerinin “hack”lendiği ve milyonlarca kişinin bu anlamdaki verilerinin ele geçirildiğini gördük. Ne yazık ki her şeyin çok pahalı olduğu Türkiye'de insanların mahremiyetinin, güvenliğinin ihlal edilmesi maalesef ki çok ucuz bir hâle gelmiş durumda.

Kişisel Verileri Koruma Kurulu mesleki faaliyetlerini yürütmek için gerekli bilgileri kullanamayan avukatlara art arda para cezaları keserken, yine milyonlarca depremzedeye yardım etmek için, yine sağlık hizmetlerine erişimi kolaylaştırmak amacıyla dahi bu verilere ulaşmak mümkün değilken, bugün kimlerin ne amaçla, ne şekilde ele geçirdiği bilinmeden, hiçbir suretle takibi yapılmadan, bugün gelecekteki bilinmez etkileriyle birlikte büyük bir güvenlik açığı olduğunu görmüş durumdayız. Bu yaşanan olayların etkileri ve sonuçlarıyla birlikte geçmişte olmuş ve gelecekte olabilecek benzer tehlikenin önüne geçilmesi ancak etkili, samimi, şeffaf bir süreç yürütmekle mümkün olacaktır. Bu özel bilgileri piyasaya sunulan ve metalaştırılan e-devlet kullanıcısı 65 milyon yurttaşın sorumluluğu bu Meclistedir.

Değerli milletvekilleri, “sorgupaneli.org” sitesinde Türkiye yurttaşı olan herkesin kimlik bilgisi, telefon bilgisi -numarası- ev adresi ücretsiz bir şekilde erişime açıldı, tapu ve diğer bilgiler ise ücretli üyelik karşısında ancak erişilebilir bir hâle getirildi. Yine, Kişisel Verileri Koruma Kurumu ve ilgili makamlar, daha öncesinde buna benzer birçok olay yaşanmasına rağmen sessiz kaldı, kalmaya da devam etmekte. İki gün önce sitelerinde aynen şu ifadeyi kullandılar: “Kurumumuza bugüne kadar verilerin sızdırıldığına dair kamu kurumlarından intikal etmiş herhangi bir veri ihlali bildirimi bulunmamaktadır.” dediler. Fakat şunu ortaya koymak gerekiyor: Kurumun görev ve sorumluluğu, bir ihlal olduğunda sadece “Araştıracağız.” demek değil; verilerin sızdırılmaması için bütünüyle, tüm testlerin yapılması, risklerin belirlenmesi, çözümlerin ortaya konulması gerekmektedir fakat büyük çapta sonuçları olan -yine dünya üzerindeki örneklerinden de görülen- bu durumun yarattığı güvenlik açığının hassas gruplar üzerindeki etkilerinin daha büyük olduğunu düşünmek zorundayız. Can güvenliği ve şiddet tehlikesi nedeniyle kimlik ve adres bilgilerini saklayan kadınlardan tutalım, ta adli sicil arşiv kayıtlarına ulaşıldığı için ayrımcılığa uğrayan pek çok yurttaşın da etkileneceği bir durumdur ve bu durumun sorumlusu da bu Meclistir.

Bu ülkede birçok erkek, sığınmaevindeki eski eşine karakoldaki polis arkadaşı üzerinden edindiği bilgiyle ulaşıp yeniden şiddet uygulayabilmiştir. Tüm bunlar ve ötekileri, bilinen ve bilinmeyen sonuçlarıyla toplumda ciddi kaygılar yaratmaktadır.

Son olarak şunu söylemek gerekiyor: “Sorgupaneli.com” sitesinde yayınlanan verilerin kimler tarafından nasıl sızdırıldığının, nasıl ele geçirildiğinin açığa çıkarılması gerekiyor. Bu duruma sebebiyet verenlerin ve bir kastı olanlar varsa bunların tespit edilmesi gerekiyor. Takibine dair sıkı güvenlik önlemleri alınması lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlamanız için bir dakika ilave ediyorum.

Buyurun.

DİLAN KUNT AYAN (Devamla) – Yine, risk, analiz ve zarar bilançosunun çıkarılması, gelecekte doğabilecek tüm kötüye kullanım ihtimallerinin önüne geçilmesi için Türkiye’de kişisel verilerin korunmasına dair çok daha kapsamlı politikaların oluşturulması ertelenemez bir ehemmiyet taşımaktadır. Bu kapsamda, araştırma önergemizin bu anlamda değerlendirilmesinin elzem olduğunu düşünmekteyiz.

Teşekkürler. (Yeşil Sol Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Şimdi öneri üzerinde ikinci söz, İYİ Parti Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Uğur Poyraz’a aittir.

Sayın Poyraz, buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA UĞUR POYRAZ (Antalya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Devletin vatandaşlarından topladığı kişisel verilerin kimliği ve amacı belirsiz kişilerin eline geçmesi, bu verilerin her isteyenin ulaşabileceği biçimde ortaya saçılması hatta satışa arz edilmesi büyük bir utançtır.

Antik Çağlarda altın, sanayi çağında petrol neyse, bilgi çağında da veri odur. Vatandaş, devletine güvenerek kişisel verilerini emanet etmiş, devlet ise nedenini ve nasılını henüz bilmediğimiz bir ihmaller zinciri içinde kişisel verileri hırsızlara çaldırmıştır. Bu olayı sadece bir bilişim suçu olarak göremeyiz, böyleymiş gibi gösterilerek örtbas edilmesine de izin veremeyiz. İdare ve idarecilerin ihmalleri sonucu vatandaşın Anayasa’nın 20’nci maddesiyle teminat altına alınmış özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması hakkı ihlal edilirken aynı zamanda kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi, yayılması veya başkasına verilmesiyle ilgili Türk Ceza Kanunu'nun 136’ncı maddesinde tanımlanan suç açıkça işlenmiş, belki de hâlâ işlenmektedir. Daha önce YSK ve MERNİS gibi kamuya ait veri tabanlarına ve önüne gelen çeşitli şirketlerin müşteri bilgilerine yönelik benzer saldırılar gerçekleştiği göz önüne alındığında, yaşananın münferit bir olay değil, organize bir örgüt ya da örgütlerce planlı ve koordineli bir biçimde sürdürülen faaliyetlerin parçası olduğu kanaati güç kazanmaktadır. Bu da Türkiye'mizin millî güvenliğine yönelik büyük bir tehdidi işaret etmektedir. Üzülerek görüyoruz ki vatandaşın en mahrem verilerini korumakla, onlara yönelik örgütlü örgütsüz her türlü suçu engellemekle, bilişim başta olmak üzere kritik altyapılarımızı emniyet altına almakla sorumlu idareciler bu görevlerini açıkça ihmal etmiş ve hâlen de ihmal etmektedirler. Günlerini cep telefonlarına indirip kendilerine oyuncak yaptıkları yüz tanıma yazılımlarıyla vatandaşı izlemekle, internette sansürleyecek paylaşım aramakla, beğenmedikleri sosyal medya hesaplarını kapattırmaya çalışmakla geçiriyorlar. Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener'in daima ifade ettiği üzere “Devlete ciddiyet yakışır.” Kendini ağa, milleti maraba görenlerin anlayışıyla ancak bostan yönetilir; boş bırakılan bostanın da dadananı çok olur.

Türkiye hem içeride hem dışarıda bir bilgi savaşının göbeğindedir. Bu, yalnızca bugünün meselesi değildir. “Bizden olana her yol mübahtır.” denilerek sahte delillerle suçsuz insanların hapse atılmasına, en mahrem yaşantılarının kasetlere alınıp sızdırılmasına, toplumun her kademesinin tanzim ettirilmesine göz yumulduğunda işin gün gelip başbakanın kripto telefonunun dinlenmesine, devleti zapt etmek için halka silah çevrilmesine kadar vardığını birkaç hafta sonra 7’nci yıl dönümünü idrak edeceğimiz 15 Temmuzda en acı biçimde tecrübe ettik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlamanız için bir dakika ilave ediyorum.

UĞUR POYRAZ (Devamla) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

Bu saldırıların arkasındakiler kimlerdir? Organize suç örgütleri mi? Yabancı istihbarat teşkilatları mı? Eli kolu kurumların içine kadar uzanan çıkar şebekeleri mi? İhmal mi var, kasıt mı? Geçmişte benzer olaylar yaşandığında ne önlemler alındı? Sorumlulara hangi hesaplar soruldu? Ne cevaplar alındı? Sonuçta bugün bu vaka yine, yeniden nasıl yaşandı? Sızıntı olan kişisel verilerin hangi bakanlıkların ve kamu kurum ve kuruluşlarının sorumluluğunda olduğunun; bu kamu kurum ve kuruluşlarının sorumlularının kimler olduklarının, hangi yazılım ve server şirketleriyle çalıştıklarının; bu yazılım ve server şirketlerinin ihale süreçleri ve sözleşmelerinin; şirketlerin sözleşme süresince ve sonrasındaki gizlilik sorumluluklarının; şirketlerin ortakları, yöneticileri, geçici ve daimi personellerinin tahkikatlarının; veri havuzunu kullanan kamu görevlilerinin sızmada ihmal ve kasıtlarının olup olmadığına ilişkin “log” kayıtlarının tespit edilip edilmediği gibi birçok kapsamlı sorunun sorulması ve soruşturmanın yapılması, yapılan soruşturmaların akıbetinin takip edilmesi önem arz etmektedir.

Teşekkür ederim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Şimdi, öneri üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Yüksel Mansur Kılınç.

Buyurun Sayın Kılınç. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA YÜKSEL MANSUR KILINÇ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kişisel verilerin ele geçirilmesi konumuz. Kişisel verilerimiz ele geçiriliyor mu? Evet. Kişisel verilerimiz ele geçirildiğinde Türkiye Büyük Millet Meclisi daha önce göreve davet edildi mi? Evet. Kişisel verilerimiz ele geçirildiğinde bununla ilgili devlet yetkililerinin görev yapmaları için soru önergeleri verildi mi? Evet. Araştırma önergeleri verildi mi? Evet. Komisyonlarda konular ele alındı mı? Evet. Ama hâlâ kişisel veriler ele geçiriliyor ve kişisel verilerin ele geçirilmesi sadece kişilerin güvenlikleriyle ilgili değil, aynı zamanda devlet güvenliğiyle ilgili, ülkemizin bir millî güvenlik sorunu çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin tümünün istendiğinde verilerine ulaşılabiliyor, Cumhurbaşkanının verilerine ulaşılabiliyor. Ne zaman? Bir saat öncesine kadar bile ulaşılıyordu, bir saat öncesine kadar. Söz konusu ulaşılabilecek siteler tarandığında, adımla yaptığım taramalarda aile bilgilerine, sicil bilgilerine ulaşıldığını da görmüş oldum buradan.

Peki, şimdi, biz bir veri güvenliği, verilerin korunması, verilerin ele geçirilmesinin engellenmesiyle ilgili çaba sarf etmek, bu alanda çalışma yapmak zorundayız. Neler yapmışız, ona da bakalım: Bir, Dijital Mecralar Komisyonumuz aynı zamanda bu konuda görevli. Bu konuda çalıştırılıyor mu? Hayır. Çalışmasının önü açılıyor mu? Hayır. Çalışması engelleniyor mu? Evet. Bir başka komisyonumuz, Türkiye Büyük Millet Meclisi Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu. Görevlerinden biri de kişisel verilerin korunmasıyla ilgili görev. Peki, Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu bu konuda çalıştırılıyor mu? Hayır. Çalışmasından yararlanılıyor mu? Hayır. Çalışması engelleniyor mu? Evet. Bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine gelmiş soru önergelerine cevap verilerek konunun ele alınması gerekiyor. Bakın, konular nasıl gündeme gelmiş, nasıl ele alınmış, nasıl yanıt verilmiş, buradan göreceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlamak için bir dakika süre veriyorum.

Buyurun.

YÜKSEL MANSUR KILINÇ (Devamla) – Kişisel verileri ele geçiren sitelerle ilgili Adalet Bakanlığına 2002 yılında soru sormuşuz, kaynağını sormuşuz, nelerin yapılması gerektiğini sormuşuz, yapılacaklarla ilgili de hangi işlemlerin yapıldığını sormuşuz. Adalet Bakanı şimdi nerede?

MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) – Orada.

YÜKSEL MANSUR KILINÇ (Devamla) – Soruya yanıt vermiş mi, bir işlem yapmış mı? Hayır. Peki, konunun muhataplarından biri de İçişleri Bakanı. İçişleri Bakanı soruya yanıt vermiş, ne zaman? Nisan 2022 yılında sorulan soruya kasım ayında yanıt vermiş, “Sadece ilgili kurumlar çalışmaktadır.” demiş.

Değerli arkadaşlar, bir başka sorumlusu ise Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisinin sorumlusudur. Yani biz burada kişisel verilerin önemi, bunun kişilerin hakları ve devlet güvenliğiyle ilgili…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YÜKSEL MANSUR KILINÇ (Devamla) – Tamamlamak üzereyim, ilave rica ediyorum.

BAŞKAN – Efendim, ilave etmiyorum, selamlayın lütfen.

Teşekkür ediyorum, çok sağ olun.

YÜKSEL MANSUR KILINÇ (Devamla) – Peki.

Bir anlayış değişikliğini Türkiye Büyük Millet Meclisinde gerçekleştirmeli, konuyla ilgili inceleme, araştırma komisyonları çalışmalı, yatırım alanlarını doğrudan ve yeniden düzenlemeli.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şimdi, öneri üzerinde üçüncü söz Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Atay Uslu’ya aittir.

Buyurun Sayın Uslu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ATAY USLU (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

E-Dönüşüm Türkiye Projesi’ne 2000’li yıllardan itibaren büyük önem verdik ve bu alanda önemli çalışmaları hayata geçirdik. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde ve “Türkiye Yüzyılı dijitalin yüzyılı olacak.” hedefiyle vatandaşlarımıza en üst düzeyde nitelikli ve hızlı dijital hizmetler vermek için çalışmalarımız devam ediyor. Yaptığımız çalışmaların en önemlisi e-devlet kapısıdır. E-devlet kapısı tüm kamu hizmetlerine tek bir noktadan erişim imkânı sağlayan büyük bir internet sitesidir. Bu Kapı’nın amacı: Kamu hizmetlerini vatandaşlara ve işletmelere bilgi ve iletişim teknolojileriyle etkin, verimli ve hızlı bir şekilde sunmak; bürokrasiyi, kırtasiyeciliği azaltmaktır. Bugün e-devlet kapısından yaklaşık 7 bin dijital hizmet verilmektedir. Yine bu kapıdan 63 milyonu aşan bir üye faydalanmaktadır. 63 milyon kullanıcı sayısına ulaşan e-devlet kapısı uygulamasıyla dünyada ilk sıralardayız. Binlerce kamu hizmetinin sunulduğu bu kapıda yaklaşık binin üzerindeki kamu kurumu da entegre olmuş durumdadır. Geçen yıl 3 milyar 600 milyona yakın bir hizmet söz konusu olmuştur burada ve memnuniyet oranı yüzde 95’in üzerindedir. Bu kapı, Dijital Türkiye Projesi ve bu e-devlet kapısı Almanya, Fransa, İngiltere gibi Avrupa ülkelerinin sunduğu hizmetlerin çok daha ötesindedir. Biz bu kapıdan, mesela depremzede kardeşlerimize de kira yardımlarından konteyner talebine, hasar tespitten hak sahipliğine kadar bütün süreçleri sunmaktayız.

Sayın milletvekilleri, şimdi önergeye gelecek olursak, önergeyle ilgili Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi gerekli açıklamaları yapmıştır. Bugün e-devlet kapısının kullanıcı sayısı 63 milyondur, dolayısıyla “85 milyon kişinin verisi çalındı.” demek yanlıştır, bu bile onu gösteriyor. Ayrıca, e-devlet kapısında kullanıcıların profil bilgileri ve kullanıcı hesapları dışında bir veri tutulmamaktadır. Orası bir kapıdır, o kapıdan girildikten sonra diğer kurumlarda bu veriler vardır, dolayısıyla o kapıdaki verilerin çalınması mümkün değildir bu geçiş kapısından dolayı. Çalındığı iddia edilen verilerin satışa çıkarılan “web” siteleri incelendiğinde söz konusu sitelerin ağırlıklı olarak oltalama içerikli siteler olduğu görülmektedir. Bu sitelere kayıt olmak, bilgi paylaşmak vatandaşlarımız açısından büyük bir risk oluşturur çünkü dijital dünyaya aktardığımız bütün dijital izler orada kalmaktadır. Buradaki dolaşıma sokulan eski bilgilerin de bu izler olduğunu söyleyebiliriz.

YÜKSEL MANSUR KILINÇ (İstanbul) – Oltalamadan halkı kim koruyacak, bize onu söyler misin? Oltalama olduğunu biliyoruz.

ATAY USLU (Devamla) – Yani ortaya atılan iddialar asılsızdır. Bu konuda e-devlet kapısı yetkilileri de Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi yetkilileri de gerekli açıklamaları yapmıştır arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) – Nedir o açıklama ya, nedir?

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlamanız için bir dakika ilave ediyorum.

Buyurun.

ATAY USLU (Devamla) – Farklı dönemlerde bu şekilde asılsız iddialar çıkıyor, bilgilendirmeler yapılıyor hatta idari ve hukuki olarak da süreçler başlatılıyor arkadaşlar. Mesela, e-devlet kapısının güvenliği farklı kurumlara teslim edilmiştir. TÜRKSAT bunlardan biridir, TÜRKSAT hem yazılımı geliştirir hem de güvenlik operasyonlarını bu kapıda gerçekleştirir. Bu kapı sürekli geliştirilmektedir; güvenlik açısından, altyapısı açısından, mimari açıdan geliştirilmektedir. Mesela önümüzdeki günlerde e-devlette bir devrim olarak blokzincir tabanlı bir giriş sistemi uygulanacaktır, blokzincir ağında oluşturulmuş dijital kimliklerle e-devlete girilecektir. Bunların hepsi güvenlikle ilgili çalışmalardır ve bu çalışmalar yerli ve millî firmalarca da zaman zaman test edilmektedir.

YÜKSEL MANSUR KILINÇ (İstanbul) – Meclisin bunları öğrenmesinde bir sakınca mı var? Araştıralım, öğrenelim, politikaları da biz oluşturalım.

ATAY USLU (Devamla) – Biz dijital Türkiye yolunda siber kalkınma hamlelerimize devam edeceğiz. Bunu yaparken millî hassasiyetlerimizi ve kişisel verilerin güvenliğini koruyan bir anlayışla yolumuza devam ediyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) – Sayın Başkan, 60’a göre yerimden bir söz talep ediyorum.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Burcu Hanım’a öncelikle söz vereceğim. Burcu Hanım bir söz talep etmiş.

Buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

26.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, biraz önce, mevkidaşım AKP Grup Başkan Vekili Sayın Özlem Zengin, Cumhuriyet Halk Partisinin 27’nci Dönem 2018’deki bir milletvekili adayıyla ilgili, başörtüsü düşmanlığıyla ilgili bir ithamda bulundu. Şimdi, milletvekili adaylarının ya da aday adaylarının burada öz geçmişlerini ya da yapmış olduğu şeyleri sayarsak sabaha kadar bunu konuşuruz. Adalet ve Kalkınma Partisinde de bir sürü sıkıntılı insan bugüne kadar aday oldu ya da aday adayı oldu. Onların yapmış olduğu paylaşımları ya da sözleri tümüyle bir partiye mal etmeye kalkarsak burada sabaha kadar bunu konuşuruz, bunun da kimseye bir faydası olmaz. Geçmişte sizde de bırakın adayları, milletvekili olan isimler çok sıkıntılı sözler söylediler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Bitireceğim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Ama lütfen, çok önemli bir konu.

BAŞKAN – Lütfen, kısa...

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Mesela cumhuriyete “Doksan yıllık bir reklam arası.” dediler, bunu söyleyen bir milletvekiliydi, bunu bütün Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu mu düşünüyor şimdi eğer bu perspektiften bakarsak? Cumhuriyet Halk Partisi kurumsal bir partidir, Cumhuriyet Halk Partisi insanların yaşam biçimine, inancına, kılık kıyafetine saygılı bir partidir. Bizim parti meclisinde başörtülü arkadaşımız görev yapmaktadır, milletvekili adaylarımız içerisinde, aday adaylarımız içerisinde, siyasetin içerisinde bir sürü başörtülü arkadaşımız var. Artık Türkiye’nin bu tartışmadan çıkması gerekiyor, herkes başörtüsüyle rahatça siyaset yapabilmeli, yapıyor zaten. Hiçbir partinin de bu konuda bir sıkıntısı olduğunu düşünmüyorum. Ben de zamanında, hukuk fakültesinde öğrenciyken başörtüsü yasaklarına karşı mücadele etmiş birisi olarak, bir Cumhuriyet Halk Partisi neferi olarak bunu söylüyorum.

Ayrıca, Sakarya Erenler Belediye Başkanının vefatından dolayı başta Adalet ve Kalkınma Partisi camiası olmak üzere, tüm ailesine başsağlığı ve sabır diliyorum.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, devamlılık olması açısından ben söz alabilir miyim?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) – Alabilir Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Meral Danış Beştaş, buyurun.

27.- Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Antalya Milletvekili Atay Uslu’nun Yeşil Sol Parti grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de Adalet ve Kalkınma Partisine başsağlığı diliyorum öncelikle.

Bizim, e-devlet verilerinin sızdırılmasına ilişkin bir Meclis araştırma komisyonu kurulması talebimiz var malum ama iktidar grubu adına konuşan hatip açıkçası bu konuda hiçbir şey söylemeden, tebrik ediyorum… Yani “Niye araştırılmasın?”ın cevabını bulamadık. Şimdi, bizim temel talebimiz şu, diyoruz ki: “Geçmişte de bu tip olaylar meydana geldi ve hepimizin güvenliği söz konusu, kişisel verilerimiz…” Kişisel Verileri Koruma Kuruluna, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’na, bütün bunlara aykırı, ciddi bir tehlike arz ediyor. Yani bunu niye araştırmayalım? “Meclis, Türkiye’nin seçtiği milletvekilleri bunu araştırmasın.”ın gerekçesini hakikaten anlayabilmiş değilim ama herkes duysun: Bu konuda ciddi bir risk var ve iktidar grubu bunun araştırılmasını engelliyor.

BAŞKAN – Sayın Özlem Zengin, buyurun efendim.

28.- İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in, Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Sayın Başkanım, bir cümleyle…

Evveliyatla, başsağlığı dilekleri için teşekkür ediyorum mevkidaş arkadaşlarıma.

Fakat ben dinlemeyi anlamlı buluyorum, ben hiç dinlenmeden cevap verme gayretini de anlamakta zorlanıyorum.

Ben zaten kurumsal olarak Cumhuriyet Halk Partisine hiçbir şey söylemedim ama şu önemlidir: Milletvekili adayı olmuş ise bu manada kendisine bir tepki göstermek önemlidir yoksa kurumsal olarak kendilerinin zaten böyle bir şey yapmadıklarını biliyorum son dönemde; kendileri de ifade ettiler -ne güzel- öğrenciyken de başörtüsü yasakları karşısında durmuşlar. Bu manada, benim ifadem çok netti; Cumhuriyet Halk Partisini kurumsal olarak ayırdığımı ifade ettim ama bu olan bitenleri de kamuoyunun gündemine getirmek, Meclisin gündemine getirmek önemli. Hâlâ bir direnç olduğunu gördüğümüz için bu konunun altını çizme gereği duyuyoruz, tekrar ifade etmek isterim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Ben de teşekkür ediyorum.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, konuyla ilgili çok kısa…

BAŞKAN – Meram anlaşıldı artık.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Ama cevap hakkı doğdu, bir dakika…

BAŞKAN – Sayın Köksal, sataşma yok, herhangi bir şey yok, görüşler söylendi.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Sataşma yok Başkanım.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sadece bir dakikalık bir şey söyleyeceğim, gereğini yaptılar mı…

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Hiçbir şey söylemiyoruz ama, bu nasıl bir şey ya!

BAŞKAN – Buyurun.

29.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Söz konusu aday şu anda parti üyemiz değil, kendisi devlet memuru. Dolayısıyla şu anda partimizle herhangi bir illiyet bağı da bulunmamaktadır.

BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – E, tamam yani ne yapalım? Dava mı açalım, kapının önüne mi koyalım? Diyeceğiniz şey: “Bunu yapmasın.” Bu kadar basit. “Kınıyoruz.” diyeceksiniz, bu kadar basit.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Üyemiz değil Özlem Hanım, üyemiz değil.

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- Yeşil Sol Parti Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Antalya Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, e-devlet verilerinin ele geçirildiği iddialarının araştırılması amacıyla 21/6/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Haziran 2023 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Şimdi, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Grubunun verdiği öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.

Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

Şimdi öneriyi okutuyorum, buyurun.

3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal tarafından, kaçak eğitim merkezlerinin toplum üzerinde yarattığı tahribatın araştırılması amacıyla 21/6/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Haziran 2023 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

21/6/2023

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 21/6/2023 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

 Burcu Köksal

 Afyonkarahisar

 Grup Başkan Vekili

Öneri:

Grup Başkan Vekili Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal tarafından, kaçak eğitim merkezlerinin toplum üzerinde yarattığı tahribatın araştırılması amacıyla 21/6/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (55 sıra no.lu) Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 21/6/2023 Çarşamba günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Evet, önerinin gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Adıyaman Milletvekili Sayın Abdurrahman Tutdere’ye söz veriyorum.

Buyurun Sayın Tutdere. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde neredeyse her gün basına ve medyaya kaçak kurslardan, vakıf yurtlarından, gerçekten, hepimizin vicdanını kanatan, ülkemizi yasa boğan görüntüler ve acı haberler geliyor. Bu acı haberlerden en son olanı da Şanlıurfa’nın Eyyübiye ilçesi Beşat Mahallesi’ndeki kaçak Kur’an kursundan geldi. 14 Haziran günü bu yurtta kalan Abdülbaki Dakak’la ilgili haber bütün medyaya yansıdı ve çocuğun cansız bedenine ulaşıldı. Bunun üzerine, Şanlıurfa Milletvekilimiz Sayın Mahmut Tanal, Diyarbakır Milletvekilimiz Sayın Sezgin Tanrıkulu’yla birlikte hemen olay yerine ve Şanlıurfa iline gittik; birtakım ziyaretler ve birtakım görüşmeler gerçekleştirdik. Tabii, gittiğimiz yerde, özellikle bu çocuğumuzun, bu yavrumuzun hayatını kaybettiği yurdun bulunduğu Beşat köyüne gittiğimizde bizi gerçekten hayrete düşüren, şok eden birtakım görüntülerle karşı karşıya kaldık. Beşat köyünde, özellikle caminin de bulunduğu alanda -şimdi fotoğrafını göstereceğim, şurada, değerli arkadaşlar, görüyorsunuz- bu yurtta yaşları 10 ile 20 arasında değişen 25-30 çocuğumuz, gencimiz kursta yatarak kurs görüyorlar. Burada hepinizin, özellikle iktidar milletvekillerinin, Sayın Bakan da burada, geçmişte sorumluluğu da var; bakınız, tabelaya bakın, Eyyübiye Belediyesi Beşat Mezarlığı; içinde ne var? Mezarlığın içinde Kur’an kursu, cami ve avlusunda da mezarlar. Düşünün, çocuklar -7 yaşındaki çocuklar, 10 yaşındaki çocuklar, 15 yaşındaki çocuklar- böyle bir ortamda, her gün mezarlarla iç içe yatıyor. Arkadaşlar, bu çocukların psikolojisini düşünün. Böyle bir ortamda kurs gören bir çocuğumuz hayatını kaybetti. Tabii ki bu çocuğumuzun hayatını kaybetmesine sebebiyet veren hadiselerin ne olduğu -bunun bir intihar mı cinayet mi- konusu adli mercilerce yapılacak soruşturma sonucunda ortaya çıkacak ancak Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konuda yapması gereken işler var.

Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, Anayasa’mıza göre, şu gördüğümüz Anayasa’mıza göre, hepimizin üzerine yemin ettiği Anayasa’mıza göre eğitim kurumları devletin gözetimi ve denetimi altında yapılır. Peki, ben şimdi size gösteriyorum, böyle bir kursu devlet adına kim denetledi? Öyle anlaşılıyor ki kimse denetlememiş çünkü eğer burada bir denetim olmuş olsaydı vicdanlı hiçbir kimse bu kursta, bu yerde, mezarlığın içinde çocukların kalmasına izin vermezdi; belli ki kimse denetlememiş. Peki, iktidar olarak, Hükûmet olarak siz bu konulara ilişkin, özellikle kaçak yurtlara ilişkin görevlerinizi yapıyor musunuz? Yapmıyorsunuz. Biz bunu nereden anlıyoruz? Bu yurtlarda çocuklarımız her gün çığlık ata ata kimi şiddete maruz kalıyor kimi yaşamını yitiriyor kimi de cinsel istismarlara maruz kalıyor. Bu nedenle, bugün grubumuzun vermiş olduğu önerge çok anlamlı ve çok kıymetli; çocuklarımızın geleceği için, bu ülkenin geleceği için bütün grupların bu önergeye destek olmalarını bekliyoruz. Hükûmet olarak sizin bu konuya ilişkin gerçekten hatanız da var, bu çocukların ölümünden siz sorumlusunuz. Nasıl mı? Kaçak eğitim kurumlarına ilişkin Türk Ceza Kanunu’nda düzenleme vardı, 2005 yılında cezayı düşürdünüz, 2013 yılında Türk Ceza Kanunu 263’üncü maddeyi tamamen yürürlükten kaldırdınız. Ne oldu bu yürürlükten kalkmayla birlikte? Bu işlerin önü açıldı, aklına esen istediği yerde 5-10 çocuğu alarak “Ben bunlara kurs veriyorum, ben hocayım.” dedi ve bu çocuklar bu kaldıkları yerlerde büyük tehlikelerle karşı karşıya kaldılar. O zaman yol yakınken, bir daha bu tür hadiselerin yaşanmaması için, çocuklarımızın ölmemesi için, Aladağların yaşanmaması için bu Parlamentoya, 28’inci Döneme iş düşüyor. Gelin, önce bu konuyu bir araştıralım, akabinde de mevzuattaki boşluğu doldurmak adına gerekli yasal çalışmaları hep beraber yapalım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlamak üzere bir dakika veriyorum.

ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) – Bütün gruplara çağrı yapıyoruz: Gelin, bu araştırma önergemize destek olun. Bu kaçak yurtlardaki sair durumları; vatandaşlar hangi koşullar altında çocuklarını bu yurtlara gönderiyorlar, bu kaçak kurslardaki mağduriyetlerin ne olduğunu Meclisimiz araştırsın, akabinde bu sorunun çözümü için mevzuatta ne eksiklikler varsa onları da hep beraber giderelim. Elimizden kayanlar, ölen çocuklar bu ülkenin geleceği. Bu çocuklardan kıymetli başka hiçbir şey yok. Bütün grupları ve Meclisimizi göreve davet ediyoruz. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak Şanlıurfa’da yaşanan bu şüpheli ölümün takipçisi olacağız, ta ki maddi hakikat ortaya çıkana kadar biz bu işin takipçisi olmaya devam edeceğiz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Şimdi öneri üzerinde ikinci söz talebi İYİ Parti Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın Yüksel Selçuk Türkoğlu’na aittir.

Sayın Türkoğlu, buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi Meclis Grup Başkan Vekili ve Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Burcu Köksal’ın Meclis araştırması istediği kaçak eğitim merkezlerinin denetimsizliğinden doğan hazin sonuçlar trajik hadiselerin de ötesinde bir acı gerçeği gözler önüne seriyor.

Öncelikle, araştırma önergesine konu olan ve insanın içini ürperten, yüreğini acıtan olayda kaybettiğimiz 12 yaşındaki küçük yavrumuz Abdülbaki’ye Yüce Allah’tan rahmet diliyorum, cennetinde saklasın; ailesine sabırlar diliyorum.

Pek çok konuda olduğu gibi eğitim politikalarında da ipin ucunun kaçırıldığına, cumhuriyet değerlerinin özümsenmesiyle ilgili hassasiyetlerin eğitimde terk edildiğine üzülerek tanık oluyoruz. Türk milletinin duyarlılıklarının ötesinde, artık ayan beyan belli olan ve iyiden iyiye açığa çıkan bir gizli ajandada yazılı olanların yasa ve yönetmelikler de hiçe sayılarak eğitimde de uygulanmaya konulmasıyla somutlaştığını net bir şekilde gözlemliyoruz. Yeni kuşakların Anayasa’mızda da öngörülen millî ve manevi değerlerin yanı sıra Atatürkçü, laik, çağdaş ve bilim ışığında yetiştirilmesi amaç ve hedefinden hızla uzaklaşmakta olduğumuzun, evrensel kriterlerden uzak bir garip ideolojik hedefler doğrultusunda şekillendirilmek istendiğinin farkındayız.

Önemle vurgulamak isteriz ki 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’na göre eğitim bir uzmanlık alanı, öğretmenlik de bir ihtisas mesleğidir. Pedagojik formasyonu ve lisans eğitimi olmayan kişilerin değişik adlarla veya kaçak yapılar marifetiyle eğitim vermeye kalkışması asla kabul edilemez. Bu, aynı zamanda, cumhuriyetin temel niteliklerinden biri olan Tevhidi Tedrisat Kanunu’na da aykırıdır. “Sığınmacı” dediğimiz gruplar arasında da benzer kaçak, diğer bir deyişle korsan eğitim yapılanmaları maalesef ki yaygın bir şekilde söz konusudur. Bu konu sadece ve sadece Millî Eğitim Bakanlığının inhisarında kalmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Evet, sözlerinizi tamamlamanız için bir dakika ilave ediyorum.

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) – Bu kapsamda önemle belirtmek isteriz ki vakıfların, cemaatlerin, derneklerin, grupların vesaire, “din eğitimi” veya “değerler eğitimi” adına Millî Eğitim Bakanlığı müfredatı dışında birtakım faaliyetlerde bulunması ülkemizde eğitim ve öğretim sürecini olumsuz etkilemektedir. Bu manada, son dönemlerde okul öncesi eğitimdeki yetersizlik kabul edilemez, bir an önce okul öncesi eğitim de zorunlu eğitim kapsamına alınmalıdır. Ben de bir eğitimciyim, AK PARTİ’nin eğitim politikalarıyla alakalı eğer bir cümle söylemek gerekirse, AK PARTİ’nin eğitim politikaları öğrenci yetiştirmek üzerine değil seçmen yetiştirmek üzerine kurgulanmış eğitim politikalarıdır. Müfredat düzenlemelerinin cumhuriyet değerlerinden uzaklaştırılarak yapılması, yukarıda sözünü ettiğimiz gizli ajandalı bir kurgunun hayata geçirilmesi amaçlıydı ve Türk eğitim sisteminde bilinçli bir yozlaştırmayı da beraberinde getirdi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) – Sonuç itibarıyla, araştırma önergesi bir zarurettir ve bu konudaki araştırma önergesi mutlaka kabul edilmelidir.

Teşekkür ediyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Öneri üzerinde üçüncü söz talebi Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Grubu adına Kocaeli Milletvekili Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu’na aittir.

Buyurun Sayın Gergerlioğlu.

YEŞİL SOL PARTİ GRUBU ADINA ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ölen bir çocuk, 12 yaşında. Olay bir cinayet mi intihar mı bilmiyoruz. Gazeteciler olay mahalline gitti; 1 metre 90 santim yükseklikteki bir yere bir çocuk nereden bir elektrik kablosu buldu da kendisini asacak bir aparat oluşturdu? Önemli bir soru işareti var. Cinayet mi, intihar mı o da belli değil. Urfa Barosu suç duyurusu yapmış sanırım ve bununla ilgili gereken soruşturma yürütülmeli. Bu konuda partimiz ve Urfa vekillerimiz açıklamalar yaptı ancak AK PARTİ Urfa vekillerinden hiçbir söz duyamadım. Yine, aynı zamanda Aile Bakanlığı da herhangi bir adım atmadı; oysa, ölen, bir aileye ait bir çocuk. Niye herhangi bir adım atılmıyor? Bundan öncesinde de birçok uyarımıza rağmen Aile Bakanlığı siyasi gerekçelerle adımlar atmıyordu, yine öyle mi olacak?

Bir çocuğun ölümü devletin de eğitimin de dinin de her şeyin üstündedir; bir çocuk ölmüşse akan sular durur arkadaşlar, ayrımsız herkes bu konuyu hassasiyetle takip etmelidir. İntiharlar, ölümler, tedbirsizlik sonucu ölümler, cinsel istismarlar önceden de bu tür kaçak kurumlarda oluyordu, bu son olay da vahametin hangi boyutlara geldiğini gösteriyor. Dinî eğitim alsın diye gönderilen bir çocuk bir yerde zarar görebilir, ailesi de susabilir fakat bizler susmamalıyız, Meclis susmamalı, konuyu araştırmalı; o yüzden gelin birlikte araştıralım.

Anne-babaların çocuğuna dinî eğitim aldırma hakkı uluslararası sözleşmelerle tanınmıştır ancak dinî eğitim pedagogların, psikologların, sosyal psikologların rehberliğinde yapılmalıdır. Anayasa 41 der ki: “Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.” Anayasa madde 42 eğitimin devletin gözetiminde ve denetlemesinde yapılması gerektiğini söylüyor. Var mı bu, şu anda var mı? Yok. Ne olmuş? Bir çocuk ölmüş. Niye hesap vermiyorsunuz? Hesap vermiyorsanız gelin birlikte araştırma önergesine hepimiz “evet” diyelim, araştıralım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlamak için bir dakika ilave ediyorum.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) – Dinî eğitim zorunlu da olmamalı; her dinin inancına göre, her mezhebin, her meşrebin inancına göre dinî eğitimi bir modern hukuk devleti tahsis etmeli. Öğrenci din eğitimi almak istemiyorsa da almasın, zorunlu da tutmayın.

Denetimden uzak ve dikteci bir anlayıştan uzak durmalı devlet. İktidarlara göre değişiyor, daha dün imam-hatiplerin önü katsayı engeliyle kapanıyordu, şimdi de lüzumundan fazla, haddinden fazla imam-hatip açılarak oralar arkabahçe, oy deposu hâline getirilmeye çalışılıyor; bütün bunlar da yanlıştır arkadaşlar. Din devletin elinde olmamalı, dini devlet serbest bırakmalı ve her anlayışın, her inancın yeşereceği bir ortamı hepimiz birlikte oluşturmak zorundayız.

Teşekkür ediyorum. (Yeşil Sol Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Öneri üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz talebinde bulunan Konya Milletvekili Sayın Orhan Erdem.

Buyurun Sayın Erdem. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN ERDEM (Konya) – Sayın Başkanım, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Öncelikle Gazi Meclisimizi ve yüce milletimizi saygıyla selamlarım.

12 yaşında bir yavrumuzun kaybolması ve sonra da ölü bulunması üzerine başlatılan adli ve idari tahkikatlar var. Elim bir olay, sonuçları ne olursa olsun, kime dayanırsa dayansın sonuna kadar da takip edilecek bir husus.

Yasama görevimizin dışında denetim görevimiz de var. Tabii ki arkadaşlar da bunun incelenmesi üzerinde hassasiyet göstereceklerdir ama önerge üzerinde baktığımızda, yatılı okulların çoğunun bu dönemlerde kapatıldığı, kaçak eğitim veren merkezler üzerine ifadeler var. Hiçbirimiz bunları tabii ki kabul edemeyiz. AK PARTİ olarak yirmi bir yıldır iktidarız; elhamdülillah, her alanda yapıldığı gibi eğitimde de çok önemli şeyler yapıldı. Tam da bu sıkıntıları gidermek adına iktidara gelir gelmez şartlı eğitim desteği başlatıldı ki annelere bizzat verilerek çocuklarını başka kurumlara göndermeden çocuklarının resmî kurumlarda eğitim alması sağlanmaya çalışıldı. İlk ve ortaöğretimde burslar 13 TL’den bugün 863 TL’ye çıkarılarak çocukların eğitim almasının önü açıldı, destek verildi. Yatılı okulların kapatıldığı veya imkân verilmediği söyleniyor ya, tam tersine, yatılı imkân sağlayan 1.400 kurum varken 3 bine çıkarıldı ve şu an sadece ortaöğretimde bu alanda eğitim alacak çocuklara imkân vermek için 70 bin kapasite var. Millî Eğitim Bakanlığı da kendine gelen ihbar ve imkânları dâhilinde de bu kurumları devamlı takip ediyor. Gelmeden Bakanlıktan aldığım bilgilere göre de son yedi yılda 1.750’ye yakın inceleme yapılmış ve kurumlara 107 milyon lira da ceza yazılarak veya kapatılacaksa kapatılarak üzerlerine gidilmiştir.

Kısacası bu konuda ilgili kurumlar, dediğim gibi, tahkikini yapacakları adli ve idari sonuçlara göre… Gerekiyorsa tabii ki bu konularda bir araştırma önergesi daha verilerek komisyonlar kurulması tabii sağlanacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Değerli Vekilim, milletvekilleri ve belediye başkanının eşliğinde açılan bir kurum bu. Yani belediye başkanı ve milletvekillerinin eşliğinde açılan bir yer burası.

BAŞKAN – Evet, sözlerinizi tamamlamanız için bir dakika ilave ediyorum.

ORHAN ERDEM (Devamla) – Keşke -bu işleri- kökten bozulan o 28 Şubatlara gelebilsek o kapatılan okulları ve milleti farklı yerlere gönderen o kötü şartların hâlâ düzeltilmeye çalışıldığını ve bu iktidarın her alanda olduğu gibi eğitimde de nerelere getirdiğini görüyoruz.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Sizin belediye başkanınızın ve milletvekillerinin eşliğinde açılan bir yer burası.

ORHAN ERDEM (Devamla) – Sayın Tanal, her zamanki gibi konuşacak, anlatacak…

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Anladım da… Sizin milletvekilleriniz ve belediye başkanlarınızın eşliğinde açılan bir yer.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Laf atmayalım.

ORHAN ERDEM (Devamla) – …ama millet AK PARTİ’ye oy vererek yine 22’nci yılında beş yıl daha imkân verecek.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, sayın hatip iktidarları döneminde bu kaçak yapıların, kaçak okulların bilakis kapatıldığını, sayılarının azaldığını belirtti. Bununla ilgili -önergede- söz istiyoruz.

BAŞKAN – Efendim, Sayın Başkan, bir şey yok, görüşlerini açıkladı yani burada bir sataşma yok. AK PARTİ Grubu adına…

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Bir şey yok Başkanım, lütfen…

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Yani hayır, burada Genel Kurula doğru bilgi vermek gerekiyor çünkü söylediği… Onun iddialarının doğru olmadığını iddia ediyor. Yani burada, biz, önergemizde…

BAŞKAN – Efendim, o istediği bilgiyi verebilir, biz o bilgileri ölçemeyiz. Ama hayır, görüşünü açıkladı, bir sataşma yok, bir incitme yok. Önerge verdiniz, sizinkiler de görüşünü açıkladı.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Sayın Başkanım, hatip görüşünü açıkladı, lütfen…

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Hayır, tam da bu noktada konuşmak gerekiyor.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Sayın Başkanım, suistimal oluyor.

BAŞKAN – Ama Başkanım, bir sataşma varsa ben söz vereyim. Var mı?

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Evet, evet, var.

BAŞKAN – Ne dedi size?

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Sayın Başkanım, lütfen, kendi hatipleri açıklasaymış konuyu.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Tam da bu noktada, biz önergenin konusu olarak şunu söyledik…

BAŞKAN – Efendim, aksini söyleyebilir, katılmayabilir.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Kaçak medreselerin, kaçak okulların, “yaz okulu”, “sübyan okulu” adı altındaki bütün o denetimsiz yapıların…

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Sayın Başkanım, her tür açıklamayı Sayın Grup Başkan Vekili yapsın, milletvekili arkadaşlarımıza söz vermesin, izah edemiyorlar demek ki!

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – …bu iktidar döneminde fazlalaştığını iddia ederek biz bu yönde bir önerge verdik.

BAŞKAN – Başkanım, beyanlarınız tutanağa geçti zaten.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Ne söyleyeceğimize de onlar karar verecek yani! Böyle bir şey olmaz ya!

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Şimdi, sayın hatip çıktı dedi ki: “Hayır, fazlalaşmıyor.” Bizim söylediklerimizin tersi…

BAŞKAN – Efendim, karşılıklı görüşler ifade edilmiştir.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Hayır, lütfen, hayır… 28 Şubatla bizi ilişkilendiriyor.

BAŞKAN – Ben öneriyi oylarınıza sunuyorum…

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Hayır, 28 Şubatla bizi ilişkilendiriyor.

BAŞKAN – Efendim, herkes görüşlerini söyledi.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, lütfen… 28 Şubatla bizi ilişkilendiriyor.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Hiç konuyla alakası yok, ben 28 Şubatı anmadım bile, söylemedim bile.

BAŞKAN – Sayın Köksal, siz de söylediniz. Bir sataşma yok, eleştiri var; siz de onları eleştirdiniz.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Hayır, bakın, 28 Şubatla bizi ilişkilendiriyor; bunu kabul etmemiz mümkün değil.

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, lütfen, 28 Şubatla bizi ilişkilendiriyor.

BAŞKAN – Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.11

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.39

BAŞKAN: Başkan Vekili Bekir BOZDAĞ

KÂTİP ÜYELER: Elvan IŞIK GEZMİŞ (Giresun), Kurtcan ÇELEBİ (Ankara)

-------0-------

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 8’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

VII.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda boşalan ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldız aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2.- Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunda boşalan ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3.- Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda boş bulunan ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için İstanbul Milletvekili Türkan Elçi aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, şimdi Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen üyelikler için seçim yapacağız.

Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonuna 3, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonuna ikişer üyelik düşmektedir.

4.- Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunda siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen üyeliklere seçim

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunda boş bulunan ve siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen 3 üyelik için Gaziantep Milletvekili Şahzade Demir, İstanbul Milletvekili Cemal Enginyurt ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Aşıla aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

5.- İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen üyeliklere seçim

BAŞKAN – İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda boş bulunan ve siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen 2 üyelik için Batman Milletvekili Serkan Ramanlı ve Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

6.- Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen üyeliklere seçim

BAŞKAN – Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda boş bulunan ve siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen 2 üyelik için İstanbul Milletvekili Doğan Bekin ve İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya aday olmuştur.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

7.- Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen üyeliklere seçim

BAŞKAN – Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda boş bulunan ve siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen 2 üyelik için Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün ve İstanbul Milletvekili Elif Esen aday olmuştur.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Duyurular

1.- Başkanlıkça, komisyonların başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimlerini yapmak üzere toplanacakları gün, saat ve yere ilişkin duyuru

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, komisyonların toplanarak İç Tüzük’ün 24’üncü maddesine göre başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtiplerini seçmeleri gerekmektedir. Bu sebeple komisyonların bugün toplanarak şimdi okutacağım plana göre belirtilen salonlarda toplanmaları gerekiyor. Ayrıca, komisyonların toplantı yer ve saatleri plazma ekranlarında da ilan edilecektir.

Şimdi bu komisyonların nerelerde toplanacağına ilişkin listeyi okutuyorum:

Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu, Yeni Halkla İlişkiler Binası 1’inci kat 3 numaralı salon, saat 17.30; Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu, Yeni Halkla İlişkiler Binası 3’üncü kat 6 numaralı salon, saat 17.30; İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Yeni Halkla İlişkiler Binası 4’üncü kat 8 numaralı salon, saat 17.30; Avrupa Birliği Uyum Komisyonu, Yeni Halkla İlişkiler Binası, 4’üncü kat 9 numaralı salon, saat 17.30.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gündemimizdeki işler tamamlanmıştır.

Gündemdeki işleri görüşmek için 22 Haziran 2023 Perşembe günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 16.45